AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ



Benzer belgeler
AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ ĠKĠNCĠ BÖLÜM KABUL EDİLEBİLİRLİK HAKKINDA KARAR. BaĢvuru no.29628/09 Hikmet KÖSEOĞLU/TÜRKİYE

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ ĠKĠNCĠ BÖLÜM MELDA AKPINAR VE DĠĞERLERĠ / TÜRKĠYE DAVASI. (Başvuru No /06) KARAR STRAZBURG.

ĠKĠNCĠ BÖLÜM KABUL EDĠLEBĠLĠRLĠK HAKKINDA KARAR. BaĢvuru n o 46766/13 Yılser GÜNGÖR ve diğerleri / Türkiye

(BaĢvuru no /09)

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

ĠKĠNCĠ DAĠRE. Kandile YEŞİLFİDAN/ TÜRKİYE DAVASI ve diğer 10 başvuru. (Bk. ekli liste) (Başvuru no /11) KARAR STRAZBURG.

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KABUL EDİLEBİLİRLİK HAKKINDA KARAR

ĠKĠNCĠ BÖLÜM KABUL EDĠLEBĠLĠRLĠK HAKKINDAKARAR

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ ĠKĠNCĠ BÖLÜM KABUL EDİLEBİLİRLİK HAKKINDA KARAR. (BaĢvuru no /09) Gülsen GÖKDEMİR/TÜRKİYE

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

İKİNCİ BÖLÜM. Mübeyen POLAT / TÜRKĠYE DAVASI. (Başvuru no. 3143/12) KABUL EDĠLEBĠLĠRLĠK HAKKINDA KARAR

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. GEÇGEL ve ÇELİK/TÜRKİYE (Başvuru no. 8747/02 ve 34509/03) KARAR STRAZBURG.

ĐKĐNCĐ DAĐRE. (Başvuru No /07) KARAR STRAZBURG. 24 Eylül 2013

AVRUPA ĐNSAN HAKLARI MAHKEMESĐ

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

İKİNCİ BÖLÜM HÜSEYİN ASLAN / TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru No /11) KABUL EDĠLEBĠLĠRLĠK HAKKINDA KARAR

İKİNCİ DAİRE KABUL EDĠLEBĠLĠRLĠK HAKKINDA KARAR

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ ĠKĠNCĠ BÖLÜM SARIDAŞ / TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru No.6341/10) KARAR STRAZBURG. 7 Temmuz 2015

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

ĠKĠNCĠ BÖLÜM TANBAY TÜTEN / TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru No /09) KARAR STRAZBURG. 10 Aralık 2013

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ. MEHMET MÜBAREK KÜÇÜK - TÜRKİYE DAVASI (Başvuru no:7035/02) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRASBOURG.

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

ĐKĐNCĐ DAĐRE KARAR. Đclal KARAKOCA ve Hüseyin KARAKOCA v. TÜRKĐYE (Başvuru no /11)

KABUL EDİLEBİLİRLİK HAKKINDA KARAR

ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR S. R. BAŞVURUSU

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM T. VE A. / TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no /11) KARAR STRAZBURG. 21 Ekim 2014

ĐKĐNCĐ DAĐRE KARAR. Đclal KARAKOCA ve Hüseyin KARAKOCA v. TÜRKĐYE (Başvuru no /11)

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. KESHMIRI/TÜRKİYE (Başvuru no /08) KARAR STRAZBURG. 13 Nisan 2010

ĐKĐNCĐ DAĐRE KARAR. Başvuru no /11. Mansour Edin KESHMIRI. v. Türkiye

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ ĠKĠNCĠ BÖLÜM KABUL EDĠLEBĠLĠRLĠK HAKKINDA KARAR. BaĢvuru No /09 Mehmet Fikri KARADAĞ / Türkiye

ĐKĐNCĐ DAĐRE. Başvuru no: 32697/10 Mehmet EZER v. TÜRKĐYE

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

COUNCIL OF EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ DAİRE. Nezir KÜNKÜL/TÜRKİYE (Başvuru no /00) KARAR STRAZBURG

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE NİN SARAR / TÜRKİYE KARARI * ** (Başvuru no. 1947/09, Karar Tarihi: 27 Mart 2012)

D.B. / Türkiye (33526/08) AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARI. Aşağıdaki metin kararın resmi olmayan özetidir. Özet

Alipour ve Hosseinzadgan / Türkiye. (6909/08, 12792/08 ve 28960/08) AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

CONSEIL DE L'EUROPE AVRUPA KONSEYİ AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. HÜRRİYET YILMAZ/TÜRKİYE (Başvuru no /02) KARAR STRAZBURG

KABUL EDİLEBİLİRLİK HAKKINDA KARAR

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

İKİNCİ DAİRE BAYAR / TÜRKİYE (NO.5) KARAR STRAZBURG. 25 Mart 2014

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. YER VE GÜNGÖR/TÜRKİYE (Başvuru no /06 ve 48581/07) KARAR STRAZBURG.

ĠKĠNCĠ BÖLÜM KABUL EDİLEBİLİRLİK HAKKINDA KARAR

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE ABDURRAHİM DEMİR - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 41213/02) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG.

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

ĠKĠNCĠ BÖLÜM KARAR. BaĢvuru no. 2935/07 Önder Deniz KOLGU / Türkiye

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ ĠKĠNCĠ BÖLÜM MEHMET YAMAN / TÜRKİYE. (Başvuru No /07) KARAR STRAZBURG. 24 ġubat 2015

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KARAR BARIŞ DERİN BAŞVURUSU. (Başvuru Numarası: 2014/13462)

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...V ÖZET...VII ABSTRACT...VIII İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR LİSTESİ...XV GİRİŞ...1

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM TEDBİRE İLİŞKİN ARA KARAR

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. ZEYTİNLİ/TÜRKİYE (Başvuru no /04) KARAR STRAZBURG. 26 Ocak 2010

Sayı: Ankara, 24 /03/2014 ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI NA

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

Sayı: / Aralık 2014 Konu: Aile Hekimliği Nöbet ŞUBE / TEMSİLCİLİKLERE

Tanzimat tan Günümüze Anayasal Gelişmelerde Temel Hakları Sınırlayan Ceza Muhakemesine İlişkin Düzenlemeler

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

30 Temmuz 2008 tarihinde Mahkeme başvuru sahiplerinin 3 Eylül 2008 e dek İran a sınır dışı edilmemeleri hakkında 39 sayılı Kuralı yayınladı.

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE. ERTÜRK/TÜRKİYE (Başvuru no /02) KARAR STRAZBURG. 12 Nisan 2005

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

İDARİ YARGILAMA USULÜ HUKUKU 3-B K. Burak ÖZTÜRK İDARİ YARGI KARARLARININ UYGULANMASI

EUROPEAN COURT OF HUMAN RIGHTS AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ DAİRE. TACİROĞLU - TÜRKİYE (Başvuru no /02) KARAR STRAZBURG. 2 Şubat 2006

REKABET KURULU (İHALE İTİRAZ MAKAMI) KARAR FORMU

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ

ĐKĐNCĐ DAĐRE EYÜP KAYA TÜRKĐYE DAVASI. (Başvuru no: 17582/04) STRAZBURG. 23 Eylül 2008

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ

KARABÜK ÜNİVERSİTESİ İDARİ PERSONEL HAKKINDA NAKLEN TAYİNE İLİŞKİN USUL VE ESASLAR

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

6098 SAYILI BORÇLAR KANUNU KAPSAMINDA. ADAM ÇALIġTIRANIN SORUMLULUĞU. Av. Mustafa Özgür KIRDAR ERYĠĞĠT HUKUK BÜROSU / ANKARA

ĐKĐNCĐ DAĐRE. MEHMET MANSUR DEMĐR v. TÜRKĐYE. (Başvuru No /07) KARAR STRASBOURG. 24 Temmuz 2012

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE GÜNGİL TÜRKİYE. (Başvuru no /03 ) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG. 10 Mart 2009

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE ÇETKİN -TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no: 30068/02) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KEKLİK VE DİĞERLERİ - TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:77388/01) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG.

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ ÜÇÜNCÜ DAİRE ŞENOL ULUSLARARASI NAKLİYAT, İHRACAT VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru no:75834/01)

AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ İKİNCİ DAİRE ERHUN -TÜRKİYE DAVASI. (Başvuru numaraları: 4818/03 ve 53842/07) KARARIN ÖZET ÇEVİRİSİ STRAZBURG

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

KABUL EDİLMEZLİK KARARI

Transkript:

AVRUPA ĠNSAN HAKLARI MAHKEMESĠ ĠKĠNCĠ BÖLÜM ALIEV / TÜRKİYE DAVASI (Başvuru no. 30518/11) KARAR STRAZBURG 21 Ekim 2014 İşbu karar, Sözleşme nin 44. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen koşullar çerçevesinde kesinleşecektir. Bazı şekli değişikliklere tabi tutulabilir. T.C. Adalet Bakanlığı, 2014. Bu gayriresmi çeviri, Adalet Bakanlığı, Uluslararası Hukuk ve DıĢ ĠliĢkiler Genel Müdürlüğü, Ġnsan Hakları Daire BaĢkanlığı tarafından yapılmıģ olup, Mahkeme açısından bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Bu çeviri, davanın adının tam olarak belirtilmiģ olması ve yukarıdaki telif hakkı bilgisiyle beraber olması koģulu ile Adalet Bakanlığı, Uluslararası Hukuk ve DıĢ ĠliĢkiler Genel Müdürlüğü, Ġnsan Hakları Daire BaĢkanlığına atıfta bulunmak suretiyle ticari olmayan amaçlarla alıntılanabilir.

ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI 1 Aliev / Türkiye davasında, Başkan: Guido Raimondi, Yargıçlar IĢıl KarakaĢ, Nebojša Vučinić, Helen Keller, Paul Lemmens, Egidijus Kūris, Robert Spano, judges, ve Bölüm Yazı İşleri Müdür Yardımcısı Abel Campos un katılımıyla Daire halinde toplanan Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi (Ġkinci Bölüm), 30 Eylül 2014 tarihinde yapılan kapalı müzakereler sonrasında, aynı tarihte aģağıdaki kararı vermiģtir. USUL 1. Türkiye Cumhuriyeti aleyhine açılan (30518/11 no lu) davanın temelinde, Ramiz Aliev in ( baģvuran ) Avrupa Ġnsan Hakları Mahkemesi ne Mahkeme ) 26 Mart 2011 tarihinde, Ġnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına ĠliĢkin SözleĢme nin ( SözleĢme ) 34. maddesi uyarınca yapmıģ olduğu baģvuru bulunmaktadır. 2. Adli yardımdan faydalanan baģvuran, Ġstanbul da görev yapan avukatlar S.N. Yılmaz ve A. Yılmaz tarafından temsil edilmiģtir. Türk Hükümeti ( Hükümet ) ise kendi görevlileri tarafından temsil edilmiģtir. 3. BaĢvuru 21 Mayıs 2012 tarihinde Hükümet e tebliğ edilmiģtir. Ayrıca, baģvuranın vatandaģlığı dikkate alınarak, Gürcistan Hükümeti SözleĢme nin 36. maddesi uyarınca davaya katılma hakkına iliģkin olarak bilgilendirilmiģtir.

2 ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI 4. Hem Hükümet hem de baģvuran, baģvurunun kabul edilebilirliği ve esasına iliģkin görüģlerini iletmiģlerdir. Hükümet, ilk husus olarak, baģvuranın Türkiye de ilk yakalandığında kendisini Azerbaycan vatandaģı olarak tanıtmasına rağmen, daha sonra Gürcistan vatandaģı olduğunu ileri sürdüğünü belirtmiģtir. Ancak, daha sonra Azerbaycanlı ve Gürcistanlı yetkililerle iletiģime geçildikten sonra, baģvuranın Azerbaycan ya da Gürcistan vatandaģı olmadığı ortaya çıkmıģtır. BaĢvuran, vatandaģlığına yönelik Hükümet beyanlarıyla ilgili olarak herhangi bir yorumda bulunmamıģtır. 5. Gürcistan kendi adına, ne davaya müdahil olma hakkını kullanmıģ ne de baģvuranın Gürcistan vatandaģı olduğu yönündeki iddiası hakkında yorumda bulunmuģtur. OLAYLAR I. DAVA KOġULLARI 6. BaĢvuran 1974 doğumlu olup, Mahkeme ye verilen en son bilgiye göre Ġstanbul da ikamet etmektedir. 7. BaĢvuran 2006 yılında Türkiye ye gitmiģtir. Taraflar, söz konusu zamanda baģvuranın ülkeye yasal olarak girip girmediği hususunda ihtilaf halindedir. A. Başvuranın Birinci Tutukluluk Dönemi 8. BaĢvuran, 4 veya 6 Kasım 2009 tarihinde, yasadıģı olarak Yunanistan a kaçmaya çalıģırken yakalanmıģtır. BaĢvuran Ġpsala Jandarma Komutanlığı ve Tunca Yabancılar Kabul ve Barınma Merkezinde ( Tunca Barınma Merkezi ) kısa bir süre tutulduktan sonra, sınır dıģı edilmek üzere Kırklareli nde bulunan GaziosmanpaĢa Yabancılar Kabul ve Barınma

ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI 3 Merkezine ( GaziosmanpaĢa Barınma Merkezi ) nakledilmiģtir. Mahkeme baģvuranın kesin nakil tarihini bilmemektedir. BaĢvuran 9 Kasım 2009 tarihinde nakledildiğini ileri sürerken, Hükümet ise nakil iģleminin 11 Kasım 2009 tarihinde gerçekleģtiğini belirtmiģ ancak bu iddiayı destekleyen herhangi bir belge sunmamıģtır. 9. BaĢvuranın GaziosmanpaĢa Barınma Merkezinde bulunduğu dönem boyunca, bir avukatla irtibat kurana kadar birçok kez sığınma hakkı için giriģimde bulunduğu ancak iddia edildiği üzere tüm bu giriģimlerin ulusal yetkililerce dikkate alınmadığı anlaģılmaktadır. BaĢvuran, 27 Temmuz 2010 tarihinde, avukatı aracılığıyla yeni bir sığınma talebinde bulunmuģ ve ulusal yetkililer iģleme alınmasına karar vermiģlerdir. 10. Avukat, 1 Eylül 2010 tarihinde Kırklareli Valiliğine ve ĠçiĢleri Bakanlığına gönderdiği iki ayrı yazıda, baģvuranın cezaevi benzeri bir yerde tutulmasının ulusal hukukta hiçbir dayanağı bulunmadığını ve ayrıca SözleĢme nin 5. maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek, baģvuranın GaziosmanpaĢa Barınma Merkezinden serbest bırakılmasını talep etmiģtir. 11. 24 Eylül 2010 tarihinde ĠçiĢleri Bakanlığı tarafından baģvurana iltica iģlemleri tamamlanana kadar geçerli olan geçici oturma izni ile birlikte sığınma hakkı verilmiģtir. 12. BaĢvuran, 27 Eylül 2010 tarihinde GaziosmanpaĢa Barınma Merkezinden serbest bırakılmıģtır. B. Başvuranın ikinci tutulma dönemi 13. BaĢvuran, serbest bırakılmasının ardından 30 Eylül 2010 tarihinde kararın gerektirdiği üzere Kırklareli nde kalmayarak Ġstanbul a gitmiģtir. BaĢvuran, 1 Ekim 2010 tarihinde, soygun teģebbüsünde bulunduğu Ģüphesiyle yakalanmıģ ve Ġstanbul Fatih te bulunan ġehit Tevfik Fikret Erciyes Polis Merkezinde ( Fatih Polis Merkezi ) gözaltına alınmıģtır. Aynı gün, Fatih Cumhuriyet Savcısı ve Fatih Sulh Ceza Mahkemesi tarafından

4 ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI baģvuranın ifadesi alınmıģ ve mahkeme baģvuranın serbest bırakılmasına karar vermiģtir. Ġlgili karar Mahkeme ye iletilmemiģtir. 14. Serbest bırakılmasına yönelik mahkeme kararına rağmen, baģvuran Fatih Polis Merkezine tekrar götürülerek bodrum katında bulunan bir nezarethaneye konulmuģtur. 15. BaĢvuranın avukatı, 4 Ekim 2010 tarihinde polis merkezinde baģvuranı ziyaret etmiģ ve serbest bırakılmasını talep etmiģtir. Ancak, baģvuranın sınır dıģı edilmesine yönelik bir karar olması nedeniyle, bu talebinin mümkün olmadığı yönünde bilgilendirilmiģtir. 16. BaĢvuranın avukatı, 7 Ekim 2010 tarihinde, baģvuranı ziyaret etmek ve tutulma koģullarını denetlemek amacıyla tekrar Fatih Polis Merkezine gitmiģtir. Avukat tarafından alınan notlarda, baģvuranın da tutulduğu bodrum katında demir parmaklıkları bulunan yaklaģık olarak 2 x 4 m ölçülerinde iki hücre bulunduğu belirtilmiģtir. Avukatın ziyarette bulunduğu gün, baģvuran hücresini yaklaģık on yabancı kiģiyle paylaģmaktaydı ve hepsi sırtlarını duvara yaslayarak yerde oturmuģ ve üç battaniyeyi aralarında paylaģmıģlardı. Diğer hücrede de aynı Ģekilde on ila yirmi kiģi bulunmaktaydı. Duvarda, içeriye çok az ıģık girmesini sağlayan 30 x 50 cm boyutlarında küçük bir hava deliği yer almaktaydı. Ayrıca hücre dıģında bir çöp yığını bulunmaktaydı. GörüĢmeleri esnasında, baģvuran tutulma koģullarına iliģkin ayrıntılı bilgiler vermiģ ve avukatı Ģu Ģekilde not almıģtır. Hücrede tutulan kiģi sayısı yedi ile on beģ kiģi arasında değiģmiģtir. Hücrede yatak ve aynı anda üç kiģiden fazlasının uzanabileceği herhangi bir alan bulunmamaktaydı. Hücrede bulunan kiģilere paylaģmaları için sadece üç adet battaniye ve dört adet küçük yastık verilmiģti ve ısıtma sistemi bulunmamaktaydı. Doğal ıģık ve yeterli havalandırmanın bulunmadığı hücre her zaman soğuktu ve açık havada egzersiz yapma imkânı bulunmamaktaydı. Verilen yemekler yetersizdi ve daha fazlasını almak için ödeme yapılması gerekmekteydi. Açlıktan Ģikâyet etmeleri sebebiyle,

ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI 5 görüģmeden sonra avukatın baģvurana ve tutulan kiģilerden bazılarına tost getirdiği anlaģılmaktadır. 17. Fatih Polis Merkezinin bodrum katını su basması nedeniyle, baģvuran, 9 Ekim 2010 tarihinde, sınır dıģı iģlemleri tamamlanana kadar Kumkapı Geri Gönderme Merkezine nakledilmiģtir. 18. Fatih Cumhuriyet Savcısı, 12 Ekim 2010 tarihinde, Fatih Polis Merkezini denetlemiģ ve nezarethanelerin ilgili mevzuatta belirtilen standartlar açısından uygun olduğunu tespit etmiģtir. Ancak, kısa raporunda özel koģullara iliģkin herhangi bir detay belirtmemiģtir. 19. BaĢvurana 2010 yılının Eylül ayında Kırklareli nde geçici oturma izni verildiği anlaģıldıktan sonra, baģvuran 19 Ekim 2010 tarihinde Kumkapı Geri Gönderme Merkezinden Ģartlı olarak serbest bırakılmıģ ve Kırklareli ne gitmesi yönünde kendisine talimat verilmiģtir. C. Başvuranın üçüncü tutulma dönemi ve kötü muamele iddiası 20. BaĢvuranın Kumkapı Geri Gönderme Merkezinden serbest bırakılmasının ardından, kendisine verilen talimatta belirtildiği üzere Kırklareli ne gitmek yerine Edirne ye gittiği anlaģılmaktadır. BaĢvuran, 12 Kasım 2010 tarihinde, tekrar Yunanistan a kaçmaya çalıģırken, Yunan sınırına yakın bir noktada yakalanmıģtır. BaĢvuran GaziosmanpaĢa Barınma Merkezine geri gönderilmiģtir. 21. 1 Aralık 2010 tarihinde gerçekleģtirilen sayım esnasında, GaziosmanpaĢa Barınma Merkezindeki görevliler baģvuranın sarhoģ olduğunu ve uygunuz davrandığını fark etmiģlerdir. Bu nedenle baģvuran diğer tutulan kiģilerin yanından alınmıģ ve yönetim bürosuna götürülmüģtür. Hükümete göre, görevlilerden biri yönetim bürosuna ait kapının kilidini açarken, baģvuran aniden yere yığılmıģ ve yüzünü radyatöre çarpmıģtır. Çarpmanın etkisiyle sol gözü yoğun bir Ģekilde kanamaya baģlamıģ ve baģvuran yarı bilinçli bir Ģekilde kusmaya baģlamıģtır. Ancak baģvurana

6 ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI göre, kendisi düģmemiģ ve görevlilerden biri tarafından zor kullanılarak radyatöre doğru itilmiģ ve yere düģünce Ģiddetli bir biçimde dövülmüģtür. 22. BaĢvuran daha sonra Kırklareli Devlet Hastanesine götürülmüģ ve burada kendisine alkol zehirlenmesi teģhisi konulmuģtur. Ġlk yapılan sağlık muayenesinin ardından, baģvuran 3 Aralık 2010 tarihinde Trakya Üniversitesi Hastanesi oftalmoloji (göz hastalıkları) bölümüne yatırılmıģtır. BaĢvuran burada sol gözünden ameliyat olmuģ ve diğer ilgili tedavileri görmüģtür. BaĢvuran 23 Aralık 2010 tarihinde taburcu edilmiģtir. Taburcu edildiği gün düzenlenen sağlık raporunda, baģvuranın, gözüne aldığı darbe sonucu oluģtuğunu belirttiği acı, görmede azalma ve ekzoftalmi semptomları nedeniyle oftalmoloji bölümüne yatırıldığı belirtilmiģtir. BaĢvurana geniģ kornea erozyonu ve retrobulber kanama teģhisi konulmuģtur. Ayrıca, baģvuranda künt travmadan kaynaklı orbital taban kırığı tespit edilmiģ ve baģvuran bununla ilgili olarak ameliyat edilmiģtir. 23. Bu süre zarfında, Kırklareli Cumhuriyet Savcısı 1 Aralık 2010 tarihinde olaya iliģkin resen soruģturma baģlatmıģtır. Dava dosyasında bulunan belgelere göre, savcı 2 Aralık 2010 tarihinde GaziosmanpaĢa Barınma Merkezinde görevli bir bakıcının ifadesini almıģtır. Söz konusu kiģi, baģvurana eģlik eden iki kiģinin kapı kilidini açarken, baģvuranın aniden yere yığılmasına tanıklık etmiģtir. 24. Ayrıca, polis belirtilmemiģ bir tarihte hastanede baģvuranın ifadesini almıģtır. BaĢvuran ifadesinde, söz konusu zamanda bir görevli tarafından itilmesi nedeniyle dengesini kaybettiğini ileri sürmüģtür. 25. Hastaneden taburcu edilmesinin ardından, baģvuran 1 Aralık 2010 tarihindeki yaralanmasıyla ilgili olarak avukatının huzurunda ifadesinin alınması amacıyla 23 Aralık 2010 tarihinde Kırklareli ġehit Hayrettin YeĢin Polis Merkezine götürülmüģtür. BaĢvuran ifadesinde, herhangi bir kötü muamele Ģikâyetinin bulunmadığını, söz konusu olay esnasında alkollü olması nedeniyle dengesini kaybedip düģtüğünü belirtmiģtir. Daha sonra

ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI 7 baģvurana gidebileceği söylenmiģ ancak oturma izni gereğince Kırklareli nde kalması yönünde talimat verilmiģtir. 26. 21 Ocak 2011 tarihinde Kırklareli Cumhuriyet Savcısı, baģvuranın 23 Aralık 2010 tarihli ifadesi ıģığında, yaralanma olayıyla ilgili olarak herhangi bir yasal iģlem baģlatmamaya karar vermiģtir. 27. Bu arada, Kırklareli nde kalması yönündeki talimata rağmen, baģvuran 23 Aralık 2010 tarihinde serbest bırakıldıktan sonra Ġstanbul a gitmiģtir. BaĢvuran, 28 Aralık 2010 tarihinde, GaziosmanpaĢa Barınma Merkezinde kendisine kötü muamelede bulunduklarını iddia ettiği polisler hakkında Fatih Cumhuriyet Savcısına suç duyurusunda bulunmuģtur. BaĢvuran özellikle, 1 Aralık 2010 gecesi gerçekleģtirilen sayımın ardından, yönetim bürosuna götürüldüğünü ve burada görevlilerden birinin yakasını tutup duvara doğru ittiğini ve bu nedenle gözünü radyatöre çarpıp bayıldığını iddia etmiģtir. BaĢvuran, bir görevli tarafından Ģikâyetçi olması durumunda alıkonmasının uzatılacağı yönünde uyarılması nedeniyle, ġehit Hayrettin YeĢin Polis Merkezinde gerçeği anlatmadığını ileri sürmüģtür. 28. Cumhuriyet savcısı daha sonra baģvuranı ifade vermek üzere çağırdığında, baģvuran korkması nedeniyle önceki ifadelerinde olayları saptırdığını belirtmiģ ancak nedenine iliģkin daha fazla ayrıntı vermemiģtir. BaĢvuran, yere yığıldıktan sonra görevliler tarafından ağır Ģekilde dövüldüğünü eklemiģ ve olay öncesinde alkolsüz bir içecekle karıģtırılmıģ kolonya içtiğini kabul etmiģtir. 29. Fatih Cumhuriyet Savcısı, 31 Ocak 2011 tarihinde, baģvuranın Ģikâyetleri ile ilgili olarak görevsizlik kararı vermiģ ve dosyayı Kırklareli Cumhuriyet Savcılığına göndermiģtir. 30. Kırklareli Cumhuriyet Savcısı, 8 Nisan 2011 tarihinde, iki Ģüpheli polis memurunun, üç tanığın ve polis memurlarının ifadelerini almıģtır. Ġki Ģüpheli, baģvurana saldırıda bulunduklarına yönelik iddiayı reddetmiģlerdir. Tüm tanıklar, baģvuranın söz konusu günde çok sarhoģ olduğunu teyit etmiģ

8 ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI ve olay yerinde bulunan tanıklardan biri, baģvuranın herhangi bir kiģi tarafından itilmeden yere düģtüğünü belirtmiģtir. 31. Kırklareli Cumhuriyet Savcısı, 9 Eylül 2011 tarihinde, delil yetersizliği nedeniyle takipsizlik kararı vermiģtir. Savcı, baģvuranın ifadelerindeki tutarsızlıklara atıfta bulunarak, baģvuranın 23 Aralık 2010 tarihinde ġehit Hayrettin YeĢin Polis Merkezinde doğruyu söylemekten korktuğunu belirtmesine rağmen, korkması için herhangi bir sebep olmadığını, zira ifade esnasında avukatının da hazır bulunduğunu vurgulamıģtır. 32. BaĢvuran, Kırklareli Cumhuriyet Savcısının kararına Edirne Ağır Ceza Mahkemesi önünde itiraz etme hakkına sahip olmasına rağmen, karara itiraz etmemiģtir. D. Sonraki gelişmeler 33. BaĢvuranın sığınma talebi, Mültecilerin Hukuki Statüsüne ĠliĢkin 1951 Cenevre SözleĢmesi ( Cenevre SözleĢmesi ) ve Türkiye ye Ġltica Eden veya BaĢka Bir Ülkeye Ġltica Etmek Üzere Türkiye den Ġkamet Ġzni Talep Eden Münferit Yabancılar ile Topluca Sığınma Amacıyla Sınırlarımıza Gelen Yabancılara ve Olabilecek Nüfus Hareketlerine Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik te yer alan mülteci statüsü verilmesine yönelik koģulların baģvuran tarafından yerine getirilmemesi sebebiyle ĠçiĢleri Bakanlığı tarafından reddedilmiģtir. II. ĠLGĠLĠ ĠÇ HUKUK VE UYGULAMASI A. İç hukuk ve uygulaması 34. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası nın ilgili hükümleri Ģu Ģekildedir: Madde 36 Herkes, yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak adil yargılanma hakkına sahiptir..

ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI 9 Madde 125 Ġdarenin her türlü eylem ve iģlemlerine karģı yargı yolu açıktır Ġdarî iģlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idarî iģlemin açıkça hukuka aykırı olması Ģartlarının birlikte gerçekleģmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir Ġdare, kendi eylem ve iģlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür 35. Söz konusu dönemde yürürlükte olan 2577 sayılı Ġdari Yargılama Usulü Kanununun 28. maddesinin ilgili kısımları Ģu Ģekildedir: (1) DanıĢtay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına iliģkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin iģlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir Ģekilde kararın idareye tebliğinden baģlayarak otuz günü geçemez.... (3) DanıĢtay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre iģlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine DanıĢtay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabilir. (4) Mahkeme kararlarının otuz gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde ilgili, idare aleyhine dava açabileceği gibi,kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açılabilir. 36. Söz konusu dönemde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanununun 41. maddesi aģağıdaki gibidir: Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden Ģahıs, o zararın tazminine mecburdur. 37. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141. maddesinde, suç soruģturması ya da kovuģturma esnasında tutuklu bulunan bir kiģinin Devletten tazminat talep edebileceği koģullar yer almaktadır. 38. Söz konusu dönemde yabancılar ve sığınmacılar ile ilgili konuları düzenleyen ilgili iç hukuk ve uygulamasına iliģkin bilgiye Abdolkhani ve Karimnia / Türkiye (no. 30471/08, 29-45, 22 Eylül 2009) kararından ulaģılabilir.

10 ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI B. Uluslararası belgeler 39. Avrupa ĠĢkencenin ve Ġnsanlık DıĢı veya Onur Kırıcı Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Komitesinin ( CPT ) yabancı uyruklu kiģilerin tutulma koģullarına iliģkin standartlarının (bk. CPT standartları, belge no. CPT/Inf/E (2002) 1- Rev. 2013, sayfa 65) ilgili kısımları aģağıdaki gibidir: 27. CPT delegeleri bazı ülkelerde göç nedeniyle gözaltında tutulanların karakollarda uzun süreyle (bazen haftalarca ve hatta aylarca), vasat fiziki koģullarda, her tür aktiviteden mahrum bırakılarak ve bazı hallerde zanlılarla hücre paylaģmaya zorlanarak tutulduklarına Ģahit olmuģtur. Böyle bir durum savunulamaz. CPT, göç nedeniyle gözaltında tutulanların Ģartlar nedeniyle sıradan bir polis nezarethanesinde bir süre kalmaları gerekebileceğini kabul etmektedir. Ancak karakollardaki koģullar çoğunlukla, hatta hiçbir zaman uzun süreli gözetim için yeterli olmayacaktır. Bu nedenle, göç nedeniyle gözaltında bulundurulanların bu tür yerlerde tutuldukları süre asgariye indirilmelidir. 40. CPT, 2009 yılının Haziran ayında Türkiye nin farklı illerinde, aralarında baģvuranın 1 ve 9 Ekim 2010 tarihleri arasında tutulduğu Ġstanbul Fatih Polis Merkezinin de bulunduğu bazı alıkoyma binalarını ziyaret etmiģtir. CPT, 16 Aralık 2009 tarihinde tespitlerine iliģkin bir rapor yayınlamıģtır. Raporda, baģvuranın tutulduğu merkezin fiziki koģullarına yönelik herhangi bir yorum olmamasına karģın, CPT bu tür kısa süreli gözetim hücrelerinin daha uzun süreli alıkoymalar açısından uygunsuz olduğunu aģağıdaki Ģekilde vurgulamıģtır: 37.... CPT Türk yetkililere, alıkoyma binalarının yeterli doğal ıģığa eriģiminin sağlanması amacıyla, kiģilerin 24 saat ya da daha uzun tutulabildiği bütün emniyet binalarında tutulma koģullarını incelemesi yönünde tavsiyede bulunmaktadır. Son olarak Komite Türk yetkililere, kolluk kuvvetleri tarafından 24 saat veya daha uzun süre tutulan kiģilere günlük olarak açık hava egzersizi sağlanması olasılığını incelemeleri yönündeki tavsiyesini yinelemektedir. Ayrıca, tutulan kiģilerin açık hava egzersizi olanaklarına yönelik ihtiyaçları da, yeni binaların tasarımında dikkate alınmalıdır.

ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI 11 41. CPT aynı ziyaret raporunda, Türkiye de emniyet binalarının Cumhuriyet savcıları tarafından denetlenmesine iliģkin olarak konuyla ilgili aģağıdaki değerlendirmeyi yapmıģtır: 35. Daha önceki ziyaret raporlarında CPT, Cumhuriyet savcılarının emniyet binalarını daha sağlıklı denetlemesi gerektiği yönünde tavsiyede bulunmuģtur. 2009 ziyareti boyunca elde edilen bilgiler, teori ve uygulama arasında beklenenden çok daha fazla farklılık olduğunu göstermiģtir. Bütün emniyet kurumları, neredeyse düzenli bir Ģekilde yetkili Cumhuriyet savcısı tarafından denetleme ziyaretlerine tabi tutulsa da, bu denetimlerin niteliği ve bütünlüğü genellikle çok yetersiz olmaktadır. Örnek olarak vermek gerekirse, ziyarette bulunan savcılar birçok kurumda gözaltı kayıtlarının doğruluğunu, söz konusu kayıtlardaki açıkça görülen hata ve eksiklikleri saptamadan imza ile tasdik etmiģlerdir. Ayrıca, ziyarette bulunan savcıların tutulan kiģilerle neredeyse hiç baģ baģa görüģmedikleri anlaģılmaktadır. Özetlemek gerekirse, Cumhuriyet savcıları tarafından gerçekleģtirilen denetlemelerin genellikle göstermelik olduğu anlaģılmıģtır [dipnot: Denetimi gerçekleģtiren savcıların rolü hakkında ziyaret edilen Terörle Mücadele ġubesi müdürlerinden bir tanesinin açıklaması ( Büyük ölçüde birlikte çalışıyoruz ve savcı soruşturmalarda bizim amirimiz. Kendisi ziyaretlerini kayıt altına almaz ve bu yeri ofisi gibi kullanmaktadır. ), delegeler tarafından gözlemlenen durumun bulgusu niteliğindedir]. HUKUKĠ DEĞERLENDĠRME I. SÖZLEġME NĠN 5. MADDESĠNĠN ĠHLAL EDĠLDĠĞĠ ĠDDĠASI HAKKINDA 42. BaĢvuran, SözleĢme nin 5 1 maddesine dayanarak, 4 Kasım 2009 ve 23 Aralık 2010 tarihleri arasında üç kez alıkonduğunu ve hiçbirinin ulusal hukukta dayanağı bulunmadığını belirterek Ģikâyette bulunmuģtur. BaĢvuran, SözleĢme nin 5 4 ve 13. maddeleri uyarınca, alıkonulmasının hukuki açıdan uygunluğuna yönelik itirazda bulunabileceği etkin hukuk yollarının bulunmaması sebebiyle ve ayrıca 5 2 ve 3 maddesi uyarınca,

12 ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI özgürlüğünden yoksun bırakılmasının nedenlerine iliģkin gerektiği gibi bilgilendirilmemesi ya da derhal hâkim önüne çıkarılmaması sebebiyle Ģikâyet etmiģtir. BaĢvuran son olarak, SözleĢme nin 5 5 maddesi uyarınca, söz konusu Ģikâyetler bakımından ulusal hukuk kapsamında tazminat hakkının bulunmadığını ileri sürmüģtür. SözleĢme nin 5. maddesi aģağıdaki gibidir: 1. Herkes özgürlük ve güvenlik hakkına sahiptir. AĢağıda belirtilen haller dıģında ve yasanın öngördüğü usule uygun olmadan hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz: a) KiĢinin, yetkili bir mahkeme tarafından verilmiģ mahkûmiyet kararı sonrasında yasaya uygun olarak tutulması; b) KiĢinin, bir mahkeme tarafından yasaya uygun olarak verilen bir karara uymaması sebebiyle veya yasanın öngördüğü bir yükümlülüğün uygulanmasını sağlamak amacıyla yasaya uygun olarak yakalanması veya tutulması; c) KiĢinin bir suç iģlediğinden Ģüphelenmek için inandırıcı sebeplerin bulunduğu veya suç iģlemesine ya da suçu iģledikten sonra kaçmasına engel olma zorunluluğu kanaatini doğuran makul gerekçelerin varlığı halinde, yetkili adli merci önüne çıkarılmak üzere yakalanması ve tutulması; d) Bir küçüğün gözetim altında eğitimi için usulüne uygun olarak verilmiģ bir karar gereği tutulması veya yetkili merci önüne çıkarılmak üzere yasaya uygun olarak tutulması; e) BulaĢıcı hastalıkların yayılmasını engellemek amacıyla, hastalığı yayabilecek kiģilerin, akıl hastalarının, alkol veya uyuģturucu madde bağımlılarının veya serserilerin yasaya uygun olarak tutulması; f) KiĢinin, usulüne aykırı surette ülke topraklarına girmekten alıkonması veya hakkında derdest bir sınır dıģı ya da iade iģleminin olması nedeniyle yasaya uygun olarak yakalanması veya tutulması; 2. Yakalanan her kiģiye, yakalanma nedenlerinin ve kendisine yöneltilen her türlü suçlamanın en kısa sürede ve anladığı bir dilde bildirilmesi zorunludur. 3. ĠĢbu maddenin 1.c fıkrasında öngörülen koģullar uyarınca yakalanan veya tutulan herkesin derhal bir yargıç veya yasayla adli görev yapmaya yetkili kılınmıģ sair bir

ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI 13 kamu görevlisinin önüne çıkarılması zorunlu olup, bu kiģi makul bir süre içinde yargılanma ya da yargılama süresince serbest bırakılma hakkına sahiptir. Salıverilme, ilgilinin duruģmada hazır bulunmasını sağlayacak bir teminat Ģartına bağlanabilir. 4. Yakalama veya tutulma yoluyla özgürlüğünden yoksun kılınan herkes, tutulma iģleminin yasaya uygunluğu hakkında kısa bir süre içinde karar verilmesi ve eğer tutulma yasaya aykırı ise, serbest bırakılması için bir mahkemeye baģvurma hakkına sahiptir. 5. Bu madde hükümlerine aykırı bir yakalama veya tutma iģleminin mağduru olan herkes tazminat hakkına sahiptir. 43. Mahkeme öncelikle, SözleĢme nin 13. maddesi kapsamındaki Ģikâyetin sadece, 13. maddenin daha genel koģullarıyla ilgili olarak özel hüküm içeren (lex specialis) 5 4 maddesi kapsamında incelenmesi gerektiğini değerlendirmektedir (bk. Amie ve Diğerleri / Bulgaristan, no. 58149/08, 63, 12 ġubat 2013). A. Kabul Edilebilirlik Hakkında 1. Tarafların Beyanları 44. Hükümet, SözleĢme nin 5. maddesi kapsamındaki Ģikâyetleriyle ilgili olarak baģvuranın SözleĢme nin 35 1 maddesi anlamı dâhilinde iç hukuk yollarını tüketmediğini iddia etmiģtir. Hükümet bu bağlamda, baģvuranın hukuka aykırı olarak alıkonduğu iddiası bakımından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141. maddesi uyarınca tazminat talebinde bulunabileceğini belirtmiģtir. Hükümet ayrıca, sığınma talebini reddeden karara karģı itiraz etme yolunun baģvurana açık olduğunu kaydetmiģtir. 45. BaĢvuran, SözleĢme nin 5. maddesi kapsamındaki Ģikâyetleri ile ilgili olarak etkin bir hukuk yolunun bulunmadığını iddia etmiģ ve Hükümet, belirtilen hukuk yollarına yapılan baģvurunun, benzer durumdaki kiģilere tazmin sağladığını gösteren hiçbir örnek sunmamıģtır.

14 ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI 2. Mahkemenin Değerlendirmesi 46. Mahkeme, SözleĢme nin 35. maddesinde yer alan iç hukuk yollarının tüketilmesi kuralının, Mahkeme önünde Devlete karģı dava açmayı amaçlayan kiģilerin ilk olarak ulusal hukuk sistemi tarafından sağlanan hukuk yollarını kullanmalarını gerektirdiğini yinelemiģtir. Bir baģvuranın normal Ģartlarda, iddia edilen ihlaller bakımından sadece yeterli telafiyi sağlayan ve mevcut hukuk yollarına baģvurması gerekmektedir. Söz konusu hukuk yollarının varlığı, sadece teoride değil aynı zamanda uygulamada da yeterince kesin olmalıdır, aksi takdirde, mecburi eriģilebilirlik ve etkinlikten yoksun olacaktır. Hukuk yolunun teoride ve uygulamada söz konusu dönemde etkin olduğu, diğer bir ifadeyle eriģilebilir olduğu, baģvuranın belirli Ģikâyetleri bakımından tazmin sağlayabileceği ve makul derecede baģarı ihtimali sağladığı hususlarında Mahkemeyi ikna etmek, hukuk yollarının tüketilmediğini iddia eden Hükümetin görevidir. 47. Mahkeme bu bağlamda, Hükümetin atıfta bulunduğu 5271 sayılı Kanunun 141. maddesinin sadece suç soruģturması ya da kovuģturma esnasındaki alıkoymalar ile ilgili olduğunu vurgulamıģtır. BaĢvuranın bir suç iģlediği Ģüphesiyle 1 Ekim 2010 tarihinde polis tarafından gözaltına alınmasına karģın, Fatih Sulh Ceza Mahkemesi aynı gün baģvuranın serbest bırakılmasına karar vermiģtir. Ayrıca, baģvurana yönelik suç soruģturmasının daha sonra sürdürülmediği anlaģılmaktadır. Ancak, Mahkeme dava dosyasında yer alan belgelerden anlaģıldığı üzere, baģvuranın 19 Ekim 2010 tarihine kadar, 5271 sayılı Kanunun 141. maddesinde belirtilen suç soruģturması ya da kovuģturması ile bağlantılı olarak değil sınır dıģı etme amaçları doğrultusunda alıkonmaya devam edildiğini vurgulamıģtır. BaĢvuranın geri kalan özgürlükten yoksun bırakılma dönemleri de (4 veya 6 Kasım 2009 tarihinden 27 Eylül 2010 tarihine kadar ve 12 Kasım 2010 tarihinden 23 Aralık 2010 tarihine kadar) Hükümet tarafından da görüģlerinde belirtildiği üzere (bk. aģağıda 52.

ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI 15 madde), SözleĢme nin 5 1 (f) maddesinin amaçları kapsamındaki göçmenlik denetimleri bağlamında gerçekleģtirilen alıkoyma ile ilgili olup herhangi bir cezai kovuģturma ile ilgili değildir. 48. Bu koģullar altında, 5271 sayılı Kanunun 141. maddesinin, baģvuranın soygun teģebbüsünde bulunduğu Ģüphesiyle Sulh Ceza Mahkemesinde hâkim önüne çıkarılana kadar 1 Ekim 2010 tarihinde kısa süreli alıkonması bakımından etkin bir tazmin sağlayabileceği farz edilse bile, Mahkeme, toplamda yaklaģık olarak bir yıl süren geri kalan tutulma dönemleri bakımından hükmün uygun ve etkin olmadığı kanısındadır (bk. mutatis mutandis, Keshmiri / Türkiye (no. 2), no. 22426/10, 27, 17 Ocak 2012). Dolayısıyla Mahkeme, Hükümetin bu baģlık altındaki ilk itirazını reddetmiģtir. 49. BaĢvuranın sığınma talebinin reddedilmesine itiraz etmediği yönündeki Hükümet görüģüyle ilgili olarak, Mahkeme, bu tür bir itirazın SözleĢme nin 5. maddesinin anlamı dâhilinde etkin bir tazmin sağlayıp sağlamayacağına iliģkin bir tartıģmaya girmeden, baģvuranın sığınma talebi 18 Mayıs 2011 tarihinde reddedildiğinde baģvuranın artık tutuklu olmadığını gözlemlemiģtir. Ayrıca, belirtilen talebin reddedilmesinin ardından baģvuranın tekrar gözaltına alındığını gösteren herhangi bir delil bulunmamaktadır. Mahkeme bu nedenle, Hükümetin atıfta bulunduğu hukuk yolunun mevcut Ģikâyetler bakımından tamamen alakasız olduğu kanısında olduğunu belirterek Hükümetin bu baģlık altındaki itirazını da reddetmiģtir. 50. Mahkeme, SözleĢme nin 5 3 maddesi kapsamındaki Ģikâyetle ilgili olarak, sadece bir kere SözleĢme nin 5 (1) (c) maddesinin kapsamına giren bir gerekçeden dolayı gözaltına alındığı anlaģılan baģvuranın aynı gün Fatih Sulh Ceza Mahkemesinde hâkim önüne çıkarıldığını ve koģullar dikkate alındığında yeterince hızlı bir Ģekilde hareket edildiğini kaydetmiģtir. Mahkeme, söz konusu Ģikâyetin açıkça dayanaktan yoksun olduğunu ve bu

16 ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI nedenle SözleĢme nin 35 3 (a) ve 4 hükümleri uyarınca reddedilmesi gerektiğini belirtmiģtir. 51. Mahkeme, SözleĢme nin 5 1, 2, 4 ve 5 maddesi kapsamındaki geri kalan Ģikâyetlerin, SözleĢme nin 35 3 (a) maddesinin anlamı dâhilinde açıkça dayanaktan yoksun olmadığını ve hiçbir nedenle kabul edilemez olmadığını belirtmektedir. Bu nedenle Ģikâyetlerin geri kalan kısmı kabul edilebilir olarak beyan edilmelidir. B. Esas Hakkında 1. Sözleşme nin 5 1 maddesinin ihlal edildiği iddiası hakkında 52. Hükümet, Türkiye ye yasadıģı yollarla giren ya da çıkmaya çalıģan yabancıların sınır dıģı edilmesine iliģkin 2006/12 sayılı Genelge nin 9 (B) maddesine atıf yaparak, baģvuranın kamu düzeninin korunması ve suçun önlenmesi amaçları doğrultusunda alıkonduğunu belirtmiģtir. Bu bağlamda Hükümet ayrıca, sınır dıģı edilecek yabancıların ĠçiĢleri Bakanlığı tarafından belirtilen yerlerde ikamet etmesi ile ilgili olan ve yürürlükten kaldırılan Yabancıların Türkiye de Ġkamet ve Seyahatleri Hakkındaki 5683 sayılı Kanun un 23. maddesine atıfta bulunmuģ ve baģvuranın tutulmasının, SözleĢme nin 5 1 (f) maddesine uygun olduğunu belirtmiģtir. 53. BaĢvuran, tutulmasının iç hukukta hiçbir dayanağı olmadığını ileri sürmüģtür. 54. Mahkeme, mevcut davada dikkate alınması gereken üç ayrı tutulma döneminin olduğunu belirtmiģtir. Mahkeme bu bağlamda, ilk tutulma döneminin 4 ya da 6 Kasım 2009 tarihinde baģladığını ve baģvuranın 27 Eylül 2010 tarihinde serbest bırakılmasıyla sonra erdiğini kaydetmiģtir. Ġkinci dönem 1 Ekim 2010 tarihinde baģlamıģ ve 19 Ekim 2010 tarihinde sona ermiģtir. Son dönem ise, 12 Kasım 2010 tarihinde baģlamıģ ve 23 Aralık 2010 tarihinde sonra ermiģtir, ancak baģvuran bu dönemin son yirmi üç günü hastanede tıbbi tedavi görmüģtür. Mahkeme, baģvuranın hastanede

ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI 17 geçirdiği süre çıkarıldığında bile, toplam tutulma süresinin yaklaģık olarak bir yıl sürdüğünü kaydetmiģtir. 55. Mahkeme, dava dosyasında yer alan bilgiler ve Hükümetin yukarıda yer alan görüģleri ıģığında, suç iģlediği Ģüphesiyle baģlangıçta alıkonduğu 1 Ekim 2010 tarihindeki kısa dönem hariç olmak üzere, baģvuranın, SözleĢme nin 5 1 (f) maddesi anlamı dâhilinde sınır dıģı edilmesi amacıyla gerçekleģtirilen göçmenlik denetimleri kapsamında özgürlüğünden yoksun bırakıldığı kanaatindedir. 56. Mahkeme benzer bir Ģikâyeti Abdolkhani ve Karimnia / Türkiye (no. 30471/08, 125-135, 22 Eylül 2009) davasında incelemiģ ve belirtilen davada, Türk hukukunda sınır dıģı etmek üzere alıkoyma kararı verilmesine yönelik usulü tesis eden açık yasal hükümlerin bulunmaması nedeniyle, baģvuranların tutulmasının SözleĢme nin 5. maddesi doğrultusunda hukuka aykırı olduğuna karar vermiģtir. Mevcut davayı inceleyen Mahkeme, yukarıda belirtilen kararında vardığı sonuçtan farklı bir sonuca varmasını gerektirecek herhangi bir özel durumun bulunmadığını kaydetmiģtir. Mahkeme özellikle, Hükümetin yukarıda atıfta bulunduğu 5683 sayılı Kanun un 23. maddesinin sınır dıģı edilecek yabancıların ikamet etmesi hususunu öngörmekteyken, baģvuranın davasında olduğu gibi yabancıların zorla tutulmaları konusunda hiçbir Ģeye değinmediğini vurgulamıģtır. 57. Dolayısıyla, SözleĢme nin 5 1 maddesi mevcut davada ihlal edilmiģtir. 2. Sözleşme nin 5 2 maddesinin ihlal edildiği iddiası hakkında 58. Hükümet, baģvuranın 1 Ekim 2010 tarihinde Ġstanbul da ve daha sonra 12 Kasım 2010 tarihinde Edirne de yakalandığında, özgürlüğünden yoksun bırakılma nedenlerine yönelik bilgilendirildiğini ileri sürmüģtür. 59. BaĢvuran ise özgürlüğünden yoksun bırakılma nedenlerine yönelik bilgilendirilmediğini iddia etmiģtir.

18 ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI 60. SözleĢme nin 5 2 maddesinde yer alan temel güvenceyi düzenleyen genel ilkeler Abdolkhani ve Karimnia (yukarıda anılan, 136) davasında belirtilmiģtir. Mahkeme bu bağlamda, yakalanan kiģiye, uygun gördüğü takdirde SözleĢme nin 5 4 maddesi uyarınca yakalanmasının hukuka uygunluğunu sorgulamak üzere mahkemeye baģvurabilmesine imkân vermek için yakalanmasının temel yasal ve maddi gerekçelerinin teknik olmayan, basit ve kolaylıkla anlaģılır bir dilde açıklanması gerektiğini yinelemiģtir. 61. Mahkeme, baģvuranın ilk olarak Yunanistan a yasadıģı yollarla kaçmaya çalıģırken 4 ya da 6 Kasım 2009 tarihinde gözaltına alındığını ve sonra GaziosmanpaĢa Barınma Merkezine yerleģtirildiğini ve burada 27 Eylül 2010 tarihine kadar kaldığını belirtmiģtir. Ancak dava dosyasında, tutulduğu süre boyunca herhangi bir zamanda tutulma nedenlerine iliģkin bilgilendirildiğini gösteren hiçbir belge bulunmamaktadır. Hükümet de görüģlerinde aksini iddia etmemiģtir. 62. Mahkeme, baģvuranın soygun teģebbüsünde bulunduğu Ģüphesiyle 1 Ekim 2010 tarihinde ikinci kez yakalandığında, yakalanmasının nedenleri hakkında bilgilendirildiğini gösteren bir belge imzaladığını gözlemlemiģtir. Ancak, Mahkeme nin zaten belirlemiģ olduğu üzere, Fatih Sulh Ceza Mahkemesi nin baģvuranın serbest bırakılmasına yönelik 1 Ekim 2010 tarihli kararından sonra, baģvuran suç ile ilgili olarak değil göçmenlik denetimleri bağlamında tutulmaya devam edilmiģtir (bk. yukarıda 55. madde). Bu bağlamda Mahkeme dava dosyasında, baģvuranın Fatih Polis Merkezinde ya da daha sonra Kumkapı Geri Gönderme Merkezinde devam eden alıkonmasına yönelik gerekçeler ile ilgili resmi olarak bilgilendirildiğini gösteren baģka hiçbir belge bulunmadığını kaydetmiģtir. Bu tür belgelerin olmaması Mahkeme nin, Fatih Sulh Ceza Mahkemesi nin baģvuranın serbest bırakılmasına iliģkin kararının ardından kendisinin tutulmaya devam edilmesine yönelik gerekçelerin, ulusal yetkililerce hiçbir zaman baģvurana iletilmediği sonucuna varmasına neden olmuģtur.

ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI 19 63. Mahkeme son olarak, 12 Kasım 2010 tarihinde baģvuranın Türkiye yi yasadıģı yollarla terk etmeye çalıģırken yakalandıktan sonra tekrar alıkonduğunu kaydetmiģtir. Söz konusu tarihte baģvurandan, Yabancıların Türkiye de Ġkamet ve Seyahatleri Hakkındaki 5683 sayılı Kanuna istinaden tutulduğunun belirtildiği ancak herhangi bir hükme atıf yapılmayan belgeyi imzalaması istenmiģtir. Ancak, söz konusu Kanunun Türkiye den yasadıģı bir Ģekilde çıkma teģebbüsleri ya da yasadıģı yollarla çıkmaya çalıģırken yakalanan yabancıların tutulması ile ilgili olmaması dikkate alındığında, Mahkeme, baģvuranın GaziosmanpaĢa Barınma Merkezinde tutulmasının nedenlerine iliģkin SözleĢme nin 5 2 maddesi anlamı dahilinde gerektiği Ģekilde bilgilendirilmediği sonucuna varmaktan baģka bir seçeneği bulunmadığını belirtmiģtir. 64. Dolayısıyla, SözleĢme nin 5 2 maddesi ihlal edilmiģtir. 3. Sözleşme nin 5 4 ve 5 maddesinin ihlal edildiği iddiası hakkında 65. Hükümet, tutulmasının hukuki açıdan uygunluğuna yönelik itirazda bulunmak amacıyla baģvuranın Anayasa nın 125. maddesi kapsamında idare mahkemelerine baģvuruda bulunabileceğini ya da 2577 sayılı Ġdari Yargılama Usulü Kanunu nun 41. maddesi veya 818 sayılı önceki Borçlar Kanunu nun 41. maddesi kapsamında tazminat talebinde bulunabileceğini belirtmiģtir. 66. BaĢvuran, Hükümet tarafından belirtilen hukuk yollarının uygulamada etkin olmadığını iddia etmiģtir. 67. Mahkeme, Türk hukuk sisteminin baģvuranın durumundaki kiģilere SözleĢme nin 5 4 maddesinin anlamı dâhilinde tutulma iģleminin yasaya uygunluğu hakkında adli inceleme yapılmasına imkân veren ve SözleĢme nin 5 5 maddesinin gerektirdiği Ģekilde hukuka aykırı tutulmalarına iliģkin tazminat elde etmelerine olanak tanıyan bir hukuk yolu sağlamadığı sonucuna vardığı geçmiģteki pek çok benzer davada, SözleĢme nin 5 4 ve 5 maddesinin ihlâl edildiğine karar verdiğini

20 ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI kaydetmiģtir (bk. Abdolkhani ve Karimnia, yukarıda anılan, 142; Tehrani ve Diğerleri / Türkiye, no. 32940/08, 41626/08 ve 43616/08, 79, 13 Nisan 2010; ve Dbouba / Türkiye, no. 15916/09, 53-54). Ġdare mahkemelerinin talepleri hızlı bir Ģekilde inceleyip bir sığınmacının hukuka aykırı olarak tutulduğu gerekçesiyle serbest bıraktığına ve tazminata hükmettiğine yönelik olarak hiçbir örneğin Hükümet tarafından sunulmaması nedeniyle, Mahkeme yukarıda belirtilen kararlarında ulaģtığından farklı bir sonuca varmak için herhangi bir sebep görmemiģtir. 68. Ayrıca Mahkeme hâlihazırda baģvuranın, özgürlüğünden yoksun bırakılmasının gerekçeleri hakkında usulüne uygun Ģekilde bilgilendirilmediğini tespit etmiģtir (bk. yukarıda 64. madde). Mahkeme bu durumun, baģvuranın SözleĢme nin 5 4 maddesi kapsamındaki tutulma iģlemine itiraz etmesi hakkının esastan yoksun kalmasına yol açtığını değerlendirmiģtir (bk. Shamayev ve Diğerleri / Gürcistan ve Rusya, no. 36378/02, 432, AĠHM 2005-III; yukarıda anılan Abdolkhani ve Karimnia, 141; ve yukarıda anılan Dbouba / Türkiye, 54). 69. Mahkeme, yukarıda belirtilenler ıģığında, SözleĢme nin 5 4 ve 5 maddesinin mevcut davada ihlal edildiğine karar vermiģtir. II. BAġVURANIN TUTULMASIYLA ĠLGĠLĠ OLARAK TEK BAġINA VE 13. MADDEYLE BĠRLĠKTE ELE ALINDIĞINDA SÖZLEġME NĠN 3. MADDESĠNĠN ĠHLAL EDĠLDĠĞĠ ĠDDĠASI HAKKINDA 70. BaĢvuran, SözleĢme nin 3. maddesine dayanarak, Tunca Barınma Merkezi ve Fatih Polis Merkezindeki tutulmasının fiziksel koģullarından Ģikâyet etmiģtir. BaĢvuran ayrıca, SözleĢme nin 3. maddesiyle bağlantılı olarak 13. maddesi uyarınca, tutulma koģullarına yönelik Ģikâyette bulunmak üzere baģvurabileceği etkin bir iç hukuk yolu bulunmadığını iddia etmiģtir.

ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI 21 SözleĢme nin 3. ve 13. maddeleri aģağıdaki gibidir: Madde 3 Hiç kimse iģkenceye veya insanlık dıģı ya da aģağılayıcı muamele veya cezaya tabi tutulamaz. Madde 13 Bu SözleĢme de tanınmıģ olan hak ve özgürlükleri ihlal edilen herkes, söz konusu ihlal resmi bir hizmetin ifası için davranan kiģiler tarafından gerçekleģtirilmiģ olsa dahi, ulusal bir merci önünde etkili bir yola baģvurma hakkına sahiptir. A. Kabul Edilebilirlik Hakkında 71. Mahkeme, Hükümet in söz konusu Ģikâyetlerin kabul edilebilirliğine dair herhangi bir ön itirazda bulunmadığını kaydetmiģtir. Ancak Mahkeme, sadece Hükümet in ön itirazlarını sunmaması nedeniyle altı ay kuralının uygulanması açısından değiģikliğe gidemeyeceğini yinelemiģtir (bk. Walker / Birleşik Krallık (k.k.), no. 34979/97, AĠHM 2000-I, ve Blečić / Hırvatistan [BD], no. 59532/00, 68, AĠHM 2006-III). 72. Mahkeme bu bağlamda, SözleĢme nin 35 1 maddesi uyarınca, sadece nihai kararın verildiği tarihten itibaren altı ay içerisinde iletilen sorunları ele alabildiğini yinelemiģtir. Herhangi bir hukuk yolu mevcut değilse ya da mevcut hukuk yolları etkisiz olarak değerlendirilirse, altı-ay süresi, kural olarak, Ģikâyet edilen eylem tarihi itibariyle baģlamaktadır (bk. Ananyev ve Diğerleri v. Rusya, no. 42525/07 ve 60800/08, 72, 10 Ocak 2012). 73. BaĢvuran mevcut davada, en geç 11 Kasım 2009 tarihine kadar tutulduğu Tunca Barınma Merkezi ve 1 ve 9 Ekim 2010 tarihleri arasında tutulduğu Fatih Polis Merkezi olmak üzere, iki farklı alıkoyma binasının fiziki koģullarından Ģikâyet etmiģtir. Mevcut Ģikâyetle ilgili etkin bir hukuk yolu bulunmadığına iliģkin iddiaları dikkate alındığında ve Mahkeme nin aģağıda 13. madde kapsamında bu konuya iliģkin tespitlerine halel

22 ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI getirmeksizin, baģvuranın ilgili binalardan serbest bırakıldığı tarihlerden itibaren altı ay içerisinde baģvurusunu Mahkeme ye sunması gerekirdi. 74. Mahkeme, baģvurunun 26 Mart 2011 tarihinde sunulduğunu belirterek, baģvuranın Tunca Barınma Merkezinde tutulması ile ilgili Ģikâyetlerinin altı ay süre sınırına uygun bir Ģekilde sunulmadığını kaydetmiģtir. Mahkeme, baģvuranın Tunca Barınma Merkezindeki tutulma koģullarına iliģkin olarak 3. ve 13. maddeler kapsamındaki Ģikâyetlerinin, SözleĢme nin 35 1 maddesinde öngörülen altı-ay kuralı bakımından uygun olmaması nedeniyle kabul edilemez olduğuna ve bu nedenle SözleĢme nin 35 4 maddesi uyarınca reddedilmesi gerektiğine karar vermiģtir. 75. Diğer taraftan Mahkeme, baģvuranın daha sonra Fatih Polis Merkezinde tutulmasına iliģkin SözleĢme nin 3. ve 13. maddeleri kapsamındaki Ģikâyetlerin, ciddi hukuki ve fiili sorunları ortaya çıkardığını ve bu sorunların belirlenmesi noktasında esasa iliģkin inceleme yapılması gerektiğini kaydetmiģtir. Dolayısıyla Mahkeme, belirtilen Ģikâyetlerin SözleĢme nin 35 3 (a) maddesinin anlamı dâhilinde açıkça dayanaktan yoksun olmadığını ve hiçbir nedenle kabul edilemez olmadığını belirtmiģtir. Bu nedenle, kabul edilebilir olarak beyan edilmelidirler. B. Esas Hakkında 1. Sözleşme nin 3. maddesi (a) Tarafların beyanları 76. Hükümet öncelikle, baģvuranın sınır dıģı edilmek üzere Kumkapı Geri Gönderme Merkezine nakledilmeden önce belirli idari tedbirler tamamlanana kadar 1 ve 9 Ekim 2010 tarihleri arasında Fatih Polis Merkezinde tutulduğunu belirtmiģtir. Bu nedenle, baģvuranın Fatih Polis Merkezinde geçirdiği süre, gözaltı ya da tutuklama olarak değerlendirilemez.

ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI 23 77. Hükümet ayrıca, baģvuranın Fatih Polis Merkezindeki fiziksel koģullara iliģkin iddialarının dayanaktan yoksun olduğunu kaydetmiģtir. Hükümet bu bağlamda, söz konusu merkezde 2.25 x 4.55 m. ölçülerinde iki adet tutuklama odasının bulunduğunu ileri sürmüģtür. Odalardan biri erkeklere diğeri ise kadınlara tahsis edilmiģ ancak kadın bulunmadığı zaman her iki odada erkeklerin kullanımına sunulmuģtur. 12 Ekim 2010 tarihinde Cumhuriyet savcısı tarafından gerçekleģtirilen bir resmi denetimde, söz konusu alıkoyma binasının, ilgili ulusal mevzuatta yer alan standartlara uygun olduğu teyit edilmiģtir. Hükümet ayrıca, baģvuranın Fatih Polis Merkezinde gözaltına alındığı tarih olan 1 Ekim 2010 tarihinde, söz konusu yer de baģvuran da dâhil olmak üzere yedi kiģinin tutulmakta olduğunu belirtmiģtir. 78. BaĢvuran, dokuz gün tutulduğu Fatih Polis Merkezinin zemin seviyesinin altında bulunan hücrenin aģırı kalabalık olduğunu belirtmiģtir. BaĢvuran, hücrenin 2 x 4 m. büyüklüğünde olmasına rağmen, tutulan kiģi sayısının yedi ile on beģ kiģi arasında değiģtiğini belirtmiģtir. BaĢvuran, yatak, minder, yatak takımı, mobilya ve havalandırma gibi en temel ihtiyaçların odada bulunmadığını ve koģulların uyku açısından uygun olmadığını belirtmiģtir. BaĢvurana ve diğer tutulan kiģilere paylaģmaları için sadece üç adet battaniye ve dört adet küçük yastık verilmiģtir. Ayrıca, odanın boyutu bir seferde sadece üç kiģinin yere uzanmasına izin vermekteydi. Bununla birlikte, odada herhangi bir ısıtma sisteminin bulunmaması nedeniyle baģvuran sürekli olarak üģümüģtür. Odada doğal ıģık bulunmamaktaydı ve açık havada egzersiz yapma imkânı yoktu. Ayrıca verilen yemek yetersizdi ve daha fazla yemek almak için para ödemek gerekmekteydi. BaĢvuran, söz konusu alıkoyma binasının, yakalanmalarının ardından mahkeme önüne çıkarılmayı bekleyen Ģüphelilerin geçici olarak tutulabileceği bir yer olarak kullanılabileceğini, ancak uzun süreli alıkoymalar bakımından oldukça uygunsuz bir yer olduğunu ileri sürmüģtür.

24 ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI (b) Mahkemenin Değerlendirmesi 79. Mahkeme ilk olarak Hükümetin, baģvuranın Fatih Polis Merkezinde gözaltında bulunmadığı ya da tutuklu olmadığı ve belirli idari iģlemlerin tamamlanmasına kadar orada tutulduğu yönündeki beyanına dikkat çekmiģtir. GeçmiĢte Davalı Hükümet tarafından sunulan benzer görüģleri inceleyen ve reddeden Mahkeme, mevcut davada daha önce vardığı sonuçlardan farklı bir sonuca varmak için herhangi bir gerekçe görmemiģtir (bk. örnek olarak, Abdolkhani ve Karimnia, yukarıda anılan, 127). Bu nedenle, baģvuranın Devletin denetimi altında bulunan bir binada ve kendi isteği dıģında tutulması dikkate alındığında, Mahkeme, ulusal hukuk kapsamında alıkonmanın niteliğine yönelik sınıflandırmaya bakılmaksızın söz konusu merkezin fiziksel koģullarının SözleĢme nin 3. maddesinde yer alan koģullara uygun olması gerektiğini belirtmiģtir (bk. Tehrani ve Diğerleri / Türkiye, yukarıda anılan). 80. Mahkeme, tutulma koģullarına iliģkin olarak içtihadında belirtilen ilkelere atıfta bulunmuģtur (bk. özellikle, Yarashonen / Türkiye, no. 72710/11, 70-73, 24 Haziran 2014, ve belirtilen kararda anılan davalar). Mahkeme özellikle Koktysh / Ukrayna (no. 43707/07, 22 ve 91-95, 10 Aralık 2009) davasındaki on ve dört günlük ve Gavrilovici / Moldova (no. 25464/05, 25 ve 42-44, 15 Aralık 2009) ve Căşuneanu / Romanya (no. 22018/10, 60-62, 16 Nisan 2013) davalarındaki beģ günlük aģırı kalabalık ve kirli bir hücrede tutulma olayları gibi kısa süreler olsa dahi, yetersiz tutulma koģulları nedeniyle daha önce de 3. madde kapsamında ihlaller tespit etmiģtir. 81. Mahkeme mevcut davada, sınır dıģı iģlemleri devam eden baģvuranın Kumkapı Geri Gönderme Merkezine nakledilmeden önce, 1 ve 9 Ekim 2010 tarihleri arasında dokuz gün boyunca Fatih Polis Merkezinin bodrumunda tutulduğunu kaydetmiģtir. Mahkeme tarafların, baģvuranın alıkonduğu hücrenin yaklaģık boyutları üzerinde mutabık olduklarının anlaģıldığını

ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI 25 ancak söz konusu polis merkezindeki alıkonma koģullarına yönelik diğer hususlar bakımından itiraz ettiklerini belirtmiģtir. 82. Mahkeme, baģvuranın iddialarının doğruluğunu teyit edememekle birlikte, baģvuranın Fatih Polis Merkezindeki fiziksel koģullara iliģkin ayrıntılı bir açıklama sunduğunu vurgulamıģtır. Ayrıca, baģvuranın açıklaması, söz konusu merkezin koģullarını ilk elden inceleme fırsatı bulan baģvuranın avukatı tarafından da büyük oranda desteklenmiģtir. Mahkeme bu bağlamda baģvuranın avukatının, ziyaret gününde (7 Ekim 2010) baģvuranın zayıf bir Ģekilde ıģıklandırılan ve kötü bir Ģekilde havalandırılan ve zemin seviyesinin altında yer alan hücreyi yaklaģık on kiģiyle paylaģtığı yönündeki ifadesine dikkat çekmiģtir (bk. 16. madde, yukarıda). Hücrenin boyutları dikkate alındığında, tutulma bir gün sürse bile, bu durum ciddi biçimde aģırı kalabalıklaģma teģkil etmiģ ve SözleĢme nin 3. maddesi uyarınca tek baģına bir sorun yaratmıģtır (bk. Abdolkhani ve Karimnia v. Türkiye (no. 2), no. 50213/08, 30, 27 Temmuz 2010). 83. Mahkeme ayrıca Hükümetin, baģvuranın Fatih Polis Merkezindeki tutulmasıyla ilgili koģullara iliģkin ayrıntılı açıklamalarına sadece kısmen itiraz ettiğini belirtmiģtir. Ayrıca, Hükümetin sınırlı beyanları yeterli dayanaktan yoksundur. Mahkeme bu noktada, mevcut dava gibi SözleĢme kapsamındaki yargılamaların her davada affirmanti incumbit probatio (iddia eden kiģi iddiasını ispat etmekle yükümlüdür) ilkesinin katı bir Ģekilde uygulanmasını gerektirmediğini, zira davalı Hükümetin bu tür iddiaları doğrulayabilecek ya da çürütebilecek bilgilere tek baģına eriģebileceğini yinelemiģtir. Hükümetin elinde bulunan bu tür bir bilgiyi yeterli bir açıklama olmaksızın iletmemesi, özelliklede güvenilir delillerle desteklendirildiklerinde iddiaların sağlam bir temele dayandığı sonucuna varılmasına sebep olabilir (bk. Aleksandra Dmitriyeva / Rusya, no. 9390/05, 77, 3 Kasım 2011). 84. Dolayısıyla Hükümet, baģvuranın aģırı kalabalık hakkındaki iddiası ile ilgili olarak, baģvuranın alıkonduğu ilk gün Fatih Polis Merkezinde

26 ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI toplamda yedi kiģinin tutulduğunu belirtmiģtir. Ancak Hükümet, ne söz konusu gün orada tutulan kiģilerin isimleri ve numaralarının yer aldığı gözaltı kaydının bir kopyasını iletmiģ, ne de baģvuranın kullanabileceği kiģisel alanın belirlenmesi bakımından gerekli bir bilgi olan söz konusu yedi kiģinin mevcut iki hücreye nasıl dağıtıldıklarına iliģkin bir açıklama yapmıģtır. Üstelik Hükümet, baģvuranın sonraki sekiz gün boyunca alıkonduğu süreçte kaç kiģinin tutulduğuna yönelik bir bilgi vermemiģtir. 85. Mahkeme, baģvuranın uyku olanakları, ısıtma sisteminin bulunmaması, doğal ıģık ve açık hava egzersizine eriģim ve yemeklerin yetersizliği hakkındaki geri kalan iddiaları ile ilgili olarak Hükümetin hiçbir açıklama yapmadığını kaydetmiģtir. Hükümet sadece, baģvuranın baģka bir tutuklama merkezine nakledilmesinden birkaç gün sonra Fatih Polis Merkezinin bir Cumhuriyet savcısı tarafından denetlendiğini ve bu denetlemenin, Fatih Polis Merkezindeki fiziki koģulların ulusal yönetmelikler açısından uygun olduğunu teyit ettiğini belirtmekle yetinmiģtir. 86. Mahkeme ilk olarak, ilgili ulusal yönetmeliklerin Hükümet tarafından iletilmemesi nedeniyle, tutuklama merkezinin denetlendiği standartların yeterliliği ve uygunluğu açısından bir inceleme gerçekleģtiremediğini kaydetmiģtir. Mahkeme ikinci olarak, bodrum katında yaģanan su baskını nedeniyle, baģvuran da dâhil olmak üzere tutulan herkesin 9 Ekim 2010 tarihinde söz konusu binadan çıkarıldıklarını belirtmiģtir. YaĢanan bu olaydan sonra binanın durumuna iliģkin bir bilgi olmaması nedeniyle, Mahkeme Cumhuriyet savcısının bulgularına önem veremez. Üçüncü olarak, söz konusu tutulma koģulları, polis nezaretinde kısa süreli tutukluluk açısından teoride uygun olabilirken, baģvuranın tutulma süresi Mahkemenin değerlendirmesinde belirleyici bir unsur olmuģtur; bununla birlikte, polis nezareti olanaklarının, baģvuranın davasındaki gibi uzun süreli tutukluluklar açısından uygunluğuna yönelik bir incelemenin Cumhuriyet savcısının değerlendirmesinde yer alıp

ALĠEV / TÜRKĠYE KARARI 27 almadığı belirsizdir. Bu nedenle Mahkeme, Cumhuriyet savcısının bulgularının mevcut dava çerçevesinde güvenilmez olduğunu değerlendirmiģtir. Mahkemenin söz konusu denetimin esasına yönelik kuģkuları CPT den de destek bulmaktadır. CPT 2009 raporunda, bu tür denetimlerin niteliğinin ve bütünlüğünün çoğu zaman çok yetersiz olduğunu ve genel olarak göstermelik gerçekleģtirildikleri yönünde bir izlenim bıraktığını belirtmiģtir (ayrıntılı bilgi için bk. 41. madde, yukarıda). 87. Hükümet tarafından baģvuranın ayrıntılı iddialarını çürütecek yeterli beyanın yapılmaması ve CPT nin kısa süreli alıkoyma hücrelerinin uzun süreli tutuklamalar açısından uygunsuzluğuna iliģkin sağlam görüģü dikkate alındığında, yukarıdaki açıklamalar Mahkemenin, baģvuranın Fatih Polis Merkezinin bodrum katındaki dokuz günlük tutulma koģullarının, SözleĢme nin 3. maddesine aykırı olarak aģağılayıcı muamele teģkil ettiği sonucuna varması açısından yeterli olmuģtur (bk. bu davaya uygulanabildiği ölçüde, Charahili / Türkiye, no. 46605/07, 77, 13 Nisan 2010). 88. Dolayısıyla, baģvuranın Fatih Polis merkezindeki tutulma koģulları nedeniyle SözleĢme nin 3. maddesi ihlal edilmiģtir. 2. Sözleşme nin 13. maddesi 89. Hükümet, baģvuranın tutulma koģullarına yönelik Ģikâyetleri ile ilgili olarak baģvurabileceği etkin hukuk yollarının bulunduğunu belirtmiģtir. Bu doğrultuda baģvuran, Anayasa nın 36. ve 125. maddeleri uyarınca idare mahkemeleri önünde dava açma hakkına sahipti. 90. BaĢvuran Ģikâyetlerini yinelemiģtir. BaĢvuran, Hükümet tarafından belirtilen hukuk yollarının sadece teoride mevcut olup uygulamada etkisiz olduğunu, bu nedenle Hükümetin yabancı uyruklu kiģilerin tutuldukları yerlerdeki tutulma koģullarını inceleyen herhangi bir idari ya da adli örnek sunmadığını belirtmiģtir. 91. Mahkeme ilk olarak, ulusal hukuk düzeninde ne Ģekilde teminat altına alınırsa alınsın, SözleĢme den doğan hak ve özgürlüklerden