Azerbaycan ın bağımsızlığını kazandığı sırada yönetimde Sovyet yanlısı Muttalibov vardı ve Rusya dış politikada en önemli aktördü. Dolayısıyla da Karabağ sorunun çözümü için Rusya dan yardım beklenmekteydi SSCB ye bağlı 15 cumhuriyetten biri olan Azerbaycan, Sovyetlerin dağılmasıyla bağımsızlığını kazanmış, Azerbaycan Cumhuriyeti adıyla Güney Kafkasya da kurulmuştur. Bağımsızlığını kazandıktan sonra uzun süre iç karışıklıklar, ülke içi istikrarsızlık ve sosyo-ekonomik sıkıntılarla uğraşan Azerbaycan ın hem iç hem de dış politikasına yön veren olgu, Dağlık Karabağ bölgesinin batı komşusu olan Ermenilerce işgalidir. Yönetime gelenlerin dış politika yönelimlerinin temelinde Dağlık Karabağ sorunun çözümü kilit rol oynamıştır ve oynamaya da devam etmektedir. Hazar havzası kaynaklarının bu sorunun çözümü için kullanılması da bu sorunun Azerbaycan için taşıdığı hayati önemi göstermektedir. Çünkü Karabağ sorunu Hazar havzasının ekonomik gelişiminin ve bölgesel entegrasyonun en önemli engellerinden biridir. Yönetimler değişse de dış politikanın en önemli unsuru olan Karabağ sorunun çözülmesi, Azerbaycan dış politikasının ana hedefi olmuştur. Muttalibov ve Elçibey Dönemlerinde Azerbaycan Dış Politikası Azerbaycan ın bağımsızlığını kazandığı sırada yönetimde Sovyet yanlısı Muttalibov vardı ve Rusya dış politikada en önemli aktördü. Dolayısıyla da Karabağ sorunun çözümü için Rusya dan yardım beklenmekteydi. Ancak Rusya nın sorunun çözümünde ikili davranarak Ermenilere destek vermesi ve Ermeni işgallerine Rus birliklerinin doğrudan katılması, işgalin büyümesine ve Muttalibov yönetiminin sorunun çözümü için Batılı kurumlara müracaat etmesine neden olmuştu. Aynı zamanda ülke içi istikrarsızlıklarla uğraşan Muttalibov dan kamuoyunun beklentisi bu sorunun çözümüne yönelikti. Diğer yandan Hazar kaynaklarının Batılı ülkeler ve petrol şirketleri için cazibe merkezi olması, Dağlık Karabağ sorunun bölgesel bir ihtilaf olmaktan çıkarak uluslararası gündeme gelmesine neden olmuştur. Bu dönemde BM nin sorunun çözümü için bölgeye heyet göndermiş ve AGİT de sürece dahil olmuştur. Konunun 24 Mart 1992 tarihinde Helsinki de gündeme alınması ve Minsk te iki tarafı da bir masaya oturtacak konferans düzenlenmesi kararı alınmışsa da Ermeni işgallerinin durmaması, Şuşa ve Laçin in işgali, Muttalibov un bu dış politika atılımlarına gölge düşürmüş ve yönetimi iktidardan uzaklaştırmıştır. Azerbaycan ın ilk demokratik seçimlerini kazanarak iktidara gelen Ebulfeyz Elçibey in dış politika yönü Muttalibov un aksine Batı dünyası olmuştur. Bu dönemin en önemli özelliklerinden biri de Hazar havzası kaynaklarının meselenin çözümünde kısmen de olsa aktif olarak kullanılmaya başlanmasıdır. Devam eden Karabağ işgali 2
Elçibey yönetiminin başarısızlığının nedenleri olarak; Rusya yı küçümsemesi, ülkedeki istikrarsızlığı görmezden gelmesi, daha önce devlet yönetimi deneyimi olmayan kadrolara görev vermesi ve Halk Cephesi Hareketini güçlü zannetmesi sayılabilir. çözülmeden iç siyasetin durulması ve halkın rahat ve huzura kavuşması da mümkün görünmüyordu. Bu nedenle Karabağ sorunu tekrar AGİT in gündemine taşındı. Batılı ülkeler Roma ve Helsinki toplantılarında Azerbaycan a karşı ılımlı tavır sergileseler de, Karabağ daki ayrılıkçı Ermeniler yeni bir devlet kurduklarının iddia ederek AGİT toplantılarına bu statüyle katılmak istediklerini söylemiş ve toplantıyı kilitlemeye çalışmışlar ve bunda da başarılı olmuşlardır. AGİT toplantısının ertelenmesiyle uluslararası alanda sıkıntıya düşen Elçibey yönetimi için Kelceber in de işgali de dönüm noktası olmuştur. Diğer yandan, Hazar kaynaklarının çıkarılması ve değerlendirilmesi konusu gündeme gelmiş ve Batılı çokuluslu şirketler bölgeye çekilmeye çalışılmıştır. Bu dönemde oluşan konsorsiyuma birçok petrol şirketi katılmış ancak Elçibey yönetiminin Rusya ya karşı hasmane tavrı nedeniyle bu konsorsiyuma Rusya davet edilmemiştir. Sonraki dönemde Elçibey hükümetine girişilen darbe bu yönüyle de değerlendirilmelidir. Elçibey döneminde kısmen de olsa kazanılan politik başarılara rağmen sorunun bir türlü çözülemeyişi Elçibey ve hükümete darbe girişimiyle sonuçlanmıştır. Elçibey yönetiminin başarısızlığının nedenleri olarak; Rusya yı küçümsemesi, ülkedeki istikrarsızlığı görmezden gelmesi, daha önce devlet yönetimi deneyimi olmayan kadrolara görev vermesi ve Halk Cephesi Hareketini güçlü zannetmesi sayılabilir. Haydar Aliyev ve Denge Siyaseti 1993 yılında iktidara gelen Haydar Aliyev, Muttalibov ve Elçibey in tek taraflı yönelimlerinin tersine diğer ülkelerle karşılıklı çıkar ve işbirliğine dayanan, pragmatik bir denge siyaseti izledi. Bu siyasetin sonucu olarak hem Rusya hem de ABD ve Batı ülkeleriyle işbirliği yoluna gitti. Elçibey döneminde konsorsiyuma davet edilmeyen Rusya, bu dönemde Lukoil petrol şirketiyle konsorsiyuma girdi. Diğer yandan Aliyev döneminde özellikle ABD yle çok yönlü anlaşmalar imzalandı ve Karabağ sorunun çözümünde ABD aktif siyaset yürütmeye başladı. Haydar Aliyev döneminde uygulanan başarılı iç siyaset, ülke içi gerginliği azaltmış ve Azerbaycan ın kendi iç dengeleriyle birlikte Dağlık Karabağ sorunun çözümünde daha fazla amaca yönelik adımlar atılmasına olanak sağlamıştır. 24 Eylül 1994 te imzalanan Asrın Anlaşması, Azerbaycan ın petrol stratejisinin düzgün bir şekilde uygulanmasını sağlamış ve ekonominin gelişiminde önemli adımlar atılmasının mihenk taşı olmuştur. Asrın Anlaşması Hazar Denizinin Azeri, Çırag, Güneşli yataklarının işletilmesi ve gelir dağılımını gösteren bir belge olup, 3
8 ülkeden 13 petrol şirketinin katılımı sonucunda ortaya çıkmıştır. Bu anlaşma, enerji sektöründeki 6 büyük ülkenin Dağlık Karabağ problemiyle doğrudan muhatap olmasının yolunu açmıştır. Dolayısıyla bölgede yapılacak yatırımlar için güvenlik probleminin aşılması sağlanmak istenmiştir. Haydar Aliyev başarılı iç politikasıyla yıllardır Azerbaycan ın gelişiminin önünde duran siyasi istikrarsızlığı bitirmiş ve ülke içinde bütünlüğü sağlamıştır. Daha sonra yapılan anlaşmalarla Azerbaycan ın uluslararası arenada daha çok tanınması ve yatırım almasını sağlayacak adımlar atmıştır. Asrın Anlaşmasından sonra, %50 ye varan hisselerle Hazar petrollerinin çıkarılmasında ve işlenmesinde büyük ayrıcalığa sahip olan ABD, BM ve AGİT çerçevesinde aktif rol almış tarafları bir araya getirerek çaba sarf etmişse de gerek Ermeni lobilerinin bu ülkedeki faaliyetleri gerekse de Rusya nın açık gizli muhalefetiyle karşılaşan ABD vaatlerde bulunmaktan öteye gidememiştir. 1997 yılında Haydar Aliyev, ABD ziyareti sırasında petrol kozunu çok iyi kullanmış, Azerbaycan ın Ermenistan ve Dağlık Karabağ bölgesine ambargo uygulaması ve diğer saldırgan tutumu sebebiyle ABD de kabul gören 907 sayılı kanunu hafifletmeye çalışmıştır. Ayrıca ABD de Azerbaycan lobisi oluşturulmaya çalışılmış, Azerbaycan ın kötü imajı silinmeye çalışılmıştır. Haydar Aliyev başarılı iç politikasıyla yıllardır Azerbaycan ın gelişiminin önünde duran siyasi istikrarsızlığı bitirmiş ve ülke içinde bütünlüğü sağlamıştır. Daha sonra yapılan anlaşmalarla Azerbaycan ın uluslararası arenada daha çok tanınması ve yatırım almasını sağlayacak adımlar atmış, ülke ekonomisini canlandırmıştır. Haydar Aliyev in denge siyaseti Azerbaycan ın hem politik hem de ekonomik gelişiminde yol almasını sağlamıştır. Rusya nın Azerbaycan a Karşı İzlediği Siyaset Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla beraber ülkede girişilen yeniden yapılanma (perestroyka) ve reform hareketlerinin sonucu olarak, eski cumhuriyetlere karşı ilişkilerinde baskıcı bir tutumu benimsemeyen Rusya, askeri görünümünü azaltarak, serbest piyasaya ve özelleştirmeye yöneldi. Boris Yeltsin ve beraberindeki liberal politikacılar, Sovyetler Birliğinin dağılma sebebi olan ekonomik darboğazdan kurtulmanın yollarını aramaya başladılar. Ancak artan hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon, kamuoyunun tepkisine daha da önemlisi liberal politikalara karşı olan muhafazakârların yönetime ağırlıklarını koymaya başlamalarına neden oldu. Rusya da oluşan bu yeni iç dengeler iki grubu karşı karşıya getirdi: Sovyetler döneminden kalma geleneksel siyasetin sürdürülmesinden yana olan muhafazakârlar ve komünistler, diğer yanda da Batı yanlısı, serbest piyasa ekonomisini ve demokrasiyi savunan liberaller. Bu noktada Rusya nın eski cumhuriyetlerine, özellikle Azerbaycan a karşı sergilediği çelişkili tutumu ortaya çıkar. 4
İş birliği (Cooperation): Baskı kurmakla Azerbaycan a yöne veremeyeceğini anlayan Rusya, Azerbaycan la işbirliği yoluna giderek, özellikle ekonomi alanında etki sahibi olmak istemiştir. Ekonomik sıkıntıların aşılamaması, Çeçenistan daki bağımsızlık hareketleri ve Afgan mağlubiyeti muhafazakârların güçlenmesini sağladı. Bütün bu gelişmelere paralel olarak Rusya, eski cumhuriyetler üzerindeki kontrolünü yeniden sağlamaya, özellikle Hazar havzasında enerji kaynaklarını denetim altına almaya çalıştı. Aslında Moskova, Sovyet dönemi politika anlayışıyla sistemi bir bütün olarak görmüş, Hazar bölgesindeki bağımsız ülkelerin, var olan petrol ve doğalgaz kaynaklarını kendi inisiyatiflerinde ve kendi ekonomik çıkarları lehine kullanmalarını kabullenememiştir. Sovyet egemenliği altında Hazar, SSCB yi beslemek ve artan üretimi ihraç etmek doğrultusunda kullanılıyordu. Dolayısıyla Hazar denizine kıyısı olan ülkeler bu enerjiden istifade edemiyorlardı. Hazar havzasında yeniden ağırlığını koymak isteyen Rusya, söz konusu Azeri petrolünün kendisinden bağımsız çıkarılması ve taşınması olunca Hazar Denizi nin hukuki statüsünü gündeme getirmiş, bölgesel ihtilafları körüklemiş ve Azerbaycan da hükümet darbelerini desteklemiştir. Kazakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan a doğal kaynakların kendi ülkesi üzerinden taşınması yönünde baskıda bulunan Rusya, bu ülkelerin petrol politikalarına yön vermeye çalışmıştır. Burada anlatılanlara paralel olarak Emil Pain, Rusya da 3 farklı politik yönelim sırasında Azerbaycan a karşı uygulanan stratejileri şöyle sıralar: Soyutlanma Politikası (Isolationism): Ekonomik sorunlarla uğraşan Rusya, eski cumhuriyetlerle bağını koparmış, Azerbaycan kazançtan çok yük olarak görülmüştür. Hegemonya (Domination): Ülke içindeki muhalefetin de etkisiyle Azerbaycan ın Kafkasya ile beraber Rusya nın arka bahçesi olarak görüldüğü ve bu bölgede denetim kurmaya çalıştığı stratejidir. İşbirliği (Cooperation): Baskı kurmakla Azerbaycan a yöne veremeyeceğini anlayan Rusya, Azerbaycan la iş birliği yoluna giderek, özellikle ekonomi alanında etki sahibi olmak istemiştir. Kısaca Rusya, SSCB nin dağılmasıyla birlikte bir süre kendi iç muhalefetinin de etkisiyle bağımsızlığını kazanan ülkelere karşı baskıcı bir politika izlemiş, bölgedeki devletlere kendisinin dahil olmayacağı hiçbir anlaşmayı tanımayacağını anlatmaya çalışmış ve bu hareketleriyle ülkelerin bağımsızlık haklarının kısıtlı olduğunu göstermeye çalışmıştır. Ancak ılımlı bir kişiliğe sahip olan ve Rusya nın sorunlarının sertlikle çözülemeyeceğini bilen Victor Chernomyrdin in iktidara gelmesiyle Rusya bu bölgeler üzerindeki baskıcı politikalarından kısmen de olsa vazgeçmiştir. 5
Hazar Denizi nin Hukuki Statüsü Hazar havzası petrol rezervleri bakımından dünyada 2. doğalgaz rezervleri bakımından ise 3. sıradadır. Bu nedenle Orta doğu petrol ve doğalgazına olan bağımlılığı azaltmak ve dünya piyasalarına yeni bir alternatif sunmak açısından büyük bir önem taşımaktadır. Hazar ın hukuki statüsü sorununun tıkanıp kaldığı nokta, bu sınırların hangi hukuki çerçevede çizileceği ve nasıl tanımlanacağıdı r. Rusya Hazar ı kapalı su rezervi olarak kabul edip, ortak yönetim uygulanmasını istemektedir. SSCB nin dağılmasından sonra Hazar Denizi ne kıyısı bulunan 5 bağımsız devlet ortaya çıktı. Zengin hidrokarbon ve petrol kaynakları, bu ülkelerin Hazar ın nasıl ve ne yönde değerlendireceği ve nasıl bölüneceği konusunda anlaşmazlıklar yaşamalarına neden olmuştur. Halen bu ülkeler arasında devam eden çıkar çatışmaları ve Rusya nın yönlendirici davranışları nedeniyle Hazar ın hukuki statüsü hakkında bir uzlaşıya varılamamıştır. Rusya, Sovyetler döneminde İran ve Sovyetler arasında Hazar Denizi üzerine yapılan anlaşmaların geçerliliğini devam ettirmek istemiştir. Hazar Denizi uzun bir süre Sovyetlerin egemenliği altında kalmış, İran bu denizden daha az yararlanmıştır. Aslında yapılan anlaşmaların stratejik önemi olmayıp sadece balıkçılık ve sefer konularında düzenlemeler getirmekteydi. Bunun için de Sovyetlerin dağılmasından sonraki dönem için geçerlilik taşıyan maddeleri yoktu. Aslında Asrın Anlaşmasına kadar olan dönem, stratejik önem taşımaz. Ancak bu anlaşmayla Azerbaycan ın Azeri, Çırag ve Güneşli yataklarını kullanıma açması ve çokuluslu şirketleri bölgeye çekmesi Rusya nın işine gelmemiş, Hazar ın hukuki statüsünü ileri sürerek özellikle Türkmenistan ve Azerbaycan arasında ihtilaflı olan bu yatakların kullanımını engellemek istemiştir. Rusya bu kaynakların ortaklaşa paylaşılması gerektiğini savunmuş ve konunun BM gündeminde ele alınmasını istemiştir. Hazar ın hukuki statüsü sorununun tıkanıp kaldığı nokta, bu sınırların hangi hukuki çerçevede çizileceği ve nasıl tanımlanacağıdır. Rusya Hazar ı kapalı su rezervi olarak kabul edip, ortak yönetim uygulanmasını istemektedir. Bölge ülkelerinin tek taraflı işlemlerinin kabul edilemez olduğunu savunarak, sektörel bölünmeye karşı çıkmaktadır. Öte yandan Azerbaycan Hazar ı sınır gölü olarak kabul edip, 5 ulusal sektörel bölünmesini savunmaktadır. Rusya nın milli sektörlere bölünmesini istememesinin nedeni kendi payına düşecek olan alandaki kaynakların azlığıdır. İran ise ortak paylaşım statüsünü istemektedir. Çünkü kıyısı en dar olan ülkedir ve daha fazla kaynak sahibi olması için bu statü gereklidir. Ancak bu tezi bölge ülkelerinden hiçbiri savunmadığı için yalnız kalmaktadır. 6
Hala bu devletler arasında bir uzlaşmaya varılamamış, yıllardır yapılan toplantı ve zirvelere rağmen sorun çözülememiştir. Ancak yapılan ikili anlaşmalarla kaynakların kullanımı söz konusudur. Bölge ülkeleri 2002 de Aşkabat ta, 2007 de ise Tahran da toplantı düzenlemişler, son olarak da 25-27 Eylül 2012 de Azerbaycan ve Türkmenistan arasında ikili anlaşmalar imzalanmıştır. Tüm bölge devletlerini içine alan bir anlaşma imzalanmış değildir. Azerbaycan dış politikası Muttalibov, Elçibey ve Haydar Aliyev dönemlerinde farklı arayışlar içine girmiş, ancak Dağlık Karabağ sorunu Azerbaycan dış politikası için kilit nokta oluşturmuştur. Sonuç Azerbaycan dış politikası Muttalibov, Elçibey ve Haydar Aliyev dönemlerinde farklı arayışlar içine girmiş, ancak Dağlık Karabağ sorunu Azerbaycan dış politikası için kilit nokta oluşturmuştur. Hazar havzasındaki kaynaklar Özellikle Aliyev döneminde hem ekonomik anlamda hem de dış politikada etkin olarak kullanılmıştır. Buna bağlı olarak Azerbaycan ın gelişimi hızlanmıştır. Aliyev, komşularıyla ve ABD, NATO ve Batılı ilişkilerini geliştirmiş, Azerbaycan ın bütün dünyada tanınan bir devlet olmasını sağlamıştır. Ardından iktidara gelen oğlu İlham Aliyev de babasının izinden gidecek ve Azerbaycan ın bölgesel nitelikli dış politikasının yönünü küresel politikalara çevirecektir. 7