BREXIT Elveda Avrupa İngiltere nin AB den Ayrılmasından Sonra Avrupa Bütünleşmesi ve Türkiye AB İlişkilerinde Fırsatlar ve Tehditler

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "BREXIT Elveda Avrupa İngiltere nin AB den Ayrılmasından Sonra Avrupa Bütünleşmesi ve Türkiye AB İlişkilerinde Fırsatlar ve Tehditler"

Transkript

1 BREXIT Elveda Avrupa İngiltere nin AB den Ayrılmasından Sonra Avrupa Bütünleşmesi ve Türkiye AB İlişkilerinde Fırsatlar ve Tehditler Editörler Erol ESEN Duygu ŞEKEROĞLU 1

2 Bu kitabın yayın hakkı Siyasal Kitabevine aittir. Yayınevinin ve yayınlayıcısının yazılı izni alınmaksızın kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz, hiçbir şekilde kopyalanamaz, çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. BREXIT Elveda Avrupa: İngiltere nin AB den Ayrılmasından Sonra Avrupa Bütünleşmesi ve Türkiye AB İlişkilerinde Fırsatlar ve Tehditler Editörler: Erol ESEN Duygu ŞEKEROĞLU Kapak Tasarımı ve Sayfa Düzeni: Nuray ÖZİPEK ISBN: Siyasal Kitabevi Tüm Hakları Saklıdır. Ekim 2017, Ankara Siyasal Kitabevi Ünal Sevindik Yayıncı Sertifika No: Şehit Adem Yavuz Sok. Hitit Apt. 14/1 Kızılay Ankara Tel: 0 (312) pbx Faks: 0 (312) e posta: info@siyasalkitap.com Baskı Desen Ofset A. Ş. Sertifika No: Birlik Mah Cad Sk. No: 2 Çankaya/Ankara Tel: 0 (312) Dağıtım: Siyasal Yayın Dağıtım Şehit Adem Yavuz Sok. Hitit Apt. 14/1 Kızılay Ankara Tel: 0 (312) pbx Faks: 0 (312) e posta: info@siyasalkitap.com 2

3 BREXIT Elveda Avrupa İngiltere nin AB den Ayrılmasından Sonra Avrupa Bütünleşmesi ve Türkiye AB İlişkilerinde Fırsatlar ve Tehditler Editörler Erol ESEN Duygu ŞEKEROĞLU 3

4

5 İçindekiler SELAMLAMA... 9 Prof. Dr. Mustafa ÜNAL Adkeniz Üniversitesi Rektörü ÖNSÖZ Editörler: Prof. Dr. Erol ESEN ve Duygu ŞEKEROĞLU MAKALE ÖZETLERİ BİRİNCİ BÖLÜM BREXIT E GİDEN YOL Türkiye, Avrupa Birliği ve Brexit Natalie MARTIN Demokrasi ve Popülizm Bağlamında Brexit Tartışmaları Ayşe KALAV Göç Konusunun Birleşik Krallık ta AB Referandumu Sürecindeki Yeri Gökay ÖZERİM Küresel Kriz ve Brexit Ömer Faruk ÇOLAK 5

6 Brexit Sonrası Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği Arasındaki Tek Pazar Üzerine Müzakereler: Sert Brexit mi, Yumuşak Brexit mi? Haydar EFE İKİNCİ BÖLÜM AVRUPA ENTEGRASYONU MU YOKSA AVRUPA DEZENTEGRASYONU MU? Fransa Penceresinden Brexit ve Türkiye nin Olası Üyeliğine Bakış Deniz AKAGÜL Avrupa Parlamentosu Ekseninde Temsil Krizi ve Brexit: AB Vatandaşlarının Kararlara Katılım Sorunu Esra AKDOĞAN Brexit, Avrupa Birliği ve Kamuoyu: Britanya Örneğiyle Avrupa da Yükselen Radikalizmi ve Popülizmi Anlamak Ebru Ece ÖZBEY ve Özgehan ŞENYUVA Brexit te Kırılma Noktası: AB Bütçesi Sibel MEHTER AYKIN Brexit'ten Sonra Avrupa Entegrasyonu Geleceğinin Esnek Entegrasyon Modelleri Üzerinden Değerlendirilmesi Nergiz ÖZKURAL KÖROĞLU Bölgesel ve Uluslararası Güvenlik Açısından İngiltere nin Avrupa Birliği nden Ayrılması (Brexit) A. İnci SÖKMEN ALACA 6

7 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM BREXIT SONRASI TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİNİN GELECEĞİ Brexit ve Avrupa Kimliği: Türkiye AB İlişkileri Tartışmanın Neresinde? Başak ALPAN Brexit Sonrası Türkiye Almanya İlişkileri ve AB ile Müzakereler Yaşar AYDIN Brexit, Avrupa Birliği Hukuku ve Serbest Dolaşım: İngiltere de Yaşayan Türk Vatandaşlarının Durumu Yavuz Selim ALKAN ve Önder BAKIRCIOĞLU İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden Ayrılma Kararı, Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası ve Türkiye Armağan GÖZKAMAN Avrupa Birliği Düzenlemelerinin Üye ve Üye Olmayan Ülkeler için Tercih Edilebilirliği: Brexit ve Türkiye Örneği Erdal TÜRKKAN Brexit in Türkiye deki Siyasal Partilerin Avrupa Söylemleri ne Etkisi Levent KIRVAL YAZARLAR DİZİNİ

8

9 SELAMLAMA Türkiye nin Avrupa Birliği ne (AB) üyelik süreci devam ediyor. Çeşitli AB ülkelerinde Türkiye nin Avrupa bütünleşme sürecindeki yeri ile ilgili farklı tartışmalar devam etse de ibre, iki taraf arasındaki ilişkilerin özünü koruyarak süreceğini gösteriyor. Dolayısıyla Avrupa içindeki tartışmalar Türkiye yi yakından ilgilendiriyor. Brexit, yani İngiltere nin AB üyeliğinden ayrılması, son yıllarda yaşlı kıta Avrupa da olan en önemli gelişmelerden biridir. Haziran 2016 da gerçekleştirilen halk oylamasında İngiliz halkı yaklaşık yüzde 52 düzeyinde bir oranla AB üyeliğine Hayır dedi. Dünya kamuoyunun birkaç kez şahit olduğu ve referandum sonucu Topluluğa üye olmayı reddeden ülkelerden farklı olarak, yaklaşık 60 yıllık tarihinde ilk kez bir üye ülkenin çıkma isteği, başta AB ülkeleri olmak üzere dünya kamuoyunu derinden sarsmıştır. İngiliz halkının verdiği bu kararın ilk şokunu atlattıktan sonra konuyu anlamaya çalışan Avrupa kamuoyunda tartışmalar devam ediyor. Türkiye açısından da konunun önemi büyük. Yaratıcı önerileri ile AB karar organlarında zaman zaman Türkiye lehine etkili olan üye ülke İngiltere den öteye, İngiliz halkının bu beklenmedik kararı başka hangi beklenmedik gelişmeleri beraberinde getirecektir, doğrusu merak konusu. Son yıllarda başta mali kriz olmak üzere AB karar mekanizmalarındaki 9

10 sorunlar, mülteci krizi ve Brüksel in giderek yetkilerini artırma çabası, üye ülke hükümetlerini tedirgin etmekte, sağ ve popülist söylemler giderek daha fazla ilgi görmektedir. Bu bağlamda birçok soru cevap bekliyor: Bu karar İngiltere halkının kendine özgü bir kararı mıdır, yoksa diğer tüm AB halklarının her an gitmeye yeltenebilecekleri bir kriz çözme yöntemi midir? İngiltere nin AB den ayrılması, Topluluğun dış ilişkilerini nasıl etkileyecektir? Bir o kadar önemli diğer bir soru, AB nin Türkiye ile ilişkileri nasıl devam edecektir? Son birkaç yıldır tüm politikalarını ve bütünleşme stratejilerini gözden geçiren Avrupa Birliği, Türkiye ile üyelik müzakereleri konusunda nasıl bir rota çizecektir? Türkiye, Avrupa ve diğer ülke kamuoylarındaki tartışmalara atfen birçok sorunun sorulduğu bu günlerde, Akdeniz Üniversitesi nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Brexit Çalıştayı büyük önem kazanmaktadır. Türkiye ve Avrupa dan katılan 30 a yakın araştırmacı ve uzmanın ortaya koyduğu bilimsel veriler ışığında ele alınan konu, Avrupa bütünleşmesinin geleceği ile ilgili olduğu kadar, Türkiye nin de yeni Avrupa stratejilerini belirlemesine ve Topluluk ile ilişkilerini güncellemesine ışık tutacaktır. Çalıştay sonuçlarının yayına dönüştürüldüğü bu kitapta ele alınan konuların çeşniliği, farklı ülke perspektiflerinden yapılan değerlendirmeler ve Brexit e giden yolda etkili olabilecek birçok etkeni ele alan tartışmalar, konunun ne kadar kapsamlı ele alındığını göstermektedir. Bu çalışmaya öncülük eden ve farklı ülkelerden bilim insanlarını ve karar mekanizmalarında görev almış uzmanları buluşturan Akdeniz Üniversitesi AB Araştırma ve Uygulama Merkezi ne (AKVAM) teşekkür ediyorum. Çalıştaya katılarak ve sundukları çalışmaları ile yayına katkı veren değerli araştırmacı ve uzmanlara ve tartışmaların sonuçlarını yayına hazırlayarak 10

11 halen devam eden Brexit süreci ile ilgili önemli bir referans kaynağı oluşturan bu kitabın editörleri Prof. Dr. Erol ESEN ve Duygu ŞEKEROĞLU na teşekkür ediyorum. Prof. Dr. Mustafa ÜNAL Akdeniz Üniversitesi Rektörü 11

12

13 ÖNSÖZ Dünya kamuoyunun gündemine geldiği günden bu yana artan bir şiddetle tartışılmaya devam eden Brexit süreci, Avrupa Birliği (AB) kurumları ve üye ülke yönetimlerini de meşgul etmeye devam ediyor. Halen 28 üye ülkeden oluşan Topluluk, kuruluşundan 60 yıl sonra bir üyesini kaybetmiş durumda. 23 Haziran 2016 da gerçekleştirilen halk oylamasında İngiltere halkının AB üyeliğine Hayır demesi, üyelikten ayrılmayı gerektirecek faktörlerin zamanla nasıl güçlü hale geldiğini de gösteriyor. Ancak, sürece yönelik değerlendirmelerde yapılacak en büyük hata kuşkusuz, İngiltere halkının bu kararını son yıllardaki popüler siyasetin marifeti olarak irdelemek olacaktır. Her ne kadar İngiliz siyasetindeki aşırı sağ ve ırkçı uçları oluşturan AB karşıtları, son yıllarda bölge ülke yönetimlerini aşırı zorlayan göç ve mülteci krizinin etkisiyle ülkedeki Avrupa şüpheciliğini körüklemiş olsalar da, Topluluk için bir dönüm noktası olacak bu kararda şüphesiz birçok neden etkili olmuştur. Ayrıca AB referandumu İngiltere de bir ilk değil. Uzun uğraşılar ve birden fazla üyelik başvurusu sonucu 1973 yılında üye olmayı başaran İngiltere, hemen arkasından, 1975 yılında, Topluluk üyeliğini halk oylamasına sunmak zorunda kalmış; AB karşıtları o zaman, üyeliğe Evet diyen yüzde 67 oranındaki destek karşısında geri adım atmak zorunda kalmışlardır. 13

14 İkinci Dünya Savaşı nı takip eden yıllarda, diğer Avrupa ülkelerini siyasi bütünleşmeye heveslendirmekten geri durmayan İngiltere Hükümetleri, genelde AB ye üye olduktan sonra da bütünleşen Avrupa nın kıyısında kalmayı tercih etmişlerdir. Toplam altı üye ile kurulan ve bugün 28 üyeye ulaşan Topluluk, öncelikle bir Ortak Pazar oluşturmak üzere yola çıkmasına rağmen bugün, sayfaya ulaşan bir mevzuatla siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel alanları kapsayan geniş bir ortak politika ve uygulama alanı oluşturmuştur. Sınırsız Avrupa sloganıyla üye ülkeler arasındaki sınır güvenliğini düzenleyen ve aynı zamanda buralardaki kontrolleri kaldırarak ülkeler arası geçişlere büyük bir rahatlık kazandıran Schengen Anlaşması na üye olmayan iki Topluluk ülkesinden biridir İngiltere. Bir diğer örnek, 2000 li yılların başlarında kabul edilen ve birçok üye ülkenin taraf olduğu para birliği ve ortak para birimi olan Avro nun kullanılması, yine İngiltere nin dışında kaldığı bir bütünleşme alanı olarak devam etmektedir. AB nin Türkiye politikaları konusunda da İngiltere nin tavrı diğer birçok ülke hükümetlerinin tutumundan farklı olmuştur. Dönemin Başbakanı Tonny Blair ın gösterdiği özel çabaların da katkısıyla Türkiye, 2005 yılında Toplulukla üyelik müzakerelerine başlayarak uyum sürecini yeni bir aşamaya getirmiştir. Yine Türk vatandaşlarının en fazla etkilendiği konulardan biri olan serbest dolaşımla ilgili Türkiye AB arasında oluşan ortaklık hukuku gereklerini en hassas bir şekilde uygulayarak birçok Türk vatandaşına İngiltere de kalma olanağı tanımıştır. Üyeliğe kabul edilmesinden 43 yıl sonra AB yi terk etmeye karar veren İngiltere, Topluluktan ayrılmayı düzenleyen AB Anlaşmasının 50. Maddesini kullanan ilk ülke olmanın 14

15 ötesinde, bundan sonra Avrupa bütünleşme sürecini nasıl etkileyeceği, doğrusu merak konusu. Konu Avrupa bütünleşmesi ile bitmiyor. Bir diğer tartışma konusu, tarihte Güneş Batmayan İmparatorluk ve İngiliz Uluslar Topluluğu gibi ünvanlarla anılan ve bugün kendisinden Birleşik Kırallık olarak söz edilen İngiltere nin kendi bütünlüğünü koruyup koruyamayacağı da bir şüphe konusu. Uzmanlar, referandumun hemen sonrasında ülkede gerçekleşen hükümet değişikliğinin, Brexit in İngiltere için ilk ve son sonucu olmayacağını dile getiriyor. Avrupa yolunda önemli bir destek kaybı anlamına gelen Brexit, gelecekte Türkiye için de yeni AB politikaları ve stratejilerinin geliştirilmesini zorunlu kılacaktır. Bu yayın, Türkiye den ve çeşitli AB ülkelerinden gelen ve Avrupa çalışmaları alanında araştırmacı ve farklı karar mekanizmalarında bulunmuş uzmanların makalelerinden oluşmaktadır. Kitaptaki makaleler, Akdeniz Üniversitesi AB Araştırma ve Uygulama Merkezi nin (AKVAM), Friedrich Ebert Stiftung Derneği nin katkılarıyla 8 9 Kasım 2016 tarihlerinde Antalya da gerçekleştirdiği uluslar arası çalıştay sonuçlarını kapsamaktadır. Kitapta, Türkiye nin yanı sıra Almanya, Fransa ve İngiltere gibi üye ülke perspektifinden değerlendirilen Brexit süreci, Türkiye ve AB yi bekleyen tehditler ve fırsatlar açısından da tartışılmıştır. Toplam 17 makaleden oluşan kitabın ilk bölümü Brexit in, yani İngiltere nin AB den ayrılmasına götüren nedenleri ele almaktadır. Dünya ve AB deki siyasi ve ekonomik konjonktürün İngiltere ekseninde ve ülkedeki gelişmeleri değerlendiren giriş bölümü, sorunu anlamaya yönelik konuları tartışmaktadır. Kitabın ikinci bölümü, Brexit in Avrupa bütünleşme süreci açısından olası sonuçlarını değerlendiriyor. Avrupa nın 15

16 güvenlik konularının da ele alındığı bu bölümde, son yıllarda gözlemlenen ve birçok AB ülkesini yoğun bir şekilde etkileyen göç hareketleri ve mali kriz de bu bölümde ele alınan konular arasında. Kitabın son bölümü, Brexit in Türkiye açısından olası sonuçlarını tartışıyor. Avrupa Birliği nin kurulmasından sonra oluşturulmaya çalışılan Avrupa kimliğine ağır bir darbe vuran Brexit sürecinin sonucu, Türkiye nin AB ile ilişkileri açısından olduğu kadar, ülkenin Batı ile ilişkilerinde ne tür gelişmelerin beklendiği, olası tehditler yanı sıra hangi fırsatları da beraberinde getirdiği ele alınmaktadır. Bununla birlikte, AB den ayrılmasından sonra İngiltere nin Ortaklık Hukuku na uyup uymayacağı, orada yaşayan Türk vatandaşlarının durumu ve Türkiye nin diğer AB ülkeleri ile ilişkilerinin gelişmesi değerlendiriliyor. Yukarıda sözü geçen çalıştay ve kapanış paneline katılmakla kalmayıp, sundukları bildiriyi yayına hazırlayarak bu kitaba önemli katkı sunan tüm yazarlara teşekkür ediyoruz. Kapanış paneline katılarak tartışmalara katkı veren Akdeniz Üniversitesi öğretim elemanları ve öğrencileri ve diğer ilgi duyan katılımcılara da gösterdikleri ilgi ve verdikleri katkı için teşekkür ediyoruz. Çalıştayın gerçekleştirilmesine katkı veren Akdeniz Üniversitesi nin çeşitli birimlerine, sayın Rektör Prof. Dr. Mustafa ÜNAL ın şahsında teşekkür ediyoruz. Çalıştayın gerçekleştirilmesi ve sonuçların yayınlanmasına verdiği mali destek için Friedrich Ebert Stiftung Derneği ne de teşekkürü borç biliriz. Tüm dünya kamuoyu için henüz çok yeni olan Brexit konusu üzerine tartışmaların Türkiye ile sınırlı kalmaması için, bu kitabı Türkçe ve İngilizce olmak üzere iki dilde yayınlamaya karar verdik. Makalelerin diğer dile çevrilmesini üstlenen 16

17 Deniz BIYIKLI ya ve çevirilerin okumalarını yaparak önemli destek veren Dr. Deniz ÖZÇETİN e ve tercüme ve metin düzenlemelerinin koordinasyonunu üstlenerek yayını destekleyen Sezai ZEYBEKOĞLU na da teşekkür ederiz. Prof. Dr. Rolf Wirsing ve Büşra AKSOY a da, redaksiyon çalışmalarına verdikleri destek için teşekkür ediyoruz. Prof. Dr. Erol ESEN Duygu ŞEKEROĞLU 17

18

19 MAKALE ÖZETLERİ Türkiye, Avrupa Birliği ve Brexit Natalie MARTIN Anahtar Kelimeler: Türkiye, AB, Brexit, Güvenlik, Göç Brexit referandumunun nedenleri İngiliz politikasındaki Avrupa Birliği karşıtı eğilimlerin ötesine uzanmaktadır. Yüksek göç seviyeleri, ekonomide kemer sıkma ve Birleşik Krallık İşçi Partisinin parçalanmış özelliği de bunda rol oynamıştır. Bu, Avrupa güvenlik işbirliğinin azaltılması ve ekonomi ve göç hususlarıyla ilgili AB çabalarının zayıflatılması sonuçlarını doğuracaktır. Ancak, mevcut Türk hükümetinin üst düzeyde liberal karşıtlığı özelliği nedeniyle Brexit Türkiye nin katılımını doğrudan etkilemeyecektir. İşin tuhaf tarafı, Ege den gelen göçmenleri durduracak anahtara sahip olması nedeniyle Türkiye Brexit ve AB deki karışıklıktan karlı çıkabilecektir. Ancak sonuçta bu, muhtemelen hiç kimseye fayda sağlamayacak şekilde, AB nin liberal demokrasi kimliğini zayıflatacaktır. 19

20 Demokrasi ve Popülizm Bağlamında Brexit Tartışmaları Ayşe KALAV Anahtar Kelimeler: Popülizm, Brexit, Demokrasi, Milliyetçilik, UKIP (Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi) 23 Haziran 2016 da, Birleşik Krallık ın Avrupa Birliği nde (AB) kalması ya da çıkması yönünde bir referandumun yapılmasının sonucunda Britanya halkı %52 lik bir oranla AB den çıkma yönünde bir tutum sergiledi. Bu kararın örgütlenme sürecinde ortaya çıkan popülist söylemler bu çalışmada demokratikleşme, ırkçılık, göçmen karşıtlığı gibi kavramsallaştırmalar üzerinden tartışılacaktır. Popülizmin bir tarafta demokrasinin demokratikleşmesine olanak sağlayan unsurları açımlanmaya çalışılırken diğer tarafta bu söylemselliklerin inşa ettiği hakikat rejiminin otoriter, ırkçı ve göçmen karşıtı bir politikanın meşrulaştırılmasını mümkün kıldığı yönündeki tezler ortaya konacaktır. Kavramın tarihsel süreçte ortaya çıkışı ve gelişiminin anlatıldığı ilk bölümde literatürdeki popülizm tartışmalarının iki uçluluğuna dair betimleyici bir analiz yapmak amaçlanmaktadır. Çalışmanın araştırma alanı, Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (United Kingdom Independence Party UKIP) nin Brexit referandum sürecinin örgütlenme aşamasındaki AB den ayrılma yönündeki kampanyalarıdır. UKIP in referandum sürecinde canlandırdığı göçmen karşıtı ve yabancı düşmanı söylemleri popülizm tartışmaları bağlamında irdelenecektir. 20

21 Göç Konusunun Birleşik Krallık ta AB Referandumu Sürecindeki Yeri Gökay ÖZERİM Anahtar Kelimeler: Brexit, AB, Göç, Mülteciler, İngiltere, Göç Karşıtlığı Birleşik Krallık ın Avrupa Birliği (AB) içerisinde kalıp kalmamayı oyladığı Brexit referandumu genel olarak değerlendirildiğinde, göç konusunun tüm referandum sürecinin hem öncesindeki hem de sonrasındaki tartışmalarda en fazla gündeme gelen konulardan biri olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, konunun Brexit sürecindeki işlevi ve bir gündem maddesi olarak kullanımı, genel kanının aksine sadece mültecilerle sınırlı değildir ve çok boyutludur. Birleşik Krallık özelinde incelendiğinde çok çeşitli nedenlerle mülteciler, konunun göç bağlamının sadece bir kısmını teşkil etmektedir ve ilgili tartışmaların halihazırda ülkede yaşayan göçmenler, çalışmakta olan diğer AB ülkelerinin vatandaşlarının durumu, AB ülkelerinde yaşayan İngiliz vatandaşlarının Brexit sonrası durumu ve yabancı düşmanlığında artış tehlikesi gibi çok farklı boyutları da mevcuttur. Bu çalışma, Brexit referandumu öncesinde ve sonrasında bu farklı boyutlara ilişkin tartışmaları inceleyerek ve mevcut durumu sunarak göç konusunun süreç içerisinde hangi bağlamlarda ve ne şekilde kullanıldığını analiz etmeyi amaçlamaktadır. 21

22 Küresel Kriz ve Brexit Ömer Faruk ÇOLAK Anahtar Kelimeler: Küresel Kriz, Brexit, Efektif Talep, Uluslararası Para Sistemi, Dış Ticaret Çalışmada 2007/2009 başlayıp halen devam eden küresel kriz ve Brexit olgusu ele alınmıştır. Krizi finansal nedenleri ağır bassa da gerisindeki efektif talep sorunu da ayıca ortaya koyulmuştur. Bu bağlamda özellikle gelişmiş ülkelerde hane halkı, özel kesim ve kamu kesiminin borçlanma oranının yüksek olması krizin derinliğinin ve maliyetinin artmasının yarattığı sorunlar irdelenmiştir. Bu süreçte uluslararası para sistemi, dış ticaret gelişmeleri bağlamında analiz edilerek dış ticaret hacminin daralmanın yarattığı kur savaşlarının sonuçları ele alınmıştır. Çalışmada krizin neden olduğu dış ticaret ve döviz kurundaki gelişmelerin, ülkelerin ulusal ve uluslararası kurumsal yapılarında neden olduğu değişim irdelenerek, bu değişimin somut bir adımı olarak görülebilecek İngiltere nin AB den ayrılma kararının olası sonuçları belirlenmeye çalışılmıştır. 22

23 Brexit Sonrası Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği Arasındaki Tek Pazar Üzerine Müzakereler: Sert Brexit mi, Yumuşak Brexit mi? Haydar EFE Anahtar Kelimeler: Brexit, Tek Pazar, Birleşik Krallık Avrupa Birliği İlişkileri 23 Haziran 2016 tarihli Birleşik Krallığın Avrupa Birliği nden ayrılması üzerine yapılan referandumda ayrılma yönünde çıkan karar sonrasında Britanya nın Avrupa Birliği nden ayrılacak ilk devlet olması nedeniyle nasıl bir ayrılma anlaşması imzalanacağı henüz belirsizliğini korumaktadır. Bu kapsamda, Tek Pazar dan ayrılıp ayrılmama konusu önem kazanmaktadır. Britanya nın Tek Pazar dan ayrılıp ayrılmayacağı Britanya ile Avrupa Birliği arasında başlayacak müzakereler sonucunda belli olacak. Bu çalışmada, Britanya nın AB den ayrılması durumunda Avrupa Birliği yle ilişkilerini hangi modelle devam ettireceği, tarafların bu müzakerelerdeki olası pozisyon ve stratejileri üzerinde durularak, müzakerelerin iç ve dış politikadaki olası sonuçları ve Birleşik Krallık Avrupa Birliği ilişkilerinin geleceğine etkileri tartışılacaktır. 23

24 Fransa Penceresinden Brexit ve Türkiye nin Olası Üyeliğine Bakış Deniz AKAGÜL Anahtar Kelimeler: Fransız Kamuoyu, Brexit, Federalistler, Atlantikçiler. Fransız kamuoyunda İngiltere ve Türkiye nin Avrupa Birliği ne (AB) olası üyeliğiyle ilgili bakış açıları ilginç benzerlikler arz etmektedir. Federal Avrupa yanlıları açısından bu iki ülke bu projeyi baltalamak için ABD nin bir «Truva atı» olarak olumsuz algılanmakta. Antlantikçiler açısından ise bu iki ülkenin üyeliği NATO çerçevesindeki işbirliğini güçlendireceği için olumlu algılanmaktadır. Federal Avrupa yanlıları AB nin dünya düzeninde ABD nin gücünü dengeleyen bir küresel güç olmasını arzulamakta, Atlantikçiler ise AB nin dünya düzeninde bir küresel güç olmasına olumlu bakmakla beraber, bu gücün ABD ye karşı değil, onun yanında aynı dünya görüşünü paylaşan ortaklar olarak hareket etmek gerektiğini savunmaktalar. Bu açıdan bakıldığında, Brexit ve Türkiye nin olası üyeliğinin hem AB içindeki güçler dengesinde getireceği değişiklikler, hem de AB nin dünya düzenindeki yerini nasıl değiştirebileceği ilginç bir problematik oluşturmaktadır. 24

25 Avrupa Parlamentosu Ekseninde Temsil Krizi ve Brexit: AB Vatandaşlarının Kararlara Katılım Sorunu Esra AKDOĞAN Anahtar Kelimeler: Brexit, Avrupa Birliği, Parlamento, Temsil, Katılım Bu makalenin amacı, Avrupa Birliği organlarının işleyişine vatandaş katılımının sağlanmasındaki eksikliğin Brexit sürecini başlatan nedenlerden biri olduğunu göstererek, söz konusu eksikliğin arzulanan Avrupa Birliği bütünleşmesini olumsuz etkileyebileceğini ortaya koymaktır. Makalenin kapsamını, Avrupa Birliği vatandaşlarının Avrupa Birliği işleyişine olan düşük ilgisi, bunun nedenleri ve somut olaylar üzerinden politik sonuçları oluşturmaktadır. Avrupa Parlamentosunun oluşum şekli ve işleyişi değerlendirilerek, konu vatandaşların seçimlere katılımı ve Avrupa Birliği ne bakışları bağlamında irdelenmiş, vatandaşların kendini sistemden kopuk hissetmesinin Avrupa Birliği nin geleceğine ne şekilde etki edebileceği işlenmiştir. 25

26 Brexit, Avrupa Birliği ve Kamuoyu: Britanya Örneğiyle Avrupa da Yükselen Radikalizmi ve Popülizmi Anlamak Ebru Ece ÖZBEY ve Özgehan ŞENYUVA Anahtar Kelimeler: Brexit, Kamuoyu, Radikalizm, Popülizm, Avrupa Şüpheciliği Son on yıldır ardı ardına yaşanan diplomatik, politik ve ekonomik krizlere karşı Avrupa Birliği nin (AB) ulus üstü yönetiminin yetersiz kaldığı tezleri Avrupa vatandaşlarını, hem AB yi hem de Birlik ile işbirliği içerisinde olduklarını düşündükleri ana akım siyasi kurumları ve partileri suçlamaya itmiştir. Bu durum, AB üye ülkelerinde radikalizm, popülizm ve Avrupa şüpheciliğinin yükselmesine yol açmış ve vatandaşların, desteklerini alternatif partilere ve politikalara kaydırmaları sonucunu doğurmuştur. Bu makalede Brexit, söz konusu bu eğilimin bir sonucu olarak ele alınmaktadır. Burada, Avrupa da yükselen popülizmin genel kanının aksine radikal, popülist ve Avrupa şüphecisi partilerin kamuoyunu manipüle eden politikalarının bir sonucu olmadığı iddia edilmektedir. Aksine, AB nin işleyişindeki temel sorunlar ve tökezlemeler kamuoyunda bir bütünleşme karşıtlığına yol açmıştır ve hâlihazırda mevcut olan şüpheleri pekiştirmiştir. Yükselen popülizm ve radikalizm de yayılma ve büyüme eğiliminde olan bu karşıtlığın sebebi değil, emaresi olarak değerlendirilmelidir. 26

27 Brexit te Kırılma Noktası: AB Bütçesi Sibel MEHTER AYKIN Anahtar Kelimeler: AB Bütçesi, Çok Yıllı Mali Çerçeve, Öz Kaynaklar Sistemi, Brexit Elli yılı aşkın bir süredir çoğu ülke için çekim merkezi olan Avrupa Birliği, başta finansal kriz ve göç olmak üzere son dönemde yaşanan bir dizi ekonomik ve siyasi sorun dolayısıyla, Birleşik Krallık gibi bazı üye devletler nezdinde cazibesini yitirmiş gibi görünmektedir. Birleşik Krallık halkının %51,9 gibi bir oranla ayrılma yönünde görüş bildirmiş olması Avrupa Birliği içerisindeki tüm dengeleri değiştirecek niteliktedir. Birleşik Krallık halkını çıkış kararına sevk eden en hararetli tartışmalardan biri de etkin kullanılmadığı yönünde eleştirilen AB bütçesine yapılan katkılar ve bunların kullanım alanlarıdır. Bu çalışmanın amacı; Birleşik Krallık ın üyelikten çekilmesi halinde Avrupa Birliği bütçesinin ne şekilde değişeceğine ilişkin öngörülerde bulunmaktır. Bu amaca yönelik olarak, Avrupa Birliği bütçesinin gelişimi, yapısı ve Birleşik Krallık ın bütçe katkısı aktarıldıktan sonra, olası çıkış senaryoları tanımlanmaya çalışılacak ve Birleşik Krallık ın olmadığı bir Avrupa Birliği nde bütçenin ne şekilde yeniden yapılanacağına dair görüşlere yer verilecektir. 27

28 Brexitʹten Sonra Avrupa Entegrasyonu Geleceğinin Esnek Entegrasyon Modelleri Üzerinden Değerlendirilmesi Nergiz ÖZKURAL KÖROĞLU Anahtar Kelimeler: Brexit, AB, ABʹnin Geleceği, Entegrasyon Modelleri, Genişleme Derinleşme Sorunsalı Avrupa Birliği (AB) sürekli değişip dönüşen bir yapıdır ve yaşanılan her kriz sonrası yapısını değiştirmiş ve dönüştürmüştür. ABʹnin genişleme ve derinleşme süreçlerinin, Türkiyeʹnin müzakerelere başlaması ve AB Anayasasıʹnın reddedilmesi ile birlikte bir tıkanma noktasına geldiği ileri sürülebilir. Son dönemde genişleme ve derinleşme süreçleri; Avro krizi, Suriye krizi (dolayısıyla mülteci sorunu) ve Brexit ile birlikte çok daha karmaşık bir noktaya gelerek bir ikilem olmanın ötesinde bir paradoks halini almıştır. ABʹnin bu karmaşık ve zorlu süreçten nasıl çıkacağı ve nasıl kendini yeniden yapılandıracağı önemli bir sorudur. Esnek entegrasyon modelleri, ABʹnin hem genişleme hem de derinleşme süreçlerini farklılaştırabilen yeni alternatifler sunmaktadır. Bu bağlamda, bu makalede Brexit sonrası ABʹnin dönüşüm ihtimalleri, esnek entegrasyon modelleri çerçevesinde değerlendirilecektir. 28

29 Bölgesel ve Uluslararası Güvenlik Açısından İngiltere nin Avrupa Birliği nden Ayrılması (Brexit) A. İnci SÖKMEN ALACA Anahtar Kelimeler: Brexit, Bölgesel ve Uluslararası Güvenlik, Savaş, Jeopolitik Güç Mücadelesi 23 Haziran 2016 da gerçekleşen halk referandumu sonucunda Birleşik Krallık iki yıl içerisinde Avrupa Birliği nden (AB) ayrılma kararı aldı. AB üyeliği kapsamında egemenlik, göç ve siyasi birlik dışında kalma konularında tavizler almasına rağmen, İngiltere halkı üyeliğin kendi ulusal çıkarı için uygun olmadığı yönünde oy kullandı. Kıta Avrupası ndan ayrılarak, eski statüsü ada devleti konumunu ön plana çıkaran, Pasifik ve Asya ya yönelen yeni bir jeopolitik tercihi uygulamaya başladı. İngiltere nin AB den ayrılma kararı uluslararası sistemde küresel güç dağılımını etkilediği gibi, Avrupa nın kendi içindeki sorunlarının artık daha da belirginleştiği ve güvenliği açısından da önemli sonuçlara neden olabileceği ileri sürülebilmektedir. Bu makalede, İngiltere nin AB den ayrılma süreci sonrası güvenlik alanında (askeri, ekonomik, siyasi, bölgesel ve uluslararası anlamda) ortaya çıkabilecek olası risk ve tehditlere değinilecektir. 29

30 Brexit ve Avrupa Kimliği: Türkiye AB İlişkileri Tartışmanın Neresinde? Başak ALPAN Anahtar Kelimeler: Avrupa, Avrupa Birliği, Türkiye AB İlişkileri, Brexit, Avrupa Kimliği Britanya nın Avrupa Birliğiʹnden (AB) çıkma kararı (Brexit) sonrası Türkiyeʹnin AB ile ilişkileri de akademik olarak merak edilen konulardan biri haline geldi. Adaʹdan gelen, hiç kimsenin beklemediği bu referandum sonucu, aslında birçok yönüyle Türkiye için ilginç senaryolara da gebe bir sürecin başlangıcı olarak görüldü. Türkiyeʹnin AB üyelik sürecini propaganda malzemesi olarak kullanan Brexit cephesinin zaferi AB içerisindeki Türkiye düşmanlarını tetikler ve üyelik süreci AB kanadından sekteye uğrar mı? Ya da tam tersi bir etki yaratır ve Avrupa Birliğiʹnden çıkan dev Britanya nın yerine ABʹye üye olabilecek, ona en yakın ekonomik büyüklüğe ve nüfus büyüklüğüne sahip Türkiyeʹye katı tutum yumuşar mı? Bu çalışma, güncel gelişmeler ışığında bu sorulara cevap bulmayı ve Brexit in Türkiye AB ilişkilerine etkisini Avrupa kimliği açısından anlamayı hedefliyor. 30

31 Brexit Sonrası Türkiye Almanya İlişkileri ve AB ile Müzakereler Yaşar AYDIN Anahtar Kelimeler: Brexit, Türkiye Almanya İlişkileri, Türkiye nin Katılım Müzakereleri, Avrupa Bütünlüğü 23 Haziran 2016 tarihinde Birleşik Krallık (bundan sonra BK kısaltması kullanılacaktır) ülkelerinde (İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda) yapılan referandumda seçmenlerin yüzde 52 si Avrupa Birliği nden (AB) ayrılma yönünde oy kullanarak AB tarihinde bir ilki gerçekleştirdiler. Yüce Mahkeme nin (Supreme Court) Birleşik Krallık Parlamentosu na AB den çıkış için gerekli olan 50. maddenin işletilmesi konusunda yetki vermesi, tartışmaların ivme kazanmasına yol açtı. BK Başbakanı Theresa May ın yüce mahkemenin kararının hükümetin AB den çıkma yönündeki kararlılığını etkilemeyeceğini ifade etmesinin ardından, hükümet mahkeme kararı için temyize başvurdu. Yüce Mahkeme nin Ocak 2017 de vereceği karar hangi yönde olursa olsun AB den ayrılma sürecinin çok büyük olasılıkla başlatılacağından yola çıkılabilir. Referandumda Brexit kararının çıkması, bunun BK için ne tür sonuçlarının olacağı ve AB nin geleceğini nasıl etkileyeceği sorularını siyasetin ve medyanın gündemine taşıdı. Türkiye kamuoyunda ise başlıca iki soru merak edilmektedir:»brexit«in Türkiye AB müzakerelerine yansımaları ne olacaktır? Türkiye nin AB nin en güçlü ülkesi Almanya ile ilişkilerinin ne yönde etkilenmesi muhtemel? Kısacası, Türkiye siyaseti ve kamuoyunu ilgilendiren temel soru, Brexit in Türkiye dış politikası için fırsat mı, yoksa risk mi teşkil ettiğidir. 31

32 Brexit, Avrupa Ortaklık Hukuku ve Serbest Dolaşım: İngiltere de Yaşayan Türk Vatandaşlarının Durumu Yavuz Selim ALKAN ve Önder BAKIRCIOĞLU Anahtar Kelimeler: Brexit, Serbest Dolaşım, İngiltere Türkiye İlişkileri İngiltere nin Avrupa Birliği (AB) nden ayrılma niyetinin, genel adlandırmasıyla Brexit in, politik, ekonomik, sosyolojik ve hukuki alanlarda ön plana çıkardığı en temel kavramlardan birinin belirsizlik olduğu pek çoklarınca kabul edilebilir. Ayrılma sürecinin hukuki ve politik anlamda ne şekilde yürütüleceğinden, gelecekte İngiltere AB ilişkilerinin hangi ad ve statü altında şekilleneceğine kadar kısa ve uzun vadedeki tüm politika ve süreçler üzerinde yoğun bir belirsizlik hâkimdir. Bu belirsizliğin en çok öne çıktığı alanlardan biri ise serbest dolaşım meselesidir. Genel olarak, İngiltere de yaşayan AB vatandaşlarının ve tersi şekilde AB ülkelerinde yaşayan İngiltere vatandaşlarının Brexit sonrası statülerinin ne olacağı tartışmalı konular arasındadır. Özel olarak ise, AB ile tam üyelik müzakerelerini yürüten Türkiye nin, AB den ayrılacak bir İngiltere ile İngiltere de yaşayan Türk vatandaşlarının durumuna dair nasıl bir anlaşma çerçevesinde hareket edeceği de tartışmalıdır. Benzer şekilde, Türkiye nin gelecekte vuku bulması muhtemel bir AB üyeliğinde serbest dolaşım ilişkilerinin hangi temelde ve hangi koşullar altında müzakere edileceği de üzerinde önemli soru işaretleri oluşan konulardan birisidir. Bu bağlamda kitabın bu bölümünde Brexit ve serbest dolaşım ilişkisi ve Avrupa Birliği Hukuku, Ankara Anlaşması ve ileride İngiltere AB ilişkilerini şekillendirebilecek olası modeller çerçevesinde, Brexit sonrası İngiltere de yaşayan Türk vatandaşlarının mevcut ve gelecekteki olası statüleri üzerine genel bir değerlendirme sunulmaya çalışılacaktır. 32

33 İngiltereʹnin Avrupa Birliğiʹnden Ayrılma Kararı, Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası ve Türkiye Armağan GÖZKAMAN Anahtar kelimeler: İngiltere, Brexit, Avrupa Birliği, Avrupa Güvenliği, Türkiye İngiltere nin Avrupa güvenliğine önemli katkılar sağladığı kabul edilmekle birlikte, Avrupa Birliği üyeliğinin sona ermesiyle birlikte bu alanda bir açık oluşması beklenmemektedir. Zira bu ayrılığın tarafların ortak tehdit algılarını değiştirmesi için bir neden bulunmamaktadır ve güvenlik tabanlı işbirliği iki tarafın da çıkarlarıyla uyumlu olmaya devam edecektir. İngiltere nin Avrupa Birliğinden ayrıldıktan sonra Türkiye ile olan stratejik ilişkilerini devam ettireceğine dair bulgular mevcuttur. Ayrıca bu karar, NATO ile Avrupa Birliği arasındaki ilişkilerin ivme kazandığı bir döneme denk gelmiştir. Bu ortamda, Birlik üyesi olmayan ama NATO üyesi olan Türkiye gibi devletlerin konumları özel önem kazanmaktadır. Birkaç yıl içinde aynı durumda bulunacak olan İngiltere nin güvenlik alanında Türkiye ile ilişkilerini geliştireceği düşünülebilir. 33

34 Avrupa Birliği Düzenlemelerinin Üye ve Üye Olmayan Ülkeler için Tercih Edilebilirliği: Brexit ve Türkiye Örneği Erdal TÜRKKAN Anahtar Kelimeler: Düzenleme Rekabeti, Düzenleme Farklılaştırması, Düzenleme Uyumlaştırması, Brexit, AB Üyeliğinin Fayda ve Maliyetleri Brexit kararı ve AB nin genişleme stratejisi AB düzenlemelerinin üye ülkeler ve aday ülkeler için tercih edilir olup olmadığı sorununa önem kazandırmıştır. Bu çalışmada, düzenleme rekabetinin (farklılaşmasının) ve düzenleme uyumlaştırmasının (harmonizasyonunun) fayda ve maliyetleri ve nispi avantajları değerlendirilmektedir. Makalede, AB deki düzenleme uyumlaştırması sürecinin, uluslararası düzenleme rekabetinin etkisiyle şekillendiği, düzenleme uyumlaştırmasının, serbest ticaret ve rekabetin avantajlarına sahip olduğu ve bu nedenle AB düzenlemelerinin maliyet etkin ve optimuma yakın olduğu savunulmaktadır. Bu çerçevede bu düzenlemeler, hem tam üyeler, hem de Türkiye gibi tam üye olmayan ülkeler için avantajlıdır. Ancak Birleşik Krallık için düzenleme farklılaştırması da AB düzenlemelerinin önemli bir bölümünü muhafaza etmek koşuluyla avantajlı olabilir. 34

35 Brexit in (İngiltere nin AB den Ayrılması) Türkiye deki Siyasal Partilerin Avrupa Söylemleri ne Etkisi Levent KIRVAL Anahtar Kelimeler: Avrupa Birliği, Brexit, Türkiye AB İlişkileri, Türk Siyasal Partileri, Popülizm Bu makalede, öncelikle kısaca Türkiye AB ilişkilerinin tarihçesi analiz edilmekte, bu çerçevede AB tam üyeliği sürecinin Türk siyasetine etkileri çalışılmaktadır. Takiben, BREXİT (İngiltere nin AB dışına çıkma kararı) incelenmekte ve özellikle bunun Türkiye AB İlişkileri ve Türk Siyaseti ne etkileri üzerine yoğunlaşılmaktadır. Bu çerçevede, Türkiye deki siyasal partilerin Brexit sonrası AB projesi hakkında söylemlerinde bir değişiklik olup olmadığı incelenmekte ve özelde popülizme bir kayış gözlemlenip gözlemlenmediği araştırılmaktadır. Bu noktada, özellikle siyasal parti temsilcilerinin Brexit sonrası verdikleri demeçler üzerinden özet bir araştırma/derleme yapılmaktadır. 35

36

37 BÖLÜM I BREXIT e GİDEN YOL 37

38

39 Türkiye, Avrupa Birliği ve Brexit Natalie MARTIN Giriş 2016 tarihinde gerçekleştirilen ve Brexit olarak adlandırılan referandum Birleşik Krallık (BK) ile daha geniş olarak Avrupa çapında bir deprem etkisine neden olmuştur. Bu bölümde Brexit in, BK nın o zamanki haliyle AET ye girişini teyit etmek için 1975 de yaptığı oylamadan bu yana siyasi yüzeyin altında fokurdayan, BK daki daha geniş AB karşıtlığı tartışması kapsamında ele alınması gerektiği öne sürülmektedir. Ancak, aynı zamanda, Brexit referandum sonucunun sadece AB karşıtlığının ötesinde olduğu da öne sürülmektedir: Aynı zamanda, BK da devam eden ekonomik kemer sıkma programı, ülkeye AB içinden ve dışından gelen göçlerle ilgili endişeler ve son olarak da, BK daki bölünmüş siyasi elitlerin de bir sonucu olmuştur. İkili mesele olan i) adalet ve Birlik işlemleri (sınır kontrol, insani müdahale) ve ii) savunma ve güvenlik (terörle mücadele ve radikalleşme ile mücadele) ile ilgili işlemlerde işbirliğinin etkilenecek olması nedeniyle Brexit in Avrupa güvenliği açısından önemli sonuçları olacaktır ve Türkiye bu meselelerin jeopolitik merkezindedir. Dolayısıyla, AB nin çevresinde ve kendi sınırları dahilinde önemli siyaset ve güvenlik istikrarsızlığıyla uğraştığı bir dönemde, Brexit ile sarsılmakta ve bu 39

40 nunla uğraşmak durumunda kalması nedeniyle zayıflatılmaktadır. Ayrıca, Brüksel de BK nın kaybedilmesinin Türkiye ve AB açısından etkileri de bu bölümde ele alınmıştır. BK, uzun süredir jeostratejik zeminde Türkiye nin katılımını desteklemiş ve Aralık 2004 de Brüksel AB Konseyi toplantısında Türkiye ile katılım müzakerelerinin açılması kararının alınmasında önemli bir rol oynamıştır (Martin, 2015b). Ancak, BK nın uzun süreli desteğine rağmen, 2007 de Türkiye deki antidemokratikleşmenin başlamasından bu yana anlamlı bir destek sağlanması mümkün olamamıştır.(borzel ve Soyaltin, 2012; Aydin Duzgit ve Kaliber, 2016; Saatçioğlu, 2016). Bu, Kopenhag kriterlerinin karşılanması ve AB nin liberal demokrasi kimliğinin sürdürülmesine verilen önemden kaynaklanmaktadır. Ancak, göç meselesi ve Ege den geçen insan akınının durdurulması için yapılan anlaşmalar nedeniyle AB nin normatif kimliğinin değiştiği yönünde belirtiler bulunmaktadır. Bu bölümde, Brexit in Türkiye AB ilişkilerini doğrudan ne ölçüde etkileyeceği veya etkilerin dolaylı olup olmayacağı değerlendirilecektir. Daha geniş şekilde AB yi ve onun sınırındaki jeopolitik meselelerle başa çıkabilme kapasitesini etkilemenin dışında, Brexit belki de Türkiye açısından pek alakalı olmayacaktır. Ayrıca, tuhaftır ki, Türkiye nin ana destekçisinin Brüksel çevresinden ayrılmasına katkıda bulunan meselenin (göç) aynı zamanda, AB nin öz kimliği pahasına da olsa, Türkiyeʹnin katılım durumunu geliştiren bir temayül oluşturması da olasıdır. İlk olarak, bu bölümde bu argümanın arkasında yatan konstrüktivist kuramsal çerçeve incelenecektir yılına kadar olan AB politikasının tanımlanmasında Normatif Konstrüktivizm kullanılabilirken (Schimmelfennig, 2009; Thomas 2009), artık Barkin in Gerçekçi Konstrüktivizminin (Barkin, 40

41 2003, 2011) değerlendirilmesinin gerekli olabileceği öne sürülmüştür. Bu, bir yandan konstrüktivist yaklaşım dahilinde kalırken, diğer yandan değişen kimliği ve dolayısıyla politikayı açıklayabilecektir. İkinci olarak, Brexit den Avrupa güvenlik meselelerinin nasıl etekleneceği ve Brexit in Türkiye açısından etkileri incelenecektir. AB Kimliğinin Kuramlaştırılması Normatif Kurumsalcılık ve Gerçekçi Konstrüktivizm, 1980 lerde ortaya çıkan Konstrüktivizme kuramsal ve üst kuramsal olarak borçludur. Somut gerçekliğin varlığını sorgulamış ve bunun yerine bilgi olgusunun öznel bir sosyal yapılanma olduğunu önermiştir (Onuf, 1989). O zamandan bu yana Konstrüktivizm iki post pozitivist kuramsal başlığa ayrılmıştır: Eleştirel Kuram ve post strüktüralist kuramı kapsayan, daha radikal post modern başlığı ve ana hatları Wendt (1992, 1999) tarafından çizilen Sosyal Konstrüktivizm. Bunlardan birincisi, faaliyette bulunduğu pozitivist epistemolojik ortama herhangi bir ödün vermezken, Wendtian Sosyal Konstrüktivizm, pozitivist ortamda işlev görebilen ancak postpozitivist epistemolojinin sezgilerini içerebilen, bir aşırı uçların ortasındaki bir yol kuramı olarak sunulmuştur. Sosyal Konstürüktivizmin aynı zamanda, Liberal Kurumsallaşma gibi kuramın diğer hususları üzerinde de önemli etkisi olmuştur. Bu, Yeni Kurumsalcılığın (March ve Olsen, 2006) ve daha yakın tarihli olan ve... topluluğun normatif ve politika taahhütleriyle oluşturulan uygunluk standartlarının davranışsal etkilerini vurgulayan Normatif Kurumsalcılığın gelişiminde açık şekilde görülebilmektedir (Thomas, 2009: 343. Ayrıca bakınız Schimmelfennig, 2009). Bir başka deyişle, sosyal olarak yapılandırılan normlar ve değerlerin, maddi hususlar 41

42 kadar pratik bağımlılığının konusu olabileceği olgusunu içermektedir. AB için daha önceki Kopenhag kriterlerini karşılama vurgusu bağlayıcı olabilecektir. Aynı zamanda, Gerçekçi Konstrüktivizm (Barkin 2003: 2011), genel olarak Sosyal Konstrüktivizmin varsayımlarını yeniden değerlendirmektedir. Liberal olmasının kesin zorunlu olmadığını, ancak Yeni Gerçekliğe tepki olarak ortaya çıkmış olduğundan, başlangıcından bu yana kısmen bu eğilimde olduğunu savunmaktadır. Ancak Barkin, tepkinin tek başına Gerçekçilik yerine Yeni Gerçekçiliğin pozitivist özelliğine karşı olduğunu öne sürmektedir. Hata, Sosyal Konstrüktivizmin üstkuram yerine bir kuram olarak görülmesinde oluşmuştur. Bu, Sosyal Konstrüktivizmi Materyalizm, Rasyonalizm ve Pozitivizmin karşısına koymak yerine Gerçekçiliğin karşısına koymaktadır. Sosyal Konstrüktivizm bir üstkuram bilgi kuramı olarak görüldüğünde, Pozitivizmde olduğu gibi hem liberal hem de gerçekçi değişkenlerinin olması mantıklıdır. Bu nedenle, üslubu liberal yerine gerçekçi olan bir konstrüktivist kuramın öngörülmesi mümkündür. Ancak bu, tüm aktörlerin buna her zaman değil sadece zaman zaman bağlı kalacağı anlamına gelmektedir ve dolayısıyla, bu mantık dikkate alınmalıdır. Bu, güç yapılarının normatif değişiklik desenlerini değiştirme şekline... ve...belli bir normlar setinin güç yapılarını nasıl değiştirdiğine bakabilmesini mümkün kılacaktır. (Barkin, 2003: 337). Bir kurum içindeki normlar ve değerlerin sabit olmaması ve basınca maruz kaldığında değişebilmesi nedeniyle değişiminde kuramsallaştırılmasını mümkün kılmaktadır. 42

43 Brexit in Nedenleri Avrupa federal projesi konusundaki şüphecilik İngiliz siyasetinde yeni bir olgu değildir ve BK nın AET ye katılımından bu yana hem Muhafazakâr hem de İşçi olmak üzere ana siyasi partilerde derin bölünmelere neden olmuştur (Tournier Sol ve Gifford, 2015:1). Spesifik olarak AB karşıtlığı terimi, daha fazla entegrasyona yönelik Delors planına karşı Muhafazakâr Parti bünyesinde itirazın çıktığı 1980 lere tarihlendirilmektedir (Spiering, 2004): 127). Muhafazakar Parti lideri, Başbakan Margaret Thatcher i destekleyerek, 1975 de yapılan referandumdaki yanlışın ancak bir başka referandumla düzeltilebileceğini düşünen Muhafazakar sağ kanadın meşhur davası haline gelmiştir. AB karşıtlarının Thatcher in halefi John Major a ve onun Maastricht Antlaşması müzakere çabalarına karşı çıkmasıyla 1990 larda hız kazanmıştır. Dolayısıyla, David Cameron un Ocak 2013 teki bir giriş/çıkış referandumu taahhüdü, kökleri Maastricht in onaylanmasına itiraz edenlere uzanan 20 yıllık AB karşıtlığı seferberliği ve kampanyalarının bir sonucudur (Tournier Sol and Gifford, 2015: 2). Ancak, geriye kalan bölümlerini teşkil etmesine rağmen Haziran 2016 nın gerçek sonucunun nedenleri basit bir AB karşıtlığından daha karmaşıktır. AB nin doğu genişleme turunun BK yı AB pasaportu sahiplerine açmasından bu yana göç İngiliz siyasetinde önemli bir mesele haline gelmiştir (Daily Express, 2004). Bu 2007 de, İngiliz magazin basınında daha fazla tepkiye neden olan Romanya ve Bulgaristan ın katılımıyla daha da şiddetlenmiştir (The Sun, 2006). Brexit kampanyası sırasında, AB içi göç meselesi Suriye den gelen mülteciler de 43

44 dahil olmak üzere AB dışından göçle birleşmiştir (The Daily Telegraph, 2016). Kasım 2015 deki Paris saldırısı ve Mart 2016 daki Brüksel saldırılarının ardından terör ve radikalleşme karşıtı söylemlerle daha da karmaşık hale gelmiştir (Daily Express, 2016). Brexit sonucunun ikinci nedeni İngiliz oy verenlerinin geride kalan olarak adlandırılan grubudur. Brexit oy verenlerinin sosyo ekonomik profili belirgin şekilde daha yaşlı, daha düşük eğitimli, daha düşük vasıflı, daha düşük gelirli ve sosyal gruplara meyillidir (The Guardian, 2016b). Örneğin, yüksek eğitimli olanların %68 i kalma yönünde oy kullanırken 16 yaşında okuldan ayrılanların %70 i ayrılmak için oy kullanmıştır (Yougov, 2016). Bu gruplar BK nın, 2008 mali krizinden bu yana yıllarca birbirini takip eden kaynak kesintilerinin mağduru olan kötüleşen kamu hizmetleri standardı nedeniyle kendilerini mağdur edilmiş hissetmişlerdir. Ayrıca, Avrupa Birliği nin diğer bölümlerinden ve Avrupa Birliği nin dışından gelen göçlere itiraz etme eğiliminde de olmuşlardır. Ayrıca, kamu hizmeti eksiklikleri konusunda göçmenlerin suçlanması kolay olmuştur. Brexit oylamasında dikkate alınması gereken son etken ise muhalefetteki İşçi Partisi nin mevcut parçalı özelliğidir. İşçi Partisi oy verenlerinin büyük çoğunluğu AB de kalma yönünde oy kullanmıştır 2015 genel seçimlerinde İşçi Partisine oy verenlerin %65 i kalmak için oy kullanmıştır (Yougov, 2016). Aynı zamanda, partinin parlamento üyelerinin büyük çoğunluğu tarafından da desteklenmiştir. Ancak, Sol kanatta bulunan ve görünüşte Birlikte kalma taraftarı olan fakat Muhafazakar Partinin kalalım ekibinin yanında kampanya yapmak istemeyen İşçi Partisi Lideri Jeremy Corbyn in görüşleri konusunda önemli şüphe mevcuttur. Kendisinin aynı zamanda, 44

45 insanların serbest dolaşımının İngiliz işçilerinin yararına olmadığı konusundaki sendika argümanına da bir sempatisi olduğu da gözlemlenmiştir (The Guardian, 2016a). Bu tutum, Corbyn in milletvekillerine verdiği Parlamento da 50. Maddeye karşı oy kullanmama talimatıyla da yinelenmiştir (The Guardian, 2017b). Brexit ve AB Güvenliği Bu çalışmanın yazıldığı tarihte (Şubat 2017) Brexit in nihai özelliği henüz kararlaştırılmamıştır. Ancak üye devletlerin polisi, güvenlik hizmetleri, askeri ve diplomatik hizmetleri arasındaki işbirliği üzerinde bir etkisi olacaktır. Ayrıca, özellikle 2014 den bu yana İslam Devletinin yükselişinden kaynaklanan terör ve terörle mücadeledeki durum, askeri sert ve adalet ve Topluluk içi yumuşak güvenlik arasındaki çizgileri belirsizleştirmiştir. Bu, güvenlik ve savunma çevrelerinde endişelere yol açmıştır: Bu tek karar ( k exit heightensfears of disintegration ) komple birliğin dağılması ve kıta çapında istikrarsızlığın yayılması gibi bir dizi karşılıklı destekleyici, olumsuz sonuçlara yol açabilecektir (Hillison, 2016)1. AB nin dönüşen sert güvenlik rolü sorusu, ironik bir şekilde Brexit oylamasından birkaç gün önce Federica Mogherini tarafından ana hatları çizilen Global Stratejide ele alınmıştır (Juncos, 2017; EEAS, 2016). BK nın üye ülkeler ara 1 Dr Hillison ABD Ordusunda 30 yıl görev yapmış ve Belçika da SHAPE de bir kaç yıl geçirmiştir. 45

46 sındaki Ortak Güvenlik ve Savunma Politikasına (CSDP) yapılan katkı açısından askeri operasyonlarda sadece beşinci ve CSDP sivil operasyonlarında yedinci olduğunu belirtmekte fayda olmakla birlikte, CSDP ve Avrupa Dış İlişkiler Servisi üzerindeki etkileri burada ayrıntılı şekilde ele alınmamıştır. 2 Ayrıca, BK daha önceden Avrupa savunma düzenlemelerinde daha fazla entegrasyona karşı çıkmıştır ve bu nedenle, ironik bir şekilde AB den ayrılması aslında bu açıdan daha yakın işbirliğini kolaylaştırabilecektir (Hükümet Enstitüsü, 2016). Ancak, sınır kontrol ve terörle mücadele konusunda polis ve istihbarat arasında işbirliği üzerinde doğrudan etkisi olacaktır. BK, artık Europol veya Avrupa Tutuklama Emri düzenlemeleri gibi düzenlemelere üye olmayacağından polis işbirliği konusunda bir azalma olacaktır. Gayri resmi bağlantıların devam etmesi mümkün olmakla birlikte, BK polisi hemen doğrudan erişime sahip olmak yerine resmi bilgi talebinde bulunacak ve bu da zaman alacaktır. BK Parlamentosunun Lordlar Kamarası Birlik Komitesi kısa bir süre önce AB nin polis işbirliği düzenlemelerinden ayrılmanın BK yı ve dolaylı olarak da Avrupa nın geri kalanını daha az güvenli hale getireceği sonucuna ulaşmıştır. Komite, mevcut düzenlemelerin... BK kolluk kuvvetleri açısından vazgeçilmez olduğunu ve... BK nın AB den ayrılmasından sonra, yerine koymak suretiyle Hükümet ve AB 27 nin uygulamaya koyacağı yeni düzenlemelerin, mevcut düzenlemelere göre optimalin altında olacağı ve bunun da Birleşik Krallık halkını daha az güvenli hale geti 2 Mevcut görevleri Afrika Boynuzu açıklarındaki korsanlığa karşı Operasyon Atlanta ve Akdeniz de insan kaçakçığıyla mücadele eden Operasyon Sofya dır. 46

47 receği konusunda gerçek bir risk olduğunu belirtmiştir (Lordlar Kamarası, 2016). 3 AB, hâlihazırda Avro bölgesi krizi ve göç akınıyla zayıflatılmıştır. Aynı zamanda, başta Yunanistan olmak üzere çeşitli üye ülkelerin devlet borcu krizi ve göçe karşı olan popülist tepkiyle uğraşmaktadır. Ek olarak, bazı üye ülkelere girişi yasaklanan ve Balkanlar da çeşitli noktalarda arada sıkışmış ve standart altı şartlarda yaşayan mülteciler meselesi de vardır (The Guardian, 2017a). Tüm bu meseleler, AB yi zayıflatmaktadır: Bu meselelerle başa çıkabilme kapasitesi Brexit ile daha fazla etkilenecektir. BK ile AB arasındaki güvenlik bağlarının zayıflatılması AB nin her türlü geniş kapsamlı güvenlik zorluklarıyla başa çıkabilme kabiliyetini olumsuz etkileyecektir. Ayrıca Brexit oylamasının Avrupa yı...gittikçe artan iç ve dış baskılara karşı kaldığı bir dönemde zayıflatacağı da söylenmiştir. Asıl kazanan Rusya dır (Hillison, 2016). BK ve Türkiye: Ankara Bir Savunucusunu mu Kaybetti? Ele alınması gereken bir sonraki husus, Türkiye nin Brexit gerçekleştiğinde AB içindeki değerli bir savunucusunu kaybetmiş olup olmayacağıdır. BK, Türkiye davasının ilerletilmesinde on yıllardır temel rol oynamış ve AKP nin ilk yıllarındaki Brüksel in katılım müzakerelerini açmaya ikna edilmesinde hayati olmuştur. Türkiye nin AB ile ilişkisi, İkinci Dünya Savaşından bu yana Avrupa için güvenlik değerinin bir işlevi olmuştur. 3 Aynı nokta, İngiliz Uluslararası Araştırmalar Birliği nin Avrupa Güvenliği Çalışma Grubu tarafından 19 ve 20 Ocak 2017 de Canterbury Üniversitesinde düzenlenen ve yazarında katılmış olduğu bir çalıştayda tekrar tekrar dile getirilmiştir. 47

48 Atatürk ün Atatürkçü medenileştirici mirası ve Soğuk Savaşın iki kutupluluğu sonucunda Türkiye batının bir parçası haline gelmiştir. İngiliz Yabancılar ve Milletler Topluluğu Ofisi nde, ABD tarafından da desteklenen, katılım sürecinin Türkiye deki demokratikleşmeyi teşvik edeceği ve bunun da İslam dünyasıyla uğraşan Avrupalılar için bir değer olacağına işaret eden bir kültür mevcuttur (Martin, 2015a: 88). Jeopolitik durumların Türkiye yi AB nin 1990 larda Balkanlar daki çatışmalarla ilgili çabalarının merkezine yerleştirmesi sonucunda bu, Soğuk Savaş sonrasında da devam etmiştir. AB Balkan stratejisinin her iki ucu da Türk işbirliğini gerektirmiştir doğu genişlemesi ve ESDP nin geliştirilmesi. Doğu genişleme süreci, Yunanistan ın ısrarı üzerine Kıbrıs ı da içermiş ve dolayısıyla da Yunanistan, Kıbrıs ve Türkiye arasında üst düzeyde tartışmalı ilişkileri alevlendirme tehdidine neden olmuştur (Martin, 2015a). Yeni oluşan Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası (ESDP) da, ESDP nin Türkiye nin veto hakkına sahip olduğu NATO kabiliyetine dayalı olması sebebiyle arka plandaki bir başka endişe olmuştur (Missiroli, 2002; Park 2000). Dolayısıyla, ESDP nin yolunda tutulması için AB, genişleme sürecine Kıbrıs ı dahil ederek Türkiye yi dışlamayı göze alamamıştır. Ancak, jeostratejik değeri Soğuk Savaş yıllarında Türkiye yi kesinlikle bir müstakbel aday konumuna getirip, sona ermesinden sonra da orada tutmuş olsa da, fiili katılım sürecini hızlandırmamıştır. Üye devletler ve hatta jeostrateji motivasyonlu BK bile, Ankara nın öncelikle Birkelbach ve daha sonra da Kopenhag kriterlerini karşılaması durumunda ilerleme kaydedeceğini kabul etmiştir. Dolayısıyla, 1990 ların sonları ve 2000 lerin başında özellikle BK (tek başına olmamakla birlikte) Türkiye yi i) 1999 daki Ecevit mektubu ile Ko 48

49 penhag kriterlerinin önemini kabul etmeye (Steinbach, 2000) ve ii) uygunluk sağlamak için anayasal değişiklikleri yapmaya ikna etmek için kapsamlı çalışmalar yapmıştır. Türkiye tarafından yapılan en önemli katılım ilerlemesi, yeni seçilen AKP nin Ecevit hükümeti tarafından başlatılan anayasa reformunu takip ettiği 2002 ve 2004 yılları arasında olmuştur. Bu konuda, BK nın Ankara Büyükelçisi Sir Peter Westmacott kendilerine yardımcı olmuş ve buradaki spesifik amaç, daha isteksiz olan üye devletlerin söylemlerle ikna edilmesi için reformların Brüksel deki etkisini azami düzeye çıkarılması olmuştur (Font, 2006; Martin, 2015b). Dolayısıyla Brexit, Türkiye nin AB içinde büyük bir savunucusunu kaybetmesi anlamına gelecektir ile 2004 arasında Fransa ve Almanya gibi diğer üye devletler zaman zaman Türkiye nin durumunu desteklemiş olsa da 4, bunların hiç biri, transatlantik özel ilişkisine bağlılığı ve Türkiye nin katılımının geniş jeostratejik durumuna olan inancıyla hareket eden BK kadar tutarlı olmamıştır. Ancak, Türkiye nin 2002 ile 2004 arasında yolunu kolaylaştıran anayasal reformlar sürdürme konusunda başarısız olması sebebiyle, Türkiye nin 2005 deki katılım müzakerelerinin açılmasından sonra BK nın bile Türkiye savunuculuğu zayıflamıştır. Kopenhag kriterlerinin normatif ilkelerinin gücü dikkate alındığında, liberal reformlar sürdürülmeden, Türkiye nin katılım konusundaki ilerlemesinin desteklenmesi BK için gittikçe zorlamıştır. Bu zamanlarda, BK yönetiminin siyasi yapısında da değişiklikler olmuştur. Haziran 2007 de Tony Blair döneminin sona ermesi ve BK Başbakanlığına Gordon Brown ın gelmesi, AB ye genel olarak daha az hevesli bir tutumun habercisi ol 4 Fransa da Jacques Chirac ve Almanya da Gerhard Schroeder iktidarda olduğunda. 49

50 muş 5 ve 2010 da Muhafazakar Liberal Demokrat hükümet koalisyonunun seçilmesiyle BK nın siyasi görünümü bir kez daha değişmiştir. Devam eden jeostratejik nedenlerden dolayı Türkiye nin katılımını geniş çaplı desteklemeye devam etmiştir. Başbakan olarak David Cameron un 2010 da yurtdışına yaptığı ilk ziyaretlerden birisi Türkiye ye olmuştur (AFP, 2010) ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Kasım 2011 de BK ye bir resmi ziyarette bulunmuştur (AFP, Ancak, Türkiye içinde artan liberalizm karşıtlığı karşısında Türkiye nin katılımı konusunun anlamlı bir dava haline getirilmesi BK için zor olmaya devam etmiştir (FCO yetkilisiyle röportaj, BK Ankara Büyükelçiliği, Haziran 2013). Liberallik ve AKP meselesi, iktidara yükselen liberal karşıtı yönetişimle daha karmaşık hale gelmiştir Freedom House, Dünya Özgürlükler değerlendirmesinde Türkiye kısmen özgür bulunmuştur (1 7 arasındaki ölçekte 3.5); ancak bu, deki 4.5 derecesinden daha iyidir (Freedom House, 2016). O günlerde, askeriyenin sicilinde sürekli müdahaleler ve son elli yılda üç askeri darbe mevcuttu (Taşpınar, 2011). Ayrıca, 1996 daki Susurluk komplosu (Meyer, 1998), sistematik ve yaygın devlet işkencesi (Dünya Af Örgütü, 2001) ve ülkenin doğusunda Kürt ayaklanmasına karşı otoriter müdahale (Barkey ve Fuller, 1998) gibi konularda ısrarcı derin devlet komploları ortaya çıkmıştır. Soğuk Savaş, batı müttefikleri tarafından Türkiye nin otoriter etki konusunda hoş görülmesinin nedeninin Ankara nın NATO daki değerinden kaynaklanması anlamına gelmekteydi (Ropes, 1999: 96). Bununla ilgili Freedom House şartları açısından Türkiye AKP yönetimi altında AKP nin iktidara geldiği 2002 ye göre 5 Gordon Brown, Brüksel in girişken siyaset özelliği konusunda Tony Blair kadar rahat olamamıştır (FCO yetkilisi ile röportaj Haziran 2012) 50

51 daha liberaldir. Gerçekten de, AKP 2005 ile 2012 arasında Türkiye nin özgürlük derecesini 3,0 e yükseltmiştir den bu yana 3.5 e geri dönmüştür ancak yine de AKP yönetimi altında Türkiye 2002 de olduğundan daha özgürdür. Ancak, basın özgürlüğü dereceleri daha sorunludur. Şu anda, 2002 deki (58) (100 üzerinden) durumuna göre 71 ile eskisine göre önemli ölçüde kötüleşmiştir ve bu da Türkiye yi basın özgürlüğü olmayan kategorisine yerleştirmiştir. AKP iktidarı altında liberal reformların ne zaman düşüşe geçtiği konusunda literatürde önemli tartışmalar mevcuttur. G. Yılmaz (2016), 1999 da aday olmasından bu yana Türk siyasetinde üç belirgin Avrupalılaşma aşması olduğunu öne sürmüştür: ilerlemenin olduğu , AKP nin anayasa değişikliklerinde seçici olduğu ve Avrupalılaşmanın kaldırılma süreci olarak görülebilecek Özbudun (2014) da 2010 u liberal karşıtı sıkıntılı dönemin başlangıcı olarak görmektedir: Başbakan Erdoğan ın cumhurbaşkanlığı sistemini mümkün kılacak anayasa değişikliği çabalarının başladığı ve ayrıca Gezi Parkı olayları ve Gülen 6 hareketi ile ayrılmanın gerçekleştiği dönem olmuştur. Erdoğan ın... Siyasete olan popülist yaklaşımı bireysel haklar ve özgürlükler, bağımsız medya ve yasama, yürütme yargı erklerinin ayrılığı pahasına gelmektedir ve Erdoğan yönetimi altında Türkiye daha önceki Kemalist rejimlerin altında baskın olan otoriterizme geri dönmüştür (Taşpınar, 2014: 50). Alternatif olarak, 2007 aynı zamanda liberal karşıtı düşüşün başlangıcı olarak da görülebilecektir. AB nin katılım teklif etme konusunda istekliliğiyle ilgili inancını yitirdikten sonra AKP, Atatürkçü muhalefetle iktidar savaşını kazanma ve... 6 Gülen hareketi aynı zamanda Cemaat ve/veya Hizmet olarak da bilinmektedir. Bakınız Tittensor

52 Devletin tüm özerk kurumları üzerindeki tam ölçekli kontrolünü geliştirerek gücünü pekiştirme konusunda kararlılık sergilemiştir (Kalaycıoğlu, 2011:274). Ancak, AKP nin hiç bir zaman liberal demokratik değişim konusunda samimi bir güç olmadığı ve AB nin şartlılığını, askeriye de dahil olmak üzere Atatürkçü muhaliflerine karşı araç olarak kullandığı da öne sürülmüştür (Borzel ve Soyaltin, 2012; Aydin Duzgit ve Kaliber, 2016; Saatçioğlu, 2016). Macmillan (2016: 117) ayrıca, AKP nin reformlar içinden kendisinin İslamcı gündemine uyacak olanları seçtiğini belirtmektedir. Düşüşün 2007 de başladığına dair kanıt olarak Ergenekon ve Balyoz (diğerlerinin arasında) soruşturmaları gösterilebilir. AKP hükümetini devirmeyi planlama iddiasıyla yüzlerce subayın hapsedilmesiyle, arasında bu soruşturmalar askeriyeyi önemli ölçüde zayıflatmıştır. Soruşturmalar aynı zamanda haber yayın organlarından da üyeleri kapsamıştır. O zamandan bu yana, bu davalarda kullanılan delillerin büyük çoğunluğunun Gülen hareketi ve bu hareketin polis ve adli sistemde iyi yerleşmiş üyeleriyle danışıklı olarak hazırlanan uydurma deliller olduğu belirlenmiştir (Bakınız Jenkins, 2009; Rodrik ve Doğan, 2010). Bu ancak, kısmen Erdoğan ın cumhurbaşkanlığı sistemindeki rolü üstlenme konusundaki kişisel hırsından kaynaklanan 2013 deki AKP ile Gülen hareketi ayrılmasından sonra ana akımda yer bulabilmiştir. Dolayısıyla, Avrupalılaşmanın giderilmesi veya otoriterliğe kayma Türkiye nin yurtiçi politikasıyla iç içe geçmiştir. Ancak, kökeni 2007 ye dayandırılabilse de, seçimler ve referandumlardaki başarılarıyla AKP nin gücünün pekiştirilmesiyle, liberal karşıtlığı hız ve kapsam olarak 2010 dan sonra kesinlikle artmıştır (Özbudun, 2014). Bu süreç, 2013 deki resmi 52

53 ayrılık sonrasında hızlanmış ve Temmuz 2016 daki darbe teşebbüsü sonrasında daha da kötüleşmiştir. Göç Krizi: Komple Değişiklik mi Yoksa Aynısından Daha Fazlası mı? 2015 yazında bir krize dönüşen Ege Denizini geçen insan akınıyla ilgili AB nin işlem tarzı utanç verici beceriksizlikler olarak tanımlanmıştır 7. Yunanistan dan kuzeye ve Balkanlar üzerinden geçebilen yüksek sayıda mülteci AB altyapısını ve siyasi iradesini tehdit etmiştir. BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon un uluslararası göçten sorumlu özel temsilcisi Peter Sutherland Eylül 2015 de şöyle demiştir: AB kargaşa içindedir. Çatışmaların sürdüğü devletlerden kaçan sığınmacı dalgasıyla karşı karşıya gelen Avrupa ülkeleri bencilce ve tek taraflı davranarak, krize bir etkili ortak cevap verebilme imkanını zayıflatmıştır. Yönetilmesi son derece kolay olabilecek bir durumu sakin şekilde yönetmek yerine, Avrupa nın istidatsız ve neredeyse kendini kaybetmiş ve bütünlükten yoksun olduğu izlenimi ortaya çıkmıştır (Financial Times, 2015c). Dolayısıyla, Türkiye ile yapılan anlaşmalar mültecileri Türkiye de tutarak Balkanlar ve orta Avrupa daki mülteci sorununu durdurma çabasıdır. Bu Şengen sistemi üzerindeki baskıyı rahatlatacaktır (AFP, 2015b). Ancak, Türk tarafı AB kartlarının tümünü gördüğünden, Türk işbirliğinin elde edilmesi için Türkiye ye katılım konusunda ilerleme ile ilgili teş 7 AB Dış İlişkiler Konseyinde Nick Whitney 19 Eylül 2015 tarihi, the Financial Times dan alıntı, Gelen akınla mücadele eden Hırvatistan Sırbistan dan Geçişi Kapatıyor; Göçmen Krizi. 53

54 viklerin teklif edilmesi gerekli olmuştur. İlk pazarlık, şartlılığa bağlı olurken ikincisi bariz bir şekilde faydacı olmuş ve ilgili zamanda Türkiye de belirgin olan liberal karşıtlığı göz ardı edilmiştir. AB zamanla açık kapı politikasından... realpolitik ve faydacılık üzerinde odaklanan politikaya geçmiştir. Göçmen krizi AB yi, bozulan demokrasisi nedeniyle beklemeye aldığı Türkiye ile olan ilişkileri tekrar değerlendirmeye zorlamıştır (Saatçioğlu, 2016: 3). AB ile Türkiye arasındaki ilk göç anlaşması birkaç hafta süren müzakere sürecinden sonra Kasım 2015 sonunda imzalanmıştır. Avrupa Birliği Konseyi tarafından onaylanan 29 Kasım 2015 tarihli 8 AB Türkiye bildirisinde katılım sürecinin ʺyeniden canlandırılması ve AB müktesebatının 17. Faslının açılmasına yönelik düzenli zirvelerin başlatılması kabul edilmiştir. Ayrıca vize serbestisi, Türkiye deki göçmenlerin insani ihtiyaçları için 3 milyar Avro ödenmesi ve Türkiye den tekne ile Yunanistan a geçen insan akışının önlenmesi için göç yönetimi Ortak Eylem Planı sözü de verilmiştir (Turhan, 2016). Mart 2016 da, Türkiye deki göçmenlerin AB ye gitmesi karşılığında yasadışı göçmenlerin Türkiye ye iade edilmesi konusunda bir anlaşma daha yapılmıştır. Türkiye Ege üzerinden yasadışı göçmen akınını azaltacak ve vize serbestisi hızlandırılacaktır. İnsani yardım ve Gümrük Birliğinin yükseltilmesinde kullanılmak üzere ek bir 3 milyar Avro her iki tarafça olumlu karşılanmıştır. Katılım süreci, 33. Faslın 9 açılmasıyla yeniden canlandırılacak ve diğer fasıllar üzerindeki hazırlık çalışmaları hızlandırılmış şekilde devam edecektir. Ayrıca, 8 en/press/ press releases/ 2015/11/29 euturkey meeting statement/ fasıl mali ve bütçe ile ilgili hükümlerdir. Bakınız http: //ec.europa. eu/enlargement/policy /conditions membership/ chapters of the acquis/ index_en.htm 54

55 AB ve Türkiye Suriye deki insani koşulların iyileştirilmesi konusunda çalışma yapacaktır (Avrupa Komisyonu, 2016). Türkiye ile bu anlaşmaların, Türkiye den Avrupa ya olan yasadışı göç durumuyla ilgili prosedürleri uygulamaya koymaya çalışan 2013 AB Türkiye Yeniden Kabul Anlaşmasının bir devamı olarak kabul edilebilir. 10 Başlangıçta, Türkiye AB ilişkilerinin sürdürülmesi sürecinin bir parçası olmuş ve vize serbestisine bağlanmıştır krizi, özellikle Almanya nın Dublin sözleşmesi kapsamındaki göçmenleri giriş noktasından tekrar yurtdışı etme hakkından feragat etmesinden sonra Yeniden Kabul Anlaşması hızlandırılmıştır ve Ekim/Kasım 2015 anlaşmasında Türkiye ye cömert şartlar teklif eden Almanya Başbakanı Angela Merkel olmuştur. Bu başlangıçta Almanya da olumlu karşılanmış ancak, Yeni Yıl Arifesinde Köln de erkek göçmenler tarafından kadınlara cinsel saldırıların yapıldığı iddiasıyla kamuoyunda bir dönüş yaşanmıştır (AFP, 2016a). Bu, Merkel hükümeti üzerindeki Ege yi geçen göçmenleri durdurmak için bir çare bulma konusundaki baskıyı artırarak, Mart 2016 anlaşmasına yol açmıştır. Almanya nın mülteciler için ana varış yeri haline gelmesi nedeniyle Türkiye nin kullanılması konusunda en istekli üye Almanya olmuş ve bu da, Ocak 2016 daki hükümetlerarası görüşmeler ve Almanya Başbakanının Şubat 2016 daki tek taraflı Türkiye ziyaretine de yansımıştır. Turhan (2016: 11) 10 Yeniden kabul anlaşması Gülen ile ayrılığın kamu oyuna açıklanması ve AKP hükümeti içindeki üst düzeyde yolsuzluk konusunda ciddi iddiaların gündeme gelmesinden birkaç gün önce kararlaşıtırılmıştır. Bakınız, AFP

56 Kasım 2015 anlaşması iki ana nedenden dolayı eleştirilmiştir: başarısız olacak olması 11 katılım sürecini yeniden canlandırma sözü verirken Türkiye deki liberalizm karşıtlığını göz ardı etmesi. Eski AB Ankara Büyükelçisi Marc Pierini tarafından, insan hakları, basın özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalar ve Kürt meselesi konusunu hiç bir şekilde ele almayan, AB realpolitiğinin en kötü hali olarak tanımlanmıştır (AFP, 2015a). Bir üst düzey diplomat, Erdoğan ın 2015 yazındaki dokunulmaz olma durumundan Almanya Başbakanı Angela Merkel in yanı sıra AB nin üç başkanı (Parlamento, Komisyon ve AB Konseyi nin) tarafından seçilen yemek arkadaşı haline geldiğini söylemiştir. Diplomat ayrıca: Paniğin derinliğini anlayamamıştım... Onu hediyelere boğuyorlardı. AB nin bir zaman Türkiye ye karşı bu kadar yakın olduğunu hiç görmemiştim. Her şeyi sağlıyorlardı. Sanki Noel Baba gelmişti diye ilave etmiştir (The Financial Times, 2015a). Pierini bu tepkiyi, göç meselesinin yarattığı baskı karşısındaki siyasi paniğe bağlamıştır: Ona (Erdoğan) dizlerimizin üstünde gittik..ve şimdi o bizimle oynuyor.ʺ (Financial Times, 2015b). Komisyon ayrıca, hukukun üstünlüğü ve temel haklarla ilgili olumsuz eğilimi vurgulayan yıllık raporunun yayımlanmasını da Türkiye deki 2015 genel seçimlerinin sonrasına kadar geciktirmiştir. Ayrıca, HDP Lideri, Selahattin Demirtaş, göç meselesi konusunda Erdoğan ın işbirliğine ihtiyaç duyduklarından dolayı AB yi Kürt bölgelerindeki insan hakları ihlallerini ortaya çıkarmamakla suçlamış ve Eroğan ın göçmen krizini AB ye karşı şantaj olarak kullandığını söylemiştir (Financial Times, 2016b). Gerçekten de, AB Komisyo 11 Anlaşmanın büyük bölümü, gerçekleşmesi mümkün olmayan, Kıbrıs ın durumunun Türkiye tarafından tanınması gibi şartlara bağlıydı. 56

57 nu nun Türkiye ile Mart 2016 anlaşmasını görüştüğü tarihlerde AKP hükümetinin Feza Medya Grubuna (Zaman gazetesi dahil) el koyduğunu ve etkili şekilde kapattığını belirtmekte fayda vardır. Erdoğan ın anlaşma öncesindeki taleplerinin bir kısmı AB müktesebatının adli ve temel haklara ilişkin hayati olan 23. Fasılda ilerleme ile ilgili olmuştur. Zamanlamadaki bu ironi, Brüksel diplomat çevreleri tarafından dile getirilmiş ve Erdoğan hükümetinin elde etmiş olduğu avantajın bir göstergesi olarak değerlendirilmiştir (Financial Times, 2016a). Ayrıca, insan hakları sicili ve iltica sisteminin adilliği konusundaki şüphelere rağmen göçmenlerin geri Türkiye ye gönderilme planı nedeniyle anlaşma Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komisyonu (UNHCR) tarafından eleştirilmiştir (AFP, 2016b). Dünya Af Örgütü nün tepkisi de sert olmuştur: Türkiye nin güvenilir bir iltica sistemine sahip olmadığı ve halen üç milyon mülteciye evsahipliği yaptığını belirtmiştir. Avrupa Birliği Türkiye yi bir sınır bekçisi olarak kullanarak savaş ve zulümden kaçan insanlara karşı olan sorumluluğundan kaçıyordu (Dünya AF Örgütü, 2016). Sonuç Bu giriş bölümü, BK da Haziran 2016 da yapılan Brexit referandumunun Türkiye üzerindeki etkilerini açıklamayı ve araştırmayı amaçlamıştır. Brexit nedenlerinin üç nedenli bir kilide dayalı olduğu savunulmuştur: i) BK ya göçe karşı olan itiraz, ii) 2010 yılından bu yana BK hükümetleri tarafından uygulanan, devam eden kemer sıkma önlemleri ve iii) BK daki parçalı yurtiçi siyaset ortamı. Ayrıca, Brexit in Türkiye nin AB içindeki uzun süreli bir savunucusunu kaybedeceği ve AB nin halen dengesiz olan iç ve dış politikası ve güvenlik ortamıyla uğraştığı bir dönemde AB yi zayıflatacağı ve dikkatini dağıtacağı da öne sürülmüştür. 57

58 Ancak, durum daha karmaşıktır: BK nın Türkiye nin savunucusu olarak hareket edebilme kabiliyeti, liberal anayasa reformundaki yavaşlama ve onyılı aşkın bir süre önce meydana gelen demokratikleşmenin kaldırılması süreci nedeniyle engellenmiştir den bu yana Türkiye, Kopenhag kriterlerine yaklaşmak yerinde ondan uzaklaşmaktadır. Bu nedenle, Avrupa Birliği nin hala normatif olarak hareket eden bir kurum olduğu varsayıldığında, Türkiye nin İngiliz savunuculuğunu kaybetmesi hala geçerli bir ortaklık adayı durumunda olduğu zamana kıyasla Ankara için çok da büyük bir kayıp değildir. Diğer yandan, Türkiye ile olan 2015 ve 2016 anlaşmalarından bu yana, AB nin sürekliliğinin varsayılması da şüphelidir. İlk bakışta, AB bir yandan liberal demokratik kötüleşmeyi göz ardı ederken Türkiye ye katılım konusunda ilerleme teklif etmektedir. Önemli düzeydeki jeostratejik baskıya rağmen Türkiye nin liberal reform olmadan ilerleme kaydedileceğinin düşünülemediği, 2000 lerin başında hakim olan norm ve değerlere göre önemli bir değişikliktir. Bu, Kopenhag kriterlerinde belirlenen liberal demokrasinin üstünlüğü konusundaki daha önceki varsayımların arkasındaki kuramsal çerçevenin yerinden değerlendirilmesini gerekli kılmıştır. Artık, AB nin Schimmelfennig in Normatif Kurumsalcılığında öngörülen şekilde liberal demokratik normlar ve değerlere uygun olarak hareket edeceği öngörüsünün artık geçerliliğini kaybettiği görülmektedir. Bunun yerine AB, Suriye deki iç savaşın başlamasından bu yana akut siyasi ve güvenlik baskılarıyla karşı karşıya olan stratejik bir aktör olarak düşünülmelidir. Özellikle göç meselesi 12, AB nin üye devletler ve başvuru sahipleri ile olan politikalarından gerilmeye neden olan iki so 12 Göç meselesi sadece Suriyeli mültecilerden kaynaklanmamaktadır ancak, burada sözkonusu olan onlardır. 58

59 nucu doğurmaktadır. BK dahil olmak üzere üye devletlerde göçe karşı önemli bir itiraz vardır ve bu Brexit sonucunda kesinlikle rol oynamıştır. Ayrıca, Brexit senaryosunun 2017 de Fransa, Almanya ve Hollanda da güç kazanma ihtimali de mevcuttur. İkinci olarak, AB nin daha önceden bağlı kaldığı liberal demokratik normlar ve değerlerine aykırı şekilde hareket etmesine neden olmuştur. Özellikle, Yunanistan a olan göçmen akınını önleme ihtiyacı, Türkiye nin bariz bir şekilde otoriterizme kaydığına ilişkin açık kanıtlara rağmen AB nin ilerleme teklif etmesi sonucunu doğurmuştur. Son olarak belki de, AB nin göçe karşı olan pragmatik cevabının, liberal demokrasiyi vurgulayan bir kimlikten jeostratejik gerçeklikleri dikkate alan bir kimliğe geçişe neden olup olmadığını düşünmenin zamanı gelmiştir. Bu nedenle, artan liberallik karşıtlığı nedeniyle zaten son on yıldır can çekişen Türkiye nin katılımı üzerinde Brexit in tek başına bir etkisi olmayacağı sonucuna ulaşılmıştır. Bunun yerine, Brexit aynı zamanda AB yi de etkileyen daha geniş yapısal meselelerin bir sonucudur. Ancak, bu meselelerle ilgilendiği bir dönemde Brexit Brüksel için bir dikkat dağıtıcı olacak ve gelecekte daha geniş kapsamlı güvenlik işbirliğini daha zorlaştıracaktır. Brexit, şu anki siyasi şartlarında Türkiye ile doğrudan alakalı değildir. Ancak Türkiye, göçü yönetme ve normatif demokratik kimliği koruma kabiliyeti açısından Brexit in AB üzerindeki etkisinden etkilenecektir. İronik bir şekilde, bu kısa vadede AKP hükümetinin avantajına işleyebilecek ancak büyük olasılıkla orta ve uzun vadede AB nin itibarını zayıflatacaktır ve bu da, taraflardan hiç biri için fayda sağlamayacaktır. 59

60 Kaynakça AGENCE FRANCE PRESSE ( ) British PM Heading to Turkey for First Official Visit AGENCE FRANCE PRESSE ( ) British Pomp on Show as Turkeyʹs Gül Starts State Visit AGENCE FRANCE PRESSE ( ) Turkey PM Brands Graft Probe ʹuglyʹ Anti government Plot AGENCE FRANCE PRESSE ( a) Less to Turkey EU Deal Than Meets the Eye: Analysts AGENCE FRANCE PRESSE ( b) EU Tensions Mount as Fresh Migrant Wave Arrives in Athens AGENCE FRANCE PRESSE ( a) Merkel Under Fire on Migrants After NYE Sex Assaults AGENCE FRANCE PRESSE ( b) Turkey, Greece Commit to EU Plan Despite UN Legal Fears AMNESTY INTERNATIONAL ( ) Turkey: Endemic Torture Must End Immediately. Available: nesty.org.uk/press releases/ turkey endemic torture must endimmediately ( date of access: January 20, 2017) AMNESTY INTERNATIONAL ( ) EU Turkey Summit: Don t Wash Hands of Refugee Rights. Available: turkeysummit refugees/ (date of access : 26th June 2016) AYDIN DÜZGIT, S. & A. KALIBER, ( 2016). Encounters with Europe in an Era of Domestic and International Turmoil: Is Turkey a De Europeanising Candidate Country? South European Society and Politics, 21(1), BARKEY, H.J. AND FULLER, G., (1998). Turkeyʹs Kurdish Question. 1st edn. New York, Oxford: Rowman and Littlefield. BARKIN, J.S., (2003). Realist Constructivism. International Studies Review, 5(3), BARKIN, J.S., (2010). Realist Constructivism: Rethinking International Relations Theory. 1st edn. Cambridge: Cambridge University Press. 60

61 BISCOP, S., (2016). The EU Global Strategy: Realpolitik with European Characteristics. Security Policy brief no. 75. Brussels: Egmont The Royal Institute for International Relations. BORZEL, T & D. SOYALTIN., February 2012, Europeanization in Turkey: Stretching a Concept to Its Limits, KFG Working Paper Series, Freie Universität Berlin. Available: rmeurope.eu. EUROPEAN COMMISSION ( ) EU Turkey Statement: Questions and Answers. URL: _en.htm EUROPEAN EXTERNAL ACTION SERVICE, December 2016, 2016 last update, EU NATO Cooperation Available: /eeas. europa.eu/sites/eeas/files/eu_nato_factsheet final.pdf ( date of access : January 21, 2017 ) EUROPEAN UNION ( ), Official Journal of the European Union 2014, Agreement Between the European Union and the Republic of Turkey on the Readmission of p Persons Residing Without Authorisation.URL: lex.europa.eu/legalcontent/en/all/?uri=celex%3a22014a0507(01) FONT, N., (2006). Why the EU Gave Turkey the Green light. Journal of Contemporary European Studies, 14(2), FREEDOM HOUSE (2016). Turkey Freedom of the World Report. URL: /report/freedom world/2016/turkey HILLISON, J., (2016) last update, Will Brexit Unravel the European Union s Common Foreign and Security Policy? Available: brexit unravel theeuropean unions common foreign security policy ( date of access : January 19, 2017) HOUSE OF LORDS, EUROPEAN UNION COMMITTEE, ( 2016). Brexit: Future UK EU Security and Police Cooperation. London: Authority of the House of Lords. INSTITUTE FOR GOVERNMENT, (2016). Last Update, Brexit Explained. Available: ituteforg overnm ent.org.uk / brexit explai ned / brexi t expl ained uk %E2%80 %93 eudefence and security cooperation (date of access : January 19, 2017) 61

62 JENKINS, G., Between Fact and Fantasy: Turkey s Ergenekon Investigation, August 2009, org/new/ docs/silkroadpapers/0908ergenekon.pdf JUNCOS, A.E., (2017). Resilience as the New EU Foreign Policy Paradigm: A Pragmatist Turn? European Security, 26(1), KALAYCIOĞLU, E., (2011). The Turkish EU Odyssey and Political Regime Change in Turkey. South European Society and Politics, 16(2), KILI, S., (1980). Kemalism in Contemporary Turkey. International Political Science Review, 1(3), MACMILLAN, C., (2016). Turkeyʹs Carnivalesque Challenge to the EUʹs Monologue: A Response to Nykänen. Journal of Contemporary European Studies, 24(1), MARCH, J.G. AND OLSEN, J.P.,(2006). Elaborating the New Institutionalism. In: RHODES, R.A.W., BINDER, S. AND ROCKMAN, B., ed, Oxford Handbook of Political Institutions. 1st edn. Oxford: OUP, MARTIN, N. (2015a). Security and the Turkey EU Accession Process. 1st edn. London: Palgrave Macmillan. MARTIN, N. (2015b). How the EU Came to Open Accession Negotiations with Turkey: The Role of the ʺWell placed Britsʺ. Journal of European Integration History, 21(2), MEYER, J.H., (1998). Politics as Usual: Çiller, Refah and Susurluk: Turkeyʹs Troubled Democracy. East European Quarterly, 32(4), MISSIROLI, A., (2002). EU NATO Cooperation in Crisis Management: No Turkish Delight for ESDP. Security Dialogue, 33(1), ONUF, N., (1989). A World of our Making. 1st edn. Columbia, South Carolina: University of South Carolina Press. ÖZBUDUN, E., (2014). AKP at the Crossroads: Erdoğanʹs Majoritarian Drift. South European Society and Politics, 19(2), PARK, W., (2000). Turkey, Europe and ESDI: Inclusion or Exclusion? Defense Analysis, 16(3),

63 RODRIK, D. AND DOĞAN, P., (2010). Turkey s Other Dirty War. The New Republic. ROPER, J., (1999). The West and Turkey: Varying roles, Common Interests. The International Spectator: Italian Journal of International Affairs, 34(1), SAATÇİOĞLU, B., (2016). De Europeanisation in Turkey: The Case of the Rule of Law. South European Society and Politics, 21(1), SCHIMMELFENNIG, F., (2009). ʺEntrapped again: The way to EU Membership Negotiations with Turkeyʺ. International Politics, 46(4), SPIERING, M., (2004). British Euroscepticism. European Studies, 20(1), STEINBACH, U., (2000). ʹEU Membership for Turkey: Provider of StabilityʹInternationale Politik Transatlantic Edition, 2 (Summer). TAŞPINAR, O. August 8th 2011, 2011 last update, Turkeyʹs General Dilemma: Democracy and the Reverse Coup. Available: turkeytaspinar. THE DAILY EXPRESS ( ) Umunna and Farage Clash as UKIP Leader Blames Merkel for ʹAllowing 5,000 Jihadis into EU THE DAILY EXPRESS ( ) No Wonder You Look So Worried Mr Blair, Immigrant Backlash Is Turning Into A Vote Winner For The Tories. THE DAILY TELEGRAPH ( ) Getting the Facts Clear on the Economic Risks of Remaining in the EU Vote Leaveʹs letter to David Cameron THE FINANCIAL TIMES ( c) A Brief Chance for Europe to Rescue Its Integrity. THE FINANCIAL TIMES ( a) Ankara Takes Over Opposition News Group Amid Fears of Rising Authoritarianism; Media Freedom. THE FINANCIAL TIMES ( b) Leaders Avoid Clash Over Media Crackdown; Zaman Seizure THE FINANCIAL TIMES ( a) Turkey Offered Sweeteners for Migrants; Brussels Summit 63

64 THE FINANCIAL TIMES ( b) EU Bows Deeply to Erdoğan in Bid to Relieve Migrant Crisis THE GUARDIAN ( a) Len McCluskey Says EU Migration Was an ʹExperimentʹ at UK Workersʹ Expense. THE GUARDIAN ( b) URL: /news/datablog/2016/jun/24/the areas and demographics where thebrexit vote was won THE GUARDIAN ( a) Cold Weather Reignites Fears for Refugees Poorly Sheltered in Greece THE GUARDIAN ( b) A fifth of Labour MPs Defy Three Line Whip to Vote Against Article 50 bill THE SUN ( ) Warning on New EU Invasion. THOMAS, D., (2009). Explaining the Negotiation of EU Foreign Policy: Normative Institutionalism and Alternative Approaches. International Politics, 46(4), TITTENSOR, D., (2012). The Gülen Movement and the Case of a Secret Agenda: Putting the Debate in Perspective. Islam and Christian Muslim Relations, 23(2), TOURNIER SOL, K. AND C. GIFFORD, (2015). The Structure of British Euroscepticism. In: TOURNIER SOL, K. AND C. GIFFORD, eds, The UK Challenge to Europeanization : the Persistence of British Euroscepticism. 1st edn. London: Palgrave Macmillan, TURHAN, E., (2016). Turkey s EU Accession Process: Do Member States Matter? Journal of Contemporary European Studies, 24(4), WENDT, A., (1992). Anarchy Is What States Make of It: The Social Construction of Power Politics. International Organisation, 46(2), WENDT, A., (1999). Social Theory of International Politics. 1st edn. Cambridge: CUP. YILMAZ, G., (2016). Europeanisation or De Europeanisation? Media Freedom in Turkey ( ). South European Society and Politics, 21(1), YOUGOV (2016). URL: voted/ 64

65 Demokrasi ve Popülizm Bağlamında Brexit Tartışmaları Ayşe KALAV Popülizm Kavramına Tarihsel Bir Bakış: Daha Az Demokrasi, Daha Çok Otoriterleşme mi? Popülizm kavramının tarihsel süreçte seyrini ortaya koymadan önce popülizmin politik bir çözümlemesini yapmanın zorunluluğu ve zorluğundan bahsetmek gerekir. Geniş bir kullanım alanına sahip olan popülizme dair Laclau nun (2007: 15) ifadelerinden yola çıkarsak popülizm yazınının en ısrarcı unsurunun, kavrama açık seçik, belirgin bir anlam verme konusundaki isteksizliği ya da güçlüğü olduğunu belirtebiliriz. Kuramsal anlamda yapılan ilk önemli çalışma Popülizmi Tanımlamak (To Define Populism) ismindeki 1967 yılında Londra Ekonomi Okulu nda (London School of Economics) düzenlenen konferansta sunulan bildirilerdir. Konferansta sunulan bildirilerin 1969 yılında Ghita Ionescu ve Ernest Gellner tarafından derlendiği kitapta popülizm dünyaya dadanmış bir hayalet olarak tasvir edilmiş ancak ortak bir popülizm tanımı yapılmamıştır (Müller, 2016:7 10). Popülizmi tanımlamanın güçlüğü halen devam etse de, popülizmin içinde yaşanılan çağı etkileyen bir söylem, ideoloji ya da hareket 65

66 olduğu düşüncesi, sağ popülist partilerin yükselişte olduğu günümüzde etkinliğini sürdürmektedir. Gidron ve Bonikowski popülizme dair farklılaşan bakış açılarını üçe ayırarak kavramı okumamızı kolaylaştırır. Araştırmacılara göre popülizm literatürde bir ideoloji, söylemsel bir tarz ve politik mobilizasyonun bir biçimi noktalarından hareket ederek tanımlanır. Popülizm tanımlamalarına dair literatürdeki çok boyutluluk yapısalcılar, kurumsalcılar ve bilişsel psikolojik gibi üç farklı bakış açısının varlığı ile açıklanır. Yapısalcılar, sosyo ekonomik faktörlerle modernleşme, endüstrileşme, kapitalizm ve popülizmin yapısal mekanizmalarını işaret etmek için demokratikleşme gibi makro düzeydeki meselelerin önemine vurgu yaparken, kurumsalcılar popülizmi ulusal düzeyde açıklamak için ulusal ekonomi, siyaset, topluma odaklanır ve bilişsel psikolojik yaklaşımlar ise popülizmin bireysel düzeyde nasıl yapılandığını açıklamak için ilgilerini oy verenler, liderler ve duygularına yöneltir (Dinç, 2016: 5). Canovan (1981: 4 ten aktaran Laclou, 2007: 17) ise popülizm tanımlarının çoğulluğuna dair sunduğu listede yedi farklı popülizm tanımı yapmaktadır: 1. Modernleşme sorunlarıyla karşı karşıya kalan geri kalmış köylü ülkelerde ortaya çıkan sosyalizm. 2. Esas olarak sanayi ve finans sermayesinin tedrici tecavüzünün tehdidi altındaki küçük kırsal halkın ideolojisi. 3. Esas olarak ( ) değişmekte olan bir toplumda geleneksel değerleri harekete geçirmeyi hedefleyen kırsal bir hareket. 66

67 4. Halkın çoğunluğunun fikrinin seçkinci bir azınlık tarafından denetlendiği inancı. 5. Şu temel öncüle dayanan herhangi bir inanç veya hareket: Erdem, ezici çoğunluğu oluşturan basit halkta ve onların ortak geleneklerinde gizlidir. 6. Popülizm halk iradesinin kendisinin bütün diğer ilkelerden üstün olduğunu beyan eder. 7. Kentli işçi sınıfı ve/veya köylü kitlesinin desteğini elde etmiş olan, ancak bu iki kesimin hiçbirinin özerk örgütlü gücünden kaynağı almayan politik bir hareket. Canovan ın tanımlamalarının da gösterdiği gibi her biri farklı gerekçeler ve amaçlarla ortaya çıkmış olsa da Rusya Narodnik Hareketi, Amerika Birleşik Devletleri ndeki Halkın Partisi (People s Party) örnekleri kavramın tarihselliğinde karşımıza çıkan ilk somut örneklerdir. Siyasal yapıda köklü bir dönüşüm beklentisi içinde olan çiftçilerin öncülüğünde bir kitle hareketini temsil eden Amerikan popülizmi, 1892 de Demokratlara ve Cumhuriyetçilere karşı Halk Partisi (People s Party) adıyla yeni bir parti kurma çabasına evrilerek üçüncü bir yol arayışı olarak kavramsallaşmasının ardından popülizm söylemi geniş bir alana yayılmıştır (Toprak, 2014: 22 23). Popülizmin 19.yüzyıldaki bu örneklerinin ardından 20.yüzyıldaki Latin Amerika örnekleri ve 21.yüzyılda Avrupa daki aşırı sağ partilerin popülist söylemleri sahiplenmeleri, popülizmin liberalizm ya da Marksizm gibi tanımlanabilir kalıplara girmesini zorlaştırmıştır. Ionescu ve Gellner in (1969: 1 den akt; Rein, 2013: 292) popülizme dair yazdıkları ilk kuramsal çalışmada, bir doktrin ya da hareket olarak popülizmin her yerde ve çok farklı şekillerde karşımıza çıkabileceği vurgulanır. Sunar ın 67

68 (1985: 2076) da belirttiği gibi, popülizmi ifade edilmesi güç bir kavram haline getiren orta sınıf, işçiler, köylüler gibi farklı toplumsal kesimlerin liberalizm, faşizm, sosyalizm, milliyetçilik gibi akımlara eklemlenebilme potansiyelidir. Laclau (Germani, 1978: 88 den akt 2007: 15 16) popülizmin sınıfın önemini yadsıyan sosyalist talepleri ve güçlü milliyetçi öğeleri bir arada bulundurabilen sağ/sol karşıtlığı içinde bir sınıflandırmayı reddetme eğiliminde olduğunu belirtir. Popülizm kapsamlı bir tanımlamaya dirense de yazara göre genelde karizmatik bir önderlik altında belli bir tür otoriteryanizm ile kaynaşmış politik hak eşitliği ve sıradan halk için evrensel katılım talebi gibi çatışan öğeleri içerir. Yazarın bu tanımında popülizmin aynı zamanda siyasal bir strateji ve bir tarz olduğunu da görmek mümkündür. Ancak popülizmin kitleleri harekete geçirmek için kullanılan bir mobilizasyon stratejisi ve karizmatik liderin ifade ve davranış biçiminden fazlası olduğunu da belirtmek gerekir (Werner Müller, 2016: 23). Popülizmin toplumsal bağlama sahip gerekli şartlar altında liberal demokrasinin sınırlılıkları ve eksikleriyle uğraşarak demokrasiyi yenileyen bir önerme (Rein, 2013: 308) olduğundan hareketle, popülizm ve demokrasi arasındaki ilişkiyi tartışmak anlamlı olacaktır. Literatürde popülizm ve demokrasi ilişkisi temelinde geliştirilen tezlerde bir tarafta popülizmin liberal demokrasilere bir tehdit olduğu diğer tarafta da demokratikleştirici unsurlar barındırdığı ifade edilmektedir. Demokrasinin hastalığı (pathology of democracy) ya da Richard Roftstadter in deyimiyle paranoid siyaset yapma biçimi (Mudde, 2010) olarak olumsuzlanan kavram, demokrasinin otantik sesi (Christopher Larsch dan akt Müller, 2016:7) biçiminde nitelendirilerek romantize edilir. Christóbal Rovira Kaltwasser 68

69 (2012: 184) popülizmin müphemliğine dair yazdığı makalesinde, Dahl ın demokrasinin iki boyutluluğu teorisinden yola çıkarak popülizmin içerme bağlamında hem demokratik bir düzeltici unsur hem de kamusal çekişmeler bağlamında demokratik bir tehdit olabileceğini belirtir. Bu farklılıklar liberal, radikal ve minimal yaklaşımlar olmak üzere üç kategoride incelenir. Liberal demokrasi kavramı bağlamında popülizmin demokrasi ile ilişkisi düşünüldüğünde popülizmin hem bireysel hakları hem de temsili kurumları ihlal edeceği düşünüldüğünden popülizm demokratik bir patoloji olarak görülür. Bu düşünce, Alexis de Tocqueville nin çoğunluğun tiranlığı kavramına kadar götürülebilir. Tocqueville bunu söyleyerek çoğunluğun aristokratik bir düzende kralın statüsünü elde etmesine izin veren bir sistemde azınlıkların haklarının ve çıkarlarının tehlikede olduğunu vurgular. Bunu aşmak için de kuvvetler ayrılığının kurumsallaşmasını önerir. Bu modelde insanlar doğrudan değil temsilcilerini seçip onları kontrol ederek yönetime katılır. Fakat bu seçilenin seçenin talepleri doğrultusunda hareket edeceği anlamına gelmez. Liberal demokrasi ve temsili siyasetin her zaman iyi işlememesinden kaynaklı demos ve siyasi elitler arasındaki bağlantının bozulmasıyla popülizmin ortaya çıkmasına zemin hazırlanmış olur. Bu bağlamda popülizm, AB yi meşrulaştırmak ve açıklamakta temsili politikaların işe yaramamasına bir tepki olarak okunabilir. Halk egemenliğinin demokrasinin temel değeri olduğu düşüncesine dayanan popülizm yalnızca halk ve elitler arasında bir ayrım yapmakla kalmaz aynı zamanda temsili kurumların olmadığı bir yapılanmanın savunuculuğunu yapar ( ). Popülizmin temsili demokrasi değil doğrudan demokrasi taraftarlığı yapması, Roussaeu nun genel irade kavramından hareketle halk egemenliği kavramını sıkça kullan 69

70 ması yalnızca sembolik bir katkı olarak görülür ve gerçeği yansıtmadığı gerekçesiyle eleştirilir. Werner Müller (2016: 18) in de ifadesiyle popülistler temelde çağdaş toplumlardaki çoğulculuğu reddederler ya da bu farklılığın var olmamasını arzularlar. Eşitlik dediklerinde aynılığı kastederler; yani kurgulanan, yeniden inşa edilen ideal Amerikalıya göre önemli olan İngiliz tipine ya da gerçek halk imgesinin sembolik temsiline uygunluktur. Toparlarsak eğer, popülist siyasetin liberal temsili demokrasiyi dört şekilde aşındırdığı söylenmektedir. Birincisi, popülizm halkın egemenliğini savunarak, liberal demokraside gördüğümüz hukukun üstünlüğü kavramını aşındırır. İkincisi, popülizm yasama ve yargıyı halkın egemenliğinin gerçekleşmesini engelleyen ayak bağları olarak görme eğilimindedir. Dolayısıyla popülizm yürütmenin üstünlüğünü savunan liberal güçler ayrılığı ilkesini zayıflatan bir harekettir. Üçüncüsü, popülizm karmaşık meseleleri basitleştirir; meselelerin çok boyutluluğunu göz ardı eder, nüanslı düşünmeyi reddeder ve demokratik tartışma ve uzlaşma sürecinin gereksiz olduğunu iddia eder. Dördüncü olarak popülist siyaset toplumdaki bölünmeleri ve farklılıkları değersizleştirir, yok sayar. Popülistlere göre, bir seçkinler grubu ve onların karşısında yer alan yekpare bir halk vardır. Toplumsal farklılıkların ve bölünmelerin demokratik siyasetin gerekçeleri olduğu dikkate alınırsa popülizm demokratik siyasetin şartlarını reddeder (Taşkın, 2015:242). Radikal demokrasi bağlamında yapılan popülizm ve demokrasi tartışmalarında popülizmin demokrasinin zaruri bir öğesi olduğu vurgulanır. Popülizmin tanımlayıcı unsurlarından ideolojik ve dilsel basitleştirme halinin siyasete bir imkan sağladığı, demokratik siyasal faaliyeti mümkün kıldığını 70

71 belirten Laclou insanları temel özne olarak koyan popülizmin siyasal bir akıl olduğu yorumunu yaparak popülizmin insanları merkeze koyması öncülünden hareketle demokrasi için bir potansiyel olabileceğini iddia etmektedir. Radikal demokrasi projesinde tahakkümün mevcut biçimlerini sorgulamanın yanı sıra farklı talepleri birleştirerek iktidar bloku na karşı bir mücadele örmenin olanağını tartışmak vardır. Ancak popülizm ve demokrasi arasındaki ilişkiyi olumlayan radikal demokrasi düşüncesinin farklı taleplerin özerkliğini sağlamanın ve ortak bir cephe oluşturabilmenin çelişkisi üzerine çok fazla bir şey üretemedikleri söylenir. Aynı zamanda radikal demokrasi projesinin sürdürülmesinde etkili olacak liderin negatif rolü üzerinde de fazla durulmadığı belirtilmektedir. Arditi ve Zizek in de belirttikleri gibi Laclau popülist liderin halkın bir konuda birleştirici olma özelliğine saplanmış ve liderin dikte ettiklerine göre güçlenen bir halk yarattığı noktasında sessiz kalmıştır (Akt; Kaltwasser: ). Kaltwasser in (2012: ) popülizm ve demokrasi ilişkisine liberal ve radikal yaklaşımların ardından önerdiği minimal bakış açısında bu ilişkiselliği patoloji, hastalık ya da demokrasinin saf, otantik hali biçiminde dikotomiler olarak kurgulamak gereksizdir. Bunun yerine popülizmin demokrasi için ne kadar düzeltici ya da tehdit olabileceğini ortaya koyacak ampirik verilere ihtiyaç vardır. Bu bakış açısından bakıldığında Dahl ın demokratikleşmenin iki boyutu nun (yönetim için yarışma şansı ve seçimlerde ve yönetimde katılma hakkı) popülizmin kamu muhalefeti açısından bir tehdit ama aynı zamanda katılım açısından doğru olduğu ifade edilir. Popülizm, kamu muhalefetine zarar verme pahasına bir katılımı gerçekleştirebilir. Mesele popülist tepkileri/güçleri kamusal çekişmenin kuralları dahilinde nasıl uyarlayabileceğimize 71

72 yönelik olanağı geliştirmektir. Popülizmi demokrasinin en yüksek formu ya da düşmanı olarak nitelendirmenin demokrasiler için faydadan ziyade sorunlar yaratacağı düşünüldüğünden; popülizmi demokrasinin bir yansıması yani popülizmin demokrasinin kendini bütün ayrıntılarıyla izleyebileceği ve nerede eksik olduğunu ve demokrasinin ne hakkında olduğunu gösterebileceği bir ayna şeklinde tahayyül etmek yararlı olabilir (Panizza, 2005: 30) Buradan yola çıkarak, 23 Haziran 2016 da Britanya nın AB de kalma ya da AB den çıkma yönündeki referandumu ve bu referandum öncesinde örgütlenen ayrılıkçı kampanyaları literatürdeki popülizm ve demokrasi tartışmaları bağlamında yeniden değerlendireceğim. Avrupa Şüpheciliğinden Brexit Sürecine Popülizmin Söylemsel İnşası Brexit sonucunu tartışmaya geçmeden önce, Brexit e giden yolda İngiltere AB ilişkilerini anlamlandırmak için Avrupa şüpheciliği kavramı üzerinde durmak gerekir. Avrupalı olma kimliğini kabul etmede sürekli çekinceler taşıyan Birleşik Krallık toplumu için Avrupa karşıtlığı ya da Avrupa şüpheciliği farklı boyutlara ve anlam çerçevelerine sahip olagelmiştir. Avrupa şüpheciliğinin Brexit referandumu süresinde geliştirilen popülist söylemlerin coğrafyasından ne ölçüde değişiklik gösterdiğini ve birbirleriyle ortaklaştığını tarihsel bir seyirde ortaya koymak önemlidir. Popülist söylemlerde bulunmanın Avrupa şüphecisi olmak anlamına geleceği ya da Avrupa şüpheciliğinin kesinlikle popülizmi içereceği biçimindeki indirgemeci yaklaşımlar doğru olmayacaktır. Ancak bazı Avrupa şüphecilerinin çok güçlü popülist öğeler taşıdığı savından hareketle (Taggart, 2004) popülizm ve Avrupa şüpheciliğinin 72

73 her ikisinin de elitler ve halk dikotomisi üzerinden söylemler öne sürmesi bakımından karşılıklı birbirini destekleyen kavramlar (White, 2016:79) olduğu çıkarımı yapılabilir. Günümüzde oldukça karmaşık toplumsal ve siyasal bağlamlara sahip Avrupa şüpheciliği kavramı 1 ilk kez 1985 yılında Britanya gazetesi Times da ifade edilmiştir (Spiering, 2004). Britanya nın Avrupa üst kimliği taşımak konusundaki çekinceleri Başbakan Margaret Thatcher in Eylül 1988 de yaptığı Bruges Konuşması ile bir siyasetçi tarafından dile getirilmiştir. Thatcher ın konuşmasındaki temel mesele, Avrupa bütünleşme sürecinin ulus devletlerin egemenliğini sarsmayacak şekilde geliştirilmesi gerektiği yönündedir. Tüm gücün Avrupa Birliği nde toplanmasının ulusal egemenliğe zarar verecek bir yöne evrilebileceğini düşündüğünden Thatcher, Britanya kendi kültürel değerleri, gelenekleri ve kimliğiyle Britanya olarak kaldığı sürece AB nin güçlü olabileceğini iddia eder (Forster, 2002: 76). Britanya nın AB den çıkma yönünde kampanya örgütleyen bir parti olan Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (UKIP) nin bu süreçte ürettiği hakikatleri hangi değerlere ve kavramlara yaslanarak ortaya koyduğunu açıklamak önemlidir. Bu bağlamda, Avrupa şüpheciliği kavramını ve Thatcher in Bruges Konuşmasını temel referans noktalarından 1 Yumuşak ve sert Avrupa şüpheciliği kavramsallaştırmaları (Taggart, P., & Szczerbiak, A. (2001). ʹParties, positions and Europe: Euroscepticism in the EU candidate states of Central and Eastern Europeʹ, Opposing Europe, Sussex European InstituteI Working Paper No 46.) ile Avrupa şüpheciliğinin ilkesel, uygulamada ve AB ile işbirliği noktalarında olmak üzere üç farklı konumsallıkta yapılan tartışmalar (Vasilopolou, Sofia. (2009). Varieties of Euroscepticism: The Case of the European Extreme Right, Journal of Contemporary European Research, 5 (1), 3 23) literatürde bu alanda yapılmış çalışmaların çeşitliliğini örneklendirir. 73

74 biri olarak kabul eden UKIP in popülist söylemlerini bu tarihsellikte tartışmak gerekir. UKIP, Avrupa şüpheciliğine dair literatürde AB ye prensip olarak karşı olmak bağlamında katı Avrupa şüphecisi (Hard Eurosceptic Party) parti olarak ya da Mudde ve Kopecky nin ifadesiyle Avrupa yı reddedenler (Eurorejects) olarak adlandırılır. UKIP in Britanya Avrupa şüpheciliği geleneği partinin varoluşunu açıklayan en temel özelliğidir. UKIP; Maastricht Anlaşması na karşı gelmek için Londra Ekonomi ve Siyaset Bilimi Akademisyenlerinden Dr. Alan Sked in katkılarıyla kurulan Federalizm Karşıtı Birlik in (Anti Federal League) kimi üyeleriyle 1993 yılında kurulmuştur. Margaret Thatcher in 1988 de AB ye yönelik yaptığı Bruges konuşması UKIP dahil olmak üzere AB şüphecilerin temel referans noktası olmuştur. Thatcher in bu konuşması, UKIP in kendi Avrupa şüpheciliğini inşa etmesine temel olmuştur. Thatcher ın konuşmasında ifade ettiği Biz Britanya yı Brüksel temelli bir süper devletin tahakkümü altında olsun diye kurmadık sözleri için partinin referandumdan önceki lideri Nigel Farage, duygularına tercüman olduğunu belirtmiştir (akt; Tournier Sol, 2015:142). Avrupa şüpheciliği geleneğinden gelen UKIP, Mayıs 2015 seçimlerinde bir koltuk kazansa da, Muhafazakâr Partinin başkanı David Cameron un AB üyeliğini referanduma götürme kararı almasında bir yıl içinde etkili bir güç haline çoktan gelmiştir (Iglehart ve Norris, 2016: 6). Cameron un referandum çağrısında UKIP in artan popülaritesi ve AB ye dair UKIP in kamusal memnuniyetsizlikleri dile getirmesi (White, 2016: 35) etkili olmuştur. Nigel Farage liderliğindeki UKIP in Britanya nın AB üyeliğinin referanduma götürme sürecinde inşa ettiği söylemsellikler bu çalışmada literatürdeki popülizm tartışmalarının temellerine 74

75 dayanarak irdeleniyor. Popülist ideolojinin referandum sürecinde açığa çıkardığı söylemsellikleri irdelemek için Laclau ve Mouffe un ideolojinin gündelik yaşam içinde ve dilsel pratikler aracılığıyla çözümlenmesini olanaklı kılan söylem kuramından yararlanılmıştır. Bilginin nasıl oluştuğundan ziyade bilginin doğruluk etkisinin (effects of truth) ve doğruluk iddiasının söylem içinde nasıl üretildiğini ortaya koymak önemli hale gelmiştir (Sancar, 2008: 84, 126). UKIP in Farage liderliğinde Britanya nın AB üyeliğini sonlandırma yönündeki söylemleri popülizmin demokrasi ve ulusal egemenlik kavramlarını kullanarak milliyetçi, göçmen karşıtı ve otoriteryan düşüncelerin canlanmasına neden olmuştur. Thompson (2016), ayrılıkçı kampanyalar sonucu plebisite dayalı milliyetçiliklerin (plebiscitary nationalism) ortaya çıktığını belirtir. Çalışmanın bu bölümünde, belirtilen başlıklar bağlamında bir tartışma yürütülecektir. Avrupa Birliği, Brüksel bürokrasisi gibi ortak düşmanlar yaratılarak inşa edilen toplumsal antagonizmalar UKIP in popülist söylemlerinin merkezinde yer alıyor. Saf, homojen, sıradan bir halk kimliğinin karşısında entelektüel, elit, yozlaşmış sıfatlarıyla tanımladığı AB yer almaktadır. Avrupa demos u (European demos) olarak bir kimlik olamayacağı (White, 2016: 35) Avrupa şüphecisi yaklaşımla, demokrasilerin ancak ulusal olabileceği popülist söylemi birlikte ifade edilir. Ulusal egemenliğin önemine sürekli vurgu yapan UKIP, referandum kampanyaları süresince de demokrasiyi Brüksel den alarak olması gerektiği yere Westminster e geri vereceği vaadinde bulunur (Tournier Sol, 2015: 143). Demokrasi ve ulusal egemenlik arasındaki mecburi ilişki bir taraftan homojen bir şekilde kurgulanan halk ve siyasi elitler arasında keskin sınırlar çizerken, diğer yandan da halk iradesi 75

76 kavramını tekçi ve ahlakçı bir biçimde yeniden kurgular. Farage, referandum sonucu ortaya çıkan Brexit kararını gerçek, sıradan ve düzgün insanların bir zaferi (bbc, com, 2016) olarak nitelendirirken kendi halk tanımını yeniden yapmış ve bu halk tanımının içine Avrupa Birliği nde kalmak için oy veren insanları dahil etmemiştir. Bu durum popülizmin demokrasiyle olan ilişkisindeki tehditkar yanını açığa çıkarmaktadır. Brexit sonucu açığa çıkan söylemlerde farklı görüşlerin, düşüncelerin ve siyasi muhalefetin meşruiyeti reddedilmiştir. UKIP in söylemlerinde yalnızca Avrupa Birliği değil aynı zamanda Liberal Parti, Muhafazakar Parti ve İşçi Partisi tek bir potada düzen partileri biçiminde halkın karşısında konumlandırılır. UKIP bu bağlamda düzen karşıtı bir parti görünümünde kendini halkın sesi vox populi (Mudde, 2010: 1175) olarak meşrulaştırır. Halk ve elitler olarak basitçe kurulan zıtlıklar üzerinden çoğunluğun dışında belirtilen herhangi bir görüş halkın karşısında, yozlaşmış elitlerin yani Brüksel bürokrasinin yanında konumlandırılarak değersizleştirilir, küçümsenir. Popülizmin doğrudan demokrasi savunuculuğu bu nedenle sembolik bir araçsallaştırmadan ibaret kalır. Doğrudan demokrasi biçimi olarak olumlanan referandumlar, demokratik irade oluşturma süreçlerini başlatmazlar (White, 2016: 48) aksine kamusal tartışmaların niteliğini önemsiz hale getirirler. Siyah beyaz karşıtlığında sunulan basit gerekçelerle insanları söylenene inandırmaktır artık önemli olan. Politikanın detaylarının bir tarafa bırakılıp duygular üzerinden siyaset yapıldığına tanık olduğumuz hakikat sonrası (post truth) bu süreçte, yurttaşların öfke ve kızgınlık duyguları yeniden canlandırılır. Kampanyanın en dikkat çeken sloganlarından biri olan kontrolü geri almak ifadesi, yurttaşların duygularına hitap etme noktasında başarılı olmuştur. Farage nin referandum sonucu 76

77 nun açıklandığı gününü Birleşik Krallık için bağımsızlık günü ilan etmesi de aynı yaklaşımın somut bir örneğidir. Ülkenin ve özellikle sınırların kontrolünün tekrar geri alınması gerektiği yönünde oluşturulan milliyetçi söylemlerle bir tarafta göçmenlere karşı nefret söylemleri ve ırkçı eylemlilikler sergilenirken diğer tarafta Büyük Britanya benzetmesi ile geçmişe duyulan özlem canlandırılmış olur. Bu durum, popülizmin yeniden güçlenme ve kaybedileni geri alma söylemi ile uyum içindedir. Yeniden güçlenme talebinde bulunan söylemsel inşanın öznesi ise millet, halk gibi son derece muğlak ve inşa edilmiş kolektiflerdir. Bu kolektifler içerilerinde çok farklı çatışmaları, kimlikleri ve sınıfsal gerilimleri barındırsalar da bu gerilim ve çatışmalar duyguların seferber edilmesiyle görünmez kılınmıştır (Balta, 2016). Popülizmin temel stratejilerinden biri olarak ifade edilen eksik ve hatalı bilgi vermek (Şenyuva, 2016) Brexit kampanyalarında sıkça dile getirilir. Kampanya sürecinde sıkça Büyük Britanya benzetmesi yapılması ve Britanya yı daha büyük yapmak için AB den çıkılması gerektiği görüşü dilsel basitleştirmeler aracılığıyla sürekli üretilir. 350 milyon sterlinin her hafta AB ye gönderilmek yerine Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Sistemi için harcanması gerektiği iddiası (Huffingtonpost. co.uk, 2016) ya da beyaz olmayan mültecilerin Britanya ya girebilmek için sınırda sıraya girdiği söylemi (theguardian, 2016) gerçeği yansıtmasa da inandırıcılığı ölçüsünde başarılı olabilmiştir. Bu söylemin dolaşıma soktuğu Büyük Britanya imgesinde etnik ve kültürel bir homojenlik vardır. Britanya nın AB ye katılmadan önceki görünümünden yola çıkarak oluşturulan bu söylemde toplum geleneksel değerlerine bağlı, çoğunlukla beyaz Anglo Sakson bireylerden oluşan homojen, değişmez bir yapıdır. Geçmişin ideal Britanya sı romantize edilerek gidilmek istenen bir yer ve zaman olarak sunulur (Taggart, 2004: 274). Popülist retorikteki 77

78 üzerinde güneş batmayan imparatorluk imgesi, günümüz siyasetinin bozulmuşluğundan arınmak için bir çözüm olarak sunulur. Makul ya da anlaşılabilir olması ölçüsünde değil insanların duygularına hitap edebilmesi ölçüsünde başarılı olan bu kavram bağlamında milliyetçi, yabancı düşmanı ve küreselleşme karşıtı söylemler yeniden üretilir. Kampanyanın seçim afişlerinden bir diğerinde yazan Sizin talepleriniz bizim önceliğimizdir. söylemi zaten inşa edilmiş bir halkın taleplerini göz önünde bulunduracağından farklı talepleri göz ardı etmeye teşne otoriteryan bir yapının olasılıklarını ifade eder. Çünkü, halkı yekpare, homojen, saf sıfatlarıyla yeniden tanımlayan popülist söylemde vatan imgesi de halk kavramına tutarlı olacak şekilde inşa edilmiştir. Sembolik bir temsiliyetten ibaret olan halk kavramını destekleyecek ölçüde kurgulanan vatan imgesi ile popülizmin anti pluralist özelliği vurgulanmış olur (White, 2016). Avrupa şüphecisi bir geleneğe yaslanan BK Bağımsızlık Partisi nin referandum sürecinde hazırladığı kampanya, afiş ve sloganlar, popülizm literatüründeki temel tartışma konuları etrafında yukarıda ifade edilen söylemsellikler etrafında somutlaştırılmıştır. Sınırların kontrolü ya da yozlaşmış demokrasi geleneğinin canlandırılması amacıyla geliştirilen çözümler içinde milliyetçi, göçmen karşıtı, ırkçı düşünceler de yeniden üretilmiştir. Britanya nın geçmişindeki homojen etnik ve kültürel yapıya duyulan özlem, ülkenin refah düzeyinin yüksekliğiyle meşrulaştırılarak bir seçim vaadi olarak seçmene sunulur. Çoğulluğa, farklılıklara izin vermeyen bu söylemsel inşaya karşı geliştirilmiş herhangi bir düşünce de dolayısıyla böylesi bir demokratik ortamda suçlu ilan edilebilir. Referandum öncesi 16 Haziran da İşçi Partisi milletvekili Joanne Cox un Thomas Mair tarafından Önce Britanya sözleriyle öldürülmesi 78

79 (theguardian.com, 2016) popülist söylemlerin neye evrilebileceğinin de bir göstergesi olarak açığa çıkar. Sonuç Popülizm kavramının tarihselliğinden yola çıkarak demokrasi ve popülizm arasındaki ilişkiyi irdeleyen bu çalışmada, Brexit kararının ortaya çıkışında sergilenen popülist söylemleri açığa çıkarmak amaçlanmıştır. Popülizm ve demokrasi arasındaki ilişkinin tehditler ya da fırsatlar olarak iki keskin ve ayrı uçta tanımlanmasından ziyade, demokrasilerinin işleyişindeki krizleri ve çıkmazları göstermeye elverişli bir popülizm tanımlamasından hareketle bir tartışma yapmanın gerekliliğine inanmaktayım. UKIP in çok kültürlülüğe ve küreselleşmeye karşı söylemlerinin beslendiği popülist nedensellikleri ortaya koymak bu nedenle gereklidir. Nigel Farage ın liderliğindeki Bağımsızlık Partisi nin milliyetçi ve göçmen karşıtı söylemlerini yalnızca popülist olarak nitelendirerek yapılacak bir tartışma, popülizmin örtüsünü açtığı sorunları yalnızca görmezden gelmekle kalmaz aynı zamanda uzun vadede bu sorunların çözülmesini engeller. Popülizmi reddetmek ya da popülizmi demokrasinin otantik unsuru olarak nitelendirmekten öte popülizmin ortaya çıkmasını hazırlayan nedenlerin ve süreçlerin tartışılması elzemdir. Popülist söylemlerin epizodik (dönemsel) ve bağlamına göre değişen bukalemun özelliği göz önüne alınsa ve popülizm liderlerin raf ömrü (shelf life) ile sınırlı bir hareket olarak tariflense dahi (Taggart, 2004: 3,7) popülizmin su yüzüne çıkardığı milliyetçi, göçmen karşıtı ve küreselleşme karşıtı söylemselliklerin ve eylemliliklerin tartışılması bakımından popülizm kavramı günümüz için önemli bir kavram olmaya devam edecektir. 79

80 Kaynakça BALTA, E. (2016), Popülizmin Büyüsü, com.tr/yazarlar/2016/11/12/populizmin buyusu/ ( erişim tarihi : ) DİNÇ, P. (2016), Mapping Populism: Definitions, Cases and Challenges to Democracy, content/uploads/2016/10/ipm_mappingpopulismreport_ _web.pdf ( erişim tarihi : ). FORSTER, A. (2002), Euroscepticism in Contemporary British Politics, Routledge. Huffingtonpost.co.uk ( ), Nigel Farage Says Brexit Campaign s 350m NHS Spend Pledge Was Mildly Irresponsible, admonishes vote leave campaigns 350m nhs spendpledge_uk_57d91d34e4b0614ca6be9f19 (erişitarihi : ) HARMSEN R. & SPIERING M. Euroscepticism: Party Politics, National Identity and European Integration, Rodopi. INGLEHART R. F, NORRIS P. (2016), Trump, Brexit, and the Rise of Populism: Economic Have Nots and Cultural Backlash, Faculty Research Working Paper Series, KALTWASSER, C. R. (2012), The Ambivalence of Populism: Threat and Corrective for Democracy, Democratization, 19(2), , LACLOU, E. (2007), Popülist Akıl Üzerine, Epos Yayınları. MUDDE, C. (2010), The Populist Radical Right: A Pathological Normalcy, West European Politics, 33(6), PANIZZA, F. (2005), Populism and the Mirror of Democracy, Verso REIN R.(2013), From Juan Perón to Hugo Chávez and Back: Populism Reconsidered, SZNAJDER, M., RONIGER, L., FORMENT, C.A. (Der.), Shifting Frontiers of Citizenship: The Latin American Experience, ABD, SANCAR, S. (2008), İdeolojinin Serüveni Yanlış Bilinç ve Hegemonyadan Söyleme, İmge 80

81 SUNAR, İ.(1985), Demokrat Parti ve Popülizm, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, cilt 8, İletişim Yayınları, ŞENYUVA, Ö. (2016), Popülizm 1 Kapitalizm 0: Brexit, AB ve Kamuoyu, Birikim, , TAGGART, P. (2004), Populism and representative politics in contemporary Europe, Journal of Political Ideologies, 9(3), TAŞKIN, Y. (2015), Siyaset Kavramlar, Kurumlar, Süreçler, İletişim Yayınları. Theguardian.com (23 Kasım 2016), The Slow Burning Hatred That Led Thomas Mair to Murder Jo Cox, ardian.com /uk news/2016/nov/23/thomas mair slow burninghatred led to jo cox murder (erişim tarihi : ) THOMPSON, G. (2016), Brexit and the Rise of populism, democracy.net/ uk/grahame thompson /populismbiggest winner from uk referendum (erişim tarihi : ). TOPRAK, Z. (2014), Dünden Bugüne Popülizm ve Demokrasi Paradoksuʺ, Politus Politik Kültür Dergisi, 10 (4), TOURNIER SOL, K. (2014), Reworking the Eurosceptic and Conservative Traditions into a Populist Narrative: UKIP s Winning Formula?, Journal of Common Market Studies, 53(1), VASILOPOLOU, S. (2009). Varieties of Euroscepticism: The Case of the European Extreme Right, Journal of Contemporary European Research, 5(1), WERNER MÜLLER, J. (2016), What is Populism?, University of Pennsylvania Press. WHITE, E. (2016), The Pervasiveness of Nationalism: How the World Should be Politically Organized: The rhetorical Construction of European Identity in the Brexit Debate, Euroculture, Yüksek Lisans Tezi. 81

82

83 Göç Konusunun Birleşik Krallık ta AB Referandumu Sürecindeki Yeri Gökay ÖZERİM Giriş 2000 li yılların başlangıcı sonrasındaki süreç ve bu süreçte ekonomik ve sosyal açıdan AB ülkelerinin karşılaşmış olduğu krizler, birçok AB üyesi ülkenin siyasal sistemlerinde İkinci Dünya Savaşı sonrasından bu yana görülmemiş gelişmelere de şahit olunmasına neden olmuştur. Aşırı sağ partilerin uzun yıllar sonra birçok üye ülkede tekrar söylemlerinin karşılık bulabilmesi ve ülkelerin parlamentolarında yer edinebilmeleri de bu gelişmeler arasında sayılabilir. Bu söylem içerisinde ise göç karşıtlığı henüz 2010 yılında bile ağırlıklı olarak kendini hissettirmiş, birçok Avrupa ülkesinde aşırı sağ partiler popülist söylemlerine göç karşıtlığını ekleyerek başarı elde edebilmişlerdir (Mandacı ve Özerim, 2013) yılında başlayan Suriye İç Savaşı nın yarattığı zorunlu göç ve mülteci dalgası ise, ana varış rotalarından birinin Avrupa olması nedeniyle AB içerisinde bir göç krizi olarak algılanmış ya da siyasetçilerin bir bölümü tarafından bu şekilde sunulmuştur. Dolayısıyla 2016 yılına gelindiğinde AB içerisinde göç konusu tartışmasız bir siyasal gündem maddesine ve siyasi partilerin kitleleri harekete geçirebilmek için kullanabilecekleri bir oy malzemesine dönüşmüştür. 83

84 Birleşik Krallık da zaten hâlihazırda ulusüstü birçok AB politikası ile çatışma içeren yaklaşımlarıyla bu dönüşümden etkilenmiştir. Sonuç olarak, AB nin genel bir kriz olarak algıladığı bu mülteci hareketliliği, ülkedeki AB karşıtları tarafından AB nin ulusüstü politikalarının bir başka yan etkisi olarak değerlendirilmiştir. Birleşik Krallık için üyeliğinin 1973 yılındaki başlangıcından bu yana AB, iç politikada bağımsızlık ve tam egemenlik odaklı olarak daima bir tartışma konusu olmuştur. AB nin Schengen sistemi başta olmak üzere birçok ulusüstü veya hükümetlerarası düzenlemesinden kendini ayrı tutmuş olsa da, göç ve sınır yönetimi konusu Birleşik Krallık taki AB karşıtı cephe için her zaman önemli savlardan birini teşkil etmiştir. Genel olarak incelendiğinde Brexit ile ilgili hem öncül hem ardıl tartışmaların odak noktalarından birini göç konusunun oluşturduğu görülmektedir. Ancak burada göç konusunun sadece mülteci kriziyle sınırlandırılması çok da doğru olmayabilir. Hiç şüphesiz Avrupa nın karşılaşmış olduğu bir Mülteci Gerçeği mevcuttur. Sadece 2015 yılında 28 AB üyesi devlete 1,5 milyona yakın sığınma başvurusunda bulunulmuştur ve bu neredeyse bir önceki yılın iki katına ulaşan bir rakamdır (Eurostat, 2016). Birleşik Krallık özelinde konuya yoğunlaşıldığında, genel kanının aksine konunun ele alınışı, mültecilerle birlikte göçün çok farklı boyutlarını da kapsayacak şekilde ilerlemiştir ve halen bu şekilde tartışılmaya devam etmektedir. Bu boyutları genel olarak sınıflandırmak gerekirse: i. Özellikle 2011 sonrası Suriye deki savaş ve çatışma ortamından kaçan mültecilerin bütün kıta Avrupası nda yarattığı kriz algısının Birleşik Krallık taki yansımaları; 84

85 ii. Brexit in gerçekleşmesi durumunda Birleşik Krallık ta ikamet eden AB vatandaşlarının durumunun ne olacağı; iii. Son olarak da, konunun yabancı düşmanlığı bağlamı ve belki de bir alt başlık olarak Türkiye nin olası bir üyeliği sonrası göç akımı oluşacağı savının Brexit taraftarı siyasilerce süreçte yoğun biçimde kullanımı konuya ilişkin önemli başlıklar olarak dikkate alınabilir. Bu kapsamda, bu çalışmada Birleşik Krallık ın AB üyesi olarak kalıp kalmamayı oyladığı referandum süreci içerisinde göçmenler ve mülteciler in yukarıda bahsedilen üç farklı boyutta nasıl tartışıldığı ele alınacaktır. (i) 2011 Sonrası Mülteci Hareketliliği ve Brexit 2016 yılı Mayıs ayında yapılan bir araştırmaya göre göç konusu AB referandumunda İngilizler için ekonomi den sonra ikinci en önemli konu olarak yer almaktadır (Ipsos Mori, 2016a). Göç konusunun hangi bağlamda bu rolü aldığına bakıldığında ise şaşırtıcı olmayan biçimde İngiliz halkının ilki ekonomi ikincisi egemenlik olmak üzere iki temel alandaki kaygıları öne çıkmaktadır. Araştırmaya katılan seçmenlerin yarısından çoğu, bedeli AB yi terk etmek bile olsa hükümetin göç üzerinde daha fazla hakimiyet kurması gerektiğine inanmaktadır. Yine aynı araştırma, katılımcılarının yaklaşık yarısı için göç konusunun referandumda oy kullanmak için kendilerine önemli bir motivasyon kaynağı olduğunu göstermektedir. Katılımcıların neredeyse üçte ikisi ise İngiltere AB den çıkarsa İngiltere ye gelen göçün azalacağına inanmaktadır. Tüm bu tartışmalarda ilginç sayılabilecek bir diğer nokta şudur ki, 85

86 Brexit e karşı olanlar içerisinde bile göç politikalarından rahatsız olanlar bulunmaktadır ama AB den ayrılmanın bu göçü azaltmak için etkin bir araç olmayacağını düşünmektedirler (Boswell, 2016). Ancak göç konusunun sadece Brexit ile İngiliz vatandaşlarının gündemine geldiğini söylemek mümkün değildir. Göç, Brexit ten ayrı bir konu olarak ele alındığında da Birleşik Krallık ta başlı başına en önemli konular arasında sağlık sistemi konusunun ardından öne çıkmaktadır (Ipsos Mori, 2016b) Daha da önemlisi, 25 farklı ülkeyi içeren Dünyayı en çok ne endişelendiriyor? başlıklı araştırmada en önemli konu olarak birçok ülkede ağırlıklı biçimde işsizlik çıkarken Birleşik Krallık, sağlık, terör, yoksulluk ve aşırılığın yükselişi gibi konuları da ardında bırakarak göç konusunda en endişeli ülke olarak tespit edilmiştir (Ipsos Mori, 2016c). Endişe oranı %42 olarak gözükmektedir ve bu oran, Suriye kaynaklı mülteci kriziyle daha sert yüzleşen Almanya ve İsveç in bile üzerine çıkmaktadır. Bu kapsamda bu derece büyük bir endişenin Birleşik Krallık ta hüküm sürmesinin nedenlerinin neler olduğu önemli ve yanıtlanması gereken bir sorudur. Öncelikle sadece 2011 sonrası Suriye den Avrupa ya yönelen göçleri ele alırsak, İngiliz halkında oluşan bu önyargının genel olarak Suriye politikası hakkındaki düşüncelerinin bir yansıması olması ihtimali de öne çıkmaktadır tarihli bir araştırma, İngilizlerin %79 gibi büyük bir oranının Suriye de askeri olarak aktif rol almanın Birleşik Krallık a yönelik saldırıları arttıracağı kaygısı taşıdığını göstermektedir (Ipsos Mori, 2015). Dolayısıyla göçün terörle, sınır kontrolüyle ve güvenlik sorunlarıyla birlikte düşünülmesi bu kaygılarda çok etkin rol oynamıştır. Ancak sadece Suriye kaynaklı mülteci krizi, Birleşik Krallık ta konuya olumsuz yaklaşımı ve göç konusunun referan 86

87 dum boyunca bu derece merkezi konumda olmasını tamamen açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Çünkü başka birçok araştırma ise Suriye deki iç savaş mağdurlarına İngiliz toplumunun büyük oranda sempati de duymakta olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla Brexit süreci özelinde tartışmanın göç bağlamı, Suriye krizi kaynaklı mülteci akımını aşan nedenlerle gündemde daha fazla yükselme şansı bulmuş gibi gözükmektedir. Konuya ilişkin külfet paylaşımını bir neden olarak ele aldığımız zaman da kıta Avrupa sındaki birçok ülkeye kıyasla Birleşik Krallık, aslında bu derece kaygı yaratabilecek hususlara sahip bulunmamaktadır. Nüfusuna ve ekonomik gücüne göre oranlandığında Avrupa da en az iltica başvurusu alan ülkeler arasında yer almaktadır. Oxfam ın yayınladığı bir rapora göre Birleşik Krallık Suriyelilerin yerleştirme sürecinde sadece %2 lik bir kısmı üstlenmesi ile adil paylaşımın çok ötesinde kalmış durumdadır (Oxfam, 2016). Bu paylaşımda önemli bir rol üstlenmeyen Birleşik Krallık, 2015 yazında mültecilerin Akdeniz deki yolculuğunda artan ölümler ve özellikle Alan Kurdi nin sembol haline gelen fotoğrafları sonrası o dönemki Başbakan David Cameron ın girişimiyle 2020 yılına kadar 20 bin kişi olmak üzere Suriyeli mültecileri almak için bir kota belirlemiştir. Ancak mevcut verilere göre bu rakam 2011 sonrası süreçten bugüne kadar sadece 6000 Suriyeliye yaklaşmış durumdadır. Finansal açıdan bakıldığında ise ülkenin daha bonkör davrandığı görülmektedir. Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri nden sonra bölgeye en fazla nakdi kaynak ayıran ülke konumunda yer almaktadır. Suriye ve komşu ülkelerine yaklaşık 2,3 milyar Sterlin insani yardımda bulunmuş durum 87

88 dadır ve Akdeniz deki göç krizine ilişkin girişimlere toplam 55 milyon Sterlin ayırdıkları belirtilmektedir. Diğer yandan gözden kaçırılmaması gereken bir diğer önemli konu, İngiliz toplumundaki bu derece büyük endişeye rağmen Birleşik Krallık ın Suriye den gelen mülteciler için göreceli olarak temel bir hedef ülke konumunda yer almamasıdır. Özellikle 2015 yılında Yunanistan, Malta, İtalya ve Türkiye üzerinden Avrupa ya varmak isteyen mültecilere temel hedef ülkelerini sorulduğunda öncelikle Almanya ve İsveç i ya da genel olarak Avrupa yı gösterdikleri ortaya çıkmıştır. Tercih edilen ülkeler sıralamasında dördüncü sırada gözükmesine rağmen Birleşik Krallık ı temel varış noktası olarak ifade eden mültecilerin oranı sadece %6 gibi az bir oranda kalmaktadır (Crawley vd., 2016). Tabii tüm bu kaygıların, AB nin göç ve sınır politikalarının zaten birçok boyutundan kendini muaf tutan bir ülkede oluştuğunun da göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Bilindiği üzere Birleşik Krallık, Schengen sisteminin dışında kalmanın yanı sıra, temelde iltica başvurularının değerlendirilmesinden hangi devletin sorumlu olduğunu belirlemeye yönelik Dublin Sözleşmesi ve iltica başvurusu yapanları içeren Eurodac veri tabanının da dışında kalmaktadır (Boswell, 2016). Bu nedenle göç politikasının problemli olduğunu düşünmelerine rağmen AB den ayrılmanın İngiltere yi Avrupa da göç yönetiminin daha da dışına iteceğini savunanlar da mevcuttur. Sonuç olarak bakıldığında, Brexit kampanyaları esnasında korku unsuru olarak dile getirilse de, Brexit in sığınmacılar üzerinde etkisinin çok az olacağı ve daha çok Birleşik Krallık ta yaşayan AB vatandaşlarını ve AB ülkelerinde yaşayan İngilizleri etkileyeceği beklenmektedir. Daha da önemlisi, yaratılmaya çalışılan genel kanının aksine 2011 sonrası artan 88

89 mülteci hareketliliğinin ve Avrupa da algılandığı şekliyle mülteci krizinin Birleşik Krallık ın göç merkezli sorunları ile Brexit referandumu sürecinde siyasetçiler ve bazı medya kuruluşları tarafından sunulduğu kadar yoğun bir bağlantısı bulunmamaktadır. (ii) İngiltere de Yaşayan AB Vatandaşları ve Brexit Birleşik Krallık ın AB den ayrılması ile göç arasındaki bağlamda çok tartışılan bir diğer konu da Brexit sürecinin tamamlanması sonrasında bu ülkede yaşayan AB vatandaşlarının durumunun ne olacağıdır. Mevcut verilere göre halihazırda Birleşik Krallık ta yaşayan İngiliz vatandaşı olmayıp AB vatandaşı olanların sayısı yaklaşık 3 milyon gibi önemli bir rakamı oluşturmaktadır. AB den Birleşik Krallık a gelenlerin sayısı 1995 te 1 milyon civarındayken bu rakam 2015 te 3 milyona yükselmiş durumdadır. Bu artışta en büyük pay ise başta Polonya ve Romanya olmak üzere 2000 sonrası genişleme dalgalarıyla AB ye yeni ülkelerdedir (Vargas Silva ve Markaki, 2016). Henüz 2015 yılındaki araştırmalar bile Birleşik Krallık a AB vatandaşlarının girişinin kısıtlanmasının önemli bir kaygı konusu ve referandumda belirleyici konu pozisyonunda olacağını gösterir niteliktedir (Ipsos Mori, 2015). Öyle ki, 10 İngiliz den 6 sı (58%) AB vatandaşlarının Birleşik Krallık ta serbest dolaşımına daha fazla sınırlama getirilmesi gerektiğine inanırken, %14 ü AB vatandaşlarının serbest dolaşımı konusuna tamamen karşıt görüş bildirmişlerdir. Birleşik Krallık a gelen AB vatandaşlarının kamu hizmetlerine getirdiği yük, barınma ve yaşam alanlarının aşırı kalabalıklaşması, kültürel nedenler, entegrasyon problemleri ve suç oranındaki artış, bu yönde 89

90 olumsuz bildirimde bulunanların inandığı en önemli nedenler olarak gözlemlenmektedir. Referandum süreci boyunca göç konusu, daha ağırlıklı olarak sığınmacılara ilişkin tartışmalar ekseninde gündeme gelse de, Birleşik Krallık ta yaşamakta ve çalışmakta olan diğer AB vatandaşlarının durumunun ne olacağı da ülke içi tartışmalarda dikkat çeken bir konu olmuştur. Süreç boyunca bazı Brexit taraftarı siyasetçiler, AB den ayrılışın AB vatandaşlarına bir zarar vermeyeceğini vurgulamıştır. Bununla birlikte, AB genelinde artan işsizlik sorunu ve diğer AB ülkelerinden Birleşik Krallık a gelen işçi göçü, en öne çıkan AB den ayrılma gerekçeleri arasında yer almıştır. Bu konuda yasal bir dayanak olmaması, referandumun AB den ayrılış kararıyla sonuçlanması sonrasında karışıklık ve kaygı yaratmıştır. Referandum sonrasına dair bu bilgi karmaşası, sadece Birleşik Krallık a çalışmak için gelen diğer AB üyesi ülkelerin vatandaşlarının değil, öğrenim amaçlı gelenlerin ve şirketlerin de Birleşik Krallık taki geleceklerine ilişkin kaygı duymalarına yol açmıştır. Referandum kararının belli olmasını takiben 2016 yılı sonu itibariyle İngiliz üniversitelerine AB ülkelerinden gelen başvuruların azaldığı tespit edilmiştir ve bu durum büyük ölçüde AB den ayrılış kararının ve beraberindeki sürecin getirdiği belirsizlik ile ilgili olarak değerlendirilmektedir (Burns, 2016). Konunun bir başka boyutu ise, diğer AB ülkelerinin vatandaşları Brexit sonrası yerleşim ve çalışmaya ilişkin haklarını kaybetme tehlikesiyle yüzleşirse, karşılıklılık esası dolayısıyla İspanya, İtalya gibi ülkelere yerleşmiş olan emekli İngiliz göçmenlere ya da Almanya ya yerleşen İngiliz mühendislere benzer kota ve sınırlamaların gelebileceği korkusudur. Bu konu tartışmalarda İngiliz halkı tarafından dile getirilen önemli bir kaygı kaynağı olarak gözlemlenmektedir. Dolayı 90

91 sıyla bu noktada oluşan krizin, sürecin detayları belirleninceye kadar her iki tarafı da etkileyecek şekilde süreceği söylenebilir. Son olarak, Birleşik Krallık ın özellikle imalat, temizlik, gıda üretimi, yiyecek içecek, konaklama ve sağlık alanlarında yabancı iş gücüne ihtiyacının bulunması önemli bir tartışma konusudur. Birleşik Krallık a diğer AB üyesi ülkelerden emek göçünün bu sektörlere kayda değer katkı yapması dolayısıyla Brexit sonrası sınırlayıcı bir göç politikasının istihdam piyasasında ve bu sektörlerde büyük tehlike yaratabileceği Brexit sürecinin göç kapsamında ele alınan bir diğer boyutudur (Boswell, 2016 ). Bu çerçevede Birleşik Krallık eğer AB den çıkıp sadece Avrupa Ekonomik Alanı içinde kalsa dahi serbest dolaşım konusu muallâkta kalacak gibi görünmektedir. Siyasi liderler bu konuda güven verici konuşmalar yapsa da, gerçekte yasal olarak durum halen netleşmemiştir ve büyük ihtimalle Lizbon Anlaşması nın 50. maddesi kapsamında yapılacak ayrılış müzakerelerinin önemli maddelerinden biri de Birleşik Krallık ta yaşayan AB vatandaşlarının durumu olacaktır. (iii) Sınır Politikaları, Yabancı Düşmanlığı ve Brexit Göç konusunun Brexit eksenli son boyutu olarak, sınır politikaları, yabancı düşmanlığının rolü ve Brexit referandumunun sonuçlarının ardından yabancı düşmanlığındaki artış tehlikesini tartışmak yerinde olacaktır. Göç karşıtı temalar, Brexit referandumu öncesinde kampanyalarda çok yoğun biçimde kullanılmıştır. Genel olarak yabancı düşmanlığı teması, sınır yönetimi ve sınırlar üzerinde egemenlik temalarıyla iç içe geçer biçimde kullanılmıştır. Örneğin, o dönem Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi nin (UKIP) liderliğini yürüten Nigel Farage ın İngiltere nin AB yi terk etmesi için yaptığı çağrılar 91

92 esnasında önünde fotoğraf çektirdiği ve sığınmacıları sınır kapısında yığılmış şekilde gösteren bir poster büyük tartışmalara neden olmuştur. Bunun gibi birçok yanıltıcı görsel, AB den ayrılışı savunanlarca bir propaganda aracı olarak kullanılmış, bu çalışmalar ilgi çektiği kadar tepki de toplamıştır. Örneğin Farage ın sığınmacıları sınırda kuyruğa girmiş şekilde gösteren bahsi geçen afişi de dahil olmak üzere Birleşik Krallık Reklamcılık Standartları Kurumu (ASA), bu süreçte 400 e yakın yanıltıcı kampanya unsuru şikayeti aldığını açıklamıştır. Fakat birçok popülist politikada olduğu gibi, kamuoyunun belli bir kesimi Brexit taraftarı siyasi aktörlerin ve medyanın bu yanıltıcı söylemlerini çoğu zaman sorgulamadan içselleştirebilmiş ve böylece taraftar kazanabilmişlerdir. Ancak bu tarz bir söylem doğrudan ve dolaylı olarak yabancı düşmanlığı ve göçmen karşıtlığını da körüklemiştir. Brexit referandumunun hemen ardından Birleşik Krallık ta yabancı düşmanlığının ve nefret suçlarının artma olasılığı tartışılmaya başlanmıştır. Örneğin, mevcut verilere göre Brexit referandumundan sadece birkaç gün sonra Birleşik Krallık ta nefret suçları kayıtlarında %57 ye yakın bir artış gözlemlenmiştir (Civitas, 2016). Son olarak belirtilmesi gerekir ki, Türkiye nin de AB üyelik süreci de bir anlamda yabancı düşmanlığı içeren temalarla birleştirilerek göç bağlamlı şekilde Brexit kampanyasında bir konu haline getirilmiştir. Türkiye nin olası bir AB üyeliği, Birleşik Krallık için sınır güvenliği sorununun da bir parçası olarak siyasi aktörlerce referandum süresince kullanılmıştır. 92

93 Sonuç Birleşik Krallık ın AB den ayrılmasına ilişkin referandumda kazanan taraf, ayrılmayı savunanlar olmuştur. Hiç şüphesiz bu başarılarının ardında yatan unsurların arasında göç konusunu, çoğu zaman hatalı veya eksik bilgileri içerecek şekilde bir propaganda aracı olarak kullanmaları da yer almaktadır. Birleşik Krallık taki siyasetçiler, ayrılış sürecinin ve ayrılış müzakerelerinin kesin olarak gerçekleşeceği konusunda taahhütlerde bulunurken sürecin içeriği ve kapsamı hala net değildir. Bu çalışma boyunca tartışılmış olan göç bağlamlı konuların ise ayrılış sürecinde ticari konularla birlikte en sorunlu noktalar arasında yer alması beklenmektedir. Genel olarak değerlendirildiğinde, bu sürecin göç bağlamının sadece Birleşik Krallık ı etkileyecek bir unsur olduğunu düşünmek doğru olmayabilir. Referandum öncesi kampanyalar boyunca AB den kopuşu savunan siyasetçilerin göç karşıtı söylemi yabancı düşmanlığına varacak derecede yoğun kullanmaları ve başarılı olmaları, diğer Avrupa ülkelerindeki özellikle sağ partilere model ve teşvik edici bir unsur olma olasılığına sahiptir. Bu durum da Avrupa da zaten mevcut olan ve birçok ülkede yükselmeye devam eden göçmen karşıtlığının ve bu konunun siyasallaştırılmasının dozunun gelecek günlerde siyasi partiler tarafından daha çok taraftar elde edebilmek amacıyla arttırılmasıyla sonuçlanabilir. 93

94 Kaynakça BARKEY, H. J. (2016). After BREXIT, The U.K. Will Want Turkey Already Has. Newsweek. BOSWELL, C. (2016). BREXIT and Immigration: The Focus on EU Membership is Misplaced. Edinburgh : European Futures. BURNS, J. (2016). Sharp Drop in EU Student Applications to UK Universities.URL: ( ). CIVITAS (2016). Briefing Note, Ekim 2016.URL: s.pdf ( ) CRAWLEY, H., DUVELL F., JONES K., MCMAHON S. and SIGONA N. (2016). Destination Europe?: Understanding the Dynamics and Drivers of Mediterranean Migration in Unravelling the Mediterranean Migration Crisis (MEDMIG) Final Report November DHINGRA, S. ve SAMPSON T. (2016). Life After BREXIT: What are the UK s Options Outside of the European Union. BREXIT 2016: Policy Analysis from the Centre for Economic Performance. London School of Economics and Political Science. Haziran EMERSON, M. (2016). Which Model for BREXIT?. CEPS Special Report. No: 147. Ekim Eurostat ( ). URL: ec.europa.eu /eurostat/ statisticsexplained/ index. php/ Asylum_statistics Ipsos Mori, 2015 https: // mori.com / researc hpublications/ researcharchive/ 3654/ Paris attacks have not changed Britonsview on refugees much.aspx Ipsos Mori, 2016 ahttps:// smori.com/ research publi cations/ researcharchive / 3732/ Imm igration one of the biggest issues for wavering EUrefe rendum voters.aspx. Ipsos Mori, 2016b https: // mri.com / resear chpub lications / researchar chive /3799 / Immi gration and NHS tied as the most im portantissues fac ing Bri tain.aspx Ipsos Mori, 2016 chttps:// 94

95 s mori.com/ researchpublications/ researcharchive/3791 Newglobal poll finds Britons most worried about immigration.aspx MANDACI, N., & ÖZERIM, G. (2013). Uluslararası Göçlerin Bir Güvenlik Konusuna Dönüşümü: Avrupa da Radikal Sağ Partiler ve Göçün Güvenlikleştirilmesi. Uluslararası İlişkiler, 10(39), Oxfam International (2016). Syria refugee crisis: is your country doing its fair share?.url: h ttps: // fam.org/en /cam paig ns/ri ghts crisis leb an on jordan cri sis syria/syria refuge e crisis your country doing its fair ( ). VARGAS SILVA, C. ve MARKAKI Y., (2016). EU Migration to and From the UK. Migration Observatory Briefing, COMPAS, University of Oxford, UK, October

96

97 Küresel Kriz ve Brexit Ömer Faruk ÇOLAK Giriş Küresel kriz onuncu yılını tamamlamak üzere, fakat olumsuz etkileri halen devam etmektedir. Üstelik kriz artık makro ekonomik göstergeleri bozmaktan da öte, ülkelerin ve bölgelerin kurumsal yapılarını da değiştirmekte, hatta yıkmaktadır. Krizin bu kadar yıkıcı sonuçlar doğurması krizin çıkış nedenini göz ardı eden çözüm politikalarından kaynaklanmaktadır. Krizin sadece finansal bir kriz olarak algılanması, çözüme yönelik iktisat politikalarının geciktirilmiş olmasına ya da eksik uygulanmasına neden olmuştur. Bu da doğal olarak krizin maliyetini artırmıştır. Bu durum ekonomilerde istikrarsızlığı süre gelen hale getirdiği gibi, krizin yayılmasında işlevi olan ülkeleri diğer ülkelerle ortak çözüm üretmekten de vazgeçirmeye başlamıştır. Bu davranış biçimi, uluslararası ilişkilerde gücü yeten yetene şekline bürünmeye başlamıştır. Özellikle krizden çıkış noktasına yaklaşan ülkeleri, diğer ülkelerden kaynaklanan maliyetlerden kurtulmaya çalışmaktadır. Nitekim, ABD bu çerçevede parasal genişlemeye son verip, Başkan Trump ile birlikte yeni korumacı politikalara başvurmaya hazırlanmaktadır. İngiltere de bu çerçevede ilk atağı yapan ülke olmuş ve AB den ayrılma kararı (Brexit) vermiştir. 97

98 Finansal Kriz ve Borçlanma Sorunu Finansal serbestleşme politikası 1980 borç krizi sonrasında kendisine geniş bir uygulama alanı bulmuştur. Ancak politikanın teorik temelleri 1970 li yılların başında atılmıştır. Teorinin öncülerinden R. McKinnon, 1973 yılında yazdığı Money and Capital in Economic Development kitabında gelişmekte olan ülkelerin tasarruf sorununun ancak finansal serbestleşme ile çözüleceğini savunmuştur. Uzun dönemde bu görüş neoklasik iktisat kuramının bir parçası olarak iktisat yazınına egemen olmuştur. Teori bu çerçevede (bu krizle yanlışlanmadan önce) yaklaşık otuz yıl politika haline dönüşmüştür. Üstelik McKinnon a iktisatçılar topluluğunun önemli bir kısmından büyük destek gelmiştir. Finansal serbestleşme, uluslararası ilişkilerde Küreselleşme gibi oldukça sükseli başlıkla siyasal bir söylem ile birlikte kendine yer bulmuştur. Bundan dolayı, finansal serbestleşme ile küreselleşme birlikte ele alınabilir. Küreselleşmenin dünya ölçeğinde egemen olması ile kendisine yüklenen (ki aynı zamanda küreselleşmenin faydaları olarak gösterilen) temel işlevleri söyle sıralamak mümkündür: Ülkeler arasında sınırların gevşemesi ile sermaye hareketleri artacak, bu da yatırımların artmasını ve gelir dağılımının düzelmesini sağlayacaktır. İşgücü hareketliliği artacaktır (bu AB dışında hiçbir bölgede gerçekleşmedi). Para piyasalarında ikili yapı (duality) sorunu çözülecek, yani örgütlenmiş para piyasası ve örgütlenmemiş para piyasası (tefecilik) ayrımı ortadan kalkacak, para piyasasına tamamen örgütlenmiş piyasa egemen olacaktır. 98

99 Reel pozitif faiz oranı tasarrufu artıracak, çünkü ikili yapı da faiz oranı reel olarak çoğu zaman negatifti. Tasarrufun artması belli bir gecikme ile faiz oranını düşürecek ve bu da yatırımları artıracaktır. Tasarrufların artması bankaların kredi hacmini genişletecektir. Bu da firmaların finansal kaynaklara erişimini kolaylaştıracaktır. Tüketiciler kredi imkanına kavuşacaklar, böylece ertelenen tüketimlerini gerçekleştirebileceklerdir. Bu zincir yatırım ve tüketim talebini (yatırım tüketim) gelirle değil, faiz ile ilişkilendirmektedir. Aslında bu klasik iktisadın aktarma mekanizmasıdır. Ancak bu kurgu çok az ülkede işlemiştir. Finansal serbestleşme, uygulanma olanağı bulduğu birçok ülkede tam başarı yakalamadığı gibi krizlere neden olmuştur (Kindleberger ve Aliber, 2012). Özellikle 2007/2008 krizi yükselen kredi imkanındaki artışın ya da kredi hacmi büyüme oranındaki artışın ülkeleri ne hale getirdiğini gösterdi arasında finansal dalgalanmalarla kredi büyümesi arasında korelasyon katsayısı 0,1 iken, katsayı arasında 0,4 e yükselmiştir (Shafik, 2016). Finansal serbestleşme ile birlikte kredi hacmindeki artış ülkeleri, şirketleri ve hane halkını önemli ölçüde borçlandırmıştır yılına gelindiğinde Japonya da kamu borç stoku/gsyh oranı %229,2 ye, Euro Alanında %93,5 e kadar çıkmıştır. 99

100 Grafik 1: Kamu Borç Stoku/GSYH, 2015 Grafik 1: Kamu Borç Stoku/GSYH, 2015 Türkiye Belçika Meksika Kanada İtalya Fransa Almanya Çin ABD 32,9 48,4 30,7 87,2 106,1 66,1 86,5100,7 66,2 71,6 88,6 95,7 132, ,2 41,1 93,5 104, Kaynak: OECD veri tabanı Bu dönemde özel sektör borç stoku da benzer bir yükseliş ivmesi göstermiştir. AB üyesi birçok ülkede özel sektör borç stoku/gsyh oranı %200 leri aşmıştır. Bu eğilim aslında sadece AB üyesi ülkelere de mahsus değildir. Dünyanın belli başlı ülkelerinin hiçbirinde bu oran %100 altında değildir (Bu arada Türkiye için bu oranın %130 dolayında olduğunu da belirtelim). Hane halkı borçlanma düzeyindeki gelişmede bundan çok farklı olmamıştır. Özellikle ipotek kredileri türev ürünler sayesinde borçlanma oranı inanılmaz derecede artmış ve krize girildiğinde ABD de subprime krediler (eşik altı) krizin tetiklenmesinde başat rol oynamıştır. AB üyesi 5 milyon nüfuslu İrlanda da on yılda 500 bin konut yapılmıştır (Eichgreen, 2016). Benzer bir tablo, İspanya ve Yunanistan da da görülmüştür. Bu 100

101 süreçte hane halkı borç stokunun harcanabilir GSYH ye (HGSYH) oranı yine AB üyesi birçok ülkede %100 lere yakın düzeylerde seyretmiştir yılına gelindiğinde hane halkı borç stoku/hgsyh oranının OECD ülkeleri ortalaması %112,95 düzeyinde gerçekleşmiştir. Grafik 2: Özel Sektör Borç Stoku/ GSYH, OECD Seçilmiş Ülkeler, 2015 Polonya Türkiye Almanya İtalya ABD Avusturalya İngiltere Japonya Belçika Norveç İsveç Portekiz Lüksemburg Grafik 2: Özel Sektör Borç Stoku/GSYH, OECD Seçilmiş Ülkeler, 2015 Kaynak: OECD veri taban 115,7 120,0 124,2 130,3 143,3 152,7 169,7 177,2 183,1 194,5 207,7 214,3 224,0 226,0 228,5 240,9 241,9 247,4 253,7 266,0 268,9 271,2 271,4 288,1 373,3 461,1 0,0 100,0 200,0 300,0 400,0 500,0 101

102 Sonuç olarak, türev ürünler, fonlar finansal serbestleşmeyi kullanarak ülkeleri borç batağına sürüklemiş, ekonomiler I. Fisher in meşhur makalesindeki başlığa uygun bir duruma borç durgunluk (debt deflation) durumuna düşürmüştür. Grafik 3: HHBS/ HGSYH, 2016 HHBS/HGSYH, 2016 Türkiye İtalya Portekiz Hollanda Belçika Japonya İngiltere Çek Cumhuriyeti ABD OECD Avustralya İsveç Şili 52,5 70,48 88,83 94,18 94,89 95,76 97,27 98,21 98,87 100,71 101,84 102,58 103,31 105,19 107,64 107,99 108,7 112,64 112,95 113,98 114,55 117,03 117,65 128,54 141, Kaynak: OECD veri tabanı 102

103 Gelişmiş ülkelerde özellikle ABD ve AB de kriz sonrası borç batağına düşen bankalar ve şirketler parasal genişlemeye gidilerek kurtarılırken, krizin yükü halkın üzerinde kalmıştır. Bu dönemde cari fazla veren gelişmekte olan ülkeler (başta Çin olmak üzere) krizden sıyrılmış gibi görüldü ise de, talep daralması ve emtia fiyatlarındaki düşüş ile birlikte 2015 sonrası krizden paylarını almaya başlamışlardır. Rusya ve Brezilya ekonomileri küçülürken, Çin de büyüme oranı %6 7 bandına yerleşmiştir. Küresel ekonominin üç finansal aktörü (Samir Amin in ifadesiyle triad) ABD, AB ve Japonya, başlangıçta krizin derinliğini algılamakta geç zayıf kaldıkları için kriz derinleşmiştir. Triad ın algılamaktan kaçındıkları olgu, krizin finansal olduğu kadar aynı zamanda efektif talep yetersizliği kaynaklı olduğudur. ABD bu düşüncesinden kısa sürede vazgeçip parasal genişlemeye (Quantity Easing) geçerken, AB bu hamlede gecikmiştir. Bundan dolayı krizin maliyeti özellikle AB nin borç oranı yüksek olan ülkelerde daha ağır olmuştur. Doğrusu bu konuda dikkati çeken ülke biraz da medyanın da etkisi ile Yunanistan olmuştur. Yunanistan, AB ve IMF nin istikrar programını tüm direnmelerine rağmen kabul etmiştir. Ancak herkes en azından krizin maliyetinin krizin yaratıcısı finansal kurumlara (bankalar, yatırım fonları vb.) değil, halka yüklendiğini göstermiştir. Almanya nın da baskısı ile AB nin krize müdahalesi ortodoks istikrar politikaları ile olunca borç yükünün ülkelerce paylaşılması da üye ülkelerin önüne koyulmuştur. Bu AB için önemli bir sorun olmuştur. Çünkü Yunanistan örneğinde öne çıktığı üzere borçların yeniden yapılandırılması ile kurtarılan aslında Yunanlılar değil, Yunan tahvillerinin %60 ına yakınını elinde bulunduran Alman ve Fransız bankalarıdır. Bu 103

104 durum AB üyesi ancak Euro Bölgesi dışında olan İngiltere ile AB arasındaki çatışmanın su yüzüne çıkmasına da neden olmuştur. İngiltere açık açık Brüksel in Almanya nın güdümüne girdiğini yüksek sesle dile getirmiştir. Bu yükün bir ara İngiltere ye günde 55 milyon sterline kadar yükselmesi, Muhafazakar Parti yi de Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi nin (UKIP) çizgisine çekmiştir. UKIP in AB karşıtlığına örtük destek veren Muhafazakar Parti nin Başbakanı D. Cameron un referandum öncesinde tersine bir eğilim içerisine girmesi sonucu değiştirmemiş ve Haziran 2016 da yapılan oylamada sandıktan İngiltere nin AB den ayrılma kararı çıkmıştır. Brexit in Anlamı İngilizler Avrupa nın okuyan toplumudur. Bugünkü Avrupa kültürüne ciddi katkı vermişlerdir. Ancak onlar da, özellikle siyasetçilerin kurdukları tuzağı görememişlerdir. Referandumla başta Başbakan D. Cameron olmak üzere İngiltere nin popülist politikacıları (ki şu ara egemen güç konumundalar) kendi açtıkları çukura düşmüşlerdir. Bu politikacıların ortak özelliği AB yi sadece bir ekonomik birlik olarak algılama istekleri olmuştur. Algıları böyle olunca, AB projesinin birincil amacının dünyanın en çok savaşan kıtasına barış getirmek olduğunu, yani AB projesinin amacının mekânsal boyutta Avrupalı yaratmak olmadığını görememişlerdir. Zaten orada yaşıyorsanız mekanda Avrupalısınız demektir savı öne çıkarken, İngiltere nin sağcıları gerçek Avrupalılık hangi mekan coğrafi boyutta olursanız olun, Antik Yunan kültürüne ve Rönesans düşüncesine, 1789 Fransız devrimine sahip çıkmakla olur düşüncesini unutmuşlardır. 104

105 D. Cameron, önce İskoçya da bağımsızlık referandumundan galip çıkıp, üstüne genel seçimi de kazanınca adeta bir kumar oynayarak Brexit i referanduma götürmüştür. Sonuçta ilk düşüncesinden (ayrılma) vazgeçse de, bunu halka anlatamamıştır. Oylamada Londra gibi mega kentler hayır derken, daha küçük yerleşim yerleri evet demiştir, bir anlamda İngiltere nin taşralıları kentlilerine üstün gelmiştir (Arnorsson ve Gylfi, 2016). Bu oylama sonucunda I. ve II. Dünya Savaşları sonrasında ülkelerin, insanların, etnik dinsel çatışma tuzağına düşmemeleri, yaşlı kıtanın bir daha faşist yönetimlerin eline geçmemesine yönelik Jean Monnet in ana hatlarını çizdiği ortak Avrupa düşüncesi (AB) de önemli bir yara almıştır. İngiltere ile iki büyük dünya savaşına giren Almanya nın Brexit e başında beri karşı çıkması bundan dolayı ayrıca kıymetlidir 1. Almanya Başbakan Yardımcısı S. Gabriel oylama sonucu belli olduğunda Avrupa için kötü bir gün diyerek Ülkesinin ayrılmaya nasıl baktığını özetlemiştir. Almanya nın bu tavrının altında siyasi kaygılar kadar ekonomik kaygılar da bulunmaktadır 2. Çünkü Almanya ve İngiltere AB içerisinde iç içe geçmiş bir ülkelerdir. Bunun en güzel örneği İngiltere de 2.4 milyon AB vatandaşının yaşamasıdır. Yine AB ülkelerinde yaklaşık 800 bin İngiliz vatandaşı çalışmaktadır. Brexit in altında sadece İngiltere nin Brüksel den bağımsızlık isteği yatmamaktadır. Brexit yanlıları, AB den ayrılarak (aynı 1 Almanya nın saygın dergilerinden Der Spiegel 11 Haziran 2016 tarihli sayısında şöyle bir başlık kullanmıştı: Bitte geht nicht warum wir die Britten brauchen (Di Mauro, 2016:45). 2 Bazı Sosyalistler, AB ni II. Dünya Savaşı sonrasında Avrupa da gelişen sosyalist hareketi engellemek için kurulduğunu, uyguladığı iktisat politikasının da ordoliberalism olarak görmektedir (Amin, 2016) 105

106 zamanda kendi ülkeleri de önemli bir aktör olmasına rağmen) küreselleşmeye hayır dediklerini söylememektedirler. Buna gerekçe olarak küreselleşmenin İngiltere de işsizliği artırdığını, bölgesel dengesizliğe neden olduğunu ileri sürmektedirler. Bu savlarına ek olarak ayrılmada iki savı daha öne çıkarmaktadırlar: Küreselleşme ve çatışmaların etkisi ile artan göç sorunu, Avrupa nın istikrarsız ekonomilerinin (Başta PIIGS ülkeleri, Portekiz, İtalya, İrlanda, Yunanistan, İspanya) borç sorunu ya da borç tuzağı yaşayan Birlik ülkelerinin yarattığı mali yükün Birlik ülkelerince özellikle de Almanya, İngiltere ve Fransa tarafından yüklenilmesi gerektiği yönlü AB Yönetimi planları ne İngiliz Hükümeti, ne de İngiltere de halkın muhafazakar bölümünce benimsenmiştir. Hatta bu kesimim radikal temsilcisi UKIP in (UK Independence Party), düşünceleri İngiliz İşçi Partisi tarafınca da paylaşılmıştır. İngiltere nin AB den ayrılması ülke üzerinde önemli bir yük yaratacaktır. London School Of Economics and Political Science ın (LSE) yaptığı çalışmaya göre, uzun dönemde bu yükün maliyeti İngiltere GSYH nın 7,9 una denk gelecektir. İngiliz Hazinesinin yaptığı bir başka çalışmaya göre ayrılık GSYH nın %3,8 ile %7,5 aralığında azalmasına neden olacaktır (Crafts, 2016: 83). 106

107 Sonuç Dünya ekonomisinin gelişmiş ülkeler kanadı 2007/2008 krizinden sadece iktisadi değil, kurumsal olarak da yara almıştır. Brexit bunun somut örneği olmuştur yılından sonra bir başka kurumsal çöküşte, ABD kaynaklı gibi olacak gözükmektedir. Başkan Trump ın izlemeyi düşündüğü yeni korumacı (bize göre yeni merkantilizm) dış ticaret politikası, daha şimdiden Trans Pasifik Anlaşmasını rafa kaldırılmış, AB ile ABD arasında görüşmeleri sürdürülen TTIP nin (Trans Atlantik Ortaklık Anlaşması, The Transatlantic Trade and Investment Partnership) ise daha premature iken öleceğini göstermektedir. Tüm bu eğilimlerin güçlenmesi, aslında Batı ülkelerinde sağcı, milliyetçi, popülist söylemin güç kazanmasından kaynaklanmaktadır. Bu söylemin bir nedeni de elbette küreselleşmenin 2007 krizi ile ülkelerde çökmesi sonrasında yaşanan iktisadi sorunların ağırlaşmasıdır. İkinci neden ise, Türkiye nin de dolaylı olarak katkı verdiği siyasal İslam ın yarattığı terör dalgasıdır. Şimdi artık önemli olan Brexit ile AB projesinin ne kadar yara alacağıdır. Eğer ırkçıların istedikleri olursa kaybeden sadece AB değil, Avrupalılık düşüncesi olacak, bu da Avrupa nın yeniden karanlığa girmese bile yeni çatışma alanlarının oluşmasına neden olma olasılığının güçlenecek olması demektir. 107

108 Kaynakça AMIN, S. (2016), Brexit and the EU Implosion: National Sovereignty For What Purpose?, /08/08 / amin html/, ( 10 Eylül, 2016 ) ARNORSSON, A. ve GYLFI, Z. (2016), On the Causes of Brexit, Birkbeck WP, ISSN CRAFTS, N., 2016, Brexit: Lessons From History, Brexit Beckons: Thinking Ahead By Leading Economists, Voxeu. ÇOLAK, Ö. F. (2010), Şeytanın Oku Dediği Yazılar, Efil Yayınevi. DI MAURO, B. W. (2016), If You Really Want To Go Germany and Brexit, What to Do With UK?, Ed by:charles Wyplosz, Voxeu. The Economist (2016), Brexit: Bad for Britain, Europe and the West, February, EICHGREEN, B. (2016), Aynalı Salon, Efil Yayınevi. FISHER, I. (1933), The Debt Deflation Theory of Great Depressions, Econometrica, Vol. 1, No. 4, October. KINDLEBERGER, C P. ve ALIBER, R. Z. (2012), Finansal Krizler Tarihi, T. İş Bankası Yayını. MCKINNON, R. (1973), Money and Capital in Economic Development, The Brookings Institution. SHAFIK, M. (2016), Think Global, Act Local, voxeu.org voxeu.org/ article/ think global act local, November 2016 SUBAŞAT, T. (2016), Brexit Avrupa Birliği nin Sonu mu?, İktisat ve Toplum Dergisi, Sayı:70, Ağustos, WOLF M. (2016), A Post Brexit Transition Must Be the Priority, Financial Times, 30 November. 108

109 Brexit Sonrası Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği Arasındaki Tek Pazar Üzerine Müzakereler: Sert Brexit mi, Yumuşak Brexit mi? Haydar EFE Giriş Britanya nın Avrupa Birliği nden ayrılmasına atfen Britanya ve Exit (Çıkış) kelimelerinin kısaltılarak birleştirilmesinden oluşan Brexit kavramı, (bbc.com, 2017a) hem Britanya hem de Avrupa Birliği siyaseti açısından en çok kullanılan kavramlardan biri olmuştur. 23 Haziran 2016 tarihinde Britanya da yapılan Brexit referandumuyla yaklaşık %51.89 oy oranıyla Britanya, Avrupa Birliği nden ayrılmaya karar verdi. Aradan aylar geçmesine rağmen, bu karar hala gündemdeki yerini korurken yol açtığı sonuçlar yoğun bir şekilde tartışılmaktadır. Britanya nın bir AB üyesi ülke olarak taraf olduğu ticaret antlaşmalarındaki statüsünün ve Britanya nın iç pazarda kalıp kalmayacağı veya Britanya nın iç pazardan ayrılması durumunda nasıl bir anlaşmayla AB ile bağlanacakları halen belirsizliğini korumaktadır. Ortak Pazar dan ayrılmak isteyen Başbakan Theresa May, Avrupa Birliği nden ayrılacaklarını, ancak Avrupa dan kopmayacakları nı ifade ederek, Britanya için olabildiğince karlı bir anlaşma imzalamaya çalışırken, AB çevre 109

110 leri de ayrılma müzakerelerinin bir kiraz toplama olmayacağını, Britanya için faturanın çok ağır olacağını ifade etmektedirler. AB üyeliğinden daha önce ayrılma yaşanmadığından, hem Britanya nın hem de Avrupa Birliği nin geleceğini kaçınılmaz olarak etkileyecek bu ayrılmanın sonuçları ve Britanya AB ilişkilerine yansımalarının nasıl olacağı, iki ülke arasında başlayacak ayrılma müzakerelerin sonucuna göre ortaya çıkacaktır. Birleşik Krallığın Avrupa Birliği nden ayrılması sonrasında, gelecekteki muhtemel ilişkisinin, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarına göre hareket eden ve diğer AB üyesi olmayan ülkelerin AB ile ticari ilişkilerine benzer bir ilişkiyi tanımlayan Hard Brexit mi, ki bu modelde Britanya nın AB den kişilerin serbest dolaşımını kabul etmesi zorunluluğu yoktur, yoksa, Avrupa Ekonomik Alanı (AEA) kurallarına göre, mallar ve hizmetler için AB Tek Pazarı na üyeliği gerektiren Soft Brexit mi olacağı merak konusudur. Bu çalışmada, ayrılma müzakerelerinde olası Britanya AB ilişkilerinin nasıl olabileceğine yönelik Norveç, İsviçre, EFTA modelleri gibi örnek ilişki modellerinin olumlu ve olumsuz yanları ortaya konulacaktır. Brexit Referandumu ve Sonuçları Britanya nın muhafazakar eski başbakanı David Cameron, 23 Ocak 2013 tarihinde Britanya nın AB üyeliğiyle ilgili koşullarını AB kurumları ve diğer AB üyesi devletlerle yeniden müzakere edeceğini ve 2015 seçimlerini kazanırsa ülkesinin AB üyeliğini en geç 2017 yılı sonuna kadar referanduma sunacağı sözünü verdi. 10 Kasım 2015 tarihinde Cameron, AB Konsey Başkanı Tusk a Britanya nın AB içindeki konumunun yeniden müzakere edilmesiyle ilgili mektup yazdı. Britanya, AB ile Avro alanı, AB içi göçmenlerin sosyal hakları, iç pazarın liberalizasyonu 110

111 gibi konuları içeren bir uzlaşıyı müzakere etti ve 19 Şubat 2016 tarihinde AB Konseyi nde Britanya nın üyelik koşullarıyla ilgili anlaşmaya varıldı. Söz konusu anlaşmayla Britanya bazı ayrıcalıklar elde etti. Yani, Cameron, Britanya için AB üyeliğinin koşullarını iyileştirmek ve AB den gelen göçmenlerin sınırlandırılması ve Britanya nın daha yakın Birlik (ever closer Union) hedefinden muaf tutulması gibi bazı tavizler koparmak amacıyla referandum kartını kullandı. Cameron, Britanya açısından oldukça karlı bir anlaşma yapsa da, Britanya daki AB karşıtlarını ikna edemedi ve ardından referanduma gidilirken AB de kalma yönünde kampanya yürüttü (İKV, 2016: 8 9). Britanya seçmeninin %72.2 sinin katıldığı 23 Haziran 2016 tarihinde yapılan Brexit Referandumu sonucunda ayrılma yanlıları %51.89 la zafere ulaştı seçmen ayrılma yönünde oy kullanırken, seçmen AB de kalma yönünde oy kullandı. İngiltere ve Galler ayrılıktan yana oy kullandı. İngiltere de seçmenlerin %53,4 ü ayrılık yönünde oy kullanırken, %46.6 sı Birlik te kalma yönünde oy kullandı. Galler de de aynı yönde bir sonuç çıktı. Galler halkının %52.5 i ayrılma ve %47.5 i Birlik te kalma yönünde oy kullandı. Öte yandan, İskoçya ve Kuzey İrlanda Birlik te kalma yönünde oy kullandı. İskoçya halkı %62,0 oranında kalma yönünde oy kullandı. Kuzey İrlanda da ise bu oran %55.8 oldu (bbc.com, 2017b). Gençler ve yüksek eğitimli insanlar AB de kalma yönünde oy kullanırken, 50 yaş ve üzeri insanlarla eğitim düzeyi düşük insanlar arasında ayrılma yönünde tercihte bulundurlar. Britanya iş dünyası genel olarak AB de kalma yönünde irade ortaya koyarken, özellikle büyük şirketler, AB iç pazarının ürünler, hizmetler, kişiler ve sermaye için sağladığı serbestliğin öneminin farkındaydılar ve bu onlar için vazgeçilmez bir öneme sahipti. Ancak, AB iç pazarından yeterince 111

112 yararlanamayan bazı KOBİ ler çok fazla bürokrasi, çevre ve sosyal açıdan düzenleyici kurallar nedeniyle ve ek maliyetler nedeniyle ayrılma yönünde tutum aldılar (İKV, 2016: 8 9). Referandum sonuçları, Birleşik Krallık taki derin sosyal, ekonomik ve kültürel bölünmeyi gün yüzüne çıkarmıştır. Britanya nın AB den ayrılma kararına karşın İskoçya nın Birlik te kalma kararı, uzun zamandır devam eden İskoçya nın Birleşik Krallık tan ayrılma tartışmalarını yeniden gündeme getirmiştir (İKVMonthly, 2016: 8) yılındaki bağımsızlık referandumunda Birleşik Krallık ta kalmaya karar veren İskoçya nın yeniden referanduma gidebilmesi gündeme geldi. İskoçların Brexit referandumunda %62 oy oranıyla AB de kalmayı tercih ettiklerinin altını çizen İskoçya Başbakanı Nicola Sturgeon, Britanya Hükümetine farklı önerilerde bulundu. Bunlar arasında en dikkat çekici olanı, İskoçya nın bir yandan Birleşik Krallığın bir parçası olması ve aynı zamanda AB ortak pazarıyla olan bağlantılarının devam etmesi teklifiydi (dw.com, 2017a). Nicola Sturgeon, May hükümetinin İskoçya da yetkisinin bulunmadığını belirterek, Birleşik Krallığın Tek Pazar dan ayrılması durumunda ikinci bir referandumun kaçınılmaz olacağının altını çizmektedir. Westminster hükümetinin İskoçların desteklemediği politikalar uyguladığı, dolayısıyla, İskoçya nın Avrupa Tek Pazar ında kalmasının çeşitli yolları olduğu ve en iyi seçeneğin de bağımsız bir ülke olarak AB ye üye olması olduğunu altını çizen İskoçya Hükümeti, Birleşik Krallığın geri kalanının Tek Pazar dan ayrılması durumunda bile, İskoçya nın Tek Pazar da kalmasına olanak tanıyacak tekliflerin yer aldığı 60 sayfalık bir belge yayınladı. Söz konusu belgede, ( 2017) İskoçya nın Brexit referandumunda AB de kalma yönünde karar verdiğinin, İskoç hükümetinin de bu arzuyu paylaştığının, İskoç hal 112

113 kının Brexit e oy vermediğininin ve sert bir Brexit in İskoçya nın ekonomik, sosyal ve kültürel çıkarlarına ciddi bir zarar vereceğinin, hayat standardını ve istihdam seviyesini düşüreceğinin altı çizilerek, İskoçya Parlamentosu nun gücünün artırılması; Birleşik Krallık ın AB gümrük birliğinden ve Tek Pazar ından ayrılmayı seçmesi durumunda, İskoçya nın AB ve Avrupa Tek Pazar ıyla mümkün olan en yakın ilişkiler kurması önerilmektedir. Hali hazırda, AB Tek Pazarı nda, İngiliz ve İrlandalılar iki ülke arasında serbest dolaşımdan faydalanmaktadırlar. Ancak, Brexit sonrasında Kuzey İrlanda ile İrlanda arasında sınır oluşma olasılığı gündeme gelmiştir. Sınır oluşmasından endişe duyan İrlanda Cumhuriyeti Başbakanı ile görüşen Avrupa Komisyonu Başkanı Junker, İki ülke arasında sert sınırlar istemediklerini ve iki ülke arasındaki sınırların olabildiğince açık olmasını ve Hayırlı Cuma Antlaşması nın tehlikeye girmesini istemediklerini ifade etmektedir. Zira, iki ülke arasında 1998 yılında imzalanan antlaşma otuz yıllık bir silahlı çatışmayı sona erdirmişti (euronews.com, 2017a). Referandumun ardından Cameron un istifa etmesiyle birlikte yeni Başbakan Theresa May, Britanya nın 2017 yılının ikinci yarısında üstleneceği dönem başkanlığını üstlenmekten vazgeçtiğini açıklayarak, kararı Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk a bildirdi (dw.com, 2017g). Ayrıca, referandumun yenilenmesi için toplanan dört milyon imzalı dilekçeye rağmen hükümet, referandumun yenilenmeyeceğini açıkladı. May, kendisinin Britanya nın Birlik ten ayrılmasına karşı oy kullandığını ve Britanya halkının tercihine saygı duyduğunu, ancak Birleşik Krallık ın Tek Pazar da kalmasının mümkün olamayacağını, çünkü Tek Pazar içinde kalmasının AB yi hiç terk etmemek anlamına geleceğinin altını çizdi. Başbakan, 113

114 Avrupa ülkeleri ile mümkün olan en serbest ticaret anlaşması yapmaya söz verdi ve AB yi, İngiltere yi cezalandırmaya çalışmaya vahim bir kendine zarar verme eylemi olacağı konusunda uyardı ( 2017c). AB den ayrılma stratejisini açıklayan May, Brexit in aynı zamanda Ortak Pazar dan da çıkmak anlamına geldiğinin altını çizdi. AB den kademeli bir şekilde ayrılmayı öneren ve sınırsız bir geçişe de karşı olan May, AB ye kısmi üyelik, ortak üyelik ya da yarısı içeride yarısı dışarıda kalan üyelik istemediklerini belirtmektedir. Ayrıca, AB nin Ortak Ticaret Politikası nın da bir parçası olmak istemediklerini belirten May, AB ile yeni bir gümrük birliği antlaşması müzakere etmek istiyor ( 2017b). Brexit in kesinlikle Avrupa Birliği nin ortak değerlerini reddetmek anlamına gelmediğini ifade eden May, AB nin parçalanmasını istemediklerini, ortak pazara ve AB ye zarar vermek istemediklerini ve Avrupa Birliği nin başarılı olmasının Britanya nın ulusal çıkarına olduğunun altını çizmektedir. 12 maddelik bir plan ortaya koyan May, müzakere edilecek bu planın Birleşik Krallık ve AB arasında yeni, pozitif ve yapıcı bir ortaklık öngördüğünü de belirtti ( 2017b). Fransa da Başkanlık yarışında ikinci sırada görülen eski ekonomi bakanı Macron, Theresa May ile görüşmesinde önceliklerinin Avrupa nın ortak pazarın ve Avrupa Birliği nin korunması olduğu ve dolayısıyla Brexit in iyi bir şekilde müzakere edilememesi durumunda herkesin zayıflayacağının altını çizdi (euronews.com, 2017b). Öte yandan, Avrupa Birliği ülkeleri liderlerinin, Brexit in domino etkisiyle diğer ülkelerdeki ayrılma yönündeki eğilimleri artırmasından kaygı duymakta ve bu yüzden de Britanya ile yapılacak ayrılma müzakerelerinde sert ve tavizsiz bir tutum alacakları yönünde açıklamalar, birbiri ardına gelmekte 114

115 dir. Avrupa Birliği nin Britanya nın ayrılması konularındaki müzakerecisi, müzakerelerde Tek Pazar gibi konularda Britanya tarafından kiraz toplama yapılmasının mümkün olmadığını ifade ederek, Britanya ya müzakerelerde daha fazla ödün verilmeyeceğinin işaretini verdi ( 2017d). Ayrıca, Avrupa Komisyonu Başkanı Junker, Britanya nın bu kararı sonrası ayrılma müzakerelerinde bedel ödemesi gerektiğini ifade ederek, İngilizlerin şunu bilmesini istiyorum, zaten biliyorlar, İngilizler sorumluluklarını yerine getirmek durumunda. Düşük veya sıfır masrafla kurtulamayacaklar. Fatura ağır, çok ağır olacak (euronews.com, 2017c). Avrupa Komisyonu eski üyesi ve Fransa eski dışişleri bakanı Barnier in, Birleşik Krallıkla yapılacak Brexit müzakerelerine AB adına katılmasının kararlaştırılması da bazılarına göre Komisyon da çalıştığı dönemde İngilizlerce sevilmemesi dolayısıyla Britanya ya verilmiş sert bir mesaj olarak yorumlanmaktadır ( 2017c). 50. maddeye göre, AB den ayrılma işlemi, söz konusu devletin anayasasına göre yapılacak ve Britanya da çıkış için ihtiyaç duyulan anayasal gerekliliklerin ne olduğu net değildir. Dolayısıyla, Hükümet, 50. maddeyi tek başına yürürlüğe sokup, parlamento onayı olmaksızın ayrılma müzakereleri isterken, ( 2017d) İngiltere Yüksek Mahkemesi nin AB den resmi çıkış işlemlerine başlamadan önce May in Parlamento nun onayını alması gerektiğine hükmetti. Kararının ardından 8 Şubat 2017 de Avam Kamarası nda 122 ye karşı 494 oyla kabul edildi ( 2017e). Ardından toplanan Lordlar Kamarası, Hükümetin yaptığı ilaveyi kabul etmeyerek, tasarıyı Avam Kamarası na geri gönderdi. Avam Kamarası ile Lordlar Kamarası arasında çekişme dolayısıyla Brexit yasa tasarısı iki kez değişikliğe uğradı ve 268 e karşı

116 oyla değişikliğe uğrayan yasa tasarısına eklenen madde ile Britanya ile AB arasında varılacak anlaşmanın son halinin parlamentonun onayına sunulmasını öngörüyor. Eğer AB ile müzakereler sonuçsuz kalırsa yasama organı herhangi bir anlaşma olmadan da Brexit i gerçekleştirip gerçekleştirmeme konusunda oylama yapmak zorunda kalacak (euronews.com, 2017d). May, ayrıca, AB ile yapılacak nihai antlaşmanın da Parlamento nun onayına sunulacağının altını çizmektedir. Lizbon Anlaşması nın 50. Maddesi uyarınca yapılacak ayrılma müzakerelerinin, Mart ayı sonuna kadar başlaması planlanıyor. Britanya, 50. Maddeyi yürürlüğe koymak için Avrupa Birliği ne başvurmadıkça, Birlik üyesi olarak kalmaya devam edecektir. Bu kapsamda, Theresa May, Mart ayı sonuna kadar Birlik ten ayrılacaklarını resmen açıklarken ( 2017f) katıldığı Brexit müzakerelerinin başlamasından önceki son AB liderler Zirvesi nde May, İngiliz halkının çağrısını yaptığı bağımsız, kendini yöneten, küresel ülkenin inşası için Avrupa Birliği nden ayrılmanın zamanı geldi. Bu ayın sonunda 50. maddeyi harekete geçireceğiz. Sınırlarını kontrol eden, kendi hukukuyla güçlü bir ülke olarak, kendimize yeni bir rol aradığımız bu süreç, Birleşik Krallık için belirleyici olacaktır diyerek, kararlılığını net bir şekilde ortaya koymuştur (euronews.com, 2017e). Ayrılma müzakereleri ise, ancak Britanya nın AB ye resmi başvurusundan sonra başlayacak. ABA 50. Maddesi şu hükümleri içerir: 1.Her üye devlet, kendi anayasal kurallarına uygun olarak Birlik ten çekilmeye karar verebilir. 116

117 1. Çekilme kararı alan üye devlet, niyetini AB Zirvesi ne bildirir. Birlik, söz konusu devletle, AB Zirvesi tarafından belirlenen yönlendirici ilkeler ışığında, bu devletin Birlik ile gelecekteki ilişkisinin çerçevesini dikkate alarak, çekilmeye ilişkin kuralları belirleyen bir anlaşmayı müzakere eder ve akdeder. Bu anlaşma, AB nin İşleyişi Hakkında Anlaşma nın 218. maddesinin 3. paragrafına uygun olarak müzakere edilir. Anlaşma, Birlik adına, AP nin muvafakatini aldıktan sonra, nitelikli çoğunlukla hareket eden Konsey tarafından akdedilir. 2. Anlaşmaların ilgili üye devlete uygulanması, çekilme anlaşmasının yürürlüğe girdiği tarihte, bunun gerçekleşmemesi halinde, AB Zirvesi oybirliğiyle ve ilgili üye devletle mutabık kalarak süreyi uzatmadığı takdirde, 2. paragrafta belirtilen bildirimden iki yıl sonra sona erer ve 3. Paragrafların amaçları doğrultusunda, çekilen üye devletin AB Zirvesi ndeki veya Konsey deki temsilcisi, AB Zirvesi veya Konsey de kendisini ilgilendiren görüşmelere ve kararlara katılamaz. Nitelikli çoğunluk, AB nin İşleyişi hakkında Anlaşma nın 238. maddesinin 3. Paragrafının (b) benine göre belirlenir. 4. Birlik ten çekilen bir devlet Birliğe yeniden katılmak isterse, talebi 49. Madde de belirtilen usule tabi olur. Ancak, 50. maddenin daha önce hiç uygulanmamış olması ve Britanya ile AB arasında nasıl bir ilişki modelinin kurulacağının belli olmaması, AB den ayrılma müzakerelerinin zorlu geçeceğini göstermektedir. Yukarıda 50. maddenin ikinci fıkrasında ifade edildiği gibi ayrılmak isteyen ülke ilk olarak bu yöndeki talebini liderler 117

118 zirvesine bildirir. Talebin zamanlaması ülkenin inisiyatifindedir. AB ile Danimarka arasında nispeten daha az karmaşık konuların ele alındığı Grönland ın AT den ayrılma müzakerelerinin bile iki yıl sürmüş olması ve anlaşmanın yürürlüğe girişinin üç yılı almış olması, Brexit müzakerelerinin daha uzun bir dönemi kapsayabileceği ihtimalini gözler önüne sermektedir. Zira, siyasi, hukuki, bütçesel ve ticari açılardan çok karmaşık ve kapsamlı konuların ele alınacağı düşünüldüğünde müzakerelerin iki yılda tamamlanmasının zor olduğu görülmektedir. Zorlu olacağı tahmin edilen müzakere sürecinin başarısı büyük ölçüde AB ile Britanya arasında ne tür bir ilişki modelinin öngörüldüğüne ve üye ülkelerin alacakları pozisyonlara bağlı olacaktır (İKV, 2017: 12 13). AB antlaşmaları uyarınca, Britanya nın ayrılma anlaşması AB Konseyi tarafından güçlendirilmiş nitelikli çoğunluk esasına göre Avrupa Parlamentosu nun onayıyla akdedilir. AB içinde üye ülkelerin toplam nüfusunun yüzde 65 ini oluşturan 20 ülkenin ayrılma anlaşmasını onaylaması gerekecek. Buna karşılık, üyelikten ayrılma sonucunda yapılması gereken antlaşma değişiklikleri ve diğer uluslararası antlaşmaların geri kalan üye devletler tarafından ABA nın 48. maddesi uyarınca onaylanması gerekecektir (İKV, 2017: 13). Avrupa Parlamentosu ise ayrılma anlaşmasını basit çoğunlukla kabul edebilecek. İki yıl sonunda ayrılma anlaşması imzalanmadığı takdirde Britanya nın AB üyeliği otomatikman sona erecektir. Üyelikten ayrılma antlaşmasının yürürlüğe girmesi sonrasında AB antlaşmaları artık bu devlette uygulanmaz. Başbakan May, AB yi veya Tek Pazarı zayıflatmak niyetinde olmadıklarını, fakat Britanya yı Brexit kararı dolayısıyla cezalandırıcı bir reaksiyona karşı uyarıda bulunarak, böyle bir davranışın Avrupa ülkelerinin kendine zarar verece 118

119 ği ve dostça bir davranış olmayacağının altını çizmiştir. Ayrıca, Britanya için bir antlaşma olmaması kötü bir anlaşmadan daha iyidir diyerek, varılacak antlaşmanın Britanya için kazançlı olması için çaba harcayacağının işaretini de verdi. Britanya nın Brexit sonrası Avrupa ticaretiyle olan ilişkisini ele alan May, AB ile yapılacak anlaşmada mümkün olan en serbest mal ve hizmet ticaretine izin verilmesi gerektiğini söyledi, ancak, önerilerinin Tek Pazara üyelik anlamına da gelmediğini, zira, referandum kampanyasında her iki tarafın da AB den ayrılma yönündeki oylarının Tek Pazardan ayrılma yönünde bir oy olacağını açıkça belirttiklerinin altını çizdi. Ancak, Avrupalı liderler de Britanya yı Avrupa ülkelerinden gelen insanların dolaşımını kısıtlarken, aynı zamanda malların, hizmetlerin ve emeğin serbest dolaşımını sağlayan Tek Pazara giremeyeceği konusunda uyardılar ( 2017c). İngiltere nin tek bir pazara mümkün olan en yüksek erişimi sağlayarak yeni bir kapsamlı serbest ticaret anlaşması başlatacağını söyleyen May, AB den ayrıldıktan sonra artık Birleşik Krallığın Avrupa Birliği yle Tek Pazar da kalamayacağını, bu nedenle AB ile bir gümrük birliği anlaşması yapmak amacında olduklarının altını çizmektedir. May e göre, bunun aksinin, yani Tek Pazarda kalmanın, Avrupalı liderlerin de vurguladığı gibi, Birleşik Krallığın Avrupa Birliği nin kanun ve düzenlemelerini kabul etmesi ve Avrupa Birliği Adalet Divanı nın yargı yetkisiyle bağlı olması anlamına geleceğini de ifade etmiştir ( 2017e). Birleşik Krallığın Avrupa Birliği nden ayrılması sonrasında Birlik ile ilişkilerini hangi modele göre belirleyeceği ve Tek Pazar a girip girmeyeceği ya da Tek Pazar a erişimin nasıl sağlanacağı önem taşımaktadır. 119

120 Tek Pazarın Önemi ve Alternatif Brexit Modelleri Ayrılma müzakerelerinde en önemli konuların başında, tarafların ekonomik ve ticari ilişkilerinin nasıl düzenleneceği konusu vardır. Britanya nın AB nin karar alma süreçlerine ne kadar dahil edileceği ya da edilmeyeceği, kişilerin serbest dolaşımı, hizmet sunumu, iş kurma serbestliği ve en önemlisi Britanya nın Tek Pazara erişimi konuları gündemin başındaki konulardır. Öncellikle, Avrupa Tek Pazar ına üyelikle Tek Pazar a giriş kavramlarını birbirinden ayırmak gerekir. Avrupa Tek Pazarına üyelik, mal ve hizmetlerin ithalatı veya ihracatı üzerine herhangi bir ticari engel veya düzenlemeye maruz kalmadan Tek Pazar a katılmak anlamındadır. Tek Pazar üyeliğiyle kişilerin, hizmetlerin, malların ve sermayenin serbest dolaşımıyla iş kurma hakkını da içeren haklara sahip olunmaktadır. Öte yandan, Avrupa Tek Pazar ına giriş, üyelikten farklı bir kavramdır. Avrupa Birliği ne üye olmayan devletler de Avrupa Tek Pazar ına girebilirler, ancak Tek Pazar a ihracat yaptıklarında gümrük vergileriyle karşı karşıya kalırlar ve ihraç mallarının Tek Pazar ın standartlarını karşıladığını da ispat etmek zorundadırlar. Ayrıca, bu ülkelerin hizmet sektörü Tek Pazar a giremez. Bu kapsamda, bazı ülkeler pazara olabildiğince serbest bir şekilde girebilmek, gümrük vergilerini azaltmak ve ticaretin önündeki engelleri azaltmaya yardımcı olacak ortak standartlar geliştirmek için serbest ticaret anlaşmaları yaparlar. Avrupa Birliği ile Kanada arasında en son imzalanan serbest ticaret antlaşması (CETA) buna iyi bir örnektir. Avrupa Birliği nin İşleyişine Dair Antlaşma nın (ABİDA) 3. maddesinde iç pazarın işleyişi için gerekli olan rekabet kurallarının oluşturulması ve gümrük birliği Avrupa Birli 120

121 ği nin münhasır yetkisinde olan konular olarak gösterilmiştir. ABİDA nın 26. maddesinde ise Birliğin Antlaşmalar ın ilgili hükümlerine uygun olarak, iç pazarı kurmak veya işlemesini sağlamak için gerekli tedbirleri kabul edeceği belirtilerek, İç pazar, Antlaşmalar ın hükümlerine uygun olarak, içinde malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımının sağlandığı, iç sınırların olmadığı bir alanı kapsar şeklinde bir iç pazar tanımı yapılmıştır. 26. maddede ayrıca, Konsey in, Komisyon un önerisi üzerine, ilgili tüm sektörlerde dengeli bir ilerlemenin sağlanması için gerekli yönlendirici ilke ve koşulları belirleyeceği ifade edilmiştir. Tek Pazar, ticaretin önündeki gümrük vergileri (tarife) ve kotalar gibi resmi engellerin kaldırılmasını içeren serbest ticaret antlaşmalarından (STA) ve serbest ticaret alanlarından daha fazlasıdır. Serbest Ticaret Anlaşmaları genellikle, sanayi ürünlerini kapsarken, tarım ve gıda ürünlerini kapsamaz. Ticaretteki tarife dışı ve teknik engellerin de kaldırıldığı AB Tek Pazarı, yalnız mal ve hizmetler için değil, aynı zamanda kişilerin ve sermayenin de serbestçe dolaştığı bir pazardır. Tek Pazar, kişilerin serbest dolaşım hakkı, işçilere Avrupa Birliği ülkelerinin tümünde yaşama ve çalışma olanağı ve dolayısıyla diğer ülkelerin ekonomilerine ve toplumlarına katkıda bulunma olanağı verir, işverenlerin Tek Pazar ın istediği herhangi bir yerine yatırım yapma olanağı tanıyarak, yeni iş olanakları, yeni teknolojiler getirir ve yaşam standartlarını yükseltir. Britanya, hali hazırda AB Tek Pazar ından büyük kazanımlar elde etmektedir. Tek Pazar da kişilerin ve hizmetlerin serbest dolaşımından bahsedildiğinde emeğin serbest dolaşımından daha geniş bir kavram akıllara gelmektedir. Örneğin, Tek Pazar, Britanya şirketlerinin diğer ülkelerde şubeler açmalarını, oralara yönetici, teknik eleman ve satış personeli göndermeleri 121

122 ni olanaklı kılmaktadır. Ayrıca, avukat, doktor, hemşire ve mimar gibi kendi adlarına çalışan zanaatkarlar ve sanatçılar ve diğer kişiler bütün AB Tek Pazar ında ürün ve hizmetleriyle faaliyet gösterebilmektedirler. Henüz tamamlanmamış olan ve ticarette hali hazırda uygulanan bazı teknik engellerin de kaldırılması durumunda üye devletlere önemli ekonomik avantajlar getirecek Avrupa Tek Pazarı, ayrıca Britanya ihracatçılarının dünyanın en büyük pazarına gümrük vergileri, eş etkili vergiler, resimler, harçlar ve teknik engeller olmaksızın girebilmesini sağlamaktadır. Öte yandan, Britanya vatandaşları Tek Pazar ın herhangi bir yerinde üretilen mal ya da hizmetleri alabilmektedir. Tek Pazar, ortak üretim ve tüketim kuralları getirerek hem İngiliz tüketiciler hem de üreticiler için koruma getirmekte ve İngiliz şirketlerinin Avrupa Birliği nin bütün üye devletlerinde iş kurmalarına izin verilmektedir. Örneğin, finansal ürünler üreten şirketler, Avrupa Birliği nin genelinde tüketicilere doğrudan satış yapabilmektedir. Tüm Britanya vatandaşları serbestçe ve ayrımcılığa maruz kalmadan AB üyesi ülkelerde yaşayabilir ve kariyer yapabilirler. Britanya nın Tek Pazar dan ayrılması durumunda Britanya vatandaşlarının AB üyesi ülkelerde seyahat etmeleri, yaşamaları ve çalışmaları güçleşecektir. Britanyalı şirketlerin AB ye ihracatları olumsuz etkilenecektir. Tek Pazar dan ayrılma durumunda Britanya, Doğrudan Yabancı Yatırımlar (DYY) açısından daha az cazip bir ülke haline gelecek, Britanya ya olan kalifiye emek arzı azalacak ve sonuçta ekonomik refah düşecektir. Tek Pazar dan ayrılmanın Britanya ekonomisi üzerinde çok olumsuz etkiler yapacağı tahmin edilmektedir. Örneğin ayrılma, Britanya nın araştırma, geliştirme ve sürdürülebilir 122

123 kalkınma ve rekabetin temel unsuru olan inovasyon (yenilik) faaliyetlerini de olumsuz etkileyecektir. Hali hazırda, AB nin araştırma ve inovasyon fonlarından en çok yararlanan üçüncü ülkedir. Zira, Britanya da inovasyon alanında en temel kurumlar üniversitelerdir ve üniversitelerdeki araştırmacıların önemli bir bölümü AB üyesi ülkelerdendir. Brexit referandumunda AB den ayrılık yönünde karar çıkmış olmasının başlıca sebeplerinden biri, Britanya ya yönelik göçtür. Dolayısıyla göç, Britanyalıların en büyük endişe kaynaklarından biridir. May, Brexit antlaşmasının Britanya ya göçü kontrol altına alacak şekilde yapılacağını ifade ederken, Birlik yetkilileri de ortak pazarın serbest dolaşım olmaksızın gerçekleşemeyeceğini savunuyorlar. Bu kapsamda, diğer AB ülkelerinde yaşayan iki milyon Britanya vatandaşı ile Britanya da yaşayan AB vatandaşlarının durumu ve kazanılmış haklarının korunması, ayrılma müzakerelerinde önemli bir konu olarak ön plana çıkacaktır (İKV, 2016: 14). Bu kapsamda, AB den ayrılan Britanya, artık Avrupa Temel Haklar Şartı ile bağlı olmayacaktır. Dolayısıyla, hükümet, bu şart altında AB vatandaşlarına sağlanan ekonomik, siyasi ve sosyal hakları, kendi hukukuna aktarma konusunda karar verecektir (Dhingra ve Sampson, 2017: 3). Birleşik Krallığın görece daha az gelirli Kuzey İrlanda ve Galler bölgeleri Avrupa Birliği nin bölgesel kalkınma programlarından önemli miktarda fonlar almaktadır. AB den ayrılmayla beraber bu fonlar kesilecektir. Britanya, Ortak Tarım Politikası ndan da ayrılacaktır. Dolayısıyla, Britanyalı çiftçilere yeni tarımsal sübvansiyonlar verilmesi gerekecektir (Dhingra ve Sampson, 2017: 3). 123

124 Alternatif Brexit Modelleri Ab Üyeliği Norveç İsviçre Kanada Türkiye Dtö Tek Pazar Üyeliği Tam Tam Kısmen YOK YOK Yok Gümrük Vergisi Serbest Dolaşım Yok Yok Yok Ticaret Anlaşmasıyla Azaltılmış Vergi Sanayi Ürünlerinde Yok Var Var Var Yok Yok Yok Var Gümrük Birliği Ab Bütçesine Katkı Var Yok Yok Yok Var Yok Var Var Var(Ama Norveç ten Daha Az) Yok Yok Yok Kaynak: bbc. com /news/ uk politics , ( )

125 Britanya nın önündeki seçeneklerden birisi AB ye üye olmayan ancak, Avrupa Ekonomik Alanı na (EEA) üye olan Norveç modelidir yılında kurulan Avrupa Ekonomik Alanı, Avrupa Serbest Ticaret Alanı (EFTA) üyelerinin Tek Pazar a erişimini sağlamak için kurulmuştur. Norveç in yanı sıra İzlanda, Lihtenştayn AEA nin içindedir. EFTA üyelerinden yalnızca İsviçre, AEA nın içinde değildir. AEA ülkeleri istihdam, tüketicinin korunması, çevre ve rekabet alanlarındaki düzenlemeler başta olmak üzere Tek Pazar a ilişkin AB kurallarını uygulamakla yükümlüdür. Söz konusu ülkeler, AB ile Gümrük Birliği içinde bulunmadıkları için kendi gümrük tarifelerini belirleyebilmekte ve üçüncü ülkelerle Serbest Ticaret Antlaşmaları (STA) imzalayabilmektedirler. AEA ülkeleri, ayrıca Tek Pazar a erişim için AB bölgesel kalkınma fonlarına ve katıldıkları AB programlarına katkıda bulunmaktadırlar. (İKV, 2016: 17) Norveç, Tek Pazar ın üyesi olduğu için Tek Pazar, istihdam, tüketicinin korunması, çevre ve rekabet politikası gibi konularda AB yasalarını uygulamak zorundadırlar (Dhingra ve Sampson, 2017: 4). EFTA ülkelerinin Avrupa Birliği ne girmeden Avrupa Tek Pazarı na katılmalarına olanak sağlayan ve dört özgürlük (malların kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımı) üzerine kurulan AEA üyeliği, üye olması durumunda Britanya nın mali taahhütlerini gerektirmektedir. EFTA AEA ülkeleri AB harcamalarına operasyonel ve idari katkılar yaparlar. AEA karar alma süreci iki sütunlu bir yapıyla karakterize edilmektedir. Yani kararlar AB ile birlikte alınmaktadır. AEA Antlaşması, Avrupa Tek Pazarı nın tüm politika alanlarında AB mevzuatının yer almasını sağlar. AEA Anlaşması, malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımı ile rekabet ve devlet yardımı kurallarına ilişkin hü 125

126 kümleri içermektedir. Aynı zamanda, tüketicinin korunması, şirket hukuku, çevre, sosyal politika ve istatistikler olmak üzere özgürlüklerle alakalı dört hüküm içermektedir. Bunlar yatay hükümler (horizontal provisions) olarak adlandırılır. Bu yatay alanlara ek olarak, AEA içerisinde dört özgürlükle ilgili olmayan; araştırma yenilik, eğitim, öğretim ve gençlik, istihdam, turizm, kültür, sivil koruma, tüketicinin korunması, işletme, girişimcilik ve küçük ve orta ölçekli işletmeler gibi politika alanlarında (flanking policies) işbirliğini sağlayan başka anlaşma hükümleri de bulunmaktadır. AEA üyeliği bu alana dahil ülkeleri para birliğine, Ortak Dış ve Güvenlik Politikası na, Ortak Tarım Politikası na ya da Adalet ve İçişleri Politikası na girmeye zorlamaz. AEA üyeleri AB ile serbest ticaret yaparlarken, AB nin gümrük birliğinin bir parçası değildirler. Yani, kendi gümrük tarifelerini kendileri koyarlar ve AB dışındaki ülkelerle ticaret müzakereleri yürütebilirler. Ancak, AEA üyeleri Avrupa Tek Pazarı na mali katkıda bulunurlar. Ayrıca, gümrük birliğine dahil olmayan Norveç in ihraç ürünleri AB ye gümrüksüz girebilmek için menşe kuralları koşullarını karşılamak zorundadır (Dhingra ve Sampson, 2017: 4). AEA Konseyi, yılda iki kez toplanır ve AEA Anlaşması nın geliştirilmesi için politik bir ivme sağlar. AEA devletleri AEA Konseyi nde dışişleri bakanlarıyla temsil edilirken, AB tarafı ise Konsey dönem başkanı ülke ile ODGP Yüksek Temsilcisi tarafından temsil edilir. Avrupa Birliği tarafı, AEA ile ilgili konulardaki bütün kararlarını normalde nitelikli çoğunluk oylamasıyla alırken, EFTA AEA devletleri kararlarını konsensüsle alır. Öte yandan, AEA Ortak Komitesi, AEA Sözleşmesi nin uygulanmasından sorumludur ve yılda altı ile sekiz kez toplanır. AB mevzuatının AEA na dahil edilmesi için konsensüsle kararların 126

127 alındığı bir forumdur. EFTA AEA ülkelerinin büyükelçileriyle AB tarafından da Dış Eylem Servisi tarafından temsil edilir ( 2017). AEA üyeliği, bir yandan Britanya nın Tek Pazar a erişimine olanak sağlarken, diğer yandan da AB entegrasyonunun diğer alanlarına dahil olmamasını olanaklı kılacaktır (Dhingra, ve Sampson, 2017: 4), (Dhingra ve Sampson, 2017: 3). Bu model, hem Britanya nın Birliğin ekonomik kazanımlarından yararlanmaya devam etmesini sağlayacak hem de ever closer Union daha yakın Birlik hedefine uzak durulmasını isteyen çevrelerce desteklenmektedir. Bu modelin en olumsuz tarafı, belli oranda Birlik le bir ekonomik entegrasyon ve avantajlar içermekle birlikte, model kişilerin serbest dolaşımını gerekli kılmaktadır. Dolayısıyla, Norveç modeli, İngiltere hükümetinin işçiler için serbest dolaşım sınırlaması getirmesine izin vermeyecektir. Brexit referandumunun ayrılıkla sonuçlanmasının en önemli nedenlerinden birinin göçmen korkusu olduğu düşünüldüğünde, bu modelin çok tercih edilmeyeceği tahmin edilmektedir. Bu modelde ayrıca, Norveç, AB bütçesine her yıl milyonlarca Avro katkıda bulunmaktadır. Brexit referandumunda ayrılık yanlılarının diğer bir önemli argümanı da AB ye daha fazla para vermeme idi. Dolayısıyla, buradan bakınca da bu model pek tercih edilmeyecek gibi durmaktadır. Son olarak, Norveç in AB karar alma mekanizmalarında söz sahibi olmadığını da belirtmek gerekir (İKV, 2016: 17). Britanya nın uygulayabileceği diğer bir diğer model de İsviçre modelidir yılından bu yana, Avrupa Serbest Ticaret Alanı üyesi olan İsviçre, AEA ya dahil değildir ve AB ile ilişkilerini büyük ölçüde ikili antlaşmalarla düzenlemektedir. İsviçre nin AB hukukunun tamamına uyum sağlama yükümlülüğü yoktur, ancak AB ile ilişkilerini sürdürdüğü ve 127

128 serbest dolaşımın geçerli olduğu alanlarda müktesebatı yüklenmek zorundadır. Ayrıca, AB bütçesine belli oranda katkı sağlamakta ve Birlik le karşılıklı olarak kişilerin serbest dolaşımına izin vermektedir (İKV, 2016: 18). İkili antlaşma, İsviçre ye istediği AB girişimine katılma konusunda serbest bırakmaktadır. Ancak, İsviçre nin katıldığı programların oluşturulmasında hemen hiç etkisi yoktur. Ayrıca, AB ve İsviçre hizmet ticaretini kapsayan kapsamlı bir anlaşmaya henüz ulaşamadılar. Yani, İsviçre henüz hizmet ticareti alanında Tek Pazar ın parçası değildir (Dhingra ve Sampson, 2017: 6). İsviçre, AB ile ticaret ilişkilerini yüzün üzerinde sektör spesifik ikili anlaşma aracılığıyla gerçekleştirmekte olsa da bu anlaşmalar hizmet sektöründe Tek Pazar a sınırlı erişim sağlamakta, bankacılık sektörüne ise erişim sağlamamaktadır. Britanya ekonomisinin %80 ini hizmetler ve bankacılık sektörünün oluşturduğu düşünülürse İsviçre modelinin de Britanya için uygulanması zor gözükmektedir (İKV, 2016: 18). İsviçre modeli uyarınca, İngiltere, katılım göstereceği sektörlerde AB düzenlemesinin izleyicisi haline gelecektir (Pisani Fery vd, 2016: 3). Britanya nın önünde serbest ticaret anlaşması seçeneği de bulunmaktadır. Politik bir anlaşmaya varılabilirse, bu teknik açıdan mümkün olabilir ve ikili anlaşmazlık çözme mekanizmalarını da içeren yakın bir anlaşmaya dayanabilir. Bununla birlikte, böyle bir yapı Tek Pazar ın oluşturduğu derin ekonomik bütünleşme türünde bir temel oluşturmaz (Pisani Fery vd, 2016: 3). Ayrıca, Birleşik Krallığın İsviçre modelini benimsemesi durumunda a la carte seçmeci Avrupa yaklaşımını benimsemiş olacaktır, ancak AB, Britanya nın menüden istediği politikaları seçmesine izin vermeyebilir. Örneğin, Britan 128

129 ya nın hizmetler alanında Tek Pazar a erişiminin sağlanıp sağlanmayacağı belirsizdir (Dhingra ve Sampson, 2017: 6). Sonuçta, İsviçre modeli Britanya ile AB arasında AEA na göre daha az ekonomik bütünleşme anlamına gelmekte ve Brexit in ekonomik maliyetinin artmasına işaret etmektedir. Britanya, Tek Pazar da katıldığı AB mevzuatını uygulamak zorunda iken, bu mevzuatın hazırlanmasında söz hakkı olmayacaktır. Dolayısıyla, bu model egemenliğin bir kısmından vazgeçmek anlamına da gelir (Dhingra ve Sampson, 2017: 6). Son olarak, Kanada modeli de Britanya nın seçenekleri arasındadır yılından beri müzakereleri devam eden ticari engelleri kaldırarak mal ticaretini artırmayı amaçlayan Kanada ve AB arasında 30 Ekim 2016 tarihinde imzalanan ve 15 Şubat 2017 tarihinde Avrupa Parlamentosu tarafından onaylanan kapsamlı ekonomi ve serbest ticaret antlaşması (CETA) iki taraf arasında gümrüklerin %98 ini ortadan kaldıracak ve her iki taraftaki istihdam ve büyümeye katkı yapacaktır. CETA anlaşmasıyla birlikte etten balığa, tarımsal ürünlerden sanayi mallarına kadar yaklaşık 9 bin üründe uygulanan gümrük vergisi kaldırılmaktadır. Anlaşma ayrıca iki taraf arasında hizmet, bankacılık ve sigortacılık alanlarında rekabet zemininin oluşmasını da sağlayacaktır ( 2017). Yukarıda ifade edildiği gibi, CETA ile az sayıda gıda ürünü ve hizmetler haricinde, malların ticaretinde uygulanan gümrük vergilerinin büyük bölümü kaldırılacak ve CETA kapsamında değerlendirilmesi için Kanadalı ihracatçıların, malların Kanada da üretildiğini garanti etmeleri gerekmektedir. Ayrıca, ihracatı gerçekleştirdikleri alanlarda AB standartlarını sağlamaları gerekmektedir. Ancak, CETA bankacılık hizmetlerini kapsamamaktadır ve Britanya nın finans merkezi 129

130 rolünden ötürü, modelin Britanya için uygunluğu tartışmalıdır (İKV, 2016: 18). Britanya Hükümeti AB ile Nasıl Bir Ortaklık İstiyor? AB den ayrılmanın AB değerlerini artık savunmamak anlamına gelmediğini ve AB ile yeni ve eşit bir ortaklık istediklerini ifade eden Britanya Başbakanı May, Brexit müzakerelerinde hedeflerinin, AB yasaları yerine kendi yasalarını uygulamak; Britanya yı oluşturan dört ulus arasındaki bağları güçlendirerek, İskoçya nın ayrılmasına karşı çıkarak Britanya yı güçlendirmek; İrlanda ile Ortak Seyahat Alanının Korunması; AB den Britanya ya olan göçün durdurulması ve kontrolü; Britanya daki AB vatandaşları ve AB deki İngiliz vatandaşlarının haklarının korunması; İşçilerin haklarının korunması ve arttırılması; Avrupa pazarlarıyla olabildiğince serbest ticaret; diğer ülkelerle yapılan yeni ticaret anlaşmaları yapmak; Bilim ve yenilikte öncü rol oynamak; suç, terörizm ve dış ilişkiler konularında Avrupa Birliği yle işbirliği yapmak ve güçlü bir Brexit Anlaşması yapmak olduğunu vurgulamaktadır ( 2017). İki taraf arasında mal ve hizmet ticaretini mümkün kılacak Avrupa Birliği ile iddialı ve cesur bir ticaret anlaşması yapmak isteyen Britanya Hükümeti, Britanya şirketlerine Avrupa piyasalarında ticaret yapmak ve bu ülkelerde faaliyet göstermek için azami serbestliğin sağlanması, aynı zamanda Avrupalı şirketlerin de Britanya da aynı şekilde hareket etmesine izin veren bir anlaşma olması gerektiğinde ısrar etmektedir. Ancak, bu önerilerinin Tek Pazar a üyelik anlamına da gelmediği belirtilmektedir. May, AB den ayrıldıktan sonra Tek Pazar a üyeliğin AB nin yasa ve düzenlemeleri üzerinde hiçbir söz hakkı ol 130

131 madan ve kararlar alınırken oy kullanmaksızın AB nin bu düzenlemelerine uymak anlamına geleceği ve Avrupa Birliği Adalet Divanı nın (ABAD) Britanya da doğrudan yasal yetkiye sahip olması anlamına geleceğinin altını çizerek böylesi bir durumun da aslında AB den hiç ayrılmama anlamına geleceği ifade etmektedir ( 2017). Referandum kampanyasında verilen AB den ayrılma oyunun, Tek Pazar dan da ayrılma anlamına geldiğini savunan May, bu nedenle Tek Pazar a üye olmak istemediklerini, bunun yerine yeni ve kapsamlı bir serbest ticaret antlaşması yoluyla Avrupa Tek Pazar ına en geniş erişim istediklerini ve bu anlaşmanın otomobil ve kamyonların ihracatı ve Britanya ile AB arasında mali hizmetler sunma özgürlüğü gibi belirli alanlarda mevcut Tek Pazar düzenlemelerinin alınabileceğinin altını çizmektedir. Britanya nın oluşturmaya çalıştığı yeni stratejik ortaklığın en önemli parçası, kapsamlı bir ticaret antlaşması aracılığıyla Avrupa Tek Pazarı na tamamen karşılıklılık temelinde mümkün olan en geniş erişimi sağlamaktır. May, AB den çıkınca Tek Pazar üyeliğinin de sona ermesi nedeniyle AB bütçesine büyük miktarda katkıda bulunmak zorunda olmayacaklarını, ancak katılmak istedikleri bazı Avrupa programlarına da uygun bir katkıda bulunabileceklerini ifade etmektedir. Öte yandan, AB nin Britanya nın önemli ticaret ortağı olduğundan dolayı gelecekte de öyle olacağını, Britanya nın aynı zamanda dünyanın en hızlı büyüyen ihracat pazarlarıyla da ticaretini önemli ölçüde artırmayı amaçladığı görülmektedir. AB nin dışındaki ülkelerle de ticaret anlaşmaları imzalamakta serbest olmayı hedefleyen Birleşik Krallık, dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD başta olmak üzere, Avusturya, Yeni Zelanda ve Hindistan gibi ülkelerin Britanya yla ticaret anlaşmaları 131

132 yapma konusunda istekli oldukları vurgulanmaktadır. Ancak Britanya, AB ile tam bir gümrük birliğinin bu kapsamda anlaşmalar yaparken kendisini engellememesini de istemektedir. Yani, Britanya kendi ticaret anlaşmalarını kendi başına müzakere etmek isterken aynı zamanda, AB ile gümrük vergisi gibi engeller olmadan ticaret de yapmak istemektedir. Britanya ile AB arasında AB gümrük birliğine ortak üyelik ya da tamamen yeni bir gümrük birliği anlaşması imzalayıp, imzalamayacağı ayrılma müzakerelerinde belli olacaktır. Sonuçta, Britanya hükümeti, AB ile ticaretteki engellerin mümkün olduğunca kaldırılması ve Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) içinde AB gümrük tarifeleri yerine kendi gümrük tarifelerini uygulamak istemektedir. May, hiç anlaşma olmamasını kötü bir anlaşma imzalamaya tercih ederken, Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk, iki taraf arasında anlaşmanın olmadığı bir senaryonun herkes için kötü olacağını, özellikle de Britanya yı olumsuz etkileyeceği görüşündedir. Hükümet, AB ile ticaretinde serbestliğin daha fazla iş ve refah anlamına geleceğini, AB nin Britanya ile ticaretine yeni engeller koymasının AB şirketlerinin yarım trilyon sterlinden daha fazla tutan Britanya daki yatırımlarının tehlikeye girmesi anlamına geleceği, Avrupa şirketlerinin Londra şehrindeki mali hizmetlere erişmesini engelleyeceği, AB nin Britanya ya yıllık 290 milyar sterlin değerinde ihracatını riske sokacağı ve AB şirketlerinin dayandığı entegre ticaret zincirini bozacağını ifade etmektedir ( 2017). Sonuç Birleşik Krallık Avrupa Birliği nden ayrılmaya karar verdikten sonra, ilişkilerin geleceğine Avrupa Birliği yle birlikte iki yıl sürecek müzakerelerden sonra birlikte karar verecekler. An 132

133 cak, çalışmada anlatıldığı gibi, Britanya nın ve Birlik yetkililerinin konuya yaklaşımı incelendiğinde müzakerelerin oldukça zor geçeceği tahmin edilmektedir. Brexit in bir diğer sonucu ise Brexit in Avrupa projesinin geleceği konusunda bir belirsizliğe yol açmasıdır. Dolayısıyla Avrupa Birliği de bu belirsizliği ortadan kaldırma ve kendisini yeniden tanımlama çabasına girmiştir. Britanya Başbakanı May in Brexit müzakerelerinin başlamasından önce katıldığı son AB liderler zirvesinde çok vitesli Avrupa nın gündeme gelmesiyle Avrupa Birliği nin artık Polonya ve Macaristan gibi devletlerin engellemelerine takılmadan, iç içe geçmiş halkalar yaklaşımındaki en içteki halkayı oluşturacak Almanya ve Fransa nın öncü ülkeler olarak Birliğin aynı hızla ilerlemeyen ülkelerinin farklı entegrasyon düzeylerinde (çok vitesli Avrupa) yollarına devam etmelerini amaçlıyor. 133

134 Kaynakça AB BAKANLIĞI, (2017), Avrupa Birliği Antlaşması ve Avrupa Birliği nin İşleyişi Hakkında Antlaşma, / files/pub/ antlasmalar.pdf ( ) BBC, (2017a), Brexit: All You Need to Know About the UK Leaving the EU, /news/uk politics , ( ) BBC, (2017b) EU Referandum Results, bc.com /news /politics/ eu_referendum/results, ( ) BBC, (2017c), Brexit: UK to leave single market, says Theresa May, politics , ( ) BBC, (2017d), What Are the Options, 15 January 2017, bbc.com/ news/uk politics , ( ) BBC, (2017e), Brexit at a Glance: What We Learned from Theresa May, 17 January 2017, bbc.com /news/ukpolitics , ( ) DW, (2017a), İskoçya da Bağımsızlık Yeniden Gündemde, ( ) isko%c3%a7yada ba% C4%9F% C4%B1ms %C4%B1zl %C4%B1k yenid en g%c3% BCndemde/a , ( ) DW, (2017b), May: Brexit Ortak Pazar dan da Çıkmak Demek, , http: // may brexit ortakpazardan da % C3% A7%C4%B1kmak demek /a , ( ) DW, (2017c), Mr. Brexit Belli Oldu, /tr/mr brexit belli oldu/a , ( ) DW, (2017d), Karar: Brexit İçin Parlamento Onayı Şart, brexit i%c3%a7in parlamentoonay%c4%b1 %C5%9Fart/a , ( ) DW, (2017e), Avam Kamarası May e Brexit Yetkisini Verdi, ( ), kamaras%c4%b1 maye brexit yetkisini verdi/a , ( ) 134

135 DW, (2017f), İngiltere Brexit için Tarih Verdi, , brexit i%c3%a7in tarihverdi/a , ( ) DW, (2017g), İngiltere AB Dönem Başkanlığını Devralmayacak, , ab d%c3%b6nem ba%c5%9fkanl%c4%b1%c4%9f%c4%b1n%c4%b1 devralmayacak/a , ( ) DHINGRA, S. ve SAMPSON, T, (2017), Life After BREXIT: What are the UK s Options Outside the European Union?, Centre for Economic Performance, CEP BREXIT ANALYSIS, The London School of Economics and Political Science, /pubs/download/brexit01.pdf, ( ) EFTA EEA, (2017) EEA Institutions, ( ) EURONEWS, (2017a), Brexit İrlanda yı Neden Endişelendiriyor?, , /2017/02/23/ brexit irlandayi neden endiselendiriyor, ( ) EURONEWS, (2017b), Emmanuel Macron Londra da İngiltere Başbakanı Theresa May ile Görüştü, ( ), tr.euronews.com/2017/02/22/emmanuel macron londra daingiltere basbakani theresa may ile gorustu, ( ) EURONEWS, (2017c), Junker den İngiltere ye Sert Mesaj, tr.euronews.com/2017/02/21/juncker den ingiltere ye sertmesaj, ( ) EURONEWS, (2017d), İngiltere Başbakanı May, Brexit Politikalarına İtiraz İstemiyor, ( ), com/2017/ 03/08/İngiltere basbakani may brexit politikalarina itirazistemiyor, ( ) EURONEWS, (2017e), İngiltere Başbakanı May, Brexit Öncesi Son AB Liderler Zirvesinde, ( ), tr.euronews. com/2017/03/09/ingiltere basbakani may brexit oncesi son abliderler zirvesinde, ( ) İKV, (2016), Britanya Referandumu ve Sonrası: AB Entegrasyon Sürecinin Geleceği ve Türkiye, İktisadi Kalkınma Vakfı Yayınları, Yayın No: 284, İstanbul, Temmuz

136 IKV MONTHLY, (2016), Brexit and the Turkish Perspective,Issue: 20 June 2016, PISANI FERRY J., RÖTTGEN N., SAPIR A., TUCKER P.,. WOLFF G.B, (2016) Europe after Brexit: A Proposal for a Continental Partnership, content /uploads/2016/08 /EU UK final 1.pdf, ( ) Scotland s Place in Europe, /Resource/0051 / pdf, ( ) Tarihi CETA Anlaşması Hakkında Yanıt Bekleyen Sorular, ( ) /dunya/ tarihi cetaanlasmasi hakkinda yanit bekleyen sorular haberi , ( ) The Government s Negotiating Objectives for Exiting the EU: PM Speech, 17 Ocak 2017, /government /speeches/the governments negotiating objectives for exitingthe eu pm speech, ( ) 136

137 BÖLÜM II AVRUPA ENTEGRASYONU MU YOKSA AVRUPA DEZENTEGRASYONU MU? 137

138

139 Fransa Penceresinden Brexit ve Türkiye nin Olası Üyeliğine Bakış Deniz AKAGÜL Giriş Fransız kamuoyunda İngiltere ve Türkiye nin Avrupa Birliği ne (AB) olası üyeliğiyle ilgili bakış açıları ilginç benzerlikler arz etmektedir. Federal Avrupa yanlıları açısından iki ülke de bu projeyi baltalamak için ABD nin bir Truva Atı olarak olumsuz algılanmakta. Atlantikçiler açısından ise bu iki ülkenin üyeliği NATO çerçevesindeki işbirliğini güçlendireceği için olumlu algılanmaktadır. Federal Avrupa yanlıları AB nin dünya düzeninde ABD nin gücünü dengeleyen bir güç olmasını arzulamakta, Atlantikçiler ise AB nin dünya düzeninde bir güç olmasına olumlu bakmakla beraber, bu gücün ABD ye karşı değil, onun yanında aynı dünya görüşünü paylaşan ortaklar olarak hareket etmek gerektiğini savunmaktalar. Federal Avrupa yanlıları için Brexit bir fırsat, Türkiye nin olası üyeliği ise bir engel. Atlantikçiler için ise bunun tam tersi bir durum söz konusu; Brexit bir kayıp, Türkiye nin olası üyeliği ise bir fırsat. Bu açıdan bakıldığında, Brexit ve Türkiye nin olası üyeliğinin AB içinde ve AB nin dünya düzeninde ne gibi değişiklikler getireceği ilginç bir problematik oluşturmaktadır. Fransa da Türkiye nin AB ye üyeliği konusunda yapılan tartışmalarda, ileri sürülen tezlerin bir bölümü kimlik sorunsalı etrafında konumlanmaktadır; coğrafi, tarihi, kültürel, hat 139

140 ta dinsel konularda Türkiye nin Avrupa ya aidiyetini sorgulayan, dolayısıyla aynı zamanda AB nin kimliğini de sorgulayan birçok tartışma söz konusudur. Tartışmalarda ileri sürülen tezlerin diğer bir bölümüyse daha rasyonel bir çerçevede karşılıklı çıkar ilişkilerini konu etmektedir. Bu durumda Brexit in AB içi dengeleri nasıl değiştirdiği ve Türkiye nin olası üyeliğinin ne gibi değişiklikler getireceği önem arz etmektedir. Türkiye nin üyeliğine karşı çıkan çevreler ve ezici çoğunluğu bu grubun içinde olan Federal Avrupa yanlıları, AB nin küresel bir güç olmasını engellemek isteyen Amerika nın Truva Atı benzetmesini yaparlar. Buna karşılık, Batı nın İslam dünyasındaki Truva Atı benzetmesini kullanarak Türkiye nin üyeliğini destekleyen çevreler ise Avrupa nın küresel bir güç olmasının İngiltere nin katılımı ve özellikle son genişlemeden sonra arzulanan bir hedef olabilmekten öteye gidemeyeceğini savunmaktadırlar. Burada, Türkiye üzerinden, AB nin nasıl bir kurumsal yapıya doğru yönelmesi gerektiği konusunun tartışıldığı görülmektedir. Küresel bir güç olarak federal bir Avrupa yı düşleyenler için, Türkiye nin birliğe katılımı bu projeyi tamamen yok etmeye yönelik olduğundan, Türkiye nin AB kurumları içerisinde elde edeceği ağırlık tartışma konusu yapılmaktadır. Brexit Sonrası Türkiye nin AB Kurumlarındaki Olası Ağırlığı [Türkiye nin katılımı] AB nin sonu olur! diyen eski Cumhurbaşkanlarından Valéry Giscard d Estaing, Türkiye nin nüfusuna bakarak Avrupa Parlamentosu nda en büyük grubu oluşturan, AB nin en büyük devleti olacağı nı ileri sürmekte ve bu nedenle Türkiye nin üyeliğine karşı çıkmaktadır. Figaro da Christine Clerc Almanya nın 85, Fransa nın 72 san 140

141 dalyeye sahip olmasına karşılık Türkiye 90 sandalye elde edecektir diye yazmaktaydı. (Clerc, 2002) Bu görüşe göre, Almanya ve Fransa şimdiye kadar çoğunluğu ellerinde tuttukları halde, Türkiye nin katılımından sonra onun da fikrini almak zorunda kalacaklar yılında Maliye Bakanlığı na bağlı Tahminler Müdürlüğü nün gizli olarak gerçekleştirdiği, ama daha sonra basına sızan simülasyonlar, o sıralarda Avrupa Anayasası nın öngördüğü sistemin ilk yıllarında Almanya nın Avrupa da baskın olacağını, ancak, daha sonra Türkiye nin etkisinin kademeli olarak artarak, arasında, yani yeni sistemin yürürlüğe girmesinden on yıl sonra, Almanya nın ağırlığını geçeceğini... Konvansiyon un öngördüğü sistemde, Türkiye nin, Konseyin açık farkla en güçlü üyesi olacağını öngörmekteydi (Le Monde, 2003). İleri sürülen tahminlerin nasıl bir metod izlenerek hesaplandığı bilinmemekte. Zira bu tahminler Fransa ve Hollanda daki referandumlarda reddedilen anayasa taslağındaki ilgili maddelerden hareketle yapılan hesaplamalarla çelişmektedir. Avrupa Parlamentosu nun sandalye dağılımını düzenleyen I 20 maddesinin 2. paragrafına göre yapılan hesaplamalar Türkiye ve Almanya ya 96 şar sandalye, Fransa ya 84 sandalye vermektedir 1. Halen yürürlükte olan Nice anlaşmasından (2001) esinlenen Lizbon anlaşmasına (2009) göre ise Türkiye ve Almanya 82 şer sandalye, Fransa, İngiltere ve İtalya 73 er sandalye elde etmektedirler. Bu durumda Brexit federal Avrupa yanlısı altı kurucu üyenin ağırlığını boşalan 73 sandalyenin bölüşümü oranında artırmakta, Türkiye nin katılımı 1 Bu maddeye göre Avrupa Parlamentosu birlik vatandaşlarının vekillerinden oluşur. Sayıları 750 ile sınırlıdır. Vatandaşların temsili, her üye devletin en az altı vekili olması kaydıyla, nispi temsil ilkesine göre düzenlenir. Hiç bir üye devlet 96 sandalyeden fazlasını elde edemez. 141

142 ise bu grubun ağırlığını yeni üyenin elde edeceği 96 sandalye oranında azaltmaktadır. Yalnız burada gözden kaçırılan bir konu, Avrupa Parlamentosu ndaki grupların milli çıkarlar çerçevesinde değil, siyasi görüşler çerçevesinde oluştuğudur. Nitekim, Paris Siyasal Bilgiler Enstitüsü nde Profesör Dominique Reynié ileri sürülen savların arkasında Türklerin ileride takınacakları tavırlar konusunda pek de gerçekçi olmayan peşin hükümlerin bulunduğunu belirtmektedir. Türkiye nin üyeliği halinde, korku verici bir perspektif olarak sunulan, Avrupa Parlamentosu nda 96 sandalye elde edeceği, sadece Türk olduklarından dolayı bu vekillerin tek bir grupta toplanacakları varsayımına dayanmaktadır. (...) Hâlbuki, Türkiye de sağ, sol, çevreciler, komünistler, laikler, dinciler, ulusalcılar, Avrupacılar, jakobenler ve bölgeselciler, hatta Kürtler olduğundan dolayı, bunlar çeşitli gruplar arasında dağılacaklardır.... Maltalılar, İngilizler veya diğerleri gibi Avrupalı Türk parlamenterler de siyasi görüşlerine göre çeşitli gruplar arasında dağılacaklar ve alınacak kararların tabiatına göre uzlaşmalar içinde olacaklar (Reynié, 2004). Sonuçta, Avrupa Parlamentosu ndaki durum Brexit ve Türkiye nin olası üyeliği AB içi dengeleri pek değiştirmemektedir. Konsey deki duruma gelince, durum daha farklı bir tablo arz etmektedir. Zira Konseydeki temsil doğrudan ulusal hükümetlere dayanmaktadır. Dolayısıyla bu kurumda, Avrupa Parlamentosundaki ulusal çıkarları ikinci plana indirgeyen ideolojik görüş gruplaşmasının tersine, ulusal çıkarlar ön plana çıkmaktadır. Bu durumda Brexit ve Türkiye nin olası üyeliğinin getireceği değişiklikler önem arz etmektedir. Bu açıdan bakıldığında Brexit federal Avrupa yanlısı altı kurucu ülkenin var olan 142

143 Tablo 1: Brexit ve Sonrası AB Konseyinde Oy Dağılımındaki Olası Değişiklikler Brexit TR Konsey'de Konsey'de Konsey'de Nüfus % oy hakkı Nüfus % oy hakkı Nüfus % oy hakkı Almanya , ,45 29 Almanya ,60 29 Fransa , ,60 29 Fransa ,34 29 Ingiltere ,27 29 Türkiye ,45 29 Italya , ,61 29 Italya ,51 29 Ispanya , ,37 27 Ispanya ,77 27 Polonya , ,61 27 Polonya ,28 27 Romanya , ,84 14 Romanya ,09 14 Hollanda , ,74 13 Hollanda ,16 13 Yunanistan , ,55 12 Yunanistan ,16 12 Belçika , ,45 12 Belçika ,07 12 Portekiz , ,40 12 Portekiz ,03 12 Çek Cumhuriyeti , ,37 12 Çek Cumhuriyeti ,00 12 Macaristan , ,26 12 Macaristan ,91 12 Isveç , ,11 10 Isveç ,78 10 Avusturya , ,89 10 Avusturya ,60 10 Bulgaristan , ,71 10 Bulgaristan ,44 10 Danimarka , ,25 7 Danimarka ,06 7 Slovakya , ,22 7 Slovakya ,03 7 Finlandiya , ,21 7 Finlandiya ,02 7 Irlanda , ,01 7 Irlanda ,85 7 Litvanya , ,75 7 Litvanya ,63 7 Hırvatistan , ,95 7 Hırvatistan ,81 7 Letonya , ,51 4 Letonya ,43 4 Slovenya , ,46 4 Slovenya ,39 4 Estonya , ,30 4 Estonya ,26 4 Kıbrıs , ,18 4 Kıbrıs ,15 4 Lüksemburg , ,11 4 Lüksemburg ,10 4 Malta , ,09 3 Malta ,08 3 AB AB kurucu üye , , kurucu ,8 Yeni üyeler; 5., 6. ve 7. genişleme , ,3 115 Yeni üyeler ,5 1. genişleme İngiltere ,3 29 Türkiye ,4 1. genişleme İrlanda, Danimarka , , genişleme Irland ,9 2. genişleme , , genişleme ,2 3. genişleme , , genişleme ,8 4. genişleme , , genişleme ,4 Veto azınlığı Nitelikli çoğunluk Kaynak : Eurostat.

144 veto ağırlığını arttırıp, bir kaç diğer küçük üyeler ile koalisyona katarak federal Avrupa projesi çerçevesinde nitelikli çoğunluk sağlanmasını kolaylaştırıyor. Halen yürürlükte olan anlaşmalara göre veto azınlığı 4 üye devlet ve toplam nüfusun %35 i olarak tanımlanmakta. Nitelikli çoğunluk için ise üye devletlerin %55 i ve toplam nüfusun %65 ini gerektirmektedir. Üye devlet sayısı ve nüfus açılarından bakıldığında altı kurucu üyenin ağırlığı daha da artıyor; topluluk nüfusunun %33 ünü oluşturan Fransız Alman ekseni veto yetkisine daha yaklaşmış bulunuyor (Bkz Tablo ve Grafik 1, 2, 3). Bu durumda, federal Avrupa yanlıları açısından bakıldığında, İngiltere nin topluluktan ayrılması, topluluk içindeki dengeler açısından bir fırsat, Türkiye nin olası katılımı ise federal Avrupa için bir tehdit olarak algılanmakta. Türkiye gerek konsey içinde elde edeceği oy ağırlığı, gerek nüfus açısından elde edeceği oy ağırlığından dolayı, hiç bir zaman elde edemeyeceği veto yetkisinden dolayı değil, özellikle federal Avrupa yanlılarının ağırlığını azaltacağından dolayı şiddetli bir dirençle karşılaşmaktadır. Türkiye üye olduğu takdirde konseyde 352 oy üzerinden 29 oy hakkı olup, toplam nüfusun %15,5 ini oluşturacağı için hiç bir zaman öne sürüldüğü gibi hegemonik bir güç olamayacaktır. Kaldı ki Konsey de oybirliği gerektiren durumlarda Türkiye her ülke gibi bir oy hakkına sahip olacak. Sonuçta Kararların oybirliğiyle alınacağı hallerde, Türkiye diğer ülkeler gibi ne fazla ne az, bir veto hakkı elde edecek. Kararların çoğunlukla alındığı hallerde ise bu çoğunluk hem ülke çoğunluğu, hem de nüfus çoğunluğunu içeren nitelikli bir çoğunluk gerektirmektedir. Demek ki, Türkiye hiç bir zaman belirli bir çoğunluğa katılmadan alınan kararları etkileyemeyecektir (Reynié, 2004). Burada ortaya çıkan sonuç Türkiye nin olası üyeliğinin 144

145 AB içindeki güç dengelerini Fransa daki federal Avrupa yanlılarının arzu ettiği yönde etkilemeyeceği varsayımına dayanmaktadır. Dolayısıyla Brexit ten önce Türkiye nin olası üyeliğine karşı çıkan Fransa daki federal Avrupa yanlıları, Brexit sonrası bu perspektife daha da şiddetle karşı çıkacaklardır. Bunun kökeninde Türkiye nin Fransız Alman eksenin öngördüğü birleşik Avrupa projesinin yanında yer almayacağı varsayımında yatmaktadır. Federal Avrupa Projesini Tehdit Eden Amerikan Truva Atı Türkiye Türkiye nin AB kurumlarında söz sahibi olmasının sakıncalı olduğunu ileri süren görüşlerin arkasında Avrupa bütünleşmesiyle ilgili tercihler bulunmaktadır. Aralarında eski cumhurbaşkanı Valéry Giscard d Estaing in de bulunduğu, Fransa Almanya koalisyonunun kontrolünde gerçekleşecek federal Avrupa projesini savunanlara göre, Türkiye nin üyeliği bu koalisyonun üstünlüğüne son verecektir. Giscard d Esta ing e göre, Türkiye yi içine alan bir genişlemeyi en çok destekleyenler, birliğin karşıtıdırlar. [...] Seksenli yıllarda, [İngilizler ve ulusalcılar], sistemi zayıf kılalım ve Avrupa ve Yakın Doğu arasında bir çeşit serbest ticaret alanına doğru yol alalım dediler. Böyle bir sistemde rahat oluruz, çünkü siyasi entegrasyon durur diye düşünüyorlardı (Giscard d Estaing, 2002). Bu görüşe göre kendi küresel hegemonyalarını tehdit edeceğinden dolayı, Amerikalılar da federal Avrupa projesini baltalamaktadırlar. Amerika Türkiye nin üyeliğini bu nedenle desteklemektedir. Diğer bir deyişle Türkiye bir Amerikan Truva Atı dır. Michel Schiffres Figaro da Amerikan Ukalalığı başlığı altında çıkan makalesinde bu fikri şöyle dile getirmektey 145

146 di: Ankara nın [Avrupa ya] entegrasyonu Washington için çok önemli bir meseledir. Birleşik Devletler böylelikle sadık bir müttefiki mükâfatlandırmak istemektedirler. Yazar alaycı bir üslupla şunu da eklemektedir: Yarın Avrupalı bir devlet adamının Washington a telefon ederek Bush a Meksika yla sınırlarını açmasını, hatta eskiden Meksika ya ait olan Kaliforniya ve Teksas eyaletlerini geri vermesini isteyebileceğini hayal bile etmeye cesaret edilemez (Schifres, 2002). Aynı bağlamda yine Figaro sayfalarında Renaud Girard şöyle yazmaktaydı: Bu işte Amerikalıların çıkarı açıktır: 1945 ten beri, hem soğuk savaş sırasında komünizme karşı, hem günümüzdeki yakın doğu stratejilerinde kendilerine hep sadık kalan bir müttefiki mükâfatlandırmak. Bu mükâfatın bedelini Avrupalılara ödetmek istemektedirler. Ama her ne hikmettir ki, Türk ziyaretçilerden vize isteyen Amerikalılar, Avrupalıların sınırlarını ardına kadar Türk işçi ve ailelerine açmasını istemektedirler. Problem şudur ki, Türkler ne şimdi ve ne de hiç bir zaman Avrupalı olmamışlardır. Bu yazar sadece Amerikalıların değil, aynı zamanda üye ülkeler arasında da Avrupa nın küresel bir güç olmasını engellemek isteyen art niyetlilerin bulunduğunu ileri sürmektedir. Çıkarlarının farkında olan Anglo Saksonlar Avrupa nın ne olursa olsun genişlemesi taraftarı olduklarını alenen söylemektedirler.... Zamanında General de Gaulle bunu gayet iyi anlamıştı.... Bütünleşmeyi derinleştirmeden yapılan bu genişleme, kurumsal Avrupa nın belki de sonunu getirecek tarihi bir hatadır. Türkiye yi kabul etmek ise idam mahkumuna son darbeyi vurmak anlamına gelmektedir (Girard, 2002). Michel Schiffres ve Renaud Girard ın görüşlerine François Mitterand ın danışmanlığını yapmış tarihçi yazar Max Gallo da katılmaktadır: Türkiye yi 146

147 kabul etmek, Avrupa nın bir küresel güç olamayacağını kesin bir şekilde kabullenmektir (Berns ve Gesquière, 2002). Bu yazarlara göre, Türkiye tam üye olduğu takdirde, Anglo Sakson görüşe destek vererek, Amerikalılarla rekabete girecek bir küresel gücün ortaya çıkmasını engelleyici bir rol üstlenecektir. Oysa, daha sonraki gelişmeler, örneğin Türkiye nin Irak savaşı sırasında Amerikan kuvvetlerinin topraklarından geçmesine izin vermemesi, bu ileri sürülen görüşlerin yüzeyselliğini ortaya koymuş oldu. Türkiye nin, Amerika ile ilişkilerinde, genelde sadık fakat teslimiyetçi olmayan bir müttefik olduğu Türk dış politikasını yakından bilenler için unutulması güç bir gerçektir (Vaner, 2005). Türkiye nin bir Amerikan Truva atı olacağı yolundaki beklentiler konusunda, François Bayart, Le Monde da şunu söylemekteydi: Bu sorgulamalar İkinci Dünya savaşından beri bağımsızlığı konusunda birçok örnek veren Türk diplomasisini tanımamaktır.... Hiç bir şey Türkiye nin yeni Avrupa nın yanında yer alacağını veya Pentagon un bir fino köpeği olacağını doğrular yönde değildir (Bayart, 2004). Birinci Irak savaşının başlangıcında Fransız basınında Türkiye nin durumu daha çok askeri strateji açısından işlenmiş, savaşı desteklememe yönündeki tavrı ise AB yle entegrasyonu açısından söz konusu edilmemişti. Oysa 2004 te üyelikleri kesinleşmiş çoğu orta ve doğu Avrupa ülkesinin Amerika nın yanında yer alması, Fransa da birçok kesim tarafından riyakârlık olarak görülmüştü. Bu durum karşısında zamanın Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, bu yeni üye ülkeleri bir defa olsun susma fırsatını kaçırdılar diyerek pek diplomatik olmayan bir dille eleştirmişti. Türkiye karşıtı yazarların Irak savaşında Türkiye nin aldığı tavrı öngörememeleri, Türkiye nin dış politikasını ve kamuoyunu yakından tanımamala 147

148 rı belki anlaşılabilir. Ama savlarında de Gaulle den bahsetmeleri aynı zamanda Fransız tarihini de pek izlemediklerini göstermektedir. Eğer söylendiği gibi General de Gaulle Anglosaksonların art niyetlerini anlayarak Avrupa nın içine İngiltere gibi bir Truva atının girmesini engelleyecek yüksek sezgiye sahip idiyse, bunu Ankara Antlaşması nı imzalayarak başka bir Truva atının girişini engellemek için neden göstermemiştir? Bunun yanında, de Gaulle ün federal bir Avrupa ya da pek sıcak bakmadığı ve ulusalcı olduğu bilinmektedir. Her halûkarda, bu yazarların ileri sürdükleri savların mantık kurgusu önemli açıklar vermektedir. Burada ortaya çıkan sonuç, Fransa daki federal Avrupa taraftarları açısından, Türkiye nin üyeliği, Türkiye nin federal Avrupa projesini baltalayacağı varsayımından ziyade, kurgulanan federal Avrupa projesinde, Türkiye nin ağırlığından dolayı, öngördükleri iç güçler dengesini hayal ettikleri yönde gerçekleştiremeyecekleri için karşı çıkılması gereken bir perspektif olarak ortaya çıkmaktadır. Ama onlar açısından sorun sadece Türkiye yle kalmamakta, Fransa daki federal Avrupa yanlılarının projelerine birlik içinde başka engeller de bulunmaktadır. Küresel Güç AB ve Bunun İçinde Fransa nın Yeri Bütün bu tartışmalar son kertede Avrupa nın bir küresel güç olup olmaması konusunu ve Fransa nın bu Avrupa ya bakış açısını aksettiren bir ayna görevini görmektedir. Bu konuda bir dizi soru akla gelmektedir. Federal Avrupa yanlılarının düşlediği gibi birlik içinde AB yi küresel bir güç haline getirme yönünde bir fikir birliği var mıdır? Varsa, bu küresel gücün hedefi ne olmalıdır? Hegemonik bir güç mü olacaktır, arabulucu sakin bir güç mü, ABD yi dengeleyen karşı bir güç mü? Bu projenin içinde Fransız Alman ekseninin rolü ne ol 148

149 malıdır? Burada, Fransa daki federal AB taraftarı Türkiye karşıtlarının Avrupa nın nasıl bir küresel güç olmasını hayal ettikleri ve Fransa ya bu küresel güç içinde ne gibi bir rol biçtiklerinin anlaşılması önem kazanmaktadır. Özetlenecek olursa, federal AB taraftarı Türkiye karşıtları, AB yi Fransız Alman ekseninin kontrolünde ve Amerika nın Batı ittifakındaki hegemonik konumunu dengeleyen küresel bir güç olarak görme arzusundadırlar. Bu perspektifin gerçekleşmesi iki varsayıma dayanmaktadır. İlk önce birlik içinde AB nin küresel bir güç olması konusunda hatırı sayılır bir çoğunluğun olması, ikinci olarak da, diğer üye ülkelerin, bazılarının bir itici güç olarak gördüğü, bazılarının ise birlik içinde hegemonya kurmaya çalışmakla suçladığı, Fransız Alman ekseninin öncülüğünü kabul etmesi gerekir. Bu iki görüş arasına bir üçüncü görüşü de ekleyebiliriz: Zira çoğu gözlemciye göre, AB içinde, Avrupa nın küresel bir güç olma hedefi konusunda farklı görüşler taşıyan üç grup üye vardır: Fransız Alman ekseninin sürüklediği, federalist ve küresel güç sahibi bir AB arzulayan grup; İngiltere nin başını çektiği Atlantikçiler; ve Avrupa nın askeri gücünün sınırlı kalmasını isteyen tarafsızlar grubu (Remacle, 2004). Son gruba dahil üye ülkelerin dünya gücü olmak veya Amerika nın gücünü dengelemek gibi bir arayışları yoktur. Birinci Irak savaşında Amerika nın kurduğu askeri koalisyonda yer alan bazı eski ve yeni üye ülkelerin (İspanya, İtalya, Polonya vb.) kamuoylarındaki hoşnutsuzluk, bir kısım Fransız basınında Amerika ya karşıtlık olarak algılandı. Böyle bir eğilim olmakla birlikte, gözden kaçan asıl önemli etken, bu ülkelerdeki kamuoylarının kendi topraklarından uzakta ve günlük çıkarlarıyla pek bağlantı kuramadıkları bir savaşa bulaşmama arzularıydı. Dolayısıyla, geçmişten gelerek bir küresel güç olma kültürü olmayan bu ülkelerin, 149

150 ilerde Amerika yla rekabet edecek hale gelmesi arzulanan bir Avrupa ya askeri katkıda bulunmaları oldukça şüpheli görünmektedir. Her ne kadar Avrupa Ortak Güvenlik Politikası zemininde sağlanan ilerlemeler Avrupa nın küresel bir güç olacağı yönündeki görüşleri destekler görünse de, gerçek durum bundan farklıdır te iktidardaki sağ yelpazede yer alan UMP (Halk Hareketi için Birlik) partisine mensup Pierre Lellouche un, Avrupa savunmasının kağıtta kaldığını belirtirken verdiği bilgiler öğreticidir. AB nin o tarihteki 25 üyesinin savunma harcamaları ABD nin savunma harcamalarının %40 ı seviyesindedir. Sonuçta Gayri Safi Milli hasılası (GSMH) ABD den yüksek, nüfusu ABD nin 1,5 katı olan AB ülkelerinin uzak yerlere sevk edebileceği askeri güç ABD nin sevk edebileceği gücün sadece %10 una eşittir (Lellouche 2006). Kaldı ki AB deki savunma harcamalarının yarısı, bu harcamalara GSMH larının %2 sini ayıran Fransa ve İngiltere tarafından gerçekleştirilmektedir. Avrupa Ortak Güvenlik Politikası nda kaydedilen ilerlemelerin, Fransız Alman ekseni tarafından değil de, genelde federal Avrupa projesini torpillemekle suçlanan İngiltere nin katılımıyla gerçekleştirildiğini gözlemlemek de Fransız federal Avrupa yanlıları açısından ayrı bir paradoks oluşturmaktadır. Aynı şekilde Türkiye nin üyeliğine karşı çıkışta benzer çelişkiler içermektedir. Her ne kadar Brexit le beraber ortaya çıkan ekonomik kaybı Türkiye nin üyeliği karşılamasa da, askeri açıdan getireceği kazançlar AB nin dünya düzeninde söz sahibi olması açısından önem arz etmektedir. İngiltere nin birlikten çıkışı 2015 rakamlarıyla AB nin küresel Gayri Safi Milli Hasıla daki payını %3,9 azaltmakta, Türkiye nin katılımı ise %1 arttırmaktadır. Buna karşılık askeri güç alanında, 2012 verilerine göre AB Brexit ile AB 150

151 dünyada 25., Nato içinde 4. orduyu kaybetmekte, Türkiye nin olası katılımıyla dünyada 13., NATO içinde 2. Ordu yu kazanma olasılığını elde edecektir. Bu açıdan bakıldığında Fransız federal Avrupa yanlıları için bu iki ülkenin AB nin dünya düzenindeki ağırlığına getirdikleri katkı değil, AB nin iç güçler dengesi içinde arzu ettikleri projeye engel olarak görmeleridir. Bu projede hedef AB nin sadece küresel güç olmasının da ötesinde, bu gücün aynı zamanda ABD nin hegemonik gücünü dengeleyici bir güç olmasıdır. Halbuki Türkiye nin bu konuda daha önce belirtildiği gibi ABD nin bir Truva atı olmayacağı yönündedir. Buna rağmen Türkiye nin bu konuda federal Avrupa taraftarları tarafından dışlanması AB içi dengeleri işaret etmekte ve birlik içinde Fransız kontrolünü elden kaybetmemek olduğu ortaya çıkmaktadır. İngiltere açısından bakıldığında bu proje dünya düzeninde ABD ile bir rekabete girmenin gereksiz, hatta zararlı olduğu yönündedir. Avrupa nın küresel güç olmasında bir sakınca görmeyen İngiltere nin başını çektiği Atlantikçileri federal Avrupa yanlılarından ayıran nokta, bu gücün Amerika ya karşı olmasına yaptıkları itirazdır. Zira, onlara göre, Dünya Ticaret Örgütü gibi uluslararası platformlarda ve özellikle ideolojik açıdan, Avrupa yla Amerika nın çıkarları örtüşmektedir yılı Avrupa zirvesinde kabul edilen strateji ve askeri harcamaların yükseltilmesini gerektiren tehditlerin tanımı (terörizm, kitle imha silahlarının yaygınlaşması, bölgesel çatışmalar, organize suçlar vb.), her ne kadar Amerikalıların kullandığı haydut devlet deyimini içermese de, Amerikan stratejisinden uzak değildir. Avrupa ile ABD arasında birçok ortak çıkar ve ortak bir dünya görüşü vardır; asıl konu, küresel yapıda kimin hegemonik güç olacağıdır. Bu nedenle, Atlantikçilere göre, federalistlerin öne sürdüğü, bir yandan ABD ye karşı fikir ve 151

152 hareket bağımsızlığından bahseden, bir yandan da Atlantik Paktının önemini vurgulayan söylem, şizofrenik bir görünüm vermektedir. Avrupa nın askeri güce dayanan bir küresel aktör olmasını öneren projeye karşılık, bir de Avrupa nın sakin bir güç olmasını öneren bir görüş vardır. Bu yaklaşıma göre, Avrupa, uluslararası ilişkilerde bir askeri güç tehdidiyle değil, özendirici malî yardımlarla amaca ulaşma yolunu seçmelidir. Anglosakson yazında kullanılan hard power soft power ayrımını yansıtan bu görüşe göre, AB nin küresel bir güç olması bugünün ortamında arzulanabilecek, fakat gerçekleştirilemeyecek bir hayalden ibarettir (De Wilde d Estmael, 1998). Bu bakış açısını eski başbakanlardan sosyalist Michel Rocard şöyle dile getirmektedir: 1970 lerin başlarında Avrupa nın tek sesten konuşan ve uluslararası arenada ağırlığı olan, aşağı yukarı bir federasyon olacağı ümit edilebilirdi. Bu proje 1 Ocak 1973 te İngiltere nin katılımıyla ölmüştür. Hatta onu sadece İngilizler gömmemiştir. Dış politika alanında egemenlik haklarından ödün vermeyen Fransa nın da bunda payı vardır.... Avrupa bugünkü haliyle barış, savaş ve ekolojik alanlarda önemli bir rol oynayabilecek uluslararası bir güç değildir. Rekabeti ilerleten, böylelikle pazar dinamizmini hareketlendiren, komşuluğu ve insan hakları alanında kurumsal yaygınlaşmayı sağlayan, genişletilip ve derinleştirilebilen araçtır. Refah ve demokrasi adasıdır. Genel anlamda genişlemeyi ve Türkiye nin entegrasyonunu bu noktadan hareketle değerlendirmek gerekmektedir (Rocard, 2002). AB de Fransız Alman ekseninin rolü ne olmalıdır sorusuna gelince, Fransa daki federal AB yanlısı Türkiye karşıtlarının bazen açıkça, bazen de üstü örtülü ima ettikleri görüş, küresel güç Avrupa nın Fransız Alman ekseni tarafın 152

153 dan yönlendirileceğidir. Jean Bodin in 16. yüzyılda düşlediği Fransa merkezli dünya düzeninin izlerini taşıyan bu savın modern versiyonu daha rasyonel bir kurguya dayanmaktadır 2. Fransa daki AB konulu siyasî tartışmaların çoğunda, federal Avrupa taraftarları Fransa nın tek başına orta boy bir güç olduğunu kabul etmekte, ama Avrupa nın sahip olduğu potansiyel güce bir kaldıraç rolü oynayarak kendisine merkezî bir konum edinebileceği savını ileri sürmektedirler. Sonuçta, Avrupa nın desteğiyle, Fransa küresel düzen içerisindeki sesini daha gür duyurabilme olanağını bulabilecektir. Oysa diğer üye ülkeler, özellikle son genişlemede birliğe katılanlar, Fransız Alman ekseninin diğer üye ülkelerin görüşünü almadan yaptıkları girişimlere iyi gözle bakmamaktadırlar. Diğer bir deyişle, kültürlerinde dünya gücü olma gibi bir hedefi olmayan yeni Orta ve Doğu Avrupa üyelerinin, gerek Federal Avrupa yanlısı, gerek Atlantikçiler tarafından ileri öne sürülen AB nin dünya gücü olma hedefine katılımlarının ne derecede gerçekçi olduğu söz konusu. Bu konudaki gözlemler, kurucu üye Fransız Alman eksenine söz konusu ülkelerin şüp 2 Tarihin metodu adlı eserinde Bodin üç çeşit coğrafi bölge ve bu bölgelere karşılık üç çeşit halk ayırdetmektedir ; kuzeyde, Mars gezegeninin (bazen de ayın) etkisinde soğuk ve kuru iklim altında, Almanlar, İngilizler ve özellikle Tükler in atası gördüğü Sistler gibi iri, kuvvetli, güzel ve sert halklar ; güneyde Satürn ün etkisinde, sıcak ve nemli bir iklimde, Mısırlılar, Yunanlar, İtalyanlar ve İspanyollar gibi zayıf, küçük, hayalci, felsefi ve kurnaz halklar ; merkezde ise, Jüpiter etkisinde, ılıman iklimde, becerikli, politikacı, hareketli, hukuk ve adaletli insanlar, Jean Bodin in belirtmesine gerek kalmadan Fransızlar yer almaktadır. Bkz. Jean Bodin, La Méthode de l histoire (Tarih metodu), Publications de la Faculté des Lettres d Alger, 1941, s. 94, zikreden Thierry Hentsch, L Orient imaginaire, La vision politique occidentale de l Est méditerranéen (Hayali Doğu. Batı nın Doğu Akdeniz i siyasi açıdan görüşü), Les Éditions de Minuit, Paris, 1988, ss

154 heyle yaklaşmakta olup, bu iki ülkenin dünya düzenindeki konumlarını destekleme yönünde kaldıraç rolünü oynamakta pek istekli olmadıkları yönünde. Hatta daha da ileri giderek bu eksenin birlik içinde hegemonya kurmasından duydukları rahatsızlık söz konusu. Bu açıdan bakıldığında Fransa daki federal Avrupa yanlılarının düşlediği proje bir düş aşamasında kalıp, daha küçük bir federal AB veya daha büyük ama federal olmayan bir AB arasında sıkışan bir alternatif olmaktan ileriye gidememektedir. Eski Polonya dışişleri bakanı Bronislav Geremek in 2004 yılının başlarında Paris Siyasal Bilgiler Enstitüsü nde verdiği konferansta sarf ettiği sözler, birlik içinde hegemonya kurmaya çalışmaktan şüphelendikleri Fransız Alman eksenine yeni üyelerin ne kadar güvensiz yaklaştıklarını göstermektedir: Nice te Avrupa nın, özellikle Fransa nın ve Almanya nın ağırlığı konusunda aşırı temkinli tutumun sebepleri açıktı. Brüksel de (veya Konvansiyon un aldığı kararlarda) bu tutum kayboldu. Niçin? Gerçekçi olabilecek bir varsayıma göre, bu değişiklik, olağan olmanın ötesinde, yeni üyelere duyulan güvensizliğe ve onların ileride genişlemiş AB içinde alınacak kararlardaki ağırlıklarından kaynaklanmaktaydı....iki büyük üye ülkenin Fransa ve Almanya İstikrar Paktını çiğnemeleri 3 yine bu ülkelerin tek başlarına aldıkları kararla hasıraltı edildi; birlik adına Büyükler tarafından alınan kararlar [Amerika nın Irak a savaş açması] diğer üye ülkelerin görüşleri dahi alınmadan kamuoyuna açıklandı. Büyüklerin ulusal çıkarlarına indirgenmiş bu güvensizlik yaratan kararlarda Avrupa nın çıkarlarına atıfta bulunulabilirdi; her halükarda, bu güvensizlik yeni ülkeler karşısında Avrupa bütünleşmesinin itici gücü olarak 3 İstikrar anlaşmasına göre AVRO Bölgesindeki ülkelerin kamu açıkları GSMH nın %3 ünü geçemezler. Söz konusu yıllarda gerek Fransa, gerek Almanya bu kuralı çiğnemişlerdir. 154

155 takdim edilen bu iki ülkenin güvensizliği kadar değerliydi. (Geremek, 2004) Geremek in ifadesi, Fransa daki küresel güç Avrupa taraftarlarının beklentilerinin aksine, yeni üyelerin Fransız Alman ekseninin kontrol altında tuttuğu bir federal Avrupa çerçevesinde figüran olmayacaklarını göstermektedir. Bu konuda, uluslararası ilişkiler uzmanı gazeteci Daniel Vernet Fransız diplomasisini uyarırken, Fransa nın Avrupa daki rolüyle Fransa yı takip eden bir Avrupa yı birbirine karıştırmamak, [ ] diğer bir deyişle, birlik içinde, tenkit ettiğimiz Amerikalıların NATO içinde davrandıkları gibi davranmaktan kaçınmak gerektiğinin altını çizmekteydi (Vernet, 2004). Fransız Alman ekseni yönetiminde oluşacak bir federal Avrupa yanlıları, genişlemenin AB nin küresel düzende ağırlığını artırması yönündeki olumlu etkisine karşılık, genişleme nedeniyle bu eksenin birlik içindeki etkisinin azalacağını hesaba katarak, daha az sayıda ama bütünleşmede ilerlemek isteyen ülkeleri içine alan projelere yönelmektedirler. Bir bakıma AB nin kurucuları olan Batı Avrupalı altı devleti çekirdek olarak gören ve bunun etrafında bütünleşme düzeylerine göre oluşacak daireler teorisi bu çerçevede yorumlanabilir. Bu görüşte, karmaşık olmakla beraber, Fransa daki federal Avrupa yanlılarının AB nin bir kaldıraç vazifesi göreceği tezinin izlerini taşımaktadır. Sonuç Fransa da Brexit ve Türkiye nin AB ye olası üyeliği, AB nin jeostratejik geleceği konusundaki tartışmalarda hem Türkiye nin Avrupa ya aidiyetini sorgulamakta, hem de AB nin kimlik sorunsalını gündeme getirmektedir. Gerek medeniyetler çatışması çerçevesinde, gerek AB nin küresel bir güç olup olmaması konusunda sürdürülen tartışmalarda kullanılan Truva 155

156 Atı metaforu, aidiyet sorunsalının öneminin altını çizmektedir. Aynı zamanda, her iki çerçevede yapılan tartışmalar AB nin kimlik sorunsalına taşmaktadır. Öyle ki Türkiye olmasaydı, AB yi tartışmak için onun gibi bir ülkeyi icat etmenin gerekliliği ortaya çıkmakta ve şimdiye kadar açıkça AB içinde tartışılmaktan kaçınılan konular açık seçik gündeme gelmektedir. Brexit bu tartışmaları daha da alevlendirmektedir. Zira batı Avrupa daki kurucu ülkeler açısından daha yakın tanınmış bir güç merkezi olan İngiltere nin birlikten ayrılmasıyla olagelen boşluğun nasıl doldurulacağı veya doldurulamayacağı konusu gündeme gelmektedir. AB nin kurucu ülkelerinden Fransa da bu tartışmalar haliyle daha hararetli ve hatta bazen duygusal olmaktadır. Federal Avrupa yanlıları açısından, Avrupa nın Batı Avrupa olarak algılandığı bir mantıkla, bu ülkedeki önemli bir çevrede AB nin genişlemesine geleneksel bir karşı çıkış içgüdüsü olduğu söylenebilir. Federal AB yandaşlarının küresel güç oluşturma arzusunun ardında geçmişe yönelik nostaljik ve duygusal bir bakış olduğu da buna eklenebilir. Sonuçta Fransız federal Avrupa yanlılarının sorunu federal Avrupa nın nasıl var olup olamayacağı değil, daha ziyade bu Avrupa yı kimin idare edeceğidir. Bu bağlamda onların gözünde Brexit bir ferahlama, Türkiye nin olası ortaklığı ise kendi varsayımlarına göre can sıkıcı bir ortaklık olmaktadır. Türk diplomasisinin geçmişte aldığı kararlar (1. ve 2. Irak savaşları) Amerika nın Truva Atı olmasının tersine, AB nin izlediği politikalar yönünde olmasına rağmen, Türkiye nin üyeliği olumsuz olarak algılanmakta. Bunun sebebi, dünya düzeni içerisinde AB nin etkin olması konusunda hemfikir olmak değil, AB yi kaldıraç olarak gören federal Avrupa yanlılarının, AB yi kimin idare edeceği konusundaki şüphe ve korkularıdır. Bununla beraber Fransa da Türkiye nin üyeliğine olumlu bakan, sadece 156

157 Atlantikçiler değil, soruna rasyonel bir çerçevede yaklaşan hatırı sayılır bir çevrenin varlığını da hatırlamakta yarar vardır. Bu çevreleri federal Avrupa yanlılarından ayıran konu Türkiye nin AB yönetiminde bir rakip değil de, bir ortak olarak görmeleridir. Bu açıdan bakıldığında, Fransa daki tartışmalarda Brexit sonrası Türkiye nin olası üyeliğindeki esas sorunsal, AB nin bir küresel güç olup olmayacağından ziyade, AB nin yönetiminde hangi ülkenin hegemonik konumunda onu yönlendireceği veya AB nin küresel güç olma yolunda Fransa nın hangi ülkelerle işbirliği yapabileceği konusundaki seçime odaklanmaktadır. 157

158 Kaynakça AKAGÜL, D. ve VANER, S.,(2005), L Europe avec ou sans la Turquie (Türkiye li veya Türkiye siz Avrupa), Editions de l Organisation, Paris. BAYART, J. F., Ouvrir ou non les négociations d adhésion avec Ankara (Ankara yla Üyelik Müzakerelerini Açmak veya Açmamak), Le Monde, 24 Nisan BERNS, D. ve GESQUIÈRE, La Turquie peut elle rejoindre l Europe? Dossier Spécial: La Turquie est elle européenne?, (Türkiye Avrupa ya Katılabilir mi? Özel Dosya: Türkiye Avrupalı mı?) Max Gallo ve Robert Anciaux ile söyleşi, Le Soir (günlük Belçika gazetesi), 16 Kasım CLERC, C., Turquie : Quand les langues se délient (Türkiye : Diller Çözülünce), Le Figaro, 4 nisan Le Monde, 11 Aralık DE WILDE, D.T. (1998)., La dimension politique des relations économiques extérieures de la Communauté européenne, sanctions et incitants économiques comme moyen de politique étrangère (Avrupa Topluluğunun Dış Ekonomik İlişkilerinde Siyasi Boyut, Ekonomik Yaptırım ve Desteklerin Dış İlişkilerde Bir Araç Olması), Bruxelles, Bruylant GEREMEK, B., Unité ou divisions de l Europe? (Avrupa nın bütünlüğü veya bölünmeleri?), Le Monde, 30 Ocak GIRARD, R., Le danger de l admission turque (Türkiye nin kabulünün tehlikesi), Le Figaro, 27 Aralık GISCARD, D.V., Le Monde, 9 Kasım 2002 HEISBOURG, F., VAIRA, V F., BUHLER, P., DE MONTLUC, B., COOPER, R., NYE, J., SALUGHTER, A M. (2008), Europe and Power, Cultures France, Paris. HENTSCH, T. (1988), L Orient imaginaire, La vision politique occidentale de l Est méditerranéen (Hayali Doğu. Batı nın Doğu Akdeniz i Siyasi Açıdan Görüşü), Les Éditions de Minuit, Paris. LELLOUCHE, P., Le destin fabuleux de Ségolène Royal (Ségolène Royal in Harika Kaderi), Le Monde, 7 Kasım 2006, Paris. 158

159 OURAOUI, M. (2008), Les grands discours de l Europe (Avrupa Üzerine Büyük Söylevler ), Editions Complexe, Paris. REMACLE, E. (2004), L intégration de la politique de défense européenne, Potentiel et limites (Avrupa Savunma Polikasında Entegrasyon. Potansiyel ve Sınırlar), Paul Magnette (der), La Grande Europe (Büyük Avrupa), Institut d études européennes/université de Bruxelles. REYNIÉ, D., Une réponse à Valéry Giscard d Estaing sur la candidature d Ankara. L Union, la Turquie et nous (Ankara nın Üyeliği Üzerine Valéry Giscard d Estaing e Bir Cevap. Birlik, Türkiye ve Biz), Le Figaro, 24 Kasım ROCARD, M., Nous avons intérêt à ce que la Turquie soit pacifiée (Türkiye nin Yatışmasında Çıkarımız Var), L Express, 12 Aralık SCHIFRES, M., L arrogance américaine (Amerikan Ukalalığı), Le Figaro, 13 Aralık VANER, S., (2005).Les relations extérieures. Constance dans la quête de sécurité et d intégration (Dış ilişkiler. Güvenlik ve Entegrasyon Arayışlarındaki İstikrar), Semih Vaner (der.) La Turquie (Türkiye), Fayard, Paris. VERNET, D., L Europe et les ambitions françaises (Avrupa ve Fransız İhtirasları), Le Monde, 21 Temmuz

160 Grafik 1: Konseyde Brexit Öncesi Oy Dağılımı Veto azınlığı: 93/352 oy, en az 4 üye devlet, topluluk nüfusunun %35 i. Nitelikli çoğunluk: 260/352 oy, üye devletlerin %55 i, topluluk nüfusunun %65 i. Grafik 2. Konsey de Brexit Sonrası Oy Dağılımı Veto azınlığı : 86/323 oy, en az 4 üye devlet, topluluk nüfusunun %35 i. Nitelikli çoğunluk : 260/352 oy, üye devletlerin %55 i, topluluk nüfusunun %65 i. 160

161 Grafik 3: Konsey de Brexit ve Türkiye nin Olası Üyeliği Sonrası Oy Dağılımı Veto azınlığı: 93/352 oy, en az 4 üye devlet, topluluk nüfusunun %35 i. Nitelikli çoğunluk: 260/352 oy, üye devletlerin %55 i, topluluk nüfusunun %65 i (1 Mart 2017 den itibaren topluluk nüfusunun % 73,9 u) Kaynak: Eurostat verilerinden yapılan hesaplamalar. Bkz. Tablo 161

162

163 Avrupa Parlamentosu Ekseninde Temsil Krizi ve Brexit: AB Vatandaşlarının Kararlara Katılım Sorunu Giriş Esra AKDOĞAN Seçimler ve halkoylamaları, temsili demokrasilerde vatandaşları yönetime dâhil eden belirleyici hukukî araçlardır. Vatandaşların oylamalara katılım oranı, ilgili seçimin sosyo politik sonuçlarını belirlemesi bakımından büyük önem taşır. Bu açılardan bakarak Avrupa Parlamentosu seçimlerine gittikçe azalan katılımın Brexit e giden sürecin habercisi olduğunu söylemek mümkündür. Sosyo politik sonuçları bakımından büyük öneme haiz ve Avrupa Birliği tarihinde bir ilk olan Brexit e neden olan etmenlerin kavranması yeni exit lerin yaşanmaması ve Avrupa bütünleşmesinin geleceği açısından hayatidir. Konunun arz ettiği önemden yola çıkarak elinizdeki çalışmada söz konusu etmenlerden biri olan vatandaş katılımı sorunu üzerinde durulmuştur. Makale üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Avrupa Parlamentosu nun, vatandaşlarının beklentilerini diğer Avrupa Birliği kurumlarına ne derece taşıyabildiği, ikinci bölümde Avrupa Parlamentosu nun yapısının vatandaşlarını temsil etmeye ne derece olanak verdiği, üçüncü bölümde ise vatandaşların Avrupa Birliği nin işleyişinden 163

164 kopukluğunun, Avrupa Birliği nin ülke içi iktidar yarışlarında araçsallaştırılmasında oynadığı rol ele alınmıştır. Çalışmada, literatür taraması yanında, Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılım oranına dair istatistiklerden ve Eurobarometre tarafından yılda iki kez yayınlanan vatandaş anketleri raporlarından yararlanılmıştır. Çalışmada kullanılan Eurobarometre verileri seçilirken Avrupa Parlamentosu üyelerinin vatandaşlar tarafından doğrudan seçildiği 2009 ve 2014 yıllarına ve Brexit in yaşandığı 2016 yılına ait bahar dönemi sonuçları baz alınmıştır. Avrupa Parlamentosu Vatandaşların Beklentilerini Diğer Avrupa Birliği Kurumlarına Ne Derece Taşıyabiliyor? Avrupa Birliği yaklaşık altmış yıllık bir istikrar, barış ve ekonomik kalkınma anlamına gelmektedir ve Avrupa Birliği nin kurulması hayat standartlarının yükselmesine, bir iç pazarın oluşturulmasına ve Avrupa nın sesinin dünyada duyurulmasına yardımcı olmuştur. Peki, üye ülke vatandaşları Avrupa Birliği kurumlarında sesini yeterince duyurabilmekte midir? Bugün pek çok Avrupalı, kendisini Birliğin işleyişinden soyutlanmış hissetmektedir. Avrupalı vatandaşların kendilerini Avrupa Birliği nin işleyişinden uzak hissetmesi, vatandaşlar açısından Birliğin mevcut durumda ne olduğu, gelecekte ne olmayı istediği, coğrafi sınırları ve siyasi hedefleri gibi konularda gerilim ve belirsizlikler ortaya çıkması anlamına gelmektedir. Bu anlamda Avrupa Birliği kurumları içerisinde vatandaşın temsil edildiği tek kurum olan Avrupa Parlamentosu seçimlerine azalan katılım oranları, Avrupa Birliği kurumları ile vatandaşlar arasındaki artan mesafeyi göstermesi açısından düşündürücüdür (Bkz. Tablo 1 ve 2). 164

165 Tablo 1: Avrupa Parlamentosu Seçimlerine Katılım Oranları ( ) Yıllar Katılım 61,99% 58,98% 58,41% 56,67% 49,51% 45,47% 42,97% 42,61% Oranları Tablo 2: Ülkeler bazında 2009 ve 2014 AP seçimlerine katılım oranları Turnout İn The European Elections / Comparıson 2009 (2013) 2014 Country Diff (2013) EU* 42,97% 42,61% 0,36% LT 20,98% 47,35% +26,37% GR 52,61% 59,97% +7,36% SE 45,53% 51,07% +5,54% DE 43,27% 48,10% +4,83% RO 27,67% 32,44% +4,77% HR** (2013) 20,84% 25,24% +4,40% FR 40,63% 42,43% +1,80% UK 34,70% 35,60% +0,90% NL 36,75% 37,32% +0,57% FI 38,60% 39,10% +0,50% AT 45,97% 45,39% 0,58% PL 24,53% 23,83% 0,70% BE 90,39% 89,64% 0,75% ES 44,87% 43,81% 1,06% 165

166 PT 36,77% 33,67% 3,10% BG 38,99% 35,84% 3,15% DK 59,54% 56,32% 3,22% SI 28,37% 24,55% 3,82% MT 78,79% 74,80% 3,99% LU 90,76% 85,55% 5,21% IE 58,64% 52,44% 6,20% SK 19,64% 13,05% 6,59% HU 36,31% 28,97% 7,34% EE 43,90% 36,52% 7,38% IT 65,05% 57,22% 7,83% CZ 28,22% 18,20% 10,02% CY 59,40% 43,97% 15,43% LV 53,70% 30,24% 23,46% Avrupa parlamentosu resmi web sitesi (europarl.europa.eu, 2014) * 2009 da Avrupa Birliği nin 27 üyesi vardı. **Hırvatistan da ilk Avrupa Parlamentosu seçimleri 2013 yılında yapıldı. Siyasal sistemin en önemli unsurlarından birini seçimler kavramı oluşturmaktadır. Seçimler, siyasal sisteme katılımın da başlıca araçlarından birisidir. Vatandaşın seçime gösterdiği ilgi ile siyasal sistemin işleyişi arasında ciddi bir bağıntı bulunmaktadır ve seçimlere katılım oranı siyasal sistem üzerinde belirleyici bir role sahiptir (Yücel, 2015: 8). Dolayısıyla, Parlamento seçimlerine katılım oranı Avrupa Parlamentosu nun, paralelinde de Birlik in, Avrupa vatandaşları nezdindeki meşruiyetinin bir göstergesidir. Bu nedenle Par 166

167 lamento seçimlerine vatandaş katılımının düşük olmasının nedenlerini irdelemekte fayda vardır. Avrupa Komisyonu 2003 te hazırladığı Avrupa Birliği hakkında kamuoyu görüşlerini içeren raporunda 1 (Report from the Commission on European Governance), vatandaşlar arasında işsizlik, gıda güvenliği, suçla mücadele, ya da Avrupa Birliği nin dünya siyasetindeki rolü gibi çok somut konularda bile Birliğin etkin davranamadığı algısının mevcut olduğunu belirtmiştir (Okçu, 2007: 302). Halkın günlük hayattaki endişeleri, Avrupa Birliği nin işleyişi ve uygulamaları ile ilgili bilgi eksikliği ile birleşince, vatandaşların Avrupa Birliği ne olan ilgisi, dolayısıyla da Avrupa Parlamentosu seçimlerine ilgisi azalmaya başlamıştır. Tablo 3 incelendiğinde, 2014 yılından itibaren endişe konuları arasına Avrupa Birliği nin dünyadaki nüfuzunun da girdiği ve etkinliğinin sorgulanmaya başladığını da görmekteyiz 2 (Bkz. Tablo 3). 1 Avrupa Komisyonu nun hazırlamış olduğu 25 Temmuz 2001 tarihli Avrupa Yönetişimi: Beyaz Kitap (European Governance: A White Paper ) isimli çalışmasıyla, Avrupa Birliği kendi yönetişim tanımını inşa etmiştir. Aynı zamanda Beyaz Kitap o tarihten itibaren kamuoyunun görüşlerine de açılmıştır. Komisyon daha sonra 2003 te hazırladığı yeni bir raporla (Report from the Commission on European Governance) Beyaz Kitap a kamuoyunun vermiş olduğu bu cevabı ve tepkileri yeniden değerlendirmiştir yılı AP seçimlerinin 1979 yılından beri yapılan seçimler içinde en düşük katılımlı seçimler olduğu da bu bağlamda dikkat çeken bir başka noktadır (Bkz. Tablo 1). 167

168 Tablo 3: Avrupa vatandaşlarının Avrupa Birliği hakkındaki görüşleri* Anket Soruları Arasından Seçilen Konu Başlıkları Avrupa Birliği ne güvenenlerin oranı Avrupa Birliği ile ilgili pozitif imaja sahip olan Avrupalıların oranı Avrupa Birliği nde sesinin dikkate alınmadığını düşünen Avrupalıların oranı Avrupa Birliği nin geleceği konusunda iyimser olan Avrupalıların oranı 2009 Bahar Dönemi Anket Sonuçları* 2014 Bahar Dönemi Anket Sonuçları* %47 %31 %33 %45 %35 %34 %53 %42 %55 %64 %56 % Bahar Dönemi Anket Sonuçları Eurobarometre Verileri (ec.europa.eu, ) *2009 ve 2014 Avrupa Parlamentosu seçimlerinin yapıldığı dönemlerdeki Eurobarometre sonuçları dikkate alınmıştır. Nitekim Brexit sürecinde de görüldüğü üzere ayrılma taraftarı siyasetçiler seçim propagandalarını, Avrupa Birliği nin (AB) halkın göç, terörizm, ekonomi konularındaki endişelerini gideremediği, bunlara çözüm bulamadığı ve hatta uyguladığı politikalarla sorunların büyümesine neden olduğu konuları üzerine kurmuştur (Bkz. Tablo 4). 168

169 Tablo 4: Avrupa vatandaşlarının en çok endişe duyduğu konular* Öncelik Sırası 2009 Bahar Dönemi Anket Sonuçları* 1. Enflasyon %38 2. Ekonomik durum %26 3. İşsizlik % Sağlık sistemi %17 Emeklilik maaşları %15 Vergilendirme %11 Eğitim sistemi %9 Suç oranları % Bahar Dönemi Anket Sonuçları* Ekonomik durum %39 İşsizlik %34 Üye ülkelerin kamu finansmanı %25 Göç %21 Artan fiyatlar/enflasyon %10 AB nin dünyadaki nüfuzu %8 Suç oranları %7 Terörizm % Bahar Dönemi Anket Sonuçları Göç Terörizm Ekonomik durum Üye ülkelerin kamu Finansmanı İşsizlik Suç Oranları AB nin dünyadaki nüfuzu Artan fiyatlar/enflasyon/geçim giderleri 9. Barınma %6 Enerji temini %6 İklim değişikliği 10. Çevrenin korunması %5 İklim değişikliği %5 Çevre 11. Göç %4 Vergilendirme %5 Vergilendirme 12. Enerjiye ilişkin konular Çevre %3 Emeklilik maaşları %3 13. Terörizm %2 Emeklilik maaşları %2 14. Savunma/Dış ilişkiler %1 Eurobarometre Verileri (ec.europa.eu, ) *2009 ve 2014 Avrupa Parlamentosu seçimlerinin yapıldığı dönemerdeki Eurobarometre sonuçları dikkate alınmıştır. 169

170 Komisyonun hazırladığı raporda dikkat çeken başka noktalar da vardır. Rapor, Birliğin, etkin olduğu alanlarda da ciddi şekilde dikkate alındığını ve itibar gördüğünü iddia etmenin güç olduğunu belirtmekte, bunun en önemli sebebinin ise vatandaşların, kazanmış olduğu hakların veya hayatlarındaki kalite artışının ulusal kararlar sonucunda değil AB kaynaklı olduğunu yeterince görememeleri olduğunu vurgulamaktadır. Diğer taraftan, AB ye üye devletlerin, Topluluğun ne yaptığını olması gerektiği gibi vatandaşlarına aktarmadığının, AB içerisinde yaptıkları çalışmalarını vatandaşlarıyla yeterince paylaşmadıklarının, alınmasını kendilerinin istedikleri bazı zor kararlarda vatandaş tepkileri karşısında kolayca AB yi suçlayabildiklerinin altı çizilmektedir. Pek çok insanın kurumlar arasındaki farkları ve hayatlarını etkileyecek kararları gerçekte kimin aldığını bilmediği de raporda üzerinde durulan bir diğer noktadır (Okçu, 2007: 302). Vatandaşların AB nin yasama sürecine mesafeli duruşunun bir diğer nedenini de Topluluk kurumlarında teknokratların hakimiyetidir. AB kurumları, karşı karşıya kaldıkları belirsizlik ve sorunları giderme konusunda doğal olarak kendi alanında uzmanlaşmış kişilerden destek almaktadır. Ancak vatandaşların pek çok alanda krizlerle karşılaşmaya devam etmesi uzmanların geliştirdiği politikalara olan güveni sarsmıştır. Kamuoyu yeterince bilgilendirilmemekte, daha iyi bilgilendirildikçe bu kez de uzmanların söylediklerinin içeriği ve bağımsızlığı sorgulanır olmaya başlamaktadır (Okçu, 2007: 307). Lizbon Antlaşmasıʹnın öngördüğü Avrupa Vatandaş Girişimi, vatandaşların yasama sürecine sokulmaya çalışıldığı önemli yeniliklerden biridir. Ancak vatandaş olarak Avrupa Birliği nde bir şeyleri değiştirmek için asgari 7 Birlik üyesi ülkeden en az bir milyon imza toplamak gerekmektedir. Bu 170

171 arada unutulmamalıdır ki, yasa tasarısı hazırlama yetkisi sadece Avrupa Birliği Komisyonuʹnda, yasal düzenleme ile ilgili karar yetkisi de Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyiʹndedir (dw.com, 2013). Avrupa Parlamentosu Vatandaşlarını Yeterince Temsil Edebilecek Yapıda mıdır? Avrupa Birliği nin, seçimle iş başına gelen, Avrupa vatandaşlarını temsil eden tek kurumu Avrupa Parlamentosu dur. Avrupa Parlamentosu nun (AP) tarihsel gelişimi incelendiğinde özellikle 1979 yılından bu yana AP nin karar alma süreçlerindeki rolünün iyileştirilmesine yönelik çabaların süreklilik arz ettiği görülmektedir. 1 Temmuz 1987 de yürürlüğe giren Avrupa Tek Senedi, 7 Şubat 1992 yılında imzalanan Maastricht Antlaşması, 01 Şubat 2003 tarihinde yürürlüğe giren Nice Antlaşması, devamında 13 Aralık 2017 de imzalanan Lizbon Antlaşması bu amaca hizmet eden önemli kararlar içermektedir (Bağcı, 2010: 5 10). Lizbon Antlaşması, resmi şekliyle Avrupa Birliği Antlaşması, Parlamento ya yeni yasama ve bütçe yetkileri ile yasa teklifi verme ve yürütmeyi denetleme yetkileri vermektedir. Parlamento, uluslararası ticaret gibi alanlarda Birliğin imzaladığı uluslararası antlaşmalarda onay hakkı kazanmıştır. Avrupa Parlamentosu seçimleri ile Komisyon Başkanı adaylığı arasında doğrudan bir ilişki kurulmuş olup, ayrıca yeni kurulan Avrupa Birliği Dış İşleri Yüksek Temsilciliği görevi dahil olmak üzere, AB Komisyonu nun tümünün göreve başlayabilmek için Parlamento dan onay alması sağlanmıştır. Yanı sıra Antlaşma, AP ye antlaşmalara ilişkin değişiklik teklifinde bulunma hakkı tanımıştır (Bağcı, 2010: 10). Sözü geçen AB Antlaşmasının 14. maddesinde Avrupa Parlamentosu, Konsey ile birlikte, yasama ve bütçe işlevlerini 171

172 yerine getirir. denilmektedir (AB Genel Sekreterliği, 2011: 9). Yasama sürecinde olağan yasama usulü ve özel yasama usulü olmak üzere iki tip yol izlenir. Aksi belirtilmedikçe uygulanacak olan usul olağan yasama usulüdür. Bu usul kapsamında yasama sürecinde Parlamento ya Konsey ile ortaklaşa karar verme ve veto yetkisi tanınmıştır. Komisyon yasa önerisini hazırlar, yasa önerisi ancak Parlamento ve Konsey in anlaşması halinde yasalaşır. Parlamento yasa önerisi üzerinde değişiklikler de önerebilir, bu değişiklik önerileri Konsey tarafından da benimsenirse öneri yasalaşabilir (ab.gov.tr, 2017). Yasama sürecinde, özel yasama usulleri ise antlaşmalarda açıkça belirtilen durumlarda uygulanır. Özel yasama usulleri özellikle; ʺDanışma Usulüʺ ve ʺMuvafakat Usulüʺ şeklindedir. Danışma usulünde Komisyonʹun hazırladığı yasa teklifini oylamadan önce Avrupa Parlamentosu na danışmak ve onun görüşlerini dikkate almak zorundadır. Ancak Parlamento nun görüşü Konsey için bağlayıcı değildir. Bu durumda Parlamento nun rolü danışma niteliğindedir. Muvafakat usulünde Konsey, karar almadan önce AP nin onayını almak zorundadır. Parlamento teklif edilen yasayı değiştirmek üzere öneride bulunamaz; sadece kabul veya reddedebilir. AP onay verirse öneri Konsey tarafından kabul edebilir ya da ilgili anlaşma Konsey tarafından imzalanabilir (ab.gov.tr, 2017). Esas olarak yasama sürecini başlatma inisiyatifi AB Komisyonu na aittir. Bununla birlikte Parlamento nun Komisyon dan bir yasa teklifi başlatmasını istemesine imkan tanıyan yasa başlatma hakkı vardır. Parlamento, komisyonlarından birinin raporu doğrultusunda, Parlamento üyelerinin oy çokluğuyla hareket ederek Avrupa Komisyonu ndan yasama teklifi sunmasını isteyebilir. Bunun için ilgili Parlamento Komisyonu nun önce Başkanlar Konferansı ndan yetki alması gerekmektedir. AB Komisyonu 172

173 kendisinden istenen yasama teklifini başlatmayı kabul edebilir veya etmeyebilir (Bağcı, 2010: 31). Avrupa Birliği Antlaşması yla, vatandaşların kendi ulusal parlamentoları aracılığıyla AB yönetimine katılımını artırmak yönünde önemli girişimlerde bulunulmuştur. Bu girişimlerden belki de en önemlisi, ulusal parlamentoların Avrupa düzeyindeki işlevinin mevzuatta açıkça benimsenmesidir. Avrupa Birliği Antlaşması nın 12. Maddesinin getirdiği yeni düzenlemeyle, ulusal parlamentolar ile Avrupa kurumları arasında, hükümetlerin aracılığına gerek kalmadan, doğrudan bir ilişki kurulmakta, Birlik kurumlarının ulusal parlamentoları bilgilendirmesi, yasa taslaklarını iletmesi sağlanarak bu yolla ulusal parlamentoların Birlik işleyişine etkin olarak katılımına olanak tanınmaktadır (AB Genel Sekreterliği, 2011: 7 8). Oluşturulan bu yeni sistem sayesinde ulusal parlamentolar, taşıdıkları ulusal kaygıları karar alma mekanizmasına taşıma ve daha etkin olma imkânına sahip olmaktadırlar Alınan kararlarla ilgilenmek ve Avrupa bütünleşmesinde ağırlıklarını koymak konusu artık ulusal parlamentoların elindedir. Bu durum aynı zamanda ulusal parlamentoların, Avrupa mevzuatının sorumluluğunu, Brüksel deki karar mekanizmalarını işaret ederek, kolayca üzerlerinden atamayacakları anlamına da gelmektedir (Bayram, 2010: 87). Ancak bu sistemin etkin çalışması büyük oranda ulusal parlamentoların bu yöndeki istekliliğine ve ulusal parlamentolar arasındaki işbirliğinin niteliğine dayanmaktadır. Söz konusu düzenlemeler, AP nin karar alma sürecindeki işlevlerini güçlendirerek Birliğin demokratikleşmesine katkı sağlamaktadır. Ne var ki, Eurobarometre sonuçları, bu çabaların, vatandaşların gözünde demokratik ve şeffaf bir yönetim oluşturmak ve onları gönüllü olarak Avrupa sorunlarına yönlendirmek konusunda yeterince etkin olamadığını göstermek 173

174 tedir (Bkz. Tablo 3 Tablo 4). Bu sorunun çözümüne katkı koymak adına, üye devletler, Lizbon Anlaşması nın üye ülke ulusal parlamentolarının Birlik çalışmasına dahil olması yönündeki düzenlemeleri kapsamında, Topluluk kurumlarından ulusal parlamentoya gelen bildirimlerin parlamento içinde zorunlu olarak tartışmaya açılması amacıyla kendi mevzuatlarına yeni bir düzenleme getirebilirler. Böyle bir zorunluluğun konması, Birlik içindeki gelişmelerin üye ülke kamuoylarına taşınmasının ulusal parlamentoların inisiyatifinden çıkarılmasını sağlayacaktır. Dolayısıyla vatandaşın Birlik kararlarından haberdar olma düzeyinin artmasına, kararlara ve işleyişe katılımının etkinleştirilmesine, Avrupa Birliği sisteminin bir parçası olduğunun hissettirilmesine katkı yapacaktır. Mevcut durum incelendiğinde, her ne kadar Lizbon Anlaşmasıyla yetkileri arttırılsa da, AP nin karar alma ve Birlik politikasını yönlendirmede öncelikli konumda olmadığı, Konsey ile birlikte ortak hareket etmesi gerektiği görülmektedir. AB nin önündeki konular içerikleri itibariyle uzmanlar ve bürokratlarca yürütülmesi gereken politik öneme sahip teknik konulardan oluşunca da bu birliktelik zaruri niteliğe bürünmüştür. Dolayısıyla gerek AB nin kuruluş aşamasında, gerek daha sonraki gelişiminde ve entegrasyon sürecinde, vatandaşlar değil, üye ülke hükümetleri ve bürokratlar öncü rolü oynamıştır. Devam etmekte olan bu süreç, demokratik eksiklik sorununu da beraberinde getirmektedir (Arı, 2004: 9). Bu bağlamda Brexit referandumu sürecinde de özellikle Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (UKIP) tarafından bu konu vurgulanmış, AB nin, üye ülke vatandaşlarının istek ve beklentilerine göre hareket etmediği sık sık seçim söylemlerine yansıtılarak, bu konu üzerinden Cameron başkanlığındaki hükümete yüklenilmiştir. 174

175 Avrupa Birliği konusunda kuşkucu tavır takınanlar, parlamenter yöne gereğince yer ve önem verilmediğini, vatandaşın Topluluk organları arasında temsil edildiği tek organ olan AP nin artan yetkilerine rağmen hala AB politikalarının geliştirilmesinde belirleyici olamadığını, Parlamento nun kamunun destek ve güvenini kazanamadığını, temsili demokrasiye uygun bir şekilde işlevselliğini yerine getirebilmesi için gereken yetki ve işleyişe sahip olmadığını ileri sürmektedirler. Dolayısıyla da Avrupa Parlamentosu nun rolünün karar alma sürecinde Konsey kararlarını meşrulaştırmaktan ibaret kaldığını iddia etmektedirler (İnaç Güner, 2006: ). Bu durum AP nin Topluluk içerisinde vatandaşları ne ölçüde temsil edebildiğinin sorgulanmasına yol açmaktadır. Avrupa Parlamentosu nu, AB içerisinde alınan kararlardaki sorumluluğu açısından da ele almak gereklidir. AP nin üyeleri, Avrupa Birliği nin seçilmiş temsilcileri olarak, seçmenine karşı sorumlu olmalıdır. Bunun için, seçmen tarafından AP üyelerinin hangi aktiviteleri yapabileceklerinin, neyi yapmaya güçlerinin yetmeyeceğinin bilinmesi gereklidir. Ne var ki, AB içerisinde, Avrupa nın karmaşık politika oluşum sürecinin anlaşılması zordur ve süreç şeffaf değildir. Vatandaşların süreç ile ilgili bilgisizlikleri, seçim dönemlerinde önceki parlamento üyelerinin ne yapıp yapmadıklarının sorgulamamalarına, sil baştan yeni adaylara odaklanmalarına yol açmaktadır. Bu durum da AP üyelerine rahat bir hareket alanı ya da eylemsizlik alanı sunmaktadır. Konuya Parlamento nun, AB yasama organı sorumluluğu açısından baktığımızda ise, yasama görevini Konsey ile birlikte yerine getirdiği düşünülürse, AP nin tek başına şekillendirmediği karar alma sürecinden sorumlu tutulmasını zorlaştırmaktadır (İnaç ve Güner, 2006: 367). Diğer yandan AP, Birliğin bürokratik işlerinin görüldüğü, yüzlerce teknik komite tarafından desteklenen Avrupa Ko 175

176 misyonu nun yürüttüğü yasama sürecine katkı sağlayamamaktadır. Konu ne kadar teknikse, kamuoyunda, o ölçüde daha az tartışılan bir konu haline dönüşmekte, Parlamento aracılığıyla yapılabilecek demokratik kontrolün azalmasına yol açmaktadır (İnaç ve Güner, 2006: ). AB nin, ulus üstü ve hükümetler arası organlarının dahil olduğu karmaşık sistemi, vatandaşların Birliğin işleyişine yabancılaşmasına, kararlara katılım yönünde talep oluşturmamasına neden olmaktadır. AB kurumları vatandaşların gündelik hayatını derinden etkilediğine göre, bütünleşmiş bir Avrupa için, Birlik işleyişinin demokratik katılım, politik hesap sorulabilirlik, açıklık, şeffaflık ve adalet unsurlarını tam anlamıyla barındırması gerekmektedir (İnaç ve Güner, 2006: 360). Avrupa Parlamentosu nun yukarıda ana hatlarıyla anlatılan gelişimi incelendiğinde aslında karar vericilerin vatandaşla Birlik arasındaki mesafeyi, Birliğe olan ilgi eksikliğini gördüğünü ve bu açığı kapatmak için yapılan her antlaşmada Parlamento nun gücünü arttırmaya yönelik düzenlemeler getirildiğini görmekteyiz. Ancak makalede yer verilen tablolar incelendiğinde arzulanan noktada olunmadığı da bir gerçektir. Vatandaşların AB yi oluşturan siyasi projeyi daha iyi anlamaya, Parlamento içinde sesinin, istek ve beklentilerinin dile getirildiğine, kısaca Parlamento da temsil edildiğine inanmaya ihtiyacı vardır. Aksi takdirde, bir sonraki bölümde de anlatılmaya çalışıldığı üzere, iktidara aday olan ya da iktidarı etkilemek isteyen çevrelerin ürettiği AB karşıtı politik söylemlerinin etkisine, gerçekte ne olup bittiğini sorgulayamadan, girmeleri kolaylaşmaktadır. 176

177 Avrupa Bütünleşmesine Vatandaşlar Üzerinden İç Politika Çelmeleri: İktidar Yarışlarında Avrupa Birliği nin Araçsallaştırılması Siyasi liderler uluslararası sistem ile iç siyasetin talepleri arasında bir dengeyi iktidar oyunu ile yürütmek durumundadır. Hükümetlerin zaman zaman dış politika konularını iç siyasetin gerekleri ve dönemsel ihtiyaçları ile birlikte düşündükleri, bazen de iç politika gerilimlerini ve sorunlarını dış politika üzerinden yönetmeye yöneldikleri görülmektedir. AB politikaları da devletler düzleminde iktidar ilişkilerinin şekillenmesinde bir strateji işlevi görürken, diğer taraftan ve daha da önemlisi devletlerin bizzat kendi içlerindeki iktidar yarışlarında iç siyaset malzemesi olarak kullanılmakta, kısaca kamuoyunu yönlendirmede araçsallaştırılmaktadır. Konu ettiğimiz araçsallaştırmayı en somut olarak Brexit e giden süreçte görmüş bulunmaktayız. Brexit referandumu AB üzerinden parti liderlerinin iktidar mücadelesine sahne olmuştur. Şöyle ki; Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi in (UKIP) yükselişi, Muhafazakâr Parti iktidarını ve Başbakan David Cameron u endişelendirecek bir seviyeye gelmişti. Sağdaki oyları UKIP e vermek istemeyen Cameron, 2015 teki genel seçimden önce, iktidara gelirlerse UKIP in temel meselesi olan Avrupa Birliği nden ayrılma konusunu referanduma götüreceklerine söz verdi ve böylece seçimde Avrupa şüphecilerinin de oyunu alarak iktidara geldi. David Cameron referandum sözü verse de AB den ayrılma yanlısı değildi. Ayrılık yanlılarını tatmin etmek için Topluluk ile bir pazarlık yaparak Birleşik Krallık a birkaç taviz daha almayı başardı. Cameron bu tavizleri aldıktan sonra ülkesine döndü ve Referandumda Avrupa Birliği nde kalmak için çalışacağım açıklamasında bulundu. Fakat Cameron, parti yönetiminin çoğunu kalmaya ikna etse de vekilleri ikna etmekte başarılı olamadı. Muhafa 177

178 zakar Parti kendi içinde birlik sağlayamadan referandum sürecine girmiş oldu. Seçim süresince özellikle UKIP tarafından ülkede yaşanılan ekonomik ve sosyal sorunların (özellikle artan göç ve mülteci sorununun) ana nedeni AB üyeliği olarak gösterilmiş, mevcut sorunların boyutlarının ülkesel değil küresel olduğu gerçeği işlenmeyerek vatandaşlara sorunun çözümünün AB den çıkmak olduğu empoze edilmiştir. Referandum sonucunda vatandaşın seçimi %52 gibi bir oranla ABden çıkma yönünde olmuştur (birgün.net, 2016). Referandum sonrasında da istifasını vererek, başbakanlık görevinden ayrılmıştır. Kısaca Brexit referandumu iktidardaki güç dengelerini değiştirmede kullanılmıştır. AB nin araçsallaştırılmasına İtalya da yapılan anayasa değişikliği referandumunu da örnek gösterebiliriz. Söz konusu referandumda Renzi Hükümeti nin parlamentonun işleyişinde köklü değişikliğe yol açacak anayasal reform paketi halk onayına sunulmuştur. Renzi Hükümeti, önerdiği Anayasa paketiyile, kuruluşundan bu yana geçen 70 yılda, 63 hükümet gören İtalya da, hükümetleri daha istikrarlı hale getirme amacını gütmüştür. Paketin en önemli maddesi, Temsilciler Meclisi ile eşit yetkilere sahip olan Senatoʹnun yapısının ve yetkilerinin azaltılmasıydı. Başbakan ın savunduğu anayasa reformu, karşıtları tarafından ʺtek adam yönetimineʺ yol açacağı gerekçesiyle eleştiriliyordu. İtalyaʹda hükümete geniş yetkiler vermeyi öngören bu anayasa değişikliği halkın %60ʹı tarafından reddedildi (4 Aralık 2016). Referanduma ʹHayırʹ diyen ve kazanan muhalefetin, aynı zamanda AB üyeliğine de karşı çıktığını belirtmekte fayda vardır. Muhalefetin çoğunluğu, ülkenin İngiltere gibi AB den ayrılması gerektiğini savunmaktadır. ʺHayırʺ sonucunun yol açacağı siyasi dalgalanmanın bankacılık krizini derinleştirebileceği endişesi bulunuyor. İtalyaʹdaki krizin diğer AB ülkelerine yayılmasından korkulmaktadır. 178

179 Ayrıca erken seçime gidilmesi halinde (Çünkü Renzi referandumda hayır çıkması sonrasında istifa etmiştir), Euroʹdan ayrılmak için referandum düzenlenmesini savunan AB karşıtı popülist 5 Yıldız Hareketiʹnin iktidara gelme ihtimali de mevcuttur. Bazı analistler referandum sonucunun İtalya için Brexit gibi bir süreci başlatabileceği şeklinde yorumda bulunmaktadırlar (bbc.com, 2016). Halk arasında ismi bile konulmuş durumda: #EXITALY (twitter.com, 2016). Ülkemizde de Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetleri politikalarında da Avrupa Birliği nin araçsallaştırmasının izlerini görmek mümkündür. AB ye adaylık sürecinden kısa bir zaman sonra Kasım 2002 de iktidara gelen AKP, kurulduğu süreçte Milli Görüş hareketinden farklılığını göstermek, iç ve dış meşruiyetini sağlamak amacıyla yoğun bir şekilde AB yanlısı bir duruş sergilemiştir. AKP nin reform sürecini etkin bir şekilde yönlendirmesi ve müzakere sürecini başlatmasıyla somutlaşan AB yanlısı duruş, 2005 sonrası süreçte, Kıbrıs sorunundan ve müzakere sürecinin Topluluk tarafından engellenmesinden kaynaklanan kırılmanın etkisiyle ve aynı zamanda Partinin meşruiyet endişesinin de kalmamasıyla, AKP nin AB ye karşı farklı bir tutuma yönelmesine neden olmuştur (Tezcan Aras, 2014). Günümüzde de Türk kamuoyunun AB ye katılıma ilgisinin azalmasıyla Topluluğa yönelik eleştirel söylemleri sıkça duymaktayız. Eurobarometre 2014 anketi verilerine baktığımızda Türk halkının sadece 28 inin Türkiye nin AB üyeliğinin iyi, yüzde 39 unun kötü olduğunu düşündüğünü, benzer şekilde sadece yüzde 36 sının AB üyeliğinin ülkeye yarar sağlayacağına inanırken, yüzde 54 ünün üyeliğin Türkiye ye fayda sağlamayacağı görüşünde olduğunu görmekteyiz (uib.org, 2014). Yine yakın tarihte, 15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi sonrasında, alınan önlem ve gerçekleştirilen uygulamaların 179

180 AB nezdinde endişe yarattığını belirten, demokrasi ve hukukun üstünlüğü vurgusunun öne çıktığı AB temsilcilerinin demeçlerinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Batı nın Türkiye yi bu süreçte yalnız bıraktığı yönünde yorumlanması da halkın büyük bir çoğunluğunun AB ye bakışını etkilemiştir (ikv.org, 2016: 9). Sıralanan durumlar göz önüne alındığında, ülkemizde Avrupa Birliği ne üyelik sayfasını kapatalım mı? şeklinde bir referandum yapılırsa, referandumda evet çıkma olasılığının hiç de düşük olmadığını kabul etmeliyiz. Avrupa vatandaşlarının AB nin geleceğine endişeyle bakmasında ve AB nin kamuoyunda olumsuzlaştırılmasında popülist aşırı sağ partilerin rolü dikkate değerdir. Bu partilerin birleştikleri noktalar aşırı sağ popülist olmaları, AB ve yerleşik düzen karşıtlıkları ve zenefobik islamofobik görüş, söylem ve eylemleridir. Diğer önemli bir nokta ise bunlardan bir kısmının ülkelerinde birinci veya ikinci parti konumuna yükselmiş ve yapılacak ilk genel seçimde iktidarın başlıca adayı durumunda olmalarıdır. Mart 2017 de Hollanda da yapılacak seçimlerde Özgürlükler Partisi nin (PVV) birinci olacağına kesin gözüyle bakılmaktadır. İtalya da Beş Yıldız Hareketi Partisi nin ilk sırayı alacağı, Fransa da aşırı sağ Ulusal Cephe lideri Marine Le Pen in ikinci tura kalacağı, Avusturya da cumhurbaşkanlığını az farkla kaçıran aşırı sağ Özgürlük Partisi nin iktidar olacağı, Almanya da Almanya İçin Alternatif Partisi nin (AfD) gittikçe güçlendiği, İngiltere de Bağımsızlık Partisi nin (UKIP) önemli oy oranlarına ulaştığı görülmektedir. İsveç te aşırı sağ İsveç Demokratları (SD)ʹnın lideri Jimmie Akesson un dikkat çekici oranda oya ulaştığı, Norveç te aşırı sağ FRP lideri Siv Jensen in de kayda değer oranda destek gördüğü, İspanya da aşırı sol Pablo Iglesias ın partisi Podemos un parlamentonun 3. büyük partisi konumuna geldiği, Macaristan da aşırı sağ partisi JOBBIK in, Belçika 180

181 Flaman bölgesinde Vlaamse Belang ın da önemli bir oy oranına ulaştığı bilinmektedir. Macaristan da iktidarda olan Fidesz Partisi de listeye eklenince, gelişmeler ışığında 2017 yılında Avrupa da yapılacak seçimlerde aşırı sağ partilerin 4 5 önemli AB ülkesinde iktidara gelme veya güçlü muhalefet partisi olma şansı yakaladığını, Avrupa da siyasi havanın aşırı sağa doğru değişeceğini ve bunun da AB nin geleceğini derinden etkileyeceğini söylemek mümkündür. Wilders bunu, Avrupa da politika artık hiçbir surette eskisi gibi olmayacak sözleriyle dile getirmiştir (a.a.com, 2016). Ayrıca Avrupa Parlamentosu nun Brexit müzakerecisi Guy Verhofstadt BBC ye yaptığı açıklamada Birlik in değişik kaynaklardan gelen baskılar altında bulunduğuna ve sorunun büyüklüğüne dikkat çekmiş, ABD Başkanı Trump ın AB nin parçalanacağını düşündüğünü, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin in AB yi bölmek istediğini belirtmiştir. Açıklamasında Avrupa nın aynı zamanda terörizm, milliyetçiler ve Brexit ile de karşı karşıya olduğunu dile getiren Verhofstadt un Topluluğun reform yapmaması durumunda yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağı yönündeki tespitinin üzerinde durulmalıdır (chp avrupabirligi.org, 2017 ). Avrupa nın eskisi gibi olmayacağı veya olmaması gerektiği artık birçok lider tarafından dile getirilmektedir. Özellikle Brexit referandumunun ardından Avrupa bütünleşmesinin önündeki tehlikeleri daha net gören üye devletlerin hükümet başkanlarından bu durumun bir uyarı olarak algılanması gerektiği, AB nin güçlenmesi için reforma gitmesinin elzem olduğu, Avrupa yı daha adil ve insani yapmak için değişikliğe gidilmesinin gerekliliği yönünde açıklamalar ardı ardına gelmiştir. İsviçre Başbakanı nın Birliğin kendi vatandaşlarının beklentilerine cevap verebildiğini göstermesi gerektiği yönündeki ifadesi de dikkate değerdir (hürriyet.com, 2016). 181

182 Sonuç Avrupa, demokrasiyi, kamusal tartışmalarda yer almayı başarabilen vatandaşların varlığına dayandırmaktadır. Avrupa Birliği işte tam bu yüzden vatandaşların kamusal tartışmalara aktif katılımı için vatandaşlarının Avrupa ile ilgili konularda sağlam ve sağlıklı bilgiye ulaşmasını ve herhangi bir konuda uygulanacak politikanın her aşamasını baştan sona izleyebilmesini sağlamalıdır. AB ile birey arasında kurulacak vatandaşlık bağının kaderi, sağladığı avantajların bireyler tarafından öğrenilmesine ve özümsenmesine bağlıdır. Uygulanacak politikaların hazırlıklarının yapılması aşamasından uygulanmasına kadar geçen tüm süreçlerin geniş bir halk katılımına açılması ve kamuoyunda tartışılması, AB politikalarının kalite ve etkinliğini belirleyecek bir unsurdur. Bu noktada halk kitlelerini kararların alınmasına dahil eden bir yaklaşımı sahiplenecek hükümetler önemli bir rol oynamaktadır. Avrupa Birliği vatandaşlarından kopuk bir şekilde, güçlülerin ve zenginlerin yönlendirdiği Birlik olarak devam ederse, vatandaşların kolayca etki altına alınabildiği popülist referandum kampanyalarında, Avrupa Birliği ne Hayır sonuçlarıyla sıkça karşılaşılması hiç de uzak ihtimaller gibi görünmemektedir. Vatandaşla bütünleşememe uzun vadede Avrupa bütünleşmesinin geleceğine zarar verecektir. Tarihsel süreçte Avrupa Birliği nde her krizin derinleşerek, genişleyerek, demokratikleşerek çözüldüğü göz önüne alınırsa Brexit in yarattığı kriz, Avrupa Birliği nin reform gücünü tekrar elde etmesi ve sistemi ileriye taşıma arayışlarının ivme kazanması için fırsat olarak değerlendirilmelidir. 182

183 Kaynakça ARI, M. T., ABʹde Demokratik Eksiklik Sorunu: Taslak Anayasal Antlaşma Çerçevesinde Ortak Dış ve Güvenlik Politikası ve Avrupa Parlamentosu İlişkileri Örnek İncelemesi, Yönetim Bilimleri Dergisi (1: 3) BAĞCI, M., Avrupa Parlamentosu Seçimlerine Düşük Katılımın Nedenleri, Bahçeşehir Üniversitesi SBE Avrupa Birliği İlişkileri Yüksek Lisans Programı, Yüksek Lisans Tezi, BAYRAM, M. H., Lizbon Antlaşması: Parlamentoların Avrupa Birliği Karar Alma Sürecindeki Yeni Rolü, Uluslararası Hukuk ve Politika 6.24, NAS, Ç., Darbe Girişimi Sonrasında Türkiye AB İlişkileri :Türkiye nin AB li Geleceği Açısından Çıkarımlar, İKV Değerlendirme Notu, İktisadi Kalkınma Vakfı, Ağustos 2016 İNAÇ, H. VE GÜNER Ü., Demokratik Yönetişim Nosyonu Bağlamında AB nin Kurumsal Kısıtlarının Sosyo Politik Analizi, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Sayı 16, Aralık OKÇU, M., Yönetişim Tartışmalarına Katkı: Avrupa Birliği İçin Yönetişim Ne Anlama Geliyor?, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, C.12, S.3, TEZCAN, E. VE ARAS. İ., Adalet ve Kalkınma Partisi nde Euroseptisizm*: Avrupa Birliği Desteğinin Eleştiriye Dönüşümü, Uluslararası Hukuk ve Politika 41, YÜCEL, B., Seçimlere Katılma Oranının Siyasî Sisteme Etkisi Üzerine Gözlemler, Yasama Dergisi 24, EUROPEAN UNION, The European Parliament: The Citizenʹs Voice in the EU, Luxembourg : Publications Office of the European Union, 2015 ISBN doi: /55900 TC BAŞBAKANLIK AVRUPA BİRLİĞİ GENEL SEKRETERLİĞİ, Avrupa Birliği Antlaşması ve Avrupa Birliği İşleyişi Hakkında Antlaşma, ISBN , Ankara

184 İnternet Kaynakları ec.europe.eu, Avrupa Komisyonu Resmi Web Sitesi, Eurobarometer Verileri,Eurobarometer 71 (2009), Eurobarometer 81 (2014), Eurobarometer 85 (2016) ec.europa.eu/ public_opinion/ archives / eb_arch_en.htm (erişim tarihi : ) ab.gov.tr, TC Avrupa Birliği Bakanlığı Resmi Web Sitesi, Avrupa Birliği nde Yasama ve Karar Alma Süreçleri, www. ab.gov.tr / index. php?p = (erişim tarihi : ) dw.com.tr ( ), Deutsche Welle, Avrupa Birliği Vatandaşına Söz Hakkı, tr/ avrupa birli%c4%9fi vatand a%c 5%9F%C4%B1na s%c3%b6z hakk%c4%b1/a (erişim tarihi: ) birgun.net ( ), Birgün, BREXIT e giden yol, www. birgun.net / haber detay/ brexit e giden yol html (erişim tarihi : ) bbc.com ( ), BBC Türkçe, 5 soruda İtalya referandumu ve ABʹye olası etkileri, /turkce/ haberler dunya (erişim tarihi : ) uib.org.tr (22 28 Aralık 2014 Sayı: 257), AB Bülten, Eurobarometer Güz 2014 Anketi Yayımlandı /files/ downloads/ ab_bultenleri/abbulten_s257_22_28ara_14. pdf (erişim tarihi: ) aa.com.tr ( ), Anadolu Ajansı, Aşırılık Avrupa nın Yeni Normali, haber/asirilik avrupa nin yeninormali /707657?amp=1 (erişim tarihi : ) hurriyet.com.tr ( ), Hürriyet İnternet Gazetesi, Avrupa ülkeleri alarma geçti, ulkeleri alarmagecti (erişim tarihi : ) chp avrupabirligi.org ( ), CHP Avrupa Birliği Temsilciliği, Avrupa Parlamentosu nun BREXIT Müzakerecisi Guy Verhofstadt: Reform yapmazsa AB yok olabilir., parlamentosunun brexitmuzakerecisi guy verhofstadt reform yapmazsa ab yok olabilir/ (erişim tarihi : ) 184

185 Brexit, Avrupa Birliği ve Kamuoyu: Britanya Örneğiyle Avrupa da Yükselen Radikalizmi ve Popülizmi Anlamak Ebru Ece ÖZBEY ve Özgehan ŞENYUVA Giriş Birleşik Krallık, 2016 yılı Haziran ayında gerçekleşen referandumla Avrupa Birliği yle (AB) yıllardır inişli çıkışlı süren ilişkisini sonlandırma kararı aldı. Oyların yüzde 51,8 inin ayrılma yanlısı olduğu bu referandum, önce halk arasında ve medyada, daha sonra ise akademik yayınlarda Brexit (İngilizce Britanya anlamına gelen Britain ve Çıkış anlamına gelen Exit kelimelerinin birleşimi) adıyla anılsa da aslında, çıkan sonuç ne bağlayıcıydı ne de kendi başına AB den doğrudan ve kesin olarak ayrılmanın göstergesiydi. Referandumu takip eden süreçte tanık olduğumuz gelişmeler bu durumu bir kez daha doğruladı. İlk olarak, sonuçların açıklanmasının hemen ardından ikinci bir referandum gerçekleştirmek üzerine tartışmalar ve imza kampanyaları başladı. Kendisi de Kalma yanlısı olan Başbakan David Cameron ın referandumun ayrılma lehine sonuçlanması üzerine istifa etmesinin ardından göreve gelen Başbakan Theresa May, Brexit, Brexit tir (Cowburn, 2017). diyerek bu tartışmalara bir son vermeye teşebbüs ettiyse de 185

186 Nasıl? sorusu gündemde önemli bir yer tutmaya devam etti. Başbakan May in planı, hükümetin Parlamento nun onayına gerek olmaksızın AB ile müzakereleri başlatmasına olanak sağlayan Kraliyet ayrıcalığı 1 kuralından yararlanmaktı. Ancak bu plan People s Challange 2 hareketinin lideri Gina Miller ın konuyu İngiliz Yüksek Mahkemesi ne taşımasıyla sekteye uğradı. Mahkeme, 24 Ocak 2017 tarihinde AB den ayrılmaya ilişkin resmi sürecin başlayabilmesi için Parlamento nun bu konuda bir yetki kanunu çıkarması gerektiğine hükmetti. Bu durum, May in sunacağı 50. Madde Kanunu na ilişkin tasarının hem Avam hem de Lordlar Kamarası nda detaylı bir şekilde görüşüleceği, yasalaşması durumunda da Kraliçe nin onayına sunulacağı anlamına geliyor. Bu sürecin ne hızda ilerleyeceği, müzakerelerin hükümetin daha önce açıkladığı tarihte başlayıp başlayamayacağı ya da yasanın ve dolayısıyla ayrılmanın detaylarının nasıl olacağı gibi konular ise şu an için bilinmezliğini koruyor. Hem Birleşik Krallık hükümetinin hem de AB yetkililerinin açıklamalarına bakıldığında kesin olan tek nokta, Brexit in önümüzdeki iki yıl içerisinde gerçekleşmesi gibi görünüyor. 1 Kraliyet Ayrıcalığı (Royal Prerogative), tarihsel olarak Kraliçe ye tanınan ancak zamanla Bakanlar Kurulu tarafından kullanılmaya başlanan bir dizi yetkiye verilen isimdir. Geçmişte pasaportları geri almak, anlaşma yapmak, silahlı kuvvetleri konuşlandırmak için kullanılan bu ayrıcalık günümüzde Başbakan a ve Hükümet e, Parlamento ya danışmadan karar alma gücü vermektedir. Bu kararlar Parlamento yu tasfiye etmeyi, seçime gitmeyi, savaş ilan etmeyi, üçüncü devletleri tanımayı da kapsayabilmektedir (Smith, 2017). 2 People s Challenge hareketi, Fransa da yaşayan bir Birleşik Krallık vatandaşı tarafından başlatılan, internet üzerinden kitlesel olarak fonlanan ve AB den ayrılma sürecinin Birleşik Krallık Parlamentosu tarafından yürütülmesi gerektiğini savunan bir topluluktur (Pigney, 2017). 186

187 Şüphesiz ki, ayrılma kararının Britanya için önemi çok büyük. Brexit, Avrupa da yaşayan Britanyalılara ya da Britanya da yaşan Avrupalılara ne gibi haklar tanınacağından, kalma yönünde oy kullanan Kuzey İrlanda nın ve İskoçya nın geleceğine; ayrılmadan sonra Sterlin in nasıl bir çizgi izleyeceğinden, Britanya da balıkçılığın ve tarımın nasıl yürütüleceğine varıncaya kadar, günlük hayatın her alanını ilgilendiren soruları beraberinde getiriyor. Ancak bu kararın Britanya sınırlarını aşan bir anlamı daha var: Brexit, 1992 yılında imzalanan AB Antlaşması ndan bu yana üye ülkelerde yapılan referandumlarda Birlik aleyhine çıkan kararlar zincirinin son halkası olarak ele alındığında, Avrupa şüpheciliğinin sayı hanesine atılan bir çizgi olarak görülüyor. Danimarka da 1992 yılında AB Antlaşması nın, 2001 yılında ise Ekonomik ve Parasal Birlik e (EPB) katılımın reddedilmesi; İrlanda da 2001 yılında Nice, 2008 yılında Lizbon Antlaşmaları ile ilgili yapılan referandumlarda çıkan Hayır kararları; İsveç te 2003 yılında EPB katılımı aleyhine çıkan karar veya 2005 yılında Hollanda da ve Fransa da Anayasa Antlaşması nın reddedilmesi gibi gelişmeler bir süredir Avrupa vatandaşları arasında görülen hoşnutsuzluğun somut örnekleri olarak değerlendiriliyor. Öte yandan, yukarıda sayılan örnekler üye devletlerin çeşitli birliklere katılımıyla ya da antlaşmaların onanmasıyla ilgiliyken Brexit, bir devletin üyeliğinin sonlandırılmasını konu edinmesi açısından diğerlerinden farklılık gösteriyor. Lizbon Antlaşması yla üye devletlere ilk kez tanınan ayrılma seçeneğinin antlaşmanın üzerinden on yıl dahi geçmeden değerlendirilmiş olması da, kaçınılmaz olarak Birlik in daralması veya dağılması ihtimalleri üzerine tartışmaların artmasına ve Brexit in daha önceki referandumlardan ayrı bir yere konulmasına yol açıyor. 187

188 Brexit i önceki referandumlardan farklı kılan bir diğer konu ise, referandum kampanyaları esnasında öne çıkan siyasi aktörler. Avrupa Birliği, özellikle 2009 dan bu yana hem ulusal hem de Avrupa düzeyinde yapılan seçimlerde radikal popülist siyasi partilerin yükselişine tanıklık ediyor. Bu partiler gerekçeleri ve amaçları birbirlerinden çok farklı olmakla birlikte bir fikir olarak Avrupa bütünleşmesine ve bir kurum olarak AB ye oldukça mesafeli duruyor. Diğer bir deyişle, söz konusu siyasi partiler için Avrupa şüpheciliği, radikalizmle ve popülizmle birlikte en belirgin nitelik olarak öne çıkıyor. Hollanda da Özgürlük Partisi, İtalya da Beş Yıldız Hareketi ve Kuzey Ligi, Fransa da Ulusal Cephe, Macaristan da Daha İyi Bir Macaristan Hareketi, Yunanistan da Radikal Sol Koalisyon, Avusturya da Özgürlük Partisi, İspanya da Podemos, Danimarka da Danimarka Halk Partisi son dönemde AB karşıtı söylemlerini arttıran ve bu söylemlerle giderek daha fazla destek kazanıyor gibi görünen siyasi partilerin başında geliyor. Kıta boyunca hemen her ülkede gözlemlenebilen bu eğilim, Brexit kampanyaları esnasında medya görünürlüğü hızla artan Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi yle (UKIP) bir kez daha gündeme geldi. Tıpkı yukarıda sıralanan partiler gibi bir süredir siyasi arenada yükselişte olan UKIP, Brexit tartışmalarında hakkında en çok konuşulan aktörlerden biri oldu. Referandumdan önce hummalı bir Ayrılma kampanyası yürüten Nigel Farage, önce sansasyonel açıklamaları ve sosyal medya paylaşımlarıyla gündeme geldi. Parti lideri, sonuçlar açıklandığında da ayrılma kararını partisinin bir başarısı olarak addetmekten çekinmedi ve 23 Haziran tarihini Birleşik Krallık ın Bağımsızlık Günü ilan edip, diğer ulusları da kendilerini izlemeye davet etti. Sonuç olarak, Brexit örneğinde, daha önceki referandumlarda görülmeyen bir şekilde, parti düzey 188

189 Avrupa şüpheciliği UKIP örneğiyle kamuoyu şüpheciliğinin önüne geçti. Pek çok üye ülke kamuoyunda kronik bir hal alan Avrupa şüpheciliğinin, yukarıda örneklendirilen siyasi partilerin rekabet aracı haline gelmesi ve seçmen tercihlerinde önemli bir rol oynamaya başlaması bir kırılma noktasıydı. Öte yandan, bu partilerin söylemlerinde AB nin yalnızca ulus üstü bir yapı değil mevcut düzenin (establishment) bir çarkı olarak ele alınması, AB yle sözde yalnızca kendi çıkarları için anlaşma içerisinde olan başta iktidar mensupları olmak üzere tüm ana akım partileri de hedef haline getiriyordu. Alınan ayrılma kararı ve özellikle Farage ın bu başarıyı partisi adına büyük bir heyecanla üstlenmesi, kamuoyunda görülen hoşnutsuzluğun radikal popülist siyasi partilerce doğru şekilde kanalize edilmesi durumunda yalnızca AB yle ilgili konularda değil, ulusal düzeyde de köklü değişikliklere yol açabileceğini göstermekteydi. Belki de bu sebepten, diğer AB üye ülkelerindeki radikal popülist parti liderleri Brexit kararını büyük bir heyecanla karşıladı. Farage ın davetinin ardından, 2017 yılında genel seçimlere ev sahipliği yapacak olan Hollanda da Geert Wilders ın ve Fransa da Marine Le Pen in kendi vatandaşlarına yaptıkları referanduma gitme çağrıları Nexit ve Frexit spekülasyonlarına yol açtı 3. Diğer yandan, kararın bu yönü ana akım partilerin ve kurumların Brexit e bir felaket haberi gibi davranmasına sebep oldu. Brexit i diğer örneklerden ayıran son nokta da kararın zamanlaması. Birleşik Krallık ile müzakerelerin başlayacağı 2017 yılı, aynı zamanda Birlik i kuran Roma Antlaşması nın 3 Nexit, İngilizce Netherlands (Hollanda) ve Exit (Çıkış) kelimelerinin birleşimi iken Frexit, İngilizce France (Fransa) ve Exit (Çıkış) kelimelerinin birleşimidir. 189

190 60. yıl dönümü olma özelliği taşıyor. Bütünleşmenin geldiği noktaya ilişkin durum muhakemelerinin kaçınılmaz olacağı bu süreçte, AB kurumlarının da kendi içlerinde bir dönüşüm içinde olması ilginç bir tesadüfe yol açıyor. Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı ve Avrupa bütünleşmesinin önemli figürlerinden Martin Schulz un Brüksel kariyerini sonlandırmasını takiben AP başkanlık seçimi sürecinde Büyük Koalisyonun sonlanması üzerine yapılan tartışmalar, yapılan ilginç parti ittifakları, Parlamento nun iki büyük partisi arasında değişen güç dengesi ve yeni başkan Antonio Tajani nin merkez sağ geçmişi, yakın gelecekte AP içinde olası belirsizliklere işaret ediyor 4. Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk ın görev süresinin Mayıs 2017 de bitmiş olması ve Tusk ın yeniden seçilme sürecinde kendi ülkesi olan Polonya hükümeti tarafından veto edilmesi (diğer ülkelerin desteğiyle seçildi) de bu denkleme yeni bir bilinmez ekliyor. Avrupa bütünleşmesini büyük bir istek ve heyecanla yürüten ve kurumlar arası iletişimi azami düzeyde tutan avrokratların yokluğunun Birleşik Krallık ile yapılacak müzakerelere ve genel olarak Birlik in geleceğine ilişkin tartışmalara nasıl bir etkide bulunacağı herkes tarafından merak ediliyor. Son olarak, tarihi bağlamda Birleşik Krallık ın ve AB nin en büyük müttefiklerinden biri olan ABD de yapılan 2016 başkanlık seçimlerine değinmek gerekiyor. Seçimleri kazanan popülist lider Donald Trump, kampanyalar esnasında kendisine Bay Brexit adını verip referandumu bir kenarda unutulmuş olan seçmenleri siyasi elite karşı canlandıracak küresel devrimde çığır açan bir an (Chappell, 2016) olarak nitelendi 4 AP Başkanlık Seçimleri ne ilişkin detaylı bir analiz için İktisadi Kalkınma Vakfı Kıdemli Uzmanları ndan Yeliz Şahin in (2017) çalışmasına başvurulabilir. 190

191 rerek ayrılma kararına ilişkin tavrını açık bir şekilde ortaya koydu. Angela Merkel veya François Hollande gibi Avrupalı ana akım liderlere oldukça mesafeli duran Trump ın, Nigel Farage, Viktor Orban gibi popülist liderlerle kurduğu yakın ilişkilerin basına yansıması da hem bu kişilerin uluslararası arenada görünürlüklerini arttırdı hem de politikalarının kabul edilebilir ve hatta belki desteklenebilir olduğu izlenimini yarattı. Sadece Avrupalı liderlere değil, bir kurum olarak AB nin kendisine de şüpheci yaklaşan Trump, Birlik in dağılma sürecinin başlamasının yakın olduğunu ifade ederek (Cillizza, 2016) yukarıda sözü edilen endişeleri körüklemiş oldu. Demokrasi, insan hakları, özgürlük, hukukun üstünlüğü gibi temel değerlerin savunucu olarak görülen Batı nın ABD kanadında kan kaybetmesi, AB nin yakın gelecekte izleyeceği yolu daha da kritik hale getirdi. Tüm bu gelişmeler ışığında, Brexit in son zamanlarda pek çok araştırmanın ilgi odağı olması şaşırtıcı değil. Ne yazık ki bu araştırmaların çoğu, yükselen radikalizmin, popülizmin ve Avrupa şüpheciliğinin onlarca yıldır süregelen ekonomik, politik ve kültürel sebepleri olduğu gerçeğini göz ardı etmekte (Mudde, 2016). Bu açıdan bakıldığında, bu görüşleri temsil eden partilerin yükselen oy oranlarının en büyük sebebi, Avrupa vatandaşlarının fikirlerini ve oylarını manipüle eden parti liderleri. Bunun yanı sıra, AB üyeliği gibi önemli bir konunun halka bırakılmasına büyük bir hata olarak bakanlar da mevcut. Ayrılma yanlıları özelinde radikal popülist siyasi partileri destekleyen seçmenlere verilen bu dışlayıcı hatta bazen aşağılayıcı tepkiler ağırlıklı olarak söz konusu kişilerin kandırılmaya açık, eğitim seviyelerinin düşük, konuyla ilgili bilgilerinin yetersiz olduğu argümanlarına dayanmakta. Dolayısıyla 191

192 bu alanda yapılan çalışmalar çoğu zaman bu partileri bir şaka, karşı karşıya gelinen bir kriz sonucu kısa süreli başarı gösterme şansı yakalamış anormal oluşumlar olarak görmekte ve onların siyasi arenada uzun süre kalabileceklerine ihtimal vermemekte. Bu görüşe göre, söz konusu partilerin bu beklenmedik başarısı, seçmenlerin bir karizmatik liderin cazibesine kapılmalarından ya da ana akım partileri cezalandırmak için protesto oyu kullanmalarından kaynaklanmakta yani uzun vadeli değil. Akademik çalışmalarda bile şahit olduğumuz bu yanlı tutum, çalışmalara konu olan bu eğilimin arkasında yatan sebepleri objektif bir biçimde değerlendirmemize engel olmakta, hem kıtadaki ulusal yönetimlerin hem de Avrupa bütünleşmesinin geleceği için kritik olabilecek bulgulara ulaşmamızı zorlaştırmakta. Brexit kararı kimilerince, iddia edildiği gibi Avrupa bütünleşmesinin zayıflamasına ve hatta dağılmasına giden olaylar zincirinin ilk halkası olabilir. Diğer yandan bu karar, diğer tüm bölgesel ve küresel gelişmelerle birlikte Avrupa kamuoyu için bir uyarı görevi görüp, zamanla Avrupa bütünleşmesine yönelik olumsuz düşüncelerin azalmasına da yol açabilir. Sonuç ne olursa olsun, geçtiğimiz on yılda Atlantik ötesine uzandığını gözlemlediğimiz bir eğilim vardır: O da, radikal popülist siyasi partilere olan desteğin artış içinde olmasıdır. İster uzun yıllar devam etsin, ister kısa süre içinde sonlansın bu eğilim bize, batı siyasi arenasında alışık olduğumuzdan farklı bir tablo sunmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Brexit örneğinden yola çıkarak Avrupa da yükselen radikalizmin ve popülizmin nasıl ele alınması gerektiğine dair önerilerde bulunmaktır. Buna göre, yükselişe geçen radikal popülist siyasi partilerin sıklıkla iddia edildiği gibi irrasyonel, manipülatif, seçmeni kandıran aktörlerden ibaret olmadığı; bu partilere 192

193 verilen desteğin partilerin gündemlerinin ve politika önerilerinin Avrupa kıtasında onlarca yıldır devam eden sosyal, politik ve ekonomik dönüşümün kamuoyunda yarattığı kaygılarla ve isteklerle paralellik göstermesinden kaynaklandığı savunulmaktadır. Sonuç olarak bu çalışma, söz konusu partilerin siyasi iletişim tercihlerinin yanı sıra mevcut düzene ilişkin eleştirilerine de odaklanılmasını ve bu partilere destekte kamuoyunun rolünün tahakkuk edilmesini salık vermektedir. Brexit te Beklenmedik Bir İtici Güç: UKIP Referandum öncesinde ortaya çıkan ayrılma ve kalma yanlısı blokların her biri, farklı partilerden üyeleri bir araya getirmiştir. İlk gruba dâhil olan, Ayrılığa Oy Ver (Vote. Leave), AB den Ayrıl (Leave. EU), Halk Çıkıyor (GO: Grassroots Out) gibi oluşumlar birbirinden farklı, hatta bazen birbiriyle çelişen gerekçelerle kampanyalar yürütmüşlerdir. Dolayısıyla ayrılma kararının ne belirli bir partiyle ne de tek bir sebeple ilişkilendirilmesi doğru değildir. Buna rağmen, yukarıda da bahsedildiği gibi UKIP, referandum tartışmaları esnasında özellikle öne çıkmıştır. Peki, bu duruma ne sebep olmuştur? Öncelikle UKIP, 1990 ların başından bu yana siyasi arenada olmakla birlikte tıpkı diğer radikal popülist siyasi partiler gibi ancak son on yılda ciddi başarılar elde etmeye başlamıştır. Parti, 2009 Avrupa Parlamentosu seçimlerinde %16.9 olan oy oranını 2014 yılında %26.77 ye çıkartarak 24 koltukla Birleşik Krallık ın AP deki en büyük temsilcisi olmuştur. Bu seçimler son yüz yılda Muhafazakâr Parti veya İşçi Partisi dışında bir parti tarafından kazanılan ilk seçimler olarak tarihe geçmiştir. AP seçimleri düşük katılım oranları nedeniyle UKIP in temsil gücünü göstermekte tek başlarına yeterli olmasa da onları takip eden 2015 Genel Seçimleri, UKIP in giderek 193

194 genişleyen bir oy kitlesine sahip olduğunun altını çizen gelişme olmuştur. UKIP, dar bölge seçim sistemi nedeniyle Avam Kamarası nda yalnızca bir koltuk kazanabilmiştir ancak bir önceki seçimlerde %3,1 olan oy oranını dörde katlayarak %12,6 ya çıkartmış ve seçimleri üçüncü parti olarak tamamlamıştır. Parti üyelerinin sayısı da özellikle 2010 dan bu yana her yıl düzenli olarak artmaktadır (Keen ve Apostolova, 2017). Partinin bu hızlı yükselişinin kamuoyunun belli kesimlerinde, ana akım partilerde ve medyada yarattığı panik Nigel Farage ın kampanyalar esnasındaki demeçleri ve referandum sonrasında takındığı, kararı kendi partisine mal eden mağrur tavırla birleşince UKIP in süreçte öne çıkması kaçınılmaz olmuştur. Başka bir şekilde ifade etmek gerekirse, Britanya da radikalizmin ve popülizmin yükselişinin bir tehdit olarak algılanması UKIP üzerine yapılan tartışmaları arttırmış, UKIP de bunu bir fırsat olarak görerek referandum kampanyalarını sesini daha geniş kitlelere duyurmak için bir platform olarak kullanmıştır. Diğer taraftan UKIP, mevcut düzen yanlıları için ayrılma kampanyasının irrasyonel ve hatta çirkin tarafını temsil etmektedir. UKIP in kampanyalar esnasında zaman zaman yalana ve gerçekleri saptırmaya başvurduğu bilinmektedir. Örneğin parti, Birleşik Krallık ın AB ye üyelik için günlük 50 milyar Sterlin ödediğini ve Birlik ten çıkılması durumunda bu paranın doğrudan Ulusal Sağlık Servisi ne (NHS) aktarılacağını iddia etmiştir (Kirk, 2017). Hatta bu iddia Brexit tartışmalarından önce, 2014 AP Seçimleri sırasında partinin manifestolarında da yer almıştır. Bu rakam doğru olmadığı gibi, Brexit kararını izleyen günün sabahında parti lideri Nigel Farage, NHS konusunda bir hata yaptıklarını, söz konusu yatırımın mümkün olamayacağını kabul etmiştir (McCann ve Morgan, 194

195 2016). Bir başka örnek, Farage ın kampanyalar esnasında önünde poz verdiği reklam panosudur. Panoda Kırılma Noktası: AB bizi hayal kırıklığına uğrattı. sloganıyla birlikte yer alan ve ülkeye girmek için sıraya girmiş mültecilere benzeyen görsel, partinin kısa süre içerisinde nefret söylemi ve ırkçılıkla suçlanmasına sebep olmuştur. UKIP in bu gibi söylemlerle öne çıkması, kalma yanlılarının ayrılma yönünde kampanya yürütenlerin mantıksız, yalancı, ırkçı vb. kimseler oldukları savını destekleyen bir gelişme olmuş, partinin bu yanı (ve dolayısıyla partinin kendisi) diğer liderler ve medya tarafından özellikle öne çıkarılmıştır. Ancak buradan UKIP in yalnızca yalandan, hileden, manipülasyondan ve nefretten ibaret bir parti olduğu sonucu kesinlikle çıkartılmamalıdır. Parti lideri zaman zaman seçmeni yanıltacak söylemlerde bulunsa da parti programı ve gündemi yalnızca bunlardan oluşmamaktadır. Bu metinler aynı zamanda hem iç hem de dış politikaya yönelik yerinde ve rasyonel eleştirileri ve önerileri de içermektedir. UKIP ve AB UKIP in seçim manifestolarında öne çıkan konular ve sunulan öneriler incelendiğinde parti, radikal popülist sağın tipik bir örneği olarak öne çıkmaktadır. Bu görüşü temsil eden siyasi partiler, modern Avrupa tarihinde 1950 lere, İkinci Dünya Savaşı nın hemen ertesine kadar uzanmaktadır. Neredeyse yetmiş yıllık bir geçmişe sahip olan bu konuda çok sayıda çalışma yapılmış olsa da literatür, terminolojik bir belirsizlikten muzdariptir. Söz konusu partiler, radikal sağ, göçkarşıtı, aşırı sağ, popülist, düzen karşıtı gibi farklı tanımlamalarla ele alınmaktadır. Öte yandan bu tanımlamalarda partilere atfedilen davranışlar ve fikirler genellikle çok 195

196 benzerdir. Hatta bu ifadeler çoğu zaman birbirlerinin yerine, dönüşümlü olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmanın amacı doğrultusunda UKIP i tanımlamak için radikal popülist sağ (RPS) parti terimi kullanılmıştır. Zira bu terim, söz konusu partinin hem ideolojik hem de söyleme ilişkin yönlerine aynı derecede vurgu yapmaktadır. Bununla birlikte, UKIP i tanımlarken aşırı sağ ifadesinin kullanımından özellikle kaçınılmıştır çünkü UKIP, sistem karşıtı (anti system) bir parti değildir. Partinin savları demokrasi karşıtı bir nitelik taşımamakta, mevcut siyasi sistemin sınırlarını aşmamaktadır. Diğer bir deyişle, partinin aşırı bir tarafı bulunmamaktadır. Bu açıdan partiyi radikal olarak betimlemek yerinde olacaktır. Betz e (1994: 3) göre, RPS partilerin radikalizmi mevcut sosyokültürel ve sosyoekonomik yapıları reddetmelerinden kaynaklanmaktadır. Bu partiler, devletin rolünün azaltılmasını, bireysel kazanımların desteklenmesini ve serbest piyasayı eleştirirler. Sosyal eşitliğe ve bunu öngören projelere karşı çıkar, marjinal grupların topluma entegre edilmesi fikrine soğuk bakar ve açıkça ırkçı olmasalar da yabancılara karşı yer yer düşmanlık gösterirler. Buna ek olarak, RPS partiler sık sık sokaktaki insanın ve sağduyunun önemini vurgulamaları ve toplumsal endişelerden ve hayal kırıklıklarından yararlanma (1994: 4) eğiliminde olmaları açısından popülisttirler. Mudde (2007) biraz daha farklı yol izleyerek, RPS partilerin üç temel niteliği olduğunu iddia etmektedir: Doğuştancılık (Nativism), Otoriterizm (Authoritarianism), ve Popülizm. Bu bağlamda doğuştancılık, devletin yalnızca doğuştan bu yana o topraklarda olan, diğer bir deyişle yerli kimselere (ulusa) ait olması gerektiğini iddia eden ve kişi ya da fikir fark etmeksizin yerli olmayan tüm unsurları toplumun tektürelliğe 196

197 bir tehdit olarak gören bir ideoloji olarak tanımlanmaktadır (2007: 19). Burada yerli, etnik, ırksal ya da dinsel unsurlar içerebilir ancak her zaman kültürel bir yanı olacaktır. İkinci nitelik olan otoriterizm, ya da yetkecilik, düzen içinde yaşayan, otoritenin ihlalini sert bir şekilde cezalandıran bir topluma olan inancı ifade etmektedir (s. 23). Mudde ye göre RPS partiler, yasa ve düzene büyük önem atfeder. Ancak bazen bu tutumları anti demokratik bir hale bürünür çünkü toplumsal kurallar ve gelenekler belirlenirken dikkate alınan tek taraf, baskın sosyal gruptur. Bu grubun dışında kalan kimselerin söz hakkı yoktur. Bu kimseler mevcut düzene aykırı bir fikir taşırlarsa ya da davranışta bulunurlarsa dışlanır ve cezalandırılır. Küçük ya da büyük fark etmeksizin her ihlale aynı ciddiyetle karşılık verilir. Ayrıca bu partiler, yasa yapma mekanizmalarına ve uygulayıcılara büyük yetkiler devretme eğilimindedirler. Dolayısıyla parlamento, yargı ve kolluk kuvvetleri her daim bağımsız, güçlü ve ulusal olmalıdır. Son olarak Mudde ye göre popülizm, siyasi aktörlerin iktidara gelmek için kullandıkları bir yöntem ya da iletişim tarzı değil, bir ideolojidir (s. 23). Popülizm, toplumu saf halk ve yoz elit olmak üzere her biri homojen ve birbirine düşman iki gruba ayırmakta ve ilk grubun sürekli olarak ikincisi tarafından ihanete uğradığını iddia etmektedir. Bu sebeple popülizm, halk ı yoz elit in çıkarlarına hizmet eden kurulu düzen e karşı radikal önlemlere başvurmaya çağırmaktadır. Popülizme göre, politikacılardan medyaya, bürokratlardan şirketlere, yorumculardan entelektüellere bu düzene hizmet eden herkes halkın iradesi ni ve sağduyu yu hiçe saymakta, bu sebeple ikinci grupta yer almaktadır. Diğer bir deyişle, popülizm, anti elitist bir ideolojidir. 197

198 Koch a (1991) göre, popülizmin iki temel unsuru vardır: içeride tektürleştirme ve dışarıya kapalılık. Popülizm, çoğunluğun sesine kulak verir; azınlıkta kalanlarla ilgilenmez. Popülizme göre politika, bu sesin, yani genel iradenin doğrudan yansıması olmalıdır ki bu irade kimi zaman insan haklarından ya da anayasadan bile üstündür. Haliyle bu denli önemli bir bütünlüğü bozan yerli ya da yabancı hiç kimseye ve hiçbir şeye müsamaha gösterilmemelidir. Literatüre yapılan bu ufak ziyaretin gösterdiği üzere, radikalizm ve popülizm el ele yürüyen ideolojilerdir. Aynı şeyi, bu olgulara bir ideoloji değil, bir iletişim yöntemi olarak baktığımızda da söylemek mümkündür. Burada sağ görüşten bağımsız olarak (zira sol radikal popülizmde de benzer özellikler görülmektedir) öne sürülen sav özetle şudur: Mevcut sistem sıradan insanı, Biz i, yozlaşmış elite, Onlar a, karşı koruyamamakta; demokrasi, amacını yerine getirememektedir. Medyadan, şirketlerden, politikacılardan, bürokratlardan oluşan bu meşum grubu defetmek için köklü değişiklikler yapmak ve düzeni değiştirmek şarttır. Bu da ancak devlet eliyle, dışarıdan kimsenin müdahalesi ve etkisi olmadan mümkündür. Böylece, uygunsuz insanlardan arınmış, düzen içinde yaşayan, halkın sözünün geçtiği bir topluma kavuşulacaktır. Bu senaryoda AB nin konumunu kestirmek zor değildir. Radikal popülist siyasi partiler için AB, ulus üstü yapısıyla mevcut düzenin bu şekilde olmasının müsebbiplerinden biri, bu durumu sürdürmek isteyenlerin başı olarak öne çıkmaktadır. Tıpkı hükümet, hükümetteki partiler ve onları finanse eden şirketler ile onların propagandasını yapan medya kuruluşları gibi AB de, sokaktaki insanın iyiliğini göz ardı eden, onu sömüren ve dışlayan bir kurumdur. Üstelik öncekilerin aksine AB, bir yabancıdır. Dolayısıyla ulusal çıkarlara 198

199 öncelik vermesi mümkün değildir. Aksi ise kuvvetle muhtemeldir. Yetkileriyle ulusal yasama, yürütme ve yargı güçlerinin sık sık üstüne çıkan AB, diğerlerinden çok daha tehlikeli bir düşmandır. Bu sebeple kendisini ya dönüştürmek ya da tamamen ortadan kaldırmak gerekmektedir. Tüm bunlara paralel olarak, konu Avrupa bütünleşmesine geldiğinde UKIP in en çok dile getirdiği konu egemenliktir. Parti, 1950 lerde Fransa yı ve Almanya yı aynı masaya oturtmak ve barışı sağlamak için bir araya gelen bağımsız ulus devletlerin eşit şartlarda ortaklığı 5 iken bugün yozlaşarak Almanya hegemonyasında sürdürülmeye çalışılan bir oluşum haline gelen AB yi reddetmekte, bu oluşumun İngiliz halkını baskıcı ve demokratik olmayan bir rejimle kontrol altına aldığını iddia etmektedir. Partiye göre AB ve onunla birlikte hareket eden ana akım partiler, Britanya halkının çıkarlarına ters düşen bir şekilde liberal metropolit elitlerle ve Avrupa çapında tektürelliği savunan sözde uzmanlarla işbirliği yapıp, Gümrük Birliği adı altında büyük bir kartel yürütmektedir. UKIP e göre Britanya ya akın eden niteliksiz ve ucuz iş gücünün neden olduğu düşük maaşlar ve işsizlik, adaletsiz vergi politikaları, artan nüfusla aksayan sosyal hizmetler AB nin serbest dolaşım ilkesinin bir sonucudur. AB nin tarım ve balıkçılık politikaları Britanyalıları zarara uğratmakta, AB ye aktarılan kaynaklar bu insanları zora sokmaktadır. Üstelik AB, 2011 den bu yana devam eden Suriyeli Mülteci Krizi ne açık kapı politikasıyla yanıt vererek üyelerini hem eko 5 Bu kısımda tırnak içinde alıntılanan ifadeler aksi belirtilmediği müddetçe UKIP in yılları arasında paylaşmış olduğu dokümanlardan yazarlardan Özbey in yüksek lisans tezi için derlenmiş olup, incelenen belgelerin tam listesine kendisi aracılığıyla ulaşılabilir. 199

200 nomik darboğaza sokmuş hem de güvenlik tehdidi altında bırakmıştır. Parti lideri Farage için Britanyalıların, Romanyalıların beraberlerinde getirdikleri suç kültürü, mültecilerle birlikte artan taciz ve tecavüz tehditleri ya da Güney ve Doğu Avrupa dan gelen tüberküloz gibi göçün karanlık tarafları na maruz kalmalarının en büyük sebebi Birleşik Krallık ın AB ye üye olmasıdır. UKIP in söylemlerinde AB nin IŞİD le savaş halindeki Kürtleri bombalayan ve büyük bir göçmen dalgası potansiyeli taşıyan Türkiye yi de kapsayacak şekilde büyümeyi planlıyor olması da partiye göre yine aptalca ve tehlikeli dir. Bu politikaların hepsi, giderek büyüyen AB de Birleşik Krallık ın oy oranının ve etkisinin azalmasından kaynaklanmaktadır. UKIP e göre resmi kayıtların başladığı yıl olan 1996 dan bu yana hiçbir AB mevzuatını geri çevirmemiş olan Birleşik Krallık hükümetleri, Britanya halkının temel hak ve özgürlüklerini AB üyeliği uğruna feda etmiş, demokrasinin asli ilkeleri olan katılımı ve izlenebilirliği hiçe saymıştır. Tüm bunların ötesinde UKIP, AB nin çok uluslu ve çok kültürlü yapısını Britanya kimliğine bir tehdit olarak görmektedir. Örneğin lider Farage, Kendi marşı, bayrağı, pasaportu olan bu militarist süper güçten kurtularak İngiliz ulusunun haysiyetini geri kazanmak ve ülkenin geleceğiyle ilgili alınacak kararlarda kontrolü geri almak için İngiliz yasalarının bütünlüğünü yeniden sağlamanın, tüm yetkilerini yeniden ulusal düzeye çekmenin ve ekonomide kontrollü geri kazanmanın gerekliliği üzerinde durmaktadır. Bunu sağlamak içinse AB den ayrılmak kaçınılmazdır. UKIP in buradaki tutumu radikal sağın doğuştancılığının ve otoriterliğinin bir sonucudur. Sürdürdüğü ideoloji, partinin AB ye olumlu bakmasını olanaksız kılmaktadır. UKIP in Av 200

201 rupa şüpheciliği, Avrupa siyasi ve ekonomik bütünleşme projesini tümüyle reddetmesi ve ülkenin AB ye üyeliğine kesin olarak karşı çıkması itibariyle sert karakterlidir (Taggart ve Szczerbiak, 2001). Literatürde sıklıkla referans alınan bir diğer tipolojiye göre ise UKIP, Avrupa bütünleşmesi fikrinin kendisine ve özel olarak Avrupa Birliği ne karşı çıkması itibariyle (Kopecky ve Mudde, 2002) Avrupa reddiyecidir (Euroreject). Literatürdeki daha yeni çalışmalarda da Avrupa bütünleşmesine yönelik tutum ölçütlerinde en olumsuz gruplara mensup olduğu öne sürülen UKIP in, AB ile ilişkilerini kademeli olarak düzeltmesi partinin ideolojisi sebebiyle mümkün görünmemektedir. Partinin bu duruşu, partiye kısa sürede hızlı bir şekilde artan desteği tek başına açıklayamamaktadır. Destek iki tarafı olan bir kavramdır: Partinin seçmene sundukları kadar seçmenin partiden talep ettikleri de önemlidir. Destek, bu iki tarafın anlaşmaları sonucu artar veya düşer. UKIP in Brexit kampanyalarında da yukarıdakine benzer bir şekilde seçmene yansıyan AB karşıtı tutumunun karşı taraftan kabul görmesinin sebebi ne olmuştur? Bu soruya, bir sonraki bölümde cevap verilmeye çalışılacaktır. AB de Kamuoyunun (Artan) Rolü Avrupa bütünleşmesi başından bu yana siyasi, entelektüel ve iktisadi seçkinlerin temel rol oynadıkları ve liderlik ettikleri bir süreç olmuştur. Ancak, bu durum yukarıda sıralanan referandum kararlarından da anlaşılacağı üzere zamanla değişmiş; bir siyasi güç olarak kamuoyunun rolü ve ağırlığı giderek artmıştır. Burada kast edilen kamuoyunun Avrupa bütünleşmesine bakışının giderek daha eleştirel olmasından 201

202 ziyade, zaman içerisinde çok katmanlı ve karmaşık bir hale dönüşmesidir. Tarihsel olarak, Avrupa kamuoyunun Avrupa bütünleşmesine bir nevi açık çek verdiği varsayılmıştır. İkinci Dünya Savaşı nı takip eden zorlu yıllarda, Avrupa nın yeniden inşası ve başka bir savaşın önüne geçme projesi olarak başlayan bütünleşme çalışmaları, kamuoyunun temel önceliği olan yaşam koşullarının yeniden sağlanması ve savaşın yaralarının sarılması konularındaki başarıları ile vatandaşlar tarafından olumlu algılanmıştır. Sonrasında da, üye devletlerin refah düzeylerinde yaşanan büyük artışlar ve Soğuk Savaş döneminin tüm gerginliklerine rağmen Batı Avrupa ya hüküm süren istikrar ve barış ortamı bu olumlu algıyı pekiştirmiş ve Avrupa bütünleşmesi, kamuoyunun çoğunluğu için doğal olarak kabul edilen bir süreç haline dönüşmüştür. Neo fonksiyonalist teoriye göre bu tür bir açık çek zaten olması gerekendir. Gündelik kaygılar içindeki vatandaşların karar vericilere verdiği bir tür permissive consensus seçmeli uzlaşı söz konusudur ve karar vericiler, bu izni kullanarak Avrupa bütünleşmesi için sektörel adımları atarlar. Literatüre göre, Avrupa bütünleşmesinde önemli aşamalar bu sektörel bütünleşmelerin olumlu çıktıları nedeniyle vatandaşların bu müsaadeyi sürdürmeleri ve diğer sektörlere aktarımına ses çıkarmamaları ile mümkün olmuştur. Buna göre, AB meseleleri gündelik kaygılardan bağımsız ve sıradan vatandaşın anlayamayacağı kadar karışık konulardır. Bu nedenle, vatandaşlar siyasetçilere ve kanaat önderlerine açık çek verirler ve bu konulara karışmazlar. Son yıllarda yaşanan gelişmelerle birlikte kamuoyu AB ilişkisine ilişkin tartışmalar derinleşmiş, ortaya farklı teoriler ve açıklamalar çıkmıştır. Bireylerin Avrupa bütünleşmesine 202

203 hangi saiklerle destek verdiklerini açıklamaya çalışan üç temel yaklaşım ise literatürde belirleyici olmuştur. Bunların ilki, Ronald Inglehart ın (1977) geliştirdiği sessiz devrim yaklaşımıdır. Bu yaklaşıma göre, Avrupa bütünleşmesine kamuoyunun bakışı iki temel değişkene bağlıdır: değerler bütünü ve siyasi becerilerin derecesi. Inglehart a ve sonrasında bu modeli kullananlara göre toplumlar, özellikle de gelişmiş Batı toplumları, İkinci Dünya Savaşı nın bitişi ile sessiz bir devrim yaşayarak dönüşmektedirler. Buna göre, bireylerin değer yargıları daha post materyalist ve kozmopolitan bir yapıya dönüşmekte ve artan eğitim seviyeleri ve iletişim kanallarındaki artış ile bireyler Avrupa bütünleşmesi gibi soyut yaklaşımları bile doğru analiz edip kavrayabilmektedirler. Materyalizmin ötesine geçen ve siyasi becerileri yerel/ulusal düzeyin üstünde olan bireyler, Avrupa bütünleşmesine destek vermektedirler ve bütünleşmenin ilerlemesini mümkün kılmaktadırlar. Inglehart a göre siyasi becerileri yüksek olan entelektüel bireylerin sayısındaki artış, Avrupa bütünleşmesinin temel itici gücünü oluşturmaktadır. Inglehart ın geliştirdiği model, kamuoyunun Avrupa bütünleşmesine verdiği desteğin değerler temelli yaygın bir destek olduğunu savunur. Böylece, dönemsel dalgalanmalardan ve krizlerden, temel kozmopolitan ve post materyalist değerler aşınmadığı müddetçe kamuoyu etkilenmez savını ortaya koyar. Bir hayli Avrupa merkezci olan bu yaklaşım her ne kadar uzun müddet temel olarak kabul edildiyse de, İsviçre ve Norveç gibi hayli gelişmiş toplumların neden ısrarla Avrupa bütünleşmesi projesinin dışında kalmayı tercih ettiklerini açıklamaktan uzaktır. Keza, son Brexit referandumunda neden hayli eğitimli ve kozmopolitan İngiliz toplumunun çoğunlukla AB den desteklerini çektiklerini de açıklayamaz. 203

204 Söz konusu yaklaşımlardan ikincisi ve kamuoyunun siyasi sistem, topluluk ve kurumlar hakkında değerlendirmelerinin analizinde en çok kullanılanı David Easton (1975) tarafından geliştirilen yaygın (diffuse) ve özel (specific) destek kavramlarıdır. Easton a göre, yaygın destek genel bir değerlendirmeyi ve desteği ifade ederken, özel destek çıktılara ve performansa dayalı değerlendirme ve desteğe işaret etmektedir. Inglehart ve değer temelli destek açıklamalarının eksiklikleri karşısında 1990 lardan itibaren ortaya çıkan son yaklaşım ise, bireylerin Avrupa projesine desteğinin çıkar ve fayda temelli olduğunu iddia etmektedir. Bu teze göre, kişinin kendisinin ekonomik ve sosyal çıkarlarını gözetmesi kadar, bireylerin ülkelerinin genel güvenliklerini ve ekonomik çıkarlarını da gözettikleri ortaya çıkmış ve bazı durumlarda, bireylerin kendi ekonomik çıkarlarına aykırı olsa bile ülkenin ve toplumun çıkarlarına faydalı olacağı inancıyla Avrupa bütünleşmesiyle ilgili karara ve gelişmelere destek verebilecekleri savunulmuştur. Kamuoyu, AB nin karmaşık yapısı ve çalışma yöntemlerinden haberdar olmayabilir ancak kendisinin ve çevresinin özellikle ekonomik kazanımlarını veya kayıplarını yakından gözlemler; ülkesinin genel refah düzeyindeki değişimlerden haberdardır. Bu gözlemleri ve tecrübeleri ışığında ise, AB politikaları konusunda tutumunu ve davranışını belirler. Inglehart ın modelinin aksine, bu model siyasi becerileri hayli düşük bireylerin Avrupa bütünleşmesine verdiği desteği açıklayabilir. Ancak, bu modelin destek algısı özel destek tir ve performans temellidir. İşler kötü gittiği zaman bu destek düşebilir ve hatta eleştiriye ve düşmanlığa dönüşebilir. Brexit ten çıkan karar tam da bu yaklaşımı doğrular şekilde gelişmiştir. 204

205 Kamuoyu ve Popülizm Bu yazının başında da değinildiği gibi Brexit referandumu sonucu ayrılıkçıların kazanması ile ortaya çıkan tepkilerin büyük bir kısmı, İngiliz kamuoyunun popülizmin oyununa geldiği ve bu kadar önemli bir konunun halka bırakılmasının hata olduğu yönündedir. Ancak bu görüş parti liderlerine olması gerekenden çok daha fazla önem atfetmekte ve kamuoyunun rolünü tehlikeli derecede küçümsemektedir. Avrupa da 1950 lerde başlayan; artan refahla, iyileşen hayat şartlarıyla, yükselen reel ücretlerle kendini gösteren Altın Çağ, 1973 te patlak veren Petrol Krizi yle sona ermiştir (Pettersson, 2017). İkinci Dünya Savaşı nın hemen ardından sermaye ve emek arasında kurulan denge, 1970 lerin ikinci yarısından itibaren Avrupa devletlerinin Keynesyen politikaları bir kenara bırakmasıyla, sendikaların etkilerinin azalmasıyla, sosyal güvenlik ağlarının zayıflamasıyla yerini sermayenin lehine işleyen bir düzene bırakmıştır. Bu yeni düzende, iş gücü hiç olmadığı kadar eğitimlidir. Buna rağmen, yüksek beceri gerektirmediği müddetçe yapılacak işler ya çok düşük ücretler ya da kötü sosyal şartlar sunmaktadır. Ayrıca artık çoğu iş, otomasyon sistemlerinde erişilen başarılar sayesinde insan gücüne ihtiyaç duyulmadan yapılabilmektedir. Kadınların iş gücüne aktif katılımın da hızlı bir şekilde artmasıyla emek piyasası büyük bir değişim geçirmiş ve daha rekabete dayalı hale gelmiştir. Tüm bunların kaçınılmaz sonucu olarak Avrupa kamuoyu düşük hane gelirinden, artan borçtan, işsizlikten, sosyal güvencelerin yetersizliğinden muzdariptir. Makro düzeyde ise ekonomiler adaletsiz gelir dağılımına, yüksek vergilere, sosyal adaletsizliğe ev sahipliği yapmaktadır. Hem AB içerisinde hem de dışarıdan AB ye doğru hareketliliğin artması, her yıl 205

206 binlerce kişinin iş gücüne katılması da mevcut kısıtlı refahın giderek daha küçük paylara bölünmesi anlamına gelmektedir. Bu durum sadece ekonomiyle ilgili gibi gözükmekle birlikte, aslında çok daha büyük sosyopolitik bir dönüşümün tetikleyicisidir. Yüksek eğitimli ancak düşük bir maaşla ve güvencesiz çalışan ya da işini yerel olmayan birine kaptırmış bir bireyin devam eden düzende ne kendisinin ne de ülkesinin geleceğine dair umut taşıması olası değildir. Böyle bir durumda kişinin mevcut hale sebep olarak göreceği ilk şey serbest dolaşım, giderek kısıtlanmış sosyal devlet hizmetleri ve iş gücünü koruyamayan sendika olacak, bu da kişinin başta hükümet ve ana akım partiler olmak üzere AB ye, göçmenlere, sendikaya tepki göstermesine yol açacaktır. Tüm bunlar, bireyin sahip olduğu inançların ve değerlerin değişmesini ve toplamdaki güç ilişkilerinin yeniden oluşmasını beraberinde getirecektir. Küreselleşmenin ve uygulanan vahşi neo liberal politikaların dünyanın her ülkesinde yarattığı olumsuz etkiler ve kaybedenleri vardır. Ancak Avrupa kıtası, ulus devletlerle birlikte suçlanacak bir aktörün daha olduğu tek yerdir. AB, üye ülkelerde bir yandan bu politikaların baş uygulayıcısı ve temsilcisi olarak görülürken, diğer yandan egemenliğin transferi ve Ortak Pazar kuralları yüzünden ulusal hükümetlerin küreselleşmenin kaybedenleri karşısında suç ortağıdır. İlk bakışta, Avrupa daki sosyal politikalar ve müdahaleler AB tarafından kısıtlanmaktadır. Bunun yanı sıra Avrupa kamuoyunun gözünde AB çatısı altında malların, sermayenin, servislerin ve kişilerin serbest dolaşımı doğrudan Birlik e üyeliğin bir sonucudur. Dolayısıyla, bu serbestinin yarattığı zenginliğin eşitsiz dağılımından da gene AB sorumludur. Bu eleştirel bakış açısına göre, küreselleşmenin yarattığı zenginliğin en azından bir kısmının toplumun alt katmanlarına bir şekilde dağıtılması mümkün 206

207 görülürken, AB nin kendi iç işleyişi ve kuralları nedeniyle bu dağılımın engellendiği sonucu çıkmaktadır. Bütünleşmenin ilk yıllarında kamuoyunun verdiği açık çek sayesinde ilerleyen Avrupalı siyasetçiler, zamanında tartışılması dahi hayal olan konuları ve politikaları kamuoyuna biraz da dayatır şekilde hayata geçirmişlerdir. Ülkeler arası sınırları ortadan kaldıran Schengen Anlaşması, ortak para birimi olan Avro; altı üyeyle başlayan bütünleşmenin 28 üyeye genişlemesi gibi gündelik hayatı ciddi anlamda etkileyen devrim niteliğinde kararlar kamuoyunun ne düşündüğü ve istediği pek dikkate alınmadan hayata geçirilmiştir. AB nin bazı konularda vatandaşlara rağmen bu tür kararları alması ve bu karar süreçlerinde kamuoyunun dışarıda bırakılması, 1990 ların ikinci yarısından itibaren eleştirilerin artmasına yol açmıştır. AB, 1992 yılında Topluluk tan Birlik e dönüşerek, 2009 yılında ise Lizbon Antlaşması yla ulus üstü güçlerini arttırarak derinleşme yönünde büyük adımlar atmıştır. Tam da bu zamanlarda başlayan ve yaklaşık on yıldır devam eden krizler zincirine 6 karşı AB nin yetersiz kalması da bu süreçte seçmenlerin üye devletlerdeki hükümetlerden ya da ana akım partilerden ziyade Birlik i suçlaması sonucunu doğurmuştur. Bu dönemde AB nin demokrasi anlayışı ve uygulayışı ciddi anlamda tartışılmaya başlanmış ve Simon Hix in (2008) belirttiği üzere, vatandaşların gözünde AB adeta bir tür aydınlanmış despotizme dönüşmüştür. Radikal popülist siyasi partilerin oy oranlarına bakıldığında da 1990 lardan 2000 lerin ortalarına kadar ufak bir ivmeyle artan oyların 2000 lerin sonlarında katlanmaya başladığı görülmektedir. AB nin güçlerini sürekli olarak arttırırken karşı karşıya kaldığı problemleri yönetmedeki başarısızlığı 6 Euro Krizi, Suriyeli mültecilerle hız kazanan göç krizi, IŞİD tehdidi, Kırım daki çatışmalar, Grexit, Brexit vb. gelişmelerle devam eden süreç. 207

208 Avrupalı seçmenleri sistem partilerinden uzaklaştırarak sağ ve sol kanatlardan radikal popülist partilerin kucağına itmiştir. Politika: Bildiğimiz Gibi Siyasi partiler, tanımları gereği kendi programlarını hayata geçirebilmek için siyasi iktidarı kazanmayı hedefleyen ve yerel, genel ve (Avrupa için konuşmak gerekirse) AB düzeyinde seçimlerle ya da seçim dışı yollarla bu hedefe ulaşmak için kitlelerin aktif ya da pasif desteğini kazanmaya çalışan (Özdemir ve Atılgan, 2015: 239) oluşumlardır. Bu amaçları onları çıkar ve baskı gruplarından ayıran en temel özelliktir. Yine bu amaçla paralel olarak, Özdemir ve Atılgan (2015) günümüzde siyasi partilerin genellikle toplumun tüm kesimlerini temsil etme iddiasında olduklarını ve belirli bir toplumsal sınıfla ya da tek bir grupla ilişkilendirilmekten kaçındıklarını iddia etmektedir. Sebep çok basittir: Siyasi partilerin oylarını arttırmaları, bunun için de kendi tasavvurlarını toplumun tümünün evrensel çıkarı (2015: 240) olarak sunmaları gerekmektedir. Bu açıdan radikal popülist partiler ile ana akım siyasi partiler birbirlerinden çok da farklı değillerdir. Partiler, taraf tutmak, kimlik ve karşı kimlik yaratmak ve girdikleri rekabette kendilerine avantaj sağlayan konuları sıklıkla dile getirmek zorundadır. Bu noktada radikal popülist siyasi partilerin Avrupa bütünleşmesi konusunu kullandıklarını söylemek eksik bir ifade olacaktır. Zira literatürde, siyasi partilerin Avrupa konusunu politikalarına taşımalarında partinin ideolojik duruşuyla birlikte ulusal parti sisteminin ve seçim stratejilerinin de önemi olduğu çok kez dile getirilmiştir (Sitter, 2001; Sitter, 2002; Sitter ve Batory, 2004). Buna göre Avrupa bütünleşmesine muhalefet, tüm partiler için dinamik yapıdadır; zamanla ya da partilerin hükümetteki işbirliklerine göre değişebilir. Diğer bir deyişle, tüm partiler Avrupa bütünleşmesini kendilerine yara 208

209 yacak şekilde kullanmaktadır. Bu durum yalnızca radikal popülist siyasi partilere özgü değildir. Betz e göre RPS partilerin ortaya çıkışı gelişmiş Batı Avrupa demokrasilerinin sosyoekonomik ve sosyokültürel yapısında yaşanan büyük dönüşümün bir sonucudur (1994: 26 27). Bu dönüşüm, vatandaşları bir arada tutan inançların ve yapıların yok olmasına ve vatandaşlar arasında bireyselliğin artmasına yol açmıştır. Toplumda görülen parçalanma, çözülme ve farklılaşma ile küreselleşmenin kazananları ve kaybedenleri arasında artan uçurum RPS partilere yaramıştır. Ancak bu, anlık bir kriz değil, bir süreçtir ve çok sayıda unsuru içinde barındırmaktadır. Ortaya çıkış sebepleri diğer partilerden farklı olabilir ancak yakın zamanda yapılan çalışmalar RPS partilere verilen desteğin diğer partilere verilen desteğe benzer bir şekilde geliştiğini göstermektedir. Örneğin, Van der Brug vd. (2014), RPS ve aşırı sağ partilere verilen destek üzerine yaptıkları çalışmada sosyo yapısal (socio structural), protesto oyu (protest vote), karizmatik liderlik (charismatic leadership) ve politika oylama (policy voting) olmak üzere dört farklı model üzerine yapılan çalışmaları derlemişlerdir. Bu çalışmada gösterildiği üzere ilk üç model RPS ve aşırı sağ partilere verilen desteğin yalnızca küçük bir kısmını açıklamaktadır. Verilen desteğin en büyük kısmı seçmenlerin gündemlerindeki konular ile partilerin eğildiği konuların benzerlik göstermesinden kaynaklanmaktadır. Diğer bir deyişle, seçmenler kendi kaygılarının ve ilgilerinin bu partiler tarafından dikkate alındığını düşündüklerinden RPS ve aşırı sağ partilere oy vermektedir. Zaten seçmenlerin ana akım partileri desteklerken rasyonel davranması, RPS partilere gelince ise manipüle edilebilir, aklı zayıf bireyler olması çok da akla yatkın değildir. Bunun yerine vatandaşların oy verirken kendilerince önemsenen meselelere odaklanan ve bunlar üzerine 209

210 (doğru ya da yanlış) çözümler sunmaya çalışan partileri mevcut düzeni sürdürmeye niyetli ana akım partilere tercih etmesi daha makul görünmektedir. Zira böyle bir motivasyon hem radikal hem de ana akım partiler için kurulan denklemleri doğrulayacaktır. Burada altı çizilmeye çalışılan nokta şudur: Radikal popülist partiler ne izledikleri stratejiler ne de aldıkları destek açısından ana akım partilerden farklı değildir. Dolayısıyla bu partiler basitçe siyasi arenanın cüzzamlıları olarak görülmemelidir. Bunun yerine bu partileri sağ sol düzleminde aynı tarafta bulundukları siyasi partilerden daha uçta yer alan oluşumlar olarak ele alıp, savlarını dinlemek bu partilere verilen desteği anlamakta daha yararlı bir yöntem olacaktır. Sonuç 1950 lerde Fransız ve Alman demir çelik endüstrileri arasında bir işbirliği fikri olarak ortaya atılan Avrupa Birliği, günümüzde Avrupa kıtası boyunca yayılmış 28 ülkenin içinde yer aldığı siyasi, ekonomik ve sosyal bir ortaklığa dönüşmüş durumdadır. Almanya yı, Yemen i ve Vietnam ı bir kenara koyarsak Avrupa Birliği, yakın geçmişte şahit olduğumuz tek geniş çaplı siyasi bütünleşme örneğidir (Vollaard, 2014: 1). Tüm bunlara ek olarak bu ortaklığın devamı için kurulan her biri birbirinden karmaşık hükümetlerarası ve ulus üstü mekanizmalar ile Avrupalılık kimliği oluşturmak için girilen çabalar göz önünde bulundurulduğunda, bu büyük yapısal değişime karşı ulusal düzeyde ortaya çıkan tepkiler hiç de şaşırtıcı değildir. Brexit e zemin hazırlayan sadece dışlanmış, alt gelir grubuna mensup, milliyetçi işçi sınıfının oyları değildir. Bahsedilen bu grup, referandum sonucunu tek başına etkileyebilecek kadar büyük de değildir. Referandumun yapıldığı gün yoğun yağış, fırtına ve hatta yer yer sele rağmen katılım oranının yüzde 210

211 75 lere çıktığı düşünüldüğünde Britanyalıların AB yle ilintili endişelerini gündemlerinin üst sıralarında tuttukları, hatta bazen bu konuyu ulusal meselelerinin önüne koyduklarını söylemek mümkündür. Zira bundan önce ulusal düzeyde yapılan dört genel seçimde de katılım oranı %66,1 i geçmemiştir. Dahası, Brexit tartışmalarıyla paralel giden Lexit 7, yani Sol un belirlediği koşullarla AB den ayrılma durumu üzerine yapılan tartışmalar, Britanya kamuoyundaki memnuniyetsizliğin sadece radikal sağ görüşe sahip kitlelere has olmadığının en büyük göstergesidir. Bu açıdan UKIP i yalanlarıyla, hileleriyle ve manipülasyonlarıyla Brexit in yegâne sorumlusu olarak görmek nispeten kolay bir yol olmakla birlikte yanlıştır. Brexit, Britanyalıların AB ye karşı senelerdir süregelen mesafeli tutumunun bir üst seviyeye taşınmasıdır. Geçtiğimiz yirmi yılda kamuoyunda AB kurumlarına olan güvenin, Avrupa bütünleşmesinin derinleşmesine olan desteğin ve AB nin geleceğine ilişkin iyimserliğin düşüşte olması, Avrupa nın her yerinde mevcut sistemde değişiklik ve yenilik sözüyle ortaya çıkan radikal popülist siyasi partilere desteğin artmasına yol açmaktadır. Bu partileri, onları destekleyen seçmenleri ve en önemlisi kamuoyunu bu yola iten kaygıyı ve öfkeyi göz ardı etmek başta akademinin, daha sonra ise AB nin, ulusal hükümetlerin, ana akım partilerin ve medyanın yapabileceği en büyük hata olacaktır. Bu sebeple, bu konuda şu ana kadar benimsenen dışlayıcı ve aşağılayıcı yaklaşımın hızla ve kesin olarak değişmesi gerekmektedir. 7 Lexit, İngilizce Sol (Left) ve Çıkış (Exit) kelimelerinin birleşimidir. 211

212 Kaynakça BETZ, H. G. (1994). Radical Right Wing Populism in Western Europe. Macmillan US: Palgrave. CILLIZZA, C. ( ). Donald Trump s Brexit Press Conference was Beyond Bizarre, The Washington Post, / gtonpost.com /news /the fix/wp/ 2016/ 06/24/ donald trumps brexit press conference was beyon bizarre/?utm _term=.150 d16a 0971f ( ). CHAPPELL, S. ( ). Mr. Brexit What a Trump Presidency Means for the UK, Euronews, euronews.com /2016 /11/ 09 /mr brexit what a trump presidency means for the uk ( ). COWBURN, A. ( ). Theresa May Says ʹBrexit Means Brexitʹ and There Will Be No Attempt to Remain Inside EU, Independent, /news /uk/ politics/theresa may brexit means brexit conserv ative leader ship no attempt remain inside eu leave europe a html ( ). EASTON, D. (Kasım, 1975). A Re Assessment of the Concept of Political Support, British Journal of Political Science, 5(4), HIX, S. (2008). What s wrong with the European Union and How to Fix It. Cambridge: Polity. INGLEHART, R. (1977). The Silent Revolution: Changing Values and Political Styles Among Western Publics, Princeton University Press. KEEN, R., APOSTOLOVA, V. ( ). Membership of UK Political Parties, House of Commons Library Research Briefing, SN/SG/5125, researchbriefings. parliament.uk / Research Briefing/ Summary /SN05125 ( ). KIRK, A. ( ). EU referendum: The claims that won it for Brexit, fact checked, The Telegraph, www. telegraph.co.uk/news/0/eu referendum claims won brexit factchecked/ ( ). 212

213 KOCH, K. (1991). Back to Sarajevo or Beyond Trianon? Some Thoughts on the Problem of Nationalism in Eastern Europe. Netherlands Journal of Social Sciences, 27 (1), KOPECKY, P., MUDDE, C. (2002). The Two Sides of Euroscepticism. Party Positions on European Integration in East Central Europe, European Union Politics, 3 (3), MCCANN, K., MORGAN, T. ( ). Nigel Farage: 350 Million Pledge to Fund the NHS was ʹA Mistakeʹ, The Telegraph, telegraph.co.uk /news /2016/06 /24/nigel farage 350 million pledge to fund the nhs was a mistake ( ). MUDDE, C. (2007). Populist Radical Right Parties in Europe. Cambridge: Cambridge University Press. MUDDE, C. ( ) Europe s Populist Surge A Long Time in the Making, Foreign Affairs, foreignaffairs.com/articles/europe/ /europe s populistsurge ( ). ÖZBEY, E. E. (2016). Party Level Euroscepticism of the Radical Populist Political Parties in the European Union Member States: The Cases of the United Kingdom Independence Party (UKIP) and the Coalition of the Radical Left (SYRIZA) (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Tez No: ). ÖZBEY, E. E. ( ). Brexit Meselesi ve Referandum Kararının Avrupa Birliği ne Yansımaları, Birikim Haftalık, / dergisi.com/ guncel yazilar /77 80 / brexit meselesi ve referandum kararinin avrupa birligi ne yansimalari#. WQh 54R Pyjcs ( ). ÖZDEMİR, E., ATILGAN, G. (2015). Siyasi Partiler, Atılgan, G. ve Aytekin, A. (Der.), Siyaset Bilimi: Kavramlar, İdeolojiler, Disiplinler Arası İlişkiler, İstanbul: Yordam Kitap, PETTERSSON, K. ( ). Without Social Democracy, Capitalism Will Eat Itself, Social Europe, https // europe.eu/2017/02/ with out social democracy capitalism willeat / ( ). PIGNEY, G. ( ). Peopleʹs Challenge to the Government on Art. 50: A Parliamentary Prerogative, Crowd Justice, 213

214 should decide/ ( ). SITTER, N. (2001). The Politics of Opposition and European Integration in Scandinavia: Is Euro Scepticism a Government Opposition Dynamic?, West European Politics, 24, SITTER, N. (2002). Opposing Europe: Euro scepticism, Opposition and Party Competition, Opposing Europe Research Network Working Paper No 9, Sussex European Institute. SITTER, N., BATORY, A. (2004). Cleavages, Competition and Coalition Building: Agrarian Parties and the European Question in Western and East Central Europe. European Journal of Political Research, 43, doi: /j x. SMITH, R. ( ). What is the Royal Prerogative? Supreme Court Brexit Case Begins, Express, http: //www. express.co.uk /news/ uk /728329/ article 50 high court case brexit royalprerogative what is ( ). ŞAHİN, Y. (Ocak, 2017). Çekişmeli Yarışta Geri Sayım: AP Başkanlık Seçimi ve Adaylar, İKV E Bülteni. org.tr/ icerik_print.asp?ust_id=7929&id=7933 ( ). ŞENYUVA, Ö. (2016). Popülizm 1 Kapitalizm 0: Brexit, AB ve Kamuoyu, Birikim, , TAGGART, P., SZCZERBIAK, A. (2001). Parties, Positions and Europe: Euroscepticism in the EU Candidate States of Central and Eastern Europe. SEI Working Papers, 46. VAN DER BRUG, W., FENNEMA, M., VAN HEERDEN, S., DE LANGE S. (2014). Not That Different After All: Radical Right Parties and Voters in Western Europe, Sandelind, C. N. (Der.), European Populism and Winning the Immigration Debate, Stockholm: ELF/Fores, VOLLAARD, H. (2014). Explaining European Disintegration. JCMS: Journal of Common Market Studies, 52, doi: /jcms

215 Brexit te Kırılma Noktası: AB Bütçesi Sibel MEHTER AYKIN Paramı geri istiyorum... Bu konuda kesinlikle net olmalıyım. İngiltere, bütçesinin içinde bulunduğu şu anki durumu kabul edemez. Bu bariz biçimde, adaletsizdir, ayrıca, siyasi olarak savunulamaz: Birliğe karşı hayırsever kadın rolü oynayamam Margaret Thatcher, Dublin Summit, 1979 Giriş II. Dünya Savaşını takiben kademeli bir şekilde Avrupa Toplulukları nın oluşturulması ve ardından Avrupa Birliği nin (AB) tesis edilmesi Avrupa bütünleşme tarihinde önemli dönemeçler olarak akademik yazındaki yerlerini almıştır. Ekonomik ve siyasi olmak üzere iki hat üzerinde ilerleyen Avrupa bütünleşme hareketlerinin kapsamı taraflar arasında akdedilen antlaşmalarla belirlenmektedir yılında imzalanan Roma Antlaşması nın 2. maddesi, Avrupa Ekonomik Topluluğu nun (AET) kuruluş amacını ortak pazarın kurulması ve üye devletlerin ekonomi politikalarının zamanla yaklaştırılması yoluyla, Topluluk çapında ekonomik etkinliklerin uyumlu olarak gelişmesini, sürekli ve dengeli biçimde yayılmasını, istikrarın sağlanmasını, hayat seviyesinin hızla yükseltilmesini ve birleştirdiği devletlerarasında daha sıkı bir işbirliğinin geliştirilmesini temin etmek şeklinde tanımlamıştır. Sözü edilen Antlaşma bir yandan kuruluş amacını gerçekleştirmek üzere Topluluk kurum ve organlarına devredilen yetkinin sınırlarını 215

216 belirlerken, diğer yandan bu görevin yerine getirilmesi esnasında kullanılacak bir bütçe tahsis etmiştir. Yarım yüzyılı aşkın süre içersinde yeni üyelerin katılımıyla Topluluğun yetki ve sorumluluk alanları genişleyip derinleşme sağlanırken, hiç kuşkusuz, Topluluk kurumlarının emrine verilen bütçenin kompozisyonu da değişmiştir lerde üye devletlerinin genel bütçelerinden aktarılan fonlar ile harcamalar finanse edilirken, gümrük birliğinin tesis edilmesini müteakip Avrupa çapındaki politika önceliklerini hayata geçirmek üzere öz kaynaklar sistemi geliştirilmiştir. Bugün gelinen noktada öz kaynaklara dayalı çok yıllı mali çerçeve içerisinde AB 2020 hedeflerine ulaşılmaya çalışılmaktadır. Elli yılı aşkın bir süredir çoğu ülke için çekim merkezi olan AB, başta finansal kriz ve göç olmak üzere son dönemde yaşanan bir dizi ekonomik ve siyasi sorun dolayısıyla, Birleşik Krallık (BK) gibi bazı üye devletler nezdinde cazibesini yitirmiş gibi görünmektedir. BK halkının % 51,9 gibi bir oranla ayrılma yönünde görüş bildirmiş olması, AB içerisindeki tüm dengeleri değiştirecek niteliktedir. BK halkını çıkış kararına sevk eden en hararetli tartışmalardan biri de etkin kullanılmadığı yönünde eleştirilen AB bütçesine yapılan katkılar ve bunların kullanım alanlarıdır. Bu çalışmanın amacı; BK nın üyelikten çekilmesi halinde AB bütçesinin ne şekilde değişeceğine ilişkin öngörülerde bulunmaktır. Bu amaca yönelik olarak, AB bütçesinin gelişimi, yapısı ve BK nın bütçe katkısı aktarıldıktan sonra, olası çıkış senaryoları tanımlanmaya çalışılacak ve BK nın olmadığı bir AB de bütçenin ne şekilde yeniden yapılanacağına dair görüşlere yer verilecektir. 216

217 Tarihsel Süreçte AB Bütçesinin Gelişimi ve Yapısı 1950 lerin sonunda Avrupa Topluluklarının her birinin kendine özgü bir bütçesi mevcuttu. Avrupa Kömür ve Çelik Topululuğu nun (AKÇT) idari ve yatırım araştırma olmak üzere iki ayrı bütçesi bulunmaktaydı. Kömür ve çelik üretiminden elde edilen gelirler üzerinden alınan azami %1 oranındaki pay bütçenin gelir kaynağını oluşturmaktaydı. Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu nun (AAET) da benzer şekilde idari ve yatırım araştırma olmak üzere iki ayrı bütçesi bulunmaktaydı; ancak üye devletlerin doğrudan katkıları ile bütçe finansmanı sağlanmaktaydı. Öte yandan, AET nin tek bir bütçesi vardı ve bütçe üye devletlerin ekonomik gücü dikkate alınarak belirlenen doğrudan katkılarla finanse edilmekteydi. Özel amaçlarda farklılık gösterseler de birleştirdiği halklar arasında sıkı bir işbirliğinin tesis edilmesi nihai amacına hizmet eden bu üç Topluluğun bütçeleri zaman içerisinde birleştirilmiştir yılında yürürlüğe giren Füzyon Antlaşması hükümleri uyarınca, AKÇT ile AAET nin idari bütçeleri AET bütçesine dahil edilmiştir. AAET nin yatırım araştırma bütçesi 1970 tarihli Lüksemburg Antlaşması ile AET bütçesi içine alınırken, AKÇT nin yatırımaraştırma bütçesi dışarıda bırakılmış; ancak AKÇT nin hukuki varlığının Temmuz 2002 yılında sona ermesiyle birlikte tüm varlıkları AB ye devredilmiştir (Bilici, 2013: 27). Avrupa bütünleşmesinde kaydedilen ilerlemelere koşut olarak bütçenin gelir ve harcama kompozisyonu da sürekli olarak değişmiştir. 21 Nisan 1970 tarihli Üye Devletlerin Mali Katkılarının Topluluklar Öz Kaynakları ile Değiştirilmesine İlişkin Konsey Kararı uyarınca, üyelerin doğrudan katkıları yerlerini yeni gelir kaynaklarına bırakmıştır yılından başlayarak tarımsal prelevmanlar, şeker vergisi ve gümrük 217

218 vergisi, 1980 yılından itibaren KDV matrahı üzerinden aktarılan paylar, 1988 den itibaren de üye devletlerin brüt milli gelirleriyle orantılı olarak belirlenen paylar bütçenin gelir kalemleri arasına dahil edilmiştir (Bilici, 2013: 28). Mevcut haliyle toplam bütçenin yaklaşık % 75 lik bölümü üye devletlerin brüt milli gelirlerinden aktardıkları paylardan oluşturmaktadır. Brüt milli gelir paylarının bütçe içerisindeki ağırlığının % 40 lara düşürülmesi ve finansal kriz sonrasında ortaya çıkan maliyetlerin karşılanması amacıyla, yeni bir gelir kalemi olarak finansal işlemler vergisinden pay aktarılması gündeme gelmiştir. Bununla birlikte, başta BK olmak üzere, bankacılık ve finans sektörü stratejik önem taşıyan devletlerin itirazları dolayısıyla finansal işlemler vergisinden pay aktarılması tüm üye devletlerde geçerli bir norm halini alamamıştır 1 (Bilici, 2013: 57 58; Güler vd., 2012: 37) Bütçenin ana harcama kalemleri ise, AB kurumlarına tahsis edilen idari ödeneklerden ve Komisyonun emrine verilen Birlik faaliyetlerine ilişkin ödeneklerden oluşmaktadır (Bilici, 2013: 33). Faaliyetlere ilişkin ödenekler; mali planlarda tanımlanan öncelikler çerçevesinde ve kısaca yapısal harcamalar, tarım harcamaları ve diğer harcamalar (idari harcamalar, iç politika harcamaları, dış politika harcamaları) şeklinde üç 1 Finansal İşlemler Vergisi, güçlendirilmiş işbirliği prosedürü kapsamında 2013 yılından bu yana 11 ülke tarafından uygulanmaktadır. Bu ülkeler Fransa, Almanya, Belçika, Avusturya, Slovenya, Portekiz, Yunanistan, Slovakya, İtalya, İspanya ve Estonya dır. Bakınız: esozluk.ikv.org.tr/ icerik.asp?id =433#sthash. OHtiI MFG.dpuf ( ).Council Decision of 22 January 2013 authorising enhanced cooperation in the area of financial transaction tax (2013/52/EU). O.J. L 22 dated , p

219 başlık altında gruplandırılabilecek çeşitli program ve fonlar 2 kanalıyla üyelerin ve üçüncü ülkelerin kullanımına sunulmaktadır. AB nin kuruluş yıllarında bütçenin tamamına yakını tarım harcamalarına ayrılmakta iken, başta Birleşik Krallık, Hollanda ve İsveç olmak üzere, bazı üyelerin itirazları doğrultusunda AB gayri safi yurtiçi hasılası içindeki payı sadece %2 lerde kalan tarım sektörüne yönelik destekler giderek azaltılmıştır (Bilici, 2013: 41 48). Mali hükümler, 2007 yılında Lizbon da imzalanan Avrupa Birliği nin İşleyişine Dair Antlaşma nın (kısaca Lizbon Antlaşması) maddeleri çerçevesinde belirlenmiştir. Buna göre, AB politik önceliklere uygun olarak asgari 5 yıllık dönemi kapsayan bir mali plan, bir başka ifadeyle Çok Yıllı Mali 2 Bunlar şöyledir: Asylum, Migration and Integration Fund, Civil Protection Mechanism, Cohesion Fund, Common Agricultural Policy, Common Foreign and Security Policy, Connecting Europe Facility, Consumer Programme, Copernicus, Competitiveness of Enterprises and SMEs (COSME), Customs, Taxation and Fight Against Fraud, Creative Europe, Development Cooperation Instrument, Employment and Social Innovation Programme, EU Aid Volunteers, EU Civil Protection and European Emergency Responce Coordinatino Center, European Instrument for Democracy and Human Rights, European Maritime Affairs and Fisheries, Erasmus+, European Neighbourhood Instrument, Europe for Citizens, Food and Feed, Galileo, Guarantee Fund for External Actions, Health, Horizon 2020, Humanitarian Aid, Instrument for Nuclear Safety Cooperation (INSC), Instrument for Pre accession Assistance (IPA II), Instrument Contributing for Stability and Peace, Internal Security Fund, IT Systems, ITER, Justice Programme, Less Developed Regions, Life Programme, Macrofinancial Assistance, More Developed Regions, Nuclear Decommissioning Assistance Programmes, Outermost and Sparsely Populated Regions, Partnership Instrument (PI), Rights, Equality and Citizenship, Rural Development, Territorial Cooperation, Transition Regions, Youth Employment Initiative. Bakınız; ec.europa.eu/ budget/ mff/ programmes /index_e n.cfm ( ). 219

220 Çerçeve (Multiannual Financial Framework MFF veya ÇYMÇ) oluşturmakla yükümlüdür. Antlaşma hükümleri uyarınca oybirliği ile kabul edilen ÇYMÇ Tüzüğü, tahmini gelirlerin öncelik kalemleri arasında hem yıllık hem de dönemsel olarak ne şekilde dağılacağına ilişkin bir çerçeve sunmakta ve AB bütçesinin temel dayanağını oluşturmaktadır. Yıllık bütçe, ÇYMÇ de tanımlanan üst sınırlar dahilinde müzakere edilerek nitelikli çoğunlukla karara bağlanmakta, periyodik olarak teknik düzeltmelere tabi tutulmaktadır. Avro cinsinden hazırlanan AB bütçesinin tamamen öz kaynaklar ile finanse edileceği ve denk bir bütçenin yapılacağı Lizbon Antlaşması ile hükme bağlanmıştır. Antlaşma hükümleri uyarınca oybirliği ile alınan bir karar çerçevesinde öz kaynak kategorileri belirlenmekte ve öz kaynaklar sistemine ilişkin hususlar çıkarılan bir tüzük ile uygulamaya aktarılmaktadır. Antlaşmada, bütçenin tahsis edilen ödenekler dahilinde sağlam mali yönetim ilkesine ve ilgili mevzuata uygun olarak uygulanacağı açıkça ifade edilmiştir. V. Mali Plan: Çok Yıllı Mali Çerçeve ( ) Çok Yıllı Mali Çerçeve, AB bütçesinde yer alan harcama kalemlerine ilişkin ödeneklerin yıllık tavanını önceden belirleyen ve kaynakların politika öncelikleri doğrultusunda etkin bir şekilde kullanımına olanak sağlayan bir araçtır (AB Bakanlığı, 2013: 1) yılından başlayarak AB de çok yıllı mali planlar uygulamaya koyulmuştur dönemini kapsayan I. Mali Planın toplam büyüklüğü 264 milyar Avro, dönemini kapsayan II. Mali Planın toplam büyüklüğü 505 milyar Avro, dönemini kapsayan III. Mali Planın toplam büyüklüğü 640 milyar Avro, dönemini kap 220

221 sayan IV. Mali Planın toplam büyüklüğü ise 862 milyar Avro dur (Bilici, 2013: 29). 7 8 Şubat 2013 tarihleri arasında toplanan Avrupa Birliği Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi nde AB nin yedi yıllık mali perspektifini oluşturan dönemine ilişkin Çok Yıllı Mali Çerçeve 3 üzerinde mutabakata varılmıştır. Tablo 1 de (metnin sonunda) ayrıntılarıyla görüleceği üzere, V. Mali Plan / ÇYMÇ uyarınca toplam harcama ödeneği yaklaşık 960 milyar Avro olup, bu büyüklüğün brüt milli gelire (Gross National Income GNI) oranı %1 dir 4. AB nin 2020 stratejisi öncelikleri 5 ÇYMÇ ye yansıtılmış ve diğerleriyle birlikte 6 ana başlık altında toplanmıştır. Bunlar dışında, beklenmedik sorunlara kısa sürede çözüm üretebilmek amacıyla yıllık bazda kullanılabilecek ve sınırları ÇYÇM ile belirlenen bir dizi özel araç 6 da tanımlanmıştır. ÇYMÇ de yer alan ana başlıklar ve 3 Council Regulation (EU, EURATOM) No: 1311/2013 of 2 December 2013 laying down the multiannual financial framework for the years , O.J. L 347 of , pp Öz kaynakların belirli bir eşik değeri aşmama prensibi bulunmaktadır. Bu değer; harcama ödenekleri için AB brüt milli gelirinin % 1,23 ü (piyasa fiyatlarıyla); harcama tahsisatı için AB brüt milli gelirinin % 1,29 udur. Bakınız: Council Decision of 26 May 2014 on the system of own resources of the European Union (2014/335/EU, Euratom), O.J. L 168 dated , pp AB yi dünyanın en dinamik ve rekabetçi ekonomisine dönüştürme idealini içeren AB 2020 Stratejisi kapsamında 3 öncelik tanımlanmıştır: Akılcı (SMART) Büyüme: Bilgi ve yeniliğe dayalı bir ekonomi, Sürdürülebilir Büyüme: Daha verimli kaynak kullanan, yeşil ve rekabet edebilir bir ekonomi, Kapsayıcı Büyüme: Ekonomik, sosyal ve kıtasal anlamda bütünleşmeyi sağlayan yüksek istihdam ekonomisi olma. Bakınız: ( ). 6 Bunlar şöyledir: Emergency Aid Reserve, European Union Solidarity Fund, Flexibility Instrument, European Globalisation Adjustment Fund. 221

222 kapsadıkları alanlar aşağıdaki gibi özetlenebilir (Council Regulation No: 1311/2013; European Commission, 2013: 9; HM Government, 2013: 25 26; AB Bakanlığı, 2013: 5; ( )): 1. Akıllı ve Kapsayıcı Büyüme: Bu başlık; Büyüme ve istihdam için rekabet edebilirlik ve Ekonomik, sosyal ve bölgesel uyum olmak üzere iki alt başlığa ayrılmıştır. Bunlardan büyüme ve istihdam için rekabet edebilirlik alt başlığı araştırma ve yenilik, eğitim ve öğretim, enerji alanında trans Avrupa ağları, ulaştırma ve telekomünikasyon, sosyal politika, işletmelerin gelişimi gibi konulara yönelik harcamaları kapsamaktadır. Ekonomik, sosyal ve bölgesel uyum altbaşlığında ise, görece az gelişmiş ülke ve bölgelerin diğer üye ülkelerin sahip olduğu gelişmişlik seviyesine ulaşmasına, tüm bölgelerin rekabet gücünün artırılmasına ve bölge içi işbirliğinin geliştirilmesine yönelik harcamalar yer almaktadır. V. Mali Plan kapsamında 7 yıl için tanımlanan toplam harcama ödeneklerinin %47 si bu kalem için ayrılmıştır (Birinci altbaşlık %33,9 ve İkinci alt başlık %13,1). 2. Sürdürülebilir Büyüme Doğal Kaynaklar: Bu başlık; ortak tarım politikasına, balıkçılık politikasına, kırsal kalkınmaya ve çevreye yönelik harcamaları kapsamaktadır. V. Mali Planda bu kalem için ayrılan pay %38,9 dur. 3. Güvenlik ve Vatandaşlık: Bu başlık; adalet ve içişleri, sınır güvenliği, iltica ve göç politikası, halk sağlığı, tüketicinin korunması, kültür, gençlik, vatandaşlarla di 222

223 yalog ve bilgilendirme gibi konulara dair harcamaları içermektedir. Bu kalem için ayrılan pay %1,6 dır. 4. Küresel Avrupa: Bu başlık; Birliğin kalkınma işbirliği veya insani yardım gibi dış politikasına yönelik tüm harcamaları kapsamaktadır. Ancak, üye devletlerin doğrudan katkılarıyla Afrika, Karayip ve Pasifik ülkelerine ve diğer deniz aşırı ülke ve topraklara destek olmak üzere geliştirilmiş bulunan Avrupa Kalkınma Fonu bu başlık kapsamında değildir. Küresel Avrupa için ayrılan pay %6,1 dir. 5. İdari Harcamalar: Bu başlık; tüm AB kurumlarının idari giderlerini, sosyal güvenlik harcamalarını ve ayrıca Avrupa okulları için yapılan harcamaları kapsamaktadır. V. Mali Planda idari harcamalar için ayrılan pay %6,4 tür. 6. Tazminatlar: 2013 Temmuz ayında üye olan Hırvatistan ın ilk yıl itibariyle AB bütçesine yaptığı katkının bütçeden aldığı miktarı geçmemesi için tasarlanmış geçici bir kalemdir yılında kullanılmak üzere 27 milyon ayrılmıştır (Bkz. Tablo 1). 223

224 Tablo 1: Çok Yıllı Mali Çerçeve ( ), milyon, 2011 fiyatlarıyla Harcama Ödenekleri 1 Akıllı ve Kapsayıcı Büyüme 1a Büyüme ve istihdam için rekabet gücü 1b Ekonomik, sosyal ve bölgesel uyum 2 Sürdürülebilir Büyüme: Doğal Kaynaklar Piyasaya ilişkin harcamalar ve doğrudan ödemeler 3 Güvenlik ve Vatandaşlık Toplam ( ) 60,283 61,725 62,771 64,238 65,528 67,214 69, ,763 15,605 16,321 16,726 17,693 18,490 19,700 21, ,614 44,678 45,404 46,045 46,545 47,038 47,514 47, ,149 55,883 55,060 54,261 53,448 52,466 51,503 50, ,179 41,585 40,989 40,421 39,837 39,079 38,335 37, ,851 2,053 2,075 2,154 2,232 2,312 2,391 2,469 15,686 4 Küresel Avrupa 7,854 8,083 8,281 8,375 8,553 8,764 8,794 58,704 5 İdari Harcamalar 8,218 8,385 8,589 8,807 9,007 9,206 9,417 61,629

225 Kurumların idari harcamaları 6,649 6,791 6,955 7,110 7,278 7,425 7,590 49,798 6 Tazminatlar Toplam Harcama 134, , , , , , , ,988 Ödenekleri Brüt milli gelire oranı Toplam Harcama Tahsisatı Brüt milli gelire oranı % 1.03 % 1.02 % 1.00 % 1.00 % 0.99 % 0.98 % 0.98 % , , , , , , , ,400 % 0.98 % 0.98 % 0.97 % 0.92 % 0.93 % 0.93 % 0.91 % 0.95 Kullanılabilir marj % 0.25 % 0.25 % 0.26 % 0.31 % 0.30 % 0.30 % 0.32 % 0.28 Öz kaynaklar üst % 1.23 % 1.23 % 1.23 % 1.23 % 1.23 % 1.23 % 1.23 % 1.23 sınırının brüt milli gelire oranı Kaynak: European Commission (2013), Multiannual Financial Framework ( ) and EU Budget 2014, Brussels, s. 7.

226 Öz Kaynaklar Sistemi AB düzeyinde yapılacak harcamaların finansmanının hangi gelir kalemlerinden sağlanacağı ve bunların ne şekilde tahsil edileceği hususu Öz Kaynaklar Kararı (ÖKK) kapsamında belirlenmektedir. ÖKK, ÇYMÇ ile birlikte müzakereye açılmakta, ancak ayrı düzenlemeler olarak yürürlüğe girmektedir dönemini kapsayan ÇYMÇ ye eşlik eden ÖKK 26 Mayıs 2014 tarihinde kabul edilmiştir 7. Son haliyle, gelir kalemleri ve tahsilat yöntemi şöyledir: 1. Geleneksel Öz Kaynaklar: Gümrük vergisi ve tarımsal prelevmanlardan oluşmaktadır. Geleneksel öz kaynaklar, üçüncü ülkeden ithalat yapan üye devlet tarafından Ortak Gümrük Tarifesi ile belirlenen oran nispetinde toplanmaktadır. Toplanan paranın %20 si gümrükte yapılan masraflara karşılık olarak ithalatçı devlet tarafından alıkonmakta, geri kalanı AB bütçesine aktarılmaktadır. 2. Katma Değer Vergisi Payı: Prensip olarak üye devletler KDV matrahının %30 unu AB bütçesine aktarmaktadır. Ancak, KDV matrahının brüt milli gelire oranı %50 yi geçen üye devletler için lehte bir düzenleme yapılmaktadır döneminde geçerli olmak üzere Almanya, Hollanda ve İsveç için KDV matrah oranı 0,15 olarak belirlenmiştir. 3. Brüt Milli Gelir Payı: Hedeflenen bütçe büyüklüğünün diğer kaynaklarla karşılanamayan kısmı brüt milli gelir payı olarak toplanmaktadır. Önceden belirlenen bir 7 Council Decision of 26 May 2014 on the system of own resources of the European Union (2014/335/EU, Euratom), O.J. L 168 dated , pp

227 oran nispetinde her bir üye ülkenin brüt milli geliri üzerinden tespit edilen meblağ AB bütçesine aktarılmaktadır. Bu öz kaynak kaleminde de bazı üyeler lehine düzeltmeler yapılmaktadır döneminde geçerli olmak üzere Danimarka nın 130 milyon, Hollanda nın 695, İsveç in 185 milyon ; döneminde geçerli olmak üzere Avusturya nın 60 milyon indirim alması karara bağlanmıştır. 4. Diğer Gelirler: Bir önceki mali planda kullanılmayan meblağ ile AB kurum ve organlarında çalışan memurların gelir vergileri ve ayrıca Avrupa Komisyonu nun başta rekabet politikası olmak üzere kural ihlali dolayısıyla kestiği cezalar da bütçeye gelir kaydedilmektedir. Tablo 2 de (metnin sonunda) Üye Devletlerin AB Bütçe Dengesi verilmiştir. Negatif net katkı ilgili devletin AB mali kaynaklarından net faydalanıcı konumunda olduğu anlamına gelmektedir döneminde sırasıyla Hollanda, İsveç, BK, Almanya, Danimarka, Avusturya, Finlandiya, Fransa ve İtalya AB bütçesine net katkıda bulunan devletlerdir. Geri kalan 17 üye devlet söz konusu dönemde net faydalanıcı konumunda iken; Kıbrıs 2015 yılı hariç, İrlanda ise 2014 yılı hariç olmak üzere AB kaynaklarından büyük ölçüde faydalanmışlardır (Bkz. Tablo 2). 227

228 Tablo 2: Üye Devletlerin AB Bütçe Dengesi ( ), milyon, idari giderler dahil Harcamalar Katkı Net Katkı Kişi Başına Hollanda 2,264 2,014 2,359 6,552 8,373 7,947 4,288 6,358 5, İsveç 1,661 1,691 1,468 4,211 4,294 4,019 2,550 2,603 2, Birleşik Krallık 6,308 6,985 7,458 17,068 14,072 21,409 10,760 7,088 13, Almanya 13,056 11,484 11,013 29,376 29,143 28,125 16,320 17,659 17, Danimarka 1,435 1,512 1,529 2,899 2,508 2,521 1, Avusturya 1,862 1,573 1,787 3,191 2,870 2,726 1,329 1, Finlandiya 1,497 1,062 1,330 2,159 1,904 1, Fransa 14,239 13,479 14,468 23,292 20,968 20,606 9,052 7,489 6, İtalya 121,554 10,695 12,338 17,168 15,889 15,920 4,614 5,193 3, Kıbrıs İrlanda 1,874 1,563 2,009 1,731 1,651 1, Hırvatistan Malta Net Katkı ( ), 2015

229 İspanya 13,752 11,539 13,696 11,369 11,111 10,089 2, , Portekiz 6,163 4,943 2,595 1,793 1,748 1,646 4,370 3, Belçika 7,209 7,044 6,952 5,291 5,233 5,471 1,919 1,812 1, Litvanya 1,881 1, ,476 1, Estonya Polonya 16,179 17,436 13,358 4,214 3,955 4,236 11,965 13,481 9, Romanya 5,561 5,944 6,538 1,474 1,459 1,446 4,086 4,485 5, Slovenya 814 1, Bulgaristan 1,977 2,255 2, ,499 1,795 2, Letonya 1,063 1, Yunanistan 7,215 7,095 6,210 1,906 1,950 1,343 5,308 5,145 4, Macaristan 5,910 6,620 5,629 1, ,074 4,899 5,624 4, Çek Cumhuriyeti 4,893 4,377 7,075 1,617 1,507 1,542 3,276 2,871 5, Slovakya 2,026 1,669 3, , , Lüksemburg 1,598 1,714 1, ,276 1,468 1,283 2,278 Toplam 126, , , , , ,961 Kaynak: Keep, M. (2016), EU Budget and the UK s Contribution, House of Commons Library, Briefing Paper No: 06455, s. 22

230 BK nın AB Bütçesine Net Katkısı ve İskonto Uygulaması BK üye olduğunda AET nin gelirleri geleneksel öz kaynaklardan oluşuyor ve bunlar büyük ölçüde tarım sektörünün finansmanı için kullanılıyordu. Tablo 3 te de (metnin sonunda) görüleceği üzere, 1973 yılında BK nın bütçeye net katkısı 998 milyon olarak gerçekleşmişti. Görece küçük bir tarım sektörüne sahip olduğu için bütçeden yeterince destek alamayan BK nın itirazları sonrasında ilk olarak 1975 yılında, ardından 1979 yılı ve sonrasında geçici düzeltme mekanizmaları yürürlüğe koyuldu (Keep, 2016: 6) yılında Fontainebleau da gerçekleşen Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi nde sahip olduğu zenginliğe kıyasla aşırı bir bütçe yüküne sahip ülkeler için bütçe dengesizliğini giderici düzeltme mekanizmaları geliştirilebileceği 8 prensip kararına varılmış ve akabinde BK nın bütçeye yaptığı katkıda indirime gidilmiştir. Fontainebleau Zirvesi ndeki karara esas oluşturan tablo ilginçtir yılı itibariyle, BK bütçeye net katkısı bakımından Almanya dan sonra ikinci sırada, ancak sahip olduğu zenginlik bakımından (kişi başına düşen brüt milli gelir bağlamında) 10 üye arasında sondan üçüncü sırada yer almaktadır. Bir başka ifadeyle, 1983 te kişi başına düşen gelirler açısından BK İrlanda ve Yunanistan dan sonra en fakir üçüncü devlet konumundaydı (HM Government, 2014: 15 16). Başbakan Margaret Thatcher ın ısrarcı tutumunun bir sonucu olarak 1984 yılından bu yana BK nın bütçeye aktardığı tutar ile bütçeden aldığı tutar arasındaki farkın %66 sı geri ödenmektedir. BK nın lehine iskonto edilen tutar, sahip olduk 8 European Council Meeting at Fontainebleau, Conclusions of Presidency, June 1984, pr

231 ları brüt milli gelirlerle orantılı olarak geri kalan üye devletler tarafından üstlenilmektedir. BK nın Fontainebleau da kopardığı taviz diğer üye devletlere emsal oluşturmuş ve kendi lehlerine iskonto taleplerini beraberinde getirmiştir yılından başlayarak Avusturya, Almanya, Hollanda ve İsveç kendi paylarına düşen BK iskontosu kaynaklı yükümlüklerinin sadece %75 ini ödeme imtiyazına sahip olmuşlardır. Bu dört ülkenin kazandığı %25 lik indirim karşılığı tutar bir kez daha geri kalan devletlerin ödeme yükümlülüğüne dönüşmüştür ve 2007 yıllarında ardarda gerçekleşen genişlemenin bütçeye getirdiği ek yükle birlikte BK nın ulusal çıkarlarını AB çıkarları üzerinde tutma eğilimi giderek daha fazla eleştiri konuşu olmuştur. IV. Mali Plan döneminde BK tarım harcamalarını kapsamamak ve 10,5 milyar yu geçmemek kaydıyla genişlemeden kaynaklanan mali yükün finansmanına kademeli olarak katılmaya razı olmuştur (Council Decision 2014/335/EU, Euratom, article 4 5; HM Government, 2014: 15 19; Bilici, 2013: 32) yılından bu yana her yıl yapılan iskontoya rağmen, AB bütçesinin finansmanında net katkıda bulunan ülke konumu ve bu bütçenin etkin kullanılmadığı algısı BK yı Brexit e sürükleyen başlıca konular arasında yer almaktadır (Bkz. Tablo 3). 231

232 Tablo 3: Birleşik Krallık ın AB Bütçesine Net Katkısı (2015 sonrası tahmini olmak üzere dönemi), milyon, 2015 fiyatlarıyla Brüt Katkı Müzakere edilen iade İskonto Toplam katkı (iade ve iskonto sonrası) Kamu kesimi ödemeleri ,771 1, ,526 1,526 1, ,286 2,286 2, ,681 2,681 1, ,749 3,749 1,872 1, ,137 6,137 2,395 3, ,387 6,387 2,621 3, , ,520 3,185 2, ,409 2,043 4,366 3,195 1, ,825 2,785 5,040 3,384 1, ,709 2,090 5,618 3,942 1, ,893 1,301 6,592 4,976 1, , ,661 4,444 4, ,034 3,799 6,235 4,958 1,277 Net Katkı (=Brüt katkı iade ve iskonto kamu kesimi ödemeleri)

233 ,035 2,446 8,589 4,938 3, ,295 3,194 7,101 4,372 2, ,389 2,147 8,242 3,936 4, ,946 2,923 8,023 3,760 4, ,392 4,039 5,352 4, ,583 2,955 7,628 4,441 3, ,229 3,889 8,341 5,041 3, ,883 2,612 8,271 4,924 3, ,142 1,784 11,358 5,419 5, ,974 3,427 9,548 6,212 3, ,134 2,415 8,719 6,494 2, ,893 1,897 11,996 5,666 6, ,043 4,328 9,715 4,749 4, ,073 2,790 11,284 5,675 5, ,435 6,046 6,389 4,548 1, ,246 4,020 8,226 4,154 4, ,894 4,509 9,384 4,723 4, ,475 4,444 9,031 5,311 3, ,141 4,405 10,736 6,420 4, ,541 4,177 10,365 5,790 4, ,215 4,020 10,194 4,944 5,251

234 ,040 5,395 8,645 4,990 3, ,444 5,894 9,550 4,811 4, ,359 3,280 13,079 5,133 7, ,206 3,317 12,889 4,360 8, ,365 3,232 13,132 4,333 8, ,495 3,747 14,748 4,075 10, ,840 4,431 14,409 4,591 9, * 17,779 4,861 12,918 4,445 8, ** 20,300 4,700 15,500 4,500 11, ** 17,500 5,900 11,600 4,500 7, ** 17,700 4,200 13,400 4,600 8, ** 18,500 4,400 14,000 4,900 9, ** 18,600 4,700 13,900 4,900 9,000 * 2015 yılı tahminleri yansıtmaktadır; ** yılları en yakın 100 milyon a yuvarlanmış öngörüleri içermektedir. Kaynak: Keep, M, (2016), EU Budget and the UK s Contribution, House of Commons Library, Briefing Paper No: 06455, s. 8

235 Brexit Tartışmaları ve Bütçe Projeksiyonları Tıpkı AB ye üyelik koşullarının tanımlandığı gibi, kurucu antlaşmada üyelikten çekilme koşulları da tanımlanmıştır. Lizbon Antlaşması nın 50. maddesi her üye devletin kendi anayasal kurallarına uygun olarak üyelikten çekilmeye karar verebileceği hükmüne yer vermektedir. Buna göre, AB Zirvesi nde belirlenen prensipler çerçevesinde, çekilmek isteyen devlet ile AB arasında çekilmeye ilişkin kuralları belirleyen bir anlaşma müzakere edilir. Üyelikten çekilmeye ilişkin kurallar, hiç kuşkusuz, ilgili devletin çekilme sonrasında AB ile gerçekleştireceği bütünleşme modeline uygun olarak belirlenecektir. Taraflar arasında müzakere edilen anlaşma Parlamento nun onayını müteakip nitelikli çoğunluk oyu gözetilerek Konsey tarafından imzalanır. Lizbon Antlaşması hükümleri üyelikten çekilmenin iki yılda sonuçlanacağını öngörmekle birlikte, pratikte bunun daha uzun bir zamana yayılacağı görüşü hakimdir. Bilindiği gibi, 23 Haziran 2016 tarihinde yapılan referandumda İngiltere, İskoçya, Kuzey İrlanda ve Galler den oluşan BK halkının %51,9 u üyelikten çekilme yönünde oy kullanmıştır. Referandum sonrasında istifasını veren İngiltere Başbakanı ve Muhafazakar Parti Genel Başkanı David Cameron dan görevi devralan Theresa May, halkın iradesi doğrultusunda Mart ayı sonuna kadar 50. maddenin işleme konulacağını açıklamıştır. Bir yandan Lizbon Antlaşması nın çekilmeye ilişkin 50. maddesinin ne şekilde işletileceğine dair tartışmalar ve itirazlar gündemdeki öncelikli yerlerini alırken, diğer yandan BK nın AB ile tam üyelik dışındaki bütünleşme modeline 235

236 yönelik alternatifler geliştirilmeye başlanmıştır. Bunlar kısaca şöyle özetlenebilir 9 : Norveç Modeli (Avrupa Ekonomik Alanı: AEA): Avrupa Ekonomik Alanı ülkeleri (AB Üye Devletleri, İzlanda, Lihtenştayn, Norveç) istihdam, tüketicinin korunması, çevre ve rekabet alanlarındaki düzenlemeler başta olmak üzere, Tek Pazara ilişkin AB kurallarını uygulamakla yükümlüdür. Buna karşın, AB üyesi olmayan AEA ülkelerinin parasal birlik, ortak güvenlik ve savunma politikası ile adalet ve içişleri politikalarına katılma yükümlülüğü yoktur. Ayrıca, AB ile Gümrük Birliği içerisinde bulunmadıkları için kendi tarifelerini belirleyebilmekte ve üçüncü ülkelerle Serbest Ticaret Antlaşması müzakere edebilmektedir. AEA ülkeleri Tek Pazara erişim için AB bölgesel kalkınma fonlarına ve katıldıkları AB programlarına katkıda bulunmaktadır. İsviçre Modeli (AB ile İkili Anlaşmalar): İsviçre, 1960 dan bu yana Avrupa Serbest Ticaret Alanı na (EFTA) dahildir. AB ile ilişkilerini büyük ölçüde ikili anlaşmalarla sürdürmektedir. AB hukukunun tamamını üstlenmekle yükümlü olmasa dahi, İsviçre nin AB ile ilişkilerini sürdürdüğü ve serbest dolaşımın geçerli olduğu alanlarda müktesebata uyum sağlama yükümlülüğü bulunmaktadır. AB bütçesine belirli bir oranda katkıda 9 Ayrıntılı bilgi için bakınız: Akses, S. ve diğerleri (2016), Britanya Referandumu ve Sonrası: AB Entegrasyon Sürecinin Geleceği ve Türkiye, İKV Yayın No: 284, İstanbul; Leal Arcas, R. (2016), Three Thoughts on Brexit. Queen Mary University of London, School of Law, Legal Studies Research Paper No: 249/2016, London; Dhingra, S. ve Sampson, T. (2016), Life After BREXIT: What are the UK s Options Outside the European Union?, London School of Economics and Political Science, the Center for Economic Performance, London; Irwin, G. (2015), BREXIT: The Impact on the UK and the EU, Global Councel, London. 236

237 bulunmakta ve mütekabiliyet ilkesi çerçevesinde taraflar kişilerin serbest dolaşımına izin vermektedir. Kanada Modeli (Serbest Ticaret Anlaşması): Kanada ile AB arasında kapsamlı bir Serbest Ticaret Anlaşması (CETA) imzalanması için yürütülen çalışmalar 2009 yılından bu yana devam etmektedir. Anlaşmanın yürürlüğe girmesi halinde, az sayıda gıda ürünü ve hizmetler haricinde, malların ticaretinde uygulanan gümrük vergilerinin büyük bir bölümü kaldırılacaktır. Türkiye Modeli (Gümrük Birliği): 1996 yılında resmen hayata geçirilen Gümrük Birliği kapsamında taraflar arasında yapılan mal ticaretinde tarifeler ve eş etkili tedbirler kaldırılmış; Türkiye nin Ortak Gümrük Tarifesi ne (OGT) uyum yükümlülüğü getirilmiştir. Türkiye nin karar alma mekanizmasında yer almaksızın, OGT dışında kalan rekabet politikası, tüketicinin korunması gibi pek çok alandaki düzenlemeye uyum sağlama yükümlülüğü de bulunmaktadır. Türkiye modeli mevcut haliyle hizmet ticaretini kapsamamaktadır; ancak Gümrük Birliği nin hizmetler sektörünü de içerecek şekilde genişletilmesi gündemdedir. Üçüncü Ülke Modeli (Dünya Ticaret Örgütü Kuralları): BK ile AB arasında herhangi bir anlaşma imzalanmaması durumunda taraflar arasındaki ticari ilişkiler Dünya Ticaret Örgütü kuralları çerçevesinde düzenlenecektir. Bu model, AB nin özel bir ticaret anlaşması imzalamadığı üçüncü ülkelerle aynı hak ve yükümlülükleri sağlamakta; tarafların mevcut durumda sahip oldukları tüm avantajları ortadan kaldırmaktadır. Üyelikten çekilme sonrası tesis edilecek model yukarıdakilerden hangisi olursa olsun ödenecek bedelinin çok ağır olacağı açıktır. İlk bakışta, BK nın yıllık bazda 7,000 9,

238 arasında seyredeceği tahmin edilen dönemi net bütçe katkısından tasarruf edeceği ve bütçede oluşacak bu açığın diğer üye devletlere ek yük getireceği yorumları yapılabilir (Tablo 3). Ancak, olası bir çekilmenin maliyeti ne tek taraflı ve tek boyutlu, ne de tartışmasız ve hasarsız olacaktır. Yaygın görüş Brexit e giden süreçte gerek hükümetin, gerekse muhaliflerin gerçek anlamda bir üyelikten çekilme planı bulunmadığı yönündedir. BK nın üyelik koşullarını iyileştirmek ve istediklerini almak amacıyla Cameron un referandum kartını kullandığı belirtilmektedir. 10 Kasım 2015 tarihli mektubunda Cameron ekonomik yönetişim, rekabetçilik, hakimiyet, göç başlıkları altında topladığı taleplerini Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk a iletmiş ve Şubat 2017 tarihleri arasında bir araya gelen Devlet ve Hükümet Başkanları BK nın üyeliğinin devam etmesi halinde ayrıcalıklı statüsünü daha da güçlendiren bir anlaşma üzerinde uzlaşmaya varmışlardır 10. AB den koparılan bu yeni tavize rağmen Cameron, referandum sürecinde muhalefette bulunan Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi (United Kingdom Independence Party UKIP) lideri Nigel Farage ın söylemlerine yenik düşmüştür. Farage, çekilme sonrasında haftalık 350 milyon a varan harcamalardan tasarruf edileceği ve bunun ulusal sağlık sisteminin finansmanında kullanılacağı taahhüdünde bulunmuş; esasında gerçeklerle hiç de örtüşmeyen bu savlarıyla AB 10 European Council Meeting at Brussels, Conclusions of Presidency, February 2016: Notices from European Union Institutions, Bodies, Offices and Agencies, European Council on A New Settlement for the United Kingdom within the European Union, Extract of the conclusions of the European Council of February 2016, 2016/C 69 1/01 of , pp

239 şüphecilerini çekilme yönünde örgütlemeyi başarmıştır (Barker, 2017: 2). Bu çalışmanın tamamlandığı tarihte, üyelikten çekilme yasa tasarısı hazırlanarak Avam Kamarası na henüz gönderilmiştir. Avam Kamarası ve Lordlar Kamarası nda gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra, Kraliyet onayını müteakip, Parlamento dan geçecek bir düzenlemeyle üyelikten çekilme kararının AB tarafına iletilmesi görevi Başbakan Theresa May e verilebilecektir. Theresa May 2017 Mart sonuna kadar Lizbon Antlaşması nın 50. maddesini işleme koymuş olmayı planlamaktadır. Lizbon Antlaşması nın 50. maddesi uyarınca; çekilme müzakerelerinin 2017 yılında başlaması halinde, 2018 yılında tamamlanmış olması gerekmektedir. Her şey yolunda gitse bile, çekilme sonrasında vadesi gelmemiş borç ve alacakların kapatılmasının 2023 yılını bulacağı tahminleri yapılmakta, bir başka ifadeyle geçiş süreci beş yıl olarak öngörülmektedir (Barker, 2017: 4). V. Mali Plan daha önce de belirtildiği üzere dönemini kapsamakta olup, 2017 yılı ve sonrasında BK nın normal koşullarda AB bütçesine yapması gereken brüt katkı toplamı 72,3 milyar olarak hesaplanmaktadır. İskonto oranı ve kamu kesimine AB bütçesinden yapılan ödemeler çıktıktan sonra kalan net katkı miktarı yılları için 34,2 milyar olarak tahmin edilmektedir (Tablo 3). Üyelikten çekilmenin ne zaman gerçekleştiğine bakılmaksızın taahhütlerini V. Mali Plan sonuna kadar yerine getirilmesi hususunda AB müzakere heyeti tarafından BK müzakere heyetine baskı uygulaması beklenmektedir. BK nın henüz vadesi gelmemiş borçlarını Brexit gerekçesiyle ödememe gibi bir yolu tercih etmesi halinde, taraflar arasındaki ticaret görüşmelerinin de çıkmaza gireceği ve ihtilafın çözülmesi için Uluslararası Adalet Divanı na 239

240 kadar gidilebileceği yolunda görüşler mevcuttur (Barker, 2017: 11 12). Barker (2017: 2 10); BK kökenli Avrokratların kazanılmış sosyal güvenlik haklarının çekilme sonrasında BK bütçesi yerine genel bütçeden ödeneceğini belilrtmekte; BK nın vadesi gelmemiş borçlarının ve halihazırda tamamlanmamış enerji, ulaştırma, haberleşme gibi stratejik öneme sahip çeşitli yatırım taahhütlerinin bulunduğunu, Avrupa Yatırım Bankası nın hissedarı olması hasebiyle BK nın çok sayıda yatırım garantisi verdiğini hatırlatmaktadır. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda çekilmenin BK ya maliyetinin 60 milyar ya kadar çıkabileceğini ifade etmektedir. Bu bağlamda, sadece bütçe taahhütlerinin yerine getirilmesi ve hesapların kapatılması dolayısıyla BK nın katlanmak durumunda kalacağı maliyet AB bütçesine aktarmaktan imtina ettiği miktarın yaklaşık iki katı kadardır. Brexit sonrasında BK nın başlattığı iskonto sarmalının dayanağını kaybedeceği, dolayısıyla Avusturya, Almanya, Hollanda ve İsveç gibi üye devletlere tanınan bütçe katkı payı indirim uygulamalarının kaldırılacağı dile getirilmektedir (Monti ve diğerleri, 2016: 13). AB bütçesine net katkıda bulunan söz konusu devletler daha fazla yük almak istemezken, net faydalanıcı konumundaki üye devletler ise bugüne kadar kendilerine sunulan imkanlardan feragat etmeyi hiç düşünmemektedir. Bu durumda, gelecek mali dönemde ÇYMÇ nin gelir ve harcama kompozisyonunun bir kez daha değişmesi kaçınılmaz bir hal almaktadır. Nitekim, Mario Monti başkanlığında toplanan çalışma grubu, VI. Mali Plan dönemi için bir dizi reform önermiştir 11 : Üretim, tüketim ve çevre ile ilişkili 11 Ayrıntılı bilgi için bakınız: Monti, M.; Daianu, D.; Fuest, C.; Georgieva, K.; Kalfin, I.; Lamassoure, A.; Moscovici, P.; Simonyte, I.; Timmermans, F.; 240

241 politikalara dayanan yeni öz kaynak kalemlerinin yürürlüğe girmesi gündemdedir. Mevcut KDV sisteminin yeniden düzenlenmesi ve kurumlar vergisi, finansal işlemler vergisi, karbondioksit vergisi, elektrik vergisi, motorlu araç yakıt vergisi gibi yeni öz kaynak kalemlerinin tanımlanması üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Uluslararası göç, terör, güvenlik, iklim değişikliği gibi konular yeni mali dönemde çözüm üretilmesi gereken başlıca sorun alanları olarak ortaya çıkmakta ve bütçeden önemli bir pay ayrılacağı tahmin edilmektedir. Geçmişte yaşandığı gibi, yeni mali dönemin yeni kuralları da BK nın eleştirilerinden nasibini almıştır. Sonuç Kuruluş amaçlarına hizmet etmek üzere AB kurumlarının emrine brüt milli gelirin %1,23 ünü geçmeyecek bir bütçe verilmiştir. Avrupa bütünleşmesinde kaydedilen ilerlemelere koşut olarak bütçenin gelir ve harcama kompozisyonu zamanla değişmiştir lerde gümrük vergisi ve tarımsal prelevmanlar gibi gelir kalemlerinden teşekkül eden bütçe büyük ölçüde tarım politikasının finansmanında kullanılmıştır. AB yetkisine bırakılan politika alanlarının artmasıyla birlikte harcama alanları da çeşitlenmiş; bütçe gelir kalemleri KDV matrahından aktarılan paylar ile brüt milli gelirlerden aktarılan payları içerecek şekilde genişletilmiştir. AB nin yüzleşmek durumunda olduğu yeni sorun alanları yeni gelir kalemi arayışlarını da beraberinde getirmiştir. BK nın tam üyeliğinin gerçekleşmesi sonrasında bütçe görüşmeleri ulusal çıkarların azami ölçüde gözetildiği tartış Verhofstadt, G. (2016). Future Financing of the EU, Final Report and Recommendations of the HLG on Own Resources, Brussels. 241

242 malara dönüşmüş ve çeşitli düzeltme mekanizmaları devreye girmiştir. BK 1984 yılında kalıcı olarak kazandığı iskonto hakkına rağmen halen daha AB bütçesine net katkıda bulunan devletler arasında üçüncü sırada yer almaktadır. Her ne kadar tarımsal desteklerden arzu ettiği ölçüde faydalanamasa da, BK akıllı ve kapsayıcı büyüme bütçe kaleminden oldukça fazla kaynak kullanmaktadır. Öte yandan, AB iç pazarına erişimden en çok fayda sağlayan ve pek çok ayrıcalığa sahip bir ülke konumundadır. Esasında, AB bütçesi üye devletler arasında kaynakların yeniden dağılım fonksiyonunu yerine getiren bir yatırım bütçesidir. Toplanan öz kaynaklar AB hedef ve öncelikleri doğrultusunda orta ve uzun vadeli yatırımların finansmanında kullanılmaktadır. Konuya sadece ulusal faydayı gözeten bir iskonto mantığı ile yaklaşıldığında, ne yazık ki, bütçenin Avrupa boyutu yaratma fonksiyonu göz ardı edilmektedir. Oysa ki, AB bütçesinden finanse edilerek gerçekleştirilen sınır ötesi yatırımlar Avrupa çapında sinerji ve pozitif dışsallık yaratmaktadır. Brexit, Avrupa şüpheciliğinin ve popülist politikaların yükselmesiyle alınmış bir karar olup, tarafların çekilmeye ilişkin bir planı yoktur. Nitekim, ÇYMÇ Tüzüğünün 20., 21. ve 22. maddeleri Lizbon Antlaşması nda herhangi bir değişikliğe gidilmesi halinde ya da yeni katılımların olması veya Kıbrıs ın birleşmesi halinde mali planın revize edilebileceğini hükme bağlamış; buna karşın BK nın üyelikten çekilme olasılığını öngörmemiştir. Söz konusu Tüzüğün 25. maddesi uyarınca, Komisyon en geç 1 Ocak 2018 tarihine kadar yeni bir ÇYMÇ teklifi hazırlayacaktır ve 2018 yılları AB nin çoklu sınavlardan geçeceği bir zaman dilimine işaret etmektedir yılında çekilme müzakereleri başlayacak, bu sürece üye devletlerdeki parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri ile refe 242

243 randumlar eşlik edecektir yılında, bu yeni kurulan hükümetler ve yeni liderlerle yeni mali plan görüşmelerine geçilecektir. Görünen o ki; AB ile BK arasındaki müzakerelerin seyri Avrupa çapındaki seçimlerden büyük ölçüde etkilenirken, yeni dönemde yürürlüğe girecek ÇYMÇ nin gelir ve harcama kalemleri de belli bir ölçüde AB ile BK arasında tesis edilecek yeni bütünleşme modeline göre şekillenecektir. 243

244 Kaynakça AB BAKANLIĞI (2013), Avrupa Birliği Çok Yıllı Mali Çerçevesine İlişkin Bilgi Notu, Ankara. AKSES, S.; ATAÇ, E.; CERAN, A.; ÇAPANOĞLU, S.; İLERİ, Ç.; KI VILCIM, İ.; NAS, Ç.; SERVANTIE, D.; ŞAHİN, Y. (2016), Britanya Referandumu ve Sonrası: AB Entegrasyon Sürecinin Geleceği ve Türkiye, İKV Yayın No: 284, İstanbul. BARKER, A. (2017), The 60 Billion BREXIT Bill: How to Disentangle Britain from the EU Budget, Center for European Reform, London. BİLİCİ, N. (2013), Avrupa Birliği ve Türkiye: Mali Yardımlar, Vergilendirme, (6. Baskı), Seçkin Yayınevi, Sosyal Bilimler Serisi No: 121, Ankara. DHINGRA, S.; SAMPSON, T. (2016), Life After BREXIT: What are the UK s Options Outside the European Union?, London School of Economics and Political Science, the Center for Economic Performance, London. EUROPEON COMMISSION (2013), Multiannual Financial Framework ( ) and EU Budget 2014, Brussels. GÜLER, B.; KELEŞ, E.; UÇAR, Ö. (2012), Finansal İşlem Vergileri ve Avrupa Birliği Uygulamaları, AB Bakanlığı, Ekonomik ve Mali Politikalar Başkanlığı, Ankara. HM GOVERNMENT (2014), Review of the Balance of Competences between the United Kingdom and the European Union: EU Budget, London. IRWIN, G. (2015), BREXIT: The Impact on the UK and the EU, Global Councel, London. KEEP, M. (2013), EU Budget and the UK s Contribution, House of Commons Library, Briefing Paper No: 06455, London. LEAL ARCAS, R. (2016) Three Thoughts on BREXIT, Queen Mary University of London, School of Law, Legal Studies Research Paper No: 249/2016, London. MONTI, M.; DAIANU, D.; FUEST, C.; GEORGIEVA, K.; KALFIN, I.; LAMASSOURE, A.; MOSCOVICI, P.; SIMONYTE, I.; 244

245 TIMMERMANS, F.; VERHOFSTADT, G. (2016), Future Financing of the EU, Final Report and Recommendations of the HLG on Own Resources, Brussels. Council Decision of 22 January 2013 authorising enhanced cooperation in the area of financial transaction tax (2013/52/EU), O.J. L 22 dated , p Treaty Establishing the European Economic Community, 25 March Treaty of Lisbon Amending the Treaty on European Union and the Treaty Establishing the European Community, 13 December Council Regulation (EU, EURATOM) No: 1311/2013 of 2 December 2013 laying down the multiannual financial framework for the years , O.J. L 347 dated , pp Council Decision of 26 May 2014 on the system of own resources of the European Union (2014/335/EU, Euratom), O.J. L 168 dated , pp Notices from European Union Institutions, Bodies, Offices and Agencies, European Council on A New Settlement for the United Kingdom within the European Union, Extract of the conclusions of the European Council of February 2016, 2016/C 69 1/01 dated , pp European Council Meeting at Fontainebleau, Conclusions of Presidency, June European Council Meeting at Brussels, Conclusions of Presidency, February ( erişim tarihi: ). (erişim tarihi: ). (erişim tarihi : ) 245

246

247 Brexit'ten 1 Sonra Avrupa Entegrasyonun Geleceğinin Esnek Entegrasyon Modelleri Üzerinden Değerlendirilmesi Nergiz ÖZKURAL KÖROĞLU Giriş 2015 genel seçimlerinin hemen öncesinde Muhafazakar Parti ve İngiltere Bağımsızlık Partisiʹin (UKIP), İngiltereʹnin ABʹden ayrılması konusundaki kampanyalarının artması neticesinde David Cameron da seçim vaadi olarak İngiltereʹnin ABʹden çıkması konusunda bir referandum yapacağını beyan etmiştir. Cameronʹun asıl niyeti, İngiltereʹnin ABʹden çıkmasını gerçekleştirmek olmasa da, bunu hem bir seçim malzemesi olarak kullanmış hem de ABʹnin reform yapmasını sağlama amacı gütmüştür (Özkural Köroğlu ve Çendek, 2015: ). Bu sayede İngiltere, ABʹden ʺözel statüʺ hakkını elde etmeyi ve ayrıca gelen göçmenlere verilen sosyal yardımlarla ilgili bir fren sistemi edinmeyi hedeflemiştir (t24.com.tr, 2016). Dolayısıyla 23 Haziran 2016ʹda referandumun yapılmasına karar verilmiştir. 1 Britanyaʹnın ʺBrʺ harfleri ve çıkış anlamına gelen ʺexitʺ kelimesinin birleşiminden oluşan ʺBrexitʺ terimi kısaca İngiltere nin (sadece İngiltere ve Gallerʹin) ABʹden çıkması anlamına gelmektedir. 247

248 İngiltereʹnin AB ile ilgili yaşadığı temel sorunlar; AB üye ülkelerinden gelen göçmenler, işsizlik sorunu, İngiltereʹnin egemenlik devrini yapmak istememesi, ABʹnin aşırı liberal politikalara gitmesi ya da politikalar gütmesi gibi bazı konular etrafında yoğunlaşmaktadır. Bu sorunlar neticesinde, Avrupa şüpheciliği de İngiliz kamuoyunda ciddi oranda artış göstermiştir. Özellikle Brexit referandumu öncesinde yapılan popülist kampanyalar Avrupa şüpheciliğinin ülke çapında artışına neden olmuştur. İngiltereʹnin ABʹden çıkma isteği, mülteciler üzerinden yapılan yabancı düşmanı ve hatta ırkçı söylemlerle kamuoyuna enjekte edilmiştir. Birleşik Krallıkʹta yapılan referandumun sonunda %52ʹlik evet oyu ile İngiltere ABʹden ayrılma kararı almıştır. Bu doğrultuda Birleşik Krallık bünyesinde bulunan devletlerden İngiltere ve Galler ABʹden çıkma yönünde oy kullanırken İskoçya %62 oranında, Kuzey İrlanda ise %55.8 oranında evet oyu ile ABʹde kalmak istediklerini göstermişlerdir (bbc.com, 2016). İngiltereʹnin ABʹden çıkış kararı AB entegrasyonunun geleceği açısından derin bir sorunsal oluşturmuştur. Bunun en önemli sebeplerinden biri ilk kez AB üyesi bir ülkenin ABʹden çıkmak istemesidir. Bu durumun başka ayrılmalara neden olup olmayacağı veya ABʹnin dönüşümü için bir itici kuvvet olup olmayacağı sorulması gereken sorulardır. Bu bağlamda bu makaledeki temel sorunsal; İngiltereʹnin Brexit sonrasında AB ile ilişkilerini nasıl kurgulayacağı ve bunun AB entegrasyonuna nasıl etki yapacağıdır. Entegrasyon tarihi boyunca sürekli değişip dönüşen ve şekil değiştiren ABʹnin Brexit sonrasında da yoluna dönüşerek devam edeceği öngörülebilir. ABʹnin entegrasyon tarihi, genişleme derinleşme paradoksu üzerine kurulmuştur. Her genişlemeden sonra bir de 248

249 rinleşme yapılmıştır ya da tam tersi olmuştur. Bu şekilde genişleme ile entegrasyonun manevra alanının daralacağı noktalar kurumsal ve hukuksal olarak yapılan iyileştirmeler neticesinde gözden geçirilmiş ve genişletilmiştir. ABʹnin derinleşme süreci, federal yapının teminatı ve devletleşme yolunda önemli bir adım olarak görülen AB Anayasasıʹnın, Mayıs 2005ʹte Fransa ve Haziran 2005ʹde Hollandaʹda yapılan referandumlarla reddedilmesi ile sekteye uğramıştır. Daha sonra AB Anayasasıʹnın kabul edilmemesinden doğan boşluğu doldurmak adına yapılan Lizbon Antlaşması, anayasa niteliği taşımayacağı beyan edilerek; devletlerin egemenliğini sınırlandıran marş, bayrak, sembol ve benzeri unsurları antlaşma içerisinden çıkararak ve ulusal veto yetkisi önemli konularda (dış işleri, savunma, mali konular vb.) korunarak kabul ettirilebilmiştir (Akdemir, 2012: 55). Genişleme süreci ise Türkiyeʹnin AB ile müzakerelere başladığı 3 Ekim 2005 tarihinden sonra AB ülkeleri nezdinde yine şüphe ile yaklaşılan bir kavram olmaya başlamıştır 2. Genişlemederinleşme paradoksunun aynı yıl içerisinde bir çıkmaza girmesi aslında birbirlerini etkilediklerini de göstermektedir. Açıkçası Türkiyeʹnin ABʹye üyelik yolunun açılması ABʹnin temel dinamiklerinin yeniden tartışılmasına neden olmuş ve Avrupa şüpheciliğini arttırmıştır. Fakat bir diğer önemli etken, tüm bu süreçlerin 2004 genişlemesinin etkilerinin henüz hazmedilemediği bir döneme denk gelmesidir. 2004ʹte ABʹye giren on yeni ülke ABʹnin siyasi, ekonomik ve sosyal dinamiklerini kökünden sarsmıştır. Uzun vadede bunun sonuçları daha net şekilde görülmektedir. Örneğin Polonyaʹnın Ukrayna ile olan sınırının 2 Her ne kadar Hırvatistan 2013 yılında AB üyesi olmuşsa da ülkenin büyüklüğü, etki alanı ve coğrafi alanı açısından genişlemenin son sınırları olarak değerlendirilemeyeceği için etkisine değinilmemiştir. Balkan ülkelerinin üyeliği bu anlamda daha istisnai olarak değerlendirilmelidir. 249

250 Polonya üye olduktan sonra AB sınırı haline gelmesi, 2014ʹte başlayan Ukrayna krizi ile birlikte büyük bir güvenlik sorunsalı haline gelmiştir. Aynı şekilde, Suriyeʹde 2011 yılında başlayan iç savaş ve Türkiyeʹye gelen 2 milyondan fazla mülteci ile birlikte artan terör ve güvenlik sorunsalları da AB kamuoyunda 2005 yılında Türkiyeʹnin müzakerelere başladığı dönemde duyulan endişelerin haklı olduğu yönünde bir kanı yaratmıştır. Brexit'e Giden Yolda: AB Üyesi İngiltere Winston Churchill 1930ʹlarda ʺAvrupa Birleşik Devletleriʺ fikrini destekleyen pekçok makale yayınladığı halde İngiltereʹnin Avrupaʹnın parçası olmadığını düşünmekte ve İngiltereʹnin sadece dışarıdan Fransa Almanya çabasına destek olması gerektiğini ileri sürmektedir (Dedman, 2010:14). İngiltereʹde federalizm hareketleri yılları arasında hareketlenmiş ve bu konuya dair pekçok edebi yayın yapılmıştır. Fakat İkinci Dünya Savaşı sonrasında T. Roosevelt ve Churchill ekseninde ilerleyen görüşmeler neticesinde İngiltere Atlantikçi bir kanatta yer almaya başlamıştır (Dedman, 2010:15 35). Örneğin İkinci Dünya Savaşıʹndan sonra Fransa için Almanyaʹnın silahlandırılması halen bir tehdit unusuruyken, ABD İngiliz ittifakı Sovyetlere karşı Almanyaʹnın kısmen silahlandırılabileceğini ileri sürmektedir. 1952ʹde başlayan Kore Savaşı neticesinde bu fikir ayrılığı daha da keskinleşmiş, ABD ʹnin Federal Almanyaʹyı silahlandırma hedefinin karşısında Fransa buna kesinlikle karşı gelerek ortak bir savunma gücü projesi ortaya koymuştur. Fransız Hükümet Başkanı Rene Plevenʹin girişimiyle oluşturulan bu girişimle Fransa ve Almanya uluslarüstü (supranasyonal) bir yapılanma altında Avrupaʹda ortak savunma gücünü oluşturacaktır. Bu plan, 1952ʹde Avrupa Savunma Antlaşması (AST) nın imzalanması 250

251 na zemin hazırlamıştır. Fakat proje, 1954ʹte Fransız meclisinden onay alamayarak başarısız olmuştur (Akdemir, 2012: 44 45). İngiltereʹnin ABʹnin savunma konusundaki fikri Avrupaʹnın her zaman NATO şemsiyesi altında bir savunmasının olması gerektiği yönündedir (Dedman, 2010: 67) yılında İngiltere, Avrupa Ekonomik Topluluğuʹna alternatif bir organizasyon olan Avrupa Serbest Ticaret Alanıʹnın (EFTA) kurulmasında liderlik etmiştir. Kurucu ülkeler (İngiltere, İsveç, Norveç, Danimarka, Avusturya, Portekiz, İsviçre) daha sonra tedricen ABʹye üye olmak suretiyle EFTAʹdan ayrılmışlardır. Bunun üzerine İngiltere, 1961 yılında ilk kez üye olmak için başvuru yaptığında De Gaulle yönetimi tarafından olumsuz şekilde karşılanmış ve üyeliği reddedilmiştir. Bunun başlıca nedeni, İngiltereʹnin Avrupa federasyon fikrini zedeleyebilecek Atlantikçi ve AET içerisindeki güçler dengesini değiştiren güçlü bir ülke olmasıdır denilebilir. Ancak İngiltereʹnin AB üyeliğine ikinci başvurusu De Gaulle öldüğü zaman, 1973 yılında kabul edilmiştir. İngiltere üye olduktan sonra da Fransa Almanya eksenine alternatif bir kutup olmayı sürdürmüştür. AETʹye katılma fikri İngiltereʹde de fikir ayrılıklarına ve kutuplaşmalara neden olan bir konu olmuştur (Wilson, 2014). Nitekim sağ muhafazakar partiler İngiltereʹnin AETʹye girişine destek olurken sol partiler üyeliğe olumsuz bakmıştır. Ayrıca İngiltere, Avrupa entegrasyonu tarihi boyunca endüstriyel bir ülke olarak tarımın önemli olduğu Fransa ile tarıma verilen sübvansiyonlarla ilgili çatışmıştır (Wilson, 2014) yılında ATʹnin AB haline gelmesi ve üç sütunlu yapıyı oluşturarak siyasi bütünleşme yolunda adım atması İngiltereʹnin çok da desteklediği bir süreç olmamıştır. Bunun nedeni Avrupa entegrasyonu tarihi boyunca ABʹnin daha federal mi yoksa konfederal bir yapıda mı olması gerektiği konusunun 251

252 tartışılmış olmasıdır. Fransa Almanya ve İngiltere arasındaki temel farklılık da bu tartışma üzerinde şekillenmiştir. İngiltere, ulus devletin egemenliğinin daha güçlü olduğu daha gevşek bir entegrasyon biçimini desteklerken, Fransa Almanya ekseni siyasi birliğin sağlandığı federatif bir yapılanmanın gerçekleştirilmesi fikrini benimsemektedir. ABʹnin sunduğu opt out seçeneği ile, 1985ʹde imzalanan Şengen Anlaşmasıʹnın dışında kalmış ve 1995ʹde Avroʹnun resmi olarak kabulu akabinde de Avro bölgesine girmemiştir. İngiltere, bu önemli politikaların dışında kalarak Avrupa şüpheciliği denilince ilk akla gelen ülke haline gelmiştir. ABʹnin siyasi birlik olma çabalarının gidişatı açısından AB Anayasasıʹnın 2005 yılında Fransa ve Hollanda tarafından kabul edilmemesi bir diğer önemli dönüm noktası olmuştur. Hemen sonrasında imzalanan Lizbon Antlaşmasıʹna en ciddi itirazlardan biri İngiltereʹden gelmiştir. ʺİngiltere, temel haklar sözleşmesinin bağlayıcı hale gelmesi, ABʹnin bir dışişleri bakanı olmasına, adli polisiye konularda sosyal güvenlik alanında devletlerin veto hakkının kalkmasına karşı çıkmıştırʺ (Akdemir, 2012: 55). İngiltereʹye bu sıralanan konularda önemli tavizler verilerek Lizbon Antlaşmasıʹnı onaylaması sağlanmıştır (Akdemir, 2012: 55). Özellikle 2008 yılında başlayan Avro Krizi sonrasında İngiltere, hem yaptığı maddi yardımlar hem de ülkesine gelen göçmenlerden muzdarip olmaya başlamıştır. Brexit Sonrası AB Nasıl Şekil Alacak? Brexitʹin ʺsertʺ mi yoksa ʺyumuşakʺ mı olacağı (Hunt ve Wheeler, 2017) Brexit sonrasında ABʹnin nasıl şekil alacağının değerlendirilmesi açısından önem taşımaktadır. Theresa May, ʺBrexit demek Brexit demektirʺ (independent.co.uk, 2016) diyerek İngiltereʹnin ABʹden ayrıldıktan sonra AB ile bir ala 252

253 kasının kalmayacağı sinyalini vermiştir. Bu açıklama ile May, Brexitʹin ʺsertʺ olacağını ifade etmektedir. Sert Brexit ile ABʹnin ortak pazardan da çıkacağı ifade edilmektedir ve bunun ciddi sonuçlar doğurması beklenmektedir (aa.com.tr, 2016). Her ne kadar zaman içerisinde İngiltereʹnin tutumunun ne olacağı uluslararası sistemdeki ve ABʹdeki değişimler çerçevesinde netleşecek olsa da bu açıklamaların seçmenin isteklerini karşılayacak nitelikte politik söylemler içerdiği de gerçektir. Bu bağlamda ilerleyen zaman zarfında İngiltere ile ABʹnin karşılıklı çıkarları çerçevesinde ilişkilerinin değişim gösterebileceği öngörülebilir. İngiltereʹde yapılan Brexit referandumundan çıkan sonucun akabinde literatürde tartışılan en büyük sorunsal; ʺever closer Unionʺ mottosu ile ortaya atılan her zamankinden daha yakın bir birliğe sahip olma fikrinin (bu bağlamda federalist fikirlerin), Brexitʹten sonra artacağı mı yoksa entegrasyonun daha geveşek hale mi geleceğidir. ABʹnin değişip dönüşen bir yapı olduğu argümanı ile çelişen bir argüman olacağı için bu çalışmada Brexitʹten sonra ABʹnin dağılacağı argümanı tartışmalara dahil edilmemektedir. Esnek entegrasyon modelleri ile ABʹnin Brexit sonrasında alacağı şekille ilgili yaklaşımlar ortaya koyulabilir. Esnek entegrasyon, Avrupa şüpheciliği ile mücadele etmek için kullanılan siyasi bir araç olarak tanımlanabilir. Bu bağlamda, esnek entegrasyonun bütünleştirici ve iyileştirici bir etkisi olduğu ileri sürülebilir (Kurpas vd., 2006: 2 44). Yani Brexit sonrasında ABʹnin daha esnek bir entegrasyon modeline geçmesi Brexitʹden sonra Grexit (Yunanistanʹın ABʹden çıkması anlamında), Italexit (İtalyaʹnın ABʹden çıkması anlamında) (Lequeu, 2016) gibi başka ülkelerin de bu süreçten negatif şekilde etkilenmesinin de önüne geçerek farklı alternatifler 253

254 sunabilir. Brexit sonrasında ABʹnin kendi içerisindeki ilişkilerin seyri ve İngiltere ile olan ilişkilerinin nasıl olacağı sorularına da esnek entegrasyon modelleri ile yanıt aranabilir. Alexander Stubb, esnek entegrasyon (Stubb, 1996: ) biçimlerini süre, yer ve konu bakımından olmak üzere, üç boyutta kategorize etmektedir: 1) Süre bakımından (iki vitesli ve çok vitesli entegrasyon modelleri), 2) Yer bakımından (çekirdek Avrupa ve içiçe geçmiş Avrupa modelleri), 3) Konu bakımından ise (değişken geometrili ve a la carte Avrupa modelleri). Stubbʹin kategorizasyonuna bakılınca Brexit sonrasında İngiltere ile, ya da İngiltere olmadan olabilecek entegrasyon modelleri ve bunların nasıl tasarlanabileceği tartışması esnek entegrasyon modelleri çerçevesinde değerlendirilebilir (bknz. Özkural, 2013: ). Brexit Sonrası İngiltere Olmadan Alternatif Entegrasyon Biçimleri İngiltere çıktıktan sonra ABʹnin içindeki en önemli merkez ülkelerden biri çıkmış olacaktır. Bu durumda AB, İngiltereʹnin rekabet halinde olduğu Fransa Almanya ekseni merkezinde yeniden şekillenebilir veyahut aynı seviyede entegrasyon ve ekonomik seviyelere sahip olan üye ülkeler daha hızlı bir bütünleşme içerisine girebilirler. Bu bölümde incelenecek olan modeller İngiltere ile bir ilişki önermeyen modellerdir. Ancak ABʹnin Brexitʹten sonra alacağı durum üzerine yapılan bir değerlendirmedir. Uluslarüstü bir niteliğe sahip olan çok vitesli Avrupa (multi speed, multi tier Europe) yaklaşımı genellikle ABʹnin 254

255 ilk sütununa ait politikalarda kullanılmaktadır. Üye devletlerin ABʹnin politikalarına uyum sürelerinin değişik zamanlarda olması bu modelin temel dinamiğini oluşturmaktadır. Ülkelerin Ekonomik ve Parasal Birlikʹe farklı zamanlarda uyum sağlamaları bu anlamda iyi bir örnek teşkil etmektedir (Dağdemir, 2001: 26). Bu noktada belirtilmelidir ki, İngiltereʹnin Avrupa Para Birliğiʹnin dışında kalmayı tercih etmesi ise opt out seçeneğinin kullanılması ile alakalıdır ve bu durum çok vitesli Avrupa yaklaşımı ile alakalı değildir. Çok vitesli bir Avrupaʹda, ekonomik seviyeleri yüksek olan ülkelerin entegrasyon süreçleri de daha hızlı olabilecektir. Bu ülkelerin daha hızlı viteste giderek Avrupa bütünleşmesini ileriye götürebilecekleri öngörülmektedir. Avangard Avrupa (Avant garde Europe), Öncü Grup (Pioneer Group), Çekim Merkezi (Gravitation Core), Çekirdek Avrupa (Core Europe) ve Sert Çekirdek Avrupa (hardcore Europe) gibi yaklaşımların hepsinde ʺAB içinde ABʺ yaratılmak istenmektedir (The Economist, 2000). Fransa ve Almanya kaynaklı olan bu yaklaşımlar, AB içerisinde bir çekirdek Avrupa yaratıp bu çekirdek ülkelere lokomatif görevi vererek Avrupa entegrasyonunun ileriye doğru taşınması prensibine dayanır. Aslında bu modellerin hepsinde Fransa Almanya eksenindeki bütünleşmenin ABʹnin çekirdiğini ve merkez alanını da oluşturduğu argümanı vardır (bknz. Guérot, 2006). Değişken geometrili Avrupa (Europe of variable geometry) modeli, bütünleşme sürecindeki belirgin farklılıklar sonucu üye devletler ve daha az gelişmiş bütünleşme birimleri arasında net bir ayrımı öngörmektedir (europa.eu). Bu model uluslarüstü nitelikte olabildiği gibi hükümetlerarası nitelikte de olabilmektedir (Dağdemir, 2001: 23 26). Bu modelde merkez ve çevre ülkeler vardır, dolayısıyla bütün entegrasyon 255

256 süreci bu merkez çevre ilişkileri üzerine kurulmuştur (European Policy Brief, 2004). Merkez ülkelerin (Fransa Almanya gibi) (Bulgaristan, Romanya gibi) çevre ülkeler üzerine tahakkümü bu modelde kaçınılmaz olacaktır. Brexit Sonrası İngiltere ile Alternatif Entegrasyon Biçimleri Brexitʹten sonra AB, İngiltere ile ilişkilerini düzenlerken Avrupa entegrasyonunun da yeni bir şekil alması ve dönüşmesini sağlayabilir. İngiltereʹnin üye olmaması durumunda hangi esnek entegrasyon modelleri çerçevesinde İngiltere ile ilişki kurulabilir sorusuna uygun olan modeller çerçevesinde aranacak cevap ABʹnin alternatif dönüşümünün nasıl olacağını da gösterebilir. Aşağıda incelenen modeller daha ziyade ABʹnin kendi iç dinamiklerinin yanısıra, ABʹye üye olmadığı halde ilişki kurduğu ülkelerle olan durumunu incelemektedir. İçiçe geçmiş halkalar (concentric circles) modeli, 1994 yılında Eski Fransa Başbakanı Eduard Balladurʹun ortaya attığı fikir ile doğmuş ve Joschka Fischerʹin (Fischer, 2000) önermiş olduğu entegrasyonda öncü ülkelerin olması fikri ile eşgüdümlü şekilde ele alınmıştır (Wohlgemuth ve Brandi, 2006: 4). Bu modelde Avrupa entegrasyonunu değişik seviyelerde başarmış devletlerin alt kümeler halinde farklı halkaları oluşturması gerektiğini ileri sürmektedir. Her bir halkada farklı seviyedeki entegrasyon seviyeleri vardır ve bu halkalar içiçe geçmiştir: ʺPaylaşılan hukuk halkasıʺ (ABʹnin üye ülkeleri), ʺbitişik halkaʺ (ABʹye üye olmak isteyen ülkeler için) ve ʺdaha seçkin halkalarʺ (para halkası, savunma halkası gibi) (europa.eu). İçiçe geçmiş halkalar bir yandan AB içerisinde merkez çevre ilişkilerini anımsatan bir ilişki biçimini öngörüyor olsa da bir yandan da ABʹnin dışındaki ülkelerle olan ilişkileri 256

257 sınıflandırabilmek için elverişli bir modeldir. İç halkada üye ülkelerin bazıları federal siyasi birliği oluştururken, ikinci bir halkada diğer üye devletler ve üçüncü bir dış halkada ise üyeolmayan fakat bazı politikalara entegre olmak isteyen devletler bulunmaktadır (Holzinger ve Schimmelfennig, 2012: ; Özkural, 2013: ). Brexitʹten sonra, İngiltere ile ʺdaha seçkin halkalarʺ bağlamında para veya savunma vs. gibi konular çerçevesinde işbirlikleri kurulabilir. Canan Atılgan ve Deborah Klein makalelerinde ABʹnin genişleme süreçlerini bir noktada sonlandırdığını ileri sürmüş ve ʺtam üyelikʺ ile üyeliği öngörmeyen ʺAvrupa Komşuluk Politikasıʺ arasında yer alan altı entegrasyon modeli üzerinde odaklanmıştır (Atılgan ve Klein, 2006: 6 14). Bu modeller; 1) Avrupa Ekonomik Alanı+, 2) Genişletilmiş Ortak Üyelik (Extended Associated Membership), 3) Kademeli entegrasyon (Progressive Integration), 3) İkinci Derecede Üyelikʺ (Junior Membership), 4) Ayrıcalıklı ortaklık (Privileged Partnership) ve 5) Avrupa Komşuluk Politikası (ENP) dir. ʺAvrupa Ekonomik Alanı+ʺ modeli, ekonomik ve siyasi durumu ABʹye üye olmak için yeterli olan fakat ABʹye üye olmayı kendi yaptığı referandumlar sonucu tercih etmeyen Norveç gibi ülkelerle olabilecek entegrasyon modelidir (Bknz. Cameron, 2005). Bu model İngiltereʹnin ABʹden ayrıldıktan sonra uygulaması olası bir modeldir. Bu sayede AB ile ekonomik ve ticari ilişkiler sekteye uğramadan devam edebilecektir. A la carte Avrupa (a la carte Europe) modelinde üye devletler kendilerine sunulan aʹ la carte menüden daha sıkı entegrasyona gitmeyi tercih ettikleri politikayı seçebilirler ve diğer politikalara aynı şekilde entegre olmak istemeyebilirler. Bu model hükümetlerarası niteliktedir (Dağdemir, 2001: 24) ve ABʹnin dışındaki ülkeleri de kapsamaktadır. Her ne kadar 257

258 daha ziyade ABʹnin kendi iç dinamikleri anlamında bir tartışma yaratsa da (Jones ve OʹDonnell, 2013; Traynor, 2013) geniş perspektiften bakıldığında ABʹnin dışında da etkin olabileceği görülmektedir. Brexit tartışmaları çerçevesinde literatürde, İngiltereʹnin ABʹden ayrıldıktan sonra İsviçre gibi ABʹnin politika ve programlarına istediği şekilde katılabileceği bir modelden ʺİsviçre modeliʺ olarak bahsedilmektedir. İsviçre modeli de aʹ la carte model ile aynı özellikleri yaşıyan bir modeldir (Dhingra ve Sampson, 2016: 5 11). Cemal Karakaş tarafından ortaya koyulan aşamalı entegrasyon (gradual integration) modeli ʺdeğişken geometrili Avrupaʺ ya da ʺa la carte Avrupaʺ modelleri arasına konumlandırılmıştır (Karakaş, 2007: 10). Bu modelin temel varsayımı, ʺABʹde uzun zamandır yapılan bir ayrıma, üyelik ile üyelerin AB Antlaşmalarında kararlaştırılan bazı alanlarda kısmi hak ve yükümlülük sahibi olması ayrımınaʺ dayanmaktadır (Karakaş, 2007: 10 11). Bu model ile veto hakkı olmadan üç aşamalı olarak yaşanılacak bir siyasi entegrasyondan söz edilmektedir. Ancak son aşamada üye olunacak ve veto hakkına sahip olunacaktır. Bu model özellikle Türkiyeʹnin ABʹye üyeliği üzerinde yoğunlaşan bir modeldir. Fakat Karakaş, bu modelin EFTA devletleri olan Norveç, İsviçre, Liechtenstein, İzlanda için de uygulanabileceğini belirtmektedir (Karakaş, 2007: 10 11). İngiltereʹnin EFTAʹya yeniden üye olması durumunda (Reid, 2016), bu model de İngiltereʹnin Brexit sonrası AB ile ilişki biçimini yönlendirebilir. EFTA üyelerinin tek pazara tam giriş hakkı olduğu için bu İngiltere ve AB arasındaki ticari ilişkiler için olumlu olacaktır. Papatya şekilli entegrasyon modelinde merkez uç (huband spoke) ilişkileri çerçevesinde devletlerarası ilişkiler şekillenmiştir. Papatya şekli düşünüldüğünde merkezde bütün 258

259 leşmiş AB üyesi ülkeler varken, yaprakların olduğu kısımlarda ise dıştaki ülkeler vardır. Merkez ve dış ülkeler işbirliği içindedirler. Andrew Daff modelde yeni üyelerin ʺortak üyelikʺ (associate membership) şeklinde olabileceğini söylemektedir ve bu kategorizasyon içine İngiltere, Norveç, İsviçre ve Türkiyeʹyi de dahil etmiştir (Tocci ve Bechec, 2012:4 5; Duff, 2012: 68 70). Bu model aslında Türkiye, EFTA ülkeleri ve İngiltereʹyi aynı kefeye koyduğu için çok rasyonel görünmemektedir. İngiltere, AB üyeliğinden çıktıktan sonra ʺortak üyelikʺ kategorizasyonuna büyük olasılıkla geçmek istemeyecektir. Sonuç Bu çalışmada Brexit sonrası dönemde ABʹnin dağılmayacağı ancak esnek entegrasyon modelleri çerçevesinde şekil değiştirip dönüşeceği ileri sürülmüştür. Brexit sonrası dönemde domino taşı gibi diğer ülkelerin de ABʹden ayrılma sürecine girebileceği ve ABʹnin çözülebileceği ihtimali, ABʹyi bu modeller çerçevesinde İngiltere ile ilişki kurmaya itebileceği öngörülmüştür. Böylece genişleme süreçleri ile yaşanılan AB içi göç, işsizlik ve Avro Krizi gibi konularda alternatif çözümler üretilebileceği söylenebilir. Bir tıkanma noktasına gelmiş olan Avrupa entegrasyonunun bu tıkanıklığı aşması sağlanabilir. Dolaylı olarak da, Avrupa değerleri ve kimliği korunarak AB ülkelerinde yabancı düşmanlığının artışı, aşırı sağ partilerin daha fazla oy almaları ve ABʹden çıkma politikaları ile yaratılan populist politikaların da önüne geçilmiş olacağı öne sürülebilir. Çünkü ABʹnin temel kuruluş amaçlarından biri aşırı milliyetçi politikaların engellenerek liberal, demokratik ve özgür bir Avrupa kimliğinin inşa edilmesidir. Ancak tüm bu Avrupa değerleri ABʹnin kendi içerisinde yaşamış olduğu Avro Krizi, iç göç ve Suriyeʹden gelen mülteci akını ile birlikte kaybolmaya yüz 259

260 tutmuştur. Yaşanılan bu krizler beraberinde yabancı düşmanlığını ve hatta ırkçı yaklaşımları getirmiştir. İngiltere, AT ye ilk girdiği dönemden itibaren Avrupa şüphecisi bir profil çizmiş ve AB sistemi içerisinde Fransa Almanya eksenine karşı Atlantikçi kanatta yer alan diğer bir kutbu oluşturmuştur. Bu durumda, İngiltere AB den çıktıktan sonra Fransa Almanya ekseninin güçlü olacağı ve AB sistemi içerisinde tek kutbu oluşturacağı öngörülebilir. Avangard Avrupa, Öncü Grup, Çekim Merkezi, Çekirdek Avrupa ve Sert Çekirdek Avrupa gibi yaklaşımların hepsinde AB içinde Fransa Almanyaʹnin merkezi oluşturduğu bir sistem yaratılmak istenilmektedir. Keza çok vitesli Avrupa yaklaşımı da yine aynı şekildedir. Bu modellerin hiçbiri ABʹye üye olmayan ülkeleri kapsamamaktadır. Dolayısıyla AB üyeleri açısından getireceği çözüm yeterli ve inandırıcı olmayacaktır. Ayrıca bu modeller, İngiltere ile Brexit sonrasında herhangi bir ilişki kurabilme alternatifini barındıran modeller değillerdir. Bu çalışmada Brexit sonrası İngiltere ile alternatif entegrasyon biçimleri incelendiğinde ilk olarak karşımıza içiçe geçmiş halkalar modeli çıkmaktadır. Bu modelle Brexitʹten sonra, İngiltere ile ʺdaha seçkin halkalarʺ bağlamında para veya savunma vs. gibi konular çerçevesinde işbirlikleri kurulabilir. İkinci olarak; Norveç modeli olarak da nitelendirilebilecek olan ʺAvrupa Ekonomik Alanı+ʺ modeli çıkmaktadır. Farklı süreçlerin bir sonucu olsa da, İngiltere de aynı Norveç gibi ekonomik ve siyasi durumu AB seviyesinde olduğu halde ABʹnin dışında kalmayı tercih eden bir ülke olduğu için ʺAvrupa Ekonomik Alanıʺ uygun bir modeldir. Ancak bu model ile İngiltere, AB ile ekonomik ve ticari ilişkilerine kesintisiz olarak devam edebilecektir. Üçüncü olarak; İsviçre modeli olarak da nitelendirilebilecek a la carte Avrupa modeli görülmektedir. Bu 260

261 model ile İngiltere ABʹden ayrıldıktan sonra aynı İsviçre gibi ABʹnin politika ve programlarına istediği şekilde katılabilecektir. Dördüncü olarak ise Cemal Karakaş tarafından ortaya koyulan ʺaşamalı entegrasyonʺ modeli karşımıza çıkmaktadır. Bu model çerçevesinde İngiltereʹnin EFTAʹya yeniden üye olması durumunda EFTA üyelerinin tek pazara tam giriş hakkı olduğu için bu İngiltere ve AB arasındaki ticari ilişkiler için de olumlu olacaktır. Beşinci olarak önümüze çıkan papatya şekilli entegrasyon modeli ise merkez uç ilişkilerine dayanmaktadır. Bu model; Türkiye, EFTA ülkeleri ve İngiltereʹyi ʺortak üyelikʺ kategorizasyonunda değerlendirmektedir. ABʹden yeni çıkmış tam üye bir ülkenin tekrar ortak üyelik statüsüne geçeceği rasyonel değildir. Dolayısıyla bu model İngiltere ile ilişkilerin kurulabilmesi için teknik açıdan uygun görünse de uygulamada uygun bir model olmayacağı açıktır. 261

262 Kaynakça AB RESMİ SİTESİ, URL: /legislation_ summaries/ glossary/ concentric_circles_en.htm ( ) AKDEMİR, E. (2012), Avrupa Bütünleşmesi Tarihçesi, AKÇAY, B.; GÖÇMEN, İ. (Der.) Avrupa Birliği: Tarihçe, Teoriler, Kurumlar ve Politikalar, Seçkin Yayınevi, ANADOLU AJANSI ( ), İngiltere de ʹsert Brexitʹ endişesi artıyor, URL : http: // aa. com.tr / tr/ analiz haber / İngiltere de ser t brexit endisesi art yor / ( ) ATILGAN, C.; KLEIN, D. (2006), EU Integration Models Beyond Full Membership, Konrad Adenauer Stiftung e.v., 158, BBC ( ), Brexit: ABʹden ayrılan İngiltere bölünür mü?, URL: / turkce/ haberler/ 2016/ 06/ _ab_ ingiltere_bolunme CAMERON, F. (2005), EEA Plus? Possible Institutional Arrangements for the European Neighbourhood Policy?, EPC Commentart. DAĞDEMİR, E. U. (2001), Avrupa Birliğiʹnin Bütünleşme Sürecinde Esneklik Kavramı: Amsterdam Antlaşması Çerçevesinde Bir Değerlendirme, Ankara Üniversitesi S8F Dergisi, 56 (2), DEDMAN, M. J., (2010), The Origins and Development of the European Union: , Routledge. DHIINGRA, S.; SAMPSON, T., (2016) Life After Brexit:What are the UKʹs Options Outside the European Union, Centre for Economic Performance, LSE, 1, DUFF, A. (2012), On Governing Europe, Policy Network, London, EUROPEAN POLICY BRIEF (2004), The Beginning of the end or the end of the beginning? Enhanced Co operation in the Constitutional Treaty, The Federal Trust, 7. GUÉROT,U., Germany and Europe: New Deal or Déjaʹ Vu?, Notre Europe Studies and Research, 55. URL:http :// www. notree uropeeng. elteg.info / media/ Et ud 55 en presidenceal lemande.pdf ( ) 262

263 HOLZINGER, K.; SCHIMMELFENNIG, F. (2012), Differentiated Integration in the European Union: Many Concepts, Sparse Theory, Few Data, Journal of European Public Policy, 19 (2), HUNT, A.; WHEELER, B. ( ), Brexit: All you Need to Know About the UK Leavig the EU, BBC News. URL: /news/uk politics ( ) JONES, I.; OʹDONNELL, J. ( ), EUʹs Barnier Warns Britain Against Europe Aʹ la carte, Reuters. JOSCHKA, F. ( ), From Confederation to Federation: Thoughts on the Finality of European Integration, European Essay, 8, Humboldt University.. URL: /mayapur.secu resites. net/fed trust/ filepool / Essay_8.pdf ( ) KARAKAŞ, C. (2007), Türkiyeʹnin AB Üyeliği Tartışması: AB Türkiye İlişkilerinde ʺAşamalı Entegrasyonʺ, Uluslararası Hukuk ve Politika, 3(9), KURPAS, S. vd. (2006), From Threat to Opportunity: Making Flexible Integration Work, EPIN Working Paper, 15, 2 4. LEQUEU, L. ( ), Forget Grexit or Brexit; Italexit is Next, The Capitalist. URL: grexitor brexit italexit is next ( ) MAGNUS, J., Flexibility as an Elastic Ordering Principle in the European Union, URL: http: // / aktiviteter_swe_ visa.asp? id= 28&old=true ( ) NTV ( ), İngiltereʹde Brexit Referandumu Sona Erdi (Brexit ne demek?),. URL: http: //www. ntv.com.tr /dünya / ingilterede brexit referan dumu sona erdi brexit ne demek,2_hc0lqae EW4fJ1RztlSCQ ( ) ÖZKURAL KÖROĞLU, N.; YÜKSEL ÇENDEK, S. (2015), Toplumsal Güvenlik, Kimlik, Bütünleşme Bağlamında Avrupa Şüpheciliği: Cameron Dönemindeki Avrupa Şüpheciliğinin İçerik Analizi, Akademik İncelemeler Dergisi, 10(2), ÖZKURAL KÖROĞLU, N. ( 2013), Esnek Avrupa Entegrasyonu Yaklaşımları Bağlamında Türkiye Avrupa Birliği İlişkileri, 263

264 Hasret ÇOMAK, Caner SANCAKTAR, Türk Dış Politikasında Yeni Yönelimler: İki Kutuplu Sistem Sonrası Türk Dış Politikası, Beta Yayınları, 2013, REID, H. ( ), Iceland would welcome Britain into EFTA after Brexit Iceland Foreign Minister, Reuters. URL: iceland eu britainidukkcn12j2ea?il=0 STUBB, A. C., A Categorization of Differentiated Integration, Journal of Common Market Studies, 34 (2), THE INDEPENDENT ( ), Theresa May says ʺBrexit Means Brexitʺ and there will be no attempt to remain inside EU. URL: http :// www. ind epe dent.co.uk /new s/uk / politics/ theresamay brexit me ans brexit conse rvative lea dership no attemptremain inside eu leave europe a html ( ) THE ECONOMIST ( ), Jacques Delors, Franceʹs Avant garde European. TOCCI, N.; BECHEV, D. (2012), Will Turkey find Its Place in Post Crisis Europe?, Global Turkey in Europe, Policy Brief, 5, 1 6. TRAYNOR, I. ( ), The View From the EU: ʹCameronʹs Europe Aʹ La Carte is not an option, The Guardian. T24 ( ), 10 Soruda Brexit Nedir, İngiltere URL: soruda brexit nedir ingiltere abdenne istiyor, ( ) WILSON, S., ( ) Britain and th EU: A Long and Rock Relati onship. URL: http ://www. bbc.com /news /uk politics ( ) WOHLGEMUTH, M; BRANDI C. (2006), Strategies of Flexible Integration and Enlargement of the European Union: A Club Theretical and Constitutional Economics Perspective, Freiburg Discussion Papers on Constitutional Economics, 06(7),

265 Bölgesel ve Uluslararası Güvenlik Açısından İngiltere nin Avrupa Birliği nden Ayrılması (Brexit) A. İnci SÖKMEN ALACA Birleşik Krallık ve AB Üyeliği AB nin Almanya ve Fransa dan sonra lider konumundaki üçüncü ülkesi İngiltere, 1973 yılında Topluluğa üye olmuştur lı yıllarda üyelik başvurusu, Fransız devlet başkanı Charles De Gaulle tarafından iki kez veto edilen İngiltere, egemenlik yetkisini belirli kurumlara devretmeden, her daim topluluk politikalarının dışında, üye statüsünde yer almıştır. İngiliz hükümetleri, Topluluğun en temel unsuru olan Avrupa Ekonomik ve Para Birliği konularında ortak Merkez Bankası Sistemi ni reddederek, ortak para birimi Avro ya geçmeden kendi ulusal para birimi Sterline devam etmesi, vizesiz serbest geçiş düzenlemesi olan Schengen Anlaşması na taraf olmama ve göç konusunda AB anlaşmalarından muafiyet alma yoluyla egemenlik yetkisini büyük ölçüde devretmemiştir. Egemenlik konusunun bu kadar önem taşıması, Jürgen Habermas ın göç ve ekonomik konuların ulusal yönetimlerin anayasal yurtseverliklerine meydan okumaya başladığı tehdidi kapsamında (Habermas,1996:496), İngiltere nin de 18. ve 19. Yüzyılda uluslararası sistemin hegemonyacı bir devleti olarak ulusal kimliğini ve gücünü muhafaza etme refleksi olarak değerlendirilebilir. 265

266 Suzan Strange in (1987: 553) bilgi üretiminde, mal ve hizmet üretim sisteminin kontrol edilmesinde, finansal ve kredi işlemlerini belirleyebilmede, kısaca liberal ekonominin devamlılığı konusunda en çok etkiye sahip yapısal güç olma hedefi, İngiltere için her daim birincil önceliğe sahiptir. G 7 ülkeleri içerisinde yer alan İngiltere, ekonomi ve güvenlik konularında küresel yönetişimde söz sahibi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi nin nükleer silah kapasitesine sahip beş daimi üyesinden biri, NATO bünyesinde ise Avrupa da Fransa nın askeri kanadında yer almamasından dolayı nükleer güce sahip tek Avrupa devletidir. İngiltere nin bu yapısal gücü, AB nin içerisinde kaldığı sürece tamamen kaybetme riski taşımaktaydı de dünya ekonomik krizi sonrasında başta Yunanistan, İspanya, Portekiz gibi ülkelerin ekonomilerinin çökme noktasına gelmesi, bu ekonomik sorunu atlatabilmek için AB nin parasal yardımları Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya arasında karşılanmasına neden olmuştu. Avro bölgesinde olmamasına rağmen, birlik içinde üyeliği devam ettiği sürece sürekli para gönderme, İngiltere bütçesi için önemli bir yük oluşturacaktı. Gelecekte Birleşik Krallık ı oluşturan İskoçya ve İrlanda ile Kuzey İrlanda nın birleşip, Krallık tan ayrılabilme ihtimali, bu ülkelerden gelen vergi gelirlerinin ortadan kalkmasına neden olacaktır. Artan giderler ve azalan gelirler açısından bakıldığında, AB üyeliği kazan kazan ilkesine uyan bir üyelik olmayacaktır. İkinci olarak, 2008 krizi sonrasında en büyük parasal destek Çin den gelirken, Avrupa pazarı tümüyle Çin e açılmıştır. Uluslararası ticaret alanında Dünya Ticaret Örgütü (WTO) görüşmeleri durma noktasındayken, Avrupa devletlerinin Amerika nın dayatmaya çalıştığı Trans Atlantik Ticaret ve Yatırım Anlaşması na alternatif olarak, kendi ticari menfaatleri açısın 266

267 dan Avrupa ile Asya yı birbirine bağlayacak Çin in liderliğinde kara ve deniz, Yeni İpek Yolu Projesi daha da öncelik kazanmıştır. ABD nin ticari savaş ilan ettiği Çin ile Osborne Doktrini (İngiltere Çin in Batı da en iyi partneridir görüşü) çerçevesinde, AB dışında daha özel ekonomik, siyasi ve diplomatik ilişkiler kurmak birincil ekonomik çıkarlar arasında yer almıştır (Economist.net, 2015). İngiltere, Çin in önderliğinde Dünya Bankası na alternatif Asya Altyapı Yatırım Bankası nın kurucu üyeleri arasında Almanya ile birlikte yer almıştır. Çin, İngiltere de ağırlıklı emlak ve alt yapı alanlarında olmak üzere, eğitim, finans ve telekomünikasyon alanlarında da yatırımlar gerçekleştirmiştir. İngiltere, Çin in üçüncü büyük ticari aracı kurumu Çin Merchant Bank ın Londra da şube açmasına izin vererek ilk ticari platformunu Avrupa da kurmasının önünü açmıştır (Le Corre, 2016). Birleşik Krallık Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi nde, Londra nın gelecekte Çin mallarının ve hizmetlerinin, bankacılık faaliyetlerinin, portföy yönetiminin merkezi olması hedeflenmiştir. Ekonominin dışında, küresel ısınma alanında, Afrika da ekonomik kalkınma ve barış inşasında, terörizm, organize suçlar ve siber suçlar, göç konusunda Çin ile ortak ikili işbirliği içerisinde olma amacı belirtilmiştir (National Security Strategy, 2016: 12 13). Kısaca AB içerisinde hareket serbestliği kısıtlanan İngiltere, ayrılma kararı ile birlikte Güney Amerika dan Uzak Asya ya bütün ülkelerle bağımsız siyasi ve ticari ilişkiler geliştirme fırsatını elde etmiş olacaktır. Dünya Gayri Safi üretimi ve nüfus açısından Çin, Hindistan, Brezilya ve Japonya, AB nden daha kar getiren pazarlar ve ticaret ortakları olarak görülmektedir. Birleşik Krallık ın tercihi, İngiliz Milletler Topluluğu nu yeniden canlandırmak, özellikle CANZUK çatısı altında Kanada, Yeni Zelanda, Avustralya ile birlikte kişilerin ve malların 267

268 serbest dolaşımını sağlamak bakımından ve karşılıklı ortak güvenlik ve savunmayı öngören bir federal birlik kurmak açısından önem kazanmıştır (Bennett, 2016).Winston Churchill in Batı ittifakı olarak düşündüğü üçlü blok yapısında, ABD ve Birleşik Avrupa Devletleri ile CANZUK 1 idealini yeniden canlandırma girişimi, yeni bir jeopolitik seçenek olarak görülmektedir (Larres, 1996: 20). Eski İngiliz İmparatorluğu nun sömürgesi olan bu ülkeler arasında çok güçlü kültürel, politik ve askeri işbirliği bulunmaktadır. Nüfus ve ekonomik güçleriyle birlikte ABD ve Çin den sonra önemli bir güç olarak uluslararası sistemde yer alacakları düşünülmektedir. Batı medeniyetinin ve Batı değerlerinin (demokrasi, serbest piyasa ekonomisi, insan hakları gibi ) devamlılığının bir güvencesi olacağı ileri sürülmektedir. Aynı zamanda ABD nin savunma alanında iki önemli partner ülkesi de olan Kanada ve Avustralya, Birleşik Krallık ın liderliğinde uluslararası güvenlik sorunlarına ortak savunma oluşturmada etkin güçler haline gelebilecektir. ABD nin ileri de olası Çin ile askeri karşılaşma konusunda, Amerikan üslerini bulunduran kilit ülkelerden biri Avustralya dır. CANZUK un, Çin ile olası bir savaşta önemli bir askeri blok görevini üsteleneceği ileri sürülebilir. İngiltere nin egemenlik ve ekonomik konular dışında AB den ayrılmasında üçüncü bir etken göçler ve mülteci sorunudur. Müslümanların yaşlanan Avrupa nüfusu karşısında sayıca çoğalmaları, ulusal ekonomilere entegre olamamış yoğun işsiz göçmen kitlesi, radikal terör örgütlerinin eylem hedefindeki Avrupa şehirleri, yabancı düşmanlığını hızla arttırmıştır. Robotların insan işgücünün yerini alacağı ve daha hızlı ve kesintisiz üretimin gerçekleşeceği Dördüncü Sanayi Devrimi nde, 1 Bkz

269 ucuz iş gücü olarak göçle gelen kitleler değerlendirilemeyecektir. Fakirlik ve işsizlik suç oranlarını arttırabilirken, sınıflar arasındaki artan eşitsizliğin toplum içi kaos ve istikrarsızlığın esas nedenlerini oluşturacağı ileri sürülmüştür (Mckinsey, 2016: 5). Toplumsal güvenliğini birinci dereceden etkileyecek göçler konusunda İngiltere, Almanya ile aynı politikaları benimsememiş, Schengen serbest dolaşımından kendini muaf tutmuştur. AB üyeliğinden ayrılarak bu sorundan tümüyle kendini koruma altına almış olacaktır. Artan ekonomik sorunlar, küreselleşmeye karşı nostaljik milliyetçiliğin önem kazanması, kozmopolit görüşleri savunanları dışlayan, halk adına konuşma iddiasındaki popülist sağ ve sol partiler mevcut konjonktürü iyi kullanarak Avrupa nın birçok ülkesinde iktidarı kazanmayı başarmışlardır. Korku ekseni yaratarak yabancı düşmanlığı ve nefretini kışkırtmaları evrensel insan haklarına yönelik en büyük tehdidi oluşturmaktadır (Münih Güvenlik Raporu, 2017: 6). Birleşik Krallık üyelikten ayrılarak, benimsediği temel İngiliz değerlerini (demokrasi, hukukun üstünlüğü, hesap verilebilirlik, insan hakları, konuşma özgürlüğü, mülkiyet hakkı, eşit fırsat hakları gibi ) Avrupa daki aşırılıklar dalgasından korumayı ve bu konuda uluslararası sistemde en önemli ülkelerinden biri olarak yer almayı hedeflemektedir. Birleşik Krallık, revize edilmiş 2016 Ulusal Güvenlik Strateji belgesinde, güçlü, etkin, küresel bir güç olarak vizyonunu belirlemiştir. İngiliz halklarının korunması, zenginliğin sürdürülmesi ve uluslararası sistemde etkin bir güç olma olarak 3 temel ulusal güvenlik hedefi belirlenmiştir (National Security Strategy, 2016: 8 9). Ekonomik güvenliğin sağlanmasında dengeli bir bütçe, ülke refahının yaratılmasında uluslararası ticaret ön planda tutulmuştur. Uluslararası ekonomik düzende alternatif kutuplaşmanın önünü açan BRICS ülkeleriyle (Rusya dı 269

270 şında) ticari ilişkilerin geliştirilmesine önem verilmiştir. Ekonomik güç olmayı sürdürmek, askeri gücün önünde yer alan ilk hedeflerden biridir. İngiliz Silahlı Kuvvetleri nin birçok ülkede etkin ve tek başına görevlerde bulunabilme kapasitesi, istihbarat alanında İmparatorluk döneminde elde edilen sonuçlar (Hevia, 2012) ülkenin özgüvenini, diğer Avrupa ülkelerinden kendilerini ayrıcalıklı bir konumda tutmalarına imkân vermektedir. Askeri açıdan caydırıcılık konusunda nükleer güç olarak kendi kendine yeterlilik, İngiliz halkının AB den ayrılma konusunda etkili olan nedenlerinden biridir. Brexit Sonrası Avrupa Bölgesel Güvenliği ve Uluslararası Güvenlik Birleşik Krallık ın AB nden ayrılması ile Avrupa daki güç dengesinde önemli bir değişim beklenmektedir. Bu değişimin dayandığı nokta, ayrılma sürecinin 28 üyeli diğer Avrupa Birliği üyeleri için de geçerli olup olmayacağıdır. Fransa ve Almanya da 2017 de yapılacak seçimler sonrası her iki ülkedeki aşırı sağ partilerin kazanmaları durumunda AB üyeliğine devam mı, yoksa nokta mı sorusu önem kazanacaktır. Yunanistan, Macaristan, Polonya ve Baltık Ülkeleri nde yeniden yükselen milliyetçilik ve Hollanda, Fransa ve İtalya nın Avrupa Birliği nden ayrılabilme sinyalleri vermesi, 2014 yılında Nobel Barış Ödülü alan AB fikrinin tarihsel misyonunu tamamladığının bir göstergesi olacaktır. Brexit sonrası AB nin artık tam anlamıyla siyasal ve ekonomik bir birlik olabileceğini, küresel güç olarak ekonomi ve güvenlik konularında ön planda olacağını düşünenler için (Simms, 2016) özellikle de Brüksel bürokrasisi için ciddi bir endişe kaynağı da taşıyacağı söylenebilir. AB nin ortadan kalktığı bir senaryoda, güç dengesi Almanya lehinde değişecektir. Almanya nın her zaman Avrupa Güvenliğinin mihenk 270

271 taşı olduğu söylenebilir. II. Dünya Savaşı öncesi Hitler liderliğinde revizyonist bir güç, Soğuk Savaş sırasında bölünmüş siyasi yapısıyla ortaya çıkan güvenlik boşluğu ve 21. Yüzyılda yeniden bölgesel ve uluslararası alanda ilk yedi içerisindeki ekonomik bir güç olarak istikrar ve güvenliği belirleyici konumdadır. Almanya nın, Avrupa nın bölgesel lideri olarak ekonomik sorunları tek başına üstlenmesi kendi ekonomik ulusal güvenliği için ne kadar etkin olacağı tartışılabilir (Benner, 2016). AB içerisinde Fransa nın liderliğinde Ulus Devletlerin Birleşik Avrupası ile ABD nin de desteklediği Almanya nın liderliğinde Etnik ve Bölgesel Temele Dayanan Federal Avrupa olmak üzere iki karşıt proje durmaktadır. Etnik ve bölgesel temeli destekleyen Alman politikası çerçevesinde, Avrupa içerisindeki ayrılıkçı hareketlere destek vermesi, mikro devletlerin oluşması ya da bölgelerin irredentist politikalar izleyerek başka devletlerle birleşmelerine (özellikle Almanca konuşulanlarla birleşmesi gibi.) olumlu yaklaşılmaktadır. AB nin ikiz sözleşmeleri olarak adlandırılan, Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Sözleşmesi ve Avrupa Konseyi Ulusal Azınlıkların Korunması Çerçeve Sözleşmesi ile Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı gibi hukuksal metinler etnik ve bölgesel ayrılıkları Avrupa da güçlendirmiştir. Ulusal egemenliklerini AB ye devreden birlik üyesi ülkeler, ekonomik sorunların ortaya çıkışıyla kimlik politikalarıyla İspanya da Bask ve Katalan, İtalya da Veneto, Val d Aosta, Fruili Venezia bölgeleri, Sardunya ve Sicilya adalarının bağımsızlık talepleri ile Güney Tirol adı verilen Alto Adige Trentino bölgesinin Avusturya ile birleşme isteği, Belçika da Flamanlar ile Volanlar arasında bölünme isteği, Fransa da Korsika adası bağımsızlık taleplerini zaman zaman kamuoyuna taşımaktadırlar. Etnik, ekonomik ve sosyal nedenlerle gelen bu 271

272 bağımsızlık talepleri, AB içerisindeki ekonomik durum daha da kötüleşirse iç savaşa dönüşebilecek çatışmaları tetikleyebilir (AA.net, 2014). Balkanlar da Sırp çoğunluğun bağımsızlık talepleri Bosna Hersek Cumhuriyeti nde, Kosova da Mitrovitsa bölgesinde ortaya çıkmaktadır. Sırbistan da ise Macar nüfusun yoğun yaşadığı Voyvodina Özerk Bölgesi, ülkenin güneyinde Boşnak nüfusun yoğun olarak yaşadığı Sancak Bölgesi ve Arnavut nüfusun yoğun yaşadığı Preşeva bölgelerinde ayrılıkçı talepler ön plana çıkmaktadır. Makedonya da Arnavutlar İlirida Cumhuriyeti adı altında bir Arnavut devleti kurmak istemektedirler. Transdinyester Bölgesi nin Moldovya dan bağımsızlık taleplerini halen sürdürmektedirler (AA.net, 2014). Tüm bu ayrılıkçı talepleri destekleyen Alman politikası, ulusal bütünlüğüne önem veren Fransa ve Birleşik Krallık için tehdit oluşturmaktadır. Ayrılıkçı akımlar güçlenirse, Birleşik Krallık ı oluşturan Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda ile İrlanda yı etkilemesi ve bu ülkelerin AB içerisinde kalma konusunda olumlu oy vermeleri İngiltere için önemli bir birlik sorununu oluşturmaktadır (Farell, 2016). Birleşik Krallık ın parçalanması, nüfus ve vergi gelirlerinin ortadan kalkmasıyla İngiltere için ciddi bir güç kaybına neden olacaktır. Fransa da İngiltere nin arkasından yeniden ekonomik olarak güçlenme ve bölünmeyi engellemek için ayrılmayı (Frexit) düşünen ülkelerin içerisinde yer almaktadır. Charles A. Kupcan ın (2002) Irak işgaline giden süreçte yayımlanan eserinde ileri sürdüğü medeniyetler çatışmasının Batı nın kendi içerisinde yaşanacağı tahmininin, Brexit sonrası gerçekleşebileceği ileri sürülebilir. Avrupa ülkelerinin kendi içerisindeki iç savaşa dönüşebilecek çatışmalar ve kendi aralarında bölgesel savaş olasılığı yeniden gündeme gelebilecektir. Neo Nazi örgütlenmelerinin Avrupa da ciddi boyutlara ulaştığı 272

273 bir ortamda Birleşik Krallık için yeni bir Almanya sorunu tehdidi ortaya çıkabilir. Almanya yı dengeleyebilecek güç ancak Rusya Federasyonu olabilir. Ukrayna krizi ile Rusya nın, Avrupa ya doğru yeni bir genişleme stratejisi içerisinde olacağı düşünülerek NATO bünyesinde Baltık Ülkeleri ile Romanya ve Bulgaristan da konuşlanan NATO güçleri bu tehdidi engellemiştir. Dört Orta Avrupa ülkesi, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya ve Macaristan bir araya gelerek Visegrad grubunu 2 oluşturarak ortak bir savunma platformu meydana getirmişlerdir. Baltık ülkeleri Litvanya, Letonya ve Estonya Rusya tehdidine karşı İskandinav ülkeleri İsveç, Norveç ve Finlandiya ile bir araya gelerek ortak savaş grubu oluşturmuşlardır (Stratfor.net, 2011). Avrupa/ABD ile Rusya Federasyonu arasında siyasi güç çekişmesine neden olan Bulgaristan ve Ukrayna da gerilimler sadece dondurulmuş görünmektedir. Aynı zamanda Almanya ve Fransa, Rusya Federasyonunu bir tehdit olarak görmemiştir. Fransa nın askeri uçak gemisi satışı, enerji konularında Alman Rus ortaklığı, Almanların Rusya da askeri eğitim üssü kurma isteği aralarındaki yakın ilişkiye örnek verilebilir. Avrupa Birliği nin iki lider ülkesinin Rusya konusundaki görüşlerinden farklılaşan İngiltere, Amerikan Başkanı Trump ın Rusya ile uzlaşması olasılığında bölgede bu konuda yalnızlaşacak tek ülke olacaktır. İngiltere nin Çin yakınlaşmasına karşılık, bu durumu dengeleyebilecek Amerikan Rusya yakınlaşması uluslararası sistemde yeni bir düzen kurulmasını oluşturabilir. Amerikan Başkanı Trump ın NATO işlerliği konusundaki olumsuz görüşleri ve Avrupa yı artık savunmayacağı yönündeki açıklamaları, NATO içerisinde bağımsız bir Avrupa ordu

274 sunu kurmak isteyenleri destekleyici olmuştur. Halen dünya üzerinde en fazla Amerikan askerinin bulunduğu Avrupa da, ticari ilişkilerde ABD yi dışlayan ancak savunma konusunda yükü ABD ye bırakan anlayışı Amerikan hükümeti reddetmektedir. Avrupa Transatlantik ilişkileri arasındaki derin görüş ayrılıkları, Başkan Trump ile daha da belirginleşecektir. Avrupa nın ilişkilerde eşitlik talebi, Amerikan Orta Doğu politikasında kendi çıkarlarını gözeten politikalarına ret, ABD den bağımsız hareket edebilme isteği, NATO dan ayrı bir Avrupa Ordusu kurma talepleri yeniden önem kazanacaktır. Ancak Avrupa bir bütün olarak hareket edebilecek mi sorusu, ayrılıkçı akımlar, yükselen popülist sağ ve sol partiler, Balkan larda çıkabilecek yeni savaşlar ile mümkün görünmeyebilir. Birleşik Krallık CANZUK ile daha güçlü bir ortak güvenliğe, Avrupa karşısında sahip olacaktır. NATO çok zayıf bir ihtimal de olsa, kolektif güvenliği sona erdirebilecek Avrupa devletleri arasındaki bir savaşla ortadan kalkarsa, Almanya, Fransa, İspanya ve Rusya Federasyonu nun yeni bir askeri ittifak oluşturma olasılığı gündeme gelebilir. Günümüz döneminin en büyük özelliği belirsizliklerle dolu olması ve uluslararası sistemde çok kutuplu bir yapıda ikili ve çoklu ilişkilerin değişkenliğidir. ABD nin 1992 tarihli Pentagon Savunma Planlama Rehberinde, devasa ekonomik iki güç Almanya ve Japonya nın NATO dan bağımsız bir askeri mekanizma kurmalarının, büyük güçler gibi davranmalarına yol açacağı düşünülmüş ve ABD için tehdit olarak görülmüştür. Devletlerin küresel ya da bölgesel güç olma konusundaki istekleri karşısında bu ülkelerin cesaretlerinin kırılması gerektiği savunulmuştur (Draft of Pentagon, 1992). AB nin ortak para birimi Avro ile Amerikan Dolarına uluslararası ekonomik sistemde rakip olması, Çin ile birleşerek alternatif bir yeni ticaret ağının gündeme gelmesi küresel ölçekte ABD çıkarlarına ters 274

275 düşen bir gelişmedir Ekonomik krizi ile Avrupa ülkelerinin kırılgan ekonomileri, AB yi ekonomik olarak geriletirken, Almanya üzerinde ciddi bir ekonomik yük oluşturmuştur. ABD nin NAFTA konusunda üyeliği bitirme ya da yeniden gözden geçirme politikasına paralel olarak, Birleşik Krallık ın AB den ayrılması ve AB nin çözülme sürecine girerek uluslararası sistemi etkileme gücünün zayıflaması önemli bir cesaret kırma girişimi olarak da değerlendirilebilir. Ancak AB dağılsa da, kendisine ekonomik açıdan bağımlı birçok ülkenin yer aldığı güçlü Almanya sistemde yer alacaktır. Ekonomik rakiplerini mümkün olduğunca azaltmaya çalışan ABD içinse Çin tek rakip hedef haline gelecektir. Robotlara dayanan dördüncü sanayi devrimi ülkelerin daha ucuz işgücü bulmak için başka ülkelerde fabrika açarak üretimlerini kaydırmasını durduracaktır. Kendi fabrikalarında 7/24 çalışan robotların tek ihtiyacı yedek parçalarının yenilenmesi olacaktır. Asya da Çin in ucuz üretime dayanan dünyanın üretim merkezi olmasının, robot endüstrisiyle kesinlikle değişeceği söylenebilir. Bankacılık sistemi zayıf olan Çin in finansal açıdan güçlü Londra ve New York merkezlerine bağımlı kalarak ekonomik güç sıralamasında gerileyeceği söylenebilir. Devlet dışı aktörlerden özellikle terör grupları tüm ülkeler için bir tehdittir. Birleşmiş Milletler çatısı altında ortak işbirliği projeleri ve gerektiğinde askeri müdahaleler, Afrika ve Orta Doğu da merkezi devlet yapılarının yeniden güçlendirilerek barışı inşa etme projeleri dünya üzerindeki diğer ülkelerin de istikrarını sağlayacaktır. Bulaşıcı hastalıklar ve küresel ısınma ile ortaya çıkabilecek büyük felaketlere karşı hiçbir devlet güçlü sayılamaz. Ancak liberal ekonomik düzen, dördüncü sanayi devrimi ile artan işsizliğe çözüm üretemediğinde, orta sınıf ve alt sınıflar için yeni ekonomik gelir kaynakları yaratmak devletler için önem kazanacaktır. Uzay çalışmaları çerçevesinde geze 275

276 genlerin kolonileşmesi, yeni yaşam alanlarının yaratılması orta ve alt sınıflar için yeni gelir kaynakları arasında düşünülebilir. Büyük devletlerin yer aldığı uzay çalışmalarında yeniden düzen kuran ve kural koyan kendileri olacaktır. Brexit Avrupa da bölgesel açıdan bölünmüş, dağılmış, ekonomik ve toplumsal güvenlik sorunları tavan yapmış, iç savaş ve bölgesel savaşların önünü açmış da denilebilir. Sonun başlangıcı olarak Avrupa da yeni bir düzenin ancak kaos sonrasında kurulacağı ileri sürülebilir. AB sonrası Avrupa nın Almanya nın etki alanındaki ülkeler (Avusturya, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Hırvatistan, İsviçre, Slovenya, Slovakya, Finlandiya), İskandinav Baltık Ülkeleri Bloğu ( İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka, İzlanda, Estonya, Litvanya ve Letonya), Doğu Avrupa ülkeleri (Visegrad grubu Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan ile birlikte Romanya ve Bulgaristan) ve Akdeniz Ülkeleri ( İtalya, İspanya, Yunanistan, Portekiz, Malta, Kıbrıs Rum Kesimi) olarak dört bölgeye ayrılacağı varsayımı yapılmıştır. Fransa ile İngiltere nin hiçbir bloğun içerisinde yer almayacağı düşünülmüştür (Papic, 2011). Rusya açısından Brexit, bölünmüş bir Avrupa haritası ortaya koyduğu için, kontrolüne almak istediği ülkelere ulaşımını kolaylaştırmıştır. Enerji politikaları konusunda özellikle Baltık devletlerine gaz akışı sağlayacak Kuzey Akım 2 projesi İngiltere nin itirazları nedeniyle gerçekleşmemişti. Yine Rusya ya uygulanan ekonomik yaptırımların en büyük destekçisi İngiltere nin topluluktan ayrılması, Rusya nın yeniden AB ile güçlü ilişkiler kurabilmesini da sağlayabilecektir (Buchanan, 2016). Kıbrıs Rum Kesimindeki İngiliz üsleri, Suriye de Tartus limanında bulunan Rus deniz üssüne yakınlığı nedeniyle ciddi önem taşımaktadır. Akdeniz de Malta ve Kıbrıs İngiltere nin hem Orta Doğu hem de Rusya ya karşı önemli üs bölgelerini oluşturacaktır. Hali hazırda Suriye de Esad Ailesinin 276

277 bireylerinin Londra da bulunması, Kuzey Irak ta Barzani aşiretinin İngiltere ile yoğun ilişkileri, Osmanlı sonrası Orta Doğu yu siyasal olarak şekillendiren İngiltere nin günümüzde de bölgedeki ülkelerin liderlerinin belirlenmesinde Avrupa dan daha etkin olduğunu ortaya koymaktadır. Uluslararası güvenlik açısından ise Birleşik Krallık, CANZUK ile yeni bir batı bloğu oluşturarak Çin ve Rusya Federasyonuna karşı yeni bir savunma ve ekonomik birliktelik sağlamış görünmektedir. Uluslararası güvenlikte ABD nin Çin ve Rusya ya yönelik politikaları, Brexit sonuçlarından daha etkili olacağı söylenebilir. Sonuç Her çağın, taşıdığı siyasi bilmece çözüldüğünde, düzendüzensizlik arasında denge kurmak daha kolaylaşmaktadır. Yeniden uluslararası sistem yapılanırken, bölgesel organizasyonlar artık devletlerin ulusal çıkarlarına hizmet etmektedirler. Küreselleşmenin önemi azalırken, korumacılık ve ekonomik merkantilizm yeniden önem kazanmaktadır. Belirsizliğin artış gösterdiği bu dönemde, İngiltere nin AB den ayrılma kararı, Avrupa güvenliği ve uluslararası güvenlik açısından önemli sonuçlar doğurmuştur. Avrupa nın önemli bir uluslararası güç olması, içerisinde mücadele ettiği ekonomik sorunlar, göç problemleri, radikal terör grupları ile ayrılıkçı eğilimlerin artışı ile mümkün görünmemektedir. Çin ve Rusya ile ABD nin ilişkilerinin seyri tüm uluslararası sistemi etkileyebileceği gibi, İngiltere bu yapı içerisinde ortak tarihi kültürel bağları olan ülkelerle yeni bir birlik içerisine girerek jeopolitik tercihini belirlemiştir. Yeni askeri ittifaklar, bölgesel savaşlar önümüzdeki yıllarda uluslararası sistemde yeniden karşılaşacağımız konuları oluşturacaktır. Tek bir farkla, Orta Doğu ya da Afrika değil bu konuların gerçekleştiği yer Avrupa olacaktır. 277

278 Kaynakça ANADOLU AJANSI, Avrupa nın Bölünmek İsteyenleri, aa.com.tr/ tr/ dünya /avrupa nin bolunmek isteyenleri/ ( ) BENNETT, C.J. (2016), A Time For Audacity: How Brexit Has Created The CANZUK Option, Pole Publication, and Canada. BENNER, T. (2016), Germany Can Protect the Liberal Order https: // igna ffairs.com /art icles /germany / / germany can protect liberal order ( ) BUCHANAN, E. (2016), Brexit s Gift to Putin How Russia Can Exploit European Divisions, ffairs.com/articles /russian federation/ /brexits gifts putin ( ) CORRE, P. (2016), China s Offensive in London Why Beijing Wants to Invest in the United Kingdom, ffairs.com /article s/china / /chinas offens ive london ( ) DRAFT OF THE PENTAGON DEFENSE PLANNING GUIDANCE (1992), http :// /wgbh /pages / frontline/ shows / iraq /etc/wolf. html ECONOMIST (2015), The Osb orne Doctrine, /www. econ o mist.com /ne ws/ brit ain / brit ain sle ep walkingmuch closer re lationship china osb orne doct rine, ( ) FARELL, H. (2016), The Irish Question the Consequences of Brexit, foreignaffairs.com/articles/ireland/ /irish question ( ) HABERMAS, J. (1996), Between Facts and Norms Contributions to a Discourse Theory of Law and Democracy, MIT Press, Cambridge. HEVIA, J. (2012), The Imperial Security State British Colonial Knowledge and Empire Building in Asia, Cambridge University Press. KUPCHAN, A. C. (2012), The End of The West, The Atlantic Monthly, November 2002, /issues/ 2012/11/kupchan.htm ( ) 278

279 LARRES, K. (1996), Integrating Europe or Ending The Cold War? Churchill s Post war Foreign Policy, Journal of European Integration History, Vol 2 N 1, pp MCKINSEY GLOBAL INSTITUTE, (2016), People on the Move: Global Migration s Impact and Opportunity, Executive Summary, December MUNICH SECURITY REPORT (2017), Post Truth Post West Post Order, Munich Security Conference Paper. NATIONAL SECURITY STRATEGY AND STRATEGIC DEFENCE AND SECURITY REVIEW 2015 (2016), House of Lords, House of Commons, Joint Committee on The National Security Strategy, First Report of Session PAPIC, M. (2011), The Divided States of Europe weekly / divi ded states europe ( ) SIMMS, B. (2016), Britain s Europe: A Thousand Years of Conflict and Cooperation, Penguin Books STRANGE, S. (1987), The Persistent Myth of Lost Hegemony, International Organization, Vol 41, No 4 (autumn, 1987), pp STRATFOR (2011), No rdic Baltic Alli ance and NATO s Arctic Thaw, https :/ /www. stratfor.com / geo poli tical diary / nordicbaltic alliance and natos arctic thaw( ) 279

280

281 BÖLÜM III BREXİT SONRASI TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİNİN GELECEĞİ 281

282

283 Brexit ve Avrupa Kimliği: Türkiye AB İlişkileri Tartışmanın Neresinde? Giriş Başak ALPAN 23 Haziran 2016 tarihinde gerçekleşen Britanya, AB üyesi olarak kalmalı mı ayrılmalı mı? konulu referandum, kamuoyuna seçmenin %51,9 unun AB den ayrılmak istediğini, %48.11 inin ise AB de kalmak istediğini gösterdi (BBC News, 2017). Hayır kampı, Britanya nın tarihsel olarak deneyimlediği Avrupa nın ne içinde ne dışında olma halini oldukça başarılı bir şekilde stratejisine yansıttı ve referandumda seçmeni Avrupa Birliği eşittir daha fazla göçmen, İngilizler için daha az istihdam gibi bir formüle ikna etmeyi başardı (Strenger, 2016). Referandumda verilen bu Hayır cevabı Britanya nın iç siyasetinde ve AB ile olan ilişkisinde bir dizi gelişmeye yol açtı. Referandumdan bir gün sonra istifa eden David Cameron un yerine eski İçişleri Bakanı Theresa May başbakan oldu. Sterlin son 30 yılın en düşük seviyesini gördü. AB nin anayasası olarak kabul edilen Lizbon Anlaşması nın AB üye devletlerine üyelikten ayrılma hakkı ve bunun pazarlığını yapabilmek için 2 yıl mühlet veren 50.maddesinin nasıl ve ne şekilde işletileceğine dair tartışmalar Avrupa gündeminin başına oturdu. Tüm bu şekilsel ve hukuki tartışmaların yanı sıra temelde bu süreç, zaten hiçbir zaman tam olarak 283

284 Avrupalı olmayan İngilizlerin artık bu zorlama aidiyet i bitirme konusundaki somut bir adımı olarak değerlendirildi. Türkiye nin AB macerası da son zamanlarda oldukça yoğun gelgitlere sahne oldu. AB ile kurumsal ve hukuki ilişkisini 1963 Ankara Anlaşması ndan beri sürdürüyor olsa da, Türkiye nin AB macerasında kimlik kavramı başından beri ön planda oldu. Osmanlı İmparatorluğu nun son zamanlarından başlayarak ufuk çizgisini oluşturmuş ve erken Cumhuriyetin ulaşmayı amaçladığı muasır medeniyetler seviyesi nin temel referans noktası olan Avrupa, Cumhuriyet in ilk yıllarından müzakerelerin devam ettiği 2000 li yıllara kadar Türkiye için önemli bir aidiyet hedefi oldu hep. Kabaca 2000 lerin ikinci yarısından beri Türkiye nin çok da parlak olmayan AB reform karnesi, çoktan gündemden düşen Kopenhag Kriterleri ve AB müktesebatına uyum motivasyonunun kaybolması, zaten inişli çıkışlı olan Türkiye AB ilişkilerini kopma noktasına getirdi. Türkiye AB ilişkilerinin tarihsel olarak nice sınavdan geçse de hep devam etmesi, günümüzde de zaman zaman yaşanan her türlü siyasi krize ve uzlaşmazlığa rağmen tarafları bir arada tutan mekanizmaların hep var olması ve iki taraf arasındaki tarihsel, demografik ve ekonomik bağımlılık, bu kopuşun o kadar da kolay ve çabuk olamayacağını gösteriyor bize. Bu çalışma, yukarıda sözü geçen iki dinamiği (Brexit ve Türkiye AB ilişkileri) ilişkisel bir çerçevede anlamayı ve bu ilişkiselliği Avrupa kimliği açısından değerlendirmeyi hedefliyor. Bu amaçla, ikinci bölümde Britanya nın AB den çıkış süreci konusunda bilgi verildikten sonra üçüncü ve son bölümlerde, söz konusu sürecin Türkiye AB ilişkilerine etkisi, Avrupa kimliği açısından değerlendirilecek. 284

285 Brexit: Aslında Ne Oldu? 23 Haziran 2016 tarihinde gerçekleşen referandum, Britanya, AB üyesi olarak kalmalı mı ayrılmalı mı? sorusuna cevap aradı. Referandumda, seçmenlerin %51,9 u AB den ayrılma, %48.11 i ise AB de kalma yönünde oy kullandı (BBC News, 2017). Referandumda en göze çarpan olgulardan biri, daha yüksek sosyo ekonomik konum ve AB yanlılığı arasındaki doğrudan ilişkiydi. Yani, sınıf kavramı yerine ön planda olan coğrafi kutuplaşma oldu. Kapitalizmin nimetlerinden yeterince yararlanamadığını hisseden ve metropoliten elite karşı hissettiği öfkesi büyüyen taşra, sosyal eşitsizliğe duyduğu tepkiyi kapitalizmin kendisine değil, AB ye yöneltti. Kentli, beyaz yakalı, hayat tarzını önemseyen seçmen, karşısında eğitim düzeyi düşük, kol gücü harcayan ya da hizmet sektöründe çalışan, camına bayrak asan heteroseksüel seçmeni buldu. Kamyon şoförü sakallı hipster a karşı şeklinde okunabilecek bu mücadele, Davenport un deyimiyle 21.yüzyılın dokunulmazlar ının, yani çağdaş pleblerin AB nin temsil ettiği değerlere tamamen zıt bir politika çizgisinde durduklarını gösterdi (Davenport, 2016). Referandum kampanyası boyunca Hayır kampı, Britanya da tarihsel olarak hep hissedilen Avrupa nın ne içinde ne dışında olma halini oldukça başarılı bir şekilde stratejisine yansıttı ve referandumda seçmeni AB üyeliği eşittir daha fazla göçmen, İngilizler için daha az istihdam gibi bir formüle ikna etmeyi başardı (Strenger, 2016). Özellikle UKIP tarafından popülizm, yabancı düşmanlığı ve hatta ırkçı mesajlar içeren afişler ( 76 milyon nüfusuyla Türkiye, AB üyesi olmak üzere. AB den çıkış oyu verin, kontrolü tekrar ele geçirin ) oldukça sık kullanıldı. Kampanyanın bir diğer ilgi çekici noktası, mesajların taşıdığı anti entelektüalizm tonuydu (Wright, 285

286 2016). Uzmanların kötü adam ilan edilmesi ve popülizmin temel stratejilerinden olan eksik ve hatalı bilgi vererek seçmen kararını yönlendirme hali, aşırı sağ gündemin dönüşünü müjdeliyordu : günah keçisi ve iyi ve onurlu insanlar söylemi üzerinden yükselen bir Avro ırkçılık, AB den çıkış kampanyasının temel eksenini oluşturdu özet olarak. Yani, Habermas ın tabiriyle, popülizm, kapitalizmi kendi vatanında yendi (Habermas, 2016). Aslında, Brexit kampanyası sırasında ortaya çıkan bu AB karşıtı atmosferini sadece Britanya siyasetine özgü olarak değerlendirmek yani İngiliz ayrıksıcılığından (exceptionalism) bahsetmek çok da doğru olmaz. AB projesine desteğin azalması ve kamuoyunda Avrupa kuşkuculuğunun artması, 2000 lerin başından itibaren Avrupa siyasetine damgasını vurdu. Avrupa daki radikal sağın üçüncü dalga sına denk gelen ve temel olarak 2005 AB Anayasası, 2008 Avro Krizi ve 2010 lara damga vuran göçmen krizi çerçevesinde yoğunlaşan Avrupa kuşkuculuğu, AB nin birçok cephede popülaritesini kaybetmesiyle tüm Avrupa da ivme kazandı (Mudde, 2013). Özellikle 2000 lerin ikinci yarısından itibaren etkin olarak görülen Avrupa kuşkuculuğunun birkaç temel ekseni vardı. Öncelikle, 2004 yılında gerçekleşen Doğu Genişlemesi ile birlikte AB üyesi olan ve merkez Avrupa kamuoyu yoklamalarının gösterdiği üzere, o kadar da Avrupalı görülmeyen ülkelerin Birlik e katılmasının yarattığı alerjinin bu süreçte AB ye karşı oluşan tepkileri körüklediği savunulabilir. Benzer şekilde, 2005 yılında Türkiye ile AB arasında müzakerelerin başlaması ve Türkiye gibi yine Avrupalılığı kendinden menkul olmayan bir ülke ile ilişkilerin yoğunlaşması da Avrupa kuşkuculuğunun bu süreçte artmasında bir etkendir Avro Krizi nin hemen ardından 2010 Mayıs ayında ilk olarak İspan 286

287 yaʹda Indignados (Öfkeliler) adıyla başlayan ve ülkeden ülkeye yayılan hareket dalgasının da krizin sorumlusunu AB olarak gördüğü aşikârdır. Ekonomik kriz yayıldıkça, Yunanistan dan Fransa ya, Belçika dan İngiltere ye birçok Avrupa ülkesinde düzenlenen gösteriler, farklı vurgu noktaları içerse de temelde AB yi kendini tamamen piyasa güçlerine teslim etmekle, özgürlükçü ve eşitlikçi yönünden uzaklaşmakla suçlamaktaydı. Bu savın, Britanya daki Brexit kampanyasının temel saiklerinden çok da farklı olmadığı söylenebilir. Benzer şekilde, özellikle 2011 den itibaren Suriye, Afganistan gibi savaş bölgelerinden kaçmak zorunda kalmış yüz binlerce mülteci, Avrupa genelindeki hemen hemen tüm aşırı sağ partilerin Avrupa karşıtı gündemlerinin merkezine oturdu. Göçmenlerin hastalık ve parazit taşıdığını iddia eden Polonya Hukuk ve Adalet Partisi genel başkanı Kaczynski den, İslam çağımızın komünizmi ve nazizmidir diyen İsveç Demokratları lideri Akesson a kadar birçok Avrupa lideri açıktan ya da dolaylı olarak Avrupa ya gelen göçmenlerin asıl sorumlusu olarak AB yi işaret ettiler. Bu çerçevede, Brexit kampanyasındaki Avrupa karşıtı ve milliyetçi ton, tüm bu Avrupa bağlamını oluşturan süreçlerle birlikte okunmalıdır. Brexit in Olası Sonuçları ve Avrupa Kimliği Elbette, yukarıda bahsedildiği gibi, Haziran 2016 daki referandumunun sonucu olarak ortaya koyulan AB den çıkma kararı, tek başına Britanya nın AB üyeliğini sonlandırmıyor. Britanya nın AB üyeliğini sonlandırması, başbakan Theresa May in Mart sonunda partisine önerge olarak sunacağını söylediği Lizbon Anlaşması nın 50.maddesinin işletilmesine, AB ve Britanya arasında Nisan 2019 da bitmesi planlanan bir müzakere süreci yaşanmasına ve bu süreçte Britanya nın ayrılışı 287

288 nın tüm üye devletlerin ulusal parlamentolarında oylanmasına bağlı. Britanya nın üyelikten çıkma sürecinin teknik detayları karmaşık ve uzun soluklu olsa da, tek başına referandum sürecinin bile AB nin geleceğine birçok etkisi olacağını kestirmek çok zor değil. Kötümser bakış açısı, Britanya referandumunun sonucunu şişeden çıkan cin olarak yorumladı (örnekler için bkz. Hoare, 2016; Gueguen, 2016; Farage, 2016). Brexit kararını milliyetçiliğin ve soyutlanma politikasının geri dönüşü olarak değerlendiren bu bakış açısı, Hayır kampının en çarpıcı sloganlarından olan Hayatının kontrolünü eline al! cümlesinin aynı zamanda AB nin öngördüğü ulus ötesi yapılanmaya bir başkaldırı olduğunu savundular. Gerçekten de, hayır sonucunun yaratacağı domino etkisi, referandumun hemen ardından ilk sinyallerini vermekte gecikmedi. Fransa da Front National in lideri Marine Le Pen ayrılma kararını özgürlüğün zaferi olarak yorumladı ve sonucun durdurulamaz bir hareketi ateşlediğini öne sürdü (The Guardian, 2016). İtalya daki Beş Yıldız Hareketi de ulusal bir referandum için çağrıda bulundu (Open Migration, 2016). Yani, Britanya daki Brexit kararı, Avrupa da öteki ne bakış açısını değiştirdi. Ünlü ekonomist Kaletsky nin dediği gibi, daha önce sadece aşırı sağcıların ya da solcuların fantezisi olan AB den ayrılma, kolaylıkla dile getirilebilen bir siyasi seçenek haline dönüştü (Kaletsky, 2016). Eğer iki yıllık süreç işletilirse ve Britanya gerçekten de AB den ayrılırsa, Le Pen in bahsettiği hareketin daha da yaygınlaşacağını ve derinleşeceğini öngörmek çok da zor değil. AB nin kurucu babalarının 1950 lerde hayalini kurduğu ulus ötesi yapının milliyetçi refleks yüzünden zarar görmesi oldukça olası. 288

289 İyimser bakış açısı ise, referandum sonrası özellikle İngiltere deki Regrexit 1 kampanyası çerçevesinde esen pişmanlık rüzgârını olumlu olarak yorumladı. Aynı zamanda bu bakış açısı, Brexit in tüm kıtada AB yanlısı hareketi körüklediğini iddia etti. Gerçekten de, AB diplomatları, oldukça karamsar bir şekilde referandumun hemen sonrasında kıta genelinde Avrupa karşıtı hareketin güçlenmesini beklerken, tam tersi oldu: Almanya da hemen referandumun arkasından yapılan kamuoyu yoklamasında, katılımcıların %81 i (iki yıl önceki yoklamaya göre %19 luk bir artışla) Avrupa Birliği ni desteklediklerini söylediler (aktaran Eyal, 2016: 16). Fransa da aynı soruya katılımcılar %10 luk bir artışla %67 oranında destek cevabı verdiler. Hemen hemen tüm üye devletlerde AB desteğinde gözle görülür bir artış kaydedildi (Eyal, 2016: 16). İşte, yukarıda bahsedilen çerçevede, Brexit kararının AB desteğini güçlendireceği ve Avrupa projesinin temellerini yeniden hatırlatacağı fikri, bu çalışmanın temel savını oluşturuyor. Bilindiği gibi, Avrupa projesi, 2.Dünya savaşı sonrası bir barış, refah, demokrasi ve özgürlük projesi olarak ortaya çıkmıştır. Avrupalılık kimliği de, Avrupa projesinin başından beri ön planda olsa da, kimlik kavramı Ålund un söylediği gibi medeniyetimizin dönüşümünün en temel özelliklerinden biri haline 1990 larda geldiği için, bu süreçte ön plana çıkmıştır (Ålund, 1997) yılında imzalanan Maastricht Anlaşması ile üç sütunlu yapıya 2 kavuşan ve Avrupa Topluluğu ndan 1 İngilizcede üzüntü anlamına gelen regret ve Brexit kelimelerinin birlikte kullanılmasıyla ortaya çıkan sözcük. 2 Üç sütunlu yapı, 1993 yılında Maastricht Anlaşması nda, Avrupa Birliği nin kurumsal ve hukuki işleyişini tanımlamak için kullanılan terimdir. Buna göre, 1. Sütun olan Avrupa Toplulukları sütunu, ekonomik, sosyal ve çevresel politikaları kapsarken; 2. Sütun, Ortak Dış ve Güvenlik Politikası ile 3. Sütun ise Adalet ve İçişleri Politikası ile ilgilidir. Birlik kurumla 289

290 Avrupa Birliği ne evrilen yapı, Avrupa vatandaşlığı, demokrasi gibi kavramların tartışmaya açıldığı bir yapı haline geldi (Alpan, 2015: 13) lara gelindiğinde, Birlik, artık daha siyasi ve vatandaşlarına daha yakın bir yapı olma amacını taşımaktaydı. Yani, artık Avrupa, sadece pazarda satılan sebzelerin boyundan kimlik kartlarının düzenlenişine kadar birçok alana müdahale eden ve mikro planlama yapan bir kurum değil, aynı zamanda bir değerler bütünü ve aidiyet alanı olarak karşımıza çıkar. Özellikle 1990 lardan başlayarak günümüze değin AB nin temel prensiplerinden olan daha yakın bir Birlik 3 ( ever closer Union ) söylemi, sokaktaki Avrupa vatandaşlarının akıllarını olduğu kadar kalplerini de kazanmayı amaçlamaktadır. İşte, Brexit krizi, Avrupa projesinin kuruluş saiklerini, temel prensiplerini ve özellikle 1990 lardan sonra öncelikleri arasına aldığı sokaktaki insana yakın olmak amacını hatırlatmalıdır. Brexit, Avrupa yı yeniden anlamlandırmak, reforme etmek ve yeniden inşa etmek için bir fırsat olarak kullanılabilir. Brexit in açıktan ya da dolaylı olarak işaret ettiği AB nin meşruiyet krizi, Avrupa nın temsil ettiği Aydınlanma değerlerini, çok kültürlülüğü ve demokrasiyi tekrar yeşertmek için ve göç dalgalarıyla ve yıllar boyunca yaşanan sosyal hareketlilik sayesinde gittikçe heterojenleşmiş Avrupa nüfusunu tekrar Avrupa idealine bağlamak için bir şans olabilir. Aslında, AB, Avrupa kimliğinin üzerine kurulduğu değerleri herının yetki alanlarını belirlemek için kullanılan bu kavram, 2009 da Lizbon Anlaşması yla Avrupa Birliği nin daha güçlü bir hukuki kimlik kazanmasıyla kullanımdan kalktı. 3 Avrupa Topluluğu nun kurucu anlaşması olan Roma Anlaşması (1957), Avrupa halklarını birbirine yakınlaştıran daha yakın bir Birlik prensibini amaç edinmiştir. 290

291 men hemen her dokümanında tekrar hatırlatır. Örneğin, AB nin Anayasası sayılan Lizbon Anlaşması nın önsözünde Anlaşma nın önemi şu şekilde vurgulanır (aktaran Risse, 2010: 1): Lizbon Anlaşması, (...) Avrupa nın, bireyin dokunulmaz ve devredilemez haklarını, özgürlük, demokrasi, eşitlik ve hukuk devleti kavramlarını yaratan kültürel, dini ve insani mirasından ilham alır, Avrupa kıtasının bölünmüşlüğünün sona erişinin tarihi önemini ve Avrupa nın geleceğini yaratmanın zemininin gerekliliğini hatırlatır. AB nin dış politika, güvenlik, ekonomi gibi birçok alandaki etkinliğini kökünden değiştiren Lizbon Anlaşması, bu satırlarla aynı zamanda Birliğin kolektif ve çok kültürlü kimliğini de gözler önüne sermektedir. Bu bağlamda, Lizbon Anlaşması nın bahsettiği Avrupa kimliği, Avrupa nın kültürel, dinsel ve insani mirasına ve evrensel insan haklarına referans veren, fakat Hıristiyanlıktan bahsetmeyen kozmopolitan değerlerin taşıyıcısı olmaya taliptir. Brexit in yol açtığı meşruiyet krizi, bu Avrupa tahayyülüne erişmek için kullanılabilir. Aslında özellikle 2008 krizinden sonra ortaya çıkan muhalif hareketler, ister Öfkeliler Hareketi olsun ister DiEM25 Hareketi 4 (Democracy in Europe Movement 2025) olsun, Avrupa projesi için yukarıda bahsedilen türde bir arınma öngörüyorlar. Otoriter, kemer sıkma politikalarıyla bunalmış, troyka kontro 4 DiEM25 Hareketi (Democracy in Europe Movement 2025) Avrupa genelinde etkinlik gösteren bir demokrasi hareketidir. AB nin dağılmak üzere olduğunu ve Avruaplıların Avrupa ile ilgili sorunlara Avrupa genelinde verilecek cevaplara olan inancını kaybettiğini savunan hareket, yükselen yabancı düşmanlığına, kof milliyetçiliğe ve savaş çığlıklarına karşı Avrupa değerlerini savunur. 291

292 lü altındaki Avrupa ya hayır, demokratik ve özgür Avrupa ya evet diyor söz konusu hareketler. Mızıkçı ve isteksiz Britanya olmadan yukarıda bahsedilen Avrupa hedefine daha kolay ulaşılabilir. Peki ya Türkiye? Brexit Sonrası AB Projesi ve Türkiye AB İlişkileri? Peki ya, Brexit gerçekten de Avrupa projesinin canlanmasına ve Avrupa kimliğinin güçlenmesine yol açarsa bunun Türkiye AB ilişkilerine olası etkisi ne olur? Avrupa projesine duyulan aidiyet tazelenirse bu Türkiye nin AB macerasını nasıl şekillendirir? Bilindiği gibi, AB ile kurumsal ve hukuki ilişkisini 1963 Ankara Anlaşması ndan beri sürdürüyor olsa da, Türkiye nin AB macerasında aidiyet kavramı başından beri ön planda oldu. Osmanlı İmparatorluğu nun son zamanlarından başlayarak ufuk çizgisini oluşturmuş ve erken Cumhuriyetin amaçladığı muasır medeniyetler seviyesi nin temel referans noktası olan Avrupa, Cumhuriyet in ilk yıllarından müzakerelerin devam ettiği 2000 li yıllara kadar Türkiye nin kimlik tahayyüllerinde önemli bir hedef oldu Kopenhag Zirvesi nde ilan edilen ve AB adayı ülkeler için demokratikleşmeyi ön planda tutan Kopenhag Kriterleri ile Avrupalılık, Türkiye için daha somut bir biçimde demokrasi, demokratik konsolidasyon ve reform kavramlarıyla eş anlamlı hale geldi (Alpan, 2015: 17) Helsinki Zirvesi yle adaylığı onaylanan Türkiye, 18. yüzyıldan beri ne içinde ne dışında ya da hem içinde hem dışında olduğu Avrupa ya doğru hiç olmadığı kadar somut politika adımları atmaya başladı. Kasım 2000 de AB Türkiye arasında imzalanan ve Türkiye ye tam üyelik için ev ödevi veren Katılım Ortaklığı ve Türkiye nin bu ev ödevini nasıl ve ne zaman yapacağını gösteren Mart 2001 tarihli Ulusal Program sonrası, 292

293 yukarıda bahsedilen somut politika adımları sessiz devrim e dönüştü. Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosu, Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı yasa değişikliğini gerçekleştirerek anayasanın çoğu insan hakları ile ilgili 34 maddesinin değiştirilmesi kararına ve idamın kaldırılması, MGK nın yeniden yapılanması gibi uygulamaları içeren yedi Uyum Paketi ne imza attı (Aydın Düzgit ve Tocci, 2015: 160). Ekim 2005 te Türkiye ve AB arasında başlayan müzakere süreci, bahsedilen süreci oldukça somut ve hukuki bir düzeye taşısa da, Türkiye nin AB üyelik süreci sadece haklar ve ödevler üzerinden ya da teknik açıdan tartışılmıyordu elbette larda, Alman Şansölyesi Helmut Schmidt in, Türkiye nin Müslüman nüfusu, bu ülkenin Avrupa dan ziyade Asya ve Afrika nın bir parçası olduğunu gösteriyor sözleri (aktaran Dunér ve Deverell, 2001) yazının başından beri bahsedilen aidiyet meselesinin 1990 larda ve 2000 lerde de Türkiye nin AB macerasında ön planda olduğunu gösteriyor. AB anayasasının hazırlandığı dönemde Anayasa Konvansiyonu nun başkanı Giscard Estaing in LeMonde a verdiği demeçte Türkiye nin Müslüman bir ülke olarak Avrupalı olamayacağını söylemesi (aktaran Hansen, 2004: 52) de benzer bir kültürel vurguya işaret ediyor. Müzakerelerin başlamasıyla ve Patton un deyimiyle reform yorgunluğu yüzünden (Patton, 2007) AB reformlarının ivme kaybetmesiyle birlikte 2000 lerin ikinci yarısından başlayarak Türkiye kamuoyunda AB desteği hiç bir zaman olmadığı kadar düşük seviyeleri gördü. Kabaca, 2000 lerin ikinci yarısından beri Türkiye nin çok da parlak olmayan AB reform karnesi, çoktan gündemden düşen Kopenhag Kriterleri ve AB müktesebatına uyum motivasyonunun kaybolması, zaten gelgitli olan Türkiye AB ilişkilerini kopma noktasına getirdi. Aydın Düzgit ve Tocci nin savunduğu gibi, 2005 sonrası AB deki Türkiye karşıtları ve Türkiye deki AB karşıtları birbirlerini güçlendirerek taraflar arasındaki mesafeyi arttırdılar 293

294 ve reform hızını düşürerek Türkiye AB ilişkilerini döngüsel bir karşıtlığa sürüklediler (Aydın Düzgit ve Tocci, 2015: 31). Tüm bu çalkantılara rağmen, Türkiye AB ilişkilerinin tarihsel olarak nice sınavdan geçse de hep devam etmesi, günümüzde de zaman zaman yaşanan her türlü siyasi krize ve uzlaşmazlığa rağmen tarafları bir arada tutan mekanizmaların hep var olması ve iki taraf arasındaki tarihsel, demografik ve ekonomik bağımlılık bu kopuşun o kadar da kolay ve çabuk olamayacağını gösteriyor bize. Hauge ve diğerlerinin bahsettiği Türkiye AB ilişkilerini belirleyen başat anlatılardan (master narrative) en önemlisi olan Batılılaşma anlatısı, yani Türkiye nin Batılılaşma hedefi, zamandan ve politik gelişmelerden bağımsız olarak Türkiye nin AB macerasının en önemli belirleyicisidir (Hauge ve diğerleri, 2016). Benzer şekilde, Türkiye nin Katılım Öncesi Mali Yardım Aracı (IPA) çerçevesinde aday ülkeler içinde hala en fazla payı alıyor olması ( dönemi için 4,5 milyar Avro), enerji ve göç konusunda AB ve Türkiye nin artan işbirliği ve Gümrük Birliği Anlaşması nın yeniden gözden geçirilmesi hazırlıkları, inişli çıkışlı ilişkinin sekteye uğrasa da devam ettiği iddiasını destekliyor (Yabancı, 2016). Bir önceki bölümde sözü edildiği gibi, Brexit, Avrupa projesinin canlanmasına yol açarsa bu canlanmanın Türkiye AB ilişkilerini olumlu etkileyeceği savunulabilir. Siyaset bilimciler için, kristal küreye bakmak çok zor olsa da, sokaktaki insan a daha yakın bir Avrupa nın, yani sivil toplum Avrupası nın, Türkiye AB ilişkilerinde koşulluluk (conditionality) kavramı kadar iletişim (communication) kavramının da önemli olduğunu hatırlayacağı savunulabilir. Türkiye de, bu minvalde, 18. yüzyıldan beri ufuk çizgisini oluşturmuş Batılılaşma ve demokratikleşme idealini ve vahşi pazar ekonomisine, nükleer silah tehlikesine ve artan göç dalgalarına karşı Avrupa yla aynı botta olduğunu hatırlamalıdır. Bu, Türkiye nin kısa zamanda AB ye 294

295 tam üye olacağını iddia etmek değildir. Tam tersine, Türkiye AB ilişkileri, bu sıralar AB jargonunda çok revaçta olan Farklılaştırılmış Entegrasyon (Differentiated Integration), fonksiyonel işbirliği (Tocci, 2016) ya da bugün olduğu gibi tam üyelik adaylığı şeklinde devam edebilir. Tocci ye göre, Türkiye ve AB Katolik nikahı kıymak yerine birbirlerinden vazgeçemeyen bir çift olarak hayatlarına devam edebilirler. Yani birbirleri için yaratılmadıklarını kabullenmiş ve evlilik planlarını sonsuza dek erteleyen nişanlı bir çift gibi sonsuza dek arkadaş kalabilirler. Tocci, bu ilişkiyi fonksiyonel işbirliği olarak adlandırıyor (Tocci, 2016: 12). Asıl önemli olan, hem Türkiye yi hem AB yi kurtaracak Avrupa değerlerinin her iki taraf tarafından hatırlanması, içselleştirilmesi ve uygulanmasıdır. Sonuç 23 Haziran 2016 tarihinde gerçekleşen Britanya, AB üyesi olarak kalmalı mı ayrılmalı mı? konulu referandumda verilen Evet cevabı, AB nin geleceği, Avrupa kimliği, Türkiye AB ilişkileri gibi oldukça farklı birçok alanda birçok tartışmaya yol açtı. 30 Mart 2017 günü AB Konseyi Başkanı Donald Tusk a verilen mektupla resmi olarak başlayan Brexit süreci, önümüzdeki iki yılda daha çok tartışılacağa benziyor. Bu süreçte, tanık olacağımız bir diğer merak edilen konu ise Britanya nın AB den çıkma kararının Türkiye yi nasıl etkileyeceği olacak. İngiliz halkı, izole olmuş Avrupa (!) ya karşı nasıl bir tutum takınacak? Ya Türkiye? 18. Yüzyıldan beri modernleşmenin ve Batılılaşmanın temel adresi olan Avrupa, iç siyasette gittikçe cılızlaşan Avrupa perspektifi ve her iki tarafın da birbirlerine azalan ilgi ve muhabbeti arasında kaybolup giden bir macera mı olacak? Yoksa İngiltere nin ayrılmasıyla ekonomik ve siyasi güç dengesi açısından kan kaybedeceği muhakkak olan Avrupa, Türkiye gibi kartları yeniden dağıtacak bir üyeye mi ihtiyaç duyacak? 295

296 Tüm bu soruların cevabı için kristal küreye bakmak imkânsız maalesef. Hauge ve diğerlerinin bahsettiği Türkiye AB ilişkilerini belirleyen başat anlatılardan (master narrative) en önemlisi olan Batılılaşma anlatısının, Brexit le değişime uğrayacağını söylemek çok olası değil (Hauge ve diğerleri, 2016). Özellikle enerji ve göç konusunda AB ve Türkiye nin artan işbirliği ve Gümrük Birliği Anlaşması nın yeniden gözden geçirilmesi hazırlıkları, inişli çıkışlı ilişkinin sekteye uğrasa da devam ettiği iddiasını destekliyor (Yabancı, 2016). AB de kartların yeniden dağıtılacağı çok açık. 25 Mart 2017 de AB nin kurucu anlaşması Roma Anlaşması nın 60.yıldönümü için bir araya gelen 27 ülke lideri, Avrupa daki krizlerle, artan popülizmle, mülteci dalgalarıyla ve düzelmek bilmeyen ekonomik göstergelerle boğuşmak amacıyla bir yenilenme döneminin başlayacağının sinyalini verdiler bile. Roma toplantısında vurgulanan noktalar, AB bürokratlarının ve ülke liderlerinin ayrıştırıcı söylemleri bir kenara bıraktıklarını ve dayanışma, birlik ve uyum çağrısında bulunmaya başladıklarını gösteriyor (Özbey, 2017). Bu dayanışma ruhu, 54 yıllık yol arkadaşı Türkiye ile daha sağlıklı, daha ılımlı ve daha işbirliğine dayanan bir dönemin çağrıcısı olabilir. AB politikalarının ardından gönülsüzce giden Britanya olmadan AB nin yenilenme süreci, çok kültürlülüğün ve barışın simgesi olan Birlik in kuruluş nedenlerini ve gerçek amacını hatırlamasına yardımcı olabilir. Tabii, bu çizdiğim iyimser tablo, Türkiye nin iç siyasetiyle birebir ilişkili. Türkiye, AB karnesindeki kırık notları ve kronik Kürt sorunu, işsizlik, Suriyeli mülteci meselesi gibi konularda önümüzdeki yıllarda başarılı bir sınav verirse, sekteye uğrayan AB müzakerelerinin açılmaması ve tekrar yukarıda bahsedilen 2000 lerdeki sessiz devrim döneminin yaşanmaması için hiçbir sebep yok. 296

297 Kaynakça ALPAN, B. (2015) Bir İmkân Olarak Avrupalılık Kimliği: Türkiye AB İlişkileri Tartışmaların Neresinde?, Marmara Avrupa Araştırmaları Dergisi, 23 (2), s ÅLUND, A. (1997) the Quest for Identity: Modern Strangers and New/Old Ethnicities in Europe, içinde H. R. Wicker, (der.), Rethinking Nationalism and Ethnicity: the Struggle for Meaning and Order in Europe, Oxford: Berg. AYDIN DÜZGİT, S. ve N. TOCCI (2015), Turkey and the European Union, UK: Palgrave McMillan BBC NEWS (2017), Brexit: All You Need to Know About the UK Leaving the EU, 1 Şubat. DAVENPORT, N. (2016), The Class Rift Behind the EU Debate, Spiked, online.com / newsite / article / the class rift behind the eu de bate brexit/ 18455#. WM 61K_mLTIV ( ) DUNÉR, B. VE E. DEVERELL (2001), Country Cousin: Turkey, the European Union and Human Rights, Turkish Studies, 2 (1), s EYAL, J. (2016) Brexit: the Lull Before the Storm, the RUSI Journal, 161 (4), s , FARAGE, N. (2016), The Eurosceptic Genie is out of Bottle, the Independent, 23 Haziran THE GUARDIAN (2016) European Far Right Hails Brexit Vote, 24 Eylül GUEGUEN, D. (2016), Brexit: the Genie is out of Bottle, BlogA chttps :// daniel gueguen. blogactiv.eu /2016/ 09/14/ brexit the genie isout of the bottle/ ( ) HABERMAS, J. (2016), Core Europe to the Rescue: a Conversation with Jürgen Habermas about Brexit and the EU Crisis, Ropörtaj, Social Europe, http s:// uro pe.eu /20 16 /07/ coreeurope to the rescue/ ( ) HANSEN, P. (2004), in the Name of Europe, Race & Class, 45 (3), s

298 HAUGE, H.L., A. ERALP, W. WESSELS ve N.S.BEDİR (2016), Mapping Milestones and Periods of past EU Turkey Relations, FEUTURE Online Paper, no.2 HOARE, S. (2016), Brexit has let racism genie out of the bottle, Daily Echo, 27 Haziran JUDT, T. (1996) A Grand Illusion? in A Grand Illusion? An Essay on Europe, England: Clays Ltd., s. 3 45, KALETSKY, A. (2016), Stop Brexit and Save the EU, the Guardian, 29 Eylül MUDDE, C. (2013) Three Decades of Populist Radical Right Parties in Western Europe: So What?, European Journal of Political Research, 52, s NUGEE, J. (2013), British Exceptionalism and the European Union, the Globalist, 7 Şubat. PATTON, M. J. (2007) AKP Reform Fatigue in Turkey: What Has Happened to the EU Process?, Mediterranean Politics, 12 (3), s RISSE, T. (2010) A Community of Europeans? Transnational Identities and Public Spheres, Ithaca and London: Cornell University Press. TOCCI, N. (2016), Turkey and the European Union: Scenerios for 2023, FEUTURE, Background Paper WRIGHT, B. (2016), Thereʹs a Sinister Strain of Anti Intellectua lism to Goveʹs Dismissal of Experts, the Telegraph, 21 Haziran BANCI, B. (2016), The Future of EU Turkey Relations: Between Mutual Distrust and Interdependency, FEUTURE Online Paper, no.1 298

299 Brexit Sonrası Türkiye Almanya İlişkileri ve AB ile Müzakereler Yaşar AYDIN Giriş 23 Haziran 2016 tarihinde Birleşik Krallık (bundan sonra BK kısaltması kullanılacaktır) ülkelerinde (İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda) yapılan referandumda seçmenlerin yüzde 52 si Avrupa Birliği nden (AB) ayrılma yönünde oy kullanarak Topluluk tarihinde bir ilki gerçekleştirdiler. Yüce Mahkeme nin (Supreme Court) Birleşik Krallık Parlamentosu na AB den çıkış için gerekli olan 50. maddenin 1 işletilmesi konusunda yetki vermesi, tartışmaların ivme kazanmasına yol açtı. Başbakan Theresa May ın Yüce Mahkemenin kararının hükümetin AB den çıkma yönündeki kararlılığını etkilemeyeceğini ifade etmesinin ardından, hükümet mahkeme kararı için temyize başvurdu. Yüce Mahkeme tarihli kararında hükümetin Brexit sürecini başlatmak için parlamentonun ona 1 Maastricht Antlaşması nın (1992, EUV Vertrag über die Europäische Union) 49.maddesi AB ye üyeliği, 50. maddesi ise AB den çıkışı düzenlemektedir. 50. maddeye göre çıkış iradesinin ortaya konmasından iki yıl sonra söz konusu ülke için Maastricht Antlaşması geçerliliğini yitirir. Bu süre içinde AB ile BK arasında üç anlaşmanın gerçekleştirilmesi gerekmektedir. 1.) AB den çıkışı düzenleyen bir antlaşma; 2.) BK ile AB ülkeleri arasındaki ilişkileri düzenleyen antlaşma; 3.) AB ile BK arasındaki sözleşmelerin yeni duruma adaptasyonuyla ilgili antlaşma, madde 48 EUV (bu konuda daha fazla bilgi ve detay içn bkz. Lippert/Ondarza, 2016: 1 3). 299

300 yını almasını zorunlu kıldı. Bunun üzerine başbakan May, tarihinde Brexit sürecini başlatmak için parlamentoya başvurdu (Zeit Online, 2017). Parlamentodaki güç dengesi düşünülecek olursa buradan Brexit e karşı ciddi bir direncin çıkmayacağı söylenebilir. Referandumda Brexit kararının çıkması, bunun BK için ne tür sonuçlarının olacağı ve AB nin geleceğini nasıl etkileyeceği sorularını siyasetin ve medyanın gündemine taşıdı. Türkiye kamuoyunda ise başlıca iki soru merak edilmektedir: Brexit in Türkiye AB müzakerelerine yansımaları ne olacaktır? AB nin en güçlü ülkesi Almanya nın Türkiye ile ilişkileri ne yönde etkilenecektir? Kısacası, Türkiye siyaseti ve kamuoyunu ilgilendiren temel soru, Brexit in Türkiye dış politikası için fırsat mı, yoksa risk mi teşkil ettiğidir. Bu sorulara ikna edici cevap bulmanın yolu ise üç noktanın aydınlatılmasından geçmektedir. Brexit in, bir, AB nin uluslararası konumuna ve iç bütünlüğüne nasıl yansıyacağı; iki, Almanya nın AB içindeki konumunu nasıl etkileyeceği; üç, Türkiye nin AB ve Almanya açısından önemine etkisinin ne olacağıdır. Brexit in AB ye Olası Etkileri Öncelikle BK nın AB den ayrılmasının birlik için coğrafi, demografik ve iktisadi bakımdan ciddi bir küçülme anlamına geldiğinin altının çizilmesi gerekmektedir. Brexit in gerçekleşmesi sonucu 510 milyon olan toplam AB nüfusu 64.8 milyon azalarak 445 milyona, 14.6 trilyon Avro olan GSYMH 2.8 trilyon azalarak 11.7 trilyona gerileyecektir. AB nin yüzde 17.6 oranında paya sahip olan ikinci büyük ekonomisinin ayrılacak olması, AB pazarının ciddi biçimde daralacağı anlamına gelmektedir. Bundan başka, BK nın ayrılması AB bütçesine net 300

301 finansal girdi sağlayan ülke olmasından dolayı AB bütçesi için ciddi bir finansal kayıp olacaktır (WiWo, 2016). Ancak Brexit in etkileri ekonomi ile sınırlı kalmayacaktır. Öncelikle BK nın dünyanın beşinci büyük konvansiyonel askeri gücüne sahip olduğunu göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Güçlü ve deneyimli bir orduya sahip; Körfez Savaşları nda, Kosova Savaşı nda ve Afganistan da operasyonel gücünü ve olanaklarını ortaya koymuş olan BK silahlı güçlerinin uluslararası terörün yükseldiği ve bölgesel silahlı aktörlerin etkinliklerini artırdığı bir dönemde AB ve Batı Dünyası için önemini kavramak için uzun çözümlemelere girişmemiz gerekmemektedir. BK konvansiyonel askeri gücünün ötesinde nükleer silahlara da sahip bir güçtür (Manager Magazin, 2014; Nikola, 2015). Ayrıca BK tarihi geçmişinden dolayı dünya siyasetinde Fransa dışında hiç bir AB ülkesinin sahip olmadığı bir derinliğe ve diplomatik olanaklara sahip. Emperyal geçmişinin getirdiği imkanların arasında, BK öncelikle geçmişte yönetimi altında olan ülkelerle tarihi bağlara ve bu bağlar sayesinde oluşan siyasi ve iktisadi ağlara da sahiptir (Ministry of Defence, 2015). Bütün bu olguları göz önünde bulundurduğumuzda, gerçekleşmesi durumunda Brexit in AB yi uluslararası ilişkilerde sınırlandırarak, küresel ve bölgesel konumunu zayıflatacağını ileri sürmek abartılı olmayacaktır. Olayı Transatlantik boyutuyla ele alacak olursak, siyasi güç dengesinin hem değindiğimiz nedenlerden, hem de BK nın ABD ye yakınlaşmaya çalışacağı varsayımından yola çıkarak uluslararası/küresel güç dengesinin ABD lehine daha da değişeceğini ileri sürebiliriz. Ancak Brexit in etkileri AB nin dış politikası, yani küresel ve bölgesel gücüyle sınırlı kalmayacaktır. BK daki oylamanın sonucunun daha şimdiden AB karşıtlarına moral kazandırdığı 301

302 nı görmekteyiz ve önümüzdeki dönemde AB karşıtlığının daha da artacağını, ulusal sınırlar içine kapanma taleplerinin ve milliyetçiliğin güç kazanacağını ileri sürebiliriz. Bu bağlamda özellikle Brexit kampanyasının AB içindeki diğer sağ popülist yaklaşımlarla en azından üç konuda kesişme noktasının olduğuna değinmemiz gerekmektedir. Bunların başında küreselcilik eleştirisi gelmektedir. Küreselleşmenin ulus devletin temellerini sarstığı, ulusu çözülme tehlikesi ile karşı karşıya getirdiği iddia edilmektedir. Buradan hareketle tekrar ulusal devletin güç kazanması, sınırları ve coğrafyası üzerindeki kontrolü tekrar ele geçirerek göç hareketlerini sınırlandırması gerektiği ileri sürülmektedir. Yani göçmen karşıtlığı ikinci önemli kesişme noktasını teşkil etmektedir. Üçüncü nokta ise ulusal kimliğin önemine vurgu yapılarak, daha tekçi ve tek kültürcü bir toplumsalkültürel yapının savunulması. Bu ve benzeri tartışmalar AB ülkelerinde devam etmekte ve sağ popülist partiler için ciddi bir manivela etkisi görmektedir (Schwarzer, 2016: 22 24; The Huffington Post, 2016). AB çoktandır, özellikle 2008/2009 mali ve ekonomik krizi sonrasında, ciddi bir meşruiyet krizi ile karşı karşıyadır. Özellikle merkez sağ ve sol partilere güven gitgide azalmakta, sağcı popülist partiler oylarını artırmaya devam etmektedirler. Bundan başka AB nin geleceği ile ilgili de ciddi tartışmalar yürütülmektedir. Daha derin bir siyasi bütünleşme yoluna mı gidilmelidir, yoksa daha gevşek ve esnek bir model mi tercih edilmelidir? Özellikle Brexit referandumunun AB yi daha derin bir bütünlük, federal bir siyasi birlik bir nevi Avrupa Birleşik Devletleri 2 olarak tasavvur eden federasyoncuların 2 Bu tezi savunanların başında İngiliz tarihçi Brendan Simms gelmektedir; (Simms/Zeeb, 2016). Bir başka öneri ise, Euro bölgesinin reforme edilmesi fikridir (Schellinger/Steinberg, 2016). 302

303 lehine bir hava estirmediği ortada. Ancak bunun tersi de olabilir, yani Almanya ile Fransa, BK nın yokluğunda bu yönde bir siyaset izleyebilir, hatta bu konuda diğer 25 AB üyesi devletlerin de desteğini alabilirler. Ancak bu şu aşamada sadece teorik bir olanak olarak ortada durmaktadır. AB karşıtı söylemler ve siyasetlerin ivme kazanmaya devam etmeleri, Berlin ve Paris in daha derin bir şekilde bütünleşmiş bir AB konusunda en azından kısa ve orta vadede çok da ısrarcı olamayacaklarını göstermektedir (Riedel, 2016). Kamuoyunda merak edilen bir başka soru ise, Brexit in başka ülkelere örnek olma ihtimalinin ne derece gerçekçi olduğudur. AB için bir çözülme tehlikesinden söz edilebilir mi? Brexit i önümüzdeki yıllarda bir Grexit ya da Schwexit takip edebilir mi? Sonuncu sorudan başlayacak olursak; ne Yunanistan ın, ne de İsveç in bu yola başvurması ulusal çıkarlarıyla örtüşür. Örneğin Yunanistan BK dan farklı olarak Avrupa Para Birimine (Avro) dahil olmanın ötesinde, AB nin finansal desteğine ihtiyaç duyan bir ülke konumunda. Gereksinim duyduğu finansal yardımı başka bir ülkeden örneğin Rusya dan alması olası gözükmemektedir. İsveç için de AB den ayrılmayı gerektirecek ya da karlı kılacak bir durum söz konusu değil. Mülteci akını belki bu konuda bir istisna teşkil edebilir, ancak o konuda da AB den çıkmanın İsveç hükümetinin elini güçlendirmekten ziyade zayıflatacağını ileri sürebiliriz (olası bir Schwexit ya da Grexit ile ilgili tartışmalar için bkz. Becker, 2016; Zacharakis, 2016; Bengtsson, 2016: 46 vd.; Katsioulis, 2016: 41 vd.). Bundan başka siyasi olarak İkinci Dünya Savaşı sonrası uluslararası arenada en azından BK nın yarısı kadar dahi bağımsız olamamış iki ülke söz konusu. Aynı argümanlar 303

304 diğer AB ülkeleri için de geçerli. Örneğin Vişegrad Grubu ülkelerini ele alacak olursak; bunların hiçbiri İkinci Dünya Savaşı ndan sonra uzun bir bağımsızlık tecrübesine sahip olamamış devletlerdir. Doğu Blok unun ve Sovyetler Birliği nin dağılmasından sonra Rusya tehdidinden bir süreliğine kurtulmuş olsalar da, şu an tekrar benzeri bir tehlike ile karşı karşıyadırlar 3. Bundan başka hiçbir ülke olası bir Alman hegemonyası karşısında durabilecek güce sahip değildir. Bu gerekçelerden dolayı, Vişegrad Grubu ülkelerinin AB de kalmayı tercih edeceklerini söyleyebiliriz 4. Ayrıca AB nin 1950 li yıllarda temellerinin atılmasının başlıca nedeninin Avrupa da barışı sürekli kılmak olduğunu hatırlamakta fayda var. Özellikle geçmişte birbirileriyle iktisadi ve siyasi güç mücadelesine girmiş ve hatta birçok kez de savaşmış üç ülke Almanya, Fransa, İtalya ve bu güç çekişmesinden ve savaşlardan en çok etkilenmiş üç küçük devlet Hollanda, Belçika, Lüxemburg İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki barışı ve dengeyi sürekli kılmak istiyorlardı. Bunun için de başlıca iki şeyin zorunlu olduğunu düşünüyorlardı. Bir, sanayi için vazgeçilmez olan kömür ve demir çeliğin Av 3 Rusya çoğrafi konumundan dolayı Polonya, Slovakya, Çekya ve Macaristan ile yakından ilgilenmek, bu ülkelerde etkin olmayı arzu etmek zorundadır. Bu ülkelerle Rusya arasındaki sınırın temel özelliği, Karpatlar ile Baltık Denizi arasındaki ova olması. Bu bölgenin dağlık olmaması askeri açıdan savunmayı zorlaştırmaktadır ki Rusya yapılan askeri saldırılar (Napoleon dan Hitler e) hep bu bölgeden gerçekleşmiş olmasıdır. Dolayısıyla çoğrafya ve askeri zorunluluklar Rusya nın dikkatini bu bölgeye yansıtmaktadır. Bu konuda bkz. Marshall, tarihinde gerçekleştirilen bir konferansta Vişegrad devletleri Brexit e yanıt olarak daha sıkı bir işbirliğine gidilmesinin gerekli olduğunu deklare ettiler (Reuters, 2016). Ancak aynı zamanda Brüksel in aldığı kararlarda bağımsız devletlerin iradesini dikkate alması gerektiğini de vurguladır (Deutschlandfunk, 2016). 304

305 rupa ülkeleri arasında bir rekabet ve çatışma meselesi olmasını engellemek. İki, Alman Sorunu na Almanya yı geniş bir iktisadi birliğin içine alarak entegre etmek, onun güvenlik kaygılarından dolayı tekrar barışçı olmayan müttefik ve jeopolitik denge arayışlarına başvurmasının önüne geçmek. Kuruluşundan (1957) 60 yıl sonra bugün bir siyasi birlik olan AB nin ayakta tutulması geçmişte Almanya nın siyasi tazyikine ve agresif politikalarına maruz kalmış ülkeler için hala cazibesini koruyor olsa gerek (Simms, 2016: 26 ). Ayrıca AB nin dağılması durumunda, Almanya nın siyasi ve iktisadi etkisi farklı bir biçimde değerlendirilecektir. Almanya uluslararası gücünü mümkün olduğunca arka planda tutmaya, görünür olmamasına özen gösteren bir siyaset izlemektedir. Alman karar vericileri ve dış politika uzmanları Almanya nın kendisi için özel bir rol talebinin (Sonderrolle) ve hegemonya iddiasının olmadığının ve olmayacağının altını çizmektedirler (Münkler, 2015: ). Bundan başka Almanya dahil hiçbir devlet BK nın sahip olduğu siyasi ve askeri olanaklara sahip değil. BK dünyanın sekizinci ekonomik, beşinci askeri gücü, nükleer güç ve Birleşmiş Milletler daimi üyesi. Kaldı ki bu haliyle dahi Brexit sonrası BK yı ciddi zorluklar beklemektedir. Tüm bu mülahazalardan şu sonuç çıkarılabilir: AB uluslararası ilişkilerde, askeri ve ekonomik alanda güç kaybederek de olsa yoluna devam edecektir. Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya ve Vişegrad Grubu devletleri kamuoylarındaki tüm AB karşıtı söylemlere ve yalpalamalara rağmen AB içinde kalacaklarını söylemek gerçekçi olacaktır. 305

306 Brexit in Almanya nın AB deki Konumuna Olası Etkileri Almanya nın AB içindeki Konumu Almanya yı hem AB içindeki en güçlü devlet demografik, siyasi ve iktisadi bakımdan hem de Avrupa nın göbeğinde bir Merkez Güç olarak tanımlayabiliriz (Münkler, 2015). Herfried Münkler e göre, Merkez Güç ün temel unsurlarından biri coğrafi konum dışında sahip olduğu siyasal etki ve onun getirdiği siyasi sorumluluk ve düşük hata toleransıdır. Merkez Güç durumundaki bir ülkenin hata yapması hem kendi çıkarları hem de çevresindeki ülkelerin çıkarları bakımından ciddi sorunları beraberinde getirecektir (Münkler, 2015). Almanya nın bu tanıma uygunluğu en çok onun güç portföyünden kaynaklanmaktadır. Son derece etkin bir siyasi, iktisadi ve askeri gücün yanı sıra etkileyici bir kültürel güce (soft power, yumuşak) de sahip. Almanya nın Avrupa nın Merkez Gücü konumunu elde etmesinin tarihsel arka planında ise ABD nin Avrupa daki etkinliğini azaltması, hatta göreceli bir biçimde geri çekilmesi, AB nin ise doğu Avrupa ülkelerini birliğe alarak Rusya sınırına ve Balkanlara kadar genişlemesini görürüz. Almanya, halihazırda 28 ülkeden oluşan AB nin sadece siyasi, iktisadi ve askeri bakımdan değil, aynı zamanda coğrafi anlamda da merkezinde (Almanya nın Avrupa nın merkezi ülke konumu ile ilgili bkz. Münkler, 2015 ve Simms, 2014). Ancak bu Merkez Güç olma durumu, Almanya için AB bağlamında üç temel sorumluluğu da beraberinde getiriyor. Birincisi, son dönemde yükselen merkez kaç güçlerin geriletilmesidir. Etkinliklerini artıran ve oy tabanlarını genişleten aşırı sağ ya da sağ popülist partiler hem AB nin geleceği hem de ulusal demokrasiler için ciddi tehlikeler arz etmektedir. 306

307 İkinci olarak, AB ülkeleri arasındaki çıkar çelişki ve çatışmalarının giderilmesi yönündeki çalışmaların koordine edilmesi görevi de Almanya ya düşmektedir. Bundan başka Kuzey Güney, Doğu Batı arasındaki güçler dengesinin de yönetilmesi gerekmektedir (Münkler, 2015: 176). Almanya bunu yaparken iki temel sorundan güvenlik açığı bağlamında nasibini almaktadır. Birincisi yükselen AB ve Avrupa karşıtlığı, ikincisi Almanya nın olumsuz tarihine referans ve bu tarihin AB ülkelerinde yarattığı kuşku, kaygı ve korkulardır. Almanya Birleşik Krallık İlişkileri Almanya ile BK arasında ciddi bir siyasi ve iktisadi işbirliği söz konusu. Brexit in Almanya ya siyasi ve iktisadi etkilerini ele almadan önce iki ülke arasındaki iktisadi ilişkilerin boyutuna değinmekte fayda var. Almanya ile Birleşik Krallık arasındaki dış ticaret hacmi yaklaşık 130 milyar Avro civarında, bunun 38,3 milyarı BK tan Almanya ihracat şeklinde, 89,29 milyarı ise Almanya dan BK a ihracat olarak gerçekleşmektedir. Almanya nın 109,9 milyar Avro tutarındaki doğrudan sermaye yatırımına karşılık, Almanya daki BK yatırımları 37,9 milyar Avro tutmaktadır. BK taki Almanya menşeli şirkete ( istihdam) karşılık, Almanya da BK menşeli şirket faaliyet göstermekte ve kişiyi istihdam etmektedir (bkz. Grafik 1). 307

308 Grafik 1: Almanya ve Birleşik Krallık ın ekonomik İlişkileri Görüldüğü gibi Almaya ile BK arasında ciddi bir iktisadi işbirliği ve bağlantı söz konusu. BK a ihracatta Almanya yüzde 14,5 ile başı çekerken (ilk sırada), BK ın dışarıya ihracatının yüzde 10,2 si Almanya ya gerçekleşmektedir (ikinci sırada) (bkz. Grafik 2). 308

309 Grafik 2: Birleşik Krallık ın dış ticaret ortakları Brexit in Alman Ekonomisine Olası Etkileri Brexit referandumundan sonra İngiliz para birimi Sterlin, Dolar ve Avro karşısında değer kaybetmeye başladı ve 2017 başları itibarıyla bu durumda bir değişiklik mevcut değil. Avro nun Sterlin karşısında değer kazanması Avrupalı tüketiciler için kuşkusuz olumlu bir durum, çünkü BK ya yapılacak olan turistik veya iş gezilerinin maliyetinin düşmesi anlamına gelmektedir. Bu durum hem BK nın turizm gelirlerini hem de ülkede üretilen mallara olan talebi fiyat gerilemesinden dolayı artırabilir. BK dan Almanya ya olan ihracat hacminde artış olası, ancak Avro nun Sterlin karşısında değer kazanması, Alman mallarının fiyatlarının artması anlamına gelmektedir. Bu Almanya nın BK ihracatını geriletebilir. Bundan özel 309

Akdeniz İ.İ.B.F. Dergisi (37) 2018,

Akdeniz İ.İ.B.F. Dergisi (37) 2018, Akdeniz İ.İ.B.F. Dergisi (37) 2018, 208-214 Kitap Tanıtımı: Brexit-Elveda Avrupa, İngiltere nin AB den Ayrılmasından Sonra Avrupa Bütünleşmesi ve Türkiye-AB İlişkilerinde Fırsatlar Tehditler, Editörler:

Detaylı

Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T

Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T Avrupa Birliği Yol Ayrımında B R E X I T 2016 Brexit, yani İngiltere nin Avrupa Birliği nden (AB) ayrılması olarak ifade edilen kavram, İngilizcede Britain (Britanya ve Exit (çıkış) kelimelerinin birleştirilmesiyle

Detaylı

DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Özel Bankacılık Araştırma İngiltere, Haziran 2017 Seçim Sunumu

DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Özel Bankacılık Araştırma İngiltere, Haziran 2017 Seçim Sunumu DenizBank Yatırım Hizmetleri Grubu Özel Bankacılık Araştırma İngiltere, Haziran 2017 Seçim Sunumu Orkun GÖDEK, Grup Araştırma Yönetmeni Banu GÜLTEKİN, Grup Araştırma Uzmanı 31.05.2017 1 DenizBank Yatırım

Detaylı

10 soruda İngiltere'nin AB referandumu

10 soruda İngiltere'nin AB referandumu On5yirmi5.com 10 soruda İngiltere'nin AB referandumu İngiltere, 23 Haziran'da gerçekleştireceği referandumla AB'de kalıp kalmamayı oylayacak. Referandumun neden gündeme geldiğinden olası sonuçlarının ne

Detaylı

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 ( TASLAK STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - POLONYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 Yeni Dönem Türkiye - Polonya İlişkileri; Fırsatlar ve Riskler ( 2016 ) Türkiye; 75 milyonluk nüfusu, gelişerek büyüyen

Detaylı

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi

SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER. Modern Siyaset Teorisi SİYASET BİLİMİ VE ULUSLARARASI İLİŞKİLER DOKTORA PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ZORUNLU DERSLER Modern Siyaset Teorisi Dersin Kodu SBU 601 Siyaset, iktidar, otorite, meşruiyet, siyaset sosyolojisi, modernizm,

Detaylı

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ

ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ STRATEJİK VİZYON BELGESİ ULUSLARARASI KARADENİZ-KAFKAS KONGRESİ Ekonomi, Enerji ve Güvenlik; Yeni Fırsatlar ( 20-22 Nisan 2016, Pullman İstanbul Otel, İstanbul ) Karadeniz - Kafkas coğrafyası, tarih boyunca

Detaylı

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU

4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU 4. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU Yeni Dönem Türkiye - AB Perspektifi Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı: Fırsatlar ve Riskler ( 21-22 Kasım 2013, İstanbul ) SONUÇ DEKLARASYONU ( GEÇİCİ ) 1-4. Türkiye

Detaylı

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 ( STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - SUUDİ ARABİSTAN YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 Yeni Dönem Türkiye - Suudi Arabistan İlişkileri: Kapasite İnşası ( 2016, İstanbul - Riyad ) Türkiye 75 milyonluk nüfusu,

Detaylı

ORDULARDAN ŞİRKETLERE STRATEJİ. Dr. Bahar AŞCI

ORDULARDAN ŞİRKETLERE STRATEJİ. Dr. Bahar AŞCI ORDULARDAN ŞİRKETLERE STRATEJİ Dr. Bahar AŞCI 1 Bu kitabın yayın hakkı SİYASAL KİTABEVİ ne aittir. Yayınevinin ve yayınlayıcısının yazılı izni alınmaksızın kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz, hiçbir

Detaylı

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 ( TASLAK STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - FRANSA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 Yeni Dönem Türkiye - Fransa İlişkileri; Fırsatlar ve Riskler ( 2016 ) Türkiye; 75 milyonluk nüfusu, gelişerek büyüyen ekonomisi

Detaylı

ENERJİ GÜVENLİĞİ ÇALIŞTAYI Türkiye Nükleer Güç Programı 2030

ENERJİ GÜVENLİĞİ ÇALIŞTAYI Türkiye Nükleer Güç Programı 2030 VİZYON BELGESİ(TASLAK) ENERJİ GÜVENLİĞİ ÇALIŞTAYI Türkiye Nükleer Güç Programı 2030 (03-05 Aralık 2015, İstanbul) BÖLÜM 1 Nükleer Güç Programı (NGP) Geliştirilmesinde Önemli Ulusal Politika Adımları Temel

Detaylı

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir.

Bu bağlamda katılımcı bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanındaki çalışmalarımız, hız kesmeden devam etmektedir. İçişleri Bakanı Sayın İdris Naim ŞAHİN nin Entegre Sınır Yönetimi Eylem Planı Aşama 1 Eşleştirme projesi kapanış konuşması: Değerli Meslektaşım Sayın Macaristan İçişleri Bakanı, Sayın Büyükelçiler, Macaristan

Detaylı

AVRUPA BİRLİĞİ GELİŞİMİ, KURUMLARI ve İŞLEYİŞİ

AVRUPA BİRLİĞİ GELİŞİMİ, KURUMLARI ve İŞLEYİŞİ AVRUPA BİRLİĞİ GELİŞİMİ, KURUMLARI ve İŞLEYİŞİ İLKER GİRİT 04.11.2015 İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ AVRUPA BİRLİĞİ ANABİLİM DALI İÇERİK Birliğin Kuruluşu Birliğin Gelişimi Antlaşmalar

Detaylı

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE

İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE İÇİMİZDEKİ KOMŞU SURİYE Yazar: Dr. A. Oğuz ÇELİKKOL İSTANBUL 2015 YAYINLARI Yazar: Dr. A. Oğuz ÇELİKKOL Kapak ve Dizgi: Sertaç DURMAZ ISBN: 978-605-9963-09-1 Mecidiyeköy Yolu Caddesi (Trump Towers Yanı)

Detaylı

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ

YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ YENİ YAYIN ULUSLARARASI ÖRGÜTLER HUKUKU: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER SİSTEMİ Yazar : Erdem Denk Yayınevi : Siyasal Kitabevi Baskı : 1. Baskı Kategori : Uluslararası İlişkiler Kapak Tasarımı : Gamze Uçak Kapak

Detaylı

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı

Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı. Ali SEMİN. BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı Orta Doğu Kuzey Irak ta Siyasi Dengeler ve Bağımsızlık Referandumu Kararı Ali SEMİN BİLGESAM Orta Doğu ve Güvenlik Uzmanı 56 Stratejist - Temmuz 2017/2 Orta Doğu da genel olarak yaşanan bölgesel kriz ve

Detaylı

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme ( 2017-2021 Türkiye - Malezya ) Türkiye; 80 milyonluk nüfusu, gelişerek

Detaylı

Göç ve Serbest Dolaşım Eğilimler ve Engeller. Ayşegül Yeşildağlar 16.09.2010 Ankara, Turkey

Göç ve Serbest Dolaşım Eğilimler ve Engeller. Ayşegül Yeşildağlar 16.09.2010 Ankara, Turkey Göç ve Serbest Dolaşım Eğilimler ve Engeller Ayşegül Yeşildağlar 16.09.2010 Ankara, Turkey Türkiye den AB ne Göç 1961 den itibaren göçün değişen doğası 60 lar : Batı Avrupa da niteliksiz işgücü ihtiyacı

Detaylı

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 ( TASLAK STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - İTALYA YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 Yeni Dönem Türkiye - İtalya İlişkileri: Fırsatlar ve Güçlükler ( 2014 ) Türkiye; 75 milyonluk nüfusu, gelişerek büyüyen

Detaylı

AVRUPA BİRLİĞİ SİGORTA MÜKTESEBAT REHBERİ

AVRUPA BİRLİĞİ SİGORTA MÜKTESEBAT REHBERİ AVRUPA BİRLİĞİ SİGORTA MÜKTESEBAT REHBERİ Hazırlayan: Berna Özşar Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği AB, Mevzuat ve Projeler Birimi Uzmanı AVRUPA BİRLİĞİ SİGORTA MÜKTESEBAT REHBERİ TSRŞB Yayın

Detaylı

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi

Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi Türk Elitlerinin Türk Dış Politikası ve Türk-Yunan İlişkileri Algıları Anketi Araştırma üç farklı konuya odaklanmaktadır. Anketin ilk bölümü (S 1-13), Türkiye nin dünyadaki konumu ve özellikle ülkenin

Detaylı

NAZİLLİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ(TÜRKÇE) 2016/2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ

NAZİLLİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ(TÜRKÇE) 2016/2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ NAZİLLİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ(TÜRKÇE) 2016/2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI DERS İÇERİKLERİ ULU101 Uluslararası İlişkiler (3+0)6 Uluslararası ilişkilerin temel

Detaylı

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI GÜVENLİK VE TERÖRİZM YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI 1. ve Terörizm (UGT) Yüksek Lisans (YL) Programında sekiz

Detaylı

Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı!

Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı! Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı! REC Türkiye tarafından, Almanya Büyükelçiliği desteğiyle düzenlenen geniş katılımlı konferansta; BM İklim Değişikliği Marakeş COP22 - Taraflar

Detaylı

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016

ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ. No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ No.12, ARALIK 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ NO.12, ARALIK 2016 ORTADOĞU DA BÖLGESEL GELIŞMELER VE TÜRKIYE-İRAN İLIŞKILERI ÇALIŞTAYI 30 Kasım 2016 Çarşamba günü Ortadoğu Stratejik

Detaylı

Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı!

Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı! Türkiye ve Dünya, Marakeş te (COP22) Beklediğini Bulamadı! REC Türkiye tarafından, Almanya Büyükelçiliği desteğiyle düzenlenen geniş katılımı konferansta; BM İklim Değişikliği Marakeş COP22 - Taraflar

Detaylı

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN

İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGİN İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI İRAN IN BÖLGESEL FAALİYETLERİ VE GÜÇ UNSURLARI ABDULLAH YEGIN SETA Abdullah YEGİN İstanbul

Detaylı

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZLİ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI 2010 Eğitim Öğretim Bahar Dönemi ZORUNLU DERSLER Uluslararası Ġlişkilerde Araştırma ve Yazma

Detaylı

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı.

1.- GÜMRÜK BİRLİĞİ: 1968 (Ticari engellerin kaldırılması + OGT) 2.- AET den AB ye GEÇİŞ :1992 (Kişilerin + Sermayenin + Hizmetlerin Serbest Dolaşımı. TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ HAFTA 2 Roma Antlaşması Avrupa Ekonomik Topluluğu AET nin kurulması I. AŞAMA AET de Gümrük Birliğine ulaşma İngiltere, Danimarka, İrlanda nın AET ye İspanya ve Portekiz in AET ye

Detaylı

Türkiye ve Avrupa Birliği

Türkiye ve Avrupa Birliği Türkiye ve Avrupa Birliği Türkiye ve Avrupa Birliği İlişkisi Avrupa Birliği 25 Mart 1957 tarihinde imzalanan Roma Antlaşması'yla Avrupa Ekonomik Topluluğu adı altında doğdu. Türkiye 1959 yılında bu topluluğun

Detaylı

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM: 2004 GENİŞLEMESİ

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM: 2004 GENİŞLEMESİ KISA İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM: 2004 GENİŞLEMESİ A. LÜKSEMBURG GRUBU ÜLKELERİ - Çek Cumhuriyeti'nin Avrupa Birliği'ne Katılım Süreci 41 Muzaffer Akdoğan - Estonya'nın Avrupa Birliği'ne Katılım Süreci 81

Detaylı

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ

11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ INSTITUTE FOR STRATEGIC STUDIES S A E STRATEJİK ARAŞTIRMALAR ENSTİTÜSÜ KASIM, 2003 11 EYLÜL SALDIRISI VE YENİ DÜNYA: SOĞUK BARIŞ DÖNEMİ 11 EYLÜL SALDIRISI SONUÇ DEĞERLENDİRMESİ FİZİKİ SONUÇ % 100 YIKIM

Detaylı

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1

TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 STRATEJİK VİZYON BELGESİ ( TASLAK ) TÜRKİYE - ARJANTİN YUVARLAK MASA TOPLANTISI - 1 Yeni Dönem Türkiye - Arjantin İlişkileri: Fırsatlar ve Riskler ( 2014 Buenos Aires - İstanbul ) Türkiye; 75 milyonluk

Detaylı

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları

Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları Kamu Yönetimi Bölümü Ders Tanımları PA 101 Kamu Yönetimine Giriş (3,0,0,3,5) Kamu yönetimine ilişkin kavramsal altyapı, yönetim alanında geliştirilmiş teori ve uygulamaların analiz edilmesi, yönetim biliminin

Detaylı

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ Hazırlayan: Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik Görünümü IMF düzenli olarak hazırladığı Küresel Ekonomi Görünümü

Detaylı

ÜYE DEVLET HÜKÜMETLERİ TEMSİLCİLERİ KONFERANSI. Brüksel, 25 Ekim 2004 CIG 87/1/04 EK 2 REV 1. Konu :

ÜYE DEVLET HÜKÜMETLERİ TEMSİLCİLERİ KONFERANSI. Brüksel, 25 Ekim 2004 CIG 87/1/04 EK 2 REV 1. Konu : ÜYE DEVLET HÜKÜMETLERİ TEMSİLCİLERİ KONFERANSI Brüksel, 25 Ekim 2004 CIG 87/1/04 EK 2 REV 1 Konu : Hükümetlerarası Konferans Nihâi Senedi ne ek Bildirgeler ve Nihâî Senet NİHÂÎ SENET NS / Anayasa 1 30

Detaylı

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum Piyasalarda Bugün Ne Oldu? ALTIN GBPUSD EURUSD BRENT PETROL USDTRY Piyasaların odağında olan İngiltere referandumu Brexit ile sonuçlandı. Piyasalarda

Detaylı

ISSAI UYGULAMA GİRİŞİMİ 3i Programı

ISSAI UYGULAMA GİRİŞİMİ 3i Programı ISSAI UYGULAMA GİRİŞİMİ 3i Programı 3i Programme Taahhütname ARKA PLAN BİLGİSİ Temel denetim alanları olan mali denetim, uygunluk denetimi ve performans denetimini kapsayan kapsamlı bir standart seti (Uluslararası

Detaylı

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ

ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI Ve TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ ÇERÇEVE SUNU Gülçiçek ÖZKORKMAZ Başkanlık Baş Danışmanı Mukim Özel Temsilciler Direktörü ABD - AB SERBEST TİCARET ANLAŞMASI ve TÜRKİYE ÜZERİNE

Detaylı

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ (YÖNETİM VE LİDERLİK) YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI

JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ (YÖNETİM VE LİDERLİK) YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI JANDARMA VE SAHİL GÜVENLİK AKADEMİSİ GÜVENLİK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KAMU YÖNETİMİ (YÖNETİM VE LİDERLİK) YÜKSEK LİSANS PROGRAMI DERSLER VE DAĞILIMLARI 1. ve ) Yüksek Lisans Programında sekiz kredili ve bir

Detaylı

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

Detaylı

11 Eylül: AET Bakanlar Konseyi, Ankara ve Atina nın Ortaklık başvurularını kabul etti.

11 Eylül: AET Bakanlar Konseyi, Ankara ve Atina nın Ortaklık başvurularını kabul etti. ARAŞTIRMA RAPORU ÖZEL ARAŞTIRMA--AVRUPA BİRLİĞİ TÜRKİYE KRONOLOJİSİ 20/06/2005 1959 1963 1964 1966 1968 1970 1971 1972 1973 31 Temmuz: Türkiye, AET ye ortaklık için başvurdu. 11 Eylül: AET Bakanlar Konseyi,

Detaylı

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLETİŞİM STRATEJİSİ

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLETİŞİM STRATEJİSİ TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ İLETİŞİM STRATEJİSİ 1 AB İLETİŞİM STRATEJİSİ (ABİS) NEDİR? Türkiye - AB müzakere sürecinin üç ayağı: 1- Siyasi reformlar 2- AB yasal düzenlemelerinin kabul edilmesi ve uygulanması

Detaylı

İÇİNDEKİLER GİRİŞ Bölüm 1 TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİNİN GENEL ÇERÇEVESİ

İÇİNDEKİLER GİRİŞ Bölüm 1 TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİNİN GENEL ÇERÇEVESİ İÇİNDEKİLER GİRİŞ... 1 Bölüm 1 TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİNİN GENEL ÇERÇEVESİ TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİNİN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE YARINI... 9 Murat Ercan Giriş... 9 1. Türkiye-AB İlişkilerde Ortaklıktan-Adaylık Sürecine

Detaylı

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ

KAMU POLİTİKASI BELGELERİ Ünite 4 Doç. Dr. Nuray ERTÜRK KESKİN Türkiye deki kamu politikası belgelerinin tanıtılması amaçlanmaktadır. Kamu politikası analizinde görüş alanında olması gereken politika belgeleri altı başlık altında

Detaylı

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256)

Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256) T.C. Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Demokrasi ve Sivil Toplum (SBK256) 12. Hafta Ders Notları - 03/05/2017 Arş. Gör. Dr. Görkem

Detaylı

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI

YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI YALOVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI TEZSİZ YÜKSEK LİSANS MÜFREDATI 2010 Eğitim Öğretim Yılı Bahar Dönemi Zorunlu Dersler Uluslararası İlişkilerde Araştırma

Detaylı

AESK ve Türkiye REX. Dış İlişkiler. Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi

AESK ve Türkiye REX. Dış İlişkiler. Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi AESK ve Türkiye REX Dış İlişkiler Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi AB-Türkiye Karma İstişare Komitesi (KİK) 16 Kasım 1995 te AESK, Ankara Anlaşmasında bulunan: Ortaklık Konseyi; Avrupa Parlamentosu,

Detaylı

DIŞ POLİTİKA AKADEMİSİ - III

DIŞ POLİTİKA AKADEMİSİ - III DIŞ POLİTİKA AKADEMİSİ - III Abant-Bolu Büyük Abant Oteli 11-14 Mayıs 2017 Program 09.00 İstanbul dan Hareket 09.00 Ankara dan Hareket 13.00-14.00 Öğle Yemeği ve Serbest Zaman 11 MAYIS 2017 PERŞEMBE 14.00-14.30

Detaylı

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı

Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Sayın Mehmet CEYLAN BakanYardımcısı Türkiye Cumhuriyeti Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Üçüncü Birleşmiş Milletler Konut ve Sürdürülebilir Kentsel Gelişme Konferansı Habitat III 17-20 Ekim 2016, Kito Sayfa1

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004 ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: Fatma ÇOBAN Doğum Tarihi: 1983 Öğrenim Durumu: Doktora Yabancı Dil : İngilizce Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Uluslararası İlişkiler

Detaylı

KARŞILAŞTIRMALI SİYASAL SİSTEMLER

KARŞILAŞTIRMALI SİYASAL SİSTEMLER SORULAR 1- Demokrasiyi halkın halk için halk tarafından yönetimi olarak tanımlayan kimdir? A) Lincoln B) Montesquieu C) Makyavel D) Schumpeter E) Dahl 2- Demokrasi kavramı ile ilgili aşağıdaki ifadelerden

Detaylı

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası

SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası STRATEJİK VİZYON BELGESİ SAĞLIK DİPLOMASİSİ Sektörel Diplomasi İnşası Yakın geçmişte yaşanan küresel durgunluklar ve ekonomik krizlerden dünyanın birçok ülkesi ve bölgesi etkilenmiştir. Bu süreçlerde zarar

Detaylı

UFRS Bülten Brexit Sürecinin Finansal Raporlara Olası Etkileri Temmuz 2016 Uluslararası Finansal Raporlama Standartları Bülteni

UFRS Bülten Brexit Sürecinin Finansal Raporlara Olası Etkileri Temmuz 2016 Uluslararası Finansal Raporlama Standartları Bülteni www.pwc.com.tr UFRS Bülten Brexit Sürecinin Finansal Raporlara Olası Etkileri Uluslararası Finansal Raporlama Standartları Bülteni Konu Birleşik Krallık ın Avrupa Birliği nden ayrılmasına ilişkin referandum

Detaylı

AVRUPA BİRLİĞİ BÜLTENİ AB SERVİSİ SAYI:15 NİSAN 2004/2

AVRUPA BİRLİĞİ BÜLTENİ AB SERVİSİ SAYI:15 NİSAN 2004/2 Hazırlayan: Müge ÇAKAR İÇİNDEKİLER 1. AB- TÜRKİYE SON DAKİKA 1.1. AB-Türkiye İlişkileri nde Kıbrıs 2. AB den ÖNEMLİ BAŞLIKLAR 2.1. Avrupa Birliği nde Tarihi Genişleme AVRUPA BİRLİĞİ BÜLTENİ AB SERVİSİ

Detaylı

AVRUPA BİRLİĞİ TARİHÇESİ

AVRUPA BİRLİĞİ TARİHÇESİ AVRUPA BİRLİĞİ TARİHÇESİ Bilindiği üzere; Belçika, Federal Almanya, Fransa, Hollanda, İtalya ve Lüksemburg tarafından, 1951 yılında Paris te imzalanan bir Antlaşma ile Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu (AKÇT)

Detaylı

Brexit in Psikolojik Boyutu

Brexit in Psikolojik Boyutu Brexit in Psikolojik Boyutu Sayfa 1 Brexit in Psikolojik Boyutu Can ZENGİN Birleşik Krallık ve Avrupa Birliği (AB) arasındaki ilişki 2013 yılından itibaren yeni bir döneme girmiş, 2016 yılına gelindiğinde

Detaylı

TÜRKİYE - GANA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

TÜRKİYE - GANA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - GANA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme ( 2017-2021 Türkiye - Gana ) Türkiye; 80 milyonluk nüfusu, gelişerek büyüyen

Detaylı

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı, Türkiye nin İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı nın Geliştirilmesi Projesi nin Açılış Toplantısında Ulrika Richardson-Golinski a.i. Tarafından Yapılan Açılış Konuşması 3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği

Detaylı

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Milletlerarası Ticaret Odası Değişen Küresel Ekonomi ve Türkiye Toplantısı 7 Mart 2014, İstanbul

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Milletlerarası Ticaret Odası Değişen Küresel Ekonomi ve Türkiye Toplantısı 7 Mart 2014, İstanbul Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Milletlerarası Ticaret Odası Değişen Küresel Ekonomi ve Türkiye Toplantısı 7 Mart 2014, İstanbul Saygıdeğer Konuklar, Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, Sayın

Detaylı

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU

ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU DAĞLIK KARABAĞ SORUNU DAR ALANDA BÜYÜK OYUN ULUSLARARASI STRATEJİK ARAŞTIRMALAR KURUMU Avrasya Araştırmaları Merkezi USAK RAPOR NO: 11-07 Yrd. Doç. Dr. Dilek M. Turgut Karal Demirtepe Editör Eylül 2011

Detaylı

Amerikan Stratejik Yazımından...

Amerikan Stratejik Yazımından... Amerikan Stratejik Yazımından... DR. IAN LESSER Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri ve Jeopolitik Aldatma veya bağımsız bir Kürt Devletinden yana olmadığını ve NATO müttefiklerinin bağımsızlığını

Detaylı

TERÖRLE MÜCADELEDE TÜRKIYE-AB İŞBIRLIĞI

TERÖRLE MÜCADELEDE TÜRKIYE-AB İŞBIRLIĞI TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ No.6, TEMMUZ 2016 TOPLANTI DEĞERLENDİRMESİ NO.6, TEMMUZ 2016 TERÖRLE MÜCADELEDE TÜRKIYE-AB İŞBIRLIĞI 9 Temmuz 2016 tarihinde Brüksel de Terörle Mücadelede Türkiye-AB İşbirliği:

Detaylı

ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE TEORİK TARTIŞMALAR

ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE TEORİK TARTIŞMALAR Editör Prof. Dr. Hasret Çomak Yrd. Doç. Dr. Caner Sancaktar ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE TEORİK TARTIŞMALAR İstanbul - 2013 Yay n No : 2853 İşletme-Ekonomi Dizisi : 562 1. Bask Şubat 2013 STANBUL ISBN 978-605

Detaylı

BRÜKSEL, NİSAN 2016 Burs Programı

BRÜKSEL, NİSAN 2016 Burs Programı JEAN MONNET BURS PROGRAMI 2015-2016 AKADEMİK YILI İZLEME VE ÇALIŞMA ZİYARETİ BRÜKSEL, 21-22 NİSAN 2016 Burs Programı JEAN MONNET BURS PROGRAMI 2015-2016 AKADEMİK YILI İZLEME VE ÇALIŞMA ZİYARETİ BRÜKSEL,

Detaylı

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER

ULUSLARARASI ÖRGÜTLER DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. ULUSLARARASI ÖRGÜTLER KISA ÖZET KOLAYAOF

Detaylı

AB KRİTERLERİ IŞIĞINDA TÜRKİYE NİN UYUM SÜRECİ VE BEKLENTİLER

AB KRİTERLERİ IŞIĞINDA TÜRKİYE NİN UYUM SÜRECİ VE BEKLENTİLER AB KRİTERLERİ IŞIĞINDA TÜRKİYE NİN UYUM SÜRECİ VE BEKLENTİLER DOÇ. DR. ÇİĞDEM NAS İKTİSADİ KALKINMA VAKFI GENEL SEKRETERİ SUNUM PLANI AB İLE İLİŞKİLERDE DÖNÜM NOKTALARI MÜZAKERELERDE SON DURUM VE SORUNLAR

Detaylı

AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI

AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI AVRUPA BİRLİĞİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNUN KAYNAKLARI Hazırlayan: Ömer Faruk Altıntaş Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü Daire Başkanı ANKARA 5 Nisan 2007 Birincil Kurucu Antlaşmalar Yazılı kaynaklar

Detaylı

Yorumluyorum. Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış

Yorumluyorum. Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış Yorumluyorum Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış Ceza Hukuku Perspektifinden Güncel Olaylara Bakış Ersan ŞEN Hukuk Kitapları Dizisi: 1062 ISBN 978 975 02 1394 6 Birinci Baskı: Ocak 2011

Detaylı

Türkiye nin Yeni AB Stratejisi ve Ulusal Eylem Planları

Türkiye nin Yeni AB Stratejisi ve Ulusal Eylem Planları T.C. AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI Türkiye nin Yeni AB Stratejisi ve Özlen Kavalalı Müsteşar Yardımcısı V. 50 yıldan fazla bir geçmişe sahip Türkiye-AB ilişkileri günümüzde her iki tarafın da yararına olan

Detaylı

KÜRESEL SİYASET KABUL GÖRME MÜCADELESİ SORUNLAR ÇÖZÜMLER

KÜRESEL SİYASET KABUL GÖRME MÜCADELESİ SORUNLAR ÇÖZÜMLER KÜRESEL SİYASET KABUL GÖRME MÜCADELESİ SORUNLAR ÇÖZÜMLER ŞENİZ ANBARLI BOZATAY II Yay n No : 2883 İşletme - Ekonomi : 576 1. Baskı - Mart 2013 İSTANBUL ISBN 978-605 - 377-906 - 3 Copyright Bu kitab n bu

Detaylı

Ekonomik ve Sosyal Komite - Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü AB Politikaları AB Konseyi AB Bakanlar Kurulu Schengen Alanı

Ekonomik ve Sosyal Komite - Avrupa Komisyonu Genişleme Genel Müdürlüğü AB Politikaları AB Konseyi AB Bakanlar Kurulu Schengen Alanı Avrupa Komisyonu SCHUMANN Roma Antlaşması Brüksel Almanya - Avrupa Parlamentosu Đktisadi Kalkınma Vakfı Adalet ve Özgürlükler AB - AVRO Politikaları AB Konseyi Bakanlar Kurulu Schengen Alanı Üye Devlet

Detaylı

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir.

Siyasi Parti. Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. SİYASAL PARTİLER Siyasi Parti Siyasi iktidarı ele geçirmek ya da en azından ona ortak olmak amacıyla örgütlenmiş insan topluluklarına siyasi parti denir. Siyasi partileri öteki toplumsal örgütlerden ayıran

Detaylı

Araştırma Notu 15/181

Araştırma Notu 15/181 Araştırma Notu 15/181 29 Nisan 215 İdeolojik Yönelimler Çatışma ve Güven Algısını Şekillendiriyor Çiğdem Ok*, Bahar Ayça Okçuoğlu** Yönetici Özeti Toplumlardaki elitlerin değerlerini, inançlarını ve tutumlarını

Detaylı

ZDH Hizmet Sunumu & Mesleki Eğitim Programı

ZDH Hizmet Sunumu & Mesleki Eğitim Programı ZDH Hizmet Sunumu & Mesleki Eğitim Programı İçindekiler 1 2 3 ZDH nin faaliyet ve işlevleri Zanaat sektöründe karar alma süreçleri Zanaatkârlara yönelik savunuculuk faaliyetleri 4 Hizmet sağlayıcı kurum

Detaylı

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te

AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te Mart 25, 2008-12:00:00 AK PARTi Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan Bosna-Hersek te Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bölücü terör örgütüne yönelik

Detaylı

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi

Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi Türkiye de Sivil Toplumu Geliştirme ve Sivil Toplum-Kamu Sektörü Diyaloğunu Güçlendirme Projesi Uluslararası Konferans Sivil Toplum-Kamu Sektörü İşbirliği 25-26 Nisan 2013, İstanbul 2 nci Genel Oturum

Detaylı

5. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU Türkiye - AB Sivil Diplomasi İnşası: Kapasite İnşası Yönetimi ve Çok Boyutlu İşbirliği

5. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU Türkiye - AB Sivil Diplomasi İnşası: Kapasite İnşası Yönetimi ve Çok Boyutlu İşbirliği STRATEJİK VİZYON BELGESİ 5. TÜRKİYE - AVRUPA FORUMU Türkiye - AB Sivil Diplomasi İnşası: Kapasite İnşası Yönetimi ve Çok Boyutlu İşbirliği ( 20-21 Kasım 2014, İstanbul - Türkiye ) Avrupa Birliği çerçevesinde

Detaylı

SİVİL GLOBAL GLOBAL SİVİL DİPLOMASİ İNŞASI PROGRAMI Potansiyelin Keşfi

SİVİL GLOBAL GLOBAL SİVİL DİPLOMASİ İNŞASI PROGRAMI Potansiyelin Keşfi STRATEJİK VİZYON BELGESİ SİVİL GLOBAL 2015-2023-2053 GLOBAL SİVİL DİPLOMASİ İNŞASI PROGRAMI Potansiyelin Keşfi (2015-2023-2053) Globalleşme süreci ülkeleri ekonomik, siyasi ve sosyolojik bakımdan üç temel

Detaylı

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

İKV DEĞERLENDİRME NOTU 136 Temmuz 2015 İKV DEĞERLENDİRME NOTU YUNANİSTAN REFERANDUMU: YUNANİSTAN HALKI KEMER SIKMA PAKETİNE HAYIR DEDİ Büşra ÇATIR, İKV Uzman Yardımcısı 0 İKTİSADİ KALKINMA VAKFI www.ikv.org.tr YUNANİSTAN REFERANDUMU:

Detaylı

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Suriye de insan hakları ihlallerinin

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Suriye de insan hakları ihlallerinin 1 Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), Suriye de insan hakları ihlallerinin sistematik olarak artması ışığında, Haziran 2011 de kurulan, kar amacı gütmeyen bir sivil toplum örgütüdür. SNHR, mağdurların haklarının

Detaylı

Esentepe Mah. Ali Kaya Sok. Polat Plaza A Blok No: 1A/52 Kat 4 Şişli / İstanbul Tel: (0212)

Esentepe Mah. Ali Kaya Sok. Polat Plaza A Blok No: 1A/52 Kat 4 Şişli / İstanbul Tel: (0212) GÜNLÜK EKONOMİ TAKVİMİ SAAT ÜLKE VERİ ÖNEM BEKLENEN ÖNCEKİ 09:00 EUR Almanya İhracatları (Aylık) (Nis) AZ 0,3% 0,4% 09:00 EUR Almanya İthalatları (Aylık) (Nis) AZ -1,0% 2,4% 09:00 EUR Almanya Ticaret Dengesi

Detaylı

STRATEJİK VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE DE GÖÇ. Göç Veren Ülkeden Göç Alan Ülkeye Fırsat ve Risklerin Dönüşümü

STRATEJİK VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE DE GÖÇ. Göç Veren Ülkeden Göç Alan Ülkeye Fırsat ve Risklerin Dönüşümü STRATEJİK VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE DE GÖÇ Göç Veren Ülkeden Göç Alan Ülkeye Fırsat ve Risklerin Dönüşümü ( 20-22 Nisan 2016, Pullman İstanbul Otel - İstanbul ) 2. Dünya Savaşı sonunda harap olmuş

Detaylı

ITU Maritime Faculty-MSC.2016 International Organisations

ITU Maritime Faculty-MSC.2016 International Organisations ITU Maritime Faculty-MSC.2016 International Organisations İki tip uluslar arası örgütten bahsedilebilir. Bunlar; Hükümetler Arası Örgütler Hükümet Dışı Örgütler Genel Olarak Uluslar arası örgütlerin sayıca

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Münevver Cebeci Marmara Üniversitesi, Avrupa Birliği Enstitüsü

Yrd. Doç. Dr. Münevver Cebeci Marmara Üniversitesi, Avrupa Birliği Enstitüsü Yrd. Doç. Dr. Münevver Cebeci Marmara Üniversitesi, Avrupa Birliği Enstitüsü AVRUPA BİRLİĞİNEDİR? Hukuki olarak: Uluslar arası örgüt Fiili olarak: Bir uluslararası örgütten daha fazlası Devlet gibi hareket

Detaylı

EIPA LÜKSEMBURG İLE İŞBİRLİĞİ KAPSAMINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN FAALİYETLER

EIPA LÜKSEMBURG İLE İŞBİRLİĞİ KAPSAMINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN FAALİYETLER EIPA LÜKSEMBURG İLE İŞBİRLİĞİ KAPSAMINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN FAALİYETLER I. EIPA Lüksemburg ile İşbirliği Kapsamında 2010 Yılında Gerçekleştirilen Faaliyetler AB Hukuku ve Tercüman ve Çevirmenler için Metotlar

Detaylı

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum

IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum IŞIKFX Uluslararası Piyasalar Departmanı Günlük Yorum Piyasalarda Öne Çıkanlar GBPUSD USDTRY ALTIN EURUSD BRENT PETROL Frexit Piyasaları Tedirgin Etti Fransa da Başkan adayı Le Pen seçim kampanyasını başlattı.

Detaylı

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI

TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI Editörler Doç.Dr. Gülay Ercins & Yrd.Doç.Dr. Melih Çoban TÜRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI Yazarlar Doç.Dr. Ahmet Talimciler Doç.Dr. Gülay Ercins Doç.Dr. Nihat Yılmaz Doç.Dr. Oğuzhan Başıbüyük Yrd.Doç.Dr. Aylin

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER...XIII KISALTMALAR...XXI TABLOLAR

Detaylı

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket)

Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket) Kamuoyu Yoklaması Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara Karşı Filistin Halkının Tutumu (Anket) Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi Vizyon Siyasi Kalkınma Merkezi 2017 1 Filistin Sahnesinde Faal Olan Gruplara

Detaylı

KAMU DİPLOMASİSİ ARACI OLARAK ÖĞRENCİ DEĞİŞİM PROGRAMLARI VE TÜRKİYE UYGULAMALARI. M. Musa BUDAK 11 Mayıs 2014

KAMU DİPLOMASİSİ ARACI OLARAK ÖĞRENCİ DEĞİŞİM PROGRAMLARI VE TÜRKİYE UYGULAMALARI. M. Musa BUDAK 11 Mayıs 2014 KAMU DİPLOMASİSİ ARACI OLARAK ÖĞRENCİ DEĞİŞİM PROGRAMLARI VE TÜRKİYE UYGULAMALARI M. Musa BUDAK 11 Mayıs 2014 İNCE GÜÇ VE KAMU DİPLOMASİSİ ÖĞRENCİ DEĞİŞİM PROGRAMLARI TÜRKİYE NİN ULUSLARARASI ÖĞRENCİ PROGRAMLARI

Detaylı

TÜRKİYE - ÇİN STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

TÜRKİYE - ÇİN STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - ÇİN STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme ( 2017-2021 Türkiye - Çin ) Türkiye; 80 milyonluk nüfusu, gelişerek büyüyen

Detaylı

İKV DEĞERLENDİRME NOTU

İKV DEĞERLENDİRME NOTU 99 Kasım 2014 İKV DEĞERLENDİRME NOTU JUNCKER KOMİSYONU GÖREVE BAŞLARKEN: TÜRKİYE BİR 5 YIL DAHA KAYBETMEYİ GÖZE ALABİLİR Mİ? Doç. Dr. Çiğdem Nas, İKV Genel Sekreteri İKTİSADİ KALKINMA VAKFI www.ikv.org.tr

Detaylı

Ayşegül DEDE / Etüd Araştırma Servisi / Uzman 2009 YILI TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ GENEL DEĞERLENDİRME

Ayşegül DEDE / Etüd Araştırma Servisi / Uzman 2009 YILI TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ GENEL DEĞERLENDİRME Ayşegül DEDE / Etüd Araştırma Servisi / Uzman 2009 YILI TÜRKİYE-AB İLİŞKİLERİ GENEL DEĞERLENDİRME 2009 yılı, Türkiye-AB ilişkileri için son derece önemli bir dönüm noktasıdır. 2008 yılı AB açısından verimli

Detaylı

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ

1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ III Bölüm 1 TÜRKİYE CUMHURİYETİ DÖNEMİ (TÜRKİYE) EKONOMİSİNİN TARİHSEL TEMELLERİ 13 1.1.Türkiye Ekonomisine Tarihsel Bakış Açısı ve Nedenleri 14 1.2.Tarım Devriminden Sanayi Devrimine

Detaylı

TÜRKİYE - HOLLANDA YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1

TÜRKİYE - HOLLANDA YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 ( TASLAK STRATEJİK VİZYON BELGESİ ) TÜRKİYE - HOLLANDA YUVARLAK MASA TOPLANTISI 1 Yeni Dönem Türkiye - Hollanda İlişkileri; Fırsatlar ve Riskler ( 2014 ) Türkiye; 75 milyonluk nüfusu, gelişerek büyüyen

Detaylı

İKLİM MÜCADELELERİ. bu küresel sorunlarla yüzleşmede kilit bir rol oynayacak, eğitme, tecrübeye ve uzmanlığa sahiptir.

İKLİM MÜCADELELERİ. bu küresel sorunlarla yüzleşmede kilit bir rol oynayacak, eğitme, tecrübeye ve uzmanlığa sahiptir. İKLİM MÜCADELELERİ 20. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak, iklimdeki değişimler daha belirgin hale gelmiştir. Günümüzde, hava sıcaklığındaki ve yağış miktarındaki değişimler, deniz seviyesinin yükselmesi,

Detaylı

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek!

Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek! Cezayir'den yükselen bir ses: Yalnızca İslam hükmedecek! Cezayir'de 1990'lı yıllardaki duvar yazıları, İslamcılığın yükseldiği döneme yönelik yakın bir tanıklık niteliğinde. 10.07.2017 / 18:00 Doksanlı

Detaylı

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00

ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00 ANAYASA HUKUKU (İKTİSAT VE MALİYE BÖLÜMLERİ) 2014 2015 GÜZ DÖNEMİ ARASINAV 17 KASIM 2014 SAAT 09:00 A. ANLATIM SORUSU (10 puan) Temsilde adalet yönetimde istikrar kavramlarını kısaca açıklayınız. Bu konuda

Detaylı