T.C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ"

Transkript

1 T.C. SELÇUK ÜNĠVERSĠTESĠ FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ KONYA ġartlarinda BAZI KĠMYASAL GÜBRELERĠN MERA KARIġIMININ YEM VERĠMĠ VE KALĠTESĠ ÜZERĠNE ETKĠLERĠ Mustafa Taha SEZGĠN YÜKSEK LĠSANS TEZĠ Tarla Bitkileri Anabilim Dalı Mart-2014 KONYA Her Hakkı Saklıdır

2

3 TEZ BĠLDĠRĠMĠ Bu tezdeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edildiğini ve tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada bana ait olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm. DECLARATION PAGE I hereby declare that all information in this document has been obtained and presented in accordance with academic rules and ethical conduct. I also declare that, as required by these rules and conduct, I have fully cited and referenced all material and results that are not original to this work. Mustafa Taha SEZGİN Tarih:

4 ÖZET YÜKSEK LĠSANS TEZĠ KONYA ġartlarinda BAZI KĠMYASAL GÜBRELERĠN MERA KARIġIMININ YEM VERĠMĠ VE KALĠTESĠ ÜZERĠNE ETKĠLERĠ Mustafa Taha SEZGĠN Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı DanıĢman: Prof. Dr. Mevlüt MÜLAYĠM 2014, 82 Sayfa Jüri Prof. Dr. Mevlüt MÜLAYĠM Prof. Dr. Refik UYANÖZ Doç. Dr. Ramazan ACAR Bu araştırma Konya da 2012 Ekim ayında yeni tesis edilen bir suni merada, azot içerikleri farklı olan üç azotlu gübrenin (Amonyum Nitrat (%33 N), Amonyum Sülfat (%26 N) ve Üre (%46 N) ) meranın ilk biçiminde ot verimi ve kalitesi üzerindeki etkilerini tespit etmek amacıyla yürütülmüştür. Çalışmada azotlu gübrelerin saf 0, 3, 6, 9, 12 kg/da dozları kullanılmıştır. Deneme tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine göre 3 tekerrürlü olarak kurulmuştur. Sulu şartlarda yürütülen bu çalışmada meranın birinci biçiminden elde edilen yeşil ot verimi, kuru ot oranı, kuru ot verimi, bitkilerin ağırlıklarına göre botanik kompozisyonu, ham protein oranı ve ham protein verimi gibi özellikleri incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre; azotlu gübreleme ile yeşil ot ve kuru ot verimlerinde artış görülmüştür. Denemede yeşil ot verimi genel ortalaması kg/da, kuru ot verimi genel ortalaması da kg/da olarak tespit edilmiştir. Araştırma parsellerinde en yüksek yeşil ot verimi kg/da, en yüksek kuru ot verimi kg/da ile Amonyum Nitrat gübresinin N 12 dozundan elde edilmiştir. Azotlu gübreleme ağırlığa göre botanik kompozisyon içerisindeki buğdaygil oranını artırırken baklagil oranını azaltmıştır. Buğdaygil oranı genel ortalaması %96.23, baklagil oranı genel ortalaması ise %3.77 olarak tespit edilmiştir. Araştırma parsellerinde en yüksek buğdaygil oranı %98.53 ile Amonyum Nitrat gübresinin N 12 dozundan, en yüksek baklagil oranı ise %5.79 ile gübre uygulanmayan (şahit) parselden elde edilmiştir. Mera otunun ham protein oranı ve ham protein verimi azotlu gübreleme ile artış göstermiştir. Araştırmada ham protein oranı genel ortalaması %7.91, ham protein verimi genel ortalaması kg/da dır. Parsellerde en yüksek ham protein oranı %12.67, en yüksek ham protein verimi kg/da ile Amonyum Nitrat gübresinin N 12 dozundan elde edilmiştir Elde edilen verilere göre; Konya ve benzer ekolojilerde sulanabilen suni meralarda ilkbahar gübrelemelerinde azotlu gübrelerden Amonyum Nitrat gübresinin dekara 9 kg/da saf azot olarak verilmesi tavsiye edilebilir bulunmuştur. Ancak gübrelemede daha güvenilir sonuçların elde edilebilmesi için çok yıllık ve yıl boyu alınacak verimlerin değerlendirildiği araştırmalara ihtiyaç olduğu bir gerçektir. Anahtar Kelimeler: Azot, gübreleme, ham protein, kuru ot, suni mera iv

5 ABSTRACT MS THESIS THE EFFECTS OF SOME CHEMICAL FERTILIZERS ON THE FORAGE YIELD AND QUALITY OF MEADOW MIXTURE IN KONYA Mustafa Taha SEZGĠN THE GRADUATE SCHOOL OF NATURAL AND APPLIED SCIENCE OF SELÇUK UNIVERSITY THE DEGREE OF MASTER OF SCIENCE IN FIELD CROPS Advisor: Prof. Dr. Mevlüt MÜLAYĠM 2014, 82 Pages Jury Prof. Dr. Mevlüt MÜLAYĠM Prof. Dr. Refik UYANÖZ Assoc. Prof. Dr. Ramazan ACAR This research has been carried out in Konya province in October 2012 a newly established artificial pasture, for the purpose of determining the effects of 3 nitrogenous fertilizers (Ammonium Nitrate (33% N), Ammonium Sulfate (%26 N) and Urea (46% N) whose nitrogen contents diverse, on the forage yield and quality in first harvest of the meadow. In the study, the nitrogenous manures have been used by their doses of 3, 6, 9, 12 kg/da N. The trial has been established in split plots of randomized blocks as 3 repeats depending on the trial design. In this study which has been carried out in wet conditions, the features such as the green herbage yield, dry matter ratio, dry matter yield, botanic composition of gravity, crude protein ratio and crude protein yield have been examined. According to the research results; increase has been detected on green herbage and dry matter yields by nitrogenous manure fertilizing. In the trial the green herbage yield general average has been set as kg/da and DM yield kg/da. The highest green herbage yield on research parcels has been obtained by kg/da, the highest DM yield from kg/da and from the N 12 dose of Ammonium Nitrate fertilizer. While the nitrogenous manure fertilizing increased the Gramineae ratio within the botanic composition it decreased the Legumes ratio. The Gramineae ratio general average has been set as %96.23, Legumes ratio general average as %3.77. The highest Gramineae ratio within the parcels of research has been obtained from Ammonium Nitrate fertilizer N 12 dose as %98.53, the highest Legumes ratio has been obtained from the unfertilized (witness) parcel as %5.79. The crude protein ratio and crude protein yield of grazing crop has increased through nitrogenous manure fertilization. The crude protein ratio general average in the study is %7.91, while the crude protein yield general average is kg/da. The highest crude protein ration in the parcels has been obtained as %12.67, the highest crude protein yield as kg/da through the N 12 dose of Ammonium Nitrate fertilizer. According to the obtained data; in ecologies like Konya and similar, in irrigable artificial pastures, for spring fertilizations the fertilizer Ammonium Nitrate among nitrogenous manures has been found to be worthy of recommendation to apply as 9 kg/da as pure nitrate. On the other hand it is a matter of fact that for obtaining better consequences in the fertilization too many annual researches are required. Keywords: crude protein, dry matter, fertilize, nitrogen, artificial pasture v

6 ÖNSÖZ Meralar tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir hazinedir. Yıllar boyunca meralarımız ağır ve erken otlatmaya maruz bırakılmış, bu nedenle de yem verimi ve kalitesi oldukça düşmüştür. Genişleyen yerleşim alanları ile meraların kent sınırları içerisinde kalması ve amaç dışı kullanımları ile mera kayıpları artmıştır. Artan kaba yem ihtiyacı ve meralarımızın yem ihtiyacını karşılayamaması sonucu mera ıslahı projelerine ağırlık verilmiştir. Mera tahribatı çok kısa süreler içerisinde meydana gelirken, bu tahribatı ortadan kaldıracak ıslah çalışmaları maalesef çok uzun yıllara mal olmaktadır. Birçok uzman ve araştırmacı mera ıslahı projelerinde gübreleme ve yem bitkilerinin karışım halinde yetiştirilmesi konularına dikkat çekmektedir. Meraların gübrelenmesi ve karışım halinde ekim uygulamaları verim, kalite ve maliyet kriterleri üzerinde önemli etkilere sahiptir. Bu uygulamalardan fayda sağlamak için, yapılacak araştırmaların ve denemelerin hassasiyetle incelenmesi, elde edilecek neticelerin yem bitkisi yetiştiriciliğinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Çalışmamızda yem bitkilerinin karışım halinde suni mera tesisinde ekimi, farklı azotlu gübre çeşitlerinin gübrelemede kullanılması ve ilk biçimde alınan verim ve verim değerlerin belirlenmesi ile bu doğrultuda elde ettiğimiz bulgular konuyla ilgili bazı araştırmalarla kıyaslanarak tartışılmıştır. Tez çalışmamın her aşamasında değerli vaktini bana ayıran, engin bilgi ve deneyimlerini benimle paylaşan danışman hocam Prof. Dr. Mevlüt MÜLAYİM, teknik bilgi ve yardımlarını sunan Doç. Dr. Ramazan ACAR, Dr. Abdullah ÖZKÖSE ve diğer Tarla Bitkileri Bölümü hocalarıma ve özellikle manevi desteklerinden dolayı aileme şükranlarımı sunarım. Mustafa Taha SEZGİN KONYA-2014 vi

7 ĠÇĠNDEKĠLER ÖZET... iv ABSTRACT... v ÖNSÖZ... vi ĠÇĠNDEKĠLER... vii SĠMGELER VE KISALTMALAR... ix 1. GĠRĠġ KAYNAK ARAġTIRMASI MATERYAL VE YÖNTEM Materyal Araştırma Alanı Bölgenin Coğrafi Özellikleri Bölgenin İklim Özellikleri Araştırma Sahasının Toprak Özellikleri Kullanılan Gübreler Kullanılan Tohumlar Yöntem Denemenin Tesisi ve İdaresi Araştırmada İncelenen Konular Yeşil Ot Verimi (kg/da) Kuru Ot Oranı (%) Kuru Ot Verimi (kg/da) Karışımların Ağırlığa Göre Botanik Kompozisyonları (%) Ham Protein Oranı (%) Ham Protein Verimi (kg/da) İstatistiki Analiz ve Değerlendirmeler ARAġTIRMA SONUÇLARI VE TARTIġMA Yeşil Ot Verimi (kg/da) Kuru Ot Oranı (%) Kuru Ot Verimi (kg/da) Ağırlığa Göre Botanik Kompozisyon (%) Buğdaygil Oranı (%) Baklagil Oranı (%) Ham Protein Oranı (%) Ham Protein Verimi (kg/da) SONUÇLAR VE ÖNERĠLER Sonuçlar Öneriler vii

8 KAYNAKLAR ÖZGEÇMĠġ viii

9 SĠMGELER VE KISALTMALAR Simgeler % : Yüzde 0 C: Santigrat derece N 0 : Gübresiz (Şahit) N 3: 3 kg/da azot dozu N 6: 6 kg/da azot dozu N 9: 9 kg/da azot dozu N 12: 12 kg/da azot dozu Kısaltmalar g : Gram kg : Kilogram mg : Miligram da : Dekar ha : Hektar mm : Milimetre cm : Santimetre m : Metre m 2 : Metrekare cm 2 : Santimetrekare N : Azot P : Fosfor K : Potasyum CO 2 : Karbondioksit P 2 O 5 :Fosfor K 2 O: Potasyum ÇM : Çayır Mera BBHB: Büyük Baş Hayvan Birimi AN: Amonyum Nitrat AS: Amonyum Sülfat ix

10 1 1. GĠRĠġ Dünyada nüfusun artışına paralel olarak gıda maddesi talebi de artmaktadır. İnsan beslenmesinde en değerli ürün grubunu hayvansal kökenli ürünler (et, süt, yumurta, bal ve bunların tali ürünleri) oluşturmaktadır. Bu ürünlerden elde edilen hayvansal proteinlerin yerini başka bir gıda maddesi dolduramamaktadır. İnsanın büyümesi, gelişmesi ve sağlıklı kalabilmesinin yanı sıra, beyin gelişimi bakımından da önemli olan sekiz adet aminoasit, sadece hayvansal kökenli proteinlerde yeterli miktarda bulunmaktadır. Sağlıklı bir insanın vücut ağırlığının her bir kilogramı için günde 1 gr hayvansal protein tüketmesi gerekir (Anonim, 2011). Günlük tüketilen proteinin miktar olarak yarısının hayvansal kaynaklı olması gerekmektedir. Türkiye de günlük kişi başına tüketilen protein miktarı gramdır. Bunu gramı hayvansal gıdalardan karşılanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde günlük kişi başına tüketilen protein miktarı ülkemiz tüketiminden yüksektir. Ülkemizde kişi başına tüketilen günlük proteinin yaklaşık ¼ ü hayvansal kökenlidir. Hâlbuki gelişmiş ülkelerde bu ¾ oranındadır (FAO, 2009). İnsanların yeterli ve dengeli beslenmesinde önemli rolü bulunan hayvancılık sektörü; ulusal geliri ve istihdamı artırmak, et, süt, tekstil, deri, kozmetik ve ilaç sanayi dallarına hammadde sağlamak, kalkınmaya katkıda bulunmak ve ihracat yoluyla döviz gelirlerini artırmak gibi önemli ekonomik ve sosyal fonksiyonlara sahiptir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre 2009 yılında tarım sektörü dünya gayri safi hâsılasının %3 ünü oluşturmakta, hayvancılık sektörü ise tarımsal gayri safi hâsılanın %37 sini oluşturmaktadır. Bu oran AB ülkelerinde %48, ABD de %44 iken gelişmekte olan ülkelerde %30 lar civarında kalmıştır. Türkiye de hayvansal üretim, bitkisel üretimden sonra gelmekte ve tarımsal üretim değerinin yaklaşık %30 unu oluşturmaktadır. Bu durumun birçok önemli nedeni bulunmakla birlikte, temel neden Türkiye de hayvancılığın ticari bir faaliyet olarak algılanmamasıdır. Ayrıca geleneksel tarım kültürü içerisinde bitkisel üretim birincil üretim faaliyeti durumundadır (Anonim, 2011). Hayvancılıkta temel girdi ihtiyaç duyulan yemdir. Yemin en ucuz temin edildiği yer çayır ve meralardır. Hayvancılıkta önemli materyal olan ekonomik değerli çiftlik hayvanları otobur olduklarından, onların beslenmelerinde diğer bir deyimle yaşamalarının devamında ve ürün vermelerinde çayır mera varlığı ve kültürü temel niteliği taşımaktadır (Gençkan, 1985). Meralar dünyanın birçok yerinde geleneksel

11 2 hayvancılığın temel yem kaynağıdır. Dünyada çiftlik hayvanları için yemin yaklaşık %70 ini bu alanlardan temin etmektedirler. Dünyada gıda üretiminin %16 sı da meralara dayalı sağlanmaktadır (Altın ve ark. 2011). Vitaminler, proteinler, mineral maddeler ve iz elementler bakımından çok zengin olan bu yemler; hayvanların beslenmelerinde önem taşıdıkları gibi, sağlıklarının korunmasında, hatta bazı hastalıkların giderilmesinde de rol oynamaktadırlar. Özellikle entansif kültür meraları çiftlik hayvanları için gerekli olan yemi sağlamaktan başka, bol güneş ışınlarından yararlanma, hareket olanağı sağama gibi çeşitli avantajları da temin etmektedirler (Gençkan, 1985). Çayır meralar önemli yem kaynağı olması yanında toprağın oluşumu, ıslahı, verimliliği ve erozyon önlemedeki fayda ve önemleri de vardır. Hayvancılıkta önemli girdi olan yem en ucuz kaynak olan çayır ve meralardan temin edilmektedir. Temin değeri bakımından diğer kaynaklardan elde edilen yemlere göre %25-45 oranında daha ucuzdur. Meralarımızın doğru kullanımı ile artacak yem ile daha fazla hayvan beslenilecek, et ve süt ihtiyacımız kolay karşılanacak, dışa bağımlılık azalacak ve en önemlisi de köyden kentlere göç önlenecektir. Yem, hayvan yetiştiriciliğinde önemli yer, masraflar içinde de önemli bir pay (%70-75) almaktadır (Mülayim, 2014). Tabii meralardan daha fazla ürün alınması amacıyla kurulan suni meralardan; bilimsel ve teknik bütün önlemlerin özenle uygulanması suretiyle, maksimum bir düzeyde ürün alınmaktadır (Gençkan, 1985). Yapay meralar çoğunlukla daha verimli ve gübrelemeye tepkileri daha yüksektir. Bu bakımdan tesisleri zor ve biraz masraflıdır (Altın ve ark. 2011). Ülkemizde çayır ve mera arazisinin kapladığı alan 14,617,000 ha dır (Tüik, 2012). Bu alan ülkemizdeki toplam arazi varlığının %18.65 ine karşılık gelmektedir. Hayvanların beslenmesinde en önemli yem kaynağını oluşturan doğal çayır meralarımızdan elde edilen ot miktarının yetersiz olmasının yanında, yem bitkileri üretimimiz de gerekli düzeyin çok altındadır. Ülkemiz meralarının çoğunluğu aşırı ve erken otlatma nedeni ile dejenere olurken, doğal bitki örtüsünü de kaybederek çıplaklaşmış ve erozyona açık alanlar haline gelmiştir(yavuz ve ark. 2008). Meralardan bu şekilde yararlanma sonucu ot kalitesi de azalmıştır. Kaliteli yem bitkilerinin botanik kompozisyondaki oranları %10-20 arasına düşmüştür (Büyükburç ve Arkaç, 2000). Ülkemizde 5,679,484 kültür, 5,776,028 melez ve 2,459,400 yerli olmak üzere toplam 13,914,912 adet sığır, 107,435 manda, 27,425,233 koyun ve 8,357,286 keçi, (Tüik, 2012) yani ülkemizde 14,7 milyon BBHB (Büyükbaş Hayvan Birimi) mevcuttur. Hayvan sayımızın birçok gelişmiş ülkeden daha fazla olmasına karşılık hayvansal ürün

12 3 bazında bu ülkelerin seviyelerinden aşağıda kalmaktayız. Bunun sebebi; ülkemizde yetiştirilen hayvan cinslerinin daha az verimli oluşu ve kaba yem açığının bulunmasıdır. Türkiye de hayvansal üretim için gerekli olan yem ihtiyacını çayır mera arazilerinden, tarla tarımı içerisinde yem bitkileri yetiştiriciliğinden, diğer kaynaklardan elde edilen ve yem olarak kullanılan bitkilerden karşılamaktayız. Türkiye de tarla tarımı içerisinde 1,956,455 ha alanda tarla tarımı içerisinde yem bitkileri yetiştiriciliği yapılmaktadır (TÜİK, 2012). Bu alanlarda yılda yaklaşık 6.5 ton yem bitkisi üretimi yapılmaktadır. Çayır mera arazilerinden de yılda yaklaşık milyon ton kuru ot elde edilmektedir. Ayrıca silajlık mısır üretimimiz de 14.9 tondur (TÜİK, 2012). Hayvan beslemede hayvanlara ortalama her gün canlı ağırlığının %10 una eşdeğer miktarda yeşil veya %2.5 miktarı kadar kuru kaba yem verilmesi uygundur (Altın ve ark. 2009). Yaklaşık 15 milyon BBHB için yıllık ihtiyaç duyulan kaba yem miktarı yaklaşık milyon tondur. Sonuç olarak diğer kaynaklardan temin edilenler de dikkate alınmış olsa bile ülkemizde kaba yem açığı söz konusudur. Konya ili hayvan varlığı yaklaşık 425,126 büyükbaş hayvan birimi (BBHB) olup yıllık toplam kaba yem ihtiyacı 1,939,637 tondur. İhtiyaç duyulan kaba yemin 160,000 ton kadarı çayır meralardan ve 221,272 tonu yem bitkisi üretiminden karşılanabilmektedir. Bu kaynaklar dikkate alındığında ilimizde kaba yem açığı mevcuttur. Çalışmanın yürütüldüğü Konya ili, hayvancılığın geliştiği illerden biridir. Konya da toplam işlenen tarım arazisi ha dır. Tarla tarımında yem bitkilerine ayrılan alan ise 58,906 ha dır (TÜİK, 2012). Konya da toplam 691,849 ha çayır mera alanı mevcuttur. 479,850 ha alanda tahdit, 445,968 ha alanda ise tahsis işlemleri tamamlanmıştır (Anonim, 2014a). Yem bitkilerinin ekim alanları içindeki payı 2000 li yıllara kadar %2 ler seviyesinde iken 2013 yılında %5.07 ye yükselmiştir (Altın ve ark. 2011). Doğal çayır meraların ıslah yolu ile yem üretiminin artırılması yanında hayvanların kaliteli yem ihtiyacını karşılamak maçıyla tarla alanlarında da yem üretiminin gelişmesi zorunludur. Bu bakımdan buğdaygil ve baklagil yem bitkilerinin karışık ekimlerini kapsayan entansif yapay meralar özel bir önem taşımaktadır. Ancak karışımların bu üstünlükleri sadece türler arasında iyi bir dengenin tesisi ile sağlanabilmektedir. Aksi taktirde daha düşük verim elde edilebilmektedir. Karışımlarda türler arası denge daha çok karışımı oluşturan türlere bağlı olmakla beraber devamlılığı ekim şekli ve gübreleme ile bir ölçüde sağlanabilmektedir (Yavuz ve ark. 2008).

13 4 Dünyanın hemen hemen tarafında yapılan araştırmalar, gübrelemenin çayır ve mera vejetasyonu üzerindeki birçok olumlu etkilerini ortaya koymuş ve bu bilgilere dayanarak geniş uygulamalara başlanılmıştır. Çayır ve meralarda gübrelemenin ilk olumlu etkisi verim artışı şeklinde ortaya çıkar. Ancak verim üzerine olan bu etki yağışlara paralel bir şekilde azalır ya da çoğalır. Birkaç yıl arka arkaya gübrelenen çayır meralarda, çok yıllık iyi cins yem bitkileri çoğalır, buna karşılık tek yıllıklar ve düşük değerli mera bitkileri miktarı azalır. Esas gaye de iyi cins çok yıllık bitkilerin çoğalmasını sağlamaktır. Bu bakımdan gübrelemenin mera ıslahındaki en önemli yararı, vejetasyonun botanik kompozisyonunu iyileştirmesidir. Gübrelemenin yeşil yem periyodunun uzaması, yemin lezzetlilik derecesinin artması, hayvansal ürün artışı gibi birçok olumlu etkisi bilinmektedir. Çayır ve meralarda bitki büyüme ve gelişmesini sınırlayan en önemli bitki besin maddesi azottur. Bu yüzden çayır mera gübrelemesinde en çok azot kullanılmaktadır. Azotlu gübrelerden özellikle serin mevsim buğdaygilleri yararlanır (Bakır, 1985). Azotlu gübrelemenin tarımda kullanımındaki gelişmeye bağlı olarak çayır mera kültüründe de kullanımı ile mera yemlerindeki yüksek mineral madde kapsamının artırılması büyük önem taşımaktadır. Meralarda azot; ilk otlatma devresinde bol ve gür bir gelişmeyi sağlamakta, ancak kısa bir süre sonra etki gücünü yitirmektedir. Azotun mera yönünden önemli etkilerinin başında; kitle gelişmesinin artışı, gelişme başlangıcının ileri kaydırılması, sonbahar gelişme süresinin uzaması, mera alanlarından yararlanmanın yükselmesi ve buna bağlı olarak hayvan sayısının çoğalma ihtimalini artırmaktadır (Gençkan, 1985). Ülke hayvancılığı doğal meraların ve suni meraların varlığı, tarla tarımıyla üretilen yem bitkilerinin varlığı, sosyolojik yapı gibi birçok faktör sebebiyle bölgeden bölgeye farklılıklar göstermektedir. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi meralar ülkemiz hayvancılığı içinde önemlidir. Meraların bakımı, ıslahı ve amenajman tekniklerinin uygulanması verimliliğin artırılması için kaçınılmazdır. İhtiyaç duyulan hayvansal gıdadaki artış yem üretimine bağlı olarak değişeceğinden bu alanda yapılacak çalışmalar daha fazla önemsenmektedir. Sulu şartlarda yürütülen bu araştırmada, ticari bir firmadan alınan çoklu mera karışımına dekara 2 kg yonca tohumu ilavesiyle 2012 yılı Ekim ayında tesis edilmiş suni merada üç farklı azotlu kimyasal gübrenin farklı dozları ile 2013 ilkbahar ayında gübreleme planlanmış ve uygulanmış olup meranın ilk biçiminden elde edilen ot verimleri ve ot kalitesi üzerine olan etkileri belirlenmeye çalışılmıştır.

14 5 2. KAYNAK ARAġTIRMASI Bu bölümde; Meralarda Gübreleme ve Yem Bitkilerinin Karışım Halinde Merada Yetiştirilmesi konuları ile ilgili araştırmalar tarih sırasına göre sunulmuştur. Lutwick ve Krogman (1963), Batı Kanada da mera bitkilerinde gübreleme üzerine yürüttükleri bir çalışmada, sulu ve toprağı verimli bir merada fosfor ve azot gübrelemesi ile yonca ve çayır otunda verim artışı meydana geldiğini bildirmişlerdir. Bu artış yeterli sulama ile artan gübre dozları ile sağlanmakta olup mera bitkilerinin azot ve fosfor gübrelemesine olumlu yanıt verdiğini tespit etmişlerdir. Her ne kadar maksimum etki fosfor gübrelemesinden sağlansa da, en yüksek azot etkisi fosforun uygulanmadığı ve sadece azot gübrelemesinin yapıldığı alandan edildiğini ve yalnızca azot gübrelemesi yapılan parsellerde üç yıllık kuru ot verim ortalamalarını 0, 3.8, 7.6, 11.4 azot dozları için sırasıyla 78.1 kg/da, kg/da, kg/da ve kg/da olarak tespit etmişlerdir. Clark ve Wilson (1965), Kanada nın güneyinde yürütülen bir araştırmada, ayrık otu, brom, çayır otu ve yonca karışımlarının çok üretken olduğunu ve tüm kriterler göz önüne alındığında alana kolayca tahsis olduklarını bildirmiştir. Bu karışım 6 yıl için üniform ve tutarlı bir ürün vermiştir. Yonca içermeyen aynı karışım, gübreleme yapılmayana kadar daha az olduğunu bildirmiştir. Ayrık otu-yonca karışımından üretilen verimin tatmin edici olduğunu ancak verimlerin kış zararı nedeniyle yıldan yıla daha az üniform halde olduğu kanaatine varmıştır. 1. ve 2. karışımlardaki sürünücü kırmızı yonca ve püsküllü çayır otu ürünü artış gösterirken, çayır otu-yonca karışımı oranının düşüş gösterdiği, ayrıca maksimumu ürün elde etmek için azot gübrelemesinin yapılması gerektiği tespitinde bulunmuştur. Mason ve Miltimore (1968), Kanada nın batısında Okanagan bölgesindeki bir merada ayakotu ve yem kanyaşı üzerinde yapılan gübreleme (N,P,K,S) denemesinde; ayakotu ve yem kanyaşının azotta fosfora göre daha fazla tepki verdiğini ve fosfor eksikliğinde her iki bitkinin de veriminde azalma görüldüğünü bildirmişlerdir. Alınoğlu ve Mülayim (1976), Ankara da bir merada üç ayrı kimyasal gübrenin etkilerini araştırmak üzere yürütülen yürüttükleri çalışmada; farklı dozlarda N₂ (0, 5, 10 kg/da), P₂O₅ (0, 3, 6 k/da) ve K₂ (0, 2, 4 kg/da) gübreleri kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; yılları arasında tabii çayırda gübre verilen parsellerde, gübre verilmeyen parsellerden daha fazla yeşil ot alındığını bildirmişlerdir. Genellikle

15 6 her yıl gübre verilen parsellerden daha fazla ot alındığını, bu artışın yıllara göre iklim durumuna bağlı olarak değişme göstermekle beraber yedi yılın ortalamalarına göre bu artışın dekara kg olduğunu tespit etmişlerdir. Azot, fosfor ve potasyumlu gübrelerin uygulandığı tabi çayır parsellerinin ot verimi bakımından, yıllar arasında çok önemli fark görüldüğü bildirilmiştir. Bütün gübre kombinasyonlarına göre, alınan verim ortalamalarında en yüksek verim ortalaması 1963 yılında ( kg/da) alındığını saptamışlardır yılında en fazla verim dekara 6 kg fosfor ve 2 kg potasyum verilen parselden alınmıştır ( kg/da). Bu araştırmada azot ve fosforda görülen linear artış devam ettiğinde bundan sonra yapılacak tabi çayırda gübre denemelerinde azot ve fosforun daha dazla seviyelerinde denenmesi tavsiye etmişlerdir. Yine bu araştırmaya göre tabii çayır, potasyumca fakir ise verilecek gübre miktarı dekara 10 kg azot, 6 kg fosfor ve 2 kg potasyumdur. Potasyumca fakir olmayan tabii çayırlarda ise dekara 10 kg azot ve 6 kg fosforun verilmesi tavsiye edilmiştir. Altın ve Tosun (1977), Erzurum da vejetasyonu bozulmuş bir merada yürüttükleri çalışmada dekara 0, 5, 10 ve 15 kg. azot (N); 0, 4, 8 ve 12 kg fosfor (P ) ile 0, 7,5 ve 15 kg. potasyumlu (K 2 0), 4x4x3= 48 adet değişik gübre kombinasyonunun yapay meranın kuru ot verimine ve karışımın botanik kompozisyonuna etkileri incelemişlerdir. Azotlu gübre yapay meranın ot verimini her iki uygulama yılında çok önemli derecede etkilemiş, fosfor sadece ikinci uygulama yılında önemli derecede tesirli olduğunu bildirmişlerdir. Uygulanan gübrelerden sadece azot, karışımın botanik kompozisyonunu etkilemiş, karışımda buğdaygillerin oranını artırdığını saptamışlardır. Uygulamanın ilk yılında, yapay meranın ot verimini sadece azot çok önemli derecede etkilemiştir. Fosfor ve potasyumun ise önemli bir tesiri görülmemiştir. İlk yıl hiç azot verilmeyen ve dekara 5, 10 ve 15 kg. azot uygulanan parsellerin kuru ot verimleri dekara sırası ile 101.7, 114.0, ve kg, ikinci yıl dekara 0, 5, 10 ve 15 kg. azotun yalnız uygulandığı parsellerin verimleri dekara sırası ile 98.9, 233.0, ve kg olduğunu tespit etmişlerdir. Yalnız uygulamada dekara 10 kg a kadar olan azot artışında ot verimini artırmıştır. Bütün işlemlerin ortalaması olarak birinci yıl kg ikinci yıl kg kuru ot verimi saptanmış olup yine en yüksek ot verimi; birinci yıl yalnız 15 kg. azot; ikinci yıl ise 15 kg azot, 12 kg fosfor ve 15 kg potasyum uygulanan parsellerden dekara sırası ile ve kg olarak alındığını bildirmişlerdir. İki yıllık sonuçların birlikte değerlendirilmesinde azotla gübreleme meranın ot veriminde çok önemli derecede etkili olmuş ve azotun bu etkisi gerek yalnız, gerekse diğer gübrelerle birlikte uygulanmasında belirgin olduğu belirtilmiştir. Her iki durumda da ot

16 7 verimi uygulanan azot miktarıyla artış göstermiştir. Azotun 0, 5, 10 ve 15 kg'lık dozlarının yalnız uygulanmasında dekara sırası ile 100.3, 173.5, ve kg lık ortalama verim saptanmıştır. Meranın botanik kompozisyonuna, uygulanan gübrelerden sadece azotun etkisi önemli olmuştur. Azotun bu tesiri daha ziyade diğer gübrelerle birlikte uygulanmasında barizdir. Zira dekara sadece 0, 5, 10 ve 15 kg azot uygulanan parsellerde korunga oranı sırası ile % 36.52, 37.87, ve buğdaygiller oranı ise yine sırası ile % 63.48, 62.13, ve olarak bulunduğu bildirilmiştir. Azotun botanik kompozisyona tesiri yalnız uygulamada değişkenlik göstermiş, aynı azot dozunun diğer gübrelerle birlikte uygulanmasında saptanan değerler ise yine sırası ile korunga için %36.25, 31.48, ve buğdaygiller için ise %63.75, 68.52, ve olduğu tespit edilmiştir. Bu değerler dekara 5 kg azotun karışımda korunga oranın azaltıcı, buğdaygiller oranını artırıcı yönde etkili olduğunu göstermekte olduğu, yine dekara 5 kg dan fazla azot dozunun, bu doza oranla botanik kompozisyonda önemi bir etkisi olmadığını da belirtmişlerdir. Azotlu gübreleme "korunga+buğdaygil" karışımı yapay meraların ot verimini, her iki uygulama yılında da önemli derecede artırmıştır. Bu etki ikinci uygulama yılında daha belirgindir. Bu araştırmada azotla gübreleme karışımın botanik kompozisyonunda buğdaygiller oranının arzulanan yönde değişmesine sebep olduğunu, azotun karışım ot verimini de artırması, bu gübrenin uygulanma gereğini gösterdiğini ve iki yıllık verim ortalamasına göre 1 kg gübre azotuna karşı kuru ot artışı N 5, N 10 ve N l5 dozlarında sırası ile 14,7, 3,1 ve 4,8 kg olduğu kanaatine varmışlardır. Gomm (1982), ABD nin Oregon eyaletinin doğusunda mera üzerinde gübreleme üzerine yürütülen ve kurak geçen bir yılda gübrelemenin etkilerini araştıran bir çalışmasında, 0 dan 745 kg/ha a kadar değişen 13 farklı dozdaki üre gübresi (%46 N) uygulanmıştır. Haziran ayının ortasında verim 1000 kg/ha olarak belirlenmiştir. Gübre dozu 0-50 kg/ha arasındayken mera üzerinde ürün artışının görülmediği fakat gübre dozu oranları kg/ha arasında iken üründe artış görülerek 1600 kg/ha a kadar çıktığı tespit edilmiş, buna rağmen artan azot dozunun nitrat birikimine neden olduğunu tespit etmiştir. Bu meraların alışılagelmiş gübre dozlarıyla gübrelenmesi ( kg N/ha) beklenmedik şekilde hayvanlarda nitrat zehirlenmesine sebep olabilecek olduğunu, normal yağışa sahip olan yıllarda bitkilerdeki ham protein oranları da bu dozlarda benzer etkiyi gösterdiğini bildirmiştir. Ayrıca ham protein konsantrasyonunun gübre dozları tarafından etkilendiğini saptamıştır.

17 8 Kline ve Broersma (1983), Kanada nın batısında Phleum pratense L., Phalaris arundinacea L. ve Alopecurus pratensis L. üzerinde 4 yıl boyunca ilkbaharda 5 farklı dozdaki azot gübrelemesi sonuçlarına göre; 4 yıllık ortalama neticesinde her bitkide görülen artış 300 kg/ha ya da daha düşük miktarda olduğunu bildirmişlerdir. Bu çalışma ilkbahardaki azot uygulamalarının ve sonrasındaki biçimlerin verimde kayda değer bir artış sağlanamadığını, hektara Phalaris arundinacea L nın verimi en yüksek 360 kg ve Phleum pratense L. nin ise en yüksek 180 kg a ulaştığını tespit etmişlerdir. Gökkuş (1984), Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi nin tabii mera arazisinde yürüttüğü iki farklı denemede; havalandırma ve gübreleme ile tabii meranın kuru ot ve ham protein verimlerinde artış sağlandığını tespit etmiştir. Havalandırmadan sonra gübre (10 kg azot ve 5 kg fosfor) uygulaması meranın botanik kompozisyonundaki baklagiller oranının azalmasına sebep olduğu, bu durumda buğdaygil ve diğer familyalara ait bitki oranları önemli ölçü de değişmediğini bildirmiştir. Bakır (1985), Sovyet Rusya nın yarı çöl, kuru step, step, çayır stebi, orman ve alpin bölgelerinde yağış miktarına bağlı olarak kuru bölgelerde 1 kg azot ile elde edilen fazla kuru ot miktarı kg arasında değiştiği halde, yağışlı bölgelerde 1 kg azot ile kg arasında fazla kuru ot elde edildiğini bildirmiştir. ABD nin Oregon eyaletinin yarı kurak bir merasında yapılan bir gübreleme denemesinde meraya verilen azotun her kilogramına karşı 25 kg daha fazla kuru ot elde edildiğini belirtmiştir. Azotun buğdaygilleri teşvik ettiğini, azotlu gübrelerden özellikle serin mevsim buğdaygillerin yararlanıp çoğaldığını bildirmektedir. Bakır a göre gübrelenen çayır mera bitkilerinde protein gibi önemli besin maddelerinin de miktarı çoğalır. Oregon da bir kıraç merada yapılan araştırmalarda dönüm başına 4,5 kg azot verildiği zaman, üretilen yemdeki ham protein miktarının %12.68 den %16.70 e çıktığı görülmüştür. Yine ABD de yapılan bir araştırmada hektara 112.0, ve kg saf azot verilmek suretiyle yem verimi sırasıyla 1.7, 2.8 ve 4 misli arttığını, bu miktarlarda gübrelemeyle bitkilerin bünyelerindeki nitrojen yüzdelerinin de 2.7, 5.4 ve 6.7 kat arttığını belirmiştir. Gençkan (1985), azotlu gübre uygulanmasıyla, Orta Avrupa çayırlarında verimin %20-30, meralarda ise %20-60 oranında arttığını belirtmiştir. Ortalama bir etki değeri olarak çok kapsamlı denemelerin sonucunda, çayırlar için her bir kg azot gübresi karşılığı olmak üzere 26 kg dan fazla kuru ot ürünü hesaplandığını, sürekli ve tek yönlü azot verilmesi çimen oranının artması ve bu grubun içindeki özellikle yüksekten ve hızlı gelişen çimenleri, çoğunlukla toprağa yakın olan yapraklarca fakir olan üst çimenleri

18 9 teşvik etmekte; baklagilleri ise bastırmakta olduğunu bildirmiştir. Mulder (1949) in klasik nitelikteki araştırmalarından elde ettiği sonuçlara göre ham protein miktarı azotsuz %14.1, 4 kg N/da için 14.2 ve 42.0 kg N/da için %23.5 olarak bulunmuştur. Gençkan a göre fazla miktarda azot verilmesi büyümeyi hızlandırmaktadır. Aynı zamanda bitkide azot kapsayan bileşiklerin miktarı artmaktadır. Meralarda entansif yararlanma koşullarında azot dozu 4-10 kg/da ise de, ileri işletmelerde oldukça daha yüksek dozlar uygulanmakta olup 20 kg/da ı da aşmaktadır. Uygulamada nitrat formları en etkili olup onu amonyumlu gübrelerin izlediğini bildirmektedir. Holt ve Zentner (1985), Kanada nın Saskatchewan bölgesinin orta batısındaki meralarda dört yıl süre ile gübreleme çalışması yürütmüşlerdir. Yılda bir defa yapılan inorganik N ve P gübrelemesi ve 2 defa uygulanan çiftlik gübresinin kuru şartlarda kayda değer bir verim alınmasını sağladığını bildirmişlerdir. Jacobs ve ark. (1985), Amerika nın kuzey batısında gerçekleştirdiği çalışmalar sonucu, azot gübrelemesinin (en az 18 kg/da), meranın gelişmiş ot ve ot-yonca karışımında artış sağladığını tespit etmiştir. Adi yonca-mera otu P₂O₅ a yerli ve adi yonca olmayan meraya göre daha iyi reaksiyon gösterdiğini bildirmiştir. Avcıoğlu (1986), azotlu gübrelerin genellikle buğdaygillerin botanik kompozisyon oranını artırmakta, bu da buğdaygillerin azota karşı istekli olmalarından kaynaklanmakta olduğunu bildirmiştir. Avcıoğlu na göre azotun baklagillerin botanik kompozisyon oranına etkileri genellikle olumsuzdur. Bunda azot etkisiyle fazla gelişen yüksek boylu buğdaygillerin baklagilleri gölgede bırakmaları ile baklagil köklerinde bakterilerin bağladığı azot ile gübre azotu arasındaki antagonisttik etkinin önemli bir rolü bulunmaktadır. Yem bitkilerinin karışım halinde yetiştirilmesi konusunda ise Avcıoğlu (1980) fazlaca boylanan, kardeşlenen ve iyi toprak koşullarında sulama ile yoğun bir yetiştirmeye uygun bitkilerin seçilmesi (yüksek çayır yumağı, yüksek çayır yulafı, çayır üçgülü, yonca), mera yoluyla otlatılarak değerlendirilmesi düşünülen alanlarda ise rizomlu, stolonlu, kurak ve kıraç koşullara uygun, fazlaca boylanmayıp yatık gelişen türlerin (otlak ayrığı, kılçıksız brom, gazal boynuzu, korunga) seçilmesini tavsiye etmiştir. Gökkuş (1989), çayırlar gübre ve herbisit uygulamalarıyla ot ve ham proteinleri ile botanik kompozisyonlarını belirlemek üzere Erzurum da tabii bir çayırda yürütülen çalışmada; azotla gübrelemenin çayırların kuru ot ve ham protein verimleri ile otun ham protein onanını artırdığı, çayırların azotla gübrelenmesinin verim üzerinde çok önemli

19 10 artış meydana getirdiğini bildirmiştir. Gübrelenmeyen ve dekara 10 kg azot verilen çayırların ortalama kuru ot verimleri 1987 yılında ve kg; 1988 yılında ve kg; iki yıllık ortalamada ise ve kg olmuştur. Gerek yıllar gerekse ortalamalarında, dekara 10 kg N uygulaması otun ham protein oranını artırmıştır yılında gübresiz (N 0 ) ve gübreli (N 10 ) alanlarda çayır otunun ham protein oranlan sırasıyla % 8.13 ve % olmuştur. Bu oranları aynı sırayla 1988 yılında % 9.06 ve % 9.60, iki yıllık ortalamada ise % 8.60 ve %9.85 olarak bulmuştur. İlk yıl Azotla yapılan gübreleme vejetasyonunun toplam buğdaygiller oranı ile toplam geniş yapraklı otlar oranlarında önemli derecede etkili olduğunu bildirmiştir. Gübreleme ile buğdaygillerin oranı % 88.3 ten % 95,7 ye yükselmiştir. İkinci yılda da buğdaygillerin çayırlarda dominant bitkiler olduğunu, bu yıldaki toplam buğdaygil oranı % 92,8 olduğunu tespit etmiştir. Dekara 10 kg hesabıyla verilen azot, çayırların kuru ot verimi ile otun ham protein oranını ve buna bağlı olarak da ham protein verimini artırmıştır. Azotu gübreler bitkilerin vejetatif olarak gelişmesini teşvik ettiğinden ot verimi artmıştır. İki yıllık ortalamaya göre gübreleme ot verimini yaklaşık % 66 artırmıştır. Ham protein verimi, kuru ot verimi ile otun ham protein oranının çarpılması suretiyle hesaplandığı için, azotla gübreleme ile kuru ot verimi ve ham protein oranını artması, ham protein verimini de artırmıştır. Azotla gübrelemenin otun ham protein oranını artırması, ham proteinin yapı taşını azotun oluşturmasından ileri gelmiştir. Denemenin yürütüldüğü yıllarda azotla gübreleme buğdaygiller oranını artırmış, geniş yapraklı otların oranını azaltmıştır. Gübre azotuna karşı buğdaygiller çok iyi reaksiyon göstermektedir. Bu yüzden gübre olarak verilen azot, daima vejetasyondaki buğdaygilleri artmakta olduğunu bildirmiştir. Gökkuş (1990), Erzurum ovasındaki çayırların gübreleme, sulama ve otlatma uygulamalarına yönelik yürüttüğü çalışmaya göre; denemede azotun 4 seviyeli (G = kontrol, G 1 = kg N/da, G 2 = kg N/da ve G 3 = kg N/da) dozu uygulandığı, her parsele eşit 5 kg P₂O verildiği, azotlu gübreler iki parça halinde uygulandığı bildirilmiştir. Azotun ilk kısmı her yıl iklim durumuna göre nisan ayının ilk yarısında, ikinci kısmı ise biçimden hemen sonra atılmıştır. Gübrelemenin hem birinci hem de ikinci biçimlerde otun ham protein oranını çok önemli derecede etkilediği, her iki biçimde de en yüksek ham protein oranına (birinci biçimde % ve ikinci biçimde % 13.09) hiç azot verilmeyen (G0) parsellerin otunda rastlandığı tespit edilmiştir. Bunu birinci ve ikinci biçimlerdeki % ve % 12.54'lük oranlarla en yüksek azot uygulanan (G3) parsellerin otunun ham protein oranları izlemiştir. G 1 ve G

20 11 2 gübre dozları tatbik edilen çayırların ham protein oranlan ise her iki biçimde de en düşük değerlere sahip olmuştur. Baklagillerin bünyesindeki ham protein oranının, diğer bitki gruplarından daha fazla olmasına bağlı olarak azotlu gübre uygulanmayan parsellerde, otun ham protein oranı artmıştır. Azotla gübreleme her üç yılda da çayırlardaki baklagil türlerinin azalmasına sebep olduğu, buğdaygillerin oranı ise artmıştır. Azotlu gübre uygulamasına bağlı olarak baklagillerin oranı azalmış; buna karşılık buğdaygillerin oranlan arttığı bildirilmiştir. Nitekim 1983 yılında G 0, G 1, G 2 ve G 3 gübre dozları uygulanan çayırların baklagiller oranı sırasıyla % 14.77, % 8.96, % 3.95 ve % 3.10; 1984 yılında % % 7.01, % 0.81 ve % 0.19; 1985 yılında da aynı sıra ile % 45.01, % 26.73, % 9.45 ve % 0.70 olarak belirlenmiştir. Aynı parsellerin buğdaygiller oranı ise aynı sırayla 1983 yılında % 79.05, % 86.63, % ve % olmuştur. Denemenin ikinci yılında (1984) G0, G1, G2 ve G3 gübrelerinin atıldığı parsellerin buğdaygil oranları sırası ile % 80.18, % 87.98, % ve % 95.49; 1985 yılında ise aynı sıra ile % 49.23, % 68.67, % ve % olarak tespit edilmiştir. Araştırmacıya göre, yaklaşık 1800 m yükseklikte bulunan ve serin mevsim bitkilerinden meydana gelen ova çayırlarının azotla gübrelenmesi, otun ham protein oranını artırmaktadır. Ancak azot verilmeyip standart fosforlu gübre uygulamasıyla botanik kompozisyondaki baklagillerin artışı ile yine otun ham protein oranı artış göstermektedir. Azotla gübrelemeye bağlı olarak vejetasyondaki baklagiller azalıp, buğdaygiller artmaktadır. Nichols ve ark. (1990), ABD nin Nebraska eyaletinde sulama yapılan bir merada 4 yıl süre ile azot, fosfor ve kükürt gübrelemesi yapmışlardır. Azot dozları 0, 45, 90 ve 135 kg/ha (0, 4,5, 9, 13,5 kg/da), fosfor dozları 0 ve 20 kg/ha ve kükürt dozları 0 ve 22 kg/ha olduğunu bildirmişlerdir. Gübreleme her yıl yapılmış olup kuru şartlarda yapılan bu araştırma sonuçlarına göre verimde artış görüldüğü, gübreler arası etkileşimin görülmediği, azot dozlarının artmasıyla verim de arttığı tespit edilmiştir. Azot dozlarının hektara her 45 kg lık artışına karşılık kuru madde veriminde 1000, 703 ve 402 kg/ha artış görüldüğü bildirilmiştir. Büyükburç (1991), Ankara nın Polatlı ilçesinde doğal bir köy merasında çeşitli gübreler ve miktarları ile dört yıl süren bu araştırma ile meraların gübreleme ve dinlendirme yöntemi ile ıslah olanakları araştırılmıştır. Bu araştırmada Amonyum Sülfat, Süper Fosfat, Diamonyum Fosfat gübrelerinin farklı dozları ve karışımları, farklı zamanlarda kullanılmıştır. Araştırmaya sonuçlarına göre; ilk yıl elde edilen ortalama kuru ot verimleri ile kg/da arasında değişmekte olduğu, en düşük verimin

21 kg/da ile gübre verilmeyen kontrol parselinden, en yüksek verimin ise kg/da ile 7.5 kg/da kompoze gübrenin (diamonyumfosfat 20+20) verildiği parselden elde edildiği bildirilmiştir. Araştırmacıya göre dört yıllık ortalama verim sonuçlarına göre, azotlu ve fosforlu gübrelerin yalın kullanıldığı parseller ile diamonyumfosfat (18+46) gübresinin ilkbahar aylarında kullanılan parsellerinde kuru ot verimi üzerine etkileri diğer araştırma konularına göre daha az olmuştur. Jedel ve Helm (1992), Kanada nın batısında bazı hububat karışımlarının yem potansiyellerini belirlemek amacıyla yürüttüğü çalışmada; arpa ve tritikale karışımlarının yulafa göre daha istenilen şekilde olduğunu belirtmişlerdir. Araştırmada her çeşidin veriminin aynı olduğunu, Trapper ve Tipu çeşitlerinin Magnum a göre protein verimlerinin daha fazla olduğunu bildirmişlerdir. Gökkuş ve Koç (1993), mera ekosistemlerinin en önemli mineral elementlerinden olan azotun biyokimyasal çevrimi atmosfer ile yer arasında ve mikro organizmalar aracılığı ile gerçekleştiğini bildirmişlerdir. Azotun özelliğine bağlı olarak yıkanma ve buharlaşma proseslerinin ön planda olması ve meralarınızın çoğunda erozyon problemlerinin bulunması, zaman zaman N döngüsünde gecikmeler veya kayıplara neden olabilmektedir. Bunun bilinmesi ile meralarda N yönünde negatif bir bilançonun ortaya çıkmasına fırsat verilmemektedir. Böylece yüksek verimin indikatörü olan azotun eksikliği halinde gübreleme ile takviye edilerek, meralardan iyi bir ürün elde edilebilmekte olduğunu belirmişlerdir. Acar (1995), Konya ilinde, ikinci ürün olarak bazı baklagil yem bitkileri ve tahıl karışımları ile yaptığı araştırmada, kullanılan çemen, adi fiğ ve yem bezelyesi+yulaf karışımlarının yeşil ot, kuru ot ve ham protein verimlerinin yüksek olması nedeniyle Konya ve benzer ekolojilerde sulanır şartlarda ana ürün hasadından sonra ekim için tohum yatağı hazırlamadan doğrudan anıza ekimle ikinci ürün olarak yetiştirilmesini tavsiye etmiştir. Mülayim ve ark. (1995), Konya şartlarında tahıl+baklagil yem bitkisi karışımlarının verim ve kalitesi üzerine yürüttükleri çalışmada, yeşil ot verimi en yüksek sürülerek tohum yatağı hazırlanan parsellere yapılan ekimlerde arpa-yem bezelyesi karışımından (890.0 kg/da), anıza ekimde ise arpa-fiği karışımından ( kg/da) elde edildiğini bildirmişlerdir. Fidan (1997), üç farklı mera karışımı ve üç farklı kimyasal gübre (DAP, Üre, CAN) ile Elazığ şartlarında yürütülen araştırmaya göre; ekimi yapılan türlerden mavi ayrık ve otlak ayrığının DAP gübresinin işlem parsellerinde iyi bir gelişme gösterdiği

22 13 gözlenmiştir. Bunun doğal sonucu olarak Duncan testine göre gübrelerin ot karışımları üzerindeki etkileri açısından DAP gübresi farklı bulunmuştur. Bu çalışma ile Baskil meralarına, meraların doğal yapısı bozulmadan suni tohumlama ile yeni ot türleri getirilebilmiş ve gübrelerin bu türler üzerindeki etkisi ortaya çıktığı bildirilmiştir. Gülcan ve ark. (1997), çok yıllık buğdaygillerden otlak ayrığı, domuz ayrığı, kılçıksız brom, İngiliz çimi ve çayır kelpkuyruğu gibi bitkilerin; baklagillerden ise adi yonca, korunga, ak üçgül ve çayır üçgülü gibi çok yıllık bitkilerin iyi karışım oluşturan yem bitkileri olduğunu bildirmişlerdir. Yine aynı araştırmacılar yem bitkilerinde gübrelemede, bitki besin maddesi olarak azot, daha çok bitkinin vejetatif aksamı dediğimiz yeşil aksamının gelişmesinde etkilidir. Baklagillere dekara sadece ekimle birlikte 2-3 kg N verilirken, buğdaygillerin azota gereksinimi daha çoktur. Büyük çoğunlukla buğdaygillere verilmesi gereken toplam saf azot miktarı 1 dönemde kg dır. Yem bitkilerinde azotlu gübreleme özellikle buğdaygillerde protein içeriğini artırmaktadır. Azotlu gübreleme ham protein oranını arttırmakla birlikte nitrat içeriğini de artırmasından dolayı fazla miktarlarda azotlu gübreden kaçınılmalıdır. Çayır meralarda, baklagil ve buğdaygil karışımlarında azotlu gübreleme botanik kompozisyonda buğdaygillerin oranını artırmaktadır. Kır (1997), yağışlı bölgelerde, kurak bölgelere nazaran azotta 3 kat, fosforda 5 kat fazla kuru ot elde edilmektedir. Genel olarak yapılan azotlu gübreleme vejetasyonda buğdaygil oranını artırmakta, buna karşılık baklagil oranını azaltmaktadır. Doğal yem üretim alanlarının yoğun olduğu Doğu Anadolu bölgesinde yıllık azot gereksinimi çayırlarda 15 kg/da, meralarda ise 5-10 kg/da olarak saptandığını bildirmiştir. Soya ve ark. (1997), çayır meralarda olduğu gibi, tarla koşullarında da birden fazla yem bitkisinden oluşturulan karışımların ekiminin mümkün olduğunu, karışımda genellikle farklı familyalardan (buğdaygil+baklagil) kaynaklanan türlerin kullanıldığını bildirmişlerdir. Örnek olarak, Hububat + Fiğ (Arpa+Fiğ) hasılları, İngiliz Çimi + İskenderiye Üçgülü, İtalyan Çimi + İskenderiye Üçgülü karışımlarını göstermişleridir. Akdeniz (1998), Van da yürüttüğü çalışmada korunga, kılçıksız brom ve mavi ayrık türleri ile bunların hem yalnız ve hem de ikili karışımlarının ot ve protein verimleri ile botanik kompozisyonları incelenmiştir. İki yıllık sonuçların neticesinde karışımlar arasında en yüksek ham protein oranı (% 12.90) korunga + kılçıksız brom karışımından tespit edilmiş. Korunga + mavi ayrık, korunga + kılçıksız brom karışımların ortalama yeşil ot verimleri sırası ile kg/da, kuru ot verimleri ve ham protein verimleri kg/da olarak bulunmuştur.

23 14 Karışımlardan en yüksek verimi korunganın girdiği karışımların verdiğini, en yüksek ot verimi ve kalitesi için korunga ile kılçıksız brom veya mavi ayrık karışımların 75:25 oranında karıştırılması ve 30 cm sıra aralığında ekilmesi kanaatine varmıştır. Loeppky ve ark. (1998), azot ve fosforlu gübrelemeye karşı yem bitkilerinin gösterdiği tepkiyi araştırmak üzere Kanada nın Saskatchewan eyaletinde yürüttükleri çalışmada; üre gübresi bitkilere yılda 0, 5, 10 ve 15 kg/da dozlarında; 0, 0,9 ve 1,8 kg/da amonyum fosfat ve triple süper fosfat ile faktöriyel karışım olarak verildiği bildirilmiştir. Azotun yonca dışında yem verimini önemli derecede artırdığı, bazı parsellerde 5 kg/da azot dozu verimi %30 artırdığı bildirilmiştir. Kuru hava şartları altında elde edilen verim ortalamanın altında olsa da 1989 yılında yem veriminde artış görülmüştür. Serin ve ark. (1998), Erzurum da sulu şartlarda suni çayır tesisinde kullanılabilecek uygun yem bitkileri ve karışımlarının belirlenmesi amacıyla yürütülen çalışmada; iki baklagil, yonca ve çayır üçgülü ile kelpkuyruğu, kırmızı yumak, çok yıllık çim, çayır yumağı, çayır salkımotu ve kılçıksız brom gibi buğdaygillerin yalnız ve ikili (baklagil buğdaygil) karışımları karşılaştırılmıştır. Baklagiller ve buğdaygillerden karışımlar yalnız ekimlerden daha verimli olmuştur. Üç yıllık ortalamaya göre yalnız ekilen buğdaygillerin kuru ot verimi kg/da olurken, baklagillerin verimi kg/da olarak tespit edilmiştir. Karışık ekimlerde ise kuru ot verimi kg/da a yükselmiştir. Üç yıllık ortalamaya göre en yüksek ham protein oranları baklagillerin yalnız ekimlerinde ve özellikle de çayır üçgülünde (% 17.49) belirlenmiştir. Altın (1999), azot bitkilerde vejetatif gelişmeyi artırır. Yem üretiminde bitkilerin vejetatif organlarından yararlanılması nedeniyle azotlu gübreler daha da önemlidir. Çayır meralarda tek yönlü azotla gübreleme, vejetasyonda özellikle yüksek boylu buğdaygillerin oranını artırır. Yapay meralarda önerilen azot miktarı karışımın yapısına göre değişmektedir. Yonca+Buğdaygil karışımlarının dekarına 5-10 kg azot gübre yeterli görülmekte olduğunu bildirmiştir. Aydın ve Uzun (2000), Samsun ilinde, Lâdik ilçesinin doğal bir merasında gübreleme (her yıl dekara 10 kg N ve 8 kg P 2 O 5 ), havalandırma, herbisit, üstten tohumlama ve tıraşlama ile biçimin yalın veya bazı kombinasyonlarıyla üç yıl süreyle yürüttükleri çalışmaya göre; 1996 yılında en yüksek kuru ot verimi 455 kg/da ile 13 numaralı işlemden (gübreleme + havalandırma + üstten tohumlama) alındığını tespit etmişlerdir. Üç yıllık ortalama sonuçlara göre, genel olarak gübreleme işlemi kuru ot verimi üzerinde çok etkilidir. Genel olarak gübreleme işlemi ham protein oranı üzerine

24 15 olumlu etki yaptığını, yüksek kuru ot ve ham protein verimi bakımından meraların yeterince gübrelenmesi gerektiğini bildirmişlerdir. Tranel (2000), ABD nin Iowa eyaletinde yürüttüğü çalışmaya göre, meralardaki azot gübrelemesinin, su ile birlikte büyümeyi etkileyen iki büyük faktörden birisi olduğunu, meralarda sonbaharda yapılacak olan azot gübrelemesinin hasatta verim artışını sağlayacağını ve N gübrelemesinin botanik kompozisyonu da etkileyeceğini bildirmiştir. Çalışmasında buğdaygil bitkileri azot gübrelemesiyle artış göstermiştir. Haziran ayında uygulanan N gübrelemesi verimi kg/da artırdığını tespit etmiştir. Birçok gübre ilkbaharda ya da yazın ya çok az miktarda ya da çok fazla miktarda kullanılır. Tranel e göre, Haziran ortalarında dekara kg azotlu gübreleme daha kazançlı olabilir. 10 kg/da N gübrelemesinde gübreler 5 er kg dozunda parça olarak verilebilir. 3 tonluk bir mera otunun içerdiği %12.5 oranında ham protein oranı 12.5 kg/da N gübrelemesiyle kayba uğrayabilir. Johnson ve ark (2001), ABD nin Florida eyaletinde 3 farklı mera çeşidinin değişen oranlardaki azot dozları (0, 39, 78, 118, 157 kg N/ha) ile 5 yaz dönemi gübrelenmesiyle yürütülen çalışmada, azot gübrelemesi Paspalum notatum, Cynodon dactylon, Cynodon nlemfuensis bitkilerinin meradaki bitki ağırlığı ve bitki kaliteleri üzerine etkide bulunduğu bildirilmiştir. 78 kg lık azot dozunda mera bitkilerindeki kuru madde verimi önemli bulunmuş olup, tüm mera türlerinde toplam azot gübrelemesi ile daha yüksek verim artışının görüldüğü tespit edilmiştir. Sağlamtimur ve ark. (2001), baklagiller köklerinde Rhizobium bakterileri sayesinde havanın serbest azotundan yararlandıklarından bu bitkilerin de azot gübrelemesine pek gerek yoktur. Ancak Rhizobium bakterileri köklerde nodül oluşturup azot bağlanıncaya kadar geçen 1-2 aylık sürede bitkinin kullanması için dekara 3-5 kg azot uygulanmalıdır. Azot buğdaygiller için vazgeçilmez bir besin elementidir. Buğdaygiller en iyi tepkiyi azota göstermektedirler. Buğdaygil yem bitkilerinin azot dozu arttıkça yeşil ot, kuru ot ve ham protein verimleri artmaktadır. Şeker (2001), azotlu gübrelerin, "Tesis Gübrelemesi" olarak ekimle birlikte yem bitkisine uygulanabileceğini bildirmiştir. Şeker e göre, tesis gübrelemesi olarak baklagillerde dekara topraktaki azotu 3-4 kg'a ve buğdaygillerde ise 5-10 kg'a tamamlayacak kadar azotlu gübre verilmelidir. Baklagillerde uygulanacak azotlu gübre miktarına Rhizobium bakterileri ile aşılamanın yapılıp yapılmaması da etki etmektedir. Baklagiller ekildikleri yıl, iyi bir şekilde tesis edilirse bakım yıllarında kendi azot ihtiyacını temin ederler. Bu nedenle tesis yılında gerekli ihtimamı göstermeli ve bakım

25 16 yıllarında azotlu gübre uygulanmamalıdır. Buğdaygillerde ise hem tesis hem de bakım yılında yeterli düzeyde azotlu gübrenin verilmesi mecburidir. Aksu ve ark. (2002), Konya da bir suni merada kimyasal ve organik gübreler kullanılarak gerçekleştirilen çalışmada, azotlu gübrenin 4 farklı dozu (0, 8, 12, 16 kg/da), fosforlu gübrenin 3 farklı dozu (0, 4, 8 kg/da) ve organik çiftlik gübreleri (sığır ve koyun gübresi) kullanılmıştır. İki yıllık ortalama verilere göre yeşil ot ve kuru ot veriminde yapılan gübrelemenin verimi artırdığı, kullanılan sığır ve tavuk gübrelerinin verildiği parsellerden Amonyum sülfat ve Diamonyum fosfat gübrelerine göre daha yüksek verim alındığını tespit etmişlerdir. 1. Biçimde elde edilen en yüksek yeşil ot verimi (6946,7 kg/da) 10 kg/da saf azot (amonyum sülfat) verilen parselden alınmıştır. İkinci biçimde en yüksek yeşil ot verimi (3810,0 kg/da) dekara 1000 kg tavuk gübresi verilen parselden alındığını bildirmişlerdir. İpek ve Sevimay (2002), Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü deneme tarlasında 1998 ve 1999 yıllarında tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine göre yürütülen bu çalışmada materyal olarak 3 farklı çayır düğmesi çeşidi (Bünyan 80, Altınova ve Gözlü) kullanılmış ve dekara 0, 4 ve 8 kg azot uygulanmıştır. Araştırma sonuçları topluca değerlendirildiğinde; doğal bitki boyu yönünden Bünyan 80 çeşidi ve uygulanan gübre dozları bakımından 8 kg azot uygulamasından en iyi sonuçlar elde edildiği, uygulanan gübre dozları bakımından en iyi sonucun 8 kg azot uygulamasından alındığı, dekara yeşil ot verimi yönünden Bünyan 80 çeşidinden ve uygulanan gübre dozları bakımından 8 kg azot uygulamasından en yüksek değerler elde edildiği bildirilmiştir. Dekara kuru ot verimleri ise yeşil ot verimi ve kuru ot oranına bağlı olarak değişiklikler gösterdiğini tespit etmişlerdir. Aşcı ve ark. (2003), Samsun ilinin Çarşamba ilçesinde bazı çok yıllık çim türlerinde azot gübrelemesinin ot ve tohum verimi üzerine etkilerini araştırmak amacı ile yürütülen bu çalışmada, azot dozlarını 0, 4, 8, 12 kg/da olarak belirlemişlerdir. İlk yıl en yüksek yaş ot verimi 249,4 kg/da olarak Lasso çeşidinde belirlenmiştir yılında en yüksek yaş ot verimi Tove ve Tetramax çeşitlerinden elde edildiği ( ve kg/da), en yüksek tohum verimi azot uygulanmadığında elde edildiği bildirilmiştir. Kopp ve ark. (2003), Kanada nın güneyinde yonca ve brom ihtiva eden kurak bir merada yapılan gübreleme denemesinde 5 yıl boyunca verilen dozlar sırasıyla azot için 0, 1.1, 2.9, 0.9, 0.5 kg/da, fosfor için 5, 2, 4.3, 2.2, 3.1, potasyum için 7.7, 0, 0, 0, 1.6, kg/da kükürt için 0, 3, 0, 0, 1 kg/da olduğu bildirilmiştir yılları arasında elde edilen ortalama kuru ot verimlerini sırasıyla 324, 411, 282, 535 kg/da olarak tespit

26 17 etmişlerdir. Taşıma kapasitesinin %64 e çıktığını, baklagillerin bulunduğu merada ise gübreleme ile mera taşıma kapasitesi %57 olduğu görüldüğü bildirilmiştir. Sonuçlara göre yapılan süt veren sığırların besinleri karşılanabilmekte olduğu kanaatine varmışlardır. Açıkgöz ve ark. (2005), yağışın yetersiz olduğu kuru tarım yapılan bölgelerimizde yapılan çalışmalar otlak ayrığı, kamışsı yumak gibi buğdaygil yem bitkilerinin de iyi bir gelişme gösterdiğini ortaya koymuştur. Sulanan alanların artışıyla ekim nöbeti sistemleri içerisinde sistemi etkilemeyecek şekilde kışlık ara ürün olarak fiğ türleri, İskenderiye üçgülü, yem bezelyesi, mürdümük ve çemen gibi tek yıllık baklagiller saf veya tahıllarla karışım halinde yetiştirilebildiğini, bu tip alanlarda kışlık ara ürün olarak yetiştirilen tek yıllık baklagil+tahıl karışımlarından kg /da kuru ot verimi elde edilebildiğini bildirmişlerdir. Yeterli yağış alabilen veya sulanabilen alanların genişliğinin 14 milyon hektar olduğu ve bu alanın % 60 ında ana ürün olarak kışlık tahıl ve % 40 ında yazlıklar yetiştirildiğine göre, kış döneminde yem bitkileri için ekilebilecek alan 5.6 milyon hektar olduğu, bunun da sadece 2/3 ünde yem bitkileri karışımı ekildiği varsayılırsa 3.7 milyon hektarlık bir alan ortaya çıktığı belirtilmiştir, Yeterli yağış rejiminde bu karışımların kuru ot verimlerinin 600 kg/da olduğu kabul edilirse üretilecek kuru ot miktarı 22.2 milyon ton gibi büyük rakamlara ulaşmakta olduğu saptanmıştır. Araştırma çalışmaları ve çiftçi uygulamaları nadasın uygulandığı ve tarlanın boş olduğu yılda tek yıllık baklagil yem bitkilerinin yalın veya tahıllarla karışım halinde ot üretmek amacıyla yetiştirilmesinin, tarlayı erken terk ettiği için kendisinden sonra gelen tahılın verimini olumsuz bir etkide bulunmadığı kanaatine varmışlardır. Bayram (2005), Bursa koşullarında havalandırma, organik ve ticari gübre uygulamalar ile sekonder karakterli meranın ot verimi, kalitesi ve botanik kompozisyonuna etkilerini araştıran bir çalışma yürütmüştür. Araştırmacı gübre uygulamalarının yeşil ot verimi üzerine etkisi önemli olmuş, en yüksek verim ( kg/da) azotun dekara 20 kg uygulamasından, en düşük verimin ( kg/da) ise gübre uygulanmayan parsellerden elde etmiştir. Azotlu gübrenin 20 kg/da uygulanması ile yeşil ot veriminde gübresiz şartlara göre %45 artış göstermiştir. En yüksek kuru ot verimi kg/da ile 20 kg N/da uygulamasından, en düşük kuru ot verimi ise kg/da ile gübresiz parsellerde ortaya çıkmıştır. Gübre uygulamalarının baklagil oranı üzerine etkilerini önemli bulmuş, ancak etkiler azaltıcı yönde olduğunu bildirmiştir. İki yıllık ortalamalar bakımından gübre uygulamaları buğdaygil oranını önemli ölçüde

27 18 etkilemiş ve gübresiz koşullara göre artışlara neden olmuşlardır. Gübreler içerisinde azotun her iki dozu da buğdaygil oranlarını maksimum düzeye çıkarmıştır. Azot uygulamaları buğdaygil oranını gübresiz şartlara göre yaklaşık %34 artırmıştır. Azotlu gübre (15 kg/da) ve azotlu gübre (20 kg/da) uygulamalarında sırasıyla %60.77 ve olan buğdaygil oranı gübre uygulanmayan parsellerde %23.20 ye düşmüştür. İki yıllık ortalamalara göre de azotlu gübre uygulamaları gübresiz koşullara göre baklagil oranlarını aşırı derecede azaltmıştır. Gübresiz parsellerin ortalama baklagil oranı %50.78 olup, en yüksek değeri ifade ederken, 15 ve 20 kg/da azotlu gübre dozlarında bu oran sırasıyla %15.65 ve %9.87 olmuştur. Ham protein verimleri bakımından gübre uygulamaları farklılık göstermiş ve en yüksek ham protein verimi kg/da ile azotlu gübrenin 20 kg/da dozundan alınmıştır. Araştırmacı, gübre uygulamalarının ham protein içeriği üzerine etkisi incelendiğinde genellikle uygulanan tüm gübreler otun ham protein içeriğini düşürdüğünü, ancak gübrelerin ham protein içeriklerini azaltıcı etkileri arasında önemli farklılıklar oluşturduğunu, bu bakımdan azotlu gübreler en fazla olumsuz etki yaptığı ve bu uygulamalarda en düşük ham protein içerikleri elde edildiğini bildirmiştir. Çomaklı ve ark. (2005), Ardahan İli Çamlıçatak Köyü meralarında yalları arasında yürütülen bu çalışmada azot, fosfor ve kükürtlü gübrelerin meranın verim ve bitki kompozisyonuna etkileri ele alınmıştır. Denemede azotun (N) 0, 5, 10 ve 15 kg/da, fosforun (P 2 O 5 ) 0, 5 ve 10 kg/da, kükürdün (SO 4 ) ise 0, 2.5 ve 5 kg/da seviyeleri 3 tekerrürlü olarak uygulanmıştır. Araştırmada ot verimi yıllara göre önemli farklılık göstermiştir yılında ortalama kuru ot verimi (365.9 kg/da) diğer yıllardan yaklaşık iki kat daha yüksek olarak belirlenmiştir. Deneme yıllarına benzer şekilde üç yıllık kuru ot verimleri artan azot dozlarına (N o, N 5, N 10 ve N 15 ) göre sırasıyla 118.7, 201.0, ve kg/da verim alınarak düzenli bir artışın olduğu kaydedilmiştir. Azot ve fosforlu gübreleme kuru ot verimini önemli derecede artırırken kükürdün verime etkisi önemli olmamıştır. Kuru ot verimi yönünden en kararlı gübre tepkisinin 5 kg/da P 2 O 5 ve 10 kg /da N seviyesinde olduğu kaydedilmiştir Araştırma yallarına benzer şekilde üç yıllık ortalamada da azot dozlarına (N o, N 5, N 10. ve N 15 ) göre sırasıyla %48.1, 56.4, 61.6 ve 59.0 buğdaygil oranları belirlenmiştir. Düzenli bir artış olmasına rağmen N 5 dozu ile N 10 ve N 15 dozları arasındaki fark önemsiz olmuştur. Yılların ortalamalarında azot dozlarına (N o, N 5, N 10 ve N 15 ) göre sırasıyla baklagil türü bitkilerin oranı %9.7, 4.8, 3.2 ve 3.2 olarak tespit edilmiştir. Araştırmacı azotlu gübreleme baklagil oranını çok önemli seviyede düşürdüğü, azot ve fosforlu gübrelerin buğdaygil

28 19 türü bitkilerin oranını artırdığı kanaatine varmıştır. Azotlu gübreler botanik kompozisyonda baklagillerin oranını azaltırken fosforlu gübrelerin baklagil oranını artırdığı bildirilmiştir. Parlak (2005), Ankara da yapay bir merada yürüttüğü çalışmada, serpme, aynı sıraya ve farklı sıralara ekim yapılarak azotun 0, 5 ve 10 kg/da dozları uygulanmıştır. Çalışma sonucu; yeşil, kuru ot ve kuru madde verimleri üçlü karışımlarda daha yüksek olurken, ikili karışımlarda daha düşük olduğu, otlak ayrığı ve kılçıksız bromun ham protein oranı korunganın bulunduğu karışımlarda daha yüksek olduğunu bildirmiştir. Sonuçlara göre, Orta Anadolu koşullarında yapay mera tesisi için otlak ayrığı, kılçıksız brom, korunga ve çayır düğmesi uygun yem bitkileri olduğu bildirilmiştir. Artan azotlu gübre dozuna bağlı olarak karışımda bulunan bitkilerin doğal bitki boyu, ana sap uzunlukları, yeşil ot, kuru ot, kuru madde ve ham protein verimleri ile ham protein oranları artmıştır. Azotlu gübre uygulaması karışımdaki buğdaygillerin oranını artırırken, korunga ve çayır düğmesinin oranlarını azaltmıştır. Karışımda bulunan bütün bitkilerin artan azotlu gübre dozlarında ham protein oranları artmıştır. En yüksek yeşil ot, kuru ot ve kuru madde verimleri sırasıyla 1896, 492 ve 463 kg/da ile korunga + otlak ayrığı + kılçıksız brom karışımı, serpme ekim ve dekara 10 kg azot uygulamasında belirlenmiştir. Artan azotlu gübre dozu ile verimin arttığı kanaatine varmıştır. Yine aynı araştırmada, karışımlarda bulunan otlak ayrığı, kılçıksız brom, korunga ve çayır düğmesinin fide yaş ağırlığı ve kuru ağırlığı yapılan uygulamalardan etkilenmemiştir. En yüksek fide sayısı otlak ayrığı ve kılçıksız bromun farklı sıraya yapılan ekimden elde edilirken, korungada aynı sıraya yapılan ekimlerinden elde edilmiştir. Yeşil, kuru ot ve kuru madde verimleri üçlü karışımlarda daha yüksek olurken, ikili karışımlarda daha düşük olmuştur. Otlak ayrığı ve kılçıksız bromun ham protein oranı korunganın bulunduğu karışımlarda daha yüksek olmuştur. Sonuçlara göre, Orta Anadolu koşullarında yapay mera tesisi için otlak ayrığı, kılçıksız brom, korunga ve çayır düğmesi uygun yem bitkileri olduğu bildirilmiştir. Sulak ve Aydın (2005), toprakta yüksek azot varlığında veya kuraklık gibi fotosentezi etkileyen olumsuz şartlar altında yem bitkilerinin nitrat düzeyi, hayvanlara toksik olabilecek düzeyde yükselebilir olduğunu bildirmiştir. Yem bitkilerinde kritik nitrat düzeyi, içme suyuna da bağlı olmak üzere ppm arasında değişir. Kronik ve akut etkileri dikkate alınarak yüksek nitrat içeren yemlerin hayvanlara verilmesinde dikkatli olmak gerekir. Yemlerin nitrat içeriğine ilişkin ülkemizde yapılan araştırmalar son derecede sınırlıdır.

29 20 Türk ve ark. (2005), farklı azot uygulamalarının sekonder mera vejetasyonunda bulunan baklagil, buğdaygil ve diğer familyaların kapladıkları alan ve kuru ot verimleri üzerine olan etkilerini belirlemek amacıyla Bursa da yürüttüğü çalışmada azot seviyelerini 0, 5, 10 ve 15 kg/da; potasyum ise 0, 5 ve 10 kg/da olarak belirlemiştir. Azotlu gübre olarak üre, potasyum için KSO 4 kullanılmıştır. Baklagillerin payı incelendiğinde artan azot miktarlarının baklagil oranını azalttığı tespit edilmiştir. Azot verilmeyen parsellerde baklagillerin payı % iken bu değer 15 kg/da N verilen parsellerde % ye düşmüştür. Buğdaygillerde ise tam tersi bir durum ortaya çıkmış ve artan azot dozları buğdaygillerin bitki ile kaplı alan içerisindeki oranını arttırmıştır. Azot verilmeyen parsellerde % olan buğdaygillerin toprağı kaplama oranı 10 kg/da N verildiğinde iki katına çıkarak % ye ulaşmıştır. Azot miktarının daha da arttırılması bu oranın azalmasına neden olmuştur. Araştırmacılar azotlu gübrelerin cayır veya meranın botanik kompozisyonunda önemli değişiklikler yapabilir ve özellikle buğdaygil yem bitkilerini teşvik edebilir olduğu kanaatine varmışlardır. Buğdaygiller içerisinde de yüksek boylu olanlar ve çok kardeşlenenler, azotlu gübrelerden daha çok yararlandığını, tek taraflı olarak ve uzun bir süre azotlu gübreleme yapılan çayırlarda, yüksek boylu buğdaygiller çoğaldığı halde, baklagiller ve diğer bazı geniş yapraklı mera bitkileri gittikçe azalacağını bildirmişlerdir. Artan azot seviyeleri kuru ot verimini artırdığı, en yüksek verim ve kg/da ile 10 ve 15 kg/da N uygulamalarından elde edilirken, en düşük verim kg/da ile azot verilmeyen parsellerden elde edildiği tespitini yapmışlardır. Vuckovic ve ark. (2005), Sırbistan da 1158 metre yükseklikteki bir otlakta yılları arasında yürütülen bir çalışmada çayır üçgülü ve gazal boynuzunun örtü bitkiyle ekimi yapılarak 5 farklı azot dozu (0, 4, 8, 12 ve 16 kg/da/yıl) gübrelemesi yapılmıştır. Araştırmacılara göre; iki yıllık ortalamaların sonucu kuru madde verimi 444 kg/da olarak en yüksek azot seviyesi olan 16 kg/da dozundan elde edildiğini, 203 kg/da ile en düşük kuru madde verimine sahip parsel kontrol parseli olduğunu bildirmişlerdir. Artan azot dozlarının kuru madde verimini artırdığı, botanik kompozisyonda değişlik yarattığını bildirmişlerdir. 0, 4, 8, 12, 16 kg/da azot dozlarından elde edilen ortalama kuru madde verimlerini sırasıyla 240, 368, 410, 425, 444 kg/da olarak tespit etmişlerdir. Artan azot gübresi seviyeleri baklagillerde azalmaya yol açarken diğer bitkilerde ayrışmayı ve kalitelerinin artmasını sağlamıştır. Artan azot miktarı protein oranlarının artmasını sağlamıştır.

30 21 Yolcu (2005), yüksek kuru ot üretimi için yem bitkisi karışımlarının (yonca, kılçıksız brom) farklı ekim metodları (karışık, alternatif, çapraz sıralar) ve farklı azot ve fosfor dozları ile gübrelenmesi üzerine Erzurum da yürüttüğü çalışmada; üç yıllık ortalama kuru ot verimlerinde sade azot dozlarının etkisini çok önemli bulmuştur. Üç yıllık ortalamaya göre birinci biçimlerde 0, 6, 12 kg/da azot uygulamalarından elde edilen kuru ot verimleri sırasıyla 616,7, 713,8 ve 749,8 kg/da olmuştur. Ancak bu artış 0 kg dan 6 kg/da N uygulamasına çıkıldığında gerçekleşmiştir. En yüksek verim 6 ve 12 kg/da N uygulamalarından elde edilmiştir (1091,4 ve 1146,4 kg). Uygulanan azot dozları arttıkça baklagil oranları azalmıştır. Birinci biçimlerde ilbaharda yapılan azotlu gübre baklagil oranını çok önemli derece azaltmıştır. Bu azalış 0 kg/da dozundan 6 ve 12 kg/da dozuna çıkıldığında gerçekleşmiştir. 0, 6, 12 kg/da azot uygulamalarından elde edilen baklagil oranları sırasıyla %46.6, 37.7 ve 37.0 olmuştur. İkinci biçimdeki azotun baklagil oranına etkisi birinci yıldaki gibi olmuştur. Üçüncü yılda da aynı şekilde artan azot dozlarıyla baklagil oranında azalma meydana gelmiştir. Farklı azotlu gübreleme mevcut baklagil ve buğdaygilin ham protein oranını belirgin şekilde artıtdığı için karışımın ham protein oranlarında artışlar meydana gelmiştir. 0, 6 ve 12 kg/da N uygulamaları sonucunda karışımdaki ham protein oranları istatistiksel olara farklı gruplarda yer almıştır. Elde edilen değerler sırası ile %18.78, %19.72 ve %20.90 olarak belirlenmiştir. Acar ve ark. (2006), yem bitkileri tarımında birim alandan daha fazla ve dengeli ürün elde etmek, yabancı otlarla rekabeti artırmak amacıyla karışık ekimi önermiştir. Bölgemizde (Samsun) daha önce yapılan çalışmalar dikkate alındığında, karışımların verim gücünü ve sürekliliğini azaltan en önemli etkinin yabancı ot sorunu olduğu belirlenmiştir. Bölgenin iç kesimlerinde buğday yetiştirilen sulanmayan alanlarda tek yıllık yonca ve üçgüllerin buğday ile birlikte yetiştirilmesi tavsiyesinde bulunmuşlardır. Doğal otlatma alanlarında çoğunlukla birkaç türün dominant, diğer türlerin de değişik oranlarda yer aldığı karışımların yaygın olduğu, yem bitkileri tarımında da doğadaki bu eğilime uygun davranılması gerektiğini bildirmişlerdir. Karışımda kullanılacak türlerin belirlenmesinde bir çok kriter göz önünde bulundurulabileceğini belirtmişlerdir Karışımların ot veya tohum üretimine uygun olması, olgunlaşma zamanının uyuşması, türlerin lezzetlilik ve rekabet dereceleri, toprak ve iklim istekleri gibi bir dizi faktörün etkili olduğuna işaret etmektedirler. Yem bitkileri tarımında birim alandan daha fazla ve dengeli ürün elde etmek, yabancı otlarla rekabeti artırmak amacıyla karışık ekim önerisinde bulunmuşlardır.

31 22 Yolcu ve Tan (2007), çok yıllık yem bitkileri tesis yılında iyi bir gelişme gösteremedikleri için, yabancı otlardan olumsuz etkilenmekte ve sonuçta ilk yıl verimlerinin düşük olduğunu bildirmişlerdir. Bu olumsuz etkilenmeyi azaltmak ve tesis yılında da iyi ürün elde edebilmek için çok yıllık yem bitkilerini ilk yıl buğday, arpa, yulaf ve çavdar gibi tahıllarla karışık yetiştirilmesi tavsiyesinde bulunmuşlardır. Araştırmacılara göre yem bitkilerinin karışım halinde yetiştirilmesi organik tarım açısından önemli bir uygulamadır. İki veya daha fazla ürünün bir arada yetiştirilmesi, tek ürün yetiştiriciliğine göre topraktaki erozyonu azaltmaktadır. Ayrıca karışım halinde yetiştiricilik, verim ve kalite artışına etki eden önemli bir uygulamadır. Daşcı (2008), Erzurum da bir merada gübrelemenin farklı topoğrafik yapıya sahip mera kesimlerinde kuru ot verimi, toprağı kaplama oranı, botanik kompozisyon, otlatma kapasitesi, mera kalite derecesi, ham protein, ADF ve NDF içeriği üzerine etkilerini belirlemek amacıyla bir yürütülmüştür. 3 farklı azot dozu (0, 5 ve 10 kg/da), 2 farklı fosfor dozu (0 ve 5 kg /da) kullanmıştır. Gübresiz parsellerde ortalama kuru ot verimi 94.6 kg/da iken artan gübre uygulaması ile düzenli bir artış göstererek azotun ikinci dozu ile fosforun birlikte uygulaması (N 2 P 1 ) neticesinde kg/da olarak gerçekleşmiştir. İlk yıl olduğu gibi ikinci yılda da N 0 P 1 uygulamasının kuru ot verimi üzerine etkisi çok fazla olmazken diğer uygulamalar sonucu elde edilen kuru ot verimleri çok önemli (p<0,01) farklılık göstermiştir. Gübresiz parsellerde 94.2 kg/da olan kuru ot verimi azotun ikinci dozu ile fosforun birlikte uygulaması sonucunda (N 2 P 1 ) kg/da a yükselmiştir. Gübre uygulamalarının ortalaması olarak kuru ot verimi değerlerini incelediğimizde azotun ikinci dozunun uygulanması sonucu belirlenen kuru ot veriminin gübresiz parsellere (N 0 P 0 ) göre yaklaşık %50 oranında daha fazla olduğu görülmektedir. Fosforun tek başına uygulaması kuru ot verimi üzerine herhangi bir etki göstermezken azotun her iki dozuyla birlikte uygulamaları kuru ot verimini olumlu yönde etkilemiştir. İlk yıl sonuçlarına göre en yüksek buğdaygil oranı N 2 P 0 uygulamasından (%62.6), en düşük buğdaygil oranı ise N 0 P 0 uygulaması sonucunda (%49.0) elde edilmiştir. Yılların ortalamasında en yüksek buğdaygil oranı %62.6 ile N 2 P 0 uygulaması neticesinde elde edilirken, fosforlu gübrenin tek başına uygulamasının mera yöneylerinde verim ve diğer unsurlar üzerine ortalama olarak çok fazla etki göstermediği araştırmada azotla birlikte özellikle de 10 kg N/da ile birlikte uygulanması mera alanları için tavsiye edilebilir. Denemenin iki yıllık sonuçlarına göre en düşük baklagil oranı N 0 P 0 uygulaması sonucu (%7.8), en yüksek ise N 1 P 0 uygulaması sonucu (%14.1) elde edilmiştir. Azotlu gübre uygulamasının vejetasyonda

32 23 bulunan baklagillerin oranını azaltması beklenen bir durum olmasına rağmen özellikle N 1 P 0 uygulaması sonucu en yüksek baklagil oranının gerçekleşmiştir. İki yıllık ortalamaya göre uygulamaları ham protein oranı üzerine çok önemli (p<0.01) etki göstermiş, en yüksek oran N 2 P 1 (%11.08), en düşük ise (%10.07) gübresiz parsellerde tespit edilmiştir. İptaş (2008), gübrelemenin yapıldığı mera alanlarında bitkiler erken gübrelenmeyen alanlardaki bitkilere göre 4-6 hafta önce otlatma olgunluğuna geldiğini, bu alandaki bitkilerin gübreleme yapılmayan bitkilerden 2 hafta önce kurumaya başladığını ve böylece yapılan gübrelemenin otlatma süresini 4 hafta daha uzattığını bildirmektedir. Kesemen (2008), Ankara da üç farklı kırmızı yumak varyetesi kullanılarak, parsellere vejetasyon dönemi sonuna kadar her ay 0, 2, 4, 6, 8 g/m 2 dozlarında azot uygulanması ile yürüttüğü çalışmaya göre; kışa dayanıklılık bakımından kırmızı yumak varyeteleri arasında farklılık gözlenmezken, azotlu gübrelerin fazla miktarda verilmesi kış görünümünü iyileştirmiştir. Özellikle 8 ve 6 g/m² azotlu gübre uygulamalarında bitkilerin kış görünümü daha iyi olmuştur. Azot, özellikle yeşil alandaki bitkilerin rengini ve sürgün sayısını çok etkilediğinden, çim renginin açık yeşile dönüşmesi ve sürgün sayısının azalması azot noksanlığına bir işarettir. Ancak ortamda bulunacak fazla azot, hastalıklara dayanıklılığı azaltıp olgunlaşmayı ve tohum bağlamayı geciktirmekte, kurak, sıcak ve özellikle soğuğa dayanıklılığı geriletmekte olduğu kanaatine varmıştır. Salman (2008), İzmir de farklı kompoze gübre (%12 N + %12 P + %12K + %20 Hümik Asit + % 0.1 Fe + % 0.1 Zn ve % 0.1 Mn) dozlarının ( kg/da/yıl) Lolium perenne ve Festuca arundinacea nın yalın ve karışık ekimlerinde yeşil alan performanslarına etkisi üzerine yürüttüğü bir çalışmaya göre; kaplama derecesi açısından Festuca arundinacea, Lolium perenne den çok daha başarılı olmakta ve g/m2/ay (50 75 g/m 2 /yıl) gübre dozunda en yüksek kaplamayı sağlamakta olduğunu bildirmiştir. Lolium perenne nin yoğun bulunduğu parseller özellikle 15 g/m2/ay gibi zengin gübre dozunda yüksek düzeyde kışa dayanıklılık göstermiştir. Bu açıdan Festuca arundinacea, Lolium perenne kadar başarılı olmamıştır. Gübre uygulamalarının genellikle kuru madde oranlarını düşürdüğü saptanmış, hiç gübre uygulanmayan (% 28.25) veya 5 g/m 2 /ay gübre uygulanan (% 27.26) özellikle Lolium perenne yoğun parsellerde en yüksek kuru madde oranı saptandığını bildirmiştir. Yavuz ve ark. (2008), Tokat ili Taşlıçiftlik Köyü doğal merasında gübreleme ve dinlendirme yöntemiyle meranın verim ve kalitesi üzerine yürüttüğü çalışmada, iki yılın

33 24 yaş ot verimlerine bakıldığında doğal ve yapay merada sırasıyla ve kg/da olarak bulunmuş ve en düşük yaş ot verimi kontrol parselinden ( kg/da doğal merada, kg/da yapay merada) elde edilmiştir. Her iki yılın ortalama ham protein oranlarına bakıldığında doğal ve yapay merada sırasıyla %7.10 ve olarak saptanmıştır. Ayrıca bir geçit bölgesi olan Tokat ekolojik koşullarında kurulacak olan yapay merada korunga + kamışsı yumak + kılçıksız brom + otlak ayrığı ve korunga + çayır düğmesi + kamışsı yumak + kılçıksız brom + otlak ayrığı karışımlarının en verimli karışımı oluşturduğunu bildirmişlerdir. Çağlıyan (2009), Karaman ili Demiryurt Köyü merasında farklı gübre uygulamalarının meranın verim ve botanik kompozisyonuna etkileri üzerine yürüttüğü çalışmada beş azot dozu (0, 2.5, 5, 7.5 ve 10 kg/da), üç fosfor dozu (0, 5, ve 10 kg/da) ile kombine edilerek uygulanmıştır. İncelenen azot ve fosfor dozları, denemenin yürütüldüğü dönemde yağışın yetersiz olması nedeniyle meranın kuru ot veriminde istatistiksel olarak önemli bir farklılık görülmediğini, incelenen azot ve fosfor dozları meranın ağırlığa göre botanik kompozisyonunda da istatistiksel olarak önemli bir farklılık yaratmadığını belirlemiştir. Araştırmanın sürdürüldüğü mera ve benzer ekolojik koşullara sahip meralarda yapılacak gübrelemenin etkili olmasında en önemli faktörün yağış olduğu, yağışın yetersiz olduğu yıllarda gübrelemenin etkisiz olacağı ve meralar da uygun gübre dozlarının saptanması amacıyla yürütülecek benzer araştırmaların en az iki yıl yürütülmesi gerektiği tavsiye etmiştir. Lermi (2009), Bartın ili Orman İçi merasında farklı dozlarda fosforlu (0, 5, 10 kg/da P ) ve azotlu (0, 5, 10, 15, 20 kg/da amonyum nitrat) gübreleme ile yürüttüğü çalışmasında; yapılan gübrelemenin botanik kompozisyonda buğdaygil oranını artırdığını bildirmiştir. Azotlu gübreleme merada ot verimini fosforlu gübrelemeye göre daha fazla artırmıştır. Ancak azotlu gübreleme merada tek yönlü vejetasyon olmasına neden olduğu için meranın yem kalitesi olumsuz yönde etkilendiğini bildirmektedir. Araştırmada her ne kadar en yüksek kuru madde verimi 20 kg/da azot uygulamasından elde edilmiş olsa da 10 kg/da azot uygulamasından sonraki artan azot uygulamalarının araştırıcıların belirlediği orana göre ekonomik olmadığı sonucuna varmıştır. Araştırmadan elde edilen verilere göre, botanik kompozisyonda buğdaygil oranları azot uygulamaları ile artış göstermiş ancak fosfor uygulamalarından etkilenmemiştir. En yüksek buğdaygil oranı % ile birinci biçimde N 20 uygulamasından elde edilmiştir. Botanik kompozisyonda baklagil oranlarını fosfor uygulamaları artırırken azot uygulamaları azaltmıştır. Meranın kuru madde verimi artan azot ve fosfor uygulamaları

34 25 ile birlikte artmıştır. En yüksek kuru madde verimi sırasıyla kg/da, kg/da ve kg/da ile N 20, P 5 ve P 10 uygulamalarından elde edilmiştir. Meranın ortalama kuru madde verimi 196,92 kg/da dır. Azot uygulamalarında ise en yüksek verim kg/da ile 20 kg/da azot dozundan elde edilmiştir. Azot ve fosforun birlikte etkisi ham protein oranını artırmıştır. En yüksek ham protein oranı % ile P 10 N 20 uygulamasından elde edilmiştir. Artan azot ve fosfor uygulamaları ile birlikte ham protein verimi de artırmıştır. Birinci biçimde artan azot uygulamaları ham protein oranını artırmıştır. En yüksek ham protein oranı % ve % ile 15 ve 20 kg/da azot uygulamalarından elde edilmiştir. Araştırıcı en yüksek ham protein veriminin P 10 ve N 20 uygulamalarından elde edildiğini belirtmektedir. Nizam (2009), Tekirdağ ilinde yürüttüğü çalışmada çok yıllık çim, amonyum nitrat gübresinin 0, 12, 24 ve 36 kg/da dozları ile gübrelenmiştir. Azotlu gübre sonbaharda bir, ilkbaharda iki defa olacak şekilde 3 parça halinde uygulanmıştır. Azotlu gübre uygulamalarının bitki boyuna etkisi ilk yıl %5, ikinci yıl %1 düzeyinde önemli olmuştur. Bitki boyundaki artış 24 kg/da azot uygulamasında en uzun boya ulaştığı ve 12 kg/da uygulamasında ise bitki boyunda az bir artış olduğu tespit edilmiştir. Kontrol hariç tüm azot uygulamalarının istatistiksel olarak aynı önemlilik gurubunda yer alması 12 kg/da lık azot uygulamasının bitki boyunda artış sağlamak için yeterli olduğunu göstermektedir. Azotlu gübre uygulamaları her iki yılda da çok yıllık çimin biyolojik verimleri arasında önemli farklara (P 0.01) neden olmuştur. Azot dozunun artmasıyla doğru orantılı olarak biyolojik verimde de artış meydana gelmekte, fakat bu artış 24 kg/da N dozundan sonra azalmaktadır. Nitekim istatistiki analiz sonucunda 24 ve 36 kg uygulamaları aynı önemlilik grubunda yer alarak en yüksek biyolojik verim değerlerini oluşturmuşlardır. Buna göre azotun 24 ve 36 kg/da uygulamalarında sırasıyla ilk yıl ve kg/da, ikinci yıl ve kg/da biyolojik verim elde edilirken, en düşük verim ise azot uygulanmayan kontrol parselinden tespit edilmiştir. Tan ve Çomaklı (2009), baklagil oranını dengede tutmak için çayır üçgülü kılçıksız brom karışımlarında 12 kg N/da azot dozu uygulaması ve karışımın, çayır üçgülünün %50 çiçeklendiği dönemde biçilmesi önerilmiştir. Ortalama olarak buğdaygillerde kg N/da; çok yıllık baklagillerde ise sadece tesis yılında 3-5 kg N/da önerilmektedir (Serin ve Tan, 2001 e atfen). Yem bitkilerinin karışım olarak yetiştirilesi ile ilgili olarak da, yem bitkileri karışımları türlerin yalnız ekimlerinden daha verimli olduğunu, bu durumun farklı türlerin besin madde ihtiyaçlarının farklılığı, kök sistemlerinin farklılığı ve baklagillerce azot fiksasyonu sonucu tespit edilen azotun

35 26 buğdaygillerin istifadesine sunulması gibi faktörlerden kaynaklandığını bildirmişlerdir. Nitekim bu konuda Erzurum da yapılan bir çalışmada karışım halinde yetiştiricilikte %27 oranında verim artışı sağlandığını (Altın,1987 ye atfen) belirtmişlerdir. Altın ve ark. (2010), Tekirdağ ili taban ve kıraç meralarında gübrelemenin (azot ve fosfor) verim ve botanik kompozisyon üzerindeki etkilerini araştırmak üzere yürütülen bir çalışmaya göre; meraya 2005 yılı sonbaharda 4 kg/da saf azot ve fosfor ilkbaharda 4.2 kg/da saf azot; 2006 yılı sonbaharda 3.6 kg saf azot ve fosfor, ilkbaharında da 5 kg/da saf azot uygulamışlardır. Gübreleme taban ve kıraç mera kesimlerinin verimlerini önemli derecede artırmış ve botanik kompozisyonlarını da önemli derecede etkilediğini bildirmişlerdir. Taban ve kıraç kesimlerde gübrelenene alanlarda yeşil ve kuru ot verimleri her iki yılda da artış göstermiştir. Yıllar ortalaması olarak gübre uygulanmayan ve gübrelenen taban mera kesiminin kuru ot verimleri kg/da ve kg/da iken, kıraç kesimde kg/da ve kg/da olmuştur. Gübre uygulanmayan mera kesiminin iki yıllık ortalama kuru ot verimi kg/da iken gübrelenen parsellerinki 481,0 kg/da olmuştur. Gübreleme verimi her iki kesim ve iki yılda çok önemli derecede ve olumlu yönde etkilemiştir. Taban ve kıraç kesimlerde gübrelenene alanlarda yeşil ve kuru ot verimleri her iki yılda da artış göstermiştir. Araştırmacılar mera vejetasyonu oluşturan familyalara ait türlerin botanik kompozisyona katılım oranları gübresiz ve gübreli kesimlerde baklagillerde %15,8 ve %19.7, buğdaygillerde %54.4 ve % 58.4 ve diğer familyalarda da %29.8 ve % 21.9 olarak bulmuşlar, uygulanan azotlu gübrelerin taban mera kesimlerinde buğdaygillerin oranını artırdığını tespit etmişlerdir. Orhan (2010), Karaman ili Demiryurt Köyünde tabii bir merada 5 azot dozu (0, 2.5, 5.0, 7.5, 10.0 kg/da ) ve 3 fosfor dozu (0, 5, 10 kg/da ) kullanılarak yürüttüğü çalışmasında uygulanan azot dozlarının, meranın kuru ot veriminde istatistiksel olarak önemli bir etki oluşturduğunu tespit etmiştir. Araştırmada gübre dozları içerisinde en yüksek kuru ot verimi kg/da ile N 7.5 P 10 uygulamasından elde edilirken en düşük verim kg/da ile N 0 P 10 uygulamasında tespit edilmiştir. Azot dozunun 7.5 kg/da a kadar artırılması ile kuru ot veriminde artış eğilimi ortaya çıkmış, 7.5 kg/da ın üzerindeki azot dozunda ise kuru ot veriminde azalma meydana gelmiştir. Uygulanan azot dozları, ağırlığa göre botanik kompozisyonda, baklagiller ve buğdaygiller üzerinde, verim ortalamalarında ise baklagil, buğdaygil ve diğer familya bitkileri üzerinde istatistiksel olarak önemli bir farklılık tespit edilmiştir. Ham protein oranı bakımından incelenen azot ve fosfor dozlarının istatistiksel olarak önemli derecede etkisi olmuştur.

36 27 Azot dozları arttıkça ham protein oranı genel olarak artarken, fosfor oranı arttıkça ham protein oranı azalmıştır. Tüm faktörlerin ortalaması olarak ham protein oranının % 8.36 olduğu araştırmada, en yüksek oran % ile N 7.5 P 0 uygulamasında en düşük oran ise % 6.24 ile N 2.5 P 10 uygulamasında tespit edilmiştir. Araştırıcı Karaman ili ve benzer ekolojik koşullara sahip meralarda etkin madde olarak 7.5 kg/da N ve 5 kg/da P 2 O 5 dozları tavsiye edilebilir olduğu kanaatine varmıştır. Yolcu ve ark. (2010), Medicago sativa L. ve Bromus inermis L. karışımlarının, karışık ekim sistemi ile azot ve fosfor gübre uygulamalarının, botanik kompozisyon ve ham protein üzerine etkilerini belirlemek amaçlı Erzurum da yürütülen bu çalışmaya göre; farklı ekim şekilleri (karışık sıralara, alternatif sıralara ve çapraz sıralara ekim) azot gübresi dozları brom ve adi yonca karışımlarına etkide bulunmuş olup fosfor gübresinin etkisi olmadığı belirlenmiştir. Azotlu gübreleme baklagil oranını azaltmıştır, 0, 60 ve 120 kg/ha azot gübrelemeleriyle baklagil oranları sırasıyla %45.9, %41.5 ve %37.5 olarak bulunmuştur. En yüksek kuru madde verimi (10,988.1 kg/ha) 120 kg/ha N dozu x alternatif ekim şekli olan parselden ve karışık ekimin yapıldığı gübresiz parselden (10,343.0 kg/ha) elde edilmiştir. Azotlu gübreleme kuru madde verimini farklı ekim şekillerinde önemli derecede artırmış ancak karışık ekim şekillerinde düşürmüştür. Azotlu gübreleme ham protein verimini artırmıştır. Karadavut ve ark. (2011), Konya ilinde yem bitkisi yetiştiricileri hakkında yapılan bir araştırmaya göre, üreticilerin tamamı yetiştiricilik aşamasında gübreleme yapmaktadır. Üreticilerin %48 i gübre satıcısı ne önerirse onu kullanırım derken, %38 i kendi bildiğim gübreleri kullanırım demektedir. Uzman kişilerden bu konuda yardım alma oranı ise sadece %14 seviyesinde kalmaktadır. En çok kullandığınızı gübre hangisidir diye sorulduğunda ise %56 sı Diamonyumfosfat (DAP) derken, %33 ü Amonyum nitrat (AN) ve Amonyum sülfat (AS), %11 i ise Kompoze gübre cevabı vermiştir. Araştırmada üreticilerin %86 lık bir kesim uzmandan yardım almadan gübre kullandıkları belirlenmiştir. Koçer (2011), Isparta ekolojik koşullarında farklı oranlarda yem bitkisi karışımlarının denenmesi ile yürütülen çalışmada, en yüksek yeşil ot ve kuru ot verimleri yalın yulaf ve arpa (sırasıyla, kg/da ve kg/da) işlemlerinde bulunmuştur. En yüksek ham protein oranının yalın bezelye (%15.58) ve 65B+35Y (%15.06) karışımında belirlenirken, yalın bezelye hariç diğer tüm karışımlar ve yalın ekimlerin ( kg/da) en yüksek ham protein verimine sahip oldukları tespit edilmiştir.

37 28 Alatürk (2012), Çanakkale ili Biga İlçesinde yürütülen ve meralarında gübrelerin verim ve otun kimyasal bileşime etkisini belirlemek amacıyla gerçekleştirilen bir çalışmada; kullanılan gübreler (kontrol, 5 kg 4M, 10 kg 4M, 5 kg kompoze ve 10 kg kompoze) parsellere şerit usulü dağıtılmıştır. 4M olarak adlandırılan gübre organo mineral olan akıllı gübre (5 10 0) olup, bileşiminde organik madde % 25, toplam azot % 5, toplam fosfor % 10, en yüksek nem % 20 ve ph 6 8 ölçülerindedir. Gübreleme ile yeşil ve kuru ot verimi artmıştır. Gübrelenmeyen parsellerin en yüksek yeşil ot verimi kg/da olurken, gübrelenen parsellerde bu verimler kg/da arasında bulunmuştur. Kuru ot verimleri ise gübreleme ile kg/da dan kg/da a yükselmiştir. Buğdaygil oranı gübrelemeyle artış göstermiştir. Meranın otlatma kapasitesi gübreleme ile artış göstermiştir. Meranın ot katı yüksekliği gübreleme ile artmıştır. Gübresiz parsellerde ortalama en yüksek ot katı yüksekliği cm olurken, gübrelenen parsellerde cm arasında ölçülmüştür. Meranın otunun kuru madde oranı gübreleme ile önemli oranda düşmüştür. Gübrelenmeyen parsellerin otunun yıllık ortalama KM oranı % 49.7 olurken, gübrelenen parsellerin otuna ait kuru madde oranları % arasında değişmiştir. Gübre uygulamaları mera otunun ham protein oranlarında artış sağlamıştır. Gübrelenen parsellerin otuna ait ortalama ham protein oranı % 9.3 olurken, kontrol parselinin otunda bu oran % 9.0 çıkmıştır. Algan (2012), Samsun ilinde yürütülen ve azotlu gübrelemenin kaba yemlerde nitrat düzeylerine etkisini belirlemeyi amaçlayan araştırmanın sonuçlarına göre; gübre dozlarına bağlı olarak yeşil otun nitrat değerlerinin arttığı görülmektedir. Azotlu gübreleme uygulamaları, karışık ekimin nitrat düzeylerine çok önemli derecede etkili olmuştur. Buğdaygiller ve diğer familyalara ait bitkilerin nitrat biriktirme eğiliminin baklagillere göre daha fazla olduğu görülmektedir. Gerek buğdaygil, gerekse diğer familyalara bitkilerinde özellikle N 15 uygulamasından sonra nitrat düzeylerinin hızlı artmasına karşın, baklagil bitkilerinde azot uygulaması nitrat birikimi üzerine sınırlı etkide bulunmuştur. Dekara 15 ve 20 kg azot uygulamasının, karışık ekimlerde nitrat risk düzeyi açısından önemli bir unsur olduğu görülmektedir. Çınar (2012), Çukurova da mera tesisinde kullanılabilecek bazı çok yıllık sıcak mevsim buğdaygil yem bitkilerinin yonca ile karışımlarının performanslarının belirlenmesi amacıyla sulu şartlarda yürüttüğü bir çalışma yürütülmüştür. Çalışmada Rodos otu, köpekdişi ayrığı ve adi yalancı darının bölgede saf ve karışım olarak yetiştirilebileceği, yoncanın belirtilen yazlık buğdaygiller ile iyi bir karışım oluşturduğu, ancak bu tip karışımların güvenli bir şekilde otlatılabilmesi için karışıma girecek yonca

38 29 tohumluk miktarının belirlenmesi amacıyla araştırmaların yapılması gerektiği ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Çünkü araştırmacıya göre karışımlarda tesis yaşı ilerledikçe yoncanın botanik kompozisyondaki oranının arttığı ve bu durumunda bu tip karışımların otlatılmasında hayvan sağlığı açısından olumsuzluklar yaratabileceği belirlenmiştir. Araştırmacı; sıcak mevsim buğdaygillerinde gelişme dönemi ilerledikçe ot kalitesi hızla düşmekte olduğunu, bu nedenle bu türlerin otlatılmasında generatif gelişmenin geciktirilmesi amacıyla kısa aralıklarla kısa süreli otlatma yapılması tavsiye edilir bulmuştur. Erol (2012), yonca (Medicago sativa L.) ve kılçıksız brom (Bromus inermis leyss) karışım oranlarının ve jips uygulamalarının botanik kompozisyon ve eşdeğer alan indeksine etkisi üzerine Ankara da bir çalışma yürütmüştür. Bu çalışmada; 2004 ve 2005 yıllarında birbirine benzer olarak yoncanın botanik kompozisyondaki oranı en yüksek karışımlarda % 75 yoncanın olduğu uygulamalardan elde edilmiş olup, karışımlardaki yonca oranı azalmasına bağlı olarak botanik kompozisyondaki yonca oranı da azalmıştır. Bu azalış, karışımlardaki yonca oranının % 25 olduğu uygulamalarda yaklaşık % 60 civarında gerçekleşmiştir Yonca ve kılçıksız bromun botanik kompozisyonu ilk yıl hem jips uygulamasından hem de karışım oranlarından olumlu etkilenmiş ancak ikinci yıl botanik kompozisyona sadece karışım oranları önemli ölçüde etki etmiştir. Karışımlardan elde edilen yonca oranı, bu karışımların ekimdeki tohum oranlarından birinci ve ikinci yılda önemli ölçüde farklılık göstermiştir. Botanik kompozisyondaki yonca oranındaki artışların aksine kılçıksız bromda azalmalar kaydedilmiştir. Yonca her iki yılda da kılçıksız broma bariz bir üstünlük sağlamıştır. Yonca ve kılçıksız bromun yalın ekilmesi yerine karışım halinde yetiştirilmesi, karışımdaki yonca oranının, hem ot kalitesini arttırması hem de popülasyonda baskın hale geçip diğer bitkileri azaltmaması için % 25 in üzerine çıkarılmaması gerektiği ortaya çıkmıştır. Toprağa gübre olarak ve bitkilere atmosferik kaynaklı kükürt girişinin azalmasına bağlı olarak kükürt içeren jips kullanımının (20-30 kg/da), bitki gelişmesine olumlu etki yaptığı belirlenmiştir. Şimşek (2012), Sivas ekolojik koşullarında buğday bitkisinde üst gübre olarak kullanılacak ve ilkbaharda verilecek ikinci kısım azotlu gübre form ve miktarlarının belirlenmesi amacıyla ürün yılında yürütülen bir çalışmada azotlu gübre (Amonyum nitrat, % 33 N; Amonyum sülfat, % 21 N; Üre, % 46) beş ayrı dozda (0, 4, 8, 12 ve 16 kg N/da) uygulanmıştır. Araştırmaya göre; kullanılan azot formlarının bitki boyu, metrekarede başak sayısı, başakta tane sayısı, bin tane ağırlığı, biyolojik verim,

39 30 hasat indeksi, ham protein oranı ve tane verimi üzerine etkisi istatistiksel olarak önemli çıkarken, başakta tane ağırlığı üzerine etkisi istatistiksel olarak önemsiz bulunmuştur. Uygulanan azot dozlarının bitki boyu, metrekarede başak sayısı, bin tane ağırlığı, biyolojik verim, hasat indeksi, ham protein oranı ve tane verimi üzerine etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmuştur. Işık ve ark. (2013), Konya ilinde macar fiği, tritikale, macar fiği+tritikale bitki ve karışımları ile yürüttükleri çalışmada; bitkilerin yeşil ot verimleri arasındaki fark haftalar itibariyle çok önemli derecede değişim gösterdiğini bildirmişlerdir. Araştırmacılara göre 18 Nisan tarihinde ortalama 810 kg/da yeşil ot verimi 16 Mayıs tarihine kadar hızlı bir artış göstermiş olup 4077 kg/da ulaşmıştır. Bu tarihten itibaren deneme sonu olan 13 Haziran tarihine kadar ise verimler benzer seyretmiştir. Karışım halinde ekilen otların verimi ise saf olarak ekilen Macar fiğinden yüksek ancak tritikaleden düşük bulunmuştur (P<0.01). Bitkilerin kuru ot verimleri (kg/da) ve hasat edildiği haftalar arasında önemli bir interaksiyon meydana geldiğini bildirmişlerdir (P<0.01). 18 Nisan tarihinde ortalama 342 kg/da kuru ot verimi 13 Haziran tarihine kadar artış gösterip 1169 kg/da ulaştığını saptamışlardır. Özcan ve ark. (2013), Konya yöresinde yapay meraların kurulmasında kullanılabilecek bazı çok yıllık yem bitkisi tür ve karışımlarının belirlenmesi ve verimlerinin tespit edilmesi amacıyla yürüttükleri çalışmada; 3 adet basit karışım oluşturulmuştur (a- Domuz ayrığı (Dactylis glomerata L.) (% 70), ak üçgül (Trifolium repens L.) (% 20) ve gazal boynuzu (Lotus corniculatus) (% 10); b- İngiliz çimi (Lolium perenne L.) (% 70), ak üçgül (% 20) ve gazal boynuzu; c- Kamışsı yumak (Festuca arundinacea L.) (% 70), ak üçgül (% 20) ve gazal boynuzu (% 10)) ve 1 adet çoklu karışımdan (d- İngiliz çimi (% 20), domuz ayrığı (% 30), kamışsı yumak (% 20), ak üçgül (% 20) ve gazal boynuzu (% 10). Araştırmacılara göre farklı mera karışımlarının dönemsel kuru madde verimleri Ekim 2011-Kasım 2012 arasında 1217 ile 4071 kg/ha arasında değişmiş olup karışımların kuru madde verimleri arasındaki fark yalnızca Haziran-Temmuz 2012 döneminde farklılık arz etmiştir. Mera karışımlarının dönemsel yeşil ot verimleri ise 3952 ile kg/ha arasında değişim göstermiştir. Yine araştırmacılara göre denemenin geneline bakıldığında karışımların yıllık toplam kuru madde verimleri birbirlerine benzer kaydedilirken yalnızca yaz döneminde (Haziran- Temmuz) domuz ayrığı ve kamışsı yumak meraları ingiliz çimi ve çoklu karışımlara nispetle daha yüksek verime sahip olmuşlardır.

40 31 3. MATERYAL VE YÖNTEM 3.1. Materyal AraĢtırma Alanı Bölgenin Coğrafi Özellikleri Deneme alanı Konya il merkezinin 52 km doğusunda bulunan ve Karatay ilçesine bağlı İsmil Kasabasına 6 km uzaklıkta bir firmaya ait çiftlikte 2012 yılı Ekim ayında ekilmiş bir suni meradır. Bozdağların güneyinde, deniz seviyesinden ortalama 1003 m yükseltide olan kasaba arazisi, fiziki açıdan bütünüyle düzlük bir şekil arz eder. Bir kapalı havza olan Konya Ovası nda yaklaşık yıl önce hüküm süren buzul devrinde kasaba merkezi, derinliği 20 m yi bulan göl halindedir. Buzul devrinin sona ermesi ile göl safha çekilmiş ve bakiyesi olan Hotamış Bataklığı da bugün tamamen ortadan kalkmıştır. Kasabanın kuzey kesimindeki yüksek alanlarda dolin, düden, mağara gibi karstik yer şekilleri ile eski Konya Gölünün kıyı şekilleri bulunmaktadır (Anonim, 2013a) Bölgenin Ġklim Özellikleri Çizelge 3.1. Konya iline ait yılları sıcaklık, nem ve yağış verileri Ortalama Sıcaklık ( 0 C) Ortalama Nispi Nem (%) Ortalama Yağış Miktarı (kg/m 2 ) Ay/Yıl Ocak , , ,7 Şubat , , ,9 Mart 5.0 7, , ,6 Nisan , , ,6 Mayıs , , ,8 Haziran , , ,8 Temmuz , , ,9 Ağustos , , ,0 Eylül , , ,0 Ekim , , ,6 Kasım 8.5 8, , ,4 Aralık 4.6-2, , ,6 Meteoroloji Genel Müdürlüğü (Anonim, 2014b)

41 32 Çalışmanın yürütüldüğü sezonunda Konya iline ait aylık ortalama sıcaklık, nispi nem ve yağış verileri Çizelge 3.1 de verilmiştir yılının Ekim ayı ile 2013 yılının Temmuz ayı arasında yürütülen çalışmada 8 aylık toplam yağış miktarının kg/m 2 olduğu görülmektedir. Bu değerler bölgenin yağış miktarının oldukça düşük olduğunu gösterir. Bölgenin kış ayları soğuk ve az yağışlı, yaz ayları kurak ve yağışsızdır. Bölgenin yağışa en fazla ihtiyaç duyduğu aylar ilkbahar aylarıdır. Araştırmanın yürütüldüğü bu bölgede kışlar soğuk, yazları ise sıcak ve kuraktır. Bitki örtüsü zayıf ve cılızdır. Kuraklık nedeniyle nadasa ayırılan tarım arazileri fazladır. Ekonomisinde tarım ve hayvancılık ön plandadır. Kuru tarım arazilerinde buğday, sulu tarım arazilerinde de şeker pancarı en çok yetiştirilen üründür (Anonim, 2013b) AraĢtırma Sahasının Toprak Özellikleri Araştırma sahasından alınan toprak numunelerinin S.Ü. Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü Toprak Analiz Laboratuvarında analizleri yaptırılmıştır. Elde edilen bulgular Çizelge 3.2. deki gibidir. Çizelge 3.2. Deneme alanına ait toprak analiz sonuçları Analiz Adı Birimi Sonuç Yorum Tekstür Sınıfı - Tın ph (1:2.5,Toprak:Su) - 7,53 Nötr EC (Tuz) (1:5,Toprak:Su) (µs/cm) 423 Orta tuzlu CaCO 3 (Kireç) (%) 31,2 Çok Fazla kireçli Organik Madde (%) 1,03 Az İnorg. azot (NH 4 +NO 3 -N) mg/kg 34,1 İyi Fosfor (P) mg/kg 13,2 Orta Potasyum (K) mg/kg 211 Yeterli Kalsiyum (Ca) mg/kg 4890 Fazla Magnezyum (Mg) mg/kg 222 Yeterli Sodyum (Na) mg/kg Değişebilir Na Yüzdesi % 2,75 Sorun yok Bor (B) mg/kg 1,36 Yeterli Bakır (Cu) mg/kg 0,61 Yeterli Demir (Fe) mg/kg 2,39 Yetersiz Çinko (Zn) mg/kg 0,21 Yetersiz Mangan (Mn) mg/kg 3,57 Yeterli Çizelge 3.2. deki analiz sonuçlarından da anlaşılacağı gibi toprak tınlı bir tekstür sınıfına aittir. Toprağın ph sı 7.53 olup nötr karakterdedir. Kireç oranı fazladır. Organik madde oranı düşüktür (%1.03).

42 Kullanılan Gübreler Piyasada satışı yapılmakta olan ve ticari bir firmadan temin edilen Amonyum Nitrat (%33 N), Amonyum Sülfat (%26 N) ve Üre (%46 N) gübreleri kullanılmıştır Kullanılan Tohumlar Araştırma 2012 yılı sonbaharında tesis edilmiş suni bir merada yürütülmüştür. Bu suni meranın tesisinde dekara 7 kg Mera-S ve 2 kg Medicago sativa L. tohumu kullanılmıştır. Ticari bir tohum firmasından temin edilen ve Mera-S olarak satışı yapılan yem bitkisi tohumları karışımında %30 Lolium perenne, %20 Festuca arundinacea, %20 Phleum pratense, %10 Festuca rubra var. rubra, %10 Bromus inermis, %5 Poa pratensis ve %5 Trifolium repens bulunmaktadır. Mera-S karışımında baklagil oranının düşük bulunması nedeniyle dekara 2 kg Medicago sativa L. ilave edilme gereği duyulmuştur Yöntem Denemenin Tesisi ve Ġdaresi Suni Mera Tesisi 2013 ilk büyüme döneminde yürütülen bu çalışmada, ekim öncesi tohum yatağına 15 kg/da DAP (%18 N) kullanılarak taban gübrelemesi yapılmış ve ekim 2012 yılı Ekim ayı içerisinde mibzer (sıra arası 16 cm) ile yapılmıştır. Ekim, sulama, bakım ve yabancı ot kontrolü gibi işlemler çiftlik sahibi tarafından yapılmıştır Deneme Planı Araştırmada bir deneme planı oluşturularak bu plana göre mera üzerinde parselasyonlar yapılmıştır. Araştırma Tesadüf Bloklarında Bölünmüş Parseller Deneme Deseninde 3 tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Azot kaynağı farklı 3 azotlu (Amonyum Nitrat, Amonyum Sülfat ve Üre) gübrenin 5 farklı dozu (0, 3, 6, 9, 12 kg/da saf N) kullanılmıştır. Araştırma toplamda 45 adet (3x5x3) parsel üzerine kurulmuş olup her bir

43 34 parsel 5 m - 2 m (10 m 2 ) boyutlarındadır. Bloklar, parseller ve tekerrürler arası mesafeler 2 m dir. Toplam deneme alanı ise 1122 m 2 dir. Araştırma parsellerinden 4.8 m 2 lik (1.6x3 m) alanda biçim yapılmış olup verimleri alınarak değerlendirilmiştir. ġekil 3.1. Gübreleme işlemi öncesi meranın görünümü ġekil 3.2. Gübreleme işlemi öncesi meranın görünümü

44 35 ġekil 3.4. Biçim öncesi meranın görünümü ġekil 3.5. Biçim öncesi meranın görünümü Gübreleme ve Bakım Azot içeriği farklı Amonyum nitrat (%33 N), Amonyum Sülfat (%26 N) ve Üre (%46 N) gübrelerinin dekara verilen saf azot olarak 3, 6, 9, 12 kg lık dozları dikkate alınarak parsellere verilecek miktarlar hesap edilmiş ve tarihinde gübreleme işlemi yapılmıştır. Ekim işlemi ile gübreleme işlemi arası 3, gübreleme ile hasat işlemi arası da 2 olmak üzere toplam 5 defa sulama yapılmıştır. Sulama işlemi yağmurlama sulama şeklinde yapılmıştır. Deneme alanı biçim zamanına kadar yabancı otlardan arındırılmıştır.

Bölüm 8 Çayır-Mer alarda Sulama ve Gübreleme

Bölüm 8 Çayır-Mer alarda Sulama ve Gübreleme Çayır-Mer a Ders Notları Bölüm 8 65 Bölüm 8 Çayır-Mer alarda Sulama ve Gübreleme 8.1 Gübreleme Çayır-Mer alarda bulunan bitkilerin vejetatif aksamlarından yararlanılması ve biçme/otlatmadan sonra tekrar

Detaylı

Macar Fiği Neden Önemlidir? Hangi Topraklarda Yetişir?

Macar Fiği Neden Önemlidir? Hangi Topraklarda Yetişir? Macar Fiği Neden Önemlidir? Macar fiği, son yıllarda ülkemizde ekimi yaygınlaşan beyazımsı-sarı çiçekli bir fiğ türüdür (Resim 1). Bitkinin önemli olmasını sağlayan özellikler; yerli fiğe nazaran soğuklara

Detaylı

Tanımlar. Bölüm Çayırlar

Tanımlar. Bölüm Çayırlar Çayır-Mer a Ders Notları Bölüm 1 1 1.1. Çayırlar Bölüm 1 Tanımlar Genel olarak düz ve taban suyu yakın olan alanlarda oluşmuş, gür gelişen, sık ve uzun boylu bitkilerden meydana gelen alanlardır. Toprak

Detaylı

TARLA BİTKİLERİ. Prof.Dr.Hayrettin EKİZ Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü 2017

TARLA BİTKİLERİ. Prof.Dr.Hayrettin EKİZ Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü 2017 TARLA BİTKİLERİ Prof.Dr.Hayrettin EKİZ Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü 2017 5. KONU Buğdaygil Yembitkileri BUĞDAYGİL YEM BİTKİLERİ Buğdaygil yem bitkilerinin genel özellikleri

Detaylı

Trakya Kalkınma Ajansı. www.trakyaka.org.tr. Edirne İlinde Yem Bitkileri Ekilişi Kaba Yem Üretiminin İhtiyacı Karşılama Oranı

Trakya Kalkınma Ajansı. www.trakyaka.org.tr. Edirne İlinde Yem Bitkileri Ekilişi Kaba Yem Üretiminin İhtiyacı Karşılama Oranı Trakya Kalkınma Ajansı www.trakyaka.org.tr Edirne İlinde Yem Bitkileri Ekilişi Kaba Yem Üretiminin İhtiyacı Karşılama Oranı EDİRNE YATIRIM DESTEK OFİSİ EDİRNE İLİNDE YEM BİTKİLERİ EKİLİŞİ, MERALARIN DURUMU

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ BAZI YAPAY MERA KARIŞIMLARINDA EKİM YÖNTEMLERİ VE AZOT DOZLARININ YEM VERİMİ VE KALİTESİNE ETKİLERİ Altıngül ÖZASLAN PARLAK TARLA BİTKİLERİ ANABİLİM

Detaylı

FİĞ TARIMI Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM

FİĞ TARIMI Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM FİĞ TARIMI Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM Önemli Fiğ Türleri Dünya üzerinde serin ve ılıman eklim kuşağına yayılmış çok sayıda fiğ türü vardır.

Detaylı

TOKAT ŞARTLARINDA YETĐŞTĐRĐLEN DEĞĐŞĐK MACAR FĐĞĐ + ARPA KARIŞIM ORANLARININ VERĐM VE KALĐTEYE ETKĐLERĐ

TOKAT ŞARTLARINDA YETĐŞTĐRĐLEN DEĞĐŞĐK MACAR FĐĞĐ + ARPA KARIŞIM ORANLARININ VERĐM VE KALĐTEYE ETKĐLERĐ ANADOLU, J. of AARI 8 (2) 1998, 106-114 MARA TOKAT ŞARTLARINDA YETĐŞTĐRĐLEN DEĞĐŞĐK MACAR FĐĞĐ + ARPA Selahattin ĐPTAŞ Mustafa YILMAZ Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü,

Detaylı

YULAF YETİŞTİRİCİLİĞİ

YULAF YETİŞTİRİCİLİĞİ YULAF YETİŞTİRİCİLİĞİ Yulafın Kökeni Yulafın vatanını Decandolle Doğu Avrupa ve Tataristan; Hausknecht ise orta Avrupa olduğunu iddia etmektedir. Meşhur tasnifçi Kornicke ise Güney Avrupa ve Doğu Asya

Detaylı

Korunga Tarımı. Kaba yem açığının giderilmesinde, maliyetlerin düşürülmesinde etkili, kıraç topraklara ekilebilmesi ile üstün bir yem bitkisi.

Korunga Tarımı. Kaba yem açığının giderilmesinde, maliyetlerin düşürülmesinde etkili, kıraç topraklara ekilebilmesi ile üstün bir yem bitkisi. Korunga Tarımı Kaba yem açığının giderilmesinde, maliyetlerin düşürülmesinde etkili, kıraç topraklara ekilebilmesi ile üstün bir yem bitkisi. Osman Dilekçi - Ziraat Mühendisi Teknik İşler Şube Müdürü 0248

Detaylı

Yöney ve Gübrelemenin Meranın Otlatma Kapasitesi Üzerine Etkileri

Yöney ve Gübrelemenin Meranın Otlatma Kapasitesi Üzerine Etkileri Mahmut DAŞCI 1 Binali ÇOMAKLI 2 Tuncay ÖNER 2 1 Atatürk Üniversitesi Narman Meslek Yüksekokulu, Narman, Erzurum 2 Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü, Erzurum e-posta: mtasci@atauni.edu.tr

Detaylı

BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ

BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ HAZIRLAYAN YALÇIN YILMAZ ZİRAAT MÜHENDİSİ UZMAN TARIM DANIŞMANI Ülkemizde buğday yaklaşık 9.5 milyon hektar alanda ekilmekte, üretimde yıldan yıla değişmekle birlikte 20 milyon ton

Detaylı

GÜBRE TAVSİYELERİ Gübrelemenin Amacı, - Önce Toprak Analizi - Usulüne Uygun Toprak Örneği Alma

GÜBRE TAVSİYELERİ Gübrelemenin Amacı, - Önce Toprak Analizi - Usulüne Uygun Toprak Örneği Alma GÜBRE TAVSİYELERİ Gübrelemenin Amacı, Toprakta eksikliği tespit edilen bitki besin maddelerini toprağa ilave etmek suretiyle, mümkün olduğu kadar yüksek bir bitkisel üretim ve kaliteli ürün elde etmektir.

Detaylı

Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM

Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM Prof. Dr. Mustafa TAN Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü ERZURUM Korunga Önemli Bir Bitkidir Korunga, sulamanın yapılamadığı kıraç alanlarda, verimsiz ve taşlık topraklarda yetiştirilecek

Detaylı

DÜNYADA ve TÜRKİYE DE YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLER TARIMI

DÜNYADA ve TÜRKİYE DE YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLER TARIMI DÜNYADA ve TÜRKİYE DE YEMEKLİK TANE BAKLAGİLLER TARIMI Prof. Dr. Cemalettin Yaşar ÇİFTÇİ Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Ankara 2004 1 TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI TEKNİK

Detaylı

Tohum yatağının hazırlanması:

Tohum yatağının hazırlanması: Toprak isteği: Yem bezelyesi tüm baklagillerde olduğu gibi, özellikle yeterli kireç bulunan ve PH değeri 6,5-7 olan toprakları sever. PH değeri 6-8 aralığında olan topraklarda da ekimi yapılabilir. Bu

Detaylı

AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ

AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN AHUDUDU Ahududu, üzümsü meyveler grubundandır. Ahududu, yurdumuzda son birkaç yıldır ticari amaçla yetiştirilmektedir. Taze tüketildikleri

Detaylı

Türk Tarım ve Doğa Bilimleri Dergisi 2(3): ,

Türk Tarım ve Doğa Bilimleri Dergisi 2(3): , Türk Tarım ve Doğa Bilimleri Dergisi 2: 290 296, 2015 TÜRK TARIM ve DOĞA BİLİMLERİ DERGİSİ TURKISH JOURNAL of AGRICULTURAL and NATURAL SCIENCES www.turkjans.com Bingöl Koşullarında Değişik Macar Fiği (Vicia

Detaylı

TÜRKİYE DE YEM BİTKİLERİ ÜRETİMİNİN DURUMU VE KABA YEM İHTİYACI

TÜRKİYE DE YEM BİTKİLERİ ÜRETİMİNİN DURUMU VE KABA YEM İHTİYACI TÜRKİYE DE YEM BİTKİLERİ ÜRETİMİNİN DURUMU VE KABA YEM İHTİYACI Hayvancılığın en önemli unsurlarından biri besin kaynaklarının teminidir. Hayvanların günlük rasyonlarının yaklaşık yarısı kadar kaba yem

Detaylı

SERTİFİKALI BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNİ YAYGINLAŞTIRMA PROJESİ

SERTİFİKALI BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNİ YAYGINLAŞTIRMA PROJESİ T.C. ERZURUM GIDA TARIM VE HAYVANCILIK İL MÜDÜRLÜĞÜ SERTİFİKALI BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİNİ YAYGINLAŞTIRMA PROJESİ ERZURUM Temmuz -2012 PROJEYİ HAZIRLAYANLAR Asuman DEVECİ Ziraat Mühendisi Hülya ÖZER Ziraat

Detaylı

İNCİRİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN

İNCİRİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ. Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN İNCİRİN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN İncirin iklim İstekleri İncir bir yarı tropik iklim meyvesidir. Dünyanın ılıman iklime sahip bir çok yerinde yetişebilmektedir. İncir

Detaylı

TOKAT ŞARTLARINDA YETĐŞTĐRĐLEN DEĞĐŞĐK MACAR FĐĞĐ+TRĐTĐKALE KARIŞIM ORANLARININ VERĐM VE KALĐTEYE ETKĐLERĐ

TOKAT ŞARTLARINDA YETĐŞTĐRĐLEN DEĞĐŞĐK MACAR FĐĞĐ+TRĐTĐKALE KARIŞIM ORANLARININ VERĐM VE KALĐTEYE ETKĐLERĐ ANADOLU, J. of AARI 9 (2) 1999, 105-113 MARA TOKAT ŞARTLARINDA YETĐŞTĐRĐLEN DEĞĐŞĐK MACAR FĐĞĐ+TRĐTĐKALE KARIŞIM ORANLARININ VERĐM VE KALĐTEYE ETKĐLERĐ Selahattin ĐPTAŞ Mustafa YILMAZ Gaziosmanpaşa Üniversitesi,

Detaylı

TÜRKİYE DE TARIM ve HAYVANCILIK: SORUNLAR VE ÖNERİLER DOÇ.DR.BERRİN FİLİZÖZ

TÜRKİYE DE TARIM ve HAYVANCILIK: SORUNLAR VE ÖNERİLER DOÇ.DR.BERRİN FİLİZÖZ TÜRKİYE DE TARIM ve HAYVANCILIK: SORUNLAR VE ÖNERİLER DOÇ.DR.BERRİN FİLİZÖZ Tarım İnsanların toprağı işleyerek ekme ve dikme yoluyla ondan ürün elde etmesi faaliyetidir. Türkiye nüfusunun yaklaşık %48.4

Detaylı

Yerfıstığında Gübreleme

Yerfıstığında Gübreleme Yerfıstığında Gübreleme Ülkemizin birçok yöresinde ve özellikle Çukurova Bölgesi nde geniş çapta yetiştiriciliği yapılan yerfıstığı, yapısında ortalama %50 yağ ve %25-30 oranında protein içeren, insan

Detaylı

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ Reşit GÜLTEKİN ÇİFTLİK GÜBRESİNİN FARKLI FORM VE DOZLARININ, ÇUKUROVA BÖLGESİ KOŞULLARINDA, TEK YILLIK ÇİM (Lolium multiflorum Lam.) İN

Detaylı

TTM-815 Mısır (Zea mays L.) Çeşidinde Azotlu Gübre Form ve Dozlarının Silaj Verimine Etkisi

TTM-815 Mısır (Zea mays L.) Çeşidinde Azotlu Gübre Form ve Dozlarının Silaj Verimine Etkisi Araştırma Makalesi Ege Üniv. Ziraat Fak. Derg., 2010, 47 (1): 61-69 ISSN 1018 8851 1 Şeyda ZORER ÇELEBİ 2 A. Korhan ŞAHAR 2 Rafet ÇELEBİ 3 A. Esen ÇELEN 1 Yrd. Doç. Dr. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat

Detaylı

ÖZET Doktora Tezi BARTIN İLİ ORMAN İÇİ MERALARININ OT VERİMİ VE KALİTESİ İLE BOTANİK KOMPOZİSYONU ÜZERİNE AZOTLU VE FOSFORLU GÜBRELERİN ETKİLERİ Ayşe

ÖZET Doktora Tezi BARTIN İLİ ORMAN İÇİ MERALARININ OT VERİMİ VE KALİTESİ İLE BOTANİK KOMPOZİSYONU ÜZERİNE AZOTLU VE FOSFORLU GÜBRELERİN ETKİLERİ Ayşe ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSİTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ BARTIN İLİ ORMAN İÇİ MERALARININ OT VERİMİ VE KALİTESİ İLE BOTANİK KOMPOZİSYONU ÜZERİNE AZOTLU VE FOSFORLU GÜBRELERİN ETKİLERİ Ayşe GENÇ LERMİ

Detaylı

ÇUKUROVA KOŞULLARINDA BAZI SORGUM X SUDANOTU MELEZİ ÇEŞİTLERİNİN VERİM VE KALİTE ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ ÖZET

ÇUKUROVA KOŞULLARINDA BAZI SORGUM X SUDANOTU MELEZİ ÇEŞİTLERİNİN VERİM VE KALİTE ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ ÖZET ÇUKUROVA KOŞULLARINDA BAZI SORGUM X SUDANOTU MELEZİ ÇEŞİTLERİNİN VERİM VE KALİTE ÖZELLİKLERİNİN BELİRLENMESİ Recep İrfan Nazlı 1, İlker İnal 2, Alpaslan Kuşvuran 3, Mehmet Cavit Sezer 4, Veyis Tansı 5

Detaylı

Bazı Mısır Çeşitlerinde Verim ve Yem Değerleri Üzerine Bir Araştırma (1)

Bazı Mısır Çeşitlerinde Verim ve Yem Değerleri Üzerine Bir Araştırma (1) Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarım Bilimleri Dergisi (J. Agric. Sci.), 2004, 14(1): 47-51 Geliş Tarihi: 08.09.2003 Bazı Mısır Çeşitlerinde Verim ve Yem Değerleri Üzerine Bir Araştırma (1)

Detaylı

Türkiye`de Hububat Alanları

Türkiye`de Hububat Alanları BUĞDAY DOSYASI Türkiye, birçok ürünün yetiştirilmesine imkan veren iklim ve ekolojik özellikleri nedeniyle tarımsal üretim açısından avantajlı bir ülke olup, toplam istihdamın %24,6`sı tarım sektöründe

Detaylı

ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME

ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME Ülkemizin Ege - Akdeniz ve Batı Karadeniz sahil kesimleri ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi hariç tüm diğer tarım alanlarında yetiştiriciliği yapılan şeker pancarında verim

Detaylı

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ KARAMAN İLİ DEMİRYURT KÖYÜ MERASINDA FARKLI GÜBRE UYGULAMALARININ MERANIN VERİM VE BOTANİK KOMPOZİSYONUNA ETKİLERİ ÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR

Detaylı

Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği

Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği Doç.Dr.Tufan BAL I.Bölüm Tarım Ekonomisi ve Politikası Not: Bu sunuların hazırlanmasında büyük oranda Prof.Dr.İ.Hakkı İnan ın Tarım Ekonomisi ve İşletmeciliği Kitabından

Detaylı

Buğday ve Arpa Gübrelemesi

Buğday ve Arpa Gübrelemesi Buğday ve Arpa Gübrelemesi Ülkemizde en geniş üretim alanı bulunan buğday ve arpa çok farklı toprak tiplerinde yetiştiriciliği yapılmaktadır. Toprak ph isteği bakımından hafif asitten kuvvetli alkalin

Detaylı

TÜRKİYE ET ÜRETİMİNDE BÖLGELER ARASI YAPISAL DEĞİŞİM ÜZERİNE BİR ANALİZ

TÜRKİYE ET ÜRETİMİNDE BÖLGELER ARASI YAPISAL DEĞİŞİM ÜZERİNE BİR ANALİZ TÜRKİYE ET ÜRETİMİNDE BÖLGELER ARASI YAPISAL DEĞİŞİM ÜZERİNE BİR ANALİZ Arş. Gör. Atilla KESKİN 1 Arş.Gör. Adem AKSOY 1 Doç.Dr. Fahri YAVUZ 1 1. GİRİŞ Türkiye ekonomisini oluşturan sektörlerin geliştirilmesi

Detaylı

SOĞAN YETİŞTİRİCİLİĞİ GİRİŞ:

SOĞAN YETİŞTİRİCİLİĞİ GİRİŞ: SOĞAN YETİŞTİRİCİLİĞİ GİRİŞ: Soğan insan beslenmesinde özel yeri olan bir sebzedir. Taze veya kuru olarak tüketildiği gibi son yıllarda kurutma sanayisinde işlenerek bazı yiyeceklerin hazırlanmasında da

Detaylı

SİVAS İLİ TARIM VE HAYVANCILIK RAPORU

SİVAS İLİ TARIM VE HAYVANCILIK RAPORU SİVAS İLİ TARIM VE HAYVANCILIK RAPORU HAZIRLAYAN DOÇ.DR.BERRİN FİLİZÖZ TOBB SİVAS İLİ AKADEMİK DANIŞMANI Sivas İli 28.6 bin metrekarelik toprağı ile ülkemizin toprak büyüklüğü sıralamasında 2. sıradadır.

Detaylı

ÖZET. Yüksek Lisans Tezi. Đmge Đ. TOKBAY. Adnan Menderes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı

ÖZET. Yüksek Lisans Tezi. Đmge Đ. TOKBAY. Adnan Menderes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı iii ÖZET Yüksek Lisans Tezi AYDIN EKOLOJĐK KOŞULLARINDA FARKLI EKĐM ZAMANI VE SIRA ARALIĞININ ÇEMEN (Trigonella foenum-graecum L.) ĐN VERĐM VE KALĐTE ÖZELLĐKLERĐNE ETKĐSĐ Đmge Đ. TOKBAY Adnan Menderes

Detaylı

ÇİFTLİK GÜBRESİNİN FARKLI FORM VE DOZLARININ, ÇUKUROVA BÖLGESİ KOŞULLARINDA, TEK YILLIK ÇİM

ÇİFTLİK GÜBRESİNİN FARKLI FORM VE DOZLARININ, ÇUKUROVA BÖLGESİ KOŞULLARINDA, TEK YILLIK ÇİM ÇİFTLİK GÜBRESİNİN FARKLI FORM VE DOZLARININ, ÇUKUROVA BÖLGESİ KOŞULLARINDA, TEK YILLIK ÇİM (Lolium multiflorum Lam.) İN OT VE TOHUM VERİMİ İLE OT KALİTESİNE ETKİSİ* The Effects of Different Forms and

Detaylı

BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME

BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME BİBER YETİŞTİRİCİLİĞİNDE GÜBRELEME Ülkemizin birçok yerinde acı-tatlı taze biber, dolmalık, kurutmalık ve sanayi tipi (salçalık) biber yetiştiriciliği yapılmaktadır. Çeşitlere göre değişmekle birlikte

Detaylı

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar;

Türkiye de hayvancılık sektörünün önündeki sorunları iki ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlar; Tarımı gelişmiş ülkelerin çoğunda hayvancılığın tarımsal üretim içerisindeki payı % 50 civarındadır. Türkiye de hayvansal üretim bitkisel üretimden sonra gelmekte olup, tarımsal üretim değerinin yaklaşık

Detaylı

Balık Yemleri ve Teknolojisi Ders Notları

Balık Yemleri ve Teknolojisi Ders Notları Balık Yemleri ve Teknolojisi Ders Notları Balık Beslemede Balık Unu na Alternatif Yemler Bezelye Konsantresi Günümüzde balık yemi formülasyonlarında yaygın olarak kullanılan yukarıda adı geçen bitkisel

Detaylı

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı

Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı Bölüm 2. Tarımın Türkiye Ekonomisine Katkısı Nüfus ve İşgücü Katkısı Üretim ve Verim Katkısı Toplum Beslenmesine Katkı Sanayi Sektörüne Katkı Milli Gelire Katkı Dış Ticaret Katkısı Nüfus ve İşgücü Katkısı

Detaylı

Prof. Dr. Nuray Mücellâ Müftüoğlu ÇOMÜ, Ziraat Fakültesi, Toprak Bölümü Çanakkale. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü Rize

Prof. Dr. Nuray Mücellâ Müftüoğlu ÇOMÜ, Ziraat Fakültesi, Toprak Bölümü Çanakkale. Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü Rize Prof. Dr. Nuray Mücellâ Müftüoğlu ÇOMÜ, Ziraat Fakültesi, Toprak Bölümü Çanakkale Ekrem Yüce Dr. Turgay Turna Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü Rize Ali Kabaoğlu Safiye Pınar Özer Gökhan Tanyel ÇAYKUR Atatürk

Detaylı

KONYA-EREĞLİ TİCARET BORSASI TÜRKİYE DE VE İLÇEMİZDE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ SORUNLARI

KONYA-EREĞLİ TİCARET BORSASI TÜRKİYE DE VE İLÇEMİZDE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ SORUNLARI KONYA-EREĞLİ TİCARET BORSASI 2015 TÜRKİYE DE VE İLÇEMİZDE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ SORUNLARI TÜRKİYE DE HAYVANCILIK SEKTÖRÜ Ülkemiz coğrafi özellikleri bakımından her türlü hayvansal ürün üretimi için uygun

Detaylı

Elazığ Koşullarında Mürdümük (Lathyrus sativus L.)'te Farklı Sıra Arasının Tohum Verimi ve Verim Öğeleri Üzerine Etkisi. *Kağan KÖKTEN, **Adil BAKOĞLU

Elazığ Koşullarında Mürdümük (Lathyrus sativus L.)'te Farklı Sıra Arasının Tohum Verimi ve Verim Öğeleri Üzerine Etkisi. *Kağan KÖKTEN, **Adil BAKOĞLU Bingöl Ünv. Fen. Bil. Dergisi 1(1),37-42,2011 Science J of Bingöl Univ. 1(1),37-42,2011 Elazığ Koşullarında Mürdümük (Lathyrus sativus L.)'te Farklı Sıra Arasının Tohum Verimi ve Verim Öğeleri Üzerine

Detaylı

1926

1926 1926 1926 2011 YILI BİRİME DESTEK MİKTARLARI ALAN BAZLI DESTEKLEMELER (TL/da) 1 Tütüne Alternatif Ürün Desteği 120 2 Toprak Analizi 2,5 3 Organik Tarım Tarla bitkileri, Sebze, Meyve 25 Hayvancılık,

Detaylı

ÇAYDA AZOTLU GÜBRENİN EKONOMİK KULLANIMI ÜZERİNDE BİR ARAŞTIRMA im

ÇAYDA AZOTLU GÜBRENİN EKONOMİK KULLANIMI ÜZERİNDE BİR ARAŞTIRMA im ÇAYDA AZOTLU GÜBRENİN EKONOMİK KULLANIMI ÜZERİNDE BİR ARAŞTIRMA im (1 Yıllık Deneme Sonuçlarını İçeren Rapor, 1986) Burhan KACAR 1ii / S.Rıfat YALÇIN 2, Muammer SARIMEHMET 3 Mücella MÜFTÜOĞLU 4 ve Hülya

Detaylı

ESKİŞEHİR KOŞULLARINDA HAYVAN PANCARINDA YEM VERİMLERİ VE BAZI BİTKİSEL ÖZELLİKLER

ESKİŞEHİR KOŞULLARINDA HAYVAN PANCARINDA YEM VERİMLERİ VE BAZI BİTKİSEL ÖZELLİKLER www.bursagida.gov.tr Gıda ve Yem Bilimi - Teknolojisi Dergisi / Journal of Food and Feed Science - Technology 11:57-63 (2011) ISSN 1303-3107 ESKİŞEHİR KOŞULLARINDA HAYVAN PANCARINDA YEM VERİMLERİ VE BAZI

Detaylı

Flue Cured Tütün Çeşidinde Farklı Potasyum Formlarının Kaliteye Etkisi

Flue Cured Tütün Çeşidinde Farklı Potasyum Formlarının Kaliteye Etkisi Flue Cured Tütün Çeşidinde Farklı Potasyum Formlarının Kaliteye Etkisi Mahmut Tepecik 1 M.Eşref İrget 2 ÖZET Düzce ili merkeze bağlı Otluoğlu köyünde çiftçi koşullarında yürütülen bu denemede K un farklı

Detaylı

ULUSAL HUBUBAT KONSEYİ 2018 ÜLKESEL HUBUBAT REKOLTE DEĞERLENDİRME RAPORU

ULUSAL HUBUBAT KONSEYİ 2018 ÜLKESEL HUBUBAT REKOLTE DEĞERLENDİRME RAPORU ULUSAL HUBUBAT KONSEYİ 2018 ÜLKESEL HUBUBAT REKOLTE DEĞERLENDİRME RAPORU (21.05.2018) Türkiye Geneli Bitki Gelişimi Türkiye de 2017-2018 Ekim sezonunda buğday ekim alanlarının geçen yılki rakamdan daha

Detaylı

TEKİRDAĞ İLİNDE KABA YEM ÜRETİMİ VE İHTİYACI KARŞILAMA ORANI

TEKİRDAĞ İLİNDE KABA YEM ÜRETİMİ VE İHTİYACI KARŞILAMA ORANI T.C. NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS SEMİNERİ TEKİRDAĞ İLİNDE KABA YEM ÜRETİMİ VE İHTİYACI KARŞILAMA ORANI Abdurrahman ERDOĞAN ZOOTEKNİ ANABİLİM DALI DANIŞMAN: DOÇ. DR. FİSUN

Detaylı

Bazı İki Sıralı Arpa ve Ekmeklik Buğday Çeşitlerinde Azot ve CCC Dozlarının Tane Verimine Etkileri

Bazı İki Sıralı Arpa ve Ekmeklik Buğday Çeşitlerinde Azot ve CCC Dozlarının Tane Verimine Etkileri Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarım Bilimleri Dergisi (J. Agric. Sci.), 1, 11(1):63-68 Geliş Tarihi: 20.11.0 Bazı İki Sıralı Arpa ve Ekmeklik Buğday Çeşitlerinde Azot ve CCC Dozlarının Tane

Detaylı

YARASA VE ÇİFTLİK GÜBRESİNİN BAZI TOPRAK ÖZELLİKLERİ ve BUĞDAY BİTKİSİNİN VERİM PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİSİ

YARASA VE ÇİFTLİK GÜBRESİNİN BAZI TOPRAK ÖZELLİKLERİ ve BUĞDAY BİTKİSİNİN VERİM PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİSİ ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ DOKTORA TEZİ YARASA VE ÇİFTLİK GÜBRESİNİN BAZI TOPRAK ÖZELLİKLERİ ve BUĞDAY BİTKİSİNİN VERİM PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİSİ TARIMSAL YAPILAR VE SULAMA ANABİLİM

Detaylı

YEM KÜLTÜRÜNÜN İLKELERİ

YEM KÜLTÜRÜNÜN İLKELERİ Baklagil Türü Etkili Olduğu Bitkiler Grubu 1. Yonca Grubu : (Rhizobium meliloti) Medicago, Melilotus, Trigonella 2. Üçgül Grubu : (Rhizobiumtrifolii) Trifolium 3. Bezelye-Fiğ Grubu : Rhizobium leguminosarum)

Detaylı

KUZEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ YEM BİTKİLERİ SEKTÖRÜ

KUZEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ YEM BİTKİLERİ SEKTÖRÜ KUZEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ YEM BİTKİLERİ SEKTÖRÜ T.C. KUZEYDOĞU ANADOLU KALKINMA AJANSI KUZEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ YEM BİTKİLERİ SEKTÖRÜ Dr. Mehmet Ali ÇAKAL Araştırma ve Planlama Birimi TRA1 2013 Her hakkı

Detaylı

ULUSAL HUBUBAT KONSEYİ HAZİRAN ÜLKESEL BUĞDAY GELİŞİM RAPORU

ULUSAL HUBUBAT KONSEYİ HAZİRAN ÜLKESEL BUĞDAY GELİŞİM RAPORU ULUSAL HUBUBAT KONSEYİ HAZİRAN- 2017 ÜLKESEL BUĞDAY GELİŞİM RAPORU (12.06.2017) Türkiye Geneli Bitki Gelişimi Türkiye de 2016-2017 Ekim sezonunda buğday ekim alanlarının geçen yılki rakamı koruyacağı hatta

Detaylı

Farklı Azot ve Fosfor Dozlarının Ak Üçgül (Trifolium repens L.) de Ot ve Tohum Verimi ile Bazı Verim ve Kalite Komponentleri Üzerine Etkileri

Farklı Azot ve Fosfor Dozlarının Ak Üçgül (Trifolium repens L.) de Ot ve Tohum Verimi ile Bazı Verim ve Kalite Komponentleri Üzerine Etkileri Ulud. Üniv. Zir. Fak. Derg., (2002) 16(2): 127-136 Farklı Azot ve Fosfor Dozlarının Ak Üçgül (Trifolium repens L.) de Ot ve Tohum ile Bazı Verim ve Kalite Komponentleri Üzerine Etkileri Mehmet SİNCİK*

Detaylı

Farklı Toprak İşleme Yöntemleri Kullanılan Pamuk-Mısır Münavebesinde Pamuk Ekimi Öncesi Yetiştirilen Yem Bezelyesinin Gelişimi

Farklı Toprak İşleme Yöntemleri Kullanılan Pamuk-Mısır Münavebesinde Pamuk Ekimi Öncesi Yetiştirilen Yem Bezelyesinin Gelişimi Farklı Toprak İşleme Yöntemleri Kullanılan Pamuk-Mısır Münavebesinde Pamuk Ekimi Öncesi Yetiştirilen Yem Bezelyesinin Gelişimi Betül KOLAY 1, Songül GÜRSOY 2, Özlem AVŞAR 1, Emine KARADEMİR 3, Şehmus ATAKUL

Detaylı

BAZI KÜLTÜR BİTKİLERİNDE KLASİK GÜBRELERE İLAVETEN ÖZEL GÜBRELERİN KULLANILMASI

BAZI KÜLTÜR BİTKİLERİNDE KLASİK GÜBRELERE İLAVETEN ÖZEL GÜBRELERİN KULLANILMASI BAZI KÜLTÜR BİTKİLERİNDE KLASİK GÜBRELERE İLAVETEN ÖZEL GÜBRELERİN KULLANILMASI Değerli çiftçilerimiz; hiç şüphesiz en doğru gübreleme tavsiyeleri usulüne uygun olarak alınmış toprak ve yaprak örneklerinin

Detaylı

TÜRKİYE DE VE DÜNYADA GÜBRE SANAYİİNİN DURUMU

TÜRKİYE DE VE DÜNYADA GÜBRE SANAYİİNİN DURUMU TÜRKİYE DE VE DÜNYADA GÜBRE SANAYİİNİN DURUMU Ülkemizde gübre, ilaç gibi girdilerin kullanımında yetersizlikler bulunmakla birlikte, bazı bölgelerimizde bu tür girdilerin bilinçsizce kullanıldığı ve bu

Detaylı

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir.

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir. Çaldıran Tarihçesi: İlçe birçok tarihi medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Medler, Bizanslılar, Urartular, İranlılar ve son olarak Osmanlı devleti bu ilçede hâkimiyet sürmüşlerdir. İlçenin tarih içerisindeki

Detaylı

TEMEL ZOOTEKNİ KISA ÖZET KOLAY AÖF

TEMEL ZOOTEKNİ KISA ÖZET KOLAY AÖF DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. TEMEL ZOOTEKNİ KISA ÖZET KOLAY AÖF Kolayaöf.com

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1239 KAHRAMANMARAŞ'TA SEBZE TARIMININ MEVCUT DURUMU, PROJEKSİYONLAR VE ÖNERİLER

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1239 KAHRAMANMARAŞ'TA SEBZE TARIMININ MEVCUT DURUMU, PROJEKSİYONLAR VE ÖNERİLER KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1239 KAHRAMANMARAŞ'TA SEBZE TARIMININ MEVCUT DURUMU, PROJEKSİYONLAR VE ÖNERİLER İsmail Güvenç* I. Kahramanmaraş'ta Sebze Tarımı 1Giriş Ülkemiz nüfusu, son sayıma göre 67 milyon

Detaylı

Archived at http://orgprints.org/21162

Archived at http://orgprints.org/21162 MARMARA BÖLGESİNDE BAZI BİTKİ BESLEME UYGULAMALARININ ORGANİK MEYVE YETİŞTİRİCİLİĞİNDE KULLANIMI (ÇİLEK) Dr. Burhan ERENOĞLU 1 burhanerenoglu@hotmail.com, Dr. Erol YALÇINKAYA 1 erolyalcinkaya@gmail.com,

Detaylı

RULO ÇİM ÜRETİMİ DR TOHUMCULUK 2013

RULO ÇİM ÜRETİMİ DR TOHUMCULUK 2013 RULO ÇİM ÜRETİMİ DR TOHUMCULUK 2013 TOPRAK İyi drenajlı, Kumlu ve hafif killi, Ayrık türleri,tarla sarmaşığı,darıcan gibi yabani otlardan ari olmalı. İyi kaliteli yer altı suyu veya yakınında akarsu bulunmalı.

Detaylı

Bölüm 9 ÇAYIR-MER A ISLAHI

Bölüm 9 ÇAYIR-MER A ISLAHI Çayır-Mer a Ders Notları Bölüm 9 73 9.1. Kapsam Bölüm 9 ÇAYIR-MER A ISLAHI Çayır-mer a ıslahı, yem kaynaklarını ıslah etmek veya bu yemi otlayan hayvanların yararlanmalarını kolaylaştırmak için, çayır-mer

Detaylı

KIRAÇ ARAZİLERE UYGUN ALTERNATİF BİR TAHIL TRİTİKALE YETİŞTİRİCİLİĞİ

KIRAÇ ARAZİLERE UYGUN ALTERNATİF BİR TAHIL TRİTİKALE YETİŞTİRİCİLİĞİ KIRAÇ ARAZİLERE UYGUN ALTERNATİF BİR TAHIL TRİTİKALE YETİŞTİRİCİLİĞİ 1. Tritikalenin Önemi : Dr. Sami SÜZER Yetiştirme Tekniği Bölüm Başkanı Trakya Tarımsal Araştırma Enstitüsü suzersami@yahoo.com Tritikale

Detaylı

2013 YILI DESTEKLEME BİRİM FİYATLARI

2013 YILI DESTEKLEME BİRİM FİYATLARI 013 YILI DESTEKLEME BİRİM FİYATLARI 1 3 MAZOT, GÜBRE VE TOPRAK ANALİZİ DESTEĞİ Mazot Gübre Destekleme Ürün Grupları Destekleme Tutarı Tutarı Peyzaj ve süs bitkileri, özel çayır, mera ve orman emvali alanları,9

Detaylı

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI

TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI T.C. TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI KORUMA VE KONTROL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkezi Müdürlüğü TARIMSAL DEĞERLERİ ÖLÇME DENEMELERİ TEKNİK TALİMATI YEMLİK PANCAR (HAYVAN PANCARI)

Detaylı

Gübre Kullanımının Etkisi

Gübre Kullanımının Etkisi 1 Gübre Kullanımının Etkisi Tarımsal üretimi artırmanın en kolay yollarından biri gübre Dünyada gübre kullanımı sürekli artıyor. En çok tüketilen azotlu ve fosforlu gübreler Kirlilik açısından ahır gübresi

Detaylı

Antepfıstığında Gübreleme

Antepfıstığında Gübreleme Antepfıstığında Gübreleme Tam verime çok geç yatan (8-10 yıl) antepfıstığı uzun ömürlü bir meyve ağacıdır. Hiçbir meyve ağacının yetiştirilemediği kıraç, taşlık ve kayalık arazilerde bile yetişebilmektedir.

Detaylı

BÜYÜKBAŞ-KÜÇÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞI VE SÜT ÜRETİMİ MEVCUT DURUMU TÜRKİYE İZMİR KARŞILAŞTIRMASI

BÜYÜKBAŞ-KÜÇÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞI VE SÜT ÜRETİMİ MEVCUT DURUMU TÜRKİYE İZMİR KARŞILAŞTIRMASI KÜRESEL KRİZ VE TARIM SEKTÖRÜ BÜYÜKBAŞ-KÜÇÜKBAŞ HAYVAN VARLIĞI VE SÜT ÜRETİMİ MEVCUT DURUMU Kenan KESKİNKILIÇ İzmir Ticaret Borsası Ar-Ge Müdürlüğü Aralık 2015 İZMİR TİCARET BORSASI Sayfa 0 BÜYÜKBAŞ-KÜÇÜKBAŞ

Detaylı

Kullandığımız çim tohumu karışımlarında yer alan türler ve özellikleri:

Kullandığımız çim tohumu karışımlarında yer alan türler ve özellikleri: Kullandığımız çim tohumu karışımlarında yer alan türler ve özellikleri: Karışımlarda kullandığımız türlerin karakteristik özellikleri ve avantajları kısaca burada açıklanmıştır. Karışımlarımız Genel olarak:

Detaylı

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ Emine TEKİN GÜNDÜZ DİYARBAKIR KOŞULLARINDA KARIŞIM ORANININ MACAR FİĞİ (Vicia pannonica Crantz)+ BUĞDAY (Triticum aestium var. aestium L.)

Detaylı

KONUYA GİRİŞ İnsanların toprağı işleyerek ekme ve dikme yoluyla ondan ürün elde etmesi faaliyetine tarım denir. BÖLGELERE GÖRE TOPRAKLARDAN YARARLANMA

KONUYA GİRİŞ İnsanların toprağı işleyerek ekme ve dikme yoluyla ondan ürün elde etmesi faaliyetine tarım denir. BÖLGELERE GÖRE TOPRAKLARDAN YARARLANMA GÜNÜMÜZDE ve GAP KONUYA GİRİŞ İnsanların toprağı işleyerek ekme ve dikme yoluyla ondan ürün elde etmesi faaliyetine tarım denir. BÖLGELERE GÖRE TOPRAKLARDAN YARARLANMA Türkiye nüfusunun yaklaşık %48.4

Detaylı

... MACAR FİĞİ YEM BİTKİSİ ÜRETİMİNİ GELİŞTİRME PROJESİ

... MACAR FİĞİ YEM BİTKİSİ ÜRETİMİNİ GELİŞTİRME PROJESİ ......... MACAR FİĞİ YEM BİTKİSİ ÜRETİMİNİ GELİŞTİRME PROJESİ 2002 ......... MACAR FİĞİ YEM BİTKİSİ ÜRETİMİNİ GELİŞTİRME PROJESİ BÖLÜM 1.PROJENİN ÖZETİ 1.1.Projenin Adı 1.2.Projenin Süresi 1.3.Projenin

Detaylı

Arpa (Hordeum vulgare L.) Bitkisinde Mikrobiyel Gübrelerin Çimlenme Üzerine Etkisinin Belirlenmesi. Çiğdem KÜÇÜK, Cenap CEVHERİ

Arpa (Hordeum vulgare L.) Bitkisinde Mikrobiyel Gübrelerin Çimlenme Üzerine Etkisinin Belirlenmesi. Çiğdem KÜÇÜK, Cenap CEVHERİ Arpa (Hordeum vulgare L.) Bitkisinde Mikrobiyel Gübrelerin Çimlenme Üzerine Etkisinin Belirlenmesi Çiğdem KÜÇÜK, Cenap CEVHERİ Hayvan yemi olarak tüketilen tahıllar içinde; yem değeri en üstün olan arpa,

Detaylı

SAMSUN EKOLOJİK KOŞULLARINDA BAZI BURÇAK (Vicia ervilia L.) HATLARININ OT VE TOHUM VERİMLERİNİN BELİRLENMESİ

SAMSUN EKOLOJİK KOŞULLARINDA BAZI BURÇAK (Vicia ervilia L.) HATLARININ OT VE TOHUM VERİMLERİNİN BELİRLENMESİ OMÜ Zir. Fak. Dergisi, 26,21(3): 318-322 J. of Fac. of Agric., OMU, 26,21(3): 318-322 SAMSUN EKOLOJİK KOŞULLARINDA BAZI BURÇAK (Vicia ervilia L.) HATLARININ OT VE TOHUM VERİMLERİNİN BELİRLENMESİ İlknur

Detaylı

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Lisans Tarla Bitkileri Çukurova Üniversitesi Y. Lisans Tarla Bitkileri Çukurova Üniversitesi 1998

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl. Lisans Tarla Bitkileri Çukurova Üniversitesi Y. Lisans Tarla Bitkileri Çukurova Üniversitesi 1998 ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: Kağan KÖKTEN Doğum Tarihi: 01 Ekim 1974 Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Tarla Bitkileri Çukurova Üniversitesi 1995 Y. Lisans

Detaylı

Patatesin Dünyadaki Açlığın ve Yoksulluğun Azaltılmasındaki Yeri ve Önemi

Patatesin Dünyadaki Açlığın ve Yoksulluğun Azaltılmasındaki Yeri ve Önemi Patatesin Dünyadaki Açlığın ve Yoksulluğun Azaltılmasındaki Yeri ve Önemi Prof. Dr. Necmi İŞLER M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Antakya/HATAY Güney Amerika kökenli bir bitki olan patates

Detaylı

Çiftçi Şartlarında Potasyumlu Gübrelemenin Verim ve Kaliteye Olan Etkisi

Çiftçi Şartlarında Potasyumlu Gübrelemenin Verim ve Kaliteye Olan Etkisi Çiftçi Şartlarında Potasyumlu Gübrelemenin Verim ve Kaliteye Olan Etkisi Âlim Çağlayan 1 Ertan Demoğlu 1 Besinlerin rolü Yeterli bir gübreleme programı sadece bütün besinlerin temel görevleri açık bir

Detaylı

BİNGÖL VE ELAZIĞ İLLERİNDE TARIMSAL YAPI AGRICULTURAL STRUCTURE IN BİNGÖL AND ELAZIĞ PROVINCES

BİNGÖL VE ELAZIĞ İLLERİNDE TARIMSAL YAPI AGRICULTURAL STRUCTURE IN BİNGÖL AND ELAZIĞ PROVINCES 138 BİNGÖL VE ELAZIĞ İLLERİNDE TARIMSAL YAPI * *Fırat Üniversitesi Bingöl Meslek Yüksekokulu, Tarla Bitkileri Programı- BİNGÖL abakoglu@firat.edu.tr ÖZET Bu makalede Doğu Anadolu Bölgesinde yer alan Bingöl

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ MERALARINA İLİŞKİN SORUNLAR VE ÇÖZÜM YOLLARI

KAHRAMANMARAŞ MERALARINA İLİŞKİN SORUNLAR VE ÇÖZÜM YOLLARI KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1283 KAHRAMANMARAŞ MERALARINA İLİŞKİN SORUNLAR VE ÇÖZÜM YOLLARI Adem EROL* Mustafa KIZILŞİMŞEK* Mahmut KAPLAN* Mehmet DONBALOĞLU* Özet Ülkemizin en önemli doğal kaynaklarından

Detaylı

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Sürdürülebilir Tarım Yöntemleri Prof.Dr.Emine Olhan Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi TARIMSAL FAALİYETİN ÇEVRE ÜZERİNE ETKİSİ Toprak işleme (Organik madde miktarında azalma) Sulama (Taban suyu yükselmesi

Detaylı

ELMANIN GÜBRELENMESİ

ELMANIN GÜBRELENMESİ Değerli çiftçilerimiz; hiç şüphesiz en doğru gübreleme tavsiyeleri usulüne uygun olarak alınmış toprak ve yaprak örneklerinin tam teşekküllü laboratuarlarda yapılan analiz sonuçlarına göre yapılabilmektedir.

Detaylı

SAĞLIM İNEKLERİN BESLENMESİ

SAĞLIM İNEKLERİN BESLENMESİ SAĞLIM İNEKLERİN BESLENMESİ Birlikle el ele, hayvancılıkta daha ileriye... Mehmet Ak Ziraat Mühendisi Sorumlu Müdür 048 9 4 www.burdurdsyb.org www.facebook.com/burdurdsyb Konuya başlamadan önce, yazıda

Detaylı

ÖDEMİŞ İLÇESİNDE PATATES ÜRETİMİ, KOŞULLAR ve SORUNLAR

ÖDEMİŞ İLÇESİNDE PATATES ÜRETİMİ, KOŞULLAR ve SORUNLAR ÖDEMİŞ İLÇESİNDE PATATES ÜRETİMİ, KOŞULLAR ve SORUNLAR GİRİŞ Solanaceae familyasına ait olduğu bilinen patatesin Güney Amerika`nın And Dağları nda doğal olarak yetiştiği; 16. yüzyılın ikinci yarısında

Detaylı

BUĞDAY (Triticum spp.) Buğdayda Toprak Hazırlığı:

BUĞDAY (Triticum spp.) Buğdayda Toprak Hazırlığı: BUĞDAY (Triticum spp.) Buğdayda Toprak Hazırlığı: Toprak işlemenin sebebi, tohumların uygun çimlenme ve çıkış ortamını hazırlamak; su kaybını en aza indiren, toprağın yapısını en az bozan, erozyonu önemli

Detaylı

ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ve TARIM VE GIDA GÜVENCESĠ

ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ve TARIM VE GIDA GÜVENCESĠ TÜRKĠYE NĠN BĠRLEġMĠġ MĠLLETLER ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ÇERÇEVE SÖZLEġMESĠ NE ĠLĠġKĠN ĠKĠNCĠ ULUSAL BĠLDĠRĠMĠNĠN HAZIRLANMASI FAALĠYETLERĠNĠN DESTEKLENMESĠ PROJESĠ ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ve TARIM VE GIDA GÜVENCESĠ

Detaylı

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye

Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye Dünya Mısır Pazarı ve Türkiye Günümüzde çok amaçlı bir kullanım alanına sahip olan Mısır, Amerika Kıtası keşfedilene kadar dünya tarafından bilinmemekteydi. Amerika Kıtasının 15. yüzyıl sonlarında keşfedilmesiyle

Detaylı

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BAZI TAHIL-BAKLAGİL KARIŞIMLARININ VERİM ÖZELLİKLERİ ve TOPRAĞA SAĞLADIĞI ORGANİK MADDE MİKTARLARININ BELİRLENMESİ MEHMET KAYA YÜKSEK LİSANS TEZİ Tarla

Detaylı

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ KARAMAN DA FARKLI EKİM ZAMANLARI VE AZOTLU GÜBRE DOZU UYGULAMALARININ İTALYAN ÇİMİNİN ( Lolium multiflorum westerwoldicum Caramba ) YEM

Detaylı

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ FARKLI FİĞ (Vicia sativa L.) ARPA (Hordeum vulgare L.) KARIŞIMLARININ VERİMİ VE KALİTE ÜZERİNE ETKİSİ Süleyman ARSLAN YÜKSEK LİSANS Tarla Bitkileri Anabilim

Detaylı

TÜRKİYE DE MISIR TARIMINDA SON GELİŞMELER VE ÇEŞİDİN ETKİSİ. Burhan KARA

TÜRKİYE DE MISIR TARIMINDA SON GELİŞMELER VE ÇEŞİDİN ETKİSİ. Burhan KARA TÜRKİYE DE MISIR TARIMINDA SON GELİŞMELER VE ÇEŞİDİN ETKİSİ Burhan KARA Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü-Isparta Giriş İletişim: burhankara@sdu.edu.tr, Tel: 0246 211

Detaylı

Archived at

Archived at ERZURUM YÖRESİNDE ORGANİK TARIMDA BUĞDAY VE FİĞ YETİŞTİRİCİLİĞİ Zir. Yük. Müh. Köksal KARADAŞ 1 kkaradas2002@yahoo.com, Dr. Murat OLGUN 2 molgun@ogu.edu.tr, Zir. Yük. Müh. Bülent TURGUT 1 turgutbulent@hotmail.com,

Detaylı

8. BÖLÜM: MİNERAL TOPRAKLARDAKİ BİTKİ BESİN MADDELERİ

8. BÖLÜM: MİNERAL TOPRAKLARDAKİ BİTKİ BESİN MADDELERİ 8. BÖLÜM: MİNERAL TOPRAKLARDAKİ BİTKİ BESİN MADDELERİ BİTKİ GELİŞMESİNİ KONTROL EDEN ETMENLER IŞIK TOPRAK (durak yeri) ISI HAVA SU BİTKİ BESİN MADDELERİ BİTKİLER İÇİN MUTLAK GEREKLİ ELEMENTLER MUTLAK GEREKLİ

Detaylı

I. KISIM: Temel Bilgiler ve Muhafaza

I. KISIM: Temel Bilgiler ve Muhafaza İçindekiler I. KISIM: Temel Bilgiler ve Muhafaza 1. Sebzeciliğin Önemi... 3 1.1. İnsan Beslenmesindeki Önemi...4 1.1.1. Sebzelerin Besin Değeri... 5 1.1.1.a. Su... 5 1.1.1.b. Protein... 6 1.1.1.c. Karbonhidratlar...

Detaylı

Çukurova Bölgesi Sığır Yetiştiriciliğinin Yapısı. Prof. Dr. Serap GÖNCÜ

Çukurova Bölgesi Sığır Yetiştiriciliğinin Yapısı. Prof. Dr. Serap GÖNCÜ Çukurova Bölgesi Sığır Yetiştiriciliğinin Yapısı Prof. Dr. Serap GÖNCÜ Memeli hayvanlardan elde edilen süt, bileşimi türden türe farklılık gösteren ve yavrunun ihtiyaç duyduğu bütün besin unsurlarını içeren

Detaylı

Yem Bezelyesi İle Arpa, Yulaf ve Tritikale Karışım Oranlarının Belirlenmesi

Yem Bezelyesi İle Arpa, Yulaf ve Tritikale Karışım Oranlarının Belirlenmesi Araştırma Makalesi/Research Article Yem Bezelyesi İle Arpa, Yulaf ve Tritikale Karışım Oranlarının Belirlenmesi Nermin Göçmen 1 Altıngül Özaslan Parlak 1 1 Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Tarla Bitkileri

Detaylı