1. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ BÜNYESİNDE SEYAHAT ACENTASININ KURULUŞ AMAÇ VE GEREKSİNİMLERİ (LANDISH)

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "1. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ BÜNYESİNDE SEYAHAT ACENTASININ KURULUŞ AMAÇ VE GEREKSİNİMLERİ (LANDISH)"

Transkript

1 GİRİŞ Küreselleşen günümüz dünyasında rekabette üstünlük sağlamada kullanılan en etkin ticaret alanlarından birisi turizmdir. Turizm faaliyetleri, dünya ticaret hacminin büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. Turizm ise; konaklama, yeme içme, eğlence, ulaştırma gibi sektörlerin yanı sıra yarattığı turistik ürünler ile bütün bu sektör ürünlerini birleştiren seyahat acentacılığı sektörü ile birebir ilişkilidir. Yarattıkları turistik ürünler ile seyahat acentaları bütün turizm sektörlerini tüketicilerle buluşturur. Seyahat acentaları niteliklerine göre; otel rezervasyonları, yurt içi ve yurt dışı tur organizasyonları, ulaşım araçları biletleri satışı başta olmak üzere ayrıca, Kongre konferans-toplantı organizasyonu, araç kiralama, danışmanlık (tanıtım ve pazarlama) v.b. gibi faaliyetleri yerine getirirler. Seyahat acentalarının hizmetleri ile oluşan ürünler; sektörel olma özellikleri bakımından diğer sektörlerden farklıdır. Bu farklılık seyahat acentalarının farklı sektörler tarafından oluşturulan hizmetleri uyumlu ve dengeli bir şekilde ve tüketici talebi kapsamında bir araya getirmeleri ile belirginleşir. Bir başka değişle ürünler bir bütün halinde tüketicinin ayağına kadar ulaştırılır. Bu bağlamda seyahat acentalarının etkin olduğu ülkenin ekonomisine katkısı yadsınamaz. Seyahat acentalarının turist getirici etkisi de bu katkıyı arttırır. Ayrıca bu katkı ticari anlamda büyük oranda kazanç sağlayacağı gibi, ülke de turizminin gelişmesi açısından da oynadığı rol önemlidir. İnsanlardaki gezme görme merakına öncülük yapmak amacıyla yeni turistik destinasyonlar oluşturmanın ve tüketicilerin talepleri doğrultusunda yeni ürünler yaratmanın yolu da seyahat acentalarından geçer. Seyahat acentalarının dünya çapında hızla gelişen turizm pazarı nedeniyle sürekli olarak değişim ve gelişim barındırması gerekir. Böylelikle hedef pazarda rekabette öne çıkılarak sürdürülebilirlikte sağlanmış olacaktır. 1

2 Seyahat acentalarının turizmin önemli yapı taşlarından olması doğrultusu ile yola çıkılarak İstanbul Üniversitesi bünyesinde bir seyahat acentası kurulması amaçlanmış ve bu kapsamda bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Üç bölümden oluşan çalışmanın birinci bölümünde; İstanbul Üniversitesi bünyesinde seyahat acentasının kuruluş amaç ve gereksinimlerinden bahsedilerek seyahat acentasının sahipliği, misyonu-vizyonu, arz edeceği hizmet ve ürünler, mali durumu, finansal gereksinimleri ile hukuki ve yasal çerçevedeki gereksinimleri üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde; araştırma geliştirme çalışması kapsamında İstanbul Üniversitesi seyahat acentasının faaliyet göstereceği bölge ve turistik potansiyel belirlenerek, istanbul üniversitesi çevresi, tarihi yarımada, hedef pazar araştırması, pazar bölümlendirme, hedef pazar stratejisi ve ihtiyaçları, rekabet ortamı ve pazarda bulunan rakipler, rekabet analizi, gelecekteki potansiyel rekabet, seyahat acentalarının kümelenme projelerinde rekabet analiz yöntemi: elmas modeli (porter), entegrasyonun rekabete olumlu ve olumsuz yansımaları gibi konulara değinilmiştir. Ayrıca, dünya da ve türkiye de entegrasyona gitmiş seyahat acentaları ve tur operatörleri, hedef pazarda inovasyon modeli ve uygulaması, İstanbul Üniversitesinin inovasyon pramidi modeli ile ticarileştirmesi ve geliştirilmesi gibi konulara da dikkat çekilmiştir. Son olarak üçüncü bölümde ise; çalışmanın uygulama kısmı olan İstanbul Üniversitesi seyahat acentasının swot analizi yapılarak güçlü yönler, zayıf yönler, fırsatlar ve tehditler değerlendirilmiştir. Tüm bunların yanı sıra yapılan Tarihi İstanbul Üniversitesi turu başta olmak üzere, Beyazıt- Sultanahmet ve Tarihi Yarımada Turları ile de çalışmaya katkı sağlanmıştır. 2

3 1. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ BÜNYESİNDE SEYAHAT ACENTASININ KURULUŞ AMAÇ VE GEREKSİNİMLERİ (LANDISH) SEYAHAT ACENTALARI ŞİRKET ANA SÖZLEŞMESİ ÜNVANI : İSTANBUL UNİVERSİTESİ TURİZM İŞLETMECİLİĞİ ANABİLİM DALI. TİCARİ MERKEZİ : İSTANBUL Kuruluş: 2012 Madde 1: Istanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstütusü Turizm İşletmeciliği Anabilim Dali yüksek lisans öğrencileri tarafından bir şirket kurulmaktadır. Madde 2: Şirketin ticaret ünvanı ISTANBUL UNİVERSİTESİ TURİZM ANABİLİM DALI dır. Amaç ve Konu: Madde 3. Şirketin amaç ve konusu başlıca şunlardır: Istanbul Üniversitesi bünyesinde seyahat acentalığı yapmak. a. İstanbul Üniversitesi turizm endüstrisine ilişkin tanıtım, reklam ve danışmanlık hizmetleri vermek. b. Turizme ilişkin piyasa bilgilerini derlemek, Türkiye nin tarihi, turistik, sosyal ve kültürel özellikleri hakkında bilgiler derlemek c. Bu bilgileri kitap, yayın, film ve video bantları şeklinde üretmek, bilgilerin basımını ve dağıtımını yapmak, turizm ile ilgili her türlü yayın yapmak. d. Turistik hediyelik eşya ve el sanatlarının alım ve satımını yapmak, ihraç etmek. e. Yurt içinde ve yurt dışında sergiler açmak ve fuarlara katılmak. Şirket bu amaçları gerçekleştirmek için aşağıdaki konularda faaliyette bulunabilir: 3

4 a. Şirketin amacı ile ilgili olarak gerekli ham madde ve yardımcı maddelerin, malzemelerin ve gereçlerin alımı, satımı, üretimi, ihracat ve ithalatı. b. Dahili ticaret, komisyonculuk, iç ve dış uluslar arası mümessillik, pazarlamacılık ve toptancılık. c. Şirketin işleri için iç ve dış piyasalarda kredi anlaşmaları yapmak, turizm kredisi, yatırım ve işletme kredisi ve benzeri krediler almak. d. Şirketin amacının gerçekleştirilmesi için her türlü malı, ticari, sınai, idari ve hukuki tasarruf ve çalışmalarda bulunmak. e. Şirketin çalışma alanlarına giren konularda hakiki ve hükmi şahıslarla şirket kurmak, ortak girişimlerde bulunmak, var olan ticari işletmelere katılmak, kuruluşların hisselerini, tahvillerini ve diğer menkul kıymetlerini, aracılık yapmamak koşuluyla olmak ve satmak, değiştirmek ve teminat olarak göstermek. f. Şirket için gerekli araç, gereç, makine ve tesisler ile taşınmazları satın almak, kullanmak, devir etmek, kiralamak, kiraya vermek, büro, ofis ve yönetim binaları inşa etmek, satın almak, kiralamak ve kiraya vermek. g. Şirketin konusuyla ilgili olarak şirketin ve üçüncü kişilerin borçlarını ve alacaklarını temin için ipotek, rehin,kefalet ve diğer her türlü ayni ve şahsi teminatları vermek, ipotek, rehin, kefalet ve diğer teminatları almak, bunları değiştirmek ve çözmek. h. Yerli ve yabancı marka, ihtira beratı, bilgi ve uzmanlık, patent ve diğer mülkiyet haklarını iktisap etmek, devir ve ferağa etmek ve bunlar üzerinde lisans anlaşmaları yapmak. Yukarıda belirtilenler dışında, şirket için gerekli ve yararlı başka işe girişilmek istendiğinde konu ortaklar kurulunun onayına sunulur ve gerekli kararlar alındıktan sonra işleme konur. 4

5 1.1.SEYAHAT ACENTASININ SAHİPLİĞİ (CEMAL GÜNDOĞDU) İstanbul Üniversitesi Turizm İşletmeciliği Bölümü bünyesinde 2012 yılında faaliyet göstermeye başlayan İstanbul Üniversitesi Turizm ve Seyahat Acentası, A grubu seyahat acentası işletme belgesine sahip ve TÜRSAB üyesi olan bir kuruluştur. Türk turizminin bilimsel gerçekler temelinde geliştirilmesi ve ülkeye başta Kongre ve Sağlık turizmi gibi yeni, sürdürülebilir turizm çeşitleri kazandırarak, ülke içinde katma değer yaratılmasına yönelik çalışmalar yapmakta ve projeler geliştirmektedir. Ayrıca seyahat acentamız İstanbul Üniversitesi nde Turizm İşletmeciliği bölümünde akademik eğitim alan öğrencilere seyahat acenteciliği konusunda pratik yapma imkanı da yaratarak, turizm sektörüne yetkin turizmciler kazandırmaktadır. İstanbul Üniversitesi Turizm ve Seyahat Acentası olarak bizler, detaylara, mükemmeliyete ve memnuniyetinize en üst seviyede önem vererek, sizlere en iyi hizmeti sunmak için çalışmaktayız. İstanbul Üniversitesi Turizm ve Seyahat Acentası, iç ve dış turizm alanlarında aktif çalışmalar sürdüren, çağdaş, dinamik ve deneyimli bir seyahat acentasıdır. Türkiye de, sürdürülebilir temelde yeni turizm çeşitleri kazandırmak için misyon üstlenen seyahat acentamız, üniversite bünyesinde bulunan toplantı ve seminer salonlarını Türkiye de profesyonel kongreciliğin gelişmesi ve ülkede Kongre Turizmi imajının oluşturulması amacıyla çeşitli organizasyonlar yapmaktadır. Seyahat acentamız, dünyada gelişmekte olan Sağlık Turizmi sektöründen Türkiye nin da yeterli düzeyde pay alabilmesi ve ülkede katma değer yaratılmasına yönelik olarak bölgenin tarihi, turistik ve insani değerleri ile İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi nin bölümlerinde sunulan uluslararası standartlarda ve uygun koşullardaki sağlık hizmetlerini birleştirerek, ülkeleri dışında sağlık hizmeti almak isteyen turist hastalara kanser, kardiyoloji, kalp ve damar cerrahisi, beyin ve sinir cerrahisi, diş, göz, ortopedi, estetik cerrahisi başta olmak üzere sağlık paketleri sunmaktadır. Bunun yanı sıra, öğrencilere yönelik olarak yaz okulu/dil okulu, yurtdışı master programları da düzenlemektedir. 5

6 Ayrıca yurt içi ve yurt dışı otel rezervasyonları, kültür turları, özel ilgi turları, uçak ve gemi biletlerini siz kıymetli müşterilerimize en uygun fiyat seçenekleriyle sunarak, tüm kredi kartlarına veya Kampus Kart la ödemelerinizde özel taksit ve indirim avantajı sağlamaktayız. 1.2.İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SEYAHAT ACENTASININ MİSYON, VİZYON VE DEĞERLERİ (CEMAL GÜNDOĞDU) MİSYONUMUZ Etik değerlerden ödün vermeden tüm turizm faaliyetlerimizde ciddi, güvenilir, global anlamda müşteri odaklı birhizmet vererek ve hızlı çözümler üreterek Türkiye nin turizm alanında dünyaya tanıtımına yardımcı olmak ve turizm alanında etkin rol oynamak. Organizasyonlara farklılık getirecek yeni ve yaratıcı fikirler üretebilmek Pazarlanan ürünlere en üst düzeyde değer kazandırarak, karlılığı ve etkinliği arttırmak Dünya çapında seyahat ve organizasyon için, sürekli gelişen teknolojiyi takip ederek hizmetlerimize yenilik kazandırmak Piyasada tam ve kaliteli hizmet sunan marka olarak öncü konumu sürdürmek Değişim ve gelişime açık olmak Bireysel ve kurumsal anlamda sürekli gelişmek Çalışanlarına ve müşterilerine en iyi imkanları sunmak Toplumsal değerlere sahip çıkmak Tercih edilen bir işletme olmak VİZYONUMUZ Güvenilir, ciddi, müşteri odaklı, hızlı çözüm üreten, kaliteli hizmet anlayışıyla Türkiye de ve dünyada turizm alanında faaliyetlerini sürdürmek. Verilen hizmetlerde ve ürünlerde KALİTE 6

7 Acentamıza hizmet veren kişi, kurum ve kuruluşlarla BÜTÜNLÜK Tüm hizmetlerde mükemmel PERFORMANS DEĞERLERİMİZ İnsana ve Topluma Çevreye ve Yasalara Karşı Saygı ve Sorumluluk Çağdaşlık, Bilimsellik, Yaratıcılık Yenilikçilik Dinamizm Dürüstlük Verimlilik Güleryüzlülük Müşteri memnuniyeti Dürüstlük, bütünlük ve güvenilirlik Tarihi mirasımıza sahip çıkmak ve bizden sonra gelen nesillere en güzel şekilde bırakmak Atatürk İlke ve İnkılaplarına bağlı ülkesini ve bayrağını seven nesiller yetiştirilmesine katkıda bulunmak. Bizler birer eğitimci olarak hizmet vereceğimiz genç nesillere bir eğitimci gözüyle yaklaşarak onları en iyi şekilde bilinçlendirmek 1.3. SEYAHAT ACENTASININ ARZ EDECEĞİ HİZMET VE ÜRÜNLER (SEROL) İstanbul Üniversitesi nde faaliyet gösterecek olan seyahat acentesinin Üniversite prensipleri ve değerleri ile uyumluluk göstermesi gerekmektedir. Aksi takdirde sunulan hizmette aksaklıklar meydana gelebilecek, turistin sunulan bu hizmetlerden tatmin olması sağlanamayabilecek ve Üniversite turizm potansiyeli yaratma ve turist çekme konusunda hedeflediği sonuçlara erişemeyebilecektir. Bu gibi sıkıntı verici sonuçlarla karşılaşmamak için gerekli önlemler alınmalı, Üniversite yönetimi ve personelinin süreklilik arz edecek şekilde karşılıklı yardımlaşma, dayanışma ve işbirliğine gidilmesi 7

8 sağlanmalı ve arz edilecek hizmet ve ürünler eksiksiz bir şekilde sunulmalıdır. Seyahat acentesinin arz edeceği hizmet ve ürünleri aşağıdaki gibi ifade edebiliriz; 1-) İstanbul Üniversitesi Beyazıt Yerleşkesinin ve Üniversite çevresinin araştırmasını yapmak ve öngörülen turların plan ve programlarının oluşturulmasını gerçekleştirmek. 2-) Planlanan turların düzenlenmesini, hazırlanmasını ve pazarlanmasını yapmak. (Hacıoğlu, 2009, s. 42) 3-) Üniversite bünyesinden ya da diğer araç kiralama şirketlerinden araç temin etmek ve turistlerin gitmek istedikleri yerlere transferlerini gerçekleştirmek.(hacıoğlu, 2009, s. 42) 4-) Rehberlik hizmetleri de dahil olmak üzere günlük ve haftalık geziler tertiplemek. (Hacıoğlu, 2009, s. 42) 5-) Turistlerin yeme-içme hizmetleri, konaklama hizmetleri, eğlence hizmetlerini karşılamak.(hacıoğlu, 2009, s. 42) 6-) Turistik tanıtım için Üniversite başta olmak üzere ve çevresini de dahil ederek broşür ve kitapçık basılmasını sağlamak ve dağıtımını yapmak. (Hacıoğlu, 2009, s. 42) 7-) Turistlere, Üniversiteye geldiklerine dair İstanbul Üniversitesi logolu kartlar hediye etmek ve Üniversitenin popülaritesini arttırmak. 8-) Turistlerin güvenliğini ve konforunu sağlayacak, güvenlik hizmetlerini karşılamak. 9-) Gelen turistlere alışveriş yaptırabilmek ve albeni oluşturabilmek için Üniversite bünyesinde turistik ürün satışı yapan standlar kurmak. 8

9 1.4. SEYAHAT ACENTASININ MALİ DURUMU (LANDİSH) Muhasebenin defter tutma fonksiyonunun sonucu olan " özetleme " aşamasında elde edilen mali tablolar, işletme ile ilgili tarafların alacakları ekonomik kararlara esas olacak verileri sağlarlar. Geçmişte yatırımcılar ve diğer ilgili taraflar, karar alma sürecinde daha çok net kar ve pay başına getiri gibi sonuçları temel alarak bu bilgileri sağlayan gelir tablosu ve dağıtılmamış karlar tablosu ile ilgilenmekteydiler. Fakat günümüzde işletmenin faaliyetlerinden sağladığı karları nasıl değerlendirdiği, finansman kaynaklarının türleri, varlıklarının likidite yapısı, borçlarının büyüklüğü ve vadesi gibi sorular önem kazanmış durumdadır. Bu sorulara cevap sağlayacak olan mali tablo, işletmenin belirli bir tarih itibariyle varlıklarının, yükümlülüklerinin, işletme sahiplerinin haklarının ve onları oluşturan alt unsurların çeşitlerinin ve büyüklüklerinin yer aldığı tablo olan ve teoride "mali durum tablosu " olarak da adlandırılan " bilanço " dur. (1) Bilançonun çeşitli tanımları yapılmaktadır. Bu tanımların ortak yönü bilançonun belli bir tarihte, işletmenin varlıklarının tümünü iki yönden göstermesidir. Birinci yönü, varlıklarının nerelerden ve kimlerden sağlandığı, ikinci yönü ise sağlanan varlıkların nerelere yatırıldığına ilişkindirler. (2) Bir başka deyişle, bilanço değerlerinin bazı kendine özgü özelliklere sahip olması gerekmektedir. Bu özellikler; - Doğruluk ve güvenirlik, - Açıklık, - Biçimde birlik, - Değerleme birliği, gibi özelliklerdir. 9

10 Seyahat Acentaları Tarafından Düzenlenen Belgeler (3) Tur Kayıt Formaları Rezervasyon Fişleri Voucher Rehber Harcama Listeleri Yeni Türk Lirası Transfer Belgeleri Satış Raporları Tur Maliyet Raporları Reklam Harcamaları Raporu Kontrol Raporları 10

11 1.5. SEYAHAT ACENTASI İÇİN FİNANSAL GEREKSİNİMLER (BURCU) Seyahat acentalarının; temel görevlerini yerine getirebilmeleri, gerekli işlemlerin planlı ve sorunsuz işlemesini sağlayacak sayıdaki elemanı çalıştırabilmeleri, gerekli araç, gereç, makine ve tesisler ile taşınmazları satın alabilmeleri için sermayelerinin güçlü olması gerekmektedir. Yoğun rekabet ortamında rekabet edilebilirliği sağlayabilmek ve sektörde başarılı olabilmek için, işletmelerin gelirlerinin maliyetlerini karşılayabilmesi gerekmektedir. Seyahat Acentası kuruluş aşamasında, seyahat acentacılığı faaliyeti göstermek isteyen kuruluşların 1618 Sayılı Seyahat Acenteleri ve Seyahat Acentaları Birliği Kanunu çerçevesinde, ödemeleri gereken teminat ve üye ücretleri vardır. Kuruluş aşamasında gerekli olan teminat ücretleri; A grubu için 7.000,00.- TL, B grubu için 6.000,00.-TL,C grubu için 5.000,00.-TL ve her şube için bu miktarların % 25 idir. Üye kayıt ücretleri ise; A grubu için ,00 TL, B grubu için ,00 TL, C grubu için ,00TL ve her bir şube için bu miktarların yüzde %25 idir. (TURSAB, 2012) Sabit sermaye yatırımlarına olan ihtiyacın yüksekliği, yüksek işgücü maliyetleri, zaman içerisinde gereksinim duyulan yenileme yatırımları ve artan rekabet göz önüne alındığında seyahat işletmeleri önemli risklerle karşı karşıya kalabilmektedir. 11

12 Başarılı bir işletme iç ve dış etmenlerin etkisiyle zamanla mali yapısının bozulması sonucu sıkıntıya girebilmekte ve bu aşamada finansal kontrolün yetersizliği, işletme faaliyetlerinin olumsuz seyretmesi veya işletme dışı etmenlerin etkisiyle mali yapının bozulması işletmenin mali güçlüğe sürüklenmesine neden olmaktadır. Eğer işletme mali başarısızlığa uğradıysa işletmecinin önünde üç seçenek bulunmaktadır. Bunlar işletmeye likit enjeksiyonunda bulunulması, ikincisi işletmenin başka bir firmayla birleştirilmesidir. Üçüncü seçenek olarak işletme yeniden yapılandırılabilir. (Türksoy, 2007, s. 2) Bugün turizm sektöründe faaliyet gösteren bir isletmenin yararlanabileceği teşvik tedbirleri, 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu nun 13. maddesi uyarınca saptanmaktadır. Teşvik tedbirlerine yönelik uygulama ise her yıl yayınlanan Bakanlar Kurulu kararı temel alınarak yürütülmektedir. Bakanlar Kurulu, hangi sektörlerin ne gibi koşullarla teşvik tedbirlerinden yararlandırılacağını saptamakta, daha sonra Hazine Müsteşarlığı da bir tebliğ yayımlayarak belirlenen teşvik politikası ve amaçları hakkında gerekli açıklamaları yapmaktadır. (Kuru & Özen, 1998) Türkiye de turizm sektörüne yönelik olarak çeşitli teşvik ve destekleri aşağıdaki şekilde gruplandırmak mümkündür: (Toker, 2007) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) kapsamında sağlanan destek ve hizmetler: Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı kapsamında uygulanan teşvik ve destekler 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ile sağlanan teşvikler 5084 sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Kapsamında Enerji Gideri İndirimi 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu nda yer alan muafiyetler 12

13 Türkiye Kalkınma Bankası ve Türkiye İhracat Kredi Bankası (EXIMBANK) tarafından sağlanan kredi imkânları Türkiye Kalkınma Bankası, proje değerlendirme faaliyeti sonucunda uygun bulduğu turizm sektöründeki şirketlere öz kaynaklarından ve sağlamış olduğu yabancı kaynaklardan orta-uzun vadeli yatırım ve isletme kredileri, ayrıca kısa vadeli krediler tahsis etmekte ve kullandırmaktadır. Banka kârlılık ve verimlilik anlayışı çerçevesinde yıllık is programlarında belirlenen kriterlere uygun olarak anonim şirket statüsündeki ve turizm yatırım belgesi almış olan firmaların finansman ihtiyaçlarını karşılamaktadır. (Türkiye Kalkınma Bankası A.S. Faaliyet Raporu, 2005) Özel bankalar da turizm endüstrisindeki işletmelere, çeşitli kredi imkanları, özel kartlar ile ekstreleri erteleme, taksitlendirme imkanları, özel pos oranlarından ve pos alacaklarının uygun oranlı iskonto avantajından yararlandırma, sigorta, danışmanlık gibi hizmetler sunmaktadırlar. Maksimum on iki aya varan vadeyle TL veya döviz cinsi kredi vermektedirler. İşletmelerin turizm sezonu öncesi yenilenme, ticari taşıt alma, işyeri kurma ya da sigortalama gibi finansal ihtiyaç ve yatırımlarının finansmanı için ilk bir yılı anapara ödemesiz olmak üzere beş yıla varan vade imkanı sağlayan veya işletmeye altmış aya kadar vadeli finansman sağlayan bankalar bulunmaktadır FİNANSMAN VE FON SEÇENEKLERİ (MERVE AYDOĞAN) Seyahat acentası kurulması konusunda belli başlı kuruluş için ihtiyaç duyulan mali gereksinimler yanında işletmenin pazara giriş ve bu pazarda tutunuş sürecinde daha önce bahsedilen turizmin teşviki için sağlanan krediler hibeler ve vergi indirimlerinin yanında uluslararası ve ulusal olarak başka fon seçeneklerine de ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacın karşılanması tüm 13

14 ülkeyi ve hatta diğer ülke ve bölgesel birlikleri de ilgilendirmesi dolayısıyla bu birliklerin ve bölgesel toplulukların da turizmi destekleme, turizm işletmeleri açma, bu işletmelere fon sağlama konusunda gelişmelere sebep olduğu görülmektedir. Öyle ki; Avrupa Birliği Türkiye nin adaylık sürecinde diğer aday ülkelere de sağladığı gibi ekonomik bazı destek programları oluşturmaktadır. T.C. Avrupa Birliği Bakanlığı ndan sağlanılan bilgiler doğrultusunda bu programların temel amaçları arasında bölgesel kalkınmalara destek yardımları yapmak maddesinin olduğu görülmektedir. Ayrıca insan kaynaklarınının geliştirilmesi maddesinde üniversitelerin ihtiyaç duyduğu eksiklikler ve projelerin desteklenmesi kapsamında hibe programlarının olması da üniversite bünyesinde kurulan işletmelerin desteklenmesi konusunda yardımcı olabilir (TÜRKİYE CUMHURİYETİ AVRUPA BİRLİĞİ BAKANLIĞI, 2012). Turizm bir bölgesel kalkınma, istihdam yaratma ve en önemli tanıtım faaliyeti olma özelliklerini gösterdiği için sözkonusu fonların kullanılabileceği düşünülmektedir. Bu desteklerden en önemlilerinden birisi Avrupa Yatırım Bankası Kredileri dir. Bu krediler daha çok büyük ölçekli işletmelere verildiği için İstanbul Üniversitesi kapsamında kurulacak seyahat acentası için kullanışlı olmayacaktır. Kurulacak işletmenin yararlanabileceği fon seçenekleri orta ölçekli işletmeler veya küçük ölçekli işletmeler için olan kredi programlarıdır. Kredileri alabilmek için Avrupa Birliği nin Türkiye de anlaşmalı olduğu bankalarla görüşmek gerekmektedir (KESEN, 2005). Avrupa Birliği desteğinden başka ulusal olarak fon seçeneği sağlayabilecek en önemli kurumun KOSGEB olduğu düşünülmektedir. Kurum, girişimcilik kredileri ve finans desteklerinden başka inovasyon ve araştırma geliştirme faaliyetleri için de belirli kaynaklar sağlamaktadır. Bu kapsamda var olan ya da planlanan işletmeler için teknoloji kullanımları, işçilik giderleri gibi konularda kredi ve hibeler sağlamaktadır. Buradan da anlaşılacağı gibi sadece işletme kurulumunda değil projenin daha kapsamlı hale gelmesinde de destek için başvuruda bulunulabilir (KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ 14

15 İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ BAŞKANLIĞI). KOSGEB dönemsel olarak belirli zamanlarda işletme açılırken kullanılabilecek kredilerin yanında geri ödemesiz olarak bazı finansal desteklerde de bulunmaktadır. Bu konuda yine kuruma başvuruda bulunulabilir. İstanbul Üniversitesi finansal yapısının genel olarak öğrenci kredilerinden ve iki adet büyük hastane kaynaklı döner sermayeden oluştuğu söylenebilir (KAYACAN, ECDER, & v.d, 2010). Dolayısıyla finans desteği bu döner sermayeden kredi gibi belirli zamanlarda belirli miktarlarda kullanılarak faaliyet sonrası elde edilen gelirle belirlenen faiz miktarı ile birlikte geri ödenebilir. Herhangi bir olumsuzlukla karşılaşılması işletmenin çalışamaz hale gelmesi durumunda zaten turizme açılmış olan üniversite içindeki tarihi ve kültürel değerlerden elde edilecek gelirle geri ödenebilir. Zira üniversitenin kurulacak seyahat işletmesi olmasa da turizme açılması planlandığı bilinmektedir SEYAHAT ACENTASI İÇİN HUKUKİ VE YASAL GEREKSİNİMLER ( BATIKAN) Türkiye de seyahat acentelerinin turizm sektörü içinde yer alan ve diğer kurum ve kuruluşlarla ilişkilerini düzenleyen, denetleyen, yükümlülükler getiren bir seyahat acenteleri ile ilgili kanun bulunmaktadır sayılı Seyahat tarihinde TBMM tarafından kabul edilmiş ve 28 Eylül 1972 tarih Sayılı Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğü girmiştir. Bu kanuna ilave olarak, seyahat acenteleri ile ilgili olarak seyahat acenteleri ile ilgili faaliyetleri düzenleyen ve 1618 sayılı yasa gereğince hazırlanan, 27 Eylül 1975 tarihli sayılı Resmi Gazete de yayınlanarak yürürlüğe giren ayrıca 4 Eylül 1996 tarihinde değişiklik yapılan Seyahat Acenteleri Yönetmeliği bu faaliyetleri düzenlemektedir. Aynı şekilde seyahat acenteleri ile ilgili mevzuat içinde Türk Parası Kıymetini 15

16 Koruma Hakkında Kararname lerin getirdiği yükümlülükler ve sorumluluklar da bulunmaktadır. (Mısırlı, Seyahat Acentacılığı ve Tur Operatörlüğü, 2010, s. 54) Türkiye de seyahat acentelerinin yasal olarak sınıflandırılması 1618 sayılı kanuna tarih ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanan Seyahat Acenteliği Yönetmeliği ne göre düzenlenmektedir. Bu kanuna göre acenteler A, B, C grubu olmak üzere üç sınıfa ayrılmaktadır.(mısırlı & Çolakoğlu, Seyahat acentaclığı ve tur operatörlüğü, 2010) Ülkemizde seyahat acenteliği faaliyeti göstermek isteyen kuruluşların bu faaliyetlerini gösterebilmeleri için 1618 Sayılı Seyahat Acenteleri ve Seyahat Acenteleri Birliği Kanunu çerçevesinde gerekli yasal prosedürü tamamlamaları gerekmektedir. Seyahat acentası işletme belgesi almak isteyen tüzel kişiler, bir dilekçe ve varsa isim tesciline ilişkin belge ile seyahat acentası unvanı almak üzere Bakanlığa başvurur. (dilekçede şirketi temsil ve ilzama yetkili kişinin adı soyadı, imzası, telefon ve faks numarası, açık adresi, başvuru tarihi ve tercih sırasına göre birden fazla unvanın yer alması gerekmektedir.) Bakanlık tarafından başvuruda belirtilen seyahat acentası unvanının uygun bulunması durumunda bu husus başvuru sahibine ve TÜRSAB a yazılı olarak bildirilir. Seyahat acentası işletme belgesi almak isteyen tüzel kişiler acenta unvanının uygun görüldüğünün Bakanlıkça bildirilmesinden itibaren otuz gün içinde aşağıda belirtilen belgelerin aslı veya onaylı sureti ile TÜRSAB a başvurur. Onaylı suretinin ibrazı istenilen belgelerin aslının getirilmesi halinde, belgenin fotokopisi aslına uygunlu kontrol edildikten sonra ilgili görevli tarafından isim ve unvan yazılarak tasdik edilir. Yeni seyahat acentesi kuruluş belgeleri: Belgenin Aslı Görülmüştür tasdik işleminin TÜRSAB tarafından yapılması ancak belge aslını getiren kişinin; 16

17 Seyahat Acentesi tüzel kişinin, a) Temsil ve ilzama yetkili kişi veya kişiler b) Genel Müdür c) Şirket Müdürü d) Seyahat Acentesi personeli, (Seyahat Acenteleri Yönetmeliğinin 35. maddesinde tanımlanan) e) Sigortalı çalışanı, (Aylık Prim ve Hizmet Belgesi ibrazı gerekmektedir.) f) Vekaletname ile yetki verilen kişi olması koşulu ile yapılabilir. a- Başvuru dilekçesi, b- Başvuru sahibi tüzel kişinin, iştigal konusu olarak turizm veya seyahat acenteliği faaliyetinin de yer aldığı şirket ana sözleşmesinin bulunduğu Ticaret Sicili Gazetesinin tarih ve sayısının belirtildiği beyan aslı. c- Temsile yetkili kişi veya kişilerin de belirtildiği Ticaret Sicil Tasdiknamesi aslı, d- Acente unvanına ilişkin taahhütname (İsim, imza ve kaşe), e- Başvuru sahibi anonim şirketlerde, yönetim kurulu üyeleri ve şirketi temsile yetkili kişi veya kişilerin, diğer şirketlerde ise tüm ortakların ve şirketi temsile yetkili kişi veya kişilerin T.C. Kimlik Numarası ve adli sicil beyanı aslı, f- Tüzel kişiliği temsile yetkili kişi veya kişilerin imza sirküleri aslı veya onaylı sureti. g- Seyahat acenteleri Yönetmeliği nin 35.nci maddede belirtilen personeline ait belge, Sosyal Güvenlik Kurumu İşyeri kodu ve T.C. 17

18 Kimlik Numarası nın yer aldığı beyan aslı ile SSK aylık prim ve hizmet belgesi. (1) Seyahat acentesi merkez ve şubelerinde aşağıdaki niteliklerden birini haiz en az bir personel çalıştırılır. a) Otelcilik ve turizm konusunda, meslek lisesi, ön lisans veya lisans eğitimini tamamlamış olmak, b) Enformasyon memurluğu yabancı dil başarı belgesi sahibi olmak, c) Bakanlıkça verilmiş rehber belgesine sahip olmak, (2) C grubu seyahat acentalarında enformasyon memurluğu yabancı dil başarı belgesi sahibi olanlar birinci fıkrada belirtilen nitelikleri haiz personel yerine çalıştırılabilir. (3) Birinci fıkradaki niteliklerden birine sahip ve fiilen acentasında çalışan seyahat acentası sahipleri kendi acentalarında personel sayılır. (4) Seyahat acentalarında çalışacak personele ilişkin belgelerden enformasyon memurluğu yabancı dil başarı belgesinin aslı, diğer belgelerin aslı veya onaylı sureti TÜRSAB a ibraz edilir ve arşivlenir. Onaylı suretinin ibrazı istenilen belgelerin aslının getirilmesi halinde, belgenin fotokopisi aslına uygunluğu kontrol edildikten sonra ilgili görevli tarafından isim ve unvan yazılarak tasdik edilir. Kuruluş Teminatı olarak A grubu için 7.000,00.-TL, B grubu için 6.000,00.-TL, C grubu için 5.000,00.-TL ve her bir şube için bu miktarların %25 i TURSAB a yatırılır. 3- TÜRSAB, kendisine yapılan başvuruya ilişkin ibraz ve beyan edilen bilgi ve belgeler üzerinde inceleme ve değerlendirme yapar, adli sicil beyanının doğrulunu ilgili merciden teyit eder. 18

19 4- TÜRSAB, bildirilen adreste seyahat acentası işyerinin 17 nci maddede belirtilen nitelikleri haiz olup olmadığı, personele ilişkin kayıtların tutulup tutulmadığı hususlarında denetleme ve değerlendirme yapar. Üye Kayıt Ücreti: 5- TÜRSAB tarafından yapılacak denetleme sonucunda mevzuatta belirtilen şartlara sahip olduğu belirlenen seyahat acentası adayı işletmeler, üye kayıt ücretinin ödenmesi ile TÜRSAB üyesi olarak kaydedilirler. ÜYE KAYIT ÜCRETİ ( ) (A) grubu (B) grubu (C) grubu ,00 TL ,00 TL ,00 TL ve her bir şube için bu miktarların yüzde % 25 idir. Yıllık aidat, üye kayıt ücretinin yüzde beşidir. Üye kayıt ücreti ve yıllık aidat her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu nun mükerrer 298 inci maddesi uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. 6- TÜRSAB, başvuru sonucuna ilişkin görüşünü Bakanlığa ve başvuru sahibine yazılı olarak bildirir. 7- Bakanlığın yaptığı inceleme ve değerlendirme sonucunda eksik evrak bulunması durumunda eksik evrakın TÜRSAB a bildirmesi üzerine, başvuru sahibine eksik evrakın tamamlanması TÜRSAB tarafından bildirilir ve başvuru sahibi tarafından tamamlanır. Evrakların tamamlanması üzerine, Bakanlık gerekli inceleme ve değerlendirme 19

20 sonucunda uygun görülenlere seyahat acentesi işletme belgesi verir. ( 2. ARAŞTIRMA GELİŞTİRME ÇALIŞMASI Türkiye turizminin gelişmiş ülkelerin turizmi ile rekabet edebilmesi için araştırma ve geliştirme çalışmalarına gereken önemi vermesi gerekmektedir. Sadece tüketen değil aynı zamanda üreten bir toplum olabilmek ve bu anlamda farklılaşabilmek için araştırma ve geliştirmeye dayalı ekonomi politikalarının uygulanması gerekmektedir. Bu nedenle de araştırma ve geliştirme çalışmaları yönetim stratejisinin bir parçası değil bizzat stratejisi olmalıdır. Ekonomik kalkınmanın öncü sektörlerinden biri olan turizmde araştırma geliştirme (Ar-Ge), ulusal ve uluslararası sektörde var olan mevcut yapının geliştirilmesi, ülke gerçeklerine uygun ve sürdürülebilir temellere dayandırılması, turizm alanında hayata geçirilmesi planlanan yatırımların uygun şekilde planlanmasında atılacak adımların doğru atılmasını sağlamak üzere çalışmalar yapmaktadır. Ar-Ge faaliyetlerinde hedef, yeni bir ürün ve/veya hizmet geliştirmesine bilimsel altyapı sağlamaktır. Özel çalışma gerektiren kamu, özel sektör ve üniversitelerde yapılabilen özel bir faaliyet olan Ar-Ge, adından da anlaşıldığı gibi önce bir araştırma, henüz bulunmamışı bulma ve sonra da bilgiyi ve bir ürün veya hizmeti geliştirmeyi, yenilemeyi içermektedir. (Gemici) Türkiye de seyahat acentaları Ar-Ge çalışmaları, Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TURSAB) nin Araştırma ve Geliştirme Bölümü tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu bölüm, bilgi ve verileri çeşitli ulusal ve uluslararası kaynaklardan toplayıp değerlendirmekte ve gelişmeleri raporlamakla yükümlüdür. Belirli konu ve olayların gelişimini raporlamanın haricinde, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Bakanlık tan elde edilen istatistiki veriler ile ilgili aylık raporlar hazırlamaktadır. Bu aylık raporlar Türkiye nin turizm geliri ve uluslararası seyahat eden turistlerin istatistiksel veri analizinden ve değerlendirmelerinden oluşmaktadır. (TÜRSAB). 20

21 2.1. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SEYAHAT ACENTASININ FAALİYET GÖSTERECEĞİ BÖLGE VE TURİSTİK POTANSİYELİ İstanbul Üniversitesi bünyesinde kurulacak olan seyahat acentesi, merkezden çevreye doğru bir alan kapsamında hizmet verecektir. Merkez olarak İstanbul Üniversitesi baz alındığında çevre olarak Süleymaniye, Beyazıt ve Sultanahmet Tarihi yarımadası dikkate alınmalıdır. Seyahat acentesinin kuruluş amacı olan İstanbul Üniversitesi ve çevresinin turistik potansiyelini ortaya çıkartıp bundan turizm geliri elde etmek hedefine uygun olarak sözü edilen bölgelerdeki tarihi, kültürel yapı ve doğal kaynakların envanteri çıkarılmalı ve bu kaynakların inovatif bir çalışma prensibi ile betimlenip acentenin faaliyette bulunacağı, şehir turu, inanç ve kültür turizmi türleri ile sentezlenmelidir. Bu bağlamda İstanbul Üniversitesi nin bünyesinde barındırdığı tarihi ve kültürel yapılar, müzeler ve doğal alanlar, Süleymaniye ile Beyazıt çevresindeki tarihi doku ve Sultanahmet Tarihi yarımada bölgeleri, acentenin turistik ürünü olan paket turları hazırlamada girdi olarak kullanılacak ürün kalemlerine kaynaklık edecek değerler niteliği taşımaktadır İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ Yakın dönemde rektörlük binasında bulunan ve saray odalarını andıran büyük salonlar İstanbul Üniversitesi Bilim ve Sanat Merkezi nin kurulmasıyla galerilere dönüştürülmüş. Bu düzenlemeyle birlikte bina, rektörlüğün yanında, Feyhaman-Güzin Duran ve Selim Turan ın resim koleksiyonundan oluşan Resim Galerisi, İletişim Galerisi ve geçici sergilerin yapıldığı bir sanat merkezi olarak da kullanılıyor. Beyazıt Meydanı ndan Süleymaniye ye açılan Besim Ömer Paşa Caddesi üzerinde üniversite birimleri, fakülteler ve paha biçilmez el yazması kitapların bulunduğu Nadir Eserler Kütüphanesi bulunuyor. 21

22 Zamanla yeni bölümlerin açılması, yeni fakültelerin eklenmesiyle İstanbul Üniversitesi Beyazıt semtinin dışına taşmış durumda te kurulduğu zaman 250 müderris, muallim ve muallim vekili, 350 den fazla personeli ve 3 bine yakın öğrenciyle eğitime başlayan İstanbul Üniversitesi nin şimdilerde 70 binden fazla öğrencisi, 6 bine yakın öğretim görevlisi bulunuyor. İlk kurulduğunda tıp, hukuk, edebiyat ve fen fakültesi bulunan üniversite, günümüzde onlarca fakülte ve sayısız bölümleriyle sayılı üniversiteler arasında yer alıyor. ( 2008) İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ TARİHİ BÜYÜK KAPISI Bugünkü kapının inşasına ise1864 yılında başlanmıştır. Beyazıt Meydanı nda 1869 yılında başlayan genişletme çalışmalarında, yeni Seraskerlik Kapısı ve kapının her iki tarafında yer alan köşkler, meydana egemen ana öge olarak kullanılır. Tarihi büyük kapı, içeri girildiğinde İstanbul un boğucu havasının tamamen zıddı, tertemiz bir hava ile ilk bakışta öğrencileri etkilemeye yeter. Bu anıtsal kapı, Türkiye de sadece İstanbul Üniversitesi nin değil, aynı zamanda üniversite kavramının da sembolüdür. Üniversiteye girmek demek, hayallerde biraz da bu kapıdan içeri girmek demektir aslında. ( 2011) İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ YANGIN KULESİ Beyazıt Kulesi, yangınları gözetlemek ve haber vermek amacıyla İstanbul'un Beyazıt semtinde 1749 yılında inşa edilen 85 metre yüksekliğinde kuledir. Gözetleme yerine kadar çıkan merdivenler 180 basamaktan ibarettir ( 2004) Başlangıçta ahşap olarak inşa edildi. 1756'daki Cibali yangınında yandı. 1826'da yeniden yapılan kule yeniçeri ayaklanmasında tekrar yandı. Kule üçünçü kez Sultan II.Mahmut zamanında, 1828 yılında Senekerim Balyan'ın mimarlığı altında tekrar yapıldı. Beyazıt Yangın Kulesi, 22

23 1)Nöbet Katı 2)İşaret Katı 3)Sancak Katı olmak üzere üç bölümden oluşur. Yangın, Beyazıt Kulesinden gündüz sarkıtılan sepetlerle, gece ise fener yakılarak haber verilirdi. Uzun süre geceleri farklı renklerde aydınlatılarak İstanbullulara ertesi günün hava tahminin duyurulması için kullanıldı. Kulenin mavi renkte aydınlatılması ertesi gün havanın açık olacağını, yeşil yağmuru, sarı sisi ve kırmızı karı haber verir. Bu uygulamaya 1995 yılında son verildi, 2010 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin girişimiyle tekrar başlandı. ( İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK Mermer sütunlar, taş işlemeciliği ve özellikle görkemli Mavi Salon ile Pembe Salon un duvar ve tavanlarındaki süslemeler binanın dikkat çekici özellikleridir. Oryantalist bir anlayışla tasarlanmış olan salonların duvar ve tavanları zengin süslemelerle bezenmiştir. Tavan resimleri 17. ve 18. yüzyılda uygulanmaya başlayan geleneğini yansıtmaktadır. Tavanlardaki üç boyutlu ve yoğun süsleme Barok üslubu anımsatır. Süslemelerin arasına asker ressam öğrenciler tarafından yapıldığı sanılan yağlı boya manzara resimleri yerleştirilmiştir. Doktora Salonu na açılan salonda bulunan kütüphane bizzat Sultan Abdülhamid tarafından yapılmış olup, çeşme bu yapının inşasından 30 yıl sonra ortaya çıkan akımın bir örneği olarak sonradan ilave edilmiştir. Barok mimari üslubun öne çıktığı ve bir kısmı kâgir bir kısmı ahşap olan bu yapı 1894 İstanbul depreminden büyük zarar görmüş, İtalyan mimar Raimondo d Aranco ( ) tarafından onarılmıştır. Üniversite olarak kullanıldığı dönemde, 1950 de Mimar Ekrem Hakkı Ayverdi tarafından da onarılan yapının son olarak 1998 tarihinde cephe ve mermer temizliği yapılmıştır. ( 2011) 23

24 İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ BOTANİK BAHÇESİ 3 Mart 1935 tarihinde atılmış, iki yıl sonra inşaat bitirilerek bina 4 Haziran 1937 tarihinde hizmete açılmıştır. Bu arada enstitü bahçesinin yapımına daha önce başlanmış 1934 yılındaki ilk düzenlemeleri takiben bahçe 1935 yılının İlkbaharında İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi (Hortus Botanicus Universitatis İstanbulensis) adı ile hizmete girmiştir. Bahçenin kuruluş tarihi de Enstitülerin açılış tarihi olarak kabul edilmiştir. ( Botanik Bahçesi'nin Bitki Varlığı'ndan Örnekler Acokanthera spectabilis (Güney Afrika ) - Allamanda cathartica (Brezilya) - Fil kulağı, Colocasia korthalsii (Borneo) - Difenbahya, Dieffenbachia sp.- Ananas, Ananas comosus (Brezilya) - Antoryum plastik çiçeği, Anthurium scherzerianaum - Şili Salon çamı, Araucaria araucana (Şili) - Bunya çamı, Araucaria bidwilli (Britanya adaları) - Moreton, Çember çamı Araucaria cunninghamii (Yeni Gine) - Pelikan, Kuğu çiçeği Aristolochia grandiflora (Guatemala) - Çay Bitkisi Camelia sinensis (Çin) - Fırçaçiçeği ağacı Callistemon citrinus (Avusturya) - Pawpaw, Papaya ağacı, Carica papaya (Güney Amerika) - Demir ağacı, Casuarina equisetifolia (Malezya) - Kokulu Hindistan sediri Cedrus deodora (Himalaya dağları) - Toros, Lübnan sediri Cedrus libani (Toros dağları, Lübnan, Suriye) - Kafur ağacı Cinnamomum camphora (Japonya) - Kahve Ağacı Coffea arabica (Angola) - Yalancı Sago Palmiyesi, Sikas, Cycas revoluta ve Cycas circinalis (Japonya ve Tropikal Asya) - Meleklerin Trompeti, Datura suaveolens (Meksika) -Ejder Ağacı, Kardeş kanı Ağacı, Dracaena draco (Kanarya adaları) - Su Sümbülü Eichhornia crassipes (Güney Amerika) - Guawa Ağacı, Acca sellowiana (Amerika) - Japon eriği, Kutsal ağaç Ginkgo biloba (Japonya, Çin) - Kentaki kahve ağacı, Gymnocladus dioica (Merkezi Amerika) - Yalancı Muz ağacı Heliconia bihanii (Pasifik Adaları - Lale ağacı, Liriodendron tulipifera (Kuzey Amerika) - Manyok, Tapyoka Ağacı, Manihot esculenta 24

25 (Brezilya) - Muz Musa paradisiaca (Tropik Amerika) - Filayağı ağacı Beucarnea recurvata (Meksika) - Pavlonya Paulovnia elongata, (Çin) - Avakado ağacı Persea gratissima (Meksika) - Phellodendron amurense (Mançurya) Sekoya, Kızıl gövdeli ağaç, sahil sekoyası; Sequoia sempervirens (Kaliforniya) -Mamut ağacı, Sequoiadendron giganteum (Kuzey Amerika) - Yalancı Karabiber ağacı Schinus molle (Güney Amerika) - Keçi sakalı Tillandsia usneoides (Tropik Amerika) - Vanilya bitkisi Vanilla planifolia (Tropikal Amerika) - Zencefil, Zingiber officinale - Orkideler; Stanhopea hernandezii (Meksika) - Zygopetalum intermedium (Bolivya,Peru); Cattlea gaskelliana (Brezilya) - Laelia perrinii (Brezilya) - Stenoglottis longifolia (Natal) - Restrepia elegans (Karakas) - Masdevallia edvardii (Kolombiya) - Dendrobium atroviolaceum (Yeni Gine) - Paphiopedilum insigne (Nepal) - Oncidium divaricatum (Brezilya) - Aspasia lunata (Rio de Janerio) - Miltonia spectabilis (Brezilya), Cymbidium aleifolium (Hindistan) - İbrik böcek kapanı Nepenthes sanquinea (Malaya) - Güneş böcek kapanı Drosera spathulata (Türkiye) - Trompet böcek kapanı Sarracenia purpurea (Amerika) -Doğu Karadeniz göknarı, Abies nordmanniana (Doğu Karadeniz Bölgesi) - Uludağ göknarı, Abies bornmuelleriana (Türkiye, Uludağ) - Kazdağı göknarı Abies equi-trojani (Türkiye, Kazdağları) - Sığla, günlük ağacı Liquidambar orientalis (Köyceğiz) - Anadolu glayörü, Gladiolus anatolicus (Türkiye; Adana,Muğla,Aydın) - Peygamber çiçeği, Centaurea amasiensis (Yalova) - Terebentin ağacı, Pistacia terebinthus Karadeniz Bölgesi- Deniz üzümü Ephedra camphlypoda (Türkiye), Saplı meşe Quercus robur ssp. robur (Türkiye) - Çirişotu Asphodelus albus (Türkiye) - Doğu benekli lalesi Fritillaria persica (Türkiye; Van, G.D. Anadolu Bölg.) - Kardelen Galanthus elwesii (Türkiye) - Yer somunu Cyclamen coum (Türkiye)- Mango ağacı Mangifera indica (Tropik Amerika). 25

26 İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ GÖZLEMEVİ Gözlemevi, İstanbul Üniversitesi'nin Beyazıt'taki tarihi merkez binası bahçesinde bulunan Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü içerisinde yer almaktadır Üniversite Reformu ile Ülkemizde yükseköğretimin yeniden yapılandırılması çerçevesinde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi bünyesinde kurulan Astronomi Enstitüsü'nün bir uzantısıdır. Planlaması Enstitü'nün Almanya'dan davet edilen ilk müdürü Prof. Dr. E. F. Freundlich'in istekleri doğrultusunda İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi mensubu Mimar Prof. Dr. Arif Hikmet Holtay tarafından yapılan binanın temeli 1935 Aralığı'nda atılmış, Yüksek Mühendis Ekrem Hakkı Ayverdi tarafından altı ay içerisinde tamamlanmış ve Ülkemizin ilk modern astronomi gözlemevi olarak 1936 yazında hizmete açılmıştır. ( Gözlemevi'nin en önemli gözlem aleti 30 cm açıklıklı ve 200 cm odak uzaklıklı astrograftır. Dört mercekli bu dürbün sistemiyle 24 x 24 cm ebadında geniş alan gökyüzü görüntüleri alınabilmektedir. Güneş gözlemlerinde kullanılan bileşen dürbünleri de bulunan bu astrograf, 11 Aralık 1935 tarihinde Alman Carl-Zeiss Jena firmasına ısmarlanmış, 25 Eylül 1936 tarihinde İtalya-Trieste üzerinden demonte vaziyette (12 parça halinde) gemiyle İstanbul'a getirilmiş, ve yine 1936 sonbaharında halihazırdaki kubbesine yerleştirilmiştir. Gözlemevi, öğretim dönemi boyunca okulların ziyaretine açıktır. Bu imkândan faydalanmak isteyen okullar için düzenlenen programlarla Bölüm ve Gözlemevi tanıtılmakta, astronomi ile ilgili sunumlar yapılmakta ve havanın açık olması durumunda yukarıda tanıtılan yerleşik dürbünler vasıtasıyla Güneş gözlemi yapılmaktadır. Halka açık düzenlenen gece gözlem ve tanıtım programlarında ise, Gözlemevinin 30 cm ve 20 cm çaplı portatif teleskopları kullanılmak suretiyle katılımcılara kılavuzluğumuzda 26

27 ay, gezegenler ve yıldızlar gösterilmekte, popüler astronomi bilgileri verilmekte ve seminerler yapılmaktadır. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ HİDROBİYOLOJİ MÜZESİ İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı çalışanları tarafından oluşturulan İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Hidrobiyoloji Müzesi (IUSHM) günümüzde deniz ve iç sularımızda bulunan canlı türlerinden örneklerin saklandığı bilimsel bir koleksiyon olarak hizmet vermektedir. Hidrobiyoloji Enstitüsü'nde yürütülen çalışmalardan elde edilen materyaller bilimsel olarak saklanarak enstitü kapsamında Türkiye'nin ilk hidrobiyoloji müzenin oluşması sağlanmıştır. Bu müze Türkiye'nin en büyük deniz ve iç su balık koleksiyonuna sahipti. İstanbul Üniversitesi bünyesinde Hidrobiyoloji Enstitüsü'nde oluşturulan koleksiyonların yanı sıra, Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü'nde daha önceden kurulmuş olan İstanbul Üniversitesi Zooloji Müzesi (ZMUI)'nde de kısıtlı sayıda deniz ve iç su canlılarına ait balık örnekleri de bulunmaktaydı. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü çalışanlarının aynı zamanda Baltalimanı'nda ki Hidrobiyoloji Enstitüsü'nde de görev almaları nedeniyle iki kurum arasında zaman içinde bir bağ kurulmuştur yılında Hidrobiyoloji Enstitüsü' nün kapatılmasından Baltalimanı'nda ki merkez binalar İstanbul Üniversitesine devredilerek sosyal tesis olarak kullanılmaya başlanmıştır. Enstitünün balık koleksiyonu da öteki varlıkları ile birlikte önce Su Ürünleri Meslek Yüksek Okuluna devredilmiştir. Su Ürünleri Meslek Yüksek Okulu 1992 yılında Su Ürünleri Fakültesine dönüştürülmüş ve Hidrobiyoloji Enstitüsünden gelen koleksiyona ait örnekler fakültenin çeşitli birimlerine taşınmıştır. Balık koleksiyonunun büyük bir kısmı (iç sulardan elde edilen örnekler) Fakültenin Sapanca'da ki tesislerine taşınmıştır. Geçen zaman içerisinde Hidrobiyoloji Enstitüsü'nden 27

28 kalan bilimsel materyallere gerekli özen gösterilmemiş, çeşitli taşınmalar sırasında materyali büyük bir kısmı zarar görmüştür. Kuruyan ya da bozulan örnekler atılmıştır. Bu örneklerden geriye kalan az sayıda ki örnek halen İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesinde bulunmaktadır (Meriç ve ark., 2007). İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ FEN FAKÜLTESİ ZOOLOJİ MÜZESİ Müze, sergi ve koleksiyonların bulunduğu iki alandan oluşmaktadır. Zooloji Müzesinin sergi bölümü 120 m2' lik bir alan içinde yerleşmiştir. Yaklaşık olarak 1500' ü böcek olmak üzere 2034 tür sergilenmektedir. Bu türler arasında en önemlilerinden biri Sphenodon punctatus (Syn. Hatteria punctata) dur. Müzemizde iskeleti bulunan bu tür sadece yeni Zelanda'nın yakınlarındaki bir adada yaşamaktadır ve Triyas' dan günümüze kadar varlığını sürdürmüş bir örnektir, başka bir deyişle yaşayan fosildir. S. punctatus (Şekil-8) dünya üzerinde bulunan Zooloji Müzelerinin sadece birkaçında mevcuttur, bu sayılı müzeler arasında İ. Ü. Zooloji Müzesi de yer almaktadır. ( Uluslararası kısaltması ile ISTF (İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Herbaryumu) 1930'lu yılların sonuna doğru, o yıllarda bu fakültede görev yapan Alman botanikçi Prof. Dr. A. Heilbronn tarafından kurulmuştur. Hemen hemen aynı yıllarda Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsünde Prof. Dr. K. Krause tarafından kurulan Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Herbaryumu (ANK) ile birlikle 1933 yılında çıkarılan üniversiteler kanunu ile oluşturulan üniversitelerde kurulan ilk iki herbaryumdur. Bu herbaryum ilk olarak "Tıbbi Bitkiler (İspençiyari Nebatat) ve Genetik Enstitüsü"ne bağlı olarak kurulmuştur. Daha sonra "İstanbul Üniversitesi, Fen Fakültesi, Farmakobotanik ve Genetik Enstitüsü Herbaryumu" olan herbaryumun adı 1964 de, "İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Botanik ve Genetik Kürsüsü Herbaryumu" olmuştur. 1 Ocak 1956'da Uluslararası Bitki Taksonomisi 28

29 Birliği'ne (International Association for Plant Taxonomy, IAPT) yapılan başvuru sonucu, herbaryumun uluslararası kodu ISTF olarak kabul edilmiştir (Demiriz 1969). Bu herbaryum, kurucusunun çabaları ile bazı eski alman botanikçilerin koleksiyonlarından örnekler getirilerek kurulmuştur. ( TÜRK ECZACILIK TARİHİ MÜZESİ Türkiye nin ilk eczacılık tarihi müzesi 1960 yılında Prof. Dr. Turhan Baytop tarafından kişisel koleksiyonu ve yakın arkadaşlarının verdiği tarihi malzeme ile kurulmuştur. Ecz. Remzi Kocaer in katkılarıyla koleksiyon genişletilmiş ve A blok zemin katta bir odaya yerleştirilmiştir. 7 Mayıs 1968 tarihinde Türk Eczacılık Tarihi Müzesi adıyla ziyarete açılmıştır. ( Eşya sayısının artması ve odaya sığmaması nedeniyle müze 1984 yılında C blok birinci bodrum katında daha büyük bir odaya taşınmış ve 15 Temmuz 1984 günü yeniden ziyarete açılmıştır. 17 Ağustos 1999 depreminden sonra C blok güçlendirme çalışmaları başlayacağı zaman müzenin eşyaları ambalajlanarak arşiv binasında depolanmıştır.a blok yani Keçecizade Fuat Paşa Konağının restorasyon çalışmaları 2005 yılında başlamış ve 2010 yılında tamamlanabilmiştir. Müze A blok birinci katta Dekanlık yanındaki iki salona yerleştirilmiş olup eşyaların restorasyon, yerleştirme ve etiketleme çalışmaları devam etmektedir. Müzenin resmi açılışı 6 Haziran 2012 de 10. Türk Eczacılık Tarihi Toplantısında yapılacaktır. ( Müzede sergilenen eşyalar: Topkapı Sarayı Enderun Eczanesi dolapları ve ilaç kavanozları Pasteur Eczahanesi dolapları İstikamet Eczahanesi dolapları 29

30 Hamidiye Etfal Hastanesi dolapları Çeşitli laboratuar malzemesi, şişeler, kavanozlar, Drog kutuları Mikroskop ve teraziler Eczacılık eğitiminin çeşitli dönemlerine ait diplomalar Eczacı Mektebi fotoğrafları Eczacı Mektebi eski tabelaları Eczacılardan ve hekimlerden gelen eski müstahzarlar Kitaplar Atatürk Arboretumu (Maslak-Sarıyer İstikameti-Orman Bölge Müdürlüğü- Hacı Osman-Orman İçi Bahçeköy Kilyos Yolu-Bahçeköy) Arboretumlar bilimsel araştırma ve gözlem amacıyla orijini ve yaşları belli, her biri doğru ve dikkatli bir şekilde bir araya getirilmiş olan çoğunluğu ağaç ve diğer odunsu bitki taksonlarının uygun seçilmiş alanlarda yetiştirilip sergilendiği tabiat parçalarıdır. Başka bir açıdan bakıldığında arboretumlar eğitim ve bilimsel yanları ağır basan bilgi, emek ve sabırla meydana getirilmiş birer canlı bitki müzeleridir. Yeryüzünde kuruluşları yüzyılların ötesine dayanan arboretumların fonksiyonları çok çeşitlilik gösterir. Bunlar; ilk ve orta öğretimden üniversite düzeyine kadar tüm öğrencilere ve çevre halkına otsu ve odunsu bitkiler hakkında bilgi vermek, onları yetişme alanlarında tanıtmak, çevre koruma bilincinin gelişmesine katkıda bulunmaktır. Bunun yanında, dünyanın dört bir tarafındaki eksotik ve endemik bitkileri iklimin müsaade ettiği oranda bir araya toplayarak uzun ve pahalı seyahatlere gerek kalmadan insanlara tanıtmak ve bunların içinden süsleme değeri olanları seçme imkanı sağlamak, nesli kaybolma tehlikesi altında bulunanları koruma altına almak, 30

31 yabancı orijinli türlerin ülkemize uygunluğu konusunda çalışmalar yapmak da Atatürk Arboretumu'nun görevleri arasındadır. Atatürk Arboretumu'nun ilk amacı basta İ.Ü. Orman Fakültesi öğretim üyeleri ile öğrencileri olmak üzere Orman Bakanlığı bünyesindeki ilgili kuruluşlar ile orman mühendisleri, peyzaj mimarlarının, diğer fakülteler ile araştırma kurumlarının, yerli ve yabancı bilim adamlarının, doğa severlerin yapacakları incelemelere, bilimsel araştırmalara her yönü ile açık bir canlı laboratuar olarak hizmet vermektir. ( Atatürk Arboretumu, Sarıyer ilçesinde bulunan floristik zenginliğiyle birçok yerli ve yabancı botanikçinin ilgisini çekmiş bulunan ünlü Belgrad Ormanı'nın güneydoğusunda 296 hektarlık bir orman parçası üzerinde kurulmuştur. Sınırları içinde Osmanlı İmparatorluğu döneminde yapılan Kirazlıbent ile 1916 yılında Neşet Hoca tarafından kurulan Türkiye'nin ilk fidanlığını barındıran Atatürk Arboretumu yeryüzündeki diğer arboretum ve botanik bahçeleriyle tohum ve fidan temini konusunda işbirliği içerisindedir. ( Orman Genel Müdürlüğü İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü'nün Bahçeköy Orman İsletme Müdürlüğü'ne bağlı bir isletme şefliği olan arboretum, bir danışma kurulu tarafından idare edilmektedir. Danışma kurulunda bilimsel otorite I.Ü. Orman Fakültesi'ne, idari otorite Orman Genel Müdürlüğü'ne aittir. Mülkiyet ve finans kaynağı yine Orman Genel Müdürlüğü'dür. ( İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ÇEVRESİ ( SEROL) İstanbul un muhteşem yerleri ve görkemli abideleri arasında yer alan önemli mekanlardan biri de İstanbul Üniversitesi dir. İstanbul Üniversitesi Türkiye nin en eski ve en köklü üniversitesidir. Türkiye nin Avrupa ya açılan kapısı pozisyonundadır. Bilim ve Çağdaşlaşma meşalesini elinde tutan, bünyesinde barındırdığı tabii güzellikleriyle öne çıkan İstanbul Üniversitesi nin Beyazıt Yerleşkesi, coğrafi 31

32 konumu sebebiyle, geçmişten geleceğe bir köprü görevi gören bir çok tarihi değerle etkileşim içerisindedir. Bu tarihi değerler İstanbul Üniversitesi Beyazıt Yerleşkesi nin turizm potansiyeline etki eden faktörlerin başında gelmektedir. Bu tarihi değerleri sıralayıp açıklayacak olursak; A-) KÜLLİYELER, B-) CAMİLER, C-) ÇARŞILAR, Ç-) HAMAMLAR, D-) KULELER, ) ÇEŞMELER F-) KÜTÜPHANELER, G-) MÜZELER, Ğ-) MEYDANLAR, H-) SÜTUNLAR, I-) TÜRBELER, A-) KÜLLİYELER 1-) SULTAN AHMET KÜLLİYESİ; İstanbul un Eminönü ilçesinde, Ayasofya nın karşısındadır. Mimarı, Mimar Sinan öldükten sonra baş mimarlığa getirilen Sedefkar Mehmed Ağa dır. I. Ahmet tarafından 1609 yılında büyük bir törenle yapımına başlanmış ve 1616 yılında tamamlanmış olan Sultan Ahmet Külliyesi, İstanbul daki en büyük külliyelerden biri olma özelliğine sahiptir. Külliyede kullanılan bitkisel motifli fazla çiniden dolayı Batı da Mavi Cami olarak da bilinir. Bu anıtsal yapı için Evliya Çelebi nin yazdığına göre; yedi saray yıktırılmıştır. Külliyenin Osmanlı klasik mimari anlayışının son örneklerinden biri olması, yapıya ayrı bir değer katmıştır. 32

33 Külliyenin ana yapıları, Cami, İmaret, Medrese, Hünkar Kasrı, Hamam, Çeşme, Darüşşifa, Sıbyan Mektebi, Arasta, Sebiller, Kiralık Odalar, Evler ve Mahzenlerdir. Külliye yapıları, Akarat-ı Vakf-ı Şerif de ayrıntılı olarak verilmiştir. CAMİ Külliye Camii İstanbul daki altı minareli tek cami olma özelliğine sahiptir. Üç şerefeli dört minare, caminin dört köşesine, kalan iki şerefeli kısa minarelerse, avlunun karşılıklı iki köşesine gelecek şekilde inşa edilmiştir. Dört adet fil ayağı üzerine oturan 33,6 metre çapında ve 43 metre yüksekliğindeki caminin ana kubbesi, dört yarım kubbeyle desteklenmiştir. Bu tavan örtüsü Şehzadebaşı Camisi ndeki tavan örtüsünün bir benzeridir. Caminin 64x72 ölçülerindeki iç mekanı 260 adet pencereyle aydınlatılıyor. Caminin önünde ve iki yanında çevrilmiş dış avlusunun sekiz kapısı vardır. Mermer döşemeli şadırvanlı avlu otuz kubbeyle çevrilidir. Avludaki altı sütunlu şadırvanın lale ve karanfil motifleri göz alıcıdır. Caminin iç avlusuna merdivenli üç kapıdan girilir. Bu kapılar ve dış avlunun cümle kapısı bronzdandır. Caminin sedef kakmalı minberinde, işlemeli müezzin mahfili ve mihrapta mimari ayrıntılar işlenmiştir. Ayrıca halı ve kilimler, rahleler, kalem işleri, ve renkli cam pencerelerle yapı sanatsal değerini somutlaştırmayı başarmıştır. DİĞER YAPILAR Sultan Ahmet Külliyesi nin diğer bir yapısı Hünkar Kasrı dır. Padişah ın namazdan önce ve namazdan sonra dinlenmesi için caminin dış avlusuna yapılan mekan, 1949 yangınından sonra elden geçirilmiştir. Külliyenin kuzeydoğu köşesinde, tek kubbeli kare plan üzerine inşa edilen Külliye Türbesi yer alır. Türbede I. Ahmet, hanımı Kösem Sultan, oğulları IV. Murat ve II. Osman ın yanı sıra sultanın bazı torunları gömülüdür. Dış avlu duvarının bitişiğindeki yapıysa, Sıbyan Mektebidir. Sıbyan Mektebi nin zemin katında dükkan ve çeşmeler, üst katında ise dershane yer alır. Külliyenin kıble yönünde bulunan Arasta Çarşısı nın bir bölümünde Mozaik Müzesi, kalan kısmında ise turistik eşya satan dükkanlar faaliyet gösteriyor bugün. Sokulu Mehmet Paşa yokuşu üzerinde bulunan külliye imareti, darüşşifa ile birlikte, Sultan 33

34 Ahmet Teknik Lisesi olarak kullanılıyor. Külliye sebillerinden üçü günümüze ulaşmıştır. Bunlardan biri arastanın içinde, bir diğeri dış avlu kapısında, üçüncüsüyse türbe yakınlarındadır.( 2-) SÜLEYMANİYE KÜLLİYESİ; Süleymaniye Külliyesi, Mimar Sinan tarafından 1550 de yapımına başlanmış ve 15 Ekim 1557 tarihinde bitirilmiş bir eserdir. İnşasında 1713 ü Müslüman, toplam 3523 işçi çalıştırılmıştır. Tarihçi Peçevi nin söylediğine göre, Külliye inşasına filori ve akçe harcanmıştır. Bozcaada, İzmit, Mut, Ezine, Gazze ve Lübnan gibi farklı yerlerden taş örnekleri ve sütunlar İstanbul a taşınmış; Külliye nin yapımında kullanılmak için İmparatorluk topraklarının çeşitli yerlerinden malzemeler getirtilmiştir. Külliye 15 bölümden oluşur; 1-) Cami 2-) Rabi Medresesei 3-) Salis Medresesi 4-) Evvel Medresesi 5-) Sani Medresesi 6-) Tıp Medresesi 7-) I. Süleyman Türbesi 8-) Hürrem Sultan Türbesi 9-) Türbedar Odası 10-) Bimarhane 11-) Darüzziyafe 12-) Darülhadis Medresesi 13-) Tabhane 14-) Mimar Sinan Türbesi 34

35 15-) Hamam CAMİ; Süleymaniye Külliyesi ndeki en göz alıcı mekan kuşkusuz Süleymaniye Camii dir. Cami Mimar Sinan ın diğer eserleri gibi sadelikten taviz vermeyen, ama sadeliği ihtişama dönüştürebilmiş mabetlerdendir. Süslemeler ve bezemeler daha çok kitabeler için kullanılmış olsa da mimari geometri başlı başına bir estetik harikası olmayı başarmıştır. Mihrabın yaslandığı duvardaki vitraylı pencereler ve mihrabın iki yakasındaki çerçeveler Sarhoş İbrahim adlı ustanın eseridir. Camide dört pembe fil ayağı üzerine oturtulmuş 26,5 metre çapında büyük bir kubbe yer alır ve kubbenin derinliği çapının iki katıdır. Bu kubbenin hafif olması için özel tuğlalar imal edilmiş ve kubbenin yapımında bu tuğlalar kullanılmıştır. Ayrıca, Cami nin duvarlarını oluşturan taşlar birbirlerine içten demir kenetlerle bağlanmış ve bu kenetlere eritilmiş kurşun dökülmüştür. Cami 128 adet pencereyle ve onlarca kandille aydınlatılmış, bu kandillerden çıkan isin duvarları kirletmemesi ve ayrıca, isten mürekkep yapımında istifade edilebilmesi için girişin üzerine bir is odası inşa edilmiştir. Caminin Beyaz Harem isimli, beyaz mermerden inşa edilmiş iç avlusunun dört köşesinde yükselen; ikisi üç şerefeli, ikisi de iki şerefeli olmak üzere dört minaresi vardır. Camideki dört minare, Kanuni nin İstanbul un fethinden sonra ki dördüncü padişah oluşunu, minarelerdeki on şerefeyse, Osmanlı tarihinin onuncu padişahı oluşunu simgeler. Ayrıca iç avlunun ortasında, dikdörtgen bir havuzdan ve havuzun içindeki iki fıskiyeden müteşekkil, bitksel motifli bir şadırvan vardır. DİĞER YAPILAR Külliye nin merkezini cami olarak kabul ettiğimiz zaman, diğer yapıların bu merkezin etrafında şekillendiğini göreceğiz. Külliye nin Tıp Medresesi ile birlikte toplam altı medresesi vardır. Bu Medreselerden, Cami nin Beyazıt yönündeki Evvel ve Sani Medresesi, bugün Süleymaniye Kütüphanesi olarak kullanılıyor. Bu iki medresenin yanındaki Tıp 35

36 Medresesi nin bir bölümü yol çalışmalarında yıkılmış, kalan kısım da hastaneye dönüştürülmüştür. Tıp Medresesi nin sağına ve cami bahçesinin çaprazına düşen yapıysa, Osmanlı Dönemi nde akıl hastanesi olarak kullanılan :Bimarhane dir. Külliye nin Kuzeybatısına düşn yolda ve cami bahçesinin karşısında Külliye yemekhanesi Darüzziyafe ve Külliye misafirhanesi olan Tabhane bulunur Bu yolun bitiminden sağa dönüşte göze çarpan üçgensi ve mütevazı türbe Mimar Sinan a aittir. Cami duvarının yüksek kaldığı bu yolun yüz metre kadar ilerisinde Salis ve Rabi Medreseleri ve Rabi Medresesi nin sağındaki ara yoldaysa Külliye Hamamı görülür. Külliyede bulunan son Medrese de bu yolun az ilerisinde bulunan Darülhadis Medresesidir. Külliye de biri Kanuni Sultan Süleyman a diğeri de Kanuni nin eşi Hürrem Sultan a ait olamk üzere iki türbe vardır. Bu türbeler sekizgen plan üzerine kubbeli olarak inşa edilmiştir. Türbelerde kullanılan bitkisel motifli çiniler sanatsal niteliğe sahiptir. Külliye haziresinde ise dönemin ileri gelenleri medfundur. ( 3-) ŞEHZADE KÜLLİYESİ; Külliye, Kanuni nin çok sevdiği ve kendisinden sonra tahta çıkarmayı düşündüğü oğlu Şehzade Mehmet için yaptırılmıştır. Şehzade Külliyesi nin ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmese de Şehzade Mehmet Türbesi ndeki şehzadenin sandukası üzerinde 930 (1543) Cami-i şerif şehr-i recebde tama olmuştur. Yazar. Tazkiretü l Bünyan da ise Şehzade Külliyesi için Rebiyülevvel 950 / Haziran 1543 yılında inşaatına başlandığı yazılıdır. Şehzade 18 Şaban 950 / 16 Ekim 1543 yılında öldüğüne göre külliye onun için yaptırılmamış, ama ölümü üzerine külliyeye onun ismi verilmiştir. Külliye, Eminönü ilçesi Şehzadebaşı semtindedir. Mimar Sinan ın çıraklık eserim dediği bu güzel külliyede, Şehzade Cami, Rüstem Paşa Türbesi, Şehzade Mehmet Türbesi, Tabhane, Medrese olmak üzere beş ana yapı bulunmaktadır. CAMİ; Cami 38x38 ölçülerinde bir alana bina edilmiş, 19 metre çapında ve 37 metre yüksekliğindeki ana kubbe dört fil ayağı üzerine oturtulmuş, bu kubbe dört yönde yarım kubbelerle desteklenmiştir. Caminin iki şerefeli iki minaresi bulunur ki bu 36

37 minarelerdeki işlemeler ve süslemeler dönemin mimarı sadeliğinden uzaktır. Avluyu çevreleyen dokuz kubbe aynı ölçülerde ve yükseklikte olup, oratadaki şadırvanla simetrik bir bütünlük arz eder. Evliya Çelebi, bu şadırvanın kubbesinin IV. Murat tarafından yaptırıldığını belirtir ve minarelerdeki süslemelerden dolayı Mimar Sinan ı över. DİĞER YAPILAR Şehzade Mehmet için yaptırılan türbenin yapımına 1543 yılında başlanmış 1544 yılında tamamlanmıştır. Türbenin duvarları çinilerle kaplı ve pencereleri vitraylıdır. Türbede Şehzade Mehmet ten başka onun gibi genç yaşta ölen kardeşi Cihangir in, kızı Hümüşah ın sandukası ve kime ait olduğu bilinmeyen üç sanduka daha vardır. Külliye Medresesi ise yılları arasında kuzey doğu duvarını oluşturacak şekilde inşa edilmiştir. Yirmi oda bir eyvan ve tuvaletten oluşan yapı, 1950 yılından sonra kız öğrenci yurdu olarak da kullanılmıştır. İki bölümden oluşan tabhane de külliye misafirhanenin ağırlandığı yer olup, medrese gibi dış avlu duvarının doğu yönünde bulunur. Bir dönem İstanbul Üniversitesi matbaası olarak da kullanılan, Şehzade Külliyesi nin güney bölümünde bulunan yapıysa, külliyenin Sıbyan Mektebidir. Giriş revağı bugün bulunmayan mekanın, pencere düzeni değişmiş ve depo olarak kullanıldığı zaman ocağı da kaldırılmıştır. Burada dikkat çeken bir başka yapı ise, üç bölümden oluşan Darüzziyafe dir. ( 4-) NURUOSMANİYE KÜLLİYESİ Nuruosmaniye Külliyesi, Osmanlı mimari anlayışından uzak, barok tarzı batılı mimari anlayışın denendiği, süs ve işlemelerin çokça kullanıldığı bir külliyedir. Külliye nin yapımına I. Mahmut zamanında başlanmış, Sultan ın ömrü bitirmeye vefa etmeyince, III. Osman tarafından bitirilmiştir. Külliyenin mimarı hakkında kesin bilgi elimizde olmasa da bazı kaynaklarda Rum olduğu sanılan, külliye baş mimarı Simeon Kalfa tarafından yapılmış olduğu söylenmektedir. Külliye planında, Cami, Kütüphane, Türbe, İmaret, Medrese, Sebil, Hünkar Mahfili ve çeşme bulunur. 37

38 CAMİ; Cami nin merkezi, koca bir kubbeyle örtülüdür ve kubbe Osmanlı camilerinde kullanılmış en büyük kubbelerden biri olma özelliğine sahiptir. Mihraptaki çıkıntılar ve silmeler Osmanlı mimari geleneğiyle bağdaşmayan, aykırı bir tarzdır. Cami, Fatma Hanım Mescidi nin yerine, 1749 Ocak ından 1755 Aralık ına kadar süren zaman diliminde inşa edilmiştir. Camide bulunan yazıların büyük bir bölümü, Hattat Bursalı Ali Efendi, Mehmet Rasim, Seyyid Abdülhalim ve Fahrettin Yahya tarafından yazılmıştır. Duvarları çevreleyen içbükey kornişlerde Fetih Suresi yazılıdır ve camide S ve C biçiminde eğrisel kemerler kullanılmıştır. İkişer şerefeli iki minaresiyle ve çevresi küçük kubbelrle çevrilmiş U şeklindeki avlusuyla farklı bir hava yakalayan Nuruosmaniye Külliyesi nde kullanılan barok ve rokoko bezemeler, Osmanlı ustalarının elinde farklılşamış ve eşsiz sanatsal süslemeler olmayı başarmıştır. DİĞER YAPILAR Önünde üç kemerli bir revak bulunan, kubbeli ve dörtgen türbenin dış yüzey işlemeleri İtalyan baroğunu yansıtır. Külliye I. Mahmut tarafından yapılmış olsa da Külliye türbesinde III. Osman ın annesi Şehsuvar Valide Sultan ın sandukası bulunur. Cami nin güney cephesinin batı yakasında imaret, doğu yakasında ise medrese bulunur. Medrese revaklı olup, orta avluyu çevreleyen odalardan müteşekkildir. İmaret ise küçük bir avlu, mutfak ve yemekhaneden meydana gelmiştir. Medrese ve imaret günümüzde Kur an Kursu olarak faaliyet göstermektedir. Külliye Kütüphanesi nde ana kubbeyi dört sütunun taşıdığı ve iki tane yarım kubbeyle bu ana kubbenin desteklendiği görülür. Ayrıca daha sonra ilave odalarla güçlendirilmiş olan kütüphanenin altında bir bodrum bulunmaktadır. Nuruosmaniye Külliyesi bir teras üzerine bina edilmiş ve üç yönde bu terasların altına dükkanlar yerleştirilmiştir. Bu dükkanlar bugünde kullanılmaktadır. Osmanlı mimarisinde bir dönüm noktası olan Nuruosmaniye Külliyesi, diğer külliyelerden ayrı tutulmaktadır. Batılılaşma eğilimlerin mimari de kendini göstermeye başladığı bir dönemde, batı mimarisinden etkilenen bu külliye, kentin 38

39 koşuşturması içinde ilk günkü ihtişamını korumayı başarmıştır. ( 5-) BAYEZİD KÜLLİYESİ; II. Bayezidtarafından 1505 yılında inşa edilen külliye, kendini adını verdiği semtte, dağınık bir şekilde bina edilmiştir. Cami, medrese, hamam, kervansaray, tabhane ve sıbyan mektebinden müteşekkil olan külliyenin mimarının im olduğu tam olarak netlik kazanmış olmasa da külliyenin Mimar Hayreddin ya da Mimar Kemaleddin tarafından bina edildiği düşünülmektedir. Son dönemlerde yapılan araştırmalarla birlikte ise Yakupşah bin Sultanşah isminin ön plana çıkmaya başladığı görülür. Külliye nin ana elemanı olan Cami, Osmanlı mimarisinin sergilendiği açık hava müzesi görünümündeki mekanın, öne çıkan öğelerinden biri olmayı başarmıştır. Ortasında güzel bir şadırvan bulunan, kubbeli revaklarla çerçevelenmiş zemini mermer döşeli iç avlu; caminin ana kütlesine açılır. Cümle kapısının üstündeki celi sülüslü cami kitabesi ise Hattat Şeyh Hamdullah a ait olup, kitabeden caminin 1500 ile 1505 yılları arasında inşa edildiği anlaşılmaktadır. Kare plan üzerine inşa edilen caminin tavanını süsleyen m çapındaki kubbenin ağırlığı kemerler aracılığıyla dört sütuna bindirilmiş, bu kubbeyi destekleyen iki yarım kubbe ile harimin tavan örtüsü meydana getirilmiştir. Ayrıca, Harimin iki yanında dörder kubbeyle örtülü olan yan mekanlarla birlikte, cami iki yönde genişletilmiş, on sütun üzerine oturan hünkar mahfili ise sağ taraftaki kubbeli dizinin kıble yönündeki son kubbenin altında konumlandırılmıştır. Mukarnas işçiliğin göze çarptığı bu hünkar mahfilinin yanı sıra, minber, mihrap ve müezzin mahfilindeki taş işçilik yapının estetik görüntüsünde etki sahibidir. Caminin girişinin iki yanında uzanan kanatsı çıkıntılar, caminin ilk yapıldığı zamanlarda tabhane olarak tasarlanmış, ama daha sonraları bu tabhanelerin cami ile arasındaki duvar kaldırılarak, tabhaneler cami alanı içine dahil edilmiştir. Caminin mukarnaslı minareleri tabhanelerin uçlarına yerleştirildiği için iki minare arasında 79 metrelik bir açıklık oluşmuştur. Bu minarelerden 1954 yılında tamir edilen sağ taraftaki minare özgün süslemelerini büyük ölçüde korumuş, bilinmeyen bir tarihte restore edildiği düşünülen sol taraftaki diğer minare ise sağdakine nazaran daha sade kalmıştır. 39

40 Bayezid Külliyesi nin imareti ve kervansarayı Bayezid Devlet Kütüphanesi tarafından kullanılmaktadır. Ayrıca, Bayezid Meydanı nın Laleli ye bakan cephesinde bulunan medrese binası ise, bugün Türk Vakıf Hat Sanatları Müzesi tarafından kullanılırken, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi nin yanındaki Patrona Halil ismiyle de anılan külliye hamamı ise, son aylarda İstanbul Üniversitesi tarafından kapsamlı şekilde restore edilmektedir. ( 6-) YENİ CAMİ KÜLLİYESİ; Eminönü nde Mısır Çarşısı nın karşısında olan Yeni Valide Cami Külliyesi, Osmanlı tarihi boyunca yapımı en uzun süren Külliye olma özelliğine sahiptir. III. Murat ın karısı Safiye Sultan adına 1589 yılında inşaatına başlanmış ve yapımı bir süre durdurulduktan sonra 1661 yılında IV. Mehmet in annesi Valide Turhan Sultan tarafından yapımına başlanmış ve 1663 yılına bir Cuma namazı sonrası açılmıştır. Yeni Cami Külliyesi inşasının uzun yıllar sürmesi, farklı mimarların yapıda payının olmasına sebep olmuştur. İlk yapılanmaya Mimar Sinan ın talebesi Davut Ağa ile başlanmış, yapılanmaya Dalgıç Ahmet Ağa yla devam edilmiş ve tamamlamak yarım yüzyıl sonra Mustafa Ağa ya nasip olmuştur. Yeni Valide Cami Külliyesi nin ana yapıları Cami, Mısır Çarşısı, Türbe ve Hünkar Kasrı dır. CAMİ; Yeni cami mimarlarından Davut Ağa nın Mimar Sinan ın öğrencilerinden olması, Yeni Cami de Şehzadebaşı Camisi nin etkisinin görülmesine sebep olmuştur. Bir ana kubbe etrafında, aynı çapta dört yarım kubbeyle çevrili olan cami tavanı, irili ufaklı birçok kubbeyle örtülmüştür. Caminin üç şerefeli iki minaresi ve yirmi iki küçük kubbesi olan avlu çerçevesinin, üç farklı yönde kubbeli üç girişi vardır. Bu avlunun ortasında, kubbeli ve mermerden bir şadırvan bulunur. Cami bezemelerinde Osmanlı klasik mimari anlayışından belirgin sapmalar olmamış ve Cami nin dış avlu duvarı 19. yy.ın ikinci yarısında artan Eminönü trafiğini rahatlatmak için yıktırılmıştır. Külliyenin darülkurrasıyla ve Sıbyan Mektebi de sonraki dönemlerde yıktırılmıştır. 40

41 DİĞER MEKANLAR Külliye içindeki en göz alıcı mekanlarından biri olan Mısır Çarşısı, bugün hala faaliyette ve eski canlılığını korumaktadır. Külliye Türbesi, İstanbul daki en büyük sultan türbelerinden biri olan Hatice Turhan Sultan Türbesi dir ve çevresinde beş Osmanlı padişahının mezarı bulunur. Osmanlı hanedanından birçok kişinin mezarı da bu bölgededir 47 penceresi olan Türbede, Hatice Turhan Sultan, II. Mustafa, III. Ahmet ve IV. Mehmet in sandukaları bulunur. Ayrıca türbe içinde çok sayıda şehzade ve sultanın da mezarı vardır. Külliye nin en güzel manzarasına sahip Valide Turhan Sultan için yaptırılan, Hünkar Kasrı na Yeni Cami nin kıble duvarının arkasındaki yokuştan çıkılır. Osmanlı klasik mimarisinin tüm güzelliğini yakalayan yapı, iki büyük oda, bir eyvan ve bir heladan müteşekkildir. Yeni Cami Külliyesi nin bulunduğu mekan, kuşkusuz İstanbul un en kalabalık yerlerinden biridir. Cami nin Mısır Çarşısı na bakan avlu girişinin önündeki alan yüzlerce güvercine ev sahipliği yapmakta ve her gün buradan gelip geçen farklı kültür ve kimlikten yüz binlerce insan bu tarihi mekanın güzelliğini tatmaktadır. ( 7-) FATİH KÜLLİYESİ; Fatih te Fevzi Paşa Caddesi üzerinde bulunan ve geniş bir alan üzerine yayılan kompleks; Fatih Sultan Mehmet in İstanbul u fethinden sonra İstanbul da inşa edilmiş ilk külliyedir. Cami, medrese, darüşşifa, hamam, çarşı, kütüphane, ve türbelerin de içinde olduğu büyük bir külliye olma vasfını taşıyan mekan, yılları arasında ilk inşa edildiği zamanki özgün biçimini büyük ölçüde yitirmiştir. Mimar Atik Sinan ın eseri olan külliyenin yerinde, Bizans zamanında Havariyun adlı bir kilise bulunduğu ve külliyenin de bu kilisenin harabesi üzerine bina edildiği bilinmektedir. Ayrıca, külliyenin mimarı çizgilerine bakıldığında Bizans mimarisinden uzak olduğu ve Türk mimari geleneğinin gelişmiş bir örneği olduğu dikkat çekmektedir. Külliyenin ana elemanı olan Cami, 1509, 1557, 1754 meydana gelen depremler sonrası büyük hasar görmüş ve her seferinde tekrardan ihya edilmiştir. Ama

42 yılında gerçekleşen depremden sonra yapının ana kubbesinin çökmesi ve duvarlarının büyük zarar görmesi üzerine, günümüzdeki cami, 1767 yılında III. Mustafa nın emri ile Mimar Mehmed Tahir Ağa ya inşa ettirilmiştir. Cami inşa edilirken yıkılan caminin mimari özelliklerine sadık kalınmamış, dönemin mimari üslubunun klasik üslupla harmanlanması sonucu günümüzdeki yapı meydana gelmiştir. 19. yy.a kadar tek şerefeye sahip iki minaresi olan caminin minarelerine bu yüzyılda bir şerefe eklenmiş ve minareler yükseltilmiştir. Camiye 22 kubbesi olan revaklı iç avludan girilir. Caminin 26 m çapındaki ana kubbesi dört fil ayağı üzerine oturtulmuş, ana kubbeyi destekleyen yarım ve tam kubbelerle tavan örtüsü meydana getirilmiştir. Caminin bezemelerinde ise barok tarzının etkileri görülür. Fatih külliyesi nin önemli elemanlarından biri olan medreseleri, 1470 yılında tamamlanmıştır. Medreseler dönemin ilim adamlarını ağırlamış ve çeşitli dallarda eğitim vermiştir yılında meydana gelen depremde büyük ölçüde hasar gören medreselerden günümüze, külliyenin sekiz büyük medresesi kalmıştır. Günümüzde farklı amaçlar için kullanılan medreseler, 1955 yılında Vakıflar İdaresi tarafından restore edilmiştir. Külliye yapıları arasında yer alan kütüphane binası günümüze ulaşamamıştır. Günümüzdeki mevcut kütüphane binası 1742nyılında bina edilmiş ve eski kütüphaneden kalan derme buraya nakledilmiştir yılına gelindiğinde, mevcut kütüphanede bulunan tarihi yazma eserler Süleymaniye Kütüphanesi ne taşınmıştır. Kütüphane nin yıpranmış mimari dokusu ise son yıllarda yenilenmektedir. Fatih Sultan Mehmet e, hanımı Gülbahar Hatun a ve Sultan II. Mahmut un annesi Nakşidil Sultan a ait külliye türbeleri, gerçekleşen depremlerden etkilenmiş ve özgün biçimlerini yitirmiştir. Külliye haziresinde ise içinde ünlü simalarında bulunduğu pek çok kişi medfundur. Külliye kervansarayı 1980 li yıllarda restore edilmiş ve Vakıflar idaresi tarafından yapıya eklenen yeni dükkanlarla birlikte iş yerlerine tahsis edilmiştir. Osmanlı kültürünün İstanbul üzerindeki etkisini attıran bu kültür ve ibadet mekanının tabhanesi, hamamı ve çarşısı, külliyenin günümüze ulaşamamış diğer yapılarıdır.( 42

43 8-) LALELİ KÜLLİYESİ; Eminönü İlçesi Laleli Semti nde, Ordu Caddesi ile Fethi Bey Caddesi nin kesiştiği köşede inşa edilen Laleli Külliyesi, cami, medrese, çeşme, sebil, imaret, muvakkithane ve bir Han dan meydana gelmektedir. III. Mustafa zamanında 5 Nisan 1760 tarihinde temeli atılan camiyle yapımına başlanan külliyenin mimarının kim olduğu tam olarak bilinmese de mimarın, Mehmed Tahir Ağa ya da Hacı Ahmed Ağa olduğu düşünülmektedir. Barok veklasik mimarinin özelliklerinin bir arada görüldüğü külliye, 1765 yılındaki depremde hasar görmüş ve 1782 yılında tamir edilmiştir. Külliye camii, 18 kubbeyle çevrili bi iç avluya sahiptir. Üç yönde giriş verilmiş bu avlunun ortasında güzel bir şadırvan bulunur. Kare plan üzerine inşa edilen caminin kubbesi, 24 adet pencere açıklığı olan bir kasnağa oturtulmuş, bu ana kubbe altı yarım kubbeyle desteklenmiştir. Caminin iç aydınlığını, bu 24 adet pencere de dahil olmak üzere, toplam 105 adet pencere ile sağlanmıştır. Sıra dışı külahları olan tek şerefeli iki minareye sahip caminin, dış avlusu yıllarındaki yol çalışmaları sonrası özgün çizgilerini yitirmiş, cümle kapısı geri çekilmiş ve avlu kodunun altındaki dükkanlar bugünkü şeklini almıştır. Külliye medresesi 1894 depreminde ve 1911 yılında gerçekleşen yangında büyük hasar görmüş ve günümüze ulaşamamıştır. Külliyenin sebili ve türbesi Ordu Caddesi ne bakan cephe üzerinde bulunur. Külliye türbesinde Sultan III. Mustafa ve Sultan III. Selim madfun olup, bu türbenin yanındaki türbede ise haseki sultanlar gömülüdür. Külliyenin dairesel bir kaide üzerinde bulunan sebili caddeye bakan içbükey pencerelere sahiptir.( 9-) YAVUZ SELİM KÜLLİYESİ; Kanuni Sultan Süleyman tarafından Yavuz Sultan Selim hatırasına, yılları arasında Fatih te, Sultan Selim semtinde, Haliç e hakim bir tepe üzerinde inşa edilmiş olan külliye, cami, imaret, sıbyan mektebi, darüşşifa, hamam ve bir türbeden müteşekkildir. Sultan Selim Külliyesi nin kim tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmemekle birlikte, Tahsin Öz, külliye camisinin Mimar Acem Ali ye inşa ettirildiğini ileri 43

44 sürmüştür. Tabhaneli cami örneğinin son temsilcilerinden bir olan bu cami, Edirne camileri örnek alınarak inşa edilmiştir. Cami büyük bir dış avlunun ortasında bulunur ve dış avludan 22 kubbenin dolandığı caminin revaklı iç avlusuna, üç farklı yönde giriş verilmiştir. Bu iç avlunun ortasında, sekiz mermer sütuna sahip sıra dışı bir görünümü olan cami şadırvan bulunur. Cami kütlesi 24.5 m açıklığa sahip büyük bir kubbe ile örtülüdür. Kubbenin büyüklüğü ve zemine olan mesafesi dikkate alınacak olursa, kubbenin bu şekilde tasarlanarak ana mekana egemen olmasının sağlanmaya çalışıldığı görülecektir. Cami hariminin sağ tarafında altı ayak üzerine oturtulmuş müezzin mahfili, sol kısımda ise, göze hitap eden bir görünüme sahip, sekiz sütun üzerinde yükselen Sultan İbrahim tarafından yapıya eklendiğini belirtir. Caminin kıble kapısında ve bazı pencere kemerlerinde yer alan çini panolarda kullanılan kakmalarla, bu öğelere sanatsal bir değer katılmıştır. Ayrıca, caminin işlemeli mermer minberi, tek şerefeli iki minaresi, bu sade camide göze çarpan diğer elemanlardır. Külliyenin bir diğer yapısı, klasik tarzda inşa edilen, revaklı girişe sahi sekizgen planlı türbesidir. Külliyenin kıble yönündeki haziresinde bulunan bu türbede, I. Selim in sandukası bulunur ve sandukanın başucuna beyaz bir kaftan asılıdır.bu türbenin yanındaki benzer mimari özelliklere sahip diğer türbede ise, Kanuni Sultan Süleyman ın küçük yaşta hakkın rahmetine kavuşan kızları ve şehzadeleri medfundur. Ayrıca, külliye haziresinde Kanuni Sultan Süleyman ın annesi Hazfa Sultan mezarı da bulunmaktadır. Tarihi külliyeden günümüze kalan yapılar, cami, türbeler ve dış avlu girişinde bina edilmiş olan sıbyan mektebidir. ( 10-) MAHMUT PAŞA KÜLLİYESİ; Fatih dönemi; vezirlerinden olan Mahmud Paşa tarafından Mimar Atik Sinan a bina ettirilen Mahmud Paşa Külliyesi, Eminönü İlçesi nde, kendi adını verdiği semtte, fetihten sonra inşa edilmiş ilk vezir külliyelerindendir. Yapımı 1463 yılından 1474 yılına kadar süren külliye, cami, hamam, medrese, imaret, sıbyan mektebi, han ve türbeden meydana gelmektedir. Külliye, 1753 yılında gerçekleşen çarşı yangını sonrası büyük hasar görmüş ve bu yangında medresenin büyük bir bölümü, sıbyan mektebi ve imaret yok olmuştur. Külliye den günümüze, cami, hamam, türbe ve 15. yy.ın tek han örneği olan Kürkçüler Hanı kalabilmiştir. 44

45 Külliyenin ana yapısı olan cami, Osmanlı nın ilk dönem mimari çizgisine büyük ölçüde bağlı kalınarak inşa edilmiştir. Caminin ve 11 m çapında iki kubbeyle örtülmüş ana mekanı, yaklaşık olarak 26x12 m bir alana yayılır. Ana mekanı örten bu iki kubbe de dahil olmak üzere camide toplam 18 kubbe vardır. Caminin iç bezemelerinin çoğu 18. yy. sonrasına, hünkar mahfili de 1828 yılında aittir. Caminin kıble kapısının üstündeki kitabede caminin inşa tarihinin yazılı olduğu bir kitabe bulunur. Caminin iki kubbeyle örtülü hariminin sağ ve sol tarafında, üçer kubbeyle örtülmüş mekanın Tabhane olarak tasarladığı düşünülmektedir. Giriş kapsının mukarnaslı mermer nişleri, İstanbul daki ilk örneklerindendir. Cami minaresi, restorasyon çalışmaları esnasında klasik mimari tarzda yenilenmiş ve özgün çizgilerini yitirmiştir. Külliyenin küfeki taşından sekizgen plan üzerine inşa edilen kubbeli türbesinde, türbenin banisi Mahmud Paşa medfundur. Ayrıca külliyenin 1466 yılına ait İstanbul un en eski hamamlarından biri olan bir hamamı, Darüssaade Ağası Mustafa Ağa tarafından yapılan avludaki çeşme ve sebili günümüze ulaşan diğer yapılardır. Külliye medresesinden de günümüze yalnızca bir dershanesi kalmıştır. ( 11-) ATİK ALİ PAŞA KÜLLİYESİ; Eminönü İlçesi, Çemberlitaş ta Yeniçeriler Caddesi üzerinde bulunan Atik Ali Paşa Külliyesi, 1496 yılında II. Beyazıt dönemi sadrazamlarından olan Bosnalı Hadım Atik Ali Paşa tarafından bina edilmiştir. Cami, imaret, medrese, tekke, kervansaray ve türbe üzerine inşa edildiği düşünülen külliyeden günümüze kalan yapılar, cami, türbe ve medresedir. Atik Ali Paşa Külliyesinin ana unsuru olan cami, Sedefçiler, Çemberlitaş, Sandıkçılar Camii gibi farklı isimlerle günümüze kadar anıla gelmiştir yılında gerçekleşen İstanbul depreminde kubbesi tamamen, minaresi ise kısmen çökmüş olan caminin 1716, 1766 senelerinde meydana gelen diğer sarsıntılarda hasar gördüğü ve bu sarsıntılardan sonra tekrardan ihya edildiği muhakkaktır. Kesme taştan inşa edilen caminin son cemaat yeri beş kubbe ile örtülüdür x m alana sahip caminin tavan örtüsünü meydana getiren m çapındaki 45

46 ana kubbesi, bir yarım ve dört adet küçük kubbe ile desteklenmiştir. Kubbe eteğindeki 16 pencere ile diğer kubbelerdeki pencere açıklıkları caminin aydınlık görüntüsüne katkı sağlamış, klasik çizgiler barındıran mukarnaslı mihrap, siyah ve beyaz mermerlerin kullanıldığı minber, yapının inşa edildiği ilk yıllardaki mimari sadeliği korumuştur. Tek şerefeli cami minaresi ise 1648 yılındaki depremden sonra özgün biçimini büyük ölçüde yitirmiştir.külliyenin kime ait olduğu bilinmeyen türbesi ve hazire cadde duvarının kenarındadır. Külliyenin günümüze ulaşan bir diğer yapısı olan medresenin 1880 li yıllarda gerçekleştirilen yol genişletme çalışmalarında ön kısmı kesilmiş ve üstüne iki oda ilave edilmiştir.( 12-) SOKULLU MEHMET PAŞA KÜLLİYESİ; Sokulu Mehmed Paşa Külliyesi, Bizans zamanında Aya Anastasia Kilisesi nin bulunduğu eğimli arsa üzerine bina edilmiştir. Külliyenin mimarı, Osmanlı mimarisine damgasını vuran Mimar Sinan dır. Külliye camisinin x ölçülerindeki ibadet mekanı, altı ayak üzerine oturtulmuş 13 m çapındaki altıgen kubbe ile örtülmüştür. Prizmatik mukarnas oymalı Mihrap ve minber, dönemin mermer işçiliğinin güzel örneklerindendir. Özellikle, minber külahının çini kaplamaları ve mihrabın iki yanındaki çini panolar, görsel bütünlüğe ayrı bir lezzet katmıştır. Camide toplam doksandan fazla pencere bulunur ve bu pencereler yan cephede ve kasnakta yoğunlaşır. Bu caminin diğer bir özelliği ise, dört küçük Hacer-i Esved parçasının giriş mahfilinin altına, mihraba ve diğer iki parçasının da minber külahı ve kapısına konmuş olmasıdır. Caminin kesme taştan inşa edilmiş tek şerefeli minaresinin üzerinde, Mimar Sinan ın eserlerinde kullandığı dikey hatlar mevcuttur. Caminin iç avlusunda tavan örtülü kubbeden olan 16 oda ve bir dershaneden meydana gelen külliye medresesi bulunur. Avlunun ortasında ise, avlu ile bütünleşmiş, sanatsal değere sahip bir şadırvan bulunur.( 13-) DAMAT İBRAHİM PAŞA KÜLLİYESİ; Külliye, Dede Efendi Caddesi yle Şehzadebaşı Caddesi nin kesiştiği köşede, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından 1720 yılında, kütüphane ve darülhadis medresesi olarak inşa ettirilmiştir. Külliye nin avlusunun güney tarafında, Damat 46

47 İbrahim Paşa ve oğullarının mezarları yer alır. Bu mezarlıklarla aynı yöndeki eyvanlı odalar medrese öğrencileri için bina ettirilmiştir. Külliyenin cadde yönündeki çeşmesi ve sebili yol çalışmaları esnasında zarar görmüş, külliye dershanesi camiye çevrildiği yıllarda yapıya günümüzdeki mevcut tek şerefeli minaresi eklenmiştir. Cami şadırvanıysa avlunun ortasında ve ağaçların arasında bulunur. Bu küçük külliyenin medrese olarak faaliyet gösterdiği dönemlerde, kalabalık bir kadroyla hizmet ettiği bilinmektedir. Mekanın bezemelerinde kullanılan çiçek motifleri, Lale Devri nin mimari anlayışıyla paralellik göstermiş ve yapının sanatsal değerini artırmıştır. ( B-) CAMİLER 1-) RÜSTEM PAŞA CAMİİ; Kanuni Sultan Süleyman ın kızı Mihrimah Sultan la evli olan, meşhur Osmanlı Sadrazamlarından Hırvat asıllı Rüstem Paşa tarafından, 1561 yılında Mimar Sinan a yaptırılan cami, dönemin ve Sinan ın sadeliğinden uzaktır. Cami yi bu sadelikten uzaklaştıran dekoratif öğelerse hiç kuşkusuz İznik çinileridir. Eminönü nde Uzun Çarşı nın sahil yoluna indiği yokuşta yükselen tarihi mekan, konum itibarıyla çok kalabalık bir yerleşimin ortasında kalmıştır. Cami, Hacı Halil Mescidi yerine 40x40 zemin üzerine inşa edilmiştir. Tavan Örtüsü çapındaki orta kubbeyle ve bu orta kubbeyi destekleyen daha ufak çapta yarım ve tam kubbelerle biçimlendirilmiştir. Rüstem Paşa Camisi 1660 yılındaki yangında hasara uğramış ve 1766 yılında yaşanan büyük deprem sonrasındaysa, caminin minaresi ve kubbesi yıkılmıştır. II. Mustafa zamanında onarımdan geçirilen tarihi mekanın, yıkılan kubbe ve minaresinin bu onarım sonrası Sinan dokusundan uzaklaştığı görülür. Mihrimah Sultan Camisi nde olduğu gibi Rüstem Paşa Camisi nde de kitabe bulunmamaktadır. Caminin sekizgen şadırvanı cadde üzerinde bir avlu içinde yer alır. Camiyi üç yönde dolanan yüksek avlusunu bir revak çevirmektedir 47

48 Tarihi yarımadanın siluetine kondurulmuş caminin iç tasarımında kullanılan İznik çinileri, tarihi mekanın ziyaretçilerini büyük bir tablonun küçük imgelerine dönüştürmeyi başarmıştır.( 2-) KÜÇÜK AYASOFYA CAMİİ; Küçük Ayasofya Camii, Eminönü İlçesi nde Cankurtaran ve Kadırga semtleri arasında Bizans İmparatoru justinianos tarafından kilise olarak inşa edilmiştir. 530 lu yıllarda inşa edilen Sergios ve Bakhos adlı bu kilise, İstanbul un fethinden sonra II. Bayezid döneminde Darüssaade Ağası Hüseyin Ağa tarafından camiye dönüştürülmüş, camiye dönüştürülmesinden sonra avlunun etrafına zaviye hücreleri ve Hüseyin Ağa nın türbesi inşa edilmiştir. Duvar örgüsü taş ve tuğladan olan kare plan üzerine kubbeli olarak bina edilen cami, 1648 ve 1763 yıllarındaki depremlerde zarar görmüş ve 1831 yılında elden geçirilmiştir yılında yapının yakınından geçen demir yolu hattı da yapıya büyük ölçüde hasar vermiştir. Ayrıca, caminin barok üslupta inşa edilmiş eski minaresinin 18. yy.ın ikinci yarısından sonra inşa edildiği düşünülmektedir. Bu minare 1936 yılında bilinmeyen, bir nedenle yıktırılmış ve uzun süre bu şekilde kaldıktan sonra 1955 yılında caminin bugünkü minaresi, camiye ilave edilmiştir. Avludaki sekizgen havuzlu tarihi mermer şadırvan da 1938 yılında yıkılmıştır. ( 3-) VALİDE CAMİİ; Valide Camii; Fatih te Aksaray Meydanı dört yol ağzında, Atatürk Bulvarı nın girişinde inşa edilmiştir. Yapı Abdülaziz in validesi Pertevniyal Sultan tarafından, Sarkis Balyan a 1871 yılında yaptırılmıştır. Bazı kaynaklarda, caminin mimarının İtalyan Montani olduğu söylenmektedir. Valide Camisi nin yerinde daha önceleri Hacı Mustafa Ağa Camii adlı harabesi üzerine inşa edilmiştir. Cami, mevcudundaki muvakkithane, sebil, türbe ve mekteple birlikte daha çok bir külliye olarak tasarlanmıştır. Cami, son cemaat yeri ve harim olmak üzere iki kısımdan meydana gelmiştir. Harim 10x10 genişliğinde bir alana sahip ve tavan örtüsü kubbedendir. Bu küçük kubbe, on altıgenli yüksek bir kasnağa oturtulmuştur. Tarihi Camii, İstanbul camileri içinde süslemelerin ve bezemelerin en çok kullanıldığı camilerdendir.burada, dönemin mimari anlayışındaki batı etkisi ve

49 veya 17. yy.ın süsleme tekniğinin harmanlandığını görüyoruz. Ayrıca, altın yaldızla parlatılan, mavi rengin hakim olduğu, kalem işi bezemeler mimari estetikte ön plana çıkan öğelerdir Ve caminin duvarları, içten ve dıştan motif ve yazılarla bezenmiş mermer kaplamadır. Caminin Aksaray Meydanı na bakan avlu kapısındaki taş işçilik, Osmanlı taş işçiliğinin ulaştığı son noktadır. 19. yy.ın sonlarında yapılmış olan Valide Külliyesi nin yılları arasında süren Aksaray Meydanı düzenleme çalışmalarında ve Vatan ve Millet caddelerinin açılması esnasında Pertevniyal Sultan Türbesi, muvakkithanesi ve sebili kaldırılmıştır. Sebil daha sonraları caminin avlusuna taşınmış, alt geçit ve üst yol çalışmalarında cami yol kotunun yükselmesinden dolayı yola göre gömülü kalmıştır. Günümüzde Aksaray ın kalabalığına karışan tarihi mekanda yenileme çalışmaları sürüyor.( 4-) ZEYREK KİLİSE CAMİİ; Fatih İlçesi Zeyrek Semtinde Atatürk Bulvarı İbadethane Sokağı nda ve Haliç e hakim bir yamaç üzerinde inşa edilen Zeyrek Camii, kiliseden camiye çevrilen mabetlerimizdendir. Orta Bizans Dönemi nin sonlarında yapıldığı bilinen Pantokrator Manastırı kiliselerinden olan yapının yapımına, II. loannes Komnenos un ilk eşi Macar Kralı Laszio nın kızı Eirene tarafından başlanmıştır. Latin işgalinde zara görmüş ve kiliseye Katolik rahipler tarafından el konulmuştur. Pantokrator Manastırı İstanbul un fethinden sonra Fatih Külliyesi Medreseleri yapılana kadar medrese olarak kullanılmış, cami zeyrek ismini, medresenin müderrisi olan Molla Zeyrek Mehmed Efendi den almıştır. Zeyrek Camii, 18. yy.da büyük bir onarımdan geçirilmiş ve bu onarım esnasında dönemin mimari anlayışıyla paralel olarak, barok kesitler ön plana çıkmıştır li yıllara doğru yine harap duruma düşen yapı, 1966 yılında Vakıflar İdaresi tarafından restore edilmiş, bu restorasyon sırasında çürüyen ahşap döşeme kaldırılınca, süslemeli zemin işlemeleri meydana çıkmıştır. Ayrıca, Kariye Camisi nin minberi de buraya taşınarak namaz mekanı meydana getirilmiştir. Pantokrator Manastırı ndan görünür bir iz ve kalıntı yoktur. Ama caminin çevresinde daha önceleri manastırın altında olduğu anlaşılan değişik ölçülerde sarnıçlar mevcuttur. 49

50 Bizans zamanında Manastır ın Kilisesi olan bugünkü Zeyrek Camii, üç yapıdan müteşekkil kompleksin, ilk bölümünün güneyindeki yapı olduğu tahmin edilmektedir. Tek şerefeli tek minaresi olan Zeyrek Camii, tuğla ile örülmüş ve toplam beş kubbe ile tavan örtü sistemi meydana getirilmiştir. Günümüzde pekiyi durumda olmayan yüzyılların tanığı yapı, ziyaretçilerini tarihsel bir zaman yolculuğuna çıkarmaya devam etmektedir.( 5-) KALENDERHANE CAMİİ; Eminönü İlçesi nde Vezneciler semti 16 Mart Şehitleri Caddesi üzerinde ve Vezneciler Kız Yurdunun yanında bulunan Kalenderhane Camii, Kiliseden devşirilmiş camilerimizdendir. Yapının kilise olarak ne zaman yapılandırılmaya başlandığı kesin olarak bilinmemekle birlikte, 9. ve 12. yüzyıllar arasında inşa edildiği sanılmaktadır. Fatih Sultan Mehmet İstanbul u aldıktan sonra bu kiliseyi, ordudaki kalender adlı dervişlere tahsis ettiği için mekan Kalenderhane olarak anılır. 18. yy.da Babüssaade Ağası Maktul Beşir Ağa tarafından camiye çevrilmeden önce kilise ve daha önceki dönemlerde manastır olarak kullanılmıştır. Saray hamamından, komnen kiliseye, sonra bir zaviyeye, daha sonra küçük bir camiye çevrilen mekan, İmparatorluğun çöküşüne doğru harap bir hale gelmiş ve caminin minaresi 1930 yılında yıldırım çarpması sonucu yıkılmış, 1966 ve 1975 yılları arasında Harvard Üniversitesi ve İTÜ işbirliği ile ayrıntılı bir kazı çalışmasına da sahne olmuştur. Kalenderhane Camisi nin ana mekanına, tonozlarla örtülü narteksten girilmektedir. Ana mekanın ortası pandantifli kubbeyle örtülüdür ve bu ana kubbe, beşik tonozlarla desteklenerek tavan örtüsü ortaya çıkarılmıştır.caminin duvarları olan yapı ibadete açık olup, aynı zamanda yerli ve yabancı konukların da uğrak yeridir. ( 6-) FİRUZ AĞA CAMİİ; Divan yolu üzerinde ve Sultanahmet tramvay istasyonunun karşısında bulunan Firuz Ağa Camii II. Bayezid in Hazinebaşısı Firuz Ağa tarafından 1491 yılında inşa ettirilmiştir. Kare plan üzerine tek kubbeli olarak bina edilen cami Bursa üslubunu yansıtır. Cami kesme taştandır ve kubbe sekiz köşeli bir kasnak üzerine oturtulmuştur. Caminin pencereleri altlı üstlü iki sıradan müteşekkildir ve caminin 50

51 kitabesi Şeyh Hamdullah Efendi ye aittir. Caminin revaklı kemerleri de Osmanlı klasik mimari anlayışıyla çelişmez. Camiyi yaptıran Firuz Ağa nın türbesi 19. yy ortalarında Divan Yolu nun genişletilmesi sırasında, Sadrazam Keçecizade Fuad Paşa nın emriyle yıktırılmıştır. Bugün Firuz Ağa nın mermer sandukası, minarenin bulunduğu duvarın önünde bulunmaktadır. Ayrıca, bu yol genişletme çalışmaları sırasında, caminin mezarlığı tamamıyla kaldrılmıştır. ( 7-) AHİ ÇELEBİ CAMİİ; Eminönü nde Yoğurtçular Sokağı ile Değirmen Sokağı nın birleştiği köşede Ahi Çelebi Camisi nin yılları arasında yapıldığı tahmin edilmektedir. Dikdörtgen plan üzerine, ikişer kemerle desteklenen tek kubbeli Ahi Çelebi Camii, Tabip Kemal Ahi Can Tebrizi tarafından yaptırılmıştır. Bu zat Sultan Mahmut Han ın Darü ş-şifası nda hekim başlığı ve Mutfak Emini görevlerinde bulunmuştur. Kanlı Fırın Mescidi ve Yemişçiler Camii olarak da bilinen Ahi Çelebi Camii 2 Temmuz 1539 ve 18 Mayıs 1653 yıllarında iki kez yanmış ve 1892 zelzelesinde büyük hasar görmüştür. Tezkiret ül Ebniye de Mimar Sinan ın eserleri arasına gösterilen tarihi yapının restorasyon çalışmalarına son yıllarda hız verilmiştir. Rüyasında Hz. Muhammed in elini öpen Evliya Çelebi şefaat ya Resulullah yerine seyahat ya Resulullah dediği ünlü seyahat rüyasının geçtiği yer olması nedeniyle, Ahi Çelebi Camii İstanbul Folklorunda ayrı bir yer tutar. ( C-) ÇARŞILAR 1-) KAPALI ÇARŞI ; Kapalı çarşı büyük bir külliye olarak düşünülebilir. İçinde 61 sokak, 4400 dükkan, 2195 atölye, 18 çeşme, 2 bedesten, 2200 han odası, 12 mescit, 12 depo, 1 okul, 1 hamam, 19 adet tulumba kuyusu bulunur. Kapalı Çarşı nın belli başlı kapıları; Beyazıt, Fesçiler, Sahaflar, Kürkçüler, Nuriosmaniye, Mahmutpaşa, Mercan, 51

52 Tacirciler ve Örücüler Kapısıdır. Çarşı kapıları geceleri açılmamasına rağmen, 1546 yılındaki büyük yangında ve Abdülmecit in Mısır seferi dönüşü yapılan kutlamalarda geceleri iki kez açılmıştır. Kapalı Çarşı nın Fetih çağında yapılan belli kısmı haricinde; asıl büyük çarşı Kanuni döneminde ahşap olarak inşa ettirilmiş. Bu ahşap çarşı 1546 senesinde, 1651 Sultan IV. Murat zamanında ve 1710 da II. Mustafa döneminde, üç yangın yaşamış ve tekrardan kagir olarak inşa ettirilmiştir. Kapalı Çarşı 31 bin metrekare alana sahip ve labirentsi bir yapıya sahiptir. Örtü sistemi kurşunla kaplı ve dam sayısız kubbeyle doludur. Ayrıca; Çarşının içindeki İç Bedesten denilen, 48 X 36 ölçülerinde dikdörtgen, 15 kubbe ve 8 ayaklı mekanın Bizans zamanından günümüze kaldığı da rivayet edilmektedir. Çarşı o günlerden günümüze birçok onarım ve restorasyondan geçmiş; en büyük çapta ise, 1894 yılında yaşanan depremde almıştır. Kapalı Çarşı mimarisine uygun, yüzyılların çağdaşı olan yapı, günümüzde ticari ve turistik amaçlı her gün farklı dil ve kültürden ziyaretçilerini ağırlamaya devam etmektedir.( 2-) MISIR ÇARŞISI; Çarşının günümüzdeki yerinde, Bizans zamanında da bir çarşı bulunduğu rivayet edildiği gibi, bu çarşının da Makro Envalos olduğu iddia edilmektedir. Mısır Çarşısı L şeklinde bir yapıda olup, Yeni Cami nin batısında yer almakta te cami bittikten bir yıl sonra, külliyenin bu bölümü Hassa Başmimar ı Mustafa Ağa tarafından tamamlanmıştır. Çarşının Mısır Çarşısı olarak anılmasının nedeni, Kahire den alınan vergilerle yapılmasıdır. Bu ad 18 yy.dan sonra kullanılmaya başlanmış; çarşı, bundan önce Valide Çarşısı ve Yeni Çarşı isimleriyle de anılmıştır. Çarşı nın toplam altı kapısı bulunmaktadır. Haseki Kapısı ndaki kısım iki katlı bir plana sahiptir ve üst katlar vaktiyle mahkeme bölümleri olarak da kullanılmıştır. Bu mahkeme bölümlerinde; esnafla halka arasındaki ve çarşı esnafının kendi arasındaki sorunlar giderilmeye çalışılırdı. Çarşı nın uzun ve kısa kollarının birleştiği alan dua meydanı diye anılıyor. Burada bir ezan köşkü bulunmaktadır. Parmaklı bir balkon şeklinde planlanan bu bölüm, çarşının göz kamaştırıcı mekanlarından biridir. Bir görevli bu meydanda esnafa seslenerek dua eder, hayırlı işler görmelerini dilemektedir. 52

53 Mısır Çarşısı nda, eskiden yalnızca baharat değil, her türlü ilaçta satılırdı. Dükkanların görülebilen yerlerine de bazı işaretler konulurdu. İlaçların birçoğu da Nüzhetül Fi Tercüme-Afiyet adlı kitaptan yararlanılarak yapılırdı. Bugün çarşı içinde kuyumcular, aktarlar, baharatçılar ve hediyelik eşya dükkanları gibi birçok farklı dükkan faaliyet göstermektedir. Çarşı 1691 ve 1940 yılları olmak üzere iki büyük yangın atlatmıştır. Bu yangınlarda önemli ölçüde hasar gören çarşı, son şeklini 1940 yılında İstanbul Belediyesi tarafından yapılan restorasyonla almıştır.( 3-) SAHAFLAR ÇARŞISI; Sahaflar Çarşısı 15 yy.dan günümüze uzanan bir geçmişe sahiptir. Beyazıt Cami nin sol tarafındaki taşlık araziyle Kapalı Çarşı ya açılan Sedefçiler Kapısı arasındaki bölge, Sahaflar Çarşısı nın çerçevesini çizmektedir. Eskiden medrese öğrencilerinin ihtiyaçlarını karşılayan sahaf dükkanları, medrese çevresinde bulunurlardı yılında Kapalı Çarşı inşaatı tamamlandıktan sonra, bu dükkanlara Kapalı Çarşı içinde yer tahsis edilmiş ve sahaf dükkanları bir araya toplanmıştır. Burada 1460 ve 1894 yılında gerçekleşen İstanbul depremine kadar faaliyet göstermiş; depremden sonra çarşı, o zaman ki adıyla Hakkaklar Çarşısı olarak bilinen bugünkü yerine taşınmıştır. Sahaflar Çarşısı esnafı, Sahaflar Loncası na bağlıydı ve sahaflar; çıraklık, kalfalık dönemlerini geçirmeden ustalığa yükselemezlerdi. Sahaflar dükkanlarını dua ile açar ve dua ile kapatırlardı. Sahaflar Loncası nın piri, Sahaflar Çarşısı nın ilk kitapçılarından olduğu söylenen Basralı Abdullah Yetimi Efendi ydi. 17 yy.da yaşamış olan Fransız yazar ve Fransa sefareti tercümanı olan Antoine Galland buradan satın aldığı minyatürlü bir yazmayı Fransa kralına hediye etmiştir. Ve o yazma, bugün Bibliotheque Nationale de sergilenmektedir. Sahaflar Çarşısı için Evliye Çelebi Seyahatnamesi nde 17 yy.da dükkan sayısının 50, ulemaya hizmet eden sahaf esnafının da 300 kadar olduğundan bahsetmektedir. Sahaflar Çarşısı 1950 yılında çıkan yangından sonra tamamen yanmıştır ve içinde bulunan binlerce yazma eser kül olmuştur. İstanbul Belediyesi yanmayan yerleri kamulaştırıp, ahşap dükkanları da betonarmeye çevirerek, çarşıyı bugünkü mimari durumuna getirmiştir. Ayrıca çarşının ortasına da ilk Türk matbaacısı olan İbrahim 53

54 Müteferrika nın büstünü yerleştirmiştir. Bugün çarşıda 17 si çift katlı, 23 dükkan bulunmaktadır. ( Ç-) HAMAMLAR 1-) CAĞALOĞLU HAMAMI; Hamam, Yerebatan Sarnıcı yakınında bulunmaktadır yılında, dönemin padişahı I. Mahmut un Aya Sofya Külliyesindeki kütüphanesine ve Aya Sofya Camiine gelir sağlamak için yaptırılmıştır. Hamamın planını Hassa Mimarı Süleyman Ağa çizmiş ve hamam, Abdullah Ağa tarafından bina edilmiştir. Cağaloğlu Hamamı ndan önce aynı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa nın bir sarayı vardı. Bu yapı 1740 senesinde yandı ve arsasında Cağaloğlu Hamamı nın yapımına başlandı. Kadınlar ve erkekler için ayrı bölümleri olan çifte hamamın, kadınlar çıkışı hamam sokağına, erkekler çıkışı caddeye bakar. Eserin mimari yapısında Barok üslubu ve klasik Osmanlı mimarisinde olmayan yenilikler göze çarpmakta ve Osmanlı Dönemi nde inşa ettirilen son büyük hamam olma özelliğini de taşımaktadır. Cağaloğlu Hamamı nın camekanını geniş bir kubbe örter. Camekanın çevresinde konsollar üzerine bina edilmiş soyunma odaları bulunur. Hamamın orta yerinde; tek parçalık mermerden, geniş bir havuz vardır ve havuzun orta yerinde üç katlı enfes bir fiskiye vardır. Hamamın ılıklığındaki dört mermer ayak üzerine oturtulmuş geniş kubbe ve yedi beşik kubbe ( seven cradle-shaped domes) yapının çatısını oluşturmakta ve buradan hamamın hararesine geçilmektedir. Harare; işlemeli sekiz mermer sütun üzerine oturtulmuş geniş ve heybetiyle göz kamaştıran bir kubbeyle örtülüdür. Üç yüz yıldır ayakta duran Cağaloğlu Hamamı, günümüzde halen faaliyet göstermekte olup, çoğunluğu yurt dışından olmak üzere çok sayıda yerli ve yabancıya hizmet vermektedir. ( 54

55 2-) ÇEMBERLİTAŞ HAMAMI; Çemberlitaş Hamamı; Çemberlitaş yanında, Kapalı Çarşı yakınında bulunmaktadır. III. Murat annesi Nur Banu Sultan tarafından, Üsküdar daki Valide-i Atik Külliyesine kaynak sağlamak için 1584 yılında, Mimar Sinan a yaptırılmıştır. Kadınlar ve erkekler kısımdan oluşan bu çifte hamam; Valide Sultan Hamamı, Gül Hamamı, isimleriyle de anılmış, Evliya Çelebi yse III. Murat Hamamı olarak bahsetmiştir yapıdan. Hamamın camekanı (soyunma odası) kubbeyle örtülmüş ve camekanın etrafına üç katlı soyunma odaları inşa edilmiştir. Camekandan üstü üç kubbeyle örtülü ılıklığa geçilir. Ilıklıktan hamam mimarisinin ana yapısı olan harareye... Hararenin dört köşesinde; üzeri kubbeyle örtülü dört halvet (Hamamlarda çok sıcak küçük yer), toplam altı sofa ve büyük kubbeyi taşıyan on iki sütun vardır. Halvetlerin önünde ise Köprülü Mehmet tarafından yerleştirildiği söylenen göbek taşları yer alır. Göbek taşlarında bugün bazı yerleri silinmiş olan Osmanlı yazıtları bulunur ki bunlar, tarihin fantastik dehlizlerinden günümüze kalan enfes dokulardır. Tarihi yapının kadınlar kısmındaki camekan, yol çalışmaları esnasında kesilmiş ve bir dönem börekçi olarak faaliyet göstermiştir. Ayrıca, kadınlar kısmının yıkanma yerleri de kağıt deposu olarak bir dönem kullanıldıktan sonra; Hamam, 1988 yılında restore edilmiş ve ziyaretçilere açılmıştır. Günümüzde turistik hamam sefalarıyla yabancı konuklarını ağırlamaya devam eden hamam, Osmanlı hamam mimarisinin şaheserlerinden olmaya layık bir yapıdır. ( 3-) BEYAZIT HAMAMI; Beyazıt ta Ordu Caddesi üzerinde bulunan, Beyazıt Hamamı; Yavuz Sultan Selim in annesi Hürrem Sultan tarafından, Edirne de inşa edilen mescide gelir sağlamak için 15 yy.da yaptırılmıştır. Patrona Halil Hamamı olarak da bilinen mekan; bu adı, bir dönem hamamda tellallık yapan bir isyancıdan almıştır. Yapı çifte hamam olup; kadınlar kısmının kapısı Kimyager Derviş Paşa Sokağına, erkekler kısmının kapısı da Ordu Caddesi ne açılır. 55

56 Erkekler kısmına üzeri kubbeyle örtülü camekandan girilir. Buradan ılıklığa geçerken üzerleri küçük kubbelerle örtülmüş dört tuvalet ve bir temizlik odası göze çarpar. Ilıklığın sağ ve sol tarafında kubbeli ve içinde tahminen üçer kurna bulunan sofalar vardır. Hamam hararesinin dört köşesinde kubbeli halvetlerin yanı sıra, hararenin ortasında günümüze ulaşmamış bir de göbek taşı bulunmaktadır. Hamam ın Kadınlar kısmı da erkekler kısmıyla benzer yapıda olup; hamamın su ihtiyacını karşılayan kuyu, kadınlar kısmı tarafında ve İstanbul Merkez Kütüphanesi nin arkasında bulunur lu yıllarda kapatılan hamam; bir süre depo olarak kullanılmış, bu esnada büyük hasar görmüş ve uzun yıllar bu şekilde kalmıştır. Günümüzde İstanbul Üniversitesi ne ait olan mekan, tarihi dokuya uygun ve estetik kaygılarla restore edilmeye çalışılmaktadır. ( 4-) ÇİNİLİ HAMAMI; Fatih te İtfaiye Caddesi üzerinde bulunan Çinili Hamam, Barbaros Hayrettin Paşa Medresesine ve türbesine akar olarak yaptırılmıştır. Mimarı, Koca Sinan olan Hamam; Kaptanpaşa Hamamı, Zeyrek Çinili Hamamı ve Hayrettin Paşa Hamamı adlarıyla da anılmış ve bugünkü ismini günümüze ulaşmamış olan İznik çini kaplamalarından almıştır ve 1833 yıllarında iki büyük yangından sonra tamir edilen yapı, şahıs işletmesine devredilmiştir. Gelenekselleşen Osmanlı mimarisiyle çelişmeyen çifte hamamın camekanı, büyük bir kubbeyle örtülmüş ve ortasına İran Şahı nın hediyesi olduğu sanılan fıskiyeli bir havuz yerleştirilmiştir. Hamamın soyunma odaları camekanın üst katında yer alır ve camekan bölümden ılıklığa geçilir. Ilıklık tonosla örtülmüş ve sonradan mekana dört göz keselik eklenmiştir. Ilıklıktan bir geçitle harareye geçilir ve bu geçitten geçerken beşik kubbeli bir tuvalet göze çarpar. Hararede dört halvet, üç sofa ve bir göbek taşı vardır ve halvet kapılarında Farsça yazılmış ikişer mısra yer alır.( 56

57 D-) KULELER 1-) BEYAZIT KULESİ; Beyazıt Kulesi nin bugünkü yerinde Bizans zamanında da Tetratsiyon adında, uzaktan yangınları gözetlemek için bina edilmiş bir kule vardı. Osmanlı Dönemi nde ise; Kule aynı yerine Paris te Ecole des Beaux-Arts da öğrenim gören ilk Osmanlı mimarı olan, mimar Kirkor Balyan tarafından ahşap olarak 1749 yılında inşa edilir. Kule yangınları gözetlemek amacıyla yaptırılan ilk kule olma özelliğini de taşımaktadır. Hüseyin Ağa tarafından yaptırılmış olan Kule ye, Harik Köşkü veya Kulesi de denirdi. Harik kelimesi yangın anlamına gelmektedir. Kule de görev alanlara köşklü, köşlü veya dideban da denirdi. O zaman ki ahşap kule Yeniçeriler tarafından bir ayaklanma sonucu ateşe verilmiştir. Yanan Kule nin yerine 1828 yılında II. Mahmut tarafından Mimar Kirkor un kardeşi Senekerim Balyana, kule kagir olarak tekrardan inşa ettirildi. Beyazıt Kulesi yaptırılmadan önce yangınları gözetlemek amacıyla Süleymaniye Cami sinin minareleri kullanılmıştır. Beyazıt Kulesi nin yüksekliği 85 metredir. Kule ye 256 ahşap basamakla çıkılmaktadır. ( 2-) GALATA KULESİ; Galata Kulesi nin ne zaman yapıldığı hakkında kesin bilgi olmamakla birlikte, Kule nin İsa dan sonra 507 yılında İmparator lustinianos zamanında inşa edildiği iddia edilmektedir. Aynı zamanda Cenevizliler tarafından İsa Kulesi, Bizanslılar tarafından Büyük Kule olarak anılan yapıya, günümüzdekine yakın şeklini, 1348 yılında Cenevizliler vermiştir depreminde büyük zarar gören Kule, devrin ünlü Osmanlı mimarı Hayrettin tarafından onarılmıştır. Ayrıca; Kule, Kanun Dönemi nde Kasımpaşa Tersanesi nde çalıştırılan mahkum işçiler için hapishane olarak da kullanılmıştır. 16 yy.ın sonlarında ise, müneccimbaşı Takıyeddin Efendi, Kule nin tepesine bir rasathane kurmuştur. Bir dönem bu şekilde kullanılan Galata Kulesi, III. Murat tarafından kapatılır ve Kule tekrardan hapishaneye dönüştürülür. IV. Murat zamanında 1638 yılında Hezarfen Ahmet Çelebi, kollarına kanat takarak, Galata Kulesi nden Üsküdar a o meşhur uçuşunu gerçekleştirir. 17 yy.a doğru mehterhane takımına ev sahipliği de yapan Kule; 1717 den sonra artan 57

58 İstanbul yangınlarıyla baş edebilmek için yangın gözetleme kulesi olarak da kullanılmıştır. Ama ne yazıktır ki Kule 1794 senesi kendisi de yanmaktan kurtulamamıştır. III. Selim zamanında ; Galata Kulesi onartıldıktan sonra, Kule nin üst katına bir cumba eklenir de kule bir yangın daha geçirir. Bu sefer II. Mahmut; Kule nin üzerine iki kat daha çıkar ve külah biçiminde olan ünlü dam örtüsüyle Kule nin tepesi kapatılır. O dönem onarımla alakalı olarak, Pertev Paşa nın bir de yazıtı Kule ye yerleştirilir yılında kuvvetli bir fırtınadan sonra, Kule nin tepesindeki külahımsı çatı uçar ve daha sonra 1960 yılında tekrar onartılır. Günümüzde, Kule özel bir şirket tarafından sadece turistik amaçlı işletilmektedir. 7 katlı asansörle, 2 katı da yürüyerek çıkıp, Kule nin en üst katındaki restoranın içinden geçtikten sonra, Kule yi çepeçevre saran balkona ulaşılır. Bu balkonun sunduğu İstanbul ve Boğaziçi zarafetine doyum olmuyor. Boyutları; Günümüzde Galata Kulesi nin yüksekliği metre, dış çapı metre, iç çapı ise 8.95 metredir. Duvar kalınlığı da 3.75 metre civarındadır. ( ) ÇEŞMELER 1-) ALMAN ÇEŞMESİ; Sultan Ahmet Meydanı nda I. Ahmet Türbesi nin karşısında konumlandırılmış olan Alman Çeşmesi; Alman İmparatoru II. Wilhelm in ikinci İstanbul ziyareti anısına bina edilmiş, çeşmenin planı Mimar Spitta tarafından çizilmiş ve çeşme, Mimar Schoele başta olmak üzere Carlitzik ve Joseph Antony nin de içinde bulunduğu mimari ekiple şekillendirilmiştir. 27 Ocak 1901 yılında II: Wilhelm in doğum gününde açılışı yapılan, neorönesans tarzda sekizgen plan üzerine kubbeli olarak inşa edilen çeşme; Almanya da hazırlanmış ve parçalar halinde İstanbul a taşınarak Sultan Ahmet Meydanı ndaki yerini almıştır. Yeşil renkli somaki taşından sekiz kolon üzerine oturtulmuş kubbenin içi mozaiklerle kaplıdır ve kubbe eteğinde sekiz madalyon bulunur. Bu madalyonlara II. Abdülhamid tuğrası ve II. Wilhelm in insiyalleri işlenmiştir. 58

59 Köklü Türk ve Alman dostluğunun güzel bir eseri olan Sultan Ahmet Meydanı ndaki çeşmenin kolonları arasındaki kemerler, çeşmenin sanatsal değerini artıran öğeler olmuştur. ( 2-) III. AHMET SEBİLİ VE ÇEŞMESİ; III. Ahmet tarafından, 1728 yılında Bizans zamanından kalma Perayton adlı Bizans çeşmesi yerine bina edilen bu tarihi İstanbul Çeşmesi; kentin en ihtişamlı çeşmelerinden biri olma vasfına sahiptir. Çeşme, Topkapı Sarayı nın Bab-ı Hümayun kapısının baktığı Ayasofya Meydanı nın merkezine konumlandırıldığından, meydana hakim bir görünüm kazanmıştır. Merkezinde sekizgen prizma gövdeli su haznesi bulunan yapı, su haznesinin köşelerine yerleştirilen sebiller ve cephelerdeki çeşmelerden müteşekkildir. İki basamakla çıkılan bir zemin üzerine oturtulmuş, olan ana kütle; bitkisel motifler, bezemeler, mukarnas ve palmet gibi mimari işlemelerle estetik bir görünüm kazanmış; bu estetik görünüm, niş ve bordürlerle desteklenmiştir. Ayrıca, madalyon içine alınmış Maşallah yazısıve uzun vazolar içerisine yerleştirilmiş çiçek motifleri de görülmeye değer sanatsal çizgiler taşımaktadır. Çeşmenin tavan örtüsünü meydana getiren kurşun kaplamalı ahşap çatı, dışa doğru genişletilerek çeşmenin ana kütlesi güneş ışığı ve diğer çevresel zararlara karşı korunmuş, çeşmenin üzerindeki küçük kubbeciklerle ve ahşap saçaklardaki süslemelerle çatı sıradanlıktan sıyrılıp sanatsal bir değer kazanmıştır. Çeşmenin ta lik hatla yazılan kasidesi, Kayseri ve Halep kadısı olan şair Seyyid Hüseyin Vehbi bin Ahmede ait olup Aç besmeleyle iç suyu Han Ahmed e eyle dua diye biten kasidenin son beytini III. Ahmet in söylediği rivayet edilmektedir ve kasidenin sonunda sultanın imzası yerleştirilmiştir. Osmanlı mimarisinin batı tesiri altında gelişen son dönemlerinde inşa edilen ve klasik mimariden baroğa yönelişi gösteren bu anıtsal çeşme, İstanbul u ziyarete gelip çeşmeyi görme fırsatı yakalayan turistleri 18 yy.a doğru bir zaman yolculuğuna davet ediyor. ( 59

60 3-) BOZDOĞAN SU KEMERİ; İstanbul Fatih te, bugün İstanbul Üniversitesi nin bulunduğu tepe ile Fatih Camii sinin bulunduğu tepe arasında uzanmakta olan Bozdoğan Su Kemeri Geç Roma, Erken Bizans dönemi eseridir. Roma ve Bizans dönemlerinde Hadrianus ve Valens isimleriyle de anılan kemerinin yapım tarihi tam olarak belli olmayıp; Hadrianus dönemi ( ) ve Roma İmparatoru Valens Dönemi ( ) kemerin inşa edildiği tarih aralıkları olarak bazı kaynaklarda zikredilmektedir. Kemer; II. lustinos (576), V. Konstantinos ( ) ve 1019 yılında II. Basileios döneminde tamir edilmiş ve 11.yy. dan sonra kentin kuşatılması ve istilaya uğramasıyla büyük zarar görmüştür. 6. yy.da eski dönem İstanbul sarayları, Ahilleus Hamamı ve Yerebatan Sarnıcı nın suyunu sağlamak için kullanılan Bozdoğan Kemeri; 1403 yılında kentten geçen İspanyol sefiri Ruy Gonzales de Clavijo den öğrendiğimiz kadarıyla, çevredeki bağ ve bahçelerin sulanmasına da yardımcı olmuştur. İstanbul un fethinden sonra, İstanbul un mevcut su sorununu gidermek için, Fatih Sultan Mehmet tarafından, kemerin su şebekeleri onartılıp, kemere ilaveler yapılarak, İstanbul un su sorunu çözüme kavuşturulmaya çalışılır. Osmanlı Döneminde de birçok kez elden geçirilen kemere; II. Bayezid, Kanuni Sultan Süleyman ve II. Mustafa dönemlerinde eklemler ve onarımlar yapılmış, bu onarımlar tarihi su kemerinin sağlamlaşmasında yeterli etki yaparak günümüze ulaşmasına büyük katkı sağlamıştır. Erken Bizans dönemlerinde 1 km.den uzun olduğu düşünülen kemerin ortalama uzunluğu 971 m, denizden yüksekliği 63.5 metre ve zemin yüksekliği ise ortalama 28 metredir. Bugün büyük bir bölümü yıkılmış olan kemerden yalnızca Atatürk Bulvarı üzerindeki bölüm sağlam kalmıştır. II. Dünya Savaşı sırasında İstanbul un nazım planını hazırlayan H. Prost kemere zarar vermeden kemerin altından taşıt yolunun geçişini sağlamıştır 1988 yılında belediye tarafından kemerin Atatürk Bulvarı üzerindeki kısmı temizlenerek güçlendirilmiş, 1990 ve 1993 yılları arasında tarihi yapı Doğan Kuban ve Ş. Akıncı tarafından restore edilmiştir. ( 60

61 F-) KÜTÜPHANELER 1-) İSTANBUL ÜNİVERİSTESİ MERKEZ KÜTÜPHANESİ; Bilim tarihçileri İstanbul Üniversitesi nin başlangıcını Fatih Sultan Mehmet in 15. yy.ın ikinci yarısında kurdurttuğu medreseye dayandırır. İ. Ü. Merkez Kütüphanesi nin dermesi de 15. yy.dan kalma Türkçe ve yabancı dilli yazmaları da içerir. Yirminci yüzyılın ilk çeyreğinde, ağırlıklı olarak yazma ve eski harfli Türkçe basma eserlerden oluşan dermesi, 1928 harf devriminden sonra, yeni Türk alfabesiyle basılmış eserlerle zenginleşmeyi sürdürmüş Basma Yazı ve Resimleri Derleme Kanunu (1934) kapsamına alınınca da, Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin sınırları içinde basılan eserleri toplamaya başlamıştır. Dermesiyle yüzyılları, dilleri ve yazıları birbirine eklemeyi beceren en eski ve en büyük üniversite kütüphanemizdir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti nin kuruluşu (23 Nisan 1920) ve Türkiye Cumhuriyeti nin ilanını ( 29 Ekim 1923) izleyen yıllarda Darülfünun Kütüphanesi adını taşıyan bu kütüphane, 1933 yılında gerçekleşen üniversite reformuyla İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi adını almıştır. İlk yöneticisi Hasan Fehmi Ethem Karatay, yurt dışında kütüphanecilik yüksek lisans öğrenimi görmüş bir mimardır yılında yürürlüğe giren 2547 sayılı Yüksek Öğrenim Kanunuyla, İstanbul Üniversitesi Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı adıyla, İstanbul Üniversitesi nin fakülte, bölüm, enstitü ve araştırma merkezleri kütüphaneleriyle birlikte çalışmaya başlamıştır. Türkiye nin öteki üniversite kütüphanelerine göre, otomasyona geçici daha geç ve yavaş olmaktadır ama, eski ve yeni binalarında ulusal ve uluslararası düzeydeki kullanıcılarına verdiği hizmetler, nicelik olarak yüksek sayıda, nitelik olarak da çağdaştır. Bu çağdaşlaşma son yedi yılın getirdiği yenilikler ağırlıktadır. Onun kurduğu katalog sistemi, geliştirilerek bugün de yaşamaktadır.( 2-) TOPKAPI MÜZESİ KÜTÜPHANESİ; Topkapı Sarayı nın 1924 te müze haline getirilmesinden sonra üçüncü avludaki Ağalar Camii onarıma alınarak kütüphaneye dönüştürüldü. Sarayın çeşitli bölümlerinden toplanan kitaplar daha önce bulundukları koğuş, köşk gibi yerlerin 61

62 adlarına göre düzenlendi ve Emanet Hazinesi, Hazine, Revan Köşkü, Bağdat Köşkü, Hırka-i Saadet, Mehmed reşad ve Tiryal Hanım, Medine, Koğuşlar İsfandiyaroğulları, Halil Han Arda, III. Ahmedve Gayri İslami Yazmalar Bölümleri oluşturdu. Daha sonra satın alma ve bağış yoluyla gelen kitaplar da Yeni Yazmalar Bölümü nde toplandı. Sarayda bulunan III. Ahmed Kütüphanesi ndeki kitaplar da 1966 da yeni kütüphaneye taşındı. Kütüphanedeki yaklaşık yazmanın arasında Türkçe, Farsça, Arapça eserlerin yanı sıra Gayri İslami yazmalar adı altında toplanan Yunanca, Latince, Sırpça, İbranice ve Süryanice bir bölümü minyatürlü kitaplarda bulunur. Kütüphanede kitaplar dışında ünlü Osmanlı hattatlarına ait hat örnekleri, bu sanatla ilgili kamış kalem, kalemdar, kalem çekmecesi, makas, kalemtraş gibi araçlar, ahşap Kur an muhafazaları, rahle, mühür ve haritalar da bulunmaktadır. Kütüphanede basma yapıtlardan fotokopi, yazmalardan da mikrofilm, fotoğraf ve dia çekme hizmeti verilmektedir. Kuruluş yılı; 1928 dir. ( 3-) NURUOSMANİYE KÜTÜPHANESİ; İstanbul ili Eminönü ilçesinde Kapalı Çarşı girişinde, Çemberlitaş ta bulunan Nuruosmaniye Külliyesi Sultan I. Mahmut ( ) döneminde 1749 yılında yapımına başlanmış, ölümünden bir yıl sonra Sultan III. Osman ( ) tarafından tamamlanmıştır. Mimarı Sinan Kalfa dır. Barok üsluptaki bu külliye cami, medrese, imaret, kütüphane, türbe, çeşme, sebil ve dükkanlardan meydana gelmiştir. Nuruosmaniye Kütüphanesi Barok üslubun kendine özgü bir örneğidir. İki bölümden meydana gelen kütüphanenin ortası dört sütunun taşıdığı bir kubbe ile örtülmüş ve bu kubbenin çevresinde revaklı bir koridor oluşturulmuştur. Kubbe iki yarıdaki yarım kubbelerle desteklenmiştir. Revakların üzeri aynalı tonozlarla örtülüdür. Kütüphanenin 30 adet olan pencereleri barok üslubunun başlıca özelliği olan plasterlerle takviye edilmiştir. Kütüphanenin altında bir de bodrum katı vardır. Karmaşık bir plan düzeninde olan kütüphaneye dış avludan merdivenlerle çıkılmaktadır. Kütüphanenin alt katına neme karşı bodrum yapılmış, üst katı ise okuma salonu ve depoya ayrılmıştır. Kütüphanenin iki kapısı olup, bunlardan biri Hümayun kapısıdır. Bu kapının üzerine Beşikten mezara kadar ilim talep ediniz anlamında Arapça bir kitabe yerleştirilmiştir. 62

63 Kütüphane ilk açıldığında bir Nazır-ı Kütüb, altı Hafız-ı Kütüb, altı Mustahfız, üç Bevvab, bir Mücellid-Müzehhib ve bir Ferraş olmak üzere on sekiz görevlisi bulunuyordu. Kütüphanenin Sultan III. Osman adına düzenlenmiş vakfiyesi bugün Topkapı Sarayı Müzesi ndedir. Kütüphanede I. Mahmut ve III. Osman ın kitapları ile Bayram Paşa nın 79 yazma eseri başta olmak üzere yazma eserleri kapsamaktadır. Ayrıca kütüphanenin yeni eserler koleksiyonu da bulunmaktadır.kütüphanedeki kitaplarda yazar ve eser adlarına göre ve Dewey Onlu tasnif sistemi uygulanmıştır. ( 4-) RAGIP PAŞA KÜTÜPHANESİ; 1762 tarihinde Ragıp Paşa tarafından tesis edilmiştir. Bina, orijinal bir yapı tarzı taşır. Okuma salonu duvarları boydan boya nefis çinilerle kaplıdır adet kitap bulunmakta olup, 9-17 saatleri arasında okuyucuya açıktır. Cumartesi saat 13 den başlamak üzere 1.5 gün kapalıdır. Burada bir de çocuk kütüphanesi kısmı vardır.( Bu aralar bu kütüphane restorasyon çalışmaları kapsamındadır. Dikdörtgen planlı mekan bir büyük, yedi küçük tonoz biçimli kubbe ile örtülüdür. Avluya ve caddeye bakan altışar camı ile günün her saati aydınlık olan, 90 kişilik okuma salonu bulunmaktadır. Merdivenlerden inip tekrar avluya çıkarak asıl kütüphane binasına ulaşmak için adımladığımızda sağımızda bir çeşme, solumuzda ise Koca Ragıp Paşa ve yakınlarına ait mezarlarla karşılaşılır. Mermer söveli ve mermer kemerli asıl giriş kapısı kündekari bir işçilikle süslüdür. Kütüphane binası kenarları 14 metre olan kare planlı bir yapıdır. Binayı örten dokuz kubbeyi, sütunlara oturmuş kemerler taşımaktadır. Ortadaki büyük kubbenin altında süslü tunç parmaklıklarla çevrili kitap dolapları vardır. Özellikle zengin süslemeli tunç parmaklıkların bir diğer örneği yoktur. Dantel gibi işlenmiş bu koruma parmaklıklarının içinde önlü arkalı ve camekanlı üç sıralı rafları yine devrinin özelliklerini yansıtmaktadır. Duvarlarda ise 18. yy. üslubu uçuk mavi renkte geometrik düzenli bitki ve çiçek desenleri mekana ayrı bir güzellik katmaktadır. İstanbul İl Özel İdaresi, kütüphane ile birlikte Ragıp Paşa Külliyesi nde yer almakta olan Sıbyan Mektebi, avlu, çeşme ve helalarda da restorasyon çalışmalarını sürdürüyor.( 63

64 5-) ATIF EFENDİ KÜTÜPHANESİ; 1678 yılında Köprülü Mehmet Paşa nın oğlu Köprülü Fazıl Ahmet Paşa tarafından tamamlanan ve bağımsız binaya sahip ilk kütüphane olan Köprülü Kütüphanesi nden sonra Osmanlı Devleti nde bağımsız binaya sahip ikinci kütüphane özelliğini taşıyan Atıf Efendi Kütüphanesi, I. Mahmut döneminde başdefterdarlık yapmış, divan sahibi şair Atıf Mustafa Efendi tarafından 1741 yılında İstanbul un Vefa semtinde kurulmuştur. Gelir kaynakları ve idaresi vakfiyesinde belirtilmiş olan bu kütüphanede üç hafız-ı kütüb, bir şeyhü l-kurra, bir suyolcu, bir mücellit, bir marangoz ve bir ferraş (temizlikçi) görevlendirilmişti. Hafız-ı kütüblerin kütüphanenin yanına inşa edilmiş olan üç meşruta evde (lojman) kalmaları zorunlu kılınmıştır. Hafız-ı kütübler, haftada beş gün (Salı ve Cuma dışındaki günlerde) kütüphanecilik görevinde bulunmanın yanı sıra, kütüphanede cemaatle kılınacak namazlarda imamlık e müezzinlik yapmakla yükümlüydüler. Kütüphane binası XVIII. Yüzyıl Türk Sivil Mimari Sanatı nın inceliklerini yansıtan Türk Barok üslubunun en güzel örneklerdendir. Kütüphane nin girişinde yer alan mermere yazılı vakfiyede kütüphanenin çalışma kuralları ve kütüphaneden nasıl yararlanılacağı açıklanmıştır. Bu vakfiyede kütüphanenin kuruluş amacı;...talebe-i ulumun ifade ve istifadesi mülahazasıyle... ibaresiyle açıklanmıştır. Vakfiyeye göre kütüphaneciler istidatlı, dindar kişiler arasından seçilecekler, hizmetlerini kendileri yapacaklar, görevlerini vekillere bırakmayacaklardır. Özellikle görevin küçük ve aklı başında olmayan oğula devredilmesi kesinlikle yasaklanmıştır. İstinsah (kopyalama, çoğaltma) ve istifade için kütüphaneden rehin karşılığında bile kütüphaneden kitap çıkartılmamasının da belirtildiği vakfiyede ayrıca, Atıf Efendi nin Kütüphanesi ne vakfettiği kitapların oldukça geniş künyeli tam bir listesi de ayrı bir bölüm olarak yer almaktadır. Kütüphanenin girişinde küçük bir hafız-ı kütüb odası ile bir aralık, altıgen şekilli bir okuma salonu, bu salona açılan bir kitap deposu vardır ve binanın altı mahzendir. Beş oda ve iki salondan oluşan kütüphane, kütüphane hizmeti için yeterli alana sahip değildir. Kaloriferle ısıtılan beş odanın alanları sırasıyla 42, 18 10, 10 ve 5 salonların alanları ise 187 ve 132 metrekaredir. Son onarımı 1992 yılında yapılan kütüphane binasının restorasyona ihtiyacı olduğu da bir gerçektir. Kurulduğunda 2857 adet kitaba sahip olan Atıf Efendi Kütüphanesi zamanla dermesini genişletmiştir. Yazma eserler içinde Nefi nin evinde yazdığı divanın yanı sıra pek çok müellif 64

65 hattı, çok eski tarihli nüshalar, güzel ciltler, tezhip ve minyatürlü eserlerle mühür albümleri yer almaktadır. Mehmet Zeki Pakalı nın koleksiyonu da yine bu kütüphanenin dermesinde bulunmaktadır adet el yazması, adet eski harfli basma eser bulunan kütüphanenin bugünkü dermesinde toplam kitap sayısı; adettir. Kütüphanede bir kütüphane şefi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Kütüphanecilik Bölümü mezunu bir kütüphaneci, iki güvenlik görevlisi ve bir teknik personel olmak üzere toplam beş kişi görev yapmaktadır. Süleymaniye Kütüphanesi ne bağlı olarak çalışan Atıf Efendi Kütüphanesi nde henüz yazma eserler dijital ortama aktarılma çalışmaları başlamamıştır.( 6-) KÖPRÜLÜ KÜTÜPHANESİ; İstanbul Eminönü ilçesi, Divanyolu Caddesi nde Sultan II. Mahmut Türbesi nin karşısında bulunan kütüphane, Sadrazam Köprülü Mehmet Paşa nın oğlu Fazıl Ahmet Paşa ( ) tarafından babasının vasiyeti üzerine yaptırılmıştır. Köprülüzade Fazıl Mustafa Paşa da 1678 de düzenlediği bir vakfiye ile kütüphanenin kuruluşunu tamamlamıştır. Kütüphane 1678 de üç kütüphaneci, bir ciltçi ve bir kapıcı kadrosu ile hizmete açılmıştır. Köprülü Kütüphanesinin il nüvesi, Köprülü ailesinin bağışları ile atılmış, daha sonra bağış ve satın almalarla kitap sayısı artmıştır. Kütüphaneye yapılan bağışların başında Köprülü Mehmet Paşa, Fazıl Ahmet Paşa, Hacı (Hafız) Ahmet Paşa, Mehmet Asım Bey bağışları gelmektedir. İlk kuruluşunda 2000 in üzerinde kitap bulunan bu kütüphanede bugün Türkçe, Arapça ve Farsça dillerinde e yakın yazma, e yakın basma eser bulunmaktadır. Kütüphanedeki yazma ve basma eserler için yazar, kitap ve konu fihristleri Dewey Onlu Sistemine göre düzenlenmiştir. Köprülü Kütüphanesi tasarım olarak İstanbul daki ilk bağmsız kütüphanelerden bir örnektir. Günümüzde üç tarafı yol ile çevrili bahçe içerisindeki bu yapı taş ve tuğlanın almaşık düzenlemesi ile kurulmuştur. Kare planlı yapının üzeri pandantifli, dıştan sekizgen kasnak üzerine oturtulmuş ve bir kubbe ile örtülmüştür. Batı yönünde dört basamakla çıkılan revaklı bölüm öne alınarak buraya T şeklinde bir düzenleme getirilmiştir. Altı mermer sütun üzerine baklava başlıklı, sivri kemerli revakın üzeri dört kubbe ile örtülmüştür. Revakın orta eksenindeki basık kemerli bir kapıdan kütüphaneye girilmektedir. 65

66 İç mekan yanlarda altta birer, üstte ikişer, girişin karşısında altlı üstlü üçer pencere ile aydınlatılmıştır. Pencerelerin üzerlerinde sivri boşaltma kemerleri bulunmakta olup dikdörtgen sövelidirler. Pencereler dıştan köfeki taşından, içten de yalnızca alt pencereler mermer sövelidir. Kubbenin içerisi ve pandantifler kapı üzeri kalem işleri bezenmiştir. Burada kahverengi, siyah ve kırmızı renklerdeki bezemeler arasında C ve S kıvrımları dikkati çekmektedir. Pandantiflerde kırmızı zemin üzerine yapılmış çiçek motiflerinin altına Maşallah yazısı ile h ( ) tarihi yazılıdır. Bunun yanı sıra iç kapı üzerinde de yine Maşallah yazısı ile h (1872) ve h (1911) tarihleri yazılıdır. Buna dayanılarak kütüphanenin 1872 ve 1911 yıllarında onarıldığı anlaşılmaktadır.( 7-) MİLLET KÜTÜPHANESİ; Kitabe ve vakfiyesine göre 1112 H. ( M.) yılında Şeyhülislam Seyyid Feyzullah Efendi tarafından inşa ettirilmiştir. XX. Yy. başlarına harap bir durumda ulaştığından belediyece yıkılarak yerine park yapılması düşünülmüş, ancak İstanbul Muhibleri Cemiyetinin (İstanbul Sevenler Topluluğu ) teşebbüsü ve Evkaf Nazırı Şeyhülislam Mustafa Hayri Efendi nin gayretleriyle tamir ettirilerek yok olmaktan kurtarılmıştır. (1334/1916). Ardından da kütüphanesinde bulunan Feyzullah Efendi nin vakfı 2189 yazma esere ilaveten Ali Emiri Efendi nin bağışladığı kitapla Fatih Millet Kütüphanesi adı altında genel kitaplık haline getirilmiştir yılından itibaren binaları kullanılamayacak durumda bulunan Reşid Efendi, Carullah Efendi, Hekimoğlu Ali Paşa ve Pertev Paşa Kütüphaneleri gibi önemli vakıf kütüphanelerinin kitapları, Şeyhülislam Feyzullah Efendi nin kendi kütüphanesi ile birlikte Millet Kütüphanesi nde toplanmış ancak 1962 yılında kütüphane Halk Kütüphanesi konumuna geçince bu vakıf kütüphanelerin kitapları Süleymaniye Kütüphanesi ne nakledilmiştir yılında kütüphanede hizmet veren İl Halk Kütüphanesi nin Laleli de bulunan Simkeşhane Binasına taşınması üzerine kütüphane tekrar Millet Kütüphanesi kimliğine kavuşarak Fatih İlçe Halk Kütüphanesi olarak hizmete devam etmiştir. Kütüphane ye Murad Molla, Adile Sultan, Yusuf Paşa, Hekimoğlu Ali Paşa Halk Kütüphaneleri ile Ebu Bekir Paşa, Yavuz Selim, Zembilli Ali Efendi Çocuk Kütüphaneleri bağlı birim olarak hizmet vermiş ancak bugün bu kütüphaneler 66

67 vakıflara devredilmiştir. Murad Molla Halk Kütüphanesi nin yazma Eserleri ise 2000 yılında Süleymaniye Kütüphanesi ne devredilerek orada istifadeye sunulmaktadır. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü ne bağlı olarak hizmet vermekte olan Millet Kütüphanesi nde bulunan yeni eser kitaplar da Sakarya Kütüphane ve Dokümantasyon Merkezine devredilerek, kütüphane araştırma ve ihtisas kütüphanesi konumuna gelmiştir. Kütüphane bugün Millet Yazma Eser Kütüphanesi adı ile hizmete devam etmektedir.( 8-) SÜLEYMANİYE KÜTÜPHANESİ; Süleymaniye Camii medreselerinde 1927 tarihinde tesis edilmiş ve vaktiyle Kanuni Sultan Süleyman tarafından Süleymaniye Camii içinde tesis edilmiş olan kütüphane, bu kütüphanenin nüvesini teşkil etmiştir. Zamanla, muhtelif sebeplerle çeşitli yerlerden nakledilen kütüphanelerle, Süleymaniye Kütüphanesi nin kitap miktarı artmıştır. Müessesede yazma ve basma kitap mevcuttur. Haftanın yedi günü saat 9-19 arasında açık olup giriş serbesttir. ( G-)MÜZELER 1-) TOPKAPI SARAYI MÜZESİ; Geçmişteki adı Saray-ı Cedid-i Amire olan saray, bugünkü ismini 19 yy.da, surlardaki bir kapıdan almıştır. Topkapı Sarayı nın yapımına Fatih in İstanbul u almasından yaklaşık yirmi yıl sonra başlanıp, 1479 yılında yapımı bitmiş olsa da, yapılanma dinamik bir şekilde devam etmiş ve sonradan yapıya birçok ilaveler olmuştur. Ortalama 700 bin metrekarelik bir alana sahip olan Saray; Ayasofya dan Gülhane ye, Gülhane den Sirkeci ye kadar geniş bir alana yayılan ve sur-i sultani denilen yüksek ve geniş duvarlarla çevrilidir. Saray surları, Sepetçiler Kasrı ndan, Ahır Kapısı na kadar uzanır. Bu duvarların üstünde 28 kule vardır. Bu duvarların sahile bakan yakasının bir bölümü, 1888 de geçen tren hattının güzergahında kalmasından dolayı yıkılmış, bu yıkımdan sahil kısmındaki köşklerde nasibini almıştır. Topkapı Sarayı nın on üç civarında kapısı olduğu sanılmaktadır. Bu kapıların birçoğu günümüzde yok olmuştur. Saray ın heybetli Bab-ı Hümayun Kapısı, 67

68 Ayasofaya nın denize bakan tarafında ve buradaki Sultanahmet Çeşmesi nin karşısındadır. Bu kapı, sarayın ana giriş kapısıdır. İlk olarak Fatih döneminde inşa edilmiş ve günümüze kadar birçok onarımdan geçmiştir. Osmanlı tarihi boyunca birçok olaya tanıklık eden kapı, eski ihtişamını hala korumaktadır. Bu kapı Osmanlı Dönemi nde sabah ezanı ile açılır, yatsı ezanı ile kapatılırdı. Kapının üzerinde II. Mehmet in tuğrası ve ilk yapıyı 1478 olarak tarihleyen bir yazıt yer alır. Bir başka yazıtsa, Sultan Abdülaziz tarafından 1867 tarihinde yeniden inşa edildiğine dairdir. Bab-ı Hümayun un iç tarafında birinci avlu yer alır. Bu avlu 19 yy.da çıkan yangın sonucu büyük hasar görmüştür. Avluda, halkın şikayet dilekçelerini kabul eden deavi köşkü yer alırdı. Kapının içinde sağda, bir zamanlar saray reviri ev hazine memurlarının ofisleri yer almakta idi. Ayrıca, Avlunun sağ tarafındaki duvarın arkasında, saray fırınının bulunduğu kısım yer alır. Sol tarafta ise; Aya İrini Kilisesi. İmparatorluk darphanesi buraya yakındır ve mekan; Bugün darphane müzesi olarak ziyaretçilere açılmıştır. Avlunun sağ dibine doğru cellat adlı bir çeşme bulunmaktadır. Karşıda ise ikinci avluya açılan Bab-üs Selam Kapısı vardır. Bab-üs Selam Kapısı sarayın gerçek girişidir. III. Murat tarafından tekrardan inşa ettirilen kapının üzerinde iki kule yer alır.kapı dışındaki yazıtta; Allah tan başka ilah yoktur, Hz. Muhammed onun kulu ve elçisidir yazar. Demir kapının kanatlarında ise, kapıların Kanuni Sultan Süleyman Dönemi nde döktürüldüğü bilgisi vardır. Bab-üs Selam dan içeri girince, birinci avluda olduğu gibi asırlık çınarlarla karşılaşılır. Bu kapı beş yola ayrılıyor; Saray Mutfağı, Bab-üs Saadet, Divan, Harem ve Saray Ağırına. Osmanlı Dönemi nde Divan, bürokratik meselelerin görüşüldüğü yerdir. Divandaki birinci salon, Kubbealtı olarak da bilinen, görüşmelerin yapıldığı ana kısımdı. Divandaki ikinci salonda, divan toplantılarıyla ilgili kayıtlar tutulur. Diğer salonda ise, kayıtların arşivlendiği defterhane yer alırdı. Harem ise Padişah ın karısına, cariyelerine, annesine ayrılmış odaların yanı sıra, selamlıkta yer alan Sultan ın kabul odaları gibi yaklaşık 3oo oda bulunmaktadır. Harem de göze çarpan bir diğer yapı, Adalet Kulesidir. İkinci avluda 1959 yılında yapılan kazılarda 5. ve 6. yy.a ait olduğu sanılan iki sütun, gün yüzüne çıkarılmıştır. Bu Bizans kalıntılarının buraya nasıl ve ne amaçla getirildiği bilinmemektedir. Topkapı Sarayı nda 1574 yılında çıkan yangınla, saray mutfağı büyük zarar görmüş, III. Murat yangından sonra 68

69 Mimar Sinan a mutfağı genişleterek, tekrardan inşa ettirmiştir. Ve ikinci avluda yer alan Bab-üs Saadet, sarayın özel kısımlarına ve üçüncü avluya açılır. Üçüncü avluda, Divan toplantılarından sonra sultanın vezirleri kabul ettiği Arz Odası bulunur. Fatih zamanında inşa ettirilen Arz Odası yıkılmış, I. Selim zamanında tekrardan inşa ettirilmiştir. Arz odasını çevreleyen Saray Okulu üçüncü avluda geniş yer kaplar. Saray Okulu, bir nevi bürokrat okuludur. Osmanlı İmparatorluğu nun devlet adamı ihtiyaçlarına cevap verecek öğrenciler burada yetiştirildi. Fatih Dönemi nde kurulan okul, devşirme sistemi ile Osmanlı tebasından olan on yaş üstü Hristiyan öğrencilere öğrenim verirdi. Buarada Hz. Muhammed in hırkası sergilenmektedir. Hırka-i Şerif, I. Selim zamanında kutsal emanetlerle birlikte İstanbul a getirilmiştir. Üçüncü avlunun ortalarına doğru, 1719 yılında inşa ettirilmiş, III. Ahmet Kütüphanesi vardır. Üçüncü avluda yer alan bir başka yapıda, Saray Okulu nun Camisi olan, Ağalar Camisi dir. Caminin yanında, okulun başarılı öğrencilerine ayrılan Has Odası bulunmaktadır. Saatler ve minyatürlerin sergilendiği iki salon arasından dördüncü avluya çıkılır. Dördüncü avluda, Sofa Köşkü, Revan Köşkü, Bağdat Köşkü gibi köşklerin yanı sıra, Sünnet Odası ve Hekimbaşı Odası öne çıkan yapılardır. Revan Köşkü 1634 yılında IV. Murat tarafından, Erivan ın İranlıların elinden alınmasını kutlamak amacıyla inşa ettirilmiştir. Mekanın içi tamamen İznik çinileriyle kaplı olup, dolap kapakları sedef ve baha kakmalıdır. Bağdat Köşkü de aynı şekilde IV. Murat tarafından bina edilmiş bir diğer köşktür. 25 Aralık 1638 tarihinde Bağdat ın yeniden fethedilmesi dolayısıyla bina edilmiş ve bu ismi almıştır. Sünnet odası ise 1641 yılında Deli İbrahim tarafından inşa edilen bir yapı. İki yüzyıla yakın Osmanlı Şehzadeleri burada sünnet edilmiştir. Deli İbrahim in bir diğer eseri de 1640 yılında İftariye Köşkü olarak nitelediği, terasın kenarındaki bronz baldakendir. Topkapı Sarayı nda inşa edilmiş en son yapı olan Mecidiye Köşkü, Haliç, Marmara ve Boğaziçi birleşimine tepeden bakan bir başka yapıdır. Yapı 1840 yılında Abdülmecit tarafından inşa ettirilmiştir. Bugün müzeye dönüştürülmüş tarihi Topkapı Sarayı, uzun dönem yaşam süren bir imparatorluğun tarihine, kültürüne, heybetine, ihtişamına ve zenginliğine şahit ediyor ziyaretçilerini. ( 69

70 2-) AYASOFYA MÜZESİ; Eminönü nde Sultan Ahmet Camisi nin karşısında yükselen tarihi mekan, inşa edildiği ilk zamanlarda büyük kilise anlamına gelen Megale Ekklesia ismiyle anılmış; bugünkü Ayia Sofia ismi V. Yüzyılın sonlarına doğru kullanılmaya başlanmıştır. 15 Şubat 360 tarihinde açılan Ayasofya, 404 de kısmen yanar ve II. Teodosios döneminde ( ) tamir edilir ve 10 Ekim 415 te tekrardan açılır. 532 yılında çıkan ikinci ayaklanma sonrası Ayasofya tamamen yanmış, günümüzdeki yapı bu ikinci yangından sonrası, I. justinianos tarafından Batı Anadolulu Isidoros ve Artemios a yaptırılmıştır. İnşaat için farklı yerlerden sütun ve taşlar İstanbul a taşınmıştır. Ayasofya nın yapımında, yüz ustabaşı ve on bin işçiyle sürdürülen çalışmalar, beş yıl sürmüş ve açılış 27 Aralık 537 yılında gerçekleştirilmiştir. Fatih Sultan Mehmet in İstanbul u fethiyle Ayasofya da yeni bir dönem başlar. Yüzyıllarca kilise olarak mabet, Fatih döneminde camiye devşirilir ve mabedin batı kısmındaki yarım kubbenin bulunduğu tarafa ahşap bir minare eklenir. Yapıya II. Bayezid zamanında bir, Sultan Selim zamanında iki, minare daha eklenir. Sultan I. Mahmut zamanında yapıya bitişiğindeki kütüphane (1739), Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan şadırvan (1740) ve muvakkithane ile sıbyan mektebi (1742) eklenir. Ayrıca 16.yy dan günümüze kaldığı sanılan mihrap, müezzin mahfili, vaaz kürsüsü işçilikleriyle birer şaheserdir. Ana yapıya dokuz kapıdan girilir. Kubbe örtüsü 55.6 yüksekliğinde ve 32 metre çapında bazilikadır. Bu kubbe 24.3 yüksekliğinde dört ayak üzerine oturtulmuştur. Cami sağınını örten beyaz mermer kaplama Marmara adalarından, damarlı pembe mermerler Afyon Karahisar dan, yeşil somakiler Teselya ve Mora dan, porfirler Mısır dan, sarı mermerlerse Cezayir den getirilmiştir. Yan sağınların tavan örtüsü mozaiklerle, duvarlar da yer alan renkli taşlarla ve enfes çinilerle kaplıdır. Tarihi mabedin duvarlarını süsleyen yazılar, Osmanlı Dönemi nin ünlü hattatlarının elinden çıkmıştır. Ayasofya da birçok sultanın sandukası bulunur. Sultan II. Selim, Sultan III. Murat, Sultan III. Mehmet, Sultan I. Mustafa ve Sultan İbrahim in yanı sıra bazı hanedan mensupları da burada medfundur. 70

71 1931 yılında Türk Hükümeti nin iznini alan Amerikalı Th. Whittemore, Osmanlı Dönemi nde kaplamalarla örtülen renkli resim ve mozaik tabakanın gün ışığına çıkarılması için çalışmalara başlamış; çalışmalar devam ederken 1934 yılında müzeye çevrilmesi yönünde karar alınmış ve 1935 yılında ziyaretçilere açılmıştır. Günümüzde yerli ve yabancı konuklarını ağırlamaya devam eden mekanda, restorasyon çalışmaları devam ediyor.( 3-) TÜRK İSLAM ESERLERİ MÜZESİ; Türk İslam eserlerini bir araya getiren anlamlı bir koleksiyona sahip Türk İslam Eserleri Müzesi, Sultanahmet teki İbrahim Paşa Sarayı na taşındığı 22.mayıs 1983 tarihinden beri ziyaretçilerini bu tarihi yapıda ağırlamaktadır. Müze ilk olarak 1914 yılında, Süleymaniye Külliyesi nin Darüzziyafe sinde, Evkaf-ı İslamiye Müzesi adıyla kurulmuş, Cumhuriyet in ilanından sonra müze, Türk İslam Eserleri Müzesi ismiyle anılmaya başlanmıştır. Müzenin zengin halı koleksiyonu, dünyanın en nadide parçalarının bir arada sergilendiği eşsiz bir koleksiyondur. Öte yandan, VIII. Yy.dan XIX. Yy.a uzanan geniş bir zaman dilimine ait yazma eser de koleksiyonu da, misafirlerini köklü bir medeniyetin tarihsel gelişim serüvenine ortak etmektedir. Bu köklü medeniyetin gelişiminde başrol oynayan Türk Milletinin kültürel birikimlerinde ve sosyal yaşamlarında, İslam la tanışmaları ile birlikte yaşanan değişimin seyrini ve boyutunu sergileyen Türk İslam Eserleri Müzesi, bir milletin öz kültürünü büyük bir medeniyetle nasıl ustaca harmanladığını gösteren kültür mekanlarımızdandır. Etnografik yönden güçlü olan mekan, Türklerin günlük yaşamlarında kullandığı; taş, seramik, ahşap ve madeni eşyalardan, göçebe kültürün asil öğesi olan kara çadır ve toprak eve (yurt) kadar uzanan birçok sanatsal öğeyi ziyaretçileriyle buluşturmaktadır. Türk İslam Eserleri Müzesi nin Türk halkının yaşamını ve kültürünü yansıtan otantik ürünlerden oluşan dermesi, Ahşap Eserler Bölümü, Keramik ve Cam Bölümü, Maden Sanatı Bölümü, Etnografya Bölümü, Taş Sanatı Bölümü, Halı Bölümü ile El Yazmaları ve Hat Sanatı Bölümü olmak üzere yedi bölümden meydana gelmektedir. 71

72 Ahşap Eserler Bölümü nde, IX ve X. Yy.a ait Anadolu ahşap işçiliğinin yanı sıra, Anadolu Selçukluları ve Beylikleri dönemi eserleri de Osmanlı Dönemi ne ait bağa işlemeli, fildişi ve sedef kakmalı ahşap ürünler sergilenmektedir. Keramik ve Cam Bölümü nde, X. Yy İslam cam sanatının örnekler, yılları arasında yapılan kazı çalışmalarında gün yüzüne çıkartılan keramik eserler ile mihrap ve duvar çinilerinden Konya Kılıçaslan Sarayı alçı süslemelerine kadar uzanan birçok sanat eseri yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisine sunulmaktadır. Maden Sanatı Bölümü nde, Cizre Ulu Camii kapı tokmakları, burç ve gezegen sembolleri, ibrik ve dirhemler vb. önemli bir koleksiyon oluşturmaktadır. Etnografya Bölümü nde ise, uzun çalışmalar neticesinde bir araya getirilen etnografik ürünler sergilenmektedir. Bu bölümde sergilenen eserler arasında, göçebe toplumun günlük yaşamında kullandığı araç ve gereçler, kostümler, kilim tezgahları, halı dokuma sanatı hakkında bilgi veren materyaller bulunur. Müzenin diğer bölümlerinde de Türk İslam kültürüne ışık tutan nitelikli birçok eser, bilim, sanat ve kültürün bir arada verildiği görsel bir kompozisyonun ayrılmaz öğeleri olmayı başarmıştır. Türk İslam Eserleri Müzesi, yerli ve yabancı turistlerin, araştırmacıların, öğrencilerin ve sanatseverlerin yoğun ilgi gösterdiği İstanbul müzelerinden biri olmasının ötesinde, bir kültürün çok yönle verilen dününü, yarınlara taşıyan bir kültür hazinesidir. ( 4-) YEREBATAN SARNICI; İstanbul un Eminönü ilçesinde Ayasofya nın yanında bulunan Yerebatan Sarnıcı, İmparator justinianos tarafından 6.yy.da yapılmıştır. Şehrin su ihtiyacını karşılamak maksadıyla inşa edilen sarnıç, 138 metre uzunluğunda 64.6 metre genişliğine sahiptir. Sarnıçta toplam 336 mermer sütun kullanılmış, bu sütunlar estetik açıdan güçlü sütun başlıkları ve kemerlerle desteklenmiştir. Tavan örtüsünde kullanılan tonozlar, Manastır Tonozu olarak bilinen tonozlardan olup, bu tonozlar kalıp kullanılmaksızın örülmüştür. 3.5 metre genişliğine sahip sarnıç duvarları ise su geçirmez özel bir harç ile sıvanarak, bu yolla su sızmalarının önüne geçilmeye çalışılmıştır. 72

73 Bugün kalabalık bir mekanın ortasında bulunan Yerebatan Sarnıcı nın üstünde ilk zamanlar taş döşemeli bir meydan bulunurken, bu meydan Bizans zamanında başlayan ve Osmanlı zamanında devam eden yapılaşma ile bozulmuştur. Buraya yerleşen halk, sarnıcın tavan örtüsünü meydana getiren tonozlardan delikler açarak sarnıçtan su çekmiş ve bu şekilde günlük su ihtiyacını karşılamıştır yılında belediye tarafından sarnıcın üst kısmındaki bazı yapılar istimlak edilerek, sarnıcın girişine muntazam bir bina inşa edilmiştir yılları arası kapsamlı bir temizliğe ve onarıma tabi tutulan sarnıcın içindeki kirli su, tonlarca çamur birikintisi temizlenmiş ve gezi platformu inşa edilmiştir. Bu temizlikten sonra sarnıcın güneybatı köşesindeki sütunların, kısa gelen gövdelerini yükseltmek için altlarına ilk çağlardan kalan mermer bir anıttan parçaları konulduğu görülmüştür. Medusa veya Gorgon başları olarak bilinen geç antik çağdan kalan bu eserlerin neden ve ne maksatla buraya getirildiği tam olarak bilinmemektedir.( 5-) ARKEOLOJİ MÜZESİ; Ressam, arkeolog Osman Hamdi beyin kurucusu olduğu müze 13 Haziran 1891 de Müze-i Hümayun ismi ile açılmıştı ve 1908 tarihlerinde yan kanatları, yüzüncü kuruluş yılında 1991 de modern büyük bir bölüm eklenmiş ve yeni düzenlemeler yapılmıştı. Abidevi binanın mimarı Vallaury idi. Giriş kapsında iri ve ürkütücü Tanrı Beş Heykeli yerleşmiştir. Sağ tarafta Antik Çağ heykelleri salonları uzanır. Konforlu, güzel bir teşhirde tamamı bakımdan geçip, temizlenmiş, Arkaik Çağ dan, Roma Devrine devam eden eşsiz heykeller sıralıdır. Salonların ilkinde Antik mezar taş ve rölyefleri sonra, Anadolu Pers Egemenliği, Afrodisias buluntularının yer aldığı Kenan Erim Salonu, Efes, Millet ve Afrodisias tan eserler sergilenen Anadolu nun üç Mermer Şehri Salonu, Helenistik devir Heykelleri, Menderes Manisa sı ve nihayet Helenistik tesirli Roma ve Roma devri heykelleri salonları bulunur. Giriş sol tarafında hediyelik, hatıra eşyaları ve kitapçı reyonundan sonra Osman Hamdi Bey hatıra salonu sonrada Sayda Krallar Nekrapolü nden bizzat kendisinin kazıp, çıkarttığı eserlerin salonları uzanır. İlk üç lahit Sayda Kralı Tabnit ailesine aittir. Benzersiz bir Likya lahdi ile Satrap lahdi de buradadır. Sonraki bölümde M. Ö. 4 yy.a tarihlendirilen, dünya ünlüsü İskender lahdi ile Ağlayan kadınlar lahdi vardır. Büyük İskender e ait olduğu zannedilmiş olan lahdin 4 tarafı 73

74 Makedonyalılar ile Persler arasında savaş ve av sahnelerini gösteren yüksek kabartmalar ile süslenmiştir. Yeni ek bina girişi yan duvarında Assos Athena mabedinin ön yüzü bire bir ölçülerde canlandırılmıştır. İstanbul Çevre Kültürleri bölümü, değişik çağlara ait civar buluntu ve tümülüs kazılarında ortaya çıkarılmış şahane eserlerin modern ve güzel biçimde sergilendiği ilk salondur. Bizans devri eserleri salonu da buradadır. Çağlar boyu İstanbul bölümü ve üst katlarda karşılıklı vitrinlerde çağdaş eserlerin yer aldığı, Çağlar boyu Anadolu ve Truva, Anadolu ve Komşu Ülkeler Medeniyetleri ; Filistin, Suriye ve Kıbrıs eserleri kronolojik sıralama ile teşhir edilmektedir yılında Osman Hamdi Bey tarafından ülkemizdeki ilk Sanay-i Nefise Mektebi (Güzel Sanatlar Akademisi) olarak yaptırılan binanın içinde bulunan Eski Şark Eserleri Müzesi; Fatih Sultan Mehmet tarafından 1472 yılında yazlık köşk olarak yaptırılan ve ülkemizin en zengin ve en önemli Müzesi, 1992 yılında Avrupa da 45 müzenin katıldığı yarışmada birinci olarak Avrupa Konseyi tarafından Yılın Müzesi seçilmiştir.( 6-) YEDİKULE HİSARI VE ZİNDANLARI; Yedikule Hisarı ve Zindanları, Sarayburnu ndan Bakırköy e uzanan sahil yolu üzerindedir yılları arasında II. Teodosios zamanında yaptırılan, imparatorların zafer alayları ile şehre giriş yaptığı zamanlarda kullandığı Altın Kapı nın iki pilonu ile kara surlarına ait iki kuleye, İstanbul un fethinin ardından üç kuleli bir surun eklenmesiyle Yedikule Hisarı bugünkü görünümünü almıştır. Bulunduğu muhite ve hisara adını veren hisarın beşgen çerçevesini dolanan kuleleri; Güney Pylon Kulesi, Kuzey Pylon Kulesi, Kitabeler Kulesi, Top Kulesi, III. Ahmet Kulesi, Hazine Kulesi ve Bayrak Kulesi dir. Yedikule Hisarı ve Zindanları, fethin ilk yıllarından başlamak üzere uzunca bir dönem devlet hazinesinin muhafaza edildiği ve ganimetlerin toplandığı bir hisar olarak kullanılmış olsa da hafızalara, yerli ve yabancı pek çok mahkumun hapsedildiği bir zindan olarak kullanılmasıyla kazınmıştır. Hisar zindan olarak kullanıldığı yıllarda dönemin pek çok ünlü ismi mahkumiyetine tanıklık etmiştir. Bunlardan en önemlisi genç yaşta tahta çıkan Genç Osman lakaplı II. Osman olmuştur. Genç Osman yeniçeriler tarafından tahttan indirildikten sonra Yedikule Zindanları na getirilmiş ve burada hunharca katledilmiştir. Genç Osman dan başka 74

75 Yedikule Zindanları na hapsedilen diğer önemli isimler; Trabzon Rum İmparatoru David Kommenos ve oğulları, Son Abbasi Halifesi IV. Mütevekkil ve Kırım Hanı Mehmed Giray dır. Yedikule Hisarı ve Zindanları günümüze değin birçok yenileme çalışmasına sahne olmuştur. Son yıllarda en kapsamlı restorasyonu yılları arasında ilk kadın türk mimarlarından biri olan Mimar Cahide Tamer in koordinatörlüğündeki restorasyon ekibi tarafından gerçekleştirilmiştir yılından 2004 yılına kadar İstanbul Hisarlar Müdürlüğü ne bağlı olan Yedikule Hisarı ve Zindanları, günümüzde kültürel etkinliklerin ve konserlerin tertip edildiği bir müze olarak kullanılmaktadır.( 7-) İSTANBUL İSLAM, BİLİM VE TEKNOLOJİ MÜZESİ; Gülhane Parkı içerisinde Has Ahırları binalarında kurulan müze, TÜBİTAK, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA), Frankfurt Goethe Üniversitesi Arap İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasında imzalanan protokol çerçevesinde kuruldu. Müzede, Frankfurt Üniversitesi Arap İslam Bilimleri Enstitüsü kurucusu Prof. Dr. Fuat Sezgin tarafından kaynaklardaki tarif ve resimlere, çok küçük bir kısmı da günümüze ulaşan orijinal cihazlara dayanak hazırlanan, Müslümanlar ın 8. ve 16. yüzyıllar arasında gerçekleştirdikleri alet ve cihazların örnekleri sergileniyor. Sergilenen bu eserlerle Rönesans ın, İslam kültür çevresinde yapılan bilimsel çalışma ve başarılara da dayandığını göstermeyi amaçlanıyor. Kendi türünde dünyada ilk olan İslam Bilim ve Teknoloji Müzesi nde Müslüman bilginlerin kurdukları kimyasal düzenekler ile rasathane, hastane, üniversite gibi kurumsal eserler de görsel olarak yer alıyor. 3 bina içerisinde 3 bin 550 metrekare alanda faaliyet gösterecek olan müzede, 507 adet eser sergilenmektedir.( 75

76 Ğ-) MEYDANLAR 1-) BEYAZIT MEYDANI; İstanbul un siyasi ve tarihi mekanlarının en önemlilerinden biri olan Beyazıt Meydanı, kendini çevreleyen Beyazıt semtindeki önemli yapılar nedeniyle de kentin görsel malzemesi en bol olan mekanlarındandır. M. S. 393 yılında şehrin en büyük meydanı olarak inşa edilmişti. Ortasındaki dev boyutlu zafer takının üzerinde yer alan boğa başlarından dolayı buraya Form Tauri meydanı denilmişti. Üzerinde İmparatorunda heykeli yükselen zafer takından birkaç mermer blok ve sütun kalıntıları bulunmuşken, kuzeydeki abidevi çeşmeden eser kalmamıştır. Osmanlı Genelkurmayı nın (Daire-i Umur-ı Askeriye) ve en büyük ticaret merkezi Kapalı Çarşı ve Sandal Bedesteni nin burada oluşu, Beyazıt Camii ve medreselerinin meydanda bulunuşu nedeniyle de bu semt İstanbul a yolu düşenlerin uğrak yeri haline gelmiştir. Kuzeyde, Fatih in yaptırdığı ilk sarayın yerinde İstanbul Üniversitesi bulunmaktadır. Üniversite girişi abidevi kapı ve bahçedeki yangın kulesi 19 yy. yapılarıdır. Meydanı süsleyen ve adını veren 15 yy. Beyazıt Camii kalabalık ve hareketli kapalı çarşının komşusu olup, buraya ait külliyeden günümüze mederese, hamam ve dükkanlar kalmıştır. Fotoğraf öncesi kitaplarda gravür, sonrası eserlerde fotoğraf ve kartl olarak pek çok görüntüsü bulunabilen Beyazıt Meydanı, tarihi pek çok olaya tanıklık etmiş bir İstanbul mekanıdır. Osmanlı Dönemi ndeki siyasi önemini Cumhuriyet dönemi nde kültürel alanda Beyazıt Meydanı ve çevresi, genç Cumhuriyet in en eski ve köklü üniversitesi kabul edilen İstanbul Üniversitesi nin faaliyette bulunduğu mekan olması sebebiyle önemini korumuş hatta arttırmıştır. İstanbul Üniversitesi ve çevresinde oluşan kültür mekanları ( Belediye Kitaplığı, Beyazıt Umumi Kütüphanesi, Türkiyat Enstitüsü Gibi) pek çok bilim adamı edebiyatçı, düşünürün uğradığı veya yaşadığı yer olmuştur. Kültürel hayatın dışında Beyazıt Meydanı nın en büyük özelliklerinden birisi de Kapalıçarşı gibi Osmanlı dış ve iç ticaretinin merkezi sayılan bir yapıya açılıyor olmasıdır. Kapalıçarşı eski İstanbul un en önemli ticaret merkezidir. Bütün bu nedenlerden Beyazıt Meydanı bir ilgi odağı halindedir. Beyazıt Meydanı na gelip 76

77 Kapalıçarşı yı ziyaret eden bunlara James Robertson dan başlayan bütün fotoğrafçılar dahil- bütün gezginler Beyazıt Meydanı ve semtini görüntülemişleridir. İstanbul da en çok fotoğraf çekilen mekanlarından biri olan Beyazıt Meydanı nın pek çok fotoğrafı ve buna bağlı olarak yüzlerce kartlı vardır. Beyazıt ve çevresinin ilk fotoğrafları yılları arasında James Robertson tarafından çekilmiştir. İstanbul a gelip görüntü almak isteyen pek çok fotoğrafçı gibi Beyazıt Yangın Kulesi ne çıkarak kentin panoramik fotoğraflarını çeken Robertson, Beyazıt Meydanı nı Kapalıçarşı yı, Seraskerlik Dairesi ni Beyazıt Külliyesi ni Görüntülemiştir. Beyazıt Meydanı pek çok yıkım, istimlak gibi imar(!) hareketine maruz kalmış bir mekandır. Eskiden küçük bir meydan ve daha çok yerleşim ve ticaret alanı iken yıkımlar sonucu geniş, boş ve büyük bir meydan hüviyetine bürünmüştür. Bu genişliğinin de yarattığı etkiyle bir dönem Hürriyet Meydanı adıyla da anılan yerin değişmeyen köşelerinden biri Kapalıçarşı nın Beyazıt kapısı ve civarıdır. Tramvay durağına bakan köşe sebili, Hakkı Tarık Us Kütüphanesi olarak kullanılan sıbyan mektebi gibi eskilerle çevrelenmiş olan Kapalıçarşı Beyazıt kapısı yüz yıldır değişmeyen bir görünümdedir. Kapalıçarşı içini gösteren fotoğraf ve kartllar çok nadir bulunur. Gerek restorasyon çalışmaları gerek Kapalıçarşı nın tarihi için bir belge niteliğindeki bu kartlların koleksiyonunun yapılması çok zordur. Çarşı içinde sosyal hayatı göstermesi açısından da önemli olan bu kartlların bir araya getirilmesi ve yayımlanması gereklidir. Beyazıt Meydanı kartllarından bazıları görüntü olarak birbirinin aynı olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle şimdiki İstanbul Üniversitesi olan Seraskerlik Kapısı nı gösteren kartllar değişik yayıncılara rağmen aynı fotoğraftan üretilmiştir. Değişimi arz eden kartllardan bazıları ise şimdi İstanbul Üniversitesi bahçesini gösterenlerdir. Osmanlı Dönemi nde bu alanın ağaçsız bir alan olduğunu gösteren kartllardan başlayarak Cumhuriyet döneminde ağaçlandırılıp giderek büyük bir yeşil alana dönüştüğünü gösterir bu kartllar.( 2-) SULTANAHMET MEYDANI; Her devirde şehrin en önemli ve dinamik yeri, yarım ada yedi tepesinin ilki olmuştur. Şehrin ilk kurulduğu akropol surlarla çevrili, tipik bir Akdeniz ticari 77

78 yerleşimiydi. Roma devrinde bu merkez genişletilerek, yenilenmiştir. Günümüze çok az kalıntıları kalan Roma devri önemli yapıları ve abideleri Hipodrom çevresinde inşa edilmişti. Büyük Saray diye bilinen İmparatorluk Sarayı Hipodromun yanından başlar, aşağılara, deniz kenarına kadar uzanırdı. Bu Saraydan günümüze bir büyük salonun yer mozaik panosu gelebilmiştir. Şehrin en önemli meydanı Agusteion ve burası ile cadde arasında Milerium zafer takı bulunurdu. Cadde Roma ya kadar uzanan yolun başlangıcı idi ve ilk km taşı da buradaydı. Hamamlar, mabetler, dini, kültürel, idare ve sosyal merkezler bu civara yerleşmişlerdi. Semt Bizans ve Türk devirlerinde de merkezi önemini devam ettirmiştir. İstanbul un en önemli abideleri Ayasofya, Sultan Ahmet Camii, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Yere Batan Sarnıcı burada, Hipodromun çevresindedirler. Şehrin ana caddeleri (aşağı limana inen ve batıya şehir surlarına doğru gidenler) Hipodromdan başlar ve yamaçları takip ederdi. Yol kenarları ticari kuruluşlar ve ikametgahlarla çevrili idi. Yan yollar dar ve bazıları basamaklarla yokuş aşağı uzanırlardı. Anayol kaldırımları bazen iki katlı, galerili inşaa edilmişlerdi. Yol boyu geniş meydanlardan ayrılan sapaklarla sur kapılarına ulaşılırdı. Ana cadde Mese diye anılırdı. Surlarda Altın Kapı yolu Via Egnetia Roma ya, giden yoldu. Hipodrom At binenlerin, atların meydanı anlamına gelir. Roma İmparatoru Septimius Severus un 2.yy. sonlarına inşa ettirdiği hipodrom Büyük Konstantin tarafından devasa ölçülerde genişletilmişti. Bazı tarihçiler 30, bazıları da 60 bin seyirci kapasitesinde olduğunu bildirirler. 2 veya 4 atın çektiği arabaların yarışları esas gösterilerdi. Roma İmparatorluğu ve sonradan Bizans İmparatorluğu devrinde hipodrom şehrin toplantı, eğlence, heyecan ve spor merkezi olarak 10 yy a kadar önemini sürdürmüştü Latin istilası ile beraber, şehrin bir çok diğer abideleri gibi burası da önemini yitirmişti. Araba yarışları yanında, müzisyen toplulukları, dansözler, akrobatlar, vahşi hayvanlarla kavga gösterileri, toplantılar yapılırdı. Bütün bu faaliyetler için ise Roma devrinde bol tatil günleri mevcuttu. Dev ölçüde bir U harfi şeklinde olan hipodromun doğu uzun tarafında, damında 4 bronz at bulunan, balkon şeklinde, imparator locası yer alırdı. Ortada, hipodromun kum kaplı sahasını ikiye bölen, arabaların etrafında yarıştığı alçak bir duvar, bu duvarın üstünde de İmparatorluğun çeşitli yerlerinden getirilen abideler ve meşhur at yarışçıları ile atlarının heykelleri bulunurdu. Şöhretli bir araba yarışçısı akla gelebilecek her türlü maddi olanak içinde yüzerdi. Yarışçılar yeşil-mavi-sarı- 78

79 kırmızı gibi politik güçleri de olan takımlara ayrılmışlardı. Zaman, zaman yarışlara politika karışır, karşılıklı güçlerin mücadeleleri korkunç katliamlara dönüşebilirdi. Hipodrom günümüze zemini 4-5 metre yükselmiş ve kalabilmiş 3 abide ile gelmiştir. Bunlar Mısır dan getirilen Obelisk, Yılanlı Sütun ve Örme Obelisktir. Türk devrinde, bu meydanda bazen, eski günlerindeki zengin gösteriler gibi, çeşitli festival ve gösteriler tertiplenmişti. Hipodrom un batısında, Sultan Ahmet Camii nin karşısında yer alan İbrahim Paşa Sarayı 16. yy. zengin ve tipik özel sarayların günümüze gelen tek örneğidir. Bu güzel yapı Türk ve İslam Eserleri müzesi olarak ziyarete açıktır. Muazzam Hipodromdan günümüze yuvarlak güney ucu gelmiştir. Büyük kemerlerle donatılmış tuğla bir yapıdır. Sonraki devirlerde Hipodromun taş blokları ve sütunlarının tamamı başka yapılarda kullanılmıştır. Hipodrom girişi sağındaki parkta 4-5 yy. ait özel saray kalıntıları, az ilerisinde de Aya Öfemiya Bizans Kilisesinin kalıntıları bulunmaktadır. (harika.istanbul.gov.tr) 3-) GÜLHANE PARKI; İstanbul ilinin Eminönü ilçesinde yer alan tarihi bir parktır. Alay Köşkü, Topkapı Sarayı ve Sarayburnu arasında yer alır. Gülhane Parkı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Topkapı Sarayı'nın dış bahçesiydi ve içinde bir koru ve gül bahçelerini barındırırdı. İstanbul şehremini operatör Cemil Paşa (Topuzlu) zamanında düzenlenerek 1912 yılında park haline getirildi ve halka açıldı. Toplam alanı 163 dönüm kadardır. Parkın girişinde sağ tarafta İstanbul şehremini ve belediye başkanlarının büstleri vardır. Ayrıca, Sarayburnu kısmında Atatürk'ün Cumhuriyetten sonra dikilen ilk heykeli (3 Ekim 1926) bulunur. Heykel, Avusturalyalı mimar Kripel tarafından yapılmıştır. Parkın ortasından iki yanı ağaçlı yol geçer. Bu yolun sağında ve solunda dinlenme yerleri, çocuk bahçesi bulunmaktadır. Boğaza doğru kıvrılarak inen yokuşun sağında ise Romalılardan kalma Gotlar Sütunu vardır. Parkın Sarayburnu kısmı eskiden Sirkeci demiryolu hattı üstünden bir köprüyle ana parka bağlıydı. Bu kısım sonradan sahilyolu (1958) ile parktan ayrıldı. Atatürk, halka latin harflerini halka ilk defa bu parkta 1 Eylül 1928 tarihinde gösterdi. 79

80 Atatürk'ün naaşı Ankara'ya gönderilirken, İstanbul'daki son tören Gülhane Parkı'nın Sarayburnu bölümünde 19 Kasım 1938 tarihinde yapıldı. Tabut, top arabasından 12 general tarafından alınarak Yavuz zırhlısına götürülmek üzere rıhtımdaki bir dubaya yanaşan Zafer destroyerine konuldu. Yıllardır çok kötü ve harap bir şekilde bulunan park 2003 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilerek, eski görkemli günlerini aratmayacak bir duruma getirildi. (harika.istanbul.gov.tr) H-) SÜTUNLAR 1-) GOTLAR SÜTUNU; Sarayburnu nda, Gülhane Parkı nın içerisinde bulunan Gotlar Sütunu nun ne zaman ve kimin adına dikildiği kesinlik kazanamamıştır. Bizans tarihçilerinden Nikeforos Giegoras, kentin kurucusu Byzans ın heykelinden söz etmişse de kaidesindeki Latince yazı, onların yazdıkları ile çelişkilidir. Bu yazıtta mağlup olan Gotlardan dolayı bu sütun dikildi Sözleri bulunmaktadır. Prof. Dr. Semavi Eyice, yazıtın Latince olduğunu belirttikten sonra, sütunun Romalı bir imparatorun Gotlara karşı kazandığı zaferin ardından dikildiği düşüncesindedir. Sonraki yıllarda anıtın üzerine Byzans ın heykelinin konulmuş olabileceği gibi, zamanla gerçek kimliği unutulmuş bir heykelin halk arasında Byzans sanılması da olasıdır. Got Kıran unvanı almış Roma İmparatoru II. Claudies İstanbul a hiç gelmemiş, kent ile de hiçbir bağlantısı olmamıştır. Bu bakımdan sütunun O nun adına dikildiği düşünülmemelidir. Prof. Dr. Semavi Eyice, Bu sütunun Gotlara karşı savaşan I. Thedosius a ( ) ait ve yazıttaki harf şekillerinin I. Constantinus ( ) dönemi ile bağlantılı olabileceğini sözlerine eklemektedir. IV. yy.da yapıldığı sanılan sütun üç basamaklı bir kaide üzerinde yekpare gövdelidir. Korint üslubunda bir başlıkla sonuçlanan sütun 15 m. Yüksekliğindedir. Ayrıca başlığın üzerinde bir kartala ait izler de görülmektedir. Kaidenin üzerinde bazı kabartmalar olduğu ve taşçı kalemi ile kazındığı izlerden anlaşılmaktadır.( 80

81 2-) ÇEMBERLİTAŞ SÜTUNU; Çemberlitaş Sütunu, İstanbul da dikilen ilk sütundur. Bizans İmparatoru Konstantin Roma daki Apollon tapınağından söktürterek uzunluğu 57 m. Olan bu sütunu getirterek eskiden Forum Konstantin adı verilen bir meydan olan günümüzdeki yerine diktirmiştir. İlk yapıldığında sütunun üzerine doğan güneşi selamlayan bir Apollon heykeli var iken 330 yılında İstanbul a dikildiğinde İmparator Konstantin bunun yerine kendi heykelini sütunun üstüne koydurtmuştur. Daha sonra da yine Bizans İmparatoru olan Jülyanos ve Teodoz un heykelleri koyulmuştur. Sütun, 1081 yılında yıldırım isabet etmesi nedeniyle yanmış ve hasarlanmış ve üzerindeki heykel devrilmiştir. Bundan sonra 1. Aleksios Komnenos sütunu onartmış ve üzerine kaidesi olan bir başlık ile büyük bir haç koydurtmuştur. Daha sonra Osmanlı Dönemi nde Apollon sütunu büyük bir yangın geçirmiş, sütunun mermerleri zedelendiğinden Sultan II. Mustafa ( ) Sütunun altına duvarla takviye ettirmiş, demir çemberlerle sardırarak sağlamlaştırmıştır. Bu nedenle o günden sonra adı Çemberlitaş olarak anılmıştır. İstanbul un 1453 yılındaki fethinden sonra üzerindeki haç indirilmiş ve Çemberlitaş ilk kez 1470 li yıllardan sonra Yavuz Sultan Selim döneminde yenilenmiştir. Daha sonra II. Mustafa ( ) döneminde Sütun geçirdiği bir yangından sonra mermerleri çok hasar gördüğü için altından duvar yapılarak desteklenmiş ve demir çemberler ile sağlamlaştırılmıştır. Kesinliği ispat edilmemekle birlikte, sütun un alt kısmında İsa Peygamber in Kudüs te olduğu varsayılan mezarından alınarak buraya getirtilip gömülen bazı eşyaların olduğu söylenmektedir.( 3-) KIZ TAŞI; Bizans Devri İstanbul unda dördüncü tepenin batısında, onuncu mıntıkada bulunan Marcianus Anıtı Fatih te Kız Taşı olarak isimlendirilen küçük bir meydanın ortasında günümüze ulaşabilmiştir. İstanbul un fetinden sonra kurulan ilk Osmanlı mahalleri arasında Kız Taşı Mahallesi olarak ismi geçmiştir. Uzun süre Saraçhanebaşı nda Yeniçeri odalarında bir evin bahçesinde kalan bu anıt bütün çevreyi yakan Çırçır yangınından ( 23 Ağustos 1908) sonra yeniden yapılan düzenleme sonunda ortaya çıkarılmıştır. Bizans kaynaklarının yeterince değinmediği bu anıtı şehir valisi Tatianus Decius, İmparator Marcianus ( ) onuruna yıllarında diktirmiştir. Anıtın kitabesinde yalnzıca Tatianus un 81

82 ismi bulunuyorsa da tarihi belirtilmemiştir. Ancak Sanat Tarihçisi J. Kollwitz 452 tarihi üzerinde durmuştur. Marcianus Anıtı nın kaidesinde Nike heykelinin bulunuşundan ötürü halk arasında Kız Taşı olarak tanınmıştır. Ancak Bizans devrinde Beşinci Tepe ye dikilen ve Süleymaniye Camisi nin yapımında yıkılan, bir başka anıta da bu isim verilmiştir. Marcianus Anıtı üç kademeli Aphrodite nin heykelinin bulunduğu bir platformdaki mermer kaidenin üzerindedir. Bugün kaidenin altındaki kademeler toprak altında kalmıştır. Korint mermerinden, 2.35 m. Yüksekliğindeki kaide mermer kabartmalarla süslenmiştir. Üç cephede de birbirinin eşi olan kabartmalarda defne yapraklarından oluşmuş bir çelenk içerisinde Hz. İsa nın monogramı olan I ve X harfleri bulunmaktadır. Kaidenin kuzey cephesinde de simetrik konumda ik Nike figürü yuvarlak bir madalyonu taşımaktadır. Bugün yalnızca harflarinin yuvaları kalmış Latince bir kitabede sütunun Marcianus için Tatianus Decius tarafından dikildiği belirtilmiştir. Sütun 8.75 metre yüksekliğinde olup Roma-Korint üslubunda bir başlıkla sonuçlanırsa da, bu kısı 1894 depreminde hasara uğramıştır. Marcianus un heykelinin ne zman yıkıldığı bilinmemektedir. Salzanberg ve Kondakoff gibi sanat tarihçiler korint başlığının üzerinde gördükleri bir heykel kaidesine değinmişlerdir. Prof. Dr. Semavi Eyice, İtalya kıyılarında bulunan Barletta heykelinin buraya ait olacağına işaret etmektedir. Ayrıca R. Delbrueck de bu heykelin İmparator Marcianus a ait olduğunu ileri sürmektedir. Üslup ve teknik olarak V yy.a tarihlenen 5 m. Yüksekliğindeki bu heykel Bari de St. Scpolone dedir. ( 4-) HİPODROM DİKİLİTAŞI; (Theodosius dikilitaşı)...istanbul un en eski dikilitaşı Hipodrom daki spinanın üzerindedir. Yekpare mermerden olan bu anıt M. Ö yıllarında III. Tutmosis adına aşağı Mısır da Hiyeropolis deki bir mabedin önüne dikilmişti. Bu anıtı I. Constantinus un ( ) İskenderiyelilere yazdığı mektupla bu taşın İstanbul a gönderilmesini istemiştir. Gemileriniz Karadeniz e çıkarken sizleri cömertçe karşılayan ve beslenmesine yardımcı olduğunuz bu şehrin güzelleşmesine katkınız olması için bu yekpare taşı yollamamız yerinde olur. Obeliskin İskenderiye den ne zaman getirildiği kesin olmamakla beraber, büyük olasılıkla 390 yılı üzerinde durulabilir. İmparator Iulianus un ölümünden sonra, uzun süre yerde kalmış ve kenti yeniden baştan imar eden I. Thedosius zamanında ( ) İstanbul a 82

83 getirilerek Pontus Novus (Kadırga Limanı) veya Vlanga (Langa) limanlarından birisine bırakılmıştır. Bizanslı ustalar limandan Hipodroma kadar bir yol hazırladılar ve üç günlük bir çalışma ile obelisk getirildi, 32 günde bugünkü yerine dikildi. İmparator I. Theodosius un ( ) hazırlattığı 2.75 x 2.20 ölçüsünde, dört yüzünde de kabartmalar olan kaide üzerindeki dört bronz ayak üzerine obelisk oturtulmuştur. Bugün metre yüksekliğinde olan taşın eski halinden daha uzun olduğu sanılmaktadır. Obeliskin alt kısmı düzeltilirken hiyorogliflerden biri tam ortasından kesilmiştir. Günümüze gelemeyen bu parçanın taşıma sırasında veya yerine dikilirken kırıldığı düşünülebilir. Ayrıca tepesindeki çam kozalağı şeklindeki tepeliği 869 depreminde düşmüştür. Eski Mısır ın milli kahramanı olarak nitelenen, 18 sülale firavunlarından III. Tutmosis kazandığı zaferlerin bir bölümünü obeliske şiirsel bir dille kazıtarak ölümsüz olmayı istemiştir. Kuzey Cephe; Gizli ve mukaddes ismin her tecellesini her feyzini mahzar olan Amor mabuduna nezrini büyük bir aciz içinde sunarak ve ondan yardımlar dilenerek güneyin dostu, dinin nuru, iki kutrun sahibi kudretli, melik memleketinin hududunu Mezopotamya ya kadar götürmeyi azmetti. Güney-Batı Cephe; Güneşin doğduğu sırada malik olduğu altın renkleri aleme yayan Horis in verdiği kuvveti, serveti, şiddetli, mehabeti taşıyan yukarı ve aşağı Mısır Hükümetlerinin tacına sahip olan ve bizzat güneş tarafından seçilmiş bulunan Melik eseri babası Ra için yaptırdı. Güney Cephe; Mabud Horis in lütfuna mahzar olan ve güneşin oğlu lakabını taşıyan ve yukarı Mısır ın hükümdarı olan Melik kudret ve adaletle bütün ufuklara nur saçtı. Ordusunun önüne geçti. Akdeniz de dolaştı, bütün dünyayı mağlup etti. Hudut memleketi Naharin e kadar tevsi etti. Mezopotamya ya azimle gitti, büyük savaşlar yaptı. Kuzey-Batı Cephe; XVIII. Sülaleden III. Tutmasis Amon mabuduna nezrini takdim ettikten sonra Horis in yardımı ile bütün denizleri, nehirleri hükmü altına alarak saltanatının 30. yılı bayramında bu sütunu daha nice zamanlara ve bayramlara vasıl olması için yaptırıp diktirdi. Obeliskin mermer kaidesinin iki yüzünde, o dönemde Roma İmparatorluğunun doğu eyaletlerinde adet olduğu gibi Grekçe ve Latince kitabeler yazılmıştır. Grekçe kitabede konuşan üçüncü bir kişi 83

84 olup Devamlı bir suretle yerde duran bu taşı dikme cesaretini imparator Thedosius gösterdi ve yardımına da Proclus çağırıldı ve bu şekilde otuz iki günde yerine dikildi denilmektedir. Latince kitabe ise diğerinden biraz farklı olarak obeliskin kendisi konuşmaktadır; Önceleri direnmiştim; fakat yüce efendimizin emirlerine itaat ederek, yenilen tiranlar üzerinde zafer çelengini taşımam gerekti, her şey Thedosius ve onun kesintisiz sülalesine boyun eğiyor, bana da galip geldiler ve reis Proclus un idaresi altında, otuz günde yükselmeye mecbur oldum.( 5-) ÖRME SÜTUN; Constantinius Porphyrogenes Sütunu... Örme sütun, her ne kadar bir imparatorun ismini taşıyorsa da kimin tarafından yaptırıldığı açıklık kazanamamıştır. Hipodromun ortasındaki spina üzerinde yer alan 32 m. Yüksekliğindeki bu sütun değişik ölçülerdeki taşların yontulmasıyla yapılmıştır. VII. Constantinus ( ) bu sütunu tamir ettirmiş, üzerine de babası I. Basileios un ( ) savaştaki başarılarını tasvir eden kabartmalarla kaplamıştır. Mermer kaidesinin bir yüzünde VII. Constantinus Rodos şehrindeki dev abideyle rekabet edecek bir harika yaratmak istedi. Yazılıdır. Mermer kaidenin diğer yüzünde de altı mısralık bir başka Grekçe kitabe daha bulunmaktadır: Bu dört köşeli ve harika anıt, zamanla harap olmuşken, şimdi imparator Constantinus ile devletin şanı olan oğlu Romanos tarafından önceki görüntüsüne nispetle daha iyi duruma getirildi. Rodos Kolosu harikulade idi, bu bronz ant ise hayranlık yaratmaktadır. Günümüzde kesme taştan kütlevi bir görünümü olan dikilitaşın üzerindeki kabartmaların İstanbul a Latinlerin yapmış olduğu istila sırasında söküldüğü, para basmak amacıyla eritildiği ileri sürülmüştür. Aşağıdan yukarıya doğru daralan, bir zamanlar üzerindeki tunç küreyi taşıyan taşın üzerinde çivi ve kenet izleri açıkça görülmektedir. Taşlar üzerinde burada yapılan müsabakaları izleyenleri güneşten koruyan tente ve çadırların makara ipleri dikkati çekmektedir. Anıtın üzerindeki yazıtlardan, dikilitaşın M. Ö. IV-V yüzyıllara tarihlendiği, zamanla harap olduğu ve imparator Constantinus ve sonra babasının yerine imparator olan II. Romanos ( ) tarafından onarıldığı anlaşılmaktadır. Prof. Dr. Semavi Eyice, dikilitaş ile ilgili farklı bir görüşü dile getirmiştir; Örme sütunun yüzeyine çakıldıkları anlaşılan kabartmalı tunç levhaların bu onarım 84

85 sırasında konulduğu tahmin edilir. Gerçek kaynağa dayanmayan bir söylentiye göre bu levhalar VII. Contantinus un dedesi Makedonyalılar sülalesi kurucusu I. Basileios un ( ) başarılı iş ve savaşlarını tasvir eden kabartmalar vardı. Yüzeyleri kabartmalı olsun veya olmasın altın kaplamalı bu levhalar, bilinmeyen bir dönemde sökülmüştür. Yine bir söylenti levhaların şehrin IV. Haçlı seferlerini düzenleyen batılı şövalyeler tarafından arasındaki işgalleri sırasında söküldüklerini iddia eder; ancak hiçbir kaynak bu iddiayı kanıtlamaz. Osmanlı Dönemi nde Pierre Gilles Örme sütunun detaylı bir tasvirini yapmıştır. Ayrıca Beyan-ı Menazil-i Sefer-i İrakeyn-i Sultan Süleyman, Hünername ve Surname isimli minyatürlü yazmalar da bu sütun görülmektedir. Sultanahmet Camisi nin yapımından sonra yükselen toprak sevi yerinden ötürü bu dikilitaşın üç basamaklı, mermer kaidesi toprak altında kalmış ve 1856 da Charles Newton tarafından çevresi kazılarak parmaklıkla çevrilmiştir. Bu arada düşen taşların yerleri yenileri ile doldurulmuştur.( 6-) BURMALI SÜTUN (YILANLI SÜTUN); I.Constantinus ( ) imparatorluğun çeşitli yerlerinden ve diğer ülkelerdeki bazı anıtları sökerek İstanbul a getirmiştir. Bunlardan biri olan Burmalı Sütun (Yılanlı Sütun) Hipodrom un spinası üzerinde günümüze ulaşmıştır. Yunanistan daki küçük krallıklar, memleketlerini istila eden Perslere karşı birleşerek Salamis ( M.Ö. 480) ve Platea da (M. Ö.479) kazandıkları zaferlerden sonra ellerine geçirdikleri savaş ganimetleri eriterek bir zafer anıtı yapmış ve bunu Delpi deki Apollon mabedi önüne dikmişlerdir. Bu anıtta birbirine sarılmış üç büyük yılan başları üzerinde altından bir kazanı taşıyordu. Birbirlerine sarılmış, 8 metre yüksekliğinde, 29 boğumlu, içi boş anıtta yılanların başları kıvrımdan sonra birbirlerinden ayrılarak üç ayrı yöne bakıyorlardı. Gövdeleri üzerine de savaşa katılan Yunan krallıklarının isimleri yazılı olup bugün bunlar yılanların kıvrımları üzerinde okunabilmektedir. Platea savaşı kahramanı Sparta Kralı Pausanias önce buraya kendisinden söz ettiren bir kitabe yazdırmışsa da karşılaştığı tepki üzerine bunu sildirerek yerine krallıkların ismini yazdırmak zorunda kalmıştır. İmparator I. Constantinos tarafından bu anıt İstanbul a taşınırken üzerindeki üç ayaklı tütsü kazanı kaybolmuştur. Günümüze yalnızca 5.30 m lik kısmı ulaşan anıt, 6.50 m. Çapında 85

86 ,3 m. Derinliğinde, yanları duvarla örülmüş bir çukurun içerisindedir. Evliya Çelebi, bu anıtın İstanbul u yılan, çıyan ve akreplerden koruma gibi bir özelliği olduğunu yazmıştır. Söylentiye göre bir yeniçeri bu yılanlardan birisinin başını koparmış ve o günden sonra da İstanbul da bu tür hayvanlar çoğalmıştır. Kanuni Sultan Süleyman ın nakkaşbaşısı Osman ın Hünername ( ) isimli eserindeki minyatürlerde XVI. Yüzyılda yılan başlarının ok hedefi olduğu da görülmektedir. ( 11-) TÜRBELER 1-) AYASOFYA TÜRBELERİ; Sultan II. Selim Türbesi; Sultan II. Selim Türbesi, İstanbul Türbeleri nin en güzellerinden biri olup, ünlü Türk mimarı Sinan ın yaptığı 18 türbeden biridir. Sultan henüz ayakta iken Mimar Sinan a kendisi için Ayasofya nın yanında bir türbe yapmasını emretmiş, ancak 1574 de öldüğünde türbe henüz bitmemiş olduğundan, türbenin inşasına devam edilerek üç yıl sonra (1577) tamamlanmıştır. Dışı tamamen mermer kaplı olan yapı sekiz köşelidir. Giriş kapısının iki yanına beyaz zemin üzerine mor, kırmızı, yeşil, mavi çiçek desenli çini panolar yerleştirilmiştir. 16. yüzyılın en güzel çini örneklerinden bu panolardan, sol taraftaki çini pano aslının taklididir. İstanbul da diş hekimliği yapan ve Sultan II. Abdülhamit in de diş hekimi olan eski eser koleksiyoncusu Albert Sorlin DORIGNY tarafından 1895 yılında restore edilmek üzere Fransa ya götürülen bu panonun imitasyonunun yapılarak yerine takıldığı, orjinalinin ise Louvre Müzesi nin Arts of İslam bölümünde 3919/2-65 envanter numarası ile sergilendiği bilinmektedir. Türbenin ana giriş kapısı, kündekari tarzında, sedef kakmalı ve geometrik bağa bezemeli olup, ahşap işçiliği açısından seçkin bir örnektir. Türbede 42 sanduka yer almaktadır. Girişin karşısında, Osmanlı tahtında 8 yıl 2 ay 19 gün saltanat sürmüş olan Sultan II. Selim yatmaktadır. Padişahın bir yanında oğlu III. Murad ın annesi olan ve 1585 yılında ölen Nurbanu Sultan, diğer yanında ise kızı ve Piyale Paşa nın eşi Hacer Güherhan Sultan, onun yanında, diğer kızı Sokulu Mehmet Paşa nın, daha sonra da Kalaylı Koz Ali Paşa nın eşi olan İsmihan 86

87 Sultan yatmaktadır. Kapıdan girişte soldaki iki sandukadan biri, II. Selim in kızlarından ve Siyavuş Paşa nın eşi Fatma Sultan a aittir. II. Selim in oğulları Süleyman, Osman, Cihangir, Mustafa, Abdullah ve III. Murad ın oğulları ve kızları da bu türbede gömülüdür.( Sultan III. Murad Türbesi; Sultan III. Murad Türbesi, 1599 yılında Mimar Davud Ağa ve yardımcısı dalgıç Ahmet Ağa tarafından, III. Murad ın 1595 yılında ölmesinden 4 yıl sonra, II. Selim ve Şehzadeler Türbesi arasına inşa edilmiştir. III. Murad Türbesi, altıgen planlı, çift kubbeli, dıştan mermer kaplı ve ön tarafta revaklı bir bölümü bulunan en büyük Osmanlı türbelerinden biridir. Türbe, dıştan sade görünümlü, içte ise 16. yüzyıla tarihlenen mercan kırmızısı renkteki İznik çinilerinin en güzel örnekleri ve kalem işi süslemeleriyle zengin bir görünüme sahiptir. İçte lacivert zemin üzerine beyaz renkle yazılmış celi sülüs çini kuşağı bulunmaktadır. Türbe içerisinde pencereler üç sıra halinde yapılmıştır, alt sırada kapaklı pencere aralarına ahşap kündekari dolaplar yerleştirilmiştir. Türbenin kündekari tarzındaki giriş kapısı, geometrik şekilli sedef kakmalarla süslüdür. Ayrıca, kapının sağ kanadında Herkes ölümü tadacaktır, sol kanadında ise O na döndürüleceksiniz ile Dalgıç Ahmed Ağa yazılıdır. Türbe içerisinde, Sultan III. Murad, eşi Safiye Sultan, kızları, saray mensubu kadınlar ile Şehzadelere ait 54 sanduka bulunmaktadır. ( Sultan III. Mehmed Türbesi; Sultan III. Mehmed Türbesi, padişahın 1603 yılında vefat etmesi üzerine, oğlu Sultan I. Ahmed tarafından 1608 yılında Mimar Dalgıç Ahmet Ağa ya yaptırılmıştır. Türbe dıştan mermer kaplı, 8 köşeli ve çift kubbeli olup, ortada büyük bir mekan ve giriş tarafına bitişik iki kısımdan oluşmaktadır. Türbeye girişi sağlayan revaklı kısmın yan taraflarında yıldız, çiçek ve manzara resimleri yapılmış olup, bu özelliği ile dönemin klasik süsleme unsurları dışında bir üslup sergilemektedir. Türbe içinde pencereler üç sıra halinde, alt sırada pencere ve dolapların arası

88 yüzyıl başına ait İznik çinileri ile süslüdür. Alt sıra pencereler üzerinde, lacivert üzerine, beyazla yazılmış çini kuşağı bulunmaktadır. Çini süslemeler dışındaki kısımlar kalem işi süslemeleri ile bezelidir. Yapının iki yanına daha sonraları sultan kızları için bölümler ilave edilmiştir. Türbenin dışında Bab-ı Hümayun Caddesine bakan tarafta tarih kitabesi yazılmıştır. Türbe içerisinde Sultan III. Mehmed, Sultan I. Ahmed in annesi Handan Sultan, Sultan I. Ahmed in şehzadeleri ve kızları, Sultan III. Murad ın kızı Ayşe Sultan ile diğer şehzadelerle birlikte toplam 26 sanduka bulunmaktadır. ( Sultan I. Mustafa ve Sultan İbrahim Türbesi; Günümüzde Sultan I. Mustafa ve Sultan İbrahim Türbesi olarak kullanılan yapı Ayasofya nın güney batı yönünde en önemli ek yapılarından biri olan, vaftizhane kısmıdır. Yapı dıştan 4 köşe, içten ise sekizgen planlı olup, üstü kasnaksız kubbe ile örtülüdür. Fetihten sonra Ayasofya nın kandil kandil yağları deposu olarak kullanılmış, daha sonra Sultan I. Mustafa nın 1639 da aniden ölmesiyle türbeye çevrilmiş, 1648 yılında vefat eden Sultan İbrahim de buraya defnedilmiştir. Türbe içerisinde Sultan I. Mustafa, Sultan İbrahim, Sultan I. Ahmed in kızları, Sultan IV. Murad ın kızı Kaya Sultan, Sultan II. Ahmed in şehzadeleri, kızları ile bazı hanedan mensupları gömülü olup, toplam 19 sanduka bulunmaktadır. Şehzadeler Türbesi; Kaynaklarda, Şehzadeler Türbesi nin, Sultan III. Murad ın annesi Nurbanu Valide Sultan için, Mimar Sinan tarafından 1580 lerin başında yapıldığı, ancak veba salgını nedeniyle ölen genç şehzadelerin buraya gömülmesi nedeniyle Valide Sultan ın, Sultan II. Selim in Türbesi ne gömüldüğünden bahsedilmektedir. Sultan III. Murad Türbesi ne bitişik olan Şehzadeler Türbesi, kubbeli, dıştan sekizgen, içten dört köşeli, zemini altlı köşeli tuğlalarla kaplı, duvarları kesme küfeki taşından, oldukça sade bir görünüme sahiptir. Türbenin ahşap ana giriş kapısı, geçmeli, geometrik şekilli, ahşaptan çıtalarla süslenmiştir. Türbe içerisinde çini ve hat örnekleri bulunmamakla birlikte duvarlarında, 19. yüzyıla ait siyah ve beyaz renklerle yapılmış, bitki motifleri, sepette çiçekler, kurdeleler ile kumaş kıvrımlı kalem işleri ile bezenmiştir. 88

89 2006 yılında yapılan onarım çalışmaları kapsamında pencere üstlerindeki kemer alınlıklarında orijinal rumi desenli malakari süslemeler ile birlikte, sandukaların üzerinde 16. yüzyıla ait puşideler, şehzade kaftanları ve Kabe örtüsü parçaları ortaya çıkarılmıştır. Türbe içerisinde Sultan III. Murad ın 4 şehzadesi ve 1 kızı gömülü olup, toplam 5 sanduka bulunmaktadır. ( 2-) AYNÜ L-HAYAT HANIM TÜRBESİ; İstanbul Eminönü ilçesi, Laleli, Ordu Caddesi nde bulunan bu türbe Sultan III. Mustafa Camisi nin (Laleli Camisi) avlusunda 1764 yılında yaptırlmıştır. Aynü l Hayat Hanım, Sultan III. Mustafa nın eşi, Mihrimah Sultan ın da annesidir. Türbe barok üslupta yapılmıştır. Kesme köfeki taşından olan türbenin ön cephesi yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanan dört sütun ile üç bölüme ayrılmıştır. Ortadaki giriş kapısının iki yanına birer pencere yerleştirilmiştir. Cephe sütun başlıklarının üst noktasına kadar mermerden, kemerler ve üst kısmı tuğla ve taştan örülmüştür. Pencereleri dönemin vitrayları ile kaplıdır. Son derece sade bir yapı olan türbe içerisinde Aynü l Hayat Hanım dan başka, Sultan III. Selim in başkadını Şefizar Hanım ın (1791) sandukası da bulunmaktadır.( 3-) BABA CAFER TÜRBESİ; İstanbul ili Eminönü ilçesi, Zindankapı da Zindan Hanı içerisinde olan türbe, asıl ismi Seyyit Cafer olan ve halk arasında Baba Cafer olarak tanınan Seyyit Cafer e aittir. Seyit Cafer in yaşamı ile ilgili kesin bilgi bulunmamaktadır. Onunla ilgili Evliya Çelebi Seyahatnamesi ile Hafız Hüseyin in Ayvansaray-i Mecmua-i Tevarih isimli eserinde bazı bilgiler bulunmaktadır. Bunlara dayanılarak Baba Cafer in Bağdat doğumlu ve İmam Hüseyin soyundan olduğu, Sıddıkiye Tarikatına mensup olduğu öğrenilmektedir. Abbasi halifelerinden Harunu Reşit ( ) döneminde Baba Maksut ile birlikte İstanbul a Müslümanlar ile Bizanslılar arasındaki gerginliği gidermek amacı ile gönderilmiştir. İstanbul da o zamanlar Bizanslıların egemenliği altında olup, Kocamustafapaşa da da bir Müslüman mahallesi bulunuyordu. Baba Cafer ile 89

90 birlikte gelen heyet bu Müslümanlarla Bizanslılar arasındaki anlaşmazlığı gidermek amacı ile İstanbul a gelmiştir. Baba Cafer Kocamustafapaşa da birçok Müslüman ın öldürüldüğünü, cesetlerinin gömülmesine izin verilmediğini görmüş ve bunun üzerine Bizans İmparatoru I. Nikeforos un huzuruna çıkarak gördüklerini anlatmıştır. İmparator Baba Cafer in söylediklerini dinlemiş, ancak Allah a inanan insanların böyle gaddarlık yapamayacağını söylemesi üzerine imparator kızmış ve onu zindana attırmıştır. Baba Cafer ile birlikte gelen Baba Maksut İmparatoruz yola getirmiş ve bütün Müslüman şehitlerinin gömülmesini sağlamıştır. Kaynaklara göre Baba Cafer zindanda bazı kerametler göstermiştir. Baba Cafer in ölümü ile ilgili bir takım rivayetler bulunmaktadır. Bunlardan birine göre; İmparator tarafından zehirletilmiş, diğeri; kendi eceliyle ölmüş, bir diğeri de Bizans askerleri tarafından öldürüldüğüdür. İmparator Baba Cafer in cesedini zindana gömdürmüş, bu arada zindancının Müslüman olup, Ali ismini aldığını öğrenince de onu da öldürerek Baba Cafer in yanına gömdürmüştür. Baba Cafer in kerametlerinin çokluğundan söz edilir. Bunlardan birine göre Bizans İmparatoru Nikeforos un emriyle zincirlenmiş, bir süre sonra zindancı zincirin olmadığını görmüş ve onu tekrar zincire vurmuştur ancak, bu zincir de yok olmuştur. Baba Cafer Türbesi, İstanbul şehir surlarının Haliç kulelerinin bitişiğinde bir zindan içerisindedir. Türbe dikdörtgen planlı, tahta zeminli olup, üzeri beşik tonozla örtülüdür. Türbenin içerisine Zindan Han dan dar ve demir bir kapıdan girilmektedir. Bu kapı 1990 yılında Zindan Hanı nın restorasyonu sırasında kapatılmıştır. Türbe içerisinde bir su kuyusu bulunmaktadır. Aydınlatılması beş küçük mazgal deliği ile sağlanmıştır. Sultan II. Mahmut zamanında bu türbe onarılmış ve bunu belirten bir kitabelerden biri demir kapının arkasına, diğeri de sokak kapısının üzerine konulmuştur. Türbe içerisinde Baba Cafer ile Zindancı Ali nin sandukaları bulunmaktadır. Günümüzde İstanbul Türbeler Müdürlüğü nün yönetiminde olup, ziyarete açıktır.( 4-) BOSNALI İBRAHİM PAŞA TÜRBESİ; İstanbul Eminönü ilçesinde, Şehzadebaşı Camisi nin haziresinde bulunan bu türbe 1603 yılında Dalgıç Ahmet Ağa tarafından yaptırılmıştır. Bosnalı İbrahim Paşa, Sultan III. Murad ( ) devri sadrazamlarından olup, aslen Bosnalıdır. Enderun da yetişmiş, Yeniçeri Ağalığı, Diyarbakır (1574), Şam (1581) ve Mısır (1583) valiliklerinde bulunmuş, 1584 yılında Sultan III. Murad ın kızı Ayşe Sultan 90

91 ile 1605 te evlenerek saraya damat olmuştur. Bundan sonra 1586 da Kaptan-ı Derya, 1587 de ikinci vezir ve Sadrazam olmuştur. İbrahim Paşa ve 1598 yıllarında üç kez sadrazamlık yapmıştır. Son sadrazamlığı sırasında Serdar-ı Ekrem olmuş, Tiryaki Hasan Paşa nın yardımı ile Kanice Kalesi ni ele geçirmiş, 1601 yılında Belgrat seferinde ölmüştür. Cesedi İstanbul a getirilmiş ve daha sonra türbesinin yapılacağı mezara gömülmüştür. Türbe dıştan sekizgen, içten de on altıgen planlıdır. Üzeri duvarlar üzerine oturtulmuş kubbe ile örtülüdür. Kesme taştan yapılan türbenin kuzey cephesinde dördü serbest, ikisi de duvara gömülü mukarnaslı sütunların taşıdığı saçaklı bir revak bulunmaktadır. Giriş kapısı üzerinde Kelime-i Şahadet yazılıdır. Basık kemerli abanozdan sedef kakmalı kapının iki tarafındaki panolara bitkisel motifler yerleştirilmiştir. Bunlardan sağ taraftaki panonun üzerine celi-sülüs ile Amentü bi llâhi ve Melâiketihi ve kütübihi ve Resulihi ve l-yevmi l-âhiri yazılıdır. Sol taraftaki pano üzerine de Kassas suresinin 84. ayeti yazılmıştır. Türbenin giriş cephesi dışında her cephesinde altlı üstlü birer penceresi vardır. Bunlardan alt taraftaki pencereler düz, üsttekiler sivri kemerlidir. Bu pencereler arasına mermer üzerine Bakara suresinden Ayet el Kürsi nin 155 ve 156. ayetleri yazılmıştır. Türbe içerisinde alt ve üst pencereler arasında İznik çinileri duvarları kaplamıştır. Alt pencereler üzerindeki çini ayet kuşağı mavi zeminli olup, üzerine beyaz yazı ile Mülk suresi yazılmıştır. Kubbe döneminin malakari süslemeleri ile bezenmiştir. Türbede İbrahim Paşa ile küçük yaşta ölen oğlu ve kızına ait iki mermer lahit bulunmaktadır. ( 5-) CEDİD HAVATİN TÜRBESİ; İstanbul ili Eminönü ilçesinde, Hatice Turhan Sultan Türbesi nin batı yönündeki çıkıntılı kısmına eklenmiş olan bu türbenin ne zaman yapıldığı konusunda bir belgeye rastlanmamıştır. Bu türbe Havtin Türbesinden sonra yapılmış ikinci bir ilavedir. Bu nedenle de yapının bütünüyle bağdaşmayacak bir görünümdedir. Türbeye batı yönündeki bir kapıdan ve Havatin Türbesinin kuzeyindeki bir pencereden içerisine girilmektedir. Bu bölüm 8.61x11.39 m. ölçüsünde dikdörtgen 91

92 planlıdır. Kuzeybatı bölümü pandantifli bir kubbe ile örtülmüş, kubbeyi oturtmak için de doğu ve güney yönüne kemerler atılmıştır. Türbenin içerisi doğu ve batı kenarındaki yuvarlak kemerli iki sıra halindeki pencerelerle aydınlatılmıştır. Türbenin pandantifleri, kasnağı ve kubbesi kalem işleri ile bezenmiştir. Ayrıca doğudaki pencerelerin üzerindeki frizde de bir şehir manzarası, karşısındaki yere de Mekke ile Medine nin temsili resimleri yapılmıştır. Türbe içerisinde Sultan V. Murad ın ve ayrıca 21 sanduka bulunmaktadır. Sultan V. Murad ın sandukası türbenin güneydoğu köşesine yerleştirilmiş, etrafı mermer ve madeni bir şebeke ile çevrelenmiştir. Bunun dışında türbede Sultan Abdülmecid in, Sultan Abdülaziz in ve Sultan II. Abdülhamid in kadınları, kızları ve şehzadeleri gömülüdür.( 6-) DESTARİ MUSTAFA PAŞA TÜRBESİ; İstanbul Eminönü ilçesi, Şehzadebaşı nda, Şehzadebaşı Camisi nin avlusunda bulunan bu türbe 1611 yılında Destari Mustafa Paşa nın sağlığında kendisi tarafından yaptırılmıştır. Destari Mustafa Paşa Sultan I. Ahmet ( ) devri vezirlerinden olup, Enderun da yetişmiş, Mirahorluk, Beylerbeyliği, Sadaret Kaymakamlığı, Kubbe Vezirliği ve Vezirlik yapmıştır. Saraya damat olmuş, 1614 yılında öldürülmüştür. Türbe kesme taştan, dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır. Üzeri dışa taşkın sekizgen bir kasnak üzerine oturan kubbe ile örtülmüştür. Kubbenin yanında ayna tonozlara yer verilmiştir. Türbenin caddeye yönelik cephesine iki sıra pencere açılmıştır. Bunlardan alt sıradakiler dikdörtgen söveli, üsttekiler de kaş kemerlidir. Sonraki yıllarda türbeye üç sütunun taşıdığı, düz çatılı bir ziyaret mekânı eklenmiştir. Caddeye açılan pencerelerin üzerine 20 satırlık bir kitabe yerleştirilmiştir. Giriş kapısı üzerinde de 12 satırlık bir başka kitabe daha bulunmaktadır. Türbenin içerisinde, girişin bulunduğu duvar dışındaki diğer üç duvara ve pencere aralarına çini panolar yerleştirilmiştir. Bunlar İznik işi çiniler olup, beyaz zemin üzerine mavi, yeşil, kırmızı ve firuze renklerde narçiçekleri, palmetler, kıvrık dallara yer verilmiştir. Kubbenin içerisi ile pandantif ve tonozların da kalem işleri bezendiği günümüze gelen izlerden anlaşılmaktadır. 92

93 Türbe içerisinde Destari Mustafa Paşa dan başka Ayşe Sultan ve üç çocuk lahti bulunmaktadır. Bunlardan üzerinde hançer motifi olan lahit Paşanın oğluna aittir. Diğerleri de Paşanın kızlarına aittir. Günümüzde türbe İstanbul Türbeler Müdürlüğü nün yönetiminde olup, ziyarete açıktır.( 7-) EKMEKÇİZADE AHMET PAŞA TÜRBESİ; İstanbul Eminönü ilçesi Alemdar Mahallesi nde Kovacılar Caddesi ile Taştekneler Sokağı nın birleştiği köşede Molla Hüsrev Camisi karşısında bulunan bu türbe, yanındaki medrese ve sebil ile birlikte yıllarında Ekmekçizade Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kitabesi bulunmadığından yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Mimarının Sedefkâr Mehmed Ağa olduğu sanılmaktadır. Ekmekçizâde Ahmet Paşa Edirneli bir sipahinin oğludur. Sultan I. Ahmet ( ) zamanında Rumeli Beylerbeyi (1607) olmuş, ardından Halep Valiliği görevinde bulunmuş, 1618 yılında ölmüş ve kendi yaptırdığı türbesine gömülmüştür. Ekmekçizâde Ahmet Paşa nın Şehzadebaşı ndaki külliyesinin yanı sıra Edirne de de çeşitli eserleri bulunmaktadır. Türbe, medrese ile sebil arasında bulunmaktadır. Kesme taştan kare planlı olan türbenin üzeri kubbe ile örtülüdür. Türbenin içerisinde yapıldığı dönemi yansıtan XVII. yüzyıl kalem işleri bulunmaktadır. Türbede Ekmekçizâde Ahmet Paşa, eşi Hanım Sultan, kızı Fatma Sultan, yakınlarından Ahmet Vasıf Efendi, Vasıf Efendi nin eşi, torunu Siret Bey, Siret Bey in eşi ve Hafız Mehmet Efendi ye ait sekiz sanduka bulunmaktadır.( 8-) FATİH SULTAN MEHMET (SULTAN II. MEHMED) TÜRBESİ; İstanbul ili Fatih ilçesinde, Fatih Camisi nin Kıble avlusunda bulunan ilk türbe Fatih Sultan Mehmed in ölümünden sonra yapılmıştır. Yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bu türbe 1766 depreminde cami ile birlikte yıkılmıştır. Cami ve türbeyi Sultan III. Mustafa ( ) devrin barok üslupta, geniş saçaklı ve revaklı olarak Mimar Mehmed Tahir Ağa ya 1766 yılında yeniden yaptırmıştır. Hüseyin Ayvansarayi nin belirttiğine göre türbenin ikinci kez yapımına 6 Aralık 93

94 1766 da başlanmış ve 27 Nisan 1767 yılında tamamlanmıştır. Buna göre türbe 4 ay 22 günde tamamlanmıştır. Cami ise 1771 yılında tamamlanmıştır. Cami öncekinden daha genişletilmiş bu arada Fatih Sultan Mehmed in gömülü olduğu bölümün mihrap altında kaldığı, türbeden mihrap altındaki asıl türbeye uzanan bir dehliz bulunduğu ve bugünkü türbenin ise sembolik olarak yapıldığı iddia edilmiştir. Türbe 1782 Cibali yangınında içerisindeki eşyaları ve sandukası ile birlikte yanmıştır. Bunun üzerine Sultan I. Abdülhamid ( ) türbeyi yeniden onartmıştır. Yanan sanduka yenilenmiş, kapı söveleri üzerine de bu onarımı belirten 1784 tarihli bir kitabe yerleştirilmiştir. Türbe Sultan Abdülaizi döneminde bir kez daha onarılmış, içerisine altın varaklı nakışlar ve sürme pencereler yapılmıştır. Meşrutiyet döneminde Sultan V. Mehmed Reşat ( ) türbenin iç bezemelerini, kalem işlerini bir İtalyan dekoratöre yeniden yaptırmıştır. Bundan sonra İstanbul un 500. Fetih Yıldönümü Kutlamaları sırasında 1953 yılında, sonra da 2004 yılında yeniden onarılmıştır. Türbe kesme taştan, m. çapında bir daire çevresinde on kenarlı bir plana sahip olup, cephesi tamamen mermer kaplıdır. Üzeri kubbe ile örtülmüştür. Giriş kısmında kapı üzerinde Barok üslupta çok sık kullanılan dalgalı, ahşap bir saçaklık iki sütun üzerine yerleştirilmiştir. Bu sütunlar yuvarlak kemerlerle birbirlerine bağlanmıştır. Sütunların yüksek kaideleri ile köşelerinde yaprak motifleri bulunan başlıkları vardır. Revakın arkasındaki iki renkli mermerden örülmüş kemerin üzerine de bir Besmele yazılmıştır. Zengin dekorasyonlu bu revaktan sonra camekânlı bir bölüme girilmektedir. Buradaki kapının üzerine Ankebut suresinden alınmış olan ve mealen her canlı ölümü tadacaktır anlamında sözler yazılmıştır. Türbenin üzerini örten kubbe yarım daire kenarlara ve pencereler arasındaki ayaklara dayanmaktadır. Türbenin içerisi, kubbe ve duvarlar XIX. yüzyılın sonlarına ait kalem işleri ile bezenmiştir. Burada Rumiler, palmet ve lotus motifleri de görülmektedir. Pencerenin üzerine gelen yere de pano halinde Hattat Abdülfettah Efendi nin yazdığı Fetih suresinin ilk beş ayeti celi-sülüs ile yazılmıştır. Pandantiflere de İsm-i Celâl, İsm-i Nebî, Cihar-yar Güzin, Sa d ve Sait isimleri madalyonlar içerisine yerleştirilmiştir. Bunların çevresi Rumilerle bezenmiştir. Türbe girişinin sağındaki 94

95 levhaya Abdülhak Hamid Tarhan ın Merkad-ı Fatih i Ziyaret isimli şiiri yazılıdır. Fatih Sultan Mehmed in sandukasının etrafı gümüş bir çerçeve içerisine alınmıştır. Sanduka sim işlemeli bir puşide ile örtülmüştür. Baş ve ayakucuna gümüşten birer şamdan yerleştirilmiş, kubbeye büyük bir avize asılmış, pencereler de hakiki kadife perdelerle örtülmüştür. Türbe içerisinde Fatih Sultan Mehmed in dışında başka bir mezar bulunmamaktadır. Türbe günümüzde İstanbul Türbeler Müdürlüğü nün yönetiminde olup, 1953 yılından bu yana ziyarete açıktır.( 9-) FATMA SULTAN TÜRBESİ; İstanbul ili Eminönü ilçesi, Şehzadebaşı Caddesi nde, Şehzade Camisi avlusunda bulunan bu türbe 1588 yılında yaptırılmıştır. Fatma Sultan Kanuni Sultan Süleyman ın oğlu Şehzade Mehmed in kızı, Hümaşah Sultan ın Ferhat Paşa dan olma kızıdır. Türbe baldaken tarzında yapılmış olup, kare planlıdır. Etrafı açık, dört yuvarlak sütunun üzerine oturan kubbelidir. Aşağıdan yukarıya doğru daralan mermerden baklava başlıklı dört sütun sivri kemerlerle birbirlerine bağlanmıştır. Türbenin giriş kapısının ön yüzünde Kelime-i Şahadet yazılıdır. Türbeye batı cephesindeki basık kemerli yekpare mermerden yapılmış bir kapıdan girilmektedir. Türbe içerisinde Fatma Sultan ın sandukası bulunmaktadır. Ayrıca Fatma Sultan ın kocası Şehrizor Beylerbeyi Mehmet Bey in sandukası da bulunmaktadır.( 10-) HATİCE SULTAN TÜRBESİ; İstanbul Eminönü ilçesi, Şehzadebaşı nda, Şehzade Camisi nin Kıble yönündeki avlu içerisinde Hatice Sultan ın Türbesi bulunmaktadır. Hatice Sultan ın kim olduğu konusunda kaynaklarda bir bilgiye rastlanmamıştır. Türbenin kitabesi de olmadığından bu konuda ileri sürülen iddiaların ne derece doğru olduğu da bilinmemektedir. Sicil-i Osmanî de bu türbenin Yavuz Sultan Selim in ( ) kızına ait olduğu yazılıdır. Haluk Şehzuvaroğlu da Sultan III. Murad ın ( ) kızı olduğunu belirtmiştir. M. Çağatay Uluçay Sultan III. Murad ın 95

96 bu isimde bir kızı olmadığını yazmıştır. Hatice Sultan Şehzadeler Türbesinde gömülüdür. Bazı araştırmacılar da burada Yavuz Sultan Selim in kızı Hatice Sultan ın çocuklarının gömülü olduklarını ileri sürmüşlerdir. Türbe sekizgen planlı, kesme köfeki taşından tek kubbeli bir yapıdır. Kubbe doğrudan doğruya sekizgen gövdenin üzerine oturtulmuş, saçak hizasında da iki sıralı kirpi saçak dizisine yer verilmiştir. Dış cepheler birbirinden köşeli sütunlarla ayrılmıştır. Duvarların alt tarafı köfeki taşından, üst tarafı da tuğladan örülmüştür. Cephelerde altlı üstlü pencereler bulunmaktadır. Bu pencerelerden alt sıradakiler demir parmaklıklı ve dikdörtgen söveli, üst sıradakiler de sivri kemerlidir. Yalnızca giriş kapısının bulunduğu yüzde pencereye yer verilmemiştir. Türbenin içerisinde herhangi bir bezeme unsuruna rastlanmamaktadır. Türbe içerisinde dört sanduka bulunmaktadır.( 11-) HATİCE TURHAN SULTAN TÜRBESİ; İstanbul Eminönü ilçesinde, Safiye Sultan ın 1598 de yapımını başlattığı, Kösem Sultan ın girişimlerine karşılık yarım kalan ve sonra, Hatice Turhan Sultan tarafından 1665 te tamamlanan Yeni Cami Külliyesi nin bir bölümünü oluşturan Hatice Turhan Sultan Türbesi 1663 yılında yapılmıştır. Mimarı Yeni Cami nin de mimarı olan Mustafa Ağa dır. Yeni Cami nin güneyinde yer alan türbe ile cami arasında bir yol geçmektedir. Türbe Valide Sultan adına yapılmışsa da, daha sonra buraya Sultan IV. Mehmet ve padişah ailesinden bazı kişiler gömülmüştür. Hatice Turhan Sultan, Sultan İbrahim in eşi, Sultan IV. Mehmed in de annesidir. Mimari yönden Sultanahmet Türbesi ne benzeyen bu türbe kare planlı bir mekân ile türbenin ön cephesinde 15.00x15.00 m. ölçüsünde bir revaktan meydana gelmiştir. Bu revak kırmızı ve beyaz taşların alternatifli olarak örülmesinden meydana gelen sivri kemerler ve duvara bitişik payelere dayanmaktadır. Revakın orta bölümü pandantifli bir kubbe ile örtülmüştür. Revak çini süslemeli ve kalem işi süslemeler ile bezelidir. Buradaki beyaz zeminli dikdörtgen panoların ortalarına kırmızı ve soluk yeşil renkte şemseler yapılmış ve içleri çiçek demetleri ile doldurulmuştur. Panoların köşelerinde ise kırmızı renkte dolgu motifleri bulunmaktadır. 96

97 Türbe kapısının sağ tarafında mealen Ey kapılar açan Allahım, bize hayırlı kapılar aç yazısı yer almaktadır. Türbe kesme taşlardan yapılmış revakın yer aldığı cephe dışında iki sıra pencere ile aydınlatılmıştır. Bunlardan alt sıra pencereler dikdörtgen mermer söveli olup, demir lokmalı parmaklıkları vardır. Üst sıra pencereler sivri kemerli alçı şebekelidir. Türbenin içerisi çini ve kalem işleri ile bezenmiştir. Burada İznik işi çinilere yer verilmiştir. Pencerelerin üzerindeki yazı kuşağı ile sonuçlanan bölümün üzerindeki duvarlara ve yapıyı örten kubbe klasik malakâri süslemelerle bezelidir. Buradaki orijinal bezemeler 1959 yılında yapılan restorasyon sırasında ortaya çıkarılmıştır. Klasik madalyon ve rozetlerden oluşan bu bölümdeki kalem işleri orijinal kalem işlerinin tekrarı olarak XIX.-XX. yüzyıl arasında yapılmıştır. İç mekânı çepeçevre kuşatan çini kuşakta Mülk suresinin ayeti yazılıdır. Türbenin batı duvarı içerisine iki satırlık talik yazılı bir kitabe bulunmakta olup, bu kitabe Sultan IV. Mehmet in türbeye gömülmesi sırasında buraya konulmuştur. Türbenin önündeki revakın sağ tarafına Sultan III. Ahmet zamanında bir kütüphane yaptırılmıştır. Ayrıca türbenin yanına sonradan Havatin ve Cedid Havatin denilen iki türbe daha yapılmıştır. Türbede, Sultan IV. Mehmed, Hatice Turhan Sultan ın yanı sıra Sultan II. Mustafa, Sultan III. Ahmet ve Sultan I. Mahmut gömülüdür. Bunların yanı sıra III. Ahmet in kızları Sabiha, Rukiye ve Naile Sultan, III. Ahmet in oğulları Mehmet, Abdülmelik, Mustafa, Murat; Sultan II. Mustafa nın oğulları Şehzade Süleyman, Şehzade Ali, Şehzade Mehmet, Şehzade Hasan, kızları Emetullah ve Fatma sultanlar; III. Ahmed in kadınlarından Zeynep Kadın olmak üzere 44 mezar bulunmaktadır. ( 12-) HAVATİN TÜRBESİ; İstanbul ili Eminönü ilçesinde, Hatice Turhan Sultan Türbesi nin batı yönündeki çıkıntılı kısmına eklenmiş olan bu türbenin ne zaman yapıldığı konusunda bir belgeye rastlanmamıştır. Türbe içerisinde bulunan sandukalardan en eskisi 1845 tarihlidir. Ancak, türbenin mimari yapısı bu tarihten daha önceki bir devre işaret etmektedir. Türbe kesme taştan 7.55x7.67 m. ölçüsünde olup, dışarıya çıkıntı yapan bir blok 97

98 görünümündedir. Güney kenarının ortasındaki dikdörtgen çerçeve içerisine alınmış, önünde de iki sekiz köşeli bir sütun bulunan girişi vardır. Türbenin içerisi mimari ve sanat tarihi yönünden herhangi bir özellik göstermemektedir. Hatice Turhan Sultan Türbesine dayandığı doğu kenarında iki pencere bulunmaktadır. Bu pencerelerin iki yanına birer dolap nişi yerleştirilmiştir. Ancak bu durum yapı ile bir uyumsuzluk göstermektedir. Bunun dışındaki kenarlarında yine dikdörtgen söveli ikişer pencere daha bulunmaktadır. Bu pencerelerin arasına da birer dolap yerleştirilmiştir. Türbe içerisinde 17 sanduka bulunmakta olup, bu sandukalardan dördü sedef kakmalı parmaklıklar içerisine alınmıştır. Sandukalardan 12 si Sultan Abdülmecit in kızları ve şehzadelerine aittir. Diğer beş sanduka ise Sultan Abdülaziz in kızı Esma Sultan ın oğlu Hasan Bedreddin Efendi ile İkbal ve Kadın Efendilere aittir.( 13-) HÜRREM SULTAN TÜRBESİ; İstanbul ili Eminönü ilçesindeki Süleymaniye Külliyesi nin içerisinde Kanuni Sultan Süleyman Türbesi nin yanında bulunan bu türbe 1558 yılında Hürrem Sultan için Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1558 yılında Mimar Sinan a yaptırılmıştır. Türbe kesme köfeki taşından, dıştan sekizgen, içten onaltıgen planlıdır. Türbenin giriş cephesi dışında her cephede altlı üstlü ikişer penceresi vardır. Bunlardan alt sıra pencereler dikdörtgen söveli olup, üzerlerinde hafif sivri sağır kemerlere yer verilmiştir. Mermer pencere alınlıklarının etrafını pembe mermerden bir bordür çevirmektedir. Sivri kemerli üst sıra pencerelerin yuvarlak kemerli açıklıkları bulunmaktadır. Türbenin tüm pencereleri silmeler içerisine alınmış ve böylece cepheye hareketlilik verilmiştir. Türbenin önündeki giriş revaklı olup, önde dört, arkada iki sütunun taşıdığı bu revak düz çatı ile örtülmüştür. Buradaki mukarnas başlıklı sütunlar birbirlerine sivri kemerlerle bağlanmış ve kilit taşları üzerine de rozetler yerleştirilmiştir. Basık kemerli giriş kapısı üzerinde Kelime-i Tevhid yazılı bir kitabe bulunmaktadır. Türbenin üzeri yuvarlak kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Bu kasnağın üzerine de kabartma olarak ayetler yazılmıştır. 98

99 Türbenin içerisi sıratlı ve renkli sır tekniğinde çinilerle bezenmiştir. Bitkisel motifli bu çiniler mercan kırmızısı, lacivert ve firuze renklerde olup, aralarında Türk çini sanatında çok rastlanmayan siyah renge de yer verilmiştir. Dış cephede, kapının iki yanındaki çini panolar altta lacivert, firuze ve beyaz renklerin kullanıldığı mermer taklidi şeklindedir. Bunların üzerindeki sivri kemerli panoda bahar dalı, altında lale, karanfil gibi çiçeklerden meydana gelmiş kompozisyonlara yer verilmiştir. Köşe dolgularında mavi zemin üzerine beyaz konturlu Çin bulutları görülmektedir. Bunların üzerine de lacivert zemine beyaz sülüs yazı ile ayetler yazılmıştır. Türbenin içerisi üst sıra pencerelerin altına kadar çinilerle kaplıdır. Pencere alınlıkları çinilerle kaplı olup, burada beyaz zemin üzerine kırmızı, siyah, firuze ve lacivert renklere yer verilmiş, hatayi ve hançer yaprakları tüm yüzeyi doldurmuştur. Pencerelerin üzerine de beyaz sülüs yazı ile yazılı ayetler yerleştirilmiştir. Burada kapının iki yanındaki çinilerden farklı olarak renkli sır tekniğinin kullanıldığı da görülmektedir. Türbede çini süslemeler dışında ağaç işlerine ve kalem işlerine de geniş yer verilmiştir. Kubbe içerisinde kalem işinden bitkisel kompozisyonlar yapılmıştır. Kapı kanatlarında, pencere kanatlarında, sanduka şebekelerinde ağaç işçiliği kullanılmış, özellikle kündekâri tekniği hemen hemen tüm ağaç işlerinde kullanılmıştır. Türbe içerisinde Hürrem Sultan dan başka Sultan II. Selim in şehzadesi Mehmet ile Kanuni Sultan Süleyman ın kız kardeşi Hatice Sultan ın kızı Hanım Sultan gömülüdür. ( 14-) KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN TÜRBESİ; İstanbul Eminönü ilçesinde, Süleymaniye Camisi nin avlusunda bulunan Kanuni Sultan Süleyman Türbesi, ölümünden sonra yapılmıştır. Kanuni nin Zigetvar Savaşı nda, kalenin düşmesinden birkaç saat önce 6 7 Eylül 1566 yılında ölmüştür. Sokullu Mehmet Paşa Kanuni nin ölümünü orduda karışıklık çıkmaması amacı ile gizlemiş, iç organları sultanın öldüğü yere gömülmüş, cesedi İstanbul a getirilmiştir. Padişahın ölümü Belgrat a yaklaşırken açıklanmış ve tabut 400 kişilik Vezir Ahmet Paşa nın komutasında İstanbul a götürülmüştür. Süleymaniye Camisi 99

100 önünde üçüncü defa namazı kılınmış ve caminin mihrabı önüne gömülmüştür. Kanuni Sultan Süleyman ın ( ) öldüğü Zigetvar da bir makam türbesi yapılmıştır. Sultan II. Selim in ( ) emri ile Budin Valisi Sokullu Mustafa Paşa aynı yerde bir türbe yaptırmıştır. Sonraki yıllarda Sultan IV. Mehmet ( ) bu türbeyi onarmıştır. Osmanlıların Macaristan dan çekilmesinden sonra bu türbe yıktırılmıştır. Kanuni Sultan Süleyman ın İstanbul daki türbesini oğlu Sultan II. Selim yaptırmıştır. Mimar Sinan ın eseri olan bu türbe sekizgen planlı olup, köşeleri hafifçe pahlanmıştır. Sekizgen gövdenin alt kısmını geniş bir saçak altında dolaşan sivri kemerli bir revak çepeçevre sarmıştır. Bu revak iki mermer kemerlerin üzerine oturduğu baklava başlıklı 29 sütun tarafından taşınmaktadır. Sütunların aralarına Bursa kemerli korkuluklar yerleştirilmiştir. Bu revakların arkasında dikdörtgen çerçeveli, mermer söveli pencereler bulunmaktadır. Pencerelerin iki renkli sivri kemerli alınlıkları mermer ile kaplanmıştır. Türbenin sekizgen gövdesinin üzerinde iki renkli mermerlerle örülmüş geniş bir sivri kemer içerisinde üçlü pencere gurupları bulunmaktadır. Bunlardan ortadaki pencereler yanlardakinden daha geniş ve daha yüksektir. Pencere kemerleri sivri formlu ve iki renk mermer örgülüdür. Türbenin cephesi mukarnaslı bir friz ve palmetli bir tepelikle sonlandırılmıştır. Üst örtü iç içe iki kubbe şeklinde olup, kasnaksızdır. Türbenin giriş revakı üç kemerlidir. Bunun sağ ve soluna birer kemer daha eklenmiştir. Bunun sonucu olarak da giriş revakı beş kemerli görünüm kazanmıştır. Ortadaki revak dizisinin kemerleri yandakilere göre daha sivri ve daha yüksektir. Giriş revakının kemerleri mukarnas başlıklı sütunlar üzerine oturtulmuştur. Ayrıca revaklar mermer şebekelerle çevrilmiş, revakın tavanı mermer plakalarla kaplanmıştır. Bu bölüm dıştan geniş bir çatı ile örtülmüştür. Türbenin içerisi de sekizgen planlı olup, üzerini örten kubbe geniş pandantifler üzerine oturtulmuştur. Bu pandantifler mukarnas başlıklı kırkızı porfir ve beyaz mermer sekiz sütun tarafından taşınmaktadır. Türbenin içerisi XVI. yüzyılın çinileri, kalem işleri ve ağaç işçiliğinin örnekleri ile bezenmiştir. Giriş kapısının iki yanına bitkisel kompozisyonların egemen olduğu çini panolar yerleştirilmiştir. 100

101 Abanoz kapı kanatları sedef ve fildişi kakmalarla bezenmiş, bunların üzerine Kelime-i Tevhit yazılmış ve geometrik süslerle de bezenmiştir. İç mekân duvarları yarıya kadar çini ile kaplanmıştır. Burada beyaz zemin üzerine lacivert, firuze ve kırmızı renklerin ağırlıklı olduğu bitkisel kompozisyonlu çiniler boş yer bırakmamacasına bütün yüzeyi kaplamıştır. Ayrıca çinilerin üzerinde tüm mekânı çepeçevre dolaşan bir ayet frizi bulunmaktadır. Pandantiflerin yüzeylerine de Allah, Muhammed ve dört halifenin isimleri yazılıdır. Kubbe kalem işleri ile bezenmiş, altın yaldızlı madalyonlar da dikkati çekmektedir. Burada rumi ve hatayilerin yanı sıra bezemeleri birleştiren düğümlerin ortalarına parlak cisimler yerleştirilmiştir. Türbede Kanuni den başka II. Süleyman, II. Ahmed ve hasekisi Rabia Sultan, Kanuni nin kızı Mihrimah Sultan, II. Süleyman ın annesi Saliha Dilaşub Sultan ve II. Ahmed in kızı Asiye Sultan gömülüdür.( 15-) KEÇECİZADE FUAD PAŞA TÜRBESİ; İstanbul Eminönü ilçesi, Çemberlitaş, Binbirdirek Mahallesi, Peykhane Caddesi nde bulunan bu türbenin yapım tarihi kesin olarak bilinmemekte olup, tartışmalıdır. Fransa da 1869 da ölen Keçecizade Fuad Paşa nın ölmeden önce bu türbenin tasarımını yaptırdığı, ölümünden sonra da inşa edildiği ileri sürülmektedir. Keçecizade Fuad Paşa Tanzimat dönemi Osmanlı sadrazamlarından olup, Şair Keçecizade Mehmet İzzet Efendi nin oğludur. Mekteb-i Tıbbıye-i Şahane-i Askeriye yi bitirmiş, Hekim Yüzbaşı olarak Trablusgarp a gitmiş, 23 yaşında hekimliği bırakarak Bab-ı Âli Tercüme Odasına 1837 yılında girerek diplomatlığa başlamıştır. Büyük Reşit Paşa son derece mükemmel Fransızca bilen Fuad Paşa yı himayesine alarak Mütercimievvel ve Londra elçiliği başkâtibi yapmıştır. Bundan sonra 1844 te Madrid muvakkat elçisi, Diva-ı Hümayun tercümanı, Bükreş ve Petersburg elçiliklerinde bulunmuştur. 1851ðe Hariciye Nazırı olmuş, 1853 yılında askeri kumandan unvanı ile Yanya ya gönderilmiş ve burada asayişi bozan Yunan çetelerini ortadan kaldırmıştır. İstanbul a dönüşünden sonra Meclis-i Tanzimat Reisi, ikinci kez Hariciye Nazırı olmuş, 1859 da Şam İhtilalini bastırmak üzere askeri kumandan olarak Suriye ye gönderilmiştir. Şam daki ihtilali bastırdıktan sonra 1861 yılında sadrazamlığa getirilmiştir. Bunun ardından Seraskerlik ve ikinci 101

102 kez sadrazam olmuş, Sultan Abdülaziz in Avrupa seyahatine katılmıştır. Fransa nın Nice şehrinde 1868 yılında ölmüştür. Cenazesi İstanbul a getirilmiş ve türbesine gömülmüştür. Türbe sekizgen planlı olup, dış cephesindeki mermer süslemeleri Endülüs mimarisinden etkilenmiştir. At nalı şeklindeki kemerli pencereleri son derece özenli bir işçiliği yansıtmaktadır. Kademeli taş kaide üzerinde çokgen planlı türbenin üzeri kubbe ile örtülüdür. Türbenin kapı ve pencerelerinde Mağrip üslubu kemerleri gotik silmelerle beraberlik sağlamıştır. Köşe sütunları yine Mağrip mimarisinde karşılaşılan moresk başlıkları ile dikkati çekmektedir. Pencere şebekelerindeki bezemeler Endülüs Elhamra Sarayının bezemelerini andırmaktadır. Türbenin sağır cepheleri de boş yer kalmamacasına bezemelerle kaplıdır. Bu türbe aynı zamanda batı etkili XIX. yüzyıl Osmanlı mimarisinin ilginç örneklerinden birisidir. Türbe içerisinde Keçecizade Fuad Paşa ile kime ait olduğu bilinmeyen iki sanduka daha bulunmaktadır.( 16-) KESİKBAŞ HÜSEYİN AĞA TÜRBESİ; İstanbul Eminönü ilçesi, İshak Paşa Mahallesi nde, Küçük Ayasofya Camisi nin haziresi içerisinde bulunan bu türbe 1510 yılında yaptırılmıştır. Hüseyin Ağa Sultan II. Bayazıt ( ) devri Darüssaade Ağalarından olup, kapıcılık görevinde bulunmuş, rivayete göre de 1510 yılında öldürülmüştür. Bunun da nedeni Hüseyin Ağa yı çekemeyenler vergi kaçakçılığı yaptığını padişaha şikâyet etmişler. Padişah da bunun üzerine başının vurulmasını istemiştir. Küçük Ayasofya Camisi nin bulunduğu yerde başı vurulmuş, rivayete göre ayağa kalkan Hüseyin Ağa kesik başını alarak bugünkü türbenin bulunduğu yere gelmiş ve orada ölmüştür. Türbe sekizgen planlı, klasik üslupta, tuğla ve kesme taştan yapılmıştır. Duvarları iki sıra tuğla bir sıra da moloz taştan örülmüştür. Duvarlarında sivri hafifletme kemerleri içerisine her sırada birer tane olmak üzere iki sıra halinde pencereler açılmıştır. Ahşap çatının üzerine boynuz şeklinde bir alem yerleştirilmiştir. 102

103 Türbede Hüseyin Ağa dan başka Mehmet Kamil Efendi (1911) sandukası ile kimliği bilinmeyen bir sanduka daha vardır.( 17-) KOCA RAGIP MEHMED PAŞA TÜRBESİ; İstanbul ili Eminönü ilçesi, Laleli Ordu Caddesi nde bulunan bu türbe ismini taşıyan kütüphanenin bahçesinde 1761 yılında yapılmıştır. Koca Ragıp Mehmet Paşa Sultan III. Osman ( ) ve Sultan III. Mustafa ( ) devri sadrazamlarından olup, Enderun da yetişmiş Sadaret Mektupçuluğu, Reisül-Küttablık, Halep Beylerbeyi ve Sadrazamlık yapmıştır. Sultan III. Ahmed in ( ) kızı Saliha Dlâşup Sultan ile evlenerek saraya damat olmuştur. Sadrazamlık görevinde iken yaşlılığından ötürü kendisine Koca unvanı verilmiş ve 1762 yılında da ölmüştür. Hayatta iken 1761 yılında yaptırmış olduğu kütüphanesinin yanındaki türbeye gömülmüştür. Koca Ragıp Mehmet Paşa Kütüphanesi nin bahçesindeki türbe altıgen planlı, açık türbe şeklinde yapılmıştır. Barok üsluptaki türbe üç basamaklı bir podyum üzerinde altı mermer sütun ve bunların arasındaki altı yuvarlak kemerlidir. Sütunların arası dövme demir şebekeli olup, aynı zamanda üst örtüdeki kubbe yerine de demir bir başlık oturtulmuştur. Türbenin içerisinde Koca Ragıp Mehmet Paşa nın lahdi bulunmaktadır. Türbede ayrıca Koca Ragıp Paşa nın torunu Mehmet Emin Bey in 1763 tarihli lahdi de bulunmaktadır. ( 18-) KOCA SİNAN PAŞA TÜRBESİ; İstanbul Eminönü ilçesi, Divanyolu üzerinde, Yeniçeriler Caddesi nde bulunan Koca Sinan Paşa Türbesi kendi ismini taşıyan külliyesinin bir bölümündedir. Külliye ile birlikte türbeyi Mimar Davud Ağa 1593 yılında yapmıştır. Koca Sinan Paşa Sultan II. Selim ( ), Sultan III. Murad ( ), Sultan III. Mehmed ( ) dönemlerinde beş defa sadrazamlık yapmıştır. Enderun dan yetişmiş sarayda Çeşnigirbaşı görevinde bulunmuş, bundan sonra Mirimiran olmuş ve ardından Erzurum, Halep, Mısır Beylerbeyliğine tayin 103

104 edilmiştir. Sultan II. Selim zamanında Yemen seferine katılmış ve Yemen i fethettiği için de kendisine Yemen Fatihi unvanı ile Vezirlik rütbesi verilmiştir. Ardından Tunus u da fethetmiştir. İran seferinde Serdar ve Sadrazam olmuştur. Bu dönemde yaşlı olduğundan ötürü de kendisine Koca Sinan Paşa denilmiştir. Sinan Paşa 1596 yılında ölmüş ve kendi adına 1593 yılında yaptırdığı külliyesi yanındaki türbeye gömülmüştür. Koca Sinan Paşa nın türbesi dıştan on altıgen, içten sekizgen planlıdır. Kesme taştan yapılmış olan türbenin giriş kapısı önünde beş mermer sütunun taşıdığı üzeri meyilli bir revak bulunmaktadır. Buradaki sütunlar kaş kemere benzeyen dilimli kemerlerle birbirine bağlanmış, ayrıca köşelere de sütunlar yerleştirilmiştir. Türbenin cephesi oldukça hareketli bir görünümdedir. Cephenin alt kısmı dikdörtgen formda, demir parmaklıklı, sivri kemerli, geometrik motifli pencerelerle hareketlendirilmiştir. Pencerelerin üst kısımları iki renkli taşla örülmüş, alçı şebekeli pencereler arasında kalan yüzeylere de sağır pencereler yerleştirilmiştir. Bunların üzerinde tüm cepheyi çepeçevre dolanan mukarnaslı bir kuşak ile palmetli bir frize yer verilmiştir. Türbenin her cephesinde altlı üstlü ikişer pencere bulunmaktadır. Bunlardan alt kat pencereler dikdörtgen söveli, üst sıradakiler ise müzeyyen küçük pencerelerdir. Türbenin üzeri on altıgen kasnaklı sivri bir kubbe ile örtülmüştür. Bezeme olarak dikkat çeken bir özelliği bulunmamaktadır. Yuvarlak kemerli mermer söveli bir kapıdan girilen türbenin kitabe yeri boş bırakılmıştır. Türbenin içerisinde de dikkati çeken bir bezeme bulunmamaktadır. Yalnızca kubbe içerisine sülüs yazı ile Zümer suresinin 53. ayeti yazılmıştır. Bunun dışında kalan yüzeyler kıvrık dal ve bitkilerle bezenmiştir. Bu bezeme kubbenin ortasından kubbe eteğine kadar devam etmektedir. Türbe içerisinde Koca Sinan Paşa nın sandukası dışında iki adet daha ahşap sanduka ile biri kitabeli iki mermer çocuk lahdi bulunmaktadır. Bu sandukalar üzerinde kitabe bulunmadığından kime ait oldukları bilinmemektedir. Türbenin çevresindeki hazirede dönemin önemli kişilerine ait mezar taşları bulunmaktadır. Koca Sinan Paşa Türbesi İstanbul Türbeler Müdürlüğü nün yönetiminde olup, ziyarete açıktır. ( 104

105 19-) KÖPRÜLÜ MEHMED PAŞA TÜRBESİ; İstanbul Eminönü ilçesi, Divanyolu Caddesi üzerinde bulunan bu türbe Köprülü Mehmet Paşa nın sağlığında 1661 yılında yapılmıştır. Köprülü Mehmet Paşa Sultan IV. Mehmed ( ) devri sadrazamlarındandır. Köprülü Fzıl Ahmet Paşa ile Fazıl Mustafa Paşa nın babasıdır. Enderun da eğitim görmemesine rağmen devlet görevlerinde bulunmuştur. Hüsrev Paşa nın hazinedarı olmuş, Şam, Kudüs, Trablusşam valiliği yapmış 1650 yılında da vezir olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu nun zor günlerinde, IV. Mehmed in yaşının küçük oluşundan ötürü Devlet Hatice Turhan Valide Sultan tarafından yönetiliyordu. Bu dönemde Köprülü Mehmed Paşa sadrazam olmuş ve bu sadrazamlığı kabul etmek için de dört şart ileri sürmüştür. Bu şartların padişaha arz ettiklerinin kabul edilmesi, istediği kişileri kullanması, işlerinde bağımsız olması ve aleyhinde yapılacak dedikodulara önem verilmemesi idi. Mehmed Paşa nın bu şartlarının kabul edilmesi üzerine 1656 yılında sadrazamlık görevine başladı. O dönemde İstanbul başta olmak üzere Osmanlı topraklarında asayişsizlik ve rüşvet çoğalmıştı. Ordu gücünü kaybetmeye başlamış, Venedikliler Çanakkale Boğazı nı kontrol altına almaya başlamışlardı. Köprülü Mehmed Paşa bu zor günleri aşmış ve imparatorluğu canlandırarak itibarını güçlendirmiştir. Güçlü bir donanma kurarak Çanakkale Boğazı na yeniden hâkim olmuş, Erdel beyinin isyanını bastırmış ve Anadolu daki eşkıyaları sindirmiştir. 25 yıl sadrazamlık yaptıktan sonra 1661 yılında ölmüştür. Vasiyeti üzerine de oğlu Fazıl Ahmet Paşa Onun yerine getirilmiştir. Köprülü Mehmed Paşa nın türbesi sekizgen planlı olup, sekiz stalaktitli yuvarlak mermer sütunun taşıdığı kafesli kubbeli açık türbe şeklindedir. Sütun araları bronz şebekelerle birbirlerine bağlanmıştır. Türbeye bronz şebekeli bir kapıdan girilmektedir. Bu kapının üzerinde sülüs yazı ile bir ayet bulunmakta olup, ayrıca sütun aralarına da kartuşlar içerisinde beş ayrı kitabe bulunmaktadır. Türbe içerisinde Köprülü Mehmed Paşa nın yanı sıra oğlu Köprülü Fazıl Ahmed Paşa, Sultan II. Mustafa nın kızı Ayşe Sultan ın mezarları bulunmaktadır.( 105

106 20-) KUYUCU MURAT PAŞA TÜRBESİ; İstanbul Eminönü ilçesi, Beyazıt ta Vezneciler Caddesi nde bulunan bu türbe, Kuyucu Murat Paşa nın 1601 yılında yaptırdığı medresenin yanında yer almaktadır. Kuyucu Murat Paşa Sultan I. Ahmed ( ) dönemi sadrazamlarındandır. Enderun dan yetişmiş, 1557 de Mısır valisi Mahmud Paşa ya Kethüda olmuş, Sinan Paşa ile 1571 de Yemen seferine katılmış ve Yemen Beylerbeyi olmuştur. Daha sonra Şarkîkaraağaç başta olmak üzere çeşitli sancaklarda görev yapmıştır. Üç defa Diyarbakır valisi olmuş, İran savaşı sırasında esir düşmüşse de kaçmayı başarmış ve İstanbul a dönmüştür. Bundan sonra Kıbrıs, Diyarbakır ve Halep valiliklerinde bulunmuştur. Macaristan seferine 1606 da katılmış ve aynı yıl Derviş Paşa nın yerine sadrazam olmuştur. Sadrazamlığı sırasında Anadolu daki isyanları bastırmış, İranlılarla yapılan savaşları kazanmıştır. Kuyucu Murad Paşa 1611 yılında ölmüş ve sağlığında yaptırmış olduğu medresesinin yanındaki türbesine gömülmüştür. Türbe kesme taş ve tuğladan örülmüş kare planlı bir yapıdır. Üzeri düz bir çatı ile örtülmüştür. Altlı üstlü iki sıra halindeki pencereler ile aydınlatılmıştır. Bu pencereler alt sırada dikdörtgen, mermer söveli ve sivri mermer alınlıklıdır. Üst sıradaki pencereler ise kaş kemerlidir. Türbeye güney cephesindeki revaklı bir kapıdan girilmektedir. Buradaki revakın üzerine Allah ın selamı üzerinize olsun, iyi insanlar olduğunuz için Cennete girin ve orada kalın anlamında bir yazı yazılmıştır. Ayrıca kapının üzerinde celi-sülüs yazı ile mermer zemine Zümer suresinin 73. ayeti yazılmıştır. Türbenin içerisi son derece sade olup, bezeme elemanına rastlanmamaktadır. Türbede Kuyucu Murad Paşa dan başka Cağaloğlu Sinan Paşazade Mahmud Paşa (1642) ve Abaza Mehmed Paşa nın (1638) mezarlarının yanı sıra üç ahşap sanduka ile bir de çocuk lahdi bulunmaktadır.( 21-) MAHMUD NEDİM PAŞA TÜRBESİ; İstanbul Eminönü ilçesi, Cağaloğlu Babı Âli Caddesi üzerinde bulunan Mahmud Nedim Paşa Türbesi, Mahmud Nedim Paşa nın ölümünden sonra 1883 te 106

107 yapılmıştır. Mahmut Nedim Paşa ( ) Osmanlı Sadaret Mektubî Kaleminden yetişmiş, Nezaret Müsteşarlığı valilikler ve nazırlıklar yapmış, ve yıllarında iki kez sadrazamlık yapmıştır. Türbe XIX. yüzyılda yapılmış benzeri türbeler gibi kare planlı olup, üç cephesi birbirinin eşidir. Bu cephelerde birbirinin eşi yarım daire kemerli birer büyük pencere, iki yanında da derinliği az olan birer niş bulunmaktadır. Cephelerin kenarlarında kompozit başlıklı plasterlere yer verilmiştir. Giriş cephesi köfeki taşından, oldukça düzgün ve sade bir işçilik göstermektedir. Giriş kapısı üzerinde kitabe bulunmamaktadır. Türbenin kitabeleri güneydoğu cephesinde olup, kasnakta Kuran dan Al-i İmran, Embiya ve Fecr surelerinin ayetleri; yarım daire biçimindeki pencere kemeri alınlığında da Necib Paşa-zade Sadr-ı Esbak Mahmud Nedim Paşa merhumun ruhiçün Li ilahi l-fatiha. Sene 1300 fi Recep yazısı bulunmaktadır. Türbeyi örten kubbenin pandantifleri üzerine eklektik üslupta kalem işleri yapılmıştır. Türbe içerisinde Mahmut Nedim Paşa ve kimliği bilinmeyen bir kişiye ait, iki ahşap sanduka bulunmaktadır.( 22-) MAHMUD PAŞA TÜRBESİ; İstanbul Eminönü ilçesi, Mahmutpaşa da Mahmut Paşa Camisi nin avlusunda bulunan bu türbe 1474 yılında yapılmıştır. İstanbul türbelerinin en erken örneklerinden birisidir. Mahmut Paşa, Fatih Sultan Mehmet devri sadrazamlarından olup, Sultan II. Murad ( ) zamanında saraya alınmış ve Şehzade Mehmed in yanına verilmiştir. Fatih Sultan Mehmed padişah olunca da önce Ocak Ağası, daha sonra Rumeli Valisi olmuş, İstanbul un fethedildiği 1453 yılında da sadrazamlığa getirilmiştir. İstanbul un fethi sırasında önemli rol oynamış, 16 yıl sadrazamlıkta bulunmuş, zamanında Sırbistan ın büyük bir kısmı, Bosna ve Midilli ele geçirilmiştir yılında sadrazamlıktan azledilmiş, 1472 de yeniden sadrazamlığa getirilmiş, 1474 yılında da öldürülmüştür. İstanbul da kendi ismini taşıyan semtte cami, medrese, hamam, kütüphane yaptırmıştır. Sofya da da birçok vakıf eseri bulunmaktadır. 107

108 Mahmut Paşa Türbesi köfeki taşından, sekizgen planlı, tek kubbeli bir yapıdır. Türbenin üzeri 7.37 m. çapında bir kubbe ile örtülüdür. Her kenarında dikdörtgen söveli iki sıra halinde 15 pencere bulunmaktadır. Alt sıra pencereler dikdörtgen söveli, üst sıra pencereler de sivri kemerli, alçı şebekelidir. Türbenin dış cephesi sırlı mozaik çiniler ile kaplıdır. Bu çiniler firuze ve lacivert renklerde yıldız ve poligonal biçimdedir. Bu çiniler alt pencerelerin üzerinden başlayarak ikinci kat pencereleri de kapsayarak tüm türbeyi çepeçevre kuşatmaktadır. Türbenin içerisine mermer merdivenli eyvan şeklinde bir portalden girilmektedir. Bu cephe 1827 yılında sundurma şekline sokulmuş ve orijinalliği bozulmuştur. Türbenin giriş kapısı üzerindeki orijinal kitabesi 1827 yılında yapılan onarım sırasında sökülmüş ve yerine iki satırlık bir kitabe konulmuştur. ( 23-) MİMAR SİNAN TÜRBESİ; İstanbul ili Eminönü ilçesinde, Süleymaniye yapı topluluğunun yanı başında Salis ve Rabi Medreselerinin köşesinde, Fetva Yokuşu ile Mimar Sinan Caddesi nin kesiştiği köşede bulunmaktadır. Mimar Sinan 1556 yılında Süleymaniye Külliyesini tamamladıktan sonra bu türbeyi yaptırmıştır. Türbenin yanında bulunan Mimar Sinan ın evi ile sıbyan mektebi günümüze gelememiştir. Mimar Sinan türbesini kendi mülkü olan arsasının en uç noktasına yapmıştır. Yaptığı her eserde yeni değişiklikler deneyen Mimar Sinan bunu kendi türbesinde de uygulamıştır. Süleymaniye Külliyesi içerisinde bulunan Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan türbeleri ile kendi türbesi karşılaştırıldığında bu türbenin oldukça basit ve mütevazı bir görünümdedir. Büyük olasılıkla Mimar Sinan, Kanuni Sultan Süleyman gibi bir padişahın yanına gösterişli bir türbe yapmaktan kaçınmıştır. Bununla beraber türbesini mimari yönden son derece ahenkli ölçülerle, adeta bir yüzük taşı gibi bulunduğu üçgen alanın en uç noktasına oturtmuştur. Türbe yontma köfeki taşı ile mermerden yapılmıştır. Mimar Sinan Caddesi ndeki avlu duvarına on bir, Fetva Yokuşu na da geometrik şebekeli beş mermer pencere açılmıştır yılında yapılan onarım sırasında buradaki avlu duvarları yıkılmış, lotus ve palmetlerden meydana gelen bir frizle sonuçlanarak yeniden yapılmıştır. 108

109 Bazı eski resimler avlu duvarının onarım öncesi durumu ile ilgili bazı fikirler vermektedir. Bunlara göre muntazam olmayan kaba yontma taş duvar üzerine yine taş bir friz geçirilmiş ve bunu pencere dizisi izlemiştir. Orijinal pencere dizisi ile bugünkü pencereler arasında bazı farklılıklar bulunmaktadır. Mimar Sinan ın mermer sandukasının önündeki hacet penceresinin üzerine yekpare mermerden bir kitabe yerleştirilmiştir. Bu kitabe sülüs yazılı on beş kartuşlu Nakkaş Sai nin eseridir. Mimar Sinan ın mermer sandukasının üzeri birbirine sivri kemerlerle bağlanmış altı sütunun taşıdığı bir tonoz ile örtülmüştür. Kemer ayaklarının masif görünüşleri keskin hatlarla, köşelerde de sütuncuklarla gizlenmek istenmiştir. Türbenin üzerini örten tonozun ön kısmı da kubbemsi bir şekilde dışarıya taşırılmıştır. Sandukanın baş ve ayak taşları yekpare mermerdendir. Baş taşının üzerindeki burma kavuğu da son derece sanatkârane biçimde yontulmuştur. Türbe içerisinde üç mezar daha bulunmaktadır. Bunlardan ikisinin kime ait olduğu bilinmemektedir. İbrahim Hakkı Konyalı soldaki mezarın Mimar Sinan ın ikinci karısı Gülruh Hatun a, sağdakinin de torunu ve aynı zamanda vakfının mütevellisi Derviş Çelebi ye ait olduğunu ileri sürmüştür. Türbe içerisindeki üçüncü mezar Neo-Klasik devrin öncülerinden Mimar Ali Talat Bey e aittir. Ali Talat Bey 19 Ekim 1922 de öldüğünde arkadaşları onu hayran olduğu Mimar Sinan ın yanına gömmüşlerdir. Bu mezarın üzerine kendi arzusu ile de ismini belirten bir kitabe konulmamıştır. Türbenin ucuna da Mimar Sinan tarafından yapıldığı sanılan bir sebil yerleştirilmiştir. Mimar Sinan ın Türbesi 1938 yılında İstanbul Vakıflar Başmimarı Vasfi Egeli tarafından onarılmıştır.( 24-) MUSTAFA REŞİT PAŞA TÜRBESİ; İstanbul ili Eminönü ilçesi, Beyazıt Camisi nin haziresinin güney köşesinde, Yeniceriler Caddesi üzerindedir. Türbe Sadrazam Mustafa Reşit Paşa nın 1858 de ölümünden hemen sonra G.Fossati nin planına göre yapılmıştır. Mustafa Reşit Paşa beş defa sadrazamlık yapmış, Tanzimat Fermanını ilan etmiştir. 109

110 Sultan II. Mahmud un yanında önemli görevler almıştır. Londra elçisi, Hariciye Nazırı olmuştur. Osmanlı türbe mimarisinden farklı bir planda olan türbe, 6.00x6.00 m. ölçüsünde kare planlı bir yapı olup, üzeri prizma şeklinde pandantiflere oturan bir kubbe ile örtülmüştür. Kesme taştan yapılmış olan türbe, hazire duvarlarının dışında, 2 m. lik bir podyum üzerine oturtulmuştur. Türbenin her cephesinde birbirinden farklı bir uygulama görülmektedir. Batı cephesinde tek penceresi vardır. Doğu yönünde saçaklı bir girişi iki sütun üzerine oturtulmuştur. Böylece bu cepheye küçük bir portal görünümü verilmiştir. Kuzey cephesinde büyük bir pencere açıklığı vardır. Türbenin asıl cephesi güneyde olup, burası diğerlerine göre daha farklı bir özenle yapılmıştır. Yapı köfeki taşından olmasına karşılık burası mermer kaplanmıştır. Üç büyük pencere de bu cepheyi diğerlerinden ayıran bir başka özelliktir. Türbenin içerisi son derece sade olup, yalnızca pandantiflerde alçı kabartma süsler ve akantus yaprakları bulunmaktadır. Kubbe içerisine de kalem işleri yapılmıştır. Türbenin pencereleri birbirinden ayıran kemerleri taşıyan ayaklarına bitkisel bezemeler, akantus yaprakları, rozetler yapılmıştır. Türbede Sadrazam Mustafa Reşit Paşa, oğulları Mehmet Cemil Paşa, Ali Galip Paşa ve Salih Bey gömülüdür. Türbenin kuzey cephesine bitişik olan demir şebekeli açık mezar da Reşit Paşa nın kızı Adile Sultan a aittir.( 25-) NURUOSMANİYE (ŞEHSUVAR SULTAN) TÜRBESİ; İstanbul ili Eminönü ilçesi, Nuruosmaniye Camisi avlusunda olan Şehsuvar Sultan (Nuruosmaniye) Türbesi Mimar Mustafa Ağa ve yardımcısı Simon Kalfa tarafından 1755 yılında yapılmıştır. Şehsuvar Sultan, Sultan II. Mustafa nın ( ) kadınlarından olup, Sultan III. Osman ın ( ) da annesidir. Şehsuvar Sultan 1756 yılında öldükten sonra Nuruosmaniye Camisi nin avlusundaki türbesine gömülmüştür. 110

111 Türbe Sultan I. Mahmud un ( ) başlattığı ve Sultan III. Osman ın tamamladığı külliyenin bir bölümüdür. Caminin doğusunda bulunan bu türbe aslında Sultan I. Mahmud için yaptırılmış, yapı çalışmaları tamamlanmadan ölünce de kardeşi Sultan III. Osman tarafından Hatice Turhan Valide Sultan Türbesi ne gömülmüştür. Sultan III. Osman ın ölümünden sonra tahta çıkan Sultan III. Mustafa ( ) Nuruosmaniye Türbesi ne Onu gömdürmemiştir. Türbeye Sultan III. Osman ın annesi Şehsuvar Sultan gömülmüştür. Türbe kesme köfeki taşı ve mermerden yapılmıştır. Barok üslubun tüm özelliklerini yansıtan türbe köşeleri yuvarlatılmış kare planlı olup, üzeri kubbe ile örtülmüştür. Sonradan bitişiğine dikdörtgen bir mekân eklenmiştir. Türbe altlı üstlü 22 pencere ile aydınlatılmıştır. Barok üslubun özelliklerini yansıtacak biçimde kubbe kasnağı geniş tutulmuş ve burası dıştan petek, içten de vitraylarla aydınlatılmıştır. Türbe içerisine üzeri üç kubbeli bir revaktan girilmektedir. Bunlardan ortadaki kubbe diğerlerine göre daha yüksektir. Revak dört sütunludur. Türbe içerisinde alt pencerelerin üzerinde bir yazı frizi çepeçevre dolaşmaktadır. Burada mermer üzerine siyah zemine sülüs yazı ve altın varakla Ahkaf suresinin ayetleri ile Nuh suresinin 28. ayeti, Saffat suresinin ayetleri yazılıdır. Türbenin içerisi çiçek dalları, istiridye kabuğu motiflerinden oluşan kalem işleri ile bezenmiştir. Türbe içerisinde Şehsuvar Sultan la birlikte kim oldukları bilinmeyen 10 sanduka daha bulunmaktadır.( 26-) RÜSTEM PAŞA TÜRBESİ; İstanbul ili Eminönü ilçesi Şehzadebaşı nda, Şehzade Camisi nin avlusunda, Şehzade Mehmet türbesinin yanında bulunan bu türbe, Kanuni Sultan Süleyman dönemi sadrazamlarından Rüstem Paşa ya aittir. Mimar Sinan tarafından 1561 yılında yapılmıştır. 111

112 Rüstem Paşa Enderun dan yetişmiş, Silahtar olarak göreve başlamış, sonra da İmrahor, Rikab Ağası ve Diyarbakır Valiliği yapmıştır. Bu arada Kanuni Sultan Süleyman ın Hürrem Sultan dan olan kızı Mihrimah Sultan ile evlenerek saraya damat olmuştur. Bundan sonra Anadolu Beylerbeyi (1538), Vezir (1539) ve bir süre sonra da Kubbealtı II. Veziri olmuştur. Sadrazam Hadım Süleyman Paşa nın yerine 1544 te Sadrazam olmuş 1553 te de azledilmiştir. Bunun ardından 1555 te yeniden Sadrazam olmuş ve öldüğü 1561 tarihine kadar da bu görevi sürdürmüştür. İstanbul da Rüstem Paşa Camisi ni yaptırmış, ayrıca Anadolu ve Rumeli nin birçok yerlerinde de çeşitli hayır eserleri bulunmaktadır. Rüstem Paşa Türbesi kesme köfeki taşından, sekizgen planlı, tek kubbeli bir yapıdır. Kubbe doğrudan doğruya duvarların üzerine oturtulmuştur. İçerisi altlı üstlü ikişer pencere ve toplam 17 pencere ile aydınlatılmıştır. Yalnızca giriş cephesinde üst pencereler bulunmaktadır. Pencerelerin tümü dikdörtgen silmelerle çerçevelenmiştir. Bu silmelerin üzerlerine sivri kemerli pencereler yerleştirilmiştir. Türbenin giriş revakı altı adet baklava başlıklı, birbirlerine kemerlerle bağlı, beyaz mermer sütunlardan meydana gelmiştir. Bu revakın üzeri çatı ile örtülüdür. Giriş kapısı dikdörtgen niş şeklinde olup, kırmızı ve beyaz taşların alternatifli olarak sıralandığı yuvarlak kemer şeklindedir. Bu girişte kündekâri tekniğinde XVI. yüzyıl ahşap işçiliğini yansıtan iki kanatlı kapısı vardır. Girişin üzerindeki mermer zemine celi-sülüs yazılı kitabesi yerleştirilmiştir. Türbe süsleme bakımından oldukça zengindir. İçerisi XVI. yüzyıl çinileri ile kaplıdır. Pencere üzerinde mavi zemin üzerine beyaz renkte celi-sülüs yazılı bir yazı frizi çepeçevre dolaşmaktadır. Burada Bakara suresinin 255. ayeti ile Zümer suresinin 53. ayeti yazılmıştır. Kubbenin içerisine de devrini yansıtan kalem işleri yapılmıştır. Türbede Rüstem Paşa ile oğluna ait iki sanduka bulunmaktadır.( 27-) SELÇUK SULTAN TÜRBESİ; İstanbul Eminönü ilçesi, Beyazıt ta, Beyazıt Camisi nin avlusunda bulunan Selçuk Sultan Türbesi, Yavuz Sultan Selim tarafından 1512 yılında yaptırılmıştır. Mimarı Hayreddin dir. 112

113 Selçuk Sultan, Sultan II.Bayazıd ın ( ) kızı, Yavuz Sultan Selim in ( ) de kardeşidir. Mustafa Paşa nın oğlu Mehmet Bey ile evlenmiştir yılında ölmüş ve bu türbeye gömülmüştür. Yaşamı süresince bazı hayratlar yapmıştır. Serez de medrese, cami ve ribat yaptırmış, mallarını bu yapılara vakfetmiştir. Klasik Osmanlı türbe mimarisi üslubunu yansıtan türbe, kesme taştan, sekizgen planlı olup, üzeri kubbe ile örtülüdür. Giriş kısmı mermer sövelidir. İki sıra halinde 14 pencere ile aydınlatılmıştır. Türbenin içerisi kalem işleri ile bezenmiştir. Bunun dışında çinilere yer verilmemiştir. Günümüze gelebilen kalem işleri XIX. yüzyıla aittir. Bu bezemede kıvrık dal ve yapraklar, rumiler görülmektedir. Duvarların kubbe ile birleştiği yere madalyonlar içerisinde İsm-i Celâl ile İsm-i Nebî ve Cehar yâr-i Güzin yazılmıştır. Türbe içerisinde Selçuk Sultan a ait ahşap şebekeli sanduka bulunmaktadır. Günümüzde İstanbul Türbeler Müdürlüğü nün yönetiminde olup ziyarete açıktır.( 28-) SULTAN I. ABDÜLHAMİD TÜRBESİ; İstanbul ili Eminönü ilçesi, Hobyar Mahallesi nde, 4.Vakıf Han ın karşısında bulunan Sultan I.Abdülhamid Türbesi, Sultan I.Abdülhamid ( ) tarafından yılında yaptırdığı imaretin bir bölümünü oluşturmaktadır. Sultan I. Abdülhamid burada bir cami yaptırmak istemiş ancak, Yeni Cami gibi şehrin en kalabalık semtinde bulunan bu büyük mabedin yanına bir imaret yapılmasının daha hayırlı olacağını düşünmüş ve bu imareti yaptırmıştır. Bu imaretin yanına medrese, sebil, çeşme, kütüphane eklemiştir. İmaretin Bina eminliğini Mustafa Ağa, mimarlığını da Beylerbeyi Camisi ni yapan Mehmet Tahir Ağa yapmıştır. Meşrutiyetin ilk yıllarında bu imaret Evkaf Nazırı Hayri Efendi tarafından yıkılarak ortadan kaldırılmış, yerinde yalnızca türbesi kalmıştır. İmaretin sebili bugün Gülhane Parkı karşısında bulunmaktadır. İmaretin bir bölümünü oluşturan Sultan I.Abdülhamid in Türbesi nin bulunduğu yerde bir manastırın bulunduğu kaynaklardan öğrenilmektedir. Abdülhamit döneminde arsa halindeki yere bu yapı topluluğu yapılmıştır. Türbe mermer işçiliği 113

114 yönünden son derece muntazam ve barok üsluptadır. XIX. yüzyılda J.P.Von Hammer; bu türbe güzel ve asil bir stilde inşa edilmiştir. Her ne kadar Kanuni Sultan Süleyman ın güzel türbesini geçemese de binanın tazeliği ve yeniliği görülmeye değer diye anılarında bu türbeden söz etmiştir. Sultan I. Abdülhamid in türbesi köşeleri yuvarlatılmış kare planlı olup, tümü ile mermerden yapılmıştır. Önünde avlusu bulunan türbenin dış avlu kapısı üzerine sülüs yazı ile Ankebut suresinin 57. ayeti yazılmıştır. Bu avludan üç gözlü bir revak ile türbeye girilmektedir. Türbenin giriş kapısı üzerinde celi-sülüs yazı ile Hattat Mehmet Emin in yazmış olduğu Fecr suresinin ayetleri bulunmaktadır. Dıştan iki katlı görünümdeki bu türbenin katları birbirinden düz kornişli bir silme ile ayrılmıştır. Üzeri kubbeli olan türbe, 26 pencere ile aydınlatılmıştır. Türbenin içerisi kalem işleri ile süslenmiştir. Kuzey duvarının ortasına Peygamberin ayak izini kapsayan mermer bir pano yerleştirilmiştir. Pencere ve dolapların üzeri ile türbeyi çepeçevre kuşatan bir yazı kuşağı görülmektedir. Mermer üzerine sülüs yazı ile yazılmış olan bu kuşakta Mülk suresine yer verilmiştir. Kubbeyi taşıyan pandantiflerin içerisine de madalyonlar halinde İsm-i Celâl, İsm-i Nebî, Çehar yâr-i Güzin ile Hasan ve Hüseyin in isimleri yazılıdır. Ayrıca kubbe içerisindeki yuvarlak madalyona da Yâ âlimen bi-hâli aleyke ittikâli yazısı dört kez yazılmıştır. Türbe içerisinde Sultan I. Abdülhamid den başka oğlu Sultan IV. Mustafa ( ), Şehzade Ahmet (1778), Şehzade Süleyman (1786), Şehzade Mehmet (1784), Şehzade Murat (1785), Şehzade Mehmet Rüştü (1851), Şehzade Abdülmecit, Şehzade II. Murat, Şehzade Beyazıt, Ayn-ı Şah Sultan (1780), Rabia Sultan (1780), Melik Şah Sultan (1781), Mevhibe Sultan (1851), Fatma Sultan (1785), Alem Şah Sultan (1785), Emine Sultan (1790), Saliha Sultan (1786), Rabia Sultan (1781), Emine Sultan (1809) gömülü bulunmaktadır. ( 29-) SULTAN I. AHMED TÜRBESİ; Sultan I.Ahmed in ( ) Türbesi, Sultanahmet Külliyesi nin kuzeydoğu köşesinde bulunmaktadır. Duvar ile çevrili olan türbenin arkasında bir darülkurra, revakların önündeki köşede daha önce sebil olan ve XIX. yüzyılda muvakkithaneye dönüştürülen, günümüzde Türbeler Müzesi Müdürlüğü olarak kullanılan bir yapı bulunmaktadır. 114

115 Sultan I.Ahmed in 1617 de ölümünden sonra Sultan I.Mustafa ( / ) döneminde yıllarında türbenin yapımına başlanmış, Sultan II. Osman ( ) döneminde 1619 da tamamlanmıştır. Türbe XVI. yüzyıl türbelerinden ayrı bir mimari üslup göstermektedir. Bu yapıda iç koridorlu mekân düzeninden ve çift cidarlı kubbeden vazgeçilmiştir. Girişin karşısına bir çıkıntı yapılmıştır. Kare planlı olan yapının cepheleri mermerle kaplanmış olup, köşeler pahlanarak yumuşatılmıştır. Bu pahlanan kısımlar üstte mukarnas dolgular ile son bulmaktadır. Türbe cephelerdeki üç sıra pencere ile aydınlatılmıştır. Alt sıra pencereler ahşap kapaklı dikdörtgen söveli, üst sıra pencerelerse sivri kemerli ve şebekelidir. Türbenin yan cephelerine açılan farklı boyuttaki bu pencereler asimetrik bir görünüme sahiptir. Sultan I. Ahmed in sandukasının hizasına rastlayan pencereler diğerlerinden daha büyük tutulmuş ve böylece farklı bir görünüm elde edilmiştir. Türbenin üzeri çokgen bir kasnak üzerine oturan kubbe ile örtülmüştür. Türbe girişi üç bölümlü bir revak görünümündedir. Bu revakın üst örtüsü önde dört, arkasında duvarlara gömülü iki sütun üzerine oturmaktadır. Buradaki mukarnas başlıklı mermer sütunlar iki ayrı renkli taştan örülmüş ve bunlar birbirlerine sivri kemerlerle bağlanmıştır. Bu kemerlerin ortasında ayna tonoz, iki yanında da birer kubbe bulunmaktadır. Üst örtünün içerisi bitkisel kalem işleri ile bezenmiştir. Türbe giriş revakı daha geniş tutulmuş ve iki yanına da mermer korkuluklu sekiler yerleştirilmiştir. Türbenin ahşap kapı kanatları üç bölüm halindedir. Bu kapıda kündekari teknik uygulanmış, geçmelerin içerisi sedef, fildişi ve bağa ile kaplanmıştır. Türbenin girişi üzerine bir mahfil yerleştirilmiş, buraya çıkışı sağlayan merdiven giriş kapısı ile dolap nişi arasına yerleştirilmiştir. Türbenin üzerini örten kubbeye geçiş duvarlardan dışarı taşan sekiz sivri kemer ve bu kemerlerin mukarnaslı üçgenleri üzerine oturtulmuştur. Sultan I. Ahmet Türbesi çini, kalem işi ve ahşap işçiliğinin güzel örneklerini bir araya getirmiştir. Alt sıra pencerelerin üzerlerine kadar zeminden çiniler ile kaplıdır. XVII. yüzyıl sıratlı tekniğindeki bu çinilerde bitkisel kompozisyonlara 115

116 ağırlık verilmiştir. Çini panoların üzerini lacivert zemine beyaz sülüs hat ile yazılmış Mülk suresine yer verilmiştir. Bu ayet kuşağı bütün türbeyi çepeçevre dolaşmaktadır. Çinilerin üzerinde kalan bölüm ise zengin kalem işleri ile bezenmiştir. Kubbenin ortasına madalyon içerisine Fâtır suresinin 41. ayeti; pandantiflerdeki madalyonlar içerisine de Esma-ül Hüsna yazılmıştır. Türbede Sultan I. Ahmet, oğulları Sultan II. Osman, Sultan IV. Murad, Kösem Valide Sultan (Mahpeyker Sultan), I. Ahmed in, II. Osman ın, IV. Murad ın ve Sultan İbrahim in kızları ile oğulları gömülüdür. Türbe İstanbul Türbeler Müdürlüğü nün yönetiminde olup, müze olarak düzenlenmiş ve ziyarete açılmıştır.( 30-) SULTAN II. BEYAZID TÜRBESİ; İstanbul ili Eminönü ilçesi, Beyazıt Meydanı nda Sultan II. Bayazıt yapı topluluğunun bir bölümünü oluşturan türbe, Bayazıt Camisi nin güneyinde, dış avlusunda bulunmaktadır. Türbeyi II. Bayazıt ın ( ) oğlu Yavuz Sultan Selim ( ) caminin Kıble yönündeki boş alana yaptırmıştır. Türbenin mimarı kesinlik kazanamamakla birlikte Mimar Hayreddin olduğu sanılmaktadır. Sultan II. Bayazıt saltanatı oğlu Yavuz Sultan Selim e bıraktıktan sonra Dimetoka ya gönderilmiş, ancak çorlu yakınlarında ölmüştür. Bundan sonra İstanbul a getirilerek kendi adına yaptırdığı camisine gömülmüştür. Sultan II. Bayazıt ın 26 Mayıs 1512 de ölümü dikkate alındığında türbenin de 1513 yılının sonlarında veya 1514 yılının başında tamamlandığı sanılmaktadır. Türbe Klasik Osmanlı türbe mimarisi formunda, köfeki taşından sekizgen planlı olup, her kenarı 5.35 m. ölçüsündedir. Üzeri sağır sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Bu türbe Mimar Sinan öncesi Osmanlı devri mimarisi ile Klasik Osmanlı mimarisi arasında bir geçit teşkil etmektedir. Türbenin her kenarında altlı üstlü ikişer penceresi vardır. Türbeyi son derece güzel aydınlatan bu pencerelerin alt sıradakiler dövme demir parmaklıklı, dikdörtgen şekildedir. Bunların üzerinde tahfif kemerlerine yer verilmiştir. Üst sıra pencereler Klasik Osmanlı mimarisinde yaygın biçimde kullanılan basık sivri kemerlidir. Giriş kısmındaki geniş saçaklı holün orijinali günümüze gelememiş, burası XVIII. yüzyılın sonlarına doğru yenilenmiştir. İki renkli taşlardan yapılmış kapı kemerinin 116

117 üzerinde Besmele yazılıdır. Kapı kanatları kündekâri tekniğindedir. Ayrıca altın yaldızlı madeni kabaralarla süslenmişse de bunların hemen hemen hepsi yerlerinden sökülerek çalınmıştır. Kapı kanatlarının üst kısmındaki kitabelerde Dünya ahiretin tarlasıdır anlamında bir hadisi şerife yer verilmiştir. Türbenin dış cephesinde yeşil ve somakilere de yer verilmiş ve böylece Osmanlı türbe mimarisindeki sadelikten kısmen uzaklaşılmıştır. Türbe içerisindeki kalem işleri barok üslupta XVIII.-XIX. yüzyılda yapılmıştır. Bu kalem işlerinin Tanzimat döneminde yapıldığı ve 1940 lı yıllardan sonra caminin onarımı sırasında yenilendiği bilinmektedir. Ayrıca alt pencerelerin üzerlerine madalyonlar içerisinde manzara resimleri yapılmış, yine madalyonlar içerisinde Esma-ül Hüsna ya yer verilmiştir. Sultan II. Bayazıt ın sandukası türbenin ortasına tek olarak yerleştirilmiştir. Sanduka sedef kaplamalı bir şebeke ile çevrilmiştir. Bu sandukanın üzerinde sarı simlerle Maraş işi tekniğinde Sultan II. Bayazıt ın doğum, cülüc, saltanat süresi ve ölüm tarihini içeren bir kitabe işlenmiş, bunun üzerine de celi-sülüs yazı ile Kelime-i Şahadet ve Kuran dan alınma diğer bölümler işlenmiştir. Türbe İstanbul Türbeler Müzesi Müdürlüğü nün yönetiminde olup, içerisindeki Kuran-ı Kerim, Lihye-i Saadet, şamdanlar, rahleler, levhalar ve kandiller müze deposuna kaldırılmıştır. Sultan II. Bayazıt Türbesi nin sol tarafında kızı Selçuk Sultan ın, sağında ise Tanzimat döneminin önde gelenlerinden Mustafa Reşit Paşa nın türbeleri bulunmaktadır. ( 31-) SULTAN II. MAHMUD TÜRBESİ; İstanbul Eminönü ilçesi, Çemberlitaş ta Divanyolu Caddesi üzerinde bulunan Sultan II. Mahmut Türbesi çevresinde büyük bir alanı kaplayan, adeta bir Osmanlı anıtsal mezarlığı görünümündedir. Türbe sebil, muvakkithane ve hazireden meydana gelmiş olup, bunun bir kenarında bulunan Sultan II. Mahmut Türbesi, Sultan II. Mahmud un ( ) 1 Temmuz 1839 da ölümünden sonra yapılan görevlendirmelerle 1839 da yapılmış ve 11 Kasım 1840 ta açılmıştır. Türbenin mimarları Ebniye-i Hümayun 117

118 kalfalarından Ohannes Dadyan ve Bogos Dadyan dır. Türbenin mali ve idari işlerinden de bina emini Bekir Abdülhalim Efendi sorumlu olmuştur. Türbedeki kitabeleri de Hattat Mehmet Haşim Efendi yazmıştır. Türbenin dış avlu kapısı üzerindeki kitabe de Yesarizade Mustafa İzzet Efendi ye aittir. Divanyolu Caddesi üzerinde, cephede, Çemberlitaş yönündeki köşede bulunan türbe sekizgen planlı olup, ön bölümü cadde üzerine taşmış ve buraya birkaç basamak merdiven yerleştirilmiştir. Türbenin Sultanahmet yönündeki köşesine de bir çeşme yerleştirilmiş, böylece yuvarlak pencereli mezarlığın duvarlarında bir kenarda türbe, diğer kenarda da çeşme ve her ikisi arasındaki sebil ve giriş kapısı ile bir bütünlük sağlanmıştır. Mezarlık alanına giriş anıtsal bir kapı görünümündedir. Türbe, kapılar ve sebil araları birbirlerine eşit uzunlukta dörder yuvarlak şebekeli pencerelidir. Sebilin her iki yanındaki pencereler arkadaki başka bir mekâna da bağlı olduklarından madeni şebekelerin arkasına ayrıca ahşap aksam yerleştirilmiştir. Bunların arkasında Muvakkithane ile Hünkâr Dairesi ne yer verilmiştir. Türbeye giriş bu yapının içerisindendir. Sekizgen planlı olan türbenin yan yüzeyleri kenarlarından biraz içeriye çekilmiş, plasterlerle hareketlendirilmiştir. Saçak altına kadar uzanan bu plasterler antik çağın korint üslubuna benzemektedir. Plasterler arasındaki yüzeylere yarım daire kemerli pencereler ve bunların üzerine içleri boş kartuşlar yerleştirilmiştir. Pencere kemerlerinin üzengi hizasında bir silme türbeyi çepeçevre kuşatmakta, sonra da uzun cephenin pencereli duvarlarının üst bitimine bağlanmaktadır. Bu silmelerin türbe plasterleri üzerlerine rastlayan bölümlerine de palmetli bir friz yerleştirilmiştir. Ayrıca saçak altındaki yüzeylere çifter kılıçlı birer kalkan kabartmasına da yer verilmiştir. Bu kalkanların bitiminde meşale şekilleri görülmektedir. Bütünüyle mermer kaplı olan cephenin tasarım ve uygulama düzeni madeni parmaklıklarda ve sebilim alemlerinde de görülmektedir. Türbe 17 m. çapında bir kubbe ile örtülüdür. İçerisi kalem işleri ile bezenmiş, çiçek sepeti kabartmaları, armalarla süslenmiştir. 118

119 Türbe içerisinde on sekiz sanduka bulunmaktadır. Burada Sultan II. Mahmud, Sultan Abdülaziz ve Sultan II. Abdülhamid gömülü bulunmaktadır. Sultanların sandukaları madeni ve sedef şebekeler içerisine alınmıştır. Yalnızca Sultan II. Mahmud un madeni sanduka şebekesi özenli biçimde yapılmıştır. Türbe ye girişteki uzun koridorun iki yanında bulunan odalardan sol taraftaki Nevfidan Türbesi olarak isimlendirilir. Ayna tonozla örtülü olan bu odanın tavanı alçı kabartmalarla bezenmiştir. Bu bezemelerde, saksı içerisinden çıkan çiçek demetleri ve etrafında çelenklerden gelişen süslemeler dikkat çekicidir. Burada asıl türbe içerisinde gömülü bulunan üç Osmanlı padişahının eşleri ve çocuklarına ait sandukalar bulunmaktadır. Girişin sağındaki oda ise kendi içinde ikiye bölünmüş olup, burasının türbe ziyaretine gelen sultanların dinlenme yeri olduğu sanılmaktadır. Türbenin içerisinde beyaz renk egemen olup, yalnızca bezeme olarak kubbe içerisinde alçı kasetli dekorasyon dikkati çekmektedir. Diğer Osmanlı türbelerinde görülen ayet kuşağına burada da yer verilmiştir. Siyah zemin üzerine altın yaldızlı Hud Suresinden ayetler yazılmıştır. Bunun yanı sıra kapı üzerindeki kitabede Rahman Suresi nden ayetler, kubbe kasnağı çevresinde Lafz-ı Celâl, İsm-i Nebi, Cihar-ı Yar-ı Güzin, Hasan ve Hüseyin isimleri madalyonlar içinde yazılmıştır. Türbenin içerisi rahleler, Kuran-ı Kerim, Şifa-i Şerifler, Ecza-i Şerifler, çeşitli levhalar, beratlar, Sultan II. Mahmud un tuğralı Kâbe örtüsü, ipek seccadeler, halılar, İran şalları, şamdanlar, avizeler ile bezenmiştir. Bunlardan kubbeye asılı kristal avize İngiltere Kraliçesi Viktorya tarafından gönderilmiştir. Kapının iki yanındaki altın yaldızlı duvar saatleri de Fransa İmparatoru III. Napolyon un hediyesidir. Türbe, Türbeler Müdürlüğü nün yönetiminde olup, içerisindeki eşyaların büyük bir kısmı envanterlenerek Türbeler Müdürlüğü deposuna kaldırılmıştır. Sultan II. Mahmud Türbesi nin yanındaki avlu 1861 yılından sonra hazireye dönüştürülmüş ve büyük çoğunluğunu tarihleri arasında görev yapmış önemli devlet adamları ve yazarların, şairlerin mezarları oluşturmaktadır. Burada 150 ye yakın son dönem Osmanlı taş işçiliğini yansıtan, hat ve tarih yönünden 119

120 önemli mermer lahit ve mezar taşı bulunmaktadır. Burası açık hava mezar müzesi görünümündedir. Burada gömülü olanların başında; Ahmed Fethi Paşa, Müşir Ahmed Eyüb Paşa, Süreyya Paşa, Damat Hasan Hüsnü Paşa, Sadullah Paşa, Mehmed Tevfik Paşa, Said Halim Paşa, Şevknihal Kadın, Revnak Kadın, Ferahnuma Kadın, Talha Ağa, Ahmed Raşid Zeynel Efendi; Hasan Fehmi Bey, Ahmed Samim; Muallim Naci, Ziya Gökalp gelmektedir. Türbe kompleksinin önünde bulunan Sebil caddeye taşmış olup, avlunun iki ana giriş kapısının ortasında bulunmaktadır. Beyaz mermer kaplı sebil dört sütun üzerine oturan kubbe ile örtülmüştür. Kubbenin içerisi dilimlere bölünmüş ve her bir dilimin içerisine çiçek demetlerinden oluşan alçı kompozisyonlar işlenmiştir. Sebilin iki yanındaki odalara avludan girilmektedir. Sebile geçişi sağlayan avlunun sağında kalan bölüm Muvakkithane olup, burada Ahmed Eflâki Mevlevi Dedesi ilk muvakkit olarak görev yapmıştır. Bu bölüm uzun yıllar Vakıflar Genel Müdürlüğü nün restoratörü Y.Mimar Sedat Çetintaş ın çalışma ofisi olarak kullanılmıştır.( 32-) SULTAN III. MUSTAFA VE SULTAN III. SELİM TÜRBESİ; İstanbul Eminönü ilçesi, Laleli de Ordu Caddesi üzerinde bulunan bu türbe Sultan III. Mustafa nın 1763 yılında yaptırmış olduğu Laleli Camisi ismi ile tanınan imaret, sebil, muvakkithane, han, hamam ve dükkânlardan oluşan külliyenin bir bölümüdür. Yapı topluluğunun mimarı Tahir Ağa dır. Sultan III. Mustafa ( ) Laleli de yaptırdığı bu külliyenin yanına daha önce kendisi için bir de türbe eklemişti. Bu nedenle 1774 yılında öldüğü zaman kendi yaptırdığı türbesine gömülmüştür. Sultan III. Selim de ( ) 1808 de öldüğü zaman babası olan Sultan III. Mustafa nın bu türbesine gömülmüştür. Mermer kaplı ongen planlı tek kubbeli, barok üsluptaki türbenin üç cephesi önündeki Ordu Caddesi ne yöneliktir. Türbe girişinde üç gözlü revak bulunmaktadır. Türbenin avlu giriş kapısı üzerinde celi-sülüs yazı ile Mehmet Vasfi Efendi nin Fecr suresinin ayetleri yazılıdır. Giriş kapısı üzerinde celisülüs yazı ile Mehmet Vasfi nin Ankebut suresinin 57. ayeti yazılıdır. Giriş kapısının iç kısmında Mehmet Vasfi nin koyu yeşil zeminli kabartma harfler ve altın varakla Haşr suresinin 2. ayeti yazılmıştır. Caddeye bakan türbenin güneydeki 120

121 üç penceresi basık kemerli olup, bunların köşelikleri mermerden kabartma yaprak ve çiçek motifleri ile bezenmiştir. Süsleme yönünden son derece zengin olan türbenin içerisindeki birinci kat pencereleri yayvan kemerlerle çevrilmiş pencere aralarına XVI. yüzyıla tarihlenen, piyasadan toplanmış mercan kırmızısı, mavi ve beyaz renklerin egemen olduğu çiniler yerleştirilmiştir. Bu pencereler üzerine yine Mehmet Vasfi Efendi nin Zümer suresinin 49 53; ve Saffad suresinin ayetleri yazılmış ve bunlar bir kuşak halinde iç mekânı çepeçevre dolanmıştır. Türbede Sultan III. Selim ve Sultan III. Mustafa nın sandukaları bulunmaktadır. Bu sandukalar sedef kakmalı, ahşap korkuluklarla çevrilmiştir. Onların yanı sıra, Sultan III. Mustafa, Sultan III. Selim in şehzadeleri ve kızlarına ait sekiz sanduka daha bulunmaktadır. Bunlar Sultan III. Mustafa nın kızları Hibetullah, Mihrimah, Mihrişah sultanlar ile torunu Şerife Havva Sultan a aittir. Türbe haziresinde ayrı bir türbede ise Sultan III. Mustafa nın eşi Adilşah Kadın gömülüdür.( 33-) ŞEHZADE MAHMUD TÜRBESİ ; İstanbul Eminönü ilçesi, Şehzadebaşı nda, Şehzadebaşı Camisi nin avlusunda Şehzade Mehmet Türbesi nin kuzeybatısında bulunan bu türbe, Sultan III. Mehmed in ( ) oğlu Mahmut ile annesine aittir. Şehzade Mahmut ve annesi 1603 yılında öldürülmüş, bundan ötürü de türbenin bu yılda yapıldığı sanılmaktadır. Türbe altıgen planlı olup, ilk yapımında birbirlerine bağlı altı sütunun taşıdığı kubbeli açık bir türbe şeklinde idi. Sonraki dönemlerde kapalı türbe haline getirilmiştir. Doğu yönündeki basık kemerli kapısı önünde revak için yapıldığı sanılan çokgen gövdeli iki sütun görülmektedir. Türbenin köşelerinde çokgen gövdeli sütunlar ve bunların taşıdığı sivri kemerlere yer verilmiştir. Türbenin iç kısmındaki bezemesi bozulmuş ve orijinalliğini yitirmiştir.( 34-) ŞEHZADE MEHMET TÜRBESİ; İstanbul Eminönü ilçesi, Şehzadebaşı nda Şehzade Külliyesi nin Kıble avlusunda bulunan Şehzade Mehmet Türbesi, Kanuni Sultan Süleyman tarafından

122 yılında ölen oğlu için yaptırılmıştır. Şehzade Mehmet Manisa da Vali iken Çiçek Hastalığı ndan 23 yaşında ölmüştür. Şehzadenin cenaze namazı Bayazıt Camisi nde kılınmış ve daha sonra burada yapılacak türbesinin olduğu yere gömülmüştür. Bundan sonra Kanuni Sultan Süleyman Mimar Sinan a Şehzade Mehmet için görkemli bir türbe, türbenin yanına da bir cami yaptırmasını istemiştir. Mimar Sinan ın yaptırmış olduğu ilk selâtin külliyesi olan bu yapı topluluğu cami, medrese, tabhane, sıbyan mektebi, imaretten meydana gelmiş olup, 1544 yılında yapımına başlanmış 1548 de de tamamlanmıştır. Türbe Klasik Osmanlı türbe mimarisi üslubunda olup, yapı topluluğunun en erken bitirilen bölümüdür. Osmanlı mimarisinin en güzel türbelerinden birisi olup, sekizgen planlıdır. Üzeri yivli bir kubbe ile örtülmüştür. Türbenin dış cepheleri zeminden saçak kornişine kadar yarım sütunlarla birbirlerinden ayrılmış, üzerine kırmızı taştan bir silme yerleştirilmiştir. Buradaki silmelerden sonra palmet motiflerinden bir friz yapıyı çepeçevre dolanmıştır. Kubbe ile tambur arasında kalan bölüme de küçük ölçüde palmetlerden meydana gelmiş bir akrotel frizi yerleştirilmiştir. Türbenin her cephesinde altlı üstlü ikişer penceresi vardır. Toplam 30 pencere ile türbe aydınlatılmıştır. Alt sıra pencereler dikdörtgen söveli, sivri kemerli ve pembe porfir alınlıklıdır. Üst sıra pencereler yine dikdörtgen çerçeveler içerisine alınmış olup, sivri kemerlidir. Buradaki kemerler alternatifli olarak kırmızı ve beyaz taşlardan örülmüştür. Alt ve üst pencereler arasında celi-sülüs yazı ile Fatiha, Tekasür, İhlâs ve Zümer surelerinin ayetlerini içeren bir friz dolaşmaktadır. Türbenin doğusunda üç gözlü bir revaktan giriş kapısına ulaşılmaktadır. Renkli mermerden geçme olarak yapılmış bu kapı silmelerle yumuşatılmış ve Bursa kemerli bir niş içerisine alınmıştır. Kapı kemerinin üzerinde de dikdörtgen kitabesi yer almaktadır. Bu kitabenin mealen anlamı şöyledir: Sonunda, kulhuvellahü ehad hakkı için bu âlem sarayında havas ve avamdan hiçbir kimse baki kalmayacaktır. Bu âlemden, temiz inancı olan Şehzade de geçmiştir. Hay ve Samed olan Cenâb-ı Hak ebedi âlemde Ona rahmet etsin ki, ahrette Allah ın izniyle asude olsun, rahat uyusun. Padişahın ömrü uzun olsun. Ezeli olan Allah ın ilhamı ile onun vefat tarihi şu oldu: Sultan Mehmed in merkadi firdevs-i ebed olsun. Sene 950 (1543). Türbe son derece zengin bir bezemeye sahiptir. Giriş kapısının iki yanında, dış duvarlar üzerinde birbirine benzeyen iki çini panoya yer verilmiştir. XVI. yüzyılın bitkisel motifli bu çinilerinin üzerine lacivert zemine sülüs yazı ile Allah tan başka İlah yoktur ve Doğru konuşan 122

123 Emin olan Muhammed O nun peygamberidir ibaresi yazılıdır. Giriş kapısının sağ ve solundaki mermer zeminli panolar üzerine celi-sülüs yazı ile Rad suresi ile Zümer suresi yazılmıştır. Ayrıca alt sıra pencerelerin üzerine bir kuşak halinde Esma-ül Hüsna yazılmıştır. Türbe içerisindeki çiniler gri, kırmızı, kirli beyaz renklerde olup, çeşitli çiçeklere, kıvrık dallara, lotus ve palmetlere yer verilmiştir. Şehzade Mehmet in sandukası üzerinde dört ayaklı, fildişi kakmalı bir taht bulunmaktadır. Bu taht Kanuni Sultan Süleyman tarafından konulmuş ve ölümünden sonra Şehzade Mehmet in padişah olmasını istediği simgelenmiştir. Türbede Şehzade Mehmet ten başka kardeşi Şehzade Cihangir (1553), Şehzade Mehmet in kızı Hümaşah Sultan ve kim olduğu bilinmeyen bir başka sanduka daha bulunmaktadır.( 35-) ŞEYH VEFA TÜRBESİ; İstanbul Eminönü ilçesi, Vefa Caddesi nde, Vefa Camisi nin avlusunda bulunan Şeyh Vefa Türbesi Sultan II. Bayazıd ( ) döneminde, yıllarında yaptırılmıştır. Şeyh Vefa Konyalı olup, Zeyniye Tarikatının şeyhidir. Asıl ismi Mustafa bin Ahmet tir. Edirne de Debbeğlar İmamı Şeyh Muslihiddin Hanifi den, Abdüllatif Kutsi Hazretlerinden ders almıştır. İstanbul da Vefa semti civarında yaşamış, etrafa yaptığı iyilikler ve kerametleri ile tanınmıştır. Mısır ve hicaz a gitmiş, hac dönüşü Rodos Şövalyeleri tarafından esir edilmiş, bunu duyan Karamanoğlu İbrahim Bey tarafından kurtarılmıştır. İstanbul un fethinden sonra Konya ya dönmek istemişse de Fatih Sultan Mehmet in isteği üzerine İstanbul da kalmış bugünkü Camisi nin bulunduğu yere yerleşmiştir. Şeyh Vefa 1490 yılında ölmüş İstanbul da Vefa semtinde ismini taşıyan külliyesi ile Konya daki bir camisini Fatih Sultan Mehmet veya Sultan II. Bayazıd Onun adına yaptırmıştır. Makam-ı Sülük, Saz-ı İrfan, Evrad-ı Vefa, Ruzname-i Vefa isimli kitapları bulunmaktadır. Ayrıca çeşitli şiirleri de vardır. Şeyh Vefa Türbesi yıllarında yapılmış, 1909 yılında yanmış, daha sonra 1979, 1988 ve 1996 yıllarında onarılmıştır. Yanan camisi de 1994 yılında yeniden yapılmıştır. Türbe kesme taştan ve tuğladan 8.30x8.30 ölçüsünde kare planlıdır. Duvarları üç sıra tuğla, bir sıra kesme taştan örülmüş, üzeri de dört yöne doğru meyilli ahşap bir çatı ile örtülmüştür. Türbenin söve ve lentoları ile kemerleri mermerdendir. Pencereleri üzerine tuğladan hafif sivri kemerler yapılmış, alınlıkların içerisi tuğla ile doldurulmuştur. Türbenin yay kemerli giriş kapısı üzerinde iki satırlık Farsça 123

124 kitabesi bulunmaktadır. Bu kitabenin mealen anlamı şöyledir: Sırlar Kâbesi nin harimini parlatan o çera küçük ve büyüğün geçtiği köprüden geçti. Ayrıca türbenin hacet penceresi üzerindeki bir levhada da; Muslihüddin Ebü l Vefa mana ehlinin evliyanın uyduğu kimsedir. Mezarının toprağı, âşıkların gözlerine sürmedir yazılıdır. Şeyh Vefa Türbesi nin çevresindeki hazirede başta Şair Nef-i olmak üzere Sultan II. Beyazıd dönemi âlimleri gömülüdür. Türbenin girişinde ise Sultan II. Bayazıd ve Yavuz Sultan Selim in hocası Ataullah Efendi ile Emin Seydi Ahmet gömülü bulunmaktadır. Türbe günümüzde İstanbul Türbeler Müdürlüğü nün yönetiminde olup, ziyarete açıktır. ( TARİHİ YARIMADA (ESFER) İstanbul un en eski ticaret merkezlerinden biri olan Eminönü nden başlayıp, Sultanahmet, Beyazıt, Çemberlitaş, Kumkapı, Kadırga ve Cankurtaran gibi semtleri kapsayan Tarihi Yarımada adından da anlaşılacağı üzere hem tarihe meydan okuyan güzellikleri ile hem de doğal zenginliği ile yerli ve yabancı turistin ilgisini çekmektedir. Yaya olarak gezilmesi ortalama iki saatinizi alacak olan Tarihi Yarımada; İstanbul a gelindiğinde kesinlikle dolaşılması gereken ilk sıradaki yerlerden biri olmalıdır ( Binlerce yıllık tarihin çok net bir özeti gibidir bu bölge: Mısır dan Roma ya, Bizans tan Osmanlı ya kadar birçok uygarlığa şahitlik yapmış öğeleri bir arada görebilirsiniz. Binlerce yıl hükümdarlara en yakın olmuş bu bölgeye adım atmanız, Ayasofya, Sultan Ahmet Camii, Yerebatan Sarnıcı, Arkeoloji Müzesi, Topkapı Sarayı, Süleymaniye Camii nin yanı sıra, Haliç, Fener ve Balat gibi buram buram tarih kokan semtlerdeki asırlık kilise, cami ve ev gibi yapılara hiç olmadığınız kadar yaklaşmanız anlamına gelecektir. ( SULTANAHMET / Tüm Zamanların Kalbi Yarışların, merasimlerin, düğünlerin, isyanların mekanıydı. Her daim büyük toplulukların kalbinin attığı yerdi. Tüm zamanları kat kat barındıran, Sultanahmet Meydanı, ihtişamının sonsuzluğunu yaşıyor. AYASOFYA / Boşlukta Yüzen Kubbe 124

125 Ayasofya'nın olağanüstü kubbesi, Hıristiyan dünyası üzerinde öylesine sarsıcı bir etki yaratmıştı ki, bu çapta bir kubbenin ancak Tanrısal bir güçle ayakta durduğuna, kubbesinin boşlukta yüzdüğüne inanmışlardı. TOPKAPI SARAYI / Mütevazı Görkem Osmanlı hanedanının muhteşem ikametgahıydı Topkapı Sarayı. Kale içinde bir kale, şehir içinde bir şehirdi. Şimdi bu büyük saray, imparatorluk hazinesinin göz kamaştıran servetinin sergilendiği bir müze. İSTANBUL SURLARI/ Tarihin Duvarları Ayvansaray'dan başlayarak Haliç boyunca uzanıyor, Sarayburnu'nu dolanıp Yedikule'ye kadar Marmara kıyılarını kat ediyor. Buradan görkemli bir yürüyüş sürdürüyor ve yeniden Haliç'e ulaşıyor. Eski İstanbul'u çepeçevre kuşatan surlar, dalga dalga gelen orduları durdurdu. FATİH / Kubbenin Altında Dar, eğri sokaklarda ahşap evler uzanırdı. Saçakları birbirine değer, komşular cumbalardan öteberi alıp verirdi. Osmanlı İstanbul unun gözbebeği Fatih, modern zamanların karmaşasını bir kambur gibi taşıyor. KAPALIÇARŞI Dünyanın en eski ve en büyük alışveriş merkeziydi. Ağırbaşlı ve dürüst esnafın ekmek kapısıydı. SİRKECİ Bugünkü Sirkeci'yi yaratan büyük dönüşüm geçen yüzyılın sonunda gerçekleşti. SÜLEYMANİYE Osmanlı seçkinlerinin semtiydi Süleymaniye. Bu tarihi semt, şimdi toptan yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ / Saraydan Okula Beyazıt, Türkiye'nin ilk üniversitesini barındırır. Üniversite olarak kuruluş tarihi 1933 tür ama geçmişi İstanbul'un fethine dayanır. İstanbul Üniversitesi,

126 fakültesi ve 12 yüksekokulu, bu okullarda ders veren öğretim üyeleri ve 55 bin öğrencisiyle köklü bir kuruluş. ( Geçmişi, Bizans hatta Roma dönemlerine kadar uzanan, yerli ve yabancı pek çok ziyaretçi talebiyle karşılaşan Tarihi Beyazıt Meydanı ve İstanbul Üniversitesi Beyazıt Yerleşkesi konuklarını ağırlamak üzere yenileniyor ve sınırlarını kaldırıyor! Bu çalışmalar neticesinde 32. Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz tarafından yıllarında yaptırılan ve bugün üniversite olarak hizmet veren tarihi yerleşkenin gözde turizm merkezlerinden biri olması bekleniyor. İstanbul Üniversitesi Beyazıt Yerleşkesi nin turizme açılması çalışmaları kapsamında planlanan, burayı ziyaret eden herkesin, rektörün olmadığı zamanlarda onun odasının da dâhil olmak üzere gezdirilebilecek olması. Türkiye de pek de alışık olmadığımız bu açılış için Beyazıt, İstanbul Üniversitesi yerleşkesinde uzun süredir ciddi bir çalışma sürüyor. Bu çalışmalardan ve kararlardan en sevindirici olanı ise 27 Mayıs 1960 ta güvenlik gerekçesiyle kapatılan İstanbul Üniversitesi nin Süleymaniye Kapısı nın restorasyonunun ardından açılması planlamaktadır. ( SEYAHAT ACENTASININ HEDEF PAZAR ARAŞTIRMASI Pazar araştırması, pazarın özellikleri, gereksinim ve istekleri hakkında ayrıntılı veri elde etmek anlamına gelmektedir. (İçöz, 2002, s. 162). Aynı zamanda Pazar araştırmaları, pazarları ölçmeyi, tanımlamayı ve sınamayı amaçlamaktadır (De Saez,1993: 98). Hangi ürünlerin ne amaçla, kimler tarafından, nasıl, ne kadar ve nereden satın alındığı sorularının cevapları pazar araştırmalarının sonucunda belirlenmektedir (Konya, 1998: 79). Genellikle tüm bölgeler iki tür pazara sahiptir: Var olan pazarlar (bölgeyi ziyaret etmiş kişiler) ve potansiyel pazarlar (bölgeyi gelecekte ziyaret edebilecek kişiler). Birçok bölge için turizmin gelişmesinde en büyük fırsatlar var olan yani mevcut pazarlarda bulunmaktır. Çünkü ziyaretçiler açısından en önemli bilgiler bu pazarlardan kolayca elde edilebilir. Pazar araştırması şu nedenlerden dolayı yapılmalıdır: 126

127 Daha etkin pazarlama kararları alabilmede etkinlik sağlama, Turistlere ilişkin daha ayrıntılı bilgi sahibi olma, Turistlerin gereksinimlerinin ne düzeyde karşılandığını değerlendirme, Pazardaki konumunu ve imajını anlama, Yeni hedef pazarlarını araştırma, Yeni tesis ve hizmet türlerini sınama, Başlıca rakipleri tanıma ve analiz etme. İstanbul Üniversitesi bünyesindeki bir seyahat acentasının pazar araştırmasında, çeşitli anket ve benzeri tekniklerle pazar araştırması yapılarak mevcut turist portföyünün değerlendirmesi ve beklentileri saptanabilir, internetin yaygın kullanımı dikkate alındığında gerekli bilgi teknolojilerinden yararlanılarak bir internet sitesi oluşturulabilir ve siteyi ziyaret eden kişilere anket uygulanabilir. Ayrıca pazar araştırması sürecinde bu bölgeye tur düzenleyen diğer aracı ve toptancılarla görüşülebilir. Çünkü bu aracı ve toptancılar bölge hakkındaki izlenimlerinin yanında, bölgeye tur düzenlenmesi aşamasında olabilecek sorunlar, fiyatlandırma ve turistlerin bölge hakkındaki izlenimleri konusunda da ayrıntılı bilgi ve deneyime sahiptirler (Inkskeep, 1991: 110). Bu yüzden kurulacak seyahat acentasının bakış açıları, bölgenin farklı özelliklerinin ortaya çıkartılması ve olumlu marka imajı oluşturulması konularında önemli olmaktadır PAZAR BÖLÜMLENDİRME Pazarlar tüketici ve alıcılardan oluşmaktadır. Alıcılar da istekleri, kaynakları, bulundukları yerler, satın almada tutumları ve alım şekilleri gibi çeşitli bakımlardan birbirlerinden farklıdırlar. (Mucuk, 2001: 94-95). Ürünler ve boş zamanımızı değerlendirmek için tercih ettiğimiz aktiviteler, birlikte yaşadığımız, çalıştığımız ve sosyalleştiğimiz kişilerden etkilenmektedir. Bu nedenle belirli bir ürüne karşı benzer tutum ve satın alma davranışı gösteren tüketicileri diğer gruplardan ayırmak mümkündür, 127

128 böylelikle ürünün veya hizmetin toplam pazarındaki diğer bölümlerden ayrılan bir bölüm ortaya çıkmaktadır. Bu süreç de bölümlendirme olarak adlandırılmaktadır. Kısaca Pazar bölümlendirme; heterojen bir bütün pazarın nispeten benzer mal veya hizmetlere ihtiyaç duyan tüketici gruplarına (bölüm veya segmentlere) ayrılması işlemidir. Bu işlem veya sürecin amacı, seçilmiş bir Pazar bölümündeki bireylerin ihtiyaçlarına daha iyi şekilde uyacak bir pazarlama karması veya programı geliştirmektir. (Ercan, 2007: 7) İşletme yönetimi bir bütün pazarı bu şekilde birçok bölümlere ayırdıktan sonra, en başarılı olabileceği bir veya daha fazla bölümü kendisine hedef pazar olarak seçmekte, sonra da her seçtiği bölüm için ayrı bir pazarlama karması geliştirmektedir. (Mucuk, 2001: 94-95). Pazar bölümlendirmenin faydaları şu şekilde sıralanabilmektedir: (Cemalcılar, 1998: 39). Yeni Pazar fırsatları ele geçirilir. Pazar bölümünün istek ve ihtiyaçları daha iyi saptanır. Daha uygun pazarlama karmaları geliştirilebilir. Şiddetli rekabetten kaçınılır. İşletme, kaynaklarını ve yeteneklerini seçtiği pazar bölümüne uygun bir şekilde geliştirebilir. Pazar bölümü seçmek, tüketicileri, rakipleri ve teknik, politik, sosyal çevre koşullarını seçmek demektir. Bu da işletmenin daha bilinçli ve etkili olmasını sağlar. Pazara girerken amaçlar daha net belirlenmektedir. Pazarda faaliyet sırasında ya da sonrasında performans daha iyi değerlendirilir. İstanbul Üniversitesi Seyahat Acentası nın pazar bölümlendirmesi şu şekilde olabilir; Beyazıt ve çevresinin gençlik turizmine daha çok hitap eden bölgelerine yönelik bölümlendirme yapılabilir, daha çok müze ve diğer 128

129 kültürel etkinliklere sahip Beyazıt bölgesinde kültürel turizme yönelik turlar düzenlenebilir, Sultanahmet bölgesindeki otellere kongre ve konferans amacıyla iş seyahati gerçekleştiren kişiler için hem dinlenmeleri hem de eğlenmeleri sağlanarak bazı turlar düzenlenebilir, günümüzde gittikçe artan 3. Yaş turizmine yönelik çok yorucu olmayan dinlenme ve kültürel programlara dayanan turlara yoğunlaşılabilir. Bu ve bunun gibi çeşitli turizm pazarlarına yoğunlaşarak, pazar bölümlendirmesi yapılabilir HEDEF PAZAR SEÇİMİ STRATEJİLERİ (CEMAL GÜNDOĞDU) Seyahat işletmeleri için hedef pazar; çeşitli kriterlere göre bölümlendirilmiş olan pazarda, işletmenin en uygun şekilde faaliyetlerini sürdürebileceği, en fazla gelir elde edebileceği ve dolayısıyla işletmeye en yararlı pazar bölümü veya bölümleridir. Hedef pazar seçiminde seyahat işletmesi iki nokta üzerinde durmaktadır: Birincisi hangi pazar bölümleri veya bölümlerinin en büyük fırsatları sunduğu, ikincisi ise hedef pazarı kaç bölümde seçmesi gerektiğidir (Cemalcılar, 1996, s. 55). Pazar bölümlerinden hangisinin en büyük fırsatları sunduğu belirlenirken, seyahat işletmesinin, amaçlarını ve güçlü yönlerini, rekabet durumunu, bölümün büyüklüğünü, büyüme potansiyelini, dağıtım gereklerini, gerekli harcamaları, kâr potansiyelini, firma imajını ve farklı bir üstünlük geliştirip bunu devam ettirip ettiremeyeceğini göz önünde bulundurması gerekmektedir. Daha sonra, hedef pazarın seçimi stratejilerine uygun olarak bir karar alınmalıdır (Cemalcılar, 1996, s. 55). Hedef pazar seçimi stratejileri seçilirken ise, işletmenin kaynakları (çok sınırlı olup olmaması), ürünün özellikleri (homojen, rakiplerle benzer olup olmaması), ürünün hayat seyrindeki önemi, pazarın ve talebin yapısı (tüketici ihtiyaçlarında benzerlik olup olmaması) ve rakiplerin hangi stratejiyi izledikleri önem taşımaktadır. Belirtilen işletme içi ve dışı 129

130 faktörler göz önünde tutularak, her özel durum için en uygun strateji belirlenebilmektedir. Uygulamada, tüm pazarlamacıların bu ilkeyi benimsedikleri söylenememektedir. Pazarını bölümlendirip hedef pazarını seçenlerin yanı sıra, pazarı bölümlendirmeden tüm pazarı hedef pazar olarak seçenler de bulunmaktadır. Seyahat işletmesi, ürünü için ne gibi pazar fırsatları bulunduğunu belirlemek üzere pazarlarınıanaliz ettikten ve bu pazarları uygun değişkenleri kullanarak bölümlere ayırdıktan sonra, sırabunlardan birini veya birkaçını seçmeye gelir. İşte bu hedef pazar seçimi karar sürecinde üçgeniş kategorili alternatif stratejiden birinin seçilmesi söz konusudur (Mucuk, 2001, s. 102). Farklılaştırılmamış pazarlama veya tüm pazar stratejisi Farklılaştırılmış pazarlama veya çok bölüm stratejisi Yoğunlaştırılmış pazarlama veya tek bölüm stratejisi Farklılaştırılmamış Pazarlama (Tüm Pazar) Stratejisi Tüm pazar yönteminde seyahat işletmesi, tüm pazarını tek birim veya bir kitle olarak ele almakta, onu oluşturan parçalardaki farklılıkları görmezlikten gelerek veya onların birbirinin benzeri olduğunu varsayarak hareket etmektedir (Mucuk, 2001:102). Pazar bölümlendirme yoktur; yani hedef pazar herkestir. Farklılaştırılmamış hedef pazar seçimi stratejisini uygulayan bir seyahat işletmesi, esasında özel bölümleri olmayan büyük bir pazar olarak görünen bir kitle pazar felsefesini benimsemektedir. Bu strateji ile müşterilerin ortak istek ve tercihleri üzerinde yoğunlaşmayı hedeflenerek geniş bir kitleye ulaşılmak istenmektedir (İçöz, 2001, s. 204). Seyahat işletmesi bu stratejide tek pazarlama karması ile tüm pazara odaklanmaktadır. Bu nedenle işletme, ürün ve pazarlama programlarını mümkün olduğu kadar çok sayıda alıcıyı çekecek biçimde geliştirmeye 130

131 çalışmaktadır. Böylece en düşük maliyet ve fiyatla olabildiğince büyük pazar payı elde edilmeye çalışılmaktadır. Zaten farklılaştırılmamış pazarlama stratejisi, asıl olarak sağlanabilecek maliyet tasarrufları nedeniyle savunulmaktadır (Yükselen, 2003, s. 142). Çünkü bu stratejide; tutundurma ve medyanın ucuza gelmesi, fazla bilimsel pazar bölümlendirme araştırması ve pazarlama planlaması yapılmaması nedeniyle Ar-Ge ve genel yönetim giderlerinin az olması söz konusudur (Tek & Özgül, 2007, s. 327). Tüm pazar yönteminin uygulanabilmesi için; tüm pazarı oluşturan müşterilerin büyük bir bölümü söz konusu ürüne aynı biçimde istek ve ihtiyaç duymalıdır (Cemalcılar, 1996, s. 56). Yani öncelikle o üründe, tüketici istek ve arzularının tüketici özelliklerine göre anlamlı bir farklılık göstermemesi gerekir. Bununla birlikte seyahat işletmesi, tüketicilerin ihtiyaçlarına ve isteklerine uygun tek pazarlama karmasını geliştirme ve sürdürme yeteneğine sahip olmalıdır. Tek pazarlama karmasının oluşturulabilmesi için ise, çoğu için ortak ihtiyaç ve istek belirlenebilmelidir. Ayrıca tüm pazara ulaşmak için yeterli kaynağa ve yönetim yeteneğine sahip olunması gerekmektedir. Oluşturulan tek pazarlama karmasının unsurları ise aşağıda belirtilmektedir. Bir fiyatlandırma stratejisi Herkesi hedef alan bir tutundurma programı Değişme derecesi olmayan veya düşük ölçüde değişebilen bir ürün tipi Pazara girişte amaçlanan kitlesel dağıtım kanalı Farklılaştırılmamış pazarlama stratejisi kitle reklamcılığına bel bağlamaktadır ve işletme için maliyeti koruma temeline dayandırılmaktadır. Rekabet az olduğunda veya ürün, müşteriler tarafından çekici bulunuyorsa farklılaştırılmamış pazarlama başarılı olabilecektir (Tekeli, 2001, s. 18). Turizm talebinin heterojen olması nedeniyle, bu stratejinin seyahat işletmelerinde kullanımı sınırlı olabilmektedir. Örneğin; bir seyahat 131

132 acentasının pazarı, farklı amaçlarla seyahat eden (kongre, gezi vb.), farklı milliyetlere mensup, farklı yaşlarda ve cinsiyette birçok müşteriden oluşmaktadır. Bu acentanın tek bir pazarlama karması ile bu müşterilere ulaşması etkili olmayacaktır. Çünkü, tek bir ürün ve pazarlama karması ile pazardaki tüm müşterileri tatmin etmek zordur. Şekil 1 de Farklılaştırılmamış Pazarlama Stratejisi görülmektedir. Şekil 1: Farklılaştırılmamış Pazarlama Seyahat İşletmesinin Pazarlama Karması Pazar Farklılaştırılmamış pazarlama stratejisi, işletmenin satış gelirini ve kar beklentilerini karşıladığı sürece uygulanabilir. Bu strateji tipik olarak pazarlama programında yer alacak mamul farklılaştırma stratejisi ile birlikte uygulanır. Mamul farklılaştırma stratejisi, daha çok yoğun reklam ve diğer tutundurma çabalarıyla, mamulün rakip markalardan üstün olduğu imajının yaratılması stratejisidir. Ama bunu uygularken, mamulün hiç de önemli olmayan bazı yönleri (renk, ambalaj gibi) de değiştirilebilir; burada en önemli nokta, rakiplerden farklılık ve üstünlük imajıdır. Böylece rakiplerle fiyat dışı rekabete ağırlık verilerek fiyat rekabeti tehlikesinden sakınılmakta veya bu tehlike minimum düzeye indirilmektedir. (Mucuk, 2005, s. 68) Farklılaştırılmış Pazarlama (Çok Bölüm) Stratejisi Daha önce de belirtildiği üzere, pazarı bölümlere ayırmanın kitlesel pazarlamaya göre çeşitli üstünlükleri vardır. Böylece; farklı alıcıların birbirinden çok farklı ihtiyaç ve tercihlerine uygun ürünler ve pazarlama karmalarıyla daha iyi hizmet verilmektedir (Mucuk, 2001, s. 96). Bu strateji gereğince; homojen olmayan pazar küçük homojen pazar bölümlerine ayrılarak, her pazar bölümüne farklı ürün ve pazarlama programı uygulanmaktadır. Böylece bu strateji seyahat işletmesine, birkaç 132

133 pazar bölümünde o pazar bölümlerine yönelik fiyatlandırma, dağıtım ve iletişim stratejisi ile hizmet etme olanağı sağlamaktadır. Satış fiyatları ise her bölümün fiyat duyarlılığına göre oluşturulmaktadır. Örneğin gençlerin oluşturduğu pazar bölümüne yönelik fiyatlandırma stratejisi, lüks pazar bölümlerinden farklı olacaktır. Çünkü gençlerin oluşturduğu pazar bölümünün fiyatlara duyarlılığı yüksektir. Bu stratejinin amacı, pazarın her bölümünde satışları azami düzeye çıkarmaktır. Örneğin bir seyahat işletmesinin pazarını bölümlendirerek, iş amaçlı gelen müşteriler ve tatil amaçlı gelen müşteriler olarak belirlediği iki pazar bölümünü hedef pazar olarak seçmesi, ardından her iki pazar bölümü için farklı pazarlama karması oluşturması gibi. Özellikle seyahat işletmesinin fazla kapasitesi varsa, bu uygulama yararlı olmaktadır. Bununla birlikte seyahat işletmesi pazarda belirli bir bölümde başarılı olduktan sonra bu stratejiyi uygulayabilmektedir (Akat, 2001, s. 79). Ancak, bu çeşit pazarlama stratejisinin maliyetleri artırdığı da unutulmamalıdır. Çünkü, bu stratejinin uygulanması sonucu üretim, yönetim, stoklama ve reklam giderlerinde hızlı bir artış meydana gelmektedir. Diğer taraftan farklılaştırılmış pazarlama stratejisi tüm pazar stratejisine göre işletmeye daha çok gelir sağlamaktadır (Mucuk, 2001, s. 104). Seyahat işletmeleri açısından farklılaştırılmış pazarlama stratejisinin olumlu ve olumsuz yönleri Tablo 1 de belirtilmektedir; Tablo 1: Farklılaştırılmış Pazarlama Stratejisinin Olumlu ve Olumsuz Yönleri Farklılaştırılmış pazarlama stratejisinin olumlu yönleri Aşırı üretim kapasitesi (yiyecekiçecek bölümlerinde) ve fazla oda kapasitesi birden fazla farklı pazar bölümlerine hizmet Farklılaştırılmış pazarlama stratejisinin olumsuz yönleri Daha büyük finansal başarı sağlanır. Daha fazla sayıda üretim sürecini gerektirir (otelde 133

134 edilerek değerlendirilmiş olur. Daha fazla pazara ve dolayısıyla müşteriye hitap edilir, otelin doluluk oranı ve otel içi satışları artar. Daha az risk vardır, bir pazara bel bağlanmaz. Yeni pazar fırsatları yakalanabilir. Pazar bölümünün ihtiyaçları ve istekleri daha iyi belirlenir, müşteri memnuniyeti sağlanır. Her farklı pazar için daha uygun ve etkili pazarlama karması ya da karmaları geliştirilir. Şiddetli rekabetten kaçınılır. farklı mutfaklara özgü yemeklerin üretilmesi gibi), odaların dizaynı farklılaşır. Sonuçta üretim ve hizmet maliyetleri artar. Farklı dağıtım kanallarının ve iletişim araçlarının kullanılması, promosyonların çeşitli olması nedeniyle pazarlama maliyetleri de artmaktadır. Oldukça masraflı olan bu strateji genelde seyahat sektörünün liderleri tarafından uygulanır. Bu lider seyahat işletmeleri, her pazar bölümü için etkin pazarlama karması ve pazarlama yöntemleri uygulayarak pazardaki bütün müşteri gruplarından pay almak ister. Örneğin: Farklılaştırılmış pazarlama stratejisini uygulayan seyahat işletmesi olarak ETS Tur gösterilebilmektedir. ETS Tur bu stratejiyi uygulayarak hedef pazarlarını aşağıdaki şekilde belirlemiştir: Yurtiçi ve Yurtdışı Rezervasyonları Incentive ve Kongre Organizasyonları Uçak Rezervasyonları Gemi Turları Kültür turları vb. 134

135 Şekil 2: Farklılaştırılmış Pazarlama İşletmenin Pazarlama Karması 1 İşletmenin Pazarlama Karması 2 İşletmenin Pazarlama Karması 3 Hedef Pazar Bölümü 1 Hedef Pazar Bölümü 2 Hedef Pazar Bölümü Yoğunlaştırılmış Pazarlama (Tek Bölüm) Stratejisi Yoğunlaştırılmış pazarlama stratejisi; seyahat işletmesinin, tüm pazar için belirlediği bölümlerden sadece birini pazar olarak seçtiği ve tüm pazarlama çabalarını tek bir pazarlama karması ile bu bölüme yönelttiği hedef pazar seçimi stratejisidir. Özellikle kaynakları sınırlı olan durumlarda çok yararlı olan bu strateji büyük bir pazarın az bölümüne hitap etmektense küçük bir pazarın büyük bir bölümünü eline geçirme yolunu izlemektedir (Mucuk, 2001, s. 104). Başka bir deyişle, işletme kendini çeşitli yerlere dağıtmaktansa, gücünü belli alanlarda yoğunlaştırmaktadır (Tek & Özgül, 2007, s. 331). Şekil 3: Yoğunlaştırılmış Pazarlama İşletmenin Pazarlama Karması Hedef Pazar Bölümü 1 Hedef Pazar Bölümü 2 Hedef Pazar Bölümü 3 Bu stratejide amaçlanan; verimli bir şekilde maliyetleri kontrol etmekle beraber pazarın az sayıda bölümüne hitap ederek, pazarda güçlü bir konuma geçmektir(içöz, 2001, s. 202). Örneğin Prontotur, daha çok yurtdışı turlarına gitmek isteyen konukları kendisine hedef pazar olarak seçmiştir. Özellikli 135

136 bir bölümü hedef pazar olarak seçmeye başka bir örnek olarak, Saltur tamamen iş amaçlı seyahat edenlere ulaşmak için oluşturulmuş ürün dizaynı, sadece kongre ve fuar organizasyonları yaparak bu pazar bölümünü çekmede çok başarılı olmuştur. Tura turizm, son derece lüks nitelikteki Cruise turları düzenleyerek tek bir pazara yoğunlaşmıştır. Birçok bağımsız seyahat işletmesi bu stratejiyi benimsemektedir. Bu stratejiyi uygulayan seyahat işletmesi, belli bir pazar bölümünü ele geçirmek için tüm çabasını harcamaktadır ve bu bir risk taşımaktadır. Yani; bazen bu strateji, pazar bölümü çok dar olduğu için işlevsel olmayabilir. Sonuçta bir seyahat acentası, bir pazar bölümü üzerine yoğunlaşırsa her zaman başarılı olamayacağı riskini göz önünde bulundurmalıdır. Ancak, bölümün isabetli bir şekilde seçilmesi durumunda; seyahat işletmesi güçlü ve büyük rakipleriyle kolayca rekabet ederek, karlı bir şekilde çalışmalarına devam edebilir (Akat, 2001, s. 77). Nispeten çok büyük olmayan işletmeler büyük seyahat işletmeleriyle rekabette etkili olduğu için bu stratejiyi benimsemektedir. Bazı işletmeler ise arzu ettikleri pazar bölümünde güçlü bir pozisyon yakalayabilmek için bu stratejiye başvurmaktadır. Yani seyahat işletmesi bu strateji sayesinde spesifik pazarlarda güçlü bir pazar pozisyonu elde etmektedir. Çünkü pazarların gereksinmesini iyi bilmektedir. Yoğunlaştırılmış pazarlama stratejisinin, olumlu yönleri ile işletmeye sağlayacağı yararlar ve işletme açısından olumsuz yönleri ile riskleri Tablo 2 de gösterilmektedir. Tablo 2: Yoğunlaştırılmış Pazarlama Stratejisinin, Olumlu Yönleri ile İşletmeye Sağlayacağı Yararlar ve İşletme Açısından Olumsuz Yönleri ile Riskleri Yoğunlaştırılmış pazarlama stratejisinin olumlu yönleri ve işletmeye sağladığı faydalar İşletme, tüm enerjisini bir Yoğunlaştırılmış pazarlama stratejisinin olumsuz yönleri ve riskleri En büyük riski, pazarın o 136

137 grubun ihtiyaçları karşılama üzerine odaklayabilir. Böylece işletmenin hedef alınan pazar bölümündeki durumunun güçlenmesine yardımcı olmaktadır. İşletmenin o pazar bölümünün gereksinimlerini daha yakından tanımasına yardımcı olmaktadır. Böylelikle pazar bölümünün ihtiyaçları daha iyi karşılanmış olacaktır. Üretimde, dağıtımda ve reklamda uzmanlaşma nedeniyle faaliyetlerde ekonomiklik sağlamaktadır. Pazar bölümü iyi seçilmişse işletmenin yaptığı yatırımdan yüksek kâr sağlaması gerçekleşir. İşletmenin özel olmasını sağlamaktadır. Sınırlı kaynakları olan bir işletme daha büyük işletmelerle rekabet edebilir. Güçlü konumlandırma sağlanır. bölümünde kâr olduğunu gören diğer işletmelerin de o pazar bölümüne girmeleridir. Yani rakipler artabilir. Tüm yumurtaları aynı sepete koymanın tehlikesi söz konusudur. Yani işletmenin tüm kaynakları bir bölümdeyoğunlaştırıldığında eğer seçilen pazar bölümü işletmeye uygun değilse; işletme kaynaklarının tümü boşa kullanılmış olacaktır. Nüfustaki veya müşteri beğenisindeki küçük değişiklik firmayı büyük ölçüde etkileyebilir. Bir bölümde yoğunlaşıldığı için yeni pazarların doğru büyümede sorun olabilir. Büyük rakipler işletmenin yoğunlaştığı niş bölümü daha etkin şekilde pazarlayabilir. Tüm bu bilgiler ışığında İstanbul Üniversitesi bünyesinde kurulacak olan seyahat acentasının, hedef pazar seçiminde benimseyeceği stratejiyi belirlemek için kurulacak acentanın ne tür faaliyetlerde bulanacağına göz önüne alınır. Daha öncede belirtildiği gibi kurulacak acentanın arz edeceği ürünler, bizim stratejimizi farklılaştırılmış hedef pazar stratejisi olarak 137

138 belirler. Çünkü acentamız, uçak biletleri satışı, yurtiçi-yurtdışı otel rezervasyonları, yurtiçi-yurtdışı turlar, seminer ve kongre organizasyonları, sağlık turizmi için organizasyonlar ve yurtdışı eğitim faaliyetleri yapmaktadır HEDEF PAZAR İHTİYAÇLARI (Mustafa AKYOL) Öncelikli olarak hedef pazar ihtiyaçları arasında turistik çekim merkezi oluşturma; yörenin turizm arz potansiyelinin envanterinin çıkarılması, tanıtılması ve pazarlaması gerekmektedir. Hedef pazarı, turist için çekici kılan özellikleri ile tanıtımını gerçekleştirmek ve potansiyel turistleri bölgeye yönlendirmek, bölgeyi bir cazibe merkezi haline getirecektir. Turizmde hedef pazar ihtiyaçları arasında çekim gücü, imkanlar, ulaşım, konukseverlik ve altyapı hizmetleri olmazsa olmazlardandır. Turizm destinasyonlarını oluşturan kısımların 6 başlık altında toplanabileceği belirtilmektedir. Bunlar; çekicilikler (doğal oluşumlar veya inşa edilmiş yapılar v.b.), ulaşım sistemleri ve yapıları, konaklama, yiyecek-içecek ve alışveriş imkanları, planlı turlar, aktiviteler (turistlerin katılabilecekleri her türlü aktivite) ve diğer hizmet birimlerinden (bankalar, iletişim araçları v.b.) oluşmaktadır. (GÜRBÜZ, 2005) Türkiye nin ve yörelerimizin de artan uluslararası turizmden yeterince yararlanabilmesi için; bölgelerdeki kültürel ve çevresel özellikleri ön plana çıkaracak tanıtma ve geliştirme plan ve projelerinin uygulanmasını zorunlu kılmaktadır. (ÖZTAŞ, 2007) Bir bölgenin marka olması için tercih edilen bir cazibe merkezi haline getirilmesi gerekmektedir. Çekim merkezi haline getirilmesi için de doğal, tarihi, kültürel özelliklerinin ön plana çıkarılması ve ulusal-uluslararası baz da tanıtımının yapılması gerekir. (ATEŞOĞLU, 2009) 138

139 Turizm sektöründe rakiplerin önüne geçip, başarılı olabilmek için yeni stratejiler geliştirilerek markalaşılması gerekmektedir. Destinasyon marka kimliği ile tüketici ile marka arasında duygusal bir bağın kurulması, destinasyon marka imajı ile tüketicinin çekimmerkezi ile ilgili duygularının, düşüncelerinin algılanması, turistleri çekim merkezine yönlendiren doğal tarihi kültürel çekiciliklerin tespit edilmesi ve tanıtımının gerçekleştirilmesi, turistik altyapı ve fiziki olanaklar ile turistin sorunsuz bir şekilde tatilini geçirmesi, coğrafi işaretleme ile bölgenin karakteristik özellikleri ve zengin ürün çeşitliliğinin gün yüzüne çıkarılması, kendine özgü özellikleri ile özdeşleşen farklılaştırma stratejisi ile daha geniş kitlelere hitap edilmesi ve son olarak destinasyon pazarlaması ile bölgenin hedef kitlelere yönelik çekici bir cazibe merkezi haline getirilmesi amaçlanmıştır. (ATEŞOĞLU, 2009) İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü ve çevresinin öncelikli hedef pazar ihtiyaçlarını sıralamamız gerekirse; Bölgenin öncelikle marka kimliğinin oluşturulması gerekmektedir. Turist ile bölge arasında bir duygusal bir bağ oluşturulmalıdır. Özellikle akılda kalıcı olacak isim, kültürel miras, slogan, logo, renk, müzik, mimari gibi özelliklerin önplana çıkarılması şarttır. Turistin algısına yönelik olumlu bir destinasyon marka imajı yaratılmalıdır. Turistlerin destinasyonun ismini duyduğunda akıllarında oluşacak duygu ve fikirler marka imajını ifade edecektir. Bu doğrultuda turistlerin algıları doğru tespit edilerek destinasyonun zayıf yönleri güçlendirilmelidir. Turistik destinasyonların en önemli özelliklerinden bir tanesi olan doğal, tarihi ve kültürel çekiciliklerdir. Bu bağlamda İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsünün ve çevresinin ön plana çıkarılarak tanıtımlarda çekici unsur olarak ele alınması gerekmektedir. 139

140 Turistik destinasyonların en temel ihtiyaçlarından bir tanesi de turistik altyapı olup konaklama, ulaşım, park alanları ve alan planlamalarının en etkin şekilde yapılması gerekmektedir. İstanbul Üniversitesi ve çevresinde ulaşım kolay fakat trafik yoğunluğu fazladır. Bölgenin trafikten arındırılması gerekmektedir. Bölgede bulunan konaklama işletmeleri hem sayı olarak hem de altyapı olarak yetersizdir. Bölgedeki hediyelik eşya ve yiyecek içecek işletmelerinin sayısı fazla ve kontrolsüz büyüme mevcuttur. Gerekli yasal düzenlemeler ile kontrol altına alınması gerekmektedir. Turistik anlamda birçok bölge bir coğrafik işaretleme ile ünlüdür. Örneğin; Taksim de İstiklal Caddesi ve Sultanahmet te Ayasofya ve Sultanahmet Camii. İstanbul Üniversitesi tarihi binaları da ön plana çıkarılarak coğrafi işaretleme yapılabilir. Bölgede var olan turizm faaliyetlerinin sınırlarının tam belirlenmemiş olması sebebi ile bölgede farklılaştırma stratejisi ile İstanbul Üniversitesi kendine özgü özellikleri ile ön plana çıkarılıp Beyazıt ın turistik simgesi haline getirilmelidir REKABET ORTAMI VE PAZARDA BULUNAN RAKİPLER (ZELİHA) Günümüzde isletmeler ürün farklılaşmasının ve müşteri beklentilerinin karşılanmasının her geçen gün zorlaştığı, global piyasaların ve rakiplerin daha çok artış gösterdiği, değişik müşteri kitlesinin belirdiği farklı bir rekabet ortamı ile yüz yüzedirler. Toplumsal düzenin ürünü durumundaki işletmelerin oluşan değişim dalgasından sağlıklı ve gelişerek çıkabilmeleri rekabet kapsamındaki üstünlüklerinin önemine ve bu üstünlüğün stratejik uygulamalar ile gündeme getirilmesi ile ilintilidir (Altuntuğ, 2007:4). Bu amaçla isletmeler rekabet üstünlüğü sağlamada, farklı pazarlama yöntem ve stratejilerini uygulamaktadırlar (Tekin ve Çiçek, 2005: 63). 21. yüzyılın, yükselen rekabet şartları ve hızla oluşan değişimin beraberinde getirdiği karmaşık yapıdaki problemler ile başa çıkabilmek üzere birlikte hareket 140

141 etmek amacıyla yoğun çabaların gösterildiği bir dönem olması beklenmektedir.( Gümüşoğlu, 2008: 287). Yatırımların yüksek boyutta refaha ulaşabilmesi için gerekli olan rekabet ortamında yatırımcı açısından önemli olan: düzenleyici kuralların saydam, adil ve öngörülebilir olması ile rekabeti engelleyecek davranışların önlenebilmesidir (Atiyas, 2005: 6). Globalleşen iş ortamında rekabet her coğrafya ve sektörden oluşabilmektedir. Globalleşme ile birlikte artan rekabet, değişen istek ve ihtiyaçlar karşısında müşteri memnuniyetinin ve sadakatinin oluşmasını zorlaştırmıştır (Gökdeniz ve Aşık, 2008:134). Bu durumda rekabet stratejisinin kalıcı ve devamlı oluşu rakip, piyasa yapısı ve sektör gibi dış değişkenler yerine, işletmenin somut oluşu yanında soyut, fiziksel oluşu yanında duygusal, düşünsel ve kültürel birikimleri ile temel yeteneklerine dayanarak rekabet stratejilerini oluşturmaları ile ilintilidir. (Altuntuğ, 2007:5). Rekabetçi ortam tercihinin ve bu tercih kapsamında beliren rekabetçi sistemin faydaları: Hak edenin başarılı olması hususu kapsamında oyun kuralları kapsamında birbirleri ile yarış içinde olan girişimlerin bulunduğu bir ortamda, girişimci ve tüketici özgürlüğünün yanında, ürün çeşitliliği, fiyat rekabeti, yüksek kalite, yenilikçilik ve verimliliğinde bulunduğu söylenebilir. Rekabeti engelleyen olumsuz durumların oluşmadığı piyasalara yeni girişler kolaylaşırken girişimciler cesaretlendirilecek, diğer taraftan da tüm girişimler sahip oldukları kaynakları en verimli şekilde kullanarak daha başarılı olmaya çalışacaklardır (Kaldırımcı, 2010:3). İşletmelerin rekabetçi üstünlüklere ulaşmalarındaki önem doğrultusunda bu üstünlüklerin bir anlam ifade etmesi için sürdürülebilirlik özelliğine sahip olmaları gerekmektedir. Rakiplerce taklit edilemeyen, satın alınamayan ve kopyalanamayan üstünlükler ile bu üstünlüklerin üzerine kurulan rekabetçi stratejiler ise işletmelerin başarılarını uzun dönemlere taşımalarını kolaylaştırmaktadır. Sahip oldukları temel yetenekleri ise işletmelere bu özellikleri kazandıran kilit bileşenlerdir (Altuntuğ, 2007:i). Turizm endüstrisinde elastik talep ve yoğun rekabet ortamı olmasından dolayı 141

142 rakiplerin üstesinden gelebilmek ve hedef kitlenin karşısında güçlü bir yer edinebilmek için ürün ve hizmetleri geliştirmenin yanında iyi bir soyut imaj oluşturmak ve sürdürülebilir kılmak gerekmektedir (Gökdeniz ve Aşık, 2008:134). Rekabetçi üstünlükleri geleceğe aktarabilmenin işletmenin kendisine rakiplerinden farklı kapsamda yer edinmesiyle ilişkili olduğu varsayıldığı zaman rekabet stratejilerinin dinamikliğinin ve farklılığının ne boyutta önemli olduğu su yüzüne çıkmaktadır. Fark yaratan işletme stratejileriyse işletmelerin pazarda, üründe, müşteri beklentilerinde ortaya çıkan değişiklikleri ve bu değişiklikler ile birlikte getirdiği risk ve fırsatların farkına varmalarını, yeni oluşumları değerlendirip, rakiplerin stratejileriyle kıyaslayarak kendi yönetim anlayışlarını ve işletme fonksiyonlarını devamlı güncellemelerini sağlayan stratejilerdir (Altuntuğ, 2007:5). Yeni rekabetçi ortamın ortaya çıkışı, karar verme sürecinin azalması, tüketici alışkanlıklarındaki değişim, bilgi toplumuna geçilmesinin beraberinde gelen globalleşme olgusu; işletmelerin, rakipleri karşısında rekabette üstünlük sağlayabilmeleri bakımından hızla ilerlemeleri zorunluluğunu öne çıkarmıştır (Gönen ve Çelik, 2005: 41). İletişimin hızlı olduğu, hızla beliren pazarlar ile kısa süreli iş tasarımlarının belirdiği global rekabet ortamında piyasalarda hızlı dönüşüm yaşanması işletmelerin kapsamlı rekabet ortamına girmesini sağlamıştır. Böylesi bir ortamdaki işletmelerin hedeflerini gerçekleştirebilmesi, yaşamlarını devam ettirebilmesi, artan rekabet karşısında pazardaki paylarını koruyarak arttırabilmeleri ve hatta yeni pazarlara girebilmeleri büyük oranda çevreye uyum sağlayabilmeleri ile ilişkilidir (Tekin ve Zerenler, 2002: 15 ). Kurulacak olan acentemizde bu doğrultuda ele alınmış rekabetçi ortamda pazara nüfuz edebilmek ve sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla değerlendirilerek pazar araştırması yapılmıştır. Bu araştırma kapsamında hedef pazardaki rakipler belirlenmiş ve aşağıda listelenmiştir. 142

143 Tablo 3: Sultan Ahmet Bölgesi ndeki Acenteler Sultan Ahmet Bölgesindeki Acenteler Beyazıd Bölgesindeki Acenteler Eminönü Bölgesindeki Acenteler Fatih Bölgesindeki Acenteler Aksaray Bölgesindeki Acenteler Laleli bölgesindeki Acenteler Tarihi Yarımada da Toplam Acenta Adet Grupları A Grubu: 26 B Grubu: 2 C Grubu: 1 A grubu: 3 B Grubu: 0 C Grubu: 0 A grubu: 102 B Grubu: 1 C Grubu: 1 A grubu: 204 B Grubu: 0 C Grubu: 2 A grubu: 23 B Grubu: 0 C Grubu: 0 A grubu: 10 B Grubu: 0 C Grubu: 0 A grubu: 368 B Grubu: 3 C Grubu: 4 143

144 Tablo 4: İstanbul Bölgesindeki Acenteler A Grubu: B Grubu: C Grubu: Toplam 2104 adet 50 Adet 57 Adet 2211 Adet Tablo 5 : Tarihi Yarımada ( Fatih+ Eminönü+ Sultanahmet+ Beyazıd+Laleli+ Aksaray) A Grubu: B Grubu: C Grubu: Toplam 368 adet 3 Adet 4 Adet 375 Adet Kaynak: TURSAB ın Sitesinden veriler derlenerek hazırlanmıştır. ( Erişim Tarihi: ) PAZARDA BULUNAN RAKİPLERİN İNCELENMESİ (BURCU) İstanbul Üniversitesi ne bağlı açacağımız acentamızın hizmet bölgesinde yer alan acentalar içinde İstanbul için günübirlik ve birkaç günlük turlar düzenleyen acentalar: Barefoot Travel, Bereket Tur, Cicoda Turizm, İstanbul Sightseeing Tours, Consul Tour, Fachee Travel, Heysem Tour, İstanbul Yıldız Turizm, Jasmine Tur, Mgnificient Tur, Midillis Tur, True Blue Tur, Turkland Travel Agency, Paran Tur, She Tur, Travel Terminal ve Venividi Travel dır. Aşağıda web sitelerinden ulaşılabilen ve hazırladıkları turlara ulaşabildiğimiz tüm rakip acentalar ile birlikte bahsi geçen bu acentalardan ve hazırladıkları turların içeriklerinden bahsedilmiştir. Akabe Turizm, Berat Turizm, Büşra Turizm, Çiçek Tur, Feyza Turizm, Hudeybiye Turizm, İklim Turizm, İspa Tur, Liva Tur, Nil Tur, Öz&el Tur, 144

145 Serde Turizm, Server Turizm, Toprak Turizm, Uzman Turizm umre ve hac turizmi uçak bileti, otel rezervasyonu ve vize işlemleri yapmaktadır. Aksa Tur; Balkan ve Avrupa ya gezi ve tatiller düzenlemekte özellikle kayak turları üzerine yoğunlaşmakta, otel rezervasyonu, vize işlemleri hizmeti vermektedir. Aldağ Turizm; yurtiçi yurtdışı uçak biletleri, münferit otel rezervasyonları araç kiralama hizmetleri, havaalanı transfer ve tur hizmetleri, rehberlik ve tercüman hizmetleri, şehir turları transfer hizmetleri, kongre, fuar, sempozyum, incoming, outgoing, dünyanın her yerine gemi seyahatleri, vip transferler ve limuzin kiralama seyahat sigorta paketleri, vize hizmetleri vermektedir. Ardahan Turizm; yurtiçi ve yurtdışı turlar düzenlemekte, yurtdışı otel rezervasyonları, vize hizmetleri ve Avrupa shengen işlemlerini müşteri adına takip etmektedir, Moskova charter uçuşları, İstanbul çıkışlı tarifeli ve diğer charter uçuşları biletleri satışı yapmaktadır. Hava Alanı, otel transferleri ve şehir turları yapmaktadır. (Ardahan Turizm) Ayşa Tur; İstanbul, İzmir, Ankara çıkışlı yurtdışı turlar düzenlemektedir. İzmir hareketli Yunanistan ve Baltık gemi turları, İstanbul hareketli yurtdışı gemi turları, Hac ve Umre ziyaretleri düzenlemektedir. Araç kiralama, seyahat sigortası, transfer ve vize hizmeti vermektedir. Barefoot Travel; İstanbul, Kapadokya, Çanakkale, Bursa, Kaş, Efes, Pamukkale turları düzenlemektedir. Klasik İstanbul turu için Ayasofya, Sultan Ahmet Camii, Dikilitaş, Yılanlı Sütun, Kapalı Çarşı, Topkapı Sarayı ve Süleymaniye Camii ziyaretlerinden oluşmaktadır. Ayrıca Boğaz Turu, Büyükada Turu ve İstanbul Gecesi ve Galata Mevlevilerine özel organizasyonlar düzenlemektedir. 145

146 Bendis Turizm; başta Romanya Bulgaristan pazarı olmak üzere diğer eski doğu bloğu ülkelerine Avrupa ülkelerine seyahat edecek müşterilerin vize, uçak bileti, hotel, transfer hizmetleri vermektedir. Tüm dünyaya ekonomik uçak bileti yurtiçi uçak bileti temin etmektedir. Onur air ve diğer özel havayolu şirketlerin yetkili temsilciliği yapmaktadır. (Bendis Turizm) Bereket Turizm; yurtdışı turlar ( Mısır Turu, Suriye Turu, Özbekistan Turu, Hindistan Turu, Amsterdam Turu, Barselona Turu, Dubai Turu, Fas Turu, İsviçre Turu, İtalya Turu, Londra Turu, Paris Turu, Roma Turu, Uzakdoğu Turu), yurtiçi turlar (Karadeniz Turu, Çanakkale Turu, Antalya Turu, Marmaris Turu, İstanbul Turu) Hac ve Umre ziyaretleri düzenlemekte ve uçak bileti satışı yapmaktadır. (Bereket Turizm) Bereket Turizm; klasik İstanbul turunda Ayasofya, Sultan Ahmet Camii ve Kapalı Çarşı gezdirilmektedir. Yarım günlük bir tur olarak Topkapı ve Süleymaniye Camii gezdirilmektedir. Tam günlük bir tur olarak da klasik İstanbul turuna Topkapı ve Süleymaniye Camii turunun eklenmesi ile yapılmaktadır. Ayrıca Boğaz Turu, Mısır Çarşısı, Boğaz Köprüsü, Çamlıca Tepesi, Pierre Lotti, Dolmabahçe Sarayı ve Yıldız Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Rumeli Hisarı için tur organizasyonları yapmaktadırlar. Berhel Turizm; A Grubu seyahat acentesi olarak yurtiçi ve yurtdışı seyahatleri, fuar, kongre, seminer organizasyonları, iş dünyamızın önde gelen şirketlerinin yurt dışından gelen özel misafirlerine VİP hizmetler sunmaktadır. Bireysel müşteriye talepleri doğrultusunda özel paketler sunumuyla da bir ilke imza atmıştır. Ayrıca son model araç filosu ile seyahat acentelerine ve okul gezilerinde transfer hizmetleri vermektedir. Yurtiçi turları ( Kapadokya Turları, Batı Karadeniz Turları, Pamukkale Turları, Bursa-İznik-Trilya Turu), yurtdışı turları (Paris Turu, Yunanistan Turu, Kahire Turu, Sharm El Sheikh Turu) düzenlemektedir. (Berhel Turizm) 146

147 Bumerang Turizm; Seyahat Acentacılığı tarihinde uzun ve başarılı bir geçmişi olan Bumerang Turizm ülkemizde ilk olarak Formula 1 yarışlarını yerinde izletmek amacıyla 2000 senesi sezonunda tur organizasyonuna başlamıştır 'i aşkın izleyici kitlesinin yer aldığı Grand Prix'lerin yapıldığı şehirlerdeki seyahat organizasyonlarının başarıyla yapılabilmesi için hazırlıklar her yarış sonrası bir sonraki sene için başlamaktadır. Alışılmış tatil amaçlı seyahatlerin aksine Formula 1 yarışlarının seyahat programları aylar öncesinden rezervasyon ile katılımı gerektirmektedir. (Bumerang Turizm) Cicoda Travel; İncoming turlar ve otel rezervasyonu hizmeti vermektedir. Üç gece dört gün süreli İstanbul Turunda yurtdışından gelen turistlere Topkapı Sarayı, Ayasofya Müzesi, Beylerbeyi Sarayı, Mısır Çarşısı, Sultan Ahmet Camii gezdirilmektedir. Beş gece altı gün süren Çanakkale, Pamukkale, Bursa ya gidilen İstanbul çevresine yönelik bir tur programı da bulunmaktadır. Consul Travel Services; Ağırlıklı olarak Kazakistan, Ukrayna, Özbekistan ve Rusya olmak üzere tüm BDT ülkeleri ile Arnavutluk, Bulgaristan ve Almanya dan gelen üst düzey misafirlere Türkiye de hizmet vermektedir. İstanbul da Vip Yat Turu, İstanbul Turu, Topkapı Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Galata Kulesi, Sultan Ahmet Camii, Pierre Loti, Ayasofya Müzesi ve Kız Kulesi için özel tur programları bulunmaktadır. Elif Tur; Yurtiçi otel, konaklama, ulaşım, sağlık beldeleri gezilerinin düzenlenmesi, yurtdışı rehberlik, otel, konaklama, ulaşım, sağlık beldeleri gezilerinin düzenlenmesi yapılmaktadır. Günübirlik yat turları, İstanbul gece eğlence organizasyonları düzenlenmektedir. Eve Turizm; Eve Turizm yurtdışından gelen yabancı konuklarınızı İstanbul'un ve Türkiye'nin doğal, kültürel ve tarihi zenginlikleri eşliğinde en 147

148 iyi şekilde ağırlayabileceğiniz organizasyonlar düzenlemektedir. Uçak bileti, yurtdışı otel rezervasyonu ve vize işlemleri hizmeti vermektedir. Fachee Turizm; Sabahtan öğlene kadar Hipodrom, Sultan Ahmet Camii, Ayasofya Müzesi, Türk ve İslam Eserleri Müzesinin gezilmesinden oluşan klasik İstanbul turu, öğleden sonra Topkapı Sarayı ve Kapalı Çarşı nın gezilmesinden oluşan yarım günlük bir tur daha bulunmakta, eğer istenilirse bütün tur tam gün olarak satın alınabilmektedir. Ayrıca Boğaz Köprüsü, Çamlıca Tepesi ve Dolmabahçe Sarayı na yapılan bir tur programı da bulunmaktadır. Bütün gün süren Boğaz turu ve Galata Mevlevileri için organizasyon düzenlemektedir. Feray Turizm; Yurt dışında Rusya Federasyonunu, Ukrayna, Lituanya, Estonya, Kazakistan,Azerbaycan, Bulgaristan, Arnavutluk pazarında faaliyetlerini sürdürmekte, başta İstanbul olmak üzere Antalya, Marmaris, Kuşadası ve diğer bölgelerde, özel uçuşlara turist grupları getirmekte ve konaklama, transfer ve her türlü Tur organizasyonlarını başarıyla devam etmektedir. Feustel Fairs & Travel; Türk seyahat sektöründeki tecrübesi ile fuar temsilciliği, uçak bilet satışı, seyahat paketleri düzenleme ve yeni ürünler geliştirme konusunda uzmanlaşmıştır. T.C. Turizm Bakanlığı A belgeli bir seyahat acentası olmasının yanı sıra yurt dışındaki üç fuar işletmesinin Türkiye temsilciliğini yürütmektedir. Fez Travel; on günlük veya on günden fazla Türkiye turları düzenlemektedir. Bu turların içince İstanbul, Çanakkale, Efes, Kuşadası, Pamukkale, Bursa yer almaktadır. Heysem Turizm; Sultan Ahmet Camii, Ayasofya, Hipodrom, Kapalı Çarşı nın gezilmesinden oluşan yarım günlük tur programı bulunmaktadır. Özel yat ile Boğaz Turu, Büyükada turu ve İstanbul gecesi eğlencesi organizasyonları düzenlemektedir. 148

149 İmperial Turkey; Yurt genelinde her bölgeden, her mevsim ve her çeşit otel, apart, residence ve tatil köyü rezervasyonları, her türlü araç kiralama hizmetleri, yurt içi gezi ve kültür turları, kongre, toplantı ve seminer organizasyonları, golf turizmi ve uçak biletinden, transferlere vizelerin teminine, rehberlik ve tercüme hizmetleri vermektedir. Kapadokya, Pamukkale, Doğu Karadeniz, Gap ve Doğu Turları düzenlemektedir. İstanbul Sightseein Tours; İstanbul, Kapadokya, Efes ve Türkiye turları düzenlemektedir. Türk gecesi, Boğaz Turu ve Galata Mevlevileri organizasyonlarına katılım düzenlemektedir. Sultan Ahmet Camii, Yerebatan Sarnıcı, Topkapı Sarayı, Ayasofya Müzesi, Kapalı Çarşı ve Hipodromdan oluşan yarım günlük, tam günlük ve altı gün süren İstanbul turları bulunmaktadır. İstanbul Yıldız Turizm; Tüm bölgeler için otel rezervasyonları, transferler, özel servisler, tarihi ve kültürel tur organizasyonları, toplantı organizasyonları, golf turizmi, konferans ve toplantılar, iş adamlarına ve şirketlere yönelik anlaşmalar şeklinde hizmet vermektedir. Haliç, Tarihi Yarımada ve Boğaz üzerinde helikopter turu yapmaktadır. Sultan Ahmet Camii, Ayasofya, Hipodrom, Kapalı Çarşı nın gezildiği yarım günlük tur ile daha sonrasında Topkapı Sarayı, Rüstem Paşa Camii, Mısır Çarşısı nın gezildiği öğleden sonra turu bulunmaktadır. Ayrıca Boğaz Turu ve Dolmabahçe Sarayı nın ziyareti yapılmaktadır. Jasmine TOUR; Altı ile on beş gün arasında Türkiye turları bulunmaktadır. Ayrıca Kapadokya, Efes, Pamukkale, Antalya, Çanakkale ve Truva turları düzenlemektedir. Bütün gün süren Ayasofya, Hipodrom, Sultan Ahmet Camii, Kapalı Çarşı, Topkapı Sarayı, Rüstem Paşa Camii ya da Mısır Çarşısı, Boğaz, Rumeli Hisarı, Çamlıca Tepesi, Dolmabahçe Sarayı, Boğaz Köprüsünden oluşan İstanbul turları düzenlenmektedir. Havaalanından transferlerinde dâhil olduğu üç günlük İstanbul turları da bulunmaktadır. Lemis Travel; İstanbul, Boğaz, Anadolu Kavağı, Reina, Büyükada, Yalova, Bursa, Sapanca Gölü, Kapadokya, Efes ve Pamukkale ye turlar 149

150 düzenlemektedir. İstanbul Turu; Hipodrom, Ayasofya, Sultan Ahmet Camii ve Kapalı Çarşı dan oluşmaktadır. Magnificient Travel; Üç gece dört günlük Ayasofya, Sultan Ahmet Camii, Topkapı Sarayı, Süleymaniye Camii, Dolmabahçe Sarayı nın gezildiği ve Türk gecesi organizasyonu olan bir tur pkedi bulunmaktadır. Dört gece beş günlük Ayasofya, Hipodrom, Topkapı Sarayı, Süleymaniye Camii, Boğaz Turu ve Bursa turu bulunmaktadır. Beş gece 6gün süren Sultan Ahmet Camii, Ayasofya, Topkapı Sarayı, Süleymaniye Camii, Büyükada, Kapalı Çarşı ve Bursa nın gezilmesinden oluşan bir tur düzenlemektedir. Merlin Turizm; Yurtiçi ve yurtdışı turlardan, kültür turlarına, mavi yolculuktan kayak paketlerine, gençlere yönelik programlardan kurumsal hizmetlere, uçak biletinden vize işlemlerine kadar uzanan seyahat ürünleri sunmaktadır. Ağva, Uludağ ve Marmaris e günübirlik yurt içi turları bulunmaktadır. Midillis Tours; Kapadokya, Efes, Çanakkale, Nemrut, Antalya ve İstanbul da turlar düzenlemektedir. Yarım günlük Ayasofya, Sultan Ahmet Camii, Hipodrom, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Kapalı Çarşı dan oluşan ve yarım gün süren Topkapı Sarayı ve Süleymaniye Camii turu bulunmaktadır. İsteyenler iki tur programını tercih ederek tam günlük tura katılabilmektedir. Ayrıca Boğaz Turu, Beylerbeyi Sarayı, Çamlıca Tepesi turu da düzenlemektedirler. Paran Tour; Günübirlik İstanbul, Kapadokya, Efes, Pamukkale, Gelibolu, Antalya turları bulunmaktadır. Uçak, tren ve otobüsle gerçekleştirilen Türkiye paket turları düzenlemektedir. Yarım günlük Ayasofya, Sultan Ahmet Camii, Hipodrom, Türk ve İslam Eserleri Müzesi, Kapalı Çarşı dan oluşan ve yarım gün süren Topkapı Sarayı ve Süleymaniye Camii turu bulunmaktadır. İsteyenler iki tur programını tercih ederek tam günlük tura katılabilmektedir. Ayrıca Boğaz Turu, Beylerbeyi Sarayı, Çamlıca Tepesi turu da düzenlemektedirler. 150

151 She Tours; İstanbul, Kapadokya, Antalya, Fethiye, Pamukkale, Efes, Truva, Gelibolu, Nemrut Dağı Turları bulunmaktadır. İstanbul turunda Hipodrom, Kapalı Çarşı, Sultan Ahmet Camii, Ayasofya, Topkapı Sarayı, Süleymaniye Camii gezilmektedir. Travel Terminal; İstanbul Turları, günübirlik turlar, hafta sonu turları, kayak turları, yurt dışı kültür turları, termatik turlar düzenlemektedir. Bir gece iki günlük İstanbul turu, ilk gün panaromik şehir turu, ikinci gün Topkapı Sarayı, Ayasofya Müzesi, Sultan Ahmet Camii, Dikilitaş, Yerebatan Sarnıcı, Yılanlı Sütun, Arkeoloji Müzesi ve Kapalı Çarşının gezilmesinden oluşmaktadır. True Blue Tour ; Türkiye ve çevresine, Yunanistan, Mısır a turlar düzenlemektedir. Türkiye de İstanbul, Fethiye, Kapadokya ve Antalya ya günübirlik turlar düzenlemektedir. İstanbul için düzenlediği turlardan ilki; Boğaz Turu, Rumeli Hisarı (denizden), teleferik ile Pierre Loti, Rüstem Paşa Camii, Ayasofya Müzesi, Sultan Ahmet Camii, Hipodrom ve Yerebatan Sarnıcı nın gezilmesinden oluşmaktadır. İkinci turda Topkapı Sarayı ve Kapalı Çarşı eklenmektedir. Yarım günlük bir turda da Türk ve İslam Eserleri Müzesi nin bunlara eklendiği görülmektedir. Ayrıca Büyükada turu da düzenlemektedir. Turkland Travel Agency; Türkiye de İstanbul, Kapadokya, Pamukkale, Efes, Gelibolu, Truva, Bursa ve Antalya ya turlar düzenlemektedir. Antalya ve İstanbul da otel rezervasyonu yapmaktadır. Araba kiralama ve rehberlik hizmeti vermektedir. Akşam yemekli, dansözlü boğaz turu ya da mısır çarşısında alışveriş ve öğlen yemekli boğaz turu organize etmektedirler. Bir diğer turda Mısır Çarşısı alışveriş, Boğaz turu ile Dolmabahçe ve Beylerbeyi ziyareti ve Çamlıca Tepesinin panoramik görüntüsünden oluşmaktadır. Ayrıca, tam günlük Sultan Ahmet Camii, Ayasofya Müzesi, Topkapı Sarayı, Kapalı Çarşı dan oluşan bir tur programı düzenlemektedirler. Venividi Travel; Türkiye, Yunanistan ve Mısır a turlar düzenlemektedir. Türkiye de İstanbul, Kuşadası, Kapadokya, Karadeniz ve Gelibolu ya turlar 151

152 düzenlemektedir. Üç dört günlük İstanbul& Efes, İstanbul & Kapadokya, İstanbul&Bursa, İstanbul& Gelibolu, İstanbul&Bolu Abant, İstanbul& Antalya turları yapılmaktadır. Sultan Ahmet Camii, Ayasofya Müzesi, Kapalı Çarşı, Topkapı Sarayı, Yerebatan Sarnıcı ve Hipodrom un gezildiği günübirlik tur paketleri vardır REKABET ANALİZİ Günümüzde rekabet kavramı sıklıkla kullanılmakla birlikte ülke, işletme, grup ya da bireysel açıdan amaç farklılıkları nedeni ile çok çeşitli anlamların yüklendiği bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. (Kaya, 2011, s.9) Örneğin; Türk Dil Kurumu nun (TDK) İktisat Terimleri Sözlüğünde rekabet kavramı, herhangi bir etkinlik alanında ayrı ayrı kişi ya da gruplar arasında sürdürülen üstün olma mücadelesi olarak yer almaktadır. Örgütler açısından bakıldığında ise rekabet kavramı genel anlamıyla, aynı alıcıya mal ve hizmet satmak isteyenler arasındaki mücadele olarak tanımlanabilir. (Köroğlu, Biçici, & Sezer, 2011) Bir turistik ürünün sürdürülebilir gelişiminin korunabilinmesi için o ürünün turistik kaynak ve çekiciliklerinin bölgesel, ulusal veya uluslararası boyutlarda, diğer turistik ürünler ile rekabet edebilir olması gerekmektedir. Söz konusu turistik ürünün sahip olduğu doğal güzellikler, tarihi ve kültürel değerler, fiyatı, turistik işletmelerinde sunulan hizmet kalitesi, altyapı vb. birçok faktör de o ürünün rekabet analizinin belirlenmesinde rol oynamaktadır. Gerek İstanbul üniversitesi gerek diğer köklü üniversiteler ülkemizde dolaylı yoldan turistik ürün oldukları için, bu eğitim kurumlarının bağımsız turistik ürün olarak rekabet analizini yapmak oldukça zordur. Çünkü bu kurumların çevresinde bulunan tarihi zenginlikler, yıllardır bölgenin tanıtımında başrol oynamış, bu kurumlar ise adeta figüran olmuştur. Ancak Üniversitemiz açısından ileriye dönük olumlu yönlerinden biri, Osmanlı daki mimari düzenden de kaynaklanan, İstanbul Üniversitesi nin tarihi yarım adaya ve Süleymaniye Cami sine yakınlığı, bu turları alan 152

153 turistler için kapsamlı olmasa da İstanbul Üniversitesi Beyazıt merkez kampüsünü dışarıdan görme ve rehberlerden kısa bilgiler almasını sağlamıştır. Bunun haricinde İstanbul Üniversitesi için özel bir tur, seyahat acenteleri tarafından bugüne kadar ne yazık ki düzenlenmemiştir. Rekabet analizi çerçevesinde bilinen en popüler 4 rekabet analiz modelleri şunlardır: (1) Porter ın rekabet gücü analiz modeli (Elmas modeli); Bu model firmaların rekabet gücünün gelişmesini sağlayan Dinamik elmas ya da Karo diye adlandırılır. Dört temel içsel faktörün bileşiminden oluşur. Bu dört bileşenden biri ya da ikisi rekabet gücünün kaynağını oluşturabilir. Bunlar; Faktör koşulları, Talep koşulları, Bağlı ve destek endüstriler, Firma stratejisi, yapı ve rekabet. (Bahar & Kozak, 2005, s.87) (2) Crouch un ve Ritchie nin kavramsal rekabet modeli; Bu ikili destinasyon rekabetini kavramsal model geliştirerek açıklamaya çalışmışlardır. Hizmet sektörüne ilişkin rekabet olayını ülke, endüstri, işletme ve ürün bazında turizm destinasyonlarına uygulamışlardır. Destinasyon rekabetini etkileyen dört etmeni; Temel kaynak ve çekicilikler, Destek faktör ve kaynakları, Destinasyon yönetimi, Niteliksel belirleyenler, diye sıralamışlardır. (Bahar & Kozak, 2005, ss ) (3) Dwyer in ve Kim in bütünleştirilmiş rekabet modeli; Turizm sektörleri ve ülkeleri arasında karşılaştırma yapabilmek için Dwyer ve Kim tarafından, turizm araştırmacılarının daha önce bu konuyla ilgili yapmış oldukları çalışmalardan yola çıkarak, rekabet gücünü etkileyen faktörlerin neler olduğunu belirlemeye yönelik geliştirilen bir modeldir. Turizm rekabetinin temel göstergelerini, Doğal ve geliştirilmiş kaynaklar, Destinasyon yönetimi, Talep koşulları, Bölgesel koşullar ve Destinasyon rekabeti başlıkları altında beş maddede incelemişlerdir. (Bahar & Kozak, 2005, s.105) (4) Kim in rekabet modeli; Model kim tarafından turizm sektöründeki rekabet ve rekabet gücünü açıklamaya yönelik geliştirilmiştir. Bu modelde 153

154 Kim, Turizm sektöründeki rekabetin dört boyuta sahip olduğunu savunmaktadır ki bunlar; Rekabetin birincil (İçerik ve çevre), ikincil (Turizm politikası, yönetim, vergilendirme vs.), üçüncül (Turizmin altyapısı, tesislerin kapasitesi vs.) ve dördüncül (Turizm talebi, istihdamı vs.) kaynaklarıdır. (Bahar & Kozak, 2005, ss ) Biz bu çalışmada yukarıda belirttiğimiz analiz yöntemlerinden birincisi olan Porter ın rekabet gücü analiz modeli (Elmas modeli) üzerinde ilerleyen konularda daha detaylı duracağız REKABET AVANTAJLARI VE DEZAVANTAJLARI (CEMAL GÜNDOĞDU) Rekabet Avantajları: İstanbul Üniversitesi bünyesindeki turistik öneme sahip müzelere sahip olması ( Zooloji müzesi, Botanik Bahçesi, Hidrobiyoloji Müzesi, Herbaryum, Türk Eczacılık Tarihi Müzesi) Üniversite bünyesinde kongre- toplantı ve seminer salonlarının varlığı bunların kongre turizmi çerçevesinde kullanılması Üniversitenin bünyesindeki hastanelerin ( Çapa- Cerrahpaşa- Diş Hastanesi vb. ) sağlık turizmi kapsamında paketler yapılarak kullanılması. Üniversitenin önemli bir kurum olması rekabet anlamında önemli bir avantaj sağlayacaktır. Farklı tur paketlerine sahip olması ( İstanbul üniversitesi turu- Tarihi yarım ada turu vb.) Turizm İşletmeciliği bünyesinde kurulmasından dolayı profesyonel personel ihtiyacının karşılanması Acentanın Beyazıd bölgesinde kurulması ve rakiplerinden daha genç ve aktif olarak çalışması 154

155 Rekabet Dezavantajları: Çevresinde çok sayıda profesyonel acenta bulunması. Pazara yeni girildiği için yeterince pazarın tanınmaması Tur çeşitlerinin az olması. Kamu kurumu bünyesinde kurulduğu için çeşitli kamusal prosedürlerin aşılmasının zor olması GELECEKTEKİ POTANSİYEL REKABET Son yıllarda yaşanan ekonomik devrimler, Dünya nın çok ciddi bir şekilde değişmesine yol açmış ve ayakta kalmak ve ekonomik refahını sürdürmek isteyen ülke ve firmaların da yeni bir rekabet politikası ve stratejisi belirlemelerini zorunlu hale getirmiştir. Hem kaliteli. Hem farklı, hem çeşitli, hem de seri üretim yapan, aynı zaman da müşteri tercihlerindeki değişimleri görebilen, müşteriye rakiplerin sunamayacağı çok farklı yararlar sunabilen ülke, bölge ve firmalar rakipleriyle rekabet edebilecektir. Bu değişimi gerçekleştiremeyenler rekabet güölerini ve dolaysıyla Pazar paylarını kaybederek kaderlerine razı olacaktır ( Rekabet piyasaları. 1.Tam Rekabet Piyasasının Özellikleri: Tam rekabet piyasasının ayırıcı özelliği, piyasadaki alıcı ve satıcıların tek başlarına fiyatı etkileme gücüne sahip olmamalarıdır. Yani tam rekabet koşullarında firmalar bağımsız fiyat politikası güdemez. Her firma için fiyat önceden saptanmıştır ve firmalar bunu kabullenmek zorundadır. Piyasada aynı malı üreten ve satın almak isteyen çok sayıda satıcı ve alıcı vardır. Tam rekabet piyasasında alıcıların ve satıcıların piyasaya giriş çıkışları tamamen serbestir. Tam rekabet piyasasında üretilen veya satılan mallar homojenlik gösterir. 155

156 Gerek alıcılar ve gerekse satıcılar piyasa hakkında tam bilgiye sahiptirler ( 2. Tekel Piyasa Tekelci rekabet piyasası ve monopollü rekabet piyasası da denilen monopollü rekabet piyasası çok sayıda firma tarafından üretilen ve birbirleri yerine rahatlıkla ikâme edilebilen bir grup malın, birbirinden farklı imiş gibi gösterilmesinin başarılması sonucu, her firmanın belirli bir alıcı kitlesine sahip olmayı başardığı bir piyasa olarak tanımlanabilir. Tekel Piyasasının Özellikleri: Tekelci piyasanın oluşumunda en önemli etken arz ettiği malın kolayca ikame edilememesi yani bu malın yerini alabilecek malların kolay bulunamamasıdır. Piyasaya giriş-çıkış herhangi bir yolla sınırlanmamıştır. Belli bir ürün grubunda aşırı kârın varlığı gruba yeni firmaların katılmasına yol açar. Monopollü rekabet piyasasında, tam rekabette olduğu gibi, alıcı sayısı da çoktur ( 3. Oligopol Piyasa Tam rekabette çok sayıda firma, monopolde bir tek firma bulunur. Oligopol piyasası ise az sayıda satıcı firmanın, fakat çok sayıda alıcının olduğu bir piyasa türüdür. Oligopol piyasası genellikle güçleri birbirine eşit üç, beş veya sekiz adet dev firmalardan oluşan piyasadır ( Oligopol piyasalarının özelliklerini şöyle sıralanabilir: 1-Az sayıda satıcı ve çok sayıda alıcı vardır. 2-Firmaların homojen veya farklılaştırılmış ürünler satmaları. 3-piyasaya girişi kısıtlayan önemli engellerin bulunması. ( 156

157 REKABET STRATEJİLERİ Rekabet stratejilerinin amacı piyasadaki rekabet kurallarına uyum sağlamak ve bu kuralları işletmenin lehine çevirmektedir. Bu konuda önemli çalışmaları bulunan Michael Porter a göre rekabet kurallarını belirleyen 5 rekabetçi güç bulunmaktadır. Bu güçler; Potansiyel rakipler Mevcut rakipler arasındaki rekabet Müşterilerin pazarlık gücü Tedarikçilerin pazarlık gücü İkame mal ve hizmetlerin tehdidi olarak tanımlamakta ve bu rekabetçi güçlerin dikkatli bir şekilde analiz edilmesi ve buna dayalı olarak oluşan rekabet kurallarının belirlenmesi yoluyla rekabetçi stratejiler geliştirilmesi gerekmektedir ( Odaklaşma stratejisi, özel pazara mal ve hizmetler için uygun görülmektedir. Bu stratejide işletme, sadece pazarın belli bölümüne odaklandığı için diğer kesimlerini ihmal eder. Pazarın seçilen bölümünün istek ve ihtiyaçları göz önünde bulundurularak mal ve hizmet üretimi gerçekleştirilir. Farklılaştırma stratejisi ise kaliteye dayalı geliştirme çabalarını kapsamaktadır. İşletme ürettiği mal ve hizmetleri eşsiz ve ayrıcalıklı kılmaktadır. Günümüz koşulları düşünüldüğünde özellikle küreselleşmenin piyasalara getirdiği rekabetçi ortam içinde işletmelerin piyasadaki varlıklarını devam ettirmeleri için, bu stratejileri uygulamaları gerekmektedir. Yukarıda bahsedilen stratejilerin yanında değişen dünyanın gereği olan değişim akımına firmaların ayak uydurması önemli bir strateji unsurudur. Değişime ayak uydurmasıyla birlikte ürün, hizmet ve organizasyon yapılarında meydana gelecek değişiklik stratejileri geliştirilmeli ve zamana uyum sağlanmalıdır. Bu da firmaya önemli bir ritm sağlar. Meydana gelen değişimle birlikte dünyada 157

158 zaman ve bilginin yönetimi de farklılıklar göstermektedir. Eğer zaman uyumu sağlanacaksa bilgi yönetiminin etkin bir şekilde stratejik kullanılması gerekir. Rekabet alanlarının değiştiği günümüzde klasik anlamda var olan üretim fonksiyonu artık geçerliliğini kaybederek kaynak yönündeki alanlardan hedef yönündeki alanlara kaymıştır. Dolayısıyla firma bu yönde üretimini belirleyerek gelecek savaşı verir. Pazar payı mücadelesinde ve gelecek politikalarının yaratılmasında üzerinde düşünülmesi en önemli olan nokta kaynaklar, iş gücü ve zamandır. Muhasebe sistemi küresel dünyaya uymayan, zamanı etkin kullanmayan ve yenilikleri gerçekleştirmeyen bir firmanın gelecekte varolması mümkün olmaz. Turizm işletmeleri gelecek politikası stratejilerini sağlayacak en önemli kaynak ise meslek kuruluşları ve üniversitelerdir. Türkiye açısından düşünürsek, büyük firmalar dahil olmak üzere meslek kuruluşları ve üniversitelerin bilgisine başvurulmamaktadır. Halbuki değişken bir ekonomiye sahip ülkemiz için bu bir rekabet avantajıdır ( SEYAHAT ACENTELERİNİN KÜMELENME PROJELERİNDE REKABET ANALİZ YÖNTEMİ: ELMAS MODELİ (PORTER) Dünya turizm örgütüne göre turizm dünyanın en büyük endüstrisi olup, gelecekte de iş fırsatları yaratmaya devam edecek birkaç önemli sektörden birisidir. Bu açıdan baktığımızda turizm hem küresel hem ülkesel hem de bölgesel kalkınma bakımından önemli bir yere sahip olduğu söylenebilir. Buna en güzel örnek, Türkiye Gayrisafi Milli Hasılasının %4,2 si turizm kaynaklı olmasıdır. (Öztaş & Tarınç, 2011) Türkiye turizm istatistiklerine kısaca baktığımızda ise; dünya turizm hareketleri artışına paralellik gösterdiğini görmekteyiz.. Türkiye ye gelen ziyaretçi sayısı 2011 yılı ilk 9 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık %10,54 ile kişi artış göstermiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı nın 2007 yılında yayınladığı Türkiye Turizm Stratejisi

159 planında ise 63 milyon turist, 86 milyar dolar dış turizm geliri ve turist başına yaklaşık olarak 1350 dolar harcamaya ulaşılması öngörülmekte olduğunu görmekteyiz. (Türkiye Turizm Stratejisi 2023, 2007) Yukarıdaki tüm olumlu verilere rağmen İçinde bulunduğumuz yüzyıl, küreselleşmenin etkisiyle ülkeler arasında artan bir rekabete sahne olmaktadır. Artan bu rekabet ülkeleri farklı rekabet unsurları aramaya teşvik etmiştir. Bu noktada kümelenmeler, özellikle KOBİ seyahat acenteleri için maliyetleri düşürücü ve yeniliği teşvik edici özellikleriyle dikkat çeken bir yapı sergilemektedir. Şimdi kümelenmenin tanımı yapıp Porter ın Elmas modeline göz atalım. Şeki 4: Porter in Elmas Modeli Günümüzde henüz kümelenme (cluster) kavramının üzerinde uzlaşılmış bir tanım olmamakla birlikte, birbirine katma değer ekleyen üretim zinciri ile bağlı, bir ürün ya da hizmetin üretilmesi konusunda doğrudan veya dolaylı olarak etkin olan ya da olma potansiyeli olan birbiriyle ilişkili ve karşılıklı bağımlı oyuncuların (üreticiler, tedarikçiler, müşteriler, bilgi üreten kurumlar, araştırma merkezleri, sivil toplum kuruluşları, danışmanlık şirketleri, kamu kurum ve/veya kuruluşları, yerel yönetim kurum ve/veya kuruluşları, medya, finansal kurumlar) ortak bir coğrafyada yoğunlaşmaları şeklinde tanımlanmaktadır. (Porter, 1998, s. 6) 159

160 dinamik elmas ya da karo diye adlandırılır ve dört temel içsel, iki dışsal faktörden oluşur. Porter e göre bu dört temel belirleyenden biri ya da ikisi rekabet gücünün kaynağını oluşturabilir. (Bahar & Kozak, 2005, s. 89) 1. Faktör Koşulları: Bu koşullar bir ülkenin geleneksel üretim faktörlerinden oluşmaktadır. Nitelikli iş gücünün varlığı ve sayısı, fiziksel ve doğal kaynaklar, bilgi-sermaye kaynakları ile alt yapı yatırımları bir ülkenin rekabet gücünü oluşturan temel üretim faktörleridir. Rekabet gücü oluşturmada etkili olan faktörler ise; beşeri, fiziki, bilgi, sermaye kaynakları ve altyapı yatırımları olarak gruplandırılabilir. (Porter M., 1990) Bu Faktörü örnek ile açıklamak gerekirse; Rusya, çok zengin sayılabilecek ölçüde fiziksel, tarihsel ve kültürel zenginliklere sahiptir. Ancak bu varlıkları turizm piyasasında arz etmek için gerekli olan turizm alt ve üstyapısı ile yeterli sermaye bilgi birikimi ve nitelikli iş gücünden yoksundur. Singapur ise, turizm açısından Rusya ya göre yeterli miktarda kaynağa sahip değildir. Ama elindeki kaynakları etkin ve verimli kullanarak Rusya ya göre çok daha etkin bir rekabet gücü elde etmiştir. Bunun nedeni ise, Singapur un otel ve havayolu hizmetinde ortaya koyduğu başarı ve kendinden emin, güvenilir girişim hamleleridir. (Crouch & Ritch, 1999, s. 138) 2. Talep Koşulları: Porter in dinamik elmasındaki ikinci belirleyen talep koşullarıdır. Talep koşulları bir endüstrideki ürünün talebi ile ilgili olan çeşitli değişken ve düzenlemeleri içerir ve rekabet gücünü bu yönden tanımlar. Uluslararası turizm sektöründe rekabet gücünün geliştirilmesinde, nitelikli ve üst düzeyde bir iç talebin önemli payı bulunur. Bu yüzden, talep koşullarının rekabet gücünü hangi açılardan etkilediğinin belirlenebilmesi için turizm talebinin etkilendiği unsurların neler olduğunun bilinmesinde fayda vardır. Turizm talebini etkileyen faktörleri; ekonomik, sosyal, psikolojik, politik ve yasal ve diğer faktörler olarak sınıflandırmak mümkündür. Bunlardan kuşkusuz en önemli olanları, ekonomik (ulusal gelir, gelir dağılımı, nispi döviz 160

161 kurları, uzaklık, fiyat vb.) ve sosyal (moda, zevk, alışkanlıklar, yaş, cinsiyet, boş zaman vb.) faktörlerdir. (Bahar & Kozak, 2005, s. 92,93) 3. Bağlı ve Destek Endüstriler: Turizm sektöründeki firma ve işletmelere destek veren, bağlı ve tedarikçi sektörler arasındaki organizasyon, etkileşim, pazarlama, dağıtım ve diğer ekonomik ilişkilerin varlığı, destinasyonun rekabet gücü kazanmasında ve geliştirmesinde önemli olan bir başka faktördür. (Kuşat, 2011, s. 541)Bu açıdan bakıldığı zaman, uluslararası turizm sektöründe rekabet avantajı oluşturabilmesi, başarılı bir bağlı ve destek endüstrisinin varlığı ile mümkündür. Ekonominin diğer sektörleri içinde geçerli olan bu durum özellikle turizm için çok daha önemli bir konu olarak görülmektedir. Şekil 5: Turizm Sektörüne Ait Değerler Ağı Şeması (Bahar & Kozak, 2005, s. 95) MÜŞTERİLER Turistler, İş Adamları, Turizm Şirketleri, Turist Gönderen Ülkeler RAKİPLER Rakip Ülke Turizm Firma Ve İşletmeleri, Ülke İçi Firma Ve İşletmeler TEDARİKÇİLER TURİZM SEKTÖRÜ TAMAMLAYICI LAR Tur Operatörleri, Havayolları, Seyahat Acenteleri, Finans, Sigorta Ve Diğer hizmet sektörleri İşgücü ve Hammadde Kaynakları, Oteller, Tatil Köyleri, Konaklama Ve Yiyecek Arz Edenler, Bakkallar, Eczaneler, Gece Kulüpleri, Dağıtım Kanalları, Yerel Halk Vd. Yukarıda bulunan Turizm sektörünün değerler ağı şemasından yararlanmak konunun daha anlaşılır olmasını sağlayacaktır. Bu şemada da göründüğü 161

162 gibi, turizm sektörünün Değerler Ağı nın dikey boyutunda müşteriler ve tedarikçiler bulunmaktadır. Sektörü oluşturan firma ve işletmeler, tedarikçilerden aldıkları işgücü, hammadde vb. girdileri müşterilere, diğer bir deyişle turistlere sunarak karşılığında bir para dolayısı ile kar elde ederler. Yatay boyutta ise, tamamlayıcı sektörler ve rakipler bulunmaktadır. Görüldüğü üzere. Bir destinasyonun uluslararası alanda rekabet gücü kazanması, iyi işleyen bağlı ve destek endüstrilerinin varlığı ile doğrudan ilgilidir. 4. Firma Stratejisi, Yapı ve Rekabet: Porter in dinamik elmasındaki 4. Faktör, firma stratejisi, yapı ve rekabettir. Yerel firmaların faaliyetini gerçekleştirdikleri ülke içindeki rekabet yapısı, şekli ve ortamı durgunluğu önleyerek, gelişmenin devamlılığını sağlar. Sektördeki firmaların ve işletmelerin ulaşmayı arzu ettikleri hedefler, uyguladıkları stratejiler ve organizasyon yönetimindeki farklılıklar, rekabet gücüne etki eden unsurlar olarak öne çıkar. (Bahar & Kozak, 2005, s. 96) 5. Fırsatların ve Devletin Rolü: Porter, rekabet gücünün dört temel belirleyeninden herhangi birini etkileyebilecek olan iki dışsal değişkeni daha dinamik elmasına eklemiştir. Değişen fırsatlar ve tesadüfi olaylar, turizm piyasasına ve sonuçta rekabet ortamını aniden değiştirebilen unsurlardır. Önceden kestirilemedikleri gibi çevreyi ve içinde bulundukları piyasa yapısını da büyük ölçüde etkilerler. Bu olaylar bazen bir destinasyon için avantaj sağlarken bazen de diğer destinasyonlara fayda sağlar. Bu olaylardan bazıları; Politik boykot ve ambargolar Aniden baş gösteren öldürücü virüs ya da salgın Ülke parasının devalüe edilmesi Doğal felaketler Beklenmeyen yeni teknolojilerin ortaya çıkması Petrol şokları veya Savaşların başlaması Dünya finans piyasalarında ve döviz kurlarında ani değişmeler 162

163 Diğer turizm ülkelerindeki politik değişiklikler, olarak sıralanabilir. (Turizm Bakanlığı, 2002, s. 1) Yine aynı şekilde devletin rolü ise, sektördeki ulusal rekabet gücünün belirleyenleri üzerinde dolaylı bir etki sağladığı için önemlidir. Ancak ülkelerin liberalleşme ve dış ticaret politikalarındaki farklılık nedeniyle, sektör üzerindeki etkileri de doğrudan ya da dolaylı olmaktadır. Devletin tanıtım ve reklam harcaması yapması, ülke içinde turizm büroları kurması vb. faaliyetler doğrudan bir etkileşimin olduğunu göstermektedir. (Bahar & Kozak, 2005, s. 98) Sonuç olarak Porter a göre dört içsel ve iki dışsal belirleyenden oluşan dinamik elmas, karşılıklı etkileşimle birbirini güçlendiren bir yapıya sahiptir. Anlaşılacağı üzere bir belirleyenin etkisi diğerine bağlıdır. Herhangi birinin tek başına rekabet gücü üzerinde etkisi fazla değildir. Kısaca; Turizm sektöründeki rekabet gücünün gelişmesi için, tüm belirleyenlerin birlikte ve karşılıklı etkileşim içinde olduğu bir sisteme ihtiyaç vardır. Bunun için İstanbul Üniversitesinde bir kümelenme grubu oluşturulmalı ya da mevcut kümelenme içine dâhil olunmalıdır. Oluşturulacak grubu, mevcut en güzel örnek; Sultanahmet turizm kümelenmesi gösterilebilir: yılları arasında Competitive Advantage of Turkey (CAT) grubu tarafından İstanbul Sultanahmet turizm geliştirme projesi yapılmış ve proje rekabetçilik analizi, kümelenme analizi ve kümelenme geliştirme aşamaları olmak üzere üç ana kısımda uygulanmıştır. Projedeki amaç: Turizm istatistiklerinde turist sayısı bakımından %22 ile Antalya dan sonra gelen İstanbul un gerek Osmanlı gerek Bizans döneminden birçok eserin yoğun olarak toplandığı bölge olan Eminönü nde turizm kümelenmesi ile daha çekici bir hale gelmesini sağlamaktır. (Öztaş & Tarınç, 2011, s. 551) Kümelenmenin son durumu hakkında bilgi vermek gerekirse; Son dönemlerde Sultanahmet Turizm Kümelenmesi toplantılarını daha küçük gruplarla ve sivil toplum etkinlikleri aracılığı ile yapmaktadır. Bu daha ziyade fikir alışverişi ve yeni 163

164 trendlerin tartışıldığı ortamlarda olmakta; kümelenmede bulunan turizmcilerin birbirini tanıması sebebiyle çok hızlı yol alınmakta ve bilgi paylaşımı çok hızlı olmaktadır. Bab-i Ali Şenliği, İstanbul Photo Contest, Sultanahmet Türk Mutfağı Tanıtımı ve İstanbul Türk Kahvesi günleri gibi etkinliklerde yine aynı iletişim grubu görev almaktadır. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri konusunda da fikir alışverişi yapılmıştır. Kültür, sanat ve turizm üzerine gönüllü toplumsal bilinçlendirmeler de hala devam etmektedir REKABET ORTAMINDA ENTEGRASYON (LANDİSH) Ülkemizde turizm isletmelerinin yabancı isletmelerle rekabet edebilmeleri için mutlaka bütünlesmis firma haline gelmeleri gerekmektedir. Bu bütünlesmeler ile seyahat acentelerinin kendi içlerinde veya yurt dısındaki seyahat acenteleri ile yatay, havayolu ve banka gibi sirketler ile de dikey birlesmeler olusturması sonucunda, yapısal olarak tur operatörlügüne geçisi gerçeklestirilmelidir. Çünkü yerli seyahat acentelerinin mevcut birikim yetersizligi ve mali yapılarının zayıf olması, onların yabancı tur operatörleri ile rekabet edebilirliklerini zayıf düsürmekte, hatta etkisiz kılmaktadır ların başından itibaren dünyada yaşanan birleşmeler diğer dönemlerdekilerden farklı gözükmektedir. Bu dönemde büyüyen şirket ölçekleri, şirketin tekelleşme eğilimine işaret etmemektedir. Aslında tüm dünyada pazarların açılmasıyla oluşan rekabet şartları, şirketlerin herhangi bir milli ekonomide fiyatları kontrol etme gücünü çok büyük ölçüde düşürmüştür. Ayrıca, pazara girişte düşük seviyede engeller, ucuz sermaye bulma imkanları, hızlı teknolojik değişim gibi nedenler pazardaki güçlü ve kolay sarsılmaz farzedilen bir konumu her an tehdit etme eğilimindedirler. Tekelleşme amacından öte şirketler, günümüzde, son derece rekabetçi durumdaki milli ve uluslararası piyasalarda bir yer einebilmek amacıyla yatay birleşmeyi tercih etmektedirler. 164

165 Yatay birleşmeler teorik olarak rekabetin azltılmasında etkili olabilir. Ancak bu durumun makro ekonomi açısından zaraları belirmeye başlayınca, çeşitli anti-tröst kanunlarla bu durum engellenmeye çalışılmıştır. Günümüz şartları ise, küçülen dünya, açılan pazarlar ile daha farklıdır. Artık bir yüzyıl öncesindeki kapalı ekonomilerin şartları yerini günümüz uluslararası pazarlarına, son derece rekabetçi pazarlara bırakmıştır. Bu şartlar altında, şirketlerin birleşme amaçları rekabeti azaltarak tekelci güç oluşturmak değil, yalnızca biraz daha güçlenerek, ayakta kalabilmek konusunda bir adım daha atmak olmaktadır ENTEGRASYONUN REKABETE OLUMLU OLUMSUZ ETKİLERİ Son yıllarda turizm endüstrisinin gelişmesiyle birlikte ülkeler, turizmden elde ettikleri gelirleri arttırmak için birbirleriyle kıyasıya rekabet etmekte ve bu rekabette kendilerini ön plana çıkaracak yeni yol ve yöntemler aramaktadırlar. (Bahar & Kozak, 2005, s.139) Entegrasyon da bu kıyasıya rekabet çeşitlerinden yalnızca biridir. Turizmde entegrasyon (bütünleşme) Yeşiltaş tarafından şu şekilde açıklanmaktadır. Aynı ya da değişik organizasyonların birbirine bağlanması olayına entegrasyon (bütünleşme) denir. (Yeşiltaş, 1991, s.41) Bu olay yatay ve dikey olmak üzere iki şekilde gerçekleştirilebilmektedir. İstanbul Üniversitesi kapsamında kurulabilecek bir seyahat acentesinin sektörde bulunan acente ya da konaklama işletmeleri ile entegrasyona gidilmesi durumunda ne gibi sonuçlar doğuracağını, Tuncer in yazdığı Turizmde dağıtım sistemi ve Türkiye için bir model adlı entegrasyon ila alakalı bir makaleden alıntı ile kestirebiliriz. Tuncer entegrasyonun sonuçlarını 4 başlık altında açıklamaktadır. Kurulması düşünülen işletmenin acente olması düşünüldüğü için biz bunların ilk 3 tanesi üzerinde duracağız. 165

166 1. Kurulacak işletmenin büyümesi ve bunun sonucunda işletmemizin büyüklüğün avantajlarından faydalanabilme imkânının doğmasıdır ki bunun sonucunda şu fayda veya zararlar elde edilir. a) Yetenekli yönetici ve personel istihdam edebilme imkânı bulunur. Bu durum işletmedeki hizmet kalitesini arttırır. b) Araştırma geliştirme ve hizmet içi eğitim faaliyetlerine katılma imkânı bulunur. Bu durumda işletmedeki hizmet kalitesine olumlu yönde katkı sağlanmış olunur. c) Finansal kaynak bulma ve sermaye piyasalarına girmek kolaylaşır. Buda kurulacak işletmenin sermaye sıkıntısının çözümüne yardımcı olur. d) Reklam ve tanıtma faaliyetlerinde tasarruf yapma imkânı sağlar. Böylece maliyetler düşer ve tasarruf edilen miktar farklı bölümlere aktarılabilir. e) Büyük işletmenin çalışanı olarak çalışma düşüncesi personeli motive eder, güdüler. f) Üniversitenin mali sıkıntılar nedeni ile kurulamayan bölümler kurulur, yapılması gerekenler yapılır. 2. Entegrasyonun kurulacak işletmeye ikinci faydası; konaklama işletmeleri ve dağıtım aracıları arasındaki sorunları en aza indirmesidir. Bu durumda konaklama işletmeleri veya seyahat acenteleri ile birleşerek ve konaklama-dağıtım entegrasyonuna gidilir. Sonucunda rezervasyon iptallerini ve dağıtım aracılarının mali yükümlülüklerini en aza indirebilme şansı elde edilir. 3. Entegrasyonun sonraki dönemlerde sağlayacağı bir diğer imkân; tur operatörümüzün kurulmasına olanak sağlamasıdır. Bilindiği gibi seyahat acentelerimizin büyük bir çoğunluğu küçük çaplıdır. Verdikleri hizmet transfer, karşılama gibi küçük hizmetlerdir. Bu yüzden konaklama işletmelerimiz yabancı tur operatörlerinin fiyat 166

167 belirleme baskıları altında kalmaktadır. Seyahat acentelerimizin kendi aralarında birleşerek oluşturabileceği yerli bir tur operatörü ile bu sorun çözülebilir. (Tuncer, 1989, ss.65-67) Küreselleşen dünyamızda devletler bile çeşitli organizasyonlar altında güç birliği yaparken, işletmelerinde bu sese kulan vermesi faydalarına olacaktır. İstanbul Üniversitesi için kurulacak bir acente içinde entegrasyonun sonucu, ulusal turizm piyasasında güçlü ve rekabet edebilir konuma gelmesinde muhakkak ki katkı sağlayacaktır. Yeter ki mevcut kaynaklar doğru ve yerinde kullanılsın DÜNYA DA VE TÜRKİYE DE ENTEGRASYONA GİTMİŞ SEYAHAT ACENTALARI VE TUR OPERATÖRLERİ (SEROL) Turizm sektöründe seyahat acenteleri ve tur operatörlerinin ağırlığı gün geçtikçe artmaktadır. Seyahat acenteleri ve tur operatörleri gidilecek destinasyonları tanıtan, tercih edilebilirliklerine büyük katkıda bulunan ve turistlerin destinasyon seçiminde en önde gelen etkenlerdendir. Turistik arz potansiyeli sunan ülkeler ile turistik arz potansiyellerini alan ülkeler arasında bağlayıcı bir köprü görevi görmektedirler. Seyahat acenteleri ve tur operatörleri, son yıllarda uluslararası turizm hareketlerindeki gelişmeler ve hızla gelişen kitle turizmi hareketlerine bağlı olarak, hem dikey hem de yatay büyümektedir. Bu yeni durum tekelleşme olgusunu gündeme getirmiş, dünya ölçeğinde büyük tur operatörleri ve seyahat acentelerini ortaya çıkarmıştır. ( Alaeddinoğlu & Can, 2007, s. 64) Günümüzdeki büyük tur operatörleri aşağıdaki gibi incelenmektedir; TUI TRAVEL PLC: 2007 yılında FIRST CHOIC İngiltere ve TUI AG- Almanya nın birleşmesi ile kurulan TUI TRAVEL PLC, 150 marka ile 180 ülkede,

168 den fazla pazarda ve 30 milyon müşteriye hizmet vermektedir ve dünyanın önde gelen turizm şirketlerinden biridir. TUI TRAVEL PLC, kitle turizmi faaliyetlerinin yanı sıra destinasyon yönetimi ve deniz, macera, spor ve kayak turları gibi özelleştirilmiş turizm hizmetleri sunan şirketleri de bünyesinde bulundurması sebebiyle sektörde farklılık yaratmaktadır. Bununla birlikte TUI TRAVEL, tüm dünyada kurumsal ve kişiye özel uçak bileti danışmanlığı, destinasyon yönetimi, araç kiralama ve iş ve tatil amaçlı seyahatlerin düzenlenmesi gibi hizmetler sunmaktadır. Türkiye de TUI, 2000 yılında Tantur u satın alarak Türkiye deki konumunu güçlendirmiştir. TUI nin Türkiye de 7 tane Magic life, 4 tane Robinson, Iberotel ve 1 tane Nordotel olmak üzere 16 tesisi bulunmaktadır. ( THOMAS COOK; 2007 yılında Thomas Cook ile My Travel şirketlerinin birleşmesi ile kurulan Thomas Cook Group PLC, 22,3 milyon müşterisi, bin çalışanı, 93 uçaktan oluşan filosu, Acentesi ve 86 otel ve tatil köyü ile dünyanın önde gelen turizm şirketlerinden biridir. Thomas Cook 5 farklı coğrafyada ve 21 ülkede operasyonlarını yürütmektedir. Thomas Cook, farklı destinasyonlarda uygun fiyatlı tur paketleri, uçak bileti cruise, konaklama paketleri, şehir turları, lüks tatil ve kişiye özel tatil paketleri sunan 36 alt markası ile hizmet vermektedir. Thomas Cook gerçekleştirdiği satın alımlarla genişlemesini sürdürmektedir yılında hotels4u.com u 21,8 milyon Paund a devralan Thomas Cook, şimdi de medhotels.com u satın almıştır. Satış ile birlikte Thomas Cook İngiltere nin konaklama kapasitesi en yüksek şirketi konumuna yükselmiştir. 168

169 Türkiye de Thomas Cook, Türkiye nin en saygın acentelerinden Diana Turizm, Thomas Cook un önemli partnerlerinden biridir. ( Birbirleriyle birleşme yaşayan bu 4 büyük Tur operatörü ( Thomas Cook, My Travel, First Choice, Tuı Uk ) Türkiye ye operasyonu bulunan tur operatörlerinden olup, Pazar payları % 70 dir. REWE; Almanya nın en büyük ikinci markası olan REWE, 1988 yılında ilk kez Atlas Reisebüro GmbH ile turizme girdi yılında da ITS Raisen i satın alarak bünyesine 300 acente daha kattı yılında doğrudan pazarlama yapan ITS Billa yı kuran REWE, 2000 yılında ise DER i satın alarak tur operatörü Dertour, Der Seyahat acentelerini ve Der İş Seyahati ni kurarak gruba bağladı. Grup 2001 yılında da LTU Touristic i operatörleri John Reisen ile birlikte satın aldılar. Rewe LTU ya ait havayolu şirketi Sairgroup un % 40 hissesine de sahip. ( KUONİ; İsviçre nin en büyüğü konumundadır. Tatil seyahatleri satışları Kuoni Group un %85 ini oluşturuyor. Ana merkezi İsviçre olan Kuoni markası aynı zamanda Fransa ve İngiltere de hizmet veriyor. Grubun İsviçre de daha alt gelir grubuna hizmet vermek amacıyla kurulmuş Helvetic Tours adlı bir markası da var. Edelweiss Air de Kuoni ye ait olan bir charter markası. Kuoni nin yalnızca İsviçre de 120 tane satış ağı bulunuyor. Bunlar internet, digital TV, çağrı merkezleri aracılığıyla doğrudan satış gerçekleştiriyorlar. Kuoni nin iş seyahati birimi BTI (Business Travel International) markası ise küçük ve orta ölçekli işletmeler ile büyük ulusal ve uluslararası önemli gruplara hizmet veriyor.( Türkiye ye bakacak olursak, Türkiye de şu an tur operatörlüğü bulunmamaktadır. A grubu seyahat acenteleri tur operatörlüğü vasfını taşımakta ve hizmetleri yerine getirmektedirler. 169

170 Entegrasyon bazında ise, Türkiye de bazı seyahat acenteleri ya büyük tur operatörleri ile birleşmiş ya da satın alınarak faaliyetlerini sürdürmeye devam etmiştir. Örneğin, Tantur un TUI tarafından satın alınması, Diana Turizm in Thomas Cook ile birlikteliği ve Türkiye nin Almanya da en güçlü ve en büyük tur operatörü Öger Tur un Thomas Cook a satılması gibi... Diğer yandan büyük tur operatörleri Türkiye de bazı otellere orta olmakta bazılarını ise satın almaktadır. Bunlar; TUI ve markaları; Türkiye deki tur operatörlerinden konaklama alanında farklı markalarla en çok tesisi olan grup TUI, Türkiye de konaklama alanında TUI Travel & Hotels veya Suntopia olarak adlandırdığı yapılanma ile daha önceden sahip olduğu Robinson, Iberotel markalarının yanına Club Seno, Blue Collection ve Sensimar markalarını da ekleyerek büyümesini sürdürüyor. TUI Grubu bünyesindeki değişik markalarda toplam 7 binden fazla oda bulunuyor. ( Pegas ın 5 ülkede 20 tesisi; Rusya ve BDT pazarının son yıllardaki liderlerinden Pegas Touristik konaklama alanında da hızla büyüyor. Pegas bünyesindeki konaklama biriminin 2 si Türkiye geri kalanı Mısır, Tunus, Yunanistan ve Tayland olmak üzere toplamda 20 tesisi bulunuyor. Pegas bu alanda PGS Hotels, Dessole Hotels markaları ile faaliyet gösteriyor. Pegas a bağlı bu birimin bünyesindeki tesislerin oda sayısı ü geçti. ( Rewe nin 3 markasından 5 tesis; Avrupa nın en büüyk operatörlerinden biri olan REWE touristik de Türkiye pazarına bu anlamda adım atanlar arasında. Bir zamanlar Türkiye birkaç tesiste adı bulunan ancak uzun yıllar bu faaliyete ara veren grup geçen yıllarda varolan Calimera markasının yanında LTI ve Primasol u da getirerek 5 tesiste var olmaya başladı. ( 170

171 Thomas Cook-Paloma-Diana; Türkiye de uzun yıllar konaklama alanında yatırım yapmayan Thomas Cook grubu içinde Paloma Hotels in de yer aldığı uluslararası markası Sentido Hotels & Resorts ile 3 tesiste ismini taşıyor. ( Tez Tour un Palmariva ve Amara sı; Tez Tour, konaklama alanında Amara World Hotels markası ile faaliyet gösteriyor. Tez Tour konaklama alanında bünyesindeki bu markayı da içeren Palmavira Club zinciri oluşturdu. ( Ets in Club Voyage ı; Yurt içi turizmde faaliyet gösteren ETS Grubunun konaklama alanında Club Voyage markası ile faaliyet gösteriyor. ( Odeon un Otium u; Rusya ve BDT pazarlarında en çok turist operatörlerinden OTI Holding bünyesindeki Odeon un konaklamadaki markası Otium Hotels ile bu alanda faaliyet gösteriyor. ( Sonuçta, Rekabet edilebilirlik açısından ülkemizde seyahat işletmelerinin kurulmalarına yönelik mevzuatın sağladığı kolaylıklar nedeniyle sayıları hızla artan, profesyonellikten uzak, güçlü banka ve hava yolu desteği olmayan, mali yapıları zayıf ve rekabetten uzak seyahat acentelerinin dünya ölçeğindeki tur operatörleri ile rekabet şansı bulunmamaktadır. Türk turizminin, dolayısıyla Türkiye deki seyahat işletmelerinin bu sorunu çözebilmek için, öncelikle kendi aralarında veya diğer turizm işletmeleri ile (yatay ve dikey) birleşmelerine, iletişim ve teknoloji alanındaki hızlı gelişmeleri takip eden organizasyon ve finansal yapısı güçlü oluşumlara ihtiyaç vardır. (Alaeddinoğlu & Can, 2007, s.64) Yani, Tur operatörlüğü sisteminin alt yapı çalışmalarına ağırlık verilmeli ve tur operatörlerine geçiş işlemleri hızlandırılmalıdır. 171

172 2.3. HEDEF PAZARDA İNOVASYON MODELİ VE UYGULAMASI Ortak çözüm arayışlarının süreçlerde ve kararlarda etkili olduğu ve yeni düşüncelerin paylaşıldığı son zamanlarda, başarılı işletmelerin karar verme süreçlerinde çoğu bilimsel yaklaşımı birlikte kullanıldığı bilinmektedir (Gümüşoğlu, 2008: 287). Bilimsel ve teknolojik gelişmelerdeki hız, bilgiye ulaşmadaki kolaylık, pazarda birbirine benzeyen çok fazla ürün ve hizmet bulunması ve adı geçen benzer ürün ve hizmetlerin kolay taklit edilmesi sonucu inovasyon konusu önemli kılınarak çok incelenir duruma gelmiştir (Vatan, 2010: iii). Globalleşmenin işletmeler açısından gitgide daha fazla bir şekilde hissedilmesi ile işletmelerin rakipleri karşısında rekabette avantaj kazanabilmelerinin temel şartlarından biri; müşteriler açısından değeri olan, rakiplerden farklı, yeni ürünler, süreçler, pazarlama teknikleri ve bütün bu yeniliklerin belirleyicisi olarak yeni organizasyonel yapılanmalara yani inovasyonlara yoğunluk verilmesidir. Başka bir deyişle inovasyonun, hem işletmelerin hem de ülkelerin rekabetçi olmalarındaki etkin gücü oluşturduğu söylenebilir (Yavuz, 2010: 166). Günümüz tüketicileri sürekli yenilik istemektedir ve bu durum artık rekabet ortamının vazgeçilemez bir gereğidir. Bilindiği üzere rekabet ortamının bir özelliği de müşteri memnuniyeti ve sadakatinin sağlanabilmesinin güç oluşudur. İnovasyon, müşteri memnuniyeti sağlamak adına tatmin ve sadakat sağlamaya çalışan işletmeler için hizmet kalitesinin artırılması ve bir hizmetten beklenenlerin tamimiyle verilmesi amaçlanarak yeni bir seçenek olarak ortaya çıkmıştır. Diğer bir deyişle, tüketicilerin hizmetlerdeki inovasyon algısı firmadan memnuniyet ve sadakat duygularını artırmaktadır (Karaca, 2009: 210). Günümüzde, globalleşmenin daha fazla hissedilmesiyle birlikte, işletmeler açısından daha zorlayıcı bir rekabet ortamının oluştuğu görülebilir. Bu zor ve hızlı değişimin hâkimiyet sürdürdüğü bir ortamda, işletmelerin rekabet üstünlüğü elde edebilmelerinin ve ayakta kalabilmelerinin önşartının, çevre koşulları doğrultusunda sürekli 172

173 değişim ve yenilenme çevresinde konumlanmalarının olduğu bilinebilir. Fakat yenilikçilik şeklinde tanımını bulacak olan stratejinin, tüm koşullar altında işletmeler tarafından önemli bir kaldıraç görevi üstleneceği söylenebilir (Yavuz, 2010: 144). 20. yüzyılda sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişin beraberinde getirdiği makro dönüşüm, aynı zamanda firma ve sektör düzeyinde de mikro dönüşümlere yol açmıştır. Bu durumda 21. yüzyılda ulusal liderler kadar, örgütlerin her seviyesinde dönüşümü yönetecek yönetici ve liderler de önem kazanmıştır. İnovatif ve girişimci bir toplum olma adımında hızla artan, kendilerinden yeni bilgi ortaya koymaları ve inovasyon yapmaları beklenen profesyonellerin yönetimi, özellikle kritik bir konu olarak ele alınmaktadır (Gümüşlüoğlu, 2009: 41). İşletmelerin yaşamlarını sürdürmesi açısından inovasyon anahtar kavram olacaktır (Vatan, 2010: iii). İnovasyon olgusunun genelde somut ürünler için kullanılıp gerekli görülmesine rağmen hizmetler bakımından da gerekliliği gitgide fazlalaşmaktadır. Hizmet inovasyonları tüketiciler tarafından olumlu bulunurken aynı zamanda uygulayan firmaya karşı da olumlu bir algının oluşmasını sağlamaktadır. Bu açıdan bakıldığında yapılan inovasyona bağlı oluşabilecek olumlu bir algı ve tutum sunulan hizmetin yanında hizmeti sunan kişi ve kurumu da içerir. Firma algısının inovasyon ile ilişkili olumlu şekilde etkilenmesinin sonucu olarak imajlarını düzeltmek isteyen seyahat ve hizmet işletmelerinin başka çabalarının yanında inovasyonu da bir araç olarak kullanabilecekleri görülmektedir (Karaca, 2009: 210). İnovasyon, akademik çevrelerin yanı sıra hizmet ve ürün üreten çevrelerce de dikkat çekici hale gelmiştir. Aynı şekilde, rekabetin yoğun olduğu ve giderek arttığı turizm endüstrisi açısından bakıldığında da inovasyonun gerekliliğinin tartışılmayacak kadar önemli olduğu karşımıza çıkar. (Vatan, 2010: iii). Küreselleşme sonucu hızla tak bir Pazar haline gelmiş olan dünya da aynı zamanda piyasada birbirine benzeyen ürün ve hizmetleri ortaya çıkaran tek bir üretim platformuda oluşmuştur. Bu açıdan bakıldığında, tüketicinin bu ticari mal ve hizmetleri tercih noktası ise işletmelerin fiyat, ürün, süreç, 173

174 deneyim, pazarlama gibi açılardan inovasyon uygulamasına neden olmuştur. Asıl önemli olan inovasyonun çeşidi değil, işletmenin içinde bulunduğu değişken çevrenin sağlayacağı fırsatları kendi yararına dönüştürebilmesidir (Soylu ve Öztürk-Göl, 2010: 113). Hedef pazarlara yönelik farklı, ilgi çekici destinasyon, ürün ve hizmet tasarlamak, çeşitli taktikler ve pazar geliştirmek sadece piyasaya giriş stratejileri olarak kalmamalı geleceğe yönelik yol gösterici olarakta tasarlanmalıdır. Örneğin, Sultanahmet otelleri internetin gelişmesinden önce hedef pazarı durumunda olan Avrupa lı ve ABD li turistlere yabancı acenteler ile ulaşabiliyorlarken, internetin gelişmesiyle birlikte yerli acenteler için bu pazarlara ulaşmak mümkün duruma gelince yerli acenteler yabancıların yerini alır duruma geldi. Bu anlamda turistlere ulaşmadaki maliyet büyük ölçüde azalmış oldu. Yerli acentelerden biri interneti acentelik hizmetleri amacı ile kullanmaya başlayınca diğer acentelere oranla avantaj yakaladı. Bu durumdan sonra da Sultanahmet teki diğer acentelerin bu inovasyonu uygulama durumu oluştu (Eraslan ve diğerleri, 2008: 27) İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SEYAHAT ACENTASININ HAYATA GEÇİRİLMESİNDE İNOVASYON PRAMİDİ MODELİ İnovasyon, bilim ve teknolojiyi ekonomik ve toplumsal bir faydaya dönüştürebilme yeteneğidir. Bu beceri genel olarak inovasyon yetkinliği olarak anılır. Süreç olarak bir fikri pazarlanabilir ürün veya hizmete, dağıtım yöntemine yeni bir toplumsal hizmet yöntemine dönüştürmeyi ifade eder. Söz konusu süreç, ortaya konan pazarlanabilir yeni ya da geliştirilmiş ürün ve hizmeti anlatır. Oluşturulan yeniliğin pazarlanabilir olması esastır. Yeniliğin ortaya çıkması için üç temel aşamanın gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu aşamalar bütünü yenilik piramidi olarak adlandırılır. ( 174

175 Şekil 6: İnovasyon Piramidi TİCARİLEŞTİRME GELİŞTİRME ARAŞTIRMA Ticarileştirme Geliştirme Araştırma Bilgi, deneyim, yatırım Ortak araştırma Hükümet destekli Laboratuarlar Kaynak : Rustam Lulkaka, Management Development for Technology Incubators/Parks SPO/UNFSTD Seminer Turizm İşletmelerinde İnovasyonun Ürün/Hizmet, Süreç, Pazarlama ve Örgütsel Açıdan İncelenmesi MacCarthny e göre 3 sınıfta toplanmaktadır: 1. Gerçek anlamda bugüne kadar hiç olmayan bir ürünün ortaya çıkarılmış olması (İcat). 2. Mevcut ürünler ile karşılaştırıldıklarında belirgin farklılıklar arz eden ürünler (İkame). 3. Herhangi bir firma için yeni, ancak pazarda yeni olmayan ürünler Turizm endüstrisinde, inovasyonun çeşitlilik sunmasından dolayı farklı aktiviteler ortaya çıkmaktadır. Hizmetler genelde yüksek oranda 175

2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ATATÜRK ARBORETUMU GEZİSİ RAPORU

2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ATATÜRK ARBORETUMU GEZİSİ RAPORU 2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ATATÜRK ARBORETUMU GEZİSİ RAPORU Gezinin Yapıldığı Tarih-Saat : 17/05/2013---09:30-13:00 Geziye Katılan Öğrenci Sayısı : 20 Geziden Sorumlu Öğretmen : Duygu AYDEMİR Gezinin

Detaylı

SEYAHAT ACENTALARININ BAŞVURU VE KURULUŞ İŞLEMLERİ

SEYAHAT ACENTALARININ BAŞVURU VE KURULUŞ İŞLEMLERİ SEYAHAT ACENTALARININ BAŞVURU VE KURULUŞ İŞLEMLERİ Ülkemizde seyahat acentalığı faaliyeti göstermek isteyen kuruluşların bu faaliyetlerini gösterebilmeleri için 1618 Sayılı Seyahat Acentaları ve Seyahat

Detaylı

FİNANSAL KURUMLAR PARA PİYASASI KURUMLARI

FİNANSAL KURUMLAR PARA PİYASASI KURUMLARI FİNANSAL KURUMLAR PARA PİYASASI KURUMLARI Bankalar Merkez Bankaları Ticaret Bankaları Yatırım Bankaları Kalkınma Bankaları Katılım Bankaları Eximbank BDDK Uluslararası Bankacılık BANKALAR Finansal Aracılık

Detaylı

KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR YATIRIM DESTEK OFİSİ

KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR YATIRIM DESTEK OFİSİ 2014 NEVŞEHİR YATIRIM DESTEK OFİSİ İşbirliği - Güçbirliği Destek Programı KOBİ lerin bir araya gelerek tedarik, pazarlama, düşük kapasite kullanımı, rekabet gücü zayıflığı ve finansman gibi Ortak Sorunlara

Detaylı

KÜ LTÜ R VE TÜRİ ZM BAKANLİĞ İ DESTEKLERİ

KÜ LTÜ R VE TÜRİ ZM BAKANLİĞ İ DESTEKLERİ KÜ LTÜ R VE TÜRİ ZM BAKANLİĞ İ DESTEKLERİ NEVŞEHİR YATIRIM DESTEK OFİSİ Yurt Dışı Turizm Fuarlarına Katılımın ve Turizm Tanıtma ve Pazarlama Faaliyetlerinin Desteklenmesi Yurt dışında düzenlenen turizm

Detaylı

MALİTÜRK DENETİM VE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş.

MALİTÜRK DENETİM VE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK A.Ş. Misyon ve Vizyonumuz Müşterilerine en yüksek standartlarda kişisel hizmetler sağlamaya adanmış profesyonel kadro ile küresel bir iş ağı oluşturmaktır. Türkiye nin, yakın gelecekte AB ile üyeliğe varabilecek

Detaylı

KAMU HİZMETİNİN SUNUMUNDA UYULACAK USUL VE ESASLARA İLİŞKİN YÖNETMELİK GEREGİNCE İSTANBUL İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET STANDARTLARI TABLOSU

KAMU HİZMETİNİN SUNUMUNDA UYULACAK USUL VE ESASLARA İLİŞKİN YÖNETMELİK GEREGİNCE İSTANBUL İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET STANDARTLARI TABLOSU KAMU HİZMETİNİN SUNUMUNDA UYULACAK USUL VE ESASLARA İLİŞKİN YÖNETMELİK GEREGİNCE İSTANBUL İL KÜLTÜR VE TURİZM MÜDÜRLÜĞÜ HİZMET STANDARTLARI TABLOSU SIRA NO 1 HİZMETİN ADI Çekim İzni (Sinema, Dizi, Reklam,

Detaylı

T.C. GÜNEY EGE KALKINMA AJANSI

T.C. GÜNEY EGE KALKINMA AJANSI YATIRIM DESTEK OFİSLERİ T.C. GÜNEY EGE KALKINMA AJANSI GÜNEY EGE BÖLGESİNDE SAĞLIK SEKTÖRÜNE YÖNELİK DEVLET DESTEKLERİ BİLGİ NOTU Yatırım Destek Ofisleri 03/08/2012 İçindekiler 1 DEVLET TEŞVİKLERİ... 2

Detaylı

ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU ĐSTANBUL KÜLLĐYELERĐ (FATĐH / SULTAN SELĐM / ŞEHZADE MEHMET) TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU Fakültemiz lisans programında açılan MĐM 376 Anadolu Uygarlıkları Teknik Seçmeli Dersi kapsamında yapılması planlanan Đstanbul

Detaylı

Hibe. Destek Kalemleri a) İhtiyaç analizi, eğitim ve/veya danışmanlık (400 bin Dolar) b) İstihdam desteği, (2 uzman personel)

Hibe. Destek Kalemleri a) İhtiyaç analizi, eğitim ve/veya danışmanlık (400 bin Dolar) b) İstihdam desteği, (2 uzman personel) EKONOMİ BAKANLIĞI & ww.ekonomi.gov.tr URGE Projeleri Desteği Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi Desteği (Link) Kimler Başvurabilir Özel Sektör İşbirliği Kuruluşları TİM, TOBB, Dış Ekonomik İlişkiler

Detaylı

www.navigatour.net Firmanıza özel çözümler için hazırız

www.navigatour.net Firmanıza özel çözümler için hazırız www.navigatour.net Firmanıza özel çözümler için hazırız 1 Bizi daha iyi tanıyın! Navigatour Hakkında; Navigatour Seyahat Acentesi, 1999 yılında uzun yıllar turizme hizmet etmiş, kendi alanındaki profesyonel

Detaylı

TÜRK PARASININ KIYMETİNİ KORUMA HAKKINDA 32 SAYILI KARARDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER HAKKINDA BİLGİLENDİRME

TÜRK PARASININ KIYMETİNİ KORUMA HAKKINDA 32 SAYILI KARARDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER HAKKINDA BİLGİLENDİRME 05.04.2018 TÜRK PARASININ KIYMETİNİ KORUMA HAKKINDA 32 SAYILI KARARDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER HAKKINDA BİLGİLENDİRME Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar ve Karara İlişkin Tebliğ (2008-32/34)

Detaylı

Finansal Kesim Dışındaki Firmaların Yurtdışından Sağladıkları Döviz Krediler (Milyon ABD Doları)

Finansal Kesim Dışındaki Firmaların Yurtdışından Sağladıkları Döviz Krediler (Milyon ABD Doları) Bankalardan sağlanan dövizli kredilerde vergisel maliyetler Melike Kılınç I. Giriş Şirketlerin yurtdışı ithalat ihracat işlemleri, döviz cinsinden pozisyon tutmak istemeleri, nihai ürünlerini ya da hizmetlerini

Detaylı

Yerel yönetimler (belediye, il özel idaresi, köy tüzel kişiliği, muhtarlıklar),

Yerel yönetimler (belediye, il özel idaresi, köy tüzel kişiliği, muhtarlıklar), Teşvik Yatırım Teşvikleri AB HİBE DESTEKLERİ 1. Hibe Programı Nedir? AB-Türkiye Mali İşbirliği kapsamında yürütülen bölgesel kalkınma programlarında belirlenen öncelik alanlarında hibe programı uygulamasıyla

Detaylı

İÇİNDEKİLER RESMİ DOKUMANLAR

İÇİNDEKİLER RESMİ DOKUMANLAR İÇİNDEKİLER 1. FİRMA TANITIMI 2. FİRMANIN FAALİYETLERİ 3. FİRMANIN REFERANSLARI RESMİ DOKUMANLAR 4. TURSAB BELGESİ 5. IATA BELGESİ FİRMA TANITIMI 2000 yılında kurulan şirketimiz, inanç turizmin ilk ve

Detaylı

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/165 Ref: 4/165

SİRKÜLER İstanbul, Sayı: 2016/165 Ref: 4/165 SİRKÜLER İstanbul, 01.09.2016 Sayı: 2016/165 Ref: 4/165 Konu: 6741 SAYILI TÜRKİYE VARLIK FONU YÖNETİMİ ANONİM ŞİRKETİ NİN KURULMASI İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN YAYINLANMIŞTIR

Detaylı

Tüm Kurumsal İşlerinizde Profesyonel Çözümler

Tüm Kurumsal İşlerinizde Profesyonel Çözümler Tüm Kurumsal İşlerinizde Profesyonel Çözümler www.faktorgrup.com İşlerinizde Profesyonel Çözümler Değerli yöneticiler, Bildiğiniz gibi, içinde yaşadığımız yüzyılda modern işletmecilik kavramı beraberinde

Detaylı

Önsöz...1. Sunuş... 3. Business School... 5. İçindekiler...7 1.BÖLÜM / GİRİŞ... 15 2.BÖLÜM / OTELLER... 19. 2.1. Yatırım Teşvikleri...

Önsöz...1. Sunuş... 3. Business School... 5. İçindekiler...7 1.BÖLÜM / GİRİŞ... 15 2.BÖLÜM / OTELLER... 19. 2.1. Yatırım Teşvikleri... İçindekiler Önsöz...1 Sunuş... 3 Business School... 5 İçindekiler...7 1.BÖLÜM / GİRİŞ... 15 2.BÖLÜM / OTELLER... 19 2.1. Yatırım Teşvikleri... 20 2.1.1. Yatırım Teşvik Mevzuatındaki Vergi Dışı Teşvikler...

Detaylı

TÜRKİYE SINAİ KALKINMA BANKASI A.Ş. TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş.

TÜRKİYE SINAİ KALKINMA BANKASI A.Ş. TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. TÜRKİYE SINAİ KALKINMA BANKASI A.Ş. TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. TÜRK EXİMBANK (TÜRKİYE İHRACAT KREDİ BANKASI A.Ş.) DÜNYA BANKASI AVRUPA YATIRIM BANKASI İSLAM KALKINMA BANKASI Ortaklık Yapısı İlk özel

Detaylı

Sunum Başlığı Arial Regular 20 pt. Departman Ad/Panel/Yer Tarih

Sunum Başlığı Arial Regular 20 pt. Departman Ad/Panel/Yer Tarih Sunum Başlığı Arial Regular 20 pt Departman Ad/Panel/Yer Tarih Yatırım Finansman Kurumsal Kimliğimiz Ürün ve Hizmetlerimiz 2 Türkiye nin ilk özel aracı kurumu olarak, Türkiye İş Bankası ve Türkiye Sınai

Detaylı

T.C. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Mehmet TEZYETİŞ OSTİM Hizmet Merkezi Müdürü

T.C. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Mehmet TEZYETİŞ OSTİM Hizmet Merkezi Müdürü KOSGEB T.C. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Mehmet TEZYETİŞ OSTİM Hizmet Merkezi Müdürü KOSGEB VE KURULUŞ AMACI KOSGEB, 1990 yılında 3624 sayılı Kanun ile

Detaylı

08 Kasım 2012. Ankara

08 Kasım 2012. Ankara 08 Kasım 2012 Ankara KOBİ ler ve KOSGEB Türkiye de KOBİ tanımı KOBİ tanımı 250 den az çalışan istihdam eden, Yıllık bilanço veya net satış hasılatı 25 milyon TL yi geçmeyen işletmeler Ölçek Çalışan Sayısı

Detaylı

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2017/24

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2017/24 Ö z e t B ü l t e n Tarih : 10.05.2017 Sayı : 2017/24 Değerli Müşterimiz, Son günlerde mevzuatımızda meydana gelen gelişmeleri özetle bilgilerinize sunuyoruz. 1. Beyaz Eşya ve Mobilyada Vergi İndirim Süreleri

Detaylı

İZMİR DE GİRİŞİMCİLİK EKOSİSTEMİNİ GELİŞTİRME TOPLANTILARI : FİNANSMAN KAYNAKLARINA ERİŞİM. 26 Şubat 2015 - İZMİR

İZMİR DE GİRİŞİMCİLİK EKOSİSTEMİNİ GELİŞTİRME TOPLANTILARI : FİNANSMAN KAYNAKLARINA ERİŞİM. 26 Şubat 2015 - İZMİR İZMİR DE GİRİŞİMCİLİK EKOSİSTEMİNİ GELİŞTİRME TOPLANTILARI : FİNANSMAN KAYNAKLARINA ERİŞİM 26 Şubat 2015 - İZMİR Sunum Planı 2 DÖVİZ KAZANDIRICI HİZMET TİCARETİNİN DESTEKLENMESİ 3 DÜNYA HİZMET İHRACATI

Detaylı

Stratejik Plan 2015-2019

Stratejik Plan 2015-2019 Stratejik Plan 2015-2019 Bu Stratejik Plan önümüzdeki beş yıl Bezmiâlem in gelmesini umut ettiğimiz yeri ve buraya nasıl geleceğimizi anlatan bir Vizyon Belgesidir. 01.01.2015 Rektör Sunuşu Sevgili Bezmiâlem

Detaylı

V E R G İ A K T Ü E L

V E R G İ A K T Ü E L S A Y I 1 N İ S A N 2 0 1 7 V E R G İ A K T Ü E L 6 8 7 S A Y I L I K H K İ L E S A Ğ L A N A N S G K P R İ M İ V E R V E R G İ T E Ş V İ K L E R İ Tüm hakları WİSDOM DD adına saklıdır. S A Y F A 1 W I

Detaylı

BİRİM KALİTE GÜVENCESİ DEĞERLENDİRME RAPORU. Bilgi İşlem Daire Başkanlığı

BİRİM KALİTE GÜVENCESİ DEĞERLENDİRME RAPORU. Bilgi İşlem Daire Başkanlığı BİRİM KALİTE GÜVENCESİ DEĞERLENDİRME RAPORU Bilgi İşlem Daire Başkanlığı 2018 Birim Kalite Politikası Üniversitemiz ve birimimiz misyonu, vizyonu doğrultusunda; eğitim, araştırma ve yönetim faaliyetlerine

Detaylı

YÖNETMELİK. Giresun Üniversitesinden: GİRESUN ÜNİVERSİTESİ BOTANİK BAHÇESİ VE HERBARYUM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM

YÖNETMELİK. Giresun Üniversitesinden: GİRESUN ÜNİVERSİTESİ BOTANİK BAHÇESİ VE HERBARYUM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM 27 Nisan 2015 PAZARTESİ Resmî Gazete Sayı : 29339 Giresun Üniversitesinden: YÖNETMELİK GİRESUN ÜNİVERSİTESİ BOTANİK BAHÇESİ VE HERBARYUM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam,

Detaylı

T.C. İSTANBUL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ

T.C. İSTANBUL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ T.C. İSTANBUL MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ TARİHÇE İstanbul Medipol Üniversitesi, Türkiye Eğitim, Sağlık ve Araştırma (TESA) Vakfı tarafından kurulmuş ve 7 Temmuz 2009 tarih ve 27281 sayılı

Detaylı

ANKARA KALKINMA AJANSI. www.ankaraka.org.tr

ANKARA KALKINMA AJANSI. www.ankaraka.org.tr ANKARA KALKINMA AJANSI www.ankaraka.org.tr TÜRKİYE'NİN En Genç Kalkınma Ajansı Ankara Kalkınma Ajansı bölge içi gelişmişlik farklarını azaltmak, bölgenin rekabet gücünü artırmak ve gelişimini hızlandırmak

Detaylı

Tablo 4 : Başvuru Belgeleri ve Ödemeye Esas Belgeler, Geri Ödeme Planı Tablosu

Tablo 4 : Başvuru Belgeleri ve Ödemeye Esas Belgeler, Geri Ödeme Planı Tablosu 5 1.1. Danışmanlık Desteği 2. Yararlanıcı İmza sirküleri, 3. Danışmanlık hizmetinin; şirket statüsündeki danışman kuruluşlar tarafından verilmesi durumunda, kuruluş adına imza atmaya yetkili kişiye ait

Detaylı

ÖZERDEN PLASTİK SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ YÖNETİM KURULU RAPORU. Halka Arzdan Elde Edilen Fonların Kullanımı 21 Ağustos 2015

ÖZERDEN PLASTİK SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ YÖNETİM KURULU RAPORU. Halka Arzdan Elde Edilen Fonların Kullanımı 21 Ağustos 2015 ÖZERDEN PLASTİK SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ YÖNETİM KURULU RAPORU Halka Arzdan Elde Edilen Fonların Kullanımı 21 Ağustos 2015 1 Raporun Konusu: Sermaye Piyasası Kurulu nun VII.128.1 Sayılı Pay Tebliği

Detaylı

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ SÜREKLİ EĞİTİM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 (1) Bu Yönetmeliğin amacı; Uludağ Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama

Detaylı

SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI ARAŞTIRMA, TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YENİLİK DESTEK PROGRAMLARI

SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI ARAŞTIRMA, TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YENİLİK DESTEK PROGRAMLARI SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI ARAŞTIRMA, TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YENİLİK DESTEK PROGRAMLARI www.sanayi.gov.tr 1 Bakanlığımız özellikle son 7 yıllık süreçte, Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin desteklenmesi,

Detaylı

Kuruluşundan bu yana gelişimini sürdürmüş olan DM EFE GROUP, müşteri

Kuruluşundan bu yana gelişimini sürdürmüş olan DM EFE GROUP, müşteri 10.. yıl TARİHÇEMİZ Şirketimiz, 2007 yılında Özel Güvenlik Hizmetleri vermek amacı ile Efe Güvenlik Hizmetleri Tic. LTD.ŞTİ. ünvanıyla kurulmuş olup, gelişen ve değişen hizmet sektöründe, müşteri talepleri

Detaylı

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2017/9

Ö z e t B ü l t e n Tarih : Sayı : 2017/9 Ö z e t B ü l t e n Tarih : 13.02.2017 Sayı : 2017/9 Değerli Müşterimiz, Son günlerde mevzuatımızda meydana gelen gelişmeleri özetle bilgilerinize sunuyoruz. 1- Yatırım Teşvik Belgesi Kapsamında Yapılan

Detaylı

Resmi Gazete Tarihi: 07.09.2001 Resmi Gazete Sayısı: 24516

Resmi Gazete Tarihi: 07.09.2001 Resmi Gazete Sayısı: 24516 Resmi Gazete Tarihi: 07.09.2001 Resmi Gazete Sayısı: 24516 KAMU GÖREVLİLERİ SENDİKALARI VE TOPLU SÖZLEŞME KANUNU KAPSAMINA GİREN KURUM VE KURULUŞLARIN GİRDİKLERİ HİZMET KOLLARININ BELİRLENMESİNE İLİŞKİN

Detaylı

T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ 1 Haydarpaşa Yerleşkesinin Tarihçesi Fakültemizin de içinde bulunduğu Haydarpaşa yerleşkesinin temeli 11 Şubat 1895 tarihinde atılmıştır. Açılış tarihi ise 6 Kasım

Detaylı

TEKNİK MÜŞAVİRLİK HİZMETLERİNE SAĞLANACAK DEVLET YARDIMLARI

TEKNİK MÜŞAVİRLİK HİZMETLERİNE SAĞLANACAK DEVLET YARDIMLARI TEKNİK MÜŞAVİRLİK HİZMETLERİNE SAĞLANACAK DEVLET YARDIMLARI A YURTDIŞI OFİS DESTEĞİ Teknik Müşavirlik Şirketlerinin yurtdışı pazarlarda tutunabilmeleri maksadıyla yurtdışı ülkelerde ofis açmalarının desteklenmesi.

Detaylı

SİNOP ÜNİVERSİTESİ TURİZM İŞLETMECİLİĞİ VE OTELCİLİK YÜKSEKOKULU

SİNOP ÜNİVERSİTESİ TURİZM İŞLETMECİLİĞİ VE OTELCİLİK YÜKSEKOKULU SİNOP ÜNİVERSİTESİ TURİZM İŞLETMECİLİĞİ VE OTELCİLİK YÜKSEKOKULU YÜKSEKOKULUMUZ Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu 31.12.2009 tarihli ve 27449 sayılı (7. Mükerrer) Resmi Gazetede yayımlanan,

Detaylı

Teknik Müşavirlik Hizmetlerine Sağlanacak Devlet Yardımları

Teknik Müşavirlik Hizmetlerine Sağlanacak Devlet Yardımları SİRKÜLER Sayı : 2017/06 Tarih : 12.01.2017 Konu : TEKNİK MÜŞAVİRLİK HİZMETLERİNE SAĞLANACAK DEVLET YARDIMLARI Sirkülerimizin konusunu Teknik Müşavirlik Hizmetlerine Sağlanacak Devlet Yardımları oluşturmaktadır.

Detaylı

KOBİ LEASING PAKETLERİ

KOBİ LEASING PAKETLERİ KOBİ LEASING PAKETLERİ LEASING NEDİR? Özellikle büyümekte olan şirketlerin, tüm sektörlerde her türlü sıfır veya 2. el makine, ekipman yatırımlarını gerçekleştirmesine yönelik olarak orta veya uzun vadeli

Detaylı

TEB KOBİ BANKACILIĞI

TEB KOBİ BANKACILIĞI TEB KOBİ BANKACILIĞI Türkiye de KOBİ ler İşletme Büyüklüğü İstihdam Grubu (Çalışan Sayısı) 2011 İşletme Sayısı % Toplam İstihdam % Ortalama Çalışan Sayısı Mikro 1-19 2.522.011 97,30% 5.362.905 46,60% 2

Detaylı

Bankacılığa İlişkin Mevzuat ve Yeni Düzenlemeler *

Bankacılığa İlişkin Mevzuat ve Yeni Düzenlemeler * Bankacılar Dergisi, Sayı 56, 2006 Bankacılığa İlişkin Mevzuat ve Yeni Düzenlemeler * (Ocak-Mart 2006) 1. Bankacılık Kanununa İlişkin Düzenlemeler 31 Ocak 2006 tarih ve 26066 sayılı Resmi Gazete de; Maden

Detaylı

Arkan & Ergin Uluslararası Denetim ve Y.M.M. A.Ş.

Arkan & Ergin Uluslararası Denetim ve Y.M.M. A.Ş. İstanbul, 09.02.2009 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu nun 15. ve 30. Maddeleri Uyarınca Yapılacak Vergi Kesintilerine İlişkin 15 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Kanunu Sirküleri Yayımlandı DUYURU NO:2009/21

Detaylı

RASYO YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD.ŞTİ.

RASYO YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK LTD.ŞTİ. T.C. MALİYE BAKANLIĞI Gelir İdaresi Başkanlığı 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Sirküleri/15 Konusu : Bakanlar Kurulu Kararlarıyla Belirlenen Vergi Kesintisi Uygulamaları Tarihi : /02/2009 Sayısı İlgili

Detaylı

Küme Yönetim Rehberi Notları. Sanayi Geliştirme Merkezi SANGEM

Küme Yönetim Rehberi Notları. Sanayi Geliştirme Merkezi SANGEM Küme Yönetim Rehberi Notları Sanayi Geliştirme Merkezi SANGEM Küme Stratejileri 1) İnovasyonu güçlendirme ve yaygınlaştırma 2) İşbirliğini ve bağlantılı çalışmayı güçlendirme ve yaygınlaştırma 3) Uluslararasılaşmayı

Detaylı

TIBBİ CİHAZ SATIŞ, REKLAM VE TANITIM YÖNETMELİĞİ NİN UYGULANMASINA İLİŞKİN KILAVUZ

TIBBİ CİHAZ SATIŞ, REKLAM VE TANITIM YÖNETMELİĞİ NİN UYGULANMASINA İLİŞKİN KILAVUZ TIBBİ CİHAZ SATIŞ, REKLAM VE TANITIM YÖNETMELİĞİ NİN UYGULANMASINA İLİŞKİN KILAVUZ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Dayanak, Tanımlar Amaç MADDE 1 (1) Bu Kılavuz, 15/05/2014 tarihli ve 29001 sayılı Resmî Gazete de

Detaylı

FİNANSAL EKSEN E-BÜLTEN LİSTESİ

FİNANSAL EKSEN E-BÜLTEN LİSTESİ FİNANSAL EKSEN E-BÜLTEN LİSTESİ 2016 E-BÜLTEN SAYI KONU 2016-01 İhracat İşlemlerinde E-Fatura Düzenleme Zorunluluğunun 1/7/2017 Tarihine Ertelenmesi 2016-02 Gelir Vergisi Genel Tebliği (Seri No: 295) 2016-03

Detaylı

Geri Ödemeli ve Geri Ödemesiz seçeneklerle Destek Üst Limiti Proje Teklif Çağrısında Belirlenir

Geri Ödemeli ve Geri Ödemesiz seçeneklerle Destek Üst Limiti Proje Teklif Çağrısında Belirlenir KOSGEB Destekleri a) KOBİ Proje Destek Programı Desteklenecek Proje Konuları İşletmelerin; üretim, yönetim-organizasyon, pazarlama, dış ticaret, insan kaynakları, mali işler ve finans, bilgi yönetimi ve

Detaylı

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi Başkanlığı

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Tapu Dairesi Başkanlığı 1 / 6 DAĞITIM YERLERİNE İlgi : 26 08 2016 tarih ve 29813sayılı Resmi Gazete. İlgi Resmi Gazete'de yayımlanan 19.08.2016 tarih ve 6741 sayılı Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Kurulması ile

Detaylı

ERTÜRK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. SİRKÜLER 2015/57

ERTÜRK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. SİRKÜLER 2015/57 04.06.2015 ERTÜRK YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE BAĞIMSIZ DENETİM A.Ş. SİRKÜLER 2015/57 KONU : Döviz Kazandırıcı Hizmet Ticaretinin Desteklenmesi Döviz Kazandırıcı Hizmet Ticaretinin Desteklenmesi Hakkında

Detaylı

Afrika Sanayici ve İşadamları Derneği «Türk Özel Sektörünün Afrika ya Açılan Kapısı»

Afrika Sanayici ve İşadamları Derneği «Türk Özel Sektörünün Afrika ya Açılan Kapısı» Afrika Sanayici ve İşadamları Derneği «Türk Özel Sektörünün Afrika ya Açılan Kapısı» AFRİKA 5 BÖLGE - Kuzey Afrika - Batı Afrika - Orta Afrika - Doğu Afrika - Güney Afrika Vizyonumuz Küreselleşen dünyada

Detaylı

KURUM İÇ DEĞERLENDİRME RAPORU

KURUM İÇ DEĞERLENDİRME RAPORU 1 KURUM İÇ DEĞERLENDİRME RAPORU DÜZCE ÜNİVERSİTESİ PERSONEL DAİRE BAŞKANLIĞI Düzce Üniversitesi Konuralp Yerleşkesi 81620 Konuralp / DÜZCE 15/06/2016 2 İÇ DEĞERLENDİRME RAPORU A. Kurum Hakkında Bilgiler

Detaylı

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN FİNANSMAN BOYUTU

KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN FİNANSMAN BOYUTU KENTSEL DÖNÜŞÜMÜN FİNANSMAN BOYUTU İkincil Mevzuat Dönüşüm Projeleri Özel Hesabı Gelir, Harcama, Kredi ve Kaynak Aktarımı Yönetmeliği (13 Eylül 2012 tarihli 28410 sayılı Resmi Gazete) 6306 Sayılı Kanun

Detaylı

Gelecek nesilleri yeşille buluşturuyoruz.

Gelecek nesilleri yeşille buluşturuyoruz. Gelecek nesilleri yeşille buluşturuyoruz. Misyonumuz Dört mevsimin yaşandığı, iklim, toprak, ekolojik zenginlikler bakımından bereketli olan ülkemizde; üstlendiğimiz projelerin müşteri memnuniyeti açısından

Detaylı

2012/4 SAYILI DÖVİZ KAZANDIRICI HİZMET TİCARETİNİN DESTEKLENMESİ HAKKINDA TEBLİĞİN UYGULAMA USUL VE ESASLARI GENELGESİ

2012/4 SAYILI DÖVİZ KAZANDIRICI HİZMET TİCARETİNİN DESTEKLENMESİ HAKKINDA TEBLİĞİN UYGULAMA USUL VE ESASLARI GENELGESİ Türkiyenin döviz kazandırıcı hizmet gelirlerinin arttırılması ve film sektörünün uluslararası rekabet gücünü geliştirilmesi için, Türkiyede yerleşik, film sektöründe faaliyet gösteren şirketler (film yapımcısı

Detaylı

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... v BİRİNCİ BÖLÜM TURİZMDE TEMEL KAVRAMLAR

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... v BİRİNCİ BÖLÜM TURİZMDE TEMEL KAVRAMLAR İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... v BİRİNCİ BÖLÜM TURİZMDE TEMEL KAVRAMLAR 1.1. Turizm Sistemi...1 1.2. Turizm ve Bilimler...5 1.2.1. Turizm ve Ekonomi...5 1.2.2. Turizm ve Coğrafya...6 1.2.3. Turizm ve İşletme...6

Detaylı

Aselsan l Halka Arz Profili

Aselsan l Halka Arz Profili Aselsan l Halka Arz Profili 25.05.2018 Yönetici Özeti Aselsan Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş. («Aselsan» veya «Şirket»), Türk silahlı Kuvvetleri nin haberleşme ihtiyaçlarının karşılanması için 1975 yılında

Detaylı

Toplam (*) Diğer hazır değerler 3 aydan kısa vadeli kredi kartı slip alacaklarını içermektedir.

Toplam (*) Diğer hazır değerler 3 aydan kısa vadeli kredi kartı slip alacaklarını içermektedir. FORMET ÇELİK KAPI SANAYİ VE TİCARET A.Ş. 31.03.2018 TARİHLİ MALİ TABLOLARI DİPNOTLARI 3. Nakit ve Nakit Benzerleri Nakit ve nakit benzerleri aşağıdaki gibidir : Kasa - - Banka mevduatı 3.226.486 1.978.659

Detaylı

Türkiye de Bankacılık Sektörü Eylül

Türkiye de Bankacılık Sektörü Eylül Türkiye de Bankacılık Sektörü 2013-2017 Eylül Bu çalışma, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Türkiye İstatistik Kurumu, Sermaye Piyasası Kurumu, Bankalararası

Detaylı

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ: TARİHİ : Batı Toroslar ın zirvesinde 1288 yılında kurulan Akseki İlçesi nin tarihi, Roma İmparatorluğu dönemlerine kadar uzanmaktadır. O devirlerde Marla ( Marulya) gibi isimlerle adlandırılan İlçe, 1872

Detaylı

SEYAHAT İŞLETMECİLİĞİNİN GELİŞİMİ...

SEYAHAT İŞLETMECİLİĞİNİN GELİŞİMİ... İÇİNDEKİLER 1. Bölüm: SEYAHAT İŞLETMECİLİĞİNİN GELİŞİMİ... 1 I. TARİHSEL GELİŞİM... 1 II. SEYAHAT ACENTALARININ GELİŞMESİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER... 10 A. DENİZYOLU ULAŞTIRMASI... 10 B. DEMİRYOLU ULAŞTIRMASI...

Detaylı

KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR TİCARET VE SANAYİ ODASI

KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR TİCARET VE SANAYİ ODASI KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR TİCARET VE SANAYİ ODASI KOSGEB DESTEKLERİ GENEL DESTEK PROGRAMI Programın Gerekçesi: Proje hazırlama kapasitesi düşük KOBİ ler ile KOSGEB hedef kitlesine yeni dahil olmuş sektörlerdeki

Detaylı

Bu rapor, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu uyarınca yürütülen düzenlilik denetimi sonucu hazırlanmıştır.

Bu rapor, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu uyarınca yürütülen düzenlilik denetimi sonucu hazırlanmıştır. T..C.. SAYIIŞTAY BAŞKANLIIĞII KÜLTÜR VE TURİİZM BAKANLIIĞII 2012 YIILII DENETİİM RAPORU EYLÜL 2013 T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI 06100 Balgat / ANKARA Tel: 0 312 295 30 00; Faks: 0 312 295 40 94 e-posta: sayistay@sayistay.gov.tr

Detaylı

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER OFİSİ YÖNERGESİ BİRİNCİ KISIM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER OFİSİ YÖNERGESİ BİRİNCİ KISIM. Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar ÇANKIRI KARATEKİN ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER OFİSİ YÖNERGESİ BİRİNCİ KISIM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1- Bu Yönergenin amacı, Rektörlüğe bağlı olarak görev yapan ve Rektör Yardımcısı

Detaylı

Teknogirişim Sermayesi Destekleri Mevzuat

Teknogirişim Sermayesi Destekleri Mevzuat Teknogirişim Sermayesi Destekleri Mevzuat Doç. Dr. A. Egemen YILMAZ Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Ankara Üniversitesi Teknoloji Transfer

Detaylı

Centrum Hakkında. Selahattin Sever Genel Müdür. Centrum İş Merkezi A.Ş. 1993 yılında kuruldu.

Centrum Hakkında. Selahattin Sever Genel Müdür. Centrum İş Merkezi A.Ş. 1993 yılında kuruldu. Centrum Hakkında Centrum İş Merkezi A.Ş. 1993 yılında kuruldu. Centrum, Gayrimenkul Geliştirme Hizmetleri kapsamında 2001 yılında Centrum İş Merkezi nin, 2012 yılında da C2 İş Merkezi nin yapımını tamamlayarak

Detaylı

KOSGEB DESTEKLERİ (2010/YENİ DESTEKLER)

KOSGEB DESTEKLERİ (2010/YENİ DESTEKLER) KOSGEB DESTEKLERİ (2010/YENİ DESTEKLER) 1.KOBİ PROJE DESTEK PROGRAMI İşletmelere özgü sorunların işletmeler tarafından projelendirildiği ve projelendirilen maliyetlerin desteklenebildiği bir programa ihtiyaç

Detaylı

Düzce Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ve ilgili mekanizmaların vizyonu, Bölgesel, ulusal ve

Düzce Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ve ilgili mekanizmaların vizyonu, Bölgesel, ulusal ve Düzce Üniversitesi 2015-2019 stratejik planında Düzce Teknoloji Transfer Ofisi (TTO) doğrudan yer almakta olup, bu plan kapsamında ortaya konulan hedeflere ulaşılmasında önemli bir işleve sahiptir. Bu

Detaylı

DOĞUŞ OTOMOTİV SERVİS VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ ESAS SÖZLEŞME TADİL METNİ

DOĞUŞ OTOMOTİV SERVİS VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ ESAS SÖZLEŞME TADİL METNİ Madde 3- MAKSAT VE MEVZUU Şirket, karayolu taşımacılığı ve arazi işlerinde kullanılan her türlü yeni ve kullanılmış vasıtalar ile bina ve alt yapı inşaatlarında kullanılan iş makinaları, deniz taşımacılığında

Detaylı

KAYSERİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ (KAYHAM) STRATEJİK PLAN ( )

KAYSERİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ (KAYHAM) STRATEJİK PLAN ( ) KAYSERİ ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ (KAYHAM) STRATEJİK PLAN (2014 2016) MİSYON Kayseri nin geçmişini doğru anlayarak, bugünü verimli/iyi değerlendirerek ve geleceğini akıllı planlayarak, Kayseri nin

Detaylı

T.C. GÜNEY EGE KALKINMA AJANSI

T.C. GÜNEY EGE KALKINMA AJANSI YATIRIM DESTEK OFİSLERİ T.C. GÜNEY EGE KALKINMA AJANSI Eğitim Yatırımlarında Sağlanan Destekler Bilgi Notu Yatırım Destek Ofisleri 07/01/2013 İçindekiler 1. Tanımlar... 2 2. Destekler... 2 2.1. Öncelikli

Detaylı

YÖNETMELİK. a) Danışma Kurulu: Akdeniz Üniversitesi Gıda Güvenliği ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi Danışma Kurulunu,

YÖNETMELİK. a) Danışma Kurulu: Akdeniz Üniversitesi Gıda Güvenliği ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi Danışma Kurulunu, 11 Nisan 2011 PAZARTESİ Resmî Gazete Sayı : 27902 Akdeniz Üniversitesinden: YÖNETMELİK AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ GIDA GÜVENLİĞİ VE TARIMSAL ARAŞTIRMALAR MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak

Detaylı

TEBLİĞ. b) İşbirliği kuruluşu: Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), ihracatçı birlikleri, tasarım konusunda iştigal eden dernek, birlik ve vakıfları,

TEBLİĞ. b) İşbirliği kuruluşu: Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), ihracatçı birlikleri, tasarım konusunda iştigal eden dernek, birlik ve vakıfları, 21 Aralık 2014 PAZAR Resmî Gazete Sayı : 29212 Para Kredi ve Koordinasyon Kurulundan: TEBLİĞ TASARIM DESTEĞİ HAKKINDA TEBLİĞ (TEBLİĞ NO: 2008/2) DE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR TEBLİĞ (TEBLİĞ NO: 2014/4)

Detaylı

YÖNETMELİK. b) Merkez: Işık Üniversitesi İnovasyon ve Girişimcilik Uygulama ve Araştırma Merkezini,

YÖNETMELİK. b) Merkez: Işık Üniversitesi İnovasyon ve Girişimcilik Uygulama ve Araştırma Merkezini, 17 Ekim 2012 ÇARŞAMBA Resmî Gazete Sayı : 28444 Işık Üniversitesinden: YÖNETMELİK IŞIK ÜNİVERSİTESİ İNOVASYON VE GİRİŞİMCİLİK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak

Detaylı

MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ 2015 YILI KURUMSAL MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU

MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ 2015 YILI KURUMSAL MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ 2015 YILI KURUMSAL MALİ DURUM VE BEKLENTİLER RAPORU Kamu kurumlarının gelir-gider bilgilerinin yer aldığı ve kullanımlarına tahsis edilen ödenek tutarlarını gösteren

Detaylı

TÜRKİYE YATIRIM DESTEK VE TANITIM AJANSI BAŞKANLIĞI 2013 YILI SAYIŞTAY DENETİM RAPORU

TÜRKİYE YATIRIM DESTEK VE TANITIM AJANSI BAŞKANLIĞI 2013 YILI SAYIŞTAY DENETİM RAPORU TÜRKİYE YATIRIM DESTEK VE TANITIM AJANSI BAŞKANLIĞI 2013 YILI SAYIŞTAY DENETİM RAPORU Ağustos 2014 İÇİNDEKİLER KAMU İDARESİNİN MALİ YAPISI VE MALİ TABLOLARI HAKKINDA BİLGİ... 1 DENETLENEN KAMU İDARESİ

Detaylı

Bu rapor, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu uyarınca yürütülen düzenlilik denetimi sonucu hazırlanmıştır.

Bu rapor, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu uyarınca yürütülen düzenlilik denetimi sonucu hazırlanmıştır. T..C.. SAYIIŞTAY BAŞKANLIIĞII CUMHURİİYET ÜNİİVERSİİTESİİ 2012 YIILII DENETİİM RAPORU EYLÜL 2013 T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI 06100 Balgat / ANKARA Tel: 0 312 295 30 00; Faks: 0 312 295 40 94 e-posta: sayistay@sayistay.gov.tr

Detaylı

2016 YILI İŞ/EYLEM PLANI

2016 YILI İŞ/EYLEM PLANI AMAÇ 1. SÜRDÜRÜLEBİLİR İŞ HAYATINA YÖNELİK AMAÇLAR Stratejik Hedef Strateji Faaliyetler Göstergeleri Hedef Dokümantasyon Kayıt 1.1.1. Ulaşım ve Lojistik Olanaklarını Niğde ye Hava Alanı Yapılmasını Sağlamak

Detaylı

Bağımsız nitelikteki veya sermayesinin en fazla % 25 i büyük işletmelere ait olan,

Bağımsız nitelikteki veya sermayesinin en fazla % 25 i büyük işletmelere ait olan, KREDİ ve FİNANS KAYNAKLARI - BANKALAR Türkiye Halk Bankası A.Ş. KOBİ TEŞVİK KREDİSİ AMAÇ Bu kredi; Küçük ve Orta Boy İşletmelerin (KOBİ) Kalkınma Planları ve Yıllık Programlarda öngörülen hedefler ile

Detaylı

FASIL 6: ŞİRKETLER HUKUKU

FASIL 6: ŞİRKETLER HUKUKU FASIL 6: ŞİRKETLER HUKUKU 6.A. Avrupa Birliği ndeki Genel Sektörel Durum Analizi Şirketler hukuku mevzuatı, şirketler ile muhasebe ve denetim konularını kapsamaktadır. Şirketler konusuna ilişkin kurallar,

Detaylı

T.C. HİTİT ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ

T.C. HİTİT ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ T.C. HİTİT ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ PERFORMANS PROGRAMI 03 İÇİNDEKİLER. ÜST YÖNETİCİ SUNUŞU. MİSYON 3. VİZYON 4. YETKİ, GÖREV VE SORUMLULUK 5. ORGANİZASYON ŞEMASI 6. FİZİKSEL YAPI 7. TEKNOLOJİK KAYNAKLAR

Detaylı

Sağlık Turizmi Sektörüne Yönelik Devlet Destekleri

Sağlık Turizmi Sektörüne Yönelik Devlet Destekleri Sağlık Turizmi Sektörüne Yönelik Devlet Destekleri 27.12.1994 tarihli ve 94/6401 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan İhracata Yönelik Devlet Yardımları Kararı na dayanılarak hazırlanan

Detaylı

Türkiye de Bankacılık Sektörü Mart

Türkiye de Bankacılık Sektörü Mart Türkiye de Bankacılık Sektörü 2013-2017 Mart Bu çalışma, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, Türkiye İstatistik Kurumu, Sermaye Piyasası Kurumu, Bankalararası Kart

Detaylı

TASARIM TESCİL DESTEĞİ UYGULAMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM Amaç ve Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

TASARIM TESCİL DESTEĞİ UYGULAMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM Amaç ve Kapsam, Dayanak ve Tanımlar TASARIM TESCİL DESTEĞİ UYGULAMA USUL VE ESASLARI BİRİNCİ BÖLÜM Amaç ve Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 (1) Bu Usul ve Esasların amacı; insana ve çevreye duyarlı, katma değeri yüksek tasarımların

Detaylı

Bu rapor, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu uyarınca yürütülen düzenlilik denetimi sonucu üst yönetici tarafından cevaplandırılmak üzere hazırlanmıştır.

Bu rapor, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu uyarınca yürütülen düzenlilik denetimi sonucu üst yönetici tarafından cevaplandırılmak üzere hazırlanmıştır. T..C.. SAYIIŞTAY BAŞKANLIIĞII YIILDIIZ TEKNİİK ÜNİİVERSİİTESİİ 2012 YIILII DENETİİM RAPORU EYLÜL 2013 T.C. SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI 06100 Balgat / ANKARA Tel: 0 312 295 30 00; Faks: 0 312 295 40 94 e-posta:

Detaylı

Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Bütçesinin Gelir, Gider ve Muhasebesine İlişkin Yönetmelik

Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Bütçesinin Gelir, Gider ve Muhasebesine İlişkin Yönetmelik Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Bütçesinin Gelir, Gider ve Muhasebesine İlişkin Yönetmelik Resmi Gazete :20.09.2002 tarih ve 24882 sayılı Sanayi ve Ticaret Bakanlığından

Detaylı

Yönetmelikler. tmmob makina mühendisleri odası. Yatırım Hizmetleri Yönetimi Mühendis Yetkilendirme Yönetmeliği

Yönetmelikler. tmmob makina mühendisleri odası. Yatırım Hizmetleri Yönetimi Mühendis Yetkilendirme Yönetmeliği Yönetmelikler tmmob makina mühendisleri odası Yatırım Hizmetleri Yönetimi Mühendis Yetkilendirme Yönetmeliği 263 tmmob makina mühendisleri odası Yönetmelikler 21 Şubat 2008 PERŞEMBE günü resmi gazetede

Detaylı

TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. KOBİ LERE VE GİRİŞİMCİLERE SAĞLANAN DESTEK VE KREDİLER

TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. KOBİ LERE VE GİRİŞİMCİLERE SAĞLANAN DESTEK VE KREDİLER TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. KOBİ LERE VE GİRİŞİMCİLERE SAĞLANAN DESTEK VE KREDİLER BANKAMIZ HAKKINDA Türkiye Kalkınma Bankası, 1975 yılında DESİYAB (Devlet Sanayi ve İşçi Yatırım Bankası A.Ş. ) adı altında

Detaylı

ERASMUS+ KURUM KOORDİNATÖRLÜĞÜ ÇALIŞANLARI GÖREV TANIMLARI

ERASMUS+ KURUM KOORDİNATÖRLÜĞÜ ÇALIŞANLARI GÖREV TANIMLARI ERASMUS+ KURUM KOORDİNATÖRLÜĞÜ ÇALIŞANLARI GÖREV TANIMLARI Erasmus Kurum Koordinatörü Üniversite ile Ulusal Ajans arasındaki iletişimin ve koordinasyonun sağlanması İkili Anlaşmalar: AB Programları çerçevesinde

Detaylı

Sınai Mülkiyet Hakları, Önemi,

Sınai Mülkiyet Hakları, Önemi, Sınai Mülkiyet Hakları, Önemi, İçerik Genel Bakış Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları Türk Patent Enstitüsü ve Görevleri Eskiden hammadde kaynaklarına ve sermaye birikimine sahip olan ülkeler güç ve kontrol

Detaylı

Özet Tanıtım Dokümanı

Özet Tanıtım Dokümanı Özet Tanıtım Dokümanı İstanbul, 2012 Kutluşah, yönetim, finans ve süreç danışmanlığı alanlarında hizmet veren güvenilir bir iş ortağıdır Toplamda 85 yılı aşkın finansal kuruluşlar, girişimcilik ve yönetim

Detaylı

YÖN GRUP wwww.yongrup.com

YÖN GRUP wwww.yongrup.com Geleceğe birlikte YÖN verelim YÖN GRUP wwww.yongrup.com HAKKIMIZDA 2000 yılında kurulan Yön Grup, merkez ofisi Ankara da bulunan ve bünyesinde farklı kuruluşları barındıran bir grup şirketidir. Şirketimiz

Detaylı

GENEL BİLGİ. KOBİ ler ve KOSGEB

GENEL BİLGİ. KOBİ ler ve KOSGEB GENEL BİLGİ KOBİ ler ve KOSGEB 1 Türkiye de KOBİ tanımı KOBİ tanımı 250 den az çalışan istihdam eden, Yıllık bilanço toplamı veya net satış hasılatı 40 milyon TL yi geçmeyen işletmeler Ölçek Çalışan Sayısı

Detaylı

YÖNETMELİK NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

YÖNETMELİK NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar 17 Ağustos 2010 SALI Resmî Gazete Sayı : 27675 Namık Kemal Üniversitesinden: YÖNETMELİK NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ YÖNETMELİĞİ Amaç BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak

Detaylı

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR 2013/101 (Y) Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] BTYK nın 2009/102 no.lu kararı kapsamında hazırlanan ve 25. toplantısında onaylanan Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin koordinasyonunun

Detaylı

MEZOPOTAMYA KALKINMA VE PROJE DANIŞMANLIK

MEZOPOTAMYA KALKINMA VE PROJE DANIŞMANLIK MEZOPOTAMYA KALKINMA VE PROJE DANIŞMANLIK BİZ KİMİZ? VİZYON-MİSYON FİKİRLER HİZMETLERİMİZ 1 (MKA) Mezopotamya Kalkınma ve Proje Danışmanlık, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, kamu kurum ve kuruluşları

Detaylı

ANTROPOLOG TANIM A- GÖREVLER

ANTROPOLOG TANIM A- GÖREVLER TANIM Antropolog, evrenin ve dünyanın oluşumu, yaşamın başlangıcı ve gelişimi, insanın biyolojik evrimi, ırkların doğuşu, insan topluluklarının fiziki yapı, kültür ve davranış özelliklerini ve diğer topluluklarla

Detaylı

Teknolojik Ürün Yatırım Destek Programı Hakkında Yönetmelik

Teknolojik Ürün Yatırım Destek Programı Hakkında Yönetmelik Teknolojik Ürün Yatırım Destek Programı Hakkında Yönetmelik Vergi Bülteni Tarih : 29.04.2014 Sayı : 2014/5 İçerik : Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından, Teknolojik Ürün Yatırım Destek Programı na

Detaylı