T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ (DOKTORA TEZİ) POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZLU KADINLARDA KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞU VE 25-OH-D3 ÜN

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ (DOKTORA TEZİ) POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZLU KADINLARDA KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞU VE 25-OH-D3 ÜN"

Transkript

1 T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ (DOKTORA TEZİ) POSTMENOPOZAL OSTEOPOROZLU KADINLARDA KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞU VE 25-OH-D3 ÜN OKSİDATİF STRES BELİRTEÇLERİ VE SERUM OMENTİN-1 DÜZEYLERİ İLE İLİŞKİSİ OKAN DİKKER DANIŞMAN PROF.DR. SELDAĞ BEKPINAR TIBBİ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI BİYOKİMYA PROGRAMI İSTANBUL-2016

2

3

4 iv İTHAF Başarı yolunda bana destek olan Aileme ve Müberra Vardar hocama ithaf ediyorum.

5 v TEŞEKKÜR Tez dönemim boyunca bana yol gösteren, bilgi ve tecrübelerini benimle paylaşan tez danışmanı hocam sayın Prof. Dr. Seldağ BEKPINAR a, tezimin başlangıç sürecinde ve etik kurul aşamasında bana destek olan, bilgi ve tecrübelerini benimle paylaşan önceki tez danışmanı hocam sayın Prof. Dr. Gül ÖZDEMİRLER e, doktora ders ve tez sürecinde destek olan, bilgi ve tecrübelerinden faydalandığım Anabilim Dalı Eski Başkanımız hocam sayın Prof. Dr. Müjdat UYSAL a, eğitimim boyunca desteklerini her zaman yanımda hissettiğim Anabilim Dalı Başkanımız hocam sayın Prof. Dr. Necla TOKER e, doktoraya kabul sürecinde bana destek olan ve doktora sürecinde güler yüzü, bilgi ve tecrübeleriyle destek olan hocam sayın Prof. Dr. Figen GÜRDÖL e, katkılarıyla destek olan tez izleme komitesindeki hocalarım sayın Prof. Dr. Şule SEÇKİN ve sayın Prof. Dr. Uzay GÖRMÜŞ e, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalının diğer tüm öğretim üyelerine, tüm asistan arkadaşlarıma ve diğer çalışanlara teşekkürlerimi sunarım. Uzmanlık eğitimim, uzmanlık sürecim ve doktora sürecimde bilgi ve tecrübeleri ile büyük emekleri olan, doktora yapmamı destekleyen, her zaman danışabildiğim ve beni her zaman mesleğimle ilgili aktivitelerin içine katmaya çalışan Sağlık Bakanlığı İstanbul Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Biyokimya Kliniği Eğitim Sorumlusu hocam sayın Uzm. Ecz. Müberra VARDAR a saygı ve şükranlarımı sunarım. Doktora sürecinde bana destek olan Sağlık Bakanlığı İstanbul Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Biyokimya Kliniği çalışanlarına teşekkürlerimi sunarım. Tez çalışmamda bana yardımcı olan Sağlık Bakanlığı İstanbul Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniğinden sayın Uzm. Dr. Berrin HÜNER ve sayın Uzm. Dr. Sevgi ATAR a teşekkürlerimi sunarım. Tezimin istatistik bölümünde bana destek olan Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd. Doç. Murat Usta ya, Sağlık Bakanlığı İstanbul Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi dansitometri teknikeri sayın Durucan GÜLTEKİN e teşekkürlerimi sunarım. Ve benim her konuda yanımda olan aileme sonsuz teşekkür ederim. Bu çalışma, İstanbul Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmiştir. Proje No: 54991

6 vi İÇİNDEKİLER TEZ ONAYI... II BEYAN... III İTHAF... İV TEŞEKKÜR... V İÇİNDEKİLER VI TABLOLAR LİSTESİ..VIII ŞEKİLLER LİSTESİ... IX SEMBOLLER / KISALTMALAR LİSTESİ...X ÖZET.XII ABSTRACT.....XIII 1. GİRİŞ VE AMAÇ.1 2. GENEL BİLGİLER KEMİK DOKUSU KEMİK DOKUSU HÜCRELERİ KEMİK YAPIM VE YIKIMININ DÜZENLENMESİ DORUK KEMİK KÜTLESİ OSTEOPOROZ OSTEOPOROZUN TANIMI OSTEOPOROZUN SINIFLANDIRILMASI OSTEOPOROZDA EPİDEMİYOLOJİ OSTEOPOROZDA RİSK FAKTÖRLERİ OSTEOPOROZ PATOGENEZİ OSTEOPOROZDA KLİNİK OSTEOPOROZDA TANI YÖNTEMLERİ OSTEOPOROZDA BİYOKİMYASAL TANI YÖNTEMLERİ OSTEOPOROZDA GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ RADYOLOJİK YÖNTEMLER DANSİTOMETRİK FOTON ABSORBSİYOMETRİ DİĞER GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ KEMİK BİYOPSİSİ

7 vii OSTEOPOROZDA MEDİKAL TEDAVİ OMENTİN D3 VİTAMİNİ OKSİDATİF STRES VE ANTİOKSİDANLAR SERBEST RADİKALLER HİPERGLİSEMİ ARACILI REAKTİF OKSİJEN TÜRLERİNİN ÜRETİMİ LİPİT PEROKSİDASYONU PROTEİN OKSİDASYONU VE PROTEİN KARBOKSİLASYONU PROTEİN KARBONİL GRUPLARININ OLUŞUMU ANTİOKSİDAN SAVUNMA SİSTEMİ TOTAL ANTİOKSİDAN KAPASİTE GEREÇ VE YÖNTEM ÇALIŞMA PROTOKOLÜ MENOPOZ VE OSTEOPOROZ TANI KRİTERLERİ ÇALIŞMAYA DAHİL ETMEME KRİTERLERİ LABORATUVAR TESTLERİ OMENTİN-1 ÖLÇÜMÜ MALONDİALDEHİT ÖLÇÜMÜ PROTEİN KARBONİL ÖLÇÜMÜ TOTAL ANTİOKSİDAN KAPASİTE ÖLÇÜMÜ İSTATİSTİKSEL ANALİZ BULGULAR TARTIŞMA KAYNAKLAR FORMLAR ETİK KURUL KARARI ÖZGEÇMİŞ... 74

8 viii TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1: Osteoporozu olan postmenopozal gruptaki hastaların demografik bilgileri ve kemik mineral yoğunluğu ölçüm sonuçları.. 37 Tablo 2: Osteoporozu olan postmenopozal gruptaki hastaların rutin laboratuvar sonuçları...38 Tablo 3: Osteoporozu olan postmenopozal gruptaki hastaların 25- hidroksivitamin D3, omentin-1, MDA, protein karbonil ve TAS düzeyleri Tablo 4: Osteoporozu olmayan postmenopozal gruptaki hastaların demografik bilgileri ve kemik mineral yoğunluğu ölçüm sonuçları..40 Tablo 5: Osteoporozu olmayan postmenopozal gruptaki hastaların rutin laboratuvar sonuçları...41 Tablo 6: Osteoporozu olmayan postmenopozal gruptaki hastaların 25- hidroksivitamin D3, omentin-1, MDA, protein karbonil ve TAS düzeyleri Tablo 7: Kontrol grubunun demografik bilgileri ve kemik mineral yoğunluğu ölçüm sonuçları Tablo 8: Kontrol grubunun rutin laboratuvar sonuçları...44 Tablo 9: Kontrol grubunun 25-hidroksivitamin D3, omentin-1, MDA, protein karbonil ve TAS düzeyleri...45 Tablo 10: Çalışma gruplarının demografik özellikleri 46 Tablo 11. Çalışma gruplarının biyokimyasal parametreleri 46 Tablo 12. Çalışma gruplarının kemik metabolizması ile ilişkili parametreleri..47 Tablo 13. Çalışma gruplarının omentin-1 düzeyleri ve oksidan-antioksidan dengesi ile ilişkili parametreleri.. 47 Tablo 14: Kontrol grubunda ve osteoporozu olan ve olmayan postmenopozal kadınlarda 25-hidroksivitamin D3 ve omentin-1 düzeyleri ile BMI ve kemik metabolizması ile ilgili parametrelerin korelasyonu...49 Tablo 15: Tüm gruplarda omentin-1 ile ilişkili değişkenlerin lineer regresyon analizi...50 Tablo 16: Kontrol grubu, postmenopozal non-osteoporoz grubu ve postmenopozal osteoporoz grubunda t-skor ve g/cm 2 ile omentin-1 ve 25- hidroksivitamin D3 arasında saptanan korelasyonlar...51

9 ix ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 1: Kemikteki yeniden yapılanma sürecinin fazları... 4 Şekil 2: Osteoklast matürasyonunda RANKL/RANK/OPG kompleksi...5 Şekil 3: D3 vitamininin yapısı ve karbon moleküllerinin numaralandırılması 21 Şekil 4: D3 vitamini metabolizması.23 Şekil 5: Serbest radikal hasarı sonucu MDA nın oluşumu..27 Şekil 6: Kontrol, postmenopozal osteoporozu olan ve olmayan gruplarda omentin-1 düzeyleri için box-plot çizimleri..48 Şekil 7: Kontrol, postmenopozal osteoporozu olan ve olmayan gruplarda 25- hidroksivitamin D3 düzeyleri için box-plot çizimleri.. 49

10 x SEMBOLLER / KISALTMALAR LİSTESİ ALP: Alkalen fosfataz ALT: Alanin amino transferaz AST: Aspartat amino transferaz ANOVA: Varyans analizi BMD: Kemik mineral yoğunluğu BMI: Vücut kütle indeksi Ca: Kalsiyum CV: Varyasyon katsayısı DNPH: Dinitrofenilhidrazin DEXA: Dual Enerji X-Ray Absorbsiyometrisi e - : Elektron ELİSA: Enzim bağlı immün ölçüm GSH: Glutatyon GSH-Px: Glutatyon peroksidaz GSSG: Oksitlenmiş glutatyon HDL: Yüksek dansiteli lipoprotein H2O: Su H2O2: Hidrojen peroksit IL: İnterlökin IGF-1: İnsülin benzeri büyüme faktörü-1 L: Lomber L. : Lipit radikali LC-MS/MS: Likit kromatografisi- tandem kütle spektrometrisi

11 xi LH: Çok doymamış yağ asidi LO2. : Lipit peroksit radikali LOOH: Lipit hidroperoksit MDA: Malondialdehit M-CSF: Makrofaj koloni stimüle edici faktör NOF: Ulusal osteopororoz vakfı O2: Oksijen molekülü O 2 : Süperoksit radikali OH. : Hidroksil radikali OH : Hidroksit iyonu OPG: Osteoprotegerin P: Fosfat PO: Postmenopozal Osteoporoz RANK: Reseptör aktivatör nükleer faktör kappa- β RANKL: Reseptör aktivatör nükleer faktör kappa- β ligandı PTH :Paratiroit hormon PK: Protein karbonil r: Korelasyon katsayısı ROS: Reaktif oksijen türleri SD: Standart sapma TAS: Total antioksidan kapasite TNF-α: Tümör nekroz edici faktör- α TGF-β: Transforme edici büyüme faktörü- β TSH: Tiroid stimülan hormon WHO: Dünya sağlık örgütü

12 xii ÖZET Dikker, O. Postmenopozal Osteoporozlu Kadınlarda Kemik Mineral Yoğunluğu ve 25- OH-D3 ün Oksidatif Stres Belirteçleri ve Serum Omentin-1 Düzeyleri ile İlişkisi. İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Tıbbi Biyokimya ABD. Doktora Tezi. İstanbul Oksidatif stres ve D3 vitamini eksikliği osteoporoz için önemli risk faktörleridir. Omentin-1' in, osteoblast proliferasyonunu uyardığı, osteoklastları inhibe ettiği ve böylece kemik oluşumu ve resorbsiyonunun dinamik dengesinin korunmasında rol oynadığı gösterilmiştir. Çalışmamızda; postmenopozal osteoporozlu kadınlarda, kemik mineral yoğunluğunun ve 25-hidroksivitamin D3 düzeylerinin, oksidatif stres belirteçleri ve omentin-1 düzeyleri ile ilişkisinin incelenmesi amaçlandı. Osteoporozu olan ve olmayan postmenopozal kadınlarda; kemik mineral yoğunluğu (BMD), rutin laboratuvar testleri, 25-hidroksivitamin D3, omentin-1, malondialdehit (MDA), protein karbonil ve total antioksidan kapasite (TAS) düzeyleri ölçüldü ve kontrol grubunu oluşturan premenopozal kadınların değerleri ile karşılaştırıldı. Omentin-1 düzeyleri kontrol grubu ile kıyaslandığında yalnızca osteoporozu olan postmenopozlu kadınlarda yüksek bulundu. MDA düzeylerinin her iki postmenopozlu grupta azaldığı, protein karbonil düzeylerinin ise osteoporozu olmayan postmenopozlu grupta arttığı saptandı. TAS ve 25-hidroksivitamin D3 düzeyleri ise gruplar arası bir farklılık göstermedi. Çalışmamızda, postmenopozal osteoporozlu kadınlarda omentin-1 düzeylerini yüksek bulmamız; omentin-1 in postmenopozal osteoporozun patagonezinde rolü olduğunu, fizyolojik kompensasyon ve adaptasyon sonucu serumda arttığını düşündürmektedir. Bu yönüyle yüksek omentin-1 düzeyleri postmenopozal kadınlarda osteoporoz varlığını belirlemede yardımcı olabilir. Ancak, BMD ile arasında bir korelasyonun bulunmaması, omentin-1 in bir BMD göstergesi olarak kullanılamayacağını düşündürmektedir. Bu çalışmaya ait bulguların osteoporozun oluşum mekanizmasına, erken tanısına ve tedavisine yönelik araştırmalara ışık tutabileceği kanısındayız. Anahtar Kelimeler: Osteoporoz, Kemik Mineral Yoğunluğu, Omentin-1, 25- hidroksivitamin D3, Oksidatif Stres Bu çalışma, İstanbul Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmiştir. Proje No: 54991

13 xiii ABSTRACT Dikker, O. The relationship of bone mineral density and 25-OH-vitamin D3 with oxidative stress markers and omentin-1 levels in women with postmenopausal osteoporosis. Istanbul University Health Sciences Institute. Department of Medical Biochemistry. Doctoral Thesis. Istanbul Oxidative stress and vitamin D3 deficiency are important risk factors for osteoporosis. Omentin-1 has been shown to stimulate proliferation of osteoblasts and to inhibit osteoclasts, and thus preserving the dynamic balance of the bone formation and resorption. In our study; we investigated the relationship of bone mineral density (BMD) and 25-hydroxyvitamin D3 with oxidative stress markers and omentin-1 levels in women with postmenopausal osteoporosis. In postmenopausal women with and without osteoporosis and patients in control group; BMD, routine laboratory tests, 25- hydroxyvitamin D3, omentin-1, malondialdehyde (MDA), protein carbonyl and total antioxidant capacity (TAS) levels were compared. Omentin-1 levels of the women with postmenopausal osteoporosis were found higher than control group. We found that MDA levels decreased in both postmenopausal groups and protein carbonyl levels increased in postmenopausal group without osteoporosis.the levels of TAS and 25- hydroxyvitamin D3 did not show any differences between the groups. We thought that omentin-1 plays a role in the pathogenesis of postmenopausal osteoporosis and its increased for physiological compensation and adaptation in serum since omentin-1 levels were higher in women with postmenopausal osteoporosis in our study. In this aspects, high levels of omentin-1 may be helpful in determining the presence of osteoporosis in postmenopausal women. However, the absence of a correlation between omentin-1 and BMD suggests that omentin-1 can not be used as a BMD marker. We think that the findings of this study may contribute the mechanisms of formation, early detection and treatment research of osteoporosis. Key words: Osteoporosis, Bone Mineral Density, Omentin-1, 25-hydroxyvitamin D3, Oxidative Stress The present work was supported by the Research Fund of Istanbul University. Project No

14 1. GİRİŞ VE AMAÇ Kemik, osteoklast ve osteoblastların aktiviteleri ile sürekli ve koordineli bir şekilde yeniden yapılanma içinde olan bir organdır (1). Menopoz sonrası kadınlarda, östrojen düzeylerindeki azalma, kemik oluşumuna kıyasla kemik rezorbsiyonunun artmasına ve sonuç olarak kemik homeostazının bozulmasına yol açmaktadır (2, 3). Bu metabolik değişiklikler, progresif bir hastalık olan postmenopozal osteoporozun (PO) başlangıcında görülen değişikliklerdir. PO, kemik mineral yoğunluğunun azalmasına bağlı olarak kemiklerde kırılma eğiliminin arttığı bir hastalıktır (2, 3). Osteoporoza bağlı kırılmaların öngörülmesinde ve uygulanacak tedavi etkinliğinin anlaşılmasında kemik yapım ve yıkım göstergelerinin ölçülmesi önemlidir (4). PO tanısı Dünya Sağlık Örgütü (WHO) kriterlerine göre; kemik mineral yoğunluğunun, genç erişkine göre 2,5 standart sapma ya da daha düşük olmasıyla konulur (t skoru -2,5 ya da daha düşük) (5). Omentin-1, viseral yağ dokusundan sekrete olan 34 kda luk bir adipositokindir. Obez kişilerde azaldığı, kilo kaybı ile serum düzeylerinin arttığı gösterilmiştir (6, 7). Omentin-1' in yağ dokusunda eksprese olan leptin, adiponektin gibi diğer adipositokinler ile birlikte kemik metabolizmasının düzenlenmesinde önemli rol oynadığı bildirilmiştir (6). Omentin-1'in, osteoblast proliferasyonunu uyardığı, osteoklastları inhibe ettiği ve böylece kemik oluşumu ve resorbsiyonunun dinamik dengesinin korunmasında rol oynadığı gösterilmiştir (6, 8). Kemik mineral yoğunluğu (BMD) ile omentin-1 ilişkisinin araştırıldığı klinik çalışmalarda çelişkili sonuçlar elde edilmiştir. BMD nin düşük olduğu premenopozal (6) ve postmenopozal kadınlarda (9), ve anoreksia nevrozalı kızlarda (10) omentin-1 düzeylerinde bir artış gözlenmiştir. Buna karşın multiple sklerozlu hastalarda serum omentin-1 düzeylerinin BMD ile pozitif ilişkisi belirlenmiştir (11). Türk toplumunda, PO lu kadınlarda, omentin-1 düzeylerinin BMD ile ilişkisini araştıran bir çalışma bulunmamaktadır. Omentin-1 ile 25-hidroksivitamin D3 ün birlikte değerlendirildiği tek çalışma multiple sklerozlu hasta grubunda yapılmış ve kontrol grubuna kıyasla her iki parametrede de bir farklılık gösterilememiştir (11). Türkiye de PO lu kadınlarda, 25- hidroksivitamin D3 ile omentin-1 düzeylerini birlikte değerlendiren bir çalışma yoktur.

15 2 Östrojen eksikliğinin, PO a nasıl yol açtığı konusunun anlaşılmasında önemli gelişmeler sağlandığı halde bunun altında yatan mekanizmalar oldukça karmaşık ve çok yönlü görülmektedir (2). Üzerinde durulan en önemli mekanizmalardan biri oksidatif strestir (12, 13). Östrojen, bir hormon olmasının yanı sıra aynı zamanda bir antioksidan olarak kemik dokusunu oksidatif reaksiyonlara karşı korumaktadır (14). Gerçekten, in vitro ve in vivo çalışmalarda, östrojen düzeylerindeki azalmanın hücrede reaktif oksijen türleri (ROS)' nin birikimine, antioksidan savunma sisteminde baskılanmaya yol açtığı ve sonuçta osteoklastların aktivitesini ve kemik rezorbsiyonunu uyardığı gösterilmiştir (15-17). Bununla birlikte, insanlarda oksidatif stresin kemik homeostazı üzerine etkisi, klinik çalışmaların çelişkili bulguları nedeniyle yeterince açık değildir. PO lu hasta grubunda plazma glutatyon redüktaz aktivitesinde azalma, malondialdehit (MDA) düzeyinde artış belirlenmiş ve MDA daki artışın femoral BMD deki azalma ile ilişkili olduğu gösterilmiştir (18). Diğer bir çalışmada da kontrol grubuna kıyasla, PO grubunda total antioksidan kapasite (TAS) düzeyinde azalma, total peroksit düzeyinde artma, TAS ile BMD arasında zayıf negatif ilişki olduğu gösterilmiştir. Buna göre, artmış oksidatif stres ve düşük antioksidan düzeylerin, azalmış BMD yi desteklediği gösterilmiştir (19). Öte yandan, 25-hidroksivitamin D3 ün antioksidan etkili olduğu ve bu vitaminin plazma düzeylerinin oksidatif stres belirteçleri ile negatif korelasyon gösterdiği bildirilmiştir (20). Postmenopozal osteoporozun patogenezinde oksidatif stresi ve omentin-1 düzeylerini ve bu parametrelerin kemik mineral yoğunluğu ve 25-hidroksi vitamin D3 ile ilişkisini gösteren bir çalışma mevcut değildir. Çalışmamızda; postmenopozal osteoporozlu kadınlarda serum omentin-1 düzeylerinin kemik mineral yoğunluğu, 25-hidroksivitamin D3 ve oksidatif stres belirteçlerinin serum düzeyleri ile ilişkileri incelendi ve omentin-1 in bir kemik fonksiyon testi ve osteoporoz belirteci olarak kullanılıp kullanılamayacağı araştırıldı. Bu çalışmaya ait bulguların osteoporozun oluşum mekanizmasına, erken tanısına ve tedavisine yönelik araştırmalara ışık tutabileceği kanısındayız.

16 3 2. GENEL BİLGİLER 2.1. KEMİK DOKUSU Kemik, mineralize kollajen çatısı olan özelleşmiş, dinamik bir bağ dokusudur. Postürün ve bedensel hareketlerin sağlanması, beyin ve spinal kord gibi organların korunması, başta kalsiyum ve fosfor olmak üzere birçok mineral için depo görevi görmesi, kemik dokunun görevleridir. Ayrıca kemik doku, hematopoez ve immün sistem ile de ilgili fonksiyonlarda görev almaktadır. Kemiğin yeniden yapılanması (bone remodeling), kemik rezorbsiyonu ve kemik yapımı dönemlerinden oluşan dinamik bir süreçtir. Kemik doku, organik ve inorganik maddelerden oluşur. Ağırlığının %70 ini inorganik maddeler, %5-8 ini su, geri kalanını ise organik ve ekstrasellüler matriks oluştururur. Organik matriksin %98 gibi büyük bölümü tip 1 kollajen ve nonkollajenöz proteinlerden, %2 si ise kemik hücrelerinden meydana gelmiştir. Organik matriks kemiğin mekanik ve biyokimyasal olarak özelliklerinin belirleyicisidir. İnorganik kısmını başlıca, kalsiyum fosfattan oluşan hidroksiapatit kristalleri oluşturur (21) Kemik Dokusu Hücreleri Kemik dokusu hücreleri osteoblast, osteoklast ve osteositlerdir. Osteoblastlar kemik iliğinden köken alan, kemik yapılanması ve mineralizasyonundan sorumlu olan hücrelerdir. Aktif osteoblastlar kemik oluşumunu sağlarken, inaktif osteoblastlar kemik yüzeyini örten hücreleri meydana getirirler. Osteoblastlar, büyük çoğunluğu kollajenden meydana gelen kemik matriksini sentezlerler. Tip 1 kollajen, osteokalsin, kemik sialoproteini, osteopontin, proteoglikanlar, sitokinler, büyüme faktörleri ve alkalen fosfataz gibi matriks elemanları, osteoblastlar tarafından sentezlenir. Osteoblastlar kemik metabolizmasında rol alan mediatörler (parathormon, seks steroidleri, glukokortikoidler, 1,25-dihidroksivitamin D3, insülin benzeri büyüme faktörü) için reseptörlere sahip olduğundan kemik döngüsünde önemli rol oynarlar. Osteoklastlar hematopoetik sistemin monosit / makrofaj öncüllerinden köken alan hücrelerdir. Osteoklastlar tartarata dirençli asit fosfataz, kollajenaz ve katepsinleri gibi lizozomal

17 4 enzimlerden zengindir ve bu enzimler aracılığı ile kemik matriksini rezorbe ederler. Bu hücreler; integrinler, osteopontin, kemik sialoprotein, trombospondin, osteonektin ve tip 1 kollajen aracılığıyla kemik yüzeyine bağlanıp, kemik rezorpsiyonunda rol oynarlar (22). Osteositler ise mekanik uyarıları algılayarak kemikte yeniden yapılanmaya neden olmaktadır. Mekanik uyarı sonrası glukoz 6-fosfat dehidrojenaz, nitrik oksit, prostaglandinler ve insülin benzeri büyüme faktörü gibi kimyasal habercilerle osteositler aktifleşir. Osteositlerin uzantıları, matriksi katederek hücreler arası ilişkileri düzenlemektedirler Kemik Yapım ve Yıkımının Düzenlenmesi Kemik dokusu sürekli değişime uğrayan dinamik bir organdır. İskelet gelişimi tamamlandıktan sonra eski kemiğin yenisiyle periyodik olarak yer değiştirdiği bir süreç olan yeniden yapılanma (remodeling); rezorpsiyon ve onu takip eden formasyon süreçlerinden oluşur. Kemiklerde zaman içerisinde oluşan mikrokırıkların uzaklaştırılması ve mekanik ihtiyaçtaki değişimleri karşılamak için kemiğin yeniden yapılandırılması önemlidir (21). Ayrıca serum kalsiyum düzeylerini korumak için de önemlidir. Kemikteki yeniden yapılanma sürecinin fazları; istirahat, aktivasyon, rezorpsiyon, sürecin tersine dönüşü ve formasyon fazlarıdır. Şekil 1: Kemikteki Yeniden Yapılanma Sürecinin Fazları Erişkinde herhangi bir zamanda trabeküler kemiğin %80 i, kortikal kemiğin ise %95 i istirahat fazındadır. İstirahat fazında bulunan ve döşeyici hücrelerle kaplı kemik yüzeyinde, yeniden yapılanma aktivasyon fazıyla ile başlar. Hematopoetik kök hücrelerden türeyen osteoklastlar sorunlu kemik yüzeyine yapışmaktadırlar.

18 5 Rezorbsiyon için osteoklastların kemik yüzeyine bağlanması, osteopontin, kemik sialoprotein, trombospondin ve osteonektin aracılıgı ile olur. Daha sonra osteoklastlar 2-4 hafta sürecek yıkım sürecini başlatırlar ve kemik matriksinin yıkımı sonucu bir kavite oluşur. Yıkım sürecinin sonu ile yapım sürecinin başlamasından önceki ara döneme tersine dönüş fazı denir. Bu faz yaklaşık birkaç hafta sürmektedir. Yıkım fazının son döneminde kavitenin dibinde biriken mononükleer hücreler (monosit/makrofaj) kemik yüzeyi üzerindeki döküntüleri temizler. Meydana gelen tersine dönüş çizgisi üzerinde osteopontin birikir (22). Osteoblastlar için reseptör görevi gören osteopontin, kavitede osteoblastların birikmesine neden olur. Kemik yapım fazında yeni oluşmuş osteoid (kemik matriksi), daha sonra kalsiyum hidroksiapatit kristalleri ile mineralize olmaktadır. Bu süreçte D3 vitamini önemli rol oynar (23). Osteositler kemik matriksinde tutulan öncü osteoblastlardır. Kemik matriksi sentezlemez, mekanik sensör olarak fonksiyon gösterir. Osteositler kemikte bir zorlanma hissedildiğinde osteoblastlar ile haberleşir. Şekil 2: Osteoklast Matürasyonunda RANKL/RANK/OPG Kompleksi Osteoblast ve öncü osteoklastların hücre-hücre etkileşimi osteoklast matürasyonu için gereklidir. Bu etkileşimde işe karışan bazı proteinler tanımlanmıştır. Osteoblastların yüzeyinde bulunan RANKL ın (Nüklear faktör-kappa-b ligandının reseptör aktivatörü), osteoklastların yüzeyinde bulunan RANK (Nüklear faktör-kappa-b reseptör aktivatörü) ile etkileşimi osteoklastların fonksiyonel (matür) hale gelmesini tetikler. Osteoblastlarda sentezlenen diğer bir protein osteoprotegerin (OPG) dir. OPG;

19 6 RANKL ile bağlanan tuzak reseptör olarak fonksiyon gösterir. Böylece RANK- RANKL etkileşimini ve bu yolla osteoklast matürasyonunu engeller. Kemik mikroçevresinde OPG nin bulunması matür osteoklast sayısını ve dolayısıyla rezorbsiyon hızını limitler Doruk Kemik Kütlesi Kemiğin yapılanması, intrauterin hayatta başlar ve iskeletin çeşitli bölgelerinde değişik zamanlarda olgunluğa ulaşır. Kemik boyutlarında büyüme ve kemik mineral birikimi tamamlanıp, kemik stabil hale geldiğinde, kemik kütlesi maksimum düzeye ulaşmıştır. Bu kütle, doruk kemik kütlesi olarak adlandırılır. Doruk kemik kütlesi, normal büyüme sırasında kazanılacak en yüksek kemik kütlesi düzeyidir. Doruk kemik kütlesinin bilinmesi, gelişebilecek kemik kaybını ve kırık riskini tahmin etmek açısından önemlidir. Doruk kemik kütlesine erişme yaşı en erken 17-18, en geç 35 yaş olarak bilinir. Kadınlarda menopoz dönemiyle birlikte çok daha hızlı bir kemik kütle kaybı gerçekleşir. Menopoz öncesindeki kadınlarda yılda %0,25-1 oranında kayıp olurken perimenopozal-postmenopozal dönemdekilerde yılda %2-5, postmenopozal ilk 10 yıldaki kayıp ise yaklaşık %15 olarak gerçekleşir. Kemik kütlesindeki her %10 luk azalma, kırık riskini iki katına çıkarır (24). Doruk kemik kütlesini etkileyen faktörlerden en önemlisi genetik faktörlerdir. Doruk kemik kütlesinin kazanılmasında genetik faktörlerin yanı sıra D vitamini reseptörüne ait gen polimorfizmi de sorumludur (25). İnsülin benzeri büyüme faktörü-1 (IGF-1), osteoblastları uyararak kemik yapımını arttırır, epifiz plağında kondrosit proliferasyonunu ve farklılaşmasını oluşturarak kemikte longitüdinal (boyuna) bir büyüme sağlamaktadır. IGF-1 in eksikliği hem doruk kemik kütlesine erişimi hemde boy uzamasını engeller (26). Fiziksel aktivite, orta yaş grubundaki insanlarda, yaş ve menopoz ile ilişkili kemik kaybını azaltır, yaşlılarda düşme sıklığını azaltarak osteoporoza bağlı kırık ve diğer olumsuzlukların oluşumunu engeller. Ayrıca yağ dokusunda depolanan östrojenlerin de kemik yoğunlugunu arttırıcı etkisi vardır (27).

20 OSTEOPOROZ Osteoporozun Tanımı Osteoporozun uluslararası düzeyde kabul gören tanımı; kemik dokusunun mikro yapısının bozulması sonucunda kemik kırılganlığında ve kırık riskinde artış ile karakterize, sistemik bir iskelet hastalığı şeklindeydi. Ancak son yıllarda osteoporoz tanımında kemik kalitesi kavramı da kullanılmaktadır. Kemik yoğunluğu ve kemik kalitesi, kemik gücünü belirleyen en önemli değişkenlerdir. Osteoporoz, günümüzde kemik gücündeki azalma sonucunda kırıklara yatkınlığın arttığı bir iskelet sistemi hastalığı olarak tanımlanmaktadır (28) da Amsterdam da Dünya Osteoporoz Kongresi nde ulaşılan fikirbirliğine göre; Dual Enerji X-Ray Absorbsiyometresi (DEXA) kullanılarak elde edilen değerlere ve kırık varlığına göre osteoporoz tanımı yeniden düzenlenmiştir (29). Buna göre; 1- Genç erişkine göre kemik mineral yoğunluğunun ve kemik mineral içeriğinin 1 standart sapmanın (SD) altında olması Normal olarak, 2- BMD nin genç erişkine göre -1,0 ile -2,5 SD arasında olması Osteopeni olarak 3- BMD nin genç erişkine göre -2,5 SD dan fazla olması Osteoporoz olarak 4- BMD nin genç erişkine göre -2,5 SD dan fazla olması ve ek olarak bir veya daha fazla kırık bulunması ise Yerleşmiş Osteoporoz olarak tanımlanmıştır Osteoporozun Sınıflandırılması Osteoporozun farklı şekillerde sınıflandırılması yapılmıştır. Bunlar; A.Yaşa göre; 1- Juvenil Osteoporoz 2- Erişkin Osteoporoz 3- Senil Osteoporoz B. Lokalizasyona göre; 1- Genel Osteoporoz 2- Bölgesel Osteoporoz C. Tutulan kemik dokuya göre;

21 8 1- Trabekuler Osteoporoz 2- Kortikal Osteoporoz D. Etiyolojiye göre; 1- Primer Osteoporoz 2- Sekonder Osteoporoz E. Histolojik görünüme göre; 1- Hızlı döngülü (turnoverli) Osteoporoz 2- Yavaş döngülü (turnoverli) Osteoporoz Farklı sınıflandırma şekilleri bulunmakla birlikte yaygın olarak kullanılan sınıflama etiyolojiye ve lokalizasyona göre yapılan sınıflamalardır. Etyolojisine göre primer ve sekonder olarak sınıflandırılabilir. Etiyolojiye göre osteoporoz şu şekilde sınıflandırılır (29, 30); 1- Primer Osteoporoz: A. İdiyopatik osteoporoz a- Juvenil b- Adult B. İnvolüsyonel osteoporoz: Riggs ve Melton postmenopozal osteoporoz (tip 1) ve senil osteoporoz (tip 2) tanımlamalarını gündeme getirmişlerdir. Tip 1 ve Tip 2 osteoporoz kırık tipi, hormonal değişikler, etiyopatogenez ve bölgesel BMD değişikleri yönünden farklılıklar göstermektedir. Tip 1 osteoporoz; 50 ile 75 yaş arasındaki postmenopozal kadınlarda ortaya çıkar ve östrojen eksikliği ile karakterizedir. Kemik kaybı trabeküler kemikte kortikal kemiğe göre daha belirgindir ve menopoz sonrasında ilk 3-4 yılda daha fazla görülür. Postmenopozal kemik kaybı, başlıca artmış osteoklastik aktiviteden kaynaklanmaktadır. Kemik yapımı ve yıkımı arasındaki denge bozulmuştur. Bunun nedenleri ise düşük östrojen düzeyleri, osteoklastik aktiviteyi uyaran sitokin düzeylerinde artış ve osteoblast apoptozunda artıştır. En belirgin klinik bulgu ise küçük travmalar sonucunda oluşan vertebra ve distal radius kırıklarıdır. Tip 2 osteoporoz (senil osteoporoz) ise 75 yaşın üzerindeki kadın ve erkekleri eşit olarak etkiler. Trabeküler ve kortikal kemik kaybı birbirine eşittir. Kemik kaybından sorumlu iki mekanizma, sekonder hiperparatirodizm ve yaşa bağlı olarak görülen azalmış osteoblastik aktivitedir. Ayrıca genel hücresel yaşlanma, büyüme hormonu ve insulin-benzeri büyüme faktör düzeylerinde ve sitokinlere karşı oluşan

22 9 hücresel cevapta azalma tip 2 osteoporozun patofizyolojisinde rol oynar. Proksimal femur, proksimal tibia, pelvis ve vertebra kırıkları sık olarak görülür (31). 2- Sekonder Osteoporoz: Sekonder osteoporoz nedenleri şu şekilde sınıflandırılabilir (32); - Endokrin Hastalıklar: Diabetes Mellitus, Hipertiroidi, Hiperparatiroidi, Hipogonadizim, Over agenezisi, Cushing hastalığı - Gastrointestinal Sistem Hastalıkları: Subtotal gastrektomi, Malabsorbsiyon, Ağır malnütrisyon, Primer biliyer siroz, Kronik obstrüktif sarılık - Bağ dokusu hastalıkları: Romatoid artrit, Ehler Danlos Sendromu, Osteogenezis İmperfekta, Marfan Sendromu, Homosistinüri - Malign Hastalıklar: Multiple myelom, Lösemi, Lenfoma - İlaçlar: Heparin, Glukokortikoidler, Antikonvülsanlar, Metotreksat, Uzun süreli antiasit kullanımı - Diyet: Diyette kalsiyum azlığı, Artmış protein tüketimi - Diğer nedenler: Kronik böbrek hastalığı, Kronik obstrüktif akciğer hastalığı, Alkolizm, Skorbüt Öte yandan lokalizasyonuna göre yapılan sınıflandırmada; bölgesel osteoporoz kemiğin bir bölümü veya birçok kemiği tutabilir. Genellikle etkilenmiş kemikte mekanik stresin azalmasına neden olan klinik patoloji ile birlikte görülür. Kemiğin metabolik aktivitesi ya da kan akımındaki değişiklikler ve kemiğe binmiş olan yükün azalması bölgesel osteoporozun patofizyolojisinde rol oynayan etmenlerdir (33). Bölgesel osteoporoza yol açan nedenler şu şeklide sınıflandırılabilir; 1. Kırıklar 2. İmmobilizasyon 3. Kompleks bölgesel ağrı sendromu 4. İnflamatuvar ve enfeksiyöz artritler 5. Total kalça replasmanı 6. Kalçanın geçici osteoporozu 7. Kas paralizisi 8. Tümörler 9. Metabolik hastalıklar

23 Osteoporozda Epidemiyoloji Osteoporoz, dünyada en sık görülen metabolik kemik hastalığıdır. 80 yaşın üzeri kadınların %70 inde osteoporoz görülür. Osteoporoz ve osteoporoza bağlı oluşan kırıklar çok önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Özellikle kalça ve omurga kırıkları, yaşam kalitesini azaltan sakatlıklara ve hatta ölüme yol açmaktadır. Hastalığın tek görünür bulgusu olduğu için epidemiyolojik çalışmalar daha çok kırıklar üzerinde yoğunlaşmıştır. Yaşlılarda görülen kırıkların %75 inin sebebini osteoporoz oluşturmaktadır. Günümüzde, ABD de her yıl osteoporoz nedeniyle meydana gelen 1,3 milyon kırıktan ini kalça kırıkları, ini ise omurga kırıkları oluşturmaktadır (34, 35). Osteoporoza bağlı vertebra kırığı oluşan kadınların yaklaşık %20 sinde 1 yıl içinde yeni bir vertebra kırığı oluşmaktadır. Her vertebra kırığı ise kalça kırığı riskini her 3 yıl içinde 4,5 kat arttırır (36). Osteoporotik kırıklarda, yüksek morbidite ve mortalite oranları ile en önemli sorunu oluşturan kalça kırıklarıdır. Kalça kırığı insidansı yaşla birlikte artmakta ve tüm kalça kırıklarının %80 i kadınlarda olmaktadır. Kalça kırıkları genellikle bir düşme sonucunda oluşur ve sıklığı kışın artmaktadır. Bunun nedeni ise kışın güneş ışınlarına daha az maruz kalma, D3 vitamini eksikliği ve soğukta nöromusküler koordinasyonun bozulmasıdır (35). Vertebra kırıkları ise çoğunlukla asemptomatik olduğu için kesin insidansı bilinmemektedir. ABD deki kadınlarda kalça kırığının 3 katı kadar vertebra kırığı saptanmıştır. Vertebra kırıklarının yalnızca üçte biri düşme nedeniyle olmaktadır. Genellikle ağırlık kaldırma gibi aşırı yüklenmenin sonucu oluşmakta ve tesadüfen tanı konulmaktadır (37) Osteoporozda Risk Faktörleri Osteoporoz ve osteoporotik kırıklar için risk faktörlerinin tanımlanması ile risk altındaki hastalar belirlenebilir ve başta kırıklar olmak üzere diğer komplikasyonlar önlenebilir. Risk faktörleri ya kemik mineral yoğunluğunda azalmaya sebep olarak ya da düşme olasılığını arttırarak kırık oluşumuna zemin oluştururlar. Önemli risk faktörleri genetik, sigara ve alkol kullanımı, durağan yaşam, beslenme, östrojen eksikliği ve travmalardır (38). Osteoporoza sebep olabilen hormonal faktörler arasında

24 11 geç menarş dönemi, erken menopoz oluşumu, 6 aydan daha uzun süreli amenore varlığı, kısa doğurganlık süresi ve ooferektomi sayılabilir. D3 vitamini ve kalsiyumun az miktarda, buna karşın protein ve kafeinin fazla miktarlarda tüketimi osteoporoz için önemli risk faktörleridir. Proteinden zengin besinler ve aşırı kahve tüketimi idrarla kalsiyum atılımını arttırmaktadır. İlerleyen yaşla birlikte bağırsaklardan kalsiyum emilimi ve böbreklerde aktif D3 vitamini oluşumu azalmaktadır. Büyüme döneminde alınan kalsiyum ile kemik mineral yoğunluğu ve kemik kütlesi arasında doğrudan ilişki vardır. Öte yandan yaşam şekli ve egzersiz de osteoporoz gelişiminde çok önemli rol oynamaktadırlar. Egzersiz nörömusküler koordinasyonu arttırıp, düşme riskini azaltarak kırık oluşmasını engeller (39). Osteoporozun patogenezine katkıda bulunan risk faktörleri şu şekilde sınıflandırılabilir (38); 1- Yaşlılık - İntestinal kalsiyum emiliminde azalma - Paratiroid hormonda yükselme - Kalsitoninde azalma - Kemik multisellüler ünitenin yaşlanması 2- Genetik ve ırk - Ailede osteoporotik kırık hikayesi - Düşük doruk kemik kütlesi - Beyaz ırk - Sarışın olma - Düşük vücut ağırlığı (< 58 kg) - Monozigot ikizlerde anne ve kızlarında uyumluluk 3- Hormonal - Kadın cinsiyet - Erken menopoz - Geç menarş - Nulliparite - Egzersize bağlı amenore 4- Beslenme - Düşük kalsiyum ve D3 vitamini alımı - Proteinden zengin diyet

25 12 5- Yaşam stili - Sedanter yaşam - Sigara ve alkol kullamını - Fazla kahve tüketimi - Güneş ışığına az maruz kalma 6- İmmobilizasyon Osteoporoz Patogenezi Osteoporoz patogenezinde; doruk kemik kütlesi, kemik yapım ve yıkım döngüsünün hızı ve kemiğin organik matriksindeki değişiklikler önemli rol oynar. Doruk kemik kütlesini esas olarak genetik belirler. Yine de yeterli kalsiyum alımı, normal pubertal gelişim ve fiziksel aktivite de doruk kemik kütlesinin diğer belirleyicileridir. Kemiğin yapım ve yıkım süreci, tüm yaşam sürecinde devam etmekte olup bir denge halindedir. Kemik metabolizmasında östrojen çok önemli etkilere sahiptir. Östrojen kemik turnoverini (remodeling) baskılar, osteoklast oluşumunu ve aktivitesini sınırlar (40). Östrojen eksikliğine bağlı olarak osteoklast aktivitesindeki artış ile birlikte osteoblast aktivitesindeki azalma, kemik kütlesinde azalmaya neden olmaktadır. Bu etkilerde monosit, makrofaj ve osteoblastlardan interlökin-1 (IL-1), IL- 6, M-CSF ve RANKL gibi proinflamatuvar sitokin ve faktörlerin salınımında östrojen eksikliğine bağlı artış önemli rol oynar. Bunlar osteoklast prekürsörlerinin proliferasyonunu veya osteoklastogenezisi stimüle ederler (41). Ayrıca östrojen eksikliği sonucu olgun osteoklastların aktivasyonu artmakta, apopitozu ise azalmaktadır (42). Östrojen eksikliğinin osteoprotegerin oluşumunda da azalmaya yol açtığı ileri sürülmüştür (43). Östrojen eksikliği benzer mekanizmalarla osteoblastogenezin azalmasına, osteoblastların ve osteositlerin ise yaşam sürelerinin azalmasına sebep olarak postmenopozal osteoporoz patogenezinde rol alırlar (44). RANKL; osteoprotegerin ligandı ya da osteoklast farklılaşma faktörü olarakta isimlendirilmektedir. RANKL, aynı zamanda osteoklastların farklılaşmasında en temel düzenleyici faktörlerden birisidir. RANKL, Tümör nekroz edici faktör (TNF) ailesinden olup, stromal fibroblastlar, osteoblastlar, T hücreleri ve tümör hücrelerinden salınmaktadır. RANKL sadece kemik yapım-yıkım sürecinde değil, postmenopozal osteoporoz, romatoid artrit, maligniteye bağlı kemik yıkımı gibi patolojik kemik

26 13 kaybının görüldügü hastalıklarda da önemli rol oynar. Osteoblastların RANKL salınımı IL-1β, IL-11, TNF-α ve prostoglandin-e2 gibi sitokinlerin yanısıra 1,25- dihidroksivitamin D3 ve PTH gibi hormonlar tarafından da stimüle edililir (45). TGF-β ise osteoblastların RANKL salınımını inhibe eder (46). RANK-RANKL etkileşimiyle birlikte, osteoklast prekürsör hücrelerinin matürasyonu başlamaktadır. RANKL, makrofaj koloni stimüle edici faktör (M-CSF) varlığında, preosteoklastlardaki reseptörü RANK a bağlanıp osteoklastların farklılaşmalarını ve aktivasyonunu uyarmakta, apoptozunu ise inhibe etmektedir (47). RANKL ın osteoklast aktivitesinde öneminin keşfedilmesi, yeni bir tedavi hedefi ortaya koymuştur. Yapılan çalışmalarla birlikte, spesifik anti-rankl antikoru olan denosumabın, kemik rezorpsiyonunu hızlı ve önemli oranda azalttığı belirtilmiştir. RANKL ın inhibisyonu osteoporoz ve diğer pek çok hastalıkda yeni bir tedavi seçeneği olarak kullanılabilmektedir (48) Osteoporozda Klinik Osteoporoz, kırık oluşuncaya kadar sessiz seyreden bir kemik hastalığıdır. Genellikle ağrısız bir şekilde seyreder, ancak ilerlemiş vakalarda sırt ağrısı, boy kısalması, spinal deformite ve kırıklar ortaya çıkar. Postmenopozal osteoporozda trabeküler kemik kaybı daha belirgin olduğu için vertebra, femur boynu ve distal radius kırıkları sık görülmektedir. Senil osteoporozda ise hem trabeküler hem de kortikal kemik kaybı olduğundan vertebra, kalça ve uzun kemik kırıkları daha ön planda görülmektedir (49). Kırıklar sponton olarak ya da ağırlık kaldırma, eğilme gibi günlük yaşam aktiviteleri sırasında oluşabilir. Vertebra kırıkları her zaman semptomatik olmayabilirler ve radyografilerde tesadüf olarak saptanabilirler (50). Hastalar akut ya da kronik sırt ve bel ağrısı şikayetleri ile başvurabilir (51). İleri osteoporotik hastalarda kostaların pelvise doğru dayanmasıyla torakoabdominal basınç artmakta, bu da hiatal herni ve hazımsızlık, reflü ve konstipasyon gibi nonspesifik gastrointestinal şikayetlere neden olmaktadır (52). Osteoporozun en ciddi komplikasyonu ise, mortalite ve morbidite oranı yüksek olan kalça kırıklarıdır (53).

27 Osteoporozda Tanı Yöntemleri Osteoporoz tanısında, tedavisinde ve takibinde, görüntüleme yöntemleri, biyokimyasal tetkikler ve kemik biyopsisi kullanılmaktadır Osteoporozda Biyokimyasal Tanı Yöntemleri Primer osteoporozlu hastalarda rutin olarak laboratuvar tetkikleri genellikle normal sınırlar içinde çıkmaktadır. Primer ve sekonder osteoporozun ayırıcı tanısında ise her hastada, eritrosit sedimentasyon hızı, tam kan sayımı, açlık kan şekeri, total alkalen fosfataz, kalsiyum, fosfor, karaciğer fonksiyon testleri, kreatinin, tam idrar tahlili yapılmalıdır. Bu testlerin yetersiz kaldığı durumlarda ise serum paratiroit hormon (PTH), 25-hidroksivitamin D3, gerektiğinde 1,25-dihidroksivitamin D3, tiroid stimülan hormon (TSH), serbest T4, serbest T3, lüteinizan hormon, folikül stimülan hormon, prolaktin, kortizol, 24 saatlik idrarda kalsiyum ve sodyum atılımı, plazma testosteron ve östradiol düzeyleri, Bence Jones proteinürisi ve serum protein elektroforezi mutlaka yapılmalıdır (54). Kemik yapım ve yıkımının biyokimyasal göstergeleri, osteoporoz tedavisinin etkinliği, kemik kaybının hızı ve hastada kırık riski hakkında bilgi verebilir. Kemik yapım göstergeleri, osteoblast gelişiminin farklı dönemlerinde aktif osteoblastlar tarafından sentezlenir. Total ALP ve kemiğe spesifik ALP, osteokalsin ve prokollajen tip I propeptidleri kemik yapım göstergeleridirler. ALP ın kemik (osteoblastik), karaciğer, böbrek ve plasenta kaynaklı izoenzimleri mevcuttur. Karaciğer fonksiyonları normal olan kişilerde total ALP nin yaklaşık %50 si kemik kaynaklıdır. Kemiğe spesifik ALP, osteoblastların membranında lokalize olup, osteoblast fonksiyonunu, kemik yapımını ve mineralizasyonunu gösterir. Postmenopozal dönemde, kemik döngüsündeki artışa bağlı, serum ALP normalin 2 katına kadar artabilir. Osteomalazi, Paget hastalığı, primer hiperparatiroidi ve kemik metastazlarında da ALP artmaktadır. Osteokalsin, osteoblastlar tarafından sentezlenen nonkollajenoz bir proteindir. Kemik döngüsünün arttığı durumlarda serumdaki seviyeleri artar. Ancak dolaşımdan çok çabuk yıkılıp, temizlenir ve yaşla, diürnal ritimle serum düzeyleri değişebilir.

28 15 Puberte, primer hiperparatiroidi, renal osteodistrofi ve kemik metastazlarında serum osteokalsin seviyeleri artmaktadır. Osteokalsin, osteoporozun tanısından daha çok, tedavinin etkinliğinin izlenmesinde kullanılır. Tip I kollajen kemik organik matriksin yaklaşık olarak %90 ını oluşturur. Kollajen sentezinde fibrillerin oluşmadığı dönemde, prokollajen peptidlerin C ve N terminalleri, yeni oluşmakta olan molekülden ayrılarak dolaşıma geçer. Bu peptidler karboksiterminal ve aminoterminal olarak adlandırılırlar ve yeni kollajen sentezinin bir göstergesi olarak kabul edilmektedirler. Son zamanlarda kemik yapımının takibinde Prokollajen tip-1 aminoterminal peptid, kemik ALP ve total ALP ile birlikte osteokalsin düzeylerinin ölçümleri önerilmektedir. Osteoklastik aktivite kollajen yıkım ürünlerinin ölçülmesiyle belirlenmektedir. Tartarat rezistan asit fosfataz, hidroksiprolin, tip I kollajen telopeptidleri, piridinolin ve deoksipiridinolin kemik yıkım göstergeleridirler. Asit fosfataz kemik, prostat, trombosit, eritrosit ve dalak gibi birçok dokuda bulunan lizozomal bir enzimdir. Plazma tartarat rezistan asit fosfataz düzeyi osteoklastik aktiviteyi yansıtmakta, ancak sensitivitesi ve spesifitesi düşük bir testtir. Kollajen dokuda bulunan ve aminoasit yapısında olan hidroksiprolin, kollajen yıkımıyla serbest hale gelmekte ve dolaşıma geçmektedir. %90 ı karaciğerde metabolize olup, %10 u ise idrarla atılır. Diyette hayvansal proteinlere ve akut enfeksiyonlara bağlı olarak idrar hidroksiprolin seviyeleri artar. Tip 1 kollajenin yıkımı sırasında kollajen çapraz bağlarının %40 ı piridinum çapraz bağları olarak salınır. Geriye kalan %60 ı, peptide bağlı şekildeki çapraz bağlar halindedir. Tip 1 kollajenin aminoterminal ve karboksiterminal peptid bölgelerinde iki adet çapraz bağ sentez bölgesi bulunur. Tip I kollajen telopeptidleri, kemik yıkımını gösteren en duyarlı testlerdir. Antirezorptif tedavi gören hastalarda idrar telopeptid seviyelerinde belirgin şekilde düşme gösterilmiştir. Piridinolin ve deoksipiridinolin; kemikteki tip 1 kollajenin yapısında bulunan çapraz bağları oluştururlar. Bunlar kollajenin dayanıklılığını sağlarlar. Piridinolin kemik ve kıkırdak kollajeninde, deoksipiridinolin ise sadece kemik kollajeninde mevcuttur. İdrardaki artmış seviyeleri artmış kemik rezorpsiyonunu gösterir. Özetle, biyokimyasal göstergeler, osteoporoz tanısında birincil öneme sahip olmasa da, özellikle tedavide kullanılan antirezorptif ajanların etkinliğini, kemik mineral yoğunluğundaki değişiklikleri, birkaç yıl beklemeden değerlendirme olanağı

29 16 verirler. Biyokimyasal göstergeler klinik ve kemik mineral yoğunluğu ile karar verilemeyen kırık riski hakkında bilgi verirler (55) Osteoporozda Görüntüleme Yöntemleri Radyolojik Yöntemler A. Standart Radyografi -Meunier indeksi -Spinal fraktur indeksi -Vertebral deformite indeksi -Kleerekoper indeksi -Vertebral korpus indeksi -Singh indeksi B. Radyometri C. Radyolojik Fotodansitometri D. Kantitatif Bilgisayarlı Tomografi E. Dijital Resim İşleme Dansitometrik Foton Absorbsiyometri A. Tek Foton Absorbsiyometri B. Dual Foton Absorbsiyometri C. Tek-enerji X-ray Absorbsiyometri D. Dual-enerji X-ray Absorbsiyometri (Dual-energy X-ray absorptiometry-dexa) Diğer Görüntüleme Yöntemleri A. Kantitatif Ultrasonografi B. Magnetik Rezonans Görüntüleme Standart olarak konvansiyonel röntgen grafileri ile osteopeni ancak kemik yoğunluğundaki azalma %30 un üzerinde olunca belirlenebilir. Bu sebepten osteoporozun erken tanısında kullanılması uygun değildir. Yerleşmiş osteoporoza ait

30 17 kırıkların tespit edilmesinde ve takibinde yararlı olabilir. Osteporozda torakal ve lumbosakral anteroposterior ve lateral grafileri ile pelvis anteroposterior grafileri rutin olarak çekilmelidir (52). Singh, Genant, Nielsen, Mc Closkey, Riggs, Vertebral korpus indeksi, Meunier ve spinal fraktur indeksleri kullanılmasıyla, kemik yoğunluğu ve vertebra kırıkları değerlendirilir (56-58). Dual Enerji X-Ray Absorbsiyometri, radyoizotop olarak X ışınlarını kullanan bir ölçüm tekniği olup, klinikte osteoporozun değerlendirilmesinde altın standart olarak kabul edilir. Tüm DEXA sistemlerinde X-ray kaynağı ve X-ray detektörü bulunmaktadır. DEXA ile vertebra, femur, ön kol ve tüm vücut kemik mineral yoğunluğu ölçümleri yapılabilmektedir. Omurgada standart olarak L1-L4 arası vertebralar ölçüm için seçilir. Femurda ise femur boynu, trokanter majus, intertrokanterik alan ve Wards üçgeni ayrı ayrı değerlendirilebilir. BMD yi gr/cm2 olarak ölçebilir. Skolyoz, dejeneratif değişiklikler ve aorta kalsifikasyonu BMD değerini artırarak osteoporozlu kişilerde yanlış pozitif sonuçlar verebilir (57, 59). Lomber omurga BMD ölçümleri tedavinin takibinde, proksimal femur BMD ölçümleri ise kırık riskinin belirlemesinde daha değerlidir. DEXA nın avantajları doğruluk oranının yüksek olması, kısa sürede ölçüm yapılması ve düşük doz X-ışını kullanılması olarak sayılabilir. Dezavantajları ise kortikal ve trabeküler kemik ayrımını yapamaması ve ileri yaştaki hastalarda dejeneratif değişikliklerin artmış prevalansı nedeniyle lomber omurga ölçümündeki zorluklar olarak sıralanabilir (57, 60). DEXA kullanılarak yapılan ölçümlerde BMD değerlendirilmesi Dünya Sağlık Örgütü kriterleri esas alınarak t skorlamasına göre yapılır. Ancak çocuklarda ve 65 yaş üzeri kişilerde BMD nin değerlendirilmesinde z skoru önemlidir. z skorunun 2,0 SD ın altında olduğu durumlarda, muhakkak sekonder osteoporoz nedenleri araştırılmalıdır (61). t skoru: Kemik kütlesinin genç erişkin referans populasyonunun ortalama doruk kemik kütlesi ile karşılaştırılmasının standart sapma olarak tanımlanmasıdır. Hastanın ölçülen BMD değeri Genç erişkin ortalama BMD değeri t skoru = Genç erişkin standart sapması

31 18 z skoru: Hastanın kemik kütlesinin yaş ve cinsiyete göre referans değer ile karşılaştırarak standart sapma olarak tanımlanmasıdır. Hastanın ölçülen BMD değeri - Aynı yaş grubunun ortalama BMD değeri z Skoru = Populasyonun standart sapması 1998 te National Osteoporosis Foundation (NOF) un önerisiyle; 65 yaş altında menopoz dışında bir veya daha fazla risk faktörü olan tüm postmenopozal kadınlara, 65 yaş üzerindeki tüm kadınlara, kırık ile başvuran postmenopozal kadınlara BMD yapılmalıdır. Kemik mineral yoğunluğu sonuçlarına göre, t skoru < -2,0 olan ve risk faktörü olmayan kadınlara, t skoru <-1,5 ve risk faktörleri olan postmenopozal kadınlara ve 70 yaş üzerinde ve multiple kırıkları olan kadınlara BMD ölçülmeksizin tedaviye başlanabilir (62). BMD ölçüm endikasyonları; 1. Östrojen eksikliği olan premenopozal kadınlar - Anoreksia/Bulumia - Prolaktinoma - Egzersiz amenoresi - Gonadotropin-releasing hormone analoğu ve Depo-provera tedavisi yaş üzeri tüm kadınlar 3. Malabsorpsiyon 4. İnflamatuvar barsak hastalığı 5. 3 aydan uzun sureli kortikosteroid kullanımı 6. Hipogonadizm 7. Nedeni açıklanmamış kırıklar 8. Primer hiperparatiroidi 9. Cerrahi menopoz 10. Tedavinin etkinliğini değerlendirmek veya daha fazla risk faktörü olan postmenopozal kadınlar (annede osteporotik kırık öyküsü varlığı, boyda 2,5 cm den fazla kısalma olması, kalsiyumdan fakir diyet,

32 19 kırık öyküsü varlığı, radyolojide osteopeni saptanması, alkol, sigara ve kahve tüketimidir). BMD ölçümünün kontraendikasyonları ise; 1. Gebelik 2. Nükleer tıp tetkikleri yapılması (izotop kullanımı) 3. İleri derecede skolyoz 4. Baryumlu tetkikler yapılmasıdır (61) Kemik Biyopsisi Transiliak kemik biyopsisi ile trabeküler kemiğin histomorfometrik incelemesi yapılabilmektedir. Kemik biyopsisi, özellikle kemik kalitesinin incelenmesi ve tedavide kullanılan ilaçların etkinliğinin ve uzun dönemdeki güvenirliliğinin değerlendirilmesinde kullanılabilecek en değerli yöntemdir. Osteoporozda tanı amacıyla kullanılmasında yeri yoktur (63) Osteoporozda Medikal Tedavi Genel olarak farmakolojik ajanlar ya kemik rezorpsiyonunu azaltarak kemik kütlesinde sekonder artma sağlarlar ya da anabolik etkilerle ve direk olarak kemik yapımını uyarırlar. Bu ilaçlar, ideal olarak kemiğin gücünü ve kalitesini arttırmalıdır (64). Tedavide kullanılan ilaçlar; - Antikatabolik anabolik ilaçlar: Estrojen fluorid, Paratiroid hormon, Bifosfonatlar, Growth hormon, Kalsitonin, IGF-1, Kalsiyum - Kompleks Etkili Pozitif ilaçlar: Vitamin D3 ve türevleri, Stronsiyum, Anabolik steroidler, İpriflavon, Tibalone Osteoporoz tedavisindeki amaç, kemik kütlesini ve kemiğin mikromimari yapısını geliştirerek kemiğin gücünü arttırmak ve vertebra ve periferik kırık riskini azaltmaktır. Antirezorptif tedavi ile osteoklastik aktivitenin inhibisyonuyla birlikte kemik döngüsü azalır ve BMD artar. Yeni vertebral ve/veya periferik kırık riski %20-50 oranında azalmaktadır (64). Bifosfonatlar, kalsiyum karbonat ın presipitasyonunu inhibe eden pirofosfat analogları ilaçlardır. Antirezortif etkilerini; progenitor hücrelerin matür osteoklastlara

33 20 dönüşmelerini engelleyerek ve erken apopitoz ile osteoklast sayısında düşmeye neden olarak ve osteoklast aktivitesini azaltarak gösterirler. Alendronat ve Risedronat postmenopozal dönemdeki osteoporotik kadınlarda omurga ve kalça BMD sini arttırırlar. Vertebra ve vertebra dışı kırıkların engellenmesinde etkilidir. Osteoporoz tedavisinde son yıllarda üzerinde çalışılmakta olan diğer bifosfonatlar ise İbandronat ve Zolendronat tır (64, 65). Kalsiyum ve D3 vitaminin birlikte uygulanması osteoporoz tedavisinin temelini oluşturur. Özellikle zayıf kişilerde koruyucu özelliktedirler. Yapılan çalışmalarda kalsiyum desteği ile kemik kaybında azalma ve kemik yoğunluğunda bir artış gösterilmiştir. D3 vitamini ise kemikte mineralizasyonu ve hücresel farklılaşmayı uyarır. Kalsitonin, osteoklast oluşumunu azaltarak kemik rezorpsiyonunu engeller. Subkutan enjeksiyon ve nazal sprey formları mevcuttur (63, 64, 66) OMENTİN-1 Omentin-1, 313 aminoasitten oluşan ve başlıca viseral adipoz dokuda (daha spesifik olarak viseral adipoz stromal vasküler hücrelerde) eksprese olan bir proteindir. İn vitro koşullarda, rekombinant omentin-1 in eklenmesi ile insülin aracılı glukoz alımınının hem subkutan, hem de omental adipositlerde arttığı gösterilmiştir. Omentin- 1 in bu etkisinde Akt/protein kinaz B yolağının rol oynadığı ileri sürülmüştür (67). Akt; bir serin / treonin protein kinazdır. Glukoz metabolizması, hücre çoğalması ve apoptoz gibi önemli hücresel olaylarda ikinci haberci olarak rol oynamaktadır. Omentin-1 Akt/protein kinaz B yi aktive ederek insülin sinyal iletisini güçlendirmekte, ve bu yolla adipositlere glikoz transportunu arttırmaktadır (67). Normal kilolu insanlara kıyasla, obez ve aşırı kilolu kişilerde serum omentin-1 düzeyleri daha düşük bulunmuştur. Obezlerde omentin-1 in gen ekspresyonu azalması bu sonuca neden olmaktadır. Omentin-1 in obezite ile ilişkili metabolik ve kardiyovasküler hastalıklarda olumlu etkileri belirlenmiştir. Kandaki omentin-1 düzeyleri adiponektin ve HDL ile pozitif ilişkili bulunurken BMI, bel çevresi, insülin direnci, trigliserit ve leptin düzeyleri ile negatif korelasyon göstermiştir. Ayrıca kadınlarda da erkeklerle göre daha yüksek serum omentin-1 düzeyleri saptanmıştır (68).

34 21 Omentin-1 in antiinflamatuvar etkili olduğu da gösterilmiştir. TNF-α ile uyarılan siklooksijenaz-2 nin ekspresyonunu baskıladığı ve bu etkisini AMPK/eNOS/NO yolağını inhibe ederek gösterdiği bildirilmiştir (69). Omentin-1; leptin, adiponektin gibi diğer adipositokinler ile birlikte kemik metabolizmasının düzenlenmesinde önemli rol oynar. Omentin-1' in, osteoblast sentezini uyardığı, osteoklastları baskıladığı ve bu yolla kemik oluşumu ve resorbsiyonunun dinamik dengesinin korunmasında önemli rol oynayabileceğinin öne sürülmesine karşın (6, 8), osteoporoz ile ilişkisine ait çalışmalar az sayıdadır. Bunun yanı sıra farklı hasta gruplarında, omentin-1 düzeylerinin, kemik mineral yoğunluğu ile ilişkisi araştırılmış ve çelişkili sonuçlar bulunmuştur (6, 9, 10, 11). Omentin-1 ile %83 oranında homoloji gösteren ve omentin-2 adı verilen bir molekül daha tanımlanmıştır. Ancak omentin-1 in dolaşımdaki major form olduğu bildirilmiştir (70) D3 VİTAMİNİ D3 vitamini klasik bir vitamin olmaktan çok, bir hormon olarak etkisini gösterir (71). D vitamini ailesi üyeleri siklopentanoperhidrofenantren halkasının türevleridir ve kimyasal yapıları steroidlere benzerdir (72). Ancak dört halkadan oluşmadıklarından gerçek anlamda steroid değillerdir (73, 74). Otuzdan fazla metaboliti bildirmekle birlikte çoğunluğu inaktif bileşiklerdir (75). Şekil 3: D3 Vitamininin Yapısı Ve Karbon Moleküllerinin Numaralandırılması

35 22 D3 vitamini; kemik, bağırsak, böbrek ve paratiroid bezi üzerine etki göstererek kalsiyum ve fosfor metabolizmasını düzenler (71). Yetersizliğinde, kalsiyum absorpsiyonundaki azalmadan dolayı kemiğin mineral içeriği azalır, çocuklarda raşitizme yol açar. Erişkinlerde, özellikle sık hamilelikler yaşamış, güneşten yeterince faydalanamayan kadınlarda vitamin eksikliği osteomalaziye neden olur. Yaşlılarda osteomalazinin önlenmesi ve tedavisinde D3 vitamini takviyesi fayda sağlamasına karşın osteoporoz tedavisinde etkisi belirsizdir. Sağlıklı kemik gelişiminin yanı sıra, pek çok kanser, otoimmun ve kardiyovasküler hastalığın ve infeksiyonun önlenmesinde vitaminin fayda sağladığı yapılan çalışmalarda gösterilmiştir (76). D3 vitamini diyetle alınabildiği gibi endojen olarak da sentezlenebilmektedir. Bitkisel kaynaklı ergokalsiferol (D2 vitamini) ve hayvansal kaynaklı kolekalsiferol (D3 vitamini) besinler ile vücuda alınabilmektedir. D3 vitamini en fazla balık, karaciğer ve yumurtanın sarısında bulunur. Besinler ile alınan D2 ve D3 vitaminleri şilomikron yapısında dolaşıma taşınır. Güneşle teması sınırlı olan kişilerde ekzojen sağlanım özellikle önemlidir. Endojen olarak D3 vitamini kolesterol sentezinde ara metabolit olan 7- dehidrokolesterolden güneşin ultraviyole-b ışıması ile dermis ve epidermisde oluşur (77). Deride sentezlenen ve diyetle alınan D2 ve D3 vitaminleri biyolojik olarak aktif formlar değildir. Dolaşımda D vitamini bağlayıcı protein ile bağlı şekilde karaciğere taşınır ve karaciğerdeki 25-hidroksilaz enzimi ile 25-hidroksivitamin D3 e ve takiben böbreklerde 1-α hidroksilaz enzimi ile aktif form olan 1,25-dihidroksivitamin D3 e (1,25-OH2 vitamin D3) dönüşür. Dolaşımda başlıca inaktif form olan 25-hidroksivitamin D3 bulunur. Bunun konsantrasyonu, aktif forma (1,25-OH2 vitamin D3) göre yaklaşık 1000 kat fazladır. Aktif vitamin D3, 24-hidroksilaz enziminin salınımını arttırır ve böylece 1,25-OH2 vitamin D3 inaktif formu olan 1,24,25-OH2 vitamin D3 e çevrilir ve safraya atılır (78). Serum fosfor ve kalsiyum düzeylerindeki azalma ve PTH, aktif D vitamini sentezini arttırmaktadır (79, 80). D3 vitamini etkisini hücre içi reseptörleri aracılığı ile sergiler. Başlıca fonksiyonu plazma kalsiyum düzeylerini normal sınırlarda sürdürmektir. Bunu 3 yolla başarır: 1) Bağırsaktan kalsiyum ve fosfor absorbsiyonunu arttırır. 2) Böbreğin distal tübüllerinde reabsorpsiyonunu uyararak kalsiyum atılımını azaltır. 3) Kemik kalsiyumunu mobilize eder. Bunların yanısıra 1,25-dihidroksivitamin D3 vitamini PTH sentez ve salınımını baskılar. Hücre çoğalması, farklılaşması, apoptoz ve anjiogenez ile ilişkili pek çok genin ekspresyonunu kontrol ettiği ileri sürülmüştür.

36 23 Aktif vitaminin immün sistemi de etkilediği, B lenfositlerden antikor oluşumunu ve T lenfositlerden interlökin oluşumunu baskıladığı bildirilmiştir (81-83). Şekil 4: D3 Vitamini Metabolizması Aktif form olan 1,25-dihidroksivitamin D3 tayini, vücut D vitamini durumunu göstermek için ideal ölçüm değildir. Çünkü yarı ömrü 4-6 saat kadar kısa olup, dolaşımdaki düzeyleri 25-hidroksivitamin D3 den 1000 kat daha düşüktür. Eğer hastada D3 vitamini yetersizliği var ise bağırsaktan kalsiyum emilimi azalmaktadır. İyonize kalsiyum düzeylerindeki azalma sonucu, sentez ve salınımı artan PTH (84, 85) böbrekte 1,25-OH2 vitamin D3 yapımını ve böbreklerden kalsiyum geri emilimi ve kemikten kalsiyum salınımı arttırmaktadır (84-87). Sonuç olarak hastada, D3 vitamini eksikliği olmasına karşın, PTH salınımının artışına bağlı olarak 1,25-OH2 vitamin D3 seviyeleri normal ya da artmış bulunabilir. Bu nedenle 25-hidroksivitamin D3 düzeylerinin ölçülmesi vitamin düzeyleri hakkında daha doğru bilgi verir. Çünkü 25-hidroksivitamin D3; yarı ömrü 2 ile 3 hafta arasında olan dolaşımdaki major formdur. Hem vitamin D3 alımını ve hem de endojen vitamin D3 yapımını gösterir (82). 25-hidroksivitamin D3 düzeyi; 20 ng/ml den düşük ise D3 vitamini eksikliği, 21 ile 29 ng/ml arasında ise D3

oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri

oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri Osteoporoz Tanı ve Tedavi oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri Prensipleri Dr. Ümit İNCEBOZ Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Dr. Ümit İNCEBOZ Balıkesir Üniversitesi Tıp

Detaylı

Kemik Doku. Prof.Dr.Ümit Türkoğlu

Kemik Doku. Prof.Dr.Ümit Türkoğlu Kemik Doku Prof.Dr.Ümit Türkoğlu 1 Kemik Dokusu İskelet sistemi başlıca işlevleri: Mekanik destek Hareket için kasların yapışma yerlerini sağlama Medüllasında yer alan, hemapoetik sistem elemanı kemik

Detaylı

OSTEOPOROZDA BİYOKİMYASAL PARAMETRELER. Yard.Doç.Dr. Özlem KURT ŞİRİN

OSTEOPOROZDA BİYOKİMYASAL PARAMETRELER. Yard.Doç.Dr. Özlem KURT ŞİRİN OSTEOPOROZDA BİYOKİMYASAL PARAMETRELER Yard.Doç.Dr. Özlem KURT ŞİRİN Osteoporoz Nedir? Osteoporoz, kişide artmış kırık riskine yol açan, bozulmuş kemik gücüyle karakterize olan iskelet bozukluğudur. Kemik

Detaylı

Osteoporoz Rehabilitasyonu

Osteoporoz Rehabilitasyonu Osteoporoz Rehabilitasyonu OSTEOPOROZ Kemik kitlesinde azalma, kemik mikroyapısında bozulma sonucu kemik kırılganlığının artması olarak tanımlanır. Kemik yaşayan, dengeli bir şekilde oluşan yıkım ve yapım

Detaylı

İBH da osteoporoz. Dr. Ahmet TEZEL Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi İBH Okulu Mayıs 2013

İBH da osteoporoz. Dr. Ahmet TEZEL Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi İBH Okulu Mayıs 2013 İBH da osteoporoz Dr. Ahmet TEZEL Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi İBH Okulu Mayıs 2013 WHO a göre osteoporoz «Osteoporoz; azalmış kemik kitlesi, kemik dokusunun mikroçatısında bozulma, kemik frajilitesinde

Detaylı

KEMİK VE MİNERAL YOĞUNLUĞU ÖLÇÜMÜ (KMY) Dr. Filiz Yenicesu Düzen Laboratuvarı 6 Ekim 2013

KEMİK VE MİNERAL YOĞUNLUĞU ÖLÇÜMÜ (KMY) Dr. Filiz Yenicesu Düzen Laboratuvarı 6 Ekim 2013 KEMİK VE MİNERAL YOĞUNLUĞU ÖLÇÜMÜ (KMY) Dr. Filiz Yenicesu Düzen Laboratuvarı 6 Ekim 2013 SUNUM KAPSAMI Niçin KMY yaparız? Hangi yöntemi kullanırız? KMY sonuçlarını nasıl değerlendirmemiz gerekir? Kırık

Detaylı

KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞUNUN YORUMLANMASI

KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞUNUN YORUMLANMASI KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞUNUN YORUMLANMASI Doç. Dr. H. Gonca TAMER Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Osteoporoz Kemik yoğunluğunun azalması

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

OSTEOPOROZ. Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERC

OSTEOPOROZ. Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERC OSTEOPOROZ Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERC İ Kemik mineral (inorganik matriks), organik matriks, su ve hücrelerden oluşur Kemiğin %30 u su geri kalan kısmı ise organik ve inorganik maddelerden oluşur. Su dışında

Detaylı

OSTEOPOROZ Düşük Kemik Yoğunluğu (Kemik Erimesi)

OSTEOPOROZ Düşük Kemik Yoğunluğu (Kemik Erimesi) TC. SAĞLIK BAKANLIĞI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ OSTEOPOROZ Düşük Kemik Yoğunluğu (Kemik Erimesi) HASTA BİLGİLENDİRME BROŞÜRÜ OSTEOPOROZ NEDİR? Bu hastalık, kemik miktarında-yoğunluğunda

Detaylı

Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi

Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi Özgün Araştırma / Original Investigation Postmenopozal Kadınlarda Vücut Kitle İndeksinin Kemik Mineral Yoğunluğuna Etkisi Effect of Body Mass Index on the Determination of Bone Mineral Density in Postmenopausal

Detaylı

İMMOBİLİZASYON VE OSTEOPOROZ. Doç. Dr. Sevgisun Kapucu HÜ Hemşirelik Fakültesi

İMMOBİLİZASYON VE OSTEOPOROZ. Doç. Dr. Sevgisun Kapucu HÜ Hemşirelik Fakültesi İMMOBİLİZASYON VE OSTEOPOROZ Doç. Dr. Sevgisun Kapucu HÜ Hemşirelik Fakültesi Osteoporoz Osteoporoz önemli bir toplum sağlığı problemi olup, düşük kemik kitlesi ile karakterize sistemik bir hastalıktır.

Detaylı

Vitamin D Prof. Dr. Gülçin Saltan İşcan AÜEF Farmakognozi ABD

Vitamin D Prof. Dr. Gülçin Saltan İşcan AÜEF Farmakognozi ABD Vitamin D3 400 Genel Bilgi Bir sterol türevi olan D vitamini diyetle alınabilir veya endojen olarak sentezlenebilir. Diyetle, bitkilerde bulunan D2 vitamini (ergokalsiferol) ve hayvan dokularında bulunan

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞUNUN YORUMLANMASI: Doğrular Ve Yanlışlar

KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞUNUN YORUMLANMASI: Doğrular Ve Yanlışlar KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞUNUN YORUMLANMASI: Doğrular Ve Yanlışlar Prof Dr Dilek Gogas Yavuz Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Ve Metabolizma Hastalıkları BD Kemik dansitesi neden ölçülür?

Detaylı

HEMODİYALİZ HASTALARINDA KORONER ARTER KALSİFİKASYON PROGRESYONU VE OSTEOPROTEGERIN / RANKL

HEMODİYALİZ HASTALARINDA KORONER ARTER KALSİFİKASYON PROGRESYONU VE OSTEOPROTEGERIN / RANKL HEMODİYALİZ HASTALARINDA KORONER ARTER KALSİFİKASYON PROGRESYONU VE OSTEOPROTEGERIN / RANKL Abdullah Özkök¹, Yaşar Çalışkan 1, Tamer Sakacı 2, Gonca Karahan 3, Çiğdem Kekik 3, Alper Özel 4, Abdulkadir

Detaylı

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler

ENDOKRİN BEZ EKZOKRİN BEZ. Tiroid bezi. Deri. Hormon salgısı. Endokrin hücreler Kanal. Kan akımı. Ter bezi. Ekzokrin hücreler ENDOKRİN SİSTEM Endokrin sistem, sinir sistemiyle işbirliği içinde çalışarak vücut fonksiyonlarını kontrol eder ve vücudumuzun farklı bölümleri arasında iletişim sağlar. 1 ENDOKRİN BEZ Tiroid bezi EKZOKRİN

Detaylı

VÜCUT KOMPOSİZYONU 1

VÜCUT KOMPOSİZYONU 1 1 VÜCUT KOMPOSİZYONU VÜCUT KOMPOSİZYONU Vücuttaki tüm doku, hücre, molekül ve atom bileşenlerinin miktarını ifade eder Tıp, beslenme, egzersiz bilimleri, büyüme ve gelişme, yaşlanma, fiziksel iş kapasitesi,

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Ünal ULUCA

Yrd. Doç. Dr. Ünal ULUCA Yrd. Doç. Dr. Ünal ULUCA KEMİKLERDE BÜYÜME Kemik büyümesi, fertilizasyonun altıncı haftasında başlar, puberte boyunca devam eder, iskeletin bazı bölümlerinde ise 25 yaşa dek devam eder. Kemik dokusunun

Detaylı

FOSFOR DENGESİ ve HİPERFOSFATEMİNİN KLİNİK SONUÇLARI

FOSFOR DENGESİ ve HİPERFOSFATEMİNİN KLİNİK SONUÇLARI FOSFOR DENGESİ ve HİPERFOSFATEMİNİN KLİNİK SONUÇLARI Dr. Dilek TORUN Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı 13-17 Kasım 2013 30. Ulusal Nefroloji Hipertansiyon Diyaliz ve Transplantasyon

Detaylı

Hemodiyaliz hastalarında resistin ile oksidatif stres arasındaki ilişkinin araştırılması

Hemodiyaliz hastalarında resistin ile oksidatif stres arasındaki ilişkinin araştırılması Hemodiyaliz hastalarında resistin ile oksidatif stres arasındaki ilişkinin araştırılması Osman Yüksekyayla, Hasan Bilinç, Nurten Aksoy, Mehmet Nuri Turan Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi, Nefroloji Bilim

Detaylı

KALSİYOTROPİK İLAÇLAR

KALSİYOTROPİK İLAÇLAR KALSİYOTROPİK İLAÇLAR Kalsiyumun vücut için önemi: Hücrede; membran, mitokondri, Endoplazmik retikulumda bağlı halde ve; stoplazmada serbest halde bulunur. Hücrenin canlılığı ve fonksiyonları için önemlidir.

Detaylı

TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ

TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ DR. FZT. AYSEL YILDIZ İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ, İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI Talasemi; Kalıtsal bir hemoglobin hastalığıdır. Hemoglobin

Detaylı

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER Varlık Erol, Cengiz Aydın, Levent Uğurlu, Emre Turgut, Hülya Yalçın*, Fatma Demet İnce* T.C.S.B. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi,

Detaylı

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... 1 Bilinmesi Gereken Kavramlar... 1 Giriş... 2 Hücrelerin Fonksiyonel Özellikleri... 2 Hücrenin Kimyasal Yapısı... 2 Hücrenin Fiziksel Yapısı... 4 Hücrenin Bileşenleri... 4

Detaylı

OSTEOPOROZ. Prof. Dr. Semih AKI İstanbul Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı

OSTEOPOROZ. Prof. Dr. Semih AKI İstanbul Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı OSTEOPOROZ Prof. Dr. Semih AKI İstanbul Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı OSTEOPOROZ NEDİR? Osteoporoz; vücudumuzdaki tüm kemikleri (iskeletimizi) etkileyen sistemik bir hastalıktır.

Detaylı

Sunum planı. Hipofiz Epifiz Tiroid Paratiroid ve Pankreas hormonları

Sunum planı. Hipofiz Epifiz Tiroid Paratiroid ve Pankreas hormonları Dr. Suat Erdoğan Sunum planı Hipofiz Epifiz Tiroid Paratiroid ve Pankreas hormonları Hipofiz bezi (hypophysis) Hipofizial çukurlukta bulunur (sella turcica) 9 adet hormon üretir İki bölümü vardır: Anterior

Detaylı

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır.

Normalde kan potasyum seviyesi 3,6-5,0 mmol/l arasındadır. POTASYUM K+; Potasyum yaşam için gerekli önemli bir mineraldir. Hücre içinde bol miktarda bulunur. Hücre içindeki kimyasal ortamın ana elementidrir. Hergün besinlerle alınır ve idrarla atılır. Potasyum

Detaylı

ERKEK OSTEOPOROZU Prof Dr Dilek Gogas Yavuz

ERKEK OSTEOPOROZU Prof Dr Dilek Gogas Yavuz ERKEK OSTEOPOROZU Prof Dr Dilek Gogas Yavuz Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ABD, Endokrinoloji ve Metabolizma BD Erkeklerde Osteoporoz Erkeklerde osteoporoz olur mu?? Osteoporoz sıklığı

Detaylı

Beslenme ve İnflamasyon Göstergeleri Açısından Nokturnal ve Konvansiyonel Hemodiyalizin Karşılaştırılması

Beslenme ve İnflamasyon Göstergeleri Açısından Nokturnal ve Konvansiyonel Hemodiyalizin Karşılaştırılması Beslenme ve İnflamasyon Göstergeleri Açısından Nokturnal ve Konvansiyonel Hemodiyalizin Karşılaştırılması Halil Yazıcı 1, Abdullah Özkök 1, Yaşar Çalışkan 1, Ayşegül Telci 2, Alaattin Yıldız 1 ¹İstanbul

Detaylı

Maternal serum 25 OH vitamin D düzeylerinin preterm eylem ve preterm doğumda rolü var mıdır?

Maternal serum 25 OH vitamin D düzeylerinin preterm eylem ve preterm doğumda rolü var mıdır? Maternal serum 25 OH vitamin D düzeylerinin preterm eylem ve preterm doğumda rolü var mıdır? Medipol Mega Üniversite Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum ABD Lebriz Hale Aktün, Yeliz Aykanat, Fulya Gökdağlı

Detaylı

Osteoporoz. Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv

Osteoporoz. Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv Osteoporoz Uzm. Fzt. Kağan Yücel Ufuk Üni. SHMYO Öğrt. Grv Tanım: -düşük kemik kitlesi -kemiğin kırılganlığında artma -kemik mikromimarisinde bozulma -sonucunda kırık riskinin artması Epidemiyoloji Dünyada

Detaylı

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi İhsan Ateş 1, Mustafa Altay 1, Nihal Özkayar 2, F. Meriç Yılmaz 3, Canan Topçuoğlu 3, Murat Alışık 4, Özcan Erel 4, Fatih Dede 2 1 Ankara Numune Eğitim

Detaylı

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite Düzenli fiziksel aktivite ile kazanılmak istenen yaşam kalitesi artışı özellikle yaşlı nüfusta önemli görülmektedir. Bu kısımda yaşlılar için egzersiz programı oluşturulurken nelere dikkat edilmesi gerektiği

Detaylı

K 2 vitamini takviyesi postmenopozal kadınlarda kalça kemik geometrisi ve kemik gücü endekslerini geliştiriyor

K 2 vitamini takviyesi postmenopozal kadınlarda kalça kemik geometrisi ve kemik gücü endekslerini geliştiriyor K 2 vitamini takviyesi postmenopozal kadınlarda kalça kemik geometrisi ve kemik gücü endekslerini geliştiriyor M. H. J. Knapen & L. J. Schurgers & C. Vermeer Özet K vitamini kemik metabolizmasını düzenleyen

Detaylı

OSTEOPOROZDA EGZERSİZ PROGRAMININ SOLUNUM FONKSİYONLARINA VE YAŞAM KALİTESİNE ETKİSİ

OSTEOPOROZDA EGZERSİZ PROGRAMININ SOLUNUM FONKSİYONLARINA VE YAŞAM KALİTESİNE ETKİSİ T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI İSTANBUL 70.YIL FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 2.KLİNİK OSTEOPOROZDA EGZERSİZ PROGRAMININ SOLUNUM FONKSİYONLARINA VE YAŞAM KALİTESİNE ETKİSİ (Uzmanlık

Detaylı

OSTEOPOROZ. Uzm Dr Duygu KURTULUŞ HNH FTR Kliniği K

OSTEOPOROZ. Uzm Dr Duygu KURTULUŞ HNH FTR Kliniği K OSTEOPOROZ Uzm Dr Duygu KURTULUŞ HNH FTR Kliniği 28.11.2011K Osteoporoz nedir? Osteoporoz; kemik miktarında azalma ve kalitesindeki bozulma nedeniyle ve kemiklerin zayıflaması ve kırılmaya çok yatkın bir

Detaylı

Kemik dokusu, yapısı ve işlevi. Dr. Kutay Engin Özturan

Kemik dokusu, yapısı ve işlevi. Dr. Kutay Engin Özturan Kemik dokusu, yapısı ve işlevi Dr. Kutay Engin Özturan Kemik dokusunun görevleri Mekanik destek ve çatı Hayati organların korunması Mineral depolanması ve homestazisi Kemik iliği için ev sahipliği Hareket

Detaylı

OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA KALSİYUM, B1 ve B2 VİTAMİNİ ALIMININ ÖNEMİ

OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA KALSİYUM, B1 ve B2 VİTAMİNİ ALIMININ ÖNEMİ OBEZİTE CERRAHİSİNDEN SONRA KALSİYUM, B1 ve B2 VİTAMİNİ ALIMININ ÖNEMİ Kalsiyum Kalsiyum, insan vücudunda en bol miktarda bulunan mineral olup, yalnızca kemikleri ve dişleri güçlendirmekle kalmaz, kasların

Detaylı

KEMIK ERIMESI ERKEKLERI DE TEHDIT EDIYOR

KEMIK ERIMESI ERKEKLERI DE TEHDIT EDIYOR Portal Adres KEMIK ERIMESI ERKEKLERI DE TEHDIT EDIYOR : http://haberdekisesiniz.com İçeriği : Haber Tarih : 24.10.2016 : http://haberdekisesiniz.com/haber/59433/kemik-erimesi-erkekleri-de-tehdit-ediyor.html

Detaylı

Osteoporoz ve Metabolik Kemik Hastalıkları. Prof. Dr. Özer Açbay Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı

Osteoporoz ve Metabolik Kemik Hastalıkları. Prof. Dr. Özer Açbay Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Osteoporoz ve Metabolik Kemik Hastalıkları Prof. Dr. Özer Açbay Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Osteoporoz Osteoporoz birim hacime düşen kemik kitlesinin onun normal mekanik destek fonksiyonunu

Detaylı

Diyabet ve Kemik. Prof. Dr. Erdinç Ertürk Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı

Diyabet ve Kemik. Prof. Dr. Erdinç Ertürk Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Diyabet ve Kemik Prof. Dr. Erdinç Ertürk Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı 25 Nisan 2015 51. Ulusal Diyabet Kongresi Antalya Diyabet ve Kemik Kırık

Detaylı

K 2 Vitamini, Osteoporozda Kemik Kırılmalarını Önler ve Lomber Kemik Mineral Yoğunluğunu Korur

K 2 Vitamini, Osteoporozda Kemik Kırılmalarını Önler ve Lomber Kemik Mineral Yoğunluğunu Korur K 2 Vitamini, Osteoporozda Kemik Kırılmalarını Önler ve Lomber Kemik Mineral Yoğunluğunu Korur Shiraki M, Shiraki Y, Aoki C, Miura M. Kaynak: İnvolüsyonel Hastalıkları Araştırma Enstitüsü, Nagano, Japonya.

Detaylı

ALKOLE BAĞLI OLMAYAN HEPATİK FİBROZ MODELİNDE BETAİN TEDAVİSİNİN İYİLEŞTİRİCİ ETKİSİ

ALKOLE BAĞLI OLMAYAN HEPATİK FİBROZ MODELİNDE BETAİN TEDAVİSİNİN İYİLEŞTİRİCİ ETKİSİ ALKOLE BAĞLI OLMAYAN HEPATİK FİBROZ MODELİNDE BETAİN TEDAVİSİNİN İYİLEŞTİRİCİ ETKİSİ İlknur Bingül*, A. Fatih Aydın*, Canan Başaran-Küçükgergin*, Işın Doğan-Ekici**, Jale Çoban***, Semra Doğru-Abbasoğlu*,

Detaylı

OSTEOPOROZ Risk Faktörleri ve Tedavi. Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon ABD

OSTEOPOROZ Risk Faktörleri ve Tedavi. Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon ABD OSTEOPOROZ Risk Faktörleri ve Tedavi Prof. Dr. Reyhan Çeliker Acıbadem Üniversitesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon ABD İçerik p Epidemiyoloji p Risk faktörleri p Medikal Tedavi p Rehabilitasyon Osteoporoz

Detaylı

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Hastalıkların tedavisinde kat edilen yol, bulaşıcı hastalıklarla başarılı mücadele, yaşam koşullarında düzelme gibi

Detaylı

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA İYİLEŞMESİ Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA Doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Cerrahi ya da travmatik olabilir. Akut Yara: Onarım süreci düzenli ve zamanında gelişir. Anatomik ve fonksiyonel bütünlük

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

İŞTAH HORMONU GHRELİNİN BÖBREK TRANSPLANTASYONU SONRASI VÜCUT KİTLE İNDEKSİ VE OKSİDATİF STRES ÜZERİNE ETKİLERİ

İŞTAH HORMONU GHRELİNİN BÖBREK TRANSPLANTASYONU SONRASI VÜCUT KİTLE İNDEKSİ VE OKSİDATİF STRES ÜZERİNE ETKİLERİ İŞTAH HORMONU GHRELİNİN BÖBREK TRANSPLANTASYONU SONRASI VÜCUT KİTLE İNDEKSİ VE OKSİDATİF STRES ÜZERİNE ETKİLERİ Yaşar Çalışkan 1, Abdullah Özkök 1, Gonca Karahan 2, Çiğdem Kekik 2, Halil Yazıcı 1, Aydın

Detaylı

HİPERKALSEMİ. Meral BAKAR Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi Ünitesi

HİPERKALSEMİ. Meral BAKAR Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi Ünitesi HİPERKALSEMİ Meral BAKAR Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Onkoloji Gündüz Tedavi Ünitesi Tanım: Hiperkalsemi serum kalsiyum düzeyinin normalden (9-11 mg/dl) yüksek olduğunda meydana gelen

Detaylı

Babalar Gününe Özel Panellerimiz Varlıkları ve Sağlıkları Bizim İçin Önemlidir

Babalar Gününe Özel Panellerimiz Varlıkları ve Sağlıkları Bizim İçin Önemlidir Babalar Gününe Özel Panellerimiz Varlıkları ve Sağlıkları Bizim İçin Önemlidir Anneler ve Babalar Günlerinde Sevdikleriniz İçin Özel Programlarımız Babalarımıza Özel... 40 Yaş Üstü Erkek Sağlık Taraması

Detaylı

Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi

Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi İhsan Ateş 1, Nihal Özkayar 2,Bayram İnan 1, F. Meriç Yılmaz 3, Canan Topçuoğlu 3, Özcan Erel 4, Fatih Dede 2, Nisbet Yılmaz 1 1 Ankara Numune

Detaylı

EGZERSİZ VE OSTEOPOROZİS. Dr. Gülfem Ersöz ANKARA ÜNİVERSİTESİ

EGZERSİZ VE OSTEOPOROZİS. Dr. Gülfem Ersöz ANKARA ÜNİVERSİTESİ EGZERSİZ VE OSTEOPOROZİS Dr. Gülfem Ersöz ANKARA ÜNİVERSİTESİ KORUNMA REHABİLİTASYON İskelete Direnç Kazandırmak; Yaşamın ilk 30 yılında kemik oluşumunu en üst düzeye çıkarmak 40 yaş sonrası ortaya çıkan

Detaylı

Fiziksel Aktivite ve Sağlık. Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı

Fiziksel Aktivite ve Sağlık. Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı Fiziksel Aktivite ve Sağlık Prof. Dr. Bülent Ülkar Spor Hekimliği Anabilim Dalı 1 Fiziksel İnaktivite Nedir? Haftanın en az 5 günü 30 dakika ve üzerinde orta şiddetli veya haftanın en az 3 günü 20 dakika

Detaylı

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar.

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar. Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar. Vücutta küçük miktarda bakır varlığı olmaz ise demirin intestinal yolaktan emilimi ve kc de depolanması mümkün değildir. Bakır hemoglobin yapımı için de

Detaylı

BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof Dr Zehra AYCAN.

BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof Dr Zehra AYCAN. BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ Prof Dr Zehra AYCAN zehraaycan67@hotmail.com Büyüme Çocukluk çağı, döllenme anında başlar ve ergenliğin tamamlanmasına kadar devam eder Bu süreçte çocuk hem büyür hem de gelişir

Detaylı

YAŞLIDA DOĞRU LABORATUVAR KULLANIMI. Dr. Kadir Kayataş SBÜ Haydarpaşa Numune SUAM

YAŞLIDA DOĞRU LABORATUVAR KULLANIMI. Dr. Kadir Kayataş SBÜ Haydarpaşa Numune SUAM YAŞLIDA DOĞRU LABORATUVAR KULLANIMI Dr. Kadir Kayataş SBÜ Haydarpaşa Numune SUAM Başlıklar 1-Doğru laboratuvar kullanımı 2-Yaşlıda laboratuvar sonuçlarını etkileyebilecek durumlar 3-Yaşlıda laboratuvar

Detaylı

Kuramsal: 28 saat. 4 saat-histoloji. Uygulama: 28 saat. 14 saat-fizyoloji 10 saat-biyokimya

Kuramsal: 28 saat. 4 saat-histoloji. Uygulama: 28 saat. 14 saat-fizyoloji 10 saat-biyokimya HEMATOPOETİK SİSTEM Hematopoetik Sistem * Periferik kan * Hematopoezle ilgili dokular * Hemopoetik hücrelerin fonksiyon gösterdikleri doku ve organlardan meydana gelmiştir Kuramsal: 28 saat 14 saat-fizyoloji

Detaylı

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ ANABİLİM DALI

T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ ANABİLİM DALI T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ORTOPEDİ VE TRAVMATOLOJİ ANABİLİM DALI OSTEOPOROTİK FEMUR BOYUN KIRIĞI OLAN HASTALARDA KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞUNUN, TRABEKÜLER VE KORTİKAL KEMİK MİKROMİMARİSİ İLE KARŞILAŞTIRILMASI

Detaylı

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI. Anabilim Dalı Başkanı PROF. DR. SELMA ÇİVİ

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI. Anabilim Dalı Başkanı PROF. DR. SELMA ÇİVİ T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ AİLE HEKİMLİĞİ ANABİLİM DALI Anabilim Dalı Başkanı PROF. DR. SELMA ÇİVİ POSTMENOPOZAL KADINLARDA FRAX SKORU KULLANILARAK ON YILLIK MAJÖR OSTEOPOROTİK VE KALÇA

Detaylı

Persistan veya Rekürren Hiperparatiroidism TANI. Doç. Dr. Özlem ÜSTAY TARÇIN Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları

Persistan veya Rekürren Hiperparatiroidism TANI. Doç. Dr. Özlem ÜSTAY TARÇIN Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Persistan veya Rekürren Hiperparatiroidism TANI Doç. Dr. Özlem ÜSTAY TARÇIN Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları HİPERPARATİROİDİZM 1. Primer HiperPTH a) Tek adenom (%83) b) Hiperplazi (%15) CERRAHİ

Detaylı

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM

GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM GENEL SORU ÇÖZÜMÜ ENDOKRİN SİSTEM 1) Aşağıdaki hormonlardan hangisi uterusun büyümesinde doğrudan etkilidir? A) LH B) Androjen C) Östrojen Progesteron D) FUH Büyüme hormonu E) Prolaktin - Testosteron 2)

Detaylı

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı Dr. Derda GÖKÇE¹, Prof. Dr. İlhan YETKİN², Prof. Dr. Mustafa CANKURTARAN³, Doç. Dr. Özlem GÜLBAHAR⁴, Uzm. Dr. Rana Tuna DOĞRUL³, Uzm. Dr. Cemal KIZILARSLANOĞLU³, Uzm. Dr. Muhittin YALÇIN² ¹GÜTF İç Hastalıkları

Detaylı

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 KRONİK HASTALIK ANEMİSİ IX. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU GİRİŞ VE TANIM Kronik

Detaylı

En son yapılan tanımlamaya göre OP düşük kemik kütlesi ve kemik dokusunun mikromimarisinin bozulması sonucu kemik kırılganlığının ve kırık olma

En son yapılan tanımlamaya göre OP düşük kemik kütlesi ve kemik dokusunun mikromimarisinin bozulması sonucu kemik kırılganlığının ve kırık olma OSTEOPOROZ RTM 1 OSTEOPOROZ TANIMI: En sık görülen kemik hastalığıdır. OP un ilk kesin tarifi 1829 da gözeli kemik anlamına gelen porous bone başlığı ile J.G.Lobstein tarafından yapılmıştır. Kelime anlamı

Detaylı

1. İnsan vücudunun ölçülerini konu edinen bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir?

1. İnsan vücudunun ölçülerini konu edinen bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir? VÜCUT BAKIMI 1. İnsan vücudunun ölçülerini konu edinen bilim dalı aşağıdakilerden hangisidir? A) Anatomi B) Fizyoloji C) Antropometri D) Antropoloji 2. Kemik, diş, kas, organlar, sıvılar ve adipoz dokunun

Detaylı

BÖLGESEL KADIN POPULASYONUNDA DEXA İLE SAPTANAN KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞU

BÖLGESEL KADIN POPULASYONUNDA DEXA İLE SAPTANAN KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞU T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM ANABİLİM DALI Prof.Dr. HÜSEYİN GÖRKEMLİ ANABİLİM DALI BAŞKANI BÖLGESEL KADIN POPULASYONUNDA DEXA İLE SAPTANAN KEMİK MİNERAL YOĞUNLUĞU

Detaylı

TAURİNİN İSKEMİ REPERFÜZYON HASARINDA MMP-2, MMP-9 VE İLİŞKİLİ SİNYAL İLETİ YOLAĞI ÜZERİNE ETKİLERİ

TAURİNİN İSKEMİ REPERFÜZYON HASARINDA MMP-2, MMP-9 VE İLİŞKİLİ SİNYAL İLETİ YOLAĞI ÜZERİNE ETKİLERİ TAURİNİN İSKEMİ REPERFÜZYON HASARINDA MMP-2, MMP-9 VE İLİŞKİLİ SİNYAL İLETİ YOLAĞI ÜZERİNE ETKİLERİ CEMRE URAL 1, ZAHİDE ÇAVDAR 1, ASLI ÇELİK 2, ŞEVKİ ARSLAN 3, GÜLSÜM TERZİOĞLU 3, SEDA ÖZBAL 5, BEKİR

Detaylı

HÜCRE SĠNYAL OLAYLARI PROF. DR. FATMA SAVRAN OĞUZ

HÜCRE SĠNYAL OLAYLARI PROF. DR. FATMA SAVRAN OĞUZ HÜCRE SĠNYAL OLAYLARI PROF. DR. FATMA SAVRAN OĞUZ Çok hücreli organizmaların kompleks omurgalılara evrimi, hücreler birbirleriyle iletişim kuramasalardı mümkün olmazdı. Hücre-hücre Hücre-matriks etkileşimini

Detaylı

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Travma ve cerrahiye ilk yanıt Total vücut enerji harcaması artar Üriner nitrojen atılımı azalır Hastanın ilk resüsitasyonundan sonra Artmış

Detaylı

ENDOTEL VE BİYOKİMYASAL MOLEKÜLLER

ENDOTEL VE BİYOKİMYASAL MOLEKÜLLER ENDOTEL VE BİYOKİMYASAL MOLEKÜLLER Endotel Damar duvarı ve dolaşan kan arasında tek sıra endotel hücresinden oluşan işlevsel bir organdır Endotel en büyük endokrin organdır 70 kg lik bir kişide, kalp kitlesix5

Detaylı

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER

SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER SEVELAMER HEMODİYALİZ HASTALARINDA SERUM ELEKTROLİT DÜZEYİ, METABOLİK VE KARDİOVASKÜLER RİSKLERİ VE SAĞKALIMI ETKİLER Siren SEZER, Şebnem KARAKAN, Nurhan ÖZDEMİR ACAR. Başkent Üniversitesi Nefroloji Bilim

Detaylı

ANEMİYE YAKLAŞIM. Dr Sim Kutlay

ANEMİYE YAKLAŞIM. Dr Sim Kutlay ANEMİYE YAKLAŞIM Dr Sim Kutlay KBH da Demir Eksikliği Nedenleri Gıda ile yetersiz demir alımı Üremiye bağlı anoreksi,düşük proteinli (özellikle hayvansal) diyetler Artmış demir kullanımı Eritropoez stimule

Detaylı

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ 15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ İyonlaştırıcı radyasyonların biyomoleküllere örneğin nükleik asitler ve proteinlere olan etkisi hakkında yeterli bilgi yoktur. Ancak, nükleik asitlerden

Detaylı

TÜMÖR BELİRTEÇLERİNİN KLİNİK TANIDA ÖNEMİ. Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006

TÜMÖR BELİRTEÇLERİNİN KLİNİK TANIDA ÖNEMİ. Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006 TÜMÖR BELİRTEÇLERİNİN KLİNİK TANIDA ÖNEMİ Doç.Dr. Mustafa ALTINIŞIK ADÜTF Biyokimya AD 2006 1 Tümör (kanser), Vücudumuzun herhangi bir hücre veya hücre topluluğunun kontrolsüz bir şekilde çoğalması, büyümesi,

Detaylı

BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI

BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI SAĞLIK BİLİMLERİ ENSİTÜSÜ İ Yüksek Lisans Programı SZR 101 Bilimsel Araştırma Ders (T+ U) 2+2 3 6 AD SZR 103 Akılcı İlaç Kullanımı 2+0 2 5 Enstitünün Belirlediği

Detaylı

POSTMENOPOZAL KADINLARDA OSTEOPOROZ VE KIRIK RİSKİNİN BELİRLENMESİNDE COL1A1 GEN POLİMORFİZMİNİN ROLÜ. Dr. İlknur SABAN

POSTMENOPOZAL KADINLARDA OSTEOPOROZ VE KIRIK RİSKİNİN BELİRLENMESİNDE COL1A1 GEN POLİMORFİZMİNİN ROLÜ. Dr. İlknur SABAN TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ POSTMENOPOZAL KADINLARDA OSTEOPOROZ VE KIRIK RİSKİNİN BELİRLENMESİNDE COL1A1 GEN POLİMORFİZMİNİN ROLÜ Dr. İlknur SABAN FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON

Detaylı

Erkekte Osteoporoz Olur mu? Dr. Hasan Aydın Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları B.D.

Erkekte Osteoporoz Olur mu? Dr. Hasan Aydın Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları B.D. Erkekte Osteoporoz Olur mu? Dr. Hasan Aydın Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları B.D. Osteoporoz sıklığı > 50 yaş üzerindeki 3 kadından ve 5 erkekten biri osteoporoza

Detaylı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı

Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi. Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Yüksekte Çalışması İçin Onay Verilecek Çalışanın İç Hastalıkları Açısından Değerlendirilmesi Dr.Emel Bayrak İç Hastalıkları Uzmanı Çalışan açısından, yüksekte güvenle çalışabilirliği belirleyen etkenler:

Detaylı

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI

MİNERALLER. Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI MİNERALLER Dr. Diyetisyen Hülya YARDIMCI MİNERALLER İnsan vücudunun yaklaşık %4-5 i minareldir.bununda yarıya yakını Ca, ¼ ü fosfordur. Mg, Na, Cl, S diğer makro minerallerdir. Bunların dışında kalanlar

Detaylı

OSTEOPOROTĐK KIRIKLARIN TIBBĐ TEDAVĐSĐNDE ORTOPEDĐ UZMANLARININ FARKINDALIĞINDA ARTIŞ VAR MIDIR?

OSTEOPOROTĐK KIRIKLARIN TIBBĐ TEDAVĐSĐNDE ORTOPEDĐ UZMANLARININ FARKINDALIĞINDA ARTIŞ VAR MIDIR? T.C GAZĐ ÜNĐVERSĐTESĐ TIP FAKÜLTESĐ ORTOPEDĐ VE TRAVMATOLOJĐ ANABĐLĐM DALI OSTEOPOROTĐK KIRIKLARIN TIBBĐ TEDAVĐSĐNDE ORTOPEDĐ UZMANLARININ FARKINDALIĞINDA ARTIŞ VAR MIDIR? UZMANLIK TEZĐ Dr. RAMĐN MORADĐ

Detaylı

Osteoporoz (Kemik Erimesi)

Osteoporoz (Kemik Erimesi) Osteoporoz (Kemik Erimesi) Prof. Dr. Füsun SAYGILI Prof. Dr. Candeğer YILMAZ Uzm. Dr. Banu Şarer YÜREKLİ Bornova - İZMİR EGE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HALK KİTAPLARI SAĞLIK SERİSİ Osteoporoz (Kemik Erimesi)

Detaylı

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ Sami Uzun 1, Serhat Karadag 1, Meltem Gursu 1, Metin Yegen 2, İdris Kurtulus 3, Zeki Aydin 4, Ahmet

Detaylı

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki Nimet Aktaş*, Mustafa Güllülü, Abdülmecit Yıldız, Ayşegül Oruç, Cuma Bülent

Detaylı

EGZERSİZE ENDOKRİN ve METABOLİK YANIT

EGZERSİZE ENDOKRİN ve METABOLİK YANIT EGZERSİZE ENDOKRİN ve METABOLİK YANIT Prof.Dr.Fadıl Özyener Fizyoloji Anabilim Dalı Sempatik Sistem Adrenal Medulla Kas kan dolaşımı Kan basıncı Solunum sıklık ve derinliği Kalp kasılma gücü Kalp atım

Detaylı

TIBBİ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI

TIBBİ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI TIBBİ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI LİSANSÜSTÜ DERS PROGRAMI SAĞLIK BİLİMLERİ ENSİTÜSÜ İ Yüksek Lisans Programı SZR 101 Bilimsel Araştırma Yöntemleri Ders (T+ U) 2+2 3 6 AD SZR 103 Akılcı İlaç Kullanımı 2+0

Detaylı

Kas ve İskelet Metabolizması. Uzman Diyetisyen Burcu Aksoy 27.06.2015

Kas ve İskelet Metabolizması. Uzman Diyetisyen Burcu Aksoy 27.06.2015 Kas ve İskelet Metabolizması Uzman Diyetisyen Burcu Aksoy 27.06.2015 Lucy (Australopithecus) 1974 Etiyopya Yaş: 3.2 Milyon Yıl İnsan iskeleti Biyoantropoloji Kemik Bilim OSTEOPOROZ En önemli sonucu kalça

Detaylı

KEMİK DÖNÜŞÜMÜ. KEMİK DOKUSU Organik yapı %35 İnorganik yapı %65

KEMİK DÖNÜŞÜMÜ. KEMİK DOKUSU Organik yapı %35 İnorganik yapı %65 OSTEOPOROZ VE DİĞER METABOLİK KEMİK HASTALIKLARI Dr. Ümit dündar 2010-2011 Tıp Fakültesi Staj Dersleri İÇERİK fizyolojisi kalitesi Tanım ve sınıflama Sekonder osteoporoz Epidemiyoloji Risk faktörleri Klinik

Detaylı

MERVE SAYIŞ 04150019305 TUĞBA ÇINAR 04140033048 SEVİM KORKUT 04140033017 MERVE ALTUN 04140019065

MERVE SAYIŞ 04150019305 TUĞBA ÇINAR 04140033048 SEVİM KORKUT 04140033017 MERVE ALTUN 04140019065 MERVE SAYIŞ 04150019305 TUĞBA ÇINAR 04140033048 SEVİM KORKUT 04140033017 MERVE ALTUN 04140019065 TÜRKİYE SAĞLIKLI BESLENME VE HAREKETLİ HAYAT PROGRAMI (2014 2017) TÜRKİYE SAĞLIKLI BESLENME VE HAREKETLİ

Detaylı

EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU I. BÖLÜM TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANI VE TEDAVİ KILAVUZU...

EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU I. BÖLÜM TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANI VE TEDAVİ KILAVUZU... EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU İÇİNDEKİLER Önsöz...iii Ulusal Tanı ve Tedavi Kılavuzu Çalışma Grupları... iv Kısaltmalar... vii Tablolar Listesi... xv Şekiller

Detaylı

MENOPOZ DÖNEMİNİN ÖZELLİKLERİ

MENOPOZ DÖNEMİNİN ÖZELLİKLERİ MENAPOZDA VE YAŞLILIKTA BESLENME 1 MENOPOZ DÖNEMİNİN ÖZELLİKLERİ MENOPOZDA GÖRÜLEN SORUNLAR MENOPOZ DÖNEMİNDE BESLENME İLKELERİ YAŞLILIKTA BESLENME YAŞLILIKTA BESLENME İLKELERİ 2 3 YAŞAM BEBEKLİK ÇOCUKLUK

Detaylı

MENOPOZ VE ANTİHİPERTANSİF TEDAVİ

MENOPOZ VE ANTİHİPERTANSİF TEDAVİ MENOPOZ VE ANTİHİPERTANSİF TEDAVİ Dr. Mürvet YILMAZ BAKIRKÖY DR. SADİ KONUK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KADINLARDA HT Yaşlanma ile birlikte kan basıncında artış görülür. Erişkin kadınların %25 Postmenopozal

Detaylı

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ 20.05.2010 Giriş I Renovasküler hipertansiyon (RVH), renal arter(ler) darlığının neden

Detaylı

Check-up. dedigin. Kişiye ve yaşa özel check-up ile kontrol ü sağlamaktır.

Check-up. dedigin. Kişiye ve yaşa özel check-up ile kontrol ü sağlamaktır. Check-up guven dedigin ~ Kişiye ve yaşa özel check-up ile kontrol ü sağlamaktır. Erken tanı ile kontrol elimizde! Uz. Dr. Yavuz Maşrabacı Güven Çayyolu Sağlık ve Yaşam Kampüsü Uz. Dr. Bekir Yazan Güven

Detaylı

GAZİANTEP İL HALK SAĞLIĞI LABORATUVARI TEST REHBERİ

GAZİANTEP İL HALK SAĞLIĞI LABORATUVARI TEST REHBERİ GAZİANTEP İL HALK SAĞLIĞI LABORATUVARI TEST REHBERİ 0 1 Test Adı Endikasyon Çalışma Yöntemi Numunenin alınacağı tüp Glukoz Diabetes mellitus (tarama, tedavi) Üre Böbrek yetmezliği Kreatinin Böbrek yetmezliği

Detaylı

VAY BAŞIMA GELEN!!!!!

VAY BAŞIMA GELEN!!!!! VAY BAŞIMA GELEN!!!!! DİYABET YÖNETİMİNDE İNSÜLİN POMPA TEDAVİSİNİN KAN ŞEKERİ REGÜLASYONUNA OLUMLU ETKİSİ HAZIRLAYAN: HEM. ESRA GÜNGÖR KARABULUT Diyabet ve Gebelik Diyabetli kadında gebeliğin diyabete

Detaylı

2) Kolekalsiferol (D 3)

2) Kolekalsiferol (D 3) Sunum İçeriği Öğretim Görevlisi :Yrd.Doç.Dr.Bekir ÇÖL Hazırlayan ve Sunan : Fulya ÇELEBİ Konu : D Vitamini 31/10/2008 D vitamini formları kaynaklarına genel bakış Deride ve vücutta D vitamini sentezi İnce

Detaylı

Oral antidiyabetikler ve kemik

Oral antidiyabetikler ve kemik Oral antidiyabetikler ve kemik Dr. Erman ÇAKAL Sağlık Bilimleri Üniversitesi Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kliniği Giriş Tip 2 diyabette

Detaylı

BİRİNCİ BASAMAKTA AKILCI LABORATUVAR KULLANIMI

BİRİNCİ BASAMAKTA AKILCI LABORATUVAR KULLANIMI BİRİNCİ BASAMAKTA AKILCI LABORATUVAR KULLANIMI Doç. Dr. Ayşe Palanduz Aile Hekimliği Anabilim Dalı DERS PLANI TARİH DERS 07.09.2015 Sağlık Hizmetlerinin Basamaklandırılması ve Birinci Basamak Sağlık Hizmetleri

Detaylı