Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğüne. Bu çalışma, jürimiz tarafından Tarih Ana-bilim Dalında YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.
|
|
- Ilhami Sokullu
- 5 yıl önce
- İzleme sayısı:
Transkript
1 i Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğüne Bu çalışma, jürimiz tarafından Tarih Ana-bilim Dalında YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir. (imza) Başkan Akademik Unvanı, Adı-Soyadı (imza) Üye Cezmi KARASU Akademik Unvanı, Adı-Soyadı (Danışman) (imza) Üye Akademik Unvanı, Adı-Soyadı ONAY... /... / (imza) Akademik Unvanı, Adı-Soyadı Enstitü Müdürü
2 ii ÖZET YENİÇERİ OCAĞI NIN KALDIRILMASINDAN SONRA BEKTAŞİ TEKKELERİ VE OSMANLI YÖNETİMİ ALTUNTAŞ, İbrahim Yüksek Lisans-2005 Yakınçağ Tarihi Danışman: Yard. Doç. Dr. Cezmi KARASU Bu çalışmanın amacı, Bektaşi Tarikatı ile Osmanlı devlet yönetimi arasındaki ilişkiyi, Bektaşi Tarikatı nın yasaklanmasını, tarikatın yasaklanmasından sonraki dönemlerde Bektaşi Tekkeleri ile Osmanlı devlet yönetimi arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktır. Çalışma, konu ile ilgili olduğunu düşündüğümüz kaynaklarının taranması neticesinde ortaya çıkmıştır. Araştırma neticesinde Bektaşi Tarikatı nın kapatılma olayında dinsel etkiden çok siyasal etkinin baskın olduğu, tarikat yasaklandıktan sonra sıkı bir takibata maruz bırakılmasına rağmen Bektaşilerin varlıklarını sürdürebilmek amacıyla takıyye yaptığı, yeraltına çekildiği, diğer tarikatların içine sızdığı, üst düzey Osmanlı bürokratik kadrolarında yer bulmaya çalıştığı, muhalif siyasal unsurlarla ilişki geliştirdiği, bu süreç içerisinde yeni ritüeller geliştirdiği sonucuna varılmıştır.
3 iii ABSTRACT THE BEKTASI LODGES AFTER THAT THE JANISSARY CORPS WAS ABOLISHED ANT OTTOMAN GOVERMENT ALTUNTAŞ, İbrahim Master Thesis-2005 Advisor: Cezmi KARASU, Assistant Professor The purpose of this study is to bring up the relations between the Bektasi Tariqat and the Ottoman government, that Bektası Tariqat was forbidden and the relation between the Bektası lodges and the Ottoman government in the terms after that Tariqat was forbidden. Data were collected from many kind of sources we think that they are related to the subject. By the result of the study, it has been arrived that the political causes were dominant more than the religious causes in the event that the Bektasi Tariqat was abolished, the Bektasis got active secretly to continue their existence, although they faced a hard supervision after the prohibition, concealed themselves, went into the other tariqats secretly, tried to find employment at upper level of Ottoman bureaucracy, contancted with opponent political person or groups, developed new rituals in this period.
4 iv İÇİNDEKİLER Özet... ii Abstract... iii Kısaltmalar... v Önsöz... vi GİRİŞ BÖLÜM: 1826 YILINA KADAR BEKTAŞİ TARİKATI VE OSMANLI DEVLETİ İLK DÖNEM OSMANLI YÖNETİMİ VE BEKTAŞİLİK II. BAYEZİD DÖNEMİNDEKİ BEKTAŞİLİK VE BALIM SULTAN I. SELİM VE BEKTAŞİ TARİKATI KLASİK DÖNEM OSMANLI YÖNETİMİ VE BEKTAŞİLİK BÖLÜM: 1826 SÜRECİ YENİÇERİ OCAĞI NIN ORTADAN KALDIRILMASI Yeniçeri Ocağı nın Osmanlı Devlet Yapısındaki Yeri ve Yeniçeri Ocağı ndaki Değişim Yeniçeri Ocağı nın Ortadan Kaldırılması BEKTAŞİ TARİKATI NIN YASAKLANMASI Bektaşilikteki Senkretik Yapı ve Osmanlı Devlet Yönetiminin Bektaşiliğe Bakış Açısındaki Değişim Bir Problematik: Ocak-Tarikat İlişkisi Bektaşi Tarikatı nın Lağvı BÖLÜM: 1826 SONRASI BEKTAŞİLİK VE OSMANLI YÖNETİMİ BEKTAŞİ TEKKE, VAKIF VE ŞEYHLERİNİN DURUMU BEKTAŞİLİĞİN VAR OLMA MÜCADELESİ OSMANLI DEVLET YÖNETİMİ VE BEKTAŞİLİK LAĞV IN BEKTAŞİLİĞİN DİĞER TARİKATLARLA OLAN İLİŞKİLERİNE VE RİTÜELİNE ETKİSİ BEKTAŞİLERİN TOPLUMSAL, SİYASAL DURUŞLARI VE MASONLUK SONUÇ KAYNAKÇA.. 128
5 v KISALTMALAR D.İ.Y. : Diyanet İşleri Yayınları. İ.A. : İslam Ansiklopedisi. İ.Ü.E.F. : İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları. M.E.B. : Milli Eğitim Bakanlığı. öl.: Ölüm Tarihi. T.D.V.İ.A. : Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. T.T.K. : Türk Tarih Kurumu. T.V.Y.Y. Tarih Vakfı Yurt Yayınları YKY : Yapı Kredi Yayınları.
6 vi ÖNSÖZ Osmanlı heterodoks dinsel yapılanmalarının devletçe resmi olarak tanınan ilk ve tek tarikatı olan Bektaşi Tarikatı, bugün birçok bilinmeyeni ile tarihsel güncelliğini korumaktadır. Teolojik yapısı, Osmanlı devlet yapılanmasındaki yeri, Yeniçeri Ocağı ile ilişkileri, kapatılma süreci ve ayakta kalma gayretleri itibariyle kendisinden fazlaca söz ettirmeye hak kazanan bir tarikattır Bektaşilik. Dileğimiz odur ki, çok bilinmeyenli bir ilişkiler yumağı örgüsü olan Bektaşiliğe bir nebze katkıda bulunabilmek Çalışmamıza sunduğu katkılardan dolayı değerli hocamız ve danışmanımız Cezmi KARASU ya teşekkürlerimizi sunuyoruz.
7 1 GİRİŞ Hiç şüphesiz ki Bektaşi Tarikatı, Yeniçeri Ocağı ile olan bağlantısının da etkisiyle Osmanlı Devleti tarihi boyunca, araştırmacılar açısından en çok ilgi gören araştırma konularından biri olma özelliğini gösterir. Bektaşilikteki teolojik yapının heterodoks özellik arz etmesi, bu özelliği varlığı boyunca çeşitli yoğunlukta bünyesinde barındırıyor olması ve tüm bu sürecin Osmanlı Devleti ndeki gibi ehl-i sünnet inancına bağlı bir dinsel örgü modelini benimseyen bir ortamda yaşanıyor olması, Bektaşiliği algılama uğraşının önemini arttırmaktadır. Bektaşiliği inceleme konusu olarak seçen araştırmacılar, Bektaşilik olgusunu çeşitli açılardan ele almışlardır. Bu eserler, kimi zaman tarikat içinden birilerinin tarikatı tanıtmak amacıyla yazılan eserler olabildiği gibi (Dedebaba, 1995), tarikatın kendi içindeki tartışmalar sonucunda yazılmış eserler de olabilmektedir 1. Öte yandan Bektaşilik olgusu, yerli-yabancı farklı araştırmacılar tarafından siyasi, dinsel, kültürel, sosyolojik gibi birçok açıdan ele alınmıştır. Bektaşilik Tarikatı nı ele alan kimi araştırmalar, Bektaşiliği sadece Hacı Bektaş-ı Veli nin yaşamıyla ortaya koyma uğraşı içine girmişler, sonraki süreci gerektiği ölçüde ele almamışlar yada konu, 1826 yılında tarikatın kapatılmasıyla sınırlı kalmıştır. Bu bakımdan, tarikatın zaman içindeki dinsel ve yapısal değişimi ve 1826 sonrası durumu önem kazanmaktadır. Biz, Bektaşi Tarikatı nın geçirdiği süreçler, Yeniçeri Ocağı ile tarikat arasındaki ilişkiler, tarikatın kapatılmasını hazırlayan etmenler ve kapatıldıktan sonraki durum tümüyle ortaya konulmadan Bektaşi Tarikatı nın yeterince algılanamayacağını düşünmekteyiz. Bektaşilik Tarikatı nın ele alınmasında, biz de John Kingsley Birge (1991) nin ele aldığı gibi Balım Sultan a kadar olan dönem, Balım Sultan dan Bu konuda Rıfkı Bey ile Ahmed Cemalettin Efendi arasındaki tartışma önemlidir. Rıfkı Bey in Bektaşi Sırrı eserine karşın Ahmed Cemalettin Efendi Müdafaa sını yazmıştır (Cemaleddin, 1328; Birdoğan, 1996).
8 2 yılına kadarki dönem ve 1826 sonrası dönem olarak üç farklı özgün nitelikli dönem olarak ele almanın daha yerinde olacağını düşünmekteyiz. Bu bağlamda Balım Sultan a kadarki dönem için en önemli isim şüphesiz ki, tarikata isim babalığı da yapan Hacı Bektaş-ı Veli dir. Hacı Bektaş dönemini algılamak, genel olarak Bektaşiliğin nasıl bir ortamda yoğrulduğunu anlamaya eşdeğer niteliktedir. Hacı Bektaş-ı Veli nin hayatı hakkında bilgi veren en eski eser, Hacı Bektaş ın vefatından yaklaşık iki yüzyıl sonra müridleri tarafından kaleme alınmış olan Vilayetname lerdir. Bu eserler bilimsel olmaktan çok, Hacı Bektaş ı yücelten ve olağanüstü gösteren menkıbelere dayalı rivayetlerden oluşur. Yine Hacı Bektaş ın vefatından yaklaşık yüzyıl sonra kaleme alınan Eflaki nin Menakıbu l-arifin i ile ikiyüz yıl sonra kaleme alınan Aşıkpaşazade nin Tevarih-i Al-i Osman ı, Hacı Bektaş ı Veli hakkında sınırlı da olsa bilgi vermesi açısından önemlidir (Fığlalı, 1990, 136). Hacı Bektaş ın doğum ve ölüm tarihi, muhtelif rivayetler doğrultusunda değişkenlik arz etmekle birlikte, genel kabul gören yaklaşım doğumunun 1210, ölümünün ise 1270 tarihinde olduğu yönündedir (Bozkurt, 1990, 26). Menakıbnameler, Hacı Bektaş ın seceresini Hz. Ali ye kadar çıkarırlarken (Gölpınarlı, 1), tarihsel boşlukları makul bir şekilde dolduramamaktadırlar. Hacı Bektaş ın soyunu Hz. Ali ye bağlama isteği, dönemin geleneğine uygun olarak dervişe seyyid sıfatının verilmesi arzusundan kaynaklanmış olma olasılığını düşündürtmektedir. Diğer taraftan Bektaşiler için Hacı Bektaş ın soyunun Hz. Ali den geldiğine olan inanç son derece yaygındır (Fığlalı, 1990, 139). Hacı Bektaş-ı Veli nin hayatıyla ilgili olarak neredeyse ihtilaf olmayan tek konu doğduğu yerin Nişabur, öldüğü yerin ise Sulucakarahöyük 1 olduğudur. Özellikle Hacı Bektaş ın kimin halifesi olduğu konusu ise görüş ayrılıklarının en yoğun olduğu noktadır. Tarihi açıdan Ahmed Yesevi nin 1166 yılında vefat etmesi nedeniyle, Hacı Bektaş ın ilk hocası olması mümkün değildir. Ancak Yesevi ocağından feyzaldığı konusunda, mevcut araştırmalar yoğunluktadır (Fığlalı, 1990, 1 Sulucakahahöyük, günümüzde Nevşehir sınırları içerisinde yer alan Hacıbektaş Kasabası dır.
9 3 142). Vilayetnameler bu bağlılığı, Ahmet Yesevi ile Hacı Bektaş arasında Lokman Parende yi yerleştirmek suretiyle çözer (Gölpınarlı, 5). Günümüz güncel kaynaklarında Hacı Bektaş ın hocası olarak iki önemli şahıs dikkat çeker ki, bir kısım araştırmacı Vilayetname den yola çıkarak Lokman Parende üzerinden Ahmed Yesevi ye ulaşırken (Gölpınarlı, 5-10); diğer kısmı ise Aşıkpaşazade, Elvan Çelebi 1 ve Eflaki den yola çıkarak Baba İlyas üzerinden Seyyid Ebu l-vefa el-bağdadi ye ulaşır (Ocak, 1992, 373). Biraz daha ayrıntıya girdiğimiz takdirde Baba İlyas ın, hem Dede Garkın ın, hem de Ebu l-vefa nın halifesi olduğuna (Fığlalı, 1990, 146), yada Baba İlyas ın sadece Dede Garkın ın halifesi olduğuna (Bozkurt, 1990, 26) dair bilgilerle karşılaşırız. Burhan Kocadağ (1996, 64) ise, Baba İlyas ın, Ebu l-vefa nın tarikatına (Vefaiye) mensup olan Dede Garkın ın halifesi olduğunu ifade etmektedir. Esasında Vilayetnamelerin yazılış amacı ve üslubu da göz önüne alındığında, Hacı Bektaş ı dönemin en ünlü tasavvuf ehli olan Ahmed Yesevi ye bağlama uğraşı oldukça anlaşılır bulunmalıdır. Keza tasavvuf dünyasında saygın bir yer edinmek için Ahmed Yesevi yi referans göstermek, sadece Bektaşi geleneğinden gelen Vilayetname yazarlarına özgü bir durum değildir. Diğer taraftan Vilayetname yazarları için, geleneği Ahmed Yesevi ye bağlama uğraşı, Hacı Bektaş ile devlete karşı isyana giriştiği varsayılan Baba İlyas arasındaki muhtemel bir ilişkiyi güncellemeye oranla daha olumlu bir durum olsa gerekir ki, Baba İlyas-Hacı Bektaş ilişkisine Vilayetname de rastlanmaz. Hacı Bektaş-ı Veli ile Babailik hareketinin öncüsü olan Baba İlyas ilişkisi hakkındaki referanslar yukarıda da değindiğimiz üzere bizi Aşıkpaşazade, Elvan Çelebi ve Eflaki ye çıkarıyor. Aşıkpaşazade Tarihi (1992, 45) ndeki bilgilerden yola çıktığımızda, Abdalan-ı Rum 2 dediğimiz dervişler zümresinin önde gelen Babalarından olan Geyikli Baba nın, kendini Orhan Gazi ye tanıtırken Baba İlyas müridiyim. Seyyid Ebülvefa tarikatindenim. demesi önemli bir göstergedir. Öte 1 Aşıkpaşazade (XV. Yüzyıl) ve Elvan Çelebi nin (XVI. Yüzyıl) Baba İlyas ın torunlarından oldukları bilinmektedir (Melikoff, 2000, 38). 2 Abdalan-ı Rum/Rum Abdalları: Babai hareketine mensup zümrelerini niteleyen bir kavramdır (Vefailik, Haydarilik), (Ocak, 1999, 81).
10 4 yandan henüz ortada Bektaşilik diye bir tarikat olmamasına karşın, Hacı Bektaş geleneğinin taşıyıcısı ve yayıcısı olma özelliğini gösteren Abdalların, ehl-i sünnet dışı unsurları bünyelerinde barındırıyor olması; bu geleneğin, Baba İlyas taki ve Babai hareketindeki heterodoks niteliklerle paralellik arz ettiğini gösterir 1. Ayrıca Bektaşi geleneğinin önemli isimlerinden Kumral Abdal ve Abdal Murad gibi isimler de kendilerini Vefai diye adlandırmaktadır (Öz, G. 1996, 67). Bilindiği üzere Baba İlyas, Seyyid Ebü l-vefa nın kurduğu Vefaiye tarikatının Anadolu daki şeyhidir (Ocak, 1992, 373). Tüm bu veriler bizi, Hacı Bektaş-ı Veli ile Baba İlyas arasında şeyhlik-müridlik ilişkisi olduğunun tespitine yönlendiriyor. Irene Melikoff (2000, 38), Hacı Bektaş ile müridi olduğu Baba İlyas ın Anadolu ya birlikte geldiğini söylemektedir. Ancak Aşıkpaşazade (1992, 164), Hacı Bektaş ın Anadolu ya gelişini şu şekilde ifade etmektedir: Hacı Bektaş Horasan dan kalktı. Bir kardeşi vardı, Menteş derlerdi. Birlikte kalktılar. Anadolu ya gelmeye heves ettiler. Evvela doğru Sivas a geldiler. O zamanda Baba İlyas gelmiş, Anadolu da oturur olmuştu. Meğer onu görmek isteğiyle gelmişler... Bu Hacı Bektaş, kardeşiyle Sivas a, Sivas tan Baba İlyas a geldiler. Oradan Kırşehir e, Kırşehir den Kayseri ye geldiler. Menteş yine memleketine yöneldi. Hacı Bektaş kardeşini Kayseri den gönderdi. Vardı, Sivas a çıktı. Oraya varınca eceli yetişti. Onu şehid ettiler. Bu bilgilerden yol çıkarak Hacı Bektaş ın Baba İlyas tan bir süre sonra Anadolu ya geldiğini; Anadolu ya geldiği sırada ilk iş olarak Baba İlyas ı ziyaret etmek istemesinden de Baba İlyas ı Horasan dan tanıdığını, ya da namını duymuş olmasından ötürü, Amasya ya gidip müridlik yaptığı sonucunu çıkarabiliriz. Hacı Bektaş ın kardeşi Menteş in isyana bizzat katılarak isyan sırasında ölmüş olması, Hacı Bektaş ı da isyan ile ilişkilendirmektedir. Ne var ki, Menteş in isyana katıldığı bilinmekle birlikte, Hacı Bektaş için aynı şey söylenememektedir. Horasan dan Anadolu ya, dahası Amasya ya kadar birlikte hareket eden iki kardeşin isyan 1 Konuyla ilgili önemli araştırmaları bulunan Fuad Köprülü (1991, 207), bu konulardaki yaklaşımları biraz daha ileri götürerek, Babai hareketinin Batınilikten çıktığını ifade etmektedir.
11 5 esnasında ayrılarak birinin Sulucakarahöyük e, diğerinin savaş alanı olan Sivas a gidiyor olması tarafımıza anlaşılır gelmemektedir. Menakıbname yazarlarının Hacı Bektaş ile isyancı Baba olma özelliği gösteren Baba İlyas ı ilişkilendirmemesi; Aşıkpaşazade ve Elvan Çelebi nin -sanırız dedeleri olmasından ötürü- Baba İlyas ile Hacı Bektaş ı ilişkilendirmekle yetinip, -Menteş in isyanda ölmüş olmasının dışındaisyanla ilişkilendirmemesi, Hacı Bektaş ın isyanda rol alıp almadığı konusundaki şüpheleri arttırıcı bir nitelik arz etmektedir. Bir öngörü olarak Hacı Bektaş ın Babai isyanına katılması muhtemel gibi görünmesine karşılık, günümüz kaynakları itibariyle bu konuya ilişkin tarihi bilgi mevcut değildir. Hacı Bektaş ın evlenip evlenmediği hususu, tartışmaların yoğunlaştığı bir başka konudur. Bu tartışmaları özellikle Bektaşilerin kendi içerisinde yaşadıklarını söyleyebiliriz. Öyle ki, sonraki yüzyıllarda kimilerine göre Bektaşilerin ikiye bölünmesine neden olacak bir ayrılığın nedeni burada yatmaktadır. Tartışmaların asıl çıkış nedeni hiç şüphesiz ki, Bektaşi vakıf ve tarikatının yönetiminin kimin tarafından yapılacağı anlaşmazlığıdır. Bu noktada Hacı Bektaş-ı Veli nin Kalenderilik ile ilgisine değinmek yerinde olacaktır. Konu ile derinlemesine araştırmaları bulunan Ahmet Yaşar Ocak (1999a), Hacı Bektaş ın Vefailik içinde Kalenderilik özelliğini koruduğunu düşünmektedir. Ocak ın Vilayetname den verdiği örnekler yerindedir. Vilayetnamede Ahmed Yesevi ile Hacı Bektaş arasındaki yakınlığı kıskanan müridleri Hacı Bektaş ı çırılçıplak bir abdal olarak yorumlamaktadırlar (Gölpınarlı, 10). Bilindiği üzere Kalenderi Abdalları yarı çıplak dolaşmaktadırlar (Ocak, 1999a, 200). Diğer taraftan Hacı Bektaş ın çihar darb 1 olması, uzun ve gür bıyıklarının olması, O nun bir Haydari şeyhi olduğunu düşünmemizi sağlamaktadır (Ocak, 1999a, 201). Hacı Bektaş ın Seyyid Gazi yi ziyareti sırasında kendisine mürid olan birini traş ettiği Vilayetname de bildirilmektedir (Gölpınarlı, 70) Yine Vilayetname ye göre bir grup Kalenderi topluluğu Hacı Bektaş ı ziyarete gelmiştir (Gölpınarlı, 63). Hacı Bektaş ın Haydari Kalenderisi olarak kabul edilmesi, bizim, evlenmeyi reddetmek anlamına gelen mücerredlik erkanını bünyesinde barındırdığını sonucuna varmamızı sağlıyor. 1 Kalenderi-Haydari erkanında saç, sakal ve kaşların kazınması geleneğidir.
12 6 Bir Haydari-Vefai şeyhi olduğunu bilinen Hacı Bektaş ın, bu aidiyeti nedeniyle mücerredlik erkanına uyması, dolayısıyla hayatının sonuna kadar bekar yaşamış olması sonucuna ulaştırıyor bizi (Ocak, 1999a, 202). Baki Öz (1997a, 66), bir taraftan Hacı Bektaş ın Kalenderi-Haydari olduğunu kabul ederken, diğer taraftan da artık yerleşik yaşama geçmesi ve sistem adamı olması nedeniyle mücerred olmasını mümkün görmemekte, Hacı Bektaş ın da bu döneminde evlenmesi mantıksaldır şeklinde düşünmektedir. Alternatif görüşün yeterli ipuçları ortada iken, bunun tersini belgelendirememeksizin mantıksaldır diyerek açıklamanın da mantıksal olmadığı kanısındayız. Mevcut kaynakların neredeyse tamamında Hacı Bektaş ın Babai İsyanı ndan bir süre sonra Sulucakarahöyük te görüldüğü bildirilmektedir. Hacı Bektaş ın geldiği sıradaki Sulucakarahöyük ün, o günkü şartlar itibariyle, bölge için bir dinsel merkez olma konumunun bulunmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Hacı Bektaş, bu tarihten sonraki hayatını Çepni boyunun yaşadığı bu köyde geçirmiştir. Vilayetname, Hacı Bektaş ın birçok olağanüstü faaliyetine yer verdikten sonra, Çepni lerin kısa sürede onun müridi olduğunu bildirmektedir (Gölpınarlı, 32). XIII. yüzyıl Anadolu sunda bir inanç kurumunun doğuşu, gelişimi, yayılışı biraz olağanüstü niteliklerin varlığını, bu kuruculara, yayıcılara insanüstü başarılar yüklemeyi gerekli kıldığını (Eyyuboğlu, 1980, 128) düşünürsek; Vilayetname nin bu yaklaşımını daha rahat yorumlayabiliriz. Kimi güncel kaynaklar, Hacı Bektaş ın Sulucakarahöyük e yerleştikten sonra burada bir tekke kurduğunu, bu tekkede yetiştirdiği öğrencilerini Anadolu nun Türk hakimiyetinde bulunan yerlerine gönderdiğini (Öztürk M., 1987, 887), bu dervişlerin Hacı Bektaş ın direktifleri doğrultusunda harekete geçtiğini (Kocadağ, 1996, 74) ifade etmektedir. Ancak Hacı Bektaş, bir tarikat kurmamış ve müridler toplamaya çalışmamıştır (Melikoff, 2000, 38). Bektaşilik, bizzat Hacı Bektaş tarafından kurulmuş bir tarikat olsaydı, bir zümrenin sıfatı olarak Bektaşilik, daha erken devirlerde ortaya çıkardı (Boz, 1999, 11). Bektaşilik, Hacı Bektaş ın ölümünden uzun yıllar sonra ortaya çıkmıştır. Ne Hacı Bektaş adına düzenlenen menakıbnamelerde, ne de diğer menakıbnamelerde Rum Abdalı terimi kullanılmasına rağmen, henüz Bektaşi teriminin kullanılmamış olması son derece
13 7 anlamlıdır. Bu da XV. yüzyılın sonlarında dahi bu adı taşıyan mevcut bir zümrenin henüz ortaya çıkmadığını göstermektedir (Ocak, 1999a, 207). Ocak (1999a) a göre Bektaşi teriminin ilk defa ve bağımsız bir zümrenin adı sıfatıyla kullanılması, XVI. yüzyılda gerçekleşmiştir 1. Bektaşilik, başta Kadıncık Ana, Abdal Musa ve Balım Sultan olmak üzere Hacı Bektaş geleneğine bağlı dervişlerin, dağınık olan Rum Abdalları-Kalenderi-Haydari-Vefai gibi zümreleri Hacı Bektaş ın adı etrafında birleştirmesi ve Hacı Bektaş kültü oluşturup, bunu bir dinsel ritüel haline getirmesiyle oluşturulmuştur 2. Hacı Bektaş zamanında, tam anlamıyla varolan bir Bektaşi dinsel ritüelinin, erkanının ve tarikat örgütlenmesinin mevcut olduğunu söylemek mümkün değildir. Varolduğunu düşündüğümüz olgu ise, heterodoks olmak gibi ortak paydaları bulunan zümrelerinin sahip olduğu ritüeldir. Bektaşi geleneğine göre Hacı Bektaş ın, Hacılar Bayramı nı müridleriyle birlikte Seyyid Battal Gazi nin zaviyesinde kutlayan bir derviş olduğunu göz önüne alırsak (Ocak, 1999a, 200), XIII. yüzyıl itibariyle Sulucakarahöyük teki Hacı Bektaş Zaviyesi nin Anadolu daki en yüksek nüfuzlu zaviyesi olduğunu söylememiz mümkün değildir. Hacı Bektaş ın yaşadığı dönemdeki etkinliğinin çok büyük olduğu iddiasının, daha çok sonraki dönemlerde, yani Bektaşi Tarikatı nın örgütlenmeye başladıktan sonra geriye dönük olarak ortaya atılan bir yaklaşım olduğu düşüncesindeyiz. Ancak bu, Hacı Bektaş ın bir zaviyesi olmadığı anlamına gelmemelidir. Zira, Hacı Bektaş ın Sulucakarahöyük e yerleştikten bir süre sonra kurduğu ve zamanla Haydari niteliğine bürünen zaviyede sınırlı sayıda da olsa mürid yetişmiştir ki, Osmanlı Beyliği topraklarına giren Abdal Musa artık bir Haydari dervişi idi (Ocak, 1999a, 61). Hacı Bektaş dönemi Bektaşiliğine ilişkin ortaya atılan bazı görüşlere göre, bu dönem Bektaşiliği Orijinal Bektaşilik tir. Çünkü Hacı Bektaş ın halifesinin bulunmaması nedeniyle, onun fikirlerini yayabilecek bir unsurun olmaması, Hacı Bektaş dönemi Bektaşiliğin İslam dışı geleneklerin içerisinde erimesine neden olmaktadır (Şahin, 1995, 339). Bu da Hacı Bektaş dönemi Bektaşiliğinin asli 1 Bilindiği gibi bu tarih, Balım Sultan ın Sulucakarahöyük teki Tekkenin resmi olarak başına getirilmesine denk düşmektedir. 2 Fuad Köprülü (1991, 209), Bektaşiliğin oluşumuna başlangıç olarak Babai hareketini göstermenin doğru olacağını düşünmektedir.
14 8 yapısının bozulmasına, Bektaşiliğe sonradan giren unsurların Bektaşiliği temsil noktasına gelmesine neden olmuştur (Fığlalı, 1990, 180). Ancak biz, Hacı Bektaş dönemi Bektaşiliği diye ifade edilen bir Bektaşiliğin mevcut olmadığı konusunda ısrarlıyız. Kastedilebilecek en erken Bektaşiliğin, Hacı Bektaş ın ölümünden, Balım Sultan ın Sulucakarahöyük e gelinceye kadarki dönemde Anadolu da etkinlik gösteren ve Rum Abdalları olarak da ifade edilen derviş zümrelerinin, Hacı Bektaş-ı Veli nin yaşamından ve isminden hareketle, Babailik, Vefailik, Kalenderilik, Haydarilik vb. gibi zümreleri ve İslam öncesi unsurları sentezleyerek 1 Hacı Bektaş kültü etrafında yoğurmasıyla ortaya çıkan Bektaşilik olduğu kanaatindeyiz ki, bu dervişlere de ilk dönem Bektaşi dervişleri 2 diyebiliriz. Bu noktada Kadıncık Ana ile Hacı Bektaş ilişkisine değinmek yerinde olacaktır. Yukarıda da kısmen belirttiğimiz üzere, Hacı Bektaş ın evlenip evlenmediği, çocuklarının olup olmadığı konusu ile Kadıncık Ana doğrudan ilişkilidir. Çünkü Hacı Bektaş ın evlenip çocuklarının olduğunu ileri sürenler, eş olarak Kadıncık Ana yı göstermektedir. Kadıncık Ana nın Hacı Bektaş ın manevi kızı mı (Aşıkpaşazade, 1992, 165), yoksa eşi mi? olduğu tartışmaları bir yana; onun manevi gücünün mirasçısı bir kadın olduğunu söyleyebiliriz (Melikoff, 2000, 38). Zira Kadıncık Ana, Abdal Musa ile birlikte Bektaşi kültünün oluşması ve yaygınlaşması için, kısaca Bektaşi Tarikatının ilk temellerinin atılması için büyük etkinlik göstermiştir. Keza Aşıkpaşazade de, Bacıyan-ı Rum a örnek olarak Hatun Ana namıyla bilinen Kadıncık Ana yı göstermektedir (Aşıkpaşazade, 1992, 165). Aşıkpaşazade (1992, 165), bir taraftan Hacı Bektaş ın şeyhlik ve müridlikten vazgeçmiş, meczup, saf bir aziz olduğunu belirtiyor; ama ondan hemen sonra birçok mürid ve ilim ehlinin bu tarikata bağlılığından söz ediyor. Görünen o ki, - Aşıkpaşazade nin pek hoşuna gitmese de- Hacı Bektaş tan hemen kısa sayılabilecek bir süre sonra tarikat, müridleriyle ülkede yankı uyandıracak bir şöhrete ulaşmıştır (Fığlalı, 1990,191). 1 Bektaşi inançlarındaki İslam öncesi unsurlar konusunda ayrıntılı bilgi için Ahmet Yaşar Ocak (2000a) ın çalışmasına başvurulabilir. 2 Ahmet Yaşar Ocak (1999, 82), bu dönemdeki dervişler için proto-bektaşiler terimini kullanmıştır.
15 9 Bektaşiliğin bu şöhrete ulaşmasındaki başlıca öğeler arasında, olağanüstü olayların yayılması, tarikat kurucularının böyle üstün güçlerle donatılmış gösterilmesinin etkinliği büyüktür (Eyyuboğlu, 1980, 120). Bektaşiliğin Osmanlı Devleti topraklarında gelişip yayılmasını sağlayanlar, Hacı Bektaş-ı Veli ye bağlılığını bildiren erenler olmuştur. Bu erenlerin faaliyetlerini konu alan ve genellikle ölümünden sonra kaleme alınmış olan Vilayetnamelerden çıkan önemli bir ortak nokta, bu olağanüstü olayların çok kısa bir süre içinde yayıldığı, söz konusu Erenler yaşarken dahi bunların dilden dile, yöreden yöreye aktarıldığıdır. Otman Baba nın ölümünden birkaç yıl sonra, dervişlerinden Küçük Abdal tarafından kaleme alınan Otman Baba Vilayetnamesi nde, Otman Baba, olağanüstü öğelerle örülü bir halde karşımıza çıkmaktadır. Aradan geçen beş yıl gibi bir sürede Otman Baba nın bir masal kahramanı şeklinde sunulamayacağının gerçek olduğu bilgisinden yola çıkarsak, söz konusu şöhretin sağlığında yayılmaya başladığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu durum, Hacı Bektaş kültünün yayılması konusunda da benzerlik gösterir. Ancak, Hacı Bektaş ın şöhretinin yayılması ölümünden sonraki dönemde yoğunlaşmıştır (Eyyuboğlu, 1980, 127).
16 10 1. BÖLÜM 1826 YILINA KADAR BEKTAŞİ TARİKATI VE OSMANLI DEVLETİ 1.1. İLK DÖNEM OSMANLI YÖNETİMİ VE BEKTAŞİLİK Osmanlı Devlet yönetimi ile Bektaşilik arasındaki ilk ilişki belirtileri, Hacı Bektaş-ı Veli ile ilk Osmanlı Beyleri arasında bir görüşmenin olup olmadığı konusundaki fikir ayrılığı ile başlar. Bu bağlamda, Bektaşi geleneğinde ve bazı güncel yayınlarda (Fığlalı, 1990, 193), Hacı Bektaş ın ölüm tarihi olarak kronolojik olarak mümkün olmamasına rağmen 1337 yılının gösterilmesinin bilinçli bir yaklaşım olduğu düşüncesindeyiz. Bu yaklaşımın kabulü, Vilayetname de ayrıntılı olarak bahsi geçen Hacı Bektaş-Osman Bey görüşmesini doğrulama anlamına gelmektedir. Vilayetname ye göre Hacı Bektaş, Osman Bey e tac giydirmiş, kemer bağlamış, nasip vermiş ve onu din düşmanlarına havale etmiş tir (Gölpınarlı, 74). İlk Osmanlı Beyleri ile Hacı Bektaş-ı Veli arasındaki olduğu iddia edilen ilişkiler XV. yüzyılda, yani Bektaşiliğin devlet içinde önemli bir yer kazanmasından sonra ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Baki Öz (1997a), Vilayetname den hareketle, Osman Bey ve Ertuğrul Gazi nın Hacı Bektaş ile görüştüğünü doğrulamakta ancak bu görüşmenin padişah atama anlamından çok bağlılık bildirme ve yola kabul anlamına geldiğini söylemektedir. Aşıkpaşazade (1992) nin ise bu görüşme hakkındaki tavrı nettir: Her kimse ki Hacı Bektaş, Osmanlı Hanedanından birisi ile konuştu derse yalandır. Şöyle bilesiniz.
17 11 Şüphesiz ki Bektaşi geleneğinin, Hacı Bektaş ile ilk Osmanlı Beylerini ısrarcı bir şekilde ilişkilendirme uğraşı, Bektaşi Tarikatı nın prestijini arttırma gayreti anlamına gelmektedir. Bu gayret, bir taraftan tac giydirme ve nasip verme şeklinde prestij anlamı taşırken; diğer taraftan da Hacı Bektaş ın Yeniçeri Ocağı na börk giydirebilmesi için uygun kronolojiyi sağlamaya yöneliktir ki, Bektaşi Tarikatı- Yeniçeri Ocağı ilişkisini ilerleyen bölümlerde daha ayrıntılı olarak ele alacağız. İlk Osmanlı sultanlarını sosyal, kültürel ve dinsel açıdan değerlendirdiğimiz zaman, katı bir dinsel tavırlarının olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. İlk örgütlenme sürecini, yaylak-kışlak şeklinde konar-göçer bir yaşam kültürü içerisinde gerçekleştiren ilk Osmanlı beyleri, kurumsal bir yapıdan çok aşiret tarzı bir örgütlenme modeli benimsemişlerdir. Bu beylerin hükümranlık kurdukları topluluğun da benzer sosyal ve dinsel yaklaşım içerisinde olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Özellikle Osman ve Orhan Bey lerin, İslam ilahiyatının ince meselelerini kavrayacak ilmi seviyede olmayan, sade ve basit yaşayışlı Türkmen reisleri olmaları (Ocak, 1978, 256), kendileri ile Türkmen kitleleri arasında bir uçurumun oluşmamasını sağlamıştır. Kimi yazarlar, Osmanlı Beylerinin egemenlik kurduğu zümre ile toplumsal ve dinsel uyumun yoğun olduğu, yani Osmanlı Devletinde henüz kurumsal dinsel yapılanmanın varolmadığı bu dönemi Osmanlı nın henüz Sünnileşmediği dönem olarak addetmektedirler (Şahin, 1995, 92). Şüphesiz ki, Hacı Bektaş-ı Veli kültüne, Osmanlı Beyliği topraklarının kapısını aralayan ilk isim Abdal Musa dır. İlk Bektaşi dervişleri arasında sayabileceğimiz Abdal Musa da Hacı Bektaş gibi Horasan kökenli bir derviştir. Abdal Musa gibi pek çok Haydari-Kalenderi abdalı, kurdukları zaviyeler aracılığıyla bölgelerinde Hacı Bektaş kültünü zamanla hakim duruma getirmişlerdir. Osman Bey, Kumral Baba ya Bilecik yakınında Ermeni Derbendi mevkiinde bir zaviye inşa ederken, Orhan Bey de babası gibi çeşitli fetihlere katılarak büyük yararlılıklar gösteren Abdal Musa, Geyikli Baba, Doğulu Baba, Abdal Mehmed ve Abdal Murat adındaki dervişlere birer zaviye yaptırarak vakıflar bağışlamıştır. I. Murad ın, Postinpuş Baba gibi Rum Abdalları na zaviyeler yaptırdığı bilinmektedir (Ocak,
18 ; Öz G., 1997; Bozkurt, 1990; Refik, 1994; Öz B. 1997a). Hacı Bektaş ile Kadıncık Ana nın evlenmesinden doğduğuna inanılan Seyyid Ali Sultan (Timurtaş) da, Osmanlı kuvvetlerinin Rumeli ne geçişinde ve Balkanlar da yeni fetihler yapılmasında büyük yararlılıklar göstermiştir (Ulusoy, 1986, 67; Ocak, 1999a, 89). İlk Osmanlı Sultanları, Rum Abdalları olarak adlandırılan ve aralarında ilk Bektaşi dervişleri diyebileceğimiz abdalların da yoğun olarak bulunduğu bu derviş zümrelerine karşı oldukça anlayışlı davranmışlardır. Osmanlı Devleti nin XIV. yüzyıl ortalarından, özellikle XV. yüzyıldan itibaren Rumeli de başlattıkları fetih hareketlerinde Rum Abdalları veya ilk dönem Bektaşi dervişleri de rol almıştır. İlk Bektaşi dervişlerinin bu faaliyetler esnasında yaptıkları hizmetler, onlara devlet nazarında hatırı sayılır bir yer sağlamıştır (Ocak, 1992, 378). Yeni kurulan bir devletin muhtaç olduğu sağlam bir halk kitlesinin oluşumunda, bu dervişlerin oynadığı rolün önemini iyi kavramak gereklidir. Şöyle ki, bu dervişlerle ilk sultanlar arasında bir çeşit karşılıklı dayanışma söz konusudur. Dervişlerin hizmetlerine karşılık onlar da kendilerine zaviyeler açıp köyler bağışlıyorlardı (Ocak, 1978, 256). Osmanlı tarihçilerinin, başta Abdal Musa olmak üzere, ilk Osmanlı sultanlarıyla iyi ilişkiler geliştiren dervişlere karşı hiçbir olumsuz yaklaşımları olmadığı gibi, onları övgüyle andıkları bilinmektedir (Şahin, 1995, 92). Ocak (1999a) a göre ilk Osmanlı yöneticileri ile Türkmen kitlelerinin aynı toplumsal tabana mensup olmaları nedeniyle İslam ı algılama ve yorumlama tarzları da aynı idi. Yani, sultanların dervişlere olan yaklaşımları, bir taraftan onlar aracılığıyla yönettikleri Türkmen boyları üzerindeki egemenliklerini meşrulaştırmış olurken, diğer taraftan da şahsen yakınlık duydukları ve saygı besledikleri bu şahsiyetlere minnettarlıklarını göstermiş oluyorlardı (Ocak, 1999a, 81). Bu sosyal düzlemde ilişkilerin girift bir halde varolmasında, yönetenlerle yönetilenler arasında İslam ı yorumlama bakımından önemli bir farklılığın olmamasının etkisi büyüktür. Bu bağlamda Osmanlı Beyleri nin asıl başarısı, dengeli bir siyaset gütmelerinde yatar. Heterodoks dervişler karşısında son derece uysal, uzlaşmacı ve halk karşısında da onlardan biri olan Osmanlı Beyleri, bu tutumlarıyla Babailer Ayaklanması ile yaratılan yeni sürecin kapanış perdesini çekmiştir (Çamuroğlu, 1999a, 185).
19 13 Osmanlılar ın tekkelerden yararlandığı diğer önemli bir alan ise, kargaşa çıkaran unsurların kontrolü konusunda olmuştur (Melikoff, 1999a, 8). Şöyle ki, bünyesinde bazı anarşist eğilimler görülen kimi Kalenderi grupların kontrol altına alınmasında, devletin güvenini kazanmış olan tekkelerden ve nüfuz sahibi abdallardan yararlanılmak istenmiş olması muhtemeldir. Bu anlamda, ilk dönemki Bektaşiler diyebileceğimiz abdalları ve onların tekkelerini adres olarak gösterebiliriz. Böylece devlet bir taraftan henüz yerleşmemiş bir siyasi otoritenin halk içinde doğuracağı sakıncaları, bir ölçüde manevi ve dini otorite sahibi bulunan bu tür şahsiyetlerden yararlanarak ortadan kaldırırken; diğer taraftan da yapıları itibariyle potansiyel bir rahatsızlık unsuru olmaya elverişli bu zümreleri fetihlere yönlendirerek hazır güç olarak kullanma ve bu sayede onları yönetim yanında tutarak kontrol altında bulundurma yolunu seçmiştir (Ocak, 1999a, 119). Bu diyalektik ilişkiler örgüsünün planlı olup olmadığı bir yana, yeni fethedilen arazilerdeki iskan meselesinin çözümüne olan katkısını da atlamamak gerektiği kanısındayız (Ocak, 1978, 257). Sınır boylarında yoğun olarak etkinlik gösteren derviş gruplarına gazalarda rastlanıyor olmasında, geçim unsuru da önemli yer tutmaktadır. Şöyle ki, bu derviş zümrelerinin zaman zaman gazalarda görülmesinde, yerleşebilecekleri topraklar buluyor olmalarının, geçimlerini sağlamak istemelerinin ve varlıklarını devam ettirebilmelerinin etkinliği düşünülebilir (Ocak, 2000b, 70). İlk Osmanlı sultanlarının fetih hareketlerinde hizmetleri bulunan Rum Abdallarının en önemli ortak noktası, bu zümrelerin Hacı Bektaş-ı Veli ye olan bağlılıklarıdır diyebiliriz (İlgürel, 1986, 387). Bu dönem itibariyle kurumsal bir Bektaşi Tarikatı nın mevcut olmaması nedeniyle, Türkmen dervişlerinin Osmanlı Beyleriyle olan ilişkilerinin kurumsal olmaktan çok, bireysel nitelikte olduğunu vurgulamak yerinde olacaktır (Şahin, 1995, 125). Üzerinde durulması gereken bir husus vardır ki, ilk Osmanlı Beylerinin şeyh ve dervişlere verdiği imtiyazlar sınırsız ve koşulsuz değildir. Osmanlı Beyleri gerektiğinde onların faaliyetlerini takip ve kontrol etmekten de geri durmamışlardır (Bozkurt, 1990, 31). Bu konuda, Orhan Bey in Bursa ve civarındaki dervişlerin denetimi sırasında, uygun davranışlar göstermeyen dervişlere ihtarda bulunması veya
20 14 memleketin dışına çıkartması, söz konusu dervişlerin tamamen başıboş bırakılmadıklarını ortaya koymaktadır (Ocak, 1978, 257). Osmanlı Beylerinin bu yaklaşımının dinsel olmaktan çok siyasal bir kuşkudan kaynaklandığını söyleyebiliriz (Bozkurt, 1990, 31). Çünkü henüz medrese Müslümanlığı devlet yapılanmasında ağırlığını hissettirmemiştir ve bu süreçte ilk Osmanlı yöneticileri egemenlik kurdukları Türkmen boyları gibi cemaat dışı bir İslam inanışı dönemi geçirmekte, bünyesinde İslam öncesi inanç unsurları barındırmaktadır (Melikoff, 1999b, 145). Ayrıca Osmanlı devlet yönetimi, Selçuklu döneminde tehlikeli ayaklanmalar gösteren Babai takipçilerine karşı, siyasal boşluklara neden olacak kontrolsüzlük halinde, benzer risklerin ortaya çıkabileceği ihtimalini de dışlamamıştır. Balım Sultan ile birlikte Bektaşilik adını alacak olan Rum Abdalları ve onlara bağlı heterodoks yapılı Türkmen kitlelerinin yerleştikleri veya yerleştirildikleri bölgeler dikkate değerdir. Bu zümreler, ehl-i sünnet inancının hakim bulunduğu şehir ve kasabalardan uzağa konuşlanmışlardır. Bizzat Hacı Bektaş ın Konya, Kayseri veya Kırşehir kent merkezleri içinde değil de, Sulucakarahöyük teki Türkmen aşiretleri içinde zaviye açmasının da mantığı aynıdır (Ocak, 1992, 375). Söz konusu mantık, bu dervişler topluluğunun sahip oldukları propaganda güçleri ile her türlü yerel inançla kolayca bağdaşabilen bir inanç yapısına sahip olmalarıdır (Köprülü, 1944, 462). Osmanlı Beyliği topraklarında bilindiği kadarıyla Kadiri, Rifai veya Mevlevi dervişlerinden ve zaviyelerinden bahsedilmemesi anlamlıdır. Bu tarikatlar daha çok ehl-i sünnet inancının yoğun olduğu şehir merkezlerinde örgütlenmişlerdir. Söz konusu tarikatların, kendilerine tahsis edilen vakıflarla merkezi yerlerde varlıklarını sürdürüyor olmalarından, yani daha çok şehirli bir tarikat hüviyetini benimsemiş olmalarından ve yerleşik hayata alışmış olmalarından olsa gerekir ki, Osmanlı Beyliği topraklarında bu zümrelere rastlanmaz (Ocak, 2000b, 70-76). Özellikle Mevlevilik, XV. yüzyıldan itibaren Osmanlı topraklarında etkinlik göstermeye başlamıştır (Ocak, 1999a, 124) ki, bu yüzyıl, Osmanlı devlet
21 15 örgütlenmesindeki dinsel yapılanmanın ehl-i sünnet menşeli kurumsal tarzın referans olarak kabul edilmeye başlandığı yüzyıl olarak da bilinmektedir. Bünyesinde kitabi İslam ın dışında farklı unsurları fazlasıyla barındıran Abdallar zümresi için, Kitabi İslam ın etkinliğindeki bölgelere nazaran, bağdaştırmacı (senkretik) yapılarının da etkisiyle inançlarını rahatça ortaya koyabilecekleri bölgelere yerleşmek istemeleri gayet anlaşılır görünmektedir. Bu sebebin de etkisiyledir ki, yerleşimler ve faaliyetler daha çok uç beyliklerde, bu beyliklerin de uç bölgelerinde yoğunlaşmıştır. Osmanlı Beyliği için önceleri Bursa veya İzmit yöreleri uç olma özelliği gösterirken, fetihlerle birlikte uç anlayışı Balkanlara dek uzanmıştır. İlk Bektaşiler, kimi zaman askeri fetihler başlamadan önce, cezbedici mistik görüşlerine kapılan Hıristiyanların İslamlaşmasında etkili olduğu gibi (Balivet, 25); çoğu zaman da fetihlerin ardından bu etkiyi sağlamıştır (Çamuroğlu, 1999a, 186). Bektaşilik, Tuna kıyılarından Arnavutluk a kadar çok geniş alanlarda kurulan tekkelerle Balkanların İslamlaşmasında önemli roller üstlenmiştir (Köprülü, 1944, 461). Osmanlı Beyliği, Balkanların fethinde, fethedilen ülkelerde topraklar bağışladıkları Bektaşilerden kolonileştirici ve Türk kültürünün yayıcı öğesi dervişler olarak yararlanmışlardır (Melikoff, 2000, 39). İslam dinine giren Hıristiyan topluluklar içinde Bektaşiliği benimseyenlerin oranı ciddiye alınacak ölçüdedir (Eyyuboğlu, 1980, 129). Osmanlılar ın Rumeli deki fetihlerine paralel olarak Bektaşi dervişleri bu yeni topraklarda kendilerini kabul ettirebilmek için fazla güçlüklerle karşılaşmamışlardır. Buna örnek olarak Sarı Saltuk Zaviyeleri verilebilir. Bu zaviyeler Yunanistan, Arnavutluk, Romanya ve Bulgaristan da bulundukları yerlerdeki mahalli aziz kültlerini kendilerine mal ederek İslamileştirmişler 1 ve böylece yerli Hıristiyanlarla ortak payda yaratacak zeminler oluşturmuşlardır (Ocak, 1992, 375). Ancak kılıç iki yana işler; bazı Hıristiyan zümrelerinin Bektaşiler sayesinde İslamiyet i tanımaları sağlanırken, diğer taraftan da Bektaşiler, 1 Sarı Saltuk-Aya Spyridon eşitlenmesine ilk defa Kruya çevresindeki Sarı Saltuk menkıbesinde rastlıyoruz (Hasluck, 1995, 95).
22 16 yakınlaşmaya çalıştıkları Hıristiyan çevrelerin etkisiyle karşı karşıya gelir (Melikoff, 1999b, 201). Bu tür etkileşimleri, Bektaşiliğin özünde zaten var olan senkretik yapının zenginleşmesini sağlayan unsurlar arasında görmek mümkündür. Bektaşilik henüz gerçek anlamda bir tarikat hüviyetine kavuşmadığı dönemde dahi, yani XV. yüzyıla gelindiğinde, Hacı Bektaş-ı Veli, artık XIII. yüzyıldaki gerçek kimliğinden çoktan çıkmış, her tarafta saygı duyulan büyük bir veli niteliğini kazanmıştır (Ocak, 1999, 208). Osmanlı merkezi yönetiminin manevi desteğini sağlayan Bektaşilik, bir süre sonra benzer zümreler gibi Kalenderi zümreleri de bünyesinde eritme sürecine girmiş, Kalenderi zaviyelerine hakim olmaya başlamıştır. Kalenderi zümrelerin Osmanlı devlet yönetimince zaman zaman kovuşturulmaya uğraması, Bektaşiliğin Kalenderiliğin içinden doğmuş bir kol olması, bünyesindeki senkretik yapı gibi unsurların da yardımıyla Bektaşilik, tüm Kalenderi zümreleri için uygun bir sığınak olmuştur (Ocak, 1999a, 118, 204, 208). Kalenderi zümrelerin Bektaşilik içerisindeki yoğrulma sürecinin düzenli bir şekilde olmadığı zamanlar da olmuştur. Şeyh Bedreddin isyanı buna örnek verilebilir. İsyan, Babailer isyanından sonra Kalenderi zümrelerinin (Torlakların) düzenleyip yönettikleri ikinci, Osmanlı Devletine karşı yapılan ilk büyük ayaklanma hareketidir (Ocak, 1999a, 126). Bektaşi senkretizminin önemli unsurlarından birisi de Bektaşiliğin Ahilik teşkilatı ile olan bağlantısında gizlidir. Ahi tekkeleri, esnaf örgütlenmesini sağlayan ekonomik bir birliktelik olduğu kadar, üyelerinin ahlaki ve manevi ihtiyaçlarını da gereği gibi karşılayan bir tasavvuf ve kültür yuvası niteliğindedir (Kara, 1990, 163). Ahiliği bir tarikat veya mezhep olarak görmenin ötesinde, Türkler arasında ekonomik ve toplumsal dayanışmayı sağlayan, bağımsız zümre olarak yorumlamak yerinde olacaktır (Birdoğan, 1995a, 104). İlk Osmanlı sultanları ile Ahiler ve Abdallar arasındaki sıkı ilişkiler eski kaynaklarca da doğrulanmaktadır. Elvan Çelebi Menakıbu- l-kudsiyye sinde, Hacı Bektaş ile ilerde Osman Gazi nin kayınpederi olacak Şeyh Edebali arasındaki dostluk bağları hakkında bilgi vermektedir (Melikoff, 2000, 38). Bilindiği üzere Şeyh
23 17 Edebali, bir Ahi şeyhi olmasının yanı sıra, Baba İlyas ın da halifesidir. Bektaşilerin dinsel ibadetleri esnasında okudukları tercemanların, Ahilerin okuduğu tercemanlarla ciddi benzerlikler göstermesi, her iki zümrenin ortaklığı konusunda fikir verebilir. Ancak, bu bilgilerden yola çıkarak Bektaşiliğin Ahiliğin devamı olduğu sonucuna varmak mümkün değildir. Konuyu, Bektaşiliğin bağdaştırmacı yapısı bağlamında ele almak daha yerinde olacaktır. Ahilik ve Bektaşilik arasındaki ilişkiler örgüsü ayrı bir tartışmanın konusunu oluşturacak ciddiyette öneme sahiptir. Şu aşamada Ahilik ile Bektaşilik arasında yoğun bir ilişki olduğunu söylemekle yetineceğiz. Osmanlı Beyliği daha kuruluş aşamasında dahi bir taraftan heterodoks yapılı Türkmen Babaları ve kitleleriyle dirsek teması içerisine girerken, diğer taraftan da ehl-i sünnet geleneğine bağlı bir dinsel örgütlenme yolunu benimsemiştir. Orhan Bey zamanında kurulan ilk medresenin başına, Vahdet-i Vücuda bağlı bir tasavvuf yaklaşımıyla bilinen Davud-ı Kayseri geçmiştir (Kara, 1990, 162). Osmanlı Devleti nin güçlenmeye başlamasına paralel olarak medrese Müslümanlığının devlet üzerindeki etkinliği, tasavvufi yaklaşımın ötesinde katı bir biçimde yoğunlaşır. Medrese Müslümanlığının devlet kademelerindeki etkinliği artarken, medreselerde esas alınan eğitimdeki dinsel öğeler yoğunlaşır. Dilbilgisi, mantık, kelam, fıkıh, usul-i fıkıh, hadis ve usul-i hadis gibi dersler tümüyle Arapça olarak verildi. II. Mehmed ile birlikte bu derslere felsefe, edebiyat, matematik gibi dersler eklenecektir. II. Mehmed döneminden itibaren ihya olunan medreseye koşut olarak, Sünnilik devlet dini, devlet ideolojisi olmak yolunda hızla ilerlemeye koyulur (Bozkurt, 1990, 32). Medrese, artık sadece din adamı yetiştiren bir kurum olmasının ötesinde, Osmanlı Devleti nin yönetici kadrosunun da en önemli kaynağını oluşturur. Osmanlı Devleti, özellikle XV. yüzyılın başlarından itibaren medreseler aracılığıyla klasik Sünniliğin hemen bütün teorik ve pratik özelliklerini devralır (Ocak 1999b, 94). Devlet üzerinde medresenin ve devşirmelerin etkinliğinin artmasına paralel olarak, Türk soylularının nüfuzunun azalması gözlemlenir ki, bu durum klasik dönem Osmanlı Devleti nin iskelet yapısı hakkında edinilen ilk ipuçları olma özelliği gösterir. Şöyle ki, II. Mehmed den XVI. yüzyılın sonlarına kadar geçen yüz elli yıllık zaman diliminde, Karamanlı Mehmed Paşa, Piri Mehmed Paşa ve
24 18 Manisalı Lala Paşa dışında vezir-i azam olan otuz dört kişinin tümü devşirmedir (Bozkurt, 1990, 33). Osmanlı Devleti nin Sünni medrese Müslümanlığını referans alması konusuna daha geniş bir açıdan baktığımızda, imparatorluğa doğru gidiş süreci içindeki genç Osmanlı Devleti nin ihtiyaçlarının, iyi organize edilmiş, sağlamca kurumlaşmış bir bürokrasi tarafından karşılanabileceğinden, bunun adresi olarak medrese gösterilmiştir (Ocak, 1999b, 82). Ocak (1999b) a göre, bu kurumlaşmada ideolojik motivasyon konumundaki İslam ise, çok tabii olarak buna gücü yetecek bir tarihsel tecrübesi bulunan Sünni (yahut kitabi) İslam dı. Türkmen boylarının çoğunluğunun mensup olduğu popüler mistik bir niteliğe sahip heterodoks İslam, kendini geliştirip kurumlaşma imkanını hiçbir zaman bulamamış bir İslam tarzıydı. Bununla beraber, kısmen kırsal kesim ve özellikle konar-göçer çevreler, sözü edilen bu geleneksel mistik halk İslamı nı sımsıkı korumaya devam ettiler ki; Bektaşiliğin Osmanlı Devlet yönetiminde yerini sağlamlaştırması ve kurumsallaşmaya başlamasıyla birlikte Bektaşilik bu halk İslam ını temsil etme misyonunu kendine görev edinecektir. Ocak (1999b), medrese İslam ının halk İslam ının yerini almasını zorunluluk olarak görmektedir: Böylece, yöneten ve yönetilen kesimi ortak bir tabanda birleştiren bu geleneksel halk İslamı, yerini önemli ölçüde medresenin güdümündeki kitabi İslam a bırakmak zorundaydı ve öyle oldu II. BAYEZİD DÖNEMİNDEKİ BEKTAŞİLİK VE BALIM SULTAN Bektaşilik konusuyla yakından ilgilenen tarihçilerin giriş bölümünde de değindiğimiz üzere Bektaşiliği belirli birkaç evreye ayırmaları, genel kabul gören bir yaklaşımdır. XIII. yüzyıldan başlayıp XIV. yüzyılda gelişerek süren ve XV. yüzyılın sonlarına kadar uzanan oluşum dönemi ile XVI. yüzyılın başlarından yani Balım Sultan la başlayan ki asıl bilinen Bektaşiliği temsil eden dönem olmak
25 19 üzere iki evre olarak ele alınabilir (Köprülü, 1944, 462; Ocak, 1992, 373). Birge (1991), bu iki evreye ek olarak, 1826 yılını üçüncü evrenin başlangıcı olarak tespit etmektedir. Bektaşiliğin geçirdiği tüm aşamalar, birçok açıdan diğer dönemlerden ciddi farklılık gösteren yapısal özelliklere sahiptir. Balım Sultan ın Bektaşi Tarikatı nın şekillenmesine olan katkısına değinmeden önce Balım Sultan ın kimliğini ve II. Bayezid dönemi gelişmelerini kavramanın yerinde olacağı düşüncesindeyiz. Bektaşi geleneğinde Balım Sultan ın adı, Hızır Bali Baba şeklinde verilmektedir. Yaşadığı dönemden kalma, doğrudan kendisiyle ilgili hiçbir belge bulunmadığından, hakkındaki bütün bilinenler yazılı ve sözlü Bektaşi geleneğine dayanmaktadır (Ocak, 1992, 17). Balım Sultan ın türbesinin üzerinde Resul Bali nin oğlu olduğu yazılıdır ancak Resul Bali Balım Sultan ın doğumundan otuz yılı aşkın bir süre önce, yani 1441 yılında ölmüştür (Bozkurt, 1990, 50). Seyyid Ali Sultan ın, ölümüyle geride oğulları Resul Bali ve Mürsel Bali kalır. Büyük oğul Resul Bali postnişinlik görevini yürüttükten sonra, 1441 yılında ölümünün ardından, Mürsel Bali 1483/4 yılında kadar kırk dört yıl Pir Dergahında postnişin olur. Mürsel Bali nin ölümünden sonra ise oğlu 1 Bali Çelebi (Balım Sultan) postnişin olur 2 (Ulusoy, 1986, 70, 73; Fığlalı, 1990, 197). Yani Balım Sultan, II. Bayezid tarafından Sulucakarahöyük teki Pirevi nin başına getirilmesinin öncesinde Dimetoka daki Seyyid Ali Sultan (Kızıl Deli) Zaviyesi nin postnişinidir. Balım Sultan ın ölüm tarihi konusunda da farklı rivayetler mevcuttur. Balım Sultan türbesinin kapısındaki kitabe ölüm tarihi olarak 1519 yılını gösteriyor (Gölpınarlı, Vilayetname, XXIX) ancak Balım Sultan ın türbesinin ölümünden dört yıl sonra yapılmış olmasından yola çıkarsak, Balım Sultan ın 1520 tarihinde öldüğü yolundaki genel kabul gören yaklaşıma ulaşılır ki, bizce de bu yaklaşım uygun kabul edilmektedir (Çamuroğlu, 1994, 45; Melikoff, 1999b, 206). 1 Bektaşi ananeleri Balım Sultan ın Hıristiyan bir anadan doğduğunu kabul etmektedir (Birge, 1991, 65). 2 Konuyla ilgili Kazak Abdal ın bir deyişi bulunmaktadır: Mekan tutmuş hanbağında bucağın / Bulutlara ağıp tutan sancağın / Uyandırdı pirimiz ocağın / Mürsel oğlu Balım Sultandır (Şahin, 1995, 88).
26 20 Konuyla ilgili kaynakların neredeyse tümü, Balım Sultan ile II. Bayezid i sıkı ilişki içerisinde göstermektedir. Ocak (1992), bu ilişkinin Dimetoka da doğmasından yola çıkarak, Seyyid Ali Sultan Dergahı na ilgi duyan II. Bayezid in burada Balım Sultan la tanışmasının sonucunda geliştiği rivayetini doğru görmektedir. Başta Solakzade olmak üzere Osmanlı tarihçileri, II. Bayezid in 1492 li yıllarda, birkaç ay süren Arnavutluk seferi sırasında Dimetoka ya uğradığını belirtmektedir (Şahin, 1995, 84). Bu seferden kısa bir süre sonra Balım Sultan ın Pirevi nin başına getirilmiş olmasından yola çıkarsak, II. Bayezid in bu sefer sırasında Balım Sultan la tanışmış olmasını muhtemel görebiliriz. Bu iki şahsın nerede ve nasıl tanıştığının ötesinde, II. Bayezid in Balım Sultan a Bektaşi Tarikatı nı örgütlemesi görevini verecek düzeyde bir ilişki örgüsünün mevcut olması önemlidir. Bektaşi geleneğine göre Sultan Selim tarafından tahttan indirilen II. Bayezid, ibadet ile meşgul olmak üzere mensubu bulunduğu Dimetoka daki Kızıl Deli Sultan Dergahına giderken ölmüş/öldürülmüştür (Dedebaba, 1995, 441; Şahin, 1995, 94). Doğruluğunu kabul ettiğimiz taktirde bu sav, II. Bayezid in Balım Sultan ile Dimetoka da tanışmış olması ihtimaline ciddi katkı sağlamasının ötesinde, Bektaşi geleneğinin II. Bayezid i bir Bektaşi tekkesinin mensubu olarak algılamamızı sağlamaktadır. II. Bayezid in kişiliğine yönelik yapılan değerlendirmelerde, onun yumuşak mizaçlı ve tasavvufa yatkın bir karakterde olduğuna dair bilgileri ağırlıklıdır. Bektaşi geleneği, II. Bayezid in tasavvufa yatkın olan bu yanını daha da ileri götürerek, II. Bayezid,... Bektaşi felsefesine sıcak ilgi duyan bir padişahtı (Öz G., 1997, 25),... Balım Sultan ile dost olmuştu (Samancıgil, 1945, 179),... Seyyid Ali Sultan Dergahına gönülden bir bağlılık gösteriyordu (Görkem, 2000, 227),... zorla tahttan indirilmesi ve büyük olasılıkla öldürülmesi, Alevi-Bektaşi çevrelerinde bir hoşnutsuzluk ortamı yaratmıştır (Ulusoy, 1986, 73),... Bektaşi dergahına deruni bir incizab göstermiştir (Fığlalı, 1990, 197),... Bektaşi olan ikinci padişahtır (Dedebaba, 1995, 441) şeklinde çoğaltılabilecek yaklaşımlar getirmektedir. Hiç şüphesiz ki, Bektaşi geleneğinin çoğunlukla II. Bayezid e sahip çıkıyor olmasında, Balım Sultan ın Sulucakarahöyük teki dergahın başına getirilmesinin
27 21 etkinliği büyüktür. Bedri Noyan Dedebaba (1995), II. Bayezid in Bektaşi Tarikatı içindeki yeri konusunda son noktayı koyacak türden yaklaşım getirmektedir: II. Bayezid, 1509 yılında hükümdarlar gibi karşılanan Balım Sultan dan Çinili Köşkün büyük salonunda meydan açılarak nasip almıştır. Veli lakabıyla anılırdı... II. Bayezid in Bektaşi geleneğinde çoğunlukla saygın bir yerinin olmasında etkili olan diğer hususlar arasında Seyyid Ali Sultan Dergahı nı tamir ettirmesi (Fığlalı, 1990, 197; Şahin, 1995, 84), Şahkulu na yardım yapması, Pirevi ni tamir ettirip 1 türbesini kurşunlatması 2, tarikata büyük araziler bağışlaması (Şahin, 1995, 82) gibi faaliyetleri sayabiliriz. Bunların dışında ve en az bunlar kadar önemli olan bir diğer konu ise II. Bayezid in Hacı Bektaş Vilayetnamesi nin yazılmasını sağlamasıdır. Vilayetname nin yazılış tarihi tam olarak saptanamamasına karşılık, eserin Uzun Firdevsi tarafından yazıldığına kesin gözüyle bakılıyor. Eserin yazıldığı tarih konusunda ise 1481 ile 1501 yılları arası gösterilebilir. Bu tarihler arasında yazıldığının düşünülmesinde Vilayetname nin hiçbir yerinde Balım Sultan gibi tarikatın ikinci piri sayılan bir şahsın adının dahi geçmemiş olmasının yeri büyüktür (Gölpınarlı, Vilayetname, XXVII). Diğer taraftan Vilayetname nin II. Bayezid in yardımlarıyla yazdırıldığı rahatlıkla söylenebilir. 3 II. Bayezid in, Hacı Bektaş ın kendisini ve yaşadığı dönemi tanıtmayı amaçlayan bir eserin kaleme alınmasını sağlaması oldukça anlamlıdır. Vilayetname ile Hacı Bektaş ın üstünlüğü, kerametlerle ispatlanmaya çalışılırcasına tarikata ismini veren şahsa, halkın gözünde haklı bir meşruluk kazandırılmaya çalışmaktadır. Vilayetname de olaylar insanüstü bir yaklaşımla abartılı olarak ele alınmaktadır. Hacı Bektaş adına yazılan bu Vilayetname, zamanla başka şahıslar adlarına yazılan Vilayetnamelere temel teşkil ederek, Vilayetname geleneğinin yaygınlaşmasına 1 Türbe, II. Murad tarafından yaptırılmıştır. Türbenin alemi için II. Murad ın altı yüz altın döktürdüğü bilinmektedir (Melikoff, 1999, 198). 2 Hacı Bektaş türbesini onaranın II. Bayezid olduğunu Vilayetname deki şu dizelerden anlayabiliriz: Türbesinin üstüni kurşunlayan / Şah Sultan Bayezid dür sen inan (Gölpınarlı, Vilayetname, XXXIV) 3 Vilayetname deki (Gölpınarlı, XXIX) Ömr-ü bahtın eylesün Allah ziyad / Ta kıyamet devlet ile baki bad dizelerinden eserin, II. Bayezid in yaşadığı dönemde yazıldığını rahatlıkla çıkarabiliriz.
Balım Sultan. Kendisinden önceki ve sonraki Postnişin'ler sırası ile ; YUSUF BALA BABA EFENDİ MAHMUT BABA EFENDİ İSKENDER BABA EFENDİ
Balım Sultan Bektaşiliği kurumlaştıran önder olarak bilinen Balım Sultan; Hacı Bektaş Veli'nin ilk öncülülerinden Dimetoka tekkesinin posnişini Seyit Ali Sultan'in torunlarindan olup, doğumu 1462 dir.
DetaylıBacıyân-ı Rum. (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları)
Bacıyân-ı Rum (Dünyanın İlk Kadın Teşkilatı: Anadolu Bacıları) Varlığı Neredeyse İmkânsız Görülen Kadın Örgütü Âşık Paşazade nin Hacıyan-ı Rum diye adlandırdığı bu topluluk üzerinde ilk defa Alman doğu
DetaylıSosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlü üne. Bu çal ma, jürimiz taraf ndan Tarih Ana-bilim Dal nda YÜKSEK L SANS TEZ olarak kabul edilmi tir.
i Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlü üne Bu çal ma, jürimiz taraf ndan Tarih Ana-bilim Dal nda YÜKSEK L SANS TEZ olarak kabul edilmi tir. (imza) Ba kan --------------------------------- Akademik Unvan,
DetaylıGazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli. Araştırma Merkezi TÜRK KÜLTÜRÜ. ve HACI BEKTAŞ VELi. Araştuma Dergisi. Research Quarterly
Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezi TÜRK KÜLTÜRÜ ve HACI BEKTAŞ VELi Araştuma Dergisi Research Quarterly ~~Ho rasan'dan Anadolu'ya Alevilik--Bektaşilik. ve Denizli Oğuz
DetaylıİSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler
İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler OLAY ÇEVRESINDE GELIŞEN EDEBI METINLER Oğuz Türkçesinin Anadolu daki ilk ürünleri Anadolu Selçuklu Devleti
DetaylıBULDAN ÖRNEĞİNDE DENİZLİ YÖRESİ ALEVİ-BEKTAŞİ KÜLTÜRÜ
BULDAN ÖRNEĞİNDE DENİZLİ YÖRESİ ALEVİ-BEKTAŞİ KÜLTÜRÜ Prof. Dr. Filiz KILIÇ *, Araş. Gör. Tuncay BÜLBÜL**, Uzm. Coşkun KÖKEL*** *Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü,
DetaylıOrtaçağ Anadolusu nda İki Büyük Yerleşimci/Kolonizatör Derviş Dede Garkın ve Emirci Sultan Vefaiyye ve Yeseviyye Gerçeği. Editör: Ahmet Yaşar Ocak
Ortaçağ Anadolusu nda İki Büyük Yerleşimci/Kolonizatör Derviş Dede Garkın ve Emirci Sultan Vefaiyye ve Yeseviyye Gerçeği.. İstanbul: Dergâh Yayınları, Temmuz 2014, 325 sayfa, ISBN: 978-975-99-5518-2. Irmak
DetaylıÖğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;
Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : OSMANLI TARİHİ II Ders No : 0310440158 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 4 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim
Detaylı13 MAYIS 2016 CUMA OSMANCIK BELEDİYESİ KÜLTÜR SALONU Çorum-Osmancık İlçesine Hareket AÇILIŞ KONUŞMALARI
OSMANCIK BELEDİYESİ KÜLTÜR SALONU 08.00 13 MAYIS 2016 CUMA Çorum-Osmancık İlçesine Hareket 09.00-10.30 AÇILIŞ KONUŞMALARI 10.30-11.00 DEYİŞ ve SEMAHLAR 11.00-12.30 AÇILIŞ OTURUMU Prof. Dr. Ahmet TAŞĞIN
DetaylıErmenek Mevlevihanesi/ Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi
Ermenek Mevlevihanesi/ Karamanoğlu Halil Bey Tekkesi PROF. DR. NEJAT GÖYÜNÇ ARMAĞANI 305 Mevlüt ESER Prof. Dr. Yusuf KÜÇÜKDAĞ NEÜ A. Keleşoğlu Eğitim Fakültesi, Sosyal Bilgiler Eğitimi Mevlevilik, Mevlâna
Detaylı13 MAYIS 2016 CUMA OSMANCIK BELEDİYESİ KÜLTÜR SALONU Çorum-Osmancık İlçesine Hareket AÇILIŞ KONUŞMALARI
OSMANCIK BELEDİYESİ KÜLTÜR SALONU 08.00 13 MAYIS 2016 CUMA Çorum-Osmancık İlçesine Hareket 09.00-10.30 AÇILIŞ KONUŞMALARI 10.30-11.00 DEYİŞ ve SEMAHLAR 11.00-12.30 AÇILIŞ OTURUMU Prof. Dr. Ahmet TAŞĞIN
DetaylıBu durum, aşağıdakilerden hangisin gösteren bir kanıt olabilir?
DÜNYA GÜCÜ OSMANLI 1. Anadolu Selçuklu Devleti zamanında ve Osmanlı İmparatorluğu nun Yükselme döneminde Anadolu daki zanaatkarlar lonca denilen zanaat gruplarına ayrılarak yöneticilerini kendileri seçmişlerdir.
DetaylıİSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE
İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Türk toplumlarında ilk kez medrese denen eğitim
DetaylıADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI:
DOĞUBAYAZIT M. M. FAHRETTİN PAŞA ANADOLU İMAM-HATİP LİSESİ 2015-2016 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIFLAR SEÇMELİ TARİH DERSİ 1. DÖNEM 2. ORTAK SINAV SORULARI A GRUBU ADI SOYADI: SINIFI: NUMARASI: PUANI: SORULAR
Detaylı1-MERKEZ TEŞKİLATI. A- Hükümdar B- Saray
1-MERKEZ TEŞKİLATI A- Hükümdar B- Saray MERKEZ TEŞKİLATI Önceki Türk ve Türk-İslam devletlerinden farklı olarak Osmanlı Devleti nde daha merkezi bir yönetim oluşturulmuştu.hükümet, ordu ve eyaletler doğrudan
Detaylıİktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017
İktisat Tarihi I 18 Ekim 2017 Kuruluş döneminin muhafazakar-milliyetçi bir yorumuna göre, İslam ı yaymak Osmanlı toplumunun en önemli esin kaynağını oluşturuyordu. Anadolu'ya göçler İran daki Büyük Selçuklu
DetaylıOSMANLI YAPILARINDA. Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik
OSMANLI YAPILARINDA İZNİK ÇİNİLERİ Kaynak: Sitare Turan Bakır, İznik Çinileri, KültK ltür r Bakanlığı Osmanlı Eserleri, Ankara 1999 Adana Ramazanoğlu Camii Caminin kitabelerinden yapımına 16. yy da Ramazanoğlu
DetaylıDeniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar
Deniz Esemenli ile Üsküdar Turu 27 Ekim 2013, Pazar Tur Danışmanımız: Doç. Dr. Deniz Esemenli, Sanat Tarihçisi Buluşma Noktası: Üsküdar Meydanı, III. Ahmet Çeşmesi önü Tur başlama saati: 09.00 Gezimizin
DetaylıDoç. Dr. Mustafa Alkan
Doç. Dr. Mustafa Alkan, Manisa nın Kula ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Manisa da tamamladı. 1988 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi, Fatih Eğitim Fakültesi, Tarih Bölümü nden mezun oldu.
DetaylıEĞİTİM- ÖĞRETİM YILI NUH MEHMET YAMANER ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ 10.SINIF OSMANLI TARİHİ I. DÖNEM I. YAZILI SORULARI A GURUBU
Ertuğrul Gazi 1) * Orhan Bey tarafından fethedilmiş olup başkent buraya taşınmıştır. * İpek sanayisinin merkezi konumundaki bu bölgenin fethiyle Osmanlı gelirleri. Yukarıdaki özellikleri verilmiş bölge
DetaylıEdirne Camileri - Eski Cami. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı
Edirne Camileri - Eski Cami Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Eski Cami (Cami-i Atik - Ulu Cami).............. 4 0.1.1 Eski Cami ve Hacı Bayram Veli Söylencesi.......
DetaylıRevak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal
Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108 Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4 Fakrnâme Vîrânî Abdal Yayına Hazırlayan Fatih Usluer ISBN: 978-605-64527-9-6 1. Baskı:
DetaylıÖğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;
Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : OSMANLI TARİHİ I Ders No : 0310440122 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 4 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim
Detaylı[TÜRK KÜLTÜRÜ VE HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA MERKEZİ] [GAZİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK KAMPÜSÜ ESKİ MİSAFİRHANE TEKNİKOKULLAR-ANKARA]
BİRİM ARAŞTIRMA FAALİYETLERİNİ DEĞERLENDİRME RAPORU [TÜRK KÜLTÜRÜ VE HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA MERKEZİ] [GAZİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK KAMPÜSÜ ESKİ MİSAFİRHANE TEKNİKOKULLAR-ANKARA] [26.01.2017] Gazi Üniversitesi
DetaylıKuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Perşembe, 12 Kasım :53 - Son Güncelleme Çarşamba, 25 Kasım :14
Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Flash Anlatım Kuruluş Dönemi Osmanlı Kültür ve Uygarlığı Ders Notu OSMANLI KÜLTÜR VE MEDENİYETİ (1300-1453) 1. OSMANLI'DA DEVLET ANLAYIŞI Türkiye Selçuklu Devleti
DetaylıEĞİTİM - ÖĞRETİM YILI... ANADOLU LİSESİ 12. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ
AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI 1 2 EDEBİ BİLGİLER (ŞİİR BİLGİSİ) 1. İncelediği şiirden hareketle metnin oluşmasına imkân sağlayan zihniyeti 2. Şiirin yapısını çözümler. 3. Şiirin
DetaylıÖğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;
Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : ALEVİLİK VE BEKTAŞİLİK (ALAN: SEÇMELİ) Ders No : 0070160103 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2 Ders Bilgileri Ders
DetaylıDers Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS
DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS İSLAM EĞİTİM TARİHİ ILA323 5 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Seçmeli Dersin
Detaylıİktisat Tarihi I
İktisat Tarihi I 11.10.2017 12. asrın ikinci yarısından itibaren Anadolu Selçuklu Devleti siyasi ve idari bakımdan pekişmişti. XII. yüzyıl sonlarından itibaren şehirlerin gelişmesi ile Selçuklu ekonomik
DetaylıARAYIŞ YILLARI (17.YÜZYIL) (DURAKLAMA DÖNEMİ ) ISLAHATLAR AYAKLANMALAR
ARAYIŞ YILLARI (17.YÜZYIL) (DURAKLAMA DÖNEMİ ) ISLAHATLAR AYAKLANMALAR 1. Osmanlı Devleti nde Yeniçeri Ocağı nı kaldırmak isteyen ilk padişah II. dır. Osman 2. Genç Osman saray ile halk arasındaki kopukluğu
DetaylıAKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ
AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ VE YAYIN LİSTESİ 1. Adı Soyadı : Muharrem KESİK İletişim Bilgileri Adres : Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Telefon : (0212) 521 81 00 Mail : muharremkesik@gmail.com 2. Doğum -
DetaylıÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA
ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ DORA KİTABEVİ, EYLÜL 2018, 302 SAYFA KİTABIN YAZARLARI Prof. Dr. AŞKIN KESER Lisans, yüksek lisans ve doktorasını Uludağ Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü nde
Detaylı03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI
03-05 Ekim / October 2013 Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI 2014 521 * Anadolu Hoca Ahmed Yesevî Anadolu Haydarî eyhi - Azerbaycan ve Anadolu On / t - -, de Pir olarak kabul ettiler. gelenek ve görenekleri ile
DetaylıDURAKLAMA DEVRİ. KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi
DURAKLAMA DEVRİ KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ Youtube Kanalı: tariheglencesi 05.08.2017 OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU XVII.YÜZYILDA OSMANLI- AVUSTRYA VE OSMANLI- İRAN İLİŞKİLERİ a-avusturya ile İlişkiler
DetaylıİSMAİL TAŞ, MEHMET HARMANCI, TAHİR ULUÇ,
Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : İSLAM AHLAK ESASLARI VE FELSEFESİ Ders No : 0070040072 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 4 Ders Bilgileri Ders Türü
DetaylıÖZGEÇMİŞ. Yrd. Doç. Dr. Hacı YILMAZ
ÖZGEÇMİŞ Yrd. Doç. Dr. Hacı YILMAZ Adı Soyadı: Hacı YILMAZ Doğum Yeri ve Yılı: Yozgat/Yerköy - 1968 Akademik Unvanı: Yard. Doç. Dr. Görevi: Öğretim Üyesi Çalıştığı Birim: Yıldırım Beyazıt Üniversitesi,
Detaylıİktisat Tarihi I Ekim II. Hafta
İktisat Tarihi I 13-14 Ekim II. Hafta Osmanlı Kurumlarının Kökenleri 19. yy da Osmanlı ve Bizans hakkındaki araştırmalar ilerledikçe benzerlikler dikkat çekmeye başladı. Gibbons a göre Osm. Hukuk sahasında
DetaylıKazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak
Kazak Hanlığı nın kuruluşunun 550. yılı dolayısıyla Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümümüzce düzenlenen Kazak Hanlığı ve Kazakistan konulu bu toplantıda Kısaca Kazak
DetaylıEĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI
KASIM EKİM 07-08 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ YILLIK PLANI Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı TARİH VE TARİH YAZICILIĞI
DetaylıMezhepler, bir dinin mensupları için alt kimlik ifadeleridir. Mezhepler beşeri nitelikli oluşumlardır; din ile özdeştirilemezler.
İSLAM DÜŞÜNCE TARİHİNDE MEZHEPLER Prof. Dr. Mehmet Saffet Sarıkaya RAĞBET YAYINLARI TANITIM: Mezhep, insanların yaşadıkları sosyal çevrede sinin ana kaynaklarını anlama ve uygulamada ortaya çıkan farklılıkların
DetaylıÖğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;
Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : TÜRK DİLİ I Ders No : 00700400 : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim Tipi Ön Koşul
DetaylıKARAMAN ERMENEK BALKUSAN KÖYÜ
KARAMAN ERMENEK BALKUSAN KÖYÜ MEHMET BİLDİRİCİ Balkusan köyü Ermenek- Karaman yolu üzerinde Ermenek ten yaklaşık 25 km uzaklıkta ormanlar içinde bir köy. 25 Ağustos 2011 günü benim ricam üzerine Ali Aktürk
DetaylıÖğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;
Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : KELAM TARİHİ Ders No : 0070040093 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim
DetaylıTel: / e-posta:
1-Sempozyuma Davet: ULUSLARARASI CÂMİ SEMPOZYUMU (SOSYO-KÜLTÜREL VE MİMARÎ AÇIDAN) 01-02/ Ekim/ 2018 Tarih boyunca câmiler Müslümanların itikat, ibadet, ilim, sosyal, kültürel ve mimari açıdan hayatın
DetaylıPir Sultan ABDAL. Sana kıyanlar tarihin kara sayfalarında, sen ise milyonların kalbindesin Ey Ali Aşığı Pir Sultan
Pir Sultan ABDAL Sana kıyanlar tarihin kara sayfalarında, sen ise milyonların kalbindesin Ey Ali Aşığı Pir Sultan Yaşadığımız çağda da maalesef geçen on dört asırda olduğu gibi oklar, mızraklar yeniden
DetaylıANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ
ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ İran üzerinden geçerek Batı Anadolu'ya yerleşen Türk boyların dan bir bölümü 13. yüzyıl sonlarında
DetaylıDers Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH
DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS KELAM VE İSLAM MEZHEPLERİ ILH 210 4 2+0 2 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Lisans Yüz Yüze / Zorunlu Dersin
DetaylıDers Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ÇAĞDAŞ DİNİ AKIMLAR İLH
DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ÇAĞDAŞ DİNİ AKIMLAR İLH 427 7 3+0 3 3 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze / Seçmeli Dersin
DetaylıBAYRAM DALKILIÇ, HÜSAMETTİN ERDEM,
Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : MANTIK Ders No : 0070040047 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim Tipi Ön
DetaylıDers Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4. Ders Bilgileri. Ön Koşul Dersleri
Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : DİN PSİKOLOJİSİ Ders No : 00004003 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 4 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim
DetaylıOsmanlı Devleti'nin kurucuları, Oğuzların Bozok koluna bağlı Kayı aşiretidir.
Osmanlı Devleti'nin kurucuları, Oğuzların Bozok koluna bağlı Kayı aşiretidir. Kayı aşireti, Türkiye Selçuklu hükümdarı Alaaddin Keykubat döneminde Ankara yakınlarındaki Kara- cadağ bölgesine yerleştirilmiştir.
DetaylıPROGRAMLAR. Türk Din Musikisi Lisans Programı
PROGRAMLAR Türk Din Musikisi Lisans Programı Konservatuvarımız Türk Müziği Bölümü kapsamında açılmış olan program genel amacıyla, ülkemiz topraklarındaki tarihsel müzik geleneklerinin inceliklerini kavramış,
DetaylıSOSYOLOJİSİ (İLH2008)
DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. DİN SOSYOLOJİSİ (İLH2008) KISA ÖZET-2013
DetaylıHacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i
Hacı Bayram-ı Velî nin Torunlarından Şair Ahmed Nuri Baba Divanı ndan Örnekler, Ankara Şehrengizi ve Ser-Güzeşt i Yazar Mustafa Erdoğan ISBN: 978-605-9247-81-8 1. Baskı Kasım, 2017 / Ankara 100 Adet Yayınları
DetaylıDİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM ROGRAMI
DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM ROGRAMI 4. DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ UYGULANMASI 4.1. DİNLER TARİHİ DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMININ TEMEL FELSEFESİ VE GENEL AMAÇLARI Kültürler arası etkileşimin hızlandığı
DetaylıERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ (H. Mehmet Bayraktar İlahiyat Fakültesi) TANITIM KİTAPÇIĞI (2014-2015) KAPAK İLAHİYAT FAKÜLTESİ Tarihçe 16 Aralık 1965 tarihinde Yüksek İslam Enstitüsü adıyla Milli
DetaylıAKADEMİK YILI
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi 2017-2018 AKADEMİK YILI Hazırlık Sınıfı 1. Dönem Adı Z / S Teo. Uyg Toplam Arapça Zorunlu Hazırlık (Arapça Dilbilgisi (Sarf) I) Z 4 0 4 4 4 Arapça Zorunlu Hazırlık (Arapça
DetaylıÖğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;
Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : OSMANLI TARİHİ II (KLASİK ÇAĞ) Ders No : 0020100029 Teorik : Pratik : 0 Kredi : ECTS : 5 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim
DetaylıNecip Fazıl ın Yaşamındaki Düşünce Labirentleri - Genç Gelişim Kişisel Gelişim
Yusuf Yeşilkaya www.yusufyesilkaya.com yusufyesilkaya@gmail.com 26 Mayıs 1904 tarihinde İstanbul Çemberlitaş ta dünyaya gelen Necip Fazıl, hem kültürlü hem de varlıklı bir ailenin çocuğudur. Dört-beş yaşında
DetaylıÖğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;
Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : İSLAM FELSEFE TARİHİ I Ders No : 0070040158 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili
DetaylıDers Adı : YÜZYIL ASYA TÜRK TARİHİ I Ders No : Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 5. Ders Bilgileri.
Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : 13-20. YÜZYIL ASYA TÜRK TARİHİ I Ders No : 0020100022 : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 5 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim
DetaylıİŞLETME YÖNETİMİ VE ORGANİZASYONDA TEMEL KAVRAMLAR
İŞLETME YÖNETİMİ VE ORGANİZASYONDA TEMEL KAVRAMLAR Dr. M. Savaş Turhan, Çukurova Üniversitesi, İşletme Bölümü İşletme 2 Belli bir ortamda, dış çevresinden aldığı girdileri belirli bilgi, teknoloji ve süreçleri
DetaylıİSLAM KURUMLARI VE MEDENİYETİ
DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. İSLAM KURUMLARI VE MEDENİYETİ KISA ÖZET
DetaylıYrd. Doç. Dr. Sezai SEVİM YAYIN LİSTESİ
Yrd. Doç. Dr. Sezai SEVİM YAYIN LİSTESİ KİTAP - Osmanlı Kuruluş Dönemi Bursa Vakfiyeleri, Yayına Hazırlayanlar, Yrd. Doç. Dr. Sezai Sevim- Dr. Hasan Basri Öcalan, Osmangazi Belediyesi Yayınları, İstanbul
DetaylıMerkez / Bitlis Temel İslam Bilimleri /Tasavvuf Ana Bilim Dalı.
Adı Soyadı Ünvan Doğum Yeri Bölüm E-posta : Bülent AKOT Doç. Dr. Merkez / Bitlis Temel İslam Bilimleri /Tasavvuf Ana Bilim Dalı. bulentakot@hotmail.com EĞİTİM BİLGİLERİ Derece Bölüm Program Üniversite
DetaylıXV. YÜZYILDA KARAMAN TOPRAKLARINDA AHİLER VE AHİ VAKIFLARI*
XV. YÜZYILDA KARAMAN TOPRAKLARINDA AHİLER VE AHİ VAKIFLARI* Doğan YÖRÜK** ÖZET Ahiler, Anadolu da XIII. yüzyıldan, XV. yüzyılın sonlarına kadar Türk zanaat ve ticaret hayatına yön vermenin yanında, askerî,
DetaylıÖğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;
Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : ALEVİLİK-BEKTAŞİLİK (SEÇMELİ) Ders No : 0070040196 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim
Detaylı(TÜRKÇE-İNGİLİZCE) Gazi Üniversitesi, Hacı Bektaş Araştırma Merkezi (1998-2008)
(TÜRKÇE-İNGİLİZCE) Adı Soyadı (Unvanı) Hacı Yılmaz (Yrd. Doç. Dr.) Doktora Gazil Üniversitesi,Eğitim Bilimler Enstitüsü, 2008 E-posta: (kurum/özel) hyilmaz@ybu.edu.tr; hayilmaz@gazi.edu.tr. Web sayfası:
DetaylıÖğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;
Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : SOSYALLEŞME VE İLETİŞİM (SEÇMELİ) Ders No : 0070040181 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2 Ders Bilgileri Ders Türü
Detaylıkişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler
1 Örgüt Kültürü Örgüt Kültürü kişinin örgütte kendini anlamlandırmasına fırsat veren ve onun inanış, düşünüş ve davranış biçimini belirleyen normlar ve değerler bütünüdür. 2 Örgüt kültürü, temel grupsal
DetaylıBOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM
Prof. Dr. Cazim HADZİMEJLİS* BOSNA-HERSEK TEKİ KÜLTÜR, BİLİM VE EĞİTİM ÜZERİNDEKİ OSMANLI ETKİSİ: MEVCUT DURUM Osmanlıların Balkanlarda çok büyük bir rolü var. Bosna Hersek te Osmanlıların çok büyük mirası
DetaylıYALOVA ÜNİVERSİTESİ - SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TEMEL İSLAM BİLİMLERİ TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI FİNAL SINAVI TAKVİMİ TARİH SAAT DERSİN ADI SALON ÖĞRETİM ÜYESİ Mukayeseli Adab ve Erkanı Prof. Dr. Tahir YAREN Kıraat Farklılıklarının Manaya Etkisi Aşere,Takrib,Tayyibe
DetaylıDEDE GARKIN OCAĞI NIN TARİHİ İÇİN ÖNEMLİ BİR BAŞLANGIÇ: DEDE GARKIN VE EMÎRCİ SULTAN (13. YÜZYIL)
DEDE GARKIN OCAĞI NIN TARİHİ İÇİN ÖNEMLİ BİR BAŞLANGIÇ: DEDE GARKIN VE EMÎRCİ SULTAN (13. YÜZYIL) Rıza Yıldırım * Özet Bu yazıda, Ahmet Yaşar Ocak ın Ortaçağ Anadolu sunda İki Büyük Yereleşimci (Kolonizatör)
DetaylıTOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV. (Panel Tanıtımı)
TOKAT IN YETİŞTİRDİĞİ İLİM VE FİKİR ÖNDERLERİNDEN ŞEYHÜLİSLAM MOLLA HÜSREV (Panel Tanıtımı) Mehmet DEMİRTAŞ * Bir şehri kendisi yapan, ona şehir bilinci katan unsurların başında o şehrin tarihî ve kültürel
DetaylıSELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü/Tarih Anabilim Dalı/Yeniçağ Tarihi Bilim Dalı
AYŞE DEĞERLİ YARDIMCI DOÇENT E-Posta Adresi : aysedegerli@artvin.edu.tr Telefon (İş) : 4662151043-2342 Adres : AÇÜ Şehir Yerleşkesi, Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Eğitimi ABD, Oda no: 108, Merkez/ARTVİN
DetaylıBENZERLİK VE FARKLILIKLAR EKSENİNDE ALEVÎ- BEKTAŞÎ İNANÇLARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 10:2 (2005), SS.81 87 BENZERLİK VE FARKLILIKLAR EKSENİNDE ALEVÎ- BEKTAŞÎ İNANÇLARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME An Evaluation About Alevi-Bektashi Believes In Terms Of Similarities
DetaylıÖZGEÇMİŞ. Kenan Erdoğan Unvanı. Adı Soyadı. Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri
ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı Kenan Erdoğan Unvanı Doçent Doğum Tarihi veyeri Yozgat 01 Mart 1963 Görev Yeri Manisa Daha Önce Bulunduğu Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi Araştırma Görevlisi, Celal Bayar Üniversitesi
DetaylıKitap Değerlendirmeleri. Book Reviews
Kitap Değerlendirmeleri Book Reviews HAK ÂŞIĞI VE HALK OZANI ÂŞIK YOKSUL DERVİŞ Cem ERDEM * İlmin Medinesi Ahmed-i Muhtar Onun kapıcısı Haydarı Kerrar Hakka girer burdan ervah-ı ebrar Erişir onlara fazl-ı
DetaylıİÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11
İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11 BİRİNCİ BÖLÜM İLK TÜRK DEVLETLERİNDE EĞİTİM 1.1. HUNLARDA EĞİTİM...19 1.2. GÖKTÜRKLERDE EĞİTİM...23 1.2.1. Eğitim Amaçlı Göktürk Belgeleri: Anıtlar...24 1.3. UYGURLARDA
Detaylıİlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu
İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu Prof. Dr. Bülent Yılmaz Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü E-posta : byilmaz@hacettepe.edu.tr
DetaylıElveda Rumeli Merhaba Rumeli. İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa.
Elveda Rumeli Merhaba Rumeli İsmail Arslan, Kitap Yayınevi, İstanbul, 2013, 134 Sayfa. Hamdi Fırat BÜYÜK* Balkan Savaşları nın 100. yılı anısına Kitap Yayınevi tarafından yayınlanan Elveda Rumeli Merhaba
DetaylıHAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları
HAÇLI SEFERLERİ TARİHİ 3.Ders Dr. İsmail BAYTAK HAÇLI SEFERLERİ Nedenleri ve Sonuçları Hristiyanlarca kutsal sayılan Hz. İsa nın doğum yeri Kudüs ve dolayları, VII. yüzyıldan beri Müslümanlar ın elinde
DetaylıT.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI
Z/S K/ Z/S K/ EK-1 T.C. BİLECİK ŞEYH EDEBALİ ÜNİVERSİTESİ İSLAMİ İLİMLER FAKÜLTESİ İSLAMİ İLİMLER BÖLÜMÜ EĞİTİM-ÖĞRETİM PROGRAMI ARAPÇA HAZIRLIK SINIFI PROGRAMI Hazırlık 1. Yarıyıl İİH001 Arapça Dilbilgisi
DetaylıAnkara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA
Ankara da SELÇUKLU MİRASI Arslanhane Camii (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA Çizim: Yük. Mim. Mehmet Emin Yılmaz 11. yüzyıldan başlayarak Anadolu ya yerleşmeye başlayan Türkler, doğuda Ermeni ve Gürcü yapıları,
DetaylıSoykut, R. (1980). İnsanlık Bilimi Ahilik. Ankara: Afsaroğlu Matb..
Arşiv 2012 Soykut, R. (1980). İnsanlık Bilimi Ahilik. Ankara: Afsaroğlu Matb.. Arıcı, K. (1993). "Ahilik ve Çalışma Hayatımız: Ahilik Kültürünün Günümüzde Uygulanabilirliği Meselesi". Türkiye Esnaf-Sanatkarlar
Detaylı10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ
EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI 1 EDEBİYAT TARİHİ / TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERE AYRILMASINDAKİ ÖLÇÜTLER 1.Edebiyat tarihinin uygarlık tarihi içindeki yerini.edebiyat tarihinin
DetaylıO, hiçbir sözü kendi arzularına göre söylememektedir. Aksine onun bütün dedikleri Allah ın vahyine dayanmaktadır.
İslam çok yüce bir dindir. Onun yüceliği ve büyüklüğü Kur an-ı Kerim in tam ve mükemmel talimatları ile Hazret-i Resûlüllah (S.A.V.) in bu talimatları kendi yaşamında bizzat uygulamasından kaynaklanmaktadır.
DetaylıDersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ
Dersin Adı İSLAM TARİHİ Sınıf 12 İSLAM TARİHİ Tarihi Öğretim Yılı Dönemi Sırası 2014-2015 2 1 B GRUBU SORULARI 12.Sınıflar Öğrencinin Ad Soyad No Sınıf Soru 1: Aşağıdaki yer alan ifadelerde boşluklara
DetaylıTefsir, Kıraat (İlahiyat ve İslâmî ilimler fakülteleri)
ARAŞTIRMA ALANLARI 1 Kur an İlimleri ve Tefsir Kur an ilimleri, Kur an tarihi, tefsir gibi Kur an araştırmalarının farklı alanlarına dair araştırmaları kapsar. 1. Kur an tarihi 2. Kıraat 3. Memlükler ve
DetaylıYayın Değerlendirme / Book Reviews
343-347 Yayın Değerlendirme / Book Reviews Divan-ı Hikmet Sohbetleri (Editör: Prof. Dr. Zülfikar Güngör.) (2018). Ankara: Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı Yayınları.* Bülent Kaya**
DetaylıSultan Abdulhamit in hayali gerçek oldu BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU B İ L G İ. NOTU BALKANLAR 2 de İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI
5 te 7 de AZİZ BABUŞCU AK PARTİ İL BAŞKANI AK 4 te YIL: 2012 SAYI : 167 17-24 ARALIK 2012 BÜLTEN İL SİYASİ VE HUKUKİ İŞLER BAŞKANLIĞI T E Ş K İ L A T İ Ç İ H A F T A L I K B Ü L T E N İ 3 te 6 da Sultan
Detaylı1. HAYATI ESERLERİ Divan Vâridât Ankâ-yı Meşrık Devriyye-i Ferşiyye...17
İÇİNDEKİLER KISALTMALAR...9 ÖNSÖZ...11 GİRİŞ...13 BİRİNCİ BÖLÜM BANDIRMALIZÂDE HÂŞİM BABA HAYATI VE ESERLERİ 1. HAYATI...15 2. ESERLERİ...17 2.1. Divan...17 2.2. Vâridât...17 2.3. Ankâ-yı Meşrık...17 2.4.
DetaylıÖğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;
Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : TÜRKİYE SELÇUKLULARI VE BEYLİKLER DÖNEMİ SOSYAL VE KÜLTÜR TARİHİ Ders No : 8105010023 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS
DetaylıTÜRK KÜLTÜRÜ VE HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA MERKEZİNİN 2003 YILI FAALİYETLERİ
TÜRK KÜLTÜRÜ VE HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA MERKEZİNİN 2003 YILI FAALİYETLERİ ÖZET Bu bölümde, Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Merkezinin 2003 yılında yaptığı bazı önemli faaliyetlerin
DetaylıAYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI
ALANLAR ve ÖNCELİKLER AYP 2017 ÜÇÜNCÜ DÖNEM ALIMLARI 1- Kur an İlimleri ve Tefsir Kur an ilimleri, Kur an tarihi, tefsir gibi Kur an araştırmalarının farklı na dair araştırmaları 1. Kur an tarihi 2. Kıraat
DetaylıÖğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;
Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : TÜRK KÜLTÜRÜNDE HADİS (SEÇMELİ) Ders No : 0070040192 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim
DetaylıTÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015
ADI : SOYADI:. SINIF : NU.:.. TÜRK EDEBİYATI 10. SINIFLAR 17 Nisan 2015 KAHTA FEN LİSESİ 2014 2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI II. DÖNEM I. YAZILI. 1. SORU 2. SORU 3. SORU 4. SORU 5. SORU 6. SORU 7. SORU 8. SORU
DetaylıDr. Serdar GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU
Dr. Serdar GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR... XVII TABLOLAR LİSTESİ... XIX ŞEKİLLER LİSTESİ...XXIII GİRİŞ...1 Birinci Bölüm
DetaylıBeylikler ve Anadolu Selçuklu Dönemi Mimari Eserleri. Konya Sahip Ata Cami Erzurum Ulu cami Saltuklar
Beylikler ve Anadolu Selçuklu Dönemi Mimari Eserleri Dini Mimari: Bu gruptaki eserler arasında camiler, mescitler, medreseler,türbe ve kümbetler,külliyeler,tekke ve zaviyeler yer almaktadır. Camiler:Anadolu
DetaylıGöç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri için göç bir ihtiyaçtır.
TÜRKİYE'DEKİ GÖÇLER VE GÖÇMENLER Göç güçtür.hem güç ve zor bir iştir hem de güç katan bir iştir. Göç yani hicret dini bir vazifedir.insanların dinlerini daha iyi yaşamaları,hayatlarını devam ettirebilmeleri
Detaylı