İRRİTABL BAĞIRSAK SENDROMLU HASTALARDA İMPEDANS KATATERİ İLE GASTROÖZOFAGEAL REFLÜNÜN DEĞERLENDİRİLMESİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "İRRİTABL BAĞIRSAK SENDROMLU HASTALARDA İMPEDANS KATATERİ İLE GASTROÖZOFAGEAL REFLÜNÜN DEĞERLENDİRİLMESİ"

Transkript

1 I T.C. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI İRRİTABL BAĞIRSAK SENDROMLU HASTALARDA İMPEDANS KATATERİ İLE GASTROÖZOFAGEAL REFLÜNÜN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ DR. TUĞBA ÖBEKLİ TEZ DANIŞMANI: PROF.DR.FİLİZ AKYÜZ İSTANBUL 2014

2 II Bu tez çalışması İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmiştir. Proje no:37969 Proje adı: İrritabl Bağırsak Sendromlu hastalarda impedans yöntemi ile gastroözofageal reflünün değerlendirilmesi

3 III ÖNSÖZ İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı ihtisasım sırasında bana emeği geçen başta Anabilim Dalı başkanı Prof.Dr.Şükrü Palanduz ve nezdinde tüm hocalarıma, Uzmanlık eğitimim dönemimde ve tez yazım aşamasında her zaman desteği, anlayışı ve sabrı nedeniyle Prof.Dr.Filiz Akyüz hocama, İhtisasım döneminde birlikte çalıştığımız asistan arkadaşlarıma, tez çalışması aşamasında İmpedans incelemelerinin yapılmasında büyük emek harcayan Sayın Bio. Serpil Arıcı ya, Uzm.Dr.Suut Göktürk, Raim iliaz, Sami Evirgen, Bilger Çavuş ve Gastroenteroloji B.D. hocalarına, Uzmanlık eğitimi ve tez yazımı döneminde desteğini hiç esirgemeyen, her zaman yanımda olan ve bana güç veren Dr.Onur Erdoğan a, Hayatımın tüm aşamalarında varlıkları ve desteklerini hep yanımda hissettiğim sevgili aileme sonsuz teşekkür ederim. Teşekkürlerim ve Saygılarımla Dr.Tuğba Öbekli

4 IV İÇİNDEKİLER I-ÖZETLER A- TÜRKÇE ÖZET 1 B- İNGİLİZCE ÖZET 2 II- GİRİŞ VE AMAÇLAR 3 III- GENEL BİLGİLER 4 IV-MATERYAL VE METOD 21 V- BULGULAR 25 VI- TARTIŞMA VE SONUÇ 33 VII- KAYNAKLAR 36 VIII-ÖZGEÇMİŞ VE İLETİŞİM BİLGİLERİ 44

5 V KISALTMALAR İBS GİS GÖR GÖRH ACG NCGS ÇH AÖS ÜÖS BET DMS SAP VKİ SD Ort :İrritabl Bağırsak Sendromu :Gastrointestinal Sistem :Gastroözofageal Reflü :Gastroözofageal Reflü Hastalığı :American College of Gastroenterology :Çölyak olmayan Gluten duyarlılığı (Nonceliac gluten sensitivity) :Çölyak Hastalığı :Alt Özofagus sfinkter :Üst Özofagus sfinkter :Bolusa maruz kalma zamanı (Bolus exposure time) :De Meester Skoru :Semptom ilişki olasılığı (Symptom association probability) :Vücut kütle indeksi :Standart sapma (standart deviation) :Ortalama

6 VI ŞEKİL, TABLO VE GRAFİK DİZİNLERİ Şekil Listesi Şekil 1. İrritabl bağırsak sendromu prevalansı Şekil 2. Fizyopatolojide mikroçevre ve İBS Şekil 3. İBS fizyopatoloji mekanizmaları Şekil 4. Çölyak olmayan gluten duyarlılığı Şekil 5. Beyin bağırsak aksı Şekil 6. Supragastrik ve gastrik geğirti impedans incelemesindeki görüntüsü Şekil 7. Manometri ve impedans ile geğirtinin sınıflaması Şekil 8. Sıvı, hava ve miks tip reflü epizotlarının impedans ile değerlendirilmesi Şekil saatlik ph impedans grafiği Şekil 10. Gastrik geğirme Şekil 11a. Asid reflü ile birlikte gastrik geğirme Şekil 11b. Asid olmayan gastrik geğirti Şekil 12a-b. Asid reflü ile birlikte supragastrik geğirme Şekil 13. Asid olmayan supragastrik geğirti Şekil 14. Tekrarlayan gastrik ve supragastrik geğirti Tablo Listesi Tablo 1. İBS de semptoma dayalı tanı kriterleri Tablo 2. Fonksiyonel hastalıkların anatomik lokalizasyonuna göre sıklığı Tablo 3. Fonksiyonel gastrointestinal hastalıkların birlikte görülme oranları Tablo 4. İBS de klasik alarm semptomları Tablo 5. Fonksiyonel gastrointestinal hastalıklarda sınıflama Tablo 6. Farklı iletkenlikleri olan maddelerin ortalama impedans değerleri Tablo 7. Hasta grubu için çalışmaya dahil edilme ve dışlanma kriterleri

7 VII Tablo 8. Vakaların demografik özellikleri Tablo 9. İBS li hastaların manometri sonuçları Tablo 10. Vakaların impedans sonuçları Grafik Listesi Grafik 1. İBS hastalarındaki semptom oranları Grafik 2. İBS hastalarında GÖR ve dispepsi semptom oranı Grafik 3. İBS li hastalarda toplam gaz reflü sayısı ile toplam asid olmayan reflü sayısı arasındaki pozitif korelasyon Grafik 4. Supragastrik geğirti ile toplam zayıf asid reflü sayısı arasındaki pozitif korelasyon

8 1 İNGİLİZCE ÖZET GASTROESOPHAGEAL REFLUX AND BELCHING IN IRRITABLE BOWEL SYNDROME Background and Aim: Gastroesophageal reflux disease (GERD) and irritable bowel syndrome (IBS) can be overlap. Belching is also often reported symptom and associated with various disorders, including gastroesophageal reflux disease (GERD) and functional gastrointestinal system disorders. However, there is no data about the relation with belching, GERD and irritable bowel syndrome (IBS). We aimed to evaluate the association among IBS, reflux disease and belching. Material-Methods: 12 healthy controls and 25 IBS patients were enrolled in the study. Esophageal manometry, 24 hour ph-impedance (Ohmega; MMS, Enschede, The Netherlands), gastroscopy and colonoscopy were performed in IBS patients. In the control group, impedance study was performed in all subjects. Results were compared to healthy controls. Results: Patients and healthy controls ages were 39.3±13.1 years and 43.1±10.6 years, respectively. The other demographic features (gender, BMI, smoking, alcohol using, etc) were similar (p>0.05). Both belching and reflux symptoms rates were 32% in IBS patients. Mean Demester score was significantly higher in IBS patients (13.8±14.4 vs 6.04±5.6, p=0.027) and 24% of patients had pathologic acid reflux (DMS >14). Gastroscopy was normal in all patients. Manometry was revealed ineffective motility disorders in 28% of IBS patients. SAP positivity was detected in 24% of patients by impedance study. Number of weak acid reflux was also significantly higher in IBS patients (97±56.2 vs 58.2±29.3, p=0.025). The number of supine gas reflux (7.5±6.4 vs 2.42±2.8, p=0.001) and number of supragastric belches was significantly higher in IBS patients (51.2±41.2 vs 25.08±15.2, p=0.035). On the other hand, number of gastric belches was similar in controls and IBS patients (12.1±17.6 vs 4.9±3.8, p=0.575). Although, mean number of weakly acid gas reflux was higher in IBS patients than control group, it was not statistically significant (52±41.1 vs 36.25±20.9, p=0.312). We did not find any IBS symptom correlation with belches. Conclusion: Non-erosive GERD is frequent in IBS patients. This may be related with belching. Key words: reflux, IBS, impedance, belching

9 2 TÜRKÇE ÖZET İRRİTABL BAĞIRSAK SENDROMUNDA GASTROÖZOFAGEAL REFLÜ VE GEĞİRME Giriş ve Amaç: Gastroözofageal reflü hastalığı (GERH) ve irritabl bağırsak sendromu (İBS) birlikte görülebilir. Geğirme de sık görülen bir semptomdur. Gastroözofageal reflü hastalığı (GÖRH) ve fonksiyonel gastrointestinal sistem bozuklukları birlikte görülebilir. Ancak, geğirme, GÖRH ve İBS ilişkisi hakkında yeterli veri yoktur. Bu çalışmanın amacı; İBS, reflü hastalığı ve geğirme arasındaki ilişkiyi araştırmaktır. Materyal-metod: 12 sağlıklı kontrol ve 25 İBS li hasta çalışmaya alındı. İBS hastalarında özofageal manometri, 24 saatlik ph-impedans (Ohmega, MMS, Enschede, Hollanda), gastroskopi ve kolonoskopi yapıldı. Kontrol grubunda impedans çalışması tüm katılanlara yapıldı. Sonuçlar sağlıklı kontrollerle karşılaştırıldı. Bulgular: Hasta ve sağlıklı kontrollerin yaşları sırasıyla 39.3 ± 13.1 yıl ve 43.1 ± 10.6 yıl idi. Diğer demografik özellikler (cinsiyet, VKİ, sigara, alkol kullanma, vb) benzerdi (p> 0.05). İBS hastalarında geğirme ve reflü semptom oranları % 32 idi. Ortalama Demester skoru (DMS) İBS hastalarında anlamlı olarak yüksek bulundu (p = 0.027, 13.8 ± 14.4 vs 6.04 ± 5.6) ve hastaların %24 ünde patolojik asit reflü (DMS> 14) vardı. Gastroskopi tüm hastalarda normaldi. Manometride İBS hastalarının %28 inde inefektif motilite bozukluğu saptandı. Hastaların %24 ünde impedans analizinde anlamlı semptom ilişkisi görüldü (SAP, p<0.05). Zayıf asit reflü sayısı İBS hastalarında istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu (97±56.2 vs 58.2±29.3, p=0.025). Yatarken gaz reflü sayısı (7.5±6.4 vs 2.42 ± 2.8, p=0.001) ve supragastrik geğirme sayısı İBS hastalarında (51.2±41.2 vs 25.08±15.2, p=0.035) anlamlı olarak daha yüksekti. Öte yandan, gastrik geğirme sayısı (12.1±17.6 vs 4.9±3.8, p= 0.575) İBS hastaları ve kontrollerde benzerdi. Zayıf asit gaz reflü sayısı kontrol grubuna göre İBS hastalarında daha yüksek saptanmasına rağmen istatistiksel olarak anlamlı değildi (p=0.312, 52±41.1 vs 36.25±20.9). Geğirme ile herhangi bir İBS semptomu arasında korelasyon izlenmedi. Sonuç: Eroziv olmayan gastroözofageal reflü hastalığı İBS hastalarında sık görülür. Bu geğirme ile ilişkili olabilir. Anahtar kelimeler: Reflü, İBS, impedans, geğirti

10 3 GİRİŞ VE AMAÇ İrritabl Bağırsak Sendromu (İBS) kronik tekrarlayan karın ağrısı veya rahatsızlık hissi ve bağırsak alışkanlığında değişiklik ile karakterize fonksiyonel bir hastalık olup mortalite ve morbiditeyi etkilememekle birlikte hayat kalitesini ciddi oranda bozmaktadır (1-2). İBS; iç hastalıkları uzmanları ve gastroenterologlara başvuru nedenlerinin başında gelmektedir. Tanı Roma Kriterleri olarak bilinen semptomlar ile konulur (3). Toplum kökenli çalışmalarda gastroözofageal reflü (GÖR), disfaji, erken doyma, aralıklı dispepsi, bulantı, kardiyak olmayan göğüs ağrısı gibi üst gastrointestinal sistem (GİS) semptomlarının İBS li hastalarda sık olduğu gösterilmiştir (3-4). GÖR, dispepsi ve İBS farklı hastalıklar olarak değerlendirilse de ortak klinik özellikleri bulunması nedeniyle birlikte görülme olasılığı yüksektir (3). Geğirme izole bir semptom olarak görülebilmekle birlikte gastroözofageal reflü hastalığı (GÖRH) ve fonksiyonel gastrointestinal sistem bozuklukları gibi hastalıklarda da sıklıkla birlikte görülebilmektedir. Yapılan çalışmalarda GÖRH ve İBS arasındaki ilişki gösterilmiş olmakla birlikte, geğirme ile ilişkisi hakkında veri yoktur. Ayrıca bu çalışmaların çoğu semptom sorgulaması ve/veya ph metre ile yapılan çalışmalardır. GÖRH tanısında tek başına ph metre incelemesi yetersizdir. İmpedans yöntemi ile 24 saatlik özofagus ph ölçümü semptom olsun veya olmasın GÖR ün varlığını tespit etmek için son zamanlarda kullanılan oldukça yararlı bir yöntemdir. Yeni geliştirilen bu yöntem ile ph düzeyinden bağımsız olarak tüm reflü epizodlarının içeriği, yönü, lokalizasyonu ve bolusun karakterini (sıvı, gaz, miks) saptamak mümkündür. Bugüne kadar literatürde yayınlanmış çalışmalarda GÖRH olanlarda impedans değerlendirmesi olmasına rağmen; İBS hastalarında intraluminal çok kanallı impedans yöntemi ile reflü varlığı ve geğirtiyi değerlendirmek için yapılan bir çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmada, 24 saatlik impedans yöntemi ile IBS hastalarında reflü varlığı ve İBS, GÖR ile geğirti arasındaki ilişki araştırılmıştır.

11 4 GENEL BİLGİLER A-İRRİTABL BAĞIRSAK SENDROMU İBS organik neden olmaksızın, karın ağrısı ve rahatsızlık hissi ile seyreden, dışkı sıklığı ve formunda değişikliklerle karakterize fonksiyonel bir bağırsak hastalığıdır. Hastalık mortalite ve morbiditeyi etkilememekle birlikte hayat kalitesini ciddi oranda bozmaktadır (1-2). İBS; hekimlerin poliklinikte en sık karşılaştığı ve en fazla vakit harcadıkları gastrointestinal sistem hastalığıdır. İlk kez R.Powel tarafından 1812 yılında karın ağrısı, sindirim bozukluğu, gaz ve şişkinlik gibi semptomlarla tarif edilmiştir yılında J.Howship ise kolonik spazm kavramından bahsetmiştir yılında W.Cumming Aynı kişide bazen ishal bazen de kabız oluyor. Bu iki farklı duruma yol açan hangi hastalıktır? ben bunu izah edemiyorum sözleri ile İBS ye dikkat çekmiştir. İBS yıllar içinde mükoz kolit, spastik kolit, sinirli kolon ve irritabl kolon olarak adlandırılmıştır. İBS prevalansı ülkeler arasında değişkenlik göstermektedir (Şekil 1) (7, 12). Kuzey Amerika da İBS prevalansı %10-15, Avrupa da %11.5 olarak bulunmuştur (5-6). Asya ülkelerindeki prevalans genellikle Avrupa ya göre daha düşük olup %0.8 ile %14 arasında değişen oranlar bildirilmektedir (8-9). Ülkemizde İzmir, Sivas, Elazığ ve Diyarbakır da yapılan çalışmalarda İBS prevalansının %6.2 ile %19.1 arasında değiştiği bildirilmiştir (10-11). Şekil 1: İrritabl bağırsak sendromu prevalansı (12)

12 5 Birinci basamak hekimlere başvuran hastaların %12 si, gastroenterologlara başvuranların ise %28-36 sı İBS dir (13). Amerika da yapılan çalışmalarda İBS hastalarının yılda toplam milyon kez doktora gittikleri ve milyar dolar doğrudan, 19.2 milyar dolar dolaylı maliyete neden oldukları bildirilmektedir (14-15). Bu veriler İBS nin epidemiyolojisinin birinci basamaktaki doktorlar, iç hastalıkları uzmanları ve gastroenterologlar tarafından iyi bilinmesi gerekliliğini açıkça ortaya koymaktadır (15). İBS kadınlarda, beyaz ırkta ve 60 yaş altı grupta daha sık görülmektedir. Tipik olarak semptomlar yaş aralığında ortaya çıkmaktadır (16). İBS prevalansı yaşla birlikte hafif düşüş göstermektedir. Buna rağmen hastalık yaşlılık döneminde de ortaya çıkabilmektedir (17). Dünyada ve Türkiye de kadınlarda görülme sıklığı yüksektir; kadın/erkek oranı 2/1-3/1 şeklindedir (18). Diğer pek çok hastalığın aksine, daha çok yüksek sosyoekonomik sınıfın ve uygar yaşam şartlarının İBS gelişme riskini arttırdığı bilinmektedir (19). İBS semptomlarının kronik olması, kür veya efektif tedavi olmayışı hastaların iş ve okul günü kayıplarına, hayat kalitesinde kötüleşmeye neden olmaktadır (20). Diyet psikolojik faktörler, infeksiyon ve bağırsak florasının İBS semptomlarını etkilediği bilinmesine rağmen, bunlar semptomların nedenini açıklamaya yetmemektedir. Genetik ve çevresel faktörlerin kombinasyonu sonucunda gastrointestinal duyu ve motor fonksiyonlarda değişikliklerle birlikte değişen semptomlar oluşmaktadır. Bazı ailelerde sık görülmesi, genetik ile ilişkili olabileceğini düşündürmektedir. Ancak, diyet, infeksiyon, hayatın erken dönemindeki travma ve stres gibi ortak çevresel faktörlerin katkısıda unutulmamalıdır. Bu paylaşılan çevresel faktörler; sözlü, fiziksel ve cinsel taciz, ev ortamındaki stres kaynakları, öğrenilmiş hastalık davranışı olabilir. Çocukluk dönemindeki taciz olaylarının İBS hastalarında kontrol gruplara göre daha sık olduğu saptanmıştır (21-22). Ev ortamında paylaşılan stres kaynakları da özellikle çocukluk çağında yaşanan kötü olaylar, örneğin ebeveyn kaybı, ciddi bir hastalık, işsizlik, doğal afetler hastalık gelişiminde önemlidir. Halen tüm bu faktörlerin İBS semptomlarını ne kadar ve ne şekilde etkilediği net değildir (23). İBS tanısı organik hastalığı düşündüren alarm semptomları ekarte edildikten sonra semptom kriterleri ile konulur (24-25). İlk kez Manning ve arkadaşları tarafından 1978 de oluşturulan kriterler ışığında İBS li hastaların semptomları tanımlanmış ve tanı koyma amacıyla kullanılmıştır (24).

13 6 Bu semptomlar defekasyon ile karın ağrısının azalması, ağrının sonrasında yumuşak kıvamlı dışkılama, mukuslu dışkılama ve defekasyon sonrasında yeterince boşalamama hissidir (26-27). Klinik araştırma protokollerini standardize etmek için 1992 de ROMA kriterleri yayınlanmıştır de bu kriterler revize edilmiş ve son şeklini 2006 yılında ROMA III kriterleri olarak almıştır. Halen kullanılmaktadır. Tablo 1: Semptoma dayalı İBS tanı kriterleri Manning Rome I Rome II Rome III 1.Defekasyon ile rahatlayan karın ağrısı 2.Ağrı başlangıcı sonrasında gevşek kıvamlı dışkılama 3.Karın ağrısı ile eş zamanlı sık dışkılama 4.Abdominal distansiyon 5.Mukuslu dışkılama 6.Defekasyon sonrasında yeterince boşalamama hissi >12 hafta devamlı veya aralıklı karın ağrısı: 1. defekasyon ile rahatlayan veya 2. dışkılama sıklığında değişiklik ile ilişkili veya 3. dışkı içeriğinde değişiklik ile ilişkili Aşağıdakilerden 2 veya daha fazlasının eşlik etmesi: 1.dışkı sıklığında değişiklik 2.dışkı formunda değişiklik 3.mukuslu dışkılama 4.şişkinlik ve karında distansiyon hissi Yılda >12 hafta süren karında rahatsızlık ve ağrıya aşağıdakilerden en az ikisinin eşlik etmesi: 1.Defekasyon ile rahatlama 2.Dışkılama sıklığında değişikliğe eşlik etme 3.Dışkı şeklindeki değişikliğe eşlik etme Son 3 ayda, ayda en az 3 gün süren tekrarlayıcı karın ağrısı veya rahatsızlık hissinin aşağıdakilerden 2 veya daha fazlası ile birlikte olması ve semptomların hasta başvurusundan 6 ay veya daha uzun süre önce başlaması: 1.Semptomların dışkılama ile hafiflemesi, 2.Dışkılama sıklığındaki değişiklik ile birlikte başlaması, 3.Dışkı formunda değişiklikle birlikte başlaması Roma III kriterlerinde dışkılama sıklığından çok dışkı şekli vurgulanmış ve baskın dışkı şekline göre alt tipler oluşturulmuştur. Roma III kriterlerinde bulunmayan destekleyici semptomlar; anormal dışkılama sıklığı (haftada 3 den az dışkılama veya günde 3 den fazla dışkılama), anormal dışkı şekli, (top gibi/sert veya gevşek/sulu), dışkılama güçlüğü veya defekasyon sonrası yeterince boşalamama hissi, mukuslu dışkılama ve şişkinliktir. İBS alt tipleri 1- Kabızlıkla seyreden İBS (K-İBS); dışkılamaların %25 veya daha fazlasında dışkı sert veya top şeklinde ve dışkılamaların %25 inden azında dışkı sulu veya gevşek 2- İshal ile seyreden İBS (İ-İBS) ; dışkılamaların %25 veya daha fazlasında dışkı gevşek yumuşak lapa gibi cıvık veya sulu ve dışkılamaların %25 inden azında dışkı sert veya top şeklinde

14 7 3- Karışık tip İBS (Değişken İBS); dışkılamaların %25 inde veya daha fazlasında dışkı sert veya topak şeklinde ve dışkılamaların %25 inde veya daha fazlasında dışkı lapa gibi sulu 4- Sınıflandırılamayan İBS; Diğer İBS alt tiplerine uymayan dışkı şekli Toplum kökenli çalışmalarda GÖR, disfaji, erken doyma, aralıklı dispepsi, bulantı, kalp dışı göğüs ağrısı gibi üst GİS semptomlarının İBS li hastalarda sık olduğu gösterilmiştir (3-4). Bu nedenle GÖR, dispepsi ve İBS sıklıkla birlikte görülebilir (28-29). Şişkinlik, gaz, karın gerginliği, karın ağrısı ve sık geğirme toplumda sık görülen semptomlardır (30). Bu semptomlar İBS, fonksiyonel dispepsi gibi fonksiyonel hastalıklara sıklıkla eşlik etmektedir (3-31). Tablo 2: Fonksiyonel hastalıkların anatomik lokalizasyonuna göre sıklığı Hastalıklar sayı yüzde Özofageal hastalıklar Gastroduodenal hastalıklar Abdominal ağrı Bağırsak hastalıkları Biliyer hastalıklar Anorektal hastalıklar Herhangi fonksiyonel GİS hastalığı Toplumda 1/3 oranında herhangi bir fonksiyonel GİS hastalığı mevcut (Tablo 2) (32). Hastaların yaklaşık %20 sinde de en az 2 hastalık birliktedir (Tablo 3). Tablo 3: Fonksiyonel GİS hastalıklarının birlikte görülme oranları (32) Fonksiyonel GİS hastalıkları sayısı sayı Yüzde En az En az En az En az

15 8 İBS li hastalarda stres ile ilişkili bazı hastalıkların görülme sıklığı da normal popülasyonla kıyaslandığında belirgin olarak yüksek bulunmuştur. Fibromiyaljinin genel toplum prevalansı %2 iken, İBS li hastalarda %32.5 dir. Fibromiyaljisi olanlarda, İBS görülme sıklığı %48 olarak bildirilmiştir (33). Kronik yorgunluk sendromunun toplum prevalansı %0.4 iken, İBS li hastalarda kronik yorgunluk sendromu görülme sıklığı %15 tir. İBS li kadınlarda kronik pelvik ağrının, premenstrüel semptomların, dismenorenin ve disparoninin normal bireylerden daha sık olduğu bildirilmiştir. Ayrıca İBS li hastalar genellikle halsizlik, baş ağrısı, sırt ağrısı, pollaküri, uyku bozukluklarından şikayet etmektedirler (34). Birinci basamakta çalışan hekimlerin pozitif semptom kriterlerine yeterince güven duymaması, hastalığın biyolojik bir belirleyicisinin olmaması ve semptomların spesifik olmayıp değişkenlik göstermesi organik hastalığı atlama endişesi ile hastaların sıkça bir üst merkeze sevk edilmesine neden olmaktadır. Klinisyenler İBS ye kesin teşhis koymakta güçlük çekebilirler. İBS semptomlarının ayırıcı tanısı geniştir. Fonksiyonel GİS hastalıkları Roma komitesi ve diğer İBS otoriteleri İBS den şüphelenilen hastalarda ayırıcı tanıya yönelik rutin bazı testler önermektedir (35-36). Organik GİS hastalıklarını dışlamak için serum, dışkı testleri ve kolon görüntülemeleri önerilmektedir (37). Ayırıcı tanıda çölyak hastalığı, besin intoleransı, bakteriyel aşırı gelişim, safra asit malabsorbsiyonu, kronik pankreatit, enterik nöropati/miyopati, GİS infeksiyonu, inflamatuar bağırsak hastalığı, tiroid disfonksiyonu, malignite, metabolik hastalık ve ilaç yan etkisi yer almaktadır. American Collage of Gastroenterology (ACG) tarafından yayınlanan en son kılavuzlarda klinisyenlere anamnezde özellikle alarm semptomları sorgulayarak, semptoma dayalı kriterleri kullanarak İBS tanısı koymaları önerimektedir. Tipik İBS semptomları olan hastada alarm semptomları (>50 yaş, kilo kaybı, kanama, iştahsızlık) yoksa ACG tanısal görüntülemeyi ve dışkı analizlerini rutin pratikte önermemektedir. Alarm semptomları; istemsiz kilo kaybı (>4.5 kg) ateş, titreme, yüksek hacimli ishal (>300 ml/gün), gece ishali, rektal kanama, ailede GİS malignite öyküsü, İBH aile hikayesi, çölyak hastalığı aile öyküsü ve geç başlangıçlı İBS semptomlarıdır (>50 yaş). Alarm semptomlarının organik hastalığı tespit etmedeki özgüllüğü düşük olmasına rağmen, varlığında mutlaka ayrıntılı araştırma yapılmalıdır.

16 9 Tablo 4: İBS de klasik alarm semptomları İstemsiz kilo kaybı Demir eksikliği anemisi İBH aile öyküsü Kolorektal kanser öyküsü Çölyak hastalığı aile öyküsü Rektal kanama Gece ishali Nokturnal ve ilerleyici karın ağrısı İBS fizyopatolojisi tam olarak anlaşılamamış olmasına rağmen multifaktöryel olduğu düşünülmektedir (38). Motor ve duysal disfonksiyon, nöroimmün mekanizmalar, psikolojik faktörler, intraluminal ortamdaki değişiklikler gibi pek çok faktör patogenezde rol almaktadır (Şekil 3) (39). Camilleri ve ark. tarafından İBS fizyopatolojisi özetlenmiş ve biopsikososyal bir bozukluk olduğu belirtilmiş (40). Son yıllarda mikrobiotanın da fizyopatolojide rol aldığına dair bilgiler giderek artmaktadır (Şekil 2). Şekil 2: Fizyopatolojide mikroçevre ve İBS

17 10 Şekil 3: İBS fizyopatoloji mekanizmaları İBS fizyopatolojisi (Şekil 3) aşağıda maddeler halinde özetlenmiştir. I)Motilite bozukluğu GİS kanalı boyunca motilitenin değişmesinin, İBS gelişiminde esas rolü oynadığı ileri sürülmüştür. Görülen bu anormallikler arasında kontraksiyonların sıklığında artış ve düzensiz kontraksiyonlar, kabızlıkla seyreden İBS de uzamış geçiş zamanı, ishalle seyreden İBS de kolesistokinine ve gıda alımına abartılı motor yanıt bulunmaktadır. II)Viseral Aşırı Duyarlılık Visseral aşırı duyarlılık İBS lilerin 2/3 ünde bildirilmektedir. GİS kanalındaki algılama, bağırsak duvarındaki çeşitli reseptörlerin uyarılması sonucu oluşur. Bu reseptörler aferent nöral yol ile spinal kanalın arka boynuzuna ve sonuç olarak beyine sinyalleri iletir. Birçok çalışmada, bağırsak gerilmesi ve şişkinliğinin bağırsaktaki viseral aferent sinirleri uyardığı ve sinirlerde aşırı duyarlılığa neden olduğuna dikkat çekilmiştir. Sonuç olarak normal bağırsak kontraksiyonunda bile İBS li hastalar ağrı ve şişkinlik hissedebilirler (41).

18 11 III) Psiko-Sosyal Faktörler Hastaların %85 inde psikolojik faktörler, GİS yakınmaları başlamadan önce ya da eş zamanlı olarak ortaya çıkmaktadır. İBS li hastalarda depresyon, anksiyete, fobiler, somatizasyon ve panik ataklar arasında güçlü bir ilişki tanımlanmaktadır (42-44). Prospektif bir çalışmada psikososyal faktörlerin (anksiete, uyku bozuklukları, somatik semptomlar) İBS oluşumunda bağımsız risk faktörleri olduğu gösterilmiş (45). IV) Genetik İkizlerde yapılan çalışmaların sonuçları çelişkilidir. Bazı çalışmalar dizigotik ikizlere göre monozigotik ikizlerde 2 kat fazla İBS olduğunu göstermiştir (46). Fakat 5032 ikizle (888 monozigotik, 982 dizigotik) yapılan başka bir çalışmada iki grup arasında anlamlı bir fark saptanmamıştır. Ailevi kümelenme üzerine sınırlı çalışmalar karın ağrısı veya bağırsak hastalığı öyküsü olan bir aile bireyi olan kişilerde İBS olma olasılığının 2 kat artmış olduğunu bildirmektedir. Bu potansiyel bağlantılara rağmen halen İBS nin genetik temeli için kesin bir kanıt tespit edilememiştir(47). V) Besin alerjisi Çoğu İBS li hastaların yemek sonrası şikayet bildirmesi nedeni ile besin intoleransının İBS semptomatolojisinde yer aldığı hipotezi birçok çalışmada incelenmiştir (48). Yemek yedikten sonra şikayetlerin artması kolondaki motor aktivitenin fizyolojik olarak artışı ile veya İBS li hastaların aşırı duyarlılıkları ile açıklanabilir (49). Birçok çalışmada çölyak hastalığı ve İBS nin birlikte görüldüğü ileri sürülmüştür. Bir çalışmada villöz atrofi bulunmayan serum Ig G antigliadin antikorları bulunan ve HLA-DQ2 ekspresyonu bulunan hastalarda glutenden fakir beslenmenin ishal ile seyreden İBS hastalarında iyileşme sağladığı gösterilmiştir (50). İBS tanısı konulmadan önce Çölyak tanısı özellikle ishal baskın hastalarda mutlaka dışlanmalıdır. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalarda bu tablo çölyak olmayan gluten duyarlılığı (NCGS) olarak tanımlanmıştır. Bu durum çölyak hastalığı (ÇH) değil gluten duyarlılığıdır. İshal, abdominal huzursuzluk, ağrı veya şişkinlik şeklinde gastrointestinal yakınmalar olabilir. Bilinen bir mekanizması olmamakla birlikte ÇH ve buğday alerjisinin dışlandığı bu hastalarda gluten kullanımının kesilmesiyle birlikte semptomatik düzelme görülmektedir. Serolojik olarak ve ince bağırsak biyopsisi yönüyle ÇH kriterlerini taşımaz, sadece HLA haplotipleri yönünden uygunluk gösterebilir (51).

19 12 Çölyak olmayan gluten duyarlılığı İBS semptomları Çölyak hastalığı spektrumu Motilite/viseral duyarlılık Beyin-bağırsak etkileşimi İmmün aktivasyon Potansiyel/asemptomatik ÇH Semptomatik ÇH Değişken bağırsak mikrobiomu Şekil 4: Çölyak olmayan gluten duyarlılığı VI) Beyin bağırsak aksı Bağırsakların motor, duysal ve sekretuar aktiviteleri merkezi sinir sistemi, otonom sinir sistemi ve enterik sinir sistemi arasındaki iki yönlü ilişki ile (beyin bağırsak aksı) sağlanmaktadır (Şekil 5) (52). Gastrointestinal semptomlar sadece bağırsağa ait bozukluktan değil, aynı zamanda bağırsağın bu kontrol mekanizmaları arasında herhangi bir seviyedeki etkileşiminin bozulmasından kaynaklanabilir (53). Şekil 5: Beyin bağırsak aksı

20 13 VII) Bağırsaktaki minibeyin Enterik sinir sistemi bağırsak duvarında bulunan motor aktiviteyi, sekresyonları ve GİS kanal içindeki mikrosirkülasyonu kontrol eden, böylece bağırsakların davranışsal paternlerini organize eden nöronlar topluluğudur (54). Çalışması santral sinir sistemi tarafından modifiye edilse de, temelde bağımsız olarak çalışmaktadır. Bu nedenle sıklıkla minibeyin veya ikinci beyin olarak adlandırılmaktadır (55). Böylece peristaltik refleksler gibi basit, lokal refleksleri başlatabilir (56). VIII) İnflamasyon İmmunohistolojik araştırmalarda mukozal immün sistem aktivasyonu ve kolon/ ince bağırsak mukozal biyopsilerde lenfosit sayısında artış olduğu bildirilmiştir (57-58). İBS olan 10 hastada yapılan bir çalışmada alınan tam kat jejunal biopsilerde 9 hastada myenterik pleksusda lenfosit infiltrasyonu saptanmış ve 6 hastada nöron dejenerasyonu olduğu tespit edilmiştir (58). Bu hücreler nitrik oksit salgılayarak enterik sinir sistemini etkiler ve bağırsakta anormal motor ve viseral cevaba neden olabilirler. Öte yandan mast hücreleri immun sistemin efektör hücreleridir ve yapılan bazı çalışmalarda İBS li hastalarda terminal ileumda jejunumda ve kolonda mast hücre sayısında artış gösterilmiştir (59-60). Karın ağrısı ile kolonik sinirlerin komşuluğundaki aktive mast hücreleri arasında pozitif ilişki saptanmıştır (60). Proinflamatuar sitokin artışıda minimal inflamasyon varlığına işaret eden bir bulgudur (61-62). Kliniğimizde yapılan bir çalışmada, 16 sağlıklı kontrol ve 36 İBS hastasında ileum ve rektum biyopsilerinde immunhistokimyasal olarak inflamasyon varlığı araştırılmış ve Roma III kriterlerine göre tanı alan İBS hastalarında mukozal inflamasyon tespit edilmemiştir (63). Dolayısı ile bu konu ile ilgili veriler çelişkilidir. Ancak bir grup hastada düşük düzeyde inflamasyon olduğu kabul edilen bir görüştür. XI) Postinfeksiyöz Akut bakteriyel gastroenterit atağından sonra hastaların bir kısmında bağırsak semptomlarının devam ettiği ve bunların bir kısmında İBS geliştiği bildirilmektedir (64-65). Postinfeksiyöz İBS için risk faktörleri genç yaş, uzamış ateş, anksiete ve depresyondur (66).

21 14 B-AEROFAJİ, GEĞİRTİ Şişkinlik, gaz, karın gerginliği, karın ağrısı ve sık geğirme çoğunlukla genel popülasyonda görülebilir (30). Gözle görülür anormallikler yok iken bu semptomlar İBS, fonksiyonel dispepsi gibi fonksiyonel hastalıklara eşlik edebilir (3). Bu hastalarda, Gİ traktta çok miktarda gaz veya hava içeriğinin nereden kaynaklandığı sorusu akla gelebilir. Olası nedenler; 1-Endojen intestinal gaz üretiminin artması (sindirilmiş karbonhidrat veya bakteriyel aşırı gelişimden dolayı) 2-Bozulmuş Gİ motilite sonucu birikmiş havanın boşalamaması 3-Fazla hava yutma (aerofaji) Yemek yeme ve su içme esnasında hava yutma normal fizyolojik bir olaydır. Sağlıklı insanlarda yapılan bir çalışmada 10 ml sıvı bolus ile 8-32 ml hava yutulduğu gösterilmiş (67). Dik pozisyonda yutulmuş hava midenin proksimalinde birikir. Midenin proksimalinin gerilmesi sonucu alt özofagus sfinkterinde (AÖS) geçici gevşeme olur. Böylece yutulmuş hava dışarı çıkar (68-69). Hava AÖS i geçince özofagusa girer ve özofageal gerilmeye neden olur. Böylece ÜÖS gevşer ve gaz farenkse kaçar (geğirme) (70-71). Yemek sonrası 3-4 geğirme normaldir. Bu yutkunma esnasında havanın yutulmasından kaynaklanmaktadır (72-73). Geğirme GÖRH ve fonksiyonel dispepside sık görülmekle birlikte izole bir semptom olarak da görülen fonksiyonel gastrointestinal sistem hastalığıdır (72). Can sıkıcı tekrarlayan geğirmeler davranışsal bir bozukluk olup fazla hava yutulmasından kaynaklanır (74-75). Bu aerofaji olarak tanımlanmıştır. İntraluminal impedans tekniğinin gelişmesi ile havanın özofagus içindeki pasajının yönü monitorize edilebilmektedir. Böylece izole tekrarlayan aerofajinin özellikleri net olarak izlenebilmektedir. Aerofaji, hastaların sık ve fazla miktarda hava yutması sonucu şişkinlik ve abdominal gerginlik gibi semptomların ortaya çıkmasıdır. Yutulan havanın bir kısmı gastrik geğirme sonucu dışarı atılır. Bir kısmı ise bağırsaklara ulaşarak abdominal gerilmeye ve şişkinliğe neden olur. İzole tekrarlayan geğirmelerde ise dışarı atılan hava mide kaynaklı değildir. Yutulan hava mideye ulaşmadan tekrar farenksten dışarı atılır. Bu supragastrik geğirme olarak adlandırılır. Psikolojik faktörlerin bu hastalıkta önemli olduğu saptanmış ve tedavi yönetiminde davranış terapisi önerilmektedir.

22 15 İntraluminal çok kanallı impedans çalışması ile iki farklı tipteki geğirme paterni (supragastrik ve gastrik) tanımlanmıştır. Gastrik geğirmede, hava mideden özofagusa doğru geçer ve ağızdan atılır. Supragastrik geğirmede ise yutulan hava özofagusta hapsedilerek mideye geçmeden hemen tekrar ağızdan çıkarılır. Gastrik Supragastrik Şekil 6: Supragastrik ve gastrik geğirti impedans incelenmesindeki görüntüsü (76-77)

23 16 Hava itilmesi- Gastrik geğirti Hava hapsolması- Supragastrik geğirti Şekil 7: Manometri ve impedans kombinasyonu ile geğirtinin sınıflaması: Gastrik geğirti havanın mideden proksimale itilmesi, supragastrik geğirti ise havanın özofagusda hapsolması olarak değerlendirilebilir (78) Roma III konsensusunda fonksiyonel gastroduodenal hastalıklar içinde aerofaji ve aşırı geğirme ayrı başlıklar altında incelenmektedir Tablo 5 (31). Tablo 5: Fonksiyonel gastroduodenal sistem hastalıkları Fonksiyonel gastroduodenal hastalıklar Fonksiyonel dispepsi Postprandial distres sendromu Epigastrik ağrı sendromu Geğirme bozuklukları Aerofaji Tanımlanmamış aşırı geğirme Bulantı ve kusma bozuklukları Kronik idyopatik bulantı Fonksiyonel kusma Siklik kusma sendromu Yetişkinlerde geviş getirme sendromu

24 17 Roma III kriterlerine göre aerofaji; haftada en az birkaç defa olan yaşam kalitesini bozan tekrarlayan geğirmedir. Objektif olarak gözlenen ve hava yutmanın gösterilmiş olması gerekir. Tüm bu semptomların en az 6 ay önce başlamış olması ve 3 ay süreyle tanı kriterlerini doldurması gerekir. Sınıflandırılamayan aşırı geğirme tanı kriterleri ise haftada en az birkaç defa olan tekrarlayan can sıkıcı geğirme ve aşırı hava yutmanın kanıtlanmamasıdır. Aerofajide şişkinlik, geğirme, gaz çıkarma, kabızlık, karın ağrısı gibi semptomlar görülür. Fizik muayenede normoaktif bağırsak sesleri ve perküsyonda timpan ses duyulur. Özofageal impedans incelemesi ile gastrik geğirme ve hava yutma saptanabilir. Özofageal impedans İlk defa 1991 de Almanya da Helmholz enstitüsünde Silny tarafından geliştirilmiştir. Radyasyon kullanmadan lümen içi bolus hareketlerini saptamak için dizayn edilmiştir. Genellikle manometri veya ph metre ile birlikte kullanılır. Manometri ile kombine edildiğinde saptanan kontraksiyonların fonksiyonel içeriği hakkında bilgi verir. ph metre ile kombine edildiğinde asid ve asid olmayan gastroözofageal reflü saptanabilir. İmpedans, alterne akım devresinde bolusun metalik halkalardan geçişi sırasında iki halka arasında elektrik akımına karşı dirençteki değişikliklerin ölçümüdür. İmpedans kateterinin üzerinde çok sayıda impedans ölçüm halkası vardır. İmpedans doku içerisindeki iyon miktarı ve akımıyla belirlenir. Özofagus duvarındaki bazal impedans Ohm dur. Özofajit ve Barrett özofagusunun neden olduğu mukozadaki değişikliklere bağlı olarak bazal impedans anormal olarak düşük bulunur. Özofagus boş iken impedans yüksektir, özofagus içinde pasaj olduğunda impedans azalırken, hava geçişi sırasında havanın iletkenliği az olduğundan impedans artar. Çevrede hava varsa 2 halka arasında neredeyse hiç akım olmaz ve impedans çok yüksek ölçülür (79-80). Farklı maddelerin özofagus içinde farklı derecelerde iletkenlikleri olacağından impedans değerleride farklı olacaktır (Tablo 6).

25 18 Tablo 6: Farklı iletkenlikleri olan maddelerin ortalama impedans değerleri Ohm cm, 1kHz Gastrik içerik Safra 90 Tükrük 110 Süt/Yoğurt 300 İskelet kası İçme suyu 1100 Kola 1100 Hava İmpedans yöntemi ile ph düzeyinden bağımsız olarak tüm reflü epizodlarının içeriği, yönü ve lokalizasyonu saptamak mümkün hale gelmiştir İmpedans yöntemi ile özofagus içinden geçen bolusun hangi karakterde olduğu da anlaşılabilmektedir. Bu bolus sıvı, gaz veya miks (gaz-sıvı) karaterde olabilir (Şekil 8). a) Sıvı reflü: Elektrik akımının sıvı bolus yoluyla artmasıyla impedans düşer. Bolus peristaltik dalgayla temizlendiğinde impedans artar. Kas kontraksiyonu ile azalan çap ile impedans bazal değerinin de üzerine çıkar ve daha sonra bazal değerine düşer. b) Gaz reflü: İmpedans hızla yükselir (tipik olarak 5000 Ohm un üzeri değerler) ve hızla bazale döner. c) Miks reflü: Gaz ve sıvı reflünün kombinasyonu gözükür. Şekil 8: Sıvı, hava ve miks tip reflü epizotlarının impedans yöntemi ile değerlendirilmesi. (a) sıvı (b) hava (c) miks tip reflü (80)

26 19 İntraluminal çok kanallı impedans ve ph monitorizasyonu kombinasyonu Tek kataterde birkaç ölçüm halkasının olması özofagusta bolus hareketinin yönünü görmeyi sağlar. Yutkunmada olduğu gibi proksimalden distale impedans değişikliğinin ilerlemesi antegrade bolus hareketini gösterir. Distalden proksimale impedans değişikliğinin ilerlemesi ise retrograde bolus hareketinde (reflü) görülür, böylece reflü olan materyalin özofagustaki yükselme düzeyi saptanabilir (81). İmpedans tekniği ile beraber ph sensörleri sayesinde reflünün asid veya asid olmayan (zayıf asid veya alkalen reflü) yapıda olduğu anlaşılabilmektedir. Bir impedans epizodu sayılabilmesi için en az 3 ardışık halka yükselmesi gereklidir (80). Reflü ataklarının asiditesi ile ilgili birden fazla sınıflandırma söz konusudur. Bu sınıflandımalardan en sık kullanılanı 2004 konsensusuna göre yapılan sınıflandırmadır. Bu sınıflandırma aşağıdaki gibidir. a) Asid reflü epizotu: reflü sırasında ph 4 ün altına düşer veya sürekli ph 4 ün altında kalır. b) Asid olmayan reflü -Zayıf asid reflü epizodu: reflü sırasında ph 4-7 arasındadır ve ph da en az 1 birimlik düşme olur. -Alkalen reflü: reflü sırasında ph 7 ve üzerindedir. İntraluminal çok kanallı impedans + manometri kombinasyonu Manometri özofagus kontraksiyonlarının amplitüdü ve progresyonu hakkında bilgi sağlar ancak bolus transit hakkında çok kısıtlı bilgi verir (82-83). Yutkunmaların impedans monitorizasyonu ile sınıflandırılması; a) Komplet bolus transit: Alt özofagus sfinkterinden 15, 10 ve 5 cm uzaklıkta bulunan impedans halkalarının hepsinden bolusun geçtiğinin gösterildiği pasajlardır. b) İnkomplet bolus transit: Son üç impedans halkasından en az birinde bolus retansiyonunun olduğu pasajlardır. Bolus transiti sağlıklı bireylerde sıvı yutkunmalar için %80, visköz yutkunmalar için >%70 normal kabul edilmektedir (84).

27 20 Manometri ve impedansın kombine edilmesi tam fundoplikasyon yapılacak olan hastaları belirlemede daha seçici bir yöntemdir. Bu şekilde sadece anormal bolus transiti olan dismotiliteli hastalar parsiyel fundoplikasyona verilebilir. Manometri ile ineffektif motilite saptanan pek çok hastada normal bolus transit olduğu saptanmıştır. Özet olarak, İBS fonksiyonel gastrointestinal hastalıklardan biridir. Toplumda 1/3 oranında herhangi bir fonksiyonel GİS hastalığı mevcuttur ve hastaların yaklaşık %20 sinde de en az 2 fonksiyonel hastalık birliktedir. GÖR de pek çok fonksiyonel hastalık ile birlikte bulunabilir. GÖR ve İBS nin birbiri ile örtüştüğünü gösteren çalışmalar mevcuttur. Geğirme de sık görülen bir semptomdur. GÖRH ve fonksiyonel gastrointestinal sistem bozukluklarını da içeren çeşitli hastalıklarla ilişkilidir. Ancak; geğirme, GÖRH ve İBS ile ilişkileri hakkında herhangi bir veri yoktur. Bu çalışmanın amacı impedans tekniği ile İBS, reflü hastalığı ve geğirme arasındaki ilişkiyi araştırmaktır.

28 21 MATERYAL-METOD Bu prospektif çalışmaya İstanbul Tıp Fakültesi Gastroenterohepatoloji Bilim Dalı ve Genel Dahiliye polikliniklerimize başvuran, Roma III tanı kriterleri esas alınarak İBS tanısı konulmuş 25 hasta ve 12 sağlıklı gönüllü olmak üzere toplam 37 kişi dahil edildi. Çalışmaya katılan tüm hastalar çalışma hakkında bilgilendirildi ve Helsinki deklerasyonuna uygun şekilde onamları alındı. Çalışma dizaynı: Çalışma öncesi tüm vakalar çalışmayı yürüten hekim tarafından GÖR (retrosternal yanma, regürjitasyon gb), dispepsi (erken doyma dolgunluk, bulantı, kusma gb) ve İBS semptomları (karın ağrısı, dışkılama alışkanlığında değişiklik, defekasyonla rahatlama gb) açısından sorgulandı. Vakaların hepsinden anamnez alındı. Öz ve soygeçmiş, kötü alışkanlıkları (alkol ve sigara) ve kullanmakta olduğu ilaçlar açısından sorgulandı. Vücut kütle indeksi hesaplandı [Vücut Ağırlığı (kg) / Boy uzunluğunun karesi (m)]. İBS hastalarının Roma III sınıflamasına göre alt tipleri belirlendi (Kabızlık baskın, ishal baskın ve alterne tip). Laboratuvar değerleri, yapılmış olan gastroskopi ve mevcut ise kolonoskopi bulguları not edildi. Sağlıklı gönüllüler, hastane personeli ve polikliniğe rutin kontrol amaçlı gelen günümüzde ve geçmişte hiçbir sağlık problemi yaşamamış kişilerden seçildi. Bu kişiler GİS semptomları açısından sorgulandı. Çalışmaya kontrol grubu olarak, ilaç kullanmayan, bilinen herhangi bir hastalığı olmayan, GÖR ve GİS semptomları olmayan kişiler alındı. Çalışmaya dahil edilme ve dışlanma kriterleri (Tablo 7) göz önünde bulundurularak değerlendirilmiş olan hasta ve kontrol grubundaki vakalara İstanbul Tıp Fakültesi Gastroenterohepatoloji Bilim Dalı Motilite Laboratuvarında Özofageal manometri ve 24 saatlik özofageal impedans ph metre incelemesi yapıldı. Tablo 7: Hasta grubu için çalışmaya dahil edilme ve dışlanma kriterleri Çalışmaya dahil edilme kriterleri yaş arası olmak Roma III tanı kriterlerine göre İBS tanısı alan Çalışmadan dışlanma kriterleri Geçirilmiş özofagus/mide ameliyatı hikayesi Ağır kardiyopulmoner hastalığı olanlar Malignitesi olanlar GÖR e neden olabilecek ilaçları kullanan ve bu ilaçları kesilemeyecek veya kesmek istemeyen hastalar (Aspirin, NSAİİ, antidepresanlar, kalsiyum kanal blokerleri) Asit baskılayıcı tedavi alanlar

29 22 Vakaların hepsi, İTF Gastroenterohepatoloji Bilim Dalı Motilite Laboratuvarı na aç olarak alındılar. Uygun olan hastalara öncelikle manometrik inceleme MMS konvansiyonel balonlu kuru sistem ile yapıldı. Manometrik değerlendirme sırasında alt özofagus sfinkter (AÖS) yeri saptandı. İşlem öncesi ph metre katateri ph 4 ve 7 tampon solüsyonları ile kalibre edildi. Ardından transnazal yoldan özofagus impedans ph metre katateri AÖS ün 5 cm üzerine yerleştirildi. Yerleştirme sonrası kataterin istenilen yerde olup olmadığını kontrol etmek amaçlı PA akciğer grafisi çekildi. Hastalara cihaz hakkında bilgi verildi, gıda ve ilaç alımında, yatarken ve reflü, öksürük gibi semptomların olduğunda basacakları düğmeler gösterildi. Hastalar normal alışkanlıklarını bozmayacak şekilde gün içi aktivitelerine devam ederek 24 saatlik özofageal impedans-ph metre ile değerlendirildi. Katater 24 saat sonra çıkarıldı. Özofageal impedans ph metre sonucunun incelenmesi İTF Gastroenterohepatoloji Bilim Dalı Motilite Laboratuvarı nda tek bir hekim tarafından değerlendirildi (F-A). 24 saatlik trase analizi otomatik ve manuel olarak yapıldı. İntralüminal özofageal impedans ph metre incelemesi için mobil kayıt cihazı olarak MMS recorder, katater olarak tek kullanımlık Unisensor ph-impedans kateteri kullanıldı. GÖR bazale göre impedansta en az %50 lik düşüş olması ve distalde AÖS nin 3 cm üstünde retrograt olarak başlayan ve bu değişikliğin distalindeki impedans halkası dahil en az 3 impedans halkası yukarı yayılması olarak kabul edildi. İmpedansta saptanan reflü ph daki değişikliğe göre aşağıdaki gibi sınıflandırıldı: Asit reflü; Reflü sırasında en az 4 saniye süre ph 4 ün altına düşerse Asid olmayan reflü; Zayıf asid reflü: En az 4 saniye süre ile ph da en az 1 birim düşüşün görüldüğü ancak reflü sırasında ph nın 4-7 arasında kaldığı durum olarak tanımlandı. Alkalen reflü: Reflü sırasında ph nın 7 nin üzerinde kalmasıdır. Her reflü epizotu kendi içinde sıvı, gaz ve miks reflü olmak üzere sınıflandırıldı. İmpedans ile gaz reflü; ayakta, yatarak, asid, asid olmayan, supragastrik ve gastrik reflü olacak şekilde değerlendirildi. Asid reflü, asid olmayan reflü ayakta ve yatarak olacak şekilde ayrı ayrı değerlendirildi. Alkalen reflü zamanı, ph<4 geçen zaman yüzdesi, bolusa maruz

30 23 kalma zamanı (BET), Demeester skorları (DMS), semptom ilişki olasılığı da (SAP) değerlendirildi. SAP pozitifliği otomatik analiz ile p<0.05 olması olarak kabul edildi. Normal değerler olarak Zerbib ve arkadaşlarının sağlıklı insanlar üzerinde yapmış oldukları çalışma esas alındı (85). Ayrıca sağlıklı kontrol grubu ile hasta grubunun değerlerleri karşılaştırıldı. Şekil 9: 24 saatlik ph impedans grafiği

31 24 İstatistik değerlendirme Kişisel bilgisayarda SPSS 15.0 istatistik paket programı kullanılarak yapıldı. Kendi aralarında bağımsız olan gruplar arasındaki farklılıklar non parametrik Mann Whitney U ve Ki-kare testi ile araştırıldı. Korelasyon analizleri Pearson ve Spearman korelasyon testleri ile yapıldı. p değeri 0.05 ten küçük değerler istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Çalışma için İstanbul Tıp Fakültesi Etik Kurulundan onay alındı. Çalışmada kullanılan özofageal impedans ph-metre kateterleri alımında İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından no lu proje olarak desteklenmiştir.

32 25 BULGULAR İstatistik değerlendirme 25 İBS ve 12 kontrol olmak üzere toplam 37 vaka ile yapıldı. Tüm vakaların 18 i (%48.6) erkek ve 19 u (%51.4) kadın idi. Ortalama yaşları 40.6±12.3 yıl (20-62 yıl) idi. Kontrol grubu ve İBS grubundaki vakaların sırasıyla 7 si (%58) ve 11 i (%44) erkek olup, ortalama yaşları 43.1±10.6 yıl (28-61 yıl) ve 39.3±13.1 yıl (20-62 yıl) idi. Hastaların diğer demografik özellikleri aşağıda gösterilmiştir. Tablo 8: Vakaların demografik özelikleri Ort±SD Kontrol (n=12) İBS (n=25) p Yaş, yıl 43.1± ± Cinsiyet, n (%) (58) 11 (44) Erkek 5 (41) 14 (56) Kadın Kilo, kg 82.3± ± Boy, cm 169.5± ± VKİ, kg/m ± ± Sigara, n (%) 4 (33.3) 3 (12) Alkol, n (%) 2 (16.7) 3 (12) 0.53 Vakaların demografik özellikleri değerlendirildiğinde İBS grubundaki hastalar ile kontrol grubu arasında yaş, cinsiyet, kilo, boy ve VKİ açısından anlamlı farklılık yok idi (p>0.05). İBS li hastalarda semptom sorgulamasında semptom dağılımları aşağıdaki grafikte gösterilmiştir.

33 26 İBS % Grafik 1: İBS hastalarındaki semptom oranları İBS hastalarının %44 ünde sadece İBS semptomları varken; geri kalan hastalarda dispepsi ve reflü semptomları da vardı (Grafik 2). İBS %44 Dispepsi %24 GÖR %12 GÖR+dispepsi %20 Grafik 2: İBS hastalarında GÖR ve dispepsi semptom oranı Endoskopi sonuçları: İBS grubundaki tüm hastalara gastroskopi yapıldı. Hiçbir hastada özofajit saptanmadı.

34 27 Manometri sonuçlarının değerlendirilmesi: Vakaların %64 ünde özofagus motilitesi normal iken, %36 sında özofagusda motilite bozukluğu saptanmıştır (Tablo 9). Motilite bozukluğu saptanan hastalardan 8 inde GÖR e sekonder gelişebilecek inefektif motilite bozukluğu mevcut idi. Bir hastada manometride iletilmeyen kontraksiyonlar ile birlikte 2 adet eş zamanlı kontraksiyon izlendi. Bu hastada ineffektif motilite bozukluğu kabul edildi. Başka bir hastada distalde kontraksiyon basıncı >220mmHg idi ve hiperkontraktil özofagus tanısı aldı. AÖS basıncı normal ve peristaltik özofagus görüldü. Her iki hastada da semptom ilişkili zayıf asid reflü saptandı. Bu hastalar detaylı tekrar sorgulandı. Reflü semptomu dışında yutma güçlüğü veya göğüs ağrısı gibi primer motor foksiyon bozukluğunu düşündürecek semptomlar saptanmadı. Hastaların ortalama AÖS basıncı normal sınırlar içindeydi. Sadece 2 hastada (%8) hipotansif AÖS (<10 mmhg) saptandı. Tablo 9: İBS li hastaların manometri sonuçları Manometri sonuç Kontrol (n=25) Normal, n(%) 16 (64) Patolojik, n(%) 9 (36) İnefektif motilite bozukluğu 8 Ankoordine motilite bozukluğu 0 Hiperkontraktil özofagus 1 Aperistaltik özofagus 0 AÖS basıncı (mmhg) 17.48±7.019

35 28 İmpedans sonuçlarının değerlendirilmesi: İBS grubunda 24 hastada (%96), kontrol grubunda 8 hastada (%66.7), impedans patolojik (zayıf asid ve/veya asid reflü) olarak saptandı. İBS grubunda kontrol grubuna göre patolojik impedans olayları anlamlı olarak daha yüksekti (p= 0.03) (Tablo 10). Tablo 10: Vakaların impedans sonuçları İmpedans sonuçları İmpedans Tanı sonucu n,(%) Normal Anormal Patolojik asit reflü Zayıf Asit reflü Alkalen reflü Kontrol (n=12) 4 (33.3) 8(66.7) İBS (n=25) 1 (4) 24 (96) DMS, ort±sd 6.04± ± BET (dak), ort±sd 12± ± Asid reflü sayısı, ort±sd 19.9± ± Ayakta 18.4± ± P 0.03 Yatarken 1.5± ± ph < 4 zamanı (%),ort±sd 2.3±3 3.6± Ayakta 2.6±3.2 4± Yatarken 0.38± ± Non asid sayısı, ort±sd 58.2± ± Ayakta 54.4± ± Yatarken 3.8± ± Alkali periyot sayısı, ort±sd 105.5± ± Gaz reflü sayısı, ort±sd 37.2± ± Ayakta 34.8± ± Yatarken 2.42± ± Asid gaz 0.92± ± Asid olmayan gaz 36.25± ± Supragastrik geğirti 25.08± ± Gastrik geğirti 12.1± ±

36 29 Şekil 10: Asid reflü ile birlikte gastrik geğirme Şekil 11a) Asid reflü ile birlikte gastrik geğirme Şekil 11b) Asid olmayan gastrik geğirti Şekil 12a-b: Asid reflü ile birlikte supragastrik geğirme

37 30 Şekil 13: Asid olmayan supragastrik geğirti Şekil 14: Tekrarlayan gastrik ve supragastrik geğirti

38 Toplam Gaz reflü sayısı 31 İBS grubunda 7 hastada patolojik asid reflü, 17 hastada zayıf asid reflü saptandı. Kontrol grubunda ise 8 kişide zayıf asid reflü tespit edildi. İBS li hastalarda kontrol grubuna göre ortalama DMS ları (13.8±14.4 vs 6.04±5.6, p=0.027) anlamlı olarak daha yüksekti ve %28 inde patolojik asid reflü (DMS>14) saptandı. Hastaların %24 ünde SAP (semptom ilişki olasılığı) pozitifliği görüldü (p<0.05). İBS li hastalarda toplam asid reflü sayısı (33.9±17.2 vs 19.9±14.4, p=0.0016), yatarken asid reflü sayısı (6.8±7.5 vs 1.5±2.1, p=0.04), yatarken ph 4 ün altında geçen zaman (3.1±4.3 vs 0.38±0.77, p=0.04) kontrol grubuna göre ortalama anlamlı olarak yüksek saptandı. Yatarken gaz reflü sayısı (7.5±6.4 vs 2.42±2.8, p=0.001) ve supragastrik geğirme sayısı (51.2±41.2 vs 25.08±15.2, p=0.035) İBS li grupta anlamlı olarak yüksekti. Gastrik geğirme sayısı kontrol grubunda ve İBS li hastalarda benzerdi (12.1±17.6 vs 4.9±3.8, p=0.575). İBS li hastalarda toplam gaz reflü sayısı ile toplam asid olmayan reflü sayısı arasında pozitif korelasyon saptandı (p= 0.000, R= 0.745). Toplam asid gaz reflü sayısı ile ayakta ve yatarken asid reflü sayısı arasında pozitif korelasyon saptandı (sırasıyla; p= 0.005, R 0.542, p= 0.003, R= 0.574). Supragastrik geğirti ile toplam zayıf asid reflü sayısı arasında pozitif korelasyon saptandı (p= 0.000, R= 0.731) ,00 50,00 100,00 150,00 200,00 250,00 Toplam asid olmayan reflü sayısı Grafik 3: İBS li hastalarda toplam gaz reflü sayısı ile toplam asid olmayan reflü sayısı arasındaki pozitif korelasyon (p= 0.000, R= 0.745)

39 Toplam supragastrik geğirti sayısı ,00 50,00 100,00 150,00 200,00 250,00 Toplam zayıf asid reflü sayısı Grafik 4: Supragastrik geğirti ile toplam zayıf asid reflü sayısı arasındaki pozitif korelasyon (p= 0.000, R= 0.731).

40 33 TARTIŞMA İrritabl bağırsak sendromu organik neden olmaksızın, karın ağrısı ve rahatsızlık hissi ile seyreden, dışkı sıklığı ve formunda değişikliklerle karakterize fonksiyonel bir bağırsak hastalığıdır. GÖRH ise mide içeriğinin özofagusa geri kaçmasına bağlı semptom ve/veya lezyonların birlikteliği olarak tanımlanır. Klasik semptomlar regürjitasyon ve retrosternal yanmadır. Atipik semptomlar ise kalp dışı göğüs ağrısı, ses kısıklığı, kronik öksürük, disfaji, globus ve astımdır. Fonksiyonel dispepsi organik hastalık olmaksızın bulantı, kusma, şişkinlik, erken doyma gibi gastrointestinal semptomların görülmesidir. Toplum kökenli çalışmalarda gastroözofageal reflü, disfaji, erken doyma, aralıklı dispepsi, bulantı, kalp dışı göğüs ağrısı gibi üst GİS semptomlarının İBS li hastalarda sık olduğu gösterilmiştir. GÖR, dispepsi ve İBS farklı hastalıklar olarak değerlendirilse de ortak klinik özellikleri bulunması nedeniyle birlikte görülme olasılığı yüksektir (3-12). Literatüre benzer olarak İBS ve GÖR birlikteliği yapmış olduğumuz çalışmada da sık olarak saptanmıştır. Semptom sorgulamasında, İBS li hastaların %32 sinde GÖR, %44 ünde dispepsi, %20 sinde ise reflü ve dispepsi semptomlarının birlikte olduğu görülmüştür. Kennedy ve ark. nın (28) çalışmasında İBS li hastaların %47 sinde GÖRH saptanmıştır. Guillemont ve ark. nın (86) çalışmasında GÖRH olanların %27 sinde İBS bildirilmiştir. Fass ve ark. nın (87) 6000 GÖR hastasını kapsayan çalışmasında ise İBS prevalansını %60 olarak tespit etmiştir. Lee ve ark nın (88) çalışmasında İBS hastalarının %24 ünde GÖRH birlikteliği bildirilmiştir. Yarandi ve ark nın (89) 1419 İBS ve 2658 GÖR hastası ile yapmış olduğu çalışmada ise İBS hastalarının %63.6 sında GÖR semptomları saptanmıştır. Stanghellini nin çalışmasında İBS hastalarının %66 sında fonksiyonel dispepsi olduğu bildirilmiştir (90). Bu çalışmaların çoğu semptom sorgulaması ve/veya ph metre ile yapılan çalışmalardır. Reflü hastalarında yapılan dış merkezli bir çalışmada 24 saatlik ph metre, vakaların %30-50 sinde normal bulunmuştur (82). Bu durum GÖRH tanısında ph metre nin yetersiz olduğunu göstermektedir. 24 saatlik ph metre de sınır değer ph < 4 kabul edilmiştir. Bunun nedeni ph 4 ün üzerine çıkması durumunda pepsinojenin pepsine dönüşümünün çok az olduğu varsayımıdır. Halbuki son zamanlarda pepsin aktivasyonunun ph 6.5 a kadar sürdüğü gösterilmiştir. Başta özofagopulmoner reflü olmak üzere değişik sorunların zayıf asid ve asid olmayan reflüler ile ilişkili olabileceği bildirilmiştir. ph 4-7 arası ölçümü önemli olması nedeni ile impedans tekniği geliştirilmiştir. ph metre ile kombine edildiğinde zayıf asid ve alkalen reflüleri de ölçebilmektedir (81).

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI Prof. Dr. Aydan Kansu Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı 7 y, ~ 1 yıldır karın ağrısı Göbek çevresinde Haftada

Detaylı

Kabızlık (Konstipasyon) Prof.Dr.Ömer ŞENTÜRK

Kabızlık (Konstipasyon) Prof.Dr.Ömer ŞENTÜRK Kabızlık (Konstipasyon) Prof.Dr.Ömer ŞENTÜRK Tanım: Rome-II Tanı Kriterleri Son 6 ay içerisinde en az 3 ay (aralıklı veya sürekli) aşağıdaki semptomlardan 2 veya daha fazlasının olmasıdır. **Haftada 2

Detaylı

Kalın bağırsağın mukoza adı verilen iç yüzeyinin zayıf noktalardan dışarı doğru kese şeklinde fıtıklaşmasına veya cepleşmesine, bağırsak divertikülü

Kalın bağırsağın mukoza adı verilen iç yüzeyinin zayıf noktalardan dışarı doğru kese şeklinde fıtıklaşmasına veya cepleşmesine, bağırsak divertikülü Kalın bağırsağın mukoza adı verilen iç yüzeyinin zayıf noktalardan dışarı doğru kese şeklinde fıtıklaşmasına veya cepleşmesine, bağırsak divertikülü adı verilir. Birden çok divertikülün yer aldığı durumlara

Detaylı

GLUTEN SENSİTİF ENTEROPATİ(ÇÖLYAK HASTALIĞI) TANISINDA NON- İNVAZİV TANI TESTLERİ İLE İNVAZİV TANI TESTLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI

GLUTEN SENSİTİF ENTEROPATİ(ÇÖLYAK HASTALIĞI) TANISINDA NON- İNVAZİV TANI TESTLERİ İLE İNVAZİV TANI TESTLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI GLUTEN SENSİTİF ENTEROPATİ(ÇÖLYAK HASTALIĞI) TANISINDA NON- İNVAZİV TANI TESTLERİ İLE İNVAZİV TANI TESTLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI Dr.Yasemin Derya Gülseren Ali Kudret Adiloğlu, Mihriban Yücel, Levent Filik,

Detaylı

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM Gastrointestinal Sistem Hastalıkları Dr. Nazan ÇALBAYRAM ÇÖLYAK HASTALIĞI Çölyak hastalığı bir malabsorbsiyon sendromudur. Hastalık; gluten içeren unlu gıdalara karşı genetik bazda immünojik bir intolerans

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Polikliniği Olgu Sunumu 10 Ağustos 2018 Cuma

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Polikliniği Olgu Sunumu 10 Ağustos 2018 Cuma Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Polikliniği Olgu Sunumu 10 Ağustos 2018 Cuma İnt. Dr. Muhammed Türk Olgu 4 yaş, 10 aylık kız hasta Yaklaşık bir yıldır

Detaylı

GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ

GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ Erhan Çalışıcı, Birgül Varan, Mahmut Gökdemir, Nimet Cındık, Özge Orbay Başkent Üniversitesi Çocuk Sağ.Has.ABD Göğüs ağrısı, çocukluk ve adölesan

Detaylı

HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi

HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi Uzm. Dr. Sinem AKKAYA IŞIK Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi AIDS CMV; nadir ölümcül İlk vaka 1983 Etkili ART sıklık azalmakta, tedavi şansı

Detaylı

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ

İnsomni. Dr. Selda KORKMAZ İnsomni Dr. Selda KORKMAZ Uykuya başlama zorluğu Uykuyu sürdürme zorluğu Çok erken uyanma Kronik şekilde dinlendirici olmayan uyku yakınması Kötü kalitede uyku yakınması Genel populasyonda en sık görülen

Detaylı

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Travma ve cerrahiye ilk yanıt Total vücut enerji harcaması artar Üriner nitrojen atılımı azalır Hastanın ilk resüsitasyonundan sonra Artmış

Detaylı

Diyaliz Hastalarında Dispepsi, GIS Problemler. Dr. Başol Canbakan

Diyaliz Hastalarında Dispepsi, GIS Problemler. Dr. Başol Canbakan Diyaliz Hastalarında Dispepsi, GIS Problemler Dr. Başol Canbakan Giriş ve Tanımlar Dispeptik semptomların değerlendirilmesi Dispepsinin yaşam kalitesi ve beslenme üzerine etkisi Helicobacter pylori ve

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

Özofagusun motilite bozuklukları. Prof. Dr. Melih Paksoy

Özofagusun motilite bozuklukları. Prof. Dr. Melih Paksoy Özofagusun motilite bozuklukları Prof. Dr. Melih Paksoy Fizyoloji Yutkunmanın faringeal fazı 1.5 sn sürer, yiyeceğin geçmesi için faringoözofagial segment kasının koordine çalışması gerekir. Koordinasyonun

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Romatoloji Bilim Dalı Olgu Sunumu 28 Haziran 2016 Salı Yandal Ar. Gör. Uzm. Dr. Kübra Öztürk Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

Sunum planı. Epidemiyoloji Tanım Sınıflama Değerlendirme Tedavi Özet

Sunum planı. Epidemiyoloji Tanım Sınıflama Değerlendirme Tedavi Özet Sunum planı Epidemiyoloji Tanım Sınıflama Değerlendirme Tedavi Özet En sık hekime başvuru nedeni Okul çağındaki çocuklarda %35-40 viral enfeksiyonlar sonrası 10 gün %10 çocukta 25 günü geçer. Neye öksürük

Detaylı

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM Dünya genelinde 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülmekte Gelişmiş ülkelerde artan prevalansa sahip Hasta veya toplum açısından yüksek maliyetli bir hastalık

Detaylı

Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri

Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri Gündüz Aşırı Uykululuğun Psikiyatrik Nedenleri ve Tedavileri Dr. Hasan KARADAĞ Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Psikiyatri Kliniği Gündüz aşırı uykululukta genel popülasyonun % 4-6

Detaylı

14 Aralık 2012, Antalya

14 Aralık 2012, Antalya Hamilelerde Uyku Bozukluğunun Sorgulanması ve Öyküden Tespit Edilen Huzursuz Bacak Sendromunda Sıklık, Klinik Özellikler ve İlişkili Olabilecek Durumların Araştırılması A Neyal, G Benbir, R Aslan, F Bölükbaşı,

Detaylı

Akut Karın Ağrısı. Emin Ünüvar. İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. eminu@istanbul.edu.tr

Akut Karın Ağrısı. Emin Ünüvar. İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. eminu@istanbul.edu.tr Akut Karın Ağrısı Emin Ünüvar İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı eminu@istanbul.edu.tr 28.07. Acil ve Yoğun Bakım Kongresi 1 AKUT Karın ağrısı Çocuklarda karın ağrısı

Detaylı

TÜRKİYE DE MİDE KANSERLERİ SIKLIĞI, COĞRAFİ DAĞILIMI VE KLİNİK ÖZELLİKLERİ. Prof.Dr.Fikri İçli

TÜRKİYE DE MİDE KANSERLERİ SIKLIĞI, COĞRAFİ DAĞILIMI VE KLİNİK ÖZELLİKLERİ. Prof.Dr.Fikri İçli TÜRKİYE DE MİDE KANSERLERİ SIKLIĞI, COĞRAFİ DAĞILIMI VE KLİNİK ÖZELLİKLERİ Prof.Dr.Fikri İçli ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİNDE 1990 YILINDA GÖRÜLEN KANSERLERİN DAĞILIMI (PATOLOJİ KAYITLARI) Erkek 1898

Detaylı

Gastroösofageal Reflü Hastalığı DRATALAYŞAHİN

Gastroösofageal Reflü Hastalığı DRATALAYŞAHİN Gastroösofageal Reflü Hastalığı DRATALAYŞAHİN Tanım Gastrik muhtevanın ösofagusa anormal reflüsünün neden olduğu mukosal hasar ve semptomlar Sıklıkla kronik ve tekrarlayıcı Tipik semptomları olmayan hastalarda

Detaylı

Dr.Özlem Parlak, Dr.İbrahim Öztura, Dr.Barış Baklan

Dr.Özlem Parlak, Dr.İbrahim Öztura, Dr.Barış Baklan Dr.Özlem Parlak, Dr.İbrahim Öztura, Dr.Barış Baklan Tanı; Dört tanı kriteri Destekleyici tanı kriterleri Eşlik eden özellikler Bu skala; 10 sorudan oluşmaktadır en fazla 40 puan verilmektedir skor sendromun

Detaylı

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

PARKİNSON HASTALIĞI. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak PARKİNSON HASTALIĞI Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND

Detaylı

PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ

PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ PRİMER SİLİYER DİSKİNEZİ HASTALARININ KLİNİK DEĞERLENDİRMESİ N Emiralioğlu, U Özçelik, G Tuğcu, E Yalçın, D Doğru, N Kiper Hacettepe Üniversitesi Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı Genel Bilgiler Primer

Detaylı

YAŞLI DEĞERLENDİRME FORMU. Boy/kilo / BKİ):

YAŞLI DEĞERLENDİRME FORMU. Boy/kilo / BKİ): ÖYKÜ YAŞLI DEĞERLENDİRME FORMU Adı Soyadı: Doğum tarihi/yaş: Cinsiyeti: Eğitimi: Medeni durumu: Çocuk sayısı: İşi-mesleği: Gelir kaynakları: Boy/kilo / BKİ): Şu anki sağlık sorunları: Sosyal güvence: Emeklilik

Detaylı

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi Kahramanmaraş 1. Biyokimya Günleri Bildiri Konusu: Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi Mehmet Aydın DAĞDEVİREN GİRİŞ Fetuin-A, esas olarak karaciğerde

Detaylı

Otakoidler ve ergot alkaloidleri

Otakoidler ve ergot alkaloidleri Otakoidler ve ergot alkaloidleri Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 1 Antihistaminikler 2 2 1 Serotonin agonistleri, antagonistleri, ergot alkaloidleri 3 3 Otakaidler Latince "autos" kendi, "akos"

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı Uzman Dr. Mehtap Ezel Çelakıl DR.MEHTAP EZEL ÇELAKIL 4YAŞ ERKEK HASTA Şikayeti:

Detaylı

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi Dr. SiğnemÖZTEKİN, Psikolog Duygu KUZU, Dr. Güneş CAN, Prof. Dr. AyşenESEN DANACI Giriş: Ayrılma anksiyetesi bozukluğu,

Detaylı

VAY BAŞIMA GELEN!!!!!

VAY BAŞIMA GELEN!!!!! VAY BAŞIMA GELEN!!!!! DİYABET YÖNETİMİNDE İNSÜLİN POMPA TEDAVİSİNİN KAN ŞEKERİ REGÜLASYONUNA OLUMLU ETKİSİ HAZIRLAYAN: HEM. ESRA GÜNGÖR KARABULUT Diyabet ve Gebelik Diyabetli kadında gebeliğin diyabete

Detaylı

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi / Patoloji A:B:D

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi / Patoloji A:B:D Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi / Patoloji A:B:D Arş gör. Dr Cansu ABAYLI Çöliak hastalığı; Buğday, arpa ve yulaf gibi tahıllı gıdalarda bulunan, gluten proteinleri ile oluşan, toplumun %1 inden fazlasının

Detaylı

17 Nisan Haziran SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a

17 Nisan Haziran SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a TARİH 17.04.2017 18.04.2017 19.04.2017 20.04.2017 21.04.2017 09: 15 GEÇEN DERS UNUN DEĞERLENDİRİLMESİ YENİ DERS UNUN TANITIMI Ders Kurul Başkanı Prof.Dr.F.Belgin EFE Akut Pankreatit Pre-Operatif Hastaların

Detaylı

DİSFONKSİYONEL İŞEME (İŞEME FONKSİYON BOZUKLUĞU) NEDİR?

DİSFONKSİYONEL İŞEME (İŞEME FONKSİYON BOZUKLUĞU) NEDİR? DİSFONKSİYONEL İŞEME (İŞEME FONKSİYON BOZUKLUĞU) NEDİR? Tuvalet eğitimi döneminde, nörolojik olarak normal bazı çocuklarda yanlış edinilmiş işeme alışkanlıkları neticesinde ortaya çıkan işeme fazındaki

Detaylı

oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri

oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri Osteoporoz Tanı ve Tedavi oporoz Tanı ve Tedavi Prensipleri Prensipleri Dr. Ümit İNCEBOZ Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum AD Dr. Ümit İNCEBOZ Balıkesir Üniversitesi Tıp

Detaylı

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Hastalıkların tedavisinde kat edilen yol, bulaşıcı hastalıklarla başarılı mücadele, yaşam koşullarında düzelme gibi

Detaylı

3. OLGU. Tüberküloz Kursu 2008 Antalya

3. OLGU. Tüberküloz Kursu 2008 Antalya 3. OLGU Tüberküloz Kursu 2008 Antalya 43 yaşında erkek hasta, çiftçi Yakınması: Öksürük, balgam, balgamla karışık kan tükürme, nefes darlığı Hikayesi: Yaklaşık 5 aydır öksürük ve balgam yakınması olan

Detaylı

06 Şubat Nisan SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a

06 Şubat Nisan SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a TARİH 06.02.2017 07.02.2017 08.02.2017 09.02.2017 10.02.2017 09: 15 GEÇEN DERS UNUN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YENİ DERS UNUN TANITIMI Ders Kurul Başkanı Prof.Dr.Aysen AKALIN GÖRH Pre-Operatif Hastaların Genel

Detaylı

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD

BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD BİRİNCİ BASAMAKDA PSİKİYATRİ NURAY ATASOY ZKÜ TIP FAKÜLTESİ AD Çalışmalarda birinci basamak sağlık kurumlarına başvuran hastalardaki psikiyatrik hastalık sıklığı, gerek değerlendirme ölçekleri kullanılarak

Detaylı

BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof Dr Zehra AYCAN.

BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ. Prof Dr Zehra AYCAN. BÜYÜMENİN DEĞERLENDİRİLMESİ Prof Dr Zehra AYCAN zehraaycan67@hotmail.com Büyüme Çocukluk çağı, döllenme anında başlar ve ergenliğin tamamlanmasına kadar devam eder Bu süreçte çocuk hem büyür hem de gelişir

Detaylı

Vaka II. Vaka I. Vaka III. Vaka IV

Vaka II. Vaka I. Vaka III. Vaka IV Göğüs Ağrısına Yaklașım A.Ü. Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D Dr. Murat BERBEROĞLU 03.07.2012 Sunu Planı Vakalar Giriș ve Epidemiyoloji Patofizyoloji Tanısal Yaklașım -öykü - risk faktörleri -fizik muayene -test

Detaylı

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER Varlık Erol, Cengiz Aydın, Levent Uğurlu, Emre Turgut, Hülya Yalçın*, Fatma Demet İnce* T.C.S.B. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi,

Detaylı

SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a. Pre-Operatif Hastaların Genel Değerlendirilmesi Yrd.Doç.Dr.

SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a. Pre-Operatif Hastaların Genel Değerlendirilmesi Yrd.Doç.Dr. 1. H A F T A TARİH 06.02.2017 07.02.2017 08.02.2017 09.02.2017 10.02.2017 09: 15 GEÇEN DERS UNUN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YENİ DERS UNUN TANITIMI Ders Kurul Başkanı Prof.Dr.M.Nur KEBAPÇI GÖRH Pre-Operatif

Detaylı

GASTROİNTESTİNAL BOZUKLUĞU OLAN HASTAYA YAKLAŞİM

GASTROİNTESTİNAL BOZUKLUĞU OLAN HASTAYA YAKLAŞİM GASTROİNTESTİNAL BOZUKLUĞU OLAN HASTAYA YAKLAŞİM 1 İNT.DR.GÜLTEKİN TAŞKIRAN NİSAN 2014 Gastrointestinal patoloji olduğunu düşündüren başlıca semptomlar ; Retrosternal yanma Dispepsi Yutma ile ilgili sorunlar

Detaylı

Kelime anlamı olarak kanser, bir organ veya dokudaki hücrelerin düzensiz bir şekilde bölünüp çoğalmasıyla ortaya çıkan kötü urlara denir.

Kelime anlamı olarak kanser, bir organ veya dokudaki hücrelerin düzensiz bir şekilde bölünüp çoğalmasıyla ortaya çıkan kötü urlara denir. Kelime anlamı olarak kanser, bir organ veya dokudaki hücrelerin düzensiz bir şekilde bölünüp çoğalmasıyla ortaya çıkan kötü urlara denir. Genel anlamda ise kanser, hücrelerde DNA'nın hasarı sonucu hücrelerin

Detaylı

Öksürük. Pınar Çelik

Öksürük. Pınar Çelik Öksürük Pınar Çelik Öksürük Öksürük, akciğerleri aspirasyondan koruyan, sekresyonların atılmasını sağlayan, istemli veya istemsiz refleks yolla oluşan, ani patlayıcı ekspirasyon manevrasıdır. Öksürük refleksinin

Detaylı

TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDE GÜNDÜZ AŞIRI UYKULULUK HALİ VE DEPRESYON ŞÜPHESİ İLİŞKİSİ

TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDE GÜNDÜZ AŞIRI UYKULULUK HALİ VE DEPRESYON ŞÜPHESİ İLİŞKİSİ TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNDE GÜNDÜZ AŞIRI UYKULULUK HALİ VE DEPRESYON ŞÜPHESİ İLİŞKİSİ Egemen Ünal*, Reşat Aydın*, Gülnur Tekgöl Uzuner**, Oğuz Osman Erdinç**, Selma Metintaş* *Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

Detaylı

HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR

HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR Feray Gökdoğan 1, Duygu Kes 2, Döndü Tuna 3, Gülay Turgay 4 1 British University of Nicosia, Hemşirelik Bölümü 2 Karabük

Detaylı

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite

Yaşlılarda düzenli fiziksel aktivite Düzenli fiziksel aktivite ile kazanılmak istenen yaşam kalitesi artışı özellikle yaşlı nüfusta önemli görülmektedir. Bu kısımda yaşlılar için egzersiz programı oluşturulurken nelere dikkat edilmesi gerektiği

Detaylı

Göğüs Ağrısı Olan Hasta. Dr. Ö.Faruk AYDIN / 06.04.2016

Göğüs Ağrısı Olan Hasta. Dr. Ö.Faruk AYDIN / 06.04.2016 Göğüs Ağrısı Olan Hasta Dr. Ö.Faruk AYDIN / 06.04.2016 Göğüs Ağrısı??? Yan ağrısı? Sırt ağrısı? Mide ağrısı? Karın ağrısı? Boğaz ağrısı? Omuz ağrısı? Meme ağrısı? Akut Göğüs Ağrısı Aniden başlar-tipik

Detaylı

Akut İshalli Çocuklarda İshal Etkenleri, Çevresel Etkenler ve Diyette Doğal Probiyotik Tüketiminin İshal Şiddeti İle İlişkisi

Akut İshalli Çocuklarda İshal Etkenleri, Çevresel Etkenler ve Diyette Doğal Probiyotik Tüketiminin İshal Şiddeti İle İlişkisi Akut İshalli Çocuklarda İshal Etkenleri, Çevresel Etkenler ve Diyette Doğal Probiyotik Tüketiminin İshal Şiddeti İle İlişkisi Bahri Elmas, Şeyda Tok, Öner Özdemir TC Sağlık Bakanlığı Sakarya Üniversitesi

Detaylı

PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR. Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli

PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR. Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli PERİFERİK ARTER HASTALIKLARINDA SEMPTOMLAR Dr. İhsan Alur Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi AD, Denizli PERİFERİK ARTER HASTALARINA YAKLAŞIM NASIL OLMALIDIR? A) ANAMNEZ (ÖYKÜ,

Detaylı

BİYOİSTATİSTİK Sağlık Alanına Özel İstatistiksel Yöntemler Dr. Öğr. Üyesi Aslı SUNER KARAKÜLAH

BİYOİSTATİSTİK Sağlık Alanına Özel İstatistiksel Yöntemler Dr. Öğr. Üyesi Aslı SUNER KARAKÜLAH BİYOİSTATİSTİK Sağlık Alanına Özel İstatistiksel Yöntemler Dr. Öğr. Üyesi Aslı SUNER KARAKÜLAH Ege Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Biyoistatistik ve Tıbbi Bilişim AD. Web: www.biyoistatistik.med.ege.edu.tr

Detaylı

Akut ve Kronik Hepatit B Aktivasyonunun Ayrımı. Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi

Akut ve Kronik Hepatit B Aktivasyonunun Ayrımı. Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Akut ve Kronik Hepatit B Aktivasyonunun Ayrımı Dr. Murat Kutlu Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Akut Hepatit B ve Kronik Hepatit Aktivasyonunun Ayrımı Neden AHB ve KHB-A karışır? Neden AHB ve KHB-A

Detaylı

GERİATRİ DR. HÜSEYİN DORUK

GERİATRİ DR. HÜSEYİN DORUK GERİATRİ DR. HÜSEYİN DORUK Master Yoda: 900 yıl 546 yıl Jean Louise Calment 122 yaş Tanrılar yaşlandıkça hayatı daha mutsuz ve hoş olmayan bir hale getirerek ne kadar merhametli olduklarını gösteriyor.

Detaylı

Çalışmaya katılan hasta sayısı: 7601 (7599 hastanın datası toplandı)

Çalışmaya katılan hasta sayısı: 7601 (7599 hastanın datası toplandı) Sevgili Arkadaşlarım, CANTAB için en önemli çalışmamız CHARM Çalışmasıdır.. Eğitimlerde söylediğim gibi adınız-soyadınız gibi çalışmayı bilmeniz ve doğru yorumlayarak kullanmanız son derece önemlidir.

Detaylı

Gastoözofageal Reflü Hastalığı: Tanı ve Tedavi Prof. Dr. Ömer ŞENTÜRK

Gastoözofageal Reflü Hastalığı: Tanı ve Tedavi Prof. Dr. Ömer ŞENTÜRK Gastoözofageal Reflü Hastalığı: Tanı ve Tedavi Prof. Dr. Ömer ŞENTÜRK Gastroözofageal Reflü Hastalığı (GÖRH) Montreal de yapılan konsensus toplantısında aşağıdaki şekilde sınıflandırılmıştır. GÖRH; mide

Detaylı

UYKU. Üzerinde beni uyutan minder Yavaş yavaş girer ılık bir suya. Hind'e doğru yelken açar gemiler, Bir uyku âleminden doğar dünya...

UYKU. Üzerinde beni uyutan minder Yavaş yavaş girer ılık bir suya. Hind'e doğru yelken açar gemiler, Bir uyku âleminden doğar dünya... UYKU Üzerinde beni uyutan minder Yavaş yavaş girer ılık bir suya. Hind'e doğru yelken açar gemiler, Bir uyku âleminden doğar dünya... Sırça tastan sihirli su içilir, Keskin Sırat koç üstünde geçilir, Açılmayan

Detaylı

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR?

KRONOLOJİK YAŞ NEDİR? Yaşlılık YAŞ NEDİR? Yaş;Kronolojik ve Biyolojik yaş olarak iki biçimde açıklanmaktadır. İnsan yaşamının, doğumdan içinde bulunulan ana kadar olan bütün dönemlerini kapsayan süreci kronolojik yaş ; içinde

Detaylı

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM

GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM GERİATRİK HASTAYA YAKLAŞIM Demografik anlamda yaşlılığın sınırı 65 yaş olarak benimsenmektedir. 65-74 arası erken yaşlılık, 75-84 yaş arası yaşlılık, 85 yaş ve üzerindekiler ileri yaşlılık dönemidir. Yaşlanma

Detaylı

hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması

hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması Tuncay Güçlü S.B. Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Biyokimya Bölümü 16-18 Ekim 2014, Malatya GİRİŞ Kronik

Detaylı

Kan Kanserleri (Lösemiler)

Kan Kanserleri (Lösemiler) Lösemi Nedir? Lösemi bir kanser türüdür. Kanser, sayısı 100'den fazla olan bir hastalık grubunun ortak adıdır. Kanserde iki önemli özellik bulunur. İlk önce bedendeki bazı hücreler anormalleşir. İkinci

Detaylı

HEMODİYALİZ HASTALARINDA HASTALIK ALGISI ÖLÇEĞİNİN KLİNİK SONUÇLAR İLE İLİŞKİSİ

HEMODİYALİZ HASTALARINDA HASTALIK ALGISI ÖLÇEĞİNİN KLİNİK SONUÇLAR İLE İLİŞKİSİ HEMODİYALİZ HASTALARINDA HASTALIK ALGISI ÖLÇEĞİNİN KLİNİK SONUÇLAR İLE İLİŞKİSİ DERYA DUMAN EMRE ERDEM Prof.Dr. TEVFİK ECDER DİAVERUM GENEL MERKEZ ÖZEL MERZİFON DİYALİZ MERKEZİ GİRİŞ Son yıllarda önem

Detaylı

KARIN AĞRISI. Akut Karın Ağrısı: Acil Hekiminin İlk Yapması Gerekenler. Akut Karın Ağrısı: Epidemiyoloji. Akut Karın Ağrısı: Epidemiyoloji

KARIN AĞRISI. Akut Karın Ağrısı: Acil Hekiminin İlk Yapması Gerekenler. Akut Karın Ağrısı: Epidemiyoloji. Akut Karın Ağrısı: Epidemiyoloji : Acil Hekiminin İlk Yapması Gerekenler KARIN AĞRISI Prof.Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Tıp Fak. Gastroenteroloji BD İlk değerlendirmeyi takiben muhtemel tanı(ları)nız neler? Hangi gerekçelerle bu tanı(ları) düşündünüz?

Detaylı

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler MEME KANSERİ Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler KANSER NEDİR? Hücrelerin kontrolsüz olarak sürekli çoğalmaları sonucu yakındaki ve uzaktaki başka organlara yayılarak kötü klinik

Detaylı

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi 03.05.2016 OLGU 38 yaşında evli kadın hasta İki haftadır olan bulantı, kusma, kaşıntı, halsizlik, ciltte ve gözlerde

Detaylı

TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ DERNEĞİ

TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ DERNEĞİ TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİ Sİ DERNEĞİ ÜLS ERA Tİ FKOLİ T TÜRK KOLON ve REKTUM CERRAHİSİ DERNEĞİ ÜLSERATİF KOLİT NEDİR? Ülseratif kolit, kalın bağırsağın içini örten tabakanın iltihabıdır. Rektal kanama,

Detaylı

KANSER NEDIR? TARAMA YÖNTEMLERI NELERDIR? BURSA HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ KANSER ŞUBE DR.AYŞE AKAN

KANSER NEDIR? TARAMA YÖNTEMLERI NELERDIR? BURSA HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ KANSER ŞUBE DR.AYŞE AKAN KANSER NEDIR? TARAMA YÖNTEMLERI NELERDIR? BURSA HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ KANSER ŞUBE DR.AYŞE AKAN 2005 DEN 2030 A DÜNYADA KANSER 7 milyon ölüm 17 milyon 11 milyon yeni vaka 27 milyon 25 milyon kanserli kişi

Detaylı

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ

NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ NİKOTİN BAĞIMLILIĞI VE DİĞER BAĞIMLILIKLARLA İLİŞKİSİ Doç. Dr. Okan Çalıyurt Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri AD, Edirne Temel Kavramlar Madde kötüye kullanımı Madde bağımlılığı Yoksunluk Tolerans

Detaylı

Gebelik ve Trombositopeni

Gebelik ve Trombositopeni Gebelik ve Trombositopeni Prof.Dr. Sermet Sağol EÜTF Kadın Hast. ve Doğum AD Gebelik ve Trombositopeni Kemik iliğinde megakaryosit hücrelerinde üretilir. Günde 35.000-50.000 /ml üretilir. Yaşam süresi

Detaylı

KOLOREKTAL KANSER. Prof. Dr. Ömer ŞENTÜRK

KOLOREKTAL KANSER. Prof. Dr. Ömer ŞENTÜRK KOLOREKTAL KANSER Prof. Dr. Ömer ŞENTÜRK Tanım En sık görülen 3.kanser Kanserden ölümlerde 2.sırada 80-90 milyon insan risk altında Gelişiminde iminde Genetik Değişiklikler iklikler Normal Kolon Hiperproliferatif

Detaylı

Çocuklarda beslenme durumunun değerlendirilmesi. Dr. Ceyda TUNA KIRSAÇLIOĞLU

Çocuklarda beslenme durumunun değerlendirilmesi. Dr. Ceyda TUNA KIRSAÇLIOĞLU Çocuklarda beslenme durumunun değerlendirilmesi Dr. Ceyda TUNA KIRSAÇLIOĞLU Beslenme durumunun değerlendirilmesi 1) Klinik değerlendirme Öykü Fizik inceleme Antropometrik ölçümler 2) Laboratuvar değerlendirme

Detaylı

(İnt. Dr. Doğukan Danışman)

(İnt. Dr. Doğukan Danışman) (İnt. Dr. Doğukan Danışman) *Amaç: Sigara ve pankreas kanseri arasında doz-yanıt ilişkisini değerlendirmek ve geçici değişkenlerin etkilerini incelemektir. *Yöntem: * 6507 pankreas olgusu ve 12 890 kontrol

Detaylı

Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı

Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı 1 Ameliyat Yapılmadan İlgilendiği Konular: Sıvı ve Elektrolit tedavisi Şok Yanık tedavisi 2 Travma Hastaları Kesici karın travmaları: Karın bölgesini içine alan kurşunlanma,

Detaylı

MERVE SAYIŞ 04150019305 TUĞBA ÇINAR 04140033048 SEVİM KORKUT 04140033017 MERVE ALTUN 04140019065

MERVE SAYIŞ 04150019305 TUĞBA ÇINAR 04140033048 SEVİM KORKUT 04140033017 MERVE ALTUN 04140019065 MERVE SAYIŞ 04150019305 TUĞBA ÇINAR 04140033048 SEVİM KORKUT 04140033017 MERVE ALTUN 04140019065 TÜRKİYE SAĞLIKLI BESLENME VE HAREKETLİ HAYAT PROGRAMI (2014 2017) TÜRKİYE SAĞLIKLI BESLENME VE HAREKETLİ

Detaylı

EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU I. BÖLÜM TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANI VE TEDAVİ KILAVUZU...

EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU I. BÖLÜM TROMBOTİK TROMBOSİTOPENİK PURPURA TANI VE TEDAVİ KILAVUZU... EDİNSEL KANAMA BOZUKLUKLARI VE KALITSAL TROMBOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU İÇİNDEKİLER Önsöz...iii Ulusal Tanı ve Tedavi Kılavuzu Çalışma Grupları... iv Kısaltmalar... vii Tablolar Listesi... xv Şekiller

Detaylı

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki

Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki Hemodiyaliz Hastalarında Serum Visfatin Düzeyi İle Kardiyovasküler Hastalık Ve Serum Biyokimyasal Parametreleri Arasındaki İlişki Nimet Aktaş*, Mustafa Güllülü, Abdülmecit Yıldız, Ayşegül Oruç, Cuma Bülent

Detaylı

DÜZEN LABORATUVARLAR GRUBU GASTROENTEROLOJİ ÇALIŞTAYI 14 EKİM 2017/ ANKARA

DÜZEN LABORATUVARLAR GRUBU GASTROENTEROLOJİ ÇALIŞTAYI 14 EKİM 2017/ ANKARA DÜZEN LABORATUVARLAR GRUBU GASTROENTEROLOJİ ÇALIŞTAYI KAPSAMLI PROGRAM 09.00-09.10 Dr. Yahya Laleli Açılış konuşması AMAÇ KAPSAM ÇALIŞTAYDAN ALINMASI BEKLENENLER Katılımcılara, gastrointestinal (GE) sistem

Detaylı

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı Dr. Derda GÖKÇE¹, Prof. Dr. İlhan YETKİN², Prof. Dr. Mustafa CANKURTARAN³, Doç. Dr. Özlem GÜLBAHAR⁴, Uzm. Dr. Rana Tuna DOĞRUL³, Uzm. Dr. Cemal KIZILARSLANOĞLU³, Uzm. Dr. Muhittin YALÇIN² ¹GÜTF İç Hastalıkları

Detaylı

Hiatal Herniler Tanım Hiatal herni, diyafragmanın özefageal hiatusunda herhangi bir organın anormal protrüzyonu olarak tanımlanmaktadır.

Hiatal Herniler Tanım Hiatal herni, diyafragmanın özefageal hiatusunda herhangi bir organın anormal protrüzyonu olarak tanımlanmaktadır. Hiatal Herniler Tanım Hiatal herni, diyafragmanın özefageal hiatusunda herhangi bir organın anormal protrüzyonu olarak tanımlanmaktadır. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Ersin

Detaylı

Konvülsiyon tanımı ve sınıflandırması Epilepsi tanım ve sınıflandırması İlk afebril nöbet ile başvuran çocuğa yaklaşım Epileptik sendrom kavramı

Konvülsiyon tanımı ve sınıflandırması Epilepsi tanım ve sınıflandırması İlk afebril nöbet ile başvuran çocuğa yaklaşım Epileptik sendrom kavramı Konvülsiyon tanımı ve sınıflandırması Epilepsi tanım ve sınıflandırması İlk afebril nöbet ile başvuran çocuğa yaklaşım Epileptik sendrom kavramı Beyinde bir grup nöronun anormal deşarjına bağlı olarak

Detaylı

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi Dr. Aslı KANTAR GİRİŞ GENEL BİLGİLER Akut böbrek hasarı (ABH) yenidoğan yoğun bakım

Detaylı

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü Tip 1 diyabete giriş Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü ENTERNASYONAL EKSPER KOMİTE TARAFINDAN HAZIRLANAN DİABETİN YENİ SINIFLAMASI 1 - Tip 1 Diabetes

Detaylı

Abdominal Myomektomi Fertiliteyi Arttırıyor

Abdominal Myomektomi Fertiliteyi Arttırıyor Abdominal Myomektomi Fertiliteyi Arttırıyor Amaç: Bu çalışmanın amacı, abdominal myomektomi sonrası fertiliteyi değerlendirmek ve uterin fibroid lerin sayı, büyüklük ve lokalizasyonunun cerrahi sonrası

Detaylı

Melek ŞAHİNOĞLU, Ümmühan AKTÜRK, Lezan KESKİN. SUNAN: Melek ŞAHİNOĞLU. Malatya Devlet Hastanesi Uzman Diyabet Eğitim Hemşiresi

Melek ŞAHİNOĞLU, Ümmühan AKTÜRK, Lezan KESKİN. SUNAN: Melek ŞAHİNOĞLU. Malatya Devlet Hastanesi Uzman Diyabet Eğitim Hemşiresi DİYABET HASTALARININ HASTALIK ALGI DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ Melek ŞAHİNOĞLU, Ümmühan AKTÜRK, Lezan KESKİN SUNAN: Melek ŞAHİNOĞLU Malatya Devlet Hastanesi Uzman Diyabet Eğitim Hemşiresi Amaç: TURDEP-2

Detaylı

Orta yaş kadınların çoğu için psikososyal ve fiziksel semptomlarla ilişkili olarak reprodüktif dönemin sonu ve menopozun başlangıcını gösterir

Orta yaş kadınların çoğu için psikososyal ve fiziksel semptomlarla ilişkili olarak reprodüktif dönemin sonu ve menopozun başlangıcını gösterir Orta yaş kadınların çoğu için psikososyal ve fiziksel semptomlarla ilişkili olarak reprodüktif dönemin sonu ve menopozun başlangıcını gösterir Aynı zamanda sağlıksız yaşam stilinin birikmiş etkilerinin

Detaylı

II. BÖLÜM HEMOFİLİDE KANAMA TEDAVİSİ

II. BÖLÜM HEMOFİLİDE KANAMA TEDAVİSİ HEMOFİLİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU Önsöz... IX-X Türk Hematoloji Derneği Yönetim Kurulu... XI Hemofili Bilimsel Alt Komitesi Üyeleri (2014-2018 dönemi)... XI Kısaltmalar... XII I. BÖLÜM HEMOFİLİ TANISI TANIM...

Detaylı

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BESLENME ÜNİTESİ BESLENME DEĞERLENDİRME KILAVUZU

ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BESLENME ÜNİTESİ BESLENME DEĞERLENDİRME KILAVUZU ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ BESLENME ÜNİTESİ BESLENME DEĞERLENDİRME KILAVUZU KLK-HAB-BES İlk yayın Tarihi : 15 Mart 2006 Revizyon No : 04 Revizyon Tarihi : 03 Ağustos 2012 İçindekiler A) Malnütrisyon

Detaylı

ÇOCUK VE ADÖLESANLAR İÇİN BİLDİRİM FORMU (10 YAŞ ve ÜZERİ)

ÇOCUK VE ADÖLESANLAR İÇİN BİLDİRİM FORMU (10 YAŞ ve ÜZERİ) Pediatrik Gastrointestinal Semptomlar Anketi, Roma III Versiyon (QPGS-RIII) (Çocuk Gastrointestinal Semptomlar Anketinden Uyarlanmıştır. Walker, Caplan-Dover & Rasquin-Weber, 2000) Açıklamalar Bu anket

Detaylı

RUTİN KOLONOSKOPİK İNCELEMEDE TERMİNAL İLEUM BULGULARI VE SIKLIĞI

RUTİN KOLONOSKOPİK İNCELEMEDE TERMİNAL İLEUM BULGULARI VE SIKLIĞI RUTİN KOLONOSKOPİK İNCELEMEDE TERMİNAL İLEUM BULGULARI VE SIKLIĞI Hemşire, Songül Gültekin, Endoskopi, 544 44 37, songul.gultekin@acibadem.com.tr Eğitim ve Gelişim Hemşiresi, Aysun Çakır, 544 45 25,aysunca@acibadem.com.tr

Detaylı

AKUT KORONER SENDROMLARDA OLASILIK SKORLARI VE STRES TESTLERİNİN KULLANIMI

AKUT KORONER SENDROMLARDA OLASILIK SKORLARI VE STRES TESTLERİNİN KULLANIMI AKUT KORONER SENDROMLARDA OLASILIK SKORLARI VE STRES TESTLERİNİN KULLANIMI Yrd. Doç. Dr. Arif Onur EDEN ERZİNCAN ÜNİVERİSTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI AKUT KORONER SENDROM (AKS) Tanı Kriterleri:

Detaylı

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI ANABİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. ALİ DEMİR

T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI ANABİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. ALİ DEMİR T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI ANABİLİM DALI BAŞKANI PROF. DR. ALİ DEMİR SELÇUK ÜNİVERSİTESİ MERAM TIP FAKÜLTESİ SAĞLIK ÇALIŞANLARINDA FONKSİYONEL GASTROİNTESTİNAL

Detaylı

Ses Kısıklığı Nedenleri:

Ses Kısıklığı Nedenleri: Sesin oluşumunda temel olarak üç sistem rol oynamaktadır. Bu sistemlerden birincisi jeneratör sistemdir. Jeneratör sistem basınçlı hava çıkışını sağlayan akciğerler tarafından oluşturulur. İkincisi vibratuar

Detaylı

İnvaziv olmayan mekanik ventilasyon tedavisinde klinik ve polisomnografik izlem: Basınç ayarı kontrolü rutin olarak yapılmalı mı?

İnvaziv olmayan mekanik ventilasyon tedavisinde klinik ve polisomnografik izlem: Basınç ayarı kontrolü rutin olarak yapılmalı mı? İnvaziv olmayan mekanik ventilasyon tedavisinde klinik ve polisomnografik izlem: Basınç ayarı kontrolü rutin olarak yapılmalı mı? Burcu Zeydan, Gülçin Benbir, Derya Karadeniz İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

Detaylı

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI Alzheimer hastalığı (AH) ilk kez, yaklaşık 100 yıl önce tanımlanmıştır. İlerleyici zihinsel işlev bozukluğu ve davranış değişikliği yakınmaları ile hastaneye yatırılıp beş yıl

Detaylı

MS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır.

MS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır. Fzt. Damla DUMAN MS, gen yetişkinlerin en yaygın nörolojik hastalıklarından birisidir. 1822 de Sir August D Este tarafından ilk kez tanımlanmıştır. Kuvvetsizlik, spastisite, duyusal problemler, ataksi

Detaylı

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık

MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MULTİPL SKLEROZ(MS) Multipl Skleroz (MS) genç erişkinleri etkileyerek özürlülüğe en sık yolaçan nörolojik hastalık MS Hasta Okulu 28.05.2013 Multipl skleroz (MS) hastalığını basitçe, merkezi sinir sistemine

Detaylı

HEPATOLOJİ. e-yandal. Özofagus Hastalıkları. Semptomatoloji

HEPATOLOJİ. e-yandal. Özofagus Hastalıkları. Semptomatoloji HEPATOLOJİ Özofagus Hastalıkları Özofagusun 3 darlığı vardır. Üst, orta ve alt darlık. - Üst darlık: Orofaringeal darlık - Orta darlık: Aort topuzu hizası - Alt darlık: Kardiyoözofageal bölge Özofagusun

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. Etkin madde: Her bir tablet 2 mg loperamid e eşdeğer 2,16 mg loperamid HCl içerir.

KULLANMA TALİMATI. Etkin madde: Her bir tablet 2 mg loperamid e eşdeğer 2,16 mg loperamid HCl içerir. KULLANMA TALİMATI LOPERAN 2 mg Tablet Ağızdan alınır. Etkin madde: Her bir tablet 2 mg loperamid e eşdeğer 2,16 mg loperamid HCl içerir. Yardımcı maddeler: Mısır nişastası, laktoz, talk, jelatin, Mg stearat,

Detaylı

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri...

Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri... Kanser Nedir? Kanserin sebebi, belirtileri, tedavi ve korunma yöntemleri... Kanser, günümüzün en önemli sağlık sorunlarından birisi. Sık görülmesi ve öldürücülüğünün yüksek olması nedeniyle de bir halk

Detaylı