TROMBOLİTİK TEDAVİDE ERKEN DÖNEM PROGNOZ VE KANAMA AÇISINDAN RİSK FAKTÖRLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "TROMBOLİTİK TEDAVİDE ERKEN DÖNEM PROGNOZ VE KANAMA AÇISINDAN RİSK FAKTÖRLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ"

Transkript

1 T.C. TRAKYA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ NÖROLOJİ ANABİLİM DALI Tez Yöneticisi Doç. Dr. Sibel GÜLER TROMBOLİTİK TEDAVİDE ERKEN DÖNEM PROGNOZ VE KANAMA AÇISINDAN RİSK FAKTÖRLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ (Uzmanlık Tezi) Dr. Yüce DOĞRU EDİRNE 2017

2 TEŞEKKÜR En başta beni bu günlere getiren ve uzmanlık eğitimim boyunca manevi desteğini sürekli hissettiğim aileme teşekkürü bir borç bilirim. Uzmanlık eğitimim süresince eğitim ve öğretimime katkıda bulunan, engin bilgi ve becerilerinden faydalandığım, desteğini hiç bir zaman esirgemeyen tez danışmanım Doç. Dr. Sibel GÜLER başta olmak üzere eğitimim boyunca birlikte çalışmaktan gurur duyduğum Prof. Dr. Babürhan GÜLDİKEN, Prof. Dr. Ufuk UTKU ve anabilim dalımızın diğer öğretim üyelerine teşekkürlerimi sunarım. Asistanlığımın en zor zamanlarında dahi desteklerini hissettiğim tüm araştırma görevlisi arkadaşlarıma ve görevlerini özveriyle gerçekleştiren tüm hemşire ve personelimize teşekkür ederim.

3 İÇİNDEKİLER GİRİŞ VE AMAÇ... 1 GENEL BİLGİLER... 3 İNME... 3 IV tpa ile TROMBOLİTİK TEDAVİ... 9 GEREÇ VE YÖNTEMLER BULGULAR TARTIŞMA SONUÇLAR ÖZET SUMMARY KAYNAKLAR EKLER

4 SİMGE VE KISALTMALAR AB : Avrupa Birliği ABD : Amerika Birleşik Devletleri ark. : Arkadaşları ASA : American Stroke Association ATP : Adenozin trifostat BT : Bilgisayarlı tomografi CASES : Kanada Alteplase Çalışması CBF : Serebral kan akışı CI : Güven aralığı DALY : Sakatlığa göre düzeltilmiş yaşam yılı DEFUSE : The Diffusion and Perfusion Imaging Evaluation for Understanding Stroke Evolution study DM : Diabetes Mellitus ECASS : European Cooperative Acute Stroke Study EMEA : Europe, the Middle East and Africa FDA : Food and Drug Administration g : gram GWTG : Get With The Guidelines HT : Hemorajik transformasyon İSK : İntraserebral kanama

5 IL : İnterlökin IST-3 : The third International Stroke Trial ISTR : International Stroke Thrombolysis Register IV : İntravenöz K : Potasyum MCA : Orta serebral arter mg : Miligram ml : Mililitre MMP : Matriks metalloproteinazlar MRG : Manyetik rezonans görüntüleme mrs : Modifiye Sıralama Skalası Na : Sodyum NIHSS : Ulusal Sağlık Enstitüleri İnme Skalası NINDS : National Institute of Neurological Disorders and Stroke NNT : Number needed to treat OR : Odd's ratio OTT : Semptom-İğne zamanı PAI-1 : Plazminojen etkinleştirici inhibitör tip 1 PAR : Toplumda atfedilen risk PROACT : The Prolyse in Acute Cerebral Thromboembolism study RKÇ : Randomize kontrollü çalışma SİSK : Semptomatik intraserebral kanama SITS : Safe Implementation of Thrombolysis in Stroke SITS- : SITS Monitoring Study TNF : Tümor nekrozis faktör tpa : Rekombinant doku tipi plazminojen aktivatörü TÜİK : Türkiye İstatistik Kurumu vs : vesaire

6 GİRİŞ VE AMAÇ İnme için son 40 yıl boyunca en yaygın kullanılan tanım, "Vasküler etyoloji dışında bir neden bulunamayan, 24 saatten fazla süren veya ölümle sonuçlanan hızlı gelişen fokal (ya da subaraknoid kanama geliştiyse global) serebral disfonksiyona ait klinik bulgular dır. Bu tanım Dünya Sağlık Örgütü tarafından 1970'li yıllarda oluşturulmuş olup halen geçerliliğini korumaktadır (1-3). 24 saat sınırı epidemiyolojik amaçlar için kullanışlıdır, çünkü farklı yer ve zamanlarda sürekli uygulanabilir. 24 saat içinde değerlendirilen hastalar için, "beyin atağı" ve "akut inme sendromu" gibi çeşitli diğer terimler önerilmiştir (4,5). Bununla birlikte, inmenin doğası, zamanlaması ve görüntüleme yöntemleri daha fazla anlaşıldıkça zaman sınırının önemi azalmıştır. Gerçekten hastalar ve hekimler için önemli olan mekanizmanın, beyin dokusunun, semptomların ve klinik bulguların birbiriyle ilişkisi esas alınarak inmenin güncellenmiş bir tanımı için güçlü bir ihtiyaç doğmuştur (6). İskemi (Latince iskemi, Yunanca iskhaimos'dan gelen "kan durdurma" anlamındadır), arteryal kan akışının engellenmesinden kaynaklanan vücut bölümünüde perfüzyon yetersizliği ile karakterize edilen patofizyolojik bir mekanizmadır. İnfarktüs, iskeminin neden olduğu hücre ölümü için kullanılan terimdir. Serebral enfarktüs, yüksek gelirli ülkelerdeki tüm inmelerin % 85'inin, düşük ve orta gelirli ülkelerde ise % 70'inin ardındaki mekanizma olarak izlenmiştir (7). Fokal serebral iskeminin nedenleri arteryel tromboz, tromboembolizm ve diseksiyon, kardiyoembolizm, hemodinamik yetmezlik, vaskülit, hematolojik hastalıklar ve daha birçok faktörü içerir (8-10). Kalan % inmelerin nedeni intraserebral (beyin dokusunda) ve subaraknoid (beyin yüzeyinde veya ventriküler sistemde) kanamadır. Beyin kanaması, spontan olarak ya da başlangıçtaki iskemiyi tedavi etmek için kullanılan 1

7 antitrombotik veya trombolitik tedaviden sonra gelişebilir. Bu bazen klinik durumu kötüleştirebilir ve prognozun kötüleşmesine neden olabilir. İskemik inmenin bu tür hemorajik komplikasyonları, mevcut tezin ana konularından biridir. Bu çalışmada akut iskemik inmeli hastalarda IV tromboliz ile tedavi sonrasında erken dönem prognozu ve semptomatik intraserebral kanama (SİSK) gelişimini etkileyen risk faktörlerini incelemek amaçlanmıştır. 2

8 GENEL BİLGİLER İNME İnme, yetişkinlerde nörolojik özürlülüğe neden olan dünya çapında önde gelen hastalıklardan biri olmayı sürdürmektedir (11-13). İnme hastalarının yaklaşık % 40'ında bir dereceye kadar uzun vadeli hemiparezi, % 25'inde kronik yürüme bozukluğu ve çoğu kişide konuşma zorlukları gelişmektedir (14-16). İnme ABD ve İngiltere de ölüm nedenlerinde dördüncü sırada gelmektedir (17-21). Bu sayılara rağmen inme araştırmaları, kanser ve koroner kalp hastalığı üzerine yapılan araştırmalara kıyasla Avrupa'da ve ABD'de yetersiz finanse edilmiştir (22,23). İngiltere'den gelen rakamlar, kansere, vasküler hastalığa ve demans üzerine yapılan araştırmalara yönelik tüm fonların sadece%4'ünün inmeye yöneltildiği ve %74'ünün tek başına kansere gittiğini göstermektedir(24). Özellikle inmenin tüm dünyadaki etkisi ve yaşlı nüfusun oranının arttığı dikkate alındığında inmeye ayrılan araştırma fonunun artması önemlidir (25-27). Epidemiyoloji 2010 yılında dünya çapında 16.9 milyon kişide inme (%69 u düşük ve orta gelirli ülkelerde) meydana gelmiş olup ve bunların üçte birinden fazlası (5.9 milyon inme ölümü, %71 i düşük ve orta gelirli ülkeler) ölümle sonuçlanmıştır (28,29) yılında dünyada 56.2 milyon ölüm gerçekleştiği göz önüne alındığında, inme tüm ölümlerin %10'undan fazlasını oluşturmuştur. Yüksek gelirli ülkelerde, 1960'lardan bu yana inme insidansı ve ölüm oranlarında sürekli düşüş görülmüştür (7,28,30). Özellikle, zengin ülkelerde, son dört dekatta insidans 3

9 ortalama %42 oranında azalmıştır. Bununla birlikte, ana eğilimin aksine, 20 ila 64 yaş arasındaki hastalarda özellikle iskemik inme insidansında 1990 ile 2010 yılları arasında bir artış görmüştür (31). Zengin ülkelerden farklı olarak, düşük ve orta gelir düzeyindeki ülkelerde inme insidansı aynı dönemde iki kattan fazla artmıştır (7,32). 1970'li yıllarda yüksek gelirli ülkelerde düşük ve orta gelir grubundaki ülkelere oranla yaklaşık üç kat fazla inme meydana gelmişken, Şekil 1'de görüldüğü gibi durum tersine dönmüştür (7,28,33). Neyse ki, muhtemelen inme bakımının iyileşmesinden dolayı inmeden sonra bir ay içinde mortalite (erken ölüm vakası ölüm) hem yüksek hem de düşük gelirli ülkelerde 1970'lerden beri %36'dan %20'ye düşmüştür (7,34). Şekil 1. Yaşa ve cinsiyete göre düzeltilmiş inme mortalitesi oranları 2009 (33) Sakatlığa göre düzeltilmiş yaşam yılı (DALY), nüfus düzeyinde hastalığın yükünü yansıtmak için epidemiyolojik araştırmalarda yaygın olarak kullanılan bir kavramdır. DALY, prematüre mortaliteye bağlı olarak kaybedilen yaşam yıllarının ve sakat kalma yıllarının toplamı olarak hesaplandığından, bir DALY'nin kaybedilen bir yıllık sağlıklı yaşamı temsil ettiği söylenebilir (28,35). İnme, 2010 yılında kaybedilen dünya toplam DALY'nin yaklaşık %4'ünü oluşturuyordu. Ölüm oranlarına ilişkin bulgulara benzer şekilde, en çok etkilenen ve 4

10 en az etkilenen ülkeler arasında DALY kaybında 10 kat fark vardı. Bu ağır yük en fazla Doğu Avrupa ve Kuzey Asya'daki eski Sovyetler Birliği üye devletlerine aittir (33). Türkiye de toplumdaki inme sıklığı ile ilgili kapsamlı veri bulunmamaktadır. TÜİK 2010 Sağlık Araştırmasında doktor tarafından tanı konmuş inme-felç sıklığı 15 yaş üzeri erkeklerde %1.2, kadınlarda%1 olarak bildirilmiştir (36). Nüfustaki yaşlıların oranının artmasıyla birlikte, zengin ülkelerde her yıl meydana gelen inmelerin sayısı, saf nüfus artışından beklenenden daha hızlı bir artış göstermesi beklenmektedir (25,26). Avrupa bölgesi için projeksiyonlar, medyan nüfus yaşı 2000'den 2050 ye kadar 37.7 yıldan 47.7 yıla çıkarken, inme olaylarının çoğunun meydana geldiği 65 yaşın üzerindeki nüfusun, 2000 yılında %20'den 2050 yılında %35'e yükseleceğini öngörmektedir. Stabil inme insidans oranlarını varsayarsak, AB'deki yıllık inmelerin mutlak sayısı, 2000'de yılda 1.1 milyondan 2025'te yılda 1.5 milyona yükselmesi beklenmektedir(37, 38). ABD'de gerçekleşmesi beklenen "yaş piramidinin" benzer bir demografik yeniden dağılımı Şekil-2'de sunulmuştur. Sonuç olarak, inme sayısının 2.25 kat artarak şu an 'den yılda 1.3 milyondan fazlaya çıkacağı tahmin edilmektedir (Şekil-3) (26). Şekil-2. Irk / etnik köken ve yaşla gösterilen, 2010'dan 2050'ye kadar ABD'de yaş kategorilerinin dağılımı (26) 5

11 Şekil-3. Irk / etnisite ve yaşla (45 yaş ve üzeri) gösterilen ABD'de 2010'dan 2050'ye kadar inmede öngörülen artış (26) Önümüzdeki on yıllar için öngörülen eğilimler, felç insidansını azaltmak için birincil ve ikincil koruma geliştirmenin yanı sıra, inme sonrası özürlülük yükünü azaltmak için akut tedavi ve rehabilitasyon yöntemleri geliştirmenin önemini vurgulamaktadır. İskemik İnmenin Patofizyolojisi Sinir dokusunun enerji ihtiyacı çok yüksektir ve bu nedenle beyine yeterli miktarda kansağlanması gereklidir. Yetişkin bir beyin, yaklaşık milyar nöron içerirken vücut kütlesinin sadece %2'sini oluşturmaktadır (39,40). Etkileyici biçimde istirahatte, vücudun toplam oksijen tüketiminin % 20'sini ve kardiyak output un %15 ini harcar. Beyindeki ortalama serebral kan akışı (CBF) beyaz cevherde 20 ml / 100g / dakika ile serebral kortekste 80 ml / 100g / dakika arasında olmak üzere ml / 100 gr doku / dk'dır (41). Oksijen, beynin enerji metabolizması için neredeyse tamamen bir substrat olarak görev yapan glikozun oksidatif metabolizması için beyinde kullanılır. Genel olarak, toplam enerji tüketiminin yalnızca %15-20'si, protein ve membran sentezi gibi nöronlar arasındaki iletişimle ilgili olmayan işlemler için gereklidir (42). Geriye kalan en büyük kısım olan % in, % 87 si uyarı çıkartmak için kullanılırken,%13'ü zar dinlenme potansiyelini korumak için harcanmaktadır (43). Bundan yola çıkarak, damar tıkanıklığı geliştikten sonra lokal serebral kan akışındaki bir azalmanın, uyarı çıkarmada bozulmaya ya da hiç ileti çıkaramamaya ve daha sonra geri döndürülemez hücresel hasara yol açacağı görülür. Bu varsayım, 1970'lerde bazı hayvan çalışmalarında deneysel olarak teyit edilmiştir (44,45). Maymunlarda, 22 ml / 6

12 100 g / dakika CBF seviyesinde hafif güçsüzlük gelişirken, 8 ml / 100 g / dakika CBF de tam bir paralizi gelişmektedir. İskemi (derin olsa bile) hızla tersine döndüğünde nörolojik fonksiyon geri kazanılır. Kan akımında yeterli bir düşüşün hemen ardından nöronal fonksiyon bozulursa, geri döndürülemez doku hasarının gelişimi zamana bağlıdır (45). Bu nedenle, kan akışının azalması sırasında nöronların fonksiyonel aktivitesi ve kaderi, iskemi derecesi ve süresiyle sıkı bir şekilde bağlanır(46) (Şekil-4). Şekil-4. Beyin dokusunun fonksiyon ve morfolojisinin korunması için CBF eşiklerinin diyagramı (46). Akış belirli bir eşiğin altına düştüğünde (kesikli çizgi) nöronal aktivite bloke edilir ve akış bu eşiğin üstüne yeniden çıktığında geri döner. Hücrelerin kaderi, CBF'nin belirli bir seviyenin altına düştüğü süreye bağlıdır. Düz çizgi, yapısal olarak hasar görmüş, fonksiyonel olarak bozulmuş ama intakt doku olan, "penumbra" dan ayrılır. Kesikli çizgi, canlandırılabilir dokuyu işlevsel olarak bozulmuş dokudan ayırır. İskemik Penumbra İskemik penumbra kavramı, tıkalı arterin rekanalizasyonunu takiben reperfüzyonla kurtarılamayan geri döndürülemez hasar dokusu olarak tanımlanan "enfarktüs çekirdeği" kavramıyla yakından ilişkilidir (47). Penumbra, CBF nin enfarktüs eşiğinin (<10 ml/100g/dakika) ile fonksiyonel bozukluk eşiği (<20-25 ml/100g/dakika) arasında kalan kanlanmaya sahip çekirdeği çevreleyen dokudur (48,49). İskeminin ilk saatleri geçtikçe penumbral doku, reperfüzyon olmadıkça geri dönüşü olmayan bir hücresel hasara uğrarlar (49). Bu durumun ortaya çıkma hızı bireyler arasında kayda değer biçimde değişmektedir. Semptom başlangıcından 1-2 saat sonra dahi kurtarılabilir penumbral doku göstermeyen bireyler mevcutken, saatte önemli rezidüel penumbrası olan ve reperfüzyon sonrası fonksiyon kazanabilen bireyler de mevcuttur (50). Akut iskemik inmeli bir hastada klinik 7

13 iyileşme, risk altındaki dokunun kaderi tarafından belirlenir ve bu da çok sayıda faktöre bağlıdır (51). Bunlar, kollateral dolaşımın anatomisi ve fonksiyonelliğini, sistemik metabolik ve fizyolojik parametreleri, tıkanan damarın anatomisi ve genetiğini içerir (52). Hemorajik Transformasyon Yukarıdaki tartışmalardan da anlaşılacağı üzere, doku reperfüzyonu penumbral sağkalım için vazgeçilmezdir. Bununla birlikte, endotel, bazal lamina ve KBB'nin diğer elementleri yeterli iskemik hasar oluşursa, bölgesel kan akımı yeniden sağlandığında enfarktüslü doku içine kan ekstravazasyonu meydana gelebilir. Bu fenomen genellikle infarktın hemorajik transformasyonu (HT) olarak bilinir (53). En yaygın olarak HT, gri cevherde (daha bol miktarda vaskülarizasyona bağlı olarak) ve aynı zamanda nekrotik ve canlı doku arasındaki sınırda peteşi olarak görülebilir (54). Bununla birlikte, infarkt içinde büyük, konfluan hematomlar da oluşabilir. 1951'de C. Miller Fisher ve Raymond D. Adams, hemorajik enfarktüsün enfarkta uğrayan beyin dokusunda arteryal rekanalizasyon ve reperfüzyon sonucunda oluştuğunu söylemiştir. Hipotez, halen tıkalı olan damarın devamında "soluk" enfarktüslerin varlığı ve rekanalize edilmiş arterlerin devamında "kırmızı" enfarktüslerin varlığı ile desteklenmiştir. Dahası, 66 ölüm vakasının 63'ünde HT'nin postmortem bulguları olan embolik infarkt izlemişlerdir (55). Proksimal MCA'yi tıkayan bir embolinin parçalanması, reperfüze olan fakat daha önceden infarkt gelişmiş lentikülostriat perforasyon arterleri tarafından beslenen bazal gangliada HT ye yol açar, ancak MCA bölgesindeki daha ileri embolik parçalar, infarkt gelişen bölgelerin non-reperfüze bir durumda yani "soluk" olarak kalmasına neden olmaktadır. Fisher ve Adams hipotezine yapılan bir yorumda, F. Hiller, yukarıdaki mekanizmanın mümkün olan tek mekanizmanın olmadığını ileri sürmüş, kalıcı oklüzyonda bile, HT nin, patent anastomoz damarları yoluyla gelen kandan kaynaklanabileceğini söylemiştir (55). Her iki hipotez daha sonra literatürce desteklenmiştir (56,57). Mikrovasküler yapının hemorajik komplikasyonlara olan katkısından ilk olarak J. S. Meyer tarafından, HT gelişen infarktlı primat beyin dokularındaki mikrovasküler yapıdaki hasarı gösteren 1958'de yayınlanan bir makalede bahsedilmiştir. Özellikle perivasküler ve perikapiller kanamalar, antikoagülanlarla (heparin ve dikumarol) tedavi edilen hayvanlarda ve farmakolojik olarak indüklenen akut hipertansiyon sonrasında da görülmektedir (58). Del Zoppo, Hamann ve Okada'nın araştırmaları HT'nin özellikle iskeminin bazal laminada hasar yarattığı bölgelerde meydana geldiğini göstermiştir (59). 8

14 Globus ve Epstein1953'te, bir enfarktta perivasküler peteşinin derecesinin etkilenen damarların sayısına ve yakınlığına bağlı olduğunu göstermiştir. Deney hayvanlarında MCA kliplenmesini takip eden enfarktüslerde lentikülostriat arterler boyunca perivasküler kan ekstravazasyonu gözlenmiştir (60). Bundan sonra kanama başladıktan sonra olayların dinamiklerini kısaca inceleyelim. Fisher, 1971'de yayınlanan bir makalede, kanama ve normal doku sınırında yer alan çapı 0.06 ila 0.2 mm arasında değişen çok sayıda rüptüre arter ve arteryol tarif etmiştir. Kendisi ayrıca, fibrin ve trombositlerden oluşan "rüptüre olan arterleri ve arteriolleri" bir araya getiren "hemostatik küreler"i tanımlamıştır (61). Yukarıda bahsedilen bulguları özetlemek gerekirse, reperfüzyona bağlı HT'de kan ekstravazasyonunun kapsamı ve yeri, aşağıdaki ana faktörler arasındaki etkileşimin bir ürünü olarak görülebilir: İskemik olarak hasar görmüş mikro damarların sayısı ve boyutları Damar duvarlarının aldığı iskemik hasar derecesi Bazal laminanın bozulma derecesi İskemi öncesi damarların premorbid özellikleri İlk rüptüre olan damarların çapı Rüptür alanının büyüklüğü Hemostaz (trombosit, koagülasyon kaskadı, mekanik tamponat) Rüptüre olan damar(lar) içindeki kan basıncı HT'nin kesin sıklığının, tüm tanımlamalar için genellikle geçerli ve anlamlı olacağı bir yüzde olarak ifade edilmesi zordur. Literatürde HT sıklığı, yapılan HT tanımına, inme etiyolojisi ve vasküler alana, incelenen popülasyonun diğer özellikleri ve tarama modifikasyonunun türü ve tipine (otopsi, BT veya MRG) göre % 0 ila% 85 arasında değişmektedir (62). IVtPA ile TROMBOLİTİK TEDAVİ Farmakolojik Temel Rekombinant doku tipi plazminojen aktivatörü (tpa), endotel hücreleri tarafından üretilen endojen plazminojen aktivatörüyle neredeyse aynı olan bir analogdur. Bir trombüs içindeki fibrin ipliklerine bağlanan ve plazminojeni plazmine dönüştüren ve sonuçta lokal fibrinolizi etkileyen bir fibrin spesifik serin proteazdır. Daha eski trombolitik ajanlar olan streptokinaz ve ürokinazla karşılaştırıldığında, tpa'nın yüksek fibrin özgüllüğü vardır ve 9

15 dolaşımdaki pıhtılaşma faktörleri üzerinde sınırlı bir etkiye sahiptir(63). Bağlanmamış tpa'nın plazma yarı ömrü 4-6 dakikadır. Dolaşan tpa, endotel hücreleri ve trombositler tarafından üretilen ve daha sonra karaciğer tarafından temizlenen plazminojen etkinleştirici inhibitör tip 1 (PAI-1) ile hızla inaktive edilir. Bununla birlikte, fibrine bağlı tpa, inaktivasyona karşı daha az hassastır ve trombüs alanından temizlenmesinden sonra birkaç saat farmakolojik olarak aktif kalır (64). Farmakolojik olarak indüklenen rekanalizasyon kademeli bir süreç olarak görülmelidir, çünkü tpa'nın bağlanma ve aktivitesi kan dolaşımına maruz kalan bölgeye bağlıdır. Tedavi başladığında, trombüs yumuşar ve kısmen çözülür ve bir miktar akış restorasyonu sağlanmış olur. Kan dolaşımının onarılması, pıhtının içindeki fibrinojene bağlanacak daha fazla tpa nın bölgeye gelmesini sağlar. Bu işlem, sürekli pıhtı lizisini sürdürür ve arteryal kan pulsasyonunun basıncı altında pıhtı parçalanana kadar kan akışını arttırır. Penumbral dokuyu kurtarma açısından bakılacak olursa, IV tpa tedavisini takiben erken rekanalizasyon oranlarının bilinmesi kesinlikle daha da önemlidir. Tedavi sonrası ilk 1-2 saat içinde damar açıklığı değerlendirmesi ultrason teknolojisi ile mümkün olur. IV tpa ile tedavi edilen, tedaviden önce ve sonra transkraniyal ve servikal doppler ultrason ile değerlendirilen inme hastalarının (n=335), oklüzyon yeri belirtilerek iki saatlik rekanalizasyon oranları gösterilmektedir (65, 66) (Şekil-5). Şekil-5. İnsan serebral vasküler yapısının manyetik rezonans anjiyografisi* *Yüzdeler: Doppler ultrasonografi ile ölçülen, IV rt-pa tedavisinin başlamasından itibaren 2 saat içinde ilgili bölgede bir arteriyel oklüzyonun tamamen rekanalizasyonuna sahip hastaların oranını göstermektedir (66). 10

16 Tablo-1. İntravenöz ve intraarteriyel tromboliz çalışmalarında semptomatik Çalışma NINDS(67) Cochrane(68) ECASS II(67) ECASS III(69) SITS-MOST(70) PROACT II(71) DEFUSE(72) IST-3(73) intraserebral kanamanın çeşitli tanımları. Tanım İntrakranyal kanamayı saptamak için inme başlangıcından sonraki 24. saat ve gün ve herhangi bir klinik bulgu kanamayı düşündürdüğünde BT gerekliydi. Bir kanama, daha önce yapılmış bir BT de görülemediyse ve nörolojik durumda herhangi bir kötüleşme (NIHSS 1) olmuşsa semptomatik olarak kabul edildi. Semptomatik (hastanın nörolojik durumundaki bozulma ile ilişkili) veya ölümcül (doğrudan ölüme götüren) olmalı ve ilk yedi ila 10 gün içinde ortaya çıkmalıdır. Beyindeki herhangi bir yerde BT de kan varlığı, araştırmacı tarafından klinik bozulma ya da klinik kötüleşmeyi gösteren ya da NIHSS'de 4 puanlık artışa neden olan advers olayları, 7 güne kadar ya da ölüme götüren bir durumda belgelenmesi. Ödemin veya kanamanın başlıca patoloji olup olmadığı konusunda kuşkuların olması durumunda, kanamayla bozulma ilişkili kabul edilmiştir. NIHSS skorunda 4 puan veya daha fazla bir artış ya da ölüme yol açan ve nörolojik bozulmanın ana nedeni olarak belirlenen, beyinde ya da kraniumun içinde görülen herhangi bir ekstravasküler kan varlığı. Tedavi sonrası saat arasında yapılan görüntülemede, lokal veya uzaktaki tip 2 parenkimal hemoraji (infarkt alanının>% 30'u, önemli miktarda kitle etkisi vardır) ile birlikte NIHSS'de bazalden ya da en düşük NIHSS değerinden 4 puan veya daha fazla nörolojik bir bozulma. İlk 24 saat içinde NIHSS'de 4 puanlık artışa neden olan hemorajik transformasyon ya da bilinç düzeyinde 1 puanlık artış, ancak orijinal yayında kullanılan bilinç ile alakalı skala belirtilmemiştir. Muhtemelen Glasgow Koma Skalası kullanılmıştır. Çalışma intravenöz değil, intraarteriyel tpa yı değerlendirmiştir. IV trombolizi takiben ilk 36 saatte NIHSS de 2 veya 3 puanlık kötülşme izlenirse Minör SİSK, 4 ya da daha fazla puanlık bir kötüleşme ile mevcutsa Major SİSK denilmiştir. Randomizasyondan sonra yapılan tarama sırasında belirgin intrakranyal kanamaya dair kesin kanıtlara (veya tarama yapılmamışsa ve ölüm 7 günden sonra gerçekleşmişse) belirgin nörolojik bozulma eşlik eder. Görüntülemeyi okuyan uzman ciddi bir hemorajik transformasyon ya da parankimal bir hematom varlığını raporladıysa ve hemorajinin lezyonun majör bir komponenti olduğunu (veya lezyondan uzaksa beyindeki lezyon yükünde önemli bir katkısı olduğunu) belirttiyse belirgin intrakranyal kanama olarak tanımlandı. 11

17 Strbian ve arkadaşlarının 2011 de yaptığı SİSK tanımlarının kötü prognoz (mrs 3-6) ve ölümle olan ilişkisini inceleyen bir analiz SITS-MOST tanımlamasının en NINDS ve ECASS II ile karşılaştırıldığında prediktör olarak en güçlü tanımlama olduğunu göstermiştir (74). Daha sonra, 2012 yılında Heidelberg araştırmacıları, NINDS, ECASS II, ECASS III ve SITS-MOST tanımları ile ölüm oranını ve bu sınıflandırmalar için nörologlar arasındaki değişkenlik durumunu karşılaştırdı (75). Sadece büyük PH Tip 2'yi SİSK olarak sayan SITS- MOST tanımı, mortalite ile en güçlü ilişkili idi, ancak nispeten düşük kappa değeri ile kullanımının daha zor olduğu görüldü. Özgüllük ile pratik kullanılabilirlik arasındaki denge en çok ECAS II tanımında mevcuttur: kullanımı kolayken (herhangi bir intraserebral kanama, 4 NIHSS puanlık kötüleşme), kullananlar arasında değişkenlik gösterme şansı daha düşüktür (75). Çeşitli SİSK tanımlarının yapılmasının önemli bir tarafı da, IV tpa tedavisiyle olan ilişkilerinin gücüdür. Aktif tedavi ile değil, plasebo ile indüklenen tüm SİSK'lerin oranını göz önüne alırsak, NINDS için% 30, ECASS II için% 24, SITS-MOST için% 11 ve ECASS III için% 9'dur. Buna bakılarak, SITS-MOST ve ECASS III tanımları, büyük çoğunluğunda (10 vakanın 9'u) tedaviyle ilişkili SİSK'yi belirtmektedir (69). Trombolizin Güvenliği ve Prognozunu Etkileyen Faktörler Yaş:Yaş, inme trombolizinde güvenlik ve fonksiyonel sonuçları etkileyen en iyi incelenen parametrelerden biridir. SITS-MOST çalışmasından elde edilen verilerin çok değişkenli analizinde beklendiği gibi mortalite ile bağımsız olarak ilişkili olduğu ve 3. ayda fonksiyonel bağımsızlık ile ters orantılı olduğu bulunmuştur (76). Aynı ilişki SİSK ile birlikte SITS-MOST ve NINDS çalışmalarında da gözlenmiştir. Ford ve ark, parankim kanamalarının ve SİSK oranlarının yaş ve yaş grupları arasında değişmediğini göstermiştir (Şekil-7) (77). Mishra ve arkadaşları 2010'da, SITS-ISTR ve VISTA verilerini kullanarak, 31 ila 90 yaş arasındaki tüm yaş grubu inme hastalarının, IV tpa ile tedaviden önemli ölçüde fayda sağladığını ve ayrıca 90 yaşın üzerinde bir fayda eğilimi gösterdiğini açıklamıştır (Şekil-8) (78). Bazı araştırmacılar için, gözlemsel verilere dayanan bu analizler, IV tpa tedavisini, ABD ve AB düzenleyici otoriteleri tarafından zorunlu kılan, 80 yaşın üstündeki hastalarda uygulanmaması kuralını değiştirmek için yeterli değildir (79). İki yıl sonra, 80 yaşın üstünde 1617 hastayı içine alan, randomize kontrollü bir araştırma olan Üçüncü Uluslararası İnme Çalışması (IST-3), IV tpa'nın yararlarının gerçekten yaşlılarda azalmadığını doğrulamıştır (73). 12

18 Lancet 2014'teki Emberson ve meslektaşları tarafından yapılan hasta verileri ile yapılan meta-analizi, 80 yaşın üstündeki yaş grubunda tedavi etkisinin belki de en kesin tahmini vermiştir. Şekil-6 da gösterildiği gibi, tromboliz tapılan yaşlı stroke hastalarının %17.6 sı mükemmel prognoza (mrs 0-1) ulaşmışken bu oran kontrol kolunda %13.2 dir ve yarar için hesaplanan OR 1.56 ile son derece anlamlı bulunmuştur (95% CI ) (80). Önemli olarak, yaşın alteplase'in oransal faydalarını veya tehlikelerini değiştirdiğine dair bir kanıt bulunmamıştır (81). Şekil yıllık yaş grupları için için herhangi bir post-tromboliz görüntülemesinde SİSK ve PH oranları (77) ve yaş grubundaki kanama oranları herhangi bir PH (P = 0,96), SITS-MOST ta SİSK (P = 0,84) ve NINDS te SİSK için anlamlı farklılık göstermemiştir. (P = 0,31) 13

19 Şekil-7. Trombolitik tedavi alan ve mrs 0-2 olan hastalarda yaş ve NIHSS ye göre düzeltilmiş olasılık oranları (78) Cinsiyet: İnme kayıtlarına dayanan longitudinal çalışmalar, kadınlarda yaşla birlikte inme insidansındaki artışla ilişkili olarak, daha uzun yaşam beklentisi (yaklaşık 10 yıl) nedeniyle inme olasılığının erkeklerden daha yüksek olduğunu ileri sürmüştür (82). Buna ek olarak, işlevsel olarak hale gelme olasılığı daha yüksek olduğundan kadınlarda inmeli daha da kötüdür (83). Bunun ışığında, 2005 yılı IV tpa üzerine yapılan RKÇlerin bir araya toplanmış analizinde, tedavi edilenler arasında kadınlar ve erkeklerin sonuçlarında fark olmaması ilginç bir bulgudur (84). Yazarlar, trombolizin, iskemik inmenin spontan gelişiminde gözlenen cinsiyet farklılıklarını tersine çevirebileceğini önermişlerdir. Aynı sonuç, İnme Etkinliği Çalışması için Kanada Alteplase Çalışması'nda (CASES) yapılan verilerin analizlerinden de elde edilmiştir (85). İnme şiddeti - NIHSS inme ölçeği: SITS-ISTR kayıtlarında Ulusal Sağlık Enstitüsü İnme Ölçeği (NIHSS) ni kullanmıştır(86). Kayıtlama dört zaman noktasında zorunlu kılınmıştır: başlangıçta (IV tpa'nın verilmesinden hemen önce) ve tpa infüzyonunun 14

20 başlatılmasından sonraki 2 saat, 24 saat ve 7 gün sonra. NIHSS, standart bir nörolojik muayenenin temel bileşenlerini niceliksel olarak ölçen, 0'dan 42 ye kadar skorandırılan 15 maddelik bir ölçektir. Ölçek, bilinç, göz hareketleri, görme alanı, yüz kaslarının fonksiyonu, ekstremite kuvveti, duyu fonksiyonu, koordinasyon (ataksi), dil (afazi), konuşma (dizartri) ve ihmal düzeyini değerlendirir (87). Uzmanların kullanımında NIHSS, gözlemciler içinde (aynı gözlemci ve hasta, üç ay aralıklarla farklı iki incelem) ve gözlemciler arası (aynı hasta, farklı gözlemciler) mükemmel bir güvenilirlik göstermektedir ve ağırlıklı kappa değerleri 0.95'tir (0,8'in üstünde mükemmel kabul edilir)(88, 89). NIHSS video eğitim ve sertifikasyon programını takiben yapılan, farklı iş kollarındaki 8214 araştırmacıya ilişkin bir 2009 çalışmasında mükemmel bir güvenilirlik raporlanmıştır (%33'ü hemşirelerden, %23 ü acil servis / diğer hekimlerden ve %44'ü nörologlardan oluşmaktadır),ki katılanların %49'unda daha önce NIHSS sertifikası bulunmamaktaydı (90). NIHSS ölçeğinin önemli bir özelliği, serebral infarkt hacmiyle olan korelasyonudur. Bu, hem BT hem de MR kullanılarak çeşitli çalışmalarda bildirilmiştir, bu da geçerliliğini yüksek derecede kılmaktadır (91,92). İskemik dokunun kapsamının bir belirteci olarak, NIHSS'nin tromboliz ile ilgili SİSK ile güçlü ve bağımsız olarak korelasyon gösterdiği gösterilmiştir. Tutarlı sonuçlar veren çok sayıda yayının ardından, 55 düşük heterojenite gösteren çalışmanın 2012 meta-analizinde ve hastada, ölçeğin IV tpa sonrasında SİSK riski ile korele olduğu gösterildi (93). Yaşla birlikte NIHSS, inme prognozunun en önemli klinik belirleyicisi olarak gösterilmiştir ve bugüne kadar yayınlanan çok değişkenli güncel inme prognostik modellerinin her birine dahil edilmiştir(94). Önemli olarak, IV tpa'nın geniş bir NIHSS skor aralığında etkili olduğu gösterilmiştir (Şekil-8) (95). Alteplase'in iyi fonksiyonel sonuç üzerindeki etkisi ile ilgili olarak, Emberson ve arkadaşlarının Lancet 2014'teki son hasta verileri meta-analizi, IV trombolizin tüm inme şiddeti seviyelerinde etkili olduğunu kesin olarak göstermiştir (Şekil-6). Bu, daha önce Mishra ve arkadaşları tarafından yayınlanan bazı yayınlarda gösterilmiştir, ancak inme şiddetinin en düşük ve en yüksek olduğu hastalarda belirsizlikler mevcuttu (Şekil-8) (95). İnme şiddetlerinin en düşük ve en yüksek olduğu hastalarda alteplazın tedavi etme şansının pozitif yönde bir trendi mevcuttu fakat bu trend anlamlılık düzeyine ulaşamamıştır (p=0.06). 15

21 Şekil-8. Çeşitli baseline NIHSS kategorilerine karşılık gelen fonksiyonel sonuçları gösteren yaş ve bazal inme şiddetine göre düzeltilmiş analizi Hipertansiyon: Bu değişken, hastanın tedavi altında olup olmadığına bakılmaksızın, hipertansiyon tanısı öyküsü olup olmadığını tanımlamaktadır. Hipertansiyon, dünya çapındaki inme yüküne katakısı olan en önemli bağımsız risk faktörüdür. 2010'da bildirilen INTERSTROKE çalışmasında (n = 3000) araştırılan on önemli inme risk faktöründen, hastaların kendi bildirdiği hipertansiyon öyküsü iskemik inme için toplumda atfedilen risklerin (PAR) üçte birini ve hemorajik inme için ise PAR'nın neredeyse yarısını oluşturmuştur, sırasıyla 2.4 (%99 CI ) ve 3.8 (%99 CI ) olasılık oranları oranları elde edilmiştir (96). SITS-ISTR'ye alınan hastalarda hipertansiyon sıklığı, yıllar boyunca sürekli olarak %59-61 arasında durmuştur (70, 97). Bu seviye, NINDS, ATLANTIS, ECASS II, ECASS III ve EPITHET çalışmalarının toplam analizinde % 57'ye yaklaşmıştır (98). Semptom-iğne zamanı: Semptom-İğne zamanı(ott), hastalar veya aileler tarafından bildirilen inme belirtilerinin başlaması ile hastanede IV tpa infüzyonunun başlatılması arasında geçen aralığı tanımlamaktadır. Alteplase'nin faydası, geri döndürülemez şekilde hasarlanmış enfarktüs çekirdeğine, işlevsel olmayan iskemik penumbranı geri kazanılabilmesi teorisine uyarak, zaman bağımlıdır. Bugüne kadarki en büyük RKÇ olan IST-3 (n = 3035), 16

22 tedaviden 3 saat içinde en fazla fayda sağladığını gösteren daha önceki bulguları doğrulamıştır ancak analizler, 3 saatin sonrasında fayda ve zaman arasındaki ilişkinin şeklini tanımlamak için yeterli güce sahip değildi (73). Emberson ve arkadaşlarının Lancet 2014'teki hasta verileri meta-analizi, tpa'nın etkisinin zaman bağımlı olduğunu ve etkinin istatistiksel kesinliğinin 5.1 saate kadar sürdüğünü doğrulamıştır (Şekil-9) (80). Şekil-9. Alteplase tedavisin de zamanlamanın iyi inme prognozuna etkisi (mrs 0-1), yaş ve NIHSS için düzeltilmiş (80) Whiteley ve arkadaşları tarafından IV tpa ile inme tedavisi sonrasında SİSK için risk faktörlerinin 2012 yılı bir meta-analizinde OTT'nin (0-3 saat yani erkene karşı saat yani geç olarak karşılaştırılmış) SİSK ile ilişkisi istatistiksel olarak anlamlılık düzeyine ulaşamamış olup zayıf olarak izlenmiştir (OR 1.08; 95% CI ; p=0.16)(93). Bu, Lees ve arkadaşlarının 2010'da yaptığı toplanmış RKÇ lerin analizindeki bulgularla uyumludur. Bu çalışmada, geniş parankim kanamaları (tip 2, enfarktüs boyutunun % 30'undan büyük), OTT artışı ile hafif bir artış eğilimi göstermiş, ancak nispeten çok sayıda hastaya (n = 3531) rağmen, analiz istatistiksel önemi göstermek için yeterince güce sahip olarak bulunamamıştır (98,99).Her iki analizdeki potansiyel karıştırıcı faktör, daha şiddetli inme geçiren hastaların 17

23 daha erken tedavi edilme eğiliminde olması olarak düşünülmüştür (97, 100). Bu durum, potansiyel olarak, büyük iskemik lezyonlara bağlı olarak SİSK riski yüksek hastaların daha erken tedavi süresi penceresine kaymasına neden olabilmektedir. Ahmed ve arkadaşlarının 2010'da güncellenmiş SITS-ISTR geç tedavi araştırması (n = ), daha önceden şüphelenilen geç tedavi zaman penceresindeki kanama riski artışı şüphesini doğrulamıştır (97). Berlin'de 2013 yılında, içinde bir inme nörologu bulunan ve CT tarayıcı ile donatılmış iv-tpa uygulanabilen bir İnme Acil Durum Mobil Ünitesi, tedaviye başlama zamanını kısaltma yeteneği açısından test edilmiştir (101). Test başarılı olmuş, SIT-ISTR çalışmasında ilk 90 dakikada tedavi edilen hasta yüzdesi olan %14 ile karşılaştırıldığında bu yüzde %48 e çıkmıştır (100). Ancak bu çalışma, nörolojik sonlanımların üzerindeki etkinin saptanması için yapılmamış bir pilot fizibilite çalışması idi. Bu nedenle, OTT nin kısaldığı hastane öncesi trombolizin hastaların prognozunu etkileyip etkilemediği ya da sonrasında SİSK gelişimi riskini artırıp artırmadığı bilinememektedir. Hiperlipidemi: Hastanın alt tip veya tedavi durumuna bakılmaksızın önceden hiperlipidemi veya hiperkolesterolemi tanısı varsa, bu durum SITS-ISTR tarafından hiperlipidemi olarak kayıtlanmıştır. SITS-MOST çalışmasına alınan hastaların (n = 6483) % 35'inde hiperlipidemi bildirilmiştir (70). Bu veriler, %38'lik bir sıklık bildiren 11 büyük tek merkezli inme tromboliz kayıtlarındaki 4012 hastanın analizinin verileri ile tutarlıdır (102). Çok değişkenli analizlerin sonuçlarını bildiren birkaç çalışma, inme trombolizinde hiperlipideminin SİSK, mortalite ve fonksiyonel sonlanım üzerinde bağımsız bir etkisi olmadığını göstermiştir (76,102,103). Diyabet: Hastanın, tedavi durumu ne olursa olsun, tip 1 veya 2 diyabet tanısına önceden sahip olması durumunda, SITS-ISTR'de diyabet varlığı olarak kayıtlanmıştır. SITS-ISTR'deki diyabet sıklığı daha önce %17 (n = 45079) olarak bildirilmiştir (104) Bu oran, Helsinki İnme Tromboliz Kayıtlarından (% 14, n = 1398) (105)ve US GWTG kayıtlarındaki tromboliz yapılan inme hastalarından bildirilen (% 25, n = 27928) (106) sıklığın arasında bir yerde durmaktadır. Whiteley ve arkadaşları tarafından inme trombolizinde intraserebral kanama için risk faktörlerinin geniş meta-analizi, diyabetin etkisi hakkındaki verileri rapor eden 12 çalışmayı 18

24 içermektedir. Yazarlar, SİSK için düzeltilmemiş OR yi 1.5 (% 95 CI ) olarak bildirmişlerdir (93). Bununla birlikte, daha az sayıda çalışma, diyabet öyküsünün SİSK için bağımsız bir risk faktörü olduğunu ortaya koyan analizler bildirmiştir; bunların en büyüklerinden biri, Multicentre rt-pa akut inme anketidir (n=1205) (107). Hem SITS-MOST çok değişkenli analizi (76) hem de 2010'daki SITS-ISTR nin hiperglisemi ve diyabet araştırması (n = 16049) (108), diyabetik hastalarda SİSK için tek değişkenli olasılık oranlarının arttığını bildirmiştir. Bununla birlikte, hiçbir çalışma, karıştırıcı faktörler için düzeltme yapıldıktan sonra da bu ilişkinin devam ettiğini göstermemiştir. Bu durum Desilles ve arakadaşları tarafından 2013'te yapılan geniş bir meta-analizde doğrulanmıştır (109). Diyabet tanısından ziyade akut olarak yükselmiş kan glukozunun tromboliz ile ilişkili SİSK için daha önemli bir risk faktörü olduğu görülmüştür. Bu arada, Ahmed ve ark makalesinde, diyabet öyküsünün mortalite ve düşük üç aylık fonksiyonel bağımsızlık olasılığı için bağımsız bir risk faktörü olduğu gösterilmiştir (108). Bu makalede özellikle ilgi çeken bir bulgu, diyabet geçmişi olanlara kıyasla, artmış kan glukozunun, diyabet tanısı konulmamış hastalarda SİSK ve mortalite riskinin daha fazla arttığı idi. Bu durumun nedenleri henüz belirsizdir. Sigara: Sigara içimi SITS-ISTR'de iki değişken olarak bildirilmektedir: halihazırda sigara içiyor olma ya da şu anda bırakmış fakat daha önce sigara içme öyküsü olma. SITS-MOST çok değişkenli analiz çalışmasında, halen sigara içiyor olma, NINDS çalışmasına göre daha düşük SİSK (NINDS tanımın göre) insidansıyla ilişkili bulunmuştur (76). 13 çalışmadan elde edilen düzeltilmemiş verilerin bir meta-analizi, halen sigara içiyor olmanın SİSK (tanım fark etmeksizin) ile ilişkisine bakıldığında 0.7'lik bir OR elde edilmiştir (93). Daha da ilginci, Kufner ve ark.'nın 148 ardışık inme trombolizi hastası üzerinde yaptıkları bir araştırmada, mevcut sigara içiminin, arteryal rekanalizasyon ve reperfüzyon için bağımsız bir ön belirteç olduğu ve trombolitik tedavinin sigara içicilerde daha etkin olduğunu göstermiştir (110). Bununla birlikte, Kufner ve ark.çalışması dahil olmak üzere, sigara içmenin, yaş ve diğer karıştırıcı faktörlerin düzeltilmesinden sonra sigaranın uzun vadeli mortalite veya fonksiyonel bağımsızlık üzerine istatistiksel olarak anlamlı bir etkisi olup olmadığını gösteren hiçbir çalışma bulunmamaktadır. "Sigara paradoksu" olarak adlandırılan, inmeli hastalarda sigara içmenin İSK dan koruyucu ve rekanalizasyonu artırıcı etkisi muhtemelen miyokard enfarktüsü için trombolizde yapılan büyük deneylerde gözlenen bir fenomenin bir yansımasıdır. Bu çalışmalarda sigara 19

25 içmennin düşük mortalite ile ilişkili olduğu(111), sigara içme yaşı ve diğer komorbiditeler için düzeltme yapıldıktan sonra bile tromboliz sonrasında görüntülemelerce izlenen miyokard perfüzyonununda iyileşme oranlarında artış olduğu gösterilmiştir (112). Her ne kadar spekülatif olsa da, Ovbiagele ve Saver, 2006 yılında inme trombolizinde bu fenomenin şu şekilde açıklanmasını önermiştir: "Vasküler tıkanıklıkların patogenezi sigara içenlerde içmeyenlere kıyasla aterojenik olmaktan çok trombojenik olabilir. İkinci bahsedilende oklüzyon, aterom plağında rüptür veya ülserasyona bağlı olarak gelişen plateletten zengin pıhtı oluşumu ile gerçekleştiğinden trombolizin etkisi düşük olabilir. Bu, serebral trombüsün sigara içenlerde fibrinolize duyarlılığının arttığını gösterebilir (113). İnme trombolizinde İSK'ye karşı koruyucu etki için potansiyel bir açıklama, reaktif oksijen türlerine maruziyetin artmasıyla sigara içiminin endotelde "ön hazırlık" yaparak iskemiye duyarlılığını ve reperfüzyon hasarını azaltması olabilir (114). Geçirilmiş inme: Geçirilmiş inme öyküsü iki kategoriden biri olarak SITS-ISTR'ye kayıt edilmiştir: (1) son üç ay içinde yaşanmış ya da (2) daha önce gerçekleşmiştir. İnmenin tam ne zaman önce olduğu, başlangıç şiddeti veya diğer verileri kaydedilmemiştir. ABD'de FDA ( ) ve AB EMEA (118) tpa lisanslarına ve AHA / ASA rehberlerine (119) göre, son 3 ay içinde akut inme geçirilimesi durumunda IV tpa kontrendikedir. Bu, NINDS ve ECASS denemelerindeki dışlama kriterlerinden kaynaklanmaktadır. NINDS in önde gelenaraştırmacılarından biri olan Profesör James Grotta NINDS deki dışlama kriterlerinin çoğunun miyokard infarktüsü geçiren hastalar için dışlama kriterlerinden (örneğin, son 3 ay içerisinde geçirilmiş inme ya da ciddi kafa travması vs) alındığını söylemiştir(120). Bununla birlikte, miyokard enfarktüsü trombolizinin RKÇ'leri (streptokinaz, ürokinaz, tpa ve tenecteplase kullanılan) çeşitli dışlama kriterlerini kullandığından, 3 aylık cut-off değerinin kaynağı tam olarak bilinmemektedir. Örnek verilecek olursa, ISAM (121), AIMS (122), GUSTO (123), EMERAS (124), LATE (125), ISIS-2 (126) ve tüm tenecteplase çalışmalarında (127) "herhangi bir önceki inme", ASSET (128) ve GISSI-2 (129) çalışmalarında son 6 ay içerisinde inme, GISSI (130) ve USIM (131) çalışmalarında "son 2 ay içerisinde inme" kullanılmıştır yılları arasında NINDS çalışmasına hasta alımı sırasında, taranan tüm hastaların % 1,3'ü (219/17367), geçirilmiş inmeden dolayı randomizasyona dahil edilmemiştir (115). Bu durumdan, bu kontrendikasyonun hasta alımında önemli bir etkisi olmadığı sonucuna varılabilir. Daha sonra yapılan inme trombolizi ile ilgili RKÇ'ler süre için farklı cut- 20

26 off değerleri kullanmıştır. ATLANTIS (132) son 6 hafta içinde ve IST-3 çok daha kısa bir süre olan son 14 günde inme geçiren hastaları dışlarken (133), ECASS II daha önce inme geçirmiş hastaları dışlamamıştır (67). Ne yukarıda belirtilen ne de miyokard enfarktüsü çalışmaları, kanama riskinde beklenmedik şekilde artmış olan bir artış dışında, bu dışlama kriterinin cut-off değerinin neden seçildiği için herhangi bir açıklamalar yayınlamamıştır. 2007'de, Journal of Neurology, Neurosurgery and Psychiatry dergisinde, bir grup uluslararası inme tromboliz uzmanından (n=30) trombolitik tedavinin klinik kontrendikasyonlarını kişisel olarak yorumlamaları istenen ilginç bir çalışma yayınlanmıştır. Makale, tedavinin etkinliğini ve güvenliğini tehlikeye atmamak için belirlenen cut-off değeri için 1.5 ayda fikir birliğine varıldığını bildirmiştir (134). SITS-MOST çokdeğişkenli analizinin yazarları geçirilmiş inmenin (yeni/eski ayrımı yapılmadan) 1.7 lik bir düzeltilmiş OR ile SİSK için bağımsız bir risk faktörü olduğunu bildirmiştir (95% CI ). Bu, miyokard enfarktüsünde trombolizinamerikan gözlemsel kayıtlarının bulguları ile aynı doğrultuda olup, hastanın analizinde, intraserebral kanama için 1,5 lik benzer bir düzeltilmiş OR verilmiştir (95% CI p=0.001). Bununla birlikte Whiteley ve arkadaşları tarafından geçirilmiş inme öyküsü varlığında inme trombolizinde İSK riskini bildiren 8 çalışma dahil olmak üzere yapılmış bir meta-analiz, 0,8'lik OR (95% CI p=0.67) ile İSK için bir risk artışı bulamamıştır ancak çalışmalar yüksek derecede heterojenite göstermiştir (I2=%68) (93). 21

27 GEREÇ VE YÖNTEMLER ÇALIŞMA YER, ZAMAN VE ÖZELLİKLERİ Çalışmamız Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Klinik Araştırmalar Etik kurulundan alınan tarih ve 13/07 karar no ile alınan onay ile yaş arası akut iskemik inme tanılı 105 hastanın verileri kullanılarak retrospektif olarak yapılmıştır tarihleri arasında Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servis e akut iskemik inme ile başvuran ve trombolitik tedavi uygulanan 105 hastalanın dosyaları geriye dönük olarak taranmıştır. Hastaların demografik bilgileri ve risk faktörleri kaydedilerek, 0 ve 24. Saat NIHSS skorları hesaplanmıştır, çekilen kranial görüntülemeleri değerlendirilerek erken dönem prognoz ve kanama açısından risk faktörleri değerlendirilmiştir. Akut iskemik inme tablosuyla Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi acil servisine başvuran ve trombolitik tedavi için endikasyon oluşturan, trombolitik tedavi uygulanarak Nöroloji kliniğinde yatarak tedavi edilen hastalardan dosya verileri taranarak gerekli bilgilerine (hipertansiyon, diabetes mellitus (DM), lipit profili, NIHSSskoru, vasküler görüntülemeleri, vb) tam olarak ulaşılabilenler dahil edilmiştir. Dahil Edilme Kriterleri 1) yaş aralığında olan, 2) Akut iskemik inme kliniği ile başvuran, 3) İnmenin ilk 4.5 saatinde başvuran, 22

28 4) NIHS skoru 4-25 aralığında olan (4 ve 25 dahil), 5) Trombolitik tedavi verilen inme hastaları çalışmaya dahil edilecektir. Dışlanma Kriterleri 1) 18 yaş altı veya 80 yaş üstünde olan, 2) İnme sonrası hastaneye başvuru üzerinden 4.5 saatten fazla süre geçen ya da başlangıç zamanı belli olmayan, 3) Kranial BT de kanama, kitle ya da geniş infarkt bulunanlar, 4) Dosyalarında çalışma için gerekli verilere ulaşılamayan hastalar çalışmaya dahil edilmemiştir. ÇALIŞMA EVRENİ VE ÖRNEKLEM Örneklem Büyüklüğü 8 bağımsız değişkenin NIHSS (National Institues Of Health Stroke Scale) skoru üzerine etkisini incelemede değişkenler arası belirtme katsayısı r 2 =0.14, α=0.05 ve power=0.95 olacak şekilde alınacak vaka sayısı 105 olarak hesaplanmıştır. Çalışma Populasyonu Çalışmamıza başvuran akut iskemik inmeli hastalar, trombolitik tedavi sonrasında intraserebral kanama geçirme durumlarına göre gruplara ayrılmıştır. Ayrıca intraserebral kanama (İSK) geçiren hastalar başlangıç NIHSS skorları göz önüne alınarak, 24. saat NIHSS skorlarında 4 puan ve üzeri artış ve/veya ölüm durumuna göre semptomatik İSK ya da asemptomatik İSK olarak iki gruba ayrılmıştır. Semptomatik İSK hastalarının bir kısmı ölümle sonuçlanır iken asemptomatik hastaların hiçbirisi ölmemiştir. Çalışmaya dahil edilen hasta grupları ve bunların alt grupları Şekil-10 da detaylı olarak gösterilmiştir. 23

29 Şekil-10. Hastaların klinik özelliklerine göre gruplandırılması İSTATİSTİKSEL ANALİZ İstatistiksel analizler SPSS versiyon 15.0 yazılımı kullanılarak yapıldı. Değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu görsel (histogram ve olasılık grafikleri) ve analitik yöntemlerle (Kolmogorov-Smirnov/Shapiro-Wilk testleri) incelendi. Tanımlayıcı analizler normal dağılan değişkenler için ortalama ve standart sapmalar kullanılarak verildi. 2x2 gözlerde Pearson Ki 24

30 Kare ve Fisher s Exact Testleri ile karşılaştırıldı. 2x2 den fazla gözlerde bonferroni düzeltmesi ve post-hoc analizler uygulandı. Verilerin normal dağılım gösterdiği durumlarda 2 li gruplarbağımsız gruplarda t testi ile, 2 den fazla gruplar ise tek Yönlü ANOVA testi ile değerlendirildi. Ölçümsel verilerin korelasyonunda Pearson korelasyon testinden faydalanıldı. P-değerinin 0.05 in altında olduğu durumlar istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar şeklinde değerlendirildi. 25

31 BULGULAR Çalışmaya 57 si erkek, 48 i kadın olmak üzere toplamda 105 hasta dahil edilmiştir. Çalışma grubu sosyodemografik ve klinik özellikler bakımından incelendiğinde yaş aralığı en sık arasındadır. Hastaların %67.6 sında hipertansiyon, %22.9 unda diabetes mellitus, %10.5 inde geçirilmiş serebrovasküler hastalık öyküsü, %29.5 inde hiperlipidemi saptanmıştır. %41.9 unda sigara, %18.1 inde alkol öyküsü bulunmakta idi. (Tablo-2). Hastaların %32.4 ünde intraserebral kanama (İSK) gelişmiştir. Bunların da %41.2 sinde ise semptomatik İSK (sisk) gelişmiştir. İnme etyolojisi açısından olgular değerlendirildiğinde %51.4 ü kardiyoembolik, %48.6 sı ise aterotrombotikti. Hastaların tedavi sırasında %5.7 siölmüştür.tedaviye kadar geçen süre bakımından incelendiğinde hastaların sadece %10.5 ine ilk 90 dk da trombolitik tedavi uygulanabilmiştir. Hastaların başvuru sırasındaki NIHSS skorlarının dağılımı ve diğer klinik özellikler Tablo-2 de özetlenmiştir. Tedavi süresi sonrasında hastaların sağkalım durumuna göre sosyodemografik ve klinik özellikleri incelendiğinde; Semptomatik İSK hastalarında sağkalım oranları asemptomatik İSK hastalarından daha düşük bulunmuştur (p=0.022). Başvuru sırasındaki NIHSS puanı puan olan hastalarda sağkalım oranları NIHSS puanları puan ve puan olan hastalardan daha yüksek bulunmuştur (p=0.035). Sağkalım ile diğer değişkenler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark elde edilmemiştir (Tablo-3). 26

32 Tablo-2. Hastaların risk faktörleri ve diğer klinik özelliklerine göre sınıflandırılması Cinsiyet Yaşgrupları Sigara kullanımı Alkol kullanımı Hipertansiyon Diabetes Mellitus Serebrovasküler hastalık Hiperlipidemi İntraserebral kanama İntraserebral kanama özelliği Etiyoloji Sağkalım durumu Tedaviyekadar geçen süre Başvurudaki NIHSS puanı n (%) Erkek 57 (54.3) Kadın 48 (45.7) yaş 5 (4.9) yaş 13 (12.6) yaş 22 (21.4) yaş 20 (19.4) yaş 43 (41.7) Var 44 (41.9) Yok 61 (58.1) Var 19 (18.1) Yok 86 (81.9) Var 71 (67.6) Yok 34 (32.4) Var 24 (22.9) Yok 81 (77.1) Var 11 (10.5) Yok 94 (89.5) Var 31 (29.5) Yok 74 (70.5) Var 34 (32.4) Yok 71 (67.6) Semptomatik 14 (41.2) Asemptomatik 20 (58.8) Kardiyoembolik 54 (51.4) Aterotrombotik 51 (48.6) Ölüm 6 (5.7) Sağ 99 (94.3) 0-90 dk 11 (10.5) dk 82 (78.1) dk 12 (11.4) (19.0) (34.3) (31.4) (15.2) NIHSS: Ulusal Sağlık Enstitüleri İnme Skalası. 27

33 Tablo-3. Sağkalım durumuna göre sosyodemografik ve klinik özelliklerin dağılımı Cinsiyet Yaşgrupları Sigara kullanımı Alkol kullanımı Hipertansiyon Diabetes Mellitus Serebrovasküler hastalık Hiperlipidemi İntraserebral kanama İntraserebral kanama özelliği Etiyoloji Tedaviyekadar geçen süre Başvurudaki NIHSS puanı Sağkalım durumu Ölüm Sağ n (%) n (%) Erkek 4 (7.0) 53 (93.0) Kadın 2 (4.2) 46 (95.8) yaş 0 (.0) 5 (100.0) yaş 2 (15.4) 11 (84.6) yaş 2 (9.1) 20 (90.9) yaş 1 (5.0) 19 (95.0) yaş 1 (2.3) 42 (97.7) Var 4 (9.1) 40 (90.9) Yok 2 (3.3) 59 (96.7) Var 3 (15.8) 16 (84.2) Yok 3 (3.5) 83 (96.5) Var 6 (8.5) 65 (91.5) Yok 0 (.0) 34 (100.0) Var 1 (4.2) 23 (95.8) Yok 5 (6.2) 76 (93.8) Var 1 (9.1) 10 (90.9) Yok 5 (5.3) 89 (94.7) Var 1 (3.2) 30 (96.8) Yok 5 (6.8) 69 (93.2) Var 4 (11.8) 30 (88.2) Yok 2 (2.8) 69 (97.2) Semptomatik 4 (28.6) 10 (71.4) Asemptomatik 0 (0.0) 20 (100.0) Kardiyoembolik 2 (3.7) 52 (96.3) Aterotrombotik 4 (7.8) 47 (92.2) 0-90 dk 1 (9.1) 10 (90.9) dk 4 (4.9) 78 (95.1) dk 1 (8.3) 11 (91.7) (.0) 20 (100.0) (.0) 36 (100.0) (12.1) 29 (87.9) (12.5) 14 (87.5) p a a a a a a a a a a a a a NIHSS: Ulusal Sağlık Enstitüleri İnme Skalası. a Fisher in kesin testi 28

34 Şekil-11. İntraserebral kanama özelliğine göre sağkalım oranlarının dağılımı (p<0.05) Tedavi sonrasında hastalar intraserebral kanama (İSK) varlığına göre sosyodemografik ve klinik özellikleri bakımından incelendiğinde, başvuru sırasındaki NIHSS puanı 4-10 puan olan hastalarda İSK oranları NIHSS puanları daha yüksek (11-15 puan,16-20 puan ve puan) olan hastalardan daha düşük bulunmuştur (p=0.022). İSK ile diğer değişkenler arasında ise istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır (Tablo-4). 29

35 Tablo-4 İntraserebral kanama varlığına göre sosyodemografik ve klinik özelliklerin Cinsiyet dağılımı Yaşgrupları İntraserebral kanama Var Yok n (%) n (%) Erkek 20 (35.1) 37 (64.9) Kadın 14 (29.2) 34 (70.8) yaş 1 (20.0) 4 (80.0) yaş 4 (30.8) 9 (69.2) yaş 9 (40.9) 13 (59.1) yaş 8 (40.0) 12 (60.0) yaş 10 (23.3) 33 (76.7) p a b Sigara kullanımı Var 16 (36.4) 28 (63.6) Yok 18 (29.5) 43 (70.5) a Alkol kullanımı Var 7 (36.8) 12 (63.2) Yok 27 (31.4) 59 (68.6) a Hipertansiyon Var 22 (31.0) 49 (69.0) Yok 12 (35.3) 22 (64.7) a Diabetes Var 5 (20.8) 19 (79.2) Mellitus Yok 29 (35.8) 52 (64.2) a Serebrovasküler Var 5 (45.5) 6 (54.5) hastalık Yok 29 (30.9) 65 (69.1) b Hiperlipidemi Var 12 (38.7) 19 (61.3) Yok 22 (29.7) 52 (70.3) a Etiyoloji Kardiyoembolik 19 (35.2) 35 (64.8) Aterotrombotik 15 (29.4) 36 (70.6) a Sağkalım Ölüm 4 (66.7) 2 (33.3) durumu Sağ 30 (30.3) 69 (69.7) b 0-90 dk 2 (18.2) 9 (81.8) Tedaviyekadar dk 29 (35.4) 53 (64.6) geçen süre dk 3 (25.0) 9 (75.0) b (5.0) 19 (95.0) Başvurudaki (33.3) 24 (66.7) NIHSS puanı (45.5) 18 (54.5) a (37.5) 10 (62.5) NIHSS: Ulusal Sağlık Enstitüleri İnme Skalası. a Ki-kare testi, b Fisher in kesin testi Tedavi sonrasında hayatta kalan hastalarisk varlığına göre sosyodemografik ve klinik özellikler bakımından incelendiğinde, başvuru sırasındaki NIHSS puanı 4-10 puan olan hastalarda İSK oranları NIHSS puanları puan ve16-20 puan olan hastalardan daha düşük bulunmuştur (p=0.022). İSK ile diğer değişkenler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır (Tablo-5). 30

36 Tablo-5. Tedavi sonrasında sağ kalanlarda intraserebral kanama varlığına göre Cinsiyet Yaşgrupları sosyodemografik ve klinik özellikler İntraserebral kanama Var Yok n (%) n (%) Erkek 16 (30.2) 37 (69.8) Kadın 14 (30.4) 32 (69.6) yaş 1 (20.0) 4 (80.0) yaş 2 (18.2) 9 (81.8) yaş 7 (35.0) 13 (65.0) yaş 8 (42.1) 11 (57.9) yaş 10 (23.8) 32 (76.2) p a b Sigara kullanımı Var 12 (30.0) 28 (70.0) Yok 18 (30.5) 41 (69.5) a Alkol kullanımı Var 4 (25.0) 12 (75.0) Yok 26 (31.3) 57 (68.7) b Hipertansiyon Var 18 (27.7) 47 (72.3) Yok 12 (35.3) 22 (64.7) a Diabetes Var 4 (17.4) 19 (82.6) Mellitus Yok 26 (34.2) 50 (65.8) a Serebrovasküler Var 4 (40.0) 6 (60.0) hastalık Yok 26 (29.2) 63 (70.8) b Hiperlipidemi Var 11 (36.7) 19 (63.3) Yok 19 (27.5) 50 (72.5) a Etiyoloji Kardiyoembolik 18 (34.6) 34 (65.4) Aterotrombotik 12 (25.5) 35 (74.5) a 0-90 dk 2 (20.0) 8 (80.0) Tedaviyekadar dk 26 (33.3) 52 (66.7) geçen süre dk 2 (18.2) 9 (81.8) b (5.0) 19 (95.0) Başvurudaki (33.3) 24 (66.7) NIHSS puanı (44.8) 16 (55.2) a (28.6) 10 (71.4) NIHSS: Ulusal Sağlık Enstitüleri İnme Skalası. a Ki-kare testi, b Fisher in kesin testi Hipertansiyonu bulunan hastalar bulunmayanlara (p=0.009), sigara kullananlar kullanmayanlara (p=0.017), alkol kullananlar kullanmayan hastalara göre (p=0.012) ve ölen hasta grubunda da (p=0.022) semptomatik İSK oranları daha yüksek bulunmuştur (Tablo-6). 31

37 Tablo-6. İntraserebral kanama özelliğine göre sosyodemografik ve klinik özelliklerin Cinsiyet Yaşgrupları dağılımı İntraserebral kanama özelliği Semptomatik Asemptomatik n (%) n (%) Erkek 9 (45.0) 11 (55.0) Kadın 5 (35.7) 9 (64.3) yaş 0 (.0) 1 (100.0) yaş 2 (50.0) 2 (50.0) yaş 4 (44.4) 5 (55.6) yaş 4 (50.0) 4 (50.0) yaş 4 (40.0) 6 (60.0) p a b Sigara kullanımı Var 10 (62.5) 6 (37.5) Yok 4 (22.2) 14 (77.8) a Alkol kullanımı Var 6 (85.7) 1 (14.3) Yok 8 (29.6) 19 (70.4) b Hipertansiyon Var 13 (59.1) 9 (40.9) Yok 1 (8.3) 11 (91.7) b Diabetes Var 2 (40.0) 3 (60.0) Mellitus Yok 12 (41.4) 17 (58.6) b Serebrovasküler Var 3 (60.0) 2 (40.0) hastalık Yok 11 (37.9) 18 (62.1) b Hiperlipidemi Var 2 (16.7) 10 (83.3) Yok 12 (54.5) 10 (45.5) b Etiyoloji Kardiyoembolik 6 (31.6) 13 (68.4) Aterotrombotik 8 (53.3) 7 (46.7) a Sağkalım Ölüm 4 (100.0) 0 (.0) durumu Sağ 10 (33.3) 20 (66.7) b 0-90 dk 0 (.0) 2 (100.0) Tedaviyekadar dk 13 (44.8) 16 (55.2) geçen süre dk 1 (33.3) 2 (66.7) b (100.0) 0 (.0) Başvurudaki (16.7) 10 (83.3) NIHSS puanı (60.0) 6 (40.0) b (33.3) 4 (66.7) NIHSS: Ulusal Sağlık Enstitüleri İnme Skalası. a Ki-kare testi, b Fisher in kesin testi IV tpa sonrasında hayatta kalan hastalarda İSK özelliğine göre sosyodemografik ve klinik özelliklerin dağılımı incelendiğinde, hipertansiyonu bulunan hastalarda semptomatik İSK görülme oranı hipertansiyonu bulunmayan hastalardan daha yüksek bulunmuştur (p=0.024). Hipertansiyonun aksine, hiperlipidemisi bulunan hastalarda ise semptomatik İSK görülme oranı hiperlipidemi bulunmayan olanlardan daha düşük bulunmuştur (p=0.049). Başvuru sırasındaki NIHSS puanı 0-4 puan olan hastalarda semptomatik İSK oranları NIHSS 32

38 puanları puan olan hastalardan daha yüksek bulunmuştur (p=0.040). Bu durum sadece NIHSS skoru 0-4 arasında olan bir hastaya ıv tpa uygulanmasıyla ilintili olabilir. Bu durumda düşük NIHSS skoru bulunan hastlarda özellikte 4 ve altı tpa uygulamasınıngerekmediği aksine kanam bakımından risk olduğu bilgisiyle uyumludur. İSK özelliği ile diğer değişkenler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmamıştır (Tablo 7). Şekil-12. Başvuru sırasındaki NIHSS puanına göre sağkalım ve İSK dağılımı (p<0.05) IV tpa sonrasındasosyodemografik ve klinik özellikler NIHSS puanı değişimi bakımından incelendiğinde, İSK bulunan hastalarda tedavi sonrasında NIHSS puanlarının arttığı,isk bulunmayanlarda ise NIHSS puanlarının azaldığı izlenmiştir (p=0.048). tpa uygulaması sonrasında NIHSS puanları ile diğer değişkenler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark elde edilmemiştir (Tablo-8). 33

Türkiye de inme sıklığı yüksek ve azalmıyor.

Türkiye de inme sıklığı yüksek ve azalmıyor. Akut inmede IV tpa Hemorajik Iskemik Türkiye de inme sıklığı yüksek ve azalmıyor. İNSİDANS 100binde 1990 2010 İskemik inme 119 134 Hemorajik inme 32 43 MORTALİTE 100binde 1990 2010 DALYs* 100binde 1990

Detaylı

SVO da Perfüzyon ve Difüzyon MR

SVO da Perfüzyon ve Difüzyon MR SVO da Perfüzyon ve Difüzyon MR Doç.Dr. Özgür SÖĞÜT Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Haseki Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi, Dahili Tıp Bilimleri, Acil Tıp Anabilim Dalı, İSTANBUL Sunum Planı Kaynaklar

Detaylı

Dr Talip Asil Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı

Dr Talip Asil Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Dr Talip Asil Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Karotis Arter Hastalığı İskemik İnmelerin yaklaşık %20-25 inde karotis arter darlığı Populasyonda yaklaşık %2-8 oranında

Detaylı

Hemorajik Transformasyon Reperfüzyon kanaması

Hemorajik Transformasyon Reperfüzyon kanaması RADYOLOJİ ANABİLİM DALI Hemorajik Transformasyon Reperfüzyon kanaması (klinik ve radyolojik öngörü, prognoz) Dr Alpay ALKAN Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji A.D Öğrenim hedefleri İnme

Detaylı

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak İNME Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND ye aittir. Kaynak

Detaylı

İNMEDE GÖRÜNTÜLEME. Dr. Cem CALLI. Chief of Neuroradiology Section Ege University Hospital Dept. Of Radiology Izmir, Turkey

İNMEDE GÖRÜNTÜLEME. Dr. Cem CALLI. Chief of Neuroradiology Section Ege University Hospital Dept. Of Radiology Izmir, Turkey İNMEDE GÖRÜNTÜLEME Dr. Cem CALLI Chief of Neuroradiology Section Ege University Hospital Dept. Of Radiology Izmir, Turkey İNME nedir? Beyin kan akımının bozulması sonucu beyin fonksiyonlarının hızlı ilerleyici

Detaylı

(İnt. Dr. Doğukan Danışman)

(İnt. Dr. Doğukan Danışman) (İnt. Dr. Doğukan Danışman) *Amaç: Sigara ve pankreas kanseri arasında doz-yanıt ilişkisini değerlendirmek ve geçici değişkenlerin etkilerini incelemektir. *Yöntem: * 6507 pankreas olgusu ve 12 890 kontrol

Detaylı

GEÇİCİ İSKEMİK ATAK: Görüntüleme Gerekli mi? Prof. Dr. Cem ÇALLI

GEÇİCİ İSKEMİK ATAK: Görüntüleme Gerekli mi? Prof. Dr. Cem ÇALLI GEÇİCİ İSKEMİK ATAK: Görüntüleme Gerekli mi? Prof. Dr. Cem ÇALLI Geçici İskemik Atak (GİA): Kan akımının azalmasına bağlı Geçici nörolojik defisit atağı Semptomlar 24 saatten az Semptom süresi genellikle

Detaylı

27.09.2014. Hiperakut İskemik İnme de Görüntüleme. Öğrenim Hedefleri. Sinonim. İnme tanımı. Beyin metabolizması

27.09.2014. Hiperakut İskemik İnme de Görüntüleme. Öğrenim Hedefleri. Sinonim. İnme tanımı. Beyin metabolizması Öğrenim Hedefleri RADYOLOJİ ANABİLİM DALI Hiperakut İskemik İnme de Görüntüleme Dr Alpay ALKAN Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji A.D İnme tanımı Beyin perfüzyon-otoregülasyon Difüzyon

Detaylı

İskemik İnme ve Acil Yaklaşım(*)

İskemik İnme ve Acil Yaklaşım(*) İskemik İnme ve Acil Yaklaşım(*) Dr. Birsen İnce İnme, merkezi sinir sisteminde iskemi ya da kanamaya bağlı olarak aniden gelişen nörolojik defisit şeklinde tanımlanır. İskemik inme ise, inme olgularının

Detaylı

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi Kahramanmaraş 1. Biyokimya Günleri Bildiri Konusu: Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi Mehmet Aydın DAĞDEVİREN GİRİŞ Fetuin-A, esas olarak karaciğerde

Detaylı

Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma

Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma Diyet yoluyla Menakinon alımı, daha az Koroner Kalp Hastalığı riski ile ilişkili: Rotterdam Çalışma Johanna M. Geleijnse,* Cees Vermeer,** Diederick E. Grobbee, Leon J. Schurgers,** Marjo H. J. Knapen,**

Detaylı

Yeni Tedaviler ve Devam. Core Penumbra

Yeni Tedaviler ve Devam. Core Penumbra Yeni Tedaviler ve Devam Etmekte Olan Çalışmaları Core Penumbra Nöroprotektif Tedavi 1955-2000 Nöroprotektif ajan: 49 Randomize çalışma: 114 Hasta Sayısı: 21445 Pozitif sonuç: 0 Başar arısız z IV rt-pa

Detaylı

Akut İskemik İnme. İskemik İnme (%85) Hemorajik inme (%15)

Akut İskemik İnme. İskemik İnme (%85) Hemorajik inme (%15) 1 Akut İskemik İnme STROKE ( inme ):Beyinin bir bölgesine kan akımının kesilmesi sonucu oluşan nörolojik hasardır. İskemik İnme (%85) Hemorajik inme (%15) 2 Akut İskemik İnme Arrest olan iskemik inme vakalarının

Detaylı

Özgün Problem Çözme Becerileri

Özgün Problem Çözme Becerileri Özgün Problem Çözme Becerileri Research Agenda for General Practice / Family Medicine and Primary Health Care in Europe; Specific Problem Solving Skills ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ AİLE HEKİMLİĞİ

Detaylı

Karotis ve Serebrovasküler Girişimlerde Komplikasyonlar ve Önlenmesi. Doç Dr Mehmet Ergelen

Karotis ve Serebrovasküler Girişimlerde Komplikasyonlar ve Önlenmesi. Doç Dr Mehmet Ergelen Karotis ve Serebrovasküler Girişimlerde Komplikasyonlar ve Önlenmesi Doç Dr Mehmet Ergelen 1-Karotis Girişimleri 2-Akut İskemik İnme de MekanikTrombektomi Karotis Girişimleri Komplikasyonlar 1-Karotid

Detaylı

Yoğun Bakımda Nörolojik Resüsitasyon

Yoğun Bakımda Nörolojik Resüsitasyon Yoğun Bakımda Nörolojik Resüsitasyon Dr.Canan Aykut Bingöl Yeditepe Üniversite Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Kardiak Arrest 200 000-375 000 kardiak arrest/yıl (ABD) %20 spontan dolaşım sağlanıyor

Detaylı

Diyaliz hastalarında morbidite ve mortalite oranı genel populasyondan kat daha yüksektir.*

Diyaliz hastalarında morbidite ve mortalite oranı genel populasyondan kat daha yüksektir.* GİRİŞ Diyaliz hastalarında morbidite ve mortalite oranı genel populasyondan 10-20 kat daha yüksektir.* Çok sayıda çalışmada hemodiyaliz dozu ile morbidite ve mortalite arasında anlamlı ilişki saptanmıştır.

Detaylı

hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması

hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması Tuncay Güçlü S.B. Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Biyokimya Bölümü 16-18 Ekim 2014, Malatya GİRİŞ Kronik

Detaylı

Çok Kesitli Bilgisayarlı Tomografik Koroner Anjiyografi Sonrası Uzun Dönem Kalıcı Böbrek Hasarı Sıklığı ve Sağkalım ile İlişkisi

Çok Kesitli Bilgisayarlı Tomografik Koroner Anjiyografi Sonrası Uzun Dönem Kalıcı Böbrek Hasarı Sıklığı ve Sağkalım ile İlişkisi Çok Kesitli Bilgisayarlı Tomografik Koroner Anjiyografi Sonrası Uzun Dönem Kalıcı Böbrek Hasarı Sıklığı ve Sağkalım ile İlişkisi Hamza Sunman 1, Mustafa Arıcı 2, Hikmet Yorgun 3, Uğur Canpolat 3, Metin

Detaylı

HEMORAJİK İNME. Yrd. Doç. Dr. Aysel MİLANLIOĞLU Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD

HEMORAJİK İNME. Yrd. Doç. Dr. Aysel MİLANLIOĞLU Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD HEMORAJİK İNME Yrd. Doç. Dr. Aysel MİLANLIOĞLU Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD İntraserebral kanamalar inmelerin %10-15 ini oluşturmaktadır. İntraparenkimal, subaraknoid, subdural ve

Detaylı

Küçük Damar Hastalığı; Semptomatoloji. Kürşad Kutluk Dokuz Eylül Üniversitesi 27 Mayıs 2017, İzmir

Küçük Damar Hastalığı; Semptomatoloji. Kürşad Kutluk Dokuz Eylül Üniversitesi 27 Mayıs 2017, İzmir Küçük Damar Hastalığı; Semptomatoloji Kürşad Kutluk Dokuz Eylül Üniversitesi 27 Mayıs 2017, İzmir KÜÇÜK DAMAR HASTALIĞINDA KLİNİK BULGULAR Yok Özel fokal nöroloik semptomlar Sinsi gelişen global nörolojik

Detaylı

Tedavi. Tedavi hedefleri;

Tedavi. Tedavi hedefleri; Doç. Dr. Onur POLAT Tedavi DVT tanısı konduktan sonra doğal gidişine bırakılırsa, ölümcül komplikasyonu olan PE ve uzun dönemde sakatlık oranı son derece yüksek olan posttromboflebitik sendrom ve Pulmoner

Detaylı

DR. SAMİ ULUS ÇOCUK HASTANESİ ONKOLOJİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HEMANJİOMLU OLGULARIN EPİDEMİYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ

DR. SAMİ ULUS ÇOCUK HASTANESİ ONKOLOJİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HEMANJİOMLU OLGULARIN EPİDEMİYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ DR. SAMİ ULUS ÇOCUK HASTANESİ ONKOLOJİ POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HEMANJİOMLU OLGULARIN EPİDEMİYOLOJİK DEĞERLENDİRMESİ DUYGU DÜZCAN KİLİMCİ,GÜRSES ŞAHİN,ŞULE TOPAL,BURÇAK BİLGİN,ŞULE YEŞİL,GÜLŞAH TANYILDIZ,ALİ

Detaylı

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır.

Hasar Kontrol Cerrahisi yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Doç. Dr. Onur POLAT Hasar Kontrol Cerrahisi 1992 yılında Rotonda ve Schwab hasar kontrol kavramını 3 aşamalı bir yaklaşım olarak tanımlamışlardır. Hasar Kontrol Cerrahisi İlk aşama; Kanama ve kirlenmenin

Detaylı

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr.

Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi. Dr. Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesinde İzlenen Olgularda Akut Böbrek Hasarı ve prifle Kriterlerinin Tanı ve Prognozdaki Önemi Dr. Aslı KANTAR GİRİŞ GENEL BİLGİLER Akut böbrek hasarı (ABH) yenidoğan yoğun bakım

Detaylı

ST YÜKSELMESİZ AKUT KORONER SENDROMDA GİRİŞİMSEL TEDAVİ STRATEJİSİ

ST YÜKSELMESİZ AKUT KORONER SENDROMDA GİRİŞİMSEL TEDAVİ STRATEJİSİ ST YÜKSELMESİZ AKUT KORONER SENDROMDA GİRİŞİMSEL TEDAVİ STRATEJİSİ Sabahattin Umman İTF Kardiyoloji Anabilim Dalı 1 /18 Akut Koroner Sendromlar Önemleri Miyokart Hasarı Fonksiyon kaybı, Patolojik Fonksiyon

Detaylı

KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI. Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD

KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI. Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD KAFA TRAVMALI HASTALARDA GÖRÜNTÜLEMENİN TANI, TEDAVİ VE PROGNOZA KATKISI Dr. Fatma Özlen İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Sinir Cerrahisi AD KAFA TRAVMASI VE RADYOLOJİ Hangi hastalara görüntüleme

Detaylı

Akut İskemik İnmede Geri Alınabilir Stentler

Akut İskemik İnmede Geri Alınabilir Stentler Akut İskemik İnmede Geri Alınabilir Stentler Doç.Dr.Semih Giray Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Adana Araştırma ve Uygulama Hastanesi Nöroloji Anabilimdalı Girişimsel Nöroloji IV ve IA tedavi İnternal

Detaylı

29 EKİM DÜNYA İNME GÜNÜ CMY

29 EKİM DÜNYA İNME GÜNÜ CMY 1 29 Eİ DÜNA İNE GÜNÜ 2 DÜNA ve TÜRİE İNE VERİLERİ Beyin damar hastalıkları dünyada en fazla fonksiyon kaybına neden olan, yaşam kalitesini çok etkileyen ve ikinci sıradaki ölüm nedeni olan hastalık grubunu

Detaylı

Doppler Ultrasonografi ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

Doppler Ultrasonografi ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ Doppler Ultrasonografi PROF. DR. NEVZAT UZUNER ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ Ekstrakraniyal Doppler Ultrasonografi Endikasyonları GİA veya inme geçiren hastalar Boyunda üfürüm duyulan hastalar Subklaviyan

Detaylı

TROMBOLİTİKLER NEREYE GİDİYOR?

TROMBOLİTİKLER NEREYE GİDİYOR? TROMBOLİTİKLER NEREYE GİDİYOR? DR. SALİM SATAR ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP AD. Fibrinolitik Sistem Fibrin oluşumu inflamasyon, doku iyileşmesi ve tromboz sırasında gözlenen temel olaylardan

Detaylı

START Çalışmasının Sonuçları: Antiretroviral Tedavide Yeni Bir Dönem mi Başlıyor?

START Çalışmasının Sonuçları: Antiretroviral Tedavide Yeni Bir Dönem mi Başlıyor? START Çalışmasının Sonuçları: Antiretroviral Tedavide Yeni Bir Dönem mi Başlıyor? Dr. Sabri Atalay İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği KLİMİK

Detaylı

E(mbolic) S(troke) U(ndetermined) S(ource) Kaynağı Belirlenmemiş Embolik İnme PROF. DR. NEVZAT UZUNER ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

E(mbolic) S(troke) U(ndetermined) S(ource) Kaynağı Belirlenmemiş Embolik İnme PROF. DR. NEVZAT UZUNER ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ E(mbolic) S(troke) U(ndetermined) S(ource) Kaynağı Belirlenmemiş Embolik İnme PROF. DR. NEVZAT UZUNER ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ Her 6 hastadan biri ilk inmeden sonraki 5 yıl içinde tekrar inme geçirir

Detaylı

Küçük Damar Hastalığı - Tedavi

Küçük Damar Hastalığı - Tedavi Küçük Damar Hastalığı - Tedavi V. Oturum: Küçük Damar Hastalığı Prof. Dr. Nazire Afşar Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi KDH Bath&Wardlaw; International Journal of Stroke. Vol 10, June 2015, 469 478

Detaylı

UYKU. Üzerinde beni uyutan minder Yavaş yavaş girer ılık bir suya. Hind'e doğru yelken açar gemiler, Bir uyku âleminden doğar dünya...

UYKU. Üzerinde beni uyutan minder Yavaş yavaş girer ılık bir suya. Hind'e doğru yelken açar gemiler, Bir uyku âleminden doğar dünya... UYKU Üzerinde beni uyutan minder Yavaş yavaş girer ılık bir suya. Hind'e doğru yelken açar gemiler, Bir uyku âleminden doğar dünya... Sırça tastan sihirli su içilir, Keskin Sırat koç üstünde geçilir, Açılmayan

Detaylı

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı

¹GÜTF İç Hastalıkları ABD, ²GÜTF Endokrinoloji Bilim Dalı, ³HÜTF Geriatri Bilim Dalı ⁴GÜTF Biyokimya Bilim Dalı Dr. Derda GÖKÇE¹, Prof. Dr. İlhan YETKİN², Prof. Dr. Mustafa CANKURTARAN³, Doç. Dr. Özlem GÜLBAHAR⁴, Uzm. Dr. Rana Tuna DOĞRUL³, Uzm. Dr. Cemal KIZILARSLANOĞLU³, Uzm. Dr. Muhittin YALÇIN² ¹GÜTF İç Hastalıkları

Detaylı

En iyi yöntem inmeden korunma Risk faktörlerinin belirlenmesi

En iyi yöntem inmeden korunma Risk faktörlerinin belirlenmesi İNME SONRASI TEDAVİ En iyi yöntem inmeden korunma Risk faktörlerinin belirlenmesi Birincil Koruma Amaç asemptomatik kişilerde inmeye neden olabilecek risk faktörlerini belirlemek, önlemek ve kontrol altına

Detaylı

Travma Hastalarında Traneksamik Asit Kullanımının Yeri

Travma Hastalarında Traneksamik Asit Kullanımının Yeri Travma Hastalarında Traneksamik Asit Kullanımının Yeri Dr. Fa8h DOĞANAY Fa8h Sultan Mehmet EAH Mayıs 2016 Trabzon Fa8h Sultan Mehmet EAH Acil Ailesi Sunum Planı Traneksamik asit Genel özellikler, metabolizma,

Detaylı

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ 20.05.2010 Giriş I Renovasküler hipertansiyon (RVH), renal arter(ler) darlığının neden

Detaylı

Sunum Planı. Resusitasyonda Trombolitik Tedavi. Akut Koroner Sendrom (AKS) AKS. Akut Koroner Sendrom. Akut Stroke.

Sunum Planı. Resusitasyonda Trombolitik Tedavi. Akut Koroner Sendrom (AKS) AKS. Akut Koroner Sendrom. Akut Stroke. Sunum Planı Resusitasyonda Trombolitik Tedavi Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD VII. Ulusal Acil Tıp Kongresi, 2011 Akut Koroner Sendrom Akut Stroke Diğer durumlar Akut Koroner Sendrom (AKS)

Detaylı

İskemik İnmede Trombolitik Tedavi

İskemik İnmede Trombolitik Tedavi İskemik İnmede Trombolitik Tedavi Öne çıkan konular ve Dünya perspektifi Dr. Latif DURAN Acil Tıp AD. SAMSUN Dünya sağlık örgütü (WHO) göre inme, Vasküler nedenler dışında görünür bir neden olmaksızın,

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ VE TÜTÜN KULLANIMI: MEKANİZMA. Mini Ders 2 Modül: Tütünün Kalp ve Damar Hastalıkları Üzerindeki Etkisi

KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ VE TÜTÜN KULLANIMI: MEKANİZMA. Mini Ders 2 Modül: Tütünün Kalp ve Damar Hastalıkları Üzerindeki Etkisi KARDİYOVASKÜLER HASTALIKLARIN EPİDEMİYOLOJİSİ VE TÜTÜN KULLANIMI: MEKANİZMA Mini Ders 2 Modül: Tütünün Kalp ve Damar Hastalıkları Üzerindeki Etkisi TEMEL SLAYTLAR Kardiyovasküler Hastalıkların Epidemiyolojisi

Detaylı

HİPOGLİSEMİNİN KOMPLİKASYONLARI

HİPOGLİSEMİNİN KOMPLİKASYONLARI HİPOGLİSEMİNİN KOMPLİKASYONLARI Prof. Dr. Reyhan ERSOY Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı HİPOGLİSEMİ VE DİYABETES MELLİTUS Hipoglisemi Diyabetes

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Mücahit GÜNAYDIN Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı

Yrd. Doç. Dr. Mücahit GÜNAYDIN Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Yrd. Doç. Dr. Mücahit GÜNAYDIN Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Tanım Dünya Sağlık Örgütü tanımına göre; vasküler nedenler dışında görünür bir neden olmaksızın, fokal serebral

Detaylı

Yoğun Bakım Ünitesinde Yatan Ventilatörle İlişkili Pnömonili Hastalarda Serum C-Reaktif Protein, Prokalsitonin, Solubl Ürokinaz Plazminojen Aktivatör Reseptörü (Supar) Ve Neopterin Düzeylerinin Tanısal

Detaylı

İskemik İnmede Trombolitik Tedavi. Uzm. Dr. Şahin Çolak Haydarpaşa Numune E.A.H Acil Tıp Kliniği

İskemik İnmede Trombolitik Tedavi. Uzm. Dr. Şahin Çolak Haydarpaşa Numune E.A.H Acil Tıp Kliniği İskemik İnmede Trombolitik Tedavi Uzm. Dr. Şahin Çolak Haydarpaşa Numune E.A.H Acil Tıp Kliniği Dünya sağlık Örgütüne göre İnme: Vasküler nedenler dışında görünür bir neden olmaksızın, fokal yada global

Detaylı

Fibrinolytics

Fibrinolytics ANTİPLATELET İLAÇLAR Fibrinolytics Adezyon Aktivasyon (agonist bağlanma) Agregasyon Aktivasyon (şekil değişikliği) Antiplatelet İlaçlar Antiplatelet ilaçlar Asetilsalisilik asit (aspirin) P2Y12 antagonistleri

Detaylı

KRİTİK HASTADA İLK MÜDAHALE HATALARI AKUT İNME

KRİTİK HASTADA İLK MÜDAHALE HATALARI AKUT İNME KRİTİK HASTADA İLK MÜDAHALE HATALARI AKUT İNME Dr. Sibel GAZİOĞLU KTÜ Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı 27 Nisan 2018 Trabzon SUNUM PLANI İnme tanım / epidemiyoloji Akut inme acil / temel hedefler Akut

Detaylı

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Dr. Sinem Sevil DEĞİRMENCİ Prof.Dr.Gökay AKSARAY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Giriş

Detaylı

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM Dünya genelinde 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülmekte Gelişmiş ülkelerde artan prevalansa sahip Hasta veya toplum açısından yüksek maliyetli bir hastalık

Detaylı

Diyaliz hastalarında serebrovasküler olay:önleme ve tedavi. Nurol Arık

Diyaliz hastalarında serebrovasküler olay:önleme ve tedavi. Nurol Arık Diyaliz hastalarında serebrovasküler olay:önleme ve tedavi Nurol Arık Serebrovasküler hastalık/tanım İnme (Stroke) Geçici iskemik atak (TIA) Subaraknoid kanama Vasküler demans İskemik inme Geçici iskemik

Detaylı

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Hastalıkların tedavisinde kat edilen yol, bulaşıcı hastalıklarla başarılı mücadele, yaşam koşullarında düzelme gibi

Detaylı

YÜKSEK KOLESTEROL VE İLAÇ KULLANIMI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT

YÜKSEK KOLESTEROL VE İLAÇ KULLANIMI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT YÜKSEK KOLESTEROL VE İLAÇ KULLANIMI Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Yüksek kolesterolde ilaç tedavisi üzerinde çok tartışılan bir konudur. Hangi kolesterol düzeyinde ilaç başlanacağı gerçekten yorumlara açıktır

Detaylı

KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ

KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ KRONİK OBSTRÜKTİF AKCİĞER HASTALIĞI (KOAH) TANIMI SINIFLAMASI RİSK FAKTÖRLERİ PATOFİZYOLOJİSİ EPİDEMİYOLOJİSİ ÖĞRENİM HEDEFLERİ KOAH tanımını söyleyebilmeli, KOAH risk faktörlerini sayabilmeli, KOAH patofizyolojisinin

Detaylı

KPR SIRASINDA TROMBOLİTİK TEDAVİ. Dr ERTAN SÖNMEZ ACİL TIP A.B.D

KPR SIRASINDA TROMBOLİTİK TEDAVİ. Dr ERTAN SÖNMEZ ACİL TIP A.B.D KPR SIRASINDA TROMBOLİTİK TEDAVİ Dr ERTAN SÖNMEZ ACİL TIP A.B.D KPR de trombolitik neden düşünülmüş? 1- Kardiyak arrestlerin %50-70 i PE veya AMI ya bağlı 2- Dolaşımın durmasına bağlı intravasküler mikrotrombüslerin

Detaylı

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR

AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR AKCİĞER KANSERİ TANISI KONULDUKTAN SONRA NE YAPILIR HASTA NASIL TAKİP VE İDARE EDİLİR Akciğer kanseri olmak her şeyin sonu değildir. Bu hastalığı yenmek için mutlaka azimli, inançlı ve sabırlı olmanız

Detaylı

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ

(ANEVRİZMA) Dr. Dağıstan ALTUĞ ANEURYSM (ANEVRİZMA) Arteriyel sistemindeki lokalize bir bölgeye kan birikmesi sonucu şişmesine Anevrizma denir Gerçek Anevrizma : Anevrizma kesesinde Arteriyel duvarların üç katmanını kapsayan Anevrizma

Detaylı

Ölümcül Santral Sinir Sistemi Hastalıkları I epidural, subdural, intraparankimal kanamalar

Ölümcül Santral Sinir Sistemi Hastalıkları I epidural, subdural, intraparankimal kanamalar Ölümcül Santral Sinir Sistemi Hastalıkları I epidural, subdural, intraparankimal kanamalar Uzm. Dr. Yusuf Ali Altuncı Ege Ünv. Acil Tıp Anabilim Dalı Olgu 1 25 yaşında inşaat işçisi Yüksekten düşme E2M3V2

Detaylı

Gestasyonel Diyabette Nötrofil- Lenfosit Oranı, Ortalama Platelet Hacmi ve Solubıl İnterlökin 2 Reseptör Düzeyi

Gestasyonel Diyabette Nötrofil- Lenfosit Oranı, Ortalama Platelet Hacmi ve Solubıl İnterlökin 2 Reseptör Düzeyi Gestasyonel Diyabette Nötrofil- Lenfosit Oranı, Ortalama Platelet Hacmi ve Solubıl İnterlökin 2 Reseptör Düzeyi Yrd. Doç. Dr. Cuma MERTOĞLU Erzincan Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya Gestasyonel

Detaylı

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması

Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması Özel Bir Hastanede Diyabet Polikliniğine Başvuran Hastalarda İnsülin Direncini Etkileyen Faktörlerin Araştırılması 20 24 Mayıs 2009 tarihleri arasında Antalya da düzenlenen 45. Ulusal Diyabet Kongresinde

Detaylı

Çalışmaya katılan hasta sayısı: 7601 (7599 hastanın datası toplandı)

Çalışmaya katılan hasta sayısı: 7601 (7599 hastanın datası toplandı) Sevgili Arkadaşlarım, CANTAB için en önemli çalışmamız CHARM Çalışmasıdır.. Eğitimlerde söylediğim gibi adınız-soyadınız gibi çalışmayı bilmeniz ve doğru yorumlayarak kullanmanız son derece önemlidir.

Detaylı

Akut Mezenter İskemi. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012

Akut Mezenter İskemi. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Akut Mezenter İskemi Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Sunum Planı Tanım Epidemiyoloji Anatomi Etyoloji/Patofizyoloji Klinik Tanı Ayırıcı tanı Tedavi Giriş Tüm akut mezenter iskemi

Detaylı

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD

ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI. Doç. Dr. Suphi VEHİD ALZHEİMER ve HALK SAĞLIĞI Alzheimer hastalığı (AH) ilk kez, yaklaşık 100 yıl önce tanımlanmıştır. İlerleyici zihinsel işlev bozukluğu ve davranış değişikliği yakınmaları ile hastaneye yatırılıp beş yıl

Detaylı

KANSER İSTATİSTİKLERİ

KANSER İSTATİSTİKLERİ 1 KANSER İSTATİSTİKLERİ Kanser, günümüzün en önemli sağlık sorunlarından biridir. Sık görülmesi ve öldürücülüğünün yüksek olması nedeniyle de bir halk sağlığı sorunudur. Tanı olanaklarının gelişmesi ve

Detaylı

YOĞUN BAKIM HEMŞİRELERİNİN İŞ YÜKÜNÜN BELİRLENMESİ. Gülay Göçmen*, Murat Çiftçi**, Şenel Sürücü***, Serpil Türker****

YOĞUN BAKIM HEMŞİRELERİNİN İŞ YÜKÜNÜN BELİRLENMESİ. Gülay Göçmen*, Murat Çiftçi**, Şenel Sürücü***, Serpil Türker**** YOĞUN BAKIM HEMŞİRELERİNİN İŞ YÜKÜNÜN BELİRLENMESİ Gülay Göçmen*, Murat Çiftçi**, Şenel Sürücü***, Serpil Türker**** *Fulya Acıbadem Hastanesi Sorumlu Hemşire, **Fulya Acıbadem Hastanesi Yoğun Bakım Sorumlu

Detaylı

HASTALIK YÜKÜ FİNAL RAPOR

HASTALIK YÜKÜ FİNAL RAPOR T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI REFİK SAYDAM HIFZISSIHHA MERKEZİ BAŞKANLIĞI HIFZISSIHHA MEKTEBİ MÜDÜRLÜĞÜ BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ ULUSAL HASTALIK YÜKÜ VE MALİYET-ETKİLİLİK PROJESİ HASTALIK YÜKÜ FİNAL RAPOR ARALIK -

Detaylı

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi

Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi Yatan ve Poliklinik Takipli Kanserli Hastalarda İlaç Etkileşimlerinin Sıklığı ve Ciddiyetinin Değerlendirilmesi Dr. Ali Ayberk Beşen Başkent Üniversitesi Tıbbi Onkoloji BD Giriş Sitotoksik tedaviler herhangi

Detaylı

Kafa Travmalarında Yönetim

Kafa Travmalarında Yönetim Kafa Travmalarında Yönetim Dr. Uğur YAZAR Karadeniz Teknik Üniversitesi, Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı Genel Bilgiler Kafa travması basit bir baş ağrısından ölüme kadar değişik sonuçlara yol açan

Detaylı

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ Sami Uzun 1, Serhat Karadag 1, Meltem Gursu 1, Metin Yegen 2, İdris Kurtulus 3, Zeki Aydin 4, Ahmet

Detaylı

ATRİYAL FİBRİLASYON Atriyal fibrilasyon En sık görülen aritmi Epidemiyoloji Aritmiye bağlı hastaneye yatanların 1/3 ü AF li. ABD de tahmini 2.3 milyon, Avrupa da 4.5 milyon insan AF ye sahip. Sıklığı

Detaylı

K 2 vitamini takviyesi postmenopozal kadınlarda kalça kemik geometrisi ve kemik gücü endekslerini geliştiriyor

K 2 vitamini takviyesi postmenopozal kadınlarda kalça kemik geometrisi ve kemik gücü endekslerini geliştiriyor K 2 vitamini takviyesi postmenopozal kadınlarda kalça kemik geometrisi ve kemik gücü endekslerini geliştiriyor M. H. J. Knapen & L. J. Schurgers & C. Vermeer Özet K vitamini kemik metabolizmasını düzenleyen

Detaylı

AÜTF İBN-İ SİNA HASTANESİ GÖĞÜS HASTALIKLARI POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ VE HASTALIKLARININ SİGARAYLA OLAN İLİŞKİSİ

AÜTF İBN-İ SİNA HASTANESİ GÖĞÜS HASTALIKLARI POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ VE HASTALIKLARININ SİGARAYLA OLAN İLİŞKİSİ AÜTF İBN-İ SİNA HASTANESİ GÖĞÜS HASTALIKLARI POLİKLİNİĞİNE BAŞVURAN HASTALARIN DEMOGRAFİK ÖZELLİKLERİ VE HASTALIKLARININ SİGARAYLA OLAN İLİŞKİSİ BARAN E 1, KOCADAĞ S 1, AKDUR R 1, DEMİR N 2, NUMANOĞLU

Detaylı

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek

Detaylı

TEŞHİS İLİŞKİLİ GRUPLAR VERİLERİNİN İSTATİSTİKSEL ANALİZİ

TEŞHİS İLİŞKİLİ GRUPLAR VERİLERİNİN İSTATİSTİKSEL ANALİZİ TEŞHİS İLİŞKİLİ GRUPLAR VERİLERİNİN İSTATİSTİKSEL ANALİZİ Bilindiği üzere, Teşhis İlişkili Gruplar (İngilizce DRG) hastaların klinik ve maliyet verilerinin kullanılarak gruplandırılmasını ve benzer hastalıkların

Detaylı

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi Mesut YILDIZ, Sait ALİM, Sedat BATMAZ, Selim DEMİR, Emrah SONGUR Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı

Detaylı

Hemodiyaliz Hastalarında Atriyal Fibrilasyon Sıklığı ve Tromboembolik İnmeden Koruma Yönelimleri

Hemodiyaliz Hastalarında Atriyal Fibrilasyon Sıklığı ve Tromboembolik İnmeden Koruma Yönelimleri Hemodiyaliz Hastalarında Atriyal Fibrilasyon Sıklığı ve Tromboembolik İnmeden Koruma Yönelimleri Nuri Barış Hasbal, Yener Koç, Tamer Sakacı, Mustafa Sevinç, Zuhal Atan Uçar, Tuncay Şahutoğlu, Cüneyt Akgöl,

Detaylı

Atrial Fibrilasyon dan Gerçek Kesitler: WATER (Warfarin in Therapeutic Range) Registry den İlk Sonuçlar

Atrial Fibrilasyon dan Gerçek Kesitler: WATER (Warfarin in Therapeutic Range) Registry den İlk Sonuçlar Atrial Fibrilasyon dan Gerçek Kesitler: WATER (Warfarin in Therapeutic Range) Registry den İlk Sonuçlar 1. Ege Üniversitesi İlaç Geliştirme Ve Farmakokinetik Araştırma-Uygulama Merkezi (ARGEFAR) 2. Central

Detaylı

RİSK ÖLÇÜLERİ. Yrd.Doç.Dr. Selçuk Korkmaz Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalı. Turcosa Analitik Çözümlemeler

RİSK ÖLÇÜLERİ. Yrd.Doç.Dr. Selçuk Korkmaz Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalı. Turcosa Analitik Çözümlemeler RİSK ÖLÇÜLERİ Yrd.Doç.Dr. Selçuk Korkmaz Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalı Turcosa Analitik Çözümlemeler selcukorkmaz@gmail.com ÇOCUK NEFROLOJİ DERNEĞİ BİYOİSTATİSTİK EĞİTİMİ

Detaylı

Manisa'da tütün kullanımı, meslek ve seçili hastalıklara göre mesane kanseri riski

Manisa'da tütün kullanımı, meslek ve seçili hastalıklara göre mesane kanseri riski Manisa'da tütün kullanımı, meslek ve seçili hastalıklara göre mesane kanseri riski Koray Ömer Erdurak 1, Pınar Erbay Dündar 2, Beyhan Cengiz Özyurt 2, Eva Negri 3, Carlo La Vecchia 3, Ziya Tay 1 1 Manisa

Detaylı

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi İhsan Ateş 1, Mustafa Altay 1, Nihal Özkayar 2, F. Meriç Yılmaz 3, Canan Topçuoğlu 3, Murat Alışık 4, Özcan Erel 4, Fatih Dede 2 1 Ankara Numune Eğitim

Detaylı

Hipotetik vaka sunumu: yüksek kanama riski ve komorbiditeleri olan hastada strok riskinin ve çarpıntının tanımlanması ve yönetimi

Hipotetik vaka sunumu: yüksek kanama riski ve komorbiditeleri olan hastada strok riskinin ve çarpıntının tanımlanması ve yönetimi Hipotetik vaka sunumu: yüksek kanama riski ve komorbiditeleri olan hastada strok riskinin ve çarpıntının tanımlanması ve yönetimi Dr. Mustafa Akçakoyun Kartal Kosuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma

Detaylı

Doç. Dr. Halil Coşkun. Dr. Hüseyin Kazim Bektaşoğlu

Doç. Dr. Halil Coşkun. Dr. Hüseyin Kazim Bektaşoğlu Doç. Dr. Halil Coşkun Dr. Hüseyin Kazim Bektaşoğlu GİRİŞ 2010 verilerine göre dünyada erişkinlerde (20-79 yaş) diabet prevalansı %6,4 (285 milyon). 2030 da bu oranın %7,7 ye (439 milyon) yükseleceği öngörülüyor.

Detaylı

Antianjinal ilaçlar. Prof. Dr. Öner Süzer

Antianjinal ilaçlar. Prof. Dr. Öner Süzer Antianjinal ilaçlar Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 1 2 2 1 Koroner iskemi, anjina, enfarktüs ve antianjinal tedavi Kalp dokusu, oksijene ihtiyacı bakımından vücuttaki pek çok organa göre daha az

Detaylı

İNFEKSİYÖZ ENSEFALİTLER: HSV-1 E BAĞLI OLAN VE OLMAYAN OLGULARIN KARŞILAŞTIRILMASI

İNFEKSİYÖZ ENSEFALİTLER: HSV-1 E BAĞLI OLAN VE OLMAYAN OLGULARIN KARŞILAŞTIRILMASI İNFEKSİYÖZ ENSEFALİTLER: HSV-1 E BAĞLI OLAN VE OLMAYAN OLGULARIN KARŞILAŞTIRILMASI Seniha Başaran, Elif Agüloğlu, Aysun Sarıbuğa, Serap Şimşek Yavuz, Atahan Çağatay, Oral Öncül, Halit Özsüt, Haluk Eraksoy

Detaylı

Dr Alpay ALKAN Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji A.D

Dr Alpay ALKAN Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji A.D RADYOLOJİ ANABİLİM DALI Hiperakut İskemik İnme de Görüntüleme Dr Alpay ALKAN Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji A.D Öğrenim Hedefleri İnme tanımı Beyin perfüzyon-otoregülasyon Difüzyon

Detaylı

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler

Anestezi Uygulama II Bahar / Ders:9. Anestezi ve Emboliler Anestezi Uygulama II 2017-2018 Bahar / Ders:9 Anestezi ve Emboliler Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI Emboli Nedir? Damarlarda dolaşan kan içerisine hava ya da yabancı cisim girişine bağlı olarak, dolaşımı engelleyen

Detaylı

İskemik. Stroke Patofizyolojisi

İskemik. Stroke Patofizyolojisi İskemik Stroke Patofizyolojisi Beyin Yaşam am Üçgeni Kan Akımı Kan Akımı Enfarkt Doku Hassasiyeti Zaman Zaman Global İskemi Serebral İskemi iskeminin tipi ve şiddeti Kan akımının tamamen kesilmesi: 6-8

Detaylı

LVAD TAKILAN HASTALARDA DRİVELİNE ENFEKSİYON GELİŞİMİNİN SOSYOEKONOMİK DURUMLA İLİŞKİSİ

LVAD TAKILAN HASTALARDA DRİVELİNE ENFEKSİYON GELİŞİMİNİN SOSYOEKONOMİK DURUMLA İLİŞKİSİ LVAD TAKILAN HASTALARDA DRİVELİNE ENFEKSİYON GELİŞİMİNİN SOSYOEKONOMİK DURUMLA İLİŞKİSİ 73. PROJE GRUBU ARAŞTIRMACILAR: MOHD TAWFIQ FAWZI - AMANULLAH ERKİN,ZAİD ABDULRAZEG, JAWAD MAHALİS, OĞÜZ YILDIRIM

Detaylı

SEREBROVASKÜLER HASTALIKLARDA MEKANİK TROMBEKTOMİ DR.MERT ÖZEN PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP A.D.

SEREBROVASKÜLER HASTALIKLARDA MEKANİK TROMBEKTOMİ DR.MERT ÖZEN PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP A.D. SEREBROVASKÜLER HASTALIKLARDA MEKANİK TROMBEKTOMİ DR.MERT ÖZEN PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP A.D. 2 MEKANİK TROMBEKTOMİ 3 Endovasküler mekanik trombektomi trombüsün bir kateter vasıtasıyla

Detaylı

ERKEN TEK DOZ İNTRAVEZİKAL İNSTİLASYON

ERKEN TEK DOZ İNTRAVEZİKAL İNSTİLASYON ERKEN TEK DOZ İNTRAVEZİKAL İNSTİLASYON TAM DEĞERİNİ BİLİYOR MUYUZ? Doç. Dr. Mustafa KAPLAN Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı-Edirne m 2 Erken tek doz intravezikal instilasyonun amacı

Detaylı

KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ

KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ KAN VE SIVI RESÜSİTASYO N -1 AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI Dr.İlker GÜNDÜZ 03-11-2009 Doku hipoperfüzyonu ve organ hasarı oluşturan, intravasküler volüm kaybının ilk tedavisi

Detaylı

KORONER ARTER HASTALIĞINDA BETA BLOKERLER GÖZDEN DÜŞÜYOR MU?

KORONER ARTER HASTALIĞINDA BETA BLOKERLER GÖZDEN DÜŞÜYOR MU? KORONER ARTER HASTALIĞINDA BETA BLOKERLER GÖZDEN DÜŞÜYOR MU? TABİ Kİ HAYIR, HER HASTAYA VERMELİYİZ DR. SABRİ DEMİ RCAN Beta Blokerler Adrenerjik reseptörler katekolaminler tarafından stimüle edilen G-protein

Detaylı

DİYABETTEN KORUNMADA CİNSİYET İLİŞKİLİ FARKLILIKLAR. Dr. İlhan TARKUN Kocaeli Üniversitesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı

DİYABETTEN KORUNMADA CİNSİYET İLİŞKİLİ FARKLILIKLAR. Dr. İlhan TARKUN Kocaeli Üniversitesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı DİYABETTEN KORUNMADA CİNSİYET İLİŞKİLİ FARKLILIKLAR Dr. İlhan TARKUN Kocaeli Üniversitesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Cinsiyet İlişkili Farklılıklar ERKEK BEYNİ KADIN BEYNİ Cinsiyet İlişkili

Detaylı

Resüsitasyonda HİPEROKSEMİ

Resüsitasyonda HİPEROKSEMİ Resüsitasyonda HİPEROKSEMİ Prof.Dr.Oktay Demirkıran İ.Ü.Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Yoğun Bakım Bilim Dalı Acil Yoğun Bakım Ünitesi Avrupa da yaklaşık 700,000/yıl

Detaylı

Dünya genelinde her 3 4 kişiden biri kronik hastalıklıdır. (Ülkemizde Kronik Hastalıklar Raporu na göre,

Dünya genelinde her 3 4 kişiden biri kronik hastalıklıdır. (Ülkemizde Kronik Hastalıklar Raporu na göre, KRONİK HASTALIKLAR *Genellikle tam iyileştirilmeleri söz konusu olmayan, *Sürekli, *Yavaş ilerleyen, *Çoğu kez kalıcı sakatlıklar bırakan, *Oluşmasında kişisel ve genetik etkenlerin rol oynadığı, *Genellikle

Detaylı

HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR

HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR Feray Gökdoğan 1, Duygu Kes 2, Döndü Tuna 3, Gülay Turgay 4 1 British University of Nicosia, Hemşirelik Bölümü 2 Karabük

Detaylı

Bağış 2: Türkiye'nin kadavradan organ nakli programı, gerçek bir seçenek?

Bağış 2: Türkiye'nin kadavradan organ nakli programı, gerçek bir seçenek? Technical Assistance for Alignment in Organ Donation- EuropeAid/131052/D/SER/TR Bağış 2: Türkiye'nin kadavradan organ nakli programı, gerçek bir seçenek? Uzm.Dr. Edip GÖNÜLLÜ Organ donörü Canlı Bağış Kadavradan

Detaylı