* Prof. Dr. Azmi SUSLU "XX. Yiizyilm ilk Soyklrmu; Oldiiriilen Tiirkler Davas1 ve Van-Zeve Ornekleri"

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "* Prof. Dr. Azmi SUSLU "XX. Yiizyilm ilk Soyklrmu; Oldiiriilen Tiirkler Davas1 ve Van-Zeve Ornekleri""

Transkript

1 KONU~MACILAR * Prof. Dr. Azmi SUSLU "XX. Yiizyilm ilk Soyklrmu; Oldiiriilen Tiirkler Davas1 ve Van-Zeve Ornekleri" * Do«;. Dr. Tuncay OGUN " Ermeni isyanlannm l\'.liisliiman Magdurlan" * Yrd. Doi;. Dr. Abdulaziz KARDA~ "Van'm i~ga li ve Ermenilerin Yapt1g1 Tabribat" * Prof. Dr. Nurullab <;ETiN "Tiirk Edebiyatmda Ermeniler" * Ulu«; GURKAN "Huk"Uk Kar~1smda Ermeni iddialan " * Dr. E. Kur. Alb. Omer Liitfii T~<;IOGLU " I. Diinya Harbinde Tiirk ve Ermeni Kayiplan; Ermeni Sorununda Son Geli~meler" * Sadi SOMUNCUOGLU "Taribimizle Yiizle~iyoruz" * Prof. Dr. Hamm HALiLOGLU "Van E rcif ten Hocah'ya Ermenilerin Tiirk Katuam1"

2 100.YILINDA ERMENİ MESELESİ VE GERÇEKLER SEMPOZYUMU

3 SEMPOZYUM BAŞKANI: Prof. Dr. Peyami Battal YYÜ Rektörü YÜRÜTME KURULU: Yrd. Doç. Dr. Bekir KOÇLAR A.Ġ.Ġ.T. Uygulama ve AraĢtırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. Rahmi TEKĠN Tarih Bölüm BaĢkanı Yrd. Doç. Dr. Mehmet PINAR YYÜ Edebiyat Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Abdulaziz KARDAġ YYÜ Edebiyat Fakültesi Yrd. Doç. Dr. GüneĢ ġahġn YYÜ Edebiyat Fakültesi Okt. Ercüment TOPUZ YYÜ Edebiyat Fakültesi SEMPOZYUM BİLİM KURULU Prof. Dr. Metin AYIġIĞI Yüzüncü Yıl Üniversitesi Prof. Dr. Nurullah ÇETĠN Ankara Üniversitesi Doç. Dr. Tuncay ÖĞÜN Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi SEMPOZYUM ONUR KURULU Prof. Dr. Refik TURAN T.C. BaĢbakanlık Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu BaĢkanı Prof. Dr. Peyami BATTAL Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Azmi SÜSLÜ Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi T.C. Tarihi Bilim BaĢkanı II

4 DESTEKLEYEN KURUMLAR YÜZÜNCÜ YIL ÜNĠVERSĠTESĠ REKTÖRLÜĞÜ AHLAT KAYMAKAMLIĞI AHLAT BELEDĠYE BAġKANLIĞI Sekreterya: Eyüp TOPRAK- Cevdet TEKE ĠletiĢim: YYÜ Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılâpları AraĢtırma ve Uygulama Merkez Müdürlüğü Tel: Dahili: Tarih: 28 Mayıs 2015 Yer: Prof. Dr. Cengiz Andiç Kültür Merkezi Yüzüncü Yıl Üniversitesi/VAN AçılıĢ: III

5 SEMPOZYUM PROGRAMI 28 MAYIS : 00 AçılıĢ: Saygı DuruĢu ve Ġstiklâl MarĢı 10: 30 Protokol KonuĢmaları Yrd. Doç. Dr. Bekir KOÇLAR YYÜ AĠĠT AraĢtırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Peyami BATTAL Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Refik TURAN Türk Tarih Kurumu BaĢkanı Ġbrahim TAġYAPAN Van Valisi I. OTURUM 11: 00-12: 00 Oturum BaĢkanı: Prof. Dr. Nurullah ÇETĠN Prof. Dr. Azmi SÜSLÜ XX. Yüzyılın Ġlk Soykırımı; Öldürülen Türkler Davası ve Van-Zeve Örnekleri Doç. Dr. Tuncay ÖĞÜN Ermeni Ġsyanlarının Müslüman Mağdurları Yrd. Doç. Dr. Abdulaziz KARDAġ Van ın İşgali ve Ermenilerin Yaptığı Tahrîbât Prof. Dr. Nurullah ÇETİN Türk Edebiyatında Ermeniler IV

6 II. OTURUM 14:30-15:30 Oturum BaĢkanı: Prof. Dr. Metin AYIġIĞI Eski TBMM BaĢkanvekili Uluç GÜRKAN Hukuk Karşısında Ermeni İddiaları E. Kur. Alb. Dr. Ömer Lütfü TAġÇIOĞLU I. Dünya Harbinde Türk ve Ermeni Kayıpları; Ermeni Sorununda Son Gelişmeler Eski Devlet Bakanı Sadi SOMUNCUOĞLU Tarihimizle Yüzleşiyoruz Prof. Dr. Hanım HALĠLOĞLU Van Erciş ten Hocalı ya Ermenilerin Türk Katliâmı Değerlendirme Oturumu Prof. Dr. Azmi SÜSLÜ Prof. Dr. Metin AYIġIĞI Prof. Dr. Nurullah ÇETĠN Doç. Dr. Tuncay ÖĞÜN V

7 İÇİNDEKİLER Prof. Dr. Azmi SÜSLÜ YİRMİNCİ YÜZYILIN İLK SOYKIRIMI VE SÜRGÜNÜ, ÖLDÜRÜLEN TÜRKLERİN DAVASI VE VAN-ZEVE ÖRNEKLERİ 1-13 Yrd. Doç. Dr. Abdulaziz KARDAġ VAN IN İŞGALİ VE ERMENİLERİN YAPTIĞI TAHRİBÂT THE INVASION OF VAN AND THE DESTRUCTION OF ARMENIANS Prof. Dr. Nurullah ÇETĠN TÜRK EDEBİYATINDA ERMENİ MESELESİ E. Kur. Alb. Dr. Ömer Lütfü TAġÇIOĞLU BİRİNCİ DÜNYA HARBİNDE TÜRK VE ERMENİ KAYIPLARI VE ERMENİ SORUNUNDA SON GELİŞMELER Sadi SOMUNCUOĞLU TARİHLE YÜZLEŞMEK VEYA 101. YILDA HESAPLAŞMAK Prof. Dr. Hanım HALĠLOVA VAN ERCİŞ TEN HOCALI YA ERMENİLERİN TÜRK KATLİAMI VI

8 YİRMİNCİ YÜZYILIN İLK SOYKIRIMI VE SÜRGÜNÜ, ÖLDÜRÜLEN TÜRKLERİN DAVASI VE VAN-ZEVE ÖRNEKLERİ Prof. Dr. Azmi SÜSLÜ * 1. Giriş Bin yıllık birlikteliğin son yüzyılına gelindiğinde, bir taraftan Türklüğün diğer taraftan da İslamiyet in rehberliğinde, kendileriyle kader birliği yaptığı, havasını, suyunu, toprağını hatta idaresini, parasını bile paylaşarak, hoşgörüsüne, barışına ortak eden Türklerin gayr-i müslimlere veya diğer bir ifadeyle azınlıklara karşı davranışlarına Dünya tarihinde, ne eski ne modern çağlarda, bir benzer örnek bulmak mümkün değildir. Sadece Rumlara, Yahudilere, Süryanilere, Keldanilere değil özellikle de 1821 lerden sonra katlanarak Ermenilere gösterilen bu hoşgörü, bu azınlıkların ve onlarla kader birliği yapan Bizanslıların, Perslerin, Rusların ve daha sonra onları kışkırtmak üzere Osmanlı Devleti ne gelen Batılıların yazarları, tarihçileri, idarecileri, diplomatları tarafından da itiraf edilegelmiştir. Bin yıllık Selçuklu, Osmanlı birlikteliğinde kimliklerini, benliklerini, inanç ve mezhep birliklerini kazanan ve adam yerine konulan azınlıklar, hem Selçuklu, Osmanlı hukukundan yararlanarak, hem de her hükümdar zamanında teyid ve tevsi edilen imtiyazâta, ayrıcalıklara sahip olmuşlardır dan itibaren Avrupa nın tek taraflı olarak Avrupa dışında yaygınlaştırmaya başladığı milliyetçilik veya bugünkü ifadesiyle mikronasyonalizmin ve Viyana Kongresi nden itibaren de Şark Meselesi nin vazgeçilmez bir parçası hâline gelmişlerdir. 20. yüzyıl ise meselenin, projenin aksiyon safhası olmuştur. 2. Beş Safhalı Aksiyon Osmanlı Devleti ndeki Ermeniler için olmayan mesele, Ermeniler ve Batılılar tarafından bir mesele, bir istismar kapısı olmuştur. Yeşilköy ve Berlin Antlaşmaları nda diplomatik baskı unsuru olarak tescil edilen mesele, 1. Dünya Savaşı nda katliâm, soykırım efsanesine dönüştürülmüştür. Elebaşıların, örgütçülerin, casusların, hainlerin, kâtillerin tutuklama, yargılanma tarihi 24 Nisan, bilmeyerek, bilerek veya bilmemezlikten gelerek 27 Mayıs tenkil, sevk veya iskân veya galatıyla tehcir tarihiyle veya olayıyla karıştırılagelmiştir. * Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi 1

9 Lozan da Osmanlı pastasından pay alamayan ve savaş ve yalan yorgunu Müttefikleri İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya ve gözlemci Amerika tarafından terkedilen Ermeniler, çaresiz soğumaya bıraktıkları iddialarını, efsanelerini 2. Dünya Savaşı nda da tekrarlamışlarsa da, yine bir yirmi yıl sonra, Ocak 1965 te, sözde soykırımın 50. yılında, Adisababa da ruhaniler ve siyasilerle üçüncü aksiyon safhasına geçmişlerdir. Bundan böyle 24 Nisanlar, Ermeni Soykırım günü olarak her yıl, dünyanın her yerinde anılacak, her vasıta kullanılarak her devlete kabul ettirilmeye çalışılacaktır. Ermenistan daki ve diyasporadaki Ermenilerin Türkçe konuşması yasaklanacak ve Ermeni davası Rum davasıyla, Kıbrıs la birlikte yürütülecektir. 1. Dünya Savaşı ndaki katliâmlarını 1973 lerden sonra bu defa ASALA ile, Türk diplomatlarına karşı tekrarlayan Ermeniler, terörleriyle Batılıları da vurmaya başlayınca, 6 Nisan 1980 de Lübnan ın Sedon kentinde dördüncü safhaya geçmişlerdir. ASALA ve diğer terör örgütleri (ARA, JCAG) terörizmi yeni taşerona, PKK ya bırakmışlardır. 15 Ağustos 1984 te Eruh ve Şemdinli de başlayan yeni terör hareketlerinin günümüze kadar sürdürülmesinin bir başka sebebi de budur. Katliâmlardan, terörlerden, iftiralardan, efsanelerden sonuç alamayan Ermeniler, beşinci safhada, bilimsel sahtekârlıklara, politik, diplomatik, manipülasyonlara ve günümüzde 100. yılında, yoğunlaşan şekliyle yeni iddialara yönelmişlerdir Ermeni İddiaları Sadece ÜÇ T den İbaret midir? Yukarıda işaret ettiğimiz yüzyıllık beş safhada Ermeniler, meslektaşlarımızca ÜÇ T olarak isimlendirilen, üç iddiada, istekte bulunagelmişlerdir. Bunlar soykırımın Tanınması, yani dağılan Osmanlı Devleti nin tek mirasçısı olmayan Türkiye Cumhuriyeti nin Biz soykırım yaptık, Ermenileri katliâma tâbi tuttuk demesi; menkul, gayr-i menkul ve kan bedeli tazminatlarını 100 yıllık birleşik faizleriyle ve bugünkü rayiç bedelleriyle tazminat olarak ödemesi ve topraklarını parçalayarak Ermenistan a toprak vermesi. Tazminat tutarı ise, Türkiye bütçesinin yirmi katı kadardır. 1 Esat Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, İstanbul, 1987, 2. baskı; Azmi Süslü, Ermeniler, Tehcir ve Sonrası, Ankara, 1990, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü:5, baskı, baskı (s ), İngilizce baskıları: Armenians and the 1915 Event of Displacement, 1994 (Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Yayını:8), 1999 (KÖK SERIES of Social and Strategical Researches:7) 2

10 Fakat az bilinen veya zaman zaman gizlenen bir başka iddia daha var ki, bu da BÜYÜK T dir. Yani Büyük Ermenistan veya Ermeni haritalarının bazılarındaki adıyla, Ermenistan İmparatorluğu (Armenian Empire, Empire Arménien) dur. Bunun sınırları ise, bugünkü Ermenistan la birlikte Hazar Denizi nden, Karadeniz in büyük bir kısmı ile, Akdeniz ve Adalar Denizi (Ege Denizi) ne kadar uzayan Anadolu topraklarının tamamından ibarettir. Bu haritalar üzerinde bir başka yenilik daha görülmektedir ki, eski, küçük veya klasik Ermenistan toprakları, bugünkü Ermenistan ve Türkiye nin altı vilayetinin de ötesinde, Doğu Karadeniz den, Doğu Akdeniz den İstanbul a kadar uzayan araziyi içine almaktadır. 2 Burada yeri gelmişken belirtmekte fayda görüyoruz ki, Batı nın Şark Meselesi içinde Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti nin küçük unsurlarına altı büyük vaad, hayal veya ideolojisini görüyoruz. Bunlar, Büyük Ermenistan, Büyük Arabistan, Büyük Kürdistan, Büyük Yunanistan (Megali İdea), son zamanlarda Büyük Gürcistan ve Ariel Şaron un İstanbul a kadar uzayan Arz-ı Mevûd rüyalarıyla Büyük İsrail dir. Hepsinin ortak bir noktası vardır ki, bu hayali devletlerin toprakları hep Anadolu toprakları olmuştur. Peki Türklerin büyük ideali yok mu? Mustafa Kemal in ifadesiyle sekiz bin yıllık Büyük Türk Tarihi nin Hunlardaki, Göktürklerdeki, Uygurlardaki, Selçuklulardaki, Osmanlıdaki Ebedi Devlet (Bengü İl), Kızıl Elma, Turan ve Mütevazi Misak-ı Milli den bahsetmek bugün neden bir suç gibi gösterilmeye çalışılıyor. Bu garip bir çelişki değil mi? Türk milletinin eski yeni topraklarında herkesin gözü olsun, hakkı olsun ama Türklerin eski yeni topraklarından bahsetmesi, dava etmesi, ideal veya ideoloji hâlinde zikretmesi bile suç sayılsın!.. Şimdilik bu büyük idealleri bir kenara bırakıp, yüz yıllık Ermeni iddiaları karşısında yeni bir hareket tarzı üzerinde duralım: Öldürülen Türk ün davası. 4. Öldürülen Türklerin Can, Kan, Menkul, Gayr-i Menkul Davası, Soykırım Davası Olmamalı mı? Yüzyıllık Ermeni taleplerine Türk tarafının neler yaptığını ana başlıklarıyla sıralayıp, bundan sonra savunmadan saldırıya, mağdurluktan müştekiliye, davalılıktan davacılığa geçilebilecek hususlar üzerinde duralım. 2 EKLER:1 de sunduğumuz bu ders kitabı haritası için bkz. Zülküf Sarıtepe, Türkiye ve Ermenistan Ders Kitaplarında Ermeni Meselesi, Düşünce ve Tarih, Nisan 2015, Sayı:7, s.24. Ayrıca Keisuke Wakizaka, Karl Manheim in Ütopya-İdeoloji Teorisine Göre Büyük Ermenistan Hayali ve Hay Dat Doktrini Analizi, Akdeniz Üniversitesi Kadim Dostluğun Yüz Yıllık Açmazında Türk-Ermeni İlişkileri Uluslararası Sempozyumu: Toplumsal Bellek, Önyargılar ve Gerçekler, Antalya, Nisan 2015, Sempozyum Kitabı (yayımdadır) 3

11 4.1. İdaresini, diplomasisini, ticaretini, eğitimini, parlamentosunu Ermenilerle paylaşan Osmanlı Devleti, 24 Nisan 1915 te düşmanla işbirliği yapan komitecileri, casusları, teröristleri, hainleri tutuklayıp yargılamıştır. Bir ay sonra 27 Mayıs 1915 te düşmanla işbirliği yapan ve yedi cephesinde yedi düvelle savaştığı sırada ülkeyi yakıp-yıkıp, sivil halkı öldüren Ermenileri savaş bölgelerinden ülkenin diğer bölgelerine nakletmiş, iskân etmiştir. Savaş sırasında isyan eden hainlere, casuslara, kâtillere, eski ve yeni Dünya tarihinde bu askeri, insani muamelenin bir örneğini bulmak mümkün değildir. Bunu Dünyaya tanıtmayalım mı, savunmayalım mı? 4.2. Lozan Konferansı nda Osmanlı pastasından pay olmak için müttefikleri olan Batılılardan toprak ve tazminat isteyen Ermeni iddialarına karşı Türk delegasyonu, Anadolu da öldürülen bir milyon Türkün ve Ruslarla birlikte sürgün edilip, Kafkas yollarında öldürülen beşyüz bin Türkün davası şimdilik kaydıyla bir kenara bırakılmıştır Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, diğer azınlıklar (gayr-i müslimler) gibi Ermenileri de eşit vatandaşlık statüsüne almış (1925), ancak Osmanlı Devleti ndeki gibi ayrıcalıklar (imtiyâzât) vermemiştir. Yeniden verelim mi? 4.4. Rumlar ve Yahudilerle birlikte Ermenilerin de aralarındaki dini, mezhebi ihtilafları ortadan kaldıran ve iki Patrikhane ile bir Hahamhane yi kurduran Fatih Sultan Mehmet ten 462 yıl sonra, savaşlarda ihanetleri görülen ve düşmanla işbirliği yapan bu azınlıkların bu dini-ruhani kurumlarını bile Lozan Antlaşması nda kaldırmayan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, aynı toleransı tekrar etmekten geri durmamıştır. 4 Ermenistan da, Yunanistan da, Balkanlar da bir örneği var mıdır? 4.5. Milletten, Van dan bir insanlık dersi daha vardır. Van ve çevresinde binlerce masumu öldüren, şehir ve köyleri yakıp-yıkan ve sonradan Çarpanak adasına sığınan yüzlerce Ermeni câninin, kâtilin Vanlılar birkaç yıl orada yaşamalarına göz yummuşlardır. Vanlı, hâlâ öldürülen binlerce şehidin ne kan bedelini, ne de yakılıp-yıkılan Van ve köylerinin tazminatını ve Ermenilerden önce sürgüne giden Vanlıların davasını açmamıştır. 5 3 Azmi Süslü, Ermeniler, Tehcir a.g.e., s Atatürk ün Söylev ve Demeçleri, Tamim ve Telgrafları, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Ankara, 1972, Cilt: IV. s.57-74; Nisan 1915 te Rusların desteğindeki Ermenilerin Van ve çevresinde soykırım yapmaları üzerine, Van Valisi Cevdet Bey, 14 Mayıs ta kaleye sığınmış olan Vanlıları Van dan göç ettirmiş (tehcir) ve Ermeniler den önce göç ettirilen bu Vanlı göçmenler, Bitlis e, Muş a, Diyarbakır a, Konya ya, Isparta ya kadar göçmüşlerdir. Bunların ahfâdından hâlâ bu illerde yaşayanlar vardır: Azmi Süslü, Ermeniler, Tehcir a.g.e., s

12 4.6. İkinci Dünya Savaşı nda da benzer talepleri ve efsaneleri eski müttefikleri Batılılara tekrar eden Ermeniler, sözde Ermeni soykırımı efsanesini, 50. yılında, 1965 te yine ruhani ve siyasetçileriyle Adis Ababa da uluslararası siyasete aktarmışlar ve her yıl şov yapmaya başlamışlardır. Türkiye Cumhuriyeti yine barış ve bilimle cevap vermiştir Yukarıda işaret ettiğimiz üzere, 1973 ten itibaren Türk diplomatlarını katletmeye başlayan ve terörün Batılıları da rahatsız etmeye başlaması üzerine, taşeronluğunu Lübnan ın Sedon kentinde 1980 de PKK ya devreden ASALA ve diğer terör örgütlerine misilleme yapmayan Türkiye, yine barış elini uzatmamış mıdır? yıl önce 1,5 milyon Anadolu ve Kafkasya Türkünü katleden Ermeniler 6, modern dünyanın gözleri önünde bu defa Azerbaycan da, Hocalı da 26 Şubat 1992 de 613 Türkü katlederken, Karabağ la birlikte Azerbaycan ın 1/5 ini işgal etmişler ve bir milyondan fazla kişiyi gaçgın-sürgün durumuna düşürmüşlerdir. Türkiye nin talebi ise, işgal edilen Azeri topraklarının iâdesi, yeni soykırımın tanınması ve yine barışın sağlanması olmuştur Türkiye Cumhuriyeti 1991 de kurulan Ermenistan Devleti ni ilk tanıyan devletler içinde yer almış, diplomatik ve komşuluk destekleri vermiştir Türkiye tarafından 25 yıldır Ermenistan a hep tek taraflı olarak zeytin dalları uzatılmıştır. Depremde insani yardımlar yapılmış, elektrik, gıda, ilaç verilmiş; Karadeniz de kıyısı olmamasına rağmen Türkiye nin kurduğu uluslararası kuruluşa, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı na Ermenistan üye olarak kabul edilmiş; Ermenistan Ermenilerine günübirlik ve uzun süreli geçiş ve konaklama kolaylıkları sağlanmış, Azerbaycan la olan ihtilaflarında ve AGİT Protokollerinde Türkiye, arabuluculuk girişimlerinde bulunmuş, hava koridoru açmış; ticari ve sportif kolaylıklar sağlamış; futbol diplomasileri yapmış ve soykırıma uğrattıkları ve yakıp-yıktıkları Van a gelmeleri ve Ahdamar adasında hacı olmalarına izin vermiştir. Türkiye, Çanakkale Deniz ve Kara Savaşları Zaferi nin 100. yılında, Nisan 2015 te de Ermenistan Devlet Başkanı nı davet etmişse de, Ermenistan yetkilileri ve diyaspora Ermenileri iddialarını, efsanelerini parlamentolara taşımaktan geri kalmamış ve yine Türkiye yi karalamaya devam etmişlerdir Van-Zeve Örneğinde Öldürülen Türklerin Davası ve Mukabele-i bi l-misl Diplomasisi Olmamalı mı? 6 Esat Uras, a.g.e., s.722 vdl. 5

13 Bin yıldır, özellikle de son yüzyıldır Türk insanı ve devletleri tarafından uzatılan dostluk, tolerans paylaşma ve barış ellerini çoğu zaman sıkmayan, silahla, iftirayla kara propagandayla birlikte, vatanını soykırıma uğratan, yakıp-yıkan insanlara karşı eski ve modern tarihte yapılanlar herkesçe bilinmektedir. Belki de 2015 lerden itibaren bir değişik tavır sergilemek, aykırı veya akıllı bir diplomasi uygulamak zamanı gelmemiş midir? Ülkenin her tarafında Ermeniler ve destekçileri Batılılar tarafından yapılan soykırımlardan birinin, Van ve Zeve nin, dava dosyasını uluslararası hukuk ve diplomasi önüne koymak zamanı gelmiştir. Bu bölgede yakılan şehir ve köylerin enkazı hâlâ gözler önündedir. Yerli-yabancı, hatta Ermeni arşiv belgeleri, yayımları gün yüzüne çıkmıştır. Adresli, fotoğraflı, kimlikli şâhit tutanakları yayımlanmıştır. Lozan Antlaşması tutanakları, Hovannes Kaçaznuni, Noradungiyan Gabriel Efendi, General Atranik, Bogos Nubar Paşa nın ve birçok Ermeni diplomat, parlamenter ve yazarının , , Türkü öldürdük, Batılı Müttefiklerimizden karşılığında Osmanlı pastasından pay alamadık diyenlerin tutanakları, mektupları, arşivleri, yayımları ortadadır li yıllarda Doğu Anadolu da Ermeni iddialarını inceleyen 69 Amerikalı uzmanın Amerikan Kongresi ndeki tutanaklarını da inceleyerek Kongre ye rapor sunan Kongre üyelerinin Bir milyon Müslümanın Doğu Anadolu da öldürüldüğü unutulmamalıdır ve Türkler biz katliâma uğradık diye tavır alırlarsa, bu haklı olmaz mı tespitleri bilinmektedir. Amerikalı Demokrat Parti Temsilciler Meclisi Üyesi Larry Smith in Türkiye yi görüp, incelemeler yaptım. Şimdi fikrim değişti. Artık olaylara ilmî ve gerçekçi bir açıdan bakıyorum. Ermenilerin tarihi saptırdıklarını ve gerçekleri kendi amaçları doğrultusunda değiştirdiklerini gördüm ifadesi yayımlanmıştır. Eski NATO Genel Sekreteri Joseph Luns un İnanın Bu Bana Bir Zevkti isimli hatırâtında Avrupalıların tek bildikleri şey Ermeni iddialarıdır. Birinci Dünya Savaşı nda Ermenilerin kaç Türkü öldürdüğünden kimsenin haberi yoktur tespiti dava dosyasında bir delil değil midir? 7 Tespit edilen 200 civarındaki toplu mezardan Doğu Anadolu da yerli-yabancı bilim adamları, basın-yayın mensupları, uzmanları ve halkın gözleri önünde açılan 10 toplu mezardan en büyüğü ve 3000 den fazla şehidin medfun bulunduğu Van Yüzüncü Yıl 7 Azmi Süslü, Ermeniler, Tehcir a.g.e., s ,

14 Üniversitesi girişindeki Zeve (Zâviye) köyündeki 8 köyün toplu mezarı delil değil mi? Zeve ile birlikte Dereköy, Hakis, Zorava (Yemlice), Hıdır, Göllü, Şeyhayne (Oltuca), Şeyhkara (Gülsünler) köylülerinden İbrahim Sargın, Cami İmamı Server, karısı Feride, Memi nin Dursun, Abdurrahim, Şâkir, Menevşe (Koç), bacısı, babası, kardeşleri ve dokuz amca çocuğu, Nâfia Ana nın oğlu, Ahmet Hoca, karısı ve dört çocuğu, Süleyman Çavuş, Seyyâd Onbaşı, Ermeni asıllı mühtedi Sofu Mehmet, karısı, kızı, Recep, Feyzullah ve Mehmet Ağalar ve isimleri bilinen binlerce şehidin, yine Van ın Selimbey Mahallesi Şehitliği ndeki 350 şehidin, Erciş Kışla mahallesi Çavuşoğlu Samanlığı toplu mezarı, Çatbayır (Bahçesaray), Kümbet mevkii (Çaldıran) ve Alaköy, Alacaköy (ve çevresindeki köyler), Kalulköy, Mağısto köyü, Yakınsu köyü (19 şehit) şehitlerinin işkencelerle öldürülmüş iskeletleri, 1-2 metre toprak altında hâlâ ve Kıyamet e kadar antropolojik, arkeolojik, tarihi, hukuki, adli delilleri hâlinde bulunmaktadır. 8 Açılmış bir örnek dava belgesini EKLER:2 de veriyoruz: Ermenistan Devleti kurulur kurulmaz Jamanak gazetesi, de Ermenistan-Türkiye dostluğunu, İstanbul Ermeni Patrikhanesi nin portaline : yazarak Türk düşmanlığını Türkiye de sergilediklerinde İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığınca 1992/344 sayı ile açılan dava. 6. Sonuç Bütün bu delilleriyle Türkün davasının en azından Vanlıların mülk, kan ve göç davasının bugün hâlâ zamanı gelmedi mi? Ermenilerce işgal edilen bugünkü Ermenistan ın başkenti ve eski Revan Türk Hanlığı ile birlikte 20. yüzyılın başlarında ve sonlarında işgal edilen Azerbaycan topraklarının istirdadı bir hukuk konusu değil midir? 8 Yakın Tarihimizde Van Uluslararası Sempozyumu, Van, 2-5 Nisan 1990, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü yayını nu:6, Ankara, 1990; İngilizcesi: International Symposium on the Recent History of Van, Van, 2-5 April 1990, Publications of Yüzüncü Yıl University Rectorate, number:7, Ankara, 1994; Azmi Süslü, Gülay Öğün, M. Törehan Serdar, Van, Bitlis, Muş ve Kars taki Ermeni Katliâmları, Ankara, 1994, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları:8; Armenian Massacres in Van, Bitlis, Muş and Kars- Interview With Witnesses, Ankara, 1999, KÖK SERIES of Strategical Researches:10; Génocides commis par les Arménians à Van, Bitlis, Muş et Kars-Interview des Témoins Vivants, Ankara, 1999, Rectorat de l Université Yüzüncü Yıl de Van:9; Ergünöz Akçora, Van ve Çevresinde Ermeni İsyanları ( ), Genişletilmiş İkinci Baskı, İstanbul, 2007, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayını; Zeve, Vanı Tanıma ve Tanıtma Cemiyeti Yayını nu:2, İstanbul, 1963; Justin McCarthy-Cemalettin Taşkıran-Ömer Turan-Esat Arslan, 1915 Van da Ermeni İsyanı, İstanbul, 2015, Tarih ve Kuram Yayınları 7

15 Kazım Karabekir in öncülüğünde TBMM nin imzaladığı ilk Antlaşma olan Gümrü Antlaşması şartlarını ve Türkiye nin Ermenistan üzerindeki Garantici Devlet koşullarını talep etmek boş bir iddia mıdır? Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ndan Ermenistan ın çıkarılması haklı bir tepki olmayacak mıdır? Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan ın 2015 Nisan sonunda ifade ettiği gibi, Türkiye de yaşayan Ermeniler kadar nüfusu olan Ermenistan Ermenisi nin deporte edilmesi (sınır dışı edilmesi) Ermenistan ve diyaspora Ermenilerini ve Batılı destekçilerini ayağa kaldırmaz, hizaya getirmez mi? Daha açık bir jestle, Vanlıların veya Gevaşlıların çıkıp eski Ermeni terör merkezi, Akdamar adasını Ermenilerin hac ziyaretine kapattık demeleri 100 yıl sonra haklı bir tepki olmaz mı? Bu haklı alternatiflerin dava konusu yapılması, Ermeni efsanelerini ve dün olduğu gibi bugün de gözü kapalı olarak onları destekleyen Batılı dostlarımızı akl-ı selime sevk edecektir. Buna Türklerden çok Ermenilerin ve Dünya barışının ihtiyacı bulunmaktadır. EKLER 1. Büyük Ermenistan veya Ermeni İmparatorluğu haritası, 2. İstanbul Ermeni Patrikhanesi portaline yerleştirilen : iftirasının Jamanak gazetesindeki fotoğrafı. 8

16 EK:1 9

17 EK: 2 - A 10

18 11

19 EK:2 - B 12

20 13

21 VAN IN İŞGALİ VE ERMENİLERİN YAPTIĞI TAHRİBÂT THE INVASION OF VAN AND THE DESTRUCTION OF ARMENIANS Abdulaziz KARDAŞ 1 ÖZET Van, sahip olduğu coğrafi özellikler ve askeri-stratejik konumu nedeniyle tarih boyunca birçok devletin sahip olmak istediği bir şehir olmuştu. Osmanlı Devleti nin son döneminde Van ve çevresinde yaşanan olayların temelinde şehrin bu özelliği yatmaktaydı. Bu dönemde batılı devletlerden çok sayıda din adamı ve araştırmacı Van ve çevresine gelerek burada istihbarat ve misyonerlik faaliyetlerine başlamıştı. Bunların çalışmaları kısa bir süre sonra sonuç vermiş ve asırlardan beri Sadık Millet olarak tabir edilen Ermeniler, isyan etmişlerdi. Van Vilâyeti nde Ermenilerin isyanı ve askeri kuvvetlere saldırıları 28 Şubat 1915 te merkeze yakın kaza ve köylerde başlamıştı. İsyan köylere, devlet kurumlarına, jandarmaya ve asker kâfilelerine saldırı şeklinde olmuştu. Buradaki isyanlar şehrin işgalini kolaylaştırmıştı. İşgalden sonra Ermeniler Rusların destek ve teşvikiyle Müslüman halka yönelik saldırılara başlamışlardı. Bu dönemde Ermenilerle işbirliği yapan Ruslar işgal ettikleri yerlerin maden zenginliklerini öğrenmek ve işletmek amacıyla ajan ve işadamlarını bölgeye göndererek önemli faaliyetlerde bulunmuşlardı. Van ın işgali üç yıl sürmüştü. Bu süre zarfında şehir tamamen tahrip edilmiş, Ruslar ve Ermeniler işbirliği yaparak buradaki yer altı kaynakları ile tarihî-kültürel değerleri Rusya ya taşımışlardı. 2 Nisan 1918 de Osmanlı Ordusu Van a girdiğinde şehri tam bir harabe durumunda bulmuştu. I. Dünya Savaşı ve işgal yılları Van için tam manasıyla bir yıkım olmuş, buradaki sosyal ve ekonomik düzen bozulmuştu. Anahtar Kelimeler: Van, I. Dünya Savaşı, Ermeni İsyanları, Ruslar. ABSTRACT Duetoitsgeographicfeaturesandmilitary-strategiclocation, Van has been a citywhichmanystateswanttohavethroughouthistory. Inthelastperiod of theottomanempire, thisfeature of thecity had beenadmitted on thebasis of theeventsoccurred in Van 1 Yrd. Doç. Dr. Abdulaziz KARDAŞ, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, e- posta: a.kardas@yyu.edu.tr 14

22 anditssurrounding. Duringthisperiod, a number of theclergyandresearchersfrom western states had cometo Van anditssurroundings. Then, they had started to intelligence and missionary activities here. Shortly after their studies proved successful and the Armenians known as Loyal Nation rebelled. Armenian rebellion and attacks against military forces in Van province started in the villages and townshipsneartothe center of thecity on 28 February Rebellion had been realized as theattackstovillages, governmentagencies, thegendarmerieandmilitaryconvoys. Theserebellions facilitated the occupation of thecity. After theinvasion, Armeniansbegantoattackagainstthe Muslim people by the supportandencouragement of the Russian. InthisperiodRussians, cooperating withthearmenians, had madesignificantactivitiesbysendingagentsandtraderstotheregion in ordertolearnandoperate mineral wealth of theplacetheyoccupied. Theoccupation of Van tookthreeyears. Duringthis time, thecity had beencompletelydestroyedandrussians, in collaborationwitharmenians, had shiftedthe underground resourcesandthehistorical-culturalvaluestorussia. In April 2, 1918 whentheottomanarmyenteredthecity, Van had beenfound as a completeruin. The First World Warandtheoccupationyears had becomecompletely a disasterfor Van, thesocialandeconomicorder of thecity had deteriorated. KeyWords: Van, The First World War, ArmenianRevolts, therussians. GİRİŞ Van, oldukça eski bir geçmişe sahip olup Urartu, Med, Pers, Sasani, Roma, Bizans, Selçuklu, İlhanlı, Karakoyunlu ve Akkoyunlu devletlerinin hâkimiyetlerinde kalmış, geçen zaman zarfında kültür ve medeniyet alanında mesafeler kat etmiştir 2. Osmanlı Dönemi nde askeristratejik konumunun yanı sıra Van, yer üstü ve yer altı kaynaklarının zenginliği açısından da önemli bir yere sahipti. Osmanlı Devleti nin son döneminde Van ve çevresinde yaşanan olayların temelinde Şark Meselesi yatmaktaydı. Bu dönemde Rusya, İngiltere, Fransa 3, Almanya ve Amerika gibi devletlerden birçok Hristiyan din adamı ve araştırmacı Van ve çevresine gelerek burada 2 Enver Konukçu, Van ın Ruslar Tarafından İşgali (20 Mayıs 1915), Yakın Tarihimizde Van Uluslararası Sempozyumu, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları, Van 1990, s Münir Süreyya Bey, Ermeni Meselesinin Siyasî Tarihçesi ( ), Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara 2001, s

23 istihbarat ve misyonerlik faaliyetlerine başlamıştı. Yapılan çalışmalar sonunda yüzyıllardan beri sadık millet olarak tabir edilen Ermeniler devlete karşı isyana teşvik edilmişti. Bu amaçla çoğunlukla bir şey öğrenemeyen ancak tanınmış komitecilerin parlak sözlerine inanan gençlerden oluşan 4 Ermeni çeteleri Akdamar Adası nda üs kurmuş ve Kafkasya-İran yolunu kullanarak Rusya dan silahlar getirterek, halkı silahlandırmışlardı 5. Böylece Van ve çevresindeki Ermeni hareketlerini ele alarak çetecilik faaliyetlerini 6 köylere kadar yaymışlardı 7. II. Abdulhamid, bu gelişmeler üzerine bölgede Ermeni, Rus ve İngiliz faaliyetlerine karşı devlet ve aşiretler arasında sıkı bir ittifak kurulmasını sağlayan unsurları araştırmaya başlamıştı 8. Sonuçta, Avrupalıların mahirane ve kurnazca bir buluş olarak niteledikleri Hamidiye Süvari Alaylarını oluşturmuştu 9. Bu alaylardan birisi de Van-Erzurum sınır boylarında yer almıştı 10. II. Meşrutiyet in ilanından önce Van vilâyetindeki en önemli çetelerin başında Rusya da idama mahkûm olmuş ve Osmanlı Devleti ne kaçarak hayatlarını kurtarmış olan Kafkasyalı İşhan ile Karabağlı Aram Manukyan (Aram Paşa) isminde iki kişi bulunuyordu. Meşrutiyetin ilanından sonra İttihatçıların Taşnaksütyun ve Hınçak gibi Ermeni örgütlerini yasal saymaları üzerine meydana gelen olumlu siyasi atmosferde görünürde bir sükûnet havası oluşmuştu. Ancak kısa bir süre sonra İşhan ve Aram Manukyan, Taşnaksütyun komitesinin Van daki faaliyetlerini iyice yoğunlaştırmışlardı 11.Bu faaliyetler sonunda Van da 4 Kâzım Karabekir, Arasında Erzincan dan Erivan a Ermeni Mezâlimi, Hazırlayan: Ömer Hakan Özalp, Emre Yayınları, İstanbul 2000, s Ermeni Komitelerinin Amaçları ve Eylemleri ( Meşrutiyet in İlanından Önce ve Sonra), Yayına Hazırlayanlar: Ahmet Tetik-Melike Gürler-Çiğdem Aksu, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Daire Başkanlığı Yayınları, Ankara 2008, s Kâmuran Gürün, Ermeni Dosyası, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1983, s Hüseyin Nâzım Paşa, Ermeni Olayları Tarihi II, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara 1993, s Bayram Kodaman, Sultan II. Abdulhamid Devri Doğu Anadolu Politikası, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1987, s İlkönce Rus ve İran sınırına yakın kalabalık ve güçlü aşiretlerle IV. Ordu Komutanı Zeki Paşa vasıtasıyla temasa geçilmiş ve bu temaslar sonunda 1891 den itibaren aşiretlerden alaylar kurulmaya başlanmıştır. (Bayram Kodaman, Erzurum, Van, Bitlis Vilayetlerinde Aşiretler, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, S: 22, Aralık 1986, s Fahrettin Altay, 10 Yıl Savaş ( ) ve Sonrası, Eylem Yayınları, Ankara 2008, s.55; İbrahim Arvas, Tarihi Hakikatler (İbrahim Arvas ın Hatıratı),Yargıçoğlu Matbaası, Ankara 1964, s Tuncay Öğün, Van da Ermeni Komiteleri ve Faaliyetleri, Türk Kültürü, S.462, Yıl: XXXIX, Ekim 2001, s

24 Müdafaa-ı Millîye Komitesi ve Asker Komitesi gibi komiteler kurulmuş ve Aram Manukyanliderliğinde isyanlar çıkarılmıştı 12. A- 1. Dünya Savaşı ve Van da Ermeni İsyanlarının Başlaması Avrupa devletleri arasındaki siyasi, askeri ve iktisadi rekabet gibi başlıca sebeplerle çıkan dünya savaşına kısa bir süre sonra Osmanlı Devleti de katılmıştı. Savaşın başlaması ile Ermeniler harekete geçerek Rusların işgallerini kolaylaştırmak ve onların desteği ile bağımsızlıklarını kazanmak amacıyla isyanlar çıkarmaya başlamışlardı.osmanlı Devleti nin savaşa katılması ile daha önce Doğu Anadolu da başlatılan ıslahat faaliyetleri durdurulmuştu. Savaş döneminde İngiltere, Fransa ve Rusya siyasi ve tarihi sebeplerle Osmanlı nın zararına olan Ermeni meselesine önem vermişlerdi 13. Ruslar, Kafkasya ya komşu Osmanlı vilâyetlerini ele geçirmek amacıyla Erzurum, Van, Bitlis ve Bayazıt taki Rus konsoloslukları ve fenni araştırmalar yapmak bahanesiyle Bayazıt a gönderilen bilim adamları aracılığıyla bu vilâyetlerde karışıklık çıkarmaya çalışmış ve askeri hazırlıklarda bulunmuşlardı 14. Bu amaçla Ruslar, Van daki Ermenileri isyana teşvik etmiş ve Van Vilâyeti ne asker sevk etmek istemişti. Osmanlı Devleti savaşa girdikten sonra Ermeni komitelerinin düşmanla işbirliği yaparak, Anadolu da isyanlar çıkarması üzerine Dâhiliye Nazırı Talat Paşa, Erzurum Mebusu Varteks Efendi ye Ermenilerin düşmanla işbirliği yapmaya devam etmeleri halinde gerekli tedbirlerin alınacağını bildirmişti 15. Van Valisi Cevdet Bey de, 1 Aralık 1914 te Van daki Ermeni ileri gelenleriyle bir görüşme yaparak,onlara durumu anlatmış ve Osmanlı sınırları içinde Ermeniler ve Müslümanlar arasında meydana gelecek olayların bütün Ermenileri etkileyebileceği ikazında bulunmuştu 16.Ancak Türk Ordusu nun Sarıkamış mağlubiyetinden Enver Konukçu, Van ın Ruslar Tarafından İşgali (20 Mayıs 1915), Yakın Tarihimizde Van Uluslararası Sempozyumu, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları, Van 1990, s Münir Süreyya Bey, Ermeni Meselesinin Siyasî Tarihçesi ( ), Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara 20001, s Osmanlı Belgelerinde Ermeni-Rus İlişkileri ( ) III, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara 2006, s Osmanlı Belgelerinde Ermeniler ( ), Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara 1995, s Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Yıl: 34, S.85, Belge No:1996, Ekim 1985, s Rus ordusu Sarıkamış ta Türk birliklerini püskürttükten sonra 1915 kışı boyunca önemli bir harekette bulunmadı. Bahar aylarında harekete geçen Rusların amacı kuzeyde Tortum u, güneyde Malazgirt i alıp cepheyi daralttıktan sonra Türk ordusunu kuşatmaktı. Murat Vadisi ve Van Bölgesi nde Türk kuvvetlerinin çok zayıf bir halde bulunduğunu bilen Rus komutanlığı bu bölgeye IV. Kolordu yu sevk etti. Rus birlikleri 11 Mayıs ta Malazgirt e kadar ilerlediler. 20 Mayıs ta Van işgal edildi. Rus ordusunda bulunan Ermeni taburları ve düşmanla birlikte hareket eden yerli Ermeniler, Van ve çevresinde korkunç katliam yaptılar. (Nasır Yüceer, Birinci Dünya Savaşı nda Osmanlı Ordusunun Azerbaycan ve Dağıstan Harekâtı, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt 17

25 cesaret alan Ermeniler, Rusların kışkırtmaları ile daha belirli ve düzenli bir şekilde direnişe ve isyanlara başlamışlardı. Tüm bu gelişmelerle ilintili olarak nihayet25 Şubat 1915 te Bitlis te ve 27 Şubat ta da Muş ta bazı Ermeni çeteleri olaylar çıkarmışlardı 18. Rusların gönüllü Ermeni taburlarıyla Osmanlı sınırlarına taarruz etmeleri üzerine ErmenilerVan daki faaliyetlerine hız vermiş ve 28 Şubat 1915 te merkeze yakın kaza ve köylerde isyanlar çıkarmıştı. Tımar bucak merkezinde koyun sayımı sorunu yüzünden çıkan isyan ile artık olaylar önüne geçilemez bir hâl almış veermeni isyanlarıvastan (Gevaş), Şıtak (Çatak), Saray ve Hoşap kazalarına yayılmıştı. İsyancılar,Şıtak-Van-Bitlis telgraf tellerini keserek, hükümet konağı ile Müslüman köylere saldırmaya başlamışlardı 19. Bu sırada Van da Hamitağa Kışlası ile jandarma ve milis karakolları da isyancıların saldırılarına maruz kalmıştı. İsyancılar, Van a kuvvet gönderilmemesi için yolları kapattığından, hükümet buraya gerektiği ölçüde asker gönderememişti. Bu nedenle sayıları 5000 e ulaşan isyancılar, Osmanlı Bankası, Duyun-u Umumiye, tekel idaresi, posta-telgraf ve hükümet binalarını tahrip ederek 20,Müslümanların yaşadığı mahalleleri ateşe vermişlerdi 21.7 Nisan 1915 ten itibaren Müslüman halk ve askerler Van Kalesi ne sığınmıştı. Ancak el bombalarıyla donatılmış 700 kadar Ermeni isyancıkaleye hücum etmişti. Bunun üzerine halkıisyancılardan korumak için Vali Cevdet Bey, 24 Nisan 1915 te Dâhiliye Nezareti ne çektiği telgraf; Asiler (Ermeniler) yol kesiyor ve civar köylere hücum ederek buraları yakıyorlar. Bunlara engel olmak imkânsızdır. Şimdiden birçok kadın ve çocuk yersiz-yurtsuz kalmıştır. Bunları aşiret köylerinde iskân etmek de uygun ve mümkün değildir. Bunların batıdaki vilâyetlere göndermeye başlanması münasip midir? 22 şeklinde olup Müslüman halkın katliamdan kurtarılması amacıyla onları göç ettirme izni istemişti. Verilen izinle Cevdet Bey kaleye sığınmış olan şehir halkını göç ettirmiş ve böylece zor durumda kalan binlerce Müslüman Bitlis e sığınmıştı 23. Görüldüğü üzere Osmanlı Devleti ndeki ilk göç ettirme Ermenilere değil, Başkanlığı Yayınları. Genelkurmay Basımevi, Ankara 2002, s.11; Birinci Dünya Savaşı nda Doğu Cephesi nde Sağlık Hizmetleri, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları. Genelkurmay Basımevi, Ankara 2011, s.8; Süvari Albay Recep Balkan, Birinci Dünya Savaşı nda Doğu Cephesi nde Sağ Kanat Harekâtı, Yayına Hazırlayan: Kerime Şahiner, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Daire Başkanlığı Yayınları, Ankara 2006, s Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Yıl: 34, S.85, Belge No:1999 ve 2001, Ekim 1985, s.23, Arşiv Belgelerine Göre Kafkaslarda ve Anadolu da Ermeni Mezâlimi I ( ), Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara 1995, s Azmi Süslü, Van-Zeve deki Türk Katliâmı, Yakın Tarihimizde Van Uluslararası Sempozyumu, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları, Van 1990, s ATASE Arşivi,BDH, Kls. 2827, D. No. 99, F A. Süslü, a.g.m. s Muzaffer Erendil, Birinci Dünya Savaşı nda Bitlis Dolaylarındaki Muharebeler, Bitlis in Kurtuluşu ve Atatürk, Askeri Tarih Bülteni, Yıl: 17, XVII/ 32, s

26 Türklere uygulanmıştı 24. Van daki isyan ve Ermenilerin taarruzu hükümetin aldığı savunma tedbirlerine rağmen Nisan sonuna kadar sürmüştü 25.Ruslar bu durumdan yararlanarak iki koldan Malazgirt ve Van üzerine ilerlemeye 26 devam etmiş ve ordularında bulunan Ermeni alaylarına bölge Ermenilerinin oluşturduğu çeteler de katılmaya başlamıştı 27. Van daki isyan bütün hızıyla devam ederken diğer bölgelerde de Ermeniler isyan ediyor, yol kesiyor ve Müslüman köylerini basarak halkı katlediyorlardı. Türk Ordusu savaş alanında olduğu için cephe gerisinde meydana gelen olayları önleyemiyordu. Başkumandan Vekili Enver Paşa bu duruma çare olmak üzere 2 Mayıs 1915 tedâhiliye Nazırı Talat Paşa ya şu yazıyı yollamıştı: Van Gölü etrafında ve Van Valiliğince bilinen belirli yerlerdeki Ermeniler, isyanlarını sürdürmek için daima toplu ve hazır haldedirler. Toplu halde bulunan Ermenilerin buralardan çıkarılarak isyan yuvalarının dağıtılması düşüncesindeyim. Ruslar, kendi sınırları içindeki Müslümanları sefil ve perişan bir halde sınırlarımızdan içeriye sokmuşlardır. Hem buna karşılık olmak ve hem yukarıda bahsettiğim amacı sağlamak için ya bu Ermenileri aileleriyle birlikte Rus sınırı içine göndermek veyahut bu Ermeni ve ailelerini Anadolu içinde çeşitli yerlere dağıtmak gereklidir. Bu iki şekilden uygun olanın seçilmesiyle tatbikini rica ederim. Bir mahzuru yoksa isyancıların ailelerini ve isyan bölgesi halkını sınırlarımız dışına göndermeyi ve onların yerine dışarıdan gelen Müslüman halkın yerleştirilmesini tercih ederim. Bu yazıyla Enver Paşa, Ermenilerin isyan çıkaramayacak şekilde dağıtılmalarını istiyordu. Yine bu yazıya göre bu tatbikat yalnızca isyan ve karışıklık çıkarılan bölgelerdeki Ermenilere uygulanacaktı 28. Van Vilâyeti nde Ermenilerin büyük bir tehlike oluşturmakta oldukları istihbaratının alınması üzerine Dâhiliye Nezareti, Van Valisi Cevdet Bey ve Bitlis Valisi Mustafa Abdulhalık Bey e gönderdiği şifreli yazı ile Ermeni faaliyetlerine karşı önlem almaları 29 ve 24 A. Süslü, a.g.m. s Ermeni Komitelerinin Amaçları ve Eylemleri ( Meşrutiyet in İlanından Önce ve Sonra), Yayına Hazırlayanlar: Ahmet Tetik-Melike Gürler-Çiğdem Aksu, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Daire Başkanlığı Yayınları, Ankara 2008, s Fevzi Çakmak, Birinci Dünya Savaşı nda Doğu Cephesi, Yayına Hazırlayanlar: Ahmet Tetik-Sema Kipervd, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Daire Başkanlığı Yayınları, Ankara 2005, s Rus ve Ermenilerin Van a yaklaşmaları üzerine bölgeden Müslümanların göçü başlamış ve 40 gemi dolusu aile Tatvan a gönderilmiştir. (Genelkurmay Başkanlığı, Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi Kafkas Cephesi 3 üncü Ordu Harekâtı I, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1993, s.682). 28 Osmanlı Belgelerinde Ermeniler ( ), Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara 1995, s BOA. DH. ŞFR. D. No: 52. G. No:

27 olay çıkaranların alınan karar doğrultusunda güneye gönderilmelerini istemişti 30. Sevk işlemini kolaylaştırmak için ilgili birimlere tebligat yapılarak, Erzurum un güneyi ile Bitlis e bağlı kazalardaki Ermenilerin de sevke dâhil edileceği bildirilmişti 31. Bunun üzerine Vali Cevdet Bey, Van daki Kürt aşiretleri ile yaptığı görüşmede durumun önemini anlatarak destek istemiş, birçok Kürt aşireti devletin yanında yer alacağını bildirmişti. Muradiye civarındaki Kürt aşiretleri de 18. ve 19. Aşiret Alayları olarak teşkilatlanmıştı 32. Van Jandarma Tümeni nin önemli kuvvetleri Ermeni isyanlarıyla uğraşmasından dolayı Yarbay Halil Müfrezesi ile birkaç tabur jandarma kuvvetiyle Dilman a taarruz etmişti 33. Ancak bu harekât başarısız olunca Ruslar kuzeyden Van ı tehdit etmeye başlamışlardı. Yarbay Halil, Rumiye nin kuzeyinde Van Jandarma Tümeni nde kişilik bir kuvvet bırakarak, 1 inci Seferi Kuvveti ile Bacirge-Gevar-Başkale istikametinden yürüyüşe geçmişti. Fakat hareket çok geç kaldığından Van ı felaketten kurtaramamıştı 35. Van da devam eden çarpışmalar bir aydan fazla sürmüştü 36. Bu sırada Osmanlı Ordusu hizmetinde bulunan Güney Amerikalı Rafael de Nögalis, Van a gelmiş ve isyanla ilgili önemli bilgiler vermişti. Nögalis, Hilal Altında Dört Sene adlı hatıra kitabında Van olaylarını şu şekilde anlatmıştı: Van a geldiğimde her taraf ölülerle dolu idi. Urartulardan kalma kalede Enver Paşa nın eniştesi Vali Cevdet Bey le görüştüm. Sonra karargâhımı tepeyi taçlandıran cami yanında kurdum. Bir ara minareden şehre doğru yapılan topçu ateşini idare ettim. Aram Paşa, şiddetle muhasarada bulunuyor ve ona karşı da Osmanlı askeri demir gibi savunma yapıyordu. Top sesleri Van şehrinde ve batıdaki göl tarafında yankılanıyordu. Ayaklarımızın altındaki şehir bir volkanı andırıyordu. Her yer yanıyor, havaya uçuyor ve barut kokusu da ta kaleye kadar yükseliyordu. Topçu ateşi Rusların yaklaşmalarına rağmen 30 Recep Karacakaya, Kaynakçalı Ermeni Meselesi Kronolojisi ( ), Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, İstanbul 2001, s Osmanlı Belgelerinde Ermeniler ( ), Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara 1995, s Suat Akgül, Birinci Dünya Savaşı nda Rusya nın Doğu Anadolu daki Faaliyetleri, Sekizinci Askeri Tarih Semineri Bildirileri 1, (XIX. ve XX. Yüzyıllarda Türkiye ve Kafkaslar, Ekim 2001-İstanbul), Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları. Genelkurmay Basımevi, Ankara 2003, s.243; Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Yıl: 36, S.86, Belge No:2052, Nisan 1987, s nci Dünya Harbinde Türk Doğu Cephesi III. Bölüm, Kara Harb Akademisi Yayınları, Ankara 1967, s Van Seyyar Jandarma Tümeni nin 1. Alayı; Van, Erciş ve Başkale Seyyar Jandarma Taburlarından oluşmaktaydı. Bunların mevcutları eksik, silahları demode ve kuruluşları tam değildi. (Hüseyin Işık, Birinci Dünya Savaşında Seyyar Jandarma Birlikleri, Jandarma Basımevi Müdürlüğü, Ankara 1999, s.7.) 35 Fevzi Çakmak, Birinci Dünya Savaşı nda Doğu Cephesi, Genelkurmay ATASE ve Genelkurmay Denetleme Başkanlığı Yayını, Genelkurmay Basımevi, Ankara 2005, s Halil Tufan, Van ın Kurtuluşu, Van Sesi, 9 Nisan

28 bütün şiddetiyle devam ediyordu. Bargiri ve Kotur boğazlarından ulaşan haberler de hiç iyi değildi bin Ermeni nin arasında sıkışıp kalmıştık 37. B- Van ve Çevresinin İşgali Ermenilerin Van daki isyanları, Rus ordularının Van a yaklaşmalarıyla daha da şiddetlenmişti. Ermeni ajanlarından Van daki durumu iyice öğrenen Rus General Yudeniç bu durumdan faydalanmaya karar vermiş ve Ermeni gönüllü birliklerden dördünü Bayazıt a yığmıştı. General Yudeniç bu kuvvete General Turukhin in Kazak Tugayı nı da ilâve etmiş ve bu subaya Van a doğru ilerlemesini emretmişti. 8 Mayıs 1915 te Ermeniler Van ve çevresine genel bir saldırıda bulunmuş ve çevredeki Müslüman köylerden alevler yükselmeye başlamıştı. Bunun üzerine Vali Cevdet Bey, şehir halkının bir kısmını40 gemiyle Tatvan a göndermişti 38. Ruslar bu durumdan yararlanarak iki koldan Malazgirt ve Van üzerine ilerleyerek 39, 11 Mayıs 1915 te Muradiye yi işgal etmişlerdi. Tutak tan gelen diğer Rus kuvvetleri de 12 Mayıs ta Patnos ve Erciş i işgal etmişti. Bu sırada Van isyanını bastırmakla uğraşan Vali Cevdet Bey, Rusların yaklaştığını haber alınca, 14 Mayıs 1915 te Van ı terk ederek 40 Yarbay Halil Bey ile birleşmek üzere Başkale ye çekilmişti Mayıs ta Osmanlı ahalisi Van ı boşaltmış, aynı gün gelen Ermeniler şehrin Müslüman kısmını ateşe vererek kontrolü ele geçirmişlerdi Mayıs 1915 te işgal şartlarının hazır olduğunu gören Ruslar, saldırıya geçerek, Van ı işgal ettiler. Şehir girişinde Ermeniler tarafından coşkulu bir şekilde karşılanan Ruslara 43 tuz ve ekmek ikram edilmiş, askerlerin boyunlarına çiçekler takılmıştı. Şehre giren Rus General Turukhin, Ermenileri hoşnut etmek için Aram Manukyan ı geçici vali tayin 37 Rafael de Nögalis, Hilâl Altında Dört Sene ve Buna Ait Bir Cevap, Çeviren ve Tenkit Eden Kaymakam Hakkı, Askeri Matbaa, İstanbul 1931, s Genelkurmay Başkanlığı, Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi Kafkas Cephesi 3 üncü Ordu Harekâtı I, Genelkurmay Basımevi, Ankara 1993, s Süvari Albay Recep Balkan, Birinci Dünya Savaşı nda Doğu Cephesi nde Sağ Kanat Harekâtı, Yayına Hazırlayan: Kerime Şahiner, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Daire Başkanlığı Yayınları, Ankara 2006, s ATASE Arşivi; BDH, Kls. 2827, D. No: 99, F Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı ( ), Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara 2007, s Tuncay Öğün, Van da Ermeni Komiteleri ve Faaliyetleri, Türk Kültürü, S.462, Yıl: 39, Ekim 2001, s JustinMcCarthy, Ölüm ve Sürgün Osmanlı Müslümanlarının Etnik Kıyımı ( ), Çeviren: Fatma Sarıkaya, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2012, s

29 etmişti. Ruslar işgal ettikleri yerlere Ermenilerden yönetici tayin ederek 44, onlardan yararlanma yoluna başvurmuşlardı. Van Vilâyeti, işgal edildikten sonra teşkiline başlanan Savaş Hukukuna Göre İşgal Edilen Türk Bölgelerinin Askeri Genel Valiliği sınırları içerisinde yönetilmeye başlanmıştı 45. Ancak Ermeni taşkınlıkları devam etmişti. Van daki Rus Kıtaları Komutanı General Nikolayev, Kafkas Orduları Komutanına çektiği telgrafta Ermenilerin taşkınlıklarını şu şekilde belirtmişti: Ermeni gönüllüleri çalınmış ganimetleri götürürken bunları önlemeye memur Rus askerlerine Ermeniler tarafından ateş edilmiştir. Bundan başka gönüllüler de devamlı yağma yapmakta ve her türlü cinayetleri işlemekten zevk almaktadırlar. Bu çoğalan cinayetlere son vermek maksadıyla Van da Divan-ı Harp kurulmuştur. Bunlara mani olmak için ayrıca disiplin birlikleri teşkiline lüzum görülmüştür 46. Meydana gelen olaylar nedeniyle Van ve civarında yaşayan Müslüman halk memleketlerinden göç etmişlerdi 47. Bu durum, Van nüfusunu önemli ölçüde azaltmış, hatta bazı köylerde bir tek hane bile kalmamıştı 48. Dâhiliye Nazırı Talat Paşa, durumun ciddiyeti karşısında geçici bir kanun çıkmadan ve Meclis-i Vükelâ kararı olmadan bütün sorumluluğu üzerine alarak Ermeni göçünü başlatmıştı. Talat Paşa, önce Van, Bitlis ve Erzurum bölgelerinde bulunan Ermenilerin savaş alanı dışına çıkarılmalarını, ilgili valilerden, 3. ve 4. Ordu komutanlarıyla işbirliği yaparak derhal icraya koymalarını istemişti. Ancak Talat Paşa, Rusya, İngiltere ve Fransa nın Doğu ve Güneydoğu Anadolu da Ermenilerin öldürüldükleri iddialarıyla yaptıkları baskılar sonucu göç ettirmenin sorumluluğunu daha fazla tek başına taşıyamayacağını anladı. Bu nedenle Sadaret e verdiği tezkere üzerine 27 Mayıs 1915 te Vakt-ı Seferde İcraat-ı Hükümete Karşı Gelenler İçin Cihet-i Askeriyece İttihaz Olunacak Tedâbir Hakkında Kanun-ı Muvakkat çıkarılmıştı. Bu kanunla komutanlara, asayişi bozanlara karşı önlem alma yetkisi verildi. Buna göre casusluk ve vatana ihanet edenleri tek tek veya toplu halde başka yerlere sevk ve iskân etme yetkileri orduya devredilmişti 49. Bu tarihten itibaren cephe gerisinde ciddi bir tehdit oluşturan 44 Erdoğan Arıpınar, Ermeni Meselesi,Hayat Tarih Mecmuası, Yıl: 1, C:II, 1 Ağustos 1965, s Hüsamettin Yıldırım, Rusların Van Üzerindeki Emelleri, Yakın Tarihimizde Van Uluslararası Sempozyumu, Van 2-5 Nisan 1990, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü Yayını, Van 1990, s Azmi Süslü, Ruslara Göre Ermenilerin Türklere Yaptıkları Mezalim, Ankara 1987, s Halil Tufan, Van ın Kurtuluşu, Van Sesi, 9 Nisan ATASE Arşivi,İSH, K. 185, G. No: 142, B Osmanlı Belgelerinde Ermeniler ( ), Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara 1995, s

30 Ermenilergöç ettirilmeye başlanmıştı. Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Van ve çevresi Rus- Ermeni işgali altında bulunduğundan buradaki Ermeniler uygulamaya tabi tutulmamıştı 50. Van ın işgalinden sonra Nazarbekov komutasındaki Rus kuvvetleri işgal alanlarını genişleterek Başkale yi ele geçirmişti 51. Nazarbekov un yaptığı işgallerden bir süre sonra Vastan (Gevaş) dan batıya doğru hareket ederek 52 6 Haziran 1915 te Kuskunkıran ve 9 Haziran da Reşadiye yi; Van Gölü nün kuzeyinden ilerleyen Rus kuvvetleri de aynı günde Ahlat ı işgal etmişlerdi 53. Yarbay Halil Bey, Rusları durdurmak için elinde yeterli kuvvet bulunmadığından, Bitlis e doğru çekilmişti 54. Böylece Van Gölü nün batı kısmı ve Diyarbakır a kadar uzanan geniş bir alan Rus tehdidine maruz kalmıştı. Diyarbakır ın Rusların eline geçmesi halinde İskenderun dahi Rus tehdidi altına girebilirdi. Böylece Rusların, İskenderun Körfezi ni ele geçirmek suretiyle asırlık Akdeniz e inme plânları da gerçekleşebilirdi 55. Ağustos 1915 başlarında Van Vilâyeti kısa bir süre için tekrar Türk hâkimiyetine geçtiğinde 56, buraya dönen Vali Cevdet Bey, Rus ordusu ile birlikte bölgeyi terk eden Ermenilerin bölgede yapmış oldukları korkunç yıkıma şahit olmuştu. Cevdet Bey in 9 Ağustos 1915 teki bir telgrafında Van ın içler acısı durumu şöyle ifade edilmekteydi: İslam mahalleleri tamamen yakılmış, Ermeni mahallelerinin bir kısmı yine Ermeni kıtaları tarafından yağmalanmıştır. Cevdet Bey in 10 Ağustos 1915 tarihli telgrafında Van ın durumu daha tafsilatlı anlatılmaktadır: 1- Hamd olsun Van a girdik. Dışarıdan görünüşünde bir şey yok, fakat içeri girince, müthiş bir felâket geçirmiş, üzülmemek elde değil. İslam mahalleleri tamamen yakılmış. 2- Askerin büyük gayreti ile sürülen düşmanın yanında giden Ermeniler, gitmeden evleri yakıp yıkmayı unutmamışlar. 3- Tahliye sırasında onlarla gitmeyip Amerikan müesseselerinde kalıp sığınanlar da binalarıyla yakılmış, 4- Bin bir türlü ezayı çekmiş bir miktar kadın ve çocuğu kurtardık. 5- Ruslar, Alman yemekhanesini ateşe vermişler. Van büyük bir felaket geçirmiş olup, durum çok acıklıdır. Buraların tamiri ise 50 T. Öğün,a.g.m. s Fevzi Çakmak, Birinci Dünya Savaşı nda Doğu Cephesi, Genelkurmay ATASE ve Genelkurmay Denetleme Başkanlığı Yayını, Genelkurmay Basımevi, Ankara 2005, s.88-90; Ali İhsanSabis, Harp Hatıralarım II,Güneş Matbaası, Ankara 1951.s ATASE Arşivi; BDH, Kls. 2827, D. No: 99, F F. Çakmak, a.g.e. s FelixGuze, Birinci Dünya Savaşı nda Kafkas Cephesi ndeki Muharebeler, Türkçeye Çeviren: Yarbay Hakkı (Akoğuz), Yayına Hazırlayan: Alev Keskin, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları. Genelkurmay Basımevi, Ankara 2007, s Akdes Nimet Kurat, Türkiye ve Rusya, Kültür Bakanlığı Yayını, Ankara 1990, s ATASE Arşivi; BDH, Kls , D. No: 650, F

31 sanatkâr olmadığından mümkün olmamıştır. 6-Ahalinin durumu çok kötü, zayiat çok, nakliyat diye bir şey yok. Van dan göçenler de yollarda yüzlerce şehit vermişlerdir 57. Cevdet Bey, 12 Ağustos 1915 te BaşkumandanlıkVekâleti negönderdiği şifrede, Van Gölü ndeki gemilerin büyük bir kısmının düşman tarafından yakılarak tahrip edildiğini ve göldeki nakliyatın tekrar sağlanması için Erzurum yoluyla iki motorlu geminin gönderilmesini istemişti 58. Ancak Ruslar istenen gemilerin gönderilmesine fırsat vermeden tekrar Van Gölü nün kuzey ve güneyinden Bitlis e doğru ilerlemeye başlamıştı. Bu nedenle Türk Ordusu 22 Ağustos 1915 te Vastan a çekilmişti 59. Ruslar ilerlemeye devam ederek 3 Mart 1916 da Bitlis i işgal etmişlerdi. Bu gelişmeler üzerine Osmanlı Hükümeti Çanakkale deki başarılarıyla tanınan Mustafa Kemal i Bitlis civarındaki 16. Kolordunun Kumandanlığı na tayin etmişti. Mustafa Kemal, gerekli hazırlıkları tamamlayarak, 2 Ağustos 1916 da taarruza geçmişti. Karargâhı Bitlis Deresi içinde bulunan 5 inci Tümen e bağlı kuvvetlerin 60 kapladığı bütün cephe boyunca başlayan taarruz düşmanı tutunabildiği yerlerden söküp atmak suretiyle gelişmiş, 7 Ağustos 1916 da Muş ve 8 Ağustos ta Bitlis, 10 Ağustos ta da Tatvan geri alınmış ve düşman bu bölgeden km kadar daha gerilere çekilmek zorunda kalmıştı. 16. Kolordu, harekâtını Kasım ayına kadar sürdürerek 61, Van Gölü nün güneyinde bulunan Vastan (Gevaş) geri alınmış, ancak ordunun iaşesinin yetersiz olması ve bu yüzden orduda açlık baş gösterdiğinden ileri harekât durdurulmuştu 62. Muş, Bitlis ve Tatvan ın geri alınması ile buradaki birlikler Van ı kurtarmak için Rus ve Ermeni kuvvetleri üzerindeki baskılarını daha da artırmışlardı. C- Van ın Kurtuluşu ve Ermeniler Van ve yöresindeki Rus-Ermeni işgal ve zulmü 3 yıl sürmüştü. Bolşevik İhtilâlinin ardından 18 Aralık 1917 de imzalanan Erzincan Mütarekesi 63 ile Rusların bölgeyi terk etmesi üzerine ileri harekete geçen Türk Ordusu 2 Nisan 1918 de Van ı işgalden kurtarmıştı. Türk Ordusu,harekât sırasında ciddi bir Ermeni direnişi ile karşılaşmamıştı. Çünkü Ermenilerin çoğu 1915 Ağustos unda Rus ordusuyla birlikte Van dan çekilmişti. Geriye kalanlar ise Türk 57 T. Öğün,a.g.m. s ATASE Arşivi; BDH, Kls , D. No: 650, F ATASE Arşivi; BDH, Kls , D. No: 650, F ATASE Arşivi; BDH, Kls , D. No: 603, F ATASE Arşivi; BDH, Kls , D. No: 604, F Fahri Belen, 20 nci Yüzyılda Osmanlı Devleti, Remzi Kitapevi, İstanbul 1973, s Serpil Sürmeli, Türk-Gürcü İlişkileri ( ), Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ankara 2001, s

32 Ordusu nun önünden kaçan çetelerle birlikte bölgeyi terk etmişti.van ın işgali sırasında Ermeni zulmünden kaçarak iç bölgelerdeki Osmanlı vilâyetlerine sığınan Van göçmenleri kurtuluşun ardından akın akın yurtlarına dönmeye başlamışlardı. Bu muhacirlerin durumu da Van da kalan Müslüman ahaliden pek farklı değildi. Bunların çoğu daha Van a ulaşamadan yollarda açlık ve hastalıklar nedeniyle hayatlarını kaybetmişlerdi 64. Van a ulaşabilenler şehri tam anlamıyla harabe halinde bulduğundan 65 burayı terk ederek, şimdiki Van kentinin bulunduğu alana yerleşmişlerdi. Bu nedenle göçten hemen sonra ziraat yapılamamıştı. Ticaret ve Ziraat Vekâleti, halkı bu perişanlıktan kurtarmak amacıyla ordunun elinde bulunan hayvanların bir kısmını halka dağıtarak 66, onların ziraat ve hayvancılıkla uğraşmak suretiyle geçimlerini temin etmelerine yardımcı olmuştu. D- Ermenilerin Zeve Katliamı Seferberlik ilân edilince, içeride hazırlıklarını tamamlayan Ermeni çeteleri, Kafkaslardaki gönüllü alaylarla birlikte Rus ordusunun öncü kuvveti olarak harekete geçmişlerdi. Van ve Muş civarındaki çeteler, Müslümanlara karşı giriştikleri faaliyetlerle tanınmış Erzurumlu Antranik (General), Muşlu Simbat, Vanlı Hamazasp gibi liderlerin oluşturdukları üçer-dörder yüz kişilik kuvvetlerle Rus ordusunun ilerlemesini kolaylaştırmak ve Osmanlı ordusunu gerilerden vurmak amacıyla faaliyetlere başlamışlardı. Bunların bir kısmı da Van ı bir merkez haline getirmeye çalışıyordu 67. Van ın işgalinden sonra Rusların da tahrikleriyle Ermeni isyanları çevreye yayılmış, Ermeni çeteleri birçok yerde katliama girişmiş ve bazı köyleri tamamen yok etmişlerdi. Van a 18 km mesafedeki Zeve de bunlardan biridir. Ruslarla birlikte Van ve civarında katliam yaparak ilerleyen Ermeni çetelerinden kaçan Derebey, Hakis, Zorava (Yemlice), Hıdır, Göllü, Şeyhayne (Otluca), Şeyhkara (Gülsünler), köylülerinin tamamı Zeve (Zaviye) Köyü yakınlarına geldiklerinde Van ın Ruslar ve Ermeniler tarafından kuşatıldığını ve halkından birçoğunun katledildiğini öğrenince aynı akıbete uğramamak için 1915 Mayıs başlarında 64 T. Öğün,a.g.m. s Son Posta, 18 İkinciteşrin ATASE Arşivi,İSH, K. 154, G. No: 20, B A. Süslü, a.g.m. s

33 Zeve ye sığınmışlar ve burada sekiz köy halkının mutabakatıyla köyü müdafaaya karar vermişlerdi 68. İki gün boyunca Göl den Mermit Çayı na kadar olan arazide üç sıralı ve birer adam boyunda mevziler kazmışlardı. Kadın, çocuk ve yaşlı olmak üzere sayıları 2000 in üzerindeki bu Müslüman köylüler buldukları silah ve kesici aletlerle köyü müdafaaya hazırlanmışlardı. Rus Ermenileriyle (gönüllü alayları) ile birlikte yerli Ermeniler saldırıya geçmiş ve ummadıkları bir müdafaayla karşılaşınca büyük kayıplar vermişlerdi. Ancak daha sonra takviye edilen Ermeniler, kendilerine verilen Rus silahları ve çaldıkları Osmanlı silahlarıyla saldırmışlardır. Erkekleri şehit olan ve hiçbir cephanesi kalmayan Müslümanlardan kadın ve çocuklar da yer yer köyün içinde direnmişlerse de artık köy tamamen Ermenilerin eline geçmiş ve burada büyük bir katliam yapılmıştı. Doğu Anadolu nun diğer köy ve kasabalarında yapılan katliam burada da tekrarlanmıştı 69. Ermeni çetelerinin yaptığı katliam Van şehir merkezi ilesınırlı kalmamıştı. Civardakibirçok Müslüman köyübu çeteler tarafından yakılıp yıkılmış ve insanlar acımasızca öldürülmüştü. Van ın Selimbey Mahallesi nde, Sağlamtaş Köyü nde, Bahçesaray ın Çatbayır Köyü nde, Çaldıran ın Kümbet mevkiinde, Alaköy deve daha pek çok yerde Zeve dekine benzer toplu katliam gerçekleştirilmişti 70. Bunların dışında Ermeniler Erciş teki Çavuşoğlu Samanlığı nda da onlarca masum Müslüman halkı katletmişlerdi 71. E- İşgal Döneminde Ruslar ın Van daki Faaliyetleri Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı nın başlamasıyla birlikte Kafkas Cephesi nde Ruslara karşı savaşan ordunun araçları için gerekli mazotun temini konusunda harekete geçmişti. Bu amaçla Harbiye Nezareti nin isteği ile Avusturyalı Doktor Hernzuk tarafından Muradiye(Bargiri) ninkürzot ve Beşparmak köylerindeki petrol alanlarında tetkikler yaptırılmıştı 72. Ancak kısa bir süre sonra bu petrol bölgesi Rusların işgaline uğramıştı. Ruslar bu bölgenin maden zenginliklerini öğrenmek ve işletmek amacıyla işadamı ve ajanlarını buraya göndermişti. Kürzot ve Beşparmak köylerindeki petrol kuyuları Rus askeri makamlarının ilgisini çekmişti. Ruslar, petrol kuyularını işletmek için buraya Cenubi 68 İbrahim Sargın, Zeve Katliamından Kurtuluşum, Yakın Tarihimizde Van Uluslararası Sempozyumu, Van 2-5 Nisan 1990, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü Yayını, Van 1990, s A. Süslü, a.g.m. s T. Öğün,a.g.m. s Celal Gazioğlu, Erciş teki Ermeni Hareketleri ve Yaşayanların Dilinden Çavuşoğlu Samanlığı Katliamı, Yakın Tarihimizde Van Uluslararası Sempozyumu, Van 2-5 Nisan 1990, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü Yayını, Van 1990, s BCA

34 Kafkasya Demiryolları ndan Stoyanof adlı bir uzman göndererek bölge tetkik ettirilmiş ve ilk jeolojik araştırmalar yaptırılmıştı 73. Stoyanof un tetkik sonucunu gösteren raporu Moskova da 1918 de BulletinduComitéGéologique de yayınlanmıştı 74. Ruslar, Kürzot taki petrol sızıntısının yön ve yerini tespit etmek amacıyla galeri usulü denilen yeni bir sistemi uygulayarak petrol arama çalışmalarını yoğunlaştırmışlardı. Rusya dan sondaj makineleri getirtilerek birçok kuyu açılmış ve petrol üretimi arttırılmıştı. Bu işlerin yürütülmesi için de Ernis te 20 kadar bina inşa edilmişti. Ruslar, ayrıca petrol çıkan yere arasında Şahtahtı dan İran üzerine, Bayazıt a ve oradan da Van Gölü sahillerine uzanan bir dekovil hattı (demiryolu) döşemişlerdi 75. Bunun yanında karayolu ulaşımı için geniş bir şose yapılmıştı. Ruslar bu petrol kaynaklarından istifade ederek günde litre mazot üreterek 76 bununla ordu araçlarının ve Van Gölü nde çalışan gemilerinin mazot ihtiyacını karşılamışlardı 77. Ruslar buradaki petrol kaynaklarını ülkelerinde ihtilâl çıkana kadar kullanmışlardı 78. Ruslar, savaş sonunda çekilirken Kürzot ta kurdukları bütün tesisatı tahrip ederek 79, galeri ağzını kapamış ve sondajı bozmuşlardı.savaştan sonra yerli halk kendi imkânları ile Rusların kapattıkları petrol kuyularının küçük bir kısmını açarak az miktarda petrol elde etmişlerdi 80. Rusya, bölgeye iktisadi siyasetini uygulamak amacıyla Ağrı-Van arasında bir karayolu inşa etmişti. Ulaşımı sağlayan bu karayolu üzerinde birçok köprü inşa edilmişti 81. Ruslar, ayrıca işgal ettikleri yerlerin şoselerini tamir ederek, ulaşımda bunlardan da faydalanma yoluna gitmişti.ruslar, karayolu ulaşımının yanında 4 üncü Kolordusunun ihtiyaçlarını karşılamak için Şahganî-Diyadin-Karaköse arasında dar demiryolu hattının inşasına başlamıştı. 14 Kasım 1916 da bu hatınkaraköse ye kadar olan kısmı açılmıştı. Bundan sonra 73 Kemal Lokman, Kürzot Petrol Madeni ve Havalisi Hakkında Rapor, Maden Tetkik ve Arama(MTA) Enstitüsü Arşivi;Rapor No: 1670, s Kemal Lokman, Kürzot Petrol Madeni ve Havalisi,Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Mecmuası,S: 1/35, Sene: 11, 30 Temmuz 1946, s. 95; Kemal Lokman, Türkiye de Petrol Arama Amacıyla Yapılan Jeolojik Etütler Maden Tetkik ve Arama Dergisi, Yıl: 1969, S: 72, s FelixGuze, Birinci Dünya Savaşı nda Kafkas Cephesi ndeki Muharebeler, Türkçeye Çeviren: Yarbay Hakkı (Akoğuz), Yayına Hazırlayan: Alev Keskin, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları. Genelkurmay Basımevi, Ankara 2007, s BCA Yakup Kuşçuoğlu, Van ve Çevresi,Arkitekt Dergisi, 1945, Cumhuriyet Matbaası, İstanbul 1945, s Cevat Eyup Taşman, Petrolün Türkiye de Tarihçesi, Maden Tetkik ve Arama Dergisi,Yıl:1949, S:39. s BCA John H. Maxson, Van Gölü Havalisi nin Petrol İhtimalleri Hakkında Rapor,MTA Arşivi, Rapor No:682, s. 7. (Rapor Tarihi: II. Kânun /Ocak 1937). 81 TBMM ZC. II/8/1, İ: 44 ( /1924), s

35 Bayazıt ile Ernis arasındaki dekovil hattının inşasına önem verilmiş ve kısa sürede bu hat büyük ölçüde tamamlanmıştı 82. Kara ve demiryolu ulaşımına önem veren Ruslar, bundan sonra Van Gölü ndeki gemi taşımacılığından faydalanmak amacıyla Ernis, Van, Ahlat ve Tatvan da iskeleler yapmıştı.ruslar, Van Gölü taşımacılığı için gerekli gemilerin yapımı amacıyla Ernis te bir tersane kurmuş ve Van Gölü nde vapur işletmeye başlamışlardı 83.Osmanlı nın son döneminde Van Gölü nde Seyr-i Sefain İdaresi ne 84 bağlı olarak çalıştırılan gemiler İstanbul dan Trabzon İskelesi ne, oradan da parçalar halinde karayoluyla 85 Van Gölü kıyısına nakledilmekte 86 ve burada montajları yapıldıktan sonra işletmeye açılmaktaydı. Ruslar, Van Gölü ve çevresini işgalleri altında tutukları dönemde, buradaki ulaşımda 87 kullanmak üzere dört gemi getirmişlerdi. Ruslar ayrıca Erciş yakınındaki Ernis te her türlü demir işleri yapabilecek bir fabrika kurmuşlardı. Rusların çekilmesinden sonra Hükümet, İktisat Vekâleti nin isteğiyle söz konusu gemiler ve fabrikanın yeniden faaliyete geçirilmesi için mahallinde inceleme yapmak üzere uzmanlar göndermişti 88. Doğu Anadolu nun maddi kültürünü öğrenmek için savaş yıllarında Rusya nın ilmi güçleri büyük çalışmalar yapmıştı. Ruslar, bu çalışmalar çerçevesinde Toprakkale ve Van Kalesi nde kazılar yapmışlardı. Ancak sürekli çalışma yapamadıklarından iyi bir sonuç elde edememişlerdi 89. Rus İlimler Akademisi ve ülkenin diğer müesseseleri savaş yıllarında Doğu Anadolu ya ilim adamları ve ilmi gruplar yollamıştı.1915 Şubat ında Eskiçağ eserlerini aramak ve toplamak ve bunları İmparatorluk Akademisi nin elde etmesi için Van bölgesi sınırlarına Kafkas Müzesi eski idarecisi S.V. Ter Avetisyan gönderilmiştir Mayıs ında Rus Arkeoloji Topluluğu, bir ilmi grubu Van bölgesine yollamıştı. Bu grubun başında ise akademisyen N. Marr ve İ. A. Orbeligörevlendirilmişti ilkbaharında Rus Müzesi, ilmi 82 M. Fahrettin Kırzıoğlu, Van ın Düşman İşgalinden Kurtuluşunu Anarken, Yakın Tarihimizde Van Uluslararası Sempozyumu, Van 2-5 Nisan 1990, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü Yayını, Van 1990, s Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi II nci Cilt, 2 nci Kısım Kafkas Cephesi, 2 nci Ordu Harekâtı , Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Askeri tarih Yayınları, Genelkurmay Basımevi, Ankara s BOA. ŞD. D. No: 1898, G. No: Eser Tutel, Gemiler, Süvariler, İskeleler, İletişim Yayınları, İstanbul 1998, s BOA. BEO. D. No: 3294, G. No: ; BOA. DH. İD. D. No: 25, G. No: E. Tutel, Gemiler.., s Ruslar Van Gölü Havzası nı işgal altına aldıktan sonra, Şahtahtı dan İran üzerinden Bayezit e ve Karaköse ye ve oradan da Van Gölü sahillerine uzanan bir dekovil hattı döşemişlerdi. Bu demiryolunun sağladığı imkânlar sayesinde Rusların Van Gölü Havzası nda ilerlemeleri kolaylaşmıştı.(felixguze, Birinci Dünya Savaşı nda Kafkas Cephesi ndeki Muharebeler, Türkçeye Çeviren: Yarbay Hakkı (Akoğuz), Yayına Hazırlayan: Alev Keskin, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları. Genelkurmay Basımevi, Ankara 2007, s.90.) 88 BCA Cumhuriyetin 50. Yılında Van, 1973 Van İl Yıllığı, s

36 çalışma için Doğu Anadolu ya bir grup daha göndermişti. Bu grubun yöneticiliğine müzenin etnografya kısmının başkanı A. A. Miller, üyeliğine ise Eçmiyadzin Ruhani Akademisi nin öğretim elemanları P. N. Makintsiyan ve A. G. Aleşo atanmışlardı 90. Böylece Ruslar bir taraftan cephelerde Türk Ordusuna karşı mücadele verirken, öte taraftan da işgal ettiği yerleriniktisadi, tarihi ve kültürel kaynaklarını sömürme yoluna başvurmuştu. Sonuç I. Dünya Savaşı ve işgal yılları Anadolu nun pek çok yerinde olduğu gibi Van için tam manasıyla bir yıkım olmuştu. Ermenilerin Ruslarla birlikte hareket ederek, Osmanlı Devleti ne ihanet etmesi, Van yöresinde yaşayan Türk-Ermeni, Müslüman-Hristiyan hemen her kesimin can ve mal kaybına uğramasına neden olmuştu. Buradaki sosyal ve ekonomik düzen bozulmuştu. Olaylar nedeniyle burada yaşayan Müslüman halk memleketlerinden göç ettirilmişti. Van Kalesi nin güneyinde yer alan Eski Van şehri tamamen yakılıp yıkılmıştı. Van ın işgalinden 3 yıl sonra 2 Nisan 1918 de Osmanlı Ordusu Van a girdiğinde şehrintam bir harabe durumunda olduğunu görmüştü. Van ın kurtarılmasından sonra buradan göç ederek ayrılmış halk, geri döndüğünde evlerini kullanılamaz halde bulmuştu. Bu yüzden bunlar, eski Van ın bağlar ve bahçeler kesimine yerleşmişti. Bütün bu olayların belki de en önemli sonucu olarak şunu söyleyebiliriz: Yüzyıllarca beraber yaşayan halkların Rus ve batılı devletlerin kışkırtmasıyla yaşadıkları olaylar, bu halkların arasını açmış, ilişkilerde kolay kolay onarılamayacak hasarlara sebebiyet vermiş ve bu olumsuz atmosferin günümüze kadar uzanmasına neden olmuştur. KAYNAKÇA A-ARŞİV BELGELERİ 1- ATASE Arşivi ATASE Arşivi, İSH, K. 185, G. No: 142, B ATASE Arşivi; BDH, Kls , D. No: 650, F Hüsamettin Yıldırım, Rusların Van Üzerindeki Emelleri, Yakın Tarihimizde Van Uluslararası Sempozyumu, Van 2-5 Nisan 1990, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü Yayını, Van 1990, s

37 ATASE Arşivi; BDH, Kls , D. No: 650, F ATASE Arşivi; BDH, Kls , D. No: 603, F ATASE Arşivi, BDH, Kls. 2827, D. No. 99, F ATASE Arşivi; BDH, Kls , D. No: 604, F ATASE Arşivi; BDH, Kls. 2827, D. No: 99, F ATASE Arşivi, İSH, K. 154, G. No: 20, B ATASE Arşivi; BDH, Kls , D. No: 650, F ATASE Arşivi; BDH, Kls. 2827, D. No: 99, F Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA) BOA. DH. ŞFR. D. No: 52. G. No: 282. BOA. ŞD. D. No: 1898, G. No: 29. BOA. BEO. D. No: 3294, G. No: BOA. DH. İD. D. No: 25, G. No: Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi (BCA) BCA BCA BCA Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Arşivi (MTA) MTA Arşivi,Rapor No: MTA Arşivi, Rapor No:682. B- KİTAPLAR Münir Süreyya Bey, Ermeni Meselesinin Siyasî Tarihçesi ( ), Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara TBMM ZC. II/8/1, İ: 44 ( /1924), s nci Dünya Harbinde Türk Doğu Cephesi III. Bölüm, Kara Harb Akademisi Yayınları, Ankara Altay Fahrettin, 10 Yıl Savaş ( ) ve Sonrası, Eylem Yayınları, Ankara Arşiv Belgelerine Göre Kafkaslarda ve Anadolu da Ermeni Mezâlimi I ( ), Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara

38 Arvas İbrahim, Tarihi Hakikatler (İbrahim Arvas ın Hatıratı),Yargıçoğlu Matbaası, Ankara Balkan Süvari Albay Recep, Birinci Dünya Savaşı nda Doğu Cephesi nde Sağ Kanat Harekâtı, Yayına Hazırlayan: Kerime Şahiner, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Daire Başkanlığı Yayınları, Ankara Belen Fahri, 20 nci Yüzyılda Osmanlı Devleti, Remzi Kitapevi, İstanbul Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi II nci Cilt, 2 nci Kısım Kafkas Cephesi, 2 nci Ordu Harekâtı , Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Askeri tarih Yayınları, Genelkurmay Basımevi, Ankara Birinci Dünya Savaşı nda Doğu Cephesi nde Sağlık Hizmetleri, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları. Genelkurmay Basımevi, Ankara Cumhuriyetin 50. Yılında Van, 1973 Van İl Yıllığı. Çakmak Fevzi, Birinci Dünya Savaşı nda Doğu Cephesi, Yayına Hazırlayanlar: Ahmet Tetik- Sema Kipervd, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Daire Başkanlığı Yayınları, Ankara Ermeni Komitelerinin Amaçları ve Eylemleri ( Meşrutiyet in İlanından Önce ve Sonra), Yayına Hazırlayanlar: Ahmet Tetik-Melike Gürler-Çiğdem Aksu, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Daire Başkanlığı Yayınları, Ankara Ermeni Komitelerinin Amaçları ve Eylemleri ( Meşrutiyet in İlanından Önce ve Sonra), Yayına Hazırlayanlar: Ahmet Tetik-Melike Gürler-Çiğdem Aksu, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Daire Başkanlığı Yayınları, Ankara Genelkurmay Başkanlığı, Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi Kafkas Cephesi 3 üncü Ordu Harekâtı I, Genelkurmay Basımevi, Ankara GuzeFelix, Birinci Dünya Savaşı nda Kafkas Cephesi ndeki Muharebeler, Türkçeye Çeviren: Yarbay Hakkı (Akoğuz), Yayına Hazırlayan: Alev Keskin, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları. Genelkurmay Basımevi, Ankara Gürün Kâmuran, Ermeni Dosyası, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara Hüseyin Nâzım Paşa, Ermeni Olayları Tarihi II, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara Işık Hüseyin, Birinci Dünya Savaşında Seyyar Jandarma Birlikleri, Jandarma Basımevi Müdürlüğü, Ankara Karabekir Kâzım, Arasında Erzincan dan Erivan a Ermeni Mezâlimi, Hazırlayan: Ömer Hakan Özalp, Emre Yayınları, İstanbul

39 Karacakaya Recep, Kaynakçalı Ermeni Meselesi Kronolojisi ( ), Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, İstanbul Kodaman Bayram, Sultan II. Abdulhamid Devri Doğu Anadolu Politikası, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara KuratAkdes Nimet, Türkiye ve Rusya, Kültür Bakanlığı Yayını, Ankara McCarthyJustin, Ölüm ve Sürgün Osmanlı Müslümanlarının Etnik Kıyımı ( ), Çeviren: Fatma Sarıkaya, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara NögalisRafael de, Hilâl Altında Dört Sene ve Buna Ait Bir Cevap, Çeviren ve Tenkit Eden Kaymakam Hakkı, Askeri Matbaa, İstanbul Osmanlı Belgelerinde Ermeniler ( ), Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara Osmanlı Belgelerinde Ermenilerin Sevk ve İskânı ( ), Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara Osmanlı Belgelerinde Ermeni-Rus İlişkileri ( ) III, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, Ankara SabisAli İhsan, Harp Hatıralarım II,Güneş Matbaası, Ankara Sürmeli Serpil, Türk-Gürcü İlişkileri ( ), Atatürk Araştırma Merkezi Yayını, Ankara Süslü Azmi, Ruslara Göre Ermenilerin Türklere Yaptıkları Mezalim, Ankara Tutel Eser, Gemiler, Süvariler, İskeleler, İletişim Yayınları, İstanbul Yüceer Nasır, Birinci Dünya Savaşı nda Osmanlı Ordusunun Azerbaycan ve Dağıstan Harekâtı, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları. Genelkurmay Basımevi, Ankara C- MAKALELER Akgül Suat, Birinci Dünya Savaşı nda Rusya nın Doğu Anadolu daki Faaliyetleri, Sekizinci Askeri Tarih Semineri Bildirileri 1, (XIX. ve XX. Yüzyıllarda Türkiye ve Kafkaslar, Ekim 2001-İstanbul), Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları. Genelkurmay Basımevi, Ankara 2003, ss Arıpınar Erdoğan, Ermeni Meselesi,Hayat Tarih Mecmuası, Yıl: 1, C:II, 1 Ağustos 1965, ss Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Yıl: 34, S.85, Belge No:1999 ve 2001, Ekim 1985, ss

40 Askeri Tarih Belgeleri Dergisi, Yıl: 36, S.86, Belge No:2052, Nisan 1987, s Erendil Muzaffer, Birinci Dünya Savaşı nda Bitlis Dolaylarındaki Muharebeler, Bitlis in Kurtuluşu ve Atatürk, Askeri Tarih Bülteni, Yıl: 17, XVII/ 32, ss Gazioğlu Celal, Erciş teki Ermeni Hareketleri ve Yaşayanların Dilinden Çavuşoğlu Samanlığı Katliamı, Yakın Tarihimizde Van Uluslararası Sempozyumu, Van 2-5 Nisan 1990, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü Yayını, Van 1990, ss Kırzıoğlu M. Fahrettin, Van ın Düşman İşgalinden Kurtuluşunu Anarken, Yakın Tarihimizde Van Uluslararası Sempozyumu, Van 2-5 Nisan 1990, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü Yayını, Van 1990, ss Kodaman Bayram, Erzurum, Van, Bitlis Vilayetlerinde Aşiretler, Belgelerle Türk Tarihi Dergisi, S: 22, Aralık 1986, ss Konukçu Enver, Van ın Ruslar Tarafından İşgali (20 Mayıs 1915), Yakın Tarihimizde Van Uluslararası Sempozyumu, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları, Van 1990, ss Kuşçuoğlu Yakup, Van ve Çevresi,Arkitekt Dergisi, 1945, Cumhuriyet Matbaası, İstanbul 1945, ss Lokman Kemal, Kürzot Petrol Madeni ve Havalisi Hakkında Rapor, Maden Tetkik ve Arama(MTA) Enstitüsü Arşivi;Rapor No: Lokman Kemal, Kürzot Petrol Madeni ve Havalisi,Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Mecmuası,S: 1/35, Sene: 11, 30 Temmuz Lokman Kemal, Türkiye de Petrol Arama Amacıyle Yapılan Jeolojik Etütler Maden Tetkik ve Arama Dergisi, Yıl: 1969, S: 72, s Maxson John H.,Van Gölü Havalisi nin Petrol İhtimalleri Hakkında Rapor,MTA Arşivi, Rapor No:682. Sargın İbrahim, Zeve Katliamından Kurtuluşum, Yakın Tarihimizde Van Uluslararası Sempozyumu, Van 2-5 Nisan 1990, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü Yayını, Van 1990, ss Son Posta, 18 İkinciteşrin1934. Süslü Azmi, Van-Zeve deki Türk Katliâmı, Yakın Tarihimizde Van Uluslararası Sempozyumu, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü Yayınları, Van 1990, ss Taşman Cevat Eyup, Petrolün Türkiye de Tarihçesi, Maden Tetkik ve Arama Dergisi,Yıl:1949, S:39. ss Tufan Halil, Van ın Kurtuluşu, Van Sesi, 9 Nisan

41 Tuncay Öğün, Van da Ermeni Komiteleri ve Faaliyetleri, Türk Kültürü, S.462, Yıl: XXXIX, Ekim 2001, ss Yıldırım Hüsamettin, Rusların Van Üzerindeki Emelleri, Yakın Tarihimizde Van Uluslararası Sempozyumu, Van 2-5 Nisan 1990, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü Yayını, Van 1990, ss

42 TÜRK EDEBİYATINDA ERMENİ MESELESİ Prof. Dr. Nurullah Çetin Giriş: Ermeni Meselesi Ermeni terör olayları ciddi manada, esas olarak 1876 da başladı ve günümüze kadar da devam etmektedir. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti nin ve Türk milletinin başını ağrıtan meselelerden biri olan Ermeni meselesi, aslında ve öncelikli olarak emperyalist Haçlı-Siyonist Batılı odakların Türk devletini ve milletini yok etme projelerinin bir parçasıdır. Bu meselenin siyasi, ekonomik, hukuki boyutlarının yanında kültürel, sosyal ve sanatsal boyutu da vardır. Ben bu yazımda Ermeni meselesi denilen meselenin Türk edebiyatına nasıl yansıdığı üzerinde duracağım. A. Tanzimat tan Önce Türk Edebiyatında Ermeni Meselesi Tanzimat tan önceki dönemlerde Türk edebiyatında Ermeniler vardır ama Ermeni meselesi hemen hemen yok gibidir. Teba-i sâdıka olarak yaşayan Ermeniler, devlete çok fazla sorun çıkarmamışlardır. Ayrıca dışarıdan başka devletlerin Ermenileri kışkırtması durumu da hemen hemen yok gibidir. Türklerin de zaten Ermenilere karşı düşmanca tavrı olmamıştır. Dolayısıyla Ermeni meselesi, Tanzimat öncesi dönemde çok fazla göze çarpmıyor. Aslında Ermeni figürü de çok fazla yer almaz. Sadece birkaç divanda Ermeni kelimesi geçiyor. Bunlardaki Ermeni de kendilerine âşık olunan güzel Ermeni kadınlarıdır. Mesela meşhur Divan şairi Nedim ( ) in Divanında şu iki beyte bakalım: Görme yüzünü kara kaşın sorma mezhebin İman züğürdü fısk u fücûrun ganîsidir Dürzi değil Yezid değil sürhsâr değil Kâfir hemân dürüst Acem Ermenisidir Diyarbakırlı Lebib de bir beytinde şöyle der: İrgürdi iltifâtına ağyârı ol peri 35

43 Rahm itmedi bana didüm ağyâra Ermeni Türk halk edebiyatında da Türk-Ermeni ilişkileri genellikle aşk ilişkisidir. Türk halk edebiyatının önemli metinlerinden biri olan Kerem ile Aslı hikâyesinin kadın kahramanı Aslı, Ermeni keşişinin kızıdır. Erkek kahramanı Kerem ise Türk tür. Kerem, Aslı ya âşık olmuştur ama Aslı nın ailesi kızlarını Müslüman ve Türk diye Kerem e vermek istemezler. Kerem de Aslı yı almak için uzun, mücadeleli bir süreç yaşar. Sonunda Aslı'ya türlü zorluklar sonucu kavuşur. Evlendikleri gece, Aslı'nın giydiği büyülü elbisenin düğmelerini çözmek için sabaha kadar uğraşır. Birinci düğmeyi çözüp ikinciyi çözeyim derken birici düğme kilitlenir. Böyle böyle sabaha kadar uğraşır ama çözemez. Sonunda Aslı nın karşısında "ah" çekerek kül olur. Kerem'den çıkan alevlerle saçı tutuşan Aslı da Kerem'in ardından ölür. Görüldüğü gibi Tanzimat tan önce Türk edebiyatında Türk-Ermeni ilişkileri genellikle beşerî, toplumsal, kültürel, ekonomik ilişkiler şeklinde seyreder. Siyasi, askerî, kültürel ve toplumsal çatışmalar hemen hemen yok gibidir. B. Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatında Ermeni Meselesi Tanzimat dönemi Türk edebiyatında da Ermeniler bir sorun olarak yer almazlar. Diğerleri gibi normal Osmanlı vatandaşı muamelesi görürler. Türklerle Ermeniler arasındaki ilişkiler de birbirine düşman iki ayrı millet ilişkisi değil, aynı devletin iki eşit vatandaşı ilişkisidir. Dolayısıyla bu ilişkiler de genellikle iyi ilişkilerdir. Mesela bu bağlamda Tanzimat romancısı Ahmet Midhat ın Müşahedat romanda Ermeni figürlere fazlaca yer verilir. Romanı bu bakımdan inceleyelim. Müşahedat (1891): Ahmet Midhat Efendi nin Müşahedat adlı romanında Ermeni-Türk ilişkileri, son derece normal ve olumludur. Romanda Ermenilerle Türkler birbirine düşman olmadığı gibi, aynı vatanı paylaşan eşit vatandaşlar olarak anlatılır. Ayrıca Türklerin Ermenilere ne kadar iyi davrandığına da yer verilir. Mesela bu bağlamda Seyit Mehmet Numan adlı roman kişisi, Karnik adlı bir Ermeni delikanlısına Siranuş adlı yine bir Ermeni kadınla evlenebilmesi için büyük miktarda para vererek yardımda bulunur. Fakat Karnik, nikâh günü Siranuş u terk eder. Buna rağmen Seyit Mehmet Numan, Siranuş un ortada kalmasına razı olmaz, tekrar yardım ederek onu Agavni adında yine Ermeni olan bir kadının yanına yerleştirir. Daha sonra Refet adlı bir Türk le Ermeni Siranuş evleneceklerdir. 36

44 Karnaval (1881): Ahmet Midhat ın Karnaval adlı romanında da Türk- Ermeni ilişkileri gayet olumludur. Romanda Türk olan Resmî Efendi, Ermeni olan Madam Arslangözyan a âşık olur. Felatun Beyle Rakım Efendi (1875): Bu romanda Türk olan Rakım Efendi, bir Ermeni nin kütüphanesinden faydalanır. Yine aynı romanda bir Türk olan Mustafa Meraki Efendinin aşçısı Ermeni dir. Ahmet Midhat ın Bir Fitnekâr (1876) adlı hikâyesinde Mümtaz adlı bir Türk ü Mansur adlı birinin sarraf olan bir Ermeni ortağıyla dolandırdığını görüyoruz. Burada Ermeni tipi olumsuzdur, ama dolandırıcılık işinde ortağı da Türk tür. Yani Ermeni figürü, kasıtlı olarak kötü kişi olarak sunulmamıştır. Yine Ahmet Midhat, Para (1877) adlı uzun hikâyesinde de bir Türk ün, 5 Ermeni ortağıyla birlikte bir başka Türk ü dolandırdığına yer verir. Burada da yine dolandırıcılık işinde Türk le Ermeni ortaktır. Ancak yazar, Bekârlık Sultanlık mı Dedin? (1878) adlı uzun hikâyesinde bir Türk ün evinde hizmetçi ve işçi olan Ermeni Seropik adlı bir kadının ev sahibine kötü muamele etmesini, hırsızlık ve hainlik yapmasını anlatır. Yine Ahmet Midhat, Dürdane Hanım (1882) romanında kömür işi yapan sarhoş ve kötülük saçan bir Ermeni tipine yer verir. Ahmet Midhat, bu iki metninde Ermeni tiplerini maksatlı olarak kötü kişiler olarak sunmuş değildir. Hele hele Ermenilere kimliklerinden dolayı öznel bir tavır, garazkâr bir yaklaşım sözkonusu değildir. İyilik ve kötülüğü her ırktan, her milletten, her dinden insan yapabilir. Türkler de Ermeniler de bu konuda eşittir. Nitekim Ahmet Midhat ın romanlarında kötü Türk tipleri de bulunur. C. İkinci Abdülhamit Dönemi Türk Edebiyatında Ermeni Meselesi Batılılar, Sultan İkinci Abdülhamid e 1878 Berlin Antlaşması nın 23. maddesinde yer alan Doğu Anadolu da Ermeniler lehine düzenlemelerin yapılması için büyük baskılar yaptılar. Bu düzenlemeler denilen şey, aslında Ermeniler için önce özerklik, sonra bağımsızlık sağlamak anlamına geliyordu. Bunun böyle olduğunu bilen İkinci Abdülhamit, 1894 yılında Alman Büyükelçisi Prens de Radolen e şöyle demişti: Yemin ederim ki, Ermenilerin yanlış baskılarına kesin olarak boyun eğmeyeceğim. Ermenileri özerkliğe götürecek düzenlemeleri kabul etmektense ise ölmeyi tercih ederim. Hem Batılı devletler, hem de içimizdeki işbirlikçileri olan Ermeni terör örgütleri, Ermenilerin Osmanlı Devleti ni yıkmak, bu topraklarda ayrı bir devlet 37

45 kurmak için giriştikleri terör eylemlerine göz yummayan ve tedbir alan İkinci Abdülhamid i ortadan kaldırmaya karar verdiler. Rusya'da Türk-Ermeni çarpışmaları devam ederken, 1904 yılının Ocak ayında Sofya'da toplanan Taşnaksutyun kongresinin aldığı karara göre, İstanbul'da ve İzmir'de harekete geçilecekti 1. Ermeni İhtilalci Komiteleri nin tamamının katıldığı Sofya daki toplantıda Sultan II. Abdülhamit e suikast yapılması önerisi 2 ortaya atılmış ve teklif, katılımcılar tarafından kabul edilerek bir plan hazırlanmıştı. Suikasttan hemen önce İzmir, Manisa ve Ödemiş te iyice güçlenen Taşnaksutyun komitesi, yabancı kuruluşları, bankaları, gümrük binasını, istasyonları ve köprüleri havaya uçuracak ve herkesin dikkati bu eylemlere çekildiğinde asıl hedef olan Sultan II. Abdülhamit, bir suikastla ortadan kaldırılacaktı 3. Sultan II. Abdülhamit suikastı Sofya da kabul edilmiş, ancak asıl plan, İsviçre de Siyonistlerle birlikte hazırlanmıştı. İsviçre de yuvalanmış ve Çarlık rejimini yıkarak yerine Bolşevik bir idare kurmayı tasarlayan Rus Komünist Hareketinin öncülerinden birçoğu, Rus Musevi lerinden müteşekkildi 4 ve bunların Siyonistlerle yakın temasları vardı. Suikast fikrini hazırlayan Krisdapor Mikaelyan'dı *. Teklif, Sofya kongresine kendisi tarafından yapılmış ve kongrece kabul edilmişti. Krisdapor'un planına göre, önce İstanbul'da bir hareket yapılacak, mümkün olursa aynı günde veya çok az arayla İzmir'de de harekete geçilecekti 5. Papazyan, Sultan Abdülhamit e yapılacak suikastının, Ermeni İhtilalci federasyonu Taşnaksutyun un 1905 yılı için planladığı teşebbüslerin son perdesi olarak düşünüldüğünü belirtmektedir 6. İstanbul'da suikast tertibatı ve planları için çalışılmaya başlanmıştı. Krisdapor Mikaelyan ile birlikte bir kısmı Kafkasya'nın, bir kısmı ise Avrupa'nın çeşitli yerlerinden gelmiş maceracı şahıslarla İstanbul merkezinden bunlara katılanlar İlk 1 Esat Uras,, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Türkiye Matbaacılık ve Gazetecilik A.O., Belge Yayınları, İstanbul, 1987, s Sonyel, The Ottoman Armenians, age, s Levon Panos Dabağyan, Sultan Abdülhamit Han ve Ermeni Meselesi, IQ Yayıncılık, İstanbul, 2001, s Dabağyan, age, s * Salahi R. Sonyel, II. Abdülhamit e suikast fikrini ortaya atan kişinin Vram Kendiryan adlı Ermeni olduğunu belirtmektedir. Detay için bakınız: Salahi Ramsdam Sonyel, The Ottoman Armenians, London, 1987, s Uras, age, s Gürün, The Armenian File, age, s

46 bomba denemesini, 12 bombayla Polonez köyünde Abraham Paşa korusunda yaptılar 7. Krisdapor, Rus Yahudisi tüccar pasaportu sayesinde Rusya elçiliğinden aldığı tavsiyeyle birkaç defa selâmlık törenine giderek orada serbestçe incelemeler yapmıştı. Ramazan ayının on beşindeki törende, yolda iki adamın tabanca ile padişaha saldırması planı incelendi. Görev verilen suikastçılar tabancalarla hazır olarak beklediler, ancak padişahın o defa Çırağan sarayına kadar Yıldız bahçesinden geçerek gitmesi, komitecilerin bu teşebbüsünü sonuçsuz bırakmıştır. Nihayet, yabancı konukların bulundukları yerlerde bomba atmak ve aynı zamanda araba ile büyük bir bomba patlatmak planı ileri sürüldü. Uzun incelemeler, hesaplar yapıldı. Sonunda bombaların yabancı memleketlerde hazırlanmasına ve orada denemelerinin yapılmasına ve özel bir araba içinde bir saatli bomba ile suikast yapılmasına 8 karar verildi. İncelemelerine devam eden Krisdapor, her hafta Yıldız'a giderek, padişahın camiye girip çıkmasını, arabanın durduğu yerden camiye kadar olan uzaklığı adım ölçüsüyle, saatle tespit etti. Camiden çıkma zamanı, kalabalığın dağılması, korunmanın sıkı olmaması yönünden daha uygun görüldü. Bunun sonucunda, gösterişli ve şüphe çekmeyecek; caminin avlusunda yabancı konukların arabaları arasında bulunacak ve mümkün olduğu kadar padişaha yakın olacak bir araba içinde saatli büyük bir bomba patlatılmasına ve padişahın yanındakilerle birlikte öldürülmesine karar verildi. Yeni plan, Sultan Abdülhamid in Yıldız Cami nden Cuma namazı çıkışında arabasına bindiği 1 dakika 42 saniye içinde 120 kiloluk dinamitten oluşan bir saatli bombanın patlatılmasıyla Sultanın öldürülmesiydi. Suikast Komitesi nin başkanı da Belçikalı Edward Jorris idi. Bu suikastta Yahudiler de Ermenilere para yardımında bulunmuştu. Her şey hazırlandıktan sonra 21 Temmuz 1905 Cuma günü selamlık resminden sonra Sultan II. Abdülhamit saraya dönerken, caminin önünde bomba patlatıldı. Bütün tertibat tam anlamıyla alınmış olduğu halde, o gün camiden çıktıktan sonra Padişah'ın son anda Şeyhülislam Cemalettin Efendiyle görüşmek üzere birkaç dakikalığına geri dönmesi Sultan II. Abdülhamit i ölümden kurtardı. Patlama sonucunda 30 kişi şehit oldu. Bu olay karşısında sultan, soğukkanlılığını korumuştur. Etrafına Korkmayın, korkmayın! demiş, sert ve 7 Uras, age, s Uras, age, s

47 vakur adımlarla saltanat arabasına yürümüş, saltanat arabasına tek başına binerek, sanki hiçbir şey olmamış gibi, Sarayına gitmiştir. Suikasttan sonra Osmanlı Devleti suikastı aydınlatmak için iki komisyon kurmuş 9, ancak komisyonların her ikisi de suikastı aydınlatmaya muvaffak olamamıştır. Necip Melham Paşa başkanlığındaki üçüncü komisyon, özellikle Sofya da yaptığı araştırmalardan sonra suikastın planlanmasından icrasına kadar olan faaliyetleri ortaya çıkartmıştır. Komisyon suikasta karışan 41 kişiyi belirlemiş 10, ancak bunların bir kısmının öldüğü, büyük bir kısmının ise yurt dışında bulunduğu tespit edilmiştir. İstanbul'daki soruşturma sırasında, İzmir'de Dikran Nalbandyan adına Liparits tarafından 700 lira gönderildiğine dair belge üzerine, kendisi İzmir'de tutuklanarak İstanbul'a gönderilmiştir. İzmir'de dinamit, bomba, fitil, boş bombalar bulunmuş ve bu suretle İzmir'deki tertibat da sonuçsuz kalmıştır 11. İzmir deki örgüt mensuplarından Torkomyan adlı bir Ermeni nin evinde yapılan aramada ise 80 bomba ve 35 el bombası ile çok miktarda dinamit ve bomba imalinde kullanılan malzemeler 12 ele geçirilmiştir. 9 Uras, age, s Sonyel, The Ottoman Armenians, age, s Uras, age, s Dabağyan, age, s

48 Suikasttan II. Abdülhamit sağ olarak kurtulmuştur. Ancak bombalı arabanın patlaması sonucu araba civarında bulunan 26 kişi ölmüş ve 58 kişi ağır yaralanmıştır 13. Ölü ve yaralılar arasında Türklerin yanı sıra Rumlar ve Ermeniler de vardır. Bunların bir kısmı saray görevlileri ve subaylar, diğer bir kısmı ise araç sürücüleri ve kadınlardan oluşmaktadır. II. Abdülhamit e yapılan suikasttan bir gün sonra Taşnaksutyun, önce Avusturya, Almanya ve İtalya sefaretlerine, daha sonra da Rus ve İngiliz sefaretlerine suikastı kendilerinin yaptığını açıklayan bir bildiri 14 göndermiştir. II. Abdülhamit suikastı, Ermenilerin yabancı devletlerin ilgisini çekebilmek için neler yapabileceklerini göstermesi açısından önem taşımaktadır 15. Sultan II. Abdülhamit Ermenilerin hemen her eyleminden sonra dış ülkelerin de baskısıyla isyancıları affetmeyi tercih etmiştir. Dabağyan gibi Ermeni yazarlar tarafından bu tavrı bir tür alicenaplık olarak nitelenen Abdülhamit in affettiği Ermeniler ileride çıkarılan isyanların bizzat planlayıcısı ve icracısı olarak görev almışlar ve bunların hak ettikleri cezaya çarptırılmaması tereddüt içindeki Ermenilerin de çoğu kez çetecileri desteklemesine yol açmıştır 16. Ermeni teröristler, bu terör eylemlerinin başarısızlıkla sonuçlanmasına çok üzüldüler. Aynı zamanda bu neticeye bazı mankurt Türkler de üzüldüler. İkinci Abdülhamit düşmanlığı gözlerini iyice bürümüş olan bu zavallı mankurtlara göre bu eylem, Osmanlı milletini Abdülhamid in zulmünden kurtarmak için Ermeni vatandaşlarımız tarafından yapılmış kahramanca bir hareket idi. Şair Tevfik Fikret, bu mankurt Türklerden biriydi ve bu eylemin başarısızlıkla sonuçlanması ile ilgili olarak Bir Lahza-i Teahhür (Biraz Gecikme) başlıklı bir şiir yazdı. Şiir şöyle: BİR LAHZA-İ TEAHHUR Bir darbe Bir duman Ve bütün bir gürûh-i sûr. Bir ma şer-i vazî-i temâşâ, haşîn, akûr Tırnaklarıyla bir yed-i kahrın, didik didik, Yükseldi gavr-i cevve bacak, kelle, kan, kemik Ey darbe-i mübeccele, ey dûd-i müntakim 13 Sonyel, The Ottoman Armenians, age, s Sonyel, age, s Ömer Lütfi Taşcıoğlu, Türk-Ermeni İlişkilerinde Tarihi, Siyasi ve Hukuki Gerçekler, Nobel Akademik Yayıncılık, Ankara, 2015, s Taşcıoğlu, age, s

49 Kimsin? Nesin?. Bu savlete sâik, sebeb ne? kim? Arkanda bin nigâh-ı tecessüs ve sen nihân, Bir dest-i gaybı andırıyorsun, rehâ-feşân. Mâlik sesin o servet-i ra dîn-i gayza ki Her yerde hiss-i hakk ü halâsın muharriki Sadmenle pâ-yi kâhiri titrer tegallübün, En gırre tâc-ı haşmeti sarsar takarrübün. Silkip ukûd-i ribka-i a sârı, en çetin Bir uykudan uyandırır akvâmı dehşetin Ey şanlı avcı, dâmını bîhûde kurmadın! Attın Fakat yazık ki, yazıklar ki vurmadın! Dursaydı bir dakikacağız devr-i bî-sükûn, Yâhud o durmasaydı, o iklil-i ser-nigûn. Kanlarla bir cinâyete pek benzeyen bu iş Bir hayr olurdu, misli asırlarca geçmemiş. Lâkin tesadüf Âh, o kavîler münâdimi, Acizlerin, zavallıların hasm-ı dâimi. Birden yetişti mahva bu tedbir-i hârikı. Söndürdü bir nefeste bu ümmîd-i bârikı; Nakşetti bir tehekküm için baht-ı bî-şuûr Târih-i zulme bir yeni dibâce-i gurûr. Kurtuldu; hakkıdır, alacak şimdi intikam; Lâkin unutmasın şunu târih-i sifle-kâm; Bir kavmi çiğnemekle bugün eğlenen denî Bir lâhza-i teahhura medyun bu keyfini! 18 Temmuz Şiirde ilgili bölümlerin günümüz Türkçesiyle karşılığı şöyle: Ey şanlı avcı, tuzağını boşuna kurmadın; Attın, fakat yazık ki, yazıklar ki vurmadın! Dursaydı bir dakikacağız durmayan zaman, Yahut o durmasaydı, o baş aşağı gelesi taç. Kanlarla bir cinayete pek benzeyen bu iş Bir hayır olurdu, misli asırlarca geçmemiş. 17 Tevfik Fikret, Bütün Şiirleri, hzl. İsmail Parlatır, Nurullah Çetin, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2004, s

50 Bir milleti çiğnemekle bugün eğlenen alçak, Bu keyfini biraz gecikme anına borçludur! Şiirde geçen şanlı avcı Ermeni komitacısı, av, alçak da Sultan Abdülhamit oluyor. Sultan Abdülhamit, bu şiirle ilgili olarak hatıralarında şöyle der: Hiçbir namuslu Ermeni, Padişahı na kast eden eli bombalı ırktaşına şanlı avcı diyecek kadar hayâsız olmamıştır. 18 Yargılama sonucunda bombacı Belçikalı anarşist Jorris, Belçika elçisinin huzurunda her şeyi itiraf etti. Azmettirici Ermeni komitecilerin isimlerini verdi. Ayrıca Osmanlı Bankası ve Galata Köprüsü nün de havaya uçurulmak istenildiğini itiraf etti. Abdülhamit kendisini bombayla öldürmek isteyen anarşist Jorris i affetti. Hatta bu adamı kendi hizmetinde ajan olarak kullandı. Suikastla ilgisi olan birçok Ermeni tutuklandı. İzmir de de benzer suikastların yapılma planları ortaya çıktı. Ermeni kiliselerinin âdeta birer cephanelik olduğu görüldü. Ç. İkinci Meşrutiyet Dönemi Türk Edebiyatında Ermeni Meselesi Ömer Seyfettin, Bir Ermeni Gencin Hatıraları (Ashab-ı Kehfimiz) (1918) adlı eserinde Dikran Hayıkyan adlı bir Ermeni nin günlüğüne yer verir. Meşrutiyet ilan edildikten sonra Osmanlılık fikriyle tüm unsurları kaynaştırmak için Osmanlı Kaynaşma Kulübü kurulur. Burada Müslüman ve Müslüman olmayan tüm Osmanlı vatandaşları Osmanlılık fikri etrafında kaynaşacaklardır. Hayıkyan da Ermenileri temsil eder. Kulüp üyeleri kaynaşmak için şu yolu seçerler: Dilleri Osmanlıca, dinleri dinsizlik olacak. İnsanlık adında bir dergi çıkaracaklardır. Kulüp üyeleri Türk diye bir şey yok, Osmanlılık var derler. Bazı yazarlar Osmanlı Kaynaşma Kulübü üyelerine Ashab-ı Kehf adını takarlar. Hayıkyan bunun saçma olduğunu anlar. Eserde Ermeni meselesine yaklaşım Hayıkyan adlı Ermeni gencinin ağzından şöyle verilir: On beş, yirmi gün içinde ne değişiklik yarabbi! O kadar kardeşlerimizi Kürt cellatlarına doğratan Kırmızı Sultan'ın kuvveti, iktidarı birdenbire söndü. 18 Abdülhamid in Hatıra Defteri, s

51 Burada görüldüğü gibi Ermeni hadiselerinde Kırmızı Sultan diye vasıflandırılan İkinci Abdülhamid in Kürtlere Ermenileri kestirttiği iddiası ortaya atılır. Bu da muhtemelen Kürtlerden oluşan Hamidiye alaylarının Ermenileri öldürdüğü iddiasının bir başka şekilde dile getirilmiş şeklidir. Ermeni genci ayrıca Ermenilerin asıl amacının Rus himayesinde özerk bir Ermenistan kurmak ve asıl korkunç olanı da Kürt ve Türkleri asimile ederek Ermenileştirip büyük Ermeni İmparatorluğunu kurmak olduğunu da şöyle ifade eder: Ermenistan'da hiç olmazsa Rus himayesinde bir muhtariyet yapmak... Kürtlerle şehirlerde oturan Türkleri bir asır içinde Ermenileştirerek eski Ermeni imparatorluğunun temelini atmak... (.) Hâlbuki biz Kürtlerin bile Ermeni olduklarını iddia ederiz. Kürtleri ve Türkleri Ermenileştirme işi bugünlerde bir proje dahilinde hızla ilerliyor. Kürtlerin ve Türklerin ellerine Hepimiz Ermeniyiz yazılı pankartlar tutuşturularak bağırttırılıyor. D. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatında Ermeni Meselesi I. Gerçek Olaylara Dayalı Olarak Kurgulanan Romanlar Bu türün en belirgin örneği Haçin dir. Ermeni hadiselerinin Türk edebiyatına en gerçekçi yansımalarından biri Zebercet Coşkun un Haçin (1975) adlı romanıdır. Yazar, bu romanını tamamen gerçek belgelere ve olaylara dayalı olarak yazmıştır. Haçin, Adana nın bugünkü Saimbeyli ilçesinin eski adıdır. Romanda işgal ve Millî Mücadele dönemi Ermeni olayları konu edilir. Romanda anlatılan olayların kısa özeti şudur: Fransızlar, 24 Aralık 1918 de Adana ya girerler, 5 Ocak 1922 ye kadar Adana da kalırlar. Birinci Dünya Savaşı sırasında Türkleri katletmeleri ve devlete isyanları yüzünden Haçin den Halep e sürülen Ermeniler, 4 yıl sonra Fransız işgaline güvenerek ve onların himayesinde Haçin e dönerler. Haçin in nüfusu kırk bindir. Bunun on bini Türk, gerisi Ermenidir. Üç kilisesi, bir camisi, bir Amerikan okulu vardır. Türkler Kirkot Mahallesinde otururlar. Romanda Türk tarafından ağırlıklı olarak Hoca Gaytancızade Mürsel Efendi ve ailesi yer alır. Fransızlar, avukat Çalyan Karabit adlı bir Ermeni yi Haçin e kaymakam olarak tayin ederler. Bu kaymakamın en büyük hayali Kilikya Devleti kurmaktır. 44

52 On bin Türk ten dokuz bini Ermeni zulmünden dolayı kasabayı terk eder, geriye bin kadar Türk kalır, onlar da evlerine kapanırlar. Asıl yoğunluklu olaylar 1920 yılı Mart ayı başlarında başlar ve 7 ay kadar sürer. Ermeniler, kalan Türkleri büyük eziyetler, işkenceler ve insanlık dışı muamelelerle öldürürler. Esir aldıkları Türkleri vahşi işkencelerle katlederler. Sonunda Kuva-yı Milliye mücahitleri, 18 Ekim 1920 tarihinde kasabayı ele geçirir ve Mürsel Efendi ailesinden bir tek kızları Naime sağ kalır. Çünkü Amerikan Kolejine verilmiş, orada korunmuştur. Çok eski dönemlerde Türklerle Ermeniler arasında bir sorun yoktur. Ancak ve özellikle Birinci Dünya Savaşı münasebetiyle Fransızlar ve diğer Haçlı devletleri Ermenileri Türklere karşı kışkırtılar, bol miktarda silah ve para yardımı yaparlar. Ermeni devleti kuruvereceğiz vaadiyle kandırırlar ve devlete isyan ettirirler. Bunun üzerine Ermeniler ve Türkler arası eskiden var olan iyi ilişkiler bozulur. Ermenilerin Hristiyan devletlerin teşvik ve tahrikiyle Türklere ve devlete karşı düşmanca davranışları, isyanları ve katliamları üzerine 1915 te tehcirle Halep e sürülmeleri, 4 yıl sonra Fransızların himayesinde geri Haçin e dönmelerinden sonra Türklerden intikam alma duygusuyla iyice saldırganlaşırlar ve Haçin Türklerini tamamen vahşice yok etmeye çalışırlar. Halbuki yerli Türkler bu geri dönen Ermenilere çok iyi davranırlar, komşuluk yaparlar, yardım ederler, ellerinde ne var ne yoksa verirler, evlerinin odalarını paylaşırlar, onlarla kardeşçe yaşamaya çalışırlar. Ancak Ermenilerin niyeti hiç de iyi değildir. Bu sırada Türklerin çoğu yani on bin Türk ten dokuz bini başka yerlere göç ederler. Kalan bin kadar Türk de yurtlarını korumaya ve savunmaya çalışırlar. Sürgündekiler hep döndü. Evi yanan dayandı Kirkot (Türk mahallesi) kapılarına. İslamlar aşağı Üst katlara Ermeniler yerleşti. O da yetmedi. Şimdi her odada bir aile kalıyor. Şimdilik. Tanrı ne gösterir ilerde belli değil. Kaymakam Hilmi Beyin yerine Ermeni bir kaymakam geldi. Memurlar, mektep hocaları, postanedekiler, jandarmalar birer birer değişti. (s.36) Şehre Ermeniler hâkim olunca, Kayalıoğullarından Mehmet Efendi tutuklanır ve bunun üzerine Ermeni Türk çatışmaları başlar. Kilikya nın şerefine! (s.42) diyerek kadeh kaldırarak Türklere eziyet ederler. Ermeniler Türklerin evlerine baskın düzenlerler, önce altınlarını, paralarını, kıymetli eşyalarını alırlar, sonra eziyet ederek öldürürler. Romanda Ermeni Hadiselerinin Önemli Boyutları: 45

53 1. Yerli Ermenilere Fransız Üniforması Giydirme: Romanda tarihî bir gerçekliğe yer verilir. O da yerli Osmanlı vatandaşı olan Ermenilere Fransız üniforması giydirip, Fransız askeri kılığında Türklere saldırtmalarıdır. Ermeni meselesi dedikleri meselenin özü de budur. Yani Emperyalist Batılı devletlerin yalanlarına, aldatmacalarına kanan Ermeniler terör örgütü kurmuşlar, Batılı devletlerden silah ve üniforma almışlar, kendi devletleri olan Osmanlı Devleti ne baş kaldırıp silah doğrultmuşlar, cephe gerisinde bulunan savunmasız Türk halkını kıyımdan geçirmişler, sonra da sürgüne gönderilince bizi niye sürdünüz diye şikâyet etmişlerdir. Osmanlı vatandaşı olan Ermenilerin işgalci Fransız Devleti yle ve ordusuyla işbirliği açıkça ortaya konur. Bu mesele, Haçin kaymakamı Çalyan Karabit tarafından şöyle aktarılır: Boz renkli elbiseleriyle geçiyor askerler. Bir ara her şeyi unuttum da, gerçekten yardım gelmiş gibime geldi. Gerçek Fransız askeri sandım onları Belki de coşkunluk daha çok bu yüzden. Halk da benim gibi hayale kapıldı, her şeyi gerçek sandı birden... Evcilik oynayan çocuklar gibiyiz. Yalan olduğunu biliriz de yine yürekten kaptırırız kendimizi gördüklerimize. Güleriz, ağlarız, oyun ne gerektiriyorsa onu yaparız Gerçek kahkahalarla, gerçek gözyaşlarıyla Fransız askerini selamlamak geliyor içimden. Pencerenin önündeyim. Şapkalarını beğenmiyorum, pek olmamış ama anlayan olmaz; hele İslamlar hiç bilmezler uzaktan. (s.212) Türkler, Ermenilere devlete isyandan ve Türklere eziyet etmekten vazgeçmeleri çağrısında bulunurlar ve Ermenilere şu teklifi götürürler: Türklerin Ermenilere karşı hiçbir düşmanlıkları yoktur. Biz iki millet birleşirsek Fransızlar ister istemez çekilirler. Her şey eskisi gibi olur yine. Direnme boşunadır ve hiçbir netice alınamaz. Boş yere kan dökülmesini istemiyoruz. Boş yere Ermeni milletinin kırılmasını ve boş yere İslamların ölmesini istemiyoruz. (s.222) Bu teklife Fransızlara bağlı olan Haçin Kaymakamı Çalyan Karabit şöyle cevap verir: Buraya bak dedim. Parmağımla Kale Kilisesinin üstünde dalgalanan bayrağı gösteriyorum. O Kale Kilisesinin üstünde dalgalanan şeyi görüyor musun? İşte o Fransız bayrağıdır. Asil bir insan kendine hizmet eden ve kendi milletinin egemenliği yolunda onlara öncülük eden herhangi bir bayrağa ihanet etmez. Onu muhafaza etmeyi şeref bilir ve gerekirse bu uğurda ölür!. Bu sancak siyasetini değiştirip Ermeni milletinin aleyhine dönmedikçe ben ve benim gibiler kanımız pahasına onu muhafaza edeceğiz Ona sadakatten ayrılmayacağız. (s.223) 46

54 2. Irz ve Namusa Tecavüz: Ermeniler en çok da Müslüman Türk kadınlarının ırzlarına, namuslarına tecavüz ederler. Mesela bu bağlamda Makbule Hanımı 18 gece karakolda tutarlar. Ermenilerin insanlık ve medeniyet yoksunluğu içinde ilkel vahşiler gibi Müslüman Türk kadınlarının ırz ve namusuna nasıl musallat oldukları romanda şöyle anlatılır: Aram çavuş, at üstündeki kadına bakıyor şimdi. Koca, kıllı eli kara çarşafa uzandı. Diz çıkıntısının oraya. -Çekil önümden ulan it. Aram ın hantal eli kara çarşafın üstünde gezinmeye başladı. Gözünü karakolun üst pencerelerine çevirdi yine otuz iki dişi alt dudağının üstüne yayıldı. Gözleri küçüldü küçüldü hiç kalmayıverdi. Birkaç saniyenin içinde oluyor hep bunlar. Yine o birkaç saniyenin içinde Ahmed in (küçük oğlu) tüm gücü sıfır numara tıraşlı kafasında toplandı. Ardından bir tos vurdu Aram ın kabalarına. Boş bulunmuştu koca Aram çavuş. Vırk etti ve kara çarşafın üstünde utanmazca dolaşan el yana düştü. Şimdi bu ele yapıştı oğlan. Bir saniyenin içinde Aram çavuşun aklı başına gelmeden küçük, çelimsiz parmaklar koca, kıllı eli bileklerinden yukarı büktüler. Makbule Hanım attan aşağı attı kendini. Bir iki saniyenin içinde oluyor tümü. Yukarda jandarmalar kahkahalarla gülüyorlar. -Oğlan senden yaman çıktı çavuş! Kahkahalar gırla gidiyor yukarda. Ahmet dişliyor Aram ın elini. Sıçan dişi gibi delikler açıldı. Bir küfür daha savurdu Aram ve oğlanın karnına bir tekme indirdi. Bir tekmede kara pürtüklü taşın üstüne boylu boyunca uzandı Ahmet. Yüzükoyun kapandı kaldı. Koca kara çizmeler inip kalkıyor Ahmed in beli üstüne şimdi. Bir daha, bir daha -Yapma gadanı alayım!. Dokuz kere gadanı alayım!. Boylu boyunca uzandı Ahmed in üstüne annesi. Kara çarşaf görünmez etti küçük bedeni. -Bir daha vurursan ölecek! Ne canı var ki!. Çocuk o!. Bilir mi? Aklı mı yeter? Gadanı alayım! (..) Makbule Hanımın kara çarşafı Ahmed in üstünde yayılmış, onca tekmeyi yemiş yine de yaslanmamış oğlanın üstüne. Kanat gibi gerilmiş, incitmeden. Kara taşın üstünde iki dizi kan zikzaklar yaparak iniyor aşağı doğru. 47

55 -Kimseye karşı çıkma, Ahmed im! Olur mu ola! Olur mu gadanı alayım? Olur mu gadanı aldığım? Sana da kıyarlar, bana da sonra Kardeşlerine de! Hiç ses etme. (s.53-55) 3. Yağmacılık, Talan ve Gasp: Ermeniler, Türkleri âdeta haraca bağlarlar, haksız yere mallarını mülklerini ellerinden alırlar, zorla yiyecek isterler. Evlerini basarlar, ilkel yağmacı ve talancılar gibi vahşice soyarlar. Bu insanlık dışı tavırları da yine romanda şöyle verilir: İsmail Hüseyin Ağa nın yüzüne baktı: -Kirkor var ya! Bölük kumandanı Her gün habar salar ya bir kuzu ya bir oğlak istetir verme de gör!. Yemek yediler, hep Hüseyin ağa konuştu. Bir yedi, iki söyledi. Hep Ermeni jandarması üstüne... -Avratmış, güççükmüş demiyorlar ağam. Basıyorlar sopayı Yıldı millet. Benim var çok şükür... Var da veriyorum. Ya ötekiler? Ötegiler hep fakir, fukara. Ama verme de gör! Yoksa bizim aklımız neyimiz yetmez guvayı milliye nedir bilmeyik Bilmeyik ne olduğunu ama ne olursa olsun tek bizi bu gâvurun elinden gurtarsın diyok! Guzunun, oğlağın hatırına sopalarını nelerini yemedik biz. Yani ben ve benim oğlanlar. (s.92) Her birinin başına bir jandarma İsmail i de aradılar. Pantolonunu çıkarttılar, donca kaldı. Her yanını tepeden tırnağa elledi Kirkor. Meme veren kadını ayağa kaldırdılar, çocuğu toprağın üstüne bıraktı. -Saçlarını çöz dedi Kirkor. Kadın başındaki yazmayı çıkardı. Saçları ince ince örgülerle ardına dökülmüş. Bir bir elledi örgüleri Kirkor, saçlarını karıştırdı. Boynunda kara kordeleye bağlı birkaç beşibiryerde var. -Şunu çıkar! Kadın ses etmedi ama, kımıldamadı da Dudakları gerildi. Her yanını yavaş yavaş elden geçiriyor Kirkor. Uçkurunu bile çözdürdü. Bacaklarına, ayak bileklerinin oralara dek.. Hüseyin Ağa sessiz, kıpırtısız bakıyor. Oğlanlar da öyle. -Çıkar şu boynundakileri! Yine kımıldamadı kadın. Kirkor cebinden bir çakı çıkarıp kurdeleyi omuz başından kesti ve hemen attı cebine. O zaman sesi çıktı kadının. Ağlıyor, hem de uluyarak (s.97) 48

56 Kirkor Şinikyan diye bir Ermeni, Fransızlara güvenerek Türklere şöyle tehditler savurur: Ey Türkler! Sizin Tanrınız terk etti sizleri! Padişah desen Fransız a kul oldu. Sizin işiniz bitik artık!. Ben karakol kumandanı Kirkor! Alın okuyun kâğıdı!.. Fransız hükûmeti getirdi beni kumandanlığa.. Alın okuyun!.. Hem de Fransız hükûmeti bana istediğimi asmak, istediğimi kesmek iznini verdi. İmzalar atıldı, mühürler basıldı Her kim ki emirlerimi dinlemez, her kim ki karşı çıkar bana ve her kim ki açıktan ya da gizliden çetelere yardım eder, elimden çekeceği var!. (s.172) Ruhlarına şeytan girmiş var aramızda, gözünü hırs bürümüşler var. Yağmayı düşünüyor bunlar, gözleri evlerine kapanmış bin küsür Türk te... Bu Türkler zengin, bu Türklerin altını var, gümüşü var, elması var, Acem halıları var dürülü Fakir fukara zaten göçmüş Ermeni gelmeden. Malını mülkünü koyup göçemeyen varlıklılar kalmış içerde. Haçin in en zengini bunlar. Küp küp sarı liralar Yağma!... Hırs bürümüş gözleri, hiçbir yanı görmüyor, yağma gününü bekliyorlar.. Ne kapabilirsem!.. Yanıma kalacak.. (s.177) 4. Ermeniler, Türkleri Göçe Zorlarlar: Romanda üzerinde durulan temel konulardan biri de Ermenilerin büyük bir baskı ile Türkleri yerinden yurdundan etmeleri, göçe zorlamalarıdır. Bugün birçok Ermeni örgütün iddia ettiği gibi Türkleri Ermeniler değil, asıl Ermeniler Türkleri göçe zorlamıştır. Bu meseleye romanda şöyle değinilir: -Soyun, sülalen, eviyin, malın, mülküyün yerini tutar mı ola? Gurbet sayılır. Haçin den başka her yer gurbetten sayılır. Ama can derdine düştük biz Irz derdine Haberin vardır Güzel bir kız koymadı dürzüler Yukarı mahallenin kilisesinde nikâhlayıp nikâhlayıp aldılar. (s.131) 5. Ermeni Devleti Kurma Hayali: Ermenilerin Anadolu da çıkardıkları onca terör, anarşi ve kargaşanın, yaptıkları insanlık dışı katliamların, Türkler üzerinde uyguladıkları vahşice saldırıların, zulümlerin, toplu öldürmelerin amacı emperyalist Batılıların desteğinde bir Ermeni Devleti kurmaktır. Romanda Haçin kaymakamı Çalyan Karabit şöyle diyor: Biz bir bütün olarak bir Kilikya Devleti kurmanın hazırlığı içindeyiz. Sessizce, ürkütmeden ve de hiçbir şekilde cana kıymadan yapacağız bu işleri. Haçin de her şey karmakarışık olmuş. Yerli halkı kazanmak siyasetini güdelim derken Arminek efendinin beceriksizliği yüzünden iyice Arap saçına dönmüş işler. 49

57 Adam kaçırmak, ırza geçmek ve cinayet alıp yürümüş.(.) Çetelerin hiç önemi yok. Önemli olan Müslüman halkın bizden hoşnud olması. Ve çeteleri desteklememesi.. En başta bunu sağlamaya çalışacağız.(.) Günlerce düşündüm, Haçin kaymakamlığını kabul ettim. Bu benim için bir vatan borcuydu. Kilikya Devleti uğruna sonunda ölüm de olsa Haçin e gideceğim. (s ) Çalyan Karabit, Ermeni Devleti kurabilmek için kendince siyaset uygular. Buna göre Müslüman Türk halkının güvenini ve sevgisini kazanmak için çare arar. Düşmanı yok etmek için en birinci silah onu kendine dost etmektir. Böyle olması gerektiğine inanıyorum. Müslümanları yatıştırmalıyım.. İnanmalılar İnanmalılar ki yeni idare (Ermeni idaresi) onlara kötülük getirmeyecek (s.164) der. Bunun için Müslüman Türk halkını kandırmaya, kendince ikna etmeye, Türklerin asıl dayanağı olan Kuva-yı Milliye aleyhine doldurmaya çalışır ve Fransa yla tehdit eder. Şöyle der: Yine kardeş kardeş yaşayacağız. Yan yana Çetelere yardım ederseniz boşuna kan dökülmüş olacak Yazık olacak onlara ve size Çete dedikleri bir avuç Türk. Bizim ardımızda koca Fransız ordusu var. Beş on başıbozuk nasıl baş edecek onlarla? Bir yanda bir avuç Türk, ötede koca bir ordu. Desteklemeyin onları, bu dövüş burada bitsin. (s.166) 6. Türk ün Millî Ruh ve Kişiliği: Bu romanın önemli boyutlarından biri de Türk milletinin soylu kişiliğine, karakterine, şahsiyetine, özgürlükçü ve istiklalci ruhuna yer vermesidir. Düşman kim olursa olsun, şartlar ne olursa olsun boyun eğmemek, mücadele etmek, kararlı ve ısrarlı bir şekilde varlık mücadelesine devam etme azmi bizi millet yapan, geleceğimizi garanti eden özelliklerimiz arasındadır. Haçin kaymakamı Ermeni Çalyan Karabit, Türk millî ruh ve şuuruyla ilgili olarak şunları söylüyor: Karşımızda Türkler var Vatan ve özgürlük davasındalar Namus kavgasındalar. Onların da yürekleri aşk dolu Aşk gözü kör eder, ateşin kucağına atar insanı. Gözlerim çevrede, kulaklarım tetikte, derenin şırıltısını, dalların çıtırtısını dinliyorum, bulutları gözlüyorum. Çok yakından tanırım Türkleri Onların arasında doğdum, onların arasında büyüdüm Ne yumuşak yürekli olduklarını da bilirim, böyle durumlarda ne korkusuz ve ne gözü pek olduklarını da (s.154) Ermeni çetecileri, Türk millî ruhunu iyi çözmüşlerdir ve ona göre tedbir alırlar. Kuva-yı Milliye mücahitleri Haçin i sardıklarında zor duruma düşen Ermeni çeteciler telaşa düşer ve başlarından biri şöyle der: 50

58 Çetelerin (Kuva-yı Milliyeciler) aşağı inmesi belki bizim için iyi bile olur. Kapana sıkışmış fareler gibi temizlenirler. Ama iş orada bitse İş bitmez orada Çete inince köylü de akın eder aşağı Sopa, taş, ne bulursa onunla akın eder. Türkleri yakından tanırım. Coştular mı taşarlar. Durduramazsın İş onu coşturmamakta. Coşturmadan yatıştırmakta Bir baş, bir işaret bekliyorlar. Tetikte. Biz bu başı bulmamaları için, bu işareti almamaları için çabalayacağız. Yardım gelene kadar ancak böyle idare edebiliriz ortalığı.. (s.206) Doğru bilgileredayalıolarakkurgulanmıoş romanlara ayrıca şu örnekleri de verebiliriz: Barbaros Baykara: Nefret Köprüsü (1974), Hüseyin Karatay: İsyan Eşiği (1976), Ahmet Günbay Yıldız: Figan (1977), Ali Kurdoğlu: Harp ve Kadın (1987), Emrullah Özdemir: Ruhum Kıyama Kalktı (2015) II. Ermenileri Haklı Gösteren Yanlı Romanlar: 1. Elif Şafak, Baba ve Piç: Türk edebiyatında Ermeni meselesini tamamen Ermeni bakış açısıyla, en yanlı, en ideolojik, en gerçek dışı bir açıdan işleyen roman, Elif Şafak ın Baba ve Piç (2006) adlı romanıdır. Bu roman, önce Amerika da The Bastard of İstanbul (İstanbul un Piçi) adıyla yayınlandı. Romana Türk düşmanlığı, Türk ten nefret, Ermenileri tamamen haklı gören hastalıklı, fanatik bir bakış açısı hâkimdir. Romanda Ermeni olan kişilerin tamamı masum, olumlu, iyi, günahsız ve haklıdır. Türkler ise cani, haksız ve kötüdürler. Nitekim yazıcı, tamamen Ermeni propagandası haline getirdiği romanında Ermenistan ve Ermeni diasporasının yalan yanlış ve tamamen tek taraflı siyasi ve ideolojik çarpıtma tezlerini roman kişilerine söylettirir. Roman tamamen yerli oryantalist bakış açısıyla yazılmıştır. Elif Şafak, New Perspectives Quarterly dergisinin soruşturmasına verdiği cevapta: "Türkiye'de kendini yabancı hissettiğini, Amerika'da kendini yabancı hissetmediğini" 19 söyledi. Roman, İstanbul da yaşayan Kazancı ve Amerika da yaşayan Çakmakçıyan ailelerinin akraba oluşlarının zamanla ortaya çıkması üzerine kurgulanmıştır. Kazancı ailesinin yaşayan tek erkeği Mustafa, uzun yıllar Amerika da yaşamakta ve Türkiye ye hemen hemen hiç gelmemektedir. Mustafa Amerika da 19 NPQ Türkiye, sayı: 3,

59 Barsam adlı bir Ermeni den boşanan Rose adlı bir kadınla evlenmiştir. Barsam- Rose evliliğinden Armanuş adında bir kız doğar. Kazancı ailesinden Zeliha, babası belirsiz Asya adında bir kız doğurur. Buna piç denir. Armanuş, 1915 olaylarından sonra Amerika ya giden dedelerinin İstanbul daki eski hatıralarının peşine düşer, babaannesi Şuşan ın İstanbul daki evini görmek üzere İstanbul a gelir. İstanbul da Asya ile birlikte gezerler. Asya nın babası aslında öz dayısı Mustafa dır. Uzun zaman sonra İstanbul a gelen Mustafa Asya nın kendi kızı olduğunu öğrenir. Roman esas itibariyle bu iki aile arasındaki ilişkilerden ibarettir. Mustafa, kızkardeşi Zeliha yı 18 yaşında hamile bırakıp Amerika ya gider ve 20 yıl boyunca İstanbul a dönmez. 20 yıl sonra İstanbul a döndüğünde de hemen ölür. Kardeşler arası bu gayr-i meşru ilişkiden Asya diye bir kız doğar ve bu uzun süre babası belirsiz bir piç olarak bilinir. Amerikalı Rose adında bir kadın, Çakmakçıyan ailesine mensup Barsam adlı Ermeni ile evlenir. Bu evlilikten Armanuş adlı bir kızları olur ama bir süre sonra boşanırlar. Rose, Kazancı ailesine mensup Mustafa adlı bir Türk le evlenir. Armanuş, üvey babası Mustafa nın İstanbul da yaşayan ailesinin yanına gider. Amacı, büyük dedesinin, büyük ninesinin 1915 olayları münasebetiyle Amerika ya göçmesi ve İstanbul da bıraktıkları hakkında bilgi toplamaktır. Çakmakçıyan ailesi, 1915 tehciriyle İstanbul'dan sürgün edilmiş ve Amerika'ya yerleşmiştir. Bu ailede şu bireyler var: Babaanne Şuşun, kızlar: Surpun, Zaruhi, Varsenig ve oğul Barsam tehcirinde Şuşan'ın babası Ohannes İstanbuliyan öldürülmüş. Mustafa nın İstanbul daki ailesi, cicianne, geleneksel değerlere bağlı Gülsüm adında yaşlı annesi ve dul ya da hiç evlenmemiş 4 kızkardeşinden ibarettir. Kızkardeşler: Cinlerle ilgilenen Banu, Feride, tarih öğretmeni Cevriye, hiçbir şeye inanmayan Zeliha. Bu aile bir bakıma deli kadınlar evi gibidir. Bu ailenin yarısı yazarın ifadesi ile kaskatı laik Kemalist, diğer yarısı ise dini bütün müslümandır. Elif Şafak, romanında ısrarla bu iki kesimi iğneleyici, ironik ifadelerle hep eleştirir ve suçlar. Baba ve Piç Romanında Öne Çıkarılan Başlıca Hususlar: Yaklaşım: 1. Kişi Karşıtlığı Üzerinden Türklere Yönelik Aşağılayıcı Öznel 52

60 Türk kızı Asya ile Ermeni kızı Armanuş yaşıttır. Asya, Armanuş u İstanbul da gezdirir, ona arkadaşlık eder. Ermeni Çakmakçıyan ailesinin torunu olan genç Armanuş, geçmişine, değerlerine, kimliğine sahip çıkar, geçmişi sürekli hatırında tutar, Türk düşmanlığı ve kini âdeta onda tabiat haline gelir. Türk Kazancı ailesinin torunu olan Asya ise geçmişini unutmuş, eskiyle işi olmayan, tarihe önem vermeyen, hafıza mağduru, içinde bulunduğu anı yaşayan köksüz bir kişidir. Armanuş geçmişinin, tarihinin, millî kimliğinin peşindedir, Asya ise kimliksizdir. Asya nın, İslam, Türklük, tarih, değerler, kimlik, kişilik gibi insanî değerleri yoktur. O, gelip geçici, anlık, yüzeysel, maddi değerlerle yaşar. Eğlenceye, öylesine yaşayıp gitmeye bakar. Geçmişini hatırlamaz, hatırlamaya gerek bile duymaz, babasını bile merak etmez yani piçtir. Geçmiş değil; şimdi merkezli yaşar. Aslında burada Asya nın temsilciliğinde Türk milleti aşağılanmaktadır. Asya, nihilisttir, hiççidir. Hayatı boyunca geçmişsiz olmak istemiş. Aklı başında bir Alzheimer vakası olmayı düşlemiş. Ona göre piç olmak, insanın babası olmamasından ziyade geçmişinin olmamasıdır. Geçmişine sahip çıkmaz. Asya nın babasını reddetmesi, Osmanlı Devleti ni reddetmek anlamındadır. Bunun üzerinden Cumhuriyet Dönemi Türk nesli babasız piç olarak yansıtılır. Yani hem tarihi olmayan, hem de tarihini reddeden ve inkâr eden piç. Bu durumda Osmanlı Devleti nin işlediği Ermeni soykırımını red ve inkâr etmek, piçlik oluyor. 2. Mekân Karşıtlığı Üzerinden Türklere Yönelik Aşağılayıcı Öznel Yaklaşım: Romanda birbirine karşıt iki cafe vardır. Bu iki zıt cafe üzerinden de yazar, Türkleri aşağılayan bir tavır sergiler. Türklerin cafesi Kundera, Türkleri içinde çürüten, anlık zevklere bağlı yaşamayı esas alan, nihilist, hiççi, bohem, kötü, olumsuzlanan bir cafedir. Burada toplanan, kendilerine entel denilen, acayip ve aykırı tipler, içki içerler, uyuşturucu kullanırlar, cinsel ilişki yaşarlar. Bu cafenin temsilciliğinde Türklere yönelik genel bir aşağılama vardır. Bunlar, İstanbul da yalıtılmış bir adacıkta adeta komün hayatı yaşayan, toplumdan bağımsız, uyumsuz, aykırı kişiliklerdir. Bu cafeye takılanlar: Alkolik Karikatürist, Aşırı Milliyetçi Filmlerin Gayr-i Milliyetçi Senaristi, Gizli Gay Köşe Yazarı ve Olağanüstü Yeteneksiz Şair. Bunlar her bakımdan aykırı 53

61 kişiler. Bunlar, Türk milletine yabancı; hatta bu milletten nefret eden, hasta ruhlu tiplerdir. Ermenilerin cafesi ise Cafe Constantinopolis adlı sanal bir internet cafesidir, bir chat odasıdır. Ermenilerin bu cafesi Türklerinki gibi çürütücü değil, dirilticidir. Bu sanal internet kafesinde Ermeniler, tarihlerinin, kültürlerinin, kimliklerinin, değerlerinin peşine düşerler, fikir alışverişinde bulunurlar, yani olumlanan bir cafedir. Bu cafenin temsilciliğinde Ermenileri yücelten, kutsayan bir yaklaşım sergilenir. 3. Türkleri Kasap Olarak Görmek: Romanda Türklere hakaret, en aşağılık derecede sergilenir. Mesela yazar, hiçbir şekilde gerçeklerle uyuşmayan, tamamen yalan yanlış bilgiler üzerine bina edilen ve Türklerden nefret ettirmeyi hedefleyen şu cümleler, Ermeni kızı Armanuş a söylettirilir: O masum kuzu ilerde ne söyleyecek arkadaşlarına? Babamın ismi Barsam Çakmakçıyan, büyük dayımın ismi Dikran İstanbuliyan, onun da babası Vavant İstanbuliyan, benim adım Armanuş Çakmakçıyan, bütün soyağacım Filanca Falancıyan Bütün akrabalarını 1915 te kasap Türklerin ellerinde kaybetmiş soykırımzede bir sülalenin torunuyum ama velâkin Mustafa adında bir Türk tarafından büyütüldüğüm için köklerime ihanet etmeyi öğrendim, soykırımı inkâr etmek üzere yetiştirildim! Fıkra gibi valla Ah, marnim khalasim! (s.63-64) 4. Türklerden Nefret Etme Duygusunu Telkin: Romanın pek çok yerinde Türklerden nefret etme duygusunu tahrik eden ifadeler var. Mesela şu bölüme bakalım: Türk Sokağına saptı. Seneler önce New Yorklu Ermeni-Amerikalı bir kıza şehri gezdirmişti bir keresinde. Bu sokağa geldiklerinde kızın yüzü buruşmuştu: Türk Sokağı! Nereye gitsen karşına çıkıyor Türkler! Armanuş kızın bu tepkisine ne kadar şaşırdığını hatırlıyordu. (s.106) 5. Türk Düşmanlığı: Romanda Türk düşmanlığı, değişik şekillerde gündeme getirilir. Anadolu da Türk varlığı, yazıcıyı oldukça rahatsız etmektedir. Mesela Varsenig Hala isimli bir roman kişisi şöyle der: Sen kalk gel Orta Asya dan, dal dosdoğru Anadolu nun bağrına, sonra bir bakmışsın her yerdeler! Orada yerleşik olan milyonlarca Ermeni ye ne oldu peki? Asimile edildiler! Eridiler! Katledildiler! Yetim bırakıldılar! Sürüldüler! Mal mülklerinden oldular! Sonra da unutuldular! (s.65) 54

62 Elif Şafak, Ermenileri tamamen haklı, Türkleri ise haksız olarak görür. Ermeni meselesiyle ilgili olarak bakış açısını, yaklaşımını bir söyleşisinde şöyle ortaya koyuyor: Geçmiş önemli; o da tartışılmalı diyoruz. Yüzleşmek yaranın iyileşmesi için ilk koşul. Bir azınlığa yapılan haksızlıktan söz ediyorsak, hatırlamak sorumluluğu evvela bizlere düşüyor. Biz Ermenilerden unutmalarını bekliyoruz; ama öncelikle bizim hatırlamamız gerekiyor ki, onlar unutabilsin. Sadece Ermenilere değil, tarihe karşı Türklerin çektiği acıyı, maruz kaldığı zulmü ve katliamı duymak bile istemez. Nitekim Türkler de pek çok kez sürüldü ve katliama uğradı. Bu, karşı argüman olarak kullanılabilir mi? sorusuna verdiği cevap bile onu öfkelendiriyor adeta bana Türklerden bahsetmeyin der gibi bir tavır ortaya koyuyor. Verdiği ibretlik cevap şu: Bunu kullanmak, Birden fazla acının yasını tutamam, o kadar dar bir yüreğim, hafızam, beynim var ki, tek bir hatıraya veya acıya yer var demek. Bir insanı bundan daha fazla aşağılayan bir şey düşünemiyorum. Her acının yasını tutabilecek bir yüreğe sahip olmalıyız Anadolu Türk Köylüsünü Aşağılamak: Romanda Alkolik Karikatürist adlı nihilist, pesimist ve anarşist bir kişiye okuyucuların Anadolu Türk köylüsünden nefret etmesini sağlayacak bir söylem yükler. Anadolu Türk köylüsüne maganda, hödük diye hakaret edilir. Anadolu Türk köylüsünü sanki başka bir ülkeden gelip İstanbul u işgal etmiş, her yeri ele geçirmiş düşmanlar ve barbarlar gibi gösterir. Ayrıca laikçi modernistler diye Atatürkçü Türkleri, öbür yandan muhafazakâr gelenekçiler diye de dindar Türkleri eleştirir. Bu söylemde Ermeniler çok iyi insanlardır, ama Anadolu Türk köylüleri berbat insanlardır yargısı, vurgulu bir biçimde yansıtılır. Nitekim Alkolik Karikatürist şöyle der: Gerçek medeniyet uçurumu Türkler ile Türkler arasındadır. Bizimle onlar arasında. Her tarafımız magandalar, hödükler ve köylülerle sarılmış. Biz de bunun tam ortasındayız, bir avuç kültürlü, şehirli eski komşularımızı özlüyoruz. İstanbul Ermenilerini, Rumlarını, Yahudilerini Onun yerine Anadolu köylüleriyle komşuluk etmek durumundayız. Nereye kaçacağımızı şaşırdık. Sıkıştık. Bütün 20 Enis Tayman, Tempo, 29 Haziran-5 Temmuz

63 şehri ele geçirdiler.(.) Sokaklar onların, meydanlar onların, vapurlar onların. Bütün açık alanlar onların: Belki bir iki yıla kadar bu kafe bize kalan tek yer olacak. Kurtarılmış bölge! Her gün onlardan kaçmak için buraya sığınıyoruz. Tanrı bizi kendi halkımızdan korusun!(.) Tıkılıp kaldık. Sıkıştık burada. Bir tarafta mağrur laikçi modernistler konumlanmış. Burunlarından kıl aldırmazlar, tek bir eleştiri yapamazsın. Orduyla devletin yarısı onların arkasında. Öte tarafta muhafazakâr gelenekçiler, Osmanlı mazisine hayran, onlar da atalarına laf ettirmez, eleştiri kaldırmaz. Halkla devletin geri kalanı onların arkasında. Ee, bize ne kalıyor? ( ) Modernistler ilerlememizi söylüyor, ama onlara inancımız yok. Gelenekçiler geri gitmemizi söylüyor ama onların ideal düzenine geri dönmek de istemiyoruz. İki taraf arasında tost olmuş vaziyetteyiz. Nereye kaçabiliriz? Azınlık bile değiliz. Keşke BM Sözleşmesinin koruması altındaki etnik bir azınlık filan olsak. En azından o zaman bazı temel haklarımız olurdu. Ama nihilistler, pesimistler ve anarşistler azınlıktan sayılmıyor. Oysa esas bizim soyumuz tükenmekte. Sayımız her geçen gün azalıyor. Daha ne kadar hayatta kalacağız? (s. 93) Hep anlattıklarına göre Ermeniler, Osmanlının bir parçası iken henüz, Osmanlı hükûmetinin ilk safdışı ettikleri arasında yazarlar, şairler, sanatçılar, entelektüeller varmış. Önce beyinlerden kurtulmuşlar, ondan sonra gerisini sürmüşler-sıradan insanları. (s.109) Amerika da bilgisayarda Cafe Constantinopolis adlı bir chat odasında Ermeniler, Ermeni meselesi hakkında yazışırlar. Bununla ilgili bir bölüm şöyle: Anuş Ağacı nın üyeleri her hafta bir tartışma konusu seçerdi; tarih ve felsefeye meraklıydılar. Popüler kültürden nefret ettikleri gibi kapitalist tüketim kültürünün hükümranlığını tanımamaya ahdetmişlerdi. Seçtikleri temalar çeşitlilik gösterse de ortak tarihleri ve kültürleri üzerinde durmaya meyilliydiler- ortak da çoğunlukla ortak düşman anlamına geliyordu: Yani Türkler. Hiçbir şey insanları ortak bir düşman kadar hızla ve kuvvetle birbirine yakınlaştırmaz. (s.125) Ey göçmen çocukları! (Yani Ermeniler), Bu asırlık soruyu arada bir sorun kendinize: Bu paradoks içinde konumunuz ne olacak, Yeniçeri rolünü kabullenecek misiniz? Türklerle barış yapmak için cemiyetinizi yüzüstü mü bırakacaksınız, onların deyimiyle hep birlikte ileriye bakmak için geçmişe perde çekmelerine izin mi vereceksiniz? (s ) Ermeni kızı Armanuş, İstanbul a gitmek istediğini söyleyince bir başka Ermeni, ona şöyle der: Sıradan Türklerle ne konuşacaksın? diye sordu Leydi Tavuskuşu / Siramark. Eğitim görmüşleri bile ya milliyetçi ya cahil. Sıradan 56

64 insanlar tarihî gerçekleri kabul eder mi sence? Sizi katliamdan geçirip sürdüğümüz sonra da bütün bunları inkâr ettiğimiz için özür dileriz, mi diyecekler sanıyorsun? Neden başını derde sokmak sokmak istiyorsun? (s.130) 7. Cumhuriyet Eleştirisi: Romanda alttan alta hiçbir Türk ün kabul edemeyeceği şekilde Cumhuriyet eleştirisi de yapılmaktadır ların başında yeni Türkiye Cumhuriyeti halen coşku içindeydi ve her ne kadar hükûmet propagandası el işçiliğini sistematik olarak göklere çıkarsa da bu alanda az para vardı. Yeni rejimin öğrencilerden vatansever yetişkinler yetiştirecek öğretmenlere, millî burjuvaziyi yaratmaya yardım edecek finansörlere ve bütün ülkeyi Türk bayrağıyla süsleyecek bayrak imalatçılarına ihtiyacı vardı, kazancı ustalarına değil. Rıza Selim bu yüzden bayrak imalatı işine girmişti. (s.147) Yazar, Atatürkçü, Cumhuriyetçi kadınları militan, muhafazakâr kadınları da odalık olarak nitelendirerek hakaret eder ların başları, millî siyasetin öyle uluorta eleştirilemediği, ya takdir ya da tasdik edilebileceği yıllardı- yerin kulağı olduğundan ne kadar yüksek sesle olursa o kadar iyi. Bu yüzden de ne zaman hakiki bir tartışmaya ihtiyaç duyulsa, en emin liman dünya siyasetiydi. Erkekler tartışadursun, hanımlar odanın öteki tarafına toplanır, ellerinde kristal nane likörü kadehleri birbirlerinin elbiselerini süzerlerdi. Hanımlar tarafında iki kadın tipi arasında keskin bir ayrım vardı: Meslek sahibi kadınlar ve ev kadınları. Meslek sahipleri kararlı, idealist yoldaş-kadınlardı. Yeni Türk kadınının timsali; reformcu seçkinler tarafından yüceltilmiş, desteklenmiş. Bu kadınlar yeni meslek sahipleriydi-avukatlar, öğretmenler, hâkimler, yöneticiler, kâtipler, akademisyenler Annelerinin aksine eve kapatılmamışlardı ve dişiliklerini ortaya çıkarmama şartıyla sosyal, ekonomik ve kültürel merdivenin tepesine tırmanma şansları vardı. Çoğunlukla tayyör giyerlerdi; kahverengi, siyah ya da gri-iffetin, tevazuun ve partizanlığın renkleri. Saçlar kısa, makyaj yok, takı yok, abartı yok. Cinsiyetsizleştirilmiş, dişiliksizleştirilmiş vücutlar. Ev kadınları ne zaman o sinir bozucu kadınsı kıkırtılarını koyverseler, meslek sahipleri koltuk altlarındaki düz deri çantaları sıkıca kavrarlardı; her an çıkıp gidecek, beriki kadın tipinden kaçacak gibi. Onların aksine ev kadınları kadından ziyade militan gibi gördükleri meslek sahiplerinden pek hazzetmezlerdi; meslek sahipleri de kadından ziyade odalık gibi gördükleri ev kadınlarından hazzetmezlerdi. 57

65 Ne zaman militanlarla odalıklar arasında gerilim tırmansa (s ) 8. Türkleri İnsan Değil de Canavar Olarak Göstermek: Romanda Tehcir sırasında olanlar şöyle anlatılır: Susuz, aç, perişan yürümek zorunda kalmışlar. Aralarında hamile kadınlar varmış, yaşlılar, kundakta bebekler Durup soluklanmalarına bile izin verilmemiş. Kilometrelerce yürümüşler. Ta Der Zor çöllerine kadar. Yolda hastalananlar olmuş; intihar edenler olmuş -Bu vahşeti kim yapmış? diye çıkıştı Cevriye teyze, karşısında disiplin yoksunu bir sınıf çocuk varmış gibi. -Cevriye teyzem bunu kimin yaptığını soruyor dedi Asya. -Türkler yapmış dedi Armanuş, söylediklerinin ucunun nereye vardığına dikkat etmeden. -Ayıptır, günahtır, insan değil mi bunlar? Dedi Feride teyze. -Değil tabii, bazı insanlar canavardan farksız! Dedi Cevriye teyze. (s ) 9. Ermenilerden Özür Dileme: Elif Şafak, asıl suçlunun biz olduğunu ve Ermenilerden özür dilememiz gerektiğini düşünüyor. Nitekim bir söyleşisinde şöyle diyor: Tek tek bireyler olarak özür dilemeyi öğrenebiliriz. Özür dilemekten utanan, olgunlaşmamış bir toplumuz. 21 Sonra yavaş yavaş anladı ki bir özür bekliyordu; o da olmadı suçun kabul edilmesini. Türklerdi 1915 te bunları Ermenilere yapanlar. Kendisi Ermeni, onlar da Türk olduğuna göre özür dilemeleri gerekmez miydi? Oysa kimse üstüne alınmış görünmüyordu. Üzüntüsünü paylaşmadıklarından değil, zira görünen o ki paylaşmışlardı. Mesele kendileriyle geçmişte bu suçları işleyenler arasında hiçbir bağ görmemeleriydi. Nice sonra Armanuş bu anı hatırladığında meselenin bir zaman algısında farklılık olduğuna kanaat getirecekti. Kendisi bir Ermeni kızı olarak kendi kuşağından nesiller evvel yaşamış atalarının ruhlarının içinde barındığına inanıyordu. (s.172) Bazı Ermeniler, Türk kızı Asya ya şöyle derler: Devletin özür dileyebilir. Asya: Benim devletle işim olmaz, ben nihilistim 21 Enis Tayman, Tempo, 29 Haziran-5 Temmuz

66 Ermeni: Madem öyle kendin özür dileyebilirsin Asya: Şahsen hiç alakam olmayan bir şey için özür dilememi mi istiyorsunuz? Ermeni: Sana öyle geliyor. Alakan var aslında. Çünkü hepimiz zaman içindeki bir sürekliliğe doğarız ve geçmiş şimdinin içinde yaşamaya devam eder. Bir soydan, kültürden, milletten geliriz. Devletiniz tarihi inkâr ediyor, o devleti de sizler var ediyorsunuz. Suça ortaksınız demektir bu. Hep beraber bir inkâr politikası içindesiniz. Ermeni sıkıştırmaları karşısında direnmeyen Asya, sonunda özür dilemeye karar verir: Atalarımın sizin atalarınıza verdiği bütün acılar için özür dileyebilirim. Fakat Ermenileri bu söz bile tatmin etmez ve sadistçe ezmenin zevkini çıkarırcasına şunu dayatırlar: Bizden özür dilemen pek bir anlam ifade etmiyor aslında. Türk Devleti önünde yüksek sesle özür dile (s ) 10. Ermeni Soykırımını Kabul Ettirme Dayatması: Soykırımı, sistemli, örgütlü ve belli bir ırkçı felsefeye dayandırılan topyekün yok etme faaliyetidir. Bu romanda bu anlamıyla Türklerin Ermenileri soykırıma tabi tuttuğu birkaç yerde ısrarla vurgulanıyor. Elif Şafak bir söyleşisinden soykırımla ilgili olarak şunları söylüyor: Ben de soykırım kelimesini kullanmıyorum. Ama katliam kelimesini kullanıyorum. Ben, soykırımı savunanların da, reddedenlerin de ve başka kelimeler kullananların da fikirlerini dile getirebilecekleri bir demokrasi olgunluğunu arzu ediyorum. 22 Ermeni kızı Armanuş, Asya ya: Ne mi demek istiyorum? Sultan Hamid in Pantürkçü, Panislamcı boyunduruğundan bahsediyorum Adana katliamlarından ya da 1915 tehcirinden. Bunlar sana bir şey hatırlattı mı? Ermeni soykırımı diye bir şey duymadın mı hiç? (s ) Ermenilerin arzusu kaybımızın ve çektiğimiz derin acının tanınmasıdır. Hakiki insani ilişkilerin gelişebilmesi için en temel gereklilik bu. Türklere şunu diyoruz: Bakın biz yas tutuyoruz, neredeyse bir asırdır yas tutuyoruz, çünkü sevdiklerimizi kaybettik, evlerimizden çıkarıldık, toprağımızdan kovulduk, eşyalarımızdan olduk, hayvan muamelesi gördük, koyun gibi kesildik. Doğru 22 Enis Tayman, Tempo, 29 Haziran-5 Temmuz

67 düzgün haysiyetli bir ölüm bile esirgendi bizden. Dedelerimize, ninelerimize çektirdiğiniz acı bile onu takip eden sistematik inkârdan daha çok yaralamadı bizleri Söylesene bunları dillendirirsen Türkler sana nasıl tepki verir? Olumsuz! Türklerle arkadaş olmanın tek bir yolu var: Onlar kadar bilgisiz ve unutkan olmak. Velhasıl onlar geçmişin hatırlanmasında bize katılmadıklarına göre bizim geçmişin göz ardı edilmesinde onlara katılmamız bekleniyor. (s.192) Türklerin değiştiğine hiç inanmıyorum. Değişseler bir arpa boyu yol gitseler, hâlâ ısrarla soykırımı inkâr ediyor olmazlardı. (s.267) 11. Türk Kahramanlığını Anlatmayı Toplu Histeri Olarak Yaftalamak: Romanda Ermeniler de Türklerin hemen hemen tamamına yakını da nedense hep Ermenistan tezlerini savunuyor, hep Ermenileri haklı, Türkleri haksız buluyorlar. Güya Türk kızı Asya, tamamen mankurtlaşmış, Türklüğüne ve Müslümanlığına tamamen yabancılaşmış, kozmopolit bir kişilik olarak Türk tarihini anlatan filmlerin kötü senaryolarından hareketle aslında Türk milliyetçiliği ruhuna saldırıyor. Asya arkasına yaslanıp sigara dumanını üfledikten sonra sazı eline aldı: Toplu histeri ne, biliyor musunuz? Şimdiye kadar kaleme aldığın o pespaye senaryolar, Aslan Yürekli Timur un bütün bölümleri Ne kahraman ya, sanki bir millî kahramana daha ihtiyacımız var! Budala Bizanslılara karşı maceradan maceraya koşan kaslı, Herkül kılıklı, vurdu mu oturtan Türk erkeği. Türk olmayan erkeklerin hepsi ya tecavüzcü, ya zalim ya da olay örgüsünde tesadüfi. Türk olmayan kadınların hepsi önüne gelenle yatar. Olur da ezkaza bu kadınlardan birinde bir gıdımcık iffet varsa onun da eninde sonunda Türk olduğu ortaya çıkacaktır. Bu nasıl propaganda? Ben işte buna histeri derim. Milyonların bu berbat mesajları içselleştirmesini sağladın mı toplu histeriye sebep oluyor. (s ) Türk millî ruhunu telkin eden, milliyetçilik şuuru aşılamak üzere yapılan filmlere getirilen Türk karşıtı bir söyleme dayanan bu ifadeleri, Elif Şafak ın Baba ve Piç romanına çok rahatlıkla uyarlayabiliriz. Bu cümleler, bu roman için tamı tamına uyuyor. Uyarlamayı şöyle yapalım: Toplu histeri ne, biliyor musunuz? Şimdiye kadar kaleme aldığın o pespaye Baba ve Piç romanı, bütün bölümleri Türk olan erkeklerin hepsi ya tecavüzcü (mesela Mustafa), ya zalim (1915 yıllarında Osmanlı Türkleri) ya da olay örgüsünde tesadüfi. Türk olan kadınların hepsi (mesela Zeliha) önüne gelenle yatar. Bu nasıl propaganda? Ben işte buna histeri derim. Milyonların bu berbat mesajları içselleştirmesini sağladın mı toplu histeriye sebep oluyor. 60

68 12. Enver Paşa ya İftira: Romanda hiçbir belgesi olmayan, tamamen iftiradan ibaret olan Enver Paşa ya söyletilen bir söz var: Ne demiş Enver biliyor musun? Demiş ki Ermeniler paskalya yumurtalarını kendi kanlarıyla boyayacak bu sene! (s.240) 13. Türk Bayrağını Tehdit Unsuru Olarak Sunma: Parmak ucuna Türk bayrağı dövmesi yaptırmak isteyen biri damladı sonra, böylece ne zaman birilerine parmağını sallasa, bayrak sallamış olacaktı aynı anda. (s.257) 14. Mimar Sinan ın Ermeni Olduğu Yalanı Bir Ermeni, bir başka Ermeni olan Armanuş a şöyle der: O Türk ailesiyle bu kadar iyi anlaşman gerçekten çok hoş. Kendilerince ilginç, iyi kalpli insanlar oldukları konusunda söylediklerine de inanıyorum. İyi de görmüyor musun? Ancak kendi kimliğini inkâr ettiğin müddetçe onların arkadaşısın. Tarih boyunca Türklerle durum hep böyle olmuş. Onlarla arkadaşlık edebilmenin tek yolu bu: Onlar Türklüklerinden feragat etmeyecek ama biz Ermeniliğimizden feragat edeceğiz. Mimar Sinan ı hatırla! Onlardan biri gibi hareket ettiğin müddetçe toplumsal merdivenin en üst basamağına kadar tırmanabilir, hatta tarihlerinde en büyük Türk mimarı diye yer bulabilir, teveccühlerini kazanabilirsin. (s.191) Şimdi turistlere gösterdiğiniz o görkemli camileri yapan mimar kim? Sinan! Saraylar, hastaneler, hanlar, kemerler inşa etti Sinan ın zekâsını sömürdünüz. Resmî tarihinizin hiçbir sayfasında hakikatlere yer vermediniz. Sinan ın Ermeni olduğunu inkâr ettiniz. (s.266) Mehmet Niyazi, bir araştırmasında Mimar Sinan ın Ermeni değil, Türk olduğunu gayet açık bir şekilde ortaya koymuş. Buraya Mehmet Niyazi nin açıklamasını alıyoruz: Mimar Sinan'ın babası: Abdullah Mennan, dedesi: Yusuf Doğan... Türk olduğu kesindir. Türklerden ve Müslümanlardan büyük adam çıkmaz yetişmez demek için Sinan'ı Ermeni yapmak istiyorlar. Mimar Sinan Ermeni dir derler. Ermeni olduğu nerden belli, babasının adı Abdullah Mennan. Tamam da dedesinin adı Yusuf Doğan. Doğan Türklere has bir isim. Bunu ne yapacağız? 1574 senesinde Kıbrıs fethedilince Anadolu dan birçok aile oraya gönderilmiş, bunlardan biri de Mimar Sinan ın amcasının oğludur. 61

69 Mimar Sinan padişaha mektup yazmıştır. Sultanım benim bu dünyada sadece bir tane amcamın oğlu var. Ne olur bunu Kıbrıs a göndermeyin, arada bir görüşelim diye. Eğer Ermeni olaydı II. Selim niçin onu Kıbrıs a göndersin? Hammer ve takipçileri Mimar Sinan ın Ermeni olduğunu söylerler: Mimar Sinan gerçekten büyük bir insan; Türk kültürü böyle bir dâhi yetiştiremez; O nu bir yere yamamak lâzımdır. Ermeniler taş yontmada üstaddırlar; öyleyse devşirme olan Mimar Sinan Ermeni kökenlidir. Tarihe yalan söyletmek son derece zordur; gerçek, bir taraftan mutlaka uç verir. Devşirmelik İmâm-ı Şâfîi Hazretleri nin bir içtihadına dayanmaktadır. Ona göre; Eğer bir kavim İslâmiyet hâsıl olmadan önce semâvî bir dine girmişse, o kavim herhangi bir şekilde İslâm devletiyle bütünleştiği takdirde, o kavmin kazanılmış (müktesep) hakkı vardır. İslâm devleti hiçbir şart koşmadan onlara zımmîlik, yani vatandaşlık hakkı vermek mecburiyetindedir. Eğer bir kavim İslâmiyet nâzil olduktan sonra bir başka semâvî dine girmişse, hak gelmiş bâtıl zail olmuştur hükmünce bu kavme İslâm devleti zımmîlik hakkı vermek için şart koşabilir. İşte bu şart hakkına dayanarak devşirmelik gün ışığına çıkmıştır. Mimar Sinan Ermeni ise devşirilmesi mümkün değildir; çünkü Ermeniler, Rumlar, Yahudiler İslâmiyet nâzil olmadan dinlerine girmişlerdir. Devşirme Bulgarlardan, Sırplardan, Hırvatlardan yani İslâmiyet nazil olduktan sonra bir başka dine girmiş olanlardan yapılır. Bilindiği üzere Bulgarlar, Sırplar, Hırvatlar onuncu yüzyıllara doğru, yani İslâmiyet nâzil olduktan sonra Hıristiyan olmuşlardır. Kanıtlarının biri de babasının adının Abdümennan, bir başka söyleyişle ihtida edenlere verilen adlardan biri olan Abdülmennan a dayandırılıyor. Her Abdullah, Abdülmennan adını taşıyan ihtida mı etmiştir? Fakat dedesinin adı Yusuf Doğandır. Doğan Türklere has bir addır. Bunu nereye koyacağız? Buna bir cevap yok. Öyle ki tarihî meseleler hakkında kalem ve dudak oynatan hemen herkes kulaktan dolma bilgilerle Sinan'ın Ermeni kökenli olduğunu peşinen kabul etmiş görünüyor. Bu iddiayı ortaya atanların iki dayanağı var. Birincisi: Şair ve Nakkaş Sai'nin Tezkiretü'l Ebniye adlı eserinde Sinan'ın babasının adının 'Abdülmennan' olduğunun belirtilmesi. İkincisi: Sinan'ın o dönemde Ermeni nüfusun yoğun olarak yaşadığı Kayseri Ağırnas'ta doğması. Osmanlı döneminde ihtida edenlerin 'Abdülmennan', 'Abdullah' gibi isimler aldığı doğrudur; fakat bu isimlerin sadece onlara mahsus olduğunu düşünmek 62

70 komik olur. Yüzyıllardan beri Müslüman olduğu bilinen pek çok mütedeyyin aileler de çocuklarına bu adları vermişlerdir. Bu kişiler zahmet edip Sinan'ın dedesinin ismini araştırırlarsa aydınlanmaları kolay olur; çünkü Yusuf Doğan'dır. Doğan, Türkçe ve Türklere has olan bir addır. Dedesinin adı Yusuf Doğan olan bir insanın babasının adı Abdülmennan olunca nasıl ihtida etmiş olur? İkinci iddiaya gelince, arşiv belgelerini inceleyenler, Ağırnas'ta o dönemde yalnızca Ermenilerin yaşamadığını görürler. Ayrıca unutmamak lazımdır ki özellikle ilk dönemlerde ihtiyaca binaen Türk çocukları da devşirilmiş ya da eğitilmiştir. Bir başka hakikat ise şudur: Osmanlılar zimmîlik ve mevlalık hususunda İmam-ı Şafii'nin içtihadını benimsemişlerdir. Buna göre Osmanlılar İslamiyet gelmeden önce Hıristiyanlığı benimsemiş olan topluluklarla, İslamiyet geldikten sonra Hıristiyanlığı benimsemiş olan tebaaları arasında hukuki bakımdan bir farklılık görmüş ve bunlardan birinci gruba girenlerin çocuklarından devşirme almamışlardır. Yahudiler ve Rumlar gibi Ermeniler de zimmîlik hakkından yararlandırılmış ve Ermeni çocukları kesinlikle devşirilmemiştir. Bu gerçek apaçık ortada iken Sinan'ın Ermeni kökenli olduğu nasıl iddia edilebilir? İddiamızı ispat eden bir başka misal de şudur: Kıbrıs fethedilince uygulanan iskân politikasının tezahürü olarak adaya Anadolu'nun Müslüman Türklerinden bir grup gönderilir. Sinan'ın amcasının oğlu gönderilenlerden biridir. Bunun üzerine Sinan, II. Selim Han'a; "Dünyada bir amcamın oğlu var, onu bana bağışlayamaz mısınız?" diye mektup bile yazar. Bunları yazmaktaki hassasiyetimiz, tarihin ideolojiye feda edilmesini istemememizdendir. 23 Ermeni meselesini gerçek bilgilere aykırı olarak, öznel biçimde, yalan yanlış uydurma olaylara dayalı olarak kurgulayan hayalî romanlara ayrıca şu örnekleri de verebiliriz: Fethiye Çetin: Anneannem (2004), Vedat Türkali: Kayıp Romanlar (2004), Kemal Yalçın: Seninle Güler Yüreğim (2006), Ahmet Ümit: Patasana (2007), İrfan Palalı: Tehcir Çocukları (2008), Müjgan Tekin: Ağıt (2009), Halil İbrahim Özcan: Küller Arasında (2009), Metin Aktaş: Harput taki Hayalet (2012) Sonuç: 23 Kaynak: Zaman, , 63

71 Bazı yazarların Ermeni tezlerini savunmalarının sebebi bağlamında ABD, Louisville Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Justin McCarthy nin şu açıklamaları önemli: "Ermeni milliyetçilerin 3 amacı var. Birincisi, Türkiye'nin bir soykırımın gerçekleştiğini kabul etmesini istiyorlar. İkinci olarak, Türkiye'nin 80 milyar doları aşkın bir tazminat ödemesini istiyorlar. Üçüncü olarak da Türkiye'nin Ermenistan Cumhuriyeti'ne Erzurum, Bitlis, Van, Trabzon ve Tunceli'yi de içine alan bir toprak parçasını vermesini istiyorlar." Mayıs 2015, 64

72 BİRİNCİ DÜNYA HARBİNDE TÜRK VE ERMENİ KAYIPLARI VE ERMENİ SORUNUNDA SON GELİŞMELER E. Kur. Alb. Dr. Ömer Lütfü TAŞÇIOĞLU Türk ve Ermeni kayıplarının mukayesesinin sağlıklı olarak yapılabilmesi için Ermeni sorununun ortaya çıktığı sürecin kısa bir değerlendirmesinin yapılması yararlı olacaktır: ERMENİ İSYANLARI 1. Dünya Harbi döneminde Osmanlı Devleti 8 ayrı cephede savaģırken Ermenilerin çıkardığı isyanlar devleti zayıf düģürmüģtür.silahaltındaki Ermeniler silahları ile birlikte Osmanlı Ordusu ndan firar ederek düģman ordularının saflarına katılmıģ, düģman orduları lehine casusluk yapmıģlar ve Ermeni fırıncılar yaptıkları ekmeklerle Osmanlı askerlerini zehirlemiģlerdir 1. Ermenilerin bir bölümü de silahlı çeteler kurarak erkekleri askerde olan Türk köylerinde kadınları, yaģlıları ve çocukları ağır iģkencelerle katletmiģlerdir. Osmanlı orduları bir yandan beģi asli üçü tali olmak üzere sekiz cephede savaģırken, diğer yandan Ermeni isyanları ve katliamları nedeniylecephe gerisine de asayiģ için kuvvet ayırmak zorunda kalmıģ, bu durum askeri harekâtın baģarısını da tehlikeye düģürmüģtür. 1 Ermeni Komitelerinin Amaçları ve İhtilal Hareketleri, Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etütler Başkanlığı Yayınları, Ankara 2003, s

73 ERMENİ KOMİTE MERKEZLERİNİN KAPATILMA KARARI Osmanlı Devleti, tüm ikazlara rağmen Ermenilerin masum sivil halkı katletmeye devam etmesi üzerine 24 Nisan 1915 te Ermeni Komite Merkezlerinin kapatılarak evrakına el konulması ve komite liderlerinin tutuklanması kararını almıģ, bu kapsamda Ġstanbul da 235 Ermeni komite lideri tutuklanmıģtır. Tutuklananlarla birlikte 19 Mavzer, 74 Martini, 111 Winchester, 96 Manliher, 78 Gıra, 358 Filovir, 3591 tabanca ve adet mühimmat ele geçirilmiģtir. ZORUNLU GÖÇ KARARININ ALINMASI VE GÖÇTEN MUAF TUTULANLAR Ermeni komite liderlerinin tutuklanması kararından sonra da Ermenilerin ihanet ve katliamlarını sürdürmeleri üzerine Osmanlı Devleti 27 Mayıs 1915 te Ermenilerden isyan edenlerin ve çete kurarak sivil halkı katledenlerin bulundukları bölgelerden çıkarılarak Osmanlı Devleti toprakları içinde yer alan ancak savaģ bölgesinden uzakta olan ġam ve Musul gibi vilayetlere nakledilmelerini kararlaģtırmıģtır. Bununla beraber Ġstanbul, Bursa ve Kütahya Ermenileriile memleketinmüdafaasını ve asayiģin teminini ihlal etmeyenler, casusluk yapmayanlar, Katolik ve Protestan olanlar, mebuslar, asker, subay, askeri doktor olanlar, amele taburlarında çalıģanlar, demiryollarında çalıģan memurlar, ameleler, müstahdemler ve aileleri ile Müslüman ailelerin yanında çalıģıp da sadakatlerinden Ģüphe edilmeyenler, Müslüman olanlar ve benzer durumlarda olanlar göçe tabi tutulmamıģtır 2. GÖÇ ETTİRİLEN ERMENİLER İÇİN ALINAN TEDBİRLER Zor Ģartlara ve imkânsızlıklara rağmen hükümetin, göçe tabi tutulan Ermenileri bir intizam içerisinde yeni yerleģme alanlarına sevk ettiği yabancı misyon görevlileri tarafından da doğrulanmaktadır. Amerika nın Mersin Konsolosu Edward I. Natan, 30 Ağustos 1915 te Büyükelçi Henry Morgenthau a gönderdiği raporda: Tarsus tan Adana ya kadar bütün hat güzergâhının Ermenilerle dolu olduğunu ve Adana dan itibaren bilet alarak trenle seyahat ettiklerini, kalabalık yüzünden sefalet ve çektikleri zahmete rağmen hükümetin bu işi son derece intizamlı bir şekilde idare 2 Azmi Süslü, Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü Yayın No:5, Ankara, 1990, s ; Yusuf Halaçoğlu, Ermeni Tehciri ve Gerçekler( ),Türk Tarih Kurumu Yayınları Sayı 90, Ankara, 2001, s

74 etmekte olduğunu, şiddete ve intizamsızlığa yer vermediğini, göçmenlere yeteri kadar bilet sağladığını, muhtaç olanlara yardımda bulunduğunu 3 belirtmiģtir. Edward I. Natan ın, 11 Eylül 2015 tarihli raporu ise Ģu Ģekildedir: 478 sayılı gönderimden beri (30 Ağustos 1915 tarihli rapor) yüz binlerce Ermeni daha buraya ulaştı ve Halep e sevk ediliyorlar. Şam daki kampta hastalar için bir hastane oluşturulmuş ve ziyaretim sırasında 50 hasta tedavi görüyordu. Aldığım bilgilere göre kampta ölen yok ve hükümet bütün sürgünlere yiyecek dağıtıyor 4. Ermenilere yeni gittikleri yerlerde tapulu ev, tarıma elveriģli arazi, mesleklerinin icrası için alet, sermaye ve tohumluk verilmiģtir. Ayrıca zorunlu göçe tabi tutulan Ermenilerin devlete ve Ģahıslara olan borçları ertelenmiģ ya da tamamen silinmiģ ve suçlu ve zanlılar hakkındaki takibat da ertelenmiģtir 5. OSMANLI DEVLETİNDEKİ ERMENİ SAYISI VE GÖÇ ETTİRİLEN ERMENİLERİN MİKTARI Osmanlı Ġmparatorluğu Dahiliye Nezareti Sicil Umum Müdürlüğü nce yapılan 1914 sayım rakamlarında genel nüfus toplamının kiģi olduğu, bu miktarın inin Ermeni olduğu belirtilmektedir. Ancak bu miktar Osmanlı coğrafyasının tamamında yaģayan Ermenilerin sayısıdır. Zorunlu göç uygulaması yapılan Anadolu coğrafyasında yaģayan Ermenilerin miktarı ise kiģidir. Bunlardan 9 Haziran ġubat 1916 tarihleri arasında Ermeni nin göçe tabi tutulduğu göç ettirilen Ermenilerden inin(%82 sinin) göç yerlerine ulaģtığı 7, gerek Osmanlı Devleti Ġskân-ı AĢair ve Muhacirin Müdüriyeti nin belgelerinden, gerekse göç bölgelerinde görevli yabancı diplomatların kendi ülkelerine gönderdikleri raporlardan 8 anlaģılmaktadır. Aradaki fark kiģi olup, bunlardan 500 kiģinin Erzurum-Erzincan arasında, 2000 kiģinin Urfa-Halep arasında Meskene de, 2000 kiģinin Mardin civarında eģkıya ve urbanın saldırısı sonucu katledildikleri, 5000 kadar kiģinin de Dersim bölgesinden geçen kafilelere yapılan saldırılar sonucunda öldürüldüğü 9 Osmanlı arģiv belgelerinde kayıtlıdır. Ayrıca yollarda açlıktan da ölümler olduğu 10, bunun dıģında göç ettirilen Ermenilerden kadarının Osmanlı 3 Yusuf Halaçoğlu, age, s.58; Dahiliye Nezareti, Emniyet Umum Müdürlüğü 2.Şube, Nr: 2D/13 4 US Archives NARA /193,Copy No: Dahiliye Nezareti Şifre Kalemi: No. 54-A/226 ; Halaçoğlu, age, s Esat Uras,Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, Türkiye Matbaacılık ve Gazetecilik A.O.,Belge Yayınları, İstanbul,1987, s Halaçoğlu, age, s ; Dahiliye Nezareti Emniyet Umum Müdürlüğü 2. Şube Arşivi 68/71, 68/ , 68/101, 57/110 8 Hikmet Özdemir, Kemal Çiçek, Ömer Turan, Ramazan Çalık, Yusuf Halaçoğlu, Ermeniler: Sürgün ve Göç, Türk Tarih Kurumu yayınları, Ankara, 2004,, s Halaçoğlu, age, s. 77 ; Dahiliye Nezareti Şifre Kalemi: No. 57/51, 57/71, 59/244, 56/140, 55-A/144, 54/406, 54-A/73, 54-A/ Halaçoğlu, age, s. 77 ; Başbakanlık Arşivi ŞFR.Nr: 57/110 67

75 askerleri ve halkında da önemli kayıplara neden olan tifo, dizanteri gibi hastalıklardan öldüğü 11 tahmin edilmektedir. Halep teki Amerikan konsolosu Jackson 3 ġubat tarihli sürgün edilenler listesinde Ermeni nin bulunduğunu, 8 ġubat 1916 tarihli raporundaise göç bölgesinde civarında sürgün Ermeni bulunduğunu rapor etmiģtir 12. Söz konusu rapor Ermenilerin büyük bölümünün göç yerlerine ulaģtığını göstermektedir. GÖÇÜN DURDURULMASI VE GERİ DÖNÜŞ KARARNAMESİ Göç sırasında zaman zaman sevkiyatın durdurulduğu da olmuģ ve henüz iskân yerlerine varmamıģ, yani yollarda olan Ermenilerin bulundukları vilayet dâhiline yerleģtirilmeleri talimatı 13 verilmiģtir. Bu Ermeniler belgelerde göç yerlerine varmamıģ olarak görünmektedir. 25 Kasım 1915 ten itibaren vilayetlere gönderilen emirlerle, kıģ mevsimi dolayısıyla sevkiyatın geçici olarak durdurulduğu bildirilmiģtir ġubat 1916 da bu emir, Ermeni sevkiyatına son verilmesi Ģeklinde bütün vilayetlere tebliğ edilmiģtir 15. Osmanlı Hükümeti, ilk emirden yirmi gün sonra 15 Mart 1916 tarihinde vilayetlere ve sancaklara gönderdiği ikinci bir genel emirle, Ermeni sevkiyatının durdurulduğunu ve bundan böyle hiçbir sebep ve vesileyle sevkiyat yapılmamasını bildirmiģtir 16. Birinci Dünya SavaĢı nın sona ermesinden sonra Osmanlı Hükümeti 4 Ocak 1919 tarihinde göçe tabi tutulan Ermenilerden isteyenlerin tekrar eski yerlerine dönmelerine imkân veren bir kararname çıkarmıģtır. Ermenilerden dönmek isteyenlerin eski yerlerine nakledilmeleri konusunda ilgili yerlere talimat verilmiģ ve gereken tedbirler alınmıģtır 17. GERİ DÖNEN ERMENİLERİN DÜŞMAN KUVVETLERİYLE İŞBİRLİĞİ Geri dönüģ kararnamesi ile Anadolu topraklarına dönen Ermeniler Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgelerinde bağımsız bir Ermenistankurma hayali ile bu defa da Fransız iģgal kuvvetleriyle iģbirliği yapmıģlardır. Türk Ġstiklal Harbi sırasında özellikle Fransızlar tarafından Antep, MaraĢ ve Adana da önemli miktarda Ermeni iskân edilmiģ; Mısır a gitmiģ bulunan Musa Dağı Ermenilerinden toplanan gençler, Kıbrıs Monarga Ermeni Lejyonu Kampı nda eğitilerek Fransız üniformasıyla 11 Halaçoğlu, age, s. 77 ; Dahiliye Nezareti, Emniyet Umum Müdürlüğü 2.Şube, Nr: 68/81 ; 12 Özdemir..v.d, s.75 ; US Archives NARA /271 : Ek Halaçoğlu,,age, s Dahiliye Nezareti Şifre kalemi, Şifre No: 57/273, 58/124, 58/161, 59/123, 60/ Halaçoğlu, age, s Dahiliye Nezareti Şifre kalemi, Şifre No:62/21(EK-30) 17 Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Bab-ı ȃli Evrak Odası, Şifre No:

76 Anadolu ya sevk edilmiģtir 18. Ermenilerin Fransız iģgal kuvvetlerine sağladığı destek BoghosNubar PaĢa tarafından da Ģu sözlerle ifade edilmektedir: ve 1920 de ise Kemalistler Fransız askerlerine taarruz ettiklerinde, Ermeniler Fransa için savaştılar. Maraş, Haçin, Pozantı ve Sis (Kozan) de de durum bu idi. Fransızlar Antep i Ermeniler sayesinde geri almayı başarmışlardır. Bu yüzden Ermeniler Kilikya da Fransa nın müttefikidirler 19. SavaĢ sırasında Fransız idaresindeki Ermenilerin Anadolu daki Türk nüfusun yok edilmesi hedefine yöneldiği Rus tarihçi Ġrandust un Kemalist Devrimin Ġtici Güçleri adlı eserinde aģağıdaki sözlerle ifade edilmektedir: Fransızların oluşturduğu Taşnak lardan müteşekkil jandarma birlikleri Türk nüfusa karşı kitlesel cinayetlere giriştiler... Ermeni çeteleri sırayla köylerin bütün halkını kılıçtan geçirdi. Türk nüfusunun fiziksel olarak ortadan kaldırılması programı tamamen bilinçli şekilde işgalcilerin yönetiminde yürütüldü 20. Ermeniler Fransız ordularında olduğu gibi, Ġngiliz ordularında da Osmanlı Devletine karģı savaģmıģtır. Bununla ilgili olarak Ġngiliz mareģali Allenby, ġam ın güneyinde Türkler ile yaptığı savaģta, yanında Ermeni savaģçının mevcut olduğundan 21 bahsetmektedir. Esasen tarihin hangi döneminde Türklere karģı yapılmıģ bir savaģ varsa, Ermeniler düģman devletin saflarında yer alarak Türklere karģı savaģmıģ ve sivil Türkleri de katletmiģtir: Balkan SavaĢları sırasında AntranikOzanyan komutasında Bulgar Ordusu nun öncü birlikleri olarak 22, Birinci Dünya SavaĢı nda Rusların ve Ġngilizlerin öncü birlikleri olarak, Ġstiklal SavaĢında Fransızların öncü birlikleri olarak Osmanlı Devleti ne karģı savaģmıģlardır. Mondros Mütarekesi nden sonra ise Karadeniz de Ġngiltere ve Yunanistan ın desteğiyle Rum Pontus Devleti ni kurmak için isyan eden Rumlarla iģbirliği yaparak bölgedeki Türk nüfusunu yok etmeye çalıģmıģlardır YILLARI ARASINDAKATLEDİLEN TÜRKLERİN SAYISI Amerikalı tarihçi Prof. Dr. JustinMcCarthy nin tespitlerine göre yılları arasında Anadolu daki Müslüman nüfusun %18 i ( ) hayatını kaybetmiģtir. 18 Özdemir v.d, age, s US Archives, NARA; T1192, Roll 4, 860J.01/431; Özdemir v.d, age, s Mehmet Perinçek, Rus Devlet Arşivlerinden 150 Belgede Ermeni Meselesi, Kırmızı Kedi Yayınevi, İstanbul, 2012, s.228, Belge No:100; İrandust, DvijuşieSilıKemalistskoyRevolyutsii, Gosudarstvenoeİzdatelstvo, Moskova,-Leningrad, 1928, s. 67,69 vd., 21 Özdemir v.d, age, s. 140 ; The New Near East, Volume 6, Nu 7, 31 Ocak 1920, s Suzan Ertürk, I. Balkan Savası nda Bulgar Ordusundaki Anadolu Ermenileri, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi / Journal of Turkish World Studies, XII/2 (Kıs 2012), s Zafer Çakmak, Mondros Mütarekesi Sonrası Ermeni-Rum-Yunan İşbirliği, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 16, Sayı: 2,, Elazığ-2006, Sayfa:

77 Türkiye nin yalnızca doğu vilayetlerinde öldürülen Türklerin sayısı kiģi olup bunların illere göre dağılımı Ģu Ģekildedir 24 : VİLAYET* KATLEDİLEN NÜFUS KATLEDİLEN NÜFUS ORANI VAN % 62 BĠTLĠS % 42 ERZURUM % 31 DĠYARBAKIR % 26 MAMURAT-ĠL AZĠZ % 16 SĠVAS % 15 HALEP % 9 ADANA % 7 TRABZON % 4 TOPLAM % 24 * Çizelgedeki vilayetler günümüz siyasi hudutlarına göre 19 ilimizi kapsamaktadır. McCarthy tarafından verilen rakamlar incelendiğinde Erzurum vilayetindemüslüman halkın %31 inin, Bitlis vilayetinde %42 sinin, Van vilayetinde ise % 62 sinin katledildiği ortaya çıkmaktadır. JustinMcCarthy Türk ve Müslüman halkın kayıplarını hesaplama yöntemini açıklarken abartmalı hesaplamalara dayandığım yolunda eleştirilere fırsat vermemek için daima kendi tezimin aleyhine olacak sayıları esas tutmak ilkesini kabullendiğimden metinde verdiğim, Müslümanların ölüm telefatına ilişkin sayıların, gerçek ölüm telefatına göre düşük kaldığı varsayılabilir 25 ifadesini kullanmaktadır. Türkiye coğrafyasındaki katliamın yanı sıra, Trans Kafkasya da Bakü, Gence, Tiflis, Kutaisi, Kars ve Revan(Erivan) bölgelerinde de Türk ve Müslüman katledilmiģtir yılları arasında Anadolu coğrafyasında katledilen kiģiye, Trans Kafkasya da katledilen kiģi eklendiğinde katledilen Türk ve Müslümanların sayısı ye ulaģmaktadır 26. Üstelik katledilen Türklerin durumu zorunlu göç sırasında hayatını kaybeden Ermenilerin durumundan çok farklıdır. Ermenilerden ölenlerin çok büyük bir bölümü salgın hastalıklar ve yol Ģartları 24 JustinMcCarthy, Ölüm ve Sürgün, Çeviren: Bilge Umar, İnkılap Yayınları, Ankara, 1995, s. 273; Haluk Selvi, Geçmişten Günümüze Ermeni Sorunu ve Avrupa, Sakarya Üniversitesi Türk-Ermeni İlişkileri Araştırma Merkezi Yayını, Sakarya, 2006, s McCarthy, age, s McCarthy, age, s

78 gibi sebeplerle hayatını kaybederken, Ermeniler tarafından katledilen Türkler ırkçı bir saldırının kurbanı olarak ağır iģkenceler altında yok edilmiģtir 27. ERMENİ KATLİAMINDAN KAÇMAK İÇİN GÖÇ ETMEK ZORUNDA KALAN TÜRKLER Katledilenlerin yanı sıra Ermeni zulmüne maruz kalan yörelerin Türk nüfusunun önemli bir bölümü de katliamdan kurtulabilmek için topraklarını terk etmek zorunda kalmıģ ve mülteci durumuna düģürülmüģtür. Prof. Dr. JustinMcCarthy nin nüfus istatistiklerinden yaptığı tespitlere göre göç etmek zorunda kalan Türklerin bölgelere göre durumu aģağıdaki tabloda gösterilmiģtir 28 : BULUNDUĞU BÖLGE GÖÇ ETTİĞİ YER TRABZON-ERZURUM DOĞUSU GÖÇ NÜFUS SAMSUN ERZURUM SĠVAS ERZURUMUN.DOĞUSU- GÜNEYĠ VE VAN MAMURAT-ÜL AZĠZ VAN-BĠTLĠS DĠYARBAKIR ARA TOPLAM ÇEġĠTLĠ BÖLGELERDEN DĠĞER ĠLLERE GENEL TOPLAM EDEN Türkiye Cumhuriyeti BaĢbakanlık ArĢivleri Genel Müdürlüğü ArĢivindeki 7 Haziran 1919 tarihli belgede ise; Erzurum, Trabzon, Bitlis, Van vilâyetleriyle Erzincan sancağı halkından bir milyonu geçen sayıda Türk ve Müslümanın her türlü sağlık ve hayat Ģartlarından ve devletin desteğinden mahrum olarak iç bölgelere doğru göçmek mecburiyetinde kaldığı, her geçen gün Ģiddetlenen saldırılar ve göçler sonucunda mültecilerden kiģinin öldüğü, bu miktarın hükümetin resmî kayıtlarına dayandığı, resmî kayıt dıģında kalan tahminen e yakın Müslüman 27 Enver Konukçu, Ermenilerin Yeşilyayla daki Türk Soykırımı (11-12 Mart 1918), Atatürk Üniversitesi Rektörlüğü Yayını No: 674, Ankara, 1990, s McCarthy, age, s

79 nüfus da ilave edildiğinde yukarıda belirtilen dört vilâyetle bir sancak halkından göçler sırasında ölenlerin sayısının bir milyona ulaģtığı belirtilmektedir 29. Dikkat edilirse belgede sadece 4 vilayet ile bir sancak halkından göç edenler hakkında bilgi verilmektedir. Bunlara diğer doğu vilayetlerinden göç edenler de eklendiğinde göç edenlerin sayısı 1,5 milyonu aģmaktadır. Nitekim Tasvir-i Efkȃr Gazetesi nin 11 Mayıs 1919 tarihli nüshasında Ermenilerin öncülük ettiği Rus ordusunun istilasına uğrayan vilayetlerden göç eden Türklerin sayısı kiģi olarak verilmiģ 30 ve bunlardan Türk ün Ermeni zulmü ve Rus istilasından kaçarken hayatını kaybettiği kaydedilmiģtir. Bu belgede verilen Türklerin kayıpları yukarıda belirtilen BaĢbakanlık ArĢivleri Genel Müdürlüğü ArĢivindeki 7 Haziran 1919 tarihli belgede geçen miktarlarla birebir örtüģmekte ve göç etmek zorunda kalan miktar bölgedeki Müslüman nüfusun %69,5 ini oluģturmaktadır. Ancak bu miktarlar sadece göç sırasında hayatını kaybeden Türklerin sayısıdır. Bu rakama Ermeniler tarafından bulundukları bölgelerde katledilen ve Osmanlı belgelerinde katil ve maktullerin kimlik bilgileri ile katledilme Ģekilleri ayrıntılı olarak verilmiģ olan Türk ve Kafkasya da katledilen Türk ve Müslüman da eklendiğinde Ermeniler tarafından katledilen Türk ve Müslüman sayısı e ulaģmaktadır 31. Nitekim ABD eski BaĢkanı Reagan ın hukuk danıģmanı olan Bruce Fein : Beyaz Saray 1981 yılında araştırma yaptı, Ermenilerin 2 milyonun üzerinde Türk ü katlettiği ortaya çıktı. İşgalden kaçmak ve katliamdan kurtulmak için topraklarından göç etmek zorunda kalan Türkleri de eklediğimizde 1. Dünya Savaşındaki Türk kaybı kişiye ulaşmaktadır. Ermeniler, kendi arşivlerini açmıyor, çünkü bu gerçeğin ortaya çıkmasını istemiyor.. Burada asıl önemli konu, Ermenilerin ihanetidir. Osmanlı kendisini savundu. Özellikle ABD de yaşayan Ermeniler, soykırım yalanı ile büyük menfaat sağlıyor. ABD yönetimi de büyük paralar döndüğü için Ermenileri karşısına almak istemiyor. Ermeniler ısrarla kendi arşivlerini açmıyor. Çünkü yıllardır soykırım yalanı ile dönen getirimi kaybetmek istemiyorlar. Arşivler açıldığı anda gerçek ortaya çıkacak 32 ifadeleri ile yukarıdaki rakamların da üzerinde Türk ün Birinci Dünya SavaĢı yıllarında Ermeniler tarafından katledildiğini açıklamıģtır. TÜRK VE ERMENİ KAYIPLARININ KARŞILAŞTIRILMASI VE ERMENİSTAN IN TOPRAK HEDEFİ 29 Başbakanlık Osmanlı Arşivi Hariciye Nezareti Siyasi Kısmı: 2487/10, 8 N.1337 (7 Haziran 1919) 30 Ömer Lütfi Taşcıoğlu, Belgelere Göre Türk-Ermeni İlişkilerinde Katliam ve Soykırım İddiaları, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Doktora Tezi, 24 Haziran 2014, s ;tuncay Öğün, Unutulmuş Bir Göç Trajedisi Vilayat-ı Şarkiye Mültecileri( ), Babil Yayıncılık, Ankara, 2004, s. 37; Müslüman Muhacirler, Tasvir-i Efkȃr, 11 Mayıs 1919, s.2 31 Ömer Lütfi Taşcıoğlu,, Türk-Ermeni İlişkilerinde Tarihi, Siyasi ve Hukuki Gerçekler, Nobel Akademik Yayıncılık, Ankara, 2015, s Bruce Fein, Lies, DamnLiesAndArmenianDeaths, Huffpost World, June 4,

80 1. Dünya Harbi yıllarında zorunlu göçe tabi tutulan Ermenilerle, Ermeni katliamı ve Rus iģgali nedeniyle topraklarını terk etmek zorunda kalan Türk ve Müslümanların kayıpları mukayese edildiğinde aģağıdaki tablo ortaya çıkmaktadır: ERMENİLERİN KAYIPLARI PAPAZ VAHAN VARDAPET E GÖRE KARA SCHEMSI YE GÖRE OSMANLI DEVLETĠ ARġĠV BELGELERĠNE GÖRE TÜRK VE MÜSLÜMANLARIN KAYIPLARI BRUCE FEIN E GÖRE KARA SCHEMSI YE GÖRE JUSTĠN MCCARTHY YE GÖRE OSMANLI DEVLETĠ ARġĠV BELGELERĠNE GÖRE Göçler sırasında hayatını kaybeden Ermeni nin 9 katı Türk ( ) Anadolu da, 7 katı Türk ve Müslüman ( ) ise Transkafkasya da Ermeniler tarafından katledilmiģtir. Ermeni zulmünden kaçmak için göç etmek zorunda kalan Türklerin sayısı ise zorunlu göçe tabi tutulan Ermenilerin ( ) 3,5 katından fazladır ( ) ve bunların üçte ikisi ( ) yollarda hayatını kaybetmiģtir. Bu miktar Ermeniler tarafından bulundukları bölgelerde katledilen Türklerin sayısına eklendiğinde öldürülen Türklerin sayısı 2 milyona ulaģmaktadır. Yukarıda belgeleriyle ortaya konulan bütün bu bilgiler sonucunda Birinci Dünya SavaĢı yılları ve sonrasında zorunlu göç sırasında hayatını kaybeden Ermenilerden çok daha fazla sayıda Türkün ve Müslümanın savaģ, göçler ve Ermeni katliamları nedeniyle hayatını kaybettiği ortaya çıkmaktadır. Ancak mağdur edebiyatı yapmakta oldukça baģarılı olan Ermeniler 1. Dünya SavaĢı ndaki kayıplarını her yıl arttırmakta, Ermeni iddiaları konusunda Parlamentolarında karar alan ülkeler de Ermeni rakamlarını esas almaktadır. Bu miktarın i Kafkasya da katledilen Türk vekafkasya da katledilen Türk ve Müslümanların sayısıdır. Bu miktarın u Rus işgali ve Ermeni zulmünden kaçarken yollarda hayatını kaybeden, i Ermeniler tarafından bulundukları bölgelerde katledildiği belgelenen, i ise Kafkasya da katledilen Türk ve Müslümanların sayısıdır. 73

81 Bu konuda Prof. Dr. JustinMcCarthy o dönemde Anadolu da yaģayan Ermenilerin sayısının kadar olduğunu belirterek, bunların büyük bir kısmının daha savaģ çıkmadan baģka ülkelere göç ettiğini, bunların yok sayılması ve Türklerin Anadolu da yaģayan Ermenilerin tamamını katlettiğinin varsayılması halinde bile Türklerin iddia edildiği gibi Ermeni yi katledebilmesi için her bir Ermeni yi 2 kez öldürmesi gerektiğini, bunun ise imkânsız olduğunu 33 söylemektedir. Yukarıdan beri anlatılan bütün bu gerçeklere ragmen Ermenilerin kayıplarına iliģkin olarak her gün birçok haber, kitap ve film gündeme taģınarak Osmanlı Devleti nin haklı olarak baģvurduğu göç uygulaması bir soykırım olarak sunulmakta, ancak Ermenilerin Türklere karģı uyguladıkları soykırım nitelikli toplu katliamlar ve Ermeni zulmünden kurtulmak için topraklarını terk etmek zorunda kalarak göç ve dönüģ sırasında hayatını kaybeden Türkler hiç gündeme getirilmemektedir. Ancak suçluyu mazlum yerine koyma konusunda oldukça baģarılı olan Ermeniler uluslararası toplumu Türklerin Ermenilere soykırım uyguladığı yalanına inandırmak konusunda fazla bir güçlükle karģılaģmamaktadır. Ermeniler göç sırasında hayatını kaybeden Ermeni sayısını giderek arttırmakta ve yeni yetiģen nesillerini Türk düģmanı olarak yetiģtirmektedir. Bu kapsamda 6 uluslararası kuruluģ ile 25 devlet, ABD nin 43 eyaleti, değiģik devletlere ait 3 özerk bölge, 6 eyalet ve 12 Ģehir meclisi Ermeni soykırımını tanıyan kararlar almıģtır. DıĢ dünyada cereyan eden bu haksızlıktan daha vahimi bazı Türk akademisyenlerin, yazarların ve sanatçıların 2008 yılı Aralık ayında baģlattıkları Ermenilerden özür diliyoruz isimli kampanya ile kendi ülkesini ve atalarını soykırım yapmakla suçlaması olmuģtur. MONTEBELLO BİLDİRİSİ VE KRİPTOLAR TaĢnakların Batı Amerika Bürosu nun New York eyaletinin Montebello Ģehrinde yaptığı 49. Bölgesel Kongre sonucunda 22 Haziran 2014 te yayımlanan bildiri son derece dikkat çekicidir. Bildiride adeta bir ültimatom havası taģıyan ve Türkiye nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinden toprak talep eden kongre kararlarına dikkat edildiğinde kararların sadece TaĢnak Batı Amerika TeĢkilatı nın akıl ürünü olmadığı, aynı zamanda Ermenistan Devletinin ve Türkiye nin bölünmeye zorlayan ülkelerin de ortak istekleri olduğu görülmektedir. 33 JustinMcCarthy, Turkish-ArmenianRelations, TASAM 3. Dünya Türk Forumu, Trakya Üniversitesi, Edirne, 29 Mayıs

82 Bildiride yer alan 2 husus Ermenistan ın Türk toprakları üzerindeki hedefleri ile Türkiye deki iģbirlikçilerinin kimler olduğunun Ģifrelerini de içermektedir: Birincisi; Ermeniler Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini Ermenistan toprağı (Ermenistan Anayasası ve Bağımsızlık Bildirgesinde Batı Ermenistan olarak adlandırılan bölge) olarak görmekte, Türkiye Cumhuriyeti nin bu topraklar üzerindeki hükümranlık haklarını kabul etmemekte ve Türk Devletini iģgalci, Türk ordusunu ise iģgal ordusu olarak kabul etmektedir. Bu söylemler BDP ve HDP nin söylemleri ile birebir örtüģmektedir ve bu iki partinin Ermeni diasporasına tam bir destek sağladığı hususuna bizzat bildiri metninde yer verilmiģtir. Adını DBP(Demokratik Bölgeler Partisi) olarak değiģtiren BDP(BarıĢ ve Demokrasi Partisi) nin, HDP (Halkların Demokratik Partisi) nin ve PKK nın görüģleri ve söylemleri ile Ermeni görüģleri arasında bu konuda tam bir mutabakat bulunmaktadır. Ġkincisi; Gizli ve MüslümanlaĢtırılmıĢ Ermeniler ifadesidir. Kararda bunların çoğunluğunun kendi gerçek kimliklerini ifģa etmekten ve din özgürlüğünü yaģamaktan korkmakta olduğu ifade edilmekte ve isterlerse bunların kendi gerçek kimliklerine geri dönmesine Türk Devleti nin izin vermesi istenmektedir. Bu ifade HrantDink insuikasttan önce yaptığı ve suikastın sebepleri arasında sayılan bazı açıklamalarını akla getirmektedir. Hrant Dink öldürülmeden kısa bir süre önce yaptığı açıklamada; iki konuya vurgu yapmıģtır. Ġlk olarak; Türkiye de yaģayan Kripto Ermenilerinin sayısının kadar olduğunu, bunlar arasında çok üst düzey devlet görevlileri bulunduğunu, bunların kendilerini gizlemelerinin yanlıģ olduğunu, zamanı gelince bu isimleri açıklayabileceğini belirtmiģtir. Söz konusu isimlerin açıklanması ihtimali Türk adının sağladığı gizlenme imkânından yararlanarak Ermeni tezlerini destekleyen ve Kürdistan kurulması için Kürt görüntüsü altında bölücülük yapan Kripto Ermenilerini endiģeye sevk etmiģtir. HrantDink in bu açıklamasından rahatsızlık duyan bir diğer grup ise Türkiye yi Kürt açılımı üzerinden bölmeye çalıģan ülkeler ve onlar adına faaliyet gösteren istihbarat servisleri olmuģtur. Türkiye deki yabancı istihbarat servisleri tarafından suikastla ortadan kaldırıldığı düģünülen HrantDink in katledilmesinden dakikalar sonra yüz bini aģkın kiģinin ellerinde Hepimiz Ermeni yiz yazılı aynı yerde imal edilmiģ pankartlarla Taksim meydanına dökülmesi, Almanya dan Ulusal Kanalı arayan bir gazetecinin Taksimde kameralara yansıyan göstericilerden bazılarını Almanya dan tanıdığını, 75

83 bunların Almanya daki PKK lılar olduğunu söylemesi Hrant Dink için sokağa dökülenlerin önemli bir kısmının Kripto Ermenisi olduklarını düģündürtmektedir. Türkiye nin kendi Ermeni vatandaģlarıyla hiçbir sorunu yoktur. Ancak bildiride Gizli ve MüslümanlaĢtırılmıĢ Ermeniler olarak ifade edilen grup için durum oldukça farklıdır. Bunların bir bölümü Türk toplumuna tamamen entegre olmuģtur ve devlete karģı gizli bir niyet taģımamaktadır. Hattâ içlerinde ArtinPenikgibi haksız soykırım iddialarını protesto etmek için kendisini yakanlar bile vardır. Ancak zorunlu göçten kurtulmak için din değiģtirerek Türk adı ve soyadı alanların bir bölümü ile 1. Dünya SavaĢı sırasında bunlarla iģbirliği yaparak Karadeniz de Pontus devleti kurmak isteyenler köklerini asla unutmamıģtır. Bu grupta olanlar uzun süre sessiz kaldıktan sonra devletin zayıf düģtüğünü hissettikleri ortamda yeniden sahneye çıkarak Ermenistan devletinin ve Diaspora Ermenilerinin tezlerini savunmaya baģlamıģtır. Son yıllarda Türkiye Cumhuriyeti ni soykırımcı gösteren makale ve kitaplar yazanlar, filmler çeviren ve Ermenilerden özür diliyoruz kampanyaları baģlatanlar ve onlara destek verenlerin büyük bir bölümü bu grup içinde yer alanlardır. Kripto larınbir bölümü son zamanlarda kendilerini gizlemekten de vaz geçmiģ ve ailelerinin kendilerine Türkçe ad ve soyadı vermesini eleģtirmeye baģlamıģtır.agos Gazetesine konuģan Miran Pırgiç, Selahattin Gültekin olan adını 2 yıl önce değiģtirerek kilisede vaftiz olduğunu, kendisi gibi Ermeni kimliğine dönen 70 kiģi ile birlikte Dersimli Ermeniler Ġnanç ve Sosyal YardımlaĢma Derneği ni kurduklarını, Türkiye de gizli Ermeni olduğunu, Kripto Ermeni olarak bilinen vatandaģların artık kendilerini gizlemelerine gerek kalmadığını, ancak Ermeni kimliğine dönerken çevresinin bizi deģifre ediyorsun Ģeklinde tepkisiyle karģılaģtığını anlatmıģtır 34. Kriptolar halen Türk adı ve soyadı taģıdığından Türk halkı bunların kökenini algılayamamakta ve dıģ basında da bunların Türkiye Cumhuriyeti hakkında öne sürdükleri iddialar kolayca yankı bulmaktadır. Türk adı ve soyadı taģıyan bu kiģilerin üstelik siyasetçi, tarihçi, akademisyen, gazeteci gibi kimliklerle öne sürdükleri iddialar, Ermeni meselesi hakkında bilgi sahibi olmayan Türk halkını etkilemekte ve bunlar; demek ki atalarımız Ermenileri katletmiģ gibi yanlıģ fikir ve düģüncelere 34 Gizli Ermeniler Gerçek Kimliklerine Dönüyor, Agos Gazetesi,

84 kapılabilmektedir. Bunların yurtdıģındaki etkileri ise Türkiye dekinden çok daha güçlü olmakta ve yabancı devletler ve halkları Türklerin Ermenilere soykırım yaptığını bizzat Türkler de kabul ediyor düģüncesine sahip olmakta, bu durum yabancı ülkelerin Türkiye Cumhuriyeti aleyhine soykırım kararı almalarını kolaylaģtırmaktadır. Bu konuda Türk milletine düģen görev mevki ve konumları ne olursa olsun Türklükten utanç duyan, PKK nın ve Dersim eģkıyasının savunmasına soyunan, Türkiye nin topraklarının yabancı devletler tarafından iģgaline seyirci kalan ve Türkiye nin bölünmesi için yabancı ülkelerle iģbirliği yapanların geçmiģte Türk milleti ile hesabı olanların çocukları olabileceği ihtimalini dikkatten uzak tutmamak olmalıdır. Bu hususta Mustafa Kemal Atatürk ün aģağıdaki sözleri Türk milletine izlemesi gereken yolu gösterecektir : ''Efendiler, sırası gelmişken, muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki ve vicdanındaki cevher-i asliyi çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin!'' Hrant Dink ikinci olarak;malatya Ticaret Odası nda yaptığı açıklamada;abd ve AB nin Türklerle Ermenileri karģı karģıya getirme çabalarını eleģtirmiģ ve ABD nin Irak ı iģgalinden sonra ayrılıkçı Kürtlerin Irak ta olduğu gibi Türkiye de de baģlangıçta özerklik, uzun vadede ise bağımsız devlet kurma çabalarına girdiğini, 1. Dünya Harbinde emperyalist ülkeler tarafından bağımsız devlet kurma vaadiyle Ermeniler nasıl kandırıldıysa Ģimdi de ABD üzerinden Türkiye de bir Kürt devleti kurma konusunda Kürtlere ümit verildiğini, 1915 te olduğu gibi günümüzde de ABD nin binlerce mil öteye döndükten sonra Türkiye Kürtlerinin Türk devleti ile baģbaģa kalacağını, Kürt ayrımcılığı yaparak ayrı bir Kürt devleti kurmak ya da özerklik kazanmak isteyen Kürtlerin, Ermenilere benzer bir durumla karģı karģıya kalmak istemiyorlarsa ABD nin ve batılı ülkelerin oyununa gelmemeleri gerektiğine vurgu yapmıģtır. HrantDink in açıklamaları ABD nin Kürtler üzerinde oynadığı oyunu ve aslında baģlangıçta Kürdistan olarak Türkiye den koparılacak topraklar üzerinde Kürt devletinin yanı sıra, gerçek kimliklerini açıklayan Kripto Ermenileri nin nüfus sayısına 77

85 dayanarak bir de Ermenistan bölgesi oluģturulması planlarını zamanından önce ortaya çıkarmıģtır. Bu nedenle HrantDink in açıklamalarınıntürkiye yi bölmek isteyen ABD ve diğer batılı devletleri ve Türk topraklarını geri alma hayaliyle yanıp tutuģan Ermenistan ı rahatsız ettiği açıktır. Dink cinayetinin bu rahatsızlıktan kaynaklanmıģ olmasının yanı sıra, Türkiye Cumhuriyeti nin bölünmesi önünde durabilecek en önemli güç olan TSK yı kendi derdine düģerek ülkenin bölünmesine ses çıkaramayacak hale getirmek ve sindirmek üzere baģlatılan kumpas giriģimlerinin ateģleyici fitili olarak kullanıldığı gerçeği de gözden uzak tutulmamalıdır. BDP ve HDP NİNERMENİSTAN LA İLİŞKİLERİ VE ORTAK HEDEFLERİ BDP nin 28 Ekim-1 Kasım 2013 tarihleri arasında ABD ye yaptığı ziyaret sırasında Ermeni Devrimci Federasyonu (ARF) (TaĢnak) heyeti büro üyeleri ve Amerika Ermeni Milli Komitesi (ANCA) nın ABD temsilcileri ile DTP heyeti arasında görüģmeler yapılmıģ, görüģmelerde Ermeni-Kürt ortaklığının geliştirilme imkânları ile milli ve demokratik hedefleri ilham olan Ermeni ve Kürt uluslarının tartışıldığını açıklanmıģtır. GörüĢmelere katılan ARF üyesi Ter-Khaçatryan; DemirtaĢ baģkanlığındaki DTP heyeti ile yapılan görüģmeler hakkında: GörüĢme, Ermeni-Kürt ortaklık imkânları, Batı Ermenistan ve Kürdistan ile ulusal ve demokratik hedeflerdeki Ermeni ve Kürt Ulusları için yararlı bir diyalog fırsatı sundu ifadesini kullanmıģtır. Söz konusu ifade PKK nın 18 Nisan 1990 tarihinde ASALA ile Lübnan da yaptığı toplantıda alınan; Muhtemel devrimden sonra elde edilen topraklar Ermeniler ile Kürtler arasında eşit olarak bölüşülecektir kararınınwashington da yeniden ele alınarak değerlendirildiğini göstermektedir. Takip eden süreçte 12 Kasım da Ġstanbul da BDP tarafından düzenlenen toplantıya Ermenistan TaĢnak Partisi Gençlik Organizasyonu yetkilileri de davet edilmiģ ve iki kuruluģ arasında ortak toplantılar düzenlenmiģtir. Söz konusu toplantıda; Batı Ermenistan ile Kürdistan toprakları konusunda Ermeni Kürt işbirliği imkânlarının araştırılmasının yanı sıra iki millet arasında diğer işbirliği konularının ele alındığı bildirilmiģtir. Bu toplantıdan iki hafta sonra Diyarbakır da BDP tarafından düzenlenen BDP Gençlik Kolları 1.Kongresi ne yine ARF (Ermenistan TaĢnak Partisi) Gençlik TeĢkilatı temsilcileri davet edilmiģ, konuģmaların önce Ermeni dilinde sonra Kürtçe yapıldığı toplantıda Washington ve Ġstanbul toplantılarında ele alınan konular tartıģılmıģtır. 78

86 Yukarıda belirtilen hususlar Ermenistan ın Türkiye Cumhuriyeti ne soykırımı kabul ettirme çabalarının sadece soykırımla sınırlı kalmayacağını, ilk aģamada soykırımın kabulünden sonra zaman içinde tazminat ve toprak taleplerinin de gündeme taģınacağını ve Türkiye den kopartılacak toprakların paylaģımını bölgedeki Kürt ayrılıkçı hareketi liderleriyle kendi aralarında halledilecek bir konu olarak düģündüklerini göstermektedir. BDP li ve HDP li milletvekillerinin bir bölümü 30 Mart mahalli seçimlerinde milletvekilliğinden istifa ederek belediye baģkanlığı seçimlerine katılmıģ ve seçimi kazanmalarını takiben BDP li belediye baģkanları ilçe isimlerini Ermenice yazdırmaya ve ilçelerdeki cadde, sokak isimlerini değiģtirmeye baģlamıģtır. EĢ zamanlı olarak Türkiye ye gelen Ermeni turistlerin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesindeki Ģehirlerde Ermenistan bayrağı açıp milli marģ söylemeleri, bölgemizdeki ayrılıkçı Kürt-Ermeni iģbirliğinin tehlikeli boyutlara ulaģtığını ve ayrılıkçı Kürtlerin ve Ermenilerin, bölgeyi BDP(DBP) ve HDP eliyle ErmenileĢtirmeye çalıģtığını göstermektedir. Yukarıda ele alınan Türkiye topraklarında meydana gelen Ermenicilik faaliyetleri ülkede yaģanan siyasi oluģumlarla bir arada ele alındığında kurgulanmaya çalıģılan senaryo daha kolay anlaģılmaktadır. PKK nın siyasi uzantısı görünümü veren BDP nin 3. Olağan kongresinde adını DBP ( Demokratik Bölgeler Partisi) olarak değiģtirmesi, HDP(Halkların Demokratik Partisi) ve DBP nin isimlerinin içinde halklar ve bölgeler ifadelerinin yer alması Türkiye nin üniter yapısının değiģtirilerek farklı etnisitelerin farklı bölgelerde yaģayacağı eyaletler sistemi Ģeklinde bir siyasi yapıya geçilmesinin planlandığını ve baģlangıçta özerklik olarak tasarlanan yapının ileride bağımsızlığa giden bir sürece ulaģmayı hedeflediğini, bu kapsamda ayrılıkçı Kürtlerle Ermenilerin iģbirliği içinde olduklarını açığa vurmaktadır. Bütün bu faaliyetler PKK ile Ermenistan arasında Lübnan ın Sidon kentinde yapılan protokolde mutabakata varılan Muhtemel devrimden sonra elde edilen topraklar Ermeniler ile Kürtler arasında eşit olarak bölüşülecektir ifadesinin ve BDP ile Ermenistan ın TaĢnak Partisi arasında 2013 yılında Washington, Ġstanbul ve Diyarbakır da yapılan toplantılardan sonra yapılan açıklamalarda yer alan Batı Ermenistan ile Kürdistan toprakları konusunda Ermeni Kürt işbirliği imkânlarının araştırılmasının yanı sıra iki millet arasında diğer işbirliği konularının ele alındığı ifadesinin ne anlama geldiğini yeterince açıklamaktadır. Ermenistan-Kürdistan hedeflerinin ortak yönlerini teyit eden bir diğer geliģme Batı Ermenistan Kongresi nin davetlisi olarak Ermenistan a giden Ġsmail BeĢikçi ile Diyarbakır eski Belediye BaĢkanı Osman Baydemir in Ermenistan da yaptıkları konuģmalarda ortaya çıkmıģtır. Ermeni soykırım iddialarını destekleyen Türkiyelilere verilen GevorgSurenyants niģanı, 2014 yılında ilk defa Ġsmail BeĢikçi'ye verilmiģ, toplantıda bir konuģma yapan BeĢikçi, Kürdistan sorunuyla ilgili araģtırmalarının 79

87 Ermeni sorununu karģısına çıkardığını, Kürdistan sorunuyla Ermeni sorunu arasında ayrılmaz bir bağ olduğunu belirtmiģtir 35. Ermeni sorunu ve varlıklarının korunması konusundaki çalıģmaları nedeniyle Yerevan Üniversitesi tarafından kendisine niģan takılan Osman Baydemir ise, dünyanın neresinde olursa olsun, soykırıma uğramıģ Ermenilerin torunlarının gelip kendi topraklarına yerleģme haklarının olduğunu söylemiģ 36, daha sonra Ġsmail BeĢikçi, RuĢen Arslan ve Osman Baydemir Yerevan'daki Soykırım Anıtı'nı ziyaret ederek Ermeni Soykırımı'nda hayatını kaybedenlerin anısına bir çelenk bırakmıģtır. Kriptolar ise kendilerini Türk kimliği ile gizlemenin sağladığı imkânlardan yararlanarak yurtiçinde ve yurtdıģında Türkiye Cumhuriyetini soykırımla suçlayan konferanslar, paneller, toplantılar düzenlemek, filmler çevirmek, kitaplar, makaleler yazmak suretiyle Türk milletini sırtından hançerlemekte ve Türkiye yi bölmek isteyen güçlere destek sağlamaktadır yılının 100. Yılında Türkiye nin kendi isteğiyle soykırımı kabul etmesi konusunda baskıların arttığı ve Türk hükümetlerinin Ermenileri tatmin edecek yeni adımlar atmaya zorlandığı görülmektedir.türkiye nin söz konusu baskılara karģı direnebilmesi için 1915 yılı öncesinde yaģananlar ile zorunlu göç kararının alınma sebeplerinin ve göç sırasında uygulanan insani tedbirlerin yanı sıra günümüzde Batı Ermenistan, Özerk Kürdistan hedeflerinin örtüģen yönlerinin, ayrılıkçı Kürt-Ermeni iģbirliğinin, bu iģbirliğini yapan ve kendilerini Türk isim ve soyadı ile gizleyenlerin büyük bir bölümünün kripto olduğunun ve terörist baģı ile sürdürülen müzakerelerden sonra ayrılıkçı Kürtlere verilecek özerkliğin ardından Ermenistan projesinin de devreye sokulacağının Türk halkı ve Türkiye Cumhuriyeti yönetim kadroları tarafından bilinmesi önem kazanmaktadır. 35 İsmail Beşikçi'yeGevorgSurenyantsNişanıVerildi, Agos, 31 Aralık İsmail Beşikçi'ye GevorgSurenyants Nişanı Verildi, Agos, 31 Aralık

88 A. ARġĠV BELGELERĠ KAYNAKÇA 1. OsmanlıArĢivleri: BaĢbakanlıkOsmanlıArĢiviDahiliyeNezaretiġifreKalemi: No , , 55-A/17, 55-A/77, 55-A/135, 57/110 BaĢbakanlıkOsmanlıArĢiviDahiliyeNezaretiġifreKalemi: No. 54-A/226 BaĢbakanlıkOsmanlıArĢiviDahiliyeNezaretiEmniyetUmumMüdürlüğü 68/71, 68/ , 68/101 2.ġubeArĢivi DahiliyeNezaretiġifreKalemi: No. 57/51, 57/71, 59/244, 56/140, 55-A/144, 54/406, 54-A/73, 54-A/248 BaĢbakanlıkOsmanlıArĢiviDahiliyeNezaretiġifrekalemi, ġifre No: 57/273, 58/124, 58/161, 59/123, 60/190 BaĢbakanlıkOsmanlıArĢiviDahiliyeNezaretiġifrekalemi, ġifre No:62/21(EK-30) BaĢbakanlıkOsmanlıArĢiviBaĢbakanlıkOsmanlıArĢivi, Bab-ıȃliEvrakOdası, ġifre No: BaĢbakanlıkOsmanlıArĢiviHariciyeNezaretiSiyasiKısmı: 2487/10, 8 N.1337 (7 Haziran 1919) 2. AmerikanArĢivi: AmerikanMilliArĢivveAraĢtırmaĠdaresi (US Archives NARA) /271 :Ek 310 AmerikanMilliArĢivveAraĢtırmaĠdaresi (US Archives NARA) /193,Copy No: 484 AmerikanMilliArĢivveAraĢtırmaĠdaresi (US Archives NARA); T1192, Roll 4, 860J.01/431 B. KĠTAPLAR ErmeniKomitelerininAmaçlarıveĠhtilalHareketleri, GenelkurmayAskeriTarihveStratejikEtütlerBaĢkanlığıYayınları, Ankara

89 Halaçoğlu, Yusuf, ErmeniTehciriveGerçekler( ), TürkTarihKurumuYayınlarıSayı 90, Ankara, 2001 Ġrandust, DvijuĢieSilıKemalistskoyRevolyutsii, GosudarstvenoeĠzdatelstvo, Moskova,-Leningrad, 1928 Konukçu, Enver, ErmenilerinYeĢilyayla dakitürksoykırımı (11-12 Mart 1918), Atatürk ÜniversitesiRektörlüğüYayını No: 674, Ankara, 1990 McCarthy, Justin, ÖlümveSürgün, Çeviren: Bilge Umar, ĠnkılapYayınları, Ankara, 1995 Öğün, Tuncay, UnutulmuĢBirGöçTrajedisiVilayat-ıġarkiyeMültecileri( ), BabilYayıncılık, Ankara, 2004 ÖzdemirHikmet, Çiçek Kemal, TuranÖmer, ÇalıkRamazan, Halaçoğlu Yusuf, Ermeniler: SürgünveGöç, TürkTarihKurumuyayınları, Ankara, Ermeniler: SürgünveGöç, TürkTarihKurumuyayınları, Ankara, 2004 Perinçek, Mehmet RusDevletArĢivlerinden 150 BelgedeErmeniMeselesi, KırmızıKediYayınevi, Ġstanbul, 2012 Selvi, Haluk, GeçmiĢtenGünümüzeErmeniSorunuveAvrupa, SakaryaÜniversitesiTürk-ErmeniĠliĢkileriAraĢtırmaMerkeziYayını, Sakarya, 2006 Süslü, Azmi, Ermenilerve 1915 TehcirOlayı, YüzüncüYılÜniversitesirektörlüğüYayın No:5, Ankara, 1990 TaĢcıoğlu, ÖmerLütfi, Türk-ErmeniĠliĢkilerindeTarihi, SiyasiveHukukiGerçekler, Nobel AkademikYayıncılık, Ankara, 2015 Uras, Esat, TarihteErmenilerveErmeniMeselesi, TürkiyeMatbaacılıkveGazetecilik A.O., BelgeYayınları, Ġstanbul, 1987 C. MAKALELER Çakmak, Zafer, MondrosMütarekesiSonrasıErmeni-Rum-YunanĠĢbirliği, FıratÜniversitesiSosyalBilimlerDergisi, Cilt: 16, Sayı: 2,, Elazığ-2006 Ertürk, Suzan, I. Balkan Savası ndabulgarordusundakianadoluermenileri, TürkDünyasıĠncelemeleriDergisi / Journal of Turkish World Studies, XII/2 (Kıs 2012) 82

90 Fein, Bruce, Lies, Damn Lies And Armenian Deaths, Huffpost World, June 4, 2009 D. TEZLER TaĢcıoğlu, ÖmerLütfi, BelgelereGöreTürk- ErmeniĠliĢkilerindeKatliamveSoykırımĠddiaları, GaziÜniversitesiSosyalBilimlerEnstitüsüDoktoraTezi, 24 Haziran 2014 E. GAZETELER, ĠNTERNET KAYNAKLARI GizliErmenilerGerçekKimliklerineDönüyor, AgosGazetesi, Ġsmail BeĢikçi'yeGevorgSurenyantsNiĢanıVerildi, Agos, 31 Aralık 2014 MüslümanMuhacirler, Tasvir-iEfkȃr, 11 Mayıs 1919 F. ULUSLARARASI KONFERANS McCarthy, Justin, Turkish-Armenian Relations, TASAM 3. DünyaTürkForumu, TrakyaÜniversitesi, Edirne, 29 Mayıs

91 TARĠHLE YÜZLEġMEK VEYA 101. YILDA HESAPLAġMAK Sadi SOMUNCUOĞLU Sempozyumun değerli katılımcıları, aziz Vanlılar, sayın Vali, sayın Rektör, sayın bilim adamları ve geleceğimizin teminatı sevgili öğrenciler hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sempozyumun Türk kültürünün önemli merkezlerinden ve I. Dünya Savaşında en çok şehit veren ve zulüm gören illerimizden biri olan Van da düzenlenmiş olması çok anlamlıdır. Tarihimizde adına Ermeni Mezalimi denilen kanlı olayların 101 inci ( ) yılındayız Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla başlayıp, kesintilerle zamanımıza kadar gelen, günümüzde de kan davasına dönüştürülerek devam ettirilen bu önemli meseleyle yüzleşmek yerinde olacaktır. Bunu yaparken, 241 yıllık sürecin temel göstergelerine dayanarak yanlışları ve doğruları ortaya koymaya çalışacağız. Tabii I. Dünya savaşında Osmanlı Devletinin uyruğundaki Ermenilerin, İtilaf Devletlerinin safında yer alarak, yıldır huzur içinde yaşadıkları kendi toplumları ve Devletiyle neden savaştıklarına ve sonuçlarına yakından bakacağız. Ancak konuya girmeden önce bazı tespitlerin yapılması gerekiyor. Ermeniler asırlardır huzur içinde yaşadıkları ve Devlet içinde imtiyazlı bir statüye sahip oldukları halde niçin 1860 dan itibaren isyan etmeye başladılar? Yine, I. Dünya Savaşında niçin İtilaf güçleriyle birlikte olundu ve sivil halka yaygın katliam yapıldı? Bu soruların cevabı bellidir. Büyük devletler zayıfladığını düşündükleri Osmanlıyı çökertmek ve paylaşmaya karar verdiklerinde, bu konuda Ortodoks Ermenilerin önemini biliyorlardı. Bunun yanında yaygınlaşan milliyet duygularını da dikkate alarak Ermenilere, Size iki deniz arasında devlet kurduracağız vaadinde bulundular ve buna inandırdılar. Ermeni meselesinin temelinde hep bu beklentinin yattığı ve gerçekleşmek bir yana felakete yol açtığı halde, tesirlerini eksilmeden günümüzde de devam ettirdiği görülmektedir. 84

92 İki buçuk asra yakın bir zaman dilimini kapsayan bu dönemi, yukarıdaki tespiti dikkatte tutarak tarihin akışına göre 9 bölümde inceleyeceğiz , Küçük Kaynarca ve Berlin AntlaĢmaları ile Ortodoks Ermenilerin koruma altına alınması siyaseti dönemi den itibaren Osmanlı Katolikleri üzerinde başlayan misyoner çalışmaları ve 1740 Kapitülasyon anlaşması sonrasında Fransa, Katolikler üzerinde himaye yetkisini kazanmıştır. Rusya ise bu imtiyazı, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ile Ortodokslar için elde etmiştir. Ermeni meselesinin başlangıcı olarak kaydedilmesi gereken tarih, Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında, Ayastefanos ve Berlin Konferansı Antlaşmaları olmalıdır. Ayastefanos Antlaşması'nın 16. Maddesi, Berlin Anlaşmasının 61. Maddesinde Ermeni meselesi konusunda özetle şöyle denilmektedir: " Osmanlı hükümeti Doğu Anadolu da ilgili devletlerin gözetiminde Ermenilerle ilgili olarak kapsamlı bir ıslahat yapmayı, Kürtlere ve Çerkezlere karģı güvenliklerini sağlamayı garanti eder. " Antlaşması'nın bu hükmüne göre; İngiltere, Rusya, Almanya, Fransa, İtalya ve Avusturya ya Ermenilerle ilgili konularda müdahale yetkisini almış olmaktadır. Tarihte ilk defa bir devletin içişlerine karışma yolu, böylece açılmıştır. Antlaşmalarda yer alan Himaye ve Islahat kavramlarının, insani ve masum bir anlam taşımadığını; Osmanlı Devletini paylaşmak üzere devrin güçlü devletlerine, Ermenileri kullanma hakkının tanındığını söylemeye herhalde gerek yoktur. Nitekim bu tarihten itibaren Osmanlı ya karşı örgütlenme ve isyanların yoğunlaşarak başladığı görülmektedir , Doğu Anadolu da Ermeni Devleti kurma hayaliyle silahlı Komitelerin kurulması ve isyanların baģlaması dönemi. Osmanlı toplumuna genel olarak bakıldığında Müslümanlarla Ortodokslar arasındaki ilişkilerde kayda değer bir rahatsızlığın olduğu söylenemez. Aksine, duyulan yüksek güven dolayısıyla Ermenilere sadık tebaa statüsü verilmiştir. Bunun gereği olarak, devlet hizmetlerinde Ermeniler en yüksek mevkilerde görevlere getirilmiştir. Bu çerçevede, 22 bakan, 33 milletvekilli, 29 paşa, 7 büyükelçi, 11 başkonsolos, 11 85

93 üniversite öğretim üyesi ve 41 üst düzey memur görev yapmıştır. Osmanlı 1. Meclisinde 10, 2. Meclisinde 11 Ermeni milletvekilinin bulunduğunu görüyoruz. Ermenilerle ilişkiler bu kadar mükemmel iken, misyoner okullarının (zaman içinde sayılarının bin 200 e ulaģtığı tespit edilmiģtir) çalışmaları ve yukarıda bahsi geçen Antlaşmaların etkileri sonuç vermiş, çok sayıda Ermeni dernek ve komiteleri kurulmuştur. Bunlar arasında ihtilalci ve acımasız karakterleriyle öne çıkan 1887 de İsviçre de kurulan Hınçak ve 1890 da Tiflis te kurulan Taşnaksütyun Komiteleri dikkat çekiyor. Her iki Ermeni Komitesinin de programlarında, Doğu ve Güneydoğu Anadolu da Devlet kurmanın amaçlandığı, bunun için silahlı eylemler yapılacağı, isyanlar çıkarılacağı açıkça yazılmaktadır. Ermeni devleti kurma yolundaki bütün isyancı eylemlerde Patriğin rol onadığı görülmektedir. Bu konuda Gülseren S. Aytaş ın şu tespitini örnek verelim: 1876 Ermeni Patriği Nerses İngiliz Büyükelçisi Layard ile görüşmesinde; Avrupa devletlerinin sempatisini çekmek için isyan zorunlu ise, böyle bir hareketi baģlatmakta zorluk bulunmadığını Ermenilerin haklarını takipte kararlı olduklarını, eğer bunları Avrupa nın müdahalesi ile elde edemezlerse, Rusya ya müracaat edeceklerini ve Rusya tarafından ilhak edilinceye kadar kıģkırtmalara devam edeceklerini söylüyor ve muhtar bir Ermenistan teģkili için iltimas talep ediyordu. Büyükelçi Layard Ermenistan ile ne kastedildiğini sorunca Patrik; Ermenistan, Van ve Sivas PaĢalıklarını, Diyarbakır ın büyük kısmını, eski Kilikya Krallığını ihtiva edecektir. Layard ın bu kadar büyük bir projenin tahakkuk Ģansında Ģüphe ettiğini belirtmesi üzerine ise Patrik, Ermenilerin haklı taleplerine kulak asılmayacak olursa, bahsettiği bu bölgenin Türk idaresine karģı toptan ayaklanıp Rusya ya iltihak edeceğini ifade ediyordu. Patriğin bu ifadeleri daha 1876, 77 ve 78 yıllarında sarf etmiş olması çok önemlidir, anlamlıdır. Yine bu dönemde Armenakan, Hınçak ve Taşnak gibi silahlı örgütlerin kurulması, 1860 da Zeytun da başlayan ilk isyanın I. Dünya Savaşına kadar devam etmesi; Savaşta, öncesinde ve sonrasında cephe gerisinde işlenen katliamlar ve Osmanlı Ordusuna karşı düşmanlarla bir olup savaşılmasının gerekçesini, apaçık ve itiraz edilemez bir şekilde vermektedir. Bu dönemdeki olup bitenler, açıkça ve doğru 86

94 bir şekilde ortaya konulmazsa, daha sonraki gelişmeleri izah etmekte güçlük çekebiliriz. Bu bakımdan, dönemin özelliklerini, gelişmeleri ve insanlık suçu teşkil eden tertipleri iyi bilmemiz gerekmektedir. Bu konuyu Justin McCarthy şöyle anlatıyor: Birinci Dünya SavaĢına uzanan yıllar, Doğu da kutuplaģmaların arttığı bir dönem oldu Rus-Türk SavaĢı, Müslümanların Anadolu ya ve Ermenilerin de Kafkasya ya doğru, zaten var olan nüfus değiģ tokuģuna yenilerinin eklenmesine yol açtı. SavaĢ sırasında Kafkasya daki Müslümanların Osmanlı ya, Anadolu daki Ermenilerin de Rusya ya yardım etmesi, ırk ve din bağının hükümetlere duyulan sadakatin önüne geçtiği hissini pekiģtirdi. Anadolu daki Ermeni ihtilal huzursuzluğuyla Kürt aģiretlerinin verdiği baskınlar, Ermenilerle Müslümanlar arasındaki nefreti ve bölünmeyi vahimleģtirdi. Kafkasya da aynı nefret ve bölünmeler, 1905 Ġhtilali sırasında, kanlı bir biçimde yüzeye çıktı Rus hükümeti Anadolu daki Ermenilerin dinsel ve henüz belirmekte olan etnik farklılığını sömürmeye, savaģ sırasında ve muhtemelen daha öncesinde baģladı. Kafkaslardan milyonlarca, sürgün (deportation/sınır dıģı) edilen (tehcir/sevk ve yerleģtirme değil) ve yollarda yüz binlercesi can veren, masum Müslümanların acıklı haliyle ilgilenen, bu mezalimi hatırlamak isteyen bile yok. Ruslar, önce bu masum insanların hesabını düşünse daha iyi olmaz mı? Bu korkunç ortamı anlamamıza yardımcı olan bir diğer belge de, ihtilalci bir Ermeni komitacısının Robert Kolej kurucusu Dr. Cyrus Hamlin e söyledikleri şu sözlerde mevcuttur: Hınçak çeteleri fırsat kollayarak Türk ve Kürtleri öldürecekler, köylerini yakıp dağlara kaçacaklar. Galayena gelen Müslümanlar ayaklanıp Ermenilerin üstüne çullanacaklar ve Ermenileri o kadar vahģice boğazlayacaklar ki, Rusya insanlık ve Hıristiyan medeniyeti adına müdahale edecektir. Dinlediklerinden dehģete düģün Hıristiyan Misyoner Dr. Hamlin, o zamana kadar duyduğu en cehennemi ve gaddar olan bu tertibe karģı geldiğinde Ģu cevabı aldı : size öyle geldiğine Ģüphe yok; fakat biz Ermeniler özgür olmaya kararlıyız. Avrupa, Bulgar vahģetine kayıtsız kalmadı ve Bulgaristan Ģimdi özgür. Milyonlarca kadın ve çocuğun feryatları göğe yükseldiğinde, bizim yakarıģlarımıza da kulak verecektir Yanlış anlaşılmaması için açıklanması 87

95 gerekmektedir ki, 1860 larda kurulan Robert Kolejin Müdürü Dr. Cyrus Hamlin i dehşete düşüren bu sözler, vahşetin ulaştığı boyutlarla ilgilidir. Yoksa, Osmanlıya karşı isyan edilmesine karşı değildir. Nitekim Hamlin 1907 de ABD de yayımlanan hatıralarının bir bölümünde özetle şöyle demektedir: Kolejde Bulgar gençlerini eğitiyorduk. Bulgar isyanının baģında bu gençler vardı. Bu durum karģısında Ermeniler ve Rumlar bizim çocuklarımız eğitilmiyor diye gücendiler. Daha sonra onları da eğittik. Anadolu da kiliselere bağlı olarak açılan bu kolejlerin, Osmanlının yıkılışında çok büyük rollerinin olduğu bilinmektedir. Vahşetin derecesini ve ne için yapıldığını göstermesi ve bugünlere nasıl gelindiğini açıklaması açısında bu önemli bir belgedir. Düşman bildikleri Müslümanları ve kendi dinlerinden olan Ortodoks Hıristiyanları, tuzak kurarak birbirine boğazlatmak, masum insanların çatışmasını (Mukateleyi) yaygınlaştırmak suretiyle dış devletlerin, öncelikle de Rusya nın müdahalesini sağlamak için neler yapılmış? Milyonlarca kadın ve çocuğun feryadından medet uman barbarlık ruhuyla, başta kendilerini, sonra da asırlardır huzur içinde yaşadıkları komşuları Müslüman Türkleri mahvetmeyi göze almışlardır. Böylece Ermenilerin günümüze kadar süren insanlık dışı kanlı tertipleriyle nefret ve kini kimlik haline getirmelerinin süreci başlamıştır. Artık bu yeni kimliğin insani hiçbir değerle ilgisinin kalmadığını görmek için yaşanan bu acı gerçeklere bakmak, sanırız yeterli olacaktır Osmanlı Rus Savaşında ve sonrasında yaşanan ve I. Dünya Savaşına kadar Anadolu nun büyük bir bölümüne yayılarak devam eden sayısız isyan ve vahşetin böylesine bir ruh haliyle yapıldığına şüphe yoktur de Cihan Devletinin Padişahı Sultan Abdülhamid e bombalı suikast yapılması, isyancıların cüretinin boyutlarını göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Eğer bu suikastta Padişah hayatını kaybetmiş olsaydı, Devletin ve Milletin durumu nasıl bir hal alacaktı? Ermeni isyanlarını değerlendirirken, gözü dönmüş bu saldırıların doğuracağı vahameti iyi düşünmek gerekmektedir. I.Dünya Savaşına kadar Anadolu coğrafyanın çeşitli il ve ilçelerinde 50 den fazla isyan çıkarıldığını unutmamak gerekir. Her isyandan sonra, 88

96 batı basınında, Müslüman Türkler Ermenileri katlediyor koparılması adet halini almıştır. şeklinde yaygaraların Kaynaklarda Türk ve Müslümanların ve Osmanlı Devlet unsurlarının böylesine planlı kışkırtma ve tertiplere başvurduklarına dair bir bilgiye rastlanmamıştır, rastlanması da mümkün görülmemektedir. Çünkü, farklı kültür ve ruh yapılarının yanında, bir tarafın (isyancı Ermenilerin) hiçbir insani sınır tanımadan hep saldıran, öbür tarafın (Müslüman Türklerin) hep savunma konumunda olduğunu bilmek gerekmektedir. Diğer bir ifadesiyle, terörle insanları acımasızca öldürerek dehşet salıp sindirerek hedefine ulaşmayı meşru sayan ruh yapısı bir tarafta; kanunların gereği olarak can ve mal güvenliğini ve kamu düzenini savunmaya çalışan meşru devlet güçlerinin görevini yapması öbür tarafta olduğuna göre; saldırgan ile nefsi müdafaa (MeĢru savunma) yapanın aynı konumda olduğu söylenebilir mi? Bu gerçek karşısında, iki taraf da birbirini kırdı, katletti gibi dikkatsizce kullanılan, haksız, ürkek ve korkakça ifadelere katılmak mümkün değildir. Hukuk ve ahlaki değerler bakımından, saldırganla masum olan bir tutulabilir mi? zorunlu Göç ve yaygın katliam dönemi 28 Temmuz 1914'te başlayan ve 11 Kasım 1918'de sona eren I. Dünya Savaşına Osmanlı Devleti 29 Ekim1914 de girdi. Eli silah tutan herkes cepheye gönderilince, cephe gerisinde büyük bir güvenlik zafiyeti doğdu. Bu ortam, 2 Kasım 1914 de Osmanlıya savaş ilan eden Ruslar için büyük bir fırsat oldu, ciddi şekilde silahlandırdığı isyancı Ermeni örgütlerinin yaygın şekilde saldırıya geçmesini hızlandırdı. Bunu fırsat bilen isyancı Ermeniler masum sivillere karşı köylerde, şehirlerde yaygın bir katliama girişti, evleri işyerlerini yakıp yıkmaya başladı. Kendilerine destek vermeyen bazı Ermeni ileri gelenleri bile katledildi. Silahsız, çaresiz Müslümanların bir kısmı batıya göç etti. Ermeni çeteleri, askeri depoları basıp yakmaya, telgraf tellerini keserek cephe ile haberleşmeyi engellemeye, cepheye silah, mühimmat ve lojistik desten götüren ikmal kollarına saldırdılar. Cephe gerisindeki bu ihanet karşısında bazı ordu birlikleri savaşamayacak duruma düştü. Mesela; Sarıkamış harekatına, Trabzon - Erzincan hattından mühimmat ve lojistik destek götüren ikmal 89

97 kolları Ermeni çeteciler tarafından kesilince, Ordu cephanesiz ve yiyeceksiz kaldı. Uzmanlar bu durumu, eğer yardımlar cepheye ulaģmıģ olsaydı, Ruslar mağlup edilebilirdi şeklinde değerlendirmişlerdir. Ermeni asiler bunlarla da yetinmedi; teşkil ettikleri sayıları 160 bini bulan düzenli, silahlı ve üniformalı Ermeni birlikleriyle düşmanların safında yer alarak, Osmanlı ordusuyla savaştı. Bu vahim durum karşısında Osmanlı hükümeti Patrik başta olmak üzere, Ermeni ileri gelenleriyle bir çok görüşme yaptı; nasihat heyetleri göndererek vazgeçirmeye çalıştı. Ama bu gayretler netice vermedi. Batıda Osmanlı, devrin en büyük ordularıyla Çanakkale de ölüm-kalım savaşı yapıyordu. Bu arada Rus ordusunun ilerleyişinden cesaret alan Ermeni çeteleri, Nisan 1915 de Van a girerek, şehri ele geçirdi; masum sivillere iğrenç tecavüzler ve hunharca katliamlar yaptı. Şehirden kaçabilen çok sayıdaki sivil masum kişiler yakalanarak öldürüldü ve 80 binin üzerinde Müslüman Türk katledildi. Osmanlı birlikleri Temmuz da Van ı kurtardı, ancak şehir tam anlamıyla harabeye dönmüş, ayakta kalan bina bile kalmamış, bir çok köy haritadan silinmişti. Bitlis, Erzincan, Erzurum, Urfa gibi bazı iller de aynı durumdaydı. Doğu Anadolu bir iç savaş ortamına sürüklenmişti. Artık bu duruma kesin bir çare bulunması şarttı. Çare olarak üç seçenek vardı, bunlar: a. Savaşta düşmanla işbirliği yapan düşman olmuştur. Savaş hukukuna göre düşmanın öldürülmesi haktır. b. Savaş 7 cephede bütün şiddetiyle devam ederken, cephe gerisine gönderilecek güç kalmadığından ihanete seyirci kalmak. c. İsyancıların savaş bölgesinden çıkarılarak, devletin başka bir vilayetine yerleştirilmesi. Osmanlı hükümeti, isyan eden Ermeni asilerine karşı 3. Seçeneği, (meģru her devletin yapması gerekeni) uygun bularak, 26 Mayıs 1915 de bir Sevk ve İskân (yerleģtirme) kanununu çıkardı. Buna göre isyancı Ermeniler savaş bölgesinin dışına taşınacak, Suriye vilayetine yerleştirilecekti. 10 Haziran 1915 de yayımlanan yönetmelikle de, sevk ve yerleştirme (Tehcir) işleri ayrıntılarına kadar düşünülerek, her tedbir öngörülmüş ve alınmıştır. Sevk (taşıma) edilen Ermeni çetelerinin sayısının 500 bin 90

98 civarında olduğu, bu sevk sırasında soygun, intikam saldırıları ve bulaşıcı hatalıktan dolayı isyancılardan ölenlerin olduğu bir gerçektir. Bunların sayısını tarihçiler 50 bin civarında gösteriyor. Bu 50 binin büyük çoğunluğu bulaşıcı hastalıktan ölenler teşkil ediyor. Taşıma sırasında ihmal gösteren, saldırganlarla işbirliği yapan görevliler ise kurulan Divan-ı Harp te yargılanıyor de kurulan Divan-ı Harb de 613 kişi yargılanmış, 67 si hakkında idam, diğerleri hakkında da çeşitli cezalara hükmedilmiştir. Dünya tarihinde belki de ilk defa, savaş devam ederken böyle bir yargılama yapılabilmiştir. Osmanlı Devletinin bu örnek tavrı bile, insan hayatına ve hukuka ne kadar önem verdiğini göstermesi bakımından çok dikkat çekicidir. Ayrıca Osmanlı hükümeti 13 Şubat 1919 da zorunlu göçün soruşturulması ve nedenlerinin tespiti amacıyla ikişer kişiden oluşan tarafsız bir komisyon kurulması için İsveç, Hollanda, İspanya ve Danimarka hükümetlerine bir müracaat ederek teklifte bulunmuş, ancak bu devletler 6 Mayıs 1919 da verdikleri cevaplarda teklifi reddetmişlerdir. Kendine güvenmeyen bir devlet, bütün bunları yapabilir mi? Suriye ve civarına yerleştirilen Ermeni çetelerine ev, tarımla uğraşanlara toprak, zanaatkarlara işyeri ve kredi verilmesi, hayatlarını devam ettirmeleri için gerekli tedbirler alınmıştı. Osmanlının aldığı bu tedbir, ülke güvenliği ve insani açıdan, sonuçları itibariyle başarılı olmuştur. Şöyle ki, Savaş 1918 de sona erinceye, Ermeni çeteleri yerlerine tekrar dönünceye kadar, katliamlar büyük oranda durmuş, cephe gerisi saldırı ve ihanetler önlenmiştir. Bu sonuca göre Osmanlı Devletinin bu kararı almakla ne kadar haklı olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak, Rusya nın 1917 Bolşevik İhtilali sonrasında savaşı bırakarak Türkiye den çekilmesi üzerine ortaya çıkan boşluğu, Rus ordusundan ayrılan Ermeni birlikleri ile Ermeni çetecileri doldurmuştur. Rusların çekilişini, Ermeni birlik ve çetelerinin de çekilişi takip etmiş, ancak bu çekiliş dehşet verici boyutlara ulaşan vahşet ve katliamlarla, tam bir imha şeklinde olmuştur. Erzincan dan İran sınırına, Trabzon dan Rus Ermenistan ına uzanan bölgede Bayburt, Tercan, Erzurum, Kars gibi ne kadar il, ilçe, belde ve köy varsa tamamı basılmış, yakılmış yıkılmıştır. Adeta canlı bir varlık bırakmamak üzere vahşetle Müslüman Türkler katledilmiştir. Dükkan ve evler yakılıp yıkılmış; bağ ve bahçedeki ağaçlar 91

99 kesilmiş ve tarla-tapan demeden her şey yok edilmiştir. Sağ kalanların bir çoğu açlıktan ölmüş, Türk Ordusunun hızlı hareketiyle yetiştiği yerlerde etrafa atılmış pek çok cesetle, baygın ve aklını kaybetmiş kişilerle karşılaşılmıştır. Aynı vahşet ve yok etme saldırıları, Kafkaslarda,Azerbaycan Türklerine de yapılmıştır. Tespitlere göre, 1914 den, zorunlu göçün başladığı Haziran 1915 e kadar isyancı Ermeni çeteleri ve birlikleri tarafından 155 bin civarında masum, sivil Müslüman Türk katledilmiştir , katliam, savaģ ve antlaģmalar (1920 Gümrü, 1921 Moskova, 1921 Kars ve 1923 Lozan) dönemi 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateşken Mütarekesi ile savaş sona erince, Antlaşma gereğince Osmanlı ordusu terhis edildi. Osmanlı hükümeti Ekim 1918 yılında Ermenilerden isteyenlerin tekrar eski yerlerine dönmeleri için Geri DönüĢ Kararnamesi çıkardı. Bu sırada Osmanlı topraklarının bir kısmı Fransız ve İngilizlerin işgali altındadır. Ermeni çeteleri yeni kurulan Bolşevik hükümetinden yardım alarak 1919'da Doğu Anadolu'da vilayet ve kazaları işgal etti. Bütün bölgeye yayılan ve 1920 ye kadar süren Ermeni saldırıları sonucunda 363 binin üzerinde masum-sivil Müslüman Türk hunharca katledildi. Bunun üzerine Eylül-1920'de taarruza geçen Doğu Cephesi komutanı Kâzım Karabekir komutasındaki 15. kolordu, Misak-ı Milli sınırları içinde olan Sarıkamış, Kars, Ardahan, Artvin, Batum, Iğdır ve Gümrü yü geri aldı. Ermenilerin barış istemeleri üzerine, 3 Aralık 1920 de Gümrü Antlaşması; Ermenistan Sovyet Hükümeti kurulunca da, 16 Mart 1921 de Moskova Antlaşması yapıldı. 13 Ekim 1921'de TBMM Hükümeti ile Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Sovyet Rusya temsilcileri arasında imzalanan Kars Antlaşma ile bütün uyumsuzluklar giderilmiş, Doğu sınırımız kesin şeklini almıştır. Bu gelişmelerle 1774 de başlayan Ermenistan meselesinin kökten halledildiği düşünüldü. Ama kısa zaman sonra bunun böyle olmadığı, Ermeni temsilcilerinin Lozan Barış görüşmelerine kalabalık bir heyetle gelerek, Anadolu da kendilerine yurt verilmesini ve öldürülen Ermeniler bazı haklar istemeleri üzerine yeniden 92

100 gündeme geldi. Lozan da uzun süren tartışmalar sonunda Ermeni talepleri reddedildi. TBMM hükümeti, Lozan a gönderdiği Türk heyetine, Ermenilerle ilgili olarak şu talimatı vermişti: Ermeni yurdu söz konusu olamaz, olursa görüģmeler kesilir. Görüşmeler de bu çerçevede tavizsiz bir şekilde devam etmiştir. Ermenilerin, Türkiye den Yurt/Toprak, GeniĢ kapsamlı bir genel af ve Azınlıkların askerlikten muaf tutulması talepleri reddedilmiştir. Bu sonuç çok önemlidir. Çünkü, önceki 3 antlaşma ilgili devletler arasında yapılmış bölgesel bir nitelik taşıyordu. Şimdiki ise, I. Dünya Savaşının galipleri tarafından düzenlenen ve Ermeni iddialarının bütünüyle reddedildiği uluslararası bir konferanstı. Böylece Ermeni meselesi kökten halledildi diyebiliriz. Bu sonuç Ermenileri sarstı. Hüsrana uğrayan Ermeni delegasyonu, Ermeniler, savaş sırasında tüm Ermeni milletinin İtilâf Devletleri nin yanında savaştığını vurgulayan bir bildiri yayımladı. Lozan Barış Antlaşması nda hayal kırıklığına uğrayan Ermeni delegeleri, 2 Şubat 1923 te Lozan dan ayrılırken konferansa katılan devletlere verdikleri bildiride, konumuz açısında son derece aydınlatıcı ve düşündürücü bilgiler yer alıyordu. Bildirinin özeti şöyledir: Ermeni delegeleri, Lozan Konferansı komisyonlarının açıklamalarından ve basında yayınlanan barıģ antlaģması projesinden Ġtilâf Devletleri nin Ermenileri ve Ermeni sorunlarını yüzüstü bırakmıģ olduğunu anlamıģtır. Ermeni sorununun çözümlenmemiģ olarak kalmasının Ermenilerin durumunu daha kötü hale getirmiģ olduğunu göz önüne koymak isteriz. Büyük devletler, Türkiye deki Ermenilerin kurtarılması hakkında yalnız siyasî ve insanî bakımdan değil, Ermenilerin Birinci Dünya Savaşı nda İtilâf Devletleri için ve bu devletlere karşı göstermiş olduğu pek çok hizmetlerden ötürü verdikleri sözleri de hatırlatırım. İtilâf Devletleri nin çağırması üzerine Ermeni gönüllüleri akın akın bu devletlerin emrine girmişler ve söz verilen bağımsızlık için Filistin ve Kilikya da savaşan Doğu Ordusu nun çekirdeğini teşkil etmişlerdir.1918 yılında Kafkas Cephesi nde çarpışan ve Türklerin İngiliz Ordusu na ve Irak a karşı yürümesine engel olan Ermeni askerî kuvvetleriydi. Bakü yü savunan Ermeniler, Almanların petrol ihtiyacını karşılayamamasını sağlamışlardır. Ermenilerin bu hareket ve fedakârlıkları, kendilerine çok pahalıya mal olmuģ; birçok Ermeni ölmüģ, yaralanmıģ, pek çok mal kaybolmuģ ve binalar yıkılmıģtır. Büyük savaģın 93

101 amaçlarından birisinin de hak ve adalet sağlamak olduğu halde Ermeniler, bundan yoksun bırakılmıģtır. Bu bildiride yer alan açıklamalar dikkatle değerlendirildiğinde; isyancı Ermenilerin İtilaf Devletleri tarafından aldatılarak kullanıldığı; Ermeni iddialarının kökten çürütüldüğü; saldıran, acı olayları başlatan, ihanet eden, ölümlerden, yıkımlardan sorumlu olan tarafın kendileri olduğu açıkça ve kesin bir şekilde görülecektir. Neticede olarak Lozan da, Türk-Ermeni ihtilafı 4. defa, uluslararası bir Antlaşma ile çözülmüştür , Ermeni ASALA terörü dönemi Türkiye, Lozan da, büyük devletlerin de onayladığı bu uzlaşma ile Ermeni meselesine, artık halledilmiģtir gözüyle bakmaya başlamıştır. Ancak yanıldığını, aradan 50 yıl geçtikten sonra yılları arasında, Türk mülki ve diplomatik hedeflere karşı terör eylemi yapan Ermenistan'ın KurtuluĢu için Ermeni Gizli Ordusu nun (ASALA) ortaya çıkmasıyla anlamıştır. ASALA nın 21 ülkenin 38 şehrinde gerçekleştirdiği 110 silahlı terör eyleminde 42 Türk diplomatı şehit olmuştur. Batının başkent ve büyük şehirlerinde güpegündüz bu cinayetlerin işlenmesi, Fransa ve Yunanistan gibi ülkelerin üs olarak kullanılması, Paris'te Türk Hava Yolları Bürosunu bombalayan örgüt üyelerine 30 ay gibi komik bir cezanın verilmesi, anlamlı bulunmuştur. Ermenilerin kendileriyle hiçbir meselesi olmayan, masum insanları öldürebilmesinin tek bir gerekçesi olabilir; o da, Türk Milletine mensup olmaları ve Türkiye Cumhuriyetini temsil etmeleridir. Aynen BM, Uluslararası Soykırımı Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesindeki soykırım tarifinde olduğu gibi; bir gruba mensup olma gerekçesiyle cinayetler işlenmiştir. Bir başka tespit de, aradan 50 yıl geçtikten sonra, muhtemelen I.Dünya Savaşını da görmemiş olan ASALA teröristlerinin, tanımadığı insanları öldürebilmesi için, Ermenistan'ın KurtuluĢu için Ermeni Gizli Ordusu kurmak ve insanları, Türk Milletine karşı nefret ve kin duyacak şekilde 94

102 eğitmek gerekir. Bu hususu, Ermenistan Cumhuriyeti nin her yıl düzenlenen törenlerinde ilköğretim çağındaki çocuklara Türk Bayrağını çiğnetmek ve, meydanlarda yakmakla başlayan sistematik eğitim programlarında görüyoruz. (Tarihte Doğu Anadolu da Ermenistan adıyla bir egemenlik kurulmamıģtır. Türkler Anadolu yu, egemen olan Doğu Roma (Bizans) dan almıģtır. Bizans ın varisi de olmadığı için, veraset Türk egemenliğine intikal etmiģtir. Bizans döneminde zulüm altında yok olmakla karģı karģıya kalan Ermeni toplumu, Sultan Alparslan ın Malazgirt teki zaferini büyük bir sevinçle karģılamıģlardır. Sonra da, yıl, Türk egemenliği altında kimliklerini kaybetmeden huzur içinde yaģamıģlardır. Onlara, durup dururken, kimse bir Ģey yapmamıģtır.) Diaspora, ASALA ve Ermenistan ın, kendi milletinin sağlıklı bir kimliğe kavuşmasını, gelişmesini, refah ve büyümesini düşünmek yerine, boyunu aşan cüretkâr tavırlarla varlığını eriten bir yolda ısrar etmesini, aynen I. Dünya Savaşında, öncesinde ve sonrasında olduğu gibi, yine emperyalist devletlerin aldatarak öncü birlik halinde kullanmaya devam ettiği sonucuna varıyoruz , Azerbaycan Topraklarının iģgali / Hocalı Soykırımı - Ermenistan ve Diasporanın Türkiye den Toprak Talebi dönemi ve Emperyalist devletlerin Sürdürdüğü Uluslararası siyaset. Türkiye, Sovyetlerin 1991 de dağılması üzerine kurulan, aralarında Ermenistan ın da bulunduğu bağımsız devletlerin tamamını ayrım gözetmeden aynı gün tanımıştır. Buna karşılık Ermenistan 21 Eylül 1991 de yayımladığı Bağımsızlık Bildirgesi nin 11. maddesinde şöyle demektedir: Ermenistan Cumhuriyeti, Osmanlı Türkiye si ve Batı Ermenistan da gerçekleģtirilen 1915 soykırımının uluslararası düzeyde tanınması çabalarını destekleyecektir. Yine Ermenistan Anayasasının 13. Maddesinde Bildirgenin bu hükmüne atıfta bulunmak ve Ağrı Dağını devlet arması yapmak suretiyle, Türkiye ye karşı soykırım suçlamasını ve toprak bütünlüğüne karşı saldırganlığı temel politika haline getireceğini açıkça ortaya koymaktadır. 95

103 Ermenistan, bağımsızlığını ilan eder etmez Türkiye ye karşı saldırıya geçmekle kalmamış, Azerbaycan ın topraklarını güç kullanarak işgal etmiştir. 25/26 Şubat 1992 gecesi, Rus 366. Motorize Alayı nın desteğiyle Azerbaycan ın Hocalı Kentine saldırıp insanlar uykudayken korkunç işkence ve katliam yapmıştır. Hocalı da 63 ü çocuk, 106 sı kadın ve 70 i yaşlı olmak üzere 613 masum sivil Azerbaycanlıyı hunharca katletmiş; 487 kişiyi ağır yaralamış, Türk ü esir almıştır. Yukarı Karabağı (Azerbaycan Cumhuriyetine bağlı Özerk bölgeyi) ve Azerbaycan a ait yedi reyonu işgal etmiştir. Bu saldırı sırasında 30 bin Azerbaycan Türkü öldürülmüş, binlercesi kayıp olmuş, bir milyondan fazlası da kaçkın durumuna düşerek, Azerbaycan a sığınmıştır. Bu saldırganlığı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve Güvenlik Konseyi ile Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM), AGİT ve MİNSK Grubu kınayarak, uluslararası hukuka aykırı olan işgalin derhal kaldırılmasını istemiştir. Ancak bu kararları tanımayan Ermenistan, yaptığı bunca katliam karşısında suskunluğunu devam ettirmiş, 23 yıldır Azerbaycan toraklarındaki işgali kaldırmamıştır. Ermenistan ın bu sorumsuz, insanlık dışı davranışının arkasında, MİNSK grubunun Eşbaşkanları olan ABD, Rusya ve Fransa nın rolünün olduğu bilinmektedir. Hocalı daki vahşeti yerinde inceleyen AKPM Siyasi İşler Komisyonu üyesi David Atkinson verdiği raporda şu tespiti yapmıştır: Askeri eylem ve yaygın etnik düģmanlıklar, farklı etniklerin kovulmasına ve sonuçta mono-etnik bölgeler oluģmasına neden olmaktadır. Bu durum etnik temizlik kavramına benzemektedir. Bu tespit hiç şüphe yok ki, Uluslararası Soykırımı Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırması Sözleşmesindeki tarife aynen uymaktadır. Yine bir milyondan fazla Azerbaycan Türkünün yurdunu terk etmek zorunda bırakılması, ölüm tehdidi karşısında evlerine dönememesi ve 23 yıldır ağır şartlarda yaşamaya mecbur edilmesi de, Soykırım Sözleşmesindeki bir diğer soykırım tarifine uymaktadır. Bu işgal, işkence, katliam ve soykırımı gerçekleştiren Ermeni birliklerinin komutanı ise, bugün Ermenistan Cumhurbaşkanı olan Serj Sarkisyan dır. Böyle birini Cumhurbaşkanı yapan Ermenistan ın, Türkiye yi soykırım yapmakla suçlamasının gerçeklerle ve ciddiyetle bağdaşması mümkün değildir. 96

104 Bir ülkenin topraklarına açıkça göz dikmekten, askeri güç kullanarak işgal etmekten ve bu amaçla terör örgütü kurarak insanları katletmekten daha ağır bir suç olabilir mi? Küçük Ermenistan ın ve Türk düşmanlığını gelir kaynağı haline getiren Diasporanın, kendi başına bütün bunları göze alabilmesi ve yapması mümkün mü? Katliam ve soykırım suçlarını işlemeyi, savaş sebebi sayılan, başka ülkelerin topraklarını güç kullanarak işgal etmeyi göze alabilir mi? Asla olamaz. Bu korkunç suçların işlenmesi ve uluslararası hukuku hiçe sayan pervasızlıkların sorumsuzca sürdürülmesi, ancak emperyalistlerin birtakım vaatler sonucu Ermenileri kullanılmasıyla izah edilebilir. Aynen 19. ve 20. Yüzyılda olduğu gibi. 7. Hukuk ve Ermeni Ġddiaları Ermeni meselesi sadece uluslararası konferanslarda çözüme kavuşturulmadı; aynı zamanda hukuk açısından da, defalarca yapılan yargılamalarla ele alınarak, Türk Milletine ve Devletine yöneltilen suçlamaların haksız olduğu otaya çıktı. Yapılan yargılamalara kısaca bakacak olursak: a. Yukarıda özet olarak temas edildiği gibi Osmanlı Hükümeti, zorunlu göç sırasında görevini ihmal eden veya kötüye kullanan kamu görevlilerini, savaşın bitmesini beklemeden (1916) Divan-ı Harp te yargılayarak, idam dahil çeşitli cezalara çarptırdı. İsyancı Ermenileri yok etmek isteyen bir devlet bunları yapar mı? Hayır. b. Malta da iki yıldan fazla kalan İttihatçıları, Ermenileri katletmek suçlanmasıyla adli soruşturmayı yapmak üzere İngiliz Kraliyet Başsavcılığı görevlendirildi. Sevr Antlaşmasına dayanarak başlatılan soruşturmalarda Savcılık, Osmanlı arşivlerinin tamamının yanı sıra Mısır dan, Irak tan, Kafkasya dan, ABD den, İngiltere den, Fransa dan, Ermeni Patrikhanesinden, hasılı her yerden arşivleri topladı ve inceledi. Sonuçta, 21 Temmuz 1991 de eldeki belgelerle dava açılamayacağına karar verdi. Olayların şahitleri hayattayken ve Osmanlı savaşı kaybetmiş durumdayken bu kararın verilmesi, son derece önemlidir. 97

105 c. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) nin Doğu Perinçek hakkında verdiği karar; yargılamanın özü düģünce ve ifade hürriyetine ait olsa da, gerekçesinde soykırım kavramının tartışılması ve bu konuda toplumların ve devletlerin suçlanmasının, neredeyse mümkün olamayacağının belirtilmesi, Türkiye ye yöneltilen suçlamaları çürütecek niteliktedir. d. Yine Fransa Anayasa Mahkemesinin Ermeni Soykırımı yapılmamıģtır demeyi suç sayan Fransız Meclisinin çıkarttığı kanunu iptal etmesi; Avrupa Adalet Divanı nın; Türklerin soykırım yaptığına dair Avrupa Parlamentosunun kararı karģısında, AB müktesebatını ihlal eden Türkiye ile görüģmelerin kesilmei için açılan davayı reddeden kararı, Türkiye nin lehine olmuştur. SONUÇ: Bu sunumla Ermeni meselesi, 1774 ten başlayarak günümüze kadar tarihin akışı içinde özetle ele alınmıştır. Böylece tarihle yüzleşme veya 101. Yılda hesaplaşma yapılmıştır. Yüzleşme ve hesaplaşmanın sonucunu daha iyi görebilmek için aşağıdaki soruların cevabı açıkça verilmelidir. Böylece; yaşanan acıları başlatanlar, sorumluları ve vahşiyane katliamlardan dolayı özür dilemesi gerekenler kimlerdir; acımasızca kullanılarak ihanete sürüklendikleri belli olduğuna göre, bundan pişmanlık duyuyorlar mı, yoksa benzer faciaları sürdürmeye devam mı ediyorlar? Bütün bunlar açıklığıyla ortaya çıkacaktır. Sunumdaki bilgilerin ışığında: Soru 1. Olayları hangi taraf, neden ve nasıl başlattı? Bunca katliama ve vahşete hangi taraf, neden sebep oldu? Soru 2. Asırlarca süren ortak tarihe hangi taraf ihanet etti? Devamlı surette saldıran ve savunmada olan hangi taraftı? Soru 3. Savaşta emperyalistlerle işbirliği yaparak kendi ordusunu arkadan vuranlar, düşman saflarında savaşanlar, devlet kurma hayaliyle azınlıktaki nüfusunu çoğunluk konumuna getirmek üzere bölgede terörle etnik temizlik yapanlar, dehşet saçarak 1 milyon Müslüman ı batı Anadolu ya kaçıranlar hangi taraftı? Böylesine kin ve nefretle 98

106 yüz binleri hunharca katledenleri, Devlet zorunlu göçe tabi tutmayacaksa, ne yapacaktı? Soru 4. Lozan da Ermeni temsilcileri yayınladığı bildiriyle; Size, Türkiye de yurt vereceğiz diyerek vaatlerini tutmayan emperyalist İtilaf Devletlerine bizi aldattınız suçlamasını yaptıkları halde, Ermeniler hala neden aynı yolda yürümeye, kendilerini kullandırmaya devam ediyorlar? Soru 5. Neden; Osmanlıya, Türkiye Cumhuriyetine ve Türk Milletine, akla ziyan verecek şekilde Biz Doğu Anadolu da devlet kuracaktık, siz engellediniz diyebilen Ermeniler, neden hesap sormaya, suçlamaya, toprak ve tazminat istemeye kalkışabiliyorlar? Soru 6. Ermeniler neden tarihle yüzleşmiyorlar? Yoksa, yüzleşmeleri mümkün değil mi? Bu soruların gerçekte tek bir cevabı vardır; oda, Emperyalizmin vicdanı yok, çıkarları vardır. Onlar için de her yol mubah, her şey helaldir (!) Bunun için; 241 yıldır kullanılan ve felakete atılan Ermenilerin ve Türk Milletinin başına gelenlerin sorumlularını başka yerlerde aramanın bir anlamı olamaz. Biz, en iyisi sözü, Ermenistan ın ilk Başbakanı Ovanes Kaçaznuni ile halen Kandilli Kilisesi Başkanı olan Dikran Kevorkyan a bırakalım. Kaçaznuni, 1923 yılında Bükreş te yapılan Taşnak Partisi kongresine sunduğu raporda diyor ki: BarıĢı sabote etmek için savaģtık. Artık hepimiz Türklerin düģmanı olan Ġtilaf devletlerinin kampındaydık. Türkiye den denizden denize Ermenistan talep etmekteydik. Ġtilaf devletlerinin ordularını Türkiye ye göndermeleri ve hâkimiyetimizi temin etmeleri için Avrupa ve Amerika ya resmî çağrılar yaptık. Nihayet Ģu da var ki, var olduğumuz sürece aralıksız olarak Türklerle savaģtık. Öldük ve öldürdük. Artık, Türklere ne gibi bir güven telkin edebiliriz ki?...askerî operasyonlara katıldık. Kandırıldık ve Rusya ya bağlandık. Tehcir doğruydu ve gerekliydi. Gerçekleri 99

107 göremedik, olayların sebebi biziz. Türklerin millî mücadelesi haklıydı. BarıĢı reddetmemiz ve silahlanmamız büyük bir hataydı. Türklere karģı ayaklandık ve savaģtık. Sevr AntlaĢması gözümüzü kör etmiģti. Ġsyanımızın temelinde Ġtilaf devletlerinin bize vaat ettiği büyük Ermenistan hayali vardı. Ama biz hiçbir zaman devlet olamadık. Türkiye Ermenistan ı diye bir devletin hayalden öte olmadığı gerçeğini göremedik. Ġsyanımızın temelinde Ġtilaf devletlerinin bize vaat ettiği Ermenistan hayali vardı, gerçeği göremedik. Dikran Kevorkyan diyor ki: "100 sene önce olan olay, bir kere soykırım değil, onu geçelim. Tehcir (bir yerden alıp baģka bir yere götürmek) farklı anlamlara gelir. Emperyalistlerin oyunları, Ermeni idarecilerin apolitik düģ öncüleri (medya, kiliseler, din adamları) bütün bu olaylara sebep olmuģtur. Emperyalist güçler, ASALA ve PKK'nın arkasında olmasaydı, onlar ne yapabilirlerdi? Yer değiģtirme meselesinde Almanya'nın Ġstanbul'a baskısı vardı. Burada Almanya'nın, yerleģik düzeni sarsmak ve Bağdat demiryolu mevzusunda ekonomik menfaatlerini sağlama almak amacı vardı Ermenilerin uğradığı zulüm kadar Ġslamların uğradığı zulümler de var. Camiye doldurup yakılan Müslümanlar arasında, arkadaģımın dedesi var! Bütün bunları göz önünde bulundurarak, 100 sene önce olmuģ bir olayı bugün menfaat peģinde koģarak, Türklerle Ermenilerin arasına nifak sokmanın alemi yok! Kilisemde Hıristiyan ım, evimde Ermeni yim, kapının dıģında Türküm. O Türk bayrağı hem kiliseyi hem evimi korur. Amerika da Amerikalıyım diyorlar, biz de Türk üz. Asimilasyon, dünya üzerindeki Ermenilerin en rahatlıkla, en güçlü Ģekilde kendi kimliklerini muhafaza ettikleri ülke Türkiye'dir. YurtdıĢındaki, Diasporadaki Ermeni, ismini değiģtirerek mücadeleye giriyor. Çünkü oralarda, bir kültür ağırlığıyla, o insanların kültürünü eritmek var. Bugün Amerika'nın belli kiliselerinde kurban ayinleri Pazar günleri Ġngilizce yapılıyor, Ermeniler ana lisanlarını kaybediyorlar. Ermeniler eğer akıllıysa maģa olarak kullanılmasınlar." 100

108 Son söz: Dün sömürgeci İtilaf devletlerinin siyaseti gereğince kanlı olaylar nasıl yaşanmışsa, günümüzde de aynı çevrelerce yine Türkiye aleyhine Ermenistan ve Diaspora kullanılmaktadır. Hedefler değişmemiştir; yine Türk Milletinin birliği, Vatanımızın bütünlüğü ve devletimizin egemenliğidir Faydalanılan esereler: Gülseren S. AytaĢ, Ermeni Talepleri ve Türkiye nin Hakları, Ġstanbul Barosu, 2010 Ġstanbul Yusuf HALAÇOĞLU, Ermeni Tehciri ve Gerçekler,Türk Tarih Kurumu, 2001 Ankara ġeref ÜNAL, Uluslar arası Hukuk Açısından Ermeni Meselesi, Türk Tarih Kurumu, 2011 Ankara Justin MCCARTHY, Ölüm ve Sürgün, Çev. Fatma Sarıkaya, Türk Tarih Kurumu, 2012 Ankara Gürbüz MIZRAK, Aldatan Kimlik, Türk Bir - Milli DüĢünce Merkezi Yay Anakara Ömer SAĞLAM, Ermeniler BuharlaĢmadılar, Türk Bir Milli DüĢünce Yay Ankara Hanım HALĠLOVA, Soyu Kırılan Kim?, Töre-Devlet Yayın.2015 Ġstanbul, imdevlet@gmail.com Derya Yıldız Özkaraman, Hocalı Soykırımı, Togan Yayınları 2015, Ġstanbul Kaçaznuni Ovanes, TaĢnak Partisi nin Yapacağı Bir ġey Yok, Kaynak Yayınları, Ġstanbul, 2005 Kanal 6 Televizyon, Ceviz Kabuğu Programı, 7 Ekim

109 VAN ERCİŞ TEN HOCALI YA ERMENİLERİN TÜRK KATLİAMI PROF.DR HANIM HALİLOVA Yıllardır Ermeni Diasporası; Türklerin Ermenilere karşı yaptığı soykırım iddialarıyla dünya kamuoyunu yalan bilgilerle kandırmaya çalışmışlar ve sonuçta kandırmışlardır. Yalnız bazı bilim adamları bu iddialara karşı çıkmışlardır. Bunlardan ABD li Ermeni Profesörü Horvannisiyan 1982 de Münih te yapılmış olan Dünya Ermenilerinin Problemleri kongresinde bir açıklama yapmıştı; Ermeni soykırımı ispatlanmamıştır. Soykırım hukuken geçersizdir ve zaten zaman aşımına da uğramıştır. Ve yine 1993 de Bernard Lewis, Le Monde gazetesinde yayımlanan makalesinde konuyla ilgili şu sözleri söylemiştir; Osmanlı Hükümetinin Ermeni ulusuna karşı kitlesel imhayı öngören bir planı olduğunu gösteren geçerli kanıt yoktur. Tarihimizi incelersek görüyoruz ki, Türkler yalnız Ermenilere karşı değil, hiçbir millete soykırım veya katliamlar yapmamışlar. Ermenilerin ise Türklere karşı yapmış oldukları terörün ve soykırımın bağlantıları 1887 de Cenevre de Hınçak, 1890 da Tiflis te Taşnaksütyun, 1895 de New York ta Ermeni Vatanseverlerin Birliği teşkilatlarının kurulmasına kadar uzanmaktadır. Ermeni ve Sovyet tarihçilerin araştırmaları arasında Lolayan ın makalesi önemlidir. Kontr inkılapçı Taşnaksütyun u ve yıllarındaki emperyalist savaşını konu alan bu makale 1936 yılında yazılmıştır. Bu yazıda Taşnaksütyun, Hınçak ve başka Ermeni milletçi teşkilatlarına objektif olarak bakılmıştır. Onların esas maksatları Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye nin topraklarını ele geçirmek, yani Nahcivan, Karabağ, Ahalkalaki, Borçalı ve Türkiye nin Doğu Anadolu Bölgesinden toprakları koparıp, Büyük Ermenistan ın kurulmasını gerçekleştirmektir. Taşnaklar hayallerinde hiçbir zaman var olmayan Büyük Ermenistan ın kurulmasını istiyorlar. Bu nedenle yıllarında Erivan ve Gence vilayetlerinden 200, Şuşa, Cebraill ve Zengezur un 75 Azerbaycan köyünü dağıtmışlardır. Taşhaksütyun Partisinin kurucularından birisi olan O.V.Kaçaznuni nin (1927) düşüncelerine göre, Taşnaklar Türklere ve Müslümanlara karşı bilinçli olarak saldırmışlardır. Bu, yıllardır Ermeni halkı tarafından birikmiş psikolojinin sonucuydu. Bu psikoloji hayata geçmeli idi ve geçti de. Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti nin Kurulması 28 Mayıs 1918 de Musavat Partisi nin Lideri Mehmet Emin Resulzade nin başkanlığında Azerbaycan Milli Şurası Azerbaycan ın bağımsızlığını ilan eder. Bakü, İngiliz-Rus - Ermeni işgali altında olduğu için, Milli Hükümet, Gence şehrine yerleşir. Bir asırdan fazla işgal 102

110 altında olan halk özgürlüğün gururunu yaşamaktadır. Türk ve İslam dünyasında ilk defa Azerbaycan ayrı ayrı hanlıklardan kurtulup Demokratik Cumhuriyet olduğunu ilan eder. Çünkü 1920 de Sovyetler, Azerbaycan ı işgal ettiğinde hanlıkları değil bağımsız bir devleti işgal etmiştir. 19. yüzyılın ikinci yarısında Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye nin topraklarının bir kısmını işgal ederek Büyük Ermenistan ı kurmayı amaçlayan aşırı milletçi, şovenist Ermeniler örgütlenmekteydiler de Azerbaycan ın birçok bölgesinde Bakü, Gence, Semaha, Zengizur, Gökçay, Ağcagabul, Guba ve ve Lenkaran da Ermeniler, Bolşevizm adı altında Azerbaycan Türkünü yok etmiş yani soykırım yapmışlardır. On binlerce insanı da topraklarından kovmuşlardır. Yalnız Bakü de Azerbaycanlı vahşice öldürülmüştür. Şamahı bölgesinde 50 köy dağıtılmış, 7000 insan öldürülmüştür. Guba bölgesinde 122, Karabağ ın dağlık bölgesinde 150, Zengezurda 115, Erivan bölgesinde 211, Kars bölgesinde 92 köy yok edilmiş ve insanları katledilmiştir. Neriman Narimanov ( ) Bolşevik partisinin üyesi olmasına rağmen 1918 Mart hadiselerini konuşmalarında Müslümanlara karşı yapılmış bir soykırım olarak değerlendirmiştir Şubat ayında bu hadiselere dair şu sözleri söylemiştir: Ermeni çeteler tarafından vahşice öldürülmüş olan Müslümanlar için nasıl işçi savaşı denilebilir. Kim diyebilir ki Ermeni çeteleri Bakü de emek mücadelesi vermektedir? Beni bir Türk Bolşevik i olarak Ermenilerden Şaumyan kurtarabildi. Diyelim ki Bakü de Mart hadiseleri işçi savaşı idi. Taşnak Amirov ve Stepa Lalayev in bu hadiselerden sonra Şamahıda yaptıkları vahşi amellere ne ad verilir? Ermeniler 1918 de Yahudilerin yoğun olarak yaşadıkları Azerbaycan ın Guba bölgesinde Azerbaycan Türklerinin yanı sıra yüzlerce Yahudi de öldürülmüştür de Azerbaycan Devleti tarafından Guba Bölgesi nde Yahudilere yapılmış soykırım anıtı dikilmiştir. İran da Azerbaycan Türklerinin sık yaşadıkları Urmiye, Hoy bölgelerinde Ermeniler Azerbaycan Türklerine acımasız soykırımlar yapılmıştır. Tekçe Salmas köyünde yaşayan 5 bin Türkü Ermeniler yakarak öldürmüşlerdir. Bakü nün İngiliz-Rus-Ermeni işgali altında olması ve Ermeni Taşnakların Bolşevizm adı altında (yalnız Bakü de 30 bin, bütün Azerbaycan da 50 bin) Azerbaycan Türkünü, Azerbaycan Türklerinin yandaşı Guba bölgesinde yüzlerce Yahudi yi katletmesi Azerbaycan da çok ciddi rahatsızlık doğurdu. Çünkü Bakü nün işgali bir anlamda genç cumhuriyetin varlığını tehdit eder nitelikteydi. Bu nedenle Azerbaycan hükümeti kardeş Türkiye den yardım isteğinde bulundu. Osmanlı Devleti ile irtibata geçildi yılı Haziran ın dördünde Osmanlı Türkiye si ve Azerbaycan Cumhuriyeti arasında dostluk anlaşması imzalandı. Bu anlaşma ile iki ülke arasında daimi sulh ve ebedi dostluk 103

111 münasebetleri oluşturuldu ve Osmanlı gerektiği takdirde Azerbaycan a silahlı yardım yapmayı kabul etti. Kafkas İslam Ordusu Yapılmış olan anlaşmanın 4. maddesine göre Azerbaycan Hükümeti nin askeri yardım talebine karşılık Nuri Paşa komutasında 7 bin asker ve 40 top ile Kafkas İslam Ordusu Azerbaycan ordusuna dâhil olur. Türk Ordusunun Gence ye girmesiyle halk yüzlerce kurban keser. Kardeşlerini bağrına basar. Gence de Azerbaycan askerleri ile birleşen Kafkas İslam ordusu hızla Kuzeydoğu istikametine ilerleyerek Bakü yü kuşatma altına alır. Bakü nün fethi için 36 saat süren savaşın ardından 15 Eylül de Bakü, İngiliz Rus - Ermeni birliklerinin işgalinden kurtulur. Bakü nün kurtuluşu sırasında 1130 Mehmetçik şehit olur. Bu şehitlerin birçoğu Bakü de yapılan Şehitlikte toprağa verildiler. Sovyet Ordusu Azerbaycan ı işgal ettiğinde şehitliğin üzerine eğlence parkı yapar. İnsanlarımız bilmeden yıllarca bizi kurtaran şehit Türk askerlerinin mezarları üzerinde eğlenmekteydiler. Halk şairi Ahmet Cevat, Türk ordusuna ithafen Selam Türk ün Bayrağına şiirini yazar ve bu şiiri Üzeyir Hacıbeyli besteler. Milli marşımızın şairi ve bestecisi yine aynı kişilerdir yılında şair Ahmet Cevat ı Türkler üzerine şiirler yazdığı için Panturanist, vatan haini olarak tutuklarlar. Sonra cezaevinde kurşuna dizilerek öldürüldü. Selam Türkün Bayrağına şiiri Azerbaycan da yasaklanır. Türkiye de ise Çırpınırdı Karadeniz adı ile yıllardır söylene gelmektedir. 1 Azerbaycan ın toprağı olan Revan Hanlığı Ruslar tarafından önce Ermenistan vilayeti olarak kurulur ve sonra Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti adı altında Ermenilere verilir de Rusların baskısı ile Zengizur Ermenistan a verilir de Bakü, Gence, Şemahı, Zengezur, Gökçay, Ağcagabul, Guba ve Lenkaran olmak üzere Azerbaycan ın birçok bölgesinde Ermeniler, Bolşevizm adı altında Azerbaycanlıyı yok etmiş, onbinlerce insanı topraklarından kovmuşlardır. Yalnız Bakü de Azerbaycanlı vahşice öldürülmüştür. Şamahı bölgesinde 50 köy dağılmış, insan öldürülmüştür. Guba Bölgesinde 122, Karabağın Dağlık Bölgesinde 211, Kars Bölgesinde 92 köy yok edilmiş, insanları ise katledilmiştir de Azerbaycan Cumhurbaşkanının kararı ile 31 Mart 1918 Azerbaycanlıların Soykırım Günü olarak kabul edilmiştir. SSCB Komünist Partisi Başkanı Stalin in ve onun yardımcısı Ermeni kökenli olan Mikayan ın emri ile 1944 de Gürcistan ın Ahıkalaki Bölgesinde yaşayan Ahıska Türklerini bir gecede hayvan trenlerinde Ferganaya sürgün etmişler, onların yerlerine Ermenileri yerleştirmişlerdir. Bu Büyük Ermenistan 1 Ebülfez Elçibey ile Bağımsızlığa Giden Yol, Prof.Dr.Hanım Halilova,

112 projesinin 1. etabıdır da ise Ermenistan da yaşayan bütün Azerbaycan Türklerini ve Kürtleri çeşitli işkenceler yapılarak, yurtlarından kovulmuşlardır. I. Dünya Savaşı nda Kafkas Cephesi bozguna uğrayıp Osmanlı Ordusu nun geri çekilmesiyle Erzurum, Kars, Van, Ağrı, Bitlis Rus orduları tarafından işgal edilmiştir. Rus birlikleri Van Gölü çevresini kuşatmış, özellikle Erciş e yerleşmişler ve orada yaşayan halkı muhasara altına almışlardır. Rus Ordusuna güvenen Ermeniler çeteler kurarak o bölgelerde katliamlar yapmışlardır. Yıllarca bölge halkıyla uyumlu yaşayan, Türkler tarafından her zaman yardım ve destek gören Ermeniler, Türklere karşı ihanet etmişlerdir. Van ı kana bulayan Andronik Erciş te de eyleme girişmişti. Bütün köylerin ismini değiştirmişlerdi. Örnek verilecek olursa Erciş in ismini Eganis olarak değiştirmişlerdir. Ermeniler önce Erciş in ileri gelenlerini öldürmüştür. İlk öldürülenlerden birisi de dedem Mustafa Çavuşoğlu idi. Gökhan Balcı nın Soykırıma Uğrayan Türkler kitabında Mustafa Çavuşoğlu Efendi den saygın bir kişi olarak bahsedilmektedir. Mustafa Çavuşoğlu nun efendiliğini, varlığını ve otoritesini hazmedemeyen Ermeniler, bu şahsı zorla bataklığa iterek boğulup şehit olmasına sebep olmuşlardır 2. Ermeniler Erciş in erkeklerini ve birçok kadını öldürdükten sonra kalan kadın ve çocukları camiye doldurup yakmak istemişlerdir. Yalnız Ruslar kendilerini merhametli göstermek için Ermenilerin camideki kadın ve çocukları yakmasına izin vermemişlerdir. 8 yaşında olan annem Merife Çavuşoğlu nun da ve 1 yaşında kız kardeşinin de aralarında bulunduğu kurtulan kadınlar ve çocuklar Van dan Muş a, oradan da Iğdır a gelmişlerdir. Bu sürgün esnasında bazıları yolda ölmüş ve kaybolmuşlardır. Kaybolanlar arasında annemin 1 yaşında kız kardeşi de vardır. Tuncay Oğün ün Vilayeti Şarkiye Mültecileri (2004) ve Gökhan Balcı, Soykırıma Uğrayan Türkler (2007) kitaplarında Azerbaycan da Hacı Zenalleddin Tağıyen in rehberliğinde Bakü Müslüman Hayriyye Cemiyeti kurulduğunu belirtir. Benim annemi ve kimsesi olmayan yetim kalan diğer çocukları Azerbaycan a götürürler. Birçok çocukla beraber benim annemi de Azerbaycanlı aileler evlatlık olarak almışlardır. Annem evlendikten sonra babam Aziz Halilov Sovyetlere karşı baş kaldırdığı için Annemin de nüfus cüzdanında Türk yazdığı için onu da babam ile birlikte sürgüne gönderiyorlar. Ben sürgünde doğdum. Annem Türk olduğunu ve Van da doğduğunu, babasının Mustafa Çavuşoğlu olduğunu ve Ermeniler tarafından öldürüldüğü ilk kişi olduğunu Cemal ve Talat Paşaların dedem Mustafa Çavuşoğlu nda misafir kaldığını ve annem paşaların dizlerinin üstünde 2 Soyu Kırılan Kim? Ermeni Meselesi, Prof. Dr. Hanım Halilova,

113 oturduğunu söylemiştir. Ben Türkiye de olduğum müddetçe akrabalarımı bulmak için çok araştırma yaptım. Yalnız 96 sene sonra 2007 de TRT 1 tarafından ben ve o zamanki Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu Van a davet edildik. Orada Ermeni meselesi ile ilgili 4 saat TRT 1 televizyonuna açıklamalarda bulunduk. O zaman annemin burada doğulduğunu ve dedemin Mustafa Çavuşoğlu olduğunu söyleyince bana akrabalarım Gültekin ve Ünal Çavuşoğlu nun telefonlarını verdiler, böylelikle akrabalarımı buldum. Van Yüzüncü yıl Üniversitesi tarafından sempozyum davetlisi olarak 2015 de Van a gittim ve sempozyumdan sonra beni Erciş e götürdüler. Yüz yıldan sonra Ercişte Dedemin Çavuşoğlu samanlığından dualarla toprak alıp, Azerbaycanda annemin mezarına dualarla serptim. Buda Ermenilerin bize yaptığı bir soykırım örneğidir. Genelkurmay Ateşe Başkanlığı Arşiv Belgelerine dayanarak Gökhan Balcı Soykırıma Uğrayan Türkler (2007) kitabında şu bilgileri iletmiştir; I.Dünya Savaşı ve neticesinde, Van kadar harap bir şehir, Van ahalisi kadar cefa çekmiş bir topluluk örneği çok azdır. Öyle ki büyük harp öncesinde Van merkezinin toplam nüfusu 70 bin civarında iken Türk Ordusunun şehre girdiği Nisan 1918 de bu sayı bine düşmüştür deki hadiselerin temelinde Rusların Büyük Ermenistan vaatleriyle Ermenileri kandırıp isyan ettirmeleri yatmaktadır. Van vilayetlerindeki Ermeni Komitecilerin en samimi dostları ve akıl hocaları İngiliz, Rus ve Fransız Konsolosları idi.1915 yılında Doğu Anadolu Bölgesindeki Ermenilere yönelik uygulama sadece güvenliğin sağlanması için İmparatorluk içinde başka bir bölgeye göç ettirme olup, soykırım ile hiçbir alakası yoktur. Aslında Ermeniler hakimiyetleri altında yaşadıkları devletlere karşı yaptıkları ihanetlerden dolayı tarih içinde birkaç defa buna benzer göçler yaşamışlardır. Sasani ler 370 lerde Ermeniyi İran a, Bizans lılar 1020 lerde Doğu Anadolu daki Ermeni yi Sivas ve Kayseri ye, Memluklar 1250 lerde kadar Ermeni yi Mısır a, 1777 de Kırım ı işgal eden Ruslar ise bölgedeki Ermenileri steplere sürmüşlerdir. Sayısız göç ve sürgün olayına maruz kalan Ermenilerin, bunların hiçbirini gündeme getirmeden sadece 1915 de Osmanlı İmparatorluğu tarafından göçe tabi tutulmalarını ve bu göçüde Sözde Soykırım adı ile gündeme getirmelerinin temelinde Türkiye nin bütünlüğünü bozarak Büyük Ermenistan projesinin üçüncü ve son etabını uygulama politikası durmaktadır. Bunları fırsat bilen bazı devletler soykırımı tanımaktadırlar. Özellikle Fransa Milli Meclisi nin ardından Fransa Senatosu nun 1915 olayları ile ilgili iddiaların inkarını suç sayan yasa tasarısını kabul ederek Sözde Ermeni Soykırımını inkar edenlere bir yıl hapis cezası ve Euro para cezası verilmesini kararlaştırmıştır. Bunların temelinde de 2015 de sözde soykırımın 100.yılına hazırlıklar durmaktadır. Bu haksız olay belki de herkesten daha fazla beni üzdü. Çünkü

114 olaylarının en büyük mağduru benim annem Mustafa kızı Merife Çavuşoğlu dur. Aynı zamanda Hocalı Soykırımının tanığı olarak Ermenilerin Azerbaycan a karşı yaptıkları soykırım ve terör benim Azerbaycan da Kadın Taburunu kurmama neden olmuştur. 3 II. Dünya Savaşı nda Ermeniler Alman faşistlere destek vermişlerdir. Amaçları Sovyet Bloğu, Almanlar tarafından işgal edildiğinde Ermenilerin yaşadığı Azerbaycan bölgelerini Ermenistan a birleştirmekti de Ermeni Taşnakları Münih teki Olimpiyat Oyunlarında İsrail atletlerini öldürmüştür de Ermeniler, Almanya da Ermeni Taşnak Taburunu kurarak binlerce Yahudi yi acımasızca öldürmüşlerdir. Almanya ya bağlı olan grup İkinci Dünya Savaşında Sovyetler Birliği nin Almanlar tarafından yenilgiye uğramasını beklemekteydiler ve Ermeniler Azerbaycan ve Gürcistan dan yeni toprak elde edip büyük Ermenistan a kavuşacaklarını düşünüyorlardı. Sovyet Bloğunda yüksek makamlarda bulunan Ermenilerin desteği ile 1944 te Gürcistan ın Ahakalaki bölgesinde yaşayan bütün Ahıska Türklerini hayvan trenlerinde, Kazakistan ın çöllerine sürgüne gönderdiler. Ahıska Türklerinin yaşadıkları bölgeye Ermeniler yerleştirildi. Almanlar Sovyetlere karşı galip olamayınca dışarıda yaşayan Ermeniler sözde Ermenistan topraklarına yerleştirilmesine başlandı. Rus araştırmacı Şavrov a göre yalnız yılları arasında Kafkaslara , İran a Türkiye Ermenisi göç etmiştir. Kafkaslarda yaşamakta olan Ermeni den u yerli ahali değildir. Onlar buralara göç ettirilmişlerdir te Tahran da yapılan bir konferansta Sovyetler Birliği nin Dış İşleri Bakanı Molotov a müracaat ederek, İran da yaşayan Ermenilerin Sovyetler Birliği ne göçü talep edilmiştir. Sovyet Komünist Partisinin Başkanı Stalin in izin vermesi üzerine yıllarında Ermeniler Azerbaycanlıların Ermenistan dan sürgün edilmesinin temelini atar.1945 te Ermenistan Hükümeti iktisadi bağlılığını göstererek Karabağ ın Ermenistan ile birleştirilmesini gündeme getirir. O zaman bu çabalar sonuçsuz kalınca başka bir yola müracaat ederler. II. Dünya Savaşı sona erdiğinde dışarıda yaşayan Ermenilerin Ermenistan a göçü başlar da Suriye, Yunanistan, İran ve Romanya dan , 1947 de Filistin, Suriye, Fransa, ABD, Yunanistan, Mısır, Irak ve Livan dan Ermeni Ermenistan a göç eder de Ermenistan Komünist Partisi Genel Sekreteri Arutyunov göç ettirilen Ermenilerin yerleştirilmesindeki zorluklardan şikâyet etmiş ve Azerbaycanlıların Azerbaycan ın pamuk yetişen bölgesine göç ettirilmesini teklif etmiştir. Pamuk yetişen bölgelere göç ettirilen 3 Kahraman Türk Kadını, Prof.Dr.Hanım Halilova, Şavrov, N.İ., Novaya ugroza russkoy modeli v zakavkazye: predstoyaşaya rasprodaja Mugani İnarodsam. İz. Kn. İstoriya Azerbaydjana po dokumentam i publikasiyam, Baku. S

115 Azerbaycanlılar güya pamuk üretimi artışında etkili olacaktır. Bu karar Stalin tarafından desteklendikten sonra yıllarında Ermenistan dan Azerbaycanlı Kür-Araz çöllerine göç ettirilir de Azerbaycan dan aile (11046 kişi), 1949 da aile ( kişi) 1950 de kişi göç ettirilir. Burada şu soruyu sormak gerekir: Türkiye, Ermenilere karşı bir soykırım uygulamış ise bu kadar Ermeni nereden çıkmıştır? Nitekim 1973 de Ermenilerin muhacerette olan Kilise ve Din Adamları, dağınık bir merkezden idare olunan Ermeni kuruluşları bir araya getirip bütünleşme ve tek merkezden idare ismi altında teşkilatlanmıştır. 5 Almanların, Sovyetler Birliği ni işgâl edemediğini gören Ermeniler bütün terör saldırılarını Türkiye ye yönelttiler. Bu nedenle 70 li yılların ortalarında Taşnaklar birkaç terör teşkilatı kurdular. Bunların arasında ASALA en aktif terör teşkilatı idi. ASALA terör örgütünün kurucusu Akop Akopyan başkanlığında ilk terör faaliyetini ABD; Avrupa, Orta Doğu ve diğer ülkelerde Türkiye nin büyükelçiliklerine ve önemli müesseselerine saldırılarla gerçekleştirdi. ASALA terörist örgütünün dışında MAG2, Ermeni Birlikleri, Ermeni Kurtuluş Cephesi, 6. Ermeni Ordusu Örgütü, 3 Ekim Ermeni Milli Hareketi Örgütü, Gizli Ermeni Ordusu Örgütü, Yeni Ermeni Direniş Örgütü vs. örgütler de faaliyet göstermekteydi. Asıl amaçları Türkiye yi korkutup toprak koparmak idi. 6 Dünya Ermeni Örgütleri Kongreleri Bir taraftan Ermeni terör örgütleri Türklere karşı terör yapmakta, diğer taraftan kongreler yapmaktaydılar. 16 siyasi teşkilat başta ASALA terör örgütü ve Karabağ Yardım Cemiyeti bir araya gelerek 3-6 Eylül 1979 da Paris te Birinci Dünya Ermeni Örgütleri Kongresini yaptılar. Bu kongrede Türkiye ye karşı terörle de olsa mücadele verip toprak isteğine devam etme kararı alındı. Sovyet Ermenistan ında Ermeni davasına destek vermek ve bütün dünyada Pan Ermenizm hareketini hızlandırmak için, 1982 nin sonbaharında Suriye nin Halep kentinde Sovyet Ermenistan ın temsilcileri ile dışarıdaki örgütler bir araya gelerek İkinci Dünya Ermeni Örgütleri Kongresi ni yaptılar. Yine 1983 yılında Lozan Kongresi yapılır. Orada Ermeni Anayasası taslağını hazırlanma kararı alınır. Bu kongreye 1979 ve 1982 de yapılmış olan kongrelerde alınmış kararlar sunulur. Toplantıda Karabağ Yardım Cemiyeti tarafından Karabağ ın Ermenistan a verilmesi gündeme getirilir. Ermenilere yakınlıkları ile bilinen Mihail Gorbaçov un 11 Mart 1985 te Sovyetler Birliğinin başına 5 Kengerli, M Azerbaycan Kültür Dergisi. 6 Kengerli, M Azerbaycan Kültür Dergisi. 108

116 geçmesiyle Ermenilerin durumları değişir. Bu nedenle hemen 13 Temmuz 1985 te Sevr de Üçüncü Dünya Ermeni Örgütleri Kongresi yapılır. Kongrede Ermenilerin Türkiye ye karşı olan terör faaliyetleri durdurma ve mücadele siyasi alanda devam ettirme kararı alınır. Ermenilere destek oldukları için Ruslara teşekkür etmek, Ermeni Milli Konseyini kurmak ve parlamento yetkisi ile Azerbaycan da Ermenilerin yaşadıkları bölgeleri Ermenistan a bağlanmasını sağlamak kararı alınır. 7 Azerbaycan a Karşı İşgalci Politika 1987 de Moskova da ilk defa Ermeni Mezarlığı nda papazlar Karabağ bizimdir, topraklarımızı geri istiyoruz diyerek bütün dünyaya seslenirler. Erivan da ise P. Ayrekyan tarafından Karabağ Komitesi kuruluyor, diğer taraftan Ermenilerin önde gelen liderlerinden Agabekyan; Dağlık Karabağ ın ekonomik yönden Azerbaycan a değil Ermenistan a yakın olduğunu açıklar. Ermeni yazarları Silva Kaputikyan ve Zori Balayan Karabağ ın Ermenistan a bağlanması talebini Gorbaçov a sunar. Sonuçta, 1988 de Karabağ çatışması başlamış ve terör eylemleri Azerbaycan için olağan bir hadise haline gelmiştir te Ermenistan ın Eçmiadzin bölgesinde kamp kuran ASALA terör örgütünün de içinde bulunduğu küçük gruplar Dağlık Karabağ da 32 terör eylemi ve kundakçılık olayı gerçekleştirmiş, 2 helikopter ve 2 uçak vurmuşlardır. 8 Azerbaycan a karşı işgâlci politika sürdüren Ermeniler Karabağ Ermenilerinin Kendi Mukadderatları İçin Mücadele ismi altında faaliyet göstermekte idi. Sovyetlerin dağılması sürecinde Erivan a ASALA, MAG, Ermeni Birlikleri, Ermeni Kurtuluş Cephesi vs. terörist teşkilatlarının önde gelenleri yerleşmekteydi. Ermenistan da bu teröristler için her türlü imkânı yaratmıştır; para, sahte kimlikler, silah, araba... Bu teröristler ilk faaliyetlerini Ermenistan da yaşamakta olan Azerbaycanlıları öldürmek ve Ermenistan dan kovmak şeklinde gerçekleştirmişlerdir (1200 kişi öldürülmüş ve 250 bin kişi kovulmuştur) te Fransa hava alanında bombalı eylem gerçekleştirdiği için tutuklanan Suriye doğumlu Ermeni kökenli ASALA üyesi Variyan Karapetyan ve yine ABD vatandaşı ASALA üyesi Monte Melikonyan 1990 da Ermenistan a geldikleri zaman hemen Dağlık Karabağ a gönderildiler. Bir başka tanınmış terörist ASALA üyesi olan, 1981 de Paris te Türkiye Büyükelçiliği nin ele geçirilmesinde rolü olan Vazgen 7 Balayev, A., Azerbaydjanskoe nasionalnoye Dvijeniye: ot Musavata do naroduogo fronta. Akademiya Nauk Azerbaydjana, Baku-Elm. 8 Halilov, A., Genosid Protiv Musulmanskogo naseleniya Zakavkazya v istoriçeskih istoçnikah. Azerneşr., Bakü. 109

117 Sislyan 1992 de Erivan dan Karabağ ın Han kentine gönderilir. 9 Caucasus, War Peace The New Wolrd Disorder&Caucasion adlı kitapta Karabağ hakkında Kaliforniya nın Evroasya merkezi başkanı Alan Fogelkvist bir sırrı açmakta. Onun açıklamalarına göre; Karabağ sorunun etapları, Ermenistan dan Azerbaycanlıların kovulması, Dağlık Karabağ da Karabağlı olmayan Ermenilerin rolü, Sumgayıt hadiseleri, 20 Ocak 1990 olayları. Ayrıca bu kitapta Hollandalı yazar Garlz Van Dyor Ermeni terörizmi hakkında açıklamalarda bulunmuştur. Onun yazdıklarına göre; Robert Koceryan ın politik kariyerinde Karabağ Konflikti ve ASALA terör örgütü mühim rol oynamıştır. Garlz Van Dyor Ley in yazdıklarına göre; Libya dan sonra Karabağ a yerleşmiş olan ASALA teröristleri Devidyan ve Melkonyan, Çöl Komutanları vazifelerinde bulunmuşlar. Bu teröristler Hocalı, Şuşa, Laçinda Azerbaycanlılara yapılan soykırımdan sorumludurlar. Ermeniler bir taraftan Azerbaycan topraklarına saldırıp, soykırım yaparken öbür taraftan Türkiye ile siyasi arenada mücadele vererek toprak isteminde bulunmaktadır. Ermenistan parlamentosu 23 Ağustos 1990 da Ermenistan Cumhuriyeti Osmanlı Türkiyesi ve batı Ermenistan da gerçekleştirilen soykırımın uluslararası arenada kabul görmesini destekler. Sözde soykırımın tanınmasını hedefleyen girişimler Rusya, Hollanda, Kanada, Yunanistan, Lübnan, Fransa ve Belçika da ve birçok ülkede epeyce yol almıştır ve o ülkelerde soykırım anıtları dikilmiştir. Ermenilerin esas amacı Türkiye den önce büyük ölçüde tazminat almak, sonra Türkiye sınırları içerisinde bulunduğunu iddia ettikleri sözde Ermeni topraklarının iadesini sağlayarak Büyük Ermenistan ı kurmaktır yılından başlayarak Ermeniler Dağlık Karabağ da Azerbaycanlılara karşı fiziki güç kullanmakta; cinayetler ve evlerin yakılıp yıkılması gibi olaylar yapılmakta. Son dönemlerde Gukark bölgesinde Ermeniler 21 i kadın 6 sı çocuk olmak üzere 70 kişinin ölümünde neden oldu. Vardanis bölgesinde ise 40 kişiyi öldürürler. Ermenistan ın diğer bölgelerinde Erivan, Masis, Kalinakan, Kafan, Kirovokan, Goris, Sisian, Amasya ve Alahverdiden Azerbaycan Türkü yurtlarından kovulur tarihlerinde yaşananlar tekerrür etmekte. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar karlı dağları aşarak, dona dona canlarını kurtarmak için yurtlarını terk etmekte. Ermenistan dan kovulmuş Azerbaycan göçmenlerinin bir kısmını önce Karabağ a yerleştirirler. Moskova dan izin gelmeyince göçmenler Karabağ dan çıkarılarak çadır şehirlerde sığınacak yer bulurlar.8 Ağustos 1991 tarihinde sonuncu Azerbaycan köyü olan Hüvediden (18 Şubat 1929 da Ermenistan a verilir) ahalinin çıkarılmasından sonra Ermenistan tek milletli devlete çevrilir. Taşnakların Türk süz Ermenistan ideolojisi gerçekleşir. 9 Tutuncu, M. The World Disorder Sv Causasian. 110

118 Ermenilerin Azerbaycan da Yaptıkları Provakosyonlar Ermenistan dan Azerbaycanlıların kovulmasına rağmen Azerbaycan da Ermeniler rahat yaşamaktaydılar un sonunda Bakü ye 30 km uzaklıkta olan sanayi şehri Sumgait te olay çıkar. Bir Ermeni öldürülür ve Ermeni ailelere baskı yapılır. Bu olayı çıkaran KGB hesabına çalışan Ermeni kişilerdir. Ermenilerin bu olayı çıkarmaktaki esas amaçları Azerbaycan Türklerinin Ermenilere karşı soykırım yaptıkları iddiasını dünyaya duyurmaktır.. Azerbaycan halkı, başta Azerbaycan Halk Cephesi (AHC Karabağ olayları sonucu kurulur) Ermeni aileleri koruyarak gemilere bindirip Azerbaycan dan sağ selamet uzaklaşmalarını sağlar. Hiçbir Ermeni ailesi zarar görmez. Azerbaycan ı terk etmeden önce Ermeniler evlerini ve eşyalarını satarlar. Bu kışkırtma Rusların işine gelir. Çünkü Litonya, Estonya, Latviya, Ukrayna, Gürcistan ve Azerbaycan da özgürlük mücadelesi veren halk hareketleri yani Halk Cephesi son derece güçlenmekteydi. 10 Sovyet Tanklarının Bakü ye Girmesi 19 Ocağı 20 Ocağa bağlayan gece (1990) Rus tankları Bakü ye girer. Rus ordusunun Bakü ye girmesinin iki nedeni vardır. 11 Birincisi Sovyetler Birliği ve onun başında bulunan Komünist rejim dağılma sürecine girmiştir. Yalan üzerine kurulan ve ekonomisi çöküşe doğru giden Sovyetler Birliğinde Rus kamuoyunun dikkatini başka yönlere çekme ihtiyacı vardır. Bu nedenle önce Afganistan a giren Ruslar, orada istediklerini elde edemeyince bağımsızlık isteklerini dile getiren Baltık Cumhuriyetlerine gözdağı vermeyi amaçladılar. En önemlisi Azerbaycan halkının özgürlük mücadelesinin diğer Türk halklarına sıçramasından korktular. Rus tanklarının Azerbaycan ı seçmesi ve Bakü ye girmesinin ikinci nedeni ise günden güne halkın desteğini alarak güçlenen ve 70 yıllık komünizm propagandasına rağmen Azerbaycan da milli şuuru yeniden canlandıran Halk Cephesini yok etme isteğiydi. Bu nedenle Ruslar sokağa çıkma yasağı getirdiler. Sokağa çıkanlar öldürülmekteydi. Amaçları insanları korkutup evlerinden çıkmalarını engellemekti. Halk Cephesi liderlerini de birer birer tutuklayıp KGB nin zindanlarına atmaktır. Biz bunları bildiğim için kadınlarımızla Rus tanklarının karşısına yürüyüş kararı aldık Ocak ta Azerbaycanlı Türk kadını Rus tanklarına karşı yürüyüş yaptık. Yürüyüş zamanı Azerbaycan ın değerli şairi rahmetli Bahtiyar Vahapzade; Kızım Rusların gözlerini kan bürümüş, sizleri öldürecekler diyerek 10 Balayev, A., Azerbaydjanskoe nasionalnoye Dvijeniye: ot Musavata do naroduogo fronta. Akademiya Nauk Azerbaydjana, Baku-Elm. 11 Beymemmedkızı, F., Birce günün şehitleri, Bakü. 12 Halilova, H., Tarihten Bugüne Türk Kadını. İlke Emek Yayınları, Ankara. 111

119 bizi engellemek istedi. Ben de ona Aksakal 20 Ocak özgürlük uğruna akan şehit kanına bizim de kanımız karışır, gelecek nesle mücadelemiz bir örnek olur dedim ve hiçbir erkeğin bizimle yürüyüş yapmasına izin vermedim. Bu Türk kadınının yürüyüşüdür. Bu yürüyüşün 2 asıl amacı vardı. Birincisi evde saklanan insanlar, özellikle erkekler, kadınların Rus tanklarına karşı yürüyüş yaptıklarını duyunca hiçbiri evde oturmaz bize destek vermek için dışarı çıkar. Tarihimize baktığımızda Türk erkeği hiçbir harekette kadın ve çocuğunu feda etmez. Ben Türk milletinin psikolojisini bildiğim için bu yürüyüşü yaptım. Evde saklanan insanlarımız kadınların Rus tanklarına karşı yürüyüş yaptıklarını duyduklarında evde genç yaşlı hiçbir erkek saklanmadı. 22 Ocak ta 1 milyon kişi şehitlerimizi defnetti. 20 Ocak şehitleri kendi fedakârlıkları ile bizim mücadele yolumuzu açtılar. 20 Ocak şehitlerinin eğlence parkına defnedilmesinin nedeni, o parkı tekrar şehitliğe dönüştürmek ve 1918 yılında bizi Ermenilerden kurtaran Türk askerleri ile yan yana yatmalarını sağlamaktır. Azerbaycan hükümeti ve Sovyet ordusu şehitlerimizin orada defnedilmesine izin vermemesine rağmen 21 Ocak gecesi erkeklerimiz mezarları kazdılar. Biz kadınlar ise erkeklerin başlarında dururduk. Amacımız Rus askerleri ateş ettiklerinde erkeklerimize siper olmaktı. Hocalı Katliamı 1992 yılının 25 Şubat ını 26 Şubat a bağlayan gece Ermeni silahlı birlikleri 366. Rus Alayı nın desteği ile Dağlık Karabağ ın Hocalı kentine saldırdılar. Yıllarca Ermeni baskılarına karşı direnen Hocalı kentini en ağır şartlarda bile terk etmeyen sivil insanların, çocuklar ve yaşlıların üzerine tanklarla hücum ederek onları ezip geçmişler. İnsanlara işkence etmişler, çocukların kafalarını kesmişler, yaşlıların derilerini soymuşlar, hamile kadınların karınlarını yırtıp süngülerle çocukları çıkarmışlar, kadınlara tecavüz edip öldürmüşlerdir. Azerbaycan Türk-Kürt kızları ve gelinleri Ermenilerin ellerine geçmemek için kendilerini dağlardan atıp ve çeşitli şekillerde kendilerini öldürmüşlerdir. Hocalı soykırımı sonucunda üç bin nüfuslu olan Hocalı da 613 erkek öldürülmüş, 1300 kişi esir alınmış, 8 aile tamamen yok edilmiş, 59 çocuk, 80 yaşlı öldürülmüş, 108 kişi kaybolmuştur. 31 Mart 1998 tarihinde Azerbaycan Respublikasının Milli Meclisi bu mesele ile ilgili özel beyanat vererek BMT den, AGİK tan, Avrupa Birliği nden, BDT den, diğer uluslararası teşkilatlardan, dünya ülkelerinin parlamentolarından ve hükümetlerinden 19. ve 20 yüzyılda Ermeni şövanistlerin ve onların himayecilerinin Azerbaycanlılara karşı soykırım cinayetlerini tanımayı rica etmişti. Teessüfler olsun ki bu yolda hiçbir iş görülmemiş, aksine Avrupa ülkelerinin parlamentoları Ermenilerin Azerbaycan a karşı yapılan soykırım cinayetlerini görmezden gelerek, 20. asrın 112

120 başlarında Osmanlı arazisinde gerçekleştirildiği iddia edilen uydurma Ermeni soykırımını tanıyarak Ermeni yanlısı düşünceleri desteklediklerini bir daha göstermişlerdir. Kelbecer in İşgali 1992 yılında genç ve demokratik Azerbaycan Cumhuriyeti ne karşı 1918 lerde olduğu gibi dış güçlerin rehberliği altında hem dışarıdan hem de içerden saldırı ve darbe hazırlıkları vardı. Darbe hazırlığı yapan dış güçlerin planları arasında Kelbecer ve Fuzuli bölgelerinin Ermeniler tarafından işgal edilmesini sağlamak, bu işgali Azerbaycan Cumhuriyeti yönetiminin başarısızlığı gibi gösterip halkı ayaklanmaya teşvik etmek vardı. Bu planın hayata geçmesi 1 Nisan 1993 tarihinde Kelbecer in Ermeniler tarafından işgalinden sonra başlamıştır.aynı gün bir grup kadınımızla devlet televizyonuna çıkıp Azerbaycan halkına seslendim: Bugünden sonra Anadolu Kurtuluş Savaşında, Sakarya Muharebesinde Türk kadınlarının söylediği gibi bizler de topraklarımız geri alınmazsa kızlarımızı, erkeklere vermeyeceğimizi söyledim. Bütün siyasi sosyal faaliyetlerimizi durdurduğumuzu ve bundan sonra tüm faaliyetlerimizi cepheye yönelerek mücadele edeceğimizi, 1 Nisan dan itibaren Azerbaycan Kadın Taburunun kurulduğunu beyan ettik. 13 Ertesi gün sabah Kadın Taburuna yazılmak için yüzlerce genç, yaşlı ve öğrenci toplanmıştı. İlginç olanı sadece Türk kadınları değil, Rus, Lezgi, Kürt, İngloy vb milletlere mensup olan kadınlar da taburumuza katılmak için bekliyorlardı. Bu da Ermenilerin bize yaptığı saldırıların, haksızlıkların sonucuydu. Kadınlar, kadın taburuna katılırken eşlerini de savaşa gitmeye zorluyorlardı. Kadınlarımızın eşlerini de Halk Cephesi erkek taburuna göndermekteydik. Birçok kadınımız Ermenilerle savaşta şehit oldular. 14 Ermenilerin Kelbecer den sonra hedef aldığı ikinci bölge Fuzuli idi. İnsanlarımız, özellikle kadınlar ve çocuklar Fuzuli de can güvenliği olmadığı için terk ettiler. Kadın Tabur undaki kadınlarımız Fuzuli nin en ağır döneminde oraya gittiler. Ailelerin geri dönmelerini sağladılar. Böylelikle Fuzuli nin o dönem düşmesini önlenmiş olduk. 23 Temmuz 1993 te Ağdam, 23 Ağustos 1993 te Cebrayıl ve Fuzuli, 31 Ağustos 1993 te Gubadlı, 30 Kasım 1993 te Zengilan Ermeniler tarafından işgal edildi yılları arasında işgal edilmiş araziler km 2 dir. Bunlardan Dağlık Karabağ, Şuşa, Hankent, Hocalı, Askeran, Hocavend, Ağdere sahası 9400 km 2, Cebrayıl 1050 km 2, Fuzuli 1386 km 2, Gubadlı 1993 km 2, Zengilan 707 km 2. Bu nedenle 1988 yılında 1994 yılına kadar Azerbaycan 13 Halilova, H., Tarihten Bugüne Türk Kadını. İlke Emek Yayınları, Ankara. 14 Halilova, H., Kadınlarımız Onurları İçin Şehit Düştü. Tercüman Gazetesi, Ankara. 113

121 topraklarının %20 si işgal edildi ve işgal altındadır. 1 milyondan fazla insanımız vatanlarında kaçkın durumdadırlar. Sonuç 20. yüzyılın evvellerinde sözde Ermeni soykırımı olmuş diyen büyük devletler, 20. yüzyılın sonunda bütün dünya devletlerinin gözleri önünde Azerbaycan da Hocalı Soykırımı yapılır. Azerbaycan topraklarının %20 si Ermeni işgali altına girer. 1 milyon Azerbaycanlı kendi topraklarından göç ettirilerek zor şartlarda yaşamak zorunda bırakılır. Bugüne gelelim, Ermeniler de zor durumdalar. 2 milyondan az nüfusu olan Ermenistan da insanlar ülkelerini terk ediyorlar. Neden? Çünkü imkanları yeterli değildir. Ermenistan ın yer altı ve yer üstü kaynakları bulunmamaktadır. Tarımın onları nereye kadar kurtarabileceği de meçhuldür. Bu nedenle Rusya dan, özellikle Amerika nın ve Avrupa nın çeşitli yerlerindeki Ermeni Diasporası ndan destek almaktadır. Bu da Ermenistan daki Ermenilerin diaspora tarafından Türkiye ve Azerbaycan a karşı kışkırtılmasına zemin hazırlamaktadır. Aslında Türk ve Ermeni halkı arasında bir sorun yoktur. Dışarıdaki güçler ve diaspora ilişkilerin gelişmesini istememektedir. Ermenistan halkının asıl istediği işgal ettiği Azerbaycan toprakları değil, yaşadığı maddi zorluklardan kurtulup refah içinde yaşamak çocuğunun karnını doyurmaktır. 15 Tarihimize baktığımızda biz Türkler başkalarına haksızlık yapmadık hatta bize yapılmış olan haksızlıkları çabuk unutur veya unutmaya çalışırdık. Herkese, düşmana bile barış elimizi uzatıp saygı ile yaklaşırız. Ders kitaplarında bizlere yapılan zulüm hakkında bilgi verilmiyor, tarihimizden ve hafızalarımızdan bunlar yavaş yavaş unutulup silinmektedir. Genç neslin bu konularda bilgisi az. Kaynaklar Akpınar, Y., Yıldırım, İ.M., Çağın, S., Mehmet Emin Resulzade Azerbaycan Cumhuriyeti, İstanbul. Aslan, B., Dünya Savaşı Esnasında Azerbaycan Türklerinin Anadolu Türklerine Kardeş Kömeği (Yardım) ve Bakü Müslüman Cemiyeti Hayriyesi. Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara. Aşhadavor (Emekçi) Gazetesi 2 Kasım Halilova, H., Baş Türkiye Boyun Azerbaycan Gövde Türk Dünyası. Stratejik Düşünce Aylık Uluslararası İlişkiler ve Strateji Dergisi, Sayı:1, Ankara. 114

122 Avşar, A., Türkiye nin İstiklal Muharabesi nde Azerbaycan Türkleri, Azerbaycan Atatürk Merkezi, Bakü. Balayev, A., Azerbaydjanskoe nasionalnoye Dvijeniye: ot Musavata do naroduogo fronta. Akademiya Nauk Azerbaydjana, Baku-Elm. Balcı, G., Soykırıma Uğrayan Türkler. Genel Kurmay Ateşe Başkanlığı Arşiv Belgeleri. Truva Yayınları. Beymemmedkızı, F., Birce günün şehitleri, Bakü. Caparidze, P.A., İzbrannıye proizvedeniya Baku. Görüryılmaz, M Türk Kafkas İslam Ordusu ve Ermeniler 1918, Bilge Oğuz yayın evi. Halilov, A., Genosid Protiv Musulmanskogo naseleniya Zakavkazya v istoriçeskih istoçnikah. Azerneşr., Bakü. Halilova, H., Tarihten Bugüne Türk Kadını. İlke Emek Yayınları, Ankara. Halilova, H., Bey-Ebulfez Elçibey. Rıhtım yayınları, Ankara Halilova, H., Kadınlarımız Onurları İçin Şehit Düştü. Tercüman Gazetesi, Ankara. Halilova, H., Baş Türkiye Boyun Azerbaycan Gövde Türk Dünyası. Stratejik Düşünce Aylık Uluslararası İlişkiler ve Strateji Dergisi, Sayı:1, Ankara. Halilova, H, Soyu Kırılan Kim? Ermeni Meselesi. Töre Devlet Yayınları. Halilova, H, Kahraman Türk Kadını. Töre Devlet Yayınarı Harlem, Sota Caucasus War&Peace. Hasanov, C., Azerbaycan Beynahalk Münasebet Sisteminde , Bakü, Azerneşr. Hasanov, C., Azerbaycan Tarihi Türkiye nin Yardımından Rusya nın İşgaline Kadar Ankara. İsmail, T İstoriçeskaya geografia Azerbaydjana veke. Ministerstvo Obrazovaniya Azerbaydjanskoy Respubliki Bakinskiy Slavyanskiy Universitet. Baku. Kaçaznuni, Ov., Taşnakutün bolşe delat neçego. Tiflis. S

123 Karaca, A., Milli Azerbaycan Hareketi. Mirza Bala Mehmetzade. Azerbaycan Kültür Derneği Yayınları. No: 40, Ankara. Kengerli, M Azerbaycan Kültür Dergisi. Kontrrevolusioonnıy Taşnakutun i imperialistiçeskaya voyna İz Kn. İstoriya Azerbydjana po dokumentam i publikasiyam. S. 83. Öğünç, T Vilayeti Şarkiye Mültecileri Rayevskiy, A Angliyskaya İnterversiya Musavatskoye Pravitelstvo iz İstorii İntervensii i Kontr Revolüsii Zakavkazya. Otdel S.K. i. B.K.A.K.P (b), Baku. Resulzade, M.E Esrimizin Siyavuşu. Çağdaş Azerbaycan Edebiyatı. Çağdaş Azerbaycan Tarihi. Genclik, Bakü. Şaumyan, S.G Sovetı Narodnıh Komisarrov İzbrannıye proizvedenya. T.2. s Şavrov, N.İ., Novaya ugroza russkoy modeli v zakavkazye: predstoyaşaya rasprodaja Mugani İnarodsam. İz. Kn. İstoriya Azerbaydjana po dokumentam i publikasiyam, Baku. S Şen, L., Türkiye ve Güney Kafkasya Gerçeği. Ürün Yayınları, Ankara. Sorgun, T., Bitmeyen Savaş, Kamer Yayınları, İstanbul. Yagublu, N., Bakının Gurtuluşu. Bakı Adiloğlu yayınları. 116

124 100.YILINDA ERMENİ MESELESİ VE GERÇEKLER MAYIS 2015 Prof. Dr. Cengiz Andiç Kültür Merkezi

Abdulaziz KARDAŞ 1 I. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ NDE VAN IN İŞGALİ ve KURTULUŞU ( )

Abdulaziz KARDAŞ 1 I. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ NDE VAN IN İŞGALİ ve KURTULUŞU ( ) Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 10, Mart 2015, s. 176-192 Abdulaziz KARDAŞ 1 I. DÜNYA SAVAŞI DÖNEMİ NDE VAN IN İŞGALİ ve KURTULUŞU (1915-1918) Özet Van, İran Körfezi ve İç Asya ticaret

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf...

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... 7 a. Fransız-Rus İttifakı (04 Ocak 1894)... 7 b. İngiliz-Fransız

Detaylı

ERMENİLERİN KÖKENİ VE TARİHİ...

ERMENİLERİN KÖKENİ VE TARİHİ... İÇİNDEKİLER 1. Bölüm: ERMENİLERİN KÖKENİ VE TARİHİ... 1 1.1. ERMENİLERİN KÖKENİ... 1 1.2. ERMENİLERİN TARİHİ... 2 1.2.1. Büyük İskender ve Takip Eden Dönemde Ermeniler... 3 1.2.2. Partlar Döneminde Ermeniler...

Detaylı

Ermeniler in Yaptõğõ Mezâlim ve Soykõrõmõn Utanç Fotoğraflarõ

Ermeniler in Yaptõğõ Mezâlim ve Soykõrõmõn Utanç Fotoğraflarõ Ermeniler in Yaptõğõ Mezâlim ve Soykõrõmõn Utanç Fotoğraflarõ ERMENİLER İN TÜRKLER E YAPTIKLARI MEZÂLİM VE SOYKIRIMIN ARŞİV BELGELERİ 219 Rus ordusu saflarõnda Türkler e karşõ çarpõşan Hõnçak Komitesi

Detaylı

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler On5yirmi5.com Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler nelerdir? Yayın Tarihi : 12 Kasım 2012 Pazartesi (oluşturma : 12/22/2018) Cemiyetler-Zararlı ve Yararlı

Detaylı

1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER. Mustafa Serdar PALABIYIK

1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER. Mustafa Serdar PALABIYIK 1915 OLAYLARINI ANLAMAK: TÜRKLER VE ERMENİLER Mustafa Serdar PALABIYIK Yayın No : 3179 Araştırma Dizisi : 12 1. Baskı - Şubat 2015 ISBN: 978-605 - 333-207 - 7 Mustafa Serdar Palabıyık 1915 Olaylarını Anlamak:

Detaylı

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com MİLLİ MÜCADELE TRENİ TRABLUSGARP SAVAŞI Tarih: 1911 Savaşan Devletler: Osmanlı Devleti İtalya Mustafa Kemal in katıldığı ilk savaş Trablusgarp Savaşı dır. Trablusgarp Savaşı, Mustafa Kemal in ilk askeri

Detaylı

SAYFA BELGELER NUMARASI

SAYFA BELGELER NUMARASI İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... SAYFA BELGELER NUMARASI 1. 27 Ekim 1922 tarihinde İsmet Paşa nın Dışişleri Bakanlığına ve Fevzi Paşa nın Batı Cephesi Komutanlığına atanması... 1 2. İstanbul daki mevcut

Detaylı

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... BELGELER III SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp Raporu... 1 2. Ali İhsan Paşa nın Güney

Detaylı

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET ARŞİVLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın Nu: 88 OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK A N K A R A 2 0 0 7 1 P r o j e Y ö n e t i c

Detaylı

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ BAKİ SARISAKAL SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ 1880 yılının başında Samsun da açıldı. Üçüncü Ordu nun sorumluluğu altındaydı. Okulun öğretmenleri subay ve sivillerdi. Bu okula öğrenciler

Detaylı

AVİM TARİH 24 NİSAN 1915: NELER OLMUŞTU? Tutku DİLAVER. Misafir Araştırmacı. Analiz No : 2018 /

AVİM TARİH 24 NİSAN 1915: NELER OLMUŞTU? Tutku DİLAVER. Misafir Araştırmacı. Analiz No : 2018 / TARİH 24 NİSAN 1915: NELER OLMUŞTU? Tutku DİLAVER Misafir Araştırmacı Analiz No : 2018 / 9 24.04.2018 24 Nisan 1915 tarihi ler tarafından özel bir anma günü olarak seçilmiş bir tarih. 24 Nisan pek çok

Detaylı

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ-I Dersin Adı Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi-I Dersin Kodu 630909 Dersin Türü Dersin Seviyesi Dersin AKTS Kredisi Haftalık Ders Saati Zorunlu Önlisans 2 AKTS 2 (Kuramsal)

Detaylı

Prof. Dr. Muammer DEMİREL Tel: +90 (224) 294 22 70 e-mail: mdemirel@uludag.edu.tr; mudemirel@yahoo.com

Prof. Dr. Muammer DEMİREL Tel: +90 (224) 294 22 70 e-mail: mdemirel@uludag.edu.tr; mudemirel@yahoo.com Prof. Dr. Muammer DEMİREL Tel: +90 (224) 294 22 70 e-mail: mdemirel@uludag.edu.tr; mudemirel@yahoo.com EĞİTİM Doktora, Marmara Üniversitesi, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yakınçağ Tarihi ABD (1993)

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı nı sona erdiren antlaşmadır. Bu antlaşma ile Misak-ı Milli büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Şekil 1. Kasım 1922 de Lozan Konferansı

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

En İyisi İçin. Cevap 1: "II. Meşrutiyet Dönemi"

En İyisi İçin. Cevap 1: II. Meşrutiyet Dönemi Ne x t Le v e l Ka r i y e r 300ADET TAMAMIÖZGÜN ÇÖZÜMLÜAÇI KUÇLU SORU Kaymakaml ı k Sı navı nahazı r l ı k Tar i h Açı kuçl usor u Bankası En İ yi si İ çi n.. Necat i beycd.50.yı li şhanı Apt.no: 19/

Detaylı

Fransa nın Anadolu da Yaptığı Katliamları Gizleme Politikası (1) Ö

Fransa nın Anadolu da Yaptığı Katliamları Gizleme Politikası (1) Ö Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren Fransa nın Anadolu da Yaptığı Katliamları Gizleme Politikası (1) Ö ncelikle Adana da bulunan 1. Fransız Tümeni karargâhında görevli Yüzbaşı Denis Leroy un, 7 Şubat 1920

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 017-018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF TARİH DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı 1. 1. XIV. yüzyıl başlarında

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] Emperyalizm ve Ermeni Meselesi Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] Emperyalizm ve Ermeni Meselesi Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] Emperyalizm ve Ermeni Meselesi Uluslararası Sempozyumu -AÇILIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 18 Nisan 2015 EMPERYALİZM VE ERMENİ MESELESİ ULUSLARARASI SEMPOZYUMU

Detaylı

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer KURTULUŞ SAVAŞI (1919-1922) Gülsema Lüyer KURTULUŞ SAVAŞI (1919-1922) Mondros Mütarekesi ve Mütareke Sonrası Genel Durum İşgaller ve Kurtuluş Savaşı Hazırlık Evresi T.B.M.M. nin Açılması Düzenli Ordu Hazırlıkları,

Detaylı

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi 2 de Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi AK Parti İstanbul İl Kadın Kolları nda AK Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadı. 8 de YIL: 2012 SAYI

Detaylı

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Tarih Bölümü Ankara Üniversitesi 1997 Yüksek Lisans Tarih (Yakınçağ Tarihi) Ankara Üniversitesi 2000

Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Tarih Bölümü Ankara Üniversitesi 1997 Yüksek Lisans Tarih (Yakınçağ Tarihi) Ankara Üniversitesi 2000 ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı : Sezai BALCI Doğum Tarihi : 15 Temmuz 1976 Öğrenim Durumu : Doktora Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Tarih Bölümü Ankara Üniversitesi 1997 Yüksek Lisans Tarih (Yakınçağ Tarihi)

Detaylı

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI HAFTALAR KONULAR 1. Hafta TÜRK DEVRİMİNE KAVRAMSAL YAKLAŞIM A-) Devlet (Toprak, İnsan Egemenlik) B-) Monarşi C-) Oligarşi D-) Cumhuriyet E-) Demokrasi F-) İhtilal G-) Devrim H-) Islahat 2. Hafta DEĞİŞEN

Detaylı

Balkan Araştırma Enstitüsü Dergisi, Cilt/Volume 3, Sayı/Number 2, Aralık/December 2014, ss

Balkan Araştırma Enstitüsü Dergisi, Cilt/Volume 3, Sayı/Number 2, Aralık/December 2014, ss Balkan Araştırma Enstitüsü Dergisi, Cilt/Volume 3, Sayı/Number 2, Aralık/December 2014, ss. 157-161. Bülent YILDIRIM, Bulgaristan daki Ermeni Komitelerinin Osmanlı Devleti Aleyhine Faaliyetleri (1890-1918),

Detaylı

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA)

SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) SORU CEVAP METODUYLA TEKRAR (YÜKSELİŞ-DURAKLAMA VE AVRUPA) Osmanlı devletinde ülke sorunlarının görüşülüp karara bağlandığı bugünkü bakanlar kuruluna benzeyen kurumu: divan-ı hümayun Bugünkü şehir olarak

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. 1995-2008 2008-2014 Profesör Tarih/Yakınçağ Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. 2014

ÖZGEÇMİŞ. 1995-2008 2008-2014 Profesör Tarih/Yakınçağ Celal Bayar Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. 2014 ÖZGEÇMİŞ 1.Adı Soyadı : MUZAFFER TEPEKAYA 2.Doğum Tarihi : 20.10.1962 3.Unvanı : Prof. Dr. / Tarih Bölümü 4. e-mail : muzaffer.tepekaya@cbu.edu.tr Öğrenim Hayatı: Derece Alan Üniversite Lisans Tarih Selçuk

Detaylı

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 19.yy.sonlarına doğru Osmanlı parçalanma sürecine girmişti. Bu dönemde

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması

Lozan Barış Antlaşması Lozan Barış Antlaşması Anlaşmanın Nedenleri Anlaşmanın Nedenleri Görüşme için İzmir de yapılmak istenmiş fakat uluslararası antlaşmalar gereğince tarafsız bir ülkede yapılma kararı alınmıştır. Lozan görüşme

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? S-1 Sosyal bilgiler öğretmeni: (ikinci Meşrutiyet in ilanının ardından (Meşrutiyet karşıtı gruplar tarafından çıkarılan 31 Mart Ayaklanması, kurmay başkanlığını Mustafa Kemal in yaptığı Hareket Ordusu

Detaylı

Gazi Ahmet Muhtar Paşa

Gazi Ahmet Muhtar Paşa Evrensel Bakış Açısı Gürbüz Evren Cepheden Cepheye Koşan Komutan: Gazi Ahmet Muhtar Paşa O smanlı Devletinin son dönemlerinde, ordunun en önemli komutanlarından biri de, Gazi Ahmet Muhtar Paşa dır. Verilen

Detaylı

K A N A Y A N Y A R A K A R A B A Ğ

K A N A Y A N Y A R A K A R A B A Ğ KANAYAN YARA KARABAĞ Astana Yayınları KANAYAN YARA KARABAĞ Derleyen: Yrd. Doç. Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN Bu eserin bütün hakları saklıdır. Yayınevinden izin alınmadan kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz,

Detaylı

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B

C D E C B A C B B D C A A E B D D B E B A A C B E E B A D B 1- XIX. ve XX. yüzyılın başlarında. Osmanlı. Devleti her alanda çöküntü içinde olmasına karşılık, varlığını ve bağımsızlığını uzun süre korumuştur. Bu durumun en önemli nedeni, aşağıdakilerden hangisidir?

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. AYTEN CAN

Yrd.Doç.Dr. AYTEN CAN Yrd.Doç.Dr. AYTEN CAN Fen-edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Yakınçağ Tarihi Anabilim Dalı Eğitim Bilgileri Edebiyat Fakültesi Türk Dili Ve Edebiyatı 1980-1984 Lisans Selçuk Üniversitesi Bölümü Türk Dili

Detaylı

İÇİNDEKİLER... SUNUŞ III

İÇİNDEKİLER... SUNUŞ III SUNUŞ İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER... III BİRİNCİ BÖLÜM SİYASİ, COĞRAFİ DURUM VE ASKERÎ GÜÇLER 1. Siyasi Durum... 1 a. Dış Siyasi Durum... 1 b. İç Siyasi Durum... 2 (1) Birinci Dünya Savaşı Öncesi Osmanlı Devleti

Detaylı

Sarıkamış. Dersleri. Yılmadan Yorulmadan Dr. Cihangir Dumanlı

Sarıkamış. Dersleri. Yılmadan Yorulmadan Dr. Cihangir Dumanlı Yılmadan Yorulmadan Dr. Cihangir Dumanlı Sarıkamış Dersleri 103 yıl önce Birinci Dünya Savaşının başlangıcında Doğu (Kafkas) Cephesinde yaşanan olaylar her düzeyde alınacak çok acı derslerle doludur. Sarıkamış

Detaylı

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 0. SINIF TARİH DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI. OSMANLI DEVLETİ NİN KURULUŞU (00-5). XIV. yüzyıl başlarında Anadolu, Avrupa ve Yakın

Detaylı

HER YÖNÜYLE MAHMUT GOLOĞLU SEMPOZYUMU MAYIS 2014 TRABZON PROGRAM

HER YÖNÜYLE MAHMUT GOLOĞLU SEMPOZYUMU MAYIS 2014 TRABZON PROGRAM HER YÖNÜYLE MAHMUT GOLOĞLU SEMPOZYUMU 08-10 MAYIS 2014 TRABZON PROGRAM HER YÖNÜYLE MAHMUT GOLOĞLU SEMPOZYUMU AÇILIġ 08 Mayıs 2014 / Saat: 09.30 Karadeniz Teknik Üniversitesi Osman Turan Kongre ve Kültür

Detaylı

Ermeni Meselesi ve Türkiye

Ermeni Meselesi ve Türkiye Ermeni Meselesi ve Türkiye Konstantın, L. D. (1913). Anadolu'da Islahat. Ermeni meselesi. Suriye Meselesi. İstanbul:. Toros, T. (). "Ermeni Tehciri Meselesi". Hayat Tarih Mecmuası, (12), 64-71, Kodaman,

Detaylı

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine,

KARMA TESTLER 03. A) Yalnız l B) Yalnız II. C) Yalnızlll D) I ve II E) I, II ve III. 2. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesine, KARMA TESTLER 03 1. Osmanlı Devleti'nde matbaanın kurulması, I. Sanayi II. Ticaret III.Kültür alanlarından hangileri ile ilgili değişikliğin hız kazanmasını sağlamıştır? A) Yalnızl B) Yalnız II C) Yalnızlll

Detaylı

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ 1908 II. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken İttihat ve Terakki Cemiyetinin faaliyetleri 1908 Reval Görüşmesi İTTİHAT ve TERAKKÎ CEMİYETİ 1908 İhtilâli ni düzenleyen

Detaylı

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir?

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir? 1)Birinci İnönü Savaşının kazanılmasından sonra halkın TBMM ye ve düzenli orduya güveni artmıştır. Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir? A)TBMM seçimlerinin yenilenmesine

Detaylı

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU Osmanlı Devleti nin 19. yüzyılda uyguladığı denge siyaseti bekleneni vermemiş; üç kıtada sürekli toprak kaybetmiş ve yeni yeni önem kazanan petrol Osmanlı

Detaylı

7. Yayınlar 7.1 Uluslar arası hakemli dergilerde yayınlanan makaleler (SCI & SSCI & Arts and Humanities)

7. Yayınlar 7.1 Uluslar arası hakemli dergilerde yayınlanan makaleler (SCI & SSCI & Arts and Humanities) ÖZGEÇMİŞ 1. Adı Soyadı : Veli Yılmaz 2. Doğum Tarihi : 25.11.1948 3. Unvanı : Yrd. Doç. Dr. 4. Öğretim Durumu : Derece Alan Üniversite Yıl Lisans Subay Kara Harp Okulu 1969 Y. Lisans Kurmaylık Kara Harp

Detaylı

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI I. YARIYIL II. YARIYIL Adı Adı TAR 501 Eski Anadolu Kültür 3 0 3 TAR 502 Eskiçağda Türkler 3 0 3 TAR 503 Eskiçağ Kavimlerinde

Detaylı

Dr. Öğr. Üyesi İsmail SAFİ

Dr. Öğr. Üyesi İsmail SAFİ Dr. Öğr. Üyesi İsmail SAFİ Eğitim: Ph. D., Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi, Ankara Üniversitesi, 2005 M. Sc., Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Ankara Üniversitesi, 1998 B. S, Kamu Yönetimi, Hacettepe Üniversitesi,

Detaylı

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER DOĞU VE GÜNEY CEPHELERİ KURTULUŞ SAVAŞI DOĞU VE GÜNEY CEPHESİ DOĞU CEPHESİ Ermeniler XIX. Yy`a kadar Osmanlı topraklarında huzur içinde yaşadılar, devletin çeşitli kademelerinde

Detaylı

MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK MÜZESİ

MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK MÜZESİ MİLLÎ SAVUNMA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK MÜZESİ Millî Savunma Üniversitesi Müzesi; Türk Silahlı Kuvvetlerinin en üst düzeyde eğitim, öğretim ve bilim kuruluşu olan Millî Savunma Üniversitesi (Harp Akademileri)

Detaylı

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI TÜRKİYE CUMHURİYETİ ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI ÇUKUROVA ANONİM HALK EDEBİYATI VE ÂŞIK EDEBİYATINDA SÖZLÜ TARİH Esra ÖZKAYA YÜKSEK LİSANS TEZİ ADANA

Detaylı

ULUSLARARASI SEMPOZYUM 100. YILINDA TÜRK ERMENİ İLİŞKİLERİNİN YARINI, ADİL HAFIZA VE NORMALLEŞME

ULUSLARARASI SEMPOZYUM 100. YILINDA TÜRK ERMENİ İLİŞKİLERİNİN YARINI, ADİL HAFIZA VE NORMALLEŞME ULUSLARARASI SEMPOZYUM 100. YILINDA TÜRK ERMENİ İLİŞKİLERİNİN YARINI, ADİL HAFIZA VE NORMALLEŞME 14-15 Mayıs 2015, Marmara Üniversitesi, Haydarpaşa Yerleşkesi Bilimsel Komite Prof. Dr. Süleyman Beyoğlu

Detaylı

ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ...

ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ... İçindekiler ÖN SÖZ... XI KISALTMALAR... XIII KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMALAR... XV GİRİŞ... 1 I. ARNAVUTLUK ADININ ANLAM VE KÖKENİ... 5 I.1. Arnavutluk Adının Anlamı... 5 I.2. Arnavutluk Adının Kökeni... 7 I.3.

Detaylı

6 Mayıs 1922 - Başkomutanlık kanunu süresinin meclisçe tekrar uzatılması. 26 Ağustos 1922 - Büyük Taarruzun başlaması

6 Mayıs 1922 - Başkomutanlık kanunu süresinin meclisçe tekrar uzatılması. 26 Ağustos 1922 - Büyük Taarruzun başlaması 6 Mayıs 1922 - Başkomutanlık kanunu süresinin meclisçe tekrar uzatılması 26 Ağustos 1922 - Büyük Taarruzun başlaması 30 Ağustos 1922 - Başkumandan meydan muharebesi 2 Eylül 1922 - Yunan orduları başkomutanı

Detaylı

Yard. Doç. Dr. Ali AHMETBEYOĞLU

Yard. Doç. Dr. Ali AHMETBEYOĞLU Yard. Doç. Dr. Ali AHMETBEYOĞLU 1964 yılında Kayseri de dünyaya gelen Ali Ahmetbeyoğlu, 1976 yılında Kayseri Namık Kemal İlkokulu ndaki, 1979 yılında Kayseri 50. Dedeman Ortaokulu ndaki, 1982 yılında ise

Detaylı

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni T.C. ĠNKILAP TARĠHĠ VE ATATÜRKÇÜLÜK AÇIK UÇLU DENEME SINAVI (I. Dünya Savaşı ndan Erzurum Kongresi ne kadar) sosyalciniz.wordpress.com 1. Gelişen sanayimiz için hem bir hammadde kaynağı hem de uygun bir

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Yönetim Kara Harp Okulu 1985 Yüksek Lisans Uluslararası ilişkiler Beykent Üniversitesi 2005

ÖZGEÇMİŞ. Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Yönetim Kara Harp Okulu 1985 Yüksek Lisans Uluslararası ilişkiler Beykent Üniversitesi 2005 ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı : Atahan Birol KARTAL Doğum Tarihi: 14.04.1967 Unvanı : Yrd.Doç.Dr. Mail : atahankartal@beykent.edu.tr Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Yönetim Kara Harp Okulu

Detaylı

SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ,

SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ, SAYIN TAKİPÇİLERİMİZ, Araştırma grubumuza destek amacıyla 2000-2015 seneleri arasındaki konuları içeren bir ARŞİV DVD si çıkardık. Bu ARŞİV ve VİDEO DVD lerini aldığınız takdirde daha önce takip edemediğiniz

Detaylı

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı. MUSUL SORUNU VE ANKARA ANTLAŞMASI Musul, Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmadan önce Osmanlı Devleti'nin elinde idi. Ancak ateşkesin imzalanmasından dört gün sonra Musul İngilizler tarafından işgal edildi.

Detaylı

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları 1. Almanya ve İtalya'nın; XIX. yüzyıl sonlarından itibaren İngiltere ve Fransa'ya karşı birlikte hareket etmelerinin en önemli nedeni olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilebilir? A) Siyasi birliklerini

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN

Yrd. Doç. Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN Yrd. Doç. Dr. Bahadır Bumin ÖZARSLAN EĞİTİM GEÇMİŞİ 1. Hukuk Lisansı (2000) Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi 2. Kamu Hukuku Yüksek Lisansı (2006) Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Sosyal

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ATATÜRK İLKELERİ VE İNKİLAP TARİHİ I AI0 2 + 0 2 2 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze /

Detaylı

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ASKERLİK HAYATI

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN ASKERLİK HAYATI T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TEOG ÇIKMIŞ SORULAR - 1. ÜNİTE Atatürk ün askerlik hayatı ile ilgili olay ve olguları kavrar. Örnek olaylardan yola çıkarak Atatürk ün çeşitli cephelerdeki başarılarıyla

Detaylı

Çanakkale Muharebelerİ nin İdaresİ

Çanakkale Muharebelerİ nin İdaresİ Çanakkale Muharebelerİ nin İdaresİ Komutanlar ve Stratejiler Editörler Lokman Erdemir & Kürşat Solak Çanakkale 2015-100. Yıl Çanakkale Muharebelerİ nin İdaresİ Komutanlar ve Stratejiler Editörler: Lokman

Detaylı

1 İSMAİL GASPIRALI HER YIL BİR BÜYÜK TÜRK BİLGİ ŞÖLENLERİ. Mehmet Saray

1 İSMAİL GASPIRALI HER YIL BİR BÜYÜK TÜRK BİLGİ ŞÖLENLERİ. Mehmet Saray Mehmet Saray 1942'de Afyon'un Dinar kazasında doğdu. Orta öğrenimini Çivril ve Isparta'da yapan Saray, 1961-1966 arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nü bitirdi. 1968-1978 yılları

Detaylı

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti:

Kütahya Gazeteciler Cemiyeti Ziyareti: Türk Ocakları Genel Merkezi Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Efendi BARUTCU, Türk Ocakları nın 100 üncü kuruluş yıldönümü kutlamaları çerçevesinde, Sönmeyen Ocak Türk Ocakları ve Türkiye nin Geleceği konulu

Detaylı

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL TARİH VE GENEL TÜRK TARİHİ I. TARİH BİLİMİNE GİRİŞ...3

İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL TARİH VE GENEL TÜRK TARİHİ I. TARİH BİLİMİNE GİRİŞ...3 İÇİNDEKİLER BİRİNCİ BÖLÜM GENEL TARİH VE GENEL TÜRK TARİHİ I. TARİH BİLİMİNE GİRİŞ...3 A. Tarihin Tanımı...3 B. Tarihin Kaynakları...4 C. Tarihe Yardımcı Bilim Dalları...4 D. Tarihte Yüzyıl, Yarı Yüzyıl,

Detaylı

TARİH BOYUNCA ANADOLU

TARİH BOYUNCA ANADOLU TARİH BOYUNCA ANADOLU Anadolu, Asya yı Avrupa ya bağlayan bir köprü konumundadır. Üç tarafı denizlerle çevrili verimli topraklara sahiptir. Dört mevsimi yaşayan iklimi, akarsuları, ormanları, madenleriyle

Detaylı

SAINT BENOIT FRANSIZ LİSESİ

SAINT BENOIT FRANSIZ LİSESİ COĞRAFYA NIVEAU / SEVIYE L-1 1-Coğrafya nedir coğrafyanın bölümleri. 2-Dünyanın şekli ve sonuçları. 3-Dünyanın hareketleri. 4-Harita bilgisi. 5-Atmosfer ve özellikleri. 6-İklim elemanları 7-Sıcaklık 8-Basınç

Detaylı

İÇİNDEKİLER... ÖN SÖZ... BİRİNCİ BÖLÜM SİYASİ, COĞRAFİ DURUM VE ASKERÎ GÜÇLER

İÇİNDEKİLER... ÖN SÖZ... BİRİNCİ BÖLÜM SİYASİ, COĞRAFİ DURUM VE ASKERÎ GÜÇLER İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... ÖN SÖZ... BİRİNCİ BÖLÜM SİYASİ, COĞRAFİ DURUM VE ASKERÎ GÜÇLER III XI 1. Siyasi Durum... 1 a. Dış Siyasi Durum... 1 b. İç Siyasi Durum... 2 2. Coğrafi Durum... 5 a. Çanakkale

Detaylı

Yüksek Lisans: Hacettepe Üni., Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Tarih Blm. 1985

Yüksek Lisans: Hacettepe Üni., Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Tarih Blm. 1985 Prof. Dr. YUSUF SARINAY Kişisel Web Sayfası: http: ysarinay@etu.edu.tr İdari Görevler : Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Tarih Bölüm Başkanı E-Posta : ysarinay@etu.edu.tr Telefon: : +90 (312) 292 41 31 +90

Detaylı

. Uluslararası Akdeniz Karpaz Sempozyumu: Lefkoşa - KKTC

. Uluslararası Akdeniz Karpaz Sempozyumu: Lefkoşa - KKTC . Uluslararası Akdeniz Karpaz Sempozyumu: Tarihte Kıbrıs (11 13 Nisan 2016) The I st International Symposium on Mediterranean Karpasia Cyprus in History (April 11-13, 2016) Lefkoşa - KKTC Kıbrıs, tarihin

Detaylı

T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ

T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ DİKKAT! BU BÖLÜMDE YANITLAYACAĞINIZ TOPLAM SORU SAYISI 0 DİR. ÖNERİLEN YANITLAMA SÜRESİ 40 DAKİKADIR. ) I Vatan ve Hürriyet Cemiyetini kurdu. ) Mondros Ateşkesi

Detaylı

ATATÜRK ün Balmumu Heykelleri

ATATÜRK ün Balmumu Heykelleri ATATÜRK ün Balmumu Heykelleri Balmumu heykellerinin en önemli özelliği; Atamızın ölümünde yüzünden alınan masktan bire bir çalışılmış olup 2008 yılından itibaren müzemizde sergilenmeye başlanmıştır. Sağ

Detaylı

Özal'dan şok açıklama

Özal'dan şok açıklama Özal'dan şok açıklama Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın oğlu Ahmet Özal şok bir fotoğrafı basın mensuplarıyla paylaştı. Ahmet Özal meclise seslenerek ölümü şüpheli kişilerin ve faili meçhullerin şüpheli ölümlerde

Detaylı

DİNÇEROĞLU AVUKATLIK BÜROSU A V U K A T HÜSEYİN ENİS DİNÇEROĞLU & ESRA AKKOÇ YAREN AHMET ŞEREF UYANIK & ELİFCAN TEKELİ STJ. AV.

DİNÇEROĞLU AVUKATLIK BÜROSU A V U K A T HÜSEYİN ENİS DİNÇEROĞLU & ESRA AKKOÇ YAREN AHMET ŞEREF UYANIK & ELİFCAN TEKELİ STJ. AV. İZMİR BARO BAŞKANLIĞI NA Strasburg da yapılacak olan Doğu PERİNÇEK AİHM davasında yönetim kurulumuzun kararı ile temsilci olarak görevlendirildim. Bir çok kişi ve kuruluşun yanı sıra hukukçu olarak TÜRKİYE

Detaylı

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ

AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ YAYIN LİSTESİ AKADEMİK ÖZGEÇMİŞ VE YAYIN LİSTESİ 1. Adı Soyadı : Muharrem KESİK İletişim Bilgileri Adres : Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Telefon : (0212) 521 81 00 Mail : muharremkesik@gmail.com 2. Doğum -

Detaylı

Iğdır Sevdası AVUKAT SEVDA DOĞAN

Iğdır Sevdası AVUKAT SEVDA DOĞAN Iğdır Sevdası AVUKAT SEVDA DOĞAN Cömert, cefakâr, cana yakın bir insandır Musa Doğan (1923-1992). Dostlarını seven; vefa ve yardımını kimseden esirgemeyen örnek bir insandır o. Siyasete il genel meclisi

Detaylı

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum:

T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU. Ekonomik Durum: T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DERS NOTU I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ OSMANLI DEVLETİ NİN GENEL DURUMU Ekonomik Durum: 1. Avrupa daki gelişmelerin hiçbiri yaşanmamıştır. Avrupa da Rönesans ve Reform

Detaylı

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 BÖLÜM 1: SEÇİLMİŞ KAVRAMLAR BÖLÜM 2: BÜYÜK DÖNÜŞÜM VE OSMANLILAR BÜYÜK DÖNÜŞÜMÜN İZLERİ...11 DEVRİMLER ÇAĞI VE OSMANLILAR...14 a) Sanayi Devrimi... 14 b) Fransız Devrimi... 17 c)

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004

ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ. Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Uluslararası İlişkiler Ana Gazi Üniversitesi 2004 ÖZGEÇMİŞ VE ESERLER LİSTESİ ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: Fatma ÇOBAN Doğum Tarihi: 1983 Öğrenim Durumu: Doktora Yabancı Dil : İngilizce Öğrenim Durumu: Derece Bölüm/Program Üniversite Yıl Lisans Uluslararası İlişkiler

Detaylı

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV.

Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. 339 GENEL LİSE Haftalık ders sayısı 2, yıllık toplam 74 ders saati Kategoriler Alt kategoriler Ders içerikleri Kazanımlar Dersler arası ilişki IV. Yeniçağ 3. Yeniçağda Avrupa 6. Eğitim, kültür, bilim ve

Detaylı

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta

İktisat Tarihi I Ekim II. Hafta İktisat Tarihi I 13-14 Ekim II. Hafta Osmanlı Kurumlarının Kökenleri 19. yy da Osmanlı ve Bizans hakkındaki araştırmalar ilerledikçe benzerlikler dikkat çekmeye başladı. Gibbons a göre Osm. Hukuk sahasında

Detaylı

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ. Prof. Dr. Atilla SANDIKLI 5. ULUSLARARASI MAVİ KARADENİZ KONGRESİ Prof. Dr. Atilla SANDIKLI Karadeniz bölgesi; doğuda Kafkasya, güneyde Anadolu, batıda Balkanlar, kuzeyde Ukrayna ve Rusya bozkırları ile çevrili geniş bir havzadır.

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

2. ULUSLARARASI HOCALI SOYKIRIMI ve BÖLGESEL GÜVENLİK SEMPOZYUMU ŞUBAT 2018 BİRİNCİ GÜN 26 ŞUBAT 2018 PAZARTESİ

2. ULUSLARARASI HOCALI SOYKIRIMI ve BÖLGESEL GÜVENLİK SEMPOZYUMU ŞUBAT 2018 BİRİNCİ GÜN 26 ŞUBAT 2018 PAZARTESİ 2. ULUSLARARASI HOCALI SOYKIRIMI ve BÖLGESEL GÜVENLİK SEMPOZYUMU 26-27 ŞUBAT 2018 BİRİNCİ GÜN 26 ŞUBAT 2018 PAZARTESİ GİRESUN ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜK BİNASI, ÖMER HALİSDEMİR KONFERANS SALONU 08.30-09.00

Detaylı

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) I. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken Genç Osmanlıların faaliyetleri İstanbul (Tersane) Konferansı BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) Osmanlı

Detaylı

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA 1 Kütahya- Eskişehir Savaşı nda ordumuz Sakarya Nehri nin doğusuna çekilmişti. 2 TEKÂLİF-İ MİLLİYE NİN SAKARYA SAVAŞI NA ETKİSİ Tekâlif-i Milliye kararları daha uygulamaya yeni başlandığı için Sakarya

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...9 GİRİŞ...11 BİRİNCİ BÖLÜM İLK TÜRK DEVLETLERİNDE EĞİTİM 1.1. HUNLARDA EĞİTİM...19 1.2. GÖKTÜRKLERDE EĞİTİM...23 1.2.1. Eğitim Amaçlı Göktürk Belgeleri: Anıtlar...24 1.3. UYGURLARDA

Detaylı

Hacettepe Üniversitesi Atatürk ilkeleri ve inkllap Tarihi Enstitüsü. Tarihi Arastirmalari Dergisi

Hacettepe Üniversitesi Atatürk ilkeleri ve inkllap Tarihi Enstitüsü. Tarihi Arastirmalari Dergisi Hacettepe Üniversitesi Atatürk ilkeleri ve inkllap Tarihi Enstitüsü Cumhuriyet Tarihi Arastirmalari Dergisi .----------""""===~~~~~~~~~ -------- Dergi Yazisma Adresi Baski Hacettepe Üniversitesi Atatürk

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Leyla Tavflano lu Çok sıklıkla Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan a gittiğim için olsa gerek beni bu oturuma konuşmacı koydular. Oraların koşullarını

Detaylı

Mustafa SELÇUK Doç. Dr. istanbul.academia.edu/mustafaselçuk. mustafasell@gmail.com

Mustafa SELÇUK Doç. Dr. istanbul.academia.edu/mustafaselçuk. mustafasell@gmail.com Mustafa SELÇUK Doç. Dr. istanbul.academia.edu/mustafaselçuk mustafasell@gmail.com İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü T.C. Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi İstanbul- Türkiye ÖZGEÇMĠġ/

Detaylı

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ

SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ 1 SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ Gürbüz MIZRAK Süleyman Şah Türbesi ve bulunduğu alan Suriye'nin Halep ilinin Karakozak Köyü sınırları içerisindeydi. Burası Türkiye'nin kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak

Detaylı

BİRİNCİ BÖLÜM HAREKÂT ALANININ COĞRAFİ VE TOPOĞRAFİK DURUMU, TARAFLARIN HAREKÂT PLANLARI, 5 İNCİ ORDU İLE 3 ÜNCÜ KOLORDU KARARGÂHLARINDAKİ FAALİYETLER

BİRİNCİ BÖLÜM HAREKÂT ALANININ COĞRAFİ VE TOPOĞRAFİK DURUMU, TARAFLARIN HAREKÂT PLANLARI, 5 İNCİ ORDU İLE 3 ÜNCÜ KOLORDU KARARGÂHLARINDAKİ FAALİYETLER İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM HAREKÂT ALANININ COĞRAFİ VE TOPOĞRAFİK DURUMU, TARAFLARIN HAREKÂT PLANLARI, 5 İNCİ ORDU İLE 3 ÜNCÜ KOLORDU KARARGÂHLARINDAKİ FAALİYETLER 1.

Detaylı

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ ( )

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ ( ) TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA GÜÇ KULLANMA SEÇENEĞİ (1923-2010) Teorik, Tarihsel ve Hukuksal Bir Analiz Dr. BÜLENT ŞENER ANKARA - 2013 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... iii TABLOLAR, ŞEKİLLER vs. LİSTESİ... xiv KISALTMALAR...xvii

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

5. SINIF EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SENE BAŞI SEVİYE TESPİT SINAVI

5. SINIF EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SENE BAŞI SEVİYE TESPİT SINAVI 5. SINIF 2015-2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SENE BAŞI SEVİYE TESPİT SINAVI 1. 3. 22 Mart Dünya Su Günü 20 Kasım Çocuk Hakları Günü 5 Haziran Dünya Çevre Günü 1 Eylül Dünya Barış Günü Yukarıda verilen günler

Detaylı

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ

ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ ORSAM AYLIK IRAK TÜRKMENLERİ GÜNCESİ Hazırlayanlar: Habib Hürmüzlü, ORSAM Danışmanı / Bilgay Duman, ORSAM Ortadoğu Uzmanı / Temmuz - Ağustos 2013 - Sayı: 27 15 Temmuz 2013: Tuzhurmatu olaylarının araştırılması

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ 1.KİŞİSEL BİLGİLER

ÖZGEÇMİŞ 1.KİŞİSEL BİLGİLER ÖZGEÇMİŞ 1.KİŞİSEL BİLGİLER Adı ve Soyadı : Prof.Dr. AYGÜN ATTAR Doğum Yeri : KUBATLI /AZERBAYCAN Doğum Tarihi : 1965 Yabancı Dili : Rusça, Farsça, İngilizce Adres (iş) Telefon : 0-454-3101000 Fax : 0-454-3101016

Detaylı

İNKILAP TARİHİ VİZE BÖLÜMÜ ALTIN SORULAR. 1- Osmanlı da ilk kez yabancı ülkeye seyahat eden padişah kimdir? CEVAP: Abdülaziz.

İNKILAP TARİHİ VİZE BÖLÜMÜ ALTIN SORULAR. 1- Osmanlı da ilk kez yabancı ülkeye seyahat eden padişah kimdir? CEVAP: Abdülaziz. İNKILAP TARİHİ VİZE BÖLÜMÜ ALTIN SORULAR NotCopy Yayınlarının izni dahilinde paylaşılmıştır Başarılar dileriz 1- Osmanlı da ilk kez yabancı ülkeye seyahat eden padişah kimdir? CEVAP: Abdülaziz. 2- Dil,

Detaylı