24- Övgü. Bir gelmişüz hünerkede-i dehre Nâbîyâ Âyînede görür gören ancak nazîrimüz. Yusuf NÂBİ , Urfa G. 255/7.

Ebat: px

Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "24- Övgü. Bir gelmişüz hünerkede-i dehre Nâbîyâ Âyînede görür gören ancak nazîrimüz. Yusuf NÂBİ , Urfa G. 255/7."

Nazar Kut
5 yıl önce
İzleme sayısı:

1 24- Övgü Bir gelmişüz hünerkede-i dehre Nâbîyâ Âyînede görür gören ancak nazîrimüz. G. 255/7.

2 24- Övgü Ey Nâbî, dünya hüner meydanına biz tek gelmişiz. Bir benzerimizi gören, ancak aynadaki aksimizi görür. G. 255/7.

3 25- Nâbî nin Kendini Övmesi Egerçi köhne metâ uz revâcumuz yokdur Revâca da o kadar ihtiyâcumuz yokdur. G. 189/1.

4 25- Nâbî nin Kendini Övmesi Her ne kadar eski metaız, bize revaç edilmez fakat revaca/sürüme da o kadar ihtiyacımız yoktur. G. 189/1.

5 26- Huy/Mizaç Misâl-i âb iderüz nîk ü bedle âmîziş Bu kârgehde mu ayyen mizâcumuz yokdur. G. 189/2.

6 26- Huy/Mizaç Su gibi iyi ve kötüyle uyuşuruz; bu iş evinde/dünyada belirli bir mizacımız yoktur. G. 189/2.

7 27-Nâbî nin Tecrübeleri Bâğ-ı dehrün hem hazânın hem bahârın görmişüz Biz neşâtun da gamun da rûzgârın görmişüz. G. 319/1.

8 27-Nâbî nin Tecrübeleri Dünya bahçesinin hem sonbaharını, hem de ilkbaharını görmüşüz. Biz ferahlık ve sevincin de, üzüntü ve tasanın da zamanını görmüşüz. G. 319/1.

9 28- İkbal Meyhanesi Çok da mağrûr olma kim mey-hâne-i ikbâlde Biz hezârân mest-i mağrûrun humârın görmişüz. G. 319/2.

10 28- İkbal Meyhanesi Talih meyhanesinde çok da gururlanma, çünkü biz binlece gurur sarhoşunun içkinin neşesinden sonra gelen sersemliğini, başağrısını görenlerdeniz. G. 319/2.

11 29- Beddua Topu Tûb-ı âh-ı inkisâra pâydâr olmaz yine Kişver-i câhun nice sengîn-hisârın görmişüz. G. 319/3.

12 29- Beddua Topu Biz mevki ve ikbal ülkesinin taştan yapılmış nice kalelerini görmüşüz ki kırgınlık, beddua topu karşısında yıkılıp gitmişlerdir. G. 319/3.

13 30- Dert Ehlinin Gözyaşı Seli Bir hurûşiyle ider bin hâne-i ikbâli pest Ehl-i derdün seyl-i eşk-i inkisârın görmişüz. G. 319/4.

14 30- Dert Ehlinin Gözyaşı Seli Biz dertli gönüllerin sel gibi akan gözyaşının, bir kere coşup kabarması ile binler baht evini yerle bir ettiğini görmüşüz. G. 319/4.

15 31- Âh Oku Bir hadeng-i cân-güdâz-ı âhdur sermâyesi Biz bu meydânun nice çâpük-süvârın görmüşüz. G. 319/5.

16 31- Âh Oku Biz bu meydanda nice çevik süvarileri görmüşüz ki can eriten bir âh okuyla yere serilmişlerdir. G. 319/5.

17 32- Gurur Sarhoşu Bir gün eyler dest-beste pâygâhı câygâh Bî- aded mağrûr-ı sadr-ı i tibârın görmişüz. G. 319/6.

18 32- Gurur Sarhoşu Makam ve mevki gururuyla kendinden geçmiş pek çok kimsenin bir gün nasıl kapı eşiklerinde el pençe durduklarını görmüşüz. G. 319/6.

19 33- Dilenci Kâsesi Kâse-i deryûzeye tebdîl olur câm-ı murâd Biz bu bezmün Nâbîyâ çok bâde-hârın görmüşüz. G. 319/7.

20 33- Dilenci Kâsesi Ey Nâbî, biz bu içki meclisinde nice şarap içenleri görmüşüz ki, içinde murat içtikleri kadeh, gün gelip dilenci kâsesine dönmüştür. G. 319/7.

21 34- Cahiller Dilün düşürme sakın meh-ruhân-ı kem-sâle Ki câhilân arasında kalur kitâb garîb. G. 18/5.

22 34- Cahiller Sakın ay yüzlü küçük güzellere gönül verme, çünkü cahiller arasında kitap garip/yalnız kalır (kimse anlamaz). G. 18/5.

23 35- Sözün Tesiri İderler kûhveş keştîleri bir lafz ile tahrîk Ne hoşdur bir suhanda yek-zebân-ı ittifâk olmak. G. 386/2.

24 35- Sözün Tesiri Bir sözle dağ gibi gemileri hareket ettirirler; bir sözde dil birliği içinde olmak ne hoştur. G. 386/2.

25 36- Her Derde Deva Söz Hep sözledür şikest-i dil ü merhem-i derûn Geh seng olur makâl gehî mûmiyâlanur. G. 164/2.

26 36- Her Derde Deva Söz Kalbin kırılması ve iç yarasının merhemi hep söz iledir; söz bazen taş, bazen mûmiyâ (her derde deva bir masal ilacı) olur. G. 164/2.

27 37- Gönül Yapmak Hüner bir hâtır-ı vîrânı ta mîr itmedür yohsa Degüldür âdemiyyet nakş-perdâz-ı revâk olmak. G. 386/3.

28 37- Gönül Yapmak Hüner, bir yıkık gönlü yapmaktır; çardak süsleyici olmak insanlık değildir. G. 386/3.

29 38- Talihin Güzelliği O denlü var ki yokdur ârız-ı ikbâlinün ânı Egerçi devlete mâni degüldür bî-mezâk olmak. G. 386/4.

30 38- Talihin Güzelliği Her ne kadar zevksizlik ikbal sahibi olmaya engel değilse de ikbalinin yanağının güzelliği o kadar yoktur. G. 386/4.

31 39- Cennete Vasıta Olan Dünya Cennete vâsıta dünyâdur egerçi Nâbî Dil-berinden dahı şîrîn görinür vâsıtası. G. 853/5.

32 39- Cennete Vasıta Olan Dünya Ey Nâbî, gerçi dünya cennete vasıtadır/araçtır; ancak vasıta yani dünya dahi sevgiliden/cennetden daha tatlıdır. G. 853/5.

33 40- Bayram Birbiriyle öpüşür îd olıcak halk-ı cihân Gâlibâ bozmış aralarını cû -ı ramazân. Matla 39.

34 40- Bayram Bayram gelince insanlar birbiriyle öpüşür/musafaha eder; herhalde ramazan ayındaki açlık aralarını bozmuştur. Matla 39.

35 41- Cömertlik/Cimrilik Bu remzi keşfe bir müşkil-şinâs-ı cûd gelmez mi Kerem bir lafz-ı bî-ma nâ gibi dillerde kalmışdur. G. 240/4.

36 41- Cömertlik/Cimrilik Cömertliğin anlamsız bir söz gibi dillerde kaldığı, neden uygulanmadığı sırrını anlayacak/araştıracak bir civanmert gelmeyecek mi? G. 240/4.

37 42- Sıkıntıya Tahammül Hüner mânend-i pül bâre tahammül itmedür yohsa Degüldür çok hüner bâlâ-yı mihrâb üzre tâk olmak. G. 386/5.

38 42- Sıkıntıya Tahammül Hüner, köprü gibi yüke katlanmaktır, yoksa mihrabın üzerindeki kemer olmak çok da makbul değildir. G. 386/5.

39 43- İnsanlarla İyi Geçinme Temâşâ-yı cemâl-i nev- arûs-ı râhat istersen Var evvel dîde-i irfânuna kuhl-ı müdârâ çek. G. 404/5.

40 43- İnsanlarla İyi Geçinme Eğer yeni huzur gelininin güzel yüzünü görmek istersen irfan gözüne, insanlarla iyi geçinme sürmesi çek. G. 404/5.

41 44- Beddua Beni şâd eylemedün sen dahi nâ-şâd olasın Şu le-i âh-ı garîbân gibi berbâd olasın. G. 622/1.

42 44- Beddua Beni sevindirmedin, sen de sevinmeyesin. Gariplerin ahının alevi gibi rüzgârda savrulasın. G. 622/1.

43 45- Şehir Hayatı Her zamân hâtıra endîşe-i râhat gelmez Âdet-i şehr budur mü min ü kâfir bulunur. G. 70/4.

44 45- Şehir Hayatı Şehirde müslüman ve kâfir nasıl bir arada yaşıyorsa, gönülde de her zaman rahatlık düşüncesi olmaz, (bazen, gam, keder olur.) G. 70/4.

45 46- Kötü Talih Yağsa bârân gibi gökden katarât-ı âmâl Yine bed-tali olan hâ ib ü hâsır bulunur. G. 70/4.

46 46- Kötü Talih Gökten yağmur gibi istek damlaları yağsa da yine bahtı kötü olup mahrum ve zarara uğrayanlar bulunur. G. 70/4.

47 47- Dostan Sitem Hayâlinden gelir gam hâtıra cânâneden gelmez Sitem hep âşnâlaradan gelir bîgâneden gelmez. G. 279/1.

48 47- Dostan Sitem Kalbe gam ve keder sevgiliden gelmez, onun hayalinden gelir. Zulüm de hep tanıdıklardan, dostlardan gelir, yabancıdan gelmez. 1/17. G.K.279/1.

49 48- Kapı Halkası/Farklılıklar Misâl-i halka tutdum gûşumı ebvâb-ı âfâka Sadâ-yı nağme-i ayş ü tarab her hâneden gelmez. G. 279/4.

50 48- Kapı Halkası/Farklılıklar Ufukların kapılarına halka misali (kapı halkası gibi) kulak verdim; gördüm ki her evden zevk ve safa sesleri yükselmiyor. G. 279/4.

Benzer belgeler

249- Yiğitler Unutulmuş

249- Yiğitler Unutulmuş Kalmış ser-i meydân- ı muhabbet tek ü tenhâ Zen-tab'lar almış yeri merdân unudulmuş. G. 345/4. 249- Yiğitler Unutulmuş Muhabbet meydanının baş köşesi boş ve ıssız kalmış; kadın