İÇİNDEKİLER. İçindekiler Önsöz Şekiller Çizelgeler

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "İÇİNDEKİLER. İçindekiler Önsöz Şekiller Çizelgeler"

Transkript

1 iii İÇİNDEKİLER İçindekiler Önsöz Şekiller Çizelgeler iii v vi vii 1.GİRİŞ Amaç Hemoliz Hemolitik Anemiler Herediter Hemolitik Anemiler Eritrosit Membranında Bozukluğa Bağlı Hemolitik 8 Anemiler Eritrosit Glikolitik Enzimlerinde Eksikliğe Bağlı 8 Hemolitik Anemiler Glikoz 6 Fosfat Dehidrogenaz (G6PD) Eksikliği 11 ve Oksidan İlaçlara Bağlı Hemoliz Herediter Methemoglobinemi Eritrositte Anormal Hemoglobin Varlığına Bağlı 13 Hemolitik Anemiler (hemoglobinopatiler) Talasemiler Orak Hücreli Anemiler Edinsel Sonradan Kazanılmış Hemolitik Anemiler İmmün Hemolitik Anemiler Otoimmün Hemolitik Anemiler Kan Transfüzyon Uyuşmazlığına Bağlı Hemolitik 22 Anemiler (Allo/İzo-immün hemolitik anemiler) İlaçlara Bağlı İmmün Hemolitik Anemiler İmmün Kompleks yada Masum Gözlemci 24 Tipi Hemoliz Sonucu Meydana Gelen Hemolitik Anemiler Hapten Tipi Mekanizma ile Oluşan Hemoliz 25 Sonucu Meydana Gelen Hemolitik Anemiler Alfa metildopa (aldomet) Tipi Hemoliz Sonucu 27 Meydana Gelen Hemolitik Anemiler İmmün Olmayan Hemolitik Anemiler Eritrosit Tahribine Neden Olan Diğer Durumlar 29

2 2.GEREÇ VE YÖNTEM BULGULAR 31 4.TARTIŞMA 35 5.SONUÇ VE ÖNERİLER 37 ÖZET 39 SUMMARY 40 KAYNAKLAR 41 ÖZGEÇMİŞ 43 iv

3 v ÖNSÖZ Bu projede ilaca bağlı hemolitik anemilerin teşhisi, önlenmesi ve takibi konusunda Türkiye de yapılan çalışmalar ve bu hastalıkların klinik önemi ile ilgili araştırma yapılmıştır. Bu çalışmamda bana yardımcı olan değerli hocam Prof. Dr. Asuman KARAKAYA ya sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Yüksek öğrenimim boyunca desteklerini benden esirgemeyen Farmasötik Toksikoloji Anabilim Dalı hocalarıma ve araştırma görevlisi arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunarım. Yardımlarından dolayı ilgili hastane personeline teşekkürlerimi sunarım. Desteklerinden dolayı işyeri arkadaşlarıma teşekkür ederim. Canım aileme ve nişanlıma sonsuz teşekkürler

4 vi ŞEKİLLER Şekil 1.1.a. Ekstravasküler Hemoliz Şekil 1.1.b. İntravasküler Hemoliz Şekil 1.2. Eritrositte glikoliz metabolizması Şekil 1.3.a. Hemoglobin molekülü Şekil 1.3.b. Hemoglobin molekülü Şekil 1.4. Dünyada ve Türkiye de Beta Talasemi yaygınlığı Şekil 1.5. İmmün kompleks yada masum gözlemci tipi hemoliz Şekil 1.6. Hapten tipi mekanizma ile oluşan hemoliz Şekil 1.7. Alfa metildopa (aldomet) tipi hemoliz

5 vii ÇİZELGELER Çizelge 1.1. Eritrositlerde herediter enzim bozuklukları Çizelge 1.2. İlaçla ilgili immün hemoliz mekanizmaları Çizelge yılı mayıs ayına kadar Ankara İlinde tespit edilen hemoglobinopatili hasta sayısı Çizelge 3.2. Kan Hastalıkları Bildirim Formu Örneği

6 1.GİRİŞ 1.1.Amaç Advers ilaç reaksiyonları (AİR) ilacın artmış yada azalmış beklenmeyen farmakolojik etkisi yada toksisitesi olarak veya insanlarda profilaksi, diagnoz ve tedavi dozlarında ilaca karşı gelişen sağlığa zararlı ve istenmeyen reaksiyonlardır. Ayrıca advers ilaç reaksiyonları ilacın kesilmesini gerektiren, dozunun değişimini gerektiren, hastanede kalış süresini uzatan ve destekleyici bir tedavi gerektiren istenmeyen ve beklenmeyen ilaç etkilerini de içerir. Advers ilaç reaksiyonları A tipi ve B tipi olarak ikiye ayrılırlar. A tipi reaksiyonlar doza bağımlı ve öngörülebilir reaksiyonlardır. İlacın normal dozda verilmesi ile ortaya çıkan fakat istenmeyen farmakolojik etkilerine yada istenen farmakolojik etkilerinin aşırı derecede olmasına bağlı yanıtlardır. B tipi reaksiyonlar ise öngörülemeyen doza bağımlı olmayan, genellikle ciddi ve ölümcül olabilen reaksiyonlardır. B tipi reaksiyonlara örnek olarak allerjik reaksiyonlar, hepatotoksisite, kan diskrazileri, ciddi deri reaksiyonları sayılabilir. Bazı advers ilaç etkileri hastalarda gelişen istenmeyen durumların çoğunlukla nedeni olabilir. Bunlar hastane başvurularının %5 ini teşkil eder. Bu oran bazı ülkelerde %10 civarında veya daha fazladır. Lazarou ve ark. nın 1994 yılı için A.B.D. de yaptıkları 39 prospektif çalışmanın metanalizine göre, hastaneye yatan hastaların yılda civarında (%6.7) ciddi advers ilaç etkisi görüldüğü ve 1

7 ortalama inin (%0.32) ölümle sonuçlandığı tahmin edilmektedir. Kan diskrazilerinin de ilaç advers etkileri içinde önemli yer tutması nedeniyle ilaca bağlı hemolitik anemi ve diğer genetik hemoglobinopatilerin araştırılması planlanmış ve Ankara İlindeki 4 hastane (Dr. Sami Ulus Çocuk Hastanesi, Dışkapı Çocuk Hastanesi, Numune Hastanesi, Hacettepe Üniversitesi Hastanesi) örnek hastane olarak seçilmiştir Hemoliz Anemi ağır hemoliz vakalarında ortaya çıkar. Hemoliz kırmızı kan hücresinin yıkımının hızlanması sonucu oluşan ve vücudun yeni kan hücreleri oluşturarak kompanse ettiği bir patolojik olaydır( kan diskrazisi). Hafif ve orta derecedeki hemoliz vakalarında, kemik iliği eritrosit yapımını arttırmak suretiyle anemiyi önleyebilir. Bu durumda kompanse hemoliz var demektir. Eğer kemik iliği enfeksiyöz, metabolik, toksik nedenlerle eritropoezi arttıramazsa anemi ortaya çıkar (Beutler ve ark., 2001; Berkman ve ark., 2000; Handin ve ark., 2003). Hemolitik anemilerde, eritrosit yıkımı dolaşımda (intravasküler hemoliz) veya retikülo endotelyal system (R.E.S.) hücrelerinde (ekstravasküler hemoliz) meydana gelebilir. İntravasküler ve ekstravasküler hemoliz terimleri, eritrositlerin yıkıldığı yeri gösteren terimlerdir. Ekstravasküler hemoliz genellikle görülen hemoliz şekli 2

8 olup; karaciğer, dalak ve kemik iliğindeki R.E.S. hücreleri hasta eritrositleri dolaşımdan alarak fagosite ederler. Normalde yaşlanan eritrositlerde bu mekanizma ile elimine edildiklerinden, ekstravasküler hemolizdeki plazma ve idrar pigment değişiklikleri normal durumun hızlanmış şeklinden ibarettir. Önemli intravasküler hemoliz vakaları arasında oto-immün hemolizler, ilaçlara ve yanıklara bağlı hemolizler, septisemi ve malarya hemolizleri, paroksismal gece hemoglobinürisi ve favizm sayılabilir. Bununla beraber birçok vakada intravasküler ve ekstravasküler hemoliz değişen oranlarda birlikte bulunur. İntravasküler hemoliz, organizmada fizyolojik şartlarda da olmakta ve normaldeki eritrosit yıkımının %10 kadarı bu yoldan meydana gelmektedir (Handin ve ark., 2003; Beutler ve ark., 2001; Berkman ve ark., 2000). HGB CO AKCİĞER Fe Bilirubin Transferin RE Hücresi KARACİĞER Şekil 1.1.a. Ekstravasküler Hemoliz (Hillman ve Ault, 2002). 3

9 Ekstravasküler hemolizde kırmızı kan hücreleri retiküloendotelyal sistem hücreleri (RE Hücresi) tarafından fagosite edilir. Kırmızı kan hücresinin membran yapısı bozulur ve hemoglobin başlıca komponentlerine ayrılır(hillman ve Ault, 2002). Serbest HGB Methemalbumin Hemopeksin Haptoglobin KARACİĞER Şekil 1.1.b. İntravasküler Hemoliz (Hillman, Ault, 2002). İntravasküler hemolizde serbest hemoglobin haptoglobulin yada hemopeksine bağlanır yada methemalbümine dönüşür (Hillman ve Ault, 2002). İntravasküler hemolizin sebepleri Kan transfüzyonu Termal yanıklar Yılan sokmaları Paroksismal hemoglobinüri İlaca bağlı hemoliz Otoimmün hemoliz 4

10 Ektravasküler hemolizin sebepleri Bakteriyel/ paraziter enfeksiyonlar Hemoglobinopatiler Membran yapısı bozuklukları Çevresel bozukluklar(hillman ve Ault, 2002) Hemolitik Anemiler Eritrosit tahribinin artması, buna karşın kemik iliğinin yıkımı engelleyememesi sonucu oluşan hastalıklardır. Bu hastalıklarda normal kemik iliği, hiperplaziye uğrayarak yıkılan eritrositlerin yerine yenisini yaparak telafiye çalışır. Bu şekilde eritrosit ömrü normal olan 120 günden güne inse dahi teorik olarak anemi oluşmaz. Eritrosit ömrü kısalıyorsa ve kemik iliği hiperplazi ile eritrosit yıkımını telafi edebiliyorsa anemi oluşmaz fakat kemik iliğinde, eritropoezin ileri derecede artmış olmasına rağmen eritrosit ömrü günden daha kısa ise anemi meydana gelir (Berkman ve ark., 2000) da splenomegali, sarılık, safra taşına eğilim gibi rahatsızlıklarla karakterize herediter sferositoz tanımlanmıştır. Bu klinik bulguları veren hastaların eritrosit frajilitesinin arttığı saptanmış ve bunlar konjenital hemolitik anemi olarak adlandırılmıştır. Daha sonra hemolizin, enfeksiyonlarda, intoksikasyonlarda, otoaglutinin ve otohemolizin oluşmasında da meydana geldiği saptandı. Bunlara edinsel (sonradan kazanılmış) hemolitik anemiler denildi (Beutler ve ark., 2001; Berkman ve ark., 2000). 5

11 Hemolitik anemilerde eritrosit yıkımı artmış ve eritrosit ömrü kısalmıştır. Hemoliz eritrosit hücresinde iç ve dış nedenlerden ileri gelir. Birinci grupta eritrositlerin kendilerinde bulunan bir kusurdan dolayı ömürleri kısalmaktadır ve bu gruptaki hastalıkların çoğu genetik nedenlere bağlıdır. İkinci grupta ise hemoliz nedeni, ilaç etkisi gibi eritrositlerin dışındadır ve bunlar sonradan kazanılmış hastalıklardır. Hemolitik anemilerin hepsinin ortak bulunan özellikleri; 1-Eritrosit ömrünün kısalması, 2-Eritrosit yıkımının artması, 3- Eritrosit yapımının artması, 4-Klinik özelliklerdir. Hemolitik anemiler aşağıdaki gibi sınıflandırılır. I-Herediter Hemolitik Anemiler (Genetik Nedenlere Bağlı Hemolitik Anemiler) A- Eritrosit membranında bozukluğa bağlı hemolitik anemiler: 1- Herediter sferositoz 2- Herediter eliptositoz 3- Herediter stomatositoz 4- Herediter akantositoz B- Eritrosit glikolitik enzimlerinde eksikliğe bağlı hemolitik anemiler: 1. Piruvat kinaz eksikliği 2. Hekzokinaz eksikliği 3. Glikoz 6 fosfat dehidrogenaz eksikliği (G6PD) 4. Trifosfat izomeraz eksikliği 5. 2,3 difosfogliserat mutaz eksikliği 6

12 6. Fosfoglukonat dehidrogenaz eksikliği 7. Glutatyon redüktaz eksikliği 8. Aldolaz eksikliği 9. Enolaz eksikliği C- Eritrositte anormal hemoglobin varlığına bağlı hemolitik anemiler (hemoglobinopatiler) : II- Edinsel (Sonradan Kazanılmış) Hemolitik Anemiler A- İmmün Hemolitik Anemiler 1- Otoimmün hemolitik anemiler a- Sıcakta reaksiyon veren otoantikorlu hemolitik anemiler b- Soğukta reaksiyon veren otoantikorlu hemolitik anemiler 2- Kan Transfüzyon Uyuşmazlığına Bağlı Hemolitik Anemiler 3- İlaçların neden olduğu hemolitik anemiler a- İlacın indüklediği sitotoksik reaksiyonlar b- İmmün kompleks aracılı reaksiyonlar b- Otoantikor aracılı reaksiyonlar B-İmmün Olmayan Hemolitik Anemiler C-Eritrosit tahribine neden olan diğer durumlar 1- Bakteriyel enfeksiyon 2- Malarya 3- Yanıklar 4- Yılan Zehirleri (Cornett ve ark., 2004 ) 7

13 Herediter Hemolitik Anemiler Bu anemilerde eritrosit membranında, glikolitik enzimlerde yada hemoglobin yapısında bozukluklar bulunur Eritrosit Membranında Bozukluğa Bağlı Hemolitik Anemiler Normal eritrosit membranı, iki tabakalı fosfolipidlerin ve kolesterolün oluşturduğu bir zardır. Bu zar dikine geçen integral proteinler ve bu proteinlere zarın altından bağlanan spektrin, ankirin, aktin ve protein-1 gibi proteinler örgüsü hücre iskeletini oluşturur ve zarın dayanıklılığını sağlar. İşte bu membran yapısında meydana gelen herediter sferositoz, herediter eliptositoz, herediter stomatositoz ve herediter akantositoz gibi bozukluklar hemolitik anemiye sebep olur (Cornett ve ark., 2004; Handin ve ark., 2003; Hillman ve Ault, 2002 ) Eritrosit Glikolitik Enzimlerinde Eksikliğe Bağlı Hemolitik Anemiler Eritrositlerin en önemli fonksiyonu, akciğerlerden dokulara oksijen ve dokulardan akciğerlere karbondioksit taşımaktır. Bunun için hemoglobin demirinin indirgenmiş durumda (iki değerli) tutulması, eritrosit zarının sağlam kalması ve hücredeki çeşitli organik ve inorganik iyonların uygun konsantrasyonlarda olmaları gerekir. Eritrositlerde mitokondri bulunmadığı için, bu olayların yürütülmesini sağlayacak enerji anaerobik glikolizden elde edilir. Aşağıda şemada görülen bu metabolik yola Embden-Meyerhof yolu adı verilir. 8

14 Glikoz Hekzokinaz ( Pentoz fosfat yolu) Glikoz-6-fosfat G6PD NADP GSH (Embden-Meyerhof yolu) Fosfogliseratlar ADP PK ATP Piruvat LDH NAD NADPH GSSG Laktat NADH Şekil 1.2. Eritrositte glikoliz metabolizması (Handin ve ark., 2003 ) Embden-Meyerhof yolunda yardımcı olan enzimlerden 8 tanesinin eksikliğine bağlı hemolitik anemiler bildirilmiştir. Bunlar arasında hekzokinaz, glikoz fosfat izomeraz, fosfofruktokinaz, trios fosfat izomeraz, gliseraldehit 3 fosfat dehidrogenaz, fosfogliserat kinaz, 2,3-difosfogliserat mütaz ve piruvat kinaz bulunur. Bu gruptaki hemolitik anemiler resesif olarak geçerler. Embden-Meyerhof yolunun ilk safhalarında ikinci bir metabolik ara yol daha vardır. Aerobik olan 9

15 bu yol pentoz monofosfat yolu adını alır. Normalde bu metabolik yol glikolizin %10 kadarını sağlar. Fakat bu sırada hücre içinde NADPH (Nikotinamid adenin dinükleotid fosfatın indirgenmiş şekli) oluşur. NADPH eritrositteki glutatyonun (GSSG) indirgenmiş durumda (GSH) tutulmasını sağlar. GSH, hemoglobinin oksitlenerek methemoglobine dönüşmesini önlediği gibi, hidrojen peroksit gibi zararlı maddelerin eritrositteki çeşitli proteinleri bozmasını da engeller (King ve Thompson, 1972; Handin ve ark., 2003; Hillman ve Ault, 2002). Pentoz monofosfat yolunda rol oynayan enzimler arasında glikoz 6 fosfat dehidrogenaz (G6PD), glutatyon peroksidaz, glutatyon redüktaz sayılabilir. G6PD eksikliği halinde, oksitleyici ilaçlar ve enfeksiyon sık olarak hemolitik anemiye sebep olurlar (King ve Thompson, 1972; Handin ve ark., 2003). Çizelge 1.1. Eritrositlerde herediter enzim bozuklukları (Handin ve ark., 2003) Metabolik Yol Eksik olan enzim Özellikler Glikolitik yol hekzokinaz Non sferositik hemolitik anemi glikoz fosfat izomeraz Hemolitik anemi fosfofruktokinaz Glikojen depo hastalığı trios fosfat izomeraz Hemolitik anemi+kas hastalığı fosfogliserat kinaz Kronik hemolitik anemi piruvat kinaz Hemolitik anemi Pentoz monofosfat yolu glikoz 6 fosfat dehidrogenaz İlaca bağlı intravasküler hemoliz sonucu hemolitik anemi 10

16 Glikoz 6 Fosfat Dehidrogenaz (G6PD) Eksikliği ve Oksidan İlaçlara Bağlı Hemoliz Glikoz 6 Fosfat Dehidrogenaz (G6PD) hücre içi karbonhidrat metabolizmasında pentoz fosfat yolundaki ilk basamağı katalize ederek NADP nin NADPH a redüksiyonuna neden olur. NADPH, glutatyonun redükte şekilde eritrosit içinde durabilmesi için gerekli glutatyon redüktaz için kofaktör gibi görev yapar. Redükte glutatyon eritrosit içindeki sülfidril gruplarının korunması ve eritrosit mebranında peroksitlerin detoksifikasyonu için glutatyon peroksidaz ile birleşmede gereklidir. Eritrositlerde bulunan redükte glutatyon okside olduğu zaman hücrenin yenilenmesini sağlar. Böylece eritrositler ilaç ve diğer kaynaklardan peroksit ve serbest radikalleri tehlikesizce absorbe ederler. Bu enzim eksikliği genellikle Batı Afrika ve Amerika zencilerinde, Akdeniz memleketlerinde, Ortadoğu da, Hindistan da ve Güney Çin de görülür. Türkiye de Eti Türklerinde %10 dolaylarında görülmekle beraber, diğer bölgelerimizde nadirdir. Enzim eksikliğine neden olan kusurlu gen X kromozomunda yer aldığından, eksiklik erkeklerde görülür. G6PD eksikliğinde eritrositteki redüktör maddelerin yani NADPH ve GSH in miktarları azalır. Bu bileşiklerin görevi hemoglobin demirini indirgenmiş yani aktif durumda tutmak olduğundan oksidan ilaçların kanda bulunduğu hallerde bu koruma yapılamaz. Hemoglobin methemoglobine (3 değerli demir ihtiva eden hemoglobin) dönüşür ve bunun arkasından da denatüre olarak eritrosit içinde çöker. Eritrositteki diğer proteinler de aynı şekilde oksitlenip bozulurlar ve eritrosit parçalanır. G6PD eksikliği olan kişilerde ilaçların neden olduğu hemoliz olgularında, eritrosit membranına yapışan Heinz cisimleri oluşur. Çöken globulin disülfid 11

17 köprüleri ile membranın sülfidril gruplarına tutunur ve Heinz cisimcikleri olarak görülür. G6PD eksikliğinde böyle cisimler taşıyan eritrositler dalak ve karaciğerden geçerken tahribe uğrarlar. Bundan başka G6PD eksikliği olan kişilerin enfeksiyonlara veya favizme maruz kalmaları da hemolizin nedenlerindendir. Favizm uzun yıllardan beri bilinen, bazı kişilerin bakla yemesinden hemen sonra birdenbire hemoliz ve hatta ölümle sonuçlanması olarak bilinen toksik bir durumdur. Daha çok bakla çiçeğinin polenlerinin koklanması ile birkaç saat içinde, taze yada kuru bakla yenmesinden birkaç gün sonra hemoliz meydana gelir. Daha çok çocukluk yaşlarda ve erkeklerde görülmektedir. Favizmin oluşumunda genetik dispozisyon, immünolojik faktörler ve baklagillerdeki pirimidin derivelerinin glutatyonu okside etmesi düşünülmektedir (Milunsky, 1974; Pyeritz, 1997; Ramat, 1974; Simmons, 1997; Athens ve ark., 2003). G6PD eksikliği olan kişilerde primakin, pamakin gibi antimalaryal ilaçlardan başka oksidan ilaçlardan sülfonlar, nitrofuranlar, antipiretik ve analjezikler, probenesid, suda eriyen K vitamini, fenilhidrazin, izoniazid, BAL, metilen mavisi, dapson, doksorubisin, kloramfenikol ve para-amino salisilik asit diğer redükte edici maddeler olarak bilinmektedir (Athens ve ark., 1993; Handin, ve ark., 2003; Cornett ve ark., 2004). 12

18 Herediter Methemoglobinemi: Hemoglobin demiri oksitlenerek 3 değerli (ferrik) demir haline geldiğinde, molekül methemoglobin adını alır. Methemoglobin oksijen taşıyamaz. Normalde methemoglobin daima meydana gelir fakat büyük bir çoğunluğu indirgenerek tekrar hemoglobine dönüşür. Herediter NADH-redüktaz eksikliği olan heterozigot kişilerde oksidan ilaçlar alınırsa (malaryal ilaçlar gibi) methemoglobinemi belirgin hale geçer. Hemoglobini süratle oksileyerek, fizyolojik indirgenme mekanizmasının kapasitesini aşan ilaçlar kazanılmış methemoglobinemiye sebep olurlar. Bunların arasında nitritler, nitratlar, sülfonamidler, anilinli boyalar asetanilid, fenasetin ve antipirin gibi analjezikler sayılabilir. Oksitleyici ve kükürt ihtiva eden bazı ilaçlar ve kronik konstipasyon bazı şartlarda hemoglobini sülfohemoglobine dönüşümsüz olarak çevirirler (Handin ve ark., 2003; Beutler ve ark., 2001; Berkman ve ark., 2000) Eritrositte Anormal Hemoglobin Varlığına Bağlı Hemolitik Anemiler (Hemoglobinopatiler): Hemoglobinopatiler hemoglobin sentezinde kalıtsal anomaliye bağlı olarak meydana gelirler. Bu herediter bozukluk ya anormal hemoglobinlerin birçok tiplerinin olmasına (hemoglobinopati) yada anormal hemoglobinin polipeptid zincirlerinin bir veya birkaçında sentez bozukluğu (talasemi) sonucu meydana gelir. Hemoglobinin protein kısmında yani globinde görülen ve genetik bir bozukluğa dayanan yapı değişiklikleri hemoglobinde solübilite ve dayanıklılık azalması ile oksijene karşı ilgide artma meydana getirerek eritrosit fonksiyonlarının bozulması sonucunu doğurur (Apak, 2001;Handin ve 13

19 ark., 2003; Beutler ve ark., 2001; Berkman, Schwartz, Silberstein, 2000). Normal erişkinde bulunan hemoglobin, A hemoglobini adını alır ve hemoglobinin %95 den fazlasını teşkil eder.bunun yanında %3 den daha az olmak üzere A 2 hemoglobini ve %2 den az F hemoglobini (fetal hemoglobin) bulunur. Hemoglobin A molekülünde iki çift polipeptid zincirleri vardır: 2 alfa ve 2 beta zinciri (α2 β2). Her alfa zincirinde 141 aminoasit ve her beta zincirinde 146 aminoasit vardır. Dolayısıyla tüm molekülde 574 aminoasit bulunur. Her polipeptid zincirinde bir de hem grubu bulunur. Fetal hemoglobinde 2 alfa ve 2 gama zinciri vardır (α2 γ2). Fetal hayatın erken devrelerinde yalnız F hemoglobini yapılır (Handin ve ark., 2003; Beutler ve ark., 2001; Berkman ve ark., 2000; Apak, 2001). Şekil 1.3.a. Hemoglobin molekülü (4 hem ve 1 globin içerir.) (Apak, 2001). 14

20 Şekil 1.3.b. Hemoglobin molekülü (Apak, 2001). Hemoglobin zincirlerinin sentezini sağlayan genler 11 ve 16 sayılı kromozomlarda bulunmaktadır. 16 sayılı kromozomda 2 tane alfa geni (2 lokus); 11 sayılı kromozomda da bir tane beta geni ve 2 tane de gama geni lokusu bulunmaktadır.genlerin eksikliği ve zayıflığı, transkripsiyon ve translasyon anomalileri, yada globin sentezini yöneten haberci RNA anomalisi gibi nedenlerle bazı globin zincirleri eksik yapılabilir veya hiç yapılamaz. Bu durumda çeşitli talasemiler ortaya çıkar. Belirtilen hatalar nedeniyle polipeptid zinciri sentezinde yanlışlık oluşur ve çeşitli anormal hemoglobinler meydana gelir. Fonksiyonel özelliklerine göre hemoglobinler aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir (Handin ve ark., 2003; Beutler ve ark., 2001; Berkman ve ark., 2000; Apak, 2001). Fizyolojik değişiklik yapmayan anormal hemoglobinler Hemoglobin sentezinde dengesizlik durumlarındaki veya talasemi sendromlarındaki hemoglobinler Deforme olan hemoglobinler: S ve C hemoglobinleri Dayanıksız (Unstable) hemoglobinler 15

21 Anormal hem fonksiyonuna sahip hemoglobinler: M hemoglobinleri ve oksijene karşı ilgisi azalmış hemoglobinler Talasemiler Talasemi yunanca talassa (deniz) kelimesinden gelir. Bu isim altında, genetik bir mutasyon sebebiyle globin polipeptidlerinden (α, β, δ, γ) bir tanesinin sentezinin azalması veya tamamen durmasıyla meydana gelen hafif veya ağır hipokrom mikrositer anemiler toplanmaktadır. Talasemilerde anemi, iki mekanizmanın birlikte bulunmasından meydana gelir. Birincisi, eritroblastta hemoglobin sentezinin yetersiz olmasıdır. Bunun sonucunda eritrosit hemoglobini azalır ve anemi meydana gelir. İkinci mekanizma hemolitiktir. Eritroblastta bir polipeptid zinciri yapılmadığı için diğer zincirler birikir ve tetramerler oluşur. Bunlar denatüre olarak çökerler, eritroblastın veya eritrositin kemik iliğinde ve dalakta çabuk yıkılmasına yol açarlar ( Acarsoy ve Çavdar, 1971; Aksoy, 1985). Talasemiler eksik olan polipeptid zincirine göre sınıflandırılırlar: beta talasemi, alfa talasemi, gama talasemi ve delta talasemi. Bilinmeyen bazı faktörler, bakteri, enfeksiyon, virüs, malarya gerek genetik gerekse ribozom mesajcılarının değişmesine neden olabilir. Gen mutasyonu mesenjer değişiminin başlıca nedenidir. Bu şekilde bir aminoasitin başka bir aminoasitle dizilişte yer değiştirmesi yeni bir hemoglobin oluşmasına yeterli gelmektedir yada zincirin aminoasit sıralamasında bir değişme yeni bir hemoglobine neden olur. Normal hemoglobinin alfa ve beta zincirleri birbirinden ayrı genetik kontrol altındadır. Alfa zinciri sentezinin kontrolünün bozulması ile alfa 16

22 talasemiler, beta zinciri sentezi kontrolünün bozulması ile beta talasemiler oluşur (Acarsoy ve Çavdar, 1971). Şekil 1.4. Dünyada ve Türkiye de Beta Talasemi yagınlığı. DSÖ nün (Dünya Sağlık Örgütü) yayınlarına göre dünyada en az 266 milyon hemoglobinopati taşıyıcısı vardır ve her yıl en az homozigot çocuk dünyaya gelmektedir. Akdeniz anemisi, Cooley anemisi, konjenital leptositoz olarakta anılan bu hastalık Akdeniz bölgesinde (İspanya, İtalya, Yunanistan, Türkiye, Suriye, Kuzey Afrika), Arap yarımadasında, Hindistan da ve bu ülkeler halkının göç ettikleri yerlerde görülmektedir (A.B.D., İngiltere gibi) (Acarsoy ve Çavdar, 1971; Aksoy, 1985; Apak, 2001; Başeren, 2003; Bojanovski, 2005; Berg ve ark., 2000). 17

23 1950 li yıllarda, Türkiye de hemoglobinopati ile ilgili ilk çalışmalar Dr. Muzaffer Aksoy tarafından başlatılmıştır (Acarsoy ve Çavdar, 1971 ). Yurdumuzda talasemiler oldukça iyi incelenmiştir ve bu hastalık üzerinde çokça durulmaktadır. Beta talasemi ülkemizde en sık görülen tiptir, alfa talasemi çok daha nadirdir (Acarsoy ve Çavdar, 1971; Aksoy, 1985) Orak Hücreli Anemiler: Orak hücreli anemi oksijen basıncının düştüğü hallerde eritrositlerin oraklaşma şeklinde büyük şekil anomalisi göstermeleri ile karakterli hemolitik krizlerle giden bir hastalıktır. Tropikal Afrika da, Akdeniz bölgesinde, Ortadoğuda, Hindistan da ve Amerika zencilerinde bulunur. Türkiye de Eti Türklerinde insidansı %10 nun üzerindedir. Beta globin geninde adenin yerine timin gelmesiyle oluşan tek baz mutasyonu sonucunda beta zincirinde, 6 sayılı aminoasit pozisyonunda glutamik asit yerine valin gelmiştir. Bu yapı değişikliği, oksijenin azaldığı ortamda, hemoglobinin taktoit denilen kristaller yapmasına ve eritrositi deforme etmesine sebep olmaktadır. Çıkıntılı ve füziform bir şekil alan ve sertleşen eritrosit (orak hücresi) kılcal damarlarda tutulmakta ve trombotik olaylara yol açmaktadır. Bu hastalık görülen kişilerde in vivo oraklaşan hücreler mekanik travmalara daha hassas hale gelir. Bu nedenle oraklaşan hücreler dolaşım sırasında kolayca hemolize uğrarlar (Handin ve ark., 2003; Beutler ve ark., 2001; Berkman ve ark., 2000; Apak, 2001). 18

24 Edinsel (Sonradan Kazanılmış) Hemolitik Anemiler Eritrositlerin herediter iç yapı bozukluğu ile ilişkili olmaksızın, birçok bozukluklara bağlı plazmada oluşan maddelerin, eritrositlere zarar vererek hemolitik olaylar oluşturması ile edinsel hemolitik anemiler meydana gelir. Edinsel hemolitik anemiler başlıca antikor yada komplemanların etkileri ile yada eritrositlerin mekanik olarak parçalanmaları ile oluşmaktadır. Bu gruptaki anemilerde, hemoliz nedeni eritrosit dışındadır (ekstrensek veya ekstrakorpüskülar hemolitik anemiler). Bu hemolitik anemiler aşağıdaki gibi üç büyük grupta toplanabilir. A- İmmün Hemolitik Anemiler 1- Otoimmün hemolitik anemiler a- Sıcakta reaksiyon veren otoantikorlu hemolitik anemiler b- Soğukta reaksiyon veren otoantikorlu hemolitik anemiler 2- Kan Transfüzyon Uyuşmazlığına Bağlı Hemolitik Anemiler (Allo/İzo-immün hemolitik anemiler) 3- İlaçların neden olduğu hemolitik anemiler a- İlacın indüklediği sitotoksik reaksiyonlar b- İmmün kompleks aracılı reaksiyonlar c- Otoantikor aracılı reaksiyonlar B- İmmün Olmayan Hemolitik Anemiler C- Eritrosit tahribine neden olan diğer durumlar 1- Bakteriyel enfeksiyon 2- Malarya 3- Yanıklar 4- Yılan Zehirleri 19

25 İmmün Hemolitik Anemiler: Eritrositlerin tahrip edilmesinde antikorlar ve komplemanın rol oynadığı hemolitik anemilerdir. Bunlar da üçe ayrılırlar Otoimmün Hemolitik Anemiler: Bir hemolitik aneminin otoimmün olabilmesi için o hastanın kanında direkt aglutinasyon yada direkt antiglobulin testleri ile gösterilen ve hastanın eritrositlerine yapışabilen bir antikorun saptanması, bu antikorun diğer bir kişinin eritrositleri ile de reaksiyona girmesi gereklidir. Böyle bir antikor ile reaksiyona giren eritrositlerin ömürleri kısalır ve aktif hemoliz meydana gelir. Normalde organizma kendi antijenlerine karşı antikor yapmaz. Bazı patolojik durumlarda bu kural unutulur ve organizmada kendi eritrositlerine karşı antikorlar meydana gelir. Bu antikorların bir kısmı yalnız 37 o C ın altındaki düşük sıcaklıkta ancak eritrositlere yapışabilirler. Bunlar soğuk antikorlar (cold antibody) diye adlandırılır. Soğuk aglütininler IgM yapısındadırlar, o C da reaksiyon verirler. Diğer grupta ise sıcakta reaksiyon veren antikorlar bulunup bunlar eritrosit antijenlerine karşı oluşan antikorlardır (warm antibody). Bu antikorlar açık bir neden bulunmadan oluşabildikleri gibi (idiyopatik, primer), kronik lenfatik lösemi, malign lenfoma, kanserler gibi hastalıkların seyri sırasında meydana gelebilirler (sekonder, semptomatik) (Simmons, 1997; Hillman 20 ve Ault, 2002; Garraty ve Petz, 1980; Beutler ve ark., 2001). 20

26 Bu hastalarda hemoliz genellikle dalakta olur. Dalak pulpasında muhtemelen otoaglütininler ve eritrosit birirkimi bulunur. Antikorla örtülmüş eritrositler dalağın R.E.S. de önce tutulur, retiküloendotelyal hücre yüzeyleri ile eritrosit membranı arasındaki etkileşme eritrositin yapısının değişmesine sebep olur. Bunlarda dalakta birikir ve hemolize uğrarlar. Otoimmün hemolitik anemiler için tek neden yoktur. Hastalarda genetik olarak antikor yapımına eğilim, virüs, ilaçların etkisi ile eritrosit antijenleri oluşması ve sonucunda antikor yapımı, eksternal antijenlere karşı otoantikor yapımı sonucu hemoliz gerçekleşebilir (Garraty ve Petz, 1980; Beutler ve ark., 2001). Pratikte bu tip hemolizlerin araştırılma ve tanısında Coombs testi kullanılır. Bu test eritrositlerin üzerine yapışmış yada serumda serbest dolaşan inkomplet antikorların varlığını göstermeye yarayan bir laboratuvar yöntemidir. Bir diğer adı da anti-globulin testidir (Handin ve ark., 2003). Coombs testinde kullanılan ayraç serum, insan globulinine yada onun fraksiyonlarına karşı tavşandan elde edilen antiserumdur. Coombs testinin iki şekli vardır ; -Direkt Coombs Testi: Hasta eritrositleri üzerine yapışmış inkomplet antikorların (IgG) varlığını araştırır. -Endirekt Coombs Testi: Hasta serumunda serbest IgG antikorların bulunup bulunmadığını gösterir (Hillman ve Ault 2002: Handin ve ark., 2003 ). 21

27 Kan Transfüzyon Uyuşmazlığına Bağlı Hemolitik Anemiler (Allo/İzo-immün hemolitik anemiler): İzo-antikorlar bütün insan cinsinde ortak olarak bulunan ve eritrosit antijenlerine karşı meydana gelen antikorlardır. İzo-antikorlar ait oldukları organizmada hemoliz yapmazlar fakat aynı cinsten başka bir canlının dolaşımına girdikleri zaman hemolize neden olurlar. İzoantikorlara bağlı hemolitik reaksiyonların en önemlileri immün transfüzyon reaksiyonları ile yeni doğanın hemolitik hastalığıdır. Bu gruptaki hemolizlere allo-immün hemolizler, antikorlara da allo-immün antikorlar denir ( Berkman ve ark., 2000) İlaçlara Bağlı İmmün Hemolitik Anemiler: İlaçlar çeşitli yollardan hemolize neden olurlar. Bir kısmı direkt olarak eritrositleri parçalamakta (fenilhidrazin), bir kısmı hemoglobini irreversibl olarak oksitlemekte (methemoglobinemi ve dayanıksız hemoglobinler) ve diğer kısmı da immün yoldan hemoliz yapmaktadır. Bu anemilerin bir kısmında serumda otoantikor bulunmadığı halde, ilaç alımını takiben hemoliz olur. Bir kısım olgularda ise hastanın kendi eritrositlerine karşı otoantikorlar oluşur. İlaçların normal yada küçük dozda ikinci defa alınmasından sonra semptom ve belirtiler akut şekilde başlar. İlacın ilk alınmasında sensitizasyon olur sonraki alışta hemoliz gelişir. Bu hastalarda antiilaç antikorları, ilaçların stabil kompleksleri ile reaksiyon verirler ve makromoleküller meydana getirerek agregatları yaparlar. Bundan 22

28 başka anti ilaç antikorları eritrosit, trombosit ve diğer dokuların hücre membranlarına da yapışarak antijen-antikor birleşmeleri yapar, hücre aglütinasyonuna sebep olurlar. İlaç antikorları IgG ve IgM immünglobulinleri olup, her ikisi de kompleman bağlama özelliklerinden dolayı, hücre lizisinden sorumlu tutulurlar. İlaçların meydana getirdikleri hemolitik anemiler üç tipte olur. 2001). Çizelge 1.2. İlaçla ilgili immün hemoliz mekanizmaları (Beutler ve ark., Reaksiyon tipi (mekanizma) Masum gözlemci (İmmün kompleks) Örnek ilaç Kinidin Antikor sınıfı (özgüllüğü) IgG/IgM (İlaca) Hapten (ilaç adsorbsiyonu) Penisilin IgG (İlaca) Alfa metildopa (Otoimmün/bilinmeyen) Alfa metil dopa IgG (Rh antijenlerine) 23

29 İmmün Kompleks yada Masum Gözlemci Tipi Hemoliz Sonucu Meydana Gelen Hemolitik Anemiler: İmmün kompleks yada masum gözlemci tipi hemolizde, ilacın ilk verilişinde ona karşı antikor meydana gelir. İkinci verilişte ilaçla antikor birleşerek eritrosit zarına çökerler ve komplemanı da aktive ederek hemolize sebep olurlar. İlaç kesildikten kısa süre sonra hemoliz de durur. İlaçlar plazmada komplemana bağlanarak kırmızı kan hücre yüzeyine yerleşip intravasküler hemoliz oluşturan immünojenik antijenantikor kompleksleri oluşumuna neden olurlar. Geçmişte bu komplekslerin spesifik olarak kırmızı kan hücre antijenine bağlanmadığından masum gözlemci olduğu düşünülürdü. Fakat günümüzde bazı immünojenik komplekslerin kırmızı kan hücreleri üzerinde özgüllüğünün olduğu düşünülmektedir. Masum gözlemci tipi hemolitik anemiler ilk olarak kinin, kinidin, stibofen gibi ilaçlarla tedavi gören şistozomiazis hastalığı olan bir hastada 1954 yılında tanımlanmıştır (Dacie 1967; Davies 1977). Şekil 1.5. İmmün kompleks yada masum gözlemci tipi hemoliz 24

30 Bu immün hemolitik mekanizmaya sebep olan ilaçlar, kendileri immünojenik özellik göstermeyecek kadar küçük moleküllerdir. Fakat immün yanıt oluşturacak bir kompleks oluşturmak için sıkıca taşıyıcı bir protein molekülüne bağlanırlar. Bu kompleks anti-ilaç antikoru oluşumunu indükler ve antikor ile plazmada birleşir. Bu mekanizmanın ikinci aşamasında ilaç-protein-antikor kompleksi nonimmünojenik yada immünojenik bir şekilde kırmızı kan hücresi yüzeyine bağlanır. Antikorlar genellikle IgG ve IgM antikorlarıdır ve komplemana bağlanarak intravasküler hemoliz oluşturacak kabiliyettedirler. Nadir olarak kompleman kırmızı kan hücre yüzeyine bağlı olarak bulunabilir. Bu tip antikorlar bazen lökopeni ve trombositopeniye de sebep olabilirler. İmmün kompleks yada masum gözlemci tipi hemolize neden olan ilaçlar arasında kinin, kinidin, P.A.S., stibofen, fenasetin, izoniazid ve sülfonamidler bulunur (Stiene ve ark., 1998; Beutler ve ark., 2001) Hapten Tipi Mekanizma İle Oluşan Hemoliz Sonucu Meydana Gelen Hemolitik Anemiler: Hapten tipi mekanizma doğrudan kırmızı hücre membran proteini gibi proteinlere sıkıca bağlanan ilaçlarla alakalıdır. Penisilin kullanan çoğu hastada penisilin determinantı benzilpenisilloile karşı IgM antikorları oluşur fakat bu antikor, kırmızı kan hücrelerinde oluşan penisiline bağlı immün hemolizde rol oynamaz. Penisilin eritrositlere diğer ilaçlardan farklı bağlanır. Diğer ilaçlar eritrosit membranının bazı komponentlerine bağlandıkları halde, penisilin eritrosit membranına sıkı bağlanır, yani irreversibl olarak protein gruplarıyla birleşir. 25

31 Hemolitik anemiden sorumlu antikor IgG antikorudur, IgM antikorundan daha az sıklıkla ve penisilinin benzilpenisilloil ve non-benzilpenisilloil determinantlarına karşı oluşur (Dacia 1967). Yüksek doz penisilin kullanan hastalarda kırmızı kan hücreleri penisilin ile kaplanır. Bu olay kırmızı kan hücreleri üzerinde bir harabiyete neden olmaz. Eğer penisilin dozu çok fazla artarsa (günde 10X X10 6 gibi yada böbrek rahatsızlığı olan hastalarda daha az miktarda) yada hastada daha önceden IgG antipenisilin antikoru varsa antikor penisilin bağlı kırmızı kan hücresine bağlanır ve IgG ile direkt antiglobin testi pozitif çıkar. Yüksek doz penisilin, yüksek doz anti penisilin antikorları oluşmasına ve hemolize neden olur. Bunlar kompleman bağlamazlar (Stiene ve ark., 1998; Beutler ve ark., 2001). Şekil 1.6. Hapten tipi mekanizma ile oluşan hemoliz Böyle hastaların kırmızı kan hücrelerinden elde edilen antikorlar penisilin kaplı kırmızı kan hücrelerine etki eder (direkt antiglobin testinde). Bu gerçek antikorlardan ilaca bağlı antikorları ayırt etmede 26

32 önemli bir aşamadır. Yüksek doz penisilin alan bütün hastalarda hemolitik anemi görülmeyebilir. Penisilin kullanan hastaların az bir kısmında zorunlu antikor oluşur (Williams ve ark., 1993). Penisilin ve IgG anti penisilin antikorları ile kaplı kırmızı kan hücreleri karaciğer makrofajları tarafından parçalanır (Nydegger ve Miescher 2000). Penisiline bağlı hemolitik anemi ilacın alımından 7-10 gün sonra ortaya çıkar ve ilacın bırakılmasından 2-16 gün sonra kesilir. Sefalosporinler penisilinlerle çapraz antijenik reaksiyon gösterirler ve sıkı bir şekilde kırmızı kan hücre membranına bağlanırlar. Tetrasiklin ve talbutamid de bu mekanizma ile hemolitik anemiye sebep olabilirler (Stiene ve ark., 1998; Beutler ve ark., 2001) Alfa metildopa (aldomet) Tipi Hemoliz Sonucu Meydana Gelen Hemolitik Anemiler: Alfa metildopa (aldomet) tipi hemoliz bir gerçek otoantikor reaksiyonudur. Bu tip hemolitik anemide ilaç, kırmızı kan hücre antijenleri için spesifik olan ve hemolize neden olabilen IgG antikorlarının oluşumunu arttırır yılında hipertansiyon tedavisinde kullanılan aldomet isimli ilacı kullanan hastaların bir kısmında hemolitik anemi görülmüş ve araştırmalardan sonra alfa metildopa (aldomet) tipi hemolitik anemi tanımlanmıştır (Stiene ve ark., 1998 ). Alfa metildopa alan hastaların %20 kadarında bir yıl içinde, gözüken hemoliz olayı gerçekleşebilir. Bu ilacın eritrositlere karşı ilgi gösteren IgG tipi bir oto antikor oluşumuna sebep olduğu anlaşılmıştır. İlaç kesildikten birkaç ay sonra antikor kaybolmaktadır. L-dopa, 27

33 mefenamik asit, indometazin ve klordiazepoksitte bu tip hemolize neden olabilmektedirler. Bu ilaçların süpresör T hücrelerinde inhibisyon yaptıkları ve böylece serbest kalan B lenfositlerinin oto antikor ürettikleri düşünülmektedir (Stiene ve ark., 1998; Beutler ve ark., 2001). Şekil 1.7. Alfa metildopa (aldomet) tipi hemoliz İmmün Olmayan Hemolitik Anemiler: Eritrositlerin kalp damar sistemi içinde fiziksel travmalarla parçalanma yada lizise uğramaları ile meydana gelirler. Eritrosit parçalanması kalpte, büyük yada küçük damarlardaki anormallikler, yanıklardaki ısı etkisiyle olabilir. Bunlara mekanik hemolitik anemiler yada fragmentasyon sendromları adı verilir (Handin ve ark., 2003; Beutler ve ark., 2001; Berkman ve ark., 2000). 28

34 Eritrosit Tahribine Neden Olan Diğer Durumlar: Bakteriyel infeksiyonlar ve yılan zehiri gibi hemolizin taşıyan bazı zehirler hemolize neden olabilirler. Babesia microti, Babesia divergens, Bartonella basilliformis ve kene ile taşınan protozoalar doğrudan kırmızı kan hücresinin istilası ve membran değişikliği ile, Clostridium perfringens in neden olduğu septisemi durumlarında, bakteri meydana getirdiği alfa toksin ile ekstravasküler hemolize neden olur (Handin ve ark., 2003; Beutler ve ark., 2001; Berkman ve ark., 2000). Bazı kimyasallar da doğrudan kırmızı hücrelere zarar verir yada hücrelerde oksidatif değişikliklere neden olabilirler. Örneğin; bakır ve arsin gibi endüstriyel maddelerle zehirlenmelerde, kırmızı kan hücreleri doğrudan hasara uğrayabilir (Handin ve ark., 2003; Beutler ve ark., 2001; Berkman ve ark., 2000). 29

35 2.GEREÇ VE YÖNTEM Ankara İlinde bulunan ve örnek hastane olarak seçilen, Dr. Sami Ulus Çocuk Hastanesi, Dışkapı Çocuk Hastanesi, Numune Hastanesi, Hacettepe Üniversitesi Hastanesi hemotoloji kliniklerinde hemolitik anemi tanısı konulan hastaların tedavisinde ne gibi bir yol izlendiği incelendi. Çocuk hastanelerinde yeni doğan bebeklerde anemi konusunda herhangi bir test yapılıp yapılmadığı, erişkinlerde sonradan meydana gelen ilaca bağlı olan yada genetik nedenlere bağlı anemilerin ne sıklıkla görüldüğü, nasıl teşhis edildiği ve sonrasında nasıl tedavi edildiği araştırıldı. Evlilik öncesinde kalıtsal kan hastalıklarının yayılmasının önlenmesi amacıyla yapılan testler talasemi tanı merkezi ve testlerin yapılabildiği sağlık ocaklarına gidilerek incelendi, hastalık tespit edilen kişilerin takiplerinin nasıl yapıldığı tespit edildi. 30

36 3. BULGULAR Örnek hastane olarak seçilen 4 hastanenin hemotoloji kliniklerinde yapılan araştırmaların neticesinde hastanelere gelen hastalara anemi teşhisi konulduktan sonra uygun tedavinin uygulandığı, talasemi ve orak hücre anemisi gibi genetik hemoglobinopatilerde hastaların kayıtlarının tutulduğu fakat ilaca bağlı hemolitik anemilerin kayıtlarının tutulmadığı saptandı. Bu nedenlerle ilaca bağlı hemolitik anemiler konusunda herhangi bir veri elde edilemedi. Eritrositte anormal hemoglobin varlığına bağlı genetik hemolitik anemilerin çizelge 3.2. deki gibi bir kan hastalıkları bildirim formuna işlendiği, kayıtların düzenli olarak İl sağlık müdürlükleri aracılığıyla Sağlık Bakanlığı na gönderildiği ve burada takibinin yapıldığı tespit edildi yılı içerisinde örnek hastanelere yaklaşık 200 hemolitik anemili hastanın müracaat ettiği bunların bir çoğunun tedavisinin yapılarak taburcu edildiği, yalnız 92 hastanın kayıtlarının, bu hastaların talasemili yada orak hücre anemili olması nedeniyle tutulduğu saptandı (çizelge 3.1.). 31

37 Çizelge yılı mayıs ayına kadar Ankara İlinde tespit edilen hemoglobinopatili hasta sayısı Kurum adı Hacettepe Çocuk Hastanesi Ayaktan tedavi Hemoglobinopatili Yatak Sayısı edilen hasta sayısı Hasta sayısı (Yılda) (talasemi) Numune Hastanesi (Talasemi) Dışkapı Çocuk Hastanesi (Talasemi) Lösante Hastanesi 50-7(Talasemi), 4(orak hücre anemisi) Talasemi Tanı 116(Talasemi), 5 (orak - - Merkezi hücre anemisi) Dr. Sami Ulus Çocuk Hastanesi (Talasemi) 32

38 Çizelge 3.2. Kan Hastalıkları Bildirim Formu Örneği 33

39 Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü nün hemoglobinopati kontrol programına göre sağlıklı Türk toplumunda beta talasemi taşıyıcı sıklığı %2.1 dir. Türkiye de yaklaşık taşıyıcı ve 4000 civarında hasta vardır. Sağlık Bakanlığı son beş yılda Marmara, Ege ve Akdeniz Bölgesindeki 16 merkezin yaptığı tarama çalışmalarını toplamıştır. Bu çalışmada toplam sağlıklı kişi taranmış olup, taranan kişi sayısı ile talasemi ve anormal hemoglobin sıklığının illere göre dağılımı Adana %3.7 (68 460), Antakya %4.6 (47 755), İzmir %4.8 (97 510), Edirne %6.4 (2610), Denizli %2.6 (20 000), Aydın %5.1 (2209), Bursa %1,7 (4040), Diyarbakır %3.6 (2830), İstanbul %4.5 (4944),Mersin %2.3 (40977), Muğla %4.5 (52042), Kahramanmaraş %0.7 (2398), Kırklareli %3.4 (2439), Urfa %6.4 (2913) şeklinde bulunmuştur. Bu veriler doğrultusunda talasemi taşıyıcı sıklığının %4.3 olduğu tespit edilmiştir. Orak hücre anemisi dağılımı ise Adana %10, Antalya %2.5, Antakya %10.5, Muğla %0.5 şeklindedir. İç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yeterince araştırma merkezi olmadığından bu yörelerde kesin rakam bilinmemektedir. Türkiye de ilaca bağlı hemolitik anemilerin kayıtlarının tutulmaması nedeniyle herhangi bir veri elde edilemedi. 34

40 4.TARTIŞMA İlaçların meydana getirdikleri hemolitik anemiler immün kompleks yada masum gözlemci tipi hemoliz sonucu meydana gelen hemolitik anemiler, hapten tipi mekanizma ile oluşan hemoliz sonucu meydana gelen hemolitik anemiler ve alfa metildopa (aldomet) tipi hemoliz sonucu meydana gelen hemolitik anemiler olmak üzere üç gruba ayrılırlar (Stiene ve ark., 1998; Beutler ve ark., 2001). Bunların dışında genetik nedenlere bağlı, eritrosit glikolitik enzimlerinden olan, glikoz 6 fosfat dehidrogenaz (G6PD) enzimi eksikliği ve NADHredüktaz enzimi eksikliği olan hastalarda oksidan ilaçların kullanımı sonucu hemolitik anemi oluşur (Milunsky, 1974; Pyeritz, 1997; Ramat, 1974; Simmons, 1997; Athens ve ark., 2003). İlaçlara bağlı olarak meydana gelen hemolitik anemiler Türkiye de sık olarak görülen anemilerdir. Ankara İlinde bulunan, örnek olarak seçtiğimiz dört hastanenin kayıtları incelendiğinde yalnız herediter hemoglobinopatilerin (talasemi, orak hücre anemisi gibi) kayıtlarının tutulduğu ilaca bağlı hemolitik anemilerin hastanelerde kayıtlarının tutulmadığı, hastaların uygun tedavinin ardından taburcu edildiği tespit edilmiştir. Türkiye de ilaca bağlı hemolitik anemiler hakkında yeterli araştırma ve veri bulunmasa da yurt dışında klinik bulgular doğrultusunda yayımlanan makale sonuçları aşağıda sunulmuştur. Salama ve arkadaşları, 1996 yılında 9 kadın ve 8 erkek hastada diklofenak isimli ilaç kullanımı ile hemolitik anemi arasındaki ilişkiyi 35

41 rapor ederek, bütün bu hastalarda ilaca bağlı otoantikor oluşumu sonucu immün intravasküler hemoliz ve hemolitik anemi gerçekleştiğini göstermişlerdir (Salama ve ark.,1996). Moes ve arkadaşlarının 2000 yılında 10 hastada elde ettikleri bulgulara göre 2. kuşak sefalosporin olan sefotetan kullanımı sonucu bu hastalarda hapten tipi hemolitik anemi gerçekleştiğini tespit etmişlerdir (Moes ve ark.,2000). Ahrens ve arkadaşları tarafından rifampisin kullanan 3 hasta üzerinde yapılan çalışmada bu hastalarda ilaç kullanımına bağlı olarak otoimmün hemolitik anemi gerçekleştiği gösterilmiştir (Norbert ve ark.,2001). Sağlık Bakanlığı ndan elde ettiğimiz bilgilere göre, ülkemizde genetik nedenlere bağlı hemoglobinopatilerin yayılmasının önlenmesi amacıyla 28/12/1993 tarih ve 3960 sayılı Kalıtsal Hastalıklarla Mücadele Kanun unun çıkarıldığı, evlilik işlemleri sırasında bu genetik hastalıkların tespiti için talasemi tanı merkezlerinde ve bazı sağlık ocaklarında tahlillerin yapıldığı, hastalık tespit edilen kişilerin takiplerinin ve tedavilerinin bu doğrultuda yapıldığı görülmüştür. 23/06/2000 tarihinde ülkemizde talasemi ve hemoglobinopati konusunda çalışan tüm merkezler, vakıflar ve dernekler Sağlık Bakanlığı Ana Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Genel Müdürlüğü ile Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü nün koordinatörlüğünde Ulusal Hemoglobinopati Konseyini kurmuştur. 36

42 5.SONUÇ VE ÖNERİLER Kan diskrazileri ilaç advers etkileri içinde önemli yer tutar. İlaca bağlı hemolitik anemi ve diğer genetik hemoglobinopatilerde bu kan diskrazileri içindedir. İlaca bağlı hemolitik anemilerin ülkemizde sıklıkla görüldüğünü, hemolitik anemi tanısı ile tedavi edilen hastaların herhangi bir kaydının yapılmadığını, tedavisi yapılan hastaların taburcu edildiğini, Ankara İlinde seçtiğimiz dört örnek hastanenin hemotoloji kliniklerinde yaptığımız çalışma sonucu tespit ettik. İlaca bağlı hemolitik anemilerinin kayıtlarının yapılmamasına rağmen, talasemi ve orak hücre anemisi gibi genetik hemoglobinopatilerin Türkiye nin bir çok ilinde düzenli olarak kaydedildiği ve Sağlık Bakanlığına gönderilerek takibinin yapıldığı saptanmıştır. Genetik hemoglobinopatilerin kontrol altına alınması amacıyla 28/12/1993 tarih ve 3960 sayılı Kalıtsal Hastalıklarla Mücadele Kanun unu çıkarılmıştır. Araştırmamız sonucu örnek olarak seçilen Dr. Sami Ulus Çocuk Hastanesi, Dışkapı Çocuk Hastanesi, Numune Hastanesi, Hacettepe Üniversitesi Hastanesine 2006 yılı içerisinde yaklaşık 200 hemolitik anemili hastanın müracaat ettiği bunların yalnız 92 sinin kayıtlarının, bu hastaların talasemili yada orak hücre anemili olması nedeniyle tutulduğu saptanmıştır. Advers ilaç etkileri hastane başvurularının yaklaşık %5 ini oluşturmaktadır. Kan diskrazileri de B tipi advers ilaç reaksiyonları içinde yer almakta ve Türkiye de sıklıkla görülmektedir. Sağlık 37

43 Bakanlığı bünyesinde yeni kurulan Farmakovijilans Merkezi ve uygulamaları çerçevesinde ilaca bağlı hemolitik anemilerin düzenli bir biçimde takip edilerek, hastaların eczacı ve doktorlar tarafından bilgilendirilmesiyle, doğru ve gerekli ilaç kullanımının yaygınlaştırılmasıyla bu tip hastalıkların azalması sağlanabilir. 38

44 ÖZET İlaca Bağlı Hemolitik Anemiler ve Klinik Önemi Bu çalışmanın amacı Türkiye deki ilaca bağlı olarak gelişen kan diskrazilerinin araştırılmasıdır. Bunun için Ankara daki dört hastane seçilmiş (Dr Sami Ulus Çocuk Hastanesi, Dışkapı Çocuk Hastanesi, Numune Hastanesi, Hacettepe Üniversitesi Hastanesi) ve bu hastanelerin hemotoloji kliniklerinde ilaca bağlı hemolitik anemilerin sıklığı araştırılmıştır. Hemoliz kırmızı kan hücresinin yıkımının hızlanması sonucu oluşan bir patolojik olaydır ( kan diskrazisi). Eğer kırmızı hücre yıkımı üretiminden daha fazla olursa hemolitik anemi oluşur. Hemolitik anemi nedenine göre genetik nedenlere bağlı ve sonradan kazanılan olarak ikiye ayrılır. Sonradan kazanılan hemolitik anemi ilk kez 1900 lü yılların başında tanımlanmıştır ve günümüzde bu tanım immün bozukluklar, ilaçlar, enfeksiyon hastalıkları, kırmızı kan hücrelerinde mekanik travma, toksinler ve diğer sebeplerin başlattığı anemileri ifade eder. Genel olarak sonradan oluşan hemolitik anemi immün hemolitik anemi (ilacın neden olduğu, alloimmün ve otoimmün hemolitik anemi) ve non immün hemolitik anemi (enfeksiyonların neden olduğu, mekanik travma, diğer sebepler) olarak sınıflandırılır. İlaca bağlı hemoliz, immün sistemle ilgili olabilir veya ilgili olmayabilir. İmmün yanıta bağlı hemoliz mekanizmaları İlacın indüklediği sitotoksik reaksiyonlar, immün kompleks aracılı reaksiyonlar ve otoantikor aracılı reaksiyonlar olarak üçe ayrılır. Örneğin; Penisilin (hapten) kırmızı kan hücre membranına bağlanarak antikorları stimule eder. α- metildopa gibi ilaçlar otoimmün hemolitik anemiye benzer otoantikor oluşmasına neden olabilirler. Kinin kinidin gibi antimalaryal ilaçlar plazma proteinlerine, antikorlara ve daha sonra kırmızı kan hücrelerine bağlanırlar. Diğer yandan bazı kimyasallar ise doğrudan kırmızı hücrelere zarar verir yada hücrelerde oksidatif değişikliklere neden olabilirler. Örneğin; bakır ve arsin gibi endüstriyel maddelerle zehirlenmelerde, kırmızı kan hücreleri doğrudan hasara uğrayabilir. Kırmızı kan hücresinin enzim, membran ve hemoglobin gibi komponentlerinde genetik olarak mevcut olan bazı bozukluklar da hemolize neden olabilir. Örneğin glikoz 6 fosfat dehidrogenaz (G6PD) enzimi kırmızı kan hücrelerini oksidatif hasara karşı koruyan ve glutatyonun indirgenme mekanizmasında rol oynayan bir enzimdir. Kronik hemoliz, orak hücre anemisi ve talasemilerinde içinde bulunduğu hemoglobin sentez bozukluklarının sonuçlarındandır. Anahtar Kelimeler : Hemolitik anemi, Penisilin, Alfa-metildopa, Kinin, Glikoz-6- fosfat dehidrogenaz 39

45 SUMMARY Drug-induced Hemolytic Anemias and Clinical Importance In our study we aimed to investigate the drug-induced blood dyscrasies in Turkey. Four hospitals in Ankara (Dr. Sami Ulus Children Hospital, Dışkapı Children Hospital, Numune Hospital and Hospital of Hacettepe Universty) were selected for this and frequency of drug-induced hemolytic anemias were investigated in the hemotology cliniques of these hospitals. Hemolysis is a process characterized by accelerated red cell destruction (blood dyscrisis). If red cell destruction sur passes production, hemolytic anemia could result. Hemolytic anemia categorized by cause as either congenital or acquired. The term acquired hemolytic anemia was first coined in the early 1900s and it is now commanly used to describe hemolytic anemia triggered by factors such as immune disorders, drugs, infections, mechanical trauma to red cells, exposure to toxins, and other miscellenous causes. Generally acquired hemolytic anemia can be classified as immune hemolytic anemia (autoimmune, alloimmune, drug induced), non immune hemolytic anemia (infection induced, mechanical trauma, other factors). Drug induced hemolysis can be immune mediated or nonimmune mediated. Immune mediated hemolysis is categorized into three groups; Drug induced cytotoxic reactions, immun complex mediated rections, autoantibody mediated reactions. For example; Penicillin (hapten) binds to red cell membrane and stimulates antibodies. Drugs such as alpha methydopa, may induce true autoantibody production similar to warm autoimmun hemolytic anemia. Antimalarial drugs such as quinine and quinidine, bind to plasma proteins, antibody and then to red cell. On the other hand, some chemicals may directly damage to the red cells or induce oxidative changes in the cells. For example industrial toxins such as copper and arsine, directly damages red cells. Defects in any of the red cell remaining components such as enzymes, membrane and hemoglobin can lead to hemolysis. For example glycose-6- phosphate dehydrogenase (G6PD) is a critical enzyme in the production of glutathione, which defends red cells against oxidative damage. Chronic hemolysis can be a result of disorders of hemoglobin synthesis, including sickle cell anemia and thalassemias. Key Words : Hemolytic anemia, Penicillin, Alpha-methyldopa, Quinine, Glucose-6- phosphate dehydrogenase 40

HEREDİTER SFEROSİTOZ. Mayıs 14

HEREDİTER SFEROSİTOZ. Mayıs 14 HEREDİTER SFEROSİTOZ İNT.DR.DİDAR ŞENOCAK Giriş Herediter sferositoz (HS), hücre zarı proteinlerinin kalıtsal hasarı nedeniyle, eritrositlerin morfolojik olarak bikonkav ve santral solukluğu olan disk

Detaylı

V. BÖLÜM HEREDİTER SFEROSİTOZ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

V. BÖLÜM HEREDİTER SFEROSİTOZ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 HEREDİTER SFEROSİTOZ V. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU HEREDİTER SFEROSİTOZ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU HEREDİTER SFEROSİTOZ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU GİRİŞ Herediter sferositoz (HS);

Detaylı

G6PD B: En sık görülen normal varyanttır. Beyaz ırk, Asya ve siyah ırkın büyük bir kısmında görülür (sınıf-iv).

G6PD B: En sık görülen normal varyanttır. Beyaz ırk, Asya ve siyah ırkın büyük bir kısmında görülür (sınıf-iv). Glukoz 6 Fosfat Dehidrogenaz Enzim Eksikliği Tanı ve Tedavi Kılavuzu Eritrositlerin normal yaşamlarını devam ettirebilmek için enerjiye gereksinimleri vardır. Eritrositlerde mitokondri bulunmadığından,

Detaylı

IV. BÖLÜM GLUKOZ 6 FOSFAT DEHİDROGENAZ ENZİM EKSİKLİĞİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

IV. BÖLÜM GLUKOZ 6 FOSFAT DEHİDROGENAZ ENZİM EKSİKLİĞİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 GLUKOZ 6 FOSFAT DEHİDROGENAZ ENZİM EKSİKLİĞİ IV. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU GLUKOZ 6 FOSFAT DEHİDROGENAZ ENZİM EKSİKLİĞİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU GLUKOZ 6 FOSFAT DEHİDROGENAZ

Detaylı

ERİTROSİTLER ANEMİ, POLİSİTEMİ

ERİTROSİTLER ANEMİ, POLİSİTEMİ ERİTROSİTLER ANEMİ, POLİSİTEMİ 2009-2010,Dr.Naciye İşbil Büyükcoşkun Dersin amacı Eritrositlerin yapısal özellikleri Fonksiyonları Eritrosit yapımı ve gerekli maddeler Demir metabolizması Hemoliz Eritrosit

Detaylı

HEMOGLOBİNOPATİ KONTROL PROGRAMI

HEMOGLOBİNOPATİ KONTROL PROGRAMI TALASEMİ VE HEMOGLOBİNOPATİLER T.C. Sağlık Bakanlığı AÇSAP Genel Müdürlüğü HEMOGLOBİNOPATİ KONTROL PROGRAMI Toplumların geleceği o toplumu oluşturan bireylerin nitelikleri ile doğrudan ilişkilidir. Toplumu

Detaylı

Hemolitik Anemiler. Prof.Dr.Murat Söker

Hemolitik Anemiler. Prof.Dr.Murat Söker Hemolitik Anemiler Prof.Dr.Murat Söker Eritrosit yaşam süresinin kısalması İntrensek nedenler(membran, enzim veya hemoglobine ait bozukluklar) Ekstrensek nedenler(immün veya immün olmayan mekanizmalar)

Detaylı

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI

ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI ORGANİZMALARDA BAĞIŞIKLIK MEKANİZMALARI Organizmalarda daha öncede belirtildiği gibi hücresel ve humoral bağışıklık bağışıklık reaksiyonları vardır. Bunlara ilave olarak immünoljik tolerans adı verilen

Detaylı

Hemoglobinopatilere Laboratuvar Yaklaşımı

Hemoglobinopatilere Laboratuvar Yaklaşımı Hemoglobinopatilere Laboratuvar Yaklaşımı Dr. Çağatay Kundak DÜZEN LABORATUVARLAR GRUBU 1949 yılında Orak Hücre Anemisi olan hastalarda elektroforetik olarak farklı bir hemoglobin tipi tanımlanmıştır.

Detaylı

Kordon kanı testinde anormal seviyeler ne anlama gelir?

Kordon kanı testinde anormal seviyeler ne anlama gelir? KORDON KANI TESTİ Cord blood testing; Bebeğin kordon kanından yapılan testlerdir. Bebeğin sağlık durumunu görmek için yapılır. Doğumdan hemen sonra kordon kanı testi yapılacak ise göbek bağı bağlandıktan

Detaylı

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir.

Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir. METABOLİZMA ve ENZİMLER METABOLİZMA Hücrelerde gerçekleşen yapım, yıkım ve dönüşüm olaylarının bütününe metabolizma denir. A. ÖZÜMLEME (ANABOLİZMA) Metabolizmanın yapım reaksiyonlarıdır. Bu tür olaylara

Detaylı

COOMBS TESTİ NASIL YAPILIR

COOMBS TESTİ NASIL YAPILIR COOMBS TESTİ NASIL YAPILIR DİREKT COOMBS ALINAN KANIN ERITROSİTLERİ YIKANIR. ERİTROSİT SÜSPANSİYONU HAZIRLANIR. (5 ML İZOTONİK+100ml YIKANMIŞ ERİTROSİT) SUSPANSİYONDAN 100ml ALINARAK TÜPE KONULUR. TÜPÜN

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI ADIM ADIM YGS LYS 177. Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 5 İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI İNSANDA BAĞIŞIKLIK VE VÜCUDUN SAVUNULMASI Hastalık yapıcı organizmalara karşı vücudun gösterdiği dirence bağışıklık

Detaylı

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ

15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ 15- RADYASYONUN NÜKLEİK ASİTLER VE PROTEİNLERE ETKİLERİ İyonlaştırıcı radyasyonların biyomoleküllere örneğin nükleik asitler ve proteinlere olan etkisi hakkında yeterli bilgi yoktur. Ancak, nükleik asitlerden

Detaylı

MOLEKÜLER TANISI DÜZEN GENETİK HASTALIKLAR TANI MERKEZİ. SERPİL ERASLAN, PhD

MOLEKÜLER TANISI DÜZEN GENETİK HASTALIKLAR TANI MERKEZİ. SERPİL ERASLAN, PhD β-talaseminin MOLEKÜLER TANISI DÜZEN GENETİK HASTALIKLAR TANI MERKEZİ SERPİL ERASLAN, PhD BETA TALASEMİ HEMOGLOBİNOPATİLER Otozomal resesif (globin gen ailesi) Özellikle Çukurova, Akdeniz kıyı şeridi,

Detaylı

CROSS-MATCH & DAT Testler/Problemler

CROSS-MATCH & DAT Testler/Problemler CROSS-MATCH & DAT Testler/Problemler Hazırlayan: Prof. Dr. Birol GÜVENÇ Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Bölge Kan Merkezi Sunan: Dr. S. Haldun BAL UludağÜniversitesi Tıp Fakültesi

Detaylı

TRANSFERRİN ERİTROSİT. Transferrinin normal değerleri: Transferin seviyesini düşüren sebepler. Eritrosit; RBC: Red Blood Cell = Alyuvar

TRANSFERRİN ERİTROSİT. Transferrinin normal değerleri: Transferin seviyesini düşüren sebepler. Eritrosit; RBC: Red Blood Cell = Alyuvar TRANSFERRİN Transferin kanda demiri taşıyan bir proteindir. Her bir trasferrin molekülü iki tane demir taşır. Transferrin testi tek başına bir hastalığı göstermez. Beraberinde serum demiri, ferritin, demir

Detaylı

LÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler:

LÖKOSİT. WBC; White Blood Cell,; Akyuvar. Lökosit için normal değer : Lökosit sayısını arttıran sebepler: Lökosit sayısını azaltan sebepler: LÖKOSİT WBC; White Blood Cell,; Akyuvar Lökositler kanın beyaz hücreleridir ve vücudun savunmasında görev alırlar. Lökositler kemik iliğinde yapılır ve kan yoluyla bütün dokulara ulaşır vücudumuzu mikrop

Detaylı

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler

Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler EGZERSİZ VE KAN Kanın fonksiyonel olarak üstlendiği görevler Akciğerden dokulara O2 taşınımı, Dokudan akciğere CO2 taşınımı, Sindirim organlarından hücrelere besin maddeleri taşınımı, Hücreden atık maddelerin

Detaylı

ANTİGLOBULİN TESTLER. Dr. Güçhan ALANOĞLU

ANTİGLOBULİN TESTLER. Dr. Güçhan ALANOĞLU ANTİGLOBULİN TESTLER Dr. Güçhan ALANOĞLU Tanımlar İnsan nsan globulinlerine karşı oluşan antikorlara Anti-Human Globulinler (AHG, AHG, antikorlara karşı gelişen en anti-antikor) antikor) Bu u antikorların

Detaylı

Akdeniz Anemisi; Cooley s Anemisi; Talasemi Majör; Talasemi Minör;

Akdeniz Anemisi; Cooley s Anemisi; Talasemi Majör; Talasemi Minör; TALASEMİ Akdeniz Anemisi; Cooley s Anemisi; Talasemi Majör; Talasemi Minör; Talasemi kırmızı kan hücrelerinin üretimini bozan genetik hastalıklardır. Ülkemizde çok sık görülmektedir. Hastaların kırmızı

Detaylı

ANTİJENLER VE YAPILARI

ANTİJENLER VE YAPILARI ANTİJENLER VE YAPILARI IMMUNOJEN VE ANTIJEN nedir? Immun cevap oluşturan yabancı maddeler antijen veya immunojen olabilir. Immunojen; İmmun yanıt meydana getirme kabiliyetindeki herhangi bir madde Antijen

Detaylı

TEST 1. Hücre Solunumu. 4. Aşağıda verilen moleküllerden hangisi oksijenli solunumda substrat olarak kullanılamaz? A) Glikoz B) Mineral C) Yağ asidi

TEST 1. Hücre Solunumu. 4. Aşağıda verilen moleküllerden hangisi oksijenli solunumda substrat olarak kullanılamaz? A) Glikoz B) Mineral C) Yağ asidi 1. Termometre Çimlenen bezelye tohumlar Termos Çimlenen bezelye tohumları oksijenli solunum yaptığına göre yukarıdaki düzenekle ilgili, I. Termostaki oksijen miktarı azalır. II. Termometredeki sıcaklık

Detaylı

GAZİANTEP İL HALK SAĞLIĞI LABORATUVARI TEST REHBERİ

GAZİANTEP İL HALK SAĞLIĞI LABORATUVARI TEST REHBERİ GAZİANTEP İL HALK SAĞLIĞI LABORATUVARI TEST REHBERİ 0 1 Test Adı Endikasyon Çalışma Yöntemi Numunenin alınacağı tüp Glukoz Diabetes mellitus (tarama, tedavi) Üre Böbrek yetmezliği Kreatinin Böbrek yetmezliği

Detaylı

Amino Asit Metabolizması Bozuklukları. Yrd. Doç. Dr. Bekir Engin Eser Zirve Üniversitesi EBN Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya ABD

Amino Asit Metabolizması Bozuklukları. Yrd. Doç. Dr. Bekir Engin Eser Zirve Üniversitesi EBN Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya ABD Amino Asit Metabolizması Bozuklukları Yrd. Doç. Dr. Bekir Engin Eser Zirve Üniversitesi EBN Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya ABD Amino Asit Metabolizması Bozuklukları Genelde hepsi kalıtsal ve otozomal resesifir

Detaylı

Canlılarda Enerjitik Olaylar, Fotosentez ve Kemosentez, Aerobik Solunum ve Fermantasyon

Canlılarda Enerjitik Olaylar, Fotosentez ve Kemosentez, Aerobik Solunum ve Fermantasyon Canlılarda Enerjitik Olaylar, Fotosentez ve Kemosentez, Aerobik Solunum ve Fermantasyon SOLUNUM İki çeşit solunum vardır HÜCRE DIŞI SOLUNUM: Canlıların dış ortamdan O 2 alıp, dış ortama

Detaylı

EĞİTİM SONRASI BAŞARI ÖLÇME FORMU

EĞİTİM SONRASI BAŞARI ÖLÇME FORMU EĞİTİM SONRASI BAŞARI ÖLÇME FORMU KATILIMCI: GÖREV YERİ: 1. Transfüzyon tarihindeki önemli buluşu (ABO antijenleri tanımı) ile Nobel ödülü alan bilim adamı kimdir? a. Robert Cook b. Anthony Van Löwenhook

Detaylı

Dr. Aydoğan Lermi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı

Dr. Aydoğan Lermi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı RETİKÜLOSİT SAYIMI RETİKÜLOSİTLER Dr. Aydoğan Lermi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Retikülositler olgunlaşmalarını henüz tamamlamamış eritrositler dir. Yani çekirdeklerini kaybetmeye

Detaylı

ENZİMLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ - II. Doç Dr. Nurzen SEZGİN

ENZİMLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ - II. Doç Dr. Nurzen SEZGİN ENZİMLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ - II Doç Dr. Nurzen SEZGİN bstrate Enzyme substrate Enzyme substrate Enzyme substrate Enzyme substrate Enzyme substrate Enzyme substrate Enzyme substrate Enzyme substrate

Detaylı

Hümoral İmmün Yanıt ve Antikorlar

Hümoral İmmün Yanıt ve Antikorlar Hümoral İmmün Yanıt ve Antikorlar H. Barbaros ORAL Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi İmmünoloji Anabilim Dalı Edinsel immün sistemin antijenleri bağlamak için kullandığı 3 molekül sınıfı: I.Antikorlar,

Detaylı

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 KRONİK HASTALIK ANEMİSİ IX. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU GİRİŞ VE TANIM Kronik

Detaylı

6. BÖLÜM MİKROBİYAL METABOLİZMA

6. BÖLÜM MİKROBİYAL METABOLİZMA 6. BÖLÜM MİKROBİYAL METABOLİZMA 1 METABOLİZMA Hücrede meydana gelen tüm reaksiyonlara denir Anabolizma: Basit moleküllerden kompleks moleküllerin sentezlendiği enerji gerektiren reaksiyonlardır X+Y+ENERJİ

Detaylı

Prof Dr Davut Albayrak. Ondokuz mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi KAN MERKEZİ VE ÇOCUK HEMATOLOJİ BÖLÜMÜ SAMSUN KMTD KURS-2012

Prof Dr Davut Albayrak. Ondokuz mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi KAN MERKEZİ VE ÇOCUK HEMATOLOJİ BÖLÜMÜ SAMSUN KMTD KURS-2012 Prof Dr Davut Albayrak Ondokuz mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi KAN MERKEZİ VE ÇOCUK HEMATOLOJİ BÖLÜMÜ SAMSUN KMTD KURS-2012 KAN GRUBU ANTİJENLERİ Kan grubu kırmızı kan hücrelerinin üzerinde bulunan ve

Detaylı

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU

LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU LABORATUVAR TESTLERİNİN KLİNİK YORUMU Alanin Transaminaz ( ALT = SGPT) : Artmış alanin transaminaz karaciğer hastalıkları ( hepatosit hasarı), hepatit, safra yolu hastalıklarında ve ilaçlara bağlı olarak

Detaylı

Metabolizma. Metabolizmaya giriş. Metabolizmaya giriş. Metabolizmayı tanımlayacak olursak

Metabolizma. Metabolizmaya giriş. Metabolizmaya giriş. Metabolizmayı tanımlayacak olursak Metabolizma Yaşamak için beslenmek zorundayız. Çünkü; Besinlerden enerji elde ederiz ve bu enerji; Hücresel faaliyetleri sürdürmemiz, Hareket etmemiz, Taşınım olaylarını gerçekleştirebilmemiz, Vücut sıcaklığını

Detaylı

4.SINIF HEMATOLOJI DERSLERI

4.SINIF HEMATOLOJI DERSLERI 4.SINIF HEMATOLOJI DERSLERI DERS 1: HEMOLİTİK ANEMİLER Bir otoimmun hemolitik aneminin tanısı için aşağıda yazılan bulgulardan hangisi spesifiktir? a. Retikülosit artışı b. Normokrom normositer aneminin

Detaylı

ÜNİTE 7. Porfirinler. Amaçlar. İçindekiler. Öneriler

ÜNİTE 7. Porfirinler. Amaçlar. İçindekiler. Öneriler ÜNİTE 7 Porfirinler Amaçlar Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Porfirin, porfin ve pirol halkası tanımlamalarını, Porfirinlerin özelliklerini, Hemoglobinin yapısını ve özelliklerini, Hemoglobinin yıkılışını

Detaylı

Beslenmeden hemen sonra, artan kan glikoz seviyesi ile birlikte insülin hormon seviyesi de artar. Buna zıt olarak glukagon hormon düzeyi azalır.

Beslenmeden hemen sonra, artan kan glikoz seviyesi ile birlikte insülin hormon seviyesi de artar. Buna zıt olarak glukagon hormon düzeyi azalır. Seçmeli Ders: Dokular ve Organlar Arası Metabolik İlişkiler 1.HAFTA Normal metabolizmada aktif olan günlük akış; Yaşamak için gerekli olan enerji akışı, dışardan alınan gıdalardan elde edilir. Kullanılan

Detaylı

Tam Kan; Hemogram; CBC; Complete blood count

Tam Kan; Hemogram; CBC; Complete blood count TAM KAN SAYIMI Tam Kan; Hemogram; CBC; Complete blood count Tam kan sayımı kanı oluşturan hücrelerin sayılmasıdır, bir çok hastalık için çok değerli bilgiler sunar. Test venöz kandan yapılır. Günümüzde

Detaylı

Talasem. Oluşumuna ve Tedavisine Yönelik Bilgilendirme. leben-mit-transfusionen.de. Türkisch. İsim: Adres:

Talasem. Oluşumuna ve Tedavisine Yönelik Bilgilendirme. leben-mit-transfusionen.de. Türkisch. İsim: Adres: Talasemi Türkisch Oluşumuna ve Tedavisine Yönelik Bilgilendirme Acil D Acil D aları için i Hast Talasem İsim: Doğ! rtı Dâhil ğlık Ka urum Sa / / hi: um Tari ı ğlık Kart urum Sa Adres: Acil linde durum

Detaylı

DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİNİN OLUŞMASI TRİGLİSERİTLERİN SENTEZİ

DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİNİN OLUŞMASI TRİGLİSERİTLERİN SENTEZİ 9. Hafta: Lipit Metabolizması: Prof. Dr. Şule PEKYARDIMCI DOYMAMIŞ YAĞ ASİTLERİNİN OLUŞMASI Palmitoleik ve oleik asitlerin sentezi için palmitik ve stearik asitler hayvansal organizmalardaki çıkş maddeleridir.

Detaylı

III-Hayatın Oluşturan Kimyasal Birimler

III-Hayatın Oluşturan Kimyasal Birimler III-Hayatın Oluşturan Kimyasal Birimler MBG 111 BİYOLOJİ I 3.1.Karbon:Biyolojik Moleküllerin İskeleti *Karbon bütün biyolojik moleküllerin omurgasıdır, çünkü dört kovalent bağ yapabilir ve uzun zincirler

Detaylı

21.11.2008. I. Koenzim A nedir? II. Tarihsel Bakış III. Koenzim A nın yapısı IV. Asetil-CoA nedir? V. Koenzim A nın katıldığı reaksiyonlar VI.

21.11.2008. I. Koenzim A nedir? II. Tarihsel Bakış III. Koenzim A nın yapısı IV. Asetil-CoA nedir? V. Koenzim A nın katıldığı reaksiyonlar VI. Hazırlayan: Sibel ÖCAL 0501150027 I. Koenzim A nedir? II. Tarihsel Bakış III. Koenzim A nın yapısı IV. Asetil-CoA nedir? V. Koenzim A nın katıldığı reaksiyonlar VI. Eksikliği 1 2 Pantotenik asit (Vitamin

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. İlyas Yolbaş Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD

Yrd. Doç. Dr. İlyas Yolbaş Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD Yrd. Doç. Dr. İlyas Yolbaş Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD KOMPLEMAN SİSTEMİ Kompleman sistem, (Compleman system) veya tamamlayıcı sistem, bir canlıdan patojenlerin temizlenmesine yardım eden biyokimyasal

Detaylı

VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite

VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite VİROLOJİ -I Antiviral İmmunite Prof.Dr. Yılmaz Akça Prof.Dr. Feray Alkan Prof.Dr. Aykut Özkul Prof. Dr. Seval Bilge-Dağalp Prof.Dr. M. Taner Karaoğlu Prof.Dr. Tuba Çiğdem Oğuzoğlu DOĞAL SAVUNMA HATLARI-DOĞAL

Detaylı

KRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin;

KRİYOGLOBÜLİN. Cryoglobulins; Soğuk aglutinin; KRİYOGLOBÜLİN Cryoglobulins; Soğuk aglutinin; Kriyoglobülin kanda bulunan anormal proteinlerdir ve 37 derecede kristalleşirler. Birçok hastalık sırasında ortaya çıkabilirler ancak vakaların %90ı Hepatit

Detaylı

OKSİJENLİ SOLUNUM

OKSİJENLİ SOLUNUM 1 ----------------------- OKSİJENLİ SOLUNUM ----------------------- **Oksijenli solunum (aerobik): Besinlerin, oksijen yardımıyla parçalanarak, ATP sentezlenmesine oksijenli solunum denir. Enzim C 6 H

Detaylı

Tam Kan Analizi. Yrd.Doç.Dr.Filiz BAKAR ATEŞ

Tam Kan Analizi. Yrd.Doç.Dr.Filiz BAKAR ATEŞ Tam Kan Analizi Yrd.Doç.Dr.Filiz BAKAR ATEŞ Tam Kan Analizi Tam kan analizi, en sık kullanılan kan testlerinden biridir. Kandaki 3 major hücreyi analiz eder: 1. Eritrositler 2. Lökositler 3. Plateletler

Detaylı

İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji ABD Prof. Dr. Filiz Aydın

İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji ABD Prof. Dr. Filiz Aydın İstanbul Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji ABD Prof. Dr. Filiz Aydın Mitokondri, ökaryotik organizmanın farklı bir organeli Şekilleri küremsi veya uzun silindirik Çapları 0.5-1 μm uzunlukları 2-6 μm Sayıları

Detaylı

2006 ÖSS BİYOLOJİ SORULARI VE CEVAPLARI

2006 ÖSS BİYOLOJİ SORULARI VE CEVAPLARI 2006 ÖSS BİYOLOJİ SORULARI VE CEVAPLARI 1. BÖLÜM 1. I. Adaptasyon II. Mutasyon III. Kalıtsal varyasyon Bir populasyondaki bireyler, yukarıdakilerden hangilerini "doğal seçilim ile kazanır? D) I veii E)

Detaylı

Kanın bileşimi iki kısımdan oluşur:

Kanın bileşimi iki kısımdan oluşur: KAN FİZYOLOJİSİ Kan Dokusu Plazma veya serum adı verilen sıvıda, süspansiyon halindeki hücresel elementleri içeren dokuya kan dokusu denir. " Total miktarı vücut ağırlığının ~ % 8 idir." Kanın bileşimi

Detaylı

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü

Tip 1 diyabete giriş. Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü Tip 1 diyabete giriş Prof. Dr.Mücahit Özyazar Endokrinoloji,Diyabet,Metabolizma Hastalıkları ve Beslenme Bölümü ENTERNASYONAL EKSPER KOMİTE TARAFINDAN HAZIRLANAN DİABETİN YENİ SINIFLAMASI 1 - Tip 1 Diabetes

Detaylı

Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir.

Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir. Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir. Proteinlerin yapısında; Karbon ( C ) Hidrojen ( H ) Oksijen

Detaylı

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar.

Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar. Bakır (Cu) Bakır anemi de kritik bir rol oynar. Vücutta küçük miktarda bakır varlığı olmaz ise demirin intestinal yolaktan emilimi ve kc de depolanması mümkün değildir. Bakır hemoglobin yapımı için de

Detaylı

Hücre Solunumu: Kimyasal Enerji Eldesi

Hücre Solunumu: Kimyasal Enerji Eldesi Hücre Solunumu: Kimyasal Enerji Eldesi Hücre solunumu ve fermentasyon enerji veren katabolik yollardır. Organik moleküllerin atomları enerji depolamaya müsaittir. Hücreler enzimler aracılığı ile organik

Detaylı

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS

METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS METABOLİK DEĞİŞİKLİKLER VE FİZİKSEL PERFORMANS Aerobik Antrenmanlar Sonucu Kasta Oluşan Adaptasyonlar Miyoglobin Miktarında oluşan Değişiklikler Hayvan deneylerinden elde edilen sonuçlar dayanıklılık antrenmanları

Detaylı

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA İYİLEŞMESİ Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA Doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Cerrahi ya da travmatik olabilir. Akut Yara: Onarım süreci düzenli ve zamanında gelişir. Anatomik ve fonksiyonel bütünlük

Detaylı

Plazma Proteinlerinin Fonksiyonları -1-

Plazma Proteinlerinin Fonksiyonları -1- PLAZMA PROTEİNLERİ Plazma Proteinlerinin Fonksiyonları -1-1. Kanın osmotik ve onkotik basıncının sağlanması. 2. Plazmada bulunan birçok maddeyi ilgili yerlere taşıma. 3. Plazma suyunu damar yatağı içinde

Detaylı

Hücre Zedelenmesi. Dr. Yasemin Sezgin. yasemin sezgin

Hücre Zedelenmesi. Dr. Yasemin Sezgin. yasemin sezgin Hücre Zedelenmesi Dr. Yasemin Sezgin yasemin sezgin Hastalık bilimi anlamına gelen patoloji hastalıkların altında yatan hücre, doku ve organlarda meydana gelen yapısal ve fonksiyonel değişiklikleri inceler

Detaylı

Perifer hastanelerinde talasemi tanısı ve izlemi. Dr. Şule Ünal Antakya Devlet Hastanesi

Perifer hastanelerinde talasemi tanısı ve izlemi. Dr. Şule Ünal Antakya Devlet Hastanesi Perifer hastanelerinde talasemi tanısı ve izlemi Dr. Şule Ünal Antakya Devlet Hastanesi DÜNYADA (WHO) Taşıyıcılık oranı..% 5.1 Taşıyıcı sayısı > 266 000 000 Her yıl doğan yeni taşıyıcı sayısı.1 000 000

Detaylı

ENZİM EKSİKLİĞİ VE ANAEMİ

ENZİM EKSİKLİĞİ VE ANAEMİ ENZİM EKSİKLİĞİ VE ANAEMİ Prof. Dr. Nazmi Özer Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı Temel Tıp Bilimleri Bölümü Tıp Fakültesi Yakın Doğu Üniversitesi Lefkoşa, KKTC 1 KAN IN BİLEŞİMİ Kan iki bileşenden oluşur;

Detaylı

YGS ANAHTAR SORULAR #1

YGS ANAHTAR SORULAR #1 YGS ANAHTAR SORULAR #1 1) Yıkımları sırasında Tüketilen O2 miktarı 2) H2O2 H2O2 H2O2 Grafikte bazı organik bileşiklerin yıkımları sırasında tüketilen oksijen miktarı verilmiştir. Buna göre organik bileşiklerin

Detaylı

TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ

TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ TALASEMİDE OSTEOPOROZ EGZERSİZLERİ DR. FZT. AYSEL YILDIZ İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ, İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ FİZİKSEL TIP VE REHABİLİTASYON ANABİLİM DALI Talasemi; Kalıtsal bir hemoglobin hastalığıdır. Hemoglobin

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 2 ATP-2

11. SINIF KONU ANLATIMI 2 ATP-2 11. SINIF KONU ANLATIMI 2 ATP-2 Fotosentez ve kemosentez reaksiyonları hem endergonik hem ekzergonik reaksiyonlardır. ATP molekülü ile hücrenin endergonik ve ekzergonik reaksiyonları arasında enerji transferini

Detaylı

Pentoz Fosfat Yolu ve Üronik Asit Yolu. YRD. DOÇ. DR. HAYRULLAH YAZAR SAKARYA ÜNIVERSITESI TıP FAKÜLTESI TıBBI BIYOKIMYA ANABILIM DALı SAKARYA, 2015

Pentoz Fosfat Yolu ve Üronik Asit Yolu. YRD. DOÇ. DR. HAYRULLAH YAZAR SAKARYA ÜNIVERSITESI TıP FAKÜLTESI TıBBI BIYOKIMYA ANABILIM DALı SAKARYA, 2015 Pentoz Fosfat Yolu ve Üronik Asit Yolu YRD. DOÇ. DR. HAYRULLAH YAZAR SAKARYA ÜNIVERSITESI TıP FAKÜLTESI TıBBI BIYOKIMYA ANABILIM DALı SAKARYA, 2015 1 PENTOZ FOSFAT YOLUYLA GLUKOZ OKSİDASYONU Pentoz fosfat

Detaylı

7 Eylül Çarşamba. Myeloproliferatif Hastalıklar Prof.Dr. İ.Celalettin Haznedaroğlu (İç Hastalıkları - Hematoloji) Turuncu Amfi Teorik

7 Eylül Çarşamba. Myeloproliferatif Hastalıklar Prof.Dr. İ.Celalettin Haznedaroğlu (İç Hastalıkları - Hematoloji) Turuncu Amfi Teorik Ders Kurulu Başkanı: Kurul 301 Akademik Yılın 1. Haftası Türkçe Eğitim Programı 5 Eylül Stem Hücresi ve Kemik İliği 6 Eylül Hemoglobinopatiler ve Talasemi Sendromları I 7 Eylül 8 Eylül Bilirubin Metabolizması

Detaylı

BİYOLOJİ DERS NOTLARI YGS-LGS YÖNETİCİ MOLEKÜLLER

BİYOLOJİ DERS NOTLARI YGS-LGS YÖNETİCİ MOLEKÜLLER www.benimdershanem.esy.es Bilgi paylaştıkça çoğalır. BİYOLOJİ DERS NOTLARI YGS-LGS YÖNETİCİ MOLEKÜLLER NÜKLEİK ASİTLER Nükleik asitler, bütün canlı hücrelerde ve virüslerde bulunan, nükleotid birimlerden

Detaylı

HEMATOLOJİ, İMMUNOLOJİ VE ONKOLOJİ DERS KURULU SINAV GÜNLERİ. 1. KURUL SORUMLUSU ve SINAV SALON BAŞKANI: 1. KURUL SORUMLU YARDIMCISI :

HEMATOLOJİ, İMMUNOLOJİ VE ONKOLOJİ DERS KURULU SINAV GÜNLERİ. 1. KURUL SORUMLUSU ve SINAV SALON BAŞKANI: 1. KURUL SORUMLU YARDIMCISI : KÜTAHYA SAĞLK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2018-2019 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DÖNEM III I. KURUL AKADEMİK TAKVİM VE DERS PROGRAMI 17.09.2018-19.10.2018-5 HAFTA DERSLER TEORİK PRATİK TOPLAM Tıbbi Patoloji

Detaylı

Notlarımıza iyi çalışan kursiyerlerimiz soruların çoğunu rahatlıkla yapılabileceklerdir.

Notlarımıza iyi çalışan kursiyerlerimiz soruların çoğunu rahatlıkla yapılabileceklerdir. Biyokimya sınavı orta zorlukta bir sınavdı. 1-2 tane zor soru ve 5-6 tane eski soru soruldu. Soruların; 16 tanesi temel bilgi, 4 tanesi ise detay bilgi ölçmekteydi. 33. soru mikrobiyolojiye daha yakındır.

Detaylı

Yağ Asitlerinin Metabolizması- I Yağ Asitlerinin Yıkılması (Oksidasyonu)

Yağ Asitlerinin Metabolizması- I Yağ Asitlerinin Yıkılması (Oksidasyonu) Yağ Asitlerinin Metabolizması- I Yağ Asitlerinin Yıkılması (Oksidasyonu) Yrd. Doç. Dr. Bekir Engin Eser Zirve Üniversitesi EBN Tıp Fakültesi Tıbbi Biyokimya A.B.D. Yağ Asitleri Uzun karbon zincirine sahip

Detaylı

Çizelge 2.6. Farklı ph ve su sıcaklığı değerlerinde amonyak düzeyi (toplam amonyağın yüzdesi olarak) (Boyd 2008a)

Çizelge 2.6. Farklı ph ve su sıcaklığı değerlerinde amonyak düzeyi (toplam amonyağın yüzdesi olarak) (Boyd 2008a) - Azotlu bileşikler Su ürünleri yetiştiricilik sistemlerinde oksijen gereksinimi karşılandığı takdirde üretimi sınırlayan ikinci faktör azotlu bileşiklerin birikimidir. Ana azotlu bileşikler; azot gazı

Detaylı

13 HÜCRESEL SOLUNUM LAKTİK ASİT FERMANTASYONU

13 HÜCRESEL SOLUNUM LAKTİK ASİT FERMANTASYONU 13 HÜCRESEL SOLUNUM LAKTİK ASİT FERMANTASYONU Laktik Asit Fermantasyonu Glikozdan oksijen yokluğunda laktik asit üretilmesine LAKTİK ASİT FERMANTASYONU denir. Bütün canlılarda sitoplazmada gerçekleşir.

Detaylı

Hücre. 1 µm = 0,001 mm (1000 µm = 1 mm)!

Hücre. 1 µm = 0,001 mm (1000 µm = 1 mm)! HÜCRE FİZYOLOJİSİ Hücre Hücre: Tüm canlıların en küçük yapısal ve fonksiyonel ünitesi İnsan vücudunda trilyonlarca hücre bulunur Fare, insan veya filin hücreleri yaklaşık aynı büyüklükte Vücudun büyüklüğü

Detaylı

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI MÜFREDATI

T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI MÜFREDATI I. YARIYILI T. C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2016-2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI MÜFREDATI B 601 Temel Biyokimya I Zorunlu 3 0 3 4 B

Detaylı

Karaciğer laboratuvar. bulguları. Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı. 5.Yarıyıl

Karaciğer laboratuvar. bulguları. Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı. 5.Yarıyıl Karaciğer ve safra yolu hastalıklar klarında laboratuvar bulguları Prof.Dr.Abdullah.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı 5.Yarıyıl 2006-2007 2007 eğitim e yılıy Karaciğer ve safra yolu hastalıklarında

Detaylı

YENİ DİYABET CHECK UP

YENİ DİYABET CHECK UP YENİ DİYABET CHECK UP Toplumda giderek artan sıklıkta görülmeye başlanan ve başlangıç yaşı genç yaşlara doğru kayan şeker hastalığının erken teşhisi için bir Check Up programı hazırladık. Diyabet Check

Detaylı

FARMAKOLOJİYE GİRİŞ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

FARMAKOLOJİYE GİRİŞ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN FARMAKOLOJİYE GİRİŞ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN Farmakoloji : İlaç Bilimi demektir. Farmakoloji ilaçların ve ilaç olabilme potansiyeli olan maddelerin kaynakları, aktiviteleri, etki mekanizmaları, yararları

Detaylı

ETKİN İLAÇ KULLANIMINDA GENETİK FAKTÖRLER. İlaç Kullanımında Bireyler Arasındaki Genetik Farklılığın Önemi

ETKİN İLAÇ KULLANIMINDA GENETİK FAKTÖRLER. İlaç Kullanımında Bireyler Arasındaki Genetik Farklılığın Önemi ETKİN İLAÇ KULLANIMINDA GENETİK FAKTÖRLER İlaç Kullanımında Bireyler Arasındaki Genetik Farklılığın Önemi PLAVİX FİLM TABLET 75 mg KISA ÜRÜN BİLGİSİ 4.2. Pozoloji ve uygulama şekli Farmakogenetik CYP2C19

Detaylı

Coombs test; Direk coombs; indirek coombs; Direk antiglobülin testi, İndirek antiglobülin testi;

Coombs test; Direk coombs; indirek coombs; Direk antiglobülin testi, İndirek antiglobülin testi; COOMBS TESTİ Coombs test; Direk coombs; indirek coombs; Direk antiglobülin testi, İndirek antiglobülin testi; Coombs testi eritrositlere bağlanarak ömrünü kısaltan, kansızlığa yol açan antikorların varlığını

Detaylı

Akıllı Defter. 9.Sınıf Biyoloji. vitaminler,hormonlar,nükleik asitler. sembole tıklayınca etkinlik açılır. sembole tıklayınca ppt sunumu açılır

Akıllı Defter. 9.Sınıf Biyoloji. vitaminler,hormonlar,nükleik asitler. sembole tıklayınca etkinlik açılır. sembole tıklayınca ppt sunumu açılır 9.Sınıf Biyoloji 1 Akıllı Defter vitaminler,hormonlar,nükleik asitler sembole tıklayınca etkinlik açılır sembole tıklayınca ppt sunumu açılır sembole tıklayınca video açılır 1 VİTAMİNLER ***Vitaminler:

Detaylı

ANEMİYE YAKLAŞIM. Dr Sim Kutlay

ANEMİYE YAKLAŞIM. Dr Sim Kutlay ANEMİYE YAKLAŞIM Dr Sim Kutlay KBH da Demir Eksikliği Nedenleri Gıda ile yetersiz demir alımı Üremiye bağlı anoreksi,düşük proteinli (özellikle hayvansal) diyetler Artmış demir kullanımı Eritropoez stimule

Detaylı

* Madde bilgisi elektromanyetik sinyaller aracılığı ile hücre çekirdeğindeki DNA sarmalına taşınır ve hafızalanır.

* Madde bilgisi elektromanyetik sinyaller aracılığı ile hücre çekirdeğindeki DNA sarmalına taşınır ve hafızalanır. Sayın meslektaşlarım, Kişisel çalışmalarım sonucu elde ettiğim bazı bilgileri, yararlı olacağını düşünerek sizlerle paylaşmak istiyorum. Çalışmalarımı iki ana başlık halinde sunacağım. MADDE BAĞIMLILIĞI

Detaylı

DNA ve Özellikleri. Şeker;

DNA ve Özellikleri. Şeker; DNA ve Özellikleri Hücrelerdeki hayatsal olayların yönetimini çekirdek sağlar. Çekirdek içinde, hücrenin beslenme, solunum, üreme gibi canlılık faaliyetlerin yönetilmesini sağlayan genetik madde bulunur.

Detaylı

KAN DOKUSU. Prof. Dr. Levent ERGÜN

KAN DOKUSU. Prof. Dr. Levent ERGÜN KAN DOKUSU Prof. Dr. Levent ERGÜN 1 Kan Dokusu Plazma (sıvı) ve şekilli elemanlarından oluşur Plazma fundememtal substans olarak kabul edilir. Kanın fonksiyonları Transport Gaz, besin, hormon, atık maddeler,

Detaylı

I. YARIYIL TEMEL BİYOKİMYA I (B 601 TEORİK 3, 3 KREDİ)

I. YARIYIL TEMEL BİYOKİMYA I (B 601 TEORİK 3, 3 KREDİ) T.C. İSTANBUL BİLİM ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BİYOKİMYA ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS PROGRAMI 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DERS İÇERİKLERİ I. YARIYIL TEMEL BİYOKİMYA I (B 601 TEORİK 3, 3

Detaylı

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MESLEK HASTALIKLARI-3 PROF.DR.SARPER ERDOĞAN

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MESLEK HASTALIKLARI-3 PROF.DR.SARPER ERDOĞAN İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ MESLEK HASTALIKLARI-3 PROF.DR.SARPER ERDOĞAN Meslek Hastalıkları-3 Meslek Hastalıkları Listesi Meslek Hastalıklarının Tıbbi ve Yasal Tanı Koyma Süreci

Detaylı

ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI. Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU

ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI. Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU ARI ZEHİRİ BİLEŞİMİ, ÖZELLİKLERİ, ETKİ MEKANİZMASI Dr. Bioch.Cristina Mateescu APİTERAPİ KOMİSYONU Arı Zehiri - Tanım Arı zehiri, bal arıları tarafından öncelikle memelilere ve diğer iri omurgalılara karşı

Detaylı

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ...

BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... BÖLÜM I HÜCRE FİZYOLOJİSİ... 1 Bilinmesi Gereken Kavramlar... 1 Giriş... 2 Hücrelerin Fonksiyonel Özellikleri... 2 Hücrenin Kimyasal Yapısı... 2 Hücrenin Fiziksel Yapısı... 4 Hücrenin Bileşenleri... 4

Detaylı

Solunumda organik bileşikler karbondioksite yükseltgenir ve absorbe edilen oksijen ise suya indirgenir.

Solunumda organik bileşikler karbondioksite yükseltgenir ve absorbe edilen oksijen ise suya indirgenir. Solunum bütün aktif hücrelerde oksijenin absorbe edilmesi ve buna eşdeğer miktarda karbondioksitin salınması şeklinde sürekli olarak devam eden bir prosestir. Solunumda organik bileşikler karbondioksite

Detaylı

Laboratvuar Teknisyenleri için Lökosit (WBC) Sayımı Nasıl yapılır?

Laboratvuar Teknisyenleri için Lökosit (WBC) Sayımı Nasıl yapılır? Lökosit (WBC) Sayımı Laboratvuar Teknisyenleri için Lökosit (WBC) Sayımı Nasıl yapılır? Araç ve Gereçler: Thoma Lamı, akyuvar sulandırma pipeti, türk eriyiği, lamel,mikroskop Thoma lamının hazırlanışı:

Detaylı

ANEMİLİ HASTAYA YAKLAŞIM

ANEMİLİ HASTAYA YAKLAŞIM ANEMİLİ HASTAYA YAKLAŞIM Prof. Dr. Hale Ören TPHD Nutrisyonel Anemiler Okulu, Ankara 26 Aralık 2015 1 ANEMİ TANIMI Anemi eritrosit kütlesinin veya kan hemoglobin ve hematokrit konsantrasyonun azalması

Detaylı

İyonize Radyasyonun Hücresel Düzeydeki Etkileri ve Moleküler Yaklaşımlar

İyonize Radyasyonun Hücresel Düzeydeki Etkileri ve Moleküler Yaklaşımlar İyonize Radyasyonun Hücresel Düzeydeki Etkileri ve Moleküler Yaklaşımlar Aysun Manisalıgil, Ayşegül Yurt Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Medikal Fizik Anabilim Dalı Hücre ve Moleküller

Detaylı

Dr.Yıldız Yıldırmak Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi,İstanbul

Dr.Yıldız Yıldırmak Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi,İstanbul Dr.Yıldız Yıldırmak Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi,İstanbul Edinsel aplastik anemi immun aracılı bir hastalıktır Özel çevresel uyaranlar, kişinin genetik risk faktörleri ve immun cevap özelliklerindeki

Detaylı

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER

CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER CANLILARIN YAPISINDA BULUNAN TEMEL BİLEŞENLER Canlıların yapısında bulunan moleküller yapısına göre 2 ye ayrılır: I. İnorganik Bileşikler: Bir canlı vücudunda sentezlenemeyen, dışardan hazır olarak aldığı

Detaylı

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #4

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #4 YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #4 1) Bir hücrenin X maddesini difüzyonla almakta olduğu görülmüştür. Bu hücre ve içerisinde bulunduğu ortamla ilgili, I. Ortamdaki X yoğunluğu hücreden daha fazladır. II. X in

Detaylı

İlaç Allerjisi İle Oluşan Klinik Sendromlar

İlaç Allerjisi İle Oluşan Klinik Sendromlar İlaç Allerjisi İle Oluşan Klinik Sendromlar Hepatik reaksiyonlar Çoğu ilaç kolestatik ya da hepatoselüler karaciğer değişikliklerine neden olur. Paraaminosalisilik asit, sülfonamidler, fenotiazinler karaciğerin

Detaylı

HAYVANSAL ÜRETİM FİZYOLOJİSİ

HAYVANSAL ÜRETİM FİZYOLOJİSİ HAYVANSAL ÜRETİM FİZYOLOJİSİ 4. Hafta Prof. Dr. Gürsel DELLAL 1 Dolaşım Fizyolojisi Kan Kan, vücutta damarlar içinde devamlı halde dolaşan bir dokudur. Kan, plazma içinde süspansiyon halinde bulunan eritrosit

Detaylı

Referans:e-TUS İpucu Serisi Biyokimya Ders Notları Sayfa:368

Referans:e-TUS İpucu Serisi Biyokimya Ders Notları Sayfa:368 21. Aşağıdakilerden hangisinin fizyolojik ph'de tamponlama etkisi vardır? A) CH3COC- / CH3COOH (pka = 4.76) B) HPO24- / H2PO-4 (pka = 6.86) C) NH3/NH+4(pKa =9.25) D) H2PO-4 / H3PO4 (pka =2.14) E) PO34-/

Detaylı

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #2

YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #2 YGS YE HAZIRLIK DENEMESi #2 1) Aşağıdaki grafikte, ph derecesi ile X, Y ve Z enzimlerin tepkime hızı arasındaki ilişki gösterilmiştir. 2) Aşağıdaki şemada kloroplast ile mitokondri arasındaki madde alış

Detaylı

BAKTERİLERİN GENETİK KARAKTERLERİ

BAKTERİLERİN GENETİK KARAKTERLERİ BAKTERİLERİN GENETİK KARAKTERLERİ GENETİK MATERYALLER VE YAPILARI HER HÜCREDE Genetik bilgilerin kodlandığı bir DNA genomu bulunur Bu genetik bilgiler mrna ve ribozomlar aracılığı ile proteinlere dönüştürülür

Detaylı