Gençliğin Gelişimi ve Problemleri Karşısında Din Görevlileri

Transkript

1 Gençliğin Gelişimi ve Problemleri Karşısında Din Görevlileri (7. Uluslararası Din Görevlileri Sempozyumu Bildirileri - Sakarya 2016) EDİTÖR Yrd. Doç. Dr. Abdullah İNCE EDİTÖR YARDIMCISI Arş. Gör. Kübra CEVHERLİ İstanbul 2016

2 ENSAR NEŞRİYAT TİC. A.Ş. Eserin her türlü basım hakkı anlaşmalı olarak Ensar Neşriyat a aittir. ISBN : Sertifika No: Kitabın Adı Gençliğin Gelişimi ve Problemleri Karşısında Din Görevlileri (7. Uluslararası Din Görevlileri Sempozyumu Bildirileri - Sakarya 2016) Editör Yrd. Doç. Dr. Abdullah İNCE Editör Yardımcısı Arş. Gör. Kübra CEVHERLİ Yayın Yönetmeni Hüseyin KADER Kapak Halil YILMAZ Baskı-Cilt ÇINAR MAT. ve YAY. SAN. TİC. LTD. ŞTİ Yıl Mahallesi Matbaacılar Caddesi Ata Han No:34 / 5 Bağcılar - İSTANBUL Tel: Faks: Sertifika No: Basım adet basılmıştır. İletişim Ensar Neşriyat Tic. A.Ş. Oruçreis Mahallesi Giyimkent 12. Sokak No: 40/42 Esenler/ İstanbul Tel: (0212) Faks: (0212) ensar@ensarnesriyat.com.tr

3 ERDEMLİ BİR GENÇLİK YETİŞTİRMEDE MEDRESELER VE MÜDERRİSLER Taha BARAN Önsöz: Bir toplumun en önemli unsurunu hiç şüphesiz gençler oluşturmaktadır. Toplumların medeniyetli oluşu; gençliğin erdem, talim ve terbiyelerindeki önemden ve yaşayışından geçmektedir. Bir toplumun medeniyeti ve gelişmişliğine bakılmak istendiğinde bunların en başında gençliğe, ardından eğitim mekânına ve eğitmenine bakılır. Müslüman toplumlar olarak medeniyetimizin en önemli unsurlarından biri âlim, bir diğeri de âlimlerin öncü olduğu ilim merkezleridir. Bu ilim merkezlerinin başında camiler, medreseler ve diğer dini kurumlar gelmektedir. İslam medeniyetine geçmişten bugüne baktığımızda en önemli eğitim kurumlarının başında hiç şüphesiz ki medreseler gelmektedir. Bu eğitim yuvalarının kökeni Hira, Darû l-erkam ve Suffe ye dayanmaktadır. Bu köklü gelenekten olsa gerek, medreseler, İslam âleminde hem dinin hem de ilmin merkezi olma rolünü önemli ölçüde üstlenmişlerdir. Köklü ve sistemli bu mekânların öncüleri ve müdavimleri ve bugünlerimize iz bırakanlar hiç şüphesiz buralarda ki rıhla-i tedrisattan geçen gençlerdir. Toplumlarda var olan ahlaki çöküşün sebeplerinden en önemlisi insanın bilgiden ve erdemden uzaklaşmış olmasıdır. Erdem, batılı düşünüş şekliyle birlikte yerini zamanla kaybetmiş ve modern pozitivist anlayışa vermiştir. Bunun yerini doldurmak için her ne kadar sosyalist akım bunun alternatifi olmak ve toplumu huzura ulaştırmak amacıyla ortaya çıkmışsa da salt maddeci yapısı ve kendi içinde bulundurduğu çelişkiler sebebi ile insanın ihtiyaçlarına cevap verememiştir. İşte tam bu noktada bu boşluğu dolduracak olan medreselerin ehemmiyeti ortaya çıkmaktadır.

4 218 Gençliğin Gelişimi ve Problemleri Karşısında Din Görevlileri Medreseler; dünyaya, gençlerin elleriyle, ilim, irfan ve hikmet yaymışlardır. Bu üç vasfı birlikte taşıyarak İslam ın imanlı ve âlim gençliği insan-ı kâmil modeline örnek teşkil etmişlerdir. İslami ilimler ve bu ilimlerin anahtarı olan Arap dilinin, modern üniversitelerde sürdürülen yöntemden önce klasik bir usulle öğretildiği herkesin malumudur. Bugün -Allaha Hamd olsun- bu yöntemi halen sürdüren medreselerimizde bu yöntem ve uygulamalar, geçmişe bağlı olarak ve de yeniliklere açık bir şekilde devam edegelmektedir. Giriş: Uzun süre çeşitli medreselerde öğrencilik ve halen bir medresede de yüzlerce öğrenciye müderrislik yapmam hasebiyle; medrese eğitimini merak edenler ilgili eğitim hakkında farklı sorular sormaktadırlar. Bu soruların başında; 1. Medreselerde eğitim programı nasıl işlemektedir? 2. Medreselerde hangi yaş gurupları talim ve terbiye görmektedir? 3. Medreselerde erdemli gençlik yetiştirme noktasındaki talim ve terbiye sisteminiz uygulamada ve pratikte nasıl bir sistemle işlemektedir? 4. Özellikle bölgemizdeki çatışmalarla birlikte huzur ve refahımızı yok etmeye çalışıp sosyalist bir gençlik yetiştirmek isteyen örgütlere rağmen; medreseler nasıl bir süreçten geçmektedirler? 5. Bugün medreselere neden daha çok ihtiyaç duyulmakta ve veliler çocuklarını medreselere neden yönlendirmektedirler? Bunlara benzer birçok soru sorulmaktadır. Rabbim nasip ederse; tebliğimizde bu sorular çerçevesinde, medreselerimizde özellikle müderrislerin, medreselerde erdemli gençlik yetiştirmede; gençlere teorik ve pratikte nasıl bir talim ve terbiyeden geçirdiklerini ve toplumda nasıl bir iz bırakıp, toplumun medreseleri nasıl gördüklerini arz etmeye çalışacağım. Medreselerde uzun süre eğitim gördüm ve medreselerimizi ayne l yakin idrak ettim. Yaklaşık otuz yılı aşkın bir süredir farklı illerde, ilçelerde ve köylerde imam-hatiplik görevimle birlikte mutlaka medrese eğitimini vermeye çalışıyorum. Hal-i hazırda da imam-hatiplik görevini icra ettiğim Batman Merkez, Oduncular Sitesi Camii nin hemen yanında medrese olarak kullandığımız ve şuanda da yatılı olarak elliye yakın talebesi bulunan beş katlı bir binada (fekah) dediğimiz talebelere Arapçayla birlikte İslami ilimler eğitimini dört müderris arkadaşımla beraber yürütmekteyiz. Medresemizde ve diğer medreselerde yapılan eğitim-öğretimi ve

5 Gençliğin Gelişimi ve Problemleri Karşısında Din Görevlileri 219 bu medreselerde erdemli bir gençlik yetiştirmek için nasıl bir metot işlendiğini dilimin döndüğü kadar siz değerli haziruna anlatmaya çalışacağım. Bu tebliği sunma fırsatı veren sempozyum komitesine şükranlarımı sunuyorum. Değerli Hazirun, Medrese; derrese yüderrisu tedris kalıbından gelen ismi mekân bir kip olup, dersin verildiği yer anlamını taşımaktadır. Muderris kelimesi ise ismi faildir ve ders veren kişi demektir. Medrese eğitim-öğretimi, Resulullah (s.a.v) zamanında adı aynı olmamakla birlikte aynı işlevi gören ve Suffe denilen yerde kalan Ashab-ı Suffe olarak anılan sahabe-i kiramla başlamıştır. Hz. Peygamberden ilim öğrenmek için sayıları arasında değişen bir grup sahabi Mescid-i Nebevinin bir köşesinde, din-i mubini İslamı doğrudan Resulullah tan dinleyerek öğreniyor ve Resul-i Ekremin işlemiş olduğu dersleri ezberliyorlardı. Resülullah ın rıhle-i tedrisatından geçmiş yüzlerce sahabe bulunmaktadır. Suffa nın baş talebelerinden biri olarak Ebu Hüreyre zikredilir. Bu açıklamalardan yola çıkıldığında; Mescid-i Nebevinin kendi asrında bir medrese ve ilim yuvası olarak işlev gördüğü görülür. Medreselerin Kısaca Tarihçesi: Medrese adı altıda ilk yapının ne zaman inşa edildiği hakkında net bilgi bulunmamakla birlikte tam teşekküllü medresenin ilk kuruluşu Abbasi halifesi Me mun un zamanında inşa edildiği tahmin edilmektedir. Bazı kaynaklara göre de ilk medresenin Nişabur da fakih ve muhaddis Ebu Bekir Ahmet b. İshak Es-Sibği (h.342/m.954) tarihinde inşa edildiği, nizami bir şekilde işlemelerinin ise h.459/m.1066 yılında olduğu görülmektedir. Bu, islami eğitim tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Zira bu yılda Selçuklu veziri Nizamu l-mülk ün inşa ettirdiği medreseler manzumesinin en önemlisi, Bağdat ta açılan ve devlet tarafından maddi-manevi yardım gören, saray tarafından himaye edilen Nizamiye Medreselerinin, gerek teşkilat gerekse eğitim ve öğretim bakımından çok üstün oldukları görülmektedir. Türklerin Anadolu ya gelişinden itibaren, bu coğrafyada çok sayıda medrese inşa edilmiştir. Selçuklular ise bir şehri fethettiklerinde ilk iş olarak orada cami, medrese ve zaviye inşa ederlerdi. Konya, İstanbul, Tokat, Kayseri, Diyarbakır, Mardin, Gaziantep ve Şanlıurfa başta olmak üzere Anadolu nun değişik yerlerinde medreseler inşa etmişlerdir. Osmanlı zamanında da bu süreç aynı şekilde devam etmiştir.

6 220 Gençliğin Gelişimi ve Problemleri Karşısında Din Görevlileri Şark Medreseleri: Osmanlı döneminde başlayarak genellikle Kürtlerin yoğun bir şekilde yaşadığı coğrafyada faaliyet gösteren ve özellikle dört ülkenin yani Türkiye, Suriye, Irak ve İran hudutları arasında dağılan şark medreseleri, cumhuriyet öncesi dönemde de hemen hemen aynı çizgide çalışmalarını sürdürmekteydiler. Cumhuriyet sonrası dönemde özellikle Türkiye de devlet, medreselerden desteğini çektiği için bu kurumlar ne yazık ki gittikçe kan kaybetmeye başlamışlardır. Ülkemiz de 1980 li yıllar sonrasında meydana gelen üzücü olaylar neticesinde medreseler bitme noktasına ulaşmışlardır. Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin geçmişinde derin izler bırakan medreseler, kuşkusuz bölgeye dini, ilmi, irfanı, ahlaki ve tasavvufi tarihi ile uğraşanların göz ardı edemeyecekleri biçimde ciddi katkılar ve hizmetler sunmuştur. Ülkemizin doğusunda yer alan Müslümanlar; ilmi, dini, ahlaki ve kültürel alanlarda uzun süre bu medreselerden beslenmiştir. Bunun için medreseler bölgenin sosyal yapılanmasında en büyük rol oynayan etkenlerin başında gelmektedir. Şayet medreselere hakkıyla sahip çıkılır ve bu kurumlara gereken önem verilirse özelde Doğu bölgelerimizde, genelde ise tüm Türkiye mizde bilhassa terör gibi belaların beyni yok olacaktır. Bu şekilde malum olayların durdurulmasında büyük katkıları olacağı kuşkusuzdur. Erdemli gençlik ve Medreseler: Erdemli bir gençlik yetiştirmede medreselerin ve müderrislerin görevleri neler olduğuna dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Arkadaşlar; medreselerin belli bir müfredatı vardır. Bu müfredat genellikle dini konuları içermektedir. İşleyiş ve medrese iskeleti hakkında kısaca bilgi verecek olursam; Kuran-ı Kerim, tecvit, fıkıh, siyer-i nebi, hadis, tefsir ve arap dili grameri yani nahiv-sarf gibi ilimler okutulmaktadır. Medreseye gelen bir öğrenci başta dinini öğrenmekle beraber, Allah ın, Peygamberin ve insanların sevgisini kazarak, helal ve haram kavramını öğrenerek, din-i mübini İslam ı öğrenerek, İslam a hizmet eden bir nefer olmaktadır. Mekân kavramı çerçevesinden camilerden aldığı bereketle, müderrislerin deneyim ve ilim paylaşımıyla buralarda yetişen ve yeşeren öğrenciler erdemli bir hayata adım atıyorlar. Medreseler; maddi-manevi bir hava ile erdemli bir gençliğin yetişmesine hizmet etmektedirler. Erdemli gençlik yetiştirme noktasında, talim ve terbiyede medreselerin işleyişinin uygulama ve pratikte nasıl olduğu, sorusuna kısaca açıklık getireceksek; bu sistemin uygulanmasında medreselerin kendilerine has bazı özellikleri vardır.

7 Gençliğin Gelişimi ve Problemleri Karşısında Din Görevlileri 221 Ve bu özellikler medreseler ile diğer eğitim kurumlarını birbirinden ayıran başat yönlerdir. Bu özelliklerin bazıları kısaca şöyle özetlenebilir. Birinci özellik: Ahlaki yapılandırma. Medrese eğitiminde sadece teorik bilginin aktarılmasıyla yetinilmez. Medreselerde, kuru bilginin, pratik hayata yansıtan; ameli, ahlaki ve insani bir tarafı olmadan tek başına bir işe yaramadığına inanılır. Bunun için öğrencilere verilen teorik bilginin yanında ahlaki durumları üzerinde de sıkıca durulur. Bu konu ile ilgili hoca tarafından dersler verilir hatta düzenli bir şekilde her hafta sohbetler düzenlenir. İkinci Özellik: Medreseler, camilerle yan yana ve bir dereceye kadar iç içedirler. Medreseler bu özelliği; Resulullah (s.a.v) in mescidi olan Mescid-i Nebevî ile Ashab-ı suffenin kaldığı ve suffe denilen mekânında aynı oluşundan alır. Bu sistem günümüze kadar devam ederek medreseler camilerin ya içinde veya avlusunda yer almıştır. Bu da talebeye çeşitli faydalar sağlamaktadır. Talebe bu vesileyle camide namazlarını sürekli cemaatle kılmakta, bazen müezzinlik veya imamlık yapmaktadır. Kimi zaman hutbe okur veya vaaz kürsüsüne çıkıp vaaz verir. Böylece talebe hocasının yanında bir bakıma staj yapar, uygulamalı eğitim görür. Üçüncü özellik: Medrese eğitimi hasbi olup hesabi değildir. Medreselerde hoca verdiği derslere karşılık bir ücret talep etmez. Ayrıca medresesinde barındırdığı öğrencilerden de hiçbir şekilde maddi bir şey talep etmez. Müderrislerin, ders vermesi ve medresedeki ilim taliplerine yardımcı olması tamamen Allah rızası ekseninde devam eder. Bunu, ilmin manevi sevabını elde etmek, onun bereketinden feyizlenmek ve ilim gibi bir sadaka-i cariyeye sahip olmak için yaparlar. Bunu diğer eğitim kurumları ve özellikle de çok yüksek ücret isteyen özel okullarla kıyaslamayı sizlerin takdirine bırakıyorum. Dördüncü özellik: Hoca-öğrenci ilişkisi, medrese eğitimine önemli bir hususiyet kazandıran en önemli kriterdir. Bu ilişki karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı bir ilişkidir. Medrese hocaları ve öğrencileri arasında karşılıklı olarak derin ve gönüllü bir sevgi ve saygı bağı vardır. Hoca öğrencilerini çocukları gibi sever, öğrenciler de hocalarını babaları kadar severler. Hoca öğrencileri için dua eder, öğrenciler de hocası için dua eder ve bayram günlerinde veya hastalandığında mutlaka hocasını ziyaret ederler, onun ellerini öperler. Şark medreselerinde biz böyle yetiştirildik ve ardımızda ki talebeleri de böyle yetiştirmeye gayret ediyoruz. Beşinci özellik: Medreselerde karma eğitim yoktur. Kız ve erkekler medreselerde birlikte eğitim almazlar. Bu da daha sağlıklı bir eğitim ortamının oluşmasına vesile olur. Gerçi medreselerin çoğu erkek talebelere yöneliktir, kızlara yönelik

8 222 Gençliğin Gelişimi ve Problemleri Karşısında Din Görevlileri medreseler çok azdır. Bu da bir eksikliğimizdir. Ancak şuan Batman özelinde kızlara yönelik bir medrese açmak için çalışmamız vardır. Değerli Arkadaşlar. Bu özelliklerle okuyan ve bunu hayatına tatbik eden bir gençlik, erdemli bir gençlik olur. Çünkü bu özelliklere sahip olan bir insan Allah tan korkar, Allah tan korkan insanda insanlara zarar veremez. Hatta topluma faydalı bir birey olur. Bizde medreselerimizde bunları öğretmeye ve tatbik etmeye çalışıyoruz. Medreselerde hangi yaş gurupları talim ve terbiye görmektedir, sorusuna açıklık getirecek olursak; Medrese eğitimi sürekli olup, süreli değildir. Medrese eğitiminde belirli bir süre yoktur. Öğrenci istediği yaşta medreseye gelebilir. Şayet öğrenci ilmini ilerletmek istiyorsa; istediği kadar medresede kalabilir. Yani medresede yaş sınırı yoktur. Bölgemizdeki çatışmalarla birlikte huzur ve refahımızı yok etmeye çalışan; Sosyalist ve Marksist bir gençlik yetiştirmek isteyen örgütlere rağmen medreseler nasıl bir süreçten geçmektedir? Değerli arkadaşlar. Bu sorunun cevabını vermek zordur. Yine de şöyle söylemek istiyorum. Düşüncesi İslami olmayan ve İslam aleyhinde çalışan bütün örgütler ve kuruluşlar İslam için çalışan ve İslam dinini öğrenmek isteyen herkese düşmanlık yapıyorlar. Bunun dili, rengi ve ülkesi olmaz. Tarihten hep böyle gelmiştir. Örneğin kendi bölgemizde bulunan medreselerden bahsetmek istiyorum ve bizzat benim yaşadıklarımı aktarmak istiyorum. 12 Eylül askeri darbesinde yaşlarındaydım ve medresede talebe olarak okuyordum. Darbeden sonra bölgemizde ki bütün medreselerin kapılarına kilit vurulup, yasaklandılar. Zaten önceden de yasak idiler ama biraz yumuşama vardı. Darbeciler geldikten sonra bunlar medreseleri şiddetli bir şekilde yasaklamaya başladılar. Ancak bu yasaklara rağmen medreseler çok zor şartlara rağmen eğitim ve öğretimine devam ettiler. Ardından 28 Şubat döneminde alınan kararlar geldi ve yine medreselere büyük baskılar yapıldı ve bölgedeki bütün medreseler kapatıldılar yılından sonra kısmen de olsa medreseler bir rahatlama gördüler. Şu ana kadar anlattıklarım; medreselerin devlet veya hükümetler tarafından çektikleri sıkıntılardı. Şuan da ise medreseler bazı kuruluş veya örgütler tarafından sıkıntılara maruz bırakılıyorlar. Bu kuruluş veya örgütlerin söylemi şudur; medreseye giden öğrenciler bize

9 Gençliğin Gelişimi ve Problemleri Karşısında Din Görevlileri 223 gelmiyorlar veya bizler bunları kendimize kazandıramıyoruz. Hatta bu ideolojide ki bir kişi bana aynen şöyle dedi; siz, medreseliler başımıza bela oldunuz. Neden?, dedim. O da; eğer sizler yani medreseler olmasaydı bu gençlerin çoğu bize gelebilirdi. Bunu neden söylüyorlar? Çünkü medreselere gelen gençlerin çoğu fakirlerin çocuklarıdır. Bu tür kuruluş ve örgütler fakir ailelerin çocuklarını daha kolay kandırıp kendilerine çekip kandırabilmektedirler. Değerli arkadaşlar sizlere bir örnek daha vermek istiyorum yılında 6 ve 7 Ekim olaylarında çoğu medreseler taşlandı ve bazı medreselerin camları kırıldı. Gerekçeleri ise medreselerin İŞİD i barındırdığı safsatasıdır. Bu ve bunlara benzer birçok probleme rağmen medreseler Allah ın da yardımıyla halen varlıklarını devam ettirmekte ve kendilerinden söz ettirebilmektedirler. Bu Allah ın izni ile devam de edecektir. Bugün medreselere neden daha çok ihtiyaç duyulmaktadır. Ve veliler çocuklarını neden medreselere gönderiyorlar? Değerli Arkadaşlar. Medreseler bu bölgenin bir gerçeğidir. İslam dinini anlatma ve eğitme konusunda en iyi mekânlardandır, medreseler. Ahlaklı ve erdemli insan yetiştiren mekânlardır medreseler. Medreseden mezun olan bir talip; rıhle-i Kurandan, sünnetin ikliminden, cami ve minarenin gölgesinde yetişir. Bundan dolayı medreseden mezun olan bir insan halk nezdinde saygı görür hatta herhangi bir mahalle veya köy camiine bir imam lazım olduğu zaman o mahalle veya köy mümkün olduğu kadar medreseli bir imamı tercih ederler. Zira bölge halkı medreseden mezun olan bir öğrencinin akidesinin sağlam olduğuna inanmakta ve dini bilgilerini sorabileceği güvenilir biri olarak onu addetmektedir. Bölge halkı böyle görmüş ve böyle inanmıştır. Ayrıca şöyle bir iddia da bulunmak hiç te zor değildir. Medreseden mezun olan bir insan hiçbir zaman örgüte katılmamıştır. Ve hiçbir medrese mezunu teröre katılmak için dağa çıkmamıştır. Varsa da çıkan, bu oran çok, çok nadirdir. Ayrıca bu medresenin çürüklüğünde değil de, dağa çıkanın çürük olmasındandır. Değerli arkadaşlar. Tekrar başa dönecek olursak; medreselere neden ihtiyaç duyulmaktadır? Hepinizin de malumu olduğu gibi genelde İslam âlemi ve özelde de bölgemizde çok büyük ve kötü oyunlar oynanmaktadır. Bu oyunlar değişik şekillerde yapılmaktadır. Bu oyunlardan birisi de ırkçılıktır. Muhtelif İslam ülkelerinde olduğu gibi bizim ülkemizde de özellikle ırkçılık üzerine birçok oyun yapılmaktadır.

10 224 Gençliğin Gelişimi ve Problemleri Karşısında Din Görevlileri Bazı yerlerde Türk ırkçılığı bazı yerlerde de Kürt ırkçılığı yapılmaktadır. Bizim bölgemizde Kürt ırkçılığı adı altında dini ve ahlaki olmayan çok kötü şeyler yapılmaktadır. Bizim birçok gençlerimizi, kız olsun erkek olsun ateist bir sisteme doğru sürüklemektedirler. Bu büyük oyunlara karşı medreselere büyük bir ihtiyaç vardır. Bu gençliği, onların eline düşmemesi için ve erdemli bir gençlik yetiştirmek için daha fazla medrese açmamız ve daha fazla medreselere sahip çıkmamız lazımdır. Bu ve buna benzer sorunlar için bir birliktelik olması açından merkezi Diyarbakır da olan, yönetiminde de olduğum bir vakıf kuruldu. Kısaca ( MEDAV) olan Medrese Âlimleri Vakfı nı kurduk. Vakfın gaye ve amacına değinmeyeceğim ama vakfımızın en önemli çalışmalarından biri; medreselere bir statü verilmesini sağlamaktır. Zira medreselere statü verildiği zaman medreselere korku ile değil devletin bir kurumu olarak gençler ve ebeveynler yöneleceklerdir. Ebeveynler neden çocuklarını medreselere gönderiyor veya göndermek istiyorlar? Arkadaşlar; bölgenin insanları genellikle dinini seven insanlardır. Bundan dolayı çocuklarını dindar ve ahlaklı yetiştirmek istiyorlar. Böyle bir eğitim ise bölgemizde ancak medreselerde olabilir, düşüncesindedirler. Daha evvel de bu mevzuya değinmiştim. Medreseden icazet alan insanlar din konusunda daha bilgili, edepli ve daha mütevazıdırlar. Bunun için veliler çocuklarını medreselere göndermek istemektedirler. Sizlere sadece bir örnek vereceğim ve konuşmamı bitireceğim. Şırnak ın, Cizre ilçesinde örgütün kazdığı çukurlardan ötürü temizleme operasyonu adı altında, devlet sokağa çıkma yasağına başlamak üzereydi. Bu sırada baba, çocuğunun elinden tutmuş medreseye getirmişti. Heyecanlı bir şekilde baba yanıma geldi ve sesinde korku ile benimle konuşarak; Seyda m; çocuğumu size, medreseye getirmişim çünkü biliyorum, çocuğum ya dağa çıkacak veya çukurlarda yok olacaktır. Allah için çocuğumu yanınıza, medresenize kabul edin dedi. Medresemde o süreçte ciddi bir yoğunluk yaşıyorduk, o baba gibi birçok öğrenciyi geri çevirmediğim gibi onu da geri çevirmedim ve onu eğitim kadromuza kattık. Daha sonra babasına şöyle dedim; sen niye özellikle medreseye getirdin diye sordum? Bana dedi ki; hocam vallahi, bu süreçte benim, medreseden başka güvenebileceğim hiç bir yer yok. Onun için bende sizlerin kapısını çaldım, dedi. O gün çok duygulanmıştım zira yer dardı ama çocuğu almasaydım kalbim daralacaktı. Elhamdülillah, Allah gönlümüzü geniş tuttu ve bu gibi onlarca genci yanımızda tutabildik. Bu süreçte elimizden gelen buydu ve bunu da yapmaya çalıştık. Bir de bu gençlerimiz, ümmet ve milletimiz için yaptığımız, dualarımızdı.

11 Gençliğin Gelişimi ve Problemleri Karşısında Din Görevlileri 225 Sonuç: Değerli Arkadaşlar; Genelde ülkemiz özelde de bölgemiz maddi ve manevi büyük bir ateş çemberindedir. Bu tehlikeli durumdan kurtulmak için ülke ve bölge olarak hepimize görevler düşmektedir. Ülke de bulunan bütün insanlara görev düştüğü gibi biz dindarlara daha fazla görev düşmektedir. Bölge insanlarına ve özelliklede bölge de yaşayan dindarlara büyük görevler düşmektedir. Tebliğ te aktarıldığı gibi bu karmaşadan çıkmada medreselerin büyük bir rolü olabilecektir. Bundan ötürü bu büyük tehlikeye karşı medreselere daha fazla görev düşmektedir. Bunun için bütün müderris ve Seydalar; bölgemizi bu zararlı kuruluşlara karşı bizleri korumalılardır. Din düşmanlığı yapan bütün örgütlerden halkımızı muhafaza etmek ve dindar, ahlaklı ve erdemli bir gençliği yetiştirmek, Allah tarafından müderris ve Seyda lara farz kılınmıştır. Bu görevimizi yapmadığımız zaman ahiret günüde hepimiz mes ul olacağız. Cenabı Allah hepimizi bu mesuliyetten muhafaza etsin. Âmin. Bu fırsatı bana verdiğiniz için ve beni sabırla dinlediğiniz için hepinize tekrar teşekkür ederim.