ANNENİN BAĞLANMA STİLİ İLE ÇOCUK YETİŞTİRME TUTUMU İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ANNENİN BAĞLANMA STİLİ İLE ÇOCUK YETİŞTİRME TUTUMU İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ"

Transkript

1 T.C. İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ AİLE DANIŞMANLIĞI VE EĞİTİMİ TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI ANNENİN BAĞLANMA STİLİ İLE ÇOCUK YETİŞTİRME TUTUMU İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ Yüksek Lisans Tezi İLKNUR TUNA İstanbul, 2018 i

2 T.C. İSTANBUL TİCARET ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ AİLE DANIŞMANLIĞI VE EĞİTİMİ TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI ANNENİN BAĞLANMA STİLİ İLE ÇOCUK YETİŞTİRME TUTUMU İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ Yüksek Lisans Tezi İLKNUR TUNA Danışman: Doç. Dr. Cihad Demirli İstanbul, 2018 ii

3 iii

4 ETİK KURALLARA UYGUNLUK YAZISI Hazırlamış olduğum tez özgün bir çalışma olup YÖK ve İTİCÜ Lisansüstü Yönetmeliklerine uygun olarak hazırlanmıştır. Ayrıca, bu çalışmayı yaparken bilimsel etik kurallarına tamamıyla uyduğumu; yararlandığım tüm kaynakları gösterdiğimi ve hiçbir kaynaktan yaptığım ayrıntılı alıntı olmadığını beyan ederim. Bu tezin ihtiva ettiği tüm hususlar şahsi görüşüm olup İstanbul Ticaret Üniversitesi nin resmi görüşünü yansıtmamaktadır. İLKNUR TUNA iv

5 TEŞEKKÜRLER Tez yazım sürecinde desteğini esirgemeyen ve sürecimin daha da kolay olmasına vesile olan danışman Hocam Doç. Dr. Cihad Demirli ye, ve bana destek olan aileme. Sonsuz teşekkürler v

6 ÖZET ANNENİN BAĞLANMA STİLİ İLE ÇOCUK YETİŞTİRME TUTUMU İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ Araştırmanın amacı annelerin çocuk yetiştirirken sergiledikleri tutumlar ile yakın ilişkilerde gösterdikleri bağlanma stilleri arasındaki ilişkinin anlamlılığının incelenmesidir. Bu amaçla araştırmaya İstanbul ilinde Başakşehir ilçesinde yaşamakta olan 2-6 yaş arası çocuk sahibi 250 anne katılmıştır. Verilerin toplanmasında Demografik Bilgi Formu, Ebeveyn Tutum Ölçeği ve İlişki Ölçekleri kullanılmıştır. Verilerin analizinde Ki-Kare Testi, Bağımsız Örnekler T-Testi, ANOVA ve Pearson Korelasyon Analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum ile koruyucu tutum, izin verici tutum, korkulu bağlanma, güvenli bağlanma ve saplantılı bağlanma arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunduğu belirlenmiştir. Çalışmada annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri koruyucu tutum ile korkulu bağlanma ve saplantılı bağlanma arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunduğu belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Çocuk Yetiştirme Tutumu, Bağlanma Stili, Anne Çocuk İlişkisi vi

7 ABSTRACT Study of Relation to Mothers Attachment Style and Childrearing Attitude The aim of the research is to examine the significance of the relationship between the attitudes of mothers during childrearing and the attachment styles they show in close relationships. For this purpose, 250 mothers with children from 2-6 years of age living in Başakşehir district of Istanbul participated in the research. Demographic Information Form, Parenting Attitude Scale and Relationship Scales were used to collect the data. Chi-square test, Independent samples T-test, ANOVA and Pearson Correlation Analysis were used in the analysis of the data. As a result of the research, it was determined that there was a significant positive relationship between the authoritarian attitudes of the mothers raised by their children and protective attitude, permissive attitude, fearful attachment, secure attachment and obsessive attachment. In the study, it was determined that there was a significant positive relationship between the protective attitude of mothers raised by their children and fearful attachment and obsessive attachment. Keywords: Parenting Attitude, Attachment Style, Mother-Child Relationship vii

8 İÇİNDEKİLER Sayfa No. ÖZET... vi ABSTRACT... vii İÇİNDEKİLER... viii TABLOLAR... xi KISALTMALAR... xiv GİRİŞ BAĞLANMA KURAMSAL ARKA PLAN Bağlanma Kuramı Bağlanma Kuramları Bowlby nin Bağlanma Kuramı Psikodinamik Kuram Harlow un Kuramı Bilişsel Gelişim Yaklaşımı Davranışçı Yaklaşım Yetişkin ve Çocuklarda Bağlanma Stilleri Bebeklikte Bağlanma Çocuklukta ve Ergenlikte Bağlanma Yetişkinlikte Bağlanma Güvenli Bağlanma Stili Saplantılı Bağlanma Stili Kayıtsız Bağlanma Stili Korkulu Kaçınmacı Bağlanma Stili Bağlanma Konusunda Yapılan Araştırmalar Bağlanma ile İlgili Yurtiçinde Yapılan Çalışmalar Bağlanma ile İlgili Yurtdışında Yapılan Çalışmalar ÇOCUK YETİŞTİRME TUTUMU viii

9 2.1 Annenin Çocuk Yetiştirme Tutumu Demokratik Tutum İzin Verici Tutum Otoriter Tutum Diğer Tutumlar Dengesiz Anne Baba Tutumu Aşırı Koruyucu Anne Baba Tutumu Mükemmeliyetçi Anne Baba Tutumu Güven Veren, Destekleyici Anne Baba Tutumu Reddedici Anne Baba Tutumu Çocuk Yetiştirme Tutumları: Kuramsal Arka Plan Psikanalitik Kuram Bilişsel Gelişim Kuramı Sosyal Öğrenme Kuramı Sistem Modeli Bireysel Psikoloji Kuramı Çocuk Yetiştiren Anne-Baba Tutumlarının Çocuklar Üzerindeki Etkileri Aile Tutumunun Çocuğa Etkisi Davranışçı Yaklaşıma Göre Çocuk Yetiştirirken Ailenin Davranışlarının Çocuğa Etkileri Çocuklara Boyun Eğme Çocuk Ayırma Babanın Çocuğun Kişilik Gelişimi Üzerindeki Etkileri Çocuk Yetiştirme Tutumlarına Etki Eden Faktörler Çocuk Yetiştirme Konusunda Yapılan Araştırmalar YÖNTEM Araştırmanın Amacı ve Modeli Araştırmanın Problemi ve Alt Problemleri Araştırmanın Varsayımları Araştırmanın Sınırlılıkları ix

10 3.5 Evren ve Örneklem Veri Toplama Araçları Sosyodemografik Veri Formu Ebeveynlik Tutum Ölçeği (ETÖ) İlişki Ölçekleri Anketi (İÖA) Verilerin Çözümlenmesi BULGULAR Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumları İle Bağlanma Stilleri Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Demografik Bilgilere Göre İncelenmesi Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Çocuk ve Çocuk Yetiştirme Rutinine Dair Bilgilere Göre İncelenmesi Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Ebeveynlere ve Çocukluk Dönemine Dair Bilgilere Göre İncelenmesi Annelerin Bağlanma Stillerinin Demografik Bilgilere Göre İncelenmesi Annelerin Bağlanma Stillerinin Çocuk ve Çocuk Yetiştirme Rutinine Dair Bilgilere Göre İncelenmesi Annelerin Bağlanma Stillerinin Ebeveynlere ve Çocukluk Dönemine Dair Bilgilere Göre İncelenmesi SONUÇ TARTIŞMA ÖNERİLER KAYNAKÇA EKLER Ek 1 Kişisel Bilgi Formu Ek 2 Ebeveyn Tutum Ölçeği Ek 3 İlişki Ölçekleri Anketi ÖZGEÇMİŞ x

11 TABLOLAR Tablo 1. Demografik Bilgiler Tablo 2. Çocuk ve Çocuk Yetiştirme Rutinine Dair Bilgiler Tablo 3. Ebeveynlere ve Çocukluk Dönemine Dair Bilgiler Tablo 4. Ölçeklerin Güvenilirliği Tablo 5. Normalliğin İncelenmesi Tablo 6. Çocuk Yetiştirme Tutumları İle Bağlanma Stilleri Arasındaki İlişkilerin Değerlendirilmesi Tablo 7. En Çok Gösterilen Bağlanma Stili İle Demografik Bilgiler Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Tablo 8. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Yaş Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 9. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Evlenme Yaşı Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 10. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Ekonomik Durumla İlgili Algı Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 11. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Eğitim Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 12. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Çalışma Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 13. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Meslek Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 14. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Toplam Çocuk Sayısı Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi xi

12 Tablo 15. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Evlilikte Çocuk Sahibi Olunan Yıl Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 16. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Çocuğu Yetiştirirken Sosyal Destek Alma Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 17. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Çocuğun Emzirilme Süresi Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 18. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Kardeş Sayısı Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 19. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Ailenin Çocukları Arasındaki Sıra Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 20. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Anne Eğitim Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 21. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Anne Mesleği Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 22. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Baba Eğitim Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 23. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Baba Mesleği Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 24. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Çocukken Emzirilme Süresi Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 25. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Çocukluk Döneminde Annenin Çalışma Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 26. Bağlanma Stillerinin Yaş Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 27. Bağlanma Stillerinin Evlenme Yaşı Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 28. Bağlanma Stillerinin Ekonomik Durumla İlgili Algı Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 29. Bağlanma Stillerinin Eğitim Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 30. Bağlanma Stillerinin Çalışma Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi xii

13 Tablo 31. Bağlanma Stillerinin Meslek Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi 85 Tablo 32. Bağlanma Stillerinin Toplam Çocuk Sayısı Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 33. Bağlanma Stillerinin Evlilikte Çocuk Sahibi Olunan Yıl Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 34. Bağlanma Stillerinin Çocuğu Yetiştirirken Sosyal Destek Alma Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 35. Bağlanma Stillerinin Çocuğun Emzirilme Süresi Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 36. Bağlanma Stillerinin Kardeş Sayısı Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 37. Bağlanma Stillerinin Ailenin Çocukları Arasındaki Sıra Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 38. Bağlanma Stillerinin Anne Eğitim Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 39. Bağlanma Stillerinin Anne Mesleği Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 40. Bağlanma Stillerinin Baba Eğitim Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 41. Bağlanma Stillerinin Baba Mesleği Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 42. Bağlanma Stillerinin Çocukken Emzirilme Süresi Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Tablo 43. Bağlanma Stillerinin Çocukluk Döneminde Annenin Çalışma Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi xiii

14 KISALTMALAR APA : Amerikan Psikiyatri Birliği DSM-V :Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı) SPSS YGB : Statistical Package for the Social Sciences : Yaygın Gelişimsel Bozukluk xiv

15 GİRİŞ Bağlanma kavramı, bireylerin güçlü duygusal bağlar yaratmaya yönelmenin insan varoluşundan gelen esas bileşen olduğunu, hatta bebeklikten yaşlılık dönemine kadar da sürdüğünü bizlere açıklar. Bağlar bebeklik ve çocukluk süreçlerinde birinci dereceden bakımını sağlayanlar ile kurulur; zira bu bıkımı alanlar rahatlama, korunma ve yardım için bakıcılarına güvenir. Bowlby (1988) ye göre sağlıklı olmak koşuluyla bu bağlar gençlik ve olgunluk zamanlarında da devam eder lakin devreye yeni bağlar girerek tamamlanır ve bu, birey için yeni olan bağlar çoğunlukla karşı cinse yöneliktir. Annenin bağlanma stili ise karmaşık bir yapıya sahiptir. Annenin bağlanma stili de çocukluk dönemi ile çeşitli paralellikler gösterir. Aile içerisinde önemli bir değişim olmadıkça bağlanma stillerinde de süreklilik olduğu, değişime dirençli bir yapı kazanıldığı yine araştırmalar ile belirlenmiştir. Kışlak ve Çavuşoğlu (2006) na göre bu örüntü içerisinde başkalarına ve benliğe dair pozitif modellerin bir birleşimi vardır. Güvenli bağlanan annelerde özgüven ve öz saygı da yüksek olmaktadır. Başkalarına güvenme hususunda daha rahat olmaktadırlar. Bartholomew ve Horowitz (1991) ise bunların yanında güvenli bağlanmada kendini sevilmeye değer bulabilme, başkalarını kabul edici, duyarlı ve sıcak olarak değerlendirmeyle alakalı inançların da olduğunu ortaya koymuştur. Erözkan (2011) ise annelerin bağlanma stillerinde başkalarının destekleyici bir unsur olarak algılanmasının bazen negatif etkileri olduğunu, özsaygının düştüğünü ortaya koymuştur. Saplantılı bağlanan annelerde ailelerin duyarsız ve tutarsız davranışları etkili olmaktadır. Anneler bu gibi aile ortamlarında değersiz hisseder ve yüksek düzeyde kaçınma davranışı gösterirler. Aile bireyleri ile yakın ilişkiler kurmak isterken onlardan uzaklaşabilmektedirler. Anne bağlanma stillerinden biri olan kayıtsız bağlanmada ise annelerin kendi benliklerini ortaya koydukları, kendi içsel kaynaklarına güvendikleri ve bu örüntüde reddedilme sonucu oluşabilecek hayal kırıklığına engel olacak düzeyde benlik algıları geliştirdikleri bilinmektedir. Bartholomew ve Horowitz (1991) e göre bu tür anneler bağlanma figürleriyle kendileri arasına mesafe koymaktadırlar. Yakın ilişkilerden kaçınıp bağımsız olmanın önemine vurgu yapmakta, bireyler arası ilişkilerin kendileri açısından önemli olmadığını ifade etmektedirler. 1

16 Çocuk gelişiminde en önemli etkiye sahip olan okul öncesi dönem çocukların gelişimlerinin hızlı olduğu, karakter ve kişilik yapısının şekillenmeye başladığı en önemlisi de bazı temel alışkanlıkların kolayca kazandırılabildiği çocuğun yaşamındaki en önemli süreçtir. Bu süreçte çocuğa kazandırılacak temel alışkanlıklar, zamanla, yönlendirmeyle ve özellikle de tekrara bağlı olarak kazanılmış davranışlara dönüşmektedir. Kazandırılan bu temel alışkanlıklar; bireyin yaşadığı doğal ve toplumsal çevreye uyumunu sağlayan davranışlardır, bu davranışlar bir kez kazanıldıktan sonra tekrarlanarak çoğu kez yaşam boyu varlıklarını sürdürürler (Demiröz ve Dinçer, 2001). Annelerin bağlanma stili ile aile içi ilişkilerin sağlıklı bir biçimde yürümesi arasındaki etkileşimden ötürü, çocuk yetiştirme tutumunun da ilişkili olduğu düşünülmektedir. Bu araştırma annenin bağlanma stili ile çocuk yetiştirme tutumu arasındaki ilişkinin ortaya konulmasını amaçlamıştır. 2

17 1 BAĞLANMA KURAMSAL ARKA PLAN 1.1 Bağlanma Kuramı Bağlanma, bakımını üstlenen ve çocuk arasında gelişen; bağ kurma, çocuğun bakımını üstlenen kişiyi arama ve bu kişiye yakın davranışlar ile kendini belli eden, özellikle stres anlarında meydana gelen, güçlü ve sürekliliği olan duygusal bir bağ olarak tanımlanmaktadır (Pehlivantürk, 2004). Diğer bir perspektiften bakıldığında ise bağlanmanın, bebeğin yaşamının devamlılığı adına yakınlık araması ve bunun bir sonucu olarak da çevreyi öğrenmesi ile belirlediği bağlanma figürüne yakınlaşması olduğu söylenebilir (Pickover, 2002). Bebeklik döneminde bağlanma konusu; ebeveynlerin ya da birinci dereceden bakımını sağlayanlara tepkilerinin olumlu olması, bu kişilere yönelme ve arama eylemi, bağlandığı kişinin varlık değerini anlamasına bu durumun devamında ise rahatlama duygusunun eşlik etmesi şeklinde davranış ve duygu biçimlerinin tamamını kapsamaktadır. Bebek ile birinci dereceden bakımını sağlayan arasında gelişen bağlanmanın, güven duygusunu bebekte yer edindiren güçlü bir bağ olduğu söylenebilir. Bebekler altıncı ile on ikinci ayları arasında ihtiyaçlarını karşılayan kişilere bağlanmaya başlar (Sosyal vd., 2005). Bağlanma kuramı, kendileri için önemli olan insanlarla sağlam duygusal bağlar kurma yatkınlığının sebeplerini aydınlatan bir yaklaşımdır (Sümer ve Güngör, 1999a). Duygusal bağlanma yatkınlığı ve ihtiyacı, yeni doğanların hayatta kalabilmeleri için zorunludur ve gelişim yönünden fonksiyonel olan bağlanma sistemini temsil eder. Bağlanma sistemi yeni doğanların, onların ihtiyaçlarını karşılayan kişiyle çoğunlukla anne ile samimiyetini güçlü tutarak hem çocukların çevreden gelebilecek herhangi bir tehlikeye karşı korunmasına yardım eder hem de onların çevrelerini keşfedebilmeleri için önayak olur. Bakıcı ile çocuk arasında kurulan bu bağ, Bowbly e 3

18 göre çocuğun etrafını keşfetmek amacıyla kullanabileceği güvenli bir üs devamında da tehlike anında sığınabileceği sağlam bir üs görevi görür. Tehdit algılayan çocukların bağlanma sistemleri kendiliğinden devreye girer. Bakıcının çocuğa göstereceği tepkilerin niteliğine ve aynı zamanda bakıcının ulaşılabilirliğine göre devreye giren bağlanma sistemi, bakıcı ile yakınlığın yeniden oluşmasına ve ilişkilerinin onarılmasını fayda sağlar. Sonuç olarak çocuk hissedilen güvenlik duygusuna erişir veya aksine çocukta tedirginlik ve korku gibi ayrılığı protesto tepkileri gün yüzüne çıkar (Sümer ve Güngör, 1999a). Bebeklerin bağlanma noktasındaki hedefleri genellikle anneleri veya ulaşabildikleri ve çevrelerinde sık gördükleri insanlardır. Bebeğin bağlanma konusunda hedefindeki kişi, çocuğa güven veren, rahatlık gereksinimini yerine getiren ve çocuğun temas kurma ihtiyacını sağlayan kimsedir. Bağlanma, çocuğun bu kişilerce geliştirdiği süreklilik arzeden güçlü duygusal bağları olarak ifade edilebilir (Bowlby, 1982). Bağlanma sistemi, Ainsworth (1989) a göre bireyler dünyaya geldiği andan itibaren kalıtımsal olarak mevcut olan bir sistemdir. Bu sistemden ötürüdür ki çocuk sadece bakıcısı yanında olduğunda kendini güvende hisseder ve bunun devamında çevresine ilgi göstermeye başlar (Hazan ve Shaver, 1994). Ainsworth (1989), ilişkilerde bağlanmanın meydana gelebilmesi için, ilişkinin devamlı olması, bağın duygulara dayanması, ayrılmadan sonra kaygı ve huzursuzluk yaşanması, kayıp halinde ağır üzüntü yaşanması, yeniden birlikte olunduğunda ise bu durumdan memnuniyet duyması gerektiğini söylemektedir. Bağlanma kavramı, bazı fertlerle güçlü duygusal bağlar yaratmaya yönelmenin insan varoluşundan gelen esas bileşen olduğunu, hatta bebeklikten yaşlılık dönemine kadar da sürdüğünü bizlere açıklar. Bağlar bebeklik ve çocukluk süreçlerinde birinci dereceden bakımını sağlayanlar ile kurulur; zira rahatlama, korunma ve yardım için bakıcılarına güvenir. Sağlıklı olmak koşuluyla bu bağlar gençlik ve olgunluk zamanlarında da devam eder lakin devreye yeni bağlar girerek tamamlanır ve bu, birey için yeni olan bağlar 4

19 çoğunlukla karşı cinse yöneliktir. Bağlanma üzerine kurulmuş ilişkilerde bağın sürekli olmasındaki en temel öğe korumadır (Bowlby, 1988). Yaşamın ilk dönemlerini bağlanma kuramına göre incelersek, ebeveynlerin çocuğa gösterdiği reaksiyonlar ışığında çocuk öncelikle kendisine ve devamında çevresinden başkalarına ilişkin zihinsel temsiller yaratmaya başlar. Hayatının ilerleyen zamanlarında bu zihinsel temsiller yakın çevresi için bir kılavuz niteliği taşır(sümer ve Güngör 1999b). Bowlby ye göre (1973, 1982), bağlanma tarzları ve bu tarzlara ilintili olarak zihinsel modeller bir kez oluşursa değişime sürekli direnç gösterirler. Bağlanma, anneye veya başka bir bakıcıya bağlanmanın bebeğin hayatını devam ettirebilmesindeki işlevsel önemini vurgulayan, çocuğun bebeklik döneminden itibaren devam eden ve aynı zamanda gelecekteki insan ilişkilerine büyük bir etki yaratan yaklaşımdır Bağlanma Kuramları Bowlby nin Bağlanma Kuramı Çocuklar genellikle ebeveynlerine veya bakımını üstlenen kişiye karşı sergilediği tavır ve davranışlar sürekli araştırılmaya değer ve ilgi çekici bulunmuş, nitekim hep farklı görüşler gündeme gelmiştir. Ainsworth ve Bowbly nin görüşleri ise en çok benimsenmiş olanlarıdır. En çok bilinenlerinden biri ise Bowbly nin bağlanma kuramıdır. Ainsworth ve arkadaşları (1978) tarafından, Bowbly nin bağlanma kuramı farklı çalışmalarla geliştirilmiştir. Bowlby tarafından ortaya konan bağlanma kuramına göre sistemik, sosyal, psikodinamik, duygusal ve davranışsal bileşenler öne çıkmaktadır (Pickover, 2002). Bowlby kuramında erken dönemdeki ilişkilere odaklanmış, bu dönemin önemli 5

20 olduğuna vurgu yapmıştır. Bu bakımdan Freud etkisinde olduğunu söylemek mümkündür. Yakın ilişkilere dair yapılmış olan çalışmalar içerisinde Bowlby e ait kuram, insanlar arasındaki ilişkilere en iyi biçimde açıklama getiren ve en güvenilir olan yaklaşımlardan bir tanesi olarak ön plana çıkmaktadır. Bowlby, bağlanma ilişkilerinin bireyin bütün hayatı süresince oldukça mühim olduğunu ve bağlanmanın insan ilişkilerinde beşikten mezara belirleyici olduğunu ifade etmektedir. Bireyler hayatları süresince yakın ilişkiler kurabilme gereksinimi duyduklarından başkalarına ne şekilde bağlandıkları son derece mühimdir (Elliot ve Reis, 2003, Akt. Çelik, 2004). Bowlby nin yapmış olduğu deneysel ilk çalışmalar Londra Çocuk Danışma Kliniği ndeki notlarından kaynaklanmaktadır senesinde Bowlby, Cambridge Üniversitesi nden mezun olup almış olduğu eğitimin ardından çocuk eğitim danışmanı olarak çalışmıştır. Yetimhane ve okullarda uyum sorunu çeken çocuklar üzerinde gönüllü çalışmıştır. Bu çalışma esnasında hırsızlık nedeniyle okuldan atılmış ve annesi olmayan bir çocukla kendisinden hiç ayrılmayan kaygı düzeyi yüksek bir çocuk onun çalışmalarını yönlendirmiştir (Bretherton, 1992). Çoğu klinik hastası okulda uyumsuz olan, hırsızlığa yatkınlığı bulunan, sevgi eksiği olan erkek çocuklardan oluşmaktadır. Bowlby, yapılan kırk dört adet durum incelemesinde anne eksikliği ve ayrılma ilişkisine vurgu yapmıştır. Bowlby, bu gibi çocukların ana probleminin hayatlarının ilk senelerinde anne figürüne gerçek bir bağlılık oluşturmaktan yoksun kalmaları sonucu sevmeyi becerememeleri olduğunu ifade etmektedir. Bunun yanında Bowlby bir süre ailesinin yanında çocukluğunu normal bir biçimde geçiren fakat sonrasında uzun ayrılıklar sebebiyle acı çekmiş çocuklarda da aynı semptomları görmüştür. Bu çocuklar, birilerine yakınlaşmaktan hep vazgeçip bu sebeple sarsıntı yaşamaktadırlar. Bu gözlemlerin neticesinde Bowlby bebekle annenin arasında bulunan duygusal bağlılığa gerekli önemi göstermeden gelişim sürecini anlamanın mümkün olmadığı kanaatine varmıştır. Bu bağ bir şekilde koptuğu zaman çocuk olukça önemli ve kötü sorunlarla karşılaşabilmektedir (Bretherton, 1992). 6

21 Bowlby tarafından geliştirilen Bağlanma Kuramı, ilk bakıcılarına çocukların gösterdikleri duygusal bağlılığın neden ve nasıl ortaya çıkmakta olduğunu, kişiler arası ilişkiler ve kişiliğin çocukluktaki bu bağlanmadan ne şekilde etkilendiğini açıklamaya çalışmaktadır (Arslan, 2008). Bowlby (1973), duygusal bağ kurma ihtiyacı ve eğiliminin yeni doğanlarda hayata devam etmek için gelişimsel bakımdan işlevsel olan ve gerekli olan bağlanma sistemi olduğunu ifade etmektedir (Bretherton, 1992; Hazan ve Shaver, 1994). Etiyolojik yaklaşıma göreyse insan yavruları da dâhil olmak üzere memelilerin tümü içgüdüsel bir bağlanma sistemiyle dünyaya gelmekte ve hayatlarını idame ettirebilmek için bağlanmak adına bir figüre gereksinim duymaktadırlar. Bağlanılan kişilere yakın olmak ve bu yakınlığın korunması bağlanma sistemindeki en temel faktördür. Böylece yeni doğan hayatta kalabilme olasılığını artırmaktadır (Hamarta, 2004). Bowlby e ait bağlanma kuramına göre yeni doğmuş bebekler sadece yetişkin bakımı sayesinde hayatlarını sürdürebilmektedirler. Bebekler, bakımı sunan kişi ile etkileşim kuran dokunma, ağlama, gülme, izleme ve emme gibi reflekslerle düzenli etkileşimler neticesinde gelişmektedirler (Bowlby, 1982). Kucaklama, yakalama, kavrama gibi reflekslere insan yavrularının hayatta kalabilmek için hayvanlardaki kadar gereksinim duymaması nedeniyle değeri azdır. İnsan yavrularında önem arz edenler daha ziyade gülme, ağlama gibi işaret verici mekanizmalar olmaktadır (Miller, 1993). Bowlby e göre bebeklerdeki bu içgüdüsel tepkiler bebeklerin annelere, annelerin de bebeklere yakınlaşmasını sağlamaktadır (Bretherton, 1992). Bowlby (1982), bağlanma sisteminde üç ana işlev olduğunu ifade etmektedir. Bunlar bakan kişiye yakın olmak, bebeğin destek ve koruma gereksiniminin karşılanması; yeni bir şeylere başlamada, çevreyi keşfetmede bebeğin annesini güvenli üs, sığınak olarak kullanması şeklindedir. Bakıcının ulaşılabilirlik durumu tehdit altında olduğunda otomatik olarak bağlanma sistemi etkinleşmektedir. Bu durumda bakıcıların çocuklara gösterecek olduğu tepkilerin özelliğine bağlı olarak etkileşime giren bağlanma sistemi ilişkilerin onarılmasını daha kolay hale getirmekte, bakıcıyla teması 7

22 tekrar kurmayı sağlamakta veya neticede çocukta huzursuzluk ve kaygı yaratacak ayrılığı protesto eden tepkileri ortaya çıkartmaktadır (Hazan ve Shaver, 1994). Bowlby e göre (1982), güvenli bağlanmanın olduğu hallerde çocuklar stres yaratıcı şartlarda da güvenlik duygularını koruyabilmekte ve çevrelerini keşfedebilmektedirler. Bebekler bağlanmanın meydana geldiği kişi ortadan kaybolduğu zaman üç çeşit tepki vermektedirler. Bağlanmanın çözülmesi diğer bir ifadeyle sosyal çevreden geri çekilme ve kopuş, ağlayarak durumu protesto etme veya yas ve umutsuzluk tepkileri oluşmaktadır (Hazan ve Shaver, 1994). Bowlby e ait bağlanma kuramı, anne-baba-çocuk ilişkisini anlamak açısından önem arz etmektedir. Bağlanmanın özelliği, birincil bakıcı ve bebek arasındaki etkileşimlere, bilhassa bağlanma gerçekleştirilen bireyin destek ve güvenine bağlı olmaktadır. Bebeklerin gereksinimlerine karşı duyarlılık gösteren bakıcılar, onların güvenli bağlanmalarını sağlamaktadır Psikodinamik Kuram Bağlanma kavramı Psikodinamik kuramda beslenmeyle açıklanmıştır. Freud, bebeğin beslenme esnasında emme gibi oral davranışlardan haz duyduğunu ifade etmektedir. Bu haz anne-bebek bağlanmasında oldukça önemlidir (Miller, 1993). Freud, bebeklerin annelerine bağlanmalarını fiziksel gereksinimi giderme yani annelerin bebeği doyurmalarıyla ilişkilendirip ifade etmektedir (Fonagy, 2001). Bu süreç içerisinde anne ile çocuğun ilişkisindeki süreklilik ve tutarlılığın yanında çocuğun fiziki ve duygusal olarak da beslenmesi onda güven duygusu yaratmaktadır. Bu güven duygusuyla çocuk dış dünyaya yönelebilmekte ve egosunu geliştirebilmektedir. Freud ve Bowlby, bebekle anne ilişkisinin hayatın tümünü etkileyebilecek önemde olduğunu sonraki ilişkilere de temel oluşturduğunu ifade etmektedirler (Ainsworth, 1969; Waters ve Beauchaine, 2003). Fakat bu teorinde başka insanların bebekler tarafından neden ilginç bulundukları yanıtlanamamaktadır (Fonagy, 2001). 8

23 Harlow un Kuramı Harlow, maymunlarla yaptığı deney ile bağlanma kuramına katkı sunmuştur. Harlow ve Zimmerman (1958), Rhesus maymunları ile yapmış oldukları araştırmada maymunları doğumlarının arından annelerinden ayırarak belli bir süreliğine yapay anneler ile yalnız biçimde büyütmüşlerdir. Yavru maymunların olduğu kafese bir tanesi yumuşak kumaştan, ısıtılmış ancak yavruları beslemeyen, bir tanesiyse telden olup üstünde süt şişesi olan iki maymun anne maketi yerleştirilmiştir. Araştırma sonucunda yavru maymunlar, beslenme gereksinimlerini süt şişesi olan maymundan karşılasalar da sonraki vakitlerini beslenme sunmayan fakat sıcak ve yumuşak olan anne ile geçirip korktukları zaman yine bu anneye sarılmışlardır. Bu netice de açlığı gidermenin bağlanma açısından yeterli olmadığına işaret etmektedir. Hayatlarının ilk senelerinde anneleri ile etkileşim kuramamış ve gerçek bir anne-yavru ilişkisi yaşamamış maymunların ilerleyen dönemlerde akranları ve kendi cinsleri ile bir aradayken rahatsız oldukları ve kendilerine özgü birtakım davranışları gerçekleştiremedikleri tespit edilmiştir (Hortaçsu, 2003). Harlow (1962) tarafından yalnız yetiştirilen maymunlar olgunlaştıkları zaman eşleşme konusunda yeterli olamamışlar, yapay döllenme sonucu iyi birer aile olmayı başaramamışlardır. Kendi annelerinden ilgi görmeyen bu maymunlar çocuklarına şiddet gösterip onlara ilgi göstermemişlerdir (akt. Keser, 2006). Harlow tarafından yapılan deneyin neticesinde sıkı bir bağlanma için yalnızca beslenmenin yetersiz olduğu görülmüştür. Bu deney Bowlby nin anneyle etkileşimler neticesi meydana gelen bağlanma stillerinin ilerleyen dönemlerdeki ilişkilerin niteliğine etki edeceği görüşüne destek olmuştur Bilişsel Gelişim Yaklaşımı Piaget nin takipçilerine göre bağlanmanın gelişimi belirli bilişsel kapasitelerin kazanılmasına bağlıdır. Bebekler, ayrılık ya da yabancı kaygısı sergilemeden evvel insan ve nesnelerin o görmese de var olduklarını anlamak durumundadırlar. Bir bebekte 9

24 yabancı kaygısı görülebilmesi için bebek yüzleri ayırt edebilmelidir. Bunun içinse bakıcıyı içselleştirmiş olmalıdır. Benzeri biçimde ayrılma kaygısı oluşabilmesi içinse bebeklerin bakıcıyı görmeseler de onun varlığını bilmeleri, yalnızca farklı bir yerde olduklarını anlamaları gerekmektedir. Araştırmalara göre sekiz aylık olan bebeklerde güçlü bağlanma göstergeleriyle nesne sürekliliği neredeyse aynı zamanlarda şekillenmektedir (Bukatko, Daehler, 1992; akt. Sümer, 2006) Davranışçı Yaklaşım Öğrenme teorisine göre bağlanma, diğer davranışlardaki gibi birtakım uyarıcıtepki mekanizmalarıyla oluşmaktadır. Bu teori, organizmalardaki açlık gibi belirli dürtülerin birincil pekiştireçler ile tatmin edildiğini ifade etmektedir. Bunlar da biyolojik gereksinimlerdir. Bebekten bahsedildiğindeyse en mühim birincil pekiştireç yemek olmaktadır (Atkinson, Atkinson ve Hillgard, 1995). Anne-çocuk bağlanması oluşmasının psikodinamik ve öğrenme teorilerinde ifade edildiği gibi beslenmeyle alakalı olup olmadığını test etmek isteyen Harris Harlow ve meslektaşlarının yaptığı bir deneyde (1967) annelerinden ayrılmış yavru maymunlardan bir tanesi havludan, bir tanesi telden sahte annelerle beslenmişlerdir. Deneyin neticesinde maymunlar hangi anneden beslendikleri fark etmeksizin havludan anneyle vakit geçirmek istemişlerdir. Bağlanmaya dair sonraki bir testteyse korku verici bir uyaran getirildiğinde bebek maymunların yine havludan anneye gittikleri görülmüştür. (akt. Atkinson vd., 1995) Harlow un elde ettiği gözlemler bağlanma olgusunun annenin ikincil dürtüsel özelliklerinden kazanımlarına bağlı olduğu görüşüne karşıdır. Stresli veya normal durumlarda bebeklerin kendisini besleyen anneye gereksinim duymamaları neticesinde Harlow temas rahatlığı kavramını ortaya atmıştır. Temas rahatlığı, bebeklerin fiziki açıdan kendilerini rahatlatabilen nesnenin verdiği güvenlik duygusunun bağlanma oluşmasında beslenmeden daha mühim olduğunu ifade etmektedir (Atkinson vd., 1995). 10

25 1.1.2 Yetişkin ve Çocuklarda Bağlanma Stilleri Bu başlıkta yetişkinlik, çocukluk ve bebeklikte bağlanma kuramları anlatılmıştır Bebeklikte Bağlanma Bebeklik itibariyle bağlanma davranışı görülmektedirler. Bebeklere bağlanma figürünün varlığı rahatlık ve güven vermektedir. Bağlanma figürü bebeklerin çevrelerini keşfedebilmeleri ve böylelikle bilişsel gelişimlerine imkân sağlayabilmek adına güvenli bir üs görevi yapmaktadır. Bebek, çevresinden bir tehdit algıladığı zaman yetişkin bağlanma figürü ile bir yakınlık kurarak bunu devam ettirmek istemektedir. Bebekler, istedikleri zaman bağlanma figürüne dönebileceklerini bilmenin rahatlığı ve güveniyle çevrelerini keşfedebilmektedirler (Güngör, 2000). Campos ve arkadaşlarına göre (1983) bebekler için bakıcıların güvenli bir sığınak ve üs görevi yapmaları, bebeklerle bakıcılarının aralarında bulunan bağlanmayı değerlendirirken sıklıkla kullanılmakta olan yabancı ortam prosedürünün geliştirilmesine katkı yapmıştır. Ainsworth ve arkadaşları yaptıkları Yabancı Ortam Deneyi adlı araştırmaları ile Bowlby kuramındaki temel varsayımları test etmişlerdir. Araştırma kapsamında sırayla şu durumlar gerçekleştirilmiştir: Anne ve bebek rahat olan bir laboratuvar odasına alınır, odada yalnız bırakılırlar, içeriye bir yabancı girip oturur, önce anne sonrasında ise bebek ile konuşur. Anne odayı terk eder, sonrasında geri döner ve yabancı kişi odadan çıkıp bebekle anneyi yalnız bırakır, anne odada bebeği yalnız bırakır, yabancı odaya döner ve anne de geri döner. Örneklem grubu bu araştırmada aylık olan bebekler olmuştur. Böylece çocuklardaki bağlanma sistemlerini aktive etmek hedeflenmiştir. Araştırmaya katılmış olan bebeklerden elde edilmiş verilerin yabancı ile yalnız kalma, yeniden birleşme ve ayrılma hallerindeki tepkileri dikkate alınıp Ainsworth ve arkadaşları, çocukları tarafından çocuklarda üç çeşit bağlanma şekli ortaya çıkartılmıştır. Bunlar kaygılı-kararsız, kaçınan ve güvenli bağlanmadır (Sümer ve Güngör, 1999b). 11

26 (1) Güvenli Bağlanma: Laboratuvar ortamında bu bebekler anneleri odada iken çevreyi keşfetmişler, bir yabancıdan endişe duymuşlar ve anneleri odadan ayrıldığında üzülüp ağlamışlar fakat geri döndüğü zaman annelerine yakınlaşıp sarılıp rahatlayarak ardından çevreyi keşfetmeyi sürdürmüşlerdir. Ev gözlemlerindeyse annelerin bu bebeklere ilk üç ayda diğer annelere nazaran daha duyarlı oldukları, gereksinimlerini hemen yanıtladıkları görülmüştür (Bretherton, 2003). Güvenli bağlanan bebekler etraflarındaki kişiler ve dünyayla ayrılık endişesi yaşamaksızın ilişki kurabilmektedirler. Bebeklerde güven hissi geliştiğinden ilişkilerinde uzaklaşma ve yakınlaşmanın getirdiği endişelerle baş edebilmektedirler. Güvenli bağlanma, bakıcıların bebek ile olmadıkları hallerde bir koruyucu görevi görmektedirler. Güvenli bağlanmış olan bebekler bir yabancı ortama girdiği zaman meydana gelen endişeyi ilişki çabası ile aşmaktadırlar. Bebek, yeni bir ilişkiye açık olmakla beraber anne ortamda olmadığında keşif ve merak çabasını kaybetmemektedir. Güvenli bağlanmış olan bebekler hem dış hem iç dünyalarında meraklı birer kâşiftirler (Hortaçsu, 2003). (2) Kaçınan Bağlanma: Kaçınan bağlanma davranışı geliştirmiş olan bebekler anneleri yanlarındayken oyuncaklarıyla oynamışlar fakat annelerini güvenli bir üs şeklinde kullanmamışlardır. Annenin odayı terk etmesi halinde az bir stres göstermişler, anne döndüğünde onu önemsememişler, anneleri ile etkileşime girmeyip ondan uzaklaşmış, oyuncaklarına vurmuşlardır (Ainsworth vd., 1978). Ainsworth yaptığı ev gözlemlerinde bu annelerin bilhassa yakın fiziki temas göstermeyenler olduklarını, bebeklerin gereksinimlerine tutarsız yanıt verdiklerini, ağlamalarına karşıysa reddedici ve tepkisiz bir tutum sergiledikleri görülmüştür (Karen, 1990). (3) Kaygılı/ Kararsız Bağlanma: Kararsız bağlanmış olan bebekler güvenli bağlanamadıklarından sürekli biçimde annelerinin nerde oldukları ile ilgilenmektedirler ve keşif yapmamaktadırlar. Bunlar odada anneleri yanlarındayken oyuncaklar ile hiç oynamamışlar, anneleri gidince çok üzülüp 12

27 bağırarak ağlamışlardır. Anneleri döndüğünde dahi kolayca yatıştırılamamışlardır. İletişim kurmayı istemelerine karşın annelerinin tesellilerini reddetmişlerdir. Ona bir yakınlık da göstermemişlerdir (Fonagy, 1999; Waters, 2004). Ev gözlemlerinde bu bebeklerin annelerinin çocuklarına karşı bazen çok ilgili bazen ilgisiz, bazen duyarsız bazense duyarlı oldukları gözlemlenmiştir. Bu anneler diğerlerine nazaran gereksinimleri giderme ve bakım konusunda istikrarsızdırlar (Waters, 1978) Çocuklukta ve Ergenlikte Bağlanma Çocukluğun son dönemleriyle beraber bağlanma ergenlikte, ergen bağlanma davranışı aileden çok akranlara yöneldiğinden değişime uğramaktadır (Hamarta, 2004). Ergenlikte meydana gelen bu değişimler esnasında ergenlerin bebekliklerinde bakımlarını üstlenen kişiler ile kurdukları bağlanma ilişkileri etrafı keşfetmelerinde güvenilir bir üs görevi görmektedir. Ergenlerin aile figüründen akran gruplarına yönelmelerine karşın bebeklikteki bağlanma ilişkileri ergen için güçlü ve kalıcı bir etki yapmaktadır (Allen ve Land, 1999). Yeterliklerin artması ile bağlanma davranışı ergenlikte bebekliğe kıyasla daha az görülmektedir. Bunun yanında bu dönemde bağlanma davranışı direkt olarak fiziki yakınlık aranmasından ziyade gereksinim olduğunda bağlanma figürü ile korku, endişe ve duygularını paylaşma şeklinde ortaya çıkmaktadır (Damarlı, 2006). Zimmerman ve Becker-Stoll (2002), bebeklik ile çocukluk dönemini içeren boylamsal araştırmasında bu iki dönemin arasında bağlanma organizasyonlarında üst düzey bir kalıcılık olduğunu ortaya koymuştur. Bu çalışma kapsamında bağlanma zihinsel temsillerinin yaş aralığındaki kalıcılığı incelenmiştir. Bunun yanına 16 yaşındaki kimlik statülerinin 16 ve 18 deki bağlanma temsilleri ile boylamsal ve zamandaş ilişkisi test edilmiştir. Yapılmış olan analizlerin neticesinde bağlanma temsillerinin büyük oranda bir kalıcılık göstermekte olduğu görülmüştür. Genel olarak 16 yaş civarı orta ergenlikte güvensiz bir bağlanma gösterenlerde ergenliğin sonlarında daha güvenli bağlanmalar geliştirmede bir ilerleme görülmemiştir. Bu durum bilhassa saplantılı bağlanan kişiler için geçerli olmaktadır. Bağlanma, zihinsel temsilleriyle 13

28 benlik kimliği statüsünün ilişkisi ele alındığındaysa güvenli bağlanma temsilleriyle kimlik statüsü başarısının arasında ve kimlik statüsü karmaşasıyla kayıtsız bağlanmanın arasında boylamsal ve zamandaş olarak anlamlı bir ilişki olduğu ifade edilmiştir (Zimmermann ve Becker-Stoll, 2002). Aileler için belirtilmiş olan yardım ve öneriler problemsiz bir ergenlik için önem arz etmektedir. Bu yardımlar daha ziyade güvenli bağlanmadaki ergenlerin arkadaşları ve aileleri tarafından verilmektedir. Böylelikle güvenli bağlanan ergenler yine güvenli bağlanma stilindeki ailelere sahip olup aktivitelere daha çok katılım göstermeye ve kendileri gibi akranları arkadaş edinmeye yönelmektedirler. Güvenli olmayan bağlanma sergileyen ergenlerin aileleri de bu yönde olduğundan bu dönemde daha çok problem yaşamaktadırlar. Bu nedenle güvenli bağlanma stilinde olmayanlar bireysel ilişkileri daha zor kurmakta, anti sosyal davranışları ve suç eğilimleri yüksek olmaktadır (Cooper ve ark., 1998). Ergenlerde oluşan değişimlerin aile tarafından fark edilip bunlara uygun tepkilerin verilmesi, çocuklarda sosyal davranışları cesaretlendirmektedir. Böylece aileler ergenlerin pozitif akran gruplarının gelişimlerini düzenlemeleri adına ayarlama stratejilerini kullanmalarını sağlamaktadırlar (Allen ve Land, 1999). Sümer ve Güngör tarafından üniversite öğrencileri ile yapılan bir araştırmada ilgi ve kabulün yüksek olduğu ailelerden gelmenin güvenli bağlanmayla anlamlı seviyede bir ilişkisi olduğu saptanmıştır. Bunun yanına sıkı kontrol ve denetimin bulunduğu ailelerden geliyor olmanınsa güvensiz bağlanmayla anlamlı seviyede ilişkisi görülmüştür. Bu araştırmaya göre ailelerin benimsemiş oldukları çocuk yetiştirme biçimlerinin çocuklardaki bağlanma stillerine önemli oranda etki ettiği ve bunun ilerleyen dönemlerdeki bağlanma stillerinde etkili olduğu doğrultusunda bir netice de çıkartmak mümkündür (Sümer ve Güngör, 1999b). 14

29 Yetişkinlikte Bağlanma Araştırmacılar yetişkinlikteki bağlanma stillerinin çocukluktakiyle paralel olduğunu, aralarındaysa bir ilişkinin var olduğunu araştırmalarıyla ortaya koymuşlardır. Ailede mühim bir değişim olmadıkça bağlanma stillerinde de süreklilik olduğu, değişime dirençli bir yapı kazanıldığı yine araştırmalar ile belirlenmiştir Güvenli Bağlanma Stili Bu örüntü içerisinde başkalarına ve benliğe dair pozitif modellerin bir birleşimi vardır. Güvenli bağlananlarda özgüven ve öz saygı da yüksek olmaktadır (Kışlak ve Çavuşoğlu, 2006). Başkalarına güvenme hususunda daha rahat olmaktadırlar. Bunların yanında güvenli bağlanmada kendini sevilmeye değer bulabilme, başkalarını kabul edici, duyarlı ve sıcak olarak değerlendirmeyle alakalı inançlar da vardır (Bartholomew ve Horowitz, 1991) Saplantılı Bağlanma Stili Bu bağlanma şeklinde olumlu başkaları ve olumsuz benlik modelinin bir bileşimi söz konusudur. Saplantılı bağlananların ailelerinin duyarsız ve tutarsız davranışsal örüntülerinin olduğu ifade edilmektedir. Bunun yanında bu örüntüdeki bireylerin yüksek düzeyde kaçınma gösterdikleri ve değersizlik hissine büründükleri belirtilmektedir. Bu bireyler diğer kişilerle yakından ilişkiye girme gereksinimindedirler. Fakat onlarla çok yakın bir ilişkiye girmeyi istedikleri için diğerleri onlardan uzaklaşabilmektedir (Bartholomew ve Horowitz, 1991). Saplantılı olan kişilerin özgüvenleri azdır. Başkalarını destekleyici olarak algılamakta, bu destekten ise pozitif biçimde yararlanamamaktadırlar. Kendilerini açma düzeyleri düşüktür (Erözkan, 2011). 15

30 Kayıtsız Bağlanma Stili Kayıtsız bağlanmada olumsuz başkaları ve olumlu benlik modelinin bileşimi söz konusudur. Kayıtsız bağlanan kişiler daha ziyade kendilerini ortaya koymakta, kendi kaynaklarını daha fazla kullanmaktadırlar. Bu örüntüde bağlanma ihtiyacının kabul görmemesiyle alakalı daha karmaşık bir sistem vardır. Kayıtsız bağlananlar bağlanma figüründen gelecek reddedilme ve ardından oluşacak hayal kırıklığına engel olup pozitif benlik algılarını muhafaza etme isteğindedirler. Bu yüzden bağlanma figürleriyle kendileri arasına mesafe koymaktadırlar. Yakın ilişkilerden kaçınıp bağımsız olmanın önemine vurgu yapmakta, bireyler arası ilişkilerin kendileri açısından önemli olmadığını ifade etmektedirler (Bartholomew ve Horowitz, 1991) Korkulu Kaçınmacı Bağlanma Stili Bu bağlanma şeklindeyse olumsuz başkaları ve olumsuz benlik modeli vardır. Birey kendini sevilmeye layık görmemekte, başkalarını ise reddedici ve güvenilmez olarak görmektedir. Bu bireylerin kaçınmaları ve kaygı seviyelerinin yüksek olduğu ifade edilmektedir. Bunun yanında özgüvenleri eksiktir ve son derece çekingendirler. Bu bağlanma şeklindekiler diğerleriyle yakın ilişki kurmaktan kaçınıp diğerlerinden beklenen reddedilmeden kendilerini korumaktadırlar. Korkulu bağlanma biçimine sahip olanların ailelerinin aşırı eleştirici ve reddedici oldukları ifade edilmektedir (Bartholomew ve Horowitz, 1991). 1.2 Bağlanma Konusunda Yapılan Araştırmalar Bu başlıkta bağlanma hususunda yurt dışı ve yurt içinde gerçekleştirilen araştırmalardan bahsedilmiştir Bağlanma ile İlgili Yurtiçinde Yapılan Çalışmalar Yurtiçinde bağlanma konulu birçok araştırma yapılmıştır. Koçak (2003) ve Delen (2003), ilköğretim okullarındaki ergenlerde bağlanma stilini ölçebilen bir araç 16

31 geliştirmek istemişlerdir. Bunun içinse test tekrar test, yapı geçerliliği, ön test, iç tutarlılık ve kapsam geçerliliğin üstünde durmuşlardır. Yapılan ilk çalışmada 367, ikincisinde 407 öğrenci üstünde çalışma yapılmıştır. 3 hafta aralıklarla test tekrar-test güvenirliği yapılmış, yapı geçerliliğinin belirlenmesi içinse faktör analizi gerçekleştirilmiştir. Neticesinde ise kaçınan, kaygılı ve güvenli olarak üç faktör tespit edilmiştir. Maddelerin elenmesi ile 11 maddeden oluşan ölçekte güvenirlik ve geçerlik ortaya çıkmıştır. Deniz ve arkadaşları (2006), üniversite öğrencilerinde yalnızlık ve sosyal beceri seviyelerinin bağlanma stilleri bakımından incelemesini yapmışlardır. Örneklem Selçuk Üniversitesi ndeki öğrencilerden 167 erkek 216 kız olmak üzere 383 öğrenciden meydana gelmektedir. Kullanılmış olan veri toplama araçlarıysa İlişki Ölçekleri Anketi (İÖA), UCLA Yalnızlık Ölçeği, Kendini Tanıma Envanteri dir. Elde edilmiş olan veriler güvenli bağlanma başta olmak üzere bağlanma şekillerinin sosyal duyarlılık, duyuşsal anlatımcılık, sosyal beceri üstünde etkili olduğunu göstermiştir. Bağlanma stilleriyle yalnızlık seviyelerinin arasında anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Cinsiyete göre bakıldığında erkeklere nazaran kızlarda sosyal beceri, sosyal kontrol, duyuşsal duyarlık, duyuşsal anlatımcılık daha yüksek bulunmuştur. Erkeklerdeki yalnızlık puanlarıysa kızlardan yüksektir. Seven (2006), 6 yaşındaki çocuklarda bağlanma durumlarıyla sosyal beceri seviyelerinin ilişkisini ele almıştır. Örneklemiyse dört değişik okuldan 110 öğrenciden meydana getirmiştir. Sosyal Beceri Değerlendirme Sistemi Öğretmen Formu Tamamlanmamış Oyuncak Bebek Hikâyeleri ve Kişisel Bilgi Formu kullanmıştır. Bulgular, cinsiyet açısından bir farklılığın olmadığını göstermiş fakat erkeklere nazaran kızlarda sosyal becerilerin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Sosyoekonomik seviyeyle sosyal becerinin anlamlı bir ilişkisinin olduğu tespit edilmiş, erkeklere nazaran kızlarda daha çok güvenli bağlanma geliştirildiği gözlemlenmiştir. Ceyhan (2006), üniversite öğrencilerinde geçmişte yaşanan ayrılık kaygılarının öğrenilmiş güçlülük, psikolojik ve kaygı belirtilerini yordama seviyesini ele almıştır. Araştırmaya 72 erkek, 243 kız olarak toplamda 315 erkek öğrenci katılım göstermiştir. 17

32 Çalışma kapsamında Durumluk-Sürekli Kaygı Envanteri, Rosenbaum Öğrenilmiş Güçlülük Ölçeği, Ayrılık Kaygısı Belirtileri Ölçeği kullanılmıştır. Bulgulara göre öğrencilerin geçmişlerindeki ayrılık kaygıları öğrenilmiş güçlülük seviyelerinde mühim bir yordayıcıdır. Bu değişkenlerin aralarında ters taraflı bir ilişkinin olduğu ortaya konmuştur. Bunun yanında geçmişteki ayrılık kaygılarının psikolojik belirti, sürekli kaygı, durumluk kaygı belirti seviyelerinin de mühim bir pozitif ilişkisi olduğu görülmüştür. Erözkan (2011), üniversite öğrencilerinde karar stratejileri ve bağlanma stillerini aile tutumları, sınıf seviyesi, yaş ve cinsiyet bakımından betimsel yöntemle ele almıştır. Küme örnekleme yöntemi ile Muğla Üniversitesi Eğitim Fakültesi nden seçkisiz şekilde belirlenmiş olan 504 öğrenciye (241 kız; 263 erkek) Karar Stratejileri, İlişki Ölçekleri Anketi Ölçeği ve Bilgi Formu uygulanmıştır. Araştırmanın verileri üniversite öğrencileri açısından bağlanma stillerinin alt boyutlarını oluşturan korkulu ve güvenli bağlanma üstünde aile tutumları ve cinsiyetlerin arasında; karar stratejilerinin alt boyutlarından olan bağımsız karar vermede aile tutumu ve cinsiyetler; kararsızlık ve mantıklı karar verme üstünde aile tutumları ve yaşların arasında anlamlı bir farklılık olduğu belirlenmiştir. Ayaz ve arkadaşlarının (2012) yaptıkları bir araştırmada somatoform bozukluk tanısı almış olan gençlerde kaygı seviyesi annelerinin kaygı seviyesi ve aile işlevselliğinin araştırılması amacı ile somatoform tanısı almış olan 33 genç, kendi yaş grubu içerisinden ruhsal bir bozukluk tanısı konmamış 28 gençle kıyaslanmıştır. Çocukluk Çağı Anksiyete Tarama Ölçeği, Aile Değerlendirme Ölçeği, Durumluluk Süreklilik Kaygı Ölçeği, Erişkin Bağlanma Biçimi Ölçeği kullanılan çalışmanın neticesinde grupların aralarında cinsiyet ve yaş bağlamında farklılık tespit edilmemiştir. Erişkin Bağlanma Biçimi Ölçeği dâhilinde somatoform bozukluk tanısı almış olan gençlerin annelerindeki kaçınan bağlanma puanları, kontrol grubuna nazaran daha yüksektir. Aile Değerlendirme Ölçeği anne formunda gereken ilgiyi gösterebilme, davranış kontrolü ve duygusal tepki verebilme alt ölçekleri kapsamında vaka grubunun puanı daha yüksek olsa da gruplar arasında çocuk formunda bir fark tespit edilmemiştir. Gençler ve annelerin kaygı seviyelerinin vaka grubunda daha üst seviyede olduğu belirlenmiştir (akt. Harma, 2014). 18

33 Mahperi Uluyol (2014) evli kimselerin bağlanma şekilleri, bireyler arası şema örüntüsü ve psikolojik iyilik durumlarının ilişkisini ele almıştır. Bunun yanında psikolojik iyilik durumu ve evlilik uyumunun katılanların sosyo demografik niteliklerine göre değişimi de incelenmiştir. Araştırmada örneklem 130 kadın, 130 erkek olarak 260 evli bireyden meydana gelmektedir. Katılanların yaşları aralığındadır. Katılanlara çalışma amacı kapsamında Semptom Tarama Envanteri (SA-45),Yakın İlişkiler Yaşantılar Envanteri (YİYEII),Kişilerarası Şemalar Ölçeği (KŞÖ), Çift Uyum Ölçeği (ÇUÖ) verilmiştir. Araştırmanın neticelerine göre kişiler arası şemalar ve bağlanma örüntüleri için cinsiyetlerin aralarında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Kaçınmacı ve kaygılı bağlanma örüntüleriyle evlilik uyumunun arasında ters taraflı anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Kişiler arası şemalar ve evlilik uyumundan düşmanlık ve dostlukla anlamlı bir ilişki görülmüşken, baskınlık ve pasiflik boyutunda anlamlı ilişki tespit edilmemiştir. Sosyo-demografik değişkenlerdense erkek ve kadınlar evlilik süreleri, çocuk sahibi olma durumu, eşlerin yaşlarıyla evlilik uyumlarının ters yönlü ilişkide olduğu saptanmıştır. Erkeklerden farklı şekilde kadınlarda çocuk sayısı, çalışma, gelir düzeyi değişkenleriyle evlilik uyumları anlamlı farklılık göstermektedir. Harma (2014), yaptığı çalışmada çiftlerin aralarındaki diyaloglarda ses ipuçlarını kullanıp yetişkinlikteki eş düzenleme kavramını incelemeye almıştır. Bunun ile beraber çiftlerin aralarındaki vokal koordinasyona etki edebilecek muhtemel ilişki temelli ve kişisel farklar da ele alınmıştır. İlk çalışmaya lisans eğitimlerine Cornell Üniversitesi'nde devam eden 24 heteroseksüel çift katılım göstermiştir (Myaş = 21.25; SS = 1.03). Katılanlar çalışma oturumlarında Rorschach mürekkep testinde yer alan kartlara dair hem yabancı partnerle hem de romantik partnerleriyle dengelenmiş bir sırada konuşmuşlardır. Konuşmalar kayda alınıp vokal özellikler de kaydedilmiştir. Temel frekans değerleriyle yapılmış olan Granger-nedensellik analizlerine göre vokal özellikler birbirini romantik partner diyaloglarında karşılıklı olarak etkilemekte, yabancı partner konuşmalarındaysa yalnızca kadınlar erkekleri etkilemektedir. İki seviyeli Hiyerarşik Doğrusal Modelleme analizleriyse bağlanma temelli kaygının ve ilişki doyumunun vokal senkronizasyona etki ettiğine işaret etmiştir. Bağlanma kaygısı, konuşmadaki senkronla negatif, ilişki doyumuyla pozitif ilişkilidir. İkinci çalışmadaysa romantik partner diyaloglarındaki tonlamada ayırt edilebilirlik sınanmıştır. Çalışmaya katılım gösteren 156 kişiye (Myaş= 34.75yıl, SS=13.06) sözel içerikten arındırılan bir 19

34 dakikalık, yalnızca tonlama olan ses kayıtları dinletilmiş ve dinletilen kaydın yabancı çiftlere mi yoksa romantik çiftlere mi ait olduğu sorulmuştur. Sinyal tanıma kuramındaki analizlere göre romantik partner tonlamasındaki şans ihtimali %50 üstü bir değer ile diğer tonlamalardan ayrılabilmiştir. Veriler, vokal düzeyde eş düzenleme gözlemenin mümkün olduğunu göstermektedir. Bunun yanında eş düzenleme süreci ilişki doyumu ve bağlanma kaygısından etkilenmektedir. Ata (2010) yaptığı araştırmada okul öncesi öğretmenlerinde bağlanma boyutlarıyla sınıf yönetimi profili ve annelerdeki aileyle işbirliği ve iletişime dair öğretmen algılarının ilişkisini ve bu öğretmenlerin öğrencisi olan 4-5 yaşlarındaki çocukların annelerinin bağlanma boyutlarıyla çocuk yetiştirme davranışları ve aileler ile kurulan işbirliği ve iletişime dair öğretmen algılarının arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamıştır. Araştırmaya, 230 okul öncesi öğretmeniyle 4-5 yaş aralığındaki çocuk anneleri (n=230) alınmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmada öğretmenler için Kişisel Bilgi Formu, II. Sınıf Yönetimi Profilleri Ölçeği, Yakın İlişkiler Envanteri olarak 3 araç kullanılmıştır. Anneler içinse toplamda dört araç kullanılmış olup bunlar İşbirliği Ölçeği (AÖİİÖ) Ölçeği, Aile Öğretmen İletişim, Kişisel Bilgi Formu, Yakın İlişkiler Envanteri II, Çocuk Yetiştirme Anketi biçimindedir. Araştırmanın neticelerine göre öğretmenlerin bağlanma kaygılarının sınıf yönetiminde tükenmiş, bağlanma kaçınmalarınınsa ilgili sınıfın yönetim profiliyle pozitif ve anlamlı bir ilişkisinin bulunduğu görülmüştür. Öğretmenlerin bağlanma kaygılarıyla annelerin aileler ile kurulan işbirliği ve iletişime dair öğretmen algılarından beklenenler, katılım ve işbirliği boyutlarının arasında negatif anlamlı ilişkiler olduğu tespit edilmişken öğretmenlerin bağlanma kaçınmalarına dair bir ilişki tespit edilememiştir. İlgili sınıf yönetimi profiliyle annelerin beklenti ve iletişim boyutlarına dair öğretmen algılarının arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Demokratik bir sınıf yönetimi profiliyle annelerin iletişim boyutlarına dair öğretmen algılarının arasında da pozitif ve anlamlı bir ilişki vardır. Katı bir sınıf yönetim profiliyle annelerin katılım, işbirliği ve beklentiler boyutlarına dair öğretmen algılarının arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Hoşgörülü bir sınıf yönetimi profiliyle annelerin katılım, işbirliği, beklentiler, iletişim boyutlarına dair öğretmen algılarının arasında negatif ve anlamlı bir ilişki bulunduğu tespit edilmiştir. Annelerin bağlanma kaçınmalarıyla çocuklarına yönelik cezalandırma davranışlarının arasındaki ilişki pozitif ve anlamlıdır. Annelerin bağlanma 20

35 kaygılarıyla çocuklarından itaat etmelerini beklemeleri arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki bulunduğu görülmüştür. Annelerin bağlanma kaygılarıyla öğretmenlerin iletişim boyutlarına dair öğretmen algılarının arasında negatif ve anlamlı bir ilişki tespit edilirken işbirliği boyutuna dair öğretmen algılarının arasındaysa pozitif ve anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir. Annelerde öğretmenlere dair algılar ve bağlanma kaçınması arasında ise ilişki görülmemiştir. Görgü (2015), okula giden 5-6 yaş grubundaki çocukların sosyal davranışları ve bağlanma biçimleriyle annelerindeki kişilik özellikleri ve bağlanma şekillerinin ilişkisini farklı değişkenler bakımından ele almıştır. Araştırmada örnekler İstanbul Avrupa yakasında okula giden 5-6 yaş grubu çocuklar ile annelerinden oluşturulmuştur. Amaç, okula giden 5-6 yaş grubundaki çocukların sosyal davranışlarıyla bağlanmaları ile annelerdeki kişilik özellikleri ve bağlanmanın ilişkisini farklı değişkenler bakımından ele almaktır. Çocuklardaki sosyal beceriler; annenin eğitim durumu, yaşı, doğumdan sonra ilk bir sene çocuğa kimin baktığı, okula devam süresi gibi değişkenlere göre farklılaşmakta buna karşılık anne çalışma durumu ve cinsiyete göre değişiklik olmamaktadır. Çocukların davranışsal sorunlarının doğumdan sonra ilk bir sene kim tarafından bakıldığı, anne çalışma durumu, eğitim seviyesi ve yaşına göre farklılaştığı ancak okul devam süresi ve cinsiyete göre bir farklılık göstermediği bulunmuştur. Çocukların bağlanma şekillerinin okula devam süresi ve cinsiyete göre farklılık gösterdiği ancak ilk bir sene çocuklara kim tarafından bakıldığı, anne bağlanma biçimi, çalışma durumu, eğitim seviyesi ve yaş değişkenlerinin çocuklardaki bağlanmaya etki etmediği görülmüştür. Küçüködük (2015), anaokuluna devam eden çocukların annelerinin bağlanma şekilleri ve ayrılık kaygısıyla çocuklardaki ayrılık kaygısı ve davranışların ilişkisini incelemiştir. Bu kapsamda annelerdeki bilişsel esnekliğin ayrılma kaygısı ve bağlanma biçimleri arasındaki aracı rolü incelenmiştir. Araştırmada örneklem 280 çocuğun öğretmen ve annelerinden oluşmuştur. Yapılmış olan analizler kapsamında temelde çocuğun sosyal becerileri ve ayrılık kaygısı arasında anlamlı ve aynı doğrultuda, problem davranışları arasındaysa anlamlı ve ters yönde ilişki tespit edilmiştir. Annenin bağlanma biçimiyle ayrılma kaygısının arasında anlamlı ve aynı yönde ilişki tespit 21

36 edilmiştir. Son olaraksa ayrılma kaygısı ve anne bağlanma şeklinin arasında bilişsel esnekliğin anlamlı seviyede bir aracı rol taşımadığı tespit edilmiştir Bağlanma ile İlgili Yurtdışında Yapılan Çalışmalar Harvey ve Byrd (2000), 95 kişiyle yapmış oldukları çalışmada üniversite öğrencilerinin aileleriyle bağlanmaları ve problem olduğunda kurmuş oldukları iletişimi ele almışlardır. Alınan bulgular güvenli bağlanma stilindeki kişilerin problem olduğunda aileden destek almaya daha meyilli olduklarını göstermiştir. Kaygılı kararsız bağlananlarsa ailelerine bir problem olduklarında yönelmemekte, onların desteği için çok gayret sarf etmemektedirler. Sümer ve Knight (2001), bağlanma stillerine göre aile ve iş ilişkilerinin farklılık gösterip göstermediğini araştırmıştır. Çalışmaya 481 adet üniversite öğrencisi katılım göstermiştir. Araştırmanın neticelerine göre saplantılı bağlananlar kayıtsız ve güvenli bağlananlara nazaran aile ortamlarından iş ortamlarına daha olumsuz aktarımlar yapmakta, güvenli bağlananlarsa hem aile hem iş ortamına olumlu aktarımlar yapmaktadırlar. Saplantılı bağlananlarsa bu iki alanı diğerlerine nazaran daha az ayırt edebilmektedirler. Cassidy ve arkadaşları (2003), çocuklardaki akranlar arasında arkadaş seçmeye dair algıları ele almışlardır. Bununla alakalı iki araştırma gerçekleştirilmiştir. İlkinde sınıf öğrencisi, ikincisinde 83 adet 3. sınıf öğrencisi araştırmaya katılmıştır. Çalışma kapsamında kukla aracılığıyla çocuklardan tanımadıkları yaşıtlarıyla alakalı görüşleri ve tanışmayı istedikleri arkadaş tipi sorulmuştur. 7. sınıftaki öğrenciler pozitif arkadaşları seçmişlerdir. Bunun yanı sıra üçüncü sınıfta olanların hepsi bir diğeri ile kendisiyle alakalı düşündüklerine paralel ilişkiler düşünmüştür. Çalışma kapsamında çocukların akran seçimleri ile kendilerini değerli görmeleri ilişkili bulunmuştur. Öbür yandan negatif akran seçimi ile güvensiz bağlanma, depresif hastalıklar ve annenin çocuğu reddetmesinin arasında da ilişki tespit edilmiştir (Akt. Seven, 2006). 22

37 Adam, Gunnar ve Tanaka (2004) yapmış oldukları çalışmalarında iki yaşında bebeği olan 102 annede ebeveynlik ve annenin bağlanmasının arasındaki ilişkide ebeveynsel duygu durumunun arabulucu etkilerini incelemişlerdir. Araştırmacılar çocuk ve anne etkileşimi seanslarında öfke, komutlardaki kalite, zorlayıcılık, sorumluluk ve sıcaklık gibi boyutları incelemişlerdir. Neticelere göre annelerin bağlanmalarıyla ebeveynlik üstünde duygu durumun bir arabuluculuk etkisi görülmemiş ancak ebeveynlik ve anne bağlanması arasında ilişki tespit edilmiştir. Kayıtsız annelere ve güvenli annelere nazaran saplantılı anneler daha müdahaleci ve öfkeli çıkmışlardır. Sıcak ilişkiler ve anne bağlanması bakımından anlamlı bir neticeye ulaşılamamış, en olumlu puan alanlar güvenli bağlanma gösteren anneler olmuşlardır. Wei, Vogel ve Ku (2006) yapmış oldukları araştırmada duygusal ketlenme ve tepkilerin kişiler arası ilişkiler, negatif duygu durumu, bağlanma arasında yol göstericiliğini ele almışlardır. Üniversite öğrencilerinin katılmış oldukları araştırmaların neticelerine göre kaçınan ve kaygılı bağlanmanın negatif duygu durumuyla bireyler arasındaki sorunlara farklı duygu ayarlamaları ile katkı yaptığı belirlenmiştir. Kaygılı bağlanma ile negatif duygu durumu ve bireyler arası problem arasındaki ilişkilerin yalnızca duygusal tepki ile yönlendirilmekte olduğu, bunun tersine kaçınan bağlanma ile kişiler arası problemler ve olumsuz duygu durumunun yalnızca duygusal ketlenmeler ile yönlendirilmekte olduğu belirlenmiştir. Rönnlund ve Karlsson (2006) bağlanmanın ergenlerdeki davranışsal sorunlara ne düzeyde etki ettiğini araştırmışlardır. Olumsuz davranışlarla güvensiz bağlanmanın arasında yakından bir ilişki tespit edilmiş, güvenli bağlanma ile de ters yönlü bir ilişki görülmüştür. Roelofs, Meesters ve Muris, (2008) yaptıkları çalışmada ebeveynlerdeki romantik bağlanmanın ve yetiştirme tutumlarının çocuklardaki bağlanmaya etkilerini ele almışlardır. Ebeveynlerdeki bağlanma şeklini, çocuklardaki bağlanma güvenliği ve ebeveyn tutumlarını belirleyebilmek için 3 ölçek 237 çocuğa uygulanmıştır. Araştırma kapsamında güvensiz bağlanma gösteren ailelerin demokratik tutumlarının güvenli 23

38 bağlanma gösterenlere nazaran düşük olup izin verici boyutların daha çok olacağı düşünülmüştür. Araştırma neticesinde bu düşünce desteklenmiştir. Oosterman ve Schuengel (2008) yapmış oldukları araştırmalarında üvey çocuklarda görülen bağlanmanın bakım verenlerin duyarlılıkları ve davranış sorunlarıyla aralarındaki ilişkiyi ele almışlardır. Örneklem grubuysa 61 adet aylık çocuktan meydana getirilmiştir. Laboratuvar ortamında ve ev gözlemleriyle bakıcının duyarlılığı ve bağlanmanın güvenliği ele alınmıştır. Üvey ebeveynlerin duyarlılıkları bağlanma güvenliğiyle pozitif doğrultuda ilişkili bulunmuştur. Unger ve De Luca (2014), bazı çocuk istismarlarının yetişkinlikte güvenli olmayan bağlanmayla ilgisinin bulunduğunu, bu yetişkin bağlanma şeklinin çocuk istismarı geçmişi ve bunun negatif neticelerinin arasında arabuluculuk yaptığını düşünmüştür. Bu kapsamda yapmış olduğu araştırmada 294 erkek ve 552 kadın üniversite öğrencisine çocuk istismarına dair geçmiş, demografik değişkenler, güncel psikolojik semptomlar, öz saygı, yetişkin bağlanma şekilleriyle alakalı anket doldurulmuştur. Çalışmadaki bulgularda fiziki istismarlar kaçınan bağlanmayla, psikolojik yıpratmaysa kaygılı bağlanmayla alakalı bulunmuştur. Fiziki istismar ve ihmalin arasında kaygılı bağlanmayla bir ilişki tespit edilmiştir. 24

39 2 ÇOCUK YETİŞTİRME TUTUMU 2.1 Annenin Çocuk Yetiştirme Tutumu 1920 sonrasında ebeveynlerin tutumları araştırma konusu olmuştur. Bu tutumların çocukların davranışlarına etkileri davranışçı teorisyenleri bu konuda araştırma yapmaya sevk etmiştir. Çocuklar doğumları itibariyle bilhassa anneleriyle iletişimde olmaktadırlar. Hatta anne karnında bile bir iletişim söz konusudur. Çocuk sürekli öğrenmekte ve babasını, annesini model almakta, taklit etmektedir. Bu taklit olumlu ya da olumsuz davranışın öğrenilmesine yol açabilmektedir (Bandura ve Walters,1959). Çocukların kişilik özelliklerinin saptanmasında, çevre iletişiminde, problem çözme becerisi ve yaratıcı düşünmelerinde aile tutumu son derece önemlidir. Çocuk, aileden gelen bildirimleri taklit edip davranış becerileri geliştirmektedir. Düzenli, kuralları bulunan, sevecen ve istikrarlı bir ailede büyümüş çocukları daha sağlıklı bir şekilde sosyalleşmektedirler (Aktaş Özkafacı, 2012). Baumrind (1967, 1971), aile tutumlarının çocuklara etkisine dair pek çok teori ortaya koymuştur. Teorisini dört başlıkta toplamış olup bunlar bakım destek, olgunluk beklentisi, iletişimde açıklık ve kontroldür (Yıldız, 2012). Bakım- Destek: Çocuğa ailenin gösterdiği şefkat, bakım, fedakârlık, ilgi, merhamet ve sevginin içtenliğiyle ilgilidir. 25

40 Olgunluk Beklentisi: Ailenin çocuğun gelişim alanlarında sergilediği başarıyı ve çocuğun gelmiş olduğu noktayı dönüt sunarak ne kadar özendirdiğiyle ilgilidir. İletişimde Açıklık: Ailenin müşterek karar vermesi, istenmeyen durum ve davranışların sebeplerini çocuğa açıklaması, onun düşüncelerine saygı gösterip dinlemesidir. Kontrol: Sosyal çevre ve ev ortamında ailenin koymuş olduğu kurallara çocuğun uyum durumudur. Baumrind (1967), ebeveyn tutumlarını otoriter, izin verici ve demokratik olarak üç başlıkta toplamıştır (Yıldız, 2012): Demokratik Tutum Bu tarz ebeveynlerin bakım destek, olgunluk beklentisi, açık iletişim, kontrol konusunda enerjileri yüksektir. Bu ailelerin çocuklardan beklentisi olgun bir davranış ve konulan kurallara uyumdur. Çocuklara karşı ilgilidirler. Çocukları ile iletişimlerinde göz teması kurmakta, fikirlerine saygı duymakta ve onları dinlemektedirler. Zihinsel, gelişimsel ve sosyal açıdan gelişmeleri için onlara destek olmaktadırlar. Baumrind, demokratik bir ailede yetişmiş olan çocukların sosyal ve zihinsel olarak yeterli olan, özgüvenli, kendilerini ifade edebilen, yaratıcı kişiler olduğunu belirtmektedir (Aktaş Özkafacı,2012). Bu tarz ebeveynler çocuklarına karşı duyarlı olup kontrol, talep ve kabul seviyeleri de yüksek olmaktadır. Cezadan ziyade destekleyici bir tutumdadırlar. Çocukların kabiliyetleri ve bireysel yanlarının bilincindedirler. Çocuklarının bireyselliklerini ve özgürlüklerini destekleyip onları olduğu gibi kabul etmektedirler (Baumrind, 1967, 1971; Maccoby ve Martin, 1983). 26

41 Demokratik tutumdaki ailelerle çocukların arasında net bir iletişim bulunmaktadır. Demokratik aile tutumunda düzen sağlayan sevgi ve denetimle beraber özerklik de olmakta, birbirine ters olan sevgi ve denetim bir arada barınmaktadır (Yavuzer, 2003). Ailenin gözünde çocuk kendisini değerli görmek, saygı görmek istemektedir. Ailenin ortamı çocuk için benliği tanıma olanağı sunduğu takdirde çocuk sosyal ve başarılı olacaktır. Demokratik bir ailede evde uyulacak kurallar belli olup ev, belirli bir rutine sahiptir (Yavuzer, 1999). Demokratik aile ortamı sıcak olup paylaşma, işbirliği, empatik bir anlayış, koşulsuz sevgi ve saygı vardır. Gerektiği zaman aile sınır koymakta ancak kurallar birlikte belirlenmektedir. Korku yerine saygı vardır ve sevecenlik öne çıkmaktadır (Özgüven, 2001) İzin Verici Tutum Bu tutumdaki ailelerde bakım ve destek boyutu oldukça yüksektir. Bu stilde olan ebeveynler çocukları özgür bırakmakta, çocuklar istediğini yapmaktadırlar. Kurallar oldukça düşük düzeydedir. Bu tutumdaki ebeveynler, çocuklarını kontrol altında tutmaz ancak sıcak ve dostça davranırlar. İzin verici tutuma sahip olan ebeveynlerin yetiştirdiği çocuklar genelde dengesiz, doymamış, iç kurallara uymayan kendi merkezli bireylerdir (Baumrind, 1967, 1971). Bazı durumlarda izin verici tutumdaki anne-babalar çocuklarını cezalandırılmış olsa bile, cezalar yetersizdir ve çocuğun ciddiye almadığı durumlardır. Çocuk, ipleri elinde tutar. Çocuğun anne-babası arasında sağlıklı bir iletişim kurulmadığı, çocuğun ebeveynlerini umursamadığı, çocuğun çok aşırı bir sevgi ortamında yetiştiği ve şımartıldığı söylenebilir (Turhan, 2014). Maccoby ve Martin Baumrind in üçlü modelini geliştirmişlerdir. Ebeveynlerin tutumlarının iki temel boyutu bulunmaktadır. Bunlar: talep edicilik ve duyarlılıktır. 27

42 Baurmind tarafından geliştirilen izin verici stil, hoşgörülü / izin verici ve ihmalkâr / izin verici olarak iki boyutta incelenebilir (Aktaş Özkafacı, 2012). İzin verici hoşgörülü tutum: Anne ve baba, çocuğa karşı sevgi dolu bir yaklaşım ortaya koyarlar. Çocuğa karşı kontrol, beklenti ve iletişim düzeyi oldukça düşüktür. Çocuklarla iletişim kurulsa da, ebeveynlerin daha az saygı gördüğü söylenebilir. Çocuğa karşı hassas ve kabul edici davranışlar sergilerler, ancak kontrol edemezler. Çocuğa karşı ceza uygulamaları olmamaktadır. İzin verici ihmal edici tutum: Çocuğa karşı kayıtsızlık ve ilgisizlik bulunmaktadır. Ebeveynler çocuğun ihtiyaçları ile ilgilenmemektedirler. Bu tarz ebeveynlerin duyarlılığı, kabulü ve kontrolü azdır. Kontrol ve denetim oldukça düşük seviyededir (Yıldız, 2004) Otoriter Tutum Bu tutumdaki anne-babalar, yüksek düzeyde kontrol ve olgunluk beklentisine sahip, açık iletişim ve bakım boyutlarının düşük olduğu ebeveynlerdir. Bu tutuma sahip ebeveynler, diğer bir bakış açısıyla gerçek bir yönetici rolünü üstlenirler. Çocuğun fikirlerine, düşüncelerine fazla önem vermedikleri gibi, görüş alışverişinde bulunmak konusunda da çok çaba göstermezler. Ebeveyn ne isterse, çocuğun onu aynı şekilde kabul etmesi beklenmektedir (Baumrind, 1971). Otoriterliği benimseyen aileler, çocuklarını anlamak konusunda, düşüncelerini algılamaya ve değer vermeye, onlarla fikir alışverişinde bulunmaya, onların istekleri ve düşünceleri karşısında empati kurmaya çaba göstermezler. Bu, ebeveynlerin yetiştirdiği türden bir çocuk; stres ve huzursuzluk, özgüvensizlik, sessizlik, utangaçlık ve bazı durumlarda olumsuz bir reaksiyon ve saldırganlık gösterebilecek şekilde büyür. Sürekli olarak eleştirilmesi sonucunda aşağılık kompleksi oluşan çocukta, kendi kararlarını alma konusunda bir noksanlık olur ve sürekli kendini yönetecek birileri için arayıştadır. 28

43 2.1.4 Diğer Tutumlar Yukarıda ifade edilenlerin dışında kültürümüzde ortaya çıkan farklı ebeveyn tutumları da mevcuttur. Bu tutumlar: dengesiz ebeveyn tutumu, aşırı koruyucu ve kaygılı ebeveyn tutumu, sınırsız özgürlükçü ebeveyn tutumu, mükemmeliyetçi ebeveyn tutumu, tutarsız ebeveyn tutumu, güven veren ebeveyn tutumu, reddedici ebeveyn tutumunu, ayrımcılık yapan ebeveyn tutumu olarak aşağıda açıklanmıştır Dengesiz Anne Baba Tutumu Bu tutumda, anne ile baba arasında görüş ayrılıkları olabilir ve çocuğa karşı değişken tutumlar sergilenebilir. Örneğin, annenin çocuğa karşı sevecen davrandığı durum içerisinde babanın sert ve agresif olması ya da ebeveynlerden birinin önce yumuşak bir ses tonuyla konuşurken daha sonra sesini yükseltmesi, ebeveynin kötü bir davranış ortaya koyan çocuğunu dövmesi, ardından da dövdüğü için özür dilemesi gibi durumları kapsar (Bilgin Aydın, 2003). Tutarsız ve dengesiz ebeveyn tutumları çocukların kişilik gelişimlerinde oldukça önemli sorunlar ortaya çıkartır. Çocuğun iç dünyasında sürekli bir çatışma durumu ve huzursuzluklar belirir. Tutarsızlık gösteren bir yapının içinde olan çocuk da dengesiz bir gelişim gösterir. Bu yapı içinde gelişen çocuklar, toplumda yer edinmekte zorlanırlar, karar verme noktasında önemli zorluklar çekerler ve nerede ne şekilde davranmaları gerektiği konusunda kararsızlıklar yaşarlar (Kabalı, 2012) Aşırı Koruyucu Anne Baba Tutumu Olağan şartlardan geç yaşlarda çocuk sahibi olan ebeveynlerde ya da geniş aileler içinde büyümüş olup, tek çocuk sahibi olan ebeveynlerde karşılaşılan bir tutumdur. Bu tutumdaki ebeveynlerin yetiştirdiği çocuklar, inisiyatif sahibi olurlar ve anne-baba çocuklarının istek ve düşüncelerine çok önem verir. Bu tutumla yetişmiş olan bireyler, ebeveynlerine hükmetmeye başlarlar ve onlara diğer tutumlara göre daha az saygı gösterirler (Bilgin Aydın, 2003). 29

44 Aşırı koruyucu tutum ile büyütülen çocukların kişiliklerindeki etkilere bakıldığında, koruyucu ebeveynlerinin sınırladığı alanlarda deneyimleme şansı olmayan alanlar dolayısıyla zorlandıkları koşullar olduğu, yolunda gitmeyen durumlarla karşılaştıklarında kaygılandıkları ve diğerlerine göre daha kolay huzursuzluk yaşadıkları söylenebilir. Bu çocuklarda, girişimcilik ve bağımsız deneyimleme durumları diğerlerine oranla daha düşüktür. Ebeveynler çocukları için pek çok fedakârlığı yapabilecek durumdadırlar ve bu çocuğun bireyselleşmesinin önünde çok önemli bir engeldir. Özgüveni düşük, sorumluluktan kaçınan bireyler olmaları muhtemeldir (Yıldız, 2004) Mükemmeliyetçi Anne Baba Tutumu Mükemmeliyetçi ebeveynler, çocuklarından yapılabilecek olanın en iyisini talep ederler. Her alanda ve konuda büyük başarı beklentisi içinde olurlar. İletişimde, konuşmada, sporda, resimde, sosyal anlamda çocukları her zaman diğerlerinden daha iyi olmalı, en iyi olmalıdır. Kendilerinin başaramadıkları pek çok şeyi çocuklarının başarması arzusundadırlar, çocuklarını var oldukları şekilde kabul etmek yerine onların sınırlarını zorlamayı tercih ederler. Çocukları onların gözünde yetişkin bir birey gibidir ve çocuklarının sosyal çevrelerini dahi çoğu zaman ebeveynleri dizayn eder (Çakmak ve Kaplan, 2015). Mükemmeliyetçi tutumla büyüyen çocuklar, sevginin ve sevilmenin bir bedeli olduğunu düşünürler ve bu onları güvende hissetme konusunda olumsuzluğa iter. Hırçın davranışlar gösterebilirler ya da başarısız olma kaygısı ile çoğu zaman boyun eğmeleri daha kolaydır. Başarısızlık korkusu kadar, başaramadıklarındaki hayal kırıklığı da oldukça keskindir. Başarısız olduklarında kendilerini çok değersiz hissederler ve bu da onların çok sık periyotlarda depresyon yaşamalarına neden olur. Ebeveynlerine layık olmak adına uğraşmaları kolay yorulmalarına sebep olur, doyumsuzlaşmaya başlarlar. Her konuda aşırı tedirginlik ve kaygı durumları görülebilir; yalan söyleme, tırnak yeme ya da altlarını ıslatma gibi davranış ve durumlar ortaya çıkabilir. Arkadaş ilişkileri problemlidir. Onları sıklıkla eleştirirler, çok fazla arkadaşlık beklentisi içine girerler ve 30

45 istedikleri olmadığında çok ani şekilde arkadaşlarından uzaklaşırlar (Mestçioğlu Gökmoğol, 2012) Güven Veren, Destekleyici Anne Baba Tutumu Ebeveynler bu tutumda çocuklarını oldukları gibi kabul ederler ve her anlamda desteklerler. Çocukların kabiliyetli oldukları konularda ortam hazırlanır, evde uyulması gereken kurallar olduğunda beraber karar alınır ve huzurlu bir ev ortamı yaratılır. Çocuğun düşüncelerine önem verilir ve ifade özgürlüğü kavramı iyi şekilde hissettirilir. Olumlu bir ebeveyn tutumu olarak ifade edilebilir (Çakmak ve Kaplan, 2015). Bu tutum ile büyüyen çocuklar, sosyal hayatında başarılı, kurallar konusunda anlayışlı, insanlara ve çevresine saygılı, özgüvenli, aktif, sevgi ve vicdan barındıran, huzurlu ve başarılı çocuklardır (Özkaya,2012) Reddedici Anne Baba Tutumu Çocuklarına düşman gibi davranmakta olan bu aileler onlara şefkat, ilgi ve sevgi göstermemektedirler. Çocuklarının başarısızlıkları hep ön plana çıkmakta ve çocuklar eleştirilmektedir. Emiri verici ve sert şekilde konuşup davranmaktadırlar (Çakmak ve Kaplan, 2015). Reddedilmiş olan çocuklara evde diğerlerinden farklı davranılmaktadır. Çocuk için aile güven verici, sosyal ve sıcak bir ortam değildir. Aile çocuğu anlamamakta, sevmemekte ve bir diktatör gibi onu yönetmeye uğraşmaktadır. Reddedici aileler çocuklarına istenmediğini sürekli hissettirip onu hor görmektedirler. İlk fırsatta çocuğun aileden uzaklaştırılması için çabalanır. Bu nedenle çocuğun aile büyüklerinin yanına yollanması mümkündür. Bu tutumda büyüyen çocuklar yardım duygusundan uzak olmaktadırlar. Agresif ve sinirli davranışları vardır. Sıklıkla duygusal kırgınlıklar yaşamaktadırlar. Genelde hayvanlara ve kendisinden küçüklere şiddet göstermeye meyillidirler. 31

46 Reddedici tutumun farklı farklı nedenleri olabilmektedir. Ailenin sevmediği birine benzemesi, çocuğun çalışan anneye engel teşkil etmesi, eşlerin birbirlerini ihmal etmesi ve eşin çocuğu kendine rakip görmesi, anne baba olmaya hazır olunmaması, istenmeyen bebek olma gibi nedenler sayılabilse de bunlar yalnızca bahane olacak, çocuğun reddedilmesini haklı çıkartmayacaktır (Kabalı, 2012). Kılıç (2013) a göre olumsuz çocuk ayrımı da bir diğer olumsuz ebeveyn tutumudur. Çocuk ayrımı iki farklı cinsiyetten olan çocuklardan bir tanesini üstün tutmayı ifade etmektedir. Genelde üstün tutulan taraf erkek çocuğudur. Cinsiyetin dışında çocuk ayırma bazen bir tanesini daha çok sevme şeklinde de olabilmektedir. Psikolojik nedenler, kişisel tecrübe, doğum sırası gibi sebeplerle ailedekiler birbirlerinden farklı algılanabilmektedirler. En küçük çocuğun şımarık olması düşüncesi buna örnektir (Kılıç, 2013). Anne baba tutumunun sağlıklı olması için eğitim ve sevgi ilk sıraya konmalıdır. Çocuk sahiplenilmeli, güven, şefkat, ilgi çocuğa verilmelidir. Aileler olumlu tutumda çocuklarının ihtiyaçlarını karşılayıp kendilerine yetme becerilerini de geliştirmekte, eğitim ve sevgiyi en sağlıklı şekilde doğru bir oranda vermektedirler (Kılıçarslan, 2008) 2.2 Çocuk Yetiştirme Tutumları: Kuramsal Arka Plan Psikanalitik Kuram Sosyalleşme Freud a göre, çocukların ailelerine duydukları duygusal bağın kişilere uzantısını ifade etmektedir. Kişilik sistemlerinde de kişinin sosyal yanıyla süper egoya dikkat çekilmektedir (Gülay ve Akman, 2009). Bir kişinin toplumda etkili şekilde yaşaması için o toplumdaki kurallar ve değerler sistemini kazanması gerekmektedir. Bunlar sosyalizasyon süreçleriyle kazanılmakta olup psikanalitik kuramdaki yapısal modelde süperego olarak anılmaktadır. 32

47 İd: İlkel ben denmektedir. Biyolojik ihtiyaçları psikolojik gerilimlere yani isteklere dönüştürmektedir. İd, haz elde etme odaklı çalışmakta ve acıdan kaçınmaktadır. Tamamıyla ahlak ve mantık kalıpları dışındadır ve gerçeklik kavramından yoksun olmaktadır (Gülay ve Akman, 2009). Ego: 6-8. aylarda, cidden evrimleşip gelişmekte ve idin amaçlarına ulaşabilmesine yardım etmektedir. Sadece ego zihindeki imgeler ile gerçek dünya nesnelerini ayırabilmektedir. İdin haz arayışına karşın ego gerçekliğe uyup ikincil süreçler vasıtasıyla ihtiyaçları doyurabilecek uygun çevresel şartlar ve nesne bulana kadar içgüdüsel doyumu erteleyip organizmanın bütünlüğünü sağlamakta ve güvenliğini temin etmektedir (Gülay ve Akman, 2009) Süperego: 3-5 yaşları civarında süperego egodan ayrılmaya başlamakta; öğretmen, ebeveyn gibi otorite figürlerinin özellikleri benimsenmektedir. Süperego vicdanı yönlendirmektedir. Böylece hoş görülmeyen davranış ve düşünceleri vicdan cezalandırmaktadır. Çocuk tarafından bu ceza ailenin sevgisini yitirmesi biçiminde algılanmakta ve çocuklarda güvenilir olmayan dış dünyada yalnız kalacakları endişesi yaratmaktadır. Bu yalnızlıktan korunabilmek için güçlü anne ve babayla kurulan özdeşimle ego, onların standartlarını benimsemektedir (Gülay ve Akman, 2009). Özdeşim Freud a göre, çocuk açısından duygusal bakımdan önemli olan bireyin birçok davranış, ilgi ve değer yargısının bütünsel biçimde benimsenmesi ve kendine mal edilmesidir. Anne baba ile iki türlü özdeşim kurulmaktadır. Rakiple özdeşim ve analitik özdeşim kavramları şöyledir: Analitik Özdeşim: Çocuğun bağlanmış oluğu bireyle özdeşim kurmasını ifade etmektedir. Freud bunun oral dönemde başlayıp hayat süresince devam eden ilk sevgi objesi olan anne ile kurulan özdeşim olduğunu belirtmektedir. Çocuk annesinden hem sevgi açısından hem de fiziksel açıdan doyum sağlamaktadır. Sevgi nesnesi bebeklikte yanında değilken bebek, ona ait birtakım davranışlar canlandırıp aynı doyumu yaşama çabasındadır. Yetişkin olunduğunda da bilhassa kaygılı hallerde baba ya da anne gibi davranmanın bireye güven vereceği ifade edilmektedir. 33

48 Rakiple Özdeşim: Çocukların hemcinsleri olan ebeveynleriyle kurdukları özdeşimlerdir. Çocuklar okul öncesi döneme geldikleri zaman cinsiyetin kalıcı oluğunu anlamaktadırlar. Bu doğrultuda cinsiyet rollerini öğrenmekte ve oyunlarında bunu kullanmaktadırlar (Doğan, 1998). Burada mühim olan nokta çocukların hemcinsi olan ebeveynlerin tutumlarını bir zorlama ve baskı olmadan benimsemeleridir. Böyle kazanılmış olan davranış ve tutumlar içselleştirilecek ve dolayısı ile ilerleyen yaşlarda kalıcı olabilecektir. Okul öncesi dönem ailenin de çocuklarına yoğun şekilde toplumsallaşma eğitimi sunduğu bir dönemdir. Bu eğitimin verilmesinde anne baba tarafından kullanılan yaklaşım ve disiplin yöntemleri çocuk tarafından algılanabilecek ve ilerde hatırlanabilecektir. Bu yüzden dikkatli olunması gerekmektedir (Mızrakçı, 1994) Bilişsel Gelişim Kuramı Bilişsel gelişim kuramında Piaget, organizmanın çevreye aktif bir uyumundan bahsetmektedir. Gelişimin, organizma tarafından doğuştan getirilen potansiyel ile gerçekleştiği görüşünde odak nokta organizmadır. Sosyal çevrenin etkilerini çocuktaki potansiyelin gerçekleşebilmesinde oynamış olduğu yavaşlatıcı rol ile sınırlamaktadır. Piaget ebeveyn tutumları ve bunun çocuklara etkilerinden söz etmemiştir. Fakat gelişim olgusunun basamaklar biçiminde meydana geldiği ve çocukların gelişim seviyelerinde belli birtakım sınırlılık ve kabiliyetlere sahip olduğu görüşü birtakım araştırmacıların beklenti, davranış ve tutumlarıyla çocukların gelişim seviyelerinin arasında uyuşmaya dair çalışmalar yapmalarına sebep olmuştur (Doğan, 1998). Piaget e göre çocukların her biri aynı gelişim dönemlerini izlemektedirler ve çocukların her döneme girme yaşı hepsinde toplumsal ve fiziki çevreden etkilenmektedir. Çocukların mevcut gelişim seviyeleriyle uyuşmayan beklentilerinse çocuk üstünde duygusal problemler yaratabileceği saptanmıştır (Yavuzer, 2003). Aşırı beklentiler kadar çocukların gereksinimi olan yaşa uygun uyaranların verilmemesi de gelişime negatif etki edip aşırı durumlarda çocuk istismarı hatta 34

49 ihmaline neden olabilmektedir. Ailelerin bu yüzden çocuk gelişim basamaklarına dair bilgi seviyelerinin çocuklara tutumların etki edeceği düşünülmektedir (Mızrakçı, 1994) Sosyal Öğrenme Kuramı Mekanik modelde açıklanmış olan Bandura nın sosyal öğrenme kuramına göre çocuklar başka kişilerin yaptıklarını gözlemleyip onların yaptıklarını yapmak suretiyle davranış biçimleri kazanmaktadırlar. Çocuklar en çok anne ve babalarını taklit edip model almaya meyillidirler (Gander ve Gardiner, 1995). Bandura, insan davranışlarını incelerken kişinin yaşamış olduğu ortam içerisinde değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapmaktadır. Öğrenme süreçlerine sosyal ortam içerisinde bakıldığı zaman gözlem yolu ile öğrenme öncelik kazanmaktadır. Çocuk, etrafındaki bireyleri gözlemekte ve taklit etmektedir. Bu öğrenme model alarak öğrenmedir. Çocukların gözledikleri davranışı taklit etmeleri için modelin birtakım niteliklerine sahip olmaları gereklidir (Mızrakçı, 1994). Gözlem ile öğrenebilmek için modele dikkat edilmelidir. Daha sık ilişkide olunan kişileri daha çok gözleme olanağı olacaktır. Bu yüzden yakın çevreyi meydana getiren bu bireylerin dikkat çekme ihtimalleri daha yüksektir. Gözleyen kişiyle modelin arasında müşterek nitelikler bulunuyorsa modelin taklit edilme ihtimali artacaktır. Bu sebeple çocukların hemcinsleri olan ebeveynlerini daha fazla taklit etmeleri beklenmekte, bu da Freud un rakiple özdeşim ilkesiyle benzerlik taşımaktadır. Kişilik gelişiminin mühim bölümünün ufak yaşlarda biçimlendiği düşünüldüğünde bu görüşlerin geçerlilikleri daha yüksektir. Oysaki çocuk büyüdükçe taklitte daha seçici olacaktır. Anne ve babanın model alınma durumu çocuğun onlara benzeyip benzememe yönündeki isteğine göre değişmektedir. Bu kapsamda bireylerin ailelerinden gözlemledikleri çocuk yetiştirme tutumunun kendilerindeki tutumlara etkilerinin, anne babalarını onaylamalarına bağlı olduğu ifade edilmektedir (Keskin, 2005). 35

50 2.2.4 Sistem Modeli Sistem modeli, sistemin korunması ve dengenin yakalanması için fonksiyon gösterdiği görüşünü savunmaktadır. İnsan gelişiminin sosyal ve psikolojik sistemlerin kaynaşmasıyla oluştuğu düşüncesini temel almaktadır. Bu görüşe göre insan ve çevre karşılıklı ilişkilerde bir denge arayışındadır. Bu arayış da hayat boyunca devam etmektedir (Keskin, 2005). Yapısalcı perspektiften ele alındığında aşırı kopuk ve bağlı sınırlar ailede etkin problem çözme süreçlerine engel olup kişisel gelişimi zorlaştırmaktadır. Hangi sınır çeşidi olduğu fark etmeksizin aşırıya kaçıldığında yapılan fonksiyonlarını kaybetmektedirler. Çünkü aile fertleri aile gereksinimleriyle otonomileri arasında çabalarken denge kuramamaktadırlar (Worden, 2013). Bireyin çevre şartlarından en azından bir bölümünü seçmede özgür olabilmesi ve neticede bu çevre tarafınca biçimlendirilmesi insan davranış ve tutumlarının değerlendirilmesindeki bakış açılarını meydana getirmektedir. Bu görüşte çevre ile ilişkilerine de değinilmektedir. Anne, baba ve çocuğun ilişkisinin sadece ikili olarak değil tüm çevresel unsurlarla beraber araştırılması gerektiğini ifade etmektedir (Mızrakçı, 1994). Etkileşim kuramı kapsamında aileler çocukların davranışlarına şekil vermeye çalışırlarken kendileri de davranışlarını çocuklarına göre şekillendirmektedirler. Ebeveynin çocuğa yönelik davranış ve tutumları incelenecek olursa çocukların kişilik özellikleriyle bunun aileye yansımaları dikkate alınmak durumundadır. Aile, birbirine geçmiş yapı ve etkileşimlerden meydana gelmektedir (Maccoby ve Martin, 1983). İlk etkileşimler yakın çevreyle başlamakta olup sosyokültürel çevrenin de katılmasıyla daha geniş çevrelerde etkileşim yayılmaktadır (Mızrakçı, 1994). 36

51 2.2.5 Bireysel Psikoloji Kuramı Freud a benzer biçimde Adler kuramında hayatın ilk senelerinin, toplumsal uyum ve ilk deneyimlerin önemli olduğuna vurgu yapılmaktadır. Freud dan farklı şekilde insanların dürtüler ve toplumsal isteklerin arasındaki çatışmadan çok her kişinin doğuştan getirmiş olduğu sosyal ilgiyle topluma uyum sağlayabileceği düşüncesini yansıtmıştır. Sosyal ilgi, sosyal çevrede gelişmektedir. İlk önce anne ve aile fertleri, sonrasındaysa aile dışındakiler bu sürece katkı yapmaktadırlar. Fakat çocukların bir diğer kişilerle en etkili ve ilk teması anne ile olandır. Adler, annenin iki aşamalı bir görevinin olduğunu ifade etmiştir. Birincisi sosyal ilgi olgunlaştırmada çocuğu destekleyip cesaretlendirmektir. İkincisiyse çocuk tarafından geliştirilen bu ilginin kendiyle ilişkisinin haricinde diğer insanlara da geçebilmesine yardım etmektir. Bunun yanı sıra annenin eşi ve diğer çocuklara, insanlara yönelik ilgi ve sevgisi çocuk açısından model oluşturacaktır. Annenin ilgi ve sevgisi sadece çocuğuna yoğunlaştığında çocuk, geliştirmiş oluğu bu ilgiyi diğerlerine aktarmayı öğrenmeyecektir. Anne ile babanın ilişkisi de çocuğun sosyal ilgisinin gelişmesinde önemlidir. Burada mutsuz bir ilişki olduğunda çocukların sosyal ilgilerinin gelişmesi çok zordur (Gülay ve Akman, 2009). Sosyal ilgi, insanlık için daha iyi bir gelecek temin etme adına gayret sarf etmeyi kapsamaktadır. Çocukluk ile başlamakta olan toplumsallaşma süreçleri toplum içerisinde yer tutma, katkı yapma, aidiyet hissi kazanma adına verilen sosyal çabayı ifade etmektedir. Sosyal ilgi öğrenilmekte, öğretilmekte ve kullanılmaktadır. Adler e göre sosyal ilgiyle empati denktir (Corey, 2008). Adler evrensel üç yaşam görevinden söz etmektedir. Bunların ilki sosyal görev olan arkadaşlık kurma, ikincisi evlilik ve aşka dair görevlerden olan yakın ilişki kurabilme ve sonuncusu mesleki görev olan topluma katkı yapmadır. Tüm insanlar milliyet, kültür, zaman, cinsiyet ve yaş fark etmeden bu görevleri gerçekleştirmelidir. Adler kuramının önemli kısmı doğrum sırası ve kardeş ilişkilerinden oluşmaktadır. Adler beş adet psikolojik konum belirlemiştir. Bunlar tek çocuk, en küçük 37

52 kardeş, ortanca, iki kardeşin ikincisi ve en büyük çocuk şeklindedir. Kişinin ailedeki yerine dair bireysel yorum ve algısı gerçek doğum sırasından daha önemlidir. Adler yaklaşımını savunanlar kişilerin karşı karşıya kaldıkları zorlukların sosyal boyut olduklarını düşündüklerinden aile içindeki ilişkileri önemsemektedirler (Ansbacher ve Ansbacher, 1964, Dreikurs, 1953; Adler, 1958; Corey, 2008: 113). 1) En küçük sürekli ailede bebek muamelesi görmekte, en fazla şımartılan olmaya yakın olmaktadır. En küçükler kendi yollarına gitmeye meyillidirler. 2) Ortanca çocuklar genellikle kendilerini arada ezilmiş gibi hissetmektedirler. Hayatın aldatıcılığı ve haksızlığına inanabilmektedirler. Bu kişi zavallı ben denebilecek bir ruh halinde olabilmekte ve sorunlu bir çocuğa dönüşebilmektedir. 3) İkinci çocuğun konumu farklıdır. Doğmuş olduğu günden bu yana ilgiyi bir başka çocuk ile paylaşmaktadır. İkinci çocuk, tipik biçime bir yarışta gibi davranmakta ve genelde sürekli tetikte olmaktadır. 4) En büyük çocuk: genelde gösterilmiş olan ilgiden en önemli payı almakta ve bir süre tek çocuk olduğundan ilgi odağı oluşu sebebiyle şımartılmaktadır. 2.3 Çocuk Yetiştiren Anne-Baba Tutumlarının Çocuklar Üzerindeki Etkileri Aile Tutumunun Çocuğa Etkisi Yapılmış olan araştırmaların neticelerinde ailesince saygı duyulup model olunan çocukların yaşıtlarına nazaran daha sosyal ve fedakâr oldukları belirlenmiştir. 38

53 Davranışçı Yaklaşıma Göre Çocuk Yetiştirirken Ailenin Davranışlarının Çocuğa Etkileri John Watson, modern davranışçılığın kurucusudur. Bebeklere verilen eğitimle onların önemli insanlar olabilmeleri sağlanabileceği gibi eğitim vermeyip göz ardı edilmeleri neticesindeyse hırsızlık gibi kötü huylar sahibi kişiler olmalarına da neden olunabilmektedir (Sargın, 2007) Çocuklara Boyun Eğme Bu tarz ailelerde, çocuklar ebeveynlerine hükmetmekte onlara pek saygı göstermemektedirler. Bu çocuklar sadece baba ve anneleri ile yetinmeyerek zaman içerisinde ev haricindeki kişilere de egemen olabilmenin yollarını arar hale gelmektedirler (Yavuzer, 1999) Çocuk Ayırma Tüm çocuklarını eşit sevdiklerini söylemelerine rağmen bazı baba ve annelerin çocukların bazılarını daha fazla sevdikleri görülmektedir. Ebeveynler bu gibi hallerde sevdikleri çocukları kayırmaktadırlar. Aşırı sevgiye maruz kalan bu çocuklarsa anne ve babaları ile oynamayı tercih edip arkadaşlarına karşı baskın ve saldırgan olmaktadırlar (Yavuzer, 1999) Babanın Çocuğun Kişilik Gelişimi Üzerindeki Etkileri Babası olmayan erkek çocuklarla olanlar kıyaslandığında babasız olanların diğerlerine nazaran daha az saldırgan, daha bağımlı ve ilişkilerde daha zayıf oldukları, ahlak yargıları bakımından gelişmedikleri ve okul başarılarının az oluğu, bunun yanında maskülen kimliklerinin daha az olduğu görülebilmektedir (Yavuzer, 1999) Babasından sevgi ve ilgi görmüş olanlarsa uyumlu, liderlik özellikleri olan ve arkadaşları ile daha iyi ilişki kurabilen çocuklar olmaktadır. Babanın daima toleranslı 39

54 davranması, etkin disiplin yöntemlerini uygulamaması, annenin de uyumsuzluğu durumunda çocuklarda çalma, okuldan kaçma gibi şeyler daha çok görülebilmektir. (Yavuzer, 1999). 2.4 Çocuk Yetiştirme Tutumlarına Etki Eden Faktörler Ailelerin pek çok özelliği tutumlara etki edebilmektedir. Anne baba deneyimi, yaşı, kendi aralarındaki ilişki, eğitim seviyesi, çocuklardan beklentiler, çocukların doğum sıraları, özellikleri, cinsiyetleri ve yaşları, ailedeki sosyo ekonomik düzey bu tutumlara etki edebilmektedir (Dinçer, 2008). Anne ve babanın kendi anne babasıyla ilişkisi de tutumlar üstünde etkilidir. Kendi anne babasıyla iletişiminde kötü tecrübeler yaşayanların çocuklarına da kötü davranmaları mümkündür. Anlayışlı, dürüst ve özgüvenli ebeveynler model olup çocuklarına bunu öğretmekte ve olumlu bir tutum sergilemektedirler (Yavuzer, 1997). Olgunluk seviyesi yetersiz olan ebeveynler olumsuzluklara karşı çocuklara öfke, korku gibi sert tepkiler gösterebilmekte ve hatta bu şiddete dönebilmektedir. Bu nedenle ailenin olgunluğuna etki eden yaş gibi unsurlar da tutumlarda etkilidir. Bu tarz durumlarda da benzeri tepkilerin çocukta görülmesi kaçınılmazdır. Bu durum neticesinde aile içi etkileşim ve iletişim bozuklukları meydana gelmektedir. Yeteri olgunluğa ulaşan ailelerse davranış ve tutumlarında daha başarılı olup başarılı çocuklar yetiştirebilmektedirler (Çaplı, 1993). Aile içerisinde eşlerin ilişkisinin durumu çocuğa yönelik tutumda ve sağlıklı bir aile oluşturmada önemli olmaktadır. Anne ile babanın arasında sürekli bir saygı ve sevgi olması, eşlerin aynı düşünceleri savunuyor olmaları, doyumlu ve mutlu bir ilişki içerisinde bulunmaları, arkadaşça ve dengeli bir ortamda çocukların büyümesini sağlamaktadır. Eşlerin aralarındaki mutsuzluk ve anlaşmazlıkla sevgisiz, saldırgan ve baskıcı tutum çocukların bağımlı olmalarına sebebiyet vermektedir (Dinçer, 2008). 40

55 Aile bireylerinden baba ve annenin eğitim seviyesi ve iş durumları da davranışlarını etkileyen önemli etmenlerdir. Demokratik davranışların gözlendiği ailelerde çoğunlukla baba ve annenin eğitim seviyesi yüksekken, baskıcı davranışların gözlendiği ailelerdeyse aile bireylerinin eğitim seviyesinin düşük olduğu görülmüştür. Anne ve babanın tecrübesizlik ve bilgisizlikleri sonucunda sürekli olarak yanlış yapmaları, çocuklarına eğitim verirken kendi eğitimlerini rol model almaları, çocuklarının yanlış tutumlar sergilediklerinde ve gelişimlerinin olumsuz yönde etkilenmesine neden olmaktadır (Dinçer, 2008). Aile bireylerinin öncesinden yarattıkları çocuk beklentileri, davranışlarını da etkilemektedir. Bir çocuğun nasıl olması gerektiği hakkında beklentiler ile doğan bir çocuğun kendi tahminleri ile örtüşmemesi hali, onlarda hayal kırıklığına sebep olarak ve reddetme davranışında bulunmalarına neden olmaktadır. Reddetme davranışları da çocuklarını sevgisiz ve alaka görmedikleri bir tarzda yetiştirmelerine sebep olabilmektedir (Duru, 1995). Anne ve babanın kültürel ve sosyo-ekonomik seviyesi, çocuğun yetiştirilme ve eğitim safhalarında önemli olan bir faktördür. Sosyo-ekonomik ve kültür seviyesi yüksek olan anne ve babalar, çocuklarına daha fazla bağımsız olma hakkı verirken, daha az kısıtlayarak koruyucu davranmakta, demokratik davranışlar çerçevesi içerisinde çocuklarını büyütmektedir. Sosyo-ekonomik seviyeleri orta olan aileler, kariyer planlama ve eğitim hususunda çocuklarından daha fazla beklenti içine girerek bu istekleri de çocuklara ergenlik zamanlarında endişe yaratmaktadır. Alt sosyo-ekonomik seviyede bulunan ailelerse, çoğunlukla çocuklarına katı tutumlar sergilemekte ve baskı kurarak, ses yükseltmek gibi hareketlerle çocuklarını büyütmektedirler (Alisinanoğlu, 1995). Çocukların cinsel kimlikleri, ebeveynlerinin davranış şekillerinde farklılıklara sebep olabilmektedir. Kültürel faktörlerin de etkisiyle aile bireyleri erkek ve kız çocuklarına farklı tutumlar sergileyebilmektedirler. Erkek çocuklar, demokratik yaklaşım ve anlayış ile büyütülürken, kız çocuklara despot ve baskıcı davranışlar sergilenmektedir (Dinçer, 2008). Çocuk sayısının fazla olması, ebeveynlerin çocukları 41

56 ile olan iletişimini azaltırken, alaka ve sevgi açısından da bölünmelere sebep olarak, anne ve babanın yaşça büyük çocuklara ilgi göstermediği davranışlar, küçük çocuklara ise baskıcı ve koruyucu davranışlar sergilemelerine neden olmaktadır (Dinçer, 2008). Ebeveynlerin çocuklara olan davranışlarını çocukların yaşları da belirleyebilmektedir. Çocukların gelişim çağlarına göre ailenin, gereksinimlerinin giderilmesi, buna uygun bir davranış şekli geliştirilmesi gerekmektedir. Özellikle ergenlik çağlarında çocuğun yaşına bağlı olarak değişen gereksinim ve istekler, aile içerisinde iletişimin kopuk olmasına sebep olabilmektedir. Ebeveynlerin ergenlik çağlarında olan çocuklarına özellikle ilgi göstermeleri ve onların sağlıklı bir kişiliğe sahip olmaları için çocuklarına karşı davranışlarına özen göstermeleri lazım ve önemlidir (Gazeloğlu, 2000) Çocukların doğum önceliği, anne ve babanın davranışlarını etkilemekte, davranışlar üstünde etkin rol oynamaktadır. İlk çocuktan istekler daha fazla olurken, ortanca ya da son çocuklara karşı ebeveynler ya fazla disiplinli ya da aşırı rahat bir tutum içinde olmaktadır (Dinçer, 2008). Kitle iletişim araçları bazı ailelerin çocuklarına karşı gösterdikleri davranışlarda etkili rollere sahip olabilmektedir. Sinema, magazin, radyo ve televizyon tarzı araçlarda, ebeveynler ve çocuklar ile alakalı sunulan bilgiler, ebeveynlerin çocuk yetiştirme tarzları nedeni ile çocukların gelişimlerini pozitif veya negatif yönde etkileyebilmektedir (Haktanır ve Aktaş, 1995). Aile bağları sağlam olarak büyüyen çocuklar, arkadaş canlısı, pozitif ve depresiflikten uzak davranışlar sergilerken, aile bağlarının kopuk olduğu ailelerdeyse çocuklar uyum sorunu yaşayabilmektedir. Çocuğun ilk olarak ailesinden gördüğü olumlu bağlar, sonraki hayatı boyunca bütün hareketlerine de etki etmektedir. Başarılı ebeveyn ve çocuk bağlarında, çocuğun bireysel olarak kontrollü olması ve ahlak gelişimine ortam yaratması oldukça önemlidir. Çocuğun sorumluluk bilincine sahip olması ve başına gelen durumlar ve bunların sonuçları ile başa çıkabilmesi için ailesinin desteğine gereksinim duymaktadır. Ebeveynler tarafından yaratılan sağlıklı ortam, çocuğun mevcut ve gelecekteki hayatı açısından da sağlıklı ve başarılı olmasında büyük rol oynamaktadır (Nazik, 2003). 42

57 Ergenlik çağı, aileden ayrı şekilde duygusal bağımsızlığın edinilmesi, cinsiyete uygun sosyal rol modellerin gelişimi, çocuğun kendine ait değer yargılarının oluşturulması, toplumsal rolleri belirleyerek gelecekte bu rollere dair kararların alınması gereken bir zamandır. Benlik edinme ve kendine dair olumlu bir ben duygusunun oluşması bu dönem içerisinde kazanılmaktadır. Bu sebeple ebeveynlerin davranışları özellikle de ergenlik çağında karakter oluşumunda, kişilik ve gelişim sürecinde önemli bir yere sahiptir. Ergenliğe adım atmış çocukların kendilerine duydukları güven, bağımsızlığını edinme becerileri, sosyal bağ kurma yetenekleri ve hayata karşı davranışları büyük ölçüde ebeveynlerinden gördükleri davranışlardan etkilenmektedir (Nelsen ve Erwin, 2002). 2.5 Çocuk Yetiştirme Konusunda Yapılan Araştırmalar Balkaya (1998), anaokuluna gitmeye başlayan 3-6 yaş arasındaki çocuk ile yaptığı okula uyum dönemini etkileyen faktörleri incelediği çalışmasında 200 çocuk ile çalışmıştır. Çalışmanın neticesinde 3 4 yaşındaki çocukların ötekilerden, kız çocukların erkeklerden, kardeşe sahip olmayan çocuklardaysa kardeşi olanlara oranla daha fazla endişeli oldukları, endişeli çocukların ailelerinin genellikle fazla korumacı davranışlar sergiledikleri gözlenmiştir. Önder ve Kamaraj (1998), yapmış oldukları çalışmada beş ve altı yaş çocuklarının sosyal-duygusal gelişimleri üstünde eğitici dramanın etkisini incelemiş, deney-kontrol grubundaki çocuklara sekiz hafta süresince hazırlanmış olan eğitici drama programına tabii tutmuşlardır. Verilen eğitim neticesinde, eğitici drama programının beş ve altı yaş çocuklarda sosyal-duygusal gelişimlerine pozitif yönde etkisi olduğu neticesine varmışlardır. Topçugil (2002), yaptığı çalışmada annelerin davranış kontrolü ile çocukların sosyal-duygusal gelişimleri arasındaki bağlantıyı araştırmıştır. Program neticesinde annelerin davranış kontrolü ve sosyal-duygusal ilişkilerinde olumsuz ve anlamlı bir bağ görülmüştür. Buna yönelik annelerin hareketlerindeki kontrol azaldıkça, çocukların sosyal-duygusal gelişimlerinde olumlu sonuçlar olduğuna kanaat getirilmiştir. 43

58 Güven ve Arkadaşları (2004), yapmış oldukları araştırmada, okul öncesi eğitim alan ve almayan ilköğretim birinci sınıf öğrencilerinin duygusal ve sosyal uyum seviyelerini kıyaslamışlardır. Çalışmanın verilerini yaşları ay arası olan 248 kız ve 242 erkek olmak üzere toplamda 490 öğrenciden oluşturmuştur. Çalışmada veri toplama aracı olarak Marmara Sosyal Duygusal Uyum Ölçeği kullanılmıştır. Çalışma neticesinde, okul öncesi eğitimi alan çocukların sosyal-duygusal uyum puanları almayanlara göre istatistiksel olarak büyük ölçüde yüksek çıkmıştır. Bunun yanında, kız öğrencilerdeki sosyal-duygusal uyum puanlarının, erkeklere nazaran büyük ölçüde daha yüksek olduğu, çocukların sosyal-duygusal uyum puan ortalamalarının ailede bulunan çocuk sayısına göre de değişkenlik gösterdiği, çocuk sayısı fazlalaştıkça, sosyalduygusal uyum seviyelerinin büyük oranda azaldığı ve annenin eğitim seviyesi yükseldikçe çocukların sosyal-duygusal uyum seviyelerinin de yükseldiğine dair neticelere ulaşılmıştır. Özden (2006), İlköğretim 3. sınıfta öğrenim gören öğrencilerin sosyal ve duygusal uyumlarına işbirlikçi öğrenme programının etkisini ölçmek için yaptığı araştırmada, 90 öğrenciyle deneysel yöntemle çalışmış, çalışmanın örneklerini Marmara Üniversitesi Sosyal ve Duygusal Uyum Ölçeği (MASDU) ile toplamıştır. Projenin neticesinde işbirlikçi öğrenme programının sosyal ve duygusal uyumları bakımından deney grubu lehine olumlu bir değişkenlik gösterdiğine kanaat getirilmiştir. Özgülük (2006), bütün gün ve yarım gün eğitim veren okul öncesi eğitim kuruşlarına giden 5 6 yaş çocuklarının, devam ettikleri çalışmaların eğitim zamanlarının sosyal ve duygusal gelişimleri üstündeki faktörlerini incelediği araştırmasında 200 anasınıfı çocuğu ile birlikte çalışmıştır. Çalışmanın neticesine göre, bütün gün eğitim programı alan çocukların yarım günlük eğitim programı alan çocuklardan, sosyal ve duygusal açıdan daha gelişmiş olduklarını, çocukların cinsel kimliklerinin sosyal ve duygusal gelişimleri üzerinde etkisi olmadığı, bununla beraber sosyo-ekonomik seviyenin çocukların sosyal ve duygusal gelişimlerini pozitif biçimde etkilediğini gözlenmiştir. 44

59 Seven (2006), anasınıfına giden altı yaş grubundaki çocukların sosyal yetenek seviyeleri ile bağlanma durumları arasındaki bağlantıların araştırılması hakkında çalışmalar yapmıştır. Çalışmanın verileri Muş ilindeki tesadüf sonucu seçilen dört okulun anasınıflarındaki 56 sı erkek, 54 ü kız 110 çocuk oluşturmuştur. Çalışmanın neticesinde, bağlanma güvenliği ile sosyal yetenekler ve sosyal yeteneklerin alt ölçekleri olan işbirliği, atılganlık ve öz-kontrol yetenekleri arasında orta seviyede, olumlu ve pozitif bağlantılar olduğu gözlenmiştir. Cinsel kimlik, aile bireylerinin eğitim seviyesi ile sosyal yetenek seviyesi arasında gözle görülür farklar bulunmamıştır. Buna rağmen, sosyoekonomik seviye ile sosyal yetenek seviyeleri arasında fazlaca farklar tespit edilmiştir. Bunların haricinde çocukların cinsel kimlikleri ve sosyoekonomik seviyelerindeki farklılıklara göre sosyal yetenekleri ve bağlanma durumları arasında çeşitli farklılıklar gözlenmiştir. Şentürk (2007), aylık çocukların çalışan ve çalışmayan annelerinin çocuk yetiştirme tarzları ile bu çocukların sosyal-duygusal uyum seviyelerini tespit etmek için yaptığı araştırmada, çalışan ve çalışmayan annenin çocuk yetiştirme tarzları ile aylık çocuklarının sosyal-duygusal uyum seviyesi arasında; annenin korumacı yapıda çocuk yetiştirme, baskı ile çocuk yetiştirme, demokratik çocuk yetiştirme davranışlarına göre istatistiksel açıdan anlamlı bir değişkenlik olduğunu tespit etmiştir. Bunlarla birlikte ev kadınlığını reddetme ve karı-koca uyumsuzluğuna göre ise kayda değer bir değişiklik göstermediği gözlenmiştir. Eminoğlu (2007), dört-beş yaş çocuklarının sosyal tutumları ile aileden gördükleri tutumlar arasındaki bağlantıları araştırmak için yaptığı çalışmada 101 öğrenci ve 20 öğretmen ile veriler toplamıştır. Kişisel Bilgi Formu, Ebeveyn Kendi Davranışını Değerlendirme Ölçeği, Davranış Derecelendirme Ölçeği ile veriler toplamıştır. Çalışma neticesinde, çocukların sosyal tutumları ile anne babanın tutumları arasındaki bağlantıya dair veriler incelendiğinde; babaların EKDDÖ ye bağlı normların belirginliği boyutu ile çocukların DDÖ ye ait sosyal ilişkiler boyutu puanları arasında aynı yönde doğrusal bir bağlantı saptamıştır. Annelerin EKDDÖ nün boyutlarından aldıkları ortalama puanlarının arasında eğitim seviyelerine göre alaka ve sevgi gösterme ve ayrıcalıklardan mahrum bırakma seviyelerinde istatistiksel olarak gözle görülür bir fark olduğu ortaya çıkmıştır. Bunların yanında çocukların DDÖ nün sosyal ilişkiler 45

60 çerçevesinde aldıkları ortalama puanlarında okul öncesi eğitim kuruluşuna gitme süresine göre istatistiksel anlamda büyük bir fark olduğu sonucuna varılmıştır. Günindi (2008), okul öncesi eğitim kuruluşlarına giden altı yaş çocuklarının sosyal uyum yetenekleri ile anne-babalarının empati becerileri arasındaki bağlantının araştırılması için yaptığı araştırmada 180 çocuk ve onların ebeveynleri ile çalışılmıştır. Çalışmanın sonucunda, ebeveynlerinin empati yetenek puanları arttıkça, okul öncesi eğitim kuruluşlarına giden altı yaş çocuklarının sosyal uyum yetenek seviyelerinin yükseldiği; bunların yanında ebeveynlerinin de eğitim seviyelerinin yüksek olması, çocukların okul öncesi eğitime devam etme zamanı gibi farkların çocukların sosyal uyum yeteneklerini de pozitif manada değiştirdiği gözlenmiştir. Chen ve diğerleri (2005), araştırmalarında Çinli çocukların okula uyumları ve sosyal uyumları ile ebeveynlerine olan ilişkileri arasındaki bağı araştırmıştır. Araştırmanın neticesi olarak ebeveynleri ile sağlam ilişkileri olan çocukların sosyal yeterlilik ve sosyal yetenek açısından anne ve baba ile bağları iyi olmayan çocuklara oranla daha pozitif oldukları sonuçlarına varılmıştır. Velderman ve ark. (2006), yapmış oldukları araştırmada çalışmada tek çocuklu ve 77 anneden oluşan bir projede çalışmışlardır. Annelere ebeveynlik yetenekleri üzerine eğitim verilmiş ve çocukların sorunlu tutumları araştırılmıştır. İncelemenin sonucunda katılan annelerin çocuklarının içe ve dışa dair sorunlu tutumlarının azalmasında pozitif yönde etkisi olduğu sonucuna varılmıştır. Bhatnagar ve Sharma nın yapmış oldukları çalışmada 189 Hintli ebeveynle ailenin eğitim seviyesi ile çocuğun uyum problemi arasındaki bağlantıyı tespit etmek için çalışmışlardır. Çalışmanın sonunda çocuğun sosyal uyumu ile annenin eğitim seviyesi arasında anlamlı bir ilişki olduğu sonucuna varılmıştır(akt. Tabak, 2007). Davidov ve Grusec (2006), yapmış oldukları araştırmada 6-8 yaş arası 106 çocuk, arkadaşları, aileleri ve öğretmenleri ile çalışma olanağı bulmuşlardır. Çalışmanın konusunu da çocukların aileleri ile olan bağlarının yaşıtlarıyla bağlarını nasıl etkilediği 46

61 oluşturmaktadır. Çalışmanın sonucu olarak, olumlu, kabul eden, sıcak ilişkilerin yaşandığı ailelerden gelmiş çocukların empati yeteneklerinin reddedilen, dışlanan akranlarına oranla daha fazla olduğu tespit edilmiştir. Brodeski ve Hembrough (2005), yaptıkları araştırmada 347 okul öncesindeki çocuk ile sorunlu durumlar ve sorunlar ile başa çıkma metotları hakkında çocuklara örnekleme olaylar verilerek bu durumlar karşısında ne şekilde davranışlarda bulunacakları hakkında sorular yöneltilmiştir. Çalışmaların sonucunda çocukların yaşadıkları negatif tutumlar karşısında (itme, vurma gibi) %35 seviyesinde negatif çözüm metotlarına yöneldikleri gözlenmiştir. 47

62 3 YÖNTEM Araştırmanın bu bölümünde araştırma grubunun özelliklerine, araştırmanın sınırlılıkları, varsayımları, modeli, anketlerin toplanması, analiz edilmesi ve bulguların yorumlanmasında izlenen yöntemlere yer verilmiştir. 3.1 Araştırmanın Amacı ve Modeli Ebeveynlerin birbiri arasındaki ilişkilerindeki olumlu ve olumsuz durumlar çocuklarına yansımaktadır. Aile yapılarında her ne kadar tüm bireyler çocuklara bakım verse de günümüzde çoğunlukla anneler çocuklar ile zaman geçirmektedir. Bu durumda annelerin yakın ilişkilerindeki tutumu çocuklarına olan yaklaşımlarını etkileyebilmektedir. Literatürde yapılan çalışmalarda anne-çocuk ilişkisi üzerine yapılan çalışmalarda evlilikte kadın ve erkek birey arasındaki uyumun, anneler ile çocuklar arasındaki olumsuz ilişkiyi etkilediği (Yüceol, 2016), kaçınmacı bağlanma stiline sahip annelerin çocuklarına karşı demokratik tutumlarının azaldığı (Güner, 2011) yönünde bulgular söz konusudur. Bu bağlamda annelerin çocuk yetiştirme tutumlarında, yakın ilişkilerinde sahip oldukları bağlanma stilinin bir etkisi olması mümkündür. Araştırmada annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri ebeveynlik tutumları ile yakın ilişkilerindeki bağlanma stilleri arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını ortaya koymak amacıyla ilişkisel tarama modeline göre düzenlenmiştir. İlişkisel tarama modelleri, iki veya daha çok değişken arasında birlikte değişimin varlığını belirlemeyi amaçlayan araştırma modelleridir. Bu tür bir düzenlemede, aralarında ilişki aranacak değişkenler, tekil taramada olduğu gibi, ayrı ayrı sembolleştirilir. Değişkenler arasındaki ilişki, karşılıklı bağımlılık ya da kısmi bağımlılık seklinde olabileceği gibi, her ikisini de etkileyen değişkenden dolayı tam bağımsızlık seklinde de olabilir (Karasar 2016). 48

63 3.2 Araştırmanın Problemi ve Alt Problemleri Araştırmanın amacı doğrultusunda belirlenmiştir. Problem cümlesi şu şekilde ifade edilebilir: Annelerin yakın ilişkilerinde bağlanma stilleri ile çocuk yetiştirme tutumları arasında ilişki var mıdır? Araştırmanın alt problemleri ise şu şekilde ifade edilebilir: Annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik ebeveyn tutumu ile yakın ilişkilerinde gösterdikleri korkulu bağlanma düzeyleri arasında anlamlı ilişki var mıdır? Annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik ebeveyn tutumu ile yakın ilişkilerinde gösterdikleri kayıtsız bağlanma düzeyleri arasında anlamlı ilişki var mıdır? Annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik ebeveyn tutumu ile yakın ilişkilerinde gösterdikleri güvenli bağlanma düzeyleri arasında anlamlı ilişki var mıdır? Annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik ebeveyn tutumu ile yakın ilişkilerinde gösterdikleri saplantılı bağlanma düzeyleri arasında anlamlı ilişki var mıdır? Annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter ebeveyn tutumu ile yakın ilişkilerinde gösterdikleri korkulu bağlanma düzeyleri arasında anlamlı ilişki var mıdır? Annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter ebeveyn tutumu ile yakın ilişkilerinde gösterdikleri kayıtsız bağlanma düzeyleri arasında anlamlı ilişki var mıdır? 49

64 Annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter ebeveyn tutumu ile yakın ilişkilerinde gösterdikleri güvenli bağlanma düzeyleri arasında anlamlı ilişki var mıdır? Annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter ebeveyn tutumu ile yakın ilişkilerinde gösterdikleri saplantılı bağlanma düzeyleri arasında anlamlı ilişki var mıdır? Annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri koruyucu ebeveyn tutumu ile yakın ilişkilerinde gösterdikleri korkulu bağlanma düzeyleri arasında anlamlı ilişki var mıdır? Annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri koruyucu ebeveyn tutumu ile yakın ilişkilerinde gösterdikleri kayıtsız bağlanma düzeyleri arasında anlamlı ilişki var mıdır? Annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri koruyucu ebeveyn tutumu ile yakın ilişkilerinde gösterdikleri güvenli bağlanma düzeyleri arasında anlamlı ilişki var mıdır? Annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri koruyucu ebeveyn tutumu ile yakın ilişkilerinde gösterdikleri saplantılı bağlanma düzeyleri arasında anlamlı ilişki var mıdır? Annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri izin verici ebeveyn tutumu ile yakın ilişkilerinde gösterdikleri korkulu bağlanma düzeyleri arasında anlamlı ilişki var mıdır? Annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri izin verici ebeveyn tutumu ile yakın ilişkilerinde gösterdikleri kayıtsız bağlanma düzeyleri arasında anlamlı ilişki var mıdır? 50

65 Annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri izin verici ebeveyn tutumu ile yakın ilişkilerinde gösterdikleri güvenli bağlanma düzeyleri arasında anlamlı ilişki var mıdır? Annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri izin verici ebeveyn tutumu ile yakın ilişkilerinde gösterdikleri saplantılı bağlanma düzeyleri arasında anlamlı ilişki var mıdır? 3.3 Araştırmanın Varsayımları 1. Araştırmaya katılan tüm katılımcıların test maddelerini içtenlikle ve objektif olarak cevapladıkları kabul edilmektedir. varsayılmıştır. 2. Araştırma örnekleminin evreni gerekli sınırlar içerisinde temsil ettiği 3. Kullanılan ölçme araçları, ölçtükleri özellikler bakımından geçerli ve güvenilirdirler. 3.4 Araştırmanın Sınırlılıkları 1. Araştırmanın verileri Başakşehir bölgesinde yaşamakta olan 2-6 yaş arası çocuğa sahip annelerden elde edilen gözlemler ile sınırlıdır. 2. Annelerin çocuk yetiştirme tutumlarına dair verileri, Ebeveynlik Tutum Ölçeğinin nitelikleri ile kısıtlıdır. kısıtlıdır. 3. Annelerin bağlanma stillerine dair verileri, İlişki Ölçeklerinin soruları ile 51

66 3.5 Evren ve Örneklem Araştırmanın evrenini İstanbul ilinde Başakşehir bölgesinde yaşamakta olan 2-6 yaş arası çocuk sahibi anneler oluşturmaktadır. Bu evrenin ülke ortalamasına kıyasla ekonomik ve eğitim düzeyi gibi demografiklerde daha yüksek olduğu göz önüne alınmalıdır. Araştırmanın örneklemi evrenin içinde yer alan ve çalışmaya katılması uygun olan bireylerden oluşan bir örneklem seçme yoluna gidilen, kolayda örnekleme yolu ile seçilmiştir. Bu tekniğe göre araştırmacı çalışması için gerekli olan hacimdeki örneklemi sağlamak için en kolay ulaşılabilir olan uygun profildeki denekler ile görüşerek veri toplar (Gürbüz ve Şahin). Yazıcıoğlu ve Erdoğan (2004) tarafından hazırlanan örneklem büyüklüğü tablosunda belirtilen kriterlere göre p=0.8 ve q=0.2 olasılıklarında ±0.5 örnekleme hatasıyla α=0.05 güven aralığında kişinin üzerinde oluşan bir evrende en az 246 kişilik bir örneklem ile çalışılması gerekmektedir (Yazıcıoğlu ve Erdoğan, 2004). Araştırmada 283 kişi ile anket çalışması yapılmıştır. Verilerin toplanması aşamasında araştırmaya gönüllükle katılmayı kabul eden bireylere kapalı zarf usulü ile Ebeveynlik Tutum Ölçeği (ETÖ), İlişki Ölçekleri Anketi (İÖA) ve Sosyo Demografik Form içeren anket formu sunulmuştur. İletilen anketlerin tamamı geri alınmıştır. Araştırmada aykırı değer oluşturan 33 anket analizlere dâhil edilmemiştir ve 250 kişiden oluşan anketler değerlendirilmiştir. 52

67 Araştırmaya katılan bireylere ait demografik bilgiler Tablo 1 da verilmiştir. Tablo 1. Demografik Bilgiler Yaş Evlenme Yaşı Ekonomik Durumla İlgili Algı Eğitim Durumu Çalışma Durumu Meslek n % Yaş Yaş Yaş ve Üzeri Yaş Yaş ve Üzeri Yeterli Değil Kısmen Yeterli Yeterli Oldukça Yeterli İlköğretim Mezunu Lise Mezunu Ön Lisans Mezunu Lisans Mezunu Yüksek Lisans Mezunu Çalışıyor Ev Hanımı Şuanda Çalışmıyor Ev hanımı Sağlık Personeli/Öğretmen/Memur Özel Sektör Toplam Araştırmaya katılan annelerin %23,2 i (n=58) yaş, %48,4 i (n=121) yaş, %28,4 i (n=71) 35 yaş ve üzeridir. Annelerin %43,6 i (n=109) yaş, %56,4 i (n=141) 24 yaş ve üzeri iken evlenmiştir. Annelerin %9,2 i (n=23) yeterli olmadığını, %25,6 i (n=64) kısmen yeterli, %50,8 i (n=127) yeterli ve %14,4 i (n=36) oldukça yeterli olduğunu belirtmiştir. Annelerin %11,2 i (n=28) ilköğretim mezunu, %25,6 i (n=64) lise mezunu, %12,4 i (n=31) ön lisans mezunu, %39,6 i (n=99) lisans mezunu ve %11,2 i (n=28) yüksek lisans mezunudur. Annelerin %34,8 i (n=87) çalışmakta iken, %44,4 i (n=111) ev hanımı, %20,8 i (n=52) mesleği olduğunu fakat şuanda çalışmadığını belirtmiştir. Annelerin %44,4 i (n=111) ev hanımı, %35,6 i (n=89) sağlık personeli/öğretmen/memur ve %20,0 i (n=50) özel sektör çalışanıdır. 53

68 Tablo 2. Çocuk ve Çocuk Yetiştirme Rutinine Dair Bilgiler n % 1 Çocuk Toplam Çocuk Sayısı 2 Çocuk ve 4 Çocuk Yılında Evlilikte Çocuk Sahibi Olunan Yıl 2. Yılında Yılında ve Sonraki Yıllarında Hayır Çocuğu Yetiştirirken Sosyal Destek Alma Durumu Aile-Akraba Desteği Bakıcı Yardımı Psikolojik destek Ay Ay Çocuğun Emzirilme Süresi 9-12 Ay Ay Ay Ay Ve Üzeri Toplam Annelerin %36.8'i (n=92) 1 çocuk, %41.6'i (n=104) 2 çocuk, %21.6'i (n=54) 3 ve 4 çocuk sahibidir. Annelerin %32.0'i (n=80) evliliğin 1. yılında, %40.0'i (n=100) 2. yılında, %15.6'i (n=39) 3. yılında, %12.4'i (n=31) 4. ve sonraki yıllarında çocuk sahibi olduğunu belirtmiştir. Annelerin %59.6'i (n=149) çocuk yetiştirirken herhangi bir destek almadığını, %25.2'i (n=63) aile-akraba desteği, %8.0'i (n=20) bakıcı yardımı, %7.2'i (n=18) psikolojik danışmanlık aldığını belirtmiştir. Annelerin %8.4'i (n=21) çocuğunu 1-4 ay, %8.8'i (n=22) 5-8 ay, %8.8'i (n=22) 9-12 ay, %11.6'i (n=29) ay, %16.0'i (n=40) ay, %46.4'i (n=116) 21 ay ve üzeri süre ile emzirdiğini belirtmiştir. 54

69 Tablo 3. Ebeveynlere ve Çocukluk Dönemine Dair Bilgiler n % 1 Kardeş Kardeş Kardeş Sayısı 3 Kardeş Kardeş ve Üzeri İlk Çocuk İkinci Çocuk Ailenin Çocukları Arasındaki Sıra Üçüncü Çocuk Dördüncü ve Üzeri Sıradaki Çocuk Okuma Yazma Yok Anne Eğitim Durumu İlköğretim Mezunu Lise ve Üzeri Anne Mesleği Ev Hanımı Meslek Sahibi İlköğretim Mezunu Baba Eğitim Durumu Lise Mezunu Lisans ve Üzeri Emekli Esnaf Baba Mesleği Memur Serbest Meslek İşçi Ay Ay Çocukken Emzirilme Süresi 9-12 Ay Ay Ay Ay Ve Üzeri Çocukluk Döneminde Annenin Çalışma Çalışmıyordu Durumu Çalışıyordu Toplam Annelerin %19.2'i (n=48) 1 kardeş, %31.6'i (n=79) 2 kardeş, %23.6'i (n=59) 3 kardeş, %13.2'i (n=33) 4 kardeş, %12.4'i (n=31) 5 ve üzeri sayıda kardeşe sahip olduğunu belirtmiştir. Annelerin %41.2'i (n=103) ailesinin ilk çocuğu, %33.2'i (n=83) ikinci çocuk, %11.6'i (n=29) üçüncü çocuk, %14.0'i (n=35) dördüncü ve üzeri sıradaki çocuğu olduğunu belirtmiştir. Annelerin %15.2'i (n=38) annesinin okuma yazma bilmediğini, %68.0'i (n=170) ilköğretim mezunu, %16.8'i (n=42) lise ve üzeri 55

70 kurumlardan mezun olduklarını belirtmişlerdir. Annelerin %82.0'i (n=205) ev hanımı, %18.0'i (n=45) meslek sahibi olduğunu belirtmiştir. Annelerin %58.0'i (n=145) babasının ilköğretim mezunu, %26.0'i (n=65) lise mezunu, %16.0'i (n=40) lisans ve üzeri eğitim kurumlardan mezun olduğunu belirtmiştir. Annelerin %20.8'i (n=52) babasının emekli, %23.2'i (n=58) esnaf, %18.0'i (n=45) memur, %24.8'i (n=62) serbest meslek sahibi, %13.2'i (n=33) işçi olduğunu belirtmiştir. Annelerin %27.6'i (n=69) çocukken 1-4 ay, %18.4'i (n=46) 5-8 ay, %16.4'i (n=41) 9-12 ay, %10.4'i (n=26) ay, %10.8'i (n=27) ay, %16.4'i (n=41) 21 ay ve üzeri süre ile emzirdiğini belirtmiştir. Annelerin %86.8'i (n=217) çocukluk döneminde annesinin çalışmadığını, %13.2'i (n=33) çalıştığını belirtmiştir. 3.6 Veri Toplama Araçları Araştırmada annelerin çocuk yetiştirme tutumlarını belirlemek için Ebeveynlik Tutum Ölçeği (ETÖ), yakın ilişkilerindeki bağlanma stillerini belirlemek için İlişki Ölçekleri Anketi (İÖA) ve demografik bilgilerine ilişkin bilgileri elde etmek için Sosyo Demografik Form kullanılmıştır Sosyodemografik Veri Formu Sosyodemografik veri formunun kullanım amacı uygulanan anketlere katkı sağlayan bireyler hakkında detaylı bilgi edinmektir. Anket ve belirli formları pekiştirmek, istenilen verileri tamamlamak üzere sorular oluşturulmuştur. Yaş, cinsiyet, eğitim durumu ve katılımcıların çocuklarına ait demografik bilgiler gibi çeşitli bilgilere bu şekilde ulaşılmaktadır Ebeveynlik Tutum Ölçeği (ETÖ) Ebeveyn tutum ölçeği, Karabulut Demir ve Şendil (2008) tarafından geliştirilmiştir. Bu ölçek 2-6 yaş arasındaki çocukların aileleri tarafından nasıl bir tutumla yetiştirildiğini göstermektedir. Bu ölçek dört alt boyutta incelenmektedir. Bu boyutlar; demokratik tutum, izin verici tutum, aşırı koruyucu, otoriter tutumdur. Toplam 56

71 46 maddedir ve bu ölçek okul öncesi 2-6 yaş dönemdeki çocuğun ebeveyni tarafından doldurulur. Demokratik tutum boyutunda 17 madde vardır. İzin verici tutum boyutu ise 9 maddeyle ölçülmüştür: Aşırı koruyucu tutum 9 madde ile ölçülmüştür: Otoriter tutumu ölçen madde sayısı 11 dir. Ebeveyn tutum ölçeği 5 li likert tarzdadır. Demir ve Şendil (2008) in ETÖ nün güvenirlik analizleri sonucu Cronbach alfa değerleri demokratik boyut için. 83, otoriter boyut için. 76, aşırı koruyucu boyut için. 75 ve izin verici boyut için ise. 74 olarak bulunmuştur. Geçerlik ve güvenirlik analizleri sonuçları, bu çalışma ile oluşturulan Ebeveyn Tutum Ölçeğinin (ETÖ), yeterli düzeyde psikometrik özelliklere sahip olduğunu göstermiştir İlişki Ölçekleri Anketi (İÖA) Griffin ve Bartholomew (1994) tarafından geliştirilen ve Türkçeye Sümer ve Güngör (1999) tarafından uyarlanan likert tipindeki anket, güvenli, korkulu, kayıtsız ve saplantılı olmak üzere dört bağlanma stilini belirlemek için kullanılmaktadır. İÖA 30 maddeden oluşmaktadır. Söz konusu 30 maddeden 17 madde puanlandırmada kullanılmaktadır. Maddeler 1 (bana hiç uygun değil) ile 7 (bana tamamen uygun) aralığında değerlendirilmektedir. Anketteki bir madde ters çevrilerek saplantılı bağlanma alt boyutuna dâhil edilmektedir. Anket boyutlarının iç tutarlılığı sırasıyla güvenli. 37, korkulu. 65, kayıtsız. 43 ve saplantılı. 35 olarak belirlenmiştir. 3.7 Verilerin Çözümlenmesi Araştırmada veri toplama aşamasında elde edilen veriler belirlenen kodlamalara uygun olarak Microsoft Excel paket programına girilmiştir. Kayıp gözlem analizi ve frekans tabloları ile eksik bir verinin olup olmadığı ve veri girişlerinin doğruluğu kontrol edilmiştir. Sonrasında veriler SPSS 21 paket programına aktarılmıştır. Öncelikle kullanılan ölçeklerin iç tutarlılıkları ölçülmüştür. 57

72 Tablo 4. Ölçeklerin Güvenilirliği Cronbach's Alpha Madde Sayısı Ebeveynlik Tutum Ölçeği Demokratik Tutum Otoriter Tutum Koruyucu Tutum.78 8 İzin Verici Tutum İlişki Ölçekleri Korkulu Bağlanma.66 4 Kayıtsız Bağlanma.60 5 Güvenli Bağlanma.52 5 Saplantılı Bağlanma.46 4 Tablo 4 da yer alan bilgilere göre kullanılan ölçek ve alt boyutlarının iç tutarlılık katsayılarının, güvenli bağlanma ve saplantılı bağlanma boyutları haricinde istatistiksel olarak belirlenmiş alt sınırın üstünde olduğu belirlenmiştir (.60 α). Buna göre söz konusu güvenli bağlanma ve saplantılı bağlanma boyutlarına ait bulguların bu bilgi dâhilinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Analizlere başlamadan önce hangi yöntemlerin kullanılacağının belirlenmesi için bağımlı değişkenlerin normallik özelliği gösterip göstermediği test edilmiştir. Tablo 5. Normalliğin İncelenmesi Kolmogorov-Smirnov Z Çarpıklık Basıklık Z p İstatistik Std. Hata İstatistik Std. Hata Demokratik Tutum Otoriter Tutum Koruyucu Tutum İzin Verici Tutum Korkulu Bağlanma Kayıtsız Bağlanma Güvenli Bağlanma Saplantılı Bağlanma Kolmogorov Smirnov Testi sonuçlarına göre araştırmada incelenen değişkenlerin çoğunluğunun normallik göstermekte olduğu belirlenmiştir. Çarpıklık ve basıklık istatistikleri incelendiğinde ise tüm değişkenlerin değerlerinin -1 ve +1 aralığında olduğu ve buna göre normal dağılım gösterdikleri belirlenmiştir. Bu noktada 58

73 verilerin çözümlenmesinde parametrik analiz tekniklerinin kullanılmasına karar verilmiştir. Araştırmada Bağımsız Örnekler T-Testi, ANOVA ve Pearson Korelasyon Analizi kullanılarak veriler analiz edilmiştir. 59

74 4 BULGULAR Araştırmanın bu bölümünde belirlenen alt problemlere yanıt aramak için uygulanan istatistiksel testleri bulgu ve yorumlarına yer verilmiştir. 4.1 Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumları İle Bağlanma Stilleri Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi Annelerin çocuk yetiştirme tutumları ile bağlanma stilleri arasındaki ilişkilerin anlamlılığının test edilmesi doğrultusunda yapılan Pearson Korelasyon analizi sonuçları Tablo 6 da sergilenmiştir. Tablo 6. Çocuk Yetiştirme Tutumları İle Bağlanma Stilleri Arasındaki İlişkilerin Değerlendirilmesi Demokratik Tutum 1 2. Otoriter Tutum -.28 ** 1 3. Koruyucu Tutum ** 1 4. İzin Verici Tutum ** Korkulu Bağlanma **.39 ** Kayıtsız Bağlanma ** 1 7. Güvenli Bağlanma ** Saplantılı Bağlanma **.22 ** **.41 **.43 ** 1 Tablo 6 da verilen Pearson Korelasyon analizi bulgularına göre; annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum ile otoriter tutum (r (248) =-.28) arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunduğu görülmektedir (p<.001). Fakat annelerin sergiledikleri demokratik tutum ile koruyucu tutum, izin verici tutum, korkulu bağlanma, kayıtsız bağlanma, güvenli bağlanma ve saplantılı bağlanma arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığı gözlenmektedir (p>.05). Annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum ile koruyucu tutum (r (248) =.29), izin verici tutum (r (248) =.23), korkulu bağlanma (r (248) =.23), güvenli bağlanma (r (248) =.21) ve saplantılı bağlanma (r (248) =.31) arasında pozitif yönde anlamlı 60

75 bir ilişki bulunduğu görülmektedir (p<.001). Fakat annelerin sergiledikleri otoriter tutum ile kayıtsız bağlanma arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığı gözlenmektedir (p>.05). Annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri koruyucu tutum ile korkulu bağlanma (r (248) =.39) ve saplantılı bağlanma (r (248) =.22) arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunduğu görülmektedir (p<.001). Fakat annelerin sergiledikleri koruyucu tutum ile izin verici tutum, kayıtsız bağlanma ve güvenli bağlanma arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığı gözlenmektedir (p>.05). Annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri izin verici tutum ile korkulu bağlanma, kayıtsız bağlanma, güvenli bağlanma ve saplantılı bağlanma arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığı gözlenmektedir (p>.05). Annelerin yakın ilişkilerinde gösterdikleri korkulu bağlanma ile kayıtsız bağlanma (r (248) =.51) ve saplantılı bağlanma (r (248) =.48) arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunduğu görülmektedir (p<.001). Fakat annelerin gösterdikleri korkulu bağlanma ve güvenli bağlanma arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığı gözlenmektedir (p>.05). Annelerin yakın ilişkilerinde gösterdikleri kayıtsız bağlanma ve saplantılı bağlanma (r (248) =.41) arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunduğu görülmektedir (p<.001). Fakat annelerin gösterdikleri kayıtsız bağlanma ve güvenli bağlanma arasında anlamlı bir ilişkinin olmadığı gözlenmektedir (p>.05). Annelerin yakın ilişkilerinde gösterdikleri güvenli bağlanma ve saplantılı bağlanma (r (248) =.43) arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunduğu görülmektedir (p<.001). 61

76 Tablo 7. En Çok Gösterilen Bağlanma Stili İle Demografik Bilgiler Arasındaki İlişkinin İncelenmesi Ekonomik Durumla İlgili Algı Çalışma Durumu Çocuğu Yetiştirirken Sosyal Destek Alma Durumu Çocuğun Emzirilme Süresi Baba Eğitim Durumu Baba Mesleği Romantik İlişkilerde Bağlanma Profili Ki-Kare Saplantılı Güvenli Kayıtsız Korkulu Testi n % n % n % n % χ2/p Yeterli Değil Kısmen Yeterli Yeterli χ2=3.400* Oldukça Yeterli Çalışıyor Ev Hanımı χ2=13.133* Şuanda Çalışmıyor Hayır Aile-Akraba Desteği χ2=25.926* Bakıcı Yardımı Psikolojik Destek Ay Ay Ay Ay χ2=29.207* Ay Ay Ve Üzeri İlköğretim Mezunu Lise Mezunu χ2=18.707* Lisans ve Üzeri Emekli Esnaf Memur χ2=36.528* Serbest Meslek İşçi Tablo 7 de yer alan Ki-Kare Testi sonuçları değerlendirildiğinde; annelerin yakın ilişkilerde gösterdikleri bağlanma stilleri ile ekonomik durumla ilgili algı (χ2 (3, N=144)=3.400; p<.05), çalışma durumu (χ2 (2, N=144) =13.133; p<.05), çocuğu yetiştirirken sosyal destek alma durumu (χ2 (3, N=144) =25.926; p<.05), çocuğun emzirilme süresi (χ2 (5, N=144)=29.207; p<.05), baba eğitim durumu (χ2 (2, N=144) =18.707; p<.05) ve baba mesleği (χ2 (4, N=144) =36.528; p<.05) arasında anlamlı bir ilişki olduğu gözlenmiştir. 62

77 Ekonomik durumunu yeterli bulan annelerin arasında güvenli bağlanma stilini gösteren bireylerin, ekonomik durumunu yeterli bulmayan bireylerde saplantılı bağlanma stilini gösteren bireylerin daha fazla olduğu belirlenmiştir. Meslek sahibi olduğu halde şuanda çalışmayan annelerin arasında kayıtsız bağlanma stilini gösteren bireylerin daha fazla olduğu belirlenmiştir. Çocuğunu yetiştirirken herhangi bir sosyal destek almayan ve aile-akrabadan yardım alan annelerin arasında kayıtsız bağlanma stilini gösteren bireylerin daha fazla olduğu belirlenmiştir. Çocuğunu yetiştirirken herhangi bir psikolojik destek alan annelerin arasında güvenli bağlanma stilini gösteren bireylerin daha fazla olduğu belirlenmiştir. Çocuğunu 1-4 ay arasında emziren annelerin arasında korkulu bağlanma stilini gösteren bireylerin daha fazla olduğu belirlenmiştir. Babası lise mezunu olan annelerin arasında güvenli bağlanma stilini gösteren bireylerin daha fazla olduğu belirlenmiştir. Babası memur olan annelerin arasında güvenli bağlanma stilini gösteren bireylerin daha fazla olduğu belirlenmiştir. 63

78 4.2 Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Demografik Bilgilere Göre İncelenmesi Tablo 8. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Yaş Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Yaşı n x ss F sd 1/2 p Yaş Demokratik Tutum Yaş / Yaş ve Üzeri Yaş Otoriter Tutum Yaş / Yaş ve Üzeri Yaş Koruyucu Tutum Yaş / Yaş ve Üzeri Yaş İzin Verici Tutum Yaş / Yaş ve Üzeri Tablo 8 de verilen ANOVA bulgularına göre; farklı yaşlardaki annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum (F (2/247) =.717; p=.489), otoriter tutum (F (2/247) =.615; p=.542), koruyucu tutum (F (2/247) =2.342; p=.098) ve izin verici tutum (F (2/247) =.625; p=.536) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Tablo 9. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Evlenme Yaşı Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Evlenme Yaşı n x ss t sd p Demokratik Tutum Yaş Yaş ve Üzeri Otoriter Tutum Yaş Yaş ve Üzeri Koruyucu Tutum Yaş Yaş ve Üzeri İzin Verici Tutum Yaş Yaş ve Üzeri

79 Tablo 9 da verilen Bağımsız Örneklem T-Testi bulgularına göre; farklı yaşlarda evlenen annelerin çocuklarını yetiştirirken otoriter tutum (t (248) =1.319; p=.188) ve izin verici tutum (t (248) =-1.080; p=.281) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Bulgulara göre; farklı yaşlarda evlenen annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum (t (248) =-2.654; p=.008) ve koruyucu tutum (t (248) =3.110; p=.002) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunduğu görülmektedir (p<.05). Buna göre 24 yaş ve üzeri annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum düzeyi yaş arasında evlenen annelere kıyasla daha yüksektir. Buna ek olarak yaş arasında evlenen annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri koruyucu tutum düzeyi 24 yaş ve üzeri annelere kıyasla daha yüksektir. Tablo 10. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Ekonomik Durumla İlgili Algı Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Ekonomik Durumla İlgili Algı n x ss F sd 1/2 p Yeterli Değil Kısmen Yeterli Demokratik Tutum Yeterli / Oldukça Yeterli Yeterli Değil Otoriter Tutum Kısmen Yeterli Yeterli / Oldukça Yeterli Yeterli Değil Koruyucu Tutum Kısmen Yeterli Yeterli / Oldukça Yeterli Yeterli Değil İzin Verici Tutum Kısmen Yeterli Yeterli / Oldukça Yeterli Tablo 10'da verilen ANOVA bulgularına göre; ekonomik durumları farklı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum (F (3/246) =2.005; p=.114), koruyucu tutum (F (3/246) =2.647; p=.051) ve izin verici tutum (F (3/246) =1.063; 65

80 p=.366) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Bulgulara göre; ekonomik durumları farklı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum (F (3/246) =3.452; p=.017) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunduğu görülmektedir (p<.05). Buna göre ekonomik durumun yeterli olmadığını düşünen annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyi, ekonomik durumunu daha yeterli bulan annelere kıyasla daha yüksektir. Tablo 11. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Eğitim Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Eğitim Durumu n x ss F sd 1/2 p İlköğretim Mezunu Lise Mezunu Demokratik Tutum Ön Lisans Mezunu / Lisans Mezunu Yüksek Lisans Mezunu İlköğretim Mezunu Lise Mezunu Otoriter Tutum Ön Lisans Mezunu / Lisans Mezunu Yüksek Lisans Mezunu İlköğretim Mezunu Lise Mezunu Koruyucu Tutum Ön Lisans Mezunu / Lisans Mezunu Yüksek Lisans Mezunu İlköğretim Mezunu Lise Mezunu İzin Verici Tutum Ön Lisans Mezunu / Lisans Mezunu Yüksek Lisans Mezunu Tablo 11'de verilen ANOVA bulgularına göre; eğitim durumları farklı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri izin verici tutum (F (4/245) =1.375; p=.243) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). 66

81 Bulgulara göre; eğitim durumları farklı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum (F (4/245) =4.477; p=.002), otoriter tutum (F (4/245) =2.999; p=.019) ve koruyucu tutum (F (4/245) =4.689; p=.001) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunduğu görülmektedir (p<.05). Buna göre yüksek lisans mezunu annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum düzeyi, eğitim düzeyi daha düşük olan annelere kıyasla daha yüksektir. Lise ve ön lisans mezunu olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyi eğitim düzeyi daha yüksek olan annelere kıyasla daha yüksektir. İlköğretim mezunu annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri koruyucu tutum düzeyi eğitim düzeyi daha yüksek olan annelere kıyasla daha yüksektir. Tablo 12. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Çalışma Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Çalışma Durumu n x ss F sd 1/2 p Çalışıyor Demokratik Tutum Ev Hanımı / Şuanda Çalışmıyor Çalışıyor Otoriter Tutum Ev Hanımı / Şuanda Çalışmıyor Çalışıyor Koruyucu Tutum Ev Hanımı / Şuanda Çalışmıyor Çalışıyor İzin Verici Tutum Ev Hanımı / Şuanda Çalışmıyor Tablo 12 de verilen ANOVA bulgularına göre; çalışan ve çalışmayan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri koruyucu tutum (F (2/247) =2.460; p=.087) ve izin verici tutum (F (2/247) =2.847; p=.060) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Bulgulara göre; çalışan ve çalışmayan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum (F (2/247) =7.699; p=.001), otoriter tutum (F (2/247) =3.291; p=.039) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunduğu görülmektedir (p<.05). Buna göre çalışan annelerin çocuklarını yetiştirirken 67

82 sergiledikleri demokratik tutum düzeyi ev hanımı ve şu anda çalışmayan annelere kıyasla daha yüksektir. Buna ev hanımı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyi diğer annelere kıyasla daha yüksektir. Tablo 13. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Meslek Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Demokratik Tutum Otoriter Tutum Koruyucu Tutum İzin Verici Tutum Meslek n x ss F sd 1/2 p Ev hanımı Sağlık Personeli/Öğretmen/Memur / Özel Sektör Ev hanımı Sağlık Personeli/Öğretmen/Memur / Özel Sektör Ev hanımı Sağlık Personeli/Öğretmen/Memur / Özel Sektör Ev hanımı Sağlık Personeli/Öğretmen/Memur / Özel Sektör Tablo 13'de verilen ANOVA bulgularına göre; farklı mesleklere sahip annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri koruyucu tutum (F (2/247) =2.943; p=.055) ve izin verici tutum (F (2/247) =1.187; p=.307) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Bulgulara göre; farklı mesleklere sahip annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum (F (2/247) =7.448; p=.001), otoriter tutum (F (2/247) =4.235; p=.016) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunduğu görülmektedir (p<.05). Buna göre meslek sahibi annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum düzeyi ev hanımı annelere kıyasla daha yüksektir. Buna ev hanımı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyi meslek sahibi annelere kıyasla daha yüksektir. 68

83 4.3 Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Çocuk ve Çocuk Yetiştirme Rutinine Dair Bilgilere Göre İncelenmesi Tablo 14. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Toplam Çocuk Sayısı Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Toplam Çocuk Sayısı n x ss F sd 1/2 p 1 Çocuk Demokratik Tutum 2 Çocuk / ve 4 Çocuk Çocuk Otoriter Tutum 2 Çocuk / ve 4 Çocuk Çocuk Koruyucu Tutum 2 Çocuk / ve 4 Çocuk Çocuk İzin Verici Tutum 2 Çocuk / ve 4 Çocuk Tablo 14 de verilen ANOVA bulgularına göre; toplam çocuk sayıları farklı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri koruyucu tutum (F (2/247) =1.348; p=.262) ve izin verici tutum (F (2/247) =.250; p=.779) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Bulgulara göre; toplam çocuk sayıları farklı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum (F (2/247) =8.186; p=.000), otoriter tutum (F (2/247) =11.283; p=.000) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunduğu görülmektedir (p<.05). Buna göre tek çocuk sahibi annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum düzeyi, 2 ve daha üzeri sayıda çocuk sahibi olan annelere kıyasla daha yüksektir. Buna 2 ve daha üzeri sayıda çocuk sahibi olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyi tek çocuk sahibi annelere kıyasla daha yüksektir. 69

84 Tablo 15. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Evlilikte Çocuk Sahibi Olunan Yıl Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Evlilikte Çocuk Sahibi Olunan Yıl n x ss F sd 1/2 p 1. Yılında Demokratik Tutum 2. Yılında Yılında / ve Sonraki Yıllarında Yılında Otoriter Tutum 2. Yılında Yılında / ve Sonraki Yıllarında Yılında Koruyucu Tutum 2. Yılında Yılında / ve Sonraki Yıllarında Yılında İzin Verici Tutum 2. Yılında Yılında / ve Sonraki Yıllarında Tablo 15 de verilen ANOVA bulgularına göre; evliliğinin farklı yıllarında çocuk sahibi olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum (F (3/246) =1.971; p=.119), otoriter tutum (F (3/246) =.844; p=.471), koruyucu tutum (F (3/246) =.931; p=.426) ve izin verici tutum (F (3/246) =1.105; p=.348) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). 70

85 Tablo 16. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Çocuğu Yetiştirirken Sosyal Destek Alma Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Çocuğu Yetiştirirken Sosyal Destek Alma Durumu n x ss F sd 1/2 p Hayır Demokratik Tutum Aile-Akraba Desteği / Bakıcı Yardımı Psikolojik destek Hayır Otoriter Tutum Aile-Akraba Desteği / Bakıcı Yardımı Psikolojik destek Hayır Koruyucu Tutum Aile-Akraba Desteği / Bakıcı Yardımı Psikolojik destek Hayır İzin Verici Tutum Aile-Akraba Desteği / Bakıcı Yardımı Psikolojik destek Tablo 16'da verilen ANOVA bulgularına göre; çocuk yetiştirirken sosyal destek alan ve almayan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum (F (3/246) =1.258; p=.289), koruyucu tutum (F (3/246) =1.777; p=.152) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Bulgulara göre; çocuk yetiştirirken sosyal destek alan ve almayan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum (F (3/246) =5.271; p=.002) ve izin verici tutum (F (3/246) =4.172; p=.007) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunduğu görülmektedir (p<.05). Buna göre çocuklarını yetiştirirken destek almayan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyi bakıcı yardımı alan annelere kıyasla daha yüksektir. Çocuklarını yetiştirirken psikolojik destek alan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri izin verici tutum düzeyi diğer annelere kıyasla daha yüksektir. 71

86 Tablo 17. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Çocuğun Emzirilme Süresi Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Çocuğun Emzirilme Süresi n x ss F sd 1/2 p 1-4 Ay Ay Demokratik Tutum 9-12 Ay Ay / Ay Ay Ve Üzeri Ay Ay Otoriter Tutum 9-12 Ay Ay / Ay Ay Ve Üzeri Ay Ay Koruyucu Tutum 9-12 Ay Ay / Ay Ay Ve Üzeri Ay Ay İzin Verici Tutum 9-12 Ay Ay / Ay Ay Ve Üzeri Tablo 17'de verilen ANOVA bulgularına göre; farklı süreler boyunca çocuklarını emziren annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum (F (5/244) =1.412; p=.220), otoriter tutum (F (5/244) =1.867; p=.101), koruyucu tutum (F (5/244) =.603; p=.697) ve izin verici tutum (F (5/244) =1.966; p=.084) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). 72

87 4.4 Annelerin Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Ebeveynlere ve Çocukluk Dönemine Dair Bilgilere Göre İncelenmesi Tablo 18. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Kardeş Sayısı Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Kardeş Sayısı n x ss F sd 1/2 p 1 Kardeş Kardeş Demokratik Tutum 3 Kardeş / Kardeş ve Üzeri Kardeş Kardeş Otoriter Tutum 3 Kardeş / Kardeş ve Üzeri Kardeş Kardeş Koruyucu Tutum 3 Kardeş / Kardeş ve Üzeri Kardeş Kardeş İzin Verici Tutum 3 Kardeş / Kardeş ve Üzeri Tablo 18'de verilen ANOVA bulgularına göre; kardeş sayıları farklı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum (F (4/245) =.977; p=.421), koruyucu tutum (F (4/245) =1.407; p=.232) ve izin verici tutum (F (4/245) =2.010; p=.094) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Bulgulara göre; kardeş sayıları farklı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum (F (4/245) =4.276; p=.002) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunduğu görülmektedir (p<.05). Buna göre 2 ve üzeri sayıda kardeşe sahip annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyi 1 kardeşi olan annelere kıyasla daha yüksektir. 73

88 Tablo 19. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Ailenin Çocukları Arasındaki Sıra Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Ailenin Çocukları Arasındaki Sıra n x ss F sd 1/2 p İlk Çocuk Demokratik Tutum İkinci Çocuk / Üçüncü Çocuk Dördüncü ve Üzeri Sıradaki Çocuk İlk Çocuk Otoriter Tutum İkinci Çocuk / Üçüncü Çocuk Dördüncü ve Üzeri Sıradaki Çocuk İlk Çocuk Koruyucu Tutum Dördüncü ve Üzeri Sıradaki Çocuk İkinci Çocuk Üçüncü Çocuk / İlk Çocuk İzin Verici Tutum İkinci Çocuk / Üçüncü Çocuk Dördüncü ve Üzeri Sıradaki Çocuk Tablo 19'da verilen ANOVA bulgularına göre; kardeşleri arasındaki sırası farklı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum (F (3/246) =1.665; p=.175), otoriter tutum (F (3/246) =1.622; p=.185), koruyucu tutum (F (3/246) =.336; p=.800) ve izin verici tutum (F (3/246) =1.628; p=.183) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). 74

89 Tablo 20. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Anne Eğitim Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Anne Eğitim Durumu n x ss F sd 1/2 p Okuma Yazma Yok Demokratik Tutum İlköğretim Mezunu / Lise ve Üzeri Okuma Yazma Yok Otoriter Tutum İlköğretim Mezunu / Lise ve Üzeri Okuma Yazma Yok Koruyucu Tutum İlköğretim Mezunu / Lise ve Üzeri Okuma Yazma Yok İzin Verici Tutum İlköğretim Mezunu / Lise ve Üzeri Tablo 20'de verilen ANOVA bulgularına göre; kendi annelerinin eğitim düzeyleri farklı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum (F (2/247) =1.996; p=.138), koruyucu tutum (F (2/247) =.831; p=.437) ve izin verici tutum (F (2/247) =2.116; p=.123) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Bulgulara göre; kendi annelerinin eğitim düzeyleri farklı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum (F (2/247) =5.776; p=.004) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunduğu görülmektedir (p<.05). Buna göre kendi annesinin okuma yazması olmayan ve ilköğretim mezunu olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyi, kendi annesi lise ve üzeri eğitim kurumlarından mezun olan annelere kıyasla daha yüksektir. 75

90 Tablo 21. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Anne Mesleği Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Anne Mesleği n x ss t sd p Demokratik Tutum Ev Hanımı Meslek Sahibi Otoriter Tutum Ev Hanımı Meslek Sahibi Koruyucu Tutum Ev Hanımı Meslek Sahibi İzin Verici Tutum Ev Hanımı Meslek Sahibi Tablo 21'de verilen Bağımsız Örneklem T-Testi bulgularına göre; kendi annelerinin meslekleri farklı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum (t (248) =-.748; p=.455), koruyucu tutum (t (248) =1.181; p=.239) ve izin verici tutum (t (248) =.334; p=.739) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Bulgulara göre; kendi annelerinin meslekleri farklı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum (t (248) =3.766; p=.000) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunduğu görülmektedir (p<.05). Buna göre kendi annesi ev hanımı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyi, kendi meslek sahibi olan annelere kıyasla daha yüksektir. 76

91 Tablo 22. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Baba Eğitim Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Baba Eğitim Durumu n x ss F sd 1/2 p İlköğretim Mezunu Demokratik Tutum Lise Mezunu / Lisans ve Üzeri İlköğretim Mezunu Otoriter Tutum Lise Mezunu / Lisans ve Üzeri İlköğretim Mezunu Koruyucu Tutum Lise Mezunu / Lisans ve Üzeri İlköğretim Mezunu İzin Verici Tutum Lise Mezunu / Lisans ve Üzeri Tablo 22'de verilen ANOVA bulgularına göre; kendi babalarının eğitim düzeyleri farklı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum (F (2/247) =.074; p=.929), koruyucu tutum (F (2/247) =.407; p=.666) ve izin verici tutum (F (2/247) =1.802; p=.167) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Bulgulara göre; kendi babalarının eğitim düzeyleri farklı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum (F (2/247) =5.564; p=.004) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunduğu görülmektedir (p<.05). Buna göre kendi babasının okuma yazması olmayan ve ilköğretim mezunu olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyi, kendi babası lise ve üzeri eğitim kurumlarından mezun olan annelere kıyasla daha yüksektir. 77

92 Tablo 23. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Baba Mesleği Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Baba Mesleği n x ss F sd 1/2 p Emekli Esnaf Demokratik Tutum Memur / Serbest Meslek İşçi Emekli Esnaf Otoriter Tutum Memur / Serbest Meslek İşçi Emekli Esnaf Koruyucu Tutum Memur / Serbest Meslek İşçi Emekli Esnaf İzin Verici Tutum Memur / Serbest Meslek İşçi Tablo 23'de verilen ANOVA bulgularına göre; kendi babalarının meslekleri farklı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum (F (4/245) =.639; p=.635) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Bulgulara göre; kendi babalarının meslekleri farklı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum (F (4/245) =3.396; p=.010), koruyucu tutum (F (4/245) =2.490; p=.044) ve izin verici tutum (F (4/245) =3.330; p=.011) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunduğu görülmektedir (p<.05). Buna göre kendi babası işçi olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter ve koruyucu tutum düzeyi, diğer annelere kıyasla daha yüksektir. Kendi babası memur olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri izin verici tutum düzeyi, diğer annelere kıyasla daha yüksektir. 78

93 Tablo 24. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Çocukken Emzirilme Süresi Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Çocukken Emzirilme Süresi n x ss F sd 1/2 p 1-4 Ay Ay Demokratik Tutum 9-12 Ay Ay / Ay Ay Ve Üzeri Ay Ay Otoriter Tutum 9-12 Ay Ay / Ay Ay Ve Üzeri Ay Ay Koruyucu Tutum 9-12 Ay Ay / Ay Ay Ve Üzeri Ay Ay İzin Verici Tutum 9-12 Ay Ay / Ay Ay Ve Üzeri Tablo 24'de verilen ANOVA bulgularına göre; çocukken kendi anneleri tarafından farklı süreler boyunca emzirilen annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum (F (5/244) =1.919; p=.092), otoriter tutum (F (5/244) =1.292; p=.268), koruyucu tutum (F (5/244) =1.166; p=.327) ve izin verici tutum (F (5/244) =1.409; p=.222) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). 79

94 Tablo 25. Çocuk Yetiştirme Tutumlarının Çocukluk Döneminde Annenin Çalışma Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Çocukluk Döneminde Annenin Çalışma Durumu n x ss t sd p Demokratik Tutum Çalışmıyordu Çalışıyordu Otoriter Tutum Çalışmıyordu Çalışıyordu Koruyucu Tutum Çalışmıyordu Çalışıyordu İzin Verici Tutum Çalışmıyordu Çalışıyordu Tablo 25'de verilen Bağımsız Örneklem T-Testi bulgularına göre; çocukluk döneminde annesi çalışan ve çalışmayan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum (t (248) =.649; p=.517), otoriter tutum (t (248) =1.090; p=.277), koruyucu tutum (t (248) =-.547; p=.585) ve izin verici tutum (t (248) =-1.293; p=.197) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Tablo 26. Bağlanma Stillerinin Yaş Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Korkulu Bağlanma Kayıtsız Bağlanma Güvenli Bağlanma Saplantılı Bağlanma Yaşı n x ss F sd 1/2 p Yaş Yaş / Yaş ve Üzeri Yaş Yaş / Yaş ve Üzeri Yaş Yaş / Yaş ve Üzeri Yaş Yaş / Yaş ve Üzeri Tablo 26'da verilen ANOVA bulgularına göre; farklı yaşlardaki yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu bağlanma (F (2/247) =.652; p=.522), kayıtsız bağlanma (F (2/247) =.002; p=.998), güvenli bağlanma (F (2/247) =2.681; p=.070) ve saplantılı bağlanma 80

95 (F (2/247) =.836; p=.435) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). 4.5 Annelerin Bağlanma Stillerinin Demografik Bilgilere Göre İncelenmesi Tablo 27. Bağlanma Stillerinin Evlenme Yaşı Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Evlenme Yaşı n x ss t sd p Korkulu Bağlanma Yaş Yaş ve Üzeri Kayıtsız Bağlanma Yaş Yaş ve Üzeri Güvenli Bağlanma Yaş Yaş ve Üzeri Saplantılı Bağlanma Yaş Yaş ve Üzeri Tablo 27'de verilen Bağımsız Örneklem T-Testi bulgularına göre; farklı yaşlarda evlenen yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu bağlanma (t (248) =.736; p=.462), kayıtsız bağlanma (t (248) =-.641; p=.522), güvenli bağlanma (t (248) =.505; p=.614) ve saplantılı bağlanma (t (248) =.703; p=.483) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). 81

96 Tablo 28. Bağlanma Stillerinin Ekonomik Durumla İlgili Algı Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Ekonomik Durumla İlgili Algı n x ss F sd 1/2 p Korkulu Bağlanma Kayıtsız Bağlanma Güvenli Bağlanma Saplantılı Bağlanma Yeterli Değil Kısmen Yeterli Yeterli Oldukça Yeterli Yeterli Değil Kısmen Yeterli Yeterli Oldukça Yeterli Yeterli Değil Kısmen Yeterli Yeterli Oldukça Yeterli Yeterli Değil Kısmen Yeterli Yeterli Oldukça Yeterli / / / / Tablo 28'de verilen ANOVA bulgularına göre; ekonomik durumları farklı olan yakın ilişkilerinde sergiledikleri kayıtsız bağlanma (F (3/246) =2.228; p=.085), güvenli bağlanma (F (3/246) =.486; p=.692) ve saplantılı bağlanma (F (3/246) =1.969; p=.119) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Bulgulara göre ekonomik durumları farklı olan yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu bağlanma (F (3/246) =4.607; p=.004) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunduğu görülmektedir (p<.05). Buna göre ekonomik durumunu kısmen yeterli gören annelerin yakın ilişkilerinde gösterdikleri korkulu bağlanma düzeyi, ekonomik durumunu yeterli bulan annelere kıyasla daha yüksektir. 82

97 Tablo 29. Bağlanma Stillerinin Eğitim Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Eğitim Durumu n x ss F sd 1/2 p İlköğretim Mezunu Lise Mezunu Korkulu Bağlanma Ön Lisans Mezunu / Lisans Mezunu Yüksek Lisans Mezunu İlköğretim Mezunu Lise Mezunu Kayıtsız Bağlanma Ön Lisans Mezunu / Lisans Mezunu Yüksek Lisans Mezunu İlköğretim Mezunu Lise Mezunu Güvenli Bağlanma Ön Lisans Mezunu / Lisans Mezunu Yüksek Lisans Mezunu İlköğretim Mezunu Lise Mezunu Saplantılı Bağlanma Ön Lisans Mezunu / Lisans Mezunu Yüksek Lisans Mezunu Tablo 29'da verilen ANOVA bulgularına göre; eğitim durumları farklı olan yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu bağlanma (F (4/245) =1.574; p=.182), kayıtsız bağlanma (F (4/245) =1.111; p=.352), güvenli bağlanma (F (4/245) =.639; p=.635) ve saplantılı bağlanma (F (4/245) =1.327; p=.261) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). 83

98 Tablo 30. Bağlanma Stillerinin Çalışma Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Çalışma Durumu n x ss F sd 1/2 p Çalışıyor Korkulu Bağlanma Ev Hanımı / Şuanda Çalışmıyor Çalışıyor Kayıtsız Bağlanma Ev Hanımı / Şuanda Çalışmıyor Çalışıyor Güvenli Bağlanma Ev Hanımı / Şuanda Çalışmıyor Çalışıyor Saplantılı Bağlanma Ev Hanımı / Şuanda Çalışmıyor Tablo 30'da verilen ANOVA bulgularına göre; çalışan ve çalışmayan yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu bağlanma (F (2/247) =2.407; p=.092), güvenli bağlanma (F (2/247) =1.128; p=.325) ve saplantılı bağlanma (F (2/247) =2.774; p=.064) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Bulgulara göre; çalışan ve çalışmayan yakın ilişkilerinde sergiledikleri kayıtsız bağlanma (F (2/247) =6.529; p=.002) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunduğu görülmektedir (p<.05). Buna göre meslek sahibi olduğu halde şu anda çalışmayan annelerin yakın ilişkilerinde gösterdikleri kayıtsız bağlanma düzeyi, çalışan ve ev hanımı annelere kıyasla daha yüksektir. 84

99 Tablo 31. Bağlanma Stillerinin Meslek Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Korkulu Bağlanma Kayıtsız Bağlanma Güvenli Bağlanma Saplantılı Bağlanma Meslek n x ss F sd 1/2 p Ev hanımı Sağlık Personeli/Öğretmen/Memur / Özel Sektör Ev hanımı Sağlık Personeli/Öğretmen/Memur / Özel Sektör Ev hanımı Sağlık Personeli/Öğretmen/Memur / Özel Sektör Ev hanımı Sağlık Personeli/Öğretmen/Memur / Özel Sektör Tablo 31'de verilen ANOVA bulgularına göre; farklı mesleklere sahip yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu bağlanma (F (2/247) =2.676; p=.071), kayıtsız bağlanma (F (2/247) =1.576; p=.209), güvenli bağlanma (F (2/247) =.372; p=.690) ve saplantılı bağlanma (F (2/247) =2.580; p=.078) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). 85

100 4.6 Annelerin Bağlanma Stillerinin Çocuk ve Çocuk Yetiştirme Rutinine Dair Bilgilere Göre İncelenmesi Tablo 32. Bağlanma Stillerinin Toplam Çocuk Sayısı Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Toplam Çocuk Sayısı n x ss F sd 1/2 p 1 Çocuk Korkulu Bağlanma 2 Çocuk / ve 4 Çocuk Çocuk Kayıtsız Bağlanma 2 Çocuk / ve 4 Çocuk Çocuk Güvenli Bağlanma 2 Çocuk / ve 4 Çocuk Çocuk Saplantılı Bağlanma 2 Çocuk / ve 4 Çocuk Tablo 32'de verilen ANOVA bulgularına göre; toplam çocuk sayıları farklı olan yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu bağlanma (F (2/247) =2.043; p=.132), kayıtsız bağlanma (F (2/247) =1.535; p=.218), güvenli bağlanma (F (2/247) =.571; p=.566) ve saplantılı bağlanma (F (2/247) =.965; p=.383) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). 86

101 Tablo 33. Bağlanma Stillerinin Evlilikte Çocuk Sahibi Olunan Yıl Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Evlilikte Çocuk Sahibi Olunan Yıl n x ss F sd 1/2 p 1. Yılında Korkulu Bağlanma 2. Yılında Yılında / ve Sonraki Yıllarında Yılında Kayıtsız Bağlanma 2. Yılında Yılında / ve Sonraki Yıllarında Yılında Güvenli Bağlanma 2. Yılında Yılında / ve Sonraki Yıllarında Yılında Saplantılı Bağlanma 2. Yılında Yılında / ve Sonraki Yıllarında Tablo 33'de verilen ANOVA bulgularına göre; evliliğinin farklı yıllarında çocuk sahibi olan yakın ilişkilerinde sergiledikleri kayıtsız bağlanma (F (3/246) =2.062; p=.106), güvenli bağlanma (F (3/246) =.574; p=.632) ve saplantılı bağlanma (F (3/246) =1.029; p=.380) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Bulgulara göre; evliliğinin farklı yıllarında çocuk sahibi olan yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu bağlanma (F (3/246) =3.123; p=.027) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunduğu görülmektedir (p<.05). Buna göre evliliğinin 1. ve 2. yılında çocuk sahibi olan annelerin yakın ilişkilerinde gösterdikleri korkulu bağlanma düzeyi, evliliğinin 3. ve sonraki yıllarında çocuk sahibi olan annelere kıyasla daha yüksektir. 87

102 Tablo 34. Bağlanma Stillerinin Çocuğu Yetiştirirken Sosyal Destek Alma Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Çocuğu Yetiştirirken Sosyal Destek Alma Durumu n x ss F sd 1/2 p Hayır Korkulu Bağlanma Aile-Akraba Desteği Bakıcı Yardımı / Psikolojik destek Hayır Kayıtsız Bağlanma Aile-Akraba Desteği Bakıcı Yardımı / Psikolojik destek Hayır Güvenli Bağlanma Aile-Akraba Desteği / Bakıcı Yardımı Psikolojik destek Hayır Saplantılı Bağlanma Aile-Akraba Desteği Bakıcı Yardımı / Psikolojik destek Tablo 34'de verilen ANOVA bulgularına göre; çocuk yetiştirirken sosyal destek alan ve almayan yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu bağlanma (F (3/246) =.894; p=.445), kayıtsız bağlanma (F (3/246) =.325; p=.807) ve saplantılı bağlanma (F (3/246) =.704; p=.551) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Bulgulara göre; çocuk yetiştirirken sosyal destek alan ve almayan yakın ilişkilerinde sergiledikleri güvenli bağlanma (F (3/246) =5.776; p=.001) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunduğu görülmektedir (p<.05). Buna göre çocuk yetiştirirken aile-akraba desteği, bakıcı yardımı ve psikolojik destek olmak üzere sosyal destek alan annelerin yakın ilişkilerinde sergiledikleri güvenli bağlanma düzeyi, herhangi bir sosyal destek almayan annelere kıyasla daha yüksektir. 88

103 Tablo 35. Bağlanma Stillerinin Çocuğun Emzirilme Süresi Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Çocuğun Emzirilme Süresi n x ss F sd 1/2 p 1-4 Ay Ay Korkulu Bağlanma 9-12 Ay Ay / Ay Ay Ve Üzeri Ay Ay Kayıtsız Bağlanma 9-12 Ay Ay / Ay Ay Ve Üzeri Ay Ay Güvenli Bağlanma 9-12 Ay Ay / Ay Ay Ve Üzeri Ay Ay Saplantılı Bağlanma 9-12 Ay Ay / Ay Ay Ve Üzeri Tablo 35'de verilen ANOVA bulgularına göre; farklı süreler boyunca çocuklarını emziren yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu bağlanma (F (5/244) =.852; p=.514), kayıtsız bağlanma (F (5/244) =.759; p=.580), güvenli bağlanma (F (5/244) =1.147; p=.336) ve saplantılı bağlanma (F (5/244) =.337; p=.890) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). 89

104 4.7 Annelerin Bağlanma Stillerinin Ebeveynlere ve Çocukluk Dönemine Dair Bilgilere Göre İncelenmesi Tablo 36. Bağlanma Stillerinin Kardeş Sayısı Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Kardeş Sayısı n x ss F sd 1/2 p 1 Kardeş Kardeş Korkulu Bağlanma 3 Kardeş / Kardeş ve Üzeri Kardeş Kardeş Kayıtsız Bağlanma 3 Kardeş / Kardeş ve Üzeri Kardeş Kardeş Güvenli Bağlanma 3 Kardeş / Kardeş ve Üzeri Kardeş Kardeş Saplantılı Bağlanma 3 Kardeş / Kardeş ve Üzeri Tablo 36'da verilen ANOVA bulgularına göre; kardeş sayıları farklı olan yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu bağlanma (F (4/245) =.669; p=.614), kayıtsız bağlanma (F (4/245) =.895; p=.467) ve saplantılı bağlanma (F (4/245) =1.755; p=.139) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Bulgulara göre; kardeş sayıları farklı olan yakın ilişkilerinde sergiledikleri güvenli bağlanma (F (4/245) =4.246; p=.002) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunduğu görülmektedir (p<.05). Buna göre 3 kardeş sahibi olan annelerin yakın ilişkilerinde sergiledikleri güvenli bağlanma düzeyi, 4 ve üzeri sayıda kardeşi olan annelere kıyasla daha yüksektir. 90

105 Tablo 37. Bağlanma Stillerinin Ailenin Çocukları Arasındaki Sıra Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Ailenin Çocukları Arasındaki Sıra n x ss F sd 1/2 p İlk Çocuk İkinci Çocuk Korkulu Bağlanma / Üçüncü Çocuk Dördüncü ve Üzeri Sıradaki Çocuk İlk Çocuk İkinci Çocuk Kayıtsız Bağlanma / Üçüncü Çocuk Dördüncü ve Üzeri Sıradaki Çocuk İlk Çocuk İkinci Çocuk Güvenli Bağlanma / Üçüncü Çocuk Dördüncü ve Üzeri Sıradaki Çocuk İlk Çocuk İkinci Çocuk Saplantılı Bağlanma / Üçüncü Çocuk Dördüncü ve Üzeri Sıradaki Çocuk Tablo 37'de verilen ANOVA bulgularına göre; kardeşleri arasındaki sırası farklı olan yakın ilişkilerinde sergiledikleri güvenli bağlanma (F (3/246) =1.727; p=.162) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Bulgulara göre; kardeşleri arasındaki sırası farklı olan yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu bağlanma (F (3/246) =3.160; p=.025), kayıtsız bağlanma (F (3/246) =7.940; p=.000) ve saplantılı bağlanma (F (3/246) =5.836; p=.001) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunduğu görülmektedir (p<.05). Buna göre ailesinin 2. ve 3. çocuğu olan annelerin yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu, kayıtsız ve saplantılı bağlanma düzeyi, diğer annelere kıyasla daha yüksektir. 91

106 Tablo 38. Bağlanma Stillerinin Anne Eğitim Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Anne Eğitim Durumu n x ss F sd 1/2 p Okuma Yazma Yok Korkulu Bağlanma İlköğretim Mezunu / Lise ve Üzeri Okuma Yazma Yok Kayıtsız Bağlanma İlköğretim Mezunu / Lise ve Üzeri Okuma Yazma Yok Güvenli Bağlanma İlköğretim Mezunu / Lise ve Üzeri Okuma Yazma Yok Saplantılı Bağlanma İlköğretim Mezunu / Lise ve Üzeri Tablo 38'de verilen ANOVA bulgularına göre; kendi annelerinin eğitim düzeyleri farklı olan yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu bağlanma (F (2/247) =.534; p=.587), kayıtsız bağlanma (F (2/247) =.206; p=.814), güvenli bağlanma (F (2/247) =2.225; p=.110) ve saplantılı bağlanma (F (2/247) =1.929; p=.148) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Tablo 39. Bağlanma Stillerinin Anne Mesleği Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Anne Mesleği n x ss t sd p Korkulu Bağlanma Ev Hanımı Meslek Sahibi Kayıtsız Bağlanma Ev Hanımı Meslek Sahibi Güvenli Bağlanma Ev Hanımı Meslek Sahibi Saplantılı Bağlanma Ev Hanımı Meslek Sahibi Tablo 39 da verilen Bağımsız Örneklem T-Testi bulgularına göre; kendi annelerinin meslekleri farklı olan yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu bağlanma (t (248) =.400; p=.690), kayıtsız bağlanma (t (248) =.217; p=.828), güvenli bağlanma 92

107 (t (248) =.409; p=.683) ve saplantılı bağlanma (t (248) =1.018; p=.310) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Tablo 40. Bağlanma Stillerinin Baba Eğitim Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Baba Eğitim Durumu n x ss F sd 1/2 p İlköğretim Mezunu Korkulu Bağlanma Lise Mezunu / Lisans ve Üzeri İlköğretim Mezunu Kayıtsız Bağlanma Lise Mezunu / Lisans ve Üzeri İlköğretim Mezunu Güvenli Bağlanma Lise Mezunu / Lisans ve Üzeri İlköğretim Mezunu Saplantılı Bağlanma Lise Mezunu / Lisans ve Üzeri Tablo 40'da verilen ANOVA bulgularına göre; kendi babalarının eğitim düzeyleri farklı olan yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu bağlanma (F (2/247) =1.038; p=.356), kayıtsız bağlanma (F (2/247) =.227; p=.797) ve saplantılı bağlanma (F (2/247) =.413; p=.662) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Bulgulara göre; kendi babalarının eğitim düzeyleri farklı olan yakın ilişkilerinde sergiledikleri güvenli bağlanma (F (2/247) =8.139; p=.000) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunduğu görülmektedir (p<.05). Buna göre kendi babası lise mezunu olan annelerin yakın ilişkilerinde sergiledikleri güvenli bağlanma düzeyi, diğer annelere kıyasla daha yüksektir. 93

108 Tablo 41. Bağlanma Stillerinin Baba Mesleği Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Baba Mesleği n x ss F sd 1/2 p Emekli Esnaf Korkulu Bağlanma Memur / Serbest Meslek İşçi Emekli Esnaf Kayıtsız Bağlanma Memur / Serbest Meslek İşçi Emekli Esnaf Güvenli Bağlanma Memur / Serbest Meslek İşçi Emekli Esnaf Saplantılı Bağlanma Memur / Serbest Meslek İşçi Tablo 41'de verilen ANOVA bulgularına göre; kendi babalarının meslekleri farklı olan yakın ilişkilerinde sergiledikleri kayıtsız bağlanma (F (4/245) =2.250; p=.064) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). Bulgulara göre; kendi babalarının meslekleri farklı olan yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu bağlanma (F (4/245) =3.617; p=.007), güvenli bağlanma (F (4/245) =5.988; p=.000) ve saplantılı bağlanma (F (4/245) =3.666; p=.006) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunduğu görülmektedir (p<.05). Buna göre kendi babası işçi olan annelerin yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu ve saplantılı bağlanma düzeyi, diğer annelere kıyasla daha yüksektir. Kendi babası memur olan annelerin yakın ilişkilerinde sergiledikleri güvenli bağlanma düzeyi, diğer annelere kıyasla daha yüksektir. 94

109 Tablo 42. Bağlanma Stillerinin Çocukken Emzirilme Süresi Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Çocukken Emzirilme Süresi n x ss F sd 1/2 p 1-4 Ay Ay Korkulu Bağlanma 9-12 Ay Ay / Ay Ay Ve Üzeri Ay Ay Kayıtsız Bağlanma 9-12 Ay Ay / Ay Ay Ve Üzeri Ay Ay Güvenli Bağlanma 9-12 Ay Ay / Ay Ay Ve Üzeri Ay Ay Saplantılı Bağlanma 9-12 Ay Ay / Ay Ay Ve Üzeri Tablo 42'de verilen ANOVA bulgularına göre; çocukken kendi anneleri tarafından farklı süreler boyunca emzirilen yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu bağlanma (F (5/244) =.715; p=.612), kayıtsız bağlanma (F (5/244) =1.615; p=.157), güvenli bağlanma (F (5/244) =.872; p=.500) ve saplantılı bağlanma (F (5/244) =1.115; p=.353) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). 95

110 Tablo 43. Bağlanma Stillerinin Çocukluk Döneminde Annenin Çalışma Durumu Açısından Farklılaşmasının Değerlendirilmesi Çocukluk Döneminde Annenin Çalışma Durumu n x ss t sd p Korkulu Bağlanma Çalışmıyordu Çalışıyordu Kayıtsız Bağlanma Çalışmıyordu Çalışıyordu Güvenli Bağlanma Çalışmıyordu Çalışıyordu Saplantılı Bağlanma Çalışmıyordu Çalışıyordu Tablo 43'de verilen Bağımsız Örneklem T-Testi bulgularına göre; çocukluk döneminde annesi çalışan ve çalışmayan yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu bağlanma (t (248) =-.688; p=.492), kayıtsız bağlanma (t (248) =.406; p=.685), güvenli bağlanma (t (248) =.472; p=.637) ve saplantılı bağlanma (t (248) =.865; p=.388) düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmektedir (p>.05). 96

111 5 SONUÇ Çalışmada annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum ile koruyucu tutum, izin verici tutum, korkulu bağlanma, güvenli bağlanma ve saplantılı bağlanma arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunduğu belirlenmiştir. Çalışmada annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri koruyucu tutum ile korkulu bağlanma ve saplantılı bağlanma arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunduğu belirlenmiştir. Araştırma sonucunda annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutumun yaşa, ekonomik durum algısına, evlilikte çocuk sahibi olunan yıla, çocuğu yetiştirirken sosyal destek alma durumuna, çocuğun emzirilme süresine, kardeş sayısına, kendi ailesinin çocukları arasındaki sırasına, anne eğitim durumuna, anne mesleğine, baba eğitim durumuna, baba mesleğine, çocukken emzirilme süresine ve çocukluk döneminde annenin çalışma durumuna göre farklılık göstermez iken toplam çocuk sayısına, evlenme yaşına, çalışma durumuna, mesleğe ve eğitim durumuna göre farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Araştırma sonucunda annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutumun çocuğun emzirilme süresine, ailenin çocukları arasındaki sıraya, evlenme yaşına, çocukken emzirilme süresine, çocukluk döneminde annenin çalışma durumuna, evlilikte çocuk sahibi olunan yıla ve yaşına göre farklılık göstermez iken anne mesleğine, toplam çocuk sayısına, çocuğu yetiştirirken sosyal destek alma durumuna, kardeş sayısına, anne eğitim durumuna, baba eğitim durumuna, baba mesleğine, mesleğe, ekonomik durumla ilgili algıya, eğitim durumuna ve çalışma durumuna göre farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Araştırma sonucunda annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri koruyucu tutumun mesleğe, çalışma durumuna, yaşına, çocuğu yetiştirirken sosyal destek alma durumuna, kardeş sayısına, anne mesleğine, toplam çocuk sayısına, çocukken emzirilme süresine, evlilikte çocuk sahibi olunan yıla, anne eğitim durumuna, çocukluk döneminde 97

112 annenin çalışma durumuna, baba eğitim durumuna, çocuğun emzirilme süresine ve ailenin çocukları arasındaki sıraya göre farklılık göstermez iken eğitim durumuna, evlenme yaşına, baba mesleğine ve ekonomik durumla ilgili algıya göre farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Araştırma sonucunda annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri izin verici tutumun çalışma durumuna, çocuğun emzirilme süresine, kardeş sayısına, anne eğitim durumuna, baba eğitim durumuna, ailenin çocukları arasındaki sıraya, çocukluk döneminde annenin çalışma durumuna, çocukken emzirilme süresine, eğitim durumuna, evlenme yaşına, mesleğe, evlilikte çocuk sahibi olunan yıla, ekonomik durumla ilgili algıya, yaşına, anne mesleğine ve toplam çocuk sayısına göre farklılık göstermez iken çocuğu yetiştirirken sosyal destek alma durumuna ve baba mesleğine göre farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Araştırma sonucunda annelerin yakın ilişkilerinde gösterdikleri korkulu bağlanma stilinin mesleğe, çalışma durumuna, toplam çocuk sayısına, eğitim durumuna, baba eğitim durumuna, çocuğu yetiştirirken sosyal destek alma durumuna, evlenme yaşına, çocukluk döneminde annenin çalışma durumuna, çocuğun emzirilme süresine, yaşına, anne eğitim durumuna, çocukken emzirilme süresine, kardeş sayısına ve anne mesleğine göre farklılık göstermez iken ekonomik durumla ilgili algıya, baba mesleğine, ailenin çocukları arasındaki sıraya ve evlilikte çocuk sahibi olunan yıla göre farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Araştırma sonucunda annelerin yakın ilişkilerinde gösterdikleri kayıtsız bağlanma stilinin baba mesleğine, ekonomik durumla ilgili algıya, evlilikte çocuk sahibi olunan yıla, çocukken emzirilme süresine, mesleğe, toplam çocuk sayısına, eğitim durumuna, kardeş sayısına, evlenme yaşına, çocuğun emzirilme süresine, çocukluk döneminde annenin çalışma durumuna, baba eğitim durumuna, çocuğu yetiştirirken sosyal destek alma durumuna, anne eğitim durumuna, anne mesleğine ve yaşına göre farklılık göstermez iken ailenin çocukları arasındaki sıraya ve çalışma durumuna göre farklılık gösterdiği belirlenmiştir. 98

113 Araştırma sonucunda annelerin yakın ilişkilerinde gösterdikleri saplantılı bağlanma stilinin çalışma durumuna, mesleğe, ekonomik durumla ilgili algıya, kardeş sayısına, anne eğitim durumuna, eğitim durumuna, anne mesleğine, çocukken emzirilme süresine, evlilikte çocuk sahibi olunan yıla, toplam çocuk sayısına, çocukluk döneminde annenin çalışma durumuna, yaşına, evlenme yaşına, çocuğu yetiştirirken sosyal destek alma durumuna, baba eğitim durumuna ve çocuğun emzirilme süresine göre farklılık göstermez iken ailenin çocukları arasındaki sıraya ve baba mesleğine göre farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Bulgulara göre 24 yaş ve üzeri annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum düzeyinin, yaş arasında evlenen annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Buna ek olarak yaş arasında evlenen annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri koruyucu tutum düzeyinin, 24 yaş ve üzeri annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bulgulara göre ekonomik durumun yeterli olmadığını düşünen annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum düzeyinin, ekonomik durumunu daha yeterli bulan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bulgulara göre yüksek lisans mezunu annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum düzeyinin, eğitim düzeyi, daha düşük olan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Lise ve önlisans mezunu olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyinin, eğitim düzeyi, daha yüksek olan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. İlköğretim mezunu annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri koruyucu tutum düzeyinin, eğitim düzeyinin, daha yüksek olan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bulgulara göre çalışan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum düzeyinin, ev hanımı ve şu anda çalışmayan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Buna ev hanımı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyinin, diğer annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. 99

114 Bulgulara göre meslek sahibi annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum düzeyinin, ev hanımı annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Buna ev hanımı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyinin, meslek sahibi annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bulgulara göre tek çocuk sahibi annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum düzeyinin, 2 ve daha üzeri sayıda çocuk sahibi olan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Buna 2 ve daha üzeri sayıda çocuk sahibi olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyinin, tek çocuk sahibi annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bulgulara göre çocuklarını yetiştirirken destek almayan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyinin, bakıcı yardımı alan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Çocuklarını yetiştirirken psikolojik destek alan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri izin verici tutum düzeyinin, diğer annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bulgulara göre 2 ve üzeri sayıda kardeşe sahip annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyinin, 1 kardeşi olan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bulgulara göre kendi annesinin okuma yazması olmayan ve ilköğretim mezunu olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyinin, kendi annesi lise ve üzeri eğitim kurumlarından mezun olan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bulgulara göre kendi annesi ev hanımı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyinin, kendi meslek sahibi olan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. 100

115 Bulgulara göre kendi babasının okuma yazması olmayan ve ilköğretim mezunu olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyinin, kendi babası lise ve üzeri eğitim kurumlarından mezun olan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bulgulara göre kendi babası işçi olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter ve koruyucu tutum düzeyinin, diğer annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Kendi babası memur olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri izin verici tutum düzeyinin, diğer annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bulgulara göre ekonomik durumunu kısmen yeterli gören annelerin yakın ilişkilerinde gösterdikleri korkulu bağlanma düzeyinin, ekonomik durumunu yeterli bulan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bulgulara göre meslek sahibi olduğu halde şu anda çalışmayan annelerin yakın ilişkilerinde gösterdikleri kayıtsız bağlanma düzeyinin, çalışan ve ev hanımı annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bulgulara göre evliliğinin 1. ve 2. yılında çocuk sahibi olan annelerin yakın ilişkilerinde gösterdikleri korkulu bağlanma düzeyinin, evliliğinin 3. ve sonraki yıllarında çocuk sahibi olan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bulgulara göre çocuk yetiştirirken aile-akraba desteği, bakıcı yardımı ve psikolojik destek olmak üzere sosyal destek alan annelerin yakın ilişkilerinde sergiledikleri güvenli bağlanma düzeyinin, herhangi bir sosyal destek almayan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bulgulara göre 3 kardeş sahibi olan annelerin yakın ilişkilerinde sergiledikleri güvenli bağlanma düzeyinin, 4 ve üzeri sayıda kardeşi olan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. 101

116 Bulgulara göre ailesinin 2. ve 3. çocuğu olan annelerin yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu, kayıtsız ve saplantılı bağlanma düzeyinin, diğer annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bulgulara göre kendi babası lise mezunu olan annelerin yakın ilişkilerinde sergiledikleri güvenli bağlanma düzeyinin, diğer annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bulgulara göre kendi babası işçi olan annelerin yakın ilişkilerinde sergiledikleri korkulu ve saplantılı bağlanma düzeyinin, diğer annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Kendi babası memur olan annelerin yakın ilişkilerinde sergiledikleri güvenli bağlanma düzeyinin, diğer annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Ekonomik durumunu yeterli bulan annelerin arasında güvenli bağlanma stilini gösteren bireylerin, ekonomik durumunu yeterli bulmayan bireylerde saplantılı bağlanma stilini gösteren bireylerin daha fazla olduğu belirlenmiştir. Meslek sahibi olduğu halde şuanda çalışmayan annelerin arasında kayıtsız bağlanma stilini gösteren bireylerin daha fazla olduğu belirlenmiştir. Çocuğunu yetiştirirken herhangi bir sosyal destek almayan ve aile-akrabadan yardım alan annelerin arasında kayıtsız bağlanma stilini gösteren bireylerin daha fazla olduğu belirlenmiştir. Çocuğunu yetiştirirken herhangi bir psikolojik destek alan annelerin arasında güvenli bağlanma stilini gösteren bireylerin daha fazla olduğu belirlenmiştir. Çocuğunu 1-4 ay arasında emziren annelerin arasında korkulu bağlanma stilini gösteren bireylerin daha fazla olduğu belirlenmiştir. Babası lise mezunu olan annelerin arasında güvenli bağlanma stilini gösteren bireylerin daha fazla olduğu belirlenmiştir. 102

117 Babası memur olan annelerin arasında güvenli bağlanma stilini gösteren bireylerin daha fazla olduğu belirlenmiştir. 103

118 5.1 TARTIŞMA Ebeveynlerin birbiri arasındaki ilişkilerindeki olumlu ve olumsuz durumlar çocuklarına yansımaktadır. Aile yapılarında her ne kadar tüm bireyler çocuklara bakım verse de günümüzde çoğunlukla anneler çocuklar ile zaman geçirmektedir. Bu durumda annelerin yakın ilişkilerindeki tutumu çocuklarına olan yaklaşımlarını etkileyebilmektedir. Çeşitli çalışmalarda göre evlilikte kadın ve erkek birey arasındaki uyumun, anneler ile çocuklar arasındaki olumsuz ilişkiyi etkilediği (Yüceol, 2016), kaçınmacı bağlanma stiline sahip annelerin çocuklarına karşı demokratik tutumlarının azaldığı (Güner, 2011) belirlenmiştir. Bu bağlamda annelerin çocuk yetiştirme tutumlarında, yakın ilişkilerinde sahip oldukları bağlanma stilinin bir etkisi olması mümkündür. Araştırmada annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri ebeveynlik tutumları ile bağlanma stilleri arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığını belirlemektir. Bu bölümde çalışmada elde edilen bulgular diğer çalışmaların bulguları ile karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Çalışmada annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum ile otoriter tutum arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunduğu belirlenmiştir. Benzer şekilde Halıcıoğlu (2004) tarafından annelerin empatik beceri düzeyleri ile çocuk yetiştirme tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi üzerine Ankara ilinde 532 annenin katılımı ile yapılan çalışmada da, demokratik tutum ile disiplinli tutum arasında anlamlı bir ilişkinin olduğu belirlenmiştir. Araştırma sonucunda annelerin çocuklarını yetiştirmede sergiledikleri otoriter ve koruyucu tutumun ekonomik duruma göre farklılaştığı belirlenmiştir. Buna göre eğitim düzeyi düşük olan annelerin gösterdikleri otoriter ve koruyucu tutum daha yüksektir. Benzer şekilde Uçmaz Halıcıoğlu (2004) tarafından yapılan çalışmaya göre de alt gelir grubundaki anneler çocuklarına karşı daha fazla otoriter ve koruyucu tutum göstermektedirler. Bu çalışmadan farklı olarak Şanlı (2007) yapılan araştırmada annelerin otoriter ve koruyucu tutumlarının ekonomik duruma göre farklılaşmadığı belirlenmiştir. 104

119 Bulgulara göre yaş arasında evlenen annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri koruyucu tutum düzeyinin, 24 yaş ve üzeri annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. İlişkilendirilebilir olarak Ayyıldız (2005) tarafından 382 annenin katılımı ile Zonguldak il merkezinde 0-6 yaş çocuğu olan annelerin çocuk yetiştirme tutumları üzerine yapılan çalışmada 24 yaş altındaki annelerin koruyucu tutum sergileme düzeylerinin daha ileri yaşlardaki annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bulgulara göre yüksek lisans mezunu annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum düzeyinin, eğitim düzeyinin, daha düşük olan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Benzer şekilde Mızrakçı (1994) tarafından yapılan çalışmada üniversite mezunu annelerin çocuklarına karşı sergiledikleri demokratik (yetkin) tutumun, eğitim düzeyi daha düşük annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Ayyıldız (2005) tarafından yapılan çalışmada da üniversite mezunu annelerin demokratik tutumunun, eğitim düzeyleri daha düşük annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Çalışmada lise ve önlisans mezunu olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyinin, eğitim düzeyi daha yüksek olan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Benzer şekilde Mızrakçı (1994) tarafından yapılan çalışmada ilkokul mezunu annelerin çocuklarına karşı sergiledikleri otoriter tutumun, eğitim düzeyi daha yüksek olan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Destekleyici nitelikte Ayyıldız (2005) tarafından yapılan çalışmada eğitim düzeyi düşük olan annelerde otoriter tutumun, eğitim düzeyi daha yüksek annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Çalışmada ilköğretim mezunu annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri koruyucu tutum düzeyinin, eğitim düzeyinin, daha yüksek olan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Benzer nitelikte Ayyıldız (2005) tarafından yapılan araştırmada eğitim düzeyi düşük olan annelerde koruyucu tutumun, eğitim düzeyi daha yüksek annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Şanlı (2007) tarafından İzmir ili Buca ilçesinde anaokullarında okumakta olan 390 öğrencinin annesi olan bireylerle yapılan araştırmada da ilköğretim ve lise mezunu annelerin gösterdikleri koruyucu tutumun, üniversite mezunu annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. 105

120 Bulgulara göre çalışan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum düzeyinin, ev hanımı ve şu anda çalışmayan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bu bulgularla uyumlu olarak Şentürk (2007) tarafından yapılan 5 6 yaş çocukların çalışan ve çalışmayan annelerinin çocuk yetiştirme tutumları üzerine yapılan çalışmada, çalışan annelerin gösterdikleri demokratik tutum düzeyinin, çalışmayan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Buna ek olarak ev hanımı olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyinin, diğer annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bulguları destekler nitelikte olarak Ayyıldız (2005) tarafından düzenlenen araştırmada çalışmayan annelerin çocuklarına karşı gösterdikleri otoriter tutum düzeyinin, çalışan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Şanlı (2007) tarafından yapılan araştırmada da çalışmayan annelerin çocuklarına gösterdikleri otoriter tutumun, çalışan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Sarı (2017) tarafından yapılan çalışmada işçi ve ev hanımı olan annelerin otoriter tutum düzeylerinin, diğer annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bulgulara göre 2 ve daha üzeri sayıda çocuk sahibi olan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri otoriter tutum düzeyinin, tek çocuk sahibi annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bulguları destekler nitelikte olarak Ayyıldız (2005) tarafından düzenlenen araştırmada da 2 ve daha üzeri sayıda çocuk sahibi olan annelerin otoriter tutum düzeyinin, tek çocuk sahibi annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Sarı (2017) tarafından anasınıfına devam eden 5-6 yaş grubu çocukların, annelerinin çocuk yetiştirme tutumlarının, çocuğun sosyal uyum ve becerilerine etkisinin incelenmesi üzerine Ankara ilinde yaşamakta olan 700 anne ile yapılan çalışmada, 2 ve daha üzeri çocuk sahibi annelerin otoriter tutumunun, tek çocuk sahibi annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Güner (2011) tarafından 4-6 yaş aralığında 65 çocuk ve anneleri ile yapılan çalışmada annelerde kaçınmacı bağlanma ile demokratik bağlanma arasında negatif yönde bir ilişki olduğu bulunmuştur. Bu araştırmada otoriter tutum ile demokratik tutum arasında negatif bir ilişki olduğu ve otoriter tutum ile korkulu bağlanma, güvenli bağlanma ve saplantılı bağlanma arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki bulunduğu belirlenmiştir. 106

121 5.2 ÖNERİLER Araştırmada bağlanma stillerine yönelik uygulanan ölçekte düşük iç tutarlılık olduğu gözlenmiştir. İlişki Ölçeklerin faktörel yapısının daha güncel bir çalışmada tekrar incelenmesi önerilmektedir. Bu çalışmada ve Şentürk (2007) tarafından yapılan çalışmada uyumlu olarak çalışan annelerin çocuklarını yetiştirirken sergiledikleri demokratik tutum düzeyinin, çalışmayan annelere kıyasla daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Bireylerin ekonomik özgürlüğünün ruh hallerinde ve etrafındaki bireylere gösterdikleri davranışlar üzerinde etkili olduğu pek çok çalışmada tespit edilmiştir. Sarı (2017) tarafından yapılan çalışmada çocuğuna karşı demokratik tutum gösteren annelerin çocuklarının sosyal uyum düzeylerinin yükseldiği, otoriter tutum gösteren annelerin çocuklarının ise sosyal uyumsuzluk düzeylerinin yükseldiği saptanmıştır. Bu durumda demokratik tutumun olumlu çıktıları göz önünde bulundurularak, devlet ve ilgili kurumlarca kadınların ekonomik özgürlüğünün arttırılması ve çocuklarına bakım verirken çalışma imkânlarının iyileştirilmesi üzerine çalışmalar yapılması önerilmektedir. İlaslan (2009) tarafından anneleri güvenli bağlanan çocukların da güvenli bağlanma stili gösterdikleri, anneleri saplantılı ve korkulu bağlanan çocukların ise kaçıngan bağlanma stili gösterdikleri belirlenmiştir. Bu çalışmada annelerin yakın ilişkilerde bağlanma stilleri ile ebeveynlik tutumları arasındaki ilişkiler araştırılmış ve doğrulanmıştır. Gelecekte düzenlenecek çalışmalarda annelerin bağlanma stilleri ile çocukların bağlanma stilleri arasında, annelerin çocuk yetiştirmede sergiledikleri tutumların aracılık rolünün incelenmesi önerilebilir. 107

122 KAYNAKÇA Adam, E. K., Gunnar, M. R., & Tanaka, A. (2004). Adult Attachment, Parent Emotion and Observed Parenting Behavior: Mediator and Moderator Models. Child Development, Ainsworth, M. D. S. (1969). Object relations, dependency, an attachment; a teoretical review of the ınfant-mother relationship. Child Development, 40 (4), Ainsworth, M. D. S. (1989). Attachments beyond infancy. American Psychologist, 44 (4), Ainsworth, M. D. S., Blehar, M. C., Waters, E., & Wall S. (1978). Pattern of attachment: A Psychological Study Of The Strange Situation. Hillsdale, NJ: Erlbaum. Aktaş Özkafacı, A. (2012). Annenin Çocuk Yetiştirme Tutumunun Çocuğun Sosyal Beceri Düzeyi Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Yüksek lisans Tezi, Arel Üniveristesi, İstanbul. Alisinanoğlu, F. (1995). Üniversite öğrencilerinin ben (ego) durumları ile ana-baba tutumlarını algılamalarını etkileyen bazı değişkenlerin incelenmesi, Doktora tezi, Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Allen, J. P., & Land, D. (1999). Attachment in adolescence. Handbook of Attachment Theory, Research and Clinical Applications. New York: Guilford Press. Arslan, E. (2008). Bağlanma Stilleri Açısından Ergenlerde Erikson un Psikososyal Gelişim Dönemleri ve Ego Kimlik Süreçlerinin İncelenmesi. Yayınlanmamış doktora tezi, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya. Ata, S. (2010). Okul Öncesi Öğretmenlerinin Bağlanma Stilleri, Duygusal Zekâ Düzeyleri Ve Empati Eğilimlerinin İncelenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Muğla Üniversitesi, Muğla. 108

123 Atkinson, R. L., Atkinson, R. C., & Hillgard, E. R. (1995). Psikolojiye Giriş 1 K. Atakay, M. Atakay, A.Yavuz (Çev.). İstanbul: Sosyal. Ayyıldız, T. (2005). Zonguldak il merkezinde 0-6 yaş çocuğu olan annelerin çocuk yetiştirme tutumları. Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Zonguldak. Balkaya, İ. (1998). Anaokuluna Yeni Başlayan Çocukların Okula Uyum Süreçlerini Etkileyen Faktörlerin İncelenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Bandura, A., & Walters, R.H., (1959). Adolescent aqqression a study of the influence of child troining proctices family interrelationships. New York: The Ronald Pres. Bartholomew, K., & Horowitz, L. M. (1991). Attachment styles among young adults: A test of A four-category model. Journal Of Personality And Social Psychology, 61, Baumrind, D. (1967). Child Care Practices Anteceding Three Patterns of Preschool Behavior, GeneticPsychologyMonographs,. Baumrind,D.(1971). Harmonious Parents And Their Preschool Children, Developmental Psychology Bilgin Aydın, H. (2003). Çocuk Ruh Sağlığı, Morpa Kültür Yayınları, İstanbul. Bowlby, J. (1973). Attachment and Loss, Vol. II. Separation, Anxiety and Anger. New York: Basic Books. Bowlby, J. (1982). Attachment and bowlby: vol. 1. attachment (2. Basım). New York: Basic Books. Bowlby, J. (1982). Attachment and Loss. Vol I. Attachment. (Second edition). New York: Basic Books. 109

124 Bowlby, J. (1988). A Secure Base: Clinical Applications Of Attachment Theory. London: Routledge. Bretherton, I. (1992). The origins of attachment theory: john bowlby and mary ainsworth. Development Psychology, 28, Bretherton, I. (2003). Mary Ainsworth: Insightful Observer And Courages Theoritician. To Appear in G. A. Kimble & M. Werheimer (Editörler), Portraits Of Pineers In Psychology (vol. 5). Hillsdale, NJ: Erlbaum, 03 Brodeski, J. & Hembrough, M. E. (2005). Improving social skills ın young children. An action research project. degree of master of art in teaching and leadeship. Saint Xavier University. Chicago. İllinois. Campos, J., Barrett, K., Lamb, M., Goldsmith, H., & Stenberg, C. (1983). Socioemotional development. In M. Haith & J. Campos (Eds.), P. H. Mussen (Series Ed.), Handbook of child psychology: Vol. 2. Infancy and developmental psychobiology (pp ). New York: Wiley. Ceyhan, A. A. (2006). Üniversite Öğrencilerinin Geçmişte Yaşadıkları Ayrılık Kaygısının Öğrenilmiş Güçlülük, Kaygı ve Psikolojik Belirtileri Yordama Düzeyi. Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri, 6(1): Chen, X., Yunfeng, H., Lei C., & Hongyun, L. (2005). The peer groups as a context: Moderating effects on relations betwen maternal pareting and social and school adjustment in chinese children. Child Development. 76/2, Cooper, C., Fletcher, J., Wanhill, S., Gilbert, D., & Shepherd, R. (1998). Tourism Principles and Practice, Essex: Pearson Education. Corey, G. (2008). Psikolojik Danışma, Psikoterapi Kuram ve Uygulamaları, Mentis Yayıncılık, Ankara. 110

125 Çakmak,K., & Kaplan, N. (2015). Aydın il emniyet müdürlüğü rehberlik ve psikolojik danışma büro amirliği Çocuk yetiştirme tarzları ve anne-baba tutumları. Çaplı, O. (1993). Çocukların Gençlerin Eğitimi, İstanbul: Bilgi Yayınevi. Çelik, Ş. (2004). The Effects of an Attachment Oriented Psychoeducational Group Training On Improving The Preoccupied Attachment Styles of University Students. Unpublished doctorate s thesis, Middle East Technical University, Educational Sciences, Ankara. Damarlı, Ö. (2006). Ergenlerde Toplumsal Cinsiyet Rolleri, Bağlanma Stilleri Ve Benlik Kavramı Arasındaki İlişki. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Davidov, M., & Grusec, J. E. (2006). Untangling the links of parental responsiveness to distress and warmth to child outcomes. Child Development, 77, Delen, Ü. K. (2003). Erken Ergenlerde Bağlanma Ölçeği Geliştirme Çalışması. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi. Demiröz, S. ve Dinçer, Ç. (2001). 5-6 Yaş Çocuklarının Öz Bakım Becerilerinin Cinsiyet ve Okul Öncesi Eğitim Alma Durumlarına Göre İncelenmesi. Milli Eğitim Dergisi. Deniz, M. E. (2006). Ergenlerde Bağlanma Stilleri İle Çocukluk İstismarları Ve Suçluluk-Utanç Arasındaki İlişki. Eurasian Journal of Educational Research, 22, Dinçer, B. (2008). Alt ve Üst Sosyo-Ekonomik Düzeyde Lise İkinci Sınıfa Devam Eden Ergenlerin Anne Baba Tutumlarını Algılamaları ile Arkadaşlık İlişkilerinin İncelenmesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara Üniversitesi, Ankara. Doğan, Y. (1998). Davranış Bilimlerine Giriş. Ankara: Antep A.Ş. Yayınları. 111

126 Duru, A. (1995). İlkokul 5. sınıf öğrencilerinin benlik saygısı ile ana baba tutumları arasındaki ilişki, Yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir. Eminoğlu, B.(2007). Dört-Beş yaş çocuklarının sosyal davranışları ile ebeveyn davranışları arasındaki ilişkinin incelenmesi. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Erözkan, A. (2011). Lise öğrencilerinin bağlanma stilleri ve yalnızlık düzeylerinin bazı değişkenlere göre incelenmesi. Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi; 4(2), Fonagy, P. (1999). Transgenerational Consistencies of Attachment: A New Theory. Paper to the Development and Psychoanalitic Discussion Group, American Psychoanalytic Association Meeting, Washington DC. Fonagy, P. (2001). Attachment Theory and Psychoanalysis. New York: Other Press. Gander, J. M., Gardiner, W. H. (1995). Çocuk ve ergen gelişimi. Bekir Onur (Çev.). Ankara: İmge Yayınevi. Gazeloğlu, C. (2000). İlkokul dördüncü sınıf öğrencilerinin psiko-sosyal gelişimine ana baba tutumunun etkisinin incelenmesi, Yüksek lisans tezi. Hacettepe Üniversitesi, Ankara. Görgü, E. (2015). Okula devam eden 5-6 yaş grubu çocukların bağlanma biçimleri ve sosyal davranışları ile annelerinin bağlanma biçimi ve kişilik özellikleri arasındaki ilişkinin incelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul Gülay, H. ve Akman, B. (2009). Okul öncesi dönemde sosyal beceriler. Ankara: Pegem Yayınevi. 112

127 Güngör, D. (2000). Bağlanma stillerinin ve zihinsel modellerin kuşaklararası aktarımında ana babalık stillerinin rolü. Yayınlanmamış Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Ankara Günindi, N. (2008). Okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden altı yaş çocuklarının sosyal uyum becerileri ile anne-babalarının empatik becerileri arasındaki ilişkinin incelenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara. Güner, A. (2011). Okul öncesi çocuklar ve ebeveynlerinin bağlanma güvenlikleri ile çocuk yetiştirme tutumları arasındaki ilişkilerinin incelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul Gürbüz, S. & Şahin, F. (2014). Sosyal bilimler araştırma yöntemleri. Seçkin Yayıncılık: Ankara. Güven, Y., Önder, A., Sevinç, M., Aydın, O., Balat, G. U., Palut, B.,... & Dibek, E. (2006). Okulöncesi Eğitimi Alan ve Almayan İlköğretim Birinci Sınıf Öğrencilerinin Sosyal Duygusal Uyum Düzeylerinin Karşılaştırılması. 1.Marmara Üniversitesi I. Uluslararası Okul Öncesi Eğitim Kongresi, Haktanır, G., & Aktaş, Y. (1995). 3-4 yaş çocuklarının motor gelişim özelliklerinin incelenmesi,10. Okulöncesi ve eğitimini yaygınlaştırma semineri, İstanbul. Hamarta, E. (2004). Attachment Theory. Anadolu University Journal of Faclty of Education, 14 (1), 53 Harlow, H. F., & Zimmermann, R. R. (1958). The Development of Affective Responsiveness in Infant Monkeys. Proceedings of the American Philosophical Society, 102, Harma, M. (2014). Vocal Synchrony as a Coregulation Indicator of Attachment Bonds. Middle East Technical University. 113

128 Harvey, M., & Byrd, M. (2000). Relationships Between Adolescents' Attachment Styles and Family Functioning. Adolescence, 35(138), 345. Hazan, C., & Shaver, P. R. (1994). Attachment as an Organizational Framework for Research on Close Relationships. Psychology Inquiry Hortaçsu, N. (2003). İnsan İlişkileri. Ankara: İmge. İlaslan, Ö. (2009). Çocukların bağlanma davranışlarının özlük nitelikleri ve anne bağlanma stillerine göre incelenmesi. Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya. Kabalı, N. (2012). Dengesiz ve Kararsız Anne-Baba Tutumu, Çine Madran Gazetesi, Aydın. Karabulut, Demir, E., Sendil, G. (2008). Ebeveyn Tutum Ölçeği (ETÖ), Türk Psikoloji Yazilari, 11 (21), Karasar, N., (2016). Bilimsel araştırma yöntemi. Ankara: Nobel Yayınları. Karen, R. (1990). Becoming Attached: The Atlantic Monthly, Keser, C. Ç. (2006). Annenin Bağlanma Düzeyi ve Çocuk Yetiştirme Sürecinin Çocuğun Bağlanma Düzeyine Etkisi. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Uludağ Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa. Keskin S. (2005). Çocuğun akademik yeteneğinin anne davranışına etkisi. İstanbul Tıp Fakültesi Dergisi, 68(2), Kılıç, M. (2013). Gerçek Yaşam Tadında Gelişim Dönemleri 1 Çocukluk-Okul, Pegem Akademi, Ankara Kılıçarslan, F., (2008). Çocuğumu Nasıl Eğitmeliyim, Turkuaz Kitaplığı, İstanbul. 114

129 Kışlak, T. Ş., & Çavuşoğlu, Ş. (2006). Evlilik uyumları, bağlanma biçimleri, yüklemeler ve benlik saygısı arasındaki ilişki. Aile ve Toplum Eğitim, Kültür ve Araştırma Dergisi. 9(3), Koçak, R. (2003). Duygusal ifade eğitimi programının üniversite öğrencilerinin aleksitimi ve yalnızlık düzeylerine etkisi. (Yayımlanmamış Doktora Tezi). Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Küçüködük, C. (2015). 3-5 Yaş Arasında ve Anaokuluna Giden Çocuk Annelerinin Ayrılma Kaygısı ve Bağlanma Biçimleri İle Çocuğun Davranışları ve Ayrılma Kaygısı Arasındaki İlişki: Bilişsel Esnekliğin Aracı Rolü. Maccoby, E. E., & Martin, J. A. (1983). Socialization in the Contex of the Family: Parent-Child Interaction. (Ed. P.H.Mussen ve E.M.Hetherington), Handbook of Child Psychology: Socialization, Personality and Social Developmet. New York: Wiley Mahperi Uluyol, F. (2014). Bağlanma Örüntüleri, Eşe Yönelik Kişilerarası Şemalar Ve Evlilik Sorunlarıyla Başa Çıkabilme Düzeyleri Arasındaki İlişkiler. Mestçioğlu Gökmoğol, Ö. (2012). Mükemmeliyetçi Anne Baba Tutumu, Bebeğim ve Biz Dergisi, İstanbul. Mızrakçı, Ş. (1994). Annelerin çocuk yetiştirme tutumlarına etki eden faktörler: demografik özellikleri, kendi yetiştiriliş tarzları, çocuk gelişimine ilişkin bilgi düzeyleri ve çocuğun mizacına ilişkin algıları. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir. Miller, P. H. (1993). Theories of developmental psychology, New York: W. H. Freeman and Company. Nazik, B. (2003). Çocuk Ruh Sağlığı (I), İstanbul: Yapa Yayınları. 115

130 Nelsen, J., & Erwin, C Sevginin fazlası (Çev. Çiğdem A.), Ankara: Arkadaş Yayınevi. Oosterman, M., & Schuengel, C. (2008). Attachment in foster children associated with caregivers sensitivity and behavioral problems. Infant Mental Health Journal. 29(6), Önder, A., & Kamaraj, I. ( 1998 ). Social emotional efects of pedagogical drama in Turkish Pre-School children omep s 22. World Congress, September, Copenhagen, Denmark. Özden, E. S. (2006). İşbirlikli öğrenme yönteminin ilköğretim 3. sınıf öğrencilerinin sosyal ve duygusal uyumlarına etkisi. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Özgüven, I. E. (2001). Ailede Iletişim ve Yaşam, Pdrem yayınları, Ankara. Özkaya, D. (2012). Güven Verici, Destekleyici Anne Baba Tutumları, Annelikhayatım.com Pehlivantürk, B. (2004). Otistik bozukluğu olan çocuklarda bağlanma. Türk Psikiyatri Dergisi, 15(1), Pickover, S. (2002). Breaking the Cycle: A Clinical Example of Disrupting an Insecure Attachment System. Journal of Mental Health Counselling, 24, Roelofs, J., Meesters, C., Ter Huurne, M., Bamelis, L., Muris, P. (2006). On the Links Between Attachment Style, Parental Rearing Behaviors, and Internalizing and Externalizing Problems in Non-Clinical Children. Journal of Child and Family Studies, 15(3), Ronnlund, M., Karlsson, E. (2006). The Relation Between Dimensions of Attachment and Internalizing or Externalizing Problems During Adolescence. The Journal of Genetic Psychology, 167 (1),

131 Sargın, N. (2007). Eğitim Psikolojisi. İstanbul: Lisans Yayınları Sarı, E. (2007). Anasınıfına devam eden 5-6 yaş grubu çocukların, annelerinin çocuk yetiştirme tutumlarının, çocuğun sosyal uyum ve becerilerine etkisinin incelenmesi. Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Seven, S. (2006). 6 yaş çocuklarının sosyal becerileri ile bağlanma durumları arasındaki ilişkinin incelenmesi. Yayımlanmamış doktora tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Soysal, A. Ş., Bodur, Ş., İşeri, E., & Şenol, S. (2005). Bebeklik dönemindeki bağlanma sürecine bir bakış. Klinik Psikiyatri, 8, Sumer, H. C., & Knight, P. A. (2001). How do People with Different Attachment Styles Balance Work and Family? A Personality Perspective on Work Family Linkage. Journal of Applied Psychology, 86(4), 653. Sümer, M. (2006). Yetişkinlerin Bağlanma Stillerinin Duygusal Zekâ, İlişkiye Bağlılık, İlişkide Algılanan Tatmin ve Bazı Değişkenlere Göre İncelenmesi. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Maltepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. Sümer, N., & Güngör, D. (1999a). Yetişkin bağlanma stilleri ölçeklerinin Türk örneklemi üzerinde psikometrik değerlendirmesi ve kültürlerarası bir karşılaştırma. Türk Psikoloji Dergisi, 14(43), Sümer, N., & Güngör, D. (1999b). Çocuk yetiştirme stillerinin bağlanma stilleri, benlik değerlendirmeleri ve yakın ilişkiler üzerindeki etkisi. Türk Psikoloji Dergisi, 14(44),

132 Şanlı, D. (2007). Hemşirelik anabilim dalı çocuk sağlığı ve hastalıkları hemşireliği. Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İzmir. Şentürk, S. (2007). 5 6 yaş çocukların çalışan ve çalışmayan annelerinin yetiştirme tutumları ile bu çocukların sosyal-duygusal uyum düzeylerinin karşılaştırılması. Yayınlanmamış yüksek lisans tezi, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Tabak, N. (2007). İlköğretim birinci kademede davranış sorunları olan çocukların anne baba tutumları. Yayımlanmamış Yüksek Lisan Tezi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Afyon. Topçugil, N. (2002). Ankara defterdarlığı gündüz bakımevine devam eden 3 6 yaş grubundaki çocukların aile işlevselliğinin değerlendirilmesi ve aile işlevlerinin çocukların psikolojik, sosyal ve fiziksel gelişimleri üzerindeki etkisinin araştırılması. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Gazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Turhan, C. (2014). Anne Baba Tutumları, Makale, İstanbul Uçmaz Halıcıoğlu, İ. (2004). Annelerin empatik beceri düzeyleri ile çocuk yetiştirme tutumları arasındaki ilişkinin incelenmesi. Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Unger, J. A. M., & De Luca, R. V. (2014). The relationship between childhood physical abuse and adult attachment styles. Journal of Family Violence, 29(3), Velderman,M.K., Bakermans-Kranenburg, M.J., Juffer,F. Vanuzendorn, M.H., Mangelsdorf, S. C., & Zevalking J. (2006). Preventing preschool externalizng behavior problems through video feedback intervention infancy. Infant Mental Healt Journal. 27(5)

133 Waters, E. (1978). The reliability and stability of ındividual differences in infant mother attachment. Child Development, 49, Waters, E., & Beauchaine, T. P. (2003). Are There Really Patterns of Attachment? Theoretical and Empirical Perspectives. Development Psychology. Waters, T. (2004). Learning to love: From Your Mother s Arms To Your Lover s Arms. Voice of the University of Toronto, 30, (19) Wei, M., Vogel, D. L. & Ku, I. Y. (2006). Adult attachment, affect regulation; negative mood&interpersonal problems, Journal of Counseling Psychology, 52, Worden, M. (2013). Aile Terapisi: Temelleri. R.Avcı, E. Işık, F. Çekici, O. Çolakkadıoğlu ve T. Akbaş (Ed.). (s 22). Adana: Nobel yayınları. Yavuzer, H. (1997). Ana-Baba ve Çocuk, 9. Basım, İstanbul: Remzi Kitabevi, Yavuzer, H. (2003). Çocuğu Tanımak ve Anlamak: Ana Babaların En Çok Sorduğu Soru ve Cevaplarıyla (3. Baskı). İstanbul: Remzi. Yazıcıoğlu, Y. ve Erdoğan, S. (2004). Spss Uygulamalı Bilimsel Araştırma Yöntemleri. Ankara: Detay Yayıncılık. Yıldız, B. (2012). Aile Sosyolojisi, Gündem Türkiye Yıldız,A. (2004). Ebeveyn Tutumları ve Saldırganlık. Polis Bilimleri Dergisi, İstanbul. Yüceol, G. P. (2016). Ebeveynliğin belirleyicileri modeli temelinde evlilik uyumu, algılanan sosyal destek, çalışma durumu, değerler ve anne çocuk ilişkisi. Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. 119

134 Zimmermann, P. & Becker - Stoll, F. (2002). Stability of attachment representations during adolescence: the influence of ego identity status. Journal Of Adolescence. 25,

135 EKLER Ek 1 Kişisel Bilgi Formu Sevgili Anne; aşağıdaki sorulara vereceğiniz cevaplar ve kişisel bilgiler sadece araştırma amacıyla kullanılacak ve kesinlikle gizli tutulacaktır (Adınız-soyadınız sorulmamaktadır). Formdaki tüm soruları eksiksiz olarak cevaplamanız çok önemlidir. Bu çalışmaya olan katkınız ve verdiğiniz cevaplardaki samimiyetinizden dolayı teşekkür ederim. 1. Yaşınız: ( ) ( ) ( ) ( ) 40 ve üzeri ( ) 2. Çalışma Durumunuz: Çalışıyor ( ) Çalışmıyor ( ) 3. Mesleğiniz: 4. Eğitim Durumunuz: Hiç okula gitmemiş ( ) İlkokul Mezunu ( ) Ortaokul Mezunu ( ) Lise Mezunu ( ) Yüksekokul Mezunu ( ) Lisans Mezunu ( ) Yüksek Lisans ve üstü ( ) 5. Medeni Durumunuz: Evli ( ) Bekar ( ) Bekar seçeneğini işaretlediyseniz: Hiç evlenmemiş ( ) Boşanmış ( ) Dul ( ) 6. Ekonomik Durumunuzla İlgili Algınız: Hiç Yeterli Değil ( ) Yeterli Değil ( ) Kısmen Yeterli ( ) Yeterli ( ) Oldukça Yeterli ( ) 7. Kaç yaşında evlendiniz? ) ( ) ( ) ( ) 40 ve üzeri ( ) 8. Çocuk Sayınız: 1 ( ) 2 ( ) 3 ( ) 4 ( ) 5 ( ) 6 ve üzeri ( ) 9. Çocuğunuz ( Çocuklarınız) evliliğinizin kaçıncı yılında Dünya ya geldi? 1. Çocuk:.. yılda. 5. Çocuk:.. yılda. 2. Çocuk:.. yılda. 6. Çocuk:.. yılda. 3. Çocuk:.. yılda. 7. Çocuk:.. yılda. 121

136 4. Çocuk:.. yılda. 8. Çocuk:.. yılda. 10. Kaç ay süreyle çocuğunuzu emzirdiniz? 1-4 ay ( ) 5-8 ay ( ) 9-12 ay ( ) ay ( ) ay ( ) 21 ay ve üzeri ( ) 11. Kaç Kardeşiniz Var: Yok ( ) 1 ( ) 2 ( ) 3 ( ) 4 ( ) 5 ( ) 6 ve üzeri ( ) 12. Ailenizin kaçıncı çocuğusunuz? 1. ( ) 2. ( ) 3. ( ) 4. ( ) 5. ( ) 6 ve üzeri ( ) 13. Anneniz sizi kaç ay süreyle emzirdi? 1-4 ay ( ) 5-8 ay ( ) 9-12 ay ( ) ay ( ) ay ( ) 21 ay ve üzeri ( ) 14. Siz çocukken anneniz çalışıyor muydu? Cevabınız evet ise 15. Ve 16. Soruları cevaplayınız. Evet ( ) Hayır ( ) 15. Annenizin Mesleği: Anneniz çalışırken sizin bakımınızı kim üstlendi?: Annenizin Eğitim Durumu:. 18. Babanızın Mesleği: 19. Babanızın Eğitim Durumu: Çocuğunuzu yetiştirirken sosyal yardım aldınız mı? Cevabınız evet ise 21. Soruyu yanıtlayınız. Evet ( ) Hayır ( ) 21.Çoucuğunuzu yetiştirirken aşağıdakilerden hangisinden destek aldınız? Psikolojik danışmanlık aldım ( ) Aile- Akraba desteği aldım ( ) Bakıcı yardımı( ) 122

137 Her zaman böyledir Çoğu zaman böyledir Bazen böyledir Nadiren böyledir Hiçbir zaman böyle değildir Ek 2 Ebeveyn Tutum Ölçeği CÜMLELER Ben bir başkasıyla konuşurken çocuğumun araya girmesine izin 1 veririm. 2 Çocuğumun kendine özgü bir bakış açısı olduğunu kabul ederim. Çocuğumla aynı fikirde olmadığımız zaman, benim fikirlerimi 3 kabul etmesi için onu zorlarım. 4 Çocuğumu, hayatın ufak tefek güçlüklerinden korurum. Çocuğuma bağımsız olmayı öğrenmesi konusunda yardımcı 5 olurum. 6 Çocuğuma, kurallara neden uyması gerektiğini açıklarım. 7 Çocuğuma yaptığı şeyin önemli olduğunu hissettiririm. 8 Çocuğumu, kendisi için yorucu olabilecek işlerden korurum. 9 Çocuğum söz dinlemediğinde ona vururum. Çocuğumun iyi ve kötü davranışı karşısında neler hissettiğimi 10 ona açıklarım. 11 Çocuğumu yola getirmek için onu azarlarım. 12 Çocuğuma karşı koruyucu davranırım. 13 Çocuğum iyi davrandığında onu överim. 14 Çocuğumun kişisel görüşlerine saygı gösteririm. Çocuğumu bir şeyleri kendi başına yapması konusunda 15 cesaretlendiririm. 16 Arkadaşları çocuğuma sataştığı zaman onu korurum. 17 Çocuğumun başkaları konuşurken araya girmesine izin veririm. Çocuğumun cinsel konularda sorduğu soruları anlayacağı bir 18 dilde doğru olarak cevaplarım. 19 Çocuğum yanlış bir şekilde davrandığında ona bağırırım. Ebeveynlik konusunda bir yanlış yaptığımda çocuğumdan özür dilerim Çocuğumu, kendisi için zor olabilecek işlerden korurum. 22 Çocuğumun hastalanmasından endişe ederim. 23 Çocuğumun duygularını serbestçe ifade etmesine izin veririm. 24 Çocuğumun istediği saatte uyumasına izin veririm. Çocuğum yanlış davrandığında, bunun neden yanlış olduğunu 25 ona açıklarım. 26 Çocuğuma kızdığımda çocuğumu cezalandırırım. 123

138 Fiziksel cezayı, çocuğumu disipline sokmanın bir yolu olarak 27 kullanırım. Çocuğumun hayal kırıklığına uğramaması için elimden geleni 28 yaparım. Çocuğumun büyüdükçe yeni şeyler denemeyi göze alması 29 gerektiğine inanırım. 30 Çocuğumun her şeyi yapmasına izin veririm. 31 Çocuğumun yanlış davranışını görmezden gelirim. 32 Çocuğumu başka çocuklarla kıyaslarım. 33 Çocuğumun şımarıklıklarına göz yumarım. 34 Çocuğumu şımartırım. 35 Çocuğuma karşı çabuk öfkelenirim. 36 Çocuğum bana bir şey anlatırken sözünü kesmeden dinlerim. 37 Çocuğuma bir şey alırken onun da fikrini alırım. 38 Çocuğumla her konuyu konuşabilirim. 39 Çocuğuma karşı sabırsızım. 40 En ufak bir hatasında, çocuğumu cezalandırırım. Çocuğum için hemen hemen bütün eğlencelerimden fedakarlık 41 ederim. Çocuğumun kendi başına becerebileceği şeyleri denemesi için 42 ona fırsat tanırım. Çocuğuma bana sormaksızın şahsi eşyalarımdan herhangi birini 43 alıp kullanmasına izin veririm. Evimizde hangi televizyon programının izleneceği, çocuğumun 44 isteğine göre belirlenir. 45 Çocuğumu yapabileceğinden fazlasını yapması için zorlarım. Çocuğumu, onun cesaretini kırabilecek zor işlerden uzak 46 tutarım. 124

139 Ek 3 İlişki Ölçekleri Anketi 125

Bağlanma Nedir? Bağlanma, kişinin kendisi için önemli gördüğü bir başkasına (bağlanma figürü) karşı geliştirdiği güçlü duygusal bağlardır.

Bağlanma Nedir? Bağlanma, kişinin kendisi için önemli gördüğü bir başkasına (bağlanma figürü) karşı geliştirdiği güçlü duygusal bağlardır. BAĞLANMA KURAMI Bağlanma Nedir? Bağlanma, kişinin kendisi için önemli gördüğü bir başkasına (bağlanma figürü) karşı geliştirdiği güçlü duygusal bağlardır. Çocukluktaki bağlanma Çocuk ile bakım veren kişi

Detaylı

BAĞLANMA ve TERAPİ DE BAĞLANMA YRD.DOÇ.DR.ESRA PORGALI ZAYMAN İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ AD

BAĞLANMA ve TERAPİ DE BAĞLANMA YRD.DOÇ.DR.ESRA PORGALI ZAYMAN İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ AD BAĞLANMA ve TERAPİ DE BAĞLANMA YRD.DOÇ.DR.ESRA PORGALI ZAYMAN İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ AD BAĞLANMA NEDİR? Çocuk ile bakım veren kişi arasında gelişen ilişkide, çocuğun bakım veren kişiyle

Detaylı

1. Hafta İlişkilerin Önemi

1. Hafta İlişkilerin Önemi 1. Hafta İlişkilerin Önemi Ø İnsanlar hiç değilse, en az sayıda, kalıcı olumlu ve anlamlı kişilerarası ilişkiler geliştirmek ve sürdürmek için yaygın bir güdüye sahiptirler. Ø İnsanlar diğer insanlara

Detaylı

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... iii YAZARLAR HAKKINDA... iv 1. ÜNİTE EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1 Giriş... 2 Eğitim Psikolojisi ve Öğretmen... 3 Eğitim Psikolojisi... 3 Bilim... 6 Psikoloji... 8 Davranış... 9 Eğitim...

Detaylı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ A u ok na lu ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ - MART 2014 ANAOKULLARI BÜLTENİ ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ Okul öncesi dönem, gelişimin hızlı olması ve

Detaylı

Kişilerarası İlişkiler

Kişilerarası İlişkiler Kişilerarası İlişkiler Kişilerarası İlişkilere Giriş Yaşamımızın ¾ ünü başkalarıyla birlikte geçiriyoruz (Learson ve ark., 1982) (anne, baba, kardeş, öğretmen, arkadaş, meslektaş vb) Hepimiz, kişilerarası

Detaylı

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86 içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 Tarihsel Bakış Açısı 3 Erken Tarih 3 Yirminci ve Yirmi Birinci Yüzyıllar 3 Ergenliğe İlişkin Kalıpyargılar 6 Ergenliğe Pozitif Bir Bakış Açısı 7 Amerika Birleşik Devletleri

Detaylı

Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir?

Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir? Tanrı Tasavvuru Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir? Peker e göre: Kişinin bebekliğinden itibaren, zeka gelişimine, edinmiş olduğu bilgi ve yaşantısına göre, Tanrı yı zihninde canlandırması, biçimlendirmesi

Detaylı

NİTELİKLİ EBEVEYN-ÇOCUK ETKİLEŞİMİ

NİTELİKLİ EBEVEYN-ÇOCUK ETKİLEŞİMİ NİTELİKLİ EBEVEYN-ÇOCUK ETKİLEŞİMİ Doç. Dr. İbrahim H. Diken Anadolu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Özel Eğitim Bölümü Easy ICT Konferansı 1 Ekim 2009, Dumlupınar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Konferans

Detaylı

UZMAN KLİNİK PSİKOLOG KAHRAMAN GÜLER BAĞLANMA

UZMAN KLİNİK PSİKOLOG KAHRAMAN GÜLER BAĞLANMA UZMAN KLİNİK PSİKOLOG KAHRAMAN GÜLER BAĞLANMA Bretherton (1992) a göre kişilik, sosyal biliş ve kişilerarası etkileşimler üzerindeki çağdaş psikodinamik kuramlar ve deneysel araştırmalar arasında önemli

Detaylı

Üçüncü baskıya ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür. 1 Giriş 1

Üçüncü baskıya ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür. 1 Giriş 1 XI İçindekiler Üçüncü baskıya ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür Sayfa vii viii x 1 Giriş 1 Tanımlar: Kültürlerarası psikoloji nedir? 3 Tartışmalı konular 5 Konu 1: İçsel olarak ya da dışsal olarak

Detaylı

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Dr. Sinem Sevil DEĞİRMENCİ Prof.Dr.Gökay AKSARAY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Giriş

Detaylı

Kişiler arası sevgi ve çekicilik

Kişiler arası sevgi ve çekicilik Kişiler arası sevgi ve çekicilik Diğerleriyle neden birlikte olmak isteriz? Bebeklerde BaĞlanma Güvenli Kaçınmacı Kaygılı Toplumsal ilişkilerin yararları Bağlanma Toplumsal kaynaşma Değer doğrulaması Güvenilebilir

Detaylı

1. BÖLÜM ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ

1. BÖLÜM ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ İÇİNDEKİLER 1. BÖLÜM ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ ÇOCUK PSİKOLOJİSİNDE GELİŞİM MODELLERİ... 3 ÖĞRENME TEORİSİ MODELİ... 4 BİLİŞSEL GELİŞİM MODELİ... 5 İNSAN GELİŞİMİNİ VE PSİKOLOJİSİNİ AÇIKLAYAN TEMEL KURAMLAR...

Detaylı

Okullarda Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlığın Doğuşu 8 Okul Psikolojik Danışmanlığının Genişlemesi 14 Yirmi Birinci Yüzyıl 19

Okullarda Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlığın Doğuşu 8 Okul Psikolojik Danışmanlığının Genişlemesi 14 Yirmi Birinci Yüzyıl 19 İçindekiler 1 Okul Psikolojik Danışmanlığı Mesleği 1 Bir Meslek Olarak Psikolojik Danışmanlık 2 Tarihsel Geçmiş 3 Kimlik 5 Okul Psikolojik Danışmanlığının Gelişimi 6 Okullarda Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlığın

Detaylı

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii BÖLÜM I GELİŞİM 1. ÜNİTE GELİŞİMLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR, GELİŞİMİN TEMEL İLKELERİ VE GELİŞİMİ ETKİLEYEN ETMENLER... 1 GELİŞİM İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR...

Detaylı

Dr. Oğuzhan Zahmacıoğlu Yeditepe Üni. Tıp Fak. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı

Dr. Oğuzhan Zahmacıoğlu Yeditepe Üni. Tıp Fak. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı Dr. Oğuzhan Zahmacıoğlu Yeditepe Üni. Tıp Fak. Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Anabilim Dalı Gebe Ergenlerin Kendilik Algıları Gebe ergenlerin puan ortalaması, diğer ergenlere göre daha yüksek tespit edilmiş!

Detaylı

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ Psikoloji RPD 101 Not III Uz. Gizem ÖNERİ UZUN Kişilik Gelişimi Kişilik Nedir? *Kişilik, bireyin iç ve dış çevresiyle kurduğu, diğer bireylerden ayırt edici,

Detaylı

VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI

VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI İÇİNDEKİLER KISIM I VYGOTSKY SİSTEMİ: KÜLTÜREL-TARİHSEL GELİŞİM KURAMI BÖLÜM 1 Vygotsky nin Yaklaşımına Giriş Zihnin Araçları... 4 Zihnin Araçları Niçin Önemlidir... 5 Vygostky Yaklaşımının Tarihçesi...

Detaylı

1. Özel Yetenekli Öğrencilerin Psikolojisine Genel Bakış... 1

1. Özel Yetenekli Öğrencilerin Psikolojisine Genel Bakış... 1 İçindekiler 1. Özel Yetenekli Öğrencilerin Psikolojisine Genel Bakış... 1 Marilena Z. Leana-Taşcılar Özet...1 Üstün zekâlıyım: "Eyvah!" mı? "Yaşasın!" mı?...4 Etiketleme...6 Etiketlemenin Avantajları ve

Detaylı

İÇİNDEKİLER REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMADA ÖLÇME ARAÇLARININ KULLANIM

İÇİNDEKİLER REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMADA ÖLÇME ARAÇLARININ KULLANIM REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMADA ÖLÇME ARAÇLARININ KULLANIM REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMADA ÖLÇME ARAÇLARININ KULLANIMI... 3 Ölçme Araçlarının Kullanılmasında Gözetilecek Hususlar... 4 KARAR STRATEJİLERİ

Detaylı

Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Giriş I

Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Giriş I Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Bağlanma bebekle annesi veya bakımveren arasında varolan ve yaşam boyu da varolacak olan bağdır. Yaşamın ilk altı ayında oluşur. Harry Harlow bebek maymunları doğumdan

Detaylı

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ Kodu: KİT201 Adı: Kişilerarası İletişim Teorik + Uygulama: 2+0 AKTS:

Detaylı

Yaşam Boyu Sosyalleşme

Yaşam Boyu Sosyalleşme Yaşam Boyu Sosyalleşme Lütfi Sunar Sosyolojiye Giriş / 5. Ders Kültür, Toplum ve Çocuk Sosyalleşmesi Sosyalleşme Nedir? Çocuklar başkalarıyla temasla giderek kendilerinin farkına varırlar ve insanlar hakkında

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III Ünite:I Eğitim Psikolojisinde Bilimsel Araştırma Yöntem ve Teknikleri 13 Psikoloji ve Eğitim Psikolojisi 15 Eğitim Psikolojisi ve Bilim 17 Eğitim Psikolojisi ve Bilimsel Araştırma

Detaylı

Hamileliğe başlangıç koşulları

Hamileliğe başlangıç koşulları Zeka aslında tek bir kavram değildir. Zekayı oluşturan alt yeteneklere bakıldığında bu yeteneklerin doğuştan getirilen yeteneklerin yanı sıra sonradan kazanılmış, gerek çocuğun kendi çabasıyla edindiği,

Detaylı

Her aile çocukları olacağını öğrendiğinde, hatta bundan önceki süreçlerde de doğacak çocuklarının mükemmel olması temelinde hayaller kurar. Bu doğal süreç içerisinde problemli bir çocuğun doğması fikri

Detaylı

Çift uyumu-psikolojik belirtiler ilişkisi

Çift uyumu-psikolojik belirtiler ilişkisi Çift uyumu-psikolojik belirtiler ilişkisi Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dr. Ezgi Özserezli O Evlilik ilişkisi, kişilerin psikolojik sağlığını temelden etkilemektedir.

Detaylı

ERGENDE AİLE KRİZLERİNE MÜDAHALE. Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç

ERGENDE AİLE KRİZLERİNE MÜDAHALE. Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç ERGENDE AİLE KRİZLERİNE MÜDAHALE Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç Aile Krizleri 1. Normal gelişimsel krizler (Yaşam döngüsü aşamaları) 2. Aileye özgü krizler (Ailede hastalıklar, ölümler, boşanmalar, göç,

Detaylı

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi

Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi Obsesif KompulsifBozukluk Hastalığının Yetişkin Ayrılma Anksiyetesiile Olan İlişkisi Dr. SiğnemÖZTEKİN, Psikolog Duygu KUZU, Dr. Güneş CAN, Prof. Dr. AyşenESEN DANACI Giriş: Ayrılma anksiyetesi bozukluğu,

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15 Bilimin Anlamı ve Özellikleri...17 Psikoloji...18 Gelişim Psikolojisi...25 Öğrenme Psikolojisi...26 Psikolojide Araştırma Yöntemleri...26

Detaylı

ÖZGEÇMİŞ. Telefon : +90 (312) FOTOĞRAF : Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü 06800, Beytepe Ankara

ÖZGEÇMİŞ. Telefon : +90 (312) FOTOĞRAF : Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü 06800, Beytepe Ankara ÖZGEÇMİŞ Arş. Gör. Yasemin Kahya E-Posta : yaseminoruclular@hacettepe.edu.tr Telefon : +90 (312) 297 8325 FOTOĞRAF Adres : Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü 06800, Beytepe Ankara

Detaylı

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU Çocuğun Adı- Soyadı: Cinsiyeti: TC Kimlik No: Görüşmecinin Adı- Soyadı:

Detaylı

KIMYA BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ENDÜSTRİYEL KİMYAYA YÖNELİK TUTUMLARI VE ÖZYETERLİLİK İNANÇLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ; CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ

KIMYA BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ENDÜSTRİYEL KİMYAYA YÖNELİK TUTUMLARI VE ÖZYETERLİLİK İNANÇLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ; CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ KIMYA BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN ENDÜSTRİYEL KİMYAYA YÖNELİK TUTUMLARI VE ÖZYETERLİLİK İNANÇLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ; CELAL BAYAR ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ Öğr. Gör. Gülbin KIYICI Arş.Gör.Dr. Nurcan KAHRAMAN Prof.

Detaylı

28.04.2014 SİSTEM. Sosyal Sistem Olarak Sınıf. Okulun Sosyal Sistem Özellikleri. Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN cerdogan@yildiz.edu.

28.04.2014 SİSTEM. Sosyal Sistem Olarak Sınıf. Okulun Sosyal Sistem Özellikleri. Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN cerdogan@yildiz.edu. SİSTEM SOSYAL BİR SİSTEM OLARAK SINIF Sınıfta Kültür ve İklim Yrd. Doç. Dr. Çetin ERDOĞAN cerdogan@yildiz.edu.tr Sistem: Aralarında anlamlı ilişkiler bulunan, bir amaç doğrultusunda bir araya getirilen

Detaylı

DERS ÖĞRETİM PLANI TÜRKÇE. 1 Dersin Adı: PSI Dersin Kodu: Gelişim Psikolojisi (Sosyoloji) 3 Dersin Türü: Zorunlu. 4 Dersin Seviyesi: Lisans

DERS ÖĞRETİM PLANI TÜRKÇE. 1 Dersin Adı: PSI Dersin Kodu: Gelişim Psikolojisi (Sosyoloji) 3 Dersin Türü: Zorunlu. 4 Dersin Seviyesi: Lisans DERS ÖĞRETİM PLANI TÜRKÇE 1 Dersin Adı: PSI 1074 2 Dersin Kodu: Gelişim Psikolojisi (Sosyoloji) 3 Dersin Türü: Zorunlu 4 Dersin Seviyesi: Lisans 5 Dersin Verildiği Yıl: 1 6 Dersin Verildiği Yarıyıl: Bahar/II.yarıyıl

Detaylı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI AİLE İÇİ ŞİDDET

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI AİLE İÇİ ŞİDDET k İl u ok l ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI AİLE İÇİ ŞİDDET PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ - NİSAN 2014 AİLE İÇİ ŞİDDET Çocuğun sağlıklı bir gelişim göstermesi ve sağlam bir kişilik kazanması için

Detaylı

Okul fobisi nasıl gelişir?

Okul fobisi nasıl gelişir? Eğer bir kelimenin sonuna "fobi" eklenmişse, hemen bir şeylerden korkulduğunu düşünürüz. Ancak okul fobisi gelişen çocukların okula gitmek istememelerinin tek nedeni okuldan korkmaları değil. Çocuğa bu

Detaylı

ZEÖ/İEÖ217 ERKEN ÇOCUKLUKTA ÖZEL EĞİTİM 1. ÜNİTE: EÇÖZE YE İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR. 2. MODÜL: EÇÖZE: Kuramsal Temeller

ZEÖ/İEÖ217 ERKEN ÇOCUKLUKTA ÖZEL EĞİTİM 1. ÜNİTE: EÇÖZE YE İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR. 2. MODÜL: EÇÖZE: Kuramsal Temeller ZEÖ/İEÖ217 ERKEN ÇOCUKLUKTA ÖZEL EĞİTİM 1. ÜNİTE: EÇÖZE YE İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR 2. MODÜL: EÇÖZE: Kuramsal Temeller Doç. Dr. İbrahim H. Diken Anadolu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Özel Eğitim Bölümü

Detaylı

ÖRNEK BULGULAR. Tablo 1: Tanımlayıcı özelliklerin dağılımı

ÖRNEK BULGULAR. Tablo 1: Tanımlayıcı özelliklerin dağılımı BULGULAR Çalışma tarihleri arasında Hastanesi Kliniği nde toplam 512 olgu ile gerçekleştirilmiştir. Olguların yaşları 18 ile 28 arasında değişmekte olup ortalama 21,10±1,61 yıldır. Olguların %66,4 ü (n=340)

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ VE TEŞEKKÜR KİTABIN YAPISI VE KAPSAMI YAZAR HAKKINDA 1. BÖLÜM ÜSTÜN YETENEKLİLİKLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR VE KURAMSAL ÇERÇEVE

İÇİNDEKİLER SUNUŞ VE TEŞEKKÜR KİTABIN YAPISI VE KAPSAMI YAZAR HAKKINDA 1. BÖLÜM ÜSTÜN YETENEKLİLİKLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR VE KURAMSAL ÇERÇEVE İÇİNDEKİLER SUNUŞ VE TEŞEKKÜR... v KİTABIN YAPISI VE KAPSAMI... vii YAZAR HAKKINDA... ix 1. BÖLÜM ÜSTÜN YETENEKLİLİKLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR VE KURAMSAL ÇERÇEVE 1.1. ÜSTÜN YETENEKLİLİĞE TARİHSEL BAKIŞ...

Detaylı

ÇOCUKLARDA BENLİK SAYGISI GELİŞİMİ

ÇOCUKLARDA BENLİK SAYGISI GELİŞİMİ ÇOCUKLARDA BENLİK SAYGISI GELİŞİMİ 1 Sevgili Velilerimiz; İstanbul Üniversitesi Vakfı Adıgüzel İlkokulu/Ortaokulu Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Birimi olarak bu postamızda Çocuklarda Benlik Saygısı

Detaylı

Proje Ekibi. Bağlanma Kuramı. Özet. Orta Çocukluk Döneminde Bağlanma ve Ebeveyn Tutumları. Bağlanmada Bireysel Farklılıklar

Proje Ekibi. Bağlanma Kuramı. Özet. Orta Çocukluk Döneminde Bağlanma ve Ebeveyn Tutumları. Bağlanmada Bireysel Farklılıklar Orta Çocukluk Döneminde ve Ebeveyn ı Prof. Dr. Nebi Sümer Orta Doğu Teknik Üniversitesi I. PSİKOLOJİ LİSANSÜSTÜ ÖĞRENCİLERİ KONGRESİ İzmir Ekonomi Üniversitesi 22 Haziran 2007 Proje Ekibi Nebi Sümer Melike

Detaylı

DUYGUSAL ZEKA. Birbirinden tamamen farklı bu iki kavrama tarzı, zihinsel yaşantımızı oluşturmak için etkileşim halindedirler.

DUYGUSAL ZEKA. Birbirinden tamamen farklı bu iki kavrama tarzı, zihinsel yaşantımızı oluşturmak için etkileşim halindedirler. 0212 542 80 29 Uz. Psk. SEMRA EVRİM 0533 552 94 82 DUYGUSAL ZEKA Son yıllarda yapılan pek çok çalışma zeka tanımının genişletilmesi ve klasik olarak kabul edilen IQ yani entelektüel zekanın yanı sıra EQ

Detaylı

T.C İSTANBUL AREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ PSİKOLOJİ ANABİLİM DALI GENEL PSİKOLOJİ BİLİM DALI

T.C İSTANBUL AREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ PSİKOLOJİ ANABİLİM DALI GENEL PSİKOLOJİ BİLİM DALI --- T.C İSTANBUL AREL ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ PSİKOLOJİ ANABİLİM DALI GENEL PSİKOLOJİ BİLİM DALI 6 İLE 11 YAŞ ARASINDA ÇOCUKLARDA GÖRÜLEN RUHSAL SORUNLARIN ANNELERİN BAĞLANMA DÜZEYİ, ÇOCUK

Detaylı

DARICA ANADOLU LİSESİ 9. SINIF REHBERLİK PLANI

DARICA ANADOLU LİSESİ 9. SINIF REHBERLİK PLANI OCAK ARALIK KASIM EKİM EYLÜL AY HAFTA DARICA ANADOLU LİSESİ 9. SINIF REHBERLİK PLANI ETKİNLİKLER YETERLİK ALANLARI KAZANIM NUMARASI VE KAZANIMLAR UYGULAMA Öğrencilerle tanışılması, okulun tanıtılması,

Detaylı

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA

YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA YAYGIN ANKSİYETE BOZUKLUĞU OLAN HASTALARDA TEMEL İNANÇLAR VE KAYGI İLE İLİŞKİSİ: ÖNÇALIŞMA GİRİŞ: Yaygın anksiyete bozukluğu, birtakım olay ya da etkinliklerle ilgili olarak, bireyin denetlemekte zorlandığı,

Detaylı

Şiddetin Psikolojisi Bahar Dönemi Adli Psikoloji Doktora Programı. Şiddetin çevresel kökenleri

Şiddetin Psikolojisi Bahar Dönemi Adli Psikoloji Doktora Programı. Şiddetin çevresel kökenleri Şiddetin Psikolojisi 2015-2016 Bahar Dönemi Adli Psikoloji Doktora Programı Şiddetin çevresel kökenleri Aile Özellikleri Eğitim Durumu ve Gelir Problem davranış Arkadaş seçimi Etkisiz ya da fiziksel disiplin

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖZEL EĞİTİME GEREKSİNİMİ OLAN ÖĞRENCİLER VE ÖZEL EĞİTİM

İÇİNDEKİLER ÖZEL EĞİTİME GEREKSİNİMİ OLAN ÖĞRENCİLER VE ÖZEL EĞİTİM İÇİNDEKİLER ÜNİTE 1 ÖZEL EĞİTİME GEREKSİNİMİ OLAN ÖĞRENCİLER VE ÖZEL EĞİTİM GİRİŞ...1 ÖZEL EĞİTİMİN İLKELERİ...3 YETERSİZLİĞİN NEDENLERİ...4 Doğum Öncesinde Oluşan Nedenler... 4 Doğum Anında Oluşan Nedenler...

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM-I. Doç. Dr. Günseli GİRGİN

İÇİNDEKİLER BÖLÜM-I. Doç. Dr. Günseli GİRGİN İÇİNDEKİLER BÖLÜM-I Doç. Dr. Günseli GİRGİN ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMLERİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK... 1 Giriş... 2 Çağdaş Eğitimde Öğrenci Kişilik Hizmetlerinin Yeri... 2 Psikolojik Danışma

Detaylı

FARKLI BRANŞTAKİ ÖĞRETMENLERİN PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK DÜZEYLERİNİN BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ. Abdulkadir EKİN, Yunus Emre YARAYAN

FARKLI BRANŞTAKİ ÖĞRETMENLERİN PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK DÜZEYLERİNİN BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ. Abdulkadir EKİN, Yunus Emre YARAYAN FARKLI BRANŞTAKİ ÖĞRETMENLERİN PSİKOLOJİK DAYANIKLILIK DÜZEYLERİNİN BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ Abdulkadir EKİN, Yunus Emre YARAYAN Kuramsal Çerçeve GİRİŞ Psikolojik dayanıklılık üzerine yapılan

Detaylı

ÖZEL GEREKSİNİMLİ OLAN VE OLMAYAN ÇOCUKLARIN EBEVEYNLERİ İLE OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİN İLİŞKİLERİ

ÖZEL GEREKSİNİMLİ OLAN VE OLMAYAN ÇOCUKLARIN EBEVEYNLERİ İLE OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİN İLİŞKİLERİ ÖZEL GEREKSİNİMLİ OLAN VE OLMAYAN ÇOCUKLARIN EBEVEYNLERİ İLE OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİN İLİŞKİLERİ Prof. Dr. Bülbin Sucuoğlu Hacettepe Üniversitesi Doç. Dr. Hatice Bakkaloğlu Ankara Üniversitesi haticebakkaloğlu@gmail.com

Detaylı

ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT ORTAOKULU NİSAN 2016

ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT ORTAOKULU NİSAN 2016 ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT ORTAOKULU NİSAN 2016 ZARARLI ALIŞKANLIKLAR VE KORUNMA YOLLARI PSİKOLOJİK DANIŞMA ve REHBERLİK BÖLÜMÜ İçindekiler Bağımlılık Yapan Maddeler Risk Yaratan Faktörler Önleyici Faktörler

Detaylı

ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON ELİF SANDAL ÖNAL

ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON ELİF SANDAL ÖNAL ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON ELİF SANDAL ÖNAL ÇALIŞAN MEMNUNİYETİ VE MOTİVASYON Bireylerin günlük hayatlarının yaklaşık üçte birini geçirdikleri işyerleri, kişi için önemli bir ortamdır. İşyerlerinde

Detaylı

1. Bölüm: Toplumsal Yapı ve Sınıf Yönetimi...1

1. Bölüm: Toplumsal Yapı ve Sınıf Yönetimi...1 İçindekiler 1. Bölüm: Toplumsal Yapı ve Sınıf Yönetimi...1 Giriş...1 ÖĞRENCİ DAVRANIŞINI ETKİLEYEN TOPLUMSAL ETMENLER...2 Aile...3 Anne Babanın Çocuğu Yetiştirme Biçimi...3 Ailede Şiddet...4 Aile İçi Çatışmanın

Detaylı

Buse Erturan Gökhan Doğruyürür Ömer Faruk Gök Pınar Akyol Doç. Dr. Altan Doğan

Buse Erturan Gökhan Doğruyürür Ömer Faruk Gök Pınar Akyol Doç. Dr. Altan Doğan Buse Erturan Gökhan Doğruyürür Ömer Faruk Gök Pınar Akyol Doç. Dr. Altan Doğan Psikososyal Güvenlik İklimi Psikososyal güvenlik iklimi, örgütsel iklimin spesifik bir boyutu olup, çalışanların psikolojik

Detaylı

İÇİNDEKİLER. GİRİŞ GELİŞİM PSİKOLOJİSİNE DAİR Prof. Dr. İrfan ERDOĞAN. I. Gelişim Psikolojisine Kuramsal Bakış...1

İÇİNDEKİLER. GİRİŞ GELİŞİM PSİKOLOJİSİNE DAİR Prof. Dr. İrfan ERDOĞAN. I. Gelişim Psikolojisine Kuramsal Bakış...1 İÇİNDEKİLER GİRİŞ GELİŞİM PSİKOLOJİSİNE DAİR Prof. Dr. İrfan ERDOĞAN I. Gelişim Psikolojisine Kuramsal Bakış...1 BÖLÜM 1 GELİŞİM PSİKOLOJİSİNDE KURAMLAR VE ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Çare SERTELİN MERCAN I.

Detaylı

DUYGULAR - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

DUYGULAR - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ DAVRANIŞ BİLİMLERİ ve İLETİŞİM DUYGULAR - 1 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ Duygu ile ilgili alanyazında araştırmacıların, biyolojik temelli olan, diğer hayvanlarla paylaşılan, tüm kültürlerde görülen ve evrensel

Detaylı

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü

İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü İnfertil çiftlerde bağlanma ve mizaç özellikleri tedavi başarısını etkiler mi? Stresin aracı rolü Dr. Fatma Fariha Cengiz, Dr. Gülhan Cengiz, Dr. Sermin Kesebir Erenköy RSHEAH, İstanbul 29 Mayıs Hastanesi,

Detaylı

Üniversite Öğrencilerinde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri

Üniversite Öğrencilerinde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri Üniversite Öğrencilerinde Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Belirtileri Yrd. Doç. Dr. Esengül Kayan Beykent Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 04.10.2017 Çalışmanın Amacı 1.Üniversite öğrencilerinde

Detaylı

Ebeveyne Duyulan Güvenin Psikolojik Kontrol ve Zorbalık / Zorbalığa Maruz Kalma Arasındaki Aracı Rolünün İncelenmesi*

Ebeveyne Duyulan Güvenin Psikolojik Kontrol ve Zorbalık / Zorbalığa Maruz Kalma Arasındaki Aracı Rolünün İncelenmesi* Ebeveyne Duyulan Güvenin Psikolojik Kontrol ve Zorbalık / Zorbalığa Maruz Kalma Arasındaki Aracı Rolünün İncelenmesi* Fatih BAYRAKTAR, Ankara Üniversitesi DTCF Psikoloji Bölümü Gözde ÖZDİKMENLİ DEMİR,

Detaylı

REHBERLİK NEDİR? Bahsedilen rehberlik tanımlarının ortak yönleri ise:

REHBERLİK NEDİR? Bahsedilen rehberlik tanımlarının ortak yönleri ise: REHBERLİK SÜREÇLERİ REHBERLİK NEDİR? Bireye kendini anlaması, çevredeki olanakları tanıması ve doğru kararlar vererek özünü gerçekleştirebilmesi için yapılan sistematik ve profesyonel yardım sürecidir

Detaylı

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Bilimleri Tezli Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı. Ders Kodları AKTS

T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü. Eğitim Bilimleri Tezli Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı. Ders Kodları AKTS Ders T.C. DÜZCE ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitim Bilimleri Tezli Yüksek Lisans Programı Öğretim Planı Tablo 1. ve Kredi Sayıları I. Yarıyıl Ders EPO501 Eğitimde Program Geliştirme 3 0 3 8

Detaylı

Kısa Süreli Dinamik Psikoterapi (TLDP) Eğitimi Modül-I Ağustos 2016 İbrahim Sarı MD, MSc

Kısa Süreli Dinamik Psikoterapi (TLDP) Eğitimi Modül-I Ağustos 2016 İbrahim Sarı MD, MSc Kısa Süreli Dinamik Psikoterapi (TLDP) Eğitimi Modül-I 20-21 Ağustos 2016 İbrahim Sarı MD, MSc PSİKOTERAPİ-DER Telefon: 0(532) 160 23 78, 0(541) 963 89 87 Email: psikoterapider@gmail.com www.psikoterapiegitimleridernegi.org

Detaylı

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ DÖRDÜNCÜ SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE KARŞI TUTUMLARI

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ DÖRDÜNCÜ SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE KARŞI TUTUMLARI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ DÖRDÜNCÜ SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE KARŞI TUTUMLARI Arş.Gör. Duygu GÜR ERDOĞAN Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi dgur@sakarya.edu.tr Arş.Gör. Demet

Detaylı

KRİMİNOLOJİ Mayıs 2015 Gelişimsel Teoriler. Yar.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞLU İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

KRİMİNOLOJİ Mayıs 2015 Gelişimsel Teoriler. Yar.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞLU İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ KRİMİNOLOJİ -2- Yar.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞLU tuba.topcuoglu@gmail.com 21 Mayıs 2015 Gelişimsel Teoriler İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ GELİŞİMSEL YAŞAM BOYU TEORİLERİ Geleneksel olarak kriminolojideki

Detaylı

I. YARIYIL Psikolojiye Giriş Fizyolojik Psikoloji Türkçe I: Yazılı Anlatım Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi I Yabancı Dil I Bilgisayar I

I. YARIYIL Psikolojiye Giriş Fizyolojik Psikoloji Türkçe I: Yazılı Anlatım Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi I Yabancı Dil I Bilgisayar I I. YARIYIL Psikolojiye Giriş Psikolojinin tanımı, psikoloji tarihi, psikolojinin alanları (sosyal psikoloji, klinik psikoloji, eğitim psikolojisi vs.), psikoloji kuramları (davranışcı kuramlar, bilişsel

Detaylı

Ailenin çocuk yetiştirmedeki tutumunu ve çocuk yetiştirmeyle ilgili sorunlarını anlamak için aile tutum modeli ni bilmek yararlı bir yaklaşımdır.

Ailenin çocuk yetiştirmedeki tutumunu ve çocuk yetiştirmeyle ilgili sorunlarını anlamak için aile tutum modeli ni bilmek yararlı bir yaklaşımdır. AİLE TUTUMLARI Eğitimciler olarak bizler çocukların gelecekte uyumlu ve başarılı olabilmeleri için en sağlıklı eğitim yollarının geliştirilmesi çabası içindeyiz. Öğrenci eğitiminde ve çocuğa karşı doğru

Detaylı

AİLE EĞİTİM PROGRAMLARI (AÇEV)

AİLE EĞİTİM PROGRAMLARI (AÇEV) AİLE EĞİTİM PROGRAMLARI (AÇEV) Eylül, 2009 Çocuk İstismarını ve İhmalini Önleme Kongresi, Ankara Uzm. Seda YILMAZ İNAL AÇEV Ankara Temsilcisi Ailenin Önemi Anne-babalar, ilk eğiticiler olarak çocukların

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I: GERONTOLOJİ: YAŞLILIK BİLİMİ...1

İÇİNDEKİLER BÖLÜM I: GERONTOLOJİ: YAŞLILIK BİLİMİ...1 İÇİNDEKİLER BÖLÜM I: GERONTOLOJİ: YAŞLILIK BİLİMİ...1 Yaşlılık ve Yaşlanma...7 Gerontoloji...11 Gerontoloji Tarihi...12 Diğer Bilim Dallarıyla Ortak Çalışmalar...16 Sosyal Gerontoloji...20 Sosyal Gerontoloji

Detaylı

GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ AKTS

GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ AKTS GİRNE AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ AKTS Dersin Adı Psikolojiye Giriş Dersin Kodu OKÖ105 Dersin Türü Zorunlu Dersin Seviyesi Lisans Dersin AKTS kredisi 4 Haftalık Ders

Detaylı

Okul Dönemi Çocuklarda

Okul Dönemi Çocuklarda Okul Dönemi Çocuklarda Fiziksel ve motor gelişim Bilişsel açıdan gelişim Psikososyal gelişim Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül Hasan Kalyoncu Üniversitesi Okul Dönemi Çocuklarda (7-11 yaş) Gelişimin Görevleri

Detaylı

yukarıda olduğu psikolojik bir durumdur.

yukarıda olduğu psikolojik bir durumdur. Stress Yönetimi STRES NEDİR? Bireylerin, fiziksel ve ruhsal sınırlarının tehdit edilmesi veya zorlanması ile ortaya çıkan psikolojik bir durumdur. Kişilerde meydana gelen ve onları normal faaliyetlerinden

Detaylı

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ

İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığı Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Hizmetleri MADDE BAĞIMLILIĞI BAĞIMLILIK Bağımlılık, bireyin kendi ruhsal ve bedensel sağlığına

Detaylı

Ergenin Psikososyal Uyumu, Arkadaşlıklarının Niteliği İle Annenin Arkadaşlıklarla İlgili İnançları ve Akran Yönetimi Davranışları Arasındaki İlişkiler

Ergenin Psikososyal Uyumu, Arkadaşlıklarının Niteliği İle Annenin Arkadaşlıklarla İlgili İnançları ve Akran Yönetimi Davranışları Arasındaki İlişkiler Ergenin Psikososyal Uyumu, Arkadaşlıklarının Niteliği İle Annenin Arkadaşlıklarla İlgili İnançları ve Akran Yönetimi Davranışları Arasındaki İlişkiler Uzm. Ahu ÖZTÜRK Doç. Dr. Melike SAYIL, Doç. Dr. Asiye

Detaylı

The Study of Relationship Between the Variables Influencing The Success of the Students of Music Educational Department

The Study of Relationship Between the Variables Influencing The Success of the Students of Music Educational Department 71 Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, Yıl 9, Sayı 17, Haziran 2009, 71-76 Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Öğrencilerinin Başarılarına Etki Eden Değişkenler Arasındaki İlişkinin İncelenmesi

Detaylı

IŞIK LI ANNE BABA REHBERİ

IŞIK LI ANNE BABA REHBERİ Rehberlik Bilgi Bülteni Ekim 2014 IŞIK LI ANNE BABA REHBERİ İLKOKUL ÇAĞI ÇOCUKLARDA RUHSAL OKUL SÜREÇLERİ KAYGILAR VE SORUMLULUKLAR EYVAH ÖDEVİM VAR! 1 Sevgili Velilerimiz, En değerli varlıklarımız olan

Detaylı

İçindekiler. Çeviri Editörünün Ön Sözü Şekiller ve Tablolar xiii Ön Söz xiv Teşekkür xvi

İçindekiler. Çeviri Editörünün Ön Sözü Şekiller ve Tablolar xiii Ön Söz xiv Teşekkür xvi İçindekiler Çeviri Editörünün Ön Sözü Şekiller ve Tablolar xiii Ön Söz xiv Teşekkür xvi vi Giriş 1 Sosyal Beceri ve Okul Öncesi ve Ana Sınıfı Çocuğu 1 Sosyal Beceri Öğretim Programı Nedir? 4 Beceri Yetersizliği

Detaylı

KİŞİLİK GELİŞİMİ. Carl Rogers & Abraham Maslow

KİŞİLİK GELİŞİMİ. Carl Rogers & Abraham Maslow KİŞİLİK GELİŞİMİ Carl Rogers & Abraham Maslow 1 CARL R. ROGERS(1902 1987) 2 CARL ROGERS IN YAŞAMI Illinois de 8 Ocak 1902 de katı dini görüşleri olan çiftçi bir ailenin ortanca çocuğu olarak dünyaya geldi.

Detaylı

Gebelere Antenatal Dönemde Verilen Eğitimin Fetal Bağlanma, Doğum Algısı ve Anksiyete Düzeyine Etkisi. Ebe Huriye Güven

Gebelere Antenatal Dönemde Verilen Eğitimin Fetal Bağlanma, Doğum Algısı ve Anksiyete Düzeyine Etkisi. Ebe Huriye Güven Gebelere Antenatal Dönemde Verilen Eğitimin Fetal Bağlanma, Doğum Algısı ve Anksiyete Düzeyine Etkisi Ebe Huriye Güven Gebelik dönemi fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişimlerin yaşandığı ve bu değişimlere

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 07 Ekim :27 - Son Güncelleme Çarşamba, 07 Ekim :31

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 07 Ekim :27 - Son Güncelleme Çarşamba, 07 Ekim :31 Çocukların Arkadaş Edinmelerine Nasıl Yardımcı Olunmalı? Bu soruya cevap vermek için öncelikle bazı çocukların neden arkadaş edinemedikleri üzerinde durmamız gerekmektedir. Çocuklar çok çeşitli nedenlerden

Detaylı

EKSTRA ANLATILAN DERSLER

EKSTRA ANLATILAN DERSLER MESLEK ELEMANI DERS İÇERİĞİ AİLE EĞİTİMİ ZÜMRESİ AİLEDE DİN EĞİTİMİ (4 SAAT) Dini Açıdan Ailenin Önemi 4 saat Aile Bireylerin Eğitimi Hz Muhammed in Aile Hayatı Ailede Din Kaynaklı Sorunların Çözümü İnanç

Detaylı

Prof. Dr. Serap NAZLI. BİREYİ TANIMA TEKNİKLERİ-Testler

Prof. Dr. Serap NAZLI. BİREYİ TANIMA TEKNİKLERİ-Testler Prof. Dr. Serap NAZLI BİREYİ TANIMA TEKNİKLERİ-Testler PDR de bireyi tanımanın amacı öğrencinin kendisini tanımasına yardımcı olmaktır. NEDEN???? Bireyin hangi yönleri???? Bireylerin Tanınması Gereken

Detaylı

DIŞ TİCARET ENSTİTÜSÜ WORKING PAPER SERIES. Tartışma Metinleri WPS NO/ 114/ EVLİ ÇİFTLERDE BAĞLANMA STİLLERİ VE İLİŞKİ İSTİKRARI

DIŞ TİCARET ENSTİTÜSÜ WORKING PAPER SERIES. Tartışma Metinleri WPS NO/ 114/ EVLİ ÇİFTLERDE BAĞLANMA STİLLERİ VE İLİŞKİ İSTİKRARI DIŞ TİCARET ENSTİTÜSÜ WORKING PAPER SERIES Tartışma Metinleri WPS NO/ 114/ 2017-06 EVLİ ÇİFTLERDE BAĞLANMA STİLLERİ VE İLİŞKİ İSTİKRARI Kübra Nur UZUN* *kubraslann@gmail.com İstanbul Ticaret Üniversitesi

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SÜMER ANAOKULU AİLE EĞİTİMİ PROGRAMI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SÜMER ANAOKULU AİLE EĞİTİMİ PROGRAMI 18 Kasım KASIM 4 Kasım 21 Ekim EKİM 7 Ekim AY HAFTA 2016 2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SÜMER ANAOKULU AİLE EĞİTİMİ PROGRAMI Verilecek Konu Kaynakça Görevli Öğretmen OKULDAKİ REHBERLİK ÇALIŞMALARI 4.1. Tanımı

Detaylı

T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ KESİN RAPORU

T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ KESİN RAPORU T. C. ANKARA ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ KESİN RAPORU Öğretmenlerin Ve Anne-Babaların Öz-Yetkinlik İnançları, Tükenmişlik Algıları Ve Çocukların Problem Davranışları Proje Yürütücüsü: Prof.

Detaylı

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi

Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi Tedaviye Başvuran İnfertil Çiftlerde Kaygı, Öfke, Başa Çıkma, Yeti Yitimi Ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi Dr. Gülcan Güleç, DR. Hikmet Hassa, Dr. Elif Güneş Yalçın, Dr.Çınar Yenilmez, Dr. Didem

Detaylı

Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ. Geleneksel Türk Müziği

Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ. Geleneksel Türk Müziği GELENEKSEL TÜRK MÜZİĞİYLE AMATÖR OLARAK İLGİLENEN BİREYLERİN ORTAÖĞRETİM DERS SÜREÇLERİNDE YER ALAN GELENEKSEL ÖĞRETİ VE UYGULAMALARI DEĞERLENDİRME DURUMLARI Yrd.Doç.Dr. Serap YÜKRÜK GİRİŞ Sanat eğitiminin

Detaylı

G İ R İ Ş. SBÖ115 SOS. PSİ. - Prof.Dr. H. HARLAK

G İ R İ Ş. SBÖ115 SOS. PSİ. - Prof.Dr. H. HARLAK G İ R İ Ş 1 İnsanın duygu düşünce ve davranışları başka insanlardan nasıl etkilenir, onları nasıl etkiler? İnsanlar birbirlerini nasıl algılar? İnsanlar birbirlerine karşı niçin dostluk veya düşmanlık

Detaylı

KLİNİK PSİKOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ

KLİNİK PSİKOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ İÇİNDEKİLER BÖLÜM I GİRİŞ ------------------------------------------------------------------------------------------------- 1 KLİNİK PSİKOLOJİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ ------------------------------------------

Detaylı

POSTER BİLDİRİ PROGRAM AKIŞI

POSTER BİLDİRİ PROGRAM AKIŞI BİLDİRİ AKIŞI Bildiri ekibinden bir araştırmacının aşağıda belirtilen bilimsel program gününde posterini belirtilen poster numarası için ayrılmış panoya asması, gün sonunda teslim alması zorunludur. Belirlenen

Detaylı

DANIŞMAN ÖĞRETMEN MENTORLUK FONKSİYONLARI İLE ADAY ÖĞRETMENLERİN ÖZNEL MUTLULUK DÜZEYİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ

DANIŞMAN ÖĞRETMEN MENTORLUK FONKSİYONLARI İLE ADAY ÖĞRETMENLERİN ÖZNEL MUTLULUK DÜZEYİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ DANIŞMAN ÖĞRETMEN MENTORLUK FONKSİYONLARI İLE ADAY ÖĞRETMENLERİN ÖZNEL MUTLULUK DÜZEYİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ Yrd. Doç. Dr. Ramazan YİRCİ Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Uğur ÖZALP Millî

Detaylı

Bölüm 1. İletişimin ve Psikolojinin Gelişimi... 19

Bölüm 1. İletişimin ve Psikolojinin Gelişimi... 19 5 İÇİNDEKİLER Önsöz... 13 Giriş... 17 Bölüm 1. İletişimin ve Psikolojinin Gelişimi... 19 İletişimin gelişimi... 21 Psikolojinin Gelişimi... 23 Yapısalcılık ve işlevselcilik... 25 Psikodinamik bakış açısı...

Detaylı

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış

Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış Bilişsel Kaynaşma ve Yaşantısal Kaçınmayla Aleksitimi İlişkisi: Kabullenme ve Kararlılık Penceresinden Bakış Sedat Batmaz 1, Emrah Songur 1, Mesut Yıldız 2, Zekiye Çelikbaş 1, Nurgül Yeşilyaprak 1, Hanife

Detaylı

Psikoloji Anabilim Dalı. Klinik Psikoloji Bilim Dalı

Psikoloji Anabilim Dalı. Klinik Psikoloji Bilim Dalı Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Psikoloji Anabilim Dalı Klinik Psikoloji Bilim Dalı 3-5 YAŞ ARASINDA VE ANAOKULUNA GİDEN ÇOCUK ANNELERİNİN AYRILMA KAYGISI VE BAĞLANMA BİÇİMLERİ İLE ÇOCUĞUN

Detaylı

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem.

KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON. Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. KANSER HASTALIĞINDA PSİKOLOJİK DESTEĞİN ÖNEMİ & DEPRESYON Uzm. İletişim Deniz DOĞAN Liyezon Psikiyatri Yük.Hem. Onkoloji Okulu İstanbul /2014 SAĞLIK NEDİR? Sağlık insan vücudunda; Fiziksel, Ruhsal, Sosyal

Detaylı

ULUSLARARASI TRAVMA ÇALIŞMALARI PROGRAMI - İSTANBUL - NEW YORK İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ

ULUSLARARASI TRAVMA ÇALIŞMALARI PROGRAMI - İSTANBUL - NEW YORK İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ BİRİNCİ AY EĞİTİMLERİ ULUSLARARASI TRAVMA ÇALIŞMALARI PROGRAMI - İSTANBUL - NEW YORK İSTANBUL BİLGİ ÜNİVERSİTESİ Düzey Tarih Gün Zaman Seminerin Konusu Eğitimciler 25/10/13 26/10/13 27/12/13 Cuma 18:00-20:00

Detaylı

5 Yaş : En sevdiğim arkadaşım Yaş : Kurallar ve törenler 9-11 yaş : Kuvvetlenen Arkadaşlık Bağları

5 Yaş : En sevdiğim arkadaşım Yaş : Kurallar ve törenler 9-11 yaş : Kuvvetlenen Arkadaşlık Bağları 1. Ay : İşte geldim, buradayım! 3. Ay : Harika bir oyuncağım var: Ellerim! 6. Ay : Ben bir enerji küpüyüm! 9. Ay : Güvenlik önlemlerini artırdınız mı? Emekliyorum! 12. Ay : Yürüyorum! Bağımsızım, Mutluyum,

Detaylı

Doç. Dr. Dilek GENÇTANIRIM KURT Ahi Evran Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı

Doç. Dr. Dilek GENÇTANIRIM KURT Ahi Evran Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Doç. Dr. Dilek GENÇTANIRIM KURT Ahi Evran Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Anabilim Dalı Yetişkin Kimdir? 24 yaş ve üstü bireyler 18 yaş üstü bireyler Tam zamanlı bir işte çalışan Evli olan,

Detaylı