T.C. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı"

Transkript

1 T.C. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Acil Servise Ba vuran Hastalarda, Konvansiyonel Radyografi Kullanımı le Dijital CR Kullanımı Arasında Maliyet, gücü, Tıbbi Sonuçlara Etki ve Ar ivleme Gereksinimi Açısından Fark var mı? UZMANLIK TEZ Dr. Enver ÖZÇETE Tez Danı manı: Prof. Dr. Bahar BOYDAK ZM R- 2011

2 Ç NDEK LER TE EKKÜR...iv EK LLER, RES MLER D Z N...v TABLOLAR D Z N...vi ÖZET...vii ABSTRACT...x 1.G R VE AMAÇ GENEL B LG LER X- I INI X- I ını nın Ke fi X- I ını Tüpü X-I ını Özellikleri Solunum Sisteminin Yapısal / Fonksiyonel Özellikleri Akci erlerin Yapısal Özellikleri Embriyoloji Anatomi Gö üs Bo lu u ve Solunum Kasları Plevra Akci erler Trakea ve Bron lar Akci er Damarları Akci er Sinirleri Akci er Lenfatikleri Mediasten Akci erin Fonksiyonel Özellikleri Gaz Alı Veri i Ventilasyon nspirasyon Ekspirasyon Ventilasyonun Kontrolü Perfüzyon Diffüzyon Oksijenin Ta ınması Solunum Mekani i Konvansiyonel Akci er Radyolojisi Akci er Grafisi Çekimi Ve Teknik Açıdan De erlendirme Akci er Grafisi Çekimi Nasıl Yapılır? Akci er Grafisinin Teknik Yönden De erlendirilmesi Akci er Grafisinin De erlendirilmesi...19 ii

3 2.3.3 Akci er Hastalıklarında Temel Radyolojik Görünümler Opasite Lüsensi Konsolidasyon Siluet i areti Hava Bronkogramı Atelektazi Nodül ve Kitle Kist Kavite Tek Tarafta Akci er Lüsensisinde Artma Nedenleri ntertisiyel Akci er Hastalıklarında Görülen De i iklikler Dijital Radyografi Dijital Radyografi Çe itleri Dijital maj Elde Etmede Kullanılan Teknolojiler Konvansiyonel Radyografi Dijitasyonu Lazer Digitiser CCD Digitiser (Charge Couple Device) Photostimulable Phosphor Computed Radiograhy (Ppcr) Amorphous Selenium (A-Se)-Based Technology Flat-Panel Detectors Elektronik X Ray Dedektörleri Thin Film Transistör (TFT) Charge Coupled Devices (CCDs) Cihazın Tanıtımı MATERYAL VE METOD BULGULAR Genel Bulgular Tani Gruplarina Göre Bulgular Non-Spesifik Karin A risi Koroner Arter Hastali i Kalp Yetmezli i Pnömoni Maliyet TARTI MA KISITLILIKLAR SONUÇ VE ÖNER LER KAYNAKLAR EKLER...72 iii

4 TE EKKÜR Uzmanlık e itimim boyunca çalı malarımda büyük destek ve katkıları olan, bilgi ve deneyimlerini payla an, her konuda yol gösteren ve yardımlarını esirgemeyen Prof. Dr. Bahar Boydak, Doç. Dr. Murat Ersel, Doç. Dr. Selahattin Kıyan, Uz. Dr. Aslıhan Yürüktümen, Doç Dr. Ersin Aksay ve Uz. Dr. Murat Özsaraç a içtenlikle te ekkür ederim. Tezimin her a amasında büyük destek ve yardımlarını gördü üm Doç. Dr. Murat Ersel, Uz. Dr. Gül Kitapçıo lu, tez danı manım Prof. Dr. Bahar Boydak a ve yardımcı ara tırmacı acil tıp asistanı arkada larıma ükranlarımı sunarım. Uzmanlık e itimim süresince daima yakın dostluk ve desteklerini gördü üm tüm doktor arkada larıma, acil servisin yo un çalı ma temposunda beraber çalı tı ım tüm hem ire ve hastane personeline, rotasyonlarım boyunca eme i geçen hocalarıma te ekkür ederim. Ayrıca tıp e itimim ve ihtisasım boyunca desteklerini esirgemeyen aileme, hayatımdaki mutluluk ve sevginin temeli alan canım e im ve o luma sonsuz te ekkürlerimi sunarım. Dr. Enver ÖZÇETE zmir 2011 iv

5 EK LLER - RES MLER D Z N ekil 2.1 Tıbbi Alanda lk Görüntüleme ekil 2.2 Coolidge Tüpü ekil 2.3 X-I ını Dalga Boyu ekil 2.4. X Ray Dedektörleri ekil 2.5. Kodak Direct View CR 975 Sistemi ekil 4.1 Hastaların Cinsiyet Da ılımı ekil 4.2. Radyografi Tipine ve Hastaların Ba vuru Saati Gruplarına Göre Da ılımı ekil 4.3. Radyografi Tipine Göre En Sık Ön Tanı Da ılımı ekil 4.4. Radyografi Tipine Göre Ensık Tanı Gruplarının Da ılımı v

6 TABLOLAR D Z N Tablo 2.1 Solunum Kasları Tablo 2.2 Akci erin Normal Segment Anatomisi Tablo 4.1 Radyografi Tipine Göre Ya Ortalamaları. Tablo 4.2 Radyografi Tipine Göre Ya Gruplarının Da ılımı Tablo 4.3 Radyografi Tipine Göre Cinsiyet Da ılımı Tablo 4.4 Radyografi Tipine Göre Hastaların Acil Serviste Bakı Aldıkları Birimlere Göre Da ılımı Tablo 4.5 Radyografi Tipine ve Hastaların Ba vuru Saati Gruplarına Göre Da ılımı Tablo 4.6 Radyografi Tiplerine Göre Öntanı Da ılımı Tablo 4.7 Radyografi Tipine Göre Tanı Gruplarının Da ılımı Tablo 4.8 Radyografi Tipine Göre Hastaların Ek Hastalıklarına Göre Da ılımı Tablo 4.9 Radyografi Tipine Göre Hastaların Vital Bulgularının Da ılımı Tablo 4.10 Tanı Gruplarına Göre Çekim Sürelerinin Da ılımı Tablo 4.11 Tanı Gruplarına Göre Yorum Sürelerinin Da ılımı Tablo 4.12 Tanı Gruplarına Göre Toplam Sürelerin Da ılımı Tablo 4.13 Tanı Gruplarına Göre Film Kalite Skorlarının Da ılımı Tablo 4.14 Her ki Röntgen Çekim Tipinin Radyografi Sürelerinin Da ılımı Tablo 4.15 Her ki Röntgen Çekim Tipinin Radyografi Kalite Skor Ölçümü Da ılımı Tablo 4.16 Her ki Yöntemin Ar ivden Ula ılabilirlik Açısından De erlendirilmesi Tablo 4.17 Nonspesifik Karın A rısı Tanısı Alan Hastalarda Çekim Tipine Göre Radyografi Süreleri Tablo 4.18 Nonspesifik Karın A rısı Tanısı Alan Hastalarda Çekim Tipine Göre Film Kalite Skoru Tablo 4.19 Koroner Arter Hastalı ı Tanısı Alan Hastalarda Çekim Tipine Göre Ortalama Radyografi Süreleri Tablo 4.20 Koroner Arter Hastalı ı Tanısı Alan Hastalarda Çekim Tipine Göre Film Kalite Skoru Tablo 4.21 Kalp Yetmezli i Tanısı Alan Hastalarda Çekim Tipine Göre Çekim Süreleri Tablo 4.22 Kalp Yetmezli i Tanısı Alan Hastalarda Çekim Tipine Göre Film Kalite Skoru Tablo 4.23 Pnömoni Tanısı Alan Hastalarda Çekim Tipine Göre Çekim Süreleri Tablo 4.24 Pnömoni Tanısı Alan Hastalarda Çekim Tipine Göre Film Kalite Skoru Tablo 4.25 Pozitif Bulgusu Olan ve Olmayan Hastaların Film Kalitesine Gore Da ılımı Tablo 4.26 Konvansiyonel Radyografiyle Akci er Radyografisinin Basılı Halde Ortalama Fiyatı vi

7 ÖZET Acil Servise Ba vuran Hastalarda, Konvansiyonel Radyografi Kullanımı le Dijital CR Kullanımı Arasında Maliyet, gücü, Tıbbi Sonuçlara Etki ve Ar ivleme Gereksinimi Açısından Fark Var mı? Dr. Enver ÖZÇETE Ege Üniversitesi Acil Tıp AD. Bornova / ZM R Amaç: Konvansiyonel röntgen cihazları ile çekilen radyografilerin ar ivlenmesi, hastanın medikal geçmi ine ula ım amacıyla kullanımı büyük zorluklar içermektedir. Ayrıca dijital CR ile görüntü kalitesi film banyolamasından ba ımsız hale gelmekte, acil servisimiz gibi yo un radyografi çekilen yerlerde meydana gelen cihaz yıpranması, veri kaybı, adli ve hukuki sorunlar ve i gücü kaybı dijital röntgen kullanımı ile ortadan kalkmaktadır. Acil servise ba vuran hastaların konvansiyonel radyografi ve dijital CR çekimi arasındaki maliyet, i gücü, tıbbi sonuçlara etki ve ar ivleme gereksinimi farklarının ortaya konulması amaçlanmaktadır. Yöntem: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi acil servisi yıllık yakla ık hastanın ba vurdu u üçüncü basamak bir acildir. Çalı ma süresi boyunca acil serviste Helsinki Deklarasyonu Kararları na uygun olarak ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Yerel Etik Kurulundan alınan onayı takiben çalı ma kriterlerine uyan ve çalı maya en az 3 yıldır acilde çalı an ara tırma asistanlarının görev yaptı ı saatlerde acil servise ardı ık ba vuran hastalar içinden herhangi bir nedenle akci er radyografisi planlanan hastalar kabul edilmi tir. Acil servise Dijital CR cihazı kurulmadan önce konvansiyonel radyografi cihazı bulunmaktaydı. Bu nedenle ilk hasta grubu olarak konvansiyonel akci er radyografi grubu hastaları çalı maya alınmı tır. Daha sonra tarihinde konvansiyonel radyografi vii

8 yerine Kodak CR 975 dijital radyoradyografi cihazı acil serviste kullanılmaya ba lanması ile 2. hasta grubu olarak dijital CR akci er radyografi grubu hastaları çalı maya alınmı tır. Bir gruba konvansiyonel röntgen ile akci er radyografisi çekilen hastalar önceden hazırlanan özel form doldurularak çalı maya alınmı tır. kinci grup hastaya Kodak CR 975 dijital radyoradyografi ile akci er radyografisi çekilen hastalar önceden hazırlanan özel form doldurularak çalı maya alınmı tır. Çekilen radyografinin kalite skoru vizüel anolog skalayla (VAS) de erlendirilmi çalı ma sonunda milimetre olarak ölçülerek kaydedilmi tir. Bu iki grup hastanın radyografi çekiminden kaynaklanan maliyet farkları, i gücü gereksinimi, tıbbi sonuçlara olumlu ve olumsuz etkileri ile ar iv gereksinimine yönelik etkileri kar ılatılacaktır. Çalı ma Prospektif, gözleme dayalı, kesitsel olarak gerçekle tirilecektir. Bulgular: Çalı maya 301 konvansiyonel akci er radyografisi ve 320 dijital CR akci er radyografisi, toplamda 621 akci er radyografisi çalı maya alınmı tır. Daha homojen bir grup olu turulması için endikasyon, tanı koyma, kar ıla tırma gibi konulardaki kolyalıklar ve Acil serviste sık kullanılması nedeniyle sadece akci er grafileri çalı maya alınmı tır. Konvansiyonel radyografi grubunun ya ortalaması 55,9, dijital radyografi grubunun ya ortalaması 57,3 olarak bulunmu tur. Gruplar arasında cinsiyet da ılımı, ya ortalaması, ya grupları da ılımı, ek hastalıklar ve solunum sayısı hariç vital bulgular açısından fark saptanmamı tır. Konvansiyonel radyografi ve dijital CR gruplarının hastaların acil serviste bakım aldıkları birimlere, ba vuru saati gruplarına, hastaların ön tansına, tanı gruplarına, radyografinin çekim süresi, yorum süresi ve çekim kalitesine göre istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmı tır. Konvansiyonel radyografi çekim süresi 45,2 dk, dijital CR çekim süresi 34,2 dk dır. Konvansiyonel radyografi yorum süresi 25,2 dk, dijital CR radyografi yorum süresi 39,7 dk. Çekilen radyografinin kalite skoru vizüel anolog skalayla (VAS) de erlendirilmi çalı ma sonunda milimetre olarak kaydedilmi tir. Konvansiyonel radyografi ortalama radyografi kalite skoru 69,1 mm, dijital CR ortalama radyografi kalite skoru 82,0 mm saptanmı tır. Dijital CR, Konvansiyonel radyografiye göre daha kısa sürede çekimi yapılmı, daha geç yorumlanmı tır ayrıca dijital CR ın ortalama radyografi kalitesi skoru Konvansiyonel radyografiden daha yüksek saptanmı tır. Dijital CR ile çekimi yapılan radyografilerin tamamına ula ılabilirken konvansiyonel radyografilerin %5,6 sına ula ılmı tır. Dijital CR da bir radyografi maliyeti Konvansiyonel radyografiye göre 1,05 TL viii

9 daha ucuz saptanmı tır. Röntgen çekimi yapan teknisyenlerle yapılan görü melerde Dijital CR da konvansiyonel radyografiye göre karanlık oda, radyografi basımı gibi ek i lemler olmadı ından i yüklerinin azaldı ını belirtmi lerdir. Sonuç: Ortalama radyografi kalite skoru dijital CR da daha yüksek olması çekim sonrası dijital radyografi üzerinde kontrast ayarı ve benzeri i lemler yapabilmesinden kaynaklanmaktadır. Dijital radyografi de erlendirmesi acil servis içinde bulunan terminallerden yapıldı ından dijital radyografiyi de erlendirebilmek için hasta ba ından ayrılmak gerekmekte hasta yo unlu unun arttı ı saatlerde ve vital bulguları stabil olmayan kritik hastalarda bu durum dijital radyografi yorum sorununa neden olmaktadır. Hasta ba ında dijital radyografinin ta ınabilir ek bir cihaz yardımıyla de erlendirilebilmesi bu güçlükleri ortadan kaldıraca ını dü ünmekteyiz. Dijital CR da radyografilerin ar ivlenmesi bilgisayar ortamında yapılabildi inden hastanın radyografilerine kolaylıkla ula ılabilir hastanın tekrarlayan ba vurularında radyografiler kar ıla tırılabilir. Radyografilere yıpranma, kaybolma gibi nedenlerle ula ılamamasının önüne geçilebilmektedir. Hastanın tıbbi geçmi i ve adli olaylar da dijital DR ın konvansiyonel radyografiye göre daha yardımcı olabilece ini dü ünmekteyiz. Acil servise Dijital CR ve PACS sistemi kurulumunun maliyeti ba langıçta yüksek olup uzun vade de Dijital CR ın konvansiyonel radyografiye göre acil servis için daha kazançlı oldu unu dü ünmekteyiz. ix

10 ABSTRACT Is There any Difference About Costing, Labor, Medical Outcomes and Archiving Between Conventional Radiography And Digital CR Using? Dr. Enver ÖZÇETE Ege University School of Medicine, Department of Emergency Medicine Bornova / ZM R Objective: Archiving and approaching of these radiographs taken with the conventional X- ray devices includes several difficulties in emergency departments. In our study we aimed to show the differences of costing, medical outcome, labor and archiving between the digital CR and conventional radiography and convenience of digital CR using emergency department. Method: The present study based on prospective observation and cross-sectional and was performed at Ege University School of Medicine, Department of Emergency Medicine. 621 patients taken to the study whose required chest radiography for any reason. First group was 301 patient and evaluate with conventional radiography device, second group was 320 patients and evaluate with Kodak CR 975 Digital radiography device. Quality score of the radiography images were performed with visual analog scale (VAS). The differences of costing, medical outcome, labor and archiving between two groups and effects of positive and negative medical consequences will evaluate. Results: 301 patient s conventional chest radiography and 320 patient s digital chest radiography, totally 621 chest radiographs were included. The mean age of conventional radiography group was 55.9, mean age of digital radiography was There were no x

11 difference between the groups in gender distribution, mean age, distribution of age groups, comorbidities, blood pressure, heart rate, temparature, saturation rates. There were significant differences between two groups with the parameter of these; quality of the images, evaluation and taking time of the images, preliminary diagnoses, the gruop of diagnoses, application times, emergency care unit groups. Conventional radiography taking time was 45.2 min, digital CR radiography taking time was 34.2 min. The evaluation time was 25.2 min. for the Conventional radiography and 39.7 min for the digital CR radiography. Quality score of the radiography images which performed eith, visual analog scale (VAS) were evaluated at the end of the study and were recorded in millimeters. The mean quality scores of the conventional radiography was 69.1 mm and the mean score was 82 mm for the digital CR. By using digital CR, it has been taking more less time than taking conventional radiography. Also evaluation time of the convantional radiografhy images takes more time than the digital CR images. The mean quality scores of the digital CR images were higher than the conventional radiography images scores. Only %5,6 of the convetional radigraphy images archives have been reached, however totally of the digital CR. The cost of one digital CR image was less expensive about 1.05 TL and needs less labor than one convantional radiography taking. Conclusion: The mean quality scores of the digital CR were higher than the other because of availibite of making contrast and similar settings after taking digital radiography images. Assessment of the digital radiography images in the emergency departmant can evaluate on definite terminals. In intensive and rush hours it could be difficult to leave the patients especially having unstabil vital signs and assess the images. Also the archives of the digital images always available to access and ready to comparisons. Often the conventional radiographic images can not be accessed because of the distruption and the decrement of those images. However these images help us for the medical history of the patients and some forensic events. The installation of the digital CR and the PACS system s costs on the emergency department were expensive initially but we think that by the side of conventional radiography using these systems will more benefical in the long term. xi

12 1.G R ve AMAÇ X-ı ını 1895 yılında Wilhelm Conrad Roentgen tarafından rastlantısal olarak ke fedilmi tir. Roentgen 1896 yılında e inin el filmi ile tıbbi alandaki ilk görüntülemeyi yapmı tır. X- ı ının bugün bilinen hemen tüm özellikleri, ke finden sonraki bir ay içinde Roentgen tarafından tanımlanmı tır. X- ı ınları vakumlu bir tüp içerisinde yüksek gerilim altında ısıtılan katodtan çıkan elektron demetinin hızlandırılarak anoda çarpması sonucu elde edilir. Akci er radyografisi akci er parankimini, damarlarını, mediasteni, kalp, plevra ve gögüs duvarını de erlendirmede önemli bir tanı aracıdır (1). Akci er radyografisi batı Amerika da en sık kullanılan tanıya yardımcı görüntüleme yöntemidir. Yılda ortalama 1000 hastanın 236 sına akci er radyografisi çekilmektedir. Tanı amaçlı kullanılan görüntüleme yöntemlerinin yakla ık %25 i akci er radyografisidir (2). Hollanda da yılda ortalama akci er radyografisi çekilmektedir (3). Akci er radyografisi ucuz ve noninvaziv olması nedeniyle sıklıkla tercih edilen görüntüleme yöntemidir. Acil serviste akci er radyografisi gö üs ve kalp hastalıklarının tanı ve ayırıcı tanısı için kullanılır. lerleyen yıllarda teknik ve ekipmanlar da geli im göstermi tir. lk olarak x-ray imajları konvansiyonel ekran-film kombinasyonlarının kullanımıyla analog olarak kaydedilirken günümüzde Konvansiyonel radyografinin dijitalizasyonundan direkt dijital imaj elde edilmesine kadar tüm dijital imajlarda nümerik metod kullanılır (4). Dijital radyografinin kullanımı giderek yaygınla maktadır. Örne in Avrupa da, skandinava da hastanelerin birço unda dijital radyografi kullanılmaktadır. Dijital radyografinin avantajları; görüntünün elde edilmesi ve son gösterimi arasındaki çe itli a amalarda dijital verilerin manipülasyonu mümkündür. Bu manipülasyonlar görüntülemenin performansını arttırır ve tanısal kalite açısından son derece önemlidir. X- ray maruziyetine lineer yanıt söz konusudur. Geni dinamik aralık elde edilir. Konvansiyonel radyografi ile kıyaslandı ında uzaysal çözünürlük yüksektir. majlar elektronik olarak kaydedilebilir. Teleradyoloji ve Picture Archiving and Communication System (PACS) uygulamalarına olanak tanır. Film tekrarı gerekmez. Karanlık oda, banyo çalı maları gibi a amalar olmadı ından i yükü hafifler (5,6). 1

13 Yukarıda da belirtildi i gibi Konvansiyonel radyografi cihazları ile çekilen filmlerin ar ivlenmesi, hastanın medikal geçmi ine ula ım amacıyla kullanımı büyük zorluklar içermektedir. Ayrıca dijital röntgen ile görüntü kalitesi film banyo i lemlerinden ba ımsız hale gelmekte, acil servisimiz gibi yo un radyografi çekilen yerlerde meydana gelen cihaz yıpranması, veri kaybı, adli ve hukuki sorunlar ve i gücü kaybı dijital CR (computed radiography) kullanımı ile ortadan kalkmaktadır. Çalı mamızın amacı acil servisimize ba vuran hastalarda, konvansiyonel radyografi kullanımı ile dijital CR kullanımı arasında maliyet, i gücü, tıbbi sonuçlara etki ve ar ivleme gereksinimi açısından aralarındaki farkı kar ıla tırmaktır. 2

14 2.GENEL B LG LER 2.1 X- I INI X- I ını nın Ke fi X-ı ını 1895 yılında Wilhelm Conrad Roentgen tarafından rastlantısal olarak ke fedilmi tir. X- ı ının bu gün bilinen hemen hemen tüm özellikleri ke finden sonraki bir ay içinde Roentgen tarafından tanımlanmı tır Yılında e inin el filmi ile tıbbi alandaki ilk görüntülemeyi yapan Roentgendir ( ekil 2.1) X- ı ınları vakumlu bir tüp içerisinde yüksek gerilim altında ısıtılan katodtan çıkan elektron demetinin hızlandırılarak anoda çarpması sonucu elde edilir. ekil 2.1 Tıbbi Alanda lk Görüntüleme 3

15 2.1.2 X- I INI TÜPÜ X- I ını tüpü iki elektrodu olan (anod: hedef; katod: filament) elektronik vakumlu bir diottur. lk üretilen tüp Crookes tüpü, camdan yapılmı ve havası kısmen bo altılmı tı. Anod ve katod var. Katod ısıtılmıyor, iki elektrod arasına yüksek voltaj uygulanarak x-ı ını elde ediliyordu. Yeterli miktarda x-ı ını üretilemeyi i, olu an x-ı ınlarının miktarının ölçülememesi nedeniyle kullanımdan kalkmı tır. Dr. W.D.Coolidge, 1913 yılında modern x-ı ını tüpünün öncül eklini geli tirmi tir. Anod ve katod mevcut ve katod ısıtılıyor yılında Elhuyar karde lerin ke fetti i Tungsten teknolojisini X-ı ınının gücünü arttırmak için kullanmı tır. Standart tüp: cm uzunlu unda, 15 cm çapındadır. ( ekil 2.2) Tüpün parçaları cam bir kap içinde bulunur (Pyrex). X-ı ını olu umu sırasında yüksek ısı meydana gelir. Yüksek ısıdan korunmak için tüp içerisinde çe itli so utma sistemleri mevcuttur. Yüksek ısının olu tu u anod, ısıyı iletebilme özelli inden dolayı bakır bir kol üzerine yerle tirilmi tir. Bakır olu an ısıyı cam tüpe iletir. Cam tüpün çevresinde metal muhafaza ile arasında termal yastık ve elektrik yalıtıcı özelli e sahip ince ya tabakası bulunur. letilen ısı ya aracılı ı ile metalik muhafazaya oradan da dı ortama yayılır. Bazı tüplerde metalik muhafazaya fanlar yerle tirilerek so uma hızlandırılır. ekil 2.2 Coolidge Tüpü 4

16 2.1.3 X-I INI ÖZELL KLER X-ı ını elektromanyetik bir dalgadır. Tanısal alanda kullanılan X-ı ını dalga boyu 0.5 A dur. nsan gözü A arasındaki dalga boyunda ı ı ı seçebilir. X-ı ını gözle görülmez. ( ekil 2.3) ekil 2.3 X-I ını Dalga Boyu Hızı ı ık hızına e ittir (bo lukta km/sn). Elde edildikleri enerji düzeyleri farklı oldu undan aynı demet içinde farklı dalga boyunda X-ı ınları bulunabilir. X-ı ını heterojen bir ı ın demeti eklinde ve polikromatik özelliktedir. X-ı ını partikülsüz dalga ı ıması oldu undan a ırlı ı yoktur. X-ı ını elektriksel bir yüke sahip olmadı ından manyetik alanda sapmaz. X-ı ını iddeti mesafenin karesi ile ters orantılıdır. X-I ını iyonizandır. nceleme odasında hava bu etki nedeniyle negatif ve pozitif iyonlara dönü ür. O²(Oksijen) O³ (Ozon) O³ tahri edicidir, ortamdan uzakla tırılmalıdır. X-ı ınları fotografik etkiye sahip olup gümü kristallerine etki ederek röntgen filminin kararmasını sa lar. X-ı ınları bazı maddelerle etkile erek o maddelerin parlamasını sa lar, bu özellik floresans ve fosforesans özelliktir. Bu özellik floroskopi ve ranforsatörlerde kullanılır. X-ı ını kimyasal etkiye sahiptir. Canlı vücudunda bulunan su iyonla ır ve serbest radikaller olu ur. Bazı madenler renk de i tirir. X-ı ını biolojik etkiye sahiptir. Canlı hücrelerde ve kromozom yapısında DNA molekülünde genetik mutasyondan ölüme kadar varan çe itli hasarlar olu ur. Radyoterapide bundan faydalanılır. Üreme ve hematopoetik sistem hücreleri mutlak 5

17 korunmalıdır. X-ı ını maddeden geçerken bir kısmı so urulur. Bir kısmı saçılır. Saçılan kısmı sekonder radyasyon adı ile etkile ime devam eder. 2.2 SOLUNUM S STEM N N YAPISAL / FONKS YONEL ÖZELL KLER AKC ERLER N YAPISAL ÖZELL KLER Embriyoloji ntrauterin ya amın dördüncü haftasında primitif tüpün ön duvarında cep tarzında bir tomurcuk belirir. Uzunlamasına büyüyen bu tomurcuk laringotrakeal oluk adını alır. Laringotrakeal oluk a a ı do ru geli erek primitif tüpten ayrılır ve sadece üst ucunda farenkse ba lı kalır. Laringotrakeal borunun farenkse ba lı kalan bölümünden larenks, a a ı do ru geli en bölümünden trakea meydana gelir. Bu ekilde ortaya çıkan solunum tübü dördüncü hafta sonunda sa ve sol olmak üzere ikiye ayrılır. Bu iki dalın geli mesi ile sa ve sol akci erler meydana gelir. Be inci haftada primer bron tomurcukları sekonder tomurcukları yaparlar. Sekonder tomurcukların dallanmasıyla yedinci haftada sa da 10, solda da 9 adet segment bron larını yapan tomurcuklar meydana gelir (7). Bütün solunum organlarının iç yüzünü dö eyen epitel tabakası endodermden meydana gelmi tir. Endoderm solunum sisteminin içini dö eyen epiteli ve mukoza bezlerini meydana getirir. Dallanan solunum tüpleri farklıla mamı bir mezankim dokusuna gömülür. Bu dokudan de i ik farklıla malar ile ba dokusu, düz kaslar ve kıkırdak meydana gelir. Yanlara do ru geli en solunum tüpleri, içerisine gömüldü ü mezankim dokusunun bir bölümünüde sürükleyerek çelomik bo lu a girer. Çelomik bo luk bu geli im sırasında plevra, perikard ve periton bo luklarına bölünür ve sürüklenerek gelen mezankimden plevra zarının mezankimal tabakalarını ortaya çıkarır. Akci erlerin embriyolojik geli imi glandüler, kanaliküler ve alveoler dönem olmak üzere üçe ayrılır. Glandüler dönemde be inci aya kadar devam eder ve bu dönemde akci erler salgı bezleri yapısındadır. Be inci aydan itibaren ise kanaliküler döneme girerler ve bu dönemde mezankimal dokunun vaskülarizasyonu gerçekle ir. Hava tüplerinin çevresi elastik lifler ve kapillerler ile sarılır. Yedinci aydan do uma kadar süren alveoler dönemde ise alveoler duktuslar meydana gelir. Bunların etrafı alveollerle kaplanır ve zengin bir 6

18 kapiller a ile bu olu umlar sarılır. Do um yakla tıkça alveoller derinle ir ve sayıları artarak do umdan sonra yeterli olabilecek bir solunum yüzeyi hazırlanır. Do umda total alveol sayısı 20 milyon kadardır. Alveoller 8-10 ya ına kadar artarak eri kindeki milyon sayısına ula ır (7) ANATOM Gö üs Bo lu u ve Solunum Kasları Gö üs bo lu u kolumna vertebralis, kostalar ve diyafragma ile sınırlanmı olup seröz membranlar ile üç bo lu a bölünmü tür. Birbirleri ile ili kisi olmayan bu bo luklarda kalp ve akci erler yer alır. Gö üs bo luklarının solunum sırasında hacim de i tirmeleri ba lıca diyafragma ve kostaların yaptı ı hareketler ile olmaktadır. nspirasyon sırasında diyafragma gerilerek ve inspirasyon kaslarıda kostaları kaldırarak gö üs bo lu unu sagital ve horizantal yönde geni letirler. Ba lıca inspirasyon kasları; diyafragma, M.intercostales externi, M. Pectoralis major, M.pectoralis minor, M.sternocleidomastoideus, M.scalenius anterior, M.scalenius medius, M. scalenius posterior, M. serratus anterior, M. serratus posterior superior ve M. latissimus dorsi dir. Ancak bu kaslar arasında en önemlisi diyafragma olup solunum i inin % inden sorumludur. Maksimal bir inspirasyonda diyafragma 11 inci kostanın interkostal aralı ına kadar iner veya maksimal bir ekspirasyonda 6 ıncı kosta hizasına kadar yükselebilir. Diyafragmanın motor ve duyu lifleri frenik sinir ile gelir. Bazı duyu lifleri de 5 ila 6 ıncı interkostal sinirden gelir. Diyafragma kubbesindeki irritasyonlar klavikula üstü çukurda, periferik kısımlardaki irritasyonlar ise gö sün alt kısmında, hatta bazen karın yüzeyinde a rı meydana getirir. nspiryumun tersine, istirahatte ki ekspirasyon, kaslar ve akci erin elastik geri dönü leri ile ortaya çıkan pasif bir harekettir. Ancak M intercostales interni ekspirasyona yardım edebilir fakat di er ekspirasyon kaslarından M.rectus abdominis internus, M.quadratus lumbarum, M.transversus abdominis, M.obliquus abdominis internus, ve M.serratus posterior inferior sadece zorlu solunuma katılarak yardımcı solunum kasları adını alırlar (7). 7

19 Tablo 2.1 Solunum Kasları NSP RASYON KASLARI Diyafragma M. ntercostalis Externi M.Pectoralis Major M.Pectoralis Minör M.Sternocleidomastoidus M.Scalanius Anterior M.Serratus Anterior M.Latissumus Dorsi EKSP RASYON KASLARI M. ntercostalis nterni M.Rectus Abdominis nternus M.Quadratus Lumbarum M.Transversus Abdominis M.Obliquus Abdominus M.Serratus Posterior nferior Plevra Plevra, tek katlı yassı hücrelerden olu mu mezotel ve altında bazal membran ve onunda altında elastik liflerden zengin ba dokusundan olu mu seröz bir zardır. Birbirleri üzerinde solunum hareketleri ile kayan iki tabaka halindedir. Plevra yaprakları arasında bulunan yakla ık 50 ml sıvı ile solunum hareketleri sırasında kayganlık sa lanarak akci erlerin daha iyi ekspansiyonu temin edilir. Parietal plevra kostaların ve interkostal kasların iç, diyafragmanın üst ve mediastenin yan yüzlerini örter. Viseral plevra ise interlober fissürleride kaplamak üzere akci erlerin dı yüzünü sarar. Parietal plevra damarlarını interkostal mamarian arterlerden almaktadır, lenf drenajı ise mediastinal lenf ganglionlarına olmaktadır. Parietal plevra a rıya duyarlı olup sinirlerini N.frenikus, N.intercostales, N.vagus ve sempatik zincirden alır. Viseral plevra esas olarak bron iyal arterler ile beslenir ve pulmoner artrelerin birkaç dalındanda kan alır. Viseral plevranın lenf drenajı hiler lenf bezlerine olmaktadır. Viseral plevra a rıya duyarlı olmayıp sinirlerini N.vagus ve sempatik zincirden alır. Parietal ile viseral plevra yaprakları hiluslarda birbirleri ile birle ir ancak gö üs bo lu unun ön, arka ve alt kısımlarında oluk tarzında keskin büklümler meydana getirirler. Bunlara plevra sinüsleri adı verilir ve arkada kostovertebral, önde dı ta kostofrenik ve önde içte kardiyofrenik sinüs ismi verilir. Normalde akci er grafilerinde plevra görülmez. Plevranın fibrozis sonucu kalınla tı ı, kalsifiye oldu u veya pnömotoraks gibi durumlar dı ında sa da horizantal fissürün filme dik geldi i durumlarda viseral plevranın görülmesi normaldir (7). 8

20 Akci erler Akci erler plevra bo lu u içinde serbest olarak bulunurlar ve di er organlara ancak hiluslar yolu ile ba lıdırlar. ki akci er mediasten ile birbirlerinden ayrılmı lardır. ç yüzde bulunan bron, damar ve sinirlerin girip çıktı ı hiluslar dı ımda akci erlerin bütün yüzleri viseral plevra ile kaplanmı tır. Sa akci er sola göre daha büyüktür. Akci erlerin apeksi yuvarlak olup önde 1 inci kostayı 4-5 cm kadar a ar, arkada ise 1 inci kosta ile aynı hizadadır. Akci erlerin tabanı diyafragma üzerinde sa da karaci er sa lobu, solda önde karaci er sol lobu ve mide fundusu ile kom uluk yapar. Solda arada kalan diyafragma parçası incedir ve patolojik durumlarda mide buradan gö üs bo lu u içerisine girebilir. Ayrıca akci erler paravertebral alanda sürrenal glandlar ve böbrekler ile yakın kom uluktadır ve bu organların patolojilerinde diyafragma yükselmesi ve kostafrenik sinüslerde küntle me görülebilir. Sa akci er iki fissür ile üç loba, sol akci er ise bir fissür ile iki loba ayrılmı tır. Sa da ve solda oblik (major) fissür arkada 2 inci torakal vertebra seviyesinde ba lar ve önde 6 ıncı kostokondral eklem seviyesinde diyafragmaya ula ır. Sa da alt ve orta lobları ayıran horizantal fissür ise arkada orta koltuk altı çizgisinden ba layıp önde 4 üncü interkostal hatta gö üs duvarı ile birle ir. Akci erleri anatomik bakımdan segmentlerine göre ayırmak daha yararlıdır. Segment özel bron, arter ve venleri olan bir akci er ünitesidir Normal segment anatomisi u ekildedir. (Tablo 2.2) Tablo 2.2 Akci erin Normal Segment Anatomisi SA AKC ER SOL AKC ER Üst Lob Apikal Segment Posterior Segment Anterior Segment Orta Lob Lateral Segment Medial Segment Alt Lob Superior Segment Anteror Segment Lateral Segment Posterior Segment Medial Segment Üst Lob Apiko Posterior Segment Anterior Segment Lingula Superior Segment nferior Segment Alt Lob Superior Segment Anterior Segment Lateral Segment Posterior Segment Medial Segment 9

21 Trakea ve Bron lar Trakea eri kinde cm boyunda ve mm eninde, kadar açıklı ı arkaya bakan U eklinde kartilaja sahip fibromuskuler bir tüptür. Trakeanın içi tek katlı silendirik silyalı epitelyum hücreleri ile kaplanmı tır. Bütün hücrelerdeki silyalar birbirleriyle koordine hareket ederek üstlerindeki müküs tabakasını dakikada mm ileriye vokal kordlara do ru hareket ettirirler. Trakeanın alt ucuna bifurkasyon veya karina denir ve buradan sa ve sol ana bon lar ayrılır. Sa ana bron mm, sol ana bron mm geni li indedir. Sa ana bron karina ile daha geni bir açı yapar. Bu nedenle trakeaya kaçan yabancı cisimlerin % 75 i sa ana bron a gitmektedir. Sa ana bron karinadan mm sonra üst lob bron unu daha sonrada alt lob superior, orta lob ve alt lob bron unu verir. Sol ana bron daha yatay seyreder ve karinadan mm sonra üst lob bron unu daha sonrada alt lob superior ve alt lob bron unu verir. Lob ve segment bron larının yapısı trakeaya benzer. Karinadan sonra kıkırdak halkalar ana bron lar ve alt lob bron larını tamamen sarar. Üst loblar ile orta lob bron ları ise düzensiz kıkırdak plakaları ile sarılmı tır. Segment bron ları dallanarak gitgide incelirler ve çapları 1 mm den küçük terminal bron iyolleri meydana getirirler. Dört veya be terminal bron iyolün havalandırdı ı akci er sahasına sekonder lobül, bir terminal bron iyolün havalandırdı ı sahaya asinus adı verilir. Terminal bron iyoller kıkırdaksız, düz kaslardan zengin, duvarlarında alveol bulunmayan en distal havayollarıdır. Bir terminal bron iyol iki, üç respiratuvar bron iyole ayrılır. Respiratuvar bron iyollerden duktus alveolarisler ayrılır. Duktus alveolarisler duvarlarında düz kas bulunan en distal havayollarıdır. Duktus alveolarisler 2-5 atriaya, onlarda 2-4 sakkulus alveolarise ayrılırlar. Bir duktus alveolaris in havalandırdı ı sahaya primer lobül adı verilir. Alveollerin duvarında iç yüzü Tip I, kö eleri ve septumu ise Tip II alveol hücreleri dö er. Tip I hücreler yassı epitel hücreleri olup gaz difüzyonuna olanak sa lar. Tip II hücreler ise daha büyük epitelyal hücreler olup surfaktan sentezlerler. Alveollerde ayrıca protein sentezleyen ve lizozimden zengin fagositoz hücreleri olan alveoler makrofajlar ile heparin, histamin, serotonin gibi biyokimyasal mediatörler içeren mast hücreleri de bulunur. Alveoller birbirleriyle Kohn delikleri aracılı ı ile ili ki halindedir. Eri kinde toplam milyon kadar alveol, metrekarelik bir solunum yüzeyi olu turur (7). 10

22 Akci er Damarları Pulmoner arter sa ventrikülden çıkarak ikiye ayrılır ve akci erlere ven kanını getirir. Pulmoner arter akci er içerisinde bron ları dı ve arka yüzlerinde gitderek izler ve respiratuvar bron iyoller hizasında kapiller haline gelir. Pulmoner venler, alveoler kapiller a dan ba lar. Segment anatomisine uymazlar ve bir ven de i ik segmentlerden kan alabildi i gibi segmentlerde de i ik venlere kan bo altabilir. Hilusa yakla tıkça pulmoner venler bron ları takibe ba larlar ve bunların daha çok ön ve iç kısımlarında yer alırlar. Her akci erden iki pulmoner ven çıkar ve bunlar 4 kök halinde sol atriuma açılırlar. Bron iyal arterler akci erleri besleyen ana damarlardır ve üst interkostal arterler ve inen aortadan ayrılıp akci er içerisinde bron ları izlerler. Bron iyal arterler sistemik dola ımın bir parçası oldukları için basınçları yüksektir ve bron cidarında anevrizmalar meydana getirerek akci er kanamalarında önemli rol oynarlar. Bron iyal venlerin derin olanları pulmoner venler. Yüzeyel olanları ise interkostal veya hemiazigos venleri ile sol atriuma dökülür (7) Akci er Sinirleri Akci erler sinirlerini anterior ve posterior pulmoner pleksuslardan alırlar ve sinir lifleri bron ve arterleri izleyerek viseral plevraya kadar ula ırlar. Bu sinirlerde a rı uçları bulunmadı ından viseral plevra parietal plevranın aksine olarak a rıya hassas de ildir. Vagus tan gelen efferent lifler bron ları daraltır, müköz bezlerden sekresyon salgılatır ve vazodilatasyona sebep olur. Afferent vagus lifleri ise öksürük refleksi ve inspirasyonda alveollerin gerilmesi ile ortaya çıkan Hering-Breuer refleksi ile ilgilidir. Bron ların daralmasına ve vazokonstrüksiyona sebep olurlar Akci er Lenfatikleri Toraks lenfatikleri birbirleriyle geni çapta anostomozları olan iki sistem halindedir. Viseral lenfatikler toraks organlarının, parietal lenfatiklerde gö üs duvarının lenf drenajını sa larlar. Akci er lenfatikleri bron ları takip eder ve bron lar etrafındaki lenf dü ümlerine dökülürler. Plevradaki lenf damarları interlobüler lenf damarları ile birle irler. Hiluslarda ve trakea boyunca uzanan lenf nodları solda duktus torasikus a, sa da ise trunkus lenfatikus 11

23 dexter e dökülürler. Hiler ve ekstrahiler bezler boyun ve koltuk altı lenfatikleri ile de anastomaz yaparlar. Sa skalen ganglion, sa akci er ve sol alt lob bazal segmentlerinden, sol skalen ganglion ise solt üst lob segmentlerinden lenf akımı alır. Bu sebeple skalen ganglion biyopsisi akci er hastalıklarının tanısında yararlı olabilir Mediasten Sa ve sol plevra bo lukları arasında kalan yumu ak dokular mediasteni meydana getirir. Pratik kolaylık sa ladı ından u ekilde bölünmektedir. 1. Üst Mediasten: Manubrium sterni ile ilk dört torasik vertebra arasındadır. Arkus aorta, ba ve üst ekstremite damar ve sinirleri, trakea, özofagus, duktus torasikus, timus kalıntısı ve lenf gangliyonlarını içerir 2. Ön Mediasten: Perikard ile sternum arasındadır. Önemli bir yapı içermez. Zayıf yapısı nedeni ile akci erlerin kar ı tarafa geçmesine olanak sa lıyabilir 3. Orta Mediasten: Ön mediasten ile perikardın arka yüzü ve trakea bifurkasyonu hizasından geçen yüzey arasında kalır. Kalp, perikard, çıkan aorta, kalbe giren damarlar, trakea bifurkasyonu, sa ve sol ana bron lar, pulmoner arter ve kolları, frenik sinirler ve lenf bezlerini içerir. 4. Arka Mediasten: Dördüncü torakal vertebradan daha a a ıdaki torakal vertebralar ile orta mediasten arasında kalan bölümdür. nen aorta, V.azigos, V.hemiazigos, N.vagus, N splenikus, özofagus, duktus torasikus ve lenf bezlerini içerir. Mediastenin bu ekilde topo rafik bölünmesi de i ik cinste tümör ve hastalıkların de i ik bölgelerde yer alması nedeni ile hastalıkların ayırıcı tanısında kolaylık sa lar; tiroid, timoma ve teratomlar üst-ön mediastende, bron tümörleri, lenfoma, sarkoidoz, pulmoner arte anevrizmaları orta mediastende, nörinom arka mediastende oldu u gibi. 12

24 2.2.2 AKC ER N FONKS YONEL ÖZELL KLER Gaz Alı Veri i Akci erlerin ba lıca fonksiyonu arter kanının O2 sini artırmak ve arter kanından CO2 yi uzakla tırmaktır. Akci erler bu fonksiyonu 3 ana olay aracılı ı ile yaparlar. Ventilasyon: Havanın akci erlere girip çıkması. Perfüzyon: Kanın akci er kapiller yata ından akması. Diffüzyon: Kapiller kanı ile alveoller arasında gaz alı -veri i. Normal bir akci erde ventilasyon ile alveollere yeterli volümde hava sa lanır ve bu hava yeterli perfüzyonu bulunan alveollere e it olarak da ılır. Ventilasyon/perfüzyon dengesinin korundu u durumlarda yeterli gaz alı -veri i olur ve arter kanında O2 ve CO2 parsiyel basınçları normal sınırlarda tutulur. Sa lıklı genç kimselerde arter kanında O2 parsiyel basıncı mmhg, CO2 parsiyel basıncı ise mmhg dır VENT LASYON nspirasyon nspirasyonda, diyafragmanın a a ıya do ru hareketi toraksın vertikal çapını, eksternal interkostal kasların kasılması ise kaburgaları dı a ve yukarıya do ru hareket ettirerek antero posterior ve tarnsvers çapları artırır. Bu volüm artı ı sebebi ile alveoller içerisindeki gaz basıncı atmosfer basıncının altına dü er ve böylece hava akci erlere girer Ekspirasyon stirahat durumunda normal ekspirasyon, gö üs duvarı ve akci erlerin elastik geri dönü üne ba lı pasif bir harekettir. Bu hareket havanın akci erlerden dı arı çıkartılmasını sa lar ve alveol içerisindeki basınç atmosfer basıncına eri ti inde ekspirasyon sonlanır. Karın duvar kaslarının kasılması ile zorlu ekspirasyon sa lanır. 13

25 Ventilasyonun Kontrolü Solunumun ritmi, sıklı ı ve derinli i medullada bulunan solunum merkezi tarafından kontrol edilir. nspirasyon ve ekspirasyon solunum merkezinin farklı bölgelerinden kontrol edilir. Ventilasyonun kontrolü ve düzenlenmesi ba lıca PCO2 aracılı ı ile olur. Arter kanı CO2 parsiyel basıncındaki bir yükselme arter kanı ve serebrospinal sıvı ph sında dü meye yol açar. PH dü ü ü medulladaki kemoreseptörler tarafından algılandıktan sonra solunum merkezi solunum için dürtü göndermeye ba lar. Yeteli ventilasyon ile CO2 kandan uzakla tırılıp arter kanının ph sı yükselince bu yine kemoreseptörler tarafından algılanıp solunum dürtüsü gönderilmesi durur ve ki i ekspirasyon yapar. Arter kanındaki O2 parsiyel basıncındaki de i meler, solunum merkezini do rudan stimule etmez. Aort ve karotis cisimciklerindeki kemoreseptörler PaO2 de i ikliklerine hassastırlar ve bu nedenle periferik solunum merkezi adı da verilir. Çok a ır kronik obstruktif akci er hastalı ı (KOAH) olan olgularda medullada bulunan kemoreseptörler yüksek PaCO2 seviyelerine kar ın bir süre sonra yeterli solunum dürtüsü göndermemeye ba larlar ve bu hastalarda ventilasyonun asıl stimulusunu hipoksemi nedeni ile periferik kemoreseptörler sa lar. Böyle hastalarda yüksek konsantrasyonlarda O2 verilecek olursa hipoksemiye ba lı solunum dürtüsü ortadan kalkaca ından ventilasyon yava lar ve CO2 düzeyi daha fazla artar. Hipoventilasyon, ventilasyonun metabolik gereksinimi kar ılamada yetersiz oldu u duruma verilen addır. Hipoventilasyon arter PCO2 sinde yükselmeye (hiperkapni) ve arter PO2 sinde dü meye (hipoksemi) sebep olur. Hipoventilasyon sonucu PCO2 deki yükselme kan ph sında dü meye sebep olur; buna respiratuvar asidoz adı verilir (7). Hipoventilasyona Yol Açan Ba lıca Sebepler: 1)Merkezi sinir sistemine ba lı nedenler; a ırı dozda uyu turucu alınması, kafa travması, boyun vertebra kırıkları, solunum mrekezini tutan patolojiler 2)Solunum dürtüsünü ileten sinirlere ba lı nedenler; poliyomiyelit, polinöritis, miyasteni 3)Gö üs duvarına ba lı nedenler; kas hastalıkları, kosta kırıkları, gö üs deformiteleri, plevra hastalıkları, obezite 4)Akci ere ba lı nedenler; Astım krizi, KOAH 14

26 Hiperventilasyon arter PO2 si ve PCO2 sini normal sınırlarda tutmak için gerekti inden daha fazla bir ventilasyonun bulundu u durumdur. Hiperventilasyon arter PCO2 sinde dü me ve arter ph sında yükselmeye sebep olur. Bu duruma respiratuvar alkoloz adı verilir. Hiperventilasyon solunum merkezinin, periferik kemoreseptörlerin, akci erdeki gerilim reseptörlerinin ve damarlardaki baroreseptörlerin stimulasyonu sonucu meydana gelir. Hiperventilasyona astım krizlerinde, pnömonide, interstisyel akci er fibrozisinde, akci er embolisinde ve metabolik asidozda rastlanılır PERFÜZYON Kanın akci er kapillerlerinden geçme olayına perfüzyon adı verilir. stirahatte kalp dakika hacmi 5 lt/dak ve alveol ventilasyonu 4.5 lt/dak oldu una göre normal kimselerde bütün akci erin ortalama ventilasyon/perfüzyon oranı 0.9 dur. Ayakta duran bir insanda perfüzyon yer çekimi sebebi ile apekslerden a a ıya do ru daha fazladır. Bu sebeple apikal bölgelerde ventilasyon/perfüzyon oranı yüksek, diyafragmaya yakın bölgelerde ise daha dü üktür. Benzer ekilde akci er içerisinde fizyolojik yada patolojik olarak ventilasyonu iyi ama perfüzyonu kötü (ölü bo luk), veya ventilasyonu kötü ama perfüzyonu iyi ( ant) alveoller vardır. Ventilasyonu yetersiz alveollerden çıkan kanın arter PO2 si dü ük, arter PCO2 si yüksektir. Karma arter kanının PCO2 sinde yükselme akci erin di er bölgelerinde kompansatuvar hiperventilasyona yol açar ve böylece PCO2 normal sınırlarda tutulur. Buna kar ın hiperventilasyon hipoksemiyi kompanse edemez. Çünkü ventilasyonu normal olan alveollerden çıkan kan oksijen ile tam olarak satüre oldu undan hiperventilasyon ile daha fazla O2 kana eklenemez. Perfüzyonu yetersiz alveollerden çıkan kan PO2 si normalin üzerindedir ve arter PCO2 si dü üktür ancak kanın perfüzyonu bozuk olan bölgelerden normal olan bölgelere hipoksik vazokonstruksiyon nedeni ile yönelmesi sonucu karma arter kanının PO2 si dü er. Perfüzyon akci er embolisi, kronik bron it, interstisyel akci er fibrozisi gibi kapiller yata ın daralmasına yol açan akci er hastalıklarıda azalır (7). Sonuç olarak arter kan gazlarının parsiyel basınçlarını belirleyen ventilasyon/perfüzyon dengesidir. Ventilasyon/perfüzyon dengesindeki azalma hipokseminin en sık kar ıla ılan sebebidir. Ventilasyon/perfüzyon dengesinin bozulmasına pnömoni, atelektazi, akci er ödemi, interstisyel fibrozis, astım bron iyale ve KOAH da rastlanır 15

27 D FFÜZYON Oksijen ve karbondioksit in alveolokapiller membrandan transferine diffüzyon adı verilir. Diffüzyon alveolokapiller membranın her iki tarafındaki gazların parsiyel basınçları arasındaki farka ba ımlıdır. 1 mmhg lık basınç farkı için gazların transfer hızına diffüzyon kapasitesi adı verilir. Amfizemde gaz alı -veri ine yarayan alveol yüzey alanının azalması sebebi ile difüzyon kapasitesi dü üktür. Benzer ekilde sarkoidozis, interstisyel akci er fibrozisi, ekstrensek allerjik alveolit gibi hastalıklarda da ventilasyon/perfüzyon oranı dengesizli i ve vital kapasitede azalma meydana geldi i için diffüzyon kapasitesi azalır OKS JEN N TA INMASI Oksijen, akci erlerden dokulara kimyasal olarak hemoglobin ile birle mi ekilde ta ınır ve plazmada çok az miktarda çözünmü olarak bulunur. Oksihemoglobin disosiyasyon (ayrı ma) e risi sigmoid tarzındadır. Oksijenin parsiyel basıncında belirli bir seviyeye kadar dü me, arter oksijen satürasyonunda önemli bir de i iklik yapmaz. Buna göre oksijen 100 mmhg lık bir parsiyel basınçtan 60 mmhg lık bir parsiyel basınca dü tü ünde, oksijen satürasyonu % den % 90 civarına iner. Böylece dü ük oksijen basınçlarının bulundu u dokularda bile arter kanı oksijenini verdi i halde, hemoglobin oksijenle hala önemli derecede satüredir. Ancak oksijenin parsiyel basıncı 60 mmhg nın altına dü tü ünde, parsiyel basınçtaki küçük azalmalar, satürasyonda büyük de i iklikler meydana getirir. Asidoz, CO2 retansiyonu ve ate hemoglobin disosiyasyon e risini sa a kaydırır. Hipoksemi, arter kanında oksijen parsiyel basıncının normalin altında bulundu u durumdur. Hipoksemiye a a ıdaki mekanizmalardan bir veya birkaçı sebep olabilir: 1)Ventilasyon/perfüzyon dengesizli i; Hipokseminin en sık rastlanan sebebidir. Ventilasyon/perfüzyon dengesi bozulmasına pnömoni, atelektazi, astım, KOAH, pulmoner emboli sebep olur. 16

28 2)Alveoler hipoventilasyon; a ırı dozda uyu turucu kullanımında, kronik bron itte, sinir-kas hastalıklarında, gö üs deformitelerinde, diyafragma hastalıklarında, uyku apne sendromunda ve hipotiroidide rastlanır. 3)Diffüzyon bozuklu u; interstisyel akci er fibrozisinde, ekstrensek allerjik alveolitte, lenfanjitis karsinamatoza gibi hastalıklarda hipoksemi geli mesine katkıda bulunabilir. 4)Anatomik/fizyolojik ant; arterio-venöz fistül veya a ır ventilasyon/perfüzyon dengesizli inde intrapulmoner ant olu ur. Masif pulmoner embolide ant etkisi yapar 5)Dola ım bozuklu u; konjenital kalp hastalı ına ba lı sa dan sola intrakardiyak ant oldu unda yada konjestif kalp yetersizli inde oldu u gibi kalp debisinin azaldı ı jallerde periferde hipoksemi meydana gelir. 6) Solunan havada oksijen eksikli i; yüksek irtifalarda yada yangın mahallinde oksijen parsiyel basıncı dü üktür. Bütün bu sebepler arasında hipoksemiye yol açan alveoler hipoventilasyonu di er hipoksemi yapan sebeplerden ayıran fark hipoksemiye yol açan asıl sebebin kandan uzakla tırılamayan CO2 nin artmı parsiyel basıncı olmasıdır (hiperkapnik hipoksemi). Hiperkapnik hipoksemik hastalarda sadece oksijen verilmesi hipoksemiyi düzeltmeye yetmeyebilir. Bu hastalarda hipoksemiyi düzeltmek için alveoler hipoventilasyonun düzeltilmesi gerekir ve bu amaçla asıl tedavi ventilasyonun sa lanabilmesi için non-invaziv yada invaziv mekanik ventilasyon yöntemlerinin kullanılmasıdır SOLUNUM MEKAN Solunum i i sırasında harcanan enerji, akci er ve gö üs duvarının elastik direnci ile havayollarında hava akımının duvar sürtünme direncini yenmek üzere kullanılır. Akci er ve gö üs duvarının elastik direnci kompliyans ile ölçülür. Aynı basınç altında i irildi i takdirde dü ük kompliyansa sahip akci er, yüksek kompliyansa sahip akci ere göre daha az i er. Akci er kompliyansı akci erin sertli ini artıran ve akci erlerin geni lemesini kısıtlayan durumlarda azalır. Akci er ödemi, atelektazi, pnömoni, interstisyel akci er hastalıkları, lenfanjitis karsinamatoza, pnömokonyozlar, plevra hastalıkları, gö üs duvarı deformiteleri, 17

29 ankilozan spondilit, a ırı i manlık ba lıca kompliyansı azaltan sebeplerdir. Havayolu direnci, solunum yolları içerisindeki hava akımının solunum yolları duvarına sürtünmesi sırasında olu an dirençten ibarettir. Havayolu direnci vücut pletismografı ile do rudan ölçülebilirse de pratik hekimlikte zorlu vital kapasite 1. saniye(zvk1) veya zirve akım hızı (peak flow) ölçülmesi direnç artı ının gösterilmesi açısından yeterlidir. Havayolu direnci astım, kronik bron it ve amfizemde artar (7). 2.3 KONVANS YONEL AKC ER RADYOLOJ S Hastalıkların tanı ve ayırıcı tanısında, hastaların takibinde temel radyolojik inceleme yöntemi akciger radyografileridir. Sıklıkla postero-anterior (arka-ön) ve yan gögüs röntgenogramları kullanılmaktadır. Röntgenogramlar X ısını ile elde edilen projeksiyon görüntüleridir. Siyah ve beyaz arasında degisen gri tonlardan olusur. Degerlendirmede radyogramın teknik olarak uygunlugu dısında çevre sartları, degerlendirmeyi yapan hekimin performansı ve deneyimi önemlidir. Grafiler belli uzaklıktan incelenmeli, degerlendirme esnasında degisik uzaklık ve açılardan bakılması gerekmektedir. Radyogramların degerlendirilmesinde görme, tanımlama ve yorumlama olmak üzere üç evre bulunmaktadır. Normal olmayan görünümler saptandıktan sonra hastanın klinik ve laboratuar bulgularına göre tanıya varmaya çalı ılır. Gögüs röntgenogramlarını degerlendirirken bulguları atlamadan eksiksiz saptayabilmek için grafinin her tarafı belli bir sıra ile ve simetrik kesimler kar ıla tırarak degerlendirilmelidir. Degerlendirmede en büyük yanlı lezyonları görememeye baglıdır. Deneyimli radyologlar tarafından bile önemli bulguların %10-40 oranında atlandıgı belirtilmektedir. Bir lezyon görüldügünde sadece o lezyona fikse olmak diger alanları degerlendirmemek de sık yapılan hatalardandır AKC ER GRAF S ÇEK M VE TEKN K AÇIDAN DE ERLEND RME Akci er Grafisi Çekimi Nasıl Yapılır? Bütün hastalarda daima önce arkaön akci er (posteroanterior) grafisi ve gerekirse ilave olarak sol yan akci er grafisi çekilir. Arka ön projeksiyonda çekilen akci er grafisinde x-ı ınları sırt bölgesinden vücuda girer, ön kısımdan çıkarak filme gelir (kaset yada film önde 18

30 yer alır). Sol yan grafide ise x-ı ınları vücudun sa tarafından girip sol yandan çıkar ve filme gelir. Hastaya derin nefes aldırılıp tutturulur ( nspiryum sonu). Çekim sırasında x-ı ın tüpü ile film uzaklı ı 185 cm dir (8,9) Akci er Grafisinin Teknik Yönden De erlendirilmesi. Teknik olarak kabul edilebilir arkaön akci er grafisinde olması gereken özellikler: Simetri: T4-5 in spinöz çıkıntısı sternoklaviküler eklemlere e it mesafede olmalı, Skapulalar akci er alanlarını örtmemeli, nspiryum sonu çekim: 10. kostaların arka kısmı diafragma kubbesi üzerinde kalmalı, damar gölgeleri akci erlerin periferinde görülmeli (x-ı ın dozunun fazla olmadı ının göstergesi), Alt lobların büyük damarları ve torakal vertebralar kalp arkasında görülebilmeli (x-ı ın dozunun az olmadı ının göstergesi) (8). Bazen standart dı ı akci er grafileri istenilebilir. Bunlar: Oblik projeksiyon: üpheli nodül ara tırılmasında; lordotik (veya apikolordotik) projeksiyon: apikal bölgeler ve orta lob hastalı ının daha iyi gösterilmesinde; ekspiryum sonu grafiler: hava hapsi veya pnömotoraks; lateral dekübitis grafileri: Pnömotoraks veya plevral efüzyon (8,9) AKC ER GRAF S N N DE ERLEND R LMES Akci er grafisinde tüm olu umlar sıra ile de erlendirilmelidir. Trakea: Lümende daralma veya geni leme, yer de i tirme ve lümen içi lezyonlar yönünden arka ön ve yan grafilerde de erlendirilmelidir (8). Sa paratrakeal çizgi arka ön akci er grafilerinde ço unlukla görülür (%66-%99 olguda). nce düz bir çizgi halinde olmalıdır ve kalınlı ı 4 mm den fazla olmamalıdır (9). Kalbin yakla ık olarak 1/3 ü orta hattın sa ında, 2/3 ü ise orta hattın solunda yer almalıdır. Kalp ve mediasten atelektazi, fibrozis, lobektomi veya pnömonektomiden sonra patoloji olan tarafa do ru yer de i tirirken, ileri derecede olan plevral sıvı, basınçlı pnömotoraks (veya hidropnömotoraks), büyük kitlelerde veya büyük diafragma hernilerinde kar ı tarafa do ru yer de i tirir. Akci er grafileri kalp gölgesi arkasında yer alabilecek patolojiler yönünden dikkatle de erlendirilmelidir. Kalp ve 19

31 mediasten geni li i de erlendirilirken varsa eski grafilerle beraber de erlendirilmelidir. Bazı çekim teknikleri sonunda kardiomegali gibi görünüm olu abilir. Bunlar yakın mesafeden film çekimi, önarka projeksiyon, ekspiryum fazı veya yatar pozisyonda film çekimidir (8). Bu tür grafiler genellikle acil servislerde veya hastanın yattı ı odada yapılan çekimlerde elde olunur. Mediasten geni li i aorta patolojileri (anevrizma, aort diseksiyonu); mediastinal hematom, mediasten tümörleri (lenfoma, küçük hücreli akci er kanseri, metastaz, teratom, timoma); inflamasyon (mediastinit, granülomatöz lenfadenopati); lipomatozis (Cushing s sendromu, kortikosteroid tedavisi, obezite) gibi nedenlere ba lı olabilir (8). Kalbin a ırlı ı nedeniyle sol diafragma sa diafragmaya göre daha a a ıda yer alır. Sa diafragmanın sola göre daha yukarıda olmasının nedeni karaci er de ildir. Dekstrokardi olgularında sa diafragma sola göre daha a a ıda yer alabilir (8). Sol diafragma altında mide fundusu ve splenik fleksura yer alır. Mide içinde veya splenik fleksurada a ırı miktarda gaz bulunması halinde sol diafragma sa taraftan daha yukarıda yer alabilir. Her iki diafragma arası yükseklik farkı üç santimetreden daha fazla olmamalıdır (8). Bir diafragmanın daha yukarıda yer alması durumunda subdiafragmatik patolojiler (örne in subdiafragmatik abse, karaci er içi kitleler); subpulmonik plevral sıvı, tek akci erde küçülmeye neden olan patolojiler (lober atelektazi, tüm akci erin atelektazisi, fibrozis, lobektomi veya pnömonektomi); frenik sinir felci (idyopatik, cerrahi giri im sonrası, mediastinal kitleler) dü ünülmelidir. Diafragmalar arasında yükseklik farkı oldu unda diafragma tümörleri, diafragma hernileri ve diafragma evantrasyonuda ayırıcı tanıda yer alır (10). Diafragmaların konturları, ekli, kostofrenik ve kardiofrenik sinüsler dikkatle de erlendirilmelidir. Diafragmalar altında hava görülmesi, subdiafragmatik abse, karaci er absesi, pnömoperitonium ve Chiliaditi sendromunu dü ündürebilir (8,10). Horizontal (minör) fissür arkaön ve yan akci er grafisinde görülebilir. Oblik (majör) fissür ise yan akci er grafisinde görülebilir. Fissürler ince çizgi halinde olmalıdır. Fissürlerde yer de i tirme atelektaziyi dü ündürebilir. Fissürlerde kalınla ma fissür içi sıvı yada tümör nedeniyle olabilir (8,10). Her iki akci er alanı de erlendirilmesinde her iki akci er parenkimi kar ıla tırılarak yapılmalıdır. Vasküler yapıları, kalsifiye kostal kıkırdakları, kemik yapıları patoloji olarak de erlendirmemek gerekir. Bazı bölgelerde yer alan patolojiler gözden kaçabilir. Lezyonların gizlenebilece i veya gözden kaçabilece i yerler veya anatomik olu umlar akci er apeksleri, mediasten ve hiluslar, diafragmalar, kostal kıkırdaklar ve kemik 20

32 yapılardır (8). Eri kinde yan akci er grafisinde sternum ile çıkan aorta arasında kalan kısım radyolüsen olarak görülür. Küçük çocuklarda bölgeyi timus bezi doldurur. Eri kinde bu bölgede yer alan opasiteler ön mediasten kitlelerini dü ündürmelidir. Kalbin arkasında kalan akci er alanıda radyolüsen olarak görülür. Vertebralar boyunca yukarıdan a a ıya do ru inildi inde daha radyolüsen olarak görülmelidir. Dansite artı ı varlı ı patoloji ara tırılmasını gerektirir (8,9). Akci er grafisinde normal hilus görünümünü pulmoner arterler ve süperior pulmoner venler olu turur. Sol pulmoner arter sa a göre daha yukarıda oldu undan sol hilus sa a göre yakla ık olarak 25 mm daha yukarıda yer alır. Hilusların dansitesi aynı olmalı. Dı konturları düz yada konkav olmalıdır. Konveks hilus görünümü patoloji dü ündürmelidir. Ayakta çekilen grafilerde alt lobların damar çapları üst lobların damar çaplarından daha geni olmalıdır (8,9). Akci er grafilerinde alt boyun bölgesi, omuzlar ve gö üs duvarının yumu ak dokuları görülür. Mastektomi sonrası meme gölgesi olmaz ve artmı translüsensiye neden olur. Meme ba ları nodül gibi görünüm olu turabilir. Meme ba ı etrafına ince yüzük gibi metal konulması sonrasında arka ön projeksiyondaki film tekrarlanabilir. Akci er grafilerinde kemik yapılar da dikkatle incelenmelidir. Kemik yapılardaki patolojiler tanı konulmasına yardımcı olabildi i gibi, kemik yapılar akci er leyzonlarını taklit edebilirler (8) AKC ER HASTALIKLARINDA TEMEL RADYOLOJ K GÖRÜNÜMLER Opasite: X-ı ınlarının çevre akci er dokusuna göre daha fazla tutulması sonucu olu ur. Akci er grafisinde bir bölgenin çevresine göre daha beyaz görünmesidir (e anlamlısı: radyoopasite, dansite) Lüsensi: Bir olu umun çevresindeki absorbe edicilere göre x-ı ınlarını daha az olarak absorbe etmesi sonucu olu ur. Grafilerde sınırlı bir alanın çevresine göre daha siyah görülmesidir (e anlamlısı: radyolüsensi, translüsensi) (8,10). Akci er parenkiminde dansite artı ı nedenleri: 1. Konsolidasyon, 2. atelektazi, 3. kitle ve nodül, 4. kist ve kavite, 5. ntertisiyel hastalık. Akci er parenkiminde dansitede azalma: 1. Hava hapsi, 2. Pnömotoraks, 3. Oligemi. 21

33 Konsolidasyon: Homojen yapıda, belirli bir ekli olmayan, içinde hava bronkogramı bulunabilen, keskin sınırlı olmayan ve hacim kaybı göstermeyen dansite opasifikasyondur. Buzlu cam dansitesinde artan dansite normal anatomiyi tamamen silmez ve içinde vasküler yapılar seçilebilir. Konsolidasyon ise normal anatomiyi tamamen siler (8). Buzlu cam dansitesi tanımı daha çok yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografide kullanılan bir tanımdır. Bazen düz akci er grafilerindeki görünümlerin tanımlanmasında da kullanılmaktadır. Konsolidasyon düz akci er grafileri ve bilgisayarlı tomografide yaygın olarak kullanılan bir tanımdır. Akci er ödemi, pnömoniler, kanama, tümörler (bron ioloalveolar hücreli kanser, lenfoma) ve bunların dı ında birçok nedenle konsolidasyon görünümü olu abilir Siluet i areti: Yumu ak doku dansitesindeki bir anatomik olu umun sınırlarının kom u bir opasite tarafından silinmesidir. Kalbin sa kenarı silinmi se sa akci er orta lobta, sol kenarı silinmi se sol akci er üst lobun lingulada kısmında yer alan opasite dü ünülmelidir. Kitle veya konsolidasyon içinde havabronkogramı görülebilir Hava bronkogramı: çinde hava bulunmadı ı için dansitesi artmı akci er parankimi içinde hava ile dolu bron veya bron iollerin dallanma gösteren lüsensiler olu turmalarıdır (8,10) Atelektazi: Tüm akci erde veya akci erin bir kısmında hacim kaybı (kollaps= hacim kaybı). Atelektazi 3 ana ba ık altında incelenebilir. 1. Obstrüktif atelektazi (Rezorptif a.): Bron içi veya bron dı ı nedenlerle olabilir (küçük çocuklarda büyüyen lenf nodunun bron a basısı, bron kaynaklı kitlelerin lümeni tıkaması, bron u tam tıkayan yabancı cisim). 2. Pasif atelektazi (Kompresif a): (Pnömotoraks, plevral sıvı, bül, kitle), 22

34 3. Skatrizasyon atelektazisi (Fibrozise ba lı olan a.): Tüberküloz veya fungal enfeksiyon sekeli, radyoterapi sonrası akci er parenkiminde fibrozis, son dönem sarkoidozis ve intertisiyel fibrozis) (8,10) Nodül ve Kitle: yi sınırlı yuvarlak ekilli opasitelerdir. 3 santimetreden büyük olanlar kitle, küçük olanlar ise nodül olarak tanımlanırlar. Soliter pulmoner nodüle en çok malign tümörler (primer veya metastatik), granülomlar (tüberküloz veya fungal) ve benign tümörlerden hamartom neden olabilirler Kist: nce duvarlı, iyi sınırlı, çevresinde havalanan akci er parenkimi bulunan, duvar kalınlı ı 3 milimetreden az olan, içinde hava (örne in; pnömotosel) yada sıvı (örne in; bronkojenik kist, kist hidatik) bulunan görünümlerdir (8,10) Kavite: Konsolidasyon veya nodül içinde radyolüsen alan bulunmasıdır. Duvar kalınlı ı genellikle 3 milimetreden daha fazladır. Birçok hastalıkta kavite görülebilir. Enflamasyonlar (abseler, fungal enfeksiyonlar, tüberküloz enfeksiyonu), neoplazmlar (primer yada metastatik), vasküler hastalıklar (Wegener s granülomatozisi, romatoid nodüller) sıklıkla kavite nedenidirler Tek tarafta akci er lüsensisinde artma nedenleri: Hava yolları obstrüksiyonları, kompansatris, amfizem, bül, hava kisti, hipogenetik akci er sendromu, konjenital lober amfizem, pulmoner arter embolisi yada pulmoner arter stenozuna ba lı oligemi, tek taraflı mastektomi veya Poland s sendromu gibi aynı tarafta gö üs yumu ak dokularının daha az olu u, pnömotoraks (8,10). 23

35 ntertisiyel akci er hastalıklarında görülen de i iklikler: Çizgisel yada a benzeri opasiteler, nodüller ve nodüler opasiteler, buzlu cam dansitesi ve balpete i görünümüdür (8,10). 2.4 Dijital Radyografi Klasik radyografide hastadan geçen X-ısınları ranforsatörlerde gün ı ıgına dönüstürülerek imaj algılayıcı sistem olan film üzerine dü ürülmektedir. Dijitalize sistemde ise hastadan geçen X- ı ınları bilgisayar sistemleri ile imaj algılayıcı sistem olan dedektörlere dü ürülmekte ve burada sayısal görüntülere çevrilmekte, daha sonra post-processing islemleri ile monitör veya film üzerinde görüntü olu turulmaktadır. Dijital radyografide klasik sistemden farklı olarak elde edilen görüntüler bilgisayar hafızasında depo edilmekte ve postprocessing islemlere tabi tutulmak suretiyle görüntü üzerinde de i iklik yapılmakta ve böylece imajların ar ivlenme olana ı mümkün olmaktadır (4,5) Dijital Radyografi Çe itleri Dolaylı yoldan görüntülerin olu turuldu u sistem ( computed radiography=cr) Do rudan elde edilen dijital radyografi=dr Dijital radyolojide geli meler Dijital görüntüleme ve ileti im (DICOM) Resim ar ivleme ve ileti im sistemleri (PACS) Tele radyoloji ve bilgisayar destekli tanı (CAD) maj reseptörü sistemlerinde geni tolerans beklentisi do rultusunda son yıllarda dijital radyolojiye do ru yo un bir yönelme ya anmakta ve geli tirilmi dijital sistemler radyografi ve floroskopi alanında giderek artan bir önem kazanmaktadır. Geleneksel olarak x-ray imajları konvansiyonel ekran-film kombinasyonlarının kullanımıyla analog olarak kaydedilir. Konvansiyonel radyografinin dijitasyonundan direkt 24

36 dijital imaj elde edilmesine kadar tüm dijital imajlarda nümerik metod kullanılır. Dijital radyografi tercih nedenleri; Konvansiyonel radyografide büyük miktarda saçılan radyasyon söz konusudur (mediastende % 90 dan fazla). Akci er ve mediasten yapıları veya kemik ve yumu ak doku arasındaki atenüasyon farklılıkları ekran-film sistemlerinin dinamik aralı ı nın sıklıkla dı ında kalır. Konvansiyonel radyografide dü ük kontrastlı yapıları görüntülemede yüksek film kontrastına ihtiyaç vardır. Otomotik ekspojur kontrol sisteminin eksikli i yapılan çalı malarda sıklıkla yüksek veya dü ük ekspojur dozu problemine neden olmaktadır. Konvansiyonel sistemlerde x ı ınının ekspojura yanıtı nonlineerdir, dijital sistemde ise lineer yanıt söz konusudur (4,5). Bir radyografinin imaj kalitesini; kontrast, uzaysal çözünürlük, tolerans (latitude), artefakt belirler. Dijital radyolojide hedef; tüm obje aralıklarınada (max. dan min. a kadar tüm atenüasyon farklılıklarında) görünürlü ü sa lama, kontrastın iyile tirilmesi, uzaysal çözünürlü ün optimizasyonu, imaj artefaktının baskılanması. Dijital imaj kalitesini etkileyen faktörler; piksel sayısı (Uzaysal çözünürlü ü etkiler.) dinamik aralık (Gri skala ölçüsü) Modulation Transfer Function (MTF) (Sinyal bilgisinin reprodüksiyonu), artefakt, bilgisayar kapasitesi, görüntü elde etme hızı (4,11) Dijital maj Elde Etmede Kullanılan Teknolojiler Birkaç Ana Grup Altında Sınıfladırılabilir (11). Bunlar; Konvansiyonel radyografi dijitasyonu Taramalı projeksiyon radyografi Dual Enerji Görüntüleme maj intensifier-based digital fluorography Photostimulable phosphor computed radiograhy (PPCR) Flat-panel detectors Amorphous selenium (a-se)-based technology Hybrid scanning detector system 25

37 Konvansiyonel Radyografi Dijitasyonu Lazer digitiser CCD digitiser (Charge couple device) (Her ikisinde de dijitasyon sırasında imaj kalitesi bir miktar azalır.) Lazer digitiser Lazer ı ı ı filme foküslenir. Filme ula an ı ı ın optik yo unluktaki de i iklikleri kaydedilir. Bir fotodiot iletilen ı ı ı elektrik sinyaline dönü türür. Bir dijital dönü türücü kullanılarak bu sinyal analog imajı dijital formata dönü türür CCD Digitiser (Charge couple device) Analog imaj üzerine polikromatik ı ık saçılımı sa lanır, iletilen ı ık lineer bir CCD dizilimiyle saptanır. Fotosensitif elementler gelen ı ık miktarı ile orantılı olarak arj olur ve olu an arj bilgisi okuma noktasına transfer edilir Photostimulable phosphor computed radiograhy (PPCR) Konvansiyonel film-ekran kombinasyonu yerine depo fosforu (baryum florohalid) kaplı görüntüleme pla ı kullanılır. Herhangi bir modifikasyon gerekmeksizin mevcut x ray cihazlarında kullanılabilir. Kaset konvansiyonel sistemde oldu u gibi ekspoze edilir. Depo fosforu tarafından x ray enerjisi absorbe edilerek latent imaj olu ur. X ray fotonları baryum florohalid kristalleri ile etkile ime geçti inde elektron salınımı olur ve kristal yapı içerisinde depo bölgeleri olu maya ba lar. Bu etkile imler ani bir ı ık emisyonu ile sonuçlanır. Ekspoze olan kaset PPCR okuyucu içerisine yerle tirilir. Burada plak kırmızı ı ık emisyonu yapan solid state lazerde yüksek rezolüsyonda taranır. Tarama i lemi yakalanan elektronların salıverilmesini sa lar. Absorbe olan x ray foton enerjisiyle orantılı olarak kısa dalga boylu mavi ı ık salınımı olur. Fotodiot sistem bu lüminesansı (parlama) monitorize eder ve yükseltip dijitize edilen elektrik sinyali üretir. Bu dijital sinyal bilgisayarda i lenip monitörde 26

38 gösterilen veya filme basılabilen gri skala imaj olu umunda kullanılır. Tarama i lemi sonunda plak yüksek yo unlukta tungsten ı ı ıyla ekspoze edilerek plak üzerinde kalan rezidü imaj silinir. Görüntüleme pla ı yeniden kullanım için kaset içine yerle tirilir (12). PPCR Avantajları Herhangi bir modifikasyon gerekmeksizin mevcut x ray cihazlarında kullanılabilir. Postprocessing sayesinde tüm yapılar incelenebilir. Dynamic range artar. Radyasyon dozu dü er. Film tekrarı gerekmez. PPCR Dezavantajları: Maliyeti konvansiyonel sisteme göre yüksektir. Dijital bilginin olu umu sırasında enerji dönü ümü ve dijitasyon prosedürleri nedeniyle bilgi kaybı olu ur. Her bir dönü üm i lemi nedeniyle noise ve unsharpness (yarıgölge)artar. Geçmi te spatial rezolüsyonun konvansiyonel sisteme göre dü ük oldu u iddia edilmi se de çalı malar tanısal bir farklılı ın olmadı ını göstermi tir Amorphous Selenium (a-se)-based Technology Amorf selenyum, x ı ını foton enerjisini direkt olarak elektrik enerjisine çeviren bir kondüktördür. Elektrik enerjisinin da ılımı direkt olarak x ray enerjisinin yo unlu u ile ilgilidir. 0,5 mm amorf selenyum 50 cm çapındaki alüminyum silindir üzerine yerle tirilmi tir. Bu yapı arj ve imaj okuma sistemlerinin de yer aldı ı bir dedektör ünitesi içine yerle tirilmi tir. Ekspojurdan önce alüminyum silindir selenyum yüzeyinde pozitif arjın olu masına izin verecek ekilde yava ça (60rpm) döndürülür. Hastaya pozisyon verilir ve ekspojur yapılır. Ekspojur yapılırken sistem dönü ünü durdurur. X ray fotonlarının çarptı ı yerlerde elektron salınımı olur. X ray fotonları tarafından salıverilen arjı toplamak için yüksek voltaj uygulanır. Salınan elektronlar dedektörün yüzeyine yönelir. Bu arj yüzeyinin de arjına neden olur. De arj derecesi ekspojur dozuna göre farklılıklar gösterir. 27

39 Ekspojurdan sonra alüminyum silindir hızla (300 rpm) dönmeye ba lar. arj paterni imaj okuma sisteminin ana parçasını olu turan 36 elektrometre prob tarafından okunur. Elektrik sinyali amplifiye edilir, örneklenir, dijitize edilir ve bilgisayara transfer edilir. Selenyum plak sonraki i lemler için tekrar arj edilir. Bir toraks imajı 15 sn içinde okunur ve bir sonraki i lem 20 sn sonra yapılabilir. Dynamic range 14 bittir. Her imaj 2166 x 2448 piksel içerir. DQE % 50 dir. Noise dü üktür (11). Avantajları; Dynamic range artar, Radyasyon dozu dü er, Film tekrarı gerekmez, Dü ük kontrastlı mikro lezyonların saptanma-sında bile PPCR ye göre üstünlükleri vardır. Dezavantajı, yüksek maliyettir Flat-Panel Detectors Flat-panel dedektörler, okuyucu dizilimi üzerine yerle tirilmi x-ray enerjisine duyarlı tabakadan olu ur. Bu tabaka amorf selenyum veya talyumla karı tırılmı sezyum iyodit (CSI:T1) gibi bir fotokondüktördür. Okuyucu yapı iki boyutlu aktif matriks-integre akım devresi dizilimi olan geni bir alanı kapsar. Aktif matriks amorf silikondan yapılan ince film transistörlerinin (TFTs) olu turdu u büyük bir integre akım devresidir. Amorf selenyum tabakası 500 m kalınlıkta aktif matriks yüzeyine konulmu tur. Sezyum iyodit tarafından üretilen ı ık TFTs dizilimindeki ı ı a duyarlı elemente (fotodiot) yönlenir. Hem radyografi, hem de floroskopi alanındaki uygulamalar oldukça ba arılı sonuçlar vermektedir (11). Avantajları; Sistem real-time görüntülemeye (25 frame/sn) izin verir. Doz miktarında önemli bir dü ü sa lar. (PPCR den daha az radyasyon dozu kullanır.) Kontrast rezolüsyonu 14 bittir. Yüksek imaj kalitesi sa lar. maj intensifier sistemlerle kar ıla tırıldı ında geometrik distorsiyon problemi yoktur. Bu dedektörler mevcut ekipmana kolayca adapte edilebilir. 28

40 Elektronik X Ray Dedektörleri Elektronik x ray dedektörleri direkt ve indirekt dönü türücü dedektörler olmak üzere ikiye ayrılırlar. Direkt dönü türücü dedektörler, amorf selenyum gibi bir x ray fotokondüktöre sahiptir ve x ray fotonları direkt olarak elektrik arja dönü türülür. ndirekt dönü türücü dedektörler, x ı ının deteksiyonunu iki a amada tamamlarlar. X ray fotonları parlayıcı ekrana çarptı ında görülebilir ı ı a dönü türülür. Bu ı ık amorf silikon fotodiot dizisi (TFT) veya CCD gibi fotodedektörler tarafından elektrik arjına dönü türülür. ndirekt dedektörlerde ı ık amorf silikon fotodiot dizisi (TFT) veya CCD gibi fotodedektörler tarafından elektrik arjına dönü türülür. Direkt dedektörlerde x ray fotonlarını direkt olarak elektrik arja dönü türen ase altında bu yapıya biti ik olan ince nfilm transistör (TFT) dizilimi yer almaktadır ( ekil 2.4). ekil 2.4. X Ray Dedektörleri Parlayıcı ekran olarak fosfor kullanılan indirekt dedektörlerde fosforun fiziki yapısı nedeniyle ı ık yayılır. Bu da imajın netli ini bozar. Direkt dedektörlerde uygulanan yüksek voltaj nedeniyle arjın yayılımı söz konusu de ildir. Burada daha iyi rezolüsyon elde edilir. ndirekt dönü üm yapan dedektörlerde kullanılan aktif materyal yapısına göre ı ı ın da ılımı 29

41 farklılık gösterir. Fosforda ı ı ın kom u piksellere da ılımı söz konusu iken, CsI kristalleri kullanılan dedektörlerde kristalin silindirik yapısı ı ı ın direkt olarak fotodiot tabakasına yönlenmesini sa lar (13) Thin Film Transistör (TFT) TFT dizilimi hem direkt, hem de indirekt dönü türücü dedektörlerde aktif elektronik elementler olarak kullanılır. TFT dizilimi birkaç tabakalı cam substrate üzerindedir. En alt seviyede elektronik okuma mekanizması, ve daha üst seviyede arj toplayıcı dizilimi ile devam eder. Daha sonra dedektör tipine göre x ray elementleri (ase) veya ı ı a duyarlı elementler (CsI, asi) yer alır. Tüm yapı bilgisayar ba lantısı için kullanılan eksternal kabloları koruyucu bir kılıfla kaplanmı tır (13) Charge Coupled Devices (CCDs) CCDs bir metal oksit yarı iletken kapasitör serisinden olu maktadır. CCDs indirekt dönü üm yapan çe itli x-ray görüntüleme sisteminde, geni alan radyografik sistemlerde, image intensifier TV sistemlerinde kullanılmaktadır. CCDs 2-4 cm gibi çok küçük bir alanı kaplamaktadır. Bu nedenle CCD ye dayalı sistemler görünür ı ık imajının boyutunu küçültmek için bazı optik ba lantılar içermek zorundadır. CCD ye dayalı bazı sistemler bir CCD nin boyutuna göre büyük olan x ray alanını azaltmak için bir image intensifier a sahiptir. Di er sistemler ise, lens veya fiber optik taper tarafından her biri bir scintillatöre ba lı CCD kamera dizilimine dayalıdır. Lens sistemi CCD ye ula an foton sayısını azaltır, bu da imaj noise un arttırır. Ayrıca lenslerle ba lantı distorsiyona, optik saçılıma ve spatial rezolüsyonun azalmasına neden olur. Fiber optik ba lantılarda ı ık kaybı azalır, saçılım olmaz, ancak imaj üzerinde structure artefakt olu ur. Modern so utulmu CCD lere ra man CCD içerisindeki ısı noise u arttırır ve imaj kalitesini olumsuz etkiler (11,13). Bazı ara tırmacılara göre TFT dizilimine dayalı dijital radyografik sistemler CCD ye dayalı sistemlere göre rölatif olarak daha üstün imaj kalitesi sa lar. Hem direkt hem de indirekt dönü türücü dedektörlerde x ray ekspojurundan sonra olu an elektrik arj paterni bir 30

42 elektronik okuma mekanizması tarafından algılanır ve dijital imajın olu turulması için anolog / dijital dönü üm yapılır (11,13). Sonuç: Bu yeni imaj olu um sistemlerindeki geli meler klinik radyolojinin yeniden ekillenmesi açısından son derece önemlidir. Üretici firmaların daha yüksek rezolüsyon, daha yüksek frame oranı sa layabilen, daha az radyasyon dozu ile çalı an sistemler üretme yolundaki çalı malarının, evrensel x ray ünitelerinin geli tirilmesi yolunda devam edece ini ummak fazla iyimserlik olmasa gerek. 2.5 Cihazın Tanıtımı ekil 2.5. Kodak Direct View CR 975 Sistemi 31

SOLUNUM SİSTEMİNİN YAPISAL / FONKSİYONEL ÖZELLİKLERİ

SOLUNUM SİSTEMİNİN YAPISAL / FONKSİYONEL ÖZELLİKLERİ SOLUNUM SİSTEMİNİN YAPISAL / FONKSİYONEL ÖZELLİKLERİ Dr. Levent TABAK 1) AKCİĞERLERİN YAPISAL ÖZELLİKLERİ A ) EMBRİYOLOJİ Intrauterin yaşamın dördüncü haftasında primitif tüpün ön duvarında cep tarzında

Detaylı

Akciğer Grafisi Yorumlama UZ. DR. EMRE BÜLBÜL

Akciğer Grafisi Yorumlama UZ. DR. EMRE BÜLBÜL Akciğer Grafisi Yorumlama UZ. DR. EMRE BÜLBÜL Giriş Hasta gören her hekim göğüs röntgeninin tamamına hakim olmalıdır. Genç bir hekim kıdemli bir seviyeye gelmesinde akciğer grafisi yorumlama önemli bir

Detaylı

Akciğer Grafisi Yorumlama

Akciğer Grafisi Yorumlama Türkiye Acil Tıp Derneği Akciğer Grafisi Yorumlama Hazırlayan Doç. Dr. Özlem Köksal Sunum Hedefleri AC grafisi çekim tekniği Teknik değerlendirme Radyolojik anatomi Radyolojik değerlendirme PACS Sistemi

Detaylı

TORAKS DUVARI ANATOMİSİ (Kemik yapılar ve yumuşak dokular) Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir

TORAKS DUVARI ANATOMİSİ (Kemik yapılar ve yumuşak dokular) Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir TORAKS DUVARI ANATOMİSİ (Kemik yapılar ve yumuşak dokular) Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir Özet: Göğüs duvarı anatomisi Kesitsel anatomi Varyasyonel görünümler Toraks

Detaylı

Solunum: Solunum sistemi" Eritrositler" Dolaşım sistemi"

Solunum: Solunum sistemi Eritrositler Dolaşım sistemi Solunum Fizyolojisi Solunum: O 2 'nin taşınarak hücrelere ulaştırılması, üretilen CO 2 'in uzaklaştırılması." Bu işlevin gerçekleştirilebilmesi için üç sistem koordinasyon içinde çalışır:" " Solunum sistemi"

Detaylı

AKCİĞER GRAFİSİ YORUMLAMA. Doç. Dr Bülent ERDUR PAÜTF Acil Tıp AD ATOK 2011

AKCİĞER GRAFİSİ YORUMLAMA. Doç. Dr Bülent ERDUR PAÜTF Acil Tıp AD ATOK 2011 AKCİĞER GRAFİSİ YORUMLAMA Doç. Dr Bülent ERDUR PAÜTF Acil Tıp AD ATOK 2011 Öğrenme Hedefleri PA AC grafisi çekim tekniği Teknik değerlendirme Radyolojik anatomi Radyolojik değerlendirme Radyografi örnekleri

Detaylı

AKCİĞER GRAFİLERİ. Dr. Özlem BİLİR RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ ACİL TIP A.D.

AKCİĞER GRAFİLERİ. Dr. Özlem BİLİR RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ ACİL TIP A.D. AKCİĞER GRAFİLERİ Dr. Özlem BİLİR RECEP TAYYİP ERDOĞAN ÜNİVERSİTESİ ACİL TIP A.D. HEDEFLERİMİZ!!! Radyolojik anatomi, Değerlendirme, Pozisyonlar, Teknik, Lezyonlar ve radyografik örnekleri Akciğer Grafisi;

Detaylı

TORAKS RADYOLOJİSİ. Prof Dr Nurhayat YILDIRIM

TORAKS RADYOLOJİSİ. Prof Dr Nurhayat YILDIRIM TORAKS RADYOLOJİSİ Prof Dr Nurhayat YILDIRIM PA AKCİĞER GRAFİSİNDE TEKNİK ÖZELLİKLER Film ayakta çekilmelidir. Göğüs ön duvarı film kasetine değmelidir. Işık kaynağı kişinin arkasında olmalıdır. Işık kaynağı

Detaylı

AKCĠĞER GRAFĠSĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ UZM.DR.UMUT PAYZA KATİP ÇELEBİ ÜNV. ATATÜRK EAH ACİL TIP ANABİLİM DALI

AKCĠĞER GRAFĠSĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ UZM.DR.UMUT PAYZA KATİP ÇELEBİ ÜNV. ATATÜRK EAH ACİL TIP ANABİLİM DALI AKCĠĞER GRAFĠSĠNĠN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ UZM.DR.UMUT PAYZA KATİP ÇELEBİ ÜNV. ATATÜRK EAH ACİL TIP ANABİLİM DALI ÖĞRENME HEDEFLERI PA AC grafisi çekim tekniği Teknik değerlendirme Radyolojik anatomi Radyolojik

Detaylı

Solunum Sistemi Fizyolojisi

Solunum Sistemi Fizyolojisi Solunum Sistemi Fizyolojisi 1 2 3 4 5 6 7 Solunum Sistemini Oluşturan Yapılar Solunum sistemi burun, agız, farinks (yutak), larinks (gırtlak), trakea (soluk borusu), bronslar, bronsioller, ve alveollerden

Detaylı

Akciğer Grafisi Değerlendirme

Akciğer Grafisi Değerlendirme Akciğer Grafisi Değerlendirme X-ışın tüpü Posteroanterior (PA) akciğer grafisi Lateral (sol yan) akciğer grafisi X-ışın tüpü Sol yan akciğer grafisinde x-ışınları sağ taraftan girip sol taraftan çıkar.

Detaylı

18/11/2015. PA (posteroanterior) AKCİĞER. Önerilen pozisyonlar. Toraks grafileri Çekim teknikleri ve Radyografik Anatomi

18/11/2015. PA (posteroanterior) AKCİĞER. Önerilen pozisyonlar. Toraks grafileri Çekim teknikleri ve Radyografik Anatomi Toraks grafileri Çekim teknikleri ve Radyografik Anatomi Prof.Dr. Murat Kocaoğlu Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Önerilen pozisyonlar Temel: Postero-anterior (PA) erekt (ayakta)

Detaylı

Konvasiyonel Akciğer Grafisi

Konvasiyonel Akciğer Grafisi Konvasiyonel Akciğer Grafisi Prof. Dr. Macit Arıyürek Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı İki yönlü akciğer grafisi: 1. Posteroanterior (PA) veya arka ön grafi 2. Sol yan akciğer grafisi İnspiryum

Detaylı

SOLUNUM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ 19/11/2015 SOLUNUM SİSTEMİ MEKANİZMASI SOLUNUM SİSTEMİ MEKANİZMASI SOLUNUM SİSTEMİ MEKANİZMASI

SOLUNUM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ 19/11/2015 SOLUNUM SİSTEMİ MEKANİZMASI SOLUNUM SİSTEMİ MEKANİZMASI SOLUNUM SİSTEMİ MEKANİZMASI VE FİZYOLOJİSİ FİZYOLOJİSİ Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire Canlılığın sürdürülebilmesi için vücuda oksijen alınması gerekir. Solunumla alınan oksijen, kullanılarak metabolizma sonucunda karbondioksit açığa

Detaylı

Toraks Anatomisi. Hazırlayan : Dr. Necati Çıtak

Toraks Anatomisi. Hazırlayan : Dr. Necati Çıtak Toraks Anatomisi Hazırlayan : Dr. Necati Çıtak Linea İnterspinalise özgün nirengi noktaları Th4 korpusunun alt kenarı hizasından 2.kostanın sternuma bağlandığı yerden (Louis açısı) Mediastinumu, superius

Detaylı

Solunum Fizyolojisi ve PAP Uygulaması. Dr. Ahmet U. Demir

Solunum Fizyolojisi ve PAP Uygulaması. Dr. Ahmet U. Demir Solunum Fizyolojisi ve PAP Uygulaması Dr. Ahmet U. Demir Solunum fizyolojisi Bronş Ağacı Bronş sistemi İleti havayolları: trakea (1) bronşlar (2-7) non respiratuar bronşioller (8-19) Gaz değişimi: respiratuar

Detaylı

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü Prof.Dr.Mitat KOZ DOLAŞIMIN SİNİRSEL KONTROLÜ Doku kan akımının her dokuda ayrı ayrı ayarlanmasında lokal doku kan akımı kontrol mekanizmaları

Detaylı

Solunum Sistemi Ne İş Yapar?

Solunum Sistemi Ne İş Yapar? Solunum Sistemi Solunum Sistemi Ne İş Yapar? O 2 değişimi Havadan kana Kandan hücrelere CO 2 değişimi Hücrelerden kana Kandan havaya Kan ph sının düzenlenmesi Ses çıkartma Solunum Sistemi: Genel Bakış

Detaylı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Meme kanserli hastalarda ana prognostik faktörler: Primer tümörün büyüklüğü

Detaylı

Sunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV

Sunu planı. Solunum yetmezliği NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON NIMV Sunu planı NON-İNVAZİV MEKANİK VENTİLASYON DOÇ. DR. HAKAN TOPAÇOĞLU İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Neden Endikasyonlar Kontrendikasyonlar Hasta seçilmesi Komplikasyonlar Solunum yetmezliği IMV

Detaylı

SOLUNUM SİSTEMİ VE EGZERSİZ

SOLUNUM SİSTEMİ VE EGZERSİZ SOLUNUM SİSTEMİ VE EGZERSİZ Egzersiz sırasında çalışan kaslar, ihtiyaç duydukları enerji için oksijen (O 2 ) kullanır ve karbondioksit (CO 2 ) üretir. Akciğerler, hava ile kanın karşılaştığı ı organlardır.

Detaylı

Solunum Sistemi Fizyolojisi

Solunum Sistemi Fizyolojisi Solunum Sistemi Fizyolojisi Solunum Sistemi Ne İş Yapar? O 2 değişimi Havadan kana Kandan hücrelere CO 2 değişimi Hücrelerden kana Kandan havaya Kan ph sının düzenlenmesi Ses çıkartma Solunum Sistemi:

Detaylı

PULMONES (AKCİĞERLER) DOÇ.DR.M.CUDİ TUNCER D.Ü.TIP FAKÜLTESİ ABD

PULMONES (AKCİĞERLER) DOÇ.DR.M.CUDİ TUNCER D.Ü.TIP FAKÜLTESİ ABD PULMONES (AKCİĞERLER) DOÇ.DR.M.CUDİ TUNCER D.Ü.TIP FAKÜLTESİ ABD İntrapulmoner hava yolları (Segmenta bronchopulmonalia) Bronchus principalis (primer) Bronchus lobaris (sekundar) Bronchus segmentalis (tersiyer)

Detaylı

Akciğer kanserinde radyolojik bulgular, değerlendirme. Dr. Canan Akman İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı

Akciğer kanserinde radyolojik bulgular, değerlendirme. Dr. Canan Akman İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Akciğer kanserinde radyolojik bulgular, değerlendirme Dr. Canan Akman İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı Radyolojik bulgular, ipuçları Göğüs duvarı invazyonu, mediasten invazyonu Nodal

Detaylı

Toraks BT Angiografi Pulmoner emboli tanısı

Toraks BT Angiografi Pulmoner emboli tanısı Toraks BT Angiografi Pulmoner emboli tanısı 64 yaşında erkek hasta 10 yıldır KOAH tanılı ve diyabet hastası 25 gün önce göğüs ve sırt ağrısı, nefes darlığı PaO2: 68.2; PaCO2:36 ; O2 satürasyonu: 94,4 FM;

Detaylı

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar Kalp kası beyinden sonra en fazla kana gereksinim duyan organdır. Kalp kendini besleyen kanı aortadan ayrılan arterlerden alır. Bu arterlere koroner

Detaylı

Solunum Sistemine Ait Tıbbi Terimler. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire

Solunum Sistemine Ait Tıbbi Terimler. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire Solunum Sistemine Ait Tıbbi Terimler Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire Solunum sistemi kan ile atmosfer havası arasında gaz değişimini oluşturabilecek şekilde özelleşmiş bir sistemdir. Solunum sistemindeki

Detaylı

Apertura thoracis superior (göğüs girişi) Apertura thoracis inferior (göğüs çıkışı) Toraks duvarını oluşturan tabakalar

Apertura thoracis superior (göğüs girişi) Apertura thoracis inferior (göğüs çıkışı) Toraks duvarını oluşturan tabakalar solunum sistemi 1 TORAKS (GÖĞÜS) DUVARI Toraks (göğüs) Apertura thoracis superior (göğüs girişi) Apertura thoracis inferior (göğüs çıkışı) Toraks duvarını oluşturan tabakalar Toraks duvarı kasları 2 SOLUNUM

Detaylı

MEMENĐN LENFATĐK ANATOMĐSĐ

MEMENĐN LENFATĐK ANATOMĐSĐ MEMENĐN LENFATĐK ANATOMĐSĐ Dr. N. Zafer Utkan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Meme Kanseri Sempozyumu Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi 10 Mart 2010 Lenfatik Sistemin Genel

Detaylı

SOLUNUM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN

SOLUNUM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ. Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN SOLUNUM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ Yrd.Doç.Dr. Önder AYTEKİN 2 Solunumun amacı, dokulara oksijen sağlamak ve karbon dioksidi uzaklaştırmaktır. Bu amaç gerçekleştirilirken, solunum dört büyük fonksiyonel olaylar

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU

11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU 11. SINIF KONU ANLATIMI 32 DUYU ORGANLARI 1 DOKUNMA DUYUSU DUYU ORGANLARI Canlının kendi iç bünyesinde meydana gelen değişiklikleri ve yaşadığı ortamda mevcut fiziksel, kimyasal ve mekanik uyarıları alan

Detaylı

Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O.

Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O. Öğr. Gör. Ahmet Emre AZAKLI İKBÜ Sağlık Hizmetleri M.Y.O. Kan Gazı Nedir? Kanın a s i t ve b a z d u r u m u n u b e l i r l e m e a m a c ı y l a kan gazı değerlerinin belirlenmesi gerekir. Ortaya çıkan

Detaylı

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 AKUT SOLUNUM SIKINTISI SENDROMU YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Nonkardiyojenik Akciğer Ödemi Şok Akciğeri Travmatik Yaş Akciğer Beyaz Akciğer Sendromu

Detaylı

SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire

SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARI Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire ÜST SOLUNUM YOLU Farenjit :Farenks mukozasının iltihabi bir hastalığıdır. Akut ve kronik olarak seyreder. Larenjit :Üst solunum yolunun bir parçası

Detaylı

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem Prof.Dr.Mitat KOZ Mikrodolaşım? Besin maddelerinin dokulara taşınması ve hücresel atıkların uzaklaştırılması. Küçük arteriyoller her bir doku

Detaylı

Göğüs hastalıklarının tanısında ve ayırıcı tanısında sıklıkla arka-ön (posterior

Göğüs hastalıklarının tanısında ve ayırıcı tanısında sıklıkla arka-ön (posterior Mediyasten Hastalıkları ve Cerrahisi Editör: Prof. Dr. kın Eraslan LCI ÖLÜM 6 ÖLÜM 06 Klasik Radyografi 39 Klasik Radyografi Kemal Ödev Göğüs hastalıklarının tanısında ve ayırıcı tanısında sıklıkla arka-ön

Detaylı

Mediyasten, her iki plevral boşluğun arasında kalan anatomik bütünün adıdır.

Mediyasten, her iki plevral boşluğun arasında kalan anatomik bütünün adıdır. Mediyasten Hastalıkları ve Cerrahisi Editör: Prof. Dr. Akın Eraslan BALCI 1 BÖLÜM 1 Mediyasten Anatomisi ve Mediyastenin Kompartmanları BÖLÜM 1 Mediyasten Anatomisi ve Mediyastenin Kompartmanları Miray

Detaylı

Solunum Sistemi Dicle Aras

Solunum Sistemi Dicle Aras Solunum Sistemi Dicle Aras Solunum sistemi, solunum yolları anatomisi, akciğerlerin temel anatomisi, akciğer hacim ve kapasiteleri, akciğerlerde gaz değişimi, gazların kısmi basınçları 3.9.2015 1 Solunum

Detaylı

skelet sistemi tek ba ına vücudu hareket ettiremez. Herhangi bir hareket için gerekli kuvvet kaslar tarafından sa lanır. Kas dokusu vücutta oldukça

skelet sistemi tek ba ına vücudu hareket ettiremez. Herhangi bir hareket için gerekli kuvvet kaslar tarafından sa lanır. Kas dokusu vücutta oldukça skelet sistemi tek ba ına vücudu hareket ettiremez. Herhangi bir hareket için gerekli kuvvet kaslar tarafından sa lanır. Kas dokusu vücutta oldukça fazla bulunur. Sadece iskelet kasları toplam a ırlı ın

Detaylı

PaCO 2 = 31 mmhg FiO 2 =.70 (Venturi)

PaCO 2 = 31 mmhg FiO 2 =.70 (Venturi) Solunum yetmezliği Mustafa Bey (66y) Ayşe Hanım (34 y) ph= 7.24 PaO 2 = 66 mmhg PaCO 2 = 89 mmhg FiO 2 =.33 (Venturi) ph= 7.42 PaO 2 = 66 mmhg PaCO 2 = 31 mmhg FiO 2 =.70 (Venturi) Ayşe Hanım Sekreter,

Detaylı

Solunum Sistemi Fizyolojisi

Solunum Sistemi Fizyolojisi Solunum Sistemi Fizyolojisi Solunum Sistemi Solunum sistemi, kan ile atmosfer havası arasında gaz değişimini oluşturabilecek şekilde özelleşmiş bir sistemdir. Solunum sistemindeki gaz değişimi ile hücrelerde

Detaylı

X IŞINLARININ ELDE EDİLİŞİ

X IŞINLARININ ELDE EDİLİŞİ X IŞINLARININ ELDE EDİLİŞİ Radyografide ve radyoterapide kullanılan X- ışınları, havası boşaltılmış bir tüp içinde, yüksek gerilim altında, ısıtılan katottan çıkan elektron demetinin hızlandırılarak anota

Detaylı

SOLUNUM YETMEZLİKLERİ

SOLUNUM YETMEZLİKLERİ SOLUNUM YETMEZLİKLERİ Prof. Dr. Mehmet GÜL Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı KONYA & Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Tıp Kliniği İSTANBUL Giriş Solunum,

Detaylı

AHİ EVRAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM -ÖĞRETİM YILI DÖNEM II / DERS KURULU II DOLAŞIM VE SOLUNUM DERS KURULU (

AHİ EVRAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM -ÖĞRETİM YILI DÖNEM II / DERS KURULU II DOLAŞIM VE SOLUNUM DERS KURULU ( AHİ EVRAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2017-2018 EĞİTİM -ÖĞRETİM YILI DÖNEM II / DERS KURULU II DOLAŞIM VE SOLUNUM DERS KURULU (08.11.2017 08.12.2017) II. DERS KURULU: DOLAŞIM VE SOLUNUM DERS KURULU Süre:

Detaylı

AHİ EVRAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II / DERS KURULU II DOLAŞIM VE SOLUNUM DERS KURULU

AHİ EVRAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II / DERS KURULU II DOLAŞIM VE SOLUNUM DERS KURULU AHİ EVRAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2018-2019 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II / DERS KURULU II DOLAŞIM VE SOLUNUM DERS KURULU (07 Kasım 2018 10 Aralık 2018) II. DERS KURULU: DOLAŞIM VE SOLUNUM DERS KURULU

Detaylı

Akciğerin Embryolojisi Akif Turna

Akciğerin Embryolojisi Akif Turna Akciğerin Embryolojisi Akif Turna Neden Embryoloji? Neden Embryoloji? Organların gelişimini (organogenesis) anlamak Neden Embryoloji? Organların gelişimini (organogenesis) anlamak Fonksiyonlarını daha

Detaylı

Burun, anatomik olarak, yüz üzerinde alınla üst dudak arasında bulunan, dışa çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı. Koku alma organıdır.

Burun, anatomik olarak, yüz üzerinde alınla üst dudak arasında bulunan, dışa çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı. Koku alma organıdır. Burun, anatomik olarak, yüz üzerinde alınla üst dudak arasında bulunan, dışa çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı. Koku alma organıdır. Burun boşluğu iki delikle dışarı açılır. Diğer taraftan

Detaylı

SOLUNUM SİSTEMİ VE EGZERSİZ

SOLUNUM SİSTEMİ VE EGZERSİZ SOLUNUM SİSTEMİ VE EGZERSİZ Solunum Sisteminin Temel Anatomisi Burun veya ağız Farinks Larinks Trakea Bronşlar Bronşioller Alveoller İletim bölgesi: gaz değişimine katılmayan ağız, burun, larinks, trakea,

Detaylı

STANDART AKCİĞER FİLMİ OKUMA. Dr Levent Cem MUTLU NKÜ Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD

STANDART AKCİĞER FİLMİ OKUMA. Dr Levent Cem MUTLU NKÜ Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD STANDART AKCİĞER FİLMİ OKUMA Dr Levent Cem MUTLU NKÜ Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları AD TEMELLER Teknik özellikler Örnek olgular X-ray ışınının atenüasyonu Az Doku absorbsiyonu Hava veya gaz Yağ Radyografik

Detaylı

F.Ü. SHMYO Tıbbi Görüntüleme Teknikleri Radyolojik İnceleme

F.Ü. SHMYO Tıbbi Görüntüleme Teknikleri Radyolojik İnceleme F.Ü. SHMYO Tıbbi Görüntüleme Teknikleri Radyolojik İnceleme Selami SERHATLIOĞLU 2011 Pozisyon Hastanın duruşu ve Kasetin nasıl yerleştirileceği Santralizasyon Tüpün açısı ve Yönlendirileceği merkez noktası

Detaylı

4- Solunum Sisteminin Çalışması : Solunum sistemi soluk (nefes) alıp verme olayları sayesinde çalışır.

4- Solunum Sisteminin Çalışması : Solunum sistemi soluk (nefes) alıp verme olayları sayesinde çalışır. SOLUNUM SİSTEMİ Canlılar yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. İhtiyaç duyulan bu enerji besinlerden karşılanır. Hücre içerisinde besinlerden enerjinin üretilebilmesi için,

Detaylı

AKCİĞER HACİM VE KAPASİTELERİ. Prof. Dr. H. Oktay SEYMEN 2006

AKCİĞER HACİM VE KAPASİTELERİ. Prof. Dr. H. Oktay SEYMEN 2006 AKCİĞER HACİM VE KAPASİTELERİ Prof. Dr. H. Oktay SEYMEN 2006 Genel çerçeve Ölü boşluk tayinleri a)anatomik b) Fizyolojik ölü boşluk Akciğer hacim ve kapasiteleri Fonksiyonel rezidüel kapasite tayini a)açık

Detaylı

Solunum Sisteminde Ventilasyon, Difüzyon ve Perfüzyon

Solunum Sisteminde Ventilasyon, Difüzyon ve Perfüzyon Solunum Sisteminde Ventilasyon, Difüzyon ve Perfüzyon Prof Dr.Fadıl ÖZYENER Fizyoloji AD Tartışma konuları: Akciğer hacim ve kapasiteleri Solunum zarı ve özellikleri Pulmoner basınç ve dolaşım Pulmoner

Detaylı

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar Prof.Dr.Mitat KOZ 1 İskelet Kasının Egzersize Yanıtı Kas kan akımındaki değişim Kas kuvveti ve dayanıklılığındaki

Detaylı

İnvaziv Girişimler. Sunum Planı. SANTRAL VENÖZ KATETER Endikasyonlar. SANTRAL VENÖZ KATETER İşlem öncesinde

İnvaziv Girişimler. Sunum Planı. SANTRAL VENÖZ KATETER Endikasyonlar. SANTRAL VENÖZ KATETER İşlem öncesinde Sunum Planı İnvaziv Girişimler Santral Venöz Kateter Uygulamaları Kardiyak Pacemaker Arteriyel Kanülasyon SANTRAL VENÖZ KATETER Endikasyonlar iv yol Uzun süreli iv yol ihtiyacı Hemodinamik monitorizasyon

Detaylı

BÖLÜM SOLUNUM SİSTEMİNİN YAPI VE FONKSİYONU

BÖLÜM SOLUNUM SİSTEMİNİN YAPI VE FONKSİYONU BÖLÜM 2 SOLUNUM SİSTEMİNİN YAPI VE FONKSİYONU Solunum Sisteminin Gelişimi, Anatomi ve Histolojisi Prof. Dr. Orhan Arseven SOLUNUM SİSTEMİNİN YAPISI Giriş Solunum sistemi, solunum yoluyla dış ortamdan

Detaylı

ARDS Akut Sıkıntıılı Solunum Sendromu. Prof. Dr. Yalım Dikmen

ARDS Akut Sıkıntıılı Solunum Sendromu. Prof. Dr. Yalım Dikmen ARDS Akut Sıkıntıılı Solunum Sendromu Prof. Dr. Yalım Dikmen ARDS nin Önceki İsimleri Şok akciğeri Islak akciğer Da Nang akciğeri Pompa akciğeri Hyalen membran hastalığı Artmış permeabilite akciğer ödemi

Detaylı

7 Solunum Sistemi Fizyolojisi

7 Solunum Sistemi Fizyolojisi ÜNİTE 7 Solunum Sistemi Fizyolojisi Bu üniteyi çalıştıktan sonra, Amaçlar Solunum sisteminin temel fonksiyonlarını, Solunum sisteminin fizyolojik anatomisini, Kanda oksijen ve karbondioksit taşınmasını,

Detaylı

OTONOM SİNİR SİSTEMİ (Fonksiyonel Anatomi)

OTONOM SİNİR SİSTEMİ (Fonksiyonel Anatomi) OTONOM SİNİR SİSTEMİ (Fonksiyonel Anatomi) Otonom sinir sitemi iki alt kısma ayrılır: 1. Sempatik sinir sistemi 2. Parasempatik sinir sistemi Sempatik ve parasempatik sistemin terminal nöronları gangliyonlarda

Detaylı

Ameliyat Riskinin Değerlendirilmesinde Akciğer Kapasitesi Akif Turna

Ameliyat Riskinin Değerlendirilmesinde Akciğer Kapasitesi Akif Turna Ameliyat Riskinin Değerlendirilmesinde Akciğer Kapasitesi Akif Turna Ameliyatın Riski Ameliyatın Riski Major akciğer ameliyatı yapılacak hastalarda risk birden fazla faktöre bağlıdır. Ameliyatın Riski

Detaylı

ACİL TIPTA EKO. Doç. Dr. A. Sadık GİRİŞGİN NEU Meram Tıp Fakültesi Acil Tıp AD.

ACİL TIPTA EKO. Doç. Dr. A. Sadık GİRİŞGİN NEU Meram Tıp Fakültesi Acil Tıp AD. ACİL TIPTA EKO Doç. Dr. A. Sadık GİRİŞGİN NEU Meram Tıp Fakültesi Acil Tıp AD. Kardiak Ultrasonografi Hangi durumlarda? Cihaz ve problar Yönler ve normal görüntüler Çeşitli patolojiler Hangi durumda EKO

Detaylı

SOLUNUM SİSTEMİ RADYOLOJİSİ

SOLUNUM SİSTEMİ RADYOLOJİSİ SOLUNUM SİSTEMİ RADYOLOJİSİ Dr. Macit ARIYÜREK AMAÇ: Solunum sistemi radyolojisinin temelini öğrenmek ANA BAŞLIKLAR: 1. Görüntüleme yöntemleri 2. Akciğer grafisi çekimi nasıl yapılır? Akciğer grafisi teknik

Detaylı

Deri, vücudun sa lam ve koruyucu dı örtüsüdür. Salgı bezleri, tırnaklar,tüyler ile deri bir organ ve sistemdir. En geni organdır (Yakla ık 1.

Deri, vücudun sa lam ve koruyucu dı örtüsüdür. Salgı bezleri, tırnaklar,tüyler ile deri bir organ ve sistemdir. En geni organdır (Yakla ık 1. Deri, vücudun sa lam ve koruyucu dı örtüsüdür. Salgı bezleri, tırnaklar,tüyler ile deri bir organ ve sistemdir. En geni organdır (Yakla ık 1.5-2 m 2 ) Deri esas olarak iki tabakadan olu ur Üst deri (Epidermis)

Detaylı

AKUT PULMONER EMBOLİDE RADYOLOJİK ÖNEMLİ MESAJLAR

AKUT PULMONER EMBOLİDE RADYOLOJİK ÖNEMLİ MESAJLAR Pulmoner Vasküler Hastalıklar AKUT PULMONER EMBOLİDE RADYOLOJİK ÖNEMLİ MESAJLAR Dr. Recep SAVAŞ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji AD, İzmir AKCİĞER HASTALIKLARI VE YOĞUN BAKIM GÜNLERİ TANI VE TEDAVİDE

Detaylı

Oksijen tedavisi. Prof Dr Mert ŞENTÜRK. İstanbul Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilimdalı

Oksijen tedavisi. Prof Dr Mert ŞENTÜRK. İstanbul Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilimdalı Oksijen tedavisi Prof Dr Mert ŞENTÜRK İstanbul Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilimdalı OKSİJEN TEDAVİSİ Kime uygulanmalı? Endikasyonlar? Kaç litre? Ne şekilde? Kime uygulanmalı? Gereksinimi

Detaylı

KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ANATOMİSİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ

KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ANATOMİSİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ KARDİYOVASKÜLER SİSTEM ANATOMİSİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ KARDİYOVASKÜLER SİSTEM Kardiyovasküler sistem içinde kanın vücuda dağıldığı kapalı bir ağ sistemidir. Bu sistem kanı vücuda pompalayan kalp ve kanın vücuda

Detaylı

MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ ABD. Dr.Rashad Rzazade

MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ ABD. Dr.Rashad Rzazade MEDİPOL ÜNİVERSİTESİ RADYASYON ONKOLOJİSİ ABD. Dr.Rashad Rzazade Vaka sunumu (İA) 43 yaş erkek hasta 2/2016 da göğüs ağrısı PAAC: Sol akciğerde kitle Toraks BT (25.02.2016) Sol akciğer üst lob apikoposterior

Detaylı

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 2 DAMARLAR

ADIM ADIM YGS LYS Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 2 DAMARLAR ADIM ADIM YGS LYS 174. Adım DOLAŞIM SİSTEMİ 2 DAMARLAR Dolaşım Sisteminde görev alan damarlar şunlardır; 1) Atardamarlar (arterler) 2) Kılcal damarlar (kapiller) 3) Toplardamarlar (venler) 1) Atardamar

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi

Göğüs Cerrahisi Alkın Yazıcıoğlu. Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Künt Toraks Travmaları Ülkemizde künt toraks travmaları trafik kazalarına ve yüksekten düşmelere bağlı daha sıklıkla ortaya çıkmaktadır. Travmaya

Detaylı

ARTER KAN GAZI ANALİZİNİN ORGANİZMAYA AİT YANSITTIKLARI; Klinikte AKG ne işe yarar?

ARTER KAN GAZI ANALİZİNİN ORGANİZMAYA AİT YANSITTIKLARI; Klinikte AKG ne işe yarar? ARTER KAN GAZI ANALİZİNİN ORGANİZMAYA AİT YANSITTIKLARI; Klinikte AKG ne işe yarar? AKCİĞERLERİN PRİMER GÖREVİ GAZ ALIŞVERİŞİNİ SAĞLAMAKTIR. AKG analizi ile Asit Baz dengesi Oksijenizasyon Gaz alışverişi

Detaylı

RÖNTGEN FİZİĞİ X-Işını oluşumu. Doç. Dr. Zafer KOÇ Başkent Üniversitesi Tıp Fak

RÖNTGEN FİZİĞİ X-Işını oluşumu. Doç. Dr. Zafer KOÇ Başkent Üniversitesi Tıp Fak RÖNTGEN FİZİĞİ X-Işını oluşumu Doç. Dr. Zafer KOÇ Başkent Üniversitesi Tıp Fak X-IŞINI TÜPÜ X-IŞINI TÜPÜ PARÇALARI 1. Metal korunak (hausing) 2. Havası alınmış cam veya metal tüp 3. Katot 4. Anot X-ışın

Detaylı

Olgu Sunumu. Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Özkan Saydam

Olgu Sunumu. Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Özkan Saydam Olgu Sunumu Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Özkan Saydam 26 yaş erkek hasta Şikayet: Nefes darlığı, kanlı balgam Fizik Muayene: Stridor, inspiratuar ronküs

Detaylı

09.02.2015. Oksijen Tedavisi. 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği. 21.Hafta ( 16-20 / 02 / 2015 ) OKSİJEN TEDAVİSİ SlaytNo: 32.

09.02.2015. Oksijen Tedavisi. 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği. 21.Hafta ( 16-20 / 02 / 2015 ) OKSİJEN TEDAVİSİ SlaytNo: 32. 10.Sınıf Meslek Esasları ve Tekniği 21.Hafta ( 16-20 / 02 / 2015 ) OKSİJEN TEDAVİSİ SlaytNo: 32 Oksijen vücuda solunum yoluyla girer, akciğerlerde hava keseciği ile kılcal damarlar arasındaki zara ulaşır

Detaylı

Dolaşım Sistemi Dicle Aras

Dolaşım Sistemi Dicle Aras Dolaşım Sistemi Dicle Aras Kalbin temel anatomisi, dolaşım sistemleri, kalbin uyarlaması, kardiyak döngü, debi, kalp atım hacmi ve hızı 3.9.2015 1 Kalbin Temel Anatomisi Kalp sağ ve sol olmak üzere ikiye

Detaylı

Artikülasyon. Artikülatör Yapılar

Artikülasyon. Artikülatör Yapılar Artikülasyon Artikülatör Yapılar ARTİKÜLASYON? Artikülasyon, sesin, gırtlak üstü düzenekte yer alan organlar yardımıyla konuşma sesleri olarak şekillendirilip üretilmesidir. Artikülasyon, konuşma seslerinin

Detaylı

TORAKS DEĞERLENDİRME KABUL ŞEKLİ 2 (Bildiri ID: 64)/OLGU BİLDİRİSİ: MEME KANSERİ İÇİN RADYOTERAPİ ALMIŞ OLGUDA RADYASYON PNÖMONİSİ

TORAKS DEĞERLENDİRME KABUL ŞEKLİ 2 (Bildiri ID: 64)/OLGU BİLDİRİSİ: MEME KANSERİ İÇİN RADYOTERAPİ ALMIŞ OLGUDA RADYASYON PNÖMONİSİ TORAKS DEĞERLENDİRME ŞEKLİ 2 ( ID: 64)/OLGU Sİ: MEME KANSERİ İÇİN RADYOTERAPİ ALMIŞ OLGUDA RADYASYON PNÖMONİSİ SONRASINDA GELİŞEN ORGANİZE PNÖMONİ (OP/ BOOP) Poster 3 ( ID: 66)/Akut Pulmoner Emboli: Spiral

Detaylı

Radyasyon nedir Nasıl ölçülür Günlük pratikte alınan radyasyon ERCP de durum ne Azaltmak için ne yapılabilir

Radyasyon nedir Nasıl ölçülür Günlük pratikte alınan radyasyon ERCP de durum ne Azaltmak için ne yapılabilir MÖ 460-377 980-1037 MÖ 460-377 980-1037 Radyasyon nedir Nasıl ölçülür Günlük pratikte alınan radyasyon ERCP de durum ne Azaltmak için ne yapılabilir RADYASYON NEDİR X ışınını 1895 te Wilhelm Conrad Roentgen

Detaylı

Dijital Radyografi. Giriş. Dijital Görüntüleme Aşamaları. CR Sistem. Yrd. Doç. Dr. Nureddin ÇELİMLİ. Dijital Radyografinin Gelişim Tarihi.

Dijital Radyografi. Giriş. Dijital Görüntüleme Aşamaları. CR Sistem. Yrd. Doç. Dr. Nureddin ÇELİMLİ. Dijital Radyografinin Gelişim Tarihi. Dijital Radyografi Yrd. Doç. Dr. Nureddin ÇELİMLİ Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı Radyoloji Bilim Dalı BURSA Giriş Tarih Dijital Görüntüleme Yöntemleri Bilgisayarlı Radyografi

Detaylı

T. C. MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II DOLAŞIM VE SOLUNUM SİSTEMLERİ DERS KURULU

T. C. MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II DOLAŞIM VE SOLUNUM SİSTEMLERİ DERS KURULU T. C. MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2015 2016 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI DÖNEM II DOLAŞIM VE SOLUNUM SİSTEMLERİ DERS KURULU (26 EKİM 2015 11 ARALIK 2015) DERS PROGRAMI DEKAN DEKAN YRD. DEKAN

Detaylı

Olgular. Kan Gazı Değerlendirilmesi Sunum planı. AKG Endikasyonları

Olgular. Kan Gazı Değerlendirilmesi Sunum planı. AKG Endikasyonları Sunum planı Olgularla Kan Gazı Değerlendirilmesi Dr. Ayhan ÖZHASENEKLER Acil Tıp Uzmanı Diyarbakır Devlet Hastanesi Neden Arteryel Kan Gazı ( AKG)? Değerlendirilen Parametreler Neler? Asit-Baz Dengesi

Detaylı

Doç. Dr. Cuma Yıldırım

Doç. Dr. Cuma Yıldırım Toraks Bilgisayarlı Tomografilerin Acil Değerlendirilmesi erlendirilmesi Doç. Dr. Cuma Yıldırım Acil serviste ne zaman toraks BT istenmelidir? Acil hekimi toraks BT de öncelikle neleri değerlendirmelidir?

Detaylı

Ödem, hiperemi, konjesyon. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015

Ödem, hiperemi, konjesyon. Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015 Ödem, hiperemi, konjesyon Doç. Dr. Halil Kıyıcı 2015 1 Hemodinamik bozukluklar Ödem Hiperemi / konjesyon Kanama (hemoraji) Trombüs / emboli İnfarktüs Şok 2 Hemodinamik bozukluklar Ödem 3 Ödem Tanım: İnterstisyel

Detaylı

İDİOPATİK İNTERSTİSYEL PNÖMONİLER (IIP) DE RADYOLOJİK BULGULAR. Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji ABD İzmir

İDİOPATİK İNTERSTİSYEL PNÖMONİLER (IIP) DE RADYOLOJİK BULGULAR. Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji ABD İzmir İDİOPATİK İNTERSTİSYEL PNÖMONİLER (IIP) DE RADYOLOJİK BULGULAR Dr. Recep Savaş Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji ABD İzmir IIP (İdiopatik İnterstisyel Pnömoniler) 2002 yılında ATS-ERS bir sınıflama

Detaylı

EGZERSİZİN DAMAR FONKSİYONLARINA ETKİSİ

EGZERSİZİN DAMAR FONKSİYONLARINA ETKİSİ EGZERSİZİN DAMAR FONKSİYONLARINA ETKİSİ İçerik Dolaşım sisteminin kısa anatomi ve fizyolojisi Egzersizde periferal dolaşımın düzenlenmesi-etkili mekanizmalar Damar endotelinin ve Nitrik Oksitin (NO) periferal

Detaylı

Kan Gazı. Dr.Kenan Ahmet TÜRKDOĞAN Isparta Devlet Hastanesi. II. Isparta Acil Günleri Solunum Acilleri, 19 Ocak 2013 Isparta

Kan Gazı. Dr.Kenan Ahmet TÜRKDOĞAN Isparta Devlet Hastanesi. II. Isparta Acil Günleri Solunum Acilleri, 19 Ocak 2013 Isparta Kan Gazı Dr.Kenan Ahmet TÜRKDOĞAN Isparta Devlet Hastanesi II. Isparta Acil Günleri Solunum Acilleri, 19 Ocak 2013 Isparta Normal Değerler ph 7.35-7.45 (ort. 7.40) ph 7.35 ise Asidoz 7.45 ise Alkaloz ph

Detaylı

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine

Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı. Göğüs Cerrahisi. Journal of Clinical and Analytical Medicine Journal of Clinical and Analytical Medicine Göğüs Cerrahisi Kuthan Kavaklı Göğüs Cerrahisi Akciğer Kanserinde Anamnez ve Fizik Muayene Bulguları Giriş Akciğer kanseri ülkemizde 11.5/100.000 görülme sıklığına

Detaylı

VENTİLATÖR KULLANIMI. Doç.Dr.Nurdan URAŞ. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim Araştırma Hastanesi Yenidoğan Kliniği

VENTİLATÖR KULLANIMI. Doç.Dr.Nurdan URAŞ. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim Araştırma Hastanesi Yenidoğan Kliniği VENTİLATÖR KULLANIMI Doç.Dr.Nurdan URAŞ Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim Araştırma Hastanesi Yenidoğan Kliniği Mekanik Ventilasyonun Amaçları Yeterli gaz değişimini sağlamak Akciğer hasarı riskini

Detaylı

A.B.D de her yıl yaklaşık spontan pnömotoraks vakası geliştiği rapor edilmektedir İnsidansı henüz tam olarak bilinmemektedir

A.B.D de her yıl yaklaşık spontan pnömotoraks vakası geliştiği rapor edilmektedir İnsidansı henüz tam olarak bilinmemektedir Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı Arş.Gör.Dr.Engin ŞENAY 02.02.2010 Pnömotoraks : Viseral ve parietal plevra yaprakları arasına hava girmesidir Künt Spontan Travmatik olabilir İyatrojenik

Detaylı

DOLAŞIM SİSTEMİ TERİMLERİ. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire

DOLAŞIM SİSTEMİ TERİMLERİ. Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire DOLAŞIM SİSTEMİ TERİMLERİ Müge BULAKBAŞI Yüksek Hemşire Dokuların oksijen ve besin ihtiyacını karşılayan, kanın vücutta dolaşmasını temin eden, kalp ve kan damarlarının meydana getirdiği sisteme dolaşım

Detaylı

SOLUNUM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ

SOLUNUM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ SOLUNUM SİSTEMİ FİZYOLOJİSİ DOÇ.DR.MİTAT KOZ Solunum Solunum kelimesi iki anlamda kullanılır. Hücresel düzeyde ve Organizma düzeyinde. Hücresel düzeyde hücresel oksidatif metabolizma anlamında kullanılmaktadır.

Detaylı

Öksürük. Pınar Çelik

Öksürük. Pınar Çelik Öksürük Pınar Çelik Öksürük Öksürük, akciğerleri aspirasyondan koruyan, sekresyonların atılmasını sağlayan, istemli veya istemsiz refleks yolla oluşan, ani patlayıcı ekspirasyon manevrasıdır. Öksürük refleksinin

Detaylı

DERSLER TEORİK PRATİK TOPLAM. ANATOMİ 23 4x2 27. HİSTOLOJİ ve EMBRİYOLOJİ 27 5x2 32. FİZYOLOJİ 39 3x2 42 BİYOFİZİK BİYOKİMYA 7-7

DERSLER TEORİK PRATİK TOPLAM. ANATOMİ 23 4x2 27. HİSTOLOJİ ve EMBRİYOLOJİ 27 5x2 32. FİZYOLOJİ 39 3x2 42 BİYOFİZİK BİYOKİMYA 7-7 YÜKSEK İHTİSAS ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2018-2019 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI Dönem II TIP 2020 DOLAŞIM SOLUNUM SİSTEMLERİ DERS KURULU 05.11.2018-28.12.2018 DERSLER TEORİK PRATİK TOPLAM 23 4x2 27 EMBRİYOLOJİ

Detaylı

Kasetin arka yüzeyi filmin yerleştirildiği kapaktır. Bu kapakların farklı farklı kapanma mekanizmaları vardır. Bu taraf ön yüzeyin tersine atom

Kasetin arka yüzeyi filmin yerleştirildiği kapaktır. Bu kapakların farklı farklı kapanma mekanizmaları vardır. Bu taraf ön yüzeyin tersine atom KASET Röntgen filmi kasetleri; radyografi işlemi sırasında filmin ışık almasını önleyen ve ranforsatör-film temasını sağlayan metal kutulardır. Özel kilitli kapakları vardır. Kasetin röntgen tüpüne bakan

Detaylı

MEKANİK VENTİLATÖRLERDE BASINÇ-VOLUM EĞRİSİ

MEKANİK VENTİLATÖRLERDE BASINÇ-VOLUM EĞRİSİ MEKANİK VENTİLATÖRLERDE BASINÇ-VOLUM EĞRİSİ İnspiratuvar direnci arttıran durumlar: Entübasyon tüpünün bükülmesi Hastanın tüpü ısırması Ekspiratuvar direnci arttıran durumlar: Sekresyonlar Bronkospazm

Detaylı

YAYGIN DANSİTE ININ BT İLE AYIRICI TANISI. Dr. Çetin Atasoy

YAYGIN DANSİTE ININ BT İLE AYIRICI TANISI. Dr. Çetin Atasoy YAYGIN DANSİTE ARTIŞININ ININ BT İLE AYIRICI TANISI Dr. Çetin Atasoy Ankara Üniversitesi Tıp T p Fakültesi Buzlu cam yoğunlu unluğu: u: Damar işaretlerinin seçilebildi ilebildiği i minimal yoğunluk artışı

Detaylı

cularis sinistra, valva mitralis) sistol sırasında kapatır. Ostium aortae; aorta nın sol ventrikülden çıktığı yerde bulunan açıklıktır.

cularis sinistra, valva mitralis) sistol sırasında kapatır. Ostium aortae; aorta nın sol ventrikülden çıktığı yerde bulunan açıklıktır. Kalp; toraks (göğüs) boşluğunda orta mediastinumda, akciğerler arasında lokalize, çizgili kas yapısında ancak istemsiz olarak çalışan bir organdır. Genel olarak kişinin yumruğu kadardır. Kalbin 1/3 ü orta

Detaylı

PULMONES (AKCİĞERLER) DOÇ.DR.M.CUDİ TUNCER D.Ü.Tıp Fakültesi Anatomi ABD

PULMONES (AKCİĞERLER) DOÇ.DR.M.CUDİ TUNCER D.Ü.Tıp Fakültesi Anatomi ABD PULMONES (AKCİĞERLER) DOÇ.DR.M.CUDİ TUNCER D.Ü.Tıp Fakültesi Anatomi ABD Pulmones *Apex pulmonis *Basis pulmonis *Margo anterior *Margo inferior *Facies mediastinalis *Facies costalis *Facies interlobaris

Detaylı

Akciğer ve Dokularda Gazların Değişimi ve Taşınması

Akciğer ve Dokularda Gazların Değişimi ve Taşınması Akciğer ve Dokularda Gazların Değişimi ve Taşınması Prof.Dr.Fadıl ÖZYENER Fizyoloji Anabilim Dalı Tartışma konuları: Eksternal ve internal solunum Oksijenin kanda taşınması Karbondioksidin kanda taşınması

Detaylı

Kor Pulmonale hipertrofi dilatasyonu

Kor Pulmonale hipertrofi dilatasyonu KOR PULMONALE Kor Pulmonale Kronik Kor Pulmonale ; Akciğer, göğüs duvarı veya solunum merkezi patolojileri sonucunda oluşan sağ ventrikül hipertrofi ve/veya dilatasyonudur. Kronik akciğer hastalıkları

Detaylı