İŞÇİ BÜLTENİ. Taşeronluk yasaklansın! Tüm işçilere kadro! AKP ve sermayenin torba yasası ne getiriyor?

Transkript

1 BURSA İŞÇİ BÜLTENİ İşçi Bülteni Özel Sayı Haziran 2014 Taşeronluk yasaklansın! Tüm işçilere kadro! AKP ve sermayenin torba yasası ne getiriyor? * Asıl işin tamamının alt işvere verilemeyeceği hükmü kaldırılıyor. Artık üretimde taşeronun önünde hiçbir engel kalmayacak. Her yer taşeron olacak, her işçi taşeronda çalışacak. * Taşeron işçilere kadro değil emsal işçi ücreti verilecek. Taşeron işçiler dava açarak kadrolu işçilerin haklarından yararlanamayacak. * Tasarı ile kamuda taşeron işçi çalıştırılması devamlı hale getiriliyor.

2 BURSA İŞÇİ BÜLTENİ - 2 BU YASAYLA HER YER TAŞERON OLACAK MÜZAKERE DEĞİL, MÜCADELE ZAMANI! AKP nin Meclis e gönderdiği torba kanun tasarısı, taşeronlaşmayı yaygınlaştıracak düzenlemeler içeriyor. Tasarı ile İş Kanunu ndaki asıl işin tamamının alt işverene verilemeyeceği hükmü kaldırıyor. Böylece işverenin asıl işi bölerek taşerona vermesinin önü açılıyor. Taşeron işçiye sağlanan haklar kısıtlanıyor. Taşeron işçilere kadro değil emsal işçi ücreti verilmesi öngörülüyor. Tasarı ile kamuda taşeron işçi çalıştırılması da devamlı hale getiriliyor. Son dönemde taşeron uygulaması aleyhinde açılan davalar, devletin aleyhine sonuçlanmaya başladı. Yaklaşık 6 bin davanın kaybedilmesi ve 2 milyarlık tazminat yükünün ortaya çıkmasının ardından harekete geçen hükümet, bu davaların önünü kesecek bir düzenleme getiriyor. Taşeronluğu düzenleyen yeni yasa da tazminatların önünü kesme ihtiyacından doğdu. Düzenleme ile taşeronlaşma yaygınlaşırken işçilere göz boyama olarak ifade edilebilecek bazı küçük iyileştirmeler sağlanıyor. Ancak yasa esas itibarıyla taşeronlaşmayı yaygınlaştıracak düzenlemeler içeriyor. Mevcut yasalara göre asıl işveren, yalnızca yardımcı işleri ve asıl işin bir bölümünü, uzmanlık gerektirmesi halinde alt işverene verebilmekte. Kanun, asıl işin bölünerek taşerona verilmesini yasaklamakta. Yeni düzenlemeyle bu yasak ortadan kaldırılırken işçinin korunmasından vazgeçiliyor. Meclis e gönderilen yasa tasarısı, devlette taşeron işçi çalıştırmayı devamlı hale getirecek düzenlemeler içeriyor. Tasarı ile devlete ait bir işyerinde yeterli nitelikte veya sayıda personel olmaması durumunda idareye hizmet alımı ihalesine çıkma hakkı tanınıyor. Tasarı ile özelleştirme kapsamındaki işyerlerinde mal veya hizmet üretimine ait işler İş Kanunu ndaki sınırlamalara tabi olmaksızın tümüyle taşerona devrediliyor. Bu haliyle verilen mücadeleler, elde edilen hukuksal sonuçlar ve işçi katliamları ile dökülen taşeronluk sistemi yeniden ayağa kaldırılıyor. Genelleştiriliyor, taşeronun girmediği hiçbir yer bırakılmıyor. Böylelikle her işyeri taşerona açılıyor. İşte böyesine kapsamlı bir ağır saldırı programı karşısında yapılacak şey genel direniştir. Ama sendika yöneticilerimiz bir kez daha süreci pazarlıklarla kotarmaya çalışıyorlar. Böylelikle bu ağır saldırının geçmesi karşılığında hükümetten kendileri için, durumu kurtarmak için bazı kırıntılar koparmanın derdindeler. İşçi sınıfı bu büyük saldırı karşısıda susmamalı, göz boyamaya dönük cilalarına kanmamalı, sendika yönetenlerinden hesap sormalı, mücadeleyi yükseltmelidir.

3 3- BURSA İŞÇİ BÜLTENİ Soma da yüzlerce işçi kardeşimizi yitirdik... Kaza değil, kader değil, KATLİAM! Soma madenleri yüzlerce maden işçisi kardeşimize mezar oldu. Soma da yaşanan kaza değil göz göre göre gelen bir katliamdı. Bunun sebebi kapitalistlerin ve devletin işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini bir maliyet olarak görmesi ve daha fazla kar için işçi canını hiçe saymasıdır. Bu katliamın sorumlusu gerekli önlemleri almayan, işçileri bir maliyet kalemi olarak gören Soma Holding dir. Maden şirketi özelleştirildikten sonra kömürün tonunun maliyeti 130 dolardan 24 dolara düşüyor. Bu nasıl oluyor peki? Düşük ücret, uzun çalışma saatleri... Bu katliamın sorumlusu özelleştirme politikalarını ve taşeronlaştırmayı bir çalışma biçimi haline getiren sermaye devleti onun politikalarını uygulayıcısı AKP hükümetidir. Çünkü yıllarca kamu tarafından işletilen bu madenler özel sektöre devredildikten sonra yaşanan iş cinayetleri yüzde 40 artış göstermiştir. Bu katliamın sorumlusu denetimleri yapmayan devlettir. Soma madenleri yüzlerce maden işçisi kardeşimize mezar oldu. Soma da yaşanan kaza değil göz göre göre gelen bir katliamdı. Bunun sebebi kapitalistlerin ve devletin işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini bir maliyet olarak görmesi ve daha fazla kar için işçi canını hiçe saymasıdır. Bu katliamın sorumlusu gerekli önlemleri almayan, işçileri bir maliyet kalemi olarak gören Soma Holding dir. Maden şirketi özelleştirildikten sonra kömürün tonunun maliyeti 130 dolardan 24 dolara düşüyor. Bu farkın sebebi iş gücü maliyetlerinin düşürülmesi, işçi sağlığı önlemlerine kaynak aktarılmaması, taşeronlaştırmadır. Bu katliamın sorumlusu özelleştirme Soma katliamını araştırmak için kurulan Meclis Araştırma Komisyonu üyesi milletvekilleri, maden işçileriyle biraraya geldi. İşçiler kölelik koşullarını anlattılar... Denetmenler her gün ocaklara girebilmeli H.E.: 14 yıllık maden tecrübem var. Bizim bu saatten sonra yapacağımız, geride kalan maden çalışanlarımız adına en azından iş güvenliği ve iş sağlığına uygun ocakları istiyoruz. Deneticiler, her gün ocaklara girebilecek hale gelmeli. İş güvenliği uzmanları, işverenden değil de devletten maaşını almalı. Denetmenler, iş sağlığını gözetmeyen işverene müdahale edebilmeli. Arkadaşlarımız da, emeklilik yaşının özellikle 2008 yılından önceki seviyeye düşürülmesini bekliyor Denetimler yapılsaydı bu acıları yaşamazdık E.Ç.: Soma'da daha önce yaşanan kazalar sonrasında komisyon kurulmuş olsaydı kazaların önüne geçilebilirdi. Bu komisyonlar kurulmadı. Ama denetim mekanizmaları kurulsaydı, harekete geçilseydi, bu kazalar yaşanmazdı. Bu acıları yaşamazdık. Sendika konusunda da bizlerin haklarını savunacak isimler lazım. Burada işçilerin kendilerini savunacak haklar verilmeli. Burada işverenin adamları sendikaya yönetici olarak getiriliyor. İşe başvurduğumuz da, şirket bize vasıflarımızı sormaz. Hangi taşerona bağlı olup olmadığımızı sorar, çünkü ona göre bizlere para verir" Taşeronlaşmanın, özelleştirmenin sonuçları ortada M.Ş : Bir taşeronlaşmanın, özelleştirmenin nelere neden olduğu ortada. Hep söylendi madenler, kamunun elindeyken kazalar olmadı. O zamanlar çalışma şartları belliydi. Taşeronlar yoktu. Bir zamandan sonra madenler özel şirketlerin eline bırakıldı. Şirketlerde kar marjını arttırmak için işçileri daha çok çalıştırdı. Bazı aracıları devreye soktu. Bu sistemle şirketler büyük paralar kazandılar. Bu kadar kömür nasıl çıkıyor? S.K.: 1 milyon ton kömür çıkacak yerde özel sektör, 3.5 milyon ton kömür çıkardı. Ama devlet şirkete sormadı. Sen bu kadar işçiyle bu kadar kömürü nasıl çıkardın diye. Sen işçiye ne yaptın da bu kadar kömür çıktı nasıl çalıştırdın diye sormuyor"

4 MESS Grup TİS süreci başladı... BURSA İŞÇİ BÜLTENİ - 4 Kazanmak için seyirci olmaktan çıkalım! Renault, Tofaş, Coşkunöz ün de içerisinde olduğu ve 150 bine yakın metal işçisini ilgilendiren grup toplu sözleşme sürecine girdik. MESS ile yetkili durumundaki üç sendikanın (Türk Metal, Birleşik Metal, Çelik-İş) taraf olduğu süreç, yetki için yapılan başvuruların ardından taslakların oluşturulması aşamasında bulunuyor. İğneden ipliğe her şeye zam gelirken asgari ücret seviyesine yakın olan ücretlerimizin yerinde saydığı, buna karşılık ağır iş yükü altında ezildiğimiz koşulların değişmesi için toplu sözleşme süreci büyük önem taşıyor. Fakat bu süreci patronlarla sendika yönetimlerinin insafına bırakırsak bir kez daha kaybetmemiz kesindir. Bunun için bu hayat benim, emeğimi yedirtmem diyorsak seyirci olmaktan çıkıp taraf olmalıyız. Bunun yolu da sendika yönetimlerinden bağımsız olarak fabrikalarda arkadaşlarımızla yan yana gelip karar almaktan, birlikte davranmaktan geçiyor. Sermayeye ve sendika ağalarına karşı metal işçisinin birliğini esas alan Metal İşçileri Birliği (MİB), bu amaçla çalışıyor. Eğer oyunları bozmak ve geleceğimiz için birleşmek istiyorsak MİB ile iletişim halinde olalım. MİB in yol göstericiliğinde birleşelim, haklarımızın kavgasını verelim. Şu an toplu sözleşme taslaklarının oluşturulduğu bu süreçte, MİB haklı ve meşruluk ile mücadele olanaklarını değerlendirerek şu taleplerin taslakta yer almasını istemektedir: 1. İnsanca yaşamaya yeterli asgari ücret (3200 TL lik yoksulluk sınırı baz alınmalı) En düşük işçi ücreti bu sınır göz önüne alınarak yükseltilmelidir. 2. Taşeronluk uygulaması kaldırılmalı, tüm taşeron işçiler kadroya alınmalıdır. 3. İkramiyeler ücretten ayrı hesaplanmalıdır. 4. Telafi, denkleştirme, toplam kalite yönetimi gibi esnek çalışma uygulamalarına son verilmelidir saatlik iş günü, 35 saatlik çalışma haftası! 6. Kesintisiz iki günlük hafta sonu tatili! 7. Kıdem tazminatı ile ilgili kazanılmış haklara dokunulamaz, yasal değişikliklere atıf yapan ifadeler çıkarılmalıdır. 8. Keyfi işten atmalara son verilmelidir, iş güvencesi sağlayacak tedbirler alınmalıdır. 9. İşçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili önlemler alınmalıdır. Bu talepleri içermeyen taslaklar metal işçilerinin beklentilerine yanıt veremez. Metal işçisi arkadaşlarımızı bu talepler etrafında kenetlenmeye, taslakların bu talepler baz alınarak hazırlanması için çalışmaya çağırıyoruz. Bilgi ve iletişim için: Facebook: Metal İşçileri Birliği MİB metaliscileribirligi@gmail.com Tel:

5 5- BURSA İŞÇİ BÜLTENİ SÜTAŞ ta direniş var! TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz ın patronu olduğu Sütaş ta kölelik koşullarında çalışan işçiler sendikalaştıkları için işten atıldılar. Tek Gıda-İş üyesi işçiler 26 Nisan gününden beri fabrika önünde direnişteler. Direniş süresince işçileri yıldırmaya çalışan Sütaş patronu, direnişi bitirmek için fabrika önündeki direniş alanına 13 ton sıvılaştırılmış hayvan dışkısı döktü. Hayvan pisliğinin fabrikayı da etkilemesi, bölgedeki sinekleri fabrikaya çekmesi sonrası Sütaş kendi pisliğini kendi temizlemek zorunda kaldı. Bu haberin basına yansıması üzerine Muharrem Yılmaz, TÜSİAD daki görevinden istifa etti yılındaki ilk sendikalaşma faaliyetinden beri işten atma, baskı ve tehditle örgütlenmeye karşı saldırılar sürüyor. İşçilerse sendikalaşma mücadelesine fabrika önünde direnişle sürdürüyor. Taşeronda kıdem ayarı: 13 işçi işten atıldı! Orhaneli İlçesi ne bağlı Gümüşpınar Köyü nde, Bursa Linyitleri İşletmesi bünyesindeki taşeron bir firmadan 13 işçi işten çıkarıldı. İşçiler bu kararı aileleriyle birlikte şirketin önünde protesto etti. İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız! sloganını haykıran işçiler adına konuşan işçi yakınlarından Ahmet Özdemir şunları söyledi: 10 yıldır işletmeden alt işveren olarak işi alan firmalar bugüne kadar hiç kimseyi işten çıkarmadı ama şimdi niye bu arkadaşlarımız işsiz kaldı bilmiyoruz. Biz hakkımızı arıyoruz. Ekmeğimizin peşindeyiz. Bursa Linyit İşletme Müdür Yardımcısı Ziya Sayın, kendi sorumluluklarını yadsıyarak taşeron firma için şunları ifade etti: Firma, bu işi alırken, 'Biz tazminat yükü fazla olan personelle çalışamayacağız, dolayısıyla işçi çıkaracağız' dedi. Direnişçi işçilerden Abdullah Can: En düşük 12 saat, bazı bölümlerde 13 saatin üzerinde çalıştırılıyoruz. Resmi tatiller kesinlikle verilmiyor. Bire bir veriliyor. Yaptığımız mesailerin karşılığını alamıyoruz. Bazı bölümlerde saat mesai oluyor, bordolarda 30 saat gözüküyor. İçerideki arkadaşların çoğu ekmeksiz kalacağız diye bir şey demiyorlar. Bizim sosyal faaliyetlerimiz hiç yok. 2 ay önce bir arkadaşımız temizlik yaparken calaskanın üzerinden düşerek hayatını kaybetti. Onun için calaskanın üzerinde uyuyor diye rapor tuttular. 12 saat çalışmış bu arkadaşımız. Sabaha karşı düşerek hayatını kaybetti. Ben iş kazası geçirdim. Bana hiçbir şekilde yardımcı olunmadı. Bu şekilde devam ettim. Bir kız arkadaşım parmağını makinaya kaptırdı, Uludağ Üniversitesi nde bunun raporları mevcut. Parmağın parçasını getirin dikelim dediler. Oradaki sorumlular makinayı kapatmadılar, üretimin devam etmesi için. Böyle birçok örnek var. Biz içeride bazı arkadaşların korkularından ve baskılardan dolayı işverenden yana olduğunu da biliyoruz. Biz gece gündüz buradayız. Bu işin peşini bırakmayacağız. Hakkımızı arayacağız.

6 BURSA İŞÇİ BÜLTENİ - 6 Belediye zenginleri uçuruyor, emekçileri yaya bırakıyor Bursa da Büyükşehir Belediyesi toplu ulaşıma yine sessiz sedasız zam yaptı. Zam oranları yüzde 8-12 arasında. Belediyelerin emekçilere sağlaması gereken en temel hizmetlerden biri olan toplu taşıma fahiş fiyatlarda. Belediye helitaksi ve uçaklarla parababalarını İstanbul a, Çeşme ye, Bodrum a taşıyor. Ama asgari ücretle geçinen emekçileri yaya bırakıyor. Belediye kimin için çalışıyor, Ceşme ve Bodrum da sefa sürecek cepleri-kasaları dolu zengiler için mi, ay sonunu getirmek için 3 kuruşun hesabını yapan bizler için mi? Yeni tarifeye göre tam bilet fiyatının Bursaray'da 1 lira 75 kuruştan 1 lira 90 kuruşa, tarife 3'te taşıma ücreti 1 lira 80 kuruştan 2 liraya, tarife 5'te 1 lira 95 kuruştan 2 lira 20 kuruşa yükseleceği ifade edilirken, bu rakamların gerçeği yansıtmadığı görüldü. Örneğin metroda tam bilet fiyatı 2 lira! Bursalı emekçiler olarak ucuz ve nitelikli ulaşım istiyoruz! Bosch Rexroth ta işe iade Bosch Rexroth fabrikasında sendikal değişim sonrası işten atma saldırısında 14 Kasım 2012 de işten atılan Serkan Erbay ın işe iade davası yargıtay tarafından onaylandı. Bosch ta işe iade Keyfi sebeplerle ve sendikal örgütlülüğü kırmak amacıyla Bosch'ta patron-tm işbirliğiyle işten atılan Akan Yılmaz arkadaşımız işe iade devasını kazandı. İşçi arkadaş! NBR de işe iade NBR fabrikasında geçtiğimiz yıl Birleşik Metal'de örgütlendikleri için işten atılan 17 işçinin açtığı işe iade davaları sonuçlanıyor. İşten atılan işçilerden Müberra Bulut Ertuğrul, işe iade davasını kazandı. NBR patronu arkadaşımızın işini iade etmedi ve tazminat ödemek zorunda kaldı. Ağır çalışma şartlarında kölece çalışıp üç kuruşluk ücrete talim mi ediyorsun? Onurun çiğnenip hakarete mi uğruyorsun? Hakkını aradığın için işten mi atılıyorsun? Hakların için hukuksal destek mi arıyorsun? Patron keyfiyetine yeter deyip sendikalı mı olmak istiyorusun? Desteğe, dayanışmaya, bir yol gösterene mi ihtiyaç duyuyorsun? Yalnız ve çaresiz değilsin! Tel:

7 7- BURSA İŞÇİ BÜLTENİ Haziran Büyük İşçi Direnişi yolumuza ışık tutuyor... Kapitalist sistemin 1950'li yıllarda hızla gelişmeye başlaması, işçi sınıfı saflarının da hızla genişlemesi sonucunu yarattı. İşçiler her geçen gün artan işçi sınıfının eylemliliği, grevleri ve direnişleri ile sınıf savaşımındaki yerini almaya başlamıştı. İşçi sınıfının bilincinin gelişmesi sermaye için bir tehlikeydi ve sermaye bunun farkındaydı. Gün geçtikçe gelişen, genişleyen, bilinçlenen işçi sınıfını dizginlemek ve devlet güdümüne sokmak sermaye için bir ihtiyaçtı ve bu amaçla 1952'de devlet eliyle Türk-İş sendikası kuruldu. Türk-İş mücadelenin her aşamasından sermaye ve devletten yana tutum alması sonucu 1967'de DİSK kuruldu. Türk-İş'in işçiler üzerindeki etkisinin azalmaya başlaması ve DİSK'in giderek bir çekim merkezi haline gelmesi sermaye cephesinden duruma müdahale ihtiyacı doğurdu. AP ve CHP'nin ortaklaşa hazırladığı bir yasayla DİSK'i bitirip Türk-İş'i eski haline getirmeyi, sınıfı el-avuç içerisinde tutmayı amaçladı. Burjuvazi "DİSK'i kapatma" saldırısıyla işçi sınıfının karşısına çıkmış olsa da aslında gelişen işçi sınıfının son on yıllık kazanımlarını silip süpürmeyi hedeflemektedir. İşçi sınıfının kendisini var ettiği bir yere saldırmak, sermayenin bir nevi diş gösterme girişimi, işçi sınıfının geçmişinin ve geleceğinin üzerine çizilecek çizgiyi de beraberinde getirecekti. DİSK'in kapatılmasına karşı 2 gün sürecek olan büyük işçi yürüyüşü başlamıştı. Çeşitli fabrikalardan eyleme katılan işçiler eylemin ikinci günü iki kat sayıyla çıkmıştı sermayenin karşısına. Otosan fabrikasındaki onlarca işçi "Zincirlerimizden başka kaybedecek bir şeyimiz yok!" pankartı arkasında başlamışlardı yürüyüşe. İşçiler sermayenin polisine, panzerine, yasasına, yasağına rağmen militan bir duruşla cevap verdi. İstanbul'da, Gebze'de başlayan yürüyüşte binlerce işçi şartelleri indirip alanları hınca hınç doldurdu. İşçi sınıfının büyük yürüyüşü devletin sıkıyönetim ilanına rağmen devam etti. 15 Haziran'da çoğunluğu DİSK üyesi olan işçilerin katılımıyla başlayan yürüyüş 16 Haziran'da Türk-İş'e bağlı işçilerin de katılımıyla kitleselleşerek sınıfının gücünü alanlara taşıdı. Direniş boyunca işgal eylemleri de meydana geldi. 16 Haziran günü gözaltılar yaşandı. Büyüyen bu direniş karşısında elbetteki sermaye devleti boş durmamış, direnişteki 3 işçiyi katletmişti. Sendikal ihanet günümüzde olduğu gibi o gün de kendini göstermiş, yaşanan olaylar üzerine DİSK Başkanı Kemal Türkler eli kanlı katilleri "şanlı ordu" olarak ilan ederek anayasaya bağlılığını bildirmiş ve yürüyüşün bitirilmesini istemişti. Ancak işçi sınıfı uğradığı ihaneti yine militan bir duruşla göğüslemiş ve sendika bürokratlarına teslim olmamıştır. Bulundukları işyerlerinde iş yavaşlatma ve durdurma eylemlerine devam etmişlerdir. Yüzü aşkın fabrikadan yüz binleri aşkın insanla alanları dolduran işçi sınıfı, zaferiyle sonuçlanan bu direnişte meşale olmuştur.

8 Sömürüye ve taşeronluğa karşı isyan bayrağını açtılar... Greif işçileri Bursa da! İŞGAL, GREV, DİRENİŞ! Taşeron köleliğini yenmek, sömürü zincirlerini kırmak için 60 gün boyunca fabrikalarını işgal eden Greif işçileri Bursa ya geliyor. Greif işçileri 44 ayrı taşeronda iki ayrı fabrikada çalışıyor olmalarına rağmen sendikalaşmayı başardılar. Bu mücadeleye önderlik edenler kadrolu işçilerdi, ancak asla sadece kendilerini düşünmediler ve büyük bir yüreklilik göstererek tüm taşeron işçiler için mücadele bayrağını yükselttiler. Taşeronluğu fabrikadan söküp atmak için hiçbir işe yaramayan mevcut toplu sözleşme ve grev düzenini aşarak İşgal, grev, direniş! bayrağını yükselttiler. Bunu yaptıkları için sendikalarının başında oturan ağa-bey takımının ihanetine uğradılar. Ancak buna rağmen boyun eğmediler, kendi aralarında bir işçi demokrasisi kurarak fabrikada başka türlü bir hayat kurdular. Patronsuz, bürokratsız bir işçi yönetiminin kurulabileceğini gösterdiler. Yokluklar içinde kentin her yanını eylem alanı haline getirdiler, boğaz köprüsünü kestiler, etkisi sınırları aşan büyük bir mücadele verdiler. Böylelikle süren fabrika işgali 60. günde bir gece yarısı polis operasyonuyla kırıldı. Fakat onlar mücadelelerini fabrika çatısında ve önünde, daha sonra sendika binalarında, yaşamın her alanında sürdürdüler. Kendilerine ihanet eden sendika bürokratlarından da hesap sordular. Tüm bunları yaparken mücadele eden işçilerin, öğrencilerin yanında oldular. Soma da madenci katliamı olunca ilk gidenler arasında da onlar vardı. Kardeşler! İşte bu büyük direniş destanını yazan Greif işçileri deneyimlerini bizlerle paylaşacak, 60 günü fabrika işgali olan 106 günlük büyük maratonda yaşadıklarını anlatacaklar. Onlarla aynı koşullarda yaşam mücadelesi veren bizlere yol gösterecekler. Onları dinlemek ve onlardan öğrenmek, yaşadığımız sömürü cehenneminden bir kurtuluş yolu bulmak için tüm Bursalı işçi arkadaşlarımızı, emekçileri ve öğrencileri Greif işçisi kardeşlerimizle buluşmaya davet ediyoruz. Tarih: 22 Haziran Pazar Yer: Ördekli Kültür Merkezi (Demirtaşpaşa Metro İstasyonu yanı) Tel: facebook: Metal İşçileri Birliği - MİB İşçi Bülteni Özel Sayı: 1149 * Fiyatı: 25 Kr * Haziran 2014 * Sahibi ve S. Yazı İşleri Md.: Tayfun Altıntaş * Yayın Türü: Yerel, süreli, siyasi, ayda bir, Türkçe * EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. * Millet Caddes, Sultan Cami Sk. No:2/9 Fatih/İstanbul Tel/Fax: 0 (212) * Baskı: Özdemir Mat. Davutpaşa Cd. Güven Sanayi Sitesi C Blok No: 242 Topkapı / İstanbul Tel: (212)