İŞÇİ BÜLTENİ. Kendilerine saraylar yapanlar bizi açlığa mahkum ediyorlar. Asgari ücrete %6 zam geldi! Gücümüz Birliğimizden Gelir!

Transkript

1 Gücümüz Birliğimizden Gelir! İŞÇİ BÜLTENİ facebook.com/iscilerinbirligidernegi.ibd Asgari ücrete %6 zam geldi! İşçi Bülteni Özel Sayı Ocak 2015 Kendilerine saraylar yapanlar bizi açlığa mahkum ediyorlar Kardeşler; Günümüzde var olan haklarımız elimizden bir bir alınırken her geçen gün daha da ağır çalışma koşullarına mahkûm ediliyoruz. Patronların daha fazla kazanması için her şeyi yapan sermayenin sözcüsü AKP hükümeti bize esnek çalışmayı ve güvencesizliği dayatıyor. Taşeron çalışma bütün sektörlerde yaygınlaşırken yüzlerce arkadaşımız iş cinayetlerine kurban gidiyor. Bu kötü çalışma koşullarına karşı ücretlerimiz her geçen gün erimeye devam ediyor. Sırtımızda bir asalak gibi yaşayan sermayedarlar her alanda palazlanırken, bize komik zamlar yaparak dalga geçiyorlar. Her yılın sonunda göstermelik asgari ücret tespit komisyonu toplanır ve önceden hazırlanan senaryoyu gözümüzün içine baka baka oynarlar. Yalanlar üzerine kurulu bu oyunda işçileri temsilen Türk-İş Sendikası yer alırken, işveren temsilcileri ve arabuluculuk görevinde ise hükümet yetkilileri yer alıyor. Aslında görüldüğü gibi formalite bir araya gelen bu komisyon her yıl bize sefalet ücretini reva görüyorlar. Bu yıl da % 6+6 zam yaparak orta oyunlarını bitirmiş oldular. Asgari ücretin biraz üstünde ücret veren fabrikalarda ise yine bu zam belirleyici oluyor. Kısacası hiçbir yerde, aldığımız ücret sefalet ücretini geçmiyor. Kardeşler; Üç kuruşluk iş güvenliği önlemlerini almayan patronlar, kanımızla beslenip, kendilerine milyon dolarlar harcayarak saraylar yapıyorlar. Eğitime, sağlığa bütçe ayırmazken, savaşa yüklü miktarda bütçe ayırarak insanların ölümüne neden oluyorlar. Elektriğe, doğalgaza, ulaşıma ardı arkası kesilmeyen zamlar yapılması nedeniyle aldığımız ücretin hiçbir anlamı kalmıyor. Görüldüğü üzere ücretli kölelik düzeni dediğimiz bu köhnemiş düzen, bize kölelikten başka bir şey sunmuyor. İnsanca yaşayabilecek bir ücret için mücadeleyi büyütmekten başka bir çaremiz yok. Geçen sene 'imkansızı' başaran Greif işçileri hepimize yol göstermeye devam ediyor. 44 farklı taşeronun çalıştığı kölelik ücretlerine karşı taban örgütlülüklerini kuran Greif işçileri fiili meşru mücadele yolunu tutmuşlardı ve bugün fabrikalarında taşeronluk sorununu çözen Greif işçileri bütün işçilere alınması gereken yolu gösteriyor. Kardeşler; Sefalet zamlarına karşı bir araya gelmeli ve işyeri komitelerimizi kurmalıyız. Hepinizi 8 Şubat saat da Şişli Kent Kültür Merkezi nde düzenlenecek Kavel den Greif e İşgal Grev Direniş! etkinliğine katılmaya ve güç vermeye davet ediyoruz.

2 2014 yılında en az 1886 işçi katledildi! Patronların kar hırsları yüzünden 3 kuruşa alınmayan iş güvenliği önlemleri nedeniyle her geçen gün çalıştığımız fabrikalarda iş kazası sonucu katledilmeye, sakat kalmaya veya yaralanmalara mahkum bırakılıyoruz. Günümüzde o kadar kanıksanmış bir duruma gelen bu tablo karşısında yanı başımızdaki işçi arkadaşımızın iş kazası sonucu yaralanmasına veya katledilmesi artık çalışma yaşamımızın birer parçası haline gelmiş bulunuyor. Kanıksadığımız bu durumun ne kadar içler acısı olduğunu İSİG'in 2014 raporuna baktığımızda açıklıkla görebiliyoruz. Bu açıdan İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi 2014 yılında iş cinayetlerinde en az 1886 işçinin Aralık ayında ise en az 127 işçinin katledildiğini açıkladı. İş cinayetinin en sık yaşanan iş kolları ise her sene olduğu gibi bu sene de değişmedi işçi arkadaşımızdan 423'ü inşaat iş kolunda, 386'sı maden iş kolunda, 309'u ise tarım iş kolunda yaşamını yitirdi. Bu iş kollarında yaşanan iş cinayetlerinden bazılarını hatırlıyacak olursak; Torun Center'da bozuk asansöre bile bile itilen işçilerden 10'u asansör düşmesi sonucu yaşamını yitirdi. Soma'da devletin açıkladığı rakamlara göre 301 işçi arkadaşımız göz göre göre geliyorum denen "kaza" sonucu katledildi. Isparta'da ise 27 kişilik minübüsle 46 işçinin taşınması sonucu 18 işçi arkadaşımız yaşamını yitirmişti. İş güvencesinden yoksun düşük ücrete kölece çalışma koşullarında çalışmaya mahkum bırakılmamız bu iş cinayetlerine sessiz kalmamızın en temel nedeni. Bunun için, bu iş cinayetlerine artık dur demeliyiz. Üç kuruş fazla para vermemek için iş güvenliği önlemlerinin alınmamasına artık son verilmelidir. Çalıştığımız her yerde iş güvenliği önlemi alınmamasına karşı sesimizi çıkartmalı, bunun için örgütlenmeliyiz. 2 Örgütlenmekten, tek yumruk olmaktan başka çaremiz bulunmuyor. * 2014 yılında iş cinayetlerinde en az 1886 işçi can verdi. * Mayıs ayında 427 işçi, Ekim ayında 171 işçi ve Ağustos ayında 160 işçi can verdi. * Yaşamını yitiren 1886 işçiden 29 u meslek hastalığı nedeniyle can verdi. * İnşaat işkolunda 423 işçi, maden işkolunda 386 işçi ve tarım işkolunda 309 işçi can verdi. * Trafik/servis kazası nedeniyle 421 işçi, zehirlenme/boğulma nedeniyle 395 işçi ve düşme nedeniyle 298 işçi can verdi. * 54 çocuk işçi can verdi. * 132 kadın işçi can verdi. * 53 göçmen işçi can verdi. * 331 emekli ya da emeklilik çağında çalışan işçi can verdi. * Manisa da 343 işçi, İstanbul da 198 işçi ve Kocaeli de 67 işçi can verdi.

3 Greif işçilerinin yolundan ileri Şubat ayında Hadımköy'de Greif fabrikasında çalışan işçiler kölece çalışma koşullarına karşı fiili meşru mücadele yolunu tutarak fabrikalarını işgal etmişlerdi. Türkiye'de 4 fabrikası bulunan Greif, Amerikan sermayesine mensuptur. Sektöründe tam bir tekel olan Greif, bunu fabrikalarında uyguladığı taşeronluk sistemine, yoğun çalışmaya ve düşük ücretlere borçludur. Hadımköy Greif fabrikasında çalışan işçiler bu kölece çalışma koşullarına dur diyerek DİSK/Tekstil Sendikası'na üye oldular. Toplu iş sözleşme süreçlerini sendika yönetimine bırakmadılar ve kendileri söz-yetki-karar süreçlerini işlettiler. TİS'te kırmızı çizgiler belirleyen işçiler; en önemli talep olarak, taşeronluğun kaldırılması ve tüm işçilerin kadroya alınmasını önlerine koydular. 10 Şubat'ta patronla yapılan altıncı görüşme sonrası sonuç alamayan işçiler fabrikalarını işgal ederek son zamanların en büyük direnişini ve işgalini sergilediler. 60 gün boyunca 600 Greif işçisi hem patronun ve taşeronların baskılarına, tehditlerine boyun eğmediler hem de sendika bürokratlarının ayak oyunlarına... Baştan beri taban örgütlülüğüne dayanan ve tam bir işçi demokrasisi işleten Greif işçileri sınıfa yürünmesi gereken yolu gösteriyor. Sınıf mücadelesi tarihinde yeni bir sayfa açan Greif işçileri son 30 yıldır görülmemiş bir direniş destanı yazdılar. Kasaları işçi aidatlarıyla dolan sendikaların yıllarca (yapmadığı - yapamadığı) eylemleri iki aya sığdıran işçiler direnişlerini İstanbul'un pek çok bölgesine yaydılar. Hadımköy'den çıkıp Sultanbeyli fabrikasını işgal eden işçiler, engelleri aşıp saatler boyunca fiilen üretimi durdurdular. Sadece bu dahi işçi sınıfı tarihinde olmayan büyük bir eylemdir. Sayısız eylem yapan işçiler, İstanbul'un her köşesini eylem alanına çevirdiler. Boğaziçi köprüsünü kesen, Amerikan Büyükelçiliği'ne giden Greif işçileri Taksim'de, Kadıköy'de eylemler yaptılar. Direnişlerini bitirdikten sonra bile kendi tarzlarıyla, değerleriyle ve direnciyle sınıf mücadelesinin en önünde olmaya devam ediyorlar. Yüzlerce işçinin katıldığı ve söz-karar hakkına sahip olduğu gerçek bir demokrasi ile büyük bir mücadele gücü ve enerjisi yaratan Greif işçileri sınıfa döne döne yürünmesi gereken yolu gösteriyor. Bu yılın başında Greif fabrikalarında işçilerin kadroya geçirilmeye başlanması Greif işçilerinin büyük direnişi sayesinde yaşandı. Greif direnişinin işçi sınıfı hareketi cephesinden bize gösterdiği bir gerçek de sermaye işbirlikçiliği yapan DİSK/Tekstil yönetimi ile sağından soluna kadar sendikal bürokrasi gerçeği oldu. Ülke içinden ve dünyanın birçok ülkesinden emekçilerin de destek verdiği Greif direnişi, Türkiye işçi sınıfı mücadelesine ışık tutacak direnişlerden biri oldu. Bizler bir değil, bin değil, milyonlarız. Yaşadığımız sorunların hepsi aynı. Ağır çalışma koşullarında, sefalet ücretleriyle geçinmeye çalışıyoruz. Bu koşulları 3 düzeltmek kendi ellerimizde, iş yeri komitelerimizi kuralım, tabandan örgütlenerek Greif işçilerinin yolundan gidelim.

4 Yeni mücadele yılına direnişle girdiler 2015 yılına adım atarken bir dizi sanayi havzası ve işkolunda işçiler sendikal haklarına sahip çıkarak direnişlerini yeni yıla devretti. *Özelleştirme saldırısının hedefindeki Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı nın (TPAO), Batman, Adıyaman ve Diyarbakır daki sondaj (petrol arama) alanlarında TPIC den hizmet almayacağını duyurmasının ardından Petrol-İş üyesi yüzlerce işçi kulelerde direnişe geçti. *Tek Gıda-İş Sendikası na üye oldukları için Sütaş ın Aksaray ve Bursa Karacabey deki fabrikalarında işten atılan işçiler fabrika önü direnişlerini sürdürdü. İşçiler TPAO işçileri yeni yıla direnişle girdiler. *Hak-İş e bağlı Öz Gıda-İş in yetkili olduğu Ülker fabrikasında DİSK/Gıda-İş e üye oldukları için işten atılan işçilerin 28 Ekim de İstanbul Topkapı daki fabrika önünde başlattığı direnişi 2. ayını geride bıraktı. *Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi nde çalışırken Dev Sağlık-İş Sendikası na üye oldukları için işten atılan 100 e yakın sağlık işçisi de 2014 ün son haftalarına doğru hastane önüne direniş çadırını kurarak mücadelelerini büyüttü. *Galatarasay Spor Kulübü eski başkanlarından Şütaş işçileri Ergün Gürsoy a ait ME-PAR Nakliyat ta çalışırken TÜMTİS e üye oldukları için işten atılan işçilerin direnişi dördüncü ayına yaklaşıyor. *Bursa Karacabey de kurulu Nestle fabrikasında çalışan 28 işçinin, Öz Gıda-İş Sendikası na üye iken TİS sürecindeki ihanete tepki gösterdikleri için işten atılmasının ardından başlayan direniş de yeni yıla girerken militan çizgisi ve kararlılığıyla öne çıktı. *Abdi İbrahim, Mustafa Nevzat vb. ilaç fabrikalarına hizmet veren ve 360 işçinin çalıştığı Zet Farma Lojistik te işten atılan DİSK e bağlı Nakliyat-İş Sendikası üyesi işçilerin direnişi sürüyor. *BEDAŞ Avcılar İşletme Müdürlüğü nden işçi sağlığı ve güvenliği talep ettikleri için atılan 26 işçinin direnişi devam ediyor. *M&T Reklam ın 4 Düzce deki fabrikası önünde Birleşik Metal-İş Nestle işçileri üyesi işçilerin direnişi sürdürüyor.

5 *Yine aynı bölgede, İNTEK Kalıp İskele fabrikasında çalışırken Birleşik Metal-İş Sendikası nda örgütlendikleri için işten atılan işçiler direnişlerini sürdürüyorlar. *Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi nde kurulu ICF Isı Cihazları fabrikasında çalışırken DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikası na üye oldukları için işten atılan işçiler 5 aya yakın süredir direnişlerini sürdürüyor. *Düzce nin Cumayeri ilçesinde kurulu bulunan Anadolu Rulman fabrikasında 18 Temmuz 2014 tarihinden bu yana grev ÜLKER işçileri sürüyor. *Manisa'nın Soma ilçesinde faaliyet gösteren Soma B Termik Santrali'nin özelleştirilmesine karşı çıkan Soma Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. (SEAŞ) işçileri ve Tes- İş Sendikası Soma Şubesi tarafından kurulan direniş çadırında 24 saat bekleyişlerine devam eden işçiler de yeni yıla direnişle girdiler. İşçiler 8 Şubat a çağırıyor... Gücümüze güç katalım Bizim fabrikada yaşanan sorunların başında işçiler arasında ayrımcılığın olması geliyor. Özellikle yönetim kadrosu kendi adamlarını fazla para vererek işe sokuyor. Fakat bir yandan da üniversite mezunu asgari üceretle çalışabiliyor. Biz yaşanan bu sorunlara karşı bir yıldır fabrika içerisinde yürüttüğümüz mücadelede belli bir yol aldık. Yol almamızın ve mücadele ısrarı göstermemizin en önemli nedenlerinden birisi Greif işçilerinin gerçekleştirmiş olduğu direnişin bizlere güven vermesi. Bize reva görülen sefalet ücretine karşı taşerolaştırma iş cinayetlerine karşı, her tür ayrımcılığa dil, din, ırk demeden sınıfı bölen sorunlara karşı, Kavel ve Greif işçilerinin bizlere gösterdiği yolu klavuz bilip mücadele etmeliyiz. 8 Şubat günü yapılacak olan İşgal, grev direniş! etkinliğine katılılalım, gücümüze güç katalım. Bir metal işçisi İşçiler olarak birliğimizi sağlamalıyız Greif işçileri tüm işçi sınıfına nasıl örgütlenmeyi, birlik ve dayanışmanın nasıl olacağını gösterdi. 8 Şubat günü birliğimizi göstereceğiz. Biz işçiler olarak birliğimizi sağlamalı örgütlenmeli geleceğimizi kazanmalıyız. Dudullu OSB den bir işçi Umut ışığını takip etmek... Yaşadığımız dönem itibariyle, toplumsal, ekonomik, kültürel ve sınıfsal olarak yani kısacası her yönden tam bir çöküş içerisindeyiz. Zifiri karanlığın, gericiliğin üst seviyeye vardığı noktada, Greif in yolunda gitmekten başka aydınlığa giden bir yol, bir çıkış olmadığı bilincinde olmamız gerektiği için orada olmalıyız. Umut ışığını takip etmek, destek vermek için 8 Şubat ta Greif ten Kavel e işgal, grev, direniş! etkinliğinde buluşalım. Bir tekstil işçisi 5

6 İşçiler taşeron köleliğini tartıştı! İşçilerin Birliği Derneği; taşeronlaştırmaya, düşük ücretlere ve iş cinayetlerine karşı başlattığı kampanya kapsamında 14 Aralık Pazar günü saat te Sarissa Kitap&Cafe de bir panel gerçekleştirdi. Sarıgazi de gıda, metal, tekstil ve cam sektörlerinde çalışan işçilerin de katıldığı panel-forum canlı bir atmosferde gerçekleştirildi. Panelde ilk önce İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi nden Murat Çakır söz aldı. Çakır son 12 yılda 12 bin 465 işçinin iş cinayeti sonucu yaşamını yitirdiğini belirterek konuşmasına başladı. Ardından devletin işçi ölümlerinin sayısının bilinmesini istemediğini, bunun için de devletin istatistik kurumunun işçi ölümüne dosya kapama olarak baktığını bu yüzden işçi ölümleri sayılarını düşük gösterdiğini belirtti. Çakır daha sonra yaşanan iş cinayetlerine değinerek ardından son zamanda artan çocuk işçiliği ve çocuk cinayetleri üzerine konuşma gerçekleştirdi. Çakır ın ardından sözü Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi Av. Bülent Şimşek aldı. Şimşek konuşmasında dört temel başlık üzerinden ücret sorununu işledi. Şimşek, kapitalist sistemde sermaye döngüsünün dönebilmesi için işçinin artı değerinden bir ücret belirlendiğini ancak bunun hiçbir zaman işçinin gerçek emeğinin karşılığı olmadığını belirterek sözüne başladı. Daha sonra taşeronluk sisteminde ücret konusuna değinen Şimşek sermaye sınıfı sözcüleri taşeronluk sistemi için hep vardı, var olacaktı diye söylerken bizler ise buna karşılık taşeronluk sistemi vardı, yok olacaktır diyerek karşılık vermeliyiz dedi. Şimşek in konuşmasından sonra soru cevap bölümüne geçildi. Bu bölümde işçiler yaşadıkları sıkıntılar hakkında soru sordular. Bu bölümde bir kadın işçi ücret konusunda fabrika deneyimini anlattı. Daha sonra İşçilerin Birliği Derneği temsilcisinin yaptığı kısa bir konuşmadan sonra ara verildi. Aradan sonra Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası (DEV-TEKSTİL) Temsilcisi Engin Yılgın söz aldı. Yılgın Greif te fabrika komitesini temel alan bir çalışma örgütlediklerini belirterek 1 yıl süren ısrarlı ve kararlı örgütlenme süreci sonrası başardıklarını anlattı. Bu süreçte işçilere temel bakış olarak sendika biziz bakışı vermeye çalıştıklarını ve Greif i yaratanında bu olduğunu belirterek direniş sürecini temel noktaları üzerinden özetledi. Yılgın ın ardından İşçilerin Birliği Derneği temsilci söz aldı. Temsilci yaptığı konuşmada Greif sürecinin işçiler arasındaki tüm suni ayrımları ortadan kaldırabileceğini gösterdiğini belirterek sözüne başladı. Greif deneyimi üzerinden patrona, sendikal bürokrasiye karşı ve fiili-meşru mücadele yönteminin izlenmesi gerektiğini ifade etti. Komitelere, taban örgütlülüğünün önemine dikkat çekti. Temsilci ayrıca Dudullu OSB de bulunan Greif fabrikasında yaşanan taşeronluğun kaldırılması ve işçilerin sendikaya üye yapılması sürecine de değinerek kazanılan tüm hakların Greif işgalini gerçekleştiren işçilerin mücadelesi sonucunda olduğunu belirtti. 6 Ardından soru ve cevap bölümüne geçildi. Soru cevap bölümünde de bir çok işçi söz alarak düşüncelerini dile getirdi. Soru cevap bölümünün ardından İşçilerin Birliği Derneği temsilcisi dernekte örgütlenme çağrısı yaparak etkinliği sona erdirdi.

7 Ya teslimiyet ya grev! Geçtiğimiz eylül ayından beri süren ve 150 bin metal işçisini doğrudan ilgilendiren MESS Grup TİS sürecinde Türk- Metal çetesi yeni bir ihanete imza attı. Ardından Çelik-İş Sendikası da aynı sözleşmeye imza attı. Metal işçisi bir kez daha açık ve ağır bir ihanete uğradı. MESS le imzalanan sözleşmenin 3 yıllık süre zarfında geçerli olması bile bu seferki ihanetin boyutunu ortaya koyuyor. Artan hayat pahalılığı ve enflasyon karşısında eriyen ücretlerle yaşamaya ve çalışmaya mahkum edilen metal işçisinin bu köleliğe 3 yıl daha katlanması isteniyor. Metal işçisi, ilk 6 ay dışında 3 yıl boyunca enflasyon oranlarına talim edecek. Şimdi sıra gözler Birleşik Metal-İş'in üzerinde odaklandı. Türk Metal karşısında metal işçisinin umudu olmak iddiasındaki Birleşik Metal-İş, bu iddiasının arkasında mı duracak yoksa yıllardır olduğu gibi MESS-Türk Metal in satış oyununa boyun mu eğecek? Satış sözleşmesinin hemen akabinde 21 Aralık günü Gebze de Birleşik Metal-İş tarafından yapılan miting bu soruya bir yanıt olabilirdi. Olmadı, aksine belirsizliği çoğalttı. Fakat Birleşik Metal-İş içerisindeki duruma da ayna tuttu. Böylelikle anlaşıldı ki Birleşik Metal-İş cephesinde genel merkez ile tabanın önemli bir bölümü arasında belirgin tutum farklılığı var. Genel Merkez, miting kürsüsünde grevin adını anmaktan uzak dururken miting alanında işçiler grev yolunda yürüme kararlılığını tok bir biçimde ifade ettiler. Ettiler fakat; sorun bu iradeyi güçlendirme ve mücadeleden aciz olan genel merkez yönetimini aşmaktan geçiyor. Birleşik Metal-İş üyesi işçiler sendikadan bağımsız işyeri komitelerinde kendi söz-yetki-karar süreçlerini işletebilirse sonuca ulaşabilir. Şu durumda MESS ve Birleşik Metal arasında gerçekleştirilen toplantılar silsilesi kısa süre içerisinde sonuçlanacaktır. Her halükarda da sonucu mücadele ve teslimiyet eğilimleri arasındaki mücadele tayin edecektir. Birinci eğilimin kazanması halinde metal işçilerinin önünde yeni bir dönemin kapılarının açılması muhtemeldir. Bu aynı zamanda Birleşik Metal-İş in de yeniden ayağa kalkmasının ve gerçek anlamda metal işçisinin umudu olmasının yolunun açılması demektir. Aksi halde ise Birleşik Metal-İş sözde ortaya koyduğu iddialarının altında ezilecek ve metal işçileri nazarındaki inandırıcılığını hepten yitirecektir. Sonuç olarak Birleşik Metal-İş üyeleri için karar anı gelip çatmıştır. Seçim şudur: Ya teslimiyet ya grev! İşçi arkadaş! Ağır çalışma şartlarında kölece çalışıp üç kuruşluk ücrete talim mi ediyorsun? Onurun çiğnenip hakarete mi uğruyorsun? Hakkını aradığın için işten mi atılıyorsun? Hakların için hukuksal destek mi arıyorsun? Patron keyfiyetine yeter deyip sendikalı olmak mı istiyorsun? Desteğe, dayanışmaya, bir yol gösterene mi ihtiyaç duyuyorsun? Yalnız ve çaresiz değilsin! İrtibat:

8 Araç kalkış saatleri Sarıgazi Merkez Durağı Oruç Market önü: Akpınar Mahallesi Çeşme önü: İşçi Bülteni Özel Sayı: 1205 * Fiyatı: 25 Kr * Ocak 2015 * Sahibi ve S. Yazı İşleri Md.: Tayfun Altıntaş * Yayın Türü: Yerel, süreli, siyasi, ayda bir, Türkçe * EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti. * Millet Caddesi Sultan Cami Sk. No:2/9 Fatih/İstanbul Tel/Fax: 0 (212) * Baskı: Özdemir Mat. Davutpaşa Cd. Güven Sanayi Sitesi C Blok No: 242 Topkapı / İstanbul Tel: (212)