Uyuşturucu bağımlısına

Transkript

1 4 Temmuz 2015 Cumartesi Fiyatı 25 Kr Berber esnafı artık sigorta kapsamında Ankara Berberler Esnaf ve Sanatkarlar Odası na bağlı tüm üyeler, artık Ferdi Kaza Sigortası kapsamında. HABERİ 4. SAYFADA CHP, hükümette CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet BEKAROĞLU NASIL OLUR? Koalisyon ihtimallerinin değerlendirildiği CHP'de, "Meclis başkanlığı seçiminin, hükümet kurma müzakerelerini etkilemeyeceği" görüşü ön plana çıkıyor. Meclis başkanını yüzde 60'lık blokun seçememesinin üzüntüyle karşılandığı CHP de, MHP ve HDP nin bulunduğu koalisyon seçeneğine zor gözüyle bakılıyor. Koalisyon görüşmelerini, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı 14 ilke etrafında gerçekleştirecek CHP'de, bu maddelerde anlaşılması durumunda, AK Parti ile bir hükümetin kurulabileceği görüşü ağır basıyor. 6 ay içinde 71 gazeteci öldürüldü Birleşmiş Milletler'de (BM) özel danışmanlık statüsüne sahip, merkezi Cenevre'de bulunan sivil toplum kuruluşu Basın Amblem Kampanyası (PEC), yılın ilk 6 ayında 24 ülkede 71 gazetecinin öldürüldüğünü duyurdu. HABERİ 12 DE Kürt Kuşağı İHTİMALİ Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM), Suriye de "Kürt Kuşağı" oluşturulma ihtimalini analiz eden rapor hazırladı. HABERİ 12. SAYFADA Suriye ve İÇ-DIŞ gelişmeler MHP Ankara İl Başkanı Fatih Çetinkaya, Düzünlediği basın toplantısıyla Başkent teki bir dizi kentsel dönüşüm çalışmalarını eleştirdi. Çetinkaya, Kentsel dönüşüm değil; adeta rantsal dönüşüm dedi. Kenan ERGEN in HABERİ 5. SAYFADA Uyuşturucu bağımlısına AKP YE HEDİYE EDİLDİ AA muhabirinin sorularını yanıtlayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu, İktidarın 258, muhalefetin ise 292 milletvekilinin bulunduğunu, MHP nin tutumunun akıl dışı olduğunu belirterek, 292 hükümet kuramayabilir, anlaşamıyor ama meclis başkanı çıkarabilirdi. Bu, çok da iyi olurdu... Ama maalesef MHP'nin anlaşılmaz bir tutumuyla, meclis başkanlığı, Adalet ve Kalkınma Partisi'ne hediye edildi dedi. MHP, SEN DE FLUSUN Bekaroğlu, MHP'nin bu davranışını siyaseten bir yere koyamadığını ifade ederek, şöyle devam etti: Hangi açıdan bakarsanız bakın, anlaşılır bir şey değil. 'Ben, HDP ile hiçbir şey de olmam, orası flu' diyor. HDP, seçimde yüzde 13,1 oy aldı, 80 milletvekiliyle TBMM'ye girdi. Sen de aynı seçime girdin, 'o zaman sen de flusun, sen de meşru değilsin' anlamına geliyor. Sayın Bahçeli'nin bu tutumunun anlaşılır tarafı yok. 'AKP ile koalisyon kuracak, o nedenle böyle yaptı' yorumları var. Ben bunun doğru olmadığını düşünüyorum. MHP'nin, AKP ile bir anlaşması olsaydı, o zaman meclis başkanlığını niye verdi? TESK Başkanı Palandöken: EMEKLİYE zam yetersiz TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) bin 337- TL olduğunu belirterek, Başta Bağ-Kur ve SSK emeklileri olmak üzere yaklaşık 10.9 milyon emeklimizi ilgilendiren Temmuz ayında seyyanen verilecek olan 100 lira ve enflasyon farkı kadar yapılacak zam dahi geçinmeye yetmiyor dedi. HABERİ 4. SAYFADA Türkiye nin Suriye de güvenli bölge oluşturma isteği, Suriye sınırına asker ve mühimmat yığması, Suriye de yaşananlar dünyanın en önemli gündem maddesi. Gelişmeler çerçevesinde 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti, Kilis Valisi Süleyman Tapsız'ı makamında ziyaret etti. 12 DE Fehmi Koru Tabelaya bakalım, nefes alalım 3. Sayfada Prof.Dr. Nurullah Çetin Türkçe Bakış 11. Sayfada M.Nuri Parmaksız Hayata ve Aşka dair 9. Sayfada Hayrettin İvgin Kültürel Boyut 9. Sayfada ACİL MÜDAHALEUyuşturucu www. gazetesi.com.tr gazetemizi bu adresten takip edebilirsiniz Müdahale ile, Geçen yıl yataklı 117 kardeşimiz Narconon programından yararlandı, bunların 80'inden fazlası tamamen kurtulmuş şekilde hayatını sürdürüyor. ü dan takip edebilirsiniz Gazetemizi Madde Bağımlılıkları ve Alkolizmle Mücadele Federasyonu (UBAM), uyuşturucu madde bağımlılarının bağımlılıktan kurtarılması için "acil müdahale ekibi" kurdu. UBAM Genel Müdürü İsmail Karakaş, Avrupa Birliği'nin desteklediği "Narconon International" ortaklığıyla yeni başlattıkları proje kapsamında,uyuşturucu madde bağımlısı kişilerin ailelerinin kriz sırasında yardımlarına yetişmek amacıyla "Savior" adını verdikleri 14 kişilik acil müdahale ekibini oluşturduklarını söyledi. Yardım ekiplerinin çalışmalarını anlatan Karakaş, UBAM'a telefonla yardım çağrısının yapılmasının ardından madde bağımlılarının evlerine giden görevlilerin aileleri bilgilendirdiğini, ardından ilaçsız rehabilite programı Narconon'u uygulamak için hastayı eğitim merkezlerine götürdüklerini belirtti. 12 DE Gazetemizi /yedigun.gazetesi Yetimler, Keçiören iftarında buluştu Keçiören Belediyesi, Keçiören Kaymakamlığı ve İnsan Hakları ve Hizmet Derneği ortaklaşa iftar yemeği düzenledi. İftarda, Sudanlı, Somalili, Filistinli, Türkiyeli yetimler aynı sofrada buluştu. HABERİ 6. SAYFADA Faili meçhul kalmayacak Emniyet Genel Müdürlüğünce her ilde kurulacak yeni özel ekiplerle, faili meçhul cinayetlerin ve toplum hafızasında yer etmiş büyük çaplı olayların aydınlatılması amaçlanıyor. HABERİ 12. SAYFADA

2 2 SİNEMA TV / MAGAZİN 4 Temmuz 2015 Cumartesi Joan Baez hayranlarıyla buluştu İSTANBUL- Amerikan folk müzik sanatçısı Joan Baez, "22. İstanbul Caz Festivali" kapsamında 11 yıl aradan sonra Türkiye'deki hayranlarıyla buluşacak. Baez, Cemil Topuzlu Açık Hava Sahnesi'ndeki konseri öncesinde AA muhabirine yaptığı açıklamada, 55 yıllık kariyerindeki her konserinde yeni bir şeyler söylemeye çalıştığını belirtti. İngilizce bilenler kadar bilmeyenlerin de ilişki kurabileceği bir konser planladığını aktaran Baez, çevirmen kullanmaktan kaçındığını kaydetti. Baez, 80'li yılların sonunda İzmir Efes'te verdiği konseri ve konser alanını anımsatarak, "Çok özeldi. Güneş batıyordu ve olağanüstüydü" ifadelerini kullandı. Müzikal kariyerine 1958'de başlayan ünlü sanatçı, kendi şarkıları kadar, The Beatles, Jackson Browne, Paul Simon, The Rolling Stones ve Stevie Wonder'ın şarkılarına yaptığı coverlarla da biliniyor. Vizyona yeni girecek filmler "Escobar: Kayıp Cennet" Josh Hutcherson, Benicio Del Toro, Claudia Traisac, Brady Corbet ve Ana Girardot'un rol aldığı filmin yönetmenliğini Andrea Di Stefano yaptı. Oscar'lı oyuncu Benicio Del Toro'ya başrolde "Hunger Games" serisinin yıldızı Josh Hutcherson'ın eşlik ettiği "Escobar: Kayıp Cennet", bir dönemin uyuşturucu baronu Pablo Escobar'ın hayatını beyazperdeye taşıyor. Gerilim türündeki filmin konusu özetle şöyle: "Pablo Escobar'ın sırlarla dolu, parıltılı zirve yıllarında geçen filmde Nick (Josh Hutcherson), sörf yapmak için gittiği Kolombiya'da rüyalarının kadını Maria'yla tanışır. "Karanlık Yerler" "Kayıp Kız"ın yazarı Gillian Flynn'in kaleminden çıkma gerilim filmi "Karanlık Yerler"in başrollerinde en son birlikte "Mad Max"te izleyicinin karşısına çıkan Charlize Theron ve Nicholas Hoult bulunuyor. Charlize Theron ile Nicholas Hoult'un yanı sıra Chloe Grace Moretz, Christina Hendricks ve Andrea Roth'un da rol aldığı filmin yönetmenliğini Gilles Paquet- Brenner üstlendi. Gillian Flynn'ın romanından sinemaya uyarlanan filmin hikayesi, Libby Day'in ailesinin Kansas şehrindeki bir çiftlikte vahşi ve acımasız bir şekilde katledilmesiyle başlıyor. "McFarland" "Tek Başına" adlı filmle adını duyuran Niki Caro'nun yönetmen koltuğuna oturduğu yapımın başrolünde usta oyuncu Kevin Costner yer alıyor. Costner'a başrolde Maria Bello, Diana Maria Riva, Morgan Saylor ve Chris Nunez'in eşlik ettiği filmde, 1980'li yıllarda sosyal ve fiziksel zorlukları aşan McFarland kasabasının şampiyon atletizm takımı anlatılıyor. 05:33 İstiklal Marşı ve Günün Program Akışı 05:35 Gönül Köprülerimiz 05:55 Acemi Müezzin 07:00 Osmanlı Tokadı 09:00 Zeyrek ile Çeyrek 12:35 Sofraya Buyurun 12:50 Savaşta Barışta Türk Ordusu 13:10 Zorlu ve Oruçlu 13:45 Yunus Emre 15:55 Kıssalı Harikalar Kumpanyası 16:00 Yeşil Deniz 18:10 Gönül Köprülerimiz 18:45 Hava Durumu 18:50 Ana Haber Bülteni 19:10 Ramazan Sevinci 20:50 Zeyrek ile Çeyrek 22:00 Yunus Emre 00:45 Zorlu ve Oruçlu 01:15 Gönül Köprülerimiz 01:45 Sahur Bereketi 03:25 Mukabele 04:20 Zeyrek ile Çeyrek 07:00 Çocuklar Duymasın 08:30Hz. Ömer 09:30 Nihat Hatipoğlu İle Resul İzinde 09:50 Adanalı 11:35 Kültür Aşı 12:50 Çocuklar Duymasın 14:00 Kertenkele 16:50 Yerli Sinema 18:45 Hafta Sonu atv Ana Haber 21:15 Aşk Zamanı 23:15 Yabancı Sinema 07:00GAG GUK 09:00 ÇOCUĞUM VE BEN 10:00 EVLİLİK İŞLERİ 11:00 HAFTASONU 12:15 NE VAR NE YOK? 13:30 GAG GUK 14:30 5 ÇAYI 15:30 ELİF'İN RAMAZAN SOFRASI 16:30 DOLU DOLU RAMAZAN CANLI 18:30 EMRE BUGA İLE ANA HABER ANA HABER-CANLI 19:45 YABANCI SİNEMA LARA CROWN 21:30 YABANCI SİNEMA KARA KUTU 23:00 BOKS GECESİ IBF ORTA SIKLET UNVAN GECESİ ABD 01:45 MEKKE'DEN MEDİNE'YE 05:00 İnsanlar Alemi 06:00 Küçük Kadınlar 07:00 Yalancı Yarim 08:30 Pulsar 10:00 medcezir 12:00 Yerli Dizi 14:00 Yerli Dizi 15:45 Yerli Dizi 18:30 Star Haber 19:15 Çarkıfelek 22:00 Sinema 00:00 Çarkıfelek 01:30 Fatih Çıtlak ile Sahur Bereketi 07:00 Oynat Bakalım 07:45 Çocuk Kuşağı 09:00 Aramızda Kalmasın 12:00 8deSekiz 13:00 Yabancı Sinema 14:45 Ütopya 16:45 Arda'nın Ramazan Mutfağı 17:45 Çok Güzel Hareketler 20:00 Survivor All Star 00:15 Saba ile Oyuna Geldik 06:00 Kanal D Çocuk Kulübü 08:00 Sinema 09:40 Magazin D 12:20 Akasya Durağı 14:15 Sinema 16:15 Yerli Dizi 19:00 Ana Haber Bülteni 20:00 Ben Bilmem Eşim Bilir 23:15 Yerli Dizi 02:00 Bayraktar Hoca ile Kuran-ı Kerim'i Anlamak 03:30 Galip Derviş 04:30 Ulan İstanbul 23:15 MEKANİK Orjinal İsmi:The Mechanic Yönetmen:Simon West Oyuncular:Jason Statham, Ben Foster, Donald Sutherland Yapım Yılı:2011 Tür:Aksiyon/Macera Mekanik; olası düşmanları yok eden bir yeraltı örgütünün suikastçılarına verdiği bir isimdir. Arthur Bishop eli çabuk, temiz ve profesyonelce iş çıkaran bir mekaniktir. Öyle ki örgütle arasındaki 1 numaralı arabulucu olan 'menajeri' Koca Harry yi dahi ortadan kaldırmaktan çekinmez. Baba yadigarı mesleğini sürdürürken, yalnız olmanın yarattığı psikolojik yükü ise olanca gücüyle sırtlamaya çalışmaktadır. İç çalkantıları ile boğuşurken Harry nin doyumsuz ve soğukkanlı oğlu Steve ile aralarında ilginç bir ortaklık doğar... 19:45 LARA CROWN Sevimli ve saf Larry Crowne (Hanks) deniz kuvvetlerinden ayrıldığından beri çalıştığı şirkette küçülmeye gidilene kadar süper bir ekip lideri olarak çalışmaktadır. İşsiz kalınca ev kredisini ödemekte zorlanan ve boş günlerinde ne yapacağını bilemeyen Larry, dostları ve arkadaşları Lamar (Cedric the Entertainer) ve Bella nın (Taraji P. Henson) tavsiyelerine ihtiyaç duyar. Sonunda yeni bir başlangıç için üniversiteye gitmeye karar verir. Üniversitede Larry, genç öğrencilerden oluşan renkli bir gruba katılır. Bunların arasında kendilerine daha iyi bir gelecek kurmaya çalışan güzel Talia (Gugu Mbatha-Raw) ve erkek arkadaşı Dell (Wilmer Valderrama) yer almaktadır. Fenomen yarışma Çarkıfelek yepyeni içeriği, ünlü konukları, büyük ödülleri ve Mehmet Ali Erbil in eğlenceli sunumuyla 15 Haziran Pazartesi gününden itibaren hafta içi her gün, Star ekranlarında olacak. 40 yıldır yayınlanan ve her yaştan izleyiciyi ekran başına çeken, dünyanın en fazla ödül dağıtan yarışma programı Çarkıfelek te yarışmacılar muhteşem bir araba ve değerli ödüller kazanacak. Yapımcılığını RTV Film in üstlendiği, Çarkıfelek, hafta içi her akşam herkesi ekran başına toplayacak ve keyifli dakikalar yaşatacak. 19:15 ÇARKIFELEK

3 bölge haberleri 4 Temmuz 2015 Cumartesi 3 Suriyeliler için İstanbul'da psikososyal destek merkezi açıldı İSTANBUL - Merkezi İngiltere'de bulunan Muntada Aid ve Uluslararası Doktorlar Birliği (AID) iş birliği ile İstanbul'da Suriyeli çocuklara ve annelerine hizmet verecek bir psikososyal destek merkezi açıldı. AID'in Fatih'teki binasında, merkezin açılışı dolayısıyla bir tören düzenlendi. AID Başkanı Mevlüt Yurtseven, törende gazetecilere yaptığı açıklamada, dünyanın tüm gelişmişliğine rağmen halen güvenli bir yer olmadığını söyledi. Savaşların en çok kadınları ve çocukları etkilediğine dikkati çeken Yurtseven, "Savaş gittikçe etrafımızı kuşatıyor ve yıkıcılığı gittikçe artıyor. Eskiden çok uzaklarda bulunan savaş, artık burnumuzun dibinde. Suriyeli çocuklar kendi coğrafyalarından uzakta, gelip bizlere misafir oldular. Savaşın bütün yıkıcılığını çok şiddetli bir travmayla yaşadılar. Savaşın bütün yıkıcılığına iyilik ve insanlık aynı hızla cevap veremiyor" diye konuştu. Yurtseven, psikososyal destek merkezi açmakla amaçlarının savaş travması yaşayan bu çocuklara dostluklarını belli etmek ve insanlık adına bir şeyler yapmak olduğunu belirterek, şöyle devam etti: "Bu ses, bu çaba dünyanın başka yerlerinden de karşılık buldu. Bu proje, Uluslararası Doktorlar Birliği ile İngiltere'den Muntada Derneği'nin bir projesi. Amacımız ulaşabildiğimiz çocuklara bir el vermek, insanlığın halen devam ettiğini göstermek. Bu, Türkiye'de bir ilk. Mümkün olsaydı savaşları bütün toplumu rehabilite etmek için çaba gösterirdik ama bu şu anda mümkün değil. Türkiye devletinin resmi olarak yaptığı yardımlarının ötesinde Suriyeli misafirlerimize sivil toplum örgütlerinin aynı oranda desteği yok." Psikososyal merkezi, İstanbul'da hayatlarını yeniden inşa eden Suriyeli çocuklara ve annelerine destek olacak. Merkezde 2 yıl devam edecek projeyle 6 aylık periyotlarla 240 çocuk ve annesi hizmet alacak. Merkeze gelen herkes bireysel psikoterapi hizmetinden yaralanabilecek. Atölyeler ve sanat terapileri ile çocuk ve annelerin duygularını keşfetmeleri ve ifade etmeleri sağlanacak. Hizmetten yararlanacak anne ve çocukları, sanat yoluyla yeteneklerini açığa çıkarıp travma ile başa çıkmada yardımcı olacak beceriler edinecek. Atölyelerde ebru, takı tasarım ve resim gibi farklı alanlarda çalışmalar yapılacak. Merkezde kazandıkları kişisel ve sosyal beceriler, çocukların geleceğe umutla bakan bağımsız ve öz güveni yüksek bireyler olmasına katkı sağlayacak. THY, seyahat blog yazarlarını ağırladı İSTANBUL - Türk Hava Yolları (THY), dünyada en çok takip edilen seyahat blog yazarlarını Türkiye'de ağırladı. THY Basın Müşavirliği'nden yapılan açıklamaya göre, ilki Amerika Birleşik Devletleri'nde Beyaz Saray'da düzenlenen "Seyahat Blog Yazarları Zirvesi"nin ikincisi, Amerikalı 29 blog yazarının katılımıyla Türkiye'de gerçekleştirildi. Bu yılki organizasyonda iki gün boyunca İstanbul'un tarihi ve kültürel mekanlarını ziyaret eden blog yazarları, Türk mutfağının yanı sıra, Türk sanatları ve kültürünün zenginliğini de yerinde gözlemleme imkanı buldu. THY Uçuş Eğitim Merkezi, THY Teknik AŞ ve Turkish DO&CO'nun üretim tesislerini de ziyaret eden misafirlere, THY'nin ödüllü ikram servisi, genç filosu ve uçuş ağı tanıtıldı. THY, bu gezilerin yanı sıra Amerikalı ünlü blog yazarları için kapsamlı bir tur programı hazırladı. Dört ayrı grup oluşturan konuklar, iki günlük İstanbul gezisi sonrasında, Şanlıurfa- Mardin, Konya-Kapadokya, Trabzon-Rize ve Efes-Pamukkale bölgelerini de ziyaret etti. Yazarlar, daha sonra bu ziyaretlerden edindikleri Türkiye deneyimlerini, "#LoveFromTurkey" ve THY mottosu "#WidenYourWorld" hashtaglerini kullanarak takipçileriyle paylaştı. Açıklamada görüşlerine yer verilen THY Amerika ve Kuzey Avrupa Pazarlama-Satış Başkan Yardımcısı Mustafa Doğan, "Dünyayı Keşfet" temalı 4 günlük tur kapsamında tematik turizme vurgu yaptıklarını, misafirleri farklı destinasyonlarda ağırlamayı tercih ettiklerini belirtti. Doğan, Amerika'nın en etkili seyahat blog yazarlarına düzenledikleri geziler sayesinde Türkiye'nin doğal ve kültürel değerlerini, zengin mutfağını, eşsiz coğrafyasını ve tarihini tanıtma imkanı bulduklarını aktararak, "Bu önemli çalışma ile Türkiye'nin çok yönlü turizm potansiyeline destek vermiş olmak, bizler için son derece mutluluk verici" değerlendirmesinde bulundu. Airbus CN-235 uçaklarının bakımı Kayseri'de yapılacak Kayseri'de konuşlu 2. Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı'na, Airbus CN-235 uçaklarının yetkili bakım merkezi sertifikası verildi. KAYSERİ - Kayseri'de konuşlu 2. Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı'na, Airbus CN-235 uçaklarının yetkili bakım merkezi sertifikası verildi. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk, 12. Hava Ulaştırma Ana Üs Komutanlığında düzenlenen sertifikasyon töreninde yaptığı konuşmada, Türk Hava Kuvvetlerinin, "ebedi başkomutan ve en büyük havacı Mustafa Kemal Atatürk'ün" eşsiz öngörüsüyle çizdiği yolda emin adımlarla yürüdüğünü söyledi. Bugün elde ettikleri kabiliyetin "İstikbal göklerdedir" hedefi doğrultusunda atılan güzel bir adım olduğunu vurgulayan Öztürk, şöyle konuştu: "Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlıkları, 80 yılı aşkın bilgi birikimleriyle sürdürülebilir harekatın önemli birer çarpanı konumuna gelmişlerdir. 1. Hava İkmal Bakım Merkezi, jet uçak ve motorlarının bakımında, 2. Hava İkmal Bakım Merkezi büyük gövdeli uçakların fabrika seviyesi bakımında, 3. Hava İkmal Bakım Merkezi ise elektronik ve kalibrasyon alanında hem yurt içi hem de yurt dışında savunma sanayi alanında boy gösterebilecek konuma ulaşmışlardır. Bunun en önemli göstergelerinden biri Aralık 2014'te yeni nesil müşterek taarruz uçağı F-35'lere güç sağlayacak F-135 motorlarının Avrupa bölgesi bakım, onarım, tadilat sorumluluğunun 1. Hava İkmal Bakım Merkezine verilmesidir. Dünya çapında ses getiren bu kazanımın ardından 2. Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığımız da benzer bir başarıya imza atmış ve CN-235 uçakları için yetkili bakım merkezi olarak tescil edilmiştir. Kazanılan bu başarı hepimiz için hayırlı olsun." Öztürk, yılları arasında komutanlığını yaptığı 2. Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığı'nın 2 binden fazla onarım ve 15 binden fazla imalat kabiliyetiyle sadece Türkiye'de değil, bölgesinde de çok önemli bir lojistik merkez konumunda olduğunu kaydetti. İlgi alanı içinde silah sistemlerinin bakım, onarım, revizyon, modernizasyon, ikmal ve teknik KAYSERİ - Kayseri Şeker Fabrikasındaki yolsuzluk iddiasıyla açılan davadan beraat eden eski Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Ali Özışık, 10 bin kişiye iftar verdi. Özışık, Kocasinan ilçesine bağlı Karakimse köyündeki bağ evinin bahçesinde verdiği iftara katılanları kapıda karşıladı. İftar öncesi Özışık'ın Kayseri Şeker Fabrikasındaki icraatlarının anlatıldığı slayt gösterisi sunuldu. Ardından sema gösterisi yapıldı. Kayseri ve çevre illerden çiftçiler ve ziraat odaları başkanlarının da aralarında bulunduğu 10 bin kişinin katıldığı iftarda konuşma yapan Özışık, Kayseri Şeker Fabrikasında hayata geçirdiği projeleri anlattı. Başkanlığı sırasında çiftçilerle gönül birliği yaptıklarını dile getiren Özışık, kapılarının üreticilere sonuna kadar açıldığı söyledi. Özışık, çiftçiye kötü davranan yönetim faaliyetlerini dünya ve NATO standartlarında yürüten merkezin, kazandığı sertifikasyon belgesiyle mevcut başarılarını taçlandırdığını ve C-130 uçaklarında olduğu gibi CN-235 uçaklarında da bu seviyeye ulaştığını vurgulayan Öztürk, bu başarının sivil sanayi ile entegrasyon açısından önem taşımasının yanı sıra 2. Hava İkmal Bakım Merkezini küresel savunma sanayi alanında önemli bir aktör haline getirdiğini anlattı. Orgeneral Öztürk, Hava Lojistik Komutanlığı ve Hava İkmal Bakım Merkezi çalışanlarını kutlayarak şöyle devam etti: "Son dönemde kazanılan bu uluslararası başarılar, üstlendiğimiz önemli sorumlulukları yerine getirebilmek için bazı yükümlülükler getirmektedir. Öncelikle, bakım işlerinin zamanında, en kaliteli ve ayrıca maliyet etkin yapılabilmesi için devamlı surette süreç, tesis ve ekipman iyileştirmelerine ihtiyaç duyduğumuzu değerlendiriyorum. Unutulmamalıdır ki küresel rekabet bir kere değil her zaman en iyi olmayı ve durmaksızın ilerlemeyi şart kılmaktadır. Önümüzdeki dönemde kendimizi yenilemenin yanı sıra personelimizin eğitim seviyesini artırmak ve işçiliğimizi daha da kaliteli hale getirmek zorundayız." Öztürk, 2. Hava İkmal Bakım Merkezi Komutanlığının tüm dünya kullanıcılarına CN-235 uçakları fabrika seviyesi bakım ve tamir hizmeti verebilecek şekilde birçok çalışanın görevine son verdiklerini ifade etti. O dönemde büyümelerini çekemeyenlerin olduğunu savunan Özışık "30 Kasım 2010 tarihinde sabah 5.00, polis kapımıza geldi. Bize iftira attılar. 'Vedat Ali Özışık, çiftçinin hakkını yedi', 'kara para akladı' dediler. Ardından basında karalama ve itibarsızlaştırma operasyonu başlattılar. Ağalar fermanı kesmişler. Hakkımızda hüküm vermişler ama bir şeyi unuttular. Ulu Mevlamın ilahi adaletini unuttular. Ne oldu? Mahkeme kararında tüm suçlamalarda suç unsuruna rastlanmadığı için beraat yazıyordu, beraat ettik" diye konuştu. Kendilerinden sonra gelen kayyum yönetiminin "bir önceki dönemden 600 milyon lira borç kaldığı yalanını" söylediğini iddia eden Özışık, fabrikanın kendilerinden kalan bir borcu olmadığını ifade etti. Özışık, bu söylemlerin sertifikalandırılmasının gurur verici olduğunu sözlerine ekledi. Airbus Türkiye Başkanı Can Genç ise dünyada 66 kullanıcı tarafından toplam 237 uçakla bugüne kadar 1 milyon 250 bin saatin üzerinde uçuş yapan CN- 235 uçaklarının, kendi klasmanı olan hafif ve orta sınıf ulaştırma uçaklarında önemli bir yere sahip olduğuna işaret etti. Türk Hava Kuvvetleri başta olmak üzere deniz ve sahil güvenlik komutanlıkları kullanımındaki toplam 59 CN-235 uçağının 300 bin saatin üzerindeki uçuşunun, Türkiye'nin büyüklüğünü ve önemini gösterdiğini vurgulayan Genç, şunları kaydetti: "Mevcut uçakların taktik ulaştırma desteğine ilave olarak Airbus tarafından Türk Hava Kuvvetleri emrine verilen A400M uçakları ile stratejik seviyede de destek sağlanmaya başlanmıştır. Yeni yapılanma ve bu gelişmelere bağlı olarak, Türk Hava Kuvvetlerinin sahip olduğu tesis ve bilgi birikiminin Airbas D&S imkan ve kabiliyetleri ile desteklenmesinin sinerji yaratacağı değerlendirilmektedir. İlk CN-235 uçağının teslim edilmesinden bugün kadar geçen 24 yılda, Türk Hava Kuvvetlerinin çok önemli kabiliyetler kazandığını biliyoruz. Hava kuvvetlerinin bakım ve onarımına yönelik kabiliyetine, Airbus D&S'nin mühendislik ve malzeme desteği vermesinin her iki taraf için de olumlu kazanımlar sağlayacağına inanıyoruz. Beraat etti, 10 bin kişiye iftar verdi karalama politikasının bir parçası olduğunu savundu. Yeni yönetimin, mahkeme tarihinden bir hafta önce adaylığının engellenmesi için genel kurul kararı aldığını ifade eden Özışık, şöyle devam etti: "Yönetim 25 Haziran 2013'de genel kurul kararı aldı. Bu tarih benim mahkememin görüleceği 2 Temmuz'un hemen öncesine denk getirildi. Hakkımdaki raporların hepsi temiz çıkmıştı. Tahliye olacağımı ağabeyleri aracılığıyla, hakimler ve savcılarla irtibatları çok iyi olduğu için haber aldılar. Ne oldu? Vedat Ali Özışık'ın tahliye kararı çıktı. Sabırla mahkeme sürecini bekledim. Yüce Türk adaletine güvendim. Şimdi diyoruz ki siz Kayseri Şeker Fabrikasının yönetimini alamayan bir örgütün üyesi olarak beni cezaevine attırdınız. Bir ekip olarak fabrikanın başına geldiniz. İddia ediyorum. Bu konuda da suç duyurularım var... Aklandık, paklandık. Beraat kararımızı aldık, geldik. Siz de işi ehline, işi çiftçiye bırakın. Gündem seçim maddesi. Bırakın biz de genel kurulda çiftçimizle beraber sandığa gidelim. Seni mi seçecek, beni mi seçecek, görelim. Ondan sonra da yolumuza devam edelim." Kayseri Şeker Fabrikasındaki yolsuzluk iddiasıyla açılan davanın geçen ay görülen duruşmasında, aralarında fabrikanın eski Yönetim Kurulu Başkanı Vedat Ali Özışık ile eski Ankara Emniyet Müdürü Orhan Özdemir'in de bulunduğu 156 sanık beraat etmişti. Fehmi KORU fkoru@gmail.com fkoru@htgazete.com.tr Tabelaya bakalım, nefes alalım MECLİS teki parçalı tablodan, AK Parti, milletvekillerinden birini başkan olarak seçtirmeyi başardı ya, bu sonuca bakarak suçlayıcı parmaklarını birbirlerine çevirenler kendi aralarında yarış halindeler. CHP sonucun faturasını MHP ye ve lideri Devlet Bahçeli ye çıkarıyor; MHP sözcüleri ise Neden CHP liler Cumhurbaşkanlığı seçiminde benimsedikleri çatı adayımıza bu defa oy vermediler? sorusu eşliğinde CHP lileri suçluyor... Her iki partide kendi yönetimlerini eleştirenler de var. Nedense hepsinin unuttuğu bir gerçeği hatırlatayım: Meclis aritmetiği diye bir şey var beyler ve bunu görmezden gelmek her defasında bozgunlara yol açabilir... Partiler Meclis te sayıca şöyle sıralanıyor: AKP 258, CHP 132, MHP 80, HDP AK Parti seçimden yalnız yüzde 41 oyla 1. parti olarak çıkmakla kalmadı, 258 de milletvekili var. 18 milletvekili daha çıkarabilseydi, yeni hükümeti de tek başına hemen kurabilirdi. Hükümet için gerekli çoğunluğa sahip olmasa da, Meclis aritmetiğinin sağladığı kolaylıkla, yani sayı fazlalığı sayesinde, AK Parti pek çok alanda istediği sonucu alabilecek durumda. Meclis Başkanlığı seçimini kaybetmesi aritmetiğe aykırı AK Parti nin... Elbette muhalefet partileri tek bir isim etrafında buluşabilse veya hiç değilse üçüncü ve dördüncü turlarda işbirliği yapabilselerdi, toplam sayıları 292 olduğu için, Meclis aritmetiği bu defa onların lehine çalışacaktı. Birbirine benzemeyen üç partiyi kritik konularda birlikte harekete sevk edebilmek güçtür. Bu sebeple, eksiğine rağmen AK Parti nin sayısal üstünlüğünün, bundan böyle de, önceki gün yaşanana benzer pek çok şaşırtıcı sonuç vereceğine iddiaya girebilirsiniz. HDP nin Meclis teki varlığı, MHP nin HDP yi konumlandırdığı yer yüzünden, AK Parti nin işini her zaman kolaylaştıracaktır. Meclis Başkanlığı nı ele geçirme hülyası kuran CHP ile MHP nin seçim sonrası yaşadıkları hayal kırıklıkları da bu iki partinin arasının açılmasına sebep oldu. AK Parti nin işi bundan sonra daha kolay. Üç muhalefet partisi -CHP, MHP ve HDP-, AK Parti yi hükümet dışı bırakacak bir koalisyonu başaramaz görünüyor. Başarmaları şaşırtıcı olur. Bu durumda, üç partiden birinin, AK Parti nin sayı eksikliğini tamamlamaya razı olması gerekiyor. Herhangi biri, anlaşabilirse AK Parti yle koalisyon kurabiliyor. Görevi üstlenmeye en yakın noktada MHP duruyor görünse bile, Meclis Başkanı seçiminde sergilediği uzlaşmaz tavır ve koalisyon için ileri sürdüğü şartların AK Parti tarafından kabul edilemezliği düşünüldüğünde, AK Parti ile MHP nin hükümetin kurucu ortakları olması imkânsız görünüyor. Öyle ya, olmazsa olmaz ilan ettiği AK Parti nin asla yanaşmayacağı 3 şarttan vazgeçer veya şartlarını yumuşatırsa, Meclis Başkanı seçiminde yarı yolda bıraktığı partiler, MHP ye dönüp Bu ne perhiz... demezler mi? Devlet Bahçeli kendisini o duruma düşürmek istemez. Bu durumda geriye iki parti kalıyor. Hükümeti CHP ile de HDP ile de kurabilir AK Parti. Tekrar seçim seçeneğini CHP ve HDP nin göze alabileceklerini sanmıyorum. CHP veya HDP... İkisinden birini pekâlâ hükümet ortağı olarak seçebilir AK Parti... Galiba burada CHP nin atak davranması gerekiyor. Makul bir zeminde yürütülecek koalisyon pazarlığı süreci, fazla zorlanmadan CHP yi hükümet ortağı haline getirebilir. Pazarlıkta Meclis aritmetiğini unutmamak şartıyla... 3 Temmuz 2015/ HABER TÜRK Umuda yolculuk ta yakalananların sayısı 13 bini geçti İZMİR - Sahil Güvenlik Komutanlığı ekiplerince Ege Denizi'nde yılbaşından bu yana müdahale edilen 425 olayda çoğu Suriye, Myanmar ve Afganistan uyruklu 13 bin 165 kaçak kurtarıldı. AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, komşu ülkelerde yaşanan iç karışıklık, siyasi ve ekonomik istikrarsızlıkların artmasının etkisiyle Türkiye, yasa dışı göç ve göçmen kaçakçılığında, transit ve hedef ülke konumuna geldi. Edirne ve Kırklareli'nde Meriç Nehri'nden botlarla Yunanistan'a, yaya olarak veya araçlar içerisine gizlenerek de Bulgaristan ve Yunanistan'a götürülmeye çalışılan kaçaklar, çoğunlukla Avrupa Birliği ülkelerine geçişte, tüm olumsuz koşullara rağmen Ege Denizi'ni tercih ediyor. İstatistiklere göre, kaçakların yüzde 90'ından fazlası, Ege Denizi'nde kurtarılıyor. Yunan adalarından Midilli'nin 5, Sakız'ın 4,2, Sisam'ın bir, Sömbeki'nin 3,8, İstanköy'ün 3 ve Rodos'un 10 mil gibi kısa mesafelerde bulunması, Ege Denizi'nin tercih edilmesinin başlıca nedeni gösteriliyor. Genelde lastik bot aracılığıyla Yunanistan kıyılarına ulaştırılmaya çalışılan kaçakların kullandığı deniz araçları arasında, fiber, ahşap ve sürat teknelerinin yanı sıra jet ski ve şambrel de bulunuyor. Kaçak geçiş teşebbüsleri, özellikle yaz aylarında hava ve denizin sakin olduğu dönemlerde yoğunlaşıyor. Yakalanan kaçakların çoğu, göçmen kaçakçıları aracılığıyla yola çıkıp, deniz geçişi esnasında kendi kaderlerine terk edilenlerden oluşuyor.

4 44 Temmuz 2015 Cumartesi ANKARA Keçiören Belediyesi, Erzurumlular Vakfı ve Erzurum Dernekler Federasyonu nun iş birliği ile düzenlenen iftar programı dadaşları bir araya getirdi. Pursaklar'da hızlı yazma kursu Pursaklar Belediyesi Ayyıldız Hanım Evi üyeleri 160 saatlik hızlı klavye kullanım kursunu başarıyla tamamladı. Keçiören de Erzurum iftarı NECATİ PARMAK- Halil İbrahim Sofrasında düzenlenen Erzurumlular iftarı yoğun ilgi gördü. İftara Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, AK Parti Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu, AK Parti Ankara Milletvekili Nevzat Ceylan, Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, İçişleri Bakanlık Müsteşarı Mükerrem Ünlüer, Kırgızistan Ankara Büyükelçisi İbragim Dzhunusov, Türkiye Belediyeler Birliği Genel Sekreteri Fahri Solak, AK Parti Keçiören İlçe Başkanı Zafer Çoktan, Erzurumlular Vakfı Başkanı Veysel Karani Aksungur, Erzurum Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Feridun Ünal ve çok sayıda Erzurumlu vatandaş katıldı. Abdulkadir Şehitoğlu nun Kuran Tilaveti ile iftar saatini bekleyen konuklar, hep beraber oruçlarını açarak Keçiören Müftüsü İhsan İlhan ile birlikte yemek duası ettiler. Yiğit yiğiti gözünden tanır diyerek Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak ın başarılı bir belediye başkanı olduğunun altını çizerek başladığı konuşmasında Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce şunları söyledi; Müslümanlığın yükselip yayılması üzerine bir takım kirli planlar devreye sokularak dünyada Müslümanların parçalanması amaçlanıyor. Dünyada yaşanan savaşlara karşı Allah barış elçiliğimize zeval vermesin. Yoksul ülkelere yardımda 3. olduğumuza da dikkat çeken Güllüce, yeni hedefin 1. lik olduğunu söyledi. Güllüce; Mazlum ve mağdurların yanında olacağız, inşallah gücümüz yeter de tüm yetim, yoksul ve kimsesizlere el uzatırız, bu millete bu gücü ver Allahım dedi. AK Parti Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu da konuşmasında Ramazanın cehennem azabından kurtuluş ayı olduğuna dikkat çekerek Çin zulmü altındaki Doğu Türkistan a, İsrail zulmü altındaki Filistine, Esad zulmü altındaki Suriye ye yardım diledi. Belediye Başkanı Mustafa Ak ise, Cenab-ı Allah a tutulan bütün oruçları kabul etmesi için niyaz ederek, Bu mübarek ayda bireysel olarak yapmamız gerekenlerin dışında toplumsal sorumluluklarımız da var. Bu sorumluluklarımız annemize babamıza, komşumuza, akrabamıza, milletimize ve ümmetimize karşıdır. Bu sorumluluklarımızın farkında mıyız diye hepimiz bir iç muhasebesi yapmalıyız dedi. Keçiören Belediyesi olarak Ramazan-ı Şerif i iyi idrak etmek amacıyla sınırları aşan kardeşlik duygusuyla 18 ülkeden bine yakın misafiri Keçiören de ağırladıklarını belirten Başkan Ak, 12 güzide ilimizin dernek ve federasyonları ile Hemşehri İftarları da düzenliyoruz. Hemşehri Buluşmalarımızla Anadolumuzun güzel kültürünü dünyaya tanıtıyoruz. Ayrıca 10 mahallemizde kurduğumuz iftar sofraları ile genci yaşlısı, fakiri zengini aynı sofrada buluşturmuş oluyoruz. dedi. Kırgızistan Ankara Büyükelçisi İbragim Dzhunusov ise konuşmasına Allahın en sevdiği ay Ramazan ayıdır diye başladı ve şunları söyledi; Ramazan birlik, beraberlik, dayanışma, yardımlaşma duygularının en üst düzeye çıktığı aydır, İslam alemine inşallah barış ve huzur getirir. Konuşmaların ardından Başkan Ak, Erzurumlular Vakfı Başkanı Veysel Karani Aksungur ve Erzurum Dernekler Federasyonu Genel Başkanı Feridun Ünal a günün anlamına binaen süs vazo hediye etti. Erzurum Bar Ekibinin folklor gösterisinin ardından sahne alan TRT Sanatçısı Nurullah Akçayır birbirinden güzel türküleri ile dadaşlara unutulmaz bir akşam yaşattı. Ayyıldız Hanım Evi ndeki bilgisayar sınıfında eğitimlerini tamamlayan hanımlar öğrendiklerini daha da geliştirmek için hızlı klavye kullanma kursuna yazıldı. Burada 160 saat eğitim alan kursiyerler, F Klavyede on parmak yazı yazmayı öğrendi. Özellikle kâtiplik sınavına girecek olan hanımların yoğun ilgi gösterdiği kurstan 15 kişi mezun oldu. Sertifikalarını alan hanımlar, Pursaklar Belediyesi ve Halk Eğitim Merkezi nin sunmuş olduğu hizmetlerden memnu kaldıkların belirterek Belediye Başkanı Selçuk Çetin ve emeği geçenlere teşekkür ettiler. Çankaya da gecekondu yıkımı Çevreyi rahatsız eden boş gecekondular Çankaya Belediyesi tarafından yıkılıyor. Çankaya Belediyesi yıkım ekipleri, kullanılmayan ya da kâğıt toplayıcıları tarafından işgal edilen ve çevre halkına rahatsızlık veren sahipsiz gecekonduları yıkmaya devam ediyor. Görüntü kirliliğinin ötesinde bağımlılık yapıcı zararlı madde kullananların barınması nedeniyle de çevre halkının huzurunu ve güvenliği tehdit eden boş gecekonduları tek tek tespit eden ekipler, yıkımları da oluşturulan güvenlik şeridi içerisinde gerçekleştiriyor. Çankaya İlçe Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin de eşlik ettiği yıkım çalışmaları sorunsuz geçiyor. Yurttaşların huzurunu ve mahallelerin güvenliğini sağlamak için gecekondu yoğun bölgelerde metruk ve tehlikeli gecekondu tespit çalışmaları yapan Çankaya Belediyesi, tapu ya da tapu tahsis belgesi olmayan ve içerisinde aile barınmayan yapıların tespitine yaz boyunca devam edecek. Bin Çocuk Korosu'nda yaz kursları dönemi Çankaya Belediyesi Bin Çocuk Korosu Atölyesi yaz dönemi kursları başladı. Bir yıl boyunca çeşitli koroları birleştirerek 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nda muhteşem bir konser veren Çankaya Belediyesi Bin Çocuk Korosu Atölyesi, eğitimlerine yaz boyunca da devam ediyor. Koro çalışmalarının yanı sıra bağlama, klasik gitar, basgitar, piyano, solfej, keman kursları da düzenleyen Bin Çocuk Korosu Atölyesi, çalışmalara başladı. Çankaya Belediyesi nin Maltepe Yerleşkesi nde devam eden kurslarda farklı yaşlardan 152 kursiyer yaz boyunca 115 saatlik bir eğitimden geçecek. Hafta içi yapılan çalışmalar okulların açılmasıyla yerini hafta sonu kurslarına bırakacak. Berber esnafı sigorta kapsamında Ankara Berberler Esnaf ve Sanatkarlar Odası na bağlı tüm üyeler, artık Ferdi Kaza Sigortası kapsamında. AYŞENUR GÜRER- Ankara Berberler Esnaf ve Sanatkarlar Odası Toplantı Salonu nda Oda ve MTG Sigorta ve Aracılık Hizmetleri arasında gerçekleştirilen imza töreninde açıklamalarda bulunan Ankara Berberler Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Bayram Karakaş, 2014 yılında Antalya Isparta karayolunda gerçekleşen trafik kazasında 12 berber arkadaşımız hayatını kaybetti. Bu acı tecrübenin ardından gerçekleştirdiğimiz araştırma ve çalışmalar sonucunda 2 bin 800 üyemizi MTG Sigorta ve Aracılık Hizmetleri işbirliği ile Ferdi Kaza Sigortası kapsamına dahil ettik. Her şey üyelerimiz için. Üyelerimiz bizim ailemizdir. Aile fertlerimizin her biri bizim için çok önemli. Meslek Odası olarak temel görevimiz, üyelerimizin haklarını korumak, sektörel sorunlarının çözümüne yönelik çalışmalarda ve onların mesleki ve şahsi menfaatlerine yönelik faaliyetlerde bulunmaktır. Bu anlamda üyelerimizin menfaatine yönelik her türlü çalışmayı odamızın imkanları dahilinde gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Kaza riskine karşı üyelerimizi güvence altına almaya yönelik örnek bir çalışma gerçekleştiriyoruz. Bu anlaşma ile bütün üyelerimiz önemli avantajlara sahip oldu. Ferdi Kaza Sigortası ile üyelerimizi, başlarına gelebilecek ani ve harici olaylar nedeniyle gerçekleşen ölümcül kazalar sonucunda vefat veya mesleki kariyerinin bitmesi, tam malül olması durumunda teminat altına aldık. dedi. Üye esnaftan sigorta için para alınmayacağını söyleyen Oda Başkanı Bayram Karakaş, 2 bin 800 üyemizden 1 lira ücret talebimiz yok. Odamızın bütçesinden kayıtlı üyelerimizin tamamını sigorta kapsamına aldık. Gelir hanemiz, kaynaklarımız sınırlı. Üyelerimizin aidatları ile bu hizmet sağlanıyor. Sektörümüze hizmet noktasında birlik ve beraberliği pekiştirmek amacıyla camiamıza sunduğumuz bu büyük hizmet her yıl yenilenecek. Bundan sonra da alternatifli hizmetleri hayata geçirmek için çalışacağız. Önümüzdeki süreçte Ferdi Kaza Sigortalarını, İşyeri Sigortaları ile birleştirebiliriz. Sigortanın karşılığını gördükten sonra iyi hesaplayarak, gerekli adımlarımızı atacağız. diye konuştu. Türkiye de bir ilki başlattıklarını belirten Oda Başkanı Bayram Karakaş, Bu çalışmayı pilot bölge olarak önce Ankara da başlattık. Aynı zamanda Türkiye Berberler ve Kuaförler Federasyonu Başkanı olarak ben ve yönetici arkadaşlarım, Türkiye genelinde faaliyet gösteren 122 Oda başkanının görüş ve düşüncelerini alarak, bütçeleri ve kaynakları el verdiği şekilde bu çalışmayı yaygınlaştırmak istiyoruz. ifadelerini kullandı. MTG Sigorta ve Aracılık Hizmetleri Yetkili Müdürü Muhammed Erol ise şöyle konuştu: Berber esnafına hizmet adına gerçekleştirilen Ferdi Kaza Sigortası nın çok güzel ve gerekli bir uygulama olduğunu düşünüyoruz. MTG Sigorta olarak esnafımızın hep yanındayız. Hem vefat hem de kaza sonrası iş görememezlik söz konusu olduğunda esnafımızı 20 bin TL olarak güvence altına aldık. Sadece işyerinde olan kazalar değil, günlük hayatın içerisinde gerçekleşen kazalar da, vefat durumları da teminat altındadır. Çankaya da 88 kişi daha kendi işinin patronu olacak Çankaya Belediyesi ve KOSGEB işbirliğiyle yürütülen Girişimcilik Eğitimi nde 88 kişi daha kendi işinin patronu olma fırsatını yakaladı. Eğitime katılanlar, sundukları proje kabul gördüğü takdirde geri ödemesiz 30 bin TL ve 2 yıl sonra ödemeli 70 bin TL sabit yatırım desteği alabilecek. Çankaya Belediyesi ve OSTİM Küçük - Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) işbirliğiyle her yıl farklı zaman diliminde yürütülen Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi, 88 adaya daha kendi işini kurma fırsatı sundu. Çankaya Belediyesi ve KOSGEB arasında imzalanan protokol gereği eğitimlerini Çankaya Belediyesi bünyesinde tamamlayan üniversite, lise ve ilköğretim mezunu 88 kişi, sertifika almaya hak kazandı. Girişimci adayları sertifikalarını Temmuz ayı içerisinde alıp hibe ve sabit yatırım desteği için proje başvurularını yapacaklar. Belediye nin bir önceki Girişimcilik Eğitimi programından yararlanan 57 kişi ile birlikte bu yıl içerisinde toplam 145 kişi kendi işini kurma imkânı bulmuş oluyor. Eğitimlerini tamamlayarak iş planlarını KOSGEB e sunacak olan girişimci adayları, geri ödemesiz 30 bin TL olarak belirlenen miktardan, kadın veya engelli girişimciler %70, erkek girişimciler ise %60 oranında hibe usulüyle Yeni Girişimci desteğinden yararlanacaklar. İş planları kabul edilen ve işletmesini faaliyete geçiren adaylar, iki yıl sonra ödemek üzere 70 bin TL ye kadar sabit yatırım desteği imkânından da yararlanabilecekler. İstihdam garantili meslek edindirme kursları ile de işsizliğe çare olma çalışmalarını sürdüren Çankaya Belediyesi garsonluk, kat hizmetleri, temizlik ve hijyen konusunda da meslek edindirme eğitimleri düzenleyecek. Eğitim sonunda Milli Eğitim Bakanlığı onaylı sertifika alamaya hak kazanacak olan kursiyerler, Çankaya Belediyesi İş ve İstihdam Merkezi nin de desteğiyle aldıkları mesleki eğitime uygun olarak kurum ve kuruluşlarda istihdam olanağına kavuşacaklar.

5 5 ANKARA 4 Temmuz 2015 Cumartesi Tiryaki, asfalt çalışmalarını denetledi Kentsel dönüşüm değil; rantsal bölüşüm KENAN ERGEN Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Ankara İl Başkanı Fatih Çetinkaya, basın toplantısı düzenledi. Çetinkaya, İl Başkanlığında düzenlediği basın bilgilendirme toplantısında, Bakanlar Kurulu nun Çankaya, Mamak, Etimesgut ve Gölbaşı ndaki 8 etapta ilan ettiği kentsel dönüşüm alanı ile ilgili olarak açıklamalarda bulundu. 4 İLÇEDE ALAKASIZ DÖNÜŞÜM Çetinkaya, hükümetin Ankara nın 4 ilçesinde planladığı uygulamanın kentsel dönüşümle ilgisinin olmadığını vurgularayarak, MHP olarak kentsel dönüşüme karşı değiliz. Ancak yeşil alanlar üzerinde kentsel dönüşüm olmaz. Olsa olsa rantsal bölüşüm olur dedi. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Ankara nın dününe, bugününe ve yarınına dair hangi adım atılsa sonuna kadar takipçisi olacaklarını ifade eden Çetinkaya İşte yine hep birlikte Başkentimiz üzerinde oynanan oyunları gün yüzüne çıkarıp, yangından mal kaçırırcasına, dağılmakta olan bir bakanlar kurulundan karar çıkararak Ankara nın geleceğini ipotek altına almak isteyen uygulamaları kamuoyuyla paylaşacağız diye konuştu. DÖNÜŞÜMÜN DETAYLARI Çetinkaya, 4 ilçe ve 8 etap halinde, saydığımız esasların hiçbirinin olmayışı, kamuoyu vicdanında ve duyarlı zihinlerde, neden bu alanların tercih edildiği noktasında dev bir soru işareti oluşturmaktadır. Kentsel dönüşüme konu olan alanlardan birisi Çankaya ve Mamak ilçe sınırlarını kapsayan Karataş-Mühye-İmrahor hattını kapsayan devasa alandır. İmrahor-Mühye-Karataş bölgesinde kentsel dönüşüm ilan edilen alanın toplam büyüklüğü 678 hektardır. Yani 6 milyon 787 bin metrekare. Kabaca ölçeklendirecek olursak yaklaşık 1400 futbol sahası büyüklüğünde. Hal böyle iken, 678 hektarlık bu devasa alanın içerisinde şu an mevcut bulunan yapısal alan sadece 35 hektarla sınırlıdır. 678 hektarlık koca bir alanın sadece 35 hektarında kent izlerine rastlıyoruz. O zaman neyi dönüştürüyorsunuz -Niye dönüştürüyorsunuz? Genel toplamı değerlendirdiğimizde karşımıza şu sonuç çıkıyor: Kentsel dönüşüm yapılacak toplam alan Hektar yani m2), an itibariyle kentsel diye nitelenebilecek bina alanı sadece Hektar yani m2 dir. MHP Ankara İl Başkanı Fatih Çetinkaya, Düzünlediği basın toplantısıyla Başkent teki bir dizi kentsel dönüşüm çalışmalarını eleştirdi. Çetinkaya, Kentsel dönüşüm değil; adeta rantsal bölüşüm dedi. MHP Ankara İl Başkanı Fatih Çetinkaya: KENAN ERGEN ÖZEL HABER Toplam alandan yapılaşma olan alanı çıkardığımızda, üzerinde hiçbir yapılaşma emaresi olmayan boş alan miktarı da m2 olarak karşımıza çıkıyor. Yenimahalle, Keçiören, Mamak, Etimesgut ve Çankaya ilçelerimizin sınırlarında bulunan birçok mahallemizde kentsel dönüşüm kaçınılmazdır. Demetevler den tutun da, Akpınar a, Dikimevi nin ve Cebeci nin yıkılmaya yüz tutmuş binalarına varana dek birçok mahallemiz acilen kentsel dönüşüm müdahalesine muhtaçtır. dedi. DEMETEVLER YERİNE, YEŞİL ALANLAR Yenimahalle Demetevler semtini örnek gösteren Çetinkaya sözlerini şöyle sürdürdü: Yüzbinlerce nüfusun yaşadığı, her gün tüm Ankaralıların sıkıntılarını hissettiği bu alanların önceliği dururken, bomboş araziler üzerinde alınan kentsel dönüşüm kararlarını iyi niyetli yorumlamamızı kimse bizden beklemesin. Bu durum da az maliyetli yüksek rantlı kentsel dönüşümü akıllara getirmektedir. Yeni kurulacak kabineyi bekleyen bir Bakanlar Kurulu nun Ankaramızın kaderini etkileyecek bir rantsal bölüşüme imza atması, adalet diyerek adaletsizliği, kalkınma diyerek yoksulluğu Türk insanına kader olarak görenlerin işi olsa gerekir. Beypazarı'nda kaldırım ve meydan çalışması Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, Altındağ genelindeki asfalt çalışmalarını denetledi. Altındağ da bu zamana kadar 350 km yeni yol açıldığını belirten Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki, Güneşevler Mahallesi ndeki yol açma ve asfalt çalışmalarını yerinde denetledi. Mahallenin genelinde bir yandan yol açma ve asfaltlama çalışmalarının devam ettiğini belirten Başkan Tiryaki, bir yandan da bordür ve tretuvar yapım çalışmalarının sürdüğünü söyledi. Tüm çalışmaları yerinde denetleyen Başkan Tiryaki, çalışmaların durumu hakkında bilgi aldı. Devam eden çalışmaların takibi ve denetiminin günlük mesaisi içinde çok önemli bir yeri olduğunu söyleyen Başkan Tiryaki Hava şartlarının nasıl olduğuna ya da o gün ne kadar yoğun olduğuma bakmaksızın her gün denetimler gerçekleştiriyorum. Altındağ a yapılan çalışmaları yerinde inceliyorum. Altındağ ın pek çok noktasında yol açma, asfalt ve tesis yapımı gibi çalışmalar sürerken, bir yandan da yenileri için sürekli fikirler ve projeler üretmekteyiz. Tüm günümüz Altındağ ın refahı ve Altındağlı vatandaşların daha iyi koşullarda yaşaması için düşünmekle geçiyor. dedi. Altındağ Belediyesi olarak kaynakları verimli kullandıklarını ve bütçenin yarısını yatırıma harcadıklarını belirten Başkan Tiryaki, Altındağ bu yatırımlar sayesinde değişiyor ve değişmeye devam edecek. dedi. Asfalt kaplama, bakım onarım ile kaldırım çalışmalarının ilçenin tümünde devam ettiğini belirten Başkan Tiryaki, Bugüne kadar Altındağ ın farklı mahallelerine 50 bin ton asfalt atıldı. 50 bin ton asfalt daha atacağız. Altındağ ın tüm mahallelerine gireceğiz. dedi. Mamak ta ibadethaneler düzenli olarak temizleniyor İlçede bulunan ibadethanelerde düzenli olarak temizlik yapan Mamak Belediyesi yeni bir temizlik aracını daha hizmete sundu. Daha donanımlı bir şekilde hizmete sunulan yeni temizlik aracı klasik halı yıkama makinelerinden farklı olarak suyu bir defa kullanıyor. Son derece kuvvetli bir vakum gücü bulunan temizlik aracı günlük 1000 metre kare kapalı alan temizliği gerçekleştiriyor. Mamak Belediye Başkanı Mesut Akgül: İlçede bulunan ibadethanelerimizde daha hijyenik temizlik gerçekleştirmek için cami temizlik aracını hizmete sunduk. Destek Hizmetler Müdürlüğümüz bünyesinde düzenli olarak cami temizliği yapan ekiplerimize ek olarak Park Ve Bahçeler Müdürlüğümüz bünyesinde de cami temizlik aracı ile Mamak ta bulunan ibadethanelerin temizliğini en güzel şekilde gerçekleştiriyoruz dedi. Cami temizlik aracı suyu bir defa kullanıyor. Böylece son derece hijyenik temizlik gerçekleştirilmiş oluyor. Günlük ortalama bir caminin halıları en temiz ve hijyenik şekilde yıkanıyor. Ayrıca camilerde ihtiyaca göre kuru temizlik de yapılıyor. Beypazarı ilçesinde poligon taşıyla meydan, cadde ve çevre düzenlemesi yapan Ankara Büyükşehir Belediyesi, İlçe'yi yepyeni ve modern bir görünüme kavuşturuyor. Başkentin turistik ilçelerinden olan, yerli ve yabancı pek çok turisti ağırlayan Beypazarı ilçesinde Büyükşehir Belediyesi tarafından cadde, meydan ve çevre düzenlemesi yapılırken kaldırımlar da yenileniyor. Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Daire Başkanlığı tarafından yapılan çalışmayla, Beypazarı nın merkezi caddelerinden olan İrfan Gümüşel Caddesi ne bazalt kaplamalı üçlü poligon taşları döşenerek cadde ve kaldırımlar yenilendi. Yapılan çalışmanın, Ankara ya bağlanan yeni ilçelerdeki ve aynı zamanda araç yolundaki ilk uygulama olduğunu belirten Genel Sekreter Yardımcısı Vedat Üçpınar, şunları söyledi: Beypazarı nın en işlek ve merkezi caddelerinden olan İrfan Gümüşel Caddesi yenilendi. Yola poligon taşı döşenmeden önce zemin, hasır çelikle kaplanarak, araç yüküne karşı daha sağlam ve dayanıklı hale getirildi. Daha sonra da farklı renklerde bazalt kaplamalı üçlü poligon taşlardan döşendi. Döşeme çalışması da tamamlanarak trafiğe açıldı. Kaldırımlara bank ve çiçek yerleştirme çalışması ise devam ediyor. Çalışmalar tamamlandığında, cadde çok daha güzel ve estetik bir görünüme kavuşturulmuş olacak." Vedat Üçpınar, poligon taşının, bazalt kaplı olduğu için sağlam ve dayanıklı olduğunu, yere döşendiği zaman da üç boyutlu görsel bir güzellik kazandırdığını belirterek, başka ilçelerde de benzeri çalışmalar yapılacağını kaydetti. Saray da Ramazan coşkusu Pursaklar Belediyesi nin Ramazan etkinlikleri kapsamında Saray Mahallesi nde sahne alan Fatih Yardım konsur verdi. Pursaklar Belediyesi Ramazan etkinlikleri Saray Mahallesi nde renkli görüntülerle başladı. Selçuklu Kültür ve Kongre Merkezi yanında başlayan etkinliklerin ilk gününde sanatçı Fatih Yardım sahne aldı. Türk Tasavvuf Musikisi ve ilahi konseri veren Yardım, dinleyenlere keyifli bir akşam yaşattı. Sahnede Fatih Yardım a eşlik edene Semazen ekibi de sunumlarıyla renkli görüntüler oluşturdu. Her akşam birbirinden farklı programın yer aldığı Pursaklar Belediyesi Ramazan etkinlikleri hem Şehit Salim Akgül Parkı nda hem de Saray Mahallesi nde devam ediyor. Etkinliklere katılan ilçe sakinleri ise Ramazan akşamlarının keyfini yaşıyor.

6 6 ANKARA 3 Temmuz 2015 Cuma TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) bin 337- TL olduğunu belirterek, Başta Bağ-Kur ve SSK emeklileri olmak üzere yaklaşık 10.9 milyon emeklimizi ilgilendiren Temmuz ayında seyyanen verilecek olan 100 lira ve enflasyon farkı kadar yapılacak zam dahi geçinmeye yetmiyor dedi. Keçiören de Filistin coşkusu Keçiören Belediyesi 6. Uluslararası Ramazan Etkinlikleri kapsamında düzenlenen Filistin gecesi duygusal anlara sahne oldu. TESK Başkanı Palandöken: "Emekli zammı yetersiz" Haziran ayı itibariyle açlık sınırının bin 337 Türk Lirası ve Yoksulluk Sınırının ise 4 kişilik bir aile için 4 bin 357 TL hesaplandığının altını çizen Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, Artık seçimler bitti. Şimdi yeni kurulacak olan hükümetin yapması gereken ülke genelinde bulunan ve yoksulluk sınırının altında maaş alan 10 milyonu aşkın emeklinin maaşlarında köklü düzenlemeye gidilmesidir. Çünkü bugün sadece bir kişinin geçim maliyeti, hesaplamalara göre bin 337 Türk lirasıdır. Bu zamlarla Haziran ayında Keçiören Belediyesi nin hemşehri buluşmaları kapsamında Karadenizliler Derneğin in düzenlediği iftar programı Karadenizliler bir araya geldi. Halil İbrahim Sofrasında düzenlenen iftara AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Trabzon Milletvekili Süleyman Soylu, AK Parti Erzincan Milletvekili Talha Erol Durmaz, AK Parti Bursa Milletvekili Zekeriya Birkan, AK Parti Trabzon Milletvekili Ayşe Sula Köseoğlu, AK Parti Gümüşhane Milletvekili Feramuz Üstün, Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, Enerji Bakanlığı Baş Müfettişi Ahmet Kansız, AK Parti Keçiören İlçe Başkanı Zafer Çoktan, Trabzon Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı Volkan Canalioğlu, Karadenizliler Derneği Başkanı Ali Hacı Fazlıoğlu, STK Temsilcileri, Keçiören ve Yenimahalle Meclis Üyeleri ile çok sayıda TL alan işçi emeklisi 937.-TL, 617 lira alan Bağ-Kur emeklisi ise 749.-TL, memur emeklisinin ise TL den TL ye emekli maaşı yükselecektir. Bu rakamlar emeklilerimizin zor geçindiğini açıkça göstermektedir. Bir çatı altına toplanan Sosyal Güvenlik Kurumu eşitsizliği giderecek maaş düzenlemeleri, emekli olan Bağ-Kur luya emekli ikramiyesi ödenmesi ve işsizlik ödeneği gibi düzenlemeleri bir an önce yapmalıdır diye konuştu. Yeni kurulacak hükümetin özellikle meydanlarda verdiği sözleri tutarak zaman kaybetmeden yeni düzenlemeye gitmesi gerektiğinin altını çizen Palandöken şunları dile getirdi, Emekli aylıklarına 6 aylık dönem için yapılacak Keçiören de Karadeniz rüzgarı Karadenizli katıldı. Hasan Hacı Mustafaoğlu'nun Kur'an Tilaveti ile başlayan programda bir konuşma yapan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Trabzon Milletvekili Süleyman Soylu şunları söyledi; "Geçenlerde Keçiören'de bir mahalle iftarına katıldım, aynı kardeşliği, aynı dostluğu, aynı beraberliği bugün olduğu gibi orada da yaşadım. Bu beraberlikler beni çok memnun ediyor, dün de Kazan'da Uygur Türkleri ile iftarımızı açtık. Ne yazık kilometrelerce ötede insanlar dini ibadetlerini özgürce yerine getiremiyorlar, bu güzellikleri yaşayamıyorlar. " Ay - yıldızlı bayrağın göklerde dalgalanmasının mutluluğumuzun teminatı olduğunun altını çizen Soylu; "Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu'nun selamlarını getirdim, Ramazan-ı Şerifiniz mübarek olsun" diyerek konuşmasını sonlandırdı. Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak da yaptığı konuşmada, Keçiören Belediyesi olarak Ramazan-ı Şerif i iyi idrak etmek amacıyla sınırları aşan kardeşlik duygusuyla 18 ülkeden bine yakın misafiri Keçiören de ağırladıklarını belirtti. Başkan Ak, 12 güzide ilimizin dernek ve federasyonları ile Hemşehri İftarları da düzenliyoruz. Hemşehri Buluşmalarımızla Anadolumuzun güzel kültürünü dünyaya tanıtıyoruz. Ayrıca 10 mahallemizde kurduğumuz iftar sofraları ile genci yaşlısı, fakiri zengini aynı sofrada buluşturmuş oluyoruz. dedi. Karadenizli 18 ilin KAR-DER çatısı altında bir araya geldiğini belirten Başkan Ak, Karadenizlilerin birlik ve beraberliği tüm Türkiye'ye örnek olsun temennisinde bulundu. zam hesaplamasında temel gıda fiyatlarındaki artış oranı ile birlikte milli gelir artışından refah payı katkısı birlikte hesaplanmalı. Bayram ikramiyeleri için acilen düzenlemeye gidilmeli. Çalışan emeklilerimizden kesilen Sosyal Güvenlik Destek Primleri (SGDP) tamamen kaldırılmalı. Emekliler arasında uygulanan farklılıklar kaldırılarak standart birliği sağlanmalıdır. Çünkü 10 milyonu aşkın emeklinin aldığı maaş ihtiyaçlarına zor yetmektedir. Dedeler, bayramlarda harçlık veremeyince torunlardan kaçar oldu. Emekliler günü olarak kutladığımız bugün maaşları geçinebilecek düzeye yükseltileceği müjdesi verilmelidir şeklinde konuştu. Yetimler, Keçiören deki iftarda buluştu Keçiören Belediyesi, Keçiören Kaymakamlığı ve İnsan Hakları ve Hizmet Derneği (İHH) ortaklaşa iftar yemeği düzenledi. İftarda, Sudanlı, Somalili, Filistinli, Türkiyeli yetimler aynı sofrada buluştu. Yetimlerin ve ailelerinin katıldığı iftar programına Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak ve eşi Hatice Ak, Keçiören Kaymakamı Nusret Dirim, Filistin El Halil Belediye Başkanı Davut Zaferi, Keçiören Müftüsü İhsan İlhan, AK Parti Keçiören İlçe Başkanı Zafer Çoktan, İHH Ankara Şube Başkanı Mustafa Sinan, TOGEM Başkanı Dr. Ayten Aydın katıldı. Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak Ramazan ayının cehennem azabından kurtuluş ayı olduğuna dikkat çekerek, "Bu mübarek ayda bireysel olarak yapmamız gerekenlerin dışında toplumsal sorumluluklarımız da var. Bu sorumluluklarımız annemize babamıza, komşumuza, akrabamıza, milletimize ve ümmetimize karşıdır. Kimsesizlere, yetimlere, gazilere sahip çıkacağız, bu aylar bunlara vesile oluyor. Sorumluluklarımızı yerine getirdiğimizde hem iç huzurumuzu hem de ümmetin huzurunu sağlamış olacağız. Dünyanın farklı bölgelerinde acı çeken insanlar var, herkes kendine ben ne yapabilirim diye sormalı..." dedi. Keçiören Kaymakamı Nusret Dirim ise Ramazanın hayırlara, yardımlaşmaya ve dayanışmaya vesile olduğunun altını çizdiği konuşmasında şunları söyledi; "Herkesin imkanları ve maddi durumu aynı değil ve zamanın kime ne getireceğini de bilemiyoruz. Bu nedenle dezavantajlı kesimlere el uzatmalı, onlarla alakadar olmalıyız." İHH Ankara Şube Başkanı Mustafa Sinan ise güçleri yettiğince ümmetin yetimlerine ulaşmak istediklerini ifade etti. Ensar Kardeşlerin ilahileri ile manevi atmosferin doruğa çıktığı gece, yetim çocukların Ramazanı birlikte yaşamasına vesile oldu. BURCU KERİM- Keçiören Belediyesi 6. Uluslararası Ramazan Etkinlikleri nde gerçekleştirilen Filistin Gecesi nde Filistin Evi nin açılışı gerçekleştirildi. Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, Filistin Ankara Büyükelçisi Fayed Mustafa, Filistin El Halil Belediye Başkanı Davut Zaferi, Keçiören Kaymakamı Nusret Dirim in katılımıyla gerçekleşti. Filistinli kardeşlerini yalnız bırakmamak için alanı dolduran Keçiörenli lere yönelik bir konuşma yapan Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak, Şehirlerin anası anlamına gelen El-Halilli kardeşlerimiz bu akşam aramızdalar Filistin i görmeyen onların ne yaşadıklarını bütünüyle anlayamaz. Bizler Filistin abluka altındayken Gazze ye, Batı Şeria ya gittik. Ramallah ta kardeşlerimizle bir araya geldik. El Halil Belediyesi ile kardeş şehir olduk. Gönül coğrafyamızın sınırsızlığı ile bu akşam da beraberiz. dedi. Başkan Ak, mazlum topraklarda zalimlerin zulmü altındaki kardeşlerimiz inşallah bayramı bayram tadında geçirirler temennisinde bulundu. Filistin gecesine AK Parti Kayseri Milletvekili Mehmet Özhaseki de katıldı. Filistin El Halil Belediye Başkanı Davut Zaferi, Filistin halkının arkasındaki dik duruşunuz nedeniyle hepinize teşekkür ediyorum diyerek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü; Gazze ye saldırılarda çok bedel ödedik, bugün buradayız ama biraz buruğuz. Gönül istiyor ki Filistin inşallah özgür olsun ve bizler de sizleri ağırlayıp, bu akşamki gibi Ramazan programları gerçekleştirelim. Filistin i yakından anlamanız için size küçük bir anı anlatayım. Diyanet İşleri Başkanınız Değerli Mehmet Görmez El Halil e geldi. Hz. İbrahim in kabrini ziyaret etmek istedi. İsrailli askerler her türlü zorluğu çıkardılar. Bizim gayretlerimizle bu zorluğu aştık. Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak ı El Halil e davet eden Zaferi, Filistin de Türk günleri yapacakları müjdesini de verdi. Yetimler iftarında Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak ın vatandaşla diyalogundan ve aralarındaki sıcak ilişkiden de etkilendiğini söyleyen Zaferi, Mustafa Ak a muvaffakiyetler dilerim diyerek sözlerini sonlandırdı. Etimesgutlu çocukların Ramazan sevinci Etimesgutlu çocuklar, Belediye nin düzenlediği Ramazan eğlencelerinde doyasıya eğleniyorlar. Geleneksel Ramazan eğlencelerinden Hacivat- Karagöz, meddah, İbiş ile Memiş, Kavuklu ve Pişekar gibi orta oyunları çocukları hem eğlendiriyor hem de eğitiyor. Çocuklar orta oyunu kahramanlarıyla bol bol hatıra fotoğrafı çektiriyorlar. İftar sonrasında binlerce çocuk aileleriyle birlikte soluğu meydanda alıyor. Arena Sirki nin gösterilerini heyecanla izleyen çocuklar, aileleriyle birlikte pamuk şeker, Osmanlı macunu gibi geleneksel ramazan lezzetlerini tadıyorlar. Ayrıca meydana kurulan lunapark, araç parkuru, oyun havuzu ve diğer oyun grupları çocuklara keyifli zaman geçirme imkanı sunuyor. Midilli üzerinde kısa tur atan çocukların heyecanı daha da artıyor. Çocuklar, sahnede düzenlenen ödüllü yarışmalara da katılarak bol bol hediye kazanıyorlar.

7 7 EKONOMİ 4 Temmuz 2015 Cumartesi Ponzadan teknolojik ürün üretilecek Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Pomza ve Perlit Uygulama ve Araştırma Merkezi, kentte bugüne kadar istenilen düzeyde değerlendirilemeyen ponza taşından teknolojik ürün elde etmeyi hedefliyor. BİTLİS - ŞENER TOKTAŞ - BEÜ Pomza ve Perlit Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hüseyin Turhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bitlis bölgesinde ponza (bazı yüzeylerin temizlenmesinde, mermerlerin parlatılmasında, ovma işlerinde kullanılan, çok gözenekli, çok hafif kaya, taş) rezervinin yüksek olduğunu söyledi. Türkiye'ye komşu ülkelerde ponza rezervinin bitme aşamasında olduğunu anımsatan Turhan, "Ermenistan, İsrail, İran ve Avrupa ülkelerinde ponza bitmiş durumda ve Türkiye'den talep ediliyor ancak ponza burada olduğu gibi Türkiye'nin batı bölgelerinde de hoyratça kullanılıyor. Tonlarca ponzayı kamyonlara yükleyip inşaat alanında kullanıyoruz. Bunun teknolojiye herhangi bir faydası olmuyor. Üniversite olarak ponzadan 'teknolojik malzeme nasıl üretebiliriz' diye araştırma başlattık. Yani büyük meblağlarda zayi olan ponzadan, katma değeri olabilen, teknoloji ve inşaatın çeşitli alanlarında kullanılabilecek yeni malzeme üretme amacıyla merkezi oluşturduk" diye konuştu. Ahlat'ta yürütülen seramik çalışmaları kapsamında, ponza ve seramiğin birlikte kullanılması için bilimsel çalışma başlattıklarını bildiren Turhan, ponzadan yeni ürünler elde etmeyi amaçladıklarını ifade etti. Ponzanın inşaatlarda izolasyon malzemesi olarak kullanılması için de çalışmalara başladıklarını belirten Turhan, "Teknik değeri yüksek malzemelerin üretimine yönelik projeler hazırlıyoruz. Ponza, otomotiv, parke, panel yapımında kullanılabilir. Yangınlara karşı dayanıklı kapıların üretiminde ve suların arıtılması ile denizlere bırakılan yağ atıklarının temizlenmesinde de ponzayı değerlendirmek istiyoruz. Laboratuvarın kurulmasıyla projelerin deneysel çalışmaları başlayacak" dedi. Türkiye'nin ponza rezervinin yüzde 49'unu Bitlis'in ihtiva ettiğini dile getiren Turhan, bunun büyük bir rakam olduğunu söyledi. Turhan, şunları kaydetti: ANKARA - İBRAHİM YILMAZ - AA muhabirine açıklamalarda bulunan Şimşek, daha önce belli sektörlerde faaliyet gösteren 20 bin civarında mükellefe e-fatura ve e-defter uygulamasına dahil olma zorunluluğu getirdiklerini anımsatarak, zaman içerisinde söz konusu uygulamaların kapsamının genişletilmesi ihtiyacının ortaya çıktığını söyledi. Şimşek, bu doğrultuda akaryakıt ve madeni yağ lisansına sahip olanlar ile faaliyet konusuna bakılmaksızın 10 milyon lira ve üzeri ciroya sahip yaklaşık 30 bin civarında ilave mükellefin 1 Ocak 2016 tarihine kadar e-fatura ve e-defter uygulamalarına geçeceğini belirtti. Bakan Şimşek, e- fatura uygulamasının satıcıya yüzde 57, alıcıya yüzde 62 oranında tasarruf sağladığını bildirerek, işletmelerin e-fatura uygulaması için yapmış oldukları harcamaları 6 ay ile 1 yıl içinde amorti "Ponzadan filtrasyon üzerine çalışma yapacağız. Bunu otomobil ve sigara filtresinde kullanabileceğiz. Böylece, firmaların ürettiği yüksek radyasyonları absorbe edebilecek imkanımız oluşacak. Tabi bunlar ilk etapta insanlara uçuk gelebilir. Ponzayla radyasyonu emme özelliği sağlayacağız çünkü radyasyonu tutabilme özelliği var. Bu, hem bilimsel alanda yeni bir açılım olacak hem de hoyratça kullandığımız ve kamyonlarca dağıtımız malzeme, çok özellikli teknolojik değere sahip olacak. Belki stratejik bir ürün haline gelecek." Tarımsal alanda da bölgede yetiştirilen buğday, meyve ve sebzelerin ponzayla daha sağlıklı ve verimli üretilmesi için de araştırma yapacaklarını belirten Turhan, bu araştırmaların Bitlis'e edebildiklerinin altını çizdi. Uygulama kapsamında yaklaşık 115 bin yetişkin ağacın kesilmekten kurtulduğunu, bunun dışında diğer yollarla sağlanan tasarrufun 750 milyon liraya ulaştığını belirten Şimşek, "1 Ocak 2016 itibariyle yaklaşık 50 bin mükellef e- fatura ve e-defter uygulamalarından yararlanacak. Uygulama kapsamında aylık yaklaşık milyon e-fatura düzenlenecek. E-fatura kullanıcılarının sayısının artması ile yıllık asgari 1,2 milyar fatura e-fatura olarak muhafaza edilecek. Bu sayede her yıl ortalama 20 bin ağaç kesilmekten kurtulacak ve ilave 125 milyon lira kaynak tasarrufu sağlanacak" ifadelerini kullandı. Şimşek ayrıca e-fatura uygulamasına kayıtlı mükelleflerin, KDV Kanunu kapsamındaki mal açılım sağlayacağını dile getirdi. Turhan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Türkiye bor madenin de dünya rezervinin yüzde 70'ini ihtiva ediyor. Halen boru arzu ettiğimiz kadar işleyemiyoruz. Ponzanın da bor gibi hoyratça kullanılmasını istemiyoruz. Bunlardan önemli malzemeler elde edebilirsek, bu bölge için faydalı olacak. Merkezimizde seramik, tarım, malzeme, yapı ve arıtma alanlarıyla ilgi 5 alan oluşturduk. Çalışmalarla laboratuvar daha da gelişecek. Bilim adamlarının iştiraki söz konusu olacak. Böylece üniversitemiz uluslararası ürün elde edecek ve kentin ufkunu açacak." - "Yeni istihdam alanı yaratacak" E-dönüşümle her yıl 125 milyon lira cepte kalacak Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 1 Ocak 2016 itibarıyla yaklaşık 50 bin mükellefin e-fatura ve e-defter uygulamalarından yararlanacağını bildirerek, "Bu sayede her yıl ortalama 20 bin ağaç kesilmekten kurtulacak ve ilave 125 milyon lira kaynak tasarrufu sağlanacak" dedi. ihracı ve yolcu beraberi eşya ihracı faturalarını da bu yolla düzenleyebileceklerini söyledi. "2 MİLYAR LİRALIK EKONOMİK KATKI" Bakan Şimşek, zorunluluk uygulaması dışında isteğe bağlı olarak veya kamu kurumlarının uygulamaları nedeniyle e-fatura sistemine geçecek kullanıcı sayısında da önemli artışlar beklediklerini dile getirdi. Bu yolla 2 yıl içerisinde e-fatura uygulamasına kayıtlı kullanıcı sayısının 100 bine, e-defter uygulamasına geçen mükellef sayısının da 50 bine ulaştırılmasını amaçladıklarını anlatan Şimşek, "Sadece bu uygulamalar ile sağlanacak ekonomik katkının 2 milyar liraya ulaşacağını tahmin ediyoruz" değerlendirmesinde bulundu. YAZIHANE Aydın UZKAN aydinuzkan@hotmail.com ÇOCUK DEDİKLERİ Allah ın insana, ardından da kadının ve erkeğin birbirlerine armağan ettiği bir can vardır. Bu can yeryüzünün şahitlik ettiği en güzel canlılardan biridir ki adı çocuktur. İnsanın yüreğinin kirini pasını atan sevginin diğer adıdır o. Yalansız sözleri nedeniyle en iyi muhabbet onlarladır. Çocuğun en güzel tanımını, sözlerin efendisi şöyle yapıyor: "Çocuklar yeryüzünde gezen ciğerlerimizdir." Çocuk insan ırkının masum yüzüdür. Umuttur ve huzurdur. Bir çocukla bir saniyeliğine bile bakışmak duruluk ve temizlik hissi verir insana. Elini tutmak, sarılmak ve öpmek insanın içini yeniler adeta. Umut ve huzur p3yda olur ardından. Çünkü onlar,tek çıkarı sevgi olan en sevilesi insan formudurlar. Her çocuk keşfedilmeyi bekleyen ayrı bir dünyadır. Tek yumurta ikizleri de olsalar hiçbir çocuk bir diğerine benzemez. Parmak izi misali hepsi özeldir. Olanakları, fıtrat ve yetenekleri farklıdır. Bu sebeple yaratılıştan gelen kimi özellikleri, yetenekleri ve kişisel beklentileri saptanarak bu doğrultusunda geliştirilmeye çalışılmalıdır. Kişisel özellikleri göz ardı edilerek ve tanınmadan, anne babaların beklentileri doğrultusunda yetiştirilmeye çalışılması çocuğa için etkisinin nerelere varacağı bilinmeyen bir zulümdür.onlar Danner in dediği gibi Doldurulacak bir kap değil, ısıtılacak bir ocaktır. Bu nedenle genelleyerek her çocuğu aynı görmek değil, onların kendilerini keşfetmelerini sağlamaya çalışmak onlarla ilgili nihai hedef olmalıdır. Geleceğe gönderdiğimiz, canlı mesajlardır çocuklar. Mesajın etkili olabilmesi için sadece karınları değil, zihinleri de doyurulup ruhları da beslenmelidir. Çünkü onlar insanlar için birer imtihan vesilesidir. Bir Çin atasözü şöyle der ; Çocuklarınız sizlerin değildir, onlar bizzat yaşamın çağrısının kızları ve oğullarıdır. Elinizden geçerler, sizden gelmezler. Eğer sizlerle birlikteyseler, bu sizindir anlamına gelmez. Onlara sevginizi verin, fikirlerinizi değil. Çünkü onların kendi fikirleri vardır. Bedenlerini barındırın, ruhlarını değil, çünkü ruhları bize ve hayallerimize yasaklanan yarınlardadır. Sizler onlara benzemeye çalışın, onları kendinize benzetmeye değil Çocuklar oldukları gibi davranırlar. Bu nedenle insanlar çocukken daha mutludur. Çocuklar, maskelerin yükünü taşımak şöyle dursun, içlerinden gelerek yaşadıkları o safiyane hayat onları öyle bir hafifletir ki, yağmurunu boşaltmış bulut gibi görünürler her daim. Hayatı güzelleştirecek öyle şeyler vardır onlardan öğreneceğimiz. Bir şekerle her şeyi unutup affetmek gibi. Ufak şeylerden mutlu olup hayatın lezzetini çıkarmak gibi. Paulo Coelho şöyle der ; Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz bir çocuğun gözlerinin içine bakın; çünkü bir çocuğun bir yetişkine öğretebileceği her zaman üç şey vardır: Nedensiz yere mutlu olmak, her zaman meşgul olabilecek bir şey bulmak ve elde etmek istediği şey için var gücüyle dayatmaktır. Bu yüzden çocuğa küçük şeylerden zevk almasını öğreten, ona büyük bir servet bırakmış olur. Tarihsel süreç, çocukların da büyükler gibi nice acılar çektiğini, savaşlardan, zorunlu göçlerden, yoksulluktan, aile içi kavga, şiddet ve ayrılıklardan çocukların da derinden etkilendiğini göstermiştir. Hele ki zamane çocukları, bu olumsuz tazyiklere daha çok maruz kaldılar. Yaşları küçüktü ama öğrendikleri büyük şeylerdi. En olmadık zamanda en olmayacak duygulara maruz kaldılar. Yürümelerinden önce uçmaları istendi. Çözdükleri soru sayısınca takdir edilecekleri algısı yüklenerek körpe beyinleri hikmetsiz bilgi yığınlarının altında yağmalandı. Bu nedenle onları hayatın olumsuz her tür etkilerinden korumak, sevgisizlik rüzgarında savrulmadan ayakta kalmalarını sağlamak ve nefretle tanışmadan yaşamalarına destek olmak gerekmektedir. Hele ki nefretin odağında asla onlar olmamalıdırlar. Çünkü hayatın içinde nefret edilecek onca şey varken çocuklardan nefret etmek akıllara zarar bir hezeyandır. Türkiye'de ilk beş ayda 4,7 milyon akıllı telefon satıldı Araştırma kuruluşu GFK Türkiye Dijital Sektör Yöneticisi Esin Konuk, Türkiye'de bu yılın ilk beş ayında toplam 4,7 milyon adet akıllı telefon satıldığını belirterek, "Yıl sonuna kadar 11,4 milyon akıllı telefon satılmasını öngörüyoruz" dedi. ANKARA- BAHATTİN GÖNÜLTAŞ - Araştırma kuruluşu GFK Türkiye Dijital Sektör Yöneticisi Esin Konuk, Türkiye'de bu yılın ilk beş ayında toplam 4,7 milyon adet akıllı telefon satıldığını belirterek, "Yıl sonuna kadar 11,4 milyon akıllı telefon satılmasını öngörüyoruz" dedi. GFK'nin beş aylık telefon satışlarını içeren piyasa araştırmasını AA muhabirine değerlendiren Konuk, Türkiye'deki akıllı telefon pazarının büyümeye devam ettiğini bildirdi. Konuk, Türkiye'de bu yılın ilk beş ayında 4,7 milyon adet akıllı telefon satıldığını, yıl sonuna kadar bu rakamın 11,4 milyonu bulabileceğini söyledi. Türkiye'de akıllı telefon pazarının geçen yıl yüzde 16 büyüdüğünü anımsatan Konuk, tablet pazarında ise yavaşlama görüldüğünü aktardı. Konuk, GFK Teknoloji Perakende Paneli verilerine göre geçen yıl sonu itibarıyla Türkiye'deki hanelerin yüzde 27'sinde en az bir adet tablet bulunduğunu dile getirdi. Konuk, "Tablet pazarının büyüme oranı geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 87 iken, bu yılın aynı döneminde yüzde 50 civarında gerçekleşti" dedi. GFK'nin dünya akıllı telefon pazarına ilişkin ölçümlerini de paylaşan Konuk, geçen yıl tüm dünyada 1 milyar 230 milyon akıllı telefon satıldığını belirtti. Konuk, bu yıl sonuna kadar satış rakamlarının 1 milyar 360 milyonu geçeceğini aktardı. Konuk, "Dünya akıllı telefon pazarının büyümesi, gelişmekte olan ülkelerden gelecek taleplerle şekillenecek. Gelişmiş ülkelerde ise sahiplik oranı fazla olduğu için daralma olacak. Türkiye'de akıllı telefon pazarında önümüzdeki yıllarda büyüme devam edecek" diye konuştu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, bu yılın ilk beş aylık döneminde Türkiye, 3 milyar 474 milyon 111 lira ödeyerek 5 milyon 222 bin 377 adet cep telefonu ithal etti. Geçen yıl ise aynı dönemde 2 milyar 347 milyon lira harcanarak, 4 milyon 296 bin 85 cep telefonu ithalatı gerçekleşmişti. Buna göre, ilk beş ayda bir önceki yılın aynı dönemine göre cep telefonu ithalatında yüzde 18'lik artış yaşandı.

8 84 Temmuz 2015 Cumartesi EKONOMİ Antalya'nın Korkuteli ilçesinde Türkiye'deki kültür mantarının yüzde 53'ü, mantar yetiştiriciliğinde kullanılan kompostun ise yüzde 70'i üretiliyor. Moody's da, Yunanistan'ın notunu düşürdü İSTANBUL - Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Yunanistan'ın kredi notunu Caa2'den Caa3'e indirdi. Moody's'ten yapılan yazılı açıklamada, Yunanistan'ın kamu tahvili notunun bir basamak düşürülerek Caa3'e çekildiği, ülkenin potansiyel not indirimleri için izlemeye alındığı bildirildi. Pazar günü gerçekleştirilecek referandumun sonucu ne olursa olsun, kreditörlerin Yunanistan'ı desteklemeye devam etmesi olasılığının nisan ayında yapılan gözden geçirmeye göre azaldığına işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: Kültür mantarı üretiminin yarısı Korkuteli nden ANTALYA - HATİCE ÖZDEMİR - Antalya'nın Korkuteli ilçesinde Türkiye'deki kültür mantarının yüzde 53'ü, mantar yetiştiriciliğinde kullanılan kompostun ise yüzde 70'i üretiliyor. Yaklaşık 25 yıl önce yaşanan yoğun kuraklık nedeniyle alternatif ürün arayışına giren ve mantar üretimine yönelen Korkuteli halkı, bugün ülkenin mantar ihtiyacını gideriyor. Antalya Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye mantar üretimi geçen yıl 38 bin 767 ton olarak gerçekleşti. Bunun 20 bin 617 tonunu Korkuteli ilçesi karşılıyor. Ek bir iş olarak başlanılan mantar üretimi ticari anlamda cazip hal alınca ilçenin en önemli gelir kapısı haline geldi. 53 bin nüfuslu ilçede "beyaz altın" olarak nitelendirilen kültür mantarcılığı, ilçe halkının geçim kaynağını oluşturuyor. İlçedeki 2 bin 560 üretim deposu ile bin 150 işletmede yaklaşık 5 bin kişi çalışıyor. Korkuteli, mantarın üretiminde kullanılan kompostta da Türkiye'de ilk sırada yer alıyor. İlçedeki 7 tesiste üretilen kompost, Türkiye'deki toplam üretiminin yüzde 70'ini karşılıyor. Korkuteli'nde üretilen mantarın kilosu pazarda 7-8 liradan alıcı buluyor. ORKÖY'DEN MANTAR üretimine DESTEK Antalya Orman Bölge Müdürü Mustafa Türk, AA muhabirine, Korkuteli ilçesinin kültür mantarcılığı konusunda önemli bir ilçe olduğunu dile getirdi. Bu doğrultuda ilçede 129 aileye kültür mantarcılığı konusunda Orman ve Köy İşleri (ORKÖY) Genel Müdürlüğünce kredi verilerek üretimlerine katkı sağlandığını bildiren Türk, ilçede kültür mantarcılığın gelişmesinde ORKÖY'ün de desteği bulunduğuna işaret etti. İLçE HALKı MANTAR üretiminden MEMNUN Esenyurt Mahalle Muhtarı Mustafa Kubuz de özellikle son 10 yılda ilçede kültür mantarı yetiştiriciliğinin önemli gelişme kaydettiğini söyledi. Sadece kendi mahallerinde 100 deponun bulunduğunu anlatan Kubuz, ilçe halkının mantar üreticiliğine yöneldiğini kaydetti. Yaklaşık 4 yıldır mantar üreticiliği yapan Halil Hayta ise mantardan elde edilen kazancın iyi olmasından ötürü bu ürünü yetiştirdiklerini belirtti. ORKÖY'den 10 bin lira destek aldığını, ikinci deposunu kurduğunu dile getiren Hayta, küçük bir depodan 70 günde yaklaşık 5 bin lira kazanç sağladığına dikkati çekti. Beş yıldır mantar yetiştiriciliği yapan Ayşe Solmaz da daha önce meyvecilikle uğraştığını ancak mantarın daha fazla gelir sağlamasından dolayı bu ürüne yöneldiklerini söyledi. "Resmi kreditörlerin desteği olmadan, Yunanistan özel sektör yükümlülüklerinde de bir noktada temerrüte düşecektir. Son olaylar, Yunanistan'ın resmi kreditörlerinin gelecek yıllarda desteğin devam etmesi için ne talep ettiğiyle, Yunanistan kuruluşlarının bu talepleri karşılamak için ekonomik ve mali reformlar anlamında daha fazla ne yapabileceği arasındaki farklılığı gösterdi. Bu durum, uzun süreli destek anlaşması için ciddi zorluk oluşturuyor. Bununla birlikte, Yunanistan'ın referandum referandum ilanı kreditörler için daha fazla risk ekledi." Açıklamada, referandumdan "hayır" sonucunun çıkmasının Yunanistan'ın Avro Bölgesi'nden çıkması riskini artırdığı vurgulanarak, bu durumun özel sektör kreditörleri için ciddi kayba yol açacağı dile getirildi. Yunanistan ile kreditörleri arasındaki gelişmeler sonrasında Standard & Poor's (S&P) da Yunanistan'ın kredi notunu pazartesi günü "CCC"den "CCC-"ye çekerek, ilk not indirimine giden kredi derecelendirme kuruluşu olmuştu. S&P'nin ardından Fitch Ratings de Yunanistan ve resmi kreditörleri arasındaki müzakerelerin durma noktasına gelmesi gerekçesiyle, ülkenin kredi notunu "CCC"den "CC"ye düşürmüştü. Bu marketteki ürünler ücretsiz Kayseri'de faaliyet gösteren Erciyes Feneri Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğince oluşturulan "Fener Market"te ihtiyaç sahibi aileler için gıdadan temel malzemelere kadar her türlü ürün para ödenmeden alınabiliyor. KAYSERİ - Gıda ürünlerinin yanı sıra çocuk bezi, çocuk maması mutfak eşyaları gibi temel ihtiyaç malzemelerinin de bulunduğu markete gelen aileler, kendileri için belirlenen limitler doğrultusunda istedikleri ürünü alabiliyor. Ayrıca, markette bulunan kıyafet, mobilya, halı, soba gibi ürünler de aileler için belirlenen limitleri etkilemeden ücretsiz veriliyor. Dernek başkanı Nuh Hasyüncü, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yıllık ortalama 750 ailenin marketten faydalandığını söyledi. Suriyeli ailelere de marketten alışveriş yapma imkanı sunduklarını ifade eden Hasyüncü, "Yardım başvurusunda bulunan ailelerin evlerine giderek incelemelerde bulunuyoruz. Evde çalışan varsa, başka bir dernek veya kurumdan yardım alıyorsa o ailelere yardımda bulunmamaya gayret ediyoruz. Sayı her yıl değişmekle birlikte yardım yaptığımız 750 kadar aile var. Bunlardan 250'si Suriyeli" diye konuştu. Yaptıkları inceleme sonucunda ailelere fert sayısına göre limit belirlediklerini ve bir kart verdiklerini anlatan Hasyüncü, ihtiyaç sahiplerinin bu kartlar aracılığıyla marketten istedikleri her türlü ürünü alıp, hiçbir ücret ödemeden evlerine gidebildiklerini vurguladı. Market uygulamasının aileler tarafından da beğenildiğini dile getiren Hasyüncü, şu bilgileri verdi: "İaşe paketlerinin içindeki malzemeler ailelerin ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılamıyor veya orantısız bir dağıtım oluyor. Kolilerde çeşit ürün bulunurken markette 150'den fazla İLAN T.C. ANKARA BATI 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ NDEN ESAS NO : 2014/23 KARAR NO : 2015/148 BÜŞRA TAVUKÇU aleyhine mahkememizde açılan Cinsiyet ile Ad ve Soyadı Düzeltilmesi İstemli davasının yapılan açık yargılaması sonunda; Karabük ili, Merkez ilçesi, Başköy Köyü, Cilt: 23, Hane 43, Bsn:56'da kayıtlı, Yılmaz ve Hatice'den olma, 25/10/1993 Karabük doğumlu, Büşra TavukCu'nun "Büşra" olan isminin "Baran", Tavukcu olan soyadının "Gökdeniz", "Kadın" olan cinsiyetinin "Erkek" olarak düzeltilmesine karar verilmiştir. 01/07/2015 Resmi İlanlar Basın ( çeşitle vatandaşlarımıza hizmet veriyoruz. Market sisteminde aileler gerçekten ihtiyaç duydukları ürünleri alabiliyor. Koli yardımlarında 2 kişilik aileyle 7-8 kişilik aileye aynı paketler veriliyor. Bu paketler 2 kişilik aileye fazla gelirken 8 kişilik aileye az geliyor. Dolayısıyla iaşe paketlerinin amaca uygun olmadığını düşünüyoruz. Ayrıca iaşe paketlerine genelde kuru fasulye, nohut gibi bakliyatlar konuluyor. Bunlar konulurken o insanın bunu pişirebilecek tüpü var mı düşünülmüyor. Çay konuluyor içecek çay bardağı var mı o bilinmiyor. İaşe kolilerinde kırılıyor olması nedeniyle yumurta hiç bulunmuyor. Marketimizde çayla birlikte çay bardağı da yumurta da bulunuyor." Fener Market'te çikolatasından, fındık ezmesinden çubuk krakerine varana kadar her türlü gıda malzemesinin bulunduğunu ancak ailelerin en çok yumurtayla zeytin, peynir, reçel, çikolata, fındık ezmesi, helva gibi kahvaltılık ürünleri tercih ettiğini anlatan Hasyüncü, evinde tüpü olmadığı için uzun süre pişmesi gereken nohut ve fasulye gibi gıda maddelerini tercih etmeyen ailelerle karşılaştıklarını söyledi. ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI YENİMAHALLE VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ İLAN SİCİL NO Mükellef Soyadı- Adı (Unvanı) V. Dönemi Vergi Kodu Adres Toplam REFİK İMREN 01-12/2009 YGV-VZCZ DEMETEVLER MAH İVEDİK CAD NO:135-1 DAİRE NO:101 Y.MAH/ANKARA 4.090,00 TL İHSAN KILINÇARSLAN 01-12/2009 YGV-VZCZ YİĞİTLER MAH ADNAN KAHVECİ CADDE NO:51/B BUCA/İZMİR ,00 TL İHSAN KILINÇARSLAN 08/2009 KDV-VZCZ YİĞİTLER MAH ADNAN KAHVECİ CADDE NO:51/B BUCA/İZMİR ,00 TL İHSAN KILINÇARSLAN 04/2009 KDV-VZCZ YİĞİTLER MAH ADNAN KAHVECİ CADDE NO:51/B BUCA/İZMİR ,00 TL İHSAN KILINÇARSLAN 03/2009 KDV-VZCZ YİĞİTLER MAH ADNAN KAHVECİ CADDE NO:51/B BUCA/İZMİR ,00 TL İHSAN KILINÇARSLAN 01/2009 KDV-VZCZ YİĞİTLER MAH ADNAN KAHVECİ CADDE NO:51/B BUCA/İZMİR ,00 TL İHSAN KILINÇARSLAN 07-09/2009 GGV-VZCZ YİĞİTLER MAH ADNAN KAHVECİ CADDE NO:51/B BUCA/İZMİR 5.220,00 TL İHSAN KILINÇARSLAN 04-06/2009 GGV-VZCZ YİĞİTLER MAH ADNAN KAHVECİ CADDE NO:51/B BUCA/İZMİR 9.600,00 TL İHSAN KILINÇARSLAN 01-03/2009 GGV-VZCZ YİĞİTLER MAH ADNAN KAHVECİ CADDE NO:51/B BUCA/İZMİR 4.500,00 TL İHSAN KILINÇARSLAN 01-12/2010 YGV-VZCZ YİĞİTLER MAH ADNAN KAHVECİ CADDE NO:51/B BUCA/İZMİR 9.540,00 TL İHSAN KILINÇARSLAN 07-09/2010 GGV-VZCZ YİĞİTLER MAH ADNAN KAHVECİ CADDE NO:51/B BUCA/İZMİR 7.500,00 TL İHSAN KILINÇARSLAN 08/2010 KDV-VZCZ YİĞİTLER MAH ADNAN KAHVECİ CADDE NO:51/B BUCA/İZMİR ,00 TL Müdürlüğümüz mükelleflerinden olup, yukarıda adı soyadı/ünvanı yazılı şahıslar adına tanzim edilen vergi/ceza ihbarnameleri ödevlinin bilinen adreslerinde bulunmamaları nedeniyle tebliğ dilemediğinden ilgili şahıslara ait düzenlenen vergi/ceza ihbarnamelerine ait ilan listesi tarihinde Yenimahalle Vergi Dairesi Müdürlüğünün ilan koymaya mahsus mahallinde asılmış olup, ilan yazasının askıya çıkarıldığı tarihi izleyen on beşinci gün ilan tarihi olarak kabul edilir. Bu tarihten itibaren bir ay içerisinde Müdürlüğümüze bizzat veya bilvekale müracaat etmeleri veyahut taahütlü mektup yada telgrafla açık adreslerini bildirmeleri gerekmektedir. İlan üzerine bizzat veya bilvekale müracaat edenlere yerinde, adres bildirenlere ise posta ile tebligat yapılır. Aksi takdirde ilan tarihinden itibaren bir ayın sonunda tebligatın yapılmış sayılacağı 213 sayılı V.U.K.'nun ve 106. maddeleri gereğince ilan olunur. Resmi İlanlar Basın (

9 KÜLTÜR-SANAT KÜLTÜREL BOYUT Prof. Dr. Hayrettin İVGİN BÜTÜN KAVRAMLAR DOĞRULARDAN UZAKLAŞTI Son yıllarda kavramlar, kelimeler altüst oldu. Nedir bu kelimeler ve kavramlar? Millet, ulus, halk, milliyetçi, milliyet, ulusal, ulusalcılık vb. Birkaç defa söyledim ve yazdım. Millet kelimesi Arapça kökenli bir kelimedir. Millet tanımını da defalarca yaptım yazılarımda. Şunu söyleyeyim. Millet kelimesinin karşılığında yıl önce Türk Dil Kurumu Ulus kelimesini üretti. Millet kelimesinden türetilen pek çok kelime bulunuyor. Milliyet, milli, millici, milliyetçi, milliyetçilik, milletperver, ulussever; milliyetperverâne, milliyetperverlik, milliyetsever, milliyetseverlik ve bunun gibi kelimeler. Bu türetilen kelimelerin karşılığında ulus kelimesiyle türetilen yeni kelimeler ortaya çıkmıştır. Milliyet, ulusabağlı; milli, ulusal; millici, uluscu; milliyetçi, ulusalcı; milliyetçilik, ulusalcılık; milliyetperver, ulussever; milliperverâne, ulussseverlikle; milliyetperverlik, ulusseverlik; milliyetsever, ulussever; milliyetseverlik ulusseverlik karşılıklardır. Millet ayrı bir kavram, ulus ayrı bir kavram değildir. İkisi de aynıdır. Bu kelimelerden türetilen kelimeler de aynı anlamdadır. Millet ve ulus kelimeleriyle yapılan tamlamaların anlamları da aynıdır. Türk milleti tamlamasının ifade ettiği ne ise; Türk ulusu tamlamasının ifade ettiği de aynıdır. Milliyetçi ile ulusalcı kelimelerinin anlamları da aynıdır. Bir kişi Ben milliyetçiyim diyorsa; Ben ulusalcıyım diyenle aynı şeyi söylüyor. Toplumda milliyetçilik ile ulusalcılık sanki farklı ideolojiler gibi algılanıyor. Oysaki ikisi de anlam ve ideoloji olarak aynıdır. Bunları söyledikten sonra; önce Millet in tanımını daha sonra Milliyet in ne anlama geldiğini söyleyeyim. Millet, Arapça dır. Belli bir coğrafya üzerinde yaşayan aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek-görenek birliği olan, birlikte yaşamak hususunda arzu duyan, meydana getirdikleri medeniyetin özelliklerinden dolayı bunlar arasında kendilerini diğer topluluklardan farklı hisseden insan topluluğudur. Milliyet, Arapça bir kelimedir. Millete özgü olma, bir millete bağlı olma, tabiiyet, milli kültür değerleri veya unsurları anlamındadır. Tabiiyet de Arapça bir kelimedir. Bu kelime de; buyruğa girme, tabi olma, vatandaşlık, bir devlete bağlı olma ve tebasında bulunma, uyrukluk demektir. Şimdi burada uyruk ad kelimesinin karşılığını vermek yerinde olacaktır. Uyruk hukuki bir kelimedir ve Türkçe dir. Bir devlete vatandaşlık bağıyla bağlı olma durumu, bir devletin yönetimini kabul etmek anlamına gelir. Gelelim halk kelimesine Kültürel tanımını, Kültürel ve sosyal değerleri ortak olan insan topluluğu diye yapabiliriz. Hukuki olarak şöyle ifade edilir: Aynı ülkede yaşayan, aynı uyrukta olan insan topluluğudur. Sosyolojik olarak da tanımlanırsa; Aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin uyruğu olarak yaşayan insan topluluğudur. demek mümkündür. Veya; Bir ülke içinde yaşayan değişik soylardan insan topluluklarının her biri diye ifade edilebilir. Yöneticilere ve yönetbilime göre ise Bir ülkedeki yurttaşların bütünü, kamu diye karşılık verilebilir. Hatta Belli bir bölgede ve çevrede yaşayanların bütünü ne halk denmektedir. Mesela; mahalle halkı, kasaba halkı söylenişlerinde olduğu gibi. Halk kelimesi ile millet kelimesi çok farklıdır. Bazı yöneticiler bu farklılığı bilmedikleri için konuşmalarında yanlış şeyler söylüyorlar. Mesela; Millet bize oy verdi., Milletin oyuna başvuralım. vb. Oysaki millet kavramında; tarihsel, geçmiş, içinde bulunduğumuz ve gelecekteki tüm zamanların insan topluluğu vardır. Halk, bugün yaşayan ve yönetim altında bulunan tebaadır. Demokrasilerde, yöneticileri halk seçer, millet seçmez. Seçimler halk arasında yapılır. Halk ise kamudur, âmmedir. Kamu, bir ülkedeki halkın bütünüdür. Gerçi yönetbilimde, halk hizmeti gören devlet organlarının bütününe de kamu denir ama buradaki geniş anlamı bütün, herkes, hep, cemi, dükeli ifade edilir. Amme kelimesi de halk, bütün, herkes anlamlarına gelir. Zaman zaman halk kelimesi karşılığında Arapça olan ahali kelimesi de kullanılır. Bu da halk, umum, nas demektir. Nas, Arapça çoğul bir addır. İnsanlar, adamlar halk anlamına gelir. Ahali kelimesi, bir ülkenin yerlileri, bir yerde oturanlar, sekine olarak da anlamlandırılır. Böyle düşünüldüğünde; aralarında aynı yerde bulunmaktan başka hiçbir ortak özelliği bulunmayan kişilerden oluşan topluluk anlamı yüklenir. Yani bir yerde toplanan, hatta tesadüfen toplanan kalabalık, ahali kelimesi ile anlatılabilir. Her neyse; iktidarları seçenler ve işbaşına getirenler halktır. Millet değildir. Kavramlar, ve kelimelerin ifade ettiği anlamlar; son on yılda altüst edildiği için toplum, yanlışlara inandırıldı. Bu yanlışlara öncelikle görsel, sosyal ve yazılı medya çanak tuttu. Arkasından çıkarcı, dönek bilim adamları ve güya yeni yetme yazarlar alet oldu. Sanki, doğruları sadece bunlar biliyor, kimse bilmiyor. Sabahtan akşama kadar, geceler dahil, tam gün ve her gün; beyin yıkanıyor. Yanlışlar, doğru imiş gibi topluma aşılanıyor. Bu yanlışlara alet olan bilim adamlarının, gazetecilerin, yazarların, sanatçıların, politikacıların hiç mi vicdanları sızlamıyor? Doğrular, nasıl ters-yüz edilir? Hiç mi hak, hukuk, insanlık yok? Yalan nasıl bu kadar sermaye olur? İSTANBUL - Tasavvuf müziği sanatçısı Agah'ın (Agah Terzi) (sağda) seslendirdiği ilahiye kum sanatı ile görsel zenginlik kazandırılan klipte, Hazret-i Muhammed'in Medine'de bir bayram günü sokakta oynayan çocuklardan ayrı, tek başına ağlarken gördüğü bir çocukla konuşması ve çocuğu evine götürüp evlat edinmesi anlatılıyor. Agah, AA muhabirine yaptığı açıklamada, orijinali de Arapça olan ilahiyi ilk defa çocukluk yıllarında Hafız Mahmud Hataylı'dan dinleyip ezberlediğini ve konserlerinde her zaman okuduğunu aktararak, "Onu taklit ederek okumaya çalışıyordum. Hataylı, Arapça ilahilerde son dönemde yetişmiş en büyük üstat diyebiliriz. Tekkelerde, mevlid meclislerinde, Arapça ilahileri okuyan en meşhur kişidir. Yaklaşık 10 yıl önce vefat etti ama kayıtları elimizde hala elimizde var" diye konuştu. İlahiyi konserlerinde okumadan önce Türkçesini dinleyenlere anlattığını ve hissetmelerini istediğini kaydeden Agah, "İlahiyi okurken, beni çok etkilediği ve bir yerden sonra ağlamaya başladığım için tamamını okuyamıyordum. Bir gün Diyanet İşleri Başkanımız Sayın Mehmet Görmez'in de bulunduğu bir konser verdik. Sayın Görmez, 'Konser bu kadar mı, başka yok mu?' diye sorunca bu eseri okuduk ve ardından bir başka ilahi ile programı bitirdik. Sayın Görmez bu ilahiyi dinleyince 'Hıtamühu misk' dedi ve klip haline getirmemizi istedi. Diyanet İşleri Başkanımızın tavsiyesi üzerine, Asr-ı Saadet'te bir yetimin yaşadığı güzel hikayeyi anlatan bu ilahiyi klip haline getirmeye karar verdik" ifadelerini kullandı. Agah, eserin aslında bir Hadis-i Şerif olduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti: "Eser içinde kendim görünmek istemedim. İSTANBUL - İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ'nin "İstanbul'un Yüzleri" serisinin 75'inci kitabı "İstanbul'un 100 Denizcisi" yayımlandı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İdris Bostan tarafından hazırlanan eser, İstanbul'un fethi sırasında donanmanın kaptanlığını yapan Baltaoğlu Süleyman Bey'in hayat hikayesiyle başlıyor. Bostan, kitabın ön sözünde, Anadolu kıyılarına ulaştıktan kısa bir süre sonra denizlere açılan Türklerin, kuzey yönünü siyah/kara, batı yönünü beyaz/ak ile tanımlama geleneklerinden hareketle, kuzeydeki denize Karadeniz, batıdaki denize de Akdeniz adını vererek, bu denizleri yeniden adlandırdığını belirtti. Sahil beyliklerinin denizcilik mirasını devralan Osmanlıların, bulundukları coğrafyanın güvenliğini sağlamak ve bölgede cereyan eden ticareti ele geçirmek amacıyla, denizlerde karşılaştıkları Venedik ve Ceneviz gibi iki denizci devletlerle mücadele etmeye başladığını ifade eden Bostan, şunları kaydetti: "İstanbul'un fethi, Osmanlılar için denizlere hükmetme sürecinin başlangıcı oldu. Fatih Sultan Mehmed Hakanü'l-Bahreyn olarak Gelibolu'da kurduğu donanmalarla Karadeniz'den İtalya sahillerine kadar ilerledi ve Osmanlı egemenliğini Katolik Hristiyanlığının merkezi olan Roma'ya kadar taşıma mücadelesine girişti. Bu dönem ve Osmanlılar, çağın siyasi şartlarına uygun olarak Akdeniz'e sevk ettiği düzenli devlet donanmaları sayesinde ve deniz gazileri öncülüğünde yeni bir süreç başlattı." MERSİN - Mersin Sinema Derneği ve Mersin Tiyatrolar Derneğinin birlikte hazırladığı "Umudumuz Çocuklar Projesi" kapsamında kentin en ücra köylerindeki çocuklar tiyatro, sinema ve gölge oyunuyla tanıştırıldı. Mersin Sinema Derneğinden yapılan açıklamaya göre, dernek başkanı Gürhan Ötün, projenin ilk uygulamasının yapıldığı Mut ilçesinin Ballı Mahallesi'ndeki programda, coğrafyanın zorlu koşullarına rağmen çocuklarla buluşmak için yola çıktıklarını belirtti. Daha önce tiyatro, gölge oyunu seyredemeyen ve bu tür aktivitelerde yer alamayan çocuklara ulaşmanın büyük gururunu yaşadığını ifade eden Ötün, şöyle devam etti: "Kendilerini unutulmuş hisseden bu köy Görsel olarak nasıl bir eser ortaya çıkarabileceğimizi düşünürken, kimsenin itiraz etmeyeceği bir yol bulduk ve kum sanatçısı Ömer Faruk Elmas'ın kumla yaptığı çalışmayla görsel hale getirdik. Kimin okuduğunu merak edenler için klibin arasında benim görüntülerimi koyduk. Asıl önemli olan hikayenin kendisidir." Arapça bir ilahiyi klip haline getirme amaçları hakkında ise Agah, "Asr-ı Saadet'te yaşanmış olan bu hikayeyi klip haline getirmemizdeki maksat, bilhassa Peygamber Efendimiz'in bir yetim olduğu gerçeğiyle birlikte yetim çocuklara daha çok önem verilmesini sağlamaktır. Cenneti çok uzaklarda aramaya gerek yok. Çok yakınımızdaki bir yetim çocuğun mutluluğu, bize belki cennetin kapılarını açacaktır. Ben bu hikayeyi dinlerken bile bu kadar etkileniyorsam, bir yetim çocuğun bunu yaşadıktan sonra etrafındaki insanların duyarsız kalmasının ne kadar acı verici olduğunu düşünebiliyorum. Peygamber Efendimiz'in bir yetimi sahiplenmesinin bugün de örnek olması gerektiğini düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu. Anadolu'da eskiden beri her akşam bir yetimi sofraya alma geleneği olduğunu söyleyen Agah, "Her sofrada her akşam bir yetim ağırlamak, Peygamber Efendimiz'in sünneti. Sünnet olduğunu bilmeseler de Anadolu insanı tarafından bir gelenek haline gelmiş. İHH ramazan ayının 15'inin Dünya Yetimler Günü olarak anılmasını İslam İşbirliği Teşkilatına teklif etti ve kabul edildi. Bu geleneği yeniden gündeme getirmemiz lazım. Dünyada ve ülkemizde çok fazla yetim var. Bu yetimlere sahip çıkmak için bu klibi yaptık" şeklinde konuştu. Bostan, imparatorluk deniz üssünün 16. yüzyılda İstanbul'a taşınmasıyla gelişmeye başlayan ve yüzlerce yıl faaliyetini sürdürecek olan muazzam Osmanlı donanmasında pek çok denizcinin görev yaptığını aktararak, "Bu denizciler, Osmanlı tarihinin önemli zaferler kazanmış isimsiz kahramanlarıdır" ifadelerini kullandı. Prof. Dr. İdris Bostan, Osmanlı deniz tarihinin henüz yeterince aydınlatılamadığını ve denizci biyografilerinin de tam olarak bilinemediğini dile getirdi. Kitapta hayat hikayelerine yer verilen 100 denizcinin büyük çoğunluğunun kaptan (kapudanpaşa) olduğunu vurgulayan Bostan, "Hiç olmazsa kaptanıderyalık mevkisine gelen denizciler üzerinden bir araştırma imkanı bulunmaktadır" görüşünü aktardı. İstanbul'un fethi sırasında Türk donanmasının kaptanı olan Baltaoğlu Süleyman Bey'in hayat hikayesiyle başlayan "İstanbul'un 100 Denizcisi" kitabında kronolojik sıraya göre yer alan bazı denizciler şöyle: "Hamza Bey, Mahmud Paşa, Gedik Ahmed Paşa, Mesih Paşa, Küçük Davut Paşa, Barbaros Hayreddin Paşa, Sokullu Mehmed Paşa, Sinan Paşa, Piri Reis, Turgut Reis, Seydi Ali Reis, Piyale Paşa, Kılıç Ali Paşa, Mısırlıoğlu İbrahim Paşa, Mezemorta Hüseyin Paşa, Karabağlı Süleyman Paşa, Frenk Abdurrahman Paşa, Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Küçük Hüseyin Paşa, İngiliz Mustafa Paşa." Kitapta, Barbaros Hayreddin Paşa başta olmak üzere, bazı kaptanıderyaların mezar taşlarının fotoğrafları ve zaferleri anlatan haritalarla minyatürler de yer alıyor. çocuklarına bunun böyle olmadığını göstermek ve onların her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirmek istedik. Bu proje bizim için bir başlangıç. Bundan sonra Mersin'in her köşesine sanatı götüreceğiz." Mersin Tiyatrolar Derneği Başkanı Deniz Sandalcı da sanatın aktif olduğunu, bu sebeple de salonlardan çıkarılarak yolu bile olmayan köylere gidebildiğini bildirdi. 4 Temmuz 2015 Cumartesi9 Asr-ı Saadet'in yetimi klip oldu Hazret-i Muhammed'in Medine'de bir bayram günü görüp evine götürdüğü, karnını doyurup giydirerek evlat edindiği yetim çocuğun hikayesi, Arapça klip haline getirildi. İstanbul'un 100 Denizcisi kitabı yayımlandı Köylü çocukları tiyatro ve sinemayla tanıştı MEHMET NURİ PARMAKSIZ mehmetnuriparmaksiz@gmail.com BENCİLEYİN SÖZLER MAHŞER HİÇ DE UZAK DEĞİL Geceler hasret; gündüzler hasret lakin dünya sonlu olan Mahşere dek bitmeyecek bir özlem denizinde yüzüyorum her gün... Bu deniz bazen dalgalı, bazen durgun, bazen de fırtınalı oluyor lakin ben aşkı her hâliyle seviyorum. Aşk, içinde bin bir çiçeğin rayihasını saklayan ıtır çünkü Çağlayanlar, denizler ve okyanuslar gönlümdeki coşkuyu kıskanıyor; beni gören karıncalar yuvalarından çıkıyor ve selama duruyorlar aşkıma; güvercinler taklalarıyla karşılıyor beni; rüzgâr yârin kokusunu getirince gönlüme susuyor tabiat ve sükût bile ezberliyor şarkımızı. Zamanın hiç dile geldiğini duydunuz mu siz? Saatlerin konuştuğuna hiç şahit oldunuz mu? Dün gece zaman da, saatler de dile geldi gönlümde ve sonlu olduklarını kabul ettiler işte Anladım ki hasret sonlu olanda alınan bir nefes; hayat bir göz kırpış kadar kısa ve kıyamet mahşere çıkan bir merdivenmiş. Aklımda yaşadığım güzel anlar Hayalimde yârin parmak uçlarından içtiğim şerbet, dilimde şükür ve teslimiyet nağmeleri, tevekkül adlı atla dünyada koşturuşum göğe ve bulutların üstünde secde edişim Mevlâ ya Hüzün durağından geçmeyen; gecelerin sabır tespihini çekmeyen hangi ruh; mutluluk ve huzur şafağında doğan gökkuşağını görüp hüzün yağmurlarında ıslanmadan ve sevdiğini kaybetme korkusuyla menzil çağlayanından ıstırap kayalıklarına gül letafetiyle düşmüş ve özlem yorganını üstüne örtüp altında hıçkıra hıçkıra ağlamamış olsun. Susamak gerçekte, çöl de serap görmek değil; serabın içindeki serap da yıkanmak ve her kum tanesinin birer damlaya dönüp çölün öncesi aşk denizini kulaçlayıp mahşer adlı adaya ulaşmakmış bunu anladım. Şükretmek bir nimet, teslim olabilmek bir hâl ki anlatılmaz. Aşkı bir gözlük gibi gözüme; aşkı bir süzgeç gibi aklıma ve bir taç gibi başıma taktım Aşkın bakışından; gözünden geçmeden düşündüğüm, gördüğüm ve idrak ettiğim bir şey yok ki artık Aşka bağlanmak; aşkla mahşere yürümek ne güzel... Aldığım her nefeste ukbayı özlüyorum; hasret bana her vurduğunda "sonlusun dünya" diyorum ve sonsuza yol alıyorum... Dünya üzerinde yok benim gibi mutlu bir kul; yok benim gibi bir âşık... Aşkla tamam olmak ne güzel... Sonsuz sevdayı dünyada bulmak ve şimdiden mahşeri özlemek ne güzel... Sevdanın her çeşidi konuşuyor benim üzerimde... Razıyım hasretten, aşkın yangınından... Aşkla coşmak, aşkla sonsuzca sarhoş olmak güzel... Ölüm bir insana bu kadar mı güzel gelir; bu kadar mı hoşluk verir; bu kadar mı mutluluk ve huzur ifade eder? Çünkü içimdeki yangın bilinen bir ateşten değil... Bilinen bir şey değil... Gözlerimi kapatınca mahşeri hayal ediyor dimağım; durduramıyorum muhayyilemi... Dünyada aşkı bulma ve anlama mutluluğunu yaşadım ya, sermestim işte... Ruhum uyuyamıyor; bendenim uyuyor gibi olsa da gönlümün içinde akan nehirler durmuyor; akıyor bir derya olan aşka... Özlemin adı aşk, vuslat şarkımın adı maşuk Dünya gözümde değerini kaybetti aşkla, tarifsizliklerin cümlesini kendinde toplayandır aşk Çöllerin sıcaklığı aşktan, kalbim erir çölün aşk ateşinde ve karışır gönlüne gönlüm; eridikçe coşar ve şükreder Rabbime Şükrün zirvesinde çıktım aşkla; tevekkül ırmağında yıkanıyorum her gün... Ve bir kere daha tasdik ettim ki, şükür sandalının kürekleri sabır ağacından yapılırsa kırılmazmış. Dalga dediğimiz gerçekte nefsin oluşturduğu bir şeymiş Teslimiyeti gönül kalkanı yapan âşık etkilenmezmiş basiret gözlüğünü taktığında güneşten. Güneş ki bir vakıaymış zulmeti aşmak için. Karanlığın içinde kaybolanın aşkmış pusulası. Yıldızlar bir durakmış saman yolunda ve görevleri deniz feneri gibi olmakmış. Ve sonunda anladım aşkın ve dünyanın ne olduğunu. Aşkla gökyüzüne yazdım bulutlardan Mahşer hiç de uzak değil diye ve nihayet Mevlâ nın lütfuyla aşka boyadım her çiçeği GÜNÜN DÖRTLÜĞÜ Gülüşünle benzerin yok dünyada sevgili, Bir işaret gönder sen lâl edeyim bu dili. Sen aşkınla gönlümü mahşere değin hep sar Bir bardak su haline getireyim ben Nil i.

10 104 Temmuz 2015 Cumartesi SAĞLIK İftardan sonra yarım saatlik yürüyüş yapın Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastaneleri Başhekimi ve Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sait Alan, "Dünyanın en güvenilir, en ucuz ilacı spor. Ramazanda da tüm hastalara mümkün olduğu kadar düzenli spor öneriyoruz. İftardan sonra hafif tempolu en az yarım saatlik yürüyüş şeklinde spor yapılması, kişinin yaşam kalitesini yükseltir" dedi. DİYARBAKIR - Prof. Dr. Alan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ramazanda iftar ve sahurun iki önemli ve atlanmaması gereken öğün olduğunu vurgulayarak, sağlıklı bir beslenme, bol su tüketimi ve spor ile ramazanı sağlıklı bir şekilde geçirmenin mümkün olabileceğini söyledi. İftarda beslenmeye çorba ile başlanılmasını öneren Alan, iftarda daha sonra beslenmeye hafif yemeklerle devam edilmesi gerektiğini belirtti. Alan, iftar ve sahur arasında beslenme süresi kısa olduğu için önerdikleri yaklaşık 2,5 litre suyun bu iki öğün arasına düzenli şekilde dağıtılması gerektiğine işaret ederek, "Terleme ile su kaybı arttığından ramazanda 2,5 litre su tüketimi hedeflenmelidir. İftar ve sahur arasında yanımızdan suyu eksik etmemeliyiz. Susamasak dahi yarım saat aralıklarla su içmeliyiz. Sodyum içeriği yüksek maden sularını kalp hastaları için önermiyoruz. Sodyum içeriği düşük ise maden suyu da tüketilebilir" diye konuştu. Ramazanda tüketilen gıdalara da özen gösterilmesini tavsiye eden Alan, yağlı ve kızartılarak hazırlanan yemeklerden özellikle kalp hastalarının kaçınması gerektiğine dikkati çekerek, "Konunun uzmanı olmayıp da doğru beslenme konusunda açıklama yapanlar olabiliyor. Bunları üzülerek izliyoruz. Kolesterol faydalı ama kalp hastalarına fazlası zararlı. Hastaların bunu iyi bilmesi gerekir. Yağ seçiminde özellikle sıvı ve zeytinyağını öneriyoruz. Katı yağlardan kaçınmamız gerekiyor. Zeytinyağının faydalı kolesterolü yükseltici etkisi de var" dedi. HABER MERKEZİ - Toplumda en sık görülen rahatsızlıklardan biri olan bel fıtığı, dayanılmaz ağrılar ve hareket kabiliyetine getirdiği sınırlamalar nedeniyle kişiyi günlük yaşamın içine hapsedebiliyor. Bu rahatsızlık günümüzde modern yöntemlerle tedavi edilebilirken, kulaktan dolma bilgiler ciddi sağlık sorunlarının kapısını aralıyor. Memorial Hizmet Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü nden Op. Dr. Mehmet Tönge, bel fıtığı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Kişilerin genetik yapısı, kilosu, mesleği, yaşam tarzı, alışkanlıkları ve kazalar omurga rahatsızlıklarında önemli rol oynar. Ayrıca aşırı kilo, ağır yük kaldırma, ani ve ters hareketler diskin yer değiştirmesine ve sinirlere baskı yaparak fıtıklaşmaya neden olabilir. Omurgadaki diskler de, yaşla birlikte zaman içinde yıpranabilir. Belde ve ayaklarda ağrı ve uyuşma ile birlikte ağrılı bölgede kuvvet kaybı gelişebilir. Omurga eklemlerinde meydana gelen her ağrı ya da uyuşma bel fıtığı değildir. Hastanın öyküsü ve fizik muayenenin önemi çok büyük olsa da doğru teşhis ve tedavi için hekim gerekli gördüğü takdirde MR çektirilmesi gerekir. MR, fıtık ile aynı şikayetleri oluşturabilecek kist, kireçlenme, kemik erimesine bağlı omurga kırıkları, omurilik ve ANKARA - Hacettepe Üniversitesinde "sanal tıp sağlık eğitim merkezi" kuruluyor. Hacettepe Üniversitesi, Hacettepe Teknokent'te üniversite ve sanayi işbirliği ile tıp eğitimini dijital ortama taşıyacak. Hacettepe Üniversitesi İleri Düzey Sağlık Teknolojileri Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Emre Huri, AA muhabirine, iki yıl önce kurdukları Uluslararası Sağlık Eğitim Merkezini bilgi teknolojileri ile çok daha ileri seviyelere taşımayı hedeflediklerini söyledi. Mevcut tıp bilgi birikiminin tamamını zaman içerisinde dijital ortama aktarmayı hedeflediklerini vurgulayan Huri, "İleride bir sanal tıp fakültesi ya da sanal hastane gibi dijital bir ortam yaratmayı amaçlıyoruz" dedi. "Pilot olmak için kursları bitirmeniz kemik tümörü gibi hastalıklar hakkında da bilgi verir. Bir an önce tanı konmalıdır, çünkü ağrı ve kuvvet kaybı uzun sürerse sıkışan sinir görevini yapamaz hale gelir, ilgili adalelerde felç başlayarak, yürüme güçlüğü ve dengesizlik Alan, düzenli ilaç kullanması gerekenlere ilaçlarını aksatmamalarını önerdi. Prof. Dr. Alan, sahurda tüketilecek gıdalara da özen gösterilmesi gerektiğini belirterek, "Daha uzun süre tok kalayım" düşüncesiyle mideye yüklenilmesinin sağlığı olumsuz etkilediğini söyledi. Aşırı besin tüketiminin hazımsızlık, ekşime ve gaz şikayetine neden olduğunu, bu rahatsızlıkların tansiyon ve damar tıkanıklığı olan hastalarda bu etkileri artırdığını anlatan Alan, şunları kaydetti: "İftar ve sahur arasında sürekli beslenilmesi halinde açlık hissi azalacaktır. Vücut günde bir kez beslenirse metabolizma yavaşlıyor ve kilo artışı meydana gelir. Ramazanda bazı hastalarımız, 'günde bir kez yemek yiyorum ama kilo alıyorum' şikayetiyle bize geliyor. Kilo almamanın sırrı iftar ve sahurda tüketeceğimiz gıdaları bu iki öğün arasına belirli aralıklarla bölmektir. Bu şekilde tok da kalırız." Oruç tutan kişilerin yürüyüş tarzında hafif spor yapılabileceğini belirten Alan, ancak kalp ve yüksek tansiyon hastalarına oruç iken spor yapmalarını önermediklerini ifade etti. "Dünyanın en güvenilir, en ucuz ilacı spor. Ramazanda da tüm hastalara oluşabilir. Ağrı önemsenmez ya da yanlış tedavilerle vakit kaybedilirse önce ağrının olduğu adale grubunda kuvvette azalma, sonrasında tam felç gelişebilir. Bunlara dikkat edin! Fazla kilolar verilmeli, sigaradan uzak durulmalı, düzenli ve bilinçli egzersiz yapılmalı Ağır yük kaldırmaktan kaçınmalı Sert veya tahta zemine yatılmamalı, ortopedik yataklar tercih edilmeli Bel çektirmek, kupa çekmek gibi yetkisiz kişilerce yapılan bilinçsiz uygulamalardan kaçınmalı Ağrı, uyuşma ve kuvvet kaybı var ve yatak istirahati ile de geçmiyorsa zaman kaybetmeden beyin cerrahına başvurmalı Mikrocerrahi tekniğiyle hastalar ameliyattan 1 gün sonra evinde Bel fıtığında sinir hasarı yokken yatak istirahati, ağrı kesiciler ve fizik tedavi önerilirken, ileri vakalarda yani sinir tahribatının fazla olduğu durumlarda cerrahi işlem tercih edilir. Bel fıtığı tedavisinde mikrocerrahi tekniği uygulanır. Mikrocerrahi yönteminde, doğal doku planlarına verilen zarar asgariye indirgenerek disk mesafesine girilir; omurilik ve sinir dokuları rahatlatılır. Omurganın yük taşıyabilme ve hareket edebilme gücü bozulmadığı için hasta ameliyattan 12 saat sonra yetmiyor, aynı zamanda aylarca süren simülasyon eğitimlerine katılmanız gerekiyor. Pilot adayları havada motor durmasından yangına kadar birçok senaryoya karşı eğitiliyor" diyen Huri, şöyle devam etti: "Pilotlara benzer şekilde biz de tıp alanında yaptığımız tüm eğitim çalışmalarını adım adım simülasyon modellerine dönüştüreceğiz. Sanal gerçeklik projesi tamamlandığında 3D gözlüklerle örneğin eğitim alan kişiler bir arada, sanal kadavra veya hasta modelinde cerrahi işlemleri yapabilecek." Huri, merkez kapsamında tıp öğrencilerini ve tüm sağlık profesyonellerini daha iyi eğitmek ve medikal cihazları daha efektif hale getirmek için çalıştıklarını anlattı. Sadece sanal değil gerçek anlamda da projeler ürettiklerini dile getiren Huri, şöyle konuştu: "Bu kapsamda yine dünyada ilk defa Hacettepe Teknokent bünyesinde TÜBİTAK 1507 kapsamında yapılan bir projeyle x-ray gibi ışınlarla çalışılmaya olanak veren kadavra masası ürettik ve patent başvurusunu yaptık." Tıp üzerine çalışan bir üniversitede eğitim, araştırma ve hasta bakımı gibi konu başlıkları üzerinde eğitimin şart mümkün olduğu kadar düzenli spor öneriyoruz. İftardan sonra hafif tempolu en az yarım saatlik yürüyüş şeklinde spor yapılması kişinin yaşam kalitesini yükseltir" ifadelerini kullanan Alan, şunları söyledi: "Spor, tansiyonu ve kolesterolü düşürür, mutluluk hormonlarının salgılanmasını sağlar, zayıflatır, kalp sağlığını korur. Sporun faydalı olabilmesi için ramazanda hafif tempolu yürüyüş yapılmalıdır. İftardan yaklaşık 2 saat sonra en az yarım saat tempolu yürüyüş faydalı olacaktır. Bazı hastalarımız ramazanda iftardan sonra sıkıntı çekmediklerini söylüyor. Bel ağrınız dinlenme ile geçmiyorsa yürütülmeye başlanabilir ve genellikle ertesi gün hastaneden taburcu edilebilir. Kişiler kısa sürede eski yaşantısına kavuşabilmektedir, hatta ameliyat olduğu gün uçakla, ameliyattan bir gün sonra arabayla ya da otobüsle uzun yolculuğa çıkabilmektedir. Bir hafta sonrasında günlük yaşama kısmen dönüş sağlanabilmekte, hatta iki hafta sonra işine dönebilmekte ve araba kullanılabilmektedir. Ameliyat sonrası hastaların doktor kontrolünde spor yapmaları, ağır yük kaldırmaktan, sürekli oturmaktan ve sürekli egzersiz yapmaktan kaçınmaları gerekmektedir. Bel fıtığı ameliyatları günümüzde gelişen teknolojinin de etkisiyle yüksek konfor ile hastalara fayda sağlasa da, tıpta her tedavide olduğu gibi bu ameliyatta da bazı riskler olabilmektedir. Başarılı bir ameliyata rağmen hastaların çok küçük bir kısmında fıtık nüksedebilir ya da fıtık tekrar etmediği halde ağrılar, bacakta uyuşukluk veya güç kayıpları düzelmeyebilir. Ayrıca her ameliyatta olduğu gibi çok düşük ihtimal de olsa enfeksiyon kapma, anesteziye bağlı ilave riskler ve kanama gibi riskler mevcuttur. Ameliyattan sonra bacaklarda felç oluşma riski çok çok düşüktür. Toplamda bu ameliyatın günümüzdeki başarı oranı mikrocerrahi teknikler sayesinde %80 lerden %95 lere çıkmıştır. Sanal ortamda ameliyat dönemi başlıyor olduğunu ifade eden Huri, "Hacettepe Kadavra Eğitim Masası" (HAKEM) geliştirdiklerini kaydetti. Doç. Dr. Huri, şunları kaydetti: "Dünyada kadavra modelinde teknolojik cerrahi eğitimler için üretilen masalar, ileri düzey eğitime müsait değil. Bu masada x-ray ve benzeri görüntüleme cihazları çalışıyor. Biz karbon fiber bir masa yarattık böylece istenilen görüntüleme cihazı ile rahatlıkla çalışılabiliyor. Masa ayrıca kadavrayı istenilen şekilde döndürmeye, açı vermeye de olanak tanıyor. Kadavranın her milimi bizim için değerli, onun doğru amaçla eğitim odaklı kullanılıyor olması gerekiyor. Bu nedenle çoklu disiplinli eğitimler ile aynı zamanda planladığımız projeler ülkemizde ilk olarak merkezimiz kapsamında planlanmaktadır." Bunda teravih namazının da etkisi oluyor. Dolu bir mide ile ağır bir yemekten sonra yatmak veya oturmak hastalar için sıkıntıya neden oluyor." Alan, bazı hastaların, "Benim kolesterolüm düşük bugün fazla yesem de bir şey olmaz" diyerek bir öğünde yüksek düzeyde kolesterolü yüksek besinler tüketmek istediğini anlatarak, "Yüksek düzeyde kolesterol almak kalp sağlığını olumsuz etkiliyor" diye konuştu. Ramazanda tuz tüketimine de dikkat edilmesi gerektiğini vurgulayan Alan, tuzlu gıdalar tüketmenin orucun kalitesini olumsuz etkilediğini aktardı. Alan, tuzlu gıdaların tansiyon yükseltici etkisi de olduğunu belirterek, "Mümkünse az tuzlu hazırlanan yemeklere herkes ihtiyacı kadar tuz ilave etmelidir. Salatalara tuz katmamak gerekir. En güzeli sofradan tuzluğu kaldırmaktır. Çünkü elimizin altında olduğu sürece bu alışkanlıktan vazgeçmek zor olacaktır" şeklinde konuştu. Alan, doktorun bilgisi dışında ilaç alımını azaltmanın veya artırmanın sağlık için ciddi risk taşıdığını aktardı. Sıcak havalara denk gelen ramazanda kalp hastalarına saat 10.00'dan 16.00'ya kadar mümkünse dışarı çıkmamalarını öneren Alan, sıcak havanın termal etkisiyle çarpıntı ve yüksek tansiyona neden olabileceğini kaydetti. Prof. Dr. Alan, bu hususlara dikkat edilmemesinin yüksek tansiyon, kalp krizi, kalp krizi geçirmiş kişilerde ikinci kalp krizi, kalp yetmezliği ve inme (felç) gibi sonuçlara varan rahatsızlıkların oluşabileceğini sözlerine ekledi. Ramazan sigarayı bırakmak için gerçek bir vesile olabilir İSTANBUL - Türk Toraks Derneği Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç, ramazanda bağımlıların sigaradan uzaklaşabileceğini ve bağımlılıkların kontrol altına alınabileceğini belirterek, bu ayın bağımlılıklardan kurtulmak için önemli bir fırsat olduğunu bildirdi. Kılınç, yaptığı yazılı açıklamada, dünyada 1,3 milyar, Türkiye'de ise 15 milyon kişinin sigara içtiğini, Türkiye'de son bir yılda 2,2 milyon vatandaşın ise destek alarak bu alışkanlıktan kurtulduğunu ifade etti. Ramazanın bu alışkanlıktan kurtulmak için önemli bir fırsat olduğunu vurgulayan Kılınç, sigara içenler arasında yüzde 13-15'lik bir kesiminin uzman desteği aldığını kaydetti. Kılınç, sigara içenlerin yüzde 70'inin bu alışkanlığı bırakmak istediğini ancak bunun sadece yüzde 30'unun 2-3 yıl içinde bırakma girişiminde bulunduğunu aktararak, bu girişimlerin de yüzde 80'inin ilk bir ay içinde tekrar sigaraya başlamakla sonuçlandığını bildirdi. Ramazanda gün boyunca herhangi bir maddenin tüketilemediği bir sürece girildiğini anımsatan Prof. Dr. Oğuz Kılınç, şunları kaydetti: "Ramazanda bağımlılar sigaradan uzaklaşabilir ve içicilerin bu dönemde bağımlılıkları kontrol altına alınabilir. Dolayısıyla ramazan bu konuda bir fırsattır. Tiryakilerin, tedavilerini ramazan ayı süresince planladıkları, sigara bırakma poliklinikleri ve hekimlerden yardım aldıkları takdirde bilimselliği kanıtlanmış yöntemlerle sigarayı bırakmaları kolaylaşabilir. Bakanlığın sigarayı bırakmak isteyenlere yönelik ücretsiz ilaç projesi devam ediyor. Sigaradan kurtulmak isteyenler, Sağlık Bakanlığı tarafından görevlendirilen sigara bırakma polikliniklerine başvururlarsa bu tedavilere ücretsiz olarak kavuşabilirler." Sigara bırakma girişimlerindeki başarısızlığının en önemli nedenleri arasında yoksunluk semptomlarının yer aldığını ifade eden Kılınç, "Bırakanların davranışsal, bilişsel destek ve farmakolojik tedaviyle desteklenmesi bırakma başarısını artırır. Hekimlerin hastalarının bağımlılık düzeylerini değerlendirmeleri ve sigara bırakmak isteyen hastalarına davranışsal, bilişsel destek ve uygun medikal tedavi seçeneklerini sunmaları önemlidir" ifadelerini kullandı.

11 YAŞAM-ÇEVRE BULMACA Camide ayak kokusuna askıda çorap lı çözüm Sivas'ta, cemaatinin büyük çoğunluğu sanayi esnafı ve çalışanlarından oluşan Mehmet Akif Ersoy Camisi'nde, ayak kokusunu önlemek ve daha hijyenik ortamda ibadet edilmesini sağlamak amacıyla ilginç bir uygulama başlatıldı. SİVAS - Sivas'ta, cemaatinin büyük çoğunluğu sanayi esnafı ve çalışanlarından oluşan Mehmet Akif Ersoy Camisi'nde, ayak kokusunu önlemek ve daha hijyenik ortamda ibadet edilmesini sağlamak amacıyla ilginç bir uygulama başlatıldı. Yeni Ata Sanayi sitesinde bulunan Mehmet Akif Ersoy Camisi'nde ramazan ayında cemaatin daha temiz ve hijyenik ortamda namaz kılmalarını sağlamak amacıyla imam Yusuf Yıldırım, "askıda çorap" uygulamasını başlattı. Sanayi esnafı, uygulama sayesinde, hayırseverlerin yardımlarıyla temin edilen ve cami girişine konulan askıdaki çoraplardan giyerek namazlarını kılıyor. Cami imamı Yusuf Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uygulamanın büyük destek gördüğünü, daha hijyenik ortamda ibadet edilmesini sağlamayı hedeflediklerini söyledi. Cemaatin büyük çoğunluğunun sanayi esnafı ve çalışanlarından oluştuğuna dikkati çeken Yıldırım, şöyle konuştu: "Akşama kadar ayaklar ayakkabının içinde koktuğu için namazda kimseyi rahatsız etmemek, kötü kokuya sebep vermemek adına böyle bir uygulama yaptık. Biliyorsunuz askıda kahve, ekmek uygulamaları vardı. Biz de bunu camide, 'askıda çorap' uygulaması olarak başlattık. Cemaatimiz daha temiz, koku olmadan huzurlu bir şekilde ibadet etsinler diye 'askıda çorap' uygulaması başlattık." Yıldırım, uygulamanın cemaatin destekleriyle ortaya çıktığına dikkati çekerek, "Sanayi bölgesinde olmamıza rağmen çok temiz bir camiye sahibiz. Camide koku namına hiçbir şey yok. Ayağı kirli olan, kokan esnafımız, camiye geldiği zaman eski çorabını çıkarıyor, çöpe atıyor. Buradan temiz bir çorap Kobani'ye ilk koşan yine Türkiye oldu ŞANLIURFA - Türkiye'deki sivil toplum kuruluşları, terör örgütü DAEŞ'in saldırılarına maruz kalan Kobani'ye (Ayn el Arap) son 3 günde 10 tır insani yardım ulaştırdı. Türkiye, terör örgütü DAEŞ ile bazı Kürt gruplar arasında yaklaşık 9 aydır süren çatışmalar nedeniyle zor günler geçiren Kobani'deki Suriyeli Kürtlere desteğini sürdürüyor. Çatışmalardan kaçan yaklaşık 200 bin Kobanili'ye kucak açan Türkiye, misafirlerinin her türlü ihtiyacını karşılamanın yanı sıra sınırın ötesindeki sivilleri de unutmuyor. Şu ana kadar yaklaşık 2 bin tır insani yardımın gönderildiği Kobani'ye, DAEŞ'ın birkaç gün önceki saldırılarının ardından ilk ulaşan yine Türkiye oldu. Çeşitli kentlerdeki sivil toplum kuruluşlarınca temin edilen insani yardımlar alıp giyiyor. Daha sonra ise namazını kılıyor. Çok güzel tepkiler aldık. Bu uygulamaya herkes destek veriyor" ifadelerini kullandı. Yusuf Yıldırım, uygulamanın bazen kötü niyetli insanlar tarafından istismar edilebildiğini, ancak caminin güvenlik kamerasıyla izlendiğini söyledi. Sanayi esnafından Sedat Gökçek de uygulamadan memnuniyet duyduklarını, sanayide yağ ve tozla uğraştıklarını ve bu nedenle ayaklarının kirlendiğini anlatarak, "Camiye girerken kirli çoraplarımızı çıkarıp temiz çoraplar giyiyoruz. sınır kapısındaki kotrollerin ardından Kobani'ye ulaştırıldı. Böylece DAEŞ'in bölgeden çekilmesinin ardından son 3 günde Kobanililere 10 tır yardım teslim edildi. Suruç Kaymakamı Abdullah Çiftçi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sığınmacıları en iyi şekilde ağırlayan Türkiye'nin yardımlarını, sınırın ötesine de ulaştırmayı ihmal etmediğini söyledi. Türkiye'nin savaş boyunca desteğini sürdürdüğü Kobani'yi hiçbir zaman yalnız bırakmadığına dikkati çeken Çiftçi, komşu kentteki huzurun ve güvenliğin sağlanmasını arzu ettiklerini vurguladı. Geçen haftaki saldırıların ardından bölgeye yardım göndermek için seferber olduklarını ifade eden Çiftçi, şunları kaydetti: "Kobani'ye şimdiye kadar yaklaşık BUL- MACA Soldan sağa: 1. Anlayış, izan. 2. Yaşam süresi. Bir ilimiz. 3.Aralarında kaçmak, birbirine görünmemek durumu bulunan kadın ve erkekten her biri. 4. TARIK ( Sinema sanatçımız ). Bir cins güvercin. 5. Sahip, malik, ıs. Meyvelerden yayılan hoş koku. 6. İsyan eden, başkaldıran. Irmak ya da dere suyunun hızlı aktığı yer. 7. İran da bir kent. Güney Afrika nın plaka işareti. 8. Köpek. Bir nota. Telefon sözü. 9. Bir şeyi hatırlamak için yazılan kısa yazı. Bir aygıtı harekete geçiren düzenek. 10. Güzel sanat. Askerlikte, bir bölüğü oluşturan birliklerden her biri. 11. Kuşatma, sarma, çevirme. Ağaçlıklı yol. 12. Bir anda oluveren, apansız. Eski bir devlet. Yumurtanın bir bölümü. 13. Enine göre boyu kısa ve tıknaz. Uzunluğu yer yer değişen bir uzaklık ölçü birimi. 14. Akıtma. Kasaplarda satılan kesilmiş hayvan. 15. Yılanın deri değiştirirken attığı deri. Hastalık, illet. 16. Şöhret, ses. Aylardan biri. 17. Türk müziğinde bir makam. Kiraya verilerek gelir getiren mülk. 18. Geçmiş. Pişirilerek hazırlanmış yemek. 19. Bir sinir hastalığı, tutarak, yilbik. Balgam taşı. 20. Araz. Şenlik kemeri. Yukarıdan aşağıya: 1. Yemek listesi. Bildik, tanıdık. Sayı boncuğu, çörkü. Bir nota. 2. Fakat, lakin. Duman karası. İtalya da bir kent. Sermaye, kapital. 3. Gösteri. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Mısır valilerine verilen unvan. İtalya da bir kent. 4. Soluk borusu. Vilayet. Tantalın simgesi. Akıl. Güz, sonbahar. 5. Kabaca evet. Polisin kuşkulu gördüğü kimseler üzerinde silah, esrar, bıçak gibi yasak şeyler araması. 6. Güney Kıbrıs ta bir kent. Akarsu yatağı, mecra. Dar ve kalınca tahta. İlkel silah. 7. Fikir, düşünce. Taneleri iri, şekeri bol ve çekirdekli bir üzüm türü. Kaputbezi. 8. Delik kapamaya yarayan büyük tıkaç. Güney Amerika da bir başkent. yer fıstığı. 9. Genişlik. Ata binen kadın. Lale bahçesi. Kiloamperin simgesi. 10. Yurdumuzun batısındaki son nokta olan burun. Maksat, gaye, amaç. Güneş doğmadan önceki alaca karanlık. Kimi mantarlarda üreme organı. Hazırlayan: Ercan BostaNcıoĞlu Ramazan ayı nedeniyle cemaatimiz biraz kalabalık. Bunun için, 'askıda çorap' uygulaması gerçekten güzel" dedi. Oto tamirhanesi bulunan Ertan Kunduz ise uygulamanın Sivas'taki bütün camilerde hayata geçirilmesi gerektiğini kaydetti. Ayaklarının ayakkabı içerisinde uzun süre kaldığına dikkati çeken Kunduz, uygulama sayesinde camiye girmeden önce kirli çoraplarını çıkarıp yerine yenilerini giydiklerini anlattı. bin tır insani yardım ulaştırdık. Birkaç gün önceki bombalı intihar saldırılarının ardından komşularımızı unutmadık. Ülkemizin farklı bölgelerinden gelen 10 tır insani yardımı Kobanili kardeşlerimize teslim ettik. Sivil toplum kuruluşlarımıza desteklerinden dolayı teşekkür ediyoruz. Ne pahasına olursa olsun komşumuzun yanında olmaya ve acısını paylaşmaya devam edeceğiz." Suriyeli Kürt Halte Seriz ise Türkiye'nin yardımlarını hiçbir zaman unutmayacaklarını dile getirdi. Dara düştüklerinde yanlarında hep Türkiye'yi gördüklerini anlatan Seriz, "Allah sizden razı olsun. Bizlere birazcık daha destek olmanızı bekliyoruz. İnşallah bugünler geçecek ve yaptıklarınızı tarih boyunca unutmayacağız" dedi. ÇÖZÜMÜ BUGÜN 13. SAYFADA 11 4 Temmuz 2015 Cumartesi TÜRKÇE BAKIŞ Prof. Dr. Nurullah Çetin ncetin64@hotmail.com MUHARREM BAYRAKTAR IN HASRET İNDEN DAMITILANLAR Muharrem Bayraktar, Hasret ken, aslında sonsuzluğu kucaklayamamanın tatlı hüznünü terennüm edi- adını taşıyan bu şiir kitabıyla aslında bir bakıma hasretini çektiği ideal bir yor. dünya tasavvurunun temel taşlarını Vefasız yarin peşinde koşmak, döşüyor. Şiirleri topluca değerlendirdiğimizde ulaşılmak istenen, peşin- edebiyatının da, modern Türk edebi- Divan edebiyatımızın da, Türk halk den koşulan iki temel değere duyulan yatının da temel izleklerinden biridir. hasretin yakıcılığıyla karşılaşıyoruz: Tegafül gösteren vefasız yar, aslında Hem bireysel manada bir iç nizamı, bizim sonsuzluğa uzanan; ama hiçbir hem de toplumsal manada dış nizamı zaman kuşatamadığımız, kucaklayamadığımız sonsuzluğa sahip olma sağlama hedefine dönük bir keşif yolculuğu süreci. arzumuzun simgesel bir karşılığıdır. Kitapta yer alan metinlerin önemli Bu evrensel insanî olguyu Muharrem bir kısmı aşk şiiri. Ama bu metinler Bayraktar, iyi işlenmiş bir Türkçe ile sıradan, tensel hazlara bağlı, kaba bir ifadeye dönüştürebilmiş. Aşkın cefasında mutlu olmak, fena fil l-aşk cinselliği ifade eden, salt dünyevî, maddî değerlerle sınırlı materyalist olmak, dramatik bir hüzün aralığından sonsuz soyut güzelliğe bir pence- bir aşk algısı değildir. Bayraktar, aşk şiirlerinde aslında her insanın kalp ve re aralamaktır. ruh dünyasında var olan evrensel Diğer yandan Muharrem Bayraktar, nitelikli duygusal, manevi bağlanım toplumsal manada bir dış nizam arayışını da dillendiriyor. Çağ eleştirisi, ihtiyacının sözcülüğünü yaparak iç nizam kargaşasına bir düzen verme her duyarlı aydın edebiyatçının temel çabasında. İnsan kalptir. Kalp, sevgidir. İnsan ancak kalbî sevgiyle insan izleklerinden biri olmalı. Bayraktar, olarak var oluşunu tamamlayabilir. özellikle taşlama çerçevesinde sosyal Aşk, hem duyuluşu hem de deyişe ve siyasi aksaklıkları, yanlış ve ters dönüştürülüşü itibariyle salt insanî bir giden gidişatı, değerler karmaşasını, olgudur. İnsan aşkla var olur. Beşerî köklü millî ve manevî değer ve kavramlarımızın ters yüz edilişini ustaca sevgiliye, dünyevî, maddi varlıklara yönelen aşk duygusu, aslında ezelî ve irdelemektedir. Yunus Emre ve ebedî sevgiliye yönelmede birer ara Mevlana gibi iki büyük tasavvuf duraktır. Biz, ister kadın, ister çiçek, devinin geleneksel tasavvufî duyarlılığını çağcıl olarak yeniden üreterek ister böcek, güneş, ay, deniz her dünyevi, maddi varlıkta ezelî ve modern zamanlara taşıma konusunda ebedî sevgiliden tecelli izleri gördüğümüzde bu izleri derinlikli olarak üreticisi olduğunu görebiliyoruz. Muharrem Bayraktar ın usta bir imge hissettiğimizde, farkına varma hassasiyetimiz inceldiğinde aşk duygumuz Hasret adını alan şiirler toplamında Sonuç olarak Muharrem Bayraktar, da derinleşir. Büyük âşıklar, yaratıkta bize sanatkârane bir bakış açısıyla Yaradan a dair zarif inceliklerin, yerli, köklü ve sağlam bir zemin üzerine inşa edilmiş bir hayat felsefesini mana zenginliklerinin, büyüleyici büyük tecellilerin bilgisine ve bilincine vakıf oldukça aşkları da derinleşir. terebilmiştir. En büyük başarısı da hissettirme, sezdirme başarısını gös- Muharrem Bayraktar, yüzey yapıda hem ferdî hem toplumsal manada beşerî aşk katmanlı şiirlerinde ulaşılmazın peşinde koşan, sitem eden, insanlık hakikatlerini tebliğ değil; tel- büyük, hayatî ve önemli evrensel hasret çeken bir konum ve tavır alırkin edebilme kabiliyetidir. Akdeniz'in akciğerleri yok oluyor ANTALYA - Akdeniz Üniversitesi Sualtı Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Mehmet Gökoğlu, "Akdeniz'in akciğerleri" diye bilinen posidonya çayırlarının (deniz çayırı) yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu bildirdi. Doç. Dr. Gökoğlu, yaklaşık 1 yıldır Antalya'daki tekne faaliyetlerinin yoğun olduğu koylarda dalış yaparak incelemelerde bulundu. Nesli tükenmekte olan canlıların yer aldığı "kırmızı liste"de bulunan posidonya çayırlarının gelişimini inceleyen Gökoğlu, teknelerin çapa ve zincirlerinin oluşturduğu tahribatı görüntüledi. Gökoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Antalya bölgesindeki Sıçan Adası, Phaselis, Üç Adalar, Olimpos bölgelerinde yoğun olarak tekne aktivitelerinin yapıldığını söyledi. Teknelerin bu bölgelere yanaştığı zaman çapa atmak zorunda kaldığını dile getiren Gökoğlu, çapalarda çok uzun zincirler kullandığını ifade etti. Tekne çapaları ve zincirin deniz dibindeki büyük bir alanı ezdiğine dikkati çeken Gökoğlu, bunun neticesinde deniz ekosisteminin büyük zarar gördüğünü anlattı. Posidonya çayırlarının dünyada "kırmızı liste"de olduğunun altını çizen Gökoğlu, şöyle devam etti: "Posidonya çayırları, deniz ekosistemi için büyük önem taşıyor. Teknelerin çapalarının atıldığı anda ve alınması sırasında zincirler denizin dibini sürüyor. Bu sırada da çayırlar büyük tahribata uğruyor. En önemli örneğini Sıçan Adası çevresinde görüyoruz. Ada'nın batı tarafı birkaç yıl öncesine kadar tamamen bu çayırlarla kaplıyken, şu anda bir kısmı yaşam mücadelesi veriyor. Çok yakında onlar da yok olup gidecek. Çayırların yüzde 80'i yok olmuş durumda." Çayırları korumak için acil önlem alınması gerektiğini vurgulayan Gökoğlu, "Turizm hareketliliğinin çok olduğu Antalya'daki koylarda 'Akdeniz'in akciğerleri' diye bilinen posidonya çayırları, teknelerin çapaları ve zincirleri nedeniyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Tahribat devam ederse balıklar için saklanma, beslenme ve yumurtlama alanlarını oluşturan, suya oksijen veren denizlerimizdeki çayırların nesli tükenecek ve Akdeniz'in dibi çölleşecek" dedi. Bu konuda ilgili makamlara yazı yazdıklarını anlatan Gökoğlu, "Turizm elbette devam etmeli ancak teknelerin zincir atmaları engellenmeli. Kazıklama ya da tonozlama sistemi yapılmalı. Tekneler buralara bağlanmalı. Bütün Akdeniz ülkeleri bu çayırları son derece iyi korurken, bizim hoyratça yok etmemiz üzücü" ifadelerini kullandı. Gökoğlu, çapaların sadece çayırlara değil, deniz dibindeki tarihi kalıntılara da büyük zarar verdiğini sözlerine ekledi.

12 12 haber 4 Temmuz 2015 Cumartesi Uyuşturucu bağımlıları için acil müdahale ekibi ANKARA - Uyuşturucu Madde Bağımlılıkları ve Alkolizmle Mücadele Federasyonu (UBAM), uyuşturucu madde bağımlılarının bağımlılıktan kurtarılması için "acil müdahale ekibi" kurdu. UBAM Genel Müdürü İsmail Karakaş, Avrupa Birliği'nin desteklediği "Narconon International" ortaklığıyla yeni başlattıkları proje kapsamında,uyuşturucu madde bağımlısı kişilerin ailelerinin kriz sırasında yardımlarına yetişmek amacıyla "Savior" adını verdikleri 14 kişilik acil müdahale ekibini oluşturduklarını söyledi. Yardım ekiplerinin çalışmalarını anlatan Karakaş, UBAM'a telefonla yardım çağrısının yapılmasının ardından madde bağımlılarının evlerine giden görevlilerin aileleri bilgilendirdiğini, ardından ilaçsız rehabilite programı Narconon'u uygulamak için hastayı eğitim merkezlerine götürdüklerini belirtti. - Rehabilite programı Gölbaşı'nda bulunan Uyuşturucu Bağımlılığı Arındırma Merkezinde hiç ilaç kullanmadan 21 günlük "yoksunluk dönemi"ni Narconon Programı yardımıyla kolaylıkla atlattıklarını belirten Karakaş, çalışmalarını şöyle anlattı: "Altı hafta süren 'detoks programı'nı tamamlayan katılımcılar, öfke kontrolü, öğrenme gelişimi, iletişim ve algılama, kişisel değerler ve doğruluk, yaşam koşullarını değiştirme kursu ve mutluluk yolu kursu olmak üzere toplam 9 aşamadan oluşan eğitim kurslarını 6-9 ay arasında tamamlıyor. Her türlü eğitimi aldıktan sonra madde bağımlılarına birebir müdahale edebilecek hale gelen 14 arkadaş ile acil müdahale ekibini kurarak bir istihdam kaynağı da oluşturduk. iki araç aldık, bir yarım otobüs aldık. Acil telefon görüşmelerinde hızlıca olay yerine intikal edip, tıbbi müdahale gerekiyorsa sağlık kurumlarıyla aracılık ediyorlar. Bağımlılık konusu ise bağımlının merkezimize gelmesini sağlıyorlar. Geçen yıl yataklı 117 kardeşimiz Narconon programından yararlandı, bunların 80'inden fazlası tamamen kurtulmuş şekilde hayatını sürdürüyor. UBAM kurulalı 200 kişiyi kurtardık. Merkezimiz biraz küçük, herkes gönüllü çalışıyor, devletimizden destek bekliyoruz." Karakaş, federasyonun bağımlılıktan kurtulmak için başvuranlara bu sağlık programlarının yanı sıra futbol, yüzme, okey, bilardo, tenis gibi etkinlikler de sunduğunu, maliyetin ise aileler ve yardımseverler aracılığıyla karşılandığını belirtti. - Uyuşturucu bağımlılarından bazı kişiler Madde bağımlılığından kurtulan Serkan Tatar, 10 senelik uyuşturucu bağımlısı olarak UBAM'a katıldığını belirterek, "Çok uğraştım bırakmak için, en son burası nasip oldu. Özenti, merak, başarısızlık ile lisenin son senesinde boşluğa düşerek uyuşturucu maddeye başladım. Esrar, bonzai, hap, bali bunları kullandım. Amatemler, antidepresanlar, hocalar, muskalar kullandım. Hatta annem beni cezaevine bile attırmak istedi ama haklıydı da" dedi. Tatar, her türlü etkinliği yaptıklarını anlatarak, program sayesinde uyuşturucuyu tamamen bıraktığını ve şimdi bırakmak isteyenlere eğitim verdiğini ifade etti. Deniz D. de 25 yıl bağımlılık süreci yaşadığını, hemen hemen bütün uyuşturucu maddeleri kullandığını söyledi. Deniz D, "İlk olarak 12 yaşında bali ile başladım, arkadaş çevresi, merakla başladım. UBAM'ı internetten buldum, ilk gelenlerdendik. 10 ay program gördüm, şu anda tamamen kurtuldum. 22 kişi eğitim görüyor, programın dışında futbol, yüzme ve okey de oynuyorlar" dedi. Serhat A. da İstanbul Güngören'de 10 yıl önce esrar ile uyuşturucu kullanmaya başladığını aktararak, "İstanbul'da çok kolaylaştı, her yerde var artık, bulamama gibi bir şansı yok. Arkadaş oluyor, içiyor, o da içiyor sonra o arkadaş satıcılarla tanıştırıyor. Ailem 4 yıldır biliyor, ablam UBAM'ı bulmuş internetten, buraya geldiğimde de inanmıyordum, artık özgüvenim yerine geldi, 2,5 aydır buradayım, şu an bırakabileceğime tamamen inanıyorum" diye konuştu. Akın K, lise yıllarında uyuşturucuya başladığını belirterek, şunları kaydetti: "Ankaralıyım, 15 yaşında başladım, ilk esrar, hap, sonra devamı geliyor zaten, en son eroinde kaldım. Arkadaş ortamıyla başladım, bir süre sonra cebinde paran kalmıyor, eroin içince insan vazgeçemiyor. O ona, o ona aşılıyor... 2 senedir eroine takılı kaldım. Bunu içmek çok aptallık, sonra buraya geldim." 6 ay içinde 71 gazeteci öldürüldü CENEVRE - Birleşmiş Milletler'de (BM) özel danışmanlık statüsüne sahip, merkezi Cenevre'de bulunan sivil toplum kuruluşu Basın Amblem Kampanyası (PEC), yılın ilk 6 ayında 24 ülkede 71 gazetecinin öldürüldüğünü duyurdu. PEC 2014 raporuna göre, geçen yılın ilk 6 ayına kıyasla yüzde 7 artış yaşanan gazeteci ölümlerinde Ortadoğu'nun başı çektiğini, terörist saldırıları sonrasında sonucunda ise 24 gazeteci öldürüldü. Raporda, "Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi gazeteciler için en ölümcül bölge. Yılın ilk yarısında, Libya'da 8, Yemen'de 6, Irak'ta 6, Suriye'de 2 ve Gazze'de 1 olmak Faili meçhul kalmayacak... ANKARA- Emniyet Genel Müdürlüğünce, faili meçhul olayların aydınlatılması için 81 il emniyet müdürlüğüne, uzmanlaşmış kadrolarla özel ekipler kurulması talimatı verildi. Talimat yazısında, toplumun can ve mal güvenliğinin sağlanmasının devletlerin en temel görevleri arasında yer aldığı belirtildi. Güvenlik hizmetlerinin, kamu düzeninin korunması, devamının sağlanması ve toplumun emniyet içinde varlığını sürdürmesi için vazgeçilmez önem taşıdığı vurgulanan talimatta, polisin, kamu düzenini ve güvenliğini, vatandaşın canı, malı, temel hak ve özgürlüklerinin korunmasını, yasaların uygulanmasını sağlamakla görevli olduğu kaydedildi. Talimat yazısında, ülke genelinde meydana gelen faili meçhul cinayet, hırsızlık, kapkaç, dolandırıcılık, oto hırsızlığı, gasp, cinsel suçlar ile insan ticareti olaylarını gerçekleştiren faillerin bulunması için özel ekipler oluşturularak, profesyonel yaklaşımlar ve teknolojik imkanlarla olayların aydınlatılması yönünde çalışmalara ağırlık verilmesi istendi. Her ilde kurulacak yeni özel ekiplerle emniyet teşkilatına karşı güven duygusunu sarstığı belirtilen faili meçhul cinayetlerin ve toplum hafızasında yer etmiş büyük çaplı olayların aydınlatılması amaçlanıyor. Yazıda, suçluları cezadan kurtaran en önemli yasal zırhın zaman aşımı olduğu vurgulanarak, uzmanlaşmış kadrolarla özel ekipler oluşturularakfaili meçhul dosyaların açıklığa kavuşturulması için titiz çalışma üzere 23 gazeteci öldürüldü" bilgisi verildi. Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesini Latin Amerika'nın takip ettiği ve Meksika'da 4, Honduras, Guatemala ve Brezilya'da üçer, Kolombiya'da 2, Paraguay ve Dominik Cumhuriyeti'nde birer gazeteci olmak üzere 17 gazetecinin öldürüldüğü belirtildi. Gazeteciler için yılın ilk 6 ayında üçüncü en tehlikeli bölgenin ise Avrupa olduğu açıklandı. Avrupa'da bu yıl şimdiye kadar Fransa'da Charlie Hebdo saldırı sonrasında 8 gazeteci, çatışmaların devam ettiği Ukrayna'da 4 ve Polonya'da ise 1 gazeteci olmak üzere 13 gazetecinin öldürüldüğü bildirildi. yapılması talimatı verildi. Özel ekiplerin çalışmalarıyla aydınlatılan faili meçhul olaylarla ilgili il müdürlükleri, Emniyet Genel Müdürlüğüne bilgi verecek. Afrika kıtasında ise 9 gazetecinin öldürüldüğü ve Güney Sudan'da 6, Somali, Kenya ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde ise birer gazetecinin öldürüldüğü belirtildi. Asya kıtasında Filipinler'de 3, Hindistan ve Pakistan'da ikişer ve Afganistan ve Endonezya'da ise birer gazeteci olmak üzere kıtada 9 gazetecinin öldürüldüğü açıklandı. PEC, geçen sene dünya genelinde 32 ülkede 138 gazetecinin öldürüldüğünü açıklamıştı ve 16 gazeteci İsrail'in Gazze saldırılarında öldürülmüştü. Suriye deki olaylar ve iç-dış gelişmeler ANKARA / KİLİS / BAĞDAT / İSTANBUL- Türkiye nin Suriye de güvenli bölge oluşturma isteği, Suriye sınırına asker ve mühimmat yığması, Suriye de yaşananlar dünyanın en önemli gündem maddesi. Gelişmeler çerçevesinde 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti, Kilis Valisi Süleyman Tapsız'ı makamında ziyaret etti. Orgeneral Huduti ve beraberindeki askeri heyeti, Vali Tapsız ve diğer ilgililer Valilik protokol kapısında karşıladı. Huduti, bir süre önce onarılarak hizmete giren tarihi binanın asılına uygun onarılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Suriye sınırındaki birlikleri denetlemek üzere Kilis'e gelen Huduti, beraberindeki Adana 6. Mekanize Piyade Tümen Komutanı Tümgeneral Satı Bahadır Köse, 5. Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Cemalettin Doğan ile 2. Hudut Tabur Komutanlığı Astsubay Zafer Yılmaz Kışlası'nı ziyareti sırasında Suriye sınırındaki askeri faaliyetlerle ilgili brifingin almış, ardından Vali Tapsız'ın da yer aldığı güvenlik toplantısına katılmıştı. İBADİ-DAVUTOLU DAEŞ İ GÖRÜŞTÜ Irak Başbakanı Haydar el-ibadi'nin, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile telefonda görüştüğü bildirildi. Başbakanlıktan yapılan açıklamaya göre, görüşmede, iki ülke arasındaki ilişkiler ile Irak ve bölgedeki gelişmeler ele alındı. İbadi'nin görüşmede ayrıca Davutoğlu'na yeni hükümeti kurma çalışmalarında başarılar dilediği ve kurulacak yeni Türk hükümetiyle özellikle ticari, ekonomi ve güvenlik alanlarında ilişkileri geliştirmenin önemine vurgu yaptığı aktarıldı. Açıklamada İbadi'nin, "Güvenlik alanı, özellikle ülkemize DAEŞ teröristlerinin girmesini sağlayan Suriye sınırının güvenliği ve korunmasını kapsıyor. DAEŞ'in Suriye'deki mezhepçi yaklaşımları körükleme eylemleri Irak, Türkiye ve tüm bölgeye yansıyabilir" dediği kaydedildi. Irak güvenlik güçlerinin DAEŞ'e karşı zafer elde ettiğini ifade eden İbadi, Enbar ve Musul'u kurtarmada azimli olduklarını söyledi. Öte yandan açıklamada, Başbakan Davutoğlu'nun "yeni hükümetin kurulmasının ardından ikili ilişkileri pekiştirmek için Irak'ı ziyaret edeceği" belirtildi. KADIN PAZARI İDDİASI Terör örgütü DAEŞ'in, Irak'ın Enbar iline bağlı Felluce kasabasında Suriyeli kadınları pazarlarda sattığı öne sürüldü. Irak İnsan Hakları Bakanlığı'nın yaptığı açıklamada, DAEŞ "çetelerinin", 100 Suriyeli kadını Felluce'de inşa ettiği 'cinsel kölelik pazarı'nda sattığı iddia edilerek, "Her gün iftardan sonra açılan pazarda bulunan kadınlar 'cihat nikahı' kılıfıyla 500 ila 2 bin Amerikan doları karşılığında satılıyor" denildi. Açıklamada, "DAEŞ çeteleri, Felluce'de ayrıca düzenledikleri yarışmalarda Kur'an-ı Kerim'i ezberleyip ilk üç sıralamaya girmeye hak kazananlara köle pazarında satılan kadınları hediye olarak veriyor" ifadesine yer verildi. Öte yandan DAEŞ militanlarının Kerkük'e bağlı Havice kasabasında 2 genç ve 1 çocuğu annesiyle birlikte kurşuna dizerek öldürdüğü ifade edilen açıklamada, kasabayı terk etmek isteyen iki kadının da örgüt tarafından kaçırıldığı belirtildi. TEL ABYAD DA ETNİK TEMİZLİR Suriyeli aktivist, eski Tel Abyad Meclis Üyesi ve Yerel Dokümantasyon Komitesi üyesi Ahmed el-hac Salih, YPG'nin Halep'e bağlı Tel Abyad kentindeki insan hakları ihlallerinin etnik temizlik boyutuna geldiğini belirtti. AA muhabirine konuşan Salih, YPG'nin Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kentinde sivillerin evlerini yağmaladığını ve Tel Abyad çevresindeki Arapları sistematik göçe zorladığını ifade etti. Kürt Kuşağı ihtimali ANKARA - Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi'nin (ORSAM) hazırladığı raporda, Kürtlerin ülkedeki taraflar arası sorunlardan faydalanarak Kürt bölgesi oluşturabileceğine işaret edilerek ancak Kobani ve Afrin arasında bağlantıyı sağlayacak Azez'i almak için engellerin ortadan kalkması gerektiği vurgulandı. ORSAM araştırmacılarından Oytun Orhan'ın hazırladığı "Suriye de Kürt Kuşağı Mümkün mü?" adlı raporda, Suriye'nin kuzeyindeki Kürtlerin Kobani-Afrin bağlantısını sağlayarak bütüncül bir bölge oluşturma hedefini gerçekleştirme ihtimali tartışıldı. Telabyad'ı alarak, kontrollerinde bulunan Kobani ve Cezire arasındaki bağlantıyı sağlayan Kürtlerin, Kobani ve Afrin arasındaki Azez'in ele geçirmesinin önünde engeller olduğu belirtilen raporda, şu değerlendirme yapıldı: "Azez ın kontrolü için yapılacak operasyonların önünde iki engel söz konusudur. Birincisi YPG nin yerel halk arasından destek bulamayacak veya kontrol ettikten sonra meşruiyetinin zayıf olacağı gerçeğidir. Ancak Arap çoğunluklu Tel Abyad ın ele geçirilmesinde görüldüğü üzere askeri alanda ilerledikleri sürece halktan ciddi bir dirençle karşılaşmayacaklardır. İkinci ve daha önemli sorun, Tel Abyad da terör örgütü DAEŞ e karşı verilen ABD desteğinin Azez bölgesinde kime karşı verileceğidir." ABD hava desteği olmadan YPG nin başarı şansının olmadığı iddia edilen raporda, Kobani- Afrin arasındaki bölgenin bir kısmının Türkiye nin de desteklediği gruplar tarafından kontrol edildiği, bölgeye yönelik ABD hava desteğinin Azez'in önce DAEŞ'in eline geçmesi, ardından DAEŞ'le mücadele kapsamında Kürtlere destek verilmesiyle mümkün olacağı savunuldu. Orhan'ın raporunda, ABD'nin DAEŞ'in kuzeyle olan bağını keserek kuzey Suriye hattı boyunca "YPG nin kontrolünde bir tampon bölge" oluşturmaya çalıştığını ileri sürülerek, "Ancak tarihteki örneklerden de yola çıkarak tampon/güvenli/uçuşa yasak bölgelerin sınırları uzun vadede kalıcı hale gelerek yeni siyasal yapının oluşma sürecinde otonom/federal bölgelerin sınırlarına dönüşmektedir" ifadesine yer verildi.

13 dış dünya 4 Temmuz 2015 Cumartesi 13 Nikoliç, Srebrenitsa'ya gitmeye hazır KERKÜK - GARİP- Irak'ın Kerkük iline bağlı Tazehurmatu nahiyesindeki Şii Türkmen gençler, DAEŞ saldırılarına karşı askeri eğitimden geçiriliyor. Türkmen komutanlarınca verilen eğitimde çocukların da yer alması dikkati çekti. Şii mezhebine mensup Türkmenlerin yaşadığı 25 bin nüfuslu Tazehurmatu bölgesinin 5 kilometre güneyindeki Beşir nahiyesi DAEŞ'in kontrolünde. Beşir'deki DAEŞ varlığı, Tazehurmatu halkı üzerinde büyük bir tehlike oluşturuyor. Irak ordusunun olmadığı Tazehurmatu'da çok az sayıda Peşmerge gücü bulunuyor. Durum böyle olunca nahiye halkı silahlanarak, kendi savunmasını üstlendi. Tazehurmatu üzerindeki DAEŞ tehdidine karşı koymak için nahiyede yaşları 12 ila 18 arasında değişen çocuklar ve gençler, askeri eğitimden geçiriliyor. Şii milislerden oluşturulan Haşdi Şabi'ye bağlı Türkmen komutanlar eğitimleri üstlendi. Gençler ilk etapta spor ve yakın dövüş eğitiminden geçiriliyor. Daha sonra silahlı eğitim alacak olan gençler, savaş durumunda nasıl davranacakları konusunda da bilgilendiriliyor. Ramazan ayı ve havaların sıcak olması nedeniyle eğitimler gece yapılıyor. BELGRAD - Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Mladen İvaniç'in, dün düzenlediği basın toplantısında kullandığı "Nikoliç'i Sırp halkını bölmemeye çağırıyorum" ifadesi üzerine Sırbistan Cumhurbaşkanlığından yazılı açıklama yapılarak İvaniç'in ifadelerine tepki gösterildi. Açıklamada, İvaniç'in böyle bir tespitte bulunması için hiçbir sebebin bulunmadığına işaret edilirken, bölgedeki halklarının huzuru ve barışı için siyasi liderlerin gerek açıklamalarında gerekse eylemlerinde uzlaşı içerisinde olmasının önemi vurgulandı. Cumhurbaşkanı Nikoliç'in daha önce Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'yı ziyaret etmeye hazır olduğu hatırlatılırken, Nikoliç'in 11 Temmuz'daki anma törenine katılmak üzere Srebrenitsa'ya da gitmeye hazır olduğu kaydedildi. SREBRENİTSA - Avrupa'da, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak kabul edilen ve 8 bin 372 Boşnak erkeğin katledildiği Srebrenitsa'daki soykırımın 20. yılında, Potoçari Anıt Mezarlığı'nda 135 kurbanın cenazesi toprağa verilecek. Srebrenitsa Belediye Başkanı Çamil Durakoviç, anma törenleri organizasyon kurulunun toplantısının ardından yaptığı açıklamada, 11 Temmuz'da düzenlenecek toplu cenaze ve anma törenleri hakkında bilgi verdi. Bu yılki törende, farklı toplu mezarlardan çıkarıldıktan sonra kimlik tespiti yapılan 135 soykırım kurbanının defnedileceğini söyleyen Durakoviç, defnedilecek kurbanların 18'inin öldürüldüklerinde 18 yaşından küçük olduğuna işaret etti. Durakoviç, anma töreninin güvenliğini sağlamak için 2 bine yakın polisin görev alacağını belirterek, savaş döneminde Srebrenitsa'da komutanlık yapan ve Boşnaklar arasında "efsane komutan" olarak anılan Naser Oriç'in bu yılki cenaze törenine kendi isteği doğrultusunda katılmayacağını kaydetti. Srebrenitsa Anneleri Derneği Başkanı Hatica Mehmedoviç de soykırım kurbanlarının gerektiği gibi defnedildiği günün, kurbanların aileleri için en önemli gün olduğuna dikkati çekerek, "Onların en sevdiklerinin yaşama hakkı yoktu, en azından onurlu bir şekilde defnedilme hakkı olsun" diye konuştu. Srebrenitsa ve Jepa Anneleri Derneği Başkanı Munira Subaşiç ise o gün Srebrenitsa'ya gelmek isteyen tüm "iyi insanlara" kapılarının açık olduğunu söyledi. Aralarında Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun da bulunduğu çok sayıda devlet ve hükümet başkanının katılacağı tören için 600'den fazla basın mensubunun akredite edildiği bildirildi. Potoçari Anıt Mezarlığı'nda defnedilen soykırım kurbanlarının sayısı 11 Temmuz'daki törenin ardından 6 bin 376'ya yükselecek. Soykırımın 20. yılı anma etkinlikleri kapsamında, Srebrenitsa'nın 11 Temmuz 1995 tarihinde Sırp askerlerince işgal edilmesinin ardından soykırımdan kaçanların orman yolundan Sırpların kontrolü altında olmayan Tuzla'ya ulaşabilmek üzere geçtiği güzergahtaki üç günlük "Barış Yürüyüşü" 8 Temmuz'da farklı ülkelerden gelen binlerce kişinin katılımıyla başlayacak. Nezuk kasabasından 8 Temmuz'da yola çıkacak katılımcılar, üç günlük yürüyüşün ardından 10 Temmuz'da Srebrenitsa'ya ulaşacak. Haşdi Şabi üniforması giyen gençler, eğitim sırasında Irak ve vatan sevgisini anlatan sloganlar atıyor. Tazehurmatu gençlik ve spor merkezlerinde yapılan eğitim, yaz tatili boyunca devam edecek. Eğitimlerin bir benzeri de Kerkük şehir merkezinde yapılıyor. Ancak Kerkük'teki eğitimler henüz basına açılmadı. Tazehurmatu Askeri Eğitim Kursları Sorumlusu Burhan Cafer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Gençlerimize dövüş sanatları ve hafif silah eğitimi veriyoruz. Kurslarımız 20 günlüktür. Tüm gençlerimiz gönüllü olarak bu eğitimlere katılıyor" dedi. Haşdi Şabi Kuzey Bölge Sorumlusu İrfan Abdulhüseyin ise "Tazehurmatu geçen yıl büyük bir tehlike atlattı. Neredeyse DAEŞ'in eline geçiyordu. Bu Sırbistan Cumhurbaşkanı Tomislav Nikoliç, Srebrenitsa Soykırımı'nın yıl dönümü 11 Temmuz'daki anma törenlerine katılmak üzere Srebrenitsa'ya gitmeye hazır. Açıklamada ayrıca, kurban yakınlarının yaralarını derinleştirecek ve bölgedeki barışın sağlanmasını engelleyecek girişimlerin de son bulması çağrısında bulunulurken, BM'de 7 Temmuz'da oylanacak ve 11 Temmuz'un "anma günü" olarak kabul edilmesini ön gören Srebrenitsa Karar Tasarısı'nın bölge barışına katkı sağlamayacağı ve gelecekte de benzer suçların işlenmesini önleyemeyeceği öne sürüldü. 135 KURBANIN CENAZESI TOPRAĞA VERILECEK Bosna Savaşı sırasında, BM'nin "güvenli bölge" ilan ettiği Srebrenitsa, 11 Temmuz 1995'te Lahey'de davası devam eden Sırp komutan Ratko Miladiç'e bağlı Sırp birliklerince işgal edildi. İşgalin ardından BM bünyesindeki Hollandalı askerlere sığınan sivil Boşnaklar, Sırplar'a teslim edildi. Kadın ve çocukların Boşnak askerlerin kontrolündeki bölgeye ulaşmasına izin veren Sırplar, Boşnak erkekleri ise ormanlık alanlarda, fabrikalarda, depolarda katletti. Katledilen Boşnakların bedenleri toplu mezarlara gömüldü. Savaşın ardından kayıpları bulmak için başlatılan çalışmalarda, toplu mezarlarda cesetlerine ulaşılan kurbanlar, kimlik tespitinin ardından her yıl 11 Temmuz'da Potoçari Anıt Mezarlığı'nda düzenlenen törenle toprağa veriliyor. DAEŞ'e karşı Türkmen gençlere askeri eğitim yaşananlar tekrarlanmasın diye bu kursları açtık , ve 18 yaş yukarısı olmak üzere üç kategoride kaliteli eğitim veriyoruz. Gönüllü olarak katılmak isteyenlerin sayısı sürekli artıyor" diye konuştu. Askeri eğitimden geçirilen gençlerin çatışmalara katılmayacağını, olağanüstü durumlarda güvenlik güçlerine destek olacaklarını belirten Abdulhüseyin, "Bu kurslara katılanların neredeyse hepsi öğrencidir. Bu arada talep üzerine kızlar için de askeri eğitim kursları açtık. Oldukça yoğun talep var. Beklentimizin üstünde istek var. Eğitim için spor tesisleri yetmemeye başladı" ifadelerini kullandı. Kerkük Üniversitesi Eğitim Fakültesi ikinci sınıf öğrencisi İzzeddin Muhammed de "Üniversite öğrencisiyim ancak evimizi, topraklarımızı teröristlerden korumak için eğitim almaya geldik. Haşdi Şabi 16. Tugay Komutanlığı'ndaki ağabeylerimiz bizi eğitiyor. Çok kısa süreli acemilik dönemi yaşıyoruz. Beden, askeri ve silah kullanımı eğitimi alıyoruz. Topraklarımızı korumak için bu eğitimin oldukça faydalı olduğunu düşünüyorum" şeklinde konuştu. Batı Şerialı gençler Mescid-i Aksa özlemi çekiyor BULMACANIN ÇÖZÜMÜ NABLUS - İsrail'in yaş kısıtlaması getirdiği Mescid-i Aksa'ya canları pahasına girmenin yollarını arayan Batı Şerialı gençler, ramazan ayında cuma namazlarını burada kılmanın özlemini çekiyor. AA muhabirine konuşan Batı Şeria'nın Nablus kenti sakinlerinden Abdusselam Avad, en son 12 yıl önce Doğu Kudüs'ü ve Mescid-i Aksa'yı ziyaret ettiğini söyledi. Yıllar sonra bu ramazanda 40 yaşına girince Mescid-i Aksa'yı gidebildiğini belirten Avad, bu esnada göz yaşlarını tutamadığını dile getirerek, o günkü duygularını şöyle anlattı: "Uzaklaştırıldığım ve 12 yıl göremediğim Aksa'yı görünce hüngür hüngür ağladım ve bana bu imkanı bahşeden Allah'a şükür secdesi yaptım. Mescid-i Aksa avlusuna girdiğimde her kubbe, köşe ve taşın Batı Şerialılara hüzün gözüyle baktığını ve bizlere, 'beni yalnız bırakmayın mescidinizin Yahudileştirilmesine izin vermeyin' dediğini hissettim." Avad, Aksa'ya girebilen Filistinlilerin sevincini ise "Mescitleriyle buluşan o insanların yüzündeki mutluluğu tarif etmek imkansız aslında. Bu kutsal mekana kavuşanların hepsi, Allah'a şükrediyor ve her fırsatta burada olmaya söz veriyorlardı" ifadeleriyle aktardı. İsrail'in 40 yaş üstündeki Batı Şerialılara ramazan ayı boyunca cuma günleri Kudüs'e giriş izni vereceğini açıklamasına rağmen bazılarını güvenlik kontrol noktalarında engellediğine dikkati çekerek, "Ben ramazanın ilk cumasında Aksa'ya girdim. Batı Şeria'dan gelen 10 kişiydik ancak haklarında güvenlik sorunları olduğu iddiasıyla 8 kişi geri gönderildi. Böylece yaşları 40 ve 50'den büyük 10 kişiden iki kişinin Kudüs'e girişine izin verildi" dedi. Kudüs'ü ziyaret edenlerin buradan tatlı aldığına değinen Avad, "Bura ile Batı Şeria'nın diğer kentlerindeki tatlılar arasında tat bakımından herhangi bir fark yok ancak bu kutsal tarihi kentin ekmeğine ve tatlısına yansıttığı aroması bulunuyor" diye konuştu. Nablus'un Asker Mülteci Kampı'ndan Muhammed Süleyman ise "Kudüs ve Mescid-i Aksa ile buluşabileceği 40 yaşına girdiği için çok mutlu" olduğunu vurgulayarak, "Birkaç ay önce 40 yaşına bastığımda aklımdan geçen tek şey, ramazan ayında Mescid-i Aksa'yı ziyaret etmek ve orada doya doya namaz kılmak oldu. Ayrıca her taşı, Kudüs kentinin geçmişindeki hikayeleri ile İsrail işgalinin sebep olduğu işkenceleri dile getiren eski çarşılarını gezmek geldi içimden" şeklinde konuştu. Ramazanın ilk haftası cuma günü 15 yıldır göremediği Kudüs'e doğru yola çıktığını anlatan Süleyman, Kudüs'ün el-amudi Kapısından giriş yaptıktan sonra eski çarşıya doğru tarif edilemez duygular içerisinde ilerlediğini ve 15 yıllık hasreti gidermeye çalıştığını belirtti

14 14 4 Temmuz 2015 Cumartesi TURİZM Troya Antik Müzesi, hazinelerin yurda dönüş yolunu açacak Ramazanda türbe ve cami ziyaretleri arttı İSTANBUL - İstanbul'da ramazan ayının gelmesiyle türbe ve cami ziyaretlerinde artış yaşandı. Eyüp Sultan, Hz. Yuşa ve Telli Baba türbeleri ramazanda en çok ziyaret edilen türbeler arasında yer alırken, Sultanahmet, Fatih, Süleymaniye ve Hırka-i Şerif camilerinin de ramazanla birlikte ziyaretçi sayısı arttı. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, ramazanda bazı ilçe belediyeleri, vatandaşlar için türbe, cami ve yatır ziyaretlerinin yer aldığı ücretsiz turlar düzenliyor. Eyüp Belediye Başkanı Remzi Aydın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, türbe ve cami ziyaretlerini içeren turlara ramazanda vatandaşların yoğun ilgi gösterdiğini söyledi. Vatandaşların taleplerini dikkate aldıklarını ifade eden Aydın, "Eyüp Sultan, Hz. Yuşa, Telli Baba türbeleriyle, Sultanahmet, Fatih, Süleymaniye ve Hırka-i Şerif camilerini kapsayan turları ücretsiz olarak gerçekleştiriyoruz. Bu mini gezileri ramazan boyunca her gün düzenleyeceğiz. İnsanlarımız, türbeler ve camileri ziyaret edip, dua etmek istiyor. Yardımcı olmaya çalışıyoruz" dedi. Eyüp Sultan'dan başlayan turun ilk durağı Anadolu Kavağı'nda bulunan Hz. Yuşa Türbesi oldu. Vatandaşlar Hz. Yuşa'nın kabri başında dualar etti. Mutluluklarını ve heyecanlarını gizleyemeyen vatandaşlar, türbe ziyareti sonrası duygusal anlar yaşadı. Ziyaret edilen mekanlara ilişkin vatandaşları bilgilendiren tur rehberi Mahir Dilekçi, ramazan ayında türbelerin kutsal ziyaret alanları olduğunu söyledi. Türbe ziyareti sonrasında vatandaşlara türbenin tarihi hakkında bilgi veren Dilekçi, Hz. Yuşa'nın İsrailoğulları'na gönderilen 4. peygamber olarak kabul edildiğini anımsatttı. Yuşa Tepesi'nin Boğaziçi'nde sahile en yakın ve en yüksek tepe olduğunu belirten Dilekçi, Osmanlı döneminde bu tepeye Sadrazam Yirmisekiz Çelebizade Mehmet Sait Paşa tarafından 1755 tarihinde bir mescit yaptırıldığını anlattı. Ramazanda en çok ziyaret edilen türbelere ilişkin de bilgi veren Dilekçi, şunları kaydetti: "Hz. Yuşa Türbesi ve Hırka-i Şerif Cami, ramazan ayında en çok ziyaret edilen alanlardan biri. Ramazanda Eyüp Sultan, Fatih, Süleymaniye, Sultanahmet camilerine de vatandaşların ilgisi büyük oluyor. Türbelerde mum yakmak, bez bağlamak, para atmak gibi adetler göze çarpıyor. Birçok türbede bulunan uyarı levhalarında, türbelere adak adanmayacağı, bez bağlanmayacağı, yüz sürülmeyeceği yazıyor. Bunlara dikkat edilmesi gerekiyor. Bu tip türbe ziyaretlerinin tüm çevremize nasip olmasını diliyorum. Türbelere yapılan ziyaretler bir yönüyle insanın kendi inanç özeline, kalbine yaptığı bir yolculuktur. Bu yolculuk, onların kalp ve zihin ufuklarında çok muazzam pencereler açabilir. Türbeler, gönül gözlerinin açılmasının en önemli köşe taşlarıdır." ISSN Genel Yayın Yönetmeni Ahmet TEKEŞ GÜNLÜK SİYASİ GAZETE Yayın Sahibi: Grup Birikim A.Ş. adına Nizamettin ÖLMEZ Yazı İşleri Müdürü Şebnem ÜNAL Sayfa Editörü Abdülmecit KOYUNSAĞAN Muhabir - İnternet Editörü Kenan ERGEN Haber Koordinatörü Dursun ERKILIÇ İstihbarat Şefi Ayşegül BALDEMİR Haber Merkezi Şenol Günüç, Emine Özcan, Hakkı Murat Söbütay, Burcu Kerim, Ayşenur Gürer, Mihriban Demirel, Şevket Kalaycı, Zeynep Efsane Güzeldereli Yıl: 45 Sayı: Temmuz 2015 Cumartesi ÇANAKKALE - Çanakkale'de, 5 bin yıllık geçmişi bulunan Troya Antik Kenti'nde geçen yıl yapımına başlanan müzenin tamamlanmasıyla, bazı Avrupa ülkeleri ve özellikle Rusya'daki "Troya hazineleri"nin yurda getirilmesi çalışmaları hızlandırılacak. Merkeze bağlı Tevfikiye köyü sınırları içinde yer alan, her yıl 500 binden fazla kişinin ziyaret ettiği antik kentteki Troya Müzesi'nin inşasının gelecek yıl sonuna kadar tamamlanması planlanıyor. AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Kültür ve Turizm Bakanlığınca yarışmayla belirlenen proje kapsamında yapımına geçen yıl başlanan Troya Müzesi inşaatının büyük bölümü tamamlandı. Maliyeti 50 milyon lirayı bulacak yapı, 3 bin metrekarelik sergi salonları dahil 10 bin metrekare kapalı alandan oluşacak. Troya Ören Yeri ve Çanakkale'deki diğer arkeolojik alanlardaki kazılarda bulunan eserlerin de çağdaş müzecilik anlayışıyla sergileneceği yapının inşasının gelecek yıl sonuna kadar tamamlanması öngörülüyor. UNESCO tarafından 1998'de "Dünya Kültür Mirası Listesi"ne dahil edilen, 5 bin yıllık geçmişe sahip Troya Antik Kenti'nin önemi, müze projesi tamamlandığında artacak. Homeros'un destanı İlyada'daki "Truva Savaşı'nın yapıldığı yer" olarak da bilinen antik kentteki müzenin tamamlanmasıyla, yıllık ziyaretçi sayısının 1 milyonu geçmesi, 44 ülkeye kaçırılan hazinelerin de Türkiye'ye iadesinin sağlanması hedefleniyor. İl Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Dokuz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kültür ve Turizm Bakanlığının Troya Ören Yeri'ne büyük önem verdiğini söyledi. Bakanlık verilerine göre, Troya'nın, müze ve ören yerleri ziyaretçi sayısı sıralamasında 9, en fazla gelir sağlama listesinde 8'inci olduğunu Osmanlı Darüşşifası UNESCO yolunda EDİRNE - Sultan II. Bayezid Külliyesi ve Sağlık Müzesi'nin (Edirne Darüşşifası) Dünya Kültür Miras Listesi'ne alınması için UNESCO'ya başvurulacak. Selimiye Camisi ve Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri'nin asıl listede, Uzunköprü'nün ise geçici listesinde yer aldığı UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi'nde yer almak için bu kez Osmanlı döneminde tedavi yöntemlerinin anlatıldığı Sağlık Müzesi için çalışmalar yürütülecek. Edine Valisi Dursun Ali Şahin, yaptığı açıklamada, Sultan II. Bayezid Külliyesi ve Sağlık Müzesi için eylül belirten Dokuz, "Troya, Çanakkale'nin çok önemli bir markası. Yurtdışı ziyaretlerimizde çok net görüyoruz, dünyada Troya'yı bilmeyen yok" dedi. Dokuz, bu önemli markanın en iyi şekilde tanıtılması gerektiğini, bu anlamda bakanlığının Troya ve hazinelerini anlatacak çok önemli bir müze projesine başladığını dile getirdi. Proje için bugüne kadar 22 milyon lira harcandığına işaret eden Dokuz, şunları kaydetti: "Önümüzdeki günlerde yapılacak 25 milyon liralık yeni ihaleyle, geriye kalan 'ince iş' dediğimiz bazı çalışmalar ve teşhir tanzim çalışmaları gerçekleştirilerek, müze tamamlanacak. Bazı Avrupa ülkelerinde ve özellikle Rusya'da bulunan Troya hazinelerinin gerçek yurduna ve yerine getirilmesiyle ilgili Kültür ve Turizm Bakanlığımız çok önemli çalışmalar yürütüyor. Bu çalışmalar, özellikle Troya ayında UNESCO'ya başvurulacağını söyledi. Şahin, "Sağlık Müzesi'nin UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınması için çalışmalarımız devam ediyor, başvuru yapacağız. Eylül ayına kadar başvurumuzu göndereceğiz, ben çok ümitliyim. Dördüncü kültür mirasımızı UNESCO'ya aldırmak için çalışmamız devam ediyor. Bir ilde dört kültür mirasının UNESCO listesinde bulunması çok önemli" diye konuştu. Şahin, UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi için tarihi taş köprüler için de ilerleyen günlerde başvuru yapılacağını kaydetti. Müzesi'nin de tamamlanmasıyla daha da hız kazanacak ve yurtdışına kaçırılan hazinelerin ülkemize dönüş yolu açılacak." Dokuz, Troya'da öncelikli hedefin, giriş ve ziyaretçi sayısı bakımından ilk sıradaki Ayasofya Müzesi'ni yakalamak, bunun gerçekleşmemesi halinde ise ilk 3'te yer almak olduğunu vurguladı. Bu hedefe ulaşmak için müzenin tamamlanmasının büyük önemi bulunduğuna değinen Dokuz, "Müze açılıp yurtdışına kaçırılan hazinelerin yerinde sergilenmesi de sağlandığında Çanakkale'nin turizmdeki titrinin olumlu olarak daha yüksek noktalara taşınacağı inancındayız" diye konuştu. Dokuz, antik kentte giriş kapılarından Troya atının çevresi ve yürüyüş yollarına kadar olan bölümün çevre düzenlemesinin yenilendiğini anlattı. İdari Merkez Rüzgarlı Caddesi Plevne Sokak No:14/4 Ulus - ANKARA Tel: Fax: Yayın Sahibi Temsilcisi: Yiğit YİĞİT Basıldığı Yer: Büyük Anadolu Medya Grup Özel Eğitim Gıda ve İnşaat Ltd. Şti. İstanbul Cad. Elif Sokak No:7/244 İskitler - Ankara TEL: Pbx Dağıtım: AK Dağıtım Abdulgani AKDAĞ Çağlayan Mah. Tıp Fakültesi Caddesi No: 258/11 Mamak/ANKARA Tel: Yayın Türü: Yerel - Süreli (Pazar hariç) Resmi ilanlarımızı internet sitemizden de görebilirsiniz. web: gazeteyedigun@gmail.com Sözleşmesiz yazarlara ücret ödenmez YediGün Basın Meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir

15 4 Temmuz 2015 Cumartesi Yanal ile dostane ayrıldık TRABZON - Trabzonspor Kulübü Sportif Direktörü Süleyman Hurma, teknik direktör Ersun Yanal ile dün kulüp başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu ve kendilerinin görüştüğünü, yollarını dostane şekilde ayırma kararı aldıklarını söyledi. Hurma, Kamerunlu futbolcu M'bia ile yapılan imza töreninde basın mensuplarının sorularını cevapladı. Mbia'nın imza parası konusunda spekülasyonlar olduğu şeklindeki iddiaları cevaplayan Hurma, "Burası büyük bir kulüp. Dedikoduyla iş yapmak mümkün değil. Bizi küçültür o tip şeylere cevap vermek. KAP'a Trabzonspor Kulübü, oyuncuyla hangi miktarlarda anlaştığını bildirdi. O miktarlar neyse doğruları odur" ifadesini kullandı. Hurma, Ersun Yanal ile yollarının ayrıldığını belirterek, "Ersun hocam ile dün sayın başkanımız ve bizler görüşme yaptık. Çok dostane şekilde ayrılma kararı aldık. Prosedürler bugün halledilecek. Kendisine, Trabzonspor Kulübü'ne verdiği değerli emeklerden dolayı teşekkür ediyorum. Ülkemizdeki önemli ve değerli teknik adamlardan bir tanesi" diye konuştu. Atıcılar, olimpiyat kotası peşinde Çobanlık yapan engelli milli sporcu, destek bekliyor ANKARA- Bedensel Engelliler Atıcılık Milli Takımı, Hırvatistan'da gerçekleştirilecek dünya kupasında 2016 Rio Paralimpik Oyunları'na kota almaya çalışacak. Bedensel Engelliler Atıcılık Milli Takımı Teknik Direktörü Tolga Korkusuz, AA muhabirine, 8-14 Temmuz'da Hırvatistan'da düzenlenecek ve 2016 Rio Paralimpik Oyunları'na kota verecek dünya kupasına katılacaklarını belirterek, en az 3 kotayla Türkiye'ye dönmeyi hedeflediklerini söyledi. Eryaman'daki Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezi'nde (TOHM) hazırlıklarını sürdüren milli takımda 11 sporcunun bulunduğunu anlatan Korkusuz, "Dünya kupası müsabakalarında en az 3 kota almayı hedefliyoruz Rio Paralimpik Oyunları'na 6 sporcuyla katılmak istiyoruz" dedi. Korkusuz, milli takımdaki 11 sporcudan ikisinin daha önce kota aldığını belirterek, şöyle konuştu: "Dünya kupası müsabakalarına katılım yüksek olacak. Bireysel sporlarda kendi performansınızın yanı sıra diğer sporcuların da performansı önemli oluyor. 9 arkadaşımızdan en az 7'si final atar. Finalde de herşey mümkün ama en az 3 kota hedefliyoruz Rio Paralimpik Oyunları'na da 6 sporcuyla katılarak madalya kovalamayı istiyoruz." Olimpiyat şampiyonu Korhan Yamaç ise dünya kupası müsabakalarında öncelikli olarak kota almayı hedeflediğini söyledi. Atıcılıkta hedef koymanın pek mümkün olmadığını vurgulayan Korhan, "Öncelikle hedefim kota almak. 11 arkadaşın büyük bir çoğunun kota alma ihtimali var. Atacağımız puanlarla birinci de olabiliriz, sekizinci de olabiliriz. Atıcılıkta Türkiye güçlü bir ülke. Muhtemelen bir kaç kota alacağımızı düşünüyorum." Hırvatistan'daki dünya kupası müsabakalarında ay-yıldızlı ekip, erkekler ve bayanlarda 10, 25 ve 50 metre tabanca ve 50 metre tüfek branşlarında mücadele edecek. AĞRI - Avrupa Vücut Geliştirme Şampiyonası engelli branşında gümüş madalya kazanan Ağrılı çoban Ömer Çeçen, kendisine maddi destek verilmesi halinde Dünya şampiyonluğunu kovalayacağını aksi takdirde bu sporu bırakmak zorunda kalacağını söyledi. İlkokul çağında trafik kazası sonrası yürüme yetisini kaybeden Ömer, tanıştığı vücut geliştirme sporu sayesinde hem sağlığında ilerleme kaydetti hem de sportif başarılara imza attı. Milli sporcu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, geçirdiği kaza sebebiyle 1 yıl bitkisel hayatta kaldığını belirterek, antrenör Çetin Demir sayesinde spor yapmaya başladığını ifade etti. Geçtiğimiz yıl Türkiye Vücut Geliştirme Şampiyonası'nda ikincilikle yetindiğini, bu sene ise aynı turnuvada birincilik kürsüsüne çıktığını vurgulayan 23 yaşındaki sporcu, "Kazandığım dereceler sonucu milli takıma seçildim. İmkanlarımız kısıtlı olduğu halde Avrupa'ya gittim. İspanya'da elimden geleni yaparak Avrupa ikincisi oldum. Ağrı'da da bir ilki başardım" diye konuştu. Vücut geliştirme sporunun, ciddi anlamda maddi imkanlar gerektirdiğini savunan Ömer, "Böyle giderse sporu bırakmak zorunda kalacağım. Çünkü bu spor, yemesinden içmesine kadar para isteyen bir branş. İş imkanım yok. Buradan yetkililere sesleniyorum! İmkanlarımın artırılması halinde daha başarılı olacağıma inanıyorum. Hayvanlarımız var, çobanlık yapıyorum ve mecburen hayvanlarla ilgileniyorum. Bu sebeple de antrenman yapmaya yeteri kadar zamanım olmuyor. Hem hayvanların ihtiyaçlarını gideriyorum hem de ahırda dünya şampiyonasına hazırlanıyorum" şeklinde görüş belirtti. Amatörün "Pascal"ı, 22 yıla 1078 gol sığdırdı İSTANBUL - Futbol kariyerinde toplam 1078 gol atan amatör futbolcu Ercan Sadi, ağabeyinin gol sayılarını tutması üzerine her golünü ve pozisyonunu not ettiğini belirterek, "22 yıllık futbol kariyerimde toplamda 1078 gol attım. Bunun 525'i altyapıda attığım goller" dedi. Futbola Rami altyapısında başlayan Ercan Sadi, 22 yılık futbol kariyerinde 1078 gol atma başarısı gösterdi. 32 yaşındaki futbolcu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 1992'de futbola başladığını ancak ilk resmi maçına 1993 yılında Rami forması altında çıktığını kaydetti. Rami, Rami Yenimahallespor, Sultangazispor, Topçular ve Barbarosspor kulüplerinde oynadığını anlatan Ercan, yıllarında altyapıda 525 gol atma başarısı gösterdiğini söyledi. Rami'de forma giydiği yıllarda toplamda 777 gole imza attığını kaybeden Ercan, bu kulübün tarihine geçtiğini vurguladı. Ercan Sadi, geçen sezon 1. Amatör Lig'e yükselen Rami Yenimahallespor'da mücadele ettiğini belirterek, "Topçular ve Barbarosspor ile bir sezonda iki şampiyonluk yaşadım. Rami'de 2, Rami Yenimahalle ve Sultangazispor'da şampiyonluklara tanıklık ettim. Rami'de yaşadığım gol krallığı ve kariyerimdeki 1078 golle başarıda değişmez oyuncu oldum" ifadelerini kullandı. Özellikle hava toplarındaki başarısından söz eden tecrübeli sporcu Ercan, ceza saha içerisinde kafa vuruşuyla yaklaşık 350 gol attığını bildirdi. Ercan, sözlerine şöyle devam etti: "Ağabeyim de Rami'de kaptanlık yaptı. Onun maçlarını seyrederek büyüdüm. Ağabeyim gol sayılarını tuttuğunu görünce, ben de altyapıdan beri attığım her golü ve pozisyonunu yazmaya başladım. 22 yıllık futbol kariyerimde toplamda 1078 gol atmışım. Bu gerçekten büyük bir rakam. En az 4 kere, bir maçta 6 gol attım." Beşiktaş'a olan hayranlığını gizlemeyen futbolcu Ercan, siyahbeyazlı kulüpte forma terletmeyi çok istediğini ancak yaşı gereği bunun artık çok geç olduğunu belirtti. Beşiktaş'ta ve sezonlarında yer alan Pascal Nouma'ya benzetildiği için "Pascal" olarak anıldığını ifade eden Ercan, "Kafa golleri ve oyun tarzımızın benzerliği nedeniyle taraftarlar 'Pascal' lakabı taktı. Herkes 'Pascal' diye sesleniyor, adımı unuttum diyebilirim" şeklinde konuştu. IŞIL ALBEN yuvaya dönüyor İSTANBUL - Galatasaray Odeabank Kadın Basketbol Takımı, eski oyuncusu Işıl Alben'i yeniden kadrosuna katacak. Geçen sezon Rusya'nın Dinamo Kursk ekibinde forma giyen tecrübeli oyuncu, Türk Telekom Arena'da düzenlenecek ve Galatasaray Kulübü Basketboldan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Can Topsakal'ın katılacağı törende 2+1 yıllık sözleşmeye imza atacak.

16 4 Temmuz 2015 Cumartesi Trabzonlu mobilyacıdan dev elektronik kemençe Karadenizli mobilya ustası Mustafa Kaya, 2,61 metre uzunluğunda elektronik kemençe yaptı. TRABZON - ATİLLA KURTOĞLU - Köprübaşı ilçesinde 16 yıldır mobilya ustalığı yapan Mustafa Kaya, AA muhabirine, Türkiye'nin farklı illerinde gerçekleştirilen Trabzon etkinliklerine, her yıl farklı ürünle katıldıklarını söyledi. Bu yılki etkinlikler için Ortahisar Belediyesi adına 2,61 metre uzunluğunda kemençe yaptığını belirten Kaya, dev kemençenin içine elektronik bir müzik aleti yerleştirdiğini, bu aletin açma kapama düğmesini kemençenin tellerine bağladığını anlattı. Kaya, kemençenin yayını ve tellerini de iletken bir maddeden yaptığını ifade ederek, "Kemençenin yayı tellere sürtüldüğünde elektronik devre tamamlanıyor ve müzik aleti içindeki hafıza kartında yer alan kemençe müziği çalmaya başlıyor" dedi. Daha önce de buna benzer kemençeler ürettiklerini dile getiren Kaya, "Mesela 4 metre 61 santimetre uzunluğunda, dünyanın en büyük kemençesi olarak Guinness Rekorlar Kitabı'na girmeye hak kazanan kemençe yapmıştık. Bu kemençenin boyunu, onun kadar olmasa da bir hayli büyük yaptık. Bunun diğerlerinden farkı elektronik donanımı olması. Normalde bu boydaki kemençeden ses çıkartılamaz" diye konuştu. Kaya, 3 günde yaptığı kemençeyi yaklaşık 4 bin liraya mal ettiği kaydederek, "Daha önceki kemençelerimiz çok ilgi görmüştü. Yeni kemençemizin onlardan farklı düzeneğe sahip olduğu ve ses çıkardığı için daha fazla ilgi göreceğini düşünüyorum" ifadesini kullandı. Yaptığı kemençeyi "zahmetsiz kemençe" olarak adlandıran Kaya, "Bunu çalmak için profesyonel kemençe çalmayı bilmeye gerek yok. Kemençe enstrümanlar arasında en zor çalınandır. Bunun farkı ise kemençe çalmayı bilmeyen insanların da çalabilmesi. Kemençe çalma özlemi çekip de çalamayanlar için üretmiş olduk" dedi. Kaya, yapım aşamasında mobilya atölyesinde kemençeyi görüp ilgilenen çok kişi olduğunu belirterek, "İnsanlar dükkanımın önünden geçerken kemençeyi görüp çalıp çalmadığını soruyor, çaldığını görünce horon oynuyorlardı. Bu ilgiyi görünce normal kemençe ebatlarında da yapmayı düşünüyoruz" diyerek sözlerini tamamladı. Son 6 ayda siyaset ve sanat dünyasında yaprak dökümü yaşandı Erol Büyükburç ANKARA - SULTAN ÇOĞALAN - AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, sanat dünyasının ilk kaybı 22 Ocak'ta hayatın kaybeden tiyatro ve sinema oyuncusu 76 yaşındaki Oğuz Oktay oldu. Türk müziğinin önemli bestecilerinden Yıldırım Gürses'in kendisi gibi sanatçı olan eşi TRT sanatçısı Ayla Gürses 7 Ocak'ta 69 yaşında, ses sanatçısı Seyfi Doğanay ise 31 Ocak'ta kaldırıldığı hastanede 51 yaşındayken, sinema oyuncusu Hakkı Kıvanç da 30 Ocak'ta 83 yaşındayken vefat etti. Türkiye'nin "Elvis Presley"i olarak tanınan Erol Büyükburç, 12 Mart'ta İstanbul'daki evinde ölü bulundu. Hayata 79 yaşında veda eden Büyükburç, 1992'ye kadar, futbol takımı şarkıları, şehirlere yönelik şarkılar, çocuk şarkıları, marşlar, kendi yaptığı kukla karakterleri ve kukla oyunları için çeşitli şarkılar hazırladı. Uzun yıllar "Efsaneler Orkestrası" ile çalışan sanatçı, 33 film, 20 fotoroman, 6 taş plak, 5 long play, 75 tane 45'lik, 9 kaset, bin 800 beste yaptı, 200'e yakın ödül aldı, çok sayıda turneye katıldı. Türk pop şarkıcısı, besteci ve söz yazarı Kayahan Açar, yumuşak doku kanseri tedavisi gördüğü hastanede 3 Nisan'da sevenlerine veda etti. 66 yaşında yaşamını yitiren sanatçı bugüne kadar 3 adet 45'lik, 1 longplay, 13 kaset ve CD ile bir single çıkardı. Kayahan, 1986'da "Geceler" şarkısıyla ilk büyük ödülünü "Altın Portakal"la elde etti. 1989'da Eurovision Şarkı Yarışmasında "Gözlerinin Hapsindeyim" ile Türkiye'yi temsil eden Kayahan, 1991'de çıkardığı "Yemin Ettim" albümüyle büyük başarı yakaladı. "Yolu sevgiden geçen herkesle bir gün bir yerde buluşuruz" sloganıyla tanınan sanatçı, bugüne kadar, "Benim Şarkılarım", "Siyah Işıklar", "Yemin Ettim", "Odalarda Işıksızım", "Son Şarkılarım", "Benim Penceremden", "Canımın Yaprakları", "Emrin Olur", "Beni Azad Et", "Gönül Sayfam", "Ne Oldu Can", "Kelebeğin Şansı", "Biriciğime" ve "365 Gün" isimli albümleri sevenleri ile buluşturdu. Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu Aytaç Yörükaslan, 26 Şubat'ta 78 Türkiye 2015 yılının ilk yarısında, sanat, medya ve siyaset dünyasından önemli değerlerini kaybetti. yaşındayken, ünlü karikatürist Bedri Koraman, Muğla'nın Bodrum ilçesinde 30 Mayıs'ta yaşamını yitirdi. Tiyatro, dizi ve sinema oyuncusu Sümer Tilmaç da 67 yaşında, Türk Sanat Müziği sanatçısı Behiye Aksoy da 31 Mayıs'ta kaldığı özel bakımevinde 82 yaşındayken hayatını kaybetti. Tiyatro ve sinema sanatçısı Zeki Alasya, 72 yaşında karaciğer hastalığı sebebiyle tedavi gördüğü hastanede 8 Mayıs'ta vefat etti. 18 Nisan 1943'te İstanbul'da doğan Alasya, tiyatroya 1959'da amatör olarak başladı. Arena, Zeki Alasya Genar ve Ulvi Uraz tiyatrolarında çalıştıktan sonra Haldun Taner, Metin Akpınar ve Ahmet Gülhan ile Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nun kurucuları arasında yer alan Alasya, filmlerde rol almaya 1972'te sonra başladı. Alasya, Metin Akpınar ile Türk sinemasında yeni bir ikili oluşturdu. Birçok filmde rol alan Zeki Alasya'ya, 1998'de Kültür Bakanlığı'nca "Devlet Sanatçısı" unvanı verildi. "Salak Milyoner", "Köyden İndim Şehire", "Güler Misin Ağlar Mısın", "Nereye Bakıyor Bu Adamlar", "Hasip ile Nasip" gibi filmleriyle 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel özdeşleşmiş bir komedyen olarak ün kazanan Alasya, "Akasya Durağı" dizisinde "Nuri Baba" karakterini canlandırdı. Zeki Alasya, son olarak "Küçük Ağa" dizisinde "Mehmet Ağa" rolüyle sevenleriyle buluştu. YAşAR KEMAL, 28 şubat'ta veda ETTİ Türk edebiyatının dünyaca tanınmış ismi Yazar Yaşar Kemal, 28 Şubat'ta tedavi gördüğü hastanede vefat etti. Asıl adı Kemal Sadık Gökçeli olan "Türk edebiyatının koca çınarı" Yaşar Kemal, pek çok kez Nobel'e aday gösterilmesine karşın bu ödül kendisine verilmedi. Yaşar Kemal Çukurova'da başlayan yazın hayatında, 1955'te "Dünyanın En Büyük Çiftliğinde Yedi Gün" adlı röportaj dizisiyle 1955 Gazeteciler Cemiyeti Başarı Armağanı, 1956'da İnce Memed ile 1956 Varlık Roman Armağanı, 1966'da Teneke'den aynı adla uyarlanan oyunu ile 1966 İlhan İskender Armağanı, 1966'da Teneke oyunu ile 1966'da Uluslararası Nancy Tiyatro Festivali Birincilik Ödülü, 1974'te Demirciler Çarşısı Cinayeti ile 1974 Madaralı Roman Armağanı, 1997'de - Norveç Yazarlar Birliği Ödülü, Wole Soyinka ile ortak, 1997'de Frankfurt Kitap Fuarı Alman Yayıncalar Birliği Ödülü, 1998'de Frei Üniversitesi Berlin fahri doktora, 1998'de Bordeaux Yayıncılar Birliği Yabancı Edebiyat Ödülü, 2002'de- Bilkent Üniversitesi fahri doktora gibi birçok unvana ve ödüle layık görüldü. Son olarak Türk basının duayenlerinden gazeteci-yazar Cüneyt Arcayürek 23 Haziran'da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetti. Yaşar Kemal 87 yaşında hayata gözlerini yuman Arcayürek, Cumhuriyet Gazetesi'nin başyazarlığını yapıyordu. TüRK SİYASETİNİN DUAYENİ DEMİREL ARAMıZDAN AYRıLDı 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, 9 Mayıs'ta tedavi gördüğü Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) 98 yaşında hayatını kaybetti. 7 Mart 1978'de Genelkurmay Başkanlığı'na atanan Evren, bu görevi sırasında 12 Eylül 1980'de gerçekleştirilen askeri darbeyle Kayahan Müzeyyen Senar diğer görevlerinin yanı sıra Milli Güvenlik Konseyi başkanlığını ve devlet başkanlığını da üstlendi. Evren, 7 Kasım 1982'de halkoyuna sunulan ve kabul edilen Anayasa ile Türkiye'nin 7. Cumhurbaşkanı olarak göreve başladı. Evren, 9 Kasım 1989'da görev süresini tamamlayarak cumhurbaşkanlığından ayrıldı. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de 17 Haziran'da solunum yolu enfeksiyonu ve kalp yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. Türkiye'nin en genç genel müdürü, en genç başbakanı, İsmet İnönü ve Recep Tayyip Erdoğan'dan sonra en uzun süre başbakanlık yapan siyasetçisi olan Demirel, 10 yıl 5 ay başbakanlık koltuğunda oturdu, 6 dönem Isparta milletvekilliği yaptı ve 1980'den sonra 7 yıl siyasetten yasaklandı. 65 yıllık eşi Nazmiye Demirel'i 27 Mayıs 2013'te kaybeden Demirel, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Nisan 1993'teki ölümünün ardından 16 Mayıs 1993'te, TBMM tarafından Türkiye'nin 9. Cumhurbaşkanı seçildi. Çocukluk yıllarında çobanlık yaptığı için "Çoban Sülü" olarak da anılan ve elinden hiç düşürmediği fötr şapkasıyla sevenlerince hatırlanacak Türk siyasetinin "Baba"sı Demirel, Türk siyasetinde renkli kişiliğiyle anılacak.