Kitabın İçeriğinin Özeti:

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Kitabın İçeriğinin Özeti:"

Transkript

1 Kitabın İçeriğinin Özeti: Bu kitap ile Türk okurunun, günümüz dünya kamuoyunu meşgul eden en ciddi güncel sorunların başında gelen Fosil yakıtlara dayalı enerji sisteminin insanlığa sağladığı nimetler ile verdiği zararlar konularında ayrıntılı bilgi verilerek, çıkar yol arayışlarının ürünlerini, bilinçli görüş sahibi olarak değerlendirebilmesine ve önerilen çözümlerden güneş+hidrojen enerjisi sisteminin insanlığın ve de Türkiye'nin çıkarları açısından desteğine lâyık görürse, ülkenin bu sistemden gizilgücünce yararlanabilmesinin koşullara dikkatinin çekilmesi öngörülmektedir. KİTABIN ÖN KAPAĞI KİTABIN ARKA KAPAĞI 1

2 Mayıs 2004'de İstanbul'da Kuruluş Çalışmaları Başlayan Birleşmiş Milletler Uluslararası Sanayi Kalkınma Kurumu Uluslararası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi UNIDO - ICHET Hayırlı Uğurlu Olsun Dilekleriyle Yarınların Enerji Kaynağı Güneş + Hidrojen Enerjisi Ve Biz İFFET ASLAN 2

3 İÇİNDEKİLER Yazarın Önsözü...5 Hidrojen enerjisi Petrol Saltanatının İnsanoğlunu Sürüklediği Kıyametten Kurtulabilecek mi?...7 Hidrojen Nedir?...8 İnsanın Enerji Kullanma Serüveni...8 Sanayi Devrimi...9 Gelişmişlik Düzeyi Enerji...10 Petrol Kuyularına Sahip Olan Ülkeler Petrol Kullanmakta Başı Çeken Ülkeler...12 Fosil Yakıtlar ve Uluslar Arası Siyasal Sorunlar...13 Fosil Yakıtlar ve Uluslar arası Çevre Sorunları...14 Sera Etkisi Nedir?...15 Fosil Yakıtların Sebep Olduğu Zararlardan Kurtulma Önlemleri...17 Tükenen Fosil Yakıtların Yerini Nükleer Reaktör lerin Doldurması Umudu...18 Dünya Çok Geç Olmadan Fosil Yakıtların Boyunduruğundan Kurtulabilir mi?...20 Fosil Yakıtların Boyunduruğundan Dünyanın Kurtulmasının Yolunu Açan Öncüler...21 Güneş Artı Hidrojen Enerjisi ve T. Nejat Veziroğlu...22 Hidrojenin Heyecan Veren Özellikleri

4 Türkiye ye Hidrojen Enerjisini Tanıtan Kuruluş: ELİMSAN...27 Veziroğlu nun, İstanbul da Uluslar arası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezi Kurulması Önerisi...28 Uluslar arası Hidrojen Enerjisi Teknolojileri Merkezinin Vaat Ettikleri...30 Türkiye ve Güneş Artı Hidrojen Enerjisi Sistemi...31 Fotoğraf Arşivi...34 Kaynakça...40 Yazarın Başka Çalışmaları

5 Yazarın Önsözü Demokrasi, ülkelerin, giderek gerçek sahipleri kabul edilen halkların kendileri tarafından yönetilmesi anlamına gelmektedir. Bunun uygulamada gerçekleşmesi amacını güden çeşitli düzenlemeler geliştirilmiştir. Günümüzde, bunların başında, belirli bir süre için yönetim yetkisi ile donatılacakların, her insanın temel siyasal hakkı kabul edilen oy gücünü, bir seçmen bir oy esasına göre kullanabileceği seçimlerle saptanması gelmektedir. Bu anlayışın siyasal düzenin temel ilkesi haline gelmesi kolay olmamıştır; gelişmesi yüzyıllar almıştır. Ama artık, dünyanın çağdaş kabul edilen ülkelerin hepsinde, kimi ufak kimi büyük değişikliklerle de olsa, uygulanmaktadır. Ayrıca, bu düzenlemenin uygulanmadığı ülkeler, uygulayanlar tarafından geri kalmış kabul edilmekte ve bu kusurlarından bir an önce arınmaları için yoğun baskı görmektedir. Ne var ki, bir yandan da genel kabul gören demokrasi tanımının içerdiği her kavramı ayrı ayrı irdeleyen, eleştiren ve benzeri işlevlerle yeniden değerlendiren değişik ülkelerin dillerindeki yayınların sayısına, her gün yenileri eklenmektedir. Çünkü, yürürlükteki demokrasi düzeninin, ülkelerin gerçek sahipleri olan halkların kendilerince yönetilmesine gerçekte yetmediği kanısı giderek yaygınlaşmaktadır. Eldeki yayınlar incelendiğinde, siyasal alanda çağdaş uygarlığın yeni bir oluşuma gebe olduğu görülebilmektedir. İlk kez hangi ülkede, ne zaman ne gibi öğelerin uygulanması ile gerçekleşeceğini kesin olarak söylemek henüz olası değil ama, şimdiden müjdelenen aşama geniş katılımlı demokrasi' düzeni adı ile tanıtılmaktadır. Demokrasi düzeni bağlamında, geniş katılımlı sözcükler ile ne gibi amaç, özlem veya hak dile getirilmektedir, sorusunun cevabı ne olabilir? Hiç kuşkusuz, halkın yönetim yetkisine etkisinin, sadece seçimlerden seçimlere oyunu kullanarak bu yetki ile donatılacak kimseleri veya siyasal partileri saptamakla sınırlı kalmaması, geliştirilmesi beklenen bazı yöntemler ile doğrudan katılmasının sağlanması ile ilgilidir. Çünkü, halkın oyları ile ülkeyi yönetme yetkisi ile donatılmak peşinde olanlar, iktidarı rakiplerine kaptırmamak için seçimler sırasında halkın özlemlerini olabildiğince sömürerek oy toplamaktan kaçınmadıkları gibi, bir kez iktidarı aldıktan sonra da, bu imtiyazı olabildiğince sürdürebilmek başlıca umurları haline geldiği için, gerek iç gerek dış üçüncü taraflara, halkın büyük çoğunluğunun çıkarlarına ters düşen tavizler vermekten bile geri kalmadıkları görülmüştür. Bu gözlemlerin sonucu olarak, günümüzde, dünyanın her yerindeki siyasal düzen uzmanlarının ve düşün ocaklarının (İngilizce de think tank adı verilen kuruluşların) başlıca uğraşı, halkın yönetim yetkisine doğrudan katılmasını sağlayacak yöntemleri geliştirebilmektir. Ama, ortaya atılan ve atılabilecek tüm önerilerin uygulamada başarılı olmasının, göz ardı edilmemesi gereken bir koşulu vardır. Bu da, halkların yaşamını, esenliğini, öz haklarını, hatta varlığını etkileyen durumlara ve etkilemesi söz konusu olan gelişmelere ilişkin yeterli bilgilere sahip olmasıdır: Kamuoyunun bunu öngören hizmetlerle 5

6 sürekli beslenmesidir. Geliştirilmesi beklenen yöntemler ne kadar kullanışlı olursa olsun, bu koşulun eksikliğinde, halkların iktidarlarca alınacak kararları etkilemesine, dolayısı ile belirli konularda olsun yönetim yetkisine doğrudan katılmalarının sağlanmasına, yetmez. Siyasal partilerin seçimlerde kullandıkları yöntemleri her zaman ve fazlası ile kullanma imkanına sahip iktidarlar, bu sorularla ilgili olarak da istedikleri sonucu almak için, kitleleri yine kolayca yönlendirebilir. Bu, ancak halkın gelişmeler hakkında bilgi sahibi olması, ayrıca da, öz hakları ve çıkarları konularında bilinçli olması ile önlenebilir. Bu yayın ile, güdülen amaçlar şöyle özetlenebilir: Günümüzde tüm ülkelerin en önemli sorunu haline gelmiş bulunan fosil yakıtların dünyadaki yaşamı nasıl tehdit ettiği ve kurtuluş yolu olarak önerilen güneş artı hidrojen enerjisinin tarihçesi, giderek eriştiği uluslararası başarılar ile bunu sağlayan kimseler ve kuruluşlar konularında kamu oyunun bilgilendirilmesine hizmet edebilmektir. Bu arada da, Türkiye halkının refaha kavuşabilmesi için çözüm bekleyen en önemli sorunun ülkenin enerji açısından dışa bağımlı olmaktan kurtulması olduğuna ve bunun gerçekleşmesi için sahip bulunduğu ama yararlanabilmesi için gerek bilimsel, gerek işletmecilik açısından değerlendirilmeyi bekleyen olanakları konularında, halkın bilinçlenmesi gerektiğine dikkatleri çekebilmektir. Bu çabaların gerekçesi ise, Osmanlı Devleti, Türk ulusunun, tarihinin en parlak sürecini yaşadığı dönemde başlayan sanayi devriminin nimetlerini, bu sürecin rehaveti içinde, hudutları dışında yer alan ve uluslararası ilişkilere büyük etkisi olan bilimsel ve teknolojik gelişmeler konularında bilgilenmeyi ihmal ettiği için kaçırdığı gibi, hızla gelişmekte olan güneş artı hidrojen enerjisi devriminin getireceklerini de, bilgi yetersizliği yüzünden kaçırmasının önlenmesine bir ölçüde olsun katkıda bulunabilmektir. İffet Aslan Ağustos

7 Yarınların Enerji Kaynağı Güneş + Hidrojen Enerjisi Ve Biz Hidrojen Enerjisi Petrol Saltanatının İnsanoğlunu Sürüklediği Kıyametten Kurtarabilecek mi? Bu soru ile karşılaşan sokaktaki adamın şöyle söylendiğini duyar gibi oluyorum. Hidrojen de ne ola ki, böyle bir etkisinden söz edilebiliyor? Ayrıca Petrol saltanatı ile ne demek isteniyor; petrol siyasi erk mi ki, saltanatı olsun? Sokaktaki adam haklı. Soru günümüzün en önemli sorununu içerdiği halde, gerekli bilgiler, henüz yalnız Türkiye'de değil, dünyanın hiç bir yerinde sokaktaki adama ulaşmış değildir. Çok daha seçkin çevrelere de ulaşmış değildir ama, anlaşıldığına göre, özellikle sokaktaki adamı içerecek kadar herkese ulaşması önemlidir. Çünkü, dünyanın petrol boyunduruğundan uğradığı zararlar altında hepten çökmeden kurtulabilmesi, tüm ülkelerin sokaklarındaki adamların gücüne, daha açıkçası, bunların sahip oldukları tek gerçek gücü, oy güçlerini, gerek sandık başında gerek sivil toplum örgütleri aracılığı ile sesli olarak bu yönde kullanabilmelerine bağlı görünmektedir. Bu da bilinçli olmalarına bağlıdır. Sorunun sokaktaki adamlarca anlaşılması bu yüzden çok önemlidir. Bu yazı ile, konunun bir uzmanı olarak değil, bir gazeteci olarak, bu amaca hizmet etmeye çalışacağım. Gazetecinin, "kamunun gözcüsü, halkın sözcüsü" olarak tanımlanan görevi gereği, bunun hem hakkım, hem de görevim olduğuna inanıyorum. Ama bunun kolay bir iş olmadığının da farkındayım. Öte yandan ev ödevlerini iyi yaparak bu tür zorlukların üstesinden gelmek zahmetine katlanan gazetecilerin, çok ve katlı bilinmezlerle perdeli sorunların, sokaktaki adamlarca anlaşılmasına, değme uzmanlardan daha yardımcı olabildiklerini gösteren kimi yapıtların verdiği cesaretle, elimden geldiğince bu amaca hizmet etmek kararını alıyorum. Hemen şunu da belirtmek isterim: Konunun teknik yönü ve tarihçesi hakkında bilgi edinilmeden, ne ilgili sorunların, ne de önerilen çözümlerin gereği gibi anlaşılamayacağı kanısındayım. Bu sebeple işe bu noktalardan başlamak gereğini duyuyorum. Her iki alana ilişkin benim bilgi kaynaklarım, doğal olarak, ev ödevimi yaparken başvurduğum uzman yayınlan veya erişebildiğim ilgililerin açıklamalarıdır. Her hangi bir 7

8 kuşkuya yer bırakmamak için, bunların bazı bölümlerini aktarırken, anlatım akımına mümkün olduğunca zarar vermeden, miş'li geçmişi kullanmayı yeğliyorum. Yine de, aktarma hataları yapılmış olduğu ileri sürülebilir. Bunların sorumluluğu elbette ki sadece bana aittir. Hidrojen Nedir? İşe, hidrojeni tanıtmaya çalışarak başlayalım. Hidrojen evrenimizi oluşturan 92 doğal yapı taşlarından birinin, ayrıca da, en hafifinin adıdır. Dünyada kendi başına çok az (eser halinde) bulunmasına rağmen, en bol ve en yaygın, en temel maddelerin yapısında bulunan bir öğedir. Örneğin su, iki hidrojen ile bir oksijen atomundan oluştuğu için yapısı H 2 O olarak belirtiliyor. Konunun uzmanları, hidrojenin uzay cisimlerinde de bol olduğunu, güneşin ise, tümü ile saf hidrojen olduğunu ve dünyadaki yaşamı ayakta tutan güneş ışığı ve ısısının, güneşi oluşturan hidrojenin sürekli kaynaşımda (fusion) oluşunun sonucu olduğunu açıklıyor. Bu şu demek, hidrojen bir yakıt. Konumuz açısından önemli olan hidrojenin bu niteliği. Güneşte olduğu gibi saf halde elde edilebildiğinde, tıpkı petrol ve öteki fosil yakıt türevleri gibi, yakıt olarak kullanılarak enerji sağlanılabileceği anlaşılıyor. Ancak, hidrojenin gerek saf halde elde edilmesi, gerek istenildiği zaman kullanılmak üzere el altında tutulması, yani depolanması ve istenilen yerlere taşınıp, istenilen amaca yarayacak türden enerjiye dönüştürülmesi, hele bu aşamaların makul harcamalarla gerçekleştirilmesi kolay görünmüyor. Bilim adanılan, bir süreden beri, bu engelleri aşmaya çalışıyor. Araştırmaların, son zamanlarda belli başlı ülkelerin hükumetlerince de önemli ölçüde ödeneklerle desteklenmeye başlaması ile, çalışmalar ülkeler arası bir yarış haline gelmiş olmakla beraber, sessizce yürütüldüğü görülüyor. Neden bu sessizlik? İnsanın Enerji Kullanma Serüveni Bütün bunlara neden ihtiyaç duyulmaktadır? Bu sorunun en doğru yanıtı, insanoğlunun enerji (Türkçe'si "erke") kullanma serüveni gözden geçirilerek bulunabilir. Bu serüven şöyle özetlenebilir: * * (Enerji sözcüğünün Türkçesi erke. Ama şu sıralar dilimiz terimlerin olsun adların olsun Türkçesi nin kullanılması konusunda gönülsüz olanların baskısı altında olduğundan yaygın olarak bilinmemektedir. Bu yüzden, anlaşılmamaya yol açmamak için bu metinde biz de çoğunlukla enerji sözcüğünü kullandık. Ancak yaygınlık kazanmasına aracı olmayı umut ederek, eş anlamdaki erke yede zaman zaman yer verdik Ayrıca, her halkın kendi dilinde anlatılanların daha çabuk ve daha doğru algılandığına inandığımızdan, metinde geçen konu ile ilgili yabancı kökenli başka ad ve terimlerin Türkiye Türkçesi ndeki karşılıklarını belirtmeye de önem verdik.) 8

9 İnsanoğlu başlangıçta sadece 'kol gücü' adı verilen bedensel güce sahiptir. Yüzyıllar sürdüğü kuşkusuz olan bu dönem, insanoğlunun giderek, yaşamını kolaylaştıran ve renklendiren taşı yontarak av aletleri yapmayı ve kimi taş ya da odun parçalarım birbirine sürterek elde ettiği kıvılcımlarla topladığı çalı çırpıyı tutuşturarak yaktığı ateşi, üfleyerek alevlendirmeyi ve canlı tutmayı başarması ile başlayan soğuktan korunmasına ve yiyeceğini pişirmesine yarayan basanlar ile doludur. Sonra, insanoğlunun ehlileştirmeyi başardığı bazı hayvanların gücünü, kendi kol gücüne ekleyerek, kullanabildiği enerjiyi arttırdığı dönem gelmektedir. Bu dönemin enerji açısından en önemli hayvanı 'at' tır. O kadar ki, dönem boyu güç ölçütünün adı 'beygir gücü' olarak kalmıştır. Bu dönemde önce odun ile tezek ve giderek kömür de yaygın olarak kullanılmaya ve yer yer, rüzgar gücü, ya da akar su gücü ile çalışan değirmenler de görülmeye başlamıştır. Ama, gelişmişlikte başı çeken ülkelerde, kaynağı ne olursa olsun elde edilen enerjinin etkinliği, dönem boyu hep beygir gücü terimi ile belirlenmiştir. Yerleşik, ve de yarı göçer tarım uygarlığını kapsayan bu dönem, nerede ise, günümüz yetişkinlerinin çoğunun ana-babalarının doğduğu yıllara kadar sürmüştür. Kimi, çağın gerisinde kalmış ülkelerde, bazı dış kaynaklı enerji kullanımlarına rastlanmakla beraber, hala da sürmektedir. Dünyanın gelişmiş ülkelerinin içinde bulunduğu, 'modern' sıfatı ile tanımlanan çağdaş dönem, buhar makinesinin keşfi ile başlamıştır. Bu dönemin habercisi, 1772 sırasında bir İngiliz, Thomas Newcomen tarafından geliştirilen, bir kazan içindeki suyun kaynatılması ile elde edilen buharın, kazanın üstündeki 'türbin' (Türkçe'si 'yatak' ) denen üstüvane şeklindeki kabı doldurduktan sonra, devam eden kaynama ile sürdürülen basınç yüzünden, bulunduğu kabın dışına çıkmak zorunluluğu ile öteki ucundaki 'pistonu' ( Türkçe'si' dingil' ) itmesi sonucu buna bağlı kolu hareket ettiren aygıttır. Önceleri bu aygıt sadece tulumba kolunun hareket ettirilmesi için, yani kuyulardan su çekmek için kullanılmıştır. Bir süre sonra bu aygıtın bir adım daha geliştirilerek, tekerleği de döndürmesi sağlanmıştır. Az sonra da, yine bir İngiliz, George Stephenson, ayni ilkeyi biraz daha olgunlaştırarak, 1814'te, ilk buhar lokomotifi ile işleyen trenin dünya sahnesinde görünmesini sağlamıştır. Bu arada, enerjinin bunu temin için yapılan masrafın getirisi ile, yani kullanıcılarına sağladığı artı değer ile ölçülüp, kıymetlendirildiği ve fiyatlandırıldığı dönemde başlamıştır. Sanayi Devrimi Makineler, yıllar boyu, altlarında kömür yakılarak çeşitli ürünlerin yapımında kullanıldıktan sonra, yakıt olarak petrolün devreye girmesi ile içten ateşlenen makinenin ( internal combustion engine) geliştirilmesi mümkün olmuştur. Günümüz makinelerinin prototipi olan bu makine, hareket sağlayan pistonun, su buharı gücü ile değil, iki gazın, petrol buharı 9

10 ile havadaki oksijenin, bir araya geldiğinde tutuşup patlaması sonucu ortaya çıkan karışımın genleşme gücü ile bağlı olduğu türbünü ya da çarkları döndürmesi ilkesine dayanmaktadır. Günümüz otomobillerinin tekerlekleri de, saniyede elli kez tekrarlanabilen petrol buharının oksijen ile karşılaştığında tutuşup patlaması sonucu oluşan karışımın genleşme gücü ile dönmektedir. Sanayi devrimi bir sonraki gelişme ile doruğuna ulaşmıştır. Bu insanoğlunun elektrik akımını keşfedip, bu gücü dizginlemeyi başarması ile ilgili gelişmedir. 1866'da Johan von Siemens, kömür yakılarak elde edilen ısı enerjisini, elektrik adı verilen enerjiye çeviren ' dinamo' denilen aygıtı keşfeder. Dinamo, kömür yakılarak elde edilen ısının bulunduğu kabın içindeki havayı bir pistonu itecek kadar ısıtıp genleştirmesi sonucu, ucundaki pistonun, etrafına bir kangal telin dolanması ile üzerinde bir mıknatıs alanı oluşturulmuş bulunan bir makarayı, elektrik akımı oluşturacak kadar hızla döndürmesi ilkesine dayanmaktadır. 1888'de Nikola Tesla'nın iki tür akımın sıra ile birbirini takip etmesi ilkesine dayalı, elektrik motorunu keşfetmesi ile, günümüzde kullanılan elektrik motorlarının prototipi elde edilerek, elektrikle işleyen sayısız aygıtın oluşturulmasının yolu açılmıştır. Sanayi devrimi dönemi damgasını taşıyan yaklaşık son iki yüz yıllık dönem, büyük ölçüde, insanın hükmedebildiği enerjiyi giderek arttıran bu gibi başarı basamaklarının ürünüdür. Ayrıca, bu dönemde patent denen bir kavram geliştirilerek bu basamakları oluşturan ürünlerin yapımcılarına, bunlar üzerinde mülkiyet hakkı nın tanınmasını sağlamış ve patentleri ellerinde tutanların büyük servetler edinmesinin yolu açılmıştır Sürenin gelişmesi tümü ile göz önüne alındığında ise, bilimsel aşamalarla ilgili olanların dışında, basamakların çoğunlukla olağan üstü bir çaba ürünü değil işinde titiz ve dikkatli kimselerce kolaylıkla sağlanmış gelişmeler niteliğinde oldukları görülebilmektedir. Gelişmişlik Düzeyi ve Enerji Antropologlara göre, bir toplumun gelişmişlik düzeyini belirleyen en sağlıklı ölçüt, kişi başına tükettiği enerjidir. İlgili yayınlarda, kendi kas gücünü, ehlileştirdiği kimi hayvanları dizgine ya da boyunduruğa bağlıyarak ve de topladığı çalı-çırpı ile tezeklerden yararlanarak yaktığı ateşlerle arttırmaya başlayan insanoğlunun 'Batı' olarak belirlenin bölgede yaşayan bölümü, son 200 küsur yıl içinde, giderek kömürü, petrolü, akar suları ve doğal gazı da dizginlemeyi, son olarak da bunlardan elektrik elde etmeyi başararak, kişi başına yılda, bütün öteki toplumların toplamının bilinen tarihleri boyunca tüketebildikleri enerjiden daha fazlasını tüketme olanağını bulduğu belirtilmektedir. Konuya bir başka açıdan yaklaşıldığında, bu üretim artışının sanayi devrimi sırasında ancak on doların katları ile belirtilebilen yılda kişi başına düşen dünya gayri safi 10

11 hasılasının, şimdi doları bulduğuna ve yükselmekte olduğuna dikkat çekilmektedir. Bu başarı, uluslararası kamuoyunca 'kara altın' denen petrol ile doğrudan ilgilidir. Batının, herkesten önce bu fosil yakıtı dizginlemeyi başarmasının toplum açısından etkisi, kutsal kitaplarda sözü edilen 'mana' ile, ama gökten yağan değil, yerin derinliklerinden çıkarılan 'mana' ile beslenme olanağını bulması ile eşdeğerdir, denmektedir. Batıdaki ülkelerin, böylesi bir enerjinin ele geçirilmesi ile kat kat artan ve çeşitlenen üretimlerini, dünyanın dört bucağına hızla ulaştırabilen deniz ve kara araçları da geliştirerek, el yapısı ürünlerin rekabet edemeyeceği fiyatlarda dünya pazarlarına sunma olanağını bulması ile, batıdaki halkların refahının, bir önceki dönemin en gelişmiş ülkesi, Osmanlı Devleti halkının refahını aşan düzeylere çıktığı görülmüştür. Batının bütün dünya halklarının gözlerini kamaştıran ihtişamı ve herkesi imrendiren yaşam düzeyi bu gelişmelerin sonucudur. Bu durum, tüm öteki ülkelerin, başta yöneticileri olmak üzere, insanlarını, batılıların yararlandığı olanaklardan yararlanmaya öykünmesine yol açmıştır. Batılıların ise, dünya pazarlarını ve başta petrol olmak üzere dünyanın her tarafındaki doğal kaynakları ele geçirmek için, dünyaya yayılma hırsını kamçılamıştır. Bu eğilimler sonucu batıdaki petrol şirketleri ile birlikte öteki üretim şirketleri de, giderek, olağanüstü büyüklükte, fakat tek merkezli ve hiyerarşik yapıda kuruluşlar haline gelmiştir. Öyle ki, konunun uzmanları, bugün ulaşılan noktada, enerjinin dünya yüzeyinde akışının, kamu malı ve özel olanlar dahil on, bilemedin, on iki dev şirketin elinde olduğunu; gezegenin üzerindeki tüm öteki ürettüketsel (ekonomik) işlemlerin de 500'den az sayıda azman şirketin denetiminde olduğunu belirtmektedir. Bu oluşuma, günümüzde, küreselleşme adı verilmektedir. Gerçekte azman şirketlerin çıkarlarını koruyan siyasal kuruluşların, küreselleşme akımını tüm dünyaya kabul ettirme becerileri sayesinde, pazarın yer yuvarlağı boyutuna ulaşması, kimi aykırı ve sarsıcı eleştirel seslere rağmen, küreselleşmenin, genellikle, 'alan memnun veren memnun' deyimi ile tanımlanabilecek yayılması, ülkelerin sürekli kalkınarak çağdaş uygarlığa ulaşma umutlarının gerçekleşmesine ne derece yarar bir yana, sanayiinin petrol enerjisine dayalı olarak gelişmesi, son zamanlarda görmezlikten gelinemeyecek yaralar almıştır. Önceleri sadece bilimsel dergilerde yer alan tartışmalar, giderek "ozon tabakasının delindiği" "sera etkisinin dünyayı tehdit ettiği" gibi söylentiler halinde, dalga dalga yayılarak bütün ülkelerin sokaklarındaki adamlara kadar yayılmış bulunmaktadır. Bu söylentiler, bir yandan da, deniz bitmek üzere, bırakın geri kalmış ülkelerin gelişmiş ülkelerin refah düzeyine ulaşmasını, dünyadaki petrol kaynaklarından en fazla otuz, kırk yıl daha yararlanılabilir; ama önümüzdeki on, on beş yıl sonunda bile tükenmeleri mümkündür; bu yüzden gelişmiş ülkelerin de 11

12 refahlarını sürdürebilmeleri tehlikede, yargısını gündeme getirmiştir. Bu görüşleri savunanlar, dünya kamuoyunun dikkatini özetle bu noktalara çekmeye çalışmaktadır. Petrol Kuyularına Sahip Olan Ülkeler ve Petrol Kullanmakta Başı Çeken Ülkeler Fosil yakıtlar, önceleri denizlerin ve göllerin yüzlerini kaplayan yosun türü bitkilerin ve tek hücreli canlıların, sonra bir sebeple dibe çöküp üzerlerindeki suyun durgun olması dolayısı ile çürümekten kurtulan, ve milyonlarca yıl devam eden baskı ve ısının etkisi altında, kömür, petrol ve doğal gaz adını verdiğimiz maddelere dönüşerek günümüze ulaşan uzantılarıdır. Bu tanımlama bile, böyle bir kaynağın tükenmez olamayacağının anlaşılmasına yetmesi gerekir. Ancak, nerede ise gözlerinin takılması sonucu bu serveti ilk elde edenler, öylesine bir iştahla bu kaynağı tüketmeye yumulmuşlardır ki, uzun zaman bunun ayırdında bile olmamışlardır. Ta ki, 1973'de, batı kökenli petrolün çoğunun tükendiğini öngören, orta-doğu petrol zengini ülkelerin örgütü OPEC, Arap'ların büyük bozgunu ile sonuçlanan İsrail -Arap savaşında, İsrailli destekledikleri için, başlıca müşterileri olan ülkelere karşı duydukları tepkiyi, petrol dış satımını durdurarak gösterinceye kadar. Petrol fiyatlarının birden fırlamasına yol açan bu olay, başta ABD olmak üzere uzun zaman petrol üretiminde ve bugüne değin petrol tüketiminde başı çeken batılı ülkelerin, orta-doğudaki zengin petrol kuyularının sahibi ülkeler başta olmak üzere, topraklarında petrol bulunan tüm ülkelerin, yürüttükleri dış politikalara tepkili olmaları halinde, ya petrol fiyatını yükselterek ya da pazarlara sunulan miktarın azalmasını veya çoğalmasını sağlayarak, ileride de, kendilerine karşı silah olarak kullanabilecekleri konusunda, gözlerini açmıştır. Nitekim, 1973 krizinin dünyanın bütün ülkelerini ciddi şekilde etkilediği görülmüştür. En büyük zarara ise, en yoksul ülkeler uğramıştır. Bunlar, ürettüketsel düzenlerinin tamamen çökmesini önlemek için, fiyatlar yükselince, borç alarak petrol ihtiyaçlarım karşılamak yoluna gitmişler, ama hala bu borçların altından kalkamamış olduklarından, faizlerini ödemekte bile zorlandıklarından, daha da yoksullaşmalardır. Büyük bir telaşa düşen batılı gelişmiş ülkeler ise yeni bakir petrol kuyusu alanları aramaya koyulmuştur. Bu çabanın başarıya ulaşması sonucu, dünyanın orta-doğu kaynaklı petrol tüketiminin, % 38'den % 18'e düşürülmesi ve fiyatların eski düzeye inmesi sağlanmıştır. Ancak, bu alanların daha önce keşfedilip işletilmekte olan kuyuların bulunduğu alanlar kadar zengin olmadıkları görülmüştür. İlgili yayınlarda, şu sıralardaki durum şöyle özetlenmektedir: 1950'ye kadar dünya petrol üretiminin % 50'sinden fazlasını sağlayan ABD'nin üretimi, 1970'te bakir kaynağının doruğuna ulaştıktan sonra sürekli düşmeye başlamıştır. 12

13 Şimdilerde dünya üretiminin %11' ini sağlayan ve dünya bakir kaynağının % 2'sine sahip olan ABD, buna karşın, dünya nüfusunun sadece % 5'ine sahip olduğu halde, dünya petrol üretiminin % 26' sini tüketmektedir. Gerek ABD, gerek dünyanın tüm öteki ülkeleri önümüzdeki dönemde ürettüketsel çabalarını geliştirerek refah düzeylerini arttırmayı öngördüklerine göre, ne ABD petrol tüketiminin, ne de dünya toplamının düşmesi söz konusudur; tersine petrol talebinin giderek artacağı kuşkusuzdur krizinden sonra bulunup işletmeye açılan Kanada, Kuzey Denizi, Batı Afrika kuyuları ile, Sovyetler Birliğinin çöküşünden sonra üretimini hızla arttırmakta olan Rusya'dan sağlanan petrol, şimdiye kadar bu talep artışını karşılamaya yetmiştir; ama, bu kuyular da imkanlarının doruğuna ulaştıktan sonra, hemen bütün dünya ile birlikte ABD'nin de, orta-doğu kaynaklı petrole muhtaç duruma düşeceği anlaşılmaktadır. Bu öngörü, ilgili yayınlarda yer alan şu verilere dayandırılmaktadır: Şimdiki halde bakir petrolün üretime oranı ABD'de 10/1, Norveç'te yine 10/1, Kanada'da 8/1 iken, İran'da 53/1, Suudi Arabistan'da 55/1, Arap Emirliklerinde 75/1, Kuveyt'te 116/1, Irak'ta ise 526/1 imiş. Bu zengin petrol kuyularına sahip ülkelerin tümünde yaşayan halkların Müslüman olması, başta ABD olmak üzere batılı ülkeleri tedirgin ettiği; Japonya, Rusya,Çin ve Hindistan gibi 21.yüzyılda başı çekmeye aday ülkelerin de, herhangi bir gelişmenin dışında kalmamak için, bu zengin petrol kuyularının bulunduğu bölgede yer alan olaylara duyarsız olmadıklarını her fırsatta belirttikleri izlenmektedir. Bu bölgeye günümüzde verilen ad 'Büyük Orta Doğu'dur. Fosil Yakıtlar ve Uluslararası Siyasal Sorunlar ABD hükümeti baba George Bush'un önderliğinde, büyük petrol şirketleri sahiplerinin güdümündeki partinin eline geçtiğinde, önce Irak- İran savaşı, sonra Körfez savaşı gibi, orta-doğu ülkelerinin başına gelen olaylarla, bu bilgilerin ilgisi var mıdır? Ayni çevrelerinin, bu kez oğul George W. Bush'un başkanlığında yeniden ayni olanağı ellerine geçirdiklerinde, Orta- Doğuda baş gösteren olayları, baba Bush zamanında başlayanların uzantısı kabul edenlerin olduğu görülüyor. Bu çevrelerce ileri sürülen görüşler şöyle özetlenmektedir: ABD yönetimi, 11 Eylül 2001'de ABD'ye karşı bir grup Suudi kökenli gencin şimdiye kadar görülmemiş şiddette bir saldırı düzenlemesi üzerine, bunları bir süreden beri Afganistan'a hakim olan Taliban örgütü ve bunların korumaları altında bulunan Suudi Arabistanlı Usame Bin Ladin ile örgütü El Kaide ile irtibatlandırarak, olaya 'İslâmî Terör' damgasını vurmuş; ve terörün başını kendi kalesinde ezmek kararını alarak Afganistan'a saldırmıştır. Bu arada, daha da gerilere giderek, bu gelişmelerin kökünün, 1943'ten itibaren yabancı petrol şirketlerine tanınan imtiyazların kısıtlanması için mücadele eden ve bu yüzden Şah ile arası açılan, İran Milli Cephe Partisi'nin 13

14 kurucusu, M.H. Musaddık'ın, 1953'te başbakan olunca, İngiliz- İran petrol şirketini millileştiren bir kanun çıkartması üzerine, iktidardan düşürülüp, sonradan üç yıl hapse çevrilen idam cezasına çarptırılması olayına kadar uzandığını ileri sürenler de var. Dünyayı tedirgin eden ise, bu gelişmelerin ne zaman, nerede, niçin başladığından ayrı olarak, 11 Eylül 2001'den sonra kendini özellikle Müslüman ülkelerde yaşayan herkesin terörist olabileceği kuşkusuna kaptıran ABD yönetiminin, kendinde yalnız bu tür eylemleri püskürtme, savma değil, oluşmasını da engelliyecek önlemler alma hakkını gördüğünü açıklayarak, kitle imha silahlarına sahip olmakla suçladığı Saddam'ı ortadan kaldırmak bahanesi ile, ülkesine saldırıp Irak'ı işgal ederek bu politikasını uygulamaya koymaktan geri kalmamış olmasıdır. Günümüzün bir numaralı askeri gücü ABD için bu zor olmamıştır. Ancak, bu eylem, güçsüz ülkeleri sindirmiş olabilir ama, uluslararası alanda ağırlığı olan ve aynı bölgenin petrolünde gözleri olduğu görülen tüm öteki ülkelerin hazır ola geçmesine sebep olmuştur. Dünya bu yüzden tedirgindir. Fosil yakıtlardan mümkün olduğunca çok yararlanmak isteyen başka ülkelerin de, hatta bu konu ile ilgisi olmayan kimi çıkarlarını korumak için, sahip oldukları silahlı güce dayanarak ABD'nin ortaya attığı bu politikayı benimseyip, boy ölçüşme gösterilerine sürüklenmelerinden korkulmaktadır. Yine de, Birleşmiş Milletler Kurumu dahil, aklı başında, ama etkileri gelişmelerin seyircisi olmaktan öteye geçemeyen kimi ülkeler ve uluslararası kuruluşların umudu ise, insan haklarını ve demokrasi düzenini, ön plana çıkaran çağımız uygarlığında, bu sorunların silah gücü ile çözümlenemeyeceğinin ayırdında olanların çabaları ile, dünya petrol kaynaklarından dünya insanlarının yararlanma hakkının, çağın hak anlayışına uygun bir hukuka bağlanmasıdır. Bu umudun, her ne kadar, kısa süre açısından ateşin düştüğü yeri yakmasının önlenmesine yetmeyeceği görülse de; uzun süre açısından, dünya barışının korunmasını sağlayabilir; bir üçüncü dünya savaşının çıkmasını önleyebilir inancı ile, canlı tutulmasına çalışılmaktadır. Fosil Yakıtlar ve Uluslararası Çevre Sorunları Ne var ki, dünyanın bazı bölgelerinde olsun, insanoğlunun daha önce hiç görülmemiş refah düzeylerine erişmesinde büyük payı olan fosil yakıtlar, günümüz insanlarını, sadece dünya barışını tehdit eden rekabetlere sebep oldukları için tedirgin etmemekte, bir de, sessizce, adeta sinsi sinsi, ama yaygın ve kalıcı yıkımlara yol açtıkları ortaya çıkmış olduğu için ürkütmektedir. Şöyle ki: 14

15 Dünyadaki hemen her insanın, bir şekilde rüyalarını süslediğinden kuşku duyamayacağımız otomobiller ile birlikte, tüm kara ulaşım araçlarının tekerleklerinin dönmesini sağlayan içsel tutuşma motorları aracılığı ile yakılan petrolün, tıpkı artık en ücra köylerin bile temel ihtiyacı haline gelmiş olan elektriğin genellikle kömür yakılarak üretilmesi sonucu elde edilen enerjinin, bu işlevleri sırasında, ortalığa, bir de, COı yaymakta oldukları anlaşılmıştır. En fazla kömürde, biraz daha az petrolde ve en az doğal gazda olmakla beraber, fosil yakıtların hepsi bu özelliğe sahiptir. COı zehirli bir gaz değildir. Kansere yol açmadığı gibi, büyük miktarlarda olmaması koşulu ile teneffüs edilmesi insanlara ve öteki canlılara zarar vermez. Bitkiler için ise olmaz ise olmaz değerinde bir maddedir. Çünkü yeşil bitkiler, fotosentez adı verilen bir işlem ile havadan aldıkları COı'yi, şekere dönüştürerek beslenir. Bu gerçek, insanların fosil yakıt kullanmaya başlamasından sonra da, uzun süre doğadaki dengenin korunmasına yetmiştir. Ancak, fosil yakıt kullanımı hızla ve aşırı düzeyde artınca, bitkiler havaya pompalanan COı ile baş edememeye başlamış, bu da dünyanın sera etkisi adı verilen oluşumun etkisi altına sürüklenmesine yol açmıştır. Sera Etkisi Nedir? Fosil yakıtların enerji elde etmek için ne şekilde olursa olsun kullanıldıklarında ortalığa COı yaydıkları için meydana gelen oluşuma şu sebeple bu ad verilmiştir: COı doğada çoğaldığı zaman, yerin üst kısımlarında, seraların cam çatıları gibi, saydam bir çatı oluşturduğu ve bu çatının, güneşin yüksek ısılı ışınlarının yer yüzüne ulaşmasına engel olmadığı halde, yerden yansıyan düşük ısılı ışınların uzaya çıkıp dağılmasına engel olduğu saptanmıştır. Dolayısı ile 'Sera Etkisi' adı verilen bu oluşumun, dünyanın ısı ortalamasının giderek yükselip buzulların erimesine, bunun sonucu olarak denizlerin yükselmesine, bunun sonucu olarak da yerleşim yerlerinin sular altına kaymasına, ayrıca da oluşacak sellerin verimli tarım topraklarını denizlere sürüklemesi gibi bir dizi zincirleme zarara yol açacağı, öngörülmektedir; Hayır, öngörülmektedir demek yanlış, bu evre çoktan gerilerde kalmıştır; yol açmaya başlamış olduğu artık izlenebilmektedir. Sera etkisinin, son zamanlarda uzmanların kabusu haline gelmesi bu yüzden boşuna değildir. Bu uzmanlarca yapılan tahminlere göre, fosil yakıtlara dayalı enerji kullanımı bugünkü düzeyde sürdürülecek olursa, 21.yüzyıl sonuna kadar dünyanın ısısı ortalama 5 santrigrad artacaktır. Şimdiden yılda l santim yükselmekte olan denizlerin, bir de ısısı yılda bir santigrat kadar artacak olursa, yeryüzünün bir bölümünü kuraklıkların, öteki bölümünü sellerin kaplaması ve her tarafı alt üst edip, kasıp kavuran fırtınaların olağan hale gelmesi beklenmelidir.. 15

16 Ayrıca, fosil yakıtlar gibi yapısında karbon olan maddeler hava ortamında yakılarak enerji elde edilirken, yan ürün olarak oluşan COı ve HıO'nın (yani su buharının) yanı sıra, bir çok başka madde de oluşup ortalığa yayılmaktadır. Örneğin, havadaki nitrojenin oksijen ile birleşmesi ile nitrik oksit ve nitrios oksit adındaki yan ürünler de oluşmakta ve soluduğumuz havaya karışmaktadır. Bu gazlar kirli havada soluk alırken akciğerlere ulaştığında aside dönüşüp, akciğerlerin içlerine oksijen sığdırma yeteneğini düşürdüğünden, kanın yeterli oksijen ile beslenmesini engellemekte, ayraca da nefes darlığı ve astım gibi hastalıklara yol açarak ölüme bile sebep olabilmektedir. Fosil yakıtların yan ürünlerinden bir başkası olan karbonmonoksit COı ise, zehirli ve öldürücüdür. Gazetelerde kışın lodos estiğinde, bir çok vatandaşımızın sobadan sızan gaz ile öldüğü haberleri eksik olmadığına göre, ülkemizde fosil yakıtların ölüme sebep olabildiği iyi bilinmektedir. Hafif COı etkisinin bile, şiddetli baş ağrısı ve baş dönmesi yapmakla kalmadığı, bu moleküllerin oksijen olmadığının ayırdına varamayan kırmızı kan hücrelerinin, beyne ve kalbe oksijen yerine karbon monoksit taşıyabildikleri saptanmıştır. Karbon monoksit etkisinde kalan bitkiler de büyük zarar görmekte, sararıp solmakta ve zamanla ölmektedir. Uzmanlarca saptandığına göre fosil yakıtların, insan ve doğal çevre sağlığına verdiği zararlar bunlardan ibaret de değildir. Petrolün ve özellikle kömürün yapısında sülfat da bulunduğundan, bunlar yakıldığında, (ki elektrik üretimi için büyük miktarlarda kömür yakılmaktadır) ortaya çıkan yan ürünlerden biri de SOı Bu madde insan sağlığını olumsuz etkileyen nitric oksit ve nitrios oksit gibi gazlar salgılamasının yanı sıra, bunlar atmosferde yeniden okside olarak SOs (sulphur trioxide) haline gelmekte, bu da yağmur suyu ile karşılaşınca sülfürik aside dönüştüğünden, yer yüzüne asit yağmuru olarak inmektedir. Asit yağmurları, insanlardan başka, bitkilerin fotosentez işlevlerini körelterek, toprağın ve suların terkiplerini kirleterek, içinde yaşayan canlıların sağlığına kalıcı zararlar vermenin ve en sonunda bu doğal ortamların yaşama elverişsiz hale gelmelerine sebep olmanın yanı sıra, açıkta bırakılan her türlü yapının ve bu arada tarihi eserlerin de yıpranmasına da sebep olmaktadır. Fosil yakıtların bu kadar uzun erimli etkileri olmasına rağmen, insanlar ancak İngilizce'de Smog denen pissis dolayısı ile topluca boğulur gibi olduklarında, bu nimetin yararlarının sorgulanması gerektiğini ciddi olarak gündeme getirmiştir. Pissis, fosil yakıtların yanması ile ortaya atılan yukarıda sözü edilen zararlı yan ürünlere ek olarak, sigara içenlerde kansere sebep olduğu ispatlanmış bulunan benzopiren ile bulanık görme, gırtlak şişmesi ve iç yanması yapan (peroxyacylnitre) gibi daha bir çok zararlı ürünü birden içeren hava ortamıdır. 1952'e Londra'da yaşanmış, 4 gün kadar sürmüş ve kişinin ölümüne sebep olmuştur. 16

17 Fosil yakıtların çevreye verdiği zararlar bunlardan ibaret de görünmüyor. Bir de, dünya yapısında, insanın yakın dönem yaşam biçiminin sonucu olduğu kuşkusuz kabul edilen, ama henüz nasıl, ya da ne ile ilgili olduğu bilinmeyen bir oluşum, ozon tabakasının delinmesi denen gelişme dikkatleri çekmektedir. 1985'te, dünya üzerindeki yörüngelerinde devreden uzay araçlarınca saptanan ozon tabakasındaki deliğin, insan yapımı gelişmelerle ile ilgili olduğu kabul edilmektedir. Bu kanı, dünya milyarlarca yıldan beri ozon tabakası kuşağı ile sarılmamış bulunsaydı, mevcut bitki örtüsünün gelişemeyeceği var sayımına dayanmaktadır. Ama, deliğin neden güney kutbu üzerinde oluştuğu ve şimdilik pek büyük olmayan çapının neden mevsimlere göre daralıp genişlediği izah edilememekte, ancak, az da olsa giderek büyümekte olması, hele kuzey kutbu üzerindeki ozon tabakasının da incelmekte olması telaşa yol açmaktadır. Çünkü, ozon tabakası, dünyayı, güneşten gelen ve cilt kanserine yol açtığı bilinen, mavi ötesi (ultraviole) ışınlarına karşı koruyan tabakadır. Dolayısı ile, deliğin büyümesi, cilt kanseri olaylarının artmasına yol açabilir denmektedir. Nitekim, 1985'ten sonraki beş yıl içinde, hastanelere baş vuran cilt kanserli hasta sayısının, arttığı saptanmıştır. Fosil Yakıtların Sebep Olduğu Zararlardan Kurtulma Önlemleri Bu oluşumun büyümesini engellemek için bir şeyler yapılıyor mu? Yapıldığı söyleniyor. Örneğin, hangi maddelerin hangi maddelerle tepkileştiklerini bilen kimyacılar, Freons adı verilen, buz dolapları, havalandırma araçları, saç bakımı fıskiyeleri ile oda havasını tazeleme fıskiyelerinin yapımında kullanılan CFL ile belirlenen, insan yapımı kimyasaldan oluşturulan polystiren denen maddeden, kimi CFL'lerin kopup ozon tabakasının bulunduğu dış atmosfere kadar yükselebildiğini, ve bir CFL molekülünün 150 yıllık ömrü boyunca ozon molekülünü yutabildiğim, ayrıca bir ölçü 'polystiren'de, bir milyar milyar (l ) CFL molekülü olduğunu açıklayınca, giderek daha çok ülkenin, bu tür fıskiyelerin üretimini yasaklamayı kabul ettiği bildiriliyor. Fosil yakıtlar dolayısı ile, uğranılan zararlar bu kadar çeşitli, dünyanın yaşanılabilir bir yer olmaktan çıkması tehlikesi bu kadar büyük olmasına rağmen, alındığı bilinen genel önlem karan bundan ibaret. Bilinçli bir yaklaşımla, anlaşılması zor bir umursamazlık. Hiç bir zaman bilinçli olmak fırsatı verilmemiş bulunan dünya insanlarının büyük çoğunluğunun, bu durumun masum kurbanları oldukları kuşkusuz. Ama, dünyadaki yaşama şekil vermek gücüne sahip olan ve bununla övünen ülkelerin yöneticilerinin davranışlarını nasıl izah etmeli? Kanımca ancak, uyuşturucu madde bağımlılarının, çaresizliğine benzeterek. Şöyle ki: Sanayi devrimi ile yaratılan refah, büyük ölçüde fosil yakıtların bulunup çıkarılmasına ilişkin zorluklar atlatıldıktan sonra, 17

18 depolanması, ulaştırılması, ve kullanılması kolay olmasının ürünüdür. Bu nimetlerden yararlanan ülkelerde kurulan enerji ile ilgili şirketlerin, bu hizmetleri, kendilerine giderek daha da büyük karlar sağlayan basanlarla geliştirmelerinin, topluma bir bedeli olabileceğinin ayırdına dahi varmadan gerçekleştirdikleri anlaşılmaktadır. Bu bedel şimdi insanoğlunun kâr hırsının karşısına, ozon tabakasının delinmesi, sera etkisi, asit yağmuru, yoğun hava kirliliği, pissis ve uzantıları gibi sorunlar halinde çıkmaktadır. Üstelik bu sorunlar, sadece fosil yakıtların nimetlerinden yararlanan insanları değil, hiç yararlanmamış ve yararlanmamakta devam edenleri de, aynı derecede tehdit etmektedir. Ayrıca, insan, ancak bu sorunlara çare ararken, yaşadığı dünyanın, varlığını borçlu olduğu doğal ortamın, ne kadar hassas bir dengeye dayalı olduğunun, bir öğesinin olumsuz etkilenmesi ile başlayabilen zincirleme tepkileşme sonucu, cennet bahçesi görünümünden, cehennem kuyusu görünümüne dönüşebilmeye ne kadar yatkın olduğunu görebilmektedir. İnsanoğlu, atası olarak tanıtılan Adem, Havva'nın sunduğu elmayı, tek yasak meyveyi, alıp yediği için mi, cennetten sürüldü bilemem ama, sonsuz görünen nefsini tatmin peşinde koşarken, en dikkat edilmesi gereken kuralı çiğneyerek, içinde yaşadığı doğayı kirletip, dünyanın yapısal dengesini bozduğu için, bu cennet bahçesini kaybetmek tehlikesi içine sürüklenmiş görünüyor. Kurtulması ise, bu davranışlarının eseri olarak ortaya çıkmış bulunan iki başlı canavarla başa çıkmasına bağlı bulunuyor. Sanırım, uyuşturucu madde bağımlılığından kurtulmak kadar zor olan da bu. Şöyle ki, üstesinden gelinmesi gereken canavarın başlarından biri, çağdaş refaha ulaşmış olan kesimin alıştığı, bunun beklentisi içinde olan kesimin ise özlediği refahın aracısı kabul edilen fosil yakıtların ömür sürelerinin kısalmış olmasına çare bulunması, ötekisi de, bu yakıtların kullanılmaları sonucu meydana gelen olumsuzluklardan, ve tehlikelerden dünyanın kurtarılması için, bu yakıtlardan elde edilen enerjinin üretilmesi ile ilgili şirketler ve ülkelerin, alışmış bulunduktan kârlardan fedakârlık etmelerinin sağlanması. Üstesinden gelinebilmesi birebirinden zor iki koşul. "Nükleer Reaktör"lerin Tükenen Fosil Yakıtların Yerini Doldurması Umudu 2. Dünya savaşında, Japonlara teslim olmaktan başka seçenek bırakmayan Hiroşima ve Nagasaki'ye atılan atom bombası ile ortalığa salıverilen enerjinin yıkım gücü görüldükten sonra, ayni gücün barış için kullanılabileceği düşüncesi dünyayı heyecanlandırmış. Uzun çalışmalar sonunda "nükleer reaktör" (Türkçe'si atom çekirdeği tepkileşmesi) adı ile anılan tesislerin kurulması gündeme gelmiş. Enerji üretiminde başı çeken firmalar, fosil yakıtların sınırlı olması ile ilgili sıkıntılara çare 18

19 oluşturacağı umudu ile, bu tekniğe dayalı enerji tesisleri kurmaya başlamış. Gazetelerde, atom çekirdeğinin ayrışması sırasında elde edilen enerjinin değeri, fosil yakıtların yakılması ile elde edilen enerjiden kat kat üstün olduğunu halka anlatabilmek için, bir yüksük dolusu uranyum kullanılarak gerçekleştirilecek atom çekirdeği ayrışımından elde edilecek enerji ile, bir kasabanın yakıt ihtiyacının tamamının haftalarca karşılanabileceğini belirten resimler boy göstermeye başlamış. O sıralarda, uranyum ucuz ve bundan atom çekirdeği tepkileşmesi tekniği ile elektrik üretimi kolay görüldüğü için, 1940 ile 1970 arasında değişik ülkelerde kurulan nükleer reaktör sayısı 90'ı bulmuş. Bu tesislerin çekiciliğini sağlayan tekniğin, uygun ortamda kendiliğinden ayrışabilen atom çekirdeklerinin yaydığı ısı ile kaynatılan suyun, buharlaşıp içine aktığı "türbünü" boru şeklindeki kabı, harekete geçirmesi sonucu, elektrik üreten makaraların "jeneratörlerin" devreye girmesi kadar basit bir işletim zincirinden ibaret olduğu kanısıymış. Ne var ki, Çernobil olayından sonra bu tesislerin gereğince güvenli olmaları için, yapımlarının gerçekte çok karmaşık mühendislik gerektirdiği, buna rağmen insan hatasından oluşacak kazalara karşı hiç bir zaman yeterince güvenli olamayacaktan, uranyumun da artık eskisi kadar ucuz olmadığı, ayrıca doğal ömürlerini doldurduklarında, (ki bu ancak 50 yıl kadarmış) 'radio aktif (Türkçe'si ışın yayıcı) parçalarının tümü söküldükten sonra, ortada kalan tesis iskeletinin etrafına kalın bir beton mezar inşa edilerek gömülmeleri gerektiği anlaşılınca, üretecekleri elektriğin maliyetinin gerçekte çok yüksek olduğu anlaşılmış ve bu tesisler gözden düşmeye başlamış. Dahası 'radiasyon' ( Türkçe'si ışın) tehlikesinin, sadece kaza ile ortaya saçılabilecek parçacıklarla ilgili olmadığı kanısı ağırlık kazanmaya başlamış. Bu arada, dünyanın her yerinde, yerden yükselen çok küçük bir miktar ışın bulunduğu saptanınca, öteden beri tüm canlılar bu ortam içinde oluşup gelişmiş olduğu dikkate alınarak, düşük yoğunlukta bir ışının, yaşama zararlı olamayacağını ileri sürenler olmuş. Ama Çernobil olayı ile atom çekirdeği tepkileşmesi tesisinden, kaza dolayısı ile etrafa saçılan parçacıklardan yayılan yüksek yoğunluktaki ışınların çok uzaklarda oturan insanlarda bile kansere yol açtığı kanıtlarına, bu tesislerin normal çalışmalarını sürdürürken de etrafa düşük yoğunlukta ışınlar sızdırdığı söylentileri eklenince, üstüne üstlük, insan bedenin bunun ne kadarına, ne süre zarar görmeden dayanabileceği konusunda, uzmanlar arasında fikir ayrılığı olduğu duyulunca, bir çok ülkede halk yaşadıkları çevreye bu tür tesisler kurulmasına karşı çıkar olmuş. Ve mahkeme kararlan ile kurulmalarını önlemeyi başaranlar giderek çoğalmış. Örneğin ABD'de 1978'den sonra bu tür tesis hiç kurulamamış. Böylece insanoğlunun, atom çekirdeğini dizginleyerek hem fosil yakıtların tükenmekte olmasının sebep olduğu endişelerden kurtulması, hem de ucuz ve bol enerjiye kavuşma rüyası, şimdilik sona ermiş görünmektedir 19

20 Şimdilik diyorum, çünkü uzman yayınlarında bir de şu açıklamalar yer almaktadır: Yapılmış olan tesisler, atom çekirdeğinin çatallanarak ayrışması (fission) sonucu, içerdiği enerjinin ortaya çıkması ilkesine dayanmaktadır.. Atomların kaynaşması, (fusion) adı verilen, bunun tersi bir işlev sonucu da, büyük miktarda enerji ortaya çıkmaktadır. Örneğin doğada güneş enerjisi, bu yolla oluşmaktadır. Güneşte, 4 Hidrojen atomu, büyük ısı ve basınç altında birleşip, Helyum adını verdiğimiz başka bir madde oluşurken, aynı zamanda ortaya büyük miktarda enerji salınmaktadır. İnsanoğlu gerçekte doğanın bu gücünün de üstesinden gelmeyi kısmen başarmıştır. Ancak elinde bu ilkeye dayalı insan yapısı tek araç, sadece bir kez etkin olması beklenen, hidrojen bombasıdır. Günlük enerji ihtiyacının karşılanması için bu ilkeyi kullanamamaktadır; çünkü bu gücü dizginleyememekte, atomların, birbirleri ardına, düzenli bir şekilde kaynaşmasını sağlayamamaktadır. Belki, henüz, demek daha doğrudur. Dünya Çok Geç Olmadan Fosil Yakıtların Boyunduruğundan Kurtarılabilir mi? Bu durumda insanlık fosil yakıtların yaşam alanını, dünyanın doğasını hızla yıprattığını bile bile, ayrıca kıtlaşmış petrol yataklarını ele geçirmek rekabetinin ülkeleri birbirleri ile amansız bir boğuşmaya sürüklediği ortada olmasına rağmen, enerji ihtiyacını bu yakıtlardan karşılamaya devam etmeye mahkum mu? Bu görüntüyü veren tutumun ardında yatan gerçek ne? Başta geleni, hiç kuşkusuz, fosil yakıtlar sayesinde gerçekleştirilen sanayi devriminin, tüm insanlığı değilse de, bir kısmını olsun ulaştırdığı yaşam düzeyinin, fosil yakıtlara getirilecek herhangi bir sınırlama yüzünden gerileyeceği korkusu. Dolayısı ile, sanayi devriminden özellikle yararlanmış ülkelerin halkları, alışıla gelmiş konforlardan yoksun kalma olasılığını göze alamadıkları için, bu kaynaktan yararlandırılmadıklarından saniyeleşmede geri kalmış olduklarına inanan ülkeler halkları ise, kalkınmalarının daha da gecikmesine yol açacağı endişesi ile, herhangi bir kısıtlamaya karşı çıkmaktadır. Bu durumda, düş kırıklığı ile sonuçlanan nükleer reaktör kurma macerasından sonra, bir tehlike yaratmadan günümüz uygarlık düzeyini yarınlara taşıyıp daha da gelişmesine, hatta daha çok insan tarafından paylaşılmasına yol açacak bir enerji kaynağı bulma çabalarından vazgeçilmiş mi bulunuyor? Elbette ki hayır. Ama, büyük petrol şirketlerinin araştırmalarının konusu, son zamanlara değin hep, yerin derinliklerine açılan bir delik ile ulaşılabilen petrol bitince, hangi fosil türlerinden, hangi yöntemle petrol elde edilebileceği doğrultusunda olmuş. Fosil yakıtların sebep olduğu zararlar sorununa çözüm olarak da, yakıldıklarında salıverdikleri COı, daha düşük olan metan ya da SNG denen, yapay doğal 20

SU ÜRÜNLERİNDE MEKANİZASYON-2

SU ÜRÜNLERİNDE MEKANİZASYON-2 SU ÜRÜNLERİNDE MEKANİZASYON-2 Yrd.Doç.Dr. Mehmet Ali Dayıoğlu Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Makinaları & Teknolojileri Mühendisliği Bölümü Kaynak: YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI VE TEKNOLOJİLERİ

Detaylı

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) :

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) : Günümüzde küresel olarak tüm ülkelerin ihtiyaç duyduğu enerji, tam anlamıyla geçerlilik kazanmış bir ölçüt olmamakla beraber, ülkelerin gelişmişlik düzeylerini gösteren önemli bir kriterdir. İktisadi olarak

Detaylı

4. Ünite 2. Konu Enerji Kaynakları. A nın Yanıtları

4. Ünite 2. Konu Enerji Kaynakları. A nın Yanıtları ENERJİ KAYNAKLARI 1 4. Ünite 2. Konu Enerji Kaynakları A nın Yanıtları 1. Günümüzde kullanılan nin maliyetinin düşük, çevreye zarar vermeyen... yenilenebilir ve güvenli olmasına önem verilmektedir. 12.

Detaylı

Enerji ve İklim Haritası

Enerji ve İklim Haritası 2013/2 ENERJİ İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Enerji ve Çevre Yönetimi Dairesi Başkanlığı Enerji ve İklim Haritası Uzm. Yrd. Çağrı SAĞLAM 22.07.2013 Redrawing The Energy Climate Map isimli kitabın çeviri özetidir.

Detaylı

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI TÜRKİYE'DE ÇEVRE SORUNLARI DOÇ. DR.

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI TÜRKİYE'DE ÇEVRE SORUNLARI DOÇ. DR. İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ LİSANS PROGRAMI TÜRKİYE'DE ÇEVRE SORUNLARI DOÇ. DR. SEVİM BUDAK Katı Atıklar Dünya nüfusu gün geçtikçe ve hızlı bir şekilde artmaktadır.

Detaylı

Kömür, karbon, hidrojen, oksijen ve azottan oluşan, kükürt ve mineral maddeler içeren, fiziksel ve kimyasal olarak farklı yapıya sahip bir maddedir.

Kömür, karbon, hidrojen, oksijen ve azottan oluşan, kükürt ve mineral maddeler içeren, fiziksel ve kimyasal olarak farklı yapıya sahip bir maddedir. KÖMÜR NEDİR? Kömür, bitki kökenli bir maddedir. Bu nedenle ana elemanı karbondur. Bitkilerin, zamanla ve sıcaklık-basınç altında, değişim geçirmesi sonunda oluşmuştur. Kömür, karbon, hidrojen, oksijen

Detaylı

Bir Yıldız Sisteminde Canlılığın Oluşması İçin Gereken Etmenler

Bir Yıldız Sisteminde Canlılığın Oluşması İçin Gereken Etmenler Bir Yıldız Sisteminde Canlılığın Oluşması İçin Gereken Etmenler Bilinen yaşamın yalnızca Dünya da oluşarak, başka gezegen ve yıldız sistemlerinde oluşmamış olmasının birçok nedeni var. Bu yalnızca Dünya

Detaylı

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3 DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3 İnsan yaşamı ve refahı tarihsel süreç içinde hep doğa ve doğal kaynaklarla kurduğu ilişki ile gelişmiştir. Özellikle sanayi devrimine kadar

Detaylı

RÜZGAR ENERJĐSĐ. Erdinç TEZCAN FNSS

RÜZGAR ENERJĐSĐ. Erdinç TEZCAN FNSS RÜZGAR ENERJĐSĐ Erdinç TEZCAN FNSS Günümüzün ve geleceğimizin ekmek kadar su kadar önemli bir gereği; enerji. Son yıllarda artan dünya nüfusu, modern hayatın getirdiği yenilikler, teknolojinin gelişimi

Detaylı

SEMİH AKBAŞ

SEMİH AKBAŞ SEMİH AKBAŞ 16360002 1 KONU BAŞLIKLARI GÜVENİLİR YAKIT HİDROJEN HİDROJEN SİSTEM SEÇİMİ 2 Dünyadaki petrol rezervlerinin aşırı kullanımı sonucu azalması ve buna bağlı olarak fiyatının artması, ayrıca çevreye

Detaylı

ÇEVRE KORUMA ÇEVRE. Öğr.Gör.Halil YAMAK

ÇEVRE KORUMA ÇEVRE. Öğr.Gör.Halil YAMAK ÇEVRE KORUMA ÇEVRE Öğr.Gör.Halil YAMAK 1 Çevre Kirlenmesi İnsanoğlu, dünyada 1,5 milyon yıl önce yaşamaya başlamıştır. Oysa yer küre 5,5 milyar yaşındadır. Son 15 yıl içinde insanoğlu, doğayı büyük ölçüde

Detaylı

ÇALIŞMA YAPRAĞI KONU ANLATIMI

ÇALIŞMA YAPRAĞI KONU ANLATIMI ÇALIŞMA YAPRAĞI KONU ANLATIMI HATUN ÖZTÜRK 20338647 Küresel Isınma Küresel ısınma, dünya atmosferi ve okyanuslarının ortalama sıcaklıklarında belirlenen artış için kullanılan bir terimdir. Fosil yakıtların

Detaylı

I.10. KARBONDİOKSİT VE İKLİM Esas bileşimi CO2 olan fosil yakıtların kullanılması nedeniyle atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu artmaktadır.

I.10. KARBONDİOKSİT VE İKLİM Esas bileşimi CO2 olan fosil yakıtların kullanılması nedeniyle atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu artmaktadır. I.10. KARBONDİOKSİT VE İKLİM Esas bileşimi CO2 olan fosil yakıtların kullanılması nedeniyle atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu artmaktadır. Fosil yakıtlar, çoğu yeşil bitkilerin fotosentez ürünü

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU

TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU TÜRKIYE NİN MEVCUT ENERJİ DURUMU Zinnur YILMAZ* *Cumhuriyet Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, SİVAS E-mail: zinnuryilmaz@cumhuriyet.edu.tr, Tel: 0346 219 1010/2476 Özet Yüzyıllardan

Detaylı

4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI

4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI 4. SINIF FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ II. DÖNEM GEZEGENİMİZ DÜNYA ÜNİTESİ SORU CEVAP ÇALIŞMASI 1. Dünya mızın şekli neye benzer? Dünyamızın şekli küreye benzer. 2. Dünya mızın şekli ile ilgili örnekler veriniz.

Detaylı

Çarşamba İzmir Basın Gündemi

Çarşamba İzmir Basın Gündemi 16.09.2015 Çarşamba İzmir Basın Gündemi Krizler arasında Devrim Özkan Her şeyin dünyadaki tüm gelişmelerden etkilenebildiği yeni bir çağda yaşıyoruz. Son iki yüzyıllık dönemde dünyadaki tüm ekonomik

Detaylı

Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri

Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri Sanayi Devriminin Toplumsal Etkileri Bilgi toplumunda aktif nüfus içinde tarım ve sanayinin payı azalmakta, hizmetler sektörünün payı artmakta ve bilgili, nitelikli insana gereksinim duyulmaktadır. 16.12.2015

Detaylı

ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI

ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI KONULAR 1-Güneş Enerjisi i 2-Rüzgar Enerjisi 4-Jeotermal Enerji 3-Hidrolik Enerji 4-Biyokütle Enerjisi 5-Biyogaz Enerjisi 6-Biyodizel Enerjisi 7-Deniz Kökenli Enerji 8-Hidrojen

Detaylı

Gökmen ÖZER-Elazığ Kovancılar Çok Programlı Anadolu Lisesi

Gökmen ÖZER-Elazığ Kovancılar Çok Programlı Anadolu Lisesi Gökmen ÖZER-Elazığ Kovancılar Çok Programlı Anadolu Lisesi Kazanım No: D.11.2 Gökmen ÖZER-Coğrafya Öğretmeni 2 Toprak, orman, madenlerdir. Enerji kaynaklarından petrol ve kömürün kullanımı diğer yer altı

Detaylı

Enerji Kaynakları ENERJİ 1) YENİLENEMEZ ENERJİ KAYNAKLARI 2) YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI

Enerji Kaynakları ENERJİ 1) YENİLENEMEZ ENERJİ KAYNAKLARI 2) YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI ENERJİ Enerji, iş yapabilme kabiliyetidir. Bir sistemin enerjisi, o sistemin yapabileceği azami iştir Enerji Kaynakları 1) YENİLENEMEZ ENERJİ KAYNAKLARI 2) YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI YENİLENEMEZ ENERJİ

Detaylı

Enerjinin varlığını cisimler üzerine olan etkileri ile algılayabiliriz. Isınan suyun sıcaklığının artması, Gerilen bir yayın şekil değiştirmesi gibi,

Enerjinin varlığını cisimler üzerine olan etkileri ile algılayabiliriz. Isınan suyun sıcaklığının artması, Gerilen bir yayın şekil değiştirmesi gibi, ENERJİ SANTRALLERİ Enerji Enerji soyut bir kavramdır. Doğrudan ölçülemeyen bir değer olup fiziksel bir sistemin durumunu değiştirmek için yapılması gereken iş yoluyla bulunabilir. Enerjinin varlığını cisimler

Detaylı

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YER SEVİYESİ OZON KİRLİLİĞİ BİLGİ NOTU

T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YER SEVİYESİ OZON KİRLİLİĞİ BİLGİ NOTU T.C. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI ÇEVRE YÖNETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YER SEVİYESİ OZON KİRLİLİĞİ BİLGİ NOTU Temmuz 2014 OZON NEDİR Ozon (O 3 ) üç tane oksijen atomunun birleşmesi ile oluşmaktadır. Ozon, atmosferde

Detaylı

Çevre Yüzyılı. Dünyada Çevre

Çevre Yüzyılı. Dünyada Çevre Çevre Yüzyılı Çevre; canlıların yaşamı boyunca ilişkilerini sürdürdüğü dış ortamdır. Hava, su ve toprak bu çevrenin fizikî unsurlarını; insan, hayvan, bitki ve diğer mikroorganizmalar ise, biyolojik unsurlarını

Detaylı

ELEKTRİK ENERJİSİ ÜRETİMİNDE KULLANILAN KAYNAKLAR

ELEKTRİK ENERJİSİ ÜRETİMİNDE KULLANILAN KAYNAKLAR ELEKTRİK ENERJİSİ ÜRETİMİNDE KULLANILAN KAYNAKLAR Alternatör Elektrik elde etmek için bir mıknatısı iletken sargı içinde kendi çevresinde döndürmemiz yeterlidir. Manyetik alanın hareketi ile de elektrik

Detaylı

Dünya nüfusunun her geçen yıl artması, insanları beslenme, giyinme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını gidermek için değişik yollar aramaya

Dünya nüfusunun her geçen yıl artması, insanları beslenme, giyinme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını gidermek için değişik yollar aramaya Dünya nüfusunun her geçen yıl artması, insanları beslenme, giyinme ve barınma gibi temel ihtiyaçlarını gidermek için değişik yollar aramaya zorlamıştır. Mevcut Dünya topraklarından daha çok verim elde

Detaylı

YAKIT PİLLERİ. Cihat DEMİREL

YAKIT PİLLERİ. Cihat DEMİREL YAKIT PİLLERİ Cihat DEMİREL 16360030 İçindekiler Yakıt pilleri nasıl çalışır? Yakıt Pili Çalışma Prensibi Yakıt pilleri avantaj ve dezavantajları nelerdir? 2 Yakıt Pilleri Nasıl Çalışır? Tükenmez ve hiç

Detaylı

GÜNEŞ C C GÜNEŞ ENERJİSİ NÜKLEER ENERJİ

GÜNEŞ C C GÜNEŞ ENERJİSİ NÜKLEER ENERJİ GÜNEŞ DÜNYA Evrendeki 100.000.000 Galaksiden biri Samanyolu.. Samanyolu ndaki 500.000.000 yıldızdan, yani Evrendeki 50.000.000.000.000.000 (katrilyon) yıldızdan sadece biri ise, bizim dünyamız.. GÜNEŞ

Detaylı

Yakın n Gelecekte Enerji

Yakın n Gelecekte Enerji Yakın n Gelecekte Enerji Doç.Dr.Mustafa TIRIS Enerji Enstitüsü Müdürü Akademik Forum 15 Ocak 2005 Kalyon Otel, İstanbul 1 Doç.Dr.Mustafa TIRIS 1965 Yılı nda İzmir de doğdu. 1987 Yılı nda İTÜ den Petrol

Detaylı

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YATIRIM VE İŞLETMELER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YATIRIM VE İŞLETMELER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YATIRIM VE İŞLETMELER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MANİSA TURGUTLU URGANLI TERMAL TURİZM MERKEZİ 1/25000 ÖLÇEKLİ ÇEVRE DÜZENİ PLANI PLAN NOTU İLAVESİ AÇIKLAMA RAPORU 2017-ANKARA 1 ALAN TANIMI

Detaylı

Ortadoğu'da su ve petrol (*) İki stratejik ürünün birbiriyle ilişkisi... Dursun YILDIZ. İnş Müh Su Politikaları Uzmanı

Ortadoğu'da su ve petrol (*) İki stratejik ürünün birbiriyle ilişkisi... Dursun YILDIZ. İnş Müh Su Politikaları Uzmanı İki stratejik ürünün birbiriyle ilişkisi... Ortadoğu'da su ve petrol (*) Dursun YILDIZ İnş Müh Su Politikaları Uzmanı Petrol zengini Ortadoğu'nun su gereksinmesini gidermek amacıyla üretilen projelerden

Detaylı

ÇEVRE SORUNLARININ TOPLUMLARIN GÜNDEMİNE YERLEŞMESİ

ÇEVRE SORUNLARININ TOPLUMLARIN GÜNDEMİNE YERLEŞMESİ ÇEVRE SORUNLARININ TOPLUMLARIN GÜNDEMİNE YERLEŞMESİ 1970 yılında Roma Kulübü, insanlığın ikilemi adlı projesinde dünya bağlamında Nüfus artışı, Gıda üretimi, Endüstrileşme Doğal kaynakların tüketilmesi

Detaylı

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK?

KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK? KAPİTALİZMİN İPİNİ ÇOK ULUSLU ŞİRKETLER Mİ ÇEKECEK? Dünyada mal ve hizmet hareketlerinin uluslararası dolaşımına ve üretimin uluslararasılaşmasına imkan veren düzenlemeler (Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası

Detaylı

HİDROJENLİ ENERJİ ÜRETEÇLERİ MESUT EROĞLU

HİDROJENLİ ENERJİ ÜRETEÇLERİ MESUT EROĞLU HİDROJENLİ ENERJİ ÜRETEÇLERİ MESUT EROĞLU 15360027 HİDROJEN Hidrojen bilinen tüm yaķıtlar içerisinde birim kütle başına en yüksek enerji içeriğine sahiptir. Üst ısıl değeri 140.9 Mj / kg, alt ısıl değeri

Detaylı

ÖZEL EGE LİSESİ AKAN SUYUN ENERJİSİNİN ELEKTRİĞE DÖNÜŞÜMÜ

ÖZEL EGE LİSESİ AKAN SUYUN ENERJİSİNİN ELEKTRİĞE DÖNÜŞÜMÜ ÖZEL EGE LİSESİ AKAN SUYUN ENERJİSİNİN ELEKTRİĞE DÖNÜŞÜMÜ HAZIRLAYAN ÖĞRENCİ: Bürge ÖZTÜRK DANIŞMAN ÖĞRETMEN: Melike GÜZEL İZMİR 2016 İÇİNDEKİLER 1.Proje özeti...2 2.Projenin amacı...2 3. Giriş...3-4 4.Yöntem...4-5

Detaylı

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur.

Üretimde iş bölümünün ortaya çıkması, üretilen ürün miktarının artmasına neden olmuştur. Fabrika Sistemi Üretimde işbölümünün ortaya çıkması sonucunda, üretim parçalara ayrılmış, üretim sürecinin farklı aşamalarında farklı zanaatkarların (işçilerin) yer almaları, üretimde aletlerin yerine

Detaylı

SERA TASARIMI ve İKLİMLENDİRME. Cengiz TÜRKAY Ziraat Yüksek Mühendisi. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Erdemli-Mersin 12 Ekim 2012

SERA TASARIMI ve İKLİMLENDİRME. Cengiz TÜRKAY Ziraat Yüksek Mühendisi. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Erdemli-Mersin 12 Ekim 2012 SERA TASARIMI ve İKLİMLENDİRME Cengiz TÜRKAY Ziraat Yüksek Mühendisi Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Erdemli-Mersin 12 Ekim 2012 Sera nedir? Bitki büyüme ve gelişmesi için gerekli iklim etmenlerinin

Detaylı

ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır.

ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır. ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır. 2017 Dünya Su Günü Bildirisi 2016 yılı, ilk kayıtların tutulduğu 1880 yılından bu yana en sıcak yıl olarak kayda geçti. 2 yüzyıl, dünya ortalama

Detaylı

MADDENİN DEĞİŞİMİ VE TANINMASI

MADDENİN DEĞİŞİMİ VE TANINMASI SU HALDEN HALE GİRER Su 3 halde bulunur: Katı, sıvı ve gaz. * Gaz halindeki bir maddenin sıvı hale geçmesine YOĞUŞMA denir. * Kar kışın yağar. Yağmur ise daha çok ilkbahar mevsiminde yağar. * Yeryüzündeki

Detaylı

NKP

NKP 24 Haziran da Ülkemiz adım adım bir nükleer bataklığa doğru sürükleniyor. AKP, hayati önemdeki bu konuyu her türlü hukuksal ve siyasal denetimden kaçırıyor. Nükleer santrallerin ya da bu santraller gerekçe

Detaylı

TANITIM BROŞÜRÜ POLAR POLİÜRETAN

TANITIM BROŞÜRÜ POLAR POLİÜRETAN TANITIM BROŞÜRÜ İçinde bulunduğumuz yüzyılda hızlı endüstrileşmenin sonucu olarak ortaya çıkan enerji ihtiyacı ve bu ihtiyacın yaklaşık % 90 oranında fosil türevli yakıt tüketimi ile giderilmesi son dönemde

Detaylı

KĐMYA DENEYLERĐNDE AÇIĞA ÇIKAN GAZLAR KÜRESEL ISINMAYA ETKĐ EDER MĐ? Tahir Emre Gencer DERS SORUMLUSU : Prof. Dr Đnci MORGĐL

KĐMYA DENEYLERĐNDE AÇIĞA ÇIKAN GAZLAR KÜRESEL ISINMAYA ETKĐ EDER MĐ? Tahir Emre Gencer DERS SORUMLUSU : Prof. Dr Đnci MORGĐL KĐMYA DENEYLERĐNDE AÇIĞA ÇIKAN GAZLAR KÜRESEL ISINMAYA ETKĐ EDER MĐ? Tahir Emre Gencer DERS SORUMLUSU : Prof. Dr Đnci MORGĐL KÜRESEL ISINMA NEDĐR? Đnsanlar tarafından atmosfere salınan gazların sera etkisi

Detaylı

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARIMIZ VE ELEKTRİK ÜRETİMİ. Prof. Dr. Zafer DEMİR --

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARIMIZ VE ELEKTRİK ÜRETİMİ. Prof. Dr. Zafer DEMİR -- YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARIMIZ VE ELEKTRİK ÜRETİMİ Prof. Dr. Zafer DEMİR -- zaferdemir@anadolu.edu.tr Konu Başlıkları 2 Yenilenebilir Enerji Türkiye de Politikası Türkiye de Yenilenebilir Enerji Teşvikleri

Detaylı

KADIKÖY BELEDİYESİ ÇEVRE KORUMA MÜDÜRLÜĞÜ

KADIKÖY BELEDİYESİ ÇEVRE KORUMA MÜDÜRLÜĞÜ KADIKÖY BELEDİYESİ ÇEVRE KORUMA MÜDÜRLÜĞÜ ÇEVRE NEDİR? İçinde bulunduğumuz canlı, cansız tüm varlıkların birbirleri ile ilişkilerini içine alan ortam. Çevrenin doğal yapısını ve bileşiminin bozulmasını,

Detaylı

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Yönetimine Giriş Eğitimi

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Yönetimine Giriş Eğitimi SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Yönetimine Giriş Eğitimi İÇDAŞ A.Ş. Sürdürülebilirlik Yönetim Birimi Amaç ve İçerik Bu eğitim sunumu ile paydaşlarımıza Sürdürülebilirliği tanıtmak ve şirketimizin Sürdürülebilirlik alanında

Detaylı

Amerikalı Öğrencilere Liselere Geçiş Sınavında 8. Sınıf 1. Üniteden Sorulan Sorular.

Amerikalı Öğrencilere Liselere Geçiş Sınavında 8. Sınıf 1. Üniteden Sorulan Sorular. Amerikalı Öğrencilere Liselere Geçiş Sınavında 8. Sınıf 1. Üniteden Sorulan Sorular. 1- Şekilde Dünya nın uzaydan görünümü gösterilmiştir. Güneş ışınları Dünya bu konumda iken gündüzlerin en uzun olduğu

Detaylı

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI VE DALGA ENERJİSİ. O.Okan YEŞİLYURT Gökhan IŞIK

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI VE DALGA ENERJİSİ. O.Okan YEŞİLYURT Gökhan IŞIK YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI VE DALGA ENERJİSİ O.Okan YEŞİLYURT Gökhan IŞIK NEDİR BU ENERJİ? İş Yapabilme Yeteneğidir. Canlı Tüm Organizmalar Enerjiye İhtiyaç Duyar. İnsanlık Enerjiye Bağımlıdır. Yaşam

Detaylı

Küresel. İklim Değişikliği. ÇEVRE KORUMA ve KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Küresel. İklim Değişikliği. ÇEVRE KORUMA ve KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI Küresel İklim Değişikliği ÇEVRE KORUMA ve KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI 1 Sera etkisi ve İklim Değişikliği Nedir? Dünya, üzerine düşen güneş ışınlarından çok, dünyadan yansıyan güneş ışınlarıyla ısınır. Bu

Detaylı

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI. Gökhan BAŞOĞLU

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI. Gökhan BAŞOĞLU YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI İÇERİK 1. DÜNYADAKİ VE ÜLKEMİZDEKİ ENERJİ KAYNAKLARI VE KULLANIMI 1.1 GİRİŞ 1.2 ENERJİ KAYNAKLARI 1.3 TÜRKİYE VE DÜNYADAKİ ENERJİ POTANSİYELİ 2. YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI

Detaylı

KUTUPLARDAKİ OZON İNCELMESİ

KUTUPLARDAKİ OZON İNCELMESİ KUTUPLARDAKİ OZON İNCELMESİ Bilim adamlarınca, geçtiğimiz yıllarda insan faaliyetlerindeki artışa paralel olarak, küresel ölçekte çevre değişiminde ve problemlerde artış olduğu ifade edilmiştir. En belirgin

Detaylı

İNSAN VE ÇEVRE A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? B. DOĞAYI KONTROL EDEBİLİYOR MUYUZ? C. İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ

İNSAN VE ÇEVRE A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? B. DOĞAYI KONTROL EDEBİLİYOR MUYUZ? C. İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ İNSAN VE ÇEVRE A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? B. DOĞAYI KONTROL EDEBİLİYOR MUYUZ? C. İNSANIN DOĞAYA ETKİSİ A. DOĞADAN NASIL YARARLANIYORUZ? Canlıların hareket etme, büyüme ve yaşamlarını sürdürebilmeleri

Detaylı

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1

KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1 Rapor No: 41, Mart 2011 KARİKATÜRLERİN DİLİNDEN IRAK I ANLAMAK - 1 UNDERSTANDING IRAQ THROUGH CARTOONS Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Center for Mıddle Eastern Strategıc Studıes mezhepçilik Irak

Detaylı

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı, Türkiye nin İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı nın Geliştirilmesi Projesi nin Açılış Toplantısında Ulrika Richardson-Golinski a.i. Tarafından Yapılan Açılış Konuşması 3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği

Detaylı

Atoller (mercan adaları) ve Resifler

Atoller (mercan adaları) ve Resifler Atoller (mercan adaları) ve Resifler Atol, hayatlarını sıcak denizlerde devam ettiren ve mercan ismi verilen deniz hayvanları iskeletlerinin artıklarının yığılması sonucu meydana gelen birikim şekilleridir.

Detaylı

Elektronların Dizilişi ve Kimyasal Özellikleri

Elektronların Dizilişi ve Kimyasal Özellikleri Elektronların Dizilişi ve Kimyasal Özellikleri ELEKTRON ALIŞVERİŞİ VE SONUÇLARI: Helyum (2), neon (10), argon (18)in elektron dağılımları incelendiğinde Eğer bu üç elementin birer elektronu daha olsaydı,

Detaylı

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ EĞİTİM PLANI

BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ EĞİTİM PLANI BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ FEN VE TEKNOLOJİ DERSİ EĞİTİM PLANI DİSİPLİN/ GELİŞİM ALANI: UZUN DÖNEMLİ AMAÇ: - Vücudumuz bilmecesini çözelim - Maddeyi tanıyalım - Kuvvet ve hareket - Işık ve ses - Canlılar dünyasını

Detaylı

PETROL BORU HATLARININ ÇUKUROVA'YA KATKILARI VE ÇEVRESEL ETKİLERİ

PETROL BORU HATLARININ ÇUKUROVA'YA KATKILARI VE ÇEVRESEL ETKİLERİ Dosya PETROL BORU HATLARININ ÇUKUROVA'YA KATKILARI VE ÇEVRESEL ETKİLERİ Hüseyin ERKUL Yrd. Doç. Dr., İnönü Üniversitesi İ.İ.B.F. Kamu Yönetimi Bölümü herkul@inonu.edu.tr Yeliz AKTAŞ POLAT Arş. Gör., İnönü

Detaylı

FOSİL YAKITLARIN YANMASI

FOSİL YAKITLARIN YANMASI Kömür, sıvı yakıtlar ve doğal gazın yakılması sırasında açığa çıkan bazı gazların zehirleyici etkileri ve çevre için zararları vardır. Kükürtdioksit (SO 2 ) ve (NO x ) ler bu zararlı gazların miktar ve

Detaylı

ÖĞRENME ALANI: Canlılar ve Hayat 6.ÜNİTE: Canlılar ve Enerji ilişkileri

ÖĞRENME ALANI: Canlılar ve Hayat 6.ÜNİTE: Canlılar ve Enerji ilişkileri ÖĞRENME ALANI: Canlılar ve Hayat 6.ÜNİTE: Canlılar ve Enerji ilişkileri Ayrıca bitkilerin yapraklarına yeşil rengi de klorofil adı verilen bu yapılar verir. Besin Zinciri: - Aynı ekosistemde yaşayan canlıların

Detaylı

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ VE OKUL YÖNETİMİ. Nihan Demirkasımoğlu

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ VE OKUL YÖNETİMİ. Nihan Demirkasımoğlu TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ VE OKUL YÖNETİMİ Nihan Demirkasımoğlu 1 İçerik Sistem Kuramları Eğitime Sistem Yaklaşımı Eğitim sisteminin Alt Sistemleri Bu konu, Başaran ve Çınkır ın (2012) Türk Eğitim Sistemi ve

Detaylı

Doğalgazın Serüveni. BURSAGAZ - Kasım 2014 M. Şükrü ÖZDEN Yasin DUMAN Mete Okan CANDER

Doğalgazın Serüveni. BURSAGAZ - Kasım 2014 M. Şükrü ÖZDEN Yasin DUMAN Mete Okan CANDER Doğalgazın Serüveni BURSAGAZ - Kasım 2014 M. Şükrü ÖZDEN Yasin DUMAN Mete Okan CANDER 1 DOĞALGAZ GENEL BİLGİLER Fosil kaynaklı yanıcı gaz karışımı 2 DOĞALGAZ GENEL BİLGİLER Doğalgazın kimyasal bileşimi

Detaylı

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI

YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARI ENERJİ Artan nüfus ile birlikte insanların rahat ve konforlu şartlarda yaşama arzuları enerji talebini sürekli olarak artırmaktadır. Artan enerji talebini, rezervleri sınırlı

Detaylı

Nükleer Enerji Santrali Nedir? Yararları ve Zararları

Nükleer Enerji Santrali Nedir? Yararları ve Zararları Nükleer Enerji Santrali Nedir? Yararları ve Zararları Nükleer enerji santrali, bilinenin aksine daha az zararlı olup termik ve hidroelektrik santrallerin çevreye verdiği zarardan daha az zarar vermektedir.

Detaylı

1.10.2015. Kömür ve Doğalgaz. Öğr. Gör. Onur BATTAL

1.10.2015. Kömür ve Doğalgaz. Öğr. Gör. Onur BATTAL Kömür ve Doğalgaz Öğr. Gör. Onur BATTAL 1 2 Kömür yanabilen sedimanter organik bir kayadır. Kömür başlıca karbon, hidrojen ve oksijen gibi elementlerin bileşiminden oluşmuş, diğer kaya tabakalarının arasında

Detaylı

GÖNEN BİYOGAZ TESİSİ

GÖNEN BİYOGAZ TESİSİ GÖNEN BİYOGAZ TESİSİ Ülkemizde, gıda ve elektrik enerjisi ihtiyacı, ekonomik gelişme ve nüfus artışı gibi nedenlerden dolayı hızla artmaktadır. Gıda miktarlarında, artan talebin karşılanamaması sonucunda

Detaylı

PROJE KONUSU NASIL BULUNUR? Prof. Dr. Turan GÜVEN

PROJE KONUSU NASIL BULUNUR? Prof. Dr. Turan GÜVEN PROJE KONUSU NASIL BULUNUR? Prof. Dr. Turan GÜVEN PROJE KONUSU SEÇERKEN ŞU SORULARIN CEVAPLARI ARANMALIDIR : 1. Proje yapmam için bir gerekçem var mı? 2. Niçin proje yapacağım? 3. Projemin amacı nedir?

Detaylı

SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ VE HİDROJEN ZEYNEP KEŞKEK ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI TEKNOLOJİSİ

SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ VE HİDROJEN ZEYNEP KEŞKEK ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI TEKNOLOJİSİ SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ VE HİDROJEN ZEYNEP KEŞKEK ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI TEKNOLOJİSİ HİDROJENİN DEPOLANMASI ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLAR Hidrojenin en önemli özelliklerinden biri depolanabilir olmasıdır.

Detaylı

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu

Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu Bush, Suudi Kralıyla petrol fiyatı konuştu Orta Doğu gezisinin son durağı Suudi Arabistan'da bulunan ABD Başkanı George W. Bush, Suudi Kralı Abdullah'la, yüksek petrol fiyatlarının ABD'yi nasıl etkilediği

Detaylı

GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ

GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ GIDA GÜVENLİĞİ GIDA GÜVENCESİ-GIDA GÜVENLİĞİ Dünyada 800 Milyon İnsan Kronik Yetersiz Beslenme, 1.2 Milyar İnsan Açlık Korkusu Yaşamakta, 2 Milyar İnsan Sağlıklı, Yeterli ve Güvenli Gıda Bulma Konusunda

Detaylı

Entegre Acil Durum Yönetimi Sistemine Giriş

Entegre Acil Durum Yönetimi Sistemine Giriş İstanbul Teknik Üniversitesi Geomatik Mühendisliği Bölümü CBS & UA ile Afet Yönetimi Entegre Acil Durum Yönetimi Sistemine Giriş Amaçlar (1) Kriz yönetimi kavramının tartışılması Tehlike, acil durum ve

Detaylı

Güneş enerjisi yapraklardaki klorofil pigmenti yardımı ile kimyasal bağ enerjisine dönüşür. Fakat bu dönüşüm için, yaprağın önce ışığı soğurması

Güneş enerjisi yapraklardaki klorofil pigmenti yardımı ile kimyasal bağ enerjisine dönüşür. Fakat bu dönüşüm için, yaprağın önce ışığı soğurması Resimde fotosentezin basit bir anlatımı görülmektedir. Fotosenteze katılan karbondioksit, su gibi elemanların ışık enerjisi ile birleşmesi sonucunda açığa oksijen, glikoz gibi yan ürünler çıkar. Organik

Detaylı

Fotovoltaik Teknoloji

Fotovoltaik Teknoloji Fotovoltaik Teknoloji Bölüm 3: Güneş Enerjisi Güneşin Yapısı Güneş Işınımı Güneş Spektrumu Toplam Güneş Işınımı Güneş Işınımının Ölçülmesi Dr. Osman Turan Makine ve İmalat Mühendisliği Bilecik Şeyh Edebali

Detaylı

5.SINIF SOSYAL BİLGİLER GERÇEKLEŞEN DÜŞLER TESTİ. Teknoloji ve sanayinin hızla gelişmesi, çevre sorunlarının artmasına sebep olmuştur.

5.SINIF SOSYAL BİLGİLER GERÇEKLEŞEN DÜŞLER TESTİ. Teknoloji ve sanayinin hızla gelişmesi, çevre sorunlarının artmasına sebep olmuştur. 1- Buluşlar ve teknolojik gelişmeler insanların yaşamlarını değiştirir, kolaylaştırır. Fakat ihtiyaçlarımızı karşılamak için yapılan bu buluşlar ve teknolojik gelişmelerin olumlu etkilerinin yanında olumsuz

Detaylı

VERİLERLE TÜRKİYE ve DÜNYADA DİYABET. YARD.DOÇ.DR. GÜLHAN COŞANSU İstanbul Üniversitesi Diyabet Hemşireliği Derneği

VERİLERLE TÜRKİYE ve DÜNYADA DİYABET. YARD.DOÇ.DR. GÜLHAN COŞANSU İstanbul Üniversitesi Diyabet Hemşireliği Derneği VERİLERLE TÜRKİYE ve DÜNYADA DİYABET YARD.DOÇ.DR. GÜLHAN COŞANSU İstanbul Üniversitesi Diyabet Hemşireliği Derneği 21.Yüzyılın sağlık krizi: DİYABET Diyabet yaşadığımız yüzyılın en önemli sağlık sorunlarından

Detaylı

İstanbul Bilgi Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği. Çevreye Duyarlı Sürdürülebilir ve Yenilenebilir Enerji Üretimi ve Kullanımı

İstanbul Bilgi Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği. Çevreye Duyarlı Sürdürülebilir ve Yenilenebilir Enerji Üretimi ve Kullanımı İstanbul Bilgi Üniversitesi Enerji Sistemleri Mühendisliği Çevreye Duyarlı Sürdürülebilir ve Yenilenebilir Enerji Üretimi ve Kullanımı Günlük Hayatımızda Enerji Tüketimi Fosil Yakıtlar Kömür Petrol Doğalgaz

Detaylı

ENERJİ VERİMLİLİĞİ MÜCAHİT COŞKUN

ENERJİ VERİMLİLİĞİ MÜCAHİT COŞKUN ENERJİ VERİMLİLİĞİ MÜCAHİT COŞKUN 16360019 1 İÇİNDEKİLER Enerji Yoğunluğu 1. Mal Üretiminde Enerji Yoğunluğu 2. Ülkelerin Enerji Yoğunluğu Enerji Verimliliği Türkiye de Enerji Verimliliği Çalışmaları 2

Detaylı

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma Demografi (nüfus bilimi), sınırları belli olan bir coğrafyanın nüfus yapısını, özelliklerini ve değişimlerini incelemektedir. Doğum, ölümün yanı sıra göç gibi dinamikleri

Detaylı

Yıldızların: Farklı renkleri vardır. Bu, onların farklı sıcaklıklarda olduklarını gösterir. Daha sıcak yıldızlar, ömürlerini daha hızlı tüketirler.

Yıldızların: Farklı renkleri vardır. Bu, onların farklı sıcaklıklarda olduklarını gösterir. Daha sıcak yıldızlar, ömürlerini daha hızlı tüketirler. Yıldızların Hayatı Yıldızların: Farklı renkleri vardır Bu, onların farklı sıcaklıklarda olduklarını gösterir Daha sıcak yıldızlar, ömürlerini daha hızlı tüketirler. Yıldız Oluşum Bölgeleri Evren, yıldız

Detaylı

DEV GEZEGENLER. Mars ın dışındaki dört büyük gezegen dev gezegenler grubunu oluşturur.

DEV GEZEGENLER. Mars ın dışındaki dört büyük gezegen dev gezegenler grubunu oluşturur. DEV GEZEGENLER DEV GEZEGENLER Mars ın dışındaki dört büyük gezegen dev gezegenler grubunu oluşturur. Bunlar sırasıyla Jüpiter, Satürn, Uranüs ve Neptün gezegenleridir. Bunların kütle ve yarıçapları yersel

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

Üzerinde yaşadığımız Dünya da tüm maddeler katı, sıvı ve gaz halde bulunur. Daha önce öğrendiğimiz gibi bu maddeler hangi halde bulunursa bulunsun,

Üzerinde yaşadığımız Dünya da tüm maddeler katı, sıvı ve gaz halde bulunur. Daha önce öğrendiğimiz gibi bu maddeler hangi halde bulunursa bulunsun, Madde ve Isı Üzerinde yaşadığımız Dünya da tüm maddeler katı, sıvı ve gaz halde bulunur. Daha önce öğrendiğimiz gibi bu maddeler hangi halde bulunursa bulunsun, bunları oluşturan tanecikler hareket halindedir.

Detaylı

Binalarda Isı Yalıtımı ile Güneş Kontrolünün Önemi

Binalarda Isı Yalıtımı ile Güneş Kontrolünün Önemi Binalarda Isı Yalıtımı ile Güneş Kontrolünün Önemi Dünyamızda milyarlarca yıl boyunca oluşan fosil yakıt rezervleri; endüstri devriminin sonucu olarak özellikle 19.uncu yüzyılın ikinci yarısından itibaren

Detaylı

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir. ÖRNEKLER DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHL. BİLGİSİ ÜNİTE: 1. ÜNİTE (KADER İNANCI) KONU: KAZA VE KADER İNANCI KADER: Kelime olarak KAZA: Kelime olarak kader; bir şeye gücü kaza, hükmetmek, - Su 100 yetmek, biçimlendirmek,

Detaylı

Elektrik Enerjisi Üretimi. Dr. Öğr. Üyesi Emrah ÇETİN

Elektrik Enerjisi Üretimi. Dr. Öğr. Üyesi Emrah ÇETİN Elektrik Enerjisi Üretimi Dr. Öğr. Üyesi Emrah ÇETİN ELEKTRİK PİYASALARI İŞLETME A.Ş. Doğalgaz Yenilenemez (Fosil) Kaynaklı Kömür Elektrik Enerjisi Üretim Çeşitleri Nükleer Petrol türevleri

Detaylı

ÇAKÜ Orman Fakültesi Havza Yönetimi ABD 1

ÇAKÜ Orman Fakültesi Havza Yönetimi ABD 1 Uymanız gereken zorunluluklar ÇEVRE KORUMA Dr. Semih EDİŞ Uymanız gereken zorunluluklar Neden bu dersteyiz? Orman Mühendisi adayı olarak çevre konusunda bilgi sahibi olmak Merak etmek Mezun olmak için

Detaylı

NE SOLUYORUZ? Dr. Hüseyin TOROS

NE SOLUYORUZ? Dr. Hüseyin TOROS NE SOLUYORUZ? Dr. Hüseyin TOROS İTÜ Meteoroloji Mühendisliği huseyintoros@yahoo.com, (İnsan ve Hayat Dergisi, Nisan 2011) Gıdayla ilgili mevzularda yapılan çalışmalar, son günlerde dikkat çekici oranda

Detaylı

8/G SINIFI FEN BİLGİLERİ PROJE SUNUM GUBU

8/G SINIFI FEN BİLGİLERİ PROJE SUNUM GUBU 8/G SINIFI FEN BİLGİLERİ PROJE SUNUM GUBU ELETRİK SANTRALLERİN GÜNÜMÜZDEKİ ÖNEMİ VE ÇEVREYE OLAN ETKİLERİ ÖĞRENCİLER MERT AKYÖN OZAN ALTINBAŞ O.MURAT AYAYDIN ÜMİT ÇUHADAROĞLU NİSAN / 2001 BORNOVA 1 ÖNSÖZ

Detaylı

Doğa, Çevre, Doğal Kaynak ve Biyolojik Çeşitlilik

Doğa, Çevre, Doğal Kaynak ve Biyolojik Çeşitlilik TEMEL KAVRAMLAR Doğa, çevre, Doğal Kaynak ve Biyolojik Çeşitlilik Kavramları Yabanıl Alan, Yabanıllık ve Yaban Hayatı Kavramları Doğa Koruma Kavramı ve Kapsamı Doğal Kaynak Yönetiminin Genel Kapsamı Doğa,

Detaylı

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri,

3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri, 3. Global SATELLITE SHOW HALİÇ KONGRE MERKEZİ 9.11.2017 Sayın Bakanım, STK, Kurum ve Kuruluşlarımızın Değerli Başkan ve Temsilcileri, 1 İş Dünyamızın Değerli Temsilcileri, Kıymetli Basın Mensupları, Global

Detaylı

KĐMYA EĞĐTĐMĐNDE PROJE DESTEKLĐ DENEY UYGULAMASI GÖZDE MUTLU KĐÖ-4 20433456

KĐMYA EĞĐTĐMĐNDE PROJE DESTEKLĐ DENEY UYGULAMASI GÖZDE MUTLU KĐÖ-4 20433456 KĐMYA EĞĐTĐMĐNDE PROJE DESTEKLĐ DENEY UYGULAMASI GÖZDE MUTLU KĐÖ-4 20433456 PROJE HEDEF SORUSU: Seralarda oluşan karbondioksit (CO2) gazı, sera etkisine neden olur mu? KÜRESEL ISINMA NEDĐR? Küresel ısınma,

Detaylı

VIA GRUBU ELEMENTLERİ

VIA GRUBU ELEMENTLERİ Bölüm 8 VIA GRUBU ELEMENTLERİ Bu slaytlarda anlatılanlar sadece özet olup ayrıntılı bilgiler derste verilecektir. O, S, Se, Te, Po O ve S: Ametal Se ve Te: Yarı metal Po: Metal *Oksijen genellikle bileşiklerinde

Detaylı

Proje Adı ASİT YAĞMURLARININ BİTKİ YAPRAKLARI ÜZERİNE ETKİSİ. Proje Grubu KARINCA. Emrah AVCI Abdullah Bayram GÜRDAL

Proje Adı ASİT YAĞMURLARININ BİTKİ YAPRAKLARI ÜZERİNE ETKİSİ. Proje Grubu KARINCA. Emrah AVCI Abdullah Bayram GÜRDAL Y.İ.B.O. ÖĞRETMENLERİ (FEN VE TEKNOLOJİ, FİZİK, KİMYA, BİYOLOJİ VE MATEMATİK) PROJE DANIŞMANLIĞI Proje Adı ASİT YAĞMURLARININ BİTKİ YAPRAKLARI ÜZERİNE ETKİSİ Proje Grubu KARINCA Grubu Üyeleri Asıl alt

Detaylı

Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi YATLARDA KULLANILAN GÜNEŞ ENERJİSİ SİSTEMLERİNİN TASARIMI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA

Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi YATLARDA KULLANILAN GÜNEŞ ENERJİSİ SİSTEMLERİNİN TASARIMI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA YATLARDA KULLANILAN GÜNEŞ ENERJİSİ SİSTEMLERİNİN TASARIMI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA 1 Onur GÜNAY, 2 Yiğit GÜLMEZ, 3 Oğuz ATİK 1 Araş.Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi, Denizcilik Fakültesi, İzmir, onur.gunay@deu.edu.tr

Detaylı

HİDROJEN ÜRETİMİ BUĞRA DOĞUKAN CANPOLAT

HİDROJEN ÜRETİMİ BUĞRA DOĞUKAN CANPOLAT 1 HİDROJEN ÜRETİMİ BUĞRA DOĞUKAN CANPOLAT 16360018 2 HİDROJEN ÜRETİMİ HİDROJEN KAYNAĞI HİDROKARBONLARIN BUHARLA İYİLEŞTİRİMESİ KISMİ OKSİDASYON DOĞAL GAZ İÇİN TERMAL KRAKİNG KÖMÜR GAZLAŞTIRMA BİYOKÜTLE

Detaylı

GÜNEŞ ENERJİSİ VE FOTOVOLTAİK PİLLER SAADET ALTINDİREK 2011282004

GÜNEŞ ENERJİSİ VE FOTOVOLTAİK PİLLER SAADET ALTINDİREK 2011282004 GÜNEŞ ENERJİSİ VE FOTOVOLTAİK PİLLER SAADET ALTINDİREK 2011282004 GÜNEŞİN ÖZELLİKLERİ VE GÜNEŞ ENERJİSİ GÜNEŞİN ÖZELLİKLERİ Güneşin merkezinde, temelde hidrojen çekirdeklerinin kaynaşmasıyla füzyon reaksiyonu

Detaylı

Rüzgar Enerjisinin Kullanım Alanları

Rüzgar Enerjisinin Kullanım Alanları Güneşten gelen ışınlar dünya atmosferinde ısınmaya neden olmaktadır. Isınarak yoğunluğu azalan hava yükselmekte, bu havanın yerini soğuk hava doldurmaktadır. Bu hava akımı dünyanın kendi etrafında dönme

Detaylı

T.C. BEYKENT ÜNİVERSİTESİ. Kontrol Sistemleri

T.C. BEYKENT ÜNİVERSİTESİ. Kontrol Sistemleri T.C. BEYKENT ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK MİMARLIK FAKÜLTESİ ELEKTRONİK VE HABERLEŞME MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ Kontrol Sistemleri Ödev-1 Ödevin Konusu Otomatik Kontrol Sistemlerinin Tarihi Gelişimi Dersi Veren

Detaylı

PROJE TABANLI DENEY UYGULAMASI

PROJE TABANLI DENEY UYGULAMASI PROJE TABANLI DENEY UYGULAMASI DERSĐN SORUMLUSU:Prof.Dr.Đnci MORGĐL HAZIRLAYAN:S.Erman SEVDĐ DENEYĐN ADI:FOTOVOLTAĐK PĐL YAPIMI;GÜNEŞ ENERJĐSĐNDEN ELEKTRĐK ÜRETĐMĐ DENEYĐN AMACI:GÜNEŞ ENERJĐSĐNDEN ELEKTRĐK

Detaylı

Suyun yeryüzünde, buharlaşma, yağış, yeraltına süzülme, kaynak ve akarsu olarak tekrar çıkma, bir göl veya denize akma vs gibi hareketlerine su

Suyun yeryüzünde, buharlaşma, yağış, yeraltına süzülme, kaynak ve akarsu olarak tekrar çıkma, bir göl veya denize akma vs gibi hareketlerine su Suyun yeryüzünde, buharlaşma, yağış, yeraltına süzülme, kaynak ve akarsu olarak tekrar çıkma, bir göl veya denize akma vs gibi hareketlerine su döngüsü denir. Su döngüsünü harekete geçiren güneş, okyanuslardaki

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA CEVAP 1: (TOPLAM 10 PUAN) 1.1: 165 150 = 15 meridyen fark vardır. (1 puan) 15 x 4 = 60 dakika = 1 saat fark vardır. (1 puan) 12 + 1 = 13 saat 13:00 olur. (1 puan) 1.2:

Detaylı