ZİRAAT ODALARI ÜRETİCİLERLE BULUŞTU. Çiftçide enflasyon %5'lere indi BAYRAKTAR "YEM MALİYETLERİ DÜŞÜRÜLMELİ" SEBZE MEYVEDE YAZ BEREKETİ

Transkript

1 Ayçiçeği üretimi açığı kapatmaya yetmiyor Bayraktar: "Son yıllarda İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ekim alanlarının artması, yapılan destekler, Çukobirlik in ayçiçeği alımına başlaması ve verimde sağlanan gelişme, ayçiçeği üretimini yükseltti." 5 BAYRAKTAR "YEM MALİYETLERİ DÜŞÜRÜLMELİ" Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Elazığ da incelemelerde bulundu, Ziraat Odaları başkanlarıyla toplantı yaptı.» sf. 3 Türk Çiftçisinin Sesi Türkiye Ziraat Odaları Birliği Aylık Yayını ÜRETİCİLERLE BULUŞTU Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, İzmir in Ödemiş İlçesi nde, süt ve domates üreticileriyle görüştü, oda başkanlarıyla buluştu.» sf. 11 Dünya Lideri Olduğumuz İncirde Yüzler Gülüyor Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, incir üretiminde bu yıl da artış beklendiğini belirterek, Geçen yıl 300 bin tonu aşan incir üretimimizin bu yıl yüzde 9,5 lik artışla 328 bin tona ulaşması bekleniyor. Dünyada rakipsiz olduğumuz; kutsal kitabımız Kuranı Kerim de adı bir sureyle anılan incirimizi muhakkak çok iyi korumalıyız» sf. 4 Çiftçide enflasyon %5'lere indi Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yazın başlangıcıyla tarımda üretici fiyatlarının hızla gerilemeye başladığını ve enflasyonun yüzde 5 lere indiğini bildirerek, Haziran da yüzde 3,39 un ardından, Temmuz ayında da yüzde 4,55 gibi yüksek oranda gerileyen tarımda üretici fiyatları yıllıkta yüzde 5,79 a inerken, şaşırtıcı bir şekilde fiyat artışı tüketici de aylık yüzde 0,28 arttı ve yıllıkta yüzde 9,25 de kaldı» sf. 8 Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çiğ süt fiyatlarının bir yılı aşkın bir süredir 1 lira 15 kuruş olduğunu bildirerek, Et ve Süt Kurumu (ESK) müdahale kurumu olarak hükümetten talebimiz üzerine kuruldu. Kurum, bugünler için lazım. ESK yı süt fiyatlarına, piyasaya müdahale etmeye davet ediyorum. Aksi takdirde sektörü bir felaket bekliyor. Süt hayvanları kesime giderse, sektörde yıkım olur. Sektör çökerse, ette bugünkü fiyatları ararız» sf. 11 SEBZE MEYVEDE YAZ BEREKETİ 4

2 Ş. Şemsi Bayraktar TZOB Genel Başkanı SESLENİŞ Ziraat Odalarımızın değerli mensupları, sevgili çiftçi dostlarım, Hayvancılık sektörü, Kurban Bayramı dolayısıyla gündemde her zamankinden çok daha fazla yer buluyor. Ancak, et ve süt konusu, bizler ve özellikle bu sektörde üretim yapan çiftçilerimizin yıl boyunca gündeminde hiç düşmüyor. Zira beslenmedeki değeri dolayısıyla çok hayati olan bu konu, aynı zamanda üreticilerimiz ve ülkemiz açısından da fevkalade önemli. Hep söylediğimiz gibi, hayvancılıkta ana varsa dana da vardır, süt fiyatları üreticiyi zarar ettirir, sütte istikrar sağlanamazsa tüketicimizin uygun fiyatla et yemesi de mümkün değildir. Biliyorsunuz, çiğ sütün fiyatı 2014 Temmuz ayından bu yana 1 lira 15 kuruş Yani üreticilerimiz bir yılı aşkın bir süredir sütü aynı fiyattan satıyor. Bir yıllık sürede perakende süt, peynir, yoğurt gibi ürünler, fabrika yemi, yonca gibi girdi fiyatları artarken, tüketici enflasyonu yüzde 7,14 iken, çiğ süt fiyatları değişmeden aynı kalmış, üreticilerimizi çok zor durumda bırakmıştır. Bütün fiyatların arttığı, ancak çiğ sütün fiyatının aynı kaldığı bir ortamda üreticilerimiz üretimini sürdüremez. Ulusal Süt Konseyi nde belirlenen çiğ süt tavsiye fiyatı, Temmuz 2014 tarihinden bu yana litrede 1 lira 15 kuruş Üstelik süt, birçok ilde de bu fiyatın altında satılıyor. Her şeyin fiyatı artıyor, ancak çiğ süt fiyatı artmıyor. Üreticilerimizin maliyeti sürekli yükseliyor. Kar marjı kalmayan üretici, bir gelir sağlayamazsa, emeğinin karşılığını alamazsa, zararına üretim yapabilir mi? En son 24 Haziran 2015 tarihinde yapılan toplantıda, 20 kuruşluk zam talebimiz kabul edilmedi. Süt sanayicileri, önümüzdeki süreç için de fiyatın aynı kalması gerektiğini ifade ettiler. Sanayiciler, stoklarımız dolu, ihracat yapamıyoruz, ürün satamıyoruz dediler. Taraflar anlaşamadan masadan kalktı. Daha sonra 29 Temmuz daki toplantıda, Eylül ayına kadar fiyatın 1 lira 15 kuruştan devam etmesi kararı alındı ve ilan edildi. Bu ayın sonunda, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, hayvancılık destekleri kapsamında, süt tozuna verilen destek kapsamını genişletti; süt tozu ihracatının da kapsama dâhil edildiğini açıkladı. Bakanlığın aldığı bu tedbirle artık sanayicinin, üreticilerimiz karşısında bir bahanesi de kalmadı. Değerli Arkadaşlarım, biz bugünleri düşünerek, sütte mutlaka bir müdahale kurumu kurulması gerektiğini ısrarla belirtmiş, talep etmiştik. Sonuçta, ısrarla, her platformda savunduğumuz taleplerimize olumlu yanıt verildi ve Et ve Balık Kurumu bir müdahale kurumuna dönüştürülerek Et ve Süt Kurumu kuruldu. Hükümetten talebimiz üzerine oluşturulan bu kurum, üreticilerimizin çok mağdur olduğu bugünler için lazım. Et ve Süt Kurumu nu acil olarak süt fiyatlarına, piyasaya müdahale etmeye davet ediyorum. Et ve Süt Kurumu piyasayı düzenlemeli, ürün fazlaysa süt satın almalı. Bizim talebimizle oluşturulan Et ve Süt Kurumu, bu ortamda müdahale etmeyecekse ne zaman edecek? Piyasa, fabrikalarına fabrika katan, zincirlerine yeni halkalar eklemek isteyen üç-beş tüccarın elinde oyuncak olmamalı. Buradan bir kez daha altını çizerek uyarmak istiyorum: Aksi takdirde sektörü bir felaket bekliyor. Süt hayvanları kesime giderse, sektörde yıkım olur. Sektör çökerse, ette bugünkü fiyatları bile ararız. Hatırlanacağı gibi geçmişte, bunu çok acı tecrübelerle yaşadık yılında, maalesef süt inekleri kasaba gitti. Daha sonra et sıkıntısı yaşandı ve 3 milyar doların üzerinde döviz harcamak zorunda kaldık. Milyarlarca dolar harcanarak oluşturulan damızlıkların kasaba, üretimi artırmak için verilen milyarlarca liralık desteklerin boşa gitmemesi, 2010 yılında yaşadığımız et krizinin tekrar yaşanmaması için, çiğ süt fiyatları acilen artırılmalıdır. Eğer fiyatlar artmazsa ne yazık ki hayvanlar kasaba gidecek, yeni bir kriz kaçınılmaz olacaktır yılında ithal edecek hayvan Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hasadı ve kurutması devam eden fındıkta bu sezon iklim ve hastalıkların etkili olduğunu, bazı bölgelerde boş oranının yüksek görüldüğünü bildirerek, Fındıkta bu yıl boş oranı bazı bölgelerimizde yüzde a kadar çıkıyor. Tüm bu nedenlerle bu yılki rekolte, açıkladığı- Fındık Rekoltesi Beklenenden Düşük mız 590 bin ton tahmininden düşük Diğer taraftan son günlerde Doğu gerçekleşecek Karadeniz Bölgemizde havanın kapalı Bayraktar, yaptığı açıklamada, geçtiğimiz yıl don afeti nedeniyle üreticizin fındığını tam olarak kurutamaması- olması ve yağışlı gitmesi, üreticileriminin büyük bölümünün ürün alamadığını ve çok önemli gelir kaybı yaşadığını, maktadır. Bütün bu olumsuzluklar verim na yol açmakta, kurutma süresini uzat- bu sezonda da fındıkta görülen hastalık ve boş oranının yüksek olması ne- ve kalitede düşüşlere neden olmuştur. deniyle rekoltenin beklenenden daha Üreticİler büyük hayal düşük gerçekleşeceğinin anlaşıldığını belirtti. kırıklığı yaşadı Bayraktar, şöyle devam etti: Fındık Yaşanan olumsuz hava şartları ve hassas bir bitki olması sebebiyle her hastalıkların etkisiyle, bazı bölgelerde türlü hava şartlarından çok çabuk etkilenmektedir. Haziran ve Temmuz ayında pit edilmiş, fındıklarda içi boş oranının fındıkların içini tam dolduramadığı tes- mevsim normallerinin üzerinde yağan bazı bölgelerde yaklaşık %25-30 u bulduğu anlaşılmıştır. Bu durum üreticile- yağmur, sonrası oluşan yüksek nem, küf hastalığına sebep olmuştur. Tam bunların etkisi geçti derken hızla artan hava mıştır. rimizde büyük bir hayal kırıklığı yarat- sıcaklıkları bu kez bazı bölgelerimizde TZOB olarak sezon öncesi yaptıkları güneş yanığına yol açmıştır. ayrıntılı çalışmalarla bu yılki fındık rekol- bulabilmiştik. Artık dünyada yeterli ve uygun fiyata hayvan bulmak da maalesef çok zor Değerli Çiftçi Dostlarım, üreticilerimiz, ürününün fiyatını belirleyebilme gücüne sahip değiller. Bu durumlarından dolayı, süt üreticilerimiz piyasanın acımasız çarklarına da mahkûm edilmemelidir. Özellikle büyükbaş hayvancılığın ayakta kalabilmesi, kırmızı et üretiminde sıkıntı yaşanmaması, ancak sütün istikrarlı, yeterli ve güvenceli bir pazara sahip olmasıyla mümkün olabilir. Söz konusu şartlara haiz bir pazarın oluşması ise ancak istikrarlı bir tüketim ve buna bağlı bir üretimle sağlanabilir. Sütte üretim rakamlarımız hızla artıyor yılında 15,1 milyon ton olan süt üretimi, geçen yıl 18,5 milyon tona çıktı. Üretim artışı ve verilen teşviklerle birlikte sanayiye aktarılan süt miktarı da artıyor. Yine 2011 yılında 7 milyon 74 bin ton olan sanayiye aktarılan inek sütü miktarı, geçen yıl 8 milyon 626 bin tona yükseldi. Bu arada, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ndan da süttozuna verilen ihracat desteğinden sonra gerekli adımları atmasını, sanayici ile üretici arasında sürdürülebilir bir fiyat belirleme noktasında uzlaştırıcı bir rol almasını beklediğimizi, özellikle belirtmek istiyorum. Bu vesileyle, sizlerin ve bütün İslam âleminin Kurban Bayramı nı şimdiden kutluyor; bütün çiftçilerimizin ürünlerinin hak ettiği değerden satabildiği, doğal afetlerden uzak, bol ve bereketli ürün ve kazançlar niyaz ediyorum. tesinin 590 bin ton civarında olacağını açıkladıklarını hatırlatan Bayraktar, Ancak hasada girdikten sonra, Ziraat Odalarımızdan aldığımız bilgiler gösteriyor ki, bu yılki rekolte, daha önce açıkladığımız 590 bin tondan daha düşük kalacak Geçen yıl yaşanan don afeti nedeniyle sezona sıfıra yakın stokla girildiğinin altını çizen Bayraktar, şunları kaydetti: Fındık üreticilerimiz geçtiğimiz yıl büyük sıkıntı yaşadı. Bu yılki beklenti, temenni ve talebimiz, üreticilerimizin emeklerinin karşılığını alabilmeleri; rekoltenin beklediğimizden daha düşük gerçekleşeceği bu sezonda fındığın hak ettiği değeri bulmasıdır. Bunun için, üreticilerimizin ihtiyacı kadar ürünü pazara indirmesi, emanete dökmemesi büyük önem taşımaktadır. 2 3 BAYRAKTAR, ÖDEMİŞ TE SÜT VE DOMATES ÜRETİCİLERİYLE BULUŞTU Ödemiş - Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, İzmir in Ödemiş İlçesi nde, süt ve domates üreticileriyle görüştü, oda başkanlarıyla buluştu. Üreticilerin sorunlarını dinleyen Bayraktar, süt hayvancılığının öneminden bahsetti. Besi hayvancılığı için de önemli olan süt hayvancılığının desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Bayraktar, çiğ süt fiyatlarında sıkıntı yaşandığını bildirdi. Domateste de fiyat sıkıntısı yaşandığına dikkati çeken Bayraktar, sanayici iyi bir fiyattan ürün almazsa seneye domates bulamayabilir. Sürdürülebilir bir üretim için iyi bir fiyattan ürün alınmalı. Tek taraflı sözleşmeler üreticinin zararına hususlar içeriyor. Bu sözleşmeler Ziraat Odaları tarafından yapılmalı BAYRAKTAR "YEM FİYATLARI DÜŞÜRÜLMELİ" Elazığ - Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Elazığ da incelemelerde bulundu, Ziraat Odaları başkanlarıyla toplantı yaptı. Bayraktar, toplantıda, büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkla uğraşan çiftçimize indirimli tarifeden, ucuz elektrik verilmesi gerektiğini söyledi. Elazığ ın tarım potansiyeli yüksek ve Doğu Anadolu Bölgesi nin yollarını batıya bağlayan bir kavşak olduğunu, ilde çalışan nüfusun yüzde 59 unun tarımda istihdam edildiğini ifade eden Bayraktar, şunları kaydetti: Özelikle burada buğday, arpa, baklagiller, kayısı ve üzüm üretiminin çok önemli olduğunu görüyoruz. Ülkenin kayısı üretiminin yüzde 5 ini tek başına Elazığ sağlıyor. Elazığ, Keban, Karakaya, Kalecik, Kıralkızı barajlarına, Hazar Gölü ne, Bayraktar: "Tek taraflı sözleşmeler üreticinin zararına hususlar içeriyor. Bu sözleşmeler Ziraat Odaları tarafından yapılmalı." başta Fırat ve Murat olmak üzere 9-10 tane büyük akarsuyuna sahip. Buna rağmen işlenebilir tarım arazilerinin sadece yüzde 8,9 u sulanıyor. Bu oldukça yetersizdir. Bir an evvel sulama yatırımlarının bitirilmesi ve bu işletmelerin ve işlemeye müsait tarım arazilerinin sulamaya açılması lazım. İlde işletmelerin çok ufak ve parçalı arazilerin çok fazla olduğunu görüyoruz. İlin hayvancılık sektöründeki durumunu da değerlendiren Bayraktar, şöyle devam etti: Yine Elazığ da 143 bin büyükbaş, 409 bin küçükbaş, 3 milyon da kanatlı hayvan bulunuyor. Bu işletmelerin de çok büyük olmadığı görüyoruz. Hayvancılık işletmeleri ufak işletmeler. Çok verimli işletmeler değil. Tabii burada kafes balıkçılığı için yeterli su yüzey alanı var. Burada yine sazan ve alabalık yetiştiriciliği de ön planda. Kırsal desteklerin kapsamının genişletilerek, çiftçilerimizin daha fazla bundan yararlanmasını sağlamamız gerekiyor. Kayısının destekleme kapsamına alınmasını fevkalade önemli görüyoruz. Yine ürün desteklemeli ürün kapsamının genişletilmesi ve özelikle Elazığ bölgesinde hayvancılık desteklerinin artırılmasını istiyoruz. Yem maliyetleri Türkiye nin her bölgesinde oldukça yüksek, yem maliyetlerinin düşürülmesini ve hayvancılık sektörünün gelişmesi rekabete açılması açısından önemli buluyoruz. Yine su ürünleri yetiştiriciliği birliği ve kooperatifleri ve su ürünleri işletme tesislilerinin bu bölgede kurulması gerekiyor. Yine bu bölgede balık yemi üretiminin çok yeterli olmadığını görüyoruz. TZOB Genel Başkanı Bayraktar: "Elazığ, Keban, Karakaya, Kalecik, Kıralkızı barajlarına, Hazar Gölü ne, başta Fırat ve Murat olmak üzere 9-10 tane büyük akarsuyuna sahip. Buna rağmen işlenebilir tarım arazilerinin sadece yüzde 8,9 u sulanıyor. Bu oldukça yetersiz." Yem üretimi için tesis kurulmuş ama bu tesislerinin sayısının arttırılması burada çok önemli. Yine elektrik enerjisi faturalarının özelikle hasattan sonra alınması talebi Türkiye nin her tarafında olduğu gibi bu bölgede de önümüze geldi. Yani bu elektrik enerjisi faturaları hasattan sonra ödenmelidir. Yine büyükbaş ve küçükbaş hayvancılıkla uğraşanlara indirimli tarifeden, ucuz elektrik verilmeli. Bunu hükümetimizden de talep ediyoruz. Üretici örgütlerinin idari ve mali yönden daha kuvvetli olmasını beklediğini aktaran Bayraktar, Bu örgütler üretici birlikleri yasası ile kuruldu ama fonksiyonel değil. Bunların güçlendirilmesini istiyoruz Toplantıya, TZOB Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nejat Gamzeli, TZOB Yönetim Kurulu üyeleri Bekir Şinasi Özdemir, Mehmet Latif Maskan, Mehmet Cevat Delil, Hüseyin Darcan, Arslan Soydan ve Ziraat Odası başkanları katıldı. Bayraktar, Elazığ da Keban Barajı nda da incelemelerde bulundu.

3 4 5 Dünya Lideri Olduğumuz İncirde Yüzler Gülüyor Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, incir üretiminde bu yıl da artış beklendiğini belirterek, Geçen yıl 300 bin tonu aşan incir üretimimizin bu yıl yüzde 9,5 lik artışla 328 bin tona ulaşması bekleniyor. Dünyada rakipsiz olduğumuz; kutsal kitabımız Kuranı Kerim de adı bir sureyle anılan incirimizi muhakkak çok iyi korumalıyız Bayraktar, yaptığı açıklamada, bu yıl incirde genel olarak uygun bir mevsim yaşandığına dikkati çekerek, Üreticilerimizin ilaçlı mücadelesiyle hastalık ve zararlıların meyveye zararı önlenmiş, Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaz ayları ve tarla üretimiyle özellikle sebze fiyatlarında düşüş yaşandığını bildirerek, Temmuz ayında üreticide seçilmiş 31 üründen sadece 7 sinde fiyat artışı olurken, 13 üründe fiyat değişmedi, 11 üründe geriledi Bayraktar, yaptığı açıklamada, Temmuz ayında markette 35 üründen kırmızı örümcek ve pas hastalığı geçen yıla oranla daha düşük kalmıştır bilgisini verdi. İncir üretiminin dünyada oldukça sınırlı sayıda ülkede yapıldığını vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti: İncir, geniş ekolojik uyum kabiliyeti dolayısıyla ülkemizin tüm sahil kuşağında yetiştirilmektedir. Marmara, Akdeniz, Karadeniz ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri gibi, bazı yörelerimizde de sofralık incir yetiştiriciliği yapılmaktadır. İncir için en elverişli bölgelerimiz Büyük ve Küçük Menderes havzalarıdır. İncirin yüzde 61,4 ü, SEBZE MEYVEDE YAZ BEREKETİ 14 ünde fiyat artışı, 18 üründe fiyat düşüşü olurken, 3 ürünün fiyatı değişmediğini vurguladı. Temmuz ayında üretici fiyatlarında, domates, sivri biber, marul, kuru fasulye, nohut, yeşil mercimek, pirinç, kuru kayısı, kuru üzüm, kuru incir, Antep fıstığı, süt ve zeytinyağı fiyatlarında değişim olmadığına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: Üreticide Temmuz ayında fiyatı en fazla düşen ürün yüzde 40,48 daha çok kurutmalık olmak üzere Aydın ilimizde yetiştirilmektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü nün son olarak açıkladığı 2012 verilerine göre, ülkemiz, yıllara göre değişmekle birlikte 1 milyon 93 bin ton olan dünya yaş incir üretiminin yaklaşık yüzde 25 ini karşılayarak ilk sırada yer almaktadır. Türkiye yi, Mısır, İran, Fas, Cezayir, Suriye, ABD ve İspanya takip etmektedir. Kuru incirde ise 105 bin ton civarında olan dünya kuru incir üretiminin yüzde 53 ü ülkemiz tarafından gerçekleştirilmektedir. Dünya kuru incir üretiminde yüzde 20,8 lik payla İran ikinci, yüzde 8,8 lik payla da ABD üçüncü sırada yer almaktadır. İncir üretiminin Türkiye nin hemen her bölgesinde yapılmakla birlikte, üstün kaliteli kurutmalık incirin Ege Bölgesi nde yetiştirildiğini vurgulayan Bayraktar, Bölgede yaklaşık 35 bin aile incir tarımıyla uğraşmakta, geçimlerini tamamen bu üründen elde ettikleri gelirle karşılamaktadır. İşlenmesi esnasında yoğun işgücü gerektiğinden, incir işletmelerinde çalışan işçilerle birlikte büyük bir kesim geçimini incirden sağlamaktadır bilgisini verdi yılı incir sezonunun 15 Ağustos tan sonra başladığına dikkati çeken Bayraktar, Odalarımızdan aldığımız bilgilere göre, kaliteli sofralık incirin üretici fiyatı 4-5 TL, kurutmalık incirin ise 6-8 TL civarındadır. Bazı bölgelerimizde ile havuç olmuştur. Fiyat düşüşünde havucu, yüzde 11,11 ile karpuz, yüzde 10 ile yumurta izledi. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 15,69 oran ile kuru soğanda görüldü. Fiyat artışında kuru soğanı yüzde 14,78 ile kırmızı mercimek, yüzde 5,88 ile maydanoz takip etti. Temmuz ayında market fiyatlarında, zeytinyağı, kuru üzüm ve kuru incir fiyatında değişim görülmediğini vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi: Markette Temmuz ayında fiyatı en fazla düşüş olan ürün yüzde 33,06 ile patlıcanda meydana geldi. Fiyat düşüşünde patlıcanı yüzde 23,47 ile havuç, yüzde 22,30 ile marul takip etti. Temmuz ayında markette en fazla fiyat artışı, yüzde 17,13 oran ile kuru soğanda meydana geldi. Kuru soğandaki fiyat artışını yüzde 9,75 ile kırmızı mercimek, yüzde 8,73 ile çilek izledi. Üretici ve markette fiyatı en fazla artan ürün olan kuru soğanda, hasat edilen ürün miktarındaki azalmaya bağlı arzdaki daralma nedeniyle fiyatlarda artış görüldüğünü bildiren Bayraktar, hem üreticide hem meyve çatlaması görülmekle beraber, genelde bu sorun, üreticimizin aldığı tedbirlerle giderilmektedir. Herhangi bir doğal afetin, özellikle aşırı yağışların olmaması halinde, üreticilerimizin gerek sofralık gerekse kurutmalık incirde iyi bir üretim yılı yaşamasını bekliyoruz Bayraktar, şunları kaydetti: Rakip ülkelere karşı rekabet gücümüzün artırılabilmesi için iyi tarım uygulamalarının hayata geçirilmesi önem taşıyor. İnsan sağlığı ve ürün satışı açısından sorun yaratan aflatoksin oluşumunu engelleyecek önlemleri mutlaka almamız gerekiyor. Hastalık ve zararlılarla mücadelede kültürel, kimyasal programların titizlikle ve zamanında uygulanması da bir şart olarak önümüzde duruyor. Bir yıl içinde tüketilmesi gereken stok sorununun çözülmesi ve fiyat düşüşlerinin önüne geçilmesi amacıyla, gereken miktarda ürünün piyasadan çekilip depolanması ve isteyen alıcılara eşit koşullarda verilmesi için ABD ve AB de uygulandığı gibi bir stok kurumunun oluşturulmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Kuru incir ihracatında ilk yükleme tarihi de büyük önem arz ediyor. İlk yükleme tarihinin geç açıklanması hem ihracata hazır olan ürünün üreticide muhafazasını zorlaştırıyor hem de pazar kaybına sebep oluyor. Bu bakımdan ilk yükleme tarihi uygulaması tamamen kaldırılmalı ve ihracata hazır olan ürünün ihracatı bekletilmeden yapılabilmelidir. Ülkemiz kuru incirinin rekabet gücünü artırmak ve üretimin sürekliliğini sağlamak açısından, incirin de ihracat iadesinden yararlandırılmasını istiyor ve bekliyoruz. markette fiyatı artan diğer ürün kırmızı mercimekte, son yıllarda üretimin azaldığını, ülke ihtiyacının tam olarak karşılanamadığını vurguladı. Bayraktar, iç fındıkta, yeni hasadın yaklaşmasıyla beraber stokta yer alan fındığın piyasaya girmesinin üretici fiyatlarının gerilemesinde etkili olduğuna dikkati çekti. Üretici market fiyatlarında Temmuz ayında da makasın kapanmadığını bildiren Bayraktar, üretici ve market arasında fiyat farkı yüzde 470,91 ile en fazla kuru incirde oldu. Kuru inciri yüzde 446,91 ile maydanoz, yüzde 382,35 ile salatalık izledi Arpada hasadın sonuna doğru Ayçiçeği üretimi açığı kapatmaya yetmiyor Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, bitkisel yağ, yağlı tohum ve küspe açığının acilen kapatılması gerektiğini bildirerek, aksi takdirde 2014 yılında olduğu gibi her yıl 4,3 milyar dolar döviz harcamaya devam ederiz. Bunun yolu en başta ayçiçeği üretiminin artırılmasından geçiyor Bayraktar, Akdeniz gibi bazı bölgelerde hasadı başlayan ayçiçeği üretimiyle ilgili açıklamasında, bu yıl birinci tahmin verimlerine göre, ayçiçeği üretiminin yüzde 3,1 artacağının tahmin edildiğini bildirdi. Şemsi Bayraktar, şunları kaydetti: Ayçiçeği üretiminin bu yıl 1,7 milyon tona yaklaşacağı tahmin ediliyor. Son yıllarda İç Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ekim alanlarının artması, yapılan destekler, Çukobirlik in ayçiçeği alımına başlaması ve verimde sağlanan gelişme, ayçiçeği üretimini yükseltti. Her ne kadar, son 10 yılda ekim alanları yüzde 16,1, verim yüzde 44,7, üretim yüzde 68 artsa da ayçiçeği açığı sürüyor. Halkımızın genelde bitkisel yağ olarak ayçiçeğini tercih etmesi ayçiçeğinin önemini artırmaktadır. Yağ tüketiminin yanı sıra çerezlik tüketim amaçlı da üretim yapılmaktadır. Yağlık ayçiçeği üretimi ülke geneline yayılmış olmakla birlikte üç bölgede yoğunlaşmıştır. Üretimin yüzde 47,2 si Marmara, yüzde 29,2 si İç Anadolu, yüzde 12 si Karadeniz bölgelerinde yapılıyor. Ayçiçeğinde Konya toplam üretimin yüzde 17 sini karşılayarak ilk sırada yer almaktadır. Konya yı Tekirdağ, Edirne, Adana, Kırklareli, Çanakkale, Çorum, Samsun, Balıkesir, Aksaray, Eskişehir izlemektedir. Bu yıl ülke genelinde yağışların normalleri üzerinde gerçekleşmesinin ayçiçeği üretimi için de oldukça faydalı olduğunu bildiren Bayraktar, Ancak, ayçiçeği üretiminin yoğun olarak yapıldığı Marmara bölgesinde ekiliş sonrası yağış Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, buğdayın ardından ülkemizin en fazla ürettiği tahıl olan arpada, bu yıl rekolte artışının üreticiyi sevindirse de fiyatın üzdüğünü bildirdi. Bayraktar, dünyada tahıl üretimi içinde dördüncü olan arpanın, Türkiye de buğdaydan sonra ikinci sırayı aldığını kaydetti. Geçen yıl yaşanan kuraklık nedeniyle arpa üretiminin 6,3 milyon tona indiğini, bu yıl iklim şartlarının iyi gitmesiyle rekoltenin, yüzde 27 artışla 8 milyon tona çıkmasının beklendiğine dikkati çeken Bayraktar, Dünyada bu sene 138,5 milyon ton arpa üretimi bekleniyor. Türkiye, arpa rekoltesinde 8 milyon tonu yakalarsa, dünya üretimindeki payı yüzde 5,8 e çıkacak Arpa üretiminin tüketimi ancak karşıladığını, bazı yıllarda yaşanan kuraklık yüzünden üretim düşüşünün ithalatla kapatıldığını vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi: Hasadın başlangıcından bu yana gerçekleşen aşırı yağışlar nedeniyle arpada bazı bölgelerde sararmalar görüldü. Bu durum kalitede düşüklüğe yol açmıştır. Odalarımızdan alınan bilgilere göre, kalitenin düşük olması ve bu sene rekoltenin yüksek olacağı beklentisi, serbest piyasada fiyatın gerilemesine neden olmuştur. Toprak Mahsulleri Ofisi nin müdahale alım fiyatını açıklaması, üreticiyi tüccarın eline bırakmaması sevindiricidir. Fakat kalite düşüklüğü ve ürün fazlalığı nedeniyle üreticimiz arpayı TMO fiyatının altında bir fiyatla satmaktadır. TMO, bu sene arpa alım fiyatını kilogramda 64,5 kuruş olarak açıklamıştır. Arpa fiyatı, son bir yılda yüzde 13,2 azalarak kilogramı 69,4 kuruştan 60,2 kuruşa indi. Ofis, alım merkezlerini, kapasitesini ve mesai saatlerini artırır, pazar günleri de alım yaparsa çiftçimiz tüccara yönelmek zorunda kalmaz. alamayan bazı alanlarda verimde azalma görüldü. Yağış yetersizliğinin yanı sıra bu aylarda sıcaklıkların da normallerinin üzerinde gerçekleşmesi verimi olumsuz etkiledi. Hasadın başladığı Adana ilinde verimde geçtiğimiz yıla göre artış görüldü Yağlık ayçiçeğinin Trakyabirlik, Karadenizbirlik ve Çukobirlik tarafından alındığını bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi: Birlikler yaptıkları alımlar ile piyasada etkili olmakta üretici pazarlama sıkıntısı yaşamamaktadır. Birliklerin açıkladığı fiyat piyasayı belirlemektedir. Bu amaçla her yıl Birlikler tarafından açıklanan fiyat, üreticilerimiz açısından oldukça önem taşımaktadır. Birliklerden üretici maliyetlerini göz önünde bulunduran ve piyasayı düzenleyici bir fiyat açıklamasını bekliyoruz. Özellikle ürün pazarlama döneminde (hasat ve sonrası) tarife dışı engellerle ithalat kesinlikle önlenmelidir. Üretici için alım garantisi çok önemlidir. Bu nedenle Tarım Satış Kooperatiflerinin etkili bir çiftçi örgütü olarak devam etmesi sağlanmalı, yeni finans kaynakları oluşturulmalı, ekonomik kayıplara neden olan depolama koşulları iyileştirilmelidir. Üreticilerimizin verimli bir şekilde üretim yapabilmeleri bakımından ucuz girdi kullanımı sağlanmalı, gübre, mazot ve elektrikteki KDV oranları indirilmelidir. Diğer taraftan üretimde artışın sağlanabilmesi için 2014 te kilogram başına 30 kuruş olan ve 2015 yılı için değişmeyen prim desteğinin artırılması gerekmektedir.

4 6 7 Et fiyatlarının düşmesi besi hayvanı ve yem maliyetine bağlı Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, kırmızı ette fiyatları aşağı çekmenin yolunun ithalat olmadığını bildirerek, Başbakan Ahmet Davutoğlu nun açıklamasını doğru buluyoruz. Üreticinin girdi maliyetleri düşürülmeli, verimlilik artırılmalı. Biz de fiyatlardan memnun değiliz. Çocuklar başta tüketicinin ucuza et yemesini istiyoruz. Bu sorunun çözümü besi hayvanı ve yem maliyetlerinin düşürülmesinden geçer Bayraktar, yaptığı açıklamada, Başbakan Davutoğlu nun Ekonomi ve Koordinasyon Kurulu toplantısında, kurul üyelerine, vatandaşların aile bütçesinde önemli ağırlığı olan gıda harcamalarını hafifletmek amacıyla, genel enflasyon oranının üzerinde artış gösteren tüm gıda fiyatlarının yakından takibi ve bu konuda gerekli tedbirlerin gecikmeksizin alınması talimatını verdiğini hatırlattı. Et piyasasıyla ilgili alınan önlemler çerçevesinde, yerli üreticilerin korunması ve faaliyetlerine sürdürülebilir şartlarda devam edebilmeleri konusunun ayrı bir başlık olarak Ekonomi Koordinasyon Kurulu tarafından değerlendirildiğini belirten Bayraktar, yapılan açıklamada, bu çerçevede üreticilerin girdi maliyetlerini düşürmek ve verimliliği artırmak için orta uzun vadede alınabilecek tedbirlerin de ele alındığının kaydedildiğine değindi. Kırmızı et konusunun, Türkiye için sürekli önem taşıyan konular arasında olduğunu, üretimdeki artışa karşın sıkıntının tam anlamıyla atlatılamadığına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: Kırmızı et üretimi son 5 yıldır sürekli artıyor. Geçen yıl toplam kırmızı et üretimimiz, yüzde 1,2 artışla 1 milyon tonu aştı. Üretim destekleri artarak sürerse, et ve süt piyasasında istikrar sağlanırsa, et ithalatı söylemleriyle üreticiler tedirgin edilmezse kırmızı ette bir sorunumuz olmaz. Üretimin artmaya devam eder, 78 milyonluk ülke nüfusunun, 41 milyon turistin et ihtiyacı sıkıntısız karşılanır. Ülkemizde bunu yapacak hem altyapı ve hem de potansiyel mevcuttur. Perakende fiyatların, et ithalatını açtırmak isteyen lobilerin en çok kullandığı argümanlardan birisi olduğunu vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi: Üretici maliyetlerini dikkate almayan bu kesimler, karar vericileri tedirgin ederek ithalatı açtırma, tatlı para kazanma yoluna sürekli başvurmaktadırlar. Sorunun temelinde girdi maliyetleri ve verimlilik yatmaktadır. Üretim maliyetleri düşürülemezse ve buna bağlı olarak verimlilik artırılamazsa et fiyatların gerilemesi mümkün değildir. Üretici et fiyatlarının artmasındaki en önemli faktörlerin besi hayvanı ve yemdeki fiyat artışları olduğunu belirten Bayraktar, maliyetin yaklaşık yüzde ını oluşturan besi hayvanı fiyatları, geçen Bayraktar: "Üretici et fiyatlarının artmasındaki en önemli faktörler besi hayvanı ve yemdeki fiyat artışıdır. Maliyetin yaklaşık yüzde ını oluşturan besi hayvanı fiyatları, geçen yıla göre yüzde 50 lere varan oranlarda pahalandı. Yem fiyatları da son 5 yılda yüzde 65,3 artışla enflasyonun üzerinde arttı." yıla göre yüzde 50 lere varan oranlarda pahalandı. Yem fiyatları da son 5 yılda yüzde 65,3 artışla enflasyonun üzerinde arttı. Ucuz besi hayvanı sağlamak ve yem fiyatlarını düşürmek zorundayız Bayraktar, şunları kaydetti: Dolayısıyla üretim maliyetleri düşürülmek isteniyorsa öncelikle besiye alınacak hayvan alım fiyatlarını düşürmek gerekmektedir. Bunun yolu ise süt sektöründe istikrarı sağlayacak tedbirleri hayata geçirmekten geçmektedir. Fiyatları düşürmenin yolu ithalat değildir. Et ithalatı olursa üreticimiz perişan olur. Sektör büyük yara alır. Yem maliyetini düşürmek için ise; ucuz yem kaynaklarımızdan meraların korunması, ıslah edilmesi ve çiftçilerimizin kullanabileceği hale getirilmesi getirmektedir. Bayraktar, bunlara ilave olarak üreticilere yönelik desteğin artarak devam etmesinin bir zorunluluk olduğuna dikkati çekti. Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ihracat sıkıntısının özellikle yumurta üretimini etkilemeye devam ettiğini bildirerek, yumurta üretimindeki gerileme sürüyor. Mayıs ta, geçen yılın aynı ayına göre, yüzde 1,9 gerileyen yumurta üretimi, Haziran ayında da yüzde 11,2 azaldı Bayraktar, yaptığı açıklamada, Nisan ayından sonra azalmaya başlayan aylık yumurta üretiminin Mayıs ayında 1 milyar 367 milyon 593 bin adede, Haziran ayında ise 1 milyar 198 milyon 863 bin adede gerilediğini vurguladı. Yumurta üretiminin gerilemesinin temel sebeplerinden birinin mevsim şartlarının yanı İhracattaki gerileme yumurta üretimini vurdu sıra, ihracattaki sıkıntı olduğuna dikkati çeken Bayraktar, aylık yumurta üretiminin 2014 yılı Aralık ayında 1,5 milyar adede geçtiğini, 2015 Ocak ayında 1 milyar 551 milyon adede ulaştığını, Şubat ta 1 milyar 426 milyon, Mart ta 1 milyar 514 milyon, Nisan da 1 milyar 462 milyon adet yumurta üretildiğini belirtti. Bayraktar, 2014 yılında 17 milyar 145 milyon olan toplam yumurta üretiminin, yıllık bazda Nisan ayında 17 milyar 359 milyon 934 bine ulaştıktan sonra, Haziran ayında 17 milyar 181 milyon 692 bin adede indiğini bildirdi. Tavuk eti üretiminin Haziran ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3 artışla 165 bin 301 tondan 170 bin 335 tona çıktığını belirten Bayraktar, 2014 yılında 1 milyon 894 bin 669 ton olan tavuk eti üretimi, Haziran ayı itibarıyla yıllık bazda 1 milyon 948 bin 101 tona çıktı. Hindi eti üretimi ise Haziran ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 14,5 artışla 4 bin 538 tondan 5 bin 197 tona yükseldi yılında 48 bin 662 ton olan hindi eti üretimi, Haziran ayı itibarıyla yıllık bazda 53 bin 106 tona ulaştı Bayraktar, sanayiye aktarılan inek sütü miktarının Haziran da Mayıs ayına göre yüzde 8,5 azalsa da geçen yılın aynı ayına oranla, yüzde 3,1 artışla 766 bin 885 tondan 790 bin 326 tona çıktığını, 6 aylık dönemde ise yüzde 2,6 artışla 4 milyon 568 bin 454 tondan 4 milyon 686 bin 254 tona yükseldiği bilgisini verdi. Şemsi Bayraktar, 2014 yılında 8 milyon 625 bin 743 ton olan sanayiye aktarılan inek sütü miktarının, Haziran ayı itibarıyla 8 milyon 743 bin 542 tona ulaştığını belirtti. İhracatta düşüş sürüyor TZOB Genel Başkanı Bayraktar, şunları kaydetti: 2014 yılında 651 milyon 175 bin 632 dolar olan kanatlı eti ve kanatlı ürünleri ihracatı, 2015 yılının ilk 6 ayında, 2014 yılının aynı dönemine göre yüzde 27,3 azalarak 315 milyon 784 bin 121 dolardan 229 milyon 676 bin 932 dolara indi. Geçen yıl 402 milyon 28 bin 752 dolar olan yumurta ve ürünleri ihracatı, 2015 yılının ilk 6 ayında, 2014 yılının aynı dönemine göre yüzde 17,6 azalarak 175 milyon 70 bin 270 dolardan 144 milyon 342 bin 99 dolara geriledi. Yine 2014 yılında 402 milyon 28 bin 752 dolar olan süt ve ürünleri ihracatı, 2015 yılının ilk 6 ayında, 2014 yılının aynı dönemine göre yüzde 34,9 azalarak 210 milyon 602 bin 739 dolardan 137 milyon 22 bin 485 dolara kadar düştü. Önemli oranda gerileyen ihracatı acilen artırmak için çalışılmalı. Mevcut pazarlar korunmalı, yeni pazarlar bulunmalı, ihracatın önündeki engeller kaldırılmalı ve ihracat, üretim ve tüketim desteklenmeli. Üretim artışının sürmesinin, iç tüketiminin artmasının yanı sıra önemli oranda da ihracata bağlı olduğu unutulmamalı. Ülkemizin potansiyeli sonuna kadar değerlendirilmeli. Hayvancılık sektörümüzün milyonlarca insanımıza aş ve iş sağladığı göz ardı edilmemeli. İhracattaki sıkıntı devam ederse, üretimin gerilemesi kaçınılmaz bir şekilde sürer. Tarım işsizliği tek haneli rakama çekti Ette ithalat lobilerine en güzel cevabı üretimdeki artış veriyor Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ette ithalat lobilerine en güzel cevabı üretimdeki artışın verdiğini bildirerek, Bazı spekülatörlerin ithalat söylemlerinin aksine, kırmızı et üretimi, ikinci çeyrekte de artmaya devam etti. Bu artış, yıllardır söylediğimiz tezleri haklı çıkardığı gibi, üreticilerimizin korunup kollandığında neler yapabileceğinin en somut göstergesidir Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2014 yılının ilk üç ayında 184 bin 975 ton, ikinci üç ayında 218 bin 432 ton, üçüncü üç ayında 202 bin 530 ton, dördüncü üç ayında 402 bin 335 ton, 2015 yılının ilk üç ayında 210 bin 475 ton, ikinci üç ayında 261 bin 871 ton kırmızı et üretimi gerçekleştirildiğini belirtti. Bir önceki döneme göre, 2014 yılının son çeyreğinde yüzde 9,3, 2015 yılının ilk üç ayında yüzde 13,8 artan kırmızı et üretiminin, ikinci üç ayda yüzde 19,9 artışla 218 bin 432 tondan 261 bin 871 tona çıktığını vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti: 2013 yılında 996 bin 155 ton, 2014 yılında 1 milyon 8 bin 272 ton olan kırmızı et üretimi, Haziran ayı itibarıyla son bir yıllık dönemde 1 milyon 77 bin 211 tona çıktı yılının Ocak-Haziran döneminde 403 bin 407 ton olan kırmızı et üretimi, 2015 yılının Ocak-Haziran döneminde yüzde 17,1 artışla 472 bin 346 tona yükseldi. İkinci üç aylık dönemde üretilen 261 bin 871 ton kırmızı etin 229 bin 549 tonunu sığır eti, 24 bin 653 tonu koyun eti, 7 bin 468 tonu keçi eti, 201 tonu manda etinden oluştu. Buna göre, toplam et üretiminin yüzde 87,66 sı sığır etinden, yüzde 9,41 i koyun etinden, yüzde 2,85 i keçi etinden meydana geldi. Ette fiyatın düşmesi besi hayvanı ve yem maliyetlerine bağlı Ette fiyatlarının düşmesinin besi hayvanı ve yem maliyetlerine bağlı olduğunu bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi: Üretici maliyetinin yüzde ını oluşturan besi hayvanı ve yem fiyatları düşerse, karkas et fiyatları da geriler. Kesinlikle et ithalatı yapılmamalı, ithalat besilik dana ve damızlık ile sınırlı kalmalı. Et ithalatı çiftçimizin, üreticimizin en büyük korkusudur. Ülke yararına da değildir. Geçmişte ithalat, üretime büyük zarar verdi. Yurtdışına 3 milyar doların üzerinde döviz ödenmesine neden oldu. Üreticimizin maliyeti belli. Maliyetler düşerse, et fiyatı da ucuzlar. Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda istihdamın Mayıs ayında 5,7 milyonu aştığını bildirerek, Tarım, yüzde 11,4 olan işsizliği 2,1 puan düşürerek yüzde 9,3 e çekti Şemsi Bayraktar, Mayıs ayında tarımda çalışan sayısının, Nisan ayına göre 263 bin kişi artarak 5 milyon 511 bin kişiden 5 milyon 774 bin kişiye çıktığını belirtti. TZOB Genel Başkanı, Mart ayının ikinci yarısından sonra tarımda istihdamın yoğun olduğu döneme girildiğini bildirerek, Özellikle ilkbahar ekilişlerinde ekim, dikim, çapalama, sulama gibi kültürel işlemlerin artmasıyla istihdam 5,7 milyonu aştı. Sanayiye 370 bin fark arttı Bayraktar, yaptığı açıklamada, 27 milyon 72 bin olan istihdam edilenlerin 13 milyon 948 bininin hizmetler, 5 milyon 404 bininin sanayi, 1 milyon 946 bininin inşaat, 5 milyon 774 bininin ise tarımda çalıştığını vurguladı. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Nisan ayında tarımın istihdamdaki yüzde 20,7 olan payının, Mayıs ayında yüzde 21,3 e yükseldiğini, Nisan-Mayıs döneminde, istihdamda, yüzde 7,2 olan inşaatın ve yüzde 20 olan sanayinin payının değişmediğini, hizmetlerin payının yüzde 52,1 den yüzde 51,5 e gerilediğini belirtti. Tarım, kadınlarda işsizliği 4,5 puan düşürdü Tarımın ülke ekonomisine ihracatta, üretimde, istihdamda büyük katkı yaptığını bildiren Bayraktar, Mayıs ayında tarım, toplamda işsizliği 2,1 puan azaltarak yüzde 9,3 ile tek hanede kalmasını sağladı. Tarım, erkeklerde işsizliği yüzde 9,6 dan yüzde 8,4 e, kadınlarda ise yüzde 16 dan 11,5 e çekti. Tarım, erkeklerde işsizliği 1,2; kadınlarda 4,5 puan düşürdü Bayraktar, Mayıs ayında tarımın 3 milyon 45 bin erkek, 2 milyon 729 bin kadına iş ve aş yarattığını, çalışan erkeklerin yüzde 16,2 sinin, çalışan kadınların yüzde 32,8 inin tarımda çalıştığını vurguladı. Şemsi Bayraktar, 5 milyon 774 bin istihdamın 48 bininin işveren, 638 bininin ücretli ve yevmiyeli, 2 milyon 267 bininin kendi hesabına çalışan, 2 milyon 821 bininin ise ücretsiz aile işçisi konumunda bulunduğunu kaydetti.

5 8 9 Çiftçide ENFLASYON %5 lere indi Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yazın başlangıcıyla tarımda üretici fiyatlarının hızla gerilemeye başladığını ve enflasyonun yüzde 5 lere indiğini bildirerek, Haziran da yüzde 3,39 un ardından, Temmuz ayında da yüzde 4,55 gibi yüksek oranda gerileyen tarımda üretici fiyatları yıllıkta yüzde 5,79 a inerken, şaşırtıcı bir şekilde fiyat artışı tüketici de aylık yüzde 0,28 arttı ve yıllıkta yüzde 9,25 de kaldı Bayraktar, yaptığı açıklamada, Eylül 2014 te yüzde 16,31 e kadar çıkan yıllık enflasyonun, yaz aylarıyla birlikte üründe bollaşma ve tarla ürünlerine geçişin etkisiyle Haziran ve Temmuz aylarındaki gerilemelerle yüzde 5,79 a kadar indiğini belirtti. Buna karşın hala tüketici fiyatları olan gıda ve alkolsüz içeceklerde enflasyonun yüzde 9,25 olduğunu bildiren Bayraktar, Temmuz ayında aylık bazda üreticide enflasyon yüzde 4,55 azalmasına karşın, tüketicide yüzde 0,28 arttığına dikkati çekti. Tarla ile tezgah arasında 3,46 puanlık enflasyon farkı oluşmasının izahının yapılamayacağını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: Haziran ayında tarım, ormancılık ve balıkçılıkta üretici fiyatlarının yüzde 3,39 gerilemişti. Temmuz da bu gerileme oranı yüzde 4,55 oldu. Eylül 2014 de yüzde 16,31 e kadar çıkan yıllık enflasyonun, Temmuz ayı itibarıyla yüzde 5,79 a indi. Üreticideki bu kadar düşük enflasyona karşın, gıda fiyatlarındaki tüketici enflasyonu hala yüzde 9,25. Tüketici fiyatlarındaki genel enflasyon ise yüzde 6,81. Daha önce de söyledik. Gıdadaki fiyat artışının sorumlusu üretici değil diye. Çiftçimiz ucuza üretiyor, emeğinin karşılığını bile alamıyor, tezgaha gelene kadar fiyatlar artıyor. Tarla ile market arasında 4-5 kat fark oluşuyor. Bu kabul edilemez dedik. Sonuçta Temmuz enflasyonu bizi haklı çıkardı. Üreticide düşen enflasyon tüketiciye yansımıyor. Fiyat düşüşünün üreticiyi mağdur edecek kadar fazla bir hale geldiğini vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi: Yaz aylarında tarımda üretici fiyatlarının gerilemesi normal bir durum. Fakat iki ay arka arkaya yüzde 3,39 ile yüzde 4,55 lik düşüş oldukça fazla gerçekleşti. Karpuz gibi bazı ürünlerde fiyatlar aşırı düştü. Üreticimiz bir yandan hasatla sevinirken, bir yandan da fiyatlardaki aşırı düşüşün olumsuzluğunu yaşıyor. Girdi maliyetleri ve tüketici enflasyonu yüksek. Bütün malların fiyatları artıyor ama üreticinin ürettiği ürünün fiyatları geriliyor. Bu çiftçimizin şevkini kırıyor. Emeğinin karşılığını alamamasına neden oluyor. TZOB olarak fiyatlarda istikrar istiyoruz. Tarla ile market arasındaki zincirin kırılmasını, üreticini makul gelir elde ederken, tüketicinin de pahalı tüketim yapmamasını arzu ediyoruz. Tarla ile market arasında 4-5 kat fark olmasını istemiyoruz. Çiftçimiz, yaptığı masrafları çıkarabilmeli, emeğinin karşılığını alabilmeli. Aksi takdirde üretim sürdürülemez. Ürün düşük fiyat nedeniyle tarlada kalmamalı. Temmuz ayında fiyatlar, canlı kümes hayvanları ve yumurtada yüzde 5,51, balıkçılık ve diğer balıkçılık ürünlerinde yüzde 3,16, yağlı meyvelerde yüzde 2,15, canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde yüzde 1,95, koyun ve keçiler ile bunların işlenmemiş süt ve yapağılarında yüzde 1,83, canlı sığırlar, mandalar ile bunlardan elde edilen işlenmemiş sütte yüzde 1,70 arttı. Yine Temmuz ayında fiyatlar, diğer çiftlik hayvanları ve hayvansal ürünlerde yüzde 0,60 ve lifli bitkilerde yüzde 0,32 artış gösterdi. Fiyatlar, çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 15,84, yumuşak ve sert çekirdekli meyvelerde yüzde 12,11, sebze ve kavun-karpuzda, kök ve yumrularda yüzde 2,90, ormancılık ürünleri ve ilgili hizmetlerde yüzde 2,68, tek yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 2,30, pirinç dışındaki tahıllar, baklagiller ve yağlı tohumlarda yüzde 2,13, çeltikte yüzde 1,96, diğer ağaç ve çalı meyveleri ile sert kabuklu meyvelerde yüzde 1,58 geriledi. İşlenmemiş tütünde ve içecek üretiminde kullanılan bitkisel ürünlerde fiyatlar değişmedi. Pirinçte kaliteli yerli-kalitesiz ithal oyunu Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, son günlerde pirinçte, Osmancık çeşidimize benzeyen, ithal, düşük kaliteli ucuz pirinçlerin yerli ürünle karıştırılarak yüksek fiyattan satıldığı yönünde yoğun şikayetler aldıklarını belirterek, Şayet birileri üreticilerimizin ekmeğine, tüketicilerimizin cebine göz dikmişse, karşılarında bizleri bulacaklardır Bayraktar, yaptığı açıklamada, son on yılda çeltikte hem verimde hem de ekim alanlarında yüzde 38 ün üzerinde artış sağlandığını, üretimin giderek yaygınlaştığını bildirdi. Geçtiğimiz yıl 830 bin ton olan üretimin bu yıl 920 bin ton olmasının beklendiğini vurgulayan Bayraktar, halen yüzde 20 üretim açığı bulunduğunu, bunun ithalatla karşılandığın anımsattı. Bayraktar, Çeltik hasadın az bir zaman kala, rekoltenin de yüksek beklendiği bir ortamda yaşananlar oldukça manidardır. Konunun bütün tarafları, bu sahteciliğin üzerine gitmeli, denetimler artırılarak birilerinin üreticilerimiz üzerinden haksız kazanç elde etmeleri, tüketicilerimizin de mağdur olmasını engellenmeli; bu oyun bozulmalıdır Mısır hasadı başladı; gözler TMO da Bayraktar: "Bu yıl hava koşullarının hububat için ülkemiz genelinde olumlu gitmesi mısır üretimimizde artışa yol açtı." Ankara - Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hasadına ilk olarak Akdeniz Bölgesi nde başlanan mısırda bu yıl ilk kez 6 milyon tonun aşılmasını beklediklerini bildirdi. Artan üretimin, bin bir emekle üretim yapan çiftçilerin refahına da yansımasının en büyük temennileri olduğunu belirten Bayraktar, TMO nun artan üretim maliyetlerini de dikkate alarak fiyat açıklamasının ve alımlara başlamasının üreticilerin mağdur olmaması için büyük önem taşıdığını vurguladı. Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hasadına ilk olarak Akdeniz Bölgesi nde başlanan mısırda bu yıl ilk kez 6 milyon tonun aşılmasını beklediklerini bildirdi. Artan üretimin, bin bir emekle üretim yapan çiftçilerin refahına da yansımasının en büyük temennileri olduğunu belirten Bayraktar, TMO nun artan üretim maliyetlerini de dikkate alarak fiyat açıklamasının ve alımlara başlamasının üreticilerin mağdur olmaması için büyük önem taşıdığını vurguladı. Bayraktar yaptığı açıklamada, 2015 yılı Ağustos ayı itibarıyla dünyada 985 milyon 609 bin ton mısır üretimi beklendiğini; 2014 yılında 1 milyar 6 milyon 244 bin ton olan dünya toplam mısır üretiminde bu yıl yüzde 2 oranında azalma olacağının tahmin edildiğini belirtti. Mısır üretiminde dünyada önde gelen ülkelerin ABD, Çin, Brezilya, Ukrayna ve Arjantin olduğunu belirten Bayraktar, şöyle devam etti: ABD, dünya mısır üretiminden aldığı yüzde 35 oranındaki payla ilk sırada yer almaktadır. ABD toplam mısır üretimi 347 milyon 642 bin tondur. Bu ülkeyi dünya üretiminden yüzde 23 oranında pay alan Çin izlemektedir. Çin in yıllık mısır üretimi 225 milyon tonu bulurken, Brezilya 79 milyon ton, AB ülkelerinin toplamı 62 milyon 253 bin ton, Ukrayna 27 milyon ton, Arjantin 25 milyon ton üretim gerçekleştirmektedir. Dünya mısır üretiminin %58 ini karşılayan ABD ve Çin, dünyadaki toplam mısır ekim alanının %40 ını oluşturmaktadır. Özellikle ABD nin hektara 5,5 ton olan dünya verim ortalamasının iki katı üzerinde verim alması, üretimden yüzde 35 oranında pay almasını sağlamaktadır. Türkiye nin payı 0,6 TÜİK I. Tahmin verilerine göre, Türkiye nin dünya mısır üretiminden yüzde 0,6 oranında pay aldığını ifade eden Bayraktar, Bu yıl TÜİK I. Tahmin sonuçlarına göre ülkemiz mısır üretiminde geçtiğimiz yıla göre yüzde 5,8 oranında artış beklenmektedir. Geçtiğimiz yıl 5 milyon 950 bin ton olan üretimin, bu yıl 6 milyon 300 bin tona ulaşması öngörülmektedir Bu yıl hava koşullarının hububat için Türkiye genelinde olumlu gitmesinin mısır üretimini de olumlu etkilediğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: Bu yıl ülkemiz genelinde hava koşullarının hububat için olumlu gitmesi mısır üretiminde artışa yol açmıştır mısır üretim rakamları önümüzdeki günlerde yapılacak TÜİK 2. Tahmin sonuçları ile daha net ortaya çıkacaktır. İlk kez 6 milyon tonun aşılması bekleniyor 2015 yılı mısır üretim tahminin rakamı ile ülkemizde son iki yıldır 6 milyon tona yaklaşan üretimin, bu yıl ilk kez 6 milyon tonu aşması beklenmektedir. Son yıllarda ekim alanlarındaki artışın yanında verim miktarlarındaki artış, mısır üretimimizde önemli düzeyde artış sağlamıştır. Son 11 yılda ekim alanları yaklaşık yüzde 20 oranında genişlerken, mısır verimleri de yaklaşık yüzde 65 oranında artış göstermiştir. Son yıllarda ikinci ürün yetiştiriciliğinin artmasıyla birlikte ekolojik olarak ikinci ürün yetiştiriciliğine uygun olan Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve Ege Bölgelerimizde mısır üretimi de artmıştır. Özellikle GAP projesinin sulanabilir tarım alanlarını artırmasıyla birlikte Güneydoğu Anadolu Bölgesi mısır üretiminde büyük bir potansiyele sahip olmuştur. Üretim artışına paralel olarak mısır tüketiminin de hızlı artmasıyla ülkemizde mısır üretiminde halen yaklaşık yüzde 14 oranında üretim açığı bulunmaktadır. Bu açığın giderilmesi için, ülkemizin mısır üretimi için var olan potansiyeli iyi değerlendirilmelidir. Üretimde önde gelen illerimiz sırasıyla Adana, Şanlıurfa, Mardin, Konya, Manisa, Osmaniye ve Sakarya illerimizdir. Ülkemiz mısır üretiminin yüzde 60,6 sı bu illerimiz tarafından gerçekleştirilmektedir. İlk olarak Akdeniz Bölgesi nde başlayan hasat, önümüzdeki günlerde diğer bölgelerimizde de yoğunlaşacaktır. Üreticinin gözü TMO da Bu yıl mısır rekoltesinin yüksek olması dolayısıyla üretim açığının fazla olmamasının ithalata çok fazla gerek duyulmayacağını gösterdiğini de vurgulayan Bayraktar, sözlerini şöyle tamamladı Bu da ülkemiz ihtiyacının daha çok yerli üretimle karşılanması anlamına gelmektedir. Nitekim yüzde 22 olan üretim açığı yüzde 14 lere gerilemiştir. Bu yıl artan üretimle bu oranın daha da aşağı düşmesi beklenmektedir. Üretimin artması bizler için sevindirici olmakla birlikte, artan üretimin bin bir emekle üretim yapan çiftçilerimizin refahına da yansıması, en büyük temennimizdir. Ülkemizde ilk mısır hasadının yapıldığı Doğu Akdeniz ve Çukurova da iklim şartlarının sıcak gitmesi hasadı erkene almıştır. Diğer taraftan mısır fiyatları Osmaniye-Merkez de kuruş, Osmaniye-Kadirli de 68 kuruş civarında seyrederken, TMO nun 2014 yılı Müdahale Alım Fiyatı 68 kuruştur. TMO nun, artan üretim maliyetleri, üretici karı gibi unsurları dikkate alarak belirleyeceği Müdahale Alım Fiyatını bir an önce açıklaması büyük önem arz etmektedir. Hasadın da erken başlamasıyla çiftçimizin gözü TMO ya çevrilmiştir. Hasat edilen ürünlerin beklemesi halinde üründe yaşanacak kalite kayıpları üreticilerimizi mağdur edecektir. Mısır alım fiyatlarının TMO tarafından bir an önce açıklanmasını ve alımlara bir an önce başlamasını bekliyoruz.

6 10 11 Sütte 20 kuruşun BAHANESİ KALMADI Bayraktar: "Süt tozunu mamullerinde kullananlara verilen desteğin kapsamı genişletilmiş, süttozu ihracatı da desteğe dahil edilmiştir." Ankara - Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı hayvancılık destekleri kapsamında, süt tozuna verilen destek kapsamının genişletildiğini, süt tozu ihracatının da kapsama dahil edildiğini belirterek, Bakanlığın aldığı bu tedbirle sanayicinin, bütün girdi artışlarına rağmen, sütü 1 yıldan fazla süredir aynı fiyattan satan üreticilerimiz karşısında artık bir bahanesi kalmamıştır Bayraktar, yaptığı açıklamada, hayvancılık destekleri kapsamında, 2009 yılından bu yana, arz fazlası çiğ sütü, kota tahsis etmek suretiyle piyasadan çektirterek süt tozuna dönüştürüldüğünü ve Dahilde İşleme Rejimi kapsamında ihracatçı firmalara dünya fiyatları eşdeğerinde kullandırıldığını vurguladı. İhracatçıların, süt tozunu, ihraç ettikleri mamul ürünlerde kullandıklarını belgelemeleri halinde bu destekten faydalandığını hatırlatan Bayraktar, şöyle devam etti: Dolayısıyla ihracatçılarımız rekabet edebilecek fiyatlardan süt tozunu ülke içinden temin edebilmektedirler. Böylece hem iç piyasadaki fazla süt değerlendirilmekte hem de ihracatçıya rekabet edebilecekleri fiyattan hammadde sağlanmaktadır. Mevzuat değişikliği yürürlükte Bakanlık; uygulamış olduğu bu regülasyon programının daha etkin devam etmesi ve üretici fiyatlarının korunması amacıyla program dahilinde üretilen süt tozu stok durumunu dikkate alarak, ihtiyaç fazlası miktarın ihracatına destek vereceğini belirtmiş ve konuyla ilgili mevzuat değişikliği 21 Ağustos 2015 tarihli Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yapılan açıklamada, alınan bu tedbirle 10 bin ton süt tozunun ihracatının hedeflendiği belirtilmektedir. Bu miktar yaklaşık 100 bin ton çiğ süte tekabül etmektedir. Destek ödemesi, dünya fiyatları dikkate alınarak belirlenecek ve ayrıca kota tahsis edilmiş, Bakanlık tan ön izin almış, analiz raporları uygun olan, regülasyon kapsamında üretim yapan firmalara yapılacaktır. Zararına üretim yapılmaz Bayraktar, kamuoyunun da yakından bildiği gibi, çiğ süt fiyatlarının 2014 Temmuz ayından bu yana 1 lira 15 kuruş olduğunu ve fiyatın şimdiye kadar değişmediğine dikkati çekerek, Bir yıllık sürede perakende süt, peynir, yoğurt gibi ürünler, fabrika yemi, yonca gibi girdi fiyatları artarken üstelik tüketici enflasyonu yüzde 6,81 iken, çiğ süt fiyatlarının değişmeden aynı kalması üreticilerimizi çok zor durumda bırakmaktadır Çiğ süt fiyatının artmaması durumunda üretimi sürdürmenin mümkün olmadığına işaret eden TZOB Genel Başkanı, şunları belirtti: Ulusal Süt Konseyi nde belirlenen çiğ süt tavsiye fiyatı, Temmuz 2014 tarihinden bu yana litrede 1 lira 15 kuruştur. Üstelik birçok ilimizde fiyat 1 lira 15 kuruşun da altında satılmaktadır. Her şeyin fiyatı artmış, ancak çiğ sütün fiyatı yerinde saymıştır. Üreticilerimizin maliyetleri sürekli yükselmektedir. Bugünkü şartlarda süt üreticimizin kar marjı kalmamıştır. Üretici gelir sağlayamazsa, emeğinin karşılığını alamazsa, zararına üretim yapamaz. En son 24 Haziran 2015 te yapılan toplantıda, 20 kuruşluk zam talebimiz kabul edilmedi. Süt sanayicileri, önümüzdeki süreç için de fiyatın aynı kalması gerektiğini ifade ettiler. Sanayiciler, stoklarımız dolu, ihracat yapamıyoruz, ürün satamıyoruz Taraflar anlaşamadan masadan kalktı. Daha sonra 29 Temmuz daki toplantıda, Eylül ayına kadar fiyatın 1 lira 15 kuruştan devam etmesi kararı alındı ve ilan edildi. Tek sorun stoklarsa o bahane de kalmadı Üretici, ürününü bir yılı aşkın bir süredir aynı fiyata satıyor. Sanayici, stoklarım dolu, ihracat yapamıyorum, ürün satamıyorum diyor ve çiğ süt fiyatının artmasına karşı çıkıyor. Madem tek sorun stoklardı, bu destekle birlikte bu gerekçeleri de ortadan kalkmış durumdadır. Sanayicilerden bu desteklemeyi de dikkate alarak en kısa zamanda üretici fiyatlarını gözden geçirmelerini ve fiyatlara iyileştirme yapmalarını istiyor ve bekliyoruz. Milyarlarca dolar harcanarak oluşturulan damızlıkların kasaba, üretimi artırmak için devlet tarafından verilen milyarlarca liralık desteğin çöpe gitmemesi, 2010 yılında yaşanan et krizinin tekrar yaşanmaması için çiğ süt fiyatlarının acilen artırılması gerektiğinin altını çizen Bayraktar, şunları kaydetti: Ucuz etin reçetesi de sütten geçiyor Süt fiyatları artmazsa, sütte istikrar sağlanmazsa, tüketicimiz ucuz et yiyemez. Eğer fiyatlar artmazsa, ne yazık ki, hayvanlar kasaba gidecek; yeni bir kriz kaçınılmaz olacaktır yılında ithal edecek hayvan bulabildik. Artık dünyada yeterli ve uygun fiyata hayvan bulmak da zor görünmektedir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ndan da süt tozuna verilen ihracat desteğinden sonra gerekli adımları atmasını, sanayici ile üretici arasında sürdürülebilir bir fiyat belirleme noktasında uzlaştırıcı bir rol almasını bekliyoruz. Aksi takdirde hayvancılığımızı çok zor günler bekliyor. Bayraktar: ESK, müdahale kurumu olarak hükümetten talebimiz üzerine kuruldu. Kurum, bugünler için lazım. ESK yı süt fiyatlarına, piyasaya müdahale etmeye davet ediyorum. Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çiğ süt fiyatlarının bir yılı aşkın bir süredir 1 lira 15 kuruş olduğunu bildirerek, Et ve Süt Kurumu müdahale kurumu olarak hükümetten talebimiz üzerine kuruldu. Kurum, bugünler için lazım. ESK yı süt fiyatlarına, piyasaya müdahale etmeye davet ediyorum. Aksi takdirde sektörü bir felaket bekliyor. Süt hayvanları kesime giderse, sektörde yıkım olur. Sektör çökerse, ette bugünkü fiyatları ararız Bayraktar, yaptığı açıklamada, çiğ süt fiyatlarının 2014 Temmuz ayından bu yana 1 lira 15 kuruş olduğunu ve fiyatın değişmediğini belirtti. Bir yıllık sürede perakende süt, peynir, yoğurt gibi ürün, fabrika yemi, yonca gibi girdi fiyatları artarken, tüketici enflasyonu yüzde 7,14 iken, çiğ süt fiyatlarının değişmeden aynı kalmasının, artmamasının, üreticiyi çok olumsuz etkilediğine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: Bu ortamda çiğ süt fiyatları artmazsa, üretici üretimini sürdüremez. Ulusal Süt Konseyi nde belirlenen çiğ süt tavsiye fiyatı, Temmuz 2014 tarihinden bu yana litrede 1 lira 15 kuruş. Üstelik birçok ilde de fiyat 1 lira 15 kuruşun altında satılıyor. Her şeyin fiyatı artıyor. Çiğ süt fiyatı artmıyor. En son 24 Haziran 2015 tarihinde yapılan toplantıda, 20 kuruşluk zam talebimiz kabul edilmedi. Süt Domateste fiyat dipte Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, salçalık domateste fiyat yüzünden üreticinin perişan olduğunu bildirerek, Yapılan sözleşmede 1 kilogram salçalık domatesin alım fiyatı 25 kuruş olarak belirlenmesine rağmen, firmalar fiyatı kuruşa kadar indirdi. Bu, üreticinin emeğine saygısızlıktır, fırsatçılıktır. Firmalar, Sözleşmeli Üretim İle İlgili Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümlerine de aykırı hareket etmektedir. Ziraat Odalarımız bu haksızlığı yargıya taşıyacaktır Bayraktar, yaptığı açıklamada, toplam domates üretiminin bu yıl yüzde 5,5 artışla 12 milyon 500 bin tona ulaşmasının beklendiğini bildirdi. Şemsi Bayraktar, Sofralık domates üretiminde öne çıkan illerimiz sırasıyla Antalya, Mersin, Muğla, Tokat, Çanakkale, Bursa, Samsun, İzmir, Şanlıurfa ve Manisa dır. Salçalık domates üretiminde ise öne çıkan illerimiz sırasıyla Bursa, İzmir, Manisa, Balıkesir, Şanlıurfa ve Çanakkale dir Bayraktar, şu bilgileri verdi: Salçalık domates üretimi de bu firmalar tarafından yapılan sözleşmeli üretim kapsamında üreticilerimizce gerçekleştirilmektedir. Gelinen noktada salçalık domates üretimi yapan üreticilerimiz firmaların uyguladıkları alım politikaları yüzünden düşük fiyat nedeniyle mağdur olmaktadır. Yönetmelikte sözleşmede belirlenen ödeme planına ve şekline uygun hareket edilir hükmüne karşın, sözleşmede belirtilen fiyattan daha aşağı ürün alımı yapılmaktadır. Sanayici fiyatı düşürmek için, fire oranlarını yüksek göstererek üreticimizin üretici perişan sanayicileri, önümüzdeki süreç için de fiyatın aynı kalması gerektiğini ifade ettiler. Daha sonra 29 Temmuz daki toplantıda, Eylül ayına kadar fiyatın 1 lira 15 kuruştan devam etmesi kararı alındı ve ilan edildi. Bütün bunların sorumlusunun üretici olmadığını vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi: Üreticimiz mağdur. Bugünleri düşünerek, sütte bir müdahale kurumu kurulmasını istemiştik. Sonuçta, ısrarla, her platformda savunduğumuz taleplerimize olumlu yanıt verildi, Et ve Balık Kurumu bir müdahale kurumuna dönüştürülerek Et ve Süt Kurumu kuruldu. Hükümetten talebimiz üzerine kurulan ESK, bugünler için lazım. ESK yı süt fiyatlarına, piyasaya müdahale etmeye davet ediyorum. Aksi takdirde sektörü bir felaket bekliyor. Süt hayvanları kesime giderse, sektörde yıkım olur. Sektör çökerse, ette bugünkü fiyatları ararız. Şimdi tam zamanıdır. Üretici, ürününü bir yılı aşkın bir süredir aynı fiyata satıyor. Sanayici, stoklarım dolu, ihracat yapamıyorum, ürün satamıyorum diyor ve çiğ süt fiyatının artmasına karşı çıkıyor. Et ve Süt Kurumu piyasayı düzenlemeli. Bizim talebimizle oluşturulan Et ve Süt Kurumu, bu ortamda müdahale etmeyecekse ne zaman edecek? Piyasa, fabrikalarına fabrika katan, zincirlerine yeni halkalar eklemek isteyen üç-beş tüccarın elinde oyuncak olmamalı. mukaddes emeğini gasp etmektedir. Yine söz konusu yönetmelikte sözleşmenin bir nüshası üreticide, bir nüshası alıcıda ve bir nüshası da bakanlık il/ilçe müdürlüğünde kalacak şekilde 3 nüsha halinde düzenlenir hükmü olmasına rağmen, sözleşme örnekleri bazı firmalar tarafından üreticilerimize verilmemektedir. Firmalar üreticilere verdikleri avans miktarına denk gelecek tutardaki ürünü almakta, ürünün alınması için gerekli nakliye aracının sözleşme gereğince üreticiye göndermesi gerekirken araç yok gibi gerekçelerle ürün almamakta, üreticilerimizi ürünü ile baş başa bırakmaktadır. Sözleşme yaptığı üreticinin ürün almayıp, sözleşmesi olmayan üreticiden daha düşük fiyatla ürün almaktadır. Yönetmelikte taraflar, akdettikleri tarımsal üretim sözleşmesinde ayrıca özel hükümler de koyabilirler hükmü vardır. Bir diğer husus da üreticinin ve alıcının, sözleşmenin hüküm ve şartları ile sözleşmeye ek teşkil eden her türlü belgeyi karşı tarafın izni olmaksızın herhangi bir üçüncü şahsa vermeyeceği hükmüdür. Bu hükümler ile birlikte firmalar sözleşmeleri kendi menfaatleri doğrultusunda düzenlemektedir. Bayraktar, sözleşmelerin tek taraflı hazırlanmasının önlenmesi, üreticilerimizin hak ve menfaatlerinin korunması bakımından sözleşmelerin Ziraat Odaları marifetiyle yapılması gerektiğini belirtti.

7 12 13 AYIN KONUSU YEM BİTKİLERİ Mustafa Hepokur TZOB Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Meram Ziraat Odası Meclis Başkanı TÜRKİYE DE YEM BİTKİSİ ÜRETİMİNİN ÖNEMİ ve SORUNLARI Hayvan yemi olarak yetiştirilen yem bitkisi, toprak ve suyu muhafaza eder, ekim nöbeti içerisinde kendinden sonra gelen ürünlerin verimini artırır. Yem bitkileri, ya doğrudan doğruya kullanılır veya sonradan yedirilmek üzere hasat edilerek kurutulur veya silajı yapılır. Yem bitkileri en ucuz besin kaynağı olarak bilinir. Hayvanların mide mikroflorası için lüzumlu besin maddelerini içermenin yanında, mineral ve vitamin kaynağı olmaları nedeniyle hayvanların verim ve üreme performanslarını etkilerler. Türkiye hayvan varlığı bakımından önde gelen ülkelerden biri olmasına rağmen, hayvansal üretim bakımından altlarda yer almaktadır. İnsan beslemesi ve sağlığı için gerekli ve çok önemli kaynak olan hayvansal ürünlerin kişi başına tüketimi olması gerekenden daha düşüktür. Bu nedenle, öncelikle hayvanların çok iyi ve kaliteli yemlerle beslenerek hayvansal ürünlerin verim ve kalitesinin artırılması gerekmektedir Yem bitkileri, tarımsal üretimin ana kaynağı olan toprağın yerinde tutulmasında yani toprak ve su erozyonlarının önlenmesinde en etken silahlardan birisidir. Özellikle birer baklagil bitkisi olan yonca, korunga ve fiğ gibi yem bitkileri, havanın serbest azotunu toprağa aktararak doğal bir gübreleme yaparlar. Yem bitkileri aynı zamanda fosfor gibi toprağın derinlerinde çözünmez halde bulunan bazı besin elementlerini çözündürüp, toprağın üst tabakalarına taşırlar ve kendinden sonra gelecek ürün için hazır hale getirirler. Başka yabancı otların gelişmesine müsaade etmeyerek, ekim nöbeti sistemi (münavebe) içerisinde toprak verimliliğini artırarak kendinden sonra gelen ürünün hem verimini artırır hem de kaliteli ürünlerin üretilmesine imkân sağlarlar. Buğdaygil ve baklagil yem bol miktarda bırakmış oldukları kök ve toprak üstü artıkları ile toprağın organik madde miktarını artırarak yapısını düzeltirler. Bu durum ise, özellikle yağışı az olan yerlerde toprağın su tutma ve besin maddeleri kapasitesini artırır. Gelişmiş batı ülkelerinde yem bitkileri alanının tarım arazisi içindeki payı % dir. Biz de ise, yem bitkilerinin tarım arazileri içerisindeki % 10 luk payı çok düşük kalmaktadır. Yurdumuzda doğal yem kaynakları verimsiz ve taşıyabileceğinden fazla miktarda hayvanla aşırı şekilde otlatılmaktadır. Başta yetersiz beslenme nedeniyle hayvanlarımızın verimleri çok düşüktür. İleri gitmiş ülkelerle kıyaslandığında ülkemizde yem bitkisi ekim alanı çok azdır. İşte tüm bu problemlerin çözümü için yem bitkileri yetiştiriciliğine gereken önem verilmelidir. Hayvancılıkla uğraşan işletmelerin, hayvan besleme için kaba yemleri kendi işletmelerinde üretmeleri, kârlı bir yetiştiricilik için esastır. Geviş getiren hayvanların selülozca zengin kaba yemleri değerlendirme yetenekleri, kaliteli ve ucuz kaba yem sağlayan yem bitkileri kültürünün önemini artırmıştır. Kaba yemin bol, nitelikli ve ucuz olması, daha pahalı olan yoğun yemlerin kullanımını azaltmakta ve işletmelerde ekonomik kazanç sağlamaktadır. Dolayısıyla yem bitkisi, hayvancılığın vazgeçilmez ihtiyaçlarından birisidir. Ekonomik bir hayvancılık için; hayvanlarımızın yeterli beslenmesi, kaba yem açığının giderilmesi ve mevcut çayır ve meralarımızdan hayvan baskısının azaltılması için yem bitkileri tarımının geliştirilmesi zorunludur. Bunun için, çiftçilerin yem bitkisi üretiminden elde edeceği gelirin artırılması gerekir. Eğer bunu sağlayabilirsek, hayvancılık karlı bir hale gelecektir ve yem bitkisi ekim alanları ve üretimi artacaktır. Yem bitkileri üretiminin en önemli sorunu yeterli ve kaliteli tohumluk temininde yaşanan sıkıntılar olarak görülmektedir. Üreticilerin sertifikalı tohumluk kullanımı özendirilmelidir. Tohumluk darboğazının aşılması için kısa ve uzun vadeli planlamalar yapılmalıdır. Mekanizasyonun yaygınlaştırılması, yem bitkileri üretiminde önemlidir. Özellikle silaj tekniğinin yaygınlaşabilmesi için silaj makinesi kullanımı şarttır. Suyun önemine binaen, sulama sistemlerinin de uygun şekilde planlanması gerekir. Yem bitkileri üretiminde geleneksel yetiştirme yöntemleri terk edilmelidir. Tohum yatağının hazırlanmasından ürünlerin depolanmasına kadar yapılması gereken doğru uygulamalar üreticilerimize öğretilmelidir. Genellikle üreticilerimiz tohum yatağı hazırlığına gereken özeni göstermemektedirler. Yem bitkilerinin tohumları küçük, fide gelişmeleri zayıftır. Bu yüzden ekim yapılacak tohum yatağının diğer kültür bitkilerine göre daha iyi hazırlanması gerekir. Ülkemizde yem bitkileri için gübre kullanımının artırılması ve bilinçli kullanılması gereklidir. Yem bitkileri üretiminde, yabancı ot istilası önemlidir. Üreticiler bu konuya gerekli hassasiyeti göstermelidir. Yabancı otlar hem verim ve kalite düşmekte hem de tesisin ömrünü kısaltmaktadır. Yabancı otlara karşı temiz bir tohum yatağı hazırlamalı ve temiz tohum kullanılmalıdır. Sulanabilen tarlalarda sulama dengeli ve kontrollü yapılmalı, verimin ve ot kalitesinin yükselmesi için gerekli miktarda su, ihtiyaç duyulan devrede verilmelidir. Ot veriminin daha fazla olması için biçimler geciktirilmemeli, verimin yanında besleme değerinin de dikkate alınarak biçimin yapılması gerekir. Yem bitkilerinin hasadından elde edilen otlar uygun şartlarda depo edilmelidir. Otlar balyalanmalı ve uygun olmayan çevre şartlarından korunmalıdır. Üreticiler yem bitkileri üretimi konusunda eğitilmeli ve bilinçlendirilmelidir. Mesut Akdamar Çayır, Mera ve Yem Bitkileri Daire Başkanlığı Başkan Koray Albayrak Çayır, Mera ve Yem Bitkileri Daire Başkanlığı Birim Koordinatör Vekili Kağan Tan Çayır, Mera ve Yem Bitkileri Daire Başkanlığı Ziraat Yüksek Mühendisi Yem bitkileri desteklemeleri kaba yem ihtiyacını karşılamak, meralar üzerindeki aşırı otlatma baskısını azaltmak, silaj yapımını yaygınlaştırmak ve yıl boyunca yeşil yem zincirini oluşturmak amacı doğrultusunda 2000 yılında başlatılmıştır. Yem Bitkileri desteklemeleri uygulama esaslarının belirlendiği tebliğ ile birlikte yonca, korunga, fiğ, macar fiğ, burçak, mürdümük, sorgum, sudan otu, sorgum-sudan otu melezi, yem bezelyesi, yem baklası, İskenderiye üçgülü, silajlık mısır, hayvan pancarı, yem şalgamı ile fiğ karışımları ve yapay çayır mera tesisleri destekleme kapsamında değerlendirilmiştir. Ayrıca yukarıda sayılan tek yıllık yem bitkilerinden yapılan silajlarda destekleme ödemesi verilmektedir. Desteklemeler ekiliş alanına ve kaba yem üretiminin artmasında çok etkili olmuştur. Ülkemizde genel yem bitkisi ekiliş alanı 2000 yılında 1,1 milyon hektar İhsan Aslan İl Müdürü - Sivas İl Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü BİTKİSEL ÜRETİM GENEL MÜDÜRLÜĞÜ YEM BİTKİLERİ ÜRETİM VE DESTEKLEMELERİ iken 2014 yılında yaklaşık 2,6 milyon hektara çıkmış olup, dane mısır hariç ekim alanımız ise yaklaşık 1,9 milyon hektardır. Bakanlığımızca desteklenen yem bitkileri ekiliş alanı 2000 yılında hektar iken 2014 yılında bu rakam hektara ulaşmıştır. Kaliteli kaba yem üretimimiz 2000 yılında toplam 33,4 milyon ton iken 2014 yılında üretimimiz 59,3 milyon tona çıkmıştır yılından günümüze kadar yem bitkileri desteklemeleri kapsamında yaklaşık 2,6 milyon çiftçiye 3,7 milyar TL ödeme yapılmıştır Kaba yem ihtiyacının hesaplanması büyük baş hayvan birimi (BBHB) üzerinden hesaplanmaktadır. BBHB ülke hayvan sayının, 500 kg canlı ağırlığa sahip kültür ırkı süt ineğine çevrilerek ifade edilen şekli olup, 2014 yılı hayvan varlığımıza göre yaklaşık 13,9 milyon baş BBHB ülkemizde mevcuttur. Bir hayvanın günlük kuru kaba yem ihtiyacı canlı ağırlığının %2,5 u olacak şekilde belirlenmektedir. Buna göre 1 BBHB nin günlük kuru kaba yem ihtiyacı ve ülke kuru kaba yem toplam ihtiyacı aşağıda hesaplanmıştır. Ülkemizde hayvan varlığımızın toplam yıllık kaba yem ihtiyacı yukarıda hesaplandığı üzere yaklaşık 63,4 milyon ton civarındadır. Belirlenen bu ihtiyacın 2014 yılı verilerine göre 59,3 milyon tonu karşılanabilmektedir. Üretilen kaliteli kaba yemin 14 milyon tonu çayır meradan, 11,7 milyon tonu yem bitkilerinden, 18,6 milyon tonu silaj yapımından, 5 milyon tonu ise bahçe içi otlaklardan temin edilmektedir. Ayrıca ülkemizde yıllık olarak yaklaşık 10 milyon ton sap saman anızı hayvancılıkta kullanılmaktadır. Hayvancılığımızın kaliteli kaba yem açığının kapatılabilmesi için silaj yapımının yaygınlaştırılması ve her yıl artan KORUNGA YETİŞTİRİCİLİĞİ Uzun ömürlü, çok yıllık, kurağa ve özellikle soğuğa dayanıklı bir yem bitkisidir. Kıraç koşullar altında yem üretimi amacıyla yetiştirilebilecek en iyi bitkilerden birisidir. Her cins hayvana körpe iken biçilir biçilmez verilebilir. Hayvanların karnını şişirmez. Oldukça gelişmiş bir kök sistemine sahiptir. Bakteriler yardımıyla köklerde beliren yumrular toprağı Azot bakımından zenginleştirir. 3 yıllık korunganın toprakta bıraktığı Azot, 69 kg/da Amonyum Nitrat (%20 lik) gübresine eşdeğerdir. Fazla miktarda nektar (bal özü) verdiğinden arılar için önemli bir besin kaynağıdır. Korunga fakir, kuru ve kalkerli topraklarda yetişebilir. En iyi gelişmesini derin yapılı, gevşek ve kireçli topraklarda gösterir. Korunga ekim yılında yavaş yavaş geliştiği için, yabancı otlardan temizlenmiş, keseksiz düz ve iyi bastırılmış bir tohum yatağı ister. Bunun için tarla sonbaharda pullukla derince (25-35 cm) sürülür. Ekim öncesi kazayağı ve diskharrow ile toprak çift yönlü işlenir. Tırmık veya sürgü çekilerek tohum yatağı hazırlanır. En iyi ekim zamanı erken ilkbahardır. İlk yıl tohumlar çimlenir, fideler gelişip toprağa tutunur. Yazın ürün alınamaz. Ancak gelişmesini tamamladıktan sonra ertesi yıl biçime gelir. Kışı soğuk olan bölgelerimizde genç fideler kışa dayanamayacağı için, sonbahar ekiminden iyi bir sonuç alınamaz. Korunga tohumu canlılığını en çok 3 sene koruduğundan taze tohumluk kullanılmalıdır. Ot üretimi için yapılan serpme ekimlerde dekara kg, mibzer ile 6-8 kg tohum yeterlidir. Mibzer ile ekimde, sıra arası cm, ekim derinliği 5-7 cm olmalıdır. ihtiyaca oranla ekiliş alanlarının da arttırılması ile yem bitkileri üretiminin gerçekleştirilmesi hedeflenmiştir. Yem bitkileri desteklemeleri sayesinde bu açığın kapatılabilmesi planlanmaktadır. Yem bitkileri desteklemeleri tarihli ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 2015/7495 sayılı 2015 Yılında Yapılacak Tarımsal Desteklemelere İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı ve bu kararın uygulama esaslarını belirleyen tarihli ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanan Bitkisel Üretime Destekleme Ödemesi Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No: 2015/21) kapsamında yürütülmektedir. Yem bitkileri üretimi destekleme birim fiyatları ise artan ekiliş maliyetleri göz önünde bulundurularak her yıl yeniden hesaplanmaktadır. Ekiliş alanlarının arttırılması amacı doğrultusunda 2015 yılında yem bitkileri destekleme uygulamalarında patates siğili hastalığı görülen bulaşık alanlarda ve güvenlik kuşağında yem bitkisi ekilişlerine ek olarak %50 prim desteği verilecektir. Sonuç olarak; ülkemiz tarımının gelişmesinde yem bitkilerinin çok önemli rolleri vardır. Nitekim bir ülke de yem bitkisi üretimi yeterli düzeyde değil ise ekonomik olarak küçükbaş ve büyükbaş hayvancılık yapmak imkânsız görülmektedir. Ülke hayvancılığının gelişebilmesi de ancak üretimde en pahalı girdi olan yemi ucuza temin etmek ve yem bitkisi ekim alanlarının ekiliş oranının arttırılması ile mümkündür yılında başlayan ve günümüze kadar gelen Yem Bitkileri Üretimi Desteklemeleri ülke hayvancılığımızın kaliteli kaba yem açığının kapatılması ve ihtiyacımız olan kaliteli kaba yem üretiminin karşılanması için çok etkili olmuş olup, yıl boyunca yeşil yem zincirinin tedarik edilmesine büyük katkı sağlamıştır. Kendine katlanma gücü çok az olan korunga, aynı yere yıl geçmeden ekilmemelidir. Korunga topraktan fazla miktarda kireç, fosfor ve potasyum almaktadır. Ancak topraktaki besin maddelerinden yararlanma gücü yüksek olduğundan gübreye fazla ihtiyaç duyulmamaktadır. Ekim ile birlikte dekara 12 kg DAP veya TSP ile birlikte 10 kg Amonyum Sülfat veya Amonyum Nitrat verilmelidir. Korunga ekildiği yıl yavaş gelişir ve yabancı otlardan etkilenir. İlk yılda yabancı ot çok ise biçilerek yabancı otun etkisi azaltılabilir. Daha sonra iyice tutunup kök salan korunga kendini kurtarır. İlk yıl yalnızca temizlik amacı ile bir kez biçilebilir. İkinci yıl ilk gelişme biçilmeli, ikinci gelişme hafifçe otlatılmalıdır. Korunga, salkımların ortasındaki çiçeklerin çoğu açtığında ot için biçilmelidir.

8 Şerafettin Çakal Doğu Anadolu Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Enstitü Müdürü Mısır yüksek enerji içeren sindirimi iyi olan ve birim alandan daha yüksek verim alındığı için nispeten daha ucuz olan bir yem kaynağıdır. Bu özelliklerinden dolayı hayvan beslemede önemli bir yer tutmaktadır. Silajlık mısır çeşidi yüksek verimi, yetiştirme sürecinden hasada kadar geçen sürede yüksek oranda yeşil ot verimi, enerji kaynağı olan iyi tane verimi, nispeten daha yüksek ekim normuna dayanıklılık amacı için seçilirler. Seçilen çeşitler yatmaya, kök ve gövde çürüklüğü hastalıklarına ve ekimi yapılan bölgedeki yaygın hastalıklara dayanıklı olmalıdırlar. Daima sertifikalı tohum kullanılması tercih edilmelidir Ekim zamanı; herhangi bir bölgede yetiştirme sezonu en erken ekim tarihi ve en geç hasat tarihleri tarafından belirlenir. En erken ekim tarihi tamamen YONCANIN ÖNEMİ VE YETİŞTİRİCİLİĞİ Günümüzde de tarım arazilerimizde en fazla yetiştiriciliği yapılan yem bitkisi yoncadır. Yoncada da yüksek verimli ve kaliteli ürün alabilmek için bölge şartlarına uygun tescilli çeşitler ve sertifikalı tohumluklar kullanılmalıdır. Çeşitler arasında iklim istekleri yönünden bazı farklılıklar bulunmakla birlikte, genellikle ılık ve nemli yerlerde iyi gelişirler. Bol ışıklı, gelişme dönemi uzun olan serin bölgelerde performansı yüksektir. Yıllık yağışın mm olduğu yerlerde sulanmadan yetiştirilebilir. Yonca, toprak yönünden fazla seçici değildir. Ancak derin, verimli, sulanabilir, iyi drenajlı ve nötr (ph:7) ve tuzlu olmayan (tuza orta derecede dayanır) topraklarda iyi gelişir. Tohumlarının küçük olması nedeniyle, yonca ekilecek tarla çok iyi hazırlanmalıdır. Ağır topraklara çiftlik gübresi uygulanmalıdır. Yonca derin köklü bir bitkidir. Toprağa, sonbaharda derin bir sürüm ve ilkbaharda yüzeysel bir sürüm yapılmalıdır. Toprağın üst tabakası yeterince ufalanmış, düzeltilmiş ve bastırılmış olmalıdır. Ekilecek tohum miktarı serpme ekim yapıldığında ot üretimi için 4-5 kilo; tohum üretimi için 3 kilo olmaktadır. Soğuk kış şartlarının hakim olduğu bölgemizde yoncanın erken ilkbaharda etkili yağışlardan önce ekilmesi uygundur. Tesis yılında çimlendikten sonraki gelişimi çok yavaş olduğu için bunu teşvik amacıyla ekimle birlikte etken madde olarak 4-5 kg/da N (%26 lık amonyum nitrattan kg/da veya DAP gübresinden 25 kg/da) verilmelidir. Fosforlu gübrelemeye olumlu tepki veren yoncaya tesis yılı ve diğer yıllarda yaklaşık olarak 8-10 kg/da P2O5 e denk gelecek şekilde kg/da TSP gübresi verilmelidir. Kaliteli ve istenen miktarda ot alabilmek için biçim zamanı önemlidir. Erken biçimlerde ot kalitesi yüksek olmasına rağmen ot verimi düşük; geç biçimlerde ise ot verimi yüksek fakat ot kalitesi düşük olmaktadır. Derin biçimlerde yoncanın sürmesi zorlaştığı için bir sonraki biçimdeki ot miktarı düşecek ve sürekli derin biçimler yoncanın ömrünü de azaltacaktır. Biçimin parmaklı makinelerle yapılması tavsiye edilmektedir. Yonca kurağa dayanıklı olmasına rağmen sulandığı zaman verimi büyük oranda artar. Sulu şartlarda yonca her biçimde 7-10 gün arayla en az iki defa sulanmalı ve biçimden 7-9 gün önce sulama kesilmelidir. Antraknoz, mildyö, külleme, rastık, leke hastalıkları, kök çürüklüğü ve solgunluk yoncada en fazla toprak sıcaklığına ve mısır ürünün erken gelişme zamanındaki son donlara bağımlıdır. En geç hasat tarihi ise mısırdan sonra ekilecek kışlık ürüne ve iklim olaylarından (aşırı yağış, ilk donların zamanı gibi) meydana gelebilecek hasadın yapılamama riskine bağımlıdır. Toprak hazırlığı; mısır az toprak işleme veya normal toprak hazırlığı ile ekim yapılabilir. Normal toprak işlemede derin sürüm ile disk ve yedi ayak geçilerek köklerin derine işlemesine izin verilmelidir Ekim normu; silajlık mısır ekiminde dekara 8-9 adet bitki hedeflenir Ekim normu olarak sıra arası mesafe 70 cm. sıra üzeri ise minimum cm olmalıdır. Gübreleme ihtiyacı; Gübreleme birkaç şekilde uygulanabilir. Ekim ile birlikte, ekim sonrası bitki yanına veya fertigasyon ile verilebilir. Gübreleme zamanı; mısır bitkisi büyüme dönemi süresince bitki besin elementlerini kullanır bununla birlikte en yüksek kullanım zamanı bitkinin en hızlı büyüdüğü 45 cm yükseklikten başlayarak tane doldurma dönemi zamanıdır. Genel uygulama olarak ihtiyaç duyulan gübrenin yarısı ekim ile birlikte pulluk veya diskaro altına veya kompoze gübreleri olarak verilir. Diğer kısmı üre veya amomyum nitrat şeklinde bitkinin 6-8 inci yaprak zamanında bitkinin yanına banda verilir. Bu temel besin elementlerinin yanında çinko, sülfür ve magnezyum mısır bitkisi yetiştiriciliğinde önemli iz minerallerdir. Yabancı ot ve zararlı mücadelesi; Yabancı otlar ile kimyasal yolla mücadele etmek için ekim öncesi, çıkış öncesi ve çıkış sonrası yabancı ot ilaçları mevcuttur. Ekim sistemi de göz önüne alınarak görülen hastalıklardır. Yonca hastalıları ile mücadelede dayanıklı çeşit kullanmak ve biçim zamanını iyi ayarlamak en iyi tedbirlerdir. Yoncada zarar yapan en önemli böcek yonca hortumlu böceğidir. Yoncaya sonbaharda yeterli fosforlu gübre uygulamak, son biçimi 10 cm. yüksekten yapmak ve ilkbaharda kurtçuklar faaliyete geçmeden önce yoncalığı biçmek mücadelede etkili yöntemlerdir. Yonca tarlalarında görülen en tehlikeli yabancı ot küsküttür. Küskütle mücadelede bulaşmasını önlemek için sertifikalı tohum kullanmak, bulaşık tarlalarda kullanılmış alet ve ekipmanları temizlemek, bulaşık tarlalardan gelen sulama suyunu kullanmamak ve ahır gübresini iyice olgunlaştıktan sonra tarlaya atmak gerekir. SİLAJLIK MISIR YETİŞTİRİCİLİĞİ Dr. Hüseyin Özpınar, Okan Çakır Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü konu uzmanlarına danışarak yabancı ot ilacı seçimi ve kullanımı yapılmalıdır. Çıkış sonrasında sonra ilk haftalarda kök zararlılarına karşı kontroller yapılmalıdır. Sulama; mısır yüksek verimi (tane ve toplam yeşil ot) nedeni ile yüksek miktarda suya ihtiyacı vardır. Yaklaşık mm su istemektedir. Mısır bitkisinin en önemli kritik sulama zamanı bitkilerin tepe püskülü çıkarmadan öncesi ve sonrası iki-üç haftalık zamanıdır çünkü mısır bitkisinin ihtiyacı olan suyun yaklaşık % 70 i bu periyotta kullanılır. Eğer herhangi bir su kısıtlaması varsa suyun bu dönemlerde daha fazla kullanılması yerinde bir tercih olur. Hasat zamanı; silajlık mısır yetiştiriciliğinde silaj kalitesini en çok etkileyen hasat zamanını tayin etmenin pratik şekli süt olum çizgisini kontrol etmektir. Süt çizgisi tanenin üzerinden nişasta birikimi ile oluşmaya başlayan koyu sarı bölgedir. Buharkent Ziraat Odası Başkanı Naim Özdamar, incirin en büyük sorununun jeotermal olduğunu ifade ederek, zeytinde olduğu gibi incirin de koruma altına alınmasını istedi. Ülke ekonomisine sağladığı dövizle ülkenin önemli ihraç ürünleri arasında yer alan incirin son yıllarda jeotermal tehlikesiyle karşı kaldığını belirten Başkan Özdamar, incir sökümlerine de izin verilememesi gerektiğini bildirdi. İncirde yasal zeminin bulunmadığından dolayı istenilen kalitenin yakalanamadığını kaydeden Özdamar, şunları söyledi: İncirin kalitesi ileklemeden başlar. İlk adım olan ilekleme için hiçbir mevzuat bulunmuyor. İleklerin bazılarında bulunan hastalığın incire bulaşmasını engellemek için ilek üretenler bir üretici birliği çatısı altında toplanıp kendi iç denetimlerini sağlayabilirler. İlek üreticisi ÇİFTÇİ İNCİRDE KORUMA İSTİYOR yasa ve yönetmelik çerçevesinde denetlenmeli, ilek pazarlanması ayrı bir zemine oturtulmalı, her eline çuval ve sepet alanın ilek satması engellenmeli, sertifikasız ilekçilerin piyasada yer alması önlenmelidir. Buharkent te erken olgunlaştırıcılarının önüne geçmek için yıllardır mücadele verdik ve bunu da başardık. Bu sene bizim tetkiklerimize göre etapon kullanımı yok. Jeotermalin incir başta olmak üzere birçok ürüne zarar verdiğini savunan Özdamar, İncirimizin en büyük tehlikesi ahtopat gibi incir alanlarımızın işgal eden bu jeotermal tehlikesidir. İncir için ekolojik üstünlük sınıfında bir ürün olarak tescili lazım. Aynen zeytinde olduğu gibi 3573 sayılı kanunla incirin de korunması gerekir. İncir sökümünün engellemesi gerekiyor ve incir sökümü için Tarım Müdürlüklerinin ve Ziraat Odalarının görüşü olmadan incir sökümüne izin verilmemelidir ANIZ YAKMAYIN UYARISI Sorgun Ziraat Odası Başkanı Hacı Tuzlacık, anız yakmanın toprağın doğal yapısına ve verimliliğine zarar verirken, çevre için de büyük tehlike oluşturduğunu söyledi. Tuzlacık, çiftçilere anız yakmamaları konusunda uyarılarda bulundu. Hasat sonrası yakılan anızların toprağa büyük ölçekte zarar verdiğini belirten Tuzlacık, çiftçilerin anız yakma alışkanlıklarından vazgeçmesi gerektiğini kaydetti. Anız yangınlarının büyük zararlara sebep olduğunu ifade eden Tuzlacık, "Anız yakmak hem toprağın doğal yapısına hem verimliliğine zarar verirken, çevre için de büyük tehlike oluşturmaktadır. Çiftçilerimizden isteğimiz lütfen hasat sonrası anız yakmasınlar. Hasat sonrası geriye kalan ürün sapları toprağın verimliğini de olumlu yönde etkilemektedir. Bu yüzden çiftçilere tekrar tekrar çağrım şudur ki, toprağı korumak, verimliliğini artırmak için anız yakmasınlar. Bu yöndeki uyarılara lütfen kulak versinler" diye konuştu. BEBEK MEYVE ORMANINDA İNCELEME Bolu Ziraat Odası Başkanı Hakkı Fidan, yönetim kurulu ve meclis üyeleriyle birlikte Bolu Belediyesi tarafından oluşturulan bebek meyve ormanında incelemelerde bulundu. Bebek Meyve Ormanı ile ilgili bilgiler veren Belediye Başkan Yardımcısı Emine Davarcıoğlu, şunları söyledi: Yeni doğan bebekler için bir çalışma yapmak ve bunun da kalıcı olmasını istiyorduk. Yaptığımız çalışmalar neticesinde şu anda her doğan bebeğimize bir fidan dikiyoruz. Bu meyveleri diktiğimiz zaman aralar çok boş kalıyordu. Örnek olması bakımından ve hiçbir ticari amaç gütmeden Bolu da yetiştirilen domates, kabak, biber gibi ürünlerin tohumlarını bularak bunları da üretmeye başladık. Ardından karpuz olur mu, dedik. Bildiğiniz gibi sıcak iklim gerekiyor. Ama karpuzlar yetişti. Ayçiçeği yetiştiriyoruz. Bunun yanı sıra fidanlığımızda Bolu ya ait endemik bitkilerin hepsini yetiştirmeye çalışıyoruz. Üniversiteyle bir projemiz var. Doktora seviyesinde öğrenim yapan öğrenciler bunları araştırıyor. Şu an 25 e kadar ulaştılar. Sizlerin de deneyimlerinizden ve bilgilerinizden faydalanmak istiyoruz. Ziraat Odası Başkanı Hakkı Fidan da yaptığı konuşmada Yönetim kurulu ve meclis üyelerimizde yaptığımız toplantı sonrasında Bebek Meyve Ormanını incelemek istedik. Sayın Başkanımız beni buraya getirip bilgilendirmişti. Bende Ziraat Odası olarak tüm üyelerimiz burayı görmesini istedim. Buranın yapımında emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum YENI HIZMET BINASI AÇILDI Çaycuma Ziraat Odası yeni hizmet binası törenle açıldı. Ziraat Odası Başkanı Rıza Çapkın, açılışta yaptığı konuşmada, daha önceki hizmet binasının küçük ve yetersiz kaldığını, hizmete elverişli olmadığını söyledi. Odanın eski hizmet binasında görev yapan yöneticilere teşekkür ettiğini ifade eden Çapkın, şöyle konuştu: "Çaycuma Ziraat Odamız tarıma ve çiftçilerimize daha iyi hizmet sunabilmesi için odamıza yeni bir yer tahsis edildi. Burada yapacağımız çalışmalarla çiftçiliğin daha iyi bir şekilde gelişimini sağlamayı düşünüyoruz. Yeni binamızda hazırladığımız konferans salonunda çiftçilerimize tarımla ilgili seminerler düzenleyeceğiz. Şimdiden yeni hizmet binamızın çiftçilerimize hayırlı olmasını temenni ediyorum" Konuşmaların ardından çok sayıda davetlinin katıldığı törenle yeni bina hizmete açıldı.

9 16 İmtiyaz Sahibi TZOB Adına Nejat Gamzeli Genel Yayın Müdürü Bekir Şinasi Özdemir Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ebru Mine Esen Yayın Kurulu M. Hikmet Yavuzyiğit Metin Türkyılmaz Ömer Kaya Dr. M. Fethi Güven Hasan Hüseyin Coşkun Prof. Dr. Mevhibe Albayrak Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu Prof. Dr. Erdoğan Güneş Dr. Özden Hiçbirol Yayın Türü Yaygın Süreli Yayın Yönetim Yeri Türkiye Ziraat Odaları Birliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü GMK Bulvarı No: 25 Demirtepe/ANKARA Tel: (Pbx) Fax: Foto Muhabiri Mahmut Öksüz Grafik Tasarım Ali Altınok Baskı Dorukkaya Matbaacılık Yayıncılık Reklamcılık Madencilik Enerji ve İnşaat A.Ş. Macun Mahallesi 195. Cadde No: 2 Yenimahalle - ANKARA Tel: Basım Tarihi Dağıtım MNG Kargo Türkiye Ziraat Odaları Birliği aylık yayını basın ahlak kurallarına uymayı taahhüt eder. Yayımlanan yazıların sorumlulukları sahiplerine ait olup, Birliğimiz görüşlerini yansıtmamaktadır. Dergide yayımlanan yazılar, kaynak gösterilmek koşuluyla, diğer yayın organlarında yayımlanabilir. Gönderilen yazılar iade edilmez.