T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ"

Transkript

1 T.C. SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ GEYİK ELMASI (Sorbus umbellata (Desf.) Fritsch. var. umbellata) NDA FARKLI TOPLAMA ZAMANLARININ, YÜKSELTİ VE BAKI NIN UÇUCU YAĞ İÇERİĞİ VE UÇUCU YAĞ BİLEŞENLERİ ÜZERİNE ETKİSİ Serhat ERBAŞ Danışman: Yrd. Doç. Dr. Hüseyin FAKİR YÜKSEK LİSANS TEZİ ORMAN MÜHENDİSLİĞİ ANABİLİM DALI ISPARTA 2010

2 İÇİNDEKİLER Sayfa İÇİNDEKİLER. i ÖZET iii ABSTRACT... v TEŞEKKÜR... vii ŞEKİLLER DİZİNİ viii ÇİZELGELER DİZİNİ..... x SİMGELER... xi 1. GİRİŞ KAYNAK ÖZETLERİ Uçucu yağlar Uçucu yağların etkileri Uçucu yağların topoğrafik koşullara göre değişimi MATERYAL VE YÖNTEM Araştırma Alanlarının Yetişme Ortamı Özellikleri Gölcük Tabiat Parkı nın yetişme ortamı özellikleri Coğrafi konum Jeolojik yapı Toprak özellikleri İklim özellikleri Yukarı Gökdere (Eğirdir) nin yetişme ortamı özellikleri Mevki ve yeryüzü şekli İklim özellikleri Anakaya ve toprak özellikleri Bitki örtüsü Tota Dağı (Sütçüler) nın yetişme ortamı özellikleri Coğrafi konum Jeolojik yapı Toprak özellikleri İklim özellikleri i

3 Bitki coğrafyası yönünden durumu Materyal Yöntem Arazi çalışmaları Laboratuar çalışmaları Uçucu yağ analizleri Destilasyon (Damıtma) işlemleri GC-MS Analizi ARAŞTIRMA BULGULARI TARTIŞMA VE SONUÇ KAYNAKLAR ÖZGEÇMİŞ ii

4 ÖZET Yüksek Lisans Tezi GEYİK ELMASI (SORBUS UMBELLATA (DESF.) FRİTSCH. VAR. UMBELLATA) NDA FARKLI TOPLAMA ZAMANLARININ, YÜKSELTİ VE BAKI NIN UÇUCU YAĞ İÇERİĞİ VE UÇUCU YAĞ BİLEŞENLERİ ÜZERİNE ETKİSİ Serhat ERBAŞ Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Orman Mühendisliği Anabilim Dalı Danışman: Yrd. Doç. Dr. Hüseyin FAKİR Tıbbi ve aromatik bitkiler dünyada önemini ve popülaritesini gittikçe arttıran ürün gruplarının başında gelmektedir. Bu bitkiler başta ilaç, gıda, kozmetik ve parfüm olmak üzere pek çok endüstriyel alanda yaygın bir şekilde kullanılmaya başlamıştır. Tıbbi ve aromatik bitkiler grubunda özellikle uçucu yağ zengini olanların ayrı bir önemi bulunmaktadır. Uçucu yağlar (esanslar, eterik yağlar) ve bunların aromatik ekstreleri koku ve tat endüstrileri tarafından parfüm, gıda katkıları, temizlik ürünleri, kozmetik ve ilaçların tertibinde, aroma-kimyasalların kaynağı olarak ya da doğala özdeş ve yarı sentetik yararlı aroma kimyasallarının sentez başlangıç maddesi olarak yaygın şekilde kullanılmaktadır. Geyik elması (Sorbus spp.) bitkisi Rosaceae familyasının değerli bir türü olup tıbbi değeriyle öne çıkan bir tür olarak bilinmektedir. Türkiye deki doğal olarak yayılış yapan 12 Sorbus spp. (17 takson) türünden biri olan Sorbus umbellata (Desf.) Fritsch. var. umbellata türü Isparta yöresinde de yetişmekte olan tıbbi bir bitki olup ve yetiştiği yöre halkı tarafından doğal çay olarak içilmektedir. Bu bitkinin içeriğinde tanen, sorbitan asidi (altı değerli alkol), elma asidi, limon asidi, kehribar asidi, tartarik asit, sorbin asidi, C vitamini, amygdalin, uçucu yağlar ve renk maddesi olarak anthocyan bulunmaktadır. Yöre halkı şeker ve kalp hastalıklarına iyi geldiği düşüncesiyle kullanmaktadır. Ayrıca bu bitki aktarlar tarafından da toplanıp ticareti yapılmaktadır. Ancak bu bitkinin toplama zamanı, hangi aylarda tıbbi bileşenlerinin etkili seviyeye ulaştığı ve hangi bakılardan toplanması gerektiği ile ilgili bir iii

5 belirsizlik vardır. Geyik elması bitkisinin uçucu yağ bileşenleri ile ilgili bir çalışma da yapılamamıştır. Bu tez kapsamında yöre halkı tarafından sıkça toplanan geyik elması (Sorbus umbellata var. umbellata) bitkisi Isparta da Gölcük Tabiat Parkı, Tota Dağı ve Eğirdir (Yukarıgökdere) bölgelerinden farklı bakı, toplama zamanı ve yükseltilerden toplanıp uçucu yağları çıkarılmış ve uçucu yağ bileşenlerine bakılmıştır. Çalışma sonucunda geyik elması bitkisinde yüksek uçucu yağ içeriği ve kalitesi için özellikle uygun toplama zamanı, yükselti ve bakı belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Sorbus umbellata var. umbellata, geyik elması, uçucu yağ içeriği ve kompozisyonu, toplama zamanı, yükselti, bakı. 2010, 63 sayfa iv

6 ABSTRACT M.Sc. Thesis THE EFFECTS OF DIFFERENT HARVEST DATES, ALTITUDE AND ASPECT ON ESSENTIAL OIL CONTENT AND ESSENTIAL OIL COMPOSITION IN SORBUS UMBELLATA (DESF.) FRITSCH. VAR. UMBELLATA Serhat ERBAŞ Süleyman Demirel University Graduate School of Applied and Natural Sciences Department of Forestry Engineering Supervisor: Yrd. Doç. Dr. Hüseyin FAKİR Use up medicine and aromatic plants continually increasing due to its important and popularity in the world. These plants commonly start to use for many of the industrial aims such as drug, food and cosmetic. Medicine and aromatic plants contained volatile oil especially significant in this plant. Volatile oil and its aromatic extract is used produce of perfumes, food additives, cleaning materials, cosmetics and drug or as source of aroma-chemical by perfume and food industry. Sorb apple is genus of the Rosaceae which has medicine value. Sorbus umbellata (Desf.) Fritsch. var. umbellata is naturally one of the 12 species (17 taxa) growing in Turkey which is growing in Isparta region and use up as herbal tea by people in there. This plant contains tannin, sorbitan acid, malic acid, lemon acid, amber acid, tartaric acid, sorbin acid, vitamin C, amygdalin, essential oil and material of colour so people especially is believe that plant use up for treating diabetes and hearts ailments. Moreover this plant is commerced which is gathering by Herbalist. There is unclear points about harvesting time, the exact month when medicinal compositions reach effective and suitable aspect for collecting. There are limited researches on volatile oil composition of Sorb apple. This study sorb apple which was picked frequently by people of region was picked from different aspect, harvest time and altitude and were happened essential oil and content of essential oil was examined in Gölcük Nature Park, Tota Mountain and v

7 Upper Gökdere (Isparta) region. So the most suitable harvest time, altitude and aspect were determined the highest content of essential oil and quality of essential oil. Key Words: Sorbus umbellata var. umbellata, sorp apple, essential oil content and composition, harvest date, altitude, aspect. 2010, 63 pages vi

8 TEŞEKKÜR Bu tez çalışması sırasında bilimsel ve manevi katkılarından dolayı değerli Danışman Hocam Yrd. Doç. Dr. Hüseyin FAKİR e en içten teşekkürlerimi sunarım. Tez çalışmamdaki istatistiksel değerlendirmeler ve yorumlarından dolayı Yrd. Doç. Dr. Samim YAŞAR a teşekkür ederim. Ayrıca laboratuar çalışmalarımın yönlendirilmesinde tecrübelerini esirgemeyen Arş. Gör. Sabri ERBAŞ a da teşekkürlerimi sunarım. Arazi çalışmalarında bana destek olan Orman Yüksek Mühendisi Muhterem Nur GÜRDAL a, Orman Mühendisi Süleyman YILDIZ a, ve Isparta Orman Bölge Müdür Yardımcısı Adnan YILMAZTÜRK e teşekkürü bir borç bilirim. Bana desteklerini hiç esirgemeyen aileme teşekkürlerimi sunarım YL 09 No`lu Proje ile tezimi maddi olarak destekleyen Süleyman Demirel Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Yönetim Birimi Başkanlığı na teşekkür ederim. Serhat ERBAŞ ISPARTA, 2010 vii

9 ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 1.1. Sorbus umbellata var. umbellata nın arazideki genel görünümü... 6 Şekil 1.2. Sorbus umbellata var. umbellata nın yaprak ve meyvesi... 6 Şekil 1.3. Sorbus umbellata var. umbellata nın olgunlaşmamış yaprak ve meyvesi. 7 Şekil 1.4. Sorbus umbellata var. umbellata nın çalılaşmış gövdesi... 7 Şekil 1.5. Sorbus umbellata var. umbellata nın gövdesi... 8 Şekil 1.6. Sorbus umbellata var. umbellata nın olgun yaprakları... 8 Şekil 1.7. Sorbus umbellata var. umbellata nın olgunlaşmış meyveleri... 9 Şekil 1.8. Sorbus umbellata var. umbellata nın meyveli sürgünü... 9 Şekil 2.1. Bir kekik türünde elektron mikroskobunda görülen ve salgı 13 tüylerinin ucunda bulunan uçucu yağ keseleri (salgı cepleri)... Şekil 3.1. Çalışma alanının mevki haritası ve örnek alınan noktalar Şekil 3.2. Gölcük Tabiat Parkı ndan bir görünüm Şekil 3.3. Gölcük Tabiat Parkı ndan bir görünüm Şekil 3.4. Gölcük Tabiat Parkı nın hava fotoğrafında görünümü Şekil 3.5. Thornthwaite yöntemine göre Isparta nın su bilançosu diyagramı Şekil 3.6. Kasnak Meşesi Tabiatı Koruma Alanı (Yukarıgökdere) ndan bir 29 görünüm... Şekil 3.7. Thornthwaite yöntemine göre Eğidir in su bilançosu diyagramı Şekil 3.8. Yukarıgökdere de Sorbus umbellata var. umbellata nın arazideki 33 görünümü... Şekil 3.9. Sütçüler in Topoğrafik Haritası Şekil Tota Dağı (Sütçüler) den genel bir görünüm Şekil Çalışma alanı ve çevresinin jeolojik haritası Şekil Tota Dağı (Sütçüler) deki arazi yapısı Şekil Thornthwaite Yöntemine göre Sütçüler in su bilançosu diyagramı.. 39 Şekil Türkiye'nin bitki coğrafyası yönünden bölgelere ayrılışı Şekil Toplanan bitkilerin yarı gölge bir ortamda kurutulması işlemi Şekil Toplanan bitkilerin yarı gölge bir ortamda kurutulması işlemi Şekil Zarar görmemesi için naylon poşetlere toplanan geyik elması 42 (Sorbus umbellata var. umbellata) bitkisinin görünümü... Şekil Geyik elması (Sorbus umbellata var. umbellata) bitkisinin 44 Clavenger cihazında uçucu yağının çıkarılması... Şekil Clevenger destilasyon cihazı viii

10 Şekil Gaz Chromatograph -Mass Spectrometer (GC/MS) cihazı Şekil Sideritis libanotica Labill. subsp. linearis (Bentham) Borm. un uçucu yağının GC/MS (Gas Chromotography-Mass Spectrometry) analizi ile elde edilmiş kromatogramı... Şekil 4.1. Sorbus umbellata var. umbellata nın uçucu yağında bulunun en etkili bileşenin kimyasal yapısı ix

11 ÇİZELGELER DİZİNİ Çizelge 3.1. Isparta Meteoroloji istasyonunun iklim verileri Çizelge 3.2. Eğirdir Meteoroloji istasyonunun iklim verileri Çizelge 3.3. Sütçüler ilçesi ve çevresinin büyük toprak grupları.. 37 Çizelge 3.4. Sütçüler Meteoroloji istasyonunun iklim verileri Çizelge 3.5. Gaz kromatografisinde çalışma koşulları Çizelge 4.1. Tabiat Parkı, Tota Dağı ve Eğirdir (Yukarıgökdere) bölgelerinden farklı bakı, toplama zamanı ve yükseltilerden toplanan geyik elması (Sorbus umbellata var. umbellata) bitkisinin destilasyonu sonucu elde edilen uçucu yağ oranları Çizelge 4.2. Sorbus umbellata var. umbellata nın uçucu yağ bileşenleri 49 Çizelge 4.3. Sorbus umbellata var. umbellata bitkisinin yaprak ve meyvalarına ait uçucu yağ oranı gruplarının Anova Testi sonuçları. 50 Çizelge 4.4. Sorbus umbellata var. umbellata bitkisinin yaprak ve meyvelerine ait uçucu yağ oranı gruplarının Duncan Testi sonuçları 51 x

12 SİMGELER HG: Haziran ayında Güney bakıdan toplanan bitki örneği HK: Haziran ayında Kuzey bakıdan toplanan bitki örneği TG: Temmuz ayında Güney bakıdan toplanan bitki örneği TK: Temmuz ayında Kuzey bakıdan toplanan bitki örneği AG: Ağustos ayında Güney bakıdan toplanan bitki örneği AK: Ağustos ayında Kuzey bakıdan toplanan bitki örneği EG: Eylül ayında Güney bakıdan toplanan bitki örneği EK: Eylül ayında Kuzey bakıdan toplanan bitki örneği K: Kuzey G: Güney H: Haziran T: Temmuz A: Ağustos xi

13 1. GİRİŞ Tıbbi bitkilerin tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Hakkari nin güneyinde Kuzey Irak ın kuzey sınırında bulunan Şanidar mağarasında Neanderthal insana ait iskeletlerin bulunduğu mezarlarda tıbbi bitkilere ait polenlere bolca rastlanmış olması M.Ö yıllarında o bölgede tıbbi bitkilerin kullanıldığının kanıtı olarak gösterilmektedir. Son 5000 yıllık dünya tarihinde bütün uygar kavimlerin bıraktığı eserler bitkileri hastalıkların tedavisinde kullandıklarına işaret etmektedir. Bunlar arasında Asurluları, Sümerleri, Hititleri, eski Mısırlıları ve daha yakın zamanlarda Roma, Grek, Bizans ve Osmanlı medeniyetleri sayılabilir. Geleneksel Çin Tıbbi ile Hindistan alt kıtasında hüküm süren Ayurveda, Siddha ve Yunani tıp sistemleri de çok köklü bir geçmişe sahiptir. Yine insanların bitkilerden hastalıkların iyileştirilmesi amacıyla tıbbi olarak yararlanmaya başlaması da çok eskilere dayanır. Eski Çin, Hindistan, Mısır, İran, Yunanistan ve bazı Avrupa ülkelerinde bitkilerin hastalıklara karşı iyileştirici etkilerinin olduğu inancı mevcuttur. Tıbbi bitkiler konusundaki en eski kitabın eski Çin Hükümdarı Shin Nong tarafından M.Ö yıllarında yazıldığı belirtilmektedir. Aslında bir hekim olan Shin Nong bu kitapta 200 den fazla bitkiden söz etmektedir. Eski mezar yazılarından anlaşıldığı üzere Eski Mısırlılar M.Ö yıllarında bitkisel droglardan faydalanmışlardır. Babilller 6 7. yüzyıllarda tıbbi bitkileri ayinlerde kullanırlardı. Mısır da Papyrus tarafından M.Ö yıllarında yazılan rölelerde 875 respect bulunmakta ve burada hastalıklar ve bitkilerle nasıl tedavi edileceği anlatılmaktadır. Yunanistan da yıllarında Hipokrat döneminde tıbbi bitkiler konusunda önemli adımlar atılmıştır. İlk geniş eser Aristotales tarafından Bitkilerin Teorisi adlı eserle M.Ö. 3 4 yüzyıl başına rastlar. Daha sonra Theopras farmakoloji ile ilgilenmiş ve Yunanlı Dioskorides M.Ö de yazdığı 5 ciltlik Materia Medica adlı eserinde o döneme ait birçok bitkisel drogdan söz etmektedir. Romalı Plinius Historie Naturelle adlı 37 ciltlik eserinin 12 cildini tıbbi bitkilere ayırmış, burada 1000 e yakın bitkiden söz etmiştir. M.S. Bergama da doğan Galen inde 20 ye yakın preparat hazırlama konusunda eseri bulunmaktadır. Bundan dolayı farmazinin babası sayılmaktadır. Daha sonraki yıllarda İbni Sina 5 ciltlik Canon Medical adlı eserini yazmıştır yıllarında yaşayan Ziyaeddin El Baytar da bu alanda eserler vermiştir (Anonim, 2010a). 1

14 Bitkiler alemi yüz milyonlarca yıl süren evrimleşme süreci içerisinde inanılmaz sayıda ve çeşitlilikte cins ve türlerin var olmasına şahit olmuştur. Yaşama ve neslini sürdürme gayreti içinde her bitki türü düşmanlarını caydırmak, yok etmek veya uzlaşmak arzusuyla çok sayı ve çeşitlilikte kimyasal molekülleri sentezleyebilme özelliklerini geliştirmişlerdir. Nesli tükenip yok olan başarısız türlerin sayısını bilmek mümkün değildir. Ama halen dünyamızı süsleyen bitkiler en küçüğünden en büyüğüne kadar başarılı olanlardır. Bitkilerle tedavinin esasını bitkilerin sentezlediği kimyasal maddeler oluşturmaktadır. Bu kimyasallar vücutta bir takım fizyolojik değişikliklere yol açmakta ve bazı hastalıkların iyileştirilmesinde işe yaramaktadırlar. Ayrıca insanlar yüzyıllar boyunca içgüdüsel olarak, hayvan davranışlarını gözlemleyerek veya deneme-yanılma yoluyla hangi bitkilerin zehirli, hangilerinin gıda, hangilerinin ise ilaç amacıyla kullanılabileceğini öğrenmiş ve bu bilgiler sürekli aktarılarak günümüze kadar ulaşabilmiştir (Acartürk, 1996). Bitkilerle tedavi yolu çok eski yılardan beri kullanılmaktadır. Türk tarihinde de Lokman Hekim'le ilgili yazılar ve hatta mitolojik ölüme çare bulduğu inanışı insanların doğada tabii olarak yetişen bu bitkilere ve bunlarla yapılan ilaçlara ilgisini arttırmıştır. Tıbbi bitkilerin yetiştirilmesi de ilmin gelişmesine paralel olarak artmıştır. 19 yy. sonlarına doğru kimya alanında büyük ilerlemenin olması nedeni ile tıbbi bitkilerin yetiştirilmesi gerilemiş, fakat bu bitkilere olan ilgi hiç kesilmemiştir (Erdemir, 1998). Bugün ise dünyada yaklaşık 500 bin çiçekli ya da tohumlu bitki türünün kayıtlı olduğu, bunlardan yaklaşık 20 bininin tıbbi amaçlar için kullanıma elverişli olduğu, 4000 civarında bitkisel drogun (ilacın) yoğun olarak kullanıldığı ve özellikle 500 e yakınının ekonomik amaçlı olarak ticaretinin yapıldığı rapor edilmektedir (Baydar, 2007). Dünya Sağlık Örgütü nün (WHO) araştırmalarına göre de tedavi amaçlı kullanılan tıbbi bitkilerin sayısı civarındadır (Kalaycıoğlu ve Öner, 1994). Bitkilerin mikroorganizmaları öldürücü ve insan sağlığı için önemli olan özellikleri 1926 yılından bu yana laboratuarlarda araştırılmaktadır (Vonderbank, 1949; Dığrak vd., 1999). 2

15 Dünyada 50 bin farklı tıbbi bitki türünün yaklaşık 2/3 ü doğadan yabani olarak toplanmakta, arasında bitki türünün yoğunluğu tehdit boyutunda azalma göstermektedir. Örneğin, Arcostaphylos uva-ursa, Piper methhysticum, Galanthus spp., Centiana lutea ve Glycyrrhiza glabra gibi bazı önemli endemik türler kaybolma tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktadır. Bu değerli türlerin kaybolmasını engellemek için en doğru çözüm kültür koşullarında yetiştirmekten geçmektedir. Avrupa kıtasında halen yaygın olarak kullanılan farklı tıbbi bitki türünden (bunlardan 1400 farklı drog elde ediliyor) sadece %10 ticari olarak kültüre alınabilmiş durumdadır. Kültüre alınamayan bitki türlerinin en azından botanik bahçelerinde, arboretumlarda, herbaryumlarda, gen bankalarında in vivo ve in vitro şartlarında muhafaza edilmesi de ayrı bir önem taşımaktadır. Kültüre almakla sadece bu bitkilere olan doğal yaşam alanlarındaki baskı önlenmekle kalmıyor, aynı zamanda kültür şartlarında daha yüksek verim ve kalitede üretim yapmayı mümkün kılmaktadır. Bilindiği gibi, tıbbi bitkilerin tedavi edici özelliği bulunan biyoaktif kimyasal maddeler doğadan yabani olarak toplananlarda çok daha geniş bir varyabilte göstermektedir. Bu varyabilite, son üründeki etkinlik ve saflık gibi aranan temel kriterlerde standardizasyonu güçleştirmektedir. Üstelik kültür şartları, tıbbi bitkilerin hem birim alan verimliliğini ve hem de arzulanan aktif maddelerin istenilen düzeye çıkartılmasını hedefleyen ıslah çalışmalarına olanak sağlamaktadır (Baydar, 2007). Yurdumuzda ise 9000 e yakın farklı doğal bitki türü bulunmaktadır ve bunların %30 u endemiktir. Buna rağmen bu bitki zenginliğinden yeterince faydalanılamamaktadır (İlçim vd., 1998). Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde çeşitli bitkiler yıllardan beri halk arasında çay, baharat ve tedavi amaçlı olarak kullanılmaktadır. Ülkemizde bitkisel zenginlik; üç fitocoğrafik bölgenin kesiştiği bölgede bulunması, Güney Avrupa ile Güneybatı Asya floraları arasında köprü olması, pek çok cins ve seksiyonun orjin ve farklılaşım merkezlerinin Anadolu oluşu, muhtemelen ekolojik ve fitocoğrafik farklılaşma ile ilgili olarak tür endemizminin yüksek oluşu gelmektedir (Tan, 1992). 3

16 Dünyada Türkiye tıbbi ve aromatik bitkiler üretimi ve ticaretinde önemli bir ülkedir. Türkiye'de özellikle Isparta ili merkez olmak üzere Göller yöresi Türkiye nin en önemli tıbbi ve aromatik üretim merkezlerinden birisidir. Isparta ili bitki coğrafyası açısından Akdeniz ve İran-Turan bölgelerinin kesişim yerinde bulunduğundan, küçük yüzölçümüne rağmen floristik açıdan oldukça zengin bir ilimizdir. Günümüzde 600'den fazla endemik taksonun yetiştiği Isparta yöresinden bilim dünyasına 40 kadar taksonun tanımı yapılmıştır. Isparta florası için yapılan floristik araştırmalarda toplam 2280 değişik bitki taksonunun yayılış gösterdiği, bunlardan 190 tanesinin tıbbi, aromatik ve parfüm, 160 tanesinin ise baharat değerinin yüksek olduğu saptanmıştır (Özçelik ve Serdaroğlu, 2000). Tıbbi ve aromatik bitkiler grubunda özellikle uçucu yağ zengini olanların ayrı bir önemi bulunmaktadır. Uçucu yağlar (esanslar, eterik yağlar) ve bunların aromatik ekstreleri koku ve tat endüstrileri tarafından parfüm, gıda katkıları, temizlik ürünleri, kozmetik ve ilaçların tertibinde, aroma-kimyasalların kaynağı olarak ya da doğala özdeş ve yarı sentetik yararlı aroma kimyasallarının sentez başlangıç maddesi olarak yaygın şekilde kullanılmaktadır. Özellikle son yıllarda aromaterapi uygulamalarında kullanılmak üzere uçucu yağ talebinde büyük bir artış olduğu gözlenmektedir (Weiss, 1997). Uçucu yağ üretimi sırasında yan ürün olarak ortaya çıkan aromatik sular veya hidrosoller tedavide ve kozmetikte yaygın olarak kullanılmaya başlamıştır. Ayrıca basit bir yaklaşımla bakacak olursak, bir ilaç tableti ile bir tıbbi bitki yaprağı arasında pratik olarak fark yoktur. Her ikisi de vücutta etkilerini içerdikleri kimyasallar yoluyla yaparlar. Tabletin özelliği içindeki kimyasalın dozunun ayarlanmış olmasıdır. Yaprakta ise kimyasallar daha düşük dozda bulunurlar. Bu nedenle aralarında doz farkı vardır. Alınacak yaprak sayısı arttırılarak veya içindeki kimyasallar tüketme (ekstraksiyon) yoluyla zenginleştirilerek etkili doza ulaşılabilir. Anlaşılabileceği gibi bir maddeyi ilaç yapan onun vücuda verilebilecek şekle sokulabilmesi ve uygun dozudur (Baydar, 2007). Üvezler (Sorbus L.), kışın yaprağını döken, 3 25 m boylanabilen orman ağaçlarıdır (Şekil 1.1.). yaprak ayası genelde sade veya tek tüysü iken bazılarında ise yarı tüysü denilebilecek şekilde de olabilir (Şekil 1.6.). Ülkemizde doğal olarak yetişen 12 türü 4

17 ve 17 taksonu bulunmaktadır (Gökşin, 1983). Bunlardan, Sorbus domestica (L.) Crantz. (üvez), Sorbus torminalis (L.) Crantz. (akçaağaç yapraklı üvez), Sorbus aucuparia (L.) (kuş üvezi) ve Sorbus umbellata (ak üvez) (Şekil 1.2.) ormancılığımız açısından önemli olan üvez türleridir. Çünkü bu türlerin odunları odun kökenli sanayinin bazı alanlarında ve meyveleri de eczacılıkta oldukça geniş bir kullanım alanı bulmaktadır (Şekil 1.5.). Ayrıca güçlü kök ve gövde sürgünü geliştirme yeteneklerinden dolayı da önemli bir doğal enerji kaynağıdır (Şekil 1.4.). Bunun yanı sıra, üvezlerin estetik tepe yapıları, dikkat çekici beyaz çiçekleri, olgunlaştıklarında parlak renkli meyveleri, sonbaharda kızaran yaprakları ile hortikültürel açıdan da büyük önem taşımaktadır (Şekil 1.3.) (Chalupa, 1992; Genç, 1995; Yaltırık ve Efe, 2000; Baytop, 1999; Gezer vd., 2005). Ayrıca, üvez tohumları yaban hayvanlarının ana besin kaynaklarından biridir (Şekil 1.7.). Doğal ortamda üvez tohumları meyvelerin olgunlaşmasını takiben kuşlar (karatavuk, cırrık) ve diğer canlılar (insan, sincap ayı vb.) tarafından yenir (Şekil 1.8.). Dolayısıyla, üvez türleri doğal orman alanlarımızın biyolojik çeşitliliğinin artırılması ve yaban hayatının devamlılığına önemli oranda katkıda bulunmaktadır. Ülkemizde Batı Karadeniz Bölgesi nde doğal olarak yetişen S. domestica meyveleri, yöre insanı tarafından doğrudan tüketilmekte ve bu amaçla yetiştirilmektedir (Gültekin ve Divrik, 2005). Üvezler toprak ve su istekleri bakımından kanaatkardır. Dolayısıyla, üvez türleri soğuk ve kurak iklime sahip fakir yetişme ortamları ile atıl durumda bulunan ve ekilip dikilemeyen tarım alanlarında alternatif bir ürün ve yeni bir iş alanı olarak önem kazanmaktadır. Bu durum, aynı zamanda tarımdan beklediği geliri elde edemeyen köylülerimiz için de son derece önemlidir. Ülkemizde üvez türleri uzun yıllardır uğramış oldukları planlı ve plansız müdahaleler ile aşırı faydalanmalar sonucunda, yukarıda belirtilen çok yönlü yararlarından uzaklaştırılmış bulunmaktadır. Ülkemizde doğal olarak yetişen üvez türlerinde bu konuya yönelik bilimsel çalışmalar yok denecek kadar azdır. 5

18 Şekil 1.1. Sorbus umbellata var. umbellata nın arazideki genel görünümü (Foto: S. ERBAŞ) Şekil 1.2. Sorbus umbellata var. umbellata nın yaprak ve meyvesi (Foto: S. ERBAŞ) 6

19 Şekil 1.3. Sorbus umbellata var. umbellata nın olgunlaşmamış yaprak ve meyvesi (Foto: S. ERBAŞ) Şekil 1.4. Sorbus umbellata var. umbellata nın çalılaşmış gövdesi (Foto: S. ERBAŞ) 7

20 Şekil 1.5. Sorbus umbellata var. umbellata nın gövdesi (Foto: S. ERBAŞ) Şekil 1.6. Sorbus umbellata var. umbellata nın olgun yaprakları (Foto: S. ERBAŞ) 8

21 Şekil 1.7. Sorbus umbellata var. umbellata nın olgunlaşmış meyveleri (Foto: S. ERBAŞ) Şekil 1.8. Sorbus umbellata var. umbellata nın meyveli sürgünü (Foto: S. ERBAŞ). 9

22 Sorbus domestica L. türünün meyveleri tanen (%1-2), uçucu yağ, organik asitler (%6-7) ve renk maddeleri taşımaktadır. Yapraklarda da tanen bulunmaktadır (Baytop, 1999). Üvez (Sorbus sp.) bitkisi Rosaceae familyasının değerli bir türü olup tıbbi değeriyle öne çıkan bir tür olarak bilinmektedir. Türkiye deki doğal olarak yayılış yapan 12 üvez türünden biri olan Sorbus umbellata var. umbellata türü Isparta yöresinde yetişmekte olan tıbbi bir bitki olup ve yetiştiği yöre halkı tarafından doğal çay olarak içilmektedir. Çünkü bu bitkinin içeriğinde tanen, sorbitan asidi (altı değerli alkol), elma asidi, limon asidi, kehribar asidi, tartarik asit, sorbin asidi, C vitamini, amygdalin, uçucu yağlar ve renk maddesi olarak anthocyan bulunduğundan özellikle yöre halkı şeker ve kalp hastalıklarına iyi geldiği düşüncesiyle kullanmaktadır (Baytop, 1999). Tıbbi ve aromatik bitkilerin Türkiye de önemi ve arzı dünyada olduğu gibi gün geçtikçe artmaktadır. Tıbbi ve aromatik bitkilerle ilgili bugüne kadar pek çok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmaların pek çoğu otsu türlerle ilgili olmuştur. Ancak odunsu türlerle ilgili çalışmalar yetersizdir. Bu odunsu türlerden biri olan geyik elması (Sorbus umbellata var. umbellata) bitkisinin uçucu yağı ve bileşenlerine dair daha önce yapılan özgün bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Ayrıca bu türümüzün yapraklı meyveleri Isparta yöresinde yöre halkı ve aktarlar tarafından toplanmakta, ticareti yapılmaktadır. Ticareti yapılan bu türümüz tıbbi yönü ve özellikleri hakkında daha önce çalışma yapılmamış olması bir dezavantajdır. Geyik elması bitkisinin toplama zamanıyla ilgili herhangi bir araştırmaya da rastlanılmamıştır. Toplama zamanı ile ilgili bir çalışmanın olmaması bu işin ticaretini yapan kişileri kendi deneyim ve tecrübelerine dayalı tespitler yapmaya yöneltmiştir. Ancak bu tespitlerin çok sağlıklı olmadığı da göz önüne alınmalıdır. Çünkü toplayan kişiler bitkideki uçucu yağ oranının, uçucu yağ bileşenlerinin ve bitkinin tıbbi değerini oluşturan değerlerin hangi aylarda daha iyi olduğunu tecrübe ederek bilmeleri mümkün değildir. Ayrıca topladıkları yükselti ve bakı da rastgele olmaktadır. Bu tür net olmayan durumlar üründe kalite ve değer kaybına neden olmaktadır. Bununla birlikte elimizde net verilerin olmaması geyik elmasıyla ilgili standartları tespit edilememesine yol 10

23 açmaktadır. Yapılacak bu çalışma ile hem türe ait belirsizlikler ortadan kalkacak hem de ekonomik kayıpların önüne geçilecektir. Bu çalışma kapsamında yöre halkı tarafından sıkça toplanan üvez (Sorbus umbellata var. umbellata) bitkisi Isparta da Gölcük Tabiat Parkı, Tota Dağı ve Eğirdir (Yukarıgökdere) bölgelerinden farklı bakı, toplama zamanı ve yükseltilerden toplanıp uçucu yağları çıkarılacak ve uçucu yağ bileşenlerine bakılacaktır (Şekil 3.1.). Böylece bitkinin toplanmasında en uygun toplama zamanı yükselti ve bakı tespiti yapılıp yöre halkı ve bitkinin ticaretini yapanlar için tavsiyelerde bulunulacaktır. 11

24 2. KAYNAK ÖZETLERİ 2.1. Uçucu Yağlar Uçucu yağlar eski çağlardan günümüze kadar tedavide kullanılan ilaçlar arasında yer almaktadırlar (Çelik ve Çelik 2007). Halk tıbbında kullanılma amaçları esas alınarak bu ilaçlar üzerinde yapılan farmakolojik araştırmalar sonucunda bazı biyolojik etkileri bilimsel olarak da açıklanmıştır. Örneğin, kekik ve lavanta yağlarının yara ve yanıklara uygulandığında iz bırakmaksızın iyileştirdiği bilinmektedir (Şarer, 1991 ve Kıvanç, 1986). Türk halkı, çoğunluğunun kırsal bölgelerde yaşaması nedeniyle, yabani bitkiler ile yakından ilgilidir. Halk ihtiyacını, civar dağ ve ormanlardan kendisi toplayarak karşılar. Halk yabani bitkilerin bir bölümünden gıda, baharat, boyar madde veya ilaç olarak yararlanmaktadır. Bazı bitkiler büyü yapmak için kullanılır. Bir kısım bitki ise, zehirli bileşikler taşıması nedeniyle halk ve hayvan sağlığı yönünden önem taşımaktadır (Baytop, 1999). Tıbbi ve aromatik bitkilerinin ilaç olarak kullanılması da oldukça yaygındır. Örneğin; lavanta ve oğulotu uyku bozukluklarının, sinameki bağırsak tembelliğinin ve kabızlığın; rezene, anason, kimyon ve mayıs papatyası gaz sancılarının ve mide rahatsızlıklarının, altınotu, ölmezçiçek ve sarısabırotu böbrek rahatsızlıklarının; kantaron, kediotu ve biberiye sinirsel hastalıkların; kekik, mercanköşk, papatya ve adaçayı soğuk algınlığının ve üstboğaz enfeksiyonlarının; karabaşotu, mersin, alıç ve oğulotu kalp-damar, tansiyon ve kolesterolün; ısırganotu ve centiyan kansızlığın; mayısotu, atkuyruğu, biberiye, ardıç ve üzerlik romatizmanın tedavisinde yaygın olarak kullanılmaktadır. Aromatik bitkilerin pek çoğu infüsyon ve dekoksiyon olarak sıcak ve soğuk içeceklerin yapımında kullanılmaktadır. Çok sayıda herbal içecek olarak kullanılan bitki bulunmakla birlikte özellikle ülkemizde adaçayı, dağçayı, yaylaçayı, kekik, meyankökü, ıhlamur, kuşburnu, rezene ve oğulotu gibi bitkiler içecek yapımında yaygın olarak değerlendirilmektedir (Baydar, 2007). Uçucu yağlar, bitkilerden ya da bitkisel droglardan, su veya su buharı destilasyonu ile elde edilen, normal koşullarda sıvı, bazen donabilen uçucu, kuvvetli kokulu ve yağımsı karışımlardır (Tanker ve Tanker, 1990). Genellikle sıvı olan bu karmaşık 12

25 karışımlar kokulu kimyasal bileşiklerden oluşurlar. İlaçlarda selüloz, nişasta, pektin, protein, şeker gibi tedavi yönünden etkisiz maddeler yanında çok az miktarlarda bile, farmakolojik etkilere sahip bileşikler de bulunmaktadır. Bu bileşiklere "etkili madde ismi de verilmektedir. Bu maddelerden biri olan esanslar, esas itibariyle terpenlerden oluşmuş karışımlardır. Ayrıca uçucu yağlar oda sıcaklığında sıvı, bazen donabilen uçucu, kuvvetli kokulu ve yağımsı karışımlardır. Su buharı ile sürüklenir, suda çözünmez, organik çözücülerde kolaylıkla çözünürler (Baytop vd. 1995). Tıbbi ve aromatik bitkiler grubunda özellikle uçucu yağ zengini olanların ayrı bir önemi bulunmaktadır. Uçucu yağlar (esanslar, eterik yağlar) ve bunların aromatik ekstreleri koku ve tat endüstrileri tarafından parfüm, gıda katkıları, temizlik ürünleri, kozmetik ve ilaçların tertibinde, aroma-kimyasalların kaynağı olarak ya da doğala özdeş ve yarı sentetik yararlı aroma kimyasallarının sentez başlangıç maddesi olarak yaygın şekilde kullanılmaktadır. Özellikle son yıllarda aromaterapi uygulamalarında kullanılmak üzere uçucu yağ talebinde büyük bir artış olduğu gözlenmektedir (Weiss, 1997). Uçucu yağlar ya bitkinin belirli organlarında örneğin taç yaprak, yaprak, meyve, kabuk, meyve sapı, odunsu doku gibi ya da bitkinin tüm organlarında ayrıca bazen bir organın belirli dokularında da bulunabilirler. Bu yağlar bitkilerin bağlı bulunduğu familyalara göre salgı tüyünde, salgı ceplerinde, salgı kanallarında veya salgı hücrelerinde bulunmaktadır (Şekil 2.1.) (Ceylan, 1987). Şekil 2.1. Bir kekik türünde elektron mikroskobunda görülen ve salgı tüylerinin ucunda bulunan uçucu yağ keseleri (salgı cepleri) 13

26 Bugüne kadar uçucu yağlarda 2000 den fazla kimyasal bileşenlerin bulunduğu gösterilmiştir ki, bunların en önemlileri terpenler, fenil propanlardır. Ayrıca çok sayıda su buharında uçucu olan azot ve kükürt içeren bileşiklerin varlığı da görülmüştür. Bu maddeler fizyolojik etkileri nedeni ile bazen tek tek veya bazen de karışım şeklinde terapide kullanılmaktadırlar (Ceylan, 1987) Uçucu Yağların Etkileri Türkiye bitki türü ile dünyanın en zengin florasına sahip ülkelerden biri olmanın yanı sıra köklü bir kültüre de sahiptir. Bu durum, bitkisel ilaçların daha etkili, daha toksik ve daha pahalı olan sentetik ilaçlar ile bir arada kullanımlarında tamamlayıcı rol oynamalarına olanak sağlamakta, tek başlarına ise alternatif terapi aracı olarak deri ve mukoza lezyonları ile diğer sistemlerin enfeksiyonlarında iyileştirici ve antiseptik amaçlı olarak kullanımlarını gündeme getirmektedir. Bu yönüyle antibakteriyel aktiviteye sahip bitkilerin bakteriyel orijinli insan, hayvan ve bitki hastalıklarının kontrolünde etkili olabileceği bildirilmektedir (Verastegui, 1996). Bilinen tüm antibiyotiklere direnç geliştirmekte olan bakterilerde, ilaç dirençliliği artmakta ve yayılmaktadır. Bu nedenle ilaçlara alternatif olarak tibbi bitkilerin kullanılması önerilmektedir ve bazı geleneksel bitkiler antimikrobiyaller olarak kullanılmaktadır (Abaskal ve Yarnell, 2002). Doğada yetişen 300 e yakın bitki familyasının yaklaşık 1/3 ü uçucu yağ içermektedir. En fazla uçucu yağ içeren familyalar ise Pinaceae, Laureceae, Myrtaceae, Rutaceae, Lamiaceae (Labiatae), Apiaceae (Umbelliferae), Zingiberaceae, Asteraceae (Compositae), Piperaceae, Iridaceae, Chenopodiaceae, Verbenaceae, Brussicaceae ve Ranunculaceae dır. Bu familyalardan bazıları ayrı bir öneme sahiptir. Örneğin Labiatae familyasında bulunan, birçok Akdeniz ve Avrupa Ülkeleri nde üretimi yapılan Thymus, Lavandula, Melissa, Mentha türleri ve diğer bazı bitkiler değerli uçucu yağ kaynaklarıdır (Ceylan, 1996). Uçucu yağlar, farklı bileşenleri içeren kompleks karışımlar olduklarından biyolojik etkileri yönünden de farklılık göstermektedir. Etki dereceleri içerdikleri etken maddenin özelliğine bağlı olarak değişiklik gösteren pek çok uçucu yağın, antimikrobiyal özelliğe sahip olduğu 14

27 belirtilmektedir (Bağcı ve Dığrak, 1997). Bu nedenle, adı geçen familyadaki bir çok bitki antimikrobiyal (Baratta vd., 1998) ve antioksidan özellikler göstermektedir (Baratta et. al., 1998 ; Lee and Shibamoto, 2002). Sekonder metabolitler çoğunlukla antifungal (mantarlara karşı), antibakteriyal (bakterilere karşı), antivirütik (antiviral), antimikrobiyal (mikroplara karşı) ve antioksidan (oksitlenmeye karşı) etkilidirler. Örneğin; nane uçucu yağının antibakteriyal etkisi, okaliptus ve oğulotu uçucu yağlarının antiviral etkisi, biberiye ve adaçayı uçucu yağlarının antioksidan etkisi çok güçlüdür. Mersin (Myrtus communis L.) bitkisinin antibakteriyel, antifungal ve antimikrobiyal özellikleri vardır. Mersin bitkisinin antibakteriyel etkisi bileşenlerinde bulunan betatriketon türevlerinden kaynaklanmaktadır. Ayrıca bünyesinde bulunan mirisetin gram (+) ve gram (-) bakterilerine karşı etki yapmaktadır. Ayrıca mersin bitkisinin en belirgin özelliklerinden birisinin antikanserojen aktivite olmasına rağmen gerek folklorik tıpta gerekse laboratuvar çalışmalarında üzerinde fazlaca durulmayan bir konu olması, mersin bitkisinin hem halk tarafından hem de bilim çevrelerinde fazla tanınmadığının açık bir göstergesidir. Ancak mersin bitkisinin sahip olduğu güçlü antikanserojen aktivite ile bu konuda yeni bir ümit kaynağı olması muhtemeldir (Oğur, 1994). Kekiğin (Origanum sp.) kurutulmuş yaprak, çiçek ve tomurcuklarının su buharıyla damıtılması sonucu % 2 ile % 8 oranında elde edilen uçucu yağ (esans), kekiğin kendine özgü kokusunu taşır ve yakıcı lezzetlidir. Karvakrol ve timol gibi monoterpenik fenollerce zengin olan bu yağ, çok güçlü mikrop öldürücü (antimikrobiyal) etkilere sahip olduğundan bakteri (antibakteriyal) ve mantar (antifungal) enfeksiyonlarında etkilidir (Başer, 2001). Yapılan bir çalışmada Türkiye de yayılış yapan ve halk arasında ayvadana, ayvadani ve mayasılotu gibi adlarla bilinen Achillea setacea Waldst. & Kitt in uçucu yağ bileşenleri ve antimikrobiyal etkileri incelenmiştir. Bu bitkinin kurutulmuş çiçekli kısımlarlından elde edilen uçucu yağın GC/MS ortamında bileşenlerine bakılmış ve bileşenlerinden 1,8- cineole nin antimikrobiyal etki gösterdiği tespit edilmiştir. 15

28 Diğer bir çalışmada Achillea millefolium L., Achillea crithmifolia Waldst. & Kitt. ve Achillea kotschyi Boiss. subsp. kotschyi in uçucu yağ bileşenleri ve antimikrobiyal etkileri incelenmiştir. Bu bitkilerin uçucu yağındaki ana bileşenlerinden olan cisascaridol ve 1,8-cineole nin antimikrobiyal etkiye sahip olduğu belirlenmiştir (Karamenderes vd., 2003).Ayrıca sarımsak, tarçın, köri, hardal, fesleğen, zencefil ve diğer bazı bitkiler antimikrobiyal özellikler gösterdikleri belirtilmektedir (Marino ve et. al., 1999). Yine yapılan bir çalışmada Coridothymus capitatus, Origanum onites, Saturea cuneifolia, Sideritis sipylea türlerinden elde edilen uçucu yağların antioksidan etki gösterdikleri tespit edilmiştir (Öztürk ve Konyalıoğlu, 2002). Abascal ve Yarnell (2002), ilaçlara alternatif olarak geleneksel antimikrobiyal özellik gösteren bitkilerin kullanılabileceğini belirtmişlerdir. Bununla beraber ilaç dirençliliğini indirgeyebilmek içinde antibiyotiklerle bitkilerin kombine kullanılmasına dikkat çekmişlerdir (Bu kişiler anti-dirençlilik aktivitesinin 4 ana mekanizmasının şu şekilde olduğunu açıklamışlardır: a) Bitkiler mikrobları öldürmek için ilaçlarla sinerjik olarak aktive gösterebilir. b) Bitkiler antibiyotikleri degrade eden bakteriyal enzimleri inhibe edebilir. c) Bitkiler antibiyotikleri uzaklaştıran dirençli bakteriyal suşların akıtma pompaları nın hareketini inhibe edebilirler. d) Mikrobiyal adhesyona engel olmadır ki bu da sinerjistik veya katkısal hareketin bir örneği olarak isimlendirilir. Bitkilerin ve bitki bileşenlerinin çoğunluğunda bu mekanizmaların her birisi için kanıt bulunduğu belirtilmiştir (Abascal ve Yarnell, 2002). Baytop (1984), biberiyenin, dahilen kabıza karşı, hazım sistemi uyarıcısı, safra arttırıcı ve idrar söktürücü olarak, haricen cerahatli yaraların tedavisinde, uçucu yağının ise romatizma ağrılarını dindirici olarak kullanıldığını belirtmiştir. Biberiye yaprağı tüm veya ufalanmış halde çorbalarda, güveçlerde, sosis, et, balık ve tavuk yemeklerinde tat verici olarak, uçucu yağı gıda maddelerinde, parfümeride ve kozmetikte (sabun, krem, deodorant, saç tonikleri, şampuanlar vs.) kullanılmaktadır (Anonim, 2010b). 16

29 Antioksidan maddeler, örneğin kanda serbest radikalleri bağlayarak veya etkisiz hale getirerek yaşlanmayı geciktirirler (anti-ageing etki). Antioksidan etki, genellikle fenolik maddelerin varlığı ve onların serbest radikal tutma aktivitesine göre değişmektedir. Labiatae familyasına ait aromatik bitkilerin, özellikle biberiye, adaçayı ve oğulotunun yüksek antioksidan özellikleri bulunduğu bilinmektedir. Rosmarinik asit, luteolin, kafeik asit, karnosik asit, karnasol, rosmanol, epirosmanol ve rosmadial gibi fenolik bileşenlerin yüksek antioksidan etkisi olduğu belirlenmiştir. Çay (Camelia sinensis) bitkisinden toplanan genç yapraklarının fermentasyona uğratılmadan hızlıca kurutulması ile yeşil çay (green tea), fermentasyona bırakılmasıyla siyah çay (black tea) elde edilir. Bu farklılık yeşil çaya kendine has aromasını kazandırır. Daha da önemlisi yapısındaki polifenollerin doğal haliyle kalmasını, kaybolmamalarını sağlar. İşte, yeşil çayın yapısındaki bu polifenoller güçlü antioksidanlardır. Yine, üzüm çekirdeği ekstresi (grape seed extract) en güçlü antioksidan olarak kabul edilmekte, bu etkinin içerdiği kateşin ve epikateşinlerden kaynaklandığı belirtilmektedir. Üzüm çekirdeği ekstresi E vitamininden 50, C vitamininden 20 kat daha güçlü bir antioksidandır. Bitkisel antioksidanlar, BHA, BHT, TBHQ gibi insan sağlığı üzerine önemli toksikolojik etkileri buluna sentetik antioksidanların yerine bir alternatif olarak kullanılabilirler (Baydar, 2007). Bitkiler gibi doğal kaynaklardan elde edilen antimikrobiyal maddelerin gıda güvenliğini yüksek oranlarda korumayı başardığı araştırılarak bulunmuştur (Alzoreky ve Nakahara, 2003). Yağlarda oksijen etkisiyle oluşan otoksidasyon sonucu acılaşma başlar ve zamanla hoşa gitmeyen tat ve kokular ortaya çıkar. Böyle durumlarda, oksitlenmeyi ve bozulmayı engelleyen antioksidanlar kullanılarak serbest radikal otoksidasyonu engellenir. Akdeniz ekosisteminin karakteristik bitkilerinden biri olan defne (Laurus nobilis L.) nin yapraklarından elde edilen uçucu yağdaki öjanol ve okaliptolün antioksidan etkisinden dolayı gıdaların bozulmasını önlemede kullanılır. Ayrıca kekik yağlarının gıdaların saklanmasındaki rolleri çeşitli çalışmalarla belirlenmiş bulunuyor. Gıdaların bozulmasına yol açan bakteri ve küf mantarları üzerinde güçlü antimikrobik etkilere sahip olan bu maddelerin, aflotoksin üreten Aspergillus türü mantarlara karşı da etkili oldukları artık biliniyor (Başer, 2001). 17

30 Fesleğen, defne, karanfil, kekik ve biberiyenin uçucu yağının L. monocytogenes ve diğer patojenlere karşı bakterisidal aktivite gösterdiği bulunmuştur (O Gara vd., 2000). Akgül vd. (1989) nane, kimyon, rezene ve defne uçucu yağlarının Escherichia coli, Staphylococcus aureus, Pseudomonas aeruginosa, Proteus vulgaris, Bacillus subtilis i engellediğini belirtmişlerdir. Yarnell ve Abascal, (2004), sıtma hastalığında kullanılan ilaçlara karşı gelişen dirençliliği yok etmede ve ayrıca sıtma hastalığının tedavisinde Cinchona spp, Artemisia annua, Artemisia absinthium, Artemisia vulgaris, Cochlospermum planchonii, Cochlospermum tinctorium, Jatropha curcas, Gossypium hirsutum Euphorbia lateriflora Khaya grandifolia gibi bitkilerin kullanılması önermişlerdir. Leal-Cardoso ve Fonteles (1999), bitkilerin uçucu yağlarının antimikrobiyal etkileri üzerinde geniş bir araştırma yapmışlardır. Çalışmada uçucu yağların farmakolojik ve terapötik etkilerini incelemiş, özellikle kas kontraksiyonunda uçucu yağların etkilerinin olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca meyveler ve yapraklar kabız etkilerinden dolayı, infüzyon halinde (% 5) dahilen kabız önleyici olarak ve şeker hastalığına karşı kullanılmaktadır. Laboratuar deneyleri ile yaprakların kan şekerini düşürücü bir etkiye sahip bulundukları gösterilmiştir (Baytop, 1999). Akasya kabuğu, palamut ekstraktı, mazı tozu, Salvia aucheri, Phlomis bourgei, Smyrnium olusatrum, Astragalus schizopterus, Salvia viridis, Parmelia furfurace, Myritus communis, Eugenia caryophyllata, Pinus brutia, Juniperus oxycedrus, Abies cilicica, Cedrus libani ve Pinus nigra nın yaprak, reçine, gövde kabuğu ve kozalaklarının, antimikrobiyal aktivitelerinin olduğu, ayrıca bu çalışmalarda mazı tozu, akasya kabuğu, Pistacia terebinthus, Quercus infectoria nın galleri ve yapraklarının ekstraktı antifungal aktivite gösterdiği (Dığrak vd., 1999) tarafından rapor edilmiştir Uçucu Yağların Topoğrafik Koşullara Göre Değişimi Oğur, (1994) un yaptığı çalışmada mersin bitkisinin çeşitli ekstraktlarının bileşimini saptamak amacıyla yapılan çalışmalar göstermiştir ki materyalin toplanma zamanı, 18

31 orijini ve ekstraktın çıkarılma metoduyla ekstraktın tipi bitkinin içeriğini önemli derecede etkilemekte bazı yerlerde vazgeçilmez bir bileşik olarak kabul edilen maddeler diğer araştırmacılarca saptanamadığı tespit edilmiştir. Isparta Koşullarında İzmir Kekiğinin (Origanum onites L.) Verimi ve Uçucu Yağ Kalitesi Üzerine Araştırmalar adlı çalışmada Isparta ili ekolojik koşullarında kültüre alınan İzmir kekiğinin (Origanum onites L.) agronomik ve teknolojik özelliklerinin belirlenmiştir. Bu çalışmada Origanum onites de en yüksek verime ikinci yılda ulaşılmış, daha sonraki yıllarda ise verim düşmeye başlamıştır. Genel olarak güz döneminde (eylül-ekim) yapılan biçimlerde, yaz döneminde (haziran) yapılan biçimlere göre hem yaprak oranı hem de uçucu yağ oranı düşmüştür. Uçucu yağ oranları yıllara göre önemli değişiklikler göstermiş, en yüksek uçucu yağ oranları sırasıyla %3.22 ve %3.30 ile 2. ve 3.yıl ürünlerinden elde edilmiştir. Kekik bitkilerinin değişik kısımlarındaki uçucu yağ içerikleri de farklı olmuş, en yüksek yağ içeriği %3.94 ile çiçek salkımlarında ve %3.55 ile yapraklarda bulunmuştur. Kekik yağının kalitesini ortaya koyan carvacrol %54.81 ile %72.43 arasında bir değişim göstermiş, carvacrol içeriği ileri yıllara doğru azalmış (%71.77'den %54.81 e), ileri biçim dönemlerine doğru ise artmıştır (%63.89'dan %72.43'e) (Baydar, 2005). Genel olarak, Isparta yöresinde toplanan kekik türlerinin uçucu yağları daha çok kavrakrol, daha az timol içermektedir. Bu nedenle, Isparta yöresi kekikleri dünyada ilaç ham maddesinden çok, özellikle gıda hammaddesi olarak tercih edilmektedir. Genel olarak, yüksek rakımlarda yetişen kekik türleri ve bitkileri, düşük rakımlarda yetişenlere göre daha düşük uçucu yağ içermektedir (Baydar, 2007). Yapılan araştırmalar adaçayında, kekikten farklı olarak, yüksek rakımlara doğru çıkıldıkça yaprak sıklığının, yaprak oranının, yaprak kalınlığının ve uçucu yağ içeriğinin arttığını göstermiştir. Bu nedenle Isparta dan toplanan adaçayı drogları Antalya dan toplananlara göre daha kaliteli olmaktadır (Baydar, 2007). Çevre faktörleri (sıcaklık, yağış, ışıklanma süresi ve şiddeti, rakım, bakı, kuraklık, tuzluluk, toprak besin maddeleri ve toprak yapısı gibi) de etken madde sentezi ve 19

32 birikimi üzerine büyük tesir yapar. Güneşli ve kurak bölgelerde yetişen bitkilerin alkaloit ve uçucu yağ oranları, gölge ve yağışlı bölgelerde yetişenlere göre daha fazladır. Örneğin serin bölgelerde yetiştirilen haşhaş (Papaver somiferum) bitkileri sıcak bölgelerde yetiştirilenlere göre daha yüksek morfin, fakat daha düşük alkoloit içermektedir. Yüksek rakımlarla yetiştirilen kekik (Origanum onites) bitkileri düşük rakımda yetiştirilenlere göre daha düşük oranda uçucu yağ, ancak daha yüksek oranda karvakrol içermektedirler (Baydar, 2007). Yayla kekiğinin Isparta ilinde en fazla yayılış gösterdiği 1400 rakımlı Sütçüler florasından 2001 yılının 13 Ağustos (tomurcuklanma sonu devresi), 20 Ağustos (çiçeklenme başı devresi), 27 Ağustos (tam çiçeklenme devresi), 2 Eylül (çiçeklenme sonu devresi) ve 29 Eylül (tohum olgunlaştırma devresi) olmak üzere 5 farklı tarihte toplama yapılmıştır. Toplanan bitkiler kurutulduktan sonra su distilasyonu ile uçucu yağ içerikleri ve GC ile uçucu yağ bileşenleri (karvakrol, timol, p-mirsen, p-simen, γ- terpinen, α-terpinen ve borneol) belirlenmiştir. Yayla kekiği örneklerinde uçucu yağ oranı % arasında değişmiştir. Yayla kekiği uçucu yağının en önemli bileşeni olan karvakrol % arasında bir değişim göstermiştir. En yüksek uçucu yağ içeriği (% 4.9) çiçeklenme başında (20 Ağustos) toplanan, en yüksek karvakarol içeriği (% 92.3) çiçeklenme sonunda (2 Eylül) toplanan örneklerden elde edilmiştir (Baydar, 2005). Gülbaba vd. (2004) ın biberiye (Rosmarinus officinalis) de yaptığı çalışmada yaprak verim komponentleri bakımından populasyonlar arasında belirgin bir farklılık bulunmaz iken, biçim dönemleri arasında farklılıklar bulunmaktadır. Yaprak hasadı için en uygun biçim zamanı temmuz ve daha sonraki aylardır. Uçucu yağ verim oranları, populasyondan populasyona büyük farklılıklar göstermekle beraber, dönemler arasında fark belirlenememiştir. Populasyonların yağ verimleri biberiye için verilen normal değerler arasındadır. Uçucu yağ üretimi amacıyla yapılacak biçim için, yaprak verim komponentleri de göz önüne alınacak olursa en uygun zaman temmuz ve daha sonraki aylardır. Denizden uzaklaştıkça biberiyenin uçucu yağ verimlerinde düşme görülmektedir. Bu tespit dikkate alınırsa ileride yapılacak yağ 20

33 verimi yüksek bireylerin seçimi çalışmalarında denize yakın populasyonlara ağırlık verilmesi, ıslahta başarı şansını artıracaktır. Kaçar vd. (2004) nın yaptığı çalışmada çiçeklenme başlangıcı döneminde hiperisin oranı ile olumlu yönde ve önemli doğrusal ilişki gösteren tomurcuk sayısının hiperisin oranı üzerine doğrudan etkisi olumlu yöndedir. Hiperisin oranı ile tomurcuk sayısı arasında çiçeklenme başlangıcı ve çiçeklenme sonu döneminde önemli ve olumlu, çiçeklenme döneminde ise önemsiz olumlu yönde doğrusal ilişkiler belirlenmiştir. Sonuç olarak hiperisin oranı ve üst drog herba verimi bakımından tomurcuk ve çiçeği bol dalların sayısının yüksek olması seleksiyon kriteri olarak ele alınmalıdır. 21

34 3. MATERYAL VE YÖNTEM 3.1. Araştırma Alanlarının Yetişme Ortamı Özellikleri Isparta ili Göller Bölgesi'nde Akdeniz iklimi ile Karasal iklimin kesişme noktasında Batı Geçit Kuşağı'nda yer almakta, kışları nispeten serin ve yağışlı, yazları sıcak ve kurak bir iklim yaşanmaktadır. Meteorolojik verilere göre Isparta nın iklim yapısı soğuk ve yarı kara iklim özelliğindedir; Akdeniz e yakın olan güney bölgesinde Akdeniz ikliminin özelliği yaşanırken, Kuzeydoğuya doğru gidildikçe karasal iklim özellikleri kendini gösterir. Özellikle Eğirdir, Beyşehir ve Kovada gibi birçok gölün etkisiyle değişik mikro-klima bölgelerine sahiptir. Topoğrafik yapısının çeşitliliği nedeniyle hem ova hem de yayla özellikleri taşımaktadır. Uzun yıllara ilişkin iklim verilerine göre Isparta ilinin en soğuk ayı Ocak ve en sıcak ayı Temmuz dur (yıllık ortalama sıcaklığı 12.1 o C dir). Nisan ayı ortalarına kadar don olayı görülebilmektedir (yıllık ortalama donlu günler sayısı 69.5 gündür). Yağış en çok kış ve bahar aylarında, en az yaz aylarında alınmaktadır (yıllık ortalama yağış miktarı 581 mm dir). Aralık ayı en yağışlı, Ağustos ayı ise en kurak aydır (yağışlı günler sayısı ortalama 104 gündür). Bağıl nem oranı kış aylarında yüksek, yaz aylarında ise düşük seviyelerdedir (ortalama bağıl nem % 61 dir). Ortalama günlük güneşlenme müddeti 6.6 saat olup, ilde açık günler sayısı (bulutluluk ortalaması 2/10 dan az olan günler) ortalama 146.4'tür (Kaynak: Isparta Meteoroloji İl Müdürlüğü). Sonuç olarak Sorbus umbellata var. umbellata Isparta yöresinin geçiş iklimi özelliğine uyum sağlamıştır. Bu uyum Isparta nın çeşitli yörelerindeki dağılımına bakıldığında da görülmektedir. 22

35 Şekil 3.1. Çalışma alanının mevki haritası ve örnek alınan noktalar 23

36 Gölcük Tabiat Parkı nın Yetişme Ortamı Özellikleri Çalışmaların sağlıklı bir biçimde gerçekleştirilip sürdürülebilmesi için, yörenin coğrafi konumu, jeolojik yapısı, toprak ve iklim özellikleri yönünden iyi bir şekilde tanınması gerekir (Şekil 3.2.). Bu nedenle Gölcük Gölü çevresinin yetişme ortamı özellikleri ayrı ayrı ele alınmıştır (Şekil 3.3.) (Fakir, 1998). Şekil 3.2. Gölcük Tabiat Parkı ndan bir görünüm (Foto: S. ERBAŞ) 24

37 Şekil 3.3. Gölcük Tabiat Parkı ndan bir görünüm (Foto: S. ERBAŞ) Coğrafi Konum Gölcük Gölü Isparta nın güney batısında olup il merkezine 12 km uzaklıktadır (Şekil 3.4.). Gölün Isparta Burdur karayoluna uzaklığı ise 5 km dir. Araştırma alanının büyüklüğü ha dır. Araştırma alanın en yüksek yeri 1945 m ile Çinçinkırık tepe, en alçak yeri ise 1000 m ile Ayazmana mevkidir (Fakir, 1998). Grid kare sistemi ile Türkiye yi flora açısından illere göre kareleyip, aynı zamanda coğrafi bölgelerle birleştirilerek oluşturulan haritalardan P. H. DAVIS (1965) e göre araştırma alanı olan Gölcük Gölü çevresi C3 karesi içinde yer almaktadır. 25

38 Şekil 3.4. Gölcük Tabiat Parkı nın hava fotoğrafında görünümü (Anonim, 2010c) Jeolojik Yapı Bölgede magmatik ve tortul olmak üzere başlıca iki ayrı kayaç grubuyla karşılaşılmaktadır. Bunlardan tortullara ait en yaşlı formasyonu Akdağ kireçtaşları oluşturmaktadır. Diğerlerini de konglomeralar ve filişler meydana getirmektedir (Bilgin vd., 1990). Gölcük çevresinde magmatik kayaçlardan ultramafikler, volkanik kayaçlar ve piroklastikler dikkati çekmektedir. Derinlik kayaçlarından olan ultramafikler, harzburjit ve serpantinitlerden oluşmaktadır. Volkanik kayaçlar, trakiandezitlerden; piroklastikler ise kaynaklanmış (sıkı) tüf, kültüfler ve sünger taşlarından oluşmaktadır. Gölcük çevresinde yüzeylenen bu oluşumlar volkanizmanın kökenine, karakterine, vizkozitesine ve soğuma özelliğine bağlı olarak trakitten andezite kadar değişen volkanik kayaçların şekillenmesini, farklı dokudaki tüflerin ve sünger taşlarının oluşumunu sağlamıştır (Bilgin vd., 1990). 26

39 Gölcük volkanizmasında kısa bir zaman periyodu içerisinde pek çok volkanik malzemenin dışarıya atılması ve magma kazanının yüzeye çok yakın olması gibi nedenlere bağlı olarak kaldera çökmüş ve krater gölü ortaya çıkmıştır. Diğer taraftan lavların hızlı bir şekilde dışarıya atılmasıyla basınç rahatlaması olmuş ve bu olay yöredeki sünger taşlarının oluşumunu sağlamıştır. Tüf ve sünger taşları vizkozitesi yüksek olan patlamalı bir volkanizmaya işaret etmektedir. Gölcük volkanizması şekil ve yapı itibariyle maar tipi bir volkana güzel bir örnek sunmaktadır (Özgür vd., 1991) Toprak Özellikleri Gölcük Gölü çevresinde ayrıntılı bir toprak etüdü yapılmamış olup sadece Isparta Tarım Köy Hizmetleri İl Müdürlüğü nün toprak tahlil raporu bulunmaktadır. Rapora göre, toprağın bünyesi balçıklı olup, organik madde, total azot, fosfor, kireç ve toplam tuz miktarı düşüktür İklim Özellikleri Isparta Meteoroloji istasyonundan alınan çok yıllık iklim verileri Çizelge 3.1. de verilmiştir. Bu verilere göre, yörenin yıllık sıcaklık ortalaması 12.1 o C, yıllık toplam yağış miktarı ise mm dir. Yıllık yağışın % 24.6 (147.4 mm) sı ilkbaharda (Mart, Nisan, Mayıs), % 6 (38.3 mm) sı yazın (Haziran, Temmuz, Ağustos), % 31 (184.8 mm) i sonbaharda (Eylül, Ekim, Kasım) ve geri kalan % 38 (227.6 mm) i kışın (Aralık, Ocak, Şubat) düşmüştür. Yapılan çalışmalara göre Isparta nın su noksanı 5. ayın sonları ile 11. ayın başları arasındaki dönemdir (Şekil 3.5.). 27

40 Çizelge 3.1. Isparta Meteoroloji istasyonunun iklim verileri Aylar Yıllık Elemanlar Sıcaklık( o C) Sıcaklık İndisi Düzeltilmemiş PE Düzeltilmiş PE Yağış (mm) Birik. Suyun Aylık Değiş. Depolama Gerçek Evapotrans. Su Noksanı Su Fazlası Yüzeysel Akış Enlemi: 37 o 46 N ;Boylamı: 30 o 33 E; Yükseklik: 997 m.; Rasat Süresi: (51 Yıl) ISPARTA: C 2 B 2 s 2 b 3 : Yarı nemli, mezotermal, su noksanı yaz mevsiminde ve kuvvetli olan denizel koşullara yakın (1) bir iklim tipi. Şekil 3.5. Thornthwaite yöntemine göre Isparta nın su bilançosu diyagramı 28

41 Yukarıgökdere (Eğirdir) in Yetişme Ortamı Özellikleri Mevki ve Yeryüzü Şekli Davraz Dağı nın doğu bakılı yamaçları üzerinde, Isparta Orman Bölge Müdürlüğü, Eğirdir Orman İşletme Müdürlüğü, Yukarıgökdere Orman işletme Şefliği Sınırları içerisinde bulunan Kasnak Meşesi Tabiatı Koruma Alanı nın sahası 1300,5 ha olup, yükseltisi m ler arasında değişmektedir (Şekil 3.6.). Tabiatı Koruma Alanı 37 o o kuzey enlemleri ile 30 o o doğu boylamları arasında kalmaktadır (Karatepe, 2004). Kuzeyinde Kara Tepe (1679 m), batısında Asacak Dağı ile çevrilmiş olan Tabiatı Koruma Alanı ndaki başlıca yükseltiler Kocakır Tepe (1675 m), Mahataş Tepe (1848 m) ve Kaklı Tepe dir. Kireçtaşı anakayasından karstlaşma sonucunda oluşmuş olan kokurdanlar sahada oldukça yaygın olarak bulunmaktadır (Karatepe, 2004). Şekil 3.6. Kasnak Meşesi Tabiatı Koruma Alanı (Yukarıgökdere) ndan bir görünüm (Foto: S. ERBAŞ) 29

42 İklim Özellikleri Kasnak Meşesi Tabiatı Koruma Alanı Aksu Vadisi Kovada Kanalı nı takiben Akdeniz üzerinden gelen nemli ve sıcak hava akımları ile, Eğirdir Gölü üzerinden gelen nemli ve daha soğuk karakterdeki hava akımlarının geçiş güzergahı olan ovaya inen, Davraz Dağı nın doğu bakılı yamaçları üzerinde yer almaktadır (Karatepe, 2004). Eğirdir Meteoroloji istasyonundan alınan çok yıllık iklim verileri Çizelge 3.2. de verilmiştir. Eğirdir ve Kovada gölleri arasında yıllık yağış miktarı kısa mesafede oldukça farklılık göstermektedir. Kırıntı da 1382 mm olan yıllık yağış miktarı, Eğirdir de 723 mm, ikisinin arasındaki Eğirdir Regüratörü Meteoroloji İstasyonu nda 929 mm dir (Utku, 1990). Eğirdir ile Kırıntı arasında, mesafe olarak yaklaşık orta kısımda yer alan Kasnak Meşesi Tabiatı Koruma Alanı nda yıllık ortalama yağış değeri olarak 1382 mm nin kabul edilmesi, arazinin jeomorfolojik yapısı ve yükselti artışı ile yağışta meydana gelen artış da göz önüne alındığında uygun olacaktır. Thornwaite yöntemine göre saha A B 2 s 2 b 3 simgeleri ile gösterilen çok nemli, mezotermal, yazın çok kuvvetli su açığı olan, deniz iklimi etkisine sahip bir iklim tipine sahiptir (Karatepe, 2004). Eğirdir Yöresi nde görülen su noksanı 6. aydan başlayıp 10. aya kadar devam etmekte yani 6. ve 10. aylar arasında kuraklık olmaktadır (Şekil 3.7.). 30

43 Aylar Elemanlar Çizelge 3.2. Eğirdir Meteoroloji istasyonunun iklim verileri Yıllık Sıcaklık( o C) Sıcaklık İndisi Düzeltilmemiş PE Düzeltilmiş PE Yağış (mm) Birik. Suyun Aylık Değiş. Depolama Gerçek Evapotrans. Su Noksanı Su Fazlası Yüzeysel Akış Nemlilik Oranı Yükseklik: 916 m. Rasat Süresi: 34 Yıl Enlem: 37 Depo Kapasitesi (mm): 100 S = Im = Ia = n = d = ETP = Sıc. Rej. = Şekil 3.7. Thornthwaite yöntemine göre Eğidir in su bilançosu diyagramı 31

44 Anakaya ve Toprak Özellikleri Kasnak Meşesi Tabiatı Koruma Alanı ndaki anakayayı tüm sahada jura-kratase yaşlı neritik kireç taşlarından oluşmaktadır (Şenel, 1997). Karstlaşmaya bağlı olarak oluşan kokurdanlar, sahada oldukça geniş bir alanda yayılış göstermektedir. Kokurdan tabanlarında toprak derin iken, tabana yakın yamaç kısımlarında derinlik daha da azalmaktadır. Kokurdan kenarlarının üst kısmı ise topraksız olup, kireçtaşı yüzeylenmelerinden oluşmaktadır (Karatepe, 2004). Sahada genel olarak Kırmızı Akdeniz Toprakları (Terra rosalar) yaygın olmakla birlikte, üst yükseltilerde Terra rosa Terra fuska geçit tipleri ve Terra fuskalar da yayılış göstermektedir. Yüksek yağışa bağlı olarak Kalsiyum karbonatın (CaCo 3 ) yıkanması sebebiyle kireçsiz olan topraklarda, genel olarak tekstür, Ah horizonunda balçıklı kil, T horizonunda ise kildir. Toprakların ph sı 6,5 7,6 arasında değişmektedir (Karatepe, 2004) Bitki Örtüsü Ayrıca alan, Akdeniz bitki topluluğunun yanı sıra dağ ve step mıntıkalarda rastlanan çeşitli türleri de ihtiva eden zengin bir bitki topluluğuna sahiptir. Bugüne kadar 218 bitki türü tespit edilen Yukarıgökdere Kasnak Meşesi Tabiatı Koruma Alanı nın başlıca ağaç türleri; Kasnak Meşesi (Quercus vulcanica), Saçlı Meşe (Quercus cerris), Mkedonya Meşesi (Quercus trojana), Mazı Meşesi (Quercus infectoria), Lübnan sediri (Cedrus libani), Karaçam (Pinus nigra), Kızılçam (Pinus brutia), Üvez (Sorbus umbellata), Toros Göknarı (Abies cilicica), Katran ardıcı (Juniperus oxycedrus), Kokar ardıç (Juniperus foettidissima), Boylu ardıç (Juniperus excelsa), ile bazı Akçaağaç türleri (Acer platanoides, Acer monspessulanum, Acer hyrcanum) ve bazı Dişbudak türleri (Fraxinus ornus, Fraxinus oxycarpa) dir (Şekil 3.8.). Bütün bu özellikleri sebebiyle 1981 yılında biyogenetik rezerv olarak belirlenen Yukarıgökdere Kasnak Meşesi Ormanının 1300 ha lık bölümü, Temmuz 1987 tarihinde Tabiatı Koruma Alanı olarak tefrik edilmiş bulunmaktadır (Avcı vd., 2005). 32

45 Şekil 3.8. Yukarıgökdere de Sorbus umbellata var. umbellata nın arazideki görünümü (Foto: S. ERBAŞ) Tota Dağı (Sütçüler) in Yetişme Ortamı Özellikleri Coğrafik Konum Çalışma alanı Akdeniz Bölgesi nin kuzey kesiminde Isparta il sınırları içerisinde yer alır. Kuzeyde Anamas Dağı, doğuda Dedegöl Dağı, güneyde sarp Dağı, batıda Dulup Dağı ve Kızıldağ ile çevrili olup, morfolojik olarak sarp bir topoğrafik yapıya sahiptir Şekil 3.12.) km² lik ile yüzölçümü ile çalışma alanı, Eğirdir (1840 km²) ve Yalvaç (1415 km²) ilçelerinden sonra en büyük alana sahiptir (Şekil 3.10.). İlçe Aksu ya 37 km, Eğirdir e 61 km ve Isparta ya 97 km dir (Büyükgebiz, 2006) (Şekil 3.9.). 33

46 Şekil 3.9. Sütçüler in Topoğrafik Haritası (Fakir, 2010) Şekil Tota Dağı (Sütçüler) den genel bir görünüm (Foto: S. ERBAŞ) 34

47 Jeolojik Yapı Çalışma alanı batıda Kırkkavak fayı ile doğuda Ecemiş fayı arasında kalan Orta Toroslar içerisinde yer almaktadır. Bu bölgede yer alan kaya birimleri Senoniyen ve Lütesyen dönemlerinde yatay hareketlerle birbirleri üzerine binmişler ve karmaşık bir nap yapısını oluşturmuşlardır. Çalışma alanında yer alan tektonik birlikler; Geyik Dağı Birliği (Triyas kumtaşları, konglomeralar, dolomit) Antalya Birliği (metomorfize olmayan kayalar, yeşil şist fasiyesi), Miyosen denizel sedimenter ve ofiyolitlerdir (Şekil 3.11.). Şekil Çalışma alanı ve çevresinin jeolojik haritası (Bozcu, 1996) 1. Pliyokuvaterner ve güncel alüvyon 2. Oligosen-Burdigaliyen post tektonik havzaları 3. Antalya miyosen havzası 4.Alt-Orta miyosen (Beydağları) 5. Platform karbonatları 6. Antalya napları 7. Beyşehir-Hoyran napları 8. Likya napları 9. Ofiyolit napları 10. Alanya masifi 11. Sultandağ ve Seydişehir Palezoyik serileri 35

48 Şekil Tota Dağı (Sütçüler) deki arazi yapısı (Foto: S. ERBAŞ) Toprak Özellikleri Çalışma alanımızda birinci derecede önemli tarıma elverişli toprak gruplarının oluşturduğu mutlak tarım arazileri az olup, bölge ikinci derece önemli, endüstri bitkileri yetiştirmeye uygun toprak yapısı bakımından da çok fakirdir. Yörenin büyük bir kısmı işlemeli tarıma uygun olmayan orman rejimindeki arazilerdir. İlçe ve çevresinin belli başlı toprak grupları ve kapladıkları alan Çizelge 3.3. de verilmiştir (Anonim, 1984). 36

49 Çizelge 3.3. Sütçüler ilçesi ve çevresinin büyük toprak grupları (Anonim, 1984) Toprak Grubu Kapladığı Alan Hektar % Alüvyal Topraklar Kolüvyal Topraklar Kahverengi Orman Toprakları Kireçsiz Kahverengi Orman Toprakları Kırmızı Akdeniz Toprakları Kırmızı-Kahverengi Orman Toprakları İklim Özellikleri Yörenin iklimi Ege, Akdeniz ve Karasal Orta Anadolu iklimleri arasında karakteristik bir geçiş teşkil eder. Genel olarak Orta Anadolu ikliminin daha fazla etkisi olduğu söylenebilir. Çünkü bölgenin almış olduğu ortalama yağış miktarı Akdeniz bölgesine göre düşük olduğu gibi yıllık ortalama sıcaklık değeri de Orta Anadolu iklimine daha yakındır. Yazları sıcak ve kurak, kışları soğuk ve yağışlı bir iklim görülür. Yazları gece ve gündüz arasındaki sıcaklık farkları da oldukça fazladır (Özgül, 1996). Sütçüler ilçesi meteoroloji ölçüm istasyonunun sıcaklık verileri verilmiştir (Çizelge 3.4). Çizelge 3.4 incelendiğinde ortalama en yüksek sıcaklığını Temmuz ayında (23.9 ºC), ortalama en düşük sıcaklığın Şubat ayında (3.3 C) olduğu görülmektedir. Ortalama yıllık sıcaklık ise C dir (Anonim, 2000). Mevsimlere göre ortalama sıcaklık durumu incelendiğinde ise en sıcak mevsim yaz olduğu, bunu sırayla sonbahar, ilkbahar ve kış izlediği görülmektedir. Yıllık yağış miktarı, yağışın mevsimlere dağılımı kurak periyot olup olmaması ve kuraklık şiddeti yörenin bitki örtüsünün oluşumu ve yapısı için büyük bir önem taşır. Çizelge 4 incelendiğinde Sütçüler yöresinin yıllık ortalama yağış miktarının en fazla olduğu aylar, Aralık ve Kasım ayları, Ağustos ve Temmuz ayları ise ortalama yağışın en az olduğu aylardır. Ortalama yıllık toplam yağış miktarı mm. dir. 37

50 Sütçüler Yöresi (B2 B'2 s2 b'3) ikinci dereceden nemli, ikinci dereceden mezotermal, yaz mevsiminde çok kuvvetli su açığı olan ve denizel şartlara yakın iklim tipine sahiptir. Sütçüler Yöresi nde görülen su noksanı 7. aydan başlayıp 10. aya kadar devam etmekte yani 7. ve 10. aylar arasında kuraklık olmaktadır (Şekil 3.13.). Aylar Elemanlar Çizelge 3.4. Sütçüler Meteoroloji istasyonunun iklim verileri Yıllık Sıcaklık( o C) Sıcaklık İndisi Düzeltilmemiş PE Düzeltilmiş PE Yağış (mm) Birik. Suyun Aylık Değiş. Depolama Gerçek Evapotrans. Su Noksanı Su Fazlası Yüzeysel Akış Nemlilik Oranı Yükseklik: 1000 m.; Rasat Süresi: 35 Yıl; Enlem: 37; Depo Kapasitesi (mm): 100 S = Im = Ia = n = d = ETP = Sıc. Rej. =

51 Şekil Thornthwaite yöntemine göre Sütçüler in su bilançosu diyagramı (Büyükgebiz, 2006) Bitki Coğrafyası Yönünden Durumu Araştırma alanı bitki coğrafyası yönünden incelendiğinde, Akdeniz flora bölgesinde bulunduğu görülmektedir (Şekil 3.14.). Ancak, Türkiye'deki Akdeniz flora alanının sınırları Avrupa-Sibirya bölgesinde olduğu gibi, açık ve kesin olarak çizilememektedir. Bunun en önemli nedeni, karasal karakterli flora bölgelerinin kolaylıkla birbirlerinin sınırlarına girebilmeleridir. Özellikle Akdeniz ile İran-Turan bölgeler arasında önemli floristik ilişkiler bulunmaktadır (Yaltırık ve Efe, 1989). Bu olgudan hareketle araştırma alanın Akdeniz flora bölgesinde olmakla beraber araştırma alanında İran-Turan flora elementlerine de rastlanılmaktadır. 39

52 Şekil Türkiye'nin bitki coğrafyası yönünden bölgelere ayrılışı (Davis vd., 1971) 3.2 Materyal Laboratuar çalışmalarında doğal yayılış ortamlarından (Gölcük Tabiat Parkı, Tota Dağı (Sütçüler) ve Yukarıgökdere (Eğirdir)) toplanan Sorbus umbellata var. umbellata türleri kullanılmıştır (Şekil 3.15). Bu yörelerden bitki materyalleri yeterli miktarda toplanmış ve SDÜ Orman Fakültesi Orman Botaniği labotauarına getirilmiştir. Yarı gölge bir yerde uygun şartlarda kurutulmuştur (Şekil 3.16). Toplanan türlerin fotoğraf albümleri ve bitki herbaryum örnekleri oluşturulmuştur. 40

53 Şekil Toplanan bitkilerin yarı gölge bir ortamda kurutulması işlemi (Foto: S. ERBAŞ) Şekil Toplanan bitkilerin yarı gölge bir ortamda kurutulması işlemi (Foto: S. ERBAŞ) 41

54 3.3. Yöntem Arazi Çalışmaları Bitkilerin bakı, yükselti ve koordinatları tespit edilerek araştırmanın hassaslığı açısından sürekli olarak aynı yerlerden toplanmıştır. Toplanan bitki materyallerinin doğal yayılış alanlarında dijital fotoğraf makinesi ile fotoğrafları çekilmiştir. Bu bitki materyallerinden yeter miktarda toplananlardan seçilerek teşhis edilmek üzere presleme tahtasında preslenerek kurutulmuştur. Diğer bitki materyalleri de uygun kurutma yöntemleri ile kurutulmuşlardır. Materyaller toplanırken canlılığını kaybetmeden preslemek için naylon torbalara düzgün bir şekilde yerleştirilmiştir Şekil 3.17.). Şekil Zarar görmemesi için naylon poşetlere toplanan geyik elması (Sorbus umbellata var. umbellata) bitkisinin görünümü (Foto: S. ERBAŞ) 42

55 Araziden toplanan örneklerin saklanabilmesi için sağlıklı kurutulmaları gerekir. Bunun için gerekli olan tahta çıtalardan yapılmış olan presler bitki kurutmada çok kullanışlıdır. Presin boyutları önemlidir (38 X 28 cm.). Eğer çok büyük örnekler elde edilirse herbaryum kartonlarına sığmayacaktır. Presler de kağıtlardan çok az büyük olmalıdır (Yaltırık, Efe, 1989). Örnekler toplanırken, daha sonra yapılacak bilimsel çalışmalarda kullanılabileceği düşünülerek, uzun yıllar yararlı olabilmeleri için sağlıklı bir şekilde kurutulmalarına özen gösterilmiştir. Bunun için tahta çıtalardan yapılmış 38*28 cm ebatlarında presler kullanılmıştır. Arasına bitki konmuş gazete kağıdı kapatıldıktan sonra üstüne bir kurutma kağıdı konulmuş ve başka bir gazete kağıdı açılarak içine yeni bir bitki yerleştirilmiştir. Bu işlem her bitki örneği için tekrarlanmıştır. Bitki örnekleri araştırma alanını tamamen temsil edebilmesi için, olanaklar ölçüsünde araştırma alanının hemen her yerinden bitki örneği alınmıştır. Bütün araştırma alanı gezilerek bitki örnekleri toplanmıştır. Teşhis ve uçucu yağ analizlerine yetecek miktarlarda toplanan bitki materyalleri poşet torbalar içerisine yerleştirilmiştir. Her bir torba kodlanarak etiketlenmiş, etiket üzerine toplama zamanı, yeri, rakımı, bakısı gibi bilgiler kayıt edilmiştir. Toplanan bitki materyallerinden bir kısmı tür teşhisi için Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Botaniği Laboratuarı nda presten geçirildikten sonra herbaryum haline getirilmiştir. Bir kısmı ise uçucu yağ analizlerinde kullanılmak üzere yine aynı laboratuarda muhafaza altına alınmıştır. Toplanan örnekler plastik torbalarda laboratuar koşullarında ve oda sıcaklığında muhafaza edilmiştir. Ayrıca örnek toplanacak olan ağaçlara numara verilip koordinatları alınarak örneklerin birbirine karışması önlenmiş ve bu konuda yapılacak çalışmalardaki hata payı en aza indirilmiştir (Fakir, 1998) Laboratuar Çalışmaları Uçucu Yağ Analizleri Toplanan bitki materyalleri oda sıcaklığında kurutulduktan (25 o C) sonra tartılmış ve daha sonra Clevenger destilasyon cihazında hidro-distilasyon yöntemiyle yaklaşık 3 saat süreyle damıtılarak % uçucu yağ içerikleri hacim/ağırlık (v/w) olarak 43

56 belirlenmiştir (Şekil 3.18.). Elde edilen uçucu yağlar bileşenleri belirlenmek üzere +4 o C de depolanmıştır. Şekil Geyik elması (Sorbus umbellata var. umbellata) bitkisinin Clavenger cihazında uçucu yağının çıkarılması (Foto: S. ERBAŞ) Destilasyon (Damıtma) İşlemi Uçucu yağlar su buharı destilasyonu ya da organik çözücülerle bitkilerden ekstrakte edilerek elde edilir (Langhout, 2000). Droglarda uçucu yağ miktarı gravimetrik veya volumetrik olarak tayin edilebilir. En çok başvurulan yöntem volümetrik yöntemdir. Bu yöntemde, droglar taze veya kuru olarak kullanılabilir. Belirli miktarda drog örneği damıtma cihazının (Clevenger) ısıtıcı üzerine yerleştirilmiş balonuna konur. Balona drog miktarının yaklaşık 10 katı kadar su ilave edilir. Mantolu ısıtıcı yardımıyla balon kaynatılır. Kaynama sırasında, uçucu yağlar su buharı ile birlikte buharlaşarak balonun üstüne monte edilmiş olan ve soğuk su sirkülasyonu ile soğutulan parmak şeklindeki soğutucuya sürüklenir. Soğutucuya çarpan buhar yoğunlaşarak damla damla toplama ünitesinde birikir. Sudan hafif olan uçucu yağ suyun üstünde birikmeye başlar. Destilasyona uçucu yağ sürüklenmesi sonlanana 44

57 kadar devam edilir. Destilasyon tamamlandıktan sonra uçucu yağın miktarı ml olarak ölçülür. Daha sonra, distile edilen drog miktarı ile elde edilen uçucu yağ miktarından gidilerek % olarak uçucu yağ içeriği belirlenir (Baydar, 2007). Uçucu yağ miktarının belirlenmesinde kullanılabilecek basit bir damıtma cihazı gösterilmiştir (Şekil 3.19.). Şekil Clevenger destilasyon cihazı (Baydar, 2007; Foto: S. ERBAŞ) GC-MS Analizi Bir uçucu yağı meydana getiren bileşenlerin neler olduğu ve her bir bileşenin hangi oranda bulunduğu kromatografik yöntemler ile belirlenir. Her ne kadar uçucu yağ bileşenlerinin belirlenmesinde kâğıt kromatografisi, ince tabaka kromatografisi ve gaz kromatografisi gibi değişik kromatografik teknikler kullanılabilirse de, günümüzde en yaygın olarak gaz kromatografisinden faydalanılmaktadır (Şekil 3.21.). Gaz kromatografisi (GC) cihazlarında uçucu yağ analizi yapabilmek için her şeyden önce uygun bir detektöre (FID veya MS), uygun bir kolona (ID) ve uygun bir çalıştırma programına ihtiyaç vardır. Analiz sonucunda kaydediciden (recorder) elde edilen kromatogramda yer alan her bir pik bir bileşeni temsil etmektedir. Hangi pikin hangi bileşene ait olduğunu belirlemek için, ilgili uçucu yağı meydana getiren bileşenlerin standartları tek tek GC cihazına tanıtılır. Her bir standartın geliş zamanı (retention time), örnekteki uçucu yağ piklerinin geliş zamanları ile çakıştırılarak her 45

58 piki temsil eden bileşen belirlenmiş olur. Her bir bileşene ait pik alanı aynı zamanda o bileşenin miktarını vermektedir (Baydar, 2007). Uçucu yağların bileşenleri Süleyman Demirel Üniversitesi Merkezi Laboratuarı'nda bulunan GC/MS aleti, Gaz Kromatografisi nde belirlenmiştir. Uçucu yağ örneklerinden 7.5 mg alınarak 1.5 ml. diklorometanda seyreltilmiş ve bu numuneden 1 μl alınarak cihaza enjekte edilmiştir (Çizelge 3.5.). Enjeksiyon Bloğu Dedektör Çizelge 3.5. Gaz kromatografisinde çalışma koşulları : 240 o C : 250 o C Akış Hızı (psi) : 10 Dedektör İyonlaşma Türü Kullanılan Gaz Kullanılan Kolon Sıcaklık Programı Kullanılan Kütüphaneler Kullanılan GC/MS in Özellikleri : 70 ev : EI : Helyum : Cp WAX 52 CB 50 m * 0,32 mm, 1,2 μm : 60 C den 220 C e dakikada 2 C lik artışla ulaşıyor. 220 C de 20 dakika bekliyor. : Wiley, Nist, Tutor : QP 5050 GC/MS 46

59 Şekil Gaz Chromatograph -Mass Spectrometer (GC/MS) cihazı (Anonim, 2010d) Uçucu yağ bileşenleri NIST kütüphanesinde taranarak hangi bileşenler olduğu belirlenmiş ve kromatogramdaki pik alanlarının yüzde oranı hesaplanarak bulunmuştur (Şekil 3.22.) (Stein, 1990). Şekil Sideritis libanotica Labill. subsp. linearis (Bentham) Borm. un uçucu yağının GC/MS (Gas Chromotography-Mass Spectrometry) analizi ile elde edilmiş kromatogramı 47

60 4. ARAŞTIRMA BULGULARI Isparta da Gölcük Tabiat Parkı, Tota Dağı ve Eğirdir (Yukarıgökdere) bölgelerinden farklı bakı, toplama zamanı ve yükseltilerden toplanan geyik elması (Sorbus umbellata var. umbellata) bitkisinin destilasyonu ile uçucu yağları çıkartılmıştır. Bitkinin uçucu yağı açık sarı renkli, yoğun ve yapışkan bir özelliğe sahip olduğu tespit edilmiştir. Uçucu yağının yapışkan bir özelliğe sahip olması Clevenger cihazından yağın alınmasında güçlüklere neden olmuştur. Genel olarak toplanan geyik elması bitkilerinden çıkarılan uçucu yağ çok düşük düzeylerde olduğu belirlenmiştir (Çizelge 4.1). Çizelge 4.1. Tabiat Parkı, Tota Dağı ve Eğirdir (Yukarıgökdere) bölgelerinden farklı bakı, toplama zamanı ve yükseltilerden toplanan geyik elması (Sorbus umbellata var. umbellata) bitkisinin destilasyonu sonucu elde edilen uçucu yağ oranları Tota Dağı Uçucu Yağ Oranları (1800 m.) Haziran Temmuz Ağustos Eylül Eser Kuzey Eser Eser Eser Güney Eser Eser Yukarıgökdere Uçucu Yağ Oranları (1650 m.) Haziran Temmuz Ağustos Eylül 0.05 Eser Eser Eser Kuzey 0.02 Eser Eser Eser 0.01 Eser Eser Eser Eser Güney Eser Eser Gölcük Tabiat Parkı Uçucu Yağ Oranları (1445 m.) Haziran Temmuz Ağustos Eylül 0.1 Eser 0.01 Eser Kuzey 0.15 Eser 0.05 Eser Eser 0.03 Eser Güney

61 Isparta da Gölcük Tabiat Parkı, Tota Dağı ve Eğirdir (Yukarıgökdere) bölgelerinden toplanan örneklerin uçucu yağı çıkarılıp uçucu yağ oranları belirlendikten sonra bileşenlerinin belirlenmesi için GC/MS analizi yapılmıştır. Analiz sonucunda Sorbus umbellata var. umbellata nın bileşenleri tespit edilmiştir (Çizelge 4.2.). Çizelge 4.2. Sorbus umbellata var. umbellata nın uçucu yağ bileşenleri Bileşenler RT Oran (%) Nonanal Linalool oxide Camphor Benzaldehyde Linalool Linalyl acetate Terpinene Alpha-terpineol Borneol Neryl acetate Geranyl acetate Nerol Geraniol Caryophyllene oxide Neryl acetone Carvacrol Monoterpene alkol Aldehit Monoterpene 7.60 Monoterpene ester 6.19 Terpenoid 2.96 Oxygenated monoterpene 2.00 Oxygenated sesquiterpene 1.61 Keton 0.78 Linalool Şekil 4.1. Sorbus umbellata var. umbellata nın uçucu yağında bulunun en etkili bileşenin kimyasal yapısı (Foto: H. FAKİR) 49

62 En uygun toplama zamanı, bakı ve yükseltinin belirlenebilmesi için Gölcük Tabiat Parkı, Tota Dağı ve Eğirdir (Yukarıgökdere) bölgelerinden toplanan örneklere ait uçucu yağ oranları (%) değerlerinden ayrı ayrı üç elemanlı gruplar oluşturacak şekilde veri kütükleri oluşturulmuş ve yüzdesel değerlerin ArcsinP 1/2 dönüşümleri yapılmıştır. Öncelikle aritmetik ortalamaların kontrolü için varyans analizi (Anova) uygulanmıştır. Anova testi sonucunda istatiksel açıdan farklılığın ortaya çıkması halinde de farklı grupların tespit edilebilmesi için Duncan testi kullanılmıştır. Anova testi sonucunda, P< değerinde uçucu yağ oranı grupları (F = ) aritmetik ortalamalar bakımından farklılık göstermektedir (Çizelge 4.3.). Çizelge 4.3. Sorbus umbellata var. umbellata bitkisinin yaprak ve meyvalarına ait uçucu yağ oranı gruplarının Anova Testi sonuçları Varyans Kaynağı Tüm Varyans Serbestlik Derecesi (df) Varyans Gruplar arası Gruplar içi Toplam *** P<0.001 F- Oranı Olasılık (P) Örneklere ait uçucu yağ oranı gruplarının Duncan Testi sonuçlarına göre aritmetik ortalamaları açısından, Y. Gökdere (TK), Gölcük (TK), Y. Gökdere (AK), Tota (EK), Y. Gökdere (EK), Gölcük (EK), Tota (EG), ve Y. Gökdere (EG); Y. Gökdere (AG), Tota (AK), Gölcük (AG), Y. Gökdere (HK), Tota (TG), Gölcük (AK) ve Gölcük (TG); Tota (AK), Gölcük (AG), Y. Gökdere (HK), Tota (TG), Gölcük (AK), Gölcük (TG) ve Y. Gökdere (TG); Gölcük (AK), Gölcük (TG), Y. Gökdere (TG), Tota (AG), Tota (TK) ve Gölcük (EG); Tota (HK), Y. Gökdere (HG), Gölcük (HG) ve Tota (HG); Y. Gökdere (HG), Gölcük (HG), Tota (HG) ve Gölcük (HK) nın homojen gruplar oluşturduğu görülmüştür (Çizelge 4.4.). 50

63 Çizelge 4.4. Sorbus umbellata var. umbellata bitkisinin yaprak ve meyvelerine ait uçucu yağ oranı gruplarının Duncan Testi sonuçları Gruplar N Y. Gökdere (TK) 3 0,0000 Gölcük (TK) 3 0,0000 Y. Gökdere (AK) 3 0,0000 Tota (EK) 3 0,0000 Y Gökdere (EK) 3 0,0000 Gölcük (EK) 3 0,0000 Tota (EG) 3 0,0000 Y. Gökdere (EG) 3 0,0000 Y. Gökdere (AG) 3 0,6954 Tota (AK) 3 0,7923 0,7923 Gölcük (AG) 3 0,7923 0,7923 Y. Gökdere (HK) 3 0,8886 0,8886 Tota (TG) 3 0,9322 0,9322 Gölcük (AK) 3 0,9494 0,9494 0,9494 Gölcük (TG) 3 0,9494 0,9494 0,9494 Y. Gökdere (TG) 3 1,0551 1,0551 Tota (AG) 3 1,2639 Tota (TK) 3 1,2776 Gölcük (EG) 3 1,2776 Tota (HK) 3 1,6672 Y. Gökdere (HG) 3 1,8070 1,8070 Gölcük (HG) 3 1,8131 1,8131 Tota (HG) 3 1,9816 1,9816 Gölcük (HK) 3 2,0203 Olasılık 5. TARTIŞMA VE SONUÇ Uçucu yağlar ve bileşenleri üzerine yaptığımız çalışma üvez (Sorbus spp.) türlerinde yapılan ilk çalışma olması bakımından önem taşımaktadır. Bu çalışmada Sorbus umbellata var. umbellata bitkisinin çıkarılan uçucu yağının GC/MS analizi sonucunda 16 adet bileşen bulunmuş ve bu bileşenler % 97.2 oranında ortaya çıkarılmıştır. En yüksek düzeyde çıkan üç bileşen ise linalool (% 48.16), benzaldehyde (% 11.53) ve terpinene (% 7.60) olarak tespit edilmiştir (Şekil 4.1.). Bileşenlerden 6 tanesi monoterpen alkol (% 62.82), 3 tanesi monoterpen ester (% 6.19), 2 tanesi aldehit (% 13.22), 1 tanesi oxygenated monoterpen (% 2.00), 1 tanesi oxygenated sesquiterpen (% 1.61), 1 tanesi ketone (% 0.78), 1 tanesi terpenoid (% 2.96) ve 1 tanesi monoterpen (% 7.60) olarak gruplanmıştır. 51

64 Yapılan araştırmalarda bu bileşenlerden Linalool un antimikrobiyal (Dongma, 2007), antioksidan ve antiinflamator (Ogunwande, 2007); Terpinen in antibakteriyel, insektisit, enzim önleyici (Wrigt, 2007) ve antikanser, Terpen in antikanser (Sylvestre vd., 2007) etkilerinin olduğu tespit edilmiştir. Çıkan GC/MS sonuçlarına göre uçucu yağ oranı gruplarına ait Duncan Testi göstermektedir ki 5. grupta yer alan Tota (AK) ve 6. grupta yer alan Gölcük (HK) nın yanı sıra hem 5. hem 6. grupta yer alan Y. Gökdere (HG), Gölcük (HG) ve Tota (HG) gruplarının Sorbus umbellata var. umbellata bitkisine ait en yüksek verimde yağ elde edilebilecek yükselti ve toplama zamanını göstermiştir. Fakir vd. (2009) ne göre Sorbus umbellata var. umbellata bitkisi yöresel halk tarafından meyveleri şeker hastalığına karşı yenilmekte ve yapraklı meyveleri kalp damarlarındaki tıkanıklıklara, kalp ödemlerinin açılmasına iyi geldiği düşüncesiyle doğal çay olarak içilmektedir. Halk bu bitkiyi meyve olgunlaşma zamanında yani Ağustos ve Eylül aylarında toplamakta ve yapraklı meyve olarak içmektedir. Aynı zamanda üvez bitkisi aktarlar tarafından toplanmakta ve ticareti yapılmaktadır. Aktarlar da bu bitkiyi Ağustos ve Eylül aylarında toplamakta ve bu şekilde piyasaya vermektedir. Halbuki çalışma alanları olan Tota Dağı (1800 m), Yukarıgökdere (1650 m) ve Gölcük Tabiat Parkı (1445) nda uçucu yağ oranları en yüksek Haziran ayında, en düşük ise Ağustos ve Eylül aylarında tespit edilmiştir. Baydar, (2005) ın çalışmasına göre; genel olarak güz döneminde (eylül-ekim) yapılan biçimlerde, yaz döneminde (haziran) yapılan biçimlere göre hem yaprak oranı hem de uçucu yağ oranı düşmüştür. Kekik yağının kalitesini ortaya koyan carvacrol %54.81 ile %72.43 arasında bir değişim göstermiş, carvacrol içeriği ileri yıllara doğru azalmış (%71.77'den %54.81 e), ileri biçim dönemlerine doğru ise artmıştır (%63.89'dan %72.43'e). Gülbaba vd. (2004) nin biberiye (Rosmarinus officinalis) de yaptığı çalışmada yaprak hasadı için en uygun biçim zamanı temmuz ve daha sonraki aylardır. Uçucu yağ üretimi amacıyla yapılacak biçim için, yaprak verim komponentleri de göz önüne alınacak olursa en uygun zaman Temmuz ve daha 52

65 sonraki aylardır. Yaptığımız çalışmada bulunan uçucu yağ oranlarının veriminin aylara göre dağılışı Baydar (2005) ın çalışmasıyla paralellik göstermekte olup Gülbaba vd. (2004) nin çalışmasıyla ters düşmektedir. Çalışmamızda ortaya çıkan en uygun toplama zamanı Haziran ayı yani Sorbus umbellata var. umbellata bitkisinin çiçeklenme dönemidir. Bu dönemde uçucu yağ oranları daha yüksek çıkmıştır. Kaçar vd. (2004) nin yaptığı çalışmada çiçeklenme başlangıcı döneminde hiperisin oranı ile olumlu yönde ve önemli doğrusal ilişki gösteren tomurcuk sayısının hiperisin oranı üzerine doğrudan etkisi olumlu yönde olduğunu ortaya koymuştur. Bu bulgu da çalışmamızı destekler niteliktedir. Genel olarak yükseltinin uçucu yağ oranlarına etkisi düşük olmakla birlikte Tota ve Gölcük ten toplanan örneklerin uçucu yağ oranları daha yüksek çıkmıştır. Duncan Testi sonuçlarına göre 5. ve 6. gruplara bakıldığında Sorbus umbellata var. umbellata bitkisinde Tota-Güney, Y. Gökdere-Güney ve Gölcük-Güney olmak üzere en yüksek uçucu yağ oranları güneyli bakılarda çıkmıştır. Kuzeyli bakılardan toplanan örneklerin (Y. Gökdere (TK), Gölcük (TK), Y. Gökdere (AK), Tota (EK), Y Gökdere (EK), Gölcük (EK)) uçucu yağ oranları ise 1. ve 2. gruplarda toplanmış yani çok düşük düzeylerde çıkmıştır. Sonuç olarak Sorbus umbellata var. umbellata bitkisinin toplama zamanı Haziran ayı, toplanması gereken bakı Güney bakıdır. Yapılan bu çalışma toplama zamanı, toplanacak bakı, toplanacak yükselti konusunda yöre halkı ve aktarların yaptığı gelişigüzel faydalanmayı önleyeceği ve daha bilinçli bir bitki toplama yapılacağı öngörülmektedir. 53

66 6. KAYNAKLAR Abascal, K., Yarnell, E Herbs and Drug Resistance. Potential of Botanical in Drug-Resistant Microbes. Alternative & Complementary Therapies, Part: 1, Acartürk, R., Şifalı Bitkiler Flora ve Sağlığımız, Orman Genel Müdürlüğü Mensupları Yardımlaşma Vakfı (O.V.A.K.), Ankara. Akgül, A., Kıvanç, M Sensitivity four foodborne moulds to essential oils from Turkish spices, herbs, and citrus peel. Journal of the Science of Food and Agriculture, 47: Alzoreky, N.S., Nakahara, K Antibacterial activity of extracts from some edible plants commonly consumed in Asia. International Journal of Food Microbiology, 80: Anonim, 2010a. İnternet Sitesi: Erişim tarihi: Anonim, 2010b. rosemary, factsheets /ROSEMARY. Erişim tarihi: Anonim 2010c. Gölcük, Erişim tarihi: Anonim, Ortalama Ekstrem ve Yağış Değerleri Bülteni, Ankara: Devlet Meteroloji İşleri Genel Müdürlüğü Yayını. Anonim, 2010d. Süleyman Demirel Üniversitesi, deneysel/resim/album/ GC,GC-MC/slides/28.html. Erişim tarihi:

67 Anonim, Tarım Orman ve Köy İşleri Bakanlığı, Topraksu Genel Müdürlüğü, Toprak Etütleri ve Haritalama Dairesi Başkanlığı, Isparta İli Verimlilik Envanteri ve Gübre İhtiyaç Raporu, Yayın No: 764. Avcı, M., Oğurlu, İ., Sarıkaya, O., Kasnak Meşesi Tabiatı Koruma Alanı Üzerine Araştırmalar. Korunan Doğal Alanlar Sempozyumu, 8 10 Eylül 2005, 600 s. Bağcı, E., Dığrak, M Bazı Göknar türleri uçucu yağlarının in vitro antimikrobiyal etkileri. Turkish Journal of Biology, 21: Bağcı, E., Dığrak, M Antimicrobial activity of essential oils of some Abies (Fir) species from Turkey. Journal Flavour and Fragrance, 11: Baratta, M.T., Dorman, H.J., Deans, S.G., Figueiredo, A.C., Barroso, J.G., Ruberto, G Antimicrobial ve antioxidant properties of some commercail essential oils. Flavour and Fragrance Journal. 13: Başer, H. C., Her derde deva bir bitki kekik. Bilim ve Teknik Dergisi, Mayıs, Baytop, T Türkiye de Bitkiler İle Tedavi, Geçmişte ve Bugün. İstanbul Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, İstanbul, 550 s. Baytop, T. 1984: Türkiye de Bitkilerle Tedavi. İstanbul Üniversitesi Yayın No:3255, Eczacılık Fakültesi Yayın No: 40. Baytop T. ve Başer K.H.C., On Essential Oils and Aromatic Waters Used as Medicine in İstanbul Between 17 th. and 19 th. Centuries-Başer, K.H.C., (ed.): Flavours Fragrances and Essential Oils-Proceedings of the 13 th. İnternational Congres of Flavours, Fragrances and Essential Oils, (15-19 October 1995) İstanbul. 55

68 Baydar, H., Tıbbi, Aromatik ve Keyf Bitkileri Bilimi ve Teknolojisi. Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Süleyman Demirel Üniversitesi Yayın No: 51, 216 s. Baydar, H., Isparta Koşullarında İzmir Kekiğinin (Origanum onites L.) Verimi ve Uçucu Yağ Kalitesi Üzerine Araştırmalar. Türkiye VI. Tarla Bitkileri Kongresi, 5-9 Eylül 2005, Antalya (Araştırma Sunusu) Cilt I, s Baydar, H., Yayla Kekiği (Origanum minutiflorum O. Schwarz et. P. Davis) nde Farklı Toplama Zamanlarının Uçucu Yağ İçeriği ve Uçucu Yağ Bileşenleri Üzerine Etkisi, Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 2005, 18(2): Bilgin, A., Köseoğlu, M. ve Özkan, G., 1990, Isparta Gölcük volkanitlerinin mineralojisi, petrografisi ve jeokimyası: Doğa Türk Mühendislik ve Çevre Bülteni Dergisi, 14-2, Bozcu, A., Kasımlar (Sütçüler-Isparta) Yöresinde Yer Alan Mesozoyik Yaşlı Denizel Tortuların Jeolojisi Petrografisi ve Organik Jeokimyasal Yöntemlerle İncelenmesi. Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, (Doktora Tezi). Büyükgebiz, T., Sütçüler (Isparta) Yöresinin Odun Dışı Orman Ürünleri, Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Orman Mühendisliği Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, s Ceylan, A., Tıbbi Bitkiler II. Tarla Bitkileri Bölümü, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Yayın No:481, 365 s. Ceylan A., Tıbbi Bitkiler 2 (Uçucu Yağ İçerenler), Ege Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü, s

69 Chalupa, V., Micropagation of European Mountain-ash (Sorbus aucuparia L.) and Wild Service Tree (Sorbus torminalis (L.) cr). In: Bajaj YPS, ed. Hightech and Micropropagation II. Volume 18, Biotechnology in Agriculture and Forestry, Springer-Verlag, p Çelik, E., Çelik, G.Y., Bitki Uçucu Yağlarının Antimikrobiyal Özellikleri, Orlab On-Line Mikrobiyoloji Dergisi Yıl: 2007 Cilt: 05 Sayı: 2 Sayfa: 1-6. Davis, P. H., ( ): Flora of Turkey and The East Aegean Island, Vol. 1-10, at The University pres, Edinburg. Davis, P.H., Harper, P.C., Hedge, I.C., Distrubition Patterns in with Particular Reference to Endemism, Plant life of South-West Asia. The Botanical Society of Edinburg-Aberdeen-Great Britain p Dığrak, M., İlçim, A., Alma, M.H Antimicrobial activities of several parts of Pinus brutia, Juniperus oxycedrus, Abies cilicia, Cedrus libani and Pinus nigra. Phytotherapy Research, 13: Dongma, P.M.J., Tatsatjiev, L.N., Tchoumbougnong, F., Someza, M.L., Dongma, B.N., Zolla, P.H.A., Menut, C., Chemical Composition Antiradical and Antifungal Activities of Essential Oil of Leaves of Cinnamomum zeylanicum Blume from Cameroon. Natural Product Communications, Volume 2 (12). s Erdemir, D., A., At Kestanesi Doğanın Harika İlacı. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi. Nobel Kitap Evi, İstanbul. Fakir, H., Isparta Gölcük Gölü Çevresi Florası Üzerine Araştırmalar. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Orman Mühendisliği Anabilim Dalı, Orman Botaniği Programı, s

70 Fakir, H., Korkmaz, M., Güller, B., Medicinal Plant Diversty of Western Mediterrenean Region in Turkey. Journal of Applied Biological Sciences 3(2): Genç, M., Bitki Yetiştirme ve Plantasyon Tekniği. Karadeniz Teknik Üniversitesi Orman Fakültesi Yayın No: 47, s Gezer, A., Gütekin, H, C., Deligöz, A., Yücedağ, C., Bazı Üvez (Sorbus L.) Türlerinde Katlama Süreleri ve Ekim Zamanlarının Tohumların Çimlenmesi Üzerine Etkisi. Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimler Enstitüsü Dergisi, 3(9): Gökşin A., Kasnak Ormanı (Eğirdir) Florası ve Quercus vulcanica Boiss. Et Heldr. (Kasnak Meşesi) nın Oluşturduğu Meşcere Tipleri Üzerine Araştırmalar. O.D.C. 187:231. Gülbaba, A. G. ve Özkurt, N., 2004, 14. Bitkisel İlaç Hammaddeleri Toplantısı, Bildiriler Mayıs Gültekin, H, C., Divrik, A., Üvez (Sorbus L.) Taksonlarında (S. torminalis (L.) Crantz, S. aucuparia L., S. umbellata (Desf) Fritsch var. umbellata, S. domestica L.) Fidan Üretim Çalışmaları Hakkında Bazı Tespitler. Teknik Rapor (Ağaçlandırma Genel Müdürlüğü) No:22, Orman ve Av Dergisi Sayı:3. İlçim, A., Dığrak, M., Bağcı, E Bazı Bitki Ekstraktlarının Antimikrobiyal Etkilerinin Araştırılması. Turkish Journal of Biology, 22: Kaçar, O., ve Azkan, N., 2004, Sarı Kantaron da (Hypericum perforatum L.) Hiperisin ve Üst Drog Herba Verimi ile Bazı Morfolojik ve Agronomik Özellikler Arasındaki İlişkiler. Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi, 18(2):

71 Kalaycıoğlu, A., Öner, C Bazı bitki ekstraktlarının antimutajenik etkilerinin Amest- Salmonella test sistemi ile araştırılması. Turkish Journal of. Botany., 18: Karadoğan, T., Göller Yöresinde Lamiaceae Familyasına Dahil Bitki Türlerinin Tespiti ve Tıbbi ve Aromatik Değerlerinin Belirlenmesi. Proje No: TOGTAG Karamenderes, C., Karabay, N.Ü., Zeybek, U., Türkiye nin Farklı Lokalitelerinden Toplanan Achillea setacea Waldst. & Kit. Uçucu Yağının Bileşimi ve Antimikrobiyal Aktivitesi. Ankara Eczacılık Fakültesi Dergisi 32(2) ,2003. Karatepe, Y., Eğirdir Gölü Havzası nın Yetişme Ortamı Özellikleri ve Snıflandırılması. İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Orman Mühendisliği Anabilim Dalı, Toprak ilmi ve Ekoloji Programı, Doktora Tezi (Yayımlanmamış), s Kıvanç, M., ve Akgül A., Antibacterial Activities of Essential Oils from Turkish Spices and Citrus. Flavour and Fragrance Journal,: Langhout, P., New Additives for Broiler Chicks. World Poultry-Elsevier. Volume (16), Leal-Cardoso, J.H., Fonteles, M.C Pharmacological Effects of Essential Oils of Plants of the Northeast of Brazil. Acad Bras Cienc., 71(2) : Marino, M., Bersani, C., Comi, G Antimicrobial activity of the essential oils of Thymus vulgaris L. measured using a bioimpedometric method. Journal Food Protection, 62:

72 O Gara, E., Hill, D.J., Maslin, D.J Activities of garlic oil, garlic powder, and their diallyl constituents against Helicobacter pylori. Environmental Microbiology, 66: Ogunwande, I.A., Walker, T.M., Setzer, W.N., A Reviev of Aromatic Herbal Plants of Medicinal Importance from Nigeria. Natural Product Communications, Volume 2 (12) Oğur, R., 1994, Mersin Bitkisi (Myrtus communis) Hakkında Bir İnceleme. Çevre Dergisi, 10 (1): Özçelik, H., Serdaroğlu, H., Isparta florasına ön hazırlık. Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi 4:1, Özgül, S., Yeşilyurt (Isparta-Sütçüler) Ovasının Hidrojeoloji İncelenmesi. Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. Özgür, N., Pekdeger, A., Bilgin, A., 1991, Batı Toroslar Gölcük-Isparta yöresi yeraltı sularında bulunan fluorun kökeni. Göller Bölgesi Tatlı Su Kaynaklarının Korunması ve Çevre Sorunları Sempozyumu, s Öztürk, B., Konyalıoğlu S., 2002, Labiatae Familyasının Farklı Taksonlarından Elde Edilen Uçucu Yağların Antioksidan Etkileri, 14. Bitkisel İlaç Hammaddeleri Toplantısı, Bildiriler, Mayıs, Eskişehir, ISBN Stein, S.E National Institute of Standards and Technology (NIST). Mass Spectral Database and Software, Version Sylvestre, M., Pichette, A., Longtin, A., Legault, J., Volatile Leaf Constituents Anticancer Activity of Bursera simoruba (L.) Sarg. Essentail Oil, Natural Product Communications, 12 (2):

73 Şarer, E., Uçucu Yağların Biyolojik Etkileri ve Tedavide Kullanımları, 9. Bitkisel İlaç Hammaddeleri Toplantısı, Bildiriler Kitapçığı. Şenel, M., MTA Türkiye Jeoloji Haritaları, Maden Tetkik Arama Dergisi Isparta J- 11 Paftası 1: , No: 14, Jeoloji Etütleri Dairesi. Tan, A Türkiye de Bitkisel Çeşitlilik ve Bitki Genetik Kaynakları, Anadolu J. of AARI 2: 50-64, MARA. Tanker, M., Tanker, N Farmakognozi. Cilt.2. Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Yayınları. Yayın No: 65. Utku, M, Isparta iklim Etüdü, T.C. Başbakanlık Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Araştırma ve Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı, Resim ve Teksir Atölyesi, Ankara. s Verastegui M.A., Sanchez C.A., Heredia N.L. and Garcia-Alvarado J.S., Antimicrobial Activitiy of Extracts Three Major Plants from the Chihuahuan Desert. Journal Ethnopharmacol, 52, Vonderbank, H Ergebnisse der Chemotherapie der Tuberculose. Pharmazie, 4: Weiss, E.A., Essential Oil Crops. The Journal of Agricultural Science, 129: Wrigt, B.S., Bansol, A., Moriarity, D.M., Takaku S., Setzer, W.N., Cytotoxic Leaf Essentail Oil from Neotropical Lauraceae Synergistic Effect of Essentail Oil Components. Natural Product Communications, Volume 2 (12)

74 Yaltırık, F., Efe, A Dendroloji Ders Kitabı. Yayın No: 4265, Orman Fakültesi Yayın No: 465, s Yaltırık, F. ve Efe, A., Otsu Bitkiler Sistematiği Ders Kitabı, İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yayınları, İstanbul Üniversitesi Yayın No:3568, Fen Bilimleri Enstitüsü Yayın No:3, s, 48. Yarnell, E., Abascal, K The Leading Publisher in Biotechnology. Alternative & Complementary Therapies Part 2: 10 (5):

75 7.ÖZGEÇMİŞ Adı Soyadı: Serhat ERBAŞ Doğum Yeri ve Yılı: Şuhut Medeni Hali: Bekar Yabancı Dili: İngilizce Eğitim Durumu Lise: Şuhut Çok Programlı Lisesi ( ). Lisans: Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü ( ). Yüksek Lisans: Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü (2008- Devam Ediyor). Çalıştığı Kurum / Kurumlar ve Yıl: - Yayınları 1.Fakir, H., Yaşar, S., Erbaş, S., 2010.Essential Oil Composition of Stachys antalyensis Y.Ayasligil & P.H. Davis Described Endemic Species from Turkey, Asian Journal of Chemistry, Volume 22, No.1 (2010), Yaşar, S., Fakir, H., Erbaş, S., 2009.Gas chromatographic (GC-GC/MS) analysis of essential oil of Phlomis armeniaca Willd. from Mediterranean region in Turkey, Asian Journal of Chemistry,, Volume 22, pp (2010). 63

DİSTİLEX NANO TEKNOLOJİ ÜRÜNLERİ

DİSTİLEX NANO TEKNOLOJİ ÜRÜNLERİ DİSTİLEX NANO TEKNOLOJİ ÜRÜNLERİ Distilex tesislerinde; bitki ve meyve özütleri uygun yöntem ve ileri teknoloji ile elde edilerek gıda, ilaç, kozmetik, kimya, insan sağlığında gıda takviye ürünleri, hayvan

Detaylı

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ SÜRGÜN YAPRAK ÇİÇEK MEYVELER 10 Bitkisel Ürünlerden Yararlanma Şekilleri Şifalı bitkilerden aşağıda belirtilen yöntemler kullanılarak yararlanılmaktadır. İnfusyon (Infusion):

Detaylı

ANKARA İLİ KIZILCAHAMAM İLÇESİ TIBBİ VE AROMATİK BİTKİ YETİŞTİRİCİLİĞİ PAZAR ARAŞTIRMASI

ANKARA İLİ KIZILCAHAMAM İLÇESİ TIBBİ VE AROMATİK BİTKİ YETİŞTİRİCİLİĞİ PAZAR ARAŞTIRMASI ANKARA İLİ KIZILCAHAMAM İLÇESİ TIBBİ VE AROMATİK BİTKİ YETİŞTİRİCİLİĞİ PAZAR ARAŞTIRMASI Proje Koordinatörü Proje Sorumlusu Danışman Proje No :Vet.Hek. Ahu KAYALARLI ACARTÜRK : Zir. Müh. Adem BÜYÜKHAN

Detaylı

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ LIQUIDAMBAR ORIENTALIS ANADOLU SIĞLA AĞACI Muğla Relikt Tarihteki Önemi Kleopatra aşk iksiri ve parfüm olarak kullanmıştır Hipokrat döneminden beri ilaç olarak kullanılmıştır.

Detaylı

YABANI MEYVELER ve KULLANıM ALANLARı. Araş. Gör. Dr. Mehmet Ramazan BOZHÜYÜK

YABANI MEYVELER ve KULLANıM ALANLARı. Araş. Gör. Dr. Mehmet Ramazan BOZHÜYÜK YABANI MEYVELER ve KULLANıM ALANLARı Araş. Gör. Dr. Mehmet Ramazan BOZHÜYÜK Dünyada kültüre alınıp yetiştirilmekte olan 138 meyve türünden, yaklaşık 16'sı subtropik meyve türü olan 75'e yakın tür ülkemizde

Detaylı

unalkarik@gmail.com YABANCI DİL BİLGİSİ Yabancı Dil / Derecesi KPDS ÜDS TOEFL IELTS

unalkarik@gmail.com YABANCI DİL BİLGİSİ Yabancı Dil / Derecesi KPDS ÜDS TOEFL IELTS KİŞİSEL BİLGİLER Adı Soyadı Ünvan Dr. Ünal KARIK Mühendis Dahili 451 E-mail Doğum Tarihi - Yeri unalkarik@gmail.com 16.07.1973-ERZİNCAN EĞİTİM BİLGİLERİ Doktora Namık Kemal Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü-Tarla

Detaylı

Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü

Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü Dr. Hülya ÇAKMAK Gıda Mühendisliği Bölümü FONKSİYONEL BİLEŞENLER İÇEREN BAHARAT VE TIBBİ-AROMATİK BİTKİLER Doğal antioksidan kaynağı olan birçok bitki ve baharat bulunmaktadır. Çeşitli baharatlar, kakao

Detaylı

TÜRKİYE DE BİTKİ ÇEŞİTLİLİĞİ VE ENDEMİZM. Özet

TÜRKİYE DE BİTKİ ÇEŞİTLİLİĞİ VE ENDEMİZM. Özet TÜRKİYE DE BİTKİ ÇEŞİTLİLİĞİ VE ENDEMİZM Mesut Uyanık 1*, Ş. Metin Kara 2, Bilal Gürbüz 1, Yasin Özgen 1 1 Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü, Dışkapı-Ankara 2 Ordu Üniversitesi,

Detaylı

Prof.Dr. Fatmagül GEVEN

Prof.Dr. Fatmagül GEVEN Prof.Dr. Fatmagül GEVEN Tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanılan kısımları; yaprak, çiçek, tohum, kök, kabuk vb. gibi organlardır ve bunların içlerindeki etkili bileşikler nedeniyle hastalıkları tedavi

Detaylı

SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARININ TEDAVİSİNDE KULLANILAN ÇAYLAR

SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARININ TEDAVİSİNDE KULLANILAN ÇAYLAR SOLUNUM SİSTEMİ HASTALIKLARININ TEDAVİSİNDE KULLANILAN ÇAYLAR Prof. Dr. GÜLÇİN SALTAN İŞCAN Ankara Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalı Soğuk algınlığı Virüslerin neden olduğu rinit,

Detaylı

Prof.Dr. Fatmagül GEVEN

Prof.Dr. Fatmagül GEVEN Prof.Dr. Fatmagül GEVEN Tıbbi bitkilerde pek çok türün yetiştirilmesinde tohumla çoğaltma yöntemi kullanılır. Kekik (Thymus sp), Adaçayı (Salvia sp.), Dağçayı (Sideritis sp.), Oğulotu (Melissa officinalis),

Detaylı

Defne ağacı, bahçeye güzellik verir. Defne yaprağı, yemeklerinize lezzet katar. Defne yağlı sabunu ise cildinizi güzelleştirir

Defne ağacı, bahçeye güzellik verir. Defne yaprağı, yemeklerinize lezzet katar. Defne yağlı sabunu ise cildinizi güzelleştirir DEFNE Latince ismi : Laurus nobilis Defne ağacı, bahçeye güzellik verir. Defne yaprağı, yemeklerinize lezzet katar. Defne yağlı sabunu ise cildinizi güzelleştirir Defne Bitkisi: Anavatanı Asya olan Defne,

Detaylı

Sıcaklık. 40 dereceden daha yüksek sıcaklarda yanma görülür. Yıllık sıcaklık ortalaması 14 dereceden aşağı olmamalıdır.

Sıcaklık. 40 dereceden daha yüksek sıcaklarda yanma görülür. Yıllık sıcaklık ortalaması 14 dereceden aşağı olmamalıdır. Ekolojik istekleri Çayda verim ve kalite ile ekolojik koşullar arasında ilişki vardır. Dünya üzerinde kuzey yarımkürede 42.enlem, güney yarım kürede ise 30. enlem çay bitkisinin son yetişme sınırlarıdır.

Detaylı

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA 6.3.2.4. Akdeniz Bölgesinde Tarımsal Ormancılık Uygulamaları ve Potansiyeli Bölgenin Genel Özellikleri: Akdeniz kıyıları boyunca uzanan Toros

Detaylı

T.C İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ORMAN FAKÜLTESİ ORMAN ALTI ODUNSU BİTKİLER. Hazırlayan: Danışman: Yrd.Doç.Dr Nurgül KARLIOĞLU

T.C İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ORMAN FAKÜLTESİ ORMAN ALTI ODUNSU BİTKİLER. Hazırlayan: Danışman: Yrd.Doç.Dr Nurgül KARLIOĞLU T.C İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ ORMAN FAKÜLTESİ ORMAN ALTI ODUNSU BİTKİLER Hazırlayan: 0601120025 Danışman: Yrd.Doç.Dr Nurgül KARLIOĞLU Laurocerasus officinalis(karayemiş) Sistematik ; Alem : Plantae Bölüm :

Detaylı

KÜTAHYA AKTARLARINDA SATILAN BAZI TIBBİ BİTKİLERİN AĞIR METAL MİKTARLARININ İNCELENMESİ

KÜTAHYA AKTARLARINDA SATILAN BAZI TIBBİ BİTKİLERİN AĞIR METAL MİKTARLARININ İNCELENMESİ KÜTAHYA AKTARLARINDA SATILAN BAZI TIBBİ BİTKİLERİN AĞIR METAL MİKTARLARININ İNCELENMESİ Sema LEBLEBİCİ 1*, Sema Demet BAHTİYAR 2, M. Sabri ÖZYURT 1 1 Dumlupınar Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Biyoloji

Detaylı

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ BİTKİ TANIMI II

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ BİTKİ TANIMI II ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ BİTKİ TANIMI II 1. Laurocerasus officinalis 2. Salvia officinalis 3. Tilia tomentosa 4. Tilia cordata 5. Tilia platyphyllos 6. Tilia rubra 7. Quercus brantii 8. Castanea sativa

Detaylı

Doğal Bileşikler ve Yeni İlaçların Keşfindeki Önemi

Doğal Bileşikler ve Yeni İlaçların Keşfindeki Önemi Doğal Bileşikler ve Yeni İlaçların Keşfindeki Önemi Doç. Dr. Ömer KOZ HO Bursa Teknik Üniversitesi, Kimya Bölümü HO BTÜ, 2014-2015 Güz Yarıyılı Seminerleri «Perşembe Seminerleri» 20 Kasım 2014 Bursa Başlıklar:

Detaylı

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI Dünyamızda o kadar çok canlı türü var ki bu canlıları tek tek incelemek olanaksızdır. Bu yüzden bilim insanları canlıları benzerlik ve farklılıklarına göre sınıflandırmışlardır.

Detaylı

Sağlıklı, lezzetli, pratik

Sağlıklı, lezzetli, pratik Daldır ve karıştır Kalem çayınızı ambalajından çıkartıp, TEASTİR logosundan tutarak bir bardak kaynamış suya daldırıp, 1-2 dakika kaşığa gerek duymadan, dilerseniz şeker ekleyerek karıştırın. Özel dizayn

Detaylı

KARANFİL YAĞININ ANTİ-BAKTERİYEL VE SERBEST RADİKAL TUTUCU ANTİ- OKSİDAN ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ

KARANFİL YAĞININ ANTİ-BAKTERİYEL VE SERBEST RADİKAL TUTUCU ANTİ- OKSİDAN ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ KARANFİL YAĞININ ANTİ-BAKTERİYEL VE SERBEST RADİKAL TUTUCU ANTİ- OKSİDAN ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ Proje Ekibi GRUP MİKROP Muhammet ZOPUN Sercan FİDAN Ali SAKARYA PROJE AMACI Karanfil Yağının; Gram (+)

Detaylı

BÖLÜM 3. Artvin de Orman Varlığı

BÖLÜM 3. Artvin de Orman Varlığı BÖLÜM 3 Artvin de Orman Varlığı Özgür EMİNAĞAOĞLU Orman, oldukça geniş bir alanda kendine özgü bir iklim oluşturabilen, belirli yükseklik, yapı ve sıklıktaki ağaçlar, ağaçcık, çalı ve otsu bitkiler, yosun,

Detaylı

BİTKİSEL ÇAYLAR. Prof. Dr. Gülçin SALTAN İŞCAN ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMAKOGNOZİ ANABİLİM DALI. Prof. Dr. G.

BİTKİSEL ÇAYLAR. Prof. Dr. Gülçin SALTAN İŞCAN ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMAKOGNOZİ ANABİLİM DALI. Prof. Dr. G. BİTKİSEL ÇAYLAR Prof. Dr. Gülçin SALTAN İŞCAN ANKARA ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMAKOGNOZİ ANABİLİM DALI Prof. Dr. G.SALTAN 1 GIDA SİLAH YAKACAK BARINMA ZEHİR İLAÇ BİTKİLERİN KULLANIMI Prof. Dr.

Detaylı

Dünya kendi içinde benzerlik gösteren 6 büyük flora alemine ayrılır: 1.Holarktikflora alemi 2.Paleotropis, 3.Neotropis, 4.Australis 5.

Dünya kendi içinde benzerlik gösteren 6 büyük flora alemine ayrılır: 1.Holarktikflora alemi 2.Paleotropis, 3.Neotropis, 4.Australis 5. Dünya kendi içinde benzerlik gösteren 6 büyük flora alemine ayrılır: 1.Holarktikflora alemi 2.Paleotropis, 3.Neotropis, 4.Australis 5.Arkensis, 6.Kapensis Flora alemleri flora bölgelerine (region), flora

Detaylı

Fesleğenin (ocimum bacilicum) Antibakteriyel Etkisinin Araştırılması. Grup Ege

Fesleğenin (ocimum bacilicum) Antibakteriyel Etkisinin Araştırılması. Grup Ege Fesleğenin (ocimum bacilicum) Antibakteriyel Etkisinin Araştırılması Grup Ege Gülsüm UYAR Yalçın KABAK Proje Fikrinin Ortaya Çıkışı Fesleğenden sinek kovucu sprey yapalım! Toplu taşıma araçlarında kullanılacak

Detaylı

KİŞNİŞ(Coriandrum sativum)

KİŞNİŞ(Coriandrum sativum) KİŞNİŞ(Coriandrum sativum) Tibbi Etkileri ve Kullanımı yöntemleri şöyle sıralanabilir: Eski Mısır papirüsleri, Çince ve Sanskritçe metinlerde ve hatta İncil'de sağlığa yararlı etkilerinden övgüyle söz

Detaylı

ECZANELERDE BİTKİLERİN GÜVENLİ KULLANIMI. Doç.Dr. Şükran Kültür

ECZANELERDE BİTKİLERİN GÜVENLİ KULLANIMI. Doç.Dr. Şükran Kültür ECZANELERDE BİTKİLERİN GÜVENLİ KULLANIMI Doç.Dr. Şükran Kültür Ders programı 14 Ekim 2014 Doç.Dr. Şükran Kültür 21 Ekim 2014 28 Ekim 2014 03-14 Kasım Vize Haftası 18 Kasım 2014 Prof. Dr. Emine Akalın 25

Detaylı

FENOLİK MADDELER (Resveratrol)

FENOLİK MADDELER (Resveratrol) FENOLİK MADDELER (Resveratrol) Fenolik madde nedir? Fenolik bileşikler ve daha yaygın olarak kullanılan ismi ile polifenoller benzen halkası içeren maddelerdir. Fenollerin en basit bileşikleri bir adet

Detaylı

2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ATATÜRK ARBORETUMU GEZİSİ RAPORU

2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ATATÜRK ARBORETUMU GEZİSİ RAPORU 2012-2013 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI ATATÜRK ARBORETUMU GEZİSİ RAPORU Gezinin Yapıldığı Tarih-Saat : 17/05/2013---09:30-13:00 Geziye Katılan Öğrenci Sayısı : 20 Geziden Sorumlu Öğretmen : Duygu AYDEMİR Gezinin

Detaylı

Sedirler (Cedrus) Türkiye de doğal olarak yetişen. Türkiye de egzotik (yaygın ya da parklarda)

Sedirler (Cedrus) Türkiye de doğal olarak yetişen. Türkiye de egzotik (yaygın ya da parklarda) Sedirler (Cedrus) Türkiye de doğal olarak yetişen Toros (Lübnan) Sediri (C. libani) Türkiye de egzotik (yaygın ya da parklarda) Himalaya Sediri Atlas Sediri (C. deodora) (C. atlantica) Dünyada Kuzey Afrika,

Detaylı

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ Ülkemizdeki Ormancılık anlayışı; 20. yy. dan sonra Hızlı nüfus artışı Teknolojik gelişmeler Kişi başına düşen gelir düzeyinin artması Eğitim düzeyinin yükselmesi Toplumların değer

Detaylı

Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Derim Dergisi, 2008, 25(1):40-47 ISSN

Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Derim Dergisi, 2008, 25(1):40-47 ISSN Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Derim Dergisi, 2, 25(1):-7 ISSN 13-396 OĞULOTU (Melissa officinalis L.) NDA FARKLI BİTKİ SIKLIĞI VE AZOT DOZLARININ DROG VERİMİ VE UÇUCU YAĞ ORANI ÜZERİNE ETKİLERİ

Detaylı

TÜBİTAK-BİDEB Lise Öğretmenleri (Kimya,Biyoloji,Fizik,Matematik) Proje Danışmanlığı Eğitimi LİSE-1 ÇALIŞTAY 2011 KEPEZ/ÇANAKKALE TEMMUZ-2011

TÜBİTAK-BİDEB Lise Öğretmenleri (Kimya,Biyoloji,Fizik,Matematik) Proje Danışmanlığı Eğitimi LİSE-1 ÇALIŞTAY 2011 KEPEZ/ÇANAKKALE TEMMUZ-2011 TÜBİTAK-BİDEB Lise Öğretmenleri (Kimya,Biyoloji,Fizik,Matematik) Proje Danışmanlığı Eğitimi LİSE-1 ÇALIŞTAY 2011 KEPEZ/ÇANAKKALE TEMMUZ-2011 İŞLENMİŞ TÜTÜN(Nicotiana tabaccum)ekstresinin ANTİBAKTERİYAL

Detaylı

MALVACEAE (EBEGÜMECİGİLLER)

MALVACEAE (EBEGÜMECİGİLLER) MALVACEAE (EBEGÜMECİGİLLER) MALVACEAE Otsu, çalımsı veya ağaç şeklinde gelişen bitkilerdir. Soğuk bölgeler hariç dünyanın her tarafında bulunurlar. Yaprakları basit, geniş ve parçalıdır. Meyve kuru kapsüldür

Detaylı

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ Geçmiş dönemdeki Ormancılık anlayışı; Ormancılık sektörünün GSMH daki payı; %0,5 %3 Odun Dışı Orman Ürünü Nedir? ODOÜ lerin önemi; Ekonomik Sosyal Kültürel Ekolojik Faydalanan

Detaylı

ÖLÇÜ BİRİMİ BİRİM FİYATI ÜRÜN CİNSİ NO NO Ton/Kg/Adet TL. GÖVDE DAL ve ÇALILAR 1 Çıra Ton 1,38 2 Şimşir(Odun) Ton 4,55 3 Süpürge Çalısı Ton 0,41

ÖLÇÜ BİRİMİ BİRİM FİYATI ÜRÜN CİNSİ NO NO Ton/Kg/Adet TL. GÖVDE DAL ve ÇALILAR 1 Çıra Ton 1,38 2 Şimşir(Odun) Ton 4,55 3 Süpürge Çalısı Ton 0,41 TARİFE BEDELİ CETVELLERİ-1 GÖVDE DAL ve ÇALILAR 1 Çıra Ton 1,38 2 Şimşir(Odun) Ton 4,55 3 Süpürge Çalısı Ton 0,41 A 4 Kamış Adet 0,03 5 Diğer Gövde ve Dallar Ton 0,85 6 Diğer Çalılar Ton 0,55 7 Delice(Yabani

Detaylı

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ Hyoscyamus niger (Banotu) Batbatotu, Bengildek, Dağdağan, Diş otu, Gavurhaşhaşı Kullanılan Kısımları ve İçerikleri : Çiçekli halde iken toplanıp gölgede kurutulmuş yaprakları kullanılır.

Detaylı

TÜRKİYE NİN UÇUCU YAĞ SEKTÖRÜ DIŞ TİCARETİ

TÜRKİYE NİN UÇUCU YAĞ SEKTÖRÜ DIŞ TİCARETİ TÜRKİYE NİN UÇUCU YAĞ SEKTÖRÜ DIŞ TİCARETİ Mustafa ÖZTÜRK mustafaozturk@gthb.gov.tr Mükremin TEMEL mukremin.temel@gthb.gov.tr Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü-Yalova ÖZET Uçucu yağlar

Detaylı

Ceviz Fidanı-Ağacı İklim ve Toprak İstekleri

Ceviz Fidanı-Ağacı İklim ve Toprak İstekleri Yavuz-1 CEVİZ (KR-2) Ceviz yetişen tüm bölgelerde yetişir. Özellikle geç donların görüldüğü yerlerde yetiştirilmesi tavsiye edilir. Verimsiz bir çeşittir. Nisbi Periyodisite görülür. Meyvesi oval şekilli

Detaylı

Orman Altı Odunsu Bitkiler

Orman Altı Odunsu Bitkiler Orman Altı Odunsu Bitkiler Danışman : Yrd.Doç.Dr. Nurgül KARLIOĞLU BİTKİLER 1. Laurocerasus officinalis 2. Osmanthus decorus 3. Rhus coriaria 35-0601120159 SALİM ÇOBAN 37-0601120189 OKTAY BAKIRTAŞ Laurocerasus

Detaylı

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ Hyoscyamus niger (Banotu) Batbatotu, Bengildek, Dağdağan, Diş otu, Gavurhaşhaşı Kullanılan Kısımları ve İçerikleri : Çiçekli halde iken toplanıp gölgede kurutulmuş yaprakları kullanılır.

Detaylı

ÖZET. Yüksek Lisans Tezi MAHLEP (PRUNUS MAHALEB L.) İN BİTKİ KISIMLARINDA MİNERAL BİLEŞİMİNİN BELİRLENMESİ. Seval Aknil MERALER

ÖZET. Yüksek Lisans Tezi MAHLEP (PRUNUS MAHALEB L.) İN BİTKİ KISIMLARINDA MİNERAL BİLEŞİMİNİN BELİRLENMESİ. Seval Aknil MERALER MAHLEP (PRUNUS MAHALEB L.) İN BİTKİ KISIMLARINDA MİNERAL BİLEŞİMİNİN BELİRLENMESİ Seval Aknil MERALER YIL: 2010 Sayfa: 56 Bu çalışmada, Mahlep (Prunus mahaleb L.) bitkisinin yaprak, çiçek, meyve, meyve

Detaylı

Porsuk. Şube : Gymospermae Sınıf : Coniferae Takım : Taxoideae Familya : Taxaceae Cins : Taxus L. Tür : Taxus baccata L.

Porsuk. Şube : Gymospermae Sınıf : Coniferae Takım : Taxoideae Familya : Taxaceae Cins : Taxus L. Tür : Taxus baccata L. Porsuk Şube : Gymospermae Sınıf : Coniferae Takım : Taxoideae Familya : Taxaceae Cins : Taxus L. Tür : Taxus baccata L. Genel olarak 15-20 m boylanır. 2-2.5 m çap yapabilir. Yenice - Karakaya (Karabük)

Detaylı

KATLAMA SÜRELERĐNĐN ÜVEZ (Sorbus L.) TOHUMLARININ ÇĐMLENMESĐ ÜZERĐNE ETKĐSĐ

KATLAMA SÜRELERĐNĐN ÜVEZ (Sorbus L.) TOHUMLARININ ÇĐMLENMESĐ ÜZERĐNE ETKĐSĐ Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi Seri: A, Sayı: 2, Yıl: 2007, ISSN: 1302-7085, Sayfa: 42-50 KATLAMA SÜRELERĐNĐN ÜVEZ (Sorbus L.) TOHUMLARININ ÇĐMLENMESĐ ÜZERĐNE ETKĐSĐ H. Cemal GÜLTEKĐN

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...4 GİRİŞ...5 BÖLÜM 1: YAŞ

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...4 GİRİŞ...5 BÖLÜM 1: YAŞ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...4 GİRİŞ...5 BÖLÜM 1: YAŞ ve CİLT...9 Yaşlanma Süreci...10 Kırışıklıklar... 11 Cildin Başlıca Düşmanları...12 Kozmetik Çözümler...14 Ameliyat...14 Cilt Tipleri...16 Cilt Tipinizi Belirlemek...17

Detaylı

Okaliptüs Eter Yağı. Okaliptüs Eter Yağı

Okaliptüs Eter Yağı. Okaliptüs Eter Yağı Okaliptüs Eter Yağı Yeryüzündeki en yüksek yapraklı ağaç olan okaliptüsün şifalı özellikleri ilk defa Aborjinler bulmuştur. Onlar, okaliptüs yapraklarını, enfeksiyon kapmasını önlemek ve iyileşmesini hızlandırmak

Detaylı

Çayın Bitkisel Özellikleri

Çayın Bitkisel Özellikleri Çayın Bitkisel Özellikleri Bir asırlık bir ömre sahip bulunan çay bitkisi doğada büyümeye bırakıldığında zaman bir ağaç görünümünü alır. Görünüş itibarı ile dağınık bir görünüm arz eden bitki yapısı tek

Detaylı

YABANİ BİTKİLERİN KORUNMASI, SÜRDÜRÜLEBİLİR HASADI ve KULLANIMI

YABANİ BİTKİLERİN KORUNMASI, SÜRDÜRÜLEBİLİR HASADI ve KULLANIMI YABANİ BİTKİLERİN KORUNMASI, SÜRDÜRÜLEBİLİR HASADI ve KULLANIMI Türkiye nin bitkisel zenginliği Ülkemizde 12.500 farklı bitki türü bulunuyor. Bu bitkilerin 4.000 tanesi yaklaşık 1/3 ü endemik (ülkemize

Detaylı

KARDELEN TARIM ÜRÜNLERİ LTD. ŞTİ. DOĞAL BİTKİSEL YAĞLAR-SAÇ VE CİLT BAKIM ÜRÜNLERİ

KARDELEN TARIM ÜRÜNLERİ LTD. ŞTİ. DOĞAL BİTKİSEL YAĞLAR-SAÇ VE CİLT BAKIM ÜRÜNLERİ KARDELEN TARIM ÜRÜNLERİ LTD. ŞTİ. DOĞAL BİTKİSEL YAĞLAR-SAÇ VE CİLT BAKIM ÜRÜNLERİ S.NO ÜRÜN ADI BİRİM DİZİ ADETİ 1 ACIBADEM YAĞI 20CC 12 2 ADAÇAYI YAĞI 20CC 12 3 AHUDUDU AROMASI 20CC 12 4 ALABALIK YAĞI

Detaylı

Ağaç Fizyolojisi (2+0)

Ağaç Fizyolojisi (2+0) Ağaç Fizyolojisi (2+0) Prof. Dr. Ünal AKKEMİK İ.Ü.Orman Faku ltesi Orman Botaniği Anabilim Dalı Ağaç Fizyolojisi neden önemlidir? Orman; geniş bir alanda, kendine özgu bir iklim yaratabilen, belirli bir

Detaylı

BİTKİ TANIMA I. P E P 1 0 1 _ H 0 4 C h a m a e c y p a r i s l a w s o n i a n a ( L a v z o n Ya l a n c ı S e r v i s i ) Yrd. Doç. Dr.

BİTKİ TANIMA I. P E P 1 0 1 _ H 0 4 C h a m a e c y p a r i s l a w s o n i a n a ( L a v z o n Ya l a n c ı S e r v i s i ) Yrd. Doç. Dr. 1 BİTKİ TANIMA I Yrd. Doç. Dr. Taki DEMİR P E P 1 0 1 _ H 0 4 C h a m a e c y p a r i s l a w s o n i a n a ( L a v z o n Ya l a n c ı S e r v i s i ) C r y p t o m e r i a j a p o n i c a ( K a d i f

Detaylı

Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi

Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi Stres nedir? Olumsuz koşullara karşı canlıların vermiş oldukları tepkiye stres denir. Olumsuz çevre koşulları bitkilerde strese neden olur. «Biyolojik Stres»: Yetişme

Detaylı

DEĞĐŞĐK AZOT DOZLARININ FLORADAN TOPLANAN KARABAŞ KEKĐK (Thymbra spicata var. spicata L.) in BAZI AGRONOMĐK VE KALĐTE ÖZELLĐKLERĐ ÜZERĐNE ETKĐSĐ

DEĞĐŞĐK AZOT DOZLARININ FLORADAN TOPLANAN KARABAŞ KEKĐK (Thymbra spicata var. spicata L.) in BAZI AGRONOMĐK VE KALĐTE ÖZELLĐKLERĐ ÜZERĐNE ETKĐSĐ ANADOLU, J. of AARI 13 (1) 2003, 132-141 MARA DEĞĐŞĐK AZOT DOZLARININ FLORADAN TOPLANAN KARABAŞ KEKĐK Süleyman KIZIL Özlem TONÇER Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Diyarbakır/TURKEY

Detaylı

Bitkilerin Adlandırılması

Bitkilerin Adlandırılması Bitkilerin Adlandırılması Bitki isimlerinin bir yerden diğerine değişmemesi, hangi bitkinin söz konusu olduğunun kesin ve emin bir şekilde anlaşılabilmesi ve dünya üzerinde birlik sağlamak için bitkilerde

Detaylı

Juniperus communis. Adi Ardıç

Juniperus communis. Adi Ardıç Juniperus communis Adi Ardıç Juniperus communis Adi Ardıç En geniş yayılışı olan ardıç taksonudur. çoğunlukla çalı formunda Kabuk kırmızı kahverengi, ince kağıt gibi ayrılır İ. yaprak, 1,5 cm dipleri geniş

Detaylı

ESANS UYGULAMALARINDA DOĞADAN ALDIĞIMIZ İLHAMIN TEKNOLOJİK YÖNTEMLERLE DEĞERLENDİRİLMESİ

ESANS UYGULAMALARINDA DOĞADAN ALDIĞIMIZ İLHAMIN TEKNOLOJİK YÖNTEMLERLE DEĞERLENDİRİLMESİ ESANS UYGULAMALARINDA DOĞADAN ALDIĞIMIZ İLHAMIN TEKNOLOJİK YÖNTEMLERLE DEĞERLENDİRİLMESİ Kemal Özgür Boyanay Kimya Yüksek Mühendisi Seluz Fragrance Company o İÇERİK Doğadan gelen ilham Doğal hammaddeler

Detaylı

ETKİN MADDE. Bir müstahzarın etkinliğini temin eden madde veya maddelerdir.

ETKİN MADDE. Bir müstahzarın etkinliğini temin eden madde veya maddelerdir. İLAÇ Satmak, satışa çıkarılmak veya kullanılması için önerilmek üzere imal edilen, insan ve hayvanları tedavi, yatıştırma, tanı, tespit veya onarmak, fiziksel durumları düzeltmek veya organik (fonksiyonların)

Detaylı

Gastrointestinal Bozukluklar

Gastrointestinal Bozukluklar Antidiyareikler 1 Gastrointestinal Bozukluklar Günlük yaşantıda, gastrointestinal problemler de sıklıkla şikayetlere yol açar. Pek çok durumda, alınan yiyecek ve içeceklerle, karşılaşılan problemler düzeltilmeye

Detaylı

ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMAKOGNOZİ

ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMAKOGNOZİ PROGRAM KOORDİNATÖRÜ Prof. Dr. İhsan ÇALIŞ, icalis@neu.edu.tr ECZACILIK FAKÜLTESİ YÜKSEK LİSANS DERSLERİ EFG 600 Uzmanlık Alanı Dersi Z 4 0 4 EFG 601 Farmakognozi Semineri Z 0 2 0 EFG 602 Doğal Bileşik

Detaylı

Proje Koordinatörü : Prof. Dr. Ayla GÜRDAL

Proje Koordinatörü : Prof. Dr. Ayla GÜRDAL Proje Koordinatörü : Prof. Dr. Ayla GÜRDAL ÖZET Tekirdağ İlinde bulunan iğde bitkisinin farklı kullanım alanlarını bulmak ve bu sayede ekonomiye katkı sağlamak amaçlanmıştır.sanayide İğde bitkisinin meyvesi,çiçeği,çekirdeğinin

Detaylı

Ekoloji, ekosistemler ile Türkiye deki bitki örtüsü bölgeleri (fitocoğrafik bölgeler)

Ekoloji, ekosistemler ile Türkiye deki bitki örtüsü bölgeleri (fitocoğrafik bölgeler) Ekoloji, ekosistemler ile Türkiye deki bitki örtüsü bölgeleri (fitocoğrafik bölgeler) Başak Avcıoğlu Çokçalışkan Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği Biraz ekolojik bilgi Tanımlar İlişkiler

Detaylı

Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi 21 (42): (2007) 43-48

Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi 21 (42): (2007) 43-48 www.ziraat.selcuk.edu.tr/dergi Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi 21 (42): (2007) 43-48 KÜLTÜRE ALINAN ADAÇAYI(Salvia halophila Hedge) NIN BAZI AGRONOMİK VE KALİTE ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE GÜBRELERİN

Detaylı

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3 DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3 İnsan yaşamı ve refahı tarihsel süreç içinde hep doğa ve doğal kaynaklarla kurduğu ilişki ile gelişmiştir. Özellikle sanayi devrimine kadar

Detaylı

TIBBİ VE AROMATİK BİTKİLERİN EKONOMİK ÖNEMİ

TIBBİ VE AROMATİK BİTKİLERİN EKONOMİK ÖNEMİ TIBBİ VE AROMATİK BİTKİLERİN EKONOMİK ÖNEMİ Ahmet MERT 1 Erdal Dağıstan 2 amert@mku.edu.tr edagistan@mku.edu.tr 1 M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü 2 M.K.Ü. Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi

Detaylı

Kimya, atomları, element ya da bileşik haldeki maddelerin yapısını, bileşimini ve özelliklerini inceleyen bilim dalıdır.

Kimya, atomları, element ya da bileşik haldeki maddelerin yapısını, bileşimini ve özelliklerini inceleyen bilim dalıdır. KİMYA ARAŞTIRMALARI, TEKNOLOJİYE AKTARIMI ve ÖNCELİKLERİMİZ Prof. Dr. Nurettin YAYLI Karadeniz Teknik Üniversitesi Kimya nedir? KİM--YA???? Kimya, atomları, element ya da bileşik haldeki maddelerin yapısını,

Detaylı

MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE. Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri

MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE. Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri Türkiye de Sıcaklık Türkiye de Yıllık Ortalama Sıcaklık Dağılışı Türkiye haritası incelendiğinde Yükseltiye bağlı olarak

Detaylı

Şeker Kamışı Sugarcane (Saccharum officinarum L.)

Şeker Kamışı Sugarcane (Saccharum officinarum L.) Şeker Kamışı Sugarcane (Saccharum officinarum L.) 1 Önemi, Kökeni ve Tarihçesi 1850 li yılara kadar dünya şeker üretiminin tamamı şeker kamışından elde edilmekteydi. Günümüzde ise (2010 yılı istatistiklerine

Detaylı

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar.

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar. 1- Canlının tanımını yapınız. Organizmaya sahip varlıklara canlı denir. 2-Bilim adamları canlıları niçin sınıflandırmıştır? Canlıların çeşitliliği, incelenmesini zorlaştırır. Bu sebeple bilim adamları

Detaylı

AHMET ALİ YAĞCI VETERİNER HEKİM

AHMET ALİ YAĞCI VETERİNER HEKİM AHMET ALİ YAĞCI VETERİNER HEKİM ARILI KOVANLARININ KONULDUĞU VE ARICININ ÇALIŞTIĞI YERE ARILIK DENİR GEZGİNCİ? SABİT? Arıcılık büyük ölçüde doğa koşullarına bağlıdır! DOĞA KOŞULLARI? İKLİM BİTKİ ÖRTÜSÜ

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü. Ankara

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü. Ankara TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü 1 Ankara Ülke Ekonomisinde Etkili Olan Faktörler Tarih Doğal Kaynaklar Coğrafi yer Büyüklük Arazi şekilleri

Detaylı

ET ÜRÜNLERİ ÜRETİMİNDE KULLANILAN TEMEL MATERYALLER VE KATKI MADDELERİ. K.Candoğan-ET

ET ÜRÜNLERİ ÜRETİMİNDE KULLANILAN TEMEL MATERYALLER VE KATKI MADDELERİ. K.Candoğan-ET ET ÜRÜNLERİ ÜRETİMİNDE KULLANILAN TEMEL MATERYALLER VE KATKI MADDELERİ Et ürünleri üretiminde kullanılan temel materyaller ve katkı maddeleri 1- Hayvansal dokular -Temel kırmızı et (iskelet kası) -Dolgu

Detaylı

Doğadan Cildimize. Çağrı AVAN Sinop-Boyabat Cumhuriyet YİBO Adile ŞEKER Sinop-Dikmen Kadı YİBO. YİBO-Çalıştayları Gebze-TÜSSİDE

Doğadan Cildimize. Çağrı AVAN Sinop-Boyabat Cumhuriyet YİBO Adile ŞEKER Sinop-Dikmen Kadı YİBO. YİBO-Çalıştayları Gebze-TÜSSİDE Doğadan Cildimize Çağrı AVAN Sinop-Boyabat Cumhuriyet YİBO Adile ŞEKER Sinop-Dikmen Kadı YİBO YİBO-Çalıştayları 2010-1 Gebze-TÜSSİDE Bu proje çalışmasında, mikroplara karşı antiseptik etki gösteren doğal

Detaylı

GYMNOSPERMAE. (Açık Tohumlular)

GYMNOSPERMAE. (Açık Tohumlular) GYMNOSPERMAE (Açık Tohumlular) PINACEAE ***** -Bu familya yaşayan gymnospermlerin en zengin ve en geniş alanı oluşturan familyasıdır. -Bu familya da, boylu ağaç, ağaç, ağaççık, boylu çalı, çalı formunda

Detaylı

TAXUS : (Porsuklar) (8 Türü var) Taxus baccata L. (Adi Porsuk)

TAXUS : (Porsuklar) (8 Türü var) Taxus baccata L. (Adi Porsuk) TAXUS : (Porsuklar) (8 Türü var) Taxus baccata L. (Adi Porsuk) Çoğunlukla boylu çalı ender 20 m boy, sık dallı, yuvarlak tepeli, kırmızı_kahverengi kabuk gelişi güzel çatlar ve dökülür İğne yapraklar 1-2.5

Detaylı

BİNA BİLGİSİ 2 ÇEVRE TANIMI - İKLİM 26 ŞUBAT 2014

BİNA BİLGİSİ 2 ÇEVRE TANIMI - İKLİM 26 ŞUBAT 2014 BİNA BİLGİSİ 2 ÇEVRE TANIMI - İKLİM DOÇ. DR. YASEMEN SAY ÖZER 26 ŞUBAT 2014 1 19.02.2014 TANIŞMA, DERSLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER, DERSTEN BEKLENTİLER 2 26.02.2014 ÇEVRE TANIMI - İKLİM 3 05.03.2014 DOĞAL

Detaylı

AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ

AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN AHUDUDU Ahududu, üzümsü meyveler grubundandır. Ahududu, yurdumuzda son birkaç yıldır ticari amaçla yetiştirilmektedir. Taze tüketildikleri

Detaylı

Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da

Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da Zeytinyağı ve Çocukluk İnsanın çocukluk döneminde incelenmesi gereken en önemli yönü, gösterdiği bedensel gelişmedir. Doğumdan sonraki altı ay ya da bir yıllık sürede, bebeğin en önemli gıdasını anne sütü

Detaylı

organik gübre

organik gübre www.multiponi.com MultiPoni gübre, standart kimyasal gübrelere kıyasla bitki beslemesini, tabiatın yöntemleriyle gerçekleştirir ve toprak yapısını zenginleştirerek dengeler. Mikroorganizmalar, MultiPoni

Detaylı

Tıp Tarihine Yaklaşım

Tıp Tarihine Yaklaşım Tıp Tarihine Yaklaşım Avcılık-Toplayıcılık Aşaması Mezopotamya Uygarlıklarında Tıp Eski Mısır Tıbbı Çin Tıbbı Eski Hint Tıbbı Yunan Tıbbı Modern Dönem (Batı) Tıbbı Avcılık-Toplayıcılık Aşaması Bütün gün

Detaylı

Antibiyotik Antifungal Antimikrobiyel Antioksidatif Antiseptik Şifalı Bitkiler

Antibiyotik Antifungal Antimikrobiyel Antioksidatif Antiseptik Şifalı Bitkiler Antibiyotik Antifungal Antimikrobiyel Antioksidatif Antiseptik Şifalı Bitkiler Antibiyotik Antifungal Antimikrobiyel Antioksidatif Antiseptik Şifalı Bitkiler Antibiyotik Antifungal Antimikrobiyel Antioksidatif

Detaylı

Ülkemizde Kullanılan Bazı Bitkisel Droglar. Eczacılar İçin El Kitabı

Ülkemizde Kullanılan Bazı Bitkisel Droglar. Eczacılar İçin El Kitabı Ülkemizde Kullanılan Bazı Bitkisel Droglar Eczacılar İçin El Kitabı 1 TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ ECZACILIK AKADEMİSİ Willy Brandt Sokak No: 9 06690 Çankaya/ANKARA Tel : 0312 409 81 00 Fax : 0312 409 81 32

Detaylı

www.havrano.com 0 212 210 4595-0 505 147 1919 NATÜREL SIZMA ZEYTİNYAĞI Havran ın Edremit Körfezi ne bakan yamaçlarından, özenle toplanan zeytinlerden eşsiz ve enfes Havrano natürel sızma zeytinyağı üretildi.

Detaylı

ÖZET. Yüksek Lisans Tezi. Đmge Đ. TOKBAY. Adnan Menderes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı

ÖZET. Yüksek Lisans Tezi. Đmge Đ. TOKBAY. Adnan Menderes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı iii ÖZET Yüksek Lisans Tezi AYDIN EKOLOJĐK KOŞULLARINDA FARKLI EKĐM ZAMANI VE SIRA ARALIĞININ ÇEMEN (Trigonella foenum-graecum L.) ĐN VERĐM VE KALĐTE ÖZELLĐKLERĐNE ETKĐSĐ Đmge Đ. TOKBAY Adnan Menderes

Detaylı

Baş Ağrıları Besleyici Takviyeler Boğaz İltihapları Bel Soğukluğu

Baş Ağrıları Besleyici Takviyeler Boğaz İltihapları Bel Soğukluğu Baş Ağrıları Besleyici Takviyeler Boğaz İltihapları Bel Soğukluğu Baş Ağrıları Besleyici Takviyeler Boğaz İltihapları Bel Soğukluğu hastalıklarına iyi gelen şifalı bitkileri listeledik. Baş Ağrıları Baş

Detaylı

Bölgesel iklim: Makroklima alanı içerisinde daha küçük alanlarda etkili olan iklimlere bölgesel iklim denir.(marmara iklimi)

Bölgesel iklim: Makroklima alanı içerisinde daha küçük alanlarda etkili olan iklimlere bölgesel iklim denir.(marmara iklimi) YERYÜZÜNDEKİ BAŞLICA İKLİM TİPLERİ Matematik ve özel konum özelliklerinin etkisiyle Dünya nın çeşitli alanlarında farklı iklimler ortaya çıkmaktadır. Makroklima: Çok geniş alanlarda etkili olan iklim tiplerine

Detaylı

TÜRKİYE NİN İKLİMİ. Türkiye nin İklimini Etkileyen Faktörler :

TÜRKİYE NİN İKLİMİ. Türkiye nin İklimini Etkileyen Faktörler : TÜRKİYE NİN İKLİMİ İklim nedir? Geniş bir bölgede uzun yıllar boyunca görülen atmosfer olaylarının ortalaması olarak ifade edilir. Bir yerde meydana gelen meteorolojik olayların toplamının ortalamasıdır.

Detaylı

En ideali ağaçların tamamının tohum tuttuğu dönemdir.

En ideali ağaçların tamamının tohum tuttuğu dönemdir. Ormancılıkta yaygın olarak kullanılan kabule göre, tohum verimi itibariyle beş durum söz konusudur. Bunlar; 1- zengin, 2- iyi, 3- orta, 4- zayıf (serpili tohum yılı) ve 5- tohumsuz yıl olmak üzere adlandırılır.

Detaylı

TOHUMLARDA ÇİMLENME ENGELLERİ VE GİDERİLMESİ İŞLEMLERİ. Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER

TOHUMLARDA ÇİMLENME ENGELLERİ VE GİDERİLMESİ İŞLEMLERİ. Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER TOHUMLARDA ÇİMLENME ENGELLERİ VE GİDERİLMESİ İŞLEMLERİ Prof. Dr. Ali Ömer ÜÇLER Sıcaklık, Nem ve Oksijen temel çimlenme koşullarıdır. Ancak bu koşulların sağlanması durumunda bile bazı türlerin tohumları

Detaylı

Genetik materyal olarak tohum depolamanın üstünlükleri

Genetik materyal olarak tohum depolamanın üstünlükleri Genetik materyal olarak tohum depolamanın üstünlükleri 1. Pratik açıdan tohum depolama bitkinin vejatatif kısımlarını depolanmaktan daha kolaydır. 2. Tohumlar oldukça küçük, oldukça fazla depolanabilir

Detaylı

KLİMALARDA ÜREYEN BAKTERİLERE BİTKİSEL YAĞLARIN ETKİSİ

KLİMALARDA ÜREYEN BAKTERİLERE BİTKİSEL YAĞLARIN ETKİSİ KLİMALARDA ÜREYEN BAKTERİLERE BİTKİSEL YAĞLARIN ETKİSİ Hazırlayan Öğrenciler Fulya MORDOĞAN 7-B Pırıl ALP 7-B Danışman Öğretmen Demet EROL İZMİR, 2012 1 İÇİNDEKİLER 1. Proje özeti...3 2. Projenin amacı...3

Detaylı

KAFEİN. HAZIRLAYANLAR Harun ÇOBAN Murat ALTINKAYA Soner SARUHAN

KAFEİN. HAZIRLAYANLAR Harun ÇOBAN Murat ALTINKAYA Soner SARUHAN KAFEİN HAZIRLAYANLAR Harun ÇOBAN Murat ALTINKAYA Soner SARUHAN KAFEİN NEDİR? Önemli fizyolojik etkileri olan alkoloid grubunun azotlu organik bir bileşiğidir. Kimyasal ismi trimethylxanthine dir ve formülü

Detaylı

10. SINIF KONU ANLATIMI. 46 EKOLOJİ 8 BİYOMLAR Karasal Biyomlar

10. SINIF KONU ANLATIMI. 46 EKOLOJİ 8 BİYOMLAR Karasal Biyomlar 10. SINIF KONU ANLATIMI 46 EKOLOJİ 8 BİYOMLAR Karasal Biyomlar EKOSİSTEM İLE BİYOM ARASINDAKİ İLİŞKİ Canlıların yeryüzünde dağılışını etkileyen abiyotik ve biyotik faktörlere olarak bitki ve hayvan topluluklarını

Detaylı

TRABZON İLİ SÜRMENE İLÇESİ ÇAMBURNU YÖRESİNDE ÇIKAN ORMAN YANGINI HAKKINDA RAPOR

TRABZON İLİ SÜRMENE İLÇESİ ÇAMBURNU YÖRESİNDE ÇIKAN ORMAN YANGINI HAKKINDA RAPOR TRABZON İLİ SÜRMENE İLÇESİ ÇAMBURNU YÖRESİNDE ÇIKAN ORMAN YANGINI HAKKINDA RAPOR 1. Giriş Türkiye Ormancılar Derneği genel merkezinin talebi ve görevlendirmesi üzerine TOD KTÜ Orman Fakültesi temsilcisi

Detaylı

Kullanım Yerleri. İnsan beslenmesinde kullanılır. Şekerin hammadesidir. Küspesi hayvan yemi olarak kullanılır. İspirto elde edilir

Kullanım Yerleri. İnsan beslenmesinde kullanılır. Şekerin hammadesidir. Küspesi hayvan yemi olarak kullanılır. İspirto elde edilir ŞEKER PANCARI Kullanım Yerleri İnsan beslenmesinde kullanılır. Şekerin hammadesidir. Küspesi hayvan yemi olarak kullanılır. İspirto elde edilir Orijini Şeker pancarının yabanisi olarak Beta maritima gösterilmektedir.

Detaylı

P E P 1 0 1 _ H 0 5 C

P E P 1 0 1 _ H 0 5 C Yrd. Doç. Dr. Taki DEMİR BİTKİ TANIMA I P E P 1 0 1 _ H 0 5 C u p r e s s u s s e m p e r v i r e n s ( A d i s e r v i - A k d e n i z s e r v i s i ) C u p r e s s u s a r i z o n i c a ( A r i z o n

Detaylı

ÜZÜM TANESİNİN GELİŞİMİ VE YAPISI

ÜZÜM TANESİNİN GELİŞİMİ VE YAPISI ÜZÜM TANESİNİN GELİŞİMİ VE YAPISI Tane sapı Sap çukuru Tane Ekzokarp Mezokarp Endokarp Çekirdek Üzüm tanesinin büyüme dönemleri, renk ve kimyasal değişime göre incelenebilir. Üzüm tanesindeki yeşil rengin

Detaylı

Bu bitkilerin bir çoğu kaynatılarak suyu içilmekte ya da direkt olarak yenilerek alınmaktadır.

Bu bitkilerin bir çoğu kaynatılarak suyu içilmekte ya da direkt olarak yenilerek alınmaktadır. Hamilelikte bitki çayları ve şifalı otlar Bitki çayları son zamanlarda giderek popülerite kazanan içecekleridir. Eskiden sadece aktarlarda satılan bitkiler ve bunlardan elde edilen çaylar günümüzde hemen

Detaylı

9. SINIF KONU ANLATIMI 46 CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-8 BİTKİLER ALEMİ

9. SINIF KONU ANLATIMI 46 CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-8 BİTKİLER ALEMİ 9. SINIF KONU ANLATIMI 46 CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI-8 ALEMİ ALEMİ Çok hücreli ökaryot canlılardır. Koloroplast içerirler ve fotosentez ile inorganik maddeleri organik madde haline getirerek beslenirler.

Detaylı

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE

BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE BİTKİ MATERYALİ II: ANGIOSPERMAE Prof.Dr. Yahya AYAŞLIGİL Yrd.Doç.Dr. Doğanay YENER İstanbul Üniversitesi, Orman Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Bitki Materyali ve Yetiştirme Tekniği Anabilim Dalı 23.02.2015

Detaylı