EGEMEN BAĞIŞ: SAĞLIKLI BİR TOPLUMUN YOLU ECZANELERDEN GEÇİYOR.

Transkript

1 EGEMEN BAĞIŞ: SAĞLIKLI BİR TOPLUMUN YOLU ECZANELERDEN GEÇİYOR. Bugüne kadar birçok başarılı projeye imza atan Girişimci Eczacılar Derneği (PGED), Geleceğin E Hali En Büyük Eczacılık Buluşmasının tarihlerini 23, 24, 25 Mart 2012 olarak açıkladı. Büyük Buluşma da özellikle daha sağlıklı bir yaşam için tüm sağlık sektörü bileşenlerinin gelecekte üsteleneceği roller, sorumluluklar, koruyucu ve danışman eczacılık ele alınacak, ilaç, dermokozmetik, OTC ve kişisel bakım kategorilerinin yönetimi gibi konularla ilgili uygulamalı eğitimler gerçekleştirilecektir. Pharmetic Girişimci Eczacılar Derneği (PGED) Başkanı Ecz.Adile Özdağ, kongrenin açılışını da yapacak olan T.C. Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış ile kongre öncesi bir araya gelerek, yeni yasal düzenlemelerin sektöre yansımaları ve yenilikler ile ilgili olarak merak edilen soruları yöneltti. Ayrıntılı bilgi ve özel röportaj talepleriniz için: Doğuş Erdal dogus@sportspeopleturkey.com

2 EGEMEN BAĞIŞ ADİLE ÖZDAĞ SÖYLEŞİ Adile Özdağ: Sayın Bakanım, ilk sorumu, önce sade vatandaş Egemen Bağış a yöneltmek istiyorum. Eczacılık yapılan araştırmalarda, ülkemizde en güvenilen 3. meslek konumunda. Katılıyor musunuz, böyle hissediyor musunuz? Sizin özelinizde bu durum, hissiyatınız nedir? Eczacılarla ilgili düşünceleriniz, hayatınızdaki yeri? Var mı bize aktarabileceğiniz eczacılarla yaşadığınız bir anınız? Egemen Bağış: Öncelikle şunu belirtmem lazım Allah kimseyi eczane kapısına düşürmesin ama eczanesiz de bırakmasın. Gerçekten eczaneler milletimiz nezdinde sıkıştıkları zaman başvurabilecekleri, şifa aradıkları mekanlar olarak çok kıymetli bir vazife görüyor. Ben özellikle eczanelerin toplumun damarlarına kadar inmesini çok önemsiyorum. Bir eczacı, bir eczacı kalfası her zaman milletin içinde, milletle birlikte olmak durumundadırlar. Eczanelerin aynı zamanda bir esnaf, bir ticari işletme hüviyetleriyle milletimize en iyi şekilde hizmet vermenin de arayışı içinde olduklarından bu onları ayrıcalıklı kılıyor.

3 Eczacılarımız yeri geldiğinde sağlık uzmanı, yeri geldiğinde de halka ilişkiler uzmanıdır. Hastanın halinden kimi zaman en iyi anlayan insandır. Başı sıkışan vatandaşımızın güvenle ve rahatlıkla başvurabileceği bir adres olarak eczanelerin bu sıcak yüzü gerçekten de takdire şayan. Ben bu sebeple eczanelerin sosyolojik olarak da çok önemli bir vazife gördüklerine inanıyorum. Sadece millete şifa dağıtan mekanlar olarak değil, milletimizle dertleşen, milletle bütünleşen yönüyle de eczanelerimizin sosyolojik boyutu bana göre incelenmeye değer. Biz esasen eczanelerin bu boyutunun da dikkatle irdelenmesini düşünen bir hükümet olarak son 9 yılda bu alanda tarihi reformlara imza attık. Bakınız önceden milletimiz istediği eczaneden gidip ilacını alamıyordu. Saatlerce eczane kuyruklarında bekleyen insan manzaraları çok eskiye gitmiyor. İlaç kuyruklarında sabahlayan, günlerce ilacını almayı bekleyen hastaların olduğu bir Türkiye vardı daha 9 yıl öncesine kadar. İlaç almak bile çoğu zaman bir hastalık sebebi haline geliyordu. Ama biz bunu her şeyden önce insan onuruna ve eczanelerin geleneksel misyonuna aykırı bir durum olarak gördük ve herkese istediği eczaneden ilacını alma imkanını getirdik. Sadece bu icraatımızdan dolayı bile milletimizin ettiği hayır duaları bunun ne denli önemli bir adım olduğunu gösteriyor ve bizleri mutlu ediyor. Öte yandan, ilaçların rastgele kullanımı ülkemizde büyük bir sorundu. Çünkü vatandaşımız için eczane, daha önce çile kapısı olarak görüldüğü için herkes kendi reçetesini kendi yazıp, ezbere ilaç kullanabiliyordu. Ama şimdi eczanelerin birleşmesiyle bunun da ben tamamen ortadan kalkacağını düşünüyorum. Çünkü artık eczanelerin kapısı da eczacıların kapısı da herkese sonuna kadar açıktır. Bütün bunları bir araya getirdiğimde ben şunu rahatlıkla söyleyebiliyorum SAĞLIKLI BİR TOPLUMUN YOLU ECZANELERDEN GEÇİYOR. Milletimize de buradan bir çağrı yapmak istiyorum Lütfen ilaç kullanırken eczacımıza danışalım, sağlığımız ve hayatımızla oynamayalım.

4 A.Ö: Peki eczanenizin nasıl olmasını istersiniz? Sizin (yine sade vatandaş Egemen Bey olarak) gönlünüzden geçen geleceğin eczanesini bize tarif eder misiniz? Hangi hizmet ve ürünlerle buluşmak istersiniz eczanenizde? E.B: Tabii bir vatandaş olarak bir eczaneden en öncelikli beklenti ilacını en hızlı şekilde temin edebilmektir. Biz bu alanda da çok önemli iyileştirmeler getirdik. Bürokrasiyi azalttık. Artık vatandaşımız ister özel olsun, ister devlet olsun hangi hastaneden reçetesini alırsa alsın hemen istediği eczaneye gidip tıpkı doktora muayene olurken yaptığı gibi sadece T.C. Kimlik Numarasıyla anında ilacını alabiliyor. Şimdi bu hızı eczanelerimiz daha da artırmak için büyük bir özveri gösteriyor. Artık her şeyin elektronikleştiği, her şeyin başında E harfinin koyulduğu bu dijital çağda, kapısında E simgesi zaten mevcut olan eczanelerimizin de bu çağın gerisinde kalması düşünülemez. Ben bu bakımdan önümüzdeki dönemde eczanelerin bu anlamda da millete en hızlı şekilde hizmet vermenin gayreti içerisinde olacaklarına inanıyor ve bunu samimiyetle arzuluyorum. A.Ö: Biliyorsunuz insan ömrü uzuyor. Ve bu değişim makro düzeyde yaşamın her alanında radikal değişiklikler tarifliyor. Zirve konuşmacılarımızdan Fütürist Ramez Naam bu konulardan detaylıca bahsedecek hatta bize gelecekte birlikte yaşayacağımız, hatta rekabet edeceğimiz insandan öte türlerden de bahsedecek. ABD de 2018 yılında, 65 yaş üstü insan sayısının, 5 yaşındaki çocukların sayısını aşacağı bekleniyor. 65 yaş ve üzeri nüfusun toplam nüfusumuz içindeki payı 1945 de % 3,5 iken 2009 yılında ise % 8 e yaklaşmıştır. Genç nüfusu daha fazla olduğu için diğer ülkelere gore daha şanslı durumda görünen ülkemiz, 2030 senesinde dünyada yaşlı yükü en fazla iki ülkeden biri olmaya adaydır (diğeri Endonezya). Sizin bu konudaki Avrupa özelinde ve makro ölçekte paylaşmak istediğiniz bilgileriniz, düşünceleriniz, öngörüleriniz nedir? Ekonomik ve yaşamsal olarak neleri dikkate almalıyız?

5 E.B: Ramez Naam, alanında dünyaca ün yapmış ve birbirinden değerli çalışmaları olan önemli bir isimdir. More Than Human adlı kitabında da çarpıcı konulara değinmiştir. Açıkçası bahsedeceği konuları da dinlemek isterdim. Kendisine buradan sevgi ve saygılarımı iletiyorum. Verdiğiniz istatistikler oldukça önemli ve hayatımızın gerçeği. Özellikle genç nüfusu daha fazla olduğu için diğer ülkelere göre daha şanslı durumda görünen ülkemizin bundan 18 sene sonra dünyada yaşlı yükü en fazla iki ülkeden biri olacağından bahsettiniz. İşte bu noktada Sayın Başbakanımızın en az üç çocuk çağrısını dikkate almamız çok önemli. Başbakanımız bu çağrıyı yaparken mutlaka bir bildiğinin olduğu aşikar. Nitekim sizin verileriniz de bunu doğruluyor. Biz en az üç çocuk yapılmalı diyoruz, bu konuyu da her fırsatta dile getiriyoruz. Çünkü Türkiye nin artan gücünü ve Türk milletinin devamını isteyen her bir vatandaşımız sizin az önce bahsettiğiniz verileri de hesaba katarak bu çağrımızı dikkate almalıdır. Ülkemiz, yaş ortalaması 29,7 olan, 73 milyonu aşkın genç ve dinamik bir nüfusa sahiptir. Toplam nüfusumuzun %67,2 si çalışma yaşındadır. Yaklaşık 25,7 milyon kişiden oluşan aktif iş gücümüz ile ülkemiz, Avrupa nın 4. en büyük iş gücü piyasasına sahiptir. AB nüfusunun şu anki ortalama yaşı ise 40 ın üzerindedir ve gelecekte çok az artacak nüfusun ortalama yaşının daha da yüksek olacağı tahmin edilmektedir yılı itibarıyla, AB nüfusunun %21,7 sinin 65 yaşın üzerinde olması bekleniyor. Avrupalıların ortalama doğurganlık ortanı düşerken ortalama yaşam süresi artmaktadır. Sonuç olarak AB, 2050 yılı itibarıyla, çalışma yaşında olan nüfusundan 32 milyon kişiyi kaybedecektir. Biz bu konuda da genç, dinamik, eğitimli ve vizyoner nüfus gücümüzle Avrupa için kilit bir noktada bulunuyoruz. Bu avantajımızı korumak için ben bir kez daha milletimize sizin aracılığınızla Sayın Başbakanımızın üç çocuk çağrısını hatırlatmak istiyorum.

6 A.Ö: Yapılan araştırmalara göre ülkemizde insanların sağlık harcamalarının %90 ı ölümünden önceki son altı ayda gerçekleşiyor. Bu durum son yıllarda ülkemizdeki sağlık hizmetlerine ve ilaca erişimi kolaylaştıran politikalarla kuşkusuz iyileşmiştir. Ancak hala Avrupa da geçerli olan, sağlık bütçesinin 65 Yaşına kadar % 70 ini, kalan ömründe de % 30 unu harcama oranından çok uzak olduğunu düşünüyoruz. İşte bu noktada daha sağlıklı bir yaşam yani daha iyi bir gelecek için biz kendimizi sağlık danışmanı olarak konumlandırıyoruz. İyi yapıyor muyuz? Avrupa da nasıl durum? Hem ekonomik, hem yapılanma açısından geleceğe dair önerileriniz, paylaşmak istedikleriniz. Halk sağlığı ve akılcı ilaç kullanımıyla ilintili bu konuda siz neler söyleyeceksiniz, paylaşmak istedikleriniz? E.B: Kesinlikle daha sağlıklı bir yaşam, yani bahsettiğiniz daha iyi bir gelecek için siz değerli eczacılarımız sağlık danışmanı hatta başta belirttiğim gibi sağlık uzmanı olarak vatandaşlarımız için elinizden geleni yapmalısınız. Üstlendiğiniz bu sorumluluk, takdir edilecek bir davranıştır. Bildiğiniz gibi Avrupa Birliği nde eczacılık uygulamaları ve düzenlemelerinde standart bir model bulunmamaktadır. Birlikteki ülkeler, kendi durumlarına göre, mesleği ve vatandaşlarının sağlığını korumak için düzenlemeler yapmışlar ve önlemler almışlardır Toplum olarak eşimizden dostumuzdan en ufak bir ağrımızda veya sızımızda ağrı kesici olarak bilinen ilaçları alan, ya da bilinçsizce anti-biyotik tüketen bir yapımız vardır. Son dönemlerde reçetemizde yazan ilaçların bizlere özel olduğunu, ve bir kişinin tavsiyesi üzerine ilaç içme anlayışından sıyrılmaya başladığımızı düşünüyorum. Çünkü gelişen teknoloji ve bilgi sistemleri dahilinde artık insanlar bu denli hayati konularda işi uzmanından birebir duyarak yapma taraftarı olmuştur. Zaten doğru olanı da buydu. Dolayısıyla doğru ilacı, doğru zamanda, doğru şekilde kullanmak için eczacılarımıza başvurmanın, ilaçla tedavi sürecinde en verimli yol olduğunu bir kez daha buradan hatırlatmak istiyorum.

7 A.Ö: Var mı bize içeriden (hükümet kanadından, bakanlar kurulundan vb) vereceğiniz tüyolar, haberler, tavsiyeler? Eczacılar, ilaç, sağlık sektörünü bekleyen iyi-kötü sürprizler? Hazırlanalım E.B: Biz hiç bir vatandaşımız ve hiç bir meslek grubumuz için kötü sürpriz vermeye niyetli değiliz, olmadık da. Kaldı ki daha demin de söz ettiğim gibi bu denli hayati bir alanda, yapacağımız her şey halkımızın refahı, mutluluğu ve sıhhatli günleri için olmaya devam edecektir. Hükümet olarak bizim 9 yıldan bu yana Türkiye de gerçekleştirdiğimiz tarihi nitelikteki reformlar aslında başlı başına büyük bir eczacılık başarısıdır. Bizim dönemimizde nasıl millete kapılarını kapatan, milleti sınıflara göre ayıran eczane anlayışı son bulduysa, AK Parti Hükümetiyle birlikte milletine kapılarını kapatan siyaset anlayışı da tarihe karışmıştır. Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ın liderliğinde Türkiye yi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmayı gaye edinmiş Hükümetimiz Türkiye nin meselelerine en doğru ilaçlarla çözüm bulmaya başlamıştır. Türkiye de artık Bakanlar Kurulu nu bile aylarca toplayamayan, Bakanlar Kurulu nu hastanelerde toplamayı tartışan bir Hükümet değil, tıpkı NÖBETÇİ ECZANE gibi 24 saat halkının hizmetinde olan bir Hükümet işbaşındadır. Özellikle AB sürecine bu noktada bir kez daha vurgu yapmakta fayda görüyorum. Ben AB sürecini her zaman Türkiye için diyetisyene benzetiyorum. Türkiye nin fazlalıklarından kurtularak daha dinamik ve aktif bir ülke haline gelmesi için Avrupa Birliği her zaman en doğru reçeteyi sağlamıştır, sağlamaya da devam ediyor. Bugün o diyetisyenin sağlığının bozuk olması veya kilo problemleri yaşaması asla o reçetenin de yanlış olduğunu göstermez. Aksine, Avrupa Birliği kendi reçetesine uymadığı için bugün bazı kronik sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Ama biz Avrupa Birliği nin yaptığı hatayı ne sahiplenebiliriz ne de tekrarlayabiliriz.

8 Biz bu doğru ve etkili reçeteyi kararlılıkla uygulamaya, o reçetede yazan ilaçları kullanmaya devam edeceğiz. Bakınız, Türkiye 19 uncu yüzyılda Avrupa nın hasta adamı olarak nitelendiriliyordu. Ama bugün hamdolsun, o hasta adam artık tam anlamıyla sağlığına kavuştu, ayağa kalktı ve dimdik bir şekilde bugün dünyanın sorunlarına da çözüm reçeteleri sunan bir ülke haline geldi. Ben o yüzden İstanbul da GELECEĞİN E HALİ temasıyla böyle bir zirvenin düzenlenmesini önemsiyor ve zirvede emeği geçenleri tebrik ediyorum. ZİRA İSTANBUL İNSANLIĞIN BÜTÜN DERTLERİNE DEVA OLACAK, DÜNYANIN EN GENİŞ ECZA VE ŞİFA DEPOSUDUR. Tüm eczacılarımızın emeklerine ve yüreklerine sağlık. Sağolun, varolun, sağlıcakla kalın. Ayrıntılı bilgi ve özel röportaj talepleriniz için: Doğuş Erdal dogus@sportspeopleturkey.com