MÜNÂZARAT. Editör Seyit N. ERKAL. Kapak Ýhsan DEMÝRHAN. Mizanpaj Mehmet Süm ISBN Yayýn Numarasý 47

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "MÜNÂZARAT. Editör Seyit N. ERKAL. Kapak Ýhsan DEMÝRHAN. Mizanpaj Mehmet Süm ISBN 975-9090-51-1. Yayýn Numarasý 47"

Transkript

1

2

3 MÜNÂZARAT Copyright Þahdamar Yayýnlarý, 2006 Bu kitaptaki metin ve resimlerin, tamamýnýn ya da bir kýsmýnýn, kitabý yayýmlayan þirketin önceden yazýlý izni olmaksýzýn elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayýt sistemi ile çoðaltýlmasý, yayýmlanmasý ve depolanmasý yasaktýr. Editör Seyit N. ERKAL Kapak Ýhsan DEMÝRHAN Mizanpaj Mehmet Süm ISBN Yayýn Numarasý 47 Basým Yeri ve Yýlý Çaðlayan Matbaasý / ÝZMÝR Tel: (0232) Nisan 2006 Genel Daðýtým Gökkuþaðý Pazarlama ve Daðýtým Alayköþkü Cad. No: 12 Caðaloðlu/ÝSTANBUL Tel: (0212) Faks: (0212) Þahdamar Yayýnlarý Emniyet Mahallesi Huzur Sokak No: Üsküdar/ÝSTANBUL Tel: (0216) Faks: (0216)

4 ÝÇÝNDEKÝLER Takdim 7 Bediüzzaman'ýn Farklýlýðý 11 Þamlý Hafýz Tevfik Diyor Ki 11 Elbette Farklý Olacak 14 Bediüzzaman'da Tecdid Düþüncesi Tashih Buyursunlar 21 Ali Ýhsan Tola Aðabeyim Diyor ki 21 Ýfade-i Meram ve Uzunca Bir Mazeret 41 Sorular ve Cevaplar 45

5 TAKDÝM Bizim öðrencilik yýllarýmýzda, okuduðu her kitap için Ben, bu kitaptan ne anladým? diye düþünüp bunlarýn bazýlarýný yazý ile tespit eden Risale-i Nur un avukatý Ahmet Feyzi Kul, Münâzarat için de Risalenin baþýnda Azametli, bahtsýz bir kýtanýn; þanlý, tâlihsiz bir devletin; deðerli, sahipsiz bir kavmin reçetesi veyahut Bediüzzaman ýn Münâzaratý yazýlý. Reçete yazanýn, doktor olmasý gerekmez mi? Evet, gerekir. Ýþte Osmanlý Devleti henüz ayakta iken (1911) Þanlý, talihsiz bir devlet tabirini kullanmýþ... Hutbe-i Þâmiye isimli eserinde de de, Osmanlý Devleti nin içtimaî hastalýklarýný bir bir sayýp döktükten sonra, hâzýk bir hekim gibi hastalýklarýn devalarý için reçetesini de yazmýþtýr. Zaman da onu haklý çýkarmýþtýr. demiþti... Ayrýca sohbetlerde Merhum Ahmet Feyzi Aðabey, Münâzarat tan On üçüncü asrýn minaresinin baþýna çýkmýþým. gibi ifadeler geçince Peki, on üçüncü asrýn minaresi ne demek? Oraya niçin çýkmýþ? Neden çok baðýrýyormuþ? Kimmiþ bu adam? Nereden mezun olmuþ? Bu kadar isabetli teþhisleri nasýl yapabilmiþ? þeklindeki sorularla bizleri düþünmeye sevk ederdi... Ýþte, bu sohbetlerin yapýldýðý o günlerde, tavukçulukla meþgûl bir aðabeyimiz sohbete gelirken yanýnda çok yaþlý bir kiþiyi de getirmiþti. O kiþi dedi ki: Ben, çocukluðumda Ýstanbul da bir dergâha devam ederdim. Þeyhimiz âlim, fâzýl bir mürþiddi. Onun için, her meselemizi ona sorardýk. O sýralarda elime Bediüzzaman Hazretlerinin küçük risaleleri geçti. Okuyordum, ama mânâlarýný bir türlü tam olarak çözemiyordum. Bunlarý alýp mürþidimize götürdüm. O, eline al-

6 dý, okudu, okudu sonra bana, Evladým, bu zat, bir kutup veya bir gavs olsa gerektir! dedi. Ben de þeyhimizin sözleri üzerine, düþünmeye baþladým ve bir rüya gördüm... Ben askermiþim... Üzerimde askeri elbiseler var. Birden Seni sertabip (baþ hekim) çaðýrýyor! dediler, hemen koþup gittim. Baktým, apoletli beyaz askerî elbiseler içinde ciddi bir zat ayakta durmakta... Bana, Evladým kimdir diye merak ettiðin o kutup ve gavs benim! dedi. Uyandým. Bu enteresan bir rüya... O kiþi Üstad ý, herhangi bir hastanede baþhekim olarak deðil de, devlet bünyesinde, askeriyenin içinde, üst rütbelerde görüyor. Çünkü Bediüzzaman Hazretleri, o zaman ülkenin dertlerini teþhis etmekle birlikte, çare ve reçetelerini de devletimizin büyüklerine, meselâ padiþahlara, devlet içinde aktif Ýttihat ve Terakki nin paþalarýna sunuyor. Bu yüzden, bazen týmarhanelere bile atýldýðý oluyor. Yani, Böyle acayip kýlýðýnla gelmiþsin de, senden hiç beklenmeyecek enteresan þeyleri söylüyorsun. deniyor. Her meseleye bir delil getiren, elbette delidir. diyerek delilerin yanýna gönderiyorlar. Ama o yýlmýyor, bildiklerini, anlatýlmasý lâzým gelenlere anlatýyordu. Bütün bunlardan sonra, iki musibet mektebinde de bir nevi derslerini tamamlýyor ve Güneydoðu da halkýn, aþiretlerin içine gidiyor. Onlara da, içtimaî geliþmeler hususunda bilmeleri ve yapmalarý gerekenleri anlatýyor. Bazen sorularý onlar soruyor, bazen de onlarýn sormalarý gerekenleri onlarýn adýna kendisi soruyor ve cevabýný veriyor. Evet, Münâzarat, Bediüzzaman Hazretlerinin Ýkinci Meþrûtiyet ten sonra, þarktaki aþiretler arasýnda yaptýðý sohbetler esnasýnda sorulan sorulara verdiði cevaplardan oluþmaktadýr. (Münâzarat ýn ilk baskýsý 1911 de yapýlmýþtýr) yýllarýnda da, bizzat Müellif tarafýndan eser gözden geçirilerek, hatta zaman ve zeminin hassasiyeti nazara alýnarak bazý bölümleri çýkarýlmak suretiyle eserin tekrar basýmý yapýlmýþtýr lý yýllarda, hem baþbakanlýk hem de cumhurbaþkanlýðý yapmýþ bir zatýn ziyaretine gitmiþtik. Yanýnda, çok yakýnlarýndan bir bakaný da bulunuyordu. Biz, Güneydoðu nun dertlerini ele alarak Bediüzzaman Hazretleri nin ileri sürdüðü çarelerden bilhassa eðitim konusu ile ilgili ileri sürdüðü tekliflerden bahsettik... O da bize, Gerçekten çaðlarý delen fikirler! dedi.

7 Evet, günümüze baktýðýmýzda problemlerin pek deðiþmediði görülüyor. Ama, çare adýna yapýlanlar da pek sadre þifa þeyler deðil... Ýnþaallah, oralarda baþlayan ve halkýn sahip çýkarak geliþtirmeye çalýþtýðý eðitim hizmetleri çok büyük ümitler vermekte, þarkýn geleceði için muhteþem þeyler vadetmektedir.

8 BEDÝÜZZAMAN IN FARKLILIÐI Þamlý Hafýz Tevfik Diyor ki: Malûm olsun ki, Zübdetü r- Resâil Umdetü l- Vesâil nâmýnda, Kutbü l-ârifin Ziyâeddin Mevlânâ Hâlid in (kuddise sirruhu) kýymetli mektuplarýndan ve risâlelerinden iktibas edilmiþ kutsi nasihatlarýnýn tercümesine dair bir risâleyi on üç sene önce, Bursa da Hoca Hasan Efendiden almýþtým. Nasýlsa mütalâasýna muvaffak olamamýþtým. Tâ bugünlerde, kitaplarýmýn arasýnda bir þey ararken elime geçti. Dedim: Bu Hz. Mevlânâ Hâlid, Üstad ýmýn hemþehrisidir. Hem Ýmam-ý Rabbânî den sonra Nakþibendî tarikatýnýn en mühim kahramanýdýr. Hem Nakþibendî tarikatýnýn Hâlidî kolunun pîridir. Risâleyi okurken, Hz. Mevlânâ Hâlid in tercüme-i hâlinden þu fýkrayý gördüm: Altý muteber hadis kitabýndan, Ýmam-ý Hâkim Müstedrek inde; Ebu Dâvud Kitab-ý Sünen inde; Beyhakî, Þuab-ý Ýman ýnda tahric buyurduklarý: Her yüz senede Cenab-ý Hak, bir din müceddidi gönderiyor. hadis-i þerîfine mazhar ve mâsadak ve tam izhâr edici olan Mevlâna, meþhur, âriflerin kutbu, vâsýllarýn gavsý, Muhammed Aleyhisselamýn vârisi, tarikatü l- âliye ve l- müceddidiyenin kâmili Hâlid-i zülcenâheyn (Kuddise sirruhû) ilâ âhir...

9 Sonra, Tarihçe-i Hayat ýnda gördüm ki, doðumu, hicrî 1193 tarihindedir. Sonra gördüm ki, hicri 1224 tarihinde Saltanat-ý Hind in baþþehri olan Cihanâbâd a dâhil olmuþ. Abdullah Dehlevî Hazretlerinden aldýklarý manevî füyuzât ile Nakþibendi tarikatý silsilesine girip müceddidliðe baþlamýþ. Sonra hicri 1238 de, ehl-i siyasetin nazar-ý dikkatini celbettiðinden, vatanýný terk ederek Þam diyarýna hicretle gitmiþtir. Hem içinde gördüm ki, Hz. Mevlânâ nýn nesli, Hz. Osman bin Affan a (r.a.) mensuptur. Sonra gördüm ki, tercüme-i hâlinde, istidat-ý fýtrî ve harika kâbiliyeti ile yaþý yirmiye gelmeden önce, asrýn ulemasýnýn en bilgini ve vaktin allâmesi olmuþ. Süleymâniye kasabasýnda, ilim öðretmekle meþgûl olmuþtur. Sonra, Üstad ýmýn (Bediüzzaman) tarihçe-i hayatýný düþündüm. Baktým, dört mühim noktada tevâfuk ediyorlar. Birincisi: Hz. Mevlânâ Hâlid 1193 te dünyaya gelmiþ; Üstad ým (Bediüzzaman) ise 1293 te. Tam Mevlânâ Hâlid in 100 senesi bittikten sonra, dünyaya gelmiþ. Ýkincisi: Hz. Mevlâna Hâlid dini tecdid mücâhedesine baþlamak üzere,1224 te Hindistan ýn baþþehrine girmiþ. Üstad ým ise aynen 100 sene sonra 1324 te, Osmanlý saltanatýnýn baþþehrine girmiþ. Mânevî mücâhedesine baþlamýþ. Üçüncüsü: Ehl-i siyasetin, Hz. Mevlâna Hâlid in fevkalâde þöhretinden vehme kapýlarak, Þâm diyarýna nakl-i mekân ettirmesi 1238 de vâki olmuþtur. Üstad ým ise, aynen 100 sene sonra, 1338 de Ankara ya gidip onlarla uyuþamayýp, onlarý reddederek, küserek tekrar Van a gidip, bir daðda inzivâ hayatý yaþarken, 1338 senesini müteâkip, Þeyh Said Hâdisesinin vukuu münasebetiyle ehl-i siyasetin vehmine dokunmuþ. Bu vehimden dolayý, Üstad ýmýz Burdur ve Isparta vilâyetlerinde, dokuz sene mecburî ikamet ettirilmiþ. Dördüncüsü: Hz. Mevlânâ Hâlid, yaþý yirmiye varmadan evvel, allâme-i zaman hükmünde fuhûl-ü ulemanýn (ilim ve faziletçe emsâllerinden üstün âlimlerin) üstünde görünmüþ, ders okutmuþ. Üstad ým ise, tarihçe-i hayatýný görenlere ve bilenlere mâlumdur ki, on dört yaþýn-

10 da icâzet alýp, zamanýn ulemasýnýn en âlimleriyle muârazaya giriþmiþ, on dört yaþýnda iken, icâzet almaya yakýn talebelere ders vermiþtir. Hem, Hz. Mevlânâ Hâlid, neslen Osmanî olduðu ve bütün kuvvetiyle sünnet-i seniyye için çalýþtýðý gibi, Üstad ým da Kur an-ý Hakîm e hizmet noktasýnda, meþreben Hz. Osman Zinnûreyn in arkasýndan gidip, Hz. Mevlânâ Hâlid gibi Risâle-i Nur eczâlarýyla, bütün kuvvetiyle sünnet-i seniyyenin ihyâsýna çalýþtý. Ýþte bu dört noktadan tevafuk, tam yüz sene fâsýla ile Risale-i Nur un dini takviye hususundaki tesirleri, Hz. Mevlânâ Hâlid in Nakþî Tarikatý vasýtasýyla hizmeti gibi büyük görünüyor. * Yalnýz, Üstad ýmla Hz. Mevlânâ Hâlid in birkaç farký var: Birisi: Hz. Mevlânâ Hâlid, hem Kâdirî hem Nakþî tarikatý sâhibi iken, Nakþîlik tarikatý onda daha galiptir. Üstadýmda, bilâkis, Kadirî meþrebi ve Þâzelî mesleði daha ziyade hükmediyor. Ýkinci fark þudur ki: Üstad ým kendi þahsiyetini, merci olmaktan azlediyor. Yalnýz Risale-i Nur u merci gösteriyor. Hz. Mevlâna Hâlid in þahsiyeti ise kutbu l-irþâd, mercii-l- hâs ve l-âmm olmuþtur. Üçüncü fark: Hz. Mevlânâ Hâlid, zülcenâheyndir. Fakat, zamanýn icabýyla tarikat ilmini ve sünnet-i seniyyeyi esas tutmak cihetiyle tarikatý daha ziyade tutmuþtur. O noktada himmetini sarf etmiþtir. Üstad ým ise, þu dehþetli zamanýn icâbý ile, hakikat ilmini ve iman hakikatleri cihetini tutarak, tarikata üçüncü derecede bakmýþtýr. Elhâsýl: Baþtaki Hadis-i þerifin Her yüz sene baþýnda, dini tecdid edecek bir müceddid gönderiyor. ilâhî vaadine binâen, Hz. Mevlânâ Hâlid, ehl-i hakikatin çoðunun tasdikiyle, 1200 senesinin, yani on ikinci asrýn müceddididir. Madem tam yüz sene sonra, aynen dört cihette tevâfuk ederek Risale-i Nur eczalarý ayný vazifeyi görmüþ. Kanaat verir ki,-hadisin hükmüyle- Risâle-i Nur, dini tecdid hususunda bir müceddid hükmündedir. * Mâdem Hz. Mevlana Hâlid, milyonlar tâbî ve mensuplarýnýn ittifaký ile müceddiddir ve baþtaki hadis-i þerifin bir mâsadakýdýr. Madem tam yüz sene sonra, dört mühim cihet tevâfukla beraber Risale-i Nur ayný vazifeyi görüyor. Demek hadisin nassý (kesin hükmüyle) Risale-i Nur eczâlarý dini tecdid ve takviye vasifesini görüyorlar.

11 Aralarýnda bir fark da þudur ki: Ýmam-ý Rabbanî Hazretleri Fârûkî, yani Hz. Ömerü l-farûk neslindendir. Hz. Mevlânâ Hâlid ise Osmânî, yani Hz. Osman Zinnûreyn neslindendir. Üstad Bediüzzaman Hazretleri de, Hz. Ali neslindendir. Dört büyük halifenin sonuncusunun neslinden olmasý da çok mânidar bir tevâfuk olsa gerektir. Elbette Farklý Olacak Olamaz þüphe asla Kýyamet kopmadan cihanda Rahmeten lil- âlemînin mesajýný Kâffeten insanlýða Duyuracak olan zatta Donaným olarak bütün cihazât Kalp, zekâ, hafýza, zihin Vicdan, akýl ve beyin Bütün olarak, kabiliyet ve hissiyât En yüce seviyede Arz-ý endâm edeceðine... Onun tahsili de Baþlar ilk günden Bilgiler yaðar sanki her yönden Eþyayý deler geçer O nüfûz edici gözler Ýner herþeyin ledünniyâtýna Çok kýsa zamanda... Yardýmcýdýr kesbine Hep vehbî ilimler Sünuhât ve ilhamat Dolar da kalbine Þekillenir beyinde

12 Sonra da Rahmet yaðarcasýna Dökülür kitaplara Renk renk televvünlerle Hem tenezzülen idrâkimize Sehl-i mümteni güzelliðinde Hem de bizim seviyemizde...

13 BEDÝÜZZAMAN DA TECDÝD DÜÞÜNCESÝ... Bediüzzaman Hazretleri daha doðuþtan, ileride yapacaðý mühim hizmetlere göre donanýmlý olarak gelmiþti. Fýtratýnda yanlýþlarý düzeltme, bozulmuþlarý yenileme duygusu güçlü olarak bulunuyordu. O günün þartlarýna göre bulunduðu bölgenin medreselerinde yirmi senede tahsil edilmesi gereken ilim ve fenlerin özünü üç aylýk tahsille almýþ, bir sürü þerh ve hâþiyelerle vakit zâyi etme yoluna gitmemiþti. Onun hayatýna dikkat edersek, temiz fýtratýnýn icabýný, her yerde her türlü imkânsýzlýk ve zorluklar altýnda bile yerine getirdiðine þâhit oluruz. Ýþte, daha on beþ yaþlarýnda iken Siirt Tillo da, bir gece rüyasýnda Þeyh Abdülkadir Geylânî (k.s.) Hazretlerini görür. O, kendisine Said! Mîram aþireti reisi Mustafa Paþa ya git ve kendisini doðru yola davet et... Yaptýðý zulümden vazgeçerek namaza ve iyiliklere müdavim olmasýný tavsiye et. Aksi takdirde öldür. diye hitap eder. Bediüzzaman Hazretleri, rüyayý görür görmez hemen hazýrlýklarýný yapýp Mîran aþiretine doðru hareket eder, doðru Mustafa Paþa nýn çadýrýna girer. Paþa olmadýðý için biraz istirahat eder. Sonra, Mustafa Paþa içeri girer. Oradakilerin hepsi ayaða kalktýklarý halde, Said yerinden kýmýldamaz. Bu durum Paþa nýn dikkatini çeker. Aþiret binbaþýsý Fettah Beyden, bu zatýn kim olduðunu sorar. Fettah Bey, meþhur Said olduðunu söyler. Hâlbuki, Paþa âlimlerden hiç hoþlanmaz. Bu sefer iyice kýzar ve niçin buraya geldiðini sorar. Genç

14 Said, Seni hidayete getirmeye geldim. Ya zulmü terk edip namazýný kýlacaksýn veyahut seni öldüreceðim. der. Paþa, hiddetinden dýþarý çýkar. Biraz dolaþtýktan sonra yine çadýra girer ve tekrar niçin geldiðini sorar. O da Sana söyledim ya, onun için geldim. der. Mustafa Paþa, çadýrýn direðinde asýlý bulunan Said in kýlýcýna iþaret ederek, Bu pis kýlýçla mý? der. Bediüzzaman Kýlýç kesmez, el keser. diye cevap verir. Mustafa Paþa tekrar dýþarý çýkar, biraz gezinip içeri girer ve Benim Cezire de çok âlimlerim var; eðer hepsini maðlûp edebilirsen senin dediðini yaparým, eðer maðlûp edemezsen seni Fýrat nehrine atarým. der. Bediüzzaman Hazretleri de Bütün âlimleri maðlûp etmek benim haddim olmadýðý gibi, beni de nehre atmak senin haddin deðildir. Fakat, ulemaya cevap verince, sizden bir þey isterim ki, o da mavzer tüfeðidir. Þayet sözünde durmazsan seni onunla öldüreceðim. diye karþýlýk verir. Bu konuþmadan sonra, Paþa ile birlikte atlarla Cezire ye giderler. Bâni Haný dedikleri mevkie gelince, Bediüzzaman çok yorgun olduðu için orada biraz yatar. Uykudan uyanýnca etrafýnda bütün Cezire âlimlerinin, ellerinde kitaplar, beklemekte olduklarýný görür. Biraz görüþtükten sonra, çay ikram edilir. Cezire âlimleri, Bediüzzaman ýn þöhretini iþittikleri için þaþkýn ve hayran bir vaziyette, çaylarýný bile unutarak Onun sorusunu beklemektedirler. O, kendi çayýný içtikten sonra dalgýn dalgýn karþýsýnda bulunan bir- iki âlimin çayýný da içer, onlar fark edemezler. Mustafa Paþa hocalara: Ben okumuþ deðilim, ama Molla Said ile mücadelenizde maðlûp olacaðýnýzý þimdi anlýyorum. Zira bakýyorum da, siz düþünmekten çaylarýnýzý unuttuðunuz halde, o, kendi çayýný içtikten baþka, iki- üç bardak da sizin çayýnýzý içti. der. Bediüzzaman, biraz lâtife ettikten sonra âlimlere: Efendiler, ben ahdetmiþtim, hiç kimseye suâl sormam. Onun için sizin sorularýnýzý bekliyorum. der. Bu hocalar, kýrk kadar soru sorarlar. Bediüzzaman Hazretleri, hepsine cevap verir. Ama her nasýlsa, bir sorunun cevabýný yanlýþ söylediði halde, karþýsýndakiler doðru telakki ederek tasdik etmiþlerdir. Meclis daðýlýnca Bediüzzaman hatýrlar, hemen arkalarýndan koþarak Affeder-

15 siniz, bir suâlin cevabýný yanlýþ söylediðim halde farkýna varmadýnýz. der ve düzeltir. Hocalar, Ýþte, þimdi hakkýyla bizi tam maðlûp ettin. derler. Mustafa Paþa, vadettiði mavzer tüfeðini hediye eder ve namaz kýlmaya baþlar.... Bitlis te iken, bir gün Bediüzzaman a vali ile bir kýsým memurlarýn içki içtikleri haber verilir. Bunu duyunca hiddetlenen Bediüzzaman, Bitlis gibi dindar bir memlekette, hükümeti temsil eden bir zatýn irtikâp ettiði bu muameleyi kabul edemem. diyerek içki meclisine gider. Evvela içki hakkýnda bir hadîs-i þerif okuduktan sonra, pek acý sözler söyler. Valinin vurdurmak için iþaret etme ihtimaline binâen de, bir elini rovelverinin bulunduðu yerde tutar. Fakat vali, fevkalâde tahammüllü ve hamiyetli bir zât olduðundan, katiyen ses çýkarmaz. Oradan ayrýlýnca, valinin yaveri, genç Said e Ne yaptýnýz? Söyledikleriniz idamýnýzý gerektirir. der. O da Ýdam hayalime gelmedi, hapis veya sürgün zannederdim. Her ne ise, bir kötülüðü gidermek için ölürsem ne zararý var? diye cevap verir Bediüzzaman, Doðu Anadolu da Medresetü z- Zehrâ nâmýnda bir üniversite açmak, Van da ve Diyarbakýr da üniversite seviyesinde bir medrese kurmak için, 1907 de Ýstanbul a gelir. Ýstanbul a gelmeden önce, Van valisi Tahir Paþa kendisine, Þark ulemasýný maðlûp ediyorsun, fakat Ýstanbul a gidip o denizdeki büyük balýklara da meydan okuyabilecek misin? demiþtir. Onun için, Bediüzzaman Hazretleri Ýstanbul a gelir gelmez ulemayý münazaraya davet eder. Bunun üzerine, Ýstanbul daki meþhur âlimler grup grup ziyaretine gelirler, suâller sorarlar ve sorularýnýn hepsinin cevabýný da doðru olarak alýrlar. Bediüzzaman ýn bundan maksadý, Doðu Anadolu daki ilim ve irfan faaliyetine nazar-ý dikkati çekmektir. Zaten kaldýðý Þekerci Han ýn kapýsýna: Burada her müþkül halledilir, her suâle cevap verilir, fakat suâl sorulmaz. diye bir levha astýrýr. Bediüzzaman Hazretleri, 1907 kýþýnda Van dan Ýstanbul a gelip yerleþtiði Þekerci Haný, Fatih Camii yakýnlarýnda Malta Çarþýsýnda bu-

16 lunuyordu. Burasý mühim bir ilim- irfan merkezi ve Osmanlý münevverlerinin toplanma yeri idi. Bu hanýn bir çok odasýnda edebiyatýn, ilmin ve fennin meþhur simalarý otururdu; Celâl Hoca, Fatin Hoca ve Mehmet Akif gibi lý yýllarýn baþýnda, Ýzmir Kestanepazarý öðrenci yurdunda kalýrken, arkadaþlarýmýzdan birisi Hacý Ali Tosun hocamýza, Bediüzzaman Hazretleri ile ilgili bir soru sormuþtu. O da dedi ki: Çocuklar, ben daha okumak için Mýsýr a gitmeden önce memleketim olan Kütahya Simav dan Bursa medreselerine okumaya gitmiþtim. Bir gün, medresemize Hasan Fehmi Baþoðlu geldi. Kendisi, Ýstanbul medreselerinin meþhurlarýndandý. Dedi ki: Ben Meþrutiyet zamanýnda, Fatih Medresesinde okurken Bediüzzaman adýnda bir gencin Ýstanbul a gelip bir hana, yerleþtiðini ve kaldýðý odanýn kapýsýna Burada her müþkül hallolur. Her meseleye cevap verilir. Fakat suâl sorulmaz. diye levha astýðýný duydum. Ziyaret etmek istedim. En zor ve ince meselelerden sorular hazýrladým. Ben de o zaman medresenin ileri gelenlerindendim. Kitaplarý karýþtýrýp içlerinden derin meselelere bakarak çýkardýðým sorularla, yanýna vardým ve onlarý kendisine sordum. Sanki beraber hazýrlamýþýz gibi, tam cevaplar verdi. Ýnsanlar kitaplarýn metinlerini ezberler, ama þerhler ezberlenemez, hele hele hâþiyeler, onlar birkaç katý büyük olduðu için hiç ezberlenemez. Biz, Hacý Ali Efendiye Bu nasýl olur? diye sorduk. Allah isterse bu veli kullarýn önüne kitaplarý getiriverir. Ýsterse kalbine ilham eder. diye cevap verdi...

17 TASHÝH BUYURSUNLAR Ali Ýhsan Tola Aðabey Diyor ki: 1950 li yýllarýn baþýnda Dr. Tahsin Tola Aðabeyimle, Üstad ýn ricasý üzerine Menderes e gittik. Ona, tevafuklu yazýlmýþ Kur an-ý Kerim götürdük. Üstad, onun matbaada basýlmasýný istiyordu. Menderes, Bu benim için çok mühim. Bir itiraz getirse, zararý bana olur. Ama bunun hayrý partiye olur. dedi. O zaman Diyanet Ýþleri Reisi Eyüp Sabri Hayýrlýoðlu da, bu Kur an-ý Kerim in bastýrýlmasýný ahiret hayatý için çok mühim gördü. Fakat Müsteþar Salih Korur, engel oldu. Eyüp Sabri Bey çok üzüldü. Baþkanlýktan ayrýldý... Afyon Mahkemesi münasebetiyle Diyanet Ýþlerinin bir rapor vermesini arzulayan Üstad Hazretleri, bizi o zaman Müþavere Kurulu Baþkaný olan Hasan Hüsnü Erdem e gönderdi. O, zaten Ispartalýdýr. Üstad, bize büyük Risale kitaplarýný verip; Bunlarý, Diyanet Ýþlerine götürün. Hasan Hüsnü Erdem e selam söyleyin, bunlarý tashih buyursun. dedi. Biz de kitaplarý alýp Diyanet Ýþleri Baþkanlýðýna gittik. H. Hüsnü Erdem, bütün büyük hocalarý toplamýþ onlarla bir mesele görüþüyormuþ. Biz, doðruca onlarýn toplantý salonlarýna girdik. Biz girince konuþmayý kesen Hasan H. Erdem, Buyurun dedi. Biz de, Bizi Bediüzzaman Hazretleri gönderdi. Size selamý var. Bu kitaplarý tashih buyuracakmýþsýnýz. dedik. O, önce þöyle bir gülümsedi; sonra da Þimdi sizlere bu tashih buyurma meselesini bir anlatalým. diyerek baþladý

18 anlatmaya: Ben medresede öðrenci iken, Bediüzzaman Hazretleri Ýstanbul a gelmiþti. Garip kýyafeti, belinde hançeri, Kim ne isterse gelip benden sorsun. diye bütün ulemaya bir meydan okuyuþu vardý. Biz de o zamanlar, Medrese nin gözde talebelerindeniz. Birilerinin de teþvikiyle, kendime göre çok zor bir soru hazýrlayýp gittim. Kapýsýna vardým. Aralýktan bakýyordum. Daha tam yerini bile tespit edememiþtim ki, içeriden, Gel bakalým Hasan Hüsnü Efendi! dedi. Þaþýrmýþtým. Daha yüzümü görmeden beni ismen çaðýrmasý, benim için þok edici bir olaydý. Ýçeri girdim. Soru mu soracaksýn? Sor bakalým. dedi. O anda ben sorumu unutmuþtum. Peki, peki deyip sorumu söyleyerek, Bunu mu soracaktýn? dedi. Evet diyebildim. Zaten, oradan bir an önce kaçýp gitmek istiyordum. O baþladý cevap vermeye. Ama ben anlamýyordum; zaten onu dinlediðim de yoktu. Karþýlaþtýklarýmýn þokunu bile atamamýþtým. Neyse, sonunda Tamam mý? dedi. Ben de Tamam dedim. Bu sefer Hayýr tamam deðil. Ben kasden bir yeri yanlýþ anlatmýþtým ve senin onu tashih etmeni istiyordum. Ama sen tashih buyurmadýn. Onun doðrusu da þudur deyip meseleyi tamamladý. Ýþte þimdi anladýnýz mý bu Tashih buyurmayý dedi. Ve hemen Risaleleri alýp öperek baþýna koydu. Biz kim, onlarý tashih etmek kim? dedi. Sonra Bu eserlerde vatana millete zararlý hiçbir þey yoktur. Bilakis çok faydalý eserlerdir. mealinde birþeyler yazdýrýp imzaladý ve bütün heyete de imzalattýrdý... Zaten Eyüp Sabri Hayýrlýoðlu ndan sonra Hasan Hüsnü Erdem, Baþkan oldu. Biz, Bediüzzaman Hazretlerinin, Ýstanbul a geldiði zaman Þekerci Hanýnda ulemaya meydan okurcasýna Herkes istediðini sorsun. Her suâle cevap verilir. Kimseye soru sorulmaz. mealinde kapýsýna bir levha yazdýrmasýnýn sebebini böylece daha iyi anlamýþ oluyoruz. Ýslamî ilimlerle ilgili doksan kitabý ezberleyen ve her gün evrad ve ezkâr okur gibi üç saat bu ezberleri tekrarlayarak üç ayda bitiren Bediüzzaman Hazretlerinin, Ýslâm ýn esaslarýyla ilgili olarak derin vukufunu ve hassasiyetini Risale-i Nur Külliyatýna aynen yansýttýðýndan da eminiz. Bediüzzaman, eðitim davasýný anlatmak ve Medresetü z- Zehra yý açtýrmak için Mâbeyn-i Hümâyun a bir dilekçe verir.

19 Bu dilekçe ile, halkýn durumunu, geri kalmaktan kurtulmak için eðitimin çözüm yolu olduðunu anlatýr; sonra da Bu açýlacak okullarla, bilginin temeli atýlmýþ olur ve bu temel üzerinde birlik ve ittihad ortaya çýkar. Ýç karýþýklýklardan dolayý mahvolan büyük bir kuvveti hükümetin eline vermekle, dýþarýya karþý kullanmak üzere, adâlete lâyýk ve medeniyete kabiliyeti olan bu halkýn yaradýlýþtan sahip olduklarý deðerleri ortaya çýkar. der. Ama Bediüzzaman ýn Ýstanbul da yayýlan þöhretinden çekinen, Yýldýz Sarayýnýn etrafýný sarmýþ paþalar, maalesef onun padiþah Sultan Abdülhamid ile görüþmesine mani olurlar ve onu akýl hastanesine sevk ettirirler. Toptaþý Týmarhanesine konulan Bediüzzaman, doktora þöyle der: -Ey tabib efendi! Sen dinle, ben söyleyeceðim. Cinnetime bir delil daha senin eline vereceðim; (o da) suâl olunmadan cevap (vermektir.)... Antika bir divanenin sözünü dinlemeyi arzu edersiniz. Muâyenemi, muhâkeme sûretinde istiyorum. Senin vicdanýn da hakem olsun. Tabibe týp dersi vermek fuzûlilik. Ama hastalýðýn teþhisine yardým edecek noktalarý (anlatmak) hastanýn vazifesidir. Hem istikbâl sizi tekzip etmemesi için dinlemeniz gerekir. Dört nokta þüpheyi davet etmiþ. Onlarý bilerek bazý gizli hikmetler için yaptým: Birincisi: Garip þeklim. Bu muhalif elbisemle, dünyaya ait hiçbir maksat gütmediðimi, beldenin âdetlerine uymamak için özrümü, ahvâl ve tavýrlarýmýn insanlardan farklýlýðýný, açýk ve gizli her münasebette insaniyetimin tabiiliðini ve milletimin muhabbetini ilan etmek içindir. Hem de garip bir mânâ garip bir lâfýz içinde olmalý. Tâ ki nazar-ý dikkati çeksin. Hem de mahalli üretime revaç vermek için, fiili bir nasihatta bulunuyorum. Hem de kendimdeki bir yenilik meylini göstermek ve zamanýn da yenileceðine iþaret etmek istiyorum. Hem de Sultan Selime biat etmiþim. (Onun için Sultan Selim in kýyafetini andýran Anadolu nun millî kýyafetinden çýkmayacaðým. Abdülmecid Nursî ) Ýkincisi: Ulemâ ile münâzaramdýr. Onun sebebi, Ýstanbul a geldim, gördüm ki, diðer þubelere nisbeten medreseler terakki etmemiþtir. Bunun da sebebi: Kitaba bakarak mesele ve hüküm çýkarmak olan

20 istidat, ilim melekesi yerine konulmuþ. Talebelerde, tartýþma ve soru cevap eksikliði sebebiyle þevksizlik ve atâlet gibi bazý haller meydana gelmiþ. Diðer merak ve hayret uyandýran kâinat ilimleri veya eðlence ile vakit geçirmeyi netice veren fenler ise, hakiki lezzeti ihtiva eden bizzat maksut olan, Ýlahî ilimler gibi tahsil olunmaz. Bunun için de ya üstün bir gayret veya tam bir meþguliyet veya müsabakayý netice veren suâl ve cevap gibi içten veya dýþtan bir teþvik lâzýmdýr. Yahut iþbölümü (uzmanlýk) kaidesine uygun olarak herbir talebe istidadýna göre bazý branþlarla uðraþmalýdýr. Tâ mütehassýs (uzman) olsun, sathî olmasýn. Zira her ilmin esasýný teþkil eden bir sûreti var. Ona ait kabiliyet ve meleke olmadýðý vakit, bazý yerleri noksan olan resimlere benzer. Bunun da çaresi, talebe kabiliyet ve yeteneðine uygun olan bir fenni (branþý) esas tutmalýdýr. Bu fenne münasip, alâkalý olan diðer fenlerden de herbirinden birer fezleke (öz bilgi) alýnmalý böylece diðerlerinden alýnan fezlekeler kabiliyetine uygun olan esas ilim dalýnýn tamamlayýcýsý olarak öðretilmelidir. Zira her bir fezleke, müstakil bir sûret teþkil etmiyor. Fakat, esas sûreti, tekmil edebilir. Fuzûlî þekilde iki fikri beyan etmiþtim. Birincisi: Þu terakki devrinde, hakiki medeniyeti teþkil eden Ýslâmiyet, Batý medeniyetine nisbeten terakki etmemiþ. Bunun da en büyük sebebi üç büyük þube olan ehl-i medrese, ehl-i mektep, ehl-i tekkenin fikir ayrýlýklarý ve meþrep farklýlýklarýdýr. Medresede okuyanlar, modern mekteplerde okuyanlarý, bazý kasdedilmeyen zâhiri yönlerini tevil ederek inanç zayýflýðý ile itham ediyorlar. Mektepliler de medreselileri, yeni ilimleri bilmemeleri yüzünden eksik ve itimad edilmez sayýyorlar. Ayrýca medreseliler, tekkedekileri þevke sebep olsun diye konulmuþ bazý mubah amelleri ve hareketleri için bunlara bid at ehli nazarýyla bakýyorlar. Onlar ehl-i tekke deðil, ancak avam ibadet zanneder. Evet avamýn bu zanný bâtýldýr. Ýbadet yalnýz zikirdir. O çeþit hareketler, mübah görme þartýyla câizdir. Bu yolla bazý bid atlarda zikirlerin birbirine karýþtýðý oldu ama ehl-i medrese ile ehl-i tekke arasýndaki fikir ve meþrep ayrýlýðý yüzünden de, Ýslâmî ahlâk sarsýldý ve medenî terakkiden geri kalýndý.

21 Bunun çaresi, mekteplerde dini ilimleri hakkýyla okutmak ve medreselerde lüzumsuz kalan eski felsefe yerine bazý yeni ilim ve fenleri tahsil ettirmektir. Aslýnda tekkelerde derin âlimler bulunmaktadýr. Bu takdirde bu üç þubede, tek bir terakki âhengi içinde mertebe kat etmek kesinlikle mümkündür. Ýkinci fikir: Vâizlere aittir. Vâizler, müderris-i umûmîdirler. Bunlarýn vaaz ve nasihatlarýnda kendimce bir tesir hissetmedim. Düþündüm, kalbimin katýlýðýndan baþka üç sebep buldum: Birincisi: Yaþadýðýmýz zamaný, geçmiþe kýyasen, yalnýzca iddialarýný tasvir edip parlak gösteriyorlar. Halbuki geçmiþ zamanda kalp sâfiyeti ve ulemâyý taklit hükmediyordu. O zaman onlara delil lâzým deðildi. Þimdi herkeste bir hakikatý araþtýrma meyli peydâ olmuþ. Bunlara karþý iddiayý tasvir etmek tesir etmez. Ancak tesir ettirmek için, tesir etmek için iddiayý isbat etmek ve iknâ etmek lâzýmdýr. Ýkinci sebep: Birþeye özendirmek veya bir þeyden vazgeçirmek için, ondan daha mühim olan birþeyin deðerini düþürmektir. Meselâ: Bir gece iki rekat namaz kýlmak, haccý tavaf etmek gibidir. Veya gýybet etmek, zinâ etmek gibidir. derler. Üçüncüsü: Belâðatýn muktezasý olan hâlin icabýna uygun ve zamanýn gereði söz söylemezler. Güyâ insanlarý eski zaman köþelerine çekiyorlar, sonra konuþuyorlar. Demek istiyorlar ki: Vâiz, hem araþtýrmayý seven bir âlim olmalý ki, tâ iddiasýna delil getirebilsin. Hem tedkikat yapan hikmet ehli birisi olmalý ki, tâ Ýslâmiyetin emirleri arasýndaki dengeyi gözetsin. Hem de iknâ edici ifade güzelliðiyle hitap etmesi þarttýr. Dördüncüsü: Zihnim periþandýr demiþtim. Halbuki bu cümleden maksadým, kuvve-i hâfýzama unutkanlýk musallat olmasý ve zihnimdeki sýkýntý ve tabiatýmdaki insanlarda çekinme hissi muraddýr. Hiçbir divâne ben divâneyim demediði için, benim cinnetime nasýl delil olabilir?... Bediüzzaman ýn bu sözlerini doktor dinledikten sonra hayret içinde kalýr. Mâbeyn-i Humâyun a Þimdiye kadar Ýstanbul a gelenlerin

22 içerisinde zekâ ve fetânetçe böyle bir nâdire-i cihan bulunmuþ deðildir. þeklinde bir rapor yazar. Bu rapordan telaþa düþenler, Bediüzzaman ý týmarhaneden hapishaneye aldýrýrlar. Zaptiye Nâzýrý Þefik Paþayý da, padiþahýn hediyesiyle ve maaþ teklifiyle Bediüzzaman ý ikna edip memleketine göndermek için yanýna gönderirler. Ama Bediüzzaman ýn derdi cehaletin giderilmesi ve eðitim olduðu için, Þefik Paþa, onu ikna edemez. Sonunda Bediüzzaman paþaya þöyle der: Bunu da ciddi söylüyorum; ben isterim ki, insanlarý bilfiil ikaz edeyim ki, devlete intisap, hizmet etmek içindir, maaþý kapmak için deðildir. Hem de benim gibi bir adamýn millete ve devlete hizmeti, nasihatý iledir. O da güzel tesir ile olur. O da hasbî ve samimi olmakla, bu da garazsýzlýkla o da karþýlýk beklemeden, o da þahsî menfaati terketmekle olur. Binâenaleyh benim, maaþý kabul hususunda mazeretim var onun için kabul edemem. Nâzýr: Senin beldende maarif (eðitimi) yaygýnlaþtýrma maksadýn Vekiller Meclisinde (Bakanlar Kurulunda) görüþülmektedir. Bediüüzaman: Acaba maarifi geri býrakarak, maaþý acele olarak vermeye kalkmak hangi prensibe göredir? Benim þahsî menfaatimi, milletin umumî menfaatine üstün tutuyorsunuz. Nâzýr Þefik Paþa hiddet eder. Bediüzzaman: Ben hür yaþamýþým. Hürriyet-i mutlakanýn meydaný olan beldemin daðlarýnda büyümüþüm. Bana hiddet fayda vermez. Nafile yorulmayýnýz!.. Beni sürün, Fizan olsun, Yemen olsun râzýyým. Siz de idare-i maslahat için yamacýlýktan kurtulursunuz. Ben de yüksekten düþmekle incinmekten kurtulurum. Bediüzzaman haksýz olarak atýldýðý bu hapisaneden, 23 Temmuz 1908 tarihinde ilân edilen, Ýkinci Meþrutiyetin kabulünden sonra çýkarýlan umumî af ile çýkar.... Bir itfaiyeci gibi, çýkartýlan yangýnlarýn üzerine onlarý söndürmek için koþup giden Bediüzzaman Hazretleri o günlerde Serbesti, Mizan, Volkan ve Mishab gazetelerinde yazýlar yazýyordu.

23 Münir Süleyman Çapanoðlu, Þehzâdebaþý Ferah Tiyatrosundaki meþhur olayý, Sosyalist Hilmi eserinde anlatmýþtý. Necmeddin Þahiner de þunlarý nakleder: Mizancý Murat Bey konferans veriyordu. Biz o zaman küçüktük; Mekteb-i Tefeyyüz de okuyorduk. Yanýmda arkadaþým Maarif Nâzýrý Münif Paþa nýn oðlu vardý. Sað taraftaki localarda Ýttihadçýlar, sol taraftakilerde de Ahrar Fýkrasý vardý. Orada bir muðalatacý baðýrýp çaðýrmaya baþlamýþtý. -Nerede o Mîzancý Murad, çýksýn da ben onu tepeleyeceðim!.. Rahmetli Ali Kemâl, meydana çýkarak, Ne söylüyorsun? Murad Beyi öldürmek mi istiyorsun? Ýþte beni öldür! diyerek beyaz gömleðinin yakasýný açtý: Ýþte göðsüm!.. Hava gittikçe elektrikleniyor, her kafadan bir ses çýkýyordu. Ýþte tam bu esnada sandalyelerin birinin üzerine fýrlayýp çýkan Bediüzaaman, kalabalýða hitap etmeye baþladý. Bediüzzaman natûk (nâtýkâsý iyi, konuþmasýný çok iyi bilen) söz söylemesini bilen bir zât; mantýðý kuvvetli... Çýktý, iknâ edici, üsturuplu sözler söyledi; Ýslâm tarihinden örnekler vererek anlattý. Ýnhitatlarý (gerileme dönemlerini) mukâyese ederek anlattý. Ne yapýyorsunuz, meþrutiyet devri yaþýyoruz. Konuþma serbestliði var. Niçin bunlarý ayak altýna alýyoruz bu sizin yaptýðýnýz hareketleri Þarktaki en bedevî aþiretler bile yapmazlar. Efendiler kendinize gelin, maksadýnýz birleþmektir, hürriyeti yükseltmektir. dedi. Bir anda ortalýk sükûnete büründü ve kalabalýða sesizlik hâkim oldu. Orada, ondan sonra da Aziz Bey isminde bir süvârî binbaþýsý (Ýttihad ve Terakkiye mensuptu ama makul ve mutedil bir adam idi.) geldi, yetiþti, tiyatroyu sardý ve kalabalýðý daðýttý. Bediüüzaman a yaptýðý hizmetten dolayý teþekkür etti. Böylece Bediüzzaman, yaptýðý konuþmalarda patlamak üzere bulunan bir isyaný yatýþtýrmýþ ve önlemiþti Þubatýnda bunlarý anlatan Münir Süleyman Çapanoðlu bu olayý kitabýnda þöyle anlatmaktadýr: Bir Konferans Siyasî tarihimizin o günlerini yaþamýþ olan bugünün aksaçlýlarý, ömürlerinin o sayfalarýný gözleri yaþarmadan hatýrlayamazlar.

24 Bir hâtýramý anlatayým: MÝZAN gazetesi sahip ve Baþyazarý tarihçi Murad Bey, Þehzâde baþýnda Ferah Tiyatrosunda bir konferans verecekti. Romalýlarýn yükselme ve alçalma sebepleri konusunda bir konferanstý bu... O sýralarda Fazlýpaþa daki Mekteb-i Tefeyyüz de okuyordum. Eski gazetecilerimizden rahmetli Hikmet Münif ile ayný sýnýfta idik. Çocuktuk, ama gazeteleri okuyor, bu kabil konferanslarý kaçýrmýyorduk. Bunu da gazetelerden öðrenen Hikmet Münif: -Nasýl, dedi, gider miyiz? Ben, çoktan can atýyordum. Murad Bey, devam edemeyeceðini anlamýþtý. Dönüp sahneden kulise girerken gürledi ve bir adam elini arka cebine atarak bir þey çýkardý. Ne olduðunu görmedik, ama tabanca olduðu muhakkaktý. Ve adam haykýrdý: Kes sesini! Yoksa ben keserim! Tam bu anda dýþarýdan nal sesleri duyuldu. Ýçerideki gürültüyü bastýracak kadar... Bu sesleri duyabilenler birbirlerine bakýþýp ne olduðunu anlamaya çalýþýyorlardý: -Kimler geliyor acaba? -Polis bastýrmýþ olmasýn? -Muhetemeldir. -Kim haber uçurdu acaba? -Casuslar var içimizde... Halbuki ne haber uçuran olmuþtu, ne de casus vardý. O zaman asayiþ ve idare için görevlendirilmiþ olan Binbaþý Aziz Bey de toplantýda bulunuyordu. Havanýn elektriklendiðini ve ellerin tabancalara gittiði görünce, hemen dýþarý fýrlamýþ ve gerekli inzibat tedbirini almýþtý. Ýþte dýþarýdan duyulan nal sesleri bu Aziz Bey in getirdiði yüz kadar süvari eri idi. Hepsine binayý sardýrdý. Tiyatronun sarýlmýþ olmasýnýn kulaktan kulaða, aðýzdan aðýza yayýlmasýna raðmen, Murat Bey in konferansýný, Ahrar fýrkasýna mensup olanlar, bir telaþ ve heyecan eseri göstermeden dinliyorlardý.

25 Fakat Ýttihatçýlar, konferansýn devamýný önlemeye çalýþýyorlardý. Çünkü Murat Bey, Roma nýn yükselme ve alçalma devirlerini, geçirdiði istihaleleri anlatýrken, Ýttihat ve Terakki yi hýrpalýyor, gidiþatýný tenkid ediyordu. Bu arada meþrutiyet inkýlabýnýn kâfi olmadýðýný, daha cezrî bir devire muhtaç olduðumuzu söylüyordu. Murat Bey haklý idi. Memleketimizde meþrutiyetin ilâný, imparatorluðun esaslý hatlarýný deðiþtirmedi. Ýktidarda bulunanlar dýþ ve iç siyasette, imparatorluðun yürüdüðü yolda yürümekle kaldýlar. Hep o hýrsla, o cehaletle hareket ettiler. Bundan ötürüdür ki, o günden itibaren baþlayan ve iktidardan yuvarlandýklarý güne kadar devam eden Ýttihat ve Terakki idaresi, muhteþem bir facia olmuþtur. Bu facianýn temsilcileri kendileri olduðu gibi, yazarlarý da onlardý: Hepsi de günahkârdýr. Maceraperest oluþlarý ve ihtiraslarýnýn kurbaný olduklarý için memleketi harabeye çevirdiler. Bir kýsým insanlar, Ýttihat ve Terakki yi, bilhassa kodamanlarýný överler, günahsýz olduklarýný iddia edip dururlar ve namus timsali olduklarýný ileri sürerler. Namuslu olabilirler, faziletli de olabilirler. Fakat bunlar bir memleket idaresi için kâfi midir? Ýttihatçýlar Ýmparatorluk idaresini ele aldýklarý zaman nüfusumuz 45 milyondu. Geniþ geniþ topraklarýmýz vardý. Rumeli, Arabistan, hep bizimdi. Memleketten kaçtýklarý zaman bize 14 milyonluk bir memleket býraktýlar! Vatanseverlik bu muydu? Faziletkârlýk bu muydu? Günahsýz, kusursuz ve kabahatsiz diyebilir miyiz bunlara? Cahillikleri, inatçýlýklarý, ihtiraslarý, çetecilik zihniyetinin tesiri yüzünden Osmanlý Ýmparatorluðu nu çökerttiler, az daha Türk adý büsbütün Dünya haritasýndan da silinecekti. Tabancasýný çekip Murat Bey i öldüreceðini söyleyen adamýn tehdidi karþýsýnda, büyük tarihçi, itidalini asla kaybetmedi, konferansýna devam etti. Fakat Ýttihatçýlarýn yaygaralarýndan, gürültülerinden, baðýrýp çaðýrýþlarýndan sözleri anlaþýlamýyordu. Ýþin daha fazla büyümemesi için konferansýný yarýda býrakmayý uygun bulmuþ olacak ki, sahneden kulis arkasýna girdi ve hemen perde kapandý.

26 Perdenin kapanýþý ile iþ bitmedi ki... Karþýlýklý savruntular yine devam etti. Oradakiler ayaklandý, her aðýzdan bir söz, bir lâf, bir küfür çýkýyordu: -Bu kadar da olmaz. Konferans dinlemeye mi geldik, küfür iþitmeye mi? -Bu ne terbiyesizlik! -Konuþsun caným! Fena birþey söylediði yok ki, -Bu yaygara, tenkide tahammül edemiyenlerin kârýdýr. -Ne oluyoruz? -Uluma herif! -Yaþasýn Murat Bey! -Hay aðzýný öpeyim! -Kahrolsun mizancý! -Sen kahrol! -Maval anlattý bize. -Alkýþlayalým, çýksýn devam etsin. -Evet, doðru söylüyor, alkýþlayalým. -Ýsteriz, isteriz! Tabancalý tedhiþçi tekrar gürledi: -Hele çýksýn görür o. Göbeðini delerim! Tam bu sýrada perde açýldý, uzuna yakýn boylu, gözlüklü, ince burma býyýklý biri çýkarak haykýrdý: -Murat Bey i mi, büyük hocayý mý öldüreceksiniz? Onun yerine beni öldürün, iþte karþýnýzdayým! Ve sözleri bitirince yeleðinin düðmelerini çözüp göðsünü açtý. Bu adam kimdi? ÝKDAM gazetesinin baþyazarý, o günlerin deyimiyle, Sermuharriri Sersütunu rahmetli Ali Kemal Bey di. Ses yok. Nefes yok.

27 Bütün gürültüler, patýrdýlar, tepintiler, baðýrmalar, haykýrýþlar, küfürler ve tehditler bir anda durdu. Orta yerde ayaklanmýþ olanlar tekrar sandalyelerine oturdular. Nerede tabancasýný fora eden adam? Haniya Murat Bey i öldüreceðini böbürlenerek haykýran kahraman? Hikmet Münif le, onun bulunduðu tarafa baktýk. Sanki eski masallardaki bir deyimle, yer yarýlmýþ içeri çekilmiþti o adam. Kimse yoktu orada. Ali Kemal Bey, birkaç dakika eliyle göðsünü açmýþ bir vaziyette durdu, bekledi, sonra: -Korkaklar! Cebinler! Diye birkaç defa baðýrarak perdenin arkasýndan kayboldu. Ali Kemal Bey i ilk defa orada gördük, cesaretine hayran olduk. Öyle ya, ufak bir tetik hareketi onu gözüpekliðine kurban edebilirdi. Kim vurduya giderdi muhakkak. Tesadüfe ve güzel bir talihe bakýnýz ki, sonradan, Hikmet Münif le ben onun yanýnda, gazetesinde, ilk PEYAM gazetesinde çalýþtýk. Rahmetli bizim hem patronumuz, hem de üstadýmýz oldu. Kendisinden pek çok þeyler öðrendik. Tanrý gani gani rahmet eylesin. Murat Bey konferansý yarýda býraktýðý halde, gürültü, patýrdý, þamata hâlâ devam ediyordu. Tiyatrodan çýkan olmuyor, hatta böyle bir hareket eseri bile görülmüyordu... Bu sefer söz ayaða düþmüþtü. Aklý eren de ermeyen de konuþuyordu. Grup grup münakaþalar oluyordu. Arada itiþmeler, kakýþmalar, yaka tutmalar da oluyordu. Ýþin bu dereceyi bulmuþ olmasýna ve tiyatroyu süvari erlerinin sarmýþ olmasýna raðmen, ilgili kimseler içeriye girip halký sükûta, itidale davet etmediler. Tiyatroyu boþaltmak ve halký daðýtmak gibi bir hareket de olmadý. Bu arada kalabalýðýn arasýndan biri koltuklardan birine gayet çevik bir hareketle sýçradý. Kýyafetinden þarklý olduðu anlaþýlýyordu. Külahlý, þalvarlý, ipek mintanlý, mintanýnýn düðmeleri gümüþ savatlý, beli ku-

28 þaklý idi. Ayaklarýnda çizmeler vardý. Elinde gümüþ saplý bir kamçý, kuþaðýnýn arasýndan kabzasý görünen gümüþ kaplamalý bir kama vardý. Gençti, esmerceydi. Býyýðý siyah ve dolgundu; hafif tertip yukarý doðru bükmüþtü. Konuþmalar, baðrýþmalar devam etmekle beraber, ona bakanlar da çoktu. Bu adam kimdi? Koltuðun üzerine neden sýçramýþtý? Deli miydi bu? Bir þey mi konuþacaktý? Kýyafeti dikkati çektiði için bu adamýn bir þeyler söyleyebileceðine inanmýyorlardý. Bu çizmeli, külahlý, alaca kuþaklý adam ne konuþabilirdi? Bundan ötürü herkes hayretle ona bakýyordu. Fakat hayretleri çok sürmedi. Gür birsesle: Ya eyyühelmüslimin! diye söze baþladý. Ve konuþma hürriyetine saygý göstermek lâzým geldiðini, bir hatibin sözünün kesilmesinin ayýp ve hele terbiye sýnýrlarýnýn dýþýna çýkmanýn ise Meþrutiyet ve Hürriyeti yeni ilan etmiþ bir ulus için utanýlacak bir hareket olduðunu, Müslüman dininin fikre saygý göstermeyi emrettiðini anlattý. Sözlerini ayetlerle, hadislerle süsleyerek, Ýslam tarihinden örnekler vererek, Hazret-i Muhammed in müþaverelerini, münakaþalarýný, irþatkar sözlerini ve hutbelerini þahit tutarak anlattý. Ve nihayet terbiye ve nezaket dairesinde daðýlmalarýný tavsiye etti. Güzel konuþuyordu. Ýnandýrýcý bir anlatýþý vardý. Bugünkü anlama göre tam bir hatipti, bir konferansçý idi. Kimse ne itiraz etti, ne de gýk dedi. Biraz evvel baðýranlardan, ortalýðý yaygaraya verenlerden hiçbiri aðzýný açamadý. Þirretler. Külhanlar, küçük beyler, fiyakacýlar bile... Hepsi süt dökmüþ kedi gibi tiyatrodan çýkýp daðýldýlar. Kýsa bir hitabeden sonra o azgýn ve garezkar grubu yola getiren bu temiz kýyafetli, ipekler içindeki adam kimdi? yýlý Martý nýn 23 ünde ölen Said-i Nursi idi bu adam!. O günlerde büyük bir þöhret olup 31 Mart ihtilalinde parmaðý olduðu, askeri ayaklanmaya teþvik ettiði ileri sürülerek tevkif edilmiþti ve epey süren bir mahpusluktan sonra Divan-ý Harb-i Örfi beraet kararý

29 vererek serbest býrakmýþtý. Bu olaylarý anlatan Divan-i Harb-i Örfî isimli bir eseri vardýr. O zaman kapkara býyýklý, atik, çevik bir delikanlý Said-i Nursi yi, ilk defa, biribirine giren iki parti mensuplarýný yola getirip daðýlmalarýný saðladýðý bu tiyatroda tanýdým. Daha Meþrutiyetin ilk aylarýnda Ýttihat ve Terakki Cemiyetini bu gibi davranýþlarla, hürriyetin, adaletin ve eþitliðin ruhuna aykýrý hareketlerde bulunmasý, siyasi havayý bulandýrmýþtý. Ümitsiz1iðe kapýlanlar çoktu. Bazýlarý istibdat idaresi yerine bir parti baskýsýnýn hakim olduðunu iddia ediyorlardý. Bu yüzden murakabe ve tenkid sahasýnda daha verimli olmak memlekette meþrutiyeti kökleþtirmek ve ittihat ve Terakki tahakkümüne karþý koymak maksadiyle yeni partiler kurulmak yoluna gidildi. Þehzadebaþý Ferah Tiyatrosu nda çýkan kavgada fýtrî cesâretinin ve Ýslâmî þuurunun gereðini yerine getiren Bediüzzaman Hazretleri 10 Ekim 1908 de Cumartesi günü Avusturya mallarýna uygulanan boykot için hamallar arasýnda çýkan kargaþada da yatýþtýrýcý bir rol oynamýþtýr. 31 Mart ta isyancýlar veya isyancýlardandýr diye jurnallenenler birer birer toplanarak, bu günkü Ýstanbul Üniversitesinin arkasýnda bulunan Bekir Aða Bölüðü denilen hapisaneye atýlýyordu. Kocaeli den Ýstanbul a dönen Bediüzzaman ý oraya kapatmýþlardý. Hem de idam cezasý alabilecek durumdaki idamlýklarýn koðuþuna... Oradaki koðuþlarda bulunan diðer mahkûmlara dayak atarlar ve iþkence yaparlarmýþ. Onlarýn sesleri her taraftan duyulurmuþ. Bu arada Bediüzzaman ýn kapýsý da açýlarak, ona da hakaret ederek zulmetmek isterler. O ise, orada bulunan bir kürsüyü kaptýðý gibi, kapýyý açan adamlara ve zaptiyelere karþý gök gürlemesi bir sesle Defolun!.. Ey ekbekü l- küpekâdan tekepküp etmiþ köpekler!. diye gürleyerek üzerlerine yürüyünce, genç Bediüzzaman ýn bu hücumu karþýsýnda, adamlar ne olduðunu anlayamadan dehþet içinde kaçmýþlar ve bir daha da taciz edememiþlerdir. Diðer mazlumlara da zulümden vazgeçmiþlerdir. 31 Mart ta idamlarda görevli Hasan isimli bir subay hatýra notlarýnda þöyle diyor: Bekir Aða Bölüðüne geldiðimin ikinci günü idi. Yaþadýðý zamanýn meþhur bir hafiyesi (ajaný) Kabasakal Mehmet Paþayý araba ile ge-

30 tirdiler. Senelerce dediði dedik, emri emir olan bu adam, jandarmalar arasýnda Bekir Aða Bölüðüne giderken bile saraya giden bir nâzýr gibi kemâl-i azametle yürüyor, etrafa yukarýdan dürbünle bakar gibi bakýyordu. Paþayý kapýda biz karþýladýk. Ýçeriye girer girmez, bütün tutuklular tecessüsle gözlerini istibdad devrinin bu meþhur hafiyesi Kabasakal Paþa ya çevirmiþlerdi. Bazýlarý Vay Paþa Hazretleri, görüþmek nihayet burada mukaddermiþ. dediler. Koðuþ o kadar kalabalýktý ki, burada paþaya bir yer bulmak mümkün olmadý. Kendisini aldýk. Dýþ kapýnýn sað tarafýnda bulunan odaya götürdük. Çünkü bu oda da kimseler yoktu. Burada, Doðu Anadolu ya mektep yaptýrmak için Ýstanbul a gelen Bediüzzaman yatýyordu. Bediüzzaman, Kabasakal Mehmed Paþayý memnuniyetle karþýladý. Paþa azametle içeriye girdi. Hâlâ azametli tavrýný býrakmýþ deðildi. Bizlere uþaklarý nazarý ile bakýyor gibiydi. Fakat sonra yavaþ yavaþ hakikatle karþý karþýya kaldýkça kendini hâþa küçük daðlarý ben yarattým havasýnda gören bu istibdat heykeli, küçüldü küçüldü, inceldi,(...) vaziyetini anladý ve bir köþeye sindi. Bediüzzaman, onu teselli etmek istedi: Müteessir olmayýnýz Paþam, bu da geçer dedi. Kabasakal Paþa, kesik, boðuk bir sesle cevap verdi: Evet öyle... Ýnsanýn baþýndan herþey gelip geçer. Fakat bunu söylerken baþýndan ip geçeceðini hiç aklýna bile getirmemiþti. Ýlk geceyi, sâkin ve sessiz geçirdi. Fakat aradan 24 saat bile geçip de vaziyette bir deðiþiklik görmeyince, sinirlenmeye, asabî buhranlar geçirmeye baþladý. Elinde bir tesbih, bir aþaðý, bir yukarý geziniyor, konuþmuyordu. Bediüzzaman ýn teselli edici sözlerine baþtan savma cevaplar veriyordu. Belli ki, vaziyetin vehâmetini hissetmeye baþlamýþtý. Ýkinci günün akþamý bayýldý. Ýçeri koþtuk, kendisini ayýltýncaya kadar hayli zahmet çektik. O günden itibaren bir daha kendine gelmedi. Bu koðuþta, Bediüzzaman, her gün zeytin ekmek yerdi. Kabasakal Paþa böyle bir yerde yaþamaya alýþmadýðý için, ne gelirken yemek getirmiþ, ne de burada yemek getirmeye vakit bulmuþtu. Fakat Kabasakal Mehmed Paþa geldikten sonra, Bediüzzaman ýn zeytin sarfiyatý birden bire kabarmýþtý. Günde yüz dirhem (300 gram) zeytinle iktifa eden Bediüzzaman a þimdi günde bir okka (1200 gram) zeytin yetiþmiyordu. Nihayet bu zeytini verirken sormaktan kendimi alamadým: Ne çok zeytin yiyorsunnuz? Bediüzzaman celâlli bir tavýrla yüzüme baktý.

31 Derdini dökecek birisini arýyormuþ gibi: Sorma dedi. Benim yediðim filan yok. ben ancak üç dört tane yiyorum. Gerisini bu yiyor. Hayret ettim. Buraya gelinceye kadar, bu adam acaba zeytin nedir görmüþ müydü? Belki raký masasýnda parmak gibi büyük zeytinleri meze olarak kullanmýþtý. Fakat böyle zeytin, ekmekle yaþamayý aklýna getirmiþ miydi? Milletin hâlinden habersiz olan bu kibirli Paþa þimdi zeytin ekmeðe de merhaba demeye mecbur olmuþtu. Kabasakal Mehmed Paþanýn muhâkemesi süratle icra edildi. Divan-ý Harbe bir defa sevk edildi ve daha birinci celsede idam kararý verildi. Ýdam kararý o vakit mahkûmlara teblið edilmezdi. Ýdama mahkûm olanlar gece yarýsý koðuþlardan alýnýr, bahçedeki inþaat koðuþuna götürülür, ertesi sabah erkenden idam edilirdi. Halbuki Divân-ý Harp, Kabasakal Paþa hakkýnda verdiði idam hükmünü kendisine bizzat teblið etti. Divan-ý Harpten çýktýðý zaman rengi atmýþ, ayaklarý gevþemiþ, yürüyüþünü þaþýrmýþtý. Kendisini aldýk, doðru inþaat koðuþuna götürdük. Gece yarýsý idama götürecektik. Benim için bu idam kararý olayý da yeni bir tecrübe olacaktý. Elimde beyaz gömlek, kelepçeler olduðu halde koðuþa gittik. Paþa, baþý iki elleri arasýnda düþünüyordu. Ayný koðuþta olan Bediüzzaman Paþa ya maneviyatýný kuvvetlendirici sözler söylemeye baþlamýþtý. Ýdamýn hayatýn sonu demek olmadýðýný, ölümün son demek olmadýðýný anlatýyordu. Bir gün büyük hesap gününün mutlaka geleceðini, metin olmasý lâzým geldiðini ona telkin ediyordu. Ama Paþa ise sanki bunlarý hiç duymuyordu. (...) Kabasakal Paþa asýldýktan sonra Bekir Aða Bölüðüne bir korku havasý çökmüþtü. Ertesi gün ziyaret günüydü. (...) O gün de Bediüzzaman ýn ailesi kendisini görmek üzere tam sekiz defa gelmiþti. O gün de bilhassa onlarla meþgul oluyordum. Yine Bediüzzaman ýn ailesi kendisini görmek üzere gelirken, kapý tarafýndan telaþlý seslerle çaðrýldýðýmý iþittim. Subay Hasan ýn hatýralarý burada bitiyor. Mehmed Feyzi Efendi bu hususta þöyle demiþti: Üstad Bediüzzaman genç yaþýnda uzun zaman kayýplara karýþýp da bir haber alýnamayýnca babasý Sofi Mirza Efendi, tâ Vân dan kalkarak Ýstanbul a kadar evladý genç Said i aramaya gelmiþti. Görevli subay Hasan ýn anlattýðý da bu mesele idi. (Necmeddin Þahiner, Son Þahitler, I)

32 Meþhur 31 Mart (13 Nisan 1909) olayýnda da yatýþtýrýcý gayretler ve faaliyetlerde bulunmasýna raðmen Bediüzzaman Hazretleri de garip bir þekilde isyancýlarla beraber gösterilmiþ, ayný davada idam edilmiþ olan beþ kadar hocanýn mahkeme binasý bahçesinde asýlý vaziyette duran cesetleri karþýsýnda muhâkeme edilmiþti. Bediüzzaman Hazretleri müdafaasýný Divan-ý Harb-i Örfî isimli eserinde þöyle anlatmýþtýr: Ben zaten bir zemin istiyordum ki, fikirlerimi orada beyan edeyim. Þimdi bu Divan-ý Harb-i Örfi (Mahkemesi) iyi bir zemin oldu. Baþta herkesten sorulduðu gibi bana da suâl ettiler: - Sen de þeriat istemiþsin? Dedim. -Þeriatýn bir hakikatýna bin ruhum olsa feda etmeye hazýrým; zira þeriat, saadete sebep, hakiki adalet ve fazilettir. Fakat ihtilalcilerin isteyiþi gibi deðil!.. Hem de dediler: Ýttihad-ý Muhammediye ye dâhil misin? Dedim: Ýftiharla... En küçük efradýndaným, fakat benim tarif ettiðim vecihle... O ittihaddan olmayan, dinsizlerden baþka kimdir bana gösterin?.. Ýþte o nutku þimdi neþrediyorum; tâ ki meþrûtiyeti lekeden ve ehli Ýslâmý ümitsizlikten ve ehl-i asrý tarih nazarýnda câhillikten ve hakikatý evhamdan ve þüpheden kurtarayým. Ey paþalar, zâbitler! Hapsimi gerektiren cinayetlerin özeti: Ýftihar vesilem olan iyiliklerim þimdi günah sayýlýyor. Artýk nasýl özür dileyeyim, þaþýrmýþ vaziyetteyim... Baþtan söylüyorum: Mert olan cinayete tenezzül etmez. Þayet isnad edilse, cezadan korkmaz. Hem de haksýz yere idam olunsam, iki þehit sevabýný kazanýrým. Eðer hapiste kalsam, böyle hürriyeti sözden ibaret bulunan gaddar bir hükümetin en rahat mevkii hapisane olsa gerektir. Mazlum olarak ölmek, zâlim olarak yaþamaktan daha hayýrlýdýr. Bunu da derim ki: Siyaseti dinsizliðe âlet yapan bazý adamlar; kabahatlerini örtmek için, baþkasýný irtica ile ve dini siyasete âlet yapmakla itham ederler. Þimdiki ajanlar, eskilerden beterdirler. Bunlarýn sadâkatine nasýl itimad edilir? Onlarýn sözlerine adâlet nasýl bina edilir?

33 Harbiye Nezâretindeki askerler için Cuma günü ulemâ ile beraber gittim. Gayet tesirli nutuklarla sekiz tabur askeri itaate getirdim. Nasihatim tesirini sonradan gösterdi. Ýþte nutkun sûreti: Ey bir olan Allah a iman eden askerler! Otuz milyon Osmanlý ve üç yüz milyon Ýslâmýn namusu, haysiyeti, saadeti ve tevhid bayraðý bir cihette sizin itaatinize baðlýdýr. Sizin subaylarýnýz, bir günah ile nefsine zulmetse, siz bu itaatsizlikle, üç yüz milyon Ýslama zulmediyorsunuz. Zira bu itaatsizlikle Ýslâmî kardeþliði tehlikeye atýyorsunuz. Biliniz ki, asker ocaðý büyük ve muntazam bir fabrikaya benzer; bir çark itaatsizlik etse, bütün fabrika karma karýþýk bir vaziyete girer. Asker neferleri siyasete karýþmaz. Yeniçeriler þâhittir. Siz Þeriat diyorsunuz, halbuki þeriata muhâlefet ediyorsunuz ve onu lekeliyorsunuz. Þeriatla, Kur anla, hadisle, hikmetle, tecrübeyle sâbittir ki, saðlam, dindar, hakperest ulü l- emre (idareciye) itaat farzdýr. Sizin ulü l-emriniz, üstadýnýz, subaylarýnýzdýr. Nasýl ki, mâhir mühendis, mütehassýs doktor, bir cihette günâhkâr olsalar, doktorluk ve mühendisliklerine zarar vermez. Ayný þekilde fikirleri aydýn, harp sanatýna âþina, mektepli, hamiyetli mümin subaylarýnýzýn bir küçük nâ meþru hareketi için itaatinizi bozmakla, Osmanlýlara, Ýslâmlara zulmetmeyiniz! Zira itaatsizlik, yalnýz bir zulüm deðil, milyonlarca nüfusun hakkýna bir nevi tecâvüz demektir. Bilirsiniz ki, bu zamanda Ýlahî Tevhid Bayraðý sizin cesur ellerinizdedir. O elin kuvveti de, itaat ve intizamdýr. Zira, bin muntazam ve itaatli asker, yüzbin baþý bozuða mukabildir. Ne hâcet, yüz sene zarfýnda, otuz milyon nüfusun vücuda getirmediði böyle pek çok kan döktüren inkýlaplarý, siz, itaatinizle kan dökmeden yaptýnýz. Bunu da söylüyorum ki, hamiyetli ve aydýn fikirli bir subay zâyi etmek, mânevi kuvvetinizi zâyi etmektir. Zira þimdi hükmü geçen, imanî, aklî ve fennî cesaret ve kahramanlýktýr. Bazen bir aydýn fikir, yüze mukabildir. Ecnebiler iþte bu akýl ve fen cesaretiyle size galip gelmeye çalýþýyorlar. Yalnýz yaratýlýþtan gelen cesaret ve kahramanlýk kâfi deðil. Elhâsýl: Peygamberimizin (s.a.s.) emrini size teblið ediyorum ki, itaat farzdýr, subaylarýnýza isyan etmeyiniz. Yaþasýn askerler! Yaþasýn meþrû meþrutiyet!..

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ çevresine. Bu adý ona bir kuyrukluyýldýz vermiþ. Nasýl mý

Detaylı

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn. ünite1 Türkçe Sözcük - Karþýt Anlamlý Sözcükler TEST 1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? Annemle þakalaþýrken zil çaldý. Gelen Burcu ydu. Bir elinde büyükçe bir poþet, bir elinde bebeði vardý.

Detaylı

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ. Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ. Her yeri altýn kaplý olan bu sarayda onlarca oda, odalarda pek çok

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek

Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek Benim adým Evþen, annem bana bu adý, evimiz hep þen olsun diye vermiþ. On yaþýndayým, bir ablam bir de aðabeyim var. Ablamla iyi geçindiðimizi pek söyleyemem. Ýþlerin paylaþýmý yüzünden aramýzda hep kavga

Detaylı

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ Bu Beldede İlim Ölmüştür Rivayet edildiğine göre Süfyan es-sevrî (k.s) Askalan şehrine gelir, orada üç gün ikamet ettiği halde, kendisine hiç kimse gelip de ilmî bir mesele hakkında

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

1 Sinmiþ analar, kavruk çocuklar Her sene bazý çevreler ve kiþiler "kadýnlar günü de ne demek, erkekler günü diye bir sey var mý ki'' "Aslýnda bir gün deðil, her gün kadýnlar günü

Detaylı

Risale-i Nur Kur anın ruhunu, gayesini, hedefini izah eden çok mükemmel bir tefsirdir.

Risale-i Nur Kur anın ruhunu, gayesini, hedefini izah eden çok mükemmel bir tefsirdir. ABUZER DEMİR Risale-i Nur Kur anın ruhunu, gayesini, hedefini izah eden çok mükemmel bir tefsirdir. Risale-i Nur Kur anın ruhunu, gayesini, hedefini izah eden çok mükemmel bir tefsirdir. -Kısaca kendinizden

Detaylı

Adıyaman merkez köylerinden Kışla köyüne bağlı Meşetli köyünde doğdum.sonra köyümüz baraj altında kalınca Adıyaman a göç ettik.

Adıyaman merkez köylerinden Kışla köyüne bağlı Meşetli köyünde doğdum.sonra köyümüz baraj altında kalınca Adıyaman a göç ettik. BEDİR BİLGİÇ Hastalar risalesi ruhumda büyük bir değişiklik yaşattı. *Kendinizi tanıtır mısınız? Adıyaman merkez köylerinden Kışla köyüne bağlı Meşetli köyünde doğdum.sonra köyümüz baraj altında kalınca

Detaylı

2014 2015 Eðitim Öðretim Yýlý ÝSTANBUL ÝLÝ ÝLKOKULLAR ARASI 2. Zeka Oyunlarý Turnuvasý 7 Mart Silence Ýstanbul Hotel TURNUVA PROGRAMI 09.30-10.00 10.00-10.45 11.00-11.22 11.35-11.58 12.10-12.34 12.50-13.15

Detaylı

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205) Zikir, hatırlayıp yâd etmek demektir. İbâdet olan zikir de Yüce Allah ı çok hatırlamaktan ibârettir. Kul, Rabbini diliyle, kalbiyle ve bedeniyle hatırlar ve zikreder. Diliyle Kur ân-ı Kerim okur, duâ eder,

Detaylı

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti Mektub-u Attar Muhammed İlyas Kadiri Razavi tarafından tüm İslami Erkek Kardeşlerine ve İslami Kız Kardeşlerine, Medaris El Medine ve Camiat El Medine nin erkek öğretmenler, erkek öğrenciler, kadın öğretmenler

Detaylı

Matematik ve Türkçe Örnek Soru Çözümleri Matematik Testi Örnek Soru Çözümleri 1 Aþaðýdaki saatlerden hangisinin akrep ve yelkovaný bir dar açý oluþturur? ) ) ) ) 11 12 1 11 12 1 11 12 1 10 2 10 2 10 2

Detaylı

Risale-i Nurun kerametini gördüm.inayet altında olduğumuzu anladım.

Risale-i Nurun kerametini gördüm.inayet altında olduğumuzu anladım. MEHMET GÜNEŞ Risale-i Nurun kerametini gördüm.inayet altında olduğumuzu anladım. *Kendinizi tanıtır mısınız? 1956 doğumlu,kuyulu köyündenim. Kur an Kurslarına giderek Kur an-ı öğrendim.çok şükür daha sonra

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2015 3 puanlýk sorular 1. Aþaðýdaki þekillerden hangisi bu dört þeklin hepsinde yoktur? A) B) C) D) 2. Yandaki resimde kaç üçgen vardýr? A) 7 B) 6 C) 5 D) 4 3. Yan taraftaki þekildeki yapboz evin eksik parçasýný

Detaylı

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý TEST 2 Sözcük - Sihirli Sözler 2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden hangisidir? Vaktiyle bir kaplumbaða ve iki kaz arkadaþý vardý. Birlikte bir gölde yaþarlardý. Gel zaman

Detaylı

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn 4. SINIF COÞMAYA SORULARI 1. BÖLÜM 3. DÝKKAT! Bu bölümde 1 den 10 a kadar puan deðeri 1,25 olan sorular vardýr. 1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn toplamý kaçtýr? A) 83 B) 78 C) 91 D) 87

Detaylı

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) TUTANAK T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI (T.M.K. 10. MADDE İLE YETKİLİ) ESAS N0:2009/191 03.08.2012 TUTANAK 27.07.2012 tarihli oturumda saat 19.27 sıralarında Mahkeme Başkanı tarafından duruşmanın

Detaylı

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016 EN GÜZEL İSİMLER O NUNDUR Aziz Müminler! Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah tır. Güzel isimler O nundur.

Detaylı

Resim 170- Hattat Halim Bey in istifli celî sülüs besmelesi. Ýmza kýsmýnda Halim Bey, Hamid Bey in talebesi olduðunu belirtmiþtir. (Ýsmail Yazýcý Koleksiyonu) 133 Resim 171- Sivas Burûciye Medresesi nde

Detaylı

FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR. FÝYATI: Okuyana Beleþ

FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR. FÝYATI: Okuyana Beleþ FSAYT ÇORUM GAZETESÝ NÝN KATKISIZ ORGANÝK SPOR-MAGAZÝN-MÝZAH EKÝDÝR FÝYATI: Okuyana Beleþ OFSAYT 2 Þinasi ile HAYATIN ÖTE YANI HAFTANIN SORUSU Devane den MURTAZA Yav Þinasi Aðabey, bu CHP de Saim Topgül

Detaylı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? EVLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Peygamber (sav) Efendimiz den Abdullah ibn-i Ömer RA ın bir hadisini bu münasebetle hatırlayalım, duymuşsunuzdur: (Lâ tenkihun-nisâe

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 4 puanlýk sorular 1. Küçük bir salyangoz, 10m yüksekliðinde bir telefon direðine týrmanmaktadýr. Gündüzleri 3m týrmanabilmekte ama geceleri 1m geri kaymaktadýr. Salyangozun direðin tepesine týrmanmasý

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti

Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti Başbakan Yıldırım, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezini ziyaret etti Ekim 01, 2016-1:20:00 Başbakan Binali Yıldırım, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü dolayısıyla Seyranbağları Huzurevi

Detaylı

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri.

Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri. C i h a n D e m i r c i Damdaki Mizahçý 90 Yaþýnda Eskimeyen Bir Usta: Haldun Taner Bazen tam da yeni keþfettiðiniz, yeni tanýdýðýnýz zamanda yitirirsiniz güzellikleri. 1986'da yitirdiðimiz Haldun Taner

Detaylı

ünite1 Sosyal Bilgiler

ünite1 Sosyal Bilgiler ünite1 Sosyal Bilgiler Ýletiþim ve Ýnsan Ýliþkileri TEST 1 3. Ünlü bir sanatçýnýn gazetede yayýnlanan fotoðrafýnda evinin içi görüntülenmiþ haberi olmadan eþinin ve çocuklarýnýn resimleri çekilmiþtir.

Detaylı

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak " " dersek h 6. olarak sadaka verme.

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak   dersek h 6. olarak sadaka verme. M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI lar aha beteri dir... 1. -3-5 veya 7 2. Y 3. : me sem. 1 (B bir olmaz) 4. a bakarak " " 5. sek, dersek h 6. olarak sadaka verme. 2 3 k, iyilik yapmak, anaya -

Detaylı

Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not

Üzülme Tuna, annem yakýnda gelecek, biliyorum ben. Nereden biliyorsun? Mektup mu geldi? Hayýr, ama biliyorum iþte. Postacýya telefon edip not 1. Anne Özlemi Ýlkbaharýn tatlý güneþi, Yeþilbað köyünde bütün çatýlarý, avlularý, tarlalarý, dað yollarýndaki keçileri ýsýtmaya baþlamýþtý yine. Tuna bu köyde yaþayan çocuklardan biriydi. Ablasý Suna

Detaylı

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 8

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 8 SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 8 BAKİ SARISAKAL SEYAHAT PROGRAMI Padişahımızın Seyahat Programı: Padişahımızın gerek Selanik teki ikamet ve gerek Kosova, Piriştina ve Manastır a seyahatlerinde

Detaylı

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi

Soðaným da kar gibi Elma gibi, nar gibi Kim demiþ acý diye, Cücüðü var bal gibi BÝRÝNCÝ BÖLÜM 1 Dünya döndü Son ders zili çalýnca tüm öðrenciler sevinç çýðlýklarý atarak okulu terk etti. Ýkili öðretim yapýlýyordu. Sabahçýlar okulu boþaltýrken, öðleci grup okula girmeye hazýrlanýrdý.

Detaylı

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. BÜYÜKLERİN HİKMETLİDEN SÖZLERİ Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. Buyruldu ki; Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise

Detaylı

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz.

NURULLAH- Evet bu günlük bu kadar çocuklar, az sonra zil çalacak, yavaş yavaş toparlana bilirsiniz. Bozuk Paralar KISA FİLM Yaşar AKSU İLETİŞİM: (+90) 0533 499 0480 (+90) 0536 359 0793 (+90) 0212 244 3423 SAHNE 1. OKUL GENEL DIŞ/GÜN Okulun genel görüntüsünü görürüz. Belki dışarı çıkan birkaç öğrenci

Detaylı

tellidetay.wordpress.com

tellidetay.wordpress.com Beterin Beteri Var Mehmet işten çıkarılır. Eve gelip durumu bildirince, hanımı içeri almaz. Gidecek yeri olmadığından Şeyhin dergahına gider. Bu sırada şeyh talebeleriyle sohbet etmektedir. Bu arada börek

Detaylı

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum ÇEVRE VE TOPLUM 11. Bölüm DOÐAL AFETLER VE TOPLUM Konular DOÐAL AFETLER Dünya mýzda Neler Oluyor? Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum Volkanlar

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 3 puanlýk sorular 1. Aþaðýdaki seçeneklerden hangisinde bulunan parçayý, yukarýdaki iki parçanýn arasýna koyarsak, eþitlik saðlanýr? A) B) C) D) E) 2. Can pencereden dýþarý baktýðýnda, aþaðýdaki gibi parktaki

Detaylı

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5

SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5 SULTAN MEHMET REŞAT IN RUMELİ SEYAHATİ 5 BAKİ SARISAKAL SELANİK Selanik 26 Mayıs: Selanik Limanında Padişahın Gelişini Bekleyen Selanik Valisi İbrahim Bey ve Hükümet Erkânı Selanik Limanında Padişahı Bekleyen

Detaylı

Kur an ın Bazı Hikmetleri

Kur an ın Bazı Hikmetleri Kur an ın Bazı Hikmetleri Allah Teala kıble hususunda derin tartışmalara giren insanların görüşünü: İyilik, yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz değildir. ayetiyle reddetmiştir. Ki onların bir kısmı,

Detaylı

Risale-i Nuru Samsat-ta Lise öğrencisi iken Teyzem oğlu vasıtasıyla tanıdım.

Risale-i Nuru Samsat-ta Lise öğrencisi iken Teyzem oğlu vasıtasıyla tanıdım. ABUZER KARA 1.Kendinizi tanıtırımsınız. Ben Abuzer Kara 1961 Samsat doğumluyum.ilk ve orta öğrenimimi Samsat ta bitirdim.19 82 yılında evlendim.1983-1984 Yılları arasında askerlik görevimi ifa ettim.1987

Detaylı

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır.

NOT : İMAM-I RABBANÎ Hz. bu mektubu muhterem şeyhi Muhammed Bakibillah'a yazmıştır. 6.MEKTUP MEVZUU : a) Cezbe ve sülûk husulünün beyanı. b) Celâl ve cemal sıfatları ile terbiye almak. c) Fenanın ve bekanın beyanı. d) Nakşibendî tarikatına mensub olmanın üstünlüğü. Belâ ve musibet için

Detaylı

Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti

Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti Başbakan Yıldırım, 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı sonrası basın çadırını ziyaret etti Ekim 23, 2016-8:39:00 Başbakan Binali Yıldırım, "Peşmerge güçleri Başika kasabasını DEAŞ'tan temizlemek için

Detaylı

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA

KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA KILIÇDAROĞLU K.MARAŞ'TA Chp Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kahramanmaraş ın Elbistan İlçesi nde siyaseti sadece insan için yaptıklarını, iktidara gelmeleri halinde terörü sonlandırıp ülkeye huzuru getireceklerini

Detaylı

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55

Ramazan Manileri // Ramazan Manileri. Editors tarafından yazıldı. Cuma, 25 Eylül 2009 17:55 Ramazan Manileri // Ahmet ağa uyursun uyursun Uykularda ne bulursun Kalk al abdest, kıl namaz Sabahleyin cenneti bulursun Akşamdan pilavı pişirdim Gene karnımı şişirdim Çok mani diyecektim ama Defteri

Detaylı

Kur an'daki selaset, selamet, tesanüd, tenasüb, teavün ve tecavüb mucizevî boyutlarındandır; bunları izah edebilir misiniz?

Kur an'daki selaset, selamet, tesanüd, tenasüb, teavün ve tecavüb mucizevî boyutlarındandır; bunları izah edebilir misiniz? Sorularlarisale.com Kur an'daki selaset, selamet, tesanüd, tenasüb, teavün ve tecavüb mucizevî boyutlarındandır; bunları izah edebilir misiniz? Kur'an'ın Bütünlüğü Kur'an'ın tamamı birbiriyle bütünlük

Detaylı

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::.

.:: TÇÝD - Tüm Çeviri Ýþletmeleri Derneði ::. Membership TÜM ÇEVÝRÝ ÝÞLETMELERÝ DERNEÐÝ YÖNETÝM KURULU BAÞKANLIÐINA ANTALYA Derneðinizin Tüzüðünü okudum; Derneðin kuruluþ felsefesi ve amacýna sadýk kalacaðýmý, Tüzükte belirtilen ilke ve kurallara

Detaylı

Server Dede. - Server baba şu Bektaşilerin bir sırrı varmış nedir? Diye takılır, sula sorarlardı.

Server Dede. - Server baba şu Bektaşilerin bir sırrı varmış nedir? Diye takılır, sula sorarlardı. Server Dede Sultanahmet Meydanı nda Tapu ve Kadastro Müdürlük binasının arka tarafına geçerseniz, bir incir ağacının altında 1748 tarihli enteresan bir mezar görürsünüz. Mezarın baş kitabede buradan yatan

Detaylı

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. İBADET 1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. 2 İslam ın şartı kaçtır? İslam ın şartı beştir.

Detaylı

Ramazan ve Bayram Ramazan Ramazan Allah a yakınlaşmak için yegane bir zaman. Allah dünyada kendisi ve insanlar arasına perdeler koymuş. Bu perdeleri açmak ve aşmak, Allah a yakınlaşmak, onu hissetmek için

Detaylı

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez? ünite1 Sosyal Bilgiler Kendimi Tanıyorum TEST 1 3. 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez? A) Nüfus cüzdaný B) Ehliyet C) Kulüp kartý D) Pasaport Verilen

Detaylı

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya

Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Budist Leyko dan Müslüman Leyla ya Hiroşima da büyüdüm. Ailem ve çevrem Budist ti. Evimizde küçük bir Buda Heykeli vardı ve Buda nın önünde eğilerek ona ibadet ederdik. Bazı özel günlerde de evimizdeki

Detaylı

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır. Ciddi olarak Allah a isyan etmekten kaçın. O nun rahmet kapısına devam et. Bütün gücünü ve kuvvetini Allah için harca. Taatında sarfet. Yalvar, ihtiyaçlarını O na arz et. Başını önüne eğ, kork, Hak kın

Detaylı

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7

TEST. 8 Ünite Sonu Testi m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 K 25 6 L 30 5 M 20 7 TEST 8 Ünite Sonu Testi 1. 40 m/s kaç km/h'tir? A) 72 B) 144 C) 216 D) 288 2. A noktasýndan harekete baþlayan üç atletten Sema I yolunu, Esra II yolunu, Duygu ise III yolunu kullanarak eþit sürede B noktasýna

Detaylı

4. 5. x x = 200!

4. 5. x x = 200! 8. SINIF COÞMY SORULRI 1. ÖLÜM 3. DÝKKT! u bölümde 1 den 10 a kadar puan deðeri 1,25 olan sorular vardýr. 1. adým (2) 2. adým (4) 1. x bir tam sayý ve 4 3 x 1 7 5 x eþitsizliðinin doðru olmasý için x yerine

Detaylı

1988 yılında Hac ziyareti için Arabistan da bulunuyordum. Hac vazifemi yaptıktan sonra Medine-i Münevvere ye geçmiştim.

1988 yılında Hac ziyareti için Arabistan da bulunuyordum. Hac vazifemi yaptıktan sonra Medine-i Münevvere ye geçmiştim. Mehmedkirkinci.com 1988 Hac Ziyareti 1988 yılında Hac ziyareti için Arabistan da bulunuyordum. Hac vazifemi yaptıktan sonra Medine-i Münevvere ye geçmiştim. Mescid-i Saâdet te öğle namazını kıldıktan sonra

Detaylı

17 ÞUBAT kontrol

17 ÞUBAT kontrol 17 ÞUBAT 2016 5. kontrol 3 puanlýk sorular 1. Ahmet, Beril, Can, Deniz ve Ergün bir çift zar atýyorlar. Ahmet Beril Can Deniz Ergün Attýklarý zarlarýn toplamýna bakýldýðýna göre, en büyük zarý kim atmýþtýr?

Detaylı

Yaz l Bas n n Gelece i

Yaz l Bas n n Gelece i Emre Aköz Yeni Okur-Yazarlar ve Gazetelerin Geleceği ABD li serbest gazeteci Christopher Allbritton õn yaşadõklarõ bize yazõlõ medyanõn (ki bu tabirle esas olarak gazeteleri kastediyorum) geleceği hakkõnda

Detaylı

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý CEBÝRSEL ÝFADELER ve DENKLEM ÇÖZME Test -. x 4 için x 7 ifadesinin deðeri kaçtýr? A) B) C) 9 D). x 4x ifadesinde kaç terim vardýr? A) B) C) D) 4. 4y y 8 ifadesinin terimlerin katsayýlarý toplamý kaçtýr?.

Detaylı

Saman-i Viran-i Evvel Camii (Çukur Çeþme Camii)

Saman-i Viran-i Evvel Camii (Çukur Çeþme Camii) 264 Âbideler Þehri Ýstanbul Saman-i Camii (Çukur Çeþme Camii) camiinin minaresi deðiþik bir biçimde inþâ edilmiþtir. Süleymaniye Camii nin doðusunda arka cephesinde yer alan ve Çukur Çeþme Mescidi olarak

Detaylı

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister.

Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Yalan Söylemeyen Çocuk Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, annesinden Bağdat a giderek ilim öğrenmesi için izin ister. Annesi: Ey benim gözümün nûru ve gönlümün tâcı evladım, Abdülkâdir

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2015 3 puanlýk sorular 1. Aþaðýda verilen iþlemleri sýrayla yapýp, soru iþareti yerine yazýlmasý gereken sayýyý bulunuz. A) 7 B) 8 C) 10 D) 15 2. Erinç'in 10 eþit metal þeridi vardýr. Bu metalleri aþaðýdaki

Detaylı

Avukat Bekir Berk abinin mahkemedeki müdafaalarından hakimlerin ağzı açık kalmış

Avukat Bekir Berk abinin mahkemedeki müdafaalarından hakimlerin ağzı açık kalmış MEHMET KUBAT Avukat Bekir Berk abinin mahkemedeki müdafaalarından hakimlerin ağzı açık kalmış *Kendinizi tanıtır mısınız? 1954-de Adıyaman-ın Kamışlı köyünde dünyaya geldim. *Risale-i Nuru nasıl,nerede

Detaylı

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi.

iki sayfa bakayım neler var diye. Üstelik pembe kapaklı olanıydı. Basından izlemiştim, pembe kapaklı bayanlar için, gri kapaklı olan erkekler içindi. Malum ülkemiz son dönemde Globalleşen dünya ile birlikte oldukça sıkıntılı. Halk olarak bizlerde de pek çok sıkıntılar var. Ekonomik sıkıntılar, siyasi sıkıntılar, sabotaj planları, suikast planları. Darbe

Detaylı

3. Tabloya göre aþaðýdaki grafiklerden hangi- si çizilemez?

3. Tabloya göre aþaðýdaki grafiklerden hangi- si çizilemez? 5. SINIF COÞMY SORULRI 1. 1. BÖLÜM DÝKKT! Bu bölümde 1 den 10 a kadar puan deðeri 1,25 olan sorular vardýr. Kazan Bardak Tam dolu kazandan 5 bardak su alýndýðýnda kazanýn 'si boþalmaktadýr. 1 12 Kazanýn

Detaylı

Sultanım, müsaade buyurun, ben İstanbul'un çevresini dolaşıp, mevcut suları bir inceleyeyim!.

Sultanım, müsaade buyurun, ben İstanbul'un çevresini dolaşıp, mevcut suları bir inceleyeyim!. HEY GİDİ KOCA SİNAN.. MEKANIN CENNET OLSUN!.. Kanuni Sultan Süleyman devri.. O vakitler İstanbul da su sıkıntısı var.. Problemi çözmek için Sultan Süleyman, Mimar Sinan ı makama çağırır ve Mimarbaşı, milletin

Detaylı

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ BAKİ SARISAKAL SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ 1880 yılının başında Samsun da açıldı. Üçüncü Ordu nun sorumluluğu altındaydı. Okulun öğretmenleri subay ve sivillerdi. Bu okula öğrenciler

Detaylı

İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyaç vardır. Faydası da herkesedir.

İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyaç vardır. Faydası da herkesedir. İlmi olmayan kimsenin dünyada da ahirette de hiç kıymeti yoktur. Ahmed-i Bedevî İlim gıda gibidir. Ona her zaman ihtiyaç vardır. Faydası da herkesedir. Abdülvehhab-ı Müttekî İnsanlar, ilmi büyüklerinden

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 Kanguru Matematik Türkiye 07 4 puanlýk sorular. Bir dörtgenin köþegenleri, dörtgeni dört üçgene ayýrmaktadýr. Her üçgenin alaný bir asal sayý ile gösterildiðine göre, aþaðýdaki sayýlardan hangisi bu dörtgenin

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

ÝÇÝNDEKÝLER. Tema. Tema. Tema. www.degeryayinlari.com. Geleceðin Büyükleri olan Deðerli Öðrencilerimiz,

ÝÇÝNDEKÝLER. Tema. Tema. Tema. www.degeryayinlari.com. Geleceðin Büyükleri olan Deðerli Öðrencilerimiz, 1. Fasikül TEMA 1 Okul Heyecaným Set Olarak Satýlýr, Tek Tek Satýlmaz. ...... Ön Söz www.degeryayinlari.com Copyright Zambak Yayýncýlýk ve Eðitim Gereçleri Tic. AÞ Bu kitabýn tamamýnýn ya da bir kýsmýnýn,

Detaylı

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108 Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4 Fakrnâme Vîrânî Abdal Yayına Hazırlayan Fatih Usluer ISBN: 978-605-64527-9-6 1. Baskı:

Detaylı

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak Ders 10, Romalýlar Mektubu, Onuncu bölüm «Tanrý nýn Mesih e iman yoluyla insaný doðruluða eriþtirmesi» A. Romalýlar Mektubu nun onuncu bölümünü okuyun. Özellikle

Detaylı

Akþemseddin Camii. Âbideler Þehri Ýstanbul 173. Fatih te, Hýrka-i Þerif civarýnda, Keçeciler caddesi, Mimar Sinan Mahallesinde bulunmaktadýr.

Akþemseddin Camii. Âbideler Þehri Ýstanbul 173. Fatih te, Hýrka-i Þerif civarýnda, Keçeciler caddesi, Mimar Sinan Mahallesinde bulunmaktadýr. Âbideler Þehri Ýstanbul 173 Camii Fatih te, Hýrka-i Þerif civarýnda, Keçeciler caddesi, Mimar Sinan Mahallesinde bulunmaktadýr. Bânîsi olan Mehmed Efendi, Hazret-i Ebûbekir neslinden olup Hacý Bayram-ý

Detaylı

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya

GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ -10- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ (10) Şiir: İsmail Bendiderya Edit: Kadri Çelik - Şaduman Eroğlu Son Okur: Murtaza Turabi Hazırlayan: D.E.K. Kültürel Yardımcılık, Tercüme

Detaylı

T.C. ÇANKIRI MÜFTÜLÜĞÜ RAMAZAN BULUŞMALARI

T.C. ÇANKIRI MÜFTÜLÜĞÜ RAMAZAN BULUŞMALARI T.C. RAMAZAN BULUŞMALARI (Atama I Daire Başkanı Dursun Ali ÇOŞKUN ve Kastamonu Eğitim Merkezi Müdürü Ahmet AÇIK ın Çankırı Ziyaretleri) 31 Mayıs- 02 Haziran 2018 www.cankiri.diyanet.gov.tr 31 MAYIS 2018

Detaylı

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun da acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a): - Yavrum ne oldu, niye acele acele camiye koşuyorsun? der. Çocuk da: - Efendim, namaza gidiyorum.

Detaylı

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir. 1- Ramazan ayının birinci gecesi kılınacak namaz: Bu gecede bir kimse 2 rekat namaz kılsa, her rekatta da KADİR SÜRESİNİ okursa; ALLAHÜ Teâlâ ( cc ) o kişiye 3 türlü kolaylık verir. Bu ay içinde orucu

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 10. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı Allah

Detaylı

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller yayın no: 117 PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDEN HİKMETLİ ÖYKÜLER Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi

Detaylı

Ýstanbul hastanelerinde GREV!

Ýstanbul hastanelerinde GREV! Ýstanbul hastanelerinde GREV! Onaylayan Administrator Wednesday, 20 April 2011 Orijinali için týklayýn Doktorlar, hemþireler, eczacýlar, diþ hekimleri, hastabakýcýlar, týp fakültesi öðrencileri ve taþeron

Detaylı

Mart 2010 Otel Piyasasý Antalya Ýstanbul Gayrimenkul Deðerleme ve Danýþmanlýk A.Þ. Büyükdere Cad. Kervan Geçmez Sok. No:5 K:2 Mecidiyeköy Ýstanbul - Türkiye Tel: +90.212.273.15.16 Faks: +90.212.355.07.28

Detaylı

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83

mmo bülteni ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... nisan 2005/sayý 83 ...basýnda odamýz...basýnda odamýz...basýnda odamýz... 2 Mart 2005 Hürriyet Gazetesi Oto Yaþam Eki'nin Editörü Ufuk SANDIK, "Dikiz Aynasý" köþesinde Oda Baþkaný Emin KORAMAZ'ýn LPG'li araçlardaki denetimsizliðe

Detaylı

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları.

alternatif cevabı olabilir fakat anlatmak veya vurgulamak istediğim konu insanların alışveriş merkezlerine ihtiyacı olsun olmasın gitme durumları. HASTA İŞİ İnsanların içlerinde barındırdıkları ve çoğunlukla kaçmaya çalıştıkları bir benlikleri vardır. O benliklerin içinde yaşadıkları olaylar ve onlardan arta kalan üzüntüler barınır, zaten bu yüzdendir

Detaylı

LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI)

LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI) Livata Haddi 71 LİVATA HADDİ (EŞCİNSELLİĞİN/HOMOSEKSÜELLİĞİN CEZASI) Livatanın cezası zina cezasından farklıdır. Her ikisinin vakıası birbirinden ayrıdır, birbirinden daha farklı durumları vardır. Livata,

Detaylı

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi...

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi... ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Fiziksel Özelliklerim............ 10 Duygularým................... 11 1. Haftanýn Testi............... 13 Yapabildiklerim - Hoþlandýklarým.. 15 Günümü Planlarým.............

Detaylı

COPYRIGHT EBD YAYINCILIK LTD. ŞTİ.

COPYRIGHT EBD YAYINCILIK LTD. ŞTİ. COPYRIGHT EBD YAYINCILIK LTD. ŞTİ. Bu kitabın her hakkı saklıdır. (Noter huzurunda ve Patent Merkezinde). Hangi amaçla olursa olsun, kitabın tamamının veya bir kısmının kopya edilmesi, fotoğrafının çekilmesi,

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır

Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır Kur'an-ı Kerimde tevafuk mucizesi Kainatta tesadüf yok, tevafuk vardır Tevafuk birbirine denk gelmek, birbiriyle uygun vaziyet almak demektir. Tevafuklu Kur anda tam 2806 Allah lafzı pek az müstesnalar

Detaylı

M. Sinan Adalı. İllustrasyonlar: Sevgi İçigen. yayın no: 114 NASIL MÜSLÜMAN OLDULAR? / 2

M. Sinan Adalı. İllustrasyonlar: Sevgi İçigen. yayın no: 114 NASIL MÜSLÜMAN OLDULAR? / 2 yayın no: 114 NASIL MÜSLÜMAN OLDULAR? / 2 Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi editörü: Özkan Öze iç düzen/kapak: Zafer Yayınları Tashih: Emine Aydın isbn: 978 605 5523 29 9 Sertifika no: 14452 2 Uğurböceği

Detaylı

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3] Şimdi de hızlıca Müteşabihat hakkında bir iki şey söylemek istiyorum. Deniliyor ki Kur ân da hem Muhkemat hem Müteşabihatlar vardır. Bu durumda Kur ân a nasıl güvenebiliriz? Gerçek şudur ki bu konu doğru

Detaylı

TÜM SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARI VE MAKALELER

TÜM SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARI VE MAKALELER TÜM SİTEDEKİ KONU BAŞLIKLARI VE MAKALELER - Allah'a İman ( 22 Öğeler ) - Allah'a Verilen Dilekçe ( 1 Makale ) - Oruç ve Ramazan ( 7 Öğeler ) - Sorular ve Cevaplar ( 1 Makale ) - Hz.Muhammed ( 13 Öğeler

Detaylı

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir.

Orucun tutulacağı günler olduğu gibi tutulmayacağı günlerde vardır. Resûlüllah sav bizzat bunu yasak etmiştir. Hastalık ve Yolculukta: Eğer bir insan hasta ise ve yolcu ise onun için oruç tutmak Kur an-ı Kerim de yasaktır. Bazı insanlar ben hastayım ama oruç tutabilirim diyor veya yolcuyum ama tutabilirim diyor.

Detaylı

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI

HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ 1 KİTAB VE SÜNNETE DAVET YAYINLARI 1435 HÜCCETİN İKAMESİ VE ANLAŞILMASI ŞEYH MUHAMMED NASIRUDDİN EL-ELBANİ irtibat kitabvesunnet@gmail.com

Detaylı

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor

2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor TD 161.qxp 28.02.2009 22:11 Page 1 C M Y K 1 Mart 2009 Sayý:161 Sayfa 6 da 2003 ten 2009 a saðlýkta dönüþüm þiddet le sürüyor Saðlýkta Dönüþüm Programý nýn uygulanmaya baþladýðý 2003 yýlýndan bu yana çok

Detaylı

ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ

ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ 210 ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ Örnek Restorasyonlar Sergisi Vakýf eseri için restorasyon, adeta ikinci bahar demektir. Zor, çetin ve ince bir iþtir. Bu nedenle, tarihi ve kültürel deðerlerimizin baþarýlý

Detaylı

GÜNAH ve İSTİĞFAR. Israr etmek kişiyi nasıl etkiler

GÜNAH ve İSTİĞFAR. Israr etmek kişiyi nasıl etkiler GÜNAH ve İSTİĞFAR Israr etmek kişiyi nasıl etkiler Peygamber (s.a.v) Efendimizin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Hiçbir küçük günah yoktur ki, ısrarla işlenilmeye devam edildiği halde büyümesin. Ve

Detaylı

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3 ünite1 Sosyal Bilgiler Sosyal Bilgiler Öðreniyorum TEST 1 3. coðrafya tarih biyoloji fizik arkeoloji filoloji 1. Ali Bey yaþadýðý yerin sosyal yetersizlikleri nedeniyle, geliþmiþ bir kent olan Ýzmir e

Detaylı

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde

yeni kelimeler otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktiniz kış mevsiminde otuzsekizinci ders oluyor gezi genellikle hoş geldin mevsim hoş bulduk ilkbahar gecikti ilkbahar mevsiminde geciktin soğuk geciktim kış geciktiniz kış mevsiminde uç, sınır, son, limit bulunuyor/bulunur

Detaylı