SUMERLER, GUTLAR, HATTİLER, HURRİLER, URARTULAR Kökenleri, Tarihleri, Dilleri ve Kültürleri

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "SUMERLER, GUTLAR, HATTİLER, HURRİLER, URARTULAR Kökenleri, Tarihleri, Dilleri ve Kültürleri"

Transkript

1 T.C. GENELKURMAY BAŞKANLIĞI ANKARA SUMERLER, GUTLAR, HATTİLER, HURRİLER, URARTULAR Kökenleri, Tarihleri, Dilleri ve Kültürleri Genelkurmay Askerî Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları ANKARA GENELKURMAY BASIMEVİ 2007

2 ISBN: x NSN: YAYIN KURULU BAŞKANI Korg. Eyüp KAPTAN SAYFA DÜZENİ Redaksiyon Uzm. Melek ALKA KAPAK TASARIMI Ceyhan KURHAN GENELKURMAY BASIMEVİ YAYIN NUMARASI:

3 SUNUŞ Bilindiği üzere Mezopotamya, Doğu ve Güneydoğu Anadolu tarihin en eski uygarlıklarına beşiklik etmiş bir coğrafyadır. Bu bölgede başta Sumerler olmak üzere Gut, Hatti, Hurri ve Urartu kavimleri uzun yıllar egemenliklerini sürdürmüşler ve tarihin diğer uygarlıklarını da etkilemişlerdir. Eserde Sumerler ağırlıklı olmak üzere Gutlar, Hattiler, Hurriler, Urartular hakkında ayrıntılı bilgiler verilmektedir. Bu kapsamda kavimlerin etnik kökenleri, siyasi tarihleri, yönetim şekilleri, yazıları, dilleri, dinleri, sanat anlayışları ve günümüze bıraktıkları eserler bilimsel veriler ışığında ayrıntılı bir şekilde ortaya konmaktadır. Özellikle son yıllarda Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizi seçen ve bu bölgelerde kendilerine siyasal ve tarihsel bir taban oluşturmaya çalışan bazı gruplar, Ön Asya tarihini bilimsel gerçeklere aykırı bir şekilde saptırmaya çalışmaktadır. Tarihsel gerçeklere uygun, bilimsel esas ve yöntemlerle, Sümerolog Prof. Dr. Cahit Günbattı tarafından hazırlanan bu eserin, Anadolu ve Mezopotamya tarihlerini gün ışığına çıkaracağına ve yeni nesillere ışık tutacağına inanıyorum. Eyüp KAPTAN Korgeneral ATASE Başkanı 1

4 ÖN SÖZ Geçen yüzyılın başlarından itibaren geniş ölçüde yayınlanmaya başlanan Sumerce, Akadça ve bunun lehçeleri olan Babilce ve Asurca yazılmış çivi yazılı tabletlerden Mezopotamya ve buraya komşu ülkelerin tarihi geniş ölçüde aydınlanmıştır. Şimdi ilk uygarlıkların doğduğu bu geniş coğrafyadaki kültürler, sosyal ve toplumsal gelişmeler hakkında çok şey biliyoruz. Zira M. Ö. 3. binden itibaren önce Sumerli, sonra da Babilli yazarlar bütün bilgileri tabletlere kaydetmişlerdir. Çivi yazısı çözülüp, tabletler okununcaya kadar, ilkçağ tarihi hakkındaki bilgiler, başta Tevrat olmak üzere, din kitaplarında ve Herodot Tarihinde anlatılanlara dayanıyordu. Mezopotamya, Mısır ve Anadolu da yaratılmış parlak kültürlerden habersiz olan batı bilim dünyasında, bütün bilgilerin kaynağının Eski Yunan da bulunduğu ve felsefî düşüncenin orada başladığı düşüncesi hâkim görüştü. Daha 19. yüzyılın sonlarından başlayarak bu düşüncenin doğru olmadığı; Batı uygarlığının kökenlerinin Eski Önasya da aranması gerektiği ortaya çıkmıştır. Anadolu halkı yazı ile keşfinden en az bin yıl sonra tanışmıştır. Anadolu nun tarihi devirlere girmesini sağlayan bu önemli gelişme, M.Ö. 2. bin yılın başlarında Anadolu ya ticaret yapmak amacıyla gelen ve 40 kadar yerde, tabletlerde kārum ve wabartum olarak adlandırılan ticaret kolonileri kuran Asurlu tüccarlar vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Eski Anadolu tarihinde Asur Ticaret Kolonileri olarak anılan bu devir yaklaşık olarak M. Ö den başlayarak, 250 yıl kadar devam etmiştir. Asur Ticaret Kolonileri Devri nden sonra, yaklaşık M. Ö de Anadolu da ilk merkezi imparatorluğu kurmayı başaran Hititler den başka, Hurriler ve Urartular gibi Eski Anadolu kavimlerinin de çivi yazısını kullanmaları sonucu, Anadolu tarihinin yaklaşık olarak 1500 yıllık dönemini aydınlatacak bilgilere ulaşılmıştır. Metinlerin okunmasıyla bu Eski Anadolu dilerinin tahlili de mümkün olmuştur. Öteden beri, tarihte hiçbir zaman bağımsız bir devletleri olmamış bazı kavim kalıntılarının, coğrafya, kavimlerin kökenleri ve dillerinin farklılığı gibi temel unsurlar dikkate alınmadan, geçmişte parlak bir kültürün yaratıcısı olan şu veya bu kavmin soyundan geldikleri iddiası gündemde tutulmaya çalışılmaktadır. Amaç, Anadolu toprakları üzerinde onların da hak sahibi olduklarının kabul ettirilmesi 2

5 ve sonuçta Türk vatanının bölünmesine yönelik girişimlere haklılık kazandırmaktır. (Bu konuda tarihî olayların ve bilimsel gerçeklerin nasıl çarpıtıldığını anlatmak için, PKK terör örgütü başı Abdullah Öcalan ın Sümer Rahip Devleti nden Halk Cumhuriyeti ne Doğru I II adlı kitabı hakkında hazırladığımız bir rapor bu kitabın sonuna ilave edilmiştir.) Bu kitabı hazırlamamızın nedeni, tamamen politik amaçlı veya bilgisizlikten kaynaklanan saptırmaların önüne geçmek üzere, Eski Mezopotamya ve Anadolu tarihinde derin izler bırakmış ve Türkçe gibi Asya kökenli diller konuşan Sumer, Gut, Hatti, Hurri ve Urartu kavimlerini, bilimsel gerçeklerin ve yazılı kaynakların ışığında kökenleri, dilleri, kültür ve tarihleriyle kısaca tanıtmaktır. Eski Anadolu ve Mezopotamya uygarlıklarına duydukları büyük ilgi dolayısıyla, bu kitabın yazılmasını öneren Sayın Prof. Dr. Nezih Erverdi ye çabalarından dolayı minnettarım. Kitabın basılmasını destekleyen Sayın ATASE Başkanı Korg. Eyüp Kaptan a, Sayın Tüma. Yalçın Kavukçuoğlu na, Sayın Kur. Alb. Ali Çamurcu ya ve Sayın (E) Dz. Kur. Alb. Abdullah Armağan a içten teşekkürlerimi sunarım. Metnin yazılmasında ve resimlerin seçilmesinde değerli katkılarda bulunan Araştırma Görevlileri Murat Çayır ve Hakan Erol a ayrı ayrı teşekkür ederim. Eylül, 2006 Cahit GÜNBATTI Ankara 3

6 İÇİNDEKİLER SUNUŞ ÖN SÖZ İÇİNDEKİLER...III I. SUMERLER...1 a) Geldikleri Yer ve Geliş Yolları...1 b) Sumerler in Siyasî Tarihî...3 c) Çivi Yazısı...11 d) Sumer Dili...13 e) Sumerler de Yönetim ve Hukuk Anlayışı...15 f) Sumerler in Din Anlayışları...18 g) Sumer Sanatı...19 h) Sumer Mitolojisi...22 ı) Sumerler in İnsanlığa Bıraktığı Kültür Mirası...26 II. GUTLAR...29 a) Kut, Gut ve Gutium...29 b) Gutlar ın Anavatanları ve Göçtükleri Coğrafya...29 c) Gutlar Hakkındaki Tarihî Bilgiler...29 d) Gut Dili...31 III. HATTİLER...33 a) Hatti Dili...34 IV. HURRİLER...37 a) Anayurtları ve Göçtükleri Bölgeler...37 b) Hurriler in Siyasî Tarihî...37 c) Hurri Dili...39 III

7 V. URARTULAR...41 a) Urartular ın Kökeni...41 b) Urartular ın Siyasî Tarihî...42 c) Urartular ın Dilleri ve Yazıları...55 d) Urartular ın Din Anlayışı...57 e) Urartu Sanatı...59 PKK Terör Örgütü Başı Abdullah Öcalan ın Sümer Rahip Devletinden Halk Cumhuriyetine Doğru I-II Kitabı Hakkında Kısa Rapor...65 DİZİN...73 KAYNAKLAR...79 IV

8 I. SUMERLER a) Geldikleri Yer ve Geliş Yolları Sumerler M. Ö. 4. binin ikinci yarısında, Klasik Yunan kaynaklarında iki nehir arası ülke anlamına gelen Mezopotamya nın güneyine göçmüş bir kavimdir. Asya dan bir yerden göçtükleri kabul edilmekle beraber, anavatanlarının neresi olduğu hakkında farklı görüşler bulunmaktadır. Sumerler in kendilerine ne isim verdiklerini bilmiyoruz. Sumerce metinlerde yerleştikleri bölge için Kengi/Kengir sözü geçmektedir. Sumer ülkesi karşılığında geçen māt Şumeri adını Akadlılar vermişlerdir. Babilce ve Asurca da Sumerler karşılığında Şumerû, Şumeru u veya Şumerâ sözleri kullanılmaktadır. E. Bilgiç, bizde öteden beri Sumerliler yerine Sumerler şeklinin kullanıla geldiğini, doğru olanın Sumerliler olduğunu belirtmektedir. 1 (Bu görüşe katılmakla beraber, Sumerler şekli yaygın olarak kullanıldığı için, bu çalışmada biz de Sumerler yazılışını tercih ettik.) Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Sumeroloji Kürsüsünün kurucusu Prof. B. Landsberger, Sumerler in geldikleri yer ve geliş yollarının tespiti hakkında dikkate değer çalışmalar yapan bilim adamlarının başında gelmektedir. O, bütün büyük Sumer şehirlerinin Mezopotamya nın güneyinde bulunmasını ve kuzeye doğru çıktıkça yerleşim yerlerinin azalmasını, Sumerler in en eski ve büyük tanrılarından yer altı sularının beyi Enki nin kült yeri olan Eridu nun Mezopotamya nın en güneyinde bulunmasını Sumerler in Basra Körfezi üzerinden geldiklerinin önemli bir delili saymıştır. Landsberger, bir Sumer efsanesinde cennetin bulunduğu yer olarak geçen Dilmun (bugünkü Bahreyn) adasının bir Sumer tanrısı ve eşinin kült yeri olduğunu ve bu tanrılara buradan başka bir yerde tapılmadığını belirterek, Sumerler in Mezopotamya ya ulaşmadan önce bu adada oturmuş olabilecekleri görüşünü ileri sürmüştür. 2 1 E. Bilgiç; Atatürk, Fakültemiz ve Kürsümüz, Sumerliler in Tarih, Kültür ve Medeniyetleri, DTCF Atatürk ün 100. Doğum Yılına Armağan Dergisi, Ankara, 1982, s B. Landsberger; Mezopotamya da Medeniyetin Doğuşu, DTCFD II/3, Ankara,1944, s

9 Daha çok Hindistan da İndus ve Pencap bölgesindeki eski kültür merkezlerinde (Mohencodaro, Harappa) ortaya çıkarılan bazı buluntuların Sumer ülkesinde bulunanlarla benzerlik göstermesine dayanarak, Sumerler in bu bölgeden göçtükleri görüşü halen ağırlığını korumaktadır. Sumerler in altın, kereste ve kıymetli taş getirdikleri Meluhha adlı ülkenin de İndus topraklarında olduğu sanılmaktadır. 3 Tanınmış Sumerolog S. N. Kramer, Sumerler in Enmerkar ve Lugalbanda destanlarında anlatılan kahramanlık öykülerine dayanarak, ilk Sumer beylerinin Hazar Denizi yakınlarında bir yerde aranan Aratta adlı şehir devletiyle yakın bir ilişki içinde olduklarını; Sumerce nin de Ural-Altay dilleri gibi aglutinatif bir dil olduğuna dikkati çekerek, Sumerler in ana yurtlarının Aratta bölgesinde olabileceğini söylemektedir. 4 Kramer in bu görüşü, Landsberger in düşüncesinin aksine, Sumerler in Mezopotamya ya kara yolundan geldiklerine bir işarettir. Mezopotamya nın Sumerler den önceki halkları hakkında fazla bir bilgimiz yoktur. M. Ö. 3. bin yılda Sumer olarak anılan ülkede ilk yerleşmelerin 4500 ile 4000 yılları arsında başladığı sanılmaktadır. 5 Landsberger Sumer ülkesine ilk yerleşenleri Proto-Fıratlılar (ön Fıratlılar) olarak adlandırmaktadır. 6 Bu halkın Sumerler olmadığı tamamen filolojik delillere dayanmaktadır. Sumerce de köklerin çoğu tek hecelidir. Bu kaideye uymayan başta Lagaş, Larsa, Urim, Uruk, Eridu, Nippur, Adab, Zimbir gibi şehir adları olmak üzere, Mezopotamya ya hayat veren Fırat ve Dicle karşılığında yazılan Buranun (Akadça Purattu) ve İdigna (Akadca İdiglat) nehir adlarının Sumerce olmadıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca nimgir tellal, simug demirci, engar çiftçi aşgab derici, udul çoban, nangar marangoz gibi meslek isimleri; urudu bakır, apin saban, Eski Türkçe deki tengri kelimesiyle karşılaştırılan dingir tanrı 3 a.g.e.; s S. N. Kramer; The Sumerians Their History, Culture and Character, Chicago,1963, s a.g.e.; s Benno Landsberger; Mezopotamya da Medeniyetin Doğuşu, DTCFD II/3, Ankara, 1944, s

10 ve yukarıda Sumer ülkesi anlamına geldiğini söylediğimiz Kengi/Kengir gibi Sumerce nin yapısına uymayan kelimeler de muhtemelen bu Proto Fıratlılar denilen halkın dilinden Sumerce ye geçmiştir. Proto-Fıratlılar, ilk defa El-Ubeyd yerleşim yerinde tespit edildiği için, El-Ubeyd kültür katı olarak adlandırılmış olan ve Mezopotamya da geniş bir alana yayılmış birçok höyüğün en alt tabakalarında oturmuş halk olarak tanınmaktadır. Kalkolitik kültürün özellikleri olarak bu tabakalarda ortaya çıkarılan boyalı çanak-çömlek dışında, çapa, orak, bıçak, havan, öğütme taşı gibi buluntular, bu insanların ziraatla uğraştıklarını ortaya koymuştur. b) Sumerler in Siyasî Tarihi Eski Mezopotamya tarihinin yaklaşık M.Ö ile 2750 yılları arasına düşen devresi, birçok yerde kurulmuş olan şehir beylikleri dolayısıyla Erhanedan devri olarak adlandırılmıştır. Bu zaman tarihin gerçek anlamda başladığı bir dönemdir. Bu devirlere ait bazı bilgileri Sumer kral listeleri denilen belgelerden öğreniyoruz. Çok sonraları yazılmış bu listelere göre tarih iki kısma ayrılmaktadır, 1) Tufandan önceki zaman 2) Tufandan sonraki zaman. Tufandan önceki zaman için krallığın gökten indiği zaman başlar denilmektedir. Tufana kadar geçen sürede 5 hanedan hüküm sürmüştür. (Eridu, Bad Tibira, Larak, Sippar, Şuruppak) Kral listelerinde Uruk ve Lagaş gibi önemli Sumer şehirlerinin adları geçmemektedir. Halbuki en eski Sumer yerleşmeleri buralardadır. Uruk tufandan sonraki şehirler arasında sayılmıştır. Bazı şehirler tufandan sonra kurulmuş gibi gösterilmektedir. Bu bakımdan listeler pek gerçekleri yansıtmamaktadır. Kral listelerinde arka arkaya bahsedilen hanedanların bazılarının yan yana hüküm sürdükleri bilinmektedir. Kral listelerini yazanlar bu bilgileri nereden almışlardır bilemiyoruz. Herhalde bize kadar ulaşmayan yazılı kaynaklar vardı. Tufan hakkındaki bilgiler daha sonraki insanlara Sumer mitolojisinden geçmiştir. Bu hikâye daha sonra semavî dinlerin kutsal kitaplarında da yer almıştır. Tufan konusu Sumerler den sonra Babilliler zamanında (M. Ö. ± 1800) edebî bir biçim kazanmıştır. Daha sonraları Asurca ve 3

11 13. yüzyılda Hititçe ye tercüme edilmiştir. Tufan efsanesinin kahramanı Uruk şehri kralı Gilgameş tir. M. Ö. 2. binden önce yazılmış Sumerce bazı metinler Tufana ait parçalar içermektedir. Anlaşılan M. Ö. 3 bin yıllarında Sumerler arasında Tufan düşüncesi yayılmıştı. Gerçekten bir tufan olmuş mudur? Tevrat taki olaylar Filistin de geçtiği için burada ve Güney Irak ta kazılar yapılmıştır. Fakat büyük bir tufan izine rastlanmamıştır. Bütün dünyayı kapladığına inanılan büyük sel, yâni tufan olup olmadığı çok tartışılmıştır. Bazıları Tevrat, İncil ve Kuran gibi kutsal kitaplarda yer alan tufan konusunun tartışılmasını ve bundan şüphe edilmesini büyük bir günah sayarken, bazıları da bütün dünyayı kaplayan bir tufanın mümkün olmadığını, bunun tabiat kurallarına aykırı olduğunu söylemişlerdir. İkinci görüşü savunanlar, Eski Önasya dan uzak birçok yerde de anlatılan tufan hikâyelerinin büyük bir kısmının yöresel sellerden doğduğunu ve olayın hayal gücüyle renkli ve canlı bir şekilde sunulduğunu söylemektedirler. Kral listelerinde tufandan sonraki ilk üç Sumer hanedanı Kiş, Uruk ve Ur hanedanlarıdır. I. Kiş hanedanı olarak adlandırılmış olan hanedanın kurucusu Etana adlı bir beydir. Yaptıkları hakkında ilk bilgi verilen bey budur. Onun ismi daha sonra bir efsaneye konu olmuştur. (Etana efsanesi) Kral listelerinde ondan bütün ülkelerde düzeni sağlayan bey diye bahsedilmektedir. Başta gelen hanedanlardan birisi de Uruk taki hanedandır. (I. Uruk hanedanı) Bu hanedanın 5. kralı Gilgameş i adını alan destandan da tanıyoruz. Bu destanda ebedî hayatı arayan Gilgameş in tarif üzerine gittiği bir yerde bulunan Ziusudra adlı bir kişinin (Akadça: Utnapiştim; Tevrat ta Nuh) ona anlattığı bir hikâye içinde tufan olayı da geçmektedir. Elimizde Gilgameş in zamanından kalma hiçbir belge yoktur. I. Kiş hanedanı ile çağdaş olarak Güney Mezopotamya da Ur şehrinde başka bir hanedan bulunmaktadır. Bu I. Ur hanedanıdır. Ur yaklaşık M. Ö yılları arasında Sumer ülkesinin idarî bakımdan önemli bir merkezi idi. I. Ur hanedanının kurucusu, gök tarafından seçilmiş kahraman gibi anlamlı bir isim taşıyan Meşannepadda dır. Bu bey I. Kiş hanedanının son beyi Agga yı yenerek Kiş in yönetimini ele geçirmiştir. Bu hanedanının diğer beyleri Aannepadda, Meşkalamdugga ve kraliçe Puabi dir. 4

12 Kiş, Uruk ve Ur hanedanları arasındaki üstünlük mücadelesi bu beylikleri zayıf düşürmüş olmalı ki, Elam daki Avan krallığı Sumer ülkesinde hâkimiyeti ele geçirmiştir. Sumerler in Avan hâkimiyetine nasıl son verdikleri hakkında kesin bilgimiz yoktur. Kral listesinde Avan silahla mahvedildi kaydı yer almaktadır. Sumer ülkesini yabancı boyunduruğundan kurtaran beyin Adab şehrinde hüküm süren Lugalannemundu olduğu zannedilmektedir. Bu beyden kalan bir yazıtta ilk defa tarihî bilgiler verilmektedir. Burada kendisine karşı birleşen 13 beyin yenildiği anlatılmaktadır. Yazıtta kendisini Sumer i eski gücüne yeniden kavuşturan bey diye tanıtmaktadır. Adab ta hüküm süren diğer bir bey Lugaldallu dur. (Lugaldallu nun İstanbul Arkeoloji Müzesinde bir heykeli bulunmaktadır.) Yaklaşık olarak M. Ö lerde Sumer ülkesinde hakimiyeti II. Kiş hanedanı beyi Mesalim ele geçirmiştir. Mesalim, tarihî devirlerin başlarında bıraktığı kitabelerle kendisini en iyi tanıtan beydir. Kendisinden kalan bir yazıttan öğrendiğimize göre etrafı duvarlarla çevrili bir saray yaptırmıştır. Bu bildiğimiz en eski saraydır. Mesalim den yüzyıl kadar sonra Lagaş ta hüküm sürmüş olan iki bey onu Lagaş ile diğer beylikler arasındaki anlaşmazlıkları halleden bey olarak göstermişlerdir. M. Ö civarında Ur dan 70 km uzaklıkta bulunan Lagaş şehri önem kazanmıştır. Burada hüküm süren yöneticiler kendilerini ensi şehir beyi olarak tanımlamaktadırlar. Lagaş taki bu ensi ler hanedanının Eski Sumer devrini temsil ettiği kabul edilmiştir. Küçük şehir devletleriyle temsil edilen bu devirden çoğu ekonomik konularda pek çok yazılı belge kalmıştır. Bu hanedanın kurucusu Ur-Nanşe dir. Başında taşıdığı bir sepetle (tapınağa) tuğla taşır vaziyette tasvirinin bulunduğu bir kabartmadaki yazıtta Tanrı Ningirsu ve Nanşe ye tapınaklar yaptığını ve kanallar açtığını söylemektedir. Kendisinden sonra oğlu Akurgal, ondan sonra da torunu Eannatum şehir beyi olmuşlardır. Eannatum dan akbabalar siteli diye bilinen önemli bir eser ele geçmiştir. Sitelin küçük bir parçasında akbabalar insan kafasını gagalamaktadırlar. Eserin bir yüzünde Eannatum ordusunun başında, çıplak olarak tasvir edilmiş düşmanlara doğru ilerlemektedir. Miğferli askerler dört köşe bir kalkan ve mızrak taşımaktadırlar. Diğer bir 5

13 sahnede Eannatum harp arabasına binmiş düşmana saldırıyor. Arka yüzünde sakallı bir tanrı (Ningirsu) bir elinde gürz diğerinde bir ağ tutmaktadır. Düşmanları ağın içine toplamıştır. Siteldeki kitabede Lagaş ın düşmanı olan Umma nın ezilişi anlatılmaktadır. Umma kralı önce yapılmış antlaşmayı bozarak sınır taşını geçmiştir. Savaşı kaybeden Ummalılar Umma ya kadar kovalanmıştır. Sonunda iki beylik arasında yeni bir antlaşma yapılmıştır. Fotoğraf 1: Ur - Nanşe Siteli Fotoğraf 2: Akbabalar Siteli 6

14 Eannatum dan sonra kardeşi Enannatum ondan sonra da Entemena şehir beyi olmuşlardır. Bunlar zamanında da Umma ile mücadeleler devam etmiştir. Lagaş ın son beyi Urukagina dır. Urukagina hanedandan değildir. Kendisinden önceki Lugalanda nın 9 yıllık hakimiyetinden sonra, rahiplere karşı olduğu anlaşılan bir grup tarafından göreve getirilmiş olabilir. Urukagina şimdiki bilgilere göre tarihte reform yapan ilk yöneticidir. Yazdırdığı bir kitabesinde rahiplerin halka yaptığı eziyeti anlatmaktadır. Bundan böyle fakirlerin ezilmeyeceği; tapınakların rahiplerin şahsî malları olmadığı; kimsenin arazisinin veya hayvanının uygun olmayan şartlarla satışa zorlanamayacağı anlatılmaktadır. Metinde ayrıca, Lagaş halkının bir takım borçlardan muaf tutulduğu; ödemedikleri borçtan dolayı hapis olanların ise affedildiği yazılmıştır. Urukagina nın kurduğu düzen uzun sürmemiştir. III. Uruk hanedanı kralı Lugalzaggesi Lagaş a hücum ederek şehri yakıp yıkmıştır. Ur ve diğer bazı şehirleri de zaptederek büyük bir devlet kurmuştur. Ülkeler kralı unvanını taşıyan Lugalzaggesi kitabelerinde Aşağı Denizden (Basra körfezi) Yukarı Denize (Akdeniz) kadar olan bütün ülkeleri zaptettiğini söylemektedir. Lagaş ın tahribinden sonra yazılmış bir metinde bu tahribin Tanrı Ningirsu ya yapılmış büyük bir günah olduğunu ve sonunda Lugalzaggesi nin cezasını bulacağını bildiren bir beddua vardır. Sonunda Agade (Akad) kralı Sargon (Şarrukēn) Lugalzaggesi yi yenerek imparatorluğuna son vermiştir. Kendisini de zincire vurarak halka teşhir etmiştir. Böylece Eski Sumer devri son bulmuştur. (M.Ö. ± 2350) Kral listesine göre Sargon ve onu takip eden 6 kral toplam 181 yıl hüküm sürmüşlerdir. Akad İmparatorluğu iç karışıklıklar ve bundan yararlanan Elam, Lullubi ve Hurrilerin baskıları sonucunda çökmüş ve Akad Zagros dağlık bölgesinde oturan Gutlar ın eline geçmiştir (M.Ö. ± 2170). Böylece Samilerden sonra Mezopotamya da ikinci defa yabancı bir halkın hâkimiyetini görüyoruz. Gutlar zamanında (M.Ö. ± ), Uruk taki IV. Uruk hanedanı veya Gut krallarına bağlı olarak hüküm süren Lagaş taki II. Lagaş hanedanı beyleri Sumerliliği canlı tutmaya çalışmışlardır. Bu hanedanının kurucusu Ur-Baba dır. Kendisinden sonra Lagaş beyi olan damadı Gudea nın Sumer tarih ve edebiyatı bakımından kıymeti çok büyüktür. Kendisinden pek çok yazılı belge kalmıştır. Bunlardan 7

15 iki nüsha halinde yazılmış olan Silindir Kitabesi hepsinden daha önemlidir. Tanrısı Ningirsu için Lagaş ta yaptırdığı bir tapınağı (Eanna yı) anlattığı bu kitabe Sumer dilinin klasik olmuş bir şaheseridir. Gudea tapınağı yaptırmaya nasıl karar verdiğini; inşaat için gerekli taş, kereste ve bakır, gümüş ve altın gibi çeşitli madenleri hangi ülkelerden getirttiğini; inşaat tamamlandıktan sonra binanın nasıl süslendiğini edebî bir üslupla anlatmaktadır. Gudea Elam daki Anşan a yaptığı bir sefer dışında askerî hareketlerde bulunmamıştır. Bir yerde halkın babası olduğunu; şehirlerde halk üzerinde baskı kuran büyücüleri kovduğunu; efendinin kölesini dövmediğini; şehirde bir dava konusu kalmadığını; ağıtçı kadınların yas türküleri söylemediğini övünerek anlatmaktadır. Sumerler in yeni yıl bayramında Gudea eski bir Sumer adetini canlı tutarak tanrı Ningirsu yu temsilen tanrıça Baba ile kutsal evliliği gerçekleştirmiştir. Bu bayramlarda ülkede gerçek bir adalet ve eşitlik sağlanırdı denilmektedir. Fotoğraf 3: II. Lagaş Hanedanı Beyi Gudea 8

16 Gudea dan birçok kitabeli heykel de kalmıştır. Heykellerin başları aynen birbirine benzemektedir. Bu heykellerin hepsinde de Gudea, bir Sumerli nin tanrısı karşısında dua ederkenki durumunda, yâni eller göğüste birleştirilmiş, gözler belirsiz bir noktaya bakıyor şeklinde tasvir edilmiştir. Saçsız, sakalsız ve bıyıksızdır. Gudea dan sonra yerine oğlu Ur-Ningirsu, ondan sonra da torunu Pirigme geçmiştir. Bu hanedanın son beyi olan Namhani nin Gutlar la işbirliği içinde olduğu belgelenmiştir. Gutlar ın Mezopotamya daki hâkimiyetine Uruk kralı Utuhegal son vermiştir. Utuhegal Gut kralı Tirigan a karşı kazandığı zaferin anlatıldığı bir metinde, Sumer ülkesine şiddetle saldıran Gutlar dan dağların yılanları olarak bahsetmektedir. Utuhegal in hâkimiyeti uzun sürmemiş, kendisine bağlı olarak Ur şehrinde valilik yapan Ur-Nammu isyan ederek tahtı ele geçirmiştir. Ur-Nammu III. Ur hanedanı olarak bilinen Sumer hanedanının kurucusudur. Eski Mezopotamya tarihinde Yeni veya Klasik Sumer devri (M.Ö. ± ) olarak tanımlanan dönemi III. Ur hanedanının temsil ettiği kabul edilmiştir. Bu devir Sumerler in en parlak fakat aynı zamanda onların tarihte son defa görüldüğü zamandır. Ur-Nammu iş başına gelir gelmez, yaptığı kanunun önsözünde belirttiği üzere, Namhani yi öldürerek II. Lagaş hanedanına son vermiştir. Onun zamanında hemen hemen bugünkü Irak ı içine alan büyük bir devlet kurulduğu anlaşılmaktadır. O Sumerler i tek devletin yönetimi altında birleştirmiştir Bu çok önemli bir olaydır. Çünkü o zamana kadar Sumerler daima küçük şehir devletleri kurmuşlardır. Ur- Nammu tarihte ilk defa Sumer ve Akad kralı unvanını kullanan kraldır. Sumer ve Akad sözleri yer adı olarak kullanılmış olsa bile, iki kavmin varlığına da işaret etmektedir. Onun zamanında Irak ın güneyi yoğun bir şekilde Sumerler le meskûn idi. Fakat Sumerler in arasında Sami halkın da bulunduğu anlaşılmaktadır. Ur-Nammu dan pek çok yazılı belge kalmıştır. Bunlar içerisinde şüphesiz hepsinden önemlisi yazdırdığı bir kanun metnidir. O, tarihte 9

17 bilinen ilk kanun koyan kraldır. Onun zamanından kalan belgeler arasında kadastro metinleri denilen tabletler de bulunmaktadır. Bunlarda dört şehrin sınırları çizilmiştir. Bu topraklar metnin sonunda bir tanrıya bağışlanmaktadır. Böylece, toprak tanrınındır şeklindeki Sumer düşüncesi de yaşatılmaktadır. Onun önemli bir icraatı da arazinin sulanması ve nakliyat için Ur dan Eridu ya kadar uzanan bir kanal açtırmış olmasıdır. Ur-Nammu dan sonra oğlu Şulgi kral olmuştur. Onun zamanında ülkenin sınırları daha da genişlemiştir. Bundan dolayı Şulgi dört cihanın kralı unvanını almıştır. Kendisinden sonra oğulları Amar-Sin ve Şu-Sin kral olmuşlardır. Bunlar zamanında da III. Ur devleti gücünü korumuştur. Ancak Şu-Sin zamanında, Mezopotamya nın batısında göçebe olarak yaşayan Batı Samiler in (Amoritler/Amurrûlar) Sumer ülkesine sızdıkları anlaşılmaktadır. Bu kral zamanında Amurrû akınlarını önlemek için Nippur yakınlarında Amurrû duvarı denilen bir sur inşa edilmiştir. Bu duvarın inşası sonraki zamanda tarihlemede kullanılmıştır. III. Ur hanedanının son kralı İbbi-Sin dir. Onun zamanında Samiler Mezopotamya nın her tarafına yayılmıştır. Sami liderlerinden İşbi-Erra Orta Fırat bölgesindeki Mari de oturmakta iken, devletin zayıflamasından yararlanarak, Ur şehrinin 130 km. kuzeyindeki İsin i ele geçirmiştir. İbbi-Sin bu sırada Elam ile mücadele halindedir. III. Ur devletinin son yıllarındaki karışıklıkları, İbbi-Sin in eyalet valileri ile yaptığı yazışmalardan öğreniyoruz. Bunlar içerisinde, özellikle, Kazallu valisi Puzur-Numuşda ya yazdığı mektup devletin içine düştüğü kötü durumu açık bir şekilde yansıtmaktadır. Nippur da bulunmuş olan bu mektupta İbbi-Sin Puzur-Numuşda ya İşbi-Erra nın düşmanca davranışlarını anlattıktan başka, tanrı Enlil in krallığı değersiz ve Sumer tohumu olmayan bir kimse olan İşbi-Erra ya verdiğini yazmaktadır. Burada, başka bir yerde örneğini görmediğimiz bir şekilde, tanrıya sitem etmektedir. Sonunda III. Ur devleti Elamlılar tarafından yıkılmıştır. Bir rivayete göre İbbi-Sin ülkenin doğusunda bir yere çekilmiştir; bir başka rivayete göre ise esir edilerek Elam a götürülmüştür. 10

18 Ur devletinin yıkılması o günün dünyasında büyük bir yankı uyandırmış ve Ur ağıtı denilen şiir bu olay üzerine yazılmıştır. Bu şiirde Ur şehrinin yıkılışı bir ağıt şeklinde çok iyi aksettirilmiştir. Gutlar ve Elamlılar ın tapınakları nasıl yakıp yıktıkları; eski bir uygarlığın nasıl ortadan kalktığı, ay tanrısı Sin in eşi tanrıça Ningal in ağzından yazılmıştır. Ningal şiirin sonunda efendisi Sin e, Karabaşlılar (Sumerler) güçlensinler ve Ur şehri bir yıldız gibi parlasın diye yalvarmaktadır. M.Ö. 2. bin yılın başlarında III. Ur devletinin çökmesiyle Mezopotamya da Sumer varlığı sona ermiş ve Sumerce konuşma dili olmaktan çıkmıştır. Sumer halkı güneye, bataklık bölgeye sürülmüş ve zamanla eriyip gitmişlerdir. Fakat bu küçük kavmin tesirleri binlerce yıl devem etmiştir. Samiler zamanında Sumer edebî eserleri kopya edilmiş, Sumerce kitabeler, şiirler yazılmaya devam edilmiştir. c) Çivi Yazısı Sumerler in insanlığa şüphesiz en büyük armağanı icat ettiklere çivi yazısıdır. Çivi yazısıyla yazılmış ilk tabletler, Güney Mezopotamya daki kültür safhaları hakkında en aydınlatıcı bilgiler veren Uruk un (bugünkü Warka; Tevrat ta Erek) IVa tabakasında bulunmuştur. M.Ö. yaklaşık 3200 yıllarına tarihlenen bu kil tabletlerin büyük bir kısmı Sumer tapınaklarına giren ve çıkan malların kayıtları hakkındadır. İlk yazı işaretleri bilinen çivi yazısı şeklinde değildir. Bu bir çeşit resim yazısıdır. Buna piktografik yazı denilmektedir. Anlatılmak istenen şeyin basit olarak resmi çizilmiştir. Bu ilk yazıda fazla karışık işaretlere pek rastlanmamaktadır. Meselâ, insanlarla ilgili hareketleri ifade eden işaretler pek görülmemektedir. Halbuki piktografik yazıdan kısa bir süre önce icat edilmiş olan Mısır hiyeroglif yazısında koşan, oturan vs. şeklinde resimler çizilmiştir. Mısır hiyeroglif yazısı şekil ve işaret olarak söylenen sözlerin resmini verir şeklinde ortaya konmuş bir yazıdır. Piktografik yazı ise, resim yazısı olmakla beraber, resimden çok çizgilerle maksadı ve kavramları belirtir şekildedir. Mısır hiyeroglif yazısı Mısır tarihi boyunca resim yazısı hâlini devam ettirmiş olmasına karşılık, piktografik yazı gittikçe sadeleştirilerek, çizgi-resim yazısından çivi yazısına doğru gelişmiştir. 11

19 Fotoğraf 4: Sumerce ticarî bir konuyu içeren tablet. Yazıyı keşfeden kişi veya kişiler daha başlangıçtan itibaren, yazının kolayca okunmasına önem vermişler ve kolay anlaşılmayı sağlayacak yollar aramışlardır. Bir süre sonra yazı resim yazısı olma karakterini kaybetmiş ve daha çabuk ve kolay yazılabilecek bir şekil almıştır. Sadece çizgilerden oluşan bu şekiller resimlerden çok farklı bir şekilde çizilmiştir. Bunlar birer kelime işaretidir. Yâni her işaret bir kelimeyi ifâde etmektedir. Bu yüzden başlangıçta işaret sayısı çoktur. Fazla işaret tabii ki yazının kullanımı güçleştirmiştir. Erhanedan devrinin sonunda (M.Ö ler) işaretlerin 2/3 ü bırakılmıştır. Atılanların ifadesi için yeni yollar araştırılmış ve şöyle bir sadeleşme yoluna gidilmiştir: Aynı şekilde telâffuz edilen kelimeler için tek işaret kullanılmaya başlanmıştır. Meselâ, ti yaşamak, hayat resimle nasıl ifade edilecek? Bu güçlük yine ti olarak telâffuz edilen ok un resmi çizilerek halledilmiştir. Bunların yazıda hangisi olduğunu metni okuyan bulmalıdır. Resmi çizilemeyen soyut kavramlar nasıl ifade ediliyordu? Çizilen resimler ait oldukları şeyi anlatmalarından başka, bu şey ile ilgili ikinci ve soyut mefhumları anlatmak için de kullanılmıştır. Meselâ, güneş işareti gün ve aydınlığı; yıldız işareti göğü; ayak resmi gitmek eylemini de anlatmak üzere kullanılmıştır. 12

20 Fotoğraf 5: Resimlerden çivi yazısına doğru gelişim (S. Hırçın, Çivi Yazısının Ortaya Çıkışı, Gelişmesi, Çözümü, İstanbul, 1995). Bir diğer gelişme, işaretlere bir okunuş verilmesidir. Meselâ, an gök sözü, An-ka-ra yazarken an işaretinin ismi oluyor. Yâni kelimeyi ifade eden tek bir işaret, o kelimenin sesi olarak, bir hecenin okunuşu için de kullanılıyor. Böylece yazı bir hece yazısına doğru gelişmiştir. Çivi yazısı kullanıldığı sürece kelimelerin ideogram olarak veya heceler halinde yazılması uygulaması devam etmiştir. İşaretlerin çoğunun birden fazla hece ve kelime değerinin bulunması, metinlerin okunmasındaki önemli bir güçlüğü oluşturmaktadır. Uruk ta çivi yazısının en eski şekliyle yazılmış, öğrencilerin, edubba tablet evi olarak bilinen okullarda okuma ve yazmayı öğrenirken yazdıkları pek çok kelime listesi ele geçmiştir. d) Sumer Dili Sumerce aglutinatif (bitişken) denilen diller gurubuna girmektedir. Ölmüş diller arasında Sumerce ye benzeyen yoktur. Yaşayan diller arasında da tam bir akrabası tespit edilememiştir. 13

21 Yapısı bakımından Ural-Altay ve bazı Kafkas dilleri ile benzerlikler gösterir. 7 Sumerce eme-ki-en-gi-ra Kiengir (Sumer) dili olarak isimlendirilmiştir. Akadça da Sumer dili karşılığında kullanılan söz lişan Şumeri(m) dir. Sumerce de kökler çoğunlukla tek hecelidir. İsim ve fiiller form olarak aynıdır. Kelime kökü ancak başına ve sonuna bir takım ekler almak suretiyle anlam değiştirir. Türkçe de de durum böyledir. Fakat Türkçe de ön ek yoktur. Bu bakımdan Sumerce den farklıdır. Sumerce ile bugünkü bitişken dillerin önemli bir tipi olan Türkçe nin yakınlığına ilk defa F. Hommel dikkati çekmiş ve 200 kadar kelime üzerinde durmuştur. 8 Sumerce yazılmış en geç belgelerle en eski Türkçe belgeler arasında bin yıldan fazla bir boşluk bulunması iki dilin karşılaştırılmasını güçleştirmektedir. Sumerce, daha sade ve düz cümle kuruluşuna sahip Sami ve Hint-Avrupa dillerinden çok farklıdır. B. Landsberger Sumerce için kompleksif dil tabirini kullanmaktadır. 9 Yâni cümleyi teşkil eden elemanlar (özne + tümleç + yan cümleler + asıl fiil) zihinde konuşmanın mantığına göre sıralanmaktadır. Sumerce de birçok isim birleşik kelimelerden oluşur. Meselâ, lú adam, gal büyük : lú-gal büyük adam: kral ; é ev, gal büyük : é- gal büyük ev: saray ; ur köpek, zir zincir : ur-zir zincir köpeği: ev köpeği gibi. Özellikle Sumerce meslek isimleri bir isim ile fiilin yan yana getirilmesiyle teşkil edilmiştir: a su, zu bilmek = a-zu suyu bilen: tabip ; kù gümüş, dím işlemek = kù-dim kuyumcu ; má gemi, lah yürütmek = má-lah gemici ; dub tablet, sar yazmak dub-sar = kâtip ; zá kıymetli taş, dím işlemek = zá-dím mücevherci ; bur bir 7 Samuel Noah Kramer; The Sumerians Their History, Culture and Character, Chicago, 1963, s Mebrure Tosun; Sumer Dili İle Türk Dili Arasında Karşılaştırma, TTK Atatürk Konferansları IV, Ankara, 1973, s Benno Landsberger; Sümerler, DTCFD I/5, Ankara, s

22 cins taş, gul kesmek = bur-gul mühürcü ; di hüküm, ku 5 kesmek = di-ku 5 hüküm kesen: hâkim gibi. Sumerce de kısa ve uzun olarak dört sesli, onbeş sessiz harf vardır. Sesliler: a (al: kazma) ā (nār: şarkıcı) e (muşen: kuş) ē (ēn: râhip) i (apin: saban) ī (kīd: kamış hasır) u (dub: tablet) ū (būr: kap) Sesli harfler kelimenin sonunda veya iki sessiz arasında söylenmezler. Sessizler: b, p, d, t, h, g, k, ğ (ng), l, m, n, r, z, s, ş Gramatik cinsiyet (mask., fem.) farkı bulunmayan Sumerce de isimler canlı ve cansız olarak ayrılmıştır. Sumerce de çoğul kelimelerin tekrarı ile yapıldığı gibi, hi-a (cansızlar ve hayvanlar için), meş (insanlar ve tanrılar için) ve e-ne gibi çoğul yapan ekler de vardır. Sumerce nin emegir ve emesal/ememi gibi iki temel lehçesi bulunmaktadır. e) Sumerler de Yönetim ve Hukuk Anlayışı Eski Sumer devrinde Sumer şehirleri arasında siyasî bir birlik yoktu. Hemen her şehirde, ancak o şehir ve çevresine hükmeden bir hanedan hüküm sürüyordu. Bu şehir devletleri ensi denilen beyler tarafından yönetiliyordu. ensi o şehirde tapılan tanrı adına hüküm sürerdi. ( kral karşılığında kullanılan lugal sözü çok sonraları ortaya çıkmaktadır.) 15

23 Önce de bahsedildiği gibi, Sumerler ilk defa III. Ur devletinin kurucusu Ur-Nammu zamanında merkezi bir devlet kurmayı başarmışlardır. III. Ur devrinden kalan idarî belgelerden halkın ihtiyacı olan her türlü malın (hububat, yağ, yün, elbise vs.) resmî depo ve ambarlardan karşılandığı anlaşılmaktadır. Arazinin mülkiyeti saray ve tapınaklara aitti. Bu durum ve devletin tam bir memurlar devleti görüntüsü, bugünkü anlayışa göre koyu bir devletçiliğin bulunduğunun işaretleridir. Çivi yazısı hukuku konusunda otorite olan P. Koschaker bu idare şeklini devlet sosyalizmi olarak tanımlamaktadır. 10 B. Landsberger de devlet şekillerinde tamamen etatizm hâkimdir demektedir. 11 Fakat belgelerde faiz ve faizli borç gibi ticarî deyimlerin bu devirde ortaya çıkması; tarlalar dışındaki diğer taşınmaz malların alınıp satılması veya bağış ya da miras yoluyla devredilmesi, zaman içerisinde devlet mülkiyetinin gevşediği şeklinde yorumlanabilir. Sumerler de hukuk anlayışını incelemek için elimizde çok çeşitli belge bulunmaktadır. Çünkü Sumerler her türlü alım-satım, ödünç veya kiraya verme işlemleriyle, evlenme-boşanma, miras, evlatlık alma gibi aile hukukunu ilgilendiren konuları belgelemişlerdir. Sumerler den günümüze kalan hukukî metinlerin en eskisi Lagaş ensisi Urukagina nın yaptığı reformlarla ilgili metindir. Burada Urukagina, kendisinden önceki yönetim zamanında yapılan yolsuzlukları tek tek sıraladıktan sonra, yolsuzluk yapan memurları görevden uzaklaştırdığını; ülkede düzen ve adaleti sağladığını; dul ve yetimleri koruduğunu anlatmaktadır. III. Ur devletinin kurucu kralı Ur-Nammu nun yazdırdığı kanun metni, bilinen en eski kanundur. Fakat metnin yazıldığı tablet çok hasarlı durumda ele geçmiştir. Ancak önsözü ile 20 kadar maddesi korunmuştur. (Bu tablet İstanbul Arkeoloji Müzesi nde bulunmaktadır.) Kısa tarihî bilginin de verildiği önsözde, ölçü ve ağırlıklarla ilgili yapılan düzenlemeler; öksüz zengine teslim edilmedi; dul bir kadın kuvvetli adama teslim edilmedi; Bir şekel lik (7.5 gr.) adamın bir mina lık (1/2 kg.) adama teslim edilmediği anlatılmaktadır. Burada, tanrı Utu nun 10 Poul Koschaker; Keilschriftrecht, (ZDMG 89), Leipzig, 1935, s Benno Landsberger; Sümerler, DTCFD I/5, Ankara, s

24 (Güneş tanrısı) değişmez sözüyle ülkede adaleti tesis etti denilmektedir. Kanunun korunan maddelerinde evlenme-boşanma, büyücülük, zina, yaralama gibi konularla ilgili hükümler bulunmaktadır. Ur-Nammu kanunundan üç yüzyıl kadar sonra yazılmış olan ünlü Hammurabi kanununun büyük ölçüde Sumer kanunlarından bir derleme olduğu kabul edilmiştir. III. Ur devrinden, Sumerler de yasal uygulamalar ve mahkeme işlemleri ve Sumer toplumunun sosyal yapısı hakkında çok önemli bilgiler veren üç yüz kadar tablet eldedir. İlk satırlarının başlangıç kelimesi olan, tamamlanmış dava anlamındaki ditilla sözüyle anılan bu belgeler mahkeme tutanaklarıdır. Bunlar evlenme-boşanma, miras, köle alım-satımı veya kiralanması, ev, arsa, bahçe alım-satımı, mala zarar verme, hırsızlık gibi konuları içermektedir. Hiçbir belgede tarlalarla ilgili bir davaya rastlanmamaktadır. Bu durum, yukarıda da işaret edildiği gibi, tarlalar üzerinde şahısların mülkiyet haklarının bulunmaması ile açıklanabilir. Tutanakların çoğunda, verilen karardan sonra, mahkemede dava vekili veya komiser olarak görev yaptıkları zannedilen maşkim unvanlı bir kişinin adı ile hâkimlerin isimleri de yer almaktadır. Belgelerin çoğu önemli bir olaya atıf yapılarak tarihlenmiştir. Köle satışı ile ilgili bir ditilla metninin 12 tercümesi: Tamamlanmış dava: Köle Eurbidu yu, fiyatı olan 15 şekel (gümüşe), Ureşe nin oğlu Ur-Baba dan Amarka nın oğlu Aşaga satın aldı. Amarka nın oğlu Urmeş (ve) Ur-Baba nın oğlu Urgar (buna) şahittirler. (Köleyi satın alan) Ur-Baba şahitleri reddetti. (Köleyi satan) Aşaga yemin etti. Köle Ur-Baba dan (alınıp) Aşaga ya verildi. (Bu davada) haberci Urabba maşkim idi. Lu-Şara (ve) Ur-Satarana hâkimdiler. (Tarih: ) Simanum şehrinin tahrip edildiği yılı takip eden yıl. İlgili bütün belgeler, Sumer toplumunda dulların, yetimlerin, yoksulların, baskı ve haksızlığa uğrayanların korunup, gözetildiğini; kralların ülkede adaleti sağlamanın kendilerine tanrılar tarafından verilmiş ilâhî bir görev olduğu bilinci içerisinde hareket ettiklerini ortaya koymaktadır. 12 Adam Falkenstein; Die Neusumerische Gerichtsurkunden II, München, 1956, s

25 f) Sumerler in Din Anlayışları Tapınak: Erhanedan çağından önceki yaklaşık M.Ö yıllarına tarihlenen Cemdet-Nasr çağında tapınakların bir platform üzerine yapıldıkları görülmektedir. Uruk şehrindeki bir tapınak 12 m. kadar yükseltilmiş bir teras üzerine yapılmıştır. Tapınağa taştan bir merdivenle çıkılmaktadır. İnsanlar çok eski zamanlardan beri, gökyüzünde oturduklarını tasavvur ettikleri tanrılarına ulaşmayı veya tanrıların insanlara inmesini sağlayacak bir yol aramışlar ve bu amaçla ziggurat denilen basamaklı kuleler inşa etmişlerdir. İlk şehirler anlaşıldığına göre tapınakların etrafında kurulmuştur. Ekonomik hayatın ağırlık noktasını tapınaklar teşkil ediyordu. Tapınaklar aynı zamanda geniş arazileri ve büyük sürüleri olan, içinde yüzlerce kişinin çalıştığı işletmelerdi. Uruk ta Gök tanrısı An ve kızı İnanna ya tapılan bir tapınak (Eanna) bulunmuştur. Tapınak alanında çömlekçiler, taş işçileri, maden ustaları için ayrı ayrı işlikler ortaya çıkarılmıştır. Tapınak ekonomisinin yöneticisi, mühürlerde diğer insanlardan daha büyük gösterilmiş bir kimse idi. Buna en bey denildiği düşünülmektedir. O yerin yöneticisi de olan bu kişi, görülmeyen tanrının yeryüzündeki temsilcisi idi. Her şehirde böyle bir politik varlık olup olmadığını bilemiyoruz. Tanrılar: Sumerce de tanrı karşılığında kullanılan kelime dingir dir. Başlangıçta tanrıların bir takım sembollerle ifade edildiğini biliyoruz. Uruk vazosu diye bilinen eserde yer alan tasvirler arasında bulunan bir saz demetinin aşk ve savaş tanrıçası İnanna yı temsil ettiği kabul edilmiştir. Erhanedan çağına gelindiğinde tanrıların insan şeklinde tasvir edilmeye (antropomorfizm) başlandığını görüyoruz. Bu çağda Sumer panteonunun (tanrılar âlemi) tamamıyla oluştuğu anlaşılmaktadır. M.Ö. 3. bin yılın ikinci yarısı içine tarihlenen yazılı belgelerde bazı tanrılara eski tanrılar denildiği ve bunların hepsinin kadın olduğu anlaşılmaktadır. Bu tanrıçalara daha sonra bir eş de katılmıştır. Kadın tanrıların önem kazanması şöyle açıklanmaktadır: Bu toplumlarda 18

26 ekonominin temeli tahıl ve hayvan yetiştirmeye dayanmaktadır. Meselâ, tanrıça Nisaba tahıl, Turdur koyun anlamındadır. Bunlar insanlar arasında üremeyi, yâni toplumun devamını sağlayan varlıklar olarak görülmüştür. Bunun için ilk toplumların kadın etrafında kümelendikleri ve ilk yerleşmelerde anaerkil aile tipi bulunduğu anlaşılmaktadır. Sumerler in dini politeizm (çok tanrıcılık) esasına dayanır. Taptıkları tanrıları fonksiyonları ve temsil ettikleri yerler çerçevesinde bir sıraya koymuşlardır. Büyük Sumer şehirlerinin tanrıları dünyayı aralarında paylaşmışlardır. Bunlar gök ve aynı zamanda baş tanrı olan An, daha sonraki zamanda An ın yerine, baş tanrılık mertebesine ulaşmış olan yeryüzü tanrısı Enlil ve okyanuslar tanrısı Enki dir. Güneş tanrısı Utu, ay tanrısı Nanna ve fırtına tanrısı İşkur diğer büyük tanrılardı. Aşk ve savaş tanrıçası İnanna ve ana tanrıça Ninhursag en önde gelen tanrıçalardı. Sumer tanrıları Sumerliler e göre, yer yüzündeki bütün canlıların mukadderatını tayin ederlerdi. Buna tanrıların talih tayin etmesi deniliyor. Bu Sumerce nam-tar talih kesme sözüyle ifade edilmiştir. Her varlık doğduğu zaman onun mukadderatı tespit edilmiştir. Her sene yıl başı bayramında tanrı Enlil o yılın talihini tayin ederdi. Tanrıların canlılar üzerindeki diğer tesiri me dir (ilahi nizam). (Akadça parsu; islamiyette farz) me kudreti insanlara tanrının istediği şeyleri yaptırıyordu. Bir Sumerli tanrısı huzurunda bu ruh hali içinde dururdu. Sumer tanrıları insanlara ve diğer yaratıklara doğrudan müdahale etmezler, bir takım kavramlarla onları harekete geçirirlerdi. Sumerler, kalbî yalvarıştan çok hoşlandıklarını düşündükleri tanrılarına adaklar sunarak, onlardan mutlu ve uzun bir hayat dilerlerdi. Sumerler in din anlayışı ve yarattıkları panteon sistemi sonraki Mezopotamya ve Anadolu kavimleri arasında da geniş ölçüde yayılmış ve kabul görmüştür. g) Sumer Sanatı Sumerler in oturduğu coğrafyanın başta taş ve kereste olmak üzere, hammadde kaynakları bakımından fakir olması yüzünden, mimarî alanında parlak bir gelişme olmamıştır. Taşın yokluğu onları kerpiç ve daha erken zamanlardan itibaren yapmasını öğrendikleri 19

27 tuğla kullanmaya yöneltmiştir. Güney Mezopotamya da abidevî eser sayısının azlığı doğrudan taş ocaklarının olmaması ile bağlantılıdır. Ele geçen kabartma ve heykeller Sumer li heykeltıraşların taşı işlemedeki ve seramiğe tasvirler oymaktaki ustalıklarını göstermektedir. Bu eserlerden Sumerler in görünüşü ve giysileri hakkında da bilgi ediniyoruz. Ur şehrinde kazılar yapmış olan L. Wooley, Ur devrine (M.Ö. ± ) ait mezarlar ortaya çıkardı. Ur kral mezarları olarak anılan bu mezarlardan pek çok değerli eser ele geçmiştir. Mezarlar taştan ve galeriler halinde yapılmıştır. Üzerleri kubbelidir. Anlaşılan kral veya kraliçe öldükleri zaman maiyeti ile birlikte gömülmüştür. Mezarlardaki eşyalar ve toplu gömü ölümden sonra hayatın devam ettiği inancı ile ilgilidir. Fotoğraf 6: Uruk Vazosu 20

28 Fotoğraf 7: Ur Kral Standardı Mezarlarda ele geçen eserler bize Sumer uygarlığının bu erken dönemlerdeki ileri seviyesini göstermektedir. Eserlerin altın, gümüş, elektron ve lapislazuliden yapılmış olması onların değerini daha da arttırmaktadır. Bulunan eserler içerisinde en dikkati çeken Ur kral standardı diye bilinen eserdir. Mozaikten yapılmış eserin iki yüzünde de üçer sıra halinde kabartmalı tasvirler bulunmaktadır. Tasvirlerde düşmanın ezilmesi ve zafer sonrası yapılan kutlamalar anlatılmaktadır. Mezarlarda harp veya liri hatırlatan müzik aletleri de bulunmuştur. Davul, tef ve flüt bilinen diğer müzik aletleri idi. Müziğin Sumerler in yaşamında önemli bir yeri olduğu bilinmektedir. Müzisyenler tapınaklarda ve saraylarda önemli kimselerdi. Mühürcülük Sumer sanatının önemli bir dalı idi. Mezarlarda zengin bir mühür koleksiyonu da ele geçmiştir. Bunlar silindir mühürlerdir. Mühürler zaman içerisinde resmî belgelerde bir çeşit imza olarak kullanılmıştır. Mühürler üzerinde vahşi hayvanların mücadelesi, Gilgameş, hayat ağacı, ziyafet sahneleri ve bir tanrıya bir duacının başka bir tanrı tarafından takdim edilmesi başlıca sahnelerdir. 21

29 h) Sumer Mitolojisi Sumerli şairler ve düşünürler Eski Önasya nın en zengin mitolojisini yaratmışlardır. Sumer mitolojik metinleri çoğunlukla dünyanın yaratılması ve düzenlenmesi ile tanrıların birbirleriyle olan ilişkileri hakkındadır. Sumerler den sonra Mezopotamya nın konuşulan dili haline gelen Akadça nın lehçeleri Asurca ve Babilce ile yazılmış edebî metinlerin kaynağının büyük ölçüde Sumer mitolojileri olduğu ve Sumerler in mitolojik metinlerindeki kavram ve motiflerin bütün Eski Önasya ya yayıldığı ve işlendiği çok açıktır. Mitolojik metinlerden bazı örnekler: 13 Enlil ile Ninlil: Sumer panteonunun baş tanrısı Enlil in karısı Ninlil i gebe bırakarak, Ay tanrısı Nanna nın yaratılışı anlatılmaktadır. Nanna nın Nippur a yolculuğu: Ur şehrinin koruyucu tanrısı ay tanrısı Nanna nın armağanlarla dolu bir gemiyle, yeryüzünün beyi ve Nippur şehrinin koruyucu tanrısı Enlil e, tapınağını kutsaması için yaptığı yolculuğun hikâyesidir. Emeş ile Enten: Baş tanrı Enlil ülkeye bolluk ve bereket getirmek için Emeş ile kardeşi Enten i yaratır ve ikisine de bazı görevler verir. Daha sonra iki kardeş arasında çıkan anlaşmazlığı araya giren Enlil önler ve çiftçi tanrı olarak Enten i seçer. Kazmanın yaradılışı: Sumerler in dünyanın yaratılışı ve düzenlenmesiyle ilgili düşünceleri hakkında önemli bir metindir. Tanrı Enlil kazmayı yaratır ve talihini belirler. Metinde kazmanın yaptığı işler şairane ifadelerle anlatılmaktadır. Sığır ve Tahıl: Sığır tanrısı Lahur ile kız kardeşi tahıl tanrıçası Aşnan ın gökyüzünden yeryüzüne inişleri ve insanlara bağışladıkları nimetler anlatılmaktadır. 13 Samuel Noah Kramer; Sumerian Mythology, Philedelphia,

30 Enki ve Ninhursag: Sumerler in dört yaratıcı tanrısından birisi olan Sular tanrısı Enki nin hastalığın ve ölümün bilinmediği Dilmun da (Bahreyn) yaptıklarının öyküsüdür. Sumerler in cennet olarak niteledikleri Dilmun da tatlı su yoktur. Dilmun tanrıçası Ninsikil tatlı su için Enki ye yalvarır. Enki Güneş tanrısı Utu ya Dilmun a tatlı su getirmesini emreder. Dilmun bol tatlı suya kavuşur. Şimdi yemyeşil bir bahçe haline gelen Dilmun da Enki önce ana tanrıça Ninhursag ı ve daha sonra diğer bazı tanrıçaları gebe bırakır. Bu arada filizlenen sekiz bitkiyi Enki nin yemesi üzerine Ninhursag onu lanetler ve ortadan kaybolur. Bunun sonucunda Enki nin sağlığı bozulur ve organlarından sekizi hastalanır. Enki nin ölmek üzere olduğunu gören büyük tanrılar yas tutarlar. O ara ortaya çıkan bir tilki Enlil e, ödüllendirilirse Ninhursag ı geri getireceğini söyler. Tilki Ninhursag ı geri getirmeyi başarır. Ninhursag Enki nin ağrıyan her organı için bir tanrı doğurur ve sonunda Enki hayata geri döner. Enki ve Sumer: Bilgeliğin de tanrısı olan Enki nin yeryüzünü düzenlemesi ve Sumer in kaderini belirlemesi hakkındadır. Enki nin Nippur a yolculuğu: Sular tanrısı Enki nin Sumer ülkesinin en eski şehri Eridu da kendi deniz evi ni inşa ettikten sonra, tapınağını kutsaması için gemiyle Enlil in Nippur daki tapınağına yaptığı yolculuk anlatılmaktadır. İnanna ve Enki: Uygarlık tarihi için önemli bir metindir. Göğün kraliçesi ve Uruk şehrinin koruyucu tanrıçası İnanna, Uruk u Sumer ülkesinin merkezi haline getirmek ve böylece kendisini yüceltmek ister. Bunun için bilgeliğin beyi Enki nin kült yeri olan Eridu ya gitmeye karar verir. Çünkü Enki uygarlığın bütün temel yasalarını elinde tutmaktadır. Eridu ya gelen İnanna ile Enki ziyafet sofrasına otururlar. İçtiği içki ile sarhoş olan Enki, Sumer uygarlığının temelini oluşturan yüzden fazla temel yasayı İnanna ya verir. İnanna aldıklarını gök kayığı na yükleyerek Uruk a gitmek üzere yola çıkar. Ayılan Enki kutsal yasaların yerinde olmadığını görünce, habercisi İsimud a sorar ve 23

31 olanları öğrenir. Büyük bir pişmanlık duyan Enki, gök kayığı nın Uruk a ulaşmasını engellemeleri için habercisi İsimud u bir grup deniz canavarı ile İnanna nın peşinden gönderir. Haberci İnanna ya ulaşır ve Enki nin emirlerini iletir. İnanna sözünden dönen Enki yi şiddetle kınar ve habercisi Ninşubur dan gök kayığı nı ve kendisine armağan edilmiş yasaları kurtarmasını ister. Ninşubur emri yerine getirir. Fakat Enki habercisini ve deniz canavarlarını gök kayığı nı yakalamaları için Eridu ile Uruk arasındaki yedi mola yerine gönderir. Fakat her defasında Ninşubur İnanna nın imdadına yetişir ve İnanna ile kayığı Uruk a ulaşır. Düzenlenen şenliklerle yasalar boşaltılır. Metin Enki nin İnanna ya karşı yaptığı bir konuşma ile sona ermektedir. (Metnin sonu hasarlı olduğu için sonuçta ne olduğu bilinmemektedir.) İnsanın yaratılışı: Metin insanın yaratılışının hikâyesidir. İnsanın yaratılışı ile ilgili bilgiler yedi tabletten oluşan Babil Yaratılış Destanı (Enuma Eliş) ve Tevrat da da bulunmaktadır. Yaratılış Destanında insanın öldürülen bir tanrının kanından yaratıldığı, Tevrat ta ise kilden biçimlendirildiği bilgisi bulunmaktadır. Babil ve İbrani yorumundan bin yıl kadar önceye tarihlenen bu metinde, Tevrat ta kaydedildiği gibi, insanın kilden yaratıldığını okuyoruz. Tanrılar çektikleri sıkıntılardan yakınarak, kendilerine hizmet edecek yaratıklar yaratılmasını isterler. Sumerler in su ve bilgelik tanrısı Enki, annesi Nammu nun ey oğul bilgeliğini göster ve tanrılara hizmetkârlar yarat ikazı üzerine, Nammu ve diğer tanrıçaların da yardımıyla denizin dibindeki kilden insan yaratılır. Daha sonra tanrıça Ninmah da (Ninhursag ın diğer adı) denizin dibinden aldığı kille altı değişik türde insan yaratır. Bunlar normal olmayan, vücut ve zekâca geri olan yaratıklardır. Enki bunların kaderlerini tâyin eder ve kendisi de bir insan yaratmaya karar verir. Fakat ortaya çıkan yaratık da normal değildir. Tufan: Akadça yazılmış 12 tabletten oluşan Gilgameş Destanının 11. tabletinde Tufan öyküsünün anlatıldığı anlaşıldıktan sonra, Tevrat taki Tufan hikâyesinin orijinal olmadığı ortaya çıkmıştır. Sumerce Tufan öyküsünün işlendiği metinde, insan ve hayvanların yaratılışı ve Tufan öncesinde var olan beş şehrin (Eridu, Badtibira, Larak, Sippar ve Şuruppak) kuruluşu anlatılır. (Kırık bir 24

32 kısımdan sonra) insanların yok edilmesi için Tufan çıkmasına karar verilir. Bazı tanrılar bundan pişmanlık duyarlar. Bunların başında, bilgeliğin de tanrısı olduğu için Sular tanrısı Enki vardır. Enki Akadça Utnapiştim (Gilgameş destanı XI. Tablet) ve Tevrat taki Nuh un Sumerce karşılığı olan kral Ziusudra ya tanrıların kararını bildirir ve bir gemi yapıp kendisini kurtarmasını ister. (Metinde geminin yapılması ile ilgili büyük bir kısım eksiktir.) Tufan bütün yeryüzünü kaplar ve yedi gün yedi gece boyunca sürer. Bu sürenin sonunda güneş tanrısı Utu ortaya çıkarak yeryüzünü aydınlatır. Ziusudra Utu ya öküzler ve koyunlar kurban eder. Sonunda, tanrı An ve Enlil Ziusudra ya ebedî hayatı verirler ve onu güneşin doğduğu yer olan cennet Dilmun a götürürler. İnanna nın Yeraltı Dünyasına İnişi: Aşk ve Savaş tanrıçası İnanna sevgilisi Çoban tanrı Dumuzi yi kurtarmak için yeraltı ülkesine gitmeye karar verir. Bütün kutsal yasalarını toplar, tanrıçalara has giysilerini giyer ve yeraltına inmeye hazırlanır. Yeraltı dünyasının tanrıçası Ereşkigal İnanna nın ablasıdır. Ablasının kendisini öldüreceğinden korkan İnanna habercisi Ninşubur a üç gün içinde dönmezse, Nippur şehrine gidip kendisini Ereşkigal den kurtarması için tanrı Enlil e yalvarmasını söyler. Enlil reddederse Ur a gidip Ay tanrısı Nanna ya yalvaracak, Nanna da reddederse Eridu ya gidecek ve bilgeliğin tanrısı Enki ye yalvaracaktır. Hayat yiyeceğini ve hayat içeceğini bilen Enki onu hayata döndürecektir. Sonunda İnanna yer altına iner. Ereşkigal in lacivert taşından yapılmış tapınağına gelir. Tapınağın kapıcısı ona kim olduğunu ve neden geldiğini sorar. İnanna nın cevabı üzerine, Ereşkigal in emri ile onu yer altının yedi kapısından geçirir. Geçtiği her kapıda giysi ve takılarından birisi alınır. Sonuncu kapıda çırılçıplak kalır. Ereşkigal ve yer altının korkunç yargıçları olan yedi Anunnaki nin huzurunda diz çöktürülür. Bunların ölüm bakışları ile İnanna bir cesede döner ve bir direğe asılır. Üç gün üç gece geçip dördüncü gün hanımının geri dönmemesi üzerine Ninşubur İnana nın verdiği emirlere göre tanrıları dolaşmaya başlar. Enlil ve Nanna yardım etmeyi reddederler. Beklendiği gibi Enki onu hayata döndürmeyi kabul eder ve bir plan yapar. İki cinsiyetsiz varlık yaratır. Onlara hayat yiyeceği ve içeceği verip, yer altına gitmelerini ve bunları İnanna nın cesedine altmış defa 25

33 dökmelerini söyler. Yer altına inen yaratıklar emri yerine getirirler ve İnanna canlanır. Fakat yer altından ayrılırken ölülerin gölgeleri ve bazı korkunç yaratıklar peşine takılırlar. Bu yaratıklar peşinde olarak Sumer ülkesini dolaşır. (Metnin sonu kırık olduğu için öykünün sonunu bilmiyoruz.) ı) Sumerler in İnsanlığa Bıraktığı Kültür Mirası Sumerler, meydana getirdikleri maddî ve özellikle manevî alandaki kültür eserleriyle Eski Önasya tarihinde derin izler bırakmışlardır. Daha Eski Sumer devrinden başlayarak, Sumerler e ait bilgi ve keşiflerin, önce iç içe yaşadıkları Sami Akadlılar ve onların aracılığı ile Mezopotamya ve Anadolu kavimleri arasında yayıldığını görüyoruz. Her şeyden önce, icat ettikleri çivi yazısını sadece Mezopotamya kavimleri değil, M.Ö lerden itibaren Anadolu kavimleri tarafından da alınıp kullanılmıştır. Ayrıca hece ve harf arası bir yazı olan Ras-Şamra (Ugarit) tipi yazı, çivi yazısı örnek alınarak yaratılmıştır. Halbuki parlak bir kültür ve uygarlığın yaratıldığı Mısır da kullanılmış olan hiyeroglif yazısı Mısır dışında yazılmamıştır. İcat ettikleri çömlekçi çarkı, araba ve çeşitli tipte tekneler Sumerler in teknoloji alanındaki büyük başarılarına örnektir. Madenlerin işlenmesinde Sumerli maden işçileri büyük bir ustalığa erişmişlerdi. Madenleri karıştırıp alaşım yapmasını biliyorlardı. Sumerli mimarlar yaptıkları inşaatlarda kubbe, tonoz ve kemerden yararlanmışlardır. Bunlar Babilliler vasıtasıyla Yunan ve Roma ya geçmiştir. Bazı araştırmacılar, 14 İslamiyetin sembolü olan minarelerin Sumer-Babil din ve tapınak anlayışının bir ürünü olan zigguratlar dan ilham alınarak yapıldığı görüşündedirler. Fırat ve Dicle Güney Mezopotamya da durgun ve geniş aktığı için, bundan yararlanan Sumerler çok erken zamanlardan itibaren açtıkları kanallarla tarlaları sulayabiliyorlardı. Kanallar ulaşım için de 14 Emin Bilgiç; Atatürk, Fakültemiz ve Kürsümüz, Sumerliler in Tarih, Kültür ve Medeniyetleri, DTCF Atatürk ün 100. Doğum Yılına Armağan Dergisi, Ankara, 1982, s

34 kullanılıyordu. Taşkınlar sebebiyle bataklık haline gelmiş arazi bir çeşit drenaj sistemiyle kurutuluyordu. Sumerler den sonra meydana getirilen yasaların (Lipit-İştar, Eşnunna, Hammurabi, Asur, Hitit) köklerinin Sumer deki örneklere dayandığından şüphe edilmemektedir. Sumerler in insanlığa bıraktığı en büyük miras matematik alanında olmuştur. Onların geliştirdiği ağırlık sistemi olan altmışlık hesaplama sistemi diğer ülkelerde de kullanılmıştır. Meselâ, yarım kilo karşılığında kullanılan mina Sumerce den Akadça ya; oradan da Eski Yunanca ve Latince ye geçmiştir. Bu konuda en çarpıcı örnek, zaman ölçüsü saatte altmışlık sistemin kullanılmasıdır. Sumer yazılı kaynakları Eski Önasya nın bütün kavimlerini etkilemiştir. Bu etki özellikle Akadça yazılmış edebî metinler vasıtasıyla gerçekleşmiştir. Bu metinlerde işlenen konuların çoğunun kökeni Sumerce kaynaklarda bulunuyordu. Akadça M.Ö. 2. bin yılda Önasya da ortak dil haline geldiği için, Filistin deki yazarların bu metinlerden haberdar olmaması düşünülemez. Nitekim Tevrat taki pek çok olay ve motif Sumer mitolojisi ile paralellik göstermektedir. Buradan hareket eden S. N. Kramer Tevrat üzerindeki Sumer etkisini araştırmış, Tevrat taki dünyanın ve insanın yaratılışı, cennet, tufan, Habil-Kabil ve Eyüp motifleri, ölüm ve ölüler dünyası, Babil kulesi gibi bahislerin Sumer mitolojik metinlerindeki izlerini sürmüş ve bu konuda dikkate değer paralellikler tespit etmiştir. 15. İlginç olan, Tevrat ta pek çok yer adı geçtiği halde, Sumer ve Sumerler den hiç söz edilmemesidir. Tekvin (yaratılış) bahsinde iki yerde geçen Şinar sözünün Sumer le bağlantılı olabileceği ileri sürülmüştür Samuel Noah Kramer; The Sumerians Their History, Culture and Character, Chicago, 1963, s a.g.e.; s

35 Fotoğraf 8: Eski Mezopotamya Haritası 28

36 II. GUTLAR a) Kut, Gut ve Gutium Kut veya Gut adı ile bilinen bu kavim çivi yazılı metinlerde Gutium olarak da geçmektedir. Bir sıfat elemanı olan ium, bir kimsenin nereli veya hangi kökenden olduğunu gösteren Akadça nispet ekidir. Anadolu daki ilk yazılı belgeler olan Kültepe tabletlerinde bu eki almış pek çok yer adı geçer. b) Gutlar ın Ana Vatanları ve Göçtükleri Coğrafya Gutlar Kutû veya Gutû adı ile Geç Asur devrine kadar Mezopotamya nın doğusundaki Zagros dağlarının yer aldığı, Basra körfezine doğru uzanan bölgede oturmuşlardır. Hitit çivi yazısını çözen B. Hrozny Gutlar ın Lullubi ve Kasitler le akraba olduklarını belirtmekte ve anavatanlarının Batı Türkistan da Hazar denizinin güneydoğusu ile Ceyhun (Oxus) ırmağı arasındaki bölge olduğunu ve M.Ö lerde Zagros bölgesine göçtüklerini iddia etmektedir. Sumerolog K. Balkan, Gutça ile Eski Türkçe arasında tespit edilen yakınlığa işaret ederek, Hrozny nin ileri sürdüğü görüşe katıldığını yazmaktadır. 17 Gutlar dan ilk söz edilen, M.Ö lerden önceye tarihlenen bazı metinlerde Subartu (kuzeyde) ile Elam (güneyde) arasında oturduklarına işaret edilmektedir. C. J. Gadd Gutlar ın oturdukları yeri harita üzerinde göstermenin zor olduğunu, çünkü yaşadıkları bölgede onlara ait bir anıt ele geçmediğini belirtmektedir. O oturdukları yeri Aşağı Zap ırmağının güneyindeki dağlar ve Süleymaniye nin kuzeyinde Babilli Nuh un tufandan sonra gemisinin oturduğu Nisir dağının kuzeyi olarak tarif etmektedir. 18 c) Gutlar Hakkındaki Tarihî Bilgiler Mezopotamya da tarihteki ilk imparatorluğu kuran Sami Akadlar zamanında (M.Ö. ± ), Akad ın büyük krallarından Naramsin den sonra, devletin zayıflamasından yararlanan Gutlar ın Akad şehirlerine akınlar yaptıkları bilinmektedir. Son Akad krallarından bütün kralların kralı anlamında bir isim taşıyan Şarkalişarri dördüncü 17 Kemal Balkan; Eski Önasya da Kut (veya Gut) Halkının Dili İle Eski Türkçe Arasındaki Benzerlik, Erdem 6/16, Ankara, 1990, s Cyril John Gadd; The Dinasty of Agade and the Gutian Invasion, (CAH I/XIX), Cambridge, 1966, s

37 Gut kralı Şarlak ı yenmiştir. Anlaşılan ilk Gut kralları ile, Şarkalişarri ve sonraki Akad kralları çağdaş olarak hüküm sürmüşlerdir. Sonunda, iç karışıklıklar ve başta Gutlar olmak üzere, diğer komşu kavimlerin (Elam, Hurri, Lullubi) baskıları sonucu Akad devleti çökmüş, Sumer ve Akad ülkelerinin hâkimiyeti Gutlar ın eline geçmiştir. Yazılı kaynaklarda Gutlar ın Akad devletinin başkenti Agade yi ve diğer şehirleri yakıp yıktıkları hakkında herhangi bir bilgi yoktur. Fakat Eski Babil devrinde (M. Ö ) yazılmış olan Sumerce iki metinde Gutlar dan tanrıların düşmanı, Sumer in krallığını dağlara alıp götüren ve Sumer i kötülüklerle dolduran dağların zehirli yılanı olarak söz edilmektedir. 19 Sumer kral listelerinden birisinde 11 kralın toplam 181 yıl hüküm sürdüğü Akad hanedanı ile Sumer III. Ur hanedanı arasına, Gut hanedanı atlanarak, beş kralının ismini tanımadığımız IV. Uruk hanedanı konulmuştur. 20 Gut hanedanından 21 kralın toplam 91 yıl hüküm sürdüğü belirtilmiş olan bu listede, Gut hanedanından sonra bir Uruk hanedanı gelmektedir. 21 Listedeki Akad hanedanından sonra Uruk, sonra Gut ve sonra yine Uruk hanedanı şeklindeki sıralama bir sistem zorlamasından ileri gelmektedir. Yâni zamanın tarihçisi aynı zamanda meydana gelen olayları ve çağdaş hanedanları alt alta göstermiştir. Sumer ve Akad ülkelerindeki Gut hâkimiyetinin ne kadar sürdüğü kesin değildir yıl kadar sürdüğü zannedilen Gutlar ın hâkimiyetine, Sumer kral listesinde sadece 40 gün tahtta kaldığı bildirilen Tirigan ı yenerek tutsak eden Uruk kralı Utuhegal son vermiştir. Utuhegal in zaferine rağmen, Gutlar ın Mezopotamya dan tamamen çekilmedikleri anlaşılmaktadır. Çünkü sonraları III. Ur devrinden bazı metinlerde, Gutlar ın Orta Fırat bölgesinde politik bir güç olarak varlıklarını sürdürdükleri hakkında bilgiler bulunmaktadır. Keza Gutça bazı şahıs adlarına rastlanılması da bu konuda diğer bir delil olarak değerlendirilmiştir a.g.e.; s Thorkild Jacobsen; The Sumerian King List (AS, No. 11), Chicago-Illinois, 1939, s a.g.e.; s Kemal Balkan; Eski Önasya da Kut (veya Gut) Halkının Dili İle Eski Türkçe Arasındaki Benzerlik, Erdem 6/16, Ankara, 1990, s

38 d) Gut Dili Gut dili hakkında ilk defa görüş açıklayan bilim adamı B. Landsberger dir. Landsberger 1937 yılında İstanbul da toplanan Uluslararası II. Türk Tarih Kongresine sunduğu Önasya Kadim Tarihinin Esas Meseleleri başlıklı bildirisinde Gut dili ve bu dilin Eski Türkçe ile benzerliği üzerinde de durmuştur. Landsberger bildirisinde bu konuda şöyle demektedir: Bu Gutium yahut Kutium milletinin adının Akadça nispet eki olan kısmını çizecek olursak, Kut kalır. Eğer çok mühim olan alâmetler bizi aldatmıyorsa, tarihimizde Türkler le en yakın bir surette münasebettar olan, hatta belki de ayniyet gösteren kabîle budur. Elimizde Gutça yazılmış orijinal metin yoktur. Daha sonraki devirlerde yazılmış Sumer kral listelerinde geçen Gut krallarının isimleri bu dile ait tek malzemedir. (Bu isimler arasında Habil-kēn, Puzur-Sin gibi Akadça olanlar da bulunmaktadır.) Landsberger Gut krallarından Yarlagan ın, Orhun kitabelerindeki şahıs adı olan Yargan ı; son Gut kralının ismi Tirigan ın ise yardım eden anlamındaki Uygurca tiriga kelimesini hatırlattığını yazmıştır. Ona göre Şarlak veya Çarlak birçok Türk lehçesinde bir kuş veya memeli bir hayvan adıdır. 23 Altıncı Gut kralı Elulumeş adını taşımaktadır. Landsberger bu sözü El-ulimiş elemanlarına ayırarak, memleketi büyütmüş, büyüten anlamına geldiğini söylemektedir. 24 K. Balkan, Eski Önasya da Kut (veya Gut) Halkının Dili İle Eski Türkçe Arasındaki Benzerlik adlı uzun makalesinde, Gutça da kelime yapısı, kök yapısı, ekler ve bu dile mahsus sesler hakkında ayrıntılı bilgi vermektedir. Balkan bu çalışmasında Landsberger in değindiği konuları çeşitli örneklerle belgelendirmiştir Benno Landsberger; Ön Asya Kadim Tarihinin Esas Meseleleri, II. Türk Tarih Kongresi, İstanbul, 1937, s a.g.e.; s Kemal Balkan; Eski Önasya da Kut (veya Gut) Halkının Dili İle Eski Türkçe Arasındaki Benzerlik, Erdem 6/16, Ankara, 1990, s

39 32

40 III. HATTİLER Hattiler Anadolu nun bilinen en eski halkıdır. Arkeolojik buluntular M.Ö. 3. binde Anadolu da parlak uygarlıkların varlığını ortaya koymuştur. Çeşitli merkezlerde yapılan kazılarda ortaya çıkarılan buluntular ve özellikle Alacahöyük kral mezarlarında ele geçen altın, gümüş, elektron ve bronzdan yapılan sanat değeri çok yüksek eserler bunun açık delilleridir. Bu uygarlıkları yaratan insanların Hattiler oldukları anlaşılmıştır. Fotoğraf 9: Alacahöyük te bulunmuş bronz güneş İlk defa Akad devleti zamanından (M. Ö ) kalmış çivi yazılı belgelerde Anadolu dan Hatti ülkesi olarak bahsedilmiştir. M. Ö. 7. yüzyıl ortalarına kadar Mezopotamya kaynaklarında Anadolu için Hatti ülkesi deyimi kullanıla gelmiştir. Daha sonra Hititlerin de kullandıkları Mezopotamya çivi yazısı sistemi Anadolu ya Asur Ticaret Kolonileri devrinde (M.Ö ) girmiştir. Kültepe-Kaniş te Anadolu nun bu ilk tarihî dönemine ait Eski Asurca yazılmış binlerce tablet bulunmuştur. Bunların çok büyük bir kısmı Anadolu ya ticaret yapmak için gelmiş Asurlu tüccarların ticaretleriyle ilgili konuları içerse de, aralarında ülkemizin en eski 33

41 tarihine ışık tutan son derece önemli belgeler de bulunmaktadır. Bunlardan açıkça anlaşıldığı üzere, o dönemde Anadolu da siyasî bir birlik yoktu. Ülke birbirleriyle şiddetle mücadele eden yerli krallar ve bunların vasalleri beyler tarafından yönetiliyordu. Kültepe tabletlerinde Hatti sözü, Hattim ve bu kökten gelen Hitit başkenti Hattuşa Hattuş olarak birçok kere geçmektedir. 26 M. Ö. 3. bin yılın sonlarında Anadolu ya gelen ilk Hint-Avrupalı kavim olan Hititler, Asur Ticaret Kolonileri devrinin nasıl olduğunu tam bilemediğimiz sebeplerle sona ermesiyle, yaklaşık M.Ö de kendi devletlerini kurmuşlardır. Hititler de hâkimiyet kurdukları ülkeyi Hatti, kendilerini Hattililer olarak tanımlamışlardır. Hattiler hakkındaki bilgilerimizin kaynağı Boğazköy-Hattuşa ve diğer önemli bir Hitit kenti olan Ortaköy-Şapinuwa da bulunmuş Hititçe çivi yazılı tabletlerdir. Bunun içindir ki Hatti dili ve kültürü farklı bir bilim dalı olmaktan çok, Hititoloji içerisinde işlenmiş ve işlenmektedir. Atatürk 1923 yılında Adana da, İskenderun ve Antakya bölgesini içine alan İskenderun Sancağı için, Kırk asırlık Türk yurdu ecnebi elinde kalamaz şeklinde bir demeç vermiştir. 27 Günümüzden 4 bin yıl önce Anadolu ya Hatti ülkesi denilmesi, keza Hatay bölgesine M. Ö. 2. ve 1. bin yıllarda Hattene veya Hatti adları verildiği dikkate alınırsa, Atatürk ün kırk asır ifadesini sözün gelişi söylemediği anlaşılmaktadır. Nitekim daha sonra, Hatti ve Hattena bağlamında tarihî bir gerekçeye dayanarak, Anadolu nun bir parçası sayılan Hatay ilimize bu adı bizzat kendisi vermiştir. a) Hatti Dili Anadolu nun yerli halkının dili olan Hattice bitişken dillerdendir. Hattice prefiks (ön ek) alan bir dildir. Yapısı itibariyle Türkçe ye benzer. Hattice ve Hatti kökenli anlamındaki hattili deki li eki, Türkçe deki yer adlarının sonlarına gelen (Ankara-lı, İzmir-li, Samsunlu, Ortaköy-lü örnekleri gibi) lı / -li / -lu / -lü ekleri ile karşılaştırılabilir. Hattiler in kendilerinden yazılı belge kalmamıştır. Kültepe- Kaniş te bulunmuş binlerce çivi yazılı tablet arasında, Anadolu nun 26 Khaled Nashef; Die Orts und Gewässernamen der altassyrischen Zeit (RGTC IV), Wiesbaden, 1991, s İsmail Habib Sevük; Atatürk İçin, İstanbul, 1939, s

42 yerli halkının aralarında düzenledikleri senetler, evlenme-boşanma belgeleri ve birbirleriyle yazıştıklarını gösteren mektuplar da bulunmaktadır. Fakat bunlar da Eski Asur dilinde yazılmıştır. Şimdiye kadar yerli halkın dilinde hiçbir belgeye rastlanmamıştır. Yâni Hattiler yazıyı (çivi yazısı) tanıdıkları halde kendi dillerinde yazmamışlardır. Hattice hakkındaki bilgilerimiz Boğazköy-Hattuşa ve Ortaköy- Şapinuwa da ele geçmiş Hattice veya Hattice-Hititçe olarak iki dilde yazılmış (bilingue) metinlerden kaynaklanmaktadır. Hint-Avrupa dil ailesine mensup Hititçe ye Hatti dilinden pek çok kelime geçmiştir. Hititler Hititçe dinî metinlerde Hatti dilinde yazılmış bölümlere yer vermişlerdir. Bazı araştırmacılar Hattice nin daha Hititler zamanında ölmüş olduğunu iddia etmektedirler. Akrabası bulunmayan bu dil de Sumerce, Hurrice ve Urartuca gibi izole bir dil olarak kalmıştır M. Ali Dinçol; Eski Anadolu Dillerine Giriş, İstanbul, 1970, s

43 36

44 IV. HURRİLER a) Ana Yurtları ve Göçtükleri Bölgeler Yazılı kaynaklarda Hurriler in geçmişleriyle ilgili hiçbir bilgi yoktur. Kendilerine ne isim verdikleri de bilinmemektedir. Ana yurtlarının Transkafkasya da olduğu ve buradan M. Ö. 3. bin yıl ortalarında güneye göçtükleri yaygın bir görüştür. 29 Zaman içerisinde Van Gölü nün güneyinden başlayarak Güneydoğu Anadolu, Kuzey Mezopotamya ve Akdeniz e doğru yayılmışlardır. b) Hurriler in Siyasî Tarihi Akad, Sumer III. Ur, Mari, Ugarit, Mısır ve Hitit kaynaklarından tanıdığımız Hurriler den Tevrat ta da Horiler olarak bahsedilmektedir. (Tekvin 14, 36). Bu durum Hurriler in Eski Önasya tarihinde önemli roller oynadıklarını göstermektedir. Fakat komşu kavimlerin kaynakları bir tarafa bırakılırsa, kendilerinden kalan belgelerde yeterli ve açık bilgi bulunmadığı için, Hurri tarihi yeterince aydınlık değildir. Hurriler in Eski Akad kralı Naramsin zamanında (M. Ö. ± ) Kuzey ve Doğu Mezopotamya da bulundukları, burada yer alan Urkiş ve Nawar da hüküm süren kralların Hurrice isim taşımalarından belgelenmiştir. Sonraki zamanlarda da, bölgedeki şehir beyliklerinin bir çoğunun başındaki beylerin Hurice isim taşıdıkları görülmektedir. 30 M. Ö. yaklaşık 2100 yıllarında, Sumerler in Hurum ülkesi olarak adlandırdıkları 31 Habur dan Zagros a kadar olan bölgede hâkimiyetlerini pekiştirmeye çalıştıkları, fakat Sumer III. Ur krallarının buna karşı koydukları Sumerce kaynaklardan bilinmektedir. Eski Babilce yazılmış Mari (Suriye de bugünkü Tel Hariri) mektuplarında geçen Hurri kökenli Turukkular ın, tamamen ses benzerliğine dayanarak Türk kökenli oldukları iddia edilmiştir Klass R. Veenhof; Geschichtc des Alten Orients bis zur Zeit Alexanders des Grossen (ATD Ergänzungsreihe 11), Göttingen, 2001, s. 98. Ahmet Ünal; Hititler Devrinde Anadolu I, İstanbul, 2002, s Ahmet Ünal; Hititler Devrinde Anadolu I, İstanbul, 2002, s Samuel Noah Kramer; The Sumerians Their History, Culture and Character, Chicago, 1963, s S. Bayram; Kaynaklara Göre Güney-Doğu Anadolu da Proto Türk İzleri, s

45 Eski Babil devletinin zayıflaması ve sonunda Hitit kralı I. Murşili tarafından yıkılması ile (M.Ö. 1595) Hurriler Kuzey Suriye de çok etkin bir hale gelmişlerdir. Burada Halep, Urşum ve Haşşum önemli Hurri merkezleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Buralardan Akdeniz sahillerine doğru yayılmışlardır. Bu bölgedeki Alalah ta (Hatay-Tel Açana) ortaya çıkarılan tabletlerde geçen şahıs isimlerinin çoğunun Hurrice olması, Hurri kökenlilerin halk arasında baskın olduklarını göstermektedir. 33 M.Ö. 16. yüzyılın ortalarında, Eski Babil devrini takip eden zamanda Kuzey Mezopotamya da, halkını Huriler in oluşturduğu Mitanni devleti kurulmuştur. Kaynaklarda Hanigalbat olarak da geçen bu devlet Hurri kökenli olmayan krallar tarafından yönetilmiştir. Mitanni nin başkenti Waşşukanni şehrinin yeri hâla tespit edilememiştir. M. Ö. 16. yüzyıl sonlarında, Hitit imparatorluğunda yaşanan iç karışıklıklar sonucu Anadolu daki Hurri etkisi artmış; Adana-Mersin bölgelerinde Kizzuwatna Hurri devleti kurulmuştur. Bu devlet nüfuzunu Anadolu içlerine kadar genişletmiştir. Öyle ki, Orta Hitit döneminde kral ve kraliçeler Hurrice adlar almışlardır. 34 O tarihlerde Mitanni-Mısır ilişkilerinin dostane olduğu anlaşılmaktadır. Mitanni krallarından Şauşatar, 2. Şuttarna ve Tuşratta kızlarından birisini gelin olarak Mısır a göndermişlerdir. Tuşratta nın firavun 3. Amenofis e gönderdiği çivi yazısıyla Hurrice yazılmış uzun bir mektup Mitanni-Mısır ilişkileri hakkında son derece önemli bilgiler içermektedir. Hitit kralı 1. Şuppiluliuma zamanında (M. Ö ) Mitanni Hitit devletinin hâkimiyeti altına girmiştir. Ancak Şuppiluliuma nın ölümünden sonra tahta çıkan oğulları zamanında Hitit boyunduruğundan kurtulabilmişlerdir. Sonraki yıllarda Mitanni batıya doğru genişleyen Asur ile mücadele içinde olmuştur. Asur kralı 1. Adadnirari nin başkent Waşukanni yi ele geçirmesi ve nihayet Hititler in ve Asurlular ın baskıları sonunda Mitanni devleti yıkılmıştır. Böylece Hurriler bölgede siyasî bir güç olmaktan çıkmıştır. 33 Klass R. Veenhof; Geschichtc des Alten Orients bis zur Zeit Alexanders des Grossen (ATD Ergänzungsreihe 11), Göttingen, 2001, s a.g.e.; s

46 c) Hurri Dili Hurri dili de bitişken (aglutinatif) dillerdendir. Bu dillerde bir kelimenin anlamı sonuna eklenen eklerle değişmektedir. Bu bakımdan yaşayan diller arasında Türkçe ile yakınlık gösterirler. Hurrice ile Urartuca arasında yapılan karşılaştırmalar bu iki dilin çok yakın akraba olduklarını ortaya koymuştur. Kafkas dilleriyle akraba olup olmadığı tartışılmaktadır. Hurrice belgeler Babil çivi yazısı ile yazılmıştır. Hurrice belgelere Tel el-amarna da (Mısır), Nuzi de (Irak), Mari de ve Ugarit de (Suriye) rastlanmıştır. Fakat belgelerin çoğunluğu Boğazköy- Hattuşa da ve Ortaköy-Şapinuwa da bulunmuştur. Bu iki merkezde ele geçmiş Hurrice-Hititçe iki dilli metinler Hurrice hakkındaki bilgilerimizi arttırmıştır. Hurrice ergatif denilen, öznenin belirli bir sufiksle belirtildiği ve fiilin pasif olarak tercüme edildiği bir dildir. Hurri dilinden Akadça ve özellikle Hititçe ye girmiş birçok kelime bulunmaktadır. Hititçe dinî metinlerde yer yer çok iyi anlaşılamayan Hurrice yazılmış bölümler yer almaktadır. Birçok edebî eser Hurrice den Hitiçe ye tercüme edilmiştir. 35 Yazılı kaynaklar Hurriler in Mezopotamya ile Hititler ve diğer komşuları arasında yazı, dil, din ve edebiyat alanında arabuluculuk yaptıklarını ortaya koymaktadır. 35 Ahmet Ünal; Hititler Devrinde Anadolu I, İstanbul, 2002., s

47 40

48 V. URARTULAR a) Urartular ın Kökeni Urartuların kökeni bağlamında dillerinin bitişken diller grubuna girmesi ve Hurriler le olan yakın akrabalıkları dışında söylenecek fazla bir şey yoktur. Nereden göç ettikleri konusu da çok açık değildir. Bazı araştırmacılar kuzeyden Kafkasya dan, bazıları ise daha doğudan bir yerden göç ettikleri konusunda görüş bildirmektedirler. 36 Geçmişte Urartular ve dilleri hakkında bazı Batılı ve özellikle Rus araştırmacılar tarafından bilimsel gerçeklerle ilgisi olmayan görüşler ileri sürülmüştür. Bunlar Urartuca yazılmış hemen hemen bütün kitabelerin Haldi kelimesiyle başlamasını dikkate alarak, Urartular a Haldiler, dillerine Haldice, Urartu ülkesine de Haldia adını vermişlerdir. Hatta Bir rahip olan F. W. König Urartuca kitabeleri yayınladığı kitabına Haldice Kitabelerin El Kitabı adını vermekten çekinmemiştir. Haldi nin Urartular ın baş tanrısının adı olduğu bilindiği halde, bu şekilde adlandırmalara girişilmesinin amacı tamamen politiktir. Şöyle ki, Haldia, Karadeniz bölgesinde Trabzon ile Batum arasında yer aldığı bilinen Bizans eyaleti Haldiya ile ilişkilendirilmek istenmiştir. Halbuki Urartular ın bu bölgede oturdukları hakkında hiçbir delil bulunamamıştır. Diğer taraftan, Urartuca nın henüz tam olarak anlaşılmadığı zamanlarda, özellikle Rus araştırmacılar tarafından Urartular ın Ermeniler in atası olduğu iddia edilmiş ve bunun sözde en sağlam kanıtı olarak Ermenice haltik sözünün Haldi ile olan benzerliği gösterilmiştir. Bu görüş kabul görürse, Urartular ın yaşadığı Doğu Anadolu nun asıl sâhiplerinin Ermeniler olduğu ortaya konulmuş olacaktı. Ancak Urartuca nın çözülüp anlaşılmasından sonra bu görüş tamamen iflas etmiştir. Çünkü Urartuca Türkçe gibi bitişken dillerden olduğu halde, Ermenice Hint-Avrupa dillerindendir. Urartu sözüne, Uruatru şeklinde, ilk defa Asur kralı 1. Salmanassar zamanında (M. Ö ) yazılmış Asurca bir kitabede rastlanmıştır. Bu kitabeden Uruatru nun bir halkı değil, fakat bir bölgeyi ifade ettiği ve bu bölgenin Van gölünün güneydoğusunda, Büyük Zap ırmağının çıktığı dağlık bölge olduğu anlaşılmaktadır. Daha sonraki yıllarda yazılmış Asurca kitabelerde Van gölünün 36 Kemal Balkan; Urartulular ın Kökeni ve Dilleri, Belleten 48/ , Ankara, 1985, s

49 güneyindeki bölgelerden Nairi ülkeleri olarak bahsedilmektedir. Asur kralı 1. Tukulti-Ninurta (M. Ö ) 43 Nairi ülkesi kralını yendiğini anlatmaktadır. Sonraki Asur krallarından 1. Tiglatpileser (M. Ö ) ise 60 Nairi ülkesi ile savaştığını söylemektedir. O tarihlerde anılan bölgede siyasî yapının bağımsız birçok beylikten oluştuğu anlaşılmaktadır. M. Ö. 11. yüzyıl Asurca kitabelerde Uruatru adı tekrar ortaya çıkmaktadır. 9. yüz yılın başlarından itibaren Uruatru Urartu olarak yazılmaktadır. Herhalde Asur baskısına karşı koymak üzere, bağımsız hareket eden beylikler Urartu nun hâkimiyeti altında birleşerek Urartu devletini oluşturmuşlardır. Bölgede siyasî birliğin sağlanmasından sonra Urartu adı hem bir ülkeyi hem de o ülkenin halkını anlatmak için kullanılmıştır. Tevrat a göre tufandan sonra Nuh un gemisinin karaya oturduğu bugünkü Ağrı dağından başkası olmayan Ararat (Tekvin, 8), Urartu sözünden bozulmuştur. (Tevrat başlangıçta konsonlarla yazılmıştır. Sonradan okumayı kolaylaştırmak için vokallendirilmiştir.) Anlaşıldığı gibi bu kavme Urartu adını Asurlular vermiştir. Kendilerine ve ülkelerine ne ad verdiklerini kesin olarak bilmiyoruz. Urartu krallarından İşpuini nin Urartuca ve Asurca olarak iki dilde yazdırdığı bir kitabede (Kelişin kitabesi), Asurca metinde Urartu kralından Nairi kralı diye bahsedilmektedir. Urartuca metinde bunun karşılığı olarak Biai ülkeleri kralı yazılmıştır. Bazı Urartuca kitabelerde de Biai veya bunun çoğulu olan Biainili kralı sözü geçmektedir. 37 Bazı Urartologlar Biainili sözünde Urartular ın yerli dilindeki adını bulmak istemektedirler. Bazıları da Van şehrinin adının bu kelimeyle ilgili olduğunu söylemektedirler. 38 b) Urartular ın Siyasî Tarihi M. Ö yılları arasında Van gölü çevresi merkez olmak üzere, doğuda Urmiye gölünden, kuzeydoğuda Çıldır gölünden, batıda Erzincan ve Malatya ya, güneyde Urfa ya kadar uzanan bölgelerde hâkimiyet sürmüş olan Urartu devletinin kuruluşu hakkında yeterli bilgi 37 B. Boris Piotrovsky; The Anciant Civilization of Urartu, (Çeviren James Hoparth), London, 1969, s Kemal Balkan; Urartulular ın Kökeni ve Dilleri, Belleten 48/ , Ankara, 1985, s

50 yoktur. Urartu nun ilk yıllarına ait bilgiler M. Ö yılları arasıda Asur tahtında oturmuş olan 3. Salmanassar ın yıllıklarından kaynaklanmaktadır. Salmanassar Nairi ülkelerine bir sefer yapmıştır. Onun anlattıklarından anlaşıldığına göre, bu ülkeler Aramu adlı bir kralın yönetimi altında birleşmişlerdir. Salmanassar yıllıklarında Urartulu Aramu nun kalesi Sugunia ya yaklaştım. Şehri kuşattım ve ele geçirdim demektedir. Saltanatının 3. yılında Doğu Anadolu ya yaptığı bir seferde de, Urartular ın belki ilk başkenti olan Arzaşkun u zaptederek tahrip etmiştir. Aramu dağlara kaçarak canını kurtarmıştır. M. Ö. 832 yılında bu bölgeye tekrar bir sefer düzenlemiştir. Salmanassar seferlere çıkamayacak kadar yaşlandığı için bu seferde Asur ordusuna Dayan-Aşşur adlı bir komutan komuta etmiştir. Bu tarihlerde Urartu nun başında, Urartu devletinin gerçek kurucusu sayılan 1. Sardur (M. Ö ) bulunmaktadır. Asur ordusunun Arzani yi (Fırat ın kollarından Murat suyu) geçtiğini haber alan Sardur harekete geçmiştir. Yapılan savaşın sonucu hakkında kaynaklarda açık bir bilgi yoktur. Fotoğraf 10: Van Kalesi (Tuşpa) 43

51 Sardur devlet merkezini Tuşpa/Turuşpa ya (Van kalesi) taşımıştır. Van kalesinin göle doğru uzanan batı tarafında Sardur Burcu veya halk arasında Madır burcu diye anılan, çok iri taş bloklardan inşa edilmiş dikdörtgen plânlı bir yapıya ait kalıntılar bulunmaktadır. Buradaki bloklar üzerinde çivi yazısıyla ve Asurca yazılmış, birbirinin aynı altı kitabe bulunmaktadır. Kitabelerde Sardur Nairi kralı ve Lutipri nin oğlu olduğunu belirtmekte ve büyük kral, kuvvetli kral, dünyanın kralı gibi unvanlar kullanmaktadır. Babası Lutipri nin ismine başka bir yerde rastlanmamaktadır. Onun kimliği hakkında hiçbir bilgimiz yoktur. Sardur dan sonra oğlu İşpuini (M.Ö ) kral olmuştur. Onun zamanında Urartu devletinin sınırları Urmiye gölünden Murat suyuna kadar uzanmıştır. İşpuini zamanından kalmış kitabeler Urartuca yazılmış en eski kaynaklardır. İşpuini bir kitabesinde 40 bin kişilik bir orduyu harekete geçirdiğini söylemektedir. Irak ta Ravanduz yakınındaki Kelişin de diktirdiği siteldeki Asurca ve Urartuca iki dilli metinde askerî başarılarını anlatmıştır. Bu kitabede oğlu Menua ile birlikte, Asur sınırındaki Musasir şehrine gittikleri ve burasını baş tanrı Haldi nin kült merkezi haline getirdikleri bilgisi de yer almaktadır. İşpuini Van kalesinin 11 km. kuzey doğusunda bulunan Aşağı Anzaf kalesini inşa ettirmiştir. Çağdaşı Asur kralı 5. Şamşi-Adad ın, o zamana kadar Asur a ait Yukarı Dicle bölgesinde Urartu ile savaştığını öğreniyoruz. İşpuini nin adı burada Uşpinu olarak geçmektedir. Menua (M.Ö ) ile Urartu devletinin yükseliş dönemi başlamıştır. Urartu artık Önasya nın en güçlü devletlerinden birisidir. Devletin sınırları batıda Asur ve Urartu kaynaklarında Melid veya Melitene olarak geçen Malatya ya kadar genişlemiştir. Palu da yazdırdığı kaya kitabesinde Malatya kralının ismi geçmektedir. Menua dan askerî, idarî ve imar faaliyetlerini açıklayan pek çok kitabe kalmıştır. Sefer yaptığı her yerde, sitel veya kaya kitabeleri olarak kitabeler yazdırmıştır. O kendisinden en fazla kitabe kalan Urartu kralıdır. Horasan da Delibaba köyü yakınında Yazılıtaş denilen yerde bulunan kitabede, dağlar arasında yaşayan kavimleri nasıl yendiğini anlatmaktadır. Urmiye gölünün doğu ucunda Taştepe de bulunmuş kitabesinde Manna ülkesine karşı kazandığı başarılardan söz etmektedir. Patnos un 10 km. kuzeydoğusundaki Aznavurtepe de bir kale inşa ettirmiştir. Burada da askerî başarılarını ve imar 44

52 faaliyetlerini anlatan kitabeler bulunmuştur. Birçok yerde yaptırdığı tapınaklardan birisi de burada açığa çıkarılmıştır. O, babasının inşa ettirdiği Aşağı Anzaf kalesinin hemen 1 km. kadar güneyinde, Yukarı Anzaf diye bilinen yerde de bir kale yaptırmıştır. Menua tarıma da önem vermiş, bahçeler ve üzüm bağları yetiştirilmesini sağlamıştır. Birçok yerde kanalar açtırmıştır. Bunların en ünlüsü, Gürpınar ilçesinin 25 km. kadar doğusundaki bir dağdaki kaynaktan Tuşpa ya su sağlayan kanaldır. Van da bugün bile kullanılan 55 km. uzunluğundaki kanal, Asur kralı 3. Adadnirari nin annesi Sammuramat (daha sonraları Yunanlı yazarlar Semiramis diye bahsetmişlerdir) tarafından yaptırıldığı şeklindeki yanlış bilgi dolayısıyla, günümüzde Şamram kanalı olarak anılmaktadır. Kanal boyunca büyük bazalt bloklar üzerine yazılmış 14 kitabe tespit edilmiştir. Bu kitabeler kanalı tahrip edeceklerle, onun adını silip kendi adını yazdıracak olanlar için beddualar içermektedir. Menua dan sonra yerine oğlu 1. Argişti (M.Ö ) kral olmuştur. Onun zamanında Urartu nun sınırları daha da genişlemiştir. Bu kral da gittiği yerlerde kitabeler yazdırmıştır. Bunlar Eski Anadolu tarihi hakkında etraflı bilgi bulunan kaynaklardır. Van kalesinin güneybatı tarafında ana kayaya oyulmuş olan bu krala ait mezar odasının girişinin üstüne ve iki yanına yazılmış uzun bir kitabe bulunmaktadır. Horhor kroniği olarak adlandırılan bu kitabe bilinen en uzun Urartu kitabesidir. Argişti bu kitabede seferlerinden, Urartu devletine katılan yerlerden ve inşa faaliyetlerinden uzun uzun bahsetmektedir. Burada yazılanlardan anlaşıldığına göre, Argişti krallığının ilk yıllarında, Asurlular ın kontrolü altındaki Akdeniz e giden ticaret yolunu ele geçirmek için batıya bir sefer düzenlemiştir. Fırat üzerindeki Til-Barsip deki Asur valisi Şamşi-ilu nun sarayında ele geçmiş bir kitabede Şamşi-ilu, Urartu ile yapılan savaştan ve Akdeniz yolunu açık tuttuğundan bahsetmektedir. 1.Argişti saltanatının 4. yılında Melitea (Malatya) ve Anadolu nun güneydoğusunda yer alan Hatti ülkelerine seferler yapmıştır. 5. yılında Urartu nun kuzey bölgelerindeki hâkimiyetini pekiştirmek için Erivan yakınındaki Arinberd diye bilinen yerde Erebuni şehrini kurmuştur. (Bugünkü Erivan ın Erebuni den geldiği dikkate alınırsa, Van ve -van ile sonlanan Tatvan, Silvan, Hilvan gibi yer adlarının da Urartuca olduğundan şüphe edilmemelidir.) Erebuni 45

53 Urartu devletinin Transkafkasya daki askerî ve idarî merkezi konumundaydı. Burada yapılan kazılarda kraliyet sarayı, duvarları resimlerle süslü bir tapınak ve depolar ortaya çıkarılmıştır. Ele geçen kitabelerde kanallar açılarak Aras nehrinden su getirildiği, sulanan arazide bağlar ve bahçeler yetiştirildiği anlatılmaktadır. Buraya bazı halklar deporte edilmiştir. Erebuni şehrinin kurulmasından altı yıl sonra Erivan ın 25 km. kadar güneybatısında, Aras nehri üzerindeki Armavir de, Argiştihinili adlı ikinci bir şehir kurmuştur. Kazılarda şehri çevreleyen sur, tapınaklar, depolar, saray ev kalıntıları açığa çıkarılmıştır. 1. Argişti yazdırdığı kitabelerde, Asurlular ın da sık sık sefer yaptıkları, ülkenin doğusundaki Mannalar a karşı seferler düzenlediğinden, önceden Asur a vergi veren ülkelerin şimdi kendisine vergi verdiklerinden bahsetmektedir. Bir yerde Asurlular ın dağına kadar vardığını söylemektedir. Urartu nun Asur aleyhine bu kadar genişlemesinin sebebi, o sırada Asur da yaşanan siyasî bunalımdır. Asur daki bu karışıklık 3-4 kralın saltanatı süresince devam edecektir. 1.Argişti ölünce yerine oğlu 2. Sardur (M.Ö ) kral olmuştur. Bu kral zamanında Urartu devletinin sınırları o zamana kadar görülmediği şekilde genişlemiştir. Van kalesinin kuzeydoğusunda, bugün halk arasında Analı Kız olarak adlandırılan iki niş içinde iki sitel bulunmaktadır. Birisi daha iyi korunmuş durumdaki sitellerde Sardur yaptıkları işleri anlatmaktadır. Çıldır gölünün güneyinde Taşköprü de bulunan kitabesinde bölgede kazandığı askerî başarılardan söz etmektedir. Fakat Sardur daha çok batıya yönelik seferlere ağırlık vermiştir. Malatya ya gelmeden Fırat üzerinde İzoğlu-Kömürhan köyleri arasında bir kaya üzerinde onun yazdırdığı bir kitabe bulunmaktadır. Kitabede kendisinden önce buralara hiçbir Urartu kralının gelmediğini söylemektedir. O tarihlerde Malatya da hüküm süren Geç Hitit kralı Hilaruwanda ayaklarına kapanarak bağlılığını bildirmiştir. Güneyde Kummuh (Gaziantep bölgesi) kralı Kuştaşpili yi yenerek, oturduğu Halpi (belki bugünkü Halfeti) şehrini zaptetmiş ve Kuştaşpili yi vergiye bağlamıştır. İsmi günümüze değişmeden gelen Karkamış şehrinde oturan Geç Hitit kralı Kamanaş tan kalan bir hiyeroglif kitabede bu kral Urartu kralı Sardur a bağlı olduğunu 46

54 bildirmektedir. Kamanaş tan kalan kitabeler Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesindedir. 2. Sardur un Akadeniz yolunu ele geçirmek ve Çukurova ya inmek çabası içinde olduğu ve bunu gerçekleştirmek için Asurlular ı Fırat boylarından atmak istediği anlaşılmaktadır. M.Ö yılları arasında Asur tahtında oturan 3. Tiglatpileser krallığının 3. yılında harekete geçerek, bölgedeki müttefikleriyle birleşmiş olan Urartu ordusunu Kiştan civarında (Halfeti nin kuzeyi) ani bir baskınla bozguna uğratmıştır. Sardur yanında az bir kuvvetle kaçarak canını kurtarmıştır. Asur kaynaklarında Sardur un gece karanlığından yararlanarak kaçtığı, Tiglatpileser in onu Fırat kıyısına kadar kovaladığı anlatılmaktadır. 3. Tiglatpileser M.Ö. 735 de Urartu seferine çıkmıştır. Asur ordusu başkent Tuşpa ya kadar ulaşmış fakat şehir ele geçirilememiştir. Asur ordusu Tuşpa çevresindeki yerleşim yerlerini yakıp yıkarak Asur a dönmüştür. 2. Sardur kitabelerinde inşâ faaliyetlerinden de söz etmektedir. Bunlar arasında yaptırdığı iki kale ön plâna çıkmaktadır. Bunlardan birisi, askerî amaçlar için kurulduğu anlaşılan, Murat suyu yakınında yer alan Varto-Kayalıdere kalesidir. Diğeri ise Van ın 24 km. güneydoğusunda Gürpınar ilçesindeki Çavuştepe dir. Kale kurulduğu arazinin yapısına uygun olarak Aşağı ve Yukarı Kale olarak iki kısımdan oluşmuştur. Burada ele geçen kitabelerden adının Sardurhinili olduğunu öğrendiğimiz Çavuştepe Urartu yerleşim yerleri içerisinde en dikkate değer olanıdır. Yapılan kazılarda ortaya çıkarılan kalıntılar Urartu mimarlığının en seçkin örneklerini teşkil etmektedir. Şehir suru özenle işlenmiş taşlardan yapılmıştır. Yukarı ve Aşağı Kalede baş tanrı Haldi nin birer tapınağı bulunmuştur. Daha iyi korunmuş durumdaki Aşağı Kaledeki tapınağın giriş kısmında parlatılmış iki bazalt blok üzerinde kitabe bulunmaktadır. (Yazılı üçüncü taş kayıptır.) Kitabede, kendisinden önce burada hiçbir şeyin yapılmadığını; kendisi kral olunca tanrı Haldi ye bir tapınak yaptırdığını; Guguna Irmağından (bugünkü Hoşap çayı) bir kanal açtırdığını; bağ ve bahçeler yetiştirdiğini anlatmaktadır. Kalenin pek çok odadan oluşan sarayı ve çevresindeki işlikler ortaya çıkarılmıştır. Sarayın büyük salonunun taş döşenmiş zemini altında ana kayaya oyulmuş üç büyük sarnıç ile, sarayın batı tarafında bulunan ve bir kanalla kalenin dışındaki fosseptik çukuruna bağlanmış tuvalet, benzerleri diğer Urartu yerleşim yerlerinde bulunmayan yapılardır. 47

55 2. Sardur zamanında tarihinin en parlak dönemini yaşamış olan Urartu da, Asur bozgunundan sonra ağır bir çöküntünün başladığı sezilmektedir. Devletin çevredeki beylikler üzerindeki nüfuzu azalmış veya hiç kalmamıştır. Kaynaklarda 2. Sardur un saltanatının son yılları ile yerine geçen oğlu 1.Rusa nın ilk yıllarına ait açık bir bilgi yoktur. 1. Rusa (M.Ö ) son derece becerikli bir kraldı. Urartu krallığının çevre ülkeler üzerinde zayıflayan otoritesini yeniden güçlendirmenin ve artan Asur tehlikesine karşı tedbirler almanın gayreti içinde olmuştur. Bu kraldan çok az sayıda kitabe kalmıştır. Bunlardan birisi Gökçe göl kıyısında bulunmuştur. Burada yendiği 23 krallığın isimlerini saymaktadır. Güneydoğudaki Musasir ülkesi Urartu ile Asur arasında önemli bir çekişme konusu idi. Ülkenin merkezi olan Musasir şehrinin kesin yeri bilinmemektedir. Bu tarihteki Musasir kralı Urzana adında birisidir. 1. Rusa İşpuini nin Kelişin de bulunan kitabesine 25 km. uzaklıktaki Topzava da Asurca-Urartuca olarak iki dilli bir kitabe diktirmiştir. Bu kitabede Rusa Musasir ülkesini koruduğunu ve Urzana yı o bölgenin hâkimi yaptığını söylemektedir. Önceki Urartu kralları gibi 1. Rusa da yeni şehirler kurdurdu. Bunlardan birisi (tanrı) Teişeba nın şehri anlamına gelen Teişebaini dir (Bugünkü Karmirbulur). Teişeba sözü Hurrice Teşub u hatırlatmaktadır. Teişeba nın da fırtına tanrısı olması, Hurriler le Urartular ın yakın akrabalığının diğer bir kanıtı sayılabilir. Ruslar tarafından kazılan Teişebaini den Urartu sanatının çok güzel eserleri açığa çıkarılmıştır. Bunlar arasında yazılı parçalar da bulunmaktadır. Rusa Van kalesine 9 km. uzaklıkta Rusahinili adlı bir şehir daha inşa ettirmiştir. Daha sonra Tuşpa yı terk ederek buraya yerleşmiştir. Burasının Toprakkale olduğu anlaşılmıştır. Van yakınlarındaki, eskiden Keşiş gölü denilen, Geniş gölden, bentler yaptırarak bir kanal açtırmış, böylece çevredeki arazi sulanarak, bağlar ve bahçeler yetiştirilmiştir. M.Ö. 8. yüzyılın son çeyreğindeki gelişmeleri M.Ö yıllarında Asur tahtında oturan 2. Sargon zamanından kalmış kaynaklardan öğreniyoruz. Sargon sınır boylarına yaptırdığı kalelerin komutanlarına Urartu da olanları izlemelerini emretmiştir. Komutanlar öğrendiklerini krala rapor etmektedirler. Sargon istihbarat işlerini 48

56 yürütmek üzere oğlu Sanherib i görevlendirmişti. Gelen haberleri Sanherib topluyor ve babasına ulaştırıyordu. Bu raporlardan bazıları ele geçmiştir. Bunlardan anlaşıldığına göre, Urartu da bir huzursuzluk vardır. 1. Rusa nın idarî bazı uygulamalarından rahatsız olan valiler isyan etmişlerdir. Fakat Rusa bu isyanı bastırmıştır. Bu tarihlerde Urmiye gölü taraflarındaki Manna ülkesi Asur un hâkimiyeti altında bulunuyordu. Burada Asur a sadık bir bey olan İranzu ya karşı bir isyan başlamıştır. Bu isyanı Urartu ile, Manna nın komşusu Zikirtu ülkesi desteklemiştir. İsyanda İranzu öldürülmüş ve bir başkası kral olmuştur. Fakat o da kısa süre sonra ortadan kaldırılmıştır. Diğer taraftan Asur a bağlı olan Anadolu nun ortasındaki Tabal ın kralı Ambaris de Rusa ile bir antlaşma yapmıştır. Fakat Sargon hemen harekete geçerek Tabal üzerine bir ordu göndermiştir. Ambaris esir edilerek Asur a götürülmüştür. Manna ya da bir sefer düzenleyerek İranzu yu öldürenleri cezalandırmış ve Manna tahtına Ullusunu adlı birisini oturtmuştur. Sargon a gelen raporlarda Urmiye gölünün doğusundan güneye doğru olan bölgede bir takım kavimlerin hareket halinde oldukları bildirilmektedir. Gölün güneybatısına düşen bölge Parsuwaş diye adlandırılmaktadır. Bu kelime Pers sözü ile ilgilidir ve Urartu kralı İşpuini zamanından beri geçmektedir. Sargon zamanından kalmış bazı kabartmalarda burada oturan halkın tasvirleri de yer almaktadır. Ayakları çizmeli, omuzları kürklü, kısa ve kıvırcık saçlı bu insanlar dört köşe bir kalkan ve mızrak taşımaktadırlar. Sargon bu kavimlerin hareketlerini sınırlardaki gözlemcilerin raporlarından izlemektedir. Urartu için de büyük tehlike teşkil eden bu halkların faaliyetlerini Rusa nın ne derece takip ettiği hakkında bilgimiz yoktur. Bu İranlı kavimler daha sonraki Medler dir. Sargon a yazılan raporlarda bunlardan Medai veya Madai diye bahsedilmektedir. M.Ö. 715 yılında daha kuzeyden de Asur a endişe verici haberler ulaşmaktadır. Kafkasya dan atlı olarak sürüler halinde güneye doğru inen yeni bir halk Urmiye gölünün çevresini tamamen ele geçirmiştir. Bu yeni halk Asur kaynaklarında Gimirrû diye geçen Kimmerler dir. Sargon a ulaştırılan bir rapora göre, Kimmerler Urartu ya karşı saldırıya geçmişlerdir. Rusa saldırıya karşı koymaya çalışmaktadır. Bir diğer raporda da, Rusa nın bir savaşta yenildiği; bazı Urartu 49

57 komutanlarının esir düştükleri ve Rusa nın dağlara çekildiği bildirilmektedir. Sargon M.Ö. 714 yılında Urartu ya karşı yaptığı büyük seferi acaba bu haberler üzerine mi, yani Urartu nun zayıf durumundan yararlanmak için mi düzenlemiştir, bunu bilemiyoruz. Sargon, 8. sefer olarak anılan bu büyük askerî hareketinde Urartu ülkesini bir baştan öbür başa geçmiştir. Bu seferin ayrıntılı olarak anlatıldığı kil tablet Asur da bulunmuştur. (Şu anda Paris- Louvre müzesinde bulunmaktadır). Sargon M.Ö. 714 yılının Temmuz ayında tanrılara dua ederek Kalah şehrinden hareket etmiştir. Bildirdiğine göre taşkın olduğu bir zamanda Yukarı ve Aşağı Zap suyunu geçerek, Manna ülkesi yönünde ilerlemiştir. Metinde Asur ordusunun geçtiği sarp bölge, yer, dağ, ve nehirlerin isimleri de tek tek sayılarak, canlı bir biçimde tasvir edilmiştir. (Eski Anadolu Tarihi Coğrafyası üzerinde araştırma yapacaklar için bu metin birinci derecede önemli bir kaynaktır.) Geçit vermez, uçurumlara dolu dağlardan askerlerinin dağ keçileri gibi aştığını övünerek anlatmaktadır. Sonunda Manna ülkesine ulaşan Sargon u, Manna kralı Ullusunu karşılayarak hediyeler sunmuş ve bağlılığını bildirmiştir. Daha sonra tekrar harekete geçen Sargon Parsuaş ülkesine inmiştir. Burada da çevredeki bütün beyler ve bu arada, kuvvetli diye andığı Med ülkesinin kralı kendisini hediyelerle karşılayarak bağlılıklarını sunmuşlardır. Onlara, Rusa yı yenerek, Urartu ülkesini yerle bir edeceği, kendilerini Urartu nun boyunduruğundan kurtaracağı ve dağılmış Mana halkını ülkelerine yerleştireceği sözünü vermiştir. Parsuaş tan ilerleyen Asur ordusu, bugünkü Taştepe olduğun sanılan Missi ye ulaşmıştır. Burada, ordusunun beslenmesi için Ullusunu nun erzak sağladığını bildirmektedir. İlerlemeye devam eden Sargon Zikirtu ülkesine ulaşmıştır. Zikirtu kralı Metatti Asur ordusuyla karşılaşmaktan korkarak başkenti Parda yı terk etmiş ve kuvvetleriyle Urartu ordusuna katılmak üzere kuzeye çekilmiştir. Sargon isimlerini saydığı 12 şehri zaptederek, yakıp yıkmıştır. Sargon daha sonra Urartu kralının konakladığı çok sarp bir bölgeye yönelmiştir. Asur ordusunun Rusa ve Metatti kuvvetleriyle karşılaştıkları yerde korkunç bir savaş olmuştur. Metinde dereler düşman cesetleriyle doldu ve sel gibi kan aktı denilmektedir. Sargon Rusa nın ordugâhına kadar girmiş, fakat Urartu kralı kaçarak canını kurtarmıştır. Metatti de kaçmayı başarmıştır. Kaçan düşmanı kovalayan Sargon geçtiği yerleşim yerlerini yakıp yıkarak, önemli bir müstahkem yer olan 50

58 Uşkaia ya gelmiştir. Sargon un bildirdiğine göre burası Rusa nın ordusu için at yetiştirilen bir yerdir. Şehir bir hücumla ele geçirilmiştir. Bu arada çevredeki 115 yerleşim yeri daha tahrip edilmiştir. Asur ordusu önüne çıkan her köyü, kasabayı yakıp yıkarak Van gölüne ulaşmıştır. Ancak Sargon un Tuşpa ya hücuma cesaret edemediği anlaşılmaktadır. Asur kralı, belki bugünkü Bitlis olan Waiaiş üzerinden güneye doğru inmiştir. Buradan da Nairi kralı İanzu nun kraliyet şehri Hubuşkia ya gelmiştir. İanzu kendisini karşılayarak ayaklarını öpmüş ve hediyeler sunmuştur. Sargon burada ordusundan, yay, kalkan ve mızrakla donatılmış bin kişilik bir süvari gücü ayırıp, ordusunun geri kalanını Asur a göndermiştir. Ayırdığı kuvvetle, Arsiu adlı bir dağı aşarak, ormanlarla kaplı nehir vadilerini takip ederek, Rusa nın şehri dediği Musasir e ulaşmıştır. Metnin bu kısmında Doğu Anadolu nun Yukarı Zap suyu bölgesi detaylı olarak tasvir edilmektedir. Sargon geçtiği bölgenin ne kadar sarp olduğunu, kendisinin bazen attan inerek yaya ilerlediğini söyleyerek açıklamaktadır. Musasir in yerinin tespiti için bu tasvirlerin dikkatle incelenmesi lâzımdır. Anlaşılan Musasir Hakkari nin yakınından geçen Yukarı Zap suyuna yakın bir yerde bulunuyordu. Sargon ani bir askınla şehri ele geçirmiştir. Musasir kralı Urzana her şeyini bırakarak dağlara kaçmıştır. Tablette Haldi tapınağının nasıl yağmalandığı etraflı olarak anlatılmıştır. Buradaki açıklamalar daha sonra Asur da yapılan bazı kapı kabartmalarında tasvir edilmiştir. Bu tasvirlerden bir Urartu tapınağının nasıl olduğu hakkında bilgi sâhibi olunmuştur. Tapınak sivri çatılı olup, çatıda Haldi nin sembolü olan bir mızrak bulunmaktadır. Bu tarihe kadar doğuda sivri çatılı bina tanınmamaktadır. Tapınakta bulunan altın, gümüş ve bronzdan yapılmış pek çok kült eşyası ve tanrı Haldi ye adak olarak sunulmuş binlerce mızrak ve ok uçları Asur a taşınmıştır. Alınan ganimet arasında 380 eşek, 525 büyükbaş hayvan ve 1235 koyun da bulunmaktadır. Urzana nın sarayındaki hazine odasında 34 talent 18 mina (yaklaşık 1030 kg.) altın, 167 talent ½ mina (yaklaşık 5 ton) gümüş ve daha pek çok değerli eşya bulunduğunu öğreniyoruz. Sargon yıllıklarında Urartu kralı Rusa nın bu yenilgiden sonra üzüntüsünden ve tanrı Aşşur un korkunç ışıklarından dehşete düşerek intihar ettiğini söylemektedir. Fakat 8. seferin anlatıldığı tablette bu intihardan bahsedilmemektedir. Nasıl olursa olsun, Rusa bu seferden sonra ölmüştür. 51

59 1. Rusa dan sonra oğlu 2. Argişti (M.Ö ) Urartu kralı olmuştur. Argişti saltanatı süresince Urartu nun sarsılan otoritesini yeniden kurmanın çabası içinde olmuştur. Bir kaynakta Urartu ordusunun Diyarbakır yakınlarında olduğu sanılan Harda şehrine kadar geldiğinden söz edilmektedir. Hatta Kummuh kralı yardımlarından dolayı Argişti ye her yıl vergi vermektedir. Asur kralı 2. Sargon 8. seferindeki ağır darbesinden sonra, Urartu ile pek meşgul olmamıştır. O şimdi dikkatini daha çok Asur un kuzeyindeki gelişmelere çevirmiştir. M.Ö. 713 yılında Tabal ülkesinde çıkan bir isyanı gönderdiği bir ordu ile bastırmıştır. Bu arada merkezi Milid (Malatya) olan Kummanu beyliğini Asur a bağlamıştır. M.Ö. 711 de de merkezi Marqasi (Maraş ) olan Gurgum beyliğini Asur a katmıştır. Bu bölgede Frigler den ve M.Ö. ± 1200 yılında Hitit devletinin çökmesinde büyük rolleri olduğu anlaşılan Kaşkalar dan gelecek akınları önlemek için kaleler inşa ettirmiştir. Urartular ın püskürttüğü Kimmerler Van gölünün kuzeyinden atlı birlikler halinde Anadolu nun batısına yönelmişlerdir. Bu gelişmelerin, eski Hitit şehirlerinde yerleşmiş olan Frig devletini telaşlandırdığı anlaşılmaktadır. Frig kralı Midas (çivi yazılı kaynaklarda Mita olarak geçer) Sargon a bir elçi göndererek, Kimmer akınlarına karşı birlikte hareket etmek teklifinde bulunmuştur. Fakat iki devlet arasında bu konuda bir işbirliği yapılıp yapılmadığını bilmiyoruz yıl sonra Kimmerler Frig devletini ortadan kaldıracaklardır. 2. Sargon un ölümünden sonra Asur da ortaya çıkan karışıklıklar ve Sargon dan sonraki son üç büyük kralın daha çok Babil, Elam ve Mısırla meşgul olmaları dolayısıyla Asur Urartu için bir tehlike olmaktan çıkmıştır. 2. Argişti bu rahatlık içerisinde ülkede imar faaliyetlerine girişmiştir. O da diğer Urartu kralları gibi yeni bir şehir kurmaya karar vermiş, Van gölünün kuzeyinde, Erciş yakınında Titumnia adlı bir şehir kurmuştur. Burada yapay bir göl ve bir kanal yaptırmıştır. Erciş yakınındaki Zernaki Tepe de kalıntıları bulunan yerin burası olup olmadığı bilinmemektedir. 2. Argişti Erzincan ın 20 km. doğusundaki Altıntepe de de bir kale yaptırmıştır. Bu kalenin eski adını bilmiyoruz. Etrafı kalın surlarla çevrili kalede yapılan kazılarda Maraş kelimesi Asurca nın Aramca daki telaffuzudur. Q sesi Aramca da ayın ile karşılanmaktadır. Mareaş sözü bir Anadolu sözüdür. Milid de böyledir. 52

60 duvarları resimlerle süslü saray, tapınak ve erzak depolarının kalıntıları ortaya çıkarılmıştır. Burada ayrıca, içlerinde zengin ölü hediyelerinin bulunduğu çok sayıda mezar yapısı bulunmuştur. Bulunan eserler bugün Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenmektedir. 2. Argişti den sonra yerine geçen 2. Rusa (M.Ö ) son Urartu kralları içerisinde en başarılı olanı idi. Asur kralı 2. Sargon un oğlu Sanherib M.Ö. 681 de sarayında çıkan bir isyanda öldürülmüş ve oğlu Asarhaddon un Asur tahtına oturmasıyla katiller Van gölünün güneybatısında bir yerlerde sanılan Şupria ülkesine kaçmışlardı. Bu olay Tevrat ta Sanherib in oğullarının babalarının öldürülmesinden sonra Ararat (yâni Urartu) ülkesine kaçtıkları biçiminde yer almıştır. Bu tarihlerde Asur Kafkaslar üzerinden batıya ilerleyen Kimmer ve İskitler in baskıları altındadır. Asur kaynaklarında bunlara karşı kazanılmış zaferlerden söz edilmekle beraber, bir taraftan da bunlarla antlaşmalar yapmanın yolları aranmaktadır. 2. Rusa nın da bu göçebe kavimlerle dostluk ilişkileri kurmanın çabası içinde olduğu anlaşılmaktadır. Kimmer ve İskit tehdidi altındaki Urartu ve Asur artık birbirleriyle mücadeleyi bir kenara bırakmış görünmektedirler. Asur kaynaklarında, son büyük Asur kralı Asurbanipal in M.Ö. 654 yılında Elam ın başkenti Susa yı almasından sonra, Rusa nın Asur kralına elçiler gönderip, onu saydığını bildirdiği belirtilmektedir. 2. Rusa nın oğlu 3. Sardur un da aynı Asur kralına, Araplar a karşı kazandığı zaferi kutlamak için elçiler gönderdiğini biliyoruz. Bunlar Asur kaynaklarında Urartu ile ilgili olarak geçen son bilgilerdir. 2. Rusa nın saltanat yılları Urartu tarihinin son parlak zamanıdır. Ondan kalan bir kitabede batıda kazandığı bazı askerî başarılarından söz edilmektedir. Fakat Rusa daha çok imar işleriyle meşgul olmuş, birçok yerde kaleler, saraylar, tapınaklar ve su kanalları yaptırmıştır. Rusa nın yaptırdığı kalelerden birisi Adilcevaz-Kef kalesidir. Burada büyük bir saray ortaya çıkarılmıştır. Kale ortası bombeli iyi işlenmiş iri bazalt taşlarla örülmüş bir surla çevrilmiştir. Açığa çıkarılmış yan yana üç mahzende, yaklaşık 2 m. boyunda 150 kadar küp bulunmuştur. Burada, benzerine hiçbir Urartu yerleşim yerinde rastlanmayan, her biri beş tonluk 9 bazalt blok bulunmuştur. Çok muntazam işlenmiş blokların dört yüzünde de karşılıklı iki aslan üzerinde karşı karşıya 53

61 duran baş tanrı Haldi nin tasvirleri yer almaktadır. Blokların üst kenarlarında çepeçevre, bu kült yerini Argişti nin oğlu Rusa nın inşa ettiğini bildiren ve bir bedduayı içeren çivi yazılı kısa bir Urartuca kitabe bulunmaktadır. Bloklardan birisi Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde sergilenmektedir. Her ikisi de Rusahinili adını taşıyan Toprakkale ve Van ın 38 km. kuzeyinde Van gölü kıyısında yer alan Ayanis kalesi ile Karmirbulur (Teişebaini) 2. Rusa nın yaptırdığı diğer kale veya şehirlerdir. Bunlar arasında en son ortaya çıkarılan Ayanis kalesi, tanrı Haldi için inşa edilmiş tapınak ve tapınakta ele geçen filolojik ve arkeolojik buluntular dolayısıyla dikkatleri üzerinde toplamıştır. Tapınağın giriş koridorunun iki yanında 16 m. uzunluğundaki 8 taş blok üzerine yazılmış çivi yazılı kitabe bilinen en uzun tapınak kitabesidir. Kitabede kalenin Asur, Hitit, Frig gibi düşman ülkeleri nden getirilen insanlarla inşa edildiği anlatılmaktadır. Tapınakta ve tapınağın depolarında tanrı Haldi ye adanmış kalkanlar, miğferler, mızrak uçları, sadaklar gibi yüzlerce silah bulunmuştur. Yazılı belge azlığından dolayı, 2. Rusa dan sonraki Urartu kralları 3. Sardur ve onu takip eden, Erima nın oğlu olduğu bildirilen 3. Rusa, 3. Sardur ve oğlu 4. Sardur un, isimleri dışında, yaptıkları işler hakkında elimizde fazla bir bilgi yoktur. Hatta bu kralların sırası bile tartışmalıdır. Fotoğraf 11: Adilcevaz-Kef Kalesi nde bulunmuş kabartmalı blok. 54

62 Urartu nun ezeli düşmanı Asur un, birlikte hareket eden Babil ve Medler tarafından M. Ö. 612 de yıkılmasından sonra, M. Ö. 6. yüzyılın başlarında doğudan Med, kuzeyden İskit saldırıları sonucunda Urartu devleti de tarihten silinmiştir. Urartu devletinin yıkılışından sonra Urartu ülkesi bir süre Medler in, daha sonra da İranlı Ahamenidler in hakimiyeti altında kalmıştır. Ahamenid hâkimiyeti Büyük İskender in Anadolu ya geldiği M. Ö. 333 yılına kadar sürmüştür. c) Urartuların Dilleri ve Yazıları Urartuca bitişken dillerdendir. Daha önce de bahsedildiği gibi Hurrice ile Urartuca yakın akraba dillerdir. Her iki dilde de özne belirli bir sufiksle belirtilmekte ve fiiller pasif olarak tercüme edilmektedir (ergatif karakter). Çekim ekleri ve zamirler aynıdır. Birçok kelime her iki dilde de aynıdır. Bu dillerde değişmeyen kelime köküne eklenen eklerle kelimenin anlamı değişmektedir.bu bakımdan yaşayan diller arasında bunların tip olarak yakın benzeri Türkçe dir. Urartuca Asur çivi yazısı ile yazılmıştır. Okunması güçlük göstermez. Fakat anlaşılması kolay değildir. Urartuca nın çözülmesinde Asurca ve Urartuca olarak iki dilde yazılmış Kelişin ve Topzava stelleri çok yararlı olmuştur. Fotoğraf 12: Van Kalesi ndeki Urartu Kralı I. Argişti nin faaliyetlerinin anlatıldığı kitabenin son bölümü. 55

63 Urartular daha çok ana kayalara ve işlenmiş taşlar üzerine yazmışlardır. Şimdiye kadar bulunan Urartuca kitabe sayısı 400 kadardır. Bunlar Urartu krallarının askerî hareketlerini, inşaat işlerini ve tanrılara kurban sunmak gibi dini faaliyetlerini içermektedir. Bu kitabelerin hiç birisinde ekonomik, mitolojik ve günlük hayata ilişkin konular işlenmemiştir. Kitabelerin büyük bir kısmını F.W. König Handbuch der Chaldischen Inschriften( AfO 8, Graz, ) adlı eserinde yayınlamıştır. König kitabına bu ismi vermekle Haldi ismini ebedileştirmek istemiştir. Fakat eski Anadolu Kültür Tarihi konusunda ilk önemli eserlerden birini yazan A. Goetze, onun bu girişimini şiddetle tenkit etmiş ve onu tarafgir olmakla itham etmiştir. 39 König in kitabının yayınlanmasından sonraki yıllarda birçok yeni Urartuca kitabe bulunmuştur. Taş üzerine yazılmış kitabelerin büyük bir kısmı Van müzesinde korunmaktadır. Burada üzülerek belirtmeliyiz ki, Urartuca kitabelerin çoğu ülkemiz sınırları içerisinde bulunduğu halde, Büyük Atatürk ün Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi bünyesinde bizzat kurduğu Sumeroloji ve Hititoloji bilim dalları yanında, şimdiye kadar bir de Urartoloji bilim dalının kurulması mümkün olmamıştır. Ne yazık ki, ülkemizde şu anda Urartuca yı iyi derecede bilen bir uzman yoktur. Urartular çivi yazısıyla, tunçtan yapılmış kalkan, miğfer, sadak gibi çeşitli eşyalar üzerine de kısa metinler yazmışlardır. Kalelerin erzak depolarındaki büyük küplerin hacimleri çivi yazısı işaretleriyle gösterilmişlerdir. Uratular dan çivi yazısıyla yazılmış kil tabletler de ele geçmiştir. Fakat bunların sayısı ancak 15 kadardır. Çivi yazısını taşa yazmakta büyük ustalık gösteren Urartulu kâtiplerin, çok daha kolay olduğu halde, kil tabletlere yazmayı niçin tercih etmediklerinin sebebini bilemiyoruz. Urartular Asurlular dan aldıkları çivi yazısından başka, bir çeşit hiyeroglif yazısı da kullanmışlardır. İşlek olmayan bu yazı daha çok büyük küpler ve çeşitli kaplar üzerine yazılmıştır. Bu resim yazısını teşkil eden şekil veya işaretler bir heceyi değil, fakat bir kelimeyi ifade etmek üzere çizilmişlerdir. 39 A. Goetze; Kleinasien, München, 1957, s

64 d) Uratular da Din Anlayışı Urartular dan dinî ve mitolojik içerikli metinler ele geçmediği için, dinî düşünceleri ve taptıkları tanrıların karakterleri ve onlar için yapılan dinî ayinler hakkında yeterince bilgi sahibi değiliz. Baş tanrı sembolü bir mızrak olan Haldi dir. Urartu kralları yaptıkları savaşları Haldi nin desteğiyle kazanıyorlardı. Bu itibarla o bir savaş tanrısı sıfatını taşıyordu. Etimolojik olarak Haldi kelimesi kesin olarak açıklanamamıştır. Ancak Hal in Batı Kafkasya dillerinde gök anlamına geldiği üzerinde durularak, Haldi nin Gök tanrısı olduğu iddia edilmiştir. 40 Çivi yazılı metinlerin çoğu bu tanrıya hitapla başlar. Urartu panteonundaki Haldi den sonra gelen ilk iki tanrının ve 7. sıradaki tanrının isimleri ideogram olarak yazıldığı halde, Haldi nin daima Haldi şeklinde fonetik olarak yazılması, onun yerli bir tanrı olduğunun açık işaretidir. Haldi adına pek çok tapınak yapılmıştır. Tapınaklar, içinde tanrı heykelinin bulunduğu bir kutsal oda (sella) ile önünde avlu ve yan odalardan oluşmuştur. Haldi aslan üzerinde ayakta durur biçimde tasvir edilmektedir. Bu tasvirlerin en güzellerinden birisi Adilcevaz-Kef kalesinde ortaya çıkarılmış olan kitabeli bazalt bloklar üzerinde bulunmaktadır. Urartu panteonu hakkında en iyi bilgi veren kaynak kral İşpuini tarafından yazdırılmış olan, Van kalesinin 5 km. kuzeydoğusunda bulunan Meher Kapısı kitabesidir. Kapı şeklinde hazırlanmış bir kaya üzerine yazılmış bu kitabe Urartu tanrılarına sunulan kurban hayvanlarının sayılarının kaydedildiği bir listedir. Listede 79 tanrının adı bulunmaktadır. Ancak buradaki tanrıların çoğunun ismine diğer Urartu kaynaklarında rastlanmamaktadır. Bu kitabeden Urartu panteonuna komşu kavimlerin tanrılarının da dahil edildiği anlaşılmaktadır. Listede Haldi birinci sıradadır ve en çok kurban ona sunulmuştur (17 sığır, 34 koyun, 6 kuzu). İkinci sıradaki tanrı Fırtına tanrısı Teşeba dır. Teşeba, Anadolu kökenli Fırtına tanrısı Teşup ile, Babil-Asur Fırtına tanrısı Adad ın ideogramı ( d İM) ile yazılmıştır. Üçüncü sırada Güneş tanrısı (veya tanrıçası) Şiwini bulunmaktadır. Babil-Asur Güneş tanrısı Şamaş ın ideogramı ( d UTU) ile yazılmıştır. 40 B. Boris Pietrovsky; Urartu Dini (Çeviren İsmail Kaynak), DTCFD, Ankara, 1965, s

65 Yedinci sıradaki tanrı Ay tanrısı Şelardi dir ve Babil-Asur Ay tanrısı Sin in ideogramı ( d EN.ZU) ile yazılmıştır. Açıkça anlaşıldığı gibi, Urartular büyük ölçüde Mezopotamya ve Anadolu kavimlerinin dinî inançlarının etkisinde kalmışlardır. Fotoğraf 13: Kapı biçimli kaya nişlerinden Meher kapısı Urartu ülkesinde tanrılar şerefine ana kayalara kapı şeklinde nişler yapılmıştır. Urartular ın, tanrıların bu kapılardan dünyaya girdikleri düşüncesinde oldukları anlaşılmaktadır. Bazılarına göre Urartular da insan kurban etme âdeti bulunuyordu. Toprakkale de hayvan kemikleri yanında, kafatası bulunmayan insan kemikleri bulunmuş olması ve bir mühürde bir sunak yanında bulunan başsız bir ceset tasviri, insan kurban edildiğinin delilleri olarak değerlendirilmiştir B. Boris Pietrovsky; Urartu Dini (Çeviren İsmail Kaynak), DTCFD, Ankara, 1965, s

66 e) Urartu Sanatı Urartu sanatı komşu ülkeler arasında özellikle Asur sanatından geniş ölçüde etkilenmiştir. Öyle ki, Urartu araştırmalarının başladığı ilk yıllarda Urartu sanatı Asur eyalet sanatı olarak değerlendirilmiş ve Urartu sanatını Asur sanatından ayıran özellikler ayırt edilememiştir. Gerçekten de Asur çivi yazısının alınması ve bununla kalınmayıp Asur dilinde kitabeler yazılması; Urartu krallarının Asur krallarının kullandığı unvanları kullanmaları; bazı tanrıların adlarının Asurca ideogramlarla yazılması gibi filolojik unsurlar, Asur un Urartu krallığı üzerindeki büyük etkisini ortaya koymaktadır yıldan beri, başta Türk ve Rus bilim adamları tarafından Urartu yerleşim yerlerinde ve mezarlarında çıkarılan binlerce eser üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda Urartu sanatına has özellikler tespit edilebilmiştir. Bilim adamları Urartu sanatını halk ve saray sanatı olarak iki ana başlık altında ayrıntılı olarak incelemişlerdir. Urartu sanatının en dikkate değer eserleri mimarlık alanında yaratılmıştır. Urartu ülkesinin haşin coğrafyasında sarp tepeler üzerine, m. yükseklikte, dış yüzleri iyi işlenmiş iri taşlardan yapılmış surlarla çevrilmiş görkemli kaleler inşa etmişlerdir. Hemen her kalede anıtsal saraylar ve baş tanrı Haldi için yapılmış tapınaklar ortaya çıkarılmıştır. Birçok yerde kurulmuş olan barajlar ve dağların yarılarak veya dereler doldurularak açılmış sulama kanalları, Urartu mimarlarının ince seviye ve meyil hesapları yapmakta üstün teknik bilgiye sahip olduklarını göstermektedir. Urartu saray ve tapınakları, örnekleri Asur saraylarında görüldüğü biçimde, boyalı duvar resimleriyle süslenmiştir. Çeşitli rozetler etrafındaki karşılıklı aslan ve boğa, hayat ağacı, karışık varlıklar (grifon) ve bir hayvan üzerinde duran tanrı gibi tasvirler sıkça çizilmiştir. Günlük hayatla ilgili konular pek az işlenmiştir. Urartu yazılı kaynaklarında yeterince bilgi bulunmadığı için, dinî ve mitolojik konuların tasvir edildiği resimler, kült törenleri ve bunların nasıl yerine getirildiği hakkında bilgi edinilmesi bakımından ayrıca önemlidir. Taş işçiliğinde çok usta oldukları anlaşılan Urartulu sanatkârlar her nedense taş kabartma ve heykeller yapmaya pek itibar etmemişlerdir. Bu alanda bulunan eser sayısı çok azdır. 59

67 Urartu da madencilik çok gelişmiş bir sanat dalı olarak karşımıza çıkmaktadır. Ele geçen eserler Urartulu sanatkârların maden döküm ve işlemede çok başarılı olduklarını göstermektedir. Madenî eserlerin büyük bir kısmı bakır-kalay alaşımı olan bronzdan yapılmıştır. Çoğunlukla yerleşim yerlerinin mezarlıklarında ele geçirilen altın, gümüş ve bronzdan yapılmış bilezik, yüzük, gerdanlık, fibula, madalyon ve kemerler bol bulunan eserlerdir. Bronzdan iri kazanlar ve diğer çeşitli kaplar, heykelcikler ve çoğunda krallara ait kısa kitabelerin yer aldığı miğferler, kalkanlar, sadaklar ve at koşum takımları başlıca eserlerdir. Fotoğraf 15: Erzincan - Anıttepe de bulunmuş fildişi grifon (karışık varlık) Fotoğraf 14: Erzincan - Anıttepe de bulunmuş fildişi aslan heykelciği 60

68 Urartu da madencilik çok gelişmiş bir sanat dalı olarak karşımıza çıkmaktadır. Ele geçen eserler Urartulu sanatkârların maden döküm ve işlemede çok başarılı olduklarını göstermektedir. Madenî eserlerin büyük bir kısmı bakır-kalay alaşımı olan bronzdan yapılmıştır. Çoğunlukla yerleşim yerlerinin mezarlıklarında ele geçirilen altın, gümüş ve bronzdan yapılmış bilezik, yüzük, gerdanlık, fibula, madalyon ve kemerler bol bulunan eserlerdir. Bronzdan iri kazanlar ve diğer çeşitli kaplar, heykelcikler ve çoğunda krallara ait kısa kitabelerin yer aldığı miğferler, kalkanlar, sadaklar ve at koşum takımları başlıca eserlerdir. Fotoğraf 16: Urartu miğrefi 61

69 Fotoğraf 17: Urartu silahları (Van Müzesi) Kemerler üzerinde savaşa giden Urartu askerleri; savaş arabasına binmiş kralın aslan, boğa ve karışık yaratıklarla mücadelesi ve av sahneleri tasvir edilmiştir. Bunlardan Urartu askerlerinin giyim kuşamları ve taşıdıkları silahlar hakkında bilgi sahibi oluyoruz. Askerler dizlerine kadar inen etek giymekteler. Bellerinde bronzdan kemer bulunmakta. Başlarında ters huni şeklinde karakteristik Urartu miğferi bulunmakta. Silah olarak ok-yay, mızrak ve kalkan taşımaktadırlar. Fotoğraf 18: Urartu kazanı Dövme tekniğiyle yapılmış kalkanlar üzerinde düzgün sıralar halinde aslan ve boğa tasvirleri yer almaktadır. Tapınakların avlularında aynı teknikle yapılmış üç ayaklı, boğa başlı veya insan yüzlü, kuş gövdeli kulpları olan büyük kült kazanları bulunuyordu. Bu kazanların benzerleri Etrüksya da bolca bulunmuştur. Urartu sanatının Frigya, Yunanistan ve Etrüskya da iyi tanındığı ve Urartu sanat eserlerinin bu ülkelere ihraç edildiği anlaşılmaktadır. 62

Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir.

Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir. Akadlar,Babiller,Asurlular ve Elamlılar Video Ders Anlatımı AKADLAR M.Ö. 2350 2150 Arap Yarımadasından Mezopotamya'ya gelen Sami kökenli bir kavimdir. Samiler tarafından Orta Mezopotamya da Kral Sargon

Detaylı

ESKİÇAĞ TARİHİ ve UYGARLIKLARI-I 4.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Eski DOĞU Sümerler

ESKİÇAĞ TARİHİ ve UYGARLIKLARI-I 4.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Eski DOĞU Sümerler ESKİÇAĞ TARİHİ ve UYGARLIKLARI-I 4.Ders Dr. İsmail BAYTAK Eski DOĞU Sümerler Sümer Uygarlığı nın kökeninde OBEİD denilen Neolitik bir kültür var. Obeid Dönemi 5500-3500 (tarım ve hayvancılık yapan ilk

Detaylı

COĞRAFİK UYGARLIKLAR. Mezopotamya ya kurulmuş devletler: Sümerler, Akadlar, Babiller, Assurlar ve Elamlılar dır. SÜMERLER AKADLAR ASSURLAR BABİLLER

COĞRAFİK UYGARLIKLAR. Mezopotamya ya kurulmuş devletler: Sümerler, Akadlar, Babiller, Assurlar ve Elamlılar dır. SÜMERLER AKADLAR ASSURLAR BABİLLER COĞRAFİK Mezopotamya, günümüz sınırlarına göre çoğu Irak ta bulunan ve arabistana kadar uzanan dar ve uzun bir platodur. Dicle ve Fırat nehirlerin arasına kurulmuş bu yer varlığının en önemli kısımlarını

Detaylı

URARTU UYGARLIĞI. Gülsevilcansel YILDIRIM

URARTU UYGARLIĞI. Gülsevilcansel YILDIRIM URARTU UYGARLIĞI Gülsevilcansel YILDIRIM 120213060 Urartular MÖ birinci yüzyılın başında, Van Gölü ve çevresinde önemli bir devlet Kuran ve günümüze kadar buradaki uygarlıkları etkilemiş bir kavimdir.

Detaylı

YERYÜZÜNDE YAŞAM ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI

YERYÜZÜNDE YAŞAM ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI YERYÜZÜNDE YAŞAM ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI YUNAN ANADOLU MEZAPOTAMYA İRAN MISIR HİNT ANADOLU VE MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI GENEL ÖZELLİKLERİ: 1- Genellikle iklim

Detaylı

Bu dönem hakkında en önemli bilgileri Uruk kentinden alıyoruz. Bu kentin bugünkü adı Warka'dır. Bağdat-Basra demiryolu üzerinde Hıdır istasyonu

Bu dönem hakkında en önemli bilgileri Uruk kentinden alıyoruz. Bu kentin bugünkü adı Warka'dır. Bağdat-Basra demiryolu üzerinde Hıdır istasyonu XI. BÖLÜM URUK ÇAĞI Uruk döneminin önemli bir karakteristiği de yerleşim miktarında görülen artış ve gelişimdir. İlk kez yerleşimler kent olarak adlandırılabilecek ölçüde büyümüştür. Dönemde daha karmaşık

Detaylı

Üstte, Lagaş Kralı Ur-Nanşe yaptırdığı tapınağa küfe taşıyor, karşısında karısı Kraliçe Abda

Üstte, Lagaş Kralı Ur-Nanşe yaptırdığı tapınağa küfe taşıyor, karşısında karısı Kraliçe Abda E T KİNLİK 4 MEZOPOTAMYA DA YÖNETİM K a yn a k 1 : Kay n a k 2 : Yayınları, 2. Baskı, 2006, s. 80) Kay n a k 3 : Babil Kralı Hammurabi, kanunlarının yazılı olduğu bazalt anıt üzerinde resmedilmiş. Karşısında,

Detaylı

Awan/Shimashki ve Sukkalmah (Epartid) Dönemi

Awan/Shimashki ve Sukkalmah (Epartid) Dönemi ESKİ ELAM ÇAĞI Awan/Shimashki ve Sukkalmah (Epartid) Dönemi Susa daki E. Babil kral listesi: 12 Awan kralı: ca. 2400-2100 B.C.E.=Sargon of Akkad (2334-2279 B.C.E.) Son kralı: Puzur Inshushinak =çagdası=ur-nammu

Detaylı

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi. 8. Sanherib Dönemi (Siyasi tarih, mimari ve kabartmalar).

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi. 8. Sanherib Dönemi (Siyasi tarih, mimari ve kabartmalar). PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi 8. Sanherib Dönemi (Siyasi tarih, mimari ve kabartmalar). Sanherib, Sennaherib, Sin-ahhe-riba ( 704-681) II. Sargon un 705 te ölümünde sonra, tahta oğlu Sanherib

Detaylı

İÇİNDEKİLER. Tarihteki Önemli Buluşlar Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor Coğrafi Keşifler...

İÇİNDEKİLER. Tarihteki Önemli Buluşlar Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor Coğrafi Keşifler... 4. ÜNİTE İÇİNDEKİLER Tarihteki Önemli Buluşlar... 6 Bilim, Türk ve İslam Devletlerinde yaşayan bilginler ile yükseliyor...21 Coğrafi Keşifler... 26 Rönesans... 32 Reform... 36 Mucitler... 43 Düşünce, sanat

Detaylı

YUNAN ANADOLU İRAN MISIR HİNT

YUNAN ANADOLU İRAN MISIR HİNT YUNAN ANADOLU İRAN MISIR HİNT Sümerler (M.Ö.4000-2350): İlk defa yazıyı kullandılar (M.Ö.3200). İlk siyasal örgütlenme Site şehir devletleri oluşturuldu. (Ur, Uruk, Kiş, Lagaş) İlk yazılı kanunları yapmışlardır.

Detaylı

İktisat Tarihi II. IV. Hafta

İktisat Tarihi II. IV. Hafta İktisat Tarihi II IV. Hafta İnsan Bilgisinde Devrim - devam Çağdaş yabanlarda olduğu gibi eski çağlarda tıp kuramının özü büyüydü. II. Devrimden sonra Babil de doktorlar aynı zamanda rahipti. Mısır da

Detaylı

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI Kelime anlamı İki nehrin arası olan Mezopotamya,

Detaylı

Anadolu eski çağlardan beri insanların dikkatini çekmiş, önemli bir yerleşim ve uygarlık merkezi olmuştur.

Anadolu eski çağlardan beri insanların dikkatini çekmiş, önemli bir yerleşim ve uygarlık merkezi olmuştur. Bilim Tarihi I Ders Notları ESKİÇAĞ DA BİLİM ANADOLU MEDENİYETLERİ Anadolu eski çağlardan beri insanların dikkatini çekmiş, önemli bir yerleşim ve uygarlık merkezi olmuştur. Hititler Anadolu da kurulan

Detaylı

İktisat Tarihi II

İktisat Tarihi II İktisat Tarihi II 23.02.2018 İkincil özeklerde yalnızca ekonomik yapı benimsenmekle kalmamıştır. - Biblos - Kapadokya uygarlıkları birincil özeklerin yapısı ile zorlanmıştır. İkinci devrimin yaygınlaşmasında

Detaylı

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 Frigler Frigler Troya VII-a nın tahribinden (M.Ö. 1190) hemen sonra Anadolu ya Balkanlar üzerinden gelen Hint Avupa kökenli kavimlerden biridir.

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MİMARİSİ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MİMARİSİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MİMARİSİ Mezopotamya Uygarlıkları Mezopotamya sözcüğü Grekçe Potamos (nehirler) ve Mezos (arası)sözcüklerinin birleşiminden

Detaylı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı III. ÜNİTE TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI VE İLK TÜRK DEVLETLERİ ( BAŞLANGIÇTAN X. YÜZYILA KADAR ) A- TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI I-Türk Adının Anlamı

Detaylı

İktisat Tarihi II. 2. Hafta

İktisat Tarihi II. 2. Hafta İktisat Tarihi II 2. Hafta İKİNCİ DEVRİMİN BAŞLANGICI İkinci bir devrim kendine yeterli küçücük köyleri kalabalık kentler durumuna getirmiştir. Bu dönemde halk yerleşiktir. Köyün kendisi toprak elverdikçe

Detaylı

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler

İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI. XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler İSLAM UYGARLIĞI ÇEVRESINDE GELIŞEN TÜRK EDEBIYATI XIII - XIV yy. Olay Çevresinde Gelişen Metinler OLAY ÇEVRESINDE GELIŞEN EDEBI METINLER Oğuz Türkçesinin Anadolu daki ilk ürünleri Anadolu Selçuklu Devleti

Detaylı

Mitlerin Sınıflandırılması DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

Mitlerin Sınıflandırılması DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Mitlerin Sınıflandırılması DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Mitlerin Sınıflandırılması Mitler ele aldıkları konular bakımından kendi içlerinde çeşitli şekillerde sınıflandırılırlar. Örneğin, İnsanın ve dünyanın geleceğini

Detaylı

SUMER KANUNLARI Laws of Sumerian L. Gürkan GÖKÇEK * Faruk AKYÜZ **

SUMER KANUNLARI Laws of Sumerian L. Gürkan GÖKÇEK * Faruk AKYÜZ ** Fırat Üniversitesi Orta Doğu Araştırmaları Dergisi Cilt: IX, Sayı:1, Elazığ, 2013 1 SUMER KANUNLARI Laws of Sumerian L. Gürkan GÖKÇEK * Faruk AKYÜZ ** ÖZET Birçok ilke imza atan Sumerliler, toplumsal düzeni

Detaylı

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2

ŞAMANİZM DR. SÜHEYLA SARITAŞ 2 DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 ŞAMANİZM Şamanizmin tanımında bilim adamlarının farklı görüşlere sahip olduğu görülmektedir. Kimi bilim adamı şamanizmi bir din olarak kabul etse de, kimisi bir kült olarak kabul

Detaylı

URARTULAR. topografik özelliklerinden dolayı federasyon üyelerinin birbirleriyle bağları gevşekti.

URARTULAR. topografik özelliklerinden dolayı federasyon üyelerinin birbirleriyle bağları gevşekti. E T KİNLİK 5 URARTULAR U Y G A R L I K L A R T A R İ H İ - I A Y D A N D E M İ R K U Ş K AY N A K 1 : 178 (Lloyd, Seton, Türkiye nin Tarihi, Tübitak Yayınları, 2007, s. 106) K AY N A K 2 Hitit İmparatorluğu

Detaylı

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Çekerek ırmağı üzerinde Roma dönemine ait köprüde şehrin bu adı ile ilgili kitabe bulunmaktadır. Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Antik Sebastopolis

Detaylı

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu Prof. Dr. Bülent Yılmaz Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü E-posta : byilmaz@hacettepe.edu.tr

Detaylı

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK

ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS ) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK ESKİ İRAN DA DİN VE TOPLUM (MS. 226 652) Yrd. Doç. Dr. Ahmet ALTUNGÖK Eski İran da Din ve Toplum (M.S. 226-652) Yazar: Yrd. Doç. Dr. Ahmet Altungök Yayınevi Editörü: Prof. Dr. Mustafa Demirci HİKMETEVİ

Detaylı

YARATILIŞ MİTLERİ DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

YARATILIŞ MİTLERİ DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 YARATILIŞ MİTLERİ DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Yaratılış Mitleri Orta Asya ve Sibirya da yaşayan Türk toplulukları arasında yaygın olarak anlatılan efsaneler yaratılış mitlerini oluşturmaktadır. Daha çok Altay

Detaylı

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ

TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı Sözlü Dönem Yazılı Dönem İslamî Dönem Türk Edebiyatı Geçiş Dönemi Divan Edebiyatı Halk Edebiyatı Batı etkisinde Gelişen Türk Edebiyatı Tanzimat

Detaylı

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi 7. II.Sargon Dönemi ( siyasi tarih, Anadolu-Assur ilişkileri, kabartmalar ve diğer sanat eserleri) II.Sargon, Strommenger,E., 1962, no.224 II. SARGON / II. Şarru-kin

Detaylı

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI I. YARIYIL II. YARIYIL Adı Adı TAR 501 Eski Anadolu Kültür 3 0 3 TAR 502 Eskiçağda Türkler 3 0 3 TAR 503 Eskiçağ Kavimlerinde

Detaylı

4. Yazılı belgeler dikkate alınırsa, matematiğin M.Ö. 3000 2000 yılları arasında Yunanistan da başladığı söylenebilir.

4. Yazılı belgeler dikkate alınırsa, matematiğin M.Ö. 3000 2000 yılları arasında Yunanistan da başladığı söylenebilir. MATE417 ÇALIŞMA SORULARI A) Doğru/Yanlış : Aşağıdaki ifadelerin Doğru/Yanlış olduğunu sorunun altındaki boş yere yazınız. Yanlış ise nedenini açıklayınız. 1. Matematik ile ilgili olabilecek en eski buluntu,

Detaylı

MÜZİK ALETLERİ 40 BİN YIL ÖNCESİNE DAYANIR

MÜZİK ALETLERİ 40 BİN YIL ÖNCESİNE DAYANIR MÜZİK ALETLERİ 40 BİN YIL ÖNCESİNE DAYANIR Dünyanın en eski flütü 40 bin yıl önceye uzanıyor. Hititler in flüt, gitar, lir, arp, tef, çalpara, davul ve gayda kullandığını gösteren taş kabartmalar var.

Detaylı

ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ. Burcu Aslı ÖZKAN

ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ. Burcu Aslı ÖZKAN ANADOLU UYGARLIKLARI (RÖLYEF) KABARTMA ESERLERİ Burcu Aslı ÖZKAN İlk Çağda Anadolu da kurulan bazı uygarlıklar Hitit, Frig,Urartu, Lidya. HİTİTLER MÖ(1700) Başkenti Hattuşa (Boğazköy) Malatya Orta Anadolu

Detaylı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders Dr. İsmail BAYTAK Orta Asya Tarihine Giriş Türk Adının Anlamı: Türklerin Tarih Sahnesine Çıkışı Türk adından ilk olarak Çin Yıllıklarında bahsedilmektedir. Çin kaynaklarında

Detaylı

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri (Sumeroloji) Anabilim Dalı, 2001.

Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Eskiçağ Dilleri ve Kültürleri (Sumeroloji) Anabilim Dalı, 2001. ÖZGEÇMİŞ YRD. DOÇ. DR. ESMA ÖZ I. Adı Soyadı Esma ÖZ E-posta: (kurum/özel) eoz@ybu.edu.tr; esmao443@gmail.com Cep Telefonu: 0506 934 32 13 İş Adresi: Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Esenboğa Merkez

Detaylı

En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir.

En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir. MISIR BAHÇELERİ En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir. pramitler Mısırlıların kralarına yaptıkları

Detaylı

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir

Bozkır hayatının başlıca ekonomik faaliyetleri neler olabilir Kısrak sütünden üretilen kımız, darıdan yapılan begni bekni ve boza Türklerin bilinen içecekleriydi Bozkır hayatının başlıca Bu Türklerin kültürün bilinen önemli en eski gıda ekonomik faaliyetleri neler

Detaylı

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI

Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI Uygarlığın Doğuşu ve İlk Çağ Uygarlıkları Video Flash Anlatımı 2.ÜNİTE: UYGARLIĞIN DOĞUŞU VE İLK UYGARLI 1.KONU: TARİHÎ ÇAĞLARA GİRİŞ 2.KONU: İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI 1.K0NU TARİHİ ÇAĞLARA GİRİŞ İnsan, düşünebilme

Detaylı

ÜNİTE TÜRK DİLİ - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER TÜRKÇENİN KİMLİK BİLGİLERİ

ÜNİTE TÜRK DİLİ - I İÇİNDEKİLER HEDEFLER TÜRKÇENİN KİMLİK BİLGİLERİ HEDEFLER İÇİNDEKİLER TÜRKÇENİN KİMLİK BİLGİLERİ Türk Dilinin Dünya Dilleri Arasındaki Yeri Türk Dilinin Gelişmesi ve Tarihî Devreleri TÜRK DİLİ - I Bu üniteyi çalıştıktan sonra; Türk dilinin dünya dilleri

Detaylı

YAKIN DOĞU ARKEOLOJİSİ / GEÇ-HİTİT KRALLIĞI

YAKIN DOĞU ARKEOLOJİSİ / GEÇ-HİTİT KRALLIĞI YAKIN DOĞU ARKEOLOJİSİ / GEÇ-HİTİT KRALLIĞI Timothy P. Harrison PATİNA KRALLIĞI NIN BAŞKENTİ TELL TAYINAT Kazı çalışmaları, bit hilani olarak adlandırılan birkaç büyük saray kompleksini ve zarif bir şekilde

Detaylı

1- Aşağıdakilerden hangisi tarih çağlarının başlangıcında ilkel endüstrinin ve sermaye birikiminin temelini oluşturmuştur.

1- Aşağıdakilerden hangisi tarih çağlarının başlangıcında ilkel endüstrinin ve sermaye birikiminin temelini oluşturmuştur. 1- Aşağıdakilerden hangisi tarih çağlarının başlangıcında ilkel endüstrinin ve sermaye birikiminin temelini oluşturmuştur. a) Tutsaklık düzeni b) Üretim artığının sağlanması c) Uzmanlaşmış zanaatçı sınıfı

Detaylı

Sevilen Oğul bir Köle Oluyor

Sevilen Oğul bir Köle Oluyor Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Sevilen Oğul bir Köle Oluyor Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: M. Kerr ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children

Detaylı

MED SANATI: Arkeolojik kaynaklar ise çok sınırlıdır. Iran arkeolojisinde Demir Devri I I I. safhasıdır (Orta Batı İran da: ).

MED SANATI: Arkeolojik kaynaklar ise çok sınırlıdır. Iran arkeolojisinde Demir Devri I I I. safhasıdır (Orta Batı İran da: ). MED SANATI: Arkeolojik kaynaklar ise çok sınırlıdır. Iran arkeolojisinde Demir Devri I I I. safhasıdır (Orta Batı İran da: 850-500). Ö n e m l i M e d merkezleri: Nush-i Jan, Godin II Safha, ve Baba Jan

Detaylı

TÜRK MİTOLOJİSİ DR.SÜHEYLA SARITAŞ 1

TÜRK MİTOLOJİSİ DR.SÜHEYLA SARITAŞ 1 TÜRK MİTOLOJİSİ DR.SÜHEYLA SARITAŞ 1 Çeşitli Türk topluluklarının mitolojileriyle ilgili malzemelerin bir çoğunu bilim adamları, misyonerler, seyyahlar ya da bazı yabancı araştırmacılar tarafından derlenmiştir.

Detaylı

ORTA ASYA DAN MEZOPOTAMYA YA SUMER GÖÇLERİ VE KÜLTÜREL ETKİLERİ

ORTA ASYA DAN MEZOPOTAMYA YA SUMER GÖÇLERİ VE KÜLTÜREL ETKİLERİ ORTA ASYA DAN MEZOPOTAMYA YA SUMER GÖÇLERİ VE KÜLTÜREL ETKİLERİ Mehmet MANDALOĞLU Dr. MEB Keçiören Lisesi Özet Sumerliler Mezopotamya ya göç ederek gelmiş bir kavimdir. Onların göçleri milattan önceki

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2

İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 BÖLÜM 2 İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 ÖNSÖZ DİL NEDİR? / İsmet EMRE 1.Dil Nedir?... 1 2.Dilin Özellikleri.... 4 3.Günlük Dil ile Edebî Dil Arasındaki Benzerlik ve Farklılıklar... 5 3.1. Benzerlikler... 5 3.2. Farklılıklar...

Detaylı

İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı

İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for

Detaylı

Doğu Akdeniz de Tarım ve Şehirleşme Süreci. Elif Ünlü Boğaziçi Üniversitesi - Tarih Bölümü

Doğu Akdeniz de Tarım ve Şehirleşme Süreci. Elif Ünlü Boğaziçi Üniversitesi - Tarih Bölümü Doğu Akdeniz de Tarım ve Şehirleşme Süreci Elif Ünlü Boğaziçi Üniversitesi - Tarih Bölümü Arkeoloji insanların kültürlerini ortaya çıkarıp, belgelemek ve analizlerini yapmak suretiyle maddi kültür ve çevresel

Detaylı

bu şehirle, yani Hattuşa ile çok yakından ilgilidir. Yüzyıllarca Hititler e başkentlik yapacak olmasının yanı sıra Hitit siyasal ve kültürel tarihi

bu şehirle, yani Hattuşa ile çok yakından ilgilidir. Yüzyıllarca Hititler e başkentlik yapacak olmasının yanı sıra Hitit siyasal ve kültürel tarihi Hititler Anadolu da ilk kez geniş çaplı siyasal birliği, hatta bir imparatorluğu kurmuş olan Hititler in bu topraklarda varlığı Asur Ticaret Kolonileri Çağı ndan itibaren saptanabilmektedir. Asurlu tüccarlardan

Detaylı

1. DÜNYADAKİ BAŞLICA DİL AİLELERİ

1. DÜNYADAKİ BAŞLICA DİL AİLELERİ 1. DÜNYADAKİ BAŞLICA DİL AİLELERİ Kaynak bakımından birbirine yakın olan diller bir aile teşkil ederler. Dünya dilleri bu şekilde çeşitli dil ailelerine ayrılırlar. Bir dil ailesi tarihin bilinmeyen devirlerinde

Detaylı

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ KİTAP

İÇİNDEKİLER GİRİŞ BİRİNCİ KİTAP İÇİNDEKİLER GİRİŞ Afrika ve Afrikalılar 13 BİRİNCİ KİTAP Bir Yuruba Efsanesi: Dünyanın Yaratılışı 23 Küçük Tanrı Obatala, Beş Parmaklı Beyaz Horoz ve Kara Kaplan 23 Kara Kaplan'la Beş Parmaklı Beyaz Horoz

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İnsanların Üzüntüsünün Başlangıcı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for

Detaylı

Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat

Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Kültür - Sanat Tarih / Terra Cotta Savaşçıları, Çin Halk Cumhuriyeti Kitap / Türkan Röportaj / Doç. Dr. Okan Gülbahar El Sanatları / Geleneksel

Detaylı

Asur Ticaret Kolonileri Çağı

Asur Ticaret Kolonileri Çağı Asur Ticaret Kolonileri Çağı Yazının Anadolu topraklarında ilk kez ortaya çıkışı Mezopotamyalı tüccarlarla ilgilidir. Kuzey Mezopotamya da bir şehir olan Asur dan tüccarlar Anadolu ya gelerek burada ticaret

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İsa nın Doğuşu

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. İsa nın Doğuşu Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İsa nın Doğuşu Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot Uyarlayan: E. Frischbutter ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İsa nın Doğuşu

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. İsa nın Doğuşu Çocuklar için Kutsal Kitap sunar İsa nın Doğuşu Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot Uyarlayan: E. Frischbutter ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010

Detaylı

Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Cennet, Tanrı nın Harika Evi Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Cennet, Tanrı nın Harika Evi Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Cennet, Tanrı nın Harika Evi Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Cennet, Tanrı nın Harika Evi Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010 Bible

Detaylı

13. YY. DA ARAMİ KAVİMLERİ BET ZAMANİ: Qir ülkesi halkı daha Emar metinlerinde görülmeden önce, Arami kavimlerine eski Kaŝiyari Dağı olan Tur Abdin

13. YY. DA ARAMİ KAVİMLERİ BET ZAMANİ: Qir ülkesi halkı daha Emar metinlerinde görülmeden önce, Arami kavimlerine eski Kaŝiyari Dağı olan Tur Abdin 13. YY. DA ARAMİ KAVİMLERİ BET ZAMANİ: Qir ülkesi halkı daha Emar metinlerinde görülmeden önce, Arami kavimlerine eski Kaŝiyari Dağı olan Tur Abdin yakınlarında rastlanır. Gerçek tarihi belgeler MÖ 13.

Detaylı

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden

İnsanların var oluşundan yazının icadına kadar olan döneme denir. Tarih öncesi devirlerin birbirinden Tarih Öncesi Devirlerde Anadolu Video Ders Anlatımı TARİH ÖNCESI DEVİRLERDE ANADOLU Türkiye tarih öncesi devirlerde üzerinde birçok medeniyet kurulan çok önemli bir yerleşim merkeziydi. Ülkemizin tarihi

Detaylı

Mitoloji ve Animizm, Fetişizm. Dr. Süheyla SARITAŞ 1

Mitoloji ve Animizm, Fetişizm. Dr. Süheyla SARITAŞ 1 Mitoloji ve Animizm, Fetişizm Dr. Süheyla SARITAŞ 1 Animizm Canlıcılık olarak da bilinin animizmin mitolojinin gelişmesinde önemli rolü vardır. İlkel devirde, eski insanlar her bir doğa olayının, eşyanın,

Detaylı

İLK TÜRK DEVLETLERİNDE HUKUK

İLK TÜRK DEVLETLERİNDE HUKUK İLK TÜRK { DEVLETLERİNDE HUKUK Hukuk Anlayışı Hukuk fertlerin bir arada barış ve güven içinde yaşamasını sağlamak amacıyla oluşturulan hak ve kanunların bütünüdür. Bir devletin uzun ömürlü olabilmesi için

Detaylı

BASIN METNİ 16.01.2012 BEYLİKDÜZÜ MİGROS ALIŞVERİŞ MERKEZİ ÇOCUK KÜLTÜR SANAT FESTİVALİ. Thema Anadolica!

BASIN METNİ 16.01.2012 BEYLİKDÜZÜ MİGROS ALIŞVERİŞ MERKEZİ ÇOCUK KÜLTÜR SANAT FESTİVALİ. Thema Anadolica! BASIN METNİ 16.01.2012 BEYLİKDÜZÜ MİGROS ALIŞVERİŞ MERKEZİ ÇOCUK KÜLTÜR SANAT FESTİVALİ Thema Anadolica! ECE TÜRKİYE - BEYLİKDÜZÜ MİGROS ALIŞVERİŞ MERKEZİ NDE UNUTULMAZ BİR KÜLTÜR-SANAT SERÜVENİ Thema

Detaylı

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER

Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER Hazırlayan Muhammed ARTUNÇ 6.SINIF SOSYAL BİLGİER SOSYAL BİLGİLER KONU:ORTA ASYA TÜRK DEVLETLERİ (Büyük)Asya Hun Devleti (Köktürk) Göktürk Devleti 2.Göktürk (Kutluk) Devleti Uygur Devleti Hunlar önceleri

Detaylı

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi 9. Esarhadon ve Assurbanipal Dönemi. (Siyasi tarih, kabartma sanatı ve diğer sanat eserleri) Assurbanipal, J.Reade, 2001, şek.91 ESARHADDON / Aššur-aha-iddin ( 680-669)

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Şimşon, Tanrı nın Güçlü Adamı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Şimşon, Tanrı nın Güçlü Adamı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Şimşon, Tanrı nın Güçlü Adamı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Lyn Doerksen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

MİT VE DİN İLİŞKİSİ. (Kutsal Metinlerle İlişkisi) DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1

MİT VE DİN İLİŞKİSİ. (Kutsal Metinlerle İlişkisi) DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 MİT VE DİN İLİŞKİSİ (Kutsal Metinlerle İlişkisi) DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Mit ve Din Mitolojiler genel olarak dinsel, ruhani ve evrenin ya da halkların oluşumu gibi yaratılış veya türeyiş gibi temaları içerirler.

Detaylı

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır. İçindekiler 1 Efsane Nedir? 2 Efsanenin Genel Özellikleri 3 Efsanelerin Oluşumu 4 Oluşumuyla İlgili Kuramlar 5 Efsanelerin Sınıflandırılması 6 Efsanelerde Konu ve Amaç 7 Efsanelerde Yapı, Dil ve Anlatım

Detaylı

Yeşaya Geleceği Görüyor

Yeşaya Geleceği Görüyor Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Yeşaya Geleceği Görüyor Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Jonathan Hay Uyarlayan: Mary-Anne S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2010

Detaylı

Tanrı nın İbrahim e Vaadi

Tanrı nın İbrahim e Vaadi Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Tanrı nın İbrahim e Vaadi Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children

Detaylı

DiJiTAL TÜRKÇE ANSiKLOPEDi

DiJiTAL TÜRKÇE ANSiKLOPEDi DiJiTAL TÜRKÇE ANSiKLOPEDi E N Z E N G İ N D İ J İ T A L T Ü R K Ç E K A Y N A K Okulpedia, Türkiye için özel olarak hazırlanmış en zengin dijital okul ansiklopedisidir. Binlerce sayfadan oluşan Okulpedia

Detaylı

"Uruk mağlup edildi ve krallık Akkad'a taşındı" ve daha sonra kralların adları ile saltanat yılları verilir. Bunlardan en önemli 5 kral şöyledir:

Uruk mağlup edildi ve krallık Akkad'a taşındı ve daha sonra kralların adları ile saltanat yılları verilir. Bunlardan en önemli 5 kral şöyledir: AKKAD DÖNEMİ Eylül 2002 http://mezopotamya.tripod.com/ Sümer Kral Listesi'nde Uruk III. Sülale'den Akkad Sülalesi'ne geçiş şöyle açıklanır: "Uruk mağlup edildi ve krallık Akkad'a taşındı" ve daha sonra

Detaylı

Şimşon, Tanrı nın Güçlü Adamı

Şimşon, Tanrı nın Güçlü Adamı Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Şimşon, Tanrı nın Güçlü Adamı Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Janie Forest Uyarlayan: Lyn Doerksen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET ARŞİVLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın Nu: 88 OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK A N K A R A 2 0 0 7 1 P r o j e Y ö n e t i c

Detaylı

Hıristiyan İnanç Esasları Teslis Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adı altında üç kişilikte tek tanrıyı kabul ederler. Hıristiyan inancına göre baba kainatı ya

Hıristiyan İnanç Esasları Teslis Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adı altında üç kişilikte tek tanrıyı kabul ederler. Hıristiyan inancına göre baba kainatı ya Hıristiyan İnanç Esasları Teslis Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adı altında üç kişilikte tek tanrıyı kabul ederler. Hıristiyan inancına göre baba kainatı yaratmıştır. Tanrının inkarnasyonu olan oğul, günahın

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar mühim,

Detaylı

11. HAFTA 2.ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI

11. HAFTA 2.ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI 11. HAFTA 2.ARAŞTIRMA İNCELEME YAZILARI A. RAPOR: Herhangi bir konuyu, olayı veya incelenmekle görevlendirilen kişi veya kişilerin, yaptıkları araştırmanın sonuçlarını ilgili yere bildirmek üzere yazdıkları

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Irmaktan Gelen Prens

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Irmaktan Gelen Prens Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Irmaktan Gelen Prens Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı.

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı. M.Ö 2000 den itibaren Eski Yunan da ve Ege de polis adı verilen şehir devletleri ortaya çıkmıştır. Bunlardan en önemlileri Atina,Sparta,Korint,Larissa ve Megara dır. Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak

Detaylı

ARKEOLOJİ IŞIĞINDA ÖZGÜN BİR SİNEMA DENEYİMİ: İDRİMİ; UNUTULMUŞ KRALLIĞI ARARKEN

ARKEOLOJİ IŞIĞINDA ÖZGÜN BİR SİNEMA DENEYİMİ: İDRİMİ; UNUTULMUŞ KRALLIĞI ARARKEN D O S YA : S İ N E M A v e A R K E O L O J İ ARKEOLOJİ IŞIĞINDA ÖZGÜN BİR SİNEMA DENEYİMİ: İDRİMİ; UNUTULMUŞ KRALLIĞI ARARKEN Sezen Kayhan Ben İdrimi, İlim-ilimma nın oğlu, Fırtına Tanrısı nın, Hepat ın

Detaylı

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 2.Hafta. Dr. Osman Orkan Özer

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 2.Hafta. Dr. Osman Orkan Özer Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 2.Hafta Dr. Osman Orkan Özer https://oorkan.wordpress.com/ Şifre: tarimeko2016 Kaynaklar: Prof. Dr. Ahmet Özçelik TARIM TARİHİ VE DEONTOLOJİSİ, Ankara Üni. Ziraat Fak.

Detaylı

"Satmam" demiş ihtiyar köylü, "bu, benim için bir at değil, bir dost."

Satmam demiş ihtiyar köylü, bu, benim için bir at değil, bir dost. Günün Öyküsü: Talih mi Talihsizlik mi? Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir adam yaşıyormuş. Çok fakirmiş. Ama çok güzel beyaz bir atı varmış. Kral bu ata göz koymuş. Bir zamanlar köyün birinde yaşlı bir

Detaylı

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU 25 Ders 3 İnsan Bir gün ağaçtan küçük bir çocuk oyan, ünlü bir ağaç oymacısı hakkında ünlü bir öykü vardır. Çok güzel olmuştu ve adam onun adını Pinokyo koydu. Eserinden büyük gurur duyuyordu ama oyma

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı nın İbrahim e Vaadi

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı nın İbrahim e Vaadi Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Tanrı nın İbrahim e Vaadi Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Irmaktan Gelen Prens

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Irmaktan Gelen Prens Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Irmaktan Gelen Prens Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: M. Maillot ve Lazarus Uyarlayan: M. Maillot ve Sarah S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org

Detaylı

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Dünyayı Değiştiren İnsanlar Dünyayı Değiştiren İnsanlar MARIA MONTESSORI Hayatın en önemli dönemi üniversite çalışmaları değil, doğumdan altı yaşa kadar olan süredir. Çünkü bu, bir çocuğun gelecekte olacağı yetişkini inşa ettiği

Detaylı

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH SORU 1: MÖ 2450 yılında başlayan ve 50 yıl süren bir savaş kaç yılında sona ermiştir? İşlemi nasıl yaptığınızı gösteriniz ve gerekçesini belirtiniz. (2 PUAN) SORU 2: Uygurlar

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Kral Davut (Bölüm 2)

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Kral Davut (Bölüm 2) Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Kral Davut (Bölüm 2) Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2007 Bible for

Detaylı

SümeraYaradılışb Mitosu

SümeraYaradılışb Mitosu ')igurat" yapıların Sümer tapınak mimarlığının bir özelliğini oluşturması da, aynı dağlık yöne bir işaret olarak yorumlanmıştır. Bu durumda, mitosun özgün biçiminin, Sümerlilerin deltaya yerleşmeleri üzerine

Detaylı

Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman

Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: Bob Davies ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children

Detaylı

Urla / Klazomenai Kazıları

Urla / Klazomenai Kazıları Urla / Klazomenai Kazıları Oniki İon kenti arasında anılan Klazomenai, Urla-Çeşme yarımadasının kuzey kıyısında, İzmir Körfezi'nin ortalarında yer almaktadır. Klazomenai arazisinin (khora) doğuda Smyrna

Detaylı

ALAŞIM HESAPLARI ALAŞIM:

ALAŞIM HESAPLARI ALAŞIM: 1 ALAŞIM HESAPLARI ALAŞIM: İki veya daha fazla maddenin, özel bir tekniğe(ergime) göre karıştırılmalarına alaşım denir. Alaşım oluşturmaya yarayacak çok fazla maden ve çok fazla alaşım çeşidi vardır. Alaşımları

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman

Çocuklar için Kutsal Kitap sunar. Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Tanrı Herşeyi Yarattığı Zaman Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Byron Unger ve Lazarus Uyarlayan: Bob Davies ve Tammy S. Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children

Detaylı

Yazı Menu. 1 - Anadolu Uygarlıkları. Hititler. Frigyalılar. Lidyalılar. Urartular. İyonyalılar. 2 - Kültür ve Uygarlık. Devlet Yönetimi.

Yazı Menu. 1 - Anadolu Uygarlıkları. Hititler. Frigyalılar. Lidyalılar. Urartular. İyonyalılar. 2 - Kültür ve Uygarlık. Devlet Yönetimi. Yazı Menu 1 - Anadolu Uygarlıkları Hititler Frigyalılar Lidyalılar Urartular İyonyalılar 2 - Kültür ve Uygarlık Devlet Yönetimi Din ve İnanış 1 / 12 Sosyal ve Ekonomik Hayat Yazı-Dil-Bilim-Sanat 3 - Uygarlıkların

Detaylı

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Akıllı Kral Süleyman

Çocuklar için Kutsal Kitap. sunar. Akıllı Kral Süleyman Çocuklar için Kutsal Kitap sunar Akıllı Kral Süleyman Yazarı: Edward Hughes Resimleyen: Lazarus Uyarlayan: Ruth Klassen Tercüme eden: Nurcan Duran Üreten: Bible for Children www.m1914.org 2007 Bible for

Detaylı

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ

10.SINIF TÜRK EDEBİYATI DERSİ KURS KAZANIMLARI VE TESTLERİ EKİM AY HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI 1 EDEBİYAT TARİHİ / TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERE AYRILMASINDAKİ ÖLÇÜTLER 1.Edebiyat tarihinin uygarlık tarihi içindeki yerini.edebiyat tarihinin

Detaylı

Mezopotamya Tarihi ve Kültürü-Göktuğ Halis Dikine.Net

Mezopotamya Tarihi ve Kültürü-Göktuğ Halis Dikine.Net MEZOPOTAMYA TARİHİ ve KÜLTÜRÜ Göktuğ Halis ( www.dikine.net ) Kitab-ı Mukaddes'te İbrahim'in yurdu olarak anılan Kildani'nin Ur kentinin 19 km güneybatısında yer alan Eridu, kadim Mezopotamya tarihi açısından

Detaylı

KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası

KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı. Azarya ve şarkının üç Yahudi duası www.scriptural-truth.com KRAL JAMES İNCİLİ 1611 APOCRYPHA DUA AZARYA & üç Yahudi şarkı Azarya ve şarkının üç Yahudi duası Azarya dua {1:1} ve yangının ortasında yürüdüler öven Tanrı ve Tanrı nimet. {1:2}

Detaylı

Asur Devleti Kaynakçası

Asur Devleti Kaynakçası Asur Devleti Kaynakçası Esin, U. (1969). Kuantatif Spektral Analiz Yardımıyla Anadolu'da Başlangıcından Asur Ticaret Kolonileri Çağına Kadar Bakır ve Tunç Madenciliği. İstanbul:. Sünbül, N. (2014). Eski

Detaylı