ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ"

Transkript

1 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ Sibel TAHMAZOĞLU KÖMÜRDE BULUNAN OKSİJENLİ FONKSİYONEL GRUPLARIN TEMİZ KÖMÜR HAZIRLANMASINDA ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI KİMYA ANABİLİM DALI ADANA,2009

2 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KÖMÜRDE BULUNAN OKSIJENLİ FONKSİYONEL GRUPLARIN TEMİZ KÖMÜR HAZIRLANMASINDA ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI Sibel TAHMAZOĞLU YÜKSEK LİSANS KİMYA ANABİLİM DALI Bu tez / /2009 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği/Oyçokluğu İle Kabul Edilmiştir. İmza... İmza İmza.. Prof. Dr. E. Sultan GİRAY Dr.Arif HESENOV Doç. Dr. Mesut BAŞIBÜYÜK DANIŞMAN ÜYE ÜYE Bu tez Enstitümüz Kimya Anabilim Dalında hazırlanmıştır. Kod No: Prof. Dr. Aziz ERTUNÇ Enstitü Müdürü İmza ve Mühür Bu çalışma Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmiştir. Proje No:FEF2009YL17 Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.

3 ÖZ YÜKSEK LİSANS KÖMÜRDE BULUNAN OKSIJENLI FONKSIYONEL GRUPLARIN TEMIZ KÖMÜR HAZIRLANMASINDA ETKILERININ ARAŞTIRILMASI Sibel TAHMAZOĞLU ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ KİMYA ANABİLİM DALI Danışman: Prof. Dr. E. Sultan GİRAY Yıl : 2009, Sayfa: 74 Jüri : Prof. Dr. E. Sultan GİRAY Doç. Dr. Mesut BAŞIBÜYÜK Dr.Arif HESENOV Tunçbilek ve Çan kömürleri NMP, Tetralin, NMP/Tetralin (1:1 v/v), Tetralin/Kinolin (1:1 v/v) ve Kinolin çözücü ve çözücü karışımları ile 350 C de paslanmaz bir tüp reaktör içerisinde ekstraksiyonu gerçekleştirilmiştir. Aynı işlemlerasit ile önişlem görmüş kömürlerde uygulanmıştır. Bu sayede kül oranı azaltılmış temiz kömür hazırlamaya çalışılmıştır. Kömürlerin demineralizasyon işleminden sonra kömürde bulunan COOH ve COOM miktarları belirlenerek oksijenli fonksiyonel grupların temiz kömür hazırlanmasında ve ekstraksiyon verimi üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Aynı zamanda FT-IR analizleri ile ekstraktın karakteristik yapısı hakkında nitel bilgi edinilmeye çalışılmıştır. Tunçbilek kömürünün orijinal halinde en yüksek verim Tetralin/Kinolin karışımında gözlenmiştir. Çan kömürünün orijinal halinde ise en yüksek iki verim NMP/Tetralin karışımı ve Tetralin de gözlenmiştir. Asitlerle önişlem görmüş halin de ise en yüksek verim Tetralinde gözlenmiştir. Tüm ekstraksiyon koşulları için ekstraksiyon sonrası geri kazanılan katı ekstraktın %0,2 den %0,6 ya değişen oranlarda kül içeriğine sahip olduğu belirlendi. Anahtar Kelimeler: Çözücü ekstraksiyonu, külsüz kömür, oksijenli fonksiyonel gruplar I

4 ABSTRACT MSc THESIS THE INVESTIGATION OF THE EFFECTS OF THE OXYGENATED FUNCTIONAL GROUPS IN COALS WHILE THE PREPARATION THE CLEAN COAL Sibel TAHMAZOĞLU DEPARTMENT OF CHEMISTRY INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES UNIVERSITY OF ÇUKUROVA Supervisor : Prof. Dr. E. Sultan GİRAY Year : 2009, Pages: 74 Jury : Prof. Dr. E. Sultan GİRAY Assoc.Prof.Dr. Mesut BAŞIBÜYÜK Dr.Arif HESENOV Tunçbilek and Çan coal were extracted with NMP, Tetraline and Quinoline, NMP/Tetraline (1:1 v/v) and Tetraline/ Quinoline (1:1 v/v) mixtures at 350 C. Pretreated Çan and Tunçbilek coals were also extracted at the same conditions. The extracts of the all extractions were as clean coal since their ash content reduced to as well as 0, 2 0, 6 %. The effect of oxygenated functional groups such as COOH on the extraction yield was also investigated. Acid pre-treatment did not show any significant effect on the extraction yield. On the other side, in both extraction processes, Çan coal gave higher extraction yields then those of Tunçbilek coal. Key Words: Solvent extraction, clean coal, oxygenated functional groups II

5 TEŞEKKÜR Öncelikle yüksek lisans dönemi boyunca gerek ders aşamasında gerekse deneysel kısımda bütün bilgi ve deneyimlerinden yararlandığım danışman hocam sayın Prof. Dr. E. Sultan GİRAY a sonsuz saygı ve teşekkürlerimi sunarım. Organik kimya master programını bitirmiş olan sevgili arkadaşım İlkgül ŞİMŞEK ve devam etmekte olan Zeynep TUNALI, Arş.Gör. Dilek AKBAŞLAR, bu tezin hazırlanmasında emeği geçen tüm arkadaşlarıma ve özellikle sevgili aileme teşekkürlerimi sunarım. III

6 İÇİNDEKİLER SAYFA ÖZ.II ABSTRACT III TEŞEKKÜR....IV İÇİNDEKİLER...V TABLOLAR DİZİNİ... VII ŞEKİLLER DİZİNİ.....VIII SİMGELER ve KISALTMALAR...XI 1. GİRİŞ Kömürlerin Oluşumu Ve Kimyasal Yapısı Kömürün Makromoleküler Yapısı Ve Önerilen Kömür Modelleri Çözücü Ekstraksiyonu Oksijenli Bileşenler Ve Ekstraksiyon Verimi Arasındaki İlişki Kömürün Demineralizasyonu/ Desülfürizasyonu Çeşitli Asit Çözeltilerinin Desülfürizasyon Ve Demineralizasyon Üzerine Etkisi Temiz Kömür Çalışmalarının Önemi Temiz Kömür Özellikleri Temiz Kömür Çalışmalarında Kullanılan Çözücüler Ve Özellikler ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR MATERYAL VE METOD Materyal Kömür Örneğinin Seçimi Kullanılan Kimyasallar Metodlar Ekstraksiyonlarda Kullanılan Kömür Örneklerinin Hazırlanması Asit İle İşlem Görmüş Kömür Örneklerinin Hazırlanması Reaktörde Isıl Ekstraksiyon...25 IV

7 Katı Ekstraktın Geri Kazanılması Kömürde Bulunan Oksijenli Fonksiyonel Grupların Belirlenmesi Katı Ekstraktın Kül Tayini Katı Ekstraktın Kükürt Tayini Kömür Örneklerinin FT-IR Analizleri BULGULAR VE TARTIŞMA Organik Çözücü İle Isıl Ekstraksiyon Sonuçları Çözücülerin Ekstraksiyon Verimi Üzerine Etkileri NMP İle Ekstraksiyon NMP/Tetralin İle Ekstraksiyon Tetralin İle Ekstraksiyon Tetralin/Kinolin İle Ekstraksiyon Kinolin İle Ekstraksiyon Asit İle Önişlemin Ekstraksiyon Verimi Üzerine Etkileri Organik Asitlerle Ön İşlem Görmüş Kömürlerin NMP İle OIE Ekstraksiyonu Organik Asitlerle Ön İşlem Görmüş Kömürlerin NMP/Tetralin İle OIE Ekstraksiyonu Organik Asitlerle Ön İşlem Görmüş Kömürlerin Tetralin İle OIE Ekstraksiyonu Organik Asitlerle Ön İşlem Görmüş Kömürlerin Tetralin/Kinolin İle OIE Ekstraksiyonu Organik Asitlerle Ön İşlem Görmüş Kömürlerin Kinolin İle OIE Ekstraksiyonu Kömürde Bulunan COOH Ve COOM Miktarların Ekstraksiyon Verimi Üzerine Etkileri Organik Çözücü İle Hazırlanan Temiz Kömürün Geri Kazanılması OIE İle Hazırlanan Temiz Kömürlerin %Kül ve %S Analiz Sonuçları Kömürlerin FTIR Spektrumlarının İncelenmesi 50 V

8 5. SONUÇLAR KAYNAKLAR.55 ÖZGEÇMİŞ EKLER..61 VI

9 TABLOLAR DİZİNİ SAYFA Tablo 3.1. Kömürlerin kaba analiz sonuçları 23 Tablo 4.1. Tunçbilek ve Çan kömürlerinin orijinal, oksalik asit ve formik asit ile önişlem görmüş örneklerin OIE ile elde edilen ekstraksiyon verimi ve geri kazanılan temiz kömür miktarı...28 Tablo 4.2. Tunçbilek ve Çan kömürlerinin orjinal, oksalik asit ve formik asit OIE ile hazırlanan temiz kömürlerinden kül ve kükürt analiz sonuçları 46 VII

10 ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA Şekil 1.1. Given Tarafından Önerilen Model Yapı Şekil 1.2. Wiser Tarafından Önerilen Model Yapı Şekil 1.3. Shinn Tarafından Önerilen Model Yapı....9 Şekil4.1.Tunçbilek ve Çan kömürlerinin organik çözücülerle ısıl ekstraksiyon verimlerinin dağılımı Şekil 4.2. Kömürün asit ile ön işlemden geçirilmesi esnasında gerçekleşen mekanizma...32 Şekil 4.3. Tunçbilek kömürünün ekstraksiyon verimleri üzerine asit önişleminin etkisi Şekil 4.4.Çan kömürünün ekstraksiyon verimleri üzerine asit önişleminin etkisi Şekil 4.5. Tunçbilek ve Çan kömürlerinin ve bu kömürlerin asit önişlem görmüş hallerinde COOH miktarının ve NMP ile ekstraksiyon verimi arasındaki ilişki Şekil 4.6. Tunçbilek ve Çan kömürlerinin ve bu kömürlerin asit önişlem görmüş hallerinde COOM miktarının ve NMP ile ekstraksiyon verimi arasındaki ilişki 38 Şekil 4.7 Tunçbilek ve Çan kömürlerinin ve bu kömürlerin asit önişlem görmüş hallerinde COOH miktarının ve NMP/T ile ekstraksiyon verimi arasındaki ilişki Şekil 4.8. Tunçbilek ve Çan kömürlerinin ve bu kömürlerin asit önişlem görmüş hallerinde COOM miktarının ve NMP/T ile ekstraksiyon verimi arasındaki ilişki 49 Şekil 4.9. Tunçbilek ve Çan kömürlerinin ve bu kömürlerin asit önişlem görmüş hallerinde COOH miktarının ve Tetralin ile ekstraksiyon verimi arasındaki ilişki VIII

11 Şekil Tunçbilek ve Çan kömürlerinin ve bu kömürlerin asit önişlem görmüş hallerinde COOM miktarının ve Tetralin ile ekstraksiyon verimi arasındaki ilişki Şekil Tunçbilek ve Çan kömürlerinin ve bu kömürlerin asit önişlem görmüş hallerinde COOH miktarının ve T/Q ile ekstraksiyon verimi arasındaki ilişki Şekil Tunçbilek ve Çan kömürlerinin ve bu kömürlerin asit önişlem görmüş hallerinde COOM miktarının ve T/Q ile ekstraksiyon verimi arasındaki ilişki...41 Şekil Tunçbilek ve Çan kömürlerinin ve bu kömürlerin asit önişlem görmüş hallerinde COOH miktarının ve Kinolin ile ekstraksiyon verimi arasındaki ilişki Şekil Tunçbilek ve Çan kömürlerinin ve bu kömürlerin asit önişlem görmüş hallerinde COOM miktarının ve Kinolin ile ekstraksiyon verimi arasındaki ilişki...42 Şekil Tunçbilek kömürünün OIE ile elde edilen ekstraktlardan geri kazanılan temiz kömür dağılımı Şekil Çan kömürünün OIE ile elde edilen ekstraktlardan geri kazanılan temiz kömür dağılımı Şekil Tunçbilek kömürden OIE ile hazırlanan temiz kömür örneklerinin kül ve kükürt miktarlarında gözlenen azalmalar 47 Şekil Oksalik asit ile işlem görmüş Tunçbilek kömürden OIE ile hazırlanan temiz kömür örneklerinin kül ve kükürt miktarlarında gözlenen azalmalar Şekil Formik asit ile işlem görmüş Tunçbilek kömürden OIE ile hazırlanan temiz kömür örneklerinin kül ve kükürt miktarlarında gözlenen azalmalar IX

12 Şekil Çan kömürden OIE ile hazırlanan temiz kömür örneklerinin kül ve kükürt miktarlarında gözlenen azalmalar Şekil Oksalik asit ile işlem görmüş Çan kömürden OIE ile hazırlanan temiz kömür örneklerinin kül ve kükürt miktarlarında gözlenen azalmalar...49 Şekil Formik asit ile işlem görmüş Çan kömürden OIE ile hazırlanan temiz kömür örneklerinin kül ve kükürt miktarlarında gözlenen azalmalar X

13 SİMGELER VE KISALTMALAR MEAA: Metoksiasetik asit COOM: Metal karboksilat AA : Asetik asit NMP : N-metil-2-pirrolidinone T : Tetralin Q : Quinaline EDA : Etilendiamin MN : 1-metil naftalin HCl : Hidroklorik asit LCO : Hafif dönüşüm yağ NaOH : sodyum hidroksit OIE : Organik çözücülerle ısıl ekstraksiyon XI

14 1.GİRİŞ Sibel TAHMAZOĞLU 1.GİRİŞ Ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin en önemli göstergelerinden birisi enerji üretimidir. Enerji üretiminin tüketiminden fazla olması, hem sanayinin gelişmesine hem de milli gelirin artmasına neden olan etkenlerdendir. Enerji üretimi, onu sağlayan kaynakların bulunmasına ve bu kaynaklardan optimum düzeyde yararlanılmasına bağlıdır. Nüfus artışı ve teknolojik gelişmenin dünya enerji talebini hızla artırması sonucunda, kömür ve petrol gibi yakıtların kullanımı günümüze kadar önemini korumuştur. Petrol rezervlerinin dünyanın belli başlı yerlerinde ve kömüre göre sınırlı olması, zaman zaman dünya ekonomisinde politik pazarlıklara ve dolayısıyla krizlere neden olmuş, bu da haklı olarak dünya milletlerinin daha güvenilir enerji kaynaklarına veya kendi öz kaynaklarına yönelmelerine neden olmuştur. Fosil enerji kaynaklarından olan kömür, geçmişte olduğu gibi gelecekte de enerji kaynakları içindeki önemini koruyacaktır. Diğer kaynakların rezervleriyle karşılaştırıldığında çok büyük rezerve sahip olması, ekonomikliği, teminindeki güvenilirlik, fiyat istikrarı, kömürün çok önemli enerji kaynağı olduğunun göstergesidir. Fosil yakıtlar (petrol, doğalgaz, kömür) sadece enerji hammaddesi değil; aynı zamanda bir çok sanayinin (boya, plastik, eczacılık, kozmetik, demir-çelik, alüminyum, vs gibi) ana girdilerinin üretildiği hammaddelerdir. Bugünkü tüketim seviyeleri ile, dünya petrol rezervlerinin 40 yıl, doğalgaz rezervlerinin 60 yıl ve kömür rezervlerinin ise 200 yılda tükeneceği tahmin edilmektedir. Bu karşılaştırma, sadece günümüz teknolojileri kullanılarak ekonomik olarak işletilebilecek kömür rezervlerini kapsamaktadır. Düşük kaliteli ve daha derinde bulunan kömürlerin ekonomik olarak değerlendirilmesine olanak sağlayacak gelişmeler dikkate alınmamıştır ( Sekizinci beş yıllık kalkınma planı). Artan enerji ihtiyacı, yenilenebilir ve alternatif enerji kaynaklarını dünya gündemine taşıdı. Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, jeotermal enerji kaynakları, biyoyakıtlar gibi konularda araştırmalar ve uygulamalar giderek artıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımında önemli bir nokta olan enerji 1

15 1.GİRİŞ Sibel TAHMAZOĞLU depolanması ve bu kapsamda enerji taşıyıcısı olarak hidrojenden yararlanma imkanlarının geliştirilmesi dünyamızın güncel sorunlarından. Enerji sorununun yanı sıra, yüzyılımızın ilk yarısında biteceği öngörülen ham petrolün neden olacağı diğer sorunlara da bugünden çözümler üretmemiz gerekiyor. Özellikle ulaşım sektöründe kullanılan sıvı yakıtların hemen hemen tamamının petrolden elde edildiği ve yine günlük hayatımızın vazgeçilmezleri arasındaki pek çok araç ve gereçte kullanılan petrol türevi kimyasalların ve plastik maddelerin üretiminin de petrole dayalı olduğu dikkate alınırsa durumun önemi daha iyi anlaşılabilir. Alıştığımız yaşam tarzını sürdürebilmemiz için bu konularda da alternatif kaynaklar geliştirmemiz gerekiyor. Hem enerji kaynağı hem de kimyasal hammadde kaynağı olarak değerlendirdiğimizde kömürün önemi giderek artıyor. En azından, alternatif ve yenilenebilir enerji kaynaklarından daha az maliyetli ve yüksek verimli yararlanma yöntemleri geliştirilinceye kadar, enerji sektöründe esas yükü yine kömürün karşılayacağı açık. Ham petrol ve doğal gaz ile karşılaştırıldığında dünyadaki kömür rezervlerinin daha büyük olması nedeniyle ve 150 yıl kadar daha dünyada kömürden yararlanılması mümkün görüldüğünden, kömür enerji sektörünün göz bebeği olmaya devam edecek. Ülkemizde durum ise biraz daha zor. Günümüzde kullandığımız enerjinin maalesef %70 den fazlasını ithal etmek zorunda olduğumuz ve enerjide dışa bağımlı olduğumuz unutulmamalı. Ülkemizdeki kömür rezervlerinin sınırlı ve yetersiz olması, var olan kömürümüzün çok tutumlu kullanılması gerekliliğini gösteriyor( Temiz kömür teknolojileri). Kömürün üretimi, iyileştirilmesi ve kullanımına ilişkin teknolojik geliştirme çalışmaları hızla devam etmektedir. Örneğin kömürden kaynaklanan S0 2 (kükürtdioksit) gazının oluşumunun yanma esnasında önlenmesini sağlayan akışkan yatak teknolojileri elektrik üretiminde yüksek güçlerde ticari uygulama olanağı bulurken, yanma veriminin yükseltilmesiyle C0 2 (karbondioksit) yayınımının azaltılmasına katkıda bulunmaktadır. Sonuç olarak kömürün, özellikle elektrik enerjisi üretiminde verimli ve çevreyi kirletmeyecek biçimde değerlendirilmesini sağlayacak teknolojiler mevcuttur ve sürekli geliştirilmektedir (Temiz kömür teknolojileri) 2

16 1.GİRİŞ Sibel TAHMAZOĞLU Hava kirliliğinin etkileriyle ilgili olarak, küresel ısınma, uluslar arası sınırları politikaları ve sosyal sorumlulukları aşan evrensel sorun hale gelmektedir. Temiz kömür teknolojisi (CCTI), kömürün yanmasıyla oluşan ve sorun olan zehirli atıkları ciddi derece azaltma vaadi veren teknolojiye patent vermiştir. CCTI teknolojisi ile, kömür, ekonomik verimli ve yağa bağımlılığımızı azaltabilen son derece temiz yakıt olmaktadır. Zamanla, faydalı güç santralleri ve üreticileri temiz kömüre yönlendirilirse, dünya genelindeki kirliliğin azalmasında büyük bir avantaj kazandırabilir ve gelecekteki işletmeler için evrensel emisyon standardı olur. Çok aşamalı işlemlere patent veren CCTI, yüksek derecede saf olmayan zehirli maddeler içeren kömürü kabul edilir derecede verimli temiz verimli temiz ve enerji kaynağı ve az kirliliğe sebep olan yakıta dönüştürür ( Enerji kaynaklarını çeşitlendirmenin yollarına bakarken, ekonomik gelişmelerle dünyanın enerji IEA nın (International Energy Agency) 2002 yılı raporuna göre, gelişmiş ülkeler ihtiyacı hızla artmakta ve önümüzdeki 30 yıl içinde özellikle de gelişmekte olan ülkelerin enerji talebinin yılında gelişmekte olan ülkelerde 1,4 milyon kişinin hala elektrik kullanamayacak olmasına rağmen- %70 oranında artacağı tahmin edilmektedir ( Bu ihtiyacı karşılamak için de, diğer yakıtlar ve özellikle de elektrik üretiminde en önemli olan kömür, bu anlamda gelecekte de önemli bir rol üstlenecektir. Enerji senaryolarındaki son gelişmeler, kömürün tekrar gündeme gelmesine neden olmuştur. Kömür önemli bir enerji kaynağıdır. Ancak sebep olduğu ağır çevre sorunları ve yakma işlemindeki düşük enerjisi nedeniyle, gelecek için bir enerji kaynağı olarak kullanılıp kullanılamayacağı sorgulanmaktadır. Fakat, artan enerji ihtiyacını karşılayabilmek için dünyanın hiç bir enerji kaynağını, özellikle de fosil yakıtlar içinde rezervi en fazla olan kömürü, göz ardı edilebilmesi mümkün değildir. Bunun yanı sıra yenilenebilir enerji kaynaklarının rolünün daha da artacağı yadsınamaz olmakla beraber; bunların geliştirilmesi için önlerinde hala pratik ve ekonomik problemler vardır. Ancak, kömürün hem enerji üretimi hem de petrol benzeri ürünlere dönüştürülmesi çalışmaları, kömürün yüksek miktarlarda kükürt içermesi nedeniyle baltalanmaktadır. Kömürün %0,5-8 arasında değişen bu bileşenin, küresel çevre sorunları nedeniyle, kömürün yakılmasında önce mutlaka uzaklaştırılmış olması 3

17 1.GİRİŞ Sibel TAHMAZOĞLU istenmektedir. Bu nedenle; kömürün temizlenmesi için yapılması gereken araştırmalar hala gereklidir. Bunun yanı sıra enerji üretimi sırasında bir gaz tribününde kömürün doğrudan yakılması ile CO 2 emisyonu yüksek olduğu gibi, elde edilen enerji de o denli az olmaktadır. Bu nedenle, bir kömürün gaz tribününde yakılmasından önce mineral maddelerinin (kül) önemli bir kısmının uzaklaştırılmış olması gerekir. Bu hem tribün balatalarında erozyon ve korozyonun önlenmesi hem de yakma gazlarına emisyon düşürücü bazı işlemlerin yapılması zorunluluğunu ortadan kaldırır. Kömürden külün giderilmesi için geliştirilmiş ve hatta standart yöntemler olarak da kullanılan asit veya organik çözücülerle ekstraksiyon gibi yöntemler vardır. Ancak bu çalışmalar genellikle yüksek enerji isteyen, toksik çözücülerin kullanıldığı ve yavaş ilerleyen yöntemlerdir. Mevcut çalışmada Tunçbilek ve Çan linyitleri çeşitli çözücü grupları ile ve bunların ikili karışımları kullanılarak orijinal kömürde ve asitle önişlem görmüş kömürde bulunan oksijenli fonksiyonel gruplarının kömürün çözücü ekstraksiyonu ile temiz kömür hazırlanması ve ekstraksiyon verimi üzerine etkilerinin incelenmesi hedeflenmiştir. Bu çalışma sonunda elde edilecek kül içeriği azaltılmış kömürün, enerji tribünlerinde düşük emisyon ve partikül içeriği ile emniyetle kullanılabilecek bir ürün olması amaçlanmıştır Kömürlerin Oluşumu ve Kimyasal Yapısı Kömür; çoğunlukla karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan az miktarda kükürt ve azot içeren, kimyasal ve fiziksel olarak farklı yapıya sahip maden ve kayaçtır. Diğer içerikleri ise külü oluşturan inorganik bileşikler ve mineral maddelerdir. kömür, jeolojik devirlerden kalan bitkilerin, alglerin ve sporların biyolojik ve jeotermal bozunması sonucu oluşan heterojen ve kompleks bir materyaldir. Çağlar boyunca nem ve mineral maddelerin de etkisiyle çeşitli dönüşümlere uğramışlardır. Bu dönüşümlerde ilk ürünün hümik asitler olduğu düşünülmektedir. Bu da zamanla dönüşüme uğrayarak sırasıyla turba, linyit, alt bitümlü kömür, bitümlü kömür ve antrasit oluşturmuştur (Mott, 1949). 4

18 1.GİRİŞ Sibel TAHMAZOĞLU Kömür oluşumu biyokimyasal ve jeokimyasal adımlarda gerçekleşir. Biyokimyasal basamak bitkilerdeki maddelerin bakteri faaliyetleri sonucu; hidroliz, oksitlenme ve indirgenme süreçlerini kapsayan bozulmalarla, maseral denilen kısımlarını oluşturmalarını içermektedir. Biyokimyasal basamakta turba oluşumu sırasında, önce organik maddelerden hümik asitler meydana gelir. Hümik asitlerin asidik karakterlerini kaybetmeleri sonucu hüminler oluşur. Hümin ve bozunmakta olan organik madde (odun) turba olarak adlandırılmaktadır. Jeokimyasal adımda ise basınç ve sıcaklık nedeniyle kömürleşme sürecinde farklılıklar olmaktadır ki, buna kömürleşme derecesi (rank) denir. Kömürleşme derecesi arttıkça kömürdeki karbon oranı artar, buna karşın oksijen ve hidrojen oranı azalır. Böylece kömürün kimyasal etkinliği de azalır. Kömür belirli miktarda karbon, hidrojen, oksijen ve az miktarlarda azot ile kükürdü belirli oranlarda içeren bir organik maddedir. Bu maddenin karbon iskeleti ve bu iskelete oksijen, hidrojen, azot ve kükürt atomlarının nasıl bağlandığı önemlidir. Kömürdeki varlığı düşünülen molekül tipleri, bunların büyüklükleri, molekül ağırlıkları, ısı, katalizör ve çözücü karşısındaki davranışları çok önemlidir. Kömür içerisindeki azot, genellikle aromatik heterosiklik yapılarda, pirolik ve piridinik şekillerde sırasıyla beş halkalı ve altı halkalı yapılar şeklinde bulunur (Van Krevelen, 1961; Berkowitz, 1985; Given, 1984; Burchill ve Welch, 1989). Kömür içerisindeki kükürt, hem organik hem de inorganik şekilde mevcuttur. İnorganik kükürt genelde pirit şeklinde, az bir miktarı ise sülfatlar şeklinde bulunur. Organik kükürt ise tiyofenik heterosiklik ve alifatik sülfitler şeklinde bulunur (Hayatsu ve ark., 1978). Kömür içerisindeki oksijen miktarı kömürün derecesine göre değişir. Kömürün kömürleşme derecesi yükseldikçe oksijen içeriği azalır (Mott, ; Retcofsky, 1982). Kömürdeki karbon hem aromatik, hem alifatik biçimdedir. Aromatik karbon oranı, kömürün kömürleşme derecesine bağlı olarak yaklaşık %50 den (linyitlerde), % 86 ya kadar (az uçucu bitümlü kömürlerde) artar (Whitehurst, 1980). 5

19 1.GİRİŞ Sibel TAHMAZOĞLU 1.2.Kömürün Makromoleküler Yapısı ve Önerilen Kömür Model Yapıları Kömür, moleküler ağırlık ve yapı açısından çok çeşitli küçük moleküllerin bir polimerik karışımıdır. Tüm karbon atomlarının yaklaşık %70 i aromatik halkadadır ancak hidrojen atomlarının sadece %23 ü aromatik karbon atomlarına bağlıdır. Bu bileşiklerin molekül ağırlıkları in üzerindedir. Oksijen, kükürt ve azot, orijinal molekülde -OH, -CO, -COOH, -NH 2, -CN, -S, -SH gibi fonksiyonel gruplar halinde bulunur. Kömürün organik kısmı, makromoleküllerin bir bileşimidir ve moleküllerin kimyasal yapılarının bilinmesi, heterojen materyalin bileşiminin aydınlatılması ve kömür reaksiyonlarını anlamak için önemlidir. Kömürün heterojen özelliği moleküler yapısını tanımlamada zorluklara neden olmaktadır. Bunun bir sonucu olarak da kömürün moleküler yapısı hakkında birçok araştırma yapılmasına rağmen bir çok soru halen çözülemeden durmaktadır. Kömürün moleküler yapısı, kömürün çözücü ile ekstraksiyonu yada ısı ile olan etkileşimi sonucunda reaktivitesindeki ve ürün dağılımındaki değişiklikler ile açıklanmaya çalışılmaktadır. Fakat, kömürün moleküler yapısı ve doğası tam olarak anlaşılmış değildir (lino, 2000). Kömürün moleküler yapısını tanımlamak için; Fonksiyonel gruplar, heteroatomlar, aromatik ve alifatik grupların sayısı, tipi ve dağılımı, Aromatik gruplar arasındaki köprülü yapıların dağılımı, Makromoleküler yapıdaki çapraz bağlanmalar gibi bilgilere ihtiyaç vardır. Kömür makromoleküllerinin karakterizasyonu ve ayrımı oldukça zordur. Kömürün moleküler yapısı için iki tür model yapı önerilmektedir. Bu modeller kovalent ve kovalent olmayan modellerdir (Nishioka, 2001). Kovalent moleküler yapı daha yaygın olarak kabul edilmektedir. Bu modelde kömür molekülleri metil, eter ve sülfit köprüleri gibi kovalent bağlarla birbirlerine çapraz olarak bağlanmaktadırlar (Juntgen ve ark., 1984). Böyle kömürler çözücülerde çok az çözünmekte ve düşük molekül ağırlıklı maddeler ağ yapısı içinde sıkıca tutulmaktadırlar. 6

20 1.GİRİŞ Sibel TAHMAZOĞLU Kovalent olmayan modelde, kömür molekülleri birbirlerine moleküller arası bağlar ile çapraz olarak bağlanmışlardır. Bu moleküller arası kuvvetler, hidrojen bağları, Π- Π etkileşimleri, yük transfer etkileşimleri, London kuvvetleri ve iyonik kuvvetlerdir. Bu etkileşimler büyük oranda kömürün rankına bağlıdır. Kömürün kimyasal özelliliğini belirleyen ise hangi modelin daha baskın olduğudur (Nishioka, 1990; Larsen, 1990; Nishioka, 1992). Kömürün organik yapısını açıklamak için birçok model önerilmiştir da Given tarafından önerilen model, bir veya iki üyeli halkalar, pridin tipi halkalar, kinonlar, hidroksil ve karbonil gruplarını içermektedir. Şekil 1.1 de Given tarafından önerilen model gösterilmiştir (Given, 1960). Şekil.1.1. Given Tarafından Önerilen Model Yapı Wiser tarafından öne sürülen model ise metilen ve eter köprüleri ile birbirlerine bağlanmış küçük aromatik halkalar içermektedir (Wiser, 1973). Şekil 1. 2 de Wiser tarafından önerilen model yapı verilmiştir. 7

21 1.GİRİŞ Sibel TAHMAZOĞLU Şekil.1.2. Wiser Tarafından Önerilen Model Yapı 1984 de Shinn, kömür sıvılaştırma çalışmalarından elde ettiği bilgilerden yararlanarak, kömürdeki fonksiyonel grupları, aromatik ve alifatik grupların dağılımını gösteren bir çalışma yapmıştır (Shinn, 1984). Şekil 1.3 de Shinn tarafından önerilen model yapı verilmiştir. 8

22 1.GİRİŞ Sibel TAHMAZOĞLU Şekil.1.3. Shinn Tarafından Önerilen Model Yapı 1.3. Çözücü Ekstraksiyonu Organik çözücülerle yapılan çözücü ekstraksiyonu kömürün kimyasal yapısını araştırmak için kullanılan bir tekniktir. Ayrıca kömürün çözücü ekstraksiyonu ılıman deneysel koşullarda (atmosferik basınç altında) yaygın organik çözücüler kullanılarak daha az kül içeren temiz kömür dönüşümüne yardım eder. İlk sistematik çözücü ekstraksiyonu 1860 yılında De Marsilly tarafından gerçekleştrilmiştir. Benzen, alkol, eter, kloroform ve karbondisülfür kaynama sıcaklıklarında kullanılmıştır ve ekstraksiyon sonunda kömürün koklaşma özelliğini kaybettiği belirlenmiştir. Kömür/çözücü ilişkisi çok karmaşıktır ve ekstraksiyon verimi çözücünün ve kömürün doğasına olduğu kadar ekstraksiyon koşullarına da bağlıdır (Bhole, 2002). Fiziksel özelliklerine göre çeşitli çözücülerin ekstraksiyon verimi üzerindeki etkileri incelenmiştir. Ancak bu çalışmalar, sadece çözücünün özelliklerinin değil aynı zamanda kullanılan kömürün özelliklerinin de çözücünün ekstaraksiyon gücünü etkilediğini göstermiştir. Çözücünün iki özelliği; yüzey gerilimi ve iç basınç kömür ekstraksiyonunda etkili olmaktadır. Ancak düşük ranklı kömürlerin primer alifatik 9

23 1.GİRİŞ Sibel TAHMAZOĞLU aminler ve benzeri çözücülerle ekstraksiyonunda çözücü gücünü azot atomu üzerinde bulunan bir çift eşleşmemiş elektronun varlığının etkilediği görülmüştür (Van Krevelen, 1993). Pek çok araştırmacı, kömürün kimyasal yapısını incelemek için, spesifik ve spesifik olmayan ekstraksiyon çalışmalarında, pridin, etanol, kloroform, metanol, alkil benzenler, benzen, aseton ve dietileter gibi sıradan organik çözücüleri kullanmışlardır (Oele, 1961). Bu gibi çözücüler kullanıldığında kömürden sadece kömür matriksi içinde kalan materyeller alınırken; pridin, bazı heterosiklik bazlar veya primer alifatik aminler kullanıldığında verimin %35-40 dolaylarında olduğu gözlenmiştir. Bu çözücülerin kömürü etkin bir şekilde çözme gücü azot veya oksijen atomu üzerinde bulunan eşleşmemiş elektronlarından olduğu düşünülmektedir. İyi bir çözücünün daima eşleşmemiş bir çift elektronu olan oksijen veya azot atomu içeren bileşiklerden oluştuğu ve alkil grupların varlığının çözücü gücünü azalttığı ileri sürülmüştür. En çok tercih edilen çözücülerin metilene bağlı en az bir tane primer amino grup içeren pridin gibi heterosiklik bazlardan oluştuğu belirtilmiştir (Dryden, 1950; 1951; 1952). Çözücüler iki gruba ayrılır. H-vericiler ve H-taşıyıcılar.Hidrojen veren çözücüler sıvılaştırma ortamına yapılarındaki oynak hidrojenlerini sunarak aktif kömür fragmanlarını kararlı hale getirirler.h-taşyıcılar ise kendi yapılarında sunabilecek hidrojenleri olmadığından sıvılaştırma ortamına hidrojeni kendi yapılarından değil, başka kaynaklardan alarak transfer eder. Kömür ekstraksiyonunda kullanılan çözücülerin bazılarının etkinlik sırası şu şekildedir: naftalin>tetralin>pridin>anilin>m-kresol>fenol. Ayrıca; petrol fraksiyonları gibi bazı kömür fraksiyonları da çözücü olarak kullanılmıştır (Honda ve ark,1973;yamada, 1974; Arita, 1976; Honda, 1979; Honda, 1980). Antrasen yağı ve hidrojenlenmiş antrasen yağı da çözücü olarak kullanılmıştır (Davies, 1977; Rusin; 1977). Hidrojen verici çözücülerin bir başka etkisi de kömür yapılarını şişirerek makromoleküler yapının çözücü ve içinde çözünmüş katalizör ön bileşikleri ile daha fazla etkileşmesini sağlamasıdır (Eser ve ark; 1991). Kinolin ve primer aminlerin solvasyon etkilerinin yanı sıra, kömür yapısındaki oldukça kuvvetli bağların 10

24 1.GİRİŞ Sibel TAHMAZOĞLU kırılmasına da aracılık ettikleri ileri sürülmektedir. (Kazimi ve ark.,1985; Togaya ve ark., 1987) Oksijenli Bileşenler Ve Ekstraksiyon Verimi Arasındaki İlişki Düşük ranklı kömürlerde önemli miktardaki oksijen, fenolik ve karboksilik formlarında bulunmaktadır. Kömürlerdeki karboksilik formları hem asit hemde metal karboksilatları şeklindedir (COOM; M: Ca 2+, Mg 2+, Na + ). Kalsiyum ve magnezyum iyonları kömürdeki karboksil grupları ile koordine olmuşlardır. Buda kömürün çapraz bağ yoğunluğunu artırarak, ekstraksiyon veriminin düşmesine neden olmaktadır. Güçlü asitler kullanarak bu etkileşimler kırmak ve ekstraksiyon verimi artırmak mümkündür (Nishioka, 1991). Opaprakasit ve arkadaşları, piridin kullanarak Soxhlet ekstraksiyonu ile Wyodak kömüründe %15 ekstraksiyon verimi elde ederken, 0.1 M HCl ile muamele edilen aynı kömürde ekstraksiyon verimi %39 dur (Opaprakasit ve ark., 2002). Anorganik asitler dışında, metoksi asetik asit (MEAA) ve asetik asit (AA) gibi organik asitlerin kullanılması ile de ekstraksiyon veriminin artığı belirlenmiştir ( Kashimura ve ark. 2006, Li ve ark ). Kurman, Soma kömürünü NMP ve NMP/EDA çözücü karışımı ile ekstraksiyonunda %11,4 ve %16,3 verim elde ederken, aynı kömürü 0,5 M okzalik asit ile muamele ettiğinde verimin sırayla %32,8 ve %27,9 a çıktığını belirtmiştir. Yine aynı çalışmada formik asit ile ön işlemin ekstraksiyon verimi üzerine olumlu etki yaptığı belirtilmiştir ( Kurman, 2006 ). Asit ile yıkama sonucunda kalsiyum ve metal iyonları uzaklaşması sonucunda korbosilik asit grupları oluşur. Bu asit grupları kendi aralarında hidrojen bağı yapar. Ekstraksiyon sırasında NMP gibi polar çözücüler kullanıldığında, NMP 11

25 1.GİRİŞ Sibel TAHMAZOĞLU bu hidrojen bağlarını kırar ve kömürdeki bu polar gruplar ile güçlü hidrojen bağları yapar Kömürün Demineralizasyonu / Desülfürizasyonu Bütün kömür türleri yararlı yanıcı maddelerin yanısıra başka maddeler de içerirler. Kömür içinde bulunan inorganik maddeler yanma esnasında oksitlenerek ve parçalanarak geride genellikle oksitlerden oluşan bir artık bırakmaktadır. Bu artığa Kömürün Külü ve külün oluşmasına neden olan inorganik maddeye de Kömürün mineral Madde İçeriği adı verilmektedir. Kömürler %5 den %40 a değişen oranlarda kül içerine sahip olabilmektedir. Kömürde bulunan belli başlı mineral maddeler; karbonatlar: Kalsit (CaCO 3 ), Dolomit (CaCO 3.MgCO 3 ), Apatit (9CaO.3P 2 O 5.CaF 2 ); Magnetit (Fe 3 O 4 ) ve Hematit (Fe2O 3 ); Kuartz ( SiO 2 ); Klorit (NaCl, KCl); kil mineralleri (Al 2 O 3.2SiO 2.2H 2 O); sülfit (FeS 2 ) ve sülfatlar (CaSO 4 ) şeklindedir (Nelson, 1953). Kömürdeki bu kül oranı, kömürün istenmeyen içeriğidir. ya yakma öncesinde ya da yakma esnasında azaltılmalı veya kömürden tamamen uzaklaştırılmalıdır (Cowry, 1963). Bunun birçok nedeni vardır: a) Kül oranı arttıkça kömürün yanması zorlaşmakta ve belirli bir kül oranından sonra tamamen durmaktadır. b) Kül oranı arttıkça, kömür yanıcı madde oranı azalmakta ve buna bağlı olarak kömürün ısıl değeri düşmektedir. c) Fazla kül, kömür veya kok kullanılan reaktörlerin kapasitelerinin düşmesine neden olmaktadır. d) Fazla kül, yüksek fırında fazla kok kullanılmasına neden olmaktadır. e) Fazla kül, kömür nakliye masraflarını artırmaktadır. 12

26 1.GİRİŞ Sibel TAHMAZOĞLU Kömürün asidik çözeltilerle yıkanması sadece yakma işleminde uygun bir yakıta dönüşmesine yardımcı olmakla kalmayıp, aynı zamanda kömürün çözünürlük ve koklaşma gibi özelliklerinin de iyileşmesine yardımcı olmaktadır (Opaprakasit ve Scaroni, 2002). Ancak, özellikle düşük ranklı kömürlerin çözünürlük özelliklerinin iyileştirilmesi de istenirse, inert minerallerin uzaklaştırılması gerekir. Bu nedenle kömürde oksijen içeren fonksiyonel gruplardan bi-katyonik mineral köprülerinin uzaklaştırılması, çözünürlük özelliklerinin iyileştirilmesi için şarttır (Li ve Takanohashi, 2004). Kömürün organik asitlerle (formik asit, oksalik asit ve metoksiasetik asit gibi) muamele ederek demineralizasyonu, kömürün sadece enerji üretim birimlerinde etkin bir şekilde kullanılmasını değil; aynı zamanda, inert minerallerin de uzaklaştırılması nedeniyle, kömürün sıvılaşma özelliklerini de iyileştirmektedir. Düşük ranklı kömürlerde, karboksilik asit ve fenolik fonksiyonel gruplar halinde önemli ölçüde oksijen bulunmaktadır. Karboksilik asitler, hem asit hem de tuzları (Mg +2, Ca +2, Na +1 katyonları ile) şeklinde bulunmaktadır. Böylece kömürde önemli ölçüde [ (COO - ) 2 M +2 ) ] köprüleri mevcuttur. Asitlerle muamele ederek bu çapraz bağların bozulması kömürün çözünürlük özelliklerini önemli ölçüde artırır (Li.,2003). Temiz Kömür diye tanımlanabilen külsüz kömür elde edilmesi çalışmalarında inorganik asit ve bazlarla kömürden külün uzaklaştırılması çalışmaları yapılmakla birlikte bu işlemler sonunda elde edilen ekstrakt hala % 0,1-0,7 oranında kül içermektedir Çeşitli Asit Çözeltilerinin Desülfürizasyon Ve Demineralizasyon Üzerine Etkisi Kömürde bulunan kuartz ve kil mineralleri gibi bileşikler ancak derişik asit çözeltileri ile uzaklaştırılabilirken; karbonat ve sülfatlar suda çözündükleri için kolayca uzaklaşabilirler. Kükürt ise, kömürde inorganik ve organik formlar halinde bulunur. Benzotiofen, alkil tioller gibi organik kükürt bileşikleri ile inorganik form olan pirit, asit veya bazik çözeltilerle yapılan kimyasal temizleme işlemleri ile uzaklaştırılamazken, sülfatlar 3M HCl asit çözeltisiyle uzaklaştırılabilirler (andres, 1996). 13

27 1.GİRİŞ Sibel TAHMAZOĞLU 1.4. Temiz Kömür Çalışmalarının Önemi Kömür önemli bir enerji kaynağıdır ve geniş kullanım alanına sahiptir. Ancak, kömür doğrudan yakıldığında, doğal gaz ve petrol gibi diğer fosil yakıtlardan daha fazla, karbondioksit (CO 2 ), azot oksit (NO X ) ve kükürt oksit (SO X ) emisyonlarına neden olmaktadır. Bu nedenle çevresel faktörler göz önünde tutularak, 21.yüzyılın enerji ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için kömürden en etkili bir biçimde yararlanmanın bir yolu bulunmalıdır (Takanohashi, 2004). Kömür kullanımının çevresel olarak kabul edilebilir yolu, kömürün mineral madde (kül) içeriğinin azaltılmasıdır. Son yıllarda çözücü ekstraksiyon yöntemleri kömürden temiz kömür (kül içeriği çok çok az kömür) elde edilmesinde ümit vaad eden bir yöntem oluşturmaktadır. Bu bağlamda, özellikle yüksek hidrojen basıncında, yüksek sıcaklık altında hidrojen aktaran çözücülerin kullanıldığı geleneksel teknik ekstraksiyon yöntemlerinden farklı olarak, ılımlı deneysel koşullarda (atmosfer basıncında) organik çözücüler kullanılarak yapılan çözücü ekstraksiyonu ile kül içeriği çok düşük temiz kömür (Super Clean Coal) elde edilebilmektedir (Renganathan, 1987). Temiz kömür, endüstriyel karbon ve özel kimyasal madde üretiminin yanı sıra temiz yakıt olarak da kullanılabilir (Renganathan ve Zondlo, 1993) Temiz Kömür Özellikleri Çeşitli ekstraksiyon yöntemleri ile elde edilen temiz kömürün en önemli özelliği ekstraktaki kül miktarının %0,02 ve daha az olmasıdır. Ekstrakt yapısının ise kömüre benzer tozsu bir yapıda olmasıdır. Sıcaklığın 400 C nin altında olduğu (genellikle oda koşullarında) düşük başınçlardaki ekstraksiyon koşulları geçerlidir. Ve bu şekilde %60 ın üzerinde bir ekstraksiyon verimi elde edilebilmektedir (Takanohashi 2002). Ekonomik ticari üretime geçildiğinde uygun ve geri dönüştürülebilen çözücülerin kullanılması gerekir. Ayrıca çözücü olarak kullanılan maddelerin hidrojen kaynağı olmaması gerekir, çünkü bu tür çözüler kullanıldığında CO 2 emisyonunun önüne geçilmesi mümkün değildir. 14

28 1.GİRİŞ Sibel TAHMAZOĞLU Temiz Kömür Çalışmalarında Kullanılan Çözücüler ve Özellikleri Kömürün ekstraksiyonunda NMP (N-metil-2-pirrolidinone) kullanılması konusunda son yıllarda artan bir ilgi gözlenmektedir (Rengenathan, 1988). Bu ilgi, NMP nin endüstriyel bir çözücü olmasının yanında, petrol endüstrisinde olefin ve aromatiklerin ayrılması, yağların rafine edilmesinde ve endüstrinin diğer dallarında kullanılmaktadır (Kirk, 1982). NMP, kullanımı kolay bir çözücüdür. NMP (N-Metil- 2- Pirrolidinone) NMP iyi bir hidrojen bağı alıcısı (akseptör) olan polar aprotik bir çözücüdür ve aromatik çekirdeklere karşı bir ilgisi vardır (Larsen, 1990). Aslında, kömürün tek bir çözücü ile ekstrakte edilmesi, ekstraksiyon verimi açısından oldukça sınırlıdır (Van Krevelen, 1993). Bu nedenle, ekstraksiyon verimini artırmak için çözücü karışımları yaygın olarak kullanılmıştır (Klotzkin, 1985). NMP nun da ekstraksiyonda etkin bir şekilde kullanılması karbondisülfür (CS 2 ) ile oluşturulan (1:1 v/v) karışımının kullanılmasıyla ortaya çıkmıştır (lino, 1988). Kömürü iyi şişiren çözücülerin, ekstraksiyon içinde iyi birer çözücü olduğu görülmüştür (Larsen, 1985). Bu amaçla kullanılan ve kömürler için iyi şişirme özelliğine sahip olduğu gözlenen EDA (Etilendiamin) de NMP ile birlikte kullanıldığında ekstraksiyon veriminin yükseldiği gözlenmiştir (Juentgen, 1984). EDA nin kömür için çok iyi bir çözücü olduğu düşünülmektedir. Çünkü, EDA, hidrojen bağları gibi kömürdeki çok özel etkileşimleri bozmaktadır (Shibaoka, 1979; Brenner, 1983). Sıvılaştırma tepkimelerinde iyi hidrojen veren çözücüler olarak en çok tetralin (1,2,3,4,-tetrahidronaftalin) ve 1,2,3,4,-tetrahidrokinolin kullanılmaktadır. Tetralin ve hidrojenin kömürle birlikte kullanıldığı deneylerde başlıca dört ana tepkime 15

29 1.GİRİŞ Sibel TAHMAZOĞLU tanımlanmıştır: 1) tetralin dört hidrojen atomunun kömür moleküllerine transferi; 2) kömür moleküllerinin doğrudan gaz fazından hidrojen alarak katılması; 3) tetralin üzerinden kömürün gaz fazındaki hidrojenle dolaylı hidrojenasyonu; 4) tetralinle kömür arasında hidrojen alışverişi Çözücü ekstraksiyonu ortamına bazı katkı maddelerinin eklenmesinin de ekstraksiyon verimini artırdığı gözlenmiştir. Bu katkı maddeleri, tetrametil amonyum asetat (TMAA), tetrasiyano etilen (TCNE), 7,7,8,8-tetrasiyanokinodimetan (TCNQ), 1,4-fenilendiamin (p-pda), gibi tipik elektron-donor yada elektron akseptör bileşiklerdir (Chen ve Iino, 2001). Oda şartlarında NMP/CS 2 çözücü sistemine TCNE eklenmesinin ekstraksiyon verimini %59.4 den %84.6 ya artırdığı gözlenmiştir (Iino, 2000). TCNE, büyük oranda pridinde çözünür ekstrakt içeren kömürler için oldukça etkilidir (Takanohashi ve Iino, 1993). Temiz, özellikleri iyileştirilmiş ekstraktlar hazırlamak amacıyla başka çözücüler de kullanılmıştır. Bu çözücüler, kinolin (350 C) (Ouchi,1989), 1- metilnaftalin ve tetralin (350 C) (Miura, 1998; 2001), karbol yağı ve kreosote yağı (350 C) (Miura, 2001) dır. Ekonomik ticari üretime geçildiğinde uygun ve geri dönüştürülebilen çözücülerin kullanılması gerekir. Ayrıca çözücü olarak kullanılan maddelerin hidrojen kaynağı olmaması gerekir, çünkü bu tür çözüler kullanıldığında CO 2 emisyonunun önüne geçilmesi mümkün değildir. 16

30 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Sibel TAHMAZOĞLU 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR De Marsilly (1860), ilk çözücü ekstraksiyonunu gerçekleştirmiştir. Benzen, alkol, eter, kloroform ve karbondisülfür kaynama sıcaklıklarında kullanılmıştır ve ekstraksiyon sonunda kömürün koklaşma özelliğini kaybettiği belirlenmiştir. Kömürlerin sıvılaştırılmasında tarihsel başlangıç noktası Berthelot (1869) tarafından kömür ile hidroiyodik asit arasındaki tepkime sonucu sıvı hidrokarbonlar elde edilmesine dayanır (Berthelot, 1869). Bedson (1899), pridin ile kömürün %20 sini ekstrakte etmeyi başarmıştır. Vignon (1914), kinolin ile koklaşabilen bir kömürün %50 sini ekstrakte edebilmiştir. Kömürün asidik çözeltilerle yıkanması sadece yakma işleminde uygun bir yakıta dönüşmesine yardımcı olmakla kalmayıp, aynı zamanda kömürün çözünürlük ve koklaşma gibi özelliklerinin de iyileşmesine yardımcı olmaktadır (Rossi, 1993). Ancak, özellikle düşük ranklı kömürlerin çözünürlük özelliklerinin iyileştirilmesi de istenirse, inert minerallerin uzaklaştırılması gerekir. Bu nedenle kömürde oksijen içeren fonksiyonel gruplardan bi-katyonik mineral köprülerinin uzaklaştırılması, çözünürlük özelliklerinin iyileştirilmesi için şarttır (Gomez, 1997). NMP/CS 2 karışımı İino ve ark. tarafından ilk kez kullanıldıktan sonra, ard arda yapılan çalışmalar, NMP/CS 2 karışımı kullanılarak atmosferik koşullarda, çeşitli kömürlerin olarak %80 ni çözünür hale getirilebilmiştir (Iino, 1988 ; Giray, 2000; Arso, 2004). Son yıllarda Japonya da, çeşitli organik çözücülerle HyperCoal olarak adlandırılan ve kül miktarı 200 ppm olan kömür hazırlanabilmiştir (Masaki, 2004 ; Li, 2004). Ayrıca yine bazı polar organik çözücü karışımları da, kömürden temiz kömür hazırlanmasında başarıyla kullanılabilmiştir (Pande, 2002). Türk kömürleri NMP/CS 2 ve NMP/EDA çözücü karışımları ile atmosferik koşullarda ve çözücülerin kaynama sıcaklıklarında ekstrakte edilmiş Soma linyitinin kül miktarını %0,02 olarak belirlenmiştir (Kurman,2005). Kömür-kömür etkileşimleri ve kömür-çözücü etkileşimlerinin kömürün şişmesi üzerine olan etkisini inceleyerek, polar ve apolar çözücülerde kovalent olmayan bağların kömürün şişme davranışına olan etkisini incelemişlerdir. Aynı zamanda, kömürleşme dereceleri farklı kömürlerin şişme davranışlarını inceleyerek 17

31 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Sibel TAHMAZOĞLU kömürün şişme davranışını belirleyen temel faktörleri belirlemeye çalışmışlardır (Chen ve ark., 1998). Polar çözücüler ile güçlü hidrojen bağı yapabilen OH gruplarının sayısını artırmak için bitümlü kömürler alkaliler ile muamele edilirken; linyitler asit ile muamele edilmiştir. Bitümlü kömürlerin alkaliler ile muamelesi sırasında zayıf eter ve ester bağlarının hidrolizi sonucunda kömürün -OH içerinin arttığı ve çözücü ile hidrojen bağı yapabilen grupların sayısının artması ile de şişme oranının arttığı; linyitlerin asit ile muamelesinde ise karboksilat grupları karboksil gruplarına dönüştüğü, bunun ise şişme oranını artırdığı belirlenmiştir. Bitümlü kömürlerde, Π Π, yük transfer sistemleri ve kömür-kömür hidrojen bağları kömürdeki kovalent olmayan etkileşimlerin; linyitlerde ise iyonik kuvvetlerin kömürün polar olmayan çözücülerde şişme etkisini engellediğinden bu etkileşimlerin elimine edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bitümlü kömürlerde bu etkileşimlerin, siklohekzanon ve NMP/CS 2 gibi hidrojen bağı yapabilen uygun çözücüler kullanılarak kömür-kömür hidrojen bağları kırılıp kömürün polar olmayan çözücülerde şişme oranların artabileceğini savunmuşlardır. Bazı linyitlerde bulunan hümik asit, Ca +2 ile kalsiyum hümik şeklinde bulunarak çapraz bağlar arasında iyonik etkileşimlere neden olduğu, linyitlerin asit ile yıkanması sırasında Ca +2 iyonları uzaklaşarak iyonik etkileşimler kırıldığı ve kömürün apolar olmayan çözücülerdeki şişme oranının arttığı belirtilmiştir. Wyodak kömürün metoksiasetik asit ile muamele edilmesiyle ekstraksiyon veriminin %80 e yükseldiğini ve 300 C de NMP ile yapılan ekstraksiyonlarda ise %50 verimle külsüz kömür elde edebilmişlerdir (Li ve ark., 2000). Lityum, tetrabütilamonyumflorid gibi çeşitli tuzların, CS 2 /NMP ekstraksiyonu üzerine etkisini incelemişler. Ve az bir miktar tetrabütilamonyumflorid eklenmesinin Upper Freeport kömürünün ekstraksiyon verimini %60 dan %84 e yükselttiğini gözlemişlerdir. Yüksek elektronegatif ve küçük iyon çapına sahip anyonların ekstraksiyon verimi üzerinde daha ve kömür çözünürlüğünden sorumlu olan anyonların rolünun, kömür asidik uçları ile bazik anyonların arasındaki temel asit-baz etkileşimleri olduğu belirtilmiştir (Takahashi ve ark, 2001). 18

32 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Sibel TAHMAZOĞLU Ekstraksiyon öncesi 0,1 M HCl asit ile muamele edilen Wyodak linyitinin piridin ile ekstraksiyon veriminin %15 den %39 a değiştiğini göstermişlerdir. Yarıbitümlü kömürlerin ekstraksiyon verimi, aynı koşullarda çalışılan bitümlü kömürlerden daha düşük olduğundan ve ekstraksiyon öncesi bu kömürlerin modifiye edilmesi veya verimi artırmak için bazı ekstraksiyon koşullarının değiştirilmesi gerektiğini belirtmişlerdir (Opaprakasit ve ark., 2002). Tetralin, 1-Metilnaftalin, dimetilnaftalin ve hafif dönüşüm yağı (LCO) gibi çeşitli organik çözücüler kullanarak değişik ranklı kömürlerle C sıcaklıkta yüksek verimle külsüz kömür üretmek amacıyla ısıl ekstraksiyon çalışmaları yapmışlardır. Dimetil naftalin ile 360 C de % aralığında değişen ekstraksiyon verimi elde edilirken; bir bitümlü kömür için LCO kullanılması durumunda yaklaşık %40 ekstraksiyon verimi elde etmişlerdir. Ayrıca, kullanılan dokuz kömür örneğinden yedisinde % 0,1 den daha az kül kaldığı tespit edilmiştir (Yoshida ve Takanohashi,2002). Metoksiasetikasit ile ön işlemden geçirilmiş bir Wyodak subbitümlü kömürünün ağır metil naftalin yağı (CMNO) ile ekstraksiyonuna polar bir çözücü olarak NMP eklenmesiyle % 72 ekstraksiyon verimi elde edildiğini belirtmişlerdir (Takanohashi ve ark., 2004). Demineralizasyon sulu asitler ile kömürlerin yıkanması işlemi, özellikle linyit ve altbitümlü kömürlerin dönüşüm proseslerinde, kömürlerin çözünürlük ve depolimerizasyon reaktivitesinin artmasında etkili olmaktadır(mochida, 1988,1989). Demineralizasyon işleminin; kömürlerin taşınımında, depolanmasında, gazlaştırma, piroliz ve sıvılaştırma gibi kömür dönüşüm proseslerinde kömürün kalitesini artırdığına inanılmaktadır (Joseph, 1992). Sıvılaştırma veriminin arttırılması için çeşitli araştırmalar yapılmaktadır. Seçimli kömür demineralizasyonu yöntemi de bunlardan birisidir. Düşük ranklı kömürlerde hidroklorik asidin, mevcut katyonik köprülerin kırılmasında, böylelikle katyonik köprülerle oksijen içeren fonksiyonel grupların koordinasyonunun azaltılmasında etkin olduğu ve çözünmenin ilk aşamalarında kömür çözücü etkileşimini arttırdığı belirtilmektedir (Mochida, 1983) 19

33 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Sibel TAHMAZOĞLU Literatürde ısıl yöntemler ile yapılan çalışmalar sonucunda, sıvı verimini azaltan minerallerin kömür yapısına zarar vermeden bazı önişlemler uygulanarak giderildiği ifade edilmiştir. Linyitlerin seyreltik HCl ile yıkanması sonucu çözünürlüklerinin arttığı ve iyi bir çözünmenin olabilmesi için ester bağlarının kırılması gerektiği tespit edilmiştir (Van Bodegom, 1984). Joseph, Forrai (1992) ise yaptıkları çalışmada, Wyodak alt bitümlü kömürü ve Kuzey Dakota linyitinden çeşitli katyonları gidermek için iyon değişim yöntemlerini kullanmışlardır. Sonuçta alkali ve toprak alkali metal iyonlarının linyitlerden uzaklaştırılması ile sıvı veriminin ve ürün kalitesinin arttığını belirtmişlerdir (Joseph, 1992). Kömürlerin sıvılaşma mekanizmasının serbest radikaller üzerinden yürüdüğü uzun yıllardır iddia edilen ve en çok kabul gören görüştür. Bu mekanizmaya göre, enerji etkisiyle kömür ve çözücüden serbest radikaller oluşmakta ve oluşan kömür radikallerine hidrojen aktarılarak, kömür radikalleri stabilize edilmektedir. Kömür radikallerine çözücüden yeterince hidrojen aktarılamıyorsa, kömür radikalleri kendi aralarında birleşerek tekrar polimerleşmektedir ve dolayısıyla sıvı ürün verimi azalmaktadır(zervent, 2006). Şimşek (2002), farklı Türk kömürlerinin sıvılaşma mekanizmasını incelemiş ve kömürlerin sıvılaşma mekanizmasının, kömürlerin doğasına ve hidrojen derişimine bağlı olarak değiştiğini göstermiştir (Şimşek, 2006). Agun (2001) yaptığı çalışmada, kömürün karbon oranının arttıkça sıvı ürün veriminin azaldığını ve kömür dönüşümünün sürenin artışıyla belli bir noktadan sonra azalma göstermesinin sebebinin, tekrar polimerleşmesi olduğunu ifade etmiştir (Agun, 2001). Linyitlerin düşük ranklı kömür grubuna dahil olması nedeniyle, özellikleri diğer kömürlere göre farklılık göstermektedir. Bu özelliklere dayanarak sıvı ürün veriminin yüksek oluşuna dair bazı varsayımlar yapılmaktadır. Bunlardan biri düşük ranklı kömürlerin gözenekliliği ile ilgilidir. Linyitlerin gözenekliliği yüksek olup, % arasında değişmektedir, bu da kömürlere çözücü difüzlenmesini kolaylaştırmaktadır (Kural, 1991). 20

34 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Sibel TAHMAZOĞLU Bir diğeri kömür yapısındaki fonksiyonel gruplar arasındaki iyonik bağların ve hidrojen bağlarının yüksek ranklı kömürlere göre daha fazla olduğu ve bu bağların çözücüler tarafından parçalanmasının daha kolay olmasına dayanmaktadır (Joseph, 1991). Karboksil grupları ile iyon çiftleri oluşturan metaller arasında en sık rastlanılan katyonlardan olan Ca ++ un, kömür makromoleküllerindeki farklı bölgelerden iki karboksilat iyonunu bağlaması olasıdır. Bu nedenle Ca ++ un uzaklaştırılması kömür yapısındaki çapraz bağların yoğunluğunun azalmasına ve dolayısıyla sıvılaşma sırasındaki çözücü kömür etkileşiminin artmasını sağlayabilmektedir. Böylelikle sıvı ürün veriminin artması da beklenen bir sonuç olmaktadır. Joseph (1992) yılında yapmış olduğu çalışmada; amonyum asetatla işlem görmüş kömürlerin alkali ve toprak alkali metallerinin giderildiğini, sonradan kalsiyum asetatla muamelesi sonucunda Ca içeriğinin artarak dönüşümlerinin tekrar düştüğünü ifade etmiştir. Sıvı ürün veriminde etkili olan iyonların ise Ca ++, K +, Na + olduğunu saptamıştır. Bu sonuçlar, kalsiyum asetat eklendiğinde iyon değişebilir kalsiyumun tekrar çapraz bağ oluşturarak, sıvı ürün veriminin azalmasına sebep olduğu fikrini desteklemektedir (Joseph,1992). Yaklaşık 350 C de bir akış tipi reaktör kullanarak çözücü ekstraksiyonu ile kömürlerden temiz yakıt üretimi için bir metot geliştirmiştir ve nonpolar çözücü olan tetralin kullanıldğı zaman bitümlü kömürler için ekstraksiyon veriminin %65-80 ulaştığını raporlamıştır ve polar çözücü karbol yağı kullanıldığı zaman da linyitler ve yarı bitümlü kömürler için yaklaşık %80 e ulaşmıştır (Takanohashia, 2004). Light cycle yağ ve 1-metilnaftalin nonpolar çözücüler ile 360 C de bir akış tipi reaktör kullanarak birkaç bitümlü kömürler için %60 dan daha yüksek ekstraksiyon verimleri elde edilmiştir. NMP ve ham metilnaftalin polar çözücülerle %80 den daha fazla ekstraksiyon verimleri elde edilmiştir. 1-MN ile yüksek ekstraksiyon verimleri toplanan kömürlerin ısı ile uyarılarak gevşemesine bağlıdır. NMP ile de hem ısı ile uyarılma hem de çözücü ile uyarılmasıyla gevşemesinden dolayı yüksek ekstraksiyon verimleri verirler. Düşük ranklı kömürde oksijenin büyük miktarı karboksilik ve fenolik fonksiyonel gruplardan oluşur. Kömürdeki karboksilik gruplar Mg +2, Ca +2 gibi katyonlarla ( metal karboksilat grup) tuz formunda ya da asit 21

KİMYA-IV. Yrd. Doç. Dr. Yakup Güneş

KİMYA-IV. Yrd. Doç. Dr. Yakup Güneş KİMYA-IV Yrd. Doç. Dr. Yakup Güneş Organik Kimyaya Giriş Kimyasal bileşikler, eski zamanlarda, elde edildikleri kaynaklara bağlı olarak Anorganik ve Organik olmak üzere, iki sınıf altında toplanmışlardır.

Detaylı

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AY EKİM 06-07 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI. SINIF VE MEZUN GRUP KİMYA HAFTA DERS SAATİ. Kimya nedir?. Kimya ne işe yarar?. Kimyanın sembolik dili Element-sembol Bileşik-formül. Güvenliğimiz ve Kimya KONU ADI

Detaylı

Yanma Kaynaklı Kirleticiler

Yanma Kaynaklı Kirleticiler Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Buca/İZMİR Yanma Kaynaklı Kirleticiler Prof.Dr. Abdurrahman BAYRAM Telefon: 0232 3017113-3017080 Faks: 0232 4530922 E-Mail: abayram@deu.edu.tr

Detaylı

Örnek : 3- Bileşiklerin Özellikleri :

Örnek : 3- Bileşiklerin Özellikleri : Bileşikler : Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur) bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı kimyasal özelliklere sahip milyonlarca yani

Detaylı

Atomlar ve Moleküller

Atomlar ve Moleküller Atomlar ve Moleküller Madde, uzayda yer işgal eden ve kütlesi olan herşeydir. Element, kimyasal tepkimelerle başka bileşiklere parçalanamayan maddedir. -Doğada 92 tane element bulunmaktadır. Bileşik, belli

Detaylı

Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu

Paylaşılan elektron ya da elektronlar, her iki çekirdek etrafında dolanacaklar, iki çekirdek arasındaki bölgede daha uzun süre bulundukları için bu 4.Kimyasal Bağlar Kimyasal Bağlar Aynı ya da farklı cins atomları bir arada tutan kuvvetlere kimyasal bağlar denir. Pek çok madde farklı element atomlarının birleşmesiyle meydana gelmiştir. İyonik bağ

Detaylı

ORGANĠK BĠLEġĠKLER. 2. ÜNİTE 6. Bölüm

ORGANĠK BĠLEġĠKLER. 2. ÜNİTE 6. Bölüm ORGANĠK BĠLEġĠKLER 2. ÜNİTE 6. Bölüm Organik ve Anorganik BileĢiklerin Ayırt Edilmesi Kimya bilimi temelde organik ve anorganik olmak üzere ikiye ayrılır. * Karbonun oksitleri (CO, CO 2 ) * Karbonatlar

Detaylı

BİLEŞİKLER VE FORMÜLLERİ

BİLEŞİKLER VE FORMÜLLERİ BİLEŞİKLER VE FORMÜLLERİ Bileşikler : Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur). Bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı kimyasal özelliklere

Detaylı

GENEL KİMYA. 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar

GENEL KİMYA. 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar GENEL KİMYA 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar Kimyasal Türler Doğada bulunan bütün maddeler tanecikli yapıdadır. Maddenin özelliğini gösteren küçük yapı

Detaylı

ELBİSTAN LİNYİTİ VE ATIKLARIN BİRLİKTE SIVILAŞTIRILMASI

ELBİSTAN LİNYİTİ VE ATIKLARIN BİRLİKTE SIVILAŞTIRILMASI ELBİSTAN LİNYİTİ VE ATIKLARIN BİRLİKTE SIVILAŞTIRILMASI Prof. Dr. Hüseyin Karaca İnönü Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü, 44280 MALATYA GİRİŞ Dünya petrol rezervlerinin birkaç

Detaylı

GENEL KİMYA. 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar

GENEL KİMYA. 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar GENEL KİMYA 4. Konu: Kimyasal türler, Kimyasal türler arasındaki etkileşimler, Kimyasal Bağlar Kimyasal Türler Doğada bulunan bütün maddeler tanecikli yapıdadır. Maddenin özelliğini gösteren küçük yapı

Detaylı

ALKOLLER ve ETERLER. Kimya Ders Notu

ALKOLLER ve ETERLER. Kimya Ders Notu ALKOLLER ve ETERLER Kimya Ders Notu ALKOLLER Alkan bileşiklerindeki karbon zincirinde H atomlarından biri yerine -OH grubunun geçmesi sonucu oluşan organik bileşiklere alkol adı verilir. * Genel formülleri

Detaylı

KARBON ve CANLILARDAKİ MOLEKÜL ÇEŞİTLİLİĞİ

KARBON ve CANLILARDAKİ MOLEKÜL ÇEŞİTLİLİĞİ KARBON ve CANLILARDAKİ MOLEKÜL ÇEŞİTLİLİĞİ Karbonun önemi Hücrenin % 70-95ʼ i sudan ibaret olup, geri kalan kısmın çoğu karbon içeren bileşiklerdir. Canlılığı oluşturan organik bileşiklerde karbon atomuna

Detaylı

KÖMÜR JEOLOJİSİ. Kömürün Kullanım Alanları ve Teknolojisi

KÖMÜR JEOLOJİSİ. Kömürün Kullanım Alanları ve Teknolojisi KÖMÜR JEOLOJİSİ Kömür, siyah, koyu gri veya kahverengi-siyah renkli, parlak veya mat bir katı fosil yakıt ve aynı zamanda sedimanter bir kayadır (Şekil 1). Şekil1. Tabakalı bir kömür mostrasının genel

Detaylı

FOSİL YAKITLARIN YANMASI

FOSİL YAKITLARIN YANMASI Kömür, sıvı yakıtlar ve doğal gazın yakılması sırasında açığa çıkan bazı gazların zehirleyici etkileri ve çevre için zararları vardır. Kükürtdioksit (SO 2 ) ve (NO x ) ler bu zararlı gazların miktar ve

Detaylı

Serüveni 3. ÜNİTE KİMYASAL TÜRLER ARASI ETKİLEŞİM GÜÇLÜ ETKİLEŞİM. o İYONİK BAĞ o KOVALENT BAĞ o METALİK BAĞ

Serüveni 3. ÜNİTE KİMYASAL TÜRLER ARASI ETKİLEŞİM GÜÇLÜ ETKİLEŞİM. o İYONİK BAĞ o KOVALENT BAĞ o METALİK BAĞ Serüveni 3. ÜNİTE KİMYASAL TÜRLER ARASI ETKİLEŞİM GÜÇLÜ ETKİLEŞİM o İYONİK BAĞ o KOVALENT BAĞ o METALİK BAĞ KİMYASAL TÜR 1. İYONİK BAĞ - - Ametal.- Kök Kök Kök (+) ve (-) yüklü iyonların çekim kuvvetidir..halde

Detaylı

5) Çözünürlük(Xg/100gsu)

5) Çözünürlük(Xg/100gsu) 1) I. Havanın sıvılaştırılması II. abrika bacasından çıkan SO 3 gazının H 2 O ile birleşmesi III. Na metalinin suda çözünmesi Yukardaki olaylardan hangilerinde kimyasal değişme gerçekleşir? 4) Kütle 1

Detaylı

ALKANLAR FİZİKSEL VE KİMYASAL ÖZELLİKLERİ

ALKANLAR FİZİKSEL VE KİMYASAL ÖZELLİKLERİ ALKANLAR FİZİKSEL VE KİMYASAL ÖZELLİKLERİ ALKANLAR Alkanların Fiziksel Özellikleri Alkan bileşikleri apolar yapılı moleküllerden oluşur. Bu yüzden molekülleri arasında zayıf London kuvvetleri bulunmaktadır.

Detaylı

ALKOL ELDE EDİLME TEPKİMELERİ ALKOL KİMYASAL ÖZELLİKLERİ

ALKOL ELDE EDİLME TEPKİMELERİ ALKOL KİMYASAL ÖZELLİKLERİ ALKOL ELDE EDİLME TEPKİMELERİ ALKOL KİMYASAL ÖZELLİKLERİ Alkollerin Elde Edilme Yöntemleri 1. Alkil Halojenürlerin Bazlarla Tepkimesi: Alkil halojenürlerin seyreltik NaOH ya da KOH gibi bazlarla ısıtılması

Detaylı

KİM-118 TEMEL KİMYA Prof. Dr. Zeliha HAYVALI Ankara Üniversitesi Kimya Bölümü

KİM-118 TEMEL KİMYA Prof. Dr. Zeliha HAYVALI Ankara Üniversitesi Kimya Bölümü KİM-118 TEMEL KİMYA Prof. Dr. Zeliha HAYVALI Ankara Üniversitesi Kimya Bölümü Bu slaytlarda anlatılanlar sadece özet olup ayrıntılı bilgiler ve örnek çözümleri derste verilecektir. BÖLÜM 13 Asitler ve

Detaylı

Bilinen en eski yöntemdir. Bu alanda verim yükseltme çalışmaları sürdürülmektedir.

Bilinen en eski yöntemdir. Bu alanda verim yükseltme çalışmaları sürdürülmektedir. 1) Biyokütle Dönüşüm Teknolojileri Doğrudan yakma (Direct combustion) Piroliz (Pyrolysis) Gazlaştırma (Gasification) Karbonizasyon (Carbonization) Havasız çürütme, Metanasyon (Anaerobic digestion) Fermantasyon

Detaylı

ASİTLER- BAZLAR. Suyun kendi kendine iyonlaşmasına Suyun Otonizasyonu - Otoprotoliz adı verilir. Suda oluşan H + sadece protondur.

ASİTLER- BAZLAR. Suyun kendi kendine iyonlaşmasına Suyun Otonizasyonu - Otoprotoliz adı verilir. Suda oluşan H + sadece protondur. ASİTLER- BAZLAR SUYUN OTONİZASYONU: Suyun kendi kendine iyonlaşmasına Suyun Otonizasyonu - Otoprotoliz adı verilir. Suda oluşan H + sadece protondur. H 2 O (S) H + (suda) + OH - (Suda) H 2 O (S) + H +

Detaylı

2+ 2- Mg SO 4. (NH 4 ) 2 SO 4 (amonyum sülfat) bileşiğini katyon ve anyonlara ayıralım.

2+ 2- Mg SO 4. (NH 4 ) 2 SO 4 (amonyum sülfat) bileşiğini katyon ve anyonlara ayıralım. KONU: Kimyasal Tepkimeler Dersin Adı Dersin Konusu İYONİK BİLEŞİKLERİN FORMÜLLERİNİN YAZILMASI İyonik bağlı bileşiklerin formüllerini yazmak için atomların yüklerini bilmek gerekir. Bunu da daha önceki

Detaylı

AROMATİK BİLEŞİKLER

AROMATİK BİLEŞİKLER AROMATİK BİLEŞİKLER AROMATİK HİDROKARBONLAR BENZEN: (C 6 H 6 ) Aromatik moleküllerin temel üyesi benzendir. August Kekule (Ogüst Kekule) benzen için altıgen formülü önermiştir. Bileşik sınıfına sistematik

Detaylı

PERİYODİK SİSTEM VE ELEKTRON DİZİLİMLERİ#6

PERİYODİK SİSTEM VE ELEKTRON DİZİLİMLERİ#6 PERİYODİK SİSTEM VE ELEKTRON DİZİLİMLERİ#6 Periyodik sistemde yatay sıralara Düşey sütunlara.. adı verilir. 1.periyotta element, 2 ve 3. periyotlarda..element, 4 ve 5.periyotlarda.element 6 ve 7. periyotlarda

Detaylı

KARBOKSİLLİ ASİTLER#2

KARBOKSİLLİ ASİTLER#2 KARBOKSİLLİ ASİTLER#2 ELDE EDİLME TEPKİMELERİ KİMYASAL ÖZELLİKLERİ KULLANIM ALANLARI ELDE EDİLME TEPKİMELERİ 1. Birincil (primer) alkollerin ya da aldehitlerin yükseltgenmesiyle elde edilir. Örnek: İzobütil

Detaylı

FARMASÖTİK TEKNOLOJİ I «ÇÖZELTİLER»

FARMASÖTİK TEKNOLOJİ I «ÇÖZELTİLER» FARMASÖTİK TEKNOLOJİ I «ÇÖZELTİLER» Uygun bir çözücü içerisinde bir ya da birden fazla maddenin çözündüğü veya moleküler düzeyde disperse olduğu tektür (homojen: her tarafta aynı oranda çözünmüş veya dağılmış

Detaylı

KİMYA II DERS NOTLARI

KİMYA II DERS NOTLARI KİMYA II DERS NOTLARI Yrd. Doç. Dr. Atilla EVCİN Sulu Çözeltilerin Doğası Elektrolitler Metallerde elektronların hareketiyle elektrik yükü taşınır. Saf su Suda çözünmüş Oksijen gazı Çözeltideki moleküllerin

Detaylı

Biochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University

Biochemistry Chapter 4: Biomolecules. Hikmet Geçkil, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University Biochemistry Chapter 4: Biomolecules, Professor Department of Molecular Biology and Genetics Inonu University Biochemistry/Hikmet Geckil Chapter 4: Biomolecules 2 BİYOMOLEKÜLLER Bilim adamları hücreyi

Detaylı

Soygazların bileşik oluşturamamasının sebebi bütün orbitallerinin dolu olmasındandır.

Soygazların bileşik oluşturamamasının sebebi bütün orbitallerinin dolu olmasındandır. KİMYASAL BAĞLAR Kimyasal bağ, moleküllerde atomları birarada tutan kuvvettir. Bir bağın oluşabilmesi için atomlar tek başına bulundukları zamankinden daha kararlı (az enerjiye sahip) olmalıdırlar. Genelleme

Detaylı

Hidroklorik asit ve sodyum hidroksitin reaksiyonundan yemek tuzu ve su meydana gelir. Bu kimyasal olayın denklemi

Hidroklorik asit ve sodyum hidroksitin reaksiyonundan yemek tuzu ve su meydana gelir. Bu kimyasal olayın denklemi KİMYASAL DENKLEMLER İki ya da daha fazla maddenin birbirleri ile etkileşerek kendi özelliklerini kaybedip yeni özelliklerde bir takım ürünler meydana getirmesine kimyasal olay, bunların formüllerle gösterilmesine

Detaylı

Toprağın Katı ve Sıvı Fazı Arasındaki Etkileşimler

Toprağın Katı ve Sıvı Fazı Arasındaki Etkileşimler Toprağın Katı ve Sıvı Fazı Arasındaki Etkileşimler Toprakta bulunan katı (mineral ve organik madde), sıvı (toprak çözeltisi ve bileşenleri) ve gaz fazları sürekli olarak etkileşim içerisindedir. Bunlar

Detaylı

1.10.2015. Kömür ve Doğalgaz. Öğr. Gör. Onur BATTAL

1.10.2015. Kömür ve Doğalgaz. Öğr. Gör. Onur BATTAL Kömür ve Doğalgaz Öğr. Gör. Onur BATTAL 1 2 Kömür yanabilen sedimanter organik bir kayadır. Kömür başlıca karbon, hidrojen ve oksijen gibi elementlerin bileşiminden oluşmuş, diğer kaya tabakalarının arasında

Detaylı

ATOM ve YAPISI Maddelerin gözle görülmeyen (bölünmeyen) en parçasına atom denir. Atom kendinden başka hiçbir fiziksel ya da kimyasal metotlarla

ATOM ve YAPISI Maddelerin gözle görülmeyen (bölünmeyen) en parçasına atom denir. Atom kendinden başka hiçbir fiziksel ya da kimyasal metotlarla ATOM ve YAPISI Maddelerin gözle görülmeyen (bölünmeyen) en parçasına atom denir. Atom kendinden başka hiçbir fiziksel ya da kimyasal metotlarla kendinden farklı atomlara dönüşemezler. Atomda (+) yüklü

Detaylı

Her madde atomlardan oluşur

Her madde atomlardan oluşur 2 Yaşamın kimyası Figure 2.1 Helyum Atomu Çekirdek Her madde atomlardan oluşur 2.1 Atom yapısı - madde özelliği Elektron göz ardı edilebilir kütle; eksi yük Çekirdek: Protonlar kütlesi var; artı yük Nötronlar

Detaylı

AMİNLER SEKONDER AMİN

AMİNLER SEKONDER AMİN AMİNLER (ALKİLLENMİŞ AMONYAK) AMİNLER (RNH 2 )PRİMER AMİN TERSİYER AMİN(R 3 N) SEKONDER AMİN R 2 NH Aminler Alkillenmiş Amonyak olarak tanımlanır. Azot Atomuna bağlı 2 tane H atomu varsa(bir tane alkil

Detaylı

Aşağıda verilen özet bilginin ayrıntısını, ders kitabı. olarak önerilen, Erdik ve Sarıkaya nın Temel. Üniversitesi Kimyası" Kitabı ndan okuyunuz.

Aşağıda verilen özet bilginin ayrıntısını, ders kitabı. olarak önerilen, Erdik ve Sarıkaya nın Temel. Üniversitesi Kimyası Kitabı ndan okuyunuz. KİMYASAL BAĞLAR Aşağıda verilen özet bilginin ayrıntısını, ders kitabı olarak önerilen, Erdik ve Sarıkaya nın Temel Üniversitesi Kimyası" Kitabı ndan okuyunuz. KİMYASAL BAĞLAR İki atom veya atom grubu

Detaylı

ÇEV416 ENDÜSTRİYEL ATIKSULARIN ARITILMASI

ÇEV416 ENDÜSTRİYEL ATIKSULARIN ARITILMASI ÇEV416 ENDÜSTRİYEL ATIKSULARIN ARITILMASI 9.Çözünmüş İnorganik ve Organik Katıların Giderimi Yrd. Doç. Dr. Kadir GEDİK İnorganiklerin Giderimi Çözünmüş maddelerin çapları

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. H. Hasan YOLCU. hasanyolcu.wordpress.com

Yrd. Doç. Dr. H. Hasan YOLCU. hasanyolcu.wordpress.com Yrd. Doç. Dr. H. Hasan YOLCU hasanyolcu.wordpress.com En az iki atomun belli bir düzenlemeyle kimyasal bağ oluşturmak suretiyle bir araya gelmesidir. Aynı atomda olabilir farklı atomlarda olabilir. H 2,

Detaylı

TOPRAK OLUŞUMUNDA AŞINMA, AYRIŞMA VE BİRLEŞME OLAYLARI

TOPRAK OLUŞUMUNDA AŞINMA, AYRIŞMA VE BİRLEŞME OLAYLARI TOPRAK OLUŞUMUNDA AŞINMA, AYRIŞMA VE BİRLEŞME OLAYLARI Toprak Bilgisi Dersi Prof. Dr. Günay Erpul erpul@ankara.edu.tr Toprak Oluşumunda Kimyasal Ayrıştırma Etmenleri Ana kayanın kimyasal bileşimini değiştirmek

Detaylı

ÇEV416 ENDÜSTRİYEL ATIKSULARIN ARITILMASI

ÇEV416 ENDÜSTRİYEL ATIKSULARIN ARITILMASI ÇEV416 ENDÜSTRİYEL ATIKSULARIN ARITILMASI 6.Endüstriyel Kirlenme Kontrolü - Nötralizasyon Yrd. Doç. Dr. Kadir GEDİK Birçok endüstrinin atıksuyu asidik veya bazik olduğundan alıcı ortama veya kimyasal ve/veya

Detaylı

KARBOKSİLLİ ASİT TÜREVLERİ-I

KARBOKSİLLİ ASİT TÜREVLERİ-I KARBOKSİLLİ ASİT TÜREVLERİ-I KARBOKSİLLİ ASİT VE TÜREVLERİ (OH grubunun kopması ile oluşan bileşikler) Su ile etkileştiğinde karboksil asit oluşumuna neden olan organik bileşiklere karboksilik asit türevleri

Detaylı

Ayırma ve Đzolasyon Teknikleri : Ekstraksiyon

Ayırma ve Đzolasyon Teknikleri : Ekstraksiyon 3. Deney Ayırma ve Đzolasyon Teknikleri : Ekstraksiyon Sentezlerde istenen ürünü yan ürünlerden, fazla miktardaki veya tepkimeye girmemiş başlangıç bileşiklerinden, safsızlıklardan ve çözeltiden ayırmak

Detaylı

Sıvılardan ekstraksiyon:

Sıvılardan ekstraksiyon: Sıvılardan ekstraksiyon: Sıvı haldeki bir karışımdan bir maddenin, bu maddenin içinde bulunduğu çözücü ile karışmayan ve bu maddeyi çözen bir başka çözücü ile çalkalanarak ilgili maddenin ikinci çözücüye

Detaylı

BİYOKİMYAYA GİRİŞ: ATOM, MOLEKÜL, ORGANİK BİLEŞİKLER

BİYOKİMYAYA GİRİŞ: ATOM, MOLEKÜL, ORGANİK BİLEŞİKLER BİYOKİMYAYA GİRİŞ: ATOM, MOLEKÜL, ORGANİK BİLEŞİKLER Biyokimyanın tanımı yaşamın temel kimyası ile ilgilenen bilim dalı (Bios, Yunancada yaşam demektir.) canlı sistemin yapısını ve fonksiyonlarını kimyasal

Detaylı

ATOMLAR ARASI BAĞLAR Doç. Dr. Ramazan YILMAZ

ATOMLAR ARASI BAĞLAR Doç. Dr. Ramazan YILMAZ ATOMLAR ARASI BAĞLAR Doç. Dr. Ramazan YILMAZ Sakarya Üniversitesi, Teknoloji Fakültesi, Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Esentepe Kampüsü, 54187, SAKARYA Atomlar Arası Bağlar 1 İyonik Bağ 2 Kovalent

Detaylı

MADDE NEDİR? Çevremize baktığımızda gördüğümüz her şey örneğin, dağlar, denizler, ağaçlar, bitkiler, hayvanlar ve hava birer maddedir.

MADDE NEDİR? Çevremize baktığımızda gördüğümüz her şey örneğin, dağlar, denizler, ağaçlar, bitkiler, hayvanlar ve hava birer maddedir. MADDE NEDİR? Çevremize baktığımızda gördüğümüz her şey örneğin, dağlar, denizler, ağaçlar, bitkiler, hayvanlar ve hava birer maddedir. Her maddenin bir kütlesi vardır ve bu tartılarak bulunur. Ayrıca her

Detaylı

MAKİNE VE TEÇHİZAT İŞLERİNDE İSG

MAKİNE VE TEÇHİZAT İŞLERİNDE İSG MAKİNE VE TEÇHİZAT İŞLERİNDE İSG 3.HAFTA Hazırlayan: Öğr. Gör. Tuğberk ÖNAL MALATYA 2017 YAKITLAR -YANMA Enerji birçok ülke için günümüzün en önemli sorunlarının başında gelmektedir. Özellikle ülkemiz

Detaylı

ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI

ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI KONULAR 1-Güneş Enerjisi i 2-Rüzgar Enerjisi 4-Jeotermal Enerji 3-Hidrolik Enerji 4-Biyokütle Enerjisi 5-Biyogaz Enerjisi 6-Biyodizel Enerjisi 7-Deniz Kökenli Enerji 8-Hidrojen

Detaylı

Doğal Rb elementinin atom kütlesi 85,47 g/mol dür ve atom kütleleri 84,91 g/mol olan 86 Rb ile 86,92 olan 87

Doğal Rb elementinin atom kütlesi 85,47 g/mol dür ve atom kütleleri 84,91 g/mol olan 86 Rb ile 86,92 olan 87 Doğal Rb elementinin atom kütlesi 85,47 g/mol dür ve atom kütleleri 84,91 g/mol olan 86 Rb ile 86,92 olan 87 Rb izotoplarından oluşmuştur. İzotopların doğada bulunma yüzdelerini hesaplayınız. Bir bileşik

Detaylı

ASİTLER VE BAZLAR ASİT VE BAZ KAVRAMLARI

ASİTLER VE BAZLAR ASİT VE BAZ KAVRAMLARI ASİTLER VE BAZLAR ASİT VE BAZ KAVRAMLARI Prof. Dr. Mustafa DEMİR M.DEMİR 0ASİT VE BAZ KAVRAMLARI Asit ve baz, değişik zamanlarda değişik şekillerde tanımlanmıştır. Bugün bu tanımların hepsi de kullanılmaktadır.

Detaylı

Öğretim Üyeleri İçin Ön Söz Öğrenciler İçin Ön Söz Teşekkürler Yazar Hakkında Çevirenler Çeviri Editöründen

Öğretim Üyeleri İçin Ön Söz Öğrenciler İçin Ön Söz Teşekkürler Yazar Hakkında Çevirenler Çeviri Editöründen Öğretim Üyeleri İçin Ön Söz Öğrenciler İçin Ön Söz Teşekkürler Yazar Hakkında Çevirenler Çeviri Editöründen ix xiii xv xvii xix xxi 1. Çevre Kimyasına Giriş 3 1.1. Çevre Kimyasına Genel Bakış ve Önemi

Detaylı

ÖĞRENME ALANI : MADDE VE DEĞİŞİM ÜNİTE 4 : MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ

ÖĞRENME ALANI : MADDE VE DEĞİŞİM ÜNİTE 4 : MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ÖĞRENME ALANI : MADDE VE DEĞİŞİM ÜNİTE 4 : MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ E BİLEŞİKLER VE FRMÜLLERİ (4 SAAT) 1 Bileşikler 2 Bileşiklerin luşması 3 Bileşiklerin Özellikleri 4 Bileşik Çeşitleri 5 Bileşik

Detaylı

Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur) bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı

Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur) bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı Günümüzde bilinen 117 element olmasına rağmen (92 tanesi doğada bulunur) bu elementler farklı sayıda ve şekilde birleşerek ve etkileşerek farklı kimyasal özelliklere sahip milyonlarca yani madde yani bileşik

Detaylı

1. ÜNİTE: MODERN ATOM TEORİSİ İyon Yükleri ve Yükseltgenme Basamakları

1. ÜNİTE: MODERN ATOM TEORİSİ İyon Yükleri ve Yükseltgenme Basamakları 1. ÜNİTE: MODERN ATOM TEORİSİ 1.7. İyon Yükleri ve Yükseltgenme Basamakları Yüksüz bir atomun yapısındaki pozitif (+) yüklü protonlarla negatif () yüklü elektronların sayıları birbirine eşittir. Yüksüz

Detaylı

İLK ANYONLAR , PO 4. Cl -, SO 4 , CO 3 , NO 3

İLK ANYONLAR , PO 4. Cl -, SO 4 , CO 3 , NO 3 İLK ANYONLAR Cl -, SO -, CO -, PO -, NO - İLK ANYONLAR Anyonlar negatif yüklü iyonlardır. Kalitatif analitik kimya analizlerine ilk anyonlar olarak adlandırılan Cl -, SO -, CO -, PO -, NO - analizi ile

Detaylı

HISTOLOJIDE BOYAMA YÖNTEMLERI. Dr. Yasemin Sezgin. yasemin sezgin

HISTOLOJIDE BOYAMA YÖNTEMLERI. Dr. Yasemin Sezgin. yasemin sezgin HISTOLOJIDE BOYAMA YÖNTEMLERI Dr. Yasemin Sezgin yasemin sezgin HÜRESEL BOYAMANIN TEMEL PRENSİPLERİ Hem fiziksel hem kimyasal faktörler hücresel boyamayı etkilemektedir BOYAMA MEKANIZMASı Temelde boyanın

Detaylı

GENEL KİMYA. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM

GENEL KİMYA. Yrd.Doç.Dr. Tuba YETİM GENEL KİMYA ÇÖZELTİLER Homojen karışımlara çözelti denir. Çözelti bileşiminin ve özelliklerinin çözeltinin her yerinde aynı olması sebebiyle çözelti, «homojen» olarak nitelendirilir. Çözeltinin değişen

Detaylı

ÇÖZELTILERDE DENGE. Asitler ve Bazlar

ÇÖZELTILERDE DENGE. Asitler ve Bazlar ÇÖZELTILERDE DENGE Asitler ve Bazlar Zayıf Asit ve Bazlar Değişik asitler için verilen ph değerlerinin farklılık gösterdiğini görürüz. Bir önceki konuda ph değerinin [H₃O + ] ile ilgili olduğunu gördük.

Detaylı

ASİTLER VE BAZLAR ASİT VE BAZ KAVRAMLARI M.DEMİR ASİT VE BAZ KAVRAMLARI 1

ASİTLER VE BAZLAR ASİT VE BAZ KAVRAMLARI M.DEMİR ASİT VE BAZ KAVRAMLARI 1 ASİTLER VE BAZLAR ASİT VE BAZ KAVRAMLARI M.DEMİR ASİT VE BAZ KAVRAMLARI 1 Asit ve baz, değişik zamanlarda değişik şekillerde tanımlanmıştır. Bugün bu tanımların hepsi de kullanılmaktadır. Hangi tanımın

Detaylı

OTEKOLOJİ TOPRAK FAKTÖRLERİ

OTEKOLOJİ TOPRAK FAKTÖRLERİ OTEKOLOJİ TOPRAK FAKTÖRLERİ - Kayaların ayrışması + organik maddeler - Su ve hava içerir - Bitki ve hayvanlar barındırır - Mineral maddeler TOPRAKLARI OLUŞTURAN ANA MATERYAL TİPLERİ - Toprak tipi-ana materyalin

Detaylı

Adsorpsiyon. Kimyasal Temel İşlemler

Adsorpsiyon. Kimyasal Temel İşlemler Adsorpsiyon Kimyasal Temel İşlemler Adsorpsiyon Adsorbsiyon, malzeme(lerin) derişiminin ara yüzeyde (katı yüzeyinde) yığın derişimine göre artışı şeklinde tanımlanabilir. Adsorpsiyon yüzeyde tutunma olarak

Detaylı

Doç. Dr. Cengiz ÇETİN, BEK153 Organik Eserlerde Önleyici Koruma Ders Notu DERS 6 4. ÇÖZÜCÜLER. Resim 1. Ciriş bitkisi.

Doç. Dr. Cengiz ÇETİN, BEK153 Organik Eserlerde Önleyici Koruma Ders Notu DERS 6 4. ÇÖZÜCÜLER. Resim 1. Ciriş bitkisi. DERS 6 4. ÇÖZÜCÜLER Resim 1. Ciriş bitkisi. 1 4. ÇÖZÜCÜLER Çözücüler normal sıcaklık ve basınçta sıvı halde bulunan organik maddelerdir. Organik olmayan fakat herkes tarafından bilinen su da bir çözücüdür.

Detaylı

EVDE KİMYA SABUN. Yağ asitlerinin Na ve ya K tuzuna sabun denir. Çok eski çağlardan beri kullanılan en önemli temizlik maddeleridir.

EVDE KİMYA SABUN. Yağ asitlerinin Na ve ya K tuzuna sabun denir. Çok eski çağlardan beri kullanılan en önemli temizlik maddeleridir. EVDE KİMYA SABUN Yağ asitlerinin Na ve ya K tuzuna sabun denir. Çok eski çağlardan beri kullanılan en önemli temizlik maddeleridir. CH 3(CH 2) 16 COONa: Sodyum stearat (Beyaz Sabun) CH 3(CH 2) 16 COOK:

Detaylı

KİMYASAL BAĞLAR İYONİK BAĞ KOVALANT BAĞ POLAR KOVALENT BAĞ APOLAR KOVALENT BAĞ

KİMYASAL BAĞLAR İYONİK BAĞ KOVALANT BAĞ POLAR KOVALENT BAĞ APOLAR KOVALENT BAĞ KİMYASAL BAĞLAR İYONİK BAĞ KOVALANT BAĞ POLAR KOVALENT BAĞ APOLAR KOVALENT BAĞ Atomlar bağ yaparken, elektron dizilişlerini soy gazlara benzetmeye çalışırlar. Bir atomun yapabileceği bağ sayısı, sahip

Detaylı

Fiziksel özellikleri her yerde aynı olan (homojen) karışımlara çözelti denir. Bir çözeltiyi oluşturan her bir maddeye çözeltinin bileşenleri denir.

Fiziksel özellikleri her yerde aynı olan (homojen) karışımlara çözelti denir. Bir çözeltiyi oluşturan her bir maddeye çözeltinin bileşenleri denir. GENEL KİMYA 1 LABORATUARI ÇALIŞMA NOTLARI DENEY: 8 ÇÖZELTİLER Dr. Bahadır KESKİN, 2011 @ YTÜ Fiziksel özellikleri her yerde aynı olan (homojen) karışımlara çözelti denir. Bir çözeltiyi oluşturan her bir

Detaylı

İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA

İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İNCELENİR Her tarafında aynı özelliği gösteren, tek bir madde

Detaylı

İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İNCELENİR

İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İNCELENİR KARIŞIMLAR İKİ YADA DAHA FAZLA MADDENİN ÖZELLİKLERİNİ KAYBETMEDEN ÇEŞİTLİ ORANLARDA KARIŞMASI İLE OLUŞAN TOPLULUĞA KARIŞIM DENİR KARIŞIMLAR İKİ SINIFTA İNCELENİR Her tarafında aynı özelliği gösteren, tek

Detaylı

HİDROKARBONLAR ve ALKANLAR. Kimya Ders Notu

HİDROKARBONLAR ve ALKANLAR. Kimya Ders Notu HİDROKARBONLAR ve ALKANLAR Kimya Ders Notu HİDROKARBONLAR ve ALKANLAR ALKANLAR Hidrokarbon zincirinde C atomları birbirine tek bağ ile bağlanmışlardır ve tüm bağları sigma bağıdır. Moleküllerindeki C atomları

Detaylı

Serüveni 7.ÜNİTE Endüstride -CANLILARDA ENERJİ hidrokarbonlar

Serüveni 7.ÜNİTE Endüstride -CANLILARDA ENERJİ hidrokarbonlar Serüveni 7.ÜNİTE Endüstride -CANLILARDA ENERJİ hidrokarbonlar HİDROKARBONLAR C ve H elementlerinden oluşan bileşiklere denir. Temel element karbondur. KARBON ELEMENTİNİN BAĞ YAPMA ÖZELLİKLERİ Karbon atomları

Detaylı

T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi

T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi T.C. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi LİSANS YERLEŞTİRME SINAVI-2 KİMYA TESTİ 25 HAZİRAN 2016 CUMARTESİ Bu testlerin her hakkı saklıdır. Hangi amaçla olursa olsun, testlerin tamamının veya bir kısmının

Detaylı

Biyogaz Temel Eğitimi

Biyogaz Temel Eğitimi Biyogaz Temel Eğitimi Sunanlar: Dursun AYDÖNER Proje Müdürü Rasim ÜNER Is Gelistime ve Pazarlama Müdürü Biyogaz Temel Eğitimi 1.Biyogaz Nedir? 2.Biyogaz Nasıl Oluşur? 3.Biyogaz Tesisi - Biyogaz Tesis Çeşitleri

Detaylı

( PİRUVİK ASİT + SU + ALKOL ) ÜÇLÜ SIVI-SIVI SİSTEMLERİNİN DAĞILIM DENGESİNİN İNCELENMESİ

( PİRUVİK ASİT + SU + ALKOL ) ÜÇLÜ SIVI-SIVI SİSTEMLERİNİN DAĞILIM DENGESİNİN İNCELENMESİ TOA17 ( PİRUVİK ASİT + SU + ALKOL ) ÜÇLÜ SIVI-SIVI SİSTEMLERİNİN DAĞILIM DENGESİNİN İNCELENMESİ B. Başlıoğlu, A. Şenol İstanbul Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Kimya Mühendisliği Bölümü, 34320, Avcılar

Detaylı

Nanolif Üretimi ve Uygulamaları

Nanolif Üretimi ve Uygulamaları Nanolif Üretimi ve Uygulamaları Doç. Dr. Atilla Evcin Malzeme Bilimi ve Mühendisliği Bölümü Çözelti Özellikleri Elektro-eğirme sırasında kullanılacak çözeltinin özellikleri elde edilecek fiber yapısını

Detaylı

DENEYĐN ADI. Organik bileşiklerde nitel olarak Karbon ve hidrojen elementlerinin aranması

DENEYĐN ADI. Organik bileşiklerde nitel olarak Karbon ve hidrojen elementlerinin aranması DENEYĐN ADI Organik bileşiklerde nitel olarak Karbon ve hidrojen elementlerinin aranması Deneyin amacı Organik bir bileşikte karbon ve hidrojen elementlerinin nitel olarak tayin etmek. Nicel ve nitel analiz

Detaylı

Kömür, karbon, hidrojen, oksijen ve azottan oluşan, kükürt ve mineral maddeler içeren, fiziksel ve kimyasal olarak farklı yapıya sahip bir maddedir.

Kömür, karbon, hidrojen, oksijen ve azottan oluşan, kükürt ve mineral maddeler içeren, fiziksel ve kimyasal olarak farklı yapıya sahip bir maddedir. KÖMÜR NEDİR? Kömür, bitki kökenli bir maddedir. Bu nedenle ana elemanı karbondur. Bitkilerin, zamanla ve sıcaklık-basınç altında, değişim geçirmesi sonunda oluşmuştur. Kömür, karbon, hidrojen, oksijen

Detaylı

2,5-Heksandion, C1 ve C3 karbonlarındaki hidrojenlerin baz tarafından alınmasıyla iki farklı enolat oluşturabilir:

2,5-Heksandion, C1 ve C3 karbonlarındaki hidrojenlerin baz tarafından alınmasıyla iki farklı enolat oluşturabilir: PROBLEM 14.1 PROBLEM 14.2 Tepkimenin yükseltgen koşullarında diol bileşiğinin önce bir hidroksil grubu yükseltgenerek (A) ve (B) bileşiklerinin karışımını oluşturur. Tepkime sırasında bu iki bileşik tekrar

Detaylı

KÖMÜRDE BULUNAN OKSİJENLİ FONKSİYONEL GRUPLARIN TEMİZ KÖMÜR HAZIRLANMASINDA ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI *

KÖMÜRDE BULUNAN OKSİJENLİ FONKSİYONEL GRUPLARIN TEMİZ KÖMÜR HAZIRLANMASINDA ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI * KÖMÜRDE BULUNAN OKSİJENLİ FONKSİYONEL GRUPLARIN TEMİZ KÖMÜR HAZIRLANMASINDA ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI * The Investıgatıon Of The Effects Of The Oxygenated Functıonal Groups In Coals During The Preparatıon

Detaylı

Çözelti iki veya daha fazla maddenin birbiri içerisinde homojen. olarak dağılmasından oluşan sistemlere denir.

Çözelti iki veya daha fazla maddenin birbiri içerisinde homojen. olarak dağılmasından oluşan sistemlere denir. 3. ÇÖZELTİLER VE ÇÖZELTİ KONSANTRASYONLARI Çözelti: Homojen karışımlardır. Çözelti iki veya daha fazla maddenin birbiri içerisinde homojen olarak dağılmasından oluşan sistemlere denir. Çözelti derişimi

Detaylı

T.W.Graham Solomons ORGANİK KİMYA 7. Basımdan çeviri. ALKOLLER, ETERLER, EPOKSİTLER

T.W.Graham Solomons ORGANİK KİMYA 7. Basımdan çeviri. ALKOLLER, ETERLER, EPOKSİTLER T.W.Graham Solomons ORGANİK KİMYA 7. Basımdan çeviri. ALKOLLER, ETERLER, EPOKSİTLER ALKOL, ETER VE EPOKSİTLER: YAPILARI VE FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ Alkoller, doymuş bir karbon atomuna bağlı bir hidroksil (-OH)

Detaylı

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ)

TOPRAK TOPRAK TEKSTÜRÜ (BÜNYESİ) TOPRAK Toprak esas itibarı ile uzun yılların ürünü olan, kayaların ve organik maddelerin türlü çaptaki ayrışma ürünlerinden meydana gelen, içinde geniş bir canlılar âlemini barındırarak bitkilere durak

Detaylı

Gravimetrik Analiz-II

Gravimetrik Analiz-II Gravimetrik Analiz-II Prof Dr. Mustafa DEMİR M.DEMİR 18-GRAVİMETRİK ANALİZ-II 1 GRAVİMETRİK ANALİZLERDE İŞLEM BASAMAKLARI 1. Çözme, 2. çöktürme, 3. özümleme, 4. süzme, 5. yıkama, 6. kurutma, 7. yakma 8.

Detaylı

Bir maddenin başka bir madde içerisinde homojen olarak dağılmasına ÇÖZÜNME denir. Çözelti=Çözücü+Çözünen

Bir maddenin başka bir madde içerisinde homojen olarak dağılmasına ÇÖZÜNME denir. Çözelti=Çözücü+Çözünen ÇÖZÜCÜ VE ÇÖZÜNEN ETKİLEŞİMLERİ: Çözünme olayı ve Çözelti Oluşumu: Bir maddenin başka bir madde içerisinde homojen olarak dağılmasına ÇÖZÜNME denir. Çözelti=Çözücü+Çözünen Çözünme İyonik Çözünme Moleküler

Detaylı

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM

MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ ATOM ATOMUN YAPISI Elementlerin tüm özelliğini gösteren en küçük parçasına atom denir. Atomu oluşturan parçacıklar farklı yüklere sa-hiptir. Atomda bulunan yükler; negatif

Detaylı

ÇÖZÜNME ve ÇÖZÜNÜRLÜK

ÇÖZÜNME ve ÇÖZÜNÜRLÜK ÇÖZÜNME ve ÇÖZÜNÜRLÜK Prof. Dr. Mustafa DEMİR M.DEMİR 05-ÇÖZÜNME VE ÇÖZÜNÜRLÜK 1 Çözünme Olayı Analitik kimyada çözücü olarak genellikle su kullanılır. Su molekülleri, bir oksijen atomuna bağlı iki hidrojen

Detaylı

FONKSİYONLU ORGANİK BİLEŞİKLER I

FONKSİYONLU ORGANİK BİLEŞİKLER I FNKSİYNLU GANİK BİLEŞİKLE rganik bileşiklerde, bileşiğin temel kimyasal ve fiziksel özelliklerini belirleyen ve formülleri yazıldığında tanınmalarını sağlayan atom gruplarına fonksiyonel gruplar denir.

Detaylı

BURADA ÖZET BİLGİ VERİLMİŞTİR. DAHA AYRINTILI BİLGİ İÇİN VERİLEN KAYNAK KİTAPLARA BAKINIZ. KAYNAKLAR

BURADA ÖZET BİLGİ VERİLMİŞTİR. DAHA AYRINTILI BİLGİ İÇİN VERİLEN KAYNAK KİTAPLARA BAKINIZ. KAYNAKLAR BURADA ÖZET BİLGİ VERİLMİŞTİR. DAHA AYRINTILI BİLGİ İÇİN VERİLEN KAYNAK KİTAPLARA BAKINIZ. KAYNAKLAR 1) P. Volhardt, N. Schore; Organic Chemistry-Structure and Function, Sixth Edition. 2) H. Hart, L. E.

Detaylı

Suda çözündüğünde hidrojen iyonu verebilen maddeler asit, hidroksil iyonu verebilenler baz olarak tanımlanmıştır.

Suda çözündüğünde hidrojen iyonu verebilen maddeler asit, hidroksil iyonu verebilenler baz olarak tanımlanmıştır. 7. ASİTLER VE BAZLAR Arrhenius AsitBaz Tanımı (1884) (Svante Arrhenius) Suda çözündüğünde hidrojen iyonu verebilen maddeler asit, hidroksil iyonu verebilenler baz olarak tanımlanmıştır. HCl H + + Cl NaOH

Detaylı

Doç. Dr. Özlem Esen KARTAL (A Şubesi) Yrd. Doç. Dr. Adil KOÇ (B Şubesi) :16:57 1

Doç. Dr. Özlem Esen KARTAL (A Şubesi) Yrd. Doç. Dr. Adil KOÇ (B Şubesi) :16:57 1 Doç. Dr. Özlem Esen KARTAL (A Şubesi) Yrd. Doç. Dr. Adil KOÇ (B Şubesi) 28.10.2015 12:16:57 1 I. DERS İÇERİĞİ 1.KİMYA MÜHENDİSLİĞİ MESLEĞİNİN TANIMI 2.KİMYA MÜHENDİSLİĞİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ 3. MÜHENDİSLİK

Detaylı

İÇERİK. Suyun Doğası Sulu Çözeltilerin Doğası

İÇERİK. Suyun Doğası Sulu Çözeltilerin Doğası İÇERİK Suyun Doğası Sulu Çözeltilerin Doğası Su içinde İyonik Bileşikler Su içinde Kovalent Bileşikler Çökelme Tepkimesi Asit-Baz Tepkimeleri (Nötürleşme) Yükseltgenme-İndirgenme Tepkimeleri Önemli Tip

Detaylı

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMASÖTİK KİMYA ANABİLİMDALI GENEL KİMYA II DERS NOTLARI (ORGANİK KİMYAYA GİRİŞ)

ANADOLU ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMASÖTİK KİMYA ANABİLİMDALI GENEL KİMYA II DERS NOTLARI (ORGANİK KİMYAYA GİRİŞ) ANADOLU ÜNİVERSİTESİ ECZACILIK FAKÜLTESİ FARMASÖTİK KİMYA ANABİLİMDALI GENEL KİMYA II DERS NOTLARI (ORGANİK KİMYAYA GİRİŞ) Hazırlayan: Doç. Dr. Yusuf ÖZKAY 1. Organik bileşik kavramının tarihsel gelişimi

Detaylı

Element ve Bileşikler

Element ve Bileşikler Element ve Bileşikler Aynı cins atomlardan oluşan, fiziksel ya da kimyasal yollarla kendinden daha basit ve farklı maddelere ayrılamayan saf maddelere element denir. Bir elementi oluşturan bütün atomların

Detaylı

6-Maddelerin daha az çözünür tuz ve esterleri kullanılabilir. 7-Isı, ışık ve metaller gibi katalizörlerin etkisi önlenebilir.

6-Maddelerin daha az çözünür tuz ve esterleri kullanılabilir. 7-Isı, ışık ve metaller gibi katalizörlerin etkisi önlenebilir. Hidrolize engel olmak veya hidroliz hızını yavaşlatmak için alınabilecek önlemler nelerdir? 1-pH ayarlanabilir. 2-Çözücü tipi değiştirilebilir. 3-Kompleks oluşturulabilir. 4-Yüzey aktif maddeler ilave

Detaylı

PERİYODİK CETVEL

PERİYODİK CETVEL BÖLÜM4 W Periyodik cetvel, elementlerin atom numaraları esas alınarak düzenlenmiştir. Bu düzenlemede, kimyasal özellikleri benzer olan (değerlik elektron sayıları aynı) elementler aynı düşey sütunda yer

Detaylı

Akvaryum veya küçük havuzlarda amonyağın daha az zehirli olan nitrit ve nitrata dönüştürülmesi için gerekli olan bakteri populasyonunu (nitrifikasyon

Akvaryum veya küçük havuzlarda amonyağın daha az zehirli olan nitrit ve nitrata dönüştürülmesi için gerekli olan bakteri populasyonunu (nitrifikasyon Azotlu bileşikler Ticari balık havuzlarında iyonize olmuş veya iyonize olmamış amonyağın konsantrasyonlarını azaltmak için pratik bir yöntem yoktur. Balık havuzlarında stoklama ve yemleme oranlarının azaltılması

Detaylı

BENZENİN NİTROLANMASINDA GRAFİTİN KATALİZÖR OLARAK ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI

BENZENİN NİTROLANMASINDA GRAFİTİN KATALİZÖR OLARAK ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI BENZENİN NİTROLANMASINDA GRAFİTİN KATALİZÖR OLARAK ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI AMACIMIZ: Günümüz kimya endüstrisinde ideal katalizörler ekonomik olan, bol bulunan, geri kazanılan ve tepkime mekanizmasında

Detaylı

Endüstriyel Kaynaklı Hava Kirliliği

Endüstriyel Kaynaklı Hava Kirliliği Dokuz Eylül Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Çevre Mühendisliği Bölümü, Buca/İZMİR Endüstriyel Kaynaklı Hava Kirliliği Prof.Dr. Abdurrahman BAYRAM Telefon: 0232 3017494 Faks: 0232 3017498 E-Mail: abayram@deu.edu.tr

Detaylı

KİMYA-IV. Alkoller, Eterler ve Karbonil Bileşikleri (6. Konu)

KİMYA-IV. Alkoller, Eterler ve Karbonil Bileşikleri (6. Konu) KİMYA-IV Alkoller, Eterler ve Karbonil Bileşikleri (6. Konu) Alkoller Bir alkil grubuna (R-) bir hidroksil (-OH) grubunun bağlanmasıyla oluşan yapılardır. Genel formülleri R-OH şeklindedir. Alkollerin

Detaylı

SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ VE HİDROJEN ZEYNEP KEŞKEK ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI TEKNOLOJİSİ

SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ VE HİDROJEN ZEYNEP KEŞKEK ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI TEKNOLOJİSİ SÜRDÜRÜLEBİLİR ENERJİ VE HİDROJEN ZEYNEP KEŞKEK ALTERNATİF ENERJİ KAYNAKLARI TEKNOLOJİSİ HİDROJENİN DEPOLANMASI ÇÖZÜM BEKLEYEN SORUNLAR Hidrojenin en önemli özelliklerinden biri depolanabilir olmasıdır.

Detaylı

Bileşikteki atomların cinsini ve oranını belirten formüldür. Kaba formül ile bileşiğin molekül ağırlığı hesaplanamaz.

Bileşikteki atomların cinsini ve oranını belirten formüldür. Kaba formül ile bileşiğin molekül ağırlığı hesaplanamaz. BİLEŞİKLER Birden fazla elementin belirli oranlarda kimyasal yollarla bir araya gelerek, kendi özelligini kaybedip oluşturdukları yeni saf maddeye bileşik denir. Bileşikteki atomların cins ve sayısını

Detaylı