Bismillahirrahmanirrahim. Maymun şuurlular

Transkript

1 Bismillahirrahmanirrahim Maymun şuurlular Şeyh Eşref Efendi Berlin, Eüzubillahi mineşşeytanirracim Bismillahirrahmanirrahim Destur ya Seyyidi meded. Meded ya Ricalallah. Meded ya Sultan ul Evliya. La havle vela kuvvete illa billahil aliyyül aziym Allah, kuvvet ve kudret sahibi olandır. O Muktedir'dir herşeyin üzerindedir. Herşeye şekil ve suret veren, tasvir eden, Musavvir'dir. Gözetici ve koruyucu, Müheymin'dir. Herşeyde ve her hadisede büyüklüğünü gösteren, Mütekebbir'dir. Ey insanlar! Ílk bilmemiz gereken nedir? Maymun değil insan olduğumuz! Lakin insan bugün Allahı inkar ediyor. 21.asrın insanı Allahı tanımıyor ve insanlığından çıkıp hayvana benzemek için elinden geleni yapıyor. Allahı hakkıyla takdir etmek mümkün olmasa da gayret edin ve yarattığı her şeyde Allahın üstün sıfatlarını görüp anlamaya çalışın. Geçici olanı bırakıpta Allaha yönelen şüphesiz dünyada ve ahirette kazanç sahibi olur. Allahı ve varlık üzerindeki Hakkını tasdik edelim ki, manevi kuvvetimiz artsın ve cismani kuvvetimizin bittiği yerde manevi kuvvetler devreye girsin. Şüphesiz Maneviyat için, ruhaniyetimizi daha yakından tanımak ve keşfetmek için buradayız. Ruhaniyet dediğimiz vakit insanın kendine gizli kalmış tarafını hatta aslını kastediyoruz. Aşikar tarafı insana kendi cismidir resmidir, ruhaniyeti yani resme asıl manayı veren tarafı değil. Kendine gizli kalmış yönünü bulmadan insanın doğru yönü bulması mümkün değil bu dünyada. Ínsanı insanlıktan çkarmak ve en așağı seviyelere indirmek için Şeytan insanları akıl ve mantıkla bağdașmayan teorilerle aldatıyor. 19. cu ve 20. asır böyle geçti şimdi 21.asırdayız ve insanlar hala akıllanmadı. Öyle ki Șeytanın akıllarına tuttuğu aynada kendilerini goril yahut șempanze olarak görüyorlar, maymunluklarından bir türlü vazgeçmiyorlar.

2 Düșünce hürriyeti diyerek sokaklara dökülen insanlar akıllarını Șeytana teslim ediyorlar ve İlahi hakikata boyun eğeceklerine gidip Șeytana köle oluyorlar. Yazıklar olsun! Bütün tedrisat sistemi șimdi insanın doğuştan, yaratılıştan akıl ve idrak sahibi bir mahluk olarak yaratıldığını inkar ediyor hayvanlarla müsavi kılıyor. Elbette bu insanların hayvanlar gibi maymunlar gibi birbirini yemesi parçalamasından tabii șey olamaz. Niye șașırıyorlar bu nasıl dünya diye? Halbuki Allah mahlukat içinde cinden maada hiç bir şeye vermediği aklı insana vermiştir. Bu akıl ile İnsaf sahibi her insan sadece akli müşahede ile Allah'ın varlıklar üzerindeki mutlak hakimiyetini ikrar eder ve yarattığı varlıklar vesilesiyle bu eserlere bakarak Allah'ın sonsuz gücünü ve kudretini tanıyıp takdir edebilir. Maymun soylulara: YaHU deyin bakayım bu evrim nasıl oldu? diye soruyorum. Hemen "Karıştırma Seyh! cevabını veriyorlar. Daha bilmiyoruz, lakin gelecekte bir gün elbet anlarız" Soruyorum: _Ínsanlar neden iki ayak üzerinde yürürler? _Neden vücutlarındaki yoğun kılları kaybettiler? _ Nasıl akılları bu denli gelişdi? _ Nasıl ve kimden konuşmayı öğrendiler? Söz söylemek sanatdır. Maymunlar bu marifeti nasıl ve hangi x tarihte becerdi? Her bebek konușmayı ana babasından öğrenir. Ilk konușan maymun kimdi ve konuștuğu dili kimden öğrendi? Nasıl oldu bu iș? Her gelen kendinden evvelkinden öğrenir. Bilimin buna verebileceği mantıklı bir cevap yok. Ínançsız Bilimadamlarının yaptıkları tek şey maymunlarda rastlanan şuurlu hareketleri insanların maymunluğunun ispatı olarak göstermektir. Maksad, insanlar Allahtan ve bir Yaratıcı inancından uzaklaşsınlar. Halbuki belli bir şuurla hareket etme kabiliyeti sadece maymuna has değildir. Misal: Ínsan ve maymunla yakından uzaktan bir bağlantısı bulunmayan balarıları nasıl oluyor da ördükleri bal peteklerinin açılarını hatasız hesaplayabiliyorlar? Yiyecek kaynakları ile kendi kovanları arasındaki açıyı dahi hesaplayıp, bunu kovandaki diğer arılara dans yoluyla haber verebiliyorlar? Kuran cevap veriyor: Rabbin bal arısına vahyetti: Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin. Sonra meyvelerin tümünden ye, böylece Rabbinin sana kolaylaştırdığı yollarda yürü-uçuver. Onların karınlarından türlü renklerde şerbetler çıkar, onda insanlar için bir şifa vardır. Şüphesiz düşünen bir topluluk için gerçekten bunda bir ayet vardır. (Nahl Suresi, 68-69)

3 Nitekim tüm canlıların Allah'ın hakimiyetinde olduğu yine Kur`an da haber verilmektedir: "O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur." (Hud Suresi, 56) Bu sebebten varlıkta şuursuzca hareket eden tek bir canlı yoktur, hatta eşya. Papaz eskisi kovulmuş Darwin dahi bu hususa şaşmış ve : "Arıyı, petek gözlerini yapmaya yönelten içgüdü için ne diyeceğiz?" diye sormak zorunda kalmıştır. Geçen dişcide akıllı uslu sıramı beklerken elime geçen bir dergide dikkatimi çekti. Karıncaya benzer termit denilen hayvancıkları anlatıyordu. Marifetlerini okuyunca Allah Allah dedim. Rabbim neler yaratmış. Bu termitler, kendi ölçülerine nisbetle gökdelen sayılabilecek yuvalar yapıyorlar ve bu yuvalarda mükemmel bir havalandırma ve ısıtma sistemi kuruyorlar. Hayreti şayan olan şey, bütün bunları yapan bu hayvancıkların doğuştan kör olması. Önünü bile göremeyen bir canlının gökdelenler inşa etme yeteneği kazanmasını tesadüflerle açıklamak nasıl bir mantık ve insaf? Düşünün bir kere; bu küçük hayvancıklar bu gökdelenlerin içinde hava dolaşım kanalları, vs. oluşturuyorlar ve bunu şuurlu yapıyorlar. Yapmasalar inşaatları birbirinin aynı olamazdı. Daha da inelim. İnsanla arasında hiçbir yakınlık kurulamayan Amipler denilen tek hücreli canlılar vardır. Moleküler biyoloji, amiplerin şuurlu davranış biçimlerine herhangi bir şekilde açıklama getirilebiliyormu, hayır. İșittiğime göre bir toz zerresinden bile daha küçük olmalarına rağmen, amipler, yakalamak istediği avını bilinçli olarak kovalıyor, avı yön değiştirdiğinde o da onun ardından yön değiştiriyor, bu takibi uzun süre devam ettirebiliyormuș. Soruyoruz: Beyinsiz ve akılsız bu küçücük canlılar nasıl olup da bu denli iyi hesaplanmış kararlar alabiliyorlar?.. Amiplerin bu davranışları, "moleküler" düzeyde, yani kimyasal reaksiyonlarla, fiziksel etkilerle açıklanabilecek türden değil. Bu canlılar, bilinçli olarak, kararlı hareket etmekteler. Amipler bunları yaparken, ne bir beyne, ne de sinir sistemine sahip değiller. Hayır, sadece Protein, yağ ve sudan oluşan bir hücredirler onlar. Bir beyni ve sinir sistemi olmayan hücre veya dokuların kendi başlarına bir bilinç sahibi olmaları mümkün değildir. Ancak tümünün yaptıkları işlerde şaşırtıcı bir bilinç ortaya çıkmaktadır. Bu tüm materyalistler için büyük bir çıkmazdır. Çünkü materyalist iddiaya göre, "bilinç, beyinden ibarettir" ve beyindeki hücrelerden ve bu hücrelerin arasındaki kimyasal reaksiyonlardan doğar. Halbuki insan salt akli müşahede ile varlıkta beyni bile olmayan canlıların bilinç sahibi olduklarını görebilir. Bu "En kompleks canlı" sayılan insandan, "en basit canlı" sayılan tek hücrelilere kadar, böyledir.

4 Ínsanı sadece beyin kapasitesi, sinir sistemiyle açıklamaya ve tanıtmaya çalışan materyalist bilim, insana benzettikleri maymun hariç "primitif" saydıkları diğer canlılarda bilinç olmaması gerektiği inancındadırlar. Lakin Allah bașka söylüyor: "O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur." Mesela bakterilerin yüzeyinde elektrik sinyalleri yayan ve algılayan mekanizmalar vardır. Bakteriler bu sayede birbirlerine sinyaller yolluyorlar, içinde bulundukları ortamın özellikleri, bu ortamdaki besin durumu gibi bilgiler aktarıyorlar ve daha ne kadar çoğalmaları ve çoğalmayı ne zaman durdurmaları gerektiği konusunda karar veriyorlar. Bu nasıl oluyor? Allah cevap veriyor: "O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiç bir canlı yoktur. " ve varlıkta şuursuz tek bir nesne olmadığını beyan ediyor.. Kuran'da açıklanan bu sır ile bütün varlığın bizzat Allah tarafından sevk ve tayin edildiği ortaya çıkıyor. Siz kendinizi bașıboș sahipsiz mi sanıyorsunuz buyuruyor Cenabı Hak bu sebebten ve öyle olmadığını anlatıyor. Çünkü: Hic bir madde kendisini dıșardan iten yahut çeken bir kuvvet olmadan hareket edemez. Bu bir fizik kanunu. Böyle iken insan Fizik alimi bir insane nasıl Allaha inanmaz anlașılacak gibi değil. Kuvvet dedinmi sen kuvvetlerden söz ettinmi bu maddenin dıșına çıkan bir sır manasınadır, aslı bilinmez ve görünmez. Bilmediğine ve göremediğine ancak varlığını hissettiğine inanacaksın bașka yolu yok. Bu akılsızlık değil, hayır, akıl bizzat bunu gerektirir. Madem kuvvetlerin varlığına inanıyorsun görmedin halde, çünkü hissediyorsun, o halde hakikatı maddenin ötesinde arayacaksın ve Kabul edeceksin. Bitti! Ey insanlar! Bilin ki, şuur sahibi olabilmek için bir bilgiye ihtiyac var. Bu bilgi için, bir Bilgi bankası, yani Alim bir Zat icab eder. Çünkü șuursuzu şuur sahibi yapan alimdir. Șuuru olmayan cahildir. Alim kimdir? Allahtır. Sonra? Allah ile olanlardır. Bunlar gerçek alimlerdir. Allah dilerse bakterilere verdiği șuurun alasından, meleklere verdiği aklın en șanlısından dilediği kuluna ihsan eder. Kim karıșabilir, dur diyebilir? Allah bu diledimi en büyükten en küçüğe șuurda ihsan eder akılda. Hayır! Beyni ve Aklı olsun yahut olmasın, cümle canlılardaki bilinç, Allah'ın ilhamından baska bir şey değildir.. Hikaye: Genç bir Filozofun kafasını meşgul eden 3 suali vardır. Bundan dolayı canı gayet sıkıntılıdır. Nihayet bir gün kandisine falan memlekette filan Şeyh vardır senin aradığın cevap varsa ondadır yoksa artik arama denir ve genç filozof o kimseyi bulmak üzere yollara düşer

5 Şeyh o memlekette saygın bir kimsedir ve onu hemen yanına.götürürler. Filozof Şeyhi görünce selam verir ve: _ Ey Şeyh! der. Beni senelerdir meşgul eden üç sualim var kimse tatmin edecek bir cevap veremedi bugüne kadar. Bilmem ki bunlara sen cevap verebilecek misin? Şeyh demiş ki: Ey delikanlı! Bil ki ben sadece Allah'ın fakir ve aciz bir kuluyum, lakin O izin verirse cevaplarımla yağmur gibi yağar, sel olur taşar okyanuslara dahi sıgmam akıl denilen alemin hududlarını aşarım. Cevablarıma sorulacak tek bir sual dahi bırakmam hepsini temsil ettiğim hakikatın ucu bucağı görünmez başı sonu bilinmez okyanuslarında boğarım. Sen hele bir sor _ O halde 3 sorum var 1. Allah varmı? Öyle ise, şeklini bana göster 2. Takdir (kader) nedir? 3. Eğer şeytan ateşten yaratıldıysa neden cehenneme yollanıyor, cehennemde ateş dolu değil mi? Ateş ateşi nasıl yaksın. Tanrı bunu düşünemedi mi? Delikanlı sualini bitirir bitirmez Şeyh eline geçirdiği topraktan bir saksıyı, aniden bizim delikanlının başı üzerinde kırıverir. Canı fena yanan genç şaşkın sorar: Neden sinirlendin ki? Şeyh güler ve: _ Sinirlenmedim der. Bu senin üç soruna birden tek-bir cevabım Genç: Hiç birşey anlamadım. _ Anlatayım. Nasıl hissetin kendini saksıyı başında kırınca Tabii ki, fena bir acı hissettim. _Yani, acının varlığına inanıyor musun? Evet _ Bana bu acının şeklini göster ozaman! Gösteremem. _ Öyleyse bil ki herkes Allah'ın varlığını hisseder ama Allah'ı göremez.

6 Söyle şimdi dün gece rüyanda benim başında saksı kırdığımı gördün mü? Hayır. _ Peki bugün böyle birşey ile karşılaşacağını hiç düşündün mü, aklından geçti mi? Hayır _ Çünkü bu işte takdirdir (kader) Söyle biz neyden yaratıldık? topraktan yaratılmış değil miyiz? Evet böyle denir. _ E o zaman? Saksıda topraktan yapılmadı mı? Allah isterse ateşten yaratılan şeytanı ateşin içinde cezalandıramaz mı? Ey insanlar!_ Bilin ki, bu dünya eğer dönüyorsa şüphesiz bir döndüren var, zira hareket failsiz ve enerjisiz olmaz.. Dünyamızın tavanı semada şayet güneş bir lamba misali parlıyorsa bu lambayı bir icad eden var.. Yeri göğü ile alemde çok hassas mükemmel bir sistem, nizam ve intizam varsa, demekki bu dengeyi sağlayan var.. Dünya yokluğa doğru gidiyor, demekki sonu var, madem sonu var başıda olmak gerekir.. başı varsa var edeni de var: Allah! Bütün bunlar aklı ve vicdanı olanlar için kafi delillerdir. Ancaak ve ancak Allah'ın varlığı ateisitin gözüne sokup ağzını kapatacak kadar gösteremiyoruz zira dünyada işimiz derdimiz bu değil.. Demek ki dünyanın yaratılma ve insanın dünyaya gelme sırrı; Gayb yani gizlenen Allahı aklıyla bulması ve kalbiyle iman edip Onu baş gözü ile müşahede etmeden salt eserleri üzerinden Onun varlığını teslim etmesidir. Aksi takdirde kara bulutların ardında saklanmış güneşin varlığına ispat istemek abesle iştigalden öte gitmez. Öyle kimseyi kimse ciddiye almaz. Evliyalar şimdi bütün insanlara ayırım yapmaksızin sesleniyorlar: Ey insanlar! diyorlar. Allahı arıyorsanız biz bulduk size de en kolay yoldan gösterebiliriz. Gittiğimiz yolun haritasını çizdik size de bir kopyasını verebiliriz siz yeter ki bu yola talip olun. By the way belki size bu yolda lazım olur diye bitirir ayak ekleyelim En küçüğünden en büyüğüne hayvanatta șuur yoktur. Çünkü șuur olabilmesi için ilim ilim olabilmesi için bir akıl șarttır. Aklı olmayanın ilmi, ilmi olmayanın herhangi bir șuuru da olamaz. İnsan bilidğini idrak eder. _ Șeyh, demin tam tersini ifade ediyordun? Hani amiplerde dahi bir șuur vardı. Bu ne perhiz ne lahana turșusu?

7 Eh,.. ara sıra Șeyhler de bir latife yapar, alemi kızdırır Allahı güldürürler. Her duyduğunuza inanmayın aklınızı kullanın. Wie die deutschen sagen: Wie gewußt so bewußt Oder waren es die chinesen?