CUMHURİYET HUKUKU, HUKUKUN CUMHURİYETİ

Transkript

1

2

3 BAŞKANDAN CUMHURİYET HUKUKU, HUKUKUN CUMHURİYETİ Av. Aydın ÖZCAN İzmir Barosu Başkanı Cumhuriyet, Atatürk ve aydınlanma kadrolarının Türk Milletine bıraktıkları en büyük miras ve insan onuru için vazgeçilmez bir değerdir. 19 Mayıs 1919 da Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ün Samsun a çıkarak başlattığı milli mücadele, Türk milletinin inanç ve azmiyle emperyalizme karşı başarıyla sonuçlanmış, 29 Ekim 1923 tarihinde cumhuriyetin ilanıyla, milli mücadele taçlanarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur. Atatürk Türk Milletinin karakterine ve adeletine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir, Cumhuriyet; düşüncesi hür, anlayışı hür, vicdanı hür nesiller ister demek sureti ile ancak temel hak ve özgürlüklerinin esas alınıp hayata geçirildiği demokratik hukuk devletinde cumhuriyetin var olacağını ve Türkiye Cumhuriyeti nin siyasal rejiminin bu yönde şekillenmesini arzu ettiğini açıkça ifade etmiştir. 23 Nisan 1920 de Ankara da kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi ile egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu ilkesi ilan edilerek, 29 Ekim 1923 te ise bu ilkeye dayalı olan devletin rejiminin Cumhuriyet olduğu kamuoyuna duyurulmuş, böylece halka dayalı ve laiklik ilkesine yönelen yeni bir yönetim biçimi oluşturulmuştur. Demokrasi ve Cumhuriyet anlayışı birbirini tamamlayıcı ve birbirinden ayrılmaz iki unsur olarak, hem toplumun hem de toplumu oluşturan bireylerin temel hak İzmir Barosu Bülteni 1

4 ve güvencesi biçiminde günümüze kadar gelişimini sürdürmüştür. Özgürlük ve demokrasi Cumhuriyet sistemi içerisinde birbirinden ayrılmaz, birbiri ile özdeşleşmiş unsurlardır. Bu nedenle de tarihsel süreç içerisinde gerçekleşmiş bulunan başta kadın erkek eşitliği olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin, demokratik hakların, her bireyin yasalar önünde eşit hak ve güvencelerinin değerini çok iyi bilmek ve cumhuriyetin niteliklerine sahip çıkmak gerekmektedir. Geçmişini çok iyi bilmeyen toplumların geleceğine çok güçlü ve güvenli bir biçimde bakması mümkün degildir. Bu topraklarda barış ve kardeşlik duygusu içerisinde asırlardır birlikte yasayan, ülkenin bağımsızlığı ve kurtuluşu için birlikte omuz omuza kanı, canı pahasına mücadele ederek bir millet oluşturan insanlar, yine aynı duygularla, bu çok zor koşullarda kurulmuş bulunan Türkiye Cumhuriyeti Devletini koruyup, kollayarak, ülkenin birlik ve bütünlüğünü her şeyin üzerinde tutacaklardır. Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir diyerek Samsun a çıkarak milli mücadeleyi başlatan Mustafa Kemal Atatürk ün seslendiği Türk Gençliği olarak; onun gösterdiği uluslararası hukuk yolunda yurttaşlarımızı ilim ve teknolojik gelişime açık aydın birer yurttaş olarak yetiştirerek en gelişmiş milletler ile yarışır hale getirmek için var gücümüzle çalışacağız. Bu çalışmamız başarıya ulaştığı ölçüde Yurtta Sulh Dünyada sulh ilkesinin de hayat bulacağı ve milletimizin huzurlu ve özgüvenli bir şekilde çocuklarını geleceğe hazır bir şekilde yetiştirebileceklerini de bu tarihsel süreç ve yurdumuzun etrafındaki coyrafyadaki gelişmeler açıkça göstermiştir. Türk Milleti olarak tarihimizi, Serv i, Lozan ı, medeni kanunu, insan haklarının gelişimini çok iyi bir şekilde öğrenmek yüzyıllar önce çektiğimiz sıkıntıları bir daha yaşamamak için Cumhuriyetin temel değerlerine, yargı bağımsızlığına, hukukun üstünlüğüne, basın özgürlüğüne, bireylerin temel hak ve özgürlüklerine ve demokrasiye her şekil ve şartta sahip çıkmamız gerekmekle birlikte ülkemizin jeostratejik konumu ve zenginlikleri gereği emperyalist girişimlere karşı da son derece dikkatli olmamız, ulus olarak birlik ve beraberliğimizi muhafaza etmek, bağlarımızı güçlendirmek gerekmektedir. Yukarda açıkladığım felsefe ışığında meslektaşlarımızın da, Cumhuriyet hukukunun kazanımlarına sahip çıkarak, geliştirmek ve hukukta ileri seviyedeki toplumlar düzeyinde yarışmak için mesleğimizin onuruna, meslek saygınlığımıza layık olarak çalışmamız gerektiği inancı ile büyük baro ailesine saygılarımı sunarım. 2 İzmir Barosu Bülteni

5 ÖZEL HABER ÇOCUK ADALET SİSTEMİ VE UYGULAMA SORUNLARI ATÖLYE ÇALIŞMASI Atölye çalışmasında özetle; suç işleme şüphesi altında bulunan çocuğun genel ceza adalet sisteminin değil kendine özgü adalet sisteminin tarafı ve konusu olması gerektiği, çocuğun korunması ve çocuğun üstün yararının en temel ilke olarak kabul edildiği çocuk adalet sisteminin amacına ulaşabilmesi ve çocuğun iyileştirmesi için öngörülen mekanizmaların tam anlamı ile işleyişinin sağlanmasına yönelik tedbirlerin alınması gerektiği ancak uygulamada çocukların Türkiye deki yargı sisteminin yapısal sorunlarından fazlasıyla etkilendiğinin altı çizilerek temel sorun olarak görülen ulusal mevzuatın çocukların insan haklarına dair uluslararası mevzuat ile uyumlu olmaması, çocuklar hakkında verilen koruyucu ve destekleyici tedbirlere ilişkin kararlarda koordinasyonun sağlanamaması, uzmanlaşmanın olmaması, yargılama aşamasında çocukla görüşmenin yetersizliği, dosyaların yeterince incelenmemesi, yargılama sürecinin yeterli takibinin sağlanamaması, ceza dışı alternatif tedbirlere yönelik talep ve çalışmanın azlığı nedeni ile ciddi sıkıntılar yaşandığı ifade edilmiştir. Çözüm önerilerinin geliştirilmesi ve hayata geçirilmesi için eğitim çalışmalarının önemine değinilmiş, bu sistem içerisindeki kurum, kuruluşların ve meslek elemanlarının kapasitelerini artırmak, gerekli düzeltme, iyileştirme ve geliştirmenin yapılması gerektiği konusunda ortaklaşılmıştır. İzmir Barosu Bülteni 3

6 ÖZEL HABER ATATÜRK E HAKARETE SUÇ DUYURUSU YAPILDI CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA İZMİR Yakınan..: İzmir Barosu Başkanlığı Yt.vekili..: Avukat Ahmet Hekimoğlu Adres...:1364 sok.no:2/404 Kutucular İş Mrk. Basmane-izmir Şüpheliler: Suça konu 10/07/2015 tarihli, TRT Türk kanalında Kendi Gök Kubbemiz adlı belgeseli yayımlayan kişi yada kişiler. Suç...: Atatürk'ün manevi kişiliğine basın yoluyla hakaret. Suç Tarihi: AÇIKLAMALAR Giriş 10 Temmuz 2015 günü TRT Türk kanalında yayımlanan Kendi Gök Kubbemiz adlı belgeselde, asıl adı Osman Zeki Yüksel olan Osman Yüksel Serdengeçti olarak tanınan kişinin ağzından, FİRAVUNLAR GİBİ SALTANAT SÜRDÜLER, Yapanlar onlardı, yaratanlar onlardı, partilerinden bahsederken şerefli partimiz diyorlardı. On yılda on beş milyon genç yaratmışlardı. Tam 27 yıl tanrılar gibi konuştular. Firavunlar gibi saltanat sürdüler "Tepeden inme dışarıdan gelme yapılan birçok inkılaplar milleti allak bullak etmişti. Paris sokaklarında yetişenler! Hukuk-u beşer beyannamesini ezbere bilenler! Laiklik ve inkılapçılık perdesi altında yoksul Anadolu halkının imanını, vicdanını, hak ve hukukunu pervasızca çiğnediler. ECDADIMIZI, ŞURADA, BURADA KUYRUKLARA SOKTULAR Kıtalara hükmeden, 3 kıtada asırlarca dimdik duran ecdadımızı, şurada, burada, halkevlerinde türlü kuyruklara sokarak tahkir ve tehvil ettiler. AMMA NUTUKLARDA, AMMA AFİŞLERDE Onlar kendilerini yarı ilah sayıyorlardı. Yapanlar onlardı, yaratanlar onlardı, partilerinden bahsederken şerefli partimiz diyorlardı. On yılda on beş milyon genç yaratmışlardı. Tam 27 yıl tanrılar gibi konuştular. Firavunlar gibi saltanat sürdüler. Yediler, içtiler, kustular. Altta kalanın canı çıksın. Altta kalan halktı, milletti, köylüydü. Amma nutuklarda, amma afişlerde Köylü milletin efendisidir diye yazıyordu. Halkı ve köylüyü efendimiz sensin, efendimiz sensin diye soydular Şeklindeki, İnönü döneminde gözaltına alınmasından doğan öfke ile, haksız ve vicdansızca Atatürk e hakaret edici cümlelerini içeren ses bandını yayımlayarak Atatürk ün hatırasına basın yolu ile hakaret suçu işlenmiştir. Maddi İrdelemeler 1-Konuşma metninde geçen On yılda on beş milyon genç yaratmışlardı. cümlesi, Onuncu Yıl Marşı ndan alınmadır. Çünkü bu marş Cumhuriyetimizin kuruluşunun 10.yılı nedeniyle yazılmış ve bestelenmiş, adeta simge haline gelmiş bir marştır. Yıl 1933 olup Atatürk halen sağdır. 4 İzmir Barosu Bülteni

7 2 2- Tam 27 yıl tanrılar gibi konuştular derken, 15 yıl Atatürk ün dönemi, 12 yıl da İsmet İnönü nün dönemi olmak üzere 27 yıllık dönemi kastediyor. Osman Yüksel in yakıştırması aksine, hem Atatürk hem de İnönü, İslami inancı sağlam ve son derece bilgili, alçakgönüllü insanlardı. 3- Firavunlar gibi saltanat sürdüler sözü ile de, şimdiki modern olmaya gayret eden Türkiye yi kuran, çevresi kan ve ateş içinde olmasına rağmen, başı dik ve huzur içinde yaşamamızı sağlayan ve bu yüzden minnet duyduğumuz büyük Atatürk ü firavun a benzeterek hakaret edilmektedir. Örneğin, çocukluğumuzun geçtiği Kula da yaşlı bir kimse diğerine kızdığı zaman, sin- kaflı küfür etse günaha gireceği için firavun diyerek hakaret ederdi. 4-Bilindiği üzere Köylü milletin efendisidir sözü Atatürk e aittir. Köylünün çalışıp çabalayıp üretmesi nedeniyle Bu millete hizmet eden onun efendisi olur sözünden hareketle büyük önder bu sözü söyleyerek köylüyü yüceltmek istemiştir. Buna rağmen Halkı ve köylüyü efendimiz sensin, efendimiz sensin diye soydular demek bahtsızlığını gösteren Osman Yüksel in bu sözünü yayımlayarak, Atatürk ün hatırasına hakaret edilmiştir. Hukuki İrdelemeler 1950 seçimlerinde Demokrat Parti'nin iktidara gelmesinden yararlanarak, önceki iktidar döneminde zarar gören, yasal soruşturmalara maruz kalan, İstiklal Mahkemelerinde yargılanıp ceza alan, keza Atatürk e suikast suçundan yargılanıp asılan, bu yüzden Atatürk'e hınç duyan, kin besleyen bir takım kişilerin Atatürk'e dil uzatmaları üzerine, zamanın hükümeti tarafından tarih ve 5916 sayılı "Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Üzerine Kanun" çıkarılmış, 1. madde de "Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır"; 2. madde de "1. madde de yazılı suçlar;...yahut basın vasıtasıyla işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispette arttırılır" hükmü yer almıştır. Bu suçun oluşması için bir kimsenin Atatürk hakkında konuşurken Atatürk'e sövmesi ya da küçük düşürücü ifadeleri kullanması gerekir. (Gökcan, Hasan Tahsin-Artuç, Mustafa. Kamu Görevlisi Kavramı ve Özel Soruşturma Usulleri, Ankara 2007) (Bu dipnot, Yargıtay C. savcısı Kerim Tosun ve Yargıtay Tetkik Hakimi Mustafa Artuç tarafından kaleme alınan Türk Hukuku'nda Suçlar ve Kabahatler, Cilt 1, Sayfa 303, Ankara 2008 Basım kitabında yer almaktadır) Yargılama sırasında sanığın amacı, kişiliği ve geçmişi, suçun işlendiğinin sabit olması bakımından çok önemlidir. Diğer bir deyimle kullanılan sözlerin Atatürk'ün manevi varlığını, onun eseri olan Cumhuriyet ve Devrimler rejimini, eserlerini tahkir kastıyla yapılıp yapılmadığı araştırılmalıdır.(ahmet Gündel, Atatürk'e...Hakaret Suçları, Ankara 1997) Suçun alenen işlenmesi gerekir. Yine Yargıtay kararlarına göre bu suçun oluşması için Atatürk'ün adının doğrudan geçmesi önemli değildir. Nitekim Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin tarih, 1982/13 E., 1982/786 K. sayılı kararında (ek:2) "Atatürk'ün hatırasına neşren hakaretten sanık Necip'in, yapılan yargılama sonunda; mahkumiyetine dair İstanbul Toplu Basın Asliye Ceza Mahkemesi'nde verilen kararın, toplanan deliller ve dava konusu kitap içeriği karar yerinde etraflıca incelenip, kitabın ÖZEL HABER İzmir Barosu Bülteni 5

8 3 ÖZEL HABER yazılış amacı ve sanığın kastı açıklanmış, savunma inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş olmakla hükmün onanmasına" karar verilmiştir. Kararın özet bölümünde ise "Mehmet Vahdettin ile ilgili dava konusu kitapta yer alan ve Atatürk'ü küçültmeye yönelik sözler, ima yoluyla ve dolayısıyla da olsa, 5816 sayılı yasaya göre suç olduğundan mahkumiyet hükmü onanmıştır" denilmektedir. Karşı oy yazısından anlaşıldığına göre sanık Necip'in 2. Abdülhamit'i ulu hakan diyerek yücelttiği, Sultan 2. Mahmut, Mustafa Reşit Paşa, Mithat Paşa, Namık Kemal gibi kişileri ağır bir dille yerdiği, 2. Meşrutiyet'i ise "sahte meşrutiyet" sözleriyle küçülttüğü, jön Türkleri dinsizlikle suçladığı, Atatürk'ün kurmay başkanlığını yaptığı Hareket Ordusu'nu çapulcu alayı gibi gösterdiği, Türkçülük hareketini de Yahudi eseri olarak tanımladığı, Atatürk'ün tek amacının Vahdettin'in Genelkurmay Başkanı olduğunu iddia ettiği görülmektedir. Yine Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin tarih, 2012/4775 E., 2013/9266 K. sayılı kararında (ek:3) "sanığın suç oluşturan kaba sövme niteliğindeki sözlerinin 6352 sayılı yasanın geçici maddesi kapsamında düşünce ve kanaat açıklaması olarak kabul edilemeyeceği" vurgulanmıştır Keza Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin tarih, 2006/9628 E., 2007/7531 K. sayılı kararında(ek:4) "Atatürk'ün büstüne "Vajina Monologları" adlı tiyatro oyununa ait afişin yazılı kısmının, yüz kısmını kapatacak şekilde konulması, Atatürk'ün manevi kişiliğini tahkir suçunu oluşturur" denilmiştir. Suçun basın yoluyla işlenmesi halinde ikinci maddeye göre verilecek ceza yarı oranda arttırılacaktır. Bu bilgilerden hareketle olaya baktığımızda, ölmüş olan Osman Yüksel in sözlerinin Atatürk'ün hatırasına hakaret suçu oluşturduğu anlaşılmaktadır. Hepimizin elektrik faturasından kesilen paralarla bütçesi doğrultulan TRT kurumunda görev yapan yayımcı, yapımcı, sunumcu olan kişilerin, bu bantı yayımlayarak bu suçu işledikleri aşikardır. Atatürk'e ve Devrimlere Saldırmanın Tarihsel Temelleri Bu bölüme İngiliz işgal kuvvetleri baş tercümanı Ryan'ın sözüyle başlayalım: "Amacımız bölmek ve hükmetmek olmalıdır. Biz, gerçek ideali dinmiş gibi davranacak çıkarcı bir grubu idareci olarak takdim etmeye çalışacağız". (Prof. Y. Nuri Öztürk, Kuran Penceresinden Kurtuluş Savaşı'na Bakış, Sh: 60) Kazım Karabekir Paşa'nın şu sözü de çok önemli bir gerçeği ifade etmektedir: "Kuvayi Milliye'nin dinsiz olduğu yolunda propaganda, İstiklal Harbi'ni tehdit eden en zehirli ve alçak propaganda idi". Önderi olduğu milleti çağdaş uygarlıklar seviyesine çıkarmayı amaç edinen ve bunun için de yüzünü Batı'ya dönen bir insanı, Batı'nın sürekli yıpratmaya çalışmasının sebebi nedir? Çünkü Atatürk çok büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin lideridir. Kurtuluş Savaşı'nı başardığı zaman, kendi ağzıyla "mazlum milletler" diye tabir ettiği Hintli, Pakistanlı, Ortadoğulu, Afrikalı Müslümanların umut kaynağı olmuştur yılları arasında İslam dünyasının kahramanıdır. Türk ordusu 9 Eylül 1922'de İzmir'e girdiği zaman Fas'tan Endonezya'ya kadar pek çok Müslüman ülkesinde toplantılar ve sevinç gösterileri yapılmıştır. Kudüs'te, Gazze'de, Nablus'ta Türk bayrakları asılmıştır. (François Georgeon, Kemalizm ve İslam Dünyası, Sh: 29-33) 6 İzmir Barosu Bülteni

9 4 O yıllarda "topraklarında güneş batmayan ülke" olarak anılan Britanya İmparatorluğu'nun yönetiminde pek çok Müslüman ülke vardı. Bu topraklarda yaşayan Müslümanların Atatürk'ü önder olarak alıp bağımsızlık mücadelesine girişmesi elbette ki İngilizlerin işine gelmeyecekti. Bu nedenle her fırsatta fakat özellikle el altından Atatürk'ü ve onun yaptıklarını kötülemeye çalıştılar. Rauf Orbay'a "bu millet koyun sürüsü, bir çoban lazım. O da benim" diyen son padişah Vahidettin İngilizlere sığınmış, fakat bunu Peygamberin hicret sünneti gibi göstermiştir. (Orhan Koloğlu, Gazi'nin Çağında İslam Dünyası, Sh: 313) Saltanatından başka bir şey düşünmeyen Vahdettin zamanında Damat Ferit Paşa, Şeyhülislam Mustafa Sabri, İskilipli Atıf Hoca gibi kişiler "İngiliz Muhipleri (Dostları) Cemiyeti", "Tealii İslam Cemiyeti" gibi cemiyetler kurarak ve tabii ki dini kullanarak halkı Kurtuluş Savaşı'nı yapan kişilerden soğutmaya ve onları kafir ilan etmeye kadar vardırmışlar, ancak başaramamışlardır. O yılların emperyalist Batı alemi (halen de bu niteliğini terk ettiği söylenemez) Atatürk'ü ve yaptıklarını yıpratmak için kullanılacak en büyük silahın "din" olduğunun farkındadır. Bunun için Atıf hoca gibi pek çok ve din bilgini geçinen kişileri kullanmasını bilmiştir. Çünkü Atatürk ve devrimleri, çok önemli ve belalı bir coğrafyada yer alan Türk milletini güçlü bir devlet haline getireceği gibi, mazlum milletlere örnek olacak ve bu durumda emperyalist ülkelerin çıkarları zarar görecektir. Osman Yüksel gibi dini kullananların ve bu tür kişilerin oyununa gelenlerin Atatürk'e soğuk bakışları, attıkları iftiralar, taktıkları küçültücü isimler hep bu zihniyetin paralı askerleri olan din kisveli kişilerin ürünüdür ve hepsinin arkasında emperyalist ülkeler bulunmaktadır.. Emperyalist ülkeler, bir toplumu etkilemek ve kendi çıkarlarını korumak istediklerinde önce o ülkenin medyasını ele geçirmeyi çok iyi bilirler. Tabii ki her şeyin bir bedeli olduğu için ele geçirilen basın kuruluşlarındaki bazı kişilerin nemalandırılması, eşyanın tabiatı gereğidir. Ne yazık ki Menderes hükümeti zamanında 1951 yılında çıkarılan Atatürk'ü Koruma Kanunu hükümlerine rağmen, -yargı görevini yeterince yapmamış olacak ki- hiçbir caydırıcılık sağlamamış ve Atatürk ve manevi hatırasına yönelik hakaretleri günümüzde ayyuka çıkmıştır. Bu hakaretleri yapanların içinde gazete yazarları, akademisyenler, siyasetçiler, aydın geçinen bazı kişilerin bulunduğunu hiç kimse inkar edemez. İslam dünyasında, emperyalizme karşı mücadele ederek onu mağlup edip, ona rağmen devlet kuran tek ülke Türkiye'dir. Tek kişi ise Mustafa Kemal Atatürk. Onun içindir ki emperyalizmin temsilcileri, uzantıları ve dahildeki hizmetçileri Atatürk'ü içlerine asla sindiremiyorlar. Onu yıkmak ve yok etmek için dört koldan saldırıyorlar. Prof. Y. N. Öztürk'ün deyimiyle Müslümanlığı ibadet ve cihat Müslümanlığı olarak ikiye ayırırsak, Batı'nın istediği İslam modeli ibadet Müslümanlığıdır. Diğer bir deyimle Türk insanı, anlamını bilmeden Arap harfleriyle yazılmış duaları okusun, bol bol cami yapılsın, beynini çalıştırmasın, kafasını dünya ve ülke meselelerine takmasın, akılcı düşünmesin. Burada Kenya'nın kurucu lideri 1894 doğumlu Jomo Kenyatta'nın şu sözü bugünlere ışık tutmaktadır: "Avrupalılar geldiklerinde onların elinde İncil, bizim elimizde ise topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapatıp dua etmeyi öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda baktık ki İncil bizim elimizdeydi. Topraklarımız ise beyazların olmuştu." ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nin (BOP) uygulamaya geçirilmesi için toplum mühendisleri tarafından Türk toplumunu yeni bir biçime sokmaya gayret edilmektedir. Bunun ÖZEL HABER İzmir Barosu Bülteni 7

10 5 ÖZEL HABER için, ebedi önder olması gereken büyük Atatürk'e, onun ilkelerine, devrimlerine, Türk ordusuna, halkın milliyetçilik duygularına, ordusuna ve Atatürk'e duyduğu sevgisine sürekli, ama açıktan ama sinsice saldırılmalı, yıpratılmalıdır. Günümüzde yapılan budur. Şüpheliler de bu amacın birer aleti durumuna düşmektedirler. Akıl ve vicdan sahibi hiç kimse bunu yadsıyamaz. SONUÇ VE İSTEM Sayın Savcım, büyük Atatürk ün manevi kişiliğini, eserlerini korumak; bu ülkedeçevre komşulara göre- rahat ve huzur içinde yaşayan her T.C.vatandaşının vefa borcudur yılında değindiği dahili bedhahlar ın başına adaletin kılıcı inmelidir. Tüm bu olgular dikkate alınarak, Atatürk'ün manevi hatırasına hakaret suçunun basın yoluyla işlendiği apaçık ortada olduğundan, şüphelilerin kimliği araştırılıp tespit edilerek haklarında 5816 sayılı yasaya göre soruşturma ve kamu davası açılması, arz ve istirham olunur. Saygılarımızla. 15/07/2015 Ekler: 1- İnternet haberleri(8 sh) 2-Yargıtay Kr. 3-Yargıtay Kr. 4-Yargıtay Kr. 8 İzmir Barosu Bülteni

11 ATATÜRK ÜN MANEVİ ŞAHSİYETİNE BASIN YOLUYLA HAKARETE SUÇ DUYURUSU ÖZEL HABER İzmir Barosu Bülteni 9

12 ÖZEL HABER 10 İzmir Barosu Bülteni

13 ÖZEL HABER İzmir Barosu Bülteni 11

14 ÖZEL HABER 12 İzmir Barosu Bülteni

15 ÖZEL HABER İzmir Barosu Bülteni 13

16 ÖZEL HABER 14 İzmir Barosu Bülteni

17 ÖZEL HABER İzmir Barosu Bülteni 15

18 ÖZEL HABER YENİ AKİT GAZETESİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULDU Yeni Akit gazetesi internet sitesinde yeralan bir habere ilişkin Atatürk ün manevi kişiliğine basın yoluyla hakaret gerekçesiyle suç duyurusunda bulunuldu. 16 İzmir Barosu Bülteni

19 ÖZEL HABER İzmir Barosu Bülteni 17

20 ÖZEL HABER 18 İzmir Barosu Bülteni

21 ÖZEL HABER İzmir Barosu Bülteni 19

22 ÖZEL HABER 20 İzmir Barosu Bülteni

23 ETKİNLİKLER İZMİR BAROSU RİTİM GRUBU KASTEN RİTİM 2 KONSERİ GERÇEKLEŞTİ İzmir Barosu Kültür ve Sanat Komisyonu içerisinde yer alan Ritim Grubu Kasten Ritim 2 adlı özel konseri günü Konak Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi nde gerçekleştirildi. Büyük bir izleyici katılımıyla yapılan konser, seyircilerin coşkulu eşlikleri ve danslarıyla İzmir Barosu nun düzenlemiş olduğu Kültür ve Sanat Etkinlikleri içerisinde unutulmaz geceler arasında yerini aldı. İzmir Barosu Bülteni 21

24 ETKİNLİKLER İZMİR BAROSU HALK OYUNLARI TOPLULUĞU 12. GÖSTERİSİNDE MESLEKTAŞLARLA BULUŞTU İzmir Barosu Halk Oyunları Topluluğu ( İBHOT )olarak, her yıl geleneksel biçimde gerçekleştirdiğimiz gösterimizin XII. sini bu yıl tarihinde her zaman olduğu gibi yine E.Ü. Atatürk Kültür Merkezi nde gerçekleştirdik. Gösterimizin detaylarına geçmeden önce, çalışmalarımıza nasıl başladığımız hakkında kısaca bilgi vermek doğru olur. Her yıl olduğu gibi bu yıl da eylül ayı gelir gelmez, topluluğumuza üye olan ya da olmayan pek çok arkadaşımız, çalışmaların ne zaman başlayacağı konusunda yolda, adliyede, sosyal medyada ve aklınıza gelebilecek her yerde topluluğun yürütme kurulu üyelerini çalışmaların ne zaman başlayacağı konusunda soru yağmuruna tuttular. Biz de onları daha fazla bekletmedik ve yılı çalışma dönemimizi Ekim ayı itibariyle başlattık. Çalışmalarımızın başlarında katılım oldukça yüksekti. Hatta zeybek çalışmalarında neredeyse kişiyi birlikte görebildik. Ancak zaman içinde bazı arkadaşlarımız çeşitli nedenlerle aramızdan ayrıldılar. Ama tabii ki, topluluğumuzun kapılarının kendilerine her zaman açık olduğunu da buradan hatırlatmakta fayda var! Çalışmalarımız pazartesi ve Çarşamba günleri Halkapınar Atatürk Spor Kompleksi içinde bulunan Aynalı salonda saatleri arasında gerçekleşti. (Ama bu saatlerin daha sonraları ü bulduğu da oldu! ) Pazartesi günleri Zeybek ve Karadeniz yörelerinin çalışmaları yapılırken, Çarşamba günleri Halay, Trakya ve Azeri oyunları çalışıldı. Zeybek oyunlarını her zamanki gibi aynı zamanda meslektaşımız da olan Av.Ali Efe Sayın çalıştırdı. Topluluğumuzun fenomen olmuş Karadeniz oyunlarında ise diğer bir meslektaşımız Av.Ayşin ŞENOĞLU KURUÇ (ve sopasının! )imzası vardı. Trakya yöresi oyunlarının hazırlanmasında da çok sevgili Bahar ŞANAL DİYARBAKIRLI hocamızın emeği geçti. Halay yöresine ait oyunlarda ise Topluluğumuzun aynı zamanda başkanlığını yürüten Av.Yakup GÜL ile yine Av. Ayşin ŞENOĞLU KURUÇ birlikte ter döktüler. Azeri oyunlarında ise yine Av. Yakup GÜL imzası vardı. Yaklaşık 8 ay boyunca topluluğumuzun 65 dansçısı ciddi emek verip ter döktük. İzleyicilerimize güzel bir gösteri sunma amacıyla gerçekten büyük özveriyle çalıştık. Ama İBHOT son yıllarda sadece danslarıyla değil gösteri senaryosuyla da dikkat çekmeye başlamıştı. Bu senaryolar altındaki imza ise çok sevgili Genel Sanat Yönetmenimiz(!)Av. Bekir TATAR a aitti. Son gösterimizde de izleyicilerimizi şaşırtacak ve eğlendirecek sürpriz bir senaryo hazırlamıştı. Kerem ile Aslı ismini duyunca tüm ekip bilinen bir senaryo ile karşılaşacağını düşünmüştü. Ama tabii ki hepimiz yanılmıştık! Herkesçe bilinen bir 22 İzmir Barosu Bülteni

25 gönül hikayesine farklı karakterler ekleyerek sürpriz ve eğlenceli bir son yaratıp keyifli bir senaryo oluşturmuştu! Ancak bu işin bir diğer tarafı da daha çok çalışmak demekti. Yöre çalışmaları yanına bir de görev alan arkadaşların senaryo çalışmaları yapmaları gerekti. Gösteri yapmak için sadece yöre çalışması ve senaryo yetmezdi tabii ki! Bunlar dışında işin bir de teknik kısmı vardı. Yani dekor, kostüm ve müziklerin hazırlanması. Dekorların yapılması, müziklerin oluşturulması ve gösteri günü kültür merkezinin görevlileri ile birlikte ışık düzenlemelerindeki emek yine Av. Bekir TATAR a aitti. Kostümlerin bir kısmı her zamanki gibi Özkan Kostüm Atilla Özkan tarafından sağlandı. Takvim gününü gösterdiğinde ise heyecan doruktaydı. Tüm ekibin amacı güzel bir gösteri sunarak en büyük keyfi yaşayabilmekti. Gösteri günü topluluğumuzun sürpriz konukları da vardı. Bir toplantı için İzmir de olan bir kısım Barolar Birliği üyeleri ile Başkan Yardımcısı Sayın Av. Berra BESLER açılış konuşmasını yaparak gösterimizi izlediler. XII. Gösterimiz senaryo gereği Şehzade Kerem in Sofu ile birlikte avlanma amacıyla ormanda gezerken Keşiş in evinin önüne gelmesi ve Aslı ile karşılaşması sahnesi ile başladı. Ardından Zeybek oyunları ile ekibimiz sahne aldı. Ardından Hükümdar ın şehzadesi Kerem in aşk hikayesini öğrenmesi ve Keşiş ten kızı Aslı yı istemesi sahnesi ile gösterimiz devam etti. Hemen arkasından Trakya Yöresi oyunları sergilendi. İkinci Bölümümüz, Keşiş in kızı Aslı yı da alarak kaçması ve bunu öğrenen Kerem in Aslı yı bulmak üzere yollara düşmesi sahnesi ile açıldı. Bunu takiben topluluğumuz Azeri Yöresi oyunlarını sergilendi. Bu arada Kerem Aslı yı ararken Acem Diyarında bir Pazar yerinde buluverdi sevdiğini. Ama Keşiş, Kerem den şikayetçi olup tutuklanmasına neden olunca işler karıştı Heyecanı artırmak için ekibimiz sahne aldı ve Halay yöresi oyunlarını sergiledi. Kerem ve Sofu nun sorgulanması gerekiyordu tabii ki! Paşa nın sarayında sorguları sırasında kim olduğu ortaya çıkınca Paşa durumu ele aldı ve sevenleri kavuşturmaya karar verdi. Ancak Keşiş in niyeti kötüydü ve sevenleri kavuşturmamak için yine yapacağını yaptı. Artık gösterimizin sonu da gelmişti. İBHOT un fırtına gibi Karadeniz ekibi sahneye çıktı ve geceye damgasını vurdu. Gecenin sonunda tüm İBHOT, sahnedeydi. Av.Ayşın Şenoğlu KURUÇ, Av. Ali Efe Sayın, Bahar ŞaANAL Dİ- YARBAKIRLI, Av. Ahmet Yüksel BARTAN, Av. Ahmet EROĞLU, Atakan TOPUZLAR, Stj.Av.Aslı ÜSTÜN, Ayden DEPER, Ayşegül KABANLI, Bayram İPEKLİ, Av. Bilal KORALAY, Bahtım YILDIRIM, Betül KA- YİM, Av.Bilge ACAR, Stj.Av.Burcu KAYNAK, Av.Ceng DÜZGÜNER, Av. Çiğdem DEMİR, Av.Çiçek Özkale ARACI, Çiğdem KOCATEPE, Devran ATLI, Ece HEP- BOSTANCI, Av. Elçin KILINÇER OT, Av. Elce TU- TAR, Emre ŞENER, Ercan ERDOĞAN, Ergin TATAR, Ezgi DEMİRCİOĞLU, Av.Fadime ERSİN, Av.Feyza AKKOYUN, Av.Figen KOÇ, Gökbörü AKKAYA, Stj. Av.Gökçen ÖZMENLİ, Av.Gülçin AKTUNÇ, Av. Gürsel ÖZSOY,Gülhan KORALAY, Hacer KEHLİBAR, Hatice LOKMAOĞLU, Halim YILDIRIM, İbrahim SARIGEDİK, Stj. Av.İsmail DİNÇER, Levent AKILLI, Av.Merve DURNA, Av.Merve DURMAZOĞLU, Av. Mehmet ERDEK, Metin KİNO, Av. Nezih TINKIŞ, Av. Nursen AKSU, Av.Nilgün ÖZTÜRK, Nergiz ÇE- LENK, Nuray ERGİN, Av.O.Kemal AKSOY, Av. Özge GÜVEN, Av. Özlem GÜNDOĞDU, Av. Özlem Zeyrek AÇIKEL, Özlem ÖZER, Pelin Öztaş TOKAT, Serap DOĞAN, Av. Sevda ENGİN, Av.Sevda Şener YÖRÜ, Serdar ANLAŞ, Sevgi BALA, Sinem COŞKUN, Şafak TANRIVERDİ, Şennur SAVAŞ, Av.Tuğçe RÜZGAR, Tülin ARULAT, Av. Yıldız IŞIKTAŞ, Av Yakup GÜL, Av. Zeynep DÜŞÜNMEZ, Av. Sanem ATAKUL AK- BAŞ, Umur AKBAŞ, Av. Afhan TOPEL, Aras YILDI- RIM, Gazi CEVİZ, Göksel KOSİF, Fırat TATAR, İbrahim ARIKAN, Koray COŞKUN, Murat ACAR, Yakup TUTCAN bu sırada iki dansçı arkadaşımıza İBHOT Yürütme Kurulu olarak bir sürpriz yaptık. XII. Gösterisini yapmış olan topluluğumuzun şimdiye kadar yaptığı tüm gösterilerde bulunma rekoru kıran İbrahim SARI- GEDİK ve Emre ŞENER e topluluğumuz adına hazırlanmış birer plaket sunduk. Tüm yılın yorgunluğunu, izleyicilerimizden duyduğumuz alkışlarla ve övgülerle attığımız bir gecemizin daha sonuna gelmiştik. Bizi izlemeye devam edin. ETKİNLİKLER İzmir Barosu Bülteni 23

26 ETKİNLİKLER STAJ EGİTİM MERKEZİ TARAFINDAN TEKNE TURU Stajyerlerimiz ve SEM Eğitmeni meslektaşlarımız yoğun bir eğitim dönemi sonrası İzmir Barosu Staj Eğitim Merkezi sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Mustafa ÇE- TİN öncülüğünde İzmir Körfezi nde 11 Haziran 2015 günü düzenlenen Tekne Turu nda buluştu. Uzun zamandan beri stajyer avukat ve genç avukatların özlemle istedikleri tekne turu İzmir Barosu tarafından beş sene aradan sonra yeniden düzenlendi. İzmir Barosu Başkanı Avukat Aydın ÖZCAN ve Yönetim Kurulu Üyeleriyle birlikte Staj Eğitim Merkezi eğitim kadrosunda bulunan meslektaşlarımız ve akademisyenlerin de katıldığı genç meslektaşlarımız ve stajyerlerimiz ile kaynaştığı, yeni dostlukların oluştuğu tekne turu İzmir Körfezinde üç saatten fazla süren etkinlikle gece geç vakte kadar sürdü. İzmir Barosuna bağlı Genç Avukatlar Meclisi üyelerinin stajyer avukatlar ile birlikte bir araya geldiği İzmir Körfezindeki bu gezi sırasında coşku doruk noktasına çıkmış olup stajyerler ve meslektaşlar arasındaki dayanışma en üst seviyelere gelmiş bulunmaktadır. Teknede İzmir Barosu Başkanı Avukat Aydın ÖZCAN ın yaptığı konuşmadan sonra kokteyle geçilmiş ve canlı müzik eşliğinde katılanlar bol bol eğlenerek eğitim döneminin ve mesleğin sıkıntılarının streslerini üzerlerinden atmış yeni döneme taze bilgiler, yüksek moralle girmiş bulunmaktadırlar. Gecenin sonunda aynı şekilde bir etkinlikte buluşmak üzere kararlaştırılmış ve Başkandan Körfez turunun tekrarı üzerine sözler alınmıştır. 24 İzmir Barosu Bülteni

27 GENÇ AVUKATLAR MECLİSİ YAZA MERHABA PARTİSİ İzmir Barosu Genç Avukatlar Meclisi tarafından düzenlenen yaza merhaba partisi tarihinde Alsancak semtinde gerçekleştirildi. Meslektaşlar arası sosyal ilişkilerin kuvvetlendirilmesi, birlik ve beraberliğin sağlanması amacı ile düzenlenen partiye genç meslektaşlarımız yoğun katılım gösterdi. Baro Başkan Yardımcımız Av. Mustafa Çetin in ve yönetim kurulu üyesi meslektaşlarımızın da katılım gösterdiği etkinlik amacına uygun olarak neşeli ve dostane bir şekilde gecenin ilerleyen saatlerine kadar sürdü. ETKİNLİKLER GENÇ AVUKATLAR MECLİSİ İFTAR YEMEĞİ Genç Avukatlar Meclisi tarafından düzenlenen iftar yemeği tarihinde gerçekleştirildi. Meslektaşlarımızın oldukça yoğun katılım gösterdiği etkinlik, birlik ve beraberliğine sahne oldu. Genç meslektaşlarımızın kaynaşmasına vesile olan program uzun ve keyifli sohbetlerin ardından ilerleyen saatlerde sonra erdi. İzmir Barosu Bülteni 25

28 MAKALE 92 YIL SONRA LOZAN BARIŞINI ANARKEN Av. Mehmet Ertuğrul PERİM İzmir Barosu Yayın Kurulu Üyesi Aradan neredeyse bir asırlık bir süre geçmiş olmasına rağmen ve artık yarım asrı doldurmayacak bir süre önce yapılmış bulunan bu biçimdeki bir barış anlaşmalarının hiçbirisinin yürürlükte kalmamış olmasına rağmen hala bu geçen çok uzun süreye rağmen Türk Milleti nin kaderini saptamış olan bu anlaşmanın bir noktasına dahi dokunulmadan yürürlükte kalması çok dikkat çekici olsa gerektir. Elbette ki Lozan daki barış görüşmesine gidebilmek kolay olmamıştır. Avrupa daki dünya dengesini sağlamakla kendilerini görevli gören büyük devletlerin (iki asırdan fazla bir zamandan beri devam eden) Şark Meselesi denilen bu sorunun bu devletlerden ikisinin (İngiltere ve Fransa) bu konuda anlaşmaları gerekiyordu. Aslında bugün dünya hakimiyetini elinde tutan ABD nin durumunda olan Büyük Britanya İmparatorluğu nun bu sorunun halline rıza göstermesi gerekiyordu. Gerçi I. Dünya Harbi nden önce Alman İmparatorluğu nun kurucusu olan dahi devlet ve siyaset adamı Bismark, şark sorununun Pomeranyalı bir köylünün kemiğine bile değmez demesine rağmen yine de bu sorun Avrupa siyaset atmosferinde önemini koruyordu. Hele petrolün, savaşın kazanımında çok önemli bir yer tutmakta olduğu o günlerde bizim elimizde bulunan Musul ve Kerkük petrol yatakları bu devletlerin şark meselesinde vazgeçmeyi göze alamayacakları bir husustu. Ancak, bağımsızlık savaşımızı sona erdirdiğimiz günlerde Misak-ı Milli düsturu dışında o sıralarda henüz İngiliz hakimiyeti altında bulunan Irak taki bu yerin dışında artık şark meselesi denilen bir hususla ilgimiz kalmamıştı. Ne var ki bizimle ilgili olarak en büyük sorun kapitülasyonlardı. Bunlar Türk Milleti nin boğazına yapışmış bir boyunduruk biçimindeydi. Nitekim Abdülhamit ve II. Meşrutiyet günlerinde Mekteb-i Mülkiye de ve İstanbul Hukuk Mektebi nde idare hukuku hocalığı yapan İbrahim Hakkı ve Mustafa Şeref Özkan ın öğrencilerine bizim koca bir imparatorluktan bugünlere düşmemize neden olan kapitülasyonları gösteriyor ve bunların kaldırılması gerektiğine dair öğütler veriyorlardı. Nitekim Atatürk de Lozan görüşmeleri günlerinde bir Pazar durumunda olan bu devletin yaşamasına imkan var mıdır? diyordu. I. Dünya Harbi ne girdiğimiz sırada İttihat Terakki hükümeti derhal kapitülasyonları kaldırmış ancak ilk itiraz müttefikimiz olan Alman lar ve Avusturya- Macaristan dan gelmiş, akabinde bu itirazlarından vazgeçtiklerini bildirmişlerse de esasen kapitülasyonlar 26 İzmir Barosu Bülteni

29 (harpten sonra bu konuda karar alınmak üzere denilerek) fiilen kaldırılmıştı. Doğaldır ki mütareke günlerinde yine yürürlükte kalmıştır. Bunun yanı sıra ortada İstanbul hükümetinin (Sadrazam Damat Ferit Paşa nın başkanlığında Fransa ya giden heyetin) imzaladığı bir Sevre Barış Anlaşması vardır. Gerçi TBMM ittifakla bu anlaşmayı reddetmiştir. Ancak bu anlaşmanın içeriğinde ne ölçüde Lozan da barış görüşmelerinde başı çeken İngiltere den taviz alınabilirdi. Nitekim Mudanya Ateşkes Anlaşması sırasında Yunan lar bir harp gemisiyle Marmara da kalmışlar, onlar adına anlaşmayı İngiliz-Fransız-İtalyan itilaf devletlerinin İstanbul daki işgal ordusu kumandanları tarafından imzalanmış olup, onlar bu anlaşma sizinle Yunanlar arasındadır diyerek Mondros Ateşkes Anlaşması nı dile getirmekten de çekinmemişlerdi. Nitekim İsmet Paşa Lozan da baş delege olarak konuşmasında: Ben Mondros tan değil Mudanya dan geliyorum demiştir. Bu çok kritik ve pek çok çetrefil yönleri olan ve sonuçta şark meselesini tamamen tarihe gömecek olan bu anlaşmayı imzalamak ve başındaki delegenin bu konuda çok yetenekli olmasına ihtiyaç vardı. Atatürk ün seçtiği baş delege Mudanya Ateşkes Anlaşması nı imzalayan İsmet Paşa idi. Ama Kazım Karabekir Paşa Rauf Bey in gönderilmesi görüşündeydi. Onun çok kuvvetli olarak bildiği İngilizce sinin tesiri üzerinde durmuştur. Lozan Konferansı na gidiş bu koşullar altında gerçekleşmişti. Atatürk ün çok ileri görüşle İstanbul a büyük zaferden hemen sonra gönderdiği Refet Paşa vasıtasıyla Kabataş iskelesinde kendisini çelenklerle karşılayan hükümdarın saltanat kayığındaki görevliye yalnızca Biz hilafet makamına hürmetkarız demekle artık saltanatın sona erdiğini, buna karşın İstanbul heyetinin başındaki kişiye de: Biz İstanbul hükümeti adında bir hükümeti tanımıyoruz demek suretiyle Lozan görüşmelerine İstanbul hükümetinin katılması ve artık yeni Türk Devleti nde saltanatın yeri olmayacağı sinyalini verdiği gibi, bu görüşmelerde yalnız Ankara nın olacağını, başka bir otoritenin bulunmayacağını duyurmuş, aynı zamanda görüşmelerde mutlaka üzerinde durulacak olan kapitülasyonlardaki Sizin kanunlarınız dini esaslara dayalı, bizim vatandaşlarımıza uygulanması mümkün değildir demelerini önleyecek ve yapılacak devrimlerin başında olan hukuk devrimini getirmiş oluyordu. Zira Türkiye de yaşayan yabancıların boşanmak gibi durumlarına karar vermek üzere imparatorluk döneminde konsoloslukların da ayrı bir mahkemeleri bulunuyordu. Doğaldır ki Nisan 1926 dan itibaren yabancılar da Türk Medeni Hukuku içerisinde bu tür münasebetleri Türk yargısı içerisine alınmış oldular. Lozan da bunların gerçekleşeceğini İsmet Paşa mutlaka karşı tarafın delegelerine açıklıkla bildirmiştir. Bu nedenle yargı birliğindeki bu safhaya diğer imtiyazlar gibi burada da süre verilmiştir. İşte karşılaşılacak bu güçlüklerle mücadele edebilmek için İsmet Paşa ve yardımcıları Lozan Konferansı na bu koşullar altında gittiler yılının Kasım ayında başlayan ve şark sorununu tarihe gömecek, ayrıca bütünüyle bağımsızlık savaşımızın sonucunu tescil edecek olan bu müzakerelerde en kuvvetli devlet olarak karşımızda Büyük Britanya İmparatorluğu nun delegeleri yer alıyordu. Bu imparatorluğun dış işleri bakanı olan Lord Curzon baş delege olarak bulunuyordu. Bu yoldaki müzakereler doğaldır ki kapitülasyonlar ve Misak-ı Milli de yer almış bulunan Musul üzerindeydi. Bu durumda İngiliz lerin MAKALE İzmir Barosu Bülteni 27

30 MAKALE en ufak bir taviz vermeden devam ettiği bu müzakereler sonuç vermeyince kesintiye uğramıştı. İsmet Paşa ve beraberindekiler Ankara ya döndüler. Birinci safhada İnönü nün beraberinde ikinci gruptaki milletvekillerinden Dr. Rıza Nur, Hasan (Saka), Münir (Ertegün) gibi politikacı, diplomat, maliyeciler ve İttihat Terakki nin gözde maliyecilerinden (savaştan önce kabinede maliye vekili olarak bulunan) Cavit Bey yer almıştır. İkinci toplantı 23 Nisan 1923 te başlamıştı. Sert biçimde müzakereler yine devam ediyordu. Ancak İngiliz ler de şark sorununu ortadan kaldırmak istiyorlardı. Zira artık elimizde Musul un dışında petrol yönünden sahip olabilecekleri bir toprak kalmamıştı. Kerkük ve Musul petrolleri zaten İngiliz hakimiyet sahası içine girmişlerdi. İsmet Paşa nın itilaf devletlerinin karşı görüşlerini duymazlıktan geldiğini gören bu devletlerin delegeleri, İsmet Paşa aleyhte dile getirdiğimiz hususları duymazlıktan geliyor diyorlardı. Musul meselesinde de şiddetli münakaşalar yapılmıştı. Gerçekten İngiliz lerin Musul a girişleri Mondros Ateşkes Anlaşması ndan iki gün sonra olmuştur. Buna rağmen petrol için Musul u sonuna kadar elde tutmaya devam ettiler. Ancak adeta dünya hakimiyetine sahip olmaları nedeniyle Lahey de lehlerine sonuç aldılar. Yalnız heyette askeri delege olarak bulunmuş olan Kurmay Albay Tevfik (Bıyıklıoğlu) Bey bize verilmek istenen Süleymaniye nin işe yaramayacak bir yer olduğu ve oradaki halkın da çok geri bir topluluk olduğu görüşünü dile getirerek Musul için bunun bize verilmesine karşı çıkmıştı. Yunan lardan Anadolu da yakıp yıktıkları şehir (Manisa gibi) ve yerleşim yerleri için tahkikat komisyonundan alınan raporlar karşısında tazminat talebimiz vardı. Bunun üzerinde durduğumuz gibi şarki Trakya da doksan bin Türk ün Yunan işgalinde kaldığını belirtip, buna da itiraz etmiştik. Bu talebimiz kabul edilmediği gibi Yunan lar da tazminat ödeyecek durumda olmadıklarını belirtmeleri üzerine, buna karşılık Karaağaç İstasyonu denilen Edirne nin Meriç nehrinin öte tarafındaki mahallesini bize vermeyi teklif ettiler. Mustafa Kemal Paşa, Lozan da bulunan İsmet Paşa yı sık sık arayarak mutlaka Karaağaç Mahallesi nin istasyonuyla birlikte bize verilmesini ısrarla talep ediyordu. Bu durumda burası bize verilmek suretiyle tazminat talebimizden vazgeçmek zorunda kalmıştık. Yalnız o müzakereler sırasında kaldıkları otelde Yunan delegasyonunun başında bulunan Yunan Başbakanı Venizelos, İsmet Paşa ya yaklaşarak Genç general bu Avrupalı politikacı bezirganları bırakalım, sorunlarımızı baş başa halledelim demek suretiyle uzun süre Türk-Yunan dostluğuna temel atacak anlaşmayı önermişti. Nitekim her halde barış görüşmesi sonuçlanınca memleketlerine dönerken Venizelos İsmet Paşa ya birlikte Atina ya gitmelerini rica etmiş, İsmet Paşa da bunun sonraları mümkün olacağını belirtmiştir. Lozan Barışı imzalanırken İngiliz baş delegesi, İsmet Paşa ya yanında müşahit olarak bulunan ABD görevlisini de göstererek: Siz bütün taleplerimizi reddettiniz. Ancak unutmayınız ki yeni bir devletsiniz. Yeterli paranız yoktur. Sonunda yine bize muhtaç olacaksınız. O zaman reddettiğiniz bu talepleri bir bir çıkarıp sizin önünüze koyacağız demişti. Buna karşın imparatorluk döneminde Avrupa dan alınmış bulunan ve artık bizde kalan topraklar nedeniyle borçları tamamen ödedik. Bu suretle onlara muhtaç olmadık. Lozan ın bir yıldönümü gününde İsmet Paşa şöyle diyor: Lozan, büyük bir eserin ancak bir sayfasıdır. Eserin yaratıcısına bağlılığımız ebedidir demek suretiyle Lozan ın bağımsızlık mücadelesinin taçlandırılmış bir sonucu olduğunu anlatmak istemiştir. Gerçekten çok yerinde bir ifadedir. Oradaki mücadele veren delegelerimiz imparatorluk devrinin adeta korkak, miskin delegeleri değildir. Bağımsızlık mücadelemizin alın teri olarak esaret zincirini kırmış bir milletin vatansever evlatlarıdır. Orada şark sorunu tarihe gömülürken, Afrika, ön Asya da, Hindistan da İngiltere nin hakimiyeti altında inleyen milletler için de bir kurtuluş meşalesi yakılmış oluyordu. Nitekim, Lozan müzakereleri sırasında İngiliz hakimiyeti altına düşmüş olan Mısır dan gelen bir grubun mensupları İsmet Paşa dan bizim de hakkımızı bu konferansta dile getirin demişlerdi. Doğaldır ki bizim mücadelemiz dışında kalan bu husus üzerinde Türk delegasyonu durmamıştır. Yalnız İsmet Paşa siz de mücadele ederseniz lehinize sonuç alırsınız demekle yetinmiştir. 24 Temmuz 1923 Lozan Barış Anlaşması daima Türk tarihinde övünçle yer alacağı bir anlaşmadır. Bunu sağlayan kişileri şükranla anıyor, esasen onlardan hiç kimsenin yaşamda kalmamış olması nedeniyle ruhları şad olsun diyoruz. 28 İzmir Barosu Bülteni

31 Avukatlık meslek tekeli hukuk alanında kapsamı yasayla belirlenmiş, yalnız avukatlara ait çalışma alanıdır. Adalet ile kamu düzeni arasındaki doğrudan ilişki adli görevlerin herkese açık olmamasını zorunlu kılar. Adli görevlerin belirli bilgi ve deneyime sahip, özel yetkilerle donatılmış, hukuki, cezai ve idari sorumluluk yüklenmiş kişilerce yürütülmesi iş sahiplerine önemli bir güvence sağlar. Meslek tekeli, topluma ve iş sahiplerine olduğu kadar avukatlık mesleğine ve avukatlara da önemli faydalar sağlamaktadır: Meslek tekeli, mesleki düzeninin önemli bir parçası ve avukatların iş ve kazanç güvencesidir. Bu nedenle meslek tekelinin korunmasında adalet hizmetlerine katılan tüm tarafların yararı bulunduğu söylenebilir. Şüphesiz bu konuda en fazla yararı avukatlar sağlamaktadır. Çünkü meslek tekelinin korunması avukatlar açısından yaşamsal değer taşır. Avukatlık Kanunu nun 35. maddesinde meslek tekelinin kapsamı belirlenmiştir. Madde başlığı ve metni (1. ve 2. fıkra) şu şekildedir: Yalnız avukatların yapabileceği işler: Madde 35 MESLEK TEKELİNE NE OLDU? Kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroda yazılı avukatlara aittir. Baroda yazılı avukatlar birinci fıkradakiler dışında kalan resmi dairelerdeki bütün işleri de takip edebilirler. Bu maddeye göre adli işlemlere ilişkin dilekçelerin, takip taleplerinin yalnız avukatlar tarafından düzenlenebileceği ve adli işlemlerin bütün sürecinde yalnız avukatların hazır bulunabileceği söylenebilir. Hangi gerekçeyle olursa olsun avukat dışında bir kişinin adli işlemleri takip etmesine yasal olanak yoktur. Av. Erman Kaya Avukatlık meslek tekeli konusundaki ülkemizdeki uygulama farklı açılardan ele alınıp değerlendirilmeye muhtaçtır. Ben bu yazıda, meslek tekeli ile ilgisi nedeniyle avukat bürolarında istihdam edilenler yönünden konuyu ele almak istiyorum. Adli işleri takip etmek yalnız avukatların yapabileceği bir iş olarak kabul edilmiş olsa da bugün adliyelerde çok sayıda sekreter veya katip olarak çalışan kişileri görmekteyiz. Bu durum, avukat olmayan kişiler adli işleri takip etme yetkisine sahip midir, meslek tekeline ne oldu sorularını sormayı gerektirmektedir. Avukatlık Yasası nın 46. maddesinde avukatların, sekreterleri eliyle adli işlerini takip ettirebilecekleri düzenlenmiştir. Avukat olmayanların mesleki işlerle buluşması bu maddeyle başlamaktadır. Söz konusu yasal düzenleme avukatlara adli işlemler sırasında kolaylık sağlamak amacıyla 2001 yılında yürürlüğe konulmuştur. Ne var ki sorun doğru belirlenmediğinden çözüm de doğru olmamıştır. Avukatların adli işlemler sırasında gereğinden fazla zaman ve emek harcadığı bir gerçektir. Ancak emek ve zaman israfının nedeni adli işleri bizzat avukatın takip etmesi olmadığından adli işlerin sekreter eliyle takibine izin vermek soruna çözüm getirmez. Buradaki sorun adliye çalışanların hem sayı hem de nitelik yönünden hizmetin gerektirdiği özelliklere sahip olmaması; adliyelerin, mahkemelerin, icra dairelerinin adli işlere uygun şekilde yönetilmemesidir. Avukatlara sekreterleri eliyle iş takip edebilme olanağı getiren düzenleme devletin üstleneceği istihdam, eğitim gibi işlerin yükünü avukatlara yüklemiş olması yönünden hatalıdır. Her şeyden önce kamu hizmeti olduğu kabul edilen (Av. K. 1. m.), mesleğe girişte özel koşullar aranan (Av. K. 3. m.) ve özel yetkiler tanınan (Av. K. 35, 35/A, 39, 56. m.) bir mesleğin yasasında başka bir mesleğe, sekreterliğe, yer verilmiş olmasını yadırgadığımı söylemek isterim. Yasa koyucunun sekreterler ile adli işler arasında bir bağlantı görmüş olmasını da yadırgıyorum. Sekreterlik işyeri içinde görüşme ve yazışmaları düzenleme işlerini gören bir meslektir; adli işleri takip etmek sekreterin işi olamaz. Adli işlerin sekreter eliyle takibine olanak veren düzenlemenin amacı gibi sözü de sorunludur. Yasa koyucunun ilgili düzenlemeyi getirmekteki amacının adli işlerin olağan bir parçası olan dosya fotokopisi almak, dosyayı dairedeki yerinden çıkarmak, daireler arası evrak taşımak, harç yatırmak gibi -çoğu avukatın işi bile olmayan- ameleli bazı işlerde avukata kolaylık sağlamak olduğu bilinse de düzenlemenin sözünden çıkan anlam bunun çok ilerisindedir: Avukatlık Kanunu nun 35. maddesi adli iş- MAKALE İzmir Barosu Bülteni 29

32 MAKALE lemleri takip etmek yetkisini yalnız avukatlara tanırken 46. maddesi adli işleri takip etmek yetkisini bu kez sekreterlere tanımaktadır. Karşılaştırılan iki maddede adli işlemler ve adli işler gibi farklı ifadeler dikkat çekmektedir. Ancak farklılık bilinçli yaratılmış gibi görünmemektedir. Çünkü meslek tekelini düzenleyen 35. maddenin başlığı Yalnız avukatların yapabileceği işler dir. Bu maddenin 1. ve 2. fıkralarında, adli işlemlerden...işler... olarak söz edilmiştir. Yasada adli işler ile adli işlemler farklı anlamda kullanılmış olsa dahi bu durum 35 ile 46. maddeler arasındaki benzerliği ortadan kaldırmaya yetmemektedir. Çünkü adli iş, adli işlemleri de kapsayan bir anlama sahiptir. Yasa koyucunun 46. maddedeki adli işleri takip etmek ten kastının ne olduğunu ve sekreterin takip edebileceği adli işler konusunda bir sınırlama yapıp yapmadığı konusunda maddenin bütününü ele almak gereklidir. Maddenin metni ve başlığı şu şekildedir: İşlerin stajyer veya sekreterle takibi, dava dosyalarının incelenmesi ve dosyadan örnek alma: Madde 46 Avukat, işlerini kendi sorumluluğu altındaki stajyeri veya yanında çalışan sekreteri eliyle de takip ettirebilir, fotokopi veya benzeri yollarla örnek aldırabilir. Avukatın onanmasını istemediği örnekler harca tâbi değildir. Avukat veya stajyer, vekâletname olmaksızın dava ve takip dosyalarını inceleyebilir. Bu inceleme isteğinin ilgililerce yerine getirilmesi zorunludur. Vekâletname ibraz etmeyen avukata dosyadaki kağıt veya belgelerin örneği veya fotokopisi verilmez Sekreter eliyle iş takibinin ameleli adli işlerde avukatın yükünü alma amacıyla yasaya konulduğunu ifade etmiştim. Ancak madde metninde... sekreteri eliyle takip ettirebilir... denildikten sonra ameleli bir iş olan fotokopi veya benzeri yollarla örnek aldırmaktan ayrıca söz edilmiştir. Bu durumda takip ettirebilir ifadesi ameleli olmayan işler anlamını yüklenmektedir. Üstelik avukat stajyeri ile sekreter aynı cümle içinde ele alınıp aynı işlerle görevlendirilmiştir. Oysa avukat stajyerinin görevi ameleli işleri yapmak değildir. Son olarak, söz konusu düzenlemenin sekreterleri avukatın yasal temsilcisi durumuna getirdiği de dikkate alınmalıdır. Görüldüğü gibi yasanın sözü, yasanın amacını yansıtmamaktadır. Yasanın sözünden, amacının dışında anlamlar çıkarmak için çokça neden vardır. Bu durumda sekreterlerin takip edeceği adli işler konusunda yasada bir sınırlama veya belirleme yapılmadığından hatta meslek tekelini düzenleyen maddedeki ifadeye benzer bir ifade kullanıldığından dava etmek, savunmak ve bu işlere ait evrakı düzenleme konusunda da sekreterlerin yetkili kılındığı sonucunu çıkarmak olasıdır. Bugün, meslek yaşamında 46. maddedeki hatalı düzenleme en geniş şekilde kullanılmaktadır: Avukat bürolarında istihdam edilen kişiler yaygın bir biçimde haciz işlemlerine katılmakta, icra işlerine ait talepleri, davalara ait evrakı düzenlemektedirler. Üstelik düşük ücretle çalıştırılan bu kişiler avukatlara tercih edilmektedirler. Avukat olmayanların adli işleri takip etmesinin önüne geçilmesi gerekirken yasaya aykırı bu durumu avukatlar dahi doğal karşılamaktadır. Hatta avukatlar, adli işleri takip eden kişileri kâtip olarak adlandırarak durumu meşrulaştırmaya çalışmaktadır. Oysa yapılan iş kâtiplik yani yazıcılık değildir. Sonuçları düşünülmeden yürürlüğe konulan sekreter eliyle iş takibi avukatları pek çok zahmetten kurtarmış olsa da meslek tekelinin yok olmasına yol açmıştır. Bugün, meslek tekelinin fiilen ve hukuken ortadan kalktığını saptamak gerekir. Avukatlık Yasası nın kurduğu mesleki düzen birbiriyle sıkı ilişkiler içinde bulunan kurumlar ve kavramlar içermektedir. Mesleki düzenin korunması, mesleğin toplumsal görevini yerine getirebilmesi meslektaşların bu kurum ve kavramları olabildiğince benzer şekilde yorumlamasına, uygulamasına ve gözetmesine bağlıdır. Günümüzde meslek tekeline aykırı eylemleri katiplik sayarak meşrulaştırmaya çalışmak yerine dürüst olup meslek tekelinin ihlal edildiğini kabul etmek hatayı düzeltecek ilk adım olacaktır. Mesleki düzeni yeniden sağlayabilmek için atılacak ikinci adım ise sekreter eliyle iş takibini yasadan çıkarmak olacaktır. Üçüncü adımda ise meslek tekeli barolar, avukatlar ve adli organlarca şu şekilde anlaşılıp uygulanmalıdır: Yalnız avukatların yetkili olduğu işlerde, taraflara ve vekillere yakınlıkları ne olursa olsun başka bir kişi muhatap kabul edilmemeli, iş ve işlemler sırasında bulundurulmamalı, bu kişilere adli işler hakkında her hangi bir evrak ve bilgi verilmemeli, yol gösterilmemeli, tavsiyede bulunulmamalı ve avukat dışındaki kişilerden evrak kabul edilmemelidir. Meslek tekeliyle bağdaşmayan yasal düzenleme ve uygulama düzeltildiğinde avukatların işleri ve kazancı artacak; yeni iş alanları yaratılması konusundaki yaygın talebin hiç değilse haklı bir yanı olacaktır. 30 İzmir Barosu Bülteni

33 STAJ EĞİTİM MERKEZİ EĞİTİMCİLERİN EĞİTİMİ SEMİNERİ YAPILDI İzmir Barosu Staj Eğitim Merkezi tarafından sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Mustafa ÇETİN öncülüğünde, Haziran eğitim dönemi öncesi staj derslerine katılan meslektaşlarımıza yönelik olarak Prof.Dr. R. Cengiz Akçay ın katılımıyla eğitimcilerin eğitimi semineri düzenlendi. HABERLER İCRA VE İFLAS KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER KİTABI YAYINLANDI İzmir Barosu avukatlarından, Av. Talih Uyar, Av. Alper Uyar ve Av. Cüneyt Uyar tarafından hazırlanan, İcra ve İflâs Kanunu nda Yapılan Değişiklikler, Getirilen Yenilikler ve Bu Konulara İlişkin Son İçtihatlar kitabı İzmir Barosu Yayınları arasından çıkmıştır. Meslektaşlarımız, bu kitapta yapılan açıklamalardan faydalanarak, değişikliklerden sonraki İcra ve İflâs Hukuku alanındaki uygulamaları ve çeşitli konulardaki emsal içtihat başlıklarını inceleyebilirler. Bu çalışmanın tüm meslektaşlarımıza yararlı olmasını temenni ederiz İzmir Barosu Bülteni 31

34 HABERLER REKABET HUKUKUNUN GÜNCEL UYGULAMALARI KONFERANSI YAPILDI İzmir Barosu ve Gediz Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından günü Prof.Dr. Tekin Memiş ve Rekabet Kurumu Rekabet Baş Uzmanı Karamustafaoğlu nun katılımıyla Rekabet Hukukunun Güncel Uygulamaları başlıklı bir konferans gerçekleştirilmiştir. Konferans kaydını haberin devamında izleyebilirsiniz. AVUKATLARIN SOSYAL GÜVENLİĞİ VE TBB SAĞLIK VE SOSYAL YARDIM FONU SOSYAL YARDIM ve DAYANIŞMA FONLARI şu şekilde özetlenmiştir; Yönerge-1 de Düzenlenmiş Yardımlar; 1- Tedavi Yardımları: Üyelerin yurt içi ve yurt dışındaki sağlık kuruluşlarında yatarak gördükleri tedavi giderlerine ilişkin yardımları içermektedir. Sunumunu Av. Muhittin Üstündağ ın yaptığı Avukatların Sosyal Güvenliği ve TBB Sağlık ve Sosyal Dayanışma Fonu Yardımı konulu etkinlikte şu açıklamalara yer verilmiştir; 2- Tedaviye Ek Yardımlar: a) Stendler, b) Hastane Ek Yatak, c) Ambulans, d) Paket Dışı İşlemlerde Tıbbi Malzeme, 32 İzmir Barosu Bülteni

35 e) İşitme Cihazı, f) Tekerlekli Sandalye, g) Üye, eş ve çocukların sağlık amaçlı ve 7 güne kadar konaklama giderleri, Yönerge 2 de Düzenlenmiş Yardımlar; 1- Geçici İş Görmezlik Yardımları: a- Analık halinde, b- Hastalık halinde c- Olağan dışı hastalık hallerinde 2- Olağanüstü Yardım 3- Cenaze Yardımı 1. Geçici İş Göremezlik Yardımları: a- Analık Halinde Geçici İş göremezlik Yardımı: Levhaya Kayıtlı kadın avukata 2015 yılı için 1.250,00 TL olarak yapılır. b- Hastalık halinde geçici iş göremezlik yardımı Yakalanılan herhangi bir hastalık nedeni ile 21 günden az olmamak üzere verilmiş istirahat amaçlı ve sağlık kurulu raporuna dayalı olarak yılda en az 21 en çok 90 gün için yapılır için 40,00 TL / gün ödeme yapılır. Rapor aslının Fon a teslimi zorunludur. Suretiyle yardım yapılamaz. c-olağan dışı haller nedeniyle geçici iş göremezlik yardımı Kalp, kanser, trafik kazası vb. gibi güç çareli ve uzun süreli çalışamama ile sonuçlanan hastalık hallerinde, avukatlara, çalışmayan avukatlara ve stajyer avukatlara yapılır. Epikriz belgesi aslı (onaylı kopyası) ve istem belgesiyle en çok 5.000,00 TL/Yıl olarak 2. Acil destek Yardımı: Ailesi ile birlikte avukatın maruz kalacağı kaza veya afet nedeni ile ihtiyaç duyduğu acil müdahale ve nakil gibi ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla yapılır. 3. Olağanüstü yardım : Levhaya kayıtlı avukatlar yararlanır. Deprem, sel gibi afetler sonucu uğranılan maddi zararın kısmen giderimi için, baro başkanlığınca düzenlenen Zarar Tespit Tutanağı ve istemin kabulüne dair baro YK kararı üzerine birlik YK kararıyla en çok 5.000,00 TL ödenmektedir. 4. Cenaze yardımı: Baro tarafından vefatın yazılı bildirimi sonrasında vefat eden avukat, çalışmayan avukat ve stajyer avukatın yasal mirasçılarına ilgili baro aracılığı ile yapılmaktadır. a- Cenaze yardımı olarak 2015 için 1.500,00 TL ödenmektedir. b- Av. Bakmakla Yük. Çocuk. Yapılacak yrd. 0-6 yaş 200,00 TL/ay 7-12 yaş 300,00TL/ay yaş 400,00 TL/ay c- Tutuklu avukatlara yapılacak yardımlar; 300,00TL/ ay Yönerge 2 de düzenlenmiş yardımlar : 1- Sağlık yardımları: Levhaya kayıtlı avukatlara yapılır. Yıllık en çok : avukata ,00 TL stajyer avukata ,00 TL ye kadar yapılmaktadır. Ödenecek yardım bedelinden % 20 hasta katılım payı kesilmektedir. Yönerge 3 te düzenlenmiş yardımlar : Bakmakla yükümlü olunan kişiler tedavi yardımları ve dayanışma aidatı; SYDF Yönetmeliği Madde 16/2 de tarif edilen; avukat ve çalışmayan avukatın eşi ve bakmakla yükümlü olduğu çocuklarından, adına sekizinci maddeye göre dayanışma aidatı ödenenleri kapsar. Dayanışma aidatı 2015 yılından kişi başına yıllık 140,00 TL dir. Munzam Emeklilik Yardımından Kimler Faydalanabilir? Koşullar Nelerdir? 69 yaşını dolduran fiilen en az 20 yıl avukatlık yapan, baroya kayıtlı, barosuna karşı yükümlülükleri yerine getiren ve BAROKART özellikli kimlik kartına sahip olan avukat ve çalışmayan avukatlar faydalanabilir. Çalışan avukat 672 TL/3 ay, çalışmayan avukat 960 TL/3 ay ödeme alır. HABERLER İzmir Barosu Bülteni 33

36 HABERLER SOMA VE İŞ GÜVENLİĞİ KONFERANSI YAPILDI İzmir Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Komisyonu tarafından günü Soma ve İş Güvenliği Konferansı yapıldı. Oturum Başkanlığını İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av.Ergun Sakızlı nın yaptığı konferansa Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurşen Caniklioğlu, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Akın ve Dokuz Eylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Alp konuşmacı olarak katıldılar. Konferansın açılış konuşmasını yapan İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, sözlerine Soma da yaşanan faciada yaşamını yitirenleri anarak başladı. Olaya ilişkin İzmir Barosu nun suç duyurusunda bulunduğunu, açılan davaya da müdahil olmak istediğini fakat müdahale talebinin reddedildiğini belirten Özcan, buna rağmen birçok meslektaşımızla birlikte kendisinin de bizzat davayı takip ettiğini ve bundan sonra da takipçisi olmaya devam edeceklerini, İzmir Barosu ve diğer barolardan baro başkanları ve avukatların süren davada bulunmalarının davanın seyrini değiştirdiğini söyledi. Av. Aydın Özcan, ülkemizin ölümlü iş kazalarında Hindistan ve Rusya nın ardından üçüncü sırada olduğunu, iş sağlığı ve iş güvenliğinin hem bir kültür hem de bir sistem meselesi olduğunu belirterek Bir insan, bir avukat ve İzmir Barosu Başkanı olarak iş cinayetlerinin önlenmesi için üzerimize düşen sorumluluğu unutmayacağımızı ve unutturmayacağımızı söz veriyoruz dedi. Konferansta Prof. Dr. Nurşen Caniklioğlu İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa Göre İşverenin Yükümlülükleri, Prof. Dr. Levent Akın İş Sağlığı ve Güvenliği Bağlamında Kusur Değerlendirilmesi ve Prof. Dr. Mustafa Alp İş Güvenliği Uzmanı ve İşyeri Hekiminin İşvereni İhbar Hakkı Ve Yükümlülüğü başlıklı sunumları gerçekleştirmişlerdir. 34 İzmir Barosu Bülteni

37 GENÇ AVUKATLAR ÜSTADLARLA BULUŞUYOR İzmir Barosu Genç Avukatlar tarafından düzenlenen Genç Avukatlar Üstadlarla Buluşuyor etkinliği kapsamında Aile Hukuku ve Bu Alanda Avukatlık Kariyeri temalı söyleşi 15 Haziran 2015 tarihinde baromuz merkez binada meslektaşlarımızın katılımlarıyla gerçekleştirildi. İlki gerçekleştirilen söyleşide İzmir Barosuna kayıtlı meslekte 25. yılını dolduran üstad meslektaşımız Av. Kübra Türkoğlu konuşmacı olarak yer aldı. İki bölüm halinde düzenlenen söyleşinin ilk bölümünde, söyleşi öncesinde genç meslektaşlar tarafından belirlenen konu başlıkları doğrultusunda Aile Hukuku ve bu alanda kariyer planlaması hakkında konuşuldu. Söyleşinin ikinci bölümü soru-cevap şeklinde geçerken, söyleşi boyunca genç meslektaşlara Aile Hukuku Alanındaki mesleki deneyimlerinden, meslek hayıtında karşılaştığı farklı davalardan ve olaylardan bahseden Türkoğlu kariyerini Aile Hukuku alanında sürdürmek isteyen meslektaşlara da kariyer planlaması konusunda tavsiyelerde bulundu. Söyleşi sonunda Meclis Başkanı Av. Sercan Altunordu tarafından Genç Avukatlar Meclisine ve genç meslektaşlara yönelik çalışmalara verdiği destek dolayısı ile Av. Kübra Türkoğlu na teşekkür belgesi verildi. HABERLER İzmir Barosu Bülteni 35

38 HABERLER ÇOCUK KORUMA KANUNU İL KOORDİNASYON KURULU TOPLANTISI İzmir Barosu, İzmir Valiliği, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, 1 ve 2 Çocuk Ağır Ceza Mahkemeleri, 43. Asliye Ceza Mahkemesi, İl Jandarma Alay Komutanlığı Kadın Çocuk Kısım Amirliği, İl Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şubesi, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, İl Sağlık Müdürlüğü, İl Halk Sağlığı Müdürlüğü, Çocuk İzlem Merkezi, Kuzey Bölgesi Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği, Güney Bölgesi Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliği, Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü, Ege Üniversitesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi A.D. Başkanlığı, Dokuz Eylül Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları A.D. Başkanlığı, Sokak Çocuklarını Koruma Çocuklar Geleceğimizdir Derneği nden oluşan Çocuk Koruma Kanununda düzenlenen İl Koordinasyon Kurulu toplantısı İzmir Barosu ev sahipliğinde İzmir Barosu Alsancak Merkez Binasında günü gerçekleştirildi. 36 İzmir Barosu Bülteni

39 TÜBAKKOM 13. DÖNEM 1. YÜRÜTME KURULU TOPLANTISI TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ NDE YAPILDI İHİRAP PROJESİ TANITIMI VE PANEL GERÇEKLEŞTİRİLDİ günü İzmir Barosu Konferans Salonu nda TBB İnsan Hakları İzleme, Raporlama ve Arşivleme Projesi (İHİRAP) Tanıtımı ve Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Uygulamasının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nin Koruma Ölçütleri Açısından Değerlendirilmesi başlıklı bir panel gerçekleştirildi. Bugüne kadar birçok etkinliğe imza atmış bulunan kadınların gelişimi ve değişen dünyada özgürce yerlerini alma konusunda çalışmalarda bulunan Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu 13. dönem çalışmalarını koordine etme amacıyla yürütme kurulunun ilk toplantısını Ankara Balgat ta bulunan TBB merkezinde Türkiye nin çeşitli illerindeki barolardan gelen kadın komisyonlarının delegeleri ile yapıldı. HABERLER günü İzmir Barosu Konferans Salonu nda TBB İnsan Hakları İzleme, Raporlama ve Arşivleme Projesi (İHİRAP) Tanıtımı ve Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Uygulamasının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nin Koruma Ölçütleri Açısından Değerlendirilmesi başlıklı bir panel gerçekleştirildi. Açılış konuşmasını İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan ın yaptığı toplantıda; İHİRAP tanıtımını TBB İnsan Hakları Merkezi Başkanı Av. Serhan Özbek, İnsan Hakları Merkezi Genel Sekreteri Av. Mustafa Kemal Karahan, Yürütme Kurulu Üyesi Av. Hüseyin Erkenci, Merkez Avukatı Av. Özge Görel gerçekleştirdi. Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Uygulamasının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi nin Koruma Ölçütleri Açısından Değerlendirilmesi başlıklı sunumu ise TBB İnsan Hakları Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Av. Serkan Cengiz gerçekleştirdi. İzmir Barosu Bülteni 37

40 HABERLER ÇHM DANIŞMA KURULU TOPLANTISI YAPILDI İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi meslektaşlara yönelik Çocuk Adalet Sistemi Ve Çocuk Ceza Yargılanması Eğitim Çalışmaları İçin Oluşturulan Danışma Kurulu Toplantısını tarihinde gerçekleştirdi. Danışma Kurulu nda İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İbrahim Aktaş, Karşıyaka 7. Asliye Ceza Mahkemesi Yargıcı Murat Aydın, İzmir 13.Aile Mahkemesi Yargıcı Ali Soyer, ÇİM Cumhuriyet Savcısı Bülent Özer, Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Ruhan Erdem, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.Dr Akça Toprak Ergönen, İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi AV. Nuriye Kadan, ÇİM Psikologu Tülin Demirsoy, ÇİM Sorumlu Hekimi Özlem Bağ, ÇİM Psikolog Adli Görüşmeci Aynur Emre ile çocuk hakları merkezi eğitim çalışma grubu üyeleri avukatlardan Av Derya Durmaz, av.emel Yesildağ, Av. Nilgün Coşkuner, Av. Bedriye Kurtuluş Türk, Av.Nejla Oral, Av.Atilla Ertekin ve Nilay Öztürk Sakaoğlu katıldılar. Verimli ve başarılı geçen toplantıda yapılacak eğitimin yöntem, içerik ve zamanı konusunda değerlendirmeler yapılarak bu yönde çalışmalar yapılmasına karar verildi. UYAP TA SGK SORGUSU YENİDEN AÇILDI UYAP ta SGK sorgusunun kapatılmasının ardından meslektaşlarımızdan gelen şikâyetler üzerine Adalet Bakanlığı ve SGK nezdinde Baromuzca da temaslar yapılmıştır. Devam eden teknik sorunlardan kaynaklanan bir yavaşlık söz konusu olsa da SGK sorgulamalarının UYAP Bilgi Sistemi üzerinden yapılabildiği resmi olarak teyit edilmiştir. 30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI KUTLANDI Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan 30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerine katıldı. İzmir Cumhuriyet Meydanı nda yapılan resmi 30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerine uzun aradan sonra ilk defa İzmir Barosu Başkanı Avukat Aydın ÖZCAN ın katılması protokolde bulunan il yöneticileri ve halk arasında büyük memnunlukla karşılanırken bu katılımla İzmir Barosu büyük bir eksikliği daha gidermiş bulundu. 38 İzmir Barosu Bülteni

41 HUKUK, DEMOKRASİ VE ÇEVRE MİTİNGİ YAPILDI HABERLER Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan, Türkiye Barolar Birliği öncülüğünde gerçekleştirilen, TBB Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ve 32 baro başkanının katıldığı Artvin de Kafkasör Yaylası Cerattepe bölgesinde madencilik faaliyetine karşı yürütülen mücadeleye destek vermek üzere gerçekleştirilen Hukuk, Demokrasi ve Çevre mitingine katıldı. Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan mitingden bir gün önce Cerratepe de nöbet tutan Artvinlileri ziyaret ederek Artvin halkının haklı direnişine destek olmak için geldiklerini ve halkın bu mücadeleyi kazanacağını dile getirdi. Artvin halkının sivil direniş olarak uzun zamandan beri sürdüregeldiği, yaylaların bozulmasını önlemek, doğal yaşamı korumak ve dedelerinde miras aldıkları bu yerleri aynı doğallığıyla gelecek nesillere de miras bırakmak amacıyla giriştikleri eylemler dizisi ve nöbet bekleme faaliyetlerine destek vermek ve katkı koymak kararında olan İzmir Barosunu temsilen Başkanımız Avukat Aydın ÖZ- CAN konuyla bağlantılı olarak bir dizi etkinliğe katıldı. İzmir Barosu Bülteni 39

42 HABERLER BARO BAŞKANIMIZ AV. AYDIN ÖZCAN TAHRAN DA DÜZENLENEN ULUSLARARASI YARGI BAĞIMSIZLIĞI KONFERANSI NA KONUŞMACI OLARAK KATILDI Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan, İran Barolar Birliği ile Uluslararası Barolar Birliği nin birlikte düzenlediği ve 26 Temmuz 2015 tarihinde İran ın başkenti Tahran da gerçekleştirilen Uluslararası Yargı Bağımsızlığı Konferansı na katıldı. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu nun da katıldığı konferansta, Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan aralarında İran ın yanı sıra, Fransa, Almanya ve Hollanda dan birlik başkanları ve meslektaşlarımızın bulunduğu yaklaşık iki bin kişilik katılımcıya Avukatların ve Baroların Bağımsızlığı: Uluslararası Perspektifler başlıklı oturumda hitap etti. Türkiye Cumhuriyeti İzmir ili Baro Başkanı olarak 7000 meslektaşımı ve 800 stajyer avukatı temsilen bugün burada yanınızda, Tahran da olmaktan büyük mutluluk duyduğumu ifade ediyor, hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum. Konuşmasında baroların bağımsızlığının önemini vurgulayan Av. Aydın Özcan şunları söyledi: Sayın; İran Barolar Birliği, Uluslararası Barolar Birliği, Türkiye, Avusturya, Fransa, Almanya, Hollanda Barolar Birliği Başkanları ve temsilcileri, Tahran, Tebriz ve diğer Baro Başkanları, sayın meslektaşlarım, 40 İzmir Barosu Bülteni

43 HABERLER Sayın Meslektaşlarım; Türkiye de baroların ve avukatların bağımsızlığı yolunda 79 baro ve Türkiye Barolar Birliği birlik beraberlik içinde çalışıyor ve birçok somut olayda sonuçlar alıyoruz. Bu birlikteliği uluslararası boyuta yaymak çok önemli, bugün bunu gerçekleştirdikleri için İran Barolar Birliği ve Uluslararası Barolar Birliği ni kutlarım. Baroların ve avukatların bağımsızlığı, bağımsız bir yargının oluşabilmesi için vazgeçilmezdir. Ben baroların ve avukatların bağımsızlığını sağlayabilmesi ve koruyabilmesi için bir takım temel ilkelerden bahsedeceğim. Öncelikle mesleğimiz, hükümetler yani yürütme organları tarafından değil; Barolar tarafından yönetilmelidir. Yasama, yürütme ve yargı bağımsız olmalı ve birbirini denetlemelidir. Baro başkanları ve yöneticileri görevlerine seçimle gelmelidir. Bu bağlamda disiplin önlemlerinin düzenlenmesi yetkisi hükümetlerde değil meslek örgütümüz baroların tekelinde olmalıdır. İkinci olarak barolar yürütme bakımından bağımsız olmalıdırlar. Başka bir deyişle baroların kararları hükümetlerin onayına veya reddine bağlı olmamalıdır. Üçüncü olarak baroların bağımsızlığını gerçekte sağlayabilmeleri için finansal olarak da hükümetlerden bağımsız olmaları gereklidir. Türkiye de barolar gelirlerini meslektaşlarımızın aidatları ve yine tüm meslektaş avukatların her vekâletnameye yapıştırdıkları pullar için ödedikleri küçük baro pulu bedelleri ile sağlamaktadır. Bu şekilde ülkemizde Barolar Birliği nin ve baroların özerk yapısı korunmakta ve meslektaşlarımızın ihtiyaçlarına yönelik fonlar oluşturulabilmektedir. Örneğin baro pullarından elde edilen gelirle Türkiye Barolar Birliği öncülüğünde meslektaşların sağlık güvencesine yönelik oluşturulmuş ve her bir meslektaşımızın yatarak tedavi gideri TL.sına kadar karşılanabilir hale gelmiştir. Bugün burada tüm meslektaşlarıma; büyük kararlılıkla sempozyumu çok dikkatli bir şekilde izledikleri, bizleri çok iyi ağırladıkları ve ilgileri için teşekkür ediyorum, iyi ki bugün buradayız. İzmir Barosu Bülteni 41

44 ZİYARETLER MANİSA DA TAZİYE ZİYARETİ Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Manisa Milletvekili Mazlum Nurlu, Manisa Barosu Başkanı Ali Arslan ve İzmir Barosu Genel Sekreteri Av. A. Şakir Uzun, Şehit Polis Memuru Mehmet Uyar, Şehit Jandarma Astsubay İsmail Yavuz un ailelerine ve çalışmaya giderken geçirdikleri trafik kazası sonucu yaşamlarını yitiren on beş tarım işçisinin köyü olan Çökelek e taziye ziyaretinde bulundular. TAKPAS VERİLERİNİN AVUKATLARIN KULLANIMINA AÇILMASI İzmir Barosu tarafından, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı na, tarihli sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren Tapu Kadastro Bilgilerinin paylaşımına ilişkin yönetmelik gereğince sistem bilgilerine erişim ve Kurum olarak Protokol ile elde edilen bu bilgilerin yine güvenlikli, şifreli olarak avukatların kullanımına ilişkin protokol yapılması talebi tarih ve 070/9885 sayılı yazıyla iletilmiştir. Adı geçen kurum tarihli yanıtında, Veri Paylaşım Yönetmeliği nin yayınlanmasından sonra oldukça yoğun bilgi paylaşımı talebi geldiğini, iletişim altyapısının güçlendirilmesi ve TAKPAS sistemi veri paylaşım yazılım geliştirme çalışmalarının başladığını belirterek çalışmalar tamamlandıktan sonra, imzalanacak protokol kapsamında avukatlar tarafından ilgili oldukları taşınmaz bilgilerinin online olarak sorgulanabileceğini belirtmiştir. 42 İzmir Barosu Bülteni

45 SEVGİ EVLERİNE ZİYARET ZİYARETLER İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi Üyeleri Karşıyaka Sevgi Evleri Çocuk Yuvası Müdürlüğü nü ziyaret ettiler. Yurtta kalan çocuklar için neler yapılabileceği konuşulup birlikte işbirliği yapma konusunda karar verildi AV. PROF. DR. METİN FEYZİOĞLU İZMİR ADLİYESİ BARO BİRİMİNİ ZİYARET Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu İzmir Adliyesi Baro Birimini ziyaret ederek burada meslektaşlarımızla sohbet etti, mesleki sorunlarla ilgili İzmir Barosu avukatlarının görüşlerini alan TBB Başkanı ziyaretten memnun ve faydalı bilgilerle ayrıldı. TBB Başkanı Av. Prof.Dr. Metin Feyzioğlu, Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan ve Yönetim Kurulu üyelerimiz meslektaşlarımız Av. Jale Soydan ile Av.İrfan Bülbül ü tedavi gördükleri hastanelerde ziyaret ederek TBB olarak sağlık sorunları olan meslektaşlarımıza her türlü desteği vereceklerini söyledi. HASTANE ZİYARETİ İzmir Barosu Bülteni 43

46 ZİYARETLER GERİ GÖNDERME MERKEZİ İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezi Işıkkent Geri Gönderme Merkezi nde incelemelerde bulundu. İzmir Işıkkent Geri Gönderme merkezinde bulunan Afganistan uyruklu 21 çocuk hakkında İzmir Barosu Çocuk Hakları Merkezine ulaşan bir İhbar sonucu Sorumlu YK üyesi Av.Nuriye Kadan ve Merkez üyesi avukatlar ile Göç ve İltica Komisyonundaki meslektaşlarımızla birlikte 15 Temmuz 2015 tarihinde Geri Gönderme Merkezinde incelemelerde bulunduktan sonra konu ile ilgili yasal tüm başvurular gerçekleştirilmiş olup sorumlular hakkında Savcılığa Suç Duyurusunda bulunulmuştur. Yaklaşık Üç aydır yetişkinlerle birlikte erkek koğuşunda uygunsuz koşullarda tutulan bu Afganistan uyruklu yaşları 1217 arasında değişen 21 çocuğun 23 Temmuz 2015 tarihinde İzmir Geri Gönderme Merkezinden çıkışları sağlanarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Erzincan daki kurumuna 24 Temmuz 2015 tarihinde yerleşmeleri girişimlerimiz sonucu sağlanmıştır. İzmir Barosu Çocuk Hakları merkezi gerek yasal mevzuat gerekse Uluslararası anlaşmalar doğrultusunda Çocuk Haklarına ilişkin nerede bir haksızlık varsa daima takipçisi olmuştur. Bundan sonra da olmaya devam edecektir. ALEXANDROPOLİS (DEDEAĞAÇ) BARO BAŞKANI YANNİS ZABUKİS İ ZİYARET Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan, Alexandropolis (Dedeağaç) Baro Başkanı Yannis Zabukis i ziyaret etti. Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan, Alexandropolis (Dedeağaç) Baro Başkanı Yannis Zabukis i ziyaret etti. Kardeş Baro olmak için ilk görüşmenin gerçekleştirildiği ziyaret sırasında aynı zamanda meslek sorunlarını konuşuldu. Yurtiçindeki barolarla yakın ilişkiler kurma felsefesini güden İzmir Barosu, aynı felsefenin devamı olarak yurtdışı barolarla da samimi ilişkiler geliştirerek hukukun gelişmesi ve dış ülkelerle uygulama birliğinin sağlanması amaçlı hareket tarzının dönüm noktası olan Alexandropolis (Dedeağaç) Barosunu ziyaretle önce yakın çevremizde daha sonrada hukukda gelişmiş toplumların tüm barolarıyla aynı şekilde çalışmalar yapılacağı karşılıklı ziyaretlerle somut adımlar atılacağının müjdesini vermiş bulunmaktadır. 44 İzmir Barosu Bülteni

47 CMK KONULU MESLEK İÇİ EĞİTİM CALIŞMASI Türkiye Barolar Birliği Meslekiçi Eğitim Çalışmaları kapsamında düzenlenen CMK konulu seminer 34 Temmuz 2015 günlerinde yapıldı. Açılış Konuşmalarını İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı Av. Berra Besler ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu nun yaptığı Türkiye Barolar Birliği Meslekiçi Eğitim Çalışmaları kapsamında düzenlenen CMK konulu seminer 34 Temmuz 2015 günlerinde yapıldı. Soruşturma Evresi, Çocuk Ceza Hukuku, Çapraz Sorgu ve İnfaz Hukuku başlıklarında düzenlenen çalışmaya Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Feridun Yenisey, Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. M. Ruhan Erdem, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Çetin Arslan, TBB Eğitim Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Av. Rıfat Çulha, TBB Eğitim Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Av. Serpil Özok, İstanbul Barosu Üyesi Av. Aynur Tuncel Yazgan, Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Burcu Demren Dönmez, Yargıtay 19. Ceza Dairesi Üyesi Dr. İhsan Baştürk ve Ankara Cumhuriyet Savcısı Mustafa Özgelen konuşmacı olarak katıldılar. EĞİTİM İzmir Barosu Bülteni 45

48 EĞİTİM İZMİR BAROSU STAJ EĞİTİM MERKEZİ TARAFINDAN DURUŞMALI FARAZİ DAVA ÇALIŞMASI YAPILDI İzmir Barosu Staj Eğitim Merkezi tarafından, Ceza Hukuku ve Özel Hukuk farazi duruşma çalışmaları gerçekleştirildi. Stajyer avukat meslektaşlarımız bir süredir hazırlandıkları farazi dava çalışmalarını 27 Haziran 2015 günü sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Mustafa ÇETİN başkanlığında İzmir Adliyesi Ağır Ceza salonlarında gerçekleştirdiler. Çalışmanın açılışında konuşan İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, staj süresinin mesleğe hazırlık dönemi olduğunu belirterek, bu dönemde stajyer avukatlara yönelik eğitimlere İzmir Barosu olarak çok büyük önem verdiklerini, bu amaçla staj derslerinin yanı sıra seminerler, konferanslar ve farazi dava çalışmalarının düzenlendiğini belirtti. 46 İzmir Barosu Bülteni

49 AKTÜERYA SORUMLULUK HUKUKU VE BİLİRKİŞİLİK EĞİTİMİ YAPILDI EĞİTİM İzmir Barosu ve Radikal Akademi nin 8 Temmuz Çarşamba günü ortaklaşa düzenlediği Aktuerya Sorumluluk Hukuku ve Bilirkişilik Eğitimi Çelik Ahmet ÇELİK in sunumuyla gerçekleşti. İzmir Barosu ve Radikal Akademi nin 8 Temmuz Çarşamba günü ortaklaşa düzenlediği Aktuerya Sorumluluk Hukuku ve Bilirkişilik Eğitimi Çelik Ahmet ÇELİK in sunumuyla gerçekleşti. Programın sonunda Çelik Ahmet ÇELİK e İzmir Barosu Başkan Yardımcısı Av.Mustafa ÇETİN ve İzmir Barosu Yönetim Kurulu üyesi Av.Gülay Ufuke SERİN teşekkür plaketini sundu. İzmir Barosu Bülteni 47

50 BASIN AÇIKLAMASI TÜBAKKOM UN EVLENMEDEN ÖNCE DİNİ MERASİM YAPILMASINA CEZA ÖNGÖREN TCK NIN 230/5-6 MADDELERİNİN İPTAL KARARINA İLİŞKİN BASIN BİLDİRİSİ Anayasa Mahkemesi tarafından 1999 yılında Medeni Kanun un dini nikahın ancak resmi nikahtan sonra yapılabileceği aksi takdirde Türk Ceza Kanunu nun 230. maddesinin 5. ve 6. fıkralarında yer aldığı üzere resmi nikah olmadan dini nikah kıyan imam ile çiftlere 2 aydan 6 aya kadar hapis cezası verileceği yönündeki düzenleme oy birliği ile kabul edilmişken aradan geçen 16 yıl ile sonunda aynı mahkeme aynı konuda 4 e karşı 12 oyla aynı maddelerin iptaline kararı vermiştir. Verilmiş olan iptal kararı, Anayasanın İnkılap kanunlarının Korunması Başlığında düzenlenen 174.maddesinin 4. Fıkrasında belirlenen 17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi ile kabul edilen, evlenme aktinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikah esası ile aynı kanunun 110 uncu maddesi hükmüne aykırı olduğu açıktır. Oy çokluğu ile verilen bu kararı benimsemiyor ve karşı çıkıyoruz. Evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılması kadın ve çocuk haklarının, kadın erkek eşitliğinin temel taşlarındandır. Evlenme memuru, nikah işlemi için öncelikle evlenme şartlarının gerçekleşmesini arayacaktır. Tarafların MK göre belirlenen yaş ta olması, ayırt etme gücüne sahip olması ve evlenme engelleri yakın hısımlık, evli olmak, bekleme süresi, belli hastalıkları taşımama taşımaması aranacaktır. Nikah merasimi de şahitler huzurunda aleni rızanın açıklanması ile gerçekleşecektir. Konuya bu açıdan bakıldığında ve gerekçeleri okunduğundan iptal edilen fıkraların Aile Düzenine Karşı Suçlar başlığında düzenlenme sebebi açıkça ortadadır. İptal edilen düzenlemenin amacı, dini merasim yapılmasını engellemek değil,dini inançların kullanılarak kadın ve çocukların istismarının engellenmesidir. Kadınların tek eşliliğinin, uygun yaş ve koşullarda evlenmelerinin, evlendikten sonra yönetsel ve ekonomik haklara sahip olmalarının, miras haklarının ve boşanırken boşanma hakkı başta olmak üzere nafaka ve tazminat haklarının kullanılmasında önemli hak kayıplarına sebep olacak bir ortam yaratılmıştır. Anayasa Mahkemesi bu kararı ile 41. Madde de yer alan aile toplumun temelidir hükmünü yok saymış olacak resmi nikah önceliği kalkacak, dini törenle yapılan evlilik ve özellikle küçük yaşta olan evlilikler çoğalacak, çok eşliliğin önü açılacak, kadına karşı şiddetin daha da artmasına olanak sağlayacaktır. Bu durum kadının toplumsal hayatta desteklenmesi, sosyal konumunun düzenlenmesi ve kadının önündeki engellerin kaldırılması için pozitif ayrımcılık uygulamasının tamamen ihlaline neden olacaktır. Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu bu iptal kararı ile kadını evlilik hayatında ikincil konuma düşürmüş ve kararda belirtildiğinin aksine eşitlik ilkesini kadın aleyhine ihlal etmiştir. İptal kararı, Anayasa nın 174. maddesindeki resmi nikahın özel koruma altına alınmasına ilişkin inkılap kanunlarının da ihlali anlamına gelerek din kisvesi adı altında laik hukuk devleti yerine, şeriat kanunlarına ve cumhuriyet öncesine dönülmek, Atatürk devrimleri hiçe sayılmak istenmektedir. Anayasa mahkemesinin oy çokluğu ile almış olduğu iptal kararı evrensel hukuk, insan hakları ve laiklik ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir. TÜBAKKOM olarak konunun ve kararın takipçisi olduğumuzu ilgili kurumlarla paylaşır, kamuoyuna duyururuz. 48 İzmir Barosu Bülteni

51 AYNI ÜLKENİN EŞİT HAKLARA SAHİP YURTTAŞLARIYIZ BİRİMİZE ATILAN BİR BOMBA HEPİMİZE ATILMIŞTIR Türkiye, milletvekili genel seçimine gidiyor. Hepimizin kendimize göre siyasi düşüncelerimiz, dünya görüşlerimiz, oy vereceğimiz farklı farklı siyasi partiler var. Biz; Türkiye Barolar Birliği, 79 Baro ve 87 bin avukat olarak, kimden gelirse gelsin, kime yapılırsa yapılsın, hangi mazeret gösterilirse gösterilsin şiddetin karşısındayız. Çünkü biliyoruz ki; demokrasi, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bireylerin yaşatabileceği bir rejimdir. Şiddet ve düşünce hürriyeti yan yana barınamaz. Dolayısıyla, şiddet ve demokrasi asla bağdaştırılamaz. Bizler; bütün gücümüzle başta yaşam hakkı ve düşünce hürriyeti olmak üzere bütün temel hak ve hürriyetleri korumaya, demokrasinin vazgeçilmezi olan seçimlerin güvenli bir şekilde yapılması için üzerimize düşen her ödevi yerine getirmeye hazırız. Bu çerçevede, seçimin her türlü şaibeden uzak bir şekilde neticelenmesi için ülkenin her yerinde seçim güvenliği konusunda uzman avukatlarla örgütlendiğimizi halkımızın bilgisine sunuyoruz. Başta devletin en üst kademelerindeki yöneticiler ve siyasi parti temsilcileri olmak üzere ilgili herkesi sağduyulu olmaya davet ediyoruz. Vatandaşlarımıza, hiçbir tahrike kapılmamalarını, demokrasinin ancak bu şekilde korunabileceğini hatırlatmayı görev biliyoruz. Diyarbakır da bir siyasi partinin mitinginde patlayan bombalar sonucunda hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah tan rahmet, yaralılara acil şifalar, seçimlerin ülkemize hayırlı neticeler doğurmasını diliyoruz. Saygılarımızla. Türkiye Barolar Birliği Başk. Av. Metin Feyzioğlu Adana Barosu Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık Adıyaman Barosu Başkanı Av. Hasan Demir Afyonkarahisar Barosu Başk. Av. Turgay Şahin Ağrı Barosu Başkanı Av. Ali Artuk Aksaray Barosu Başkanı Av. Levent Bozkurt Amasya Barosu Başkanı Av. A. Melik Derindere Ankara Barosu Başkanı Av. Hakan Canduran Antalya Barosu Başkanı Av. Alper Tunga Bacanlı Artvin Barosu Başkanı Av. Ali Uğur Çağal Aydın Barosu Başkanı Av. Gökhan Bozkurt Balıkesir Barosu Başkanı Av. Yaşar Meyvacı Bartın Barosu Başkanı Av. Ferhat Parlatır Batman Barosu Başkanı Av. Ahmet Sevim Bilecik Barosu Başkanı Av. Halime Aynur Bingöl Barosu Başkanı Av. Abdullah Alakuş Bitlis Barosu Başkanı Av. Enis Gül Bolu Barosu Başkanı Av. Ferit Atalay Burdur Barosu Başkanı Av. Ramazan Gedik Bursa Barosu Başkanı Av. Ekrem Demiröz Çanakkale Barosu Başkanı Av. Bülent Şarlan Çankırı Barosu Başkanı Av. Erkan Köroğlu Çorum Barosu Başkanı Av. Altan Akpınar Denizli Barosu Başkanı Av. Müjdat İlhan Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Tahir Elçi Düzce Barosu Başkanı Av. Ali Dilber Edirne Barosu Başkanı Av. Özgür Yıldırım Elazığ Barosu Başkanı Av. Adnan Demir Erzurum Barosu Başkanı Av. Talat Göğebakan Erzincan Barosu Başkanı Av. Cemalettin Özer Eskişehir Barosu Başkanı Av. Rıza Öztekin Gaziantep Barosu Başkanı Av. Bektaş Şarklı Giresun Barosu Başkanı Av. Gültekin Uzunalioğlu Gümüşhane Barosu Başkanı Av. İsmail Taştan Hakkâri Barosu Başkanı Av. Muhittin Güngör Hatay Barosu Başkanı Av. Ekrem Dönmez Iğdır Barosu Başkanı Av. Özgür Kurban Gül Isparta Barosu Başkanı Av. G. Hakkı Gökmenoğlu İstanbul Barosu Başkanı Av. Ümit Kocasakal İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan BASIN AÇIKLAMASI İzmir Barosu Bülteni 49

52 BASIN AÇIKLAMASI Karabük Barosu Başkanı Av. Rıdvan Erdoğan Karaman Barosu Başkanı Av. Oktay Yılmaz Kars Barosu Başkanı Av. İbrahim Baştimar Kastamonu Barosu Başkanı Av. Mehmet Çiftçi Kayseri Barosu Başkanı Av. Fevzi Konaç Kırklareli Barosu Başkanı Av. Harun Saygılı Kırıkkale Barosu Başkanı Av. Yeşim Oktar Varlı Kırşehir Barosu Başkanı Av. M. Karaburçak Tuzcu Kilis Barosu Başkanı Av. M. Fazlıağaoğlu Kocaeli Barosu Başkanı Av. Sertif Gökçe Konya Barosu Başkanı Av. Fevzi Kayacan Kütahya Barosu Başkanı Av. Ahmet Atam Kahramanmaraş Barosu Av. Vahit Bağcı Malatya Barosu Başkanı Av. Enver Han Manisa Barosu Başkanı Av. Ali Arslan Mardin Barosu Başkanı Av. Azat Yıldırım Mersin Barosu Başkanı Av. Alpay Antmen Muğla Barosu Başkanı Av. Cumhur Uzun Muş Barosu Başkanı Av. Feridun Taş Nevşehir Barosu Başkanı Av. Necmi Öncül Niğde Barosu Başkanı Ordu Barosu Başkanı Osmaniye Barosu Başkanı Rize Barosu Başkanı Sakarya Barosu Başkanı Samsun Barosu Başkanı Siirt Barosu Başkanı Sinop Barosu Başkanı Sivas Barosu Başkanı Şanlıurfa Barosu Başkanı Şırnak Barosu Başkanı Tekirdağ Barosu Başkanı Tokat Barosu Başkanı Trabzon Barosu Başkanı Tunceli Barosu Başkanı Uşak Barosu Başkanı Van Barosu Başkanı Yalova Barosu Başkanı Yozgat Barosu Başkanı Zonguldak Barosu Başkanı Av. Hüseyin Demirbilek Av. İlhan Kurt Av. Dilem Aksoy Av. Yunus Çoruh Av. Zafer Kazan Av. Kerami Gürbüz Av. Mehmet Cemal Acar Av. Hicran Kandemir Av. Hakan Bahadır Av. Hikmet Delebe Av. Nuşirevan Elçi Av. Huriye Altay Erol Av. Faruk Bostancı Av. Orhan Öngöz Av. Uğur Yeşiltepe Av. Baki Kantar Av. Murat Timur Av. Hakan Gergeroğlu Av. Mehmet Şimşek Av. İbrahim Kerem Ertem EGE - MARMARA BARO BAŞKANLARI TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ Haziran 2015 tarihinde İzmir Barosu nun ev sahipliğinde Çeşme de toplanan genişletilmiş EgeMarmara baroları toplantısında, aşağıda imzaları bulunan barolar, ülkemizin içinde bulunduğu bu hassas dönemde yeni kurulacak hükümeti hukuka davet etmeyi tarihsel bir görev kabul etmektedir; 50 İzmir Barosu Bülteni

53 Şöyle ki, 1- Ülkemiz zor bir süreçte gerçekleştirilen önemli bir genel seçimden çıkmış seçmen tercihini ortaya koymuştur. Öncelikle bu tercihe saygı duyulması gerekir. 2- Barolar olarak elbette ki siyasi bazı düşünce ve tespitlerimiz olabileceği tabiidir; ancak bizlerin önceliği hukuk, hukuk devleti ve hukuk güvenliğidir. 3- Ülkemizin içinde bulunduğu bu hassas dönemde yeni kurulacak hükümetten toplum ve hukuk adına acil taleplerimiz şunlardır: Geçtiğimiz süreç, hukukla oyuncak gibi oynamanın, hukuku siyasete alet etmenin, yargıyı itibarsızlaştırmanın, yargıyı ve hukuku bir silah gibi kullanmanın hiçbir kimseye bir yararının olmadığını göstermiştir. Böyle bir ortamda hiç kimsenin hukuk güvenliği yoktur ve olamaz. Demokrasinin temeli hukuk devleti, hukuk devletinin temeli de kuvvetler ayrılığıdır. Hiçbir oy oranı bir siyasi iktidara dilediğini yapma imkanı vermez. Siyasi iktidarlar da anayasa ve hukukla bağlı ve sınırlıdır. Yargı da tıpkı yasama gibi meşruiyetini ve gücünü anayasadan almakta ve Türk Milleti adına yetki kullanmaktadır. Her iktidar, yargı denetimini kabullenmek ve hukuk devletini içselleştirmek zorundadır. Yargının ve HSYK nın üzerindeki baskılar kaldırılmalı, yargı bağımsızlığını sağlayacak önlemler suratle alınmalı, siyasi iktidarın ve başka bazı güç odaklarının yargıya hakim olmasına izin verilmemeli, yargıya sızan tüm güç odakları etkisiz hale getirilmelidir. Geçmiş dönemde başta TCK, CMK ve PVSK olmak üzere hukuk devleti ilkesine aykırı, hak ve özgürlükleri tehdit eden ve sınırlayan düzenlemeler ortadan kaldırılmalıdır. Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Kanunu daha demokratik hale getirilmelidir. Günlük siyasi amaçlarla yapılan yasal değişikliklerden, torba yasa uygulamasından vazgeçilmeli, hukuki istikrar ve güvenlik sağlanmalıdır. Yargının kurucu unsuru olan avukatlık mesleğinin itibarını zedeleyen, savunma hakkını engelleyen düzenleme ve uygulamalar derhal kaldırılmalıdır. TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANLIĞI AFYON BAROSU BAŞKANLIĞI ANTALYA BAROSU BAŞKANLIĞI AYDIN BAROSU BAŞKANLIĞI BALIKESİR BAROSU BAŞKANLIĞI BİLECİK BAROSU BAŞKANLIĞI BURDUR BAROSU BAŞKANLIĞI BURSA BAROSU BAŞKANLIĞI ÇANAKKALE BAROSU BAŞKANLIĞI DENİZLİ BAROSU BAŞKANLIĞI EDİRNE BAROSU BAŞKANLIĞI ISPARTA BAROSU BAŞKANLIĞI İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞI KIRKLARELİ BAROSU BAŞKANLIĞI KÜTAHYA BAROSU BAŞKANLIĞI MANİSA BAROSU BAŞKANLIĞI MUĞLA BAROSU BAŞKANLIĞI UŞAK BAROSU BAŞKANLIĞI TEKİRDAĞ BAROSU BAŞKANLIĞI SAKARYA BAROSU BAŞKANLIĞI BASIN AÇIKLAMASI İzmir Barosu Bülteni 51

54 BASIN AÇIKLAMASI İZMİR BAROSU ANAYASA MAHKEMESİ NİN EVLENMEDEN ÖNCE DİNİ MERASİM YAPILMASINA CEZA ÖNGÖREN TCK NIN 230/5-6 MADDELERİNİN İPTAL KARARINA İLİŞKİN BASIN AÇIKLAMASI Anayasa Mahkemesi tarafından 1999 yılında Medeni Kanun un dini nikahın ancak resmi nikahtan sonra yapılabileceği aksi takdirde Türk Ceza Kanunu nun 230. maddesinin 5. ve 6. fıkralarında yer aldığı üzere resmi nikah olmadan dini nikah kıyan imam ile çiftlere 2 aydan 6 aya kadar hapis cezası verileceği yönündeki düzenleme oy birliği ile kabul edilmişken aradan geçen 16 yıl sonunda aynı mahkeme aynı konuda 4 e karşı 12 oyla aynı maddelerin iptaline kararını vermiştir. Verilmiş olan iptal kararı, Anayasanın İnkılap kanunlarının Korunması Başlığında düzenlenen 174.maddesinin 4. Fıkrasında belirlenen 17 Şubat 1926 tarihli ve 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi ile kabul edilen, evlenme aktinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikah esası ile aynı kanunun 110 uncu maddesi hükmüne aykırı olduğu açıktır. Evlenme akdinin evlendirme memuru önünde yapılması kadın ve çocuk haklarının, kadınerkek eşitliğinin temel taşlarındandır. Oy çokluğu ile verilen bu kararı benimsemiyor ve karşı çıkıyoruz. Anayasa Mahkemesinin evrensel hukuk normlarından uzak, tamamen siyasi nitelik taşıyan bu kararının neleri 52 İzmir Barosu Bülteni

55 meşrulaştıracağı konusunda tahminde bulunmak zor değildir. İktidar bu defa Anayasa Mahkemesi aracılığı ile ataerkil zihniyet algısı ve bu algıların beslediği gelenek, görenek ve törelere dayanarak kadın bedenine saldırmakta, kadının insan haklarını hiçe saymakta, kadınlara yönelik ayrımcılığı desteklemekte, insan haklarına aykırı uygulamalara zemin hazırlamaktadır İptal edilen düzenlemenin amacı, dini merasim yapılmasını engellemek değil, dini inançların kullanılarak kadın ve çocukların istismarının engellenmesidir. Kadınların tek eşliliğinin, uygun yaş ve koşullarda evlenmelerinin, evlendikten sonra yönetsel ve ekonomik haklara sahip olmalarının, miras haklarının ve boşanırken boşanma hakkı başta olmak üzere nafaka ve tazminat haklarının kullanılmasında önemli hak kayıplarına sebep olacak bir ortam yaratılmıştır. Yine bu karar ile; kadının, özellikle kız çocuklarının birey olma, kendi gelecekleri hakkında özgür iradeleri ile karar verme hakları ihlal edilmiştir. 18 yaşından küçük kız çocuklarının bir eş olarak meşrulaştırılması için evlendirilmelerinde bir araç olarak öne çıkarılan, dinsel tören veya imam nikâh uygulaması teşvik edilmiştir. Aynı zamanda Anayasa Mahkemesi bu kararı ile 41. Maddede yer alan aile toplumun temelidir hükmünü yok sayarak,resmi nikah önceliği kalkacak, dini törenle yapılan evlilik ve özellikle küçük yaşta olan evlilikler çoğalacak, çok eşliliğin önü açılacak, kadına karşı şiddetin daha da artmasına olanak sağlayacaktır. Bu durum kadının toplumsal hayatta desteklenmesi, sosyal konumunun düzenlenmesi ve kadının önündeki engellerin kaldırılması için pozitif ayrımcılık uygulamasının tamamen ihlaline neden olacaktır. Kadını evlilik hayatında ikincil konuma düşürmüş ve kararda belirtildiğinin aksine eşitlik ilkesini kadın aleyhine ihlal etmiştir. İptal kararı, Anayasa nın 174. maddesindeki resmi nikahın özel koruma altına alınmasına ilişkin inkılap kanunlarının da ihlali anlamına gelerek din kisvesi adı altında laik hukuk devleti yerine, şeriat kanunlarına ve cumhuriyet öncesine dönülmek, Atatürk devrimleri hiçe sayılmak istenmektedir. Anayasa mahkemesinin oy çokluğu ile almış olduğu iptal kararı evrensel hukuk, insan hakları ve laiklik ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir. İzmir Barosu olarak; devrim yasalarını ve laiklik ilkesini ihlal eden, bir insan hakları ihlali olarak cinsiyet temelli şiddetin bir türü olan, kadın ve kız çocuklarının ticari cinsel sömürü aracı haline getiren, istismar eden, erken yaşta evliliklerin önünü açan, kadının ve çocuğun insan haklarına, uluslar arası sözleşmelere; özellikle CEDAW ve İstanbul Sözleşmesine aykırı olarak tesis edilen bu karara ve anlayışa karşı hukuk mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğimizi kamuoyu ile paylaşırız. BASIN AÇIKLAMASI İzmir Barosu Bülteni 53

56 DAVA TAKİPLERİ ÖZGECAN DAVASINI TAKİP Baro Başkanımız Av.Aydın Özcan ve Kadın Hakları Merkezi üyesi meslektaşlarımız Özgecan Aslan davasına katılmak üzere Tarsus a gitti. Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan, İzmir Barosu Kadın Hakları Merkezi Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Nuriye Kadan, Merkez üyeleri Av. Funda Bezer Ertürk, Av. Tuğçe Denizer ve Av. Seda Banu Akyüz, Özgecan Aslan ın Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesi nde görülen duruşmasına katıldılar ve müdahale talebinde bulundular. 54 İzmir Barosu Bülteni

57 İstanbul Baro Başkanı Avukat Ümit KOCASAKAL ve Yönetim Kurulu Üyeleri İstanbul Barosu uygulamalarındaki avukatlık onuruna yakışır duruşları nedeniyle yargılandıkları davada beraat ettiler. İstanbul Barosu Başkanı Av. Doç. Dr. Ümit Kocasakal ve Yönetim Kurulu Üyelerinin de bulunduğu 21 meslektaşımız hakkında İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi nde görülmekte olan ve İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan ın da sanıklar müdafi olarak katıldığı davada beraat kararı verilmiştir. HUKUKUN ZAFERİ İZMİR BAROSU SOMA MADEN FACİASI DAVASI NI TAKİP EDİYOR DAVA TAKİPLERİ İzmir Barosu Başkan Yardımcımız Av. Mustafa Çetin, Soma Davasına katılmak üzere Akhisar a gitti. Duruşmadan sonra Soma da bulunan TBB Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu yla birlikte Soma şehitlerinin aileleriyle de görüşme gerçekleştirdiler. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Avukat Metin FEYZİOĞ- LU ile birlikte maden şehidi aileleri ile görüşen İzmir Barosu Başkan Yardımcımız Av. Mustafa Çetin sıkıntıları yerinde inceleyip Barolar Birliği ile İzmir Barosu nun ortak çözüm üretme arayışına girdiler. İzmir Barosu gözlemci sıfatıyla Soma Maden Faciası Davası nı takip ediyor. Baro Başkanımız Av. Aydın Özcan, 13 Mayıs 2014 günü meydana gelen ve 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği Soma Maden Faciası Davası nın Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi nde görülmekte olan duruşmasına katıldı. Duruşmaları 28 Ağustos a kadar aralıksız devam edecek olan davayı İzmir Barosu gözlemci sıfatıyla takip ediyor. İzmir Barosu Bülteni 55

58 DUYURU 56 İzmir Barosu Bülteni

59 DUYURU İzmir Barosu Bülteni 57

60 DUYURU 58 İzmir Barosu Bülteni

61 YEMİN TÖRENİ RUHSAT ALAN AV.GÖRKEM ÖZBECERİKLİ AV.ESRA AŞIK AV.AYŞE DURMAZ AV.ABDULLAH ERKAM TAMER AV.ŞAFAK BAHADIR TEKAL AV.İSMAİL FETHULLAH ÇEVİK AV.ZEYNEP GÜLSER ÖZTÜRK AV.ZERRİN AKAY AV.ALİ YAŞLAK AV.AHMET SULAK AV.ZAİDE BODUR AV.TUĞBA TATLI AV.AYBİKE TOPÇU CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV.ZÜBEYDE SEMA ERMİŞ AV.NEŞE ASLAN AV.SANEM ŞAKARCAN AV.MUSTAFA ÖMER TAMER AV.CEMAL KIRKAĞAÇ - AV. SEÇİL KARAYAKA AV.SEDAT KAÇMAZ AV. NAZLIM ÖZSOY - AV. ESER ÖZTÜRK AV.ORKUN GÜLAÇ - AV. AYŞE ELVAN GÜLAÇ AV.SABRİ YURDAKUL AV.ÇİĞDEM ÖZMEN AV.AYDIN ÖZCAN - İZMİR BAROSU BAŞKANI AV.AYDIN ÖZCAN - İZMİR BAROSU BAŞKANI AV.AYDIN ÖZCAN - İZMİR BAROSU BAŞKANI RUHSAT ALAN AV. SEMİH EROĞLU AV. DERYA GÜNAYDIN AV. OĞUZ TİMURPOLAT AV. ZELİHA AY CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. ŞENOL DİŞ AV. BERNA AYAZ AKBABA AV. NİRAN KAHRAMAN AV. ÖZLEM BAŞA ŞAHİN-AV.ÖZLEM KAVUŞAK SUNAREL İzmir Barosu Bülteni 59

62 YEMİN TÖRENİ RUHSAT ALAN AV. GİZEM ARAL AV. SEÇKİL ÇELİK AV. SANCAKTAR DEVLET ÖZKUL CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. MEHMET SÜRÜCÜ AV. MUSTAFA ÇETİN - İZMİR BAROSU BAŞKAN YRD. AV. MUSTAFA ÇETİN - İZMİR BAROSU BAŞKAN YRD RUHSAT ALAN AV. ESRA KAÇMAZ AV. MUSTAFA ŞAHİN AV. HATİCE ÖZLEM AKGÜL AV. SİMGE OĞUZ CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. CEMAL İNCE AV. ERKUT PEKRÜ AV. AYDIN ÖZCAN - İZMİR BAROSU BAŞKANI AV. SERAP OĞUZ RUHSAT ALAN AV. MUSTAFA FERHAN UÇAR AV. NAZMİ ALTINTAŞ CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. MEHMET ALİ UÇAR AV. FİKRET TÜRKYILMAZ 60 İzmir Barosu Bülteni

63 YEMİN TÖRENİ RUHSAT ALAN AV. BERRİN HAFIZ CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. KADRİ MANTU RUHSAT ALAN AV. MEHMET UYAR AV. EGE TUNCA AV. GÖKHAN ALTINOK AV. ŞEVKET ORHUN KÖNEL CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. ABDULLAH KALELİ AV. SERKAN ŞENTÜRK AV. TAYFUN TUNCA AV. MEHMET ALİ SÖĞÜT AV. MUSTAFA ÇETİN - İZMİR BAROSU BAŞKAN YRD. İzmir Barosu Bülteni 61

64 YEMİN TÖRENİ RUHSAT ALAN AV. HÜRREM CAROLİN ÇEVİK AV. EYLEM MAHANDA AV. NUR TOPRAKTEPE AV. MUHSİN ATICI AV. HARUN ÜMİT EREN AV. SEDAT EKİNBAŞ AV. KÜBRA EŞERCAN AV. KÜBRA ÜNVER AV. MEHMET AYAZ CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. AYDIN ÖZCANBARO BAŞKANI AV. MEHMET YATAR AV. ABDULLAH ERKAM TAMER AV. MUHAMMED KAHVECİ AV. BAHADIR GÖKHAN KAYA AV. AYDIN ÖZCAN - İZMİR BAROSU BAŞKANI AV. AYDIN ÖZCAN - İZMİR BAROSU BAŞKANI AV. AYDIN ÖZCAN - İZMİR BAROSU BAŞKANI AV. AYDIN ÖZCAN - İZMİR BAROSU BAŞKANI RUHSAT ALAN AV. MURAT AZBAY AV. İLHAN ÖZGÜR İNCE AV. EMANULLAH ADIGÜZEL AV. ECE DEMİRTAŞ AV. MESUT ÖZKAN CÜBBE GİYDİREN AVUKAT AV. HÜLYA SAPMAZ AV. ZÜBEYDE MELTEM ÜSTÜN AV. ALİ DEMAN GÜLER AV. MERTKAN UÇKAN AV. SEDA KARABEY AV. MURAT SEVENGÜL AV. AYDIN ÖZCAN - İZMİR BAROSU BAŞKANI 62 İzmir Barosu Bülteni

65 BASINDA BARO İzmir Barosu Bülteni 63

66 BASINDA BARO 64 İzmir Barosu Bülteni

67

68