HAZRETİ ali KAHRAMAN. PeygamberImIzIn. ArkadaşısIı. (Radiyallahu Anh) Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 262

Transkript

1 Yayınevi Sertifika No: Yayın No: 262 Peygamberimizin Kahraman Arkadaşı Hilal Kara - Abdullah Kara Genel Yayın Yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi Editörü: Ömer Faruk Paksu İç Düzen: Nurullah Bilekli Kapak Tasarımı: Cemile Kocaer ISBN: Baskı: Mayıs 2017 Copyright Zafer Yayınları, 2017 Uğurböceği Yayınları, Zafer Yayın Grubu nun bir kuruluşudur. Talatpaşa Mah. İmrahor Cad. Terasevler Sitesi No: 1-A Kâğıthane/İstanbul Tel: (0212) / Faks: (0212) / zafer@zafer.com twitter.com/zaferyayinlari / facebook.com/zaferyayinlari PeygamberImIzIn KAHRAMAN ArkadaşısIı HAZRETİ ali (Radiyallahu Anh) Baskı-Cilt: Erkam Yayın San. ve Tic. A.Ş. İkitelli O.S.B. Mah. Atatürk Bul. Haseyad 1. Kısım No: 60/3-C Başakşehir/İstanbul Tel: (0212) / Matbaa Sertifika No: Bu eserin tüm yayın hakları, sertifika numaralı, Zafer Basın Yayın Turizm ve Bilg. Ürün. San. Tic. Ltd. Şti. ye aittir. Eserde yer alan metin ve resimlerin Zafer Basın Yayın Turizm ve Bilg. Ürün. San. Tic. Ltd. Şti. nin önceden yazılı izni olmaksızın, elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılması, yayınlanması ve depolanması yasaktır. Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu nun (FSEK), 21, 22 ve 23. maddelerine göre bu eserin işleme, çoğaltma ve yayma hakkı sertifika numaralı Zafer Basın Yayın Turizm ve Bilg. Ürün. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından, yazılı bir izinle sertifika numaralı Erkam Yayın San. ve Tic. A.Ş ye verilmiştir. Hilal Kara - Abdullah Kara Resimleyen: Volkan Akmeşe

2 HİLAL KARA Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi nden mezun oldu. Hadis bilim dalı ve Psikoloji dalında yüksek lisans, Pedagoji dalında doktora yaptı. Diyanet İşleri Başkanlığı nda Kur an Kursu öğreticisi olarak çalıştı. Yurt içi ve yurt dışında Anne ve Aile Eğitim Seminerleri verdi. Halen Anadolu İmam-Hatip Lisesi nde Meslek Dersleri Öğretmenliği yapmakta olan yazarın birçok eseri bulunmaktadır. İçindekiler ABDULLAH KARA Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi nden mezun oldu. Cizreli Şeyh Muhammed Said Efendi nin halifesi İbrahim Güneş ten yedi yıl Arapça ve İslâmî ilimler tahsil etti. İmam-Hatip Lisesi nde Meslek Dersleri Öğretmenliği yapan yazarın birçok çeviri ve telif eseri bulunmaktadır. Yayınlanmış Eserleri: Hanım Sahabeler, Çocuk Sahabiler, Ashab-ı Suffe, Annelerimiz (Ezvac-ı Tahirat), Cennetle Müjdelenen Hanımlar, Şehadet Yıldızları (Şehit Sahabiler), Bilal-i Habeşi, Hz. Hatice, Hz. Fatıma, Hz. Ali ve Ailesi, İki Sultan İki Kurban (Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin), Candan Öte Sevmek, Üç Bilal, Eyüp Sultan, Asr-ı Saadette Ramazan, Asr-ı Saadette Derin Fitne, Sahabenin Ateşle İmtihanı, Sahabelerin Şehadet Anları, Efendimizle İlk Buluşma, Kardeşlik Zamanı, Dua ve Hak Kapısının Sırlı Anahtarı, Tevbe Kahramanları, Çocukları Çok Seven Peygamberim, Can Muhammed (Peygamberimizin Çocukluğu), Peygamberimizin Mutlu Yuvası (5 kitap), Peygamberimizin Çocuk Dostları (5 kitap), Peygamberimiz ve Ailesi Dizisi (Peygamber Efendimiz, Hz. Hatice, Hz. Zeyneb, Hz. Rukiyye-Hz. Ümmü Gülsüm, Hz. Fâtıma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin) Gönül Sultanının Doğumu...11 Peygamberimizin Terbiyesi Altında...15 İlk Müslüman Çocuk...19 Babacığım Ben Allah ve Resûlü ne İnandım...22 İslâm a Davet...27 Acaba Ne Diyecekler?...32 Kâbe de Namaz...37 Haydi, Gidip Onlarla Namaz Kıl!...42 Ebû Zer ile...45 Ölüme Meydan Okuyan Genç...50 Peygamber Yatağında...55 Hicret...60 Peygamberin Eğittiği Fazilet Kahramanı...63 Medine de...66 Zor Günler...68

3 En Sevgiliye Feda Edilen Can...76 Çocuklar Niçin Ağlıyor?...80 Mütevazı Halife...86 Kime Kaç Dirhem Düşer?...89 Herkes İçin Adalet...95 Şehit Ediliyor...99 MEKKE ÇÖL ORTASINDA bir şehirdi. Tarım yok, hayvancılık çok azdı. İnsanlar geçimlerini genelde ticaret yaparak sağlarlardı. Yaz kış demeden, küçük büyük kervanlar hazırlanır, mallarını develere yükleyen tüccarlar, kimi zaman Şam a kimi zaman Yemen e doğru yola çıkarlardı. Gittikleri yerlerin pazarlarında mallarını satar, yerine yeni mallar alırlardı. Mekke ye döndüklerinde malları pazarlara götürüp satarlardı. Kervanlar hazırlanınca eşlerini, çocuklarını, kardeşlerini yolcu eden Mekkeli ailelerin gözleri yollarda kalırdı. Kalplerine kor ateş düşer, kay- 6 7

4 gı ve endişeyle yakınlarının beklerler, sağ salim dönmeleri için de gece gündüz dua ederlerdi. Çoğu Mekkeli gibi Peygamberimizin amcası Ebû Talib de ticaretle uğraşır, sık sık ticari yolculuk yapardı. Şehirden ayrıldığında aklı hep ailesi ve akrabalarında kalırdı. Başlarına bir şey gelmesinden endişe ederdi. Hz. Ali nin doğumundan hemen önceydi. Güzel bir yaz günü arkadaşlarıyla konuşarak ticaret için Şam a gitmek için anlaştı. Onlardan ayrıldığında akşam olmak üzereydi. Doğruca eve gitti. Hanımı Fatma, eşini güler yüzle karşılayıp içeri buyur etti. Yemekten sonra hanımına dönen Ebû Talib: Bugün arkadaşlarla Şam a gitmek için sözleştik. İstersen yolculuk için hazırlıklara başla, dedi. Eşinin sözleri Fatma Hanım ın neşesini kaçırmaya yetti. Kalbine hüzün çöktü. Her zaman böyle olurdu. Eşinin aylarca evden ayrı kalmasından çok, çöllerde bin bir tehlikeyle baş başa kalmasına üzülürdü. Ama şimdi durum biraz 8 9

5 farklıydı. Hamileydi. Bir çocuk bekliyordu. Doğduğunda eşinin yakınında olmasını istiyordu. Çocuğunu babasının kucağına vermeyi: Bak dünyalar güzeli bir çocuğumuz oldu, demeyi hayal ediyordu. Belli ki hayalleri suya düşecekti. Günler çabucak akıp geçti. Kervan hazırlandı, gitme vakti geldi. Mekke de bir hareketlik, halkta telaş vardı. Şam a gidecek kişilerin aileleri, dost ve akrabaları yolcuları uğurlamak için akın akın kervanın hareket edeceği yere doğru gidiyordu. Onlardan biri de nuruyla çevresine ışık saçan Peygamberimizdi. O sırada otuz yaşında olan sevgili Peygamberimiz, çocukluk yıllarına dalmıştı. Sekiz yaşından iken dedesini kaybedince Ebû Talib, O nu yalnız bırakmayıp yanına almış, şefkatle bağrına basmıştı. Eşi Fatma Hanım, O na çok iyi davranmış, kendi çocuğu gibi bakmıştı. Yetim olduğunu unutturmak için O na her zaman özel ilgi göstermişti. Düşünceli bir şekilde kervanın hareket yerine giden Efendimiz, Ebû Talib ile vedalaşarak yolcu etti. Amcası Şam a doğru giderken, O benim annemden sonra annemdir dediği Fatma Hanım ı alarak evine götürdü. Yol boyunca sohbet ederek teselli etti. Bir ihtiyaçları olduğunda yardıma hazır olduğunu bildirdi. Gönül Sultanının Doğumu Her fırsatta amcası ve yengesini ziyaret eden Peygamberimiz, Ebû Talib Şam a gittikten sonra ziyaretlerini sıklaştırdı. Sık sık evlerine giderek yengesini ziyaret etti. Hal hatırını sorarak ihtiyaçlarını karşıladı. Peygamberimizi oğlu gibi gören Fatma Hanım, başı sıkıştığı zaman çekinmeden söyler, yardım isterdi. İşte şimdi o günlerden biriydi. Doğum yapan Fatma Hanım ın dünya tatlısı bir oğlu olmuştu. Doğum sırasında yakınında bulunan Hz. Hatice, elinden geldiğince yardımcı olmuştu

6 Doğumuna yardımcı olanlara teşekkür eden Fatma Hanım ın gözleri eşini aradı. Şam da olduğunu bildiği halde gözlerini kapıdan ayırmadı. Belli ki yanında olmasını, sevincini paylaşmayı çok istiyordu. Her zaman olduğu gibi sevincini paylaşmak için aklına ilk gelen kişi yine Peygamberimiz oldu. Yakınlarına: Doğum yaptığımı Muhammed e haber verin, dedi. Fatıma Hanım ın doğum yapmak üzere olduğunu bilen Peygamberimizin kulağı oradan gelecek haberdeydi. Annem diye hitap ettiği hanımın dünyalar güzeli bir oğlu olduğunu haber alınca çok sevindi. Müjde getiren kişiye güzel bir hediye verdi. Sevinçle Fatma Hanım ın yanına koştu. İçeri girer girmez Fatma Hanım ı tebrik etti. Çocuğu kucağına alıp uzun süre sevdi. Yanaklarından öptü, başını okşadı. Yakınlarından bir hurma istedi. Hurmayı iyice ezdikten sonra ezilen hurmayla yavaşça çocuğun damağını ovdu. Hurmanın tadı bebeğin çok hoşuna gitmişti. Bebek onu eme eme uyudu. İzin isteyen Peygamberimiz evden ayrıldı. Ertesi gün Fatma Hanım ı ziyarete gitti. Konuşma sırasında Fatma Hanım: Çocuğun adını ne koyalım? Babası gelinceye kadar isimsiz kalmasını istemiyorum. İstersen ismini sen koy, dedi. Peygamberimiz: 12 13

7 İsmi Ali olsun, buyurdu. O günden sonra sık sık ziyaretine gitti. İhtiyaçlarını karşıladı, Ali yi severek ilgilendi. Küçük Ali nin süt anneye verilme zamanı gelmişti. Ama o hiç kimseyi emmiyordu. Fatma Hanım zor durumda kaldı. Ne yapacağını şaşırdı. Çözüm bulamayınca oğlu Cafer e: Git Muhammed i buraya çağır, dedi. Durumu öğrenen Peygamberimiz hemen annesinin yanına koştu. Fatma Hanım onu görünce sevindi: Ali hiç kimsenin sütünü emmiyor. Acıkınca ağlıyor. Ne yapacağımı şaşırdım, diye dert yandı. Sevgili Peygamberimiz küçük Ali yi kucağına alıp sevdi. Bir parça hurma aldı. Onu iyice ezip yumuşattı. Ali nin damağına hafifçe sürerek ovdu. Hurmayı emen Ali uykuya daldı. Efendimiz, Ali ye sütanne buluncaya kadar dört gün yengesinin evine gitti. Ali yle ilgilendi. Onu sevip okşadı, hurma verip uyuttu. Peygamberimizin Terbiyesi Altında Sevgili Peygamberimiz akraba ve dostları ile her zaman yakından ilgilenirdi. Hal hatırlarını sorar, ihtiyaçları olduğu zaman yardıma koşardı. Büyük fedakârlık isteyen yardımlara ihtiyaç duydukları zaman, yanlarına koşardı. Sadece küçük yardımlarla gönül almaz. Yapabileceği hiç bir yardımdan kaçınmazdı. Hz. Ali beş yaşına girdiğinde Mekke de şiddetli bir kıtlık yaşanmaya başladı. Çok çocuklu aileler geçim sıkıntısıyla karşı karşıya kaldılar. Onlardan biri de Peygamberimizin amcası Ebû Tâlib di. Amcasının çocukları hem çok, hem de küçüktü. Geliri de o günlerde iyiden iyiye azalmıştı. Bunun farkında olan Peygamberimiz, onlar için ne yapabilirim diye düşündü. Kendi kendine: Çocuklardan birinin bakımını üstlenirsem, amcamın yükünü hafifletirim, diye düşündü

8 Konuyu eşiyle görüştü. Hz. Hatice düşüncesini olumlu karşılayınca harekete geçti. Ticaretle meşgul olduğu için durumu gayet iyi olan amcası Hz. Abbâs ın yanına gitti. Kendisiyle konuşarak kalbinden geçenleri anlattı: Ey amca! Kardeşin Ebû Tâlib in çocukları çoğaldı. Ailesi genişledi. Bildiğin gibi şu sıralarda Mekke de büyük bir kıtlık var. İnsanlar zor durumda. İstersen amcamın yanına gidip ona yardımcı olalım. Onun yükünü hafifletmek için çocuklardan birini sen al, birini ben alayım, buyurdu. Teklif amcasının da çok hoşuna gitti. Çok iyi düşünmüşsün. Haydi, gidip Ebû Tâlib le konuşalım, dedi. Birlikte Ebû Talib in evine gittiler. Onu rahatsız etmemek için dikkatli kelimeler seçerek nazikçe isteklerini açıkladılar. Şu an Mekke de büyük bir geçim sıkıntısı var. Kıtlık bitinceye kadar sana yardımcı olmak istiyoruz. İzin verirsen ailenden birilerini yanımıza alıp yükünü hafifletelim, dediler. Yapılan teklif Ebû Talib i duygulandırdı: Teşekkür ederim. Âkil i bana bırakın. İstediğinizi yapın, dedi. Bunun üzerine Hz. Abbâs, o sırada on beş yaşında olan Hz. Cafer i, Peygamberimiz beş yaşında olan Hz. Ali yi yanına aldı. İkisi de çalışıp kazanacak yaşa gelinceye kadar çocukları yanlarından ayırmadılar. Hz. Ali yi yanına alan Peygamberimiz, doğruca eve gitti. O sırada Peygamberimizin üç kızı 16 17