T.C. PAMUKKALE ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ ACĠL TIP ANABĠLĠM DALI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "T.C. PAMUKKALE ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ ACĠL TIP ANABĠLĠM DALI"

Transkript

1 T.C. PAMUKKALE ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ ACĠL TIP ANABĠLĠM DALI DĠSPEPTĠK AĞRI TEDAVĠSĠNDE ORAL SÜKRALFAT, ALJĠNAT VE HĠDROTALSĠT ĠN ETKĠNLĠĞĠNĠN KARġILAġTIRILMASI: RANDOMĠZE, ÇĠFT KÖR, KONTROLLÜ ÇALIġMA UZMANLIK TEZĠ DR. GÜLGÜN BATTAL DANIġMAN PROF. DR. BÜLENT ERDUR DENĠZLĠ-2017

2 T.C. PAMUKKALE ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ ACĠL TIP ANABĠLĠM DALI DĠSPEPTĠK AĞRI TEDAVĠSĠNDE ORAL SÜKRALFAT, ALJĠNAT VE HĠDROTALSĠT ĠN ETKĠNLĠĞĠNĠN KARġILAġTIRILMASI: RANDOMĠZE, ÇĠFT KÖR, KONTROLLÜ ÇALIġMA UZMANLIK TEZĠ DR. GÜLGÜN BATTAL DANIġMAN PROF. DR. BÜLENT ERDUR Bu çalışma Pamukkale Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi nin tarih ve 02 sayılı ve 2016TIPF001 nolu kararı ile desteklenmiştir. DENĠZLĠ-2017

3 III

4 TEġEKKÜR Özellikle tezimin oluşmasında katkı sağlayan, bilgi ve birikimleriyle bana yol gösteren, desteğini ve yardımını esirgemeyen saygıdeğer hocam Prof. Dr. Bülent ERDUR a, uzmanlık eğitimim boyunca bilgi ve tecrübeleriyle bana ışık tutan hocalarım Doç. Dr. İbrahim TÜRKÇÜER ve Yrd. Doç. Dr. Atakan YILMAZ a, tezim için veri toplamamda bana yardımcı olan sevgili asistan arkadaşlarım ve acil servis çalışanlarına teşekkür ederim. Hayatımın her aşamasında olduğu gibi zorlu çalışma hayatım ve tezimin yazım sürecinde de güvenini ve desteğini esirgemeyen aileme sonsuz sevgilerimi ve teşekkürlerimi sunarım. Dr. Gülgün BATTAL Denizli, 2017 IV

5 ĠÇĠNDEKĠLER Sayfa no ONAY SAYFASI...III TEġEKKÜR...IV ĠÇĠNDEKĠLER...V SĠMGELER VE KISALTMALAR...VII ġekġller DĠZĠNĠ...VIII TABLOLAR DĠZĠNĠ...IX GRAFĠKLER DĠZĠNĠ...X ÖZET...XI ĠNGĠLĠZCE ÖZET...XIII 1.GĠRĠġ GENEL BĠLGĠLER DĠSPEPSĠ EPĠDEMĠYOLOJĠ PATOFĠZYOLOJĠ Gastrik Asit Sekresyonu Gastrointestinal Dismotilite Visseral AĢırı Duyarlılık Helicobacter Pylori (H. Pylori) Diyet ve Çevresel Faktörler Psikososyal Faktörler DĠSPEPSĠ VE SINIFLANDIRILMASI Organik Dispepsi Fonksiyonel Dispepsi DĠSPEPSĠYE KLĠNĠK YAKLAġIM Anamnez Fizik Muayene Laboratuar Bulguları H.pylori Enfeksiyonu Ġçin Noninvaziv Testler...13 V

6 2.5.5.Endoskopi Diğer Görüntüleme Yöntemleri AYIRICI TANI TEDAVĠ Diyet Ġlaçlar H.Pylori Eradikasyonu Acil Servis Tedavisi GEREÇ VE YÖNTEM ÇALIġMA PLANI ÇALIġMA EVRENĠ HASTA SEÇĠMĠ VERĠLERĠN TOPLANMASI VERĠLERĠN ANALĠZĠ BULGULAR TARTIġMA SONUÇ KAYNAKLAR...61 VI

7 SĠMGELER VE KISALTMALAR ABD: Amerika Birleşik Devletleri COX: Siklooksijenaz EAS: Epigastrik Ağrı Sendromu EKG: Elektrokardiyografi FD: Fonksiyonel Dispepsi FDA: Food and Drug Administration GI: Gastointestinal GIS: Gastrointestinal Sistem GÖR: Gastroözefagel Reflü GÖRH: Gastroözefageal Reflü Hastalığı HCl: Hidroklorik asit H. pylori: Helicobacter pylori IV: İntravenöz KCFT: Karaciğer Fonksiyon Testleri mg: miligram NSAĠĠ: Non Steroidal Anti İnflamatuar İlaç OR: Odds Ratio OTE: Overall Treatment Evaluation PDS: Postprandiyal Distres Sendromu PPI: Proton Pompa İnhibitörü RDQ: Reflux Disease Questionnaire SD: Standart Deviasyon TA: Tansiyon Arteriyel USG: Ultrasonografi VAS: Visual Analog Scale VKĠ: Vücut Kitle İndeksi VII

8 ġekġller DĠZĠNĠ Sayfa no ġekil 1 Dispepsi sınıflaması...8 ġekil 2 Hasta akış şeması...23 ġekil 3 Hastaların acil servise geliş saatlerinin dağılımı ġekil 4 Randomizasyon ve tedavi şeması. 44 VIII

9 TABLOLAR DĠZĠNĠ Sayfa no Tablo 1. Fonksiyonel Dispepsi ROMA III Kriterleri.10 Tablo 2. Çalışma gruplarının sosyodemografik verileri.28 Tablo 3. Tedavi gruplarının başvuru semptomları açısından karşılaştırılması...29 Tablo 4. Semptomların gruplara göre dağılımı...29 Tablo 5. Gruplardaki Dispeptik Ağrı VAS skorlarının zamana bağlı değişimi.31 Tablo 6.Gruplardaki Dispeptik Ağrı Numerik skorlarının zamana bağlı değişimi 32 Tablo 7. Gruplardaki dispeptik ağrı şiddet skorlarının zamana bağlı değişimi...33 Tablo 8. Gruplara göre tedavi etkinlikleri...34 Tablo 9. Gruplara göre tedavi sonuçları.35 Tablo 10. Gruplara göre başlangıç vital değerleri...36 Tablo 11. Grupların yan etkiler açısından karşılaştırılması...42 Tablo 12. Gruplara göre tedavi maliyetleri...43 IX

10 GRAFĠKLER DĠZĠNĠ Sayfa no Grafik 1. Gruplardaki Dispeptik Ağrı VAS skorlarının zamana bağlı değişimi...30 Grafik 2. Gruplardaki Dispeptik Ağrı Numerik skorlarının zamana bağlı değişimi 32 Grafik 3. Gruplardaki Sistolik TA zamana bağlı değişimi...37 Grafik 4. Gruplardaki Diyastolik TA zamana bağlı değişimi...38 Grafik 5. Gruplarda dakikadaki nabız sayısının zamana bağlı değişimi...39 Grafik 6. Gruplarda solunum sayısının zamana bağlı değişimi...40 Grafik 7. Gruplarda vücut ısısının zamana bağlı değişimi...41 Grafik 8. Kişi başına düşen tedavi maliyetleri...43 X

11 ÖZET Dispeptik Ağrı tedavisinde Oral Sükralfat,Aljinat ve Hidrotalsit in Etkinliğinin KarĢılaĢtırılması: Randomize, Çift Kör, Kontrollü ÇalıĢma Dr. Gülgün BATTAL Dispepsi genel popülasyonda yaygın olarak görülen ve yaşam kalitesini belirgin olarak düşüren bir şikayettir ve her yıl erişkin nüfusun yaklaşık %25 (%13-40) inde görülür. Dispeptik ağrı yüksek oranda görüldüğünden dolayı, acil servis başvurularının da önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Tedavide çoğunlukla sıvı antiasitler, antispazmodikler ve viskoz lidokain kullanılır. Bizim çalışmamızın amacı da acil serviste dispeptik ağrı şikayetiyle gelen hastalarda aljinat, sükralfat ve hidrotalsitin etkinliğini karşılaştırmaktır. Bu çalışma üçüncü basamak olan Pamukkale Üniversitesi Hastanesi nin erişkin acil servisinde 2016 mart ile 2016 ekim zaman aralığında randomize, çift kör, kontrollü olarak tasarlanmıştır. Hastalar aljinat ( gaviscon grubu), sükralfat (antepsin grubu) ve hidrotalsit (talcid grubu) olmak üzere üç gruba randomize edildi.100 mm lik vizüel analog skala (VAS), numerik skala, şiddet skalası, çalışma süresinde gelişen yan etkiler, 24 saat içerisinde tekrarlayan dispeptik ağrı ve tedavi memnuniyeti kaydedildi. Çalışmaya toplamda 300 hasta dahil edildi. Her grupta 100 er hasta yer aldı. Hastaların % 61,7 sini kadınlar oluşturmaktaydı. Hastaların yaş ortalaması 31,13 tü. VAS değerlerindeki düşüş aljinat grubunda 45,2±26,9 (ort.±sd); sükralfat grubunda 41,5±25,0; hidrotalcid grubunda 48,6±28,0 olarak ölçüldü. Grupların karşılaştırılmasında ki-kare, Kruskal Wallis ve Friedman testleri ile tedavilerin etkinliğinin değerlendirilmesinde tekrarlayan ölçümlerde ANOVA testi kullanılmıştır. Tüm gruplarda tedavi etkinliği dispeptik ağrı VAS değişimi ile değerlendirilmiş olup Kruskal Wallis testi ile karşılaştırıldı (p=0,174). XI

12 Çalışmamızın sonuçlarında acil tıp pratiğinde dispepsi tedavisinde kullanılan aljinat, sükralfat ve hidrotalsitin etkin olduğu ancak birbirlerine üstünlüklerinin olmadığı görülmüştür. Anahtar kelimeler: dispepsi, acil servis, antiasit, visköz lidokain XII

13 SUMMARY A Comparison of Effectiveness of Oral Sucralfate, Alginate and Hydrotalcite in Dispeptic Pain Treatment Randomize, Double Blind, Controlled Trial Dr. Gülgün BATTAL Dyspepsia is a common complaint in the general population and markedly lowers the quality of life, and approximately 25% (13-40%) of the adult population is found every year. Dyspepsia is seen at a high rate, it also constitutes an important part of the emergency service applications. Liquid antacids, antispasmodics and viscous lidocaine are often used in treatment.the aim of this study is to compare the efficacy of alginate sucralfate and hydrotalcite in treatment of the patients with dyspeptic pain complaints in emergency service. This study was designed as randomized, double blinded, controlled trial in the adult emergency department of Pamukkale University Hospital which is a third step emergency center, between March 2016 and October The patients were randomized into three groups: alginate (gaviscon group), sucralfate (antepsin group) and hydrotalcite (talcid group). 100 mm visual analogue scale (VAS) values, numerical scale values, severity scale values, side effects seen at study duration, recurrent dispeptic pains within 24 hours and treatment satisfactions were recorded. A total of 300 patients were enrolled in the study. There were 100 patients in each group. 61,7% of the patients were women. The average age of the patients was 31,13 years. The decrease in values of VAS 45.2 ± 26.9 (mean ± SD) in the alginate group; 41.5 ± 25.0 in sucralfate group; 48.6 ± 28.0 in the hydrotalcite group was measured. Chi square, Kruskal Wallis and Friedman tests in comparison of groups and ANOVA test in repeated measures were used in evaluating the effectiveness of treatments. In all groups, the treatment efficacy was assessed by the VAS change in the dispeptic pain and compared with the Kruskal Wallis test (p = 0.174). XIII

14 The results of our study showed that all of alginate, sucralfate and hydrotalcite used in the treatment of dyspepsia in emergency medicine practice were effective but not superior to each other. Keywords: Dyspepsia, emergency department, antacid, viscous lidocain XIV

15 1.GĠRĠġ Dispepsi üst karın bölgesinde kronik ya da tekrarlayıcı ağrı veya rahatsızlık hissi olarak tanımlanmaktadır. Epigastrik ağrı, dolgunluk, hazımsızlık, erken doyma, bulantı ve kusma gibi semptomları içeren bir sendromdur (1). Roma III komitesi tarafından dispepsi epigastrik ağrı veya yanma, erken doyma veya yemek sonrası dolgunluk olarak tarif edilmiştir (2). Dispepsi birinci basamak uygulamalarında en çok karşılaşılan problemdir (1). Genel popülasyonda yaygın olarak görülen ve yaşam kalitesini belirgin olarak düşüren bir şikayettir (3). Dispepsi her yıl erişkin nüfusun yaklaşık %25 (%13-40) inde görülür (4). Genel olarak pratikte poliklinik başvurularının %7 sini ve gastrointestinal yakınmaların yarıya yakınını oluşturmakta (5), önemli miktarda sağlık harcamalarına ve zaman kaybına neden olmaktadır. Dispeptik ağrı yüksek oranda görüldüğünden dolayı, acil servis başvurularının da önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Dispepsi nedeniyle yapılan araştırmaların maliyeti, ilaç harcamaları, gelişen iş gücü kaybının toplum için finansal sonuçları oldukça büyüktür ve bu sebeple ABD de yılda 18,4 milyar dolar harcama yapıldığı tahmin edilmektedir (1). Ülkemizde ise dispeptik şikayetlerin acil servis maliyeti, iş gücü kaybı ve sağlık harcamalarındaki payı ile ilgili bildirilmiş çalışma yoktur. Acil servislere olan yoğun başvuru sebebiyle, dispepsinin tanı ve tedavisi hekimlerin iş yükünün artmasına ve sağlık sisteminde yüklü harcamalara sebep olabilmektedir. Dispepsi fonksiyonel dispepsi ve organik dispepsi olarak ikiye ayrılır. Organik dispepsi; peptik ülser, tümörler, karaciğer, safra yolları veya pankreatik bozukluklar, gıda intoleransı ya da diğer enfeksiyöz ve sistemik hastalıklar gibi organik sebeplerden kaynaklıdır (6). Dispeptik semptomlar tıbbi olanaklar ile ortaya konulabilen spesifik lezyonlardan kaynaklanıyorsa buna organik dispepsi, sorumlu olabilecek fokal veya sistemik bir hastalık bulunamamış ve etiyolojisi aydınlatılamamış ise fonksiyonel dispepsi olarak kabul edilir (7). Fonksiyonel dispepsi daha sıktır ve araştırılmamış dispepsilerin %50-80 ini kapsar (6). Üst gastrointestinal sistem yakınmaları olan hastalara kesin tanısına göre müdahale edilmesi tercih edilir; ancak pratikte bu hastaların bir çoğu endoskopiye 1

16 erişimin olmadığı veya sınırlı olduğu acil servis ve birinci basamak sağlık kuruluşlarında tedavi edilmektedir (8). Tedavi çoğunlukla sıvı antiasitler, antispazmodikler ve visköz lidokaini içerir (9). Sıvı antiasitler uzun süredir mide rahatsızlığı semptomlarında kullanılan ve reçetesiz olarak da temin edilebilen ilaçlardır. Hastaneler ve acil servisler uzun yıllardır bu antiasitleri ve gastrointestinal kokteylleri kullanmaktadır (10). Bir çok çalışmada intestinal sistemdeki asit yükü ve aşırı asit salınımının akut dispeptik ağrı semptomlarının artmasına katkıda bulunduğu gösterilmiştir (11). Acil servisle ilgili kaynak kitapları araştırdığımızda gastroözefageal reflü hastalığı (GÖRH), gastrit ve peptik ülser hastalığında H 2 reseptör blokerleri (H 2 RB), proton pompa inhibitörleri (PPI), sükralfat ve antiasitler tedavinin temelini oluşturur. Prokinetik ilaçlar da semptomları büyük ölçüde azaltabilir (12). Acil servislerde dispepsi tedavisi neden olduğu ciddi iş yükü ve yüksek maliyetlerden dolayı önem arz etmektedir. Dispeptik yakınmaların tedavisinde; üzerinde fikir birliği sağlanmış yöntem ve ilkeler olmasına rağmen, acil servis tedavisine yönelik kanıta dayalı, etkin maliyetli, uygun ampirik tedavi stratejisi belirlenememiştir (8). Metaanalizleri ve kaynak kitapları araştırdığımızda acil serviste dispeptik ağrı yönetimiyle ilgili herhangi bir algoritme rastlanmamıştır. Acil serviste dispepsi semptomunun giderilmesi konusunda tıbbi literatürde ancak birkaç çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmalar genellikle antiasitler, oral lidokain ve antikolinerjiklerin farklı kombinasyonlarından oluşan tedavi yöntemlerini karşılaştırmışlardır (13). Literatürde dispepsinin acil servis tedavisiyle ilgili sükralfat veya diğer antiasitlerin tedavi etkinliklerinin karşılaştırıldığı çalışmalara da rastlanmamıştır. Çalışmamızda, dispeptik ağrı şikâyeti ile acil servise başvuran hastaların tedavi yönetimini geliştirmek amacı ile ülkemizde de yaygın olarak kullanılan oral sükralfat, aljinat ve hidrotalsitin tedavi etkinliklerini karşılaştırmayı amaçladık. Araştırmalarımıza göre çalışmamız acil serviste dispepsi tedavisinde farklı antiasitlerin karşılaştırıldığı ilk çalışmadır. 2

17 2.GENEL BĠLGĠLER 2.1.DĠSPEPSĠ Dispepsi, diğer gastrointestinal şikayetler ile birlikte epigastriuma lokalize karın ağrısını tanımlamak için kullanılan genel bir terimdir. Dispepsi üst abdominal bölgede sürekli veya tekrarlayıcı ağrı veya rahatsızlık hissidir. Bu rahatsızlık; ağrısız subjektif kötü bir his olarak tarif edilir ve üst abdomende doluluk, erken doyma gibi semptomlara eşlik etmektedir (14). Roma Ι ve ΙΙ konsensus komitelerinde rahatsızlık hissi içerisinde yemek sonrası doluluk, erken doygunluk hissi, retrosternal yanma, epigastrik yanma, bulantı, kusma gibi şikayetlerin de bulunduğu ifade edilmiştir. Bu şikayetlerin daha çok gastroözefageal bölgeye yönelik olduğu gözlemlenmiş ve Roma ΙΙΙ konsensus komitesinde gastroduodenal alana odaklı şikayetlerin dispepside gözlenebileceğine karar verilmiştir. Dört temel şikayeti oluşturan yemek sonrası doluluk, erken doygunluk hissi, epigastrik ağrı ve epigastrik yanmanın, gastroduodenal bölgeye spesifik olduğuna karar verilmiştir (15). Yukarıda da bahsedildiği gibi dispepsi bir hastalık değil bir semptomlar kompleksidir. Dispeptik yakınmalar ile sağlık kuruluşuna başvuran hastaların %50 sinde yapılan araştırmalar sonrasında herhangi bir organik neden bulunamamıştır (16) ve bu hastalara fonksiyonel dispepsi (FD) tanısı konmaktadır. Hastalarda üst gastrointestinal sistem semptomlarının üst üste binmesi ve çeşitlilik göstermesi nedeniyle tanı koymak güç olabilir. Genel tıp pratiğinde dispepsi birinci basamak sağlık kuruluşlarına, gastroenteroloji polikliniklerine başvuruların ve medikal konsültasyonların sık bir nedeni olup, erişkin popülasyonun 1/4 ünde görülmektedir (3). Fonksiyonel dispepsi mortalite ile ilişkili gösterilmemiştir ancak görülme sıklığı, hasta refahının bozulması, iş gücü kaybı, topluma maliyet yükü, verilen reçete sayısının fazla olması nedeniyle önemli bir hastalıktır (17). 2.2.EPĠDEMĠYOLOJĠ Dispepsi, genel popülasyonun %20-40 ında gözlenmektedir. Kadınlar erkeklerden daha fazla etkilenmektedir ve hastaların üçte ikisinde fonksiyonel 3

18 dispepsi mevcuttur (18). Dispeptik hastaların sadece %25 i doktora başvurmakta, birçoğu kendi kendini tedavi etmektedir (18). Yapılan çalışmalarda araştırılmamış dispepsi prevalansı Singapur da ve Güney Doğu Asya da en düşük %7-8 (19), daha yüksek olarak İskandinavya da %14.5 (20)-18.4 (21,22), ABD de % (4), Hindistan da %30.4 (23) ve Yeni Zellanda da %34.2 (16) olarak bildirilmiştir. Türkiye de yapılan iki önemli epidemiyolojik çalışmada dispepsi prevalansı %39 ve %44 olarak bildirilmiştir (25,26). Birinci basamak sağlık kuruluşlarına başvurup dispepsi tanısı alan vakaların çoğunluğunu kadınların oluşturduğunu (%68,1) ve yaş ortalamasının yaşlar arasında olduğu bulunmuştur (26). 2.3.PATOFĠZYOLOJĠ Dispepsi pek çok bozukluktan kaynaklanabilir. Birinci basamak sağlık kuruluşlarında ve gastroenteroloji pratiğinde en sık karşılaşılan dispepsi nedeni nonülser dispepsi olarak da adlandırılan fonksiyonel (idiyopatik) dispepsidir (5,27). Dispepsinin etiyolojisinde gastrit, özofajit, mide-duodenum ülseri, eroziv duodenit, ilaç ve gıda intoleransı, gastrointestinal sistem disfonksiyonu, Helikobakter pylori (H. Pylori) enfeksiyonu, pankreatik hastalıklar, neoplazik hastalıklar, nonülser dispepsi ve diğer organik nedenler bulunmaktadır (28). Dispeptik yakınmaların en yaygın sebepleri ise %10-15 oranında duodenal ülser, %5-10 oranında gastrik ülser,%10-17 özofajit,%30 oranında gastrit, duodenit veya hiatus hernisidir (29). Duodenal ülserler oldukça yaygın görülmekte ve gelişmesinde rol oynayan major etkenler H. Pylori ve kullanılan Non Steroidal Antiinflamatuar İlaçlar (NSAİİ) dır (30). Fonksiyonel dispepsinin etyopatogenezi bugün için tam olarak aydınlığa kavuşmamış olup, multifaktöryel bir temele dayandığı düşünülmektedir. Enterik sinir sistemini, afferent duysal nöronları ve santral sinir sistemini ilgilendiren kompleks etkileşimlerin, semptomların ortaya çıkmasında etkili oldukları düşünülmektedir. Fonksiyonel dispepsinin patogenezinde gastrik asit hipersekresyonu, gastrointestinal motilite bozukluğu, H. pylori infeksiyonu, visseral aşırı duyarlılık ve psikolojik bozukluklar yer almaktadır. 4

19 2.3.1.Gastrik Asit Sekresyonu Ülser benzeri dispepside asit sekresyon anormallikleri olduğuna dair kesin bir kanıt yoktur, ancak pentagastrin gibi sekretuar agonistlere karşı artmış duyarlılık söz konusudur. H.pylori ile enfekte kişilerde kontrollere oranla asit sekresyonu artmıştır. Bu artışın da enfeksiyonun yol açtığı hipergastrinemiyle ilişkili olduğu ortaya konmuştur (31). Collen ve ark. nın çalışmasında fonksiyonel dispepsili hastalarda gastrik asit salınımında düzensizlik olup olmadığı araştırılmış ancak, FD li hastaların kontrol grubuna göre bazal ve pik asit değerleri benzer bulunmuştur (32) Gastrointestinal Dismotilite FD li hastaların gastrointestinal motor fonksiyonlarında düzensizlik olduğu tespit edilmiştir. Gastrik kompliyansın azalması ve akomodasyonun bozulması bunlardan en önemlileridir. FD hastalarının %40 ında bozulmuş gastrik akomodasyon bulunmuştur (33). Yapılan birçok çalışmada farklı değerlendirmeler olmakla birlikte, FD li hastaların %50 sine yakınının gastrik boşalmasının geciktiği ve antral hipomotilite olduğu gösterilmiştir. Dispepsili hastalarda özellikle katı boşalım zamanının %30-80 oranında gecikmiş olduğu gösterilmiştir (34) Visseral AĢırı Duyarlılık Visseral aşırı duyarlılığı olan hastalar, patofizyolojik bir anormallik varlığında karında rahatsızlık hissi ve ağrı tanımlamaktadırlar. FD li hastalarda gastrik distansiyonun algılanma eşiğinde azalma olur. Visseral aşırı duyarlılığın sebebi bilinmemektedir Helicobacter Pylori (H. Pylori) H.pylori infeksiyonu sıklığı, toplumun sosyoekonomik düzeyi ile ilişkilidir. Yapılan epidemiyolojik çalışmalarda H. pylori infeksiyonunun dünyadaki en yaygın kronik bakteriyel infeksiyonlardan birisi olduğu gösterilmiştir (35). Dünya nüfusunun %50 sinden çoğu H.pylori ile enfektedir. Gelişmekte olan ülkelerde erişkin popülasyonda infeksiyon oranı %80-90 iken, gelişmiş ülkelerde bu oran 5

20 %40 ın altındadır (36). Ülkemizde yapılan çeşitli çalışmalarda ise H. pylori infeksiyon insidansı %15-75 arasında değiştiği bildirilmektedir (37,38,39). Bu bakteriler çoğunlukla epitelyal hücrelerin yüzeyine yakın ve üstünü kaplayan gastrik mukus içinde bulunurlar. H.pylori nin neden olduğu antikorlar hücre yüzeyindeki bakteri antijenleri ile reaksiyona girerek otoimmun bir cevaba ve doku hasarına yol açar. Önce mukozada inflamasyon oluşturmakta, yıllık yavaş bir süreç içerisinde kronik gastrit ve gastrik atrofiye ilerlemektedir (40). H.pylori dünya üzerinde pek çok kişinin mide mukozasında kolonize olur ancak sadece %10 oranında hastalığa sebep olmaktadır (41). Genel olarak H.pylori infeksiyonunun gastrointestinal motiliteyi azalttığı, mide ve safra kesesi boşalımını geciktirdiği, dispepsi ve safra taşı oluşumunu arttırdığı ve sonuçta kanser de dahil çeşitli tip biliyer sistem hastalıklarına yol açabileceği iddia edilmektedir (42). Akut H. pylori infeksiyonu geçici olarak dispeptik yakınmalara ve kusmaya neden olurken günümüzdeki bilgiler kronik dispepside H.pylori'nin rol oynamadığını göstermektedir hastayı kapsayan 30 çalışmanın metaanalizi FD ile H. pylori arasında ilişki bulunmadığını göstermiştir. Ayrıca H. pylori infeksiyonu ile patofizyolojik anormallikler arasında bir ilişki bulunmamıştır. Özellikle de H. pylori infeksiyonunun gastrik boşalmayı, akomodasyonu ve visseral algılamayı etkilediği gösterilememiştir. FD de H.pylori'nin rolünün olmadığını gösteren en güçlü kanıt H.pylori eradikasyon tedavisiyle uzun dönemde semptomlarda düzelme olmamasıdır (43) Diyet ve Çevresel Faktörler Bazı gıdaların dispepsi semptomlarını sıklıkla artırabilmesine rağmen bu durum genellikle özel bir spesifik intolerans ya da alerjiyi içermez. Bu muhtemelen gıdalara sensorimotor yanıt ile ilgilidir (44). Baharat, kahve, alkol veya aşırı miktarda gıda alımının dispepsiye neden olduğu gibi yaygın inanışların aksine bunların dispepsi nedeni olduğu gösterilememiştir. Ancak eski ve mevcut sigara içiciliğinin dispepsi ile güçlü bir birlikteliği vardır (45). Dispepsi birçok ilacın yaygın bir yan etkisidir. Kronik aspirin ve diğer NSAİİ lerin kullanımı bireylerin %20 sinde dispeptik semptomları tetikleyebilir ama ülser oluşumu dispepsi varlığı ile zayıf korelasyon gösterir (44). Siklooksijenaz-2 6

21 (COX-2) selektif inhibitörleri nonselektif NSAİİ ile karşılaştırıldığında, daha düşük oranda dispepsi sıklığı ile ilişkilidir (46). NSAİİ ler yerine COX-2 selektif inhibitörlerinin tercihi veya NSAİİ lerin beraberinde proton pompa inhibitörü (PPI) kullanımı dispepsi riskini azaltır (46) Psikososyal Faktörler Dispepside psikolojik faktörlerin rolü tartışmalıdır. Stresin somatik şikayetleri uyardığına inanılmaktadır ancak akut ve kronik yaşam stresinin dispepside rolü belirsizdir. Dispepsili hastalarda anksiyete ve nörotizm dereceleri yüksektir. Sağlıklı kontroller ile karşılaştırıldığında FD hastalarında anksiyete, depresyon ve somatizasyon sıklığı daha yüksektir (47). 2.4.DĠSPEPSĠ VE SINIFLANDIRILMASI Dispepsi üç alt grupta incelenebilir: 1. Semptomların altında belirlenebilen organik bir sebep olması ve bu semptomların uygun tedavi ile tamamen kaybolmaları (örn. peptik ülser, GÖRH, kanser, pankreatikobiliyer hastalık). 2. Tanımlanabilen patolojileri olan, fakat bunun semptomlarla ilişkisi kesin olmayan durumlar (H.pylori, gastrit, histolojik duodenit, idiyopatik gastroparezi, ince barsak dismotilitesi). 3. Bugünkü teknoloji ile semptomların altında tanınabilen bir sebep bulunamayanlar. İki ve üç numaralı kategoriler fonksiyonel (idiyopatik-esansiyel) dispepsi olarak tanımlanmaktadırlar (48). 7

22 Dispepsi Epigastrik ağrı Rahatsızlık hissi Erken doyma Şişkinlik Bulantı Kusma Araştırılmış dispepsi Araştırılmamış dispepsi Organik Dispepsi Peptik ülser GÖRH Kanser Hepatobiliyer Kardiyak, diğer Fonksiyonel (nonülser) dispepsi Epigastrik ağrı sendromu Postprandiyal rahatsızlık sendromu ġekil 1 Dispepsi sınıflaması Organik Dispepsi Semptomu olan hastalarda yapılan tetkikler sonucunda bir hastalığın varlığı ortaya konmuş ise organik dispepsi olarak adlandırılır. Dispepsili hastaların yaklaşık yarısında organik sebepler bulunur (12). Dispepsinin organik nedenleri özofajit, peptik ülser, Gastroözefageal Reflü Hastalığı (GÖRH), mide ve özofagus kanseri, pankreatik ya da biliyer bozukluklar, besin ya da ilaç intoleransı ve diğer infeksiyöz ya da sistemik hastalıklardır (44) Peptik Ülser Hastalığı Peptik ülser hastalığı gastrointestinal kanal mukozasında meydana gelen defektten kaynaklanır. Birinci basamak sağlık kuruluşlarına başvuran dispepsili olguların %15 inde peptik ülser (mide veya duodenumda lokalize) saptanmaktadır. Peptik ülserli hastaların hemen hepsinde H. Pylori enfeksiyonu veya NSAİİ kullanım öyküsü vardır (5). Peptik ülser midede gelişirse gastrik ülser ; duedonumda 8

23 gelişirse duedenal ülser ve özefagusta gelişirse özofegal ülser olarak adlandırılır. Peptik ülser her yıl milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir hastalıktır Gastroözefageal Reflü Hastalığı Gastroözefageal reflü (GÖR), mide içeriğinin retrograd olarak özefagusa kaçmasıdır ve fizyolojik bir durum olup, her zaman hastalığa neden olmaz. Eğer bu reflü semptomlara neden oluyor, doku hasarına yol açıyorsa veya her ikisi bir arada bulunuyorsa buna GÖRH denir (5). GÖRH nın en yaygın semptomu retrosternal yanma ve regürjitasyondur (49). Eroziv özofajit GÖRH nın tanısal bir göstergesidir ancak GÖRH olan çoğu hastada endoskopide özofagusta erozyon bulgusuna rastlanmaz. Bunlar non-erozif reflü hastalığı olarak tanımlanırlar (44). Eroziv özofajit dispepsili hastaların yaklaşık %20 sinde bulunur ve benzer sayıda hastada non-erozif reflü hastalığı vardır (50) Mide ve Özefagus Kanseri Dispeptik semptomu olan hastalarda mide ya da özofagus malignite riskinin %1 den az olduğu tahmin edilmektedir (51). Gastroözefageal malignite batı toplumunda kronik dispepsinin nadir sebeplerinden biridir ancak Asya kökenli hastalarda daha sıklıkla gözlenir. Hastalığın başlangıç dönemlerinde belirsiz ve hafif epigastrik hassasiyet şeklinde kendisini gösterir, ilerleyen dönemlerde karın ağrısı şiddetli ve sürekli hale gelir (49). Mide kanserlerinin %98 i 50 yaş üzerinde görülür (5). Mide kanseri riski H. pylori enfeksiyonu, gastrik malignite, mide ameliyatı öyküsü olan hastalarda veya endemik bölgelerden göç edenler arasında artmıştır (44). Özofagus kanseri riski erkeklerde, sigara içenlerde, alkol tüketimi yüksek olan ve uzun süredir reflü öyküsü olan kişilerde artar (44) Pankreatik ve Biliyer Hastalıklar Erişkinlerde dispepsi ve safra kesesi taşı birlikteliğinin prevalansının yüksek olmasına rağmen epidemiyolojik çalışmalarda kolelitiyazisin dispepsi ile birlikte olmadığı doğrulanmıştır. Pankreas hastalıklarının sıklığı azdır ancak akut ya da kronik pankreatit ve pankreas kanseri semptomları diğer dispepsi nedenleri ile karışabilir (44). 9

24 İlaç ya da Besin İntoleransı Aspirin, non steroidal antiinflamatuar ilaçlar, antibiyotikler (metronidazol ve makrolidler), diyabet ilaçları (metformin, akarboz), antihipertansifler (anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri) dispeptik yakınmalara sebep olabilir (49,52). Bazı gıdaların dispepsi semptomlarını sıklıkla artırabilmesine rağmen, bu durum genellikle özel bir spesifik intolerans ya da alerjiyi içermez. Bu muhtemelen gıdalara sensorimotor yanıt ile ilgilidir (44). Baharat, kahve, alkol veya aşırı miktarda gıda alımının dispepsiye neden olduğu gibi yaygın inanışların aksine bunların dispepsi nedeni olduğu gösterilememiştir (45) Fonksiyonel Dispepsi Dispepsi, Roma konsensusuna göre üst karın bölgesinde meydana gelen kronik veya tekrarlaycı ağrı/rahatsızlık hissi olarak tanımlamıştır yılında yapılan ROMA-III toplantısına göre Fonksiyonel Dispepsi tanımında; epigastrik ağrı veya rahatsızlık, post-prandial dolgunluk, erken doyma gibi semptomların son 3 ayda olması, semptomların başlangıcının da en az 6 ay önceye dayanması gerektiği şart koşulmuştur. Fonksiyonel Dispepsi de epigastrik ağrı veya epigastrik rahatsızlık olmazsa olmaz semptomlardır. Epigastrik rahatsızlık; epigastrik bölgede yanma, basınç veya dolgunluk ya da normal miktardaki yemeği bitirememek (erken doyma) olarak ifade edilir (53). Tablo 1: Fonksiyonel Dispepsi ROMA III Kriterleri: Aşağıdaki semptomlardan bir veya daha fazlası son 3 ayda olmalı, ayrıca semptom veya semptomların tanıdan 6 ay önce başlamış olması gerekli Epigastrik ağrı Epigastrik rahatsızlık Erken doyma Epigastrik yanma Postprandial dolgunluk Üst gastrointestinal endoskopide semptomları izah edecek patoloji olmayacak Semptomları izah edecek sistemik metabolik hastalık olmayacak 10

25 Dispepsi hastalarının ancak %25 inde altta yatan organik bir neden tespit edilebilmiştir. Kalan %75 lik hasta populasyonunda ise tanısal değerlendirmelerle dispepsiye neden olabilecek herhangi bir neden bulunamamıştır ve bunlar fonksiyonel dispepsi (FD, nonülser dispepsi) olarak adlandırılır (49). Daha önceleri Roma II kriterleri ile alt gruplar dismotilite benzeri dispepsi, ülser benzeri dispepsi ve nonspesifik dispepsi olarak adlandırılırken Roma III kriterleri ile postprandiyal distres (sıkıntı) sendromu (PDS) ve epigastrik ağrı sendromu (EAS) olarak adlandırılmışlardır (54) Postprandial Distres Sendromu (PDS) Tanı kriterleri (Her ikisi de olacak): a. Postprandial dolgunluk (Normal miktarda yemekle-haftada birkaç kez) b. Erken doyma (Normal miktar yemeği bitiremez-en az haftada bir kez) Destekleyen kriterler: Üst abdomende şişkinlik, postprandial bulantı, aşırı geğirme, EAS ile birlikte olabilir Epigastrik Ağrı Sendromu (EAS) Aşağıdaki kriterlerin olması gerekir: - Epigastriumda lokalize ağrı veya yanma vardır. - Ağrı intermittantdır. - Ağrı yaygın (generalize) değildir. - Ağrı karından başka bir yere lokalize değildir. - Ağrı dışkılamakla, gaz çıkarmakla hafiflemez, geçmez. - Ağrı biliyer ağrı özelliklerine sahip değildir. - Destekleyici kriterler: Ağrı epigastrik bölgede yanıcı karakterde olabilir (retrosternal yanma olmayacak) - Ağrı genellikle açken gelip, yemekle geçiyor olabilir. Bazen ağrı yemekten sonra oluşuyor olabilir. - PDS ile birlikte olabilir. 2.5.DĠSPEPSĠYE KLĠNĠK YAKLAġIM Dispepsinin tanısını ve etyolojisini ortaya koymada öykü ve fizik muayene, uygun laboratuvar testleri, radyolojik ve endoskopik incelemeler yapılmalıdır. FD 11

26 tanısında yararlanılacak spesifik bir test yoktur. Tanı tipik semptomların olması ve dispepsinin organik nedenlerinin dışlanması ile konur Anamnez İlk değerlendirmenin önemli bir amacı gastroözefageal malignite tanısını dışlamak için olan alarm semptomlarını tespit etmektir (49). Dispepsili hastalarda disfaji, kilo kaybı, GIS kanama bulguları (hematemez, melena, rektal kanama, demir eksikliği anemisi veya dışkıda gizli kan pozitifliği), üst GIS obstrüksiyon bulgularının (erken doyma, kusma) olması alarm belirtisi olarak kabul edilir. Birinci basamak sağlık kurumlarına dispepsi şikâyetiyle başvuran hastaların %10 unda alarm semptomları bulunur (55). Alarm semptomları olan hastalara erken endoskopi yapılarak peptik ülser, GÖRH, mide kanseri gibi organik nedenler dışlanmalıdır. Hastanın kullandığı ilaçlar sorgulanmalıdır. Aspirin, nonsteroidal antiinflamatuar ilaçlar, antibiyotikler (metronidazol ve makrolidler), diyabet ilaçları (metformin, akarboz, amilin analogları) vb. ilaçlar dispepsiye sebep olabilir. Daha önceden ülseri olan ve uzun süre NSAİİ kullanan hastalarda düşük doz NSAİİ kullanımı bile gastrik ve doudenal mukozaya zarar verebilir (56) Fizik Muayene Fizik muayenede epigastrik bölgede hassasiyetin varlığı dispepsiden şüphelendirebilir ancak kesin tanı koydurucu değildir. Komplike olmamış dispepside fizik muayene normaldir. Peptik ülser hastalarında ve FD de sıklıkla hafif şiddette ve epigastrik bölgeye lokalize hassasiyet bulunur. Kilo kaybı, muayenede organomegali, abdominal kitle, sarılık, dışkıda gizli kan gibi ciddi organik hastalık bulguları varlığında ileri incelemelere başvurulmalıdır Laboratuar Bulguları Özellikle komplike olmayan dispepsili genç hastalarda rutin laboratuar testlerinin maliyet etkinliği kanıtlanmamıştır (57) yaş üzerindeki hasta grubunda hemogram, elektrolit, kalsiyum düzeyi, karaciğer fonksiyon testleri (KCFT) ve tiroid fonksiyon testleri istenmelidir. Anemi varlığında akut ya da kronik gastrointestinal sistem (GIS) kanamasını ekarte etmek için derhal endoskopi 12

27 yapılmalıdır. KCFT de yükseklik hepatit ve biliyer sistem patolojilerini düşündürmelidir. Yüksek amilaz düzeyleri akut ya da kronik pankreatit, penetre peptik ülser, koledokolitiyazis gibi patolojilere işaret eder H.pylori Enfeksiyonu Ġçin Noninvaziv Testler H. pylori için yaşın altında, komplike olmamış (alarm semptomu bulunmayan) dispepsili hastalarda serolojik testler, üre nefes testi ve fekal antijen testleri gibi non invaziv testlerin yapılması önerilmektedir. Bu testlerle H. pylori pozitif saptanan hastalar ampirik olarak tedavi edilmelidir Endoskopi Endoskopi dispepsi tanısı için altın standarttır. Endoskopi aynı zamanda dispepsinin altında yatan organik patolojinin (peptik ülser, eroziv gastrit, malignite vs ) saptanması açısından da değerlidir (57). İleri yaştaki veya alarm semptomları olan hastalara özofagogastrik maligniteyi ve peptik ülser hastalığını ekarte etmek için endoskopi yapılmalıdır (58). Alarm bulguları (12); 55 yaş üzerindeki hastalar Açıklanamayan kilo kaybı Erken doygunluk Persistan kusma Disfaji Anemi veya gastrointestinal kanama Abdominal kitle Persistan anoreksi Sarılık Endoskopi özofagus, mide ve proksimal doudenumu görüntülemek için kullanılmakta olup altın standart testtir ve gerekirse tedavide de kullanılmaktadır (9). Biyopsi alınarak karsinom ve gastroözofageal reflü hastalığı ayırıcı tanısına yarar sağlaması da bir diğer avantajıdır. Amerikan Gastroenteroloji Derneği tarafından düzenlenen 2005 yılı kılavuzunda alarm semptomları olmaksızın 55yaş ya da alarm semptomları olan 13

28 dispepsili hastalara endoskopi yapılması önerilmektedir (27). Üst gastrointestinal kanserler 55 yaş üstünde daha sık görülmesinden dolayı bu hastalara daha sık endoskopi gerekmektedir (27). Endoskopinin komplikasyon riski olan, pahalı, invaziv bir test olması gibi dezavantajlarından dolayı, alarm semptomları olmayan genç erişkin hastalarda maliyet etkin bir yöntem değildir (58) Diğer Görüntüleme Yöntemleri Üst GIS radyolojik incelenmesi endoskopideki ilerlemelerden sonra dispepsili hasta değerlendirilmesinde önemini yitirmiştir. Hasta endoskopiyi tolere edemiyorsa ya da endoskopi imkanı olmadığında kullanılabilir. Baryum radyografi peptik ülser tanısının konulmasında endoskopiden daha ucuzdur ama doğru tanı koyduruculuğu endoskopiden daha azdır. Komplike olmamış dispepsi tanısında abdominal USG ve bilgisayarlı tomografinin yeri yoktur. Ancak biliyer sistem hastalığı, kronik pankreatit veya karın içi malignite şüphesi varsa uygulanmalıdır. 2.6.AYIRICI TANI Anamnezdeki bazı ipuçları dispepsiyi diğer üst abdominal ağrı yapan nedenlerden ayırmada önemlidir. Şiddetli ve sırta yayılan ağrı komplike peptik ülser hastalığını (penetrasyon veya perforasyon), biliyer sistem hastalığını, pankreatit ve abdominal aort anevrizmasını düşündürür. Sağ üst kadran ağrısı peptik ülser ve FD için atipik olup ön planda biliyer sistem hastalığına işaret eder. Biliyer kolikte ağrı ani başlangıçlı, devamlı, bir kaç saat sürebilen ve yavaş yavaş azalan karakterdedir. Akut pankreatitte şiddetli, epigastrik ve periumblikal, sırta yayılan ağrı tarif edilir. Aksine kronik pankreatitte ağrı daha az şiddette, günler ve haftalarca artıp azalan karakterdedir ve sıklıkla da dispepsi olarak yanlış yorumlanabilir. Hafif kilo kaybı mide ülserinde görülebilirken, duodenum ülseri ve dispepside beklenmez. Belirgin kilo kaybı mide çıkışında obstrüksiyona yol açan komplikasyonlu peptik ülser, mide veya pankreas kanseri, malabsorpsiyonla seyreden kronik pankreatiti akla getirmelidir. Ara sıra olan kusmalar peptik ülser hastalığında veya FD de görülebilir. Şiddetli ve sindirilmemiş besinleri içeren kusmaların olması, mide çıkış yolu obstrüksiyonu veya mide motilite bozukluğu (gastroparezi) na bağlı mide retansiyonunu düşündürmelidir. Şiddetli periumblikal ve epigastrik ağrının diğer 14

29 nedenleri olarak peptik ülser hastalığı komplikasyonları (penetrasyon, perforasyon), akut pankreatit, akut kolesistit, kronik barsak iskemileri, mide volvulusu, intermittant ince barsak obstrüksiyonu, aort disseksiyonu, abdominal aort anevrizmasının rüptürü, inkarsere herni, üreteral kolik ve miyokard infarktüsü ayırıcı tanıda düşünülmelidir. Alarm semptomu bulunmayan, 45 yaşından genç dispepsili hastalarda barsak alışkanlıklarında düzensizlik, alt abdominal rahatsızlık hissi varsa ayırıcı tanıda irritabl kolon sendromu akla gelmelidir (59,60). 2.7.TEDAVĠ Tedavide en önemli husus hasta eğitiminden geçmektedir. Hastaların dispepsiyi tanımaları ve dispepsiye neden olan diyet ve alışkanlıklar gibi kendilerine ait faktörleri değiştirmeleri tedavide önemli bir aşamadır. Aynı zamanda psikososyal destek ile stresle başa çıkma dispepsiyi önlemede etkilidir (57). En etkin tedavi alternatifleri plasebo tedavisinden sadece %10-20 gibi bir oranda üstünlük göstermektedir. Diğer yandan, plasebo ilaçların etkinliği %30 ila %70 (%40) arasında değişen yüksek oranlardadır (61) Diyet Bazı vakalarda kahve tüketimi ile semptomların arttığı gözlenmiştir (62). Sigaranın ve alkol alımının bırakılması, aspirin ve NSAİİ den kaçınılması etkinliği kanıtlanmış olmamakla birlikte yararlı olabilir (63). Yağlı ve baharatlı yemeklerden kaçınılması postprandiyal semptomları azaltır. Erken doygunluk semptomlarının azaltılmasında günde altı kez az yağlı öğün alınması sıklıkla önerilir (54) Ġlaçlar Farmakoterapi; H2 reseptör antagonistlerini Proton Pompa İnhibitörlerini Prokinetikleri Antiasitleri Sükralfat, Bizmut bileşikleri ve Aljinatı Trisiklik Antidepresanları içermektedir (64). 15

30 H 2 Reseptör Antagonistleri Histamin gastrik mukozadan asit sekresyonunda parietal hücrelerin uyarılmasındaki en önemli faktördür. Tip 2 histamin reseptörleri (H 2 ) midenin parietal hücrelerinde lokalizedir. H 2 reseptör blokörlerinin gastrik asit üretimini azaltmasının keşfiyle, antiülser tedavisinde büyük bir ilerleme sağlamıştır çünkü asit yokluğunda ülser meydana gelmemektedir. Dört farklı H 2 reseptör antagonisti mevcuttur: Simetidin, ranitidin, famotidin ve nizatidin. Bu ilaçlar parietal hücrelerdeki H 2 reseptörlerinde bulunan histaminle yüksek oranda yarışmalı inhibisyona girer ve mide sıvısı hacminde ve hidrojen iyon konsantrasyonunda azalmaya yol açarlar (65). H 2 reseptör blokörleri oral alımdan sonra hızla emilirler ve 1-2 saatte kanda pik seviyeye ulaşırlar. Yarı ömürleri yaklaşık 2-3 saattir ve etki süresi yaklaşık altı saattir. Dispepsi semptomlarını azaltmanın yanı sıra epizodik retrosternal yanmaların da tedavisinde kullanılırlar. Eliminasyonları genellikle karaciğer ve böbrekten olur (65). H 2 reseptör antagonistlerinin fonksiyonel dispepsideki etkinliğinin değerlendirildiği 11 randomize plasebo kontrollü çalışmanın değerlendirildiği bir meta-analizde H 2 reseptör antagonistleri plaseboya göre belirgin olarak daha etkin saptanmıştır (66) Proton Pompa İnhibitörleri Parietal hücrelerin apikal kısmında lokalize H+/K+ ATPaz (Proton Pompası) mide asidindeki hidrojen iyonlarının üretiminden sorumludur. Proton pompa inhibitörleri uyarılmış proton pompasına geri dönüşümsüz olarak bağlanarak hidrojen iyonu üretimini baskılarlar. Bu sayede asit üretiminde %95 oranında azalma meydana gelir (65). Karaciğerde metabolize edilirler ve karaciğer yetmezliği olan hastalarda doz azaltılır. Kahvaltıdan hemen önce alınmalıdırlar. Gastrit, aktif duodenal ülser ve ciddi eroziv özefajitin kısa süreli tedavisinde endikedir. Minimal yan etkileri vardır (65). Bu ilaçlar omeprazol, lansoprazol, pantoprazol, rabeprazol ve esomeprazol dür. Proton pompa inhibitörleri en etkin asit inhibitörleridir. ph kontrolünü H 2 RB den daha iyi yaparlar. Yapılan bir meta analizde ülser benzeri ya da reflü benzeri semptomları olan dispepsi hastalarında PPI kullanımı semptomları azaltmada plaseboya göre anlamlı olarak daha etkili bulunmuştur (67). 2-8 hafta PPI kullanımının özellikle GÖRH komponenti olan dispepsi ve ülser benzeri dispepsi 16

31 olgularının tedavisinde başarı oranı daha yüksektir (52). FD olan hastalarda PPI kullanımı maliyet etkin olarak saptanmıştır (68) Prokinetik Ajanlar Fonksiyonel dispepsi ve anormal gastrik boşalma arasında ilişki bulunmaktadır. Bir meta-analizde plasebo ile karşılaştırıldığında sisaprid ve domperidonun önemli ölçüde dispepside iyileşme sağladığı gösterilmiştir (69). Bir diğer meta-analizde plasebo ile karşılaştırıldığında prokinetiklerin %50 oranında semptomlarda azalma sağladığı gösterilmiştir (66). Sisaprid 5-HT 3 reseptör antagonisti olup kolinerjik motor nöronlardan asetilkolin açığa çıkmasını sağlar. Dismotilite benzeri dispepside yararlı sonuçlar bildirilmektedir (27). Metaanalizde domperidon ve sisapridin etkisinin plasebodan üstün olduğu gösterilse de terapötik yararı oldukça küçük ve kardiyak yan etkileri görülebilmektedir (70). Metoklopramid, dopaminerjik ve serotonerjik reseptör antagonistidir ve üst gastrointestinal motiliteyi artırıcı özelliği vardır. Metoklopramid ile yapılmış fazla çalışma yoktur. Bu ilaç yan etkilerinin fazlalığı nedeniyle akut kullanımları dışında prokinetik ajan olarak fazla tercih edilmemelidir. Metoklopramid QT intervalini uzatabilir ve serum prolaktin düzeyini arttırabilir. Metoklopramid ile tedavi edilen dispepsili hastaların %20 sinde ajitasyon, anksiyete, insomnia gibi santral sinir sistem yan etkileri görülebilmektedir (64) Antiasitler Antiasitler dünyada en yaygın kullanılan, çoğu zaman hastalar tarafından reçetesiz olarak temin edilebilen ilaçlardır. Antiasitler mide pariyetal hücrelerinden salgılanan hidroklorik asiti (HCI) nötralize ederek etki gösterir. Bunu HCI ile reaksiyona girip su ve tuz oluşturmak suretiyle gastrik asiti azaltarak yaparlar (71). Antiasitler genellikle gastrik ph'ı nötralize eden magnezyum trisilikat, alüminyum hidroksit veya kalsiyum karbonatın bir kombinasyonunu içerir ve bu sayede reflü epizodları sırasında özofagus mukozasının gastrik aside maruziyeti azalır. Antiasitler mide ekşimesinde beş dakika içinde rahatlama sağlamaya başlar, ancak etki süresi kısa olup 30 ila 60 dakikadır (72). Antiasitlerin baģlıca etkileri: Adsorban etki: Asidi nötralize ederler, peptik aktiviteyi azaltırlar ve safra tuzlarını bağlarlar. 17

32 Demülsan etki: Ülser mevcut ise açık ülser yüzeyine yapışırlar. Astrenjan etki: Lümendeki proteinleri parçalar. Mukoza koruyucu etki: Sülfidril bileşiklerini ve prostaglandinleri açığa çıkararak bu etkiyi gösterir (71). Fonksiyonel dispepside antiasit kullanımı randomize kontrollü çalışmalarla desteklenmemiştir ve antiasitler güncel tedavi kılavuzlarında tedavi alternatifi olarak tavsiye edilmezler. Ancak antiasitlerden fayda gördüğünü ifade eden hastalara önerilmesinde sakınca yoktur Sükralfat, Bizmut Bileşikleri ve Aljinat Bir yüzey ajanı olan sükralfat (alüminyum sakaroz sülfat), mukozal yüzeye yapışır, iyileşmeyi hızlandırır ve tam olarak anlaşılamamış mekanizmalarla mukozayı peptik yaralanmaya karşı korur. Bizmut salisilat (Pepto Bizmol) intemittan dispepside kullanılabilirken, küçük miktarlarda bizmut ve salisilat emildiğinden, kronik vakalarda kullanımı önerilmez (73). Sodyum aljinat deniz yosunu derivesi olan, midenin proksimal yüzeyinde yapışkan bir zamk oluşturan ve postprandiyal asit paketini azaltan bir polisakkarittir. Aljinatların GÖRH semptomları ve özofageal asit maruziyeti üzerindeki etkinliğini değerlendiren çalışmalar, özellikle hafif reflü hastalığı olan bireylerde postprandiyal semptomları gidermede yararlı olduğu için önermektedir (74,75) Trisiklik Antidepresanlar Fonksiyonel GİS bozukluklarının bir sebebinin de beyin-barsak aksındaki bozukluklar olduğu düşünüldüğünden bu yönde etkili ilaçların fonksiyonel dispepsideki etkinliği araştırılmıştır. Düşük doz antidepresanların (amitriptilin, desipramin) FD de etkili olduğu gösterilmiştir (76,77). Sertralin ve selektif serotonin ve norepinefrin geri alım inhibitörü olan venlafaksin gibi diğer antidepresan ajanların randomize kontrollü çalışmalarda plaseboya üstün oldukları kanıtlanamamıştır (64) H.Pylori Eradikasyonu H. pylori nin fonksiyonel dispepsi patogenezindeki rolü tartışmalıdır. H. pylori eradikasyonu hastaların bir kısmında semptomlarda iyileşme sağlar. Araştırılmamış dispepsi hastalarında tanısal değerlendirmenin bir parçası olarak görülmektedir. Eğer H.pylori infeksiyonun tanısı konursa tedavi edilmelidir (64). 18

33 Bir Cochrane meta-analizinde, dispepsili hastalarının 12 aylık takibinde H.pylori infeksiyonunun eradikasyonunun plaseboyla karşılaştırıldığında rölatif riskte %10 luk bir azalma ile hastaların çok az bir kısmında semptomatik iyileşme sağladığı görülmüştür (78). Avrupa HP çalışma grubunun 2005 yılında yayınlanan Maastricht-3 konsensus raporuna göre, H. pylori ile enfekte FD li hastalarda eradikasyon tedavisi önerilmektedir. Ayrıca peptik ülseri veya atrofik gastriti olanlara, mukoza ilişkili lenfoid doku lenfoması (MALToma) olanlara, mide kanseri nedeniyle rezeksiyon yapılmış hastalara, birinci derece yakınlarında gastrik kanser öyküsü bulunanlara ve isteyen hastalara da eradikasyon tedavisi önerilmektedir (47). Bugün eradikasyonda, uluslararası konsensus kararlarına göre 7-14 günlük PPI tedavisine ilaveten 2 gr/gün amoksisilin ve 1 gr/gün klaritromisin tedavisi önerilmektedir (78) Acil Servis Tedavisi Dispepsili hastaların pek çoğu acil servise epigastrik ağrı ve yanma gibi şikâyetlerle başvurmakta ve tedavi edilmektedir. Acil serviste akut ağrı yönetimi için oral sıvı antiasit ve oral visköz lidokain kombinasyonu, H 2 reseptör blokörleri başlangıç tedavisinde kullanılan ilaçlardır. PPI leri de bir diğer tedavi seçeneğini oluşturur. Parenteral narkotik analjezikler de oral yolla ağrı kontrolü sağlanamayan hastalarda kullanılabilirler (80). Eğer hekim uygun öykü, fizik muayene ve laboratuvar değerlendirme sonucu dispepsiden şüpheleniyor, NSAİİ lere bağlı olmayan dispepsi düşünüyorsa ve hemodinamik olarak stabilse, bu hastaların yönetiminde üç seçenek mevcuttur: 1.İlk seçenek PPİ (proton pompa inhibitörleri) ile ampirik antiülser tedaviyi içerir. Sükralfat süspansiyonu gibi sitoprotektif ajanlar gastrik mokuza hasarını önler ve semptomlarda hızlı bir rahatlama sağlar. 2. İkinci seçenek öykü, fizik muayene ve laboratuar bulguları sonucunda alarm semptomları ile karşılaşılan hastaların kesin endoskopik değerlendirilmesidir. 3. Üçüncü seçenek H.pylori infeksiyonu için noninvaziv testlerin yapılması ve sonucu pozitif sonuç çıkan hastalara semptomatik PPİ ve H.pylori eradikasyon tedavisi başlanıp takip amaçlı aile hekimine yönlendirilmesidir (80). 19

34 Eğer hastada H. pylori varlığı biliniyorsa başlanacak tedavi rejimleri; bizmutmetronidazol-tetrasiklin kombinasyonuna PPİ eklenmesi veya PPİ ile birlikte klaritromisin ve metronidazol veya amoksisilindir. Ek olarak hastanın tedavi planını, yaşam tarzında değişiklikler yapması gerektiğini anlaması önemlidir. Özellikle hastalar sigaranın olumsuz etkilerinden, alkol kullanımından kaçınması, NSAİİ ı kullanmaması gerektiği konusunda bilgilendirilmelidir (80). Geleneksel olarak acil servis tedavisinde ağrı için antiasitlerle birlikte PPI veya H 2 RB ile bir ampirik tedavi başlamak, daha sonrasında ileri tetkik ve tedavi için birinci basamak sağlık kuruluşuna yönlendirmek gereklidir. Tanı konulmamış dispepsi tedavisinde, kısa süreli PPI tedavisinin H 2 RB lerinden daha iyi semptomatik iyileşme sağladığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır ancak bu çalışmalar acil servis kaynaklı değildir (81). 20

35 3.GEREÇ VE YÖNTEM 3.1.ÇALIġMA PLANI Bu çalışma, Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Tıp Anabilim Dalı nda, acil servise dispeptik yakınmalarla başvuran hastalarda oral sükralfat, aljinat ve hidrotalsitin etkinliğini karşılaştırmak amacıyla prospektif, randomize, kontrollü, çift kör olarak yapıldı. Araştırmamız, Pamukkale Üniversitesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu ( tarih ve 2015/17nolu) ile T.C. Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü Klinik Araştırmalar Şube Müdürlüğü nden ( tarih ve sayılı) onay alındıktan sonra yürütülmeye başlandı. Acil servise mide ekşimesi veya dispeptik yakınmalarla başvuran hastalar çalışmaya alındı. Çalışmadaki hastalar randomize edildikten sonra ilaçlar uygulandı. Tedavi grupları: 1. grupta; 100 hastaya Aljinat per oral 10cc (Gaviscon, Reckitt Benckiser Healthcare UK, İngiltere), 2. grupta; 100 hastaya Sükralfat per oral 10cc (Antepsin, Bilim İlaç, Gebze, Kocaeli), 3. grupta; 100 hastaya Hidrotalsit per oral 10 cc (Talcid, Bayer Türk Kimya San. Tic. Ltd. Şti. Ümraniye,İstanbul) uygulandı. Çalışma için uygun hasta başvurduğunda, hastadan yazılı onam alındıktan sonra, acil serviste monitörlü gözlem birimine alınıp, monitörize edildi. Hastalar, acil servis dışından biri tarafından bilgisayar yardımıyla hazırlanan randomizasyon şemasına göre sıradaki çalışma numarasına göre çalışma gruplarından birisine atandı. Daha önceden numaralandırılmış olan çalışma gruplarına ait numaralar içini göstermeyen zarflarda saklandı ve sıradaki zarf çalışma hemşiresi tarafından açılarak çalışma ilacı hazırlandı. Çalışma ilaçları çalışmaya katılmayan bağımsız bir kişi ya da acilde bulunan sorumlu çalışma hemşiresi tarafından hazırlandı ve diğer hemşire tarafından da hastaya verildi. Her grup için 10 cc lik enjektörler içinde hazırlanan ilaçlar görüntü olarak birbirinin aynısı olması için, enjektörün etrafı rengi göstermeyen flasterle sarıldı. İlaç hastaya verilirken, hastanın burnu kapatılıp ilacın kokusunu almaması 21

36 sağlanarak hastaya içirildi. Hastalar acil serviste 30 dakika boyunca gözlendi ve 30. dakikadaki VAS (Visual Analog Scale, Görsel Analog Skala) skoru 5 ve üzeri olan hastalara kurtarıcı tedavi verildi. 3.2.ÇALIġMA EVRENĠ Bu çalışma ile tarihleri arasındaki 8 aylık dönemde Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalı nda yapıldı. Yaklaşık erişkin hasta/yıl kapasiteli acil servisimiz içinde araştırmayı 24 saat primer olarak kontrol edecek araştırma görevlisi ve/veya öğretim üyesi bulundu. 3.3.HASTA SEÇĠMĠ Çalışmaya acil servisimize dispeptik yakınmalarla başvuran, çalışmaya katılmayı kabul eden, aydınlatılmış onam veren ve dahil olma kriterlerini karşılayan 18 ile 60 yaş arasındaki 300 olgu dahil edildi. Çalışmaya alma ve almama kriterleri çalışma öncesinde belirlendi. ÇalıĢmaya alma kriterleri: Mide ağrısı, ekşimesi veya dispeptik yakınmalarla başvuranlar yaş arasındaki kadın ve erkek hastalar VAS>5 olan hastalar ÇalıĢmaya almama kriterleri: Gebelik ve laktasyon Sükralfat, aljinat, hidrotalsit alerjisi olanlar Akut psikiyatrik semptomlarla acil servise gelenler Gastrointestinal sistem kanamaları Kronik böbrek yetmezliği, karaciğer sirozu, yapısal ve fonksiyonel kalp hastalığı Gastrik malignitesi olan ve terminal dönem hastalar İleus, biliyer kolik, pankreatit, hepatit gibi farklı bir tanıdan şüphelenilen hastalar Çalışmaya katılmayı kabul etmeyen hastalar VAS kullanamayanlar Geliş EKG sinde iskemik bulguların varlığı 22

37 Dispepsi veya gastroözefageal reflü hastalığı tanısı alan hasta ÇalıĢma ya uygun hastalar n=300 ġekil 2. Hasta akış şeması ÇalıĢmaya uygun olmayan hastalar n=445 (%59,8) Acil servisin yoğun olduğu esnada gelen hastalar= 220 (%49,4) Çalışmacının müsait olmadığında gelen hastalar=99 (%22,2) 16 yaş altı ve 60 yaş üstü hastalar=48 (%10,7) Çalışmaya katılmayı kabul etmeyen hastalar=4 (%0,9) Akut psikiyatrik semptomlarla gelen hastalar= 3 (%0,6) Gebelik ve laktasyonda olanlar= 7 (%1,5) Gastrointestinal kanama, kronik böbrek yetmezliği, karaciğer sirozu, kronik kalp hastalığı, gastrik malignitesi olan hastalar=53 (%11,9) Geliş EKG sinde iskemik bulguları olan hastalar=11 (%2,4) 23

38 Hastalara, Amstrong ve ark. tarafından uyarlanmış, semptom bazlı sorular yöneltildi. A ve B reflü benzeri semptomlar; C ülser benzeri semptom; D, E, F ve G ise dismotilite benzeri semptomlar olarak sınıflandırıldı (82). A. Mide ekşimesi varlığı (ekşime), B. Boğazına ya da ağzına asit veya ekşi tadı gelmesi (asit regürgitasyonu), C. Mide bölgesinde ağrı veya sızı bulunması (epigastrik ağrı), D. Mide distansiyonu (şişkinlik hissi), E. Başvuru esnasında bulantı veya hastalık hissinin varlığı (bulantı), F. Normal bir yemekten 2 saat sonra hazımsızlık veya dolgunluk hissi (sindirim yavaşlaması), G. Geğirme veya kusma varlığı (geğirme) sorgulandı. Hastalara ait bilgiler ve veriler anket formu ile toplandı. Anket formunun ilk bölümünde hastaların demografik bilgileri adres, telefon numaraları tıbbi özgeçmişleri, kullandığı ilaçlar ve vital bulguları kaydedildi. Tüm hastaların ayrıntılı fizik muayeneleri acil servis doktoru tarafından değerlendirildi. Öykü ve fizik muayene sonucunda akut koroner sendrom, pankreatit, kolesistit, akut batın, ileus, malignite ve gastroenterit gibi dispepsi haricinde tanı düşünülen hastalar çalışma dışı bırakıldı. Ayrıca katılmak için onam vermeyen hastalar da çalışmaya alınmadı. Araştırılmamış dispepsisi olan hastalara gerekli bilgi verilerek endoskopi amaçlı gastroenteroloji polikliniğine yönlendirildi. Taburculuk sonrası hastalara telefon ile ulaşılıp 24 saat içerisinde tekrarlayan epigastrik ağrılarının olup olmadığı soruldu. 3.4.VERĠLERĠN TOPLANMASI Dispeptik yakınmaların derecesini skorlamak için 0-10 cm lik VAS (Visual Analog Scale, Görsel Analog Skala) kullanılarak hastaların ağrı skorları kaydedildi. VAS; ölçülü yatay veya dikey bir çizgiden oluşup sıklıkla bir ucunda semptom yok diğer ucunda şiddetli semptom var şeklinde tanımlar taşır. Hastaya semptomun şiddetine uygun olarak çizgi üzerinde bir noktayı işaretlemesi söylenir. İşaretin yeri semptomun şiddetinin ölçümüne olanak sağlar (83). İşlem öncesi ve sürecinde 24

39 çalışma için hazırlanmış olan değerlendirme formlarındaki VAS işaretlemeleri hastanın kendisi tarafından ve bir önceki işaret yerine bakılmaksızın yapıldı. Aynı zamanda dispeptik ağrı numerik skalası kullanılarak hastanın dispeptik ağrı derecesini 0 ile 10 arasında değişen puanlarla değerlendirmesi istendi ve kaydedildi. Likert ölçeği kullanılarak hazırlanan dispeptik ağrı şiddet skalası ile de 1=ağrı hiç yok ve 5=ağrı çok şiddetli anlamına gelen 1 ila 5 derece arasında değişen şiddet skorları kaydedildi. Aynı form üzerine uygulanan ilaç numarası ile birlikte hastaların dosya numaraları, yaşları, cinsiyetleri, tedaviyi uygulayan sağlık ekibinin bilgileri, uygulama tarihi ve saatleri kayıt edildi. İşlem sırasında SpO 2 monitörizasyonu, otomatik sphygmomanometre (kan basıncı), ritim monitörizasyonu (hız ve ritim) sağlandı ve çalışma esnasındaki tüm diğer medikasyonlar da kaydedildi. Hastaların başvuru sırasındaki vücut ısısı plusmed marka cihaz ile koltuk altından ölçüldü. Oksijen saturasyonu ve kan basıncı Nihon Kohden BSM-2301K markalı cihaz ile ölçüldü. Dispeptik ağrı skorları 0, 15, 30, 45 ve 60 dakikalarda değerlendirildi ve kaydedildi. Ayrıca çalışma boyunca kalp hızı (atım/ dakika), sistolik kan basıncı (mmhg), diastolik kan basıncı (mmhg), solunum sayısı (nefes/ dakika), vücut ısısı (Cº) ve O 2 saturasyonu (SPO 2 ) 0, 15, 30 ve 60. dakikalarda kaydedildi. Ek olarak, oluşabilecek yan etkiler veri formuna kaydedildi. Yan etkiler için gerekli ise tedavi uygulandı. Oluşturulan çalışma formuna tüm bilgiler kaydedildi. Hastalar çalışmaya dahil edilmeden önce özellikle ileri yaş ve komorbid hastalığı olan vakalarda herhangi bir olası iskemik kardiyak durumu ekarte etmek için EKG çekimi yapıldı. EKG sinde iskemik bulgulara rastlanan hastalar çalışmaya dahil edilmedi. 3.5.VERĠLERĠN ANALĠZĠ Veriler IBM SPSS Statistics 22 Windows ile kaydedildi. Numerik veriler normal dağıldığı için ortalama±standart sapma olarak, kategorik veriler ise yüzde olarak verildi. Ulaşılması gereken hasta sayısı %95 güven aralığı ve α=0.05 yanılma düzeyi ile her bir grupta 100 kişi olarak hesaplandı. Tüm analizlerde istatistiksel anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak kabul edildi. Tanımlayıcı istatistikler için ortalama, 25

40 standart sapma, frekans ve yüzdeler verilmiştir. Grupların karşılaştırılmasında kikare, Kruskal Wallis ve Friedman testleri ile tedavilerin etkinliğinin değerlendirilmesinde tekrarlayan ölçümlerde ANOVA testi kullanılmıştır. 26

41 4.BULGULAR Çalışmanın yapıldığı 1 Mart 2016 ile 30 Ekim 2016 tarihleri arasındaki 8 aylık dönemde Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Erişkin Acil Servisi ne toplam hasta başvurusu olmuştur. Bunlardan 7694 ü gastroözefageal reflü hastalığı veya dispepsi ön tanısı almıştır. Bunların içinden 745 hasta acil serviste tedavi alan hastalardı. Bu ön tanıları alan ve çalışma kriterini karşılayan 300 hasta çalışmaya alındı ve hastalar önceden randomize edilmiş üç gruba ayrıldı. Her üç grupta da 100 er hasta bulunmaktaydı. Hastaneye başvuru saatlerini değerlendirdiğimizde; arası 101 (%34), arası 147 (%49), arası 52 (%17) hastanın acil servise dispeptik ağrı şikâyetiyle başvurduğu görüldü (Şekil 3). hastaların geliģ saatlerine göre dağılımı 17% 34% 49% 08:00-16:00(n=101) 16:01-00:00(n=147) 00:01-07:59(n=52) ġekil 3. Hastaların acil servise geliş saatlerinin dağılımı Çalışmaya alınan hastaların 185 i (%61,7) kadın ve 115 i (%38,3) erkekti. Gaviscon, antepsin ve talcid grupları arasında yaş (p=0,181), kilo (p=0,248) ve cinsiyet (p=0,4) açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (Tablo 2). Hastaların gruplara göre yaş dağılımları Tablo 2 de verilmiştir. Çalışmaya katılan hastaların yaş ortalaması 31,13 (p=0,181) ve ağırlık ortalaması 68,11 (p=0,248) olup gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmadı. 27

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI ÇOCUKLUK ÇAĞINDA KRONİK KARIN AĞRISI Prof. Dr. Aydan Kansu Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Bilim Dalı 7 y, ~ 1 yıldır karın ağrısı Göbek çevresinde Haftada

Detaylı

Diyaliz Hastalarında Dispepsi, GIS Problemler. Dr. Başol Canbakan

Diyaliz Hastalarında Dispepsi, GIS Problemler. Dr. Başol Canbakan Diyaliz Hastalarında Dispepsi, GIS Problemler Dr. Başol Canbakan Giriş ve Tanımlar Dispeptik semptomların değerlendirilmesi Dispepsinin yaşam kalitesi ve beslenme üzerine etkisi Helicobacter pylori ve

Detaylı

Kronik Pankreatit. Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ

Kronik Pankreatit. Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ Kronik Pankreatit Prof. Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Gastroenteroloji, KOCAELİ Tanım Pankreasın endokrin ve ekzokrin yapılarının hasarı, fibröz doku gelişimi ile karakterize inflamatuvar bir olay Olay histolojik

Detaylı

Yeliz Çağan Appak¹, Hörü Gazi², Semin Ayhan³, Beyhan Cengiz Özyurt⁴, Semra Kurutepe², Erhun Kasırga ⁵

Yeliz Çağan Appak¹, Hörü Gazi², Semin Ayhan³, Beyhan Cengiz Özyurt⁴, Semra Kurutepe², Erhun Kasırga ⁵ Helicobacter pylori enfeksiyonlu çocuklarda klaritromisin direncinin ve 23s rrna gen nokta mutasyonlarının parafin bloklarda polimeraz zincir reaksiyonu yöntemi ile belirlenmesi Yeliz Çağan Appak¹, Hörü

Detaylı

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI

T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI T.C. PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ACİL TIP ANABİLİM DALI DİSPEPTİK AĞRI TEDAVİSİNDE İNTRAVENÖZ ESOMEPRAZOL VE RANİTİDİNİN ETKİNLİĞİNİN KARŞILAŞTIRILMASI: RANDOMİZE, ÇİFT KÖR, KONTROLLÜ ÇALIŞMA

Detaylı

Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı

Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Mehmet İnan Genel Cerrahi Uzmanı 1 Ameliyat Yapılmadan İlgilendiği Konular: Sıvı ve Elektrolit tedavisi Şok Yanık tedavisi 2 Travma Hastaları Kesici karın travmaları: Karın bölgesini içine alan kurşunlanma,

Detaylı

Gastroduodenal fonksiyon bozukluklarına (disorders-düzensizlik)

Gastroduodenal fonksiyon bozukluklarına (disorders-düzensizlik) güncel gastroenteroloji 21/1 Roma IV-2016, Dispepsi Tedavisine Yaklaşım Ali ÖZDEN Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Gastroenteroloji Ana Bilim Dalı (Emekli Öğretim Üyesi), Ankara Gastroduodenal Rahatsızlıklar

Detaylı

Akut Karın Ağrısı. Emin Ünüvar. İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. eminu@istanbul.edu.tr

Akut Karın Ağrısı. Emin Ünüvar. İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. eminu@istanbul.edu.tr Akut Karın Ağrısı Emin Ünüvar İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı eminu@istanbul.edu.tr 28.07. Acil ve Yoğun Bakım Kongresi 1 AKUT Karın ağrısı Çocuklarda karın ağrısı

Detaylı

Acil servis başvurularının. %50-60 ını oluşturur. ERİŞKİN HASTADA AĞRI YÖNETİMİ. Dünya Ağrı Araştırmaları Derneğinin. ağrı tanımlaması şöyledir:

Acil servis başvurularının. %50-60 ını oluşturur. ERİŞKİN HASTADA AĞRI YÖNETİMİ. Dünya Ağrı Araştırmaları Derneğinin. ağrı tanımlaması şöyledir: Dünya Ağrı Araştırmaları Derneğinin ERİŞKİN HASTADA AĞRI YÖNETİMİ ağrı tanımlaması şöyledir: Var olan veya olası doku hasarına eşlik eden veya bu hasar ile tanımlanabilen, Dr. Selcan ENVER DİNÇ AÜTF ACİL

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem III - 5. Ders Kurulu. Gastrointestinal Sistem. Eğitim Programı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ Dönem III - 5. Ders Kurulu. Gastrointestinal Sistem. Eğitim Programı ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2017-2018 Dönem III - 5. Ders Kurulu Gastrointestinal Sistem Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü Dönem Koordinatörü Koordinatör Yardımcısı : Doç.Dr.Erkan

Detaylı

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı Doç.Dr.Vesile Altınyazar Tüm dünyada ilaç harcamalarının toplam sağlık harcamaları içindekipayı ortalama %24,9 Ülkemizde bu oran 2000 yılı için %33,5 Akılcı İlaç Kullanımı;

Detaylı

HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi

HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi Uzm. Dr. Sinem AKKAYA IŞIK Sultan Abdülhamid Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi HIV & CMV Gastrointestinal ve Solunum Sistemi AIDS CMV; nadir ölümcül İlk vaka 1983 Etkili ART sıklık azalmakta, tedavi şansı

Detaylı

(FONKSİYONEL) DİSPEPSİ

(FONKSİYONEL) DİSPEPSİ Tanı konulan hastalıkların yüzdesi (%) Dispepsi (FONKSİYONEL) DİSPEPSİ Dispepsi bir semptom olup, tanı değildir Kelime olarak dys bad ve pepsia digestion den oluşur Karnın üst kısmında, kronik yahut tekrarlayan

Detaylı

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ 20.05.2010 Giriş I Renovasküler hipertansiyon (RVH), renal arter(ler) darlığının neden

Detaylı

Vaka II. Vaka I. Vaka III. Vaka IV

Vaka II. Vaka I. Vaka III. Vaka IV Göğüs Ağrısına Yaklașım A.Ü. Tıp Fakültesi Acil Tıp A.D Dr. Murat BERBEROĞLU 03.07.2012 Sunu Planı Vakalar Giriș ve Epidemiyoloji Patofizyoloji Tanısal Yaklașım -öykü - risk faktörleri -fizik muayene -test

Detaylı

İçerik AKUT APANDİSİT TANISINDA TESTLERİN DEĞERİ VE KULLANIMI. Testler. Öykü ve fizik muayene. Öykü

İçerik AKUT APANDİSİT TANISINDA TESTLERİN DEĞERİ VE KULLANIMI. Testler. Öykü ve fizik muayene. Öykü 1 2 AKUT APANDİSİT TANISINDA TESTLERİN DEĞERİ VE KULLANIMI İçerik Karın ağrısı olan hastanın akut apandisit olup olmadığını değerlendirmede kullandığımız testlerin değerliliği kullanımları tartışılacaktır

Detaylı

Dahiliye Konsültasyonu için Altın Öneriler: En Sık Görülen On Olgu Örneği Asıl Deniz alt Güney başlık Duman stilini düzenlemek için tıklatın Marmara

Dahiliye Konsültasyonu için Altın Öneriler: En Sık Görülen On Olgu Örneği Asıl Deniz alt Güney başlık Duman stilini düzenlemek için tıklatın Marmara Dahiliye Konsültasyonu için Altın Öneriler: En Sık Görülen On Olgu Örneği Asıl Deniz alt Güney başlık Duman stilini düzenlemek için tıklatın Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Olgu 1 28 yaşında erkek Ortopedi

Detaylı

PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ

PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ PRİMER GASTRİK LENFOMA OLGUSU DR SİNAN YAVUZ A C I B A D E M Ü N İ V E R S İ T E S İ T I P F A K Ü L T E S İ İ Ç H A S T A L I K L A R I A N A B İ L İ M D A L I A C I B A D E M A D A N A H A S T A N E

Detaylı

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOMÜ 2016-2017 Eğitim Yılı Dönem III 5. Ders Kurulu Gastrointenstinal Sistem Eğitim Programı Eğitim Başkoordinatörü Dönem Koordinatörü Koordinatör Yardımcısı Ders kurulu başkanı Başkan Yardımcısı :Prof.Dr.Hakkı

Detaylı

SAFRA KESESİ HASTALIKLARI

SAFRA KESESİ HASTALIKLARI SAFRA KESESİ HASTALIKLARI Oktay Eray EPİDEMİYOLOJİ Sıklıkla safra kesesi ve kanalındaki tıkanıklıklara bağlıdır. Safra kesesi taşları oldukça yaygın ve çoğu semptomsuzdur. Yılda %2 si, 10 yılda %15 i semptomatik

Detaylı

Viral Hepatitler. Hepatit A Virus. Viral Hepatitler- Tarihsel Bakış. Hepatit Tipleri. Hepatit A Klinik Özellikler

Viral Hepatitler. Hepatit A Virus. Viral Hepatitler- Tarihsel Bakış. Hepatit Tipleri. Hepatit A Klinik Özellikler Viral Hepatitler- Tarihsel Bakış Viral Hepatitler İnfeksiyöz Viral hepatitler A NANB E Enterik yolla geçen Dr. Ömer Şentürk Serum B D C F, G, TTV,? diğerleri Parenteral yolla geçen Hepatit Tipleri A B

Detaylı

Göğüs Ağrısı Olan Hasta. Dr. Ö.Faruk AYDIN / 06.04.2016

Göğüs Ağrısı Olan Hasta. Dr. Ö.Faruk AYDIN / 06.04.2016 Göğüs Ağrısı Olan Hasta Dr. Ö.Faruk AYDIN / 06.04.2016 Göğüs Ağrısı??? Yan ağrısı? Sırt ağrısı? Mide ağrısı? Karın ağrısı? Boğaz ağrısı? Omuz ağrısı? Meme ağrısı? Akut Göğüs Ağrısı Aniden başlar-tipik

Detaylı

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar

Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı. Doç.Dr.Vesile Altınyazar Psikiyatride Akılcı İlaç Kullanımı Doç.Dr.Vesile Altınyazar Tüm dünyada ilaç harcamalarının toplam sağlık harcamaları içindeki payı ortalama %24,9 Ülkemizde bu oran 2000 yılı için %33,5 DSÖ tahminlerine

Detaylı

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 3- FARMASÖTİK FORM Süspansiyon Beyazımsı opak renkte, homojen görünüşlü, aromatik kokulu (nane-çikolata) süspansiyon

KISA ÜRÜN BİLGİSİ. 3- FARMASÖTİK FORM Süspansiyon Beyazımsı opak renkte, homojen görünüşlü, aromatik kokulu (nane-çikolata) süspansiyon KISA ÜRÜN BİLGİSİ 1- BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI MAGCAR FORTE SÜSPANSİYON, 100 ml 2- KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİMİ Beher 10 ml süspansiyon, 1200 mg Kalsiyum karbonat, 140 mg Magnesyum karbonat ve 300 mg

Detaylı

KARIN AĞRISI. Akut Karın Ağrısı: Acil Hekiminin İlk Yapması Gerekenler. Akut Karın Ağrısı: Epidemiyoloji. Akut Karın Ağrısı: Epidemiyoloji

KARIN AĞRISI. Akut Karın Ağrısı: Acil Hekiminin İlk Yapması Gerekenler. Akut Karın Ağrısı: Epidemiyoloji. Akut Karın Ağrısı: Epidemiyoloji : Acil Hekiminin İlk Yapması Gerekenler KARIN AĞRISI Prof.Dr.Ömer ŞENTÜRK KOÜ Tıp Fak. Gastroenteroloji BD İlk değerlendirmeyi takiben muhtemel tanı(ları)nız neler? Hangi gerekçelerle bu tanı(ları) düşündünüz?

Detaylı

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi

Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi Olgu Sunumu Dr. Işıl Deniz Alıravcı Ordu Üniversitesi Eğitim Ve Araştırma Hastanesi 03.05.2016 OLGU 38 yaşında evli kadın hasta İki haftadır olan bulantı, kusma, kaşıntı, halsizlik, ciltte ve gözlerde

Detaylı

Öksürük. Pınar Çelik

Öksürük. Pınar Çelik Öksürük Pınar Çelik Öksürük Öksürük, akciğerleri aspirasyondan koruyan, sekresyonların atılmasını sağlayan, istemli veya istemsiz refleks yolla oluşan, ani patlayıcı ekspirasyon manevrasıdır. Öksürük refleksinin

Detaylı

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK

ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM «GINA» Dr. Bengü MUTLU SARIÇİÇEK ASTIM Dünya genelinde 300 milyon kişiyi etkilediği düşünülmekte Gelişmiş ülkelerde artan prevalansa sahip Hasta veya toplum açısından yüksek maliyetli bir hastalık

Detaylı

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi

Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi Kahramanmaraş 1. Biyokimya Günleri Bildiri Konusu: Romatizmal Mitral Darlığında Fetuin-A Düzeyleri Ve Ekokardiyografi Bulguları İle İlişkisi Mehmet Aydın DAĞDEVİREN GİRİŞ Fetuin-A, esas olarak karaciğerde

Detaylı

BÖBREK YETMEZLİĞİ TANI VE TEDAVİ SEÇENEKLERİ DR MÜMTAZ YILMAZ EÜTF İÇ HASTALIKLARI NEFROLOJİ BİLİM DALI

BÖBREK YETMEZLİĞİ TANI VE TEDAVİ SEÇENEKLERİ DR MÜMTAZ YILMAZ EÜTF İÇ HASTALIKLARI NEFROLOJİ BİLİM DALI BÖBREK YETMEZLİĞİ TANI VE TEDAVİ SEÇENEKLERİ DR MÜMTAZ YILMAZ EÜTF İÇ HASTALIKLARI NEFROLOJİ BİLİM DALI Kronik böbrek hastalığı-tanım Glomerül filtrasyon hızında (GFH=GFR) azalma olsun veya olmasın, böbrekte

Detaylı

Probiyotik suşları. Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı

Probiyotik suşları. Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Probiyotik suşları Prof Dr Tarkan Karakan Gazi Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı İnsan ve bakteri ilişkisi İnsan vücudundaki bakterilerin yüzey alanı = 400 m 2 (Tenis kortu kadar) İnsandaki gen

Detaylı

Giriş. Yaşlılarda Karın Ağrısı. Genel Bilgiler. Genel Bilgiler. Değerlendirmeyi Etkileyen Faktörler Öykü. Değerlendirmeyi Etkileyen Faktörler Öykü

Giriş. Yaşlılarda Karın Ağrısı. Genel Bilgiler. Genel Bilgiler. Değerlendirmeyi Etkileyen Faktörler Öykü. Değerlendirmeyi Etkileyen Faktörler Öykü Giriş Yaşlılarda Karın Ağrısı Dr. Mutlu Kartal Şubat 2010 ABD de 2000 yılında 600 binden fazla yaşlı karın ağrısı başvurusu var 2030 yılında toplumun %20 si yaşlı olacak!!! 25 milyondan fazla acil servis

Detaylı

GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ

GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ GÖĞÜS AĞRISI ŞİKAYETİ İLE BAŞVURAN ÇOCUKLARIN KLİNİK İZLEMİ Erhan Çalışıcı, Birgül Varan, Mahmut Gökdemir, Nimet Cındık, Özge Orbay Başkent Üniversitesi Çocuk Sağ.Has.ABD Göğüs ağrısı, çocukluk ve adölesan

Detaylı

PEPTİK ÜLSER. Uzm. Hem. Oya SAĞIR Bahçelievler Aile Hastanesi Eğitim ve Gelişim Hemşiresi Hazırlanma Tarihi: Haziran 2014

PEPTİK ÜLSER. Uzm. Hem. Oya SAĞIR Bahçelievler Aile Hastanesi Eğitim ve Gelişim Hemşiresi Hazırlanma Tarihi: Haziran 2014 PEPTİK ÜLSER Uzm. Hem. Oya SAĞIR Bahçelievler Aile Hastanesi Eğitim ve Gelişim Hemşiresi Hazırlanma Tarihi: Haziran 2014 İçerik Planı Peptik Ülser Nedir? Kimlerde Görülür? Nasıl Oluşur? Helicobakter Pylori

Detaylı

AKUT BATIN da ANALJEZİ. Dr Mustafa ÇALIK GOP Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi

AKUT BATIN da ANALJEZİ. Dr Mustafa ÇALIK GOP Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi AKUT BATIN da ANALJEZİ Dr Mustafa ÇALIK GOP Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi KARIN AĞRISI Karın bölgesinde bölgesel olarak hissedilen ağrıların tamamına karın ağrısı diyoruz. Bu ağrılar; bazen karın

Detaylı

APRAZOL 30 mg Mikropellet Kapsül

APRAZOL 30 mg Mikropellet Kapsül APRAZOL 30 mg Mikropellet Kapsül FORMÜLÜ: Her kapsülde mide asidine dayanıklı enterik kaplı mikropelletler halinde; Lansoprazol 30 mg Boyar madde olarak: Kinolin sarısı (E 104), İndigokarmin (E 132), Titandioksit

Detaylı

06 Şubat Nisan SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a

06 Şubat Nisan SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a TARİH 06.02.2017 07.02.2017 08.02.2017 09.02.2017 10.02.2017 09: 15 GEÇEN DERS UNUN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YENİ DERS UNUN TANITIMI Ders Kurul Başkanı Prof.Dr.Aysen AKALIN GÖRH Pre-Operatif Hastaların Genel

Detaylı

hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması

hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması hs-troponin T ve hs-troponin I Değerlerinin Farklı egfr Düzeylerinde Karşılaştırılması Tuncay Güçlü S.B. Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıbbi Biyokimya Bölümü 16-18 Ekim 2014, Malatya GİRİŞ Kronik

Detaylı

SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a. Pre-Operatif Hastaların Genel Değerlendirilmesi Yrd.Doç.Dr.

SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a. Pre-Operatif Hastaların Genel Değerlendirilmesi Yrd.Doç.Dr. 1. H A F T A TARİH 06.02.2017 07.02.2017 08.02.2017 09.02.2017 10.02.2017 09: 15 GEÇEN DERS UNUN DEĞERLENDİRİLMESİ VE YENİ DERS UNUN TANITIMI Ders Kurul Başkanı Prof.Dr.M.Nur KEBAPÇI GÖRH Pre-Operatif

Detaylı

GIS Perforasyonları. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK-2012

GIS Perforasyonları. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK-2012 GIS Perforasyonları Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK-2012 Sunum Planı Özefagus perforasyonu Ülser perforasyonları Tanım Epidemiyoloji Klinik Tanı Ayırıcı tanı Tedavi Özefagus Perforasyonu

Detaylı

4. SINIF GENEL CERRAHİ STAJ PROGRAMI

4. SINIF GENEL CERRAHİ STAJ PROGRAMI 4. SINIF GENEL CERRAHİ STAJ PROGRAMI (Grup 1) Amaç: Cerrahinin genel prensipleri ile ilgili temel bilgilerin verilmesi ve çeşitli cerrahi hastalıkların özeliklerinin, uygulamalı olarak cerrahi hastaya

Detaylı

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu

Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma. Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Cerrahi Hastada Beslenme ve Metabolizma Prof.Dr. İsmail Hamzaoğlu Travma ve cerrahiye ilk yanıt Total vücut enerji harcaması artar Üriner nitrojen atılımı azalır Hastanın ilk resüsitasyonundan sonra Artmış

Detaylı

Kabızlık (Konstipasyon) Prof.Dr.Ömer ŞENTÜRK

Kabızlık (Konstipasyon) Prof.Dr.Ömer ŞENTÜRK Kabızlık (Konstipasyon) Prof.Dr.Ömer ŞENTÜRK Tanım: Rome-II Tanı Kriterleri Son 6 ay içerisinde en az 3 ay (aralıklı veya sürekli) aşağıdaki semptomlardan 2 veya daha fazlasının olmasıdır. **Haftada 2

Detaylı

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM

Gastrointestinal Sistem Hastalıkları. Dr. Nazan ÇALBAYRAM Gastrointestinal Sistem Hastalıkları Dr. Nazan ÇALBAYRAM ÇÖLYAK HASTALIĞI Çölyak hastalığı bir malabsorbsiyon sendromudur. Hastalık; gluten içeren unlu gıdalara karşı genetik bazda immünojik bir intolerans

Detaylı

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta

Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller. Dr. Dilara İnan Isparta Prediktör Testler ve Sıradışı Serolojik Profiller Dr. Dilara İnan 04.06.2016 Isparta Hepatit B yüzey antijeni (HBsAg) HBV yüzeyinde bulunan bir proteindir; RIA veya EIA ile saptanır Akut ve kronik HBV

Detaylı

17 Nisan Haziran SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a

17 Nisan Haziran SAAT P a z a r t e s i S a l ı Ç a r ş a m b a P e r ş e m b e C u m a TARİH 17.04.2017 18.04.2017 19.04.2017 20.04.2017 21.04.2017 09: 15 GEÇEN DERS UNUN DEĞERLENDİRİLMESİ YENİ DERS UNUN TANITIMI Ders Kurul Başkanı Prof.Dr.F.Belgin EFE Akut Pankreatit Pre-Operatif Hastaların

Detaylı

TÜRKİYE DE MİDE KANSERLİ HASTALARIN KLİNİKOPATOLOJİK ÖZELLİKLERİ: -Çok Merkezli Retrospektif Çalışma- Türk Onkoloji Grubu

TÜRKİYE DE MİDE KANSERLİ HASTALARIN KLİNİKOPATOLOJİK ÖZELLİKLERİ: -Çok Merkezli Retrospektif Çalışma- Türk Onkoloji Grubu TÜRKİYE DE MİDE KANSERLİ HASTALARIN KLİNİKOPATOLOJİK ÖZELLİKLERİ: -Çok Merkezli Retrospektif Çalışma- Türk Onkoloji Grubu TÜRKİYE ve ABD de ERKEKLERDE GÖRÜLEN KANSERLERİN KARŞILAŞTIRILMASI Türkiye (1986-1990)

Detaylı

Peptik Ülser Kanamasında Tedavi Yaklaşımı

Peptik Ülser Kanamasında Tedavi Yaklaşımı Peptik Ülser Kanamasında Tedavi Yaklaşımı Plasebo? H 2 RA? PPİ? H.pilori eradikasyonu? Endoskopik tedavi? Prof.Dr. Ömer ŞENTÜRK 1 2 Her 100 000 yatıştan 10-50 üst gis kanama En sık neden p.ülser Mortalite

Detaylı

ANEMİYE YAKLAŞIM. Dr Sim Kutlay

ANEMİYE YAKLAŞIM. Dr Sim Kutlay ANEMİYE YAKLAŞIM Dr Sim Kutlay KBH da Demir Eksikliği Nedenleri Gıda ile yetersiz demir alımı Üremiye bağlı anoreksi,düşük proteinli (özellikle hayvansal) diyetler Artmış demir kullanımı Eritropoez stimule

Detaylı

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün;

Epilepsi nedenlerine gelince üç ana başlıkta incelemek mümkün; Epilepsi bir kişinin tekrar tekrar epileptik nöbetler geçirmesi ile niteli bir klinik durum yada sendromdur. Epileptik nöbet beyinde zaman zaman ortaya çıkan anormal elektriksel boşalımların sonucu olarak

Detaylı

KANITLARIN KATEGORİSİ

KANITLARIN KATEGORİSİ EPOS 2007 AMAÇLAR VE HEDEFLER Rinosinüzit, topluma büyük bir mali yük oluşturan, önemli ve gittikçe artan bir sağlık sorunudur. Bu el kitabı, rinosinüzitin tanısı ve tedavisi hakkında kanıta dayalı öneriler

Detaylı

Prof.Dr.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı. 2006-2007 Eğitim yılı

Prof.Dr.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı. 2006-2007 Eğitim yılı ASİT Prof.Dr.Abdullah SONSUZ Gastroenteroloji Bilim Dalı 2006-2007 Eğitim yılı Ders programı Asitin tanımı Fizik muayene bulguları Asit miktarının ifadesi Asit yapan nedenler Asitli hastada ayırıcı tanı

Detaylı

Çalışmaya katılan hasta sayısı: 7601 (7599 hastanın datası toplandı)

Çalışmaya katılan hasta sayısı: 7601 (7599 hastanın datası toplandı) Sevgili Arkadaşlarım, CANTAB için en önemli çalışmamız CHARM Çalışmasıdır.. Eğitimlerde söylediğim gibi adınız-soyadınız gibi çalışmayı bilmeniz ve doğru yorumlayarak kullanmanız son derece önemlidir.

Detaylı

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011

IX. BÖLÜM KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 ULUSAL TEDAVİ KILAVUZU 2011 KRONİK HASTALIK ANEMİSİ IX. BÖLÜM TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU KRONİK HASTALIK ANEMİSİ TANI VE TEDAVİ KILAVUZU GİRİŞ VE TANIM Kronik

Detaylı

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI

BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI BARİATRİK AMELİYATLARIN KİLO VERMENİN ÖTESİNDE 7 ÖNEMLİ YARARI Bariatrik ameliyatlar sadece kilo kaybı sağlayarak fiziksel değişim sağlamazlar, asıl önemli olan kilo kaybı sonrası vücudumuz için bu 7 önemli

Detaylı

Göğüs Ağrısına Yaklaşım. Uzm Dr İsmail Altıntop T.C Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Acil Tıp Kliniği

Göğüs Ağrısına Yaklaşım. Uzm Dr İsmail Altıntop T.C Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Acil Tıp Kliniği Göğüs Ağrısına Yaklaşım Uzm Dr İsmail Altıntop T.C Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Acil Tıp Kliniği Giriş Tanım Etiyoloji Patofizyoloji İlk yaklaşım Anjina ve eşdeğerleri

Detaylı

Tıkanma Sarılığı. Yrd. Doç. Dr. Zülfü Arıkanoğlu

Tıkanma Sarılığı. Yrd. Doç. Dr. Zülfü Arıkanoğlu Tıkanma Sarılığı Yrd. Doç. Dr. Zülfü Arıkanoğlu Normal serum bilirubin düzeyi 0.5-1.3 mg/dl olup, 2.5 mg/dl'yi geçerse bilirubinin dokuları boyamasıyla klinik olarak sarılık ortaya çıkar. Sarılığa yol

Detaylı

Otakoidler ve ergot alkaloidleri

Otakoidler ve ergot alkaloidleri Otakoidler ve ergot alkaloidleri Prof. Dr. Öner Süzer www.onersuzer.com 1 Antihistaminikler 2 2 1 Serotonin agonistleri, antagonistleri, ergot alkaloidleri 3 3 Otakaidler Latince "autos" kendi, "akos"

Detaylı

EOZİNOFİLİK ÖZOFAJİT ANTALYA 2016 DR YÜKSEL ATEŞ BAYINDIR HASTANESİ ANKARA

EOZİNOFİLİK ÖZOFAJİT ANTALYA 2016 DR YÜKSEL ATEŞ BAYINDIR HASTANESİ ANKARA EOZİNOFİLİK ÖZOFAJİT ANTALYA 2016 DR YÜKSEL ATEŞ BAYINDIR HASTANESİ ANKARA 1. vaka S.P ERKEK 1982 DOĞUMLU YUTMA GÜÇLÜĞÜ ŞİKAYETİ MEVCUT DIŞ MERKEZDE YAPILAN ÖGD SONUCU SQUAMOZ HÜCRELİ CA TANISI ALMIŞ TEKRARLANAN

Detaylı

Saat 25 Eylül 2017 Pazartesi 26 Eylül 2017 Salı 27 Eylül 2017 Çarşamba 28 Eylül 2017 Perşembe 29 Eylül 2017 Cuma. Seminer

Saat 25 Eylül 2017 Pazartesi 26 Eylül 2017 Salı 27 Eylül 2017 Çarşamba 28 Eylül 2017 Perşembe 29 Eylül 2017 Cuma. Seminer 4. SINIF GENEL CERRAHİ STAJ PROGRAMI Öğretim Üyeleri: Prof. Dr. Göktürk MARALCAN, Yrd. Doç. Dr. Hasan BAKIR, Yrd. Doç. Dr. Erdal UYSAL, Yrd. Doç. Dr. Başar AKSOY GRUP 2 Stajyer Öğrenciler için Haftalık

Detaylı

Hipertansif Hasta Gebe Kalınca Ne Yapalım?

Hipertansif Hasta Gebe Kalınca Ne Yapalım? Hipertansif Hasta Gebe Kalınca Ne Yapalım? Doç.Dr. Gülay Sain Güven Hacettepe ÜniversitesiTıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Genel Dahiliye Ünitesi 24 Mayıs 2008, Antalya Sunum Planı Gebelik-hipertansiyon

Detaylı

Abdominal ağrı ne zaman acil değildir?

Abdominal ağrı ne zaman acil değildir? Abdominal ağrı ne zaman acil değildir? Dr Ayhan ÖZHASENEKLER Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD, Diyarbakır bir avuç kömür için bir ömür verenler Kulağı tersten göstermek gibi Kime göre, hastaya

Detaylı

TÜRKİYE DE MİDE KANSERLERİ SIKLIĞI, COĞRAFİ DAĞILIMI VE KLİNİK ÖZELLİKLERİ. Prof.Dr.Fikri İçli

TÜRKİYE DE MİDE KANSERLERİ SIKLIĞI, COĞRAFİ DAĞILIMI VE KLİNİK ÖZELLİKLERİ. Prof.Dr.Fikri İçli TÜRKİYE DE MİDE KANSERLERİ SIKLIĞI, COĞRAFİ DAĞILIMI VE KLİNİK ÖZELLİKLERİ Prof.Dr.Fikri İçli ANKARA ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİNDE 1990 YILINDA GÖRÜLEN KANSERLERİN DAĞILIMI (PATOLOJİ KAYITLARI) Erkek 1898

Detaylı

Ateş Nedeniyle Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğine Yatırılarak Takip ve Tedavi Edilen Hastaların Değerlendirilmesi

Ateş Nedeniyle Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğine Yatırılarak Takip ve Tedavi Edilen Hastaların Değerlendirilmesi Ateş Nedeniyle Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğine Yatırılarak Takip ve Tedavi Edilen Hastaların Değerlendirilmesi Dr. Işıl Deniz Alıravcı Merzifon Kara Mustafa Paşa Devlet Hastanesi 02.04.2015 GİRİŞ Ateş

Detaylı

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI Gebelikte ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler Sodyum ve su retansiyonu Sistemik kan basıncında azalma Böbrek boyutunda artma ve toplayıcı sistemde dilatasyon Böbrek kan

Detaylı

Zoladex LA 10.8 mg Depot (Subkütan Implant)

Zoladex LA 10.8 mg Depot (Subkütan Implant) 1 Zoladex LA 10.8 mg Depot (Subkütan Implant) 2 Prospektüs 3 Zoladex LA 10.8 mg Depot (Subkütan Implant) Steril,apirojen Formülü Beher Zoladex LA Subkütan implant, enjektör içinde, uygulamaya hazır, beyaz

Detaylı

Gastroösofageal Reflü Hastalığı DRATALAYŞAHİN

Gastroösofageal Reflü Hastalığı DRATALAYŞAHİN Gastroösofageal Reflü Hastalığı DRATALAYŞAHİN Tanım Gastrik muhtevanın ösofagusa anormal reflüsünün neden olduğu mukosal hasar ve semptomlar Sıklıkla kronik ve tekrarlayıcı Tipik semptomları olmayan hastalarda

Detaylı

Kısa Ürün Bilgisi. 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Beher 5 ml süspansiyon, 680 mg Kalsiyum karbonat ve 80 mg Magnesyum karbonat içermektedir.

Kısa Ürün Bilgisi. 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Beher 5 ml süspansiyon, 680 mg Kalsiyum karbonat ve 80 mg Magnesyum karbonat içermektedir. Kısa Ürün Bilgisi 1. BEŞERİ TIBBİ ÜRÜNÜN ADI MAGCAR SÜSPANSİYON, 100 ml 2. KALİTATİF VE KANTİTATİF BİLEŞİM Beher 5 ml süspansiyon, 680 mg Kalsiyum karbonat ve 80 mg Magnesyum karbonat içermektedir. Yardımcı

Detaylı

DEMİR İÇEREN İLAÇLARLA ZEHİRLENME UZM.DR. SEVGİ YUMRUTEPE MALATYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 22.O4.2018

DEMİR İÇEREN İLAÇLARLA ZEHİRLENME UZM.DR. SEVGİ YUMRUTEPE MALATYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 22.O4.2018 DEMİR İÇEREN İLAÇLARLA ZEHİRLENME UZM.DR. SEVGİ YUMRUTEPE MALATYA EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ 22.O4.2018 GİRİŞ Demir ilaçları anemi tedavisinde (özellikle gebelerde ve çocuklarda) En sık 6 yaş altı çocuklarda

Detaylı

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak İNME Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND ye aittir. Kaynak

Detaylı

Hamilelik Döneminde İlaçların Farmakokinetiği ve Farmakodinamiği

Hamilelik Döneminde İlaçların Farmakokinetiği ve Farmakodinamiği Hamilelik Döneminde İlaçların Farmakokinetiği ve Farmakodinamiği İlaçlar hamilelik esnasında rutin olarak kullanılmaktadır. Kronik hastalığı olan (astım, diyabet, hipertansiyon, epilepsi, depresyon ve

Detaylı

VAY BAŞIMA GELEN!!!!!

VAY BAŞIMA GELEN!!!!! VAY BAŞIMA GELEN!!!!! DİYABET YÖNETİMİNDE İNSÜLİN POMPA TEDAVİSİNİN KAN ŞEKERİ REGÜLASYONUNA OLUMLU ETKİSİ HAZIRLAYAN: HEM. ESRA GÜNGÖR KARABULUT Diyabet ve Gebelik Diyabetli kadında gebeliğin diyabete

Detaylı

DİSPEPSİYE İLK YAKLAŞIM. Dr. Rafet METE Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi

DİSPEPSİYE İLK YAKLAŞIM. Dr. Rafet METE Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi DİSPEPSİYE İLK YAKLAŞIM Dr. Rafet METE Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi DİSPEPSİ Dys Pepsis zor, zorluk, kötü pişirmek, sindirmek Yunanca "dis" ve "pepsi" "sindirememe" durumu anlamına gelir. Dispepsi

Detaylı

GASTROİNTESTİNAL SORUNLAR

GASTROİNTESTİNAL SORUNLAR 266 KONU 37 GASTROİNTESTİNAL SORUNLAR Ömer ÖZBAKIR Hemodiyaliz hastalarında sık karşılaşılan sorunlardan bazıları gastrointestinal sistemle ilgilidir. Bu konuda iştahsızlık, bulantı, kusma, dispepsi (dyspepsia),

Detaylı

Gastrointestinal Sistem Kanamaları. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012

Gastrointestinal Sistem Kanamaları. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Gastrointestinal Sistem Kanamaları Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Sunum Planı Tanım Epidemiyoloji Etyoloji Klinik Üst GIS kanamaları Alt GIS kanamaları Tanı Tedavi Tanım Treitz

Detaylı

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri Kansızlık (anemi) kandaki hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre kabul edilen değerlerin altında olmasıdır. Bu değerler erişkin erkeklerde 13.5 g/dl, kadınlarda 12 g/dl nin altı kabul edilir. Kansızlığın

Detaylı

ÜRÜN BİLGİSİ. 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR ALZAMED hafif ve orta şiddette Alzheimer tipi demansın semptomatik tedavisinde endikedir.

ÜRÜN BİLGİSİ. 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR ALZAMED hafif ve orta şiddette Alzheimer tipi demansın semptomatik tedavisinde endikedir. ÜRÜN BİLGİSİ 1. ÜRÜN ADI ALZAMED 5 mg Film Tablet 2. BİLEŞİM Etkin madde: Donepezil hidroklorür 5 mg 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR ALZAMED hafif ve orta şiddette Alzheimer tipi demansın semptomatik tedavisinde

Detaylı

4.SINIF İÇ HASTALIKLARI STAJ PROGRAMI Öğretim Üyeleri: Prof. Dr. Mehmet BAŞTEMİR, Doç. Dr. Selman ÜNVERDİ, Yrd. Doç. Dr.

4.SINIF İÇ HASTALIKLARI STAJ PROGRAMI Öğretim Üyeleri: Prof. Dr. Mehmet BAŞTEMİR, Doç. Dr. Selman ÜNVERDİ, Yrd. Doç. Dr. 4.SINIF İÇ HASTALIKLARI STAJ PROGRAMI Öğretim Üyeleri: Prof. Dr. Mehmet BAŞTEMİR,, GRUP 1 Stajyer Öğrenciler için Haftalık Çalışma Programı* 1. Hafta (16-20 Ekim 2017) Saat 16 Ekim 2017 Pazartesi 17 Ekim

Detaylı

OMEPRAZĠD 20 mg MĠKROPELLET KAPSÜL

OMEPRAZĠD 20 mg MĠKROPELLET KAPSÜL OMEPRAZĠD 20 mg MĠKROPELLET KAPSÜL FORMÜL: Bir Omeprazid kapsül mide asitine dayanıklı enterik kaplı mikropelletler halinde 20 mg Omeprazol ve kapsül boyar maddesi olarak titanyum dioksit, indigotin, kinolin

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Polikliniği Olgu Sunumu 10 Ağustos 2018 Cuma

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Polikliniği Olgu Sunumu 10 Ağustos 2018 Cuma Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Polikliniği Olgu Sunumu 10 Ağustos 2018 Cuma İnt. Dr. Muhammed Türk Olgu 4 yaş, 10 aylık kız hasta Yaklaşık bir yıldır

Detaylı

(İnt. Dr. Doğukan Danışman)

(İnt. Dr. Doğukan Danışman) (İnt. Dr. Doğukan Danışman) *Amaç: Sigara ve pankreas kanseri arasında doz-yanıt ilişkisini değerlendirmek ve geçici değişkenlerin etkilerini incelemektir. *Yöntem: * 6507 pankreas olgusu ve 12 890 kontrol

Detaylı

GASTROENTEROLOJIDE SIK KARŞILAŞILAN PROBLEMLER:

GASTROENTEROLOJIDE SIK KARŞILAŞILAN PROBLEMLER: GASTROENTEROLOJIDE SIK KARŞILAŞILAN PROBLEMLER: KUSAN ÇOCUK DR. GÖKHAN BAYSOY DİCLE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI AD. ÇOCUK GASTROENTEROLOJİ, HEPATOLOJİ VE BESLENME BÖLÜMÜ Vestibüler

Detaylı

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor.

İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor. Her yıl milyonlarca kişiyi etkileyen bir solunum yolu enfeksiyonu olan grip, hastaneye yatışı gerektirecek kadar ağır hastalık tablolarına neden olabiliyor. Grip ve sonrasında gelişen akciğer enfeksiyonları

Detaylı

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri

Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Doç.Dr.Berrin Karadağ Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Geriatri Hastalıkların tedavisinde kat edilen yol, bulaşıcı hastalıklarla başarılı mücadele, yaşam koşullarında düzelme gibi

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı Uzman Dr. Mehtap Ezel Çelakıl DR.MEHTAP EZEL ÇELAKIL 4YAŞ ERKEK HASTA Şikayeti:

Detaylı

KULLANMA TALİMATI. MULTANZİM Draje Ağızdan alınır.

KULLANMA TALİMATI. MULTANZİM Draje Ağızdan alınır. MULTANZİM Draje Ağızdan alınır. KULLANMA TALİMATI Etkin madde: 300 mg pankreatin (en az 8000 FIP ünitesi lipaz; en az 9000 FIP ünitesi amilaz; en az 500 FIP ünitesi proteaz) ve 50 mg safra disperti (%

Detaylı

GİS KANAMALARI. Prof.Dr.Tayfun KARAHASANOĞLU

GİS KANAMALARI. Prof.Dr.Tayfun KARAHASANOĞLU GİS KANAMALARI Prof.Dr.Tayfun KARAHASANOĞLU Ekim 2006 ÜST GİS KANAMASI GİS kanamalarının % 80 i Treitz ligamanının proksimali ETYOLOJİ Peptik ülser hastalığı Varisler Mallory-Weiss Eroziv gastrit Tümörler

Detaylı

Kalp Yetersizliğinde Güncel Tedavi Doç. Dr. Bülent Özdemir

Kalp Yetersizliğinde Güncel Tedavi Doç. Dr. Bülent Özdemir Kalp Yetersizliğinde Güncel Tedavi Doç. Dr. Bülent Özdemir Kalp yetmezliği Ventrikülün dolumunu veya kanı pompalamasını önleyen yapısal veya işlevsel herhangi bir kalp bozukluğu nedeniyle oluşan karmaşık

Detaylı

ÜRÜN BİLGİSİ. ETACİD, erişkinler, 12 yaş ve üzerindeki adolesanlarda mevsimsel alerjik rinitin profilaksisinde endikedir.

ÜRÜN BİLGİSİ. ETACİD, erişkinler, 12 yaş ve üzerindeki adolesanlarda mevsimsel alerjik rinitin profilaksisinde endikedir. ÜRÜN BİLGİSİ 1. ÜRÜN ADI ETACİD % 0,05 Nazal Sprey 2. BİLEŞİM Etkin madde: Mometazon furoat 50 mikrogram/püskürtme 3. TERAPÖTİK ENDİKASYONLAR ETACİD erişkinler, adolesanlar ve 6-11 yaş arasındaki çocuklarda

Detaylı

Vaxoral. Tekrarlayan bakteriyel solunum yolu enfeksiyonlarının önlenmesinde 5. Şimdi. Zamanı. KOAH Kronik bronşit Sigara kullanımı

Vaxoral. Tekrarlayan bakteriyel solunum yolu enfeksiyonlarının önlenmesinde 5. Şimdi. Zamanı. KOAH Kronik bronşit Sigara kullanımı Tekrarlayan bakteriyel solunum yolu enfeksiyonlarının önlenmesinde 5 Şimdi KOAH Kronik bronşit Sigara kullanımı Yaşlılık Düşük bağışıklık Hırıltılı öksürük Kirli ortam Pasif içicilik Zamanı Tekrarlayan

Detaylı

GENEL CERRAHİ MORTALİTE-MORBİDİTE Ş. ÖZER (MODERATÖR) Şok A. TEKİN Şok A. TEKİN

GENEL CERRAHİ MORTALİTE-MORBİDİTE Ş. ÖZER (MODERATÖR) Şok A. TEKİN Şok A. TEKİN GENEL CERRAHİ 1. GÜN 08.00-10.00 Pratik Uygulama Anamnez Alma 10.00-10.45 Cerrahi Anamnez Y. TATKAN 10.55-11.40 Karın travmaları Ş. ÖZER Karın travmaları Ş. ÖZER ileus Ş. TEKİN intern semineri intern semineri

Detaylı

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği

ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON. Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği ADRENAL YETMEZLİK VE ADDİSON Doç. Dr. Mehtap BULUT Bursa Şevket Yılmaz EAH Acil Tıp Kliniği SUNU PLANI Tanım ve Epidemiyoloji Adrenal bez anatomi Etiyoloji Tanı Klinik Tedavi TANIM-EPİDEMİYOLOJİ Adrenal

Detaylı

Gastroenteroloji. Fonksiyonel karın ağrısı özellikleri. Organik nedenler ekarte edilmiştir. Genelde 4-18 yaş arası. Normal fizik muayene

Gastroenteroloji. Fonksiyonel karın ağrısı özellikleri. Organik nedenler ekarte edilmiştir. Genelde 4-18 yaş arası. Normal fizik muayene Fonksiyonel karın ağrısı özellikleri Organik nedenler ekarte edilmiştir Gastroenteroloji Genelde 4-18 yaş arası Normal fizik muayene Gaitada gizli kan negatif Uyarıcı belirti ve bulgular yok 1 2 Kronik

Detaylı

ÖĞRENİM HEDEFLERİ Öğrenciler 3. sınıfın sonunda;

ÖĞRENİM HEDEFLERİ Öğrenciler 3. sınıfın sonunda; 3. SINIF VE Bu sınıfta öğrencilere, yaşamın evreleri içinde ve organ sistemleri temelinde hastalık oluşumunun genel özellikleri, nedenleri, temel mekanizmaları, patolojik bulguları, laboratuvar ve görüntüleme

Detaylı

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA AKUT KARIN DOÇ. DR. GONCA TEKANT CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK CERRAHİSİ ANABİLİMDALI

ÇOCUKLUK ÇAĞINDA AKUT KARIN DOÇ. DR. GONCA TEKANT CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK CERRAHİSİ ANABİLİMDALI ÇOCUKLUK ÇAĞINDA AKUT KARIN DOÇ. DR. GONCA TEKANT CERRAHPAŞA TIP FAKÜLTESİ ÇOCUK CERRAHİSİ ANABİLİMDALI PATOLOJİ: Submukozal lenfoid dokunun proliferasyonu nedeniyle intraluminal obstrüksiyon gelişir ve

Detaylı

Reflu (heartburn) o Göğüs kemiği arkasında, boğaza yakın yanm o Postprandiyal, yemekten ~ 2 saat sonra o Noktürnal o 2 gün / hafta ve 3 ay GERD o

Reflu (heartburn) o Göğüs kemiği arkasında, boğaza yakın yanm o Postprandiyal, yemekten ~ 2 saat sonra o Noktürnal o 2 gün / hafta ve 3 ay GERD o Reflu (heartburn) o Göğüs kemiği arkasında, boğaza yakın yanm o Postprandiyal, yemekten ~ 2 saat sonra o Noktürnal o 2 gün / hafta ve 3 ay GERD o Yutmada zorlanma ya da acı ve/ya kanama tıbbi referans

Detaylı

Mikroskopik Kolit. Dr. Taylan KAV. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi. İç Hastalıkları ABD Gastroenteroloji Bilim Dalı. Ankara

Mikroskopik Kolit. Dr. Taylan KAV. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi. İç Hastalıkları ABD Gastroenteroloji Bilim Dalı. Ankara Mikroskopik Kolit Dr. Taylan KAV Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ABD Gastroenteroloji Bilim Dalı Ankara Mikroskobik kolit (MK) kronik sulu ishalin sık görülen nedenlerinden biridir.

Detaylı

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ

ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ ŞİZOFRENİ HASTALARINDA TIBBİ(FİZİKSEL) HASTALIK EŞ TANILARININ DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Mehmet Emin Demirkol Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı AMAÇ Bu çalışmada

Detaylı

HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR

HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR HEMODİYALİZ HASTALARININ HİPERTANSİYON YÖNETİMİNE İLİŞKİN EVDE YAPTIKLARI UYGULAMALAR Feray Gökdoğan 1, Duygu Kes 2, Döndü Tuna 3, Gülay Turgay 4 1 British University of Nicosia, Hemşirelik Bölümü 2 Karabük

Detaylı

1. HAFTA PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA. Kuramsal Ders Non-viral kronik karaciğer hastalıkları S. Cihan Yurdaydın

1. HAFTA PAZARTESİ SALI ÇARŞAMBA PERŞEMBE CUMA. Kuramsal Ders Non-viral kronik karaciğer hastalıkları S. Cihan Yurdaydın 1. HAFTA Stajın Tanıtımı A. İrfan Soykan Kronik diyare Necati Örmeci Non-viral kronik karaciğer hastalıkları Kanama diyatezi Kronik miyeloproliferatif hastalıklar Günhan Gürman Özefagus hastalıkları A.

Detaylı