ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ"

Transkript

1 ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ ANKARA İLİ BAĞ ALANLARINDA GÖRÜLEN FUNGAL HASTALIKLARIN VE YAYGINLIK ORANLARININ BELİRLENMESİ Süreyya ÖZBEN BİTKİ KORUMA ANABİLİM DALI ANKARA 2011 Her hakkı saklıdır

2 ÖZET Yüksek Lisans Tezi ANKARA İLİ BAĞ ALANLARINDA GÖRÜLEN FUNGAL HASTALIKLARIN VE YAYGINLIK ORANLARININ BELİRLENMESİ Süreyya ÖZBEN Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Bitki Koruma Anabilim Dalı Danışman: Doç. Dr. Fikret DEMİRCİ Ankara ili Ayaş, Beypazarı, Güdül, Kalecik, Nallıhan ve Şereflikoçhisar ilçeleri bağ alanlarında görülen fungal hastalıkları tespit etmek amacıyla yıllarının Haziran-Kasım ayları arasında surveyler yapılmıştır. Çalışmada; odunsu doku hastalık etmenlerinden Phaeoacremonium spp. ortalama %83.02 hastalık ve %100 yaygınlık oranı, yaprak ve salkım hastalıklarından külleme (Uncinula necator) ortalama %51.14 hastalık ve %82.9 yaygınlık oranı ile tespit edilmiştir. Diğer bazı odunsu doku ve kök fungal hastalık etmenleri ile yaprak ve salkım fungal hastalık etmenleri bağ alanlarımızda farklı yaygınlık oranlarıyla tespit edilmiştir. Surveyler sonucu toplanan hastalıklı bitkilerden yapılan izolasyonlar sonucunda Phaeoacremonium aleophilum, Phaeoacremonium scolyti, Cylindrocarpon macrodidymum, Phaeomoniella chlamydospora, Botryosphaeria obtusa, Botryosphaeria rhodina, Rhizoctonia solani, Binükleat Rhizoctonia spp., Macrophomina phaseolina, Armillaria mellea, Uncinula necator, Plasmopara viticola, Phomopsis viticola, Botrytis cinerea, Rosellinia necatrix, Phytium spp., Phellinus sp., Fusarium spp., Gliocladium spp., Acremonium sp., Trichoderma spp., Ulocladium spp., Stemphylum spp., Curvularia spp., Cladosporium spp., Dreschlera spp., Geotrichum spp., Chaetomıum spp. etmenleri bulunmuş ve Phaeoacremonium aleophilum ile Cylindrocarpon macrodidymum a ait birer izolatın patojenisite denemeleri yapılmıştır. Mart 2011, 134 sayfa Anahtar Kelimeler: Bağ, Phaeoacremonium, odunsu doku, kök, külleme, yaprak ve salkım i

3 ABSTRACT Master Thesis DETERMINATION OF FUNGAL DISEASES AND THEIR PREVALENCE IN VINEYARD IN ANKARA PROVINCES Süreyya ÖZBEN Ankara University Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Plant Protection Supervisior: Assoc. Prof. Dr. Fikret DEMİRCİ Surveys were done in vineyards Ayaş, Beypazarı, Güdül, Kalecik, Nallıhan ve Şereflikoçhisar distincts of Ankara province between June and November of in order to determine the fungal diseases of grapevine. In the study, woody tissue disease agents, Phaeoacremonium spp. with the average of 83.02% disease and 100% disease prevalence rate, leaf and vine disease agents, powdery mildew disease (Uncinula necator) with the average 82.9% diseases and 51.14% prevalence rate were determined. Other some woody tissue and root disease agents also leaf and cluster disease agents were determined in vineyard with different prevalence rates. Phaeoacremonium aleophilum, Phaeoacremonium scolyti, Cylindrocarpon macrodidymum, Phaeomoniella chlamydospora, Botryosphaeria obtusa, Botryosphaeria rhodina, Rhizoctonia solani, Binükleat Rhizoctonia spp., Macrophomina phaseolina, Armillaria mellea, Uncinula necator, Plasmopara viticola, Phomopsis viticola, Botrytis cinerea, Rosellinia necatrix, Phytium spp., Phellinus sp., Fusarium spp., Gliocladium spp., Acremonium sp., Trichoderma spp., Ulocladium spp., Stemphylum spp., Curvularia spp., Cladosporium spp., Dreschlera spp., Geotrichum spp., Chaetomıum spp.were isolated from diseased plants which were collected in the survey and pathogenicity tests were conducted with isolate to a Phaeoacremonium aleophilum isolate and a Cylindrocarpon macrodidymum. March 2011, 134 pages Key Words: Vineyard, Phaeoacremonium, woody tissue, root, powdery mildew, leave and cluster ii

4 TEŞEKKÜR Ankara ili bağ alanlarında görülen fungal hastalıkların ve yaygınlık oranlarının tespitini amaçlayan bu çalışmamın her safhasında bilgi, yardım ve desteğini benden esirgemeyen danışman hocam sayın Doç. Dr. Fikret DEMİRCİ ye (Ankara Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Anabilim Dalı, Ankara), tüm çalışmalarım sırasında önemli katkılarda bulunan ve yardımlarını esirgemeyen sayın Kemal DEĞİRMENCİ ye (Ankara Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü), arazi çalışmalarımda büyük emeği ve katkıları olan sayın Servet UZUNOK a (AZMMAE), tez çalışmalarım sırasında yardımlarını esirgemeyen sayın İlker KURBETLİ (AZMMAE), sayın Birol AKBAŞ (AZMMAE) ve sayın Üftade GÜNER e (AZMMAE) teşekkür ederim. Ayrıca tüm ilgi ve yardımları ile hiç eksilmeyen destekleri için aileme teşekkürü bir borç bilirim. Süreyya ÖZBEN Ankara, Mart 2011 iii

5 İÇİNDEKİLER ÖZET i ABSTRACT ii TEŞEKKÜR...iii SİMGELER DİZİNİ.vi KISALTMALAR DİZİNİ...vi ŞEKİLLER DİZİNİ...vii ÇİZELGELER DİZİNİ...xi 1. GİRİŞ KAYNAK ÖZETLERİ Dünyada yapılan çalışmalar Kök hastalıkları Odunsu doku hastalıkları Yaprak ve salkım hastalıkları Türkiye de yapılan çalışmalar MATERYAL VE YÖNTEM Materyal Yöntem Arazi çalışmaları Survey çalışması Örnekleme çalışmaları Hastalıklı bitki yüzdelerinin ve yaygınlık oranlarının saptanması Laboratuar çalışmaları Hastalık etmenlerinin izolasyonu Fungusların teşhisi Patojenisite Testi Phaeoacremonium sp Cylindrocarpon sp Hastalık değerlendirmesi ARAŞTIRMA BULGULARI Hastalık Yaygınlık Oranları Ankara ili Bağ Alanlarında Belirlenen Hastalık Etmenleri ve Hastalık Şiddetleri...42 iv

6 4.2.1 Odunsu doku ve kök hastalıkları Phaeoacremonium spp Phaeoacremonium aleophilum Phaeoacremonium scolyti Cylindrocarpon macrodidymum (Black foot hastalığı) Botryosphaeria spp. (Botryosphaeria kanseri, siyah ölü kol ) Botryosphaeria obtusa Botryosphaeria rhodina Phaeomoniella chlamydospora Armillaria mellea (Armillaria kök çürüklüğü ) Rosellinia necatrix (Rosellinia kök çürüklüğü hastalığı) Macrophomina phaseolina (Macrophomina kömür çürüklüğü ) Rhizoctonia kök çürüklüğü Rhizoctonia solani Binükleat Rhizoctonia sp Pythium spp. (Pythium kök çürüklüğü ) Phomopsis viticola ( Bağlarda Ölü Kol Hastalığı ) Phellinus sp. Esca (Kav) Yaprak ve salkım hastalıkları Uncinula necator (Bağ küllemesi ) Plasmopara viticola (Bağ Mildiyösü) Botrytis cinerea (Bağda kurşuni küf) TARTIŞMA VE SONUÇ KAYNAKLAR ÖZGEÇMİŞ v

7 SİMGELER DİZİNİ KCl KH 2 PO 4 KNO 3 MgSO 4 NaOCl Potasyum klorür Potasyum dihidrojen fosfat Potasyum nitrat Mağnezyum sülfat Sodyum hipoklorür KISALTMALAR DİZİNİ PDA Patates dekstroz agar WA Su agarı SNA Sentetik nutrient agar MEA Malt extract agar OA Yulaf unu agar UV Ultraviole ışık µm Mikrometre Pm Phaeoacremonium Pa Paeomoniella vi

8 ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 3.1 Ankara ilinde survey yapılan ilçeler...25 Şekil 3.2 a. Nallıhan, b. Ayaş, Beypazarı, Güdül, c. Kalecik (c), d. Koçhisar ilçelerinde survey yapılan alanlardaki GPS ile örnek alım alım noktaları Şekil 3.3 Phaeoacremonium aleophilum izolatının patojenisite testi yöntemi...35 Şekil 3.4 Cylindrocarpon macrodidymum izolatının patojenisite testi yöntemi...36 Şekil 4.1 a.b. Phaeoacremonium spp. izole edilen, gelişme geriliği, c. solgunluk, d. kuruma belirtisi gösteren asmaların genel görünüşü...44 Şekil 4.2 Phaeoacremonium spp. nin asma yapraklarında neden olduğu klorotik ve nekrotik alanlar (tiger stripes)...44 Şekil 4.3 Phaeacremonium spp. izole edilen asmaların yapraklarında görülen ağımsı nekrotik lekeler ve bu belirtiye sahip bitkilerin odun dokusundan görünüm...45 Şekil 4.4 Phaeoacremonium spp. nin yapraklarda oluşturduğu kızarıklık Belirtisi ve belirtiye sahip bitkilerin odun dokularından görünüm...45 Şekil 4.5 Pahaeoacremonium spp. nin yaprak kenarlarında oluşturduğu kırmızı-kahverengi nekrotik lekeler ve bu belirtiye sahip bitkilerin odun dokusundan görünüm...46 Şekil 4.6 Phaeoacremonium spp. nin meyvelerde neden olduğu büzüşme ve kurumalar Şekil 4.7 Phaeoacremonium spp. nin odun dokusunda meydana getirdiği belirtiler...47 Şekil 4.8 Phaeoacremonium spp. nin odun dokusunda neden olduğu yarılmalar ve sürgünlerde geriye doğru ölüm belirtisi...47 Şekil 4.9 Phaeoacremonium spp. nin latent olarak bulunduğu bitkilerden ve bu bitkilerin odun dokularından görünüm...48 Şekil 4.10Phaeoacremonium aleophilum un PDA, MEA ve OA ortamındaki koloni gelişmesi Şekil 4.11 Phaeoacremonium aleophilum un Tip I, Tip II ve Tip III fialidleri Şekil 4.12 Phaeoacremonium aleophilum un fialidleri (a,b) ve konidileri (c, ), konidilerde yağ damlacığı oluşumu (d)...50 Şekil 4.13 Phaeoacremonium scolyti nin PDA-MEA-OA besi ortamlarındaki koloni gelişmesi...51 Şekil 4.14 Phaeoacremonium scolyti nin Tip I, Tip II, Tip III fialid ve konidileri..51 Şekil 4.15 Phaeoacremonium aleophilum izolatının patojenisite testi sonucunda bitkide oluşturduğu belirtiler ve skala değerleri...56 Şekil 4.16 Köklerde görülen normal olmayan ve toprak yüzeyine paralel gelişim ile sekonder köklerin oluşumu...57 Şekil 4.17 Cylindrocarpon spp. nin odun dokusunda meydana getirdiği nekroz çe çizgi oluşumu...58 Şekil 4.18 Cylindrocarpon spp.izole edilen bitkilerin yapraklarında gözlenen klorotik ve nekrotik alanlar...58 Şekil 4.19 Cylindrocarpon macrodidymum un PDA ortamındaki koloni gelişmesi ( a- üstten görünüm, b- tersten görünüm)...59 Şekil 4.20 Cylindrocarpon macrodidymum un SNA ve OA ortamlarındaki koloni gelişmesi...60 vii

9 Şekil 4.21 a.b.e.f. Cylindrocarpon macrodidymum un makro ve mikrokonidileri, c.e.f basit konidiofor, d sporodochial konidioforları...60 Şekil 4.22 Cylindrocarpon macrodidymum un klamidosporları...61 Şekil 4.23 a.b. Cylindrocarpon macrodidymum izolatının patojenisite testi sonucunda 3 skala değeri, c.d. 4 skala değerine sahip kök ve odun dokusunda gözlenen belirtiler...63 Şekil 4.24 Patojenisite testinde kullanılan kontrol bitkisi...63 Şekil 4.25 Botryosphaeria spp. nin yapraklarda neden olduğu belirtiler...64 Şekil 4.26 Botryosphaeria spp. nin odun dokusunda meydana getirdiği nekrotik doku...64 Şekil 4.27 Botryosphaeria obtusa nın PDA ortamındaki koloni gelişimi...65 Şekil 4.28 Botryosphaeria obtusa nın genç ve olgun konidileri Şekil 4.29 Botryosphaeria rhodina nın PDA ortamındaki koloni gelişimi ve piknitleri...66 Şekil 4.30 Botryosphaeria rhodina nın OA (a) ve MEA (b) ortamlarındaki koloni gelişimi...66 Şekil 4.31 a.c. Botryosphaeria rhodina nın genç, b. olgun konidileri,. d piknidyal konidiomatası...67 Şekil Phaeomoniella chlamydospora ile enfekteli odun dokusunda ksilem dokularından sızan siyah renkli özsu 68 Şekil 4.33 Phaeomoniella chlamydospora nın PDA besi ortamındaki koloni gelişimi...69 Şekil 4.34 Phaeomoniella chlamydospora nın MEA besi ortamındaki koloni gelişimi...69 Şekil 4.35 b.e. Phaeomoniella chlamydospora nın konidi, a.b.c. konidiofor Yapısı, d.e. miselyum yapısı...69 Şekil 4.36 Armillaria mellea nın kabuk dokusu ile odun dokusu arasında meydana getirdiği beyaz fungal tabaka...70 Şekil 4.37 Armillaria mellea nın rizomorfları...71 Şekil 4.38 Rosellinia necatrix in olgun miselyumu...73 Şekil 4.39 Macrophomina phaseolina nın mikrosklerotileri...75 Şekil 4.40 Macrophomina phaseolina nın PDA ortamındaki koloni gelişmesi...75 Şekil 4.41 Rhizoctonia solani nin PDA ortamındaki koloni gelişmesi...77 Şekil 4.42 Rhizoctonia solani nin hif yapısı...78 Şekil 4.43 Çekirdek boyaması yapılmış Rhizoctonia solani nin hifleri ve çekirdek yapısı...78 Şekil 4.44 Çekirdek boyaması yapılmış binükleat Rhizoctonia sp. hif ve çekirdekleri...79 Şekil 4.45 a.b. Pythium spp. nin oosporu, ve.dikenli yapıdaki oogoniumu, c.d. hif şişkinlikleri...81 Şekil 4.46 Ölü kol nedeniyle beyazlaşan sürgünler...84 Şekil 4.47Phomopsis viticola nın piknitleri...85 Şekil 4.48 Phomopsis viticola nın alfa ve beta sporları...85 Şekil 4.49 Phellinus sp. nin fruktifikasyon organı Şekil 4.50 a.b. Külleme hastalığında yaprakların üst yüzeyinde görülen klorotik lekeler, c. misel gelişiminin neden olduğu tozlu görünüm, d.e.f. sürgündeki belirtiler...88 viii

10 Şekil 4.51 a.b.c. Meyveler üzerinde külleme nedeniyle oluşan ağımsı lekeler, d. fungal örtü, e. erken dönemde hastalığa yakalanan küçük kalmış taneler, f.g. meyvelerde neden olduğu çatlamalar...89 Şekil 4.52 a.b. Uncinula necator un konidi ve konidioforları, c.d askus ve askosporları, e. Kleistotesyum...90 Şekil 4.53 Bağ mildiyösü nün yapraklarda meydana getirdiği lekeler ve fungal örtü...94 Şekil 4.54 d. Bağ mildiyösünün sürgünlerde meydana getirdiği lekeler, a.b.c. salkımlardaki ve tanelerdeki zarar şekli...94 Şekil 4.55 Plasmopara viticola nın sporangium ve sporangioforları Şekil 4.56 Kurşuni küfün salkımlardaki zararı...97 Şekil 4.57 Botrytis cinerea nın PDA ortamındaki koloni gelişmesi Şekil 4.58 Botrytis cinerea nın konidiofor ve konidiler Şekil 5.1 Ankara ili bağ alanlarında odunsu doku ve kök hastalık etmenlerinin yaygınlık oranları Şekil 5.2 Ankara ili bağ alanlarında yaprak ve salkım hastalıklarının yaygınlık oranları Şekil 5.3 Phaeoacremonium angustius un yaprak kızarıklığı simptomu (a solda) Phaeomoniella chlamydospora nın sebep olduğu yaprak kızarıklığı (a sağda )(b) Phaeoacremonium inflatipes inokule edilmiş bitkide 60 gün sonra oluşan belirtiler (c) Şekil 5.4 Asma yaprak kıvrılma virüsleri (Grapevine leafroll-associated closteroviruses) ile enfekteli asmalar ix

11 ÇİZELGELER DİZİNİ Çizelge 3.1 Ankara ili ilçe bazında toplam bağ alanları, incelenen alanlar, örnek sayıları ve survey tarihleri...26 Çizelge 3.2 Bağ alanlarının büyüklüğüne göre incelenecek minimum asma Adedi...27 Çizelge yılı surveylerinde çalışmanın yürütüldüğü bağ alanları ve incelenen asma sayıları...28 Çizelge yılı surveylerinde çalışmanın yürütüldüğü bağ alanları ve incelenen asma sayıları...29 Çizelge 3.5 İlçelere göre survey yapılan bağ sayıları Çizelge 3.6 Fungusların izolasyon ve tanı çalışmalarında kullanılan ortamlar Çizelge 4.1 Survey sonucu toplanan izolatların ilçelere ve köylere göre dağılımı Çizelge 4.2 Köylere göre bağ alanlarındaki Phaeoacremonium spp. ve Uncinula necator un bulunma oranı ve yaygınlık durumu...41 Çizelge 4.3 Phaeoacremonium spp. un bulunuş oranları ve izole edilen bitkilerde görülen belirti tiplerinin yüzde dağılımı Çizelge 4.4 Phaeoacremonium spp. un köy ve ilçelere göre hastalık ve yaygınlık oranı Çizelge 4.5 Cylindrocarpon spp. nin yaygınlık oranları Çizelge 4.6 Armillaria mellea nın tespit edildiği bağlar Çizelge 4.7 Macrophomina phaseolina nın yaygınlık oranları Çizelge 4.8 Rhizoctonia spp. nin yaygınlık oranları Çizelge 4.9 Pythium spp. nin yaygınlık oranları Çizelge 4.10 Küllemenin hastalık ve yaygınlık oranları Çizelge 4.11 Bağ mildiyösünün 2010 yılındaki yaygınlık oranları.. 97 Çizelge 5.1 Ankara ili bağ alanlarında Phaeoacremonium spp. ve Uncinula necator un hastalık ve yaygınlık oranı x

12 1. GİRİŞ Asma ekonomik oluşu, üzümün değerlendirilme şekli ve çeşidi açısından zengin oluşu, iklim ve toprak istekleri yönünden çok seçici olmayışı nedeniyle dünyadaki en yaygın ve en eski kültür bitkilerinden biridir. Bağcılık dünyada geniş bir yayılış alanına sahiptir. En önemli üzüm üreticisi ülkeler İspanya, İtalya, Fransa, Türkiye, ABD ve Çin dir (Anonymous 2006b). Bağcılık için dünyanın en elverişli iklim kuşağında yer alan ülkemiz zengin asma gen potansiyeli yanı sıra, çok eski bir bağcılık kültürüne de sahiptir (Ergenoğlu ve Tangolar 2000). Bağcılık potansiyeli ile dünya bağcılığı içerisinde önemli bir yere sahip olan ülkemizde 2009 yılı itibariyle hektarlık alanda ton üzüm üretimi yapılmıştır. Toplam meyve üretiminin %25.66 sını oluşturan üzüm en çok üretimi yapılan meyvedir (Anonim 2009). Toplam bağ alanı bakımından dünya ülkeleri arasında 4. ve üzüm üretimi bakımından da 6. sırada bulunan ülkemiz bağcılığı, birinci derecede çekirdeksiz ve çekirdekli kuru üzüm ikinci derecede sofralık üzüm üretimi ile tanınmaktadır (Çelik vd. 2005, Anonymus 2006a). Bu ürün tarımsal ürün ihracatımızın önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Son yıllarda asma yaprağı da ayrıca iyi bir ihraç ürünü olarak gelir getirebilmektedir (Anonim 2004). Bağcılık halkın geçimi için önemli bir rol oynamakla birlikte milli ekonomimize de önemli katma değer sağlamaktadır. Yıllık tarımsal milli gelirimizin % 6 7 si bağcılıktan sağlanmaktadır (Anonim 2008a). Üzüm üretimi ve bağ alanı açısından Ege ve Akdeniz bölgelerinden sonra üçüncü sırada yer alan Orta Anadolu, ülkemiz bağ alanlarının % 28.5 ine sahiptir (Anonim 2006b). Ankara ili ekolojik şartlar ve iklim faktörleri bakımından bağcılığa son derece uygundur. Kalecik ticari anlamda bağcılığın en yoğun olduğu, Beypazarı da salamura yaprak üretimiyle önem kazanan ilçesidir yılı verilerine göre Ankara ilinde toplam üretim tondur (Anonim 2009). 90 lı yıllara kadar bir gerileme süreci yaşayan bölgemiz bağcılığı son on yılda yeniden canlanma sürecine girmiştir (Anonim 2003). Günümüzde üzümün değer fiyatını bulması ve getirisinin diğer tarım ürünlerine oranla daha iyi olması bağcılığa olan ilgiyi 1

13 ve bağcılığın önemini arttırmıştır. Bölgemiz ve ilimizde çiftçilerimiz, yeni anaç ve yeni üzüm çeşitleri ile örnek bağ tesisleri kurmaktadır. Bu durum sektör dışındaki girişimcilerin dikkatini çekmiş ve onları bağ kurma yönünde yatırımlara teşvik etmiştir (Anonim 2007). Türkiye tarımında böylesine önemli bir yere sahip olan bağcılık, günümüzde üretimden pazarlamaya kadar geçen süreç içerisinde birçok sorunla karşı karşıyadır. Bu sorunlar içerisinde bağ yetiştiriciliği yapılan tüm ülkelerde gün geçtikçe önemi artan, ekonomik boyutlara ulaşan zarar ile üzüm üretimini sınırlandıran fungal hastalıklar önemli bir yer tutmaktadır (Göktaş 2008). Dünyada asmanın, çoğu ekonomik olarak ciddi zararlara yol açabilen birçok fungal hastalığı tespit edilmiştir. Bunlar içerisinde önemli kayıplara neden olanlar; odun dokusunda zarar yapan ve bir etmen grubu tarafından (Phaeoacremonium spp., Phaemoniella chlamydospora, Stereum hirsutum, Phellinus igniarus, Phialophora parasitica) oluştuğu belirlenen esca (kav) hastalığı (Mostert vd. 2006, Essakhi vd. 2008, Peros vd. 2008), yine odun dokusunda zarar yapan birkaç Phaeoacremonium türü ve Phaeomoniella chlamydospora nın sebep olduğu petri hastalığı (Mostert vd. 2003, Rooney-Latham vd. 2005, Mostert vd. 2006), dal ve gövde kurumalarına yol açan Eutypa lata nın neden olduğu Eutypa geriye doğru ölüm hastalığı, bağlarda kanser ve geriye doğru ölüme sebep olan siyah ölü kol (Botryosphaeria spp.) hastalığı (Marco 1996, Eskalen vd. 2005, Urbez-Tores vd. 2006, Martin ve Cobos 2007, Aroca vd. 2008), Cylindrocarpon spp. ve Campylocarpon spp. nin sebep olduğu black foot hastalığı (Halleen vd. 2004, Petit ve Gubler 2005, Hallen vd. 2006), kök çürüklüklerine ve bitki ölümlerine neden olan Phytophthora spp., Verticillium dahliae, Armillaria mellea, Rosellinia necatrix, Fusarium spp., Pythium spp., Rhizoctonia solani, Macrophomina phaseolina (Van Coller vd. 2005, Gubler vd. 2004, Petit ve Gubler 2005), sürgünlerde önemli zarar oluşturan ölü kol (Phomopsis viticola) (Özhendekçi 1978), direkt olarak ürüne verdikleri zarar nedeniyle büyük öneme sahip olan salkım hastalıklarından külleme (Uncinula necator), mildiyö (Plasmopara viticola), kurşuni küf (Botrytis cinerea), antraknoz (Elsinoe ampelina), siyah çürüklük (Guignardia bidwelli) ve acı 2

14 çürüklük (Greeneria uvicola) dür (Jermini ve Gessler 1996, Schilder vd. 2005, Longland vd. 2008). Üzüm üretiminin değişik aşamalarında ortaya çıkan fungal hastalıklar önemli ürün kayıplarına ve kalite düşüklüğüne neden olmaktadır. Bu hastalıklardan bir kısmı mücadelesi zor olan veya etkin bir kimyasal mücadele yöntemi bulunmayan hastalıklardır. Bağ yetiştiriciliğinde çeşitli ülkelerde yürütülmüş olan çalışmalarda, tespit edilen fungal hastalıkların zarar boyutları ve yaygınlıkları değerlendirilmiş olup bu hastalıklarla ilgili sorunlar ortaya konulmuş ve bunlardan bazılarına ilişkin mücadele önerileri verilmiştir. Bunlardan bir kısmı ciddi ekonomik kayıplara neden olan hastalıklardır. Ancak son yıllarda ilimiz ve bölgemiz bağ alanlarında önemli verim kayıplarına neden olan fungal etmenlerin durumunu ortaya koyacak bir araştırma yapılmamıştır. Bölgemiz açısından ilk ve tek çalışma yılları arasında Yürüt (1970) tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmanın üzerinden yaklaşık 40 yıllık bir süre geçmiş olmasına rağmen, bölgemiz bağ alanlarında fungal hastalıklar açısından bir survey çalışması yürütülmemiş olması bölgemiz için ciddi bir eksikliktir. Asmanın son yıllarda tanımlanmış ve ekonomik kayıplara neden olan çok sayıda odun dokusu ve kök hastalığı mevcuttur. Bu ve mevcut diğer hastalıklar açısından ilimiz bağ alanlarındaki durumun bilinmemesi kapsamlı bir araştırmanın gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu çalışma 2009 ve 2010 yıllarında Ankara ili Ayaş, Beypazarı, Güdül, Kalecik, Nallıhan ve Şereflikoçhisar ilçelerinde yürütülmüştür. Bu çalışma ile Ankara ili bağ alanlarındaki mikolojik sorunların belirlenmesinin yanı sıra, söz konusu sorunların çözümüne yönelik diğer çalışmalara da öncülük etmesi amaçlanmıştır. 3

15 2. KAYNAK ÖZETLERİ 2.1 Dünyada yapılan çalışmalar Kök hastalıkları Bağ alanlarında oldukça yaygın görülen en önemli kök hastalıklarından biri olan ve özellikle genç asmaları etkileyen Cylindrocarpon spp. nin sebep olduğu black foot ilk olarak 1961 de tanımlanmıştır ve oranı son on yılda dünyadaki farklı üzüm üretim alanlarında önemli düzeyde artış göstermiştir (Rego vd. 2000, Halleen vd. 2004, Petit ve Gubler 2005, Alaniz vd. 2007). Hastalığın yeniden dikim, üretim maliyeti nedeniyle önemli ekonomik kayıplara sebep olduğu belirtilmiştir (Petit ve Gubler 2005). Şu ana kadar black foot hastalığıyla ilişkilendirilen iki Cylindrocarpon türü (C. liriodendri, C. macrodidymum) tespit edilmiştir (Hallen vd. 2006). Enfeksiyon asmaların hem aşamalı olarak hem de hızlı geriye doğru ölümü ile ilişkilendirilmiştir. Hastalıktan etkilenen asmalarda kök kütlesinde azalmayla birlikte çökük nekrotik lezyonlar, köklerin toprak yüzeyine paralel büyümesiyle birlikte normal olmayan gelişimi, toprak yüzeyine paralel daha aşağıdaki fonksiyonel kök kaybını telafi etmek için bitki tarafından sekonder köklerin oluşturulması, bitkinin hastalıklı kısımlarında kabuktan öze kadar uzanan odun içi nekrozu, odunda siyah renk değişikliği, ksilem damarlarında zamk akıntıları ve vasküler dokuda koyu kahveden siyaha kadar değişen renklerde oluşan siyah çizgi görülmektedir. Anaçta kabuk altında siyah renk değişikliğine sebep olmaktadır. Hastalığa ismini verdiren bu belirtisidir. Diğer simptomlar; canlılıkta azalma, kısalmış boğum araları, yapraklanmada azalma, erken yaprak dökümü, damarlar arası kloroz ve nekroz gösteren küçülmüş yapraklardır. Sıklıkla da bitkinin ölümüne sebep olmaktadır (Grasso 1984, Maluta ve Larignon 1991, Scheck vd. 1998, Rego vd. 2000, Halleen vd. 2006). Etmen aynı zamanda belirti göstermeyen asmalardan da izole edilmiştir (Halleen vd. 2004). 4

16 Asma dışındaki diğer konukçularında etmenin davranış ve etkileri üzerine çalışmalar yapılmış olmasına karşın asmalarda Cylindrocarpon spp. nin hastalık çemberi bilinmemektedir (Petit ve Gubler 2006). Etmen toprakta en başta miselyum olarak canlılığını sürdürmekte, aynı zamanda suda yayılan konidiosporlar ve toprakta ekstrem koşullarda etmenin canlılığını sürdürebilmesini sağlayan yapı olan klamidospor üretmektedir. Enfekteli fidanlık toprağı bir inokulum kaynağıdır. Yapılan çalışmalar yeni enfeksiyonların sıklıkla, kesiklerin fidanlık işlemleri boyunca enfekteli fidanlık toprağı ile karşılaştığı zaman olduğunu göstermiştir. Patojen fidanlıklardaki üretim materyali üretim işleminin erken safhalarında, dikime hazır fidanlarda ve geriye doğru ölüm simptomları gösteren genç asmalarda bulunmuştur (Alaniz vd. 2007). Fidanlar da hastalık oranına katkı sağlayabilmekte ve hastalık fidanlık bitkilerinde taşınabilmektedir (Hallen vd. 2003). Cylindrocarpon türleri saprofit olarak ölü bitki dokularından, zayıf patojenler veya patojen olarak odunumsu bitki ve otsu bitkilerden izole edilebilmektedir. Etmen asmaları doğal açıklıklardan veya kökler ya da anacın diğer toprak altı kısımlarındaki yaralardan veya kesiklerden enfekte etmektedir. Zamanla fungus bitkinin odunlaşmış dokularına saldırmakta ve vasküler elementler ile köklerin kahverengi veya siyah nekrozu ile sonuçlanmaktadır. (Anonymous 2009, Dubrovsky ve Fabritius 2007). Etmen diğer patojenlerle birlikte kombinasyon halinde bulunabilmektedir. Geriye doğru ölüm simptomuna sahip bitkilerden Cylindrocarpon spp. sıklıkla Phaeoacremonium, Phaeomoniella, Botryosphaeria, Phomopsis, Pythium, gibi diğer patojenlerle birlikte izole edilmiştir (Fourie vd. 2000, Edwards ve Pascoe 2004, Oliveira vd. 2004). Çevresel faktörler ve besin maddesi yetersizliği, zayıf drenaj, toprak sıkışması, genç bitkilerde ağır ürün yükü, uygun olmayan toprağa dikim yapılması gibi konukçu stres faktörleri black-foot hastalığının gelişiminde rol oynamaktadır. Bu faktörler aynı zamanda köklerin zayıf gelişimine neden olmaktadır (Larignon 1999, Fourie vd. 2000, Hallen vd 2004). Hastalıklı bitkilerin vasküler sistemleri ve kökleri yüksek sıcaklık peryodu boyunca yüksek orandaki terlemeyi karşılayacak su teminini sağlayamadığı için yaz boyunca görülen yüksek sıcaklıklar simptomların görünmesinde rol oynamaktadır (Larignon 1999). 5

17 Petit ve Gubler 2005 yılında Black foot u Kaliforniya da ilk kez rapor etmişler ve bu hastalığın gittikçe yaygınlığını arttırdığını, hastalıktan ilk olarak genç asmaların etkilendiğini ve hastalığın önemli ekonomik kayıplara neden olduğunu belirtmişlerdir. Scheck vd. (1998) tarafından yapılan çalışmada iki yeni hastalık tanımlanmıştır. Bu hastalıklar Cylindrocarpon obtusisporum etmeninin sebep olduğu black-foot hastalığı ve P. aleophilum, P. chlamydosporium ve P. inflatipes türlerinin sebep olduğu Phaeoacremonium geriye doğru ölüm (grapevine decline) hastalığıdır. Bir başka çalışmada asma kök çürüklüklerine birkaç toprak kökenli patojenin sebep olduğu, Phytophthora sp. ve Armilleria mellea gibi patojenlerin yıllardır bilindiği, fakat bu etmenlerin sebep olduğu kök çürüklüklerinin zaman zaman ciddi problemlere sebep olduğu bildirilmiştir. Yeni hastalıklar Phaeomoniella chlamydospora nın sebep olduğu petri hastalığı, Phaeoacremonium türlerinin sebep olduğu asma geriye doğru ölüm (decline) hastalığı ve Cylindrocarpon destructans ın sebep olduğu black foot hastalığı son zamanlarda görülmüştür. Solgunluğa sebep olan Verticillium dahliae nın hemen hemen tüm bağ üretim alanlarında daha yaygın olduğu, son 10 yıl içerisinde kök hastalıklarından dolayı yeniden bağ alanlarının kurulması sebebiyle kayıplar olduğu bildirilmiştir (Gubler vd. 2004) Armillaria mellea nın neden olduğu Armillaria kök çürüklüğü enfeksiyonları bitki canlılığının azalmasına, üzüm kalitesinin düşmesine ve hastalığın son aşamasında bitkilerde ölümler meydana gelmesine neden olmaktadır. Ayrıca hastalığa karşı enfeksiyon sonrası mücadele olanağı bulunmaması nedeniyle hastalığın yayılmasının ve kayıpların önüne geçilememektedir (Pertot vd. 2008). Asmanın toprak kökenli hastalıkları kompleks hastalıklardır ve bu hastalıklarla ilgili mevcut bilgiler sınırlı olmasıyla birlikte sürdürülebilir üretim etkilenmektedir. Önceleri Phytophthora ve Pythium un hem fidanlık hem de bağlarda en önemli toprak kökenli asma patojenleri olduğu düşünülmekteydi (Chiarappa 1959; Bumbieris 1972; Mansilla vd. 1993), fakat Cylindrocarpon spp., Fusarium spp., (Andrade 1993, Grasso 1984, 6

18 Highet ve Nair 1995, Lele vd. 1978), Rhizoctonia solani (Walker 1992, 1994, 1997) ve Rosellinia necatrix (Veghelyi 1991) gibi diğer patojenler de bitki sağlığı üzerinde önemli etkilere sahipti. Bu patojenler Güney Afrika da araştırılmış ve Phytophthora cinnamomi ana kök patojeni olarak bulunurken Pythıum ultimum ve Cylindrocarpon önemli patojenler olarak bulunmuştur. Macrophomina phaseolina, R. solani, R. necatrix and Sclerotium rolfsii daha az öneme sahip patojenler olarak bulunmuştur. Cylindrocarpon da önemli bir patojen olarak bulunmuştur. Toprak kökenli patojenlerin üretim materyallerinin %50 sinden daha fazlasının kaybına neden olduğu belirlenmiştir (Van Coller vd. 2005) Odunsu doku hastalıkları Bağlarda zarar oluşturan odunsu doku hastalıklarından biri ülkemizde esca, kav, sekte, inme, apopleksi ve dünyada da esca, esca proper, apoplexi, Black measles, vine decline, slow-dieback gibi çeşitli isimlerle anılan (Rooney-Latham vd. 2005, Eskalen vd. 2007) ve günümüzde sadece bir etmen tarafından değil, bir etmen grubu tarafından oluştuğu belirlenen bir hastalık kompleksidir. Vasküler bitki patojeni olarak bilinen ve esca ile ilişkilendirilen Phaeoacremonium cinsi ilk kez Crous vd. (1996) tarafından tanımlanmış ve şu ana kadar tanımlanan 25 türü rapor edilmiştir. Phaeoacremonium türleri dünyada geniş bir yayılıma sahiptir. Phaeoacremonium insanlar dahil olmak üzere odunsu bitkiler (asma, sert çekirdekli meyveler, kivi, söğüt, meşe) ve kabuklu bitlerin larvalarında enfeksiyon yapmaktadır. Phaeoacremonium türleri esca ve petri adı verilen kompleks fungal hastalıklar içerisinde yer almaktadır. Phaeoacremonium türleri esca veya petri hastalık belirtileri gösteren asmalardan izole edilmiş (Crous vd 1996, Mostert vd. 2005, Essakhi vd. 2008, Graham vd. 2009, Gramaje vd fakat asıl olarak esca ile ilişkilendirilmiştir. Esca birkaç fungal etmenin [Phaeoacremonium spp., Phaeomoniella sp., Stereum hirsutum (Willd.) Pers., Phellinus igniarus (L.) Quel.] kombinasyonunun neden olduğu bir hastalık kompleksi olarak rapor edilmiştir (Larignon ve Dubos 1997, Mugnai vd. 1999, Surico 2001, Mostert vd. 2006, Mostert ve Hallen 2010). Farklı fungusların sebep olduğu hastalık kompleksi olarak nitelendirilmesine karşın, çoğu ülkede esca ile enfekteli gövdelerin 7

19 neredeyse tamamında Phaeoacremonium türlerinin tespit edilmiş olması, hastalığın gelişiminde bu cinsin önemini ortaya koymaktadır (Larignon ve Dubos 1997, Ferreira vd 1994, Santos vd. 2005). Esca, dünya genelinde tüm ana bağ alanlarında bulunan, yeniden dikim maliyetleri, ürünün miktarında ve kalitesinde azalmaya sebep olması nedeniyle önemli ekonomik kayıplara neden olabilen çok tahripkâr bir hastalık olarak rapor edilmiştir (Larignon ve Dubos 1997, Sheck vd. 1998, Mugnai vd , Groenewald vd. 2001, Rooney-Latham vd. 2005, Mostert vd. 2006, Essakhi vd. 2008, Mostert ve Hallen 2010) yılında Calzarano ve Di Marco (2007) tarafından yapılan bir çalışmada escanın oranı %69,4 olarak bulunurken Kaliforniya da esca simptomu gösteren asmaların oranı yaklaşık %50 olarak belirlenmiştir (Rooney vd. 2001). Avustralya da escadan dolayı ürün kayıplarının oranının %50 nin üzerinde olduğu rapor edilmiştir (Pascoe ve Cottral 2000). Escanın İtalya da yaklaşık yıldır ülkenin çoğu bölümlerinde ki bağların %90 ile %100 ünü etkilediği belirtilmiştir (Mugnai vd. 1999). Esca simptomları genç asmalarda filokseraya dayanıklı çeşitlerin kullanılmasıyla birlikte görülmeye başlanmıştır. Kullanılan çeşitlerin escaya hassas olduğu belirlenmiştir. Bu fungusun asmalarda diğer stres faktörleriyle birlikte kombinasyon içinde bulunabildiği ve genç asmalarda görülen problemlerin çoğuna sebep olabildiği bildirilmiştir (Rooney-Latham vd. 2005). Esca ile bulaşık yaşlı asmalar iyi bir inokulum bir kaynağı olabilmektedir (Scheck vd. 1998). Phaeoacremonium türleri odunsu bitkilerde solgunluk ve geriye doğru ölümlere neden olmaktadır. Esca tipik olarak odun içinde oluşturduğu çürüklük, yaprak ve meyvelerde oluşturduğu simptomlar ile tanımlanabilmektedir. Enfekteli odunlardan çıkan sürgünler geriye doğru ölüm göstermektedir (Mugnai vd. 1999, Sheck vd. 1998). Yapılan bir çalışmada Phaeacremonium ve Phaeomonialla nın sürgün büyümesinde %50 azalmaya sebep olduğu bildirilmiştir (Anonymus 2008). Odun dokusu enine kesildiği zaman çeşitli şekillerde bozulmalar, siyah benekler, pembe-kahve veya kırmızı- kahve renkli bölgeler, aynı zamanda koyu bir hat tarafından çevrelenmiş merkezi soluk renkli 8

20 yumuşak nekroz (beyaz çürüklük) görülür. Çeşitli şekillerdeki odun renk değişikliği ve çürümesinin birkaç yapısal ve fizyolojik değişimlerin bir sonucu olarak ortaya çıktığı belirtilmiştir. Bu değişimler ; yaralara su ve hava girişiyle oluşan fiziksel ve kimyasal değişimler, yaralanmalara karşı konukçu reaksiyonları (ayrışma, çökme, oksidasyon, doku bileşenlerinin koyulaşması vb.), esca ile ilişkili funguslar tarafından üretilen selülotik ve ligninolitik enzimlerin sebep olduğu değişiklikler, patojenler tarafından üretilen moleküler ağırlığı yüksek bileşikler, hastalıklı ksilem parankima hücreleri tarafından salgılanmış zamk sebebiyle oluşmuş vasküler tıkanıklık ve büyüme düzenleyici maddeler tarafından teşvik edilmiş tylosis ve patojenlerin toksin difüzyonunun bir sonucu olarak ksilem parankima hücrelerinin nekrozu ve konukçu reaksiyon ürünleri (fitoaleksinler vs.) olarak belirtilmiştir. Phaeoacremonium türlerinin ve P. chlamydospora nın hifleri ksilemde ve parankima hücrelerinde gelişebilmekte ve konukçu patojen interaksiyonu, zamk oluşumu, odun renk değişimi ve çizgi oluşumu ile sonuçlanmaktadır (Mugnai vd. 1999). Hastalıklı bitkilerin odun dokularında görülen çürümeler genellikle budama yaralarından başlayıp odun dokusuna doğru genişlemekte veya sınırlanmış bir şekilde kalıp odunumsu çember içinde sektör boyunca yayılmaktadır. Bazen çürüme yüzeye ulaşabilmektedir. Gövde boyunca yarılma ve çatlamalara neden olmaktadır. Çürüme genellikle gövdeden aşağıya ve yukarıya doğru genişlemekte fakat nadiren aşı noktasının altını etkilemektedir (Mugnai vd. 1999, Bruno vd. 2007). Son zamanlarda yapılan çalışmalar Phaeoacremonium aleophilum ve Phaeomoniella chlamydospora nın metabolitlerinin bazılarının ve buna tepki olarak konukçunun oluşturduğu bileşenlerin ksilem özsuyunda bulunduğunu ve yine patojen tarafından üretilen metabolitlerin enfekteli asmaların gövde ve dallarının odun dokusundan taç bölgesine nüfuz edebildiğini göstermiştir (Bruno vd. 2007). Phaeoacremonium aleophilum ve Phaeomoniella chlamydospora nın bazı sekonder metabolitlerinin fitotoksik olduğu kanıtlanmıştır (Bruno vd. 2006). Çalışmada fungal toksinlerin ksilem özsuyuna nüfuz ettiği, yaprak ve meyvelerde simptomların geliştiği yerdeki parankima dokusunda birikme eğiliminde olduğu saptanmıştır. Bunun neticesi olarak yaprak ve meyvelerde çeşitli yoğunlukta ve farklılıkta simptomların oluşmasına neden olmaktadır. 9

21 Esca sinsi bir hastalık olarak nitelendirilmektedir. Bunun sebebi ilk görülebilir yaprak simptomları dikimden 3-4 yıl sonra ortaya çıkmaktadır (Mostert vd. 2006). Yapraklar üzerindeki simptomlar; damarlar arası klorotik bölgeler, sarı-kahve ile sarıkırmızıya dönen, tiger stripes (kaplan çizgileri) olarak tanımlanan sarımsı dokulardır. Esca; aynı zamanda meyveler üzerinde gelişebilen koyu kahverengi ile mor renkli küçük benekler nedeniyle black measles (siyah kızamık) olarak da adlandırılmaktadır. Böyle meyvelerde çatlamalar ve kurumalar gözlenebilmektedir (Larignon ve Dubos 1997, Eskalen vd. 2007, Mostert vd. 2006). Bu belirti dışında meyvelerin tümünde büzüşmeye sebep olabilmektedir ve meyveler genellikle tam olgunluğa ulaşamamaktadır (Eskalen vd. 2007, Larignon ve Dubos 1997). Esca üründe çoğunlukla azalmaya neden olurken meyvelerde görülen bu belirti pazar değerini ciddi şekilde düşürmektedir (Sheck vd. 1998, Mugnai vd. 1999). Kaliforniya da yapılan çalışmada meyve simptomları nedeniyle ekonomik kaybın ile $ olduğu rapor edilmiştir (Vasquez vd 2006). Ciddi durumlarda hastalığın şiddetli formu olan apopleksi olabilmektedir. Asma veya asmanın kısımları yazın sıcak ve kuru dönemlerde aniden solmakta veya ölmektedir (Mostert vd. 2006). Esca hastalığına yakalanmış siyah üzüm çeşitlerinde kimi zaman damarlar arası alanlar koyu kırmızı kenarlarla çevrelenirken (Anonymus 2008) kimi zaman ise yaprak damarları veya yaprak kenarları boyunca klorotik alanlar görülmektedir. Bu alanlar başlangıçta küçük ve yüzeye dağılmış durumdadır, zamanla genişleyip birleşir, nekrotik alanlara dönüşür ve klorotik dokular sarı-kahverengi veya kırmızı-kahverengi bir renk alır (Mugnai vd. 1999, Bruno vd. 2007, Eskalen vd. 2007). Çoğunlukla enfekteli asmalar asimptomatik olarak kalabilmektedir. Phaeoacremonium iyi adapte olabilen endofittir ve asmanın içinde simptom oluşturmadan varlığını sürdürür, fakat yetersiz kültürel uygulamaların (yetersiz sulama, uygun olmayan bitki dikim uygulamaları, seçilmiş anaç veya kalem çeşitleri için elverişli olmayan toprak, uygun olmayan sulama yöntemleri) sonucunda zayıflayan bitkilerde belirtiler 10

22 oluşturabilir (Bertelli vd. 1998, Latham vd. 2005, Surico vd. 2006, Bruno vd. 2007, Eskalen vd. 2007, Zanzotto vd. 2007, Peros vd. 2008). Esca hastalığında yaprak ve meyve simptomları her yıl aynı bitki üzerinde görülmeyebilmekte, bazen de aynı asma nadiren birbirini izleyen yıllarda aynı simptomu göstermektedir (Latham vd. 2005). Yaprak simptomları bazı fizyolojik problemlerle (mağnezyum yetersizliği, su eksikliği,) de karıştırılabilmektedir. Yaprak simptomlarının bitki fizyolojisi ve metabolitlerin kombinasyonu, odun dokusundaki fungus ve çevresel şartların kombinasyonu tarafından belirlendiği düşünülmektedir (Mugnai vd. 1999, Surico 2001, Peros vd. 2008). Sadece fungusun bulunuşu değil aynı zamanda asmanın yaşı, üretim materyali, budama, yaraların korunması, iklim, toprak, sulama, asmanın durumu, toprak çeşidi, arazinin eğimi ve kültür çeşidi de dış simptomların oluşumuna katkı sağlamaktadır (Mugnai vd. 1999, Surico vd. 2000, Surico vd. 2004). Yaprak simptomları arasında yıldan yıla değişkenliğin olması ve süreklilik göstermemesinin nedenleri hala belirsizdir (Mugnai vd. 1999, Surico vd. 2000, Redondo vd. 2001, Surico vd. 2006). Bağlarda escanın ana inokulum kaynakları enfekteli üretim materyali, enfekteli toprak ve havai sporlardır. Enfekteli anaçlar enfekteli üretim materyallerinin kaynağı olarak kanıtlanmıştır. Üretim materyali aynı zamanda aşılama işlemi boyunca da enfekte olabilmektedir (Mostert vd. 2006). Yapılan çalışmalarda Phaeoacremonium türleri sıklıkla anaçlardan ve çeliklerin aşı yerlerinden izole edilmiştir. Bu durum enfeksiyonların enfekteli ana materyalden veya fidanlık işlemlerinden ortaya çıktığını göstermiştir ( Hallen vd. 2003). Phaeoacremonium türlerinin konidileri havai olarak da dağılabilmektedir. Enfeksiyon budama yaraları ve kökler boyunca olabilmektedir. Budama yaraları havai inokulumun girişi için en açık yerlerdir (Mostert vd. 2006). Budama yaraları özellikle kolonizasyon için mevsimde erken budamalar yapıldığı zaman ve budamadan sonraki 9-12 hafta boyunca hassastır (Adalat vd. 2000). Ayrıca bağlarda peritesyumların mevcudiyeti yeteri kadar nemli çevre şartları altında ascospor dağılımı inokulumun önemli bir kaynağı olabileceğini göstermiştir. Togninia fraxinopennsylvanica ve Togninia viticola nın peritesyumları asmalarda henüz 11

23 bulunmamıştır fakat dişbudak ağaçlarında bulunmuştur. Bu durum komşu ağaçların da asma patojenlerini barındırabildiğini göstermiştir (Mostert vd. 2006). Anaç veya aşı kalemi ile Phaeoacremonium arasındaki mevcut ilişki açık değildir. Hastalığın çeşitli ülkelerde yayılması, filoksera epidemisinden sonra filokseraya dayanıklı Amerikan hibrid anaçlarının kullanılmasından sonraya rastlamaktadır. Epidemik filokseradan dolayı diğer anaç çeşitlerinin yerine Amerikan anaçları anaç çeşitleri yaygın bir şekilde kullanılmıştır, fakat bu anaçlar hastalığa karşı yüksek derecede hassasiyet göstermiştir. Yapılan çalışmalarda çeşitler bu fungusa dayanıklılık göstermemekle birlikte, anaçlar daha hassas bulunmuştur. Bazı araştırıcılar Phaeoacremonium spp. ve Phaeomoniella chlamydospora etmenlerine karşı asma çeşitlerinin farklı hassasiyette olduğunu bildirmiştir. Çeşitlerdeki hassasiyetler üzerine yapılan bir çalışmada Thomson Seedless, Grenache ve Cabernet Sauvignon çeşitlerine Phaeomoniella chlamydospora ve Phaeoacremonium aleophilum un 10 6 spor/ml oranındaki spor süspansiyonu inokule edilerek patojene karşı duyarlılıkları belirlenmeye çalışılmıştır. Kav hastalığının belirtileri her üç çeşitte de görülmüş fakat Thomson Seedless çeşidi daha hassas bulunmuştur (Feliciano vd. 2004). Üç yıllık çalışmanın sonunda en hassas çeşit olarak Thompson Seedless bulunmuştur. Scheck vd (1998) tarafından esca hastalığına sebep olan fungusların patojenisite/virulensliği üzerine yapılan çalışmada, Pa. chlamydospora ve Pm. inflatipes ile enfekteli bitkilerde sırasıyla %67 ve %71 oranlarında ölümler gözlendiği rapor edilmiştir. Hassasiyetlerdeki farklılıklar ve anaç çeşitlerindeki simptomlar üzerine araştırmalar devam etmektedir (Sparapano vd. 2000, Feliciano vd. 2004, Mostert vd. 2006). İklim şartları da simptomların görülme sıklığını ve escanın yayılışını etkileyebilmektedir. Escanın kronik formu için nemli yağışlı yaz döneminin, akut formu için de kuru sıcak yaz döneminin uygun olduğu bulunmuştur. Akut formu birkaç ay içinde bitkiyi öldürebilirken, kronik formunda bitkilerde ölüm birkaç yıl içerisinde olmaktadır (Fischer ve Kassemeyer 2003). Yağmurlu ve ılık yaz boyunca yaprak simptomları daha fazla oranda görülebilmektedir. Hastalık genelde sürekli olarak yüksek yaz sıcağına sahip alanlarda ve yoğun ilkbahar yağışı alan bölgelerde daha 12

24 yaygındır (Surico vd. 2000, Anonymous 2008). Serin büyüme mevsimi Esca simptomlarının görünürlüğünü arttırırken kuru mevsimler simptomların gizlenme düzeyini arttırmaktadır (Marchi vd. 2006, Mugnai vd. 1999). Son zamanlarda esca (kav) hastalığının İtalya nın üzüm üretim alanlarının neredeyse tümünde mevcut olduğu ve genç bağlarda bulunuş ve yayılışının arttığı belirtilmiştir. Escanın kompleks, farklı patojenlerin katıldığı bir hastalık sendromu olduğu özellikle Acremonium sp., Eutypa lata, Phialophora parasitica ve Stereum hirsutum un enfeksiyonun ilk aşamasından sorumlu olduğu düşünülen ve odun nekrozuna sebep olan etmenler olduğu bildirilmiştir. Phellinus igniarus ve Stereum hirsutum, diğer funguslar tarafından zarar verilen dokulara yerleşen ve bu dokuların kurumasına ve parçalanmasına sebep olan funguslar olarak belirtilmiştir. Kompleks yapısından dolayı kimyasal mücadelesinin zor olduğu bu nedenle etiyolojisi ve epidemiyolojisi anlaşılıncaya kadar en etkili savunma stratejisinin enfekteli bitkilerin elimine edilmesi ve iyi tarım uygulamaları olduğu belirtilmiştir (Marco 1996). Yakın zamana kadarki araştırmalarda, Phaeoacremonium chlamydosporum morfolojik ve filogenetik olarak cins içindeki diğer türlerden farklı bulunmuş ve Phaeomoniella adında yeni bir cins olarak tanımlanmıştır (Crous ve Gams 2000). Petri hastalığı (black goo veya petri grapevine decline) birkaç Phaeoacremonium türü (Pm. aleophilum, Pm. angustius, Pm. inflatipes, Pm. mortoniae, Pm. parasiticum, Pm. Rubrigenum, Pm. viticola) ve Phaeomoniella chlaydospora ile ilişkilendirilmiştir (Scheck vd , Mugnai vd. 1999, Groenewald vd. 2001). Fakat Phaeomoniella chlamydospora en yaygın izole edilen ve hastalığın sebebi olduğuna inanılan fungusdur (Mugnai vd. 1999, Chicau vd. 2000, Edwards ve Pascoe 2004). Hastalığın dünya genelinde yaygınlığının arttığı ve hastalıktan dolayı büyük oranda ekonomik kayıpların olduğu bildirilmiştir (Bertelli vd. 1998, Sheck vd. 1998, Mugnai vd. 1999, Hallen vd. 2003, Edwards ve Pascoe 2004, Latham vd. 2005). Kayıplar %50 lere kadar varabilmektedir (Pascoe ve Cottral 2000). 13

25 Petri hastalığı büyümede gerileme ve geriye doğru ölümlere neden olmaktadır. Hastalık yaprakların ani çöküşü ile ortaya çıkabilmekte fakat daha sıklıkla damarlar arası kloroz, yaprak nekrozu, solgunluk gibi çeşitli yaprak simptomları, gövde çapında azalma, kısalmış boğum araları, zayıf büyüme asmaların aşamalı ölümüne eşlik etmektedir (Morton 1995, Bertelli vd. 1998, Fourie vd. 2000, Sidoti vd. 2000, Whiteman vd. 2003) Escada görülen tipik yaprak simptomları ve çeşitli şekillerdeki odun çürüklükleri gözlenmemektedir (Zanzotto vd. 2007). Hastalık çoğunlukla genç bağlarda bulunmakla birlikte yaşlı bağlarda da görülmektedir. Yeni dikilen bağlarda önemli kayıplara (%50 ye kadar) sebep olmaktadır (Mostert vd. 2006). İç simptomlar gövde veya sürgünlerden enine veya uzunlamasına kesitler alındığı zaman görülebilen ksilem dokularında siyah benekler ve koyu kahve-siyah renkli çizgi oluşumu şeklindedir (Ferreira vd. 1994). Zarar görmüş ksilem dokularından sıklıkla siyah renkli özsu sızmaktadır ve bu nedenle siyah akıntı black goo olarak isimlendirilmiştir. Ksilem dokularının siyah renk değişimine tylosis (damarları tıkayan uzantılar), zamk oluşumu ve fenolik bileşenler neden olmaktadır. Bu bileşenler ksilem dokularındaki mevcut fungusa karşı bir reaksiyon olarak konukçu tarafından oluşturulur. Ksilem dokularının blokajı suyun normal alınımını önler. Petri hastalığı simptomlarında artış yüksek oranda su ihtiyacının olduğu dönemlerde olmaktadır (Mostert vd. 2006). Fungusun (Phaeomoniella chlamydospora) hastalık döngüsü hakkında çok az şey bilinmektedir. Yavaş büyümesinden dolayı saprofit funguslar tarafından sıklıkla baskılanması gibi bazı zorluklarından dolayı fungus iyi anlaşılamamıştır (Eskalen vd. 2001). İki primer inokulum kaynağı tanımlanmıştır. Birincisi enfekteli anaçlardan kesilen materyalin kullanımıdır. İkincisi bağlarda enfekteli anaçlardan havaya dağılan sporlardır. Bu sporlar konukçularını budama yaralarından enfekte eder. Üçüncü bir potansiyel kaynak ise toprakta canlılığını sürdüren klamidospor benzeri yapılardır (Larignon 1998, Eskalen vd. 2003). Pa. chlamydospora fidanlıklarda üretim işlemi boyunca asmaları enfekte edebilmektedir. Kallus oluşturma ortamı da potansiyel bir kaynak olabilmektedir (Van der Westhuizen 1981). Son zamanlarda patojen toprakta da bulunmuştur. Bundan dolayı enfekteli toprağın da potansiyel inokulum kaynağı olduğu düşünülmektedir. Fungus havai olarak dağılan konidiler üretir ve genellikle konukçularını budama yaralarından enfekte eder (Damm ve Fourie 2005). İzolasyonlar 14

26 sağlıklı görünen anaçlarda da patojenin bulunduğunu gösterdiği için enfekteli anaç ve üretim materyallerinin primer inokulum kaynağı olduğu düşünülmektedir (Bertelli vd. 1998, Larignon 1998, Hallen vd. 2003, Fourie ve Hallen 2004). Etmenin spor ve miselleri omcanın dalları boyunca her kısımda gözlenmiştir. Bu durum sporların ksilem özsuyunda dağıldığını ve enfekteli anaçların özsuyunda taşındığını göstermektedir (Feliciano ve Gubler 2001, Edwards vd. 2003). Enfekteli asmaların normal şekilde kallus oluşturamadıkları, Pa. chlamydospora nın tüm çeşitlerde kallus oluşumunu önlediği fakat Pm.aleophilum un çok etkilemediği belirtilmiştir (Wallace vd.). Khan vd (2000) asmalarda (Chardonnay çeşidi) kallus oluşum kapasitesinin Pm. inflatipes, Pm. aleophilum ve Pa. chlamydospora ile enfekteli kesiklerde sırasıyla %72, %22 ve %71 oranlarında azaldığını saptamışlardır. Kaliforniya da yapılan bir çalışmada 1 aylık Carignane çeşidi fidanlara Cylindrocarpon liriodendri, Phaeoacremonium inflatipes ve Paeomoniella chlamydospora inokule edilmiştir. Kökler 30 dakika boyunca 10 6 spore ml/süspansiyonda bekletilmiştir. İnokulasyondan 60 gün sonra C. liriodendri inokule edilmiş fidanların %92 si, P. inflatipes inokule edilmiş fidanların %71 i, Pa. chlamydospora inokule edilmiş fidanların % 67 si ölmüştür. Yapılan çalışma bu patojenlerin asma fidanlarında son derece agresif olduklarını göstermektedir. Yine aynı çalışmada escanın Kaliforniya da 50 yıldır gözlendiği ve bu durumun yıllar arasında simptomların çeşitliliğinden dolayı hastalığı karakterize etmenin zor olmasının bir kanıtı olduğu belirtilmiştir. Hastalığın yaşlı bağlarda bulunmakta olduğu fakat son yıllarda genç bağları da tehdit ettiği ve genç bağlarda da yaygınlığını arttırdığı bildirilmiştir (Scheck vd. 1998). Dünyada üzüm üretimi yapılan birçok bölgede bulunan ve sorun oluşturan Botryosphaeria kanseri (siyah ölü kol) hastalığına sebep olan Botryosphaeria dünya genelinde asmalarda son zamanlarda tanımlanmış önemli bir patojendir. Botryosphaeria geniş bir konukçu dizisine ve dünya genelinde geniş bir yayılıma sahiptir. Bu cins içerisinde farklı odunsu bitkilerde kansere sebep olan farklı türler tespit edilmiştir. Botryosphaeria türlerinin geniş ölçüde saprofit olduğunün düşünülmesi 15

27 nedeniyle, bu türlerin asmalarda geriye doğru ölüm ile ilişkilendirilmesi yıllardır göz ardı edilmiştir (Van Niekerk 2004). Botryosphaeria hastalık simptomlarına sahip asmalarda bulunmasına karşın sağlıklı görünen ve simptom vermeyen asmalarda da sıklıkla bulunmaktadır. (Bonfiglioli ve McGregor 2006). Asmalarda birkaç vasküler ve yaprak simptomu Botryosphaeria türlerine dayandırılmaktadır. Bu hastalık odunda çizgi oluşumu ve yaprak kenarındaki kırmızı lekelerle karakterize edilmektedir. Kanserler, odun nekrozu, vasküler çizgi oluşumu, gövde geriye doğru ölümleri, yapraklarda orta derecede kloroz veya solgunluk, kısalmış boğum araları, çubukların beyazlaşması, aşı kalemi uyuşmazlığı, tomurcuk nekrozu, solgunluk, patlamayan veya sınırlı patlayan tomurcuklar belirtileridir. Gövdeler ve dallar enine kesildiğinde üçgen şeklinde nekrotik doku göstermektedir. Bu belirti Eutypa lata ile sıklıkla karıştırılabilmektedir. Simptomlar çoğunlukla 10 yaşına kadar ki asmalarda gözlenmiştir (Urbez-Torres vd. 2006). Etmen meyveler üzerinde de piknitler bulunan, 1-4 mm çaplı düz lezyonlar oluşturmaktadır. Enfekteli beyaz çeşitler açık kahverengine dönerken kırmızı çeşitlerde değişiklik daha az fark edilmektedir. Taneler siyahlaşıp büzüşmektedir (Anonymous 2005). Botryosphaeria türleri yaraları kolaylıkla enfekte edebilmektedir. Fungus kışı hastalıklı odunlarda piknit olarak geçirmektedir. Ölü odunlarda bulunan piknitler yeni enfeksiyonlar için inokulum kaynağıdır. Sporlar rüzgarla ve sıçrayan suyla yayılmaktadır. Enfeksiyon odunda budama yaraları gibi taze yaralar boyunca olmaktadır Kuraklık, don, zayıf beslenme, yüksek sıcaklık, iyi olmayan budama işlemleri, dolu gibi bazı şartlar da enfeksiyona yardımcı olmaktadır. Yayılma vejetatif üretim materyalleri, budama ve böcekler yoluyla da olabilmektedir. Simptomlar genellikle yavaş gelişmekte ve şiddetli simptomlar da strese maruz kalan 8 yaşına kadar ki asmalarda olabilmektedir (Gubler 2004, Anonymous 2005, Anonymous 2006a). 16

28 Kaliforniya bağlarında Botryosphaeria türleri ve Eutypa lata kanser ve diğer geriye doğru ölüm simptomlarına sebep olan önemli asma patojenleridir (Larignon vd. 2001, Philips 2002, Van Niekerk vd. 2004, Taylor vd. 2005). Hastalık yaygın olmasına rağmen E. lata simptomlarına benzerliğinden dolayı göz ardı edilmiştir. Bağlarda artış gösteren hastalık ürün miktarında azalmaya ve mücadelesi hastalıklı bitkilerin uzaklaştırılması esasına dayandığı için üretim fiyatlarında artışa sebep olmaktadır. Eutypa geriye doğru ölüm ve Botryosphaeria kanseri hastalığından dolayı yılık net gelirde 260 milyon doların üzerinde azalmaya sebep olduğu tahmin edilmektedir (Sibert 2001). Botryosphaeria spp. nin sebep olduğu geriye doğru ölüm hastalığının Kaliforniya bağlarındaki durumunu saptamak amacıyla bir survey çalışması yürütülmüş, 166 bağda survey yapılmış, kanserli gövde ve dallardan örnekler toplanmıştır. İzole edilen en yaygın fungus Botryosphaeria spp. olarak saptanmıştır. Araştırma sonunda 7 tür bulunmuştur, bunlar; B. australis, B. dothidea, B. lutea, B. obtusa, B. parva, B. rhodina, ve B. stevensii dir (Urbez-Torres vd. 2006) Bağlarda dal kurumalarına yol açan en önemli hastalıklardan biri de Eutypa geriye doğru ölüm hastalığıdır. Eutypa geriye doğru ölüm ilk kez 1974 de teşhis edilmiştir. Etmen odunda lokalize olmuş nekroz ve uzun bir dönem sonundaki bitki ölümüyle karakterize edilmektedir (Dubos 1996). Yapılan bir çalışmada üzümün odun hastalıkları olarak Fransa nın tüm üzüm üretim alanlarında Phaemoniella chlamydospora (petri hastalığı), Phaeoacremonium aleophilum (esca), Botryosphaeria sp. (siyah ölü kol) ve Eutypa lata (Eutypa geriye doğru ölüm) nın bulunduğu belirlenmiş ve etmenlerin epidemiyolojisi konusunda çalışmalar yapılmıştır (Guerin 2005). Martin ve Cobos (2007) tarafından yapılan çalışmalarda, bağlardaki geriye doğru ölüm ile birkaç fitopatolojik fungal tür ilişkilendirilmiştir. Esca, Eutypa geriye doğru ölüm, siyah ölü kol hastalıklarının odun dokusunu etkilediği, dünyanın birçok yerinde yaygın olarak bulunduğu belirtilmiştir. Bu hastalıkların ekonomik kayıplara neden olduğu, bu kayıpların oranının çeşitli faktörlere bağlı olduğu ve bu faktörlerin hala açık bir şekilde 17

29 bilinmediği belirtilmiştir. Bu çalışmada geriye doğru ölüme neden olan funguslar izole edilmiş ve tanımlanmıştır. Botryosphaeria türleri, Phaeomoniella chlamydospora ve Phaeoacremonium spp. yaygın bulunmuş ve çoğunlukla genç bitkilerden Cylindrocarpon spp. izole edilmiştir. Phomopsis viticola, Fomitiporia mediterranea, Eutypa lata ve Sterum hirsutum ise nadiren bulunan etmenlerdir. Çalışmada birkaç Botryosphaeria türü bulunmuştur. Bu türler; Diplodia seriata (B. obtusa), Diplodia mutila (B. stevensii), Neofusicoccum parvum (B. parva), B. dothidea, Dothiorella iberica (B.iberica) ve Dothiorella sarmentorum (Diplodia sarmentorum) dur. Dünyanın her tarafındaki üzüm üretimini sınırlandıran ana faktörün Eutypa geriye doğru ölüm, esca, siyah ölü kol gibi gövde hastalıkları olduğu bildirilmiştir (Aroca vd. 2008) Yaprak ve salkım hastalıkları Asma hastalıkları içerisinde direkt olarak ürüne verdikleri zarar nedeniyle salkım çürüklükleri büyük öneme sahiptir. Bu etmenler üzümlerin olgunlaşması ile birlikte zarar oluşturmakta, hasat sırasında ve hasat sonrası nakliye ve pazarlama aşamasında hızla çürümelere neden olarak üründe büyük zararlar oluşturmaktadır. Külleme dünyadaki çoğu üzüm üretim alanlarında bulunmaktadır ve mücadele yapılmadığı takdirde toplam ürün miktarında, kalitede ve verimde azalmaya sebep olmaktadır. (Pearson ve Goheen 1988, Wilcox 2003, Ellis vd. 2004, Pscheidt 2007). Hastalık etmeni ilk kez 1834 de Kuzey Amerika da tanımlanmış ve 1800 lerin ortalarında da Batı Avrupa ya geçmiş ve yayılmıştır. Hastalık ilk kez İngiltere de 1845 de daha sonra 1847 de Fransa da görülmüş ve bağ alanlarında %80 lere varan zarara neden olmuştur. Hastalık omcanın tüm yeşil organlarında görülmektedir. Başlangıçta yaprakların üst yüzeyinde parlak lekeler görülür. Zamanla yaprakların üzeri etmenin konidi ve konidioforlarından oluşan tozlu bir tabaka ile kaplanır. Sürgünlerde kırmızımsı kahverengi lekeler oluşur. Koruk döneminde hastalığa yakalanan taneler küçük kalır ve gelişemez. Taneler henüz tam büyüklüğünü almadan hastalığa yakalanırsa tane sap doğrultusunda çatlar. Beyaz çeşitlerde tanelerde sarımsı kahverenginde ağ şeklinde lekeler oluşur (Pearson ve Goheen 1988). 18

30 Plasmopara viticola nın neden olduğu mildiyö hastalığı asmanın en önemli hastalıklarından biridir. İlk kez 1878 yılında Fransa da görülmüştür ve 1882 e kadar tüm ülkeye yayılmıştır (Pearson ve Goheen 1988). Hastalık asmanın tüm yeşil kısımlarını ve doğrudan ürünü etkilediği için ekonomik yönden önemlidir. (Wilcox 2003, Ellis vd. 2004). Pearson ve Goheen (1988) bazı yıllarda geç ilkbahar ve erken yaz dönemlerinde normalin üzerindeki yağışların neden olduğu mildiyö hastalığının %10 20; kontrol için önlem alınmazsa daha yüksek oranda ürün kaybına yol açtığını bildirmiştir. Hastalık asmanın tüm yeşil kısımlarında görülür. Başlangıçta yaprağın üst yüzeyinde sarı renkli tipik yağ lekeleri meydana gelir. Alt yüzlerinde ise beyaz bir fungal örtü vardır. Bu lekelerin rengi zamanla koyulaşır, kahverengileşir, bir süre sonra kurur ve dökülür. Sürgünler üzerinde eliptik lekeler meydana gelir. Çiçekler enfekte olduğunda kısa zamanda kahverengileşerek kuruyup dökülür, böylelikle seyrek taneli salkımlar oluşur. Hastalıklı taneler olgunluk dönemine doğru su kaybederek buruşur (Pearson ve Goheen 1988). Asmalarda önemli hastalıklardan biri de Sphaceloma ampelinum un sebep olduğu bağ antraknozudur. Schilder vd. (2005) 2001 yılında ABD nin Michigan eyaletinde yaptıkları çalışmada meyvelerde ve sürgünlerde koyu kahveden mora kadar değişen renkte çökük lezyonlar gözlemişlerdir. Hastalık asmaların %90 ını etkilemiş ve ürün hasat edilememiştir. Kurşuni küf (Botrytis cinerea) hastalığının soğuk hava depolarında ya da bağ alanında olgun üzümlerin önemli hastalığı olabileceği belirtilmiştir. Etmenin dünyadaki birçok bölgede önemli düzeyde ürün kayıplarına sebep olabildiği bildirilmiştir (Paul vd. 1998). Guignardia bidwelli nin üzümlerde siyah çürüklük hastalığına sebep olduğu, ascosporların yağış miktarı ile ilgili olarak daha çok çiçeklenme boyunca veya başlangıcında salındığı, sekonder enfeksiyonların salkım hastalığında önemli bir rol oynamadığı, primer inokulumun önemli olup problemlere neden olduğu belirtilmiştir (Jermini ve Gessler 1996). 19

31 Steel vd. (2007) olgun meyvelerde gözle görülebilir salkım çürüklük enfeksiyonlarına Botrytis cinerea ve Colletotrichum acutatum un sebep olduğunu, diğer salkım çürüklüklerinin görülebilir enfeksiyon olarak tanımlanamadığını belirtmiştir. Meyvelerden izole edilen diğer fungusların Alternaria, Botryosphaeria, Epicoccum, Fusarium, Nigrospora, Pestalotia, Phomopsis ve Trichoderma olduğunu bildirmişlerdir. Greeneria uvicola nın sebep olduğu acı çürüklük (bitter rot) hastalığının Amerika da en önemli meyve hastalıklarından biri olduğu belirtilmiştir (Longland vd. 2008) Kaliforniya da yapılan çalışmada üzüm meyvelerinde gözlenen siyah fungal sporulasyon ve tipik çürüme simptomlarına Aspergillus niger ve Aspergillus carbonarius un neden olduğu belirlenmiştir ( Rooney-Latham vd. 2008). 2.2 Türkiye de Yapılan Çalışmalar Esca olarak bilinen kav hastalığı ilk defa Viala tarafından 1926 yılında İzmir bağlarında tespit edilmiştir yılında İyriboz tarafından yapılan çalışma ile tespit edilen Stereum hirsitum ve Phellinus igniarus ilk defa kayda geçmiştir. Daha sonra Üzümeri (1947) yaşlı bağların zarar gören dokusundan Stereum hirsutum, S. necator, Phellinus igniarus ve P. versicolor etmenlerini tespit etmiştir. Karaca (1961) küllemenin bütün bağ sahalarında görüldüğünü, hastalığın bazı yıllarda genellikle İç Anadolu Bölgesinde hava orantılı neminin yüksek olduğu yerlerde büyük zarar yaptığını belirtmektedir. Yürüt (1970) tarafından Orta Anadolu da yapılan survey çalışmasında en önemli bağ hastalıkları olarak külleme (Uncinula necator), mildiyö (Plasmopara viticola), kök çürüklüğü (Rosellinia ve Armillaria), kızıllık hastalığı (Pseudopeziza tracheiphila) bulunmuştur. Küllemenin bütün bağ sahalarında yaygın ve bölge için önemli bir sorun olduğu bildirilmiştir. Çalışmada bölgede hastalığın yaygınlık oranı %16 71 olarak 20

32 bulunmuştur. Yürüt (1978), hastalığın verim ve kalite üzerinde büyük zararlar yapabileceğini, Orta Anadolu Bölgesinde bağ küllemesi hastalığına karşı primer enfeksiyon kaynağının miselyumlar olduğunu ve Orta Anadolu Bölgesinde primer enfeksiyonlarda fungusun eşeyli formunun önemli olmadığını belirtmiştir. Orta Anadolu bölgesinde bu hastalığa karşı optimum koşullar oluşsun veya oluşmasın fenolojiye ve kullanılan ilacın etki süresine bağlı olarak her yıl en az 4 kez ilaçlama yapılması tavsiye edilmektedir. Ancak optimum şartlar oluşmadığı takdirde ilaçlama sayısında azalma olabileceği gibi optimum şartlar hüküm sürdüğünde ilaçlama sayısında artış da olabileceği düşünülmektedir. Fenolojiye dayalı ilaçlamalar hastalığı belli ölçüde baskı altında tutmaktadır (Baliç 2005). Bağlarda ölü kol hastalığına sebep olan etmenin yaygınlığını saptamak için Kocaeli, Sakarya, Bursa ve İstanbul illerinde yapılan surveylerde hastalık Geyve de %61, Gebze ve Mudanya da %44 ve İznik de %30 oranında bulunmuştur (Özhendekçi 1978). Eutypa armeniacae Türkiye de ilk olarak 1982 yılında İzmir de Perlette çeşidi omcalardan izole edilmiştir. Omcaların hasta kollarında alışılmışın dışında bir sürgün oluşumu gözlenmiştir. Bu sürgünlerde gelişme geriliğine paralel olarak küçük, deforme olmuş, klorotik yapraklar bulunmuştur. Hastalığın budama yaralarından başladığı açık bir şekilde gözlenmiştir. Etmen dokuda açık kahverengi zon oluşumuna sebep olmuştur. Kolun hasta doku ile tamamen çevrelenmesi durumunda kuruduğu saptanmıştır (Onoğur ve Atilla 1983). Arı vd. (1991) asmada da diğer kültür bitkilerinde olduğu gibi dikime elverişli asma fidanı randımanını azaltan faktörler arasında bazı fungal hastalıkların neden olduğu zararların bulunduğunu ve bunlardan bir tanesinin de asmanın gövdesini, kollarını, aşı kalemi olarak kullanılacak çubukları geriye doğru öldüren ve yazın salkım çürüklüklerine sebep olan Diplodia natalensis (syn. Botryodiplodia theobromae) in oluşturduğu hastalık olduğunu belirtmişlerdir. Söz konusu patojen Türkiye de ilk olarak 21

33 1990 yılında Manisa ve Denizli de saptanmıştır. Çalışmada etmenin fidanlıklardaki bulunuş oranı ve yayılış alanı da belirlenmiştir. Kapkın (1991) Bağ Mildiyösü hastalığının epidemi yaptığı yıllarda çok önemli zararlar oluşturabildiğini bildirmiştir. Arı ve Kapkın (1992) tarafından Ege Bölgesi bağlarında Eutypa lata nın yayılış alanını ve bulunuş oranlarını saptamak amacıyla 1986 ve 1987 yıllarında yapılan surveylerde İzmir de hastalığın yayılış alanının ortalama %72.29, hastalık oranının ortalama %13.46, aynı şekilde Manisa da %78.51, %11.73 olduğu görülmüştür. Uşak da yayılış oranı %66.65, Muğla da %100, Balıkesir de %62.5, Aydın da %33.3 ve Çanakkale de %66.66 olarak bulunmuştur. Arı vd. (1995) tarafından 1990 ve 1991 yıllarında Ege Bölgesinde survey çalışması yürütülmüştür. Çalışma İzmir, Manisa, Denizli ve Uşak illerinde 27 fidanlıkta toplam da lık alanda yürütülmüştür. Kum havuzlarında Armillaria mellea, kallus odalarında sürgünlerde kurumalar ve çürümeler oluşturan Rhizoctonia solani, Phythium spp., sürgünlerde yanıklık şeklinde kurumalara neden olan Diplodia natalensis seralarda R.solani, Phythium yanında Botrytis cinerea tarlada ilkbahar yaz başı devresinde Macrophomina kuru çürüklüğü M. phaseolina ve Armilleria mellea, D. natalensis, R. solani ve Phythium sonbahar devresinde Uncinula necator Plasmopara viticola A. mellea, D. natalensis, R. solani, Pythium sp. tespit edilmiştir. Anaçlıklarda ise Verticillium dahliae saptanmıştır. Armillaria kök çürüklüğü, Rhizoctonia ve Pythium %100 yayılış oranına sahip bulunmuştur. Bağlarda salkım çürüklüklerine neden olan etmenlerin saptanması amacıyla özellikle Manisa bağlarından izolasyonlar yapılmıştır. Bu izolasyonlar sonucunda çürüklük ya da nekroz belirtileri olan kısımlarda Botrytis cinerea ve Aspergillus niger en yoğun elde edilen organizmalar olmuştur. Bu organizmalardan başka Aspergillus flavus, Aspergillus parasitica, Penicillium spp. ve Alternaria spp. yoğun olarak izole edilmiştir (Delen 1995). 22

34 Ülkemizde yapılan çalışmalarda İzmir ve Manisa illerindeki bağlarda yapraklarda esca hastalığının harici simptomlarını gösteren asmaların odunsu gövdelerinden enine kesitlerde escanın farklı türlerinde tipik odun nekrozu ile ilişkisi araştırılmıştır. Stereum hirsutum, Phellinus sp., Phaeoacremonium aleophilum ve Phaeoacremonium chlamydosporum olarak tanımlanan izolatlar elde edilmiştir. Son iki tür Türkiye de ilk kez rapor edilmiştir. Ayrıca odunda kahverengi nekrozlu alanlardan Eutypa lata ve Phomopsis viticola izole edilmiştir (Erkan ve Larignom 1998). Köklü vd. (1998) yaptıkları çalışmada, Tekirdağ da 1997 yılında asmalarda esca hastalığına benzer belirtiler gözlemlemişlerdir. Etkilenen omcalarda geniş bir yara bölgesine bağlı olarak ortaya çıkan nekrozlar ve öz çürüklükleri sürgün ve kol kurumaları daha sonra omcaların tamamen kurumasının dikkat çeken belirtiler olduğu belirtilmiştir. Türkiye de esca hastalığının ilk olarak Ege, Marmara, Güney ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde bulunduğu belirtilmiştir. Ege Bölgesinde 1997 ve 1998 yıllarında Stereum hirsutum, Phellinus sp., Phaeoacremonium aleophilum ve P. chlamydosporum, enfekteli asmaların çürümüş odunlarından izole edilmiştir. Ayrıca odundaki kahverengi nekrotik bölgelerden Eutypa lata ve Phomopsis viticola izole edilmiştir ( Arı 2000). Erzincan ilinde yıllarında yürütülen survey çalışması ile bağ alanlarında fungal hastalık etmenleri belirlenerek sorun olan etmenlerin bulunuş oranları ve yayılış oranları tespit edilmiştir. Hastalıklı bitkilerden alınan örneklerden yapılan izolasyon çalışmaları sonucunda elde edilen izolatların tanıları yapılmıştır. Bunlar içerisinde yaygın olarak izole edilen etmenler; Uncinula necator, Plasmopara viticola, Stereum hirsutum, Sphaceloma ampelinum, Botrytis cinerea olarak belirlenmiştir (Albayrak vd. 2002). Orta Anadolu bölgesinde konuya ilişkin yapılan bu çalışma için, bu bölgede son yıllarda çok sayıda yeni bağ alanı kurulmuş olan Ankara ili seçilmiştir. 23

35 3. MATERYAL VE YÖNTEM 3.1 Materyal Çalışmanın ana materyalini Ankara ili Ayaş, Beypazarı, Güdül, Kalecik, Nallıhan ve Şereflikoçhisar ilçeleri bağ alanlarından toplanan hastalıklı yaprak, salkım, dal, gövde ve kök gibi bitkisel materyaller, bunlardan izole edilen fungal izolatlar, besi yerleri, kimyasal maddeler, laboratuar malzemeleri oluşturmuştur. 3.2 Yöntem Arazi çalışmaları Survey çalışması Ankara Tarım İl Müdürlüğü nün 2007 yılı verilerine göre bağcılığın yoğun olduğu Ayaş, Beypazarı, Güdül, Kalecik, Nallıhan ve Şereflikoçhisar ilçeleriyle bu ilçelere bağlı köylerdeki bağ alanları dikkate alınmıştır. Bu alanlarda fungal hastalıkların belirlenmesi amacıyla, bölgeyi temsil edebilecek ve ağırlıklı olarak üzüm üretimi yapılan köyler survey alanı olarak belirlenmiştir. Survey yapılan ilçeler ve örnek alım noktaları şekil de verilmiştir. 24

36 Şekil 3.1 Ankara ilinde survey yapılan ilçeler Şekil 3.2 a. Nallıhan, b. Ayaş, Beypazarı, Güdül, c. Kalecik,d. Koçhisar ilçelerinde survey yapılan alanlardaki GPS ile örnek alım noktaları 25

37 Bölgeyi temsil edecek şekilde seçilen bağ alanlarında, birincisi fungal bağ hastalıklarının yaygınlık kazandığı Haziran ve Ağustos ayları arasında ve ikincisi bölgenin hasat zamanından hemen önce Eylül ve Ekim aylarında olmak üzere iki farklı dönemde bölümlü örnekleme metodu (Bora ve Karaca 1970) esas alınarak surveyler yapılmıştır. İlçelere göre incelenen toplam bağ alanları, örnek sayıları ve survey tarihleri Çizelge 3,1 de verilmiştir. Çizelge 3.1 Ankara ili ilçe bazında toplam bağ alanları, incelenen alanlar, örnek sayıları ve survey tarihleri İlçe Toplam bağ alanı (da) İncelenen alan (da) I. Dönem II. Dönem Alınan örnek sayısı Survey Tarihi I. Dönem II. Dönem İncelenen alan (da) I. Dönem II.Dönem Alınan örnek sayısı Survey Tarihi I. Dönem II. Dönem Ayaş Temmuz Ekim 3 Kasım Beypazarı Temmuz 23 Eylül Eylül 29 Eylül Güdül Temmuz 9 Ekim Eylül 25 Ekim Kalecik Haziran 31 Ağustos Eylül 19 Ekim Nallıhan Temmuz 8 Eylül Ağustos 5 Ekim Ş.Koçhisar Temmuz 25 Eylül Eylül Örnekleme çalışmaları Survey çalışmaları yıllarında Ankara ili bağ alanlarında asmanın fenolojisine göre hastalık simptomlarının belirginlik kazandığı Haziran-Ağustos ve Eylül-Kasım ayları arasında olmak üzere iki dönemde yapılmış ve hastalık belirtisi gösteren yaprak, salkım, dal, gövde ve kök örnekleri alınmıştır. Survey çalışmaları Toplam bağ alanları ile ilgili veriler ilçe tarım müdürlüklerinden elde edilmiştir. 26

38 sırasında hastalık belirtisi gösteren asmaların yeşil aksamı, kök ve kök boğazı makroskobik olarak incelenmiş, örnekler koordinatlarını belirten etiketlerle birlikte polietilen torbalar içerisine konularak Ankara Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü Meyve ve Bağ Hastalıkları Laboratuarına getirilmiştir. Çalışmada survey yapılacak bağlarda bölümleme örnekleme yöntemi (Bora ve Karaca 1970) ile bağ alanlarının büyüklüğüne göre incelenecek minimum asma sayıları (Kaşkaloğlu vd. 1975) Çizelge 3.2 de, incelenen asma sayıları Çizelge 3.3 (2009 yılı) ve Çizelge 3.4 (2010 yılı) de verilmiştir. Çizelge 3.2 Bağ alanlarının büyüklüğüne göre incelenecek minimum asma adedi Bağ Alanı İncelenecek Asma Adedi 5 dekara kadar dekara kadar dekara kadar dekardan büyük 60 27

39 Çizelge yılı surveylerinde çalışmanın yürütüldüğü bağ alanları ve incelenen asma sayıları İlçe Mevki Bağ no Bağ alanı (da) İncelenen asma adedi İlçe Mevki Bağ no Bağ alanı (da) İncelenen asma adedi Kalecik Nallıhan Başören Gökdere Bağözü K. tekke Beypazarı Macun K. Söğüt Avşar Akçakava k Yeşilöz Merkez Akçakese Uyurca Güdül Adalıkuzu Çandır B Mevki Merkez Oltan Hamzali Ayaş İlhan Akaya Sobran Gülhüyük Hıdırlar Bozyaka Ş.davutlu Koçhisar Sarıyar Üzengilik Davutoğlan

40 Çizelge yılı surveylerinde çalışmanın yürütüldüğü bağ alanları ve incelenen asma sayıları İlçe Mevki Bağ no Bağ alanı (da) İncelenen asma adedi İlçe Mevki Bağ no Bağ alanı (da) İncelenen asma adedi Kalecik Nallıhan Ş.koçhisar Gökdere Başören Macun Karalar Beypazarı K. söğüt Avşar Kuyucak Acısu Akçakava k Uyurca Merkez Merkez Kargın Çandır Karacaöre Merkez Güdül n Kavaközü Kayı Sobran Yeşilöz Çuhalar Uruş Bozyaka İlhan Davutoğla n Gökçebağ Merkez Ayaş Akkaya Eymir Ilıca Sarıyar Oltan Gülhüyük Ş.davutlu Üzengilik

41 Hastalıklı bitki yüzdelerinin ve yaygınlık oranlarının saptanması İlçe ve köylerdeki yaygınlık oranlarının belirlenmesinde tartılı ortalama esas alınmıştır. Bu amaçla her bağ alanında hastalık belirtisi gösteren bitkiler toplam bitki sayısına oranlanarak o bağ alanındaki hastalıklı bitki sayısı ve yüzdeleri tespit edilmiştir. Bora ve Karaca (1970) nın ortaya koyduğu metoda göre her bağ için hastalıklı bitki yüzdeleri bulunduktan sonra tartılı ortalama ile o bölgeye ait hastalık çıkış oranları belirlenmiştir. Hastalığın görüldüğü bağ alanı bulaşık kabul edilip, bulaşık alanın toplam alana oranlanmasıyla da yaygınlık oranı hesaplanmıştır. Yapılan çalışmalar sonucu tespit edilen hastalık etmenlerinin yaygınlığını belirlemek amacıyla, çalışma yapılan bağ sayıları çizelge 3.5 de verilmiştir. Çizelge 3.5 İlçelere göre survey yapılan bağ sayıları Ayaş Beypazarı Güdül Kalecik Nallıhan Koçhisar Toplam Laboratuar çalışmaları Laboratuara getirilen hastalıklı bitki örnekleri makroskobik olarak incelenmiş ve Patates Dektroz Agar (PDA) ile Su Agar (WA) ortamlarına alınarak izolasyonları yapılmıştır. Ayrıca yaprak veya meyve üzerindeki lekeli kısımlardan nemli hücre (Blotter) yöntemi ile de izolasyonlar yapılmıştır. Aynı zamanda bazı etmenlerin konukçu dokusu üzerinde oluşturduğu belirtilerin üzerinden hazırlanan kazıma preparatlardan spor incelemesi yapılarak teşhis çalışmaları yürütülmüştür. 30

42 Hastalık etmenlerinin izolasyonu Agar yöntemi Laboratuara getirilen hastalıklı bitki örnekleri (kök, kökboğazı, dal, yaprak, meyve) izolasyon için yüzeysel dezenfeksiyona tabi tutulmuştur. Hastalıklı bitki örneklerinden steril bir bisturi yardımıyla 3 4 mm lik parçalar, hasta ve sağlam dokuyu içerecek şekilde kesilmiştir. Kesilen parçalar % 1 lik NaOCl içinde 2 3 dakika bekletilmiştir. Steril filtre kâğıtları arasında kurutulduktan sonra uygun besiyerine (PDA, WA) ekimleri yapılmış ve 25 C de yakın ultraviole ışık (360 nm) altında, 12 saat ışık 12 saat karanlık koşullarda inkubasyona bırakılmıştır. 4 5 günlük inkubasyondan sonra gelişen koloniler stereoskobik mikroskop altında incelenmiş, koloni kenarındaki misel uçlarından alınan parçalar tekrar besiyerine (PDA) alınarak saf kültürler elde edilmiştir. Saf kültürlerden alınan agar diskleri eğik agarda (eğik PDA besi ortamı bulunan test tüplerinde ) mineral yağ altında +4 C de ve %10 luk gliserinde ephendorf tüplerde - 20 C de daha sonra teşhisleri yapılmak üzere saklanmıştır. Nemli hücre (Blotter) yöntemi Yaprak ve meyve üzerinde belirti oluşturan etmenlerin izolasyonu amacıyla, örneklerden hasta ve sağlıklı dokuyu içerecek şekilde parçalar kesilmiş ve % 1 lik NaOCl de 0,5 1 dakika süreyle yüzeysel dezenfeksiyona tabi tutulmuştur. Steril kurutma kağıtları arasında kurutulan parçalar 4 kat steril nemli filtre kağıdı içeren petri kaplarına konulmuştur. Örnekler 22±2ºC de, yakın ultraviole ışık altında, 12 saat aydınlık 12 saat karanlık koşullarda inkubasyona bırakılmıştır. Gelişen fungal yapılar binoküler altında incelenmiştir Fungusların teşhisi Hastalık etmenlerinin izolasyonunda ve geliştirilmesinde Blotter (Nemli hücre) ile PDA (potato dextrose agar, Merck), WA (%2 lik su agar, Merck), SNA (synthetic nutrient 31

43 agar), MEA (%2 lik malt extract agar, Oxoid), OA (oat meal agar, Sigma) besiyerleri kullanılmıştır. Çizelge 3.6 Fungusların izolasyon ve tanı çalışmalarında kullanılan ortamlar PDA MEA (%2) WA OA SNA PDA (39 g) Malt agar (20 gr) Agar agar (20 g) OA (72.5 g) KH 2 PO 4 (1 g) Saf su (1 lt) Agar (15 gr) Saf su (1 lt) Saf su (1 lt) KNO 3 (1 g) Saf su (1 lt) MgSO 4 7H 2 O(0.5 g) KCI (0.5 g) Glikoz (0.2 g) Sakaroz (0.2 g) Agar (20 g) Saf su (1 lt) Phaeoacremonium türlerinin teşhisi Phaeoacremonium türlerinin teşhisi için +4ºC de saklanan izolatlar PDA, MEA ve OA ortamlarına aşılanmış, 25 ºC ve 37 ºC lerde 12 saat aydınlık (yakın ultraviole ışık) 12 saat karanlık periyot içeren inkubasyon odasında gün süreyle inkubasyona bırakılarak radyal gelişme oranı ve maksimum gelişme sıcaklıkları gözlenmiştir. Phaeoacremonium türlerinin teşhisi koloni renkleri, konidiofor ve fialid yapıları dikkate alınarak Mostert vd. (2006) ne göre yapılmıştır. Cylindrocarpon türlerinin teşhisi Cylindrocarpon türlerinin teşhisi için, eğik agarda + 4 ºC de saklanan izolatlar PDA, SNA ve OA ortamlarına aşılanmıştır. İzolatlar 22±2ºC de 12 saat aydınlık (yakın ultraviole ışık) 12 saat karanlık periyot içeren inkubasyon odasında 7-10 gün süreyle geliştirilmiştir. Bu sürenin sonunda izolatların teşhisleri koloni renkleri, makrokonidi, mikrokonidi, konidiofor ve klamidospor yapıları ile maximum gelişme sıcaklıkları ve 32

44 pigmentasyonu dikkate alınarak Hallen vd. (2004) ve Hallen vd. (2006) a göre yapılmıştır. Botryosphaeria türlerinin teşhisi Botryosphaeria spp. nin teşhisi için eğik agarda saklanan izolatlar PDA, MEA ve OA ortamlarına aşılanmış ve 22±2ºC de 12 saat aydınlık (yakın ultraviole ışık) 12 saat karanlık periyot içeren inkubasyon odasında 7-10 gün süreyle geliştirilmiştir. İnkubasyon süresi sonunda koloni rengi, konidi yapısı dikkate alınarak teşhisleri Urbez- Torres vd. (2006), Phillips (2007) e göre yapılmıştır. Phaeomoniella chlamydospora nın teşhisi Phaeomoniella chlamydospora nın teşhisi için +4 ºC de saklanan izolatlar PDA ve MEA ortamlarına aşılanmış, 25 ºC de 12 saat aydınlık (yakın ultraviole ışık) 12 saat karanlık periyot içeren inkubasyon odasında gün süreyle inkube edilmiştir. Bu sürenin sonunda izolatların teşhisleri koloni, konidiofor, konidi, fialid yapıları ve renkleri dikkate alınarak Crous ve Gams (2000), Kakalikova vd. (2006) a göre yapılmıştır. Diğer etmenlerin teşhisi Külleme (Uncinula necator), mildiyö (Plasmopara viticola), kurşuni Küf (Botrytis cinerea), ölü kol (Phomopsis viticola) hastalıklarıyla bulaşık yaprak, salkım veya sürgünler binoküler altında incelenmiş, külleme, mildiyö ve kurşuni küf için miselyal kısımlardan Ölü kol için piknitlerden kazıma preparat yapılıp morfolojik yapıları esas alınarak teşhis edilmiştir. Phellinus sp., un fruktifikasyon organı, Armillaria mellea nın fruktifikasyon organı ve rizomorf yapıları makroskobik olarak incelenmiştir. 33

45 Diğer etmenler PDA ortamında geliştirilmiş misel, skleroti ve konidi yapıları incelenerek çeşitli kaynaklardan yararlanılarak (Ellis 1976, Gerlach ve Nirenberg 1982, Tousson 1995, Samsun vd. 1996, Barnett 1998) teşhis edilmiştir Patojenisite testi Phaeoacremonium aleophilum ile Cylindrocarpon macrodidymum a ait seçilen birer izolatın patojenisite denemeleri yapılmıştır Phaeoacremonium sp. Elde edilen Phaeoacremonium aleophilum izolatının patojenisite testi için 3 aylık aşısız asma fidanı kullanılmıştır. Bu amaçla PDA ortamında geliştirilen 21 günlük kültürden (10 6 konidi/ml) konidi süspansiyonu hazırlanmıştır. İzolat 5 adet test bitkisine inokule edilmiştir. Her bir bitki bir tekerrür olarak kabul edilmiştir. Deneme 5 tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Bu amaçla bitkilerin kök boğazlarında kabuktan öze kadar açılan 3 4 mm lik deliklere 30 µl süspansiyon enjekte edilmiş ve bu kısımlar pamukla kapatılarak parafinle kaplanmıştır (Şekil 3.1). Kontrol bitkisine steril su inokule edilmiştir. Bitkiler 25 ºC ve %70 neme sahip, 16 saat ışık 8 saat karanlık periyot içeren iklim odalarında 3 ay süreyle inkube edilmiştir. Bu sürede bitkiler periyodik olarak izlenmiştir. 3 aylık sürenin sonunda test bitkilerinin odun dokusundan enine kesitlerde özde ve ksilem dokularında kahverengi renk değişimi görülmüştür. Bu kısımlardan parçalar alınıp PDA ortamına ekim yapılarak gerçekleştirilen izolasyon sonucunda etmen yeniden izole edilmiştir. Phaeoacremonium aleophilum izolatının patojenite testi Aroca ve Raposo (2009) ve Larignon ve Dubos (1997) a göre yapılmıştır. Vasküler renk değişiminin yoğunluğu Aroca ve Raposo (2009) nun 0 3 skalasına göre değerlendirilmiştir. 34

46 Şekil 3.3 Phaeoacremonium aleophilum izolatının patojenisite test yöntemi Cylindrocarpon sp. Elde edilen Cylindrocarpon macrodidymum izolatının patojenisite testi için 3 aylık aşısız asma fidanı kullanılmıştır. Bu amaçla PDA ortamında geliştirilen 21 günlük kültürden (10 6 konidi/ml) konidi süspansiyonu hazırlanmıştır. İzolat 5 adet test bitkisine inokule edilmiştir. Her bir bitki bir tekerrür olarak kabul edilmiştir. Deneme 5 tekerrürlü olarak yürütülmüştür. Bu amaçla bitki kökleri 30 dakika boyunca 40 ml kadar konidi süspansiyonuna batırılmıştır (Şekil 3.2). Kontrol bitkisi ise steril suya batırılmıştır. Bitkiler 25 ºC ve %70 neme sahip, 16 saat ışık 8 saat karanlık periyot içeren iklim odalarında 3 ay süreyle inkube edilmiştir. Bu sürede bitkiler periyodik olarak izlenmiştir. 3 aylık sürenin sonunda test bitkilerinin kök bölgesinden enine kesitlerde iletim demetlerinde kahverengi renk değişimi görülmüştür. Bu kısımlardan parçalar 35

47 alınıp PDA ortamına ekim yapılarak gerçekleştirilen izolasyon sonucunda etmen yeniden izole edilmiştir. Cylindrocarpon macrodidymum izolatının patojenite testi Petit ve Gubler (2005), Alaniz vd. (2007) e göre yapılmıştır. Kök hastalığının şiddeti Alaniz vd. (2009) in 0-5 skalasına göre değerlendirilmiştir. Şekil 3.4 Cylindrocarpon macrodidymum izolatının patojenisite testi yöntemi Hastalık değerlendirmesi Hastalık değerlendirilmesinde kullanılan skalalar; Phaeoacremonium izolatının patojenisitesinin değerlendirildiği Aroca ve Raposo (2009) nun 0-3 skalası: 0-3 Skalası (Vasküler renk değişiminin yoğunluğu) 0= Yeşil 1= Kahverengi 2= Koyu kahverengi 3= Siyah 36

48 Cylindrocarpon izolatının patojenisitesinin değerlendirildiği Alaniz vd. (2009) in 0-5 skalası: 0-5 Skalası ( Kök hastalığının şiddeti) 0= Lezyonsuz sağlıklı 1= Kök kütlesinde %0-25 oranında azalmayla birlikte hafif renk değişimi 2= Kök kütlesinde % oranında azalmayla birlikte renk değişimi 3= Kök kütlesindeki %51-75 oranında azalmayla birlikte orta derecede renk değişimi 4= Kök kütlesindeki % 75 den fazla orandaki azalmayla birlikte şiddetli renk değişimi 5= Ölü bitki Tüm patojenite testlerinden elde dilen sonuçlar Towsend-Heuberger formülüne göre (Erdiller 1992) hesaplanarak her izolat için % hastalık şiddeti dereceleri bulunmuştur. % Hastalık Şiddeti: Σ ( Her bir skala değeri x Skala değerindeki örnek sayısı) x 100 En büyük skala değeri x Toplam bitki sayısı 37

49 4. ARAŞTIRMA BULGULARI 4.1 Hastalık Yaygınlık Oranları Ankara nın en önemli bağ alanlarına sahip Ayaş, Beypazarı, Güdül, Kalecik, Nallıhan ve Şereflikoçhisar ilçeleri ve köylerinde yıllarının Haziran-Kasım ayları arasında toplam 2240 da alanda yapılan surveyler sonucunda hastalıklı bitkilerin yaprak, salkım, dal, gövde ve köklerinden elde edilen izolatların büyük bir kısmının Phaeoacremonium (138 adet) cinsine ait olduğu görülmüştür. Ayrıca 26 adet Cylindrocarpon, 4 adet Botryosphaeria, 3 adet Phaeomoniella, 24 adet Rhizoctonia, 23 adet Macrophomina ve 13 adet Pythıum izolatı elde edilmiştir (Çizelge 4.1). 38

50 Çizelge 4.1 Survey sonucu toplanan izolatların ilçelere ve köylere göre dağılımı İzolat Sayısı Fungus Türleri Kalecik Gökdere Avşar Uyurca Kargın Çandır Hamzali Merkez Phaeoacremonium spp Cylindrocarpon spp Pythıum spp. 1 1 Rhizoctonia spp. 2 3 Macrophomina sp İzolat Sayısı Fungus Türleri Beypazarı Başören Macun Bağöz Kızılca Kuyucak Acısu Akça Merkez ü söğüt kavak Phaeoacremonium spp Cylindrocarpon spp 5 1 Botryosphaeria spp Rhizoctonia spp. 1 1 Macrophomina spp İzolat sayısı Fungus Türleri Ayaş Akkaya Oltan İlhan Ilıca Gökçebağ Phaeoacremonium spp Macrophomina sp Rhizoctonia spp. 1 Pythium spp. 1 1 İzolat sayısı Güdül FungusTürleri Merkez K.ören Adalı kuzu Kayı Yeşilöz Çuhalar Uruş Büyük Mevki Phaeoacremonium spp Cylindrocarpon spp Pythium spp. 1 İzolat sayısı FungusTürleri Nallıhan Sobran Hıdırlar Bozyaka Merkez Davut oğlan Sarıkaya Eymir Sarıyer Phaeoacremonium spp Cylindrocarpon spp Botryosphaeria spp. Pythium spp Rhizoctonia spp Macrophomina sp İzolat sayısı FungusTürleri Şereflikoçhisar Gülhüyük Ş. Davutlu Üzengilik Phaeoacremonium spp Cylindrocarpon spp 1 Botryosphaeria spp. 1 Pythium spp. 1 2 Rhizoctonia spp. 2 2 Macrophomina sp. 2 Geotrichum spp

51 Yapılan survey çalışmaları sonucunda odunsu doku hastalık etmenlerinden Phaeoacremonium spp. nin yaygınlık oranı tüm ilçelerde %100 olarak tespit edilmiştir. Hastalık oranı ise en fazla %85.35 ile Şereflikoçhisar da ve %84.24 ile Ayaş da bulunmuştur. Ayaş ilçesinde Phaeoacremonium en yüksek %94.17 hastalık oranıyla İlhan köyünde, Beypazarı ilçesinde %92.3 oranıyla Başören köyünde, Güdül ilçesinde %95.41 oranıyla Kayı köyünde, Kalecik ilçesinde %95.8 oranıyla Çandırlı köyünde, Nallıhan ilçesinde %91.5 oranıyla Davutoğlan köyünde, Koçhisar ilçesinde ise %85.91 oranıyla Gülhüyük köyünde tespit edilmiştir. Uncinula necator ise %82.9 yaygınlık oranı ve %65.87 hastalık oranıyla en yüksek Şereflikoçhisar da tespit edilirken ortalama yaygınlık oranı %82.9 olarak bulunmuştur. Etmen en yüksek Ayaş ilçesinde %88.23 hastalık oranıyla İlhan köyünde, Beypazarı ilçesinde %100 oranıyla Kuyumcutekke köyünde, Güdül ilçesinde %100 oranıyla Yeşilöz ve Çuhalar köyünde, Kalecik ilçesinde %82 oranıyla Kargın köyünde, Nallıhan ilçesinde %100 oranıyla Hıdırlar köyünde, Şereflikoçhisar ilçesinde ise %83 oranıyla Üzengilik köyünde tespit edilmiştir (Çizelge 4.2). 40

52 Çizelge 4.2 Köylere göre bağ alanlarındaki Phaeoacremonium spp. ve Uncinula necator un hastalık ve yaygınlık oranı Ayaş İlçeler Köyler Hastalık Oranı (%) Beypazarı Güdül Kalecik Nallıhan Ş. Koçhisar Phaeoacremonium spp. Yaygınlık Oranı (%) Hastalık Oranı (%) Uncinula necator Yaygınlık Oranı (%) Oltan İlhan Akkaya Gökçebağ Ilıca Başören Macun K. söğüt Kuyucak Acısu Akçakavak Merkez K. tekke Bağözü Karacaören Kavaközü Kayı Yeşilöz Çuhalar Uruş Merkez Adalıkuzu Akçakese Gökdere Avşar Kargın Uyurca Çandır Karalar Hamzali Merkez Davutoğlan Eymir Sobran Sarıyer Bozyaka Hıdırlar Merkez Gülhüyük Ş. Davutlu Üzengilik

53 4.2 Ankara ili Bağ Alanlarında Belirlenen Hastalık Etmenleri ve Hastalık Şiddetleri Ankara ili Ayaş, Beypazarı, Güdül, Kalecik, Nallıhan ve Şereflikoçhisar ilçelerinde yıllarında yapılan surveylerde birçok fungal etmen izole edilmiştir. Bu etmenler Phaeoacremonium spp., Cylindrocarpon spp., Phaeomoniella sp., Botryosphaeria spp., Botrytis cinerea, Rosellinia necatrix, Macrophomina phaseolina, Rhizoctonia solani, Pythium spp., Fusarium spp, Acremonium sp., Gliocladium spp., Trichoderma spp., Ulocladium spp., Stemphylum spp., Curvularia spp., Cladosporium spp., Dreschlera spp., Geotrichum spp. ve Chaetomium spp. dur. Uncinula necator, Plasmopara viticola, Armillaria mellea, Phomopsis viticola ve Phellinus sp. ise makroskobik belirti ve yapılarına dayanılarak teşhis edilmiştir. Ankara ili bağ alanlarında yapılan surveyler sonucunda görülen hastalık etmenleri iki grup altında toplanmıştır; odunsu doku ve kök hastalık etmenleri, yaprak ve salkım hastalık etmenleri. Saptanan fungal etmenlerin kültürel ve morfolojik özellikleri, asmalarda meydana getirdiği belirtiler ve patojenisite çalışmaları sonucu saptanan hastalık şiddetleri bu bölümde ele alınmıştır. Söz konusu hastalık etmenlerinin tanısal özellikleri ve asmalarda meydana getirdikleri belirtiler aşağıda verilmiştir Odunsu doku ve kök hastalık etmenleri Phaeoacremonium spp. W. Gams, Crous & M. J. Wingfield Esca (Kav) hastalığı Şube (Bölüm) : Ascomycota Sınıf : Sordariomycetes Takım : Calosphaeriales Familya : Calosphaeriaceae 42

54 Cins : Phaeoacremonium Hastalığın belirtileri Hastalığın asmalarda, gelişme geriliği (Şekil 4.1 a.b) solgunluk (Şekil 4.1 c) ve ileri aşamada kurumalara sebep olduğu gözlenmiştir (Şekil 4.1 d). Yapraklarda farklı simptomlar görülmüştür. Tipik hastalık simptomlarına sahip asmaların yapraklarında tiger stripes (kaplan çizgileri) olarak adlandırılan zamanla sarı-kahve veya sarı-kırmızı renge dönen ve sonunda nekrotik bir hal alan damarlar arası klorotik bölgeler gözlenmiştir (Şekil 4.2 a.b.c.d). Yapraklar üzerinde görülen ağımsı nekrotik alanlar da sıkça ve yaygın oranda rastlanan bir diğer simptomdur (Şekil 4.3). Ayrıca siyah çeşitlerde yapraklarda farklı tonlarda kızarıklık (Şekil 4.4) ve yaprak kenarlarında kırmızı-kahverengi nekrotik lekeler gözlenmiştir (Şekil 4.5 ). Etmenin izole edildiği bazı bitkilerin meyvelerinde büzüşme ve kuruma belirtisi görülmüştür (Şekil 4.6). Odun dokusu enine kesildiği zaman çeşitli şekillerde bozulmalar, yumuşak çürüklükler, ksilem dokularında siyah benekler, pembe-kahve veya kırmızı- kahve renkli bölgeler; uzunlamasına kesildiği zaman ksilem dokularında kahverengi-siyah çizgi oluşumu (Şekil 4.7), ayrıca bazı bitkilerin gövdesinde yarılmalar ve sürgünlerde geriye doğru ölüm gözlenmiştir (Şekil 4.8). Simptom göstermeyen bitkilerden de izole edilmesi etmenin bitkide latent olarak da bulunabildiği bilgisini doğrulamaktadır (Şekil 4.9). 43

55 Şekil 4.1 a.b. Phaeoacremonium spp. izole edilen, gelişme geriliği, c. Solgunluk, d. kuruma belirtisi gösteren asmaların genel görünüşü Şekil 4.2 Phaeoacremonium un asma yapraklarında neden olduğu klorotik ve nekrotik alanlar (tiger stripes) 44

56 Şekil 4.3 Phaeacremonium spp. izole edilen asmaların yapraklarında görülen ağımsı lekeler ve bu belirtiye sahip bitkinin odun dokusundan görünüm Şekil 4.4 Phaeoacremonium spp. nin yapraklarda oluşturduğu kızarıklık belirtisi ve bu belirtiye sahip bitkilerin odun dokularından görünüm 45

57 Şekil 4.5 Phaeoacremonium spp. nin yaprak kenarlarında oluşturduğu kırmızıkahverengi nekrotik lekeler ve bu belirtiye sahip bitkinin odun dokusundan görünüm Şekil 4.6 Phaeoacremonium spp. nin meyvelerde neden olduğu büzüşme ve kurumalar 46

58 Şekil 4.7 Phaeoacremonium spp. nin odun dokusunda meydana getirdiği belirtiler Şekil 4.8 a.b Phaeoacremonium spp. nin odun dokusunda neden olduğu yarılmalar, c.d. sürgünlerde geriye doğru ölüm belirtisi 47

59 Şekil 4.9 Phaeoacremonium spp. nin latent olarak bulunduğu bitkilerden ve bu bitkilerin odun dokularından görünüm Phaeoacremonium aleophilum Fungus bir haftalık PDA besi ortamında soluk kahverengi, MEA besi ortamında bej, kahverenkli veya kahverengimsi gri, OA besi ortamında sarımsı beyaz renkte gelişim göstermiştir (Şekil 4.10). Miselyum bölmeli, soluk kahverenkli, tek tek veya maksimum 7 hifin birleşmesi sonucu oluşan gruplar halinde bulunan hiflerden oluşmuştur. Fialidler şeffaf, silindirik şekildedir. Her üç tip fialide de rastlanmıştır. Tip I fialid en kısa fialiddir. 3-8 µm boyutlarında ve basal septum yoktur. Tip II fialid orta büyüklükte, 7-13 µm elongate-ampulliform (ampul şeklinde) veya navicular (kayık şeklinde) şekillerdedir. Tip III fialid en uzun fialid µm, subcylindrical, navicular veya subulate (tığ şeklinde) şeklindedir (Şekil 4.11). Konidiler fialidlerin ucunda oluşur. Şeffaf, bölmesiz, uzunumsu elipsoid, cylindrical veya reniform (böbrek şeklinde) şeklindedir (Şekil 4.12). Konidiler gençken homojen hücresel içeriğe sahiptir fakat 7-14 günden sonra 2 yağ damlacığı oluşmuştur (Şekil 4.12 d). 48

60 Şekil 4.10 Phaeoacremonium aleophilum un PDA, MEA ve OA ortamındaki koloni gelişmesi Şekil 4.11 Phaeoacremonium aleophilum un Tip I, Tip II ve Tip III fialidleri 49

61 Şekil 4.12 a.b. Phaeoacremonium aleophilum un fialidleri, c. konidileri, d. konidilerde yağ damlacığı oluşumu Phaeoacremonium scolyti Fungus bir haftalık PDA besi ortamında kırmızımsı-gri, MEA besi ortamında pembemsi veya yarı şeffaf, OA besi ortamında pembemsi beyaz renklerde gelişim göstermiştir (Şekil 4.13). Miselyum dallı, bölmeli tek tek veya maksimum 7 hifin birleşmesi sonucu oluşan gruplar halinde bulunan hiflerden oluşmuştur. Hifler siğilli ve tuberculate dir. Renkleri soluk kahve veya kahve renge sahip, 1 2 µm genişliğindedir. Her 3 tip fialide de rastlanmıştır. Fialidler soluk kahverengi veya şeffafdır. Tip I fialid silindirik bazen taban kısmı şişkin, 4-6 µm; tip II fialid baskın, elongate-ampulliform, uca doğru incelmekte, 7-14 µm; tip III fialid subcylindrical, subulate ile elongate-ampulliform (ampul şeklinde) şekillerde µm, uca doğru incelmektedir (Şekil 4.14). Konidiler oblong-ellipsoidal (uzunumsu-elips ) veya obovoid (ters yumurta), bazen de reniform veya allantoid (sosis şekli) şekillerdedir. 50

62 Şekil 4.13 Phaeoacremonium scolyti nin PDA-MEA-OA besi ortamlarındaki koloni gelişmesi Şekil 4.14 Phaeoacremonium scolyti nin Tip I, Tip II, Tip III fialid ve konidileri Phaeoacremonium spp. nin yaygınlık durumu Phaeoacremonium spp. Ankara ili bağ üretim alanlarında %100 oranında yaygın bulunmuştur. Etmenin izole edildiği bitkilerde görülen belirti tiplerinin yüzde dağılımı çizelge 4.3 de, bulunuş ve yayılış oranlarına ilişkin sonuçlar çizelge 4.4 de verilmiştir. 51

63 Çizelge 4.3 Phaeoacremonium spp. un hastalık oranları ve izole edilen bitkilerde görülen belirti tiplerinin yüzde dağılımı Phaeoacremonium izole edilen bitkilerde görülen belirti tiplerinin % dağılımı** İlçeler Köyler Bağ Alanı (da) Hastalık * Oranı (%) Tiger stripes (%) Zayıf gelişme (%) Ağımsı nekrotik lekeler (%) Tiger stripes + Zayıf gelişme nekrotilk (%) lekeler + Zayıf gelişme Kızarıklık (%) Yaprak kenarında nekroz Kuruma (%) Ayaş Beypazarı Güdül Oltan İlhan Akkaya Gökçebağ Ilıca Başören Macun K.söğüt Kuyucak Acısu Akçakavak Merkez K.tekke Bağözü Merkez B. Mevki Yeşilöz Akçakese Adalıkuzu Karacaören Kavaközü Kayı Çuhalar Uruş

64 Çizelge 4.3 Phaeoacremonium spp. un hastalık oranları ve izole edilen bitkilerde görülen belirti tiplerinin yüzde dağılımı (devam) Phaeoacremonium izole edilen bitkilerde görülen belirti tiplerinin % dağılımı** İlçeler Kalecik Koçhisar Köyler Gökdere Avşar Uyurca Bağ Alanı (da) Hastalık* Oranı (%) Tiger stripes (%) Zayıf gelişme (%) Ağımsı nekrotik lekeler (%) Tiger stripes + Zayıf gelişme (%) Ağımsı nekrotilk lekeler + Zayıf gelişme (%) Kızarıklık (%) Yaprak kenarında nekroz Kuruma (%) Kargın Çandır Karalar Hamzali Merkez Gülhüyük Ş.Davutlu Üzengilik

65 Çizelge 4.3 Phaeoacremonium spp. un hastalık oranları ve izole edilen bitkilerde görülen belirti tiplerinin yüzde dağılımı (devam) Phaeoacremonium izole edilen bitkilerde görülen belirti tiplerinin % dağılımı ** İlçeler Nallıhan Köyler Sobran Bağ Alanı (da) Hastalık * Oranı (%) Tiger stripes (%) Zayıf gelişme (%) Ağımsı nekrotik lekeler (%) Tiger stripes + Zayıf gelişme (%) Ağımsı nekrotilk lekeler + Zayıf gelişme (%) Kızarıklık (%) Yaprak kenarında nekroz Davutoğlan Bozyaka Merkez Sarıyar Hıdırlar Eymir Kuruma (%) * Phaeoacremonium izole edilen farklı simptomlara sahip bitkilerin tüm bitkiler içerisindeki oranı ** Farklı simptom gösteren bitkilerdeki belirti tiplerinin yüzde dağılımı 54

66 Çizelge 4.4 Phaeoacremonium spp. un köy ve ilçelere göre hastalık ve yaygınlık oranı İlçeler Köyler Hastalık Oranı (%) Ayaş Beypazarı Güdül Kalecik Nallıhan Ş. Koçhisar Phaeoacremonium spp. İlçe Hastalık Oranı (%) Yaygınlık Oranı (%) Oltan İlhan Akkaya Gökçebağ Ilıca Başören Macun K. söğüt Kuyucak Acısu Akçakavak Merkez K. tekke Bağözü Karacaören Kavaközü Kayı Yeşilöz Çuhalar Uruş Merkez Adalıkuzu Akçakese Gökdere Avşar Kargın Uyurca Çandırlı Karalar Hamzali Merkez Davutoğlan Eymir Sobran Sarıyer Bozyaka Hıdırlar Merkez Gülhüyük Ş. Davutlu Üzengilik

67 Phaeoacremonium aleophilum izolatının patojenisite test sonuçları Phaeoacremonium aleophilum izolatının patojenisite testi sonucunda 0-3 skalasına göre hastalık şiddeti değeri % 60 olarak bulunmuştur. Şekil 4.15 Phaeoacremonium aleophilum izolatının patojenisite testi sonucunda bitkide oluşturduğu belirtiler ve skala değerleri (a: 0-3 Skalası : 1- Kahverengi b: 0-3 Skalası : 2- Koyu kahverengi, c: 0-3 Skalası : 3- Siyah, d: Kontrol) Cylindrocarpon macrodidymum Halleen, Schroers & Crous Black foot hastalığı Şube (Bölüm) : Ascomycota Sınıf : Ascomycetes Takım : Hypocreales Familya : Nectriaceae 56

68 Cins : Cylindrocarpon Hastalığın belirtileri Cylindrocarpon izole edilen bitkilerde toprak yüzeyine paralel büyümeyle birlikte köklerde normal olmayan gelişim, kök kütlesinde ve saçak köklerde azalma, sekonder kök oluşumu gözlenmiştir (Şekil 4.16). Hastalıklı asmaların enine kesitlerinde vasküler elementlerde koyu kahveden siyaha kadar değişen renklerde çizgi oluşumu, ksilem damarlarında zamk akıntıları, kabuktan öze kadar uzanan nekroz (Şekil 4.17), yaprak simptomları olarak damarlar arası kloroz ve nekroz (Şekil 4.18) görülmüştür. Gözlenen diğer simptomlar; zayıf vejetasyon, canlılıkta azalma, seyrek yapraklanmadır. Şekil 4.16 Köklerde görülen normal olmayan ve toprak yüzeyine paralel gelişim ile sekonder kök oluşumu 57

69 Şekil 4.17 Cylindrocarpon spp. nin odun dokusunda meydana getirdiği nekroz ve çizgi oluşumu Şekil 4.18 Cylindrocarpon spp.izole edilen bitkilerin yapraklarında gözlenen klorotik ve nekrotik alanlar 58

70 Hastalık etmeni Fungus PDA besi ortamında portakal-koyu kahverengi (Şekil 4.19) SNA besi ortamında sarımsı beyaz, OA besi ortamında beyaz renkte koloni gelişimi göstermiştir (Şekil 4.20). Makro ve mikrokonidi olmak üzere 2 tip konidi görülmüştür. Konidiler zincir oluşturmamıştır. Makrokonidi renksiz, 1 3 bölmeli, düz veya hafif kıvrık, silindirik veya uçları yuvarlaktır (Şekil 4.22 a.b). 1 bölmeli makrokonidi µm; 3 bölmeli makrokonidi x 5-6 µm.boyutundadır. Mikrokonidi renksiz, oval veya elipsoid, bölmesiz veya bir bölmelidir (Şekil 4.22 b). Konidioforlar basit veya komplex, sporodokiyal olabilmektedir. Basit konidioforlar; bölmeli, dalsız veya nadiren dallı, 1 4 bölmeli, µm uzunluğundadır (Şekil 4.21 c.e.f). Kompleks konidioforlar ise sporodokiumlarda kümelenmiş ve çok kere düzensiz olarak dallanmıştır (Şekil 4.21 d). Kısa interkalar zincirler halinde klamidospor oluşumu da görülmüştür (Şekil 4.22). Konidiler basit veya kompleks konidioforlarda başçıklar halinde oluşmuştur (Şekil 4.21 e.f). Şekil 4.19 Cylindrocarpon macrodidymum un PDA ortamındaki koloni gelişmesi ( a- üstten görünüm, b- tersten görünüm) 59

71 Şekil 4.20 Cylindrocarpon macrodidymum un SNA ve OA ortamlarındaki koloni gelişmesi Şekil 4.21 a.b.e.f. Cylindrocarpon macrodidymum un makro ve mikrokonidileri, c.e.f. basit konidioforları,d. sporodokial konidioforları 60

72 Şekil 4.22 Cylindrocarpon macrodidymum un klamidosporları Cylindrocarpon macrodidymum un yaygınlık durumu Cylindrocarpon spp. Ankara ili bağ üretim alanlarında %26.40 oranında yaygın bulunmuştur. Yaygınlık en yüksek %45.6 oranıyla Nallıhan da tespit edilmiştir. Etmenin ilçelere göre yaygınlık oranlarına ilişkin sonuçları çizelge 4.5 de verilmiştir. 61

73 Çizelge 4.5 Cylindrocarpon spp. nin yaygınlık oranları İlçeler Köyler Bağ Alanı (da) İzolat Sayısı Yaygınlık Oranı (%) İlçeler Köyler Bağ Alanı (da) İzolat Sayısı Yaygınlık Oranı (%) Ayaş Beypazarı Güdül Şerefli koçhisar Oltan İlhan Akkaya Gökçebağ Gökdere Avşar Ilıca Başören Kalecik 20 Macun K.söğüt 7 50 Uyurca Kuyucak Acısu Akçakavak 6 5 Merkez 5 20 Kargın K.tekke 8 5 Bağözü 5 20 Çandır 14 5 Merkez 4 Karalar Hamzali 6 B. Mevki Merkez Yeşilöz 5 50 Akçakese Adalıkuzu Sobran Karacaören Kavaközü Kayı Davutoğlan 5 10 Nallıhan Çuhalar 5 5 Bozyaka 5 5 Uruş 8 2 Merkez 10 Gülhüyük 5 Sarıyer Hıdırlar 4 Ş. davutlu Eymir Üzengilik

74 Cylindrocarpon macrodidymum izolatının patojenisite test sonuçları Cylindrocarpon macrodidymum izolatının patojenisite testi sonucunda hastalık şiddeti değeri % 68 olarak bulunmuştur. Şekil 4.23 a.b. Cylindrocarpon macrodidymum izolatının patojenisite testi sonucunda 3 skala değeri ( kök kütlesindeki %51-75 oranında azalmayla birlikte orta derecede renk değişimi), c.d. 4 skala değerine (kök kütlesindeki %75 den fazla oranda azalmayla birlikte şiddetli renk değişimi) sahip kök ve odun dokusunda gözlenen belirtiler Şekil 4.24 Patojenisite testinde kullanılan kontrol bitkisi Botryosphaeria spp. (Ces. & De Not.) Botryosphaeria kanseri, siyah ölü kol Şube (Bölüm) : Ascomycota Sınıf : Dothideomycetes Takım : Botryosphaeriales 63

75 Familya Cins : Botryosphaeriaceae : Botryosphaeria Hastalığın belirtileri Hastalıklı bitkilerde zayıf gelişme ve kuruma, hastalıklı bitkilerin yapraklarında kloroz ve kırmızı lekeler gözlenmiştir (Şekil 4.25). Kordonlar ve gövdeler enine kesildiğinde üçgen şeklinde nekrotik doku göstermiştir (Şekil 4.26). Şekil 4.25 Botryosphaeria spp. nin yapraklarda neden olduğu belirtiler Şekil 4.26 Botryosphaeria spp. nin odun dokusunda meydana getirdiği nekrotik doku 64

76 Botryosphaeria obtusa (Schwein.) Shoemaker Fungus PDA besi ortamında yoğun havai miselyum içeren grimsi siyah renkli bir koloni gelişimi göstermiştir (Şekil 4.27). Konidiomata piknidyal koyu kahverengi, ostiolü merkezi, tek ve papillalıdır. Konidiler her iki ucu da yuvarlağımsı, bölmesiz, silindirik şekillidir. Boyutları ortalama x µm dir. Konidi duvarının daha içteki yüzeyi pürüzlüdür. Konidiler başlangıçta şeffaf olgunlaştığında koyu kahverengi bir renk almıştır (Şekil 4.28). Şekil 4.27 Botryosphaeria obtusa nın PDA ortamındaki koloni gelişimi Şekil 4.28 Botryosphaeria obtusa nın genç ve olgun konidileri Botryosphaeria rhodina (Pat.) Griff. & Maubl Fungus PDA besi ortamında yoğun havai miselyum içeren grimsi kahverenkli (Şekil 4.29), OA besi ortamında krem (Şekil 4.30 a), MEA besi ortamında beyazımsı renkte (Şekil 4.32 b) koloni gelişimi göstermiştir. Konidiomata piknidyal, koyu kahverengi, 65

77 ostiolü merkezi, tek ve papillalıdır (Şekil 4.31 d). Konidiler oblong, düz, başlangıçta şeffaf ve bölmesiz olgunlaştığında koyu kahverengi ve bir bölmeli olmuştur. Olgun konidiler uzunlamasına düzensiz çizgilere sahiptir. (Şekil 4.31 a.b.c). Boyutları ortalama x µm dir. Şekil 4.29 Botryosphaeria rhodina nın PDA ortamındaki koloni gelişimi ve piknitleri Şekil 4.30 Botryosphaeria rhodina nın OA (a) ve MEA (b) ortamlarındaki koloni gelişimi 66

78 Şekil 4.31 a.c. Botryosphaeria rhodina nın genç, b. olgun konidileri, d. piknidyal konidiomatası Çalışmada 4 Botryosphaeria izolatı elde edilmiştir. İzolatlardan üçü Beypazarı, biri Şereflikoçhisar ilçesinde bulunmuştur Phaeomoniella chlamydospora (W. Gams, Crous, M.J. Wingf. & L. Mugnai) Crous & W. Gams Petri hastalığı Şube (Bölüm) : Ascomycota Sınıf : Ascomycetes Takım : Chaetothyriales Familya : Herpotrichiellaceae Cins : Phaeomoniella 67

79 Hastalığın belirtileri Etmen ile enfekteli gövde veya sürgünlerden enine veya uzunlamasına kesitler alındığı zaman ksilem dokularında siyah benekler, koyu kahve-siyah renkli çizgi oluşumu ve ksilem dokularından sızan siyah renkli özsu gözlenmiştir (Şekil 4.32). Yapraklarda kloroz ve bitkide genel bir solgunluk görülmüştür. Şekil Phaeomoniella chlamydospora ile enfekteli odun dokusunda ksilem dokularından sızan siyah renkli özsu Hastalık etmeni Etmen PDA besi ortamında yeşilimsi (Şekil 4.33), MEA besi ortamında grimsiyeşilimsi ile yeşilimsi-siyah renklerde (Şekil 4.34) koloni gelişimi göstermiştir. Miselyum dallı, bölmeli tek tek veya maksimum 10 hifin birleşmesi sonucu oluşan gruplar halinde bulunan hiflerden oluşmuştur. Hifler kahverengimsi renkte duvarlara sahiptir ve bölmeler daha koyu renktedir (Şekil 4.35 d.e). Konidioforları 1-3 bölmeli, dik, basit, silindirik, siğilimsi, uca doğru açıklaşan yeşil-kahverengindedir. Konidioforlar ampul şeklinde uç hücreye sahiptir (Şekil 4.35 a.b.c). Konidiler konidioforların ucunda gruplar halinde bulunmaktadır (Şekil 4.35 e). Yarı şeffaf, düz, oblong-elipsoidden obovate e kadar değişen şekillerdedir. 68

80 Şekil 4.33 Phaeomoniella chlamydospora nın PDA besi ortamındaki koloni gelişimi Şekil 4.34 Phaeomoniella chlamydospora nın MEA besi ortamındaki koloni gelişimi Şekil 4.35 b.e. Phaeomoniella chlamydospora nın konidi, a.b.c. konidiofor yapısı, d.e. miselyum yapısı 69

81 Çalışmada 3 adet Phaeomoniella izolatı elde edilmiştir. İzolatların üçü de Ayaş ilçesinde bulunmuştur Armillaria mellea (Vahl:Fr.) P. Kumm. Armillaria kök çürüklüğü Şube (Bölüm) : Basidiomycota Sınıf : Homobasidiomycetes Takım : Agaricales Familya : Tricholomataceae Cins : Armillaria Hastalığın belirtileri Etmen asma köklerini enfekte etmektedir. Enfekteli bitkilerin köklerinde kök boğazına kadar kabuk dokusu ile odun dokusu arasında beyaz fungal tabaka gözlenmiştir (Şekil 4.36). Kökte ve toprak yüzeyinde etmenin rizomorfları görülmüştür. Hastalığa yakalanan bitkilerde yapraklarda solgunluk ve sararma görülmüş hastalık sürgün ve dallarda kurumaya neden olmuştur. Şekil 4.36 Armillaria mellea nın kabuk dokusu ile odun dokusu arasında meydana getirdiği beyaz fungal tabaka 70

82 Hastalık etmeni Etmenin şapkalı mantarlarına (basidiokarp) kökboğazında ve kökboğazına yakın toprak yüzeyinde rastlanmıştır. Basidiokarplar sarımsı kahverenginde ve 5-15 cm çapındadır. Hasta bitkilerin köklerinde veya odunlar üzerinde misellerden oluşan kalın silindir şeklinde misel uzantıları olan rizomorflar meydana gelmiştir (Şekil 4.37). Şekil 4.37 Armillaria mellea nın rizomorfları Armillaria mellea nın yaygınlık durumu Armillaria etmeni Ankara ili bağ üretim alanlarında %23.57 oranında yaygın bulunmuştur. Etmenin ilçelere göre yaygınlık oranlarına ilişkin sonuçları çizelge 4.6 da verilmiştir 71

83 Çizelge 4.6 Armillaria mellea nın tespit edildiği bağlar İlçeler Köyler Bağ Alanı (da) Tespit edilen bağlar Yaygınlık Oranı (%) İlçeler Köyler Bağ Alanı (da) Tespit edilen bağlar Yaygınlık Oranı (%) Ayaş Beypazarı Güdül Şerefli koçhisar Oltan İlhan Akkaya Gökçebağ 8 50 X Gökdere X 25 X X Avşar 20 X Ilıca 15 3 X 15 X 45 Başören Kalecik 20 Macun K.söğüt 7 50 Uyurca Kuyucak X Acısu Akçakavak 6 5 Merkez 5 20 X Kargın K.tekke 8 5 X Bağözü 5 20 X Çandır 14 5 Merkez 4 Karalar X Hamzali 6 B. Mevki X Merkez Yeşilöz 5 50 Akçakese Adalıkuzu X Sobran 5 5 Karacaören 5 7 Kavaközü 5 X X Kayı Davutoğlan 5 10 Nallıhan Çuhalar 5 5 Bozyaka 5 5 Uruş 8 - Merkez 10 X Gülhüyük 5 Sarıyar 35 7 Hıdırlar 4 Ş. davutlu Eymir Üzengilik

84 Rosellinia necatrix Prill. Rosellinia kök çürüklüğü hastalığı Şube (Bölüm) : Ascomycota Sınıf : Sordariomycetes Takım : Xylariales Familya : Xylariaceae Cins : Rosellinia Hastalığın belirtileri Kök çürüklüğüne yakalanmış bitkilerde yapraklarda sararmalar, hasta bitkilerde büyümede durgunluk ve geriye doğru ölümler görülmektedir. Kalın köklerde ve kök boğazında önceleri beyaz, sonraları giderek koyulaşan gri ve siyaha dönüşen misel tabakası oluşmaktadır. Bu tür belirtiye sahip bitki köklerinden yapılan izolasyon sonucu etmene rastlanılmıştır. Hastalık etmeni Fungus PDA besi ortamında beyaz renkli gelişim göstermiştir. Fungusun miselleri koyu renkli ve bölmelidir. Olgun miselyumda armut şeklinde şişkinlikler oluşmaktadır (Şekil 4.38). Şekil 4.38 Rosellinia necatrix in olgun miselyumu 73

85 Çalışmamızda etmene yalnızca bir bağda rastlanılmıştır Macrophomina phaseolina (Tassi) Goid Macrophomina kömür çürüklüğü Şube (Bölüm) : Ascomycota Sınıf : Dothideomycetes Takım : Botryosphaeriales Familya : Botryosphaeriaceae Cins : Macrophomina Hastalığın belirtileri Bitkinin tabanında ve daha aşağı kısımlarda grimsi kahverengi ile siyah renkli lezyonlara neden olmaktadır. Kök yanmış gibi görünmektedir. Bu tip belirtiye sahip bitkilerden yapılan izolasyonlarda etmen elde edilmiştir. Hastalık etmeni M. phaseolina kültürleri PDA besi ortamında bol miktarda mikrosikleroti oluşturmuştur. Mikrosikleroti siyah, küremsi-eliptik ve düzensiz şekillidir (Şekil 4.39). Boyutları μm dır. M. phaseolina PDA besi ortamında gri ve yaşlandıkça koyulaşan renkte koloni gelişimi göstermiştir (Şekil 4.40). 74

86 Şekil 4.39 Macrophomina phaseolina nın mikrosklerotileri Şekil 4.40 Macrophomina phaseolina nın PDA ortamındaki koloni gelişmesi Macrophomina phaseolina nın yaygınlık durumu Macrophomina Ankara ili bağ üretim alanlarında % oranında yaygın bulunmuştur. Yaygınlık en yüksek %35.2 ile Nallıhan da tespit edilmiştir. Etmenin ilçelere göre yaygınlık oranlarına ilişkin sonuçları çizelge 4.7 de verilmiştir. 75

87 Çizelge 4.7 Macrophomina phaseolina nın yaygınlık oranları İlçeler Köyler Bağ Alanı (da) İzolat Sayısı Yaygınlık Oranı (%) İlçeler Köyler Bağ Alanı (da) İzolat Sayısı Yaygınlık Oranı (%) Ayaş Beypazarı Güdül Şerefli koçhisar Oltan İlhan Akkaya Gökçebağ Gökdere Avşar Ilıca Başören Kalecik 20 2 Macun K.söğüt Uyurca Kuyucak Acısu Akçakavak 6 5 Merkez Kargın K.tekke Bağözü Çandır 14 5 Merkez 4 Karalar Hamzali 6 B. Mevki Merkez Yeşilöz 5 50 Akçakese Adalıkuzu Sobran 5 5 Karacaören 5 7 Kavaközü Kayı Davutoğlan 5 10 Nallıhan Çuhalar 5 5 Bozyaka 5 5 Uruş 8 Merkez 10 1 Gülhüyük 5 Sarıyar Hıdırlar 4 1 Ş. davutlu Eymir Üzengilik

88 Rhizoctonia kök çürüklüğü Şube (Bölüm) : Basidiomycota Sınıf : Basidiomycetes Takım : Ceratobasidiales Familya : Ceratobasidiaceae Cins : Rhizoctonia Hastalık etmeni Rhizoctonia solani J. G. Kühn Etmen PDA besi ortamında sarımsı renkten kahverengine kadar değişen renklerde koloni gelişimi göstermiştir (Şekil 4.41 a.b). Etmenin hifleri gençken renksiz (Şekil 4.41 a), daha sonraları soluk kahve renkli (Şekil 4.41 b) ve kalın çeperlidir. Dik açıyla dallanmıştır. Dallanma yeri boğumlu ve boğumun hemen yanından bölmelidir. Dallanma hifinin çıkış yerinde daralma vardır (Şekil 4.42). PDA ortamında etmenin oluşturduğu sklerotiler yassı, düzensiz şekilli, koyu kestane rengindedir (Şekil 4.41b). Tür belirleme çalışmalarında çekirdek boyaması yapılmış ve etmenin ortalama çekirdek sayısı 4.2 olarak görülmüştür (Şekil 4.43). Şekil 4.41 a. Rhizoctonia solani nin PDA ortamındaki koloni gelişmesi, b. sklerotileri 77

89 Şekil 4.42 Rhizoctonia solani nin hif yapısı Şekil 4.43 Çekirdek boyaması yapılmış Rhizoctonia solani nin hifleri ve çekirdek yapısı Binükleat Rhizoctonia sp. Elde edilen Rhizoctonia izolatlarından 2 tanesinin yapılan çekirdek boyaması sonucunda binükleat olduğu tespit edilmiştir (Şekil 4.44). Hiflerde her iki bölme arasında ortalama 2 çekirdeğin mevcut olduğu görülmüştür. 78

90 Şekil 4.44 Çekirdek boyaması yapılmış binükleat Rhizoctonia sp. hif ve çekirdekleri Hastalığın belirtileri Rhizoctonia solani kırmızımsı-kahverengimsi kökboğazı çürüklüklerine sebep olmaktadır. Bu kökler normal gelişemezken, bitkilerde canlılıkta azalma veya çökmeye sebep olmakta, toprak yüzeyine yakın yerde gövde çökük bir hal ve koyu renk almaktadır. Gelişme geriliği görülen bitki köklerinden yapılan izolasyonlar sonucu etmen elde edilmiştir. Rhizoctonia solani nin yaygınlık durumu Rhizoctonia Ankara ili bağ üretim alanlarında % oranında yaygın bulunmuştur. Yaygınlık en yüksek %54.4 ile Nallıhan da tespit edilmiştir. Etmenin ilçelere göre yaygınlık oranlarına ilişkin sonuçları çizelge 4.8 de verilmiştir. 79

91 Çizelge 4.8 Rhizoctonia spp. nin yaygınlık oranları lçeler Köyler Bağ Alanı (da) İzolat Sayısı Yaygınlık Oranı (%) İlçeler Köyler Bağ Alanı (da) İzolat Sayısı Yaygınlık Oranı (%) Ayaş Beypazarı Güdül Koçhisar Oltan İlhan Akkaya Gökçebağ Gökdere Avşar Ilıca Başören Kalecik 20 Macun K.söğüt 7 50 Uyurca Kuyucak Acısu Akçakavak 6 5 Merkez 5 20 Kargın K.tekke 8 5 Bağözü 5 20 Çandır 14 5 Merkez 4 Karalar Hamzali 6 B. Mevki Merkez Yeşilöz 5 50 Akçakese Adalıkuzu Sobran 5 5 Karacaören 5 7 Kavaközü 5 5 Kayı 7 10 Davutoğlan 5 Nallıhan 10 Çuhalar Bozyaka Uruş 8 Merkez 10 3 Gülhüyük 5 Sarıyar Hıdırlar 4 1 Ş. davutlu Eymir Üzengilik

92 Pythium spp. Pringsheim Pythium kök çürüklüğü Şube (Bölüm) : Oomycota Sınıf : Oomycetes Takım : Pythiale Familya : Pythiaceae Cins : Pythium Hastalık etmeni Pythium'da hifler şeffaftır. Oogonium lar küçük ve küreseldir. Oogonium yüzeyi düzgün veya dikenlidir. Miselyum bölmesiz, iyi gelişmiştir. Yaşlanmış hiflerde bölme oluşumuna da rastlanmıştır. Ayrıca hif şişkinlikleri görülmüştür (Şekil 4.45). Şekil 4.45 a.b. Pythium spp. nin oosporu ve dikenli yapıdaki oogoniumu, c.d. hif şişkinlikleri 81

93 Hastalığın belirtileri Köklerde siyahlaşma ve çürümeye sebep olmaktadır. Sonunda bitkide gelişme geriliği ve kurumalar olmaktadır. Bu tür belirtilere sahip bitkilerden etmen izole edilmiştir. Pythium spp. nin yaygınlık durumu Pythium spp. Ankara ili bağ üretim alanlarında % 9.18 oranında yaygın bulunmuştur. Yaygınlık en yüksek %47.2 ile Nallıhan da tespit edilmiştir. Etmenin ilçelere göre yaygınlık oranlarına ilişkin sonuçları çizelge 4.9 da verilmiştir. 82

94 Çizelge 4.9 Pythium spp. nin yaygınlık oranları İlçeler Köyler Bağ Alanı (da) İzolat Sayısı Yaygınlık Oranı (%) İlçeler Köyler Bağ Alanı (da) İzolat Sayısı Yaygınlık Oranı (%) Ayaş Beypazarı Güdül Şerefli koçhisar Oltan İlhan Akkaya Gökçebağ Gökdere Avşar Ilıca Başören Kalecik 20 Macun K.söğüt Uyurca Kuyucak Acısu Akçakavak 6 5 Merkez 5 20 Kargın K.tekke Bağözü 5 20 Çandır 14 5 Merkez 4 Karalar Hamzali 6 B. Mevki Merkez Yeşilöz 5 50 Akçakese Adalıkuzu Sobran 5 5 Karacaören 5 7 Kavaközü Kayı Davutoğlan 5 10 Nallıhan Çuhalar Bozyaka Uruş 8 Merkez 10 1 Gülhüyük 5 1 Sarıyar Hıdırlar 4 Ş. davutlu Eymir 5 Üzengilik

95 Phomopsis viticola (Sacc.) Sac Bağlarda ölü kol hastalığı Şube (Bölüm) : Ascomycota Sınıf : Sordariomycetes Takım : Diaporthales Familya : Valsaceae Cins : Phomopsis Hastalığın belirtileri Sürgünlerde siyah lekeler, çatlak ve yaralar oluşmaktadır. Hastalıklı sürgünlerin, sonbahara doğru kabuk renginin beyazlaştığı gözlenmiştir (Şekil 4.46). Beyazlaşan kısımlarda piknitler, küçük siyah noktacıklar şeklinde görülmüştür. Şekil 4.46 Ölü kol nedeniyle beyazlaşan sürgünler 84

96 Hastalık etmeni P. viticola sürgünler üzerinde mm çapında siyah yuvarlak sert organlar olan piknitleri meydana getirmiştir (Şekil 4.47). İki tip pikniosporu da görülmüştür. Alfa sporları eliptik tek hücreli ve renksizdir. Beta sporları da renksiz, uzunca ve tek hücrelidir (Şekil 4.48). Şekil 4.47Phomopsis viticola nın piknitleri Şekil 4.48 Phomopsis viticola nın alfa ve beta sporları Çalışmamızda etmene yalnızca Güdül ilçesinde merkeze bağlı bir bağda rastlanılmıştır. 85

97 Phellinus sp. (L. Pr.) Que Esca (Kav) Şube (Bölüm) : Basidiomycota Sınıf : Basidiomycetes Takım : Hymenochaetales Familya : Hymenochaetaceae Cins : Phellinus Hastalığın belirtileri Hastalık asmanın odun kısmını tahrip etmektedir. Bunun sonucu olarak solgunluk, gelişme geriliği ve hatta bitkinin ölümüne yol açmaktadır. Gövde üzerinde etmenin fruktifikasyon organına (basidiokarp) rastlanılmıştır. Hastalık etmeni Etmenin fruktifikasyon organı (basidiokarp) konukçunun gövde kabuğundan dışa doğru sert odunumsu çıkıntı şeklindedir. Sarımsı kahverengindedir (Şekil 4.49). 86

98 Şekil 4.49 Phellinus sp. nin fruktifikasyon organı Çalışmamızda etmene yalnızca Beypazarı ilçesinde tek bir bağda rastlanılmıştır Yaprak ve salkım hastalık etmenleri Uncinula necator (SchW.) Burr. Bağ küllemesi Şube (Bölüm) : Ascomycota Sınıf : Leotiomycetes Takım : Erysiphales Familya : Erysiphaceae Cins : Uncinula Hastalığın belirtileri Hastalık belirtileri asmanın tüm yeşil organlarında (yaprak, sürgün, salkım, sap) görülmüştür. Başlangıçta enfekteli yaprakların üst yüzeyinde klorotik renk açılması şeklinde parlak lekeler gözlenmiştir (Şekil 4.50 a). Hastalıklı yapraklar kenardan içe 87

99 doğru kıvrılmış, yaşlandıkça kalınlaşıp gevrekleşmiştir. Zamanla bu yaprakların üzeri etmenin miselyum, konidi ve konidioforları nedeniyle grimsi beyaz tozlu bir görünüm almıştır (Şekil 4.50 b). Sürgünler üzerinde enfekteli kısımlar koyu kahverengi veya kırmızımsı kahverengi lekeler şeklinde görülmüştür (Şekil 4.50 d.e.f). Erken dönemde hastalığa yakalanan taneler küçük kalmış, gelişememiştir (Şekil 4.51 e). Beyaz çeşitler üzerinde sarımsı kahverenginde, ağ şeklinde lekeler oluşmuştur (Şekil 4.51 a.b.c). Zamanla bu lekelerin üzerinde etmenin konidi ve konidioforlarından oluşan bir misel tabakası görülmüştür (Şekil 4.51 d). İleri dönemde hastalığa yakalanan taneler sap doğrultusunda çatlamıştır (Şekil 4.51 f.g). Şekil 4.50 a.b. Külleme hastalığında yaprakların üst yüzeyinde görülen klorotik lekeler, c. misel gelişiminin neden olduğu tozlu görünüm, d.e.f. sürgündeki belirtiler 88

100 Şekil 4.51 Meyveler üzerinde külleme nedeniyle oluşan ağımsı lekeler (a,b,c), fungal örtü (d), erken dönemde hastalığa yakalanan küçük kalmış taneler (e), meyvelerde neden olduğu çatlamalar (f, g) 89

101 Hastalık etmeni Miselyumu bölmelidir. Konidioforlar üzerinde zincir şeklinde dizilmiş, şeffaf, fıçı biçiminde konidiosporları vardır (Şekil 4.52 a,b). Kleistetotesyum µm çapında, yuvarlak, kahverengindedir (Şekil 4.52 c,d). Her bir askusta 4-8 adet askospor bulunmaktadır (Şekil 4.52 e). Şekil 4.52 Uncinula necator un konidi ve konidioforları (a,b), askus ve askosporları (c,d), kleistotesyum (e) 90

102 Uncinula necator un yaygınlık durumu Külleme Ankara ili bağ üretim alanlarında %82.90 oranında yaygın bulunmuştur. Etmenin hastalık ve yaygınlık oranlarına ilişkin sonuçlar Çizelge 4.10 da verilmiştir. 91

103 Çizelge 4.10 Küllemenin hastalık ve yaygınlık oranları İlçeler Köyler Bağ Alanı (da) Hastalık oranı (%) Yaygınlık Oranı (%) İlçeler Köyler Bağ Alanı (da) Hastalık oranı (%) Yaygınlık Oranı (%) Ayaş Beypazarı Güdül Şerefli koçhisar Oltan İlhan Akkaya Gökçebağ Gökdere Avşar Ilıca Başören Kalecik Macun K.söğüt Uyurca Kuyucak Acısu Akçakavak Merkez Kargın K.tekke Bağözü Çandırlı Merkez Karalar Hamzali 6 30 B. Mevki Merkez Yeşilöz Akçakese Adalıkuzu Sobran Karacaören Kavaközü Kayı Davutoğlan Çuhalar Nallıhan Bozyaka Uruş 8 0 Merkez Gülhüyük 5 30 Sarıyar Hıdırlar Ş. Davutlu Eymir 5 60 Üzengilik

104 Plasmopara viticola (Berk. Et Curt) Berl et de Toni Bağ mildiyösü Şube (Bölüm) : Eumycota Sınıf : Oomycetes Takım : Peronosporales Familya : Peronosporaceae Cins : Plasmopara Hastalığın belirtileri Hastalık asmanın tüm yeşil kısımlarında görülmüştür. Başlangıçta yaprağın üst yüzeyinde sarı renkli tipik yağ lekeleri meydana gelmiştir. Alt yüzlerinde ise beyaz bir fungal örtü gözlenmiştir (Şekil 4.53). Bu lekelerin rengi zamanla koyulaşmış, kahverengileşmiştir. Bu kısımlar daha sonra kuruyup dökülmüştür. Sürgünler üzerinde eliptik lekeler meydana gelmiştir (Şekil 4.54 d). Hastalıklı taneler olgunluk dönemine doğru su kaybederek buruşmuş, meşinleşmiş bir görünüm almıştır (Şekil 4.54 a.b.c). 93

105 Şekil 4.53 Bağ mildiyösünün yapraklarda meydana getirdiği lekeler ve fungal örtü Şekil 4.54 d. Bağ mildiyösünün sürgünlerde meydana getirdiği lekeler, a.b.c. salkımlardaki ve tanelerdeki zarar şekli 94

106 Hastalık etmeni Sporangiumlar limon şeklinde olup, dik açı yaparak dallanan, uçları çatallı sporangiofor üzerinde bulunmaktadır (Şekil 4.55). Her sporangiumda 1-10 arasında değişen iki kamçılı zoospor bulunur. Şekil 4.55 Plasmopara viticola nın sporangium ve sporangioforları Plasmopara viticola nın yaygınlık durumu Mildiyö Ankara ili bağ üretim alanlarında %32.87 oranında yaygın bulunmuştur. Yaygınlık en yüksek %84.8 ile Nallıhan da tespit edilmiştir. Etmenin ilçelere göre yaygınlık oranlarına ilişkin sonuçları çizelge 4.11 de verilmiştir. 95

107 Çizelge 4.11 Bağ mildiyösünün 2010 yılındaki yaygınlık oranları İlçeler Köyler Bağ Alanı (da) Tespit edilen baplar Yaygınlık Oranı (%) İlçeler Köyler Bağ Alanı (da) Tespit edilen bağlar Yaygınlık Oranı (%) Ayaş Beypazarı Güdül Şerefli koçhisar Oltan İlhan Akkaya Gökçebağ 8-50 X 7-50 X Gökdere X X 5-15 X Avşar X Ilıca 15 X 3-15 X 45 - Başören 10 X 30 X 5 Kalecik 20 - Macun 10 X X K.söğüt 7 X 50 - Uyurca 10 X X Kuyucak Acısu Akçakavak Merkez 5-20 X Kargın K.tekke 8 X 5 - Bağözü Çandırlı Merkez 4 - Karalar 15 X 15 X Hamzali 6 - B. Mevki 10 X Merkez Yeşilöz Akçakese 5 X 10 X 5-4 X Adalıkuzu X 4 X 5 X Sobran 5-5 Karacaören 5-7 X Kavaközü 5-5 X 7 X 10 X Kayı Davutoğlan 5-10 Nallıhan Çuhalar 5 X 5 X Bozyaka 5-5 X Uruş 8 - Merkez 10 X Gülhüyük 5 X Sarıyar 35 X 7 X Hıdırlar 4 Ş. davutlu 8 X 5 X 5-75 Eymir 5 X 3 X 5 X Üzengilik 5-7 X

108 Botrytis cinerea Pers. Bağda kurşuni küf Şube (Bölüm) : Ascomycota Sınıf : Leotiomycetes Takım : Helotiales Familya : Sclerotiniaceae Cins : Botrytis Hastalığın belirtileri Tanelerde yuvarlak, pembemsi lekeler halinde görülmüştür. Lekeler büyüdükçe tane üzerinde yayılmıştır. Hastalık ilerledikçe salkım ve taneler gri renkte bir küf tabakasıyla kaplanmıştır. Taneler ileri devrede buruşmuş ve meşinleşmiş gibi bir hal almıştır (Şekil 4.56). Şekil 4.56 Kurşuni küfün salkımlardaki zararı 97

109 Hastalık etmeni Fungus PDA besi ortamında sarımsı kahverengi renkte gelişim göstermiştir. Zamanla kültürde sklerotlar oluşmuştur (Şekil 4.57). Şekil 4.57 Botrytis cinerea nın PDA ortamındaki koloni gelişmesi Miselyumu kalın kahverengi ve bölmelidir. Konidiosporlar x 8-10 µm boyutlarında, açık kahverenkli, tek hücreli elipsoit veya yuvarlağımsı şekildedir. Konidioforlara üzüm salkımı gibi bağlı olarak bulunurlar. Konidioforlar uzun ve dik bir şekilde dallanmıştır. Konidioforlar koyu renkli, uçlara doğru renkler açılmaktadır (Şekil 4.58). 98

110 Şekil 4.58 Botrytis cinerea nın konidiofor ve konidileri Yapılan surveylerde etmene Güdül ilçesinde merkeze bağlı tek bir bağda rastlanılmıştır. 99

111 5. TARTIŞMA VE SONUÇ Bu çalışmada Ankara ilinde bağcılığın yoğun olduğu Ayaş, Beypazarı, Güdül, Kalecik, Nallıhan ve Şereflikoçhisar ilçeleri bağ alanlarında sorun olan fungal hastalık etmenlerinin belirlenmesi için 2009 ve 2010 yıllarında toplam 2240 da alandan bitki örnekleri alınmıştır. Örneklerden elde edilen izolatların büyük bir kısmının Phaeoacremonium (138 adet) cinsine ait olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca 26 adet Cylindrocarpon, 4 adet Botryosphaeria, 3 adet Phaeomoniella, 24 adet Rhizoctonia, 23 adet Macrophomina, 13 adet Phytium izolatı elde edilmiştir. İzolatların morfolojik ve kültürel özellikleri esas alınarak ilgili literatür bilgileri (Ellis 1976, Gerlach ve Nirenberg 1982, Tousson 1995, Samsun vd. 1996, Barnett 1998, Crous ve Gams 2000, Halleen vd. 2004, Halleen vd. 2006, Kakalikova vd. 2006, Mostert vd. 2006, Urbez- Torres vd. 2006, Phillips 2007) doğrultusunda teşhisleri yapılmıştır. Toplanan örneklerde Phaeoacremonium aleophilum, Phaeoacremonium scolyti, Cylindrocarpon macrodidymum, Phaeomoniella chlamydospora, Botryosphaeria obtusa, Botryosphaeria rhodina, Rhizoctonia solani, Binükleat Rhizoctonia spp., Macrophomina phaseolina, Armillaria mellea, Phomopsis viticola, Uncinula necator, Plasmopara viticola, Botrytis cinerea, Rosellinia necatrix, Phytium spp., Phellinus sp., Fusarium spp., Gliocladium spp., Acremonium sp., Trichoderma spp., Ulocladium spp., Stemphylum spp., Curvularia spp., Cladosporium spp., Dreschlera spp., Geotrichum spp., Chaetomium spp. etmenleri bulunmuş ve Phaeoacremonium aleophilum ile Cylindrocarpon macrodidymum a ait birer izolatın patojenisite denemeleri yapılmıştır. Bu çalışmada çoğu son yıllarda tanımlanmış olan ve asmada patojen olduğu, yapılan son çalışmalarda ortaya konan etmenler tespit edilmiştir. Bu etmenlerden esca ve petri hastalıklarına sebep olan Phaeoacremonium spp., [W. Gams, Crous & M. J. Wingfield] ile Phaeomoniella chlamydospora [(W. Gams, Crous, M.J. Wingf. & L. Mugnai); black foot (kara bacak) hastalığına sebep olan Cylindrocarpon spp. (Wollenw); siyah ölü kol (Botryosphaeria kanseri) hastalığına sebep olan Botryosphaeria spp. (Ces. & De Not.) nin dünyadaki tüm üzüm üretim bölgelerinde yaygın olarak bulunduğu, son yıllarda bağlarda hastalık oranlarının ciddi şekilde artış gösterdiği ve asmalarda geriye doğru ölümlere neden olduğu bildirilmiştir. Hastalıkların kimyasal mücadelelerinin 100

112 bulunmaması nedeniyle yeniden dikim maliyetlerinden dolayı özellikle genç bağlarda ciddi ekonomik kayıplara neden olduğu çeşitli araştırıcılar tarafından belirtilmiştir (Mostert vd. 2006, Urbez-Torres vd Eskalen vd. 2007, Martin ve Cobos 2007, Essakhi vd. 2008, Alaniz vd. 2009). Türkiye de bahsi geçen hastalıklardan black-foot ile ilgili herhangi bir kayda rastlanılmazken esca (kav), petri ve siyah ölü kol (Botryosphaeria kanseri) ile ilgili sadece tespit çalışmasına rastlanılmıştır (Arı vd. 1991, Erkan ve Larignom 1998). Orta Anadolu Bölgesinde ise bu hastalıkların varlığına dair herhangi bir kayıt bulunmamıştır. Çalışmada; odunsu doku hastalıklarından esca (Phaeoacremonium spp.), ortalama %83.02 hastalık ve %100 yaygınlık oranı, yaprak ve salkım hastalıklarından külleme [Uncinula necator (SchW.) Burr.] ortalama %51.14 hastalık ve %82.9 yaygınlık oranı ile çalışmanın yapıldığı ilçelerde ekonomik zarara neden olabilecek en önemli hastalıklar olarak tespit edilmiştir (Çizelge 5.1). Çizelge 5.1 Ankara ili bağ alanlarında Phaeoacremonium spp. ve Uncinula necator un hastalık ve yaygınlık oranları Phaeoacremonium spp. Uncinula necator Hastalık Hastalık İlçeler Yaygınlık Oranı Yaygınlık Oranı Oranı Oranı (%) (%) (%) (%) Ayaş Beypazarı Güdül Kalecik Nallıhan Ş. Koçhisar Kök hastalıklarından black-foot (Cylindrocarpon spp.) %26.4 oranla escadan sonra yaygınlığı belirlenen bir diğer hastalıktır. Mildiyö (Plasmopara viticola) küllemeden sonra yaygınlığı belirlenen diğer bir yaprak ve salkım hastalığıdır. Hastalığın yaygınlık oranı 2010 yılında %32.87 olarak tespit edilmiştir (Şekil 5.2). Odunsu dokularda 101

113 hastalığa sebep olan Botryosphaeria spp. ve Phaeomoniella chlamydospora etmenleri birkaç bağda tespit edilirken, diğer kök çürüklüğü etmenleri (Rhizoctonia solani, Armillaria mellea, Macrophomina phaseolina, Pythium spp.) bağ alanlarımızda farklı yaygınlık oranlarıyla tespit edilmiştir (Şekil 5.2). Phomopsis viticola, Rosellinia necatrix ve Phellinus sp. etmenlerine ise yalnızca birer bağda rastlanılmıştır % oranları ,4 23,57 12,82 12,53 9,18 Phaeoacremonium Cylindrocarpon Armillaria Macrophomina Rhizoctonia Pythium 10 0 Şekil 5.1 Ankara ili bağ alanlarında odunsu doku ve kök hastalık etmenlerinin yaygınlık oranları 82, % oranları ,87 Külleme Mildiyö Şekil 5.2 Ankara ili bağ alanlarında yaprak ve salkım hastalıklarının yaygınlık oranları 102

114 Yapılan patojenisite testi sonucunda Phaeoacremonium aleophilum izolatının hastalık şiddeti değeri %60 (Şekil 4.15), C. macrodidymum izolatının hastalık şiddeti değeri ise %68 olarak bulunmuştur (Şekil 4.23). Survey yapılan alanlarda hastalık ve yaygınlık oranı en yüksek etmen grubunu oluşturan ve vasküler bitki patojeni olarak bilinen Phaeoacremonium türleri dünyada geniş bir yayılıma sahiptir. Şu ana kadar saptanan 25 türünden 13 ünün asmalarda patojen olduğu tespit edilen etmenin en yaygın tespit edilen türleri P. aleophilum, P. parasiticum ve P. krajdeni dir (Mostert vd. 2006). Ülkemizde rapor edilen türler P. aleophilum (Erkan ve Larignom 1998) ve P. alvessii (Essakhi vd. 2008) dir. Çalışmamızda ise elde edilen izolatlardan bir tanesinin P. scolyti, diğerlerinin P. aleophilum olduğu tespit edilmiştir. P. scolyti ülkemiz için ilk kayıt olma özelliği taşımaktadır. Phaeoacremonium türleri esca ve petri adı verilen kompleks fungal hastalıklar içerisinde yer almaktadır (Crous vd 1996, Mostert vd. 2005, Essakhi vd. 2008, Graham vd. 2009, Gramaje vd. 2009). Fakat asıl olarak Phaeoacremonium türleri esca ile ilişkilendirilmiştir. Esca birkaç fungal etmenin [Phaeoacremonium spp., Phaeomoniella, Stereum hirsutum (Willd.) Pers., Phellinus igniarus (L.) Quel.] kombinasyonunun neden olduğu bir hastalık kompleksi olarak rapor edilmesine karşın hastalığın gelişiminde Phaeoacremonium un önemi çoğu ülkede esca ile enfekteli gövdelerin neredeyse tamamında bu etmenin tespit edilmiş olmasıdır (Larignon ve Dubos 1997, Mugnai vd. 1999, Ferreira vd 1994, Surico 2001, Santos vd. 2005, Mostert vd. 2006, Mostert ve Hallen 2010). Nitekim çalışma yapılan bağ alanlarından alınan gövde ve kök örneklerinin tamamına yakın kısmından Phaeoacremonium izole edilmiştir. Bu sonuç ilimiz bağ alanlarında da escaya büyük olasılıkla aynı etmenin sebep olduğunu göstermektedir. Esca, dünya genelinde tüm ana üzüm üretim alanlarında bulunan, yeniden dikim maliyetleri, ürünün miktarında, kalitesinde azalmaya sebep olması ve hastalığı kontrol altında tutabilecek veya sınırlandırabilecek herhangi bir mücadele yönteminin olmaması nedeniyle önemli ekonomik kayıplara neden olabilen çok tahripkâr bir hastalık olarak rapor edilmiştir (Larignon ve Dubos 1997, Sheck vd. 1998, Mugnai vd. 1999, Groenewald vd. 2001, Rooney-Latham vd. 2005, Mostert vd. 2006, Calzarano ve Marco 2007, Essakhi vd. 2008, Mostert ve Hallen 2010). Ilımlı formdan şiddetli forma kadar 103

115 geniş bir simptom aralığına sahip olan esca bitkilerde solgunluk ve geriye doğru ölümlere neden olmaktadır (Surico vd. 2008). Çalışmanın yürütüldüğü Ankara ili bağ alanlarında hastalık nedeniyle zayıf gelişme gösteren asmalara sıklıkla rastlanırken tamamen kurumuş asmalar da gözlenmiştir (Şekil 4.1). Hastalığın verimde azalmalara sebep olduğu ve hastalıktan dolayı kuruma oranlarının yaklaşık % 0.2 ile %50 aralığında, kimi bağ alanlarında da %70 lere varabilen düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Çalışmada Phaeoacremonium tüm bağ alanlarında tespit edilerek etmenin yüksek bir yaygınlık oranına sahip olduğu belirlenmiştir. Çalışmamızda elde edilen verilere paralel olarak Kaliforniya da esca simptomu gösteren asmaların oranı yaklaşık %50 olarak belirlenirken (Rooney vd. 2001), Avustralya da escadan dolayı ürün kayıplarının oranının %50 nin üzerinde olduğu rapor edilmiştir (Pascoe ve Cottral 2000). Escanın yaklaşık yıldır İtalya nın çoğu bölümlerinde ki bağların %90 ile %100 ünü etkilediği belirtilmiştir (Mugnai vd. 1999). Bu fungusun asmalarda diğer stres faktörleriyle birlikte kombinasyon içinde bulunabildiği ve genç asmalarda görülen simptom ve kurumaların çoğuna sebep olabildiği bildirilmiştir (Rooney-Latham vd. 2005). Bu survey çalışması çoğunlukla ekonomik açıdan önemi daha fazla olan yeni tesis edilmiş bağ alanlarında yürütülmüş, ve gelişme geriliği ve kuruma belirtisi gösteren bitkilerden alınan örneklerin çoğundan etmen izole edilmiştir. Phaeoacremonium yaşlı asmalardan da izole edilmiştir. Bu yaşlı asmalar esca hastalığı için inokulum kaynağı oluşturmaktadır. Survey alanlarında yaygın olarak escanın kronik formunun belirtileri olan vasküler renk değişikliği, odun içi çürüklüğü, kırmızı çeşitlerde yaprak kızarıklığı, beyaz çeşitlerde kloroz, nekroz, solgunluk, büzüşme, kısalmış boğum araları, su stresi, sürgünde geriye doğru ölüm simptomlarına rastlanılmıştır. Çalışmanın yapıldığı bağ alanlarında çok nadir de olsa hastalığın akut formu olduğu düşünülen ve apopleksi olarak adlandırılan ani ölüm belirtilerine de rastlanılmıştır. Çalışmamızda; asmaların odun dokusu enine kesildiği zaman çeşitli şekillerde bozulmalar, siyah benekler, pembe-kahve veya kırmızı-kahve renkli bölgeler ve aynı zamanda koyu bir hat tarafından çevrelenmiş merkezi soluk renkli yumuşak nekroz 104

116 (beyaz çürüklük), uzunlamasına kesitte siyah çizgi gözlenmiştir (Şekil 4.7). Odun dokularında gözlenen bu belirtiler literatürlerde (Larignon ve Dubos 1997, Mugnai vd. 1999, Pollastro vd. 2000, Serra vd. 2000, Calzarano ve Di Marco 2007, Sofia vd. 2006, Eskalen vd. 2007, Mostert vd. 2006, Peros vd. 2008, Mostert ve Hallen 2010) rapor edilen escanın odun dokusu belirtileri ile tamamen benzerlik göstermektedir. Asmaların yaşı ilerledikçe simptomların yoğunluk ve şiddetinde artış dikkati çekmiştir. Phaeoacremonium izole edilen bitkilerde zaman zaman rastladığımız bir diğer odun dokusu simptomu, gövde boyunca odun dokusunda görülen yarılmalar ve çatlamalardır (Şekil 4.8). Budama yaralarından başlayıp odun dokusuna doğru genişleyen çürümeler bazen yüzeye ulaşıp gövde boyunca yarılma ve çatlamalara neden olmaktadır (Mugnai vd. 1999, Bruno vd. 2007). Bağ alanlarında rastlanılan bir başka belirti enfekteli odunlardan çıkan sürgünlerde görülen geriye doğru ölümlerdir (Şekil 4.8) (Mugnai vd. 1999, Sheck vd. 1998). Phaeacremonium ve Phaeomonialla nın sürgün büyümesinde %50 azalmaya sebep olduğu bildirilmiştir (Anonymus 2008). Odun dokusunda farklı renk ve yoğunluktaki simptomlar; tylosis oluşumu, zamk sebebiyle oluşmuş vasküler tıkanıklık, patojenler tarafından üretilen metabolitler ve konukçu reaksiyon ürünleri (fitoalexinler vs.) nedeniyle bitki bünyesinde meydana gelen yapısal ve fizyolojik değişimlerden dolayı ortaya çıkmaktadır (Mugnai vd. 1999). Surveyler esnasında hastalıklı bitki gövdelerinden enine kesitlerde zamk oluşumuna sıklıkla rastlanmıştır (Şekil 4.7) Yapılan çalışmalar Phaeoacremonium aleophilum ve Phaeomoniella chlamydospora tarafından üretilen metabolitlerin ve buna tepki olarak konukçunun oluşturduğu bileşenlerin ksilem özsuyunda taşındığını ayrıca etmenin sporlarının da ksilem özsuyunda dağıldığını ve enfekteli anaçların özsuyunda taşındığını göstermektedir (Mugnai vd. 1999, Sparapano vd. 2000). Bu nedenle etmenin budama ve aşılama işlemleri esnasında sağlıklı bitkilere taşınma riski söz konusu olmaktadır. Surveylerde simptomlara bağ alanlarında sıra boyunca rastlanması nedeniyle bulaşmaların bu şekilde gerçekleşmiş olabileceği de düşünülmektedir (Mostert ve Hallen 2010). 105

117 Escanın yaprak simptomları Haziran ile Ekim ayları arasında gelişmektedir (Mugnai vd. 1999, Bruno vd. 2007). Nitekim surveylerde Haziran ayıyla birlikte belirmeye başlayan yaprak simptomlarının Eyül ve Ekim aylarında yaygın ve bariz hale geldiği gözlenmiştir. Belirtiler tüm asmada veya tek bir dalda görülmüştür. Surveyler esnasında esca ile enfekteli asmalarda gözlenen yaprak simptomlarında çeşitlilik olabildiği ve aynı bağ alanında gözlenen simptomların dönemler ve yıllar arasında değişkenlik gösterebildiği saptanmıştır. Farklı ülkelerde yapılan çalışmalar ile elde edilen bulgular escanın düzensiz, farklı yaprak simptomlarını ortaya çıkardığı bilgisini doğrulamaktadır (Mugnai vd. 1999, Rooney-Latham vd. 2005, Calzarano ve Marco 2007, Essakhi vd. 2008). Yaprak simptomlarının; bitki fizyolojisi ve metabolitlerin kombinasyonu ile odun dokusundaki fungus ve çevresel şartların kombinasyonu tarafından belirlendiği düşünülmektedir (Mugnai vd. 1999, Surico 2001, Peros vd. 2008). Dış simptomların oluşumuna asmanın yaşı, üretim materyali, budama, yaraların korunması, iklim, toprak, sulama, asmanın durumu, toprak çeşidi, arazinin eğimi ve kültür çeşidi de etki etmektedir (Mugnai vd. 1999, Surico vd. 2000, Surico vd. 2004). Survey yapılan bağ alanlarında gözlenen tipik yaprak simptomları; damarlar arası klorotik bölgeler, sarı-kahve ile sarı-kırmızıya dönen, tiger stripes olarak tanımlanan sarımsı dokulardır (Şekil 4.2) (Larignon ve Dubos vd. 1997, Eskalen vd. 2007, Mostert vd. 2006, Mostert ve Hallen 2010). Farklı yaprak simptomlarına sebep olabildiği rapor edilmiş olan escanın tiger stripes dışında rastlanılan diğer bir simptomu yaprak kızarıklığıdır (Şekil 4.4) (Rooney-Latham vd. 2005). Rooney-Latham vd. (2005) Phaeoacremonium dan dolayı görülen geriye doğru ölüm simptomlarının yaprak kızarıklığı belirtisini de ihtiva ettiğini bildirmiştir. Bu simptoma survey yapılan bağ alanlarında Ağustos ayıyla birlikte özellikle Eylül- Ekim dönemlerinde rastlanmıştır. Kimi bağlarda oldukça yoğun bir şekilde tespit edilmiştir. 106

118 Şekil 5.3 Phaeoacremonium angustius un yaprak kızarıklığı simptomu (a solda) Phaeomoniella chlamydospora nın sebep olduğu yaprak kızarıklığı (a sağda, b) Phaeoacremonium inflatipes inokule edilmiş bitkide 60 gün sonra oluşan belirtiler (c) Phaeoacremonium spp. nin asmalarda neden olduğu yaprak kızarıklığı, Grapevine leafroll-associated closterovirus un neden olduğu kızarıklık ile karıştırılabilmektedir. Virus hastalığında kırmızı üzüm çeşitlerinin yaşlı yapraklarında başlayan kırmızımsı lekeler birleşerek genişlemektedir. Sonbaharda kırmızımsı renk, yaprak ayasının tamamını kapladığı halde ana damarlar yeşil olarak kalmakta ve yaprak ayası aşağıya doğru kıvrılmaktadır (Şekil 5.4) (Anonim 2008b). Escada ise kızarıklık farklı renk tonuyla damarlar dahil tüm yaprakta görülmektedir (Şekil 4.4, Şekil 5.3). Nitekim bağ alanlarında yaprak kızarıklığı simptomu gösteren asma örneklerinde (Şekil 4.4) Grapevine leafroll-associated closterovirus un varlığı araştırılmış, ancak örneklerde bu virus tespit edilmemiştir. Bu şekilde kızarıklık belirtisi gösteren bitki örneklerinden Phaeoacremonium spp. izole edilmiştir. 107

119 Şekil 5.4 Grapevine leafroll-associated closterovirus ile enfekteli asmalar (2007) Bağ alanlarında zaman zaman rastlanılan diğer bir simptom da yaprak kenarlarında görülen nekrozlardır (Şekil 4.5). Kimi zaman kırmızı çeşitlerde damarlar arası alanlar koyu kırmızı kenarlarla çevrelenmiştir (Anonymus 2008). Kimi zaman ise yaprak damarları veya yaprak kenarları boyunca görülen klorotik alanlar zamanla genişleyip birleşmekte ve nekrotik alanlara dönüşmekte, sarı-kahverengi veya kırmızı kahverengi bir renk almaktadır (Mugnai vd. 1999, Bruno vd. 2007, Eskalen vd. 2007). Escanın bahsi geçen belirtileri dışında daha az yaygın olan farklı yaprak belirtileri de görülebilmektedir. Bazı çeşitlerde koyu kırmızı kenarlı pas renginde nekrotik alanlar gelişmekte, bazen yaprağın nekrotik alanları kuruyup düzensiz yaprak kenarı bırakarak ayrılmaktadır. Diğer simptomlar yaprakta açıklaşma, büzülme, parlama ve yaprak yüzeyinin bozulmasıdır (Mugnai vd. 1999). Zaman zaman survey yapılan bağ alanlarında bahsi geçen belirtilere benzer belirtilere de rastlanılabilmiştir. Mevcut literatürlerde bahsi geçen belirtilerden farklı olarak Phaeoacremonium izole edilen bitkilerde gözlenen ve bağ alanlarında oldukça yaygın olarak tespit edilen bir diğer simptom ağımsı nekrotik lekelere sahip yapraklardır (Şekil 4.3). Haziran-Temmuz döneminde belirtilerin yapraklarda görülmeye başlamasıyla birlikte en bariz ve yaygın 108

ZİRAİ MÜCADELE TEKNİK TALİMATLARI CİLT IV. BAĞ MİLDİYÖSÜ Plasmopara viticola (Berk. Et Curt) Berl et de Toni

ZİRAİ MÜCADELE TEKNİK TALİMATLARI CİLT IV. BAĞ MİLDİYÖSÜ Plasmopara viticola (Berk. Et Curt) Berl et de Toni ZİRAİ MÜCADELE TEKNİK TALİMATLARI CİLT IV BAĞ MİLDİYÖSÜ Plasmopara viticola (Berk. Et Curt) Berl et de Toni 1. TANIMI VE YAŞAYIŞI Hastalığa neden olan etmen obligat bir parazittir. Hücrelerarası gelişir,

Detaylı

Arpada Hastalıklara Bağlı Olmayan Yaprak Lekeleri

Arpada Hastalıklara Bağlı Olmayan Yaprak Lekeleri Arpada Hastalıklara Bağlı Olmayan Yaprak Lekeleri Hastalığa bağlı olmayan bu yaprak lekeleri, genelde yaprağın sadece bir tarafında fark edilebilmektedir. Nadiren klorozlarla çevrili olurlar ve renk değişimleri

Detaylı

ÖNEMLİ ZARARLILARI. Spodoptera spp. (Yaprak kurtları) yumurta

ÖNEMLİ ZARARLILARI. Spodoptera spp. (Yaprak kurtları) yumurta ÖNEMLİ ZARARLILARI Spodoptera spp. (Yaprak kurtları) Ergin 20 mm yumurta Larva 35-40 mm ÖNEMLİ ZARARLILARI ÇİÇEK TRİPSİ (Frankliniella tritici) Küçük sigara şeklinde 1,3 mm uzunluğunda, genelde sarı renkli

Detaylı

BAĞLARDA KÜLTÜREL İŞLEMLER. Doç. Dr. Murat AKKURT

BAĞLARDA KÜLTÜREL İŞLEMLER. Doç. Dr. Murat AKKURT BAĞLARDA KÜLTÜREL İŞLEMLER Doç. Dr. Murat AKKURT BAĞLARDA TOPRAK İŞLEME Amaçlar : Yabancı ot kontrolü Havalandırma ve sıcaklığın düzenlenmesi - mikroorganizma faaliyeti Kaymak tabakasının kırılması Besin

Detaylı

BADEM YETİŞTİRİCİLİĞİ

BADEM YETİŞTİRİCİLİĞİ BADEM YETİŞTİRİCİLİĞİ Badem Anadolu nun en eski meyve türlerinden birisidir. Ancak ülkemizde bademe gerekli önem verilmemekte, genellikle tarla kenarlarında sınır ağacı olarak yetiştirilmektedir. Ülkemizde

Detaylı

Dr. Arzu SEZER Fındık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü

Dr. Arzu SEZER Fındık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Dr. Arzu SEZER 2016 Fındık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Giriş Fındık Araştırma Enstitüsü Dünya Fındık Üretiminin %75 i 1.8 milyar dolar ihracat geliri 700 bin hektar üretim alanı TÜRKİYE DÜNYANIN FINDIK

Detaylı

Havuçda Görülen Depo Hastalıkları

Havuçda Görülen Depo Hastalıkları Havuçda Görülen Depo Hastalıkları Kurşuni Küf Botrytis cinerea Patojen enfeksiyonları kökün çeşitli yerlerinde oluşabilse de kökün uç ve tepe kısımlarında daha yaygındır. Enfekteli dokular, ilk başta açık

Detaylı

ELMA KARALEKESİ Venturia inaequalis (Cke) Wint.

ELMA KARALEKESİ Venturia inaequalis (Cke) Wint. CİLT IV YUMUŞAK VE SERT ÇEKİRDEKLİ MEYVE HASTALIKLARI ELMA KARALEKESİ Venturia inaequalis (Cke) Wint. 1. TANIMI VE YAŞAYIŞI Elma karalekesi (Venturia inaequalis (Cke) Wint.) nin saprofitik ve parazitik

Detaylı

Sert çekirdekli meyvelerde görülen depo hastalıkları

Sert çekirdekli meyvelerde görülen depo hastalıkları Sert çekirdekli meyvelerde görülen depo hastalıkları Diğer meyvelerde olduğu gibi sert çekirdekli meyvelerde hasattan sonraki dönemde yaralanmalara ve patojen efeksiyonlarına oldukça hassas olup meyve

Detaylı

zeytinist

zeytinist 1 T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ EDREMİT MESLEK YÜKSEKOKULU Zeytincilik ve Zeytin İşleme Teknolojisi Programı Öğr. Gör. Mücahit KIVRAK 0 505 772 44 46 kivrak@gmail.com www.mucahitkivrak.com.tr 2 3 4 ARMİLLARİA

Detaylı

KONU 6: BİBER, PATLICAN, KABAKGİL FUNGAL HASTALIKLARI. BİBERLERDE PHYTOPHTHORA YANIKLIĞI (Phytophthora capsici)

KONU 6: BİBER, PATLICAN, KABAKGİL FUNGAL HASTALIKLARI. BİBERLERDE PHYTOPHTHORA YANIKLIĞI (Phytophthora capsici) KONU 6: BİBER, PATLICAN, KABAKGİL FUNGAL HASTALIKLARI BİBERLERDE PHYTOPHTHORA YANIKLIĞI (Phytophthora capsici) Hastalık biberin dışında domates, patlıcan, kabak, balkabağı, kavun, karpuz gibi bitkileri

Detaylı

BAĞ HASTALIK VE ZARARLILARI BAĞ HASTALIKLARI

BAĞ HASTALIK VE ZARARLILARI BAĞ HASTALIKLARI 1- Bağ Küllemesi (Uncinula necator) BAĞ HASTALIK VE ZARARLILARI BAĞ HASTALIKLARI Etmeni: Fungal bir hastalık olup kışı, bitki üzerinde geçirir. Belirtileri: Sürgünlerin uzamaya başladığı ilk andan itibaren

Detaylı

Efficacy of Hot Water Treatment for the Control of Grapevine Petri Disease

Efficacy of Hot Water Treatment for the Control of Grapevine Petri Disease J. Turk. Phytopath., Vol. 40 No. 1-3, 41-50, 2011 ISSN 0378-8024 Efficacy of Hot Water Treatment for the Control of Grapevine Petri Disease Dilek POYRAZ * Ersin ONOĞUR ** * Bornova Plant Protection Research

Detaylı

Bitki Fungal Hastalıkları

Bitki Fungal Hastalıkları Bitki Fungal Hastalıkları (Bağ Hastalıkları) Yrd. Doç. Dr. D. Soner AKGÜL Ç.Ü. Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü 1 Türkiye dünyadaki üzüm üreten ülkeler içerisinde önemli bir yere sahiptir. Dünyadaki

Detaylı

İKLİM VE TOPRAK ÖZELLİKLERİ

İKLİM VE TOPRAK ÖZELLİKLERİ Bertina İspanyol orijinli bir badem çeşidi olup gec çiçeklenir.ağaç gelişimi mükemmel olup gelişimi çok hızlıdır.kendine verimli bir türdür..iç piyasada tutalan ve ihracat şansı yüksek olan bir çeşittir.meyve

Detaylı

Patates te Çözümlerimiz

Patates te Çözümlerimiz Patates te Çözümlerimiz Sürdürülebilir Tarım, yeterli ve kaliteli miktarlarda gıda maddesinin uygun maliyetlerde üretimini, dünya tarımının ekonomik canlılığını, çevrenin ve doğal tarım kaynaklarının

Detaylı

Bağ Tesisinde Dikkat Edilmesi Gereken Ekolojik Faktörler

Bağ Tesisinde Dikkat Edilmesi Gereken Ekolojik Faktörler Bağ Tesisinde Dikkat Edilmesi Gereken Ekolojik Faktörler Turcan TEKER Ziraat Yüksek Mühendisi Yetiştirme Tekniği Bölüm Başkanlığı 06.04.2017 Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü MANİSA Amacımız? Bağ

Detaylı

BAĞ MİLDİYÖSÜ Plasmopara viticola

BAĞ MİLDİYÖSÜ Plasmopara viticola BAĞ MİLDİYÖSÜ İbrahim DEMRAN Köksal AKSU Didem SAYMAN MANİSA TARIM İL MÜDÜRLÜĞÜ BİTKİ KORUMA ŞB. MD. Manisa ilinde 1980 yılından buyana uygulanan Bağ Tahmin ve Erken Uyarı Projesi kapsamındadır. Salgınlar

Detaylı

ÜRETİM AŞAMASINDA ADIM ADIM HASTALIKLARLA MÜCADELE

ÜRETİM AŞAMASINDA ADIM ADIM HASTALIKLARLA MÜCADELE ANKARA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ÇEVRE KORUMA VE KONTROL DAİRESİ BAŞKANLIĞI BİTKİSEL ÜRETİM VE UYGULAMA ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ AKADEMİ MERKEZİ FAALİYETLERİ ÜRETİM AŞAMASINDA ADIM ADIM HASTALIKLARLA MÜCADELE HAZIRLAYAN:Kübra

Detaylı

Ceviz Fidanı-Ağacı İklim ve Toprak İstekleri

Ceviz Fidanı-Ağacı İklim ve Toprak İstekleri Yavuz-1 CEVİZ (KR-2) Ceviz yetişen tüm bölgelerde yetişir. Özellikle geç donların görüldüğü yerlerde yetiştirilmesi tavsiye edilir. Verimsiz bir çeşittir. Nisbi Periyodisite görülür. Meyvesi oval şekilli

Detaylı

KAPLAN86 CEVİZİ. Kaplan 86 Cevizi

KAPLAN86 CEVİZİ. Kaplan 86 Cevizi Kaplan 86 Cevizi Dik, yayvan bir taç gelişmesi gösterir. 5 yaşındaki bir ağacın ortalama verimi 4-5 kg'dır. Meyve salkımı 2-3'lü olur. Meyveler elips şeklinde olup, kabuktan kolay ayrılır. Taze ceviz olarak

Detaylı

SERA TASARIMI ve İKLİMLENDİRME. Cengiz TÜRKAY Ziraat Yüksek Mühendisi. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Erdemli-Mersin 12 Ekim 2012

SERA TASARIMI ve İKLİMLENDİRME. Cengiz TÜRKAY Ziraat Yüksek Mühendisi. Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Erdemli-Mersin 12 Ekim 2012 SERA TASARIMI ve İKLİMLENDİRME Cengiz TÜRKAY Ziraat Yüksek Mühendisi Alata Bahçe Kültürleri Araştırma İstasyonu Erdemli-Mersin 12 Ekim 2012 Sera nedir? Bitki büyüme ve gelişmesi için gerekli iklim etmenlerinin

Detaylı

Dryocosmus kuriphilus(kestane gal arısı)sürvey Talimatı. Dryocosmuskuriphilus(Yasumatsu) (Kestane gal arısı)

Dryocosmus kuriphilus(kestane gal arısı)sürvey Talimatı. Dryocosmuskuriphilus(Yasumatsu) (Kestane gal arısı) Dryocosmus kuriphilus(kestane gal arısı)sürvey Talimatı Zararlı Organizma Dryocosmuskuriphilus(Yasumatsu) (Kestane gal arısı) Sınıf: Insecta Takım: Hymenoptera Familya:Cynipidae Tanımı Konukçuları Zarar

Detaylı

ASMANIN ÇOĞALTILMASI

ASMANIN ÇOĞALTILMASI ASMANIN ÇOĞALTILMASI Asmalar başlıca iki yolla çoğaltılır; Eşeyli (tohumla) Eşeysiz TOHUMLA (EŞEYLİ) ÇOĞALTMA Asmalar biyolojik olarak yabancı döllenmeleri nedeniyle, tohumdan elde edilen bitkiler çok

Detaylı

Ferragnes Badem Çeşidi ve Özellikleri. Badem Yetişriciliği İklim ve Toprak Özellikleri

Ferragnes Badem Çeşidi ve Özellikleri. Badem Yetişriciliği İklim ve Toprak Özellikleri Ferragnes Badem Çeşidi ve Özellikleri Fransız orijinlidir. Bir Cristomorto X Ai melezlemesinden elde edilmiştir ve atalarının en olumlu özelliklerini almıştır: Ağaçlar çabuk meyveye yatar,hastalıklara

Detaylı

SARI ÇAY AKARININ ÇAY BİTKİSİ ÜZERİNDE OLUŞTURDUĞU ZARARLANMALAR. RAPOR

SARI ÇAY AKARININ ÇAY BİTKİSİ ÜZERİNDE OLUŞTURDUĞU ZARARLANMALAR. RAPOR SARI ÇAY AKARININ ÇAY BİTKİSİ ÜZERİNDE OLUŞTURDUĞU ZARARLANMALAR. RAPOR Bölgemizin sahip olduğu iklim şartları dolayısıyla günümüze değin çay plantasyon alanlarımızda ekonomik boyutta zarara sebep olabilecek

Detaylı

TARIMSAL BİYOTEKNOLOJİYE GİRİŞ

TARIMSAL BİYOTEKNOLOJİYE GİRİŞ TARIMSAL BİYOTEKNOLOJİYE GİRİŞ Bitki Doku Kültürü Adnan Menderes Üniversitesi Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü TB101 Çiğdem Yamaner (Yrd. Doç. Dr.) 4. Hafta (08.10.2013) ADÜ Tarımsal Biyoteknoloji Bölümü

Detaylı

PROF.DR.F.SARADOLAR KONU 11: SOĞAN VE SARMISAK FUNGAL HASTALIKLARI. Soğanlarda görülen Botrytis spp. etmenleri;

PROF.DR.F.SARADOLAR KONU 11: SOĞAN VE SARMISAK FUNGAL HASTALIKLARI. Soğanlarda görülen Botrytis spp. etmenleri; KONU 11: SOĞAN VE SARMISAK FUNGAL HASTALIKLARI Soğanlarda görülen Botrytis spp. etmenleri; - Botrytis squamosa - Botrytis cinerea Fr.(teleomorph: Botryotinia fuckeliana) - Botrytis allii =B. aclada Çok

Detaylı

ZEYTİNDE BAKIM İŞLEMLERİ

ZEYTİNDE BAKIM İŞLEMLERİ ZEYTİNDE BAKIM İŞLEMLERİ 01 Haziran 2011 ADANA COPYRIGHT Bu kitabın her hakkı mahfuzdur. Mahreç gösterilerek dahi iktibas edilemez. İmtiyaz Sahibi : T.C. DOĞU AKDENİZ ZEYTİN BİRLİĞİ Editörler : Mehmet

Detaylı

DOĞRU VE DENGELİ GÜBRE KULLANIMI BİTKİLERE HASTALIK VE ZARARLILARA KARŞI DAYANIKLILIK KAZANDIRIR

DOĞRU VE DENGELİ GÜBRE KULLANIMI BİTKİLERE HASTALIK VE ZARARLILARA KARŞI DAYANIKLILIK KAZANDIRIR DOĞRU VE DENGELİ GÜBRE KULLANIMI BİTKİLERE HASTALIK VE ZARARLILARA KARŞI DAYANIKLILIK KAZANDIRIR Prof. Dr. Habil Çolakoğlu 1 Prof. Dr. Mehmet Yıldız 2 Bitkilerin yeterli ve dengeli beslenmesi ile ürün

Detaylı

Göz ve / veya Tomurcuk sistemi

Göz ve / veya Tomurcuk sistemi Göz ve / veya Tomurcuk sistemi PT TT ST PT: Primer tomurcuk ST: Sekonder tomurcuk TT: Tersiyer tomurcuk Asmada Gözler Karışık tomurcuklardan oluşan bir sistemdir. Morfolojik olarak gözler en dışta iki

Detaylı

Isparta İli Şekerpancarı Ekim Alanlarında Fungal Hastalıkların ve Yaygınlık Oranlarının Belirlenmesi

Isparta İli Şekerpancarı Ekim Alanlarında Fungal Hastalıkların ve Yaygınlık Oranlarının Belirlenmesi Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi 4 (1): 16-22, 2009 ISSN 1304-9984 Isparta İli Şekerpancarı Ekim Alanlarında Fungal Hastalıkların ve Yaygınlık Oranlarının Belirlenmesi Hülya ÖZGÖNEN*

Detaylı

Asmada Tozlanma ve Döllenme Biyolojisi I- Megasporogenez ve Mikrosporogenez

Asmada Tozlanma ve Döllenme Biyolojisi I- Megasporogenez ve Mikrosporogenez Asmada Tozlanma ve Döllenme Biyolojisi I- Megasporogenez ve Mikrosporogenez Asma polenleri 25-15 µm boyutlarında Çiçek tozu verimi: ort. 3500 adet/anter Birhan KUNTER Birhan KUNTER Çiçeklenme Sürme ile

Detaylı

VEJETATİF ÇOĞALTMA (EŞEYSİZ)

VEJETATİF ÇOĞALTMA (EŞEYSİZ) VEJETATİF ÇOĞALTMA (EŞEYSİZ) Çelikle Çoğaltma Yeni bir bitki elde etmek amacıyla, bitkilerin gövde, dal, kök ve yapraklarından kesilerek hazırlanan parçalara 'çelik' adı verilir. Böyle beden parçalarıyla

Detaylı

zeytinist

zeytinist 1 T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ EDREMİT MESLEK YÜKSEKOKULU Zeytincilik ve Zeytin İşleme Teknolojisi Programı Öğr. Gör. Mücahit KIVRAK 0 505 772 44 46 kivrak@gmail.com www.mucahitkivrak.com.tr 2 3 4 ZEYTİN

Detaylı

2. KONU: BİTKİLERDE HASTALIK GELİŞİMİ

2. KONU: BİTKİLERDE HASTALIK GELİŞİMİ 2. KONU: BİTKİLERDE HASTALIK GELİŞİMİ Bir bitkide hastalık oluşabilmesi için her şeyden önce patojenle konukçu bitkinin temas haline gelmesi gerekir. Hastalık için patojen ve konukçunun bulunması sadece

Detaylı

HAVUÇ YETİŞTİRİCİLİĞİ (Daucus carota L.)

HAVUÇ YETİŞTİRİCİLİĞİ (Daucus carota L.) HAVUÇ YETİŞTİRİCİLİĞİ (Daucus carota L.) TOPRAK İyi bir havuç toprağı, aşağıda belirtilen özelliklerine sahip olmalıdır : Hafif, kumlu topraklar tercih edilir. İyi yapıya sahip olmalıdır. Zemin suyu, düzenli

Detaylı

Sakarya İli Fındık Alanlarındaki Bitki Sağlığı Sorunları Çalıştayı Raporu

Sakarya İli Fındık Alanlarındaki Bitki Sağlığı Sorunları Çalıştayı Raporu Prof. Dr. Celal TUNCER, Doç. Dr. İsmail ERPER 25.11.2016/SAKARYA ÇALIŞTAY SONUÇ BİLDİRİSİ Sakarya İli Fındık Alanlarındaki Bitki Sağlığı Sorunları Çalıştayı Raporu Sakarya Ticaret Borsası Sakarya İli Fındık

Detaylı

kalkerli-kumlu, besin maddelerince zengin, PH sı 6-8

kalkerli-kumlu, besin maddelerince zengin, PH sı 6-8 Ayvalık(Edremit Zeytini) Yağı altın sarısı renginde, meyve kokusu içeren, aromatik, kimyasal ve duyusal özellikleri bakımından birinci sırada yer alır. Son yıllarda meyve eti renginin pembeye döndüğü dönemde

Detaylı

ÖLÜKOL HASTALIĞI Phomopsis viticola. MANĠSA TARIM ĠL MÜDÜRLÜĞÜ BĠTKĠ KORUMA ġb. MD.

ÖLÜKOL HASTALIĞI Phomopsis viticola. MANĠSA TARIM ĠL MÜDÜRLÜĞÜ BĠTKĠ KORUMA ġb. MD. MANĠSA TARIM ĠL MÜDÜRLÜĞÜ BĠTKĠ KORUMA ġb. MD. Üreticiler tarafından Çelikmarazı Kömür gibi isimler verilen Ölükol Hastalığı Ege Bölgesi bağ alanlarında yoğun olarak görülmekte ve zarar yapmaktadır. Hastalık

Detaylı

BROKKOLİ (Brassica oleracea var. italica)

BROKKOLİ (Brassica oleracea var. italica) BROKKOLİ (Brassica oleracea var. italica) SİSTEMATİKTEKİ YERİ Takım: Brassicales Familya: Brassicaceae Cins: Brassica Tür: B. oleracea var. italica SAĞLIK VE BESLENME YÖNÜNDEN Brokkoli, A ve C vitamini,

Detaylı

zeytinist

zeytinist 1 T.C. BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ EDREMİT MESLEK YÜKSEKOKULU Zeytincilik ve Zeytin İşleme Teknolojisi Programı Öğr. Gör. Mücahit KIVRAK 0 505 772 44 46 kivrak@gmail.com www.mucahitkivrak.com.tr 2 3 4 Zeytin

Detaylı

ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç.Dr. Soner KAZAZ

ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI. Doç.Dr. Soner KAZAZ ZBB306 KODLU SÜS BİTKİLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ DERSİ NOTLARI Doç.Dr. Soner KAZAZ Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü 06110-Ankara skazaz@ankara.edu.tr GERBERA YETİŞTİRİCİLİĞİ-1 Anavatanı

Detaylı

HACETTEPE ÜNĐVERSĐTESĐ EĞĐTĐM FAKÜLTESĐ FĐZĐK ÖĞRETMENLĐĞĐ

HACETTEPE ÜNĐVERSĐTESĐ EĞĐTĐM FAKÜLTESĐ FĐZĐK ÖĞRETMENLĐĞĐ HACETTEPE ÜNĐVERSĐTESĐ EĞĐTĐM FAKÜLTESĐ FĐZĐK ÖĞRETMENLĐĞĐ Dersin Adı:Kimya Laboratuarı Konu: Meyve ve sebzelerin yapılarının bozulma nedenleri Proje Sorumlusu:Prof.Dr.Đnci MORGĐL Hazırlayanlar: Fatma

Detaylı

Vegetatif (eşeysiz) çoğaltma

Vegetatif (eşeysiz) çoğaltma Vegetatif (eşeysiz) çoğaltma Genel anlamda, bitkilerin değişik yaşlarda gövde ve dal parçaları, büyüme uçlarındaki meristematik dokuları, kökleri, yaprakları yada özelleşmiş veya değişikliğe uğramış gövde

Detaylı

Elmada Acı Benek (bitter pit)

Elmada Acı Benek (bitter pit) Elmada Acı Benek (bitter pit) Bu hastalık meyve daha bahçede iken başlamakta olup kalsiyum eksikliği nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Kalsiyum hücre duvarının gelişiminde önemli bir role sahip olup eksikliğinde

Detaylı

İÇİNDEKİLER VII. SULAMA GİRİŞ SULAMANIN GENEL PRENSİPLERİ Sulamanın Amacı ve Önemi... 32

İÇİNDEKİLER VII. SULAMA GİRİŞ SULAMANIN GENEL PRENSİPLERİ Sulamanın Amacı ve Önemi... 32 İÇİNDEKİLER TOPRAK VE GÜBRELEME GİRİŞ... 1 1. BAHÇE TOPRAĞI NASIL OLMALIDIR... 2 1.1. Toprak Reaksiyonu... 2 1.2. Toprak Tuzluluğu... 3 1.3. Kireç... 4 1.4. Organik Madde... 4 1.5. Bünye... 5 1.6. Bitki

Detaylı

Tütün Mildiyösü ( Mavi Küf) Peronospora tabacina. Dünyanın tütün üretim alalarında görülen en önemli hastalık etmenidir. Hastalık gerek fidelik ve

Tütün Mildiyösü ( Mavi Küf) Peronospora tabacina. Dünyanın tütün üretim alalarında görülen en önemli hastalık etmenidir. Hastalık gerek fidelik ve Tütün Mildiyösü ( Mavi Küf) Peronospora tabacina. Dünyanın tütün üretim alalarında görülen en önemli hastalık etmenidir. Hastalık gerek fidelik ve gerekse tarlada da önemli zararlara yol açabilir. Fideler

Detaylı

MEYVE AĞAÇLARINDA GÖZLER MEYVE AĞAÇLARINDA DALLAR

MEYVE AĞAÇLARINDA GÖZLER MEYVE AĞAÇLARINDA DALLAR MEYVE AĞAÇLARINDA GÖZLER Gözler, etrafı tüy ve pullarla çevrilerek dış etkilerden korunmuş büyüme noktalarıdır. Bunlar, meyve ağaçlarında dal, yaprak ve çiçekleri oluştururlar. Genellikle şekilleri ve

Detaylı

Gemlik Zeytini. Gemlik

Gemlik Zeytini. Gemlik Gemlik Meyve ve çekirdekleri orta irilikte olup % 29.9 oranında yağ içerir. Siyah sofralık olarak değerlendirilir. Meyveleri yağ bakımından zengin olduğundan sofralık kalite dışındaki taneler yağlık kolarak

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ KESİN RAPORU

ANKARA ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ KESİN RAPORU EK-11 ANKARA ÜNİVERSİTESİ BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ KESİN RAPORU Ordu, Giresun ve Trabzon İllerinde Fındıkta Meyve ve Çotanak Hastalıklarına Neden Olan Fungal Etmenlerin ve Çeşit Reaksiyonlarının Belirlenmesi

Detaylı

ORGANİK K BAĞCILIKTA TAÇ YÖNETİMİ

ORGANİK K BAĞCILIKTA TAÇ YÖNETİMİ ORGANİK K BAĞCILIKTA TAÇ YÖNETİMİ Doç.. Dr. Ahmet Altı li Ege Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bahçe e Bitkileri Bölümü, B 35100 Bornova İzmir / Türkiye altindis@ziraat.ege.edu.tr Ekolojik Tarım m Organizasyonu

Detaylı

Badem Yetiştiriciliğinde Genel Bahçe İlaçlama Programı Nasıl Olmalıdır?

Badem Yetiştiriciliğinde Genel Bahçe İlaçlama Programı Nasıl Olmalıdır? Badem Yetiştiriciliğinde Genel Bahçe İlaçlama Programı Nasıl Olmalıdır? Badem bahçelerinde genel olarak ikaçlama programını 5 farklı ketagoride ele alabiliriz. 1:İLKBAHARDA İlk baharda genel koruma için

Detaylı

Domates Yaprak Galeri Güvesi Tuta absoluta

Domates Yaprak Galeri Güvesi Tuta absoluta Tuta absoluta Bu nesne Türkiye Tarımsal Öğrenme Nesneleri Deposu kullan-destekle kategorisinden bir öğrenme nesnesidir. Kullan-Destekle nesneleri bilimsel çalışmalarda kaynak gösterilerek kullanmak istisna

Detaylı

ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİ ERİK FİDANI VE AĞACI İKLİM İSTEKLERİ

ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİ ERİK FİDANI VE AĞACI İKLİM İSTEKLERİ ERİK YETİŞTİRİCİLİĞİ Erikler Prunus cerasifera (Yeşil erikler = Can erikler), P. salicina (Japon erikleri) ve P. domestica (Avrupa erikleri) olmak üzere üç türe ayrılmaktadır. Bu türler içinde Can erikleri

Detaylı

BAĞ KÜLLEMESĠ Uncinula necator. MANĠSA TARIM ĠL MÜDÜRLÜĞÜ BĠTKĠ KORUMA ġb. MD.

BAĞ KÜLLEMESĠ Uncinula necator. MANĠSA TARIM ĠL MÜDÜRLÜĞÜ BĠTKĠ KORUMA ġb. MD. MANĠSA TARIM ĠL MÜDÜRLÜĞÜ BĠTKĠ KORUMA ġb. MD. Bağlarda görülen en yaygın hastalıktır. Mücadelesine dikkat edilmediğinde ve koģullar uygun olduğunda %90 lara varan oranda verim ve kalite kayıplarına neden

Detaylı

Meyva Bahçesi Tesisi

Meyva Bahçesi Tesisi Meyva Bahçesi Tesisi Meyve bahçesi tesisinde dikkate alınması -gereken koşullar 1. Yer seçimi 2. Tür ve çeşit seçimi 3. Anaç seçimi 4. Tozlanma isteğinin bilinmesi 5. Dikim sistemleri ve dikim sıklığı

Detaylı

EKİN KURDU (Zabrus Spp.) Özden Güngör Ziraat Mühendisleri Odası Genel Merkez Yönetim Kurulu Başkanı 23.Temmuz Ankara

EKİN KURDU (Zabrus Spp.) Özden Güngör Ziraat Mühendisleri Odası Genel Merkez Yönetim Kurulu Başkanı 23.Temmuz Ankara EKİN KURDU (Zabrus Spp.) Özden Güngör Ziraat Mühendisleri Odası Genel Merkez Yönetim Kurulu Başkanı 23.Temmuz.2015 - Ankara Ekin Kurdu (Zabrus Spp) Ergini Geniş bir baş ve fırlayan sırt kısmının görünüşünden

Detaylı

BAĞ MİLDİYÖSÜ Plasmopara viticola. MANĠSA TARIM ĠL MÜDÜRLÜĞÜ BĠTKĠ KORUMA ġb. MD.

BAĞ MİLDİYÖSÜ Plasmopara viticola. MANĠSA TARIM ĠL MÜDÜRLÜĞÜ BĠTKĠ KORUMA ġb. MD. BAĞ MİLDİYÖSÜ MANĠSA TARIM ĠL MÜDÜRLÜĞÜ BĠTKĠ KORUMA ġb. MD. Manisa ilinde 1980 yılından buyana uygulanan Bağ Tahmin ve Erken Uyarı Projesi kapsamındadır. Salgınlar (Epidemiler) için yağmur önemli bir

Detaylı

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar.

Bilim adamları canlıları hayvanlar, bitkiler, mantarlar ve mikroskobik canlılar olarak dört bölümde sınıflandırmışlar. 1- Canlının tanımını yapınız. Organizmaya sahip varlıklara canlı denir. 2-Bilim adamları canlıları niçin sınıflandırmıştır? Canlıların çeşitliliği, incelenmesini zorlaştırır. Bu sebeple bilim adamları

Detaylı

SEZONU EGE BÖLGESİ ÇEKİRDEKSİZ KURU ÜZÜM REKOLTE TAHMİN RAPORU

SEZONU EGE BÖLGESİ ÇEKİRDEKSİZ KURU ÜZÜM REKOLTE TAHMİN RAPORU 2015 2016 SEZONU EGE BÖLGESİ ÇEKİRDEKSİZ KURU ÜZÜM REKOLTE TAHMİN RAPORU 2015-2016 sezonu Ege Bölgesi Çekirdeksiz Kuru Üzüm Rekoltesini tespit etmek üzere oluşturulan heyetimiz çalışmalarına 20.07.2015

Detaylı

VEJETATİF ÇOĞALTMA (EŞEYSİZ)

VEJETATİF ÇOĞALTMA (EŞEYSİZ) VEJETATİF ÇOĞALTMA (EŞEYSİZ) VEJETATİF (EŞEYSİZ) ÇOĞALTMA Bitkilerin değişik yaşlarda gövde ve dal parçaları, büyüme uçlarındaki meristematik dokuları, kökleri, yaprakları ya da özelleşmiş veya değişikliğe

Detaylı

YURTİÇİ DENEME RAPORU

YURTİÇİ DENEME RAPORU YURTİÇİ DENEME RAPORU PERLA VİTA A+ UYGULAMASININ MARUL VERİM VE KALİTE ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE ETKİSİ GİRİŞ Marul ve marul grubu sebzeler ülkemizde olduğu gibi dünyada geniş alanlarda üretilmekte ve tüketilmektedir.

Detaylı

Patateste Görülen Depo Hastalıkları

Patateste Görülen Depo Hastalıkları Patateste Görülen Depo Hastalıkları Patates yumruları onları saran bir mantar tabakasının ve örneğin Ascorbina asiti gibi patojen zararına karşı etkili bir koruyucu sisteme sahip olmalarına rağmen depo

Detaylı

Turunçgillerde görülen birçok depo hastalığı, meyveler henüz bahçedeyken başlamaktadır. Bazı enfeksiyonlar meyveler ağaç üzerindeyken gerçekleşmekte,

Turunçgillerde görülen birçok depo hastalığı, meyveler henüz bahçedeyken başlamaktadır. Bazı enfeksiyonlar meyveler ağaç üzerindeyken gerçekleşmekte, Turunçgillerde görülen birçok depo hastalığı, meyveler henüz bahçedeyken başlamaktadır. Bazı enfeksiyonlar meyveler ağaç üzerindeyken gerçekleşmekte, bazıları ise ağaçtan koparılırken gerçekleşmektedir.

Detaylı

Gübreleme Zeytin ağacında gübreleme ağacın dikimi ile başlar bunu izleyen yıllarda devam eder. Zeytin ağaçlarının gereksinimi olan gübre miktarını

Gübreleme Zeytin ağacında gübreleme ağacın dikimi ile başlar bunu izleyen yıllarda devam eder. Zeytin ağaçlarının gereksinimi olan gübre miktarını Gübreleme Zeytin ağacında gübreleme ağacın dikimi ile başlar bunu izleyen yıllarda devam eder. Zeytin ağaçlarının gereksinimi olan gübre miktarını belirlemenin en iyi yolu yaprak-toprak analizleridir.

Detaylı

BİTKİ BESİN MADDELERİ (BBM)

BİTKİ BESİN MADDELERİ (BBM) BİTKİ BESİN MADDELERİ (BBM) Toprak Bilgisi Dersi Prof. Dr. Günay Erpul erpul@ankara.edu.tr Işık Enerjisinin Kimyasal Enerjiye Dönüştürülmesi Fotosentez, karbon (C), oksijen (O) ve hidrojen (H) atomlarını

Detaylı

SEZONU ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI REKOLTESİ TAHMİN RAPORU

SEZONU ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI REKOLTESİ TAHMİN RAPORU 2008-2009 SEZONU ZEYTİN VE ZEYTİNYAĞI REKOLTESİ TAHMİN RAPORU 2008 2009 Türkiye zeytin ve zeytinyağı rekoltesi tespit çalışmaları İzmir Ticaret Borsası koordinatörlüğünde İzmir Ticaret Odası, Ege İhracatçı

Detaylı

Pratik Bağcılık. Meyvecilik Araştırma İstasyonu Müdürlüğü. Seçkin GARGIN, Alim GÖKTAŞ. Lütfen Dikkat!...

Pratik Bağcılık. Meyvecilik Araştırma İstasyonu Müdürlüğü. Seçkin GARGIN, Alim GÖKTAŞ. Lütfen Dikkat!... Yayın No: 35 Yayın Tarihi: 15.11.2011 Pratik Bağcılık Seçkin GARGIN, Alim GÖKTAŞ Lütfen Dikkat!... Anadolu, asmanın anavatanı olarak bilinen bölgeler içerisinde yer alan, hem çeşit zenginliğine, hem de

Detaylı

Ilıman iklim kuşağında Dinlenme

Ilıman iklim kuşağında Dinlenme Ilıman iklim kuşağında Dinlenme - Meristem dokuları düşük sıcaklık ve gün uzunluğunun azalması ile uyarılarak tomurcuklar dinlenmeye girer. - Yaprak dökümü olur. Bitki soğuğa ve dona karşı dayanım geliştirir.

Detaylı

Kumluca İlçesi Sera Alanlarında Toprak ve Yaprak Kökenli Fungal Hastalık Etmenlerinin Belirlenmesi

Kumluca İlçesi Sera Alanlarında Toprak ve Yaprak Kökenli Fungal Hastalık Etmenlerinin Belirlenmesi Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi Cilt 20, Sayı 1, 111-122, 2016 Süleyman Demirel University Journal of Natural and Applied Sciences Volume 20, Issue 1, 111-122, 2016 DOI: 10.19113/sdufbed.78364

Detaylı

Key Words : American Vine Rootstock, Vine Cutting Stems, Auxiliary Shoots, Çanakkale.

Key Words : American Vine Rootstock, Vine Cutting Stems, Auxiliary Shoots, Çanakkale. Ege Üni. Ziraat Fak. Derg., 2001, 38(2-3): 1-8 ISSN 1018-8851 140 Rugeri ve 1103 Poulsen Amerikan Asma larının Çanakkale-Umurbey Koşullarındaki Çelik Verimleri ile Bazı Morfolojik Özelliklerinin Belirlenmesi

Detaylı

BİTKİ HASTALIKLARI ARAŞTIRMALARI

BİTKİ HASTALIKLARI ARAŞTIRMALARI BİTKİ HASTALIKLARI ARAŞTIRMALARI 31 OCAK 2014 Ahmet Yasin GÖKÇE Koordinatör TARIMSAL ARAŞTIRMALAR VE POLİTİKALAR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Bitki Sağlığı Araştırmaları Daire Başkanlığı Sunu Planı Türkiye de Bitki

Detaylı

4. Hafta Bahçe bitkilerinin ekolojik istekleri: İklim ve toprak faktörleri, yer ve yöney

4. Hafta Bahçe bitkilerinin ekolojik istekleri: İklim ve toprak faktörleri, yer ve yöney 4. Hafta Bahçe bitkilerinin ekolojik istekleri: İklim ve toprak faktörleri, yer ve yöney BAHÇE BİTKİLERİNİN EKOLOJİK İSTEKLERİ Bitkide büyüme ve gelişme, bitkisel üretimde çeşitlilik Bitkinin genetik yapısı

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ ISPARTA İLİNDE BADEMLERDE GÖRÜLEN FUNGAL HASTALIKLARIN BELİRLENMESİ İlker KURBETLİ BİTKİ KORUMA ANABİLİM DALI ANKARA 2008 Her hakkı saklıdır

Detaylı

AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ

AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ AHUDUDUNUN TOPRAK İSTEKLERİ VE GÜBRELENMESİ Yrd. Doç. Dr. Mehmet ZENGİN AHUDUDU Ahududu, üzümsü meyveler grubundandır. Ahududu, yurdumuzda son birkaç yıldır ticari amaçla yetiştirilmektedir. Taze tüketildikleri

Detaylı

Bağcılıkta Yeşil (Yaz) Budaması Uygulamaları

Bağcılıkta Yeşil (Yaz) Budaması Uygulamaları Bağcılıkta Yeşil (Yaz) Budaması Uygulamaları Turcan TEKER Ziraat Yüksek Mühendisi Yetiştirme Tekniği Bölüm Başkanlığı 06.04.2017 Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü MANİSA Yeşil Budama Gözlerin uyanmasından

Detaylı

ANTEP FISTIĞI YETİŞTİRİLMESİ VE BAKIMI

ANTEP FISTIĞI YETİŞTİRİLMESİ VE BAKIMI ANTEP FISTIĞI Antep fıstığı ülkemizde yetişme alanı geniş olan önemli ihraç ürünlerimizdendir.yıllık üretimimiz 30 bin ton civarındadır.meyvesinin bileşiminde %53.8 yağ %20 protein,%15 şeker ve nişasta

Detaylı

T.C. KALKINMA BAKALIĞI

T.C. KALKINMA BAKALIĞI T.C. KALKINMA BAKALIĞI KONYA OVASI PROJESİ BÖLGE KALKINMA İDARESİ BAŞKANLIĞI HAZIRLAYAN Prof. Dr. Hüdai YILMAZ Pamukkale Üniversitesi, Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu, Denizli HASTALIKLAR VE MÜCADELE YÖNTEMLERİ

Detaylı

KAVAK VE HIZLI GELİŞEN TÜRLER

KAVAK VE HIZLI GELİŞEN TÜRLER KAVAK VE HIZLI GELİŞEN TÜRLER Populus nigra Dr. Süleyman GÜLCÜ - 2008 1 KAVAK FİDANI ÜRETİMİ VE FİDANLIK TEKNİĞİ Kavak fidanı yetiştirilmesinde en önemli konuların başında, kaliteli kavak fidanı yetiştirilmesine

Detaylı

BAHÇE BİTKİLERİNİN ÇOĞALTILMASI

BAHÇE BİTKİLERİNİN ÇOĞALTILMASI BAHÇE BİTKİLERİNİN ÇOĞALTILMASI Çoğaltma Nedir? Yeni bağ, meyve bahçesi, sebze bahçesi kurmak ya da iç ve dış mekan süs bitkileri elde etmek amacı ile tohum, fide ve fidan üretmek üzere yapılan çalışmalardır.

Detaylı

BACTOGEN ORGANİK GÜBRELER,

BACTOGEN ORGANİK GÜBRELER, BACTOGEN ORGANİK GÜBRELER, mikrobiyal formülasyondan ve bitki menşeli doğal ürünlerden oluşur. Bu grupta yer alan gübreler organik tarım modelinde gübre girdisi olarak kullanılırlar. Bitkilerin ihtiyaç

Detaylı

FİTOPATOLOJİ DERS NOTLARI

FİTOPATOLOJİ DERS NOTLARI FİTOPATOLOJİ DERS NOTLARI 1. KONU Fitopatoloji bitki hastalıkları bilimidir. Phytos=bitki, Pathology=hastalık bilimi kelimelerinden oluşmaktadır. Fitopatoloji XVII. Yüzyılda botaniğin bir kolu olarak Patoloji

Detaylı

ÖZET. Yüksek Lisans Tezi. Đmge Đ. TOKBAY. Adnan Menderes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı

ÖZET. Yüksek Lisans Tezi. Đmge Đ. TOKBAY. Adnan Menderes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarla Bitkileri Anabilim Dalı iii ÖZET Yüksek Lisans Tezi AYDIN EKOLOJĐK KOŞULLARINDA FARKLI EKĐM ZAMANI VE SIRA ARALIĞININ ÇEMEN (Trigonella foenum-graecum L.) ĐN VERĐM VE KALĐTE ÖZELLĐKLERĐNE ETKĐSĐ Đmge Đ. TOKBAY Adnan Menderes

Detaylı

Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi

Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi Stres Koşulları ve Bitkilerin Tepkisi Stres nedir? Olumsuz koşullara karşı canlıların vermiş oldukları tepkiye stres denir. Olumsuz çevre koşulları bitkilerde strese neden olur. «Biyolojik Stres»: Yetişme

Detaylı

ORTA GÜNEY ANADOLU NOHUT ÜRETİM ALANLARI İNCELEME GEZİ RAPORU

ORTA GÜNEY ANADOLU NOHUT ÜRETİM ALANLARI İNCELEME GEZİ RAPORU ORTA GÜNEY ANADOLU NOHUT ÜRETİM ALANLARI İNCELEME GEZİ RAPORU GEZİ TARİHİ: 11-13 TEMMUZ 2012 KATILANLAR: Zir. Yük.Müh. Hakan ÖZİÇ Orta Güney Anadolu inceleme gezisi nohut yetiştiriciliğinin yoğun olarak

Detaylı

Incidence of Fungal Pathogens in Strawberry Seedlings in Aydın Province. Havva DİNLER * Seher BENLİOĞLU ** Kemal BENLİOĞLU **

Incidence of Fungal Pathogens in Strawberry Seedlings in Aydın Province. Havva DİNLER * Seher BENLİOĞLU ** Kemal BENLİOĞLU ** J. Turk. Phytopath., Vol. 44 No. 1-3, 31-38, 2015 ISSN 0378-8024 Incidence of Fungal Pathogens in Strawberry Seedlings in Aydın Province Havva DİNLER * Seher BENLİOĞLU ** Kemal BENLİOĞLU ** * Uşak University,

Detaylı

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ BİTKİ TANIMI II

ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ BİTKİ TANIMI II ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜNLERİ BİTKİ TANIMI II 1. Laurocerasus officinalis 2. Salvia officinalis 3. Tilia tomentosa 4. Tilia cordata 5. Tilia platyphyllos 6. Tilia rubra 7. Quercus brantii 8. Castanea sativa

Detaylı

DÜŞÜK SICAKLIK STRESİ

DÜŞÜK SICAKLIK STRESİ DÜŞÜK SICAKLIK STRESİ Düşük sıcaklık stresi iki kısımda incelenir. Üşüme Stresi Donma stresi Düşük sıcaklık bitkilerde nekrozis, solma, doku yıkımı, esmerleşme, büyüme azalışı ve çimlenme düşüşü gibi etkiler

Detaylı

Taban suyunun yüksek olduğu yerlerde, su tutan ağır (killi) topraklarda dikimden evvel drenaj problemi halledilmelidir.

Taban suyunun yüksek olduğu yerlerde, su tutan ağır (killi) topraklarda dikimden evvel drenaj problemi halledilmelidir. ELMA BAHÇESİ TESİSİ 1. Dikim Zamanı Elma fidanları kışın ılık geçen ve yağışlı olmayan bölgelerde sonbahardan (yaprak dökümünü müteakip) itibaren ağaçlarda fizyolojik faaliyet başlayana (ilkbahar) kadar

Detaylı

S.Ü. Ziraat Fakültesi Dergisi 19 (37): (2005)

S.Ü. Ziraat Fakültesi Dergisi 19 (37): (2005) S.Ü. Ziraat Fakültesi Dergisi 19 (37): (2005) 100-105 KONYA İLİNDE KAVUN SOLGUNLUK HASTALIĞININ YAYGINLIĞI VE İZOLE EDİLEN FUSARİUM TÜRLERİNİN PATOJENİTELERİ 1 Nuh BOYRAZ 2 Kubilay K. BAŞTAŞ 2 2 Selçuk

Detaylı

12. SINIF KONU ANLATIMI 9 BİTKİSEL DOKULAR MERİSTEM

12. SINIF KONU ANLATIMI 9 BİTKİSEL DOKULAR MERİSTEM 12. SINIF KONU ANLATIMI 9 BİTKİSEL DOKULAR MERİSTEM BİTKİSEL DOKULAR Bitkilerde toprak üstü ve toprak altı olmak üzere iki tane sistem vardır. Toprak üstü organ sistemine SÜRGÜN SİSTEM Toprak altı organ

Detaylı

Pastırmada Enterokoklar

Pastırmada Enterokoklar Pastırmada Enterokoklar Özlem ERTEKİN 1 Güzin KABAN 2 Mükerrem KAYA 2 1 Munzur Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü, TUNCELİ 2 Atatürk Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü, ERZURUM Laktik asit bakterileri

Detaylı

Budama, seyreltme, gübreleme gibi bahçe işleri daha kolay ve ekonomik olarak yapılabilir.

Budama, seyreltme, gübreleme gibi bahçe işleri daha kolay ve ekonomik olarak yapılabilir. Son yıllarda ekonomik şartlar ve Pazar isteklerinin değişmesi nedeniyle modern meyveciliğin yapılması gerekmektedir. Bu ise anacak bodur elma bahçesi tesisi veya yarı bodur elma bahçesi tesisi ile olmaktadır.modern

Detaylı

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1247

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1247 KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 1247 KAHRAMANMARAŞ İLİNİN GENEL MEYVECİLİK DURUMU Mehmet SÜTYEMEZ*- M. Ali GÜNDEŞLİ" Meyvecilik kültürü oldukça eski tarihlere uzanan Anadolu'muz birçok meyve türünün anavatanı

Detaylı

Kullanım Yerleri. İnsan beslenmesinde kullanılır. Şekerin hammadesidir. Küspesi hayvan yemi olarak kullanılır. İspirto elde edilir

Kullanım Yerleri. İnsan beslenmesinde kullanılır. Şekerin hammadesidir. Küspesi hayvan yemi olarak kullanılır. İspirto elde edilir ŞEKER PANCARI Kullanım Yerleri İnsan beslenmesinde kullanılır. Şekerin hammadesidir. Küspesi hayvan yemi olarak kullanılır. İspirto elde edilir Orijini Şeker pancarının yabanisi olarak Beta maritima gösterilmektedir.

Detaylı

Fasulye Antraknozu Colletotrichum lindemuthianum

Fasulye Antraknozu Colletotrichum lindemuthianum Fasulye Antraknozu Colletotrichum lindemuthianum Etmen kışı tohum içinde veya tarladaki hastalıklı bitki artıkları üzerinde geçirir. Bulaşık tohumların tarlada çimlenmesi sonucu belirtiler önce kotiledonlarda

Detaylı

ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME

ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME ŞEKER PANCARI BİTKİSİNDE GÜBRELEME Ülkemizin Ege - Akdeniz ve Batı Karadeniz sahil kesimleri ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi hariç tüm diğer tarım alanlarında yetiştiriciliği yapılan şeker pancarında verim

Detaylı

BÖRÜLCE YETĠġTĠRĠCĠLĠĞĠ Black Strong Ürünlerinin Börülce YetiĢtiriciliğinde Kullanımı Besin maddelerince zengin toprakları sever. Organik madde oranı

BÖRÜLCE YETĠġTĠRĠCĠLĠĞĠ Black Strong Ürünlerinin Börülce YetiĢtiriciliğinde Kullanımı Besin maddelerince zengin toprakları sever. Organik madde oranı BÖRÜLCE YETĠġTĠRĠCĠLĠĞĠ Black Strong Ürünlerinin Börülce YetiĢtiriciliğinde Kullanımı Besin maddelerince zengin toprakları sever. Organik madde oranı toprak analizi sonucunda 0-2 arasında ise ekim öncesinde

Detaylı

ARIKÖY TOPLU YAPI YÖNETİMİ BİTKİLER NE İSTER

ARIKÖY TOPLU YAPI YÖNETİMİ BİTKİLER NE İSTER ARIKÖY TOPLU YAPI YÖNETİMİ BİTKİLER NE İSTER Hazırlayan ZİRAAT MÜHENDİSİ:Murad Ali DEMİR İSTANBUL 2009 N (DAL) (AZOT) Bitkilerin en fazla ihtiyaç duyduğu besin maddelerinden biri olan azot vejetatif gelişmeyi

Detaylı