Eskişehir Sanayi Odası Stratejik Planında yer alan bir tabloda ildeki sanayi sektörlerinin yapısı aşağıdaki gibi verilmiştir;

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Eskişehir Sanayi Odası 2014-2017 Stratejik Planında yer alan bir tabloda ildeki sanayi sektörlerinin yapısı aşağıdaki gibi verilmiştir;"

Transkript

1

2 Bölüm-1 Giriş ve Amaç Eskişehir Sanayi Sektörü Mevcut Durum ve 2023 Hedefleri Eskişehir Sanayi Odası Stratejik Planında yer alan bir tabloda ildeki sanayi sektörlerinin yapısı aşağıdaki gibi verilmiştir; Anılan Stratejik Planda Eskişehir Sanayi 2023 hedefleri olarak da;25 milyar USD ciro ve 5 milyar USD ihracat öngörülmektedir. Eskişehir Sanayinin diğer 2023 yılı hedefleri olarak ise şunlar öne çıkarılmıştır; 2023 yılında inovasyona dayalı, yüksek katma değerli bir sanayi, Hızlı Tren sistem ve setleri üretebilen raylı sistemler sektörü, Eskişehir i, Türkiye nin Savunma ve Havacılık Vadisi nin odağı haline getirmek, Yüksek Teknoloji Seramiklerinin Türkiye deki en önemli üretim merkezi olmasını sağlamak,

3 Otomotiv Sanayinde yeni ana sanayi yatırımlarını kentimize kazandırmak, Beyaz Eşya Üretiminde Avrupa da lider konuma gelmek, Sanayimizin ihtiyaçları için Eskişehir Sanayi Odası Organize Sanayi Bölgesi nde (ESOOSB de) kurulacak Meslek Lisesinden 5 bin ve Meslek Yüksekokulundan 2 bin mezun vererek sanayide istihdam etmek, Belirtilen strateji raporunda ayrıca şu vurgulara da yer verilmiştir; Eskişehir sanayi açısından önümüzdeki 10 yıllık dönem başta havacılık ve raylı sistemler sanayi olmak üzere, rekabet gücü yüksek diğer sektörlerimizde önemli boyutta bir dönüşüm ve değişimin yaşanacağı dönem olacaktır. Bu değişim döneminde sanayi kuruluşlarının bugünkünden çok daha fazla inovasyon ve Ar Ge çalışmalarına ağırlık vermeleri gerekmektedir. Yine bu dönemde sanayi kuruluşlarının yetişmiş insan gücü ihtiyacının karşılanmasıyla birlikte, mevcut beyin gücünün diğer büyükşehirlere göç etmesini engelleyecek ücret düzeyi, sosyal haklar ve yaşam düzeylerinin de çalışanlara sağlanması gerekmektedir. Bu değişimin destekleyici unsurları hiç kuşkusuz mevcut üniversitelerimizin yanına sadece teknik ve mühendislik eğitimi veren bir üniversitenin kurulması olup, ayrıca birçok şehrimizin ve Türkiye ortalamasının üzerinde bulunan yetişmiş insan gücü potansiyelimizin daha da geliştirilmesinin, kentin ekonomik yönden olduğu kadar sosyo kültürel yaşam düzeyi bakımından da geliştirilmesini gerekli kılmaktadır. Eskişehir Bölgesel İnovasyon Sistemi için Üniversite-Sanayi İşbirliği Ek-2 de görüleceği gibi Eskişehir ili yaşam kalitesi olarak Türkiye nin önde gelen illerinden biridir. Eskişehir, Bilecik, Bursa illerinden oluşan TR-41 Bölgesinde yine diğer bölgelerle kıyaslandığında İstanbul ve Ankara nın ardından öndeki bölgelerden biri durumunda olmakla birlikte ortalamanın altında kalmaktadır.

4 Bölgesel İnovasyon İndeksi Kapsamında Seçilmiş Düzey 2 Bölgeleri ve KOP Bölgesi Karşılaştırmaları TR10 (İstanbul), TR31(İzmir), T41 (Bursa, Eskişehir, Bilecik) TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova), TR51 (Ankara) bölgeleri ve KOP Bölgesi (Konya, Karaman, Aksaray, Niğde) inovasyon sistemleri içerisindeki 4 ana girdi ve 3 ana çıktı bileşeni kapsamında değerlendirilmiştir. (Parametreler ve diğer alt kırınımlar için Bkz.Ek-2) ESO raporunda da kuvvetle vurgulandığı gibi bundan sonraki gelişmeler için Araştırma, Teknoloji Geliştirme ve İnovasyon süreçlerinin her alanda güçlenmesi ve kurumsallaşması kritik önemdedir. Hedeflere ulaşım ve yaşam kalitesinin daha ilerilere taşınması ancak ve ancak bu şekilde mümkün olabilecektir. Ve bu süreçler için de üniversite- sanayi işbirliği ve bunları da içine alacak işbirliği ağyapılarının kurulması, kurumsallaşması ve sürekliliği en önemli faktörlerden biridir. Talep Odakları Analizi Kapsamı Anadolu Üniversitesi ARİNKOM TTO, bölgede üniversite-sanayi işbirliğinin ve işbirliği ağyapılarının daha ileri seviyelerde gelişmesi için yapılması gerekenlere ışık tutmak amacı ile Talep Odakları Analizi ve İşbirliği Olasılıkları çalışmasını ilgili bölge aktörlerinin katkı ve katılımları ile gerçekleştirmeye çalışmıştır. Bu kapsamda Bölüm-2 de Eskişehir için önemli görülen 7 sektörle ilgili dünyada, Türkiye de ve bulunabilen verilerle bölgede durum ve GZFT analizleri, bu sektörlerde küresel ölçekte mevcut durumda ve gelecekte beklenen teknolojik gelişmeler

5 aktarılmıştır. Bu sektörlerin seçiminde ESO strateji raporundaki veri ve hedefler belirleyici olmuştur. Şöyle ki; ESO strateji raporunda yer alan ve yukarıda da sunulan il bazında değişik faktörlere göre büyüklük gösteren ilk 3 sektör ile (Makine İmalat, Kimya ve Plastik ile Gıda); Strateji raporunda bölgesel gelişme için öne çıkarılan ve aynı zamanda kümeleşme süreçleri bakımından da belli bir olgunluğa erişmiş görülen ve dünyadaki gelişmeler bakımından da önemli görülen Raylı Sistemler, Havacılık, Seramik ve Beyaz Eşya Sektörleri bu çalışmada ele alınmıştır. Bu sektörler BEBKA Bölge planında da Eskişehir için öne çıkarılan sektörlerdir. Bölüm-3 de ise beklenen gelişmeler karşısında bölgenin de rekabetçiliğini geliştirebilmesi için özellikle ÜSİ kapsamında olası öneriler geliştirilmeye çalışılmıştır.

6 Bölüm-2 Bölge İçin Kritik Sektörler Giriş Raylı Sistemler Sektörü Raylı sistem taşımacılığının, yatırım maliyetleri yüksek olmakla birlikte, işletme maliyetleri karayolu taşımacılığına göre daha düşüktür. Ayrıca kaza riskleri, enerji tüketimi, trafik sıkışıklığı ve personel istihdamı kara yolu taşımacılığına göre daha azdır. Bununla birlikte raylı sistem taşıma kapasitesi, karayolu taşımacılığına göre çok daha yüksektir. Bütün bu şartlar günümüzde raylı taşımacılığın yaygınlaşmasını hızlandırmıştır. Gelecek yıllarda raylı ulaşım sektöründen beklentiler gerek yolcu gerekse de yük taşımacılığının gelişerek artacağı ve toplumun çevre bilincinin güçlenmesiyle ulaşımın karayollarından demiryollarına yöneleceğidir. Dolayısıyla, demiryolu sektöründeki firmaların ve işletmecilerin toplumun artan eğitim/kültür yapısına paralel olarak hizmet kalitesi, konfor, güvenilirlik, fiyat ve teknoloji konularında iyileştirmeler yaparak rekabet güçlerini arttırıcı önlemler almaları gerekmektedir. Sektörün gelişimi ve teknik değişimi sürecinde ulaşılması gerekli en önemli hedef; demiryollarının uluslararası uyumunu sağlayacak yasa, yönetmelik, teknik donanım ve eğitim altyapılarının gerçekleştirilmesidir. Demiryolu taşımacılığı ulaştırma sektörünün en önemli bileşenlerinden biri olmasına karşın ülkemizde uzun yıllar öncelikli yatırımlardan payını alamamıştır. Ancak bu konudaki kamu politikaları olumlu yönde son yıllarda hızla değişmektedir de Demiryolu payının yolcu taşımacılığında %2,22 den % 10 a, yük taşımacılığının da %14,6 dan %15 e çıkarılması planlanmaktadır. Demiryolu ağının da 2023 yılına kadar yaklaşık km daha genişletilerek toplam km ye çıkartılması hedeflenmektedir. Yapılacak hatların km'si yüksek hızlı ulaşım için, km si hızlı tren için, km si konvansiyonel demiryoludur. Demiryolu hatlarının inşası ile birlikte, yeni nesil demiryolu araçlarının da özgün tasarım ve yerli teknoloji ile üretilmesine yönelik olarak Milli Tren Projesi çalışmaları başlatılmıştır. 1 Mayıs 2013 tarih ve 6461 sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında Kanun ile Türkiye de demiryolu altyapı işletmeciliğini ve tren işletmeciliğini tekel olarak sürdüren ve bir devlet kuruluşu olan TCDD İşletmesi yeniden yapılandırılmıştır. Geçmişten gelen sektör kültürü ile Eskişehir Türkiye'de raylı ulaşım sistemleri sektöründe yapılacak yatırımlar için akla gelen ilk yerdir. Lokomotif ve motor üretiminde stratejik öneme sahip TÜLOMSAŞ Eskişehir'de bulunmaktadır. Ayrıca birçok gelişmiş yan sanayi firması da Eskişehir OSB'de faaliyet göstermektedir ve "Raylı Sistemler Kümelenmesi" üyesidir. Anadolu Üniversitesi katkıları ile Eskişehir'de

7 Ulusal Raylı Sistemler Araştırma ve Test Merkezi (URAYSİM) kurulması çalışmaları başlamıştır. Proje tamamlandığında gerekli test ve sertifikasyonları sağlayabilecek, Avrasya'da tek olacak uluslararası bir merkez oluşturulmuş olacaktır. Ekonomi Bakanlığı URGE Programı kapsamında TTGV tarafından Haziran 2014 de hazırlanan Eskişehir RSKD Kümesi için yapılan çalışmadaki bilgilerden yararlanılarak ve bu kümenin Eskişehir Raylı Sistemler Sektörü için güçlü bir kesit oluşturacağı düşünülerek dünya perspektifinden ve gelişme beklentilerinden Eskişehir ölçeğine gelinerek Raylı Sistemler alanında mümkün olabilecek Sektörel İnovasyon Sistemi içinde üniversite-sanayi işbirliği olasılıklarının tarafların ilgisine sunulması amaçlanmıştır. Dünyada Raylı Sistemler Sektörü Raylı sistemler ile ilgili değişik istatistiklere rastlanmaktadır yılı itibariyle toplam yaklaşık km. demir yolu olduğu ve bu hatlarda 28 milyardan fazla insan ve 11.4 milyar tondan fazla yük taşındığı ve 7.1 milyon kişinin bu sektörde istihdam edildiği belirtilmektedir. Ürün bazında demiryolu araçları, raylı sistemler pazarının yaklaşık 1/3 ünü oluşturmaktadır. Bunun yaklaşık %30 unu hızlı tren araçları pazarı gerçekleştirmektedir. Ardından taşıma vagonları (%28) gelmektedir. Pazar açısından lokomotifler %26, metro ve hafif raylı sistem araçları ise %16 lık bir pay almaktadır. UNIFE tarafından 2012 yılında yapılan Dünya Raylı Sistemler Pazar Araştırması raporuna göre yıllık toplam pazar büyüklüğü yılları için 146 milyar Avro değerinde olup yıllarına göre %3,4 büyüme gerçekleşmiştir. Raylı sistemler konusundaki üreticilerin başlarda kendi yerel pazarlarında etkili oldukları görülmektedir. Ancak 1990 lardan itibaren Kanada dan Bombardier, Fransa dan Alstom ve Almanya dan Siemens şirketleri öne çıkmaya başlamışlar ve küresel pazardan önemli pay alan üç oyuncu olmuşlardır. Ardından GE ve bazı Japon rakipler de alanda görülmeye başlamış ve devamında daha küçük bazı rakiplerin de küresel pazarda isimleri duyulmaya başlanmıştır. Bunlardan bazıları şunlardır; Ansaldo-Breda (İtalya), CAF (Construcciones Auxiliar de Ferrocarriles) ve Talgo (İspanya) lerden sonra Rus Transmashholding (TMD) ve özellikle de Çin den China South Locomotive & Rolling Stock Corporation (CSR) ve China North Locomotive & Rolling Stock Corporation (CNR) şirketlerinin de devletin kurucu rolü ve büyük destekleriyle devreye girmesiyle tabloda önemli değişiklikler olmuştur. CSR firması yakın zamanda ciro bazında dünyanın en büyük 2. şirketi olmayı başarmıştır. Ancak siparişlerin yaklaşık %60 ı Çin Demiryolları Bakanlığı ndan gelmektedir. Bu sektörde başta AB bölgesi olmak üzere pek çok ülkede kritik büyüklüğe erişmiş kümeleşme yapılarının da kurulduğu gözlenmektedir. Bu alandaki beklenen gelişmelerde ATGİ süreçleri etkili olacağından, kümelerin de bu çerçeveye özel önem verdikleri görülmektedir. Özellikle Ar-Ge ve İnovasyon süreçleri bakımından ağırlık taşıyan Avrupadaki raylı sistemlere ilişkin önemli bazı kümeler şunlardır;

8 i-trans : Kuzey Fransa BTS : Verbund Initiative Bahntechnik Sachsen Almanya CNA : Cluster Bahntechnik Bavaria Almanya TSB : Innovationsagentur Berlin GmbH Geschäftsbereich Verkehr und Mobilität - Almanya RTCA : Railway Technology Cluster Austria Avusturya Railgrup : Rail Industry Cluster of Catalonia İspanya Rail Alliance : West Midlands İngiltere Southern Railway Cluster Polonya DITECFER : Distretto per le Tecnologie Ferroviarie - İtalya Bir İyi Uygulama Örneği- i-trans Küme bünyesinde bugüne kadar 345 milyon Avro bütçeli 145 Ar-Ge projesi gerçekleştirildiği ve bu projelerde 400 katılımcının yer aldığı açıklanmaktadır. Bu projelerde yer alan 33 araştırma kuruluşunun bünyelerinde 1800 kamu araştırmacısı barındırdığı ve küme tarafından 2000 öğrenciye eğitimler sağlandığı da vurgulanmaktadır. Ar-Ge çalışmalarında özellikle biyoplastik, kompozit, raylı sistem altyapıları, yüksek hızlı trenler için güç kaynakları, enerji depolama gibi konulara ağırlık verildiği anlaşılmaktadır. Araştırma, Teknoloji Geliştirme ve İnovasyon süreçleri için şu 3 alan öncelikli olarak belirlenmiştir; o Eko-Entegrasyon Enerji yönetimi ve optimizasyonu Gürültü ve titreşim azaltımı Karbon ayak izi azaltımı o Güvenlik, Emniyet ve Güvenilirlik Güvenlik ve emniyet uygulamaları Raylı sistem kapasite geliştirme Mevcudiyet ve bakım sistemleri o Endüstri Verimli ve esnek üretim Yeni organizasyon ve iş inovasyon modelleri Uluslararası ilişki ve işbirliklerine de büyük önem veren kümenin bu kapsamda değişik ülkelerden gelen öğrenci ve katılımcılara açık eğitim programları düzenlediği ve özellikle aşağıda sayılan konularda uluslararası işbirlikleri yaptığı vurgulanmaktadır; Enerji yönetimi, verimliliği ve tasarrufu, Raylı sistem araçlarının monitörizasyonu ve önleyici bakım, Ses ve titreşim azaltımı, Sinyal, ERTMS, homologasyon süreçleri ve karşılıklı tanıma, 2050 Ulaşım Vizyonu nun paylaşımı ve bu kapsamda iş modelleri ve strateji

9 geliştirme, Geri dönüşüm ve kazanım, Tasarım. Raylı Sistemlerde Yakın Gelecek Beklentileri Sektördeki gelişmelerde ATGİ süreçlerinin çok etkili ve belirleyici olacağı ve bu çalışmaların da özellikle şu çerçevelerde yoğunlaşacağı belirtilmektedir; 1. Kontrol-Kumanda ve Komünikasyon Sistemleri: Bu kapsamda tam zamanlı akıllı trafik yönetim sistemlerinin yüksek kapasiteli, enerji verimli ve zamanında yaklaşımlarını dikkate alarak geliştirileceği anlaşılmaktadır. Haberleşme sistemlerinin de operasyonlar ve müşteri servislerinde optimizasyonu sağlayacak şekilde geliştirileceği beklenmektedir. 2. Enerji: Enerji verimliliğini odak alan ve fosil yakıtlara ve yenilenebilir olmayan enerji kaynaklarına bağlılığı azaltacak çalışmaların hız kazanacağı öngörülmektedir. Enerjide maksimum verimlilik için sensör, enerji depolama, ve akıllı grid monitör ve yönetim teknolojilerindeki gelişmelerden azami yararlanılması hedeflenmektedir. 3. Altyapı: Haftanın 7 günü çalışmaya dayanıklı, kapasite artırıcı, güvenilir ve servis zaman ve süreleri minimuma indirilmiş altyapıların geliştirilmesi hedeflenmektedir. Demiryolu ve üzerinde yürüyen araçların komple bir sistem olarak monitörize edileceği ve birbirini takip edebilen sistemlerin gelişmesi beklenmektedir. Endüstrideki sürdürülebilir gelişme prensibinin teknik ve operasyonel tasarıma uyarlanacağı ve iklim değişikliklerine dayanıklı, yük ve yolcu taşımada yüksek kapasiteli altyapıların geliştirileceği söylenmektedir. 4. Araçlar: Güvenilir, enerji verimliliği üst seviyede, yaşam ömrü bakımından düşük maliyetli, müşteri beklentilerine uygun, yürüdüğü altyapı ile arayüzlü ve modüler tasarımlı araçların geliştirilmesi beklenmektedir. Tüm alt sistemlerde ve özellikle fren ve boji sistemlerinde önemli gelişmeler istenmektedir. 5. Enformasyon: Müşteri hizmetlerini ilerletecek entegre modüler enformasyon sistemlerinin, operasyon maliyetlerini azaltacak ve ticari kazancı yükseltecek uygulamaların geliştirilmesi hedeflenmektedir. Ortak mimari ve açık kaynak teknolojileri ile kullanım ve bilgilere erişmenin kolaylaştırılacağı veri ve enformasyon yönetim sistemlerinin gelişmesi beklenmektedir. 6. Müşteri İstekleri: Yolcu beklentilerine uygun istasyonlar ve birbirine bağlanmış hatlarla ve daha çok elektronik güvenlik kontrolü ile müşterilerin güvenli, konforlu ve rahat seyahatlerini sağlayacak gelişmeler öngörülmektedir. 7. Çalışanlar: Sektörde çalışanların müşteri odaklı, teknik yönleri geliştirilmiş, uzmanlaşma sağlanmış ve sektörün holistik yaklaşımını bütünleyen bir yetkinliğe erişmeleri için geliştirme planları yapılacağı söylenmektedir.

10 Türkiye de Raylı Sistemler Türkiye'nin ağırlıkla tek hatlı yollardan oluşan demiryolu ağı halen yaklaşık km uzunluğundadır den 2013 e kadar olan on yıl içerisinde mevcut, bakımsızlıktan çürümeye yüz tutan hatlarda km demiryolu yenilenmesi yapılmıştır e kadar km hat yenilemesi yapılması da planlanmaktadır. Türkiye, 2023 yılındaki Cumhuriyet in Kuruluşunun 100. yıldönümüne kadar demiryolu ağını yaklaşık km daha genişleterek toplam demiryolu uzunluğunu km ye çıkarmayı hedeflemektedir. Bu rakamım 2035 yılında km ye çıkarılması öngörülmektedir. Demiryolu ağının diğer ulaştırma sistemleri ile entegrasyonunu sağlayacak şekilde akıllı ulaşım altyapıları ve sistemlerinin geliştirilmesi; Boğazlar ve Körfez Geçişlerinde demiryolu hat ve bağlantılarının tamamlanarak Asya-Avrupa-Afrika kıtaları arasında önemli bir demiryolu koridoru haline gelinmesi de 2035 yılı hedefleri arasındadır Yılına kadar yapılacak hatların km'si yüksek hızlı ulaşım için, km si hızlı tren için, km si konvansiyonel demiryoludur. Bu projeler kent içi taşıma projeleri ile de güçlenmektedir ün ilk çeyreği itibariyle kent içi raylı ulaşım 475 km yi bulmuştur ve günde 2,5 milyonun üzerinde yolcu taşımaktadır. Günümüzde 11 şehirde yerel raylı yolcu taşıma sistemi bulunmakta olup 2023 e kadar İstanbul da dahil 12 şehirde daha inşa edilecektir. Türkiye nin artan nüfusu ve ulaşımda karşılaşılan sıkışıklık, özellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde görülen yoğunlaşma nedeniyle yeni yatırımlara ihtiyaç göstermektedir. TCDD ve Belediyelerin işbirliği ile Banliyö hatlarında gerçekleştireceği üç önemli projeden söz etmek mümkündür; bunlar Başkentray, Egeray ve Gaziray dır. Var olan şehir içi raylı ulaşım projeleri şehir içi raylı sistemlerde güncel genişleme planlarına göre hatların 391 km uzatılması öngörülmektedir. Bunun araç sayısına yansıması ile 1800 adet yeni üç ila beş parçalı demiryolu aracına ihtiyaç olduğu saptanmaktadır. Türkiye Raylı Sistemler İhracatı Yıllar 86- Demiryolları ve Benzeri Hatlara ait Taşıtlar ve Malzemeler ve Bunların Aksam ve Parçaları; Her Türlü Mekanik (Elektromekanik Olanlar Dahil) Trafik Sinyalizasyon Cihazları ABD Doları $/ Milyon , , , , ,78 Kaynak: Türkiye Raylı Sistemler İthalatı Yıllar 86- Demiryolları ve Benzeri Hatlara ait Taşıtlar ve Malzemeler ve Bunların Aksam ve Parçaları; Her Türlü Mekanik (Elektromekanik Olanlar Dahil) Trafik Sinyalizasyon Cihazları

11 ABD Doları $/ Milyon , , , , ,74 Kaynak: Raylı Sistemler Bölgesi Olarak Eskişehir Eskişehir'de raylı sistemler sektörü oldukça gelişmiştir. Geçmişten gelen sektör kültürü ile Eskişehir Türkiye'de bu sektörde yapılacak yatırımlar için akla gelen ilk yerdir. Lokomotif ve motor üretiminde stratejik öneme sahip TÜLOMSAŞ Eskişehir'de bulunmaktadır m² yerleşim alanına sahip, dünyanın sayılı lokomotif üreticilerinden olan TÜLOMSAŞ, Avrupa standartlarında üretimi ile güçlü bir ana sanayi olarak sektöre öncülük etmektedir. Ayrıca birçok gelişmiş yan sanayi firması da özellikle Eskişehir OSB'de faaliyet göstermektedir. Eskişehir'de sektörün önemli bir yerde olduğuna dikkat çeken göstergelerden biri de "Raylı Sistemler Kümelenmesi" çalışmalarıdır. Kümedeki işbirliği neticesinde Eskişehir, uluslararası alanda daha güçlü rekabet edebilme potansiyeline sahiptir. Üstelik Eskişehir'de yapılmakta olan Hasanbey Lojistik Köyü sektöre önemli bir hareketlilik sağlayacaktır. Anadolu Üniversitesi katkıları ile Eskişehir'de Ulusal Raylı Sistemler Araştırma ve Test Merkezi (URAYSİM) kurulması çalışmaları başlamıştır. Proje tamamlandığında gerekli test ve sertifikasyonları sağlayabilecek, Avrasya'da tek olacak uluslararası bir merkez oluşturulmuş olacaktır. Eskişehir, son yıllarda büyük yatırımların yapıldığı hızlı tren projelerinin de odağında yer almaktadır; hızlı tren lokomotifi üretme çalışmaları devam etmektedir. Eskişehir, ev sahipliği yaptığı raylı sistemler şirketlerine uluslararası rekabet avantajları sağlayan bir üretim ortamı yaratmaktadır. Lojistik üs olma, önemli limanlara yakınlık, kalifiye iş gücü, üniversite sanayi işbirliklerinin başarılı örnekleri, Ar-Ge teşvikleri gibi birçok imkan sektörün küresel çapta rekabet edebilmesi için mevcuttur. Eskişehir in otomotiv sanayinin konuşlandığı Bursa ve Kocaeli gibi merkezlere yakın olması da raylı sistemlerdeki şansını arttırmaktadır. Otomotiv yan sanayiinin yakaladığı yüksek kalite, imalat, Ar-Ge ve tasarım kabiliyetleriyle demiryolları için de üretim yapılabilir. Doğru politikalarla Eskişehir in raylı sistem araçlarına yönelik lokomotif dahil her türlü yedek parçanın üretildiği bir merkez olması da kaçınılmazdır. Söz konusu zengin altyapının olmadığı bir coğrafyada sadece raylı sistem OEM lerinin varlığı ile sektörün etkin ve verimli olacağını söylemek mümkün değildir. Örneğin şekilde belirtilen nitelik ve çeşitlilikte temel sanayiler ve 2. ve 3. kademe tedarikçilerin varlığı o bölgede raylı sistemler sanayinin gelişimini birinci dereceden etkileyeceği gibi özellikle tedarik sisteminin gücü her zaman ihracat ve ithalat dengesindeki açığın kapatılması anlamına gelecektir. Dolayısıyla tedarik sisteminin destek kapsamına alınması, bölgedeki tamamlayıcı sektör ve kuruluşların varlığının irdelenmesi

12 kümeleşme faaliyetleri açısından önemlidir. Bu yönden bakıldığında da Eskişehir şanslı bir bölge olarak karşımıza çıkmaktadır. Giriş bölümünde bahsedilen ve bu raporun temelini teşkil eden Ekonomi Bakanlığı URGE Programı kapsamında TTGV tarafından Haziran 2014 de hazırlanan Eskişehir RSKD Kümesi için yapılan çalışmada Eskişehir Raylı Sistemler Sektörü için güçlü bir kesit oluşturan 19 firma grubu için üniversite-sanayi işbirliği potansiyeli bakımından önemli görülen şu tablolara da yer verilmiştir Firma Yenileşim Yapılanması Fikri Mülkiyet Verileri Destek Kullanım Sayı ve Oranları

13 İşbirlikleri Dağılımı İşbirliği Niteliği Yukarıdaki tablolardan görüleceği gibi Eskişehir de raylı sistemler alanında faaliyet gösteren firmaların araştırma teknoloji geliştirme ve inovasyon süreçlerinde üniversite

14 ile değişik konularda işbirliği yapma potansiyeli yüksek insan kaynakları ve altyapısı mevcuttur. Eskişehir RSKD Kümesi GZFT Analizi Bugün Türkiye deki Raylı Sistemler Sanayinin karşı karşıya kaldığı durum veya ekonomik çevre bir yanıyla büyük fırsatlar sunmaktadır; sektör yurtiçinde büyüme eğilimi son derece yüksek bir pazarla karşı karşıyadır, hem de içerideki büyüme eğilimine paralel olarak Türkiye nin yakın coğrafyalarında büyüme devam etmektedir, önemli pazarlar mevcuttur e göre 20 yıllık bir projeksiyon ile dünya pazarlarının yaklaşık 1,85 trilyon ABD Dolarını yakalamasından söz edilmektedir yılı Türkiye pazarının da oldukça önemli olduğu yapılan öngörülerle anlaşılmaktadır. Dikkat çekici pazarlardaki kayda değer paylara sahip ülkeler Türkiye nin de içinde bulunduğu coğrafyada veya yakın coğrafyalardaki ülkelerdir; Rusya (2023 e kadar birikimli 500 M$), Arap Yarımadası (2023 e kadar birikimli 450 M$), Çin (2023 e kadar birikimli 250 M$), AB Ülkeleri (2023 e kadar birikimli 220 M$) gibi. Ancak bu pazarlardan pay almanın önünde Türkiye deki raylı sistemler sektörünün kendi iç sorunları önemli bir engel teşkil etmektedir; geçmiş on yıllar boyunca raylı sistemler o denli ihmal edilmiştir ki, buna bağlı olarak sektördeki ilgili faktörler de gelişememiştir. Raporda sıkça değinilen Türkiye için yapılan kestirimlere göre 2023 e kadar tedricen gelişen iç pazarı ve/veya dış pazardaki, yerli sanayinin uluslararasılaşmış yabancı menşeli firmalara bırakma riski oldukça yüksektir. Bunların nedenleri aşağıda sıralanmaya çalışılmıştır: Kurumsallaşamama, Üretim altyapısındaki teknolojik gelişmeleri içselleştirememe, Ar-Ge ve Yenileşim altyapısını oluşturamama, Pazarlama yetkinliklerindeki zafiyetler, İşbirliklerini ve kümeleşmeyi oluşturamama, ulusal/uluslararası ağyapılarda yer alamama, Finansal kısıtlar Ulusal veya bölgesel politikaların üretilmesi veya uygulanmasındaki gecikmeler Eskişehir de konuşlanmış sanayinin raylı sistem araçlarını üretmedeki yüksek avantajlarına rağmen söz konusu olumsuz durum RSDK URGE Takımı için de geçerliliğini korumaktadır. Aşağıda RSKD URGE Takımı için oluşturulmuş GZFT analizi ve bu analize dayanılarak ele alınmış stratejiler bu amaçla geliştirilmiştir. Küme İçi Faktörler - Güçlü Yönler: G1 Küme firmalarının müşteri odaklılığı, Küme İçi Faktörler - Zayıf Yönler: Z1- Küme firmalarında risk yönetim zafiyetleri,

15 G2 Küme firmalarının müşteriye özel üretim, tasarım yapabilme yetkinliği, G3 Temel ana müşteri (TÜLOMSAŞ ın) küme bünyesinde olması, G4 Küme firmalarının yüksek müşteri memnuniyeti ve belli bir ölçüde çözüm ortaklığı yapabilme becerisi, G5 Çalışılan alanlarda teknik/teknolojik yetkinlik, G6 Nitelikli satış sonrası hizmet, G7 Nitelikli insan kaynağı ve ileri sektör bilgi ve tecrübesi, G8 Küme firmalarının üretim konularında ulusal ve küresel büyük bazı ana sanayi firmalarının onaylı ana/alt tedarikçi konumunda olması, G9 Güçlü liderlik ve hızlı karar alabilme ve uygulayabilme yetenekleri, G10 Çalıştığı konularda firma bilinirliği, G11 Esnek üretim/esnek otomasyon süreçleri için yetkin ve çeşitlendirilmiş üretim altyapısı, G12 İleri Üretim ve Tasarım Sistemleri kapsamında kritik bazı altyapıların varlığı, G13 Kritik bazı test/analiz altyapısının varlığı, G14 Belirli bir yetkinlikte Kalite Yönetim Sisteminin varlığı, G15 Çalışılan konu ile ilgili kritik sertifikalara sahip olunması G16 Yeni programlarla birlikte güçlü ana sanayii firmalarının oluşması ve gelişmesi G17 Kümenin otomotiv sektörünün konuşlandığı coğrafyaya çok yakın olması G18 Raylı Sistemler Araştırma ve Test Merkezi-Uraysim in Eskişehir de kurulmuş olması Çevresel Faktörler - Fırsatlar: F1 Türkiye nin de içinde bulunduğu yakın coğrafyada uluslararası büyük projelerin ve pazarın mevcudiyeti, F2 Raylı sistemler konusunda sayısı artan Milli Projeler, F3 Eskişehir in bu sektördeki stratejik pozisyonu ve önemi, F4 Firmaların çalışma konuları ve yetkinliği ile yeni alan, müşteri ve ürün potansiyelinin oldukça yüksek olması, Z2- Tanıtım pazarlama sistemlerindeki yetersizlikler, Z3 Finansmanda zayıflıklar, Z4 Kurumsallaşmada zafiyetler, Z5 Değişik yurt içi ve dışı Ar-Ge işbirliği projelerinde/platformlarında yer alma konusunda zafiyetler, Z6 Ulusal Ar-Ge desteklerinden yaygın olarak yararlanabilme çabalarında ve bu amaçlı proje yönetim sistemlerinde eksiklikler, Z7 Firma yetkinliklerine uygun fikri haklar stratejileri eksikliği, Z8 Hedeflerin henüz sistematik, planlanmış süreçler haline dönüşmemiş olması Z9 Uluslar arası desteklerden yararlanma ve işbirliği ağyapılarında yer alma konusunda strateji eksikliği, Z10 Rakiplerle kıyaslama stratejilerinde ve sistemlerinde zayıflıklar, Z11 Müşteri takip ve performans değerlendirme sistem kurgularında eksiklikler, Z12 Organizasyon ve yönetim anlayışının günümüzün yeni yaklaşımlarına uyumsuzluğu Z13 Türkiye deki test merkezlerinin, uluslararası düzeyde belge veren ve onaylayan kurumların eksikliği Z14 Özel sektörde yerli menşeli ana firmaların azlığı Z15 Kamu menşeli ana firmaların ihale kanununa tabi olması nedeniyle tedarikçi OEM ilişkilerinde görülen zafiyetler Z16 Küme bünyesindeki firmalar arası ilişkilerin ve işbirliğinin zayıflığı Z17 Küme organizasyonunda yetkin profesyonellere yer verilmemiş olması Çevresel Faktörler - Tehditler: T1 Merdiven altı üretim, T2 Malzeme fiyatlarındaki dalgalanmalar, T3 Faaliyet alanlarında ana müşterilerin artan fiyat baskısı, T4 Küresel ekonomik krizlerin taşımacılık sektörünü olumsuz etkilemesi T5 Pazara yeni giren rakipler (Büyük uluslararası projelerden dışlanmak) T6- Teknolojideki hızlı değişime uyum sağlayamamak.

16 F5 Ana sanayi firmalarındaki üretim artışına paralel yurt dışı satışlarda artış olasılığı, F6 Raylı sistemler alanında yurt içinde yaşanması beklenen pazar genişlemesi, F7 Yerli raylı sistem üretimine dönük olarak devlet desteği, F8 Firmaların kritik ürünlere özgü yerlileştirme ve üretilebilirlik çözümleri vb. nitelikleri nedeniyle düşük fiyata dayalı rekabetten, yüksek katma değerli üretime doğru evrimle potansiyellerinin yüksekliği, F9 Çalışma konularında sürekli yükseliş eğiliminde olan ihracat potansiyelinin varlığı. Eskişehir Havacılık Sektörü

17 Giriş Havacılık sanayi küresel teknoloji tabanının gelişmesinde oldukça etkilidir. Hem sivil hem de savunma alanı içinde en hassas ve detaylı direktif, regülâsyon, standart vb. düzenlemelere sahip olmanın yanında bu alanlarda hem teknoloji ve hem de iş modeli gelişmelerine öncülük yapan özellikler gösterir. Küresel havacılık ve savunma sektörü yılları arasında yaklaşık %5 lik bir büyüme ile milyar ABD dolar değerine ulaşmıştır. Savunma %74 lük oranla bu pazardan en büyük payı almaktadır. Sivil havacılık sektörünün büyüklüğü ise 295 milyar ABD doları değerindedir. Havacılık sektöründe özellikle ana sanayilerde hızlı bir konsolidasyon süreci yaşanmaktadır. Gelecekte büyük üreticilerin daha az sayıda ancak çok güçlü ana tedarikçilerle çalışacakları ve temel Ar-Ge ve inovasyon süreçlerinin de bu tedarikçilerce karşılanmasının bekleneceği anlaşılmaktadır. Diğer önemli bir gelişme de ana sanayi ile tedarikçiler arasında risk paylaşımına dayanan bir ilişki ağı ve tedarik mimarisi yönündeki eğilimlerdir. Sektörde karşılaştığımız diğer önemli kavramlardan biri parça yerine sistem üretme tercihi, diğeri hiper-uzmanlaşmadır. Uzmanlaşmaya çalışan birimler bu mantık içinde başkalarının uzmanlıklarına da ihtiyaç duymaktadırlar. Müşteriye parça yerine sistem sunma tercihi de şebekeleşme, kümeleşme ve benzeri işbirliklerini zorunlu kılmaktadır. Türkiye deki havacılık sanayinin başlangıcı 1920 li yıllara dayanmaktadır. Ancak, havacılık sanayii özellikle 1950 li yıllardan 80 lere kadar büyük bir durgunluk dönemine girmiştir. Günümüzü de kapsayan yeni dönem teknoloji ve sanayi politikaları açısından yeni bir paradigmanın ortaya çıktığı zaman aralığına denk düşmektedir. Çeşitli firmaların, tedarik şebekelerinin ve/veya kümelerin küresel değer zincirinde karlılığın yüksek olduğu Ar-Ge, pazarlama ve satış sonrası hizmetler gibi halkalarda yer alabilmek daha da önemlidir. Günümüzde Türkiye deki havacılık sektörü içinde bulunduğu organizasyonlar ve kapsadığı kurumlar itibariyle yüksek bir entelektüel düzeye ve farkındalığa sahiptir. SSM Strateji Dokümanında üç aşamalı tanımlanan teknolojik yetkinlik düzeyine göre Türkiye Havacılık Sektörü, platform tasarımı, sistem entegrasyonu ve mühendisliği düzeyinde önemli bir yol kat etmiştir. Eskişehir ve bölge sanayisinde faaliyet gösteren ve çoğunluğu KOBİ olan havacılık sektörü işletmeleri çoğunlukla büyük yerel firmalara yan sanayi olarak hizmet vermektedir. Eskişehir Havacılık Kümelenmesi Derneği (ESAC) güçlü bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır. Ekonomi Bakanlığı URGE Programı kapsamında TTGV tarafından Aralık 2012 de Eskişehir Havacılık Kümesi (ESAC) için yapılan çalışmadaki bilgilerden yararlanılarak ve bu kümenin Eskişehir Raylı Sistemler Sektörü için güçlü bir kesit oluşturacağı düşünülerek dünya perspektifinden ve gelişme beklentilerinden Eskişehir ölçeğine gelinerek Havacılık ve Savunma alanında mümkün olabilecek Sektörel İnovasyon Sistemi içinde üniversite-sanayi işbirliği olasılıklarının tarafların ilgisine sunulması amaçlanmıştır.

18 Dünyada Havacılık Sektörü Ülkelerin gelişme sürecinde havacılık sektörü payı giderek artış göstermektedir. Dünyadaki havacılık ve savunma pazarı milyar ABD dolar büyüklüğünde bir hacme ulaşmıştır yılı pazar tahminleri ise milyar ABD dolarıdır. Havacılık ve Uzay endüstrisinde ABD lider konumdadır. Türkiye nin pazara yakınlığı nedeniyle daha çok ilgili olduğu Avrupa ise pazarda ikinci konumdadır. Pazarın %22 sini Avrupa daki ülkeler elinde tutmaktadır. Avrupa Havacılık ve Savunma Sektörüne bakıldığı zaman, sektörde istihdamın olduğu civarında firma bulunmaktadır. Havacılık imalat sanayi, yüksek ve ileri teknolojilere ve bunlara dönük Ar-Ge faaliyetlerine dayanmaktadır. İleri teknoloji ağırlıklı bir havacılık sanayi, ülkenin diğer sanayi dallarına da öncülük ederek onları ileriye doğru çeken bir motor veya lokomotif rolü oynamaktadır. Havacılık sektörü katma değeri yüksek olan bir sektör olmasının yanı sıra sertifikasyon ve eğitim masraflarının da yüksek olduğu bir sektördür. Çok farklı pazar özelliklerine sahip bulunan havacılık sanayiinde askeri ve sivil havacılık şeklinde bir ayrım yapılamadığı için, bu alanda devletin yeri ve işlevi de büyük bir önem kazanmaktadır. Bugün büyük şirketler üretimin tamamına hâkim olmak yerine yan sanayi kullanma eğilimindedirler. Özellikle Avrupa da etkisini gösteren bu paylaşım dalgası sonunda KOBİ lerin önemi büyük ölçüde artmış durumdadır. Hem Avrupa da hem de dünyada havacılık sektöründe faaliyet gösteren KOBİ ler yerel veya uluslararası havacılık oluşumlarının çatıları altında yer almaktadırlar. Küresel havacılık ve savunma sektörü yılları arasında %8,7 lik bir büyüme ile 920,6 milyar ABD dolar (2009) değerine ulaşmıştır. Savunma %71,8 lik oranla bu pazardan en büyük payı almaktadır. Sivil havacılık (aviation) sektörünün küresel büyüklüğü ise 260 milyar ABD doları değerindedir. ABD küresel havacılık ve savunma sektör büyüklüğünün %59 u ile en büyük pazar konumundadır. Bunu %22 pay ile Avrupa ve %19 pay ile Asya-Pasifik ülkeleri izlemektedir. Pazarın lideri %7,4 lük pay ile Boeing (ABD) olup, sırasıyla EDADS (Hollanda) %6,5, Lockheed Martin Corporation (ABD) %4,9 ve BAE Systems Plc (İngiltere) %3,8 lik paylar ile Boeing i takip etmektedirler.2 ResearchAndMarkets, Kasım 2012 raporuna göre küresel havacılık ve savunma pazar büyüklüğü 2011 yılında milyar ABD dolarına ulaşmıştır. Havacılık sanayi, hem sivil hem de savunma alanı içinde en hassas ve detaylı direktif, regülâsyon, standart vb. düzenlemelere sahip olmanın yanında bu alanlarda hem teknoloji ve hem de iş modeli gelişmelerine öncülük yapan özellikler gösterir. Bu özellikleriyle küresel teknoloji tabanının gelişmesinde oldukça etkili olmaktadır. Havacılık sanayinin; gerek teknolojik ve ekonomik, gerekse de Airbus, Boeing ve kısa bir süre sonra sürece ağırlıkla dahil olacağı görülen Çin uçak sanayi arasındaki rekabet nedeniyle ülkeler hatta bölgeler arası politik arenada kritik konumu, ürünlerinin ileri teknolojili, karmaşık ve özgün ürünler olması ve buna bağlı olarak hem sivil hem de askeri sektörleri derinden etkileyen ürün geliştirme stratejileri ve bu alandaki projelerin teknik risklerinin yüksek ve özel projeler olması nedeniyle özel bir konumu vardır.

19 Bu alanın tedarik döngüsünde gözlenen sürekli daha kaliteli, daha kısa sürelerde, en uygun maliyetle, en güvenilir yaklaşımlarının başta otomotiv ve dayanıklı tüketim malları olmak üzere diğer sektörlerde de önemli yansımaları ve etkileri olmaktadır. Havacılık sektörünün yukarıda sayılan temel özelliklerine uygun şekilde inovasyonun merkezde yer aldığı, çevre ve enerji konularındaki iyileştirmelerin başı çektiği önemli Ar-Ge projelerinin gerçekleşmesi amacıyla özel destek programlarının devreye alındığı görülmektedir. Bu programlarda da kamu-araştırma kurumları-sanayi konsorsiyumları arasında yoğun bir etkileşim ve bunun sonucunda da özellikle ileri hâkimiyet gerektiren alanlarda rekabet avantajı sağlayacak şekilde ve alanda ilk olma ya da fark yaratma motivasyonuyla özel teknoloji sağlayıcılarla işbirliğini geliştirmek de önemli amaçlardan ve tedarik yaklaşımlarından biri olarak dikkat çekmektedir. Bu noktada, ülkelerin havayolları için uçak satın alma kararlarında Boeing ya da Airbus ı üreten European Aeronautics Defence and Space Company (EADS) arasındaki firma tercih kriterleri olarak, sektörde konsolidasyon ve uzmanlaşma nedeniyle sayıları azalan ana tedarikçi listelerine ülkelerinden şirketleri sokmak ve böylece ülkenin ATGY kapasite ve yeteneğini artırmak üzerine özel stratejiler geliştirme çabalarının ağırlık kazanmaya başladığını vurgulamakta yarar görülmektedir. Özetle, havacılık endüstrisinde yer alan en büyük platform tasarımcısından, en küçük alt parça üreticisine kadar imalatçı ve servis sağlayıcılar uç teknolojilerle uğraşmakta ve ürünlerinde daha güvenli ve daha az yakıt tüketecek özelliklere odaklanmaktadırlar. Bunun ana sebebi havacılık endüstrisinin güvenlik ve verimliliğe en fazla önem verilen sektör olmasıdır. Bu çabalarında firmalar yalnız değildir. Hükümet programları ve destekleri de gelişmelerde belirleyici rol oynamaktadır. Buna da bağlı olarak havacılık, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarına göre sübvansiyonlar konusundaki kuralların en fazla çiğnendiği ve soruşturma açılan alanların başında gelmektedir. Hem Airbus Boeing i, hem de Boeing Airbus ı devlet yardımları nedeniyle şikayet etmiş, DTÖ incelemelerinde şikayetlerin haklılığına karar vermiş ama yine de özel destekler devam etmiştir. Gelişmelerin Tedarik Sistemleri Üzerine Etkileri Sivil havacılıkta Boeing-Airbus duopolisinin belirleyici olduğu, dağılmış ve oldukça çok parçaya ayrılmış tedarik yaklaşımının, başta Çin olmak üzere önemli bir kaç oyuncunun da alana girmeye başlamasıyla artık geçerli olmayacağı belirtilmektedir. Buna bağlı olarak tedarikçilerin sayı ve pozisyonlanmalarında da dramatik değişiklikler olacağı öngörülmektedir. Bunun önemli işaretleri Airbus un A380 - Navigator ve Boeing in Dreamliner uçaklarının tasarım ve imalat süreçlerinde ortaya çıkmıştır. Gelecekte büyük üreticilerin daha az sayıda ancak çok güçlü ana tedarikçilerle çalışacakları ve temel Ar-Ge ve inovasyon süreçlerinin de bu tedarikçilerce karşılanmasının bekleneceği anlaşılmaktadır. Diğer önemli bir gelişme de ana sanayi ile tedarikçiler arasında risk paylaşımına dayanan bir ilişki ağı ve tedarik mimarisi yönündeki eğilimlerdir. Nitekim Boeing yeni uçağın yapımında bu yaklaşımla çalışmış ve parça grubu üreticilerinden ücretini vererek hesabı kapatmak yerine, uçağın servis ömrü boyunca tedarikçilere de gelir aktarmak ve böylece bir yandan riski paylaşırken diğer yandan tedarikçilere risk karşılığı daha fazla gelir olanağı sunmuştur. Bu

20 çerçevede ilave olarak ve radikal bir şekilde 1. kademe tedarikçilerine kendileri için geliştirdikleri ürünlerde ortaya çıkan fikri hakların sahibi olabilmelerine de olanak tanımış, alt düzey tedarikçilere ise fikri haklarla ilgili bir aidiyet sunmamakla birlikte, uzun dönemli iş garantisi sağlayacağını belirterek ölçek ekonomisinden yararlanmalarının önünü açmıştır. Ana üretici (OEM, OBM7) ile ana tedarikçi (Tier 1) arasındaki bu yeni eğilimin, 2. ve 3. kademe (Tier-2 ve Tier-3) tedarikçilere doğru da bu yeni pazardan daha fazla değer elde edebilme şansı sunacak şekilde yansıyacağı belirtilmektedir. Bu şekilde her seviyedeki tedarikçinin pazarın beklenti ve taleplerine daha yoğun eğilmesi ve buna bağlı buluş ve geliştirmelerde daha aktif olması istenmektedir. Nitekim Çin in bir müddet sonra devreye alacağı düşünülen daha ucuz uçak stratejisine karşılık vermek üzere Boeing ve Airbus un geliştirmeyi düşündükleri rekabetçi fiyatlı dar gövdeli uçak tasarımı için ihtiyaç duyulan önemli gelişmelerin öngörülenden daha erken devreye girmesini mümkün kılacak unsurun, tedarikçilerin kendi yetkinlik alanlarında çok güçlü araştırma ve inovasyon çabaları göstermelerine bağlı olduğu vurgulanmaktadır. Benzer şekilde bakım, onarım ve kontrol firmalarının da emekliye ayrılacak uçakların yerine geçecek bu dar gövdeli uçaklar için daha kısa ve hızlı bakım onarım hizmetleri sunmak üzere önemli servis inovasyonları geliştirmelerinin gerektiği açıklanmaktadır. Bu kapsamda tedarikçilerin kendi rekabetçiliklerini güçlendirecek senaryo ve değer zincirindeki yerlerini pekiştirecek yetkinlikleri geliştirmek için stratejiler geliştirmelerinin zorunlu olduğu belirtilmektedir. Yukarıda açıklanan yeni ana sanayi - tedarikçi yaklaşımlarının denemelerinin yapıldığı Airbus A380 Navigator ve Boeing 787 Dreamliner savaşında tarafların tedarik yaklaşımlarını çerçeveleyen ana sistemler özetle şöyledir: - Tedarikçi ağyapısı mimarisi tasarımı, - Tedarikçi seçim ve sertifikalandırma sistemleri, - Tedarikçilerle tasarım ve geliştirme yükümlülük anlaşmaları, - Tedarikçi ara yüzleri ve ilişkileri yönetim sistemleri, - Teknik mühendislik veri değişimi (teknolojiler, sistemler ve uygulamaları kapsayacak şekilde) sistemleri. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, uçak üreticileri yalın tedarik zinciri yönetim uygulamalarının çerçevesini oldukça ileri götüreceklerdir. Örneğin; - Tedarikçi ağyapısı mimarisinin ana şirketin vizyon ve stratejisi ile bağı olması, - Tasarım ve geliştirme süreçlerinde erken evre tedarikçi entegrasyonu, - Tüm tedarikçilerle ilişkilerde şeffaflık ve görünürlüğe dayalı açık iletişim sistemi, - Tedarikçi ağyapıları arasında senkronize bir akış olması, - Uzun dönemli, güvene dayalı ve karşılıklı çıkar esaslı ilişkiler, - Bilgi paylaşımının ve tedarikçi tabanlı inovasyonun beslenmesi, - Sürekli tedarikçi ve proses geliştirme sistemi.

21 Havacılık Sektöründe Tedarik Sistemi, Kümeleşme Girişimleri ve Şebekeleşme Uçak sektöründeki ürünlerin karmaşıklık düzeylerinin ve yenileşim sabitlerinin sürekli olarak artması firmaları devamlı, süregelen belirsizlikler ve milyon dolarlık yeni ürün geliştirme projeleri ile yüz yüze getirmektedir. Çünkü tipik bir uçak (platform) geliştirme hem çok pahalıdır hem de söz konusu ürünün ömür döngüsü çok uzundur. Sürekli kullanımda olan bir uçağın ömür döngüsü 25 yıl veya üzerindedir. Bu nedenle teslimat ve bakım - onarım masraflarını da içeren tedarik zincirinin maliyeti son derece yüksektir. Sektördeki büyük oyuncular (OBM s, OEM s) küresel oyuncular olup nihai ürünleri için dünya çapında, bazen doğrudan, bazen alt yüklenicilerin şebekelerinden veya kümelerinden destek almak durumundadırlar. Günümüzde, teknoloji geliştirmenin yüksek maliyeti ve krizler, ana firmaların birleşmeye gitmesine neden olmuştur. Öte yandan söz konusu ana sanayi firmaları kendi tedarik zincirlerini de daha ucuz kaynaklar yakalayabildikleri coğrafyalara taşımışlardır. Dolayısıyla söz konusu piramidal yapı uluslararası bir görünüm kazanmıştır. Bu özellikle sivil havacılık için geçerli bir durumdur. Ana firmalar temel yetkinlikleri dışındaki tüm faaliyetlerini yan sanayicilere kolaylıkla kaydırmaktadırlar. Bu durum gelişmiş ağ yapılı tedarik sistemine doğru gitmektedir. Günümüzde, firmalar arasındaki ilişkiler ağının yanı sıra kümeler arasındaki ilişkiler ve bağlar da artık önem kazanmaktadır. Küme tanımında yaygın eleman, bir ya da daha fazla sektörün tanımlı bir bölgedeki yoğunlaşması, firmaların ve kurumların kendi aralarındaki işbirliği ve şebekeleşmesidir (ağ yapı oluşturmasıdır). Kümelerdeki güçlü bağlara sahip şebekelerin varlığı kümenin sağlıklı olduğuna işaret etmektedir. Türkiye de Havacılık Sektörü Türkiye de havacılık sektörü savunma sektörünün bir parçası olarak değerlendirilmektedir. Savunma ve havacılık sektör cirosunun önemli bir kısmı, kamu tarafından kurulan ve kamu kontrolünde faaliyet gösteren kuruluşlarda meydana gelmektedir. Özel sektör firmaları başlangıçta yurt içi pazara yani TSK ihtiyaçlarına yönelik yapılanmış olmakla beraber, bunların sivil kullanım amaçlı mal ve hizmet üretimleri, kamu kuruluşları ve kamu kontrolündekilere göre daha fazladır. Kamu ve özel sektör firmalarının ihracat rakamları son yıllarda artış göstermekle beraber, bu artış ağırlıklı olarak offset anlaşmaları kapsamında gerçekleşmektedir li yıllar ile birlikte sürekli bir gelişim eğilimini yakalayan Türkiye savunma ve havacılık sanayii, küresel krize rağmen son yıllarda olumlu bir tablo çizmiş, 2011 yılında toplam savunma ve havacılık sanayi şirketlerinin cirosu bir önceki yıla göre %18

22 artarak milyon dolara (savunma sanayi dolaysız 2010 yılı cirosu milyon $) ulaşmıştır. Savunma dışı havacılık endüstrisi ihracatı 273 milyon dolardır13. Cironun alt sektörlere dağılımı aşağıdaki şekil ile gösterilmektedir. Savunma sanayinin ihtiyaçlarının yurt içinden karşılanma oranı 2011 yılında % 54 olarak gerçekleşmiştir. Türkiye, Savunma ve Havacılık Sanayii ihracatında dünyada 23 üncü sırada yer almaktadır. Dünyada savunma alanında faaliyet gösteren ilk 5 ihracatçı ülke (ABD, Rusya, Almanya, Fransa, İngiltere) toplam ihracatın %76 sını gerçekleştirirken, Türkiye nin de aralarında bulunduğu diğer tüm ülkeler kalan %24 lük pazar payı için mücadele etmektedir. Türkiye nin İhracat İthalat Dünya Sıralaması (5 yıllık birikimli veri)

23 Savunma ve havacılık sektöründe ihracatta en önemli etmenler dış politikanın aktif unsurları, ülke adının marka olması ve satacak bir ürününüzün olmasıdır. Türkiye savunma ve havacılık sanayi sektörü ticareti ve ihracatı ile ilgili bazı göstergeler aşağıda özetlenmiştir. Toplam savunma ve havacılık sektör cirosu 4,4 Milyar $ (2011) Ciro İçindeki Yabancı Girdi (ithal) Miktarı : %25 (2009) Yan sanayi payı %17 (2010) Savunma ürünleri ihracatı 817 milyon $; savunma dışı havacılık sanayinin ihracatı 273 milyon $; toplam ihracat 1 milyar $ (2011) İhracatın sektör içindeki oranı %25-30 Firmaların öz kaynaklarıyla gerçekleştirdikleri Ar-Ge yatırımları 221 milyon $; dış finansman dahil gerçekleşen toplam Ar-Ge Harcaması 672 milyon $ (2011) Gerçekleşen offset miktarı 719 milyon $ (2011) Toplam savunma ihracatında ofsetin payı %60,2 (2010); %39 (2011) Sivil havacılık sektöründe 2010 yılında ulaşılan 100 bin kişilik istihdamın savunma sanayiinde çalışanlarla birlikte toplamda 120 bin dolayında olduğu ve bu sayının ancak kadarının uçak, havacılık ve uzay mühendisi olduğu belirtilmektedir. Türkiye nin 23,5 milyonluk iş gücü içinde havacılık ve uzay sektörünün istihdamdaki payı binde 5 dir. Gelişmekte olan ülkelerde bu oran yüzde 1 in üzerindedir. Türkiye de de son dönemlerde bir önceki kısımda açıklanan dünyadaki ileri ülkelerde uygulanmakta olan stratejik yaklaşımlara paralel gelişmelerin özellikle Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) kanalıyla uygulanmaya başlandığı görülmektedir. Bu kapsamda özellikle ülke savunma ve havacılık sanayi döngüsünde yerli sanayii geliştirecek ve Ar-Ge ye dayalı tedarik yaklaşımını zaman içinde kurumsallaştıracak doğru kurguların bu alanda hizmet veren ana sanayi firmaları için olduğu kadar yan

24 sanayi firmalarında da önemli gelişmelere yol açtığı gözlenmektedir. SSM in Stratejik Plan dokümanında savunma ve havacılık alanında 2016 yılında 2 Milyar dolar ihracat, 8 Milyar dolar ciro öngörülmektedir. Strateji dokümanında sektörün derinleşmesi yönünde proje ve faaliyetler yürütülürken önem verilecek prensipler olarak şunlar öne çıkarılmaktadır; Projeler kapsamında alınacak Sanayi Katılımı/Offset yükümlülüğü sözleşme bedelinin en az % 70 i oranında olacaktır. Ana yüklenici şirketlerin daha fazla altyüklenici/yan sanayi kullanması ve bunların geliştirilmesi adına firmaların sorumluluk üstlenmesi teşvik edilecektir. Ana yüklenicilerin, yan sanayi ile uzun vadeli stratejik işbirliği yapması teşvik edilecektir. Bu çerçevede: o Uzun dönemli stratejik/teknolojik hedeflerin paylaşılması, o Orta ve uzun vadeli iş garantisi, o Eğitim ve alt yapı ihtiyaçlarının desteklenmesi, o Riskin paylaşımı, o Proje teklif aşamasında iken ana yüklenici adayının alt yüklenicilerle birlikte çalışması konularında atılacak adımlar takip edilecektir. SSM Strateji dokümanından önemi ve ilgisi nedeniyle bu dokümana taşınan vurgulardan biri de Teknolojik Yetkinlik Seviyeleri konusudur. İlgili dokümanda giderek yükselen temel 3 yetkinlik kademesi olarak şu alanlar belirtilmektedir: I. Platform tasarımı, sistem entegrasyonu ve mühendisliği düzeyi, II. Alt sistemler seviyesi, III. Bileşen, malzeme ve temel teknolojiler seviyesi Teknolojik yetkinlik değerlendirmesi kapsamında önemli bir süreç olan bu seviyelendirme sadece savunma ve havacılık sanayi için değil hemen tüm sektör ya da sanayilerin değer zinciri dikkate alınarak (kavram geliştirmeden satış-pazarlama faaliyetlerine kadar olan süreç) kritik ana ürünler, onların önemli alt sistemleri ve yüksek katma değerli parça ve bileşenlerle ilgili teknolojiler, tasarım ve üretim yetkinlikleri ve ilgili yönetim unsurlarını ele alan bir yaklaşım olarak önemlidir. Tüm bu süreçlerde tedarik sistemleri de kritik bir rol oynadığından, sadece ana firmalar ya da yükleniciler değil ulusal tedarik politikalarının en kritik halkalarından olan KOBİ lerin konumu, uluslararası rekabet gücü, KOBİ'ler ve büyük firmalar arasındaki (değişen/gelişen) ilişkiler gibi unsurlar da ele alınmalıdır. Bu kapsamda özellikle kritik eşikler olan uygunluk değerlendirme (ölçüm, standardizasyon, test ve kalite sistemleri), insan kaynakları ve ileri üretim teknolojilerinde yetkinlik, Ar-Ge ve yenileşime dayalı dünya ölçeğinde rekabet üstünlüğü gibi unsurlarda da KOBİ analizleri yeni yaklaşımlarda önemli bir yer tutmaktadır.

25 Belge Verilen Ar-Ge Merkez Personel Dağılımı Türk Savunma Sanayi Firmalarının Gerçekleştirdikleri Ar-Ge Harcamaları (Milyon Dolar) ANA YÜKLENİCİ/MÜŞTERİ BEKLENTİLERİ SaSaD KOBİ ve Yan Sanayi Danışma Kurulu tarafından Savunma ve Havacılık Sanayi Ana Yüklenici firmaların KOBİ ve yan sanayi işletmelerinden beklentileri tespit edilmiş ve Mayıs 2011 de rapor halinde yayınlanmıştır. Ana Sanayi beklentileri şu şekilde sıralanmaktadır: - Kurumsallaşma - Üretim ve Kalite Altyapısı - Maliyet etkin çözümler üretebilmek - Aksamadan işleyen bir kalite sistemi - Daha gelişmiş planlama ve organizasyon becerileri ile teslimat taahhütlerine tam uyum, - Sözleşme gereklerine uyulması, - Üretim kalitesinde sürekliliğin sağlanması, - Uygun mali yapıya sahip olmaları, - Nitelikli personel istihdamı ve sürekliliğin sağlanması, - Acil veya dönemsel olarak artan taleplerin karşılanmasında esneklik, - Teknik gereksinimlerin karşılanması,

26 - Gelişen teknolojiye paralel sürekli eğitim, teknolojiyi takip, - Hammadde dahil komple çözüm üretimi, - Kurumsal Entegre Yazılım Sistemlerinin kullanılması, - Kalite ve Tesis Güvenliğe ilişkin sertifikasyon, - Üniversite -Sanayi koordinasyonunun sağlanması KOBİ lerin ana yüklenici beklentilerine karşın görüşleri ve ana yüklenicilerden beklentileri adı geçen Danışma Kurulu tarafından anket yoluyla alınmıştır. KOBİ lere göre Ana Yükleniciler tarafından iş sürekliliği sağlanabilirse, kurumsallaşma, üretim ve kalite altyapılarının güçlendirilmesi, nitelikli personel istihdamı mümkün olabilecektir. Diğer beklentiler de şu şekilde sıralanmıştır: - Ana Yüklenicilerin uzun vadeli ihtiyaçları ve planları hakkında bilgi sahibi olunamadığı için uzun vadeli planlama yapılamamaktadır. - Alınan işin devamının gelmesi garantisi olmadığı için altyapı yatırımı yapılamamaktadır. Belli alanda uzmanlaşmayı sağlayacak, tekrarı olan veya yıllara yayılmış işleri alınamamaktadır. - Ana Yükleniciler ihalelerinde, kurumsallaşmış KOBİ leri diğerleri ile fiyat rekabetine sokmamalıdır. - İhalelerde en düşük fiyat belirleyici olmamalıdır. - Ortak teknik çalışma ortamı yaratarak karşılıklı olarak tecrübe birikiminden yararlanılmalıdır. - Dar zaman dilimlerinde sipariş verip KOBİ leri sıkıştırmamalıdır. - Teknik gereksinimlerin değişmesi veya iyileştirme amaçlı ekstra talepler için ek kaynak ve zaman verilmelidir. - Teklif isteme süreleri biraz daha uzun tutulmalıdır. - Alt yapısı yetersiz veya Kalite Belgesi olmayan firmalara iş verilmemelidir. Eskişehir de Havacılık Sanayi ve ESAC Uzun yıllar kamu eliyle yürütülen havacılık sanayisi ve uçak parçaları imalatı, 1980 den sonra yabancı yatırımcıların ve özel sektör yatırımlarının da devreye girmesiyle birlikte, hızla gelişmeye başlamıştır. Bu kapsamda kurulan Tusaş Motor Sanayi, Savronik, Alp Havacılık, Turbomak, Coşkunöz ve Atard Savunma firmaları Eskişehir deki havacılık sanayisinin hızla gelişmesini sağlamışlardır. Kuşkusuz Eskişehir deki gelişmelerde 1. Hava İkmal Bakım Merkezi ne ayrı bir yer ayırmak gerekir. Eskişehir de bulunan ve bünyesinde uluslar arası havalimanı bulunduran Anadolu Üniversitesi nin havacılık alanını stratejik öncelikli alan olarak belirleyerek, üniversiteye bağlı Sivil Havacılık Araştırma ve Uygulama Merkezi ni (SHAUM) kurması sektörün gelişimi için önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir. Anadolu Üniversitesi ne havacılık ile ilgili diğer bağlantılı birimler şunlardır: Sivil Havacılık Yüksekokulu, Uydu ve Uzay Bilimleri Araştırma Enstitüsü, Hava Aracı Bakım Merkezi, İleri Teknolojiler Araştırma Birimi (malzeme bilimi ve nanoteknoloji konusunda donanımlı laboratuar altyapısı). SHAUM un beş faaliyet alanı şu şekilde tanımlanmıştır: Ulusal Havacılık

27 Mükemmeliyet Merkezinin (UHAM) oluşturulması, İnsansız Hava Aracı projesi, sivil havacılık envanteri oluşturulması, alanda konferans, dergi ve kitap çalışmaları. Eskişehir de bulunan bu havacılık sanayi potansiyeli ve küresel vizyon gerektiren havacılık sektörünün karmaşık tedarik zinciri yapısı Eskişehir Havacılık Kümelenmesi (ESAC) nin oluşmasını sağlamıştır. ESAC Analizi Havacılık sanayini, savunma sanayi ile birlikte diğer sanayilerden ayıran başlıca farklılıklar olarak öne çıkan; - Yüksek teknolojiye dayanan hassas ve kimi zaman kompleks parçalar için- üretim, - Özel kalite standartları, - Yetişmiş insan gücü, - Sürekli en ileri/yeni teknolojilerin kullanım gereksinimi, - İlk madde gereksinimlerini karşılamak için yüksek yatırım gereksinimi, - Sınırlı alıcıya ve sınırlı ihtiyaca dayalı üretim zorunluluğu, - Sürekliliğin sağlanması için dış pazarlara ve yeni alanlara açılma gereksinimi, - Güvenlik, gizlilik gibi özel koşulların sağlanması ve bu amaçlı yatırımlar, - Özellikle çözüm ortaklığı yapabilen firmalar için fikri hakların paylaşım esasları için sözleşme tanzimi ve yönetimi konularında önemli ölçüde yetkinlik gereksinimi, saptamaları esas alınarak analizi yapılan ESAC firmaları değerlendirildiğinde; - Yukarıda belirtilen hususlardan hassas üretim, özel kalite standartları, sınırlı alıcı için özel spesifikasyonlara uygun gerektiğinde çözüm ortaklığı sağlanarak sınırlı sayıdaki üretim taleplerine uyum kapsamlarında firmaların önemli bölümünün gerekleri büyük ölçüde sağladığı, - Güvenlik-gizlilik gibi koşulların sağlanması kapsamında bu amaçla özel önlemler ve yatırımların belli bir seviyeye geldiği ancak bazı eksikliklerin bulunduğu, - Yetişmiş insan gücü, yoğun Ar-Ge çalışmaları ve bu amaçlı yapılanma, sürekliliğin sağlanması için dış pazarlara ve yeni alanlara açılım ile fikri hakların paylaşım esasları için sözleşme tanzimi ve yönetimi konularında ise alınması gereken önemli mesafeler olduğu düşünülmektedir. ESAC firmalarını aşağıdaki havacılık ve savunma sanayi için anlamlı olabilecek gelişim aşamalarından düşük teknolojili savunma ürünlerinin lisans altında geliştirilmesi ile karmaşık olmayan ürünlerin yurtiçi özgün tasarımı ve üretimi arasında konumlandırmak yanlış olmayacaktır. Havacılık ve Savunma Sanayi Gelişim Basamakları

28 ESAC-GZFT Analizi İç Faktörler - Güçlü Yönler G1 - Alan için kritik sertifikalara sahip olunması G2 - Belli bir seviyede boyutsal kontrol ve ölçüm altyapısının varlığı G3 - Kompleks ve zor parçaları yüksek hassasiyet ile işleyebilme yetkinliği G4 - Üretim sistemlerini ve süreçlerini iyileştirebilme yeteneği G5 - Çalıştığı konularda ana sanayi için çözüm ortaklığı yapabilme yetkinliği G6 - Esnek üretim/esnek otomasyon süreçleri için üst düzeyde yetkin ve çeşitlendirilmiş üretim altyapısı G7 - Etkili ve güçlü liderlik G8 - Gelişmiş kalite güvence altyapısı G9 - Özel imalatları yapabilme yetkinliği G10 - Sektörün ve müşterinin istediği standartlarda ve uygunluk değerlerinde üretebilme becerisi G11 - Tasarım Sistemleri kapsamında kritik bazı altyapıların varlığı G12 - Firmaların uzmanlık alanlarında bilgi ve becerisinin yüksek olması Küme İçi Faktörler - Zayıf Yönler: Z1 - Alandaki önemli rakiplerle sistematik ve periyodik kıyaslama konusunda eksiklikler Z2 - Ar-Ge çalışmalarını proje yönetimi yaklaşımı ile ele alma ve buna uygun Ar-ge takımları kurma sistemlerindeki zafiyet Z3 - Ar-Ge Desteklerinden yaygın olarak yararlanma konusunda strateji eksikliği Z4 - Ar-Ge, insan kaynakları gibi kritik birim ve/veya sistemlerde gözlenen eksiklikler Z5 - Bilgi ve teknoloji temelli yenileşim politikalarının olmaması Z6 - Çok sayıda proje fikrine sahip olmakla birlikte bunların önceliklendirilmesi, pazar arama, planlama, uygulama vb. konularda gözlenen strateji ve planlama zafiyetleri Z7 - Değişik yurt içi ve yurt dışı Ar-Ge işbirliği projelerinde/platformlarında yer alma konusunda zafiyetler Z8 - Dokümanter ve yazılı süreç eksikliği nedeniyle kurumsal hafızanın kişilere bağımlılığı

29 G13 - Havacılık ana sanayi firmaları için yerlileştirme çalışmalarına yatkın olunması. Çevresel Faktörler - Fırsatlar: F1 - Ana sanayinin üretim artışına paralel yurt dışı satışlarda artış potansiyeli F2 - Avrupa daki rakiplerin kriz nedeniyle zor durumda olması F3 - Çalışma konuları ve yetkinliği ile yeni alan, müşteri ve ürün potansiyelinin oldukça yüksek olması F4 - Dış pazar çabalarına ve sürdürülen bazı görüşmelerin olumluluğuna paralel yurt dışı satışlarda artış potansiyeli F5 - ESAC içinde yer alınması Z9 - Fikri haklar konusunda yenileşim ve Ar- Ge yetkinlik ve yaklaşımlarını destekler stratejilerin bulunmaması Z10 - Firma ölçeğinde yıllık ve uzun dönemli hedefleme/gerçekleşme yaklaşımının bulunmaması Z11 - Yukarıda belirtilen kısa, orta ve uzun vadeli strateji ve politika eksikliklerine bağlı büyüme stratejileri geliştirme konusunda sistematik yaklaşım eksiklikleri Z12 - Firma stratejilerinin sistematik ve yazılı süreçler haline dönüştürülmemiş olması Z13 - Gelişim stratejilerinin yatırım ağırlıklı olması Z14 - Genç mühendislerde ve nitelikli işgücünde hareketlilik Z15 - İhracat odaklı kapsamlı stratejilerin bulunmaması Z16 - İşbirliği ve ilişki ağlarında yer alma konusunda strateji eksiklikleri Z17 - Sınırlı sayıda müşteri ile çalışılması Z18 - Üniversite ve Ar-Ge kurumları ile zayıf ilişkiler Z19 - Yenileşim sonuçlarının ölçümüne dair ölçme-izleme-değerlendirme sistemlerindeki eksiklikler. Z20 - Karşılaştırmalı rekabet üstünlüğünün ağırlıklı olarak kaliteli, hızlı ve ucuz imalata bağlanmış olması; bilgi ve teknoloji temelli yenileşime (inovasyona) dayandırılmaması Z21 - Uluslar arası pazarlama ve yeni pazarlar konusunda zafiyetler Z22 - Kurumsal tanıtım ve pazarlama stratejileri konusunda sistematik ve uzman davranış zafiyetleri Z23 - Yetkin üretim altyapısının düşük kapasite ile kullanımı Çevresel Faktörler - Tehditler: T1 - Ana Sanayiden gelen fiyat baskısı T2 - Ana sanayiden gelen iş akışının düzenli ve sürekli olmaması, sürekli iş güvencesinin olmaması T3 - Alanda rakiplerin çoğalması nedeniyle fiyata dayalı rekabetin artması ve bu alanda süreklilikte ve sürdürülebilirlikte karşılaşılabilecek güçlükler T4 - Çok sayıda proje fikri içinde yeterli pazar ve rakip analizi yapılmadan verilebilecek yanlış kararlar ya da bu

30 F6 - Eskişehir de Havacılık Sanayi firmalarının yoğunlaşmış olması ve bölgenin bu niteliği ile tanınır olması F7 - Yurt içi ve yurt dışı doymamış pazarların varlığı F8 - Havacılık sektöründeki değişim ve gelişmeler F9 - Kamu destek politikalarının, Havacılık sektörünü büyük ölçüde kapsayıcı politikalara dayanması F10 - Özel ürünler üretebilme kabiliyeti nedeniyle ihracat ve yurtdışında önemli bazı işbirliklerine dahil olma potansiyeli F11 - Kompleks, kritik ve zor ürünlere talaşlı imalat yapabilme, üretilebilirlik çözümleri vb. nitelikleri nedeniyle düşük fiyata dayalı rekabetten, yüksek katma değerli hassas parçalara doğru evirilme fırsatları F12 - Bir ya da birkaç ürün belirleyip bunlara yönelik kendi markası ile ya da fason üretim gibi stratejiler geliştirme potansiyeli. alanlarda piyasa dalgalanmaları nedeniyle kritik darboğazlarla karşılaşma riski T5 - Enerji fiyatlarının yükselmesi T6 - Hammadde fiyatlarındaki dalgalanmalar T7 - Hammadde temininde/tedarikinde çekilen zorluklar T8 - Hızlı ve kaliteli üretebilme becerisine sahip, teknolojiye hâkim, çok ciddi küresel ölçekte rakiplerin varlığı T9 - Offset olanaklarından yararlanamama T10 - Özellikle talaşlı imalat konusunda büyük ana sanayi firmalarından alınan işlerin küçük ölçeklerde olması ve ardından seri üretim düzeyinde çok sayıda işlerin gelmemesine bağlı olarak üretim planlama ve büyüme stratejileri geliştirilmesinde karşılaşılacak güçlükler T11 - Platform projelerinde ana yükleniciden alınan işlerin küçük ölçeklerde olması T12 - Talaşlı imalat süreçlerinde kaba ve ara işlemler gibi daha düşük katma değerli süreçlere talip olunması T13 - Uzak doğunun gittikçe artan rekabet gücü T14 - Firmaların mevcut altyapılarını ve üretim yeteneklerini tehdit edebilecek yeni teknolojilerin çıkması T15 - Ağırlıklı olarak az sayıda ana sanayi firması ile çalışılması T16 - Bazı ana sanayilerin yol gösterici, kolaylaştırıcı, işbirlikçi olmayan davranış kalıplarına sahip olması.

31 Eskişehir Seramik Sektörü Giriş Seramik sektörünün göze çarpan en önemli özelliği, ihracatta yerli kaynakları en çok kullanan ve ithal ürünlere bağımlılığı en az olan sektörlerden biri olmasıdır. Dolayısıyla, bu sektörü ileriye taşıyacak adımlar, ekonomi için ayrı bir önem taşımaktadır. Ülkemizde seramiğin endüstriyel bir boyut kazanması, çok yakın bir zamana, 20. yüzyılın ortalarına denk gelmektedir. Seramiğin genç bir sektör olması, bu sektörde dengelerin henüz oturmadığını, parametrelerin değişmeye devam edeceğini göstermektedir. Geride kalan süreçte, Türk firmaları çok önemli bir aşama kaydetmiş ve seramik sektörü, ülkemizin en hızlı yükselen sektörlerinden biri olmayı başarmıştır. Bugün 60 ülkeye ürünlerini ulaştıran seramik sektörü, üretim kapasitesi, modern teknoloji yatırımları ve yüksek kalite avantajları sayesinde, rekabet gücünü artırmaya devam etmekte olup; bu doğrultuda sektörde, bilime, Ar-Ge'ye ve teknolojiye önem verilmesi, özellikle üniversite-sanayi işbirliğinin daha üst aşamaya taşınması gerekmektedir. (Türkiye Seramik Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı , s. 5) Bursa, Eskişehir, Bilecik illerini kapsayan TR 41 Bölgesinin ekonomisi genel olarak analiz edildiğinde, ülke genelinde olduğu gibi, tarım sektöründeki azalış ve hizmetler sektöründeki artış dikkat çekmektedir. Bölge, aynı zamanda, ülke içinde en fazla katma değer yaratan ilk 5 bölge arasında sanayi katma değeri açısından İstanbul dan sonra ikinci sırada gelmektedir. Bursa da otomotiv, tekstil, makine-metal, mobilya, gıda; Eskişehir de seramik, havacılık, raylı sistemler, beyaz eşya, makine-metal, madencilik ve taş ocakçılığı; Bilecik te seramik ve mermer sektörünün ön plana çıktığı; bu sektörlerde kümelenme girişimlerinin ve potansiyelinin yüksek olduğunu söylemek mümkündür. (BEBKA Bölge Planı , s.2) Seramik sektörü; seramik yer ve duvar karoları, banyolarda ve mutfaklarda kullanılan lavabolar, klozetler, rezervuarlar gibi inşaat sektörünün girdisi olan malzemelerin üretimi alanında faal bir sektördür. Seramik sektöründe yer alan firmalar modernizasyon yatırımları ile teknolojilerini sürekli olarak yenilemişler ve bu süreç içinde Türkiye seramik kaplama sektörü dünya standardını yakalayarak dünya ölçeğinde kaliteli ürün üretir duruma gelmiştir. Isıya ve sürtünmeye oluşu, seramiğin kullanım alanlarını da artırmaktadır. Dünya seramik kaplama malzemeleri üretim sıralamasında 9. olan Türkiye nin 2011 yılında üretimi bir önceki yıla göre %6 artışla 260 milyon m2 ye ulaşmıştır yılında seramik kaplama malzemeleri (Cilalı veya sırlı taştan kaldırım ve döşemeler; şömine veya duvar karoları;

32 yüzeyi > 90 cm² olanlar) üretimi bir önceki yıla göre %5 oranında düşerek 175 milyon m2 olarak gerçeklemiştir. Türkiye Seramik Federasyonu (TSF) kayıtlarına göre, sektörde 28 adet firma yer almakta olup, toplam kurulu kapasite 406 milyon m2 dir. Tesislerin % 43,2 si Bilecik, Eskişehir ve Kütahya bölgesinde bulunmakta olup, ülkemizin başlıca seramik kaplama üreticisi firmaları; Eczacıbaşı (Vitra), Kale Seramik, Ege Seramik, Yurtbay Seramik, Kütahya Seramik, Uşak Seramik ve Hitit Seramik olarak yer almaktadır. Sektörün diğer önemli alt sektörlerinden olan seramik sağlık gereçleri sektöründe ise Türkiye İstatistik Kurumu tarafından hesaplanmış yıllık ortalama üretim endeksleri değerlendirildiğinde; seramik sağlık gereçleri alt sektörü, 2008 ve 2009 yıllarında küresel daralmanın da etkisiyle üretimde düşüş göstermiştir yılında üretim endeksi tekrar artarak 92 seviyesine, 2011 yılında ise 101 seviyesine ulaşmış olup, aynı yıl üretim 220 bin ton olarak gerçekleşmiştir yılında ise seramik sağlık gereçleri üretim miktarı bir önceki yıla göre % 31 oranında artarak ton olarak gerçekleşmiştir. Söz konusu alt sektör, dünya üretiminin %10 una yakınını üretmektedir. Seramik sağlık gereçleri alt sektöründe ise Eczacıbaşı (Vitra), Kale Seramik, Çanakçılar Seramik, Kütahya Seramik, Ece Banyo, Ege Seramik, Kalevit ve Serel firmaları önde gelmektedir. TSF verilerine göre sektörde, 5 tanesi yıllık bir milyonun üzerinde kapasiteye sahip olmak üzere 39 adet üretici bulunmaktadır. (T.C. Ekonomi Bakanlığı, Cam ve Seramik İnşaat Malzemeleri Sektörü Raporu, 2013) Türkiye de Seramik Sektörü 8000 yıl öncesine dayanan Anadolu topraklarındaki seramik sanatı, 1950 li yılların başlarından itibaren Türkiye de seramik sanayi haline dönüşmeye başlamıştır. Bugün ülkemiz, sahip olduğu kaliteli ve zengin seramik hammaddeleri, seramik konusunda çok iyi eğitim görmüş bilim adamları ve teknisyenleri ile inovasyona ve müşteri memnuniyetine öncelik veren firmaları sayesinde, dünya seramik üretiminde 9 uncu sırada bulunmaktadır. Seramik sektörü, Türkiye nin en eski ve en hızlı ilerleyen sektörlerinden biridir. Sektör, her geçen yıl ürünlerini geliştirmekte ve ürünlerinin çeşitliliğini artırmaktadır. Seramik sektörü, katma değer açısından da ülkemizin önde gelen sektörlerindendir. Ülkemizin, seramik karo ve sağlık gereci pazarlarına coğrafi yakınlığı, firmalarımızın uluslararası pazarlara açılmasına imkan sağlamaktadır. Seramik sektörünün, ihracatta yerli kaynakları en çok kullanan ve ithal ürünlere bağımlılığı en az olan sektörlerden biri olarak Türk ekonomisine katkısı oldukça önemlidir.

33 Mevcut veriler Türkiye nin, dünyanın önde gelen seramik üreticilerinden biri haline geldiğini göstermektedir. Sektör, gerek yarattığı katma değer gerekse de ithalata bağımlılığının düşük olması dolayısıyla Türkiye ekonomisi için kritik öneme sahiptir. Ancak girdi maliyetlerinin yüksek olması, nitelikli işgücünün eksikliği ve lojistik kısıtlar sektörün en önemli darboğazlarıdır. Bu bağlamda, Eskişehir Bilecik Kütahya Seramik İş Kümesi Derneği öncülüğünde, bölgedeki 17 seramik sanayi üreticisi ve bu üreticilerin bulundukları kümenin etkinliğinin artırılması için tasarlanan Ur-Ge Projesinin gerçekleştirilerek, mevcut darboğazları incelemeye yönelik ihtiyaç analizinin yapılması bu firmaların ve kümenin rekabet güçlerinin geliştirilmesine katkı sunacaktır. ( TEPAV Seramik Sektörü Ur-Ge İhtiyaç Analizi, 2014) İhraç Ürünlerinde Kullanılan Yerli Kaynak Değerleri 70% 63% 60% 50% 40% 30% 20% 46% 45% 44% 43% 41% 39% 38% 35% 35% 34% 31% 24% 21% 10% 0% Kaynak: Deloitte Danışmanlık, Seramik Sektör Araştırma Raporu, 2008 Sanayi anlamında 1950 li yıllarda üretime başlayan Türk Seramik Sektörü, 1980 li yıllardan itibaren hızlı bir gelişme içerisine girmiştir. Dünyada kullanılan en yeni üretim teknolojileri ve en modern seramik üretim hatları ülkemize kurulmuştur yılı verilerine göre üretiminin karoda % 32,8 ini, sağlık gereçlerinde % 44,3 ünü ihraç eden sektör, karo üretiminde dünya 9 unculuğuna, karo ihracatında dünya 4 üncülüğüne, sağlık gereçlerinde ise Avrupa nın en büyük üreticisi ve ihracatçısı konumuna ulaşmıştır. Türk Seramik Sektörü, yaklaşık 2 milyar ABD dolarlık işlem hacmi ve yaklaşık 1 milyar ABD dolarlık ihracatı ile Türkiye nin önemli endüstrileri arasında yer almaktadır.

34 Seramik Sektörü Türkiye ekonomisinde, 26 bin doğrudan, 220 bin dolaylı istihdam sağlamaktadır. Seramik sektöründe, 2009 yılı toplam üretim değeri milyon TL iken, 2010 yılı toplam üretim değeri milyon TL ye ulaşmıştır. Türkiye de Seramik Üretim Değeri (Milyon TL) Karo Refrakter SSG Sofra Süs 0 Kaynak: TÜİK Seramik sağlık gereçlerinde Türkiye nin üretim artışı çok daha hızlıdır. Türkiye de 1960 yılında 200 bin adet olan seramik sağlık gereçleri üretim kapasitesi, 2008 yılına kadar geçen 48 yıl içinde, yılda 22 milyona ulaşmıştır. Üretime paralel olarak seramik sağlık gereçleri, seramik sektörü ihracatında ikinci sırada yer almaktadır yılında seramik sağlık gereçlerinde üretim değeri, 489 milyon TL olarak gerçekleşmiştir. Seramik karo sektörü ise, 2007 yılına kadar üretimde artış göstermiş ve 2007 yılında 276 milyon m2 üretim kaydetmiş olup; 2008 yılına gelindiğinde 225 milyon m2 üretimle önceki yıllara göre düşüş göstermiştir yılında seramik karo sektöründe, milyon TL değerinde üretim kaydedilmiştir. Dünya seramik sofra ve süs eşyaları pazarı son yıllarda ortalama % 5 büyürken, Türkiye pazarı % 8 büyüme sergilemiştir. Türkiye 2010 yılında sofra ve süs eşyasında, 212 milyon TL değerinde üretim gerçekleşmiştir. Dünya ve Türkiye pazar büyümeleri son yıllarda refrakter ürünlerinde % 8 ve % 17, teknik seramik ürünlerinde ise % 9 ve % 25 olarak gerçekleşmiştir. Diğer taraftan refrakter ürünleri ile sofra ve süs eşyaları ihracatında, 2006 yılından itibaren büyük artış yakalanmıştır. Bu dönemde sofra ve süs eşyaları, % 90 ın üzerinde artış ile en fazla ihracat artışının gerçekleştiği ürün grubu olmuştur.

35 Milyon ABD Doları Türk Seramik Sektörünün İhracat Performansı (Milyon ABD Doları) ,8 475, ,7 467,9 521,1 Karo SSG ,7 198,9 176, ,9 89, ,1 98,3 51, ,4 60, ,8 65, Kaynak: International Trade Center, Trade Map ,6 Sofra Süs Refrakter Türkiye nin seramik sağlık gereçlerinde ve seramik karodaki ihracatı, 2008 yılı rakamlarına göre 670 milyon ABD dolarının üzerine çıkmışken, 2009 yılında 530 milyon ABD Dolarına gerilemiştir. Ara mamulde düşük ithalat bağımlı yapısıyla seramik sektörü, Türkiye ye yüksek katma değer sağlayan sektörlerin başında gelmektedir in sonlarına doğru kendini hissettiren küresel krizin etkisiyle, 2009 yılında da talep daralması ve kapasite kullanım oranlarının düşmesi devam etmiştir. TÜİK rakamlarına göre 2008 yılında seramik sektörü genel ihracat toplamı, 868 milyon ABD doları iken, 2009 yılında 675 milyon ABD Dolarına düşmüş olup, 2010 yılında ise bu değer 778 milyon ABD Dolarına yükselmiştir yılında 407 milyon ABD doları olan ithalat değeri ise, 2009 yılında 274 milyon ABD Dolarına gerilemiştir yılında ithalat, 390 milyon ABD Dolarına ulaşmıştır yılında seramik sektörü toplam ihracat değeri 883 milyon ABD Doları, ithalatı ise 451 milyon ABD Doları olarak gerçekleşmiştir. (Türkiye Seramik Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı , s. 8-11) Dünyada Seramik Sektörü 1980 lerden itibaren, gelişmiş Avrupa ülkeleri ve ABD ye ek olarak gelişmekte olan ülkeler, hammaddeye yakınlık, ürünlerin taşınabilirliği ve teknolojiye ulaşım imkânlarından yararlanarak kendi seramik sanayilerini yaratmaya başlamıştır. Ancak,

36 artan işçilik ve enerji maliyetleri, birçok gelişmiş ülkenin üretimlerinin bir bölümünü düşük maliyetli ülkelere kaydırmasına veya yeni yatırımları bu bölgelerde yapmalarına neden olmuştur. Bu kapsamda Türkiye, Brezilya, Meksika, Portekiz gibi ülkeler seramik sektöründe ön plana çıkmaya başlamıştır. Seramik tüketiminin yaklaşık yarısının gerçekleştiği Asya pazarındaki üreticiler ve özellikle Çin büyük üretim gücünü 1990 lı yıllardan itibaren ihracata da yönlendirmiştir. Bu tehdit, pazardaki lider ülkeleri stratejilerini değiştirmeye zorlamıştır. Tasarım, üstün kalite ve markalaşma ile öne çıkan İtalya ile teknoloji odaklı üretim ile öne çıkan İspanya dan sonra seramik üreticisi tüm ülkeler, geleneksel seramik ürünlerinde fiyat rekabetine odaklanmışlardır yılında ortaya çıkan finansal kriz özellikle Kuzey Amerika ve Batı Avrupa olmak üzere dünyanın büyük bir bölümünü etkilemiş olup, söz konusu kriz 2012 yılında da özellikle pek çok Avrupa ülkesinde artarak devam etmiştir. Ayrıca, Avrupa Ülkeleri ndeki finansal krizin yanı sıra bazı Arap Ülkeleri nde oluşan siyasi olaylar ve iç karışıklıklar, ticari güvensizlik ve kredi koşullarının ağırlaşması nedeniyle inşaat harcamaları da olumsuz yönde etkilenmiştir. Genel olarak bakıldığında ise Orta Doğu ve Afrika ülkelerinde ise inşaat malzemeleri talebinde önemli düşüşler görülmemiştir ve 2011 yılından itibaren Türkiye için en iyi fırsatlar, gelişmekte olan ülkelerdeki altyapı pazarları olmuştur. Zengin kaynaklara ve büyük para rezervlerine sahip olan Orta Doğu ve Afrika ülkelerinin inşaat malzemeleri ithalatı önemli ölçüde artmıştır yılında dünya seramik kaplamalar ithalatı yaklaşık 16,4 milyar dolar, seramik sıhhi malzeme ithalatı 4,7 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. (T.C. Ekonomi Bakanlığı, Cam ve Seramik İnşaat Malz. Sektörü Raporu, 2013) 2010 yılında seramik ürünlerinde dünya ihracat toplamı, 39,19 milyar ABD doları, ithalat toplamı ise 39,55 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Dünya Seramik Mamulleri Dış Ticareti (Milyar ABD Doları) İthalat İhracat ,93 30, ,21 34, ,51 38, ,17 41, ,52 33, ,55 39,19 Kaynak: International Trade Center, Trade Map

37 Dünya Seramik Ürünleri İhracatı Ülke Payları, % 28% Çin İtalya Almanya İspanya 12% ABD 2% 3% 4% 4% 7% 9% Japonya Fransa Polonya Diğer Ülkeler Kaynak: International Trade Center, Trade Map 2010 yılı verilerine göre dünya seramik ürünler ihracatında Çin % 28 lik payla ilk sırayı alırken; İtalya, Almanya ve İspanya, Çin in ardından en çok ihracat yapan ülkeler arasında bulunmaktadır. Dünya Seramik Ürünleri İthalatı Ülke Payları, 2010 Kaynak: International Trade Center, Trade Map 2010 yılı verilerine göre seramik ürünler ithalatında en büyük payı ise % 13 ile ABD alırken; ABD yi, % 7 lik payla Almanya, % 6 lık payla Fransa ve % 4 lük payla İngiltere takip etmektedir.

38 Seramik Karo Sektörü Seramik kaplama malzemelerinde dünyanın en önemli ve en büyük üretici ülkesi olan Çin, 2008 yılında 3,4 milyar m2 üretim gerçekleştirerek aldığı % 40 pay ile lider konumunu sürdürmüştür yılında 8,2 milyar m2 olan dünya seramik kaplama malzemeleri üretimi, 2008 yılında bir önceki yıla oranla % 3,5 artarak 8,5 milyar m2 ye ulaşmıştır. Üretimdeki artışta en büyük rolü üstlenen Asya, 4,8 milyar m2 ile dünya üretiminin % 58,8 ini gerçekleştirmiştir. Dünya seramik sektörü ihracat hacmi 2010 yılında 39,1 milyar ABD Dolarına ulaşırken; seramik karo malzemeleri, bu ihracattan 14,4 milyar ABD dolarlık bir pay almıştır. Türkiye, dünya toplam ihracatından aldığı % 5,1 pay ile 4 üncü sırada yer almaktadır. Başlıca seramik karo üreticisi ülkelerin öne çıkan stratejileri aşağıdaki gibidir. Kaynak: Deloitte Danışmanlık Seramik Sektör Araştırma Raporu,2008 Seramik Sağlık Gereçleri Sektörü

39 Seramik sağlık gereçleri sektöründe, karoda ön plana çıkan ülkeler yerine, büyük küresel üreticiler ön planda yer almaktadır. Dünya seramik sağlık gereçleri üretimi, yılda yaklaşık 200 milyon adettir. Avrupa (Doğu Avrupa ülkeleri hariç), yaklaşık 50 milyon adetlik üretimi ile Çin den sonra dünyadaki en büyük üretici bölgedir. Avrupa nın en önemli üreticileri, İtalya, İspanya, Türkiye, Fransa, İngiltere ve Almanya dır. Seramik sağlık gereçleri sektöründeki ilk 10 üretici, yaklaşık 150 milyon adet üretim kapasitesine sahiptir. Çin, seramik sağlık gereçleri sektöründe dünyadaki en büyük üreticidir. Dünyanın üretim merkezi haline gelen bu ülkeyi sırasıyla, Brezilya, Meksika ve Türkiye takip etmektedir. Dünya genelinde toplam seramik sağlık gereçleri ithalatı, 2010 yılında 4,4 milyar ABD Dolar olarak gerçekleşmiştir yılı verilerine göre seramik sağlık gereçleri ihracatında ilk üç ülkeyi, Çin, Meksika ve Almanya oluşturmaktadır. Dünya Seramik Sağlık Gereçleri İhracatı İlk 10 Ülke (Milyon ABD Doları) İhracatçı Ülkeler Çin 474,4 635,3 735,2 818,2 667,7 779,0 Meksika 333,7 374,3 394,5 405,8 354,6 399,2 Almanya 256,3 303,3 369,8 439,1 354,6 360,4 İtalya 286,9 338,4 399,7 424,6 287,4 278,0 Portekiz 141,1 173,3 193,4 174,3 146,6 141,4 Türkiye 179,3 189,7 199,0 176,5 139,0 157,0 İspanya 141,4 144,3 172,2 171,0 127,0 127,0 Amerika 109,0 122,2 136,6 146,8 123,5 119,1 Fransa 147,3 168,2 169,4 160,5 122,0 131,2 Tayland 110,2 122,2 150,0 137,8 100,6 117,2 Kaynak: International Trade Center, Trade Map (GTİP 6910 kodlu ürünler) 2010 yılı verilerine göre seramik sağlık gereçleri ithalatında ilk üç ülkeyi, ABD, Almanya ve Fransa oluşturmaktadır. Dünya Seramik Sağlık Gereçleri İthalatı İlk 10 Ülke (Milyon ABD Doları) İthalatçı Ülkeler ABD 873,6 962,4 1005,5 944,2 735,7 843,6 Almanya 210,1 234,6 261,0 260,4 243,4 265,3 Fransa 201,5 218,1 246,0 275,1 240,1 265,0 İngiltere 288,4 319,0 365,6 319,4 246,2 260,2 İspanya 256,6 305,0 336,0 277,6 196,2 222,3 Kanada 132,6 150,0 168,0 178,5 173,0 209,1 İtalya 90,3 107,8 135,0 121,1 109,0 124,3

40 Belçika 76,3 85,7 125,0 121,0 107,2 120,3 Hollanda 51,4 70,3 109,0 112,0 92,0 95,2 Rusya 66,1 93,0 136,0 144,6 81,5 98,4 Kaynak: International Trade Center, Trade Map (GTİP 6910 kodlu ürünler) Seramik Sofra ve Süs Eşyaları Sektörü Dünya seramik sofra ve süs eşyaları sektörü büyüklüğü, yaklaşık 15 milyar ABD Doları seviyesindedir. Dünya porselen ürünler tüketimi, yıllık ortalama % 5 büyümektedir. Porselen ürünlerde tüketim miktarının artmasını sağlayan en önemli hususlar, tüketicilerin gelir seviyesinin artması sonucu porselen ürünlerin günlük hayatta daha çok kullanılmasıdır. Katma değerli ürünler, ağırlıklı olarak Batı Avrupa da tüketilmektedir. Amerika pazarında Avrupa ya kıyasla, gündelik hayatta kullanılan daha fonksiyonel ürünler tercih edilmektedir. Dünya da Seramik Sofra ve Süs Eşyası İthalatı Yapan Ülkeler, % 22% 6% 7% 5% 5% ABD Almanya İngiltere İtalya Fransa Diğer Ülkeler Kaynak: International Trade Center, Trade Map (GTİP 6911, 6912, 6913 kodlu ürünler) Dünya Seramik Sofra ve Süs Eşyaları İthalat ve İhracat Rakamları (Milyar ABD Doları)

41 Milyar ABD Dolarıı 9,00 8,00 7,00 6,00 5,00 4,00 3,00 2,00 1,00 0, İthalat 8,30 8,39 6,70 8,07 İhracat 6,83 6,80 6,22 7,66 Kaynak: International Trade Center, Trade Map (GTİP 6911, 6912, 6913 kodlu ürünler) Refrakter Sektörü Refrakter ürünleri üretiminin, yaklaşık % 66 sı Çin de ve % 15 i Avrupa kıtasında gerçekleşmektedir. Küresel refrakter ürünleri pazar büyüklüğü, 21 milyar ABD Doları seviyesindedir. Refrakter tüketiminin yaklaşık % 55 i Asya Pasifik ülkelerinde gerçekleşmektedir. Ardından Amerika ve Avrupa kıtalarındaki tüketim gelmektedir. Refrakter ürünleri tüketiminin yoğun olduğu yerler, demir çelik, çimento ve kireç sanayinin gelişmiş olduğu ülkelerdir. Dünya refrakter sektöründe 2009 yılında 4,88 milyar ABD Doları olarak gerçekleşen ithalat, 2010 yılında 5,90 milyar ABD Dolarına ulaşmış; ihracat ise 4,92 milyar ABD Dolarından 5,85 milyar ABD Dolarına yükselmiştir. Dünya Refrakter İthalatı ve İhracatı (Milyar ABD Doları)

42 Kaynak: International Trade Center, Trade Map (GTİP 6902, 6903 kodlu ürünler) Çin in 2000 yılından itibaren çelik üretimini ciddi seviyede artırması ve dünya çelik üretiminden aldığı payı sürekli yükseltmesi, refrakter sektörünün büyümesini tetikleyen en önemli unsurdur. Zengin refrakter hammadde rezervlerine sahip olan Çin, Doğu Avrupa ve Güney Amerika ülkeleri, en büyük refrakter ürünleri ihracatçılarıdır. Amerika ve Almanya ise, bazı cevherler için önemli işleme ve ticaret merkezleridir. Teknik Seramik Sektörü Teknik seramik sektör büyüklüğünün, 30 milyar ABD Doları seviyesinde olduğu tahmin edilmektedir. Teknik seramik ürünleri, elektrik, elektronik, endüstriyel uygulamalar, savunma sanayi, tıp ve taşımacılık endüstrilerinde kullanılan ara malzemeler olmaları nedeniyle; ilgili endüstrilerin gelişmiş olduğu, Japonya, Kuzey Amerika ve Batı Avrupa ülkeleri sektöre yön vermektedir. Teknik seramikler için en önemli kullanım alanı, toplam talebin yaklaşık % 35 ini oluşturan elektronik ürünlerdir. Sektör yüksek teknoloji kullanımı gerektirmesi nedeniyle sermaye yoğun olduğundan, yeni firma girişlerine oldukça kapalıdır. Diğer seramik ürünlerine kıyasla daha yüksek kâr marjına sahip olması nedeniyle, gelişmiş ülkelerde üretim yapılabilmektedir. Firmaların ana yetkinlikleri, Ar-Ge çalışmaları sonucu ortaya çıkardıkları yeni ve yüksek performans sergileyen ürünlerdir. Ana tedarikçiler, porselen ve metal hammadde sağlayıcıları ile makine tedarikçileridir. Hammadde ve malzemelerin ürün maliyeti içerisindeki payı, diğer seramik ürünlerine göre daha düşüktür. Sektörde söz sahibi firmalar, Japonya, Amerika ve Avrupa kökenlidir.

43 Milyar ABD Doları Elektronik, iletişim, otomotiv, tıp, askeri ve diğer endüstriyel uygulamaların artması ve ilgili pazarların büyümesi, teknik seramik ürünlerine olan talebi artırmaktadır. Teknik seramik sektöründe; 2009 yılında 2,26 milyar ABD Doları olarak gerçekleşen ithalat, 2010 yılında 3,48 milyar ABD Dolarına ulaşmış; ihracat ise 2,58 milyar ABD Dolarından 3,57 milyar ABD Dolarına yükselmiştir. Dünya Teknik Seramik İthalatı ve İhracatı (Milyar ABD Doları) 4,00 3,50 3,00 2,50 2,00 1,50 1,00 0,50 0, İthalat 2,58 2,98 2,26 3,48 İhracat 3,47 3,58 2,58 3,57 Kaynak: International Trade Center, Trade Map (GTİP 6909 kodlu ürünler) Türkiye Teknik Seramik Ürün İthalatı ve İhracatı

44 1000 ABD Doları İthalat İhracat Kaynak: TÜİK (GTİP 6909 kodlu ürünler) Pazar Analizi Türk Seramik Sektörü ürünlerinin, dolaşımda olduğu pazarlarda önemli potansiyel taşıdığı görülmektedir. Genç nüfusun toplam nüfustaki payı ve şehirleşme oranındaki artış, seramik sağlık gereçleri ve seramik karo pazarlarının, 2001 yılından günümüze % 100 ün üzerinde büyümesini sağlamıştır. Şehirleşme oranının artması ile mevcut seramik karo ortalama tüketim miktarının, 2 m2 den 3 m2 ye çıkma eğilimi söz konusudur. Porselen fiyatlarındaki düşme ve ekonomik büyüme ile tüketicilerin günlük hayatta daha çok porselen ürün kullanması, seramik sofra eşyaları sektörünün büyümesini tetiklemektedir. Büyüyen demir çelik, çimento ve kireç sektörlerine paralel olarak refrakter tüketiminin artması, demir çelik üretiminde yaşanan teknolojik gelişme sonrasında, refrakter üreticilerini olumlu etkileyen unsurlar olmuştur. Türkiye nin İlgili Ülkelere Göre Avantajı

45 Türkiye İtalya İspanya BAE Mısır Brezilya Meksika Hammadde (Türkiye de daha düşük maliyet ve yabancı üreticilere daha az bağımlılık) İşgücü maliyeti Düşük çevresel regülasyonlar (İspanya ve özellikle İtalya da artan çevre regülasyonları, Türkiye nin adaylık sürecinde uzun vadeli uyum süreci) Hammadde (Türkiye de yüksek hammadde) daha kalitede Daha pahalı ama katma değeri daha yüksek insan kaynağı Daha yüksek kalitede algılanan ülke imajı Kültürel olarak Avrupa ya daha yakın olma ve uzun yıllara dayanan ticaret kültürü Kaynak: Deloitte Danışmanlık, Seramik Sektörü Araştırma Raporu, 2008 Hedef pazarlara yakınlık nedeniyle daha düşük taşıma maliyetleri Avrupa da daha yüksek algılanan ürün imajı Daha ileri üretim teknolojisi Türkiye nin daha çok gelişmiş taşıma alt yapısı Daha esnek üretim yapısı Kümelenme Kümelenmenin en güzel örneklerinden biri, seramik karo endüstrisinde gözlemlenmektedir. Dünya üretiminin % 40 ı, Castellón (İspanya), Sassuolo (İtalya) ve Santa Caterina (Brezilya) daki kümelenmelerden gelmektedir. Ülkemizin, diğer birçok ülkenin uluslararası rekabet alanında kümelenme ile yakalamış olduğu ivmeyi yakalayabilmesi için, kümelenme modelini etkin ve zamanlı bir şekilde uygulaması gerekmektedir. Bu kapsamda Ekonomi Bakanlığınca yürütülen Ulusal Kümelenme Politikasının Geliştirilmesi Projesi çerçevesinde, Eskişehir-Bilecik-Kütahya Seramik İş Kümesi Yol Haritası hazırlanmış olup; söz konusu belgede, bölgedeki yoğunlaşmanın analizi ve küme haline gelebilmesi için yapılması gerekenler detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Türk firmalarının rekabet seviyesini yükseltmesi ve uzmanlaşmanın teşvik edilmesi için, firmaların yatay entegrasyonlarını artırmaları gerekmektedir. Tüm alt sektörlerde, dikey entegrasyona sahip firmalar yoğunluktadır. Dikey entegrasyon nedeniyle firmalar, ana yetkinliklerinin dışındaki iş alanlarına kaynak aktarmak zorunda kalmaktadır. GZFT Analizi

46 Güçlü Yönler: G1 - Karo malzemelerinin, diğer döşeme malzemelerine göre daha uzun ömürlü olması G2 - Türk Seramik Sektörünün, hammadde açısından diğer rakip ülkelere göre önemli stratejik avantajlara sahip olması G3 - Ürün çeşitliliğinin çok olması G4 - Sektördeki bilgi birikimi ve kaliteli insan kaynağı G5 - Türkiye de seramik üreticilerinin örgütlenmesi G6 - Seramik Araştırma Merkezi nin sektöre hizmet vermesi G7 - Avrupa ya kıyasla, ucuz işçilik imkânlarına sahip olması Zayıf Yönler: Z1 - Enerji maliyetlerinin yüksek olması Z2 - Seramik ürünlerinin ağırlıklarından dolayı, kamyonlar ile taşımada tonaj sınırlamasının olması nedeniyle, taşıma maliyetlerinin artması Z3 - Seramik taşımacılığında maliyet avantajı getiren demiryollarının, yeterince kullanılamaması Z4 - Türkiye nin önemli rekabet güçlerinden bir tanesi olan hammaddenin, yanlış ve yetersiz kullanılması Z5 - Üreticilerin araştırma geliştirme projelerine ayırdığı kaynakların yetersiz olması Z6 - Yurtdışı pazarlarda yer alan güçlü aracılar karşısında, üretici firmaların pazarlık gücünü kaybetmesi Z7 - Dünya pazarlarındaki kalitesiz ürün imajı Z8 - Üst gelir gruplarına yönelik marka yaratılamamış olması Z9 - Pazara yenilik sunulamaması Z10 - Makine teknolojilerinde dışa bağımlı olunması Z11 - Ülkemizde, ihtisas gümrüklerindeki laboratuvar imkânlarının yetersiz olması Z12 - Teknik seramik ürünleri için özel ihtisas gümrükleri bulunmaması Z13 - İthalatta ve ihracatta kullanılan GTİP numaralarının, teknik seramik malzeme cinsi açısından yeterli olmaması Z14 - Seramik sofra ve süs eşyaları endüstrisinde, bilinirlik seviyesinin yurtdışındaki tüketiciler nezdinde yakalanamaması Z15 - Teknik seramik malzemeleri standartlarının, tüm ürünleri kapsamaması Z16 - Sektördeki Ar-Ge faaliyetlerini koordine edecek bir organizasyon bulunmaması Z17 - Eskişehir de kurulmuş olan Seramik Araştırma Merkezinin kaynaklarının yetersiz olması Z18 - Sektörde yetişmiş ara eleman sıkıntısı olması Z19 - AB çevre düzenlemelerine uyum sürecinde, gerekli modernizasyon ve filtreleme yatırımlarının yetersiz olması

47 Fırsatlar: F1 - Türkiye nin stratejik konumda olması F2 - Türkiye nin artan şehirleşmesi F3 - Sosyal ve kültürel yapısının seramik kullanımını desteklemesi F4 - İthalatın en fazla arttığı pazarlara, coğrafi olarak yakın olması F5 - Türkiye nin ılıman iklime sahip olması F6 - Türk toplumunun seramik kullanım talebinin gün geçtikçe artması F7 - Komşu ülkelerde karo ve seramik sağlık gereçleri tüketiminin artması F8 - Demir çelik endüstrisinde yaşanan teknolojik gelişmelerin, Türkiye de bol miktarda bulunan bazik refrakter ürünlerin kullanımını artırması F9 - Sektörün yenilikçi ürün kapasitesi F10 - AB nin yaşadığı finansal kriz nedeniyle, üretim potansiyelinin ülkemize kayma olasılığı Z20 - Seramik sektöründe kullanılan hammadde arama çalışmalarının yetersiz olması Z21 - Hammadde havzalarının yeterince korunmaması Tehditler: T1 - Cam veya metalden yapılmış banyo gereçlerinin, seramik ürünlerinin yerine geçebilmesi T2 - Kapasite kullanım oranlarında düşme yaşanması T3 - Ülkenin ekonomik göstergelerine göre değişen döviz kurunun yarattığı kur riski T4 - Merdiven altı üreticilerin yaptıkları kayıt dışı üretim T5 - Çin menşeli düşük kaliteli ürünlerin yaratmış olduğu haksız rekabet T6 - Küresel krizin Türk Seramik Sektörüne etkisi T7 - Teşvik sisteminin tüm sektörde yaygın olmaması Sorun Alanları ve Çözüm Önerileri GZFT analizinin değerlendirilmesi sonucunda Türk Seramik Sektörünün temel sorun alanları, enerji maliyeti, taşımacılık, teşvikler, eğitim, tanıtım ve pazarlama, hukuki düzenlemeler ve yapısal tedbirler, Ar-Ge ve İnovasyon ve hammadde başlıklarında toplanmıştır. Sektöre ilişkin öncelikli sorun alanları gruplandırılarak, Tablo 8 de gösterilmiştir. Öncelikli Sorun Alanları ZAYIF YÖNLER TEHDİTLER Enerji maliyetlerinin yüksek olması Seramik ürünlerinin ağırlıklarından dolayı, kamyonlar ile taşımada tonaj sınırlamasının olması nedeniyle, taşıma maliyetlerinin artması Seramik taşımacılığında maliyet avantajı getiren demiryollarının, yeterince kullanılamaması Teşvik sisteminin tüm sektörde yaygın olmaması Sektörde yetişmiş ara eleman sıkıntısı olması SORUN ALANLARI 1. ENERJİ MALİYETİ 2. TAŞIMACILIK 3. TEŞVİKLER 4. EĞİTİM

48 Yurtdışı pazarlarda yer alan güçlü aracılar karşısında, üretici firmaların pazarlık gücünü kaybetmesi Dünya pazarlarındaki kalitesiz ürün imajı Seramik sofra ve süs eşyaları endüstrisinde, bilinirlik seviyesinin yurtdışındaki tüketiciler nezdinde yakalanamaması Ülkemizde, ihtisas gümrüklerindeki laboratuvar imkânlarının yetersiz olması Teknik seramik ürünleri için özel ihtisas gümrükleri bulunmaması İthalatta ve ihracatta kullanılan GTİP numaralarının, teknik seramik malzeme cinsi açısından yeterli olmaması Teknik seramik malzemeleri standartlarının, tüm ürünleri kapsamaması AB çevre düzenlemelerine uyum sürecinde, gerekli modernizasyon ve filtreleme yatırımlarının yetersiz olması Sektördeki Ar-Ge faaliyetlerini koordine edecek bir organizasyon bulunmaması Üreticilerin araştırma-geliştirme projelerine ayırdığı kaynakların yetersiz olması Pazara yenilik sunulamaması 5. TANITIM VE PAZARLAMA 6. HUKUKİ DÜZENLEMELER VE YAPISAL TEDBİRLER 7. AR-GE VE İNOVASYON Makine teknolojilerinde dışa bağımlı olunması Hammadde arama çalışmalarının yetersiz olması Hammadde havzalarının yeterince korunmaması 8. HAMMADDE Enerji Maliyeti Seramik sektörü üretim esnasında yapılan pişirme ve kurutma işlemlerinden dolayı, oldukça yoğun enerji tüketen bir sektördür. Artan enerji maliyetleri; sektörün, İtalya ve İspanya daki üreticilerden bile daha yüksek enerji maliyetlerine katlanmasına neden olmaktadır. Uzun vadede enerji maliyetlerinin, Türk üreticiler için dezavantajlı konumunu sürdüreceği öngörülmektedir. Seramik sektörünün, sektörün en önemli üretim girdilerinden olan düşük enerji maliyetleri, taşımacılık, bilgi ve bilişim teknolojilerinden faydalanma imkanı sağlayan ve yatırımcılara altyapısı tamamlanmış sanayi parselleri hazırlayan organize sanayi bölgeleri yatırımları ile desteklenmesi önem arz etmektedir. Taşımacılık

49 Türkiye de seramik ürünleri ve hammaddeleri taşımasının ağırlıkla karayolu aracılığı ile yapılması, taşıma maliyetlerini artırmakta, çevre sorunlarına neden olmakta, verimsizlik yaratmakta ve Türk üreticilerinin rekabet gücünü olumsuz yönde etkilemektedir. Taşımacılık maliyetlerinin düşürülebilmesi için, alt yapının iyileştirilmesi ve taşımacılıktaki koordinasyon seviyesinin artırılması gerekmektedir. Üreticiler genel olarak demiryolu tesislerine ulaşmak için uzun bir mesafeyi kara yolu ile katetmekte, birebir karşılaştırma yapıldığında verimsizlik nedeniyle, yaklaşık % 50 avantaj sağlayan demiryolu taşımasının maliyet avantajı azalmaktadır. Seramik fabrikaları kurulurken, mevcut demiryolu hattının dikkate alınmaması ve demiryolu hat genişliğinin sınırlı olması, üreticilerin demiryollarına ulaşımını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle, TCDD nin devam eden yatırımlarını hızlandırması, sektörün taleplerini düzenli olarak TCDD ye iletmesi ve lojistik altyapısına yatırımların devam etmesi sağlanmalıdır. Lojistik köy ve demiryolu yatırımlarının tamamlanması, mevcut demiryolları ve limanların altyapısının geliştirilmesi gerekmektedir. Çine-Aydın, Şile-İstanbul gibi ana hammadde güzergâhlarında demiryolunun kullanılması, Aydın-Çine-Yatağan-Güllük liman demiryolu bağlantısı projesinin tamamlanması, sektördeki firmaların demiryolu altyapısına erişim imkânlarının geliştirilmesi, seramik kümelenme projesi de göz önünde bulundurularak, yeni projeler üretilmesi ve devam eden projelere kaynak aktarılarak tamamlanması sağlanmalıdır. Teşvikler 19/06/2012 tarihli ve sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak tarih ve 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren yeni teşvik sistemi 4 farklı uygulamadan oluşmaktadır: 1- Genel Teşvik Uygulamaları 2- Bölgesel Teşvik Uygulamaları 3- Büyük Ölçekli Yatırımların Teşviki 4- Stratejik Yatırımların Teşviki Destek Unsurları Katma Değer Vergisi İstisnası, Gümrük Vergisi Muafiyeti, Vergi İndirimi, Sigorta Primi İşveren Hissesi Desteği, Gelir Vergisi Stopajı Desteği, Sigorta Primi Desteği, Faiz Desteği, Yatırım Yeri Tahsisi, Katma Değer Vergisi İadesi, Genel Teşvik Uygulamaları, Bölgesel Teşvik Uygulamaları, Stratejik Yatırımların Teşviki

50 Eğitim Seramik uygulaması, ustalık ve eğitim gerektiren bir meslektir. Sektöre daha kaliteli usta yetiştirmek ve uygulamalarda seramik ürünlerin rakip ürünleri uygulamadaki avantajı ile ikame etmesini sağlamak için, seramik uygulaması ile ilgili eğitim verecek kurslar açılmalıdır. Bu eğitim kurumlarından mezun olan kişilere sertifika verilerek, kişilerin sektör tarafından tercih edilmesi sağlanmalıdır. Federasyon tarafından üye firmalar için eğitim faaliyetleri ve seminerler düzenlenmeli, üye firmaların finans kuruluşlarına ve diğer yurtdışı firmalara tanıtılmasına önem verilmelidir. Seramik Araştırma Merkezi gibi kuruluşların faaliyetlerinden, üye firmaların öncelikli olarak faydalanabilmesi için çalışmalar artırılmalıdır. Tanıtım ve Pazarlama % 70 olan sektör kapasite kullanımının, 2009 yılında yaklaşık % 65 seviyesine düşmesine rağmen; sektör, krizden Avrupa daki üreticiler kadar yara almamıştır. Bu durum rakipleri arasında Türk Seramik Sektörü için avantaj oluştururken; rekabetimizi artıracak yönde ihracat politikaları izlenmeli, daralan AB pazarı yerine yeni pazarlar hedeflenmelidir. Maliyet ve pazara yakınlık avantajının yanı sıra, yurtdışı üretim kapasitesini artırarak, pazarlama ve satış organizasyonu yatırımlarına ağırlık verilmesi gerekmektedir. Türkiye de seramik kullanımı gerekli bilgilendirme ve kampanyalar yapıldığı takdirde, yüksek büyüme kapasitesine sahiptir. Aynı zamanda iç pazardaki büyüme, daralan dış pazarda üreticilere nefes aldıracaktır. Seramik Araştırma Merkezi ile birlikte gelecek dönemdeki eğilimler dikkate alınarak, seramik ürününün öne çıkarılacak avantajları belirlenmeli ve son tüketici, mimarlar, inşaat şirketleri, dağıtım kanalı temsilcileri, üniversiteler ve uygulayıcılara yönelik, ürün kullanım ve kalite anlayışı konularında tanıtım programları düzenlenmelidir. Basın yayın organlarında seramik kullanımını teşvik eden reklamlar ve bilgilendirici programlar yayımlanmalıdır. Sektörün moda, marka ve tasarım gibi faaliyetlere daha fazla kaynak ayırması amacıyla, bilinç düzeyinin artırılması öngörülmektedir. Hukuki Düzenlemeler ve Yapısal Tedbirler Türk Seramik Sektörü için Avrupa Birliği, en önemli pazar olma konumunu sürdürmektedir. Türkiye nin mevcut ihracat stratejisi incelendiğinde, AB nin ticaretteki ağırlığının önümüzdeki süreçte de devam edeceği öngörülmektedir.

51 AB kurumları, seramik sektörünün Birlikteki geleceğini şekillendirecek, aynı zamanda Birliğe yapılan ithalatı etkileyecek çalışmalar ve düzenlemeler gerçekleştirmektedir. Taraflar arasında Gümrük Birliğinden kaynaklanan ortak mevzuat prensibi çerçevesinde, ilgili mevzuatın ve alınan kararların Türkiye tarafından da üstlenildiği veya üstlenileceği dikkate alınarak, uyum çalışmalarında varsa eksikliklerin giderilmesi ve Türk üreticilerin hazırlıklı hale getirilmesi önem arz etmektedir. Sektördeki çalışma şartlarında ortaya çıkan tozlar ve işçi sağlığıyla ilgili yapılan kısıtlamalar, çevre, iklim değişikliği, kimyasallar ile ilgili kısıtlamalar, inşaat malzemeleri direktifinde yapılan değişiklikler, kirletici maddeler ve üretim aşamalarında uyulması gereken teknolojilere dair değişiklikler ile ilgili düzenlemeler, sürekli ve düzenli olarak incelenmeli ve üreticiler bilgilendirilmelidir. BMİDÇS ve Kyoto Protokolü ile AB Çevre Mevzuatına uyum süreci, Türkiye deki çoğu sektörde olduğu gibi seramik sektörü üzerinde de doğrudan etki yaratacağı için, bu alanda ciddi yatırımlar yapılması önemlidir. Kyoto Protokolünün AB müktesebatının bir parçası olması sebebiyle, AB ile yürütülen müzakereler için geleceğe dönük bir ön hazırlık yapılması gerekmektedir. Atıkların proseslerde yeniden kullanılmaları için projeler yapılması, yakma ve yanmadan ortaya çıkan emisyonların azaltılması ile ilgili çalışmalar yapılması önem arz etmektedir. Böylece Türk Seramik Sektörü, hızlı hareket ederek diğer rakiplerine göre avantaj sağlayabilecek ve pazarda ön plana çıkabilecektir. Ar-Ge ve İnovasyon Sektörün yoğun olarak katıldığı gelişmiş bir üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde yapılmakta olan Ar-Ge çalışmaları, laboratuvar deneyi ve deney imkanları (SAM Seramik Araştırma Merkezi), sektöre bilgi gücü vermektedir. Bu yüzden, teknolojik sorunların kısa zamanda ve etkili olarak çözülmesi gerekmektedir. Üniversitelerdeki bilgi birikiminin, sermayenin ve nitelikli işgücünün bir araya getirilerek, teknolojisi yoğun ürün üretim yöntemlerinin geliştirilmesi, ticarileştirilmesi ve sektörde tüm tabana yayılması, büyük önem arz etmektedir. Bu kapsamda üniversitelerin seramik ürünler konusunda yaptığı araştırmalar desteklenmeli ve kullanım alanları önceliklendirilmelidir. Ayrıca sektördeki firmaların Ar-Ge çalışmalarına sağlanan destek miktarı artırılmalıdır.

52 Hammadde Türk Seramik Sektörü, hammadde açısından önemli stratejik avantajlara sahiptir. Geleneksel seramik üretiminde, 4 ana hammadde bulunmaktadır: Kaolin, kil, feldspat ve kum (kuvars). İtalya ve İspanya ya göre Türkiye, zengin hammadde kaynaklarına sahiptir. Ancak, bu kaynaklar yanlış ve yetersiz kullanım nedeniyle, yeteri kadar avantaja çevrilememektedir. Türkiye, 240 milyon tonluk rezerv ile dünya feldspat rezervinin % 14 ünü oluşturmakta ve ülke bazında en büyük sodyum feldspat rezervine sahip durumdadır Ocak- Haziran dönemi feldspat ihracat rakamı, bir önceki yılın eş dönemine göre miktarda % 46,9, değerde % 49,5 azalarak; 1,4 milyon tonla 43,4 milyon ABD Doları olarak gerçekleşmiştir. Avrupa nın büyük seramik üreticileri olan İtalya ve İspanya, ihtiyacı olan kili Ukrayna dan, feldspatı Türkiye den almaktadır. Kuvars hammaddesi, Türkiye de rahatlıkla bulunmaktadır. Kaolin, seramik sağlık gereçleri ve sofra eşyaları üretiminde daha kritik önem taşımaktayken; kil, feldspat ve kum ise, karo üretiminde kritiktir. Türkiye de kaolin kaynakları bulunmasına rağmen, kalite yetersizliği nedeniyle Bulgaristan, İngiltere ve Ukrayna dan ithal edilmektedir. Kil yatakları, İstanbul, Şile ve Bilecik bölgesinde bulunmaktadır. Yüksek kalitede üretim için bazı üreticiler, ithal kil tercih etmektedir. Kaynaklar: - Cam ve Seramik İnşaat Malzemeleri Sektör Raporları, Seramik Kaplama Malzemeleri ve Seramik Sağlık Gereçleri Sektöründe Dünya İthalat Rakamları Çerçevesinde Hedef Pazar Çalışması, Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği - Seramik Sektörü Ur-Ge İhtiyaç Analizi Projesi, TEPAV, Türkiye Seramik Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı ( ) -

53 Eskişehir Makine İmalat Sektörü Giriş Makina imalat sanayi, genel ve özel amaçlı makineler ve bunlara ait ekipman ve yedek parçalarının imal edildiği, mühendislik sanayileri denilen alt sektörlerin tamamını kapsar. Bu sektörün diğerlerinden farkı, her aşamada projelendirme, mühendislik ve AR-GE tasarımlarını öngörmesi ve gerçekleştirmesidir. Makine imalat sanayi, teknoloji yoğun bir sektör niteliği taşımaktadır. AR-GE çalışmaları bu sektörün gelişmesinde, teknolojisinin yenilenmesinde önemli bir rol oynar. Diğer sektör ve kullanıcı talebiyle birlikte ve diğer ürünlerin çeşitlilik ve fonksiyonlarına göre tasarım ve proje çalışması yapılmakta çoğu kez bunu AR-GE ve üretim planlaması izlemektedir. Tüm gelişmiş ülkelerde büyük önem verilen, sanayi sektörleri içinde yatırım malı üreten temel ve öncelikli sektör olarak tanımlanan bir sanayi dalıdır. Makine sektörünün performansı, tüm endüstri dallarının başarısında anahtar rol oynamaktadır. Dolayısıyla, makine sektörünün gelişmişlik seviyesi diğer imalat sektörlerinin ulaşabileceği kapasite ve kabiliyetlerin de sınırlarını tayin eder ve rekabetçilik düzeyini belirler. Özellikle otomotiv sanayi, metal eşya sanayi, tekstil sanayi, metal ana sanayi yatırımlarının ana makina ve donanımlarını sağlayan bu sektör, yeni gereksinme ve taleplere göre gelişme hızını ve üretim kompozisyonlarını belirler. Yeni makina imalatları ile sanayinin ve ekonominin itici gücü olur. Türkiye makina imalat sanayi günümüze kadar kararlı bir gelişme göstermemiştir. Sanayi politikalarının olmaması, ekonomik krizler, tutarsız ihracat politikaları, yatırım malları ithalatında korumacılık faktörüne öncelik verilmemesi ve yatırımlarda sektöre öncelik tanınmaması bunun başlıca nedenleridir. Özellikle 1998 lerden sonra işçi başına katma değer ve ücret başına katma değer düşmüş, istihdam kapasitesi azalmış, teknoloji düzeyinde önemli bir değişim olmamıştır. Ölçek sorunu hala önem taşımaktadır. Özgün ürün yaratabilmek ise sektörün hedeflerinin başında yer almaktadır. Türkiye de Makine İmalat Sektörü Türkiye de uygulanan ithal ikamesi, ihracat modelinin, gümrük birliğine geçişin, liberal ekonominin uygulamaları gibi sanayi politikalarının sektör üzerinde doğrudan etkisi olmuştur. Bu etkiler önemli sorunları da beraberinde getirmiş, sektör özellikle 2001 yılı ekonomik krizinden sonra yatırımlarını askıya almıştır yılı başından itibaren,

54 ayakta kalan firmaların bir bölümü yeniden yapılanma sürecini başlatmıştır yılından 2007 sonuna kadar giderek ara mallarda dışa bağımlı bir makina imalat sanayi gelişmiştir ortalarından başlayarak 2009 u da kapsayan dönemde küresel krizin etkisi ile sanayi sektörü de küçülmüş ve makina imalatı da ortalama % 25 lere varan bir daralma yaşamıştır. Ancak 2010 yılından itibaren sektörde yeniden bir büyüme görülmüş ve Avrupa nın 6. büyük makine üreticisi haline gelmiştir. Türkiye de makina imalat sanayinde faaliyet gösteren firmaların önemli bir bölümü Marmara ve Ege bölgesinde yer almaktadır. Hammadde temini, kalifiye iş gücü, ulaşım imkanları, pazarlama olanakları ve altyapı yönünden avantajları makina imalatını bu bölgelere çekmektedir. Özellikle organize sanayi bölgelerinde ve küçük sanayi sitelerinde üretim yoğunlaşmaktadır. Ancak son on yılda verilen teşviklerle Gaziantep, Mersin, Adana, Çorum, Çankırı, Bolu, Konya, Eskişehir gibi pek çok ilde organize sanayi bölgeleri sektör için önemli üretim odakları haline gelmeye başlamış ve bölge kalkınmasına katkıda bulunmuştur. Bu bağlamda makine ihracatçısı firmaların % 14 ü İstanbul da yerleşiktir. İstanbul da 2.119, Ankara da 891, İzmir de 451 makine ihracatçısı bulunmaktadır. Türkiye deki makine ihracatçılarının % 2,7 si de Konya da bulunmaktadır. Türkiye Makine İmalat Sektörü Dış Ticareti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı nın hazırladığı Makine Sektörü Raporu (2013-1) na göre; Uluslararası Standart Ticaret Sınıflaması SITC Rev.3 kapsamında 71, 72, 73 ve 74 başlıklarının toplamı olarak değerlendirilen makine ihracatında 2012 yılında bir önceki yıla kıyasla %3,2 lik artış elde edilmiştir. Sektörün ithalatı %2,9 daralarak 24,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmiş olup, dış ticaret açığı ise 2011 yılına göre %6,5 azalmıştır. Makine Sektörü İthalat ve İhracatı - Kaynak:TUİK(SITC Rev3:71,72,73 ve 74)

55 Sektörü İthalat-İhracat Rakamları- Kaynak: TUİK(SITC Rev3:71,72,73 ve 74) Makine Türkiye Makine İmalat Sektörü İhracatı Makine ve Aksamları İhracatçı Birlikleri verilerine göre Türk makine imalat sektörü 2010 yılı verilerine göre Dünya ihracatında 28.sırada, ülke çapında ise; 2010 yılında 10 milyar dolar ihracat ve %8 lik pay ile Türkiye ihracatında 3. sırada yer almıştır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı nın hazırladığı Makine Sektörü Raporu (2013-1) nda yer alan aşağıdaki tablolara göre; Türkiye nin 2012 yılında en fazla makine ve ekipman ihraç ettiği ülke Almanya olup, Almanya yı ABD, Rusya, Irak ve İran takip etmiştir. En çok ihracat gerçekleştirilen ilk 10 ülkeye ait ihracat hacmi, aynı yıla ait toplam makine ihracatının %54,7 düzeyindedir Yılı Ülkelere Göre Makine İhracatı - Kaynak:TUİK(SITC Rev3:71,72,73 ve 74)

56 Makine Sektörü İhracatının Toplam İhracat İçerisindeki Payı - Kaynak:TUİK(SITC Rev3:71,72,73 ve 74) Türkiye nin makine ihracatında başlıca ürün gruplarında 2011 ihracat verilerine göre %16 lık pay ile ilk sırayı endüstriyel soğutma ekipmanları almaktadır. Bunu %12 ile motorlar aksam parçaları, %6 ile çamaşır yıkama makineleri, %6 ile iş makineleri aksam parçaları, %4 ile kurutma, filtre ve arıtma cihazları takip etmektedir. 2011Yılı Türkiye Makine İhracatında Alt Sektörler-Kaynak: Makine ve Aksamları İhracatçı Birlikleri Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği iştigal alanı itibarıyla 2010 yılında en fazla makine ihracatı gerçekleştiren ilk 10 il sırasıyla İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kocaeli, Manisa, Konya, Eskişehir, Aydın ve Gaziantep olmuştur. Aşağıda yer alan tabloya göre; söz konusu 10 il Türkiye nin toplam makine ihracatının % 90 ını gerçekleştirmektedir. En fazla makine ihracatı yapan İlk 10 il arasında en büyük ihracat artışı % 48,7 ile Gaziantep te kaydedilmiştir.

57 Makine ihracatının % 41,1 ini gerçekleştiren İstanbul Türkiye nin genel ihracatında da ilk sırayı almaktadır. Makine ihracatında 2. sırada yer alan Ankara genel ihracatta 5. sırada, 3. sıradaki İzmir ise genel ihracatta 4. sırada yer almaktadır. Makine İhracatında İlk 10 İl -Kaynak: İhracatçı Birlikleri Kayıt Rakamları Makine ihracatında lider İstanbul en fazla Almanya, İran, İngiltere ve Rusya Federasyonu na ihracat gerçekleştirmektedir. İstanbul un makine ihracatı gerçekleştirdiği ilk 10 ülke arasında 2010 yılında en fazla Azerbaycan a yönelik ihracat artışı olmuştur. Ankara dan 2010 yılında Birleşik Arap Emirlikleri ve Azerbaycan a yapılan makine ihracatındaki artış dikkat çekmektedir. İzmir in en fazla makine ihracatı gerçekleştirdiği ülkeler Almanya, İtalya ve ABD olurken Rusya Federasyonu na yapılan ihracatta % 20 azalma görülmektedir. Bursa nın makine ihracatında da 2010 yılında İsveç, Belçika, Rusya Federasyonu ve İngiltere ye büyük ölçüde ihracat artışları olmuştur. İhracatçı Birlikleri kayıtlarına göre 2011 yılında il bazında en fazla ihracat yapılan makine alt mal grupları ise aşağıda sıralanmıştır. İstanbul Ankara İzmir Endüstriyel Klimalar ve Soğutma Makineleri Pompa ve Kompresörler İnşaat ve Madencilik Makineleri Tarım ve Ormancılıkta Kullanılan Makineler İnşaat ve Madencilikte Kullanılan Savunma Sanayi için Silah ve Mühimmat Pompa ve Kompresörler İnşaat ve Madencilikte Kullanılan Endüstriyel Klimalar ve Soğutma Makineleri

58 Bursa Kocaeli Manisa Konya Takım Tezgahları İnşaat ve Madencilikte Kullanılan Makineler Endüstriyel Klimalar ve Soğutma Makineleri Pompa ve Kompresörler İnşaat ve Madencilikte Kullanılan Makineler Endüstriyel Klimalar ve Soğutma Makineleri Reaktörler Ve Kazanlar Endüstriyel Klimalar Ve Soğutma Makineleri Endüstriyel Isıtıcılar ve Fırınlar Gıda Sanayii Makineleri Tarım ve Ormancılıkta Kullanılan Makineler Türbinler, Turbojetler, Hidrolik Silindir İstanbul, tek başına toplam makine ihracatının % 41,1 ini yani yaklaşık yarısını gerçekleştirmektedir ve sahip olduğu firma ve işgücü potansiyeli ile birçok mal grubunda en fazla ihracatı gerçekleştiren il konumundadır. Ancak, aşağıda yer alan mal gruplarında en fazla ihracatı gerçekleştiren lider iller İstanbul dan farklılık göstermektedir. Makine İmalat Alt Sektörlerinde İllere Göre İhracat Rakamları -Kaynak: İhracatçı Birlikleri Kayıt Rakamları

59 Rulman, savunma sanayi için silah ve mühimmat, tarım ve ormancılık makineleri ihracatı en fazla Ankara; Takım tezgahları ihracatı en fazla Bursa; Türbin, turbojet, hidrolik silindir ihracatı en fazla Eskişehir; Reaktör ve Kazan ihracatı en fazla Manisa; Deri işleme ve imalat makineleri ihracatı en fazla İzmir tarafından gerçekleştirilmektedir. Türkiye Makine İmalat Sektörü İthalatı Türk makine imalat sektörü 2010 yılı verilerine göre Dünya ithalatında 24.sırada yer almaktadır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı nın hazırladığı Makine Sektörü Raporu (2013-1) nda yer alan aşağıdaki tablolara göre; 2012 yılı itibariyle Türkiye nin en fazla makine ithal ettiği ülke Almanya olup, bu ülkeyi sırasıyla Çin, İtalya, Fransa, İngiltere ve Japonya takip etmiştir. İthalat sıralamasında yer alan ilk 10 ülkeden yaklaşık olarak 17,4 milyar ABD doları değerinde ithalat gerçekleştirilmiştir. Bu miktar, toplam makine ve aksamları ithalatımızın %77,6 sını oluşturmaktadır. Türkiye makine ithalatının büyük bir kısmının AB ülkelerinden yapıldığı görülmektedir. Gelecekte bu ithalat yapısının ve dağılımının büyük çapta değişeceği söylenebilir. Türkiye nin siyasi yaklaşımı AB ile entegrasyondan geçmektedir. Bunun için uyum yasaları hazırlanmakta, sanayinin geleceği de bu yasalar çerçevesinde biçimlendirilmektedir. Akreditasyon Kurumu, çeşitli çevre ve güvenlik belgeleri, 2012 Yılı Ülkelere Göre Makine İthalatı- Kaynak:TUİK(SITC Rev3:71,72,73 ve 74)

60 Makine Sektörü İthalatının Toplam İthalat İçerisindeki Payı - Kaynak:TUİK(SITC Rev3:71,72,73 ve 74) makina direktifleri, yatırımların teşvikinden Ar-Ge teşviklerine geçilmesi, Altıncı ve Yedinci Çerçeve Programlarına Türkiye nin fon yatırarak resmen katılması AB ye geçiş hazırlıklarını ortaya koymaktadır. Türkiye de kurumsal değişimler, yasalara dayanılarak süratle yaşama geçirilmektedir. Bu durum ithalatın gelecekte de Avrupa Birliği ülkelerine dayandırılacağını göstermektedir. Makina imalat sanayi sektörünün tüm alt sektörlerinde de bu hazırlık sürdürülmektedir. Makine İmalat Sektöründe Ar-Ge ve İnovasyon Makine imalat sanayinin bütününde Ar-Ge yaşamsal bir aşama oluşturmaktadır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı nın hazırladığı Makine Sektörü Raporu (2013-1) na göre; NACE Rev.2 - Kod:28 altında değerlendirilen makine sektöründe 2010 yılında 171,5 milyon TL olan Ar-Ge harcaması, 2011 yılında %36,6 lık artışla 234 milyon TL düzeyinde gerçekleştirilmiştir. Makine sektörü bu büyüklük ile en yüksek Ar-Ge harcaması gerçekleştirilen sektörler arasında yer almaktadır ve imalat sanayi içerisinde %10 a yakın bir paya sahiptir yılı itibariyle ülke genelindeki 4,8 milyar TL lik toplam Ar-Ge harcamalarının 2,6 milyar TL si, yani yaklaşık olarak %53,3 ü doğrudan imalat sanayinde gerçekleştirilmiştir. Yine bu rapora göre, aşağıdaki tablo makine sektörünün imalat sanayi içerisindeki Ar- Ge harcamaları payının 2010 yılında %8,4 ten 2011 yılında %9,1 a, genel harcamalar içerisindeki payının ise %4,3 ten %4,9 a yükseldiğini göstermektedir.

61 Sektörlere Göre 2011 Yılı Ar-Ge Harcamaları Kaynak:TUİK Sanayi ve Ticaret Bakanlığı nın hazırladığı Türkiye Makine Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planın da makine sektöründe Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerine ilişkin strateji genel çerçevesi aşağıda yer almaktadır. Bu strateji çerçevesinde dört ana hedef tanımlanmaktadır: Hedef 1- Katma Değeri ve Marka Değeri yüksek makine sanayine dönüşümü sağlayıcı hukuki düzenlemeleri ve yapısal tedbirleri hayata geçirmek. Hedef 2- Yurtiçi ve yurtdışında sürdürülebilir büyümeyi ve ölçek ekonomisinin avantajlarını yakalamak amacıyla sektöre yönelik sağlıklı finansal çözümler sağlamak. Hedef 3- Sürdürülebilir, yetkinliğini kazanmış, yüksek performansa sahip, teknoloji odaklı, öğrenmeye ve değişime açık her düzeyde insan kaynağı sağlamak. Hedef 4- Türk Makine Sektörünün kalite, güven ve teknoloji unsurlarını ön plana çıkaran, yurt içinde ve dışında etkin bir tanıtım yapmak ve ihracatı arttırmak. Hedef 5- Global düzeyde rekabet edebilen, katma değerleri yüksek ürünler üretebilmek için Ar-Ge ve inovasyon yapmak.

62 Makine Stratejisi Genel Çerçevesi Makine İhracatçıları Birliğine göre, Türkiye de Ar-Ge Harcamaları/GSMH oranı sürekli artmaktadır yılında %0,46 olan bu oran, geçen on yılda iki kat artarak yaklaşık %0,9 seviyesine çıkmıştır. Türkiye de; yılları arasında gerçekleştirilen Ar- Ge proje başvurularında ilk sırayı makine ve imalat sanayi almıştır. Bu dönemde; toplam başvuruların %40 ı ise Makine Teknolojileri alanından gerçekleştirilmiştir. (TÜBİTAK-TEYDEB)

63 Kaynak: Makine İhracatçıları Birliği Eskişehir de Makine İmalat Sektörü Ülkemizin önemli sanayi merkezlerinden biri olan Eskişehir deki, sanayinin sektörel dağılımını incelendiğimizde ise tek bir sektörün değil, genelde yüksek katma değer yaratan birçok sektörlerin gelişme gösterdiği görülmektedir. Eskişehir Sanayi Odasının hazırladığı Stratejik Planı nda belirtilen 2013 yılına ait verilere göre; Makine İmalat Sanayi toplam sanayi içinde firma sayısı yönünden %23,1 ile ilk sırada yer almaktadır. Eskişehir sanayi içinde sektörlerin elde ettikleri cirolar yönünden duruma bakıldığında ise Makine İmalat Sanayi sektörünün %52,3 lük bir payla ilk sırada olduğu görülmektedir. İhracat yönünden sektörel dağılıma bakıldığında ise Makine İmalat Sanayi yine %59,6 lık payla ilk sırada yer almaktadır. Çalışan sayısı yönünden sektörel dağılım incelendiğinde Makine İmalat Sanayi %33,8 lik payla yine ilk sırada yer almaktadır.

64 Eskişehir'de Sanayi Sektörlerinin Yüzde Payları (2013 Yılı)-Kaynak: ESO Stratejik Planı İhracatçılar Birliğinin verilerine göre; Makine sektörünün genel ihracattan aldığı pay incelendiğinde 8. sırada olan Eskişehir in makine ihracatının genel ihracattan %29,8 pay aldığı görülmektedir. Makine ihracatı en fazla paya sahip olan iller arasında Eskişehir den sonra Konya (%26,7) ve Aydın (%25,9) gelmektedir. İl bazında Ankara tarafından Türkiye genelinde 2010 yılında 864,5 milyon dolar ihracat gerçekleşmiş olup bunun %16,7 si makine ihracatıdır. İstanbul un 2010 yılı genel ihracatı da 2,6 milyar dolar gerçekleşmiştir ve bu tutarın %5 ini makine sektörü oluşturmaktadır. İllere göre Makine İhracat Rakamları- Kaynak: İhracatçı Birlikleri Kayıt Rakamları

65 84. fasıl olarak tanımlanan makine ve aksamları sektöründe Eskişehir in ihracatı 2008 yılında 210,3 milyon dolar olarak gerçekleşirken, 2009 yılında % 2,2 oranında azalma kaydedilmiş ve 205 milyon dolar olarak kayda alınmıştır yılında 228,6 milyon dolara ulaşmıştır. Eskişehir in en fazla makine ihracatı gerçekleştirdiği ülkeler ABD, Fransa ve Ege Serbest Bölgesi olurken İran, İtalya, Rusya ve Romanya ya yapılan ihracatta büyük artış görülmektedir. Eskişehir Makine İhracatı Yapılan Ülkeler - Kaynak: İhracatçı Birlikleri Kayıt Rakamları 2010 yılı verilerine göre Eskişehir de toplam 53 makine imalatçısı firma bulunmaktır. Bu rakam Türkiye de bulunan tüm makine işletmelerinin %0,4 ünü ifade etmektedir. Bu firmalardan 28 i Eskişehir Sanayi Odasına kayıtlıdır Yılı Makine İhracatçısı Firma Sayısı - Kaynak: İhracatçı Birlikleri Kayıt Rakamları

66 2011 yılında Eskişehir de en fazla ihracat yapılan makine alt mal gruplar; türbinler, turbojetler, hidrolik silindir, vanalar, endüstriyel klima ve soğutma makineleridir. Eskişehir de Makine Sektöründe İhracatı Yapılan Ürün Grupları-Kaynak: İhracatçı Birlikleri Kayıt Rakamları Eskişehir Sanayi Odası Eylem Planında Eskişehir sanayinde rekabet gücü yüksek ve il sanayini uzun vade daha ileri hedeflere taşıyacak ana omurgayı oluşturan sektörleri Seramik, Raylı Sistemler, Beyaz Eşya, Havacılık ve Savunma Sanayi ile beraber Havacılık ve Savunma Sanayi, Makine İmalat ve Metal Eşya Sanayi olarak belirlemiştir. Belirlenen bu sektörlerin daha ileri aşamalara taşınması amacıyla hem sektörlerin geleceğini yönlendirmek hem de ortak hedeflerin belirlenebilmesi amacıyla ESO öncülüğünde ilerleyen dönemlerde ihtiyaçlar doğrultusunda makine imalat sanayi alanında yeni bir kümenin kurulması ve bu sektörleri destekleyecek büyük çaplı projelerin kamu desteğiyle birlikte hayata geçirilmesi düşünülmektedir. Eskişehir Makine İmalat Sektörü GZFT Analizi Aşağıda Eskişehir makine imalat sektörünün GZFT analizine yönelik hazırlanan tablo, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı nın yılları için hazırladığı Türkiye Makine Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planında yer alan Türkiye kapsamında yapılan GZFT analizinden Eskişehir ili için uyarlanmıştır. İç Faktörler - Güçlü Yönler: İç Faktörler - Zayıf Yönler:

67 Genç nüfus, Görece ucuz işgücü, Tesisleşme (OSB gibi), Çevre maliyeti düşüklüğü, Hammaddelerin büyük ölçüde yurtiçi temini, Sektörün örgütlenme düzeyi yüksekliği, KOBİ yapısının sağladığı esneklik, Ekonomik gelişmelerin makina sektörüne olumlu etkisi, Türbinler, turbojetler, hidrolik silindir, vanalar, endüstriyel klima ve soğutma makinelerinde uzmanlaşma, Metal Şekillendirme İmalat makinalarındaki uzmanlaşma, Kalite bilincinin yerleşmesi, Ucuz ve nitelikli iş gücü ve mühendislik Jeopolitik konumumuz Benchmark ve taklit yeteneğimiz Çeşitli kurumlarca düzenlenen teknik eğitimlerin varlığı Ar-Ge bütçelerinin azlığı/yokluğu, Hammadde kalitesi ve dışa bağımlılık, Dampingli Uzakdoğu menteşeli makinalar, Kontrol dışı kullanılmış makina ithali, Firmaların ara işgücü istihdamına yeterince önem vermemesi, Yetersiz yurtdışı tanıtım ve pazarlama, Bilgiye erişememe, Devlet kurumları arası koordinasyon eksikliği, Standart ve sertifikasyon bilinç eksikliği, Pazar çeşitliliğinin oluşturulmaması ve gelişme potansiyeli olan pazarlara ulaşılamaması, Üniversite-sanayi işbirliği yetersizliği, Ara eleman sıkıntısı (hem eğitimleri yetersiz hem de nicelik ve nitelik olarak yetersiz), Piyasa Gözetimi Denetiminde yaşanan sıkıntılar, Genel vergi Genel vergi yükü ve SSK primi yüksekliği, Türk malı imajının olmaması, Tüketici bilinç eksikliği, KOBİ lerin belirsiz ortamlara dayanamaması ve KOBİ yapısının oluşturduğu sıkıntılar (ölçek ekonomisine geçememesi, kurumsal zayıflıkları), Firmalar arası işbirliği zaafı, Yan sanayinin gelişememesi ve ileri teknolojide ara ürüne dış bağımlılık, Tasarım geliştirme ve Ar-Ge ye önem verilmemesi, Yetkin personel ve tasarım uzmanı istihdamı olmaması, İstihdam vergileri, Dolaylı vergiler, Enerji maliyetleri, Markalaşma ve tasarım yetersizliği, Yan sanayi (bazı sektörlerde zayıf), Fikri ve Sınaî Mülkiyet hakları, Sermaye birikimi yetersizliği,

68 Sektörler arası işbirliği yetersizliği, Sektörel örgütlerin mali güçlerinin zayıflığı, Devlet yardımlarından yeterince faydalanamama, Sanayi envanteri ve istatistik bilgilerinin güncel olmaması ve eksikliği, Dış sermaye için yeterince fırsat yaratılamaması, Yüksek teknoloji ara mallarında ithalata bağımlılık, Kredi faizlerinin yüksekliği, Makina parkının eski ve ikinci el olması, Yetersiz kalite kontrol ve belgelendirme çalışması, Çevresel Faktörler Fırsatlar: Ortadoğu ülkelerinin AB ve ABD ye mesafeli durmaları, Çalışma konularında sürekli yükseliş, eğiliminde olan ihracat potansiyelinin varlığı, Sanayileşmiş ülkelerdeki üretim maliyeti yüksekliği ve firmaların işbirliği arayışları, Türk Cumhuriyetlerindeki eski tesislerin yeni pazar olarak ortaya çıkması, Coğrafi konum, KOBİ lerin esnekliği, İGEME faaliyetlerinin güçlendirilmesi ve enformasyon sağlanması, AB ye katılım süreci, Rusya ve Türk Cumhuriyetleri ile olumlu ilişkilerden yararlanmak, Genç ve dinamik nüfus yapısı, AB Ülkelerine yakınlık ve Gümrük Birliği, Sanayileşmiş ülkelerdeki üretim maliyeti yüksekliği ve firmaların işbirliği arayışları, Üniversite-Sanayi İşbirliği Olanakları, Bölgesel Teşvikler Kümelenme çalışmaları Çevresel Faktörler Tehditler: Piyasa Gözetimi ve Denetiminde yaşanan sıkıntılar ve ithal ürünlerin yerli olarak lanse edilmesi, Serbest Ticaret Anlaşmalarından kaynaklanan riskler, Döviz kurları istikrarsızlığı, Yeni ekonomilerde maliyetlerin düşük olması, Hükümetlerin sanayi yatırımlarını etkileyen ani kararlarının (KDV oranları gibi)öngörülebilirlik eksikliği, Enerji maliyeti, Vergi yükü, Üçüncü ülke ürünlerine yönelik kalite kontrol yapılmaması (zorunlu standart uygulaması gibi), Uygunluk değerlendirme kuruluşları denetimsizliği, Uzak doğu rekabeti, Enerji ve hammadde sorunları, Ekonomik ve siyasi istikrarsızlık, Korumacı politika talepleri,

69 Eskişehir Kimya ve Plastik Sektörü Giriş Kimya sanayi tarafından üretilen (plastikten kozmetiğe, ilaçlardan boyalara ) ürünlerin %30 u doğrudan tüketiciye ulaşırken %70 i ise diğer sektörlerde (tekstil, elektrikli eşya, metal, madeni ürünler, inşaat, otomotiv, kâğıt, hizmet sektörü) ara mal veya hammadde olarak kullanılmaktadır. Bu özelliği nedeniyle kimya sanayi hem yaşamımız hem de diğer sektörler için vazgeçilmez öneme sahip bir sanayi dalıdır. Kimya sektörü oldukça geniş bir ürün yelpazesine sahiptir. Sektör, temizlik ürünleri, boya, kozmetik ürünleri, ilaçlar gibi tüketim mallarının yanı sıra, tarım sektörü için gübreler ve tarım ilaçları, kimya sanayinin de dâhil olduğu imalat sanayinin ihtiyaç duyduğu organik ve inorganik kimyasallar, boyalar, laboratuvar kimyasalları, termoplastikler ve benzeri ürünleri üretmektedir. Böylesine yoğun ürün yelpazesine sahip olan kimya sektörü ithalata bağımlı bir sektördür. Kullanılan hammaddenin %70 i ithal edilmekte, %30 u ise yerli üretimle karşılanmaktadır. Plastik ve kauçuk sektörü %90 oranında petrokimya sektörüne bağımlıdır. Petrokimya sektörü ise Nafta, LPG gibi petrol ürünleri veya doğal gaza dayalı temel girdileri kullanarak plastik, lastik, elyaf hammaddeleri ve diğer organik ara malları üreten, geniş bir üretim yelpazesine sahip, büyük ölçekli, sermaye ve teknoloji yoğun bir sektördür. Kimyasal madde ve ürünleri sektörünün ithalata bağımlılığı, plastik ve kauçuk sektörüne göre daha düşük seviyededir. Sektörün önemli sorunlarından bir diğeri de yatırım yapılacak yer konusunda sıkıntı yaşanmasıdır. Bilindiği gibi sektör tarafından üretilen birçok kimyasal madde çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etki göstermekte ve bu tür kimyasallar tehlikeli kimyasallar olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle kimya sektöründe yapılacak yatırımlar çevre kirliliği ile özdeş tutulduğu için yatırım konusunda ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Ancak organize sanayi bölgelerinde, bilhassa ihtisas organize sanayi bölgelerinde bu tür sorunları en asgari seviyeye indirgemek mümkün olmaktadır. Bu nedenle sektörün gelişmesi açısından ihtisas organize sanayi bölgelerinde yapılacak yatırımlar çok önemlidir. İşletmelerin rekabet gücünün artırılmasında başarılı bir yöntem olarak kümelenme yaklaşımı son yıllarda oldukça yaygınlaşmıştır. İhtisas organize sanayi bölgelerinin yatırıma açılması ve sektörel kümelenme modelinin desteklenmesi durumunda, sektörün çevre sorununun çözülmesi yanında, rekabetçi şartlarda yatırım yeri de sağlanmış olacaktır yılında, kimya sektörü ithalatı 36,2 milyar ABD doları, ihracatı ise 13,8 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir. Kimya sektörü, ihracatının %49 unu, ithalatının ise %57 sini Avrupa daki ülkeler ile yapmaktadır. TÜİK verilerine göre kimya sektöründe 2009 yılında kişi istihdam edilmektedir. Kimya sektörü istihdamının imalat sanayi içindeki payı 2009 yılında %8,8 olmuştur.

70 2008 yılı itibariyle kimya sektöründe işyeri bulunurken bu rakam %15,8 artarak 2009 yılında olmuştur. Kimya sektörü işyeri sayısının imalat sanayi içindeki payı 2009 yılında %6,81 olmuştur. Küresel Kimya Sanayi Sektörü Kimya Sanayi; önümüzdeki yıllarda küresel üretim ve ticarette etkin olacak sektörlerden otomotiv, bilgi ve iletişim teknolojileri, makine, yatırım ve tüketim malları sektörlerinin tamamına girdi sağlamaktadır. Dünyada kimya sektöründe bilimsel gelişmeler nanoteknoloji, biyokimya, katalizör, genetik, organik kimya ve polimer kimyası alanlarında gözlenmektedir. Son yıllarda bu alanlarda yapılan araştırmalar meyvelerini vermeye başlamıştır. Dünya kimya sanayinde önceki yıllarda süren Avrupa Birliği hâkimiyeti, son yıllarda Uzak Doğu ve Asya ya geçmiş bulunmaktadır yılında dünyadaki toplam kimyasal madde satışı milyar avro olmuştur yılında, 2010 yılına göre %11,6 lık bir artış gerçekleşmiştir yılı satışların milyar avroluk bölümünü Asya ülkeleri, 642 milyar avroluk bölümünü Avrupa daki ülkeler, 470 milyar avroluk bölümünü NAFTA ülkeleri gerçekleştirmiştir. Geri kalan satışlar ise diğer ülkelerce yapılmıştır. Şekil 1. Dünyada Kimyasal Satışların Coğrafi Dağılımı (2011) Kaynak: CEFIC Dünya kimya satışının %23,4 lük kısmı Avrupa daki ülkeler, %51,9 Asya daki ülkeler, %17,1 i ise NAFTA ülkeleri tarafından yapılmıştır.

71 Şekil 2. Dünyadaki Kimyasal Satışların İlk On Ülke Arasındaki Dağılımı (2011) Kaynak: CEFIC Kimyasal madde üreten ilk 30 ülkenin cirosu milyar avro olarak gerçekleşmiştir. Çin %26,8, Amerika Birleşik Devletleri %14,9 ve Japonya %6,4 ile ilk üç sırada yer almaktadır. Şekil Yılı Dünyada Kimya Sanayi İhracat ve İthalatı Kaynak: CEFIC

72 Dünyadaki kimyasal madde dış ticaretinin coğrafi dağılımına bakıldığı zaman halen AB nin en büyük dış ticaret hacmine sahip olduğu görülmektedir. Avrupa Birliği ihracatta %43, ithalatta %37 pay alarak birinci sırada yer almıştır. Asya ihracatta %34, ithalatta %37 oranında pay alarak ikinci sırada yer almıştır. Dünyada kimya sanayinin yaklaşık %38 ini ana kimyasallar, %27 sini özel kimyasallar, %25 ini farmasötikler ve %10 unu tüketici kimyasalları oluşturmakta olup; kimya üretiminin yaklaşık %33 ü Asya, %29 u Avrupa Birliği, %25 i NAFTA ülkeleri tarafından gerçekleştirilmektedir. Küresel Plastik Sektörü Plastikler ağırlıkça hafif, dayanıklı güçlü ve kolayca kırılmaz olduğundan ürünleri; cam, metal, ağaç gibi maddelerle birlikte kullanıldığı gibi bu malzemelerin alternatifi olarak da kullanım alanı bulmaktadır. Plastik Sektörü girdilerinin %90 ı petrokimya sanayinden temin edilmektedir. Plastiğin en önemli tüketicileri ise ambalaj ve inşaat sektörleri olup, bunların yanı sıra otomotiv, elektrik, beyaz eşya ve ayakkabı gibi pek çok alanda da yoğun olarak plastik kullanılmaktadır. Kısaca, plastikten mamul ürünler çok basit kullanımların yanı sıra yüksek teknoloji gerektiren sektörlerde de tüketilmektedir. Plastik işleme sanayi diğer sektörlere çok kolay entegre olabilen bir yapıda olup bazen bu sektörlerin içinde değerlendirilmektedir. Plastik sanayinin temel girdileri; termoplastikler, termoset plastikler ve katkı maddeleridir. Bunun yanı sıra plastiklerin diğer malzemelerle birlikte kullanılmaları gelişen teknolojiye paralel olarak hızla artmakta, plastikler cam, metal, kauçuk, ağaç ve inorganik maddeler ile birlikte de kullanılmaktadırlar. Plastik sektörü ürünleri yukarıda değinildiği gibi cam, metal, ağaç gibi maddeler ile birlikte kullanıldığı gibi, aynı zamanda bu malzemelerin alternatifi olarak da kullanılmaktadır. Gerek ekonomik gerekse kolay uygulanabilir olması, plastiğin diğer maddelere göre tüketimini hızla artırmaktadır. Plastik tüketiminin fazlalığı, ülkelerin gelişmişliğinin bir göstergesi olarak da değerlendirilmektedir. Dünya plastik üretimi 2010 yılında 300 milyon tonu aşmıştır. Üretim kapasitesi yıllık ortalama artış hızı yüzde 9 civarındadır. Tüm dünyada bu sektörde 60 milyon kişiye istihdam sağlanmakta ve sektör yılda ortalama 700 milyar Euro luk katma değer yaratmaktadır.

73 Dönemlere Göre Küresel Plastik Üretimi Plastik Sektörünün Coğrafi Dağılımı Küresel olarak bakıldığında Avrupa ve Asya da konumlanmış petro-kimya kapasiteleri, yoğunlukla işleme yapan ülkeler için hammadde kaynağı rolündedir. Avrupa, petrokimya nın kalbi olarak nitelendirilmesine karşın, yatırımların petrol ve doğalgazın olduğu yerlere doğru kaydığı gözlenmektedir. Önümüzdeki yıllarda Ortadoğu ve Çin de artan kapasiteler sebebiyle Avrupa ve Amerika da üretim daralması ve ihracatta ise gerileme beklenmektedir. ABD, Avrupa ve Çin in hammadde üretimine yoğunlaşmasına karşın, işleme kapasitelerinin yetersiz olması bu ülkelere işlenmiş plastik ürün ihracatı konusunda önemli boyutta potansiyel yaratmaktadır. Dünyada Petrokimyasal Malzeme Akışı Dünya plastik üretiminde Asya %29 luk pay ile birinci sırada yer alırken, Kuzey Amerika %26 ile ikinci, Avrupa %24 lük payla üçüncü sırada yer almaktadır. Plastik arzında

74 olduğu gibi talepte de Asya kıtası liderliğini korumaktadır. Dünya plastik talebinin %39 u Asya da gerçekleşirken, %27 si ise Avrupa dan gelmektedir yılında kişi başına plastik talebi 37 kg dır yılında 86 milyon ton olan dünya plastik malzeme tüketimi, 2003 yılında 176 milyon tona çıkmıştır. Tüketim 2010 yılında 250 milyon ton seviyelerindedir. Bölgesel bazda değerlendirildiğinde, dünya plastik malzeme tüketiminde Japonya dışındaki Güney Asya, Kuzey Amerika ve Batı Avrupa ülkelerinin en büyük paya sahip oldukları gözlenmektedir. Global plastik tüketiminin 2015 yılında milyon ton seviyesine çıkması beklenmektedir. Bölgesel Bazda Dünya Plastik Malzeme Tüketiminin % Dağılımı Kaynak:Plastic Europe yılları arasında global toplam plastik ihracatı yılda ortalama % 5 artış gösterirken, aynı yıllarda Çin in ithalatında % 13, Kore nin ihracatında % 11 ve Türkiye nin ihracatında da yılda ortalama % 11 artış olmuştur. Dünya toplam plastik ihracatının % 64 ünü ilk 10 ülke gerçekleştirmektedir. Toplam dünya plastik ihracatında; Almanya % 12,5 ile birinci, ABD % 10,6 ile ikinci, Çin 8,3 ile üçüncü sırada olup, Türkiye % 8,3 payla 25.inci sırada yer almıştır.

75 Küresel Plastik İthalatı ve İhracatı ( Milyar ABD $ ) Küresel plastik sektörü, düşük maliyetli Asya ülkelerinde sürekli üretim üsleri kurulmasına şahit olmaktadır. Asya Pasifik te artan yabancı yatırımlar ve üretim tesis sayılarındaki artışın birleşmesiyle, plastik sektöründe büyüme trendi gözlenmektedir. Çin ve Hindistan gelir düzeyleri, genel üretim ve sermaye yatırımlarında artışla,tüketici / iş güvenliğini yeniden inşa etmesi gibi örneğin otomobil talebi oluşturarak, ya da tüm son kullanım alanlarında, büyüme aksiyonu oluşturarak, nihai kullanıcılara çok büyük potansiyeller sağlamaktadır. Buna bağlı olarak Asya-Pasifik uzun vadeli dönemde, Çin ve Hindistan ile plastik endüstrisinde önemli bir büyüme gücü ortaya çıkarmaktadır. Özellikle otomotiv, madencilik, kimya, inşaat ve tarım sektörlerinde artan taleple Asya- Pasifik plastik pazarında Polipropilen ( PP ) ve özellikle Asya da polietilen (PE) talebi yaygın sanayileşmenin körüklemesiyle hızlı büyüme kaydederken otomotiv sektöründe de talep giderek genişlemektedir. Plastik resinlerin dünyadaki en büyük üç üreticisi ve ihracatçısı; Çin, Orta Doğu, ve Rusya dır. Çin in resin üretiminin % 28 i, PVC dir. Orta Doğu ise polietilenin temel üreticisidir yılında, bu bölgede PE arzının 11,7 milyon ton olması beklenmektedir. Asya ve Avrupa daki makroekonomik büyümelerle, PE ve PP fiyatlarında artış gözlenmesi beklenmektedir. Pazar önemli ölçüde yeni nesil plastiklerin, yeni teknolojik uygulamaların ortaya çıkması, devlet otoritelerinin zorlaması ve çevre koşulları nedeniyle yeşil kimyaya odaklanmaktadır. Bu da beraberinde yeni yönetmelikler ve çevre donanımları getirmektedir.

76 Dünyada Başlıca Plastik Mamul Segmentleri Plastikler, ekonomiye yön veren tüm önemli segmentlerde ( ambalaj, inşaat & yapı, tarım,sağlık ürünleri, tekstil ve tüketici ürünleri vb ) büyüme için kritik rol oynamaktadır. Ambalaj Segmenti ( Pay :40%) üretilen toplam mamuller içinde en geniş segmenttir. Değeri, 2011 yılında 180 milyar ABD a ulaşmıştır. Ekonomik çevreden çok etkilenmeyen gıda, içecek ve ilaç vb alanların ambalajlarının etkisiyle, yılda % 4 lük kararlı bir büyüme yakalamıştır. İnşaat ve Yapı Segmenti ( Pay : 20%): yıllarında, ABD ve Avrupa da bu segment inşaat ve yapı sanayine harcanan resmi harcamalarda ki azalmadan güçlü oranda etkilenmiştir. Bu bölgeler bu nedenle bu segment ürünleri için geniş bir pazar olamamıştır de global plastik inşaat ve yapı sektörü içinde plastik boruların tahmini talebi, 8.2 milyar metre ye ulaşarak, yılda % 4.5 büyümüştür. En yüksek artış hızı Çin de ve deprem ve tsunami sonrası yeniden imar halinde olan Japonya da meydana gelmiştir. Batı Avrupa ve Kuzey Amerika bölgeleri ise plastik boru tüketiminde yavaş ilerleyen bölgelerdir. AB bölgesinde yıllarında plastik boru ( temel ürün ) değerinin, % 6,6 lık sıçramayla, 38,6 milyar ABD $ seviyesine ulaşacağı tahmin edilmektedir Otomotiv ( Pay : 7 % ) : Segment, Asya pazarında yılda ortalama % 5 büyümekte olup, otomotiv parçalarının en geniş tedarikçilerinden biri olan Japonya da deprem felaketi ve tsunami nedeniyle negatif olarak etkilenmiştir. Elektrik ve Elektronik ( Pay : 5.6 %) : Hindistan, Güney Doğu Asya ve Çin de; PC, TV, yazıcı vb. elektriksel donanımlarda artan talep artışıyla, bu segment ortalama yılda % 5 büyümektedir. Küresel Plastik Mamul Segmentleri

77 Gelecek İçin Beklentiler Otomotiv, enerji, inşaat, dayanıklı tüketim malları vb. hemen tüm sektörlerin malzeme gereksinimlerinin aşağıdaki şu özellikleri sağlaması beklenmektedir ve bu özellikler ile ilgili beklentiler giderek daha da keskinleşmektedir; Yüksek kalitede ürünler, Çevresel uygunluk ve uyum, Uzun süreli dayanım, Konfor, Sağlık gereklerine uygunluk, Tasarım esneklikleri, Sağlamlık Özellikle teknik plastikler konusundaki gelişmelerin yukarıda sayılan beklentilerin büyük bir bölümünü sağlayacağı konusunda giderek artan bir görüş birliği oluşmaktadır. Buna bağlı olarak plastiklerin üretimlerinin artacağı öngörülmektedir. Bu beklentileri gerçekleştirmek üzere alanda giderek artan Ar-Ge ve inovasyon faaliyetleri göze çarpmaktadır. Bu gelişmeler sonucu teknoloji yoğun plastiklerin geleneksel plastik ürünlerin yerini alacağı anlaşılmaktadır. Bu sürece ayak uydurabilen firmaların şansının daha fazla olacağı, diğerlerinin ise yaşama şanslarının giderek azalacağı söylenmektedir. Kimya sanayinde teknolojik yenilikler alt sektörlerde ve ürünlerde gelişmeleri önemli ölçüde şekillendirecektir. İmalat sanayi içinde teknolojik ilerlemelerin en çok etkili olacağı sektörlerin başında kimya sanayi gelmektedir. Bu teknolojik ilerlemeler, Üniversitedeki bilginin sektöre aktarılmasıyla hız kazanacaktır. Teknolojik gelişmeler ilaç ve eczacılık ürünlerinin çeşitlenmesi ve çok sayıda yeni ürün üretimi, yeni organik ve inorganik kompozit ürünler yaratılması, polimer-monomer, etilen tabanlı yeni malzemeler yaratılması ve üretilmesi, polimer tabanlı malzeme üretimi ve tüketiminin genişlemesi, fonksiyonel ve sentetik yeni ürünlerin yaratılması ve üretilmesi alanlarında yoğunlaşacaktır. Teknolojik gelişmeler ile birlikte temel kimyevi maddelerin yerine sentetik ürünlerin ve yeni malzemelerin kullanılması ve özellikle bunların sürdürülebilir büyüme, enerji verimliliği, çevre koruma hassasiyetlerine bağlı taleplerin artması ile birlikte temel ürünlerin tüketim ve üretim artışları sınırlanacaktır. Yine bu hassasiyetlere bağlı olarak geri kazanma ve yeniden kullanım eğilimlerinin de kuvvetlenmesi üretim artışını sınırlandıracaktır. Tüm bu öngörüler doğrultusunda kimya sektörünün, Türkiye nin dünyadaki petrol ve doğal gazın % 70 inin bulunduğu bölge ile en büyük enerji tüketen bölge arasında, adeta bir enerji koridoru üzerinde bulunma özelliklerini de kullanarak, yüksek katma değerli üretim yapısına geçerek ve ara girdi ithalatını azaltarak, ihracatın ithalatı karşılama oranını 2023 yılı itibariyle % 71 e çıkarması beklenmektedir.

78 Türkiye nin Kimya Sektörünün performansını gösteren Açıklanmış Karşılıklı Üstünlükler Endeksi ile Göreli İhracat Avantajı Endeksi büyüklüğünü olumlu yönde etkileyecek olan Bilimsel Araştırma Kurumlarının Kalitesi üzerinde meydana gelecek bir değişim, kimya sektörünün genel performansı üzerinde kısa vadede olumlu bir etki yapacaktır. Türkiye Kimya ve Plastik Sektörü Plastikten kozmetiğe, ilaçlardan boyalara kadar birçok alanda sağladığı nihai ürünlerin yanı sıra, pek çok sektöre de ara mal ve hammadde temin eden bir sanayi dalı olan Kimya sektöründe üretim 2007 yılında %8,7 artmasına karşın, küresel ekonomik krizin etkisi sonucu 2008 yılında %0,3 oranında daralmıştır. Kimyasal madde ve ürünleri imalatı sektöründe üretim endeksi 2010 yılında 123,6 olarak gerçekleşmiştir yılına göre 2011 yılında %5,6 oranında artarak 130,5 değerine ulaşmıştır yılında ise 2011 yılı ile aynı üretim endeksine sahip olmuştur yılı üretim endeksi 130,7 dir. Kimya sektöründe kapasite kullanımı, diğer sektörlere verdiği girdileri de göz önünde bulundurursak, ülkenin genel eğilimine bağlı olarak gelişme göstermiştir. Son dört yılda ağırlıklı kapasite kullanım oranı %73,9 olmuştur. Küresel ekonomik krizin etkisi ile kimya sektöründe kapasite kullanım oranlarındaki düşüş 2008 yılının Ağustos ayında başlamış ve 2009 yılının Şubat ayına kadar devam etmiştir Şubat ayında yükselmeye başlayan kapasite kullanım oranı 2009 yılı Aralık ayında %71,4 seviyesinde gerçekleşmiş, 2010 yılında %75,2 seviyesine ulaşmıştır yılı ortalaması %77,8 seviyesinde gerçekleşen kapasite kullanım oranı, 2012 yılında %74,4 e düşmüştür. Kimya sektörü sermaye-teknoloji yoğun bir sektör olduğu için işgücü yoğunluğu düşüktür. Bu nedenle sektörün imalat sektörü istihdamı içindeki payı son beş yıldır ortalama %8 düzeyinde seyretmiştir yılında 189 ülkeye 13,8 milyar dolarlık ihracat yapan sektör, 142 ülkeden 36,2 milyar dolarlık ithalat yapmıştır. Kimyasalların ve Kimyasal Ürünlerin İmalatı sektöründe İran (469,4 milyon dolar), Çin (428,3 milyon dolar) ve Irak (393,0 milyon dolar), Temel Eczacılık Ürünlerinin ve Eczacılığa Ait Malzemelerin İmalatı sektöründe Almanya (68,5 milyon dolar), Irak (54,5 milyon dolar) ve G.Kore (48,2 milyon dolar) ve Kauçuk ve Plastik Ürünlerin İmalatı sektöründe ise Almanya (686,4 milyon dolar), Irak (596,3 milyon dolar) ve Rusya Federasyonu (302,2 milyon dolar) ile ihracat yapılan ülkeler arasında ilk üç sırayı almıştır. Kimyasalların ve Kimyasal Ürünlerin İmalatı sektöründe Almanya(3,0 milyar dolar), Çin (2,0 milyar dolar) ve Suudi Arabistan(1,9 milyar dolar), Temel Eczacılık Ürünlerinin ve Eczacılığa Ait Malzemelerin İmalatı sektöründe Almanya(755,8 milyon dolar), A.B.D (558,5 milyon dolar) ve İsviçre (431,8 milyon dolar) ve Kauçuk ve Plastik Ürünlerin İmalatı sektöründe ise Almanya(795,5 milyon dolar), Çin(627,6 milyon dolar) ve İtalya

79 (411,7 milyon dolar) ile ithalat yapılan ülkeler arasında ilk üç sırayı almıştır. ISIC Rev. 3. göre 22 alt sektör ihracat içindeki payları açısından değerlendirildiğinde; 2012 yılında Kimyasal Madde ve Ürünleri Sektörü %5,1 lik payla 7 nci sırada, Plastik ve Kauçuk ürünleri sektörü %4,5 lik payla 10 uncu sırada yer almaktadır. ISIC Rev. 3. göre 22 alt sektör ithalat içindeki payları açısından değerlendirildiğinde; 2012 yılında Kimyasal Madde ve Ürünleri Sektörü %18 lik payla 1 inci sırada, Plastik ve Kauçuk ürünleri sektörü %2,5 lik payla 12 nci sırada yer almaktadır. İmalat sanayinde yaratılan toplam katma değer içerisinde kimyasal madde ve ürünleri sektörü 4 üncü sırada, plastik ve kauçuk sektörü 9 uncu sırada yer almıştır yılında 2,2 milyar dolar olan ihracatımız her yıl kademeli bir şekilde artarak 2012 yılında 13,8 milyar dolar olmuştur. Kimya sektörü 22 bin firmanın, 230 bin çalışanı olan ve madde ve müstahzarın üretildiği dev bir sektör haline gelmiştir. Kimyasal madde ve ürünleri sektöründe son yıllarda ihracatta gösterilen başarıda küresel ekonomik kriz nedeniyle kaybedilen pazarların, yeni pazarlarla telafi etme yoluna gidilmesi önem arz etmiştir. Kimya sektörü, dış ticaretinin yarıya yakını AB ülkeleri ile yapmaktadır yılında dış ticaretimizin %52 si AB ülkeleri ile yapılırken, bu rakam 2009 yılında %51, 2010 yılında %49,2 ye düşmüştür. Bunun temel nedeni ekonomik kriz nedeniyle sektörün yeni pazar arayışına girmesidir yılında dış ticaretimizin %27,2 si Yakın ve Orta Doğu ülkeleri ve Diğer Asya ülkeleri ile yapılırken bu oran 2010 yılında %29,4 e yükselmiştir yılında AB ile dış ticaretimiz %47,3 oranına gerilerken, Yakın ve Orta Doğu ülkeleri ve Diğer Asya ülkeleri ile bu oran %31,7 ye yükselmiştir yılında bu eğilim devam etmiştir. AB ile dış ticaretimiz %46,3 oranına gerilerken, Yakın ve Orta Doğu ülkeleri ve Diğer Asya ülkeleri ile bu oran %33,6 ya yükselmiştir. Kimya sektörü içerisinde plastik ve kauçuk ürünleri sektörü önemli bir yere sahiptir. Kimya sektöründe çalışanların %59,3 ü ve girişimcilerin %77 si plastik ve kauçuk ürünleri imalatı sektöründe faaliyet göstermektedir. TUİK in 2009 yılı verilerine göre kimya sektöründe yapılan ihracatın %48,4 ü bu sektör tarafından yapılmıştır yılında bu oran %46,2 ye gerilemesine rağmen, 2011 yılında sektörün yarattığı yeni pazarlar etkisini göstermiş ve kimya sektörü ihracatının %48 i plastik ve kauçuk ürünleri sektörü tarafından gerçekleştirilmiştir. Mevcut TÜİK kayıtlarına göre, kimya sektörü girişimcilerinin %38,6 sı İstanbul, %6,6 sı İzmir, %6,5 i Ankara, %5,4 ü Bursa da yer almaktadır. Türkiye genelinde ilk on il %72 sini oluşturmaktadır. İstanbul, İzmir, Ankara ve Bursa daki girişimci %57 dir. Sektördeki Üretim Eğilimleri ve Üretilen Başlıca Ürünler Kimya sektörü oldukça geniş bir ürün yelpazesine sahiptir. Sektör, temizlik ürünleri, boya, kozmetik ürünleri, ilaçlar gibi tüketim mallarının yanı sıra, tarım sektörü için gübreler ve tarım ilaçları, kimya sanayinin de dahil olduğu imalat sanayinin ihtiyaç duyduğu organik ve inorganik kimyasallar, boyalar, laboratuvar kimyasalları, termoplastikler ve benzeri ürünleri üretmektedir. Bu ürünlerin %83 ü KOBİ ler tarafından üretilmektedir. Geriye kalan firmalar Türkiye standartlarına göre büyük firmalar olarak kabul edilebilir. Kimya sektöründe yaklaşık 2600 kimyasal madde ve

80 müstahzar üretilmektedir. Bu üretimlerde kullanılan yöntem ve teknolojilerin bir kısmı küresel rekabete ayak uydurabilecek seviyededir. Plastik sektörünün birinci öncelikli sorunu plastik hammaddede yerli üretiminin yetersiz oluşudur. Ülkemizde petrokimya sektörünün kurulu kapasitesi sektörün ihtiyacının ancak %31,2 sini karşılayacak düzeydedir. Planlanan kapasite artışları gerçekleşse dahi ihtiyacın ancak %45,2 si karşılanabilecektir. Bu nedenle sektör hammadde temininde büyük oranda dışa bağımlı hale gelmiştir. Hammaddede ithal bağımlılığı firmaların hem iç hem de dış pazarlarda rekabetçi üretim olanaklarını azaltmaktadır. Bunun sonucu olarak plastik mamullerinde iç pazarda ithalatın payı artmakta ve yerli üretim potansiyelinin kullanımı yerine ithal mamullere döviz ödenerek dış ticaret açığının artmasına neden olunmaktadır. Deterjan ve temizlik maddeleri sektörünün hammadde açısından dışa bağımlı olduğunu söylemek mümkündür. Önemli girdilerden LAB, STPP, enzim, optik ağartıcı ve parfüm ithalata dayalıdır. Bunların dışında ambalaj olarak yerli üretim kullanılmakla beraber bunun hammaddesi de önemli ölçüde ithal edilmektedir. Sabun sektörünün önemli girdileri donyağı ve tropik bitkisel yağlar, ambalaj sanayi ürünleri, kostik soda ve tuz olarak tanımlanabilir. Bunlardan en önemli ithal kalemini teşkil eden donyağı genellikle ABD den, tropik yağlar ise Malezya veya Endonezya dan ithal edilmektedir. Üretimin yaklaşık olarak %40 kadarı ülke içinde tüketilmekte, %60 ı ise ihraç edilmektedir. Sektörün ülke ekonomisi içindeki yeri miktar ve değer olarak çok önemli olmamakla birlikte üretiminin yarıdan fazlasını ihraç eden ender sanayi kollarımızdan biridir. İlaç sanayi, en yüksek katma değer sağlayan sektörlerin arasında yer almaktadır. Ülkemizde, sektör sahip olduğu potansiyele rağmen rekabet parametreleri değerlendirmesine göre dünya pazarlarında istenen rekabet gücüne henüz ulaşamamıştır. Sektörün dünya pazarı içinde payı %0,2 dolayındadır. Türkiye ilaç sektöründe yaklaşık 300 firma faaliyet göstermektedir. Bunlardan 53 ünün üretim tesisi mevcuttur. 42 adet yabancı sermayeli firmanın 14 ü üretimlerini kendi tesislerinde yapmaktadır. Lastik sektörünün en önemli girdileri, tabii ve sentetik kauçuk ve karbon karasıdır. Özellikle tabii kauçukta %100 ithalat bağımlılığı bulunmaktadır ve 2008 yıllarında ekonomik nedenlerle Stiren Bütadien Kauçuğu (SBR), Cis Polibütadien Kauçuğu(CBR), Karbon Siyahı(KS), Bütandien 1,3(BDX) ve polistiren(ps) fabrikaları kapanmış ve kauçuk sektörü tamamen dışa bağımlı hale gelmiştir. Lastik sektörünün çıktısını talep eden kullanıcı sektör ise otomotiv endüstrisidir. Otomotiv endüstrisinin krizde olduğu dönemlerde, lastik sektörü de dolaylı olarak olumsuz yönde etkilenmektedir. Lastik sektörünün rekabet gücü, iç piyasadaki çok düşük fiyatlarla Uzakdoğu ülkelerinden ithal edilen lastikler sebebi ile azalmaktadır. Türkiye, bugün sektörel yapısı ve gücü itibarı ile Avrupa nın 6 ncı boya üreticisi konumundadır. Sektörün toplam üretim kapasitesi yaklaşık 800 bin ton/yıl olup, kapasite kullanım oranı %65 düzeyindedir. Türk boya sanayisinin bu ölçek içinde dünya pazarlarından aldığı pay ise %2 dolaylarındadır. Türkiye de boya tüketiminin, kullanım alanlarına göre dağılımı şu şekilde gerçekleşmektedir; İnşaat boya ve vernikleri %55, ahşap mobilya boyaları %15, deniz

81 boyaları %3, otomotiv boyaları %9, metal boya ve vernikler %9, toz boya %7 ve diğer boyalar yaklaşık %2 oranında pay almaktadır. Dünya boya üretiminin yaklaşık %40 ı ilk üç firma tarafından gerçekleştirilmektedir. Birleşmeler ve satın almalar giderek artmakta, küreselleşme hız kazanmaktadır. Türkiye de Plastik Sektörünün Mevcut Durumu Plastik ve Kaucuk Ürünleri, imalat sanayi toplam istihdamındaki payı açısından yirmi üç sektor arasında sekizinci sırada yer almaktadır yılında plastik ve kauçuk ürünleri imalat sanayi ihracatı 5,3 milyar ABD Doları, ithalatı ise 3,9 milyar ABD Doları olmuş ve sektör 1,4 milyar ABD Doları dış ticaret fazlası vermiştir. Sektörün 2011 yılı ihracatı 6,2 milyar USD, ithalatı ise 4,5 milyar USD dir. Sektörün toplam dış ticaret hacmi yaklaşık 11 milyar ABD Dolarına erişirken, ihracatın ithalatı karşılama oranı 1,38 olmuştur de Türkiye nin ihracatının ithalatını karşılama oranının yüzde 56 da kaldığı düşünüldüğünde plastik sektöründe yaratılan büyüklüğün önemi daha da iyi ortaya çıkmaktadır de plastik ve kauçuk ürünleri imalat sanayinin toplam ihracat icindeki payı %4,64 ve toplam ithalat içindeki payı ise %2,1 olarak gerçekleşmiştir. Türkiye nin Plastik İhraç Ettiği İlk 10 Ülke ( 1000 ABD $ )

82 Türkiye ye Plastik İthal Eden İlk 10 Ülke ( 1000 ABD $ ) Türkiye petrokimya sanayi henüz pazar doygunluğuna erişmemiştir ve büyük bir gelişme potansiyeline sahiptir. Gelişmiş ülkelerde kişi başına termoplastik tüketimi kg arasında iken, ülkemizde 21 kg civarındadır. Termoplastiklerin ülkemizdeki talep artış hızları da dünya ortalamalarının 2-3 katıdır. Petrokimya sektörü, plastikler, lastik ve elyaf hammaddeleri ve diğer organik ara malları üreten geniş bir üretim yelpazesine sahip, büyük ölçekli, sermaye ve teknoloji yoğun bir sanayi kolu olup, Türkiye ekonomisi açısından büyük önem taşımaktadır. Ülkemizde plastik sektörü de petrokimya sanayiine paralel olarak gelişmiştir. Türkiye de plastik kullanımında ambalaj sektörü %32 ile başı çekmektedir. Ambalaj sektörünü % 32 ile yapı malzemeleri, % 10 ile tarım, % 6 ile elektrikli cihazlar, % 6 ile giyim ve ayakkabı, %4 ile otomotiv ve % 17 lik pay ile diğer sektörler takip etmektedir. Ambalaj, inşaat, tekstil, otomotiv, elektrik, elektronik, beyaz ve kahverengi eşya gibi sektörlerimize girdi temin eden plastik sektöründe halen 200 binden fazla kişi istihdam edilirken sektör her yıl yeni kişiye istihdam sağlamaktadır. Sektörde % 98 i küçük ve orta ölçekli olmak üzere, civarında firma faaliyet göstermektedir. Türk plastik sektörü, Türkiye nin en hızlı gelişen sektörlerinden biridir. Kriz dönemlerini de kapsayan bir aralıkta sektörün ton bazında yıllık ortalama büyüme hızı üretim ve ithalatta % 8, ihracatta % 13 ve yurtiçi tüketimde % 9 olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde GSMH artış hızı ortalama % 4,5 olarak gerçekleşirken, plastik sektörü ülke ekonomik büyümesini ikiye katlamıştır. Türk Plastik Sanayi, dünya toplam üretimi içinde yüzde 1,6 lık paya sahiptir. Avrupa da 2011 yılında Almanya ve İtalya dan sonra 3. büyük üretim merkezi konumuna gelmiştir. Diğer taraftan Türkiye, plastik işleme sektöründe yıllık 5,1 milyon ton işleme

83 kapasitesiyle Avrupa da İngiltere ile birlikte beşinci sırada yer alırken sentetik elyaf üretiminde ikinci, pencere profilinde ise üçüncü sıradadır. Plastik sektörü Türkiye de en hızlı büyüyen sektörler arasındadır. Türkiye de sektördeki firmaların yüzde 40 ı İstanbul da bulunmaktadır. İzmir, Ankara, Bursa, Gaziantep, Konya, Kocaeli, Adana, Kayseri toplamda sektördeki firmaların yüzde 36 sını bulunduran önemli üretim merkezleridir. Firmaların yaklaşık yüzde 98 i küçük ve orta büyüklükte işletmelerdir. Türkiye -Bölgelere Göre Plastik Firma Sayıları 2011 yılı kesinleşmemiş rakamlarına göre yüzde 15 düzeyinde büyüme gerçekleşmiştir yılındaki büyüme oranı ise yüzde 10 un üzerindedir. Yine kesinleşmemiş rakamlara göre; toplam mamul üretimi 6,9-7 milyon ton olarak gerçekleşmiştir sonunda sektörün toplam üretim değeri 19 milyar USD ve ekonomiye sağladığı katma değer de 7,6 milyar USD olmuştur. Sektörün toplam makine yatırımı 859 milyon USD olup; bunun yüzde 83 ü ithal yoldan, yüzde 17 si ise yerli üretim ile sağlanmıştır. Türkiye nin plastik hammaddesi ihtiyacının sadece yüzde 25 i PETKİM tarafından sağlanabilmektedir. Bunun yanı sıra, geri kazanılmış plastikler Türkiye deki toplam ihtiyacın yüzde 10 unu karşılamaktadır. Plastik sanayinde toplam sınai maliyetin ortalama yüzde 70 ini hammadde, yüzde 15 ini de işçilik oluşturmaktadır. Enerji maliyetleri yüzde 4 ünü oluştururken diğer maliyetler toplamda yüzde 6 lık pay almaktadır.

84 Üretim Büyüklükleri TÜİK verilerine göre kimya sektörünün 2009 yılındaki üretim değeri 51 milyar TL olmuştur. Bu değerin %43 ü Kimyasalların ve Kimyasal Ürünlerin, %15 i Temel Eczacılık Ürünlerinin ve Eczacılığa Ait Malzemelerin ve %42 i ise Kauçuk ve Plastik Ürünlerinin İmalatı sektörü tarafından gerçekleştirilmiştir. Kimya sektörünün 2009 yılı faktör maliyeti ile katma değerinin imalat sanayi içindeki payı %13,77 olmuştur. Burada dikkati çeken Kauçuk ve Plastik Ürünlerinin İmalatı sektörünün katma değerinin Kimyasalların ve Kimyasal Ürünlerinin İmalatı sektörünün üzerinde olmasıdır. TOBB veri tabanına göre Türk Plastik Sektörü'ne kayıtlı 5 bin 132 adet firma yer almaktadır. Söz konusu firmaların kapasite raporlarına göre sektör; 11,9 milyar adet, 190 milyon çift, 1 milyar metre, 3,5 milyar metrekare, 26 milyon metreküp ve 3,5 milyon ton kurulu kapasiteye sahiptir. Firmalar üretim kapasitelerini, ton, metre, metrekare, metreküp, adet veya çift olarak değişik birimlerle belirlediklerinden, kurulu kapasitenin sadece tek bir birim bazında tarifini yapmak mümkün olamamaktadır. Sektörde Geleceğe İlişkin Beklentiler ve Sorunlar Sektörün 2023 stratejisine göre ihracatın 17 milyar dolara ulaşması hedeflenmektedir. Bu hedefe ulaşmak için oldukça önemli üretim büyüklükleri yanında çok daha yüksek katma değerli ürünlere odaklanmak gerekmektedir. 10. Plan Döneminde Plastik Mamuller Miktar Ve Değer Bazında % Artış Hedefleri( )

85 Oysa mevcut üretim yapısı ile bu hedeflere ulaşmak kolay görünmemektedir. İSO tarafından yapılan sıralamada, ilk 500 büyük firma içine, 2010 yılında 19 plastik mamul üreticisi firma girerken, 2011 yılında ise 18 firma yer almıştır.iso ilk 500 sıralaması içine giren plastik firmalarının 2011 yılında 2010 yılına kıyasla;üretimden satışlar, satış hasılatı, ihracat ve çalışan sayısında olumlu performans sağladığını ancak yukarıda belirtilen hedef için kritik önemde olan katma değer, öz sermaye, net aktifler ve karlılık bakımından gerileme yaşadığını göstermektedir. Sektörün çok büyük bir çoğunluğunu oluşturan KOBİ lerde durum daha da vahim görünmektedir. Bu alanda faaliyet gösteren KOBİ lerin önemli bir bölümünün kapasite kullanım oranlarının düşük olduğu görülmektedir. Bu atıl kapasitenin, küresel krizin olumsuz etkisinin yanı sıra diğer önemli bir nedeni de sektörde çok sayıda firmanın geleneksel mamuller üreterek faaliyet göstermesi ve Ar-Ge ve yenileşim faaliyetlerine uzak olmalarıdır.bu durumun sürmesi halinde finansal yapısı güçlü olmayan firmaların sektörü terk etmesi ve doğal bir seleksiyon yaşanarak, ileriki yıllarda firma sayılarında düşüşler yaşanması tehlikesi bulunmaktadır. Sektörün Dış Ticareti Kimya sektörü günümüzde sanayileşmiş ülkelerde enerji, tarım, sağlık, ulaştırma, gıda, inşaat, elektronik, tekstil ve çevre koruma gibi alanlara sağladığı yüksek katma değer içeren ürünler ve bu sektörlere sağladığı teknolojik yenilikler nedeniyle lokomotif sektör konumundadır. Kimya sektörü ithalatı 2006 yılından itibaren her yıl artarak 2008 yılında 30 milyar ABD dolarına ulaşmıştır. Ekonomik krizin etkileri sonucu 2009 yılında ithalat, 2008 yılına göre %21 oranında azalarak 24 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir yılında ekonomik krizin etkilerini atlatan sektörün ithalatı 2009 yılına göre %26,75 oranında artarak 30,5 milyar ABD dolarına yükselmiştir yılında ise bir önceki yıla göre %23,9 artarak 37,8 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiş, 2012 yılında bir önceki yıla göre %4 oranında azalmıştır. Kimya sektörü ihracatı 2006 yılından itibaren her yıl artarak 2008 yılında 9,7 milyar ABD dolarına ulaşmıştır. Ekonomik krizin etkileri sonucu 2009 yılında ihracat, 2008 yılına göre %14,48 oranında azalarak 8 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir yılında ise ihracatımız bir önceki yıla göre %27,42 oranında artarak 10,6 milyar ABD doları olmuştur yılında ise 2010 yılına göre %22,5 oranında artarak 13 milyar ABD doları, 2012 yılında ise 13,8 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir yılında kimya sektöründe en fazla ihracat yaptığımız ülke grubu 5,1 milyar dolar ile AB- 27 ülkeleri olmuştur. AB-27 yi 3,3 milyar dolarla Yakın ve Ortadoğu ülkeleri, 1,5 milyar dolarla Diğer Avrupa ülkeleri izlemiştir yılında kimya sektöründe en fazla ithalat yaptığımız ülke grubu 18 milyar dolarla AB-27 olmuştur. AB-27 yi 7,9 milyar dolarla Diğer Asya ülkeleri izlemiştir.

86 Kimya sektörü 2012 yılında en fazla ihracatı 4 milyar dolar ile Plastik Ürünlerin İmalatı sektöründe yapmıştır. Bu sektörü 2,1 milyar dolar ile Temel Kimyasal Maddelerin İmalatı, 1,4 milyar dolar ile Sabun ve Deterjan, Temizlik ve Parlatıcı Maddeleri; Parfüm; Kozmetik ve Tuvalet Malzemeleri İmalatı sektörü izlemiştir yılında en fazla ithalat yaptığımız alt sektör 10,7 milyar dolar ile Birincil Formda Plastik ve Sentetik Kauçuk İmalatı sektörü olmuştur. Bu sektörü 7,3 milyar dolar ile Temel Kimyasal Maddelerin İmalatı, 4,3 milyar dolar ile Eczacılıkla İlgili Ürünlerin, Tıbbi Kimyasal ve Bitkisel Ürünlerin İmalatı sektörü izlemiştir. Türkiye Kimya Sektörü GZFT Analizi Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği (TKSD) tarafından Eylül 2012 tarihinde kapsamlı bir durum analizi (Güçlü - Zayıf Yönler / Fırsatlar ve Tehditler Analizi - SWOT Analizi) yapılmıştır. Temel bakış açısı, Türkiye Kimya Sektörü nün diğer rakip ülkelerin kimya sektörleriyle rekabet edebilme yeteneğini analiz etmektir. Analiz neticesinde ortaya çıkan, sektörün güçlü yönleri, zayıf yönleri, fırsatları ve tehditleri, sektör içi ve dışı şeklinde gruplanmış olarak sırasıyla takip eden alt bölümlerde verilmiştir. İç Faktörler - Güçlü Yönler Sektörel Güçlü Yönler G1 - Mevcut yer altı zenginlikleri. G2 - Ülkemizde bulunmayan hammaddelere, özellikle enerji hammaddelerine, olan yakınlık ve bu hammaddelerin ulaşım hatlarında bulunması. G3 - Dış ticaret becerisi. G4 - Mevcut ve potansiyel dış pazarlara yakınlık ve deniz-demir yolu ulaşımına uygun coğrafi konum. G5 - Kimya alanında yetişmiş insan gücünün bulunması. G6 - Tarıma dayalı kimyasallar için pazar potansiyelinin bulunması. G7 - Lojistik avantaj. Sektör Dışı Güçlü Yönler G8 - Ekonomik İstikrarın sağlanması ile bunun korunması ve güçlendirilmesi için yapılan çalışmalar. G9 - Genç bir nüfusa sahip olunması. G10 - Eğitim ve araştırma kurumlarımızın özellikle teorik bilgi açısından yeterli seviyede bulunması. G11 - Yüksek girişimcilik potansiyeli ve dinamik iş ortamı. G12 - Alternatif enerji kaynaklarının kullanılabilmesine uygun iklim ve coğrafi koşullar. İç Faktörler - Zayıf Yönler Sektörel Zayıf Yönler Z1 - Kimyasal üretimin genel olarak dağınık yapıda olması, yatay ve/veya dikey entegrasyonun olmaması. Z2 - İleri teknolojiye dayalı olmayan ve katma değeri düşük üretim yapısının bulunması. Z3 - Kimya sanayii için önemli girdilerden olan yerli Ham petrol ve Doğal gaz kaynaklarının yetersiz olması. Z4 - Kimya sanayiinin ithalata dayalı üretim yapısı nedeniyle, girdi maliyetlerinin yüksekliği ve istikrarlı girdi tedariğinin güç olması. Z5 - Sektör firmalarının genel olarak küçük ölçekli olmalarının yanında aralarında entegrasyonun bulunmayışı. Z6 - Global ölçekli yerli firmaların az olması. Z7 - İşgücünün niteliklerinin, düşük olması. Özellikle ara eleman sıkıntısının bulunması. Z8 - Firmaların proses ve işgücü verimliliklerinin düşük olması. Z9 - Bazı çevre ülkelerinin hammadde ve bilgi altyapıları nedeniyle rekabet üstünlüğüne sahip olmalarına karşın ülkemiz kimya sanayiin bu ölçekte rekabet üstünlüğü ortaya koyabilecek bir özelliğinin bulunmayışı.

87 Z10 - Piyasa gözetim denetiminin yetersiz olması ve kayıt dışı ekonominin yüksek olması. Z11 - Sektör firmalarının altyapı eksikliklerinin bulunması. Z12 - Sektörde firmaların uluslararası ve ulusal mevzuatı, pazar gelişmelerini tam olarak takip edemiyor olmaları. Z13 - Ar-Ge ve yenilikçilik faaliyetlerinin yetersiz olması. Z14 - Kobilerde eğitim eksikliği. Z15 - Sektörde yatırım ve üretim stratejilerinin eksikliği. Z16 - AB uyum süreci ile daha da hızlanan mevzuat değişikliklerinin firmaları zorlaması. Sektör Dışı Zayıf Yönler Z17 - Türkiye deki sermaye birikimindeki yetersizlik sermaye yoğun bir sektör olan kimya sanayiini önemli ölçüde olumsuz etkilemektedir. Z18 - Pahalı enerji, enerjideki yüksek vergiler firmaların rekabet güçlerini olumsuz etkilemektedir. Z19 - Mevzuat uygulayıcı kurumların koordinasyonunun yetersiz oluşu. Z20 - Üniversite-sanayi-devlet işbirliğinin yetersiz olması. Z21 - Sınai mülkiyet ve hukuk uygulamalarındaki eksiklikler. Z22 - Yatırım ortamının istenilen düzeyde iyileştirilememiş olması, bürokratik işlemlerin fazla olması. Z23 - Etkili kullanılabilecek bir sanayi envanterinin eksikliği. Çevresel Faktörler - Fırsatlar: Sektörel Fırsatlar G1 - Ana girdi üreten ülkelere ve kimyasal ürün pazarlarına yakınlık. G2 - Endüstri bölgeleri ve kümelenme alanındaki mevzuat çalışmaları ve girişimler. G3 - Sektörün gittikçe artan bir özel sektör diyalog platformuna sahip olması. G4 - Sektörün gerçekleştirmekte olduğu ihracatın da etkisi ile uluslararası standartlara uyma çalışmaları. Çevresel Faktörler - Tehditler: Sektörel Tehditler G1 - Ar-Ge yetersizliği. G2 - Biyoteknoloji, nanoteknoloji konularında dünya ölçeğinin gerisinde kalma. G3 - Bürokraside konu uzmanlarının yeteri kadar eğitim alamaması, sektörü ve mevzuatı yönlendirememesi. G4 - İnsan sağlığı, iş güvenliği ve çevre korunması alanlarında henüz alt yapısı olmayan yönetmelik ve uygulamalarla sektörün kaosa itilmesi.

88 G5 - Sektörde katma değeri yüksek kimyasal üretmek için gerekli hammadde kaynağı ve pazarın bulunması. G6 - Ülkemizin doğal gaz ve petrolboru hatları bakımından köprü konumunda olması. Sektör Dışı Fırsatlar G7 - Ar-Ge için ayrılan fonlar, Ar-Ge nin öneminin anlaşılması, AB desteklerinden yararlanabilme. G8 - Özel sektör yatırımlarının artma eğilimi. G9 - Uluslararası ticaretin artan ortamda serbestleşmesi. G10 - Yetişmiş genç insan gücü. G5 - Yeni AB Direktifleri (REACH, CLP) ve diğer uluslararası düzenlemeler kapsamında ihracatta karşılaşılacak sorunlar. G6 - Kayıt dışı üretimin Ülkenin uluslararası güvenilirliğini ve rekabet gücünü azaltması, sektörün gelişme potansiyelini zayıflatması. G7 - KOBİ lerin vizyon ve misyon yetersizliği ile mevzuata uymadaki eğitim ve finansman eksikliği. Sektör Dışı Tehditler G8 - Uzakdoğu nun batı ülkeleri için cazibesi. G9 - Uygun yatırım yerlerinin bulunmaması. G10 - Yatırım mevzuatı uygulamasının karmaşıklığı ve çok başlılığı. G11 - Yabancı sermayenin değer zinciri içerisinde ülke içindeki üretime daha az yer vererek proseslerin önemli bir kısmını ülke dışında gerçekleştirmesi. G12 - Eğitim eksikliği. G13 - Kurumlar arası işbirliği ve gerekli veri paylaşımı olmaması. G14- Yatırımların ağırlıklı olarak hizmet sektöründe tercih edilmesi. G15 - Türkiye nin bulunduğu bölgede ortaya çıkabilecek siyasi istikrarsızlık. Türkiye Plastik/Kauçuk Sektörü GZFT Analizi GZFT analizleri sektörlerin var olan güçlü ve zayıf yönlerini ve dış çevreden kaynaklanan fırsat ve tehditleri belirlemektedir. Amaç iç ve dış etkenlerin dikkate alınarak, sektördeki güçlü yönlerden ve fırsatlardan en üst düzeyde yararlanılarak tehditlerin ve zayıf yanların etkisini en aza indirecek stratejilerin geliştirmesidir. Aşağıda Türkiye Plastik Sektörünün GZFT analizi verilmiştir. İç Faktörler - Güçlü Yönler: G1 Türk plastik sektörünün dinamik, hızlı karar alabilen, girişimci ve yaratıcı KOBİ lerden oluşması G2 - KOBİ lerin üretim ve teslimattaki esnek yapıları G3 - Sektörde, ihracat yapmaya istekli ve hırslı müteşebbis potansiyelinin mevcudiyeti G4 - Yüzün üzerinde ülkeye ihracat yapması İç Faktörler - Zayıf Yönler: Z1- Sektörün net bir stratejisinin olmayışı ve gelişime yönelik vizyonunun belirsizliği Z2 - Plastik hammadde üretimini arttırmaya yönelik yeterli yatırımları yapmamış olması Z3 - Sermaye birikiminin teknolojik yatırımlar açısından yetersizliği Z4 - Çoğu KOBİ düzeyindeki firmaların finansal yetersizlikleri Z5 - Sektörün ulusal sanayi politikalarının olmaması nedeniyle yatırımlarını plastik ve

89 G5 - Sektörün uzun yıllara dayanan deneyim ve bilgi birikimi, önemli ölçüde teknik ve ticari yetkinlik kazanmış olması G6 - Kalite açısından uluslararası uygunluk değerlerinde üretim yapabiliyor olması G7 - Türkiye nin üretim üssü olduğu ve ihracatını geliştirdiği otomotiv, beyaz eşya gibi yükselme trendindeki sektörlere, plastik sektörünün ara mal vermesi G8 - Türkiye deki plastik ara malı üreticilerinin AB deki OEM lere coğrafi olarak yakın olması G9 - Sektörün; Ortadoğu bölgesindeki devreye giren yeni ve dev ölçekli petrokimya tesisleri ile batıdaki büyük ölçekli pazarlar arasında köprü konumu nda olduğunun farkında olması G10 - Özellikle Avrupa ülkelerine göre daha ucuz işgücü maliyetleri G11 - Genç, dinamik, iyi eğitim görmüş ve istekli kalifiye insan gücü potansiyelini taşıması G12 - Türkiye nin Plastik Üretim ve İhracat merkezi olması doğrultusundaki girişim Çevresel Faktörler - Fırsatlar: F1 - Plastik malzeme üretilen sektörlerdeki gelişme hızı F2 - Yurt içinde geçmişe kıyasla daha uygun yatırım ikliminin yaratılmış olması F3 - AB ile entegrasyon sürecinin yeni yatırım fırsatları yaratmış olması F4 - Yurt içi talebin dünya ortalamasının üzerinde artış göstermesi (Türkiye kişi başına plastik tüketimi gelişmiş ülkeler ortalamasının oldukça altındadır.) F5 - Türkiye nin coğrafi, jeopolitik ve lojistik konumu ve bölge pazarlarındaki gelişme potansiyeli F6 - Avrupa pazarlarına yakınlık, JIT teslimat, servis vs. gibi yönlerde yabancı yatırımcılar açısından sektörün üstünlüğünün kavranmış olması F7 - Sektörde beklenen yapısal değişim olasılıkları (Firma birleşmeleri, Ekonomik ölçeklerde üretim, Kayıt içine alma ve kurumsallaşma, İstikrarlı, orta vadeli bütçe ve üretim planlama imkanı, Güncel teknolojilerin takibi, Tasarım kabiliyetinin arttırılması, Dünya markası olabilme şansı, AR-GE ve teknolojik yatırım imkanı vb gibi.) kauçuk üretiminde katma değeri yüksek alanlara yönlendirmemesi Z6 - Endüstriyel tasarım, patent ve uluslararası standartlara yeteri kadar uyum sağlanamaması Z7 - Sektördeki Ar-Ge faaliyeti yetersizliğinin rekabetçi üretim olanaklarını kısıtlaması Z8 - Ar-Ge kültürü ve Ar-Ge ye ayrılan finansman yetersizliği Z9 - Ar-Ge için yetişmiş insan gücünün azlığı Z10 - Firmalar arası iletişimin, işbirliği ve güç birliğinin kurulamamış olması Z11 - Mevzuat hazırlanması konusunda sektör bürokrasi işbirliğinin yeterince sağlanamaması Z12 - Rafineri-Petrokimya entegrasyonunun sağlanamaması nedeniyle katma değeri yüksek plastik üretimi için yeteri kadar hammaddenin üretilmesine olanak verilmemesi Çevresel Faktörler - Tehditler: T1 - Yüksek reel faizler T2 - Yüksek enerji fiyatları ve enerjideki yüksek vergiler T3 - Plastik hammadde ihtiyacının büyük bölümünün ithalatla karşılanması ve bunun artarak sürmesi T4 - Türkiye de sektörü besleyecek, sektörle ilgili teknoloji üretiminin olmaması T5 - Devletin sektöre yönelik kalıcı ve tutarlı bir politikasının olmaması ve müşterisine karşı zayıf kalan plastik üreticilerini koruyan devlet politikalarının bulunmaması T6 - Devlet kontrolündeki girdi fiyatlarının (plastik hammadde, enerji, yakıt) plansız şekilde artışı ve rekabetçi üretim olanaklarını ortadan kaldırması T7 - Regülasyon, mamul kontrol, test ve uygunluk onayları için halen sistemin işletilememesi ve yurtdışı firmalara müracaat etme zorunlulukları T8 - Yabancı sermayeyi çekme konusunda altyapı eksiklikleri T9 - Bürokratik engeller T10 - Uzakdoğu (Çin) ve Doğu Avrupa plastik sektöründeki gelişmeler ve bu ülkelerin daha uygun rekabetçi üretim olanakları sunmaları

90 Eskişehir Kimya ve Plastik Sanayisi Eskişehir Sanayi Odasının Stratejik Planına göre, Eskişehir deki kimya ve plastik firmaları, tüm firmaların %12 sini, Eskişehir in ihracatının ise % 19 unu oluşturmaktadır. Kaynaklar: -T.C. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kimya Sektörü Raporu, Kimya Sanayisi Rekabet Gücü Raporu, 2012 TÜSİAD-Sabancı Üniversitesi Rekabet Forumu (REF) ve Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) -PAGEV 10. Plan Plastik Genel Değerlendirme Taslağı -Ergün N., Pagev, Türkiye 10. Kalkınma Planı ( Projeksiyonunda Plastik Sektörü Genel Değerlendirmesi Taslağı İSO Plastik ve Kauçuk Ürünleri İmalat Sanayi, PLASFED, Türk Plastik Sektörü 10. Plan Hazırlık Raporu, Plastics -Tthe Facts 2011 An analysis of European plastics production, demand and recovery for 2010

91 ESKİŞEHİR GIDA SEKTÖRÜ GİRİŞ Üretimin uluslararası bir özellik kazanmasının yanısıra ticaretin de bu özelliğinin önemli ölçüde artmış olması üretim ve talep koşullarını değiştirerek günümüzde dünyanın en önemli endüstrilerinden birisi olarak kabul edilen gıda ve içecek imalatı sektörünün ülkemizde hızlı bir gelişim göstermesine sebep olmuştur. Ülke genelinde yaşanan bu gelişimin paralelinde Eskişehir ilinde de gıda ve içecek imalatı diğer sektörler arasından sıyrılarak kendini ön plana çıkarmıştır. Sektörün rekabetçi özeliklerinin anlaşılması; rekabet yapısının, değişkenlerinin, dinamiklerinin ve mevcut potansiyellerinin ortaya konulması sektörün gelişimi açısından önem arz etmektedir. Bu amaçla yapılan çalışmamızda klasik ekonomi teorilerinin günümüz uluslararası rekabet olgusunu açıklamada yetersiz kalmasından dolayı yeni ve popüler bir yaklaşım olarak kabul edilen Porter ın Elmas Modeli rekabet gücünün ölçülmesinde kullanılmıştır. Her ne kadar Elmas Modeli ne getirilen eleştiriler var olsa da rekabet gücünün belirlenmesinde hâlâ en yaygın olarak kullanılan modellerden biri olma özelliğini koruduğu için temel analiz yöntemi olarak bu model tercih edilmiştir. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yapılan bu çalışmada Eskisehir gıda ve içecek imalatı sektöründeki işletmelerin sınıflandırılmasında NACE Rev 1.1 kodlaması temel alınmıştır. Bu sınıflama sonucunda sektörde faaliyet gösteren firmaları nitelik ve nicelik açısından temsil edebilecek bir örneklem grubu tespit edilmiştir. Örneklem grubuna ilin önde gelenleri ve sektörle ilgili uzmanlarla yapılan yarı yapılandırılmış mülakat ve odak grup çalışmaları sonucunda ortaya çıkan anketler gönderilmiş ve cevaplamaları istenmiştir. Anketlere verilen cevaplar ile Eskisehir ili gıda ve içecek imalatı sektörünün rekabetçilik düzeyi Elmas Modeli nin temel faktörleri ve alt faktörlerine göre ortaya konulmuştur. Bu çalışma Eskişehir gıda ve içecek imalatı sektörünün rekabetçilik düzeyinin belirlenmesi; kalkınma planlarının geliştirilmesi, mevcut potansiyellerin aktifleştirilmesi, kaynakların etkin tahsisi gibi bölgesel, şehirsel ve sektörel bazda alınacak yönetsel kararlarda önemli bir yol gösterici olması açısından önem arz etmektedir. Çalışmanın gıda ve içecek imalatı sektörü ve Eskişehir ili özelinde sektörel rekabetçilik açısından literatürde var olan eksikliğin giderilmesine küçük de olsa bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Ayrıca, bu çalışmanın yapılan analiz sonucu ortaya çıkmış olan rekabetçi ve rekabetçiliği geliştirilmesi gereken faktörleri konu edinecek gelecek çalışmalara ışık tutması beklenmektedir. Dünyada Gıda Sektörü Dünyanın en önemli ekonomik ve sosyal birliği olan ve sahip olduğu nüfus ve ekonomik karakteri ile uluslararası ticareti etkileyen AB de gıda ve içecek sanayi önemli bir yere sahiptir. AB deki gıda ve içecek sanayindeki üretim değerlerine bakıldığında en yüksek üretim değeri et ve süt sanayisinde gerçekleşmektedir. Bunu endüstriyel ekmekçilik,

92 şekerli ve kakaolu mamuller ve karma yem izlemektedir (Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, 2007:38). AB, bu sektörde en büyük ihracat ve ithalatçı konumundadır. AB imalat sanayi içinde %14,9 iş hacmi payına sahip olan gıda ve içecek sanayisi; firma, 1,017 milyar avro iş hacmi ve 100 milyar avronun üzerinde dış ticaret büyüklüğü ile 4,25milyon kişiye istihdam sağlamaktadır ABD ile birlikte Fransa ve Hollanda, ilk 100 büyük gıda ve içecek firmasının 45 inin ana ülkesi olarak toplam gıda ve içecek satışının %57 sini gerçekleştirmektedir. Japonya da, gıda ve içecek sektörü, elektrik elektronik ve otomotiv sektörlerinden sonra üretim değeri bakımından üçüncü sırada yer almaktadır. Yeni Zelanda, Meksika, Brezilya ve Avustralya da da gıda ve içecek imalatı sektörü toplam imalat sanayi içerisinde önemli bir paya sahiptir ve bu ülkelerde de gıda AIBU Journal of Social Sciences, Vol:14, Year:14, Issue:1, 14: ve içecek sanayi, imalat çıktılarının hemen hemen dörtte birini oluşturmaktadır (Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı, 2011:14-15). Tablo 1. En Büyük İhracatçı ve İthalatçı Ülkeler (2011, milyar dolar) İhracat İthalat Avrupa Birliği 97,2 Avrupa Birliği 89,1 ABD 72,0 ABD 83,7 Brezilya 46,8 Japonya 52,5 Çin 44,2 Çin 36,9 Tayland 30,6 Rusya 24,3 Malezya 28,8 Kanada 23,9 Endonezya 27,9 Güney Kore 17,6 Arjantin 27,5 Hong Kong 15,7 Kanada 23,5 Meksika 14,9 Yeni Zelanda 18,8 Nijerya 13,4 Avustralya 15,5 S. Arabistan 12,7 Meksika 12,3 Malezya 11,8 Şili 9,5 Hindistan 11,0 Türkiye 9,0 Avustralya 10,8 Hindistan 7,8 Endonezya 9,8 Küresel yiyecek ve içecek pazarının 2010 yılında 3,8 trilyon ABD dolarına ulaşması beklenmektedir.2007 yılında 3,5 trilyon ABD doları seviyesinde olan bu rakam, küresel krize rağmen yılda yaklaşık % 3 oranında büyümüştür. Çin, Hindistan ve Brezilya gibi gelişmekte olan pazarlar resesyonun gelişmiş pazarlarda tüketici harcamalarını azaltmasıyla büyümenin itici gücü olarak görülmeye başlanmıştır. Diğer taraftan, hayvan yemi gibi ham maddelerin, enerji kaynaklarının ve paketleme malzemeleri gibi diğer bazı malların artan fiyatları üreticiler için endişe kaynağı olmaktadır. İlk 10 Yiyecek ve İçecek Şirketi, Business Insights, Şubat 2009 Organic Food Sales Remain Strong (Organik Yiyecek Satışları Gücünü Koruyor), Time Magazine, 21 Temmuz 2009 Tüketiciler zorunlu ihtiyaç olmayan ev eşyası gibi ürünlerdeki harcamalarını küresel ekonomik daralmaya bağlı olarak kısmışlardır. Ancak yiyecek ve içecek gibi temel ihtiyaç ürünlerindeki harcamalar oldukça sabit kalmıştır. Ekonomik daralmanın tüketim

93 alışkanlıklarını ve önceliklerini etkilemiş olmasına rağmen, kaliteye olan ilgi, sağlık ve sürdürülebilirlik tüketimde hâlen önemli bir role sahiptir. Örneğin, organik gıda satışları ABD de genel olarak sabit kalmayı başarmıştır. Gıda güvenliğine yönelik ilgi ve kaygıların CIES in (Tüketim Ürünleri Forumu) yaptığı Top of Mind araştırmasında belirtildiği üzere artması beklenmektedir yılı ve sonrasında beklendiği üzere, yiyecek ve içecek firmaları altyapının ve kapsamlı standartların eksik olduğu gelişmekte olan pazarlara odaklandıkça gıda güvenliği daha önemli bir konu haline gelecektir. Yiyecek ve içecek sektörü çok parçalı bir yapıya sahiptir yılının en büyük 10 firması küresel pazarın yalnızca % 12,9 unu elinde bulundurmaktadır. Gıda zincirindeki oyuncular açısından ise perakende sektöründe konsantrasyon seviyesi yüksektir. Çoğu AB ülkesindeki üç büyük perakendeci pazarın % 40 ından fazlasını elinde bulundurmakta ve Kuzey Avrupa ülkelerinde bu oran % 75 i aşabilmektedir. AB en büyük ihracatçı (küresel yiyecek ve içecek endüstrisi ihracatının % 20 si) ve ithalatçıdır (küresel ithalatın % 19 u). İthalat hacminde AB, ABD ve Japonya tarafından takip edilmektedir. AB nin ihracatının yaklaşık %21 i ABD ye yönelik gerçekleşmektedir, bunun yanında Çin e yapılan ihracat da sürekli artmaktadır. AB ağırlıklı olarak Brezilya ve Arjantin den ithalat gerçekleştirmekte ve bu iki ülkenin toplamı AB nin ithalatının % 20 sini oluşturmaktır. Türkiyede Gıda Sektörü Türk ekonomisinin önemli sektörleri arasında sayılan gıda ve içecek sektörü, tarımsal ve hayvansal hammadde kaynaklı olup, imalata dayalı sanayi alt dalları içerisinde tüketim malları grubunda yer almaktadır. Ana hammaddesinin tarımsal ve hayvansal ürünlerden oluşmasının bir sonucu olarak sektör, yapısı ve gelişimi itibariyle ülke tarımı ile doğrudan bir etkileşim içerisindedir (Susmuş ve Ozan, 2011).Türkiye de tarımsal kaynakların varlığı ve hayvancılığın yaygın oluşu gıda sektörünün kurulmasında ve gelişmesinde en büyük etken olmuştur. Türkiye için sanayileşme süreci Cumhuriyet in kuruluşundan yani 1923 ten sonra gıda ve içecek sektörü ile başlamış, bu yıllarda kurulan ilk modern tesislerde şeker, un ve bira üretilmiştir (Susmuş ve Ozan, 2011:10).

94 Ülkemizde 1926 yılında Uşak ve Alpullu Şeker Fabrikaları,1947 yılında ilk çay fabrikası kurulmuş, 1948 yılından sonra konserve fabrikalarının sayısı artmış, 1952 yılında Et ve Balık Kurumu kurulmuş ve et işleme sanayisinin gelişmesine katkıda bulunmuştur. İlk süt fabrikası 1957 yılında kurulmuş ve bunu 1970 li yıllarda özel sektör fabrikaları izlemiştir. Meyve suyu ve dondurulmuş gıda fabrikalarının kuruluşu da 1970 li yıllarda başlamıştır li yıllarda çerez gıdalar yaygınlaşmış, 2000 li yıllarda ise fonksiyonel gıdalar ortaya çıkmıştır. Türkiye de özellikle şeker, çay, süt ve et sanayi devlet öncülüğünde kurulmuş, 1980 den sonra ise özelleştirme süreci başlamıştır(başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, 2007:52-53).Hammaddesinin büyük bir kısmını tarım sektöründen temin eden gıda ve içecek sektörünün nerede ise tüm alt dallarında imal edilen ürünler ülkemiz sınırları dahilinde üretilmektedir. Büyük bir kısmı küçük ve orta boy işletme olan sektör oyuncuları hem sayısal olarak hem de çeşitlilik bakımından ülkemizin hemen hemen bütün illerinde faaliyet göstermektedir. Sektörün dağınık bir şekilde üretim yapması ve çok çeşitli dalları olmasından dolayı sektör hakkında sağlıklı istatistiklerin elde edilmesi zorlaşmaktadır (Bulu, Eraslan ve Barca, 2007). Türkiye İstatistik Kurumunun 2012 yılında açıkladığı yıllık sanayi ve hizmet istatistikleri 2010 verilerine göre 2005 yılında olan gıda ve içecek imalatı işletmesi 2010 yılında adet artarak e ulaşmıştır. İşletmelerin adedi gıda imalatı sanayinde, 459 adedi ise içecek AİBÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt:14, Yıl:14, Sayı:1, 14: imalatı sanayinde faaliyet göstermektedir (TÜİK, Aktaran: Şahin, 2013:16).Yıllık sanayi istatistikleri 2010 yılı verilerine göre gıda sanayinde çalışan sayısı 2010 yılında 2005 yılına göre kişi artarken içecek sanayinde çalışan sayısında 2260 kişilik bir artış gerçekleşmiştir. Bu verilere göre gıda sanayi istihdama olumlu bir katkı sağlarken içecek sanayinin istihdam üzerinde önemli bir etkisinin olmadığı söylenebilir. Yine bu istatistiklere göre gıda sanayi üretim değeri 2005 yılına göre 2010 yılında yaklaşık 36,6 milyar TL, içecek sanayi üretim değeri de yaklaşık 2,4 milyar TL artmıştır.

95 Dünya ve Türkiye ye İlişkin Seçilmiş Gıda ve Tarım Göstergeleri Gıda sektörüne ilişkin, pazar, dış ticaret, gelecekle ilgili beklentiler, inovasyon gibi bu çalışmanın ana temalarını oluşturan olgulara geçmeden önce, Dünya ve Türkiye bağlamında gıda ve gıda sektörü ile ilintili tarım sektörüne ilişkin kimi göstergelerin incelenmesi hedeflenmektedir. Gıda ve tarım sektörüne ilişkin Dünya ve Türkiye bağlamında seçilmiş parametrelerin gelişimini gösteren Tablo 1 incelendiğinde, Türkiye tarım sektöründe yaratılan katma değerin dünya tarım sektörü katma değeri içerisindeki payının 2007, 2008, 2009 ve 2010 yıllarında %2.1 oranında bulunduğu görülmektedir. Sabit fiyatlarla 2007 yılında dünya tarım sektörü katma değeri milyon dolar olarak gerçekleşirken, Türkiye tarım sektöründe yaratılan katma değeri 25,714 milyon dolar olarak tespit edilmiştir yılı verilerine göre ise dünya tarım sektöründe yaratılan katma değeri 1,422,759 milyon dolara yükselirken, Türkiye tarım sektörü katma değeri 32,125 milyon 8 dolara yükselmiştir. Başka bir ifadeyle, arasında dünya tarım sektörü katma değeri %8.7 oranında artarken, Türkiye tarım sektörü katma değeri aynı dönemde %10.5 oranında artarak dünya ortalamasının üzerinde bir performans ortaya koymuştur. Türkiye ve Dünya tarım ve gıda sektörüne ilişkin veriler incelendiğinde, göze çarpan diğer temel bulgulardan birisi de, Türkiye de tarım sektörü katma değerinin ulusal katma değer (GSYH) içerisindeki payının dünya ortalamasının oldukça üzerinde gerçekleşmesinde izlenmektedir. Buna göre 2007 yılında Türkiye tarım sektöründe yaratılan katma değerinin ulusal katma değer içerisindeki payı %8.7 iken, izleyen yıllarda göreli olarak artarak 2011 yılında %9.1 oranına yükselmiştir. Oysa dünya tarımında yaratılan katma değerin ulusal katma değer (GSYH) içerisindeki payı 2010 yılı itibariyle %2.8 oranında bulunmaktadır.

96 Türkiye ile dünya tarım katma değer paylarında gözlenen farklılık, Türkiye ekonomisinde tarım sektörünün dünya ortalamasına göre toplam ekonomi içerisindeki ağırlığına işaret etmektedir. Gıda sektörüne ilişkin dünya ve Türkiye bulguları incelendiğinde, mal ihracatının yüzdesi olarak Türkiye gıda ihracatının dünya ortalamasının üzerinde bir performans sergilediği görülmektedir. Buna göre Türkiye gıda ihracatı/mal ihracatı oranı 2007 yılında %8.4 oranında gerçekleşirken, 2011 yılına gelindiğinde söz konusu oran 2.2 puan artarak %10.6 oranına yükselmiştir. Aynı dönemde dünya gıda ihracatı/mal ihracatı ise %6.9 oranından 1.2 puan artarak %8.1 oranına yükselmiştir yılında Türkiye de gıda ithalatının toplam ithalat içerisindeki payı %3.1 oranında gerçekleşirken, söz konusu oran 2011 yılında %4.5 e yükselmiştir. Aynı dönemde dünya gıda ithalatı/toplam ithalat rasyosu ise %6.6 dan %7.2 ye çıkarak Türkiye nin üzerinde bir değere ulaşmıştır. Başka bir ifadeyle, Türkiye gıda ithalatının toplam ithalat içerisindeki payı dünya ortalamasının altında iken, gıda ihracatının toplam ihracat içerisindeki payı dünya ortalamasının üzerinde tespit edilmiştir. Dış ticarete ilişkin bu bulgular, gıda sektöründe Türkiye nin dünya ortalamasına göre daha iyi bir konumda bulunduğunu ortaya koymaktadır. Bu olumlu gelişme Türkiye gıda sektörüne ilişkin üretim endeks değerinin dünya gıda sektörü üretim endeks değerinin üzerindeki performansı tarafından da teyit edilmektedir :100 endeks değerine göre Türkiye gıda üretim endeksi 2007 yılında e, 2005 yılında 105,8 e, 2009 yılında ya ve 2010 yılında ise %110.3 e yükselirken, 2007 yılında olan dünya gıda üretim endeks değeri 2009 yılında endeks değerine ulaşmıştır. Başka bir ifadeyle, dünya gıda sektörü üretim endeksindeki artış Türkiye gıda sektörü üretim endeksinin altında kalmış, Türkiye dünya ortalamasının üzerinde bir performans sergilemiştir. Ulusal Gıda Ar-Ge ve Yenilik Stratejisi Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu nun 22 Haziran 2010 tarihinde gerçekleştirilen 21. Toplantısında aldığı 2010/101 sayılı kararda Enerji, su ve gıda alanlarında ulusal Ar- Ge ve yenilik stratejilerinin hazırlanması amacıyla her bir alan için TÜBİTAK koordinasyonunda ilgili kamu, özel sektör ve yüksek öğretim kurumlarından uzmanların katılımıyla çalışma gruplarının oluşturulmasına ve söz konusu stratejilerin hazırlanmasına karar verilmiştir. Bu karara istinaden TÜBİTAK öncülüğünde yapılan katılımlı bir dizi çalışma ile Ulusal Gıda Ar-Ge ve Yenilik Stratejisi için çerçeve ve eylem planı hazırlanmış, teknoloji faaliyet alanlarının önceliklendirilmesi yapılmıştır. Ulusal Gıda Ar-Ge ve Yenilik Stratejisi gıda üretim ve tüketim zincirindeki tüm aşamaları kapsamaktadır (Şekil 6.1.). Sanayi Strateji Belgesi kapsamında oluşturulan Sektörel Sanayi Politikası Alanları ndan birisi de Gıda sektörüdür. Tarım ve Gıda Vizyon 2023 çalışmasındaki panellerden de birisidir. Kapsamı, Ulusal Gıda Ar-Ge ve Yenilik Stratejisi nin kapsamı ile aynı şekilde; gıda üretim ve tüketim zincirindeki tüm aşamalar olarak belirlenmiştir. Gıda üretim ve tüketim zincirindeki aşamalarındaki öncelikli konular ve teknolojiler de Üretim, Biyoteknoloji, Gıda İşleme, Bilişim, Koruma, Teşhis ve Tedavi,

97 Muhafaza ve Ambalaj, Analiz ve Ölçme ve Mekanizasyon ve Taşıma olarak belirlenmiştir. Şekil 6.1. Gıda Alanının Kapsamı Kaynak: BTYK 23. Toplantısı Toplantı Dokümanı, Ek 3, Aralık 2011 Ulusal Gıda Ar-Ge ve Yenilik Stratejisi nin vizyonu Gıda üretiminin tüm aşamalarında çevre dostu teknolojileri kullanan, yüksek katma değeri olan yenilikçi ve markalaşmış gıda üreten bir Türkiye olarak tanımlanmıştır. Bu vizyon doğrultusunda gıda alanının stratejik çerçevesi, gıda üretim ve tüketim zincirindeki aşamalarda doğrudan Ar-Ge ve Yenilik Faaliyetlerinin ivme kazanmasına katkıda bulunacak Hammadde üretimi, Sanayi Ar-Ge ve Yenilik Faaliyetleri, Yerel Yetkinlikler ve Yenilikçi Ürünler, Gıda Tüketimi ve Sağlık, Hedef Odaklı Öncelikli Ar- Ge Faaliyetleri ve Sürdürülebilir ve Çevre Dostu Teknolojiler tematik alanlar ile tüm aşamalarda gözetilmesi gereken yatay stratejiler Hedef Odaklı Ar-Ge Projeleri ve Sürdürülebilirlik ve Çevre Dostu Teknolojiler olarak belirlenmiştir. Bu stratejilere ulaşmak için çeşitli kurumlar tarafından üstlenilecek eylemler oluşturulmuştur. Yatay stratejilerden Hedef Odaklı Ar-Ge Projeleri Programı TÜBİTAK tarafından 1511 kodlu olarak uygulanmaya başlamıştır. Program kapsamında ilk çağrı enerji alanında yapılmıştır, gıda sektörünün de takip eden çağrılarda yukarıda belirtilen öncelikli alanlarda açılması beklenmektedir. Eylemlerin izlenip, ölçme ve değerlendirmesinin yapılması durumunda Gıda Sektörü alanında önemli atılımlar gerçekleşebileceği düşünülmektedir.

98 Gıda Sektöründe Geleceğe Yönelik Tahminler Gıda dış ticareti planlanırken sektörlerin gelecekteki gelişmelerinin takip edilmesi ve hedef pazar stratejileri oluşturmak gerekmektedir. Dünyada tüm ülkeler için en önemli sektörlerden olan gıda sanayii için gelecek tahminleri yapmanın oldukça güç olduğu belirtilmektedir. Ancak, gıda uzmanları bu konuda bazı öngörülerde bulunmaktadır. SIAL Montreal 2009 Konferansında gıda alanında beklenen bazı gelişmeler şöyle özetlenmektedir; Tüketicilerin daha çok çeşit, daha az katkı maddesi fakat daha yüksek lezzet ve kalite arayışında olacağı ve bu çerçevede gıdalarda; o Yararlılık (wellness), o Sağlıklılık (health), o Sofistikasyon (özellikle yerel tatların füzyonu), o Keyif ve eğlence katması gibi fonksiyonlar sağlaması bekleneceği vurgulanmaktadır. Bu beklentilerin karşılanması için de gıda sektöründe teknoloji ve inovasyonun en önemli bileşenler olacağında fikir birliği sağlanmış görünmektedir. Geleneksel hale gelmiş ürün gruplarının yanı sıra özgün biçimde işlenmiş ve katma değeri yüksek olan ve perakende tüketime hazır ürünler ile organik ürünlerin de pazar paylarının artacağı öngörülmektedir. Gıdada temel beklenti olan yararlılık özelliğinin aranmasına devam edilmekle birlikte, inovasyon çabalarının gıda sektöründeki başarının derecesini belirleyecek en önemli faktör olacağı açıklanmaktadır. İnovasyon faaliyetlerinin sadece ürünlerde probiyotik, Omega-3 katkıların eklenmesi gibi içeriklerinde değil, porsiyon, ambalaj vb. pek çok unsurda da öne çıkacağı iddia edilmektedir. Bu sektörde beklenen en önemli gelişmelerden biri de kişinin duygu durumunu etkileyen (moodfood) gıda teknolojilerinin giderek günlük hayata gireceğine ilişkin kuvvetli beklentilerdir. Bu kapsamda, gelecek nesil gıdaların her bir kişinin (müşterinin) gereksinim ve taleplerine göre kendisinin tasarımlayacağı gıdalar olacağına kesin gözüyle bakılmaktadır. Gıdaların duygu durumlarının değişimini mümkün kılacak özelliklerde olması yönündeki araştırmaların sürdüğü belirtilmektedir. Örneğin sabahları daha zinde kalkmak isteyen ve verimliliğini güne yaymayı arzulayan ya da gece daha derin ve uzun uyku ihtiyacı içinde olan kişilerin gıda seçimleri ile bu taleplerine karşılık bulacakları yeni nesil gıdalar üzerinde çalışıldığı açıklanmaktadır. Bu çalışmalar kuşkusuz pek çok bilimsel çalışma ile entegre şekilde yürütülmektedir. Örneğin karbonhidratların seratonin salgısını tetiklediği ve bu hormonun da insanları neşeli ve uykulu yaptığı ya da kesilmiş sütten elde edilen proteinin huzursuzluğu ve korkuları azalttığı bilinmektedir. Bu bilimsel bilgilerin yukarıda bahsedilen güvenlik ve sağlık koşulları çerçevesinde gıda sektörüne uyarlanmasının getirilerini ve götürülerini zaman gösterecektir, ancak tüketicilerin daha talepkar olması, çeşitlenmesi ve kuzeyin yaşlanmasıyla beklentilerin derinleşmesine paralel olarak gıda endüstrisinde

99 araştırma, teknoloji geliştirme ve inovasyon faaliyetlerinin artacağı ve bu çalışmaların sonuçlarının giderek bu sektörde önemli değişimlere yol açacağını tahmin etmek zor olmamaktadır. Sektörün Projeksiyonu Türkiye gıda ürünlerinin üretimi, işlenmesi ve büyük Avrupa ve Ortadoğu pazarlarına ihracatı konusunda bölgesel üs konumundadır. Tarımsal çeşitliliği ve uygun iklimi ülkenin gıda işleme sektörüne sürekli hammadde tedarik etmesine imkan verirken gıda ve içecek alanında büyük bir ihracatçı konumunda olmasını sağlamaktadır. Türkiye şimdiden ham gıdadan işlenmiş gıda ürünlerinin ihracatına geçiş yaparak zincirdeki yükselişe başlamıştır. Dünyanın 17 nci büyük ekonomisi olan Türkiye, gıda ve içecek sanayi alanında da aynı başarıyı göstererek dünyanın 15 inci gıda ve içecek ihracatçısı konumuna yükselmiştir. 2001yılından bu yana hiç dış ticaret açığı vermemiş olan sektör 2012 yılını, 4,5 milyar dolarlık dış ticaret fazlasıyla kapatmıştır. Bugün itibariyle gıda sanayimiz, gayrisafi milli hasıla içerisinde 280 milyar liraya yaklaşan payı, 40 bin işletmesi ve 400 bini aşan çalışan sayısı ile Türkiye ekonomisinin en büyük üretim sanayilerinden biri haline gelmiştir. Buna karşın ülkemiz dünya gıda ticaretinden % 1 gibi oldukça düşük bir pay almaktadır. Aynı zamanda, temel sorun Türkiye de tarımın sanayiye istenen kalite ve miktarda sürdürülebilir şekilde hammadde sağlayamamasıdır. Yapılan bir değerlendirmeye göre, ülkemizde tarımsal ürünlerin ortalama % 30 u sanayide değerlendirilirken, bu oran gelişmiş ülkelerde % arasında değişmektedir. Günümüzde ülkeler iklim, ürün çeşitliliği, genetik zenginlik gibi sahip oldukları avantajlarını ekonomik ve milli değer haline getirme çabası içerisine girmiştir. Bu nedenle gıda sanayinin rekabet gücünün artırılması gerekmekte, bu ise ancak sektördeki yapısal değişimlerin hızlandırılması ile mümkün görülmektedir. Bunun için tarım ve gıda sanayinin entegrasyonu yaygınlaştırılmalı, hammadde üretimini artırıcı ve çeşitlendirici faaliyetlere yer verilmeli, küçük işletmelerin etkinlikleri artırılmalı, gıda sektörünün bütün dallarında teknolojik yenilenmeye gidilmeli, kalite yönetim sistemleri oluşturulmalı ve etkin bir şekilde uygulanmalıdır. TÜBİTAK tarafından yapılan 2023 yılında Tarım ve Gıda açısından Nasıl bir Türkiye çalışmaları sonucunda Tarım ve Gıda sanayi için belirlenen Bilime ve modern teknolojilere dayalı olarak; toplumun sağlıklı beslenmesini, gereksinimlerini yeterli nicelik ve nitelikte karşılayabilen, biyolojik çeşitliliğini koruyan ve toplumsal yarara dönüştürebilen, ekonomik, ekolojik ve sosyal açıdan sürdürülebilir, verimliliği artan tarım ve tarımsal sanayinin de katkısıyla, uluslararası alanda rekabet edebilen gelişmiş bir Türkiye vizyonuna ulaşılabilmesi için, sektörlerin rekabet gücünü kısıtlayan engellerin tespit edilerek, bu engelleri ortadan kaldırmaya yönelik politikaları ve stratejileri hayata geçirmeye çalışmalıdır. Bilim ve teknoloji politikalarına yön vermek amacıyla Vizyon 2023 Belgesi hazırlanmış ve bu belgede, Türkiye nin 2023 yılında 500 Milyar Dolar ihracat yapması, dünyanın ilk 10 gelişmiş ülkesi içerisine girmesi ve ihracatın % 20 sinin orta ve yüksek

100 teknolojili ürünlerden oluşması hedeflenmiştir. Gıda ve içecek sektörünü de etkileyecek olan bu hedefe ulaşmak üzere Ar-Ge harcamalarının GSYİH içerisindeki payının % 3 e yükseltmesi ve bu harcamaların 2/3 ünün özel sektör tarafından yapılması beklenmektedir. Benzer şekilde tam zamanlı Ar-Ge personeli sayısının 300 bine çıkarılması ve bunun 180 bininin özel sektörde çalışması öngörülmüştür. Türkiye'nin 10. Kalkınma Planı'nda ( ) Gıda sanayinde yerli hammaddenin rekabetçi fiyat ve kalitede sürdürülebilir teminine yönelik, iç ve dış pazar için katma değeri yüksek ve özel tüketici gruplarının ihtiyaçlarını karşılayan ürünlerin geliştirilmesi ve çevre duyarlılığının gözetilmesi amaçlanmakta; ayrıca taklit, tağşiş ve kayıt dışılığının önlenmesi öngörülmektedir. Ulusal Bilim, Teknoloji ve Yenilik Stratejisi nde ( ) ise ivme kazanmamız gereken alanlarda ihtiyaç odaklı yaklaşımlar kapsamında, ülkemizin ekonomik ve sosyal çarklarını döndüren ve yaşam kalitesini belirleyen önemli girdiler olarak enerji, su ve gıda alanları belirlenmiştir. Diğer taraftan, Ulusal Gıda Ar-Ge ve Yenilik Stratejisi nde ise ülkelerin karşılaştırmalı üstünlük düzeylerinin artarak, sürdürülebilirlik ilkeleri ile şekillendiği bir dünyada stratejik bir alan olan gıda sektöründe disiplinlerarası Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerine odaklanılmasının bir gereklilik olduğu ve birçok ülkenin ulusal stratejilerini belirleyerek, bu alanda sürdürülebilir büyümeyi sağlamak amacıyla mekanizmalarını şekillendirdiği ifade edilmektedir. Ekonomide önemli olan kısa dönemli başarılardan ziyade, uzun süreli sürdürülebilir programlardır. Sanayinin yapısal dönüşümünün gerçekleştirilmesine katkı sağlamak ve yönlendirmek amacıyla gerek Orta Vadeli Programda, gerek Yıllık Programda öncelikli olarak stratejik planlama yaklaşımı benimsenmiştir. Bu bağlamda, Türk sanayisinin rekabet edebilirliğinin ve verimliliğinin yükseltilerek, dünya ihracatından daha fazla pay alan, ağırlıklı olarak yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünlerin üretildiği, nitelikli iş gücüne sahip ve aynı zamanda çevreye ve topluma duyarlı bir sanayi yapısına dönüşümü hızlandırmak şeklinde, Türk Sanayi Stratejisi nin genel amacı belirlenmiştir. Türkiye Sanayi Strateji Belgesi nde ( ) belirlenmiş uzun vadeli vizyon, genel amaç ve stratejik hedefler doğrultusunda, sanayinin ve sektörlerin rekabet gücünü arttırmak üzere, yapısal dönüşümün yönlendirilmesi, desteklenmesi, ayrıca sektörel büyümenin devam edebilmesi için sektör paydaşlarının ortak mutabakatıyla sorunların ve olası çözüm önerilerin belirlenmesi amacıyla bir yol haritası hazırlanması hedeflenmiştir. Bu perspektiften yola çıkarak sanayimizin güçlendirilmesi, sektörel sorunların tespit edilerek çözüm önerilerinin üretilmesi, yerli ürünlerin rekabet gücünün arttırılması, katma değeri yüksek ürünlerin üretiminin sağlanması, yeni teknolojilerin araştırılması ve sanayicilerimizin dış pazarlara açılmasını sağlamak amaçlı 2023 Vizyonu Doğrultusunda Türkiye Gıda Sanayi Strateji Belgesi ve Eylem Planı nın hazırlık çalışmaları başlatılmış ve 25/06/2013 tarihinde Gıda Sanayi Stratejisi Çalıştayı yapılmıştır. Çalıştay da kamu, üniversite ve özel sektör temsilcilerinin ortak görüşleri neticesinde belirlenen: Bölgesinde, gıda üretiminde sürdürülebilir ve uluslararası rekabet gücüne sahip lider ülke olmak vizyonu kapsamında Türkiye Gıda Sanayi Stratejisi nin genel amacı, Gıda sanayinde yenilikçi ve katma değeri yüksek ürünlerle uluslararası alanda yüksek rekabet gücüne sahip bir Türkiye olarak belirlenmiştir. Ayrıca Çalıştay da gıda sanayinin güçlü ve zayıf yönleri ile iç ve dış etkenlerin etkisiyle oluşabilecek fırsat ve

101 tehditlerin neler olabileceği yönünde GZFT analizi yapılmış; Rekabet Gücü, Gıda Güvenilirliği, Ham Hammadde, Ar-Ge ve Yenilikçilik, İnsan Kaynağı ile Mevzuat ve Denetim konu başlıkları sektörün öne çıkan başlıca hedefleri olmuştur. Yapılan GZFT analizi sonucu belirlenen hedeflere yönelik eylem önerileri hazırlanmıştır. Hedefimiz, gıda sanayisi konusunda ülkemizi bölgesinde lider, dünyada kuralları ve standartları belirleyen bir ülke haline getirmektir. Üretim faaliyetlerinden azami yararı sağlamak için tarım ve gıda sektörlerinde yapılan çalışmaların bilim ve teknolojinin gösterdiği şekilde yürütülmesi zorunludur. Türkiye açısından tarım ve gıda sektörlerinden elde edilecek gelir artışı toplum refahı, zenginliği ve yaşam kalitesini arttırmada önemli bir potansiyele sahiptir. Küreselleşme olgusu içerisinde, çok uluslu tekellerin güç kazanması, gelişmiş ülkelerin tarım ve gıda üzerinde hâkimiyet kurma istekleri, bilim ve teknolojideki baş döndürücü gelişmeler konuyu daha da karmaşık hale getirmektedir. Bu bağlamda önümüzdeki yıllarda olması beklenen ve öne çıkan başlıca gelişmeler; Nanoteknolojiler uygulanacak, üretimde robotlar kullanılacak, Ürünler bazında ülkeler özelleşecek, kalite ve marka bilinci yaygınlaşacak, Çevre bilinci yaygınlaşacak ve doğal kaynaklar korunacak, atıkları yeni ürünlere dönüştüren yöntemler geliştirilecek, yayım ve eğitim çalışmaları hız kazanacak, Artan nüfusun beslenmesi için yoğun üretim kaçınılmaz olarak sürdürülecek, Ürün çeşitliliği ile fonksiyonel gıdaların talep ve tüketimleri artacak, Gıda endüstrisinde ısıl işlem gibi geleneksel teknolojilerin yerine besin elemanlarını daha az tahrip eden çevre dostu teknolojiler kullanılacak, Tarımsal ürünler dolayısıyla gıdalar daha az hacimde daha yüksek besleyici değerde üretilebilecek, endüstriyel üretimlerde konsantre ürünler geliştirilebilecek, Akıllı mutfak donanımlarının kullanımı yaygınlaşacak ve bunun, gıdaların hazırlanış biçimleri üzerinde etkisi olacak, Gıdaların hijyenik kalitesi, işlenmesi, sınıflandırılması ve paketlenmesinde, biyosensörler ve çok amaçlı enzimlerden yaygın ve etkin bir biçimde yararlanılacak ve Tekelleşme eğilimleri artacaktır.

102 Diğer Sektörler ve Yan Sanayi İle İlişkilerde Muhtemel Gelişmeler Gıda sanayiinin son yıllarda ilişkili olduğu alanlardan birisini lojistik oluşturmaktadır. Lojistik, müşterilerin gereksinimlerini karşılamak üzere hammaddenin başlangıç noktasından, ürünün tüketildiği son noktaya kadar olan tedarik zinciri içindeki malzeme, hizmet ve bilgilerin, etkili ve verimli bir şekilde, her iki yöne doğru hareket etmesinin ve depolanmasının planlanması, uygulanması ve kontrol edilmesidir. Lojistik tanımı içerisindeki tedarik zinciri kavramı da; hammaddenin mamule dönüşmesi, müşteriye ulaştırılması ve son kullanıcılar tarafından tüketilmesi aşamalarını kapsayan ürün ve bilgi akışının tamamıdır. Lojistik alanında üreticilerin %88 i kendi depolarını kullanmakta, %41 i kendi araç filosunu ve %22 si de dışarıdan hizmet alımı yolunu tercih etmektedir. Gıda sektörü bu alanda önemli yer almaktadır. Tarım-gıda ilişkisinin daha fazla artırılabilmesi kamu ve diğer kesimlerin Türk Tarımına her tür teknolojik ve verim artırıcı yeniliği aktarmasına bağlıdır. Ancak, ülke tarımına, insan sağlığına zararlı olabilecek, belirsiz ve kısa vadeli avantaj sağlayacak verim artışlarına ve sadece o tarımsal sezonu kurtarmaya yönelik gelişim adı altındaki uygulamalara izin verilmemelidir. Bu anlamda günümüzde birçok gelişmiş ülkelerde insan sağlığı üzerine etkileri bilimsel olarak değerlendirilen Genetiği Değiştirilmiş Organizma(GDO) konusunda dikkatli olunması gerekmektedir. Üzerinde titizlikle durulmadığı takdirde geri dönüşü olmayan tarımsal bir felaketle karşılaşılması gözden uzak tutulmaması gereken bir husustur. Planlı dönem için biyolojik güç denen her tür materyalin, bilimsel görüş ve düşüncelerden ve ıslah çalışmasından sonra üretime alınmasını sağlayacak sivil toplum örgütlerinin de içerisinde yer alacağı, yaptırım gücü olan bir organizasyonca belirlenmesi sağlanmalıdır.

103 Gıda Sektörü GZFT Analizi Dokuzuncu Kalkınma Planı ( ) Gıda Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Raporunda sektöre ilişkin ayrıntılı bir GZFT analizi yer almaktadır. Aşağıda yer alan söz konusu analize Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı nın Temmuz 2010 tarihli Türkiye Gıda Sektörü Raporunda yer alan GZFT analiz sonuçları eklenmiş ve güncel koşullar esas alınarak güncellenmiştir. Küme İçi Faktörler - Güçlü Yönler: G1 Tarımsal hammadde varlığı ve çeşitliliği bakımdan dışa bağımlı olmayan bir potansiyel yapıya sahiptir. G2 - Gelişen alt yapı çerçevesinde teknoloji ve bilgi birikimini takip eden ve ileri ülkelerdeki gelişmelere adaptasyonun istendiği bir yapı söz konusudur. G3 - Sanayinin üretim potansiyeli ve ürün çeşitliliğinde izlenen teknolojik gelişmeler nedeniyle ilerlemeler bulunmaktadır. G4 - Dünyada sulanabilir alanlar son sınırına gelmişken, ülkemizde bu açıdan hala kullanılamayan arazi varlığı mevcuttur. G5 - Coğrafi konum ve pazar açısından sanayi avantajlara sahiptir. Özellikle AB, Ortadoğu ve Rusya önemli pazarlar açısından dikkati çekmektedir. G6 - Sanayiinin dış satım potansiyeli bulunmaktadır. Özellikle bazı gıda alt dallarında bu oran yüksektir ve bu yönüyle AB ülkeleri ile rekabet edilebilir bir düzey yakalanmıştır. G7 - Gıda ürünlerinin tüketime özellikle de insan tüketimine yönelik oluşu ve vazgeçilmez nitelik taşımaları nedeniyle sanayide yatırımları özellikle de son yıllarda yabancı sermayeli girişini artırmıştır. G8 - Genç ve artan nüfusuyla Türkiye de hem üretim hem de tüketim artış göstermektedir. G9 - Katma değeri yüksek ürünler üreten gıda sanayii, tüketim ve satın alma davranışlarındaki değişimlere hızlı olarak yanıt vererek dinamik yapısını korumaktadır. G10 - Girişimci ruh ve son yıllarda işletme yönetiminde gelişmeler vardır. G11 - Gıda mevzuatı alanında teknik anlamda uyumun sağlanması sanayi için rekabette avantajlar yaratmaktadır. Küme İçi Faktörler - Zayıf Yönler: Z1- Sanayiinin en önemli sorunlarının başında, yeterli, kaliteli ve homojen hammadde temin etmede sorunlar bulunmaktadır. Z2 - Sektörde küçük ve orta ölçekli işletme yoğunluğu ve yetersiz sermaye yapısı hakimdir. Z3 - İşletme dayanışma hareketi ve yeterli güç birlikteliği sağlayamama sektörün zayıf yanını oluşturmaktadır. Bu durum düşük kapasite kullanımına yol açmakta ve ürün maliyetini yükseltmektedir. Z4 - Yetersiz denetim ve kayıt dışılığın neden olduğu haksız rekabet söz konusudur. Z5 - Vergi oranları yüksek ve orantısızdır. Z6 - Yüksek üretim maliyeti ile özellikle uluslararası rekabette sorunlar yaşanmaktadır. Z7 - Tüketici bilincinin tam olarak oluşmaması ve tüketici gelir düzeyindeki dağılım dengesizliği, gıda ürünlerine talebin niteliğini ve niceliğini etkileyerek, üretim kapasitesini olumsuz etkilemektedir. Z8 - Gıda sanayi ile bilimsel araştırma kurumları arasında sorun çözümü, yeni teknolojiler ve ürün geliştirmeye yönelik yeterli işbirliği bulunmamaktadır. Z9 - Üniversite-sanayii işbirliğinden yararlanamama ve yetersiz Ar-Ge kültürü sektörde yaygındır. Z10 - DTÖ ve AB uygulamaları ve uyum sürecinde sektörün uyması gereken kotalar ve üretim azalmaları sanayi için sorun olabilecektir. Z11 - Üreticilerin ve ihracatçıların uluslar arası mevzuat ve standartlar hakkında bilgi eksikliği vardır.

104 Z12 - Gıda üretiminde asgari teknik ve hijyenik koşullara uyumda sorunlar devam etmektedir. Z13 - Sanayinin gelişimi için ara eleman eksiklikleri vardır, eğitim ve uzmanlaşma açısından olumlu yapı söz konusu değildir. Z14 - İşletmelerde genel olarak gıda güvenliği ve kalite yönetim sistemi uygulamaları gelişmekle birlikte henüz tatmin edici düzeye ulaşmamıştır. Z15 - Bilgi teknolojileri altyapıları yeterli düzeyde değildir. Z16 - Sektör fiyatlandırma konusunda sıkıntı yaşamaktadır. Z17 - Tedarik zinciri ve lojistik yönetiminin optimizasyonu konusunda yaşanan sıkıntıların maliyetlere yansıması yüksek olabilmektedir. Çevresel Faktörler - Fırsatlar: F1 - AB ye uyum amacı ile çıkartılan kanun ve buna bağlı uygulamalar bulunması. F2 - Sözleşmeli tarımsal üretim uygulamaları ile sanayi-tarım ilişkilerinin artırılması. F3 - Türkiye de yetiştirilen organik ya da ekolojik ürünlerin yaygınlığı ile sanayide değerlendirilme olanakları vardır. F4 - Yabancı sermaye ilgisi ve uluslararası işbirliğinin geliştirilmesi yoluyla sanayinin dünya gıda piyasalarına entegrasyon şansı artmaktadır. F5 - Gelişmiş kalite yönetim sistemlerine yönelim (ISO, HACCP, iyi tarım uygulamaları v.b.). F6 - Ürün geliştirme ve teknolojik yenileme faaliyetleri sanayii geliştirmektedir. F7 - Firma birleşmeleri ve çeşitli alanlarda sektörel örgütlenme eğilimi vardır. F8 - Gelişen promosyon teknikleri ve iyileşen piyasa koşullarına bağlı olarak artan tüketici talebi önemlidir. F9 - Yeni pazarlama teknikleri (e-ticaret gibi) ve müşteri odaklı pazar stratejileri ile ürünlere yeni ve hızlı pazar alanları ortaya çıkartmaktadır. F10 - İlgi düzeyi yüksek genç nüfus yeni marka ve ürünlere açıktır. F11 - Turizm sektöründeki büyüme yiyecek ve içecek sektöründeki tüketimi artırmaktadır. F12 - Bilgiye erişim kolaylığı ve iletişim olanakları sanayiinin gelişimini artıracaktır. Çevresel Faktörler - Tehditler: T1 - Gıda sanayii işletmelerinde ara eleman eksikliği devam etmektedir. T2 - Küresel rekabet ve uluslararası anlaşmalar, sektörün dış ticaret politikalarını etkilemektedir. T3 - Sürekli değişen ve istikrarsız tarım politikaları ile gıda sanayii geleceğe güvenli bakamamaktadır. T4 - Ekonomik istikrarın bozulması ve kriz senaryoları sektör için önemli bir tehdittir. T5 - İç pazar yetersizliği ve dış satım belirsizliği sanayi üretimini tehdit etmektedir. T6 - Gıda alt dallarının bölgesel dağılım dengesizliğinin kırsal alanlara yansıması vardır. T7 - Yüksek enerji ve girdi maliyetleri yiyecek ve içecek üreticilerinin performanslarını olumsuz etkilemektedir. T8 - Artan nüfusa bağlı olarak kişi başına düşen tarım alanı miktarları son yıllarda ciddi düşüş göstermektedir. T9 - Mikrobiyolojik hastalıkların hızla yayılması insanların tüketim çekingenliklerini arttırmaktadır.

105 F13 - Bilim ve araştırma kuruluşlarıyla artan işbirliği ve bu konuda isteklilik vardır. F14 - Ar-Ge, yurt dışı pazarlarda tutundurma ve markalaşma için destek ve teşvikler hakkında gıda ihracatçılarını bilgilendirmeye yönelik çalışmaların artırılması gelişme için fırsattır. F15 - Dünyadaki gıda arzı krizi gelecek dönemde tarımsal büyüme ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi kuvvetlendirecektir. F16 - Ülkemizde gıda alanının ihracat potansiyelinin ve cari açığın kapanmasına katkı potansiyeli yüksektir. SONUÇ VE ÖNERİLER Türkiye nin önemli kaynaklarını aktardığı, ayni zamanda stratejik sektör olarak da görülen gıda sektörünün uluslararası rekabetçilik gücü orta olarak tespit edilmiştir. Yukarıda açıklanan değişkenler ışığında Türk gıda sektörünün yüksek seviyeli rekabetçi olabilmesi için aşağıdaki öneriler göz önüne alınmalıdır. Öncelikle, sektörün sorunlarının yakından takip edebilecek, bunlara kısa sürede çözümler bulabilecek ve sektöre yön verecek bir Ulusal Gıda Konseyi en kısa sürede kurulmalıdır. Bu konsey, gıda sanayinin fiilen içinde bulunan kişiler, üreticiler ve devleti temsil edecek olan bürokratlardan oluşmalıdır. Ayrıca bu konsey Kanun Hükmünde Kararname (KHK) hazırlayarak hükümete sunabilme yetkisine de sahip olmalıdır. Tüm kesimlerin, üretici, sanayici ve devlet temsilcilerinin mutabakatı ile oluşmuş ülkemizde uygulanabilir, kısa, orta ve uzun vadeyi kapsayan, gerçekçi ve gıda sektörünün sorunlarına çözüm getirebilecek politikalar oluşturulmalı ve uygulamaya konulmalıdır. KAYNAKCA -Kaynak: UN Comtrade, (2013), Türk Gıda ve İçecek Sanayi) -Türk Gıda ve İçecek Sanayi 2012 Envanteri -Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Gelişmeler Nisan, Mayıs, Haziran 2013 Raporu, -Türkiye İş Bankası A.Ş. İktisadi Araştırmalar Bölümü. -Onuncu Kalkınma Planı(Kalkınma Bakanlığı)

106 Eskişehir Beyaz Eşya Sektörü Giriş Türkiye Beyaz Eşya Sektörü gelişen teknolojisi, her geçen gün artan üretimi, ihracat kapasitesi ve bunlara bağlı olarak genişleyen yan sanayi, servis, bayi ağları ve istihdam imkânları ile Türk ekonomisine önemli katkıda bulunan sektörlerden biridir. Beyaz Eşya Sanayi, son yıllarda küresel bir oyuncu olma yolunda önemli bir yükseliş sergilemektedir. Beyaz eşya yan sanayi ise sektörün tedarik zincirinin önemli bir parçası olarak bu yükselişin ardındaki faktör olarak değerlendirilebilir. Türkiye de beyaz eşya sektörüne ilişkin ilk üretim 1955 yılında İstanbul da montaj sanayine dayalı olarak Arçelik in ilk işletmesi Sütlüce fabrikasında başlamıştır li yıllara kadar az sayıda firmanın faaliyet gösterdiği beyaz eşya sektörü, sonraki yıllarda büyük bir ivme kazanarak ülke sanayisinin önemli sektörlerinden biri haline gelmiştir. Sektördeki başlıca markalar şunlardır: Arçelik, Beko, Altus, Aygaz (Arçelik); Profilo, Bosch, Siemens (BSHProfilo); Vestel (Vestel); Ariston, Indesit (Indesit). Bugün Türkiye deki iç pazarın %90 ı bu üretici firmalar tarafından karşılanmaktadır. Sektör yıllık yaklaşık 20 milyon adedi aşan üretim kapasitesi ile Avrupa nın önemli bir üretim üssüdür. Beyaz Eşya Yan Sanayi de Ana Sanayi ye paralel olarak gelişmiştir. Ana sanayinin sadece yurtiçi değil yurt dışında da önemli oyuncular haline gelmesi doğal

107 olarak güçlü bir yan sanayinin oluşumunu sağlamıştır. Sektörde 50 nin üzerinde orta ölçekli imalatçı ve büyük üreticilerin yanı sıra, sayıları 500 ün üzerinde aksam ve parça imalatçısı olan yan sanayi faaliyet göstermektedir. Yan sanayi sektöründe yılda 500 milyon doların üzerinde doğrudan ve 1,5 milyar doların üzerinde ana sanayiler üzerinden dolaylı olmak üzere 2 milyar dolardan fazla ihracat yapılmaktadır. Beyaz Eşya Yan Sanayi Sektörü de ülkemizin sürdürülebilir ihracat hedefine doğrudan katkı sağlamasının yanı sıra ana sanayiye destek olma kapasitesi açısından özel öneme sahiptir. Türkiye Beyaz Eşya ana sanayi, yan sanayi firmalarının gelişen ve değişen dünyayı ve sık yenilenen uluslararası standartları yakından takip etmelerini; bu standartlara uyumlu üretim yapmalarını; verimli üretim ve ürün kalitesinde devamlılığı sağlamalarını; Ar-Ge yatırımlarını artırmalarını; komponent üretimine ağırlık vermelerini; co-design yapabilecek bilgi ve birikime sahip olmalarını; alternatif malzeme ve prosesleri araştırmalarını; entegre üretim ve yönetim sistemlerini uygulayabilmelerini; ölçek ekonomisine hakim olmalarını ve karşılıklı bilgi alışverişi yapabilmelerini beklemektedir. Öte yandan, ana sanayi firmalarının yan sanayi/tedarikçilerinden bu beklentilerini gerçekleştirecek ortamı yaratmadıkları görülmektedir. Aynı biçimde kamu politikalarında ve destek programlarında da bu doğrultuda özendirici destekler ve/veya yaptırımlar yer almamaktadır. Ekonomi Bakanlığı URGE Programı kapsamında TTGV tarafından Haziran 2014 de haırlanan bir beyaz eşya kümesi için yapılan çalışmadaki Küresel ve Türkiye beyaz Eşya sektörü üzerine derlenmiş bilgilerden yararlanılarak ve Eskişehir beyaz Eşya sektörüne yönelik erişilebilen bilgilerden; dünya perspektifinden ve gelişme beklentilerinden Eskişehir ölçeğine gelinerek Beyaz Eşya alanında mümkün olabilecek Sektörel İnovasyon Sistemi içinde üniversite-sanayi işbirliği olasılıklarının tarafların ilgisine sunulması amaçlanmıştır. Küresel Beyaz Eşya Üretimi ve Ticareti Elektrik ve elektronik sektörünün alt başlıklarından biri olan Beyaz Eşya ve Küçük Ev Aletleri Sektörü Beyaz Eşya olarak adlandırılan elektrikli ev aletleri üretmektedir. Beyaz eşya sektörünü başlıca; buzdolabı, çamaşır makinesi, fırın ve bulaşık makinesi ile klima cihazları kapsamaktadır. Beyaz eşya sektöründe kullanılan teknolojinin belli bir olgunluğa gelmesi, gelişmekte olan ülkelerin bu teknolojiyi lisans yoluyla edinmesi ve aynı zamanda beyaz eşya talebinin artması ile birlikte üretim gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere doğru kaymaya başlamıştır. Örneğin, Batı Avrupa sektörde lider konumundayken, son dönemlerde bu liderliğini Güney ve Doğu Avrupa ülkelerine kaptırmış durumdadır. Dünya beyaz eşya pazarı büyüklüğü 2010 yılı itibarıyla 140 milyar ABD doları büyüklüğündedir. Çin, dünya ihracatındaki % 25,9 luk payı ile en çok ihracat yapan ülkeler arasında birinci sıradadır. Çin den sonra Avrupa nın en önemli beyaz eşya üreticilerinden olan Almanya (% 11,7) ve İtalya (% 11,6) gelmektedir. İthalat

108 durumlarına bakıldığında ise, dünyanın en büyük ekonomisi durumunda olan ABD % 19,3 ile birinci sıradadır. ABD yi, % 6,8 ile Almanya, % 6,2 ile İngiltere, % 5,9 ile Fransa ve % 4 ile Rusya izlemektedir. (Beyaz Eşya Sanayi Sektörü Raporu, Sanayi Genel Müdürlüğü, Ağustos 2011) yılı verilerine göre Polonya üretim hacminde %2 lik büyüme ile beyaz eşya sektöründe İtalya ve Almanya nın önüne geçmiştir. Bu artışın en önemli nedeni Whirpool firmasının Almanya fabrikasını kapatarak üretimini Polonya ya kaydırmış olması ve Indesit firmasının Polonya da yeni bir fabrika açıyor olmasıdır. (Wojciech Orszewski, Euromonitor International in araştırmacı analiz uzmanı) Şekil 1 Ülkelere Göre Küresel Beyaz Eşya Dış Ticareti Dünya beyaz eşya ticareti son dört yılda yıllık ortalama %11,9 oranında büyüme kaydetmiştir. Beyaz eşya sektöründe faaliyet gösteren firmalar küresel şirketler, bölgesel şirketler ve yerel şirketler olarak üç başlık altında incelenebilirler. Şirket birleşmeleri beyaz eşya sektöründe de yoğun olarak yaşanmıştır. Bunun sonucunda dünyada gittikçe daha az sayıda şirket toplamda daha çok beyaz eşya üretmektedir. Beyaz eşya üreticisi şirketlerin bir bölümü küresel şirkettir. Yani tüm dünyada üretim yapmakta ve tüm dünyada satmaktadırlar. Elektrolux, Whirlpool-Philips, General Electric-Hot Point ve National bu tür şirketlere örnektir. Bir diğer bölüm şirket bölgesel şirket olarak adlandırılmaktadır Bosch-Siemens, Ariston-Merloni, Electrolux-AEG gibi. Bunlar kendi orijin ülkenin yanında yakın bölgede olan diğer ülkelerde de pazarlanmakta ve üretilmektedir. Üçüncü grubu ise yerel şirketler oluşturmaktadır. Bunlar tek bir ülkede üretim yapmakta ve ağırlıklı olarak o ülkenin pazarına hitap etmektedir Fransa'dan Thompson, İngiltere'den Lec gibi. kimi küresel şirketler aynı anda birden fazla pazarda üretim ve satış yaparken, kimileri de bir ülkede üretimi gerçekleştirip, birden fazla ülkenin pazarlarına ürün satışında bulunmaktadırlar. Yerel şirketler ise üretim ve satışlarını bulundukları ülkede gerçekleştirmektedirler. Bu tür şirketlerin dış satımlarının toplamı genelde % 10'u geçmemektedir. Aşağıdaki Tablo beyaz eşya sektöründe en büyük ilk on beş firmayı göstermektedir. Genelde ilk sıralardaki firma ismileri hep aynı kalmaktadır; Whirlpool, Electrolux, Haier ve Bosch

109 gibi. Bu grup içinden Haier %13 büyüme ile en üst sırada olup, firmanın ana pazarı Çin dir. Tablo 1- Küresel Büyük Üreticiler: İlk 25 Firma yılı verileri (Euromonitor) Küresel Değer Zinciri Beyaz eşya üretimi oldukça olgunlaşmış ve gittikçe kürselleşen bir sanayidir. Üretim talep artış oranlarının yüksek, girdi maliyetlerinin göreceli olarak düşük olduğu gelişmekte olan ülkelere kaymaktadır. Bu sektörde üretim maliyetinin yanı sıra marka bağımlılığı oldukça önemli rekabet unsurudur (Paba, 1986). Büyük oyuncular 50 yıldan daha uzun süredir sektörün içinde olup, önemli ve güvenilir markalar yaratmışlardır. Ancak bu küresel değer zinciri dinamik olup, tedarik coğrafi olarak da yayılmış durumdadır. Örneğin; Maytag bulaşık makinasında Çin motoru ve Meksika dan temin edilen kablo grubu kullanılmakta ve montajı Amerika da yapılmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerdeki OEMler (Original Equipment Manufacturers) Batıdaki OBMler (Original Brand Manufacturers) adına üretim yapmakta, Electrolux firmasının Brezilya, Çin ve Hindistan da kurduğu gibi önemli oyuncular deniz aşırı pazarlarda tasarım ve Ar-Ge merkezleri kurmaktadırlar. Arçelik ve Haier gibi bölgesel büyük oyuncular da gelir düzeyi yüksek ülkelerde üretim yatırımları yaparak yenileşim ve bilginin üretildiği coğrafyaya yakınlık sağlamakta ve kendi markaları için uluslararası tanınırlık yaratmaktadırlar.

110 Küresel Beyaz Eşya Sektörü Yenileşim Beyaz eşya sektöründe üretim her ne kadar farklı parçaların ve modüllerin montajını ve bu süreç mekanikten elektroniğe birçok alanda bilgi gerektirse de nispeten benzer ve basittir (Sobrero and Roberts, 2002). Çevresel ve enerji tasarrufu kavramları, kablosuz teknolojilerin gelişimi sektörü otomasyon (domotics) teknolojilerine daha çok yaklaştırsa da beyaz eşya sektöründe temel üretim teknolojisi olgunluk düzeyine erişmiştir (Granstand et al, 1992; Ferigotti and Figuereido, 2005). Yakın zamanda sektördeki en önemli değişiklik üretim hatlarının esnek üretimi sağlayacak şekilde sadeleştirilmesi ve standartlaştırılmasıdır (Nichols and Cam, 2005). Fiyata dayalı rekabetin yanı sıra esneklik ve verimlilik artırma yolunda arayışlar büyük önem kazanmıştır. Esneklik üretim akışında aksama olmadan hattın farklı modellerin üretimine olanak tanıması ve ara stok ve bitmiş ürün stoklarının en aza indirilmesi anlamını taşımaktadır. Bu esneklik ana sanayi ile tedarikçilerin/yan sanayinin üretimlerini ve teslimatlarını senkronize etmelerine de fayda sağlamaktadır (Nichols and Cam, 2005, Perona and Saccani, 2004). Beyaz eşya sanayinde rekabetçilik ölçek ekonomisi ile doğrudan ilişkili olup, yenileşim faaliyetleri daha çok süreç ve organizasyonel yeniliğe dayanmaktadır. Firmalar benzer teknoloji ve imalat süreçleri kullanırlar. Yenileşim temel araştırmadan daha çok firma içi gerçekleştirilen mühendislik faaliyetlerinin sonucudur (Coriat et al., 2002). Diğer sektörlerden yenileşim difüzyonu daha çok ara ürün satın almaları ve uzman tedarikçiler ile etkileşimli öğrenme yolu ile gerçekleşir. Sektörde patent sayısı çok yüksek olmayıp, sektör içinde gerçekleştirilen yenileşimler de hemen diğer üreticilere ve ürünlere yayılmaktadır. Sektör mobilya, ilgili malzeme, aydınlatma gibi tamamlayıcı sektördeki gelişmelerden etkilenmekte, yarar sağlamaktadır (Ghedini, 2003). Beyaz eşya sektöründe mevcut ürünlerin daha verimli üretilmesi için süreç iyileştirme faaliyetleri yeni ürün geliştirme faaliyetlerinden daha önceliklidir. Sektör tarihsel olarak da yoğun fiyat rekabeti içinde olmuştur. Mevcut durumda ana ürün tasarımları farklılık gösterse de komponentler gittikçe daha evrensel olmakta ve ölçek ekonomisine uygun olarak otomasyon ağırlıklı tesislerde üretilmektedir (Nichols and Cam 2005). Üründe yenileşim faaliyetleri ise daha çok çevre korumaya ve enerji verimliliğine yönelik regülâsyonlara bağlı olarak gerçekleştirilmektedir yılında imzalanan Montreal Protokolü ile ürünlerde farklılaşma ve kurumsal rekabet enerji-verimli ve çevreye uyumlu ürün üretebilme yetkinliği ile sağlanmaktadır. Son on yılda beyaz eşyada yapılan Ar-Ge, yenileşim ve iyileştirme çalışmaları ile enerji tüketiminde %30 ila %50 arasında çok önemli tasarruf sağlanmıştır. Enerji verimliliğinin tüketici açısından önemine ilişkin olarak Avrupa da A ve üstü sınıftaki ürünlerin satışlarını gösteren aşağıdaki grafikler verilebilir. Amerika da da devlet Enerji Yıldızı (benzerlerinden %10-%30 daha verimli olan ürünler) onayı almış ürün satın alan tüketiciye çeşitli destekler vermektedir.

111 Beyaz eşya imalat sanayi 1990lardaki kalite ve güvenilir temelli üretim anlayışına hızlı ve esnek üretebilme yetkinliğini de eklemiştir. Bu değişim imalatçı firmaların lojistik yönetim süreçlerini iyileştirmelerini, Tam Zamanlı Üretim (Just-in-Time) benzeri kavramların dağıtım ve pazarlama süreçlerine de uygulanmasını gerekli kılmıştır. Kalite ve güvenilir ürün esaslı üretim beyaz eşya ürün tercihlerinde müşterilerin ürünleri eskidiği zaman değiştirmelerini ön planda tutarken, günümüzde enerji verimliliği, kablosuz iletişim, akıllı sensör teknolojileri kullanımı gibi özellikler ürünlere olan talebi değiştirmiştir. Beyaz eşya sektöründe teknolojik yenileşim ağırlıklı olarak yıkama ve soğutucu alt-sektörlerde gerçekleşirken, ısıtma alanında yenileşim daha çok endüstriyel tasarım veya estetiksel olarak yapılmaktadır. Küresel Beyaz Eşya Sektörü Teknolojik Gelişmeler 2009 yılı Ekim ayında yayınlanan AB de Rekabetçi ve Sürdürülebilir Bir Elektrik- Elektronik Sanayi isimli bildiride sektörün geleceği ile ilgili yüksek büyüme potansiyeli olarak belirlenen alanlar sıralanmıştır. Mevcut sosyal ihtiyaçları karşılayan akıllı ev teknolojileri (yaşlanan AB nüfusu için elektronik sağlık sistemleri, evi işyeri olarak kullananlar için hizmetler, ev aletleri için uzaktan kumanda imkânı sağlayan akıllı ev projeleri vb.) öncelikli alanlar içinde yer almaktadır. Yüksek yoğunlaşma ve yüksek düzeyde rekabet Avrupa da üretici firmaları her yıl yenilik yapmaya zorlamakta ve firmalar, ürünlerinde yaptıkları çok küçük değişiklikleri bile büyük yenilikler olarak tanıtmaktadırlar. Özellikle 2011 yılında %15 büyüyen beyaz eşya sektörünün önemli bir kısmını kaplayan ankastre ürün serilerinin önümüzdeki beş yıl boyunca gelişmeye ve yaygınlaşmaya devam etmesi beklenmektedir. Pike Research firmasının yaptığı pazar araştırması sonuçlarına göre de akıllı beyaz eşya sektör pazarının 2015 yılında 6,2 Milyar US $ büyüklüğüne ulaşması beklenmektedir (Şekil-2). Böyle bir ortamda rekabet edebilirlikte, maliyetleri azaltmanın yanı sıra Ar- Ge faaliyetleri ile ürün geliştirmenin de önemi artmıştır. Küresel beyaz eşya ana sanayi hedefleri şu şekilde belirlenmiştir: Tüketicilerin hayatını daha kolay kılan (veya kullanımı kolay), Yüksek verime sahip, Tasarımdan ömür çevrimi sonuna kadar tüm süreçlerde çevreye verilen zararın (daha az atık ve gürültü) en aza indirgendiği, Kirliliğin kaynağında önlendiği üretim süreçleri ile Daha az enerji ve kaynak harcayan ürünler geliştirmek. Günümüzde beyaz eşya sektöründe yenileşim çalışmalarına veya eğilimlerine örnek olarak şu tür çalışmalar verilebilir: Özellikle yıkayıcı ve kurutucu nitelikli beyaz eşya sektöründe enerji verimliliğini hedef alan yeşil makinalar ;

112 Buzdolapları veya soğutucular için hava temizleme/arıtma sistemleri, sıfır vakum sağlayacak sistemler, cam kapılı dondurucular, anti-mikrobik raflar (microban technology); Fırınlarda ileri teknoloji pişirme sitemleri kullanımı: konveksiyon teknolojisi (ısınmış havanın yiyeceğin etrafında sirkülasyonu), indüksiyon teknolojisi (elektro manyetik), dual yakıt teknolojisi (gaz ve elektrik); Kombine ürünler (termal, konveksiyon ve mikrodalga pişirmenin tek bir fırında uygulanması); Bulaşık makinaları ve kurutucularda gürültü düzeyinin 45 desibel seviyelerine (fısıltı seviyesi) çekilmesi; Bulaşık makinalarında kurutma sürecine destek olan özel mineral kullanımları; Kurutucularda vibrasyon azaltma teknolojisi; Kurutucularda ısı pompası teknolojisini kullanan ve ütülemeyi destekleyici kendini temizleyen kondansatörler; Dokunma ile açılan kapak ve kapılar; Demografik tasarım farklılıkları; Isı kaybını önleyici yeni termoplastikler kullanımı; Paslanmaz çelik yerine polimer bileşik kullanımı (engineered polymer compund); Akıllı elektronik kontrol sistemleri, sensörler. Şekil 2- Akıllı Beyaz Eşya Pazar Tahminleri, Kaynak: Pike Research Türkiye Beyaz Eşya İstatistikleri

113 1955 yılında faaliyete geçen Türkiye beyaz eşya sektörü, sonraki yıllarda büyük gelişmeler göstererek ülke sanayinin önemli sektörlerinden biri olmuştur. İlk yerli çamaşır makinesi 1959, buzdolabı ise 1960 yılında üretilmiştir. Türkiye de beyaz eşya sektörü bu tarihten itibaren oldukça büyük bir gelişim göstermiştir. 1 Ocak 1996 tarihi itibariyle Türkiye nin AB ülkeleri ile Gümrük Birliği ne gitmesi sonucu beyaz eşya sektörü oldukça yoğun dış rekabet koşulları ile karşı karşıya kalmış ve sektördeki yerli/yabancı marka sayısının hızla artması, beyaz eşya sektöründeki pazar paylarının gün geçtikçe değişmesine neden olmuştur. Beyaz eşya sektörü büyük beyaz eşyalarda, yaklaşık 25 milyon adetlik kurulu üretim kapasitesiyle Avrupa Birliği nin İtalya dan sonra ikinci büyük üretim üssü konumundadır. Sektörün yan sanayileriyle birlikte toplam ihracatı 5 Milyar Dolardır. Bunun 2,5 Miyar Doları beyaz eşya, 2 Milyar Doları TV, yaklaşık 500 Milyon Doları da küçük ev aletleri ve yan sanayi ihracatıdır. Avrupa pazarında %22 lik Pazar payı bulunmaktadır. Türkiye dünya beyaz eşya ihracatında %4,3 lük pay ile dördüncü sıradadır. Beyaz eşya sektöründeki büyük gelişmenin ardındaki itici güç beyaz eşya üreticilerine yüksek kalitede üretim ve servisle destek olan yan sanayidir. Şekil 3- Dört Ana Ürünün Üretim, Satış ve İthalat Rakamları (1000 adet) Veri Kaynağı: TÜRKBESD Sektörün imalatı daha çok Marmara, Ege ve Orta Anadolu da yoğunlaşmıştır. Başlıca fabrikalar İstanbul, Manisa, Eskişehir, Bolu, Bursa, İzmir, Ankara, Kocaeli, Yalova, Kayseri, Konya ve Bilecik te yer almaktadır. Beyaz eşyada katma değer % civarında olup, sektörde yerli malzeme kullanım oranı % dır. (BEYSAD Bültenleri Ana Sanayi temsilcileri ile söyleşiler) Sektörde 50 nin üzerinde orta ölçekli imalatçı ve büyük üreticilerin yanı sıra, sayıları 500 ün üzerinde aksam ve parça imalatçısı Yan Sanayii faaliyet göstermektedir.

114 Sektördeki başlıca markalar şunlardır: Arçelik (Arçelik, Beko, Altus, Aygaz); BSH (Bosch, Siemens, Profilo); Vestel; Indesit (Ariston, Indesit); Candy. Bu markalar beyaz eşya ana ürünlerinde iç piyasa talebinin yaklaşık %90 ını karşılamaktadır. Sektörün iç piyasa büyüklüğü 3,5 milyar ABD dolarına ulaşmıştır yılında beyaz eşyada adet üretimin % 73 ü ihraç edilmiştir. Tüketiciler öncelikle yaygın bayilik sistemine sahip, satış sonrası hizmet noktaları ağını oluşturmuş yerli üreticileri tercih etmektedirler. Bu doğrultuda ithalat iç tüketimde %10 lar seviyesinde seyretmektedir. Şekil 4- Beyaz Eşya Sanayisi Dış Ticareti (Milyon US $) Veri Kaynağı: TÜRKBESD İthalat İhracat Fark Şekil 5-Ülkeye Göre Beyaz Eşya İhracat ve İthalatı

115 Tablo 2- Beyaz Eşya İhracatında Başlıca Pazarlar (2008) Buzdolabı - Derin Dondurucu İngiltere (% 16), Fransa (% 12), Almanya (% 9), İtalya (% 7), Irak (% 6) Çamaşır Makinesi Fransa (% 11), Almanya (% 10), İtalya (% 10), İngiltere (% 9), İspanya (% 8) Bulaşık Makinesi Fransa (% 16), İspanya (% 15), İngiltere (% 12), İtalya (% 8), Almanya (% 7) Fırın - Ocak İngiltere (% 15), Romanya (% 10), Fransa (% 9), Rusya (% 6), Ukrayna (% 5) Diğer Elektrikli Ev İngiltere (% 16), Almanya (% 12), Rusya (% 7), Fransa (% 7), Aletleri İtalya (% 4) Kaynak: DTM Türkiye Beyaz Eşya Sektörü GZFT Analizi Türkiye Elektrik ve Elektronik Sanayi Strateji Belgesi ve Eylem Planında ( ) mevcut durum ve GZFT analizinden elde edilen tespitler ve orta vadeli ihtiyaçlar kullanılarak, elektrik ve elektronik sektöründe yer alan alt sektörlere ilişkin sorun alanları ve çözüme yönelik hedefler belirlenmiştir. Öncelikli sorun alanlarından hareketle, sektöre ilişkin vizyon ve genel amaç belirlenerek; bu vizyona ve genel amaca yönelik, dört temel hedef tespit edilmiştir. Türkiye Elektrik ve Elektronik Sektörü Vizyonu; Bölgede Ar-Ge ve üretim üssü haline gelerek elektrik ve elektronik alanında dünya pazarında söz sahibi olmak ve Strateji Belgesi nin genel amacı ise Kamusanayi-üniversite işbirliğinin arttırılarak, ana ürün ve temel bileşenlerin ülkemizde tasarlanıp geliştirilmesi ve üretilmesiyle katma değerin yükseltilmesi olarak belirlenmiştir. Türkiye Elektrik ve Elektronik Sanayi Strateji Belgesi ve Eylem Planı Taslak Raporunda beyaz eşya sektörünü de kapsayan bir GZFT analizi yer almaktadır. Bu analiz ilgili özel ve kamu sektör temsilcilerinin ve kamu kurumlarının görüşleri ve Elektrik ve Elektronik Sanayi Teknik Komitesi (ELTEK) toplantıları neticesinde ortaya konan tespitlerin toplanması sonucunda elde edilmiştir. Aşağıda yer alan analiz

116 sonuçlarına Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı nın Temmuz 2010 tarihli Türkiye Beyaz Eşya ve Elektronik Sektör Raporunda yer alan GZFT analiz sonuçları da eklenmiştir. İç Faktörler - Güçlü Yönler G1 - Sektördeki bilgi birikimi ve deneyim. G2 - Ürün çeşitliliği. G3 - Nitelikli ve ucuz işgücü. G4 - AB ülkelerine yakınlık. G5 - Üretim kapasitesi. G6 - Esneklik. G7 - Kalite kavramının geliştirilmiş olması. G8 - Genç ve girişimci nüfus. G9 - AB teknik mevzuatına uyumun sağlanmış olması. G10 - Kaliteli ve sürdürülebilir üretim altyapısı. G11 -Uluslararası yönetim sistemleri yaygınlığı. Küme İçi Faktörler - Zayıf Yönler: Z1 - Genel vergi yükü. Z2 - Devlet desteklerinin yetersizliği. Z3 - Sanayi altyapısının yetersizliği. Z4 - Yoğun bürokrasi. Z5 - Finansman yetersizliği. Z6 - Özgün teknoloji/ürün/sistem eksikliği. Z7 - Kalifiye ara eleman eksikliği. Z8 - Yetersiz Ar-Ge yatırımları. Z9 - Yetersiz elektronik komponent altyapısı. Z10 - Tasarım ve marka yaratmada eksiklik. Z11 - Pazarlama/reklam/tanıtım yetersizliği. Z12 - Sektörün yeterince örgütlenememesi. Z13 - Üniversite-sanayi işbirliği yetersizliği. Z14 - Piyasa gözetimi ve denetiminde yaşanan sıkıntılar. Z15 - Yüksek girdi maliyeti. Z16 - Yatay ve dikey etkileşim/bütünleşme eksikliği. Z17 -Nakliyede karayolu bağımlılığı ve lojistik problemler. Z18 -Fikri ve sınaî mülkiyet hakları konusundaki bilgi ve bilinç eksikliği. Z19 - Sanayi envanteri ve istatistik bilgilerinin güncel olmaması ve eksikliği. Z20 - Dış sermaye için yeterince fırsat yaratılamaması. Z21 - Sektöre ilişkin uluslararası gelişmelerin yeterince takip edilememesi. Z22 - Kayıt dışı ekonomi ve merdiven altı üretim. Z23 - İstatistikî rakamlara ulaşmakta yaşanan zorluk. Z24 - Nüfusun önemli bir bölümünün düşük gelir düzeyine sahip olması nedeniyle ev

117 aletlerini değiştirmek yerine uzun süre kullanmaya yönelmeleri. Çevresel Faktörler - Fırsatlar: F1 - Coğrafi konum avantajı ve bölgesel üretim merkezi olma potansiyeli. F2 - İç pazarın doygunluğa ulaşmaması. F3 - Makroekonomik istikrarın kalıcı hale getirilerek ülkenin yeni yatırımlar için çekici hale gelmesi. F4 - Ar-Ge ve yenilikçilik potansiyeli. F5 - Bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlığı. F6 - Mesleki eğitimdeki yeniden yapılanma. F7 - Kurumlar arası yetki ve sorumlulukların rasyonelleştirilerek bürokrasinin azaltılmasına yönelik e-devlet benzeri çalışmalar. F8 - Değişen ekonomik konjonktür ile üretim merkezlerinin ve küresel pazarların yer değiştirmesi. F9 - Beyaz eşya üretiminde kullanılan Cr-Ni metalinin gelecekte Türkiye de üretilmesinin hammadde ithalatında azalmaya neden olması. F10 - Enerji tasarruflu ürünlere olan talebin beyaz eşya sektöründe yeni bir tüketim eğilimi yaratabilecek olması. Çevresel Faktörler - Tehditler: T1 - Uzak Doğu ülkelerinin paylarını önemli oranda artırmaları. T2 - Küresel krizin olumsuz etkileri. T3 - AB ülkeleri ile Uzak Doğu ülkeleri arasında yapılan serbest ticaret anlaşmaları. T4 - Çin başta olmak üzere Uzak Doğu daki düşük işgücü maliyetleri ve bu maliyetlerin uzun süre bu şekilde seyredecek olması. T5 - Çin de ölçek ekonomisinin yarattığı maliyet avantajları. T6 - Çin hükümetinin firmalara sağladığı örtülü ve açık teşvikler. Türkiye Beyaz Eşya Ana Sanayinin Yan Sanayiden Beklentisi Beyaz Eşya Yan Sanayi Sektörünün mevcut durumunu tespit etmeden ve ihtiyaçlarını belirlemeden önce ana sanayinin yan sanayiden beklentilerini sıralamakta yarar görülmektedir. Bu beklentiler BEYSAD Bültenlerinde yer alan ana sanayi temsilcileri söyleşilerinden oluşturulmuştur. Gelişen ve değişen dünyayı takip etmeleri ve değişen trendlere adapte olmaları; Dış pazarlarda rekabetçi olabilmek için yeni rekabet koşullarına hazırlıklı olmaları, Sık yenilenen uluslar arası standartları yakından takip etmeleri ve bu standartlara uyumlu üretim yapmaları; Ürün kalitesinde devamlılığı sağlamaları; Ar-Ge yatırımlarını artırmaları;

118 Katma değeri daha yüksek olan komponent (elektrik, elektronik ve elektromekanik komponent gibi) üretimine ağırlık vermeleri; Yaratıcı/yenilikçi ürün projelerine katılım konusunda istekli olmaları; Co-design yapabilecek bilgi ve birikime sahip olmaları; Yeni pazarlara açılmaları; Kayıpları ve sarfları azaltarak, operasyonel verimliliği artırmaları; Alternatif malzeme ve prosesleri araştırmaları; Entegre üretim ve yönetim sistemlerini uygulayabilmeleri; Ölçek ekonomisine hakim olmaları; Hızlı problem çözme yeteneğine sahip olmaları; Ana sanayi ile birlikte tasarım yapmaları; Karşılıklı bilgi alışverişi yapabilmeleri. Eskişehir Beyaz Eşya Sanayisi Türkiye deki Buzdolabı üretiminin %60 ı ve Soğutucu kompresörleri üretiminin %95 i Eskişehir deki tesislerde gerçekleştirilmektedir. Eskişehir sanayii içinde Beyaz Eşya Ana ve Yan sanayii de önemli bir paya ve ağırlığa sahip bulunmaktadır. Eskişehir'de tek çatı altında dünyanın en büyük buzdolabı fabrikası, yıllık 4 milyon adetlik kapasitesiyle her 5 saniyede bir buzdolabı üretilmektedir. Bölgemizin önemli yatırımlarından Arçelik Buzdolabı Fabrikası'nın üretim politikalarında yan sanayiye ağırlık verecek yönde gösterdikleri değişiklik bölgeye olan yatırım taleplerini bir anda arttırmıştır. Kısa süre içinde plastik, metal eşya sektöründe yoğunlaşan ve orta ölçekli sayılabilecek bu yatırım il sanayisine yeni bir hareket getirmiştir. Bununla birlikte Beyaz eşya sektörü yatırımlar ile birlikte gelişme göstermiş, Beyaz eşya, fırın ve diğer pişirici cihazlar ile kurutma makinesi ürün gruplarında ana ve yan sanayi alanlarında özel sektör yatırımları Eskişehir de hızlı artış göstermiştir.

119 Bölüm-3 Üniversite-Sanayi İşbirliği Önerileri 1-Sektör Temsilcileri ile Üniversite Yönetiminin Stratejik İşbirliği Toplantıları En üst seviyede yapılacak bu toplantılarda sektör ile üniversite arasındaki işbirliği stratejilerinin ve bu stratejileri hayata geçirecek plan ve programların görüşülerek (Y.lisans ve doktora programlarının oluşturulması, proje pazarları, sektöre özel disiplinler arası proje işbirlikleri ve yarışmaları, endüstri stajları, endüstri bursları vb.) ve gerekli tedbirler için görevlendirme ve yetkilendirmelerin yapılması sektör ile üniversite arasında ilişki ve işbirliği ortamlarının yaratılması bakımından kritik önemde görülmektedir.(raylı Sistemler) 2-Çalışma Gruplarının Kurulması Gerek alt sektör alanlarında Ar-Ge projelerinin belirlenmesi ve hayata geçirilmesi, gerekse de test/analiz, belgelendirme, sektörel eğitim vb. başlıklarda sanayi, üniversite ve şemsiye yapılanmaların temsilcilerinden oluşacak çalışma grupları ve/veya görev güçlerinin oluşturularak bunların düzenli ve sürekli faaliyetlerini sürdürmelerini sağlayacak destek ve olanakların sağlanması değerli işbirliği yapıları ortaya çıkarabilecektir. 3-ESO Strateji Planı nda Yer Alan İlgili Başlıklar için Planlama Faaliyetleri Eskişehir Sanayi Odası Strateji Belgesi nde yer alan özellikle Ek-1 de ki aşağıdaki başlıklarda sektörle ilişkilerin kurularak üniversite ile yapılabilecekler ve bunların planlanması için bir sistem kurulması bölgeye önemli katkılarda bulunabilecektir. 4-Kümelenme gibi işbirliği ağyapılarına öncülük ve aracılık edilmesi Arinkom TTO bölgedeki sektörlerden öne çıkanları guruplandırarak kümelenme vb. İşbirliği ağyapıları çalışmalarına ve buradan da üniversite ile köprüler kurulmasına öncülek ve aracılık edebilecektir. Bu kapsamda başlatılan Yazılım Kümesi ve Mobilya Kümesi çalışmaları diğer sektörlere de yaygınlaştırılabilecektir.

120 5-Sektöre yönelik üniversite sanayi işbirliği etkinlikleri, eğitim ve seminerler düzenlenmesi Üniversite ve sektör temsilcilerini bir araya getiren çalıştay ve proje pazarları gibi ARİNKOM TTO faaliyetleri kapsamına giren etkinliklerin düzenlenmesi için iş birliği yapılabilecek kurumlar ile bir araya gelinmesi, bu etkinliklerin metodolojisinin belirlenmesi ve etkinliklere yönelik ihtiyaç, talep ve önerilerin toplanması açısından önemli görülmektedir. Üniversite-sanayi işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla, sektörde çalışanlarca, belirlenen bir program dahilinde pratiğe yönelik eğitim ve seminerler düzenlenebilecektir. 6-Meslek Odalarıyla ve Şemsiye Yapıları ile yakın ilişkilerin geliştirilmesi İlgili sektörlerin meslek odalarının ve şemsiye kuruluşlarının temsilcileri ile iş birliği toplantılarının yapılması hem ARİNKOM TTO faaliyetleri ile ilgili sürekli bilgilendirme ve sektör ile üniversite arasında işbirliği ortamın canlı tutulması bakımdan önemli görülmektedir. 7-Eskişehir Makine Kümelenmesi faaliyetlerinin yakından takip edilmesi Eskişehir de kümelenme faaliyetlerinin ve bu faaliyetleri faaliyetlerini yürüten, ESO ve ABİGEM gibi kurumlarla iş birliği yapılarak kümelenme faaliyetlerine ilişkin etkinlik ve toplantılara katılımın gerçekleştirilmesi Eskişehirde makine imalat sanayinde faaliyet gösteren firmalarla ilişkilerin geliştirilmesine katkı sağlayacaktır. Böylece küme katılımcıların Ar-Ge ve inovasyon ihtiyaçlarının belirlenmesine, belki de kümenin Ar- Ge çalışmalarına yönelik ilgili komitenin kurulmasına katkı sağlanması mümkün olabilecektir. 8-PTS programının sektörde etkin şekilde uygulanması için çalışmalar yapmak. Akademisyenlerin ve öğrencilerin sektör ile iletişime geçmesini sağlayan Proje Tabanlı Staj Programı sistemli ve kararlı bir şekilde yürütülmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. PTS Programının etkinlik ve verimliliği incelenerek karşılıklı fayda sağlayacak hale getirilmelidir. 9-Sanayi ile işbirliği projelerinin artmasında Arinkom TTO nun proaktif bir rol üstlenmesi Anadolu Üniversitesinin hali hazırda beyaz eşya sanayi ile işbirliği yapan bölümlerinden Endüstri Mühendisliği, Elektrik-Elektronik Mühendisliği ve Malzeme Mühendisliği bölümleriyle beyaz eşya firmaları arasında yapılan proje sayısı Arinkom TTO nun proaktif çalışmalarıyla artırılabilir ve benzer etkileşim diğer sanayi grupları ile de kurulabilir.

121 10-Araştırma ve geliştirme faaliyetlerini arttırılması ve gerekli bilgi desteğini sağlanması Gıda özelinde görüldüğü gibi, Üniversitelerin gıda bölümlerinin gıda sanayi ile işbirliğine olan ihtiyacı giderek artmaktadır. Özellikle yeni teknolojilerin gıda sanayinde nasıl ve ne şekilde uygulanması gerektiğine ilişkin ihtiyaç üniversite ile işbirliğini zorunlu kılmaktır. Ayrıca gıda sanayinin üretim ve üretim sonrası karşılaştığı sorunların acil olarak çözümü de yine üniversite-gıda sanayi işbirliğine dayanmaktadır. Üniversitelerin gıda bölümlerindeki hocaların ve öğrencilerin de sanayi tecrübelerini arttırmaları yine sağlam bir gıda sanayi-üniversite işbirliğine dayanmaktadır. Gıda sanayi üniversite işbirliği ile dinamik bir yapıya kavuşacak olan üniversiteler, bilgi birikimlerini gıda sanayi ile paylaştıkları takdirde alet ve ekipman yetersizliği bakımından, içinde bulundukları durumu aşacak, kütüphaneleri bilimsel kitap ve dergi bakımından zenginleşecektir. Ayrıca, bazı üniversite ve enstitülerimizin sahip oluğu pilot tesislerde gıda sanayi ile işbirliği neticesinde daha aktif olarak çalışma imkânına kavuşacaktır. Gıda sanayii ise dışarıdan teknoloji transfer etmek yerine teknolojiyi işletmesinde ne şekilde uygulayacağını üniversiteden öğrenecek ve her türlü problemi üniversite yardımıyla çözme şansı elde edecektir. Böylece, gıda sanayi kuruluşları teknoloji konusunda gereksiz ve fazla harcamalar yapmayacak, girdilerini azaltacak ve büyümesini düzenli bir şekilde sürdürecektir. Bu işbirliği çerçevesinde gıda sanayi, üniversitelerde yüksek lisans ve doktora hatta lisans yapan öğrenciler de yakından temas etme şansını bulacak ve onları gıda sektöründe istihdam edebilecektir. Sonuçta, bu işbirliğiden kazançlı çıkan hem Türk gıda sekörü hemde üniversiteler olacaktır. 11-Anadolu Üniversitesinin güçlü olduğu alanlarla Sanayide öne çıkan Ar-Ge alanlarında işbirliği yapılması Plastik Kauçuk Alanında Öne Çıkan Bazı Ar-Ge Alanları Polimer ham maddeleri ve formülasyonları (formüle edilmeleri),imalat Süreçleri, Nano-malzemeler, Yeşil materyaller: biyo-kaynaklı ve geri dönüşümlü içine Kauçuk katılmış/eklenmiş bağlantılar, Sürdürülebilir gelişme Ekoteknolojiler, Sanayideki uygulamalar (Otomotiv, Havacılık, Demiryolu, Tıbbi) yukarıda bahsedilen örneğin Nano malzemeler gibi kimi alanlar Anadolu Üniversitesinin güçlü olduğu alanlarla örtüşmektedir.(kimya-plastik) 12-Yenilikçi Endüstri Bölgeleri ve Ar-Ge Mükemmeliyet Merkezleri Oluşturulması Kimya Sektörünün bu alanda dünyada lider durumunda olan ülkeler ile rekabet edebilmeleri için en önemli öğelerin özellikle teknolojik gelişmeler ve inovasyon olduğunu ortaya koymaktadır. Söz konusu bulgular, TİM Kimyevi Maddeler Sektör Raporu (2012) ile uyum göstermiş ve bu özellikle bu alanlarda gerçekleştirilecek

122 iyileşmelerin rekabet açısından nasıl bir iyileşmeye imkan tanıyacağını neden-sonuç ilişkilerine dayalı olarak somut bir şekilde ortaya koymuştur ve söz konusu iki alanın mevzuat ve altyapıdan çok daha öncelikli olduğunu ortaya koymuştur. Diğer bir değişle; teknolojide takipçilikten yakın takipçiliğe ve/veya liderliğe geçilmesi ile teknolojik üstünlük sağlamak ve inovasyonda yapılacak atılımların, Kimya sektörü için öncelikli iyileştirme alanları olması gerektiğini göstermiştir. Kimya Sektöründe oluşacak teknolojik yenilikler alt sektörleri de önemli ölçüde şekillendirecektir. Bu bağlamda, Kimyevi Maddeler Sektör Raporu (2012) nin hazırlıkları sırasında yapılan çeşitli panellerde de ortaya konulduğu gibi ; Kimya sanayinin belirli alanlarında, büyük ve küçük ölçekli firmaları, yan sanayisi, araştırma kurumları, yatırım destek kurumları ve teknoloji geliştirme merkezleri/inovasyon destek kurumlarıyla yenilikçi endüstri öbekleri/bölgeleri oluşturulmalıdır. Böyle oluşturulmuş bölgelerde, ekonomik aktörler arasında, aynı bölgeyi paylaşmaktan/yakınlıktan kaynaklanan bilgi alışverişi, ticari hareketlilik, kısaca yoğun bir sinerji doğacaktır. Bu da endüstri bölgesinin başarısını, yenilikçilik yeteneğini, dolayısıyla küresel rekabet gücünü artıracaktır. Bundan başka, tedarik zincirinin kısalmasından dolayı verimlilik artacaktır. Endüstri öbeğindeki tüm ekonomik aktörler bölgedeki yetişmiş işgücünden yararlanabilecektir. Türkiye, önümüzdeki yıllarda, kimya alanında rekabet üstünlüğü elde etmek için alternatif hammade kullanan Kimyasal Sentez Teknolojileri ve Alternatif Hammaddeler Kompozit Malzeme Teknolojileri, Sürdürülebilir ve Esnek Üretim Süreç Bilim ve Teknolojileri ve Alternatif Enerji Kaynakları konularında Ar-Ge mükemmeliyet merkezleri oluşturmalıdır. Bu merkezlerin oluşturulmasında yine Üniversite ile sektörün işbirliği kaçınılmazdır. Bu işbirliğini de yine Arinkom Teknoloji Transfer Ofisi sağlayabilecektir.(kimya-plastik) 13- Sektörel ve firma bazlı değer zinciri ve ihtiyaç analizleri Üniversitenin işletme ve ilgili diğer bölümlerinden oluşturulacak ekiplerle bölgedeki sektörlerin ve işletmelerin değer zinciri ve ihtiyaç analizlerinin yapılması 14- Özel Danışmanlık Hizmetleri Programı Değer zinciri ve ihtiyaç analizi sonuçlarına göre sektöre, şirkete özel danışmanlık hizmetleri tasarımının yapılması ve uygulanması 15- Sektöre ve/veya alana özel tasarım-proje yarışma programları İlgili sektör temsilcileri ve üniversite ile ortaklaşa hazırlanan program ve uygulama esasları uyarınca düzenli tasarım/proje yarışmalarının düzenlenmesi 16- Üniversite den ve sanayiden ortak yayınlar yapılması Sanayi odaklı ve üniversite destekli Ar-Ge çalışma sonuçlarının ortak yayınlar haline getirilmesi 17- Alan bazında disiplinler arası (nano, biyo, enformatik vb.) işbirliği kurulları

123 Bölge için birçok sektörün yararına olabilecek disiplinler arası alanların belirlenerek talep olabilecek alan ve konularda üniversite ve sanayiden katılımlarla ortak kurulların oluşturulması 18- Bir sektörde çok sayıda işletmenin ortak yararına olabilecek Kollektif Araştırma amaçlı kurulların oluşturulması 19- Endüstriyel Doktora Programları Endüstri ile ortaklaşa belirli alanlarda Y.Lisans/doktora programlarının tasarımı ve uygulanması 20- Elektronik ortamda sorun/problemlerin toparlanması ve çözüm odakları ile buluşmasının sağlanması Kuruluş özelinde isim olmadan kod no.su ile çözüm aranan sorunların bir veri tabanına ulaştırılması, çözüm için ilgilenen olursa buluşturma çalışmalarının yapılması.

124 Bölüm-4 Eskişehir ve Bölgesi Teknoloji Transferi Çalıştayı Raylı Sistemler, Havacılık, Seramik, Makine İmalat, Kimya Plastik, Gıda ve Beyaz Eşya Sektörlerinde mevcut durumun değerlendirilmesi ve özellikle Araştırma-teknoloji geliştirme ve inovasyon odaklı olası ihtiyaçların tespiti ve bunların özellikle üniversitesanayi işbirliği süreçleri ile sağlanması amacıyla Eskişehir ve Bölgesi Teknoloji Transferi Çalıştayı 10 Aralık 2014 Çarşamba günü Anemon Otel de gerçekleştirilmiştir. Çalıştay Programı

125 Çalıştay sonucunda salondan alınan Üniversite-Sanayi İşbirliği önerileri şu şekildedir: 1-Uluslararası standartlar için veri tabanı oluşturulması, Bölgede öne çıkan sektörlerle ilgili Uluslararası kritik standartların temini ve gereklerin belirlenmesi, bunlara yönelik test alyapılarının hazırlanması bu kapsamda sertifikasyon süreçleri konusunda danışmanlık. 2-Bölgede havacılık ve raylı sistemler alanlarında ileri simulasyon ve entegre test sistemlerinin ve uluslar arası geçerli uygunluk değerlendirme ve bu kapsamda sertifikasyon hizmetlerinin verilmesinin sağlanması. 3-Ortak veri tabanlarının tek bir veri tabanı portalında toplanması. (Bölgesel TTO'ların veri tabanları da bu kapsamda ele alınmalı) 4-Talep odaklı doktora programı (Sanayide istihdam edilen çalışanlar için doktora programlarının oluşturulması) 5-Ar-Ge faaliyetleri sonucu geliştirilen yeni ürünlerin yerli kurum ve kuruluşlarda kullanılmasının teşvik edilmesi ve bu yönde gerekiyorsa yeni standartlar oluşturulması ve bu amaçla ilgili kamu kurumları nezdinde lobi ve ikna faaliyetlerinin yürütülmesi. 6-Bölgesel bazda ürün ve personel sertifikasyonu amaçlı işbirliklerinin oluşturulması. 7-Sektörlere bilişim ve yazılım alanlarında çözümler geliştirilmesi. 8-Yenilebilir Enerji sistemleri, Enerji otomasyon sistemeleri, Akıllı sistemelerin enerji sistemlerinde kullanılması konularında Ar-Ge işbirlikleri yapılması. 9-Temel araştırma konularında grupların kurulması. 10-Yurt dışında Pazar araştırma ve pazarlama destekleri sağlamak. 11-Uluslararası yaşam döngüsü için kurul oluşturulması.

126 Yapılan puanlama sonucunda, çalıştay öncesi geliştirilen ve çalıştay katılımcılarının önerdiği toplam 31 önerinin aldıkları puanlar şöyledir: 1-Sektöre özel Üsi işbirliği Programları (Ar-Ge, Eğitim, Bilimsel Etkinlikler )(21 Puan) 2-Uluslararası standartlar için veri tabanı oluşturulması, Bölgede öne çıkan sektörlerle ilgili Uluslararası kritik standartların temini ve gereklerin belirlenmesi, bunlara yönelik test alyapılarının hazırlanması bu kapsamda sertifikasyon süreçleri konusunda danışmanlık.(21 Puan) 3-Endüstriyel Doktora Programları(17 Puan) 4-Bölgede havacılık ve raylı sistemler alanlarında ileri simulasyon ve entegre test sistemlerinin ve uluslar arası geçerli uygunluk değerlendirme ve bu kapsamda sertifikasyon hizmetlerinin verilmesinin sağlanması.(17 Puan) 5-Anadolu Üniversitesinin güçlü olduğu alanlarla Sanayide öne çıkan Ar-Ge alanlarında ve sanayiye rekabet avantajı kazandıracak konularda işbirliği yapılması.(11 Puan) 6-Alan bazında disiplinlerarası (nano, biyo, enformatik vb.) işbirliği kurulları.(10 Puan) 7-PTS programının sektörde etkin şekilde uygulanması için çalışmalar yapmak.(9 Puan) 8-Ortak veri tabanlarının tek bir veri tabanı portalında toplanması. (Bölgesel TTO'ların veri tabanları da bu kapsamda ele alınmalı)(8 Puan) 9-Sektörel ve firma bazlı değer zinciri ve ihtiyaç analizleri.(7 Puan) 10-Özel Danışmanlık Hizmetleri Programı.(6 Puan) 11-Kümelenme gibi işbirliği ağyapılarına öncülük ve aracılık edilmesi.(6 Puan) 12-Talep odaklı doktora programı (Sanayide istihdam edilen çalışanlar için doktora programlarının oluşturulması)(6 Puan) 13-Bir sektörde çok sayıda işletmenin ortak yararına olabilecek Kollektif Araştırma amaçlı kurulların oluşturulması.(5 Puan) 14-Sektör Temsilcileri ile Üniversite Yönetiminin Stratejik İşbirliği Toplantıları.(5 Puan) 15-Ar-Ge faaliyetleri sonucu geliştirilen yeni ürünlerin yerli kurum ve kuruluşlarda kullanılmasının teşvik edilmesi ve bu yönde gerekiyorsa yeni standartlar oluşturulması ve bu amaçla ilgili kamu kurumları nezdinde lobi ve ikna faaliyetlerinin yürütülmesi.(5 Puan) 16-Bölgesel bazda ürün ve personel sertifikasyonu amaçlı işbirliklerinin oluşturulması.(5 Puan)

127 17-Sektöre ve/veya alana özel tasarım-proje yarışma programları(4 Puan) 18-Sektörlere bilişim ve yazılım alanlarında çözümler geliştirilmesi(4 Puan) 19-Çalışma/ Teknik Grupların Kurulması.(3 Puan) 20-Yenilebilir Enerji sistemleri, Enerji otomasyon sistemeleri, Akıllı sistemelerin enerji sistemlerinde kullanılması konularında Ar-Ge işbirlikleri yapılması.(3 Puan) 21-ESO Strateji Planı nda Yer Alan İlgili Başlıklar için Planlama Faaliyetleri.(1 Puan) 22-Sektör Odaklı Ar-Ge ÜSİ Projeleri için ortamlar geliştirilmesi.(1 Puan) 23-Elektronik ortamda sorun/problemlerin toparlanması ve çözüm odakları ile buluşmasının sağlanması.(1 Puan) 24-Temel araştırma konularında grupların kurulması.(1 Puan) 25-Eskişehir Makine Kümelenmesi faaliyetlerinin desteklenmesi.(0 Puan) 26-Araştırma ve geliştirme faaliyetlerini arttırılması ve gerekli bilgi desteğinin sağlanması.(0 Puan) 27-Yenilikçi Endüstri Bölgeleri ve Ar-Ge Mükemmeliyet Merkezleri Oluşturulması(0 Puan) 28-Meslek Odalarıyla ve diğer şemsiye örgütlerle yakın ilişkilerin geliştirilmesi.(0 Puan) 29-Üniversite den ve sanayiden ortak yayınlar yapılması.(0 Puan) 30- Yurt dışında Pazar araştırma ve pazarlama destekleri sağlamak.(0 Puan) 31-Uluslararası yaşam döngüsü için kurul oluşturulması.(0 Puan) Son bölümde, Çalıştay katılımcıları Raylı Sistemler, Havacılık, Seramik, Makine İmalat, Kimya Plastik, Gıda ve Beyaz Eşya gruplarına ayrılmıştır. Oluşturulan 7 Grup masa başı çalışmasıyla ilgili alanlarda özellikle ATGİ süreçlerinde ilerleme sağlamak için faaliyet ve öneriler geliştirmişlerdir. Bu çalışma sonucunda sektörlere yönelik ortaya çıkan faaliyet ve öneriler şöyledir:

128 1. GRUP: MAKİNE İMALAT SEKTÖRÜ Makine-İmalat Sektörü Grubu Katılımcıları ve ortaya çıkan öneri ve faaliyetler şu şekildedir: S/N UNVAN AD/SOYAD KURUM/KURULUŞ 1 GENEL MÜDÜR FAZIL AYDINMAKİNA ESKİŞEHİR TGB ATAP A.Ş. 2 GENEL MÜDÜR OĞUZ YÖNTEM ABİGEM A.Ş. 3 PROF. DR. ESRA CEYHAN ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 4 TEKNİK MÜDÜR ADİL CEYHAN KEMSAN A.Ş. 5 YARD. DOÇ. DR. HALUK YAPICIOĞLU ANADOLU ÜNİVERSİTESİ-ARİNKOM TTO SIRA NO FAALİYETLER Makine alt sanayi ve alt kırılımlarıyla geleceğe yönelik öncelikli alanların belirlenmesi ve güncellenmesi amacıyla senede bir defa çalıştay yapılması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması Sektörün gereksinim duyduğu nitelikli eleman ihtiyacının tespitine ve yetiştirilmesine yönelik iş gücü yetiştirme programı yapılması Sektörden gelen (yatırım malının), müşteri beklentisi, ürün, proses, teknolojileri ile ilgili, AR-GE inovasyon faaliyetlerinin tespiti Alan bazında disiplinler arası işbirliği kurulları oluşturulması, teknoloji geliştirme bölgesindeki şirketlerden istifade edilmesinin esas alınması Sektöre ilişkin etik değerlerin ve kuralların oluşturulması, sözleşmelerin hazırlanması ve imzalanması İLGİLİ KURUMLAR ESO ETO MMO SORUMLULUKLAR Sanayi Odası İHTİYAÇLAR İnsan Kaynağı ARİNKOM Sorumlu kişisi BAŞARI ÖLÇÜTLERİ Tespit edilen sorunlara yönelik getirilen çözüm önerileri ZAMAN PLANI KISA VADE (1 YILA KADAR) ORTA VADE (1-3 YIL) UZUN VADE (3 YILDAN FAZLA) Kısa vade

129 6 7 8 Sektörün ihtiyacı olan İK'yı sanayide çalışmaya özendirecek sosyal projelerin yapılması Üniversite Mühendislik öğrencileri için sektörü tanımaya, ürünleri, prosesleri, teknolojileri tanımaya yönelik derslerin programa konması, güncel ve ileri teknolojileri ve sorunları ile ilgili projeler verilmesi, sanayinin ders programları içeriği konusunda yardımcı olması Sektör bazlı üretim sistemleri geliştirilmesine yönelik ortak projeler yapılması ESO Anadolu Üniversitesi 9 İşletmelere strateji odaklı yönetim ve iş geliştirme konularında danışmanlık verilmesi ABİGEM Sektör deneyimli nitelikli insan kaynağının y.lisans ve doktora programlarına katılımlarının özendirilmesi ve kolaylaştırılması Eskişehir'de ki mevcut kümelerin sektörleri için ürün çeşitliliğini arttıracak (makine ve parça imalatı) konusunda, firmaları ürün üretebilecek ve satabilecek (sertifikasyona sahip) seviyeye yükseltilmesi

130 2. GRUP: KİMYA VE PLASTİK SEKTÖRÜ Kimya ve Plastik Sektörü Grubu katılımcıları ve ortaya çıkan öneri ve faaliyetler şu şekildedir: S/N UNVAN AD/SOYAD KURUM / KURULUŞ 1 ÇAĞATAY YILMAZ ESKİŞEHİR TİCARET ODASI 2 PROF. DR. DİLEK AK ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 3 PROF. DR. RIDVAN SAY ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 4 UZMAN BURÇAK İLTER TİMURÇİN ANADOLU ÜNİVERSİTESİ- ARİNKOM TTO SIRA NO FAALİYETLER İLGİLİ KURUMLAR SORUMLULUKLAR İHTİYAÇLAR BAŞARI ÖLÇÜTLERİ ZAMAN PLANI KISA VADE (1 YILA KADAR) ORTA VADE (1-3 YIL) UZUN VADE (3 YILDAN FAZLA) Kimyasal üretimin genel olarak dağınık yapıda olması yatay ve/veya dikey entegrasyonunun olmaması nedeniyle sektörün üst temsilcilerinin davet edildiği ortamda ARİNKOM TTO vasıtası ile sektör temsilcilerinin bir araya getirilmesi Sektörün problemlerinin ortaya konduğu platformun/portalın oluşturulması Alan bazında disiplinler arası (nanoteknoloji, biyoteknoloji, enformatik vb.) işbirliği kurullarının oluşturulması Endüstriyel Doktora Programının uygulanması Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği, İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhr. Birliği, Anadolu Üniversitesi, ESO, ETO, sektör temsilcileri Kimya sektörü, ARİNKOM TTO, Bilim - Sanayi ve Teknoloji Bak. Eskişehir İl Müdürlüğü, Anadolu Üniversitesi, ARİNKOM TTO, sektör temsilcileri Anadolu Üniversitesi ARİNKOM TTO sektör temsilcileri ARİNKOM TTO ESO ARİNKOM TTO vasıtası ile ticari gizlilik sözleşmelerinin imzalanması Anadolu Üniversitesi ARİNKOM TTO sektör temsilcileri Anadolu Üniversitesi ARİNKOM TTO sektör temsilcileri Kurum temsilcilerinin desteği ile koordinasyon Web portallarının birleştirilmesi için gerekli izinlerin ilgili kurumlardan alınması Alanlar bazında ihtiyaçların ortaya konması İnovasyona katkısı olabilecek yeni kimyasal materyallerin geliştirilmesi vb. Eskişehir'de farklı iş kollarındaki üreticilerin bir araya getirilmesi Portalın oluşturularak kullanıma açılması Sorunların çözümü ile ilgili kurulların başarılı çalışması Doktora programının tamamlanma sı Kısa ve Orta Vade Orta Vade Orta Vade Uzun Vade

131 5 İleri Teknolojiler Araştırma Birimi, Farmasotik Kimya, Çevre Sorunları Araştırma Merkezi, Bitki İlaç Bilimsel Araştırma Merkezi gibi disiplin ve merkezlerin varlığından sektörün haberdar edilmesi Anadolu Üniversitesi ARİNKOM TTO sektör temsilciler Anadolu Üniversitesi ARİNKOM TTO sektör temsilcileri İlgili merkez ve disiplinlerin tanıtılarak sorunların çözümüne katkı sağlanması İşbirliği sayısı Kısa ve Orta Vade

132 3. GRUP: GIDA SEKTÖRÜ Gıda Sektörü Grubu katılımcıları ve ortaya çıkan öneri ve faaliyetler şu şekildedir: S/N UNVAN AD/SOYAD KURUM/KURULUŞ 1 PROF. DR. TUNCAY DÖĞEROĞLU ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 2 PROF. DR. ERSAN PÜTÜN ANADOLU ÜNİVERSİTESİ- ARİNKOM TTO 3 YARD. DOÇ. DR. CEMALETTİN SEVİM ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 4 MÜDÜR YAKUP GECİLİ ESİŞGEM 5 PROF. DR. ERTUĞRUL ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YÖRÜKOĞULLARI 6 GENEL MÜDÜR HÜSAMETTİN ONARICI ATAP A.Ş. YARDIMCISI 7 UZMAN MEHMET HAKAN DAĞ ANADOLU ÜNİVERSİTESİ- ARİNKOM TTO 8 UZMAN ALTUĞ BAYDAR ANADOLU ÜNİVERSİTESİ- ARİNKOM TTO SIRA NO FAALİYETLER İLGİLİ KURUMLAR SORUMLU LUKLAR İHTİYAÇLAR BAŞARI ÖLÇÜTLERİ ZAMAN PLANI KISA VADE (1 YILA KADAR) ORTA VADE (1-3 YIL) UZUN VADE (3 YILDAN FAZLA) 1 Endüstride atık ısı üreten tesisler için atık ısılardan sera ısıtması için proje üretilmesi Seramik End. Vb. Boyahanesi İşletmeler, Çimento Fabrikaları Alt yapı ve enerji verimliliği Uygulanabilir proje geliştirlmesi, prototipinin yapılması Orta vade 2 Güneş enerjisinin süt endüstrisi gibi düşük ısı gerektiren yerlerde kullanılması ile ilgili proje geliştirilmesi Süt endüstrisi, Konserve Endüstrisi, Gıda Üreticileri Enerji verimliliği Enerji tasaarrufu, temiz gıda Orta vade 3 4 Bitkisel ve hayvansal atıklardan biyoyakıt, enerji ve organik gübre üretimi Gerçek iyi tarım uygulamalarının hayata geçirilmesi konusunda çalışmalar yapmak Üniversite Ünivesite, Gıda Tarım Hayvancılık İl. Müd. Enerjinin düşük maliyetle üretimi Katma değeri yüksek tarım ürünlerinin üretilmesi Orta vade Uzun vade 5 Mineral gübre üretilmesi (Zeolit içerikli gübre) Üniversite ve Tarım İl Müdürlüğü, Gübre Üreticileri Üretimdeki verim artışı Orta vade

133 6 Halkın yetiştirdiği yerli, tohumların ıslah edilerek daha verimli hale getirlmesi için çalışma yapmak Ünivesite, Gıda Tarım Hayvancılık İl. Müd. İyi tarım uygulaması Uzun vade 7 Güneş enerjisiyle seraların ısıtılması Üniversite ve Tarım İl Müdürlüğü Enerjiden sağlanan verim Orta vade 8 Yaş meyve ve sebzelerin korunması Üniversite ve Tarım İl Müdürlüğü Yaş sebze ve meyvelerinin raf ömrünün uzatılması Orta vade 9 Süt ve süt ürünlerinin Ar-Ge ve inovasyon uygulanarak tescillenme (HOLLANDADA 800 ÇEŞİT PEYNİR ÖRNEK OLABİLİR.) Üniversite, Gıda Tarım İl Müdürlükleri, Çiftçinin Kooperatifi Katma değerli ürünler üretmek Uzun vade 10 Ürünlerin değerlendirimesi için ticari aklın geliştirilmesi Üniversite, Ticaret Odaları,Tarım Birlikleri ve Kooparatifleri Değelendirilerek satılan ürün Uzun vade 11 Tarım ilaçlarının kullanımı konusunda denetleme ve iyileştirme Tarım İl. Müd. İyi tarım uygulamaları, sağlıklı tarım ürünleri Kısa vade ve Orta vade 12 Tarım gıda ürünlerinde sertifikasyon sağlanması konusunda çalışma yapmak Üniversite ve Tarım İl Müdürlüğü Sertifikalı ürünler Orta vade 13 Tarımda pestisit kullanımı yerine biyolojik v organik mücadele Üniversite ve Tarım İl Müdürlüğü İyi tarım uygulamaları Kısa vade 14 Tarımla ilgili iş geliştirme merkezleri kurulması KOSGEB,Diğer Kamu Kurumları Çiftçinin ürünlerinin endüstriyel hale getirilmesi, başarılı girşimlerin özendirilmesi, Uzun vade

134 4. GRUP: RAYLI SİSTEMLER SEKTÖRÜ Raylı Sistemler Sektörü Masa Çalışma Grubu Katılımcıları ve ortaya çıkan öneri ve faaliyetler şu şekildedir: S/N UNVAN AD/SOYAD KURUM/KURULUŞ 1 ÜRETİM ABDÜLKADİR DAS LAGER RULMAN A.Ş. SORUMLUSU SIĞIRTMAÇ 2 DOKTOR ŞÜKRAN MUTLU DAS LAGER RULMAN A.Ş. 3 GRUP LİDERİ ÖMÜR YILDIZ SAVRONİK A.Ş. 4 KOORDİNATÖR AYDIN SAATÇİOĞLU SAVRONİK A.Ş. 5 YÜKSEK MÜHENDİS TOLGA ÜNALIR POARD 6 GENEL MÜDÜR MEHMET TAŞKIN METASOFT BİLGİSAYAR LTD. ŞTİ. 7 UZMAN ORKUN BAŞKAN ANADOLU ÜNİVERSİTESİ- ARİNKOM TTO SIRA NO FAALİYETLER Sanayide ki kabiliyetlerin ortaya konarak sorunlara, çözümlere odaklı akademisyan firma eşleşmesinin yapılması Sektörün önemli alıcılarının ve uyguluyacılarından TÜLOMSAŞ gibi büyük kurumlara sektörlerde ki firmaların tanıtılması ARİNKOM'un birlikte çalıştığı üniversitelerde ki tez/proje çalışmalarıın tespit edilerek sanayiye açılması AB'nin, TR'nin uzun vade hedeflerine göre ders İLGİLİ KURUMLAR Üniversite Kümeler URAYSİM TÜLOMSAŞ URAYSİM Kümeler ARİNKOM ARİNKOM Eğitim Kurumları TÜBİTAK SORUMLULUKLAR İHTİYAÇLAR Firmaların yetkinliklerinin saptanması Tanışma niyetinin belirlenmesi Tanışma Fırsatlarınınoluşturulması Veri tabanın oluşturulması ve portal üzerinden paylaşılması Hedeflerin incelenmesi İlgili kurumların çalıştaylarına katılım BAŞARI ÖLÇÜTLERİ Raporun/ Kitapçığın düzenli aralıklarla hazırlanması ve güncellenmesi/ bu raporların ilgili paydaşlarla paylaşılması Görüşmelerde işbirliklerinin çıkması Veri tabanın oluşturulması Ders programlarının açılması ZAMAN PLANI KISA VADE (1 YILA KADAR) ORTA VADE (1-3 YIL) UZUN VADE (3 YILDAN FAZLA) Kısa vadede Orta Vade Orta Vade Uzun vade

135 programlarının açılması/ tezlerin hazırlanması Tezlerin hazırlanması 5 6 Kamu hakkında teknik çalışmalar kadar hukuki mevzuatlar hakkında bilinçlendirme yapılması Sertifikasyon konusunda bilgilendirme, eğitimler ve danışmanlık Üniversitelerin Hukuk fakülteleri Kümeler ARİNKOM URAYSİM Hukuk fakülteleri ile görüşme Eğitim Programları Orta Vade Kısa ve Orta Vade 7 Sanayinin elindeki mamul/ürünler için Pazar(yurtiçi/yurt dışı) araştırması Kümeler TÜLOMSAŞ TCDD Tanıtım faaliyetleri Fuarlara katılıma destek Katılım Orta Vade 8 9 Fonlar/ Teşvikler hakkında bilgilendirme faaliyetleri Disiplinler arası işbirliği Enformatik Elektronik Malzeme Mekanik TÜBİTAK ARİNKOM Kümeler ARİNKOM Kümeler Fon veren uluslararası kuruluşların bültenlerine kayıt ve bu bilginin paylaşımı Küme yönetimlerinin bilgiyi paylaşması Ortak projelerin gerçekleştirilmesi konusunda destek Sanal ortamda bir network'un oluşturulması Ortak projelerin gerçekleştirilmesi ve sonuçlandırılması Kısa vade Orta vade Uzun vade

136 5. GRUP: HAVACILIK SEKTÖRÜ Havacılık Sektörü Grubu katılımcıları ve ortaya çıkan öneri ve faaliyetler şu şekildedir: S/N UNVAN AD/SOYAD KURUM/KURULUŞ 1 ALBAY ORHAN NADAR 1. HİBM.K. 2 MÜHENDİS TAYFUN AKPINAR 1. HİBM.K. 3 MÜHENDİS KADRİYE ŞENTÜRK 1. HİBM.K. 4 MÜHENDİS AYŞE TEKİRGÖLLÜ 1. HİBM.K. 5 TEĞMEN MUHAMMET KARACA 1. HİBM.K. 6 KOORDİNATÖR ASLI ÖZTÜRK AKDEMİR ESKİŞEHİR HAVACILIK KÜMESİ 7 YÖNETİCİ SELİM SELER BUSEL MAKİNA SANAYİ 8 MÜHENDİS ERHAN TAYYAR TAYYAR TASARIM VE İMALAT 9 UZMAN ÖZLEM SEVİNÇ TİGİN ANADOLU ÜNİVERSİTESİ-ARİNKOM TTO SIRA NO FAALİYETLER Ulusal ve uluslararası hizmet verecek akredite olmuş çevresel şartlar, test ve kalifikasyon lab. kurulması Yer titreşim sistemlerinin kurulması. MYO ve meslek liselerinden şirketlerin ihtiyaçları doğrultusunda personel yetiştirilmesi. İLGİLİ KURUMLAR Üniversite Üniversite ESAC MYO ve Meslek Liseleri Müdürlükleri SORUMLULUKLAR Teknik ve idari yönetim Teknik ve idari yönetim Koordinasyon, yönetim ve eşleştirme İHTİYAÇLAR Alt yapı test ekipmanı, yazılım, donanım ve nitelikli personel Alt yapı test ekipmanı, yazılım, donanım ve nitelikli personel BAŞARI ÖLÇÜTLERİ Firmaların test ihtiyaçlarının yurtiçinde karşılanabilm esi. Firmaların test ihtiyaçlarının yurtiçinde karşılanabilm esi. Üye firmaların yıllık personel ihtiyacını Başarılı belirlemek ve üye öğrencilerin ihtiyaçlarına göre sürekli eğitim içeriğinin istihdamının belirlenmesi.öğren sağlanması cilerin barınma ve ZAMAN PLANI KISA VADE (1 YILA KADAR) ORTA VADE (1-3 YIL) UZUN VADE (3 YILDAN FAZLA) Orta Vade Orta Vade Kısa Vade

137 ulaşım sorunlarının karşılanması Sertifikasyon konusunda üyelere destek olacak danışmanlık ve eğitim merkezlerinin kurulması. Ortak Ar-Ge lab. kurulması KOBİ lere CNC programlama eğitimi. ESAC Ana sanayi firmaları ESAC Sanayi odası BEBKA KOSGEB Üniversite Organizasyon İmalat süreçlerinin iyileştirilmesi Eğitimin üstlenmeli Yer tahsisi, eğitim verecek personelin sağlanması Ortak Ar-Ge lab., Tezgah tahsisi, eğitimci Eğitim paketlerinin oluşturulması. Sertifika sahibi personel sayısında artış. En iyi uygulama örneğinin oluşturulması Eğitimli personel sayısında artış Orta Vade Orta Vade Orta Vade

138 6. GRUP: SERAMİK SEKTÖRÜ Seramik Sektörü Grubu katılımcıları ve ortaya çıkan öneri ve faaliyetler şu şekildedir: S/N UNVAN AD/SOYAD KURUM/KURULUŞ 1 PROF. DR. EMEL ŞÖLENAY ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 2 PROF. DR. FERHAT KARA ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 3 M. FAHRİ ÖZER SAM A.Ş. 4 GÜLŞEN LEYLA SAM. A.Ş. GÜNGÖR 5 BERRİN GÖKÇEK NG KÜTAHYA SERAMİK 6 GENEL MÜDÜR YELİZ ERKOÇ ANATEK A.Ş. 7 UZMAN OLCAY SEVİK ANADOLU ÜNİVERSİTESİ-ARİNKOM TTO SIRA NO FAALİYETLER Tasarım alanında SAM benzeri bir işbirliği (USİ) ortamının oluşturulması ve son teknolojilerle donanımı Endüstriyel Doktora Programının uygun formatlarda devamı PTS süresinin uzatılması, mümkünse öğretim dönemine entegrasyonu Enerji verimliliği, enerji tetkik (audit) alanında yapılanma İLGİLİ KURUMLAR Anadolu Üniv. SAM (danışmanlık) GSF ARİNKOM (koordinasyon) Anadolu Üniv. İlgili Enstitüler Anadolu Üniv. Fakülteleri Sektörel Firmalar Anadolu Üniv. SORUMLULUKLAR AÜ Yönetimi (proje desteği) ARİNKOM (koordinasyon) SAM (danışmanlık) GSF (koordinasyon) EBK Kümesi Sektörel Destek (Serfed) Ortam temini Burs temini Katılım ve izleme (sektörden) Mevzuat hazırlanması Kontenjan temini Laboratuvar altyapısı İnsan kaynakları İHTİYAÇLAR Sektördeki tasarım ihtiyaçlarına cevap verebilmek için teknolojik altyapı oluşturulması ve sektöre donanımlı öğrenci yetiştirilmesi Öğrenci ve burs, gerekliliğinde altyapı Kontenjan temini Danışman temini BAŞARI ÖLÇÜTLERİ SAM benzeri bir diyalog ortamının oluşturulma sı 20 Öğrenci / 5yıl (doktora öğrenimine burs) ZAMAN PLANI KISA VADE (1 YILA KADAR) ORTA VADE (1-3 YIL) UZUN VADE (3 YILDAN FAZLA) Orta Vade Kısa - Uzun Vade Orta Vade Orta Vade

139 5 Eskişehir ve bölge ihtiyaçlarına yönelik kritik teknoloji ihtiyaçlarının belirlenmesi ve ortak grupların (disiplinlerarası/üstü) oluşturulması Anadolu Üniv. ARİNKOM ESO Biraraya getirme ve ihtiyaç analizi Kritik teknoloji sahipliliği 7. GRUP: BEYAZ EŞYA SEKTÖRÜ En az üç teknoloji alanı belirleme ve çalışma alanlarının oluşturulma sı Orta Vade Beyaz Eşya Sektörü Grubu katılımcıları ve ortaya çıkan öneri ve faaliyetler şu şekildedir: S/N UNVAN AD/SOYAD KURUM/KURULUŞ 1 TEKNİK MÜDÜR TAHİR DENGİZMEN ENDEL A.Ş. 2 AR-GE AZİZ AHMET DEMİR ENDEL A.Ş. YÖNETİCİSİ 3 ŞUBE MÜDÜRÜ MEHMET EMİN ALTUNBAŞ BİLİM SANAYİ TEKNOLOJİ İL MÜDÜRLÜĞÜ 4 PROF. DR. ENDER SUVACI ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 5 YARD. DOÇ. DR. ILGIN ACAR ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 6 TAKIM LİDERİ EMRE ARISOY ARÇELİK A.Ş. 7 UZMAN AYNUR GÜNEŞ ANADOLU ÜNİVERSİTESİ- ARİNKOM TTO SIRA NO 1 2 FAALİYETLER Üniversite Sanayi İşbirliği kapsamında anasanayi, yan sanayi ve üniversite bir arada şemsiye örgüt oluşturarak teknolojik tabanlı proje geliştirilmesi Organize Sanayi Bölgesinde Üniversite desteği ile EMC (Elektro Manyetik Uyumluluk) ve akustik test laboratuvarunın kurulması ve insan kaynağının sağlanması, eğitimlerin verilmesi ve hizmete geçirilmesi İLGİLİ KURUMLAR Üniversite Anasanayi Yansanayi Üniversite Üreticiler Teşvik kurumları SORUMLULUKLAR Proje geliştirilmesi Üniversite İHTİYAÇLAR Uzmanlıklar, proje teşvikleri, devlet desteği, işbirlikleri BAŞARI ÖLÇÜTLERİ Seri Üretim Cihaz, bina ve insan kaynağı alt yapı imkanının Sertifikasyon oluşturulması, eğitim verilmesi, sertifikasyon ZAMAN PLANI KISA VADE (1 YILA KADAR) ORTA VADE (1-3 YIL) UZUN VADE (3 YILDAN FAZLA) Orta vade Orta vade

140 Bölge üreticilerinin test analiz ve laborutuvar alt yapılarının ARİNKOM TTO tarafından toplanarak gerektiğinde ilgili kişilere olanak sağlanması Yarı iletken analiz raporunun oluşturulması için Üniversite'de ilgili laborutuvarın kurulması Anasanayi ile yansanayinin Ar-Ge konularında aynı pencereden bakabilmesi (anasanayinin üründe yapılan/yapılacak olan değişikliklerde yansanayi ile paralel götürmesi) Eskişehir'de var olan iki üniversitede de gıda uzmanlıklarının oluşturulması Devlet kurumlarının ihalelerde yerli ve bölgesel beyaz eşya üreticilerine avantaj sağlaması Beyaz eşya sektöründe faaliyet gösteren firmaların yan sanayilerine lojistik, kalite, planlama, dizayn veb, konularda kaynak seçimine ve kaynak planlanlamasına yardımcı olunması konusunda Üniversiteden destek alınması İşgörenlerin motivasyon eksikliği ve artışında sosyolojik ve pslikolojik anlamda verimliliğe yansıması Üniversite İlgili kurumlar Üniversite Anasanayi Yansanayi Anadolu Üniversitesi Osmangazi Üniversitesi ve ilgili sanayi sektörü Devlet Üretici Üniversite Anasanayi Yansanayi Üniversite Test Analiz alt yapısının paylaşımı fizik ve malzeme bilimi ve mühendisliği cihaz ve laboratuvar ve uzman bilgisi cihaz ve labaratuvar ve insan kaynağı, proje teşvikleri Gizlilik sözleşmeleri ile periyodik toplantıların yapılması (yılda 2 kez) Gıda konusunda bölge sektörüne uygun Doktora programlarının oluşturulması İhale yönetmeliklerin uygun hale getirilmesi Üniversitedeki insan kaynağı, ihtiyaç tespiti Üniversite Sosyal bilimler alanında konusunda uzman desteğinin alınması Konu ile ilgili ihtiyacının giderilmesi Yarı iletken analiz raporunun kısa sürede (1-3hafta)doğru ve güvenlilir bir şekilde ilgiliye raporlanması Yerli üretim Ortak projelerin gelişmesi sektörün bu alanda ihtiyacın giderilmesi İhalenin başarı bir şekilde geçilmesi, bölgesel ürünlerin % 20 artış Hız ve maliyet tasarrufu sağlanması Verimliliğin artması Kısa vade Orta vade Kısa vade Uzun vade Orta vade Orta vade Kısa vade

141 ARİNKOM TTO ESKİŞEHİR VE BÖLGESİ TEKNOLOJİ TRANSFERİ ÇALIŞTAYI KATILIMCI LİSTESİ S/N UNVAN AD/SOYAD KURUM/KURULUŞ 1 VALİ YARD. CAFER YILDIZ VALİLİK 2 ETO BAŞKANI METİN GÜLER ESKİŞEHİR TİCARET ODASI 3 ESO BAŞKANI SAVAŞ ÖZAYDEMİR ESKİŞEHİR SANAYİ ODASI 4 REKTÖR Prof. Dr. NACİ GÜNDOĞAN ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 5 REKTÖR YARD. Prof. Dr. A. SAVAŞ KOPARAL ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 6 GENEL HAYRİ AVCI TÜLOMSAŞ A.Ş. MÜDÜR 7 YÖNETİCİ HAKAN TUNA SAVRONİK A.Ş. 8 PROF. DR. TUNCAY DÖĞEROĞLU ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 9 YÖNETİCİ SELİM SELER BUSEL MAKİNA SANAYİ 10 ARDA GENÇ ESKİŞEHİR TİCARET ODASI 11 ÇAĞATAY YILMAZ ESKİŞEHİR TİCARET ODASI 12 AYDIN SAATÇİOĞLI SAVRONİK A.Ş. 13 PROF. DR. ERTUĞRUL YÖRÜKOĞULLARI ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 14 GÜRCAN BANGER RSK RAYLI SİSTEMLER 15 PROF. DR. TUĞRUL TÜFEKÇİOĞLU ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 16 MALİK KANDİLCİ HİSBİM 17 AR-GE MÜH. GÜLŞEN LEYLA GÜNGÖR SAM A.Ş. 18 PROF. DR. YUSUF ÖZTÜRK ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 19 MEHMET ÖNDER 1. HİBM KOMUTANLIĞI 20 MÜHENDİS AYŞE TEHİRGÖLLÜ 1. HİBM KOMUTANLIĞI 21 MÜHENDİS SELAMİ SADIÇ GATE ELEKTRONİK 22 ŞB. MÜDÜRÜ MEHMET EMİN ALTUNBAŞ BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ İL MÜD

142 23 KOBİ UZMANI EMİN ÖZGÜR PEKGÖZ KOSGEB 24 T. MÜDÜRÜ ADİL CEYHAN KEMSAN 25 MÜHENDİS TAYFUN AKPINAR 1. HİBM KOMUTANLIĞI 26 GENEL MÜD. FAZIL AYDINMAKİNA ATAP A.Ş. 27 GENEL MÜD. OĞUZ YÖNTEM ESABİGEM 28 ÖMÜR YILDIZ SAVRONİK A.Ş. 29 MURAT TOKGÖZ ETO 30 ALİ TUZCUOĞLU SAVRONİK A.Ş. 31 EMRE ARISOY ARÇELİK A.Ş. 32 AYŞEGÜL ÖZAYDEMİR RAYLI SİSTEMLER KÜMELENMESİ 33 HASAN DURUCASU ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 34 SİNAN MUSUBEYLİ EJS 35 TAHİR DENGİZMEN ENDEL A.Ş. 36 İBRAHİM KAYMAK HİSARLAR MAK. SAN. VE TİC. A.Ş 37 GEN. MÜDÜR AHMET HİKMET GÜCÜM VİBA SERAMİK 38 ŞEF ÖZGÜR BALLI 1. HİBM KOMUTANLIĞI 39 PROF. DR. MEHMET ŞERİF KAVSAOĞLU ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 40 MAH. MÜH. ERHAN TAYYAR TAYYAR TASARIM VE İMALAT 41 RIDVAN SAY ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 42 PROF. DR. MUSTAFA CAVCAR HAVACILIK ARAŞTIRMA MERKEZİ 43 TAMER KARAKURT SAVRONİK A.Ş. 44 AZİZ AHMET DEMİR ENDEL A.Ş. 45 HÜSAMETTİN ONARICI ATAP A.Ş. 46 EMEL ŞÖLENAY ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 47 ORHAN NADAR 1. HİBM KOMUTANLIĞI 48 M. FAHRİ ÖZER SAM A.Ş. 49 SERACEDDİN ÖZCAN KOSGEB 50 PROF. DR. ESRA CEYHAN ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 51 DR. ŞÜKRAN MUTLU DAS LAGER RULMAN 52 MAK. MÜH. ABDÜLKADİR SIĞITMAÇ DAS LAGER RULMAN

143 53 TAKIM LİDERİ ALİ İHSAN OYMAN ECZACIBAŞI VİTRA 54 DOÇ. DR. SEDEF DİKMEN ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 55 ONUR YAĞMUR SARI INTERCERT 56 TOLGA ÜNALLAR ESRAY 57 PROF. DR. HALİL İBRAHİM GÜRCAN ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 58 YRD. DOÇ. DR. CEMALETTİN SEVİM ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 59 GENEL MÜDÜR CELAL ÜSTÜNDAĞ NG KÜTAHYA SERAMİK 60 NURAY ÖZASLAN ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 61 MUSA SOLMAZ KARDEŞLER KAYNAK 62 ÖZLEM ÇEVİK KARDEŞLER KAYNAK 63 İL. EM. MD. YR HAKİM GÜNAY ESEN İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ 64 YD. DOÇ. DR. VELİ ONUR ÇELİK ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 65 ÇAĞLAR YAVAŞ KARCAN KESİCİ TAKIM 66 PROF. DR. FERHAT KARA ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 67 ENGİN YÜKSEL BEBKA 68 ÖZGÜR TAŞKIN MOBGE 69 FERHAT AYDOĞAN MOBGE 70 YRD. DOÇ. DR. ILGIN ACAR ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 71 DR ZAFER DİKMEN ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 72 PROF. DR. ÖMER METE KOÇKAR ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 73 KOORDİNATÖR ASLI ÖZTÜRK AKDEMİR ESK. HAVACILIK KÜMELENMESİ 74 GENEL MÜDÜR MUHİTTİN AK AKAR MAKİNA 75 MECLİS BAŞK. İSMAİL KUNDURACI ESO/YÜKSELİŞ MAKİNA 76 PROF. DR. DİLEK AK ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 77 YÖNETİCİ SEMİH SAVRONİK A.Ş. 78 BERRİN GÖKÇEK NG KÜTAHYA SERAMİK 79 İŞL. MÜDR. KORAY KÖSE DOĞUŞ PLASTİK

144 80 YAKUP GEÇİLİ ESİŞGEM 81 ÜMİT ŞAHBAZ MY ENGLİSH A.Ş. 82 İSMAİL BECENELİ ESKİŞEHİR SANAYİ ODASI 83 PROF. DR. ERSAN PÜTÜN A.Ü-ARİNKOM TTO 84 PROF. DR. ENDER SUVACI A.Ü-ARİNKOM TTO 85 UZMAN ORKUN BAŞKAN A.Ü-ARİNKOM TTO 86 UZMAN AYNUR GÜNEŞ A.Ü-ARİNKOM TTO 87 MAHMUT KİPER A.Ü-ARİNKOM TTO 88 UZMAN SANEM MOĞULKOÇ A.Ü-ARİNKOM TTO 89 UZMAN ALTUĞ BAYDAR A.Ü-ARİNKOM TTO 90 YRD. DOÇ.DR. HALUK YAPICIOĞLU A.Ü-ARİNKOM TTO 91 TEĞMEN MUHAMMET KARACA 1. HİBM KOMUTANLIĞI 92 MÜHENDİS GÖRKEM ŞANAN DOĞUŞ PLASTİK 93 PROF. DR. ÖNDER ORHUN ANADOLU ÜNİVERSİTESİ 94 UÇAK MÜH. KADRİYE ŞENTÜRK 1. HİBM KOMUTANLIĞI 95 UZMAN OLCAY SEVİK A.Ü-ARİNKOM TTO 96 UZMAN AYLİN SALİHOĞLU A.Ü-ARİNKOM TTO 97 UZMAN YASEMİN KARA A.Ü-ARİNKOM TTO 98 UZMAN BURÇAK İLTER TİMUÇİN A.Ü-ARİNKOM TTO 99 UZMAN YELİZ ERKOÇ A.Ü-ARİNKOM TTO 100 UZMAN ÖZLEM SEVİNÇ TİGİN A.Ü-ARİNKOM TTO 101 UZMAN MEHMET HAKAN DAĞ A.Ü-ARİNKOM TTO 102 UZMAN UĞUR ACAR A.Ü-ARİNKOM TTO

145 EK-1

146

147

148

149 Ek-2 Birol Mercan ve Mustafa Gömleksiz (Necmettin Erbakan Üniversitesi) tarafından yapılan Bölgesel Kalkınmada İnovasyon Sistemleri: KOP Bölgesi Üzerine Bir Yaklaşım çalışmasından alınmıştır. TR10 (İstanbul), TR31(İzmir), T41 (Bursa, Eskişehir, Bilecik) TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova), TR51 (Ankara) bölgeleri ve KOP Bölgesi (Konya, Karaman, Aksaray, Niğde) inovasyon sistemleri içerisindeki 4 ana girdi ve 3 ana çıktı bileşeni kapsamında değerlendirilmiştir

150 Bileşenler:

151 Bölgesel İnovasyon İndeksi Kapsamında Seçilmiş Düzey 2 Bölgeleri ve KOP Bölgesi Karşılaştırmaları İnovasyon Girdileri Kapsamında Seçilmiş Düzey 2 Bölgeleri ve KOP Bölgesi Karşılaştırmaları

152

153 İnovasyon Çıktıları Kapsamında KOP Bölgesi ve Seçilmiş Düzey 2 Bölgeleri Karşılaştırması

154 Bölgesel İnovasyon İndeksi Alt Bileşenleri Kapsamında Elde Edilen Bulgular

155

156 İllere Göre Yaşam Kalitesi Sıralaması

TTGV İnovasyon Esaslı Rekabetçilik Analizi Modeli. Mayıs 2015

TTGV İnovasyon Esaslı Rekabetçilik Analizi Modeli. Mayıs 2015 TTGV İnovasyon Esaslı Rekabetçilik Analizi Modeli Mayıs 2015 Uluslararası Rekabetçi Olmak Uluslararası rekabetçi endüstriler, rekabetçi üstünlük yaratmak ve sürdürülebilir kılmak için firmalarının yeterli

Detaylı

TÜRKİYE VE ESKİŞEHİR SANAYİNİN 2023 STRATEJİSİ

TÜRKİYE VE ESKİŞEHİR SANAYİNİN 2023 STRATEJİSİ TÜRKİYE VE ESKİŞEHİR SANAYİNİN 2023 STRATEJİSİ Savaş M. ÖZAYDEMİR ESO Yönetim Kurulu Başkanı 18 Mayıs 2015 ESOGÜ Türkiye nin Mevcut Durumu ve 2023 Hedefleri! İhracatımız artıyor, ancak yüksek teknolojili

Detaylı

Türk Savunma ve Havacılık Sanayii 2012 Yılı Performans Özeti

Türk Savunma ve Havacılık Sanayii 2012 Yılı Performans Özeti 1 Türk Savunma ve Havacılık Sanayii 2012 Yılı Performans Özeti Genel Her yıl olduğu gibi Savunma ve Havacılık Sanayii İmalatçılar Derneği (SASAD) Üye firma ve kurum ve kuruluşlardan topladığı veriler ile

Detaylı

Lojistik. Lojistik Sektörü

Lojistik. Lojistik Sektörü Lojistik Sektörü Gülay Dincel TSKB Ekonomik Araştırmalar dincelg@tskb.com.tr Kasım 014 1 Ulaştırma ve depolama faaliyetlerinin entegre lojistik hizmeti olarak organize edilmesi ihtiyacı, imalat sanayi

Detaylı

T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü. Kümelenme Destek Programı

T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü. Kümelenme Destek Programı T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Kümelenme Destek Programı Fadime YILMAZ San. ve Tek. Uzmanı 1 Küme Kümeler, özellikle de aynı faaliyet alanında hem rekabet içinde olan hem de birbirleriyle işbirliği

Detaylı

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR

2013/101 (Y) BTYK nın 25. Toplantısı. Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] KARAR 2013/101 (Y) Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin İzlenmesi [2013/101] BTYK nın 2009/102 no.lu kararı kapsamında hazırlanan ve 25. toplantısında onaylanan Üstün Yetenekli Bireyler Stratejisi nin koordinasyonunun

Detaylı

KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR TİCARET VE SANAYİ ODASI

KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR TİCARET VE SANAYİ ODASI KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR TİCARET VE SANAYİ ODASI KOSGEB DESTEKLERİ GENEL DESTEK PROGRAMI Programın Gerekçesi: Proje hazırlama kapasitesi düşük KOBİ ler ile KOSGEB hedef kitlesine yeni dahil olmuş sektörlerdeki

Detaylı

İhtiyaç Analizi Uygulama Süreci ve Yöntemi

İhtiyaç Analizi Uygulama Süreci ve Yöntemi İhtiyaç Analizi Uygulama Süreci ve Yöntemi Tülay Akarsoy Altay, TTGV Baş Uzman 22 Eylül 2011, Başkent OSB İhtiyaç Analizi Uygulama Yöntemi Firmanın teknolojik yeteneklerinin, yenileşim süreç ve bileşenlerinin

Detaylı

Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi 2013-2023

Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi 2013-2023 Orta Karadeniz Bölgesel İnovasyon Stratejisi 2013-2023 İÇERİK Amaç, Vizyon Hazırlık Süreci İnovasyona Dayalı Mevcut Durum Stratejiler Kümelenme ile ilgili faaliyetler Sorular (Varsa) İNOVASYON & KÜMELENME

Detaylı

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI. İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı. Hatice Şafak BOZKIR İG Uzmanı

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI. İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı. Hatice Şafak BOZKIR İG Uzmanı T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı Hatice Şafak BOZKIR İG Uzmanı ? UR-GE Tebliği nin Çıkış Noktası UR-GE Tebliği nin Vizyonu ve Yapıtaşları UR-GE

Detaylı

ESKİŞEHİR RAYLI SİSTEMLER KÜMELENMESİ DERNEĞİ (RSKD) İHTİYAÇ ANALİZİ VE STRATEJİK YOL HARİTASININ ÇIKARTILMASI ÇALIŞMA SONUÇLARI PAYLAŞIM ÇALIŞTAYI

ESKİŞEHİR RAYLI SİSTEMLER KÜMELENMESİ DERNEĞİ (RSKD) İHTİYAÇ ANALİZİ VE STRATEJİK YOL HARİTASININ ÇIKARTILMASI ÇALIŞMA SONUÇLARI PAYLAŞIM ÇALIŞTAYI ESKİŞEHİR RAYLI SİSTEMLER KÜMELENMESİ DERNEĞİ (RSKD) İHTİYAÇ ANALİZİ VE STRATEJİK YOL HARİTASININ ÇIKARTILMASI ÇALIŞMA SONUÇLARI PAYLAŞIM ÇALIŞTAYI ESKİŞEHİR 6 HAZİRAN 2 014 Çalıştay Gündemi 13:30-13:45

Detaylı

TEB KOBİ AKADEMİ İLLER GELECEKLERİNİŞEKİLLENDİRİYOR: ADANA GELECEK STRATEJİSİ KONFERANSI 5 ARALIK 2007

TEB KOBİ AKADEMİ İLLER GELECEKLERİNİŞEKİLLENDİRİYOR: ADANA GELECEK STRATEJİSİ KONFERANSI 5 ARALIK 2007 TEB KOBİ AKADEMİ İLLER GELECEKLERİNİŞEKİLLENDİRİYOR: ADANA GELECEK STRATEJİSİ KONFERANSI 5 ARALIK 2007 1 Adana Gelecek Stratejisi Konferansı Çalışmanın amacı: Adana ilinin ekonomik, ticari ve sosyal gelişmelerinde

Detaylı

Altyapı Erişim, Şebeke Bildirim ve KHY Paydaş Toplantısı

Altyapı Erişim, Şebeke Bildirim ve KHY Paydaş Toplantısı Altyapı Erişim, Şebeke Bildirim ve KHY Paydaş Toplantısı 15.06.2016 Gündem - Açılış Konuşmaları - Proje Tanıtımı ve Türkiye deki reform süreci - Genel Bilgilendirme - Ara - Demiryolu Altyapı Eriş. ve Kapasite

Detaylı

KONYA OTOMOTİV YAN SANAYİ İŞ KÜMESİ

KONYA OTOMOTİV YAN SANAYİ İŞ KÜMESİ KONYA OTOMOTİV YAN SANAYİ İŞ KÜMESİ Ekim 2013 KONYA OTOMOTİV YAN SANAYİ İŞ KÜMESİ Ekim 2013 E-mail:cluster@konyacluster.com Konya Kümelenme Merkezi Konya da kümelenme faaliyetleri 2006-2007 yılında Konya

Detaylı

SERBEST BÖLGELER, YURTDIŞI YATIRIM VE HİZMETLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

SERBEST BÖLGELER, YURTDIŞI YATIRIM VE HİZMETLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI SERBEST BÖLGELER, YURTDIŞI YATIRIM VE HİZMETLER GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Mehmet ÇETİK Dış Ticaret Uzmanı 17 Serbest Bölgeler, İthalat Yurtdışı Genel Yatırım Müdürlüğü ve Hizmetler Genel Müdürlüğü

Detaylı

KOSGEB DESTEKLERİ (2010/YENİ DESTEKLER)

KOSGEB DESTEKLERİ (2010/YENİ DESTEKLER) KOSGEB DESTEKLERİ (2010/YENİ DESTEKLER) 1.KOBİ PROJE DESTEK PROGRAMI İşletmelere özgü sorunların işletmeler tarafından projelendirildiği ve projelendirilen maliyetlerin desteklenebildiği bir programa ihtiyaç

Detaylı

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ

MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ VİZYON BELGESİ (TASLAK) Türkiye 2053 Stratejik Lokomotif Sektörler MESLEKİ EĞİTİM, SANAYİ VE YÜKSEK TEKNOLOJİ Millet Hafızası ve Devlet Aklının bize bıraktığı miras ve tarihî misyon, İstanbul un Fethinin

Detaylı

YENİ HÜKÜMET PROGRAMI EKONOMİ VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ İÇİN DEĞERLENDİRME EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ 30 KASIM 2015

YENİ HÜKÜMET PROGRAMI EKONOMİ VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ İÇİN DEĞERLENDİRME EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ 30 KASIM 2015 YENİ HÜKÜMET PROGRAMI EKONOMİ VE HAZIR GİYİM SEKTÖRÜ İÇİN DEĞERLENDİRME EKONOMİ VE STRATEJİ DANIŞMANLIK HİZMETLERİ 30 KASIM 2015 HÜKÜMETİN YAPISI VE BAKANLIKLAR EKONOMİ YÖNETİMİ; REFORMLAR İLE HIZLI EKONOMİK

Detaylı

Savunma Sanayii İhracat Kanunu Çalışmaları. Sektör Ortak Görüş Notu

Savunma Sanayii İhracat Kanunu Çalışmaları. Sektör Ortak Görüş Notu Savunma Sanayii İhracat Kanunu Çalışmaları Sektör Ortak Görüş Notu 20.4.2015 SaSaD HAKKINDA Savunma Sanayii İmalatçılar Derneği, Milli Savunma Bakanlığı nın desteği ve yönlendirmesi ile 1990 yılında savunma

Detaylı

Tedarik Zincirinde Satın Alma ve Örgütsel İlişkiler

Tedarik Zincirinde Satın Alma ve Örgütsel İlişkiler Tedarik Zincirinde Satın Alma ve Örgütsel İlişkiler Arş.Gör. Duran GÜLER Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Satın Alma ve Tedarik Satın Alma: Üretimde kullanılmak ya da yeniden satmak

Detaylı

BÖLGE PLANI SÜRECİ Bilecik Sanayi İhtisas Komisyonu Çalışmaları Bilecik İl Genel Meclis Salonu

BÖLGE PLANI SÜRECİ Bilecik Sanayi İhtisas Komisyonu Çalışmaları Bilecik İl Genel Meclis Salonu 2014-2023 BÖLGE PLANI SÜRECİ Bilecik Sanayi İhtisas Komisyonu Çalışmaları 24.04.2013 Bilecik İl Genel Meclis Salonu Küreselleşme Küresel ekonominin bütünleşmesi Eşitsiz büyüme Ekonomik krizler Kaynak kısıtları

Detaylı

Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü

Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü Sağlık Sektörünün Olmazsa Olmazı: Tıbbi Malzeme Alt Sektörü Tıp sürekli ilerliyor sözündeki aslan payı bize göre; Tıbbi Malzeme Alt Sektörüne ait. Nitekim; tıbbi malzemeden yoksun sağlık sektörünün eli

Detaylı

TÜRKİYE PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU / 9 Ay PAGEV

TÜRKİYE PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU / 9 Ay PAGEV TÜRKİYE PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU 2016 / 9 Ay PAGEV YÖNETİCİ ÖZETİ Türkiye, plastik işleme makineleri ve aksam ve parçaları talebinin yıllar itibariyle değişmekle beraber yaklaşık

Detaylı

PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU

PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU TÜRKİYE PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU 2016 Ağustos PAGEV YÖNETİCİ ÖZETİ Türkiye, plastik işleme makineleri ve aksam ve parçaları talebinin yıllar itibariyle değişmekle beraber yaklaşık

Detaylı

SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ VE İHRACAT STRATEJİK PLANI

SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ VE İHRACAT STRATEJİK PLANI SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI 2017-2021 ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ VE İHRACAT STRATEJİK PLANI ssm.gov.tr SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI 2017-2021 ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ VE İHRACAT STRATEJİK PLANI ssm.gov.tr

Detaylı

Dünya Seramik Sektörü Dış Ticareti a) Seramik Kaplama Malzemeleri

Dünya Seramik Sektörü Dış Ticareti a) Seramik Kaplama Malzemeleri Dünya Seramik Sektörü Dış Ticareti a) Seramik Kaplama Malzemeleri ÜLKE Dünya Seramik Kaplama Malzemeleri Üretiminde İlk 1 Ülke 29 21 211 212 212 Dünya /212 Üretiminden Aldığı Pay Değişim (%) (%) 1 ÇİN

Detaylı

SAVUNMA SANAYİİ 25 ÇALIŞMASI VE SEKTÖR ÖDÜLLERİ DUYURUSU

SAVUNMA SANAYİİ 25 ÇALIŞMASI VE SEKTÖR ÖDÜLLERİ DUYURUSU SAVUNMA SANAYİİ 25 ÇALIŞMASI VE SEKTÖR ÖDÜLLERİ DUYURUSU Türk Savunma Sanayii son yıllarda hızlı bir yükseliş trendi yakalamış ve dikkat çeken bir performans sergilemiştir. Sözkonusu performansın sürdürülebilirliği

Detaylı

TORBALI TİCARET ODASI MOBİLYA SEKTÖR ANALİZİ

TORBALI TİCARET ODASI MOBİLYA SEKTÖR ANALİZİ TORBALI TİCARET ODASI MOBİLYA SEKTÖR ANALİZİ a. Sektörün Dünya Ekonomisi ve AB Ülkelerindeki Durumu Dünya mobilya üretimi 2010 yılında yaklaşık 376 milyar dolar olurken, 200 milyar dolar olan bölümü üretim

Detaylı

SAVUNMA SANAYİİ İÇİN ARAŞTIRMACI YETİŞTİRME PROGRAMI (SAYP)

SAVUNMA SANAYİİ İÇİN ARAŞTIRMACI YETİŞTİRME PROGRAMI (SAYP) SAVUNMA SANAYİİ İÇİN ARAŞTIRMACI YETİŞTİRME PROGRAMI (SAYP) DENİZ DEMİRCİ TEKNOLOJİ YÖNETİMİ GRUP MÜDÜRÜ SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI ODTÜ, 25 Kasım 2013 SSM AR-GE VE TEKNOLOJİ YÖNETİMİ Türk Silahlı Kuvvetlerinin

Detaylı

Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi 2 2 EYLÜL 2011, BAŞKENT OSB

Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi 2 2 EYLÜL 2011, BAŞKENT OSB Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesinin Desteklenmesi DENIZ BAYHAN 2 2 EYLÜL 2011, BAŞKENT OSB Uluslararası Rekabetçi Olmak Uluslararası rekabetçi endüstriler, rekabetçi üstünlük yaratmak ve sürdürülebilir

Detaylı

Program Koordinatörü Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı

Program Koordinatörü Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Onuncu Kalkınma Planı (2014-2018) KAMU ALIMLARI YOLUYLA TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE YERLİ ÜRETİM PROGRAMI EYLEM PLANI Program Koordinatörü Bilim, Sanayi ve Teknoloji KASIM 2014 KAMU ALIMLARI YOLUYLA TEKNOLOJİ

Detaylı

OTOMOTİV SANAYİİ-2014 ve GELECEK. 24.Ekim.2014 Tarihinde MDK Toplantısı FIRAT Üniversitesi Mühendislik Fakültesi / ELAZIĞ

OTOMOTİV SANAYİİ-2014 ve GELECEK. 24.Ekim.2014 Tarihinde MDK Toplantısı FIRAT Üniversitesi Mühendislik Fakültesi / ELAZIĞ OTOMOTİV SANAYİİ-2014 ve GELECEK 24.Ekim.2014 Tarihinde MDK Toplantısı FIRAT Üniversitesi Mühendislik Fakültesi / ELAZIĞ Otomotiv Sanayinde Gelecek: Değer Zincirinde Değişim Üretimden Tüketiciye: Tedarik

Detaylı

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL

Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL Erkan ERDİL Bilim ve Teknoloji Politikaları Araştırma Merkezi ODTÜ-TEKPOL Brezilya: Ülkeler arası gelir grubu sınıflandırmasına göre yüksek orta gelir grubunda yer almaktadır. 1960 ve 1970 lerdeki korumacı

Detaylı

Ayşe Temiz Hadi Tolga Göksidan Mehmet Erdem Çorapçıoğlu

Ayşe Temiz Hadi Tolga Göksidan Mehmet Erdem Çorapçıoğlu Ayşe Temiz Hadi Tolga Göksidan Mehmet Erdem Çorapçıoğlu IX. Ulusal Uçak, Havacılık ve Uzay Mühendisliği Kurultayı Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi/ANKARA 05 Mayıs 2017 1 TASNİF DIŞI TUSAŞ, TSKGV nın

Detaylı

Türkiye de Plastik Sektörü & Maliyet Tasarrufu Tekniklerinin Önemi

Türkiye de Plastik Sektörü & Maliyet Tasarrufu Tekniklerinin Önemi Türkiye de Plastik Sektörü & Maliyet Tasarrufu Tekniklerinin Önemi Yavuz EROĞLU Yönetim Kurulu Başkanı 1 10 Eylül 2015 TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ; SEKTÖRDE FAALİYET GÖSTEREN 6500 FİRMA

Detaylı

GENEL AMAÇLI MAKİNE SEKTÖRÜ

GENEL AMAÇLI MAKİNE SEKTÖRÜ GENEL AMAÇLI MAKİNE SEKTÖRÜ *BU RAPOR KAYNAKÇADA BELİRTİLEN GÖSTERGELERDEN VE YAYINLARDAN DERLENMİŞTİR. 1 İÇİNDEKİLER Genel Amaçlı Makine Sektörünün Genel Durumu Sektörün Dünya Ekonomisi ve AB Ülkelerindeki

Detaylı

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİNİN DESTEKLENMESİ (UR-GE)

T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİNİN DESTEKLENMESİ (UR-GE) 1 T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİNİN DESTEKLENMESİ (UR-GE) Türkiye, artan dış ticaret hacmi ve ekonomik performansı ile dünya ekonomisinde önemli bir aktör haline gelmiştir.

Detaylı

TÜRKİYE. PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU 2015 / 8 Ay PAGEV

TÜRKİYE. PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU 2015 / 8 Ay PAGEV TÜRKİYE PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU 2015 / 8 Ay PAGEV YÖNETİCİ ÖZETİ : Türkiye, plastik işleme makineleri ve aksam ve parçaları talebinin % 80 ine yakın kısmını ithalatla karşılayan,

Detaylı

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ

IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ IMF KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜMÜ Hazırlayan: Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik Görünümü IMF düzenli olarak hazırladığı Küresel Ekonomi Görünümü

Detaylı

Dış Ticaret ve Lojistik. Berkay CANPOLAT FedEx Türkiye Pazarlama Md.

Dış Ticaret ve Lojistik. Berkay CANPOLAT FedEx Türkiye Pazarlama Md. Dış Ticaret ve Lojistik Berkay CANPOLAT FedEx Türkiye Pazarlama Md. Lojistik Kavramı Genel kabul gören tanımı ile lojistik; Hammaddenin başlangıç noktasından ürünün tüketildiği son noktaya kadar olan tedarik

Detaylı

08 Kasım 2012. Ankara

08 Kasım 2012. Ankara 08 Kasım 2012 Ankara KOBİ ler ve KOSGEB Türkiye de KOBİ tanımı KOBİ tanımı 250 den az çalışan istihdam eden, Yıllık bilanço veya net satış hasılatı 25 milyon TL yi geçmeyen işletmeler Ölçek Çalışan Sayısı

Detaylı

SASAD Hakkında. Giriş

SASAD Hakkında. Giriş SASAD Hakkında Savunma ve Havacılık Sanayii İmalatçılar Derneği kurulduğu 1990 yılından bugüne kadar sektörün gelişimine ve güçlenmesine katkı sağlamak misyonu ile Kara, Deniz, Hava, uzay ve güvenlik alanlarında

Detaylı

Özet Tanıtım Dokümanı

Özet Tanıtım Dokümanı Özet Tanıtım Dokümanı İstanbul, 2012 Kutluşah, yönetim, finans ve süreç danışmanlığı alanlarında hizmet veren güvenilir bir iş ortağıdır Toplamda 85 yılı aşkın finansal kuruluşlar, girişimcilik ve yönetim

Detaylı

2014-2023 BÖLGE PLANI SÜRECİ Bursa Sanayi İhtisas Komisyonu Çalışmaları. 30.05.2013 Merinos AKKM

2014-2023 BÖLGE PLANI SÜRECİ Bursa Sanayi İhtisas Komisyonu Çalışmaları. 30.05.2013 Merinos AKKM 214-223 BÖLGE PLANI SÜRECİ Sanayi İhtisas Komisyonu Çalışmaları 3.5.213 Merinos AKKM Küreselleşme Küresel ekonominin bütünleşmesi Eşitsiz büyüme Ekonomik krizler Kaynak kısıtları ve yeni kriz alanları

Detaylı

DÜNYADA VE TÜRKİYE DE TIBBİ CİHAZ SEKTÖRÜ VE STRATEJİ ÖNERİSİ Çalışması Kapsam ve Süreç. Mahmut Kiper 30 Ekim 2013 Ankara

DÜNYADA VE TÜRKİYE DE TIBBİ CİHAZ SEKTÖRÜ VE STRATEJİ ÖNERİSİ Çalışması Kapsam ve Süreç. Mahmut Kiper 30 Ekim 2013 Ankara DÜNYADA VE TÜRKİYE DE TIBBİ CİHAZ SEKTÖRÜ VE STRATEJİ ÖNERİSİ Çalışması Kapsam ve Süreç Mahmut Kiper 30 Ekim 2013 Ankara Çalışma Grubu Mahmut KİPER Deniz BAYHAN İlke Eren KARACA Tülay AKARSOY ALTAY Prof.

Detaylı

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015

INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 INTERNATIONAL MONETARY FUND IMF (ULUSLARARASI PARA FONU) KÜRESEL EKONOMİK GÖRÜNÜM OCAK 2015 Hazırlayan: Ekin Sıla Özsümer AB ve Uluslararası Organizasyonlar Şefliği Uzman Yardımcısı IMF Küresel Ekonomik

Detaylı

Lojistik ve Taşımacılık Sektöründe Yeni Hizmet Modeli. Lojistik ve Taşımacılık Sektöründe Yeni Hizmet Modeli

Lojistik ve Taşımacılık Sektöründe Yeni Hizmet Modeli. Lojistik ve Taşımacılık Sektöründe Yeni Hizmet Modeli Lojistik ve Taşımacılık Sektöründe Yeni Hizmet Modeli Lojistik ve Taşımacılık Sektöründe Yeni Hizmet Modeli HOŞGELDİNİZ Erdal Kılıç SOFT Gökhan Akça KoçSistem Lojistik ve Taşımacılık Sektöründe Yeni Hizmet

Detaylı

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme

VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme VİZYON BELGESİ (TASLAK) TÜRKİYE - MALEZYA STRATEJİK DİYALOG PROGRAMI Sivil Diplomasi Kapasite İnşası: Sektörel ve Finansal Derinleşme ( 2017-2021 Türkiye - Malezya ) Türkiye; 80 milyonluk nüfusu, gelişerek

Detaylı

Doğal olarak dijital

Doğal olarak dijital Doğal olarak dijital 1 Doğadan ilham alan, yeni nesil teknoloji şirketi. Doğada her şey birbiri ile uyum ve bir denge içinde. Bitkiler etkin bir veri analitiği ve network yönetimi ile hayatta kalabiliyorlar.

Detaylı

KAUÇUK VE KAUÇUK ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜ

KAUÇUK VE KAUÇUK ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜ KAUÇUK VE KAUÇUK ÜRÜNLERİ SEKTÖRÜ *BU RAPOR KAYNAKÇADA BELİRTİLEN GÖSTERGELERDEN VE YAYINLARDAN DERLENMİŞTİR. 1 İÇİNDEKİLER KAUÇUK VE KAUÇUK ÜRÜNLERİ SEKTÖR RAPORU 1.GENEL DURUM 2. SEKTÖR İHRACAT ORANLARI

Detaylı

BSTB: Kümelenme Destek Programı

BSTB: Kümelenme Destek Programı BSTB: Kümelenme Destek Programı ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞE GİDEN YOLDA KÜMELENME: ADANA-SAĞLIK TURİZMİ KÜMELENME TOPLANTISI 11/12/2012 1 Küme ne değildir? Net bir tanım yapmak mümkündür ancak bu yönde

Detaylı

Stratejik Plan Özeti

Stratejik Plan Özeti Stratejik Plan Özeti 2017-2021 www.aselsan.com.tr ASELSAN, yenilikçi teknolojilerden, bilimsel yaklaşımlarla kazanılmış birikimden ve etik değerlerden asla ayrılmadan başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak

Detaylı

Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak. GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ

Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak. GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ VAN GENEL BİLGİLER VAN TÜRKİYE VAN IN PAYI Nüfus (TÜİK 2012) 1.051.975 75.627.384 1,39% İlçe Merkezleri Nüfusu (TÜİK 2012)

Detaylı

CAM SANAYİİ. Hazırlayan Birsen YILMAZ 2006. T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi

CAM SANAYİİ. Hazırlayan Birsen YILMAZ 2006. T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi CAM SANAYİİ Hazırlayan Birsen YILMAZ 2006 T.C. Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi TÜRKİYE'DE ÜRETİM Cam sanayii, inşaat, otomotiv, meşrubat, gıda, beyaz eşya, mobilya,

Detaylı

Ref : TÜSİAD 4.0 Raporu 2016

Ref : TÜSİAD 4.0 Raporu 2016 Endüstri 4.0 DURUM BEKLENTİLER HEDEFLER BÖLGESEL SANAYİİ Ekim 2016, Eskişehir ş Kenan IŞIK Dün Yeni bir dünya Dünyayı şekillendiren ana akımlar Ref : TÜSİAD 4.0 Raporu 2016 Yeni bir dönem Verimlilik Sanayi

Detaylı

PAGEV TÜRKİYE PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU 2016 / İLK 9 AY

PAGEV TÜRKİYE PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU 2016 / İLK 9 AY PAGEV TÜRKİYE PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU 2016 / İLK 9 AY 1 YÖNETİCİ ÖZETİ: Türkiye, plastik makineleri ve aksam ve parçaları talebinin yıllar itibariyle değişmekle beraber yaklaşık

Detaylı

TTGV Çevre Projeleri Grubu 13 Aralık k 2006, Ankara

TTGV Çevre Projeleri Grubu 13 Aralık k 2006, Ankara Sürdürülebilir Kalkınma ve İnovasyon: Gelişmeler, EğilimlerE TTGV Çevre Projeleri Grubu 13 Aralık k 2006, Ankara İÇERİK Kavramlar:Sürdürülebilir Kalkınma ve Eko-İnovasyon Çevre Konusunda Gelişmeler AB

Detaylı

TR41 Bursa Eskişehir Bilecik Bölge Planı Hazırlık Çalışmaları. Sanayi Bilgi Notu

TR41 Bursa Eskişehir Bilecik Bölge Planı Hazırlık Çalışmaları. Sanayi Bilgi Notu TR41 Bursa Eskişehir Bilecik Bölge Planı Hazırlık Çalışmaları Sanayi Bilgi Notu 1 BÖLÜM 1 Sektörel Yapı ve Önde Gelen Sektörler i. TR41 Bölgesi Sanayi Genel Görünümü Tablo 3.1 İşletme Büyüklükleri (%)

Detaylı

KIRŞEHİR SANAYİ RAPORU

KIRŞEHİR SANAYİ RAPORU KIRŞEHİR SANAYİ RAPORU KIRŞEHİR SANAYİ RAPORU KIRŞEHİR SANAYİ RAPORU Şekil 1 Kırşehir Sanayi Rekabetçilik Eksenleri İş Yapma Düzeyi Yenilikçilik potansiyeli Girişimcilik Düzeyi Teşviklerden yararlanma

Detaylı

VE BİLGİ DENEYİMİ TÜRKİYE DE SANAYİLEŞME SORUNLARI VE KOBİ LERE YÖNELİK ÇÖZÜMLER. Hüseyin TÜYSÜZ KOSGEB Başkan Yardımcısı.

VE BİLGİ DENEYİMİ TÜRKİYE DE SANAYİLEŞME SORUNLARI VE KOBİ LERE YÖNELİK ÇÖZÜMLER. Hüseyin TÜYSÜZ KOSGEB Başkan Yardımcısı. X. KOBİ İ ZİRVESİİ İ REKABET GÜCÜ İÇİN ULUSLARARASILAŞMA VE BİLGİ DENEYİMİ TÜRKİYE DE SANAYİLEŞME SORUNLARI VE KOBİ LERE YÖNELİK ÇÖZÜMLER Hüseyin TÜYSÜZ KOSGEB Başkan Yardımcısı 13 Şubat 2014 KOSGEB KOSGEB,

Detaylı

KOSGEB DESTEK PROGRAMLARI

KOSGEB DESTEK PROGRAMLARI KOSGEB DESTEK PROGRAMLARI 07.06.2012 TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi, İstanbul Özgür AKYILDIZ KOSGEB İstanbul Boğaziçi Hizmet Merkezi Türkiye de KOBİ ler Hakkında Genel Bilgi 250 den az çalışan istihdam eden,

Detaylı

T.C. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Mehmet TEZYETİŞ OSTİM Hizmet Merkezi Müdürü

T.C. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Mehmet TEZYETİŞ OSTİM Hizmet Merkezi Müdürü KOSGEB T.C. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı Mehmet TEZYETİŞ OSTİM Hizmet Merkezi Müdürü KOSGEB VE KURULUŞ AMACI KOSGEB, 1990 yılında 3624 sayılı Kanun ile

Detaylı

Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi

Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı Meclisi Makine İmalatı Sanayi Temel Bazı Göstergelerdeki Gelişmeler 2018 İlk Yarı Eylül, 2018 Bilgi Notu 5/2018, Ruhi GÜRDAL (Doç. Dr.) Türkiye Makine ve Teçhizat İmalatı

Detaylı

Tüm Raylı Sistem İşletmecileri Derneği. Aysun DURNA TÜRSİD Genel Sekreteri Elektrikli Raylı Ulaşım Sistemleri Sempozyumu erusis 2015, Eskişehir

Tüm Raylı Sistem İşletmecileri Derneği. Aysun DURNA TÜRSİD Genel Sekreteri Elektrikli Raylı Ulaşım Sistemleri Sempozyumu erusis 2015, Eskişehir Tüm Raylı Sistem İşletmecileri Derneği Aysun DURNA TÜRSİD Genel Sekreteri Elektrikli Raylı Ulaşım Sistemleri Sempozyumu erusis 2015, Eskişehir Kent İçi Raylı Sistemler TÜRSİD Hakkında Sunum Özeti Meslek

Detaylı

"Yenileşim ve Gelecek" 9. Kalite Sempozyumu. C. Müjdat ALTAY 15 Nisan 2011

Yenileşim ve Gelecek 9. Kalite Sempozyumu. C. Müjdat ALTAY 15 Nisan 2011 "Yenileşim ve Gelecek" 9. Kalite Sempozyumu C. Müjdat ALTAY 15 Nisan 2011 Küresel Rekabetin Sonucu Apple iphone Globalizasyon ve Glokalizasyon Gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkeler için ürün geliştirmesi

Detaylı

GENEL BİLGİ. KOBİ ler ve KOSGEB

GENEL BİLGİ. KOBİ ler ve KOSGEB GENEL BİLGİ KOBİ ler ve KOSGEB 1 Türkiye de KOBİ tanımı KOBİ tanımı 250 den az çalışan istihdam eden, Yıllık bilanço toplamı veya net satış hasılatı 40 milyon TL yi geçmeyen işletmeler Ölçek Çalışan Sayısı

Detaylı

EKONOMİ BAKANLIĞI GİRDİ TEDARİK STRATEJİSİ 2013-2015

EKONOMİ BAKANLIĞI GİRDİ TEDARİK STRATEJİSİ 2013-2015 EKONOMİ BAKANLIĞI GİRDİ TEDARİK STRATEJİSİ 2013-2015 GİTES NİÇİN GEREKLİ? Sorunlar; Emtia fiyatlarındaki dalgalanmalar ve artışlar, Dünya girdi kaynaklarının geleceğine yönelik belirsizlikler, Girdi tedarik

Detaylı

SANAYİ İŞBİRLİĞİ PROGRAMI (SİP) (SANAYİ KATILIMI/OFFSET)

SANAYİ İŞBİRLİĞİ PROGRAMI (SİP) (SANAYİ KATILIMI/OFFSET) T.C. MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI SANAYİ İŞBİRLİĞİ PROGRAMI (SİP) (SANAYİ KATILIMI/OFFSET) Bilal AKTAŞ Sanayileşme Daire Başkanı GÜNDEM 1) OFFSET KAVRAMI 2) TÜRKİYE DE SAVUNMA ALANINDA

Detaylı

Proje önerilen faaliyetler ön çalışma raporuna uygun mu, uygulanabilir mi, hedeflerle ve öngörülen sonuçlarla uyumlu mu?

Proje önerilen faaliyetler ön çalışma raporuna uygun mu, uygulanabilir mi, hedeflerle ve öngörülen sonuçlarla uyumlu mu? KONYA "BÖLGESEL İNOVASYON MERKEZİ" GÜDÜMLÜ PROJE ÖZETİ Başvuru Sahibi: Konya Sanayi Odası Proje Ortakları: Konya Organize Sanayi Bölge Müdürlüğü, Konya Ticaret Odası,Konya ABİGEM, Konya Ticaret Borsası,

Detaylı

SAVUNMA SANAYİ VE KONYA NIN SAVUNMA SANAYİ POTANSİYELİ

SAVUNMA SANAYİ VE KONYA NIN SAVUNMA SANAYİ POTANSİYELİ KONYA TİCARET ODASI SAVUNMA SANAYİ VE KONYA NIN SAVUNMA SANAYİ POTANSİYELİ Etüd-Araştırma Servisi 21 Kasım 2007 Konya SAVUNMA SANAYİ VE KONYA NIN SAVUNMA SANAYİ I. DÜNYADA SAVUNMA SANAYİ POTANSİYELİ Son

Detaylı

TÜRK HAVA YOLLARI-THY TEKNİK AŞ.

TÜRK HAVA YOLLARI-THY TEKNİK AŞ. Sivil Havacılığın en büyük destekçisi TÜRK HAVA YOLLARI-THY TEKNİK AŞ. Yalnızca Türkiye nin sivil havacılık alanında gururu, Avrupa nın imrenerek izlediği havayolu şirketi THY nin değil, bölgenin öncü

Detaylı

T.C EKONOMİ BAKANLIĞI. İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı

T.C EKONOMİ BAKANLIĞI. İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı T.C EKONOMİ BAKANLIĞI İhracat Genel Müdürlüğü KOBİ ve Kümelenme Destekleri Daire Başkanlığı 2010/8 SAYILI ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİ DESTEĞİ Proje yaklaşımını ve kümelenme yaklaşımını esas

Detaylı

Başkent Üniversitesi, 9. ÜSİMP Ulusal Kongresi 17 Mayıs Mart 2017, Ankara

Başkent Üniversitesi, 9. ÜSİMP Ulusal Kongresi 17 Mayıs Mart 2017, Ankara Başkent Üniversitesi, 9. ÜSİMP Ulusal Kongresi 17 Mayıs 17 7 Mart 17, Ankara İÇERİK Ankara Kalkınma Ajansı Onuncu Kalkınma Planı Bölge Planı 11-13 Bölge Planı 14-23 Ankara Kalkınma Ajansı Tarafından Sağlık

Detaylı

Tedarik Zinciri Yönetimi -Temel Kavramlar- Yrd. Doç. Dr. Mert TOPOYAN

Tedarik Zinciri Yönetimi -Temel Kavramlar- Yrd. Doç. Dr. Mert TOPOYAN Tedarik Zinciri Yönetimi -Temel Kavramlar- Yrd. Doç. Dr. Mert TOPOYAN Neden? Bir ișletme sistemi için en kilit etken MÜȘTERİdir. Müșteri açısından ișletmeleri etkileyen güncel etkiler: Müșteri sayısı artmaktadır.

Detaylı

Düzce Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ve ilgili mekanizmaların vizyonu, Bölgesel, ulusal ve

Düzce Üniversitesi Teknoloji Transfer Ofisi ve ilgili mekanizmaların vizyonu, Bölgesel, ulusal ve Düzce Üniversitesi 2015-2019 stratejik planında Düzce Teknoloji Transfer Ofisi (TTO) doğrudan yer almakta olup, bu plan kapsamında ortaya konulan hedeflere ulaşılmasında önemli bir işleve sahiptir. Bu

Detaylı

Sanayinin Araştırma-Teknoloji Geliştirme Yenileşim (ATGY) Süreçlerinde Üniversitelerin Rolü. Hasan Mandal 2 Haziran 2011

Sanayinin Araştırma-Teknoloji Geliştirme Yenileşim (ATGY) Süreçlerinde Üniversitelerin Rolü. Hasan Mandal 2 Haziran 2011 Sanayinin Araştırma-Teknoloji Geliştirme Yenileşim (ATGY) Süreçlerinde Üniversitelerin Rolü Hasan Mandal 2 Haziran 2011 1 SANAYİ KURULUŞLARI İÇİN REKABET EVRİMİ 1960 lar ÜRETİM üstünlüğü ile rekabet 1970

Detaylı

ADANA ÜNİVERSİTE SANAYİ ORTAK ARAŞTIRMA MERKEZİ SWOT

ADANA ÜNİVERSİTE SANAYİ ORTAK ARAŞTIRMA MERKEZİ SWOT ADANA ÜNİVERSİTE SANAYİ ORTAK ARAŞTIRMA MERKEZİ SWOT veya GZFT SWOT ANALİZİ SWOT Analizi; kuvvetli olduğumuz ve büyük fırsatların yattığı alanlara odaklanmamızı sağlar. SWOT Analizi Nedir? İncelenen Kişinin,

Detaylı

Liberalleşmenin Türkiye Enerji. 22 Şubat 2012

Liberalleşmenin Türkiye Enerji. 22 Şubat 2012 Liberalleşmenin Türkiye Enerji Piyasasına Etkileri i 22 Şubat 2012 Liberalleşmenin son kullanıcılara yararları somutları çeşitli sektörlerde kanıtlanmıştır Telekom Havayolu Liberalleşme öncesi > Genellikle

Detaylı

Özet Tanıtım Dokümanı

Özet Tanıtım Dokümanı Özet Tanıtım Dokümanı Istanbul, 2012 UME GLOBAL, kurumsal finansman / özel girişim sermayesi alanlarında danışmanlık hizmeti veren güvenilir bir ortaktır Geçmiş Deneyimler Toplamda 70 yılı aşkın endüstri,

Detaylı

KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR YATIRIM DESTEK OFİSİ

KOSGEB DESTEKLERİ NEVŞEHİR YATIRIM DESTEK OFİSİ 2014 NEVŞEHİR YATIRIM DESTEK OFİSİ İşbirliği - Güçbirliği Destek Programı KOBİ lerin bir araya gelerek tedarik, pazarlama, düşük kapasite kullanımı, rekabet gücü zayıflığı ve finansman gibi Ortak Sorunlara

Detaylı

Türkiye nin Sanayi Devrimi «Dijital Türkiye» Yol Haritası

Türkiye nin Sanayi Devrimi «Dijital Türkiye» Yol Haritası Türkiye nin Sanayi Devrimi «Dijital Türkiye» Yol Haritası Dijitalleşme Nedir? İmalat sanayide dijitalleşme, dijital teknolojilerden VERİMLİ, ETKİLİ VE ETKİN bir şekilde faydalanılmasıdır. Bu sayede, aynı

Detaylı

Özet Tanıtım Dokümanı

Özet Tanıtım Dokümanı Özet Tanıtım Dokümanı Istanbul, 2016 UME GLOBAL, kurumsal finansman / özel girişim sermayesi alanlarında danışmanlık hizmeti veren güvenilir bir ortaktır Geçmiş Deneyimler Toplamda 80 yılı aşkın endüstri,

Detaylı

Trakya Kalkınma Ajansı. www.trakyaka.org.tr. İhracat Planı Hazırlanması Süreci

Trakya Kalkınma Ajansı. www.trakyaka.org.tr. İhracat Planı Hazırlanması Süreci Trakya Kalkınma Ajansı www.trakyaka.org.tr İhracat Planı Hazırlanması Süreci 2013 İHRACAT PLANI HAZIRLANMASI SÜRECİ İhracat Planı Neden Hazırlanır? İhracattan ne beklendiğinin belirlenmesi, İhracat amaçlarına

Detaylı

BİZ KİMİZ? ANADOLU PATENT

BİZ KİMİZ? ANADOLU PATENT TURQUALITY PROGRAMI 2 BİZ KİMİZ? ANADOLU PATENT ; 1976 yılında kurucusu Mustafa YÜCEEL tarafından fiilen faaliyete başlamış olup 1986 yılında ANADOLU MÜŞAVİRLİK çatısı altında Ankara'da faaliyet göstermeye

Detaylı

UR-GE PROJESİ NEDİR?

UR-GE PROJESİ NEDİR? UR-GE PROJESİ NEDİR? UR-GE NEDİR? KOBİ DÜZEYİNDE FİRMALAR UR-GE PROJESİ KAPSAMINDA FİRMALAR UR-GE NEDİR? ULUSLARARASI REKABETÇİLİĞİN GELİŞTİRİLMESİ DESTEĞİ UR-GE NEDİR? Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi

Detaylı

BORUSAN TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE ARGE A.Ş. BORUSAN GRUBU PROJE YÖNETİM SİSTEMATİĞİ

BORUSAN TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE ARGE A.Ş. BORUSAN GRUBU PROJE YÖNETİM SİSTEMATİĞİ BORUSAN TEKNOLOJİ GELİŞTİRME VE ARGE A.Ş. BORUSAN GRUBU PROJE YÖNETİM SİSTEMATİĞİ Irmak KOÇKAN ERSOLMAZ 08.11.2018 1 BORUSAN HOLDİNG 08.11.2018 2 BORUSAN GRUBU 08.11.2018 3 BORUSAN GRUBU ÇELİK LOJİSTİK

Detaylı

SANGEM nedir ve nasıl bir oluşumdur?

SANGEM nedir ve nasıl bir oluşumdur? SANGEM nedir ve nasıl bir oluşumdur? Kısa adı SANGEM olan Sanayi Geliştirme Merkezi, Eskişehir Sanayi Odası (ESO) nın öncülüğünde Eskişehir sanayine rekabet üstünlüğü kazandırmak, yenilikçi sanayi modeli

Detaylı

TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU ARAŞTIRMA-GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ KOSGEB DESTEK PROGRAMLARI

TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU ARAŞTIRMA-GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ KOSGEB DESTEK PROGRAMLARI 1 TÜRKİYE ESNAF VE SANATKARLARI KONFEDERASYONU ARAŞTIRMA-GELİŞTİRME MÜDÜRLÜĞÜ KOSGEB DESTEK PROGRAMLARI Mart 2011 - Antalya 2 KOSGEB ORGANİZASYONEL YAPISI KOSGEB, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile ilgili

Detaylı

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI. Sürdürülebilirlik vizyonumuz

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI. Sürdürülebilirlik vizyonumuz SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK POLİTİKASI Sürdürülebilirlik vizyonumuz 150 yıllık bir süreçte inşa ettiğimiz rakipsiz deneyim ve bilgi birikimimizi; ekonomiye, çevreye, topluma katkı sağlamak üzere kullanmak, paydaşlarımız

Detaylı

BÖLÜM 1 TEDARİK ZİNCİRİ

BÖLÜM 1 TEDARİK ZİNCİRİ İÇİNDEKİLER BÖLÜM 1 TEDARİK ZİNCİRİ 1.1. Niçin Tedarik Zinciri?... 1 1.2. Tedarik Zinciri ve Tedarik Zinciri Yönetimi... 3 1.3. Tedarik Zinciri Yapısı... 5 1.4. İş Modelleri... 6 Kaynaklar... 7 BÖLÜM 2

Detaylı

Tedarik Zinciri Yönetimi

Tedarik Zinciri Yönetimi Tedarik Zinciri Yönetimi Arş.Gör. Duran GÜLER Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü Tedarik Zinciri Yönetimi Tedarik zinciri boyunca tedarik ve zinciri içinde müşteri tatmin düzeyini

Detaylı

Üniversite-Sanayi İşbirliği Ulusal Kongresi Kapanış Bildirgesi. Eskişehir, 2009

Üniversite-Sanayi İşbirliği Ulusal Kongresi Kapanış Bildirgesi. Eskişehir, 2009 Üniversite-Sanayi İşbirliği Ulusal Kongresi Kapanış Bildirgesi Eskişehir, 2009 Kongre Hakkında Katılımcı sayısı: 220 Bildiri sayısı: 50 Forumlar: 3 ÜSİMP ULUSAL KONGRELERİ GENEL BAKIŞ ÜSİMP tarafından

Detaylı

TÜRKİYE. PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU 2015 / 6 Ay PAGEV

TÜRKİYE. PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU 2015 / 6 Ay PAGEV TÜRKİYE PLASTİK İŞLEME MAKİNELERİ SEKTÖR İZLEME RAPORU 2015 / 6 Ay PAGEV YÖNETİCİ ÖZETİ : Türkiye, plastik işleme makineleri ve aksam ve parçaları talebinin % 70 80 ini ithalatla karşılayan, bu mamullerde

Detaylı

Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak. GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ

Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak. GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ Değişen Dünyada Güçlü İşletmeler Olmak GİRİŞİM EĞİTİM ve DANIŞMANLIK MERKEZİ SAMSUN TÜRKİYE SAMSUN UN PAYI Nüfus (TÜİK 2012) 1.251.722 75.627.384 1,65% İlçe Merkezleri Nüfusu (TÜİK 2012) 840.399 58.448.431

Detaylı

İTKİB Genel Sekreterliği AR&GE ve Mevzuat Şubesi

İTKİB Genel Sekreterliği AR&GE ve Mevzuat Şubesi HALI SEKTÖRÜ 2014 EYLÜL AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU İİTKİİB GENEL SEKRETERLİİĞİİ AR & GE VE MEVZUAT ŞUBESİİ EKİİM 2014 1 2014 YILI EYLÜL AYINDA HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ Ülkemizin halı ihracatı

Detaylı

SAVUNMA SANAYİNDE SANAYİLEŞME FAALİYETLERİ VE DESTEKLER

SAVUNMA SANAYİNDE SANAYİLEŞME FAALİYETLERİ VE DESTEKLER SAVUNMA SANAYİNDE SANAYİLEŞME FAALİYETLERİ VE DESTEKLER GÜNDEM SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI SANAYİLEŞME FAALİYETLERİ SEKTÖR STRATEJİK YÖNETİMİ SEKTÖR DESTEKLERİ SAVUNMA SANAYİİ MÜSTEŞARLIĞI SSM NİN GÖREVLERİ

Detaylı

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON

TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON TÜRKİYE NİN AVRUPA BİRLİĞİ NE ÜYELİK SÜRECİNDE SAĞLIKTA İNOVASYON Z. Güldem Ökem, PhD Research Fellow Centre for European Policy Studies (guldem.okem@ceps.eu) 23 Şubat 2011, Ankara Türkiye nin Avrupa Birliği

Detaylı

T.C. M.S.B. Savunma Sanayii Müsteşarlığı

T.C. M.S.B. Savunma Sanayii Müsteşarlığı T.C. M.S.B. Savunma Sanayii Müsteşarlığı SERVO MOTOR GELİŞTİRİLMESİ PROJESİ BİLGİ İSTEK DOKÜMANI SSM-İSM-BİD-001 Rev.:1.0 Aralık 2012 İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER... 1 1. AMAÇ... 2 2. KAPSAM... 2 3. TANIMLAR

Detaylı