Sürdürülebilir Bir Su StratejisiYaratmak

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Sürdürülebilir Bir Su StratejisiYaratmak"

Transkript

1 Sürdürülebilir Bir Su StratejisiYaratmak Sandra Postel Mayıs 1995 başlarında Meksika, ABD'den bir kredi talebinde bulundu. Ama 1994 sonlarındaki pezo krizini izleyen kredinin tersine bu, dolar değil, su talebiydi. Rio Grande'den yaklaşık 2,8 milyon metreküp su isteniyordu. Kuzey Meksika'nın büyük bölümünde üç yıldır, ekinlerle sığırları çoktan öldürmüş olan bir kuraklık yaşanmaktaydı. Irmakta tuz seviyesinin yükselmesi balıkları ve diğer su yaşamını öldürmekteydi. Yetersiz planlama yüzünden Meksika, 1944'te ABD'yle imzalanan antlaşmada saptanan rezervuar suyu payının % 5'i dışında tamamını kullanmıştı. Ek tedarik alınmaması durumunda ülke, daha da büyük kayıplar yaşayacaktı. ABD birkaç ay önce Meksika'ya ekonomisini düzlüğe çıkarması için 20 milyar dolar vermeyi taahhüt etmişti, ama su kredisi talebini geri çevirdi. Sebep olarak Teksaslıların, Meksika'ya verilecek bu kredinin Teksaslı çiftçilere yeterince su kalmamasına neden olacağı yolundaki kaygıları gösterildi. Meksika-Teksas su karmaşası tek başına ele alındığında pek de sarsıcı bir haber gibi görünmeyebilir. Ama gelişmekte olan eğilimlerin bir habercisi olarak, önümüzdeki yıllarda su kıtlığının dünya işlerini nasıl yapılandıracağı konusunda pek çok şey söylüyor. Dünyanın pek çok yerinde, insanların su talebi ile mevcut kaynaklar arasındaki uçurum giderek büyüyor. Taban suyu düzeyi düşüyor, ırmaklar kuruyor ve giderek azalan kaynaklar için girişilen rekabet büyüyor. Özellikle doğanın bizi kıtlıkla karşı karşıya bıraktığı durumlarda, dayanacak bir yastık kalmıyor. Önümüzdeki 30 yıl içinde dünya nüfusunun tahmin edildiği gibi 2,6 milyar artması durumunda, bu baskılar da kaçınılmaz olarak artacak. ABD-Meksika örneğinin mikro boyutta gösterdiği gibi su kıtlığı, insanın emniyette olması için gerekli üç şeyi tehdit ediyor: gıda üretimi, su ortamının sağlığı, sosyal ve politik istikrar. Dünyanın pek çok bölgesinden elde edilen kanıtlar, bu tehlikenin gerçek olduğunu ve giderek büyüdüğünü gösteriyor. Ama özel sektör ve kamu liderleri sorunları çözmek için adım atmak bir yana, bu tehditleri anlayamıyorlar bile. Eski bir İnka atasözünde, "Kurbağa, içinde yaşadığı gölü içip bitirmez" denir. Bu, modern çağlarda hayati önem taşıyan bir mücadele kaynağını yansıtan, bilgece bir söz: insanlık kurumunun giderek artan susuzluğu dindirilirken bir yandan da, suyun temel ekolojik destek işlevlerinin korunması. Daha sürdürülebilir bir su geleceği yaratma süreci, yaşam kalitesinin ve toplulukların istikrarının geliştirilmesi için de sayısız fırsat sunuyor. Sandra Postel, Cambridge, Mass.'taki Küresel Su Politikası Projesi'nin yöneticisi ve Worldwatch Enstitüsü üyesidir. 1

2 GIDA İÇİN SU Su olmazsa, yaşam ve büyüme sona erer. Bu, giderek daha da büyük bir önem kazanan bir gerçek: Dünyanın gıda talebinin rekor hızla arttığı bir dönemde, çiftçilere daha fazla su verebilmek giderek güçleşiyor. Ekin üretimi büyük oranda su ağırlıklı bir faaliyettir. Tüm dünyada ırmak, göl ve su kaynaklarından insan faaliyetleri için alınan suyun % 65'i tarımda, % 10'u endüstride, % 10'u da evlerde ve belediyelerde kullanılır. Bir ton tahıl üretmek için 1000 ton su kullanmak gerekir. Erkinlerin sızdırdığı ve topraktan buharlaşan suları da içeren bu rakamda, etkin olmayan sulama yöntemleri nedeniyle kaybedilen su miktarı yoktur. Rakam, insanların aldığı kalorilerin yaklaşık yarısının kaynağını oluşturan tahılların üretimi için gerekli asgari su gereksinimini temsil etmektedir. Ekinler gereksindikleri nemi doğal yağışlar, sulama ya da bu ikisinin bileşimi sayesinde alırlar. Sulama, suyun iyi bir şekilde kontrol edilebilmesini sağlaması nedeniyle, aynı toprak parçasında yılda iki ya da üç kez hasat yapılabilmesini mümkün kılıyor. Bu nedenle sulanan alanlar, küresel gıda gereksinimini karşılama açısından büyük önem taşıyor. Sulanan alanlar dünya tarım alanlarının yalnızca %16'sını oluşturuyor, ama dünya gıda üretiminin yaklaşık % 40'ı bu alanlardan geliyor itibariyle dünyada dolaylı (hayvan ürünleriyle), ya da dolaysız olarak kişi başına yılda ortalama 300 kilogram tahıl tüketilmekteydi. Bu tüketim düzeyiyle, dünya nüfusuna her yıl eklenen 90 milyon yeni kişiye yetecek miktarda tahıl üretmek için yılda fazladan 27 milyar metreküp suya ihtiyaç duyulacak. Bu yaklaşık olarak, Colorado Irmağı'nın yıllık akışının 1,3 katına ya da Çin'deki Sarı Irmağın yıllık akışının yarısına eşit bir rakam. Kişi başına düşen tahıl tüketimi ülkelere göre büyük farklılıklar gösteriyor, ama küresel ortalamanın günümüz seviyesinde kaldığı varsayılırsa, 2025 için tahmin edilen dünya nüfusunun tahıl gereksinimini karşılamak için 780 milyar metreküp ek su gerekecek. Bu, Nil Irmağı'nın yıllık akışının dokuz katından fazla bir miktar. Bu suyun sürdürülebilir şekilde nereden elde edileceği bilinmiyor. Ekin üretimini artırmak için daha çok doğal yağış suyundan yararlanmak olanağı, ekilebilir alanlarda genişleme olmaması nedeniyle, kısıtlı. Tahıl alanları 1981 yılında en yüksek noktaya ulaştı. Yani, yağmur suyunun" daha fazla kullanılabilmesi,.mevcut yağmurla sulanan alanlarda verimin artırılmasıyla kısıtlı. Dolayısıyla, gelecekteki gıda gereksinimini karşılamak için gerekli ekin üretimi, sulamanın artırılmasına bağlı görünüyor. Ama bu konuda da ciddi kısıtlamalar var. Taban suyu düzeyinin düşmesi, ırmak akışlarının azalması, yeni tedarik projeleri için gerekli ekonomik ve çevresel açıdan sağlam alanların olmaması ve kentsel talebin giderek artması, tarım için kullanılabilecek su miktarının kısıtlanmasına neden oluyor. Yeraltı sularının aşırı çekimi ve su yatakları boşalması artık dünyanın en önemli ekin üretim bölgelerinin pek çoğunda görülüyor (Bkz. Tablo 3-1). Bu, yeraltı sularının kullanımını artırmanın sınırlarını işaret etmekten öte, dünyanın şu andaki gıda arzının bir kısmının, suyun sürdürülebilir olmayan bir şekilde kullanılmasıyla elde edildiğini ve dolayısıyla, uzun vadede güvenilir bir kaynak olmadığını gösteriyor. Bir su yatağından, yeniden dolma hızının üstünde bir hızla sonsuza dek su çekilmesi mümkün değil. Taban suyu düzeyinin düşmesiyle birlikte kaynak, ya su çekiminin sürdürülemeyeceği denli maliyetli, ya daha da derinlerden çekim yapılması nedeniyle ekinlerde kullanılamayacak denli tuzlu hale gelir, ya da tamamen tükenir. 2

3 Tablo 3-1. Dünyanın Önemli Bölgelerinde Yeraltı Sularında Görülen Boşalma, 1990 Bölge / Su Yatağı Boşalma Tahminleri ABD'deki sulanan alanların yaklaşık % 20'sini besleyen bu su yatağında günümüze dek görülen net boşalma yaklaşık 325 milyar m 3, yani, Colorado Irmağı'nın yıllık ortalama akışının yaklaşık 15 katı düzeyinde. Boşalmanın üçte ikiden Yüksek Ovalar Su Yatağı Sistemi ABD fazlası Teksas'taki Yüksek Ovalarda gerçekleşti ve bölgede sulanan alan miktarı 1979 ile 1989 arasında % 26 azaldı. Şu andaki boşalma miktarının yılda 12 milyar m 3 düzeyinde olduğu tahmin ediliyor. Kaliforniya, ABD Güneybatı ABD Eyaletleri Mexico City ve Meksika Vadisi Arap Yarımadası Afrika Sahrası Hindistan Kuzey Çin Güneydoğu Asya Yılda ortalama 1,6 milyar m 3 düzeyindeki yeraltı suyu aşırı çekimi oranı, eyaletin yıllık net yeraltı suyu kullanımının % 15'ine denk geliyor. Boşalmanın üçte ikisi, ülkenin sebze ambarı olan Büyük Vadi'de gerçekleşiyor. Arizona'daki Phoenix'in doğusunda taban suyu düzeyinde, 120 metreyi aşan bir düşüş görüldü. New Mexico'daki Albuquerque için yapılan projeksiyonlar, yeraltı suyu çekiminin şu andaki düzeyde sürdürülmesi durumunda taban suyu düzeyinin 2020 yılına dek 20 metre daha düşeceğini gösteriyor. Su çekiminin doğal yeniden dolma oranını % aşması, taban suyu düzeyinin düşmesine, su yatağı gözeneklerinin daralmasına, toprağın çökmesine ve yüzey yapılarının zarar görmesine neden oldu. Yeraltı suyu kullanımı, yeniden dolma oranından yaklaşık üç kat daha fazla. Suudi Arabistan, yılda 2-4 milyon ton buğdayın sulanmasını da içeren su kullanımının yaklaşık % 75'inde yenilenebilir olmayan yeraltı sularına bağımlı. 1990'lar için tahmin edilen boşalma oranlarıyla, kullanılabilir yeraltı suyu rezervleri yaklaşık 50 yıl içinde tükenecek. Kuzey Afrika'nın altında, geniş ve yeniden dolmayan su yatakları yatıyor. Şu andaki boşalma oranının yılda 10 milyar m 3 düzeyinde olduğu sanılıyor. Hindistan'ın ekmek ambarı olan Haryana ve Pencap eyaletlerinin büyük bölümünde taban suyu düzeyi düşüyor. Gujarat'ta, 1980'lerde izlenen gözlem kuyularında yeraltı suyu seviyeleri % 90 düştü. Tamil Nadu'da da büyük düşüşler görüldü. Pekin'in bazı bölgelerinin altındaki taban suyu düzeyi son kırk yıl içinde 37 metre düştü. Kuzey Çin'de şu anda, büyük bölümü verimli, sulanan tarım alanları olmak üzere 1,5 milyon hektarı kapsayan sekiz bölgede aşırı su çekimi yapılıyor. Bangkok, Manila ve Cakarta çevresinde önemli oranda aşırı çekim gerçekleşti. Aşırı su çekimi, Bangkok'un altındaki toprakların son yirmi yıl içinde yılda 5-10 cm oranında çökmesine yol açtı. KAYNAK: Küresel Su Politikası Projesi ve Worldwatch Enstitüsü, not 7'de verilen kaynaklar temel alınmıştır. 3

4 Yeraltı suyu madenciliği, kaynakların boşalması dışında, geriye dönüşü olanaksız başka etkiler de yaratabilir. Sahil bölgelerinde aşırı su çekimi, tuzlu suyun tatlı su kaynaklarına karışmasına ve kaynağı kirletmesine neden olabilir. Sulamacıların yerel su yataklarından aşırı su çekimi yaptıkları batı Hindistan eyaleti Gujarat'ta bu durum görülüyor. İsrail'de onlarca yıldır süren aşırı su çekimi, ülkenin çok önemli bir su kaynağı olan sahil su yatağına deniz suyu karışmasına yol açtı. İsrailli yetkililer, sahil bölgelerindeki kuyuların % 20'sinin birkaç yıl içinde kapatılacağını tahmin ediyorlar. Yeraltı sularının boşalması bazı örneklerde, yeryüzünün doğal su depolama kapasitesini daimi olarak azaltabilir. Suyun boşalması su yatağının jeolojik malzemelerinin sıkışmasına ve böylece, suyu tutacak gözenek ve deliklerin yok olmasına yol açabilir. Depolama kapasitesinin yitirilmesi geri dönüşü olmayan bir durumdur ve bedeli yüksek olacaktır. Örneğin Kaliforniya'da, Büyük Vadi'deki su yataklarında aşın su çekimi nedeniyle görülen daralma, depolama kapasitesinin yaklaşık 25 milyar metreküp azalmasına neden olmuştur. Bu, tüm dünyada insan yapımı yüzey rezervuarlarının toplam kapasitesinin % 40'ından fazla bir miktardır. Yeraltı sularında olduğu gibi, gezegenimizin büyük ırmaklarının çoğunda da aşırı kullanımın etkileri yaşanıyor. Nüfus artışının -ve dolayısıyla, gıda gereksiniminin- büyük bölümünün gerçekleşeceği Asya'da, sulamanın büyük önem taşıdığı kurak dönemlerde ırmakların çoğu sonuna dek kullanılıyor tarihli bir Dünya Bankası araştırmasına göre, "Asya bölgesinde, kurak mevsimin büyük bölümü boyunca hiçbir ırmağın denize ulaşmadığı havza örnekleri görülüyor." Bunların arasında Hindistan'ın, nüfus yoğunluğu yüksek ve hızla büyüyen Güney Asya'nın temel su kaynağı olan Ganj da dahil, pek çok ırmağı görülüyor. Su geliştirim maliyetlerinin artması ve baraj ya da ırmak saptırma kanalı kurulması için çevresel açıdan uygun alanların sayısının azalması da, sulama artışında tüm dünyada görülen yavaşlamada etkili oluyor. Kişi başına düşen sulanan alan, modern çağların büyük bölümü boyunca sabit kalmış ya da artmıştı. Ama bu oran 1978'de doruk noktasına ulaştı ve bu tarihten sonra, % 5'ten fazla azaldı. Sulanan alanların büyük bölümünde tuzlanma, yani sulanan toprağın kök bölümünde sabit olarak tuz birikmesi nedeniyle verimlilik düşmekte, ya da alan üretimden tamamen çekilmektedir. Bu sorun konusunda yapılmış küresel bir tahmin yok gerçi, ama yaklaşık 25 milyon hektar alanın - dünyanın sulanan alanlarının % 10'undan fazlasının - tuz birikiminden, ekin veriminin azalmasına yol açacak derecede etkilendiği sanılıyor. Dahası, tuzlanmanın yılda 2 milyon hektar gibi bir oranla yayıldığı ve sulamadaki artış sayesinde elde edilen kazançları büyük oranda ortadan kaldırdığı tahmin ediliyor. Dünyanın sulanan alanlarının % 10'u aşkın bir miktarının tuz birikiminden, ekin veriminin azalmasına yol açacak derecede etkilendiği sanılıyor. Son olarak, nüfus artışının ve kentleşmenin kentsel su talebini artırmasıyla birlikte tarım, mevcut kaynaklarının bir kısmını şehirlere kaptırıyor. Bu su kaymasının marjinal topraklardan ya da üretimden çekilen ekin harici ürünlerden yapılması, çevre açısından yararlı olabilir ve gıda üretiminde fazla bir etki yaratmayabilir. Ama pek çok bölgede su rekabetinin artmasının gıda üretimi ve bölge ekonomileri üzerindeki etkileri ancak ileride görülebilecek. Örneğin Kaliforniya'da, 1957 tarihli bir eyalet planında, eyalet içinde 8 milyon hektar sulanan arazi yaratılacağı tahmin edilmekteydi. Ama eyaletin, 1981 yılında 3,9 milyon hektarla en üst 4

5 noktasına erişen sulanan alanı, bu miktarın yarısından daha az düzeydeydi. Şimdi Kaliforniya'da yetkililer, sulanan arazi miktarında net hektar civarında azalma olacağını tahmin ediyorlar. Bu kaybın nedeni büyük oranda, 2020 yılında nüfusun 30 milyondan tahmini olarak 49 milyona ulaşmasıyla birlikte, kentleşme olacak. Tüm dünyada kent nüfusunun 2025 yılma dek iki kat artarak, 5 milyar düzeyine ulaşması bekleniyor. Politik güç ve paranın şehirlerde toplanması ve mevcut suyun tüm gereksinimleri karşılamaya yetmemesi sonucunda hükümetler, suyu tarımın elinden alma baskısıyla karşılaşacaklar -üstelik, gıda talebinin de hızla artmasına rağmen. Sözgelimi Tayland'da, Bangkok'u besleyen Chao Phraya havzasında sürekli su kıtlığı yaşanıyor. Talep daha şimdiden arzın üstünde, su ulaşımı akışı optimum düzeyin sürekli altında ve Bangkok'un altında yeraltı suyu seviyesi hızla düşüyor. Kurak mevsimde ekin alınan alan miktarı, yetmişler boyunca yaşanan hızlı bir yükselmeden sonra, 1982'de en üst noktaya ulaştı. Aynı şekilde Çin'de de, giderek.artan kentsel ve endüstriyel taleplerin karşılanması için, Pekin'in etrafındaki tarım alanlarının suyu alınıyor. Şu anda 300 Çin şehrinde su kıtlığı yaşandığına göre, bu kaymanın ileride daha da artması bekleniyor. Kuraklık dönemlerinde hükümetler ellerindeki suyu, tarım yerine kentsel yerleşimlere öncelik tanıyarak bölüştürüyorlar. Mayıs 1995'te, kuraklığın etkisi altındaki kuzey Meksika çiftçilerinin büyük bölümünün suyu kesildi ve Ekim başlarına gelindiğinde, su dağıtımı henüz başlamamıştı. Bu bölgede en önemli sulama dönemi Ocak ile Nisan ayları arasında. Yani, 1995'in son çeyreğinde önemli bir yağış olmaması durumunda, 1996 başlarında çiftçiler ciddi sorunlarla karşılaşabileceklerdi. Teksas'tan Meksika'ya az miktarda bir su kredisi verilmesi hala olası, ama bu su tarıma değil, evsel kullanımlara verilecek. Suyun tarımdan kentlere aktarılmasının ve daha önce sözünü ettiğimiz sürdürülmesi olanaksız su kullanımı şekillerinin gelecekteki gıda üretimi üzerindeki etkileri ne yazık ki hesaplanmadı. Hükümetler böyle bir saptama yapmadıkça, tarımsal temellerinin ne kadar emniyette olduğunu, gelecekte yaşayacakları gıda ithalatı gereksinimini ve çiftçilerin susuz kalması sonucunda yaşanacak ekonomik ve sosyal çöküntüye ne zaman ya da nasıl hazırlanmak gerekeceğini tahmin edemeyecekler. Filipinlerdeki Uluslararası Pirinç Araştırmaları Enstitüsü'nün genel müdürü Klaus Lampe'ın da dediği gibi; "Gelecekteki gıda arzı konusunda görülen cehalet ve düşüncesizlik politik, ekonomik ve çevresel sistemlerimizi etkileyen en tehlikeli unsurlardan biridir." SU ORTAMINDA GERILEME Colorado'da, Kayalık Dağlarda biriken derin kar örtüşü ve yoğun yağışlarla geçmiş bir bahardan sonra 1995, Colorado Irmağı havzası için su açısından bolluk yılı olacak gibi görünüyordu. Nisan ile Temmuz arasındaki aylarda yağışın toprak üstünde kalan kısmı, normalin % 50 üstündeydi. Büyük Kanyon'u oymuş olan ırmak yine de, her zamanki kaderine teslim oldu ve denize ulaşamadan kurudu. Colorado Irmağı nihai hedefi olan (ve sınırın kuzeyinde Kaliforniya Körfezi olarak bilinen) Cortez Denizi'ne ancak, su hattında yağışların aşırı derecede yoğun olduğu yıllarda ulaşabiliyor. Çoğu yıldaysa, 10 büyük baraj ve sayısız büyük ırmak saptırma kanalından sonra akışından geriye yalnızca, etrafındaki çölde yitip giden önemsiz bir sızıntı kalıyor (Bkz. Şekil 3-1). Irmak deltasındaki, bir zamanlar son derece gelişmiş olan vahşi yaşamın büyük bölümü yok oldu. Cortez Denizindeki balık yataklarında çarpıcı bir gerileme yaşandı. Irmağa bağımlı delta toplulukları da, çevrelerindeki ekosistemle birlikte yok oluyorlar. 5

6 Colorado'da yaşananlar, su ortamındaki rahatsız edici Milyar ve geniş kapsamlı gerilemenin örneklerinden yalnızca biri. Tüm dünyada su kullanımı Metreküp/Yıl 1950'den bu yana üç kattan fazla arttı. Talepteki bu artışı karşılamak için çoğunlukla, giderek daha da büyük su kaynağı projeleri Kaynak: USGS, Uluslar arası -özellikle de barajlar ve ırmak saptırmaları- yoluna gidildi. Tüm Sınır dünyada, ve Su Komisyonu 1950'de 5000'den biraz fazla olan büyük (yüksekliği 15 metreden fazla) baraj sayısı günümüzde yaklaşık 'e ulaştı. Şu anda ayakta olan barajların % 85'inden fazlası son 35 yıl içinde yapıldı. 18 Kısacası, küresel su çevresinde son derece kısa bir süre içinde çok büyük bir değişim yaşandı, insanların ırmaklardan yararlanma oranlarını azami düzeye çıkarmak için, tıpkı musluktan akan su gibi, akış miktarı ve zamanlamasının tamamen kontrol altına alınmasıyla birlikte, ırmaklar ayrıntılı bir su tesisatına benzemeye başladılar. Ama modern mühendislik, insanlara ve çiftliklere gereksinim duydukları zamanda ve yerde su getirmekte büyük bir başarı kazanmasına rağmen, ırmakların ve su sistemlerinin temel ekolojik işlevlerini korumakta başarısız kaldı. Bu başarısızlığın sonuçları yeni yeni ortaya çıkıyor -ırmak deltalarında bozulma yaşanıyor, pek çok tür yok olmanın eşiğine geliyor, Şekil 3.1. göller Tüm Büyük küçülüyor, Baraj ve sulak Saptırma alanlar Kanallarıyla Colorado Irmağı Akışı, yok oluyor. Örneğin Kaliforniya'da su geliştirimi, su sistemlerinin ve bu sistemlere bağımlı yaşamın büyük bir bölümünü yok etti. Eyalet, sulak alanlarının % 95'ini kaybetti; yaşamak ve beslenmek için bu alanlara ihtiyaç duyan göçmen kuşların ve su kuşlarının 1950'de 60 milyon civarında olan sayısı, günümüzde 3 milyona indi. Su şartlarının çok iyi göstergeleri olan balıklar, ırmaklardaki barajlardan ve yumurta dökme alanlarının tahrip olmasından büyük oranda etkilendiler. Kaliforniya'da som balığı ve çelikbaş alabalığı popülasyonunun % 80 azaldığı tahmin ediliyor. Çevrede yaşanan böylesine bir tahribat insanların geçim kaynaklarında, özellikle de kaynağa bağımlı ve ancak geçim düzeyindeki ekonomilerde büyük bir etki yaratabilir. Sözgelimi Colorado Irmağı deltasında, "ırmak insanları" olarak da bilinen Cucapa halkının yaşamı tehlike altında. Sınırın güneyinde yalnızca 40 ya da 50 aile kaldı. Kabilenin, işleri olmayan genç üyeleri şehirlere göç etti. Cucapalar geleneksel olarak, günde üç öğün balık yemekteydiler. Günümüzdeyse, haftada bir kez balık yiyebilmeleri bile büyük şans. Irmak suyunun kavun, kabak ve diğer geleneksel ekinlerin yetişmesine olanak vermeyecek derecede tuzlanması yüzünden, beslenme biçimleri sağlıksızlaştı. Bir Cucapa uzmanının yıllar önce National Geographic dergisinde dediği gibi, bu insanlar "binlerce yıldır buradalar. Ama eğer bir mucize olmazsa, artık son üyelerini görüyoruz." Güney Asya'da haşmetli Ganj Irmağı, Hindistan'ın ırmağın üst bölümlerinde yaptığı çok sayıda saptırma yüzünden, Bengal Körfezi'ndeki doğal çıkış noktasına kurak mevsimde ulaşamıyor. Denize tatlı su akmaması, Bangladeş'teki ırmak deltasında hızla, yerel ekonominin önemli kaynakları olan mangrov ormanlarına ve balık yaşam alanlarına zarar veren tuzlu bir cephe oluşmasına yol açtı. Dünyanın en büyük mangrov ormanlarından biri olan Sundarban aynı zamanda, soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan Bengal kaplanının yaşama alanı. Kurak mevsim boyunca deltaya daha fazla su akması sağlanamazsa bitki örtüsü ve balık yatakları zarar görmeye devam edecek; bu da, bölge ekonomisinin daha da bozulmasına yol açacak. Nil Irmağı havzasında, Asvan'daki Yüksek Baraj altmışlı yıllarda, Nil suları üstünde tam bir kontrol sağlanması ve kuraklığa karşı önemli bir tampon olması amacıyla kurulmuştu. Nassar Gölü, Nil'in ortalama yıllık akışının iki katım tamamen depolayabiliyor. Ama Yüksek Baraj 6

7 tahmin edilebileceği gibi, ırmak sisteminde büyük değişikliklere yol açtı. Barajın inşasından önce ırmakta 47 ticari balık türü yaşamaktaydı; barajdan on yıl sonraysa, bu sayı 17'ye düşmüştü. Güney Akdeniz'de yakalanan sardalye miktarının % 83 azalması, denizin bu kısmına dökülen besleyici tortunun azalmasının bir yan etkisi olarak görülebilir. Nil ekosisteminde oluşan tahribatın en tehlikeli uzun vadeli sonuçlarından biri, Mısır ekonomist için büyük önem taşıyan ırmak deltasının denize doğru alçalması: Asvan Barajı'nın tamamlanmasından ve Nil'in tüm çökeltisinin Nassar Gölü'nde hapsolmasından sonra, delta gerileme içine girdi. Küresel ısınma ve sıcaklık yükselmesi sonucunda deniz seviyelerinde görülmesi beklenen yükselme, deltanın sularla kaplanması tehlikesini daha da artıracak. Deltanın kuzey kısmının büyük bölümü denizden yalnızca 3-4 metre yükseklikte. Massachusetts'teki Woods Hole Okyanus bilim Enstitüsü'nden araştırmacılar, Mısır'ın yaşanabilir alanlarının % 19'unu yaklaşık 60 yıl içinde kaybedebileceğini ve sonuçta, nüfusunun % 16'sının (ki bu rakam o zamana dek, 120 milyonun üstüne çıkabilir) göç etmek zorunda kalacağını ve ekonomik faaliyetlerin 5 15'inin yok olacağını tahmin ediyorlar. Irmakların tükenmesinin en çarpıcı sonuçları, göllere ya da denizlere boşaldıkları bölgelerde yaşanıyor. Bir zamanlar gezegenimizin en büyük dördüncü gölü olan Aral Gölü, çölde pamuk yetiştirmek amacıyla yapılan aşırı ırmak saptırmaları nedeniyle alanının yarısını ve hacminin dörtte üçünü yitirdi. 1960'dan önce Amu Derya ve Siri Derya ırmaklarından Aral'a yılda 55 milyar metreküp su akmaktaydı. Göle boşalttıkları su 1981 ile 1990 arasında ortalama 7 milyar metreküpe, yani, yıllık toplam akışlarının yalnızca % 6'sına düştü (Bkz. Şekil 3-2). Yılın büyük bölümünde bu ırmaklar, alt kesimlerinde tamamen kuruyorlar. Bu yoğun saptırmalar, her iki ırmak deltasında ciddi bozulmalara yol açtı. Batı Michigan Üniversitesi'nden, Aral Gölü Havzası konusunda en önemli uzmanlardan biri olan Philip Micklin, tugay ormanlarının bölgedeki hayvan yaşamı için hayati önem taşıyan bir yaşama alanı olan söğüt, ılgın ve diğer su seven ağaçlar büyük bölümünün yok olduğunu söylüyor. Sulak alanlarda % 85 oranında azalma görüldü ve tarımın neden olduğu kimyasal kirlilik düzeyiyle birleştiğinde bu durum, su kuşu sayılarının azalmasına yol açtı. Siri Derya deltasında yuva kuran kuş türü sayışı tahmini 173'ten, 38'e düştü. Milyar Metreküp/yıl Kaynak : Micklin Şekil 3.2. Aral Gölü ne Hala yaşanmakta olan ekolojik tahribat Aral Gölü'nü, gezegenimizin en büyük çevre trajedilerinden biri haline getiriyor. 24 balık türünden 20'si yok oldu ve ellili yıllarda yılda ton düzeyinde olup, kişiye iş sağlayan balık avı sıfıra indi. Denizin eski kıyı hattı şimdi, terk edilmiş balıkçı köyleriyle kaplı. Kurumuş göl yatağından her yıl rüzgarla taşınan milyon ton zehirli toz-kum karışımı çevredeki tarım alanlarına inerek, ekinlerin zarar görmesine ya da ölmesine neden oluyor. Alçak ırmak akışlarında yoğunlaşmış tuzların ve zehirli kimyasal suların bulunması su kaynaklarını içilemeyecek derecede zehirliyor ve hastalıkların artmasına yol açıyor. Eski bir balıkçı kasabası olan Muynak'ın nüfusu 'den 'e düştü. Kasabadan kaçan insan, tam anlamıyla "çevre göçmeni". 7

8 Aral Gölü havzasında yaşananlar, ekolojik tahribatın ardından ekonomide, toplumda ve insan sağlığında görülebilecek tahribatın kanıtları. Bu, insanlığın dünya suları üzerindeki taleplerinin su çevresinin işlevlerini çöküntüye uğratması karşısında tekrar tekrar yinelenebilecek bir bağlantı. REKABET VE ÇATIŞMALAR İnsanlığın karşısındaki üçüncü büyük tehdit, kaynakların giderek gereksinimlerin altında kalmasıyla birlikte ülke içinde ve ülkeler arasında su rekabetinin daha da tırmanması. Çiftliklerin ve şehirlerin, eyaletlerin ve yönetim bölgelerinin ve komşu ülkelerin kısıtlı ya da giderek küçülen bir su havuzu için rekabet etmeleri yeni bir kıtlık politikasının oluşmasına yol açıyor. Su kıtlığının artması ve yayılması sonucunda yaşanabilecek ülke içi sosyal kargaşaya ve yurtdışı çatışmalara ne devletler hazırlıklı, ne de uluslararası topluluk. Kıtlığı ve kıtlığın şiddetli çatışmalara yol açma potansiyelini yaratan üç güç var: kaynağın boşalması ya da bozulması ve sonuçta, "kaynak pastasının" küçülmesi; pastanın dilimlerinin küçülmesine yol açan nüfus artışı ve bazılarının diğerlerinden daha büyük dilimler almalarına yol açan eşit olmayan dağıtım ya da ulaşım. Bu üçünün de belli düzeylerde etkilerini görüyoruz, ama genellikle içlerinden en etkilisi, eşit olmayan dağıtım. Hala yaşanmakta olan ekolojik tahribat Aral Gölü'nü, gezegenimizin en büyük çevre trajedilerinden biri haline getiriyor. Sözgelimi İsrailliler, işgal altındaki Batı Şeria'da Arapların yeraltı sularını kullanmalarına ciddi kısıtlamalar getiriyorlar ve bu durum gerginliğin tırmanmasına yol açıyor. Kişi başına düşen su miktarına bakıldığında, İsrailli yerleşimcilerin Arap komşularına göre dört kat daha fazla su kullandıkları görülüyor. İsrailli yerleşimciler için 30'dan fazla kuyu açılmış olmasına rağmen, Arapların tarım için yeni kuyular açmalarına 1967'den beri izin verilmiyor. İsrailli yerleşimcilerin bazılarının yüzme havuzları bile var. Aradaki bağlantı kesin olmasa da, Batı Şeria'da görülen ayaklanmada su sorununun da etkili olduğu tahmin ediliyor. Filistinlilere yetki transferi öngören anlaşmanın Eylül 1995'te kabul edilmesiyle birlikte İsrail artık, Filistinlilerin Batı Şeria'daki su haklarını tanıyor ve Filistinlilerin gelecekteki su taleplerini karşılamayı kabul etti. Bu gelişme, su çatışmasında barışçı çözüm yolunu açacak gibi görünüyor. Kıt kaynağa sağlanan yeni ulaşım olanağının mevcut eşitsizliği daha da artırması, yoksulları daha da yoksullaştırması ya da zenginlere kaynağı "ele geçirme" olanağı sağlaması durumunda, tarım ya da ekonomi şartlarını geliştirmek amacını taşıyan barajlar ve diğer geliştirim projeleri gerilimin daha da artmasına yol açabilirler. Sözgelimi Senegal Irmağı havzasında tarım, hayvancılık ve balıkçılık, ırmağın yıllık taşkın çevrimine bağlıydı. Yetmişli yıllarda sürekli gıda kıtlığı ve kuraklık konusundaki kaygılar bölgedeki hükümetleri sulu tarımı, hidrogüç üretimini ve ırmak ulaşımını geliştirmek amacıyla, Manantali Barajı için finansman aramaya yöneltti. Yeni tarım suyunun ırmak kıyısındaki topraklara sağlayacağı yararları ele geçirmek isteyen ve çoğunlukla beyaz Mağribilerden oluşan Moritanya seçkinleri, siyah Afrikalıların ırmak kıyısındaki taşkına bağlı faaliyet haklarını kaldırdılar. Bunun sonucunda Senegal ve Moritanya'da etnik kökenli bir şiddet oluştu ve Mağribiler, siyah Moritanyalıyı Senegal'e sürdüler. Hindistan'daki Rajasthan'da, su kıtlığı çekilen Jodhpur bölgesinde yoksul köylülerin kullandıkları köy kuyuları, şehirleri beslemek için açılan daha derin kuyuların taban suyu 8

9 düzeyinin düşmesine neden olması ve yeraltı sularının, ticari satış amacıyla yetiştirilen kırmızı biber ile diğer çok su isteyen ekinler için kullanılması nedenleriyle, kuruyor. Yoksulların ortak su kaynaklarına ulaşamamaları yüzünden bölgenin gıda ve hayvan yemi gereksinimi karşılanamıyor, köylüler düşük ücretler karşılığında taş ocağında tehlikeli işlerde çalışıyorlar ve kadınlar su bulmak için günde ortalama dört saat harcıyorlar. Araştırmacı Michael Goldman'ın da dediği gibi: "Yeraltı sularına artık ulaşamayan köylüler sürülerinin ölmesini, topraklarının bozulmasını ve ailelerinin parçalanmasını seyretmek zorunda kaldılar... Kırsal kesimdeki ortak değerlerin özelleştirilmesi sömürücü sosyal ilişkileri artırıyor ve ekolojik ilişkileri bozuyor." Su kıtlığı konusundaki gerilim ve çatışmaların büyük bölümü ulusal düzeyde yaşandı gerçi, ama ülkeler arasında düşmanlık ve çatışma yaratması olasılığı da artıyor. Stratejik kaynaklar arasında benzersiz bir yerde bulunan su, politik sınırları aşabiliyor. Pek çok ülke yüzey kaynakları için, ırmağın üst kısmındaki komşularından gelecek suya bağımlı (Bkz. Şekil 3-2). Özellikle nüfus artışı ve su talebinin artması nedenleriyle bu ülkeler, suyun üst tarafındaki ülkelerin kendilerine daha fazla su ayırma kararlarından büyük oranda etkilenebilirler. Toronto Universitesi'nden, Çevre Değişimi ve Akut Çatışma Projesi'nin yöneticilerinden Thomas Homer-Dixon'a göre kanıtlar, "devletler arasında kaynak savaşma yol açması en olası yenilenebilir kaynağın su olduğunu" gösteriyor. Tablo 3-2. Bazı Ülkelerin İthal Yüzey Suyuna Bağımlılıkları Ülke Sınır Dışında Doğan Toplam Akış Payı Türkmenistan 98 Mısır 97 Macaristan 95 Moritanya 95 Botsvana 94 Bulgaristan 91 Özbekistan 91 Hollanda 89 Gambia 86 Kamboçya 82 Suriye 79 Sudan 77 Nijerya 68 Irak 66 Bangladeş 42 Tayland 39 Ürdün 36 Senegal 34 İsrail 1 21 Irmağı en azından iki ülkenin paylaştığı, suyun tüm tahmini gereksinimleri karşılamakta yetersiz kaldığı ve havza ülkeleri arasında suyun bölüşümü konusunda bir antlaşma olmadığı ırmak havzaları, özellikle sıcak bölgeler olmaya adaylar. Bu tür olası sıcak bölgeler arasında Ganj, Nil, Şeria (Ürdün), Fırat-Dicle ve Orta Asya'daki Amu Derya ile Siri Derya ırmakları yer alıyor. 9

10 Suyun alt tarafındaki (yani, en hassas durumdaki) ülkenin suyun üst tarafındaki (suyu kontrol eden) ülkeden askeri açıdan daha güçlü olması ve çıkarlarının tehdit edildiğini hissetmesi durumunda, çatışma çıkması olasılığı azamiye çıkar. Örneğin İsrail, 1967'den önce su konusunda dezavantajlı konumdaydı; çıkarlarının tehdit edildiğini hissetti ve yakın komşularından görece daha güçlüydü. Suriye'nin, Şeria Irmağı'nın üst bölümünün üç kaynak suyundan biri olan Baniyas'ın yolunu değiştirme girişimleri, 1967'de Altı Gün Savaşı'ndan hemen önce İsrail'le aralarında gerginlik ve silahlı çatışmalar yaşanmasında etkili olmuştur, İsrail'in bu çatışmada kazandığı zaferlerden biri de su açısından stratejik önem taşıyan iki bölgeyi kontrolü altına almaşı oldu: Batı Şeria su yatağıyla, Şeria Irmağı'na dökülen Baniyas'ı besleyen ve ayrıca, Ürdün'ün Yermuk Irmağı üzerinde kurmayı planladığı bir baraj alanına ulaşımı sağlayan Golan Tepeleri. Su kaynaklarının azalması konusunda en hassas ülke belki de Mısır. Mısır, yüzey kaynaklarının % 97'si için Nil'e bağımlı. Her dokuz ayda bir l milyon artan 60 milyonluk bir nüfusa, tarım için tamamen sulamaya bağımlı 2,5 milyon hektar tarım alanına ve kaynak sınırlarına çok yakın bir talep düzeyine sahip olan Mısır için Nil'in akışında yapılacak herhangi bir kesinti, felakete yol açmasa bile, büyük sorunlar yaratacaktır. Pennsylvania Üniversitesi'nden Thomas Naff bu konuda şöyle diyor: "Irmağın üst kısmındaki en yakın komşuları olan Sudan ve Etiyopya ülkelerinden herhangi birisinin Nil'in akışını herhangi bir şekilde azaltmasını önlemek için gerekirse savaşa girmek, tüm Mısır rejimlerinin doğal politikasıdır." Yakın zamanlara dek Mısır'ın, kuraklık zamanları hariç tutulursa, bu tür azaltmalardan etkilenme riski asgari düzeydeydi. Ama Nil'in toplam akışının % 86'sını kontrol altında tutan Etiyopya şu anda, suyu tarımsal ve ekonomik gelişme için depolama ve kullanma kapasitesine ve politik istikrara sahip. Etiyopya topraklarının 3,7 milyon hektarının sulanabilir olduğu tahmin ediliyor. Bu alanın yarısının sulanması için Nil sularının kullanılması bile, ırmağın alt tarafına giden su akışının yılda yaklaşık 9 milyar metreküp -Mısır'daki mevcut Nil akışının 16'sı- ya da daha fazla azalmasına yol açabilir. Dahası Etiyopya, su gücü üretimini artırmayı ve gelecekteki su projelerinin yaklaşık % 80'ini Nil'i besleyen kollar üstünde gerçekleştirmeyi planlıyor. Dolayısıyla Mısır, Nil sularını kaybetmeye karşı giderek daha savunmasız hale düşüyor. Aral Gölü havzasında da buna benzer bir durum yaşanıyor. Havzada Afganistan, İran ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra bağımsızlığa kavuşan beş ülke -Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan- bulunuyor. Amu Derya ve Siri Derya ırmaklarının sularını paylaşan bu ülkeler, Aral Gölü ekosistemindeki tahribatla ve bu tahribatın yarattığı sonuçlarla başa çıkmanın yanı sıra, su güvencesi konusunda da önemli sorunlarla karşı karşıyalar: Havzada, tüm talepleri karşılamaya yetecek kadar su yok. Fergana bölgesinde su ve toprak konusunda Kırgızlar ve Özbekler, tarım suyunun paylaşımı konusunda Kırgızlar ve Tacikler, Amu Derya deltasında sulama ve akaçlama suyunun bölüşülmesi konusunda Türkmenler ve Özbekler arasında daha şimdiden sorunlar yaşanıyor. Havzadaki su kullanımının büyük çoğunluğunu oluşturan beş eski Sovyet ülkesinin hala, Moskova'nın saptadığı su paylaşım şemasını izlemeleri nedeniyle, daha resmi bir çatışma yaşanması olasılığı şimdilik düşük görünüyor. Ama şu andaki durum ne adil, ne de çevresel açıdan sürdürülebilir. Nüfus artışı ve etnik farklılıkların yarattığı ek baskılar da göz önüne alındığında, su kıtlığının bölgede önemli bir şiddet ve politik istikrarsızlık kaynağı olabileceği görülüyor. 10

11 Suyun alt tarafındaki ülkelerin suyu kontrol eden ülkelerden daha güçsüz olmaları durumunda çatışma olasılığı düşebilir, ama bu durumda sonuçta politik istikrarsızlığa yol açabilecek büyük sosyal ve ekonomik güvensizlikler oluşabilir. Sözgelimi, en zayıf ırmak kıyısı ülkesi olan Bangladeş büyük olasılıkla, Hindistan'la savaşa girmemeyi tercih edecektir. Ana ülke, Nepal'de Himalaya'dan doğan ve Bengal Körfezi'ne boşalmadan önce Hindistan ile Bangladeş'i geçen Ganj'ın suyunu en son alan taraf olmaktan ötürü büyük sıkıntılar yaşıyor. Ganj'ın suyunu en son alan taraf olan Bangladeş, bu durumdan ötürü büyük sıkıntılar yaşıyor. Hindistan'ın Ganj sularını liman şehri Kalküta'ya yönlendirmek için yaptığı Farakka barajının 1970'lerin başlarında tamamlanmasıyla birlikte, Bangladeş'e ulaşan akış azaldı, iki ülke 1977'de, kurak mevsimdeki su akışının paylaşılması konusunda, akışın aşın derecede düşük olduğu mevsimlerde Bangladeş'e gönderilecek asgari su miktarını da garanti altına alan kısa vadeli bir çözüm üzerinde anlaşmaya vardı. 1982'de süresi dolan bu anlaşmanın yerini, Bangladeş'e verilecek su konusunda garanti maddesi olmayan gayri resmi bir uzlaşma aldı. Bu uzlaşmadan sonra yapılan anlaşmanın da 1988'de süresi doldu. O dönemden itibaren iki ülke bu konuda çıkmaza girdi ve Bangladeş, kurak mevsimdeki sulama gereksinimlerini karşılayacak asgari akış garantisinden yoksun kaldı. Suriye ve Irak da Türkiye ile buna benzer bir durum yaşıyorlar. Fırat ve Dicle ırmakları, Türkiye'nin doğu bölgesindeki dağlarda doğuyor. Türkiye'nin gerçekleştirmekte olduğu dev hidrogüç ve sulama projesi GAP, Fırat'ın Suriye'ye akan suyunu normal yıllarda % 35 ve kurak yıllarda daha da fazla azaltabilir. Ayrıca, sulama akaçlaması nedeniyle suyun kirlenmesi olasılığı da var. Fırat'ın suyunu üçüncü olarak alan ülke olan Irak'a gelen su da azalabilir. Irak ayrıca, Suriye'nin suyun daha fazla bir miktarını kendine ayırması tehlikesiyle de karşı karşıya. Türkiye ile Suriye 1987'de, Suriye'ye saniyede 500 metreküp su verilmesini garantiye alan bir protokol imzaladılar. Bu, Fırat'ın sınırdaki hacminin yarısına yakın bir rakam, ama Suriye daha fazla su istiyor. Türkiye bu talebi şu ana dek sürekli reddetti. Başbakan Süleyman Demirel'in 1992'de, bu taleple ilgili olarak şöyle dediği söyleniyor: "Biz onların petrol kaynaklarını paylaşalım demiyoruz. Onlar da, bizim su kaynaklarımızı paylaşalım diyemezler." Hükümet bu yorumdan daha uzlaşmacı bir konumda olsa da ikili görüşmelerden, suyun paylaşılması konusunda bir anlaşma şu ana dek çıkmadı. SUYU PAYLAŞMAK İki ya da daha fazla ülkeden geçen her ırmak -ki bu durumdaki ırmak sayışı en az 214'türpolitik sınırları aşan bir su hattından beslenir. Dolayısıyla, çatışmadan kaçınmaktan öte, bölgesel ekonomileri etkileyen su ortamını korumak için de işbirliğine girilmesi gerekir. Dünyanın, bir kullanıcıya verilen suyun başka bir kullanıcının elindeki suyu almak anlamına geldiği sıfır sonuçlu bir oyuna girdiği günümüzde bu, özellikle büyük bir önem taşıyor. Piyasalarda olduğu kadar uluslararası ilişkilerde de galipleri ve mağlupları yalnızca rekabetin belirlemesine izin vermek, hiçbir tarafın galip çıkamayacağı bir önermedir: Günümüzün karşılıklı bağımlılık dünyasında zaferin kazançları kısa sürede, bölgesel istikrarsızlık ve çevre bozulmasıyla sıfırlanıyor. Su, hem doğayla, hem de kendi aramızda, bir paylaşma ahlakı gerektiriyor. Su paylaşımı konusundaki ilke ve uygulamaların saptanmasında sivil toplum kuruluşları, bağımsız araştırma merkezleri, Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası ile yeni oluşmakta olan 11

12 Dünya Su Konseyi gibi kurumların tümüne sorumluluk düşüyor. Uluslararası suların paylaşımı ve kullanımını belirleyen yasal bir çerçeve olmadığı için, suyla ilgili çatışmaların çözümlenmesinde uluslararası hukuktan yararlanmak mümkün olmuyor. Uluslararası hukuk ayrıca, suyun ekosistemler yararına kullanımını da tanımıyor. Suyun üst tarafında yer alan ülkeler doğal avantajları nedeniyle, uluslararası suların işbirliği içinde yönetilmesi ve adil olarak paylaşılması fikrine pek sıcak bakmıyorlar. Hatta bazıları, ulusların kendi sınırları içindeki sular üzerinde "mutlak bir hakimiyete" sahip olduklarına ve komşularına karşı fazla bir sorumluluk taşımadıklarına inanıyorlar. Ama özellikle, 1966'da Helsinki Kuralları'nı (o dönemden sonra yeniden düzenlenmiştir) getiren Uluslararası Hukuk Birliği'nin ve 1991'de tavsiye taslağını yayınlayan Birleşmiş Milletler Uluslararası Hukuk Komisyonu'nun çalışmaları sayesinde, paylaşılan su yolları hakkında uluslararası bir davranış usulü oluşuyor. Her iki grup da, dört zorunluluğu içeren önemli ilkeler saptadı: suyun paylaşıldığı komşuları etkileyecek bir faaliyetten önce bu komşuları bilgilendirip danışmak, su verilerini düzenli olarak paylaşmak, diğer su kullanıcılarına önemli oranlarda zarar vermekten kaçınmak ve paylaşılan su havzasının suyunu makul ve adil şekilde tahsis etmek. Kağıt üzerinde bu ilkeleri kimse reddedemez belki, ama ilkeler gerçek dünya için pratik bir kılavuz olmaya yetmiyor. Özellikle de -tüm su paylaşımı anlaşmalarının en kritik maddesini oluşturan- "makul ve adil" kavramları birbirinden çok farklı yorumlara açık. Sözgelimi Mısır'ın, Nil'in paylaşılması konusundaki görüşü nüfusa ve geçmişteki su kullanım miktarlarına büyük ağırlık verecektir. Etiyopya ise havzadaki toplam suya her ülkenin katkısı ve gelecekteki sulama potansiyeli üzerinde duracaktır. İsrail-Filistin arasındaki barış görüşmelerinde de taraflar, Batı Şeria suyunun paylaşımı konusunda kendi fikirlerni desteklemek için Helsinki kurallarına başvurdular. Ama İsrailliler "geçmişteki kullanım" kriteri üzerindeki dururken Filistinliler, bunun göz önüne alınacak pek çok kriterden yalnızca biri olduğunu savundular. Belli ırmak havzalarında su kaynaklarının adil şekilde bölüştürülmesi için tavsiye geliştirmekten sorumlu bağımsız bir su uzmanları paneli, katalizör rolü üstlenebilir. Panel, tüm tarafların konumunun ya da münazara taleplerinin değerlendirileceği kriterler ve adil bölüşüm standartları saptayabilir. Ayrıca, tüm tarafların kazançlı çıkacağı senaryolar hazırlayarak, işbirliğinin yararlarını gösterebilir ve böylece, işbirliğini teşvik edebilir. Hükümetler tavsiyelere uyma zorunluluğu taşımasalar da en azından, aşın görüşlerin yumuşatılması için kamu baskısı altında kalabilir, işbirliğinin yararlarını göz önüne alabilir ve su paylaşımı ahlakı kavramını benimseyebilirler. Amerikan İnşaat Mühendisleri Birliği, uluslararası su paylaşımı için ilke ve kılavuz oluşturmak amacıyla bir çalışma grubu kurdu. Ama geniş kapsamlı bir ortak anlayışa ulaşılması için, çeşitli bilim dallarından gelen uzmanları içeren, uluslararası bir panele ihtiyaç duyulabilir. Günümüzün, su konusunda çatışma yaşanması potansiyelini taşıyan sıcak bölgelerinden hiçbirinde, ırmak havzasındaki tüm tarafları içeren antlaşmalar yok. Resmi bir yaptırım hukuku olmadıkça suyun paylaşımı ve çatışmaların önlenmesi, komşu ülkeler arasında yapılacak anlaşmalara bağlı kalıyor. Hükümetler uluslararası su yollarıyla ilgili olarak, bazıları 900 yıl öncesine dek giden 2.000'den fazla yasal araç oluşturdular. Su paylaşımı ve su niteliği konusundaki antlaşmaların çoğu, tam olarak bu terim kullanılmasa bile, temel adil kullanım ilkesini içeriyor. Yine de günümüzün, su konusunda çatışma yaşanması potansiyelini taşıyan sıcak bölgelerinden hiçbirinde, ırmak havzasındaki tüm tarafları içeren antlaşmalar yok. 12

13 Sözgelimi 1959 yılında Mısır'la Sudan arasında yapılan bir antlaşmanın iki ülke arasında paylaştırdığı Nil suyu, ırmağın ortalama yıllık akışının % 90'ına eşit. Oysa bu akışın % 86'sı Etiyopya topraklarında oluşuyor. Antlaşmanın taraflarından biri olmayan Etiyopya doğal olarak, antlaşmaya uyma zorunluluğu duymuyor. Etiyopya'nın artık Nil'in üst tarafındaki sularını kullanacak durumda olması sayesinde ülkeler, işbirliği konusuna eğilmeye başladılar. Şubat 1995'te Tanzanya'da gerçekleştirilen toplantıda Nil havzasındaki -aralarında Mısır ve Etiyopya'nın da bulunduğu- çoğu ülkenin su işleriyle ilgili bakanları, havzada "Nil'in suyunun adil bölüşümünü" amaçlayan bir su paylaşım çerçevesi geliştirme sorumluluğunu üstlenecek bir uzmanlar paneli oluşturulmasını kabul ettiler. Özellikle de Mısır'ın tarihi konumu göz önüne alındığında bu, Nil havzasındaki su konusunda çatışma çıkmasını önlemekten öte, daha sürdürülebilir bir su yönetimi ve kullanımı için gerekli ortamı da hazırlayabilecek, çarpıcı bir gelişme. Nepal, Hindistan ve Bangladeş arasında bir su paylaşımı anlaşması yapılmasının her yıl daha da büyük bir aciliyet kazandığı Ganj havzasında ise fazla ilerleme kaydedildiği söylenemez. Nepal'in su depolama ve su gücü potansiyelinin büyük bölümünü elinde tutması, Ganj'dan gelen suyun büyük bölümünün denetiminin Hindistan'da olması ve Bangladeş'in korkunç sel ve kuraklıklarla sık sık uluslararası gündeme oturması karşısında bu havza, yaratıcı girişimlere muhtaç görünüyor. Atılacak ilk adımlar, Bangladeş'in gıda üretimi için gerekli asgari su miktarının yanı sıra, Ganj deltasını korumak için gerekli asgari miktarı da garanti altına alan "makul ve adil" düzenlemeler geliştirme sorumluluğunu taşıyan bağımsız bir panel kurulması olabilir. Oluşumunda susuzluğun da rol oynadığı yoksulluktan kaçmak için sınırı geçip doğu Hindistan'a giden Bangladeşli sayısının giderek artması karşısında Hindistan, eski tavrından vazgeçerek pazarlığa oturmak isteyebilir. Aral Gölü havzasında, beş yeni bağımsız devletin başkanları 1994 başlarında bir toplantı yaptılar ve bölgedeki trajik durumun düzeltilmesini amaçlayan bir eylem planını onayladılar. Plan, daha geniş bir ekonomik ve sosyal gelişme bağlamı içinde bölgesel su yönetimi stratejisi hazırlanmasını da içeriyor. Stratejinin kısa vadeli amaçlarından biri, göl çevresindeki "felaket bölgesinde" sağlık ve çevre koşullarının düzeltilmesi olacak. Geniş kapsamlı su, tarım, ekonomi reformlarının ve sosyal reformların gerçekleştirilmesi ise en azından, güç olacak : 1991'de bağımsızlığa kavuşmalarından bu yana beş ülkenin ekonomilerinde küçülme yaşandı ve kişi başına düşen gelir % 15 ila 56 oranlarında azaldı. Su paylaşımı anlaşmalarında kuraklık ve iklim değişimi olasılığı da göz önüne alınmalı, ilerideki yıllarda, antlaşmanın tüm şartlarını karşılamaya yetecek kadar su olmayabilir; bu nedenle de antlaşmalarda, her ülkenin, eyaletin ya da yönetim bölgesinin alacağı mutlak su miktarının belirlenmesi mantıklı olmayacaktır. Tarafların ırmak suyu üzerindeki göreceli paylarının belirlenmesi ve mutlak miktarın belli bir yılda mevcut su miktarına bağlanması daha mantıklı bir yaklaşım olabilir. Irmağın ekolojik işlevlerini korumak için antlaşmalarda, çevreye ayrılan mutlak miktar ve nitelik belirlenmeli, bu asgari akış hem yağışlı hem de kurak yıllarda aynı miktarda tutulmalıdır. Avustralya'daki Murray-Darling Irmağı havzası böyle bir yaklaşımla yönetiliyor. Son on yıl içinde havzada su kullanımının mevcut su kaynaklarının sürdürülebilir verimine yaklaşmasıyla birlikte, üç havza eyaleti -Yeni Güney Galler, Victoria ve Güney Avustralyaarasında su kaynağının mülkiyetinin daha iyi tanımlanması ve özellikle kuraklık 13

14 dönemlerinde kaynakların daha adil dağıtılması konusunda baskılar arttı. 15 yıl sürdürülen görüşmelerden sonra 1989'da, su kullanımının sürekli hesaplanmasını, rezervuarlarda gerçekten mevcut suyun kullanılmasını ve esnekliğin artırılması için, eyaletler arasında su ticareti yapılmasını içeren bir su paylaşım yöntemi benimsendi. Yeni yaklaşım ayrıca, tüm su sisteminin bütünlüğünün korunması için belli bir su hacminin ayrılmasını da gerektiriyor. Murray-Darling Irmak Havzası Komisyonu Başkanı Don Blackmore'a göre sistem "Havza'daki paylaşılan su kaynaklarının gelecekteki yönetimi için sağlam bir temel sunuyor ve işbirliğinin önündeki önemli bir engelin ortadan kaldırılmasını sağladı." YENİ SU DENKLEMI İÇ1N STRATEJİLER Etkileyici mühendisliğine rağmen modern su geliştirimini aslında, oldukça basit bir hesaplama yönlendiriyor: Su talebini tahmin et ve talebi karşılamak için yeni bir arz oluştur. Bu, doğal dünyanın karmaşıklıklarını, insani adalet sorularını, diğer türlerle ilgili kaygıları ve gelecek kuşakların iyiliğini göz ardı eden bir denklem. Kaynak bolluğunun yaşandığı bir dünyada insanlığa hizmet edebildi belki, ama kıtlık dünyasında bu denklem, tam bir felaket reçetesi. Son yıllarda gerçekleştirilen uluslararası toplantılarda hükümet yetkilileri ve su uzmanları, yeni bir yaklaşıma ihtiyaç duyulduğunu kabul ettiler. Ocak 1992'de Dublin'de gerçekleştirilen konferansta oluşturulan ilkeler bildirisi, Rio'daki 1992 Dünya Zirvesi'nde geliştirilen küresel eylem planı Gündem 21'in su bölümünün temeli oldu. Pek çok dahili ve harici münazaradan sonra Dünya Bankası 1993'te, Dublin ve Rio'da elde edilen sonuçlarla genel anlamda uyumlu bir su yönetimi çerçevesi saptayan bir su kaynakları ilke bildirisi yayınladı. Bu belgelerin tümünde ekonomik gelişme ile doğal ekosistemlerin korunması arasındaki bağlantının tanınması, suyun daha çok bir ekonomik yarar olarak görülmesi ve su planlamacılığına halk katılımının artırılması çağrısında bulunuluyor. Yönlendirici ilke olarak yararlı olsalar da bu belgeler, sağlam bir yapıya sahip değiller. Daha sürdürülebilir bir su geleceği hakkında bir vizyona, kaydedilen ilerlemeyi ölçmek için açık kriter ve hedeflere, su yönetimini istenebilir ve gerçekçi sonuçlara ulaştırmak için politika araçlarına ve pratik adımlara ihtiyaçları var. Böyle bir stratejinin temelinde, sürdürülebilirliğin temel hedefleri yer alıyor: ekolojik bütünlük, etkinlik, adillik ve katılımcı karar alma mekanizması. Su sistemlerinin korunmasını garanti altına alacak ekolojik kriterlerin saptanması, ilk olarak atılması gereken en önemli adımlardan biri. Su ortamına belli bir su ayrılmazsa kentler, sanayiler ve çiftlikler bu ortamı aşırı derecede kullanıp, tahrip edebilirler. Yenilenebilir yeraltı suları için sürdürülebilirlik kriterlerinden biri çok açık: Net su çekimi, yeniden dolma oranını aşmamalı. Ama ırmakların sürdürülebilir kullanım kriterleri çok daha karmaşık. Irmakta bırakılması gereken su miktarı, mevsime, ırmak yaşamının gereksinimlerine, sistemin tortu ve tuz dengelerine, bölgede oturanların balık kaynaklarıyla eğlenceye verdikleri değere ve ırmak havzasına özgü diğer faktörlere göre değişir Ama hem ortalama hem de düşük akışlı dönemler için başlangıç düzeyinde bir "asgari akış" belirlenmesi bile, ırmak sistemlerinin sağlığı açısından belli bir sigorta sağlayacaktır. ABD'nin batısındaki gibi, ırmakların zaten aşırı kullanıldıkları bölgelerde bu asgari gereksinimleri karşılamak, tarımdan ve şehirlerden bir miktar suyu alıp, çevreye devretmeyi gerektirecektir. Sözgelimi ABD Kongresi 1992'de, en büyük federal sulama projelerinden biri olan Büyük Vadi Projesi'nden yılda 987 milyon m 3 suyun, balık ve vahşi yaşam habitatları ile 14

15 diğer ekosistem gereksinimlerine ayrılmasını öngören bir yasayı kabul etti. Bu yasada, som balığı ile yumurta bırakmak için tuzlu sudan tatlı suya geçen diğer balıkların doğal üretimini, son 25 yıl içindeki ortalama düzeyin iki katma çıkarma hedefi de yer alıyordu. İki yıl sonra Kaliforniya ile federal yetkililer, 120'den fazla balık türünü barındıran verimli bir su ortamı olan San Francisco Koyu delta-halicinden alınabilecek tatlı su miktarını kısıtlayan bir anlaşma imzaladılar. Anlaşma, normal yağışlı yıllarda ekosisteme 494 milyon metreküp su ayrılmasını öngörüyor. Bu uygulama nedeniyle en çok su kaybedecek taraf, çiftçiler. Şehirler ise özellikle kurak dönemlerde kesintilerle karşılaşabilecekler. Ama ekonomik faaliyetlerin, bağımlı oldukları su ortamıyla daha iyi bir denge içine girmesi sayesinde uzun vadede tüm Kaliforniyalılar bu uygulamadan karlı çıkacaklar. Ayrıca, karar alma mekanizmasında bölgedeki su bölüşümünden etkilenen -çiftçiler, kentliler, çevreciler, eyalet yetkilileri ve federal yetkililer dahil olmak üzere- tüm tarafların temsilcilerinin yer alması, anlaşmaya büyük bir geçerlilik düzeyi kazandırıyor. Gıda ve içme suyu talebinin nüfusla birlikte arttığı gelişmekte olan ülkelerde çevreye su ayırmak çok daha güç olabilir. Ama bu bölgelerde de ekolojik gereksinimleri karşılamak için asgari bir su akışının ayrılması balık yataklarının, delta ekonomilerinin ve yerel halkın sağlığının korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Aral Gölü havzasında, bölgenin ekolojik işlevinin en azından bir kısmım geri kazanmasına çalışılıyor. Dünya Bankası'nın koordine ettiği bir program uyarınca, su bitki örtüsünü, balık yataklarını ve vahşi yaşamı yeniden kurmak amacıyla Amu Derya deltasında sulak alan ve yapay göl oluşturma çalışmalarına başlandı. Ama bozulma döngüsünü tersine çevirmek bir yana, durdurmak için bile Aral Gölü ekosistemine büyük miktarlarda su ayırmak gerekiyor. Gölü şu andaki düzeyde istikrara kavuşturmak için bile, yılda 35 milyon metreküp su akışına ihtiyaç var. Bu, seksenli yıllardaki ortalama akıştan beş kat fazla. Bu suyun çevreye geri verilmesi için sulama etkinliğinin büyük oranda geliştirilmesi, pamuk ve pirinç ekimine ayrılmış alanların azaltılması ve marjinal alanların sulanmasından vazgeçilmesi gerekiyor. Bölgedeki en önemli mücadele kaynaklarından biri, halkın karar alma mekanizmasına katılmasını sağlamak olabilir. Herhangi bir "çözümün" sosyal açıdan kabul edilebilir olması için katılım büyük önem taşıyor. Dünya Bankası, kendi programına sivil toplum kuruluşlarını (STK) dahil etmek için gerekli ilk adımları attı. Ama hükümet direncinin, yıllardır süren kararların en tepede alınması alışkanlığının ve halk katılımının önündeki diğer engellerin alt edilip edilemeyeceğini ancak ileride görebileceğiz. Su kıtlığının yaşandığı bölgelerde ekolojik kriterlere uymak, suyun daha etkin kullanılması ve daha adil şekilde dağıtılması için daha güçlü teşvikler oluşturulmasını gerektirecek. Su geliştiriminde genellikle, maliyetleri kamulaştırıp karları özelleştirme eğilimi görülmesi yüzünden su kullanıcılarının çoğu, suyu korumak için gerekli teşviki alamıyorlardı. Hükümetler suya büyük sübvansiyonlar sağlayarak, bol ve israf edilebilecek bir şey olduğu mesajını veriyorlar -hem de, ırmakların kuruduğu, balık yataklarının mahvolduğu ve türlerin soylarının tükendiği bir dönemde. Hükümetler suya büyük sübvansiyonlar sağlayarak, bol ve israf edilebilecek bir şey olduğu mesajını veriyorlar. Sözgelimi ABD'nin batısında, Islah Bürosu'nun sulama programının 1902'deki başlangıcından 1986'ya dek gelişimi hakkında gerçekleştirilen dikkatli bir analiz, yaklaşık 20 milyar dolar 15

16 -hektar başına 5000 dolardan biraz az bir miktar- inşaat maliyeti sübvansiyonu sağlandığını gösterdi. Bu rakam, toplam inşaat maliyetlerinin % 86'sına denk geliyordu. Projelerden batı şehirleri de yararlanmışlardı: Sözgelimi, diğer kaynaklardan gelen şebeke suyu birim başına en az dolara mal olurken, Islah Projesi'nden gelen aynı miktarda suya Los Angeles yalnızca 25 sent ve Las Vegas da 50 sent ödemişlerdi. Hükümetin yeterli ücret almayı başaramaması, zenginliği vergi yükümlülerinden alıp projeden yararlananlara kaydırmaktan ve bütçe açığını artırmaktan öte, suyun az olduğu bölgelerde bile çiftçileri düşük değerli ekinler ekmeye ve suyu etkin olmayan şekillerde kullanmaya teşvik etmiş, batı şehirlerinde sürdürülebilir olmayan bir büyüme yaratmış ve su kullanıcılarının suyun korunmasına özen göstermemelerine yol açmıştı. Zengin ya da yoksul, pek çok ülkede aynı durum görülüyor. Madras Kalkınma Çalışmaları Enstitüsü'nden A. Vaidyanathan'ın tahminlerine göre Hindistan'da, hükümetin gerçekleştirdiği büyük ve orta boyutlu sulama projelerinin toplam maliyetlerinin % 10'dan daha az bir kısmı geri döndürülebildi. Tayland'da sulama yasasına göre, sulama projelerinden yararlanan çiftçilerin belli bir hizmet bedeli ödemeleri gerekiyor, ama hükümet bu ücreti almak için herhangi bir çaba göstermiyor. Sulama maliyetlerini sübvanse etmenin bir dereceye kadar geçerli sosyal nedenleri olsa da, en azından isletme ve bakım maliyetlerinin karşılanması ve verimli kullanımın öneminin vurgulanması için belli bir ücret almak, daha sürdürülebilir bir su kullanım modeli oluşturmak açısından büyük önem taşıyor. Pek çok çiftçinin iflasına yol açabilecek maliyetin tamamını alma yaklaşımı ile, suyun israf edilmesine davetiye çıkaracak hiç ücret almama yaklaşımı arasında, çok geniş bir koruma teşviki olasılıkları tayfı yer alıyor. Yasaların, kültürel normların ve altyapının uygun olduğu durumlarda, su pazarlamacılığı önemli yararlar sağlayabilir. Tüm dünyada toplam su kullanımının üçte ikisi tarıma gidiyor. Bu nedenle, yapılacak küçük kesintiler bile şehirlere, çevreye ve diğer çiftçilere büyük oranlarda su aktarılmasını sağlayabilir. Kimi bölgelerde etkinliğin artırılması sayesinde % 25'i aşan oranlarda tasarruf sağlandı. Sözgelimi Teksas'ın kuzeybatısındaki, Ogallala su yatağından yapılan çekim sonucunda taban suyu düzeyinin düşmesi sorunuyla karşılaşan çiftçiler yeni sulama teknoloji ve yöntemlerini benimseyerek su kullanımlarım % azalttılar. Çeşitli ülkelerden alınan sonuçlar da oluklu ya da fıskiyeli sulamadan damlatmalı sulamaya geçen çiftçilerin su kullanımlarını % azalttıklarını ve genelde, verimi de artırdıklarını gösteriyor. Bu örneklerin arasında Ürdün'de domates, Hindistan'da hindistancevizi ve Hawaii'de şekerkamışı yetiştiricileri yer alıyor. İsrail'de ticarileştirilmiş olan ve yaygın şekilde kullanılan damlatma sistemleri yoksul çiftçiler ve düşük değerli nadas ekinleri için çok pahalı olabilir, ama sistemlerin maliyetlerinin düşürülmesi için araştırmalar sürdürülüyor. Colorado'da yerleşik İnternational Development Enterprises, Hindistan'da, hektar başına yalnızca 50 dolara mal olan bir sistemi deniyor. Bu, şu anda Hindistan'da kullanılan damlatma sistemlerinin maliyetinin yaklaşık onda birine denk bir rakam. Etkinliğin artırılması sayesinde yapılacak su tasarrufu miktarı bölgeye göre değişiyor. Tüm dünyada sulama etkinliğinin ortalama olarak yalnızca % 40 düzeyinde olduğu tahmin ediliyor. Ama bu, tarım suyunun % 60'ının israf edildiği anlamına gelmiyor. Ekinlerin kullanmadığı suyun bir kısmı toprağa karışıyor ya da yeniden yeraltı sularına katılarak, komşu çiftçinin kaynağı haline geliyor. Bu kayıpların azaltılması sayesinde su kalitesi geliştirilebilir, ırmaklarda balık yatakları için daha çok su bırakılması sağlanabilir ve başka yararlar 16

17 yaratabilir. Ama kayıpların azaltılması aynı zamanda, başka bir yerdeki kullanıcıların kaynaklarının azalmasına da yol açabilir ve bu durumda, gerçek bir su tasarrufu yapılmış olmaz. Mısır'ın Nil Vadisi hakkında yapılan bir araştırma çiftliklerin bireysel sulama etkinliklerinin % 40 düzeyinde olduğunu, ama Asvan Baraji'ndan Akdeniz'e aktığı süre içinde Nil sularının çeşitli amaçlarla kullanılması nedeniyle havza boyu etkinliğin % 90'a yükseldiğini gösteriyor. Bu tür örneklerde su tasarrufu, buharlaşma kayıplarını azaltan teknolojilerin yanı sıra, daha az su kullanan ekinlere geçilmesine de bağlı olabilir. Suyun satılması, suyun daha etkin kullanılması ve kimi durumlarda, daha adil bölüştürülmesi için bir teşvik sağlayabilir. Su üzerinde kesin mülkiyet hakkı gerektirmesi nedeniyle su pazarlamacılığı her yerde yapılabilecek bir şey değil. Sözgelimi Aral Gölü havzasının bağımsızlığa yeni kavuşmuş ülkelerinde su ticareti, hem İslam kültürüne hem de komünist sosyopolitik geleneklere çok yabancı bir kavram. Bu tür örneklerde, daha etkin bir su fiyatlama yapışı uygun olabilir. Yaşamın temeli olan suyun hiçbir kısıtlama olmadan alınıp satılmasını sağlayan bir strateji, çılgınca bir cesaret örneğinden başka bir şey olmayacaktır. Su pazarlaması, su ortamının ve diğer su kullanıcılarının korunmasını sağlayan yasal bir çerçeve içinde yapılmadıkça, yarardan çok zarar getirecektir. Oysa yasaların, kültürel normların ve altyapının uygun olduğu durumlarda su pazarlamacılığı önemli yararlar sağlayabilir. Şehirler ya da çiftçiler fazladan su almak için yeni bir baraja ya da ırmak saptırmasına bağımlı kalmak yerine, başka kaynaklardan su satın alabilirler. Su politikasının pazarlamayı doğrudan teşvik ettiği Şili'de giderek genişleyen şehirlere hizmet sunan su şirketleri, etkinlik geliştirimi sağlayarak su tasarrufu yapan çiftçilerden su üzerindeki haklarının bir bölümünü satın alıyorlar. Gelişmekte olan ülkelerin çoğunda su ticareti spot satışlardan ya da genellikle iki komşu çiftçi arasındaki, bir yıllık kira anlaşmalarından oluşur. Kurumların zayıflığı ve sözleşmelerin yürütülmesine dair zorluklar, su haklarının daimi olarak satılmasına engel oluşturur. Bu durumun pazarın potansiyel kazançlarını engellemesine rağmen, uygulama yaygın olarak görülmektedir yılında Pakistan'daki yüzey kanal sistemleri hakkında yapılan bir araştırma, bu sistemlerin % 70'inde aktif su ticareti yapıldığını gösterdi. Hindistan'ın batı eyaleti Gujarat'taki gayri resmi yeraltı suyu pazarı çiftçilere kaliteli su sağlıyor ve dolayısıyla, ekin üretimini geliştiriyor. Kendi kuyularını açacak mali güce sahip olmayan çiftçilere başka sulamacılardan tarım suyu satın alma olanağını tanıyan su pazarlamacılığı, yoksulların başka türlü ulaşamayacakları tarım suyuna ulaşabilmelerini sağlıyor. Ama düzenleme altına alınmamaları ya da tekelci olmaları durumunda su pazarları, su kaynaklarının aşın derecede kullanılmasına, su bölüşümünde adaletsizliğe ve sömürü derecesinde yüksek fiyatların oluşmasına yol açabilir. Hindistan'ın güney eyaleti Tamil Nadu'da kuyu sahipleri, sübvanse edilen elektriği kullanarak çektikleri suyu aracılara ve aracılar da, su şebekesi olmayan yoksul evlere satıyorlar. Yoksullar bu şekilde suya ulaşabiliyorlar, ama karşılığında, şehir şebekesine bağlı daha zengin evlerin on katı fiyat ödüyorlar. Bu durumda, kaynak tabanını korumak ve bir kullanıcı grubunun diğer bir grubu sömürmesini engellemek için yasal ve düzenleyici bir çerçeveye gerek duyulduğu görülüyor. Su pazarları ayrıca, özel kurumların ve kamu kuruluşlarının mevcut su haklarını satın alarak, su ortamının iyileştirilmesine ayırmalarını sağlıyor. Sözgelimi, Arlington, Virginia'da yerleşik Doğal Kaynakları Koruma Örgütü, özel su haklarını satın alarak ve mevcut su haklarının su içi amaçlara aktarılmasını sağlamak için kamu kuruluşlarıyla birlikte çalışarak, ırmaklara ve 17

18 sulak alanlara su sağlıyor. Colorado'da Chevron Corporation'ın kömür madenciliği yapan bir yan kuruluşu, Gunnison Irmağı'ndaki Siyah Kanyon'un 7,2 milyon dolar değerindeki su haklarını Doğal Kaynakları Koruma Örgütü'ne devretti ve Örgüt de bu hakları, su içi kullanıma ayrılması için eyalet Koruma Kurulu'na aktardı. Bu uygulama sayesinde ırmakta, tükenme tehdidi altındaki üç balık türü ve bir alabalık yatağı için fazladan su kalmış olacak. Su tüketme vergileri de daha etkin, adil ve ekolojik açıdan makul bir su kullanımını teşvik edecek bir politika aracı olabilir. Yeşil vergi adıyla bilinen ve kirlilikle kaynak tüketimine engel olmanın yanı sıra hükümet gelirlerini de artıran vergilerden biri olan su tüketme vergisi özellikle, yeraltı kaynaklarından aşırı su çekilmesine ya da fosil su yataklarından yapılan çekimlere uygulanabilir. Bu tür vergilerden sağlanan kazancın ideal olarak, bölgenin su gereksinimlerini karşılamak için sürdürülebilir yöntemler bulunmasına tahsis edilmesi gerekiyor. Batı Teksas'taki, Ogallala su yatağının hala boşalmakta olduğu Yüksek Ovalar bölgesinde su yöneticileri, görüşmeleri teşvik etmek için sopa kullanmak yerine havuç uzatma-ya karar verdiler. 2,7 milyon hektarı içine alan Yüksek Ovalar Su Bölgesi sulamacılara, sulama etkinliğini artıracak Düşük Enerjili Hassas Uygulama sistemleri, taşma vanası, damlatma sistemleri ve yeraltı boru hatları gibi ekipmanları alabilmeleri için düşük faizli krediler sağlıyor. Programın Ekim 1995 itibariyle sağladığı kümülatif su tasarrufu, 192 milyon metreküp düzeyindeydi. Bu, yaklaşık kişilik bir şehre bir yıl yetecek miktarda bir su demek. Daha sürdürülebilir bir su kullanımını teşvik etme amaçlı politika araçlarını, etkinlik standartları tamamlıyor. Aralarında Meksika ile, Kanada'nın eyaletlerinden Ontario'nun da bulunduğu bazı hükümetler, ev su tesisatlarında bu standartları benimsediler. ABD'de 1992'de kabul edilen bir yasa, tuvalet, musluk ve duş üreticilerinin Ocak 1994 tarihine dek belli standartlara uymaya başlamalarını gerektiriyor. Günümüzde ortalama bir Amerikan evinde bu tesisatlarda günde 174 litre su harcandığı tahmin ediliyor. Ama mevcut tesisatın yerini etkinliği yüksek modellerin almasıyla birlikte, 30 yıl içinde bu rakamın yarı yarıya düşmesi -günde 79 litre- bekleniyor. Yani ABD'de su hizmetleri şirketleri, ev içi su kullanımının azalmasını bekleyebilirler. Bu, yeni su kaynaklarına ve ıslah tesislerine yapılacak yatırımların azalması, suyun ve atık suların pompalanması ve işlemden geçirilmesi için gerekli enerji ve kimyasal madde maliyetlerinin düşmesi anlamına geliyor (Bkz. Tablo 3-3). Kentsel gereksinimleri karşılamak için ırmak, göl ve su yataklarından alınacak su miktarının azalması ve enerji gereksiniminin de düşürülmesi sayesinde atmosfere verilen kirletici maddelerin azalmasıyla birlikte, bu işten çevre de kazançlı çıkacak. Şu anda yalnızca ev içi tesisatlar için geçerli olan etkinlik standartları tarım, sanayi ve belediye kullanımları için de uygulanabilir. 18

19 Tablo 3-3. ABD: Etkinlik Standartları Sayesinde Yapılması Beklenen Su Tasarrufu, Teçhizatlarda Su Kullanımı EPAct 2 EPAct Yıl Standartları Olmadan Standartlarıyla Değişim (milyar m 3 / yıl) (yüzde) ,8 25, ,7 24, ,2 20, ,3 16, ,2 16,1-36 İnsan gereksinimlerini karşılarken suyun yaşamı destekleyen işlevlerini de korumak için, çeşitli stratejileri yaratıcı bir bileşim içinde kullanmak gerekiyor. Ama yalnızca su stratejileri yeterli olmayacak. Su tükenebilecek bir kaynak ve diğer pek çok kaynağın tersine, yerini alabilecek başka bir şey yok. Suyun kaldırabileceği sınırlar içinde yaşamak, insanlık kurumunun boyutundaki büyümenin yavaşlatılmasını gerektirecek. Zengin ülkeler tüketim düzeylerini düşürmedikçe ve tüm ülkeler nüfus artışlarını istikrara kavuşturmadıkça su kıtlığı, hem insan yaşamında hem de politik yaşamda pek çok güvensizlik yaratacaktır. Bireysel düzeye inersek, gelecekteki gıda gereksinimi karşılamak için ne kadar su kullanılacağını, milyarlarca beslenme seçeneğinin toplu etkisi de büyük oranda etkileyecektir yılında -yani, yalnızca bir kuşak sonra- üç milyar insanın, dünyanın su baskısı ya da kronik su kıtlığı içindeki ülkelerinde yaşaması bekleniyor. Bu ciddi kehanetin sonuçlarına hazırlanmak için çok az zamanımız var. Şansımıza, sürdürülebilir bir su geleceği yaratılmasına karşı olduğu kadar, taraftar hareketler de var. İster Kaliforniya'daki som balığı nüfusunu korumak olsun, ister Nil Irmağı'nın sularını paylaşmak, Hindistan'daki yetersiz yeraltı sularını korumak ya da Aral Gölü havzasındaki yaşamı kurtarmak, önümüzdeki mücadele kaynakları bize vaatler de sunuyor -ama ancak, zamanında harekete geçilirse. 19

ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır.

ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır. ÇYDD: su, değeri artan stratejik bir nitelik kazanacaktır. 2017 Dünya Su Günü Bildirisi 2016 yılı, ilk kayıtların tutulduğu 1880 yılından bu yana en sıcak yıl olarak kayda geçti. 2 yüzyıl, dünya ortalama

Detaylı

SÜRDÜRÜLEBİLİR ŞEHİRLER ve TÜRKİYE. Rifat Ünal Sayman Direktör, REC Türkiye SBE16 Swissotel, İstanbul 14 Ekim 2016

SÜRDÜRÜLEBİLİR ŞEHİRLER ve TÜRKİYE. Rifat Ünal Sayman Direktör, REC Türkiye SBE16 Swissotel, İstanbul 14 Ekim 2016 SÜRDÜRÜLEBİLİR ŞEHİRLER ve TÜRKİYE Rifat Ünal Sayman Direktör, REC Türkiye SBE16 Swissotel, İstanbul 14 Ekim 2016 Bölgesel Çevre Merkezi (REC) Ø Bağımsız, tarafsız ve kâr amacı gütmeyen uluslararası bir

Detaylı

Su ayak izi ve turizm sektöründe uygulaması. Prof.Dr.Bülent Topkaya Akdeniz Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü

Su ayak izi ve turizm sektöründe uygulaması. Prof.Dr.Bülent Topkaya Akdeniz Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Su ayak izi ve turizm sektöründe uygulaması Prof.Dr.Bülent Topkaya Akdeniz Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Kapsam Ayak izi kavramı Türkiye de su yönetimi Sanal su Su ayak izi ve turizm Karbon ayak

Detaylı

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma

DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma DERS VI-VII Nüfus Artışı Küresel Isınma Demografi (nüfus bilimi), sınırları belli olan bir coğrafyanın nüfus yapısını, özelliklerini ve değişimlerini incelemektedir. Doğum, ölümün yanı sıra göç gibi dinamikleri

Detaylı

Tarım, yeryüzündeki belli başlı üretim şekillerinden en gerekli ve yaygın olanıdır. Tarımın yapılış şekli ve yoğunluğu, ülkelerin gelişmişlik

Tarım, yeryüzündeki belli başlı üretim şekillerinden en gerekli ve yaygın olanıdır. Tarımın yapılış şekli ve yoğunluğu, ülkelerin gelişmişlik TARIM VE EKONOMİ Tarım, yeryüzündeki belli başlı üretim şekillerinden en gerekli ve yaygın olanıdır. Tarımın yapılış şekli ve yoğunluğu, ülkelerin gelişmişlik düzeyine bağlıdır. Bazı ülkelerde tarım tekniği

Detaylı

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye

Tarım & gıda alanlarında küreselleşme düzeyi. Hareket planları / çözüm önerileri. Uluslararası yatırımlar ve Türkiye Fırsatlar Ülkesi Türkiye Yatırımcılar için Güvenli bir Liman Tarım ve Gıda Sektöründe Uluslararası Yatırımlar Dr Mehmet AKTAŞ Yaşar Holding A.Ş. 11-12 Şubat 2009, İstanbul sunuş planı... I. Küresel gerçekler,

Detaylı

TARIM ve GIDA GÜVENLİĞİ ve GÜVENCESİ - 1. Prof. Dr. Hami Alpas ODTÜ- Gıda Mühendisliği Bölümü-Ankara

TARIM ve GIDA GÜVENLİĞİ ve GÜVENCESİ - 1. Prof. Dr. Hami Alpas ODTÜ- Gıda Mühendisliği Bölümü-Ankara TARIM ve GIDA GÜVENLİĞİ ve GÜVENCESİ - 1 Prof. Dr. Hami Alpas ODTÜ- Gıda Mühendisliği Bölümü-Ankara Türkiye Tarımına Gıda Güvenliği Penceresinden Genel Bakış Prof. Dr. Hami Alpas Tarımda Gelişmeler 2015

Detaylı

Mevcut Durum ve Geleceğimiz

Mevcut Durum ve Geleceğimiz Mevcut Durum ve Geleceğimiz Metodoloji 21.Yüzyılın Yeni Güvenlik Ajandası Yeni Jeopolitik Eksen Gıda Jeopolitiğinin Yeni Ekseni Gıda Güvenliği ve Türkiye Yeni Güvenlik Ajandası Ulusal Askeri Güvenlik

Detaylı

FAO SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ FİYAT VE TİCARET GÜNCELLEME: KASIM 2014

FAO SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ FİYAT VE TİCARET GÜNCELLEME: KASIM 2014 FAO SÜT VE SÜT ÜRÜNLERİ FİYAT VE TİCARET GÜNCELLEME: KASIM 2014 FAO süt fiyat endeksi 184,3 ile Ekim ayında bir önceki aya göre %1,9 geriledi. Böylece geçen yıl aynı dönemin % 26,6 gerisinde kaldı. Tereyağı,

Detaylı

Tablo -1: Dana ve Sığır Eti Üretim ve tüketimi - Seçilen Ülkelerin Özeti (1000 ton karkas ağırlık eşdeğeri)

Tablo -1: Dana ve Sığır Eti Üretim ve tüketimi - Seçilen Ülkelerin Özeti (1000 ton karkas ağırlık eşdeğeri) ABD TARIM BAKANLIĞI (USDA) KIRMIZI ET VE KANATLI SEKTÖRÜNDE DÜNYA PAZARLARI VE TİCARET SIĞIR VE DANA ETİ Küresel Üretim Küresel üretimin 2018'de yaklaşık yüzde 2 artarak 62,6 milyon tona çıkacağı tahmin

Detaylı

ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ve TARIM VE GIDA GÜVENCESĠ

ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ve TARIM VE GIDA GÜVENCESĠ TÜRKĠYE NĠN BĠRLEġMĠġ MĠLLETLER ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ÇERÇEVE SÖZLEġMESĠ NE ĠLĠġKĠN ĠKĠNCĠ ULUSAL BĠLDĠRĠMĠNĠN HAZIRLANMASI FAALĠYETLERĠNĠN DESTEKLENMESĠ PROJESĠ ĠKLĠM DEĞĠġĠKLĠĞĠ ve TARIM VE GIDA GÜVENCESĠ

Detaylı

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı

LAND DEGRADATİON. Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı ARAZİ BOZULUMU LAND DEGRADATİON Hanifi AVCI AGM Genel Müdür Yardımcısı LAND DEGRADATİON ( ARAZİ BOZULUMU) SOİL DEGRADATİON (TOPRAK BOZULUMU) DESERTİFİCATİON (ÇÖLLEŞME) Arazi Bozulumu Nedir - Su ve rüzgar

Detaylı

1. DOĞAL ÜZERİNDEKİ ETKİLER. PDF created with pdffactory trial version www.pdffactory.com

1. DOĞAL ÜZERİNDEKİ ETKİLER. PDF created with pdffactory trial version www.pdffactory.com SULAMANIN ÇEVRESEL ETKİLERİ SULAMANIN ÇEVRESEL ETKİLERİ Doğal Kaynaklar Üzerindeki Etkiler Biyolojik ve Ekolojik Kaynaklar Üzerindeki Etkiler Sosyoekonomik Etkiler Sağlık Etkileri 1. DOĞAL KAYNAKLAR ÜZERİNDEKİ

Detaylı

Tablo : Türkiye Su Kaynakları potansiyeli. Ortalama (aritmetik) Yıllık yağış 642,6 mm Ortalama yıllık yağış miktarı 501,0 km3

Tablo : Türkiye Su Kaynakları potansiyeli. Ortalama (aritmetik) Yıllık yağış 642,6 mm Ortalama yıllık yağış miktarı 501,0 km3 Dünyadaki toplam su miktarı 1,4 milyar km3 tür. Bu suyun % 97'si denizlerde ve okyanuslardaki tuzlu sulardan oluşmaktadır. Geriye kalan yalnızca % 2'si tatlı su kaynağı olup çeşitli amaçlar için kullanılabilir

Detaylı

SULAMA VE ÇEVRE. Küresel Su Bütçesi. PDF created with pdffactory trial version www.pdffactory.com. Yrd. Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ

SULAMA VE ÇEVRE. Küresel Su Bütçesi. PDF created with pdffactory trial version www.pdffactory.com. Yrd. Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ Sulama? Çevre? SULAMA VE ÇEVRE Yrd. Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ SULAMA: Bitkinin gereksinimi olan ancak doğal yağışlarla karşılanamayan suyun toprağa yapay yollarla verilmesidir ÇEVRE: En kısa tanımıyla

Detaylı

Kuraklık Pamuğu da Vurdu

Kuraklık Pamuğu da Vurdu Kuraklık Pamuğu da Vurdu Bilindiği gibi pamuk dünyada söz sahibi olduğumuz ürünlerimizden biri. İhracatımızda önemli paya sahip ve lokomotif sektörlerimizden olan tekstil ve konfeksiyon başta olmak üzere

Detaylı

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%)

ÜLKELERİN 2015 YILI BÜYÜME ORANLARI (%) 2016/17 Global İhracat-Büyüme Tahminleri Kaynak : EDC Export Credit Agency - ÜLKE ANALİZLERİ BÜYÜME ORANLARI ÜLKELERİN YILI BÜYÜME ORANLARI (%) Avrupa Bölgesi; 1,5 % Japonya; 0,50 % Kanada ; 1,30 % Amerika;

Detaylı

2014 dünyanın en sıcak yılı olabilir

2014 dünyanın en sıcak yılı olabilir 2014 dünyanın en sıcak yılı olabilir Prof. Dr. Etem Karakaya: Ocak itibariyle neredeyse hiç kar yağmadı. Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) 2014 Mayıs ayını dünyanın en sıcak ayı ilan etti. Bu yıl dünya tarihinin

Detaylı

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ?

TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ? TÜRK KONSEYİ EKONOMİK İLİŞKİLERİ YETERLİ Mİ? Dr. Fatih Macit, Süleyman Şah Üniversitesi Öğretim Üyesi, HASEN Bilim ve Uzmanlar Kurulu Üyesi Giriş Türk Konseyi nin temelleri 3 Ekim 2009 da imzalanan Nahçivan

Detaylı

Su, evrende varolan canlı varlıkların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan en temel öğedir. İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı,

Su, evrende varolan canlı varlıkların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan en temel öğedir. İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı, GELECEĞİN SORUNLARI SU Su, evrende varolan canlı varlıkların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli olan en temel öğedir. İnsan kullanımı, ekosistem kullanımı, ekonomik kalkınma, enerji üretimi,

Detaylı

Marakeş in Kazandırdıkları Rifat Ünal Sayman, Direktör - REC Türkiye 6 Aralık 2016, Mövenpick Otel, Ankara

Marakeş in Kazandırdıkları Rifat Ünal Sayman, Direktör - REC Türkiye 6 Aralık 2016, Mövenpick Otel, Ankara Marakeş in Kazandırdıkları Rifat Ünal Sayman, Direktör - REC Türkiye 6 Aralık 2016, Mövenpick Otel, Ankara Bölgesel Çevre Merkezi (REC) Bağımsız, tarafsız ve kâr amacı gütmeyen uluslararası bir kuruluş.

Detaylı

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3

DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3 DOĞA - İNSAN İLİŞKİLERİ VE ÇEVRE SORUNLARININ NEDENLERİ DERS 3 İnsan yaşamı ve refahı tarihsel süreç içinde hep doğa ve doğal kaynaklarla kurduğu ilişki ile gelişmiştir. Özellikle sanayi devrimine kadar

Detaylı

KENTLERDE SU YÖNETİMİ İLE UYUM POLİTİKALARI. Dr. Tuğba Ağaçayak

KENTLERDE SU YÖNETİMİ İLE UYUM POLİTİKALARI. Dr. Tuğba Ağaçayak KENTLERDE SU YÖNETİMİ İLE UYUM POLİTİKALARI Dr. Tuğba Ağaçayak İÇERİK Türkiye Ortalama Sıcaklık, Yağış Değerleri İklim Değişikliği ve Su Sorunları Kentler ve İklim Değişikliği Türkiye de Su Kaynakları

Detaylı

NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU NİSAN 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU İhracat taşımalarımızın %55 i (~685.000) Ortadoğu ve Körfez Ülkelerine, %30 u (~380.000) Avrupa Ülkelerine, %15 i ise (~185.000) BDT ve Orta Asya

Detaylı

tepav PETROL FİYATLARINDAKİ DÜŞÜŞÜN ÖTEKİ YÜZÜ Ocak2015 N201501 DEĞERLENDİRMENOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı

tepav PETROL FİYATLARINDAKİ DÜŞÜŞÜN ÖTEKİ YÜZÜ Ocak2015 N201501 DEĞERLENDİRMENOTU Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı DEĞERLENDİRMENOTU Ocak2015 N201501 tepav Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Ayşegül Aytaç 1 Araştırmacı, Ekonomi Çalışmaları PETROL FİYATLARINDAKİ DÜŞÜŞÜN ÖTEKİ YÜZÜ Petrol fiyatları, 2014 yılının

Detaylı

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Yönetimine Giriş Eğitimi

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Yönetimine Giriş Eğitimi SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Yönetimine Giriş Eğitimi İÇDAŞ A.Ş. Sürdürülebilirlik Yönetim Birimi Amaç ve İçerik Bu eğitim sunumu ile paydaşlarımıza Sürdürülebilirliği tanıtmak ve şirketimizin Sürdürülebilirlik alanında

Detaylı

AÇLIĞIN ÖNLENMESĠ ve GIDA GÜVENCESĠNĠN SAĞLANMASI

AÇLIĞIN ÖNLENMESĠ ve GIDA GÜVENCESĠNĠN SAĞLANMASI AÇLIĞIN ÖNLENMESĠ ve GIDA GÜVENCESĠNĠN SAĞLANMASI Yrd. Doç. Dr. Mustafa ERBAġ Sultan ARSLAN A. Nur DURAK Akdeniz Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü erbas@akdeniz.edu.tr Sunum Planı

Detaylı

Ortadoğu'da su ve petrol (*) İki stratejik ürünün birbiriyle ilişkisi... Dursun YILDIZ. İnş Müh Su Politikaları Uzmanı

Ortadoğu'da su ve petrol (*) İki stratejik ürünün birbiriyle ilişkisi... Dursun YILDIZ. İnş Müh Su Politikaları Uzmanı İki stratejik ürünün birbiriyle ilişkisi... Ortadoğu'da su ve petrol (*) Dursun YILDIZ İnş Müh Su Politikaları Uzmanı Petrol zengini Ortadoğu'nun su gereksinmesini gidermek amacıyla üretilen projelerden

Detaylı

Kuraklıkta Son Durum. Esin ERTEK TSKB Ekonomik Araştırmalar erteke@tskb.com.tr

Kuraklıkta Son Durum. Esin ERTEK TSKB Ekonomik Araştırmalar erteke@tskb.com.tr Esin ERTEK TSKB Ekonomik Araştırmalar erteke@tskb.com.tr Ağustos 2014 2013-2014 kış döneminde ülke genelinde etkisi hissedilen meteorolojik kuraklık, 2014 ün ilk yarısında bölgesel olarak devam etti. Türkiye

Detaylı

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI:

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: Ülkemizin güney doğusunda yer alan bölge nüfus ve yüzölçümü en küçük bölgemizdir. Akdeniz, Doğu Anadolu Bölgeleriyle, Suriye ve Irak Devletleriyle

Detaylı

Biyosistem Mühendisliğine Giriş

Biyosistem Mühendisliğine Giriş Biyosistem Mühendisliğine Giriş TARIM Nedir? Yeryüzünde insan yaşamının sürdürülmesi ve iyileştirilmesi için gerekli olan gıda, lif, biyoyakıt, ilaç vb. diğer ürünlerin sağlanması için hayvanlar, bitkiler,

Detaylı

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: FAO NUN BAKIŞ AÇISI. Dr. Ayşegül Akın Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilci Yardımcısı 15 Ekim 2016

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: FAO NUN BAKIŞ AÇISI. Dr. Ayşegül Akın Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilci Yardımcısı 15 Ekim 2016 İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ: FAO NUN BAKIŞ AÇISI Dr. Ayşegül Akın Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Türkiye Temsilci Yardımcısı 16 Ekim Dünya Gıda Günü Herkesin gıda güvenliğine ve besleyici gıdaya ulaşma

Detaylı

Mayıs Ayı Tekstil Gündemi

Mayıs Ayı Tekstil Gündemi Mayıs Ayı Tekstil Gündemi 03.06.2016 Mayıs Ayı Tekstil Gündemi «Çin, Mısır da tekstil bölgesi kuruyor» «Bangladeş konfeksiyon sektörü, verimlilikteki düşüşten endişe ediyor» «Pakistan pamuk endüstrisi,

Detaylı

TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR

TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR TÜRKİYE DE TARIMIN GELECEĞİ ve AVANTAJLAR Halil AGAH Kıdemli Kırsal Kalkınma Uzmanı 22 Kasım 2016, İSTANBUL 1 2 SUNUM PLANI TARIMDA KÜRESELLEŞME TÜRK TARIM SEKTÖRÜ VE SON YILLARDAKİ GELİŞMELER TARIMDA

Detaylı

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir.

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir. 2012 LYS4 / COĞ-2 COĞRAFYA-2 TESTİ 2. M 1. Yukarıdaki Dünya haritasında K, L, M ve N merkezleriyle bu merkezlerden geçen meridyen değerleri verilmiştir. Yukarıda volkanik bir alana ait topoğrafya haritası

Detaylı

Aylık Emtia Bülteni Ağustos 2014

Aylık Emtia Bülteni Ağustos 2014 MART 2013 Aylık Emtia Bülteni Ağustos 2014 H. ERHAN GÜL Temmuz ayında IMF tarafından açıklanan emtia fiyatları endeksi %2,2 oranında geriledi. Bu dönemde, 2014 yılının genelinin aksine enerji fiyatları

Detaylı

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

Berkalp Kaya KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU KASIM 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 15,5 Milyar Dolar İle Tüm Zamanların En Yüksek Kasım Ayı İhracatı Kasım ayı ihracat verilerine göre kasımda ihracat geçen yılın aynı dönemine

Detaylı

Ekonomik Araştırmalar ÖDEME DAVRANIŞLARI. Mayıs Şirketlerin işletme sermayesi ihtiyaçları için iyi stok yönetimi çok önemli

Ekonomik Araştırmalar ÖDEME DAVRANIŞLARI. Mayıs Şirketlerin işletme sermayesi ihtiyaçları için iyi stok yönetimi çok önemli Ekonomik Araştırmalar ÖDEME DAVRANIŞLARI Source: Pexels Şirketlerin işletme sermayesi ihtiyaçları için iyi stok yönetimi çok önemli Ödeme Davranışları, Euler Hermes Ekonomik Araştırmalar YÖNETİCİ ÖZETİ

Detaylı

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur.

1844 te kimlik belgesi vermek amacıyla sayım yapılmıştır. Bu dönemde Anadolu da nüfus yaklaşık 10 milyondur. Türkiye de Nüfusun Tarihsel Gelişimi Türkiye de Nüfus Sayımları Dünya nüfusu gibi Türkiye nüfusu da sürekli bir değişim içindedir. Nüfustaki değişim belirli aralıklarla yapılan genel nüfus sayımlarıyla

Detaylı

ÇİMENTO SEKTÖRÜ 10.04.2014

ÇİMENTO SEKTÖRÜ 10.04.2014 ÇİMENTO SEKTÖRÜ TABLO 1: EN ÇOK ÜRETİM YAPAN 15 ÜLKE (2012) TABLO 2: EN ÇOK TÜKETİM YAPAN 15 ÜLKE (2012) SEKTÖRÜN GENEL DURUMU Dünyada çimento üretim artışı hızlanarak devam ederken 2012 yılında dünya

Detaylı

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ

ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ ENERJİ TÜKETİMİ ENERJİ DÖNÜŞÜMÜ Enerji, modern kişisel yaşamın, üretim ve iletişim süreçlerinin en önemli aktörlerinden biri. Enerjinin tüketimi küresel düzeyde hızla artmaya devam ederken üç ana ihtiyaç baş gösteriyor:

Detaylı

Dünya Enerji Görünümü 2012. Dr. Fatih BİROL Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Ankara, 25 Aralık 2012

Dünya Enerji Görünümü 2012. Dr. Fatih BİROL Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Ankara, 25 Aralık 2012 Dünya Enerji Görünümü 2012 Dr. Fatih BİROL Uluslararası Enerji Ajansı Baş Ekonomisti Ankara, 25 Aralık 2012 Genel Durum Küresel enerji sisteminin temelleri değişiyor Bazı ülkelerde petrol ve doğalgaz üretimi

Detaylı

Ekim Ayı Tekstil Gündemi

Ekim Ayı Tekstil Gündemi 11.11.2016 Konfeksiyon işçileri suistimalleri bildirmek için cep telefonu kullanıyor Kamboçya da tekstil sektöründe çalışan işçilerin asgari ücreti arttırılacak Etiyopya da yaşanan olaylarda Türk firması

Detaylı

ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU ŞUBAT 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU İhracat taşımalarımızın %55 i (~685.000) Ortadoğu ve Körfez Ülkelerine, %30 u (~380.000) Avrupa Ülkelerine, %15 i ise (~185.000) BDT ve Orta Asya

Detaylı

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU İhracat taşımalarımızın %55 i (~685.000) Ortadoğu ve Körfez Ülkelerine, %30 u (~380.000) Avrupa Ülkelerine, %15 i ise (~185.000) BDT ve Orta Asya

Detaylı

Sorun Analizi (Sorunların Sektörlere Ayrılarak Belirlenmesi)

Sorun Analizi (Sorunların Sektörlere Ayrılarak Belirlenmesi) 1.1 Sorun Analizi I. Beş Yıllık Yönetim planı sürecinde oluşturulan sorun analizi, II. Beş Yıllık Yönetim Planı sürecinde gerçekleştirilen anket ve saha çalışmaları, ayrıca yönetim planı hazırlama sürecinde

Detaylı

Sudan Cumhuriyeti Büyükelçiliği Ankara

Sudan Cumhuriyeti Büyükelçiliği Ankara Sudan Cumhuriyeti Büyükelçiliği Ankara Sudan daki Yatırım Ortamı ve İş Olanakları 1- Temel Bilgiler: Hazırlayan: Abdelgader ABDALLA* Sunan: Dr. Mutrif SIDDIG** Çeviren: Ufuk TEPEBAŞ Konum: Afrika bölgesinin

Detaylı

DÜNYA DA BU HAFTA 14 18 ARALIK 2015

DÜNYA DA BU HAFTA 14 18 ARALIK 2015 DÜNYA DA BU HAFTA 14 18 ARALIK 2015 AVRUPA'DA İNŞAAT ÜRETİMİ EKİMDE ARTTI Euro Bölgesinde inşaat üretimi yıllık yüzde 1,1 artış kaydetti Euro Bölgesinde inşaat üretimi ekim ayında aylık bazda yüzde 0,5,

Detaylı

2030 da Nasıl Bir Dünya? FAO nun Vizyonu Dr. Ayşegül Akın Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilci Yardımcısı Beslenme ve

2030 da Nasıl Bir Dünya? FAO nun Vizyonu Dr. Ayşegül Akın Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilci Yardımcısı Beslenme ve 2030 da Nasıl Bir Dünya? FAO nun Vizyonu Dr. Ayşegül Akın Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilci Yardımcısı Beslenme ve Sağlık Bienali 12.11.2014/İstanbul Sunum başlıkları Kısa

Detaylı

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter

TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ. Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter TÜRKİYE PLASTİK SEKTÖRÜ 2014 YILI 4 AYLIK DEĞERLENDİRMESİ ve 2014 BEKLENTİLERİ Barbaros Demirci PLASFED - Genel Sekreter 2013 yılı, dünya ekonomisi için finansal krizin etkilerinin para politikaları açısından

Detaylı

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı,

3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği Konutu, Ankara Saat: 16:00. Çevre ve Orman Bakanlığı nın Saygıdeğer Müsteşar Yardımcısı, Türkiye nin İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı nın Geliştirilmesi Projesi nin Açılış Toplantısında Ulrika Richardson-Golinski a.i. Tarafından Yapılan Açılış Konuşması 3 Temmuz 2009 İngiltere Büyükelçiliği

Detaylı

Basın Bülteni Release

Basın Bülteni Release Basın Bülteni Release BASF, ikinci çeyrekte satış hacmini artırdı 26 Temmuz 2014 BASF, 2014 yılı ikinci çeyreğinde satışlarını yüzde 1 artırarak 18,5 milyar avroya çıkardı. Şirketin faiz ve vergi öncesi

Detaylı

Enerjide yüksek ithalat ekonomiye büyük risk

Enerjide yüksek ithalat ekonomiye büyük risk Tarih: 13.01.2013 Sayı: 2013/01 (RAPOR 13 OCAK PAZAR GÜNÜNE AMBARGOLUDUR) Türkiye Enerji İstatistikleri ve Vizyon Raporu na göre; Enerjide yüksek ithalat ekonomiye büyük risk İstanbul Serbest Muhasebeci

Detaylı

DÜNYA TARIMININ BAŞLICA SORUNLARI

DÜNYA TARIMININ BAŞLICA SORUNLARI DÜNYA TARIMININ BAŞLICA SORUNLARI Dünya tarımındaki başlıca sorunlar Nüfus artışı ve kişi başına tüketim miktarındaki artış. Tarımsal üretimin dengesiz dağılımı. Az gelişmiş ülkelerde kullanılan tarımsal

Detaylı

AB, 2030 İKLİM VE ENERJİ PAKETİ ÜZERİNDE ANLAŞMAYA VARDI

AB, 2030 İKLİM VE ENERJİ PAKETİ ÜZERİNDE ANLAŞMAYA VARDI Brüksel de yapılan AB Liderler Zirvesi nde, AB üyesi 28 ülkenin devlet ve hükümet başkanları 2030 İklim ve Enerji Paketi üzerinde anlaştı. Zirve de varılan mutabakat, sera gazlarının %40 azaltılması, yenilenebilir

Detaylı

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015

Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 2015 Ekonomik Görünüm ve Tahminler: Nisan 215 BÜYÜME DÜŞMEYE DEVAM EDİYOR Zümrüt İmamoğlu* ve Barış Soybilgen ** 13 Nisan 215 Yönetici Özeti Mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış Sanayi Üretim Endeksi (SÜE)

Detaylı

Politika Notu Nisan ve 2008 Krizlerinin Karşılaştırması. Müge Adalet Sumru Altuğ

Politika Notu Nisan ve 2008 Krizlerinin Karşılaştırması. Müge Adalet Sumru Altuğ nokta dikkati çekiyor. Birincisi, kriz öncesi döneme bakıldığında, 21 krizinde zirveye daha hızlı ulaşıldığını, bir başka deyişle, büyümenin daha keskin olduğunu görüyoruz. Bununla birlikte, zirveden inişte,

Detaylı

GÜMÜŞHANE TİCARET VE SANAYİ ODASI

GÜMÜŞHANE TİCARET VE SANAYİ ODASI (2015) GÜMÜŞHANE TİCARET VE SANAYİ ODASI İRAN ANLAŞMASININ TÜRKİYE ÜZERİNE POTANSİYEL ETKİLERİ İRAN ANLAŞMASININ TÜRKİYE ÜZERİNE POTANSİYEL ETKİLERİ İran ın nükleer programı üzerine dünya güçleri diye

Detaylı

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı

Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı Polonya ve Çek Cumhuriyeti nde Tahıl ve Un Pazarı Polonya da 400-450 un değirmeni olduğu biliniyor. Bu değirmenlerin yıllık toplam kapasiteleri 6 milyon tonun üzerine. Günde 100 tonun üzerinde üretim gerçekleştirebilen

Detaylı

LOJİSTİK SEKTÖRÜ BÜYÜME ORANLARI

LOJİSTİK SEKTÖRÜ BÜYÜME ORANLARI RAPOR: TÜRKİYE NİN LOJİSTİK GÖRÜNÜMÜ Giriş: Malumları olduğu üzere, bir ülkenin kalkınması için üretimin olması ve bu üretimin hedefe ulaşması bir zorunluluktur. Lojistik, ilk olarak coğrafyanın bir ürünüdür,

Detaylı

KRİZ ÖNCESİNİN TEK İYİ HABERİ

KRİZ ÖNCESİNİN TEK İYİ HABERİ KRİZ ÖNCESİNİN TEK İYİ HABERİ Necmi Gürsakal 1 I. GİRİŞ Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Bursa daki 250 Büyük Firma Araştırması nın 2000 yılı sonuçlarını yayınladı. 1997 yılından başlayarak 2000 yılına kadar

Detaylı

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011

İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011 GELECEK İSLAM ÜLKELERİNDE NÜFUS ÖNGÖRÜLERİ 2050 ARALIK 2011 SARIKONAKLAR İŞ TÜRKĠYE MERKEZİ C. BLOK ĠÇĠN D.16 BÜYÜME AKATLAR İSTANBUL-TÜRKİYE ÖNGÖRÜLERĠ 02123528795-02123528796 2025 www.turksae.com Nüfus,

Detaylı

ABD Tarım Bakanlığının 08/03/2018 Tarihli Ürün Raporları

ABD Tarım Bakanlığının 08/03/2018 Tarihli Ürün Raporları 12/03/2018 ABD Tarım Bakanlığının 08/03/2018 Tarihli Ürün Raporları ABD Tarım Bakanlığınca 8 Mart 2018 tarihinde yayımlanmış tahıl ve yağlı tohumlar raporlarında, ABD nin yanı sıra dünya üretimi ve ticaretine

Detaylı

WORLD FOOD DAY 2010 UNITED AGAINST HUNGER

WORLD FOOD DAY 2010 UNITED AGAINST HUNGER DUNYA GIDA GUNU ACLIGA KARSI BIRLESELIM Dr Aysegul AKIN FAO Turkiye Temsilci Yardimcisi 15 Ekim 2010 Istanbul Bu yılki kutlamanın teması, ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde dünyadaki açlıkla mücadele

Detaylı

AR& GE BÜLTEN. Ülkemiz önemli maden yataklarına sahip olup belirli madenlerde kendine yetebilen ender ülkelerden birisidir.

AR& GE BÜLTEN. Ülkemiz önemli maden yataklarına sahip olup belirli madenlerde kendine yetebilen ender ülkelerden birisidir. Türkiye nin Doğal Kaynağı Kömür Hande UZUNOĞLU Ülkemiz önemli maden yataklarına sahip olup belirli madenlerde kendine yetebilen ender ülkelerden birisidir. Özellikle madenciliğin gelişiminde hız kazanılmasıyla

Detaylı

EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU EYLÜL 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU 2018 yılı içerisinde Türk araçlarının karayolu ile taşımacılık yaptığı ülkelerin harita üzerinde gösterimi İHRACAT TAŞIMALARI UND nin derlediği

Detaylı

Yerel Yönetimler İçin Sera Gazı Salım Envanteri (Karbon Ayak İzi) nin Önemi

Yerel Yönetimler İçin Sera Gazı Salım Envanteri (Karbon Ayak İzi) nin Önemi Yerel Yönetimler İçin Sera Gazı Salım Envanteri (Karbon Ayak İzi) nin Önemi Prof. Dr. Cengiz Türe Türkiye Sağlıklı Kentler Birliği Danışma Kurulu Üyesi ve Anadolu Üniversitesi Ekoloji Anabilim Dalı Başkanı

Detaylı

topraksuenerji-kuzey Çin'de kuraklık çok büyük bir tehdit oluşturuken hükümetin aldığı önlemler de bu tehlikenin daha da artmasına neden oluyor.

topraksuenerji-kuzey Çin'de kuraklık çok büyük bir tehdit oluşturuken hükümetin aldığı önlemler de bu tehlikenin daha da artmasına neden oluyor. Kuzey Çin Kuruyor! 12 Ekim 2013 topraksuenerji-kuzey Çin'de kuraklık çok büyük bir tehdit oluşturuken hükümetin aldığı önlemler de bu tehlikenin daha da artmasına neden oluyor. Perkin'deki Carnegie-Tsinghua

Detaylı

ÇAKÜ Orman Fakültesi Havza Yönetimi ABD 1

ÇAKÜ Orman Fakültesi Havza Yönetimi ABD 1 Uymanız gereken zorunluluklar ÇEVRE KORUMA Dr. Semih EDİŞ Uymanız gereken zorunluluklar Neden bu dersteyiz? Orman Mühendisi adayı olarak çevre konusunda bilgi sahibi olmak Merak etmek Mezun olmak için

Detaylı

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 ŞUBAT AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ Ülkemiz halı ihracatı 2009 yılını % 7,2 oranında düşüşle kapanmış ve 1 milyar 86 milyon dolar olarak kaydedilmiştir. 2010 yılının ilk iki ayının

Detaylı

Orta Asya da Çin ve Rusya Enerji Rekabeti

Orta Asya da Çin ve Rusya Enerji Rekabeti Orta Asya da Çin ve Rusya Enerji Rekabeti 05.02.2013 Toplam 26.2 trilyon metreküp ispat edilen doğalgaz rezervleriyle dünyadaki ispat edilen doğalgaz kaynaklarının yüzde 11,7 sini elinde bulunduran Türkmenistan,

Detaylı

Azerbaycan Enerji Görünümü GÖRÜNÜMÜ. Hazar Strateji Enstitüsü Enerji ve Ekonomi Araştırmaları Merkezi. www.hazar.org

Azerbaycan Enerji Görünümü GÖRÜNÜMÜ. Hazar Strateji Enstitüsü Enerji ve Ekonomi Araştırmaları Merkezi. www.hazar.org Azerbaycan Enerji GÖRÜNÜMÜ Hazar Strateji Enstitüsü Enerji ve Ekonomi Araştırmaları Merkezi EKİM 214 www.hazar.org 1 HASEN Enerji ve Ekonomi Araştırmaları Merkezi, Geniş Hazar Bölgesi ne yönelik enerji,

Detaylı

Dünya Bakliyat Pazarı ve Son Gelişmeler

Dünya Bakliyat Pazarı ve Son Gelişmeler Dünya Bakliyat Pazarı ve Son Gelişmeler Bakliyat üretiminde artış trendi sonraki yıllarda da devam etmiş, 2013 yılında 77,2 milyon tona, 2014 yılında da 77,6 milyon tona çıkmıştır. Bu artışta hem ekim

Detaylı

1. Nüfus değişimi ve göç

1. Nüfus değişimi ve göç Sulamanın Çevresel Etkileri Doğal Kaynaklar Üzerindeki Etkiler Biyolojik ve Ekolojik Kaynaklar Üzerindeki Etkiler Sağlık Etkileri 1.Nüfus değişimi ve göç 2.Gelir düzeyi ve işgücü 3.Yeniden yerleşim 4.Kültürel

Detaylı

Enerji ve İklim Haritası

Enerji ve İklim Haritası 2013/2 ENERJİ İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Enerji ve Çevre Yönetimi Dairesi Başkanlığı Enerji ve İklim Haritası Uzm. Yrd. Çağrı SAĞLAM 22.07.2013 Redrawing The Energy Climate Map isimli kitabın çeviri özetidir.

Detaylı

Temmuz Ayı Tekstil Gündemi

Temmuz Ayı Tekstil Gündemi Temmuz Ayı Tekstil Gündemi 05.08.2016 Temmuz Ayı Tekstil Gündemi «Bangladeş de 5 yeni denim firması kuruluyor» «Etiyopya devasa endüstriyel tekstil parkı açacak» «Hindistan, İran tekstil pazarını keşfediyor»

Detaylı

GÜNEY EGE BÖLGE PLANI 2010-2013

GÜNEY EGE BÖLGE PLANI 2010-2013 GÜNEY EGE BÖLGE PLANI 2010-2013 SUNUM AKIŞI Bölge Planı Hazırlık Süreci Paydaş Analizi Atölye Çalışmalarının Gerçekleştirilmesi Mevcut Durum Analizi Yerleşim Yapısı ve Yerleşmeler Arası İlişki Analizi

Detaylı

Türkiye nin Tarımsal Ürün İthalatı-İhracatı ve Hedefleri

Türkiye nin Tarımsal Ürün İthalatı-İhracatı ve Hedefleri Türkiye nin Tarımsal Ürün İthalatı-İhracatı ve Hedefleri Bir zamanlar tarımsal üretimde kendi kendine yeten yedi ülkeden biri olan Türkiye Cumhuriyeti 1980 li yıllardan sonra uygulanan yanlış tarım politikaları

Detaylı

SU KİRLİLİĞİ HİDROLOJİK DÖNGÜ. Bir damla suyun atmosfer ve litosfer arasındaki hareketi HİDROLOJİK DÖNGÜ

SU KİRLİLİĞİ HİDROLOJİK DÖNGÜ. Bir damla suyun atmosfer ve litosfer arasındaki hareketi HİDROLOJİK DÖNGÜ SU KİRLİLİĞİ HİDROLOJİK DÖNGÜ Atmosfer de bulunan su buharı başlangıç kabul edilirse buharın yoğunlaşarak yağışa dönüşmesi ve yer yüzüne ulaşıp çeşitli aşamalardan geçtik ten sonra tekrar atmosfere buhar

Detaylı

ÇİMENTO SEKTÖRÜNE GLOBAL BAKIŞ

ÇİMENTO SEKTÖRÜNE GLOBAL BAKIŞ ÇİMENTO SEKTÖRÜNE GLOBAL BAKIŞ Çeviren ve Derleyen: Zehra N. ÖZBİLGİN Ar-Ge Şube Müdürlüğü 2011 OECD ve IMF den gelen son tahminlere göre, her ne kadar 2010 yılındaki kadar güçlü olmasa da, 2011 yılında

Detaylı

İzmir ve Ege Bölgesinde Kuraklık Alarmı. Şebnem BORAN. Küresel ısınma korkutmaya devam ediyor.

İzmir ve Ege Bölgesinde Kuraklık Alarmı. Şebnem BORAN. Küresel ısınma korkutmaya devam ediyor. 2007 MART BÖLGESEL İzmir ve Ege Bölgesinde Kuraklık Alarmı Şebnem BORAN Küresel ısınma korkutmaya devam ediyor. 22. yüzyılın kuraklık yüzyılı olacağı, küresel ısınmanın birçok ülkede tarım faaliyetlerinin

Detaylı

European Gas Conference 2015 Viyana

European Gas Conference 2015 Viyana GAZMER - GAZBİR European Gas Conference 2015 Viyana Toplantı Notları Rapor No : 2015 / 001 Tarih : 29.01.2015 Bu rapor 27.01.2015-29.01.2015 tarihlerinde yapılan Avrupa Gaz Konferansına katılım gösteren;

Detaylı

Tarım Arazileri. Esin ERTEK TSKB Ekonomik Araştırmalar erteke@tskb.com.tr

Tarım Arazileri. Esin ERTEK TSKB Ekonomik Araştırmalar erteke@tskb.com.tr Tarım Arazileri Esin ERTEK TSKB Ekonomik Araştırmalar erteke@tskb.com.tr Temmuz 2014 Dünyada tarım arazilerine ilgi gün geçtikçe artıyor. Nüfus artışı ve iklim değişikliği ile birlikte emtia piyasalarında

Detaylı

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74 EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 74 i Bu sayıda; Ağustos Ayı Dış Ticaret Verileri, 2013 2. Çeyrek dış borç verileri değerlendirilmiştir. i 1 İhracatta Olağanüstü Yavaşlama

Detaylı

ABD Tarım Bakanlığının 12/07/2018 Tarihli Ürün Raporları

ABD Tarım Bakanlığının 12/07/2018 Tarihli Ürün Raporları 17/07/2018 ABD Tarım Bakanlığının 12/07/2018 Tarihli Ürün Raporları ABD Tarım Bakanlığınca 12 Temmuz 2018 tarihinde yayımlanmış tahıl ve yağlı tohumlar raporlarında, ABD nin yanı sıra dünya üretimi ve

Detaylı

AVRUPA TOPLULUĞU PEGASO PROJESİ

AVRUPA TOPLULUĞU PEGASO PROJESİ AVRUPA TOPLULUĞU PEGASO PROJESİ 20 Şubat 2013 KÖYCEĞİZ - DALYAN ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ ALAN ÇALIŞMALARI AKDENİZ KIYI VAKFI Tanım BARSELONA SÖZLEŞMESİ 16 Şubat 1976 da, Barselona da Akdeniz ülkeleri

Detaylı

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ

2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ 2010 OCAK AYI HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ Ülkemiz halı ihracatı 2009 yılını % 7,2 oranında düşüşle kapanmış ve 1 milyar 86 milyon dolar olarak kaydedilmiştir. 2010 yılının ilk ayında ise halı

Detaylı

Sayı: 2009/18 Tarih: 09.08.2009 Aileler krize borçlu yakalandı; sorunu işsizlik katladı

Sayı: 2009/18 Tarih: 09.08.2009 Aileler krize borçlu yakalandı; sorunu işsizlik katladı Sayı: 2009/18 Tarih: 09.08.2009 Aileler krize borçlu yakalandı; sorunu işsizlik katladı - Ekonomik krizin şiddeti devam ederken, krize borçlu yakalanan aileler, bu dönemde artan işsizliğin de etkisi ile

Detaylı

AR& GE BÜLTEN. Dünya Ekonomisi Ne Durumda. Dolayısıyla ülkemiz ekonomisi, dünya ekonomisindeki büyüme-gelişme konjonktürüne daha duyarlı hale geldi.

AR& GE BÜLTEN. Dünya Ekonomisi Ne Durumda. Dolayısıyla ülkemiz ekonomisi, dünya ekonomisindeki büyüme-gelişme konjonktürüne daha duyarlı hale geldi. Dünya Ekonomisi Ne Durumda Ahmet YETİM Türkiye ekonomisi özellikle 2000 ve 2001 krizlerinden itibaren giderek artan ölçekte dünya ekonomisine daha duyarlı hale geldi. Bunda; AB tam üyelik maratonunda kaydedilen

Detaylı

İTKİB Genel Sekreterliği AR&GE ve Mevzuat Şubesi

İTKİB Genel Sekreterliği AR&GE ve Mevzuat Şubesi HALI SEKTÖRÜ 2014 EYLÜL AYLIK İHRACAT BİLGİ NOTU İİTKİİB GENEL SEKRETERLİİĞİİ AR & GE VE MEVZUAT ŞUBESİİ EKİİM 2014 1 2014 YILI EYLÜL AYINDA HALI SEKTÖRÜ İHRACATININ DEĞERLENDİRMESİ Ülkemizin halı ihracatı

Detaylı

HOLLANDA ÜLKE RAPORU 12.10.2015

HOLLANDA ÜLKE RAPORU 12.10.2015 HOLLANDA ÜLKE RAPORU 12.10.2015 YÖNETİCİ ÖZETİ Uludağ İhracatçı Birlikleri nin kayıtlarına göre, Bursa dan Hollanda ya ihracat yapan 361 firma bulunmaktadır. 30.06.2015 tarihi itibariyle Ekonomi Bakanlığı

Detaylı

Denizlerimizi ve Kıyılarımızı Koruyalım

Denizlerimizi ve Kıyılarımızı Koruyalım Denizlerimizi ve Kıyılarımızı Koruyalım Denizlerimiz ve kıyılarımız canlı çeşitliliği bakımından çok zengin yerler. Ancak günümüzde bu çeşitlilik azalma tehlikesiyle karşı karşıya. Bunun birçok nedeni

Detaylı

DÜNYADA NÜFUS VE EKONOMİK FAALİYETLER

DÜNYADA NÜFUS VE EKONOMİK FAALİYETLER DÜNYADA NÜFUS VE EKONOMİK FAALİYETLER Dünyanın bazı yerlerinde nüfus yoğunken bazı yerlerinde seyrektir. Bu durumu etkileyen iklim, yeryüzü şekilleri, su kaynaklarını yakınlık, bitki örtüsü, sanayi, tarım,

Detaylı

Dış Ticaret Verileri Bülteni

Dış Ticaret Verileri Bülteni (Milyar $) 3 216 Ekim- 216 TÜİK dış ticaret verilerine göre ihracat 216 yılı Ekim ayında, 215 yılının aynı ayına göre %3 azalarak 12 milyar 841 milyon dolar gerçekleşirken, ithalat ise %,5 artarak 17 milyar

Detaylı

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ 2013. Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2

ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ 2013. Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2 ÜLKE RAPORLARI ÇİN HALK CUMHURİYETİ 2013 Başkent Pekin Yönetim Şekli Marksist-Leninist Tek Parti Devleti Yüzölçümü 9,7 milyon km 2 Nüfus 1,35 milyar GSYH 8,2 trilyon $ Kişi Başına Milli Gelir 9.300 $ Resmi

Detaylı

DÜNYA BUĞDAY PİYASALARINDA SON DURUM

DÜNYA BUĞDAY PİYASALARINDA SON DURUM 22.11.2013 TÜRKİYE UN SANAYİCİLERİ FEDERASYONU DÜNYA BUĞDAY PİYASALARINDA SON DURUM ABD Tarım Bakanlığı nın 8 Kasım ve 11 Kasım 2013 Tarihli Raporlarına göre düzenlenmiştir. 1 DÜNYA BUĞDAY PİYASALARINDA

Detaylı

Su Yapıları I Su Kaynaklarının Geliştirilmesi

Su Yapıları I Su Kaynaklarının Geliştirilmesi Su Yapıları I Su Kaynaklarının Geliştirilmesi Yrd. Doç. Dr. Burhan ÜNAL Bozok Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Yozgat Su, tüm canlılar için bir ihtiyaçtır. Su Kaynaklarının

Detaylı

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) :

Yenilenebilir olmayan enerji kaynakları (Birincil yahut Fosil) : Günümüzde küresel olarak tüm ülkelerin ihtiyaç duyduğu enerji, tam anlamıyla geçerlilik kazanmış bir ölçüt olmamakla beraber, ülkelerin gelişmişlik düzeylerini gösteren önemli bir kriterdir. İktisadi olarak

Detaylı

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir.

Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir. Sayın Sizleri şahsım ve TOBB adına saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz başkasına gönderilen selam kişinin üzerine emanettir. Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu TUSAF yönetimi başta olmak üzere, kongremizin

Detaylı

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası

AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası AB Bütçesi ve Ortak Tarım Politikası OTP harcamalarının AB bütçesinin önemli bölümünü kapsaması, bu politikayı bütçe tartışmalarının da odak noktası yaparken, 2014-2020 Mali Çerçeve içinde tarım, kırsal

Detaylı