Özgürlük Alanını Genişleten İç Güvenlik Reformu

Transkript

1 Özgürlük Alanını Genişleten İç Güvenlik Reformu AK Parti Genel Merkez Siyasi ve Hukuki İşler Başkan Yardımcısı İçişleri Komisyonu Üyesi Milli Savunma Komisyonu Üyesi

2 Özgürlük alanını genişleten İç Güvenlik Reformu Meclis Genel Kurulu nda görüşmeleri devam eden İç Güvenlik Reformu Paketi ne yönelik muhalefet partilerinin anlamsız tutumu ibretlik bir vesika olarak tarihe geçecektir. Aslında bu süreci görüşme olarak tarif etmek, yaşanılanların tam olarak karşılığı değildir. Zira muhalefet partilerinin görüşme aşamasını sabote etmek için sergiledikleri canhıraş performansları bizleri başka kavram arayışına yöneltiyor. Bugüne kadar birbirlerinden selamı bile esirgeyen muhalefet temsilcilerinin özgürlük alanlarını genişleten, temel hak ve özgürlüklerin sınırlarını AB standartlarına çıkaracak olan çalışmayı engellemek için kurdukları anti özgürlük koalisyonunu, tarih huzurunda milletimize havale ediyorum. Aziz milletimizin en iyi kararı vereceğini geçmiş yıllardaki tecrübelerden çok iyi biliyoruz. Muhalefetin tahrik edici tutumu ve sokak kavgalarını aratmayan eylemlerinin gölgesinde kalan özgürlük reformu paketini özetlemek istiyorum. Özgürlük alanlarını genişletecek bu tarihi çalışmaya karşı safları sıkıştıran anti özgürlük koalisyonun da istifadesine sunuyorum. Artık molotof silah, maske de suç aleti ÖnCelikle toplantı ve gösteri hakkının anayasa tarafından teminat altına alındığını hatırlatmak istiyorum. Ülke gündemine dair ya da herhangi bir gelişme karşısında, tepkisini ortaya koymak isteyen herkes demokrasi kültürü çerçevesinde gösteri ve yürüyüş yapabilir. Bu haktan en küçük bir taviz verilmesi söz konusu olamaz. İnsanlarımız sokaklarda, meydanlarda haklı ve demokratik tepkilerini ortaya koyarken bu kitleleri provoke eden, onların canına ve malına zarar vermek isteyenlerin olduğunu son yıllarda yaşanan birçok eylemde gördük. Bu durumda devletimizin ilgili birimlerinin toplantı ve yürüyüş hakkını kullanmak isteyen vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini koruma zorunluluğu ortaya çıkıyor. Mevcut yasalara göre molotof her ne kadar suç sayılsa da kolluk gücünün buna doğrudan müdahale etme yetkisi yok. Cesaretlerini giydikleri eteklerle dışa vuran yüzü maskeli militanlar ne yazık ki bugüne kadar onlarca masun insanımızın hayatını kaybetmesine neden oldu. Vatandaşlarımızı göz göre göre yakılarak öldürülmesine rıza gösterecek değiliz. Yapılacak yeni düzenlemeyle birlikte eylem ve gösteri hakkı bir kez daha anayasal teminat altına alındığı gibi can ve mal güvenliğine yönelik koruma üst düzeye çıkarılacaktır yılında İstanbul da bir mağazaya atılan molotof sonucunda 11 vatandaşımızın hayatını kaybettiği ve 14 vatandaşımızın ciddi şekilde yaralandı. İstanbul da 2009 yılında bir belediye otobüsüne atılan molotofla Serap Eser kızımız hayatının baharında yaşamını yitirdi. -2-

3 Son 6 yılda, molotofla yapılan 5 bin 458 saldırı olayında, 3 ü polis olmak üzere 7 insanımızı kaybettik. 406 polis, 1 asker ve 127 vatandaşımız da çeşitli şekilde yaralanmıştır. Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve İrlanda gibi ülkelerde molotof kullanılması, üretilmesi ve satılması suç sayıldığını hatırlatmak istiyorum. Ayrıca bir toplantıda, başkalarına zarar verecek kişiyi uzaklaştırma yetkisi veriliyor. Kolluk güçlerinin müdahale ettiği ve henüz suçun oluşmadığı bir ortamda, kişileri koruma altına almak ve olay yerinden uzaklaştırmak suretiyle suçun oluşmasına ve vatandaşın mağduriyetine engel olunacaktır. Bu aşamada şu soruyu yöneltmek istiyorum: Muhalefet partileri, molotofu silah, maskeyi suç aleti sayan bu düzenlemeye neden şiddetle karşı çıkıyor? Kendisini kamufle edip elinde molotof, sokakları cehennem yerine çevirenler ne zamandan beri demokrasi havarisi ilan edildi? Serap Eser ve Yasin Börü nün katilleri nasıl olur da Meclis çatısı altında kutsanır hale geldi? Cizre de yüzü maskeyle kapalı militanları göstererek, Cizre de devlet yok, devlet orayı terk etmiş diye yeri göğü inleten MHP, hangi akla hizmet maskeyi savunuyor? Her eylem sırasında vatandaşlarımız can ve mal güvenliğinin endişesini mi yaşasın? Polis devleti getiriliyor diye yaygara çıkaranlar neden bu korku anlayışını yıkmak için aynı cevvalliği göstermiyor? Molotofu PKK ve DHKP-C kullanıyor, bunun savunmasını ise MHP ve CHP yapıyor. Yazık çok yazık Paris in orta yerinde yüzünüzü kapatarak eylem yapamayacağınız gibi Londra da da molotof atmanıza kimse izin vermez! Yüzünü poşu, maske gibi eşyalarla kapatarak gerçek veya tüzel kişilerin mallarına zarar vermeleri halinde devletin karşıladığı zarar rücu ettirilecek. Yani zarar, eylemciye ödetilecek. -3-

4 Siyasal varlığını şiddete bağlayan HDP ile birlikte CHP ve MHP nin reform paketine karşı çıkması oldukça düşündürücüdür. Kendilerinden kaynaklanan şiddeti meşru gören, şiddeti bir iletişim aracına dönüştürmenin gayretini gösteren HDP ye CHP ve MHP nin koltuk değnekliği yapmasının yorumunu bu partilere gönül veren kardeşlerime bırakıyorum. İç Güvenlik yasası, devletin değil, şiddete maruz kalan vatandaşlarımızın talep ettiği düzenlemeleri içeriyor. Bu yasanın çıkmasında geri adım atmış olsaydık, molotoflar nedeniyle hayatını kaybeden kardeşlerimize karşı yapılan haksızlığa ortak olmuş olacaktık. Bonzai ve Uyuşturucunun cezası arttırılıyor Gençlik bir milletin en büyük hazinesidir. Sağlıklı ve zinde yetiştirilen genç bir nesil her zaman için milli ve manevi değerler başta olmak üzere her açıdan ülkesine hizmet eder. Çağı koşullarına uygun donanımla yetişen ve kendisini geliştiren bir gençlik idealimiz var. Bu sonuca ulaşabilmemiz için yavrularımızı uyuşturucu illetinden korumamız gerekiyor. son zamanlarda sebep olduğu ölümlerle gündeme gelen bonzaiye karşı ciddi uygulamalar getiriyoruz. Buna göre göre sentetik uyuşturucu maddelere yönelik cezai yaptırımın daha caydırıcı hale getirilmesi için bonzai ve türevi uyuşturucu maddeler de TCK kapsamına alınıyor. Bu maddelerin imali ve satışına yönelik ceza yarı oranında artırılıyor. Yani bonzai ticaretini yapanlar; eroni ve kokain ticareti yapanlar gibi cezalandırılacak. Okul, yurt, hastane ve ibadethane gibi yerle ile mülki idare amiri tarafından belirlenecek mesafe içinde bu suçun işlenmesi halinde verilecek ceza yarı oranında attırılacak. Böylece, bu maddeleri satanların, satıcı ve kullanıcı ayrımından yararlanarak, sadece kullanıcıyız diyerek daha az ceza almalarının önüne geçilecektir Aralık ayında Hükümetimiz tarafından faaliyete geçirilen Narkotimlerin de sürece katılmasıyla uyuşturucu ile mücadele kararlılığımız pekişmiş olacaktır. Geleceğimiz, gençliğimiz ve toplumsal değerlerimiz açısından son derece önemli olan bu düzenleme elbette ki, uyuşturucu, eroin ve hap satıcılarını rahatsız edecektir. -4-

5 Önleme dinlemesine yönelik düzenleme Önleme dinlemesinde süre artırımı yapılmayarak, bununla dinleme koşulu anayasaya uygun hale getiriliyor. Zira önceki uygulamaya göre bir sefer için alınan dinleme kararı süresi keyfi olarak uzatılabiliyordu. Yeni düzenlemeyle böylesi bir anti demokratik bir uygulamanın önüne geçiyoruz. Mevcut durumda etkili bir denetime tabii olmayan dinlemeler, düzenlemeden sonra yeni dönemde artık toplum için kabus olmaktan çıkacak. Dinlemeler yılda en az bir kez denetlenecek. Dinleme faaliyetleri, Başbakanlık Teftiş Kurulu denetimine de açılacak. Denetimlerin sonuçları bir rapor halinde TBMM Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu na sunulacak. Böylece özel hayatın gizliliğine yönelik ihmal, istismarların önüne geçilecek. Böylece demokratik ve şeffaf bir yönetim anlayışına bir adım daha atmış olacağımız gibi ilk kez dinlemelere yönelik hem idari denetim hem de parlamento denetimi getiriyoruz. Jandarma İçişleri ne bağlanacak -5- İç güvenlik paketi ile yapılacak değişiklikle birlikte Türkiye için artık büyük sorun olan dinlemeler sorununa da neşter atıyoruz. Düzenlemeyle birlikte hâkimin 24 yerine 48 saatte karar verecek. Bu karar, Ankara Ağır Ceza Mahkemesi üyesince verilecek.

6 türkiye nin yerleşim yerlerinin yüzde 95 i jandarmanın kontrolü altındayken sadece yüzde 5 lik kısmı polis kolluğunun görev alanındadır. Darbe dönemlerinin tezahürü olan bu uygulamaya son verilerek jandarma ve sahil güvenlik komutanlığı tamamıyla İçişleri Bakanlığı na bağlanacaktır. Muhalefet temsilcilerinin Meclis i çocuk parkına çevirme girişimi ve kopardığı yaygara nedeniyle İç Güvenlik Reformu paketinde yer alan devrim niteliğindeki düzenlemeler ne yazık ki kamuoyuna yeterince ulaştırılamıyor. en büyük maharetleri Meclis kürsüsünü işgal etmek olan anti özgürlük koalisyonu yerlerde sürünürken, biz AK Parti olarak Türkiye nin demokratikleşme sürecinde büyük bir adım atarak, Jandarma nın İçişleri Bakanlığı na bağlanmasını sağlıyoruz. Bugüne kadar bu yönde yapılan tartışmalarda Jandarmanın bakanlığa bağlanması gerektiği yönünde fikir belirten muhalefetin bir anda çark etmesini yine halkımızın takdirine sunuyoruz. Hiç kuşkusuz tasarının en önemli maddesi sayılabilecek bu düzenleme ile büyük oranda kaldırılan askeri vasiyet tamamen son bulacaktır. ab nin yayınladığı İlerleme Raporlarında Jandarma ve Sahil Güvenlik Kanunlarına ilişkin 1998 yılından beri yasal düzenlemeler yapılmasını öneriyordu. Ayrıca dört siyasî partinin önerisiyle kurulan Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu da jandarmanın İçişleri Bakanlığı na bağlanması tavsiyesinde bulunmuştu. Ne yazık ki daha düne kadar bunu savunan muhalefet partileri, bu düzenlemenin genel kuruldan geçmemesi için adeta ters takla atıyorlar! Gözaltına alma yetkisi ve gerekçeleri Toplumda infiale neden olan öldürme, kasten yaralama, cinsel saldırı, çocuk istismarı, kaçakçılık, fuhuş, hırsızlık, yağma, uyuşturucu gibi suçlarda, suçüstü halleriyle sınırlı olmak kaydıyla kişi hakkında, mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirlerince 24 saate kadar gözaltı kararı verebilecek. Bunun yanında şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek eylemler ve toplu işlenen suçlarda 48 saate kadar gözaltına alma kararı verilebilecek. Düzenlemeyle birlikte vali, kolluk amir ve memurlarına suç faillerinin bulunması için gereken emirleri verebilecek. Avrupa ülkelerinin çoğunda suçüstü şartı aranmaksızın polisin gözaltı alma yetkisi bulunuyor. Fransa, İtalya, Danimarka ve Bulgaristan da 24 saat; Almanya da 36 saat; Avusturya, Belçika, Polonya, Estonya ve İrlanda da 48 saat; İspanya ve Macaristan da 72 saat doğrudan polisin gözaltına alma yetkisi var. -6-

7 Kamu düzeni için Valiliğe yeni yetkiler verilecek 50 ye yakın vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan 6-7 Ekim olayları sırasında birçok belediyenin yangın yerlerine itfaiye araçları göndermediği ortaya çıkmıştı. Kamuya ait iş makineleri araçlarıyla hendek açan, kolluk kuvvetine karşı bu araçları bir suç aletine çeviren yerel yöneticileri bütün kamuoyu bizzat yakından gördü. İnsanlar hayatını kaybederken, yangın alevleri semalara kadar yükselmesine rağmen itfaiye araçlarını olay yerine göndermeyen yerel yöneticiler yüzünden hayatını kaybeden insanlarımız oldu. Karşılığı milyonları bulan maddi zararlar ortaya çıktı. Dünyanın bir başka bölgesinde var mı bilinmez ama bu gelişmeler karşısında suskun kalmamızı kimse beklemesin. Düzenlemeyle birlikte valilik; kişilerin can ve mal emniyetini sağlamak amacıyla aldığı önlem ve kararların uygulanması için adli kuruluşlar ile yardım isteyebileceğine dair hükmü saklı kalmak kaydıyla belediyeler dâhil bütün kamu kurum ve kuruluşlarının itfaiye, ambulans, çekici, iş makinesi ve tedbirlerin zorunlu kıldığı diğer araç ve gereçlerinden yararlanabilecek, personeline görev verebilecek. Arama yetkisiyle ilgili düzenleme Mevcut düzenlemede kolluk, durdurduğu araçların sadece dışarıdan bakıldığında görünen kısımlarında arama yapabiliyor. Adli mercilerden karar alınmadan kişilerin üstü ve araçlarında arama yapılması mümkün değil. -7-

8 suç işlenmesinin önlenmesi, kaçan faillerin yakalanması, kişilerin hayatına, mal varlığına veya topluma yönelik tehlikenin önlenmesi amacıyla, durdurulan kişinin üstü, eşyası ve aracının aranılarak suçla etkin mücadele edilmesi, ayrıca vatandaşın uzun süre bekletilerek mağdur edilmemesi amacıyla kolluğa arama yetkisi veriliyor. Kolluğa arama yetkisi verilirken kolluğun keyfi davranışlarının önüne geçmek için de kesin ve kati şartlar getiriliyor. Kolluğun arama yapabilmesi için sadece mülki idare amiri tarafından önceden belirlenen sınırlı sayıdaki üst kolluk amirleri arama kararı vermeye yetkili olacaktır. Buna göre her kolluk amir ve memuru kendiliğinden arama yetkisine sahip olmayacağı gibi arama kararı yazılı olma zorunluluğu getiriliyor. Acil durumlarda sözlü emir verilmişse de bu talimat en kısa sürede yazılı hale getirilecektir. Araç aramalarında kişinin hangi şüphe ve hangi gerekçelerle arandığının ve yapılan arama sonucunda suç unsuruna rastlanıp rastlanmadığının tutanağa bağlanacaktır. Bu tutanağın bir sureti vatandaşa verilmesi mecburidir. Bu düzenleme uygulamada karşılaşılan sorunlardan doğmuştur. Bu ve diğer bütün düzenlemelerin ihtiyaca binaen ortaya çıktığını bir kez daha ortaya koymak istiyorum. Örneğin; Bingöl deki olayda arama kararı alınamadığı için menfur terör saldırısı yaşandı. Yeni düzenleme ile 2005 yılı öncesinde kolluğa verilen geniş arama yetkisine dönüş kesinlikle söz konusu değildir. Kolluk arama yetkisini kullanırken üstlerinin izni ve denetimine tabi olacaktır. AB ve birçok ülkede kolluk amirinin emri ve savcının izni olmadan arama yapabiliyor. Avusturya, İtalya, Almanya ve İngiltere gibi AB ülkelerinde her kolluk personeli, üstlerinden izin almadan, doğrudan kişinin üstü, eşyası ve aracında arama yapma yetkisine sahip olduğunu muhalefet temsilcileri de biliyordur. Emniyet Teşkilatı Kanunu nda yapılan değişiklikler halkımızın can ve güvenliğinin korunmasında son derece önemli bir görevi icra eden emniyet teşkilatımıza modern dünyanın benimsediği yönetişim anlayışının uygulanması için yeni düzenlemeye ihtiyaç duyulmuştur. Maalesef ülkemizde liyakat ve başarıya göre bir kıdem anlayışı yok. kıdeme dayalı bir terfi sistemi yerine otomatik yapılan terfiler nedeniyle üst düzey amirlerin sayısı olması gerekenin üzerine çıkarken, alt düzeydeki amirlerin sayısı vatandaşlarımıza layıkıyla hizmet etmek için yetersiz kalıyor. emniyet teşkilatında görev yapan amirlerin mevcut durumu ve olması gereken sayıların gösteren yandaki piramit incelendiğinde neden böyle bir düzenlemeye ihtiyaç duyulduğu ortaya çıkacaktır. Mevcut sayıya göre emniyet teşkilatının sahada olması gereken düzeyde hizmet verme imkânın olmadığını görüyoruz. yeni düzenlemeye göre süresi gelenler otomatik olarak terfi edemeyecek, ihtiyaca uygun kadro sayısı kadar terfi yapılacaktır. Bu işlem yapılırken liyakat ve başarı esas alınacaktır. -8-

9 Polis Koleji ve Güvenlik Bilimleri Fakültesi nin kapatılması Zira 1988 yılından itibaren 6 Polis Koleji ihtiyaç duyulmadığı için kapatıldı: Afyonkarahisar (1988), Adana, İzmir, Kayseri (1992), İstanbul (1994), Bursa (2013). Ankara Polis Koleji de kapatılarak süreç tamamlanmış olacak. Polis amir ve memurlarına eğitim veren çok sayıdaki kurum kapatılarak amirler ve memurlar için Eğitim Merkezleri kuruluyor. Polis eğitim kurumlarına hem girişte, hem de mezuniyette sınav şartı getiriliyor. Sadece girişte sınav yapılması yeterli olmuyor. Kaldı ki 2010 yılından beri yapılan giriş sınavlarındaki usulsüzlük iddialarıyla ilgili adli soruşturmaların devam ediyor olması da bu zorunluluğu beraberinde getirmiştir. Yerinde ifade alma Hizmetin Yerinde İfası kapsamında; işlenen suç sonucunda mağdur olanların veya tanıkların ifadelerinin, talep edilmesi halinde bulundukları yerde alınmasını sağlıyoruz. Böylece hizmet vatandaşın ayağına götürülecektir. İçişleri Bakanlığımızca yayımlanan genelge ile uygulamaya başlanan hizmet kapsamında, bugüne kadar 100 bine yakın vatandaşımız seyyar karakol hizmetlerinden yararlandırılarak, olası zaman kaybı ve mağduriyetlerin önüne geçilmiştir. -9- Polis amir ve memuru olarak seçilebilecek yeterli sayıda fakülte ve yüksekokul mezunumuz bulunduğu için Polis Kolejine duyulan ihtiyaç ortadan kalkmıştır.

10 Nüfus hizmetlerinde bürokrasinin azaltılması Vatandaşlarımızın yaşamını kolaylaştırmak için bugüne kadar yaptığımız reformlara bir yenisini daha getiriyoruz. Bürokrasinin azaltılması ve zaman kaybının önüne geçmek için nüfus hizmetlerinde devrim niteliğinde yenilikler getiriyoruz. Bu kapsamda; kapısı üzerinden alınabilmesi, * Doğum, evlenme, Ölüm olaylarında nüfus idaresine gitmeden elektronik ortamda tescil, * Pasaport ve sürücü Belgelerinin Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğünce verilmesi, * Yazım hatası olan, genel ahlaka aykırı ad ve soyadlarının mahkeme kararı olmadan, ilgilinin talebine istinaden il ve ilçelerdeki komisyonların kararıyla değiştirilmesi, * saklı (18 yaşını bitirmiş) nüfus için tescil kolaylığı (tıbbi raporla), * Kimlik Kartı kaybı ve doğum olayının geç bildirimi nedeniyle uygulanan para cezalarının kaldırılması, * nüfus kayıtlarının Değiştirilmesi kolaylığı (göçmen olarak Türk vatandaşı olanlar), * adres değişikliği para cezalarında indirim, * adres Değişikliği ni nüfus idaresine gitmeden bildirme (abonelik işlemi sırasında), * Büyükşehir Yasası ile mahalleye dönüştürülen köylerin muhtarlarına evlendirme yetkisi verilmesi gibi vatandaşın günlük hayatını kolaylaştırıcı ve bürokrasiyi azaltan düzenlemeler getiriyoruz. * kimlik kartı kişi yerine yakınları tarafından alınabilmesi, * nüfus ve ikametgâh kayıtlarının e-devlet -10-

11 Genel Değerlendirme ve Sonuç Muhalefet partilerinin uzlaşmaz ve sorumluluktan yoksun tutumları nedeniyle yeteri kadar tartışılamayan İç Güvenlik Reform Paketi ni özet bir şekilde anlatmaya çalıştım. Tekrar etmekten zarar gelmez. İç Güvenlik Reformu paketi, özgürlük alanlarını genişletme ve bu hakları teminat altına almanın adıdır. Bir başka ifadeyle vatandaşlarımızın güvenliğini sağlamaya; temel hak ve özgürlükleri genişletmeye dönük bir yasama girişimidir. Bu tespit, subjektif bir değerlendirmenin ötesindedir. Zira önyargılarını bir kenara bırakıp paketi inceleyen herkes bu kanıya varacaktır. Toplantı ve gösteri yürüyüşü adı altında düzenlenen şiddet gösterilerinde; vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğinin tehlikeye atılması, kamu ve esnafa ait bina, araç ve mallara zarar verilmesi, yakılması, yağma edilmesi üzerine yasal bir düzenleme ihtiyacı görülmüştür. Bunun yanı sıra toplumsal güvenliği tehlikeye düşüren bonzai gibi sentetik uyuşturuculara yönelik düzenlemeler de söz konusu çalışmaya dâhil edildi. Vatandaşın ihtiyacı ve talebi üzerine gelişen bu yasal süreç sonunda, canımızı yakan birçok olayın önüne geçileceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Son olarak Meclis kürsünü işgal eden, oturumu yöneten Başkanı tartaklamaya varacak kadar sınırlarını aşan muhalefet partileriyle ilgili bir tespit yapmak istiyorum. HDP bir yana, CHP ve MHP nin hangi siyasi gerekçeye sığınarak söz konusu yasa tasarısının genel kuruldan geçmemesi için mücadele ettiği büyük bir soru işareti olarak kalacaktır. Muhalefetin bu paket üzerine oluşturmaya çalıştığı suni gündem ile pakette yer almayan düzenlemeleri varmış gibi göstererek kamuoyunu aldatmasını not düşmekte fayda var. Öncelikle şunun altını çizmek gerekiyor: yasa ile yapılacak değişikliklerin tamamı AB müktesebatına uygundur. Uyum yasaları çerçevesinde şekillenen bu yasa tasarısı, polis devletine götüren bir girişim olduğunu ya da otoriterleşmeye sebep olduğunu iddia etmek dünya gerçeklerini bilmemek olur. Zira bu tasarıyla önerilen düzenlemeler, muhalefet temsilcilerinin ileri demokrasi olarak örnek gösterdiği birçok batı ülkesinde de vardır. Karşılaştırma yapıldığında bu yasa tasarısının birçok ülkenin uygulamalarına göre çok daha esnek olduğu ortaya çıkacaktır. Muhalefetin itirazı kanunun herhangi bir maddesine veya ifadesine yönelik değil! Zira yasa tasarısının içeriğini dahi bilmiyorlar! Meclis te çıkardıkları kavga ve gürültü ile sözde özgürlüklerin kısıtlanmasına karşı mücadele veriyorlarmış gibi bir etki oluşturmak istiyorlar. Ancak amatör tiyatrocu seviyesinde oynanan bu piyese vatandaşlarımız prim vermeyecektir. En başta belirttiğim gibi halkımız en doğru kararı verecektir. -11-