YÜKSEK LİSANS TEZİ ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "YÜKSEK LİSANS TEZİ ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI"

Transkript

1

2

3 ÜNİVERSİTE 1.SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ANNE-BABA VE ARKADAŞLARINA BAĞLANMA BİÇİMLERİ İLE ROMANTİK İLİŞKİLERİNDE SORUN ÇÖZMELERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ Nur ÇETİN YÜKSEK LİSANS TEZİ ÇOCUK GELİŞİMİ VE EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ Temmuz, 2015

4 TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren oniki (12) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir. YAZARIN Adı : Nur Soyadı : ÇETİN Bölümü : Çocuk Gelişimi ve Eğitimi İmza : Teslim tarihi : TEZİN Türkçe Adı: Üniversite 1.Sınıf Öğrencilerinin Anne-Baba ve Arkadaşlarına Bağlanma Biçimleri İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözmeleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi İngilizce Adı: Investigating Relationship Between the Types of Parents, Friends Attachment and Solving Problems In Romantic Relationships i

5 ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim. Yazar Adı Soyadı: Nur ÇETİN İmza:.. ii

6

7 iv Kızım Hamiye Gökçeşah a

8 TEŞEKKÜR Araştırmamın her aşamasında yardımlarını esirgemeyen, bilgi ve tecrübesi ile bana rehberlik eden, en yoğun zamanlarında bile bana vakit ayıran değerli hocam ve danışmanım Prof.Dr.Abide GÜNGÖR AYTAR a, Araştırmamın yürütülmesi sırasında önerilerini ve desteklerini gördüğüm Sayın Mahmut ÇİTİL, Hasan EŞİCİ, Hilal ÜÇÜNCÜ, Muhammet Kürşat ÜÇÜNCÜ, Alper KAŞKAYA ve Oğuzhan KURU ya, Araştırma uygulamaları sırasında yardımlarını esirgemeyen arkadaşlarım Hakan Özel, Ayşe TERCAN, Ayşe UYSAL, Fatma YOL, Samet BAŞSEVİNÇ, Mustafa SARI, Taygun Kıvanç KIRIMLI, Merve ÖZDEMİR, Hasan AYDEMİR e, Sürekli yanımda olduklarını bana hissettiren ve beni destekleyen canım annem-babam Tahsin KALAYCI ve Hacer KALAYCI ile canım ablam Aysel KALAYCI ve kardeşim Selim ÇETİN e, Ayrıca manevi desteklerini esirgemeyen ikinci ailem sevgili babam Münür ÇETİN ve annem Keziban ÇETİN e Bu zorlu süreçte beni hiçbir zaman yalnız bırakmayan ve tezimin her aşamasında yardımlarını esirgemeyen ve hayatımı birleştirmekten büyük mutluluk duyduğum değerli eşim Mehmet Çetin e, Yüksek lisans eğitimim ve tez çalışmalarım sırasında emeği ve katkısı olan herkese sonsuz teşekkürlerimi sunarım. v

9 ÜNİVERSİTE 1.SINIF ÖĞRENİLERİNİN ANNE-BABA VE ARKADAŞLARINA BAĞLANMA BİÇİMLERİ İLE ROMANTİK İLİŞKİLERİNDE SORUN ÇÖZMELERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ (Yüksek Lisans Tezi) Nur ÇETİN GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ Temmuz 2015 ÖZ Bu çalışmada üniversite birinci sınıf öğrencilerinin anne-baba ve arkadaşlarına bağlanma biçimleri ile romantik ilişkilerinde sorun çözmeleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada öğrencilerin; yaş, cinsiyet, kardeş sayısı, doğum sırası, anne ve babanın eğitim düzeyi, ailenin gelir düzeyi bağımlı değişkenler olarak ele alınmıştır. Araştırmada Ebeveyn-Akran Bağlanma Envanteri (Raja ve Arkadaşları,1992), İlişkiler Ölçeği Anketi (Sümer ve Güngör, 1997), Ergenler İçin Romantik İlişkilerde Sorun Çözme Ölçeği (Kalkan, 2008) uygulanmıştır. İlişkiler Ölçeği Anketi Sümer ve Güngör tarafından Türkçeye uyarlanmış olup güvenilirliği.54 ile.78 arasındadır. Ergenler için Romantik İlişkilerde Sorun Çözme Ölçeği Kalkan tarafından geliştirilmiştir ve güvenilirliği.91 dir. Uygulama, eğitim-öğretim yılında, Ankara Gazi Üniversitesi Mesleki Eğitim Fakültesi (MEF), İktisadi İdari Bilimler Fakültesi (İİBF), Hukuk Fakültesi, Eğitim Fakültelerinde öğrenim gören 282 kız, 162 Erkek toplam 444 öğrenciyle tamamlanmıştır. Bulgular öğrencilerin, anne-babaya bağlanma biçimleri ile arkadaşlarına bağlanma biçimleri ve romantik ilişkilerinde sorun çözmeleri arasında pozitif yönde düşük düzeyde ilişki olduğunu göstermektedir. Öğrencilerin yaş, cinsiyet, annenin eğitim düzeyi, babanın eğitim düzeyi, SED değişkenleri ile anne-baba bağlanma biçimleri, arkadaşlarına bağlanma biçimleri ve romantik ilişkilerinde sorun çözmeleri arasında ilişki bulunduğu saptanmıştır. Doğum sırası değişkeni ile sadece anne-baba bağlanma biçimleri arasında bir ilişki olduğu görülmüştür. Kardeş sayısı değişkeni ile anne-baba bağlanma biçimleri, arkadaşlarına vi

10 bağlanma biçimleri ve romantik ilişkilerle sorun çözme arasında ise bir ilişki saptanmamıştır. Bilim Kodu : Anahtar Kelimeler : Bağlanma, Romantik ilişki, Sorun Çözme Sayfa Adedi : 116 Danışman : Prof. Dr. Abide GÜNGÖR AYTAR vii

11 INVESTIGATING RELATIONSHIP BETWEEN THE TYPES OF PARENTS, FRIENDS ATTACHMENT AND SOLVING PROBLEMS IN ROMANTİC RELATIONSHIPS (M.S. Thesis) Nur ÇETİN GAZI UNIVERSITY GRADUATE OF EDUCATIONAL SCIENCES July 2015 ABSTRACT In this study, investigating the relationship between how university students who study in first class are emotionally tied up to their parents, friends and solving problems in romantic relationships is aimed. Variables such as age, gender, the number of siblings, which children they are, mother s education level, father s education level and the income level of family are dealt. The Inventory of Parents Peer Attachment, The Scale of Relationships, The Scale of Solving Problem for Adolescents in Romantic Relationships are applied in this reserarch. The Inventory of Parents Peer Attachment is developed by Raja et al. The Scale of Relationships is adapted by Sümer and Güngör (1997) and its reliability is between.54 and.78. The Scale of Solving Problem for Adolescents in Romantic Relationships is developped by Kalkan (2008) and its reliability is.91. Application is completed with a total of 444, including 282 girls and 162 boys at Ankara Gazi University and at faculties which has accepted joining the research; medical faculty, faculty of economics and administrative sciences, faculty of law, faculty of education in academic year.findings show that there is a low level positive relation between the types of parents, friends attachment and solving problems in romantic relationships. It is stated that there is a relationship between the variables of age, gender, mother s education level, father s education level, the income level of family and the types of parents, friends attachment and solving problems in romantic relationships.the variable of which children they are is only correlated with parents attachment. There is no relationship between the number of siblings and the types of parents, friends attachment and solving problems in romantic relationships. viii

12 Science Code : Key Words : Attachment, Romantic relationships, Solving problems Page Number : 116 Supervisor : Prof. Dr. Abide GÜNGÖR AYTAR ix

13 İÇİNDEKİLER TELİF HAKKI VE TEZ FOTOKOPİ İZİN FORMU ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI.. JÜRİ ONAY SAYFASI.. İTHAF.. TEŞEKKÜR. ÖZ. ABSTRACT. İÇİNDEKİLER TABLOLAR LİSTESİ ŞEKİLLER LİSTESİ.. SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ i ii iii iv v vi viii ix xii xiv xv BÖLÜM 1. 1 GİRİŞ.. 1 Problem Durumu.. 1 Araştırma Amacı Araştırmanın Önemi... 4 Varsayımlar... 5 Sınırlılıklar... 5 Tanımlar... 5 BÖLÜM KURAMSAL ÇERÇEVE Bağlanma... 7 x

14 Bağlanma Kuramı Bağlanma Davranışının Gelişimi... 9 Bağlanma Davranışının Temel Özellikleri Bağlanma Biçimleri ve Gelişim Dönemlerine Göre Bağlanma.. 11 Bebeklikte ve Çocuklukta Bağlanma.. 12 Ergenlikte Bağlanma 14 Yetişkinlikte Bağlanma 15 Dörtlü Bağlanma Modeli. 17 Bağlanma Biçimlerinin Yakın İlişkilerdeki Rolü Üzerine Yapılmış Araştırmalar Romantik İlişkiler 27 Romantik İlişkilerin Gelişimi Romantik İlişkilerin Aşamaları 32 Sorun Çözme ve İstismar Bağlanma Kuramı Bağlamında Romantik İlişki ve İlişkide Sorun Çözme Romantik İlişki İle İlgili Araştırmalar BÖLÜM 3 49 YÖNTEM Araştırmanın Modeli Evren ve Örneklem. 49 Veri Toplama Araçları Verilerin Analizi BÖLÜM BULGULAR xi

15 BÖLÜM TARTIŞMA VE SONUÇ Tartışma 79 Sonuç. 90 Öneriler KAYNAKÇA EKLER Ek-1. Kişisel Bilgi Formu Ek-2. İlişki Ölçekleri Anketi Ek-3. Ebeveyn Akran Bağlanma Envanteri. 113 Ek-4. Ergen Romantik İlişkilerinde Sorun Çözme Ölçeği. 115 xii

16 TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1. Ergenlerin Cinsiyet, Yaş, Öğrenim Gördükleri Fakülte, Anne-Baba Eğitim Durumuna İlişkin Betimsel Veriler 56 Tablo 2. Ergenlerin Doğum Sırası, Kardeş Sayısı ve SED Değişkenlerine İlişkin Betimsel Veriler. 57 Tablo 3. Ergenlerin Arkadaşlarına Bağlanmaları, Anne-Babalarına Bağlanma Biçimleri İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözme Puanlarının Cinsiyet Değişkenine Göre ANOVA sonuçları. 58 Tablo 4. Ergenlerin Arkadaşlarına Bağlanmaları, Anne-Babalarına Bağlanma Biçimleri İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözme Puanlarının Yaş Değişkenine Göre ANOVA sonuçları Tablo 5. Ergenlerin Arkadaşlarına Bağlanmaları, Anne-Babalarına Bağlanma Biçimleri İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözme Puanlarının Anne Eğitim Durumu Değişkenine Göre ANOVA sonuçları Tablo 6. Ergenlerin Arkadaşlarına Bağlanmaları, Anne-Babalarına Bağlanma Biçimleri İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözme Puanlarının Baba Eğitim Durumu Değişkenine Göre ANOVA sonuçları Tablo 7. Ergenlerin Arkadaşlarına Bağlanmaları, Anne-Babalarına Bağlanma Biçimleri İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözme Puanlarının Kaçıncı Çocuk Değişkenine Göre ANOVA sonuçları.. 68 Tablo 8. Ergenlerin Arkadaşlarına Bağlanmaları, Anne-Babalarına Bağlanma Biçimleri İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözme Puanlarının Kardeş Sayısı Değişkenine Göre ANOVA sonuçları Tablo 9. Ergenlerin Arkadaşlarına Bağlanmaları, Anne-Babalarına Bağlanma Biçimleri İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözme Puanlarının SED Değişkenine Göre ANOVA sonuçları. 73 xiii

17 Tablo 10. Ergenlerin Arkadaşlarına Bağlanmaları, Anne-Babalarına Bağlanma Biçimleri İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözme Ölçekleri Alt Boyutları Arasındaki Korelasyon Katsayıları 76 xiv

18 ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 1. Dörtlü Bağlanma.. 18 xv

19 SİMGELER VE KISALTMALAR LİSTESİ ERİSÇÖ İİBF MEF SED TDK Ergenlerin Romantik İlişkilerinde Sorun Çözme Ölçeği İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Mesleki Eğitim Fakültesi Sosyoekonomik Durum Türk Dil Kurumu xvi

20 BÖLÜM 1 GİRİŞ Bu bölümde araştırmanın problem durumu, problem cümlesi, araştırmanın amacı, önemi, varsayımları ve sınırlılıkları yer almaktadır. Problem Durumu İnsan sosyal bir varlık olması nedeniyle gelişimi boyunca çeşitli ilişkiler kurar ve geliştirir. Bunlardan ilki anne-bebek ilişkisidir. Bağlanma konusunda anne/bakıcı-bebek ilişkilerini ilk inceleyen Bowlby (1980) bağlanma davranışlarının oluşmasında bebek ile anne arasında kurulan ilişkinin belirleyici olduğunu öne sürer. Bowlby ye (1973) göre bağlanma, çocuğun ilgi-bakım ihtiyaçlarını karşılayan kişilere, genellikle ebeveynlere karşı, geliştirdiği güçlü duygusal bağdır. Bağlanma biçiminin kalitesi doğrultusunda çocuk, kendisi ve başkaları hakkındaki duygu, algı ve beklentilerini içeren içsel çalışan modeller geliştirir. Bu modeller, tüm yaşamı boyunca çocuğun kişiler arası ilişkilerini yönlendirir. Bağlanma kuramına göre, çocukla bağlanma figürü arasındaki duygusal bağ, onun sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimini yaşam boyu etkiler (Bowlby, 1982). Alanyazın incelendiğinde, özellikle bireyin romantik ilişkilerini etkileyen bağlanma biçimini hayatının ilk dönemlerinde yer alan ilk bakıcının şekillendirdiği görülür. Bu bağlanma şekli romantik ilişkinin kurulduğu ergenlik ve yetişkinlik dönemini pozitif veya negatif yönde etkiler (Hazan ve Shaver, 1987). Romantik ilişkiyi etkileyen bu bağlanma biçimi, bağlanma kuramı çerçevesinde değerlendirildiğinde, bireyin eş seçimini ve dolayısıyla da evlilik hayatını da etkiler. Ainsworth (1989: s ), ebeveyn-çocuk bağlanma biçiminin sadece çocukluk dönemine etkisiyle sınırlı olmadığını, ergenlikte ve yetişkinlikte de bireyi ve kurduğu ilişkileri etkileyen bir süreç olduğunu belirtmiştir. Çocuklukta anne-babaya bağlanma 1

21 baskınken -anne-babaya bağlanma, önemini hala sürdürmekle birlikte- ergenlik döneminde arkadaşlar, erişkinlikte ise romantik ilişkinin yaşandığı kişiler baskındır (Morsünbül ve Çok, 2011: s ). Bu görüşlere paralel olarak Hazan ve Shaver, Ainsworth, Blehar, Waters ve Wall un çocuklar için yaptığı sınıflandırmayı yetişkinlere uygulayarak güvenli, kaygılı/kararsız ve kaçınan biçimlerin romantik ilişkilerde de ortaya çıktığını ileri sürmüşlerdir (Akt. Günaydın ve ark., 2005: s.14-23). Romantik ilişki; iki kişi arasında yaşanan, dürüstlük, koruma, sıcaklık, birbirine hayatını adama, kendi hayatının kontrolünü teslim etme, aradaki duvarları kaldırma, yoğun bir duygusal bağ kurma ve ayrılığın hüzün doğurmasına neden olan ilişkidir (Rubenstein ve Shaver, 1982). Sosyal gelişim kuramcılarından Erikson da, psikososyal gelişim kuramında 0-1 yaşı içeren temel güvene karşı güvensizlik evresinin romantik ilişkiler açısından belirleyici olduğunu dile getirmiştir. Bağlanma konusunda belirtildiği gibi bu dönemde kurulacak ilişkinin temelini anne/bakıcı ile oluşan bağ belirler. Bu dönemde güçlü ve sağlıklı bir bağ geliştiren çocuklar ergenlik ve yetişkinlikte olumlu ilişkiler kurarlar. Bunun yanında yine psikososyal gelişim kuramına göre yakınlık kurmaya karşı soyutlama evresi de romantik ilişkilerin şekillenmesinde önemli bir yere sahiptir. Duygusal yakınlık ve hatta evliliğe doğru uzanan dönem bu gelişim evresindedir. Bu dönemde kurulan ilişkide başarılı olmak için önceki gelişim evrelerinin sağlıklı geçirilmesi gerekir. Önceki evreleri olumsuz geçiren bireyler kaçınma eğilimindedir ve başarısız romantik ilişkiler kurarlar. (Burger, 2006). Romantik ilişkilerin en yoğun yaşandığı ergenlik dönemi olumlu duygulara kaynak oluşturabildiği gibi olumsuz duyguların da kaynağı olabilmektedir (Wilson-Shockley, 1995: s.22). Ergenlik döneminde sağlıklı ve destekleyici rolü olan romantik ilişkiler, zorlayıcı, baskıcı bir şekil aldığında saldırgan davranışlara sebep olabilir (Wolfe ve diğerleri, 2001: s.283). Sağlıklı bir paylaşım içeren ilişkilerde yaşanan sorunlara çözüm yolları genellikle yapıcı olmaktadır ve sorunla başa çıkmakta başarılı olunur. Sorun çözme yönetiminde başarısız bireylerde ise şiddet, istismar gibi olumsuz davranışlara yönelim görülür (Kalkan ve Ersanlı, 2008:1). Bu davranışların yetişkinlik dönemine taşındığı ve evlilikte görülen şiddet ve istismarın kaynağı olduğu ve olumsuz bağlanma biçimine paralellik gösterdiği bilinir (Henton ve diğerleri, 1983; Lichter ve McCloskey, 2004; O Keeffe ve ark., 1986; Akt. Kalkan, 2008: s.131). 2

22 Türkiye deki lisansüstü çalışmalar incelendiğinde bağlanma biçimleri ve romantik ilişkilerle ilgili çeşitli çalışmaların olduğu ancak, bireylerin erken çocukluk yaşantılarında şekillenen bağlanma biçimlerinin, yaşamakta oldukları ya da yaşayacakları romantik ilişkilerdeki sorun çözmelerine etkisi ile ilgili çalışmaların çok az olduğu görülmektedir. Bu bağlamda üniversite birinci sınıf öğrencilerinin, anne-baba ve arkadaşlarına bağlanma biçimleri ile bunun romantik ilişkilerindeki davranışlarıyla ilişkisi alanyazında araştırmaya ihtiyaç görülen bir konu olduğu görülmektedir. Bu araştırmanın temel problemi; Üniversite 1.sınıf öğrencilerinin anne-babalarına ve arkadaşlarına bağlanma biçimleri, onların sosyal ilişkilerde karşılaştıkları sorunların çözümünü etkiler mi? sorusuna yanıt aramaktır. Araştırmanın Amacı Bu araştırmanın temel amacı, üniversite 1.sınıf öğrencilerinin anne-baba ve arkadaşlarına bağlanma biçimleri ile kurdukları romantik ilişkilerdeki sorun çözmeleri arasında bir ilişki olup olmadığını belirlemektir. Araştırmada yukarıdaki temel amaç doğrultusunda aşağıdaki alt amaçlara yanıt aranmıştır. Üniversite1.sınıf öğrencilerinin anne-babalarına bağlanma biçimleri, o o o o o o Cinsiyete, Yaşa, Anne-Baba eğitim durumu, Kardeş sayısına, Doğum sırasına, Sosyo-ekonomik düzeye bağlı mıdır? Üniversite 1.sınıf öğrencilerinin arkadaşlarına bağlanma biçimleri, o Cinsiyete, o Yaşa, o Anne-Baba eğitim durumu, o Kardeş sayısına, o Doğum sırasına, o Sosyo-ekonomik düzeye bağlı mıdır? 3

23 Üniversite 1.sınıf öğrencilerinin romantik ilişkilerinde sorun çözmeleri, o Cinsiyete, o Yaşa, o Anne-Baba eğitim durumu, o Kardeş sayısına, o Doğum sırasına, o Sosyo-ekonomik düzeye bağlı mıdır? Üniversite 1.sınıf öğrencilerinin anne-babalarına bağlanmaları ile romantik ilişkilerinde sorun çözmeleri arasında ilişki var mıdır? Üniversite 1.sınıf öğrencilerinin arkadaşlarına bağlanmaları ile romantik ilişkileri ve sorun çözmeleri arasında ilişki var mıdır? Araştırmanın Önemi Çocukluktaki ve yetişkinlikteki bağlanma davranışları arasında köprünün kurulabilmesi için bağlanma güvenliğinin ergenlikteki gelişiminin anlaşılması gereklidir (Waters ve Cummings, 2000). Ergenliğin bağlanma açısından önemi, içsel çalışan modellerin bu dönemde gelişim sürecini tamamlayarak kişiler arası ilişkileri etkileyen genel birer rehber konumuna gelmesinden kaynaklanır (Allen ve Land, 1999). Bireyin ebeveynlerine olan bağımlılığının giderek azaldığı ergenlik döneminde arkadaşlar ve romantik ilişki içinde olunan kişiler bağlanma güvenliği açısından önem kazanırlar (Hazan ve Zeifman, 1994). Anne ve babayla kurulan duygusal bağ ve ihtiyaç anında onlardan alınan destek, kişilik gelişiminin sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesi için önemlidir. Böylece, ergenlerde bağlanmanın nasıl gerçekleştiği ve bireyi nasıl etkilediğini anlayabilmek için ergenlik döneminde ebeveynlerle kurulan bağlanma ilişkisinin incelenmesi önem kazanır. Bireylerin aile ve arkadaşları ile kurdukları duygusal bağ, onların ileriki yaşamında kuracakları ilişkide sorun çözmeleri açısından önemlidir. Bu yüzden bağlanma örüntülerinin bireyin özellikle ilişkilerini yani sosyal yaşamını etkilediği bilinen bir gerçektir. Bu konu da alanyazını temel alındığında, bireyin ebeveyn ve arkadaşlarına bağlanma biçimlerinin (güvenli veya güvensiz bağlanma) romantik ilişkilerinde yaşadıkları sorunlarını çözme yollarını etkilediği gözlenmiştir. Ancak bu etkinin Türkiye deki durumu 4

24 ile ilgili çalışmaların çok sınırlı olduğu görülmektedir. Bu araştırma ile bu alanda Türkiye deki durumun biraz daha aydınlatılacağı düşünülmektedir. Varsayımlar Üniversite 1.sınıf öğrencilerinin anne-baba ve arkadaşlarına bağlanma biçimleri ile romantik ilişkilerinde sorun çözmeleri arasındaki ilişkinin bazı değişkenlere göre incelendiği bu çalışma şu temel sayıltılara dayanır: Araştırmaya katılan tüm öğrencilerin test maddelerini ve kişisel bilgi formunu içten ve objektif olarak cevapladıkları kabul edilmektedir. Araştırmaya katılan kişilerin soruları doğru şekilde algıladıkları varsayılmaktadır. Örneklemin evreni temsil ettiği kabul edilmektedir. Kullanılan ölçme araçları, ölçtükleri özellikler bakımdan geçerli ve güvenilirdirler. Sınırlılıklar Araştırma örneklemi, eğitim öğretim yılında Gazi Üniversitesinde araştırmaya katılmayı kabul eden 1. Sınıflardan tesadüfen seçilen ve ölçekleri cevaplamayı kabul eden öğrencilerle sınırlıdır. Tanımlar Ergenlik: Ergenlik yaşamın ilk iki yılı dışında, büyüme ve olgunlaşmayla ilgili en yoğun değişimlerin yaşandığı bir gelişme dönemidir. (Yörükoğlu, 2011) Bağlanma Davranışı: Bebek ile bakımını üstlenen kişi arasında kurulan, hem güvenlik hem de keşfetme ihtiyacını giderecek ortamı sağlamak amacıyla fiziksel yakınlığı güçlü tutacak duygusal bağlanma sağlayan her tür davranış olarak da tanımlamaktadır (Bowlby, 1977: s.233). Romantik İlişki: Romantik ilişki açıklık, dürüstlük, karşılıklı kendini açma, ilgi gösterme, sıcaklık, koruma, yardım etme, birbirine adanmış olma, karşılıklı kibar olma, kontrolü teslim etme, savunmayı bırakma, duygusal olarak bağlı olma, ayrılık ortaya çıktığında hüzünlenme gibi özellikleri olan ve iki kişi arasında yaşanan ilişkilerdir (Rubenstein ve Shaver, 1982). 5

25 Romantik İlişkide Sorun Çözme: Romantik ilişkide partnerlerin sorun karşısında birbirlerini anlamaya çalışma, duygularını ifade etme, birbirlerinin gereksinim, duygu ve düşüncelerine yönelme davranışlarıdır.(kalkan, 2008: s.136). İstismar: İstismar, sözcük anlamı olarak, iyi niyeti kötüye kullanma, sömürme anlamına gelen Arapça kaynaklı bir kelimedir. İstismar etmek, bir kişinin veya kişilerin iyi niyetini kötüye kullanarak yararlanmak, bir düşünceyi kötüye kullanarak zarar vermeyi hedeflemek, karşısındakinin kendi rızası olmadan ve iradesini dikkate almadan sömürmek gibi anlamları içerir. (TDK, 2013). 6

26 BÖLÜM 2 KURAMSAL ÇERÇEVE Bu bölümde, bağlanma ve romantik ilişki kavramı, bağlanma kuramı ve romantik ilişki açıklanmış ve alanyazında bağlanma kuramı ile ilgili araştırmalar ve romantik ilişki ile ilgili araştırmalara yer verilmiştir. Bağlanma Büyük Türkçe Sözlük te (Türk Dil Kurumu, 2013) sevme, içten bağlı olma olarak açıklanan bağlanma sözcüğü, İngilizce de attachment kelimesine karşılık gelip Birine ya da bir şeye duygusal yakınlık duyma şeklindeki güçlü his olarak tanımlanmıştır (Cambridge Dictionary, 2013). Bowlby (1973, 1982) bağlanmayı (attachment) insanların kendileri için önemli gördükleri kişilere karşı geliştirdikleri güçlü duygusal bağlar olarak tanımlamıştır. Bowlby (1982) özellikle korku, yorgunluk gibi durumlarda duyulan yoğun bir ihtiyaç olan bağlanma davranışını, bebek veya çocuğun annesi veya bakıcısı ile kurduğu bağ olarak açıklamıştır. Bowlby nin ele aldığı biçimiyle bağlanma kavramı, Maslow a göre de İhtiyaçlar Hiyerarşisi Piramidi nde temel ihtiyaçlar olarak sınıfladığı Sevme- Sevilme, Ait Olma ihtiyacına karşılık gelir li yıllarda Bowlby bir psikiyatrist ve psikanalist olarak bağlanma ile yapılan ilk çalışmalara imza atmıştır. İlk çalışmasında evsiz çocukların ruhsal durumunu incelemiş ve onların annelerinden ayrılmalarıyla suça eğilimleri arasındaki ilişkinin varlığına ulaşmıştır Yaptığı çalışmalarla anneden ve babadan ayrılan çocukların ruhsal anlamda sıkıntı içinde olduklarını bulan Bowlby, bu bulgulara rağmen bir kuram ortaya koyabilmek için hayvanlar üzerinde de araştırma yapma ihtiyacı duymuştur. Özellikle kuşlar ve memelilerin anneden ayrılma ve hayata tutunmaları arasındaki ilişkiyi araştırarak kuramını 7

27 şekillendirmiştir (Hazan ve Shaver, 1994: s.31). Bowlby (1973, 1982) özellikle yaptığı bu çalışmalarla da desteklediği kuramında bağlanma ile yaşamın devamının paralel olduğunu belirtmiştir. Yirmi sene bu konunun üzerine yoğunlaşan Bowlby kendi kuramını ortaya koymuştur (İmamoğlu, 2003: s.44). Bağlanmayı açıklayan tanımlar temel olarak birbirini tamamlar niteliktedir. Ainsworth bağlanmayı şefkatli bir bağ olarak niteler (Genuis ve Oddone, 1996). Gander ve Gardiner (1995) ise bağlanma tanımı yaparken anne-baba ve bebek arasında duygusal olarak olumlu ve karşılıklı yardım edici bir ilişkinin bulunması gerektiğini belirtirler. Başka bir tanımda da bağlanmanın yine stres gibi zorlu durumlarda belirginleşmesi ve devamlılığı, dayanıklılığı üzerinde durulmuştur (Pehlivantürk, 2004: s.56). Buna benzer şekilde Henderson ve arkadaşlarının (1997: s.170), yaptıkları araştırmalarda da bağlanmanın beslenme ve üreme kadar önemli olduğu vurgulanmıştır. Bağlanma sadece gelişim sonucu değişmekle sınırlı olmayan; bireyin yeni yaşantılarıyla değişme ve yeniden düzenlemeye tabi olan daha karmaşık bir olgudur (Dowling, 2003) Bağlanma Kuramı Bowlby (1980, 1982) bağlanmayı insanların kendileri için önemli gördükleri kişilere karşı duydukları güçlü bir bağ olarak şekillendirmiştir. Bunun da nedeni, dünyaya geldiği anda henüz çevresine dair bilgi sahibi olmayan ve muhtaç konumda olan bebeğin bağlanma ile hayatta kalma şansını artırmasıdır. (Mikulincer, Shaver, ve Pereg, 2003). Bir şekilde bu bağlandığı insan bebeğin güvenli üs südür. Bağlanma ile çevresini tanıyamayacak kadar küçük ve habersiz olan bebek, ebeveyn ile kurduğu güçlü bağ sayesinde çevresine davranışlarını şekillendirir. Bu güvenli üs kavramını kullanan Hazan ve Shaver (1994: s.1-22) bağlanma ile ilgili temel gereksinimlerden diğer ikisini de yakınlığı koruma ve güvenli sığınak olarak isimlendirmişlerdir. Yakınlığı koruma ile vurgulanan bebeğin ayrılık karşısında gösterdiği dirençtir. Kendi güvencesini sağlamak için geri dönülen güvenli sığınak özelliği de bu gereksinimlerden birisi olarak belirtilmiştir. Bağlanma, doğum anından itibaren kurulmaktadır. Bu ilişki daha önce yapılan tanımlar çerçevesinde karşılıklı, şefkat içeren ve doyum sağlayıcı olmalıdır ki sağlıklı bir şekilde bağlanma kurulabilsin. Bowlby sağlıklı bir bağlama ilişkisi için şu özelliklerle değerlendirir: a) Bu ilk ilişki bütün insanlar için geçerlidir. Çünkü anne ve bebek bu ilişkiye eğilimlidirler. 8

28 b) Bütün dünyada geçerli olan bağlanma bölgesel bazı farklılıklar içerebilir. c) Bağlanma kişilerden ziyade aradaki ilişkinin bir özelliğidir. d) Olumlu bir ihtiyaç olan bağlanmanın bitişi olumsuz sonuçlara neden olmaktadır. e) Bağlanma hayat boyunca sadece bir kere gerçekleşmemekle birlikte ilk bağlanma tecrübesi her zaman farklılıklar içerir. f) İlk bağlanma ilişkisi diğer yaşanacak bağlanmalar konusunda bir model oluşturur (Hortaçsu, 2003). Bowlby (1973, 1982) nin dayandığı özelliklerden birisi bağlanmanın olumlu bir davranış biçimi olduğu ve bağlanmanın sona erdiği durumlarda olumsuz sonuçlara neden olacağı hipotezine dayanmasıdır. Bu bağlamda da bağlanmanın sona ermesine karşı ortaya bazı tepkiler çıkar: Karşı Koyma (Protest): Bebeğin bağlandığı kişi dışında kimse veya kimselerle huzurlu olmaması ve ağlayarak bağlanma figürünün yokluğuna tepki göstermesidir. Çaresizlik (Despair): Bu durumda yaşanan duygu bastırılmadır. Bebek veya çocuk ağlama ve bağırma ile gösterdiği karşı koyma tepkisinin sonuçsuzluğu karşısında çaresizlik dönemine itilir. Kopma (Detachment): Çaresizlik dönemininardından kopma meydana gelir. Bebek umudunu yitirmesinin ardından bağlanma figüründen kopar, ayrılığın üzüntüsünden kurtulur. Bunun yanında bağlanma figürü ile karşılaşma durumunda eskisi gibi ona yakınlaşamaz ve tekrar bağlanma konusuna kaygılı yaklaşır (Büyükşahin, 2001: s.14). Bağlanma Davranışının Gelişimi Bağlanma ve bağlanma davranışı genellikle aynı kavramlar gibi kullanılıyor olsa da bu konuda araştırma yapanların tercih ettikleri tanımlar bağlanmanın aradaki duygusal bağ olduğu, bağlanma davranışının da bu bağ kurulmasının ardından meydana gelen davranışlar olduğu şeklindedir (Genuis ve Oddone, 1996). Bağlanma davranışının temel ortaya çıkış nedeni, dünyaya uyum sağlamayı kolaylaştıracak bir figüre bağlanma ihtiyacıdır. Bu ihtiyaç daha önce de belirtildiği gibi bütün memelilerde ortaktır ve hayatta kalma ile ilişkilidir(bowlby, 1988). Bağlanma davranışları değişik aşamalardan geçmektedir. İlk başlarda refleks şeklinde belli bir kişiye özgü olmayan bağlanma, sonraki zamanlarda belli kişilere dönük olarak yaşanır. 9

29 Belli kişilere dönük olarak yaşanan döneme organizasyon denir ve bağlanma davranışları şekillenir (Ainsworth, 1969). Bowlby (1982) bağlanma davranışının gelişimini dört evrede inceler: 1) Ayrım Yapmadan Sinyal Gönderme: Bu dönem bebekliğin ilk 4 ayını kapsar. Gösterilen ilgiye göre uzayabilir. Bu dönemde isminde de ifade edildiği gibi ayrım yoktur ve bu döneme ait ilgi gösterene karşı yapılan gülme, ağlama, yakınlaşma gibi hareketler refleks kabul edilir. 2) Ayrım Yaparak Sinyal Gönderme: Bu dönemdeki hareketler önceki dönemden farklı bir şekilde gerçekleşir. Refleks diyebileceğimiz davranışlar daha çok anneye yönelmiştir. Ona gösterilen davranışlar diğer insanlardan farklılık gösterir ve bu farklılık anneye benzeyen figürlerde de görülebilir. 3) Özel Kişiyle Yakınlık Kurma, Bu Yakınlığı Korumak İçin Bazı Davranışlar Geliştirme: Bu dönem 6-8. aylara karşılık gelir. Bu dönemde özel kişiye -ki genelde bu özel kişi annedir- bağlanma gerçekleşir. Bağlanmanın pekişmesi adına anne taklit edilir. Güvenli üs olarak görülen annenin yanında çevreye yönelik davranışlar gerçekleştirilir. 4) İlişkinin Karşılıklı Hale Gelmesi: Bu dönemde bebek annesinin davranışlarına yönelik tahminler geliştirmeye başlamıştır. Annenin davranışlarını etkileyen faktörlerin tespitini yapabilir ve ona göre hareket edebilir (Bowlby, 1982). Hayvanlarda gelişim dönemleri daha hızlı ilerlemekte olduğu için bu konuda hayvan deneyleri de bilgi vericidir. Bu deneylerden en iyi bilinenlerinden birisi Harlow un hayvan deneyidir. Harlow un 1958 de yaptığı deneyde maymunlar kullanılmıştır. Denek olarak alınan yavru maymunlar annelerinden ayrılarak tek başlarına manken annelerin bulunduğu kafeslere yerleştirilmiştir. Bu manken annelerden bir tanesi göğsünden süt verebilen telden yapılmış tahta başlı bir figür, diğeri de içine yerleştirilen ampul sayesinde sıcaklık verebilen ve kumaşla kaplı olduğu için daha sıcak olan figürdür. Bu deney ile görülmüştür ki maymunlar korku ve uyku gibi durumlarda gerçek annelerine daha çok benzeyen ve yumuşak, sıcak olan mankene sarılmaktadırlar. Bu araştırma sonucunda memelilerin temel gereksinimlerinin ve bağlanma ihtiyaçlarının fiziksel gereksinimlerle fazla bağlantılı olmadığı ortaya çıkmıştır. Bağlanma daha çok duygusal gereksinimlerin karşılanması ile ilgilidir (Soysal, Bodur, İşeri, ve Şenol, 2005) 10

30 Bağlanma Davranışının Temel Özellikleri Bağlanma ile farklılığı ortaya koyulan bağlanma davranışı şu temel özellikleri içerir: a) Özellik (Specifity): Bağlanma davranışı belli kişilere karşı oluşur. b) Süre (Duration): Bağlanma davranışı yaşam boyu devam eder. c) Duyguların İlişkisi: Bağlanma esnasında bağlanma yaşadığımız kişi ile belli bir duygusal çerçeve ortaya koymaktayızdır ki bundan sonraki yaşamımızda kurulan bağlanma ilişkilerinde bu duygular tekrar yaşanır. d) Ontogenetik (Ontogeny): Bağlanma davranışı yaşamın çok erken bir evresinde yani yaşamın ilk dokuz ayında gelişir ve bebek tercih ettiği bağlanma modeli ile ne kadar çok duygusal ve sosyal etkileşime girerse ileride de o kadar çok kişiye bağlanır. Bu dönemde bebeğe bakım veren kimse bağlanma modeli olur e) Öğrenme: Bu evrede çocuk kurduğu bağlar sayesinde tanıdıklarını yabancılardan ayırmayı öğrenir. Bu bağlanma ceza-ödül sisteminden bağımsızdır ve her türlü cezaya rağmen bağlanma gerçekleşmiştir. f) Organizasyon (Organisation): Karmaşık bir şekilde başlayan hayat ve bağlanma bir süre sonra modeller oluşturarak organizasyon sağlar. g) Biyolojik İşlev (Biological Function): Bağlanma davranışı farklılıklar içerse bile bütün memelilerde temelde ortak bir şekilde oluşur (Bowlby, 1977). Bağlanma Biçimleri ve Gelişim Dönemlerine Göre Bağlanma Davranışı Bağlanma biçimi yaşamın erken dönemlerinde belirlenen ve süreklilik gösterdiği düşünülen, kişinin diğer insanlarla ilişki kurma örüntüsünü şekillendiren bir fenomendir (Kesebir, Özdoğan, ve Üstündağ, 2011). Bireylerin yaşam evreleri genel olarak altı evre içinde toplanır (Kulaksızoğlu, 2002: s.17). Bunlar: çocukluk, gençlik, yetişkinlik, orta yaşlılık, yaşlılık ve ihtiyarlıktır. Bağlanma konusu bu evrelerin tamamını kapsayıcı niteliktedir. Bağlanma kuramcılarına göre süt çocukluğu dönemi güvenli ya da güvensiz olarak bir kez belirlendikten sonra çok az değişkenlik gösterir (Hamilton, 2000: s ). Temelini her ne kadar bebeklik dönemi teşkil ediyor olsa da bağlanma konusunda ergenlik ve yetişkinlik dönemindeki bağlanma davranışlarını da değerlendirmek gerekir. 11

31 Bebeklik ve Çocuklukta Bağlanma Bağlanma davranışı daha önce de belirtildiği gibi en yoğun olarak bebeklik döneminde gerçekleşir. Bu konuda yapılan araştırmalar bebeklik dönemindeki bağlanmanın sonraki dönemlere bir model olduğunu göstermektedir. Bu dönemde güvenli üs olarak kabul edilen annenin sayesinde doğayı tanıma çalışmaları yapılır (Güngör, 2000). Bebeklikte bağlanma konusuna girmeden önce Bowlby (1971), çocuğun bağlanmasının doğasında psikanalitik ve psikolojik alan yazından dört temel teorinin dikkate alınması gerektiğine dikkat çeker. 1. İkincil Dürtü Kuramı: Bu kuram, Öğretme Kuramından türetilmiştir. Kuramın temelini çocuğun fiziksel ihtiyaçlarının anne tarafından sağlanması ve bundan yola çıkarak da bebeğin memnuniyetinin kaynağının anne olduğunun farkın varılmasına dayanır. 4 kuramın içinde en güçlü olan kuram bu kuramdır. 2. Birincil Emme Nesnesi: Bu kuramda bebeğin temel bağlanma nesnesi memedir. Çünkü bebek emme dürtüsü ile dünyaya gelir ve bu emme ihtiyacını anne ile karşılar. Bunun sonucunda da bağlanma gerçekleşir. 3. Birincil Nesne Tutunması: Buradaki nesne de tutunma ihtiyacının varlığından doğar. Çünkü emme refleksinde olduğu gibi bebek dünyaya tutunma ihtiyacıyla gelir. 4. Birincil Anne Karnına Dönüş Özlemi: Bebekler anne karnından yani döl yatağından ayrılmış olmanın ıstırabını yaşarlar. Bu yüzden de hep anne karnına dönmenin özlemini duyarlar. Bu kuramın da temel dayanağı bu ihtiyaçtır. Ainsworth ve arkadaşları (1978), Yabancı Durumu olarak bilinen deneysel bir yöntemle Bowlby nin kuramının temel sınırlılıklarını değerlendirmişlerdir. Bu yöntemde, aylık küçük çocuklar sistemli olarak, kısa aralıklarla önce annelerinden ayrılır, sonra bir yabancı ile yalnız bırakılır ve son olarak tekrar anneleri ile bir araya getirilir. Bu yolla çocukların bağlanma sistemlerinin aktive edilmesi amaçlanır. Çocukların, ayrılma, yeniden birleşme ve yabancıyla yalnız kalma durumlarındaki tepkilerini göz önüne alarak Ainsworth ve arkadaşları, çocukları üç tip bağlanma biçimiyle sınıflandırmışlardır. Güvenli (secure) bağlanma Kaygılı/kararsız (anxious/ambivalant) bağlanma Kaçınan (avoidant) bağlanma (Sümer ve Güngör, 1999a: s.35-58). 12

32 Güvenli Bağlanma: Bu bağlanma şeklinde güvenli üs kavramının önemi bellidir. Güvenli bağlanan bebekler annelerini güvenli bir üs olarak görürler ve anneleri odadan çıktığında oluşan tedirginlikleri annelerinin gelmesi ile birlikte ortadan kalkar. Annelerinin yanında çevre ile ilişki kurma gayretine girerler (Campos, Barrett, Lamb, Goldsmith, ve Stenberg, 1983) Farklı bir açıdan bakılırsa güvenli bağlanma ile birlikte annenin bebekle olmadığı zamanlarda bile bebek güvenli üssünü kaybetmemiş olur ve ilişkiye açık olmasının neticesinde yabancı kişilerle iletişime geçme isteği duyar. Bu bağlanma ile hem kendisine hem de çevresine karşı bebek keşif ihtiyacıyla hareket eder (Hortaçsu, 2003). Kaygılı/ Kararsız Bağlanma: Bu bağlanma biçiminde güvenli bağlanan bebeklere bakıldığı zaman oldukça ciddi farklılıklar göze çarpar. Temel olarak bebekler ilişkilerinde kaygılı ve bazen de kızgın bir tavır alırlar. Bu duygu hali bebeklerin keşif duygusunun da bastırılmasına ve kendileri ile meşgul olmalarına neden olur. (Campos ve ark.,1983). Bu bebekler güvenli bağlanan bebeklere göre keşif ve iletişim konusunda oldukça büyük sorunlar yaşarlar. Güvenli bağlanan bebeklerde anne olmadığı zamanlarda yabancılarla yürütülen iletişim oluşmaz ve ebeveyn ayrıldığı zaman ciddi kaygı içine düşerler. Bu bebekler iletişime oldukça kapalıdırlar, korku ile kaygı yoğun bir duygu olarak hissedilir (Hortaçsu, 2003). Kaçınan Bağlanma: Güvenli ve kaygılı bağlanan bebeklerden farklı olarak bu bebekler bedensel temastan oldukça uzak dururlar. Dokunma ile kurulan ilişki daha çok oyuncaklara yönelmiştir. Diğer bebeklerde görülen yalnızlık anındaki kaygı bu bebeklerde ortaya çıkar (Compos ve ark., 1983). Bu bağlanma biçiminde bebekler ebeveynden ayrılırken ağlamazlar. Yeniden birleşmede ebeveyni görmezden gelir ve ondan uzak dururlar. (Örneğin; uzaklaşır, başka yöne döner veya kucağa alındığında ebeveynin kollarından sarkar). Yakınlık veya temas aramaz ya da çok az ister, endişeli veya kızgın değildirler. Ebeveyne karşı duygusuzdur. Süreç esnasında oyuncaklara veya ortama odaklanırlar (Masterson, 2008: s.25). Bu bağlanma biçimlerine ek olarak son yıllarda araştırmacılar Dağınık/Yönü Belirsiz Bağlanma adı verilen bir bağlanma biçimi daha ortaya çıkarmışlardır (Main ve Soloman,1990; Akt; Dönmez, 2000: s.16-17). Bu davranış biçimi daha çok isminden de anlaşılacağı gibi tutarsızlık içerir. Genel olarak bakıldığında bu davranışlar bakıcısı depresyona giren veya istismara uğrayan bebeklerde görülür (Dönmez, 2000: s.16-17). 13

33 Dağınık/Yönü Belirsiz bağlanma biçiminde bebekler ebeveynin yanında düzensiz ya da şaşkın davranışlar gösterirler, geçici olarak nasıl davranacaklarını bilmez haldedirler. Örneğin; elleri havada kalacak şekilde kendinden geçmiş bir halde donup kalıp ebeveynin gelişi ile hareket edebilirler, yüzükoyun yatıp yere kapanabilir, ağlarken ebeveyne sıkıca sarılıp bakışları donmuş bir halde kalabilirler (Masterson, 2008: s.26). Ergenlikte Bağlanma Ergenlik döneminde, ergenlerin bağlanma davranışları ve ilgileri ebeveynlerden çok akranlara yönelir (Hamarta, 2004: s.53-66). Bu süreç içerisinde bebeklikteki güvenli üs kavramının önemi bir kere daha ortaya çıkar. Ergenlikteki değişimler sırasında, ergenin çocukken bakımını üstlenen bireylerle kurmuş olduğu bağlanma ilişkisi, çevreyi keşfetmesinde de güvenli bir üs görevi görür. Ergenin ebeveyn figürlerinden akran gruplarına doğru yönelmesine rağmen, erken bağlanma ilişkisi ergen için kalıcı ve güçlü bir etkiye sahiptir (Allen ve Land,1999; Akt; Hamarta, 2004). Araştırmalar, ergenlikte ebeveyn bağlanma figüründen akran bağlanma figürlerine geçişte, erken dönemdeki güvenli bağlanma yaşantılarının bu dönemdeki değişiklikleri kolaylaştırdığını göstermiştir (Allen ve Land,1999; Collin,1996; Akt; Hamarta, 2004). Güvenli bağlanma, ergenlere destek oluşturarak ergenlerin sosyal yaşamlarındaki karmaşa, güçlük ve belirsizlikleri değerlendirmelerinde yardımcı olur (Aydın, 1997). Güvenli bağlanmada ergenler daha uyumlu ve sağlıklı ilişkiler kurabilirlerken tam tersi güvensiz bağlanmada ise kurulacak ilişkiler de kaygı yüklü ve bağımlıdırlar (Colin, 1996). Bu ergenlerin aile ilişkileri de zorlu olur. Allen ve Land (1999), güvenli bağlanma biçimindeki ergenlerin, diğer bağlanma biçimlerindeki ergenlere göre özerkleşme konusunda daha az sorun yaşadıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca Colins ve Sroufe, ilk ve ortaöğretim yıllarındaki sosyal becerilerle erken dönemdeki bağlanmanın ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Buna bağlı olarak da sosyal beceriler ile arkadaşlık ilişkileri paralel ilerler. Güvenli bağlanan ergenlerde daha sağlam arkadaşlık ortamlarının oluşması da kaçınılmazdır (1999, Akt. Hamarta, 2004: s.53-66). Ergenlik döneminde ailelerin ergenlerin sosyal ilişkileri konusunda esnek tepkiler vermesi ergenlerin sosyal ilişkilerine çok daha olumlu yansır. Böylece aileler ergenlerin sosyal anlamda kuracağı bütünlük stratejilerine ciddi katkı sağlamış olurlar (Allen ve Land, 1999; Akt; Hamarta, 2004: s.53-66). 14

34 Ergenlik döneminde verilecek yardımlar ergenlerin sosyal hayata uyumları açısından son derece önemlidir. Fakat bu yardımlar genel olarak güvenli bağlanan ergenleri kapsar. Güvenli bağlanmayan ergenlerde aile ile ilişkiler sorunlu olduğu için ortaya ayrı bir iletişim problemi çıkar. Ailenin özellikle güvenli bağlanan ergenler üzerinde etkisi sonucunda bu ergenler sağlıklı arkadaş ve akran ilişkilerine sahip olur, güvenli bağlanmayan ailelerde yaşayan ergenlerde ise suça eğilim ve sorunlu akran ilişkileri devam eder. Erken çocukluktaki güvenli bağlanma ergenlikteki sosyal ortamın da aynı şekilde güvenli olmasını sağlar (Hamarta, 2004: s.53-66). Yetişkinlikte Bağlanma Bağlanma teorisinin temelini bağlanma ilişkilerinin sürekli olması ve yaşam boyu önemini koruması oluşur (Bartholomew ve Horowitz, 1991: s.226). Yetişkin bağlanması, bebek bağlanması ile temelde benzerlik göstermekle birlikte yetişkin bağlanmasının önemli açılardan farklılıkları bulunur (Weiss,1982: Akt.: Dönmez, 2000: s.16-17). Örneğin çocuklarda görülen dokunma ihtiyacı yetişkinlerde yerini dokunabileceğini bilme duygusuna bırakır. Ayrıca çocuklarda kurulan bağlanma ilişkisi tamamlayıcıdır, karşılıklılık yoktur. Yani bebek güven duygusu arar ama güven duygusu verme kaygısı taşımaz. Ama yetişkinlikte kurulan ilişkilerde çocuklardan farklı olarak karşılıklılık ilkesi her zaman vardır ve bağlanma iki taraflı olarak kurulur. Genel olarak bağlanmayı etkileyen faktörlerin başında kaygı ve sıkıntı gelmektedir ki bu duygular bütün yaşlarda etkilidir. Ancak ergenlerde bundan farklı olarak koruma, fiziksel temasta bulunma ve cinsel etkinlik de bağlanmaya etkili durumlardır. Bebeklerde bağlanma figürü genellikle anne-baba olurken yetişkinlikte bu figür yerini partnere, genellikle de cinsel eşe bırakır (Dönmez, 2000: s.16-17). Bağlanma teorisi bağlamında Main, Hazan ve Shaver yetişkin ilişkilerini incelemiştir. Main, Yetişkin Bağlanma Mülakatı uyguladığı yetişkinlerin bağlanma biçimlerinin çocukluktaki bağlanma ilişkilerine paralel olduğunu saptamıştır. Hazan ve Shaver (1987: s ), yetişkinlerin romantik ilişkilerine yönelik duygu ve davranışlarındaki bireysel farklılıklara, Bowlby nin bağlanma teorisinin temel oluşturduğunu savunmuşlardır. Hazan ve Shaver, 1987 de yaptıkları araştırmada, katılımcıların romantik ilişki tutumlarının karakteristiklerini belirlemek için bir ölçek kullanmışlardır. Ainsworth un çalışmalarından hareketle oluşturdukları yetişkin bağlanma biçimleri modelini, yetişkin ilişkileri ve bağlanma üzerine pek çok kez yineledikleri çalışmalarla sınamışlardır (Shaver ve Brennan, 15

35 1992: s.536). Bu çalışmalarda özellikle yakın ilişkilerde yaşanan temel duygusal, bilişsel ve davranışsal süreç ve sonuçların bağlanma biçimleriyle bağlanma kuramının öngördüğü doğrultuda ilişkili olduğunu gözlemlemişlerdir. En olumlu bağlanma şekli olan güvenli bağlanmada, yetişkinlerin çocukluk sosyal ilişkilerinin de aynı şekilde ebeveynleriyle uyumlu olduğu görülmüştür. Bu yetişkinler romantik ilişkilerinde de diğer bağlanma şekillerine göre daha başarılıdırlar (Sümer ve Güngör, 1999a: s.35-58). Güvenli bağlanan yetişkinler birisi ile fazla yakınlaşma veya terkedilme konusunda kaygı taşımazlar ve bu konuda oldukça rahat bir tavır gösterebilmektedirler. (Shaver ve Brennan, 1992: s ). Kaygılı/ Kararsız bağlanmada ise romantik ilişkilerinde aşırı kıskanç ve kaygılı oldukları, duygusal iniş çıkışları olduğu sonucuna ulaşılmıştır. (Sümer ve Güngör, 1999a: s.74). Bu bağlanmayı yaşayan yetişkinler romantik ilişkilerinde yakınlaşma konusunda istekli olmalarına karşın, partnerlerinin kendilerine yakınlaşması konusunda istekli olmadıklarını düşündüklerinden cesaretli adım atamazlar ve bu konuda kaygılıdırlar (Shaver ve Brennan, 1992: s ). Kaçınan Bağlanma da bulunan yetişkinler de romantik beklentiler hakkında olumsuz beklentilere ve yakınlık konusunda oldukça kaçınan bir yapıya sahiptirler(sümer ve Güngör, 1999a: s.35-58). Bu yapıdaki yetişkinler başkaları ile yakınlaşmaktan korkarlar ve hatta ilginin kendilerine yöneldiği anlarda sinirlenirler. Bu yetişkinler bağlanma konusunda en kaygılı grubu oluştururlar (Shaver ve Brennan, 1992: s ). Yetişkinlerin bağlanma biçimleri içindeki dağılımı (yaklaşık %55 güvenli, %20 kaygılı-kararsız ve %25 kaçınan), Ainsworth un Yabancı Durumu temelinde yapılan araştırmalarda erken yaştaki çocukların dağılımıyla benzeşir (Sümer ve Güngör, 1999a: s.35-58). Hazan ve Shaver (1987,1990), yetişkinlerin romantik ilişkilerine etki eden bağlanma biçimleri üzerine yaptığı çalışma bireylerin çocukluk dönemlerindeki aile ilişkilerini ve anılarını, iş hayatındaki deneyimlerini de kapsar. Bu çalışmaları ile Ainsworth un üç bağlanma modeline ulaşmışlardır. Bu üç bağlanma modeli şu durumlara bağlıdır: 1. Bireyin en önemli romantik ilişkilerinin karakteristiği, 2. Kendine ve diğerlerine ait olan zihinsel modeller 3. Ebeveynleriyle olan çocukluk ilişkileri, 4. İşteki duygular ve tepkiler (Shaver ve Brennan, 1992: s ). Yetişkin bağlanma sisteminde, güvenlik de önemli bir faktördür. Güvenlik gereksiniminin akış ve yönü yaşam süresince değişir. Bebeklikte, anne bebeğin güvenliğini sağlar. 16

36 Bowlby nin çalışmalarına göre, çocuk büyüdükçe anne ve çocuk arasında bilgi alışverişi olur ve güvenlikten de önce karşılıklı bir anlayış gelişir. Çocuk daha aktif rol oynamaya başlar ve yetişkinlikte ilişki çift taraflı gelişir, bu güvenlik gereksiniminin anneden çocuğa ya da çocuktan anneye doğru olabileceği anlamına gelir. Yetişkinlerin, ebeveyni olmayan ilişkilerinde de bu çift taraflı güvenlik gözlenmiştir (Barnas, Pollina, ve Cummings, 1991). Yetişkinlerin ilişkilerinin düzenlenmesinde sosyal desteğin rolü bağlanmada oldukça etkilidir. Ainsworth a göre, sevgi ve şefkatle beslenmiş bu sosyal ağlar ilişkinin temelini oluşturur. Çünkü yakın ilişkilerde çok daha özel bir güvenlik gereksinimi vardır ve bu destek her zaman karşılıklı olmalıdır. Bu sosyal desteğin sağlanmasında bağlanılan kimseler en önemli araçlardır ama ne kadar etkin bir arada bulunulduğu değerlendirmede önemli bir kıstastır (Barnas, Pollina, ve Cummings, 1991). Dörtlü Bağlanma Modeli ( DBM ) Bowlby e (1973) göre bağlanma deneyimleri temelinde gelişen zihinsel modeller iki ana boyut içermektedir. a) Bağlanma figürünün genel olarak korunma ve destek çağrılarına karşılık veren türden biri olarak görülüp görülmediği, b) Kişinin kendisini başkaları, özellikle de bağlanma figürü tarafından yardıma değer birisi olarak görüp görmediği, Her ne kadar bu iki değişken birbirinden bağımsız gibi görünse de uygulama esnasında bağlanma olayında görülen karşılıklılık ilkesi gereği iç içe geçtiği görülmüştür (Sümer ve Güngör, 1999a: s.35-58). Bu açıdan bakıldığında kişinin kendisini ve karşısındakileri, kendisinin ve karşısındakilerin duygu durumuna göre pozitif ve negatif yani olumlu ve olumsuz olarak nitelemesi bağlanma biçiminin oluşmasında etkili olacaktır. Bu değerlendirme doğrultusunda, Bartholomew ve Horowitz (1991) pozitif ve negatif noktaların çaprazlama değerlendirilmesiyle 4 tip bağlanma biçimi ortaya koymuştur (Sümer ve Güngör, 1999a: s.35-58). 17

37 Kendisini Nasıl Gördüğü Başkalarının Kendisini Nasıl Güvenli Bağlanma (+) (+) Saplantılı Bağlanma (-) (+) Korkulu/Kaçınan (-) (-) Kayıtsız Bağlanma (+) (-) Şekil 1. Dörtlü Bağlanma Yukarıdaki şekilde Güvenli bağlanma biçimine sahip bireylerin kendilik algılarında ve başkaları tarafından değerlendirilmelerine karşı olumlu bir tutuma sahip oldukları görülür. (Bartholomew ve Horowitz, 1991). Bu bireyler hem kendilerini sevilmeye değer görmeleri hem de diğerleriyle sağlıklı bir bağlanma geliştirmeleri sebebiyle sosyal ilişkilerini geliştirmede ve yönetmede başarılıdırlar ( Sümer ve Güngör, 1999a:35-58 ). Saplantılı (preoccupied) bağlanma geliştiren bireyler kendilerini değersiz görmekteyken birlikte çevredekilerin bireye olumlu duyguları arasında kalmaktadırlar.(bartholomew ve Horowitz, 1991). Kendileriyle barışık olmayan bu gruptaki kişiler çevreleri ile sürekli çatışma ve kendilerini kanıtlama kaygısı içindedirler. Bireyin bu takıntıları çevresi ile ilişki geliştirmekte zorlanmasına yol açar ( Sümer ve Güngör, 1999a: s ). Korkulu/Kaçınan bağlanma grubu hem kendilerini değersiz görmeeri hem de diğerleri tarafından değersiz görüldükleri düşüncesiyle içinden çıkılamaz bir durumdadırlar. Bu duygulanım sebebiyle başkalarının kendilerini sürekli reddedeceği düşüncesi taşıdıklarından başkalarıyla ilişki kurmaktan kaçınırlar (Bartholomew ve Horowitz, 1991). Bu özellikleri ile tamamen negatif/negatif bir bağlanma sergilerler ve güvenli bağlanmanın tam karşıtı sayılabilecek bir bağlanmaya sahiptirler. (Sümer ve Güngör, 1999a: s ). Kayıtsız bağlanma grubundaki kişi şekilde görüldüğü gibi kendisini pozitif görürken diğerlerinin kendisini değersiz gördüğü düşüncesine sahiptirler. Kişi bir anlamda kendisi ile barışıktır. Fakat kuracağı ilişkilerde bir hayal kırıklığına uğrayacağı düşüncesine sahip olduğundan, kendini korumak adına ilişkiden ve yakınlıktan kaçınır. İncinme olasılığına karşı çevreyle etkileşimi azalttıklarından dolayı daha bağımsız sayılabilirler (Bartholomew ve Horowitz, 1991). Kendini, kendisinin ve başkasının gözünden değerleme/değerlendirme faktörleri çerçevesinde oluşturulan dörtlü bağlanma modelinin temel boyutlarını bağımlılık ve samimiyetten kaçınma oluşturmaktadır. Bağımlılık; özsaygı ve dışarıdan onaya ihtiyaç 18

38 duymama noktasından dışarıdan kabullenmeye bağlı olarak kendine saygı duyma durumuna göre azdan çoğa değişkenlik göstermektedir. Samimiyet kurma veya kaçınma davranışı da diğerleri tarafından nasıl görüldüğü ile alakalıdır. Kaçınan ve kayıtsız bağlanma grupları başkaları tarafından değersiz görülme düşüncesiyle samimiyetten kaçınırlar. Bu kişilerden kayıtsız bağlanma gösterenler zaten kendi öz benliklerini pozitif olarak niteledikleri için dışarıya ihtiyaç duymadıklarından kısmen daha serbesttirler. Saplantılı ve korkulu gruplarda ise bireyler öz-saygı kazanmak için diğerlerine aşırı bağımlılık gösterirler, fakat yakın ilişkiler kurmaya hazır olma noktasında farklılık söz konusudur. Korkulu grubun yakın ilişki konusunda saplantılı bağlanan gruptan farkı saplantılı grubun yakın ilişki konusunda daha başarılı olması, korkulu grubun ise kuracağı ilişki ile hayal kırıklığına uğrayacağı düşüncesi ile yakın ilişkiden kaçınmasıdır (Bartholomew ve Horowitz, 1991). Bağlanma Biçimlerinin Yakın İlişkilerdeki Rolü Üzerine Yapılmış Araştırmalar Waters ve arkadaşları (2000) 12 aylıkken Yabancı Ortam (Strange Situation Conversation) aracılığıyla bağlanma sınıflandırılması yapılan 60 bebekten 50 sine 20 yıl sonra Berkeley Adult Attachment Interview (AAI) uygulamış ve bağlanma örüntülerini incelemişlerdir. Bebeklerin %72 sinin aynı bağlanma örüntülerine sahip oldukları bulunmuştur. Bağlanma biçimlerinde 20 yıl önceye göre değişim olan bireylerin %44 ünün bağlanma kuramında da ileri sürüldüğü üzere; ebeveyn kaybı, boşanma, ebeveyn ya da çocuğun yaşamı tehdit edici hastalığı, ebeveynin psikiyatrik bozukluğu, aile üyesi tarafından fiziksel ya da cinsel istismarı olarak belirtilen negatif yaşam olayları ile karşılaştıkları belirlenmiştir. Bağlanma biçimlerinde değişim olan bireylerin sadece %22 si bu tür negatif yaşam olaylarıyla karşılaşmıştır. Karakurt un (2001) temel bağlanma boyutları ile romantik kıskançlıktaki temel süreçler arasındaki ilişkiler incelemek üzere yürüttüğü çalışmaya bir aydan daha uzun süredir romantik ilişki içinde bulunan 306 üniversite öğrencisi katılmıştır. Katılımcılar bağlanma biçimleri, yetersizlik duygusu, bağımlılık, kıskançlık ve kıskançlıkla başa çıkma yöntemleri ile ilgili Katılımcılara Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri ve İlişkiler Anketi doldurmuşlardır. Sonuçlar bağlanma temel boyutlarının kıskançlığın yaşanması, gösterilmesi ve kıskançlıkla başa çıkılmasında önemli bir rol oynadığını ve yetersizlik duygusunun bağlanma ile kıskançlık arasında aracı bir değişken rolü oynadığını göstermiştir. 19

39 Scott ve Cordova (2002) nın yaptıkları araştırmada bağlanma biçimlerinin evlilikte uyum ve eşler arasında depresif semptomlar arasındaki ilişkiyi belirlediği/dengelediği yönündeki hipotez test edilmiştir. 91 evli çifte Adolescent Attachment Questionnaire (AAQ), The Dyadic Adjustment Scale (DAS), The Beck Depression Inventory (BDI) ölçekleri uygulanmış ve kaygılı-kaçınan bağlanma biçimi oranlarının, hem kadın eş, hem erkek eşlerde evlilikte uyum ve depresif semptomlar arasındaki ilişkiyi belirlediği/dengelediği görülmüştür. Güvenli bağlanma biçimi oranlarının ise, kadınlarda evlilikte uyum ve depresif semptomlar arasındaki ilişkiyi belirlediği/dengelediği görülmüştür. Bu bulgular, evlilik ilişkilerinde, güvensizlik ve depresif semptomlara yatkınlık arasında bir ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Demirci (2004) çiftlerin bağlanma biçimlerinin aile içinde yaşanan, evliliğe ait çatışmaları nasıl etkilediğini araştırmak için rastgele 150 çifti örneklenme almıştır. Seçilen çiftlere İlişki Ölçekleri Anketi ve Çatışma-Tepki Ölçeği ve Bilgi Toplama Formu uygulamıştır. Demirci nin araştırma sonuçlarında beklenenin aksine olumlu bağlanma biçimleri ile çatışmayı olumlu çözme tutumları arasında anlamlı bir ilişki bulunamamış, bağlanma biçimleri ve çatışma çözme tutumlarının cinsiyete bağlı değişkenlik göstermediği görülmüştür. Demirci bağlanma ile değişkenler arasındaki ilişkiye dair bulguyu Bağlanma biçimleri üzerinde evlilik süresi, evlenme biçimi ve eğitim düzeyi açısından grup farklılıkları vardır. şeklinde ifade etmiştir. Jerome ve Liss (2005) duyusal işlem süreci, erişkin bağlanma ve başa çıkma arasındaki ilişkiyi araştırmışlardır. Araştırmada duyusal işlem tarzının 4 kategorisi (duyarlılık, isteme, kaçınma ve düşük kayıt), erişkin romantik bağlanma tarzı ve başa çıkma tarzı incelenmiştir. 133 katılımcıya Ergen / Yetişkin Duyusal Profil (The Adolescent/Adult Sensory Profile), COPE ölçeği (The COPE scale) ve Yakın İlişkilerde Deneyim Ölçekleri (The Experiences in Close Relationships Scale) uygulanmıştır. Sonuçlar duyusal hassasiyetin ilişki anksiyetesi ile bağlantılı olduğunu ve bu ilişkinin kısmen de başa çıkma şekli tarafından yürütüldüğünü ortaya koymaktadır. Duyusal kaçınma, ilişkideki kaçınma ile ilişkilidir. Düşük kayıt hem ilişki anksiyetesiyle ve ilişkideki kaçınma ile ilişkilidir ve bu durumlar inkâr ve çözülme ile başa çıkma tarzı tarafından yürütülmektedir. Duyusal arayış güvenli bağlanma ile ilgilidir. Sonuçlar duyusal işlem biçimlerinin kişisel başa çıkma yeteneği ve ilişki tarzına etkileri açısından yorumlanmıştır. 20

40 Amado (2005), aile işlevselliğinin, romantik ilişkilerde bağlanma biçimlerinin ve devam ettiği üniversite ile aynı şehirde yaşıyor olmanın veya burada yaşamaya başlamanın, üniversiteye yeni başlayan öğrencilerin duygusal sağlığına etkisini araştırmıştır. Bu çalışmaya Orta Doğu Teknik Üniversitesi Temel İngilizce Bölümünden 286 öğrenci katılmıştır. Katılımcılar demografik bilgi formu, Aile Değerlendirme Ölçeği, Yakın İlişkilerde Yaşantılar Anketi, Beck Depresyon Envanteri, Beck Kaygı Envanteri ve Beck Umutsuzluk Ölçeğini doldurmuştur. Analizler sonucunda, üniversiteye başladıkları zaman Ankara'ya gelen katılımcıların, o zamana kadar Ankara'da yaşayan katılımcılardan anlamlı olarak daha fazla depresyon yakınmaları gösterdikleri bulunmuş, farklı bağlanma biçimleri olan katılımcıların depresyon ve umutsuzluk düzeylerinde anlamlı farklar gözlenmiştir. Korkulu bağlanma biçimi olan katılımcıların, güvenli ve saplantılı bağlanma biçimi olan katılımcılara kıyasla daha fazla depresyon yakınmaları ve umutsuzluk gösterdikleri, güvenli bağlanmanın eksikliğinin, korkulu bağlanmanın ve aile içinde duygusal tepkileri vermekle ilgili sorunların depresyon belirtileriyle eşleştiği görülmüştür. Cinsiyetin, korkulu bağlanma biçiminin ve aile içindeki iletişim sorunlarının kaygı belirtileriyle eşleştiği ve korkulu bağlanma biçimi, aile içindeki iletişim sorunları ve ailede rollerle ilişkili sorunların umutsuzlukla eşleştiği de elde edilen sonuçlardandır Damarlı (2006), ergenlerde toplumsal cinsiyet rolleri, bağlanma biçimleri ve benlik kavramı arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Ankara nın çeşitli bölgelerindeki liselerde okuyan 572 (305 kadın, 267 erkek) ergenle yapılan çalışmada ergenlerin benlik kavramı, bağlanma biçimleri ve toplumsal cinsiyet rollerini değerlendirmek için Offer Benlik imgesi Ölçeği, İlişki Ölçekleri Anketi ve Bem Cinsiyet Rolü Envanteri kullanılmıştır. Araştırma, belirsiz toplumsal cinsiyet rolüne sahip bireylerin benlik kavramları erkeksi ve androjen toplumsal cinsiyet rolüne sahip katılımcılardan anlamlı olarak daha olumsuz olduğu, güvenli bağlanma biçimine sahip katılımcıların saplantılı, korkulu ve kayıtsız bağlanma biçimine sahip katılımcılardan daha olumlu benlik kavramlarına sahip oldukları sonuçlarını vermiştir. Ayrıca kayıtsız bağlanma biçimine sahip bireylerin saplantılı bağlanma biçime sahip bireylerden daha olumlu benlik kavramlarına sahip oldukları ve androjen bireylerin; korkulu bağlanma düzeyleri belirsiz cinsiyet rolüne sahip bireylerden, saplantılı bağlanma düzeyleri erkeksi bireylerden daha yüksek olduğu görülmüştür. Araştırmada toplumsal cinsiyet rolü, bağlanma biçimleri ve benlik kavramı arasında ise anlamlı korelasyonlar saptanmıştır. 21

41 Büyükşahin (2006) yatırım modelinin bağlanma biçimleri ve bazı ilişkisel değişkenler yönünden incelemesini yapmıştır. Yakın ilişkilerde bağlanımı açıklamada öncü kuramlardan biri olan yatırım modeline göre, bağlanımın üç belirleyicisi vardır. Bunlar; ilişki doyumu, seçeneklerin niteliğini değerlendirme ve ilişkiye yapılan yatırımlardır. Çalışmasında, bu modeli temel alarak, birbirini izleyen iki ayrı araştırma yapmıştır. Birinci araştırmaya duygusal birlikteliği olan 271 (150 Kadın, 117 Erkek) kişi, ikinci araştırmaya toplam 250 kişi (Flört ilişkisi olan 100, Sözlü/nişanlı 74, Evli 76 kişi) alınmıştır. Her iki gruba da Kişisel Bilgi Formu, Çok Boyutlu İlişkiler Ölçeği, İlişki İstikrarı Ölçeği, Romantik İlişkilerde Gelecek Zaman Yönelimi Ölçeği, Aşka İlişkin Tutumlar Ölçeği, Yakın İlişkilerde Yaşantılar Ölçeği, Kişiler Arası İlişkiler Ölçeklerini uygulamıştır. Birinci araştırmada, flört ilişkisi olan üniversite öğrencilerinin, ilişki bağlanımlarını yordayan değişkenler hakkında bilgi edinmeyi amaçlamıştır. Ayrıca, farklı bağlanma biçimlerine (güvenli, korkulu, saplantılı ve kayıtsız) sahip bireyler, yatırım modeli değişkenleri ve çeşitli ilişkisel değişkenler yönünden karşılaştırılmıştır. Birinci çalışmadan farklı bir örneklem üzerinde gerçekleştirilen ikinci çalışmada ise, farklı ilişki türüne (flört, sözlü/nişanlı ve evli) sahip bireyler, sözü edilen değişkenler açısından karşılaştırılmışlardır. Bağlanma biçimlerine ilişkin sonuçlar arasında, saplantılı ve güvenli bağlanma biçimine sahip olanların ilişki doyum düzeylerinin en yüksek olduğu saptanmıştır. Çalışmada ayrıca, saplantılı bağlanma biçimine sahip olanların ilişki yatırımı; kayıtsız bağlanma biçimine sahip olanların da seçeneklerin niteliğini değerlendirme puanlarının en yüksek olduğu bulunmuştur. Şen (2007), çocuk- anne arasındaki bağlanmayı anneanne- anne- bebek bağlanması olarak ele almış ve 3 kuşakta incelenmiştir. Bu araştırmayla, Türk kültüründeki güvenli, saplantılı, kayıtsız ve korkulu bağlanma biçimlerini saptamaya ve 1 4 aylık bebeği olan annelerin ve onların annelerinin bağlanma biçimleri ile maternal bağlanma arasındaki ilişkiyi saptayarak bağlanmanın kuşaklar arasındaki geçişini ve bunun maternal bağlanma üzerine etkisini belirlemeye çalışmıştır. Araştırmanın örneklemini 1 4 ay arası sağlıklı bebeği olan, araştırma kriterlerine uyan ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan 140 anne oluşturmuştur. Araştırmanın ikinci aşamasında, 1 4 ay arası sağlıklı bebeği olan annelerin anneleri ile ev ziyareti yapılarak araştırma kriterlerine uyan ve araştırmaya katılmaya gönüllü olan anneanneler araştırma kapsamına alınmıştır. Veri toplama aracı olarak, annelerin sosyo-demografik ve diğer değişkenlerin özelliklerini belirleyen Anne-Bebek Tanıtım Formu, anneannelerin sosyodemografik ve diğer değişkenlerin özelliklerini 22

42 belirleyen Anneanne Tanıtım Formu, Maternal Bağlanma Ölçegi: Maternal Attachment Inventory (MAI), Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri (YİYE): Experience in Close Relationships Inventory kullanılmıştır. Annelerin kaygı ve kaçınma bağlanma biçimleri ile maternal bağlanmaları arasında negatif yönde, orta düzeyde, anlamlı bir ilişki olduğu belirlenmiştir. Annelerin kaygı ve kaçınma bağlanma biçimleri ile anneannelerin kaygı ve kaçınma bağlanma biçimleri arasında pozitif yönde, güçlü ve anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır. Bu çalışmanın sonucunda; bağlanma biçimlerinin kuşaklararası geçiş yaptığı görüşü öne sürülmüştür. Demirli (2007), bağlanma boyutları, cinsiyet ve aile yapısının, yalnızlığı ne derecede yordadığını araştırmak amacıyla, Ankara Üniversitesi nin değişik bölümlerinde okumakta olan 473 (281 kız ve 192 erkek) öğrencinın katıldığı bir örneklem grubu oluşturmuştur. Katılımcıların yalnızlık düzeyleri UCLA Yalnızlık Ölçeği, aile yapıları, Aile Yapısını Değerlendirme Aracı, bağlanma türleri Yakın İlişki Yaşantıları Envanteri-(Yenilenmiş) ile saptanmıştır. Analizi sonuçları, erkeklerin kızlardan, düşük uyum gösteren ailelere sahip olanların yüksek uyumlu ailelerden, korkulu kaçınan bağlanma türüne sahip olanların güvenli, kayıtsız kaçınan ve saplantılı bağlanma türüne sahip olan bireylerden daha fazla yalnızlık düzeyine sahip olduklarını göstermiştir. Günaydın ve Yöndem (2007) ergenlerin akran bağlılığını bazı değişkenler açısından incelemişlerdir. Araştırmalarında, ergenlerin akranlarına bağlanma düzeyleri ile ilişkili olabileceği düşünülen bazı niteliklerin (ebeveyn bağlılığı, cinsiyet, aynı ve karşı cinsten arkadaş sayısı, kardeş sayısı, sınıf düzeyi) akran bağlılığını yordama güçlerini incelemişlerdir. Araştırmanın katılımcıları yaş ortalaması 16,5 olan toplam 396 ( 205 kız ve 191 erkek) lise öğrencisinden oluşmaktadır. Araştırma verilerinin toplanmasında Ebeveyn-Akran Bağlılığı Envanteri (EABE) ve Bilgi Formu kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, ele alınan niteliklerden ergenlerde akran bağlılığını en çok yordayan ebeveyn bağlılığıdır. Ebeveynlerine orta düzeyde bağlanan ergenler akranlarına daha çok bağlanmaktadır ve kızların akranlarına daha fazla bağlandıkları gözlenmiştir. Aynı cinsiyetten arkadaş sayısı ve sınıf düzeyi akran bağlılığını yordayan nitelikler olarak bulunmuştur. Ayrıca kardeş sayısı, karşı cinsiyetten arkadaş sayısı gibi değişkenlerin akran bağlılığını yordamada etkili olmadığı belirlenmiştir. Pancaroğlu nun (2007),bağlanma türleri ve çatışma davranışlarının arasındaki ilişkiyi kız ve erkek üniversite öğrencilerde incelemek amacıyla yaptığı çalışmaya Orta Doğu Teknik 23

43 Üniversite sinin farklı bölümlerinde ve sınıflarında okuyan 312 öğrenci katılmıştır. Katılımcılara Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri-II ve Çatışma Davranışları Ölçeği uygulanmıştır.5 Çatışma türü üzerine yaptığı analizle, Uyma davranışında cinsiyete göre, uzlaşma davranışında ise bağlanma biçimlerine göre değişkenlik olduğunu, diğer çatışma davranışlarının hiçbirinde bağlanma türleri açısından cinsiyetler arasında anlamlı bir fark olmadığı sonucuna ulaşmıştır. Morsünbül ve Tümen (2008) kimlik ve bağlanmanın birbiri ile yakından ilişkili olduğunu öngörmüş ve ergenlik döneminde kimlik statülerinin bağlanma biçimleri açısından farklılaşıp farklılaşmadığını incelenmek için bir araştırma yürütmüşlerdir. Çalışmanın araştırma grubunu üniversite1. Sınıf öğrencisi toplam 201 kişi (128 kız ve 73 erkek) oluşturmuştur. Araştırmada kimlik statülerini belirlemek amacı ile Benlik Kimliği Statüleri Ölçeği (BKSÖ) ve bağlanma biçimlerini belirlemek amacı ile de İlişki Ölçekleri Anketi (ÝÖA) kullanılmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre, kimlik statüleri bağlanma biçimlerine göre farklılaşmaktadır. Başarılı kimlik statüsü dışında moratoryum, ipotekli ve dağınık kimlik statüleri boyutlarında bağlanma biçimleri açısından anlamlı farklılıklar saptanmıştır. Feyzioğlu (2008) bağlanma biçimleri, problem çözme becerileri ve hükümlülük özellikleri arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Hükümlülerle yapılan araştırmaların sınırlı sayıda olması bu araştırmanın önemini oluşturmaktadır. Araştırma grubunu araştırma sırasında cezaevinde olan 232 hükümlü ve karşılaştırma amacıyla araştırmaya alınmış herhangi bir suç kaydı bulunmayan 168 kişi oluşturmaktadır. Veri toplamak amacıyla Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri (YİYE-II), Problem Çözme Envanteri (PÇE) ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Analiz sonuçlarında hükümlü olma ve hükümlülük özellikleri ile bazı sosyodemografik değişkenler arasında ilişki olduğu bulunmuştur. Bağlanma temelli kaçınma ve kaygı toplam puanları ile problem çözme becerileri toplam puanları arasında yüksek ve pozitif yönde korelasyon bulunmuştur. Bağlanma boyutlarının suç türü, daha önce cezaevine girip-girmeme, düzenli olarak ziyaretçi gelmesi, cezaevindeki diğer hükümlülerle ilişkinin niteliği; problem çözme becerilerinin cinsiyet, alınan ceza süresi, cezaevinde kalma süresi, cezaevindeki personelle ilişkinin niteliği, düzenli ziyaretçi gelmesi ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Carr (2008) ergen-ebeveyn bağlanma karakteristiği ve genç spor arkadaşlığının kalitesi arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Araştırmada ergen-ebeveyn bağlanma ilişkilerinin güvenliği ve erkek takım sporcularının arkadaşlık kalitesi deneyimlerinin karşılaştırılması 24

44 amaçlanmıştır. Takım sporlarında yer alan 96 ergen erkek yetişkin örnekleme dahil edilmiştir. Adolescent Attachment Questionnaire (AAQ), The Sport Friendship Quality Scale (SFQS), Adult Attachment Interview (AAI) ölçekleri ile toplanan verilerin sonucunda ergen- ebeveyn bağlanma ilişkisiyle takım arkadaşlığı ilişkisi arasında önemli bir korelasyon olduğu görülmüştür. Daha güvenli ergen-ebeveyn bağlanmasına sahip sporcuların daha olumlu takım arkadaşlığı kurduğu saptanmıştır. Arkadaşlarıyla sağlıklı bağlanmaya sahip olanların ebeveyne bağlanmalarında, arkadaş bağlanmasında sorun olanlara göre daha olumlu oldukları bulunmuştur. Brown ve arkadaşları (2008) algılanan ebeveyn yetiştirme davranışları, bağlanma şekli ile anksiyöz çocuklardaki endişe arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir. Primer anksiyete bozukluğu olan 7-18 yaş arasındaki 64 çocuk ve ergene EMBU-C (İngilizce açılımı My memories of upbringing for children), The Penn-State Worry Questionnaire for Children (PSWQ-C ) ölçekleri uygulanmıştır. Elde edilen bulgularda ebeveyn reddinin çocuk anksiyetesiyle paralellik gösterdiği ortaya çıkmıştır. Anksiyetenin kaçınmalı bağlanma gösteren çocuklarda, güvenli bağlanan çocuklara göre çok daha fazla düzeyde olduğu saptanmıştır. Ebeveynlik şekli ve bağlanması da bağımsız bir şekilde kaygıya etki etmektedir. Erişti (2010), evli bireylerin bağlanma biçimleri ve kişilik özelliklerinin evlilik uyumları ile olan ilişkisini açıklamak üzere yaptığı araştırmasında evliliğinde en az üç yıl geçirmiş, en az ilkokul mezunu, kronik ruhsal bir hastalığı olmayan toplam 174 kadın ve erkek evli birey örnekleme dahil etmiştir. Katılımcılara Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri YİYE II, Evlilikte Uyum Ölçeği, Evlilik Yaşamı Ölçeği ve Temel Kişilik Özellikleri Ölçeği uygulanmıştır. Araştırmada elde edilen temel bulgulara göre evlilik uyumu bireylerin bağlanma biçimlerine göre farklılaşmaktadır. Evli bireylerin bağlanma biçimleri ile dışadönüklük, sorumluluk, geçimlik-uyumluluk, duygusal tutarsızlık, gelişime açıklık/akıl ve olumsuz değerlik kişilik özelliklerinin birbirleriyle ilişkili olduğu gözlenmiştir Kurt (2010), yetişkinliğin belirdiği ve kimlik alanlarının kesinleştiği yıllar olan üniversite yıllarında, bireyin anne babasından algıladığı psikolojik kontrol ile psikososyal işlevselliği arasındaki ilişkiyi ve bu ilişkide kişilerarası güven duygusu ile ebeveyn ve akrana güvenli bağlanmanın rollerini incelemek için bir araştırma yapmıştır. Farklı illerde yaşayan farklı üniversite ve bölümlerde eğitim gören yaş arası 668 öğrenciye (379 kız, 307 erkek), Kişisel Bilgi Formu, Gençler İçin Kişiler Arası Güven İnancı Ölçeği, Ebeveyn ve Akran 25

45 Bağlılığı Envanteri, Psikolojik Kontrol Ölçeği, UCLA Yalnızlık Ölçeği ve Saldırganlık Ölçeklerini uygulamıştır. Bulgularda, yetişkinliğe geçmekte olan gençlerin işlevselliğinde, anne babadan algılanan kontrolün önemi saptanmıştır. Bu kontrol, kişinin kendisi için önemli olan diğer bireylere duyduğu güven duygusunda ve bu bireylerle olan güvenli bağlanmada etkilidir. Aydoğdu (2010) yaptığı çalışmada bireylerin psikolojik dayanıklılık düzeylerini saptamak ve psikolojik dayanıklılık düzeylerine başa çıkma ve bağlanma biçimlerinin etkisini incelemiştir. Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesinin çeşitli bölümlerine devam eden toplam 346 (246 kız, 100 erkek) öğrenciyi örnekleme almıştır. Araştırmasında veri toplama aracı olarak Kişisel Bilgi Formu, Psikolojik Dayanıklılık Ölçeği (PDÖ), İlişki Ölçekleri Anketi ve Başa Çıkma Biçimleri Ölçeği Kısa Formu envanterlerini kullanmıştır. Elde edilen bulgular incelendiğinde, üniversite öğrencilerinin psikolojik dayanıklılık düzeyleri ile başa çıkma ve bağlanma biçimleri arasında anlamlı bir ilişki olduğu saptanmıştır. Akyüz (2011), son ergenlik dönemindeki ergenlerin ebeveynleriyle yaşadıkları problemleri çözme biçimleri ile bağlanma biçimleri arasındaki ilişkide özerkliğin aracı rolünü incelemiştir. Bu amaçla toplam 266 üniversite öğrencisine (55 erkek ve 211 kız) Kişisel Bilgi Formu, Kişilerarası Problem Çözme Envanteri, Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri uygulamıştır. Ergenlerin bağlanma biçimleri ile problem çözme biçimleri arasındaki ilişkide özerkliğin aracı rolüne ilişkin yapılan analizlerde, ergenlerin anneleriyle yasadıkları problemleri çözmek için kullandıkları kendine güvensizlik çözüm biçimi ile kaçınan bağlanma biçimi arasında davranışsal özerkliğin aracı etkisinin olduğu bulunmuştur. Ergenlerin ebeveynleriyle yasadığı problemleri çözmek için kullandığı kendine güvensizlik çözüm biçimi ile kaygılı bağlanma biçimi arasında davranışsal özerkliğin kısmi aracı etkisinin olduğu saptanmıştır. Ayrıca ergenlerin babalarıyla yaşadığı problemleri çözmek için kullandığı kendine güvensizlik çözüm biçimi ile kaygılı bağlanma biçimi arasında duygusal özerkliğin kısmi aracı etkisinin olduğu görülmüştür. Ergenlerin ebeveynleriyle yaşadığı problemleri çözmek için kullandığı sorumluluk almama çözüm biçimi ile kaygılı bağlanma biçimi arasında davranışsal özerklik kısmi aracı etki yapmıştır. Son olarak ergenlerin anneleriyle yaşadığı problemleri çözmek için kullandığı probleme olumsuz yaklaşma biçimi ile kaygılı bağlanma biçimi arasında duygusal özerkliğin kısmi aracı etkisinin olduğu görülmüştür. 26

46 Çelenoğlu (2011), evli bireylerin, bağlanma biçimlerine ve kendilik algısına göre evlilikte yaşanan sorunlarla başa çıkma yollarını incelemiştir. En az 1 yıllık evli olma ve eşiyle birlikte yaşıyor olma koşulunu sağlayan 104 evli erkek ve 124 evli kadına Evlilikte Başa Çıkma Yolları Ölçeği, İlişki Ölçekleri Anketi ve Sosyal Karşılaştırma Ölçeği ni uygulamıştır. Analizler sonucunda, güvenli bağlanma biçimine sahip olanların, güvensiz bağlanma biçimlerine sahip olanlara göre daha olumlu kendilik algısına sahip oldukları ortaya çıkmıştır. Romantik İlişkiler Romantik ilişki konusunda alanyazında araştırmacılar tarafından yapılmış birçok tanım bulunmaktadır. Hotfield (1988) genel duygusal yakınlığın dışında bir tanım yaparak, romantik ilişki/yakınlığın bireylerin karşısındaki ile düşüncelerini, davranış biçimlerini karşılaştırmak, benzerlik ve farklılıkları açıklamak için kurulan bir yakınlık olduğunu belirtmiştir. Romantik ilişki; iki kişi arasında yaşanan, dürüstlük, koruma, sıcaklık, birbirine hayatını adama, kendi hayatının kontrolünü teslim etme, aradaki duvarları kaldırma, duygusal yoğun bir bağ kurma ve ayrılığın hüzün doğurmasına neden olan ilişkidir (Rubenstein ve Shaver, 1982). Romantik yakınlık, yaşam süresince farklı şekillerde ortaya çıkabilen, kişilerarası duygusal deneyim paylaşımıdır (Williams ve Connolly, 1997) Romantik ilişki/yakınlık, insanların sürekli bir gelişim içinde birbirlerine karşılıklı ve bağımlı oldukları bir süreçtir. Bu ilişki süresince bağlılık ile birlikte karşılıklı olarak duyarlılık, kendini karşısındakine açma yakın ilişki olarak tanımlanmaktadır (Orlofsky, 1991) Benzer şekilde Gottman (1998) da romantik ilişkinin ortak aktivitelerde bulunma, yaşantının paylaşılması ve karşılıklı olarak olumlu tutumlar sergilenmesi olduğunu ifade etmektedir. Brehm (1992) ise bir romantik ilişki tanımı yapmaktan ziyade yapılan tanımlara göz atmış, tanımlardaki ortak noktaları araştırmıştır. Ona göre romantik ilişkide kuvvetli bir bağ bulunur ve bu bağ birbirlerinin yaşamlarını pek çok alanda etkiler. Romantik ilişki tanımlarındaki ortak noktaların davranışsal ve duygusal olarak bağlılık ve karşılıklı ihtiyaçların karşılanması olduğunu tespit etmiştir. 27

47 Erden-İmamoğlu (2009) ise daha genel bir tanım yaparak yakın ilişkiyi, bireyin karşısındakinin çıkarlarını kendisi ile eş tutması olarak tanımlamıştır. Romantik ilişki konusunda yapılan tanımlarla birlikte insanların romantik ilişki kavramından ne anladıkları önem kazanmıştır. Bu konuda yapılan bir araştırma ile üniversite öğrencisi 50 kişiye yakınlık kelimesi ile ne anladıkları sorulmuştur. Verilen cevaplar dört madde şeklinde incelenmiştir. Yakınlığın en önemli parçalarından biri, hayalleri, inançları ve özel düşünceleri paylaşmaktır. Duygusal partnerine sevgi ve sevginin ifade edilmesidir. Yakınlık ve romantik ilişkide kırgınlık, kızgınlık, eleştiri ve gücenmeye yer yoktur, çünkü bu tutumlar insanlar arasında yakınlık değil soğukluk meydana getirir. Yeterli bir benlik saygısı bulmak ve kendi ihtiyaçlarını eksikliklerini bilmek kurulacak yakın ilişkide önemli unsurlardır. (Waring, Tillman, Frelick, Russell, & Weisz, 1980) Yapılan romantik ilişki tanımları ve bu araştırmanın paralelinde, romantik ilişkiyi oluşturan kıstaslar olması itibariyle yaşanan her ilişkinin romantik ilişki olarak değerlendirilemeyeceği söylenebilir. Romantik ilişki kavramının kullanılması için aranan kıstaslardan Erden-İmamoğlu (2009) na göre en temel olanı, karşılıklı olarak çıkarların korunmasıdır ve yaptıkları romantik ilişki tanımında da çıkarların eş sayılması koşulu aranmaktadır. Bunun yanında tek taraflı bir paylaşım mümkün olmayacağından, ilişkinin karşılıklı olması ve bağlılığın da aynı şekilde karşılıklılık esasına dayanması gerekmektedir. Bunun yanında olmazsa olmaz aranan şart ise samimiyettir. Moss ve Schwebel (1993) romantik ilişkinin öğelerini beş kısma ayırmıştır. Bunlar: 1. Bağlılık 2. Duygusal yakınlık 3. Bilişsel yakınlık 4. Fiziksel yakınlık 5. Karşılıklılıktır. 28

48 Bu kriterler ile birlikte bir romantik ilişki tanımı yapmak gerekirse; romantik ilişki duygusal, bilişsel, fiziksel yakınlığı içeren karşılıklı olan ve bağlılık gerektiren bir ilişkidir (Moss ve Schwebel, 1993). Sharabany (1994) romantik yakınlığı sekiz boyutta ele almaktadır: Bu kriterler göz önüne alındığında romantik ilişki için, iki kişi arasında seçkin bir ilişki üzerine kurulan, güven ve sadakat içeren, açık sözlülük içinde bireylerin birbirleri hakkında duyarlılığa ve bilgiye sahip oldukları, incinebilirliğe karşı açık olunan ve yardım, paylaşım içerisinde ortak aktiviteler içeren bağlanma duygusudur denilebilir. Hotfield (1988) romantik ilişkinin bilişsel, duygusal ve davranışsal özellikler içerdiğini ifade etmektedir. Bilişsel özellikler: Karşılıklı olarak ilişki içerisinde olan kişiler birbirleri ile kendilerine ait bilgileri paylaşırlar ve birbirleri hakkında derin bilgilere sahip olurlar. Duygusal özellikler: Romantik ilişki içerisindeki bireylerin birbirlerine karşı hissettikleri yoğun sevgiyi ifade eder. Davranışsal özellikler: Birbirlerine karşı hissettikleri yoğun sevgi ile birlikte yaşadıkları fiziksel yakınlığı ifade eder. Prager a (1997) göre romantik ilişkiyi destekleyen üç kriter vardır. Bunlardan en başta geleni sevgi dir. Sevgiyi sağlamlaştıracak güven duygusu ise ikinci kriterdir. Güven duygusu aldatmayı ve birbirlerini incitmeyi engelleyen güçlü bir duygudur. Bunların yanında ilişkiyi ilişki olarak tanımlamayı sağlayan bağlılık vardır. Bağlılık birbirini önemseme ve birlikte geçirilen vakitten keyif almayı da ifade eder. Bu kriterlerin yanında yakınlık etkileşimi de önemli bir yer tutar. Temel olarak yakınlık da fiziksel etkileşimleri içermekte ve bununla birlikte duygusal etkileşime neden olmaktadır. Romantik ilişki varlığının nedenlerine yönelik araştırmalar tıpkı tanımlarda olduğu gibi farklılıklar ve benzerlikler içermektedir. Bu konuda kişilik gelişimi konusunda araştırmaları ile tanınan Erikson, romantik ilişkiler açısından önemli olan evrelerden bir tanesinin temel güvene karşı güvensizlik evresinde yer aldığını belirtmiştir. Bağlanma konusunda belirtildiği gibi bu dönemde kurulacak ilişkinin temelini anne/bakıcı ile oluşan bağ belirler. O dönemde güçlü ve sağlıklı bir bağ kuran çocuklarla bu dönemde de olumlu ilişkiler kurulur. Bunun yanında yakınlık kurmaya karşı soyutlama dönemi de romantik 29

49 ilişkilerin şekillenmesinde önemli bir yere sahiptir. Duygusal yakınlık ve hatta evliliğe doğru uzanan dönem bu gelişim evresindedir. Bu dönemde kurulan ilişkide başarılı olmak için gelişim evrelerinin tamamlanması gerekmektedir. Bu konuda sıkıntılı olan bireyler kaçınma yaşarlar ve başarısız romantik ilişkiler kurarlar. Erikson bu ilişkiye yakınlık (intimacy) demektedir. Erikson da böylece romantik ilişki/yakınlık tanımı yapmış olmaktadır. Erikson a göre yakınlık, bir kişinin gerçek bağlanma ve arkadaşlık oluşturma; kurban olma ve uzlaşma olarak da tanımlanabilecek yükümlülüklere uyabilmek için ahlaki gerilim geliştirme kapasitesi olarak tanımlanır (Burger, 2006). Sullivan da (1953) kişilik gelişiminde sosyal ilişkilerin önemli bir rolü olduğunu belirtmektedir. Sosyal bir varlık olan insanın kişilik gelişimi çevresinden soyutlanmış bir şekilde gerçekleşemez. Sullivan ın gelişim evreleri şöyledir; Bebeklik Çocukluk Gençlik Ön Ergenlik Geç Ergenlik Yetişkinlik Sullivana göre yakınlık ihtiyacı ön ergenlik ile birlikte başlar ve bu dönemde yaşanan yakınlık ihtiyacı saygı görülmüş olmak adına ihtiyaç duyulan bir duygudur. Bu dönemde insanlar arkadaşları tarafından onaylanma ihtiyacını güçlü bir şekilde hisseder. Bu ilişkiler ile birey kendini bulur ve bu süreçte kişilik gelişimi açısından önemli bir yere sahiptir. Bu kabul ettirme sürecinde ise kişi karşısındaki insandan değer beklerken değer vermeyi, saygı duymayı ve yakınlığı öğrenir. Bu dönemdeki ilişkiler gelecekte yaşanan ilişkiler açısından önemlidir. Çünkü bu dönemde yaşanan sorunları aşmak konusunda başarılı olamayan insanlar gelecekteki ilişkilerinde de sorun yaşarlar (Burger, 2006). Romantik İlişkilerin Gelişimi İnsan sosyal bir varlık olması nedeniyle gelişimi boyunca ilişkiler kurar. Bunlardan ilk kurulanı da hiç şüphesiz anne-bebek ilişkisidir. Bağlanma konusunda bahsedilen gruplandırmalar temel olarak bu dönemde kurulan ilişki ile alakalıdır. Collins, Cooper, Albino ve Allard a (2002) göre bağlanılan anne/bakıcıya istenildiği zaman ulaşılması ve 30

50 güvenli üs varlığının doğru bir şekilde yerine getirilmesi gelişimin en önemli basamaklarından birisini oluşturur. Bağlanma konusunda anne/bakıcı/bebek ilişkilerini ilk inceleyen Bowlby (1980) e göre de bağlanma davranışlarının oluşmasında bebek ile anne arasında kurulan ilişki belirleyicidir. Hayat boyu kurulan bu sosyal ilişkiler çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik döneminde de farklılaşarak devam etmektedir. Bu farklılaşma ile birlikte değişen durumlar karşısında birey tarafından değişik stratejiler geliştirilmektedir. Ama bu değişen stratejiler her zaman bir önceki yaşanmışlıklar ile birlikte oluşmaktadır. Bu bağlamda diğer araştırmacıların da belirttiği gibi her durum bir sonrakini etkileyerek gelişim devam etmektedir (İmamoğlu S. E., 2009). Bu gelişim sürecinde bebeklikteki anne/bakıcı ilişkisinin en önemli faktör olduğunu düşünen araştırmacılarla birlikte ergenlik sürecindeki akran ilişkilerinin de en az o kadar önem sahibi olduğunu iddia edenler vardır. Bu araştırmacıların temel dayanaklarından bir tanesi ergenlik dönemi ile birlikte akranlarla yoğunlaşan ilişki ile birlikte aileden kısmen bir kopuş yaşanmasıdır. Sullivan a (1953) göre bu süreçte birey akranları ile paylaşmayı, destek olmayı ve değer vermeyi öğrenir. Bebeklik döneminde yaşanan mecburiyet bu durumda söz konusu değildir. Bu yüzden de karşılıklılık ilkesine dayanmaktadır. Ergenliğin sonuna doğru ise hemcinsler ile ilişki yoğunlaşır ve aile dışında bir başkasına yakınlık için ilişki başlar. Çünkü Ergenlik döneminde hemcinslerle başlayan arkadaşlık döneminin tersine karşı cinse ilgi yoğunlaşmıştır. Akran ilişkisi içerisinde karşı cins ile karışık gruplarla olmaktan keyif alınan bir dönem olan ergenlikte romantik ilişki artık hayatın merkezine oturmaya başlar ve bu dönemde birey yetişkin benzeri romantik ilişkilere hazırdır. Belli bir zaman içerisinde, kalabalık akran grupları gelişimi yerini romantik ilişkiye bırakır (Zimmer- Gembeck, 2002). Ergenlik döneminin gelişim sürecindeki etkilerinin yanında farklı bir boyut olarak Hendrix (2007), bireylerin bu dönemde etkilendikleri kişilerde ebeveyn özelliklerini aradığını belirtmektedir. Çocuklukta kafaya yerleştirilen bir güdü ile birey ergenlik döneminde karşısına çıkan ve romantik ilişki kuracağı bireyde ebeveynlerinden her ikisine veya bir tanesine ait özellikleri aramakta ve bulmaktadır. Bu arama ihtiyacı temel bilinçdışı arzuları tatmin ihtiyacıdır fakat bununla birlikte hem ebeveyn özellikleri hem de geçmiş 31

51 deneyimler insanların romantik ilişki hayatlarına yön vermekte, onları ilişkinin devamı veya sonlandırılması konusunda bilinçlendirmektedir. Bağlanma biçimleri içinde en sağlıklı biçim olarak değerlendirilen güvenli bağlanmaya sahip bireyler yakınlık konusunda rahat, diğerlerinden destek almaya hazır, etrafındaki kişiler tarafından değerli görüldüklerine emindirler. Sosyal olarak becerikli, bağlanma figürleri ile ilişkilerinde sıcak ve cevap vermeye istekli, ilişkileri hakkında olumlu görüşe sahip kişilerdir. Kaygılı-kararsız gruptaki bireyler ise yakınlık durumuna yönelik abartılı talepler içinde olup, ilişkilerde reddedilme ve sevilmeme konusunda kaygılı, kendini başkalarına kabul ettirmek için ısrarcı davranışlar sergileyen, diğer insanları güvenilmez olarak algılayan ancak buna rağmen bir ilişkiye girmeye hala istekli olan bireylerdir. Kaçınmacı bireyler ise kendilerine güvenilmesine önem verirken diğerlerini güvenilmez bulmakta, yakınlık ve karşılıklı dayanışma konusunda rahatsızlık duyarak diğerlerinden uzak durmaktadırlar. Bu bireyler acı çekmekten korktukları için başkalarına güvenmek ve duygusal olarak bağlanma konusunda isteksizdirler (Collins ve ark., 2002). Hazan ve Shaver (1987) bağlanma modelleri konusunda Bowlby den etkilenerek yetişkinlerin romantik ilişkilerindeki bağlanmalarını araştırmışlardır. Bebeklik bağlanma biçimlerine benzer üç tipik özelliği içeren Love Quiz adıyla bir anket geliştirmişlerdir. Bu anketi Rock Mountain News de yayınlamış ve cevapları posta yolu ile elde etmişlerdir kişilik okuyucu geri dönütte bulunmuş ve bunların içinden rastlantısal seçilen 630 cevap değerlendirilmiştir. Analiz sonucunda katılımcıların 59% nun güvenli, 25% inin kaçınmacı, 11% inin de kaygılı/kararsız bağlandıkları sonucuna ulaşmışlardır. Hazan ve Shaver yürüttükleri çalışmalar sonucunda yetişkinlikteki bağlanma ve romantik ilişki konusunda çocukluktaki bağlanma modelinin çok etkili olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Romantik İlişkilerin Aşamaları Ergenlik döneminde oluşan akran gruplarının ikili gruplara düşmesi ile birlikte romantik ilişkilerin temelleri atılmış olur. Bu süreç ergenlik boyunca pek çok defa etkileşim halinde meydana gelebilir, fakat romantik ilişki durumu her zaman gerçekleşmez. Bu yüzden bir ilişkiye romantik ilişki denilebilmesi için bazı şartları sağlaması gerekir. Bunlardan da en temel olanı bağlılıktır. Bağlılık yakın ilişkilerin diğerlerinden ayırt edilmesinde çok önemli bir durumdur (Freedman, Sears, ve Carlsmith, 2003). Romantik ilişkilerin başlaması için dört temel şart arayan Bilgin (1995) aşağıdaki şekilde açıklamıştır; 32 bu şartları

52 Fiziksel yakınlık: Bir ilişkinin başlamasında uygun ortamın oluşması, kişilerin diyalog kurmaları için gerekli yakınlığın oluşması gerekir. Fiziksel görünüş: İnsanlar yeni girdikleri bir ortamda öncelikle gördükleri kişiler arasından fiziksel olarak uygun olduğunu düşündükleri kişilerle diyalog başlatırlar. Kişisel benzerlik/tamamlayıcılık: Bir ilişkiye başlamak konusunda kişisel benzerliğin rolü büyüktür. Çünkü bireyler hem doğrulanmak ister -ki bu birbirine benzeyen insanlar için daha kolay sağlanır, hem de bir sıkıntı anında kendisini en iyi anlayacak kişinin ona düşünce olarak en çok benzeyen insan olduğunu bilir. Karşılıklı olumlu yaklaşım: Bu özellik bireylerin kendilerini iyi hissetmelerini sağlar. Olumlu yaklaşım karşılıklı güven duygusunun oluşmasında önemlidir. Bu şartlar romantik ilişkinin başlaması için aranan minimum gereklilikler olarak ortaya konulmuştur. Bunun yanında hem başlangıç hem de sonraki romantik ilişki dönemlerini aşamalarına ayıran çalışmalar da mevcuttur. Bir çalışmada romantik ilişki dört aşamada incelenmiştir. Bunun ilk kısmı başlangıç dönemidir. Başlangıç döneminde Bilgin (1995) tarafından da belirtildiği gibi fiziksel çekicilik önemli görülmüştür. İkinci aşama olarak yakın ilişki kullanılmıştır. Yakın ilişki, kız-erkek karışık akran gruplarında gerçekleşir. Üçüncü aşama bu karışık akran grupları arasında gerçekleşen yakın ilişkinin samimi yakın ilişki halini almasıdır. Bu dönem flört dönemi olarak adlandırılır. Bu süreçte bireyler arasında yoğun duygulanımlar oluşur ve bununla birlikte duygusal paylaşıma cinsel paylaşımlar da eklenir. Romantik ilişkinin son döneminde bağlılık gerçekleşir. Bu dönem en son başlayan ve ilişki sürdüğü sürece var olan bir durumu tanımlar. Aslında bağlılık dönemi kendisinden önceki dönemlerde bulunan özellikleri de içerir. Bunun yanında ilişkinin derinleşmesi anlamına gelmektedir ki sonrasında evliliğe doğru uzanır (Connolly ve Goldberg, 1999) Buna benzer bir çalışma da Bernstein, Roy ve Srull (1991), romantik ilişkinin gelişimi konusunda daha sistematik bir gelişim modeli çizmişlerdir. Sıfır İlişki: Henüz iki kişinin de birbirlerini tanımadığı ve hatta birbirlerinden habersiz oldukları dönemi anlatır. 33

53 Farkındalık Düzeyi (Başlatma): Bu dönemde gerek fiziksel çekicilik gerekse yakınlığın etkisi ile bireyler birbirlerinin farkındadırlar. Aynı ortamda bulunurlar, gözlem yaparlar ve birbirleri hakkında bilgi toplarlar. Henüz ilk temas gerçekleşmemiştir. Fakat ilk tanışma dönemi de bu evrenin sonunda başlar. Yüzeysel İlişki: Bu dönemde farkındalık dönemi aşılmıştır ve bireyler birbirleri ile temas kurmuş, ilişki çok yüzeysel de olsa başlamıştır. Bu dönemde bireylerin birbirlerini etkileme düzeyleri oldukça düşüktür. Ortaklık: Ortaklık dönemi Connoly ve Goldberg (1999) tarafından bağlılık olarak isimlendirilen dönemle uyuşur. Birbirlerini etkileme düzeyleri en yüksek olan bu dönemde bireyler artık ilişkilerini derinleştirmiş ve birbirlerini daha yakından tanımaya başlamıştır. Bu dönemde paylaşımlar da artmıştır. Bu araştırmalardan anlaşıldığı gibi romantik ilişki gelişiminde pek çok aşama vardır. Bernstein, Roy ve Srull (1991), bu dönemler içinde en önemli etken olarak kendini açma ifadesini kullanır. Kendini açma kavramı tanışma esnasında duygu ifadesinden ziyade kendisine ait duygularını, düşüncelerini, inançlarını, güçlü yanlarını ve hatta zayıflıklarını ifade etmesidir. Kendini açma davranışı ile ilgili bireylerin en çok önemsedikleri konu ilgi alanlarıdır. Bireyler romantik bir ilişki kurmayı planladıkları insanların ilgi alanlarının kendileri ile örtüştüğü durumlarda daha güçlü bir yakınlık hissederken, tersi olduğunda uzaklaşma gerçekleşmektedir. İlgi ile birlikte gerçekleşen kendini açma davranışı sonuçta bireyler arası güven duygusunun gelişmesini sağlar. Güven duygusunun oluşması mahremiyeti kuvvetlendirir. Mahremiyetin sağlandığı bir güven duygusu ile de ilişkide paylaşımlar ve buna bağlı olarak derinlik artar (Bernstein ve ark., 1991). Sorun Çözme ve İstismar Romantik ilişkilerin en yoğun yaşandığı ergenlik dönemi olumlu duygulara kaynak oluşturabildiği gibi olumsuz duyguların da kaynağı olarak karşımıza çıkar (Wilson- Shockley, 1995: s.22). Ergenlik döneminde sağlıklı ve destekleyici olan romantik ilişkiler, zorlayıcı, baskıcı bir şekil aldığında saldırgan davranışlara dönüşebilir (Wolfe ve Feiring, 2000: s.283). Olumlu bir paylaşım içeren ilişkilerde yaşanan sorunların çözüm yolları genellikle yapıcı olma ve sorunla başa çıkmadadır. Ancak bu sorun çözme yönetiminin yanında şiddet, istismar gibi olumsuz davranışlara yönelimde olunduğu da görülür (Kalkan ve Ersanlı, 2008: s.1). Bu davranışların yetişkinlik dönemine taşındığı ve yetişkinlikte evlilikte görülen şiddet ve istismarın kaynağı olduğu ve oldukça benzerlik gösterdiği bilinir 34

54 (Henton ve Ark., 1983; Lichter ve McCloskey, 2004; O Keeffe ve Ark.,1986;Akt. Kalkan, 2008: s.131). Ergenlik döneminde cinsel yolla bulaşan hastalıklar, erken gebelikler ve sonrasındaki depresyon, intihar girişimlerini artıran risk faktörleridir. (Joyner ve Udry, 2000: s.372). Leaman ve Gee (2006: s.5) ergenlik döneminde yapılan istismarı olumlu gelişimi engelleyici olumsuz uyaranları kullanmak ve kötü muamele yapmak olarak tanımlanır. Deneyimin daha az yaşandığı, deneyimsizlikle birlikte ilişkiden beklentinin ve sınırların çok fazla bilinmediği yaşlarında istismara daha sık yaklaşılacağı düşünülür. Bu sınırların bilinmediği tecrübesizlik ile birlikte romantik ilişkilerde şiddet ortaya çıkar. Ergenlik döneminde şiddete uğrama ve istismar oldukça sık oranda görülür. Ergenlerin %25 kadarı şiddete mağdur kalır. (Wolfe ve Feiring, 2000: s.361) Çok sık karşımıza çıkan aile içi şiddetten daha büyük oranda ergenlik döneminde istismar yaşanmaktadır. (Roscoe ve Benaske, 1985: s.422). Yukarıda bahsedilen erken gebelik ve intihar girişimleri ile ilişkili davranışlar özellikle cinsel istismarın sık yaşandığı 16 lı yaşlarda daha sık görülür (Silverman, Raj, Mucci, ve Hathaway, 2001). Ergenlik döneminde yaşanan sorunların çözümü büyük önem taşır. Çünkü bu sorunlarla baş etmeyi bilmeyen ergenler şiddet ve istismara başvurur. (Sorensen, 2007: s.2). Kalkan (2008: s.132) a göre bu sorun çözme yollarının bilinmemesi şiddet ve istismara yol açmakla birlikte de bireyi, toplumu tehdit eden bir boyuta ulaşır. Ergenlik dönemi sosyal, psikolojik ve biyolojik değişimlerin yaşandığı bir dönemdir. Bu değişimler zaman zaman sorunların da ortaya çıkmasına neden olabilmekte ve ergen bireyler bu sorunlarla yüzleşmek durumunda kalabilir. Bu sorunlar her ergende karşılaşılabilecek sorunlardır ve temel olarak önemli olan durum sorunun büyüklüğünden veya çeşidinden ziyade, kişinin sorunla baş edebilme gücüne sahip olup olmadığıdır. Bu başa çıkabilme kapasitesi ve kaynaklarına sahip olma durumu yani sorun çözme becerileri kişilerin ergenliğin getirdiği olumsuzlukları aşıp aşamayacağını belirler. Bu becerilerin yetersiz kalması durumunda depresyon ve intihar davranışının da ortaya çıkması söz konusu olacaktır (Nezu ve ark. 1986; Nezu ve Ronan 1988; Marx ve ark. 1992; Priester ve Clum 1993; Pollock ve Williams 2004; Speckens ve Hawton 2005; Akt. Eskin ve ark., 2008: s.383). 35

55 Temel olarak işlevselliği açıklanan sorun çözme ve sorun çözme becerilerinin araştırmacılar tarafından yapılmış farklı tanımları mevcuttur. Bu tanımlardan bazıları şu şekildedir: Sorun çözme Hepner a (2004) göre, sorun ile baş etme ile eş anlamlı kullanılabilir. İnsanın iç ve dış çağrılara uyumu sağlamak isteğiyle bilişsel ve duyusal olarak bir hedefe yönelip verilen davranışsal tepkilere denir (Hepner ve Ark., 2004; Akt. Güven, 2005: s.22). Öğülmüş (2001: s.10) e göre sorun, içinde bulunulan durumla ulaşılmak istenen amaç arasında bir farkın oluşmasıdır. Bu aradaki farkın kapatılması adına yürütülen çalışmalar sorun çözme sürecini oluşturur. Sorun çözme süreci Kabadayı ya göre ise (1992: s.32) bilişsel bir davranış, duyusal bir özellik ve bunun da yanında bir yöntem, bir yaşam olduğu düşünülebilir. Bir sorunla başa çıkma, istenilen noktaya ulaşma biçiminde düşünüldüğünde sorun çözme aslında günlük düşünme biçiminin de ismi de denilebilir. Sorun çözmenin genel tanımlarının dışında kişilerarası ilişkiler bağlamında alanyazında çatışma çözme olarak da ele alınmıştır. Kişilerarası çatışmalar, farklı biliş, algılar, duygu ve ihtiyaçlarda bulunan farklılıkların yanında kişisel ve kültürel faktörlerden etkilenen, sosyal ve fiziksel çevrelerle ilgili olan sorunlardır (Dökmen, 1994: s.26). Johnson da farklı bir şekilde sorun yerine kişilerarası ilişkileri ele almış ve çatışma kavramını kullanmıştır. Bu çatışmanın da bireyler arasında ortaya çıkan farklılıklar olarak tanımlamıştır. Bu durumun ortadan kaldırılması ve amaca ulaşılması için yürütülen bilişsel ve davranışsal çabalar bütünü de sorun çözme süreci olarak tanımlanabilir. Bu çatışmalar kaçınılmazdır ve insan doğasının bir parçasıdır (Johnson, 1996: s.460). Sorun çözme her bireyde aynı şekilde gerçekleşmez. Çünkü bu beceri yaşanılan toplum yapısının inançları, değerleri, alışkanlıkları ve olaylar karşısındaki tutumları ile şekillenir. Aynı zamanda da duygu, düşünce, irade gibi kişisel faktörleri de taşır. Bu toplumsal ve kişisel unsurların birleşmesi ile şekilleneceği için, sorun çözme bireylerde farklı düzeylerde kendisini göstermektedir. (Sonmaz, 2002: s.18) Sorun çözme bireyler arasında farklılık göstermekle birlikte Öğülmüş (2001: s.28) e göre bazı temel becerileri gerektirir. Bunlar; Yönelim (oryantasyon) becerileri Algısal beceriler 36

56 Duygusal beceriler İletişim becerileri Yaratıcı düşünme becerileri Eleştirel düşünme becerileridir. D Zurilla ve Goldfried (1971) sorun çözme sürecinde belirli aşamaların bulunduğunu belirtmişlerdir. Bu aşamalar: Sorunu fark etme: Bir sorun olduğunun fark edilmesidir. Sorunu tanımlama: Sorunun özelliklerinin net bir şekilde belirlenmesidir. Çözümler üretme: Sorunun çözümü için alternatifler ortaya koyabilmektir. Karar verme: Sorunun çözümü için alternatiflerin sonuçlarıyla birlikte değerlendirilip, bir alternatifin belirlenmesidir. Yürürlüğe koymanın planlanması: Bir alternatifin belirlenmesinin ardından gerekli ayrıntıların planlanmasıdır. Doğrulama: Çözümün öncesinde öngörülen sonuçları sağlayıp sağlamadığının değerlendirmesinin yapılmasıdır. (Akt. Güven, 2005: s.31) Sorun çözme sürecinin başarısız olduğu durumları inceleyen araştırmacılar psikolojik ve sosyal uyuma dikkat çeker. Sorun çözmekte başarısız olan bireylere bakıldığında yaşanılan güçlükler aşağıdaki başlıklarda kendisini gösterir: a) Genel psikolojik uyum b) Kişilik bozuklukları c) Kişisel sorunlar d) Ebeveyn tarafından zorlanmış karakterler e) Kıskançlıkla baş edememe Ayrıca aynı araştırmalara göre sorun çözme sıkıntısı yaşayan bireyler, becerilere sahip bireylerle kıyaslandığında sosyal yetenek anlamında daha yetersiz bulunmuşlardır. Aynı bireyler güvensiz ve stres altında yaşayan kişilerdir (Hepner ve Ark., 2004; Akt. Güven, 2005: s.37). 37

57 Bağlanma Kuramı Bağlamında Romantik İlişki Ve İlişkide Sorun Çözme Çocuklukta kurulan zihinsel modellerin ve bağlanma biçimlerinin bir kere oluştuktan sonra değişime dirençli olduğu ve bireyin hayatı boyunca etkili bir role sahip olacağı vurgulanmıştır (Bowlby, 1982; Bartholomew, 1991). Bowlby (1988) ve Ainsworth (1989), ebeveyn-çocuk bağlanma ilişkisinin sadece çocukluk dönemiyle sınırlı olmadığını, ergenlikte ve yetişkinlikte de bireyi ve kurduğu ilişkileri etkileyen bir süreç olduğunu belirtmişlerdir. Çocuklukta anne-babaya bağlanma baskınken -anne-babaya bağlanma hala öneminin sürmesiyle birlikte- ergenlik döneminde arkadaşlar, erişkinlikte ise romantik ilişkinin yaşandığı kişiler baskındır (Morsünbül ve Çok, 2011). Ainsworth, Blehar, Waters ve Wall (1978) ün çocuklar için yaptıkları sınıflandırma yetişkinlere uygulandığında güvenli, kaygılı/kararsız ve kaçınan biçimlerin romantik ilişkilerde de ortaya çıktığı görülmektedir. Güvenli bağlanan bireyler ilişkilerinde güvenli, mutlu ve partnerlerinin hatalarını rahatlıkla kabul eder tutumlar ortaya koymaktadırlar. Kaygılı-kararsız bireylerin kendilerinden kuşku duydukları, başkalarını kendileri ile yakınlık kurmada isteksiz olarak gördükleri, ilişkileri ile takıntılı ve kıskanç oldukları, sürekli duygusal inişler çıkışlar yaşadıkları gözlenmiştir. Kaçınan bağlanma biçimine sahip bireyler ise, partnerleriyle yakınlaşmaktan rahatsızlık duymakla birlikte, partnerlerine güvenmekte ve kendilerini bağımlı hissetmekte zorlanmaktadırlar (Hazan ve Shaver, 1987). Romantik ilişkide bağlanma biçimleri, çocuk-ebeveyn arasındaki bağlanma biçimlerinden etkilenmekte ve benzerlik göstermekteyken, çocuklukta bağlanma figürüne karşı geliştirilen bilişsel şemalar da romantik ilişkideki bağlanma figürüne karşı tutumu etkilemektedir. Bilişsel şemalar gibi bilinçli kontrol dışında çalışan zihinsel modeller kişinin hem kendi hem de başkalarının, özellikle bağlanma figürünün davranışlarının yorumlanmasını etkiler ve kişiler arası ilişkilerde beklenti ve tutumları yönlendirir. Çocukluktaki bağlanma yaşantıları temelinde oluşan zihinsel modeller hem kişinin kendisine ilişkin beklenti, inanç ve duygularını, özellikle de özsaygısını hem de başkalarına duyulan güven ve sosyal ilişkilerde hissedilen rahatlık düzeylerini etkiler. Benlik ve başkalarına ilişkin zihinsel modeller bir kez oluştuktan sonra katılaşmaya başlar ve değişime direnç gösterirler. Özellikle bağlanma figürü ile kurulan ilişkiler genel olarak olumsuz ise zihinsel modeller esnekliklerini göreceli olarak kaybederler ve değişime yüksek düzeyde direnç gösterirler (Buğa, 2009: s.89). Romantik ilişkide bağlanma 38

58 figürüne karşı öngörülen/geliştirilen zihinsel modelin ilişkide sorun çözme tutumlarını etkileyeceği öngörülmüştür. Romantik İlişki İle İlgili Araştırmalar Kuttler ve Greca (2004), ergen kızlarda romantik ilişkiler, yakın arkadaşlıklar ve kabul edilen flört durumlarını değişkenler olarak belirleyip aralarındaki ilişkiyi araştırmışlardır. Sosyal değişim ve Sullivan ın sosyo duygusal teorileri araştırmaya kuramsal temel oluşturmuştur yaş arası 446 kız öğrenciye Dating Questionnaire, Network of Relationships Inventory Revised (NRI-R), Peer Relations Questionnaire uygulanmıştır. Sonuç olarak, flört yakın arkadaşlarla daha olumlu ve daha az olumsuz etkileşimler ile ilişkilidir, yaş ve flört katılımında romantik partnerlerin sayısı güven ile bağlantılıdır, romantik ilişkiler yakın arkadaşlıklardan daha fazla olumsuz etkileşime sahiptir ve akran grubu genişliği kişilerin davranışları ile ilgilidir. Ergenlik döneminin sonları, kızlar arasında ilginin kız arkadaşlardan romantik partnerlere kaydığı dönemdir. Kinsfogel ve Grych (2004) ergen ebeveyn çatışması ve akran ilişkilerini araştırmışlardır. Bu çalışmada örneklem olarak seçilen yaş arası 391 ergende (205 kız, 186 erkek), ebeveyn çatışmasına maruz kalmanın akran ve romantik ilişkileri etkileyip etkilemediğine bakılmıştır. Veriler The Conflict Tactics Scale (CTS), The Conflict in Relationships Scale (CIR), The Attitudes About Dating Index (ADI), The Trait Anger Scale (TAS) ölçekleri ile toplanmıştır. Ebeveyn çatışmasına maruz kalan erkeklerin romantik ilişkide daha fazla saldırganlık gösterdiği, öfkesini yönetmede zorluk çektiği ve bu gençlerin akran ve flört ilişkilerinde saldırgan davranışların normal olduğuna inandığı görülmüştür. Bu değişkenlerden her birinin sırasıyla ebeveyn çatışmasına tanıklık eden gençlerde, romantik partnere yönelik yüksek seviyede sözlü ve fiziksel saldırganlık şeklinde kendini göstermiştir. Kızların saldırgan davranışlarının ise ebeveyn çatışması ile ilgili olmadığı görülmüştür. Çırakoğlu (2006) kontrol odağının ve eleştirel düşünmenin üniversite öğrencilerinin romantik ilişkilerindeki doyumsuzlukları ele alış biçimleri üzerindeki rolünü incelemiştir. Bu çalışmaya Ankara da bulunan beş üniversitenin farklı fakültelerinden 580 (373 kız ve 207 erkek) üniversite öğrencisi katılmıştır. Araştırmada kullanılan İlişki Problemlerine Tepkilerim Ölçeğinin (MRRPS) Türkçe ye uyarlanması için bir pilot çalışma yapılmıştır. MRRPS bireylerin yakın duygusal ilişkilerinde yaşadıkları doyumsuzluklara yönelik verdikleri tepkileri ölçmek için geliştirilmiştir. Sonuçlar kontrol odağının terk etme, dile 39

59 getirme ve ihmal puanlarını anlamlı biçimde yordadığını göstermiştir. Kontrol odağı dışsal olan katılımcıların terk etme ve ihmal puanlarının anlamlı düzeyde yüksek olduğu, içsel kontrol odağı olan katılımcıların ise anlamlı biçimde yüksek dile getirme ortalamasına sahip oldukları görülmüştür. Son olarak, terk etme ve dile getirme puanlarının eleştirel düşünme tarafından anlamlı olarak yordandığı belirlenmiştir. Mayseless ve Scharf (2007) tarafından yürütülen adölesanlarda bağlanma biçimleri ile yakın arkadaşlıklarda samimiyet arasındaki ilişkinin incelendiği çalışmada lise son sınıftaki 80 İsrailli erkek öğrenciye güvenli bağlanma durumunu belirlemek için Adult Attachment Interview (AAI), Attachment Style Questionnaireve Late Adolescence Assessment ölçeği uygulanmıştır. Analizlerde örneklemin yakınlık kapasiteleri ve bağlanma biçimleri ergenlik ve yetişkinlik olmak üzere iki boyutta incelenmiştir. Ayrıca lisede dürtüsellik durumları, Weinberger Adjustment Inventory (WAI: Feldman ve Weinberger, 1994) ölçeği ile belirlenmiştir. Liseden itibaren ailelerinden ayrı geçirdikleri dört yıllık zorunlu askerlik hizmeti sonunda yakınlık kapasitelerini ölçmek için yapılan değerlendirmede Affective Relationships Scale ve Intimacy Status Interview uygulanmıştır. Sonuçlarda güvenli bağlanma durumu ve bağlanma biçimlerinin romantik yakınlıkla ve arkadaşları ile başarılı duygusal ilişkiler geliştirebilmesi arasında sıkı bir ilişki olduğu görülmüştür. Dürtüsellik, romantik ilişkide güvenli bağlanma ile etkileşim içindedir. Romantik ilişkilerde bağlanma biçimlerinin etkisi; özerk ergenlerin daha güçlü yakınlıklar kurmalarıyla açıklanmıştır. Korkulu/kaçınan bağlanma biçiminde romantik ilişki ve arkadaşlıkların daha zayıf olduğu bulunmuştur. Güvenli bağlanmada ilişki oldukça yüksektir. Durmuşoğlu ve Doğru (2007), çocukluk örseleyici yaşantılarının ergenlikteki yakın ilişkilerde bireye etkisini araştırmışlardır. Bu araştırmada çocukluk örselenme yaşantılarının (fiziksel istismar, duygusal istismar ve cinsel istismar) ve bazı kişisel değişkenlerin ergenlerin ilişkisel benlik saygısı, ilişkisel depresyon ve ilişkisel saplantılı düşünmelerine etkisi incelenmiştir. Araştırmada iki veya daha fazla değişken arasında birlikte değişimin varlığı ve/veya derecesini araştıran genel tarama modellerinden İlişkisel Tarama Modeli yöntemi ve İlişkisel Değerlendirme Ölçeği, Çocukluk Örselenme Yaşantıları Ölçeği, Kişisel Bilgi Formu Ölçekleri kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini üniversite birinci sınıf öğrencileri arasından tesadüfî küme örnekleme yöntemi ile seçilen 579 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre: İlişkisel benlik saygısı ve ilişkisel depresyonun cinsiyete göre farklılaştığı; kızların ilişkisel benlik saygısı 40

60 puanlarının erkeklerden, erkeklerin ilişkisel depresyon puanlarının kızlardan yüksek olduğu bulunmuştur. Baba eğitim durumu değişkenine göre ergenlerin ilişkisel benlik saygısı puanlarında farklılaşma olduğu; üniversite mezunu babaların çocuklarının ilişkisel benlik saygısı puanlarının lise ve ortaokul mezunu babaların çocuklarının ilişkisel benlik saygısı puanlarından anlamlı düzeyde yüksek olduğu görülmüştür. Ayrıca çocukluk örselenme yaşantılarından fiziksel ve duygusal istismar ile ergenlerin ilişkisel benlik saygısı puanları arasında anlamlı düzeyde negatif bir ilişki olduğu bulunmuştur. Ergenlerin ilişkisel depresyon puanları ile çocukluk örselenme yaşantılarının her üç alt boyutu arasında anlamlı düzeyde pozitif bir ilişki saptanmıştır. Beştav (2007) romantik ilişki doyumu ile bağlanma biçimleri, rasyonel olmayan ilişki inançları, aşka ilişkin tutumlar, cinsiyet ve doğup yaşanan yerleşim birimi değişkenleri arsındaki ilişkileri ve bu değişkenlerin romantik ilişkilerden sağlanan doyuma yaptıkları göreli katkıları incelemek amacıyla bir araştırma yürütmüştür. Bunun yanı sıra, romantik ilişkilerden sağlanan doyum ile bağlantısı araştırılan bu değişkenlerin kendi aralarındaki ilişkileri de incelemiştir. Bu amaçla üniversitelerin değişik fakülte ve bölümlerin de okuyan 322 kız ve 264 erkek olmak üzere toplam 586 katılımcının İlişki Ölçekleri Anketi, İlişki İnançları Ölçeği, Aşka İlişkin Tutumlar Ölçeği, İlişki Doyumu Ölçeğinden aldıkları puanlar ile kişisel bilgi formuna verdikleri yanıtlar analiz edilmiştir. Kız ve erkek katılımcıların romantik ilişkilerden sağlanan doyum açısından cinsiyete ve doğup yaşanılan yerleşim birimine bağlı herhangi bir farklılığın bulunmadığı görülmüştür. Katılımcıların ilişki inançları, aska ilişkin tutumlar ve ilişki ölçekleri anketinden aldıkları puanlar arasında hesaplanan korelasyon katsayıları, bazı bağlanma biçimleri ile bazı rasyonel olmayan ilişki inançları ve aşk türleri arasında anlamlı ilişkilerin bulunduğunu göstermiştir. İlişki doyumu puanları ile bağlanma biçimi, ilişki inançları ve aşka ilişkin tutum puanları arasında hesaplanan korelasyon katsayıları romantik ilişkilerden sağlanan doyum ile korkulu, saplantılı ve kayıtsız bağlanma biçimleri; oyun gibi aşk olarak adlandırılan aşk türü ve kadın ve erkek birbirini anlayamaz, anlaşmazlık yıkıcıdır, kadın ve erkek birbirini anlayamaz, zihin okuma beklentisi ve kadın ve erkeklerin ilişki ihtiyaçları farklıdır seklinde ifade edilen rasyonel olmayan ilişki inançları arasında negatif yönde ilişkiler olduğunu ortaya koymuştur. Arkadaşça ask ve tutkulu ask olarak adlandırılan ask türleri ile ilişki doyumu arasında ise pozitif yönde ilişki bulunmuştur. Değişik bağlanma biçimleri, aşk biçimleri ve rasyonel olmayan ilişki inançlarının romantik ilişkilerden sağlanan doyuma yaptıkları göreli katkıları belirlemek 41

61 amacıyla yapılan hiyerarşik regresyon analizi sonuçları ilişki doyumunun yordanmasına en fazla katkıyı tutkulu ask biçiminin yaptığını, tutkulu aşk biçiminin ardından sırasıyla oyun gibi ask, olarak adlandırılan aşk türünün, saplantılı bağlanma biçiminin, zihin okuma beklentisi şeklinde ifade edilen rasyonel olmayan inancının ve oyun gibi aşk olarak adlandırılan aşk türünün ilişki doyumunun yordanmasına anlamlı katkılarının olduğunu ortaya koymuştur. Amanvermez (2007) yakın ilişkilerde bağlanma ile gruplara bağlanma arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Buna ek olarak, gruba bağlanma için kolektif benlik değeri, benlik saygısı, sosyal onay gereksinimi ve sevgiliye bağlanmanın yordayıcı güçleri araştırılırken ilişkilerde bağlanma boyutları için benlik saygısı ve gruba bağlanmanın yordayıcı güçleri araştırmıştır. Araştırmaya alınan toplam 217 katılımcıdan Romantik İlişkilerde Bağlanma Ölçeği, Gruba Bağlanma Ölçeği, Kolektif Benlik Değeri Ölçeği, Benlik Saygısı Ölçeği, Sosyal İstenirlik Ölçeği ve kişisel bilgi formu kullanılarak veri toplanmıştır. Araştırmada yakın ilişkiler için bağlanma boyutlarına paralel olarak gruba bağlanma için de kaygı ve kaçınma boyutunun söz konusu olduğu görülmüştür. Öte yandan gruba bağlanma için en fazla yordayıcı güce, kolektif benlik değeri ve demografik değişkenlerden grupla olan ilişkinin uzunluğu sahipken; sevgiliye bağlanma için cinsiyet ve sevgilinin varlığı demografik değişkenlerinin en fazla yordayıcı güce sahip olduğu görülmüştür. Buna ek olarak, grupla olan beraberliğin uzunluğunun gruba bağlanma kaygısı üzerinde anlamlı olarak etkili olduğu görülmüştür. Ayrıca, hâlihazırda devam eden bir ilişkinin varlığının sevgiliye bağlanma kaygısı üzerinde anlamlı etkisi olduğu, cinsiyet ve sevgilinin varlığı değişkenlerinin bağlanmaktan kaçınma üzerinde ortak etkilerinin anlamlı olduğu ortaya konmuştur. Elde edilen bulgular, yakın ilişkilerde bağlanma boyutlarının gruplara bağlanma için de söz konusu olduğu görüşünü desteklemiştir. Aynı görüş kapsamında romantik ilişkilerde bağlanma boyutlarıyla gruba bağlanma boyutları arasındaki ilişkiler de ortaya konarak desteklenmiştir. Furman ve Shomaker (2008), ergen romantik ilişkilerinde etkileşim şekillerinin farklı özelliklerini ve diğer yakın ilişkilerle bağlantılarını araştırmışlardır. Bu çalışmanın amacı romantik ilişkilerdeki etkileşimlerin dostluklar ve anne- ergen ilişkilerindeki etkileşimlerin benzerlik ve farklılıklarını incelemektir. Yakın ilişki etkileşimlerinin önemli niteliklerini değerlendirmek üzere dört boyut incelenmiştir: duygusal tepki verme, çatışma, iletişim becerileri ve görev davranışlar. Araştırmada hipotez ve analizler romantik ilişkilerle diğer iki tür ilişki arasındaki farklar üzerinde oluşturulmuştur. Katılımcıların çoğunun romantik 42

62 ilişkisi yoktur. Katılımcılar, ergenlikte psikososyal gelişim ve uyumda yakın ilişkilerin rolünün araştırıldığı boylamsal bir çalışmaya katılan 200 ergen içinden seçilen 32 ergen (23 kız- 9 erkek) ve onların yakın arkadaşları, romantik partnerleri ve annelerinden oluşmaktadır. Ergenlerin anne, arkadaş ve partnerleriyle 5-6 dakikalık etkileşimlerinin kaydedildiği veriler, The Interactional Dimensions Coding System (IDCS) ile yordanmıştır. Sonuçta görev davranış, iletişim becerileri ve duygusal tepki verme konularında romantik ilişkilerle anne-ergen ilişkileri arasında fark olduğu görülmüştür. Romantik ilişkilerde ergenler anneleri olan ilişkilerine göre daha kapalı davranmaktadır. Anneler romantik partnerlere göre daha başarılı iletişimcilerdir ve romantik partnerlerden daha fazla olumlu duygusal tepkiler vermişlerdir. Tüfekçi (2008) romantik ilişkilerde genç yetişkinlerin aşka ilişkin tutumlarını ve kişilik özelliklerini transaksiyonel analiz ego durumları açısından değerlendirmiştir. Bu çalışma, üniversiteye devam eden genç yetişkinlerin aşka ilişkin tutumları ve kişilik özellikleri arasındaki ilişkiyi ego durumları açısından değerlendirmeyi amaçlamıştır. İlişkisel Tarama modeli niteliğindeki bu araştırmada İstanbul da bulunan vakıf/devlet üniversitelerinin lisans veya yüksek lisans programlarına devam eden 350 ( 210 kız, 140 erkek) genç yetişkin, araştırmacı tarafından hazırlanan kişisel bilgi formu ile sıfat tarama listesi ve aşk tutumları ölçeklerini cevaplamışlardır. Genç yetişkinler sıfat tarama listesini hem kendileri için hem de karşı cinsi değerlendirmek amacıyla iki kere doldurmuşlardır. Sonuçlar, katılımcıların aşk tutumları ve ego durumları arasında anlamlı ilişkilerin olduğunu ortaya çıkarmıştır. Ayrıca erkekler ve kızlar aşk tutumları ve ego durumları açısından anlamlı farklılıklar göstermiştir. Araştırma sonuçlarına göre erkekler, oyun gibi aşk ve özgeci aşka kızlardan daha fazla eğilim gösterirken; kızlar, tutkulu aşka daha fazla eğilim göstermişlerdir. Arkadaşça, mantıklı ve sahiplenici aşk tutumlarında erkekler ve kızlar farklılık göstermemiştir. Ego durumları açısından ise; erkeklerin, Eleştirel Ebeveyn ve Yetişkin ego durumları kızlardan; kızların da Koruyan Ebeveyn ve Uygulu Çocuk ego durumları erkeklerden anlamlı düzeyde daha yüksek çıkmıştır. Aşk tutumları ve ego durumları arasındaki ilişki sonuçlarında, tutkulu aşk ve Koruyan Ebeveyn arasında pozitif yönde ilişki bulunmuştur. Arkadaşça aşk, Eleştirel Ebeveyn ile pozitif yönde, Doğal Çocuk ile negatif yönde ilişki bulunmuştur. Mantıklı aşk ve Uygulu Çocuk arasında pozitif yönde ilişki varken Doğal Çocuk arasında negatif ilişki tespit edilmiştir. Sahiplenici aşk, Eleştirel Ebeveyn ve Yetişkin ego durumlarıyla negatif yönde, Uygulu Çocuk Ego durumuyla pozitif yönde bir ilişki kurmuştur. Son olarak ise; Özgeci aşk ve Eleştirel Ebeveyn arasında 43

63 negatif yönde bir ilişki, Koruyan Ebeveyn ve Uygulu Çocuk arasında pozitif bir ilişki tespit edilmiştir. Beşikçi (2008) romantik ilişkiye bağlanımı yordayan değişkenleri, algılanan çocuk yetiştirme biçimleri, ana baba onayı ve psikolojik tepkisellik açısından incelemiştir. Bu çalışmanın amacı ana baba onayı ile romantik ilişkiye bağlanım arasındaki ilişkinin ve algılanan çocuk yetiştirme biçimleri ile psikolojik tepkisellik değişkenlerinin bu ilişkideki rollerinin araştırılmasıdır. Söz konusu çalışmanın örneklemi, hali hazırda devam eden bir ilişkiye sahip 166 üniversite öğrencisinden oluşmaktadır. Çalışmada, algılanan çocuk yetiştirme biçimleri, ana baba onayı, psikolojik tepkisellik ve romantik ilişkiye bağlanım arasında öngörülen ilişkiler bütünleştirici bir modelle ele alınmış fakat yapısal eşitlik modeli analizi sonuçları yeterince bilgilendirici bulunmadığı için öngörülen model iki ayrı model olarak ele alınmıştır. İlk modelde ana baba onayının, algılanan çocuk yetiştirme biçimleri ile romantik ilişkiye bağlanım arasındaki ilişkideki rolü incelenmiştir. İkinci modelde ise, psikolojik tepkiselliğin ana baba onayı ile romantik ilişkiye bağlanım arasındaki ilişkideki rolü incelenmiştir. Çalışmanın sonuçları anneden algılanan kabulün romantik ilişkiye bağlanım üzerinde dolaylı bir etkiye sahip olduğunu ve bu etkiye ana baba onayının aracılık ettiğini göstermiştir. Anneden algılanan kabuldeki artış algılanan ana baba kabulünde artışa neden olmakta ve bunun sonucunda bireyin ilişkiye bağlanımı artmaktadır. Öte yandan, psikolojik tepkiselliğin ana baba onayı ve ilişkiye bağlanım arasındaki ilişki üzerindeki etkisine dair anlamlı bir bulguya rastlanmamıştır. Sarı (2008) üniversite öğrencilerinde romantik ilişkilerle ilgili akılcı olmayan inançları, bağlanma biçimleri ve ilişki doyumu arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Bu araştırmayı üç temel amaç ile yürütmüştür; üniversite öğrencilerine yönelik romantik ilişkilerde akılcı olmayan inançları ölçen bir ölçme aracı geliştirmek, üniversite öğrencilerinin romantik ilişkilerle ilgili inançlarını yaşa ve cinsiyete göre incelemek, bağlanma boyutlarının romantik ilişkilerle ilgili akılcı olmayan inançlara etkisini ve bağlanma boyutları ile romantik ilişkilerde akılcı olmayan inançların ilişki doyumuna etkisini incelemektir. Bu amaçlar doğrultusunda üç farklı araştırma grubuyla çalışılmıştır. Araştırmanın bağımlı değişkenlerinden biri olan romantik ilişkilerle ilgili akılcı olmayan ilişki inançlarının ölçülmesi için araştırmacı tarafından geliştirilen Romantik İlişkilerde Akılcı Olmayan İnançlar Ölçeği (RAİNÖ), bağlanma boyutlarını ölçmek için Yakın İlişkilerde Yaşantılar Envanteri-II, ilişki doyumunu ölçmek için İlişki Doyum Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmaya tarama için 434 öğrenci (296 kız ve 138 Erkek) katılmıştır. Bulgular, kız öğrencilerin aşırı 44

64 beklentiler ve fiziksel yakınlık alt boyutlarından erkek öğrencilere göre daha yüksek; sosyal zaman ve farklı düşünmek alt ölçeklerinden daha düşük puan aldıkları ve yaş arttıkça aşırı beklentiler alt ölçeği üzerinden alınan puanın azaldığı ortaya çıkmıştır. Bağlanmanın kaygı alt boyutu romantik ilişkilerle ilgili akılcı olmayan inançlara dair aşırı beklentiler, zihin okuma, farklı düşünmek, fiziksel yakınlık ve cinsiyet farklılıkları alt boyutlarını olumlu olarak yordadığı, bağlanmanın kaçınma alt boyutunun ise romantik sosyal zaman kullanımı ve fiziksel yakınlık alt boyutlarını olumlu, aşırı beklentiler ve zihin okuma alt boyutlarını ise olumsuz olarak yordadığı bulunmuştur. Aşırı beklentiler ve fiziksel yakınlıkla ilgili akılcı olmayan inançların ilişki doyumunu olumlu, bağlanmanın kaçınma, kaygı boyutları ile romantik ilişkilerle ilgili akılcı olmayan inançların cinsiyet farklıkları alt boyutunun ilişki doyumunu olumsuz olarak yordadığı ortaya çıkmıştır. Ayrıca kız öğrencilerin ilişki doyumları erkek öğrencilere göre daha düşük bulunmuştur. Kalkan (2010), ergen romantik ilişkilerinde duygusal istismar, fiziksel istismar ve soruna yönelme ile sosyal ilgi arasındaki ilişkiyi araştırmak amacıyla bir araştırma yürütmüştür. Çalışmaya üniversite birinci sınıfta okuyan 300 öğrenci katılmıştır. Veri toplamada Ergenler İçin Romantik İlişkilerde Sorun Çözme Ölçeği ve Adlerian Sosyal İlgi Ölçeği- Romantik İlişki Formu kullanılmıştır. Bulgular, sosyal ilginin duygusal istismar, fiziksel istismar ve soruna yönelme ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Sosyal ilgi duygusal istismar, fiziksel istismar ve soruna yönelmenin anlamlı bir yordayıcısı olarak bulunmuştur. Cinsiyete göre ergenlerin sosyal ilgi, fiziksel istismar ve soruna yönelme düzeyleri arasında anlamlı fark bulunmuştur. Duran (2010), evlilik öncesi ilişki geliştirme programının romantik ilişkiler yaşayan üniversite öğrencilerinin iletişim becerileri, çatışma iletişim tarzları ve ilişki istikrarları üzerine etkisini incelemiştir. Bu araştırmanın amacı, Evlilik Öncesi İlişki Geliştirme Programı nın romantik ilişkiler yaşayan üniversite öğrencilerinin iletişim becerileri, çatışma iletişim tarzları ve ilişki istikrarları üzerine etkisini incelemektir. Araştırmada ön, son, izleme ölçümlü deneysel bir desen kullanılmıştır. Araştırmanın denekleri en az altı aydan beri birlikteliği olan ve evlenmeyi planlayan üniversite öğrencisi çiftlerden oluşmaktadır. Araştırmada deney ve kontrol grupları dörder çiftten oluşturulmuş ve İletişim Becerileri Envanteri, Çatışma İletişim Tarzları Ölçeği, İlişki İstikrarı Ölçeği kullanılmıştır. Deney grubunda yer alan deneklere dokuz oturumdan oluşan Evlilik Öncesi İlişki Geliştirme Programı uygulanmıştır. Kontrol grubuna ise; bu süre içerisinde hiçbir uygulama gerçekleştirilmemiştir. Son test ölçümü deneysel işlemin bitmesinden 15 gün 45

65 sonra, izleme testi ölçümü ise oturumların bitmesinden altı ay sonra gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda Evlilik Öncesi İlişki Geliştirme Programı nın romantik ilişkiler yaşayan çiftlerin iletişim becerileri ve ilişki istikrarını geliştirmede etkili olduğu, fakat programın çatışmaya ilişkin olumlu iletişim tarzlarını geliştirmede etkili olmadığı bulunmuştur. Demirtaş (2010) cinsiyet ilişki durumu, romantik ilişki doyumu ve kariyer seçimlerine bağlılığının son sınıf üniversite öğrencilerinde öznel iyi oluşan boyutları üzerindeki rolünü araştırmıştır. Araştırmaya toplam 400 (172 kadın, 228 erkek) üniversite öğrencisi katılmıştır. Katılımcılara İlişki Doyum Ölçeği, Kariyer Seçimlerine Bağlılık Ölçeği, Yaşam Doyumu Ölçeği ve Pozitif ve Negatif Duygu Ölçeği uygulanmıştır. Sonuçlar cinsiyet, romantik ilişki doyumu ve mesleki araştırma ve bağlılığın öğrencilerin yaşam doyumunu yordadığını göstermiştir. Ayrıca romantik ilişki doyumu, mesleki araştırma, bağlılık ve erken karar verme eğiliminin öğrencilerin olumsuz duygu puanlarını; ilişki durumu ve mesleki araştırma ve bağlılığın ise öğrencilerin olumlu duygu puanlarını yordadığı gözlenmiştir. Aydoğdu (2010), Romantik ilişkileri kişilik özellikleri açısından İncelemiştir. Bu araştırmada üniversite öğrencilerinin romantik ilişkileri ile ilgili çeşitli psikolojik eğilimleri ile beş faktör kişilik özelliği arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmanın temel amacı romantik ilişkilerle ilgili psikolojik eğilimleri yordayan kişilik özelliklerini saptamak bunun yanı sıra ilgili değişkenlerle kişilik özelliklerinin arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır. Araştırmaya romantik bir ilişki yaşayan toplam 382 ( 270 kız, 112 erkek) üniversite öğrencisi katılmıştır. Veri toplama aracı olarak Çok Boyutlu İlişki Ölçeği (ÇBİÖ), Sıfatlara Dayalı Kişilik Testi (SDKT) ve kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen bulgulara göre romantik ilişkilerde dışadönüklük, deneyime açıklık, öz disiplin, yumuşak bağlılık kişilik özelliklerine sahip bireylerin ilişki başlatma ve sürdürme konusunda daha girişken ve daha başarılı oldukları, daha az kaygı yaşadıkları, ilişkilerinden daha fazla doyum aldıkları ve ilişkilerinin kendi kontrolünde geliştiğine inandıkları bulunmuştur. Buna karşın nevrotik bireylerin romantik bir ilişkide daha fazla kaygı yaşadıkları, kendilerine daha az güvendikleri ve ilişkilerinde başkalarının görüşlerine önem verdikleri, ilişkiyi başlatma ve sürdürmede sorunlar yaşadıkları saptanmıştır. Küçükarslan (2011) üniversitesi öğrencilerinin romantik ilişkilerine yönelik inançlarını cinsiyet, sınıf düzeyi ve romantik ilişki yaşam durumu değişkenlerine göre incelemiştir. 46

66 Araştırmanın örneklemini, 957 (559 kız, 398 erkek) lisans öğrencisi oluşturmuştur. Bu çalışmada Kişisel Bilgi Formu, Romantik İnançlar Ölçeği olmak üzere 2 ölçme aracı kullanılmıştır. Araştırma bulgularına göre, üniversite öğrencilerinin romantik ilişkilere yönelik inançları, cinsiyet, sınıf düzeyi ve romantik ilişki yaşama durumuna göre farklılık göstermiştir. Bulgular, cinsiyet açısından ele alındığında, erkek öğrencilerin kızlara oranla romantik ilişkilere yönelik inançlar arasında yer alan aşk bir yol bulur ile ilk görüşte aşk inançlarına daha yüksek düzeyde sahip oldukları görülmüştür. Sınıf düzeyi dikkate alındığında ise, birinci ve ikinci sınıf öğrencilerinin ilk ve tek ile idealleştirme inançlarının dördüncü sınıf öğrencilerine oranla daha yüksek düzeyde olduğu gözlenmiştir. Son olarak, romantik ilişki yaşama durumu açısından incelendiğinde, daha önce yaşamayıp, şimdi romantik bir ilişki yaşayan öğrencilerin aşk bir yol bulur, ilk ve tek ile idealleştirme inançlarının diğer gruplardaki öğrencilere göre daha yüksek düzeyde olduğu belirlenmiştir. Kalkan ve Karadeniz (2011) çocukluk çağı örselenme yaşantılarının ergenlerdeki flört kaygısının yordayıcısı olup olmadığını incelemek için bir araştırma yürütmüşlerdir. Çalışmaya üniversite birinci sınıfta okuyan 297 öğrenci (169 kız ve 128 erkek) katılmıştır. Araştırma verileri Çocukluk Çağı Örselenme Yaşantıları Ölçeği ve Flört Kaygısı Envanteri-Ergen Formu kullanılarak toplanmıştır. Sonuçlar flört kaygısı ile fiziksel kötüye kullanım, duygusal kötüye kullanım ve cinsel kötüye kullanım arasında anlamlı ilişki olduğunu göstermiştir. Erkeklerin duygusal ve cinsel kötüye kullanım düzeylerinin kızlardan yüksek olduğu da elde edilen sonuçlardandır. 47

67 48

68 BÖLÜM 3 YÖNTEM Bu bölümde araştırmanın modeli ile verilerin toplanmasına ve değerlendirilmesine yönelik olarak kullanılacak yöntem ve teknikler yer almaktadır. Araştırmanın Modeli Bu araştırma, tarama modelinin kullanıldığı betimsel bir çalışmadır. Tarama modeli, geçmişte ya da halen var olan bir durumu var olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan bir araştırma yaklaşımıdır. Araştırmaya konu olan olay, birey ya da nesne, kendi koşulları içinde ve olduğu gibi tanımlanmaya çalışılır. Onları, herhangi bir şekilde değiştirme, etkileme çabası gösterilmez (Karasar, 2002: s.77). Betimsel tarama modelinde, belli bir zaman kesiti içinde çok sayıda denek ve objeden elde edilen verilerin analizi ile araştırma problemine veya problemlerine cevap aranır (Arseven, 2001: s.104). Tarama modelinin tercih edilmesinin bir nedeni de bu modelin davranış bilimi ve disiplinlerine daha uygun düşmesi ve yöntemin özellikleri gereği kurumların mevcut düzenini bozmadan ve kurum personeline yönetsel güçlük çıkarmadan kullanılabilmesidir (Kaptan, 1999: s.60). Bu araştırmanın bağımsız değişkenleri, üniversite 1. Sınıf öğrencilerinin anne-baba ve arkadaşlarına bağlanma biçimleri ile romantik ilişkilerinde sorun çözmeleridir. Bu kapsamda bağımlı değişkenler, katılımcıların yaşı, cinsiyeti, kardeş sayısı, doğum sırası, anne ve babanın eğitim durumu ve sosyo-ekonomik düzeyleridir. Evren ve Örneklem Araştırmada yükseköğrenimin birinci sınıfındaki öğrenciler çalışma evreni olarak belirlenmiştir. Örneklemi, Ankara Gazi Üniversitesinin çeşitli fakültelerinde eğitim gören ve araştırmaya katılmayı kabul eden, tesadüfi (random) olarak seçilen toplam 444 (282 Kız, 162 Erkek) 1. Sınıf öğrencisi oluşturmuştur. 49

69 Araştırmanın örneklem grubunu oluşturan öğrencilerin fakültelere göre dağılımı aşağıda verilmiştir. Öğrencilerin Fakültelere Göre Dağılımı Fakülteler n % Mesleki Eğitim Fakültesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Hukuk Fakültesi Eğitim Fakültesi Toplam Mevcut fakülteler ile birlikte Tıp Fakültesi ne de araştırma yapmak için başvuruda bulunulmuştur. Fakat gerekli izin alınamadığından araştırmadan çıkarılmıştır. Veri Toplama Araçları Araştırmada veri toplamak amacıyla üç farklı ölçek ve form kullanılmıştır. Çalışma grubuna öncelikle Kişisel Bilgi Formu uygulanmıştır. Katılımcıların anne-babalarına bağlanma biçimlerini belirlemek için Armsden ve Greenberg (1987), Raja, McGee ve Stanton (1992) tarafından geliştirilen, Günaydın ve arkadaşları tarafından Türkçeye uyarlanan Ebeveyn-Akran Bağlanma Envanteri Kısa Formu (EABE) ve arkadaşlara bağlanma biçimlerini belirlemek için de Griffin ve Bartholomew (1994) tarafından geliştirilen, Sümer ve Güngör (1999a) tarafından Türkçeye uyarlanan İlişkiler ölçeği (İÖA) anketi kullanılmıştır. Ergenlerde Romantik İlişkide Sorun Çözme Ölçeği Kalkan (2008) tarafından geliştirilen (ERİSCO) araştırmada kullanılan diğer ölçeklerdendir. Araştırma verilerini toplamak amacıyla kullanılan ölçekler, gönüllü öğrencilere ders saati bitiminde araştırmacılar tarafından bireysel olarak yaklaşık on beş dakika uygulanmıştır. Bilimsel bir çalışma amacıyla bilgilerin toplandığı, elde edilen bilgilerin sadece bu amaçla kullanılacağı, araştırmaya katılmama hakkına sahip oldukları ve kimliği ortaya koyucu bilgilerin istenmediği katılımcılara açıklanmıştır. Bu açıklamalardan sonra katılımcıların sözlü onayı alınarak, araştırmaya katılmayı kabul eden öğrencilerle araştırma yapılmıştır. 50

70 Kişisel Bilgi Formu: Üniversite 1. sınıf öğrencilerinin anne baba ve arkadaşlarına bağlanma biçimleri ve romantik ilişkilerinde sorun çözme becerilerini etkileyebileceği düşülen bazı değişkenlere ait verilerin toplanabilmesi amacıyla Kişisel Bilgi Formu hazırlanmıştır. Bu formda öğrencilerin cinsiyet, yaşı, fakültesi, kardeş sayısı, doğum sırası, anne ve babanın eğitim durumu, sosyo-ekonomik düzeylerine ilişkin sorular yer almaktadır (EK 1). İlişki Ölçekleri Anketi (Relationship Scales Questionnarie); Griffin ve Bartholomew (1994) tarafından geliştirilen İlişki Ölçekleri Anketi (Relationship Scales Questionnarie), 30 maddeden oluşup, farklı maddeler toplanarak dört bağlanma prototipini ölçmek amacı ile hazırlanmıştır. Bu anket Hazan ve Shaver in (1987) bağlanma ölçümündeki paragraflardan, Bartholomew ve Horowitz in (1991) İlişki Anketi nde ve Collins ve Read in (1990) Yetişkin Bağlanma Ölçeği nde kullanılan maddelerden yararlanılarak oluşturulmuştur. Katılımcılar her bir maddenin kendilerini ve yakın ilişkilerindeki genel tutumlarını ne derece tanımladıklarını 7 li Likert tipi ölçeklerinde işaretlemişlerdir. Ölçekte güvenli ve kayıtsız bağlanma biçimleri beşer madde ile ölçülürken saplantılı ve korkulu bağlanma biçimleri dörder madde ile ölçülmektedir. Dört bağlanma biçimini yansıtan sürekli puanlar bu biçimleri ölçmeyi hedefleyen maddelerin toplanmasından ve bu toplamın her bir ölçekteki madde sayısına bölünmesinden elde edilmektedir. Böylece alt ölçeklerden alınabilecek puanlar 1 ila 7 arasında değişebilmektedir. Bu yolla elde edilen sürekli puanlar katılımcıları bağlanma biçimleri içerisinde gruplandırmak için de kullanılmaktadır. Gruplandırma sürecinde her bir katılımcı, en yüksek puana sahip olduğu bağlanma kategorisine atanmaktadır (Sümer ve Güngör, 1999). Ölçeğin, Türkçe geçerlik- güvenirlik çalışmaları Sümer ve Güngör (1997) tarafından yapılmıştır. Test tekrar test güvenirlikleri,.54 ile.78 arasında, iç tutarlılık katsayısı ise,.27 ile.61 alfa değerleri arasında değişmektedir. Güvenli bağlanma biçimi ile korkulu bağlanma biçimi ve saplantılı ile kayıtsız biçimleri arasında olumsuz yönde ve anlamlı korelasyonlar gözlenmiştir. Yapılan faktör analizinde, varyansın % 47 sini açıklayan 1. faktör korkulu ve güvenli bağlanma biçimlerini içermekte (sırasıyla. 87 ve 82) ve varyansın %31 ini açıklayan 2. faktör saplantılı ve kayıtsız biçimlerini (sırasıyla. 88 ve -.67) kapsamaktadır ( Sümer ve Güngör, 1999a). 51

71 Türk ve ABD örneklemlerinin bağlanma biçimlerini karşılaştırmak amacı ile Sümer ve Güngör (1999a) tarafından yapılan çalışmada, iki kültür arasında bağlanma biçimlerinin dağılımları oldukça farklılık göstermektedir. Sonuçlara göre ABD örnekleminde kayıtsız bağlanma biçimine sahip olanların oranı (%24.2) Türk örnekleminde (%19,3) daha fazla; saplantılıların oranı ise ABD (%20.4) Türk örnekleminden daha az (%28.2) saptanmıştır. Korkulu ve güvenli bağlanma biçimlerinde ise ABD örnekleminin oranı daha fazla çıkmıştır (korkulu ABD %10.1, Türk %9.3; güvenli ABD %45.33 Türk %43.3). İÖA ile ölçülen bağlanma biçimlerinin sürekli kaygı ile ilişkisi incelenmiş olup, güvenli bağlanma ile sürekli kaygı olumsuz yönde (-.36), korkulu ve saplantılı bağlanma biçimi ile sürekli kaygı arasında olumlu (,36 ve,38) yönde anlamlı korelasyon elde edilmiştir (Sümer ve Güngör, 1999). Ölçeğin puanlanmasında, ters yüklü maddeler 5, 7 ve 17 dir. Bağlanma boyutlarını hesaplarken 5. maddenin hem orijinal hem de ters yüklü hali kullanılır. Ebeveyn Akran Bağlılığı Envanteri Kısa Formu-EABE (The Short Form of Inventory of Parent and Peer Attachment- IPPA): Armsden ve Greenberg, (1987) Raja, McGee ve Stanton (1992) tarafından geliştirilmiştir. Envanter Ergenlerin ebeveynleri ve akranları bilişsel ve duyuşsal olarak ilişkilerinin yakınlığını belirlemeye yöneliktir. Anketin orijinal formu üç bölümden oluşmakta ve anket, anne, baba ve yakın akranlara yönelik yirmi beşer durum cümlesi içermektedir. Her bir cümlenin uygulayıcıya uygunluğuna yönelik en zayıf noktası Hiç/Hiçbir zaman ve en kuvvetli noktası Tamamen/ Her zaman olan beşli derecelendirme belirlenmektedir. Testin Türkçeye uyarlaması, geçerlik ve güvenirlik çalışmaları Günaydın ve arkadaşları tarafından yapılmıştır. EABE nin güven, iletişim ve yabancılaşma faktörlerinin Türk örneklemi için ortaya çıkmadığı, anne ve baba alt ölçeklerinin yüksek iç tutarlılığa ve testtekrar test güvenirliğine sahip olduğu görülmüştür. Yapı geçerliliğindeki sınırlılıklar ergen bağlanma alan yazınına dayanılarak tartışılmıştır. Ölçek Günaydın, Sümer ve Selçuk tarafından psikometrik açıdan değerlendirilmiştir. Orta Doğu Teknik Üniversitesi nde okuyan 257 lisans öğrencisi araştırmaya katılmıştır. Katılımcıların 116 sı (%45) kadın ve 141 i (%55) erkektir. Katılımcıların ortalaması dır (S = 1.45).Katılımcılar demografik sorular ve ölçeklerden oluşan anket bataryasını gruplar halinde doldurmuşlardır. Katılımcılara çalışmanın ilişkileri hakkındaki duygu ve düşüncelerini belirlemek üzere yapıldığı söylenmiştir ve kimliklerinin gizli tutulacağı belirtilmiştir, 52

72 ancak test-tekrar-test çalışmasının yapılabilmesi için kendilerini tanımayacak bir numara belirtmeleri istenmiştir. Test-tekrar test güvenirliliğinin belirleyebilmek için Ebeveyn ve Arkadaşlara Bağlanma Envanteri anne baba formları katılımcılardan 85 kişi rastgele seçilerek altı hafta sonra tekrar uygulanmıştır. Bu katılımcıların 36 sı kadın ve 48 i erkektir. Katılımcıların yaş ortalaması dir. Ölçeğin orijinali 28 maddeden oluşan Bu çalışmada EABE nin Raja ve Arkadaşları tarafından geliştirilen (1992) 12 şer maddelik toplam 24 maddelik kısa formu kullanılmıştır. Bu çalışmada EABE, 7 basamaklı ölçekler üzerinde değerlendirilmiştir. (10=asla,7= daima) ve katılımcılar tarafından hem anne hem baba için cevaplandırılmıştır. Böylelikle güven, iletişim ve ters kodlanan yabancılaşma alt ölçeklerinin toplanmasıyla toplam bağlanma puanı, anne baba için ayrı ayrı hesaplanabilmiştir. EABE kısa formunun puanlaması 1, 2, 3 ve 11. maddeler güven; 6, 7, 8 ve 12. maddeler iletişim; 4, 5, 9 ve 10. maddeler yabancılaşma alt boyutlarını oluşturmaktadır. 2. ve 6. maddeler ile yabancılaşma alt boyutunu oluşturan maddeler toplam bağlanma puanı hesaplanırken ters kodlanarak diğer maddelerle toplanmaktadır (Sümer ve Güngör, 1999). Ergenlerin Romantik İlişkilerinde Sorun Çözme Ölçeği; Ergenlerin romantik ilişkilerinde yaşanan sorunlarla başa çıkma davranışlarını belirlemek için, Kalkan (2008: s ) tarafından geliştirilen Ergenler için Romantik ilişkilerde Sorun Çözme Ölçeği kullanılmıştır. Otuz sekiz maddelik, beşli Likert tipi ölçek «(1) Hiç uygun değil, (2) Çok az uygun, (3) Kısmen uygun, (4) Genellikle uygunve (5) Tümüyle uygun» şeklinde cevaplanmaktadır. Ölçegin Fiziksel istismar (13 Madde), Duygusal istismar (15 Madde) ve Soruna Yönelme (10 Madde) olmak üzere üç alt boyutu vardır. Ölçeğin yapı geçerliliği için faktör analizi uygulanmış ve Kaiser-Meyer Olkin değeri 0.84, Barlett testi sonucu ( , p<.000) ise anlamlı bulunmuştur. Ergen Romantik İlişkilerinde Sorun Çözme Ölçeğinde 2, 4, 5, 7, 8, 15, 18, 21, 23, 24, 26, 32, 33, 34, 37 numaralı maddeler duygusal istismar; 1, 3, 6, 10, 11, 12, 13, 16, 17, 19,20, 22, 36 numaralı maddeler fiziksel istismar; 9, 14, 25, 27, 28, 29, 31, 35, 38,30 numaralı maddeler ise soruna yönelme alt boyutunu ölçmeye yöneliktir. Ölçeğin güvenirliği için Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı.91; alt ölçekler olan Duygusal İstismar için.86, Fiziksel istismar için.80 ve soruna yönelme için.76 bulunmuştur. Güvenirliğin saptanmasında kullanılan bir diğer yöntem olan yarıya bölme, güvenirlik katsayısı ölçeğin tümü için r=.85 olarak; alt 53

73 ölçekler olan Duygusal İstismar için.83, Fiziksel İstismar için.74, Soruna Yönelme için.67 olarak bulunmuştur. Verilerin Analizi Araştırma sonucu elde edilen veriler bilgisayar ortamına girilerek SPSS paket programı yardımıyla analiz edilmiştir. Araştırmadan elde edilen veriler bağımsız olarak varimax rotasyonuyla temel bileşenler (faktör) analizi, tek yönlü varyans analizi ANOVA ve Scheffe testi kullanılarak analiz edilmiştir. 54

74 BÖLÜM 4 BULGULAR Üniversite 1. Sınıf öğrencilerinin anne-babalarına bağlanma biçimleri, arkadaşlarına bağlanma biçimleri ve romantik ilişkilerinde sorun çözmelerine ilişkin puanların cinsiyetine ilişkin t testi sonuçları ve anne-babalarına bağlanma biçimleri, arkadaşlarına bağlanma biçimleri ve romantik ilişkilerinde sorun çözmelerine ilişkin puanları, yaş, anne eğitim durumu, baba eğitim durumu, doğum sırası, kardeş sayısı ve SED değişkenlerine ilişkin ANOVA sonuçları ile betimsel istatistikler bu bölümde verilmiştir. Araştırma grubunu oluşturan bireylerin cinsiyet, yaş, öğrenim gördükleri fakülte, anne eğitim durumu, baba eğitim durumuna ilişkin betimsel verileri Tablo 1 de yer almaktadır. 55

75 Tablo 1. Üniversite 1. Sınıf öğrencilerinin Cinsiyet, Yaş, Öğrenim Gördükleri Fakülte, Anne Eğitim Durumu, Baba Eğitim Durumuna İlişkin Betimsel Veriler n % Kız Cinsiyet Erkek Toplam Yaş ve üstü Toplam Eğitim Hukuk Fakülte İİBF Mesleki Eğitim Toplam İlkokul Ortaokul Anne eğitim düzeyi Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul Baba eğitim düzeyi Lise Üniversite Toplam Tablo 1 de görüldüğü gibi araştırmaya katılanların %63,5 i (282) kız, %36,5 i (162) erkektir. Öğrencilerin %39,6 sı (176) 18 yaşında, %31,8 (141) 19 yaşında, %15,8 i (70) 20 yaşında ve %12,8 i (57) 21 ve üzeri yaştadır. Öğrencilerin %24,8 i (110)u eğitim fakültesinde, %24,3 ü (108) hukuk fakültesinde, %24,8 i (110) İİBF de ve %26,1 i (116) mesleki eğitim fakültesinde okumaktadır. Öğrencilerin annelerinin %47,3 ü (210) ilkokul, 56

76 %16,7 si (74) ortaokul, %23 ü (102) lise ve %13,1 i (58) üniversite mezunudur. Babaların ise %29,1 i (129) ilkokul, %17,1 (76) ortaokul, %27,3 ü (121) lise ve %26,6 sı (118) üniversite mezunudur. Araştırma grubunu oluşturan bireylerin doğum sırası, kardeş sayısı ve algılanan SED e ilişkin betimsel verileri Tablo 2 de verilmiştir. Tablo 2. Üniversite 1. Sınıf öğrencilerinin Doğum Sırası, Kardeş Sayısı ve Algılanan SED Değişkenlerine İlişkin Betimsel Veriler N % Doğum sırası Kardeş sayısı Algılanan SED Birinci İkinci Üçüncü Dört ve üzeri Toplam Yok Bir İki Üç Dört ve üzeri Toplam Düşük Orta Yüksek Toplam Tablo 2 de görüldüğü gibi öğrencilerin %44,6 sı (198) ailenin birinci, %31,1 i (138) ikinci, %13,5 i (60) üçüncü ve %10,8 (48) ailenin dördüncü veya daha sonra doğan çocuğudur. Öğrencilerin %2,5 (11) bir, %36,3 ü (161) iki, %31,5 i (140) üç ve %19,1 (85) dört ve %10,6 (47) beş ve daha fazla kardeştir. Ayrıca %4,5 i (20), %79,3 ü (352) orta ve %16,2 si (72) yüksek SED e sahiptir. Öğrencilerin arkadaşlarına bağlanmaları, anne-babalarına bağlanma biçimleri ile romantik ilişkilerinde sorun çözme puanlarının cinsiyetine ilişkin t testi sonuçları tablo 3 te verilmiştir. 57

77 Tablo 3. Üniversite 1. Sınıf öğrencilerinin Cinsiyetlerine göre Arkadaşlarına Bağlanmaları, Anne-Babalarına Bağlanma Biçimleri İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözme Puanlarının t Testi Sonuçları Cinsiyet n Ss T P ARKADAŞA BAĞLANMA Korkulu bağlanma Kız Erkek Kayıtsız bağlanma Kız Erkek Güvenli bağlanma Kız Erkek Saplantılı bağlanma Kız Erkek ANNE BABAYA BAĞLANMA Anne güven Kız Erkek Anne iletişim Kız Erkek Anne yabancılaşma Kız Erkek Baba güven Kız Erkek Baba iletişim Kız Erkek Baba yabancılaşma Kız Erkek ERGEN ROMANTİK İLİŞKİLERİNDE SORUN ÇÖZME ÖLÇEĞİ Duygusal istismar Kız Erkek Fiziksel istismar Kız Erkek Soruna yönelme Kız Erkek **p<.001, *p< ** * ** * * * *.004 Tablo 3 incelendiğinde cinsiyete göre öğrencilerin arkadaşlarına bağlanmaları alt boyutlarından olan korkulu bağlanma**(t=3.845, p<.001) ve güvenli bağlanmadan*(t= , p<.05) alınan puanlar açısından anlamlı fark bulunmuştur. Korkulu bağlanmadan alınan puanlar açısından erkeklerin ortalamaları ( =3.75), kızların ortalamalarından ( =4.19) daha düşük olup, fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Güvenli 58

78 bağlanmadan alınan puanlar açısından erkeklerin ortalamaları ( =4.26), kızların ortalamalarından ( =4.01) daha yüksek olup, fark istatistiksel olarak anlamlıdır. Öğrencilerin cinsiyete göre arkadaşlarına bağlanmaları alt boyutlarından olan kayıtsız bağlanma (t=1.144, p>.05) ve saplantılı bağlanmadan (t=-1.963, p>.05) alınan puanlar açısından anlamlı fark bulunmamıştır. Cinsiyete göre anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne güven alt ölçeğinden (t=1.899, p>.05) ve anne yabancılaşma (t=-.844, p>.05) alınan puanlar açısından anlamlı fark bulunmamıştır. Cinsiyete göre anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne iletişim alt ölçeğinden alınan puanlar açısından anlamlı fark bulunmuştur** (t=4.304, p<.001). Anne iletişim alt ölçeğinden alınan puanlar açısından erkelerin ortalamaları ( =4.59), kızların ortalamalarından ( =5.11) daha düşük olup, fark istatistiksel olarak anlamlıdır. Cinsiyete göre anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan baba güven alt ölçeğinden alınan puanlar açısından anlamlı fark bulunmuştur* (t=2.305, p<.05). Baba güven alt ölçeğinden alınan puanlar açısından erkelerin ortalamaları ( =3.81), kızların ortalamalarından ( =4.15) daha düşük olup, fark istatistiksel olarak anlamlıdır. Fakat cinsiyete göre baba iletişim (t=.727, p>.05) ve baba yabancılaşma (t=.012, p>.05) alt boyutları alt ölçeklerinden alınan puanlar açısından anlamlı fark bulunmamıştır Cinsiyete göre romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar* (t=-3.288, p<.05), fiziksel istismar* (t=-2.839, p<.05) ve soruna yönelme* (t=2.902, p<.05) alt ölçeğinden alınan puanlar açısından anlamlı fark bulunmuştur. Duygusal istismar alt ölçeğinden alınan puanlar açısından erkelerin ortalamaları ( =1.95), kızların ortalamalarından ( =1.76) daha yüksek olup, fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Fiziksel istismar alt ölçeğinden alınan puanlar açısından erkelerin ortalamaları ( =1.42), kızların ortalamalarından ( =1.29) daha yüksek olup, fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Soruna yönelme alt ölçeğinden alınan puanlar açısından erkelerin ortalamaları ( =3.69), kızların ortalamalarından ( =3.97) daha düşük olup, fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Öğrencilerin arkadaşlarına bağlanmaları, anne-babalarına bağlanma biçimleri ile romantik ilişkilerinde sorun çözme puanlarının yaş değişkenine göre ANOVA sonuçları tablo 4 te verilmiştir. 59

79 Tablo 4. Üniversite 1. Sınıf öğrencilerinin Yaşlarına göre Arkadaşlarına Bağlanmaları, Anne-Babalarına Bağlanma Biçimleri İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözme Puanlarının ANOVA sonuçları Yaş N Ss F p Anlamlı Fark ARKADAŞA BAĞLANMA ve üstü Toplam Kayıtsız bağlanma * ve üstü 21 ve üstü Toplam Güvenli bağlanma ve üstü Toplam Saplantılı bağlanma ve üstü Toplam ANNE BABAYA BAĞLANMA Anne güven ve üstü Toplam Anne iletişim * ve üstü 21 ve üstü Toplam Anne yabancılaşma ve üstü Toplam Baba güven * ve üstü Toplam Baba iletişim * ve üstü Toplam Baba yabancılaşma ve üstü Toplam ERİSÇÖ Duygusal istismar ve üstü Toplam Fiziksel istismar Soruna yönelme **p<.001. *p< ve üstü Toplam ve üstü Toplam

80 Tablo 4 incelendiğinde öğrencilerin yaşlarına göre arkadaşlarına bağlanmaları alt boyutlarından olan korkulu bağlanma (F=1.887, p>.05), güvenli bağlanma (F=.211, p>.05) ve saplantılı bağlanmadan (F=.936, p>.05) alınan puanlar açısından anlamlı fark bulunmamıştır. Öğrencilerin arkadaşlarına bağlanmaları alt boyutlarından olan kayıtsız bağlanmadan alınan puanlar açısından yaşa göre anlamlı fark bulunmuştur* (F=3.040, p<.05). Farkın kaynağını bulmak için yapılan Tukey testi sonucunda 18 yaşındakilerin kayıtsız bağlanma ( =4.52) puanları, 21 ve üstü yaşındakilerin puanlarından ( =4.07) anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Öğrencilerin yaşa göre anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne güven (F=1.621, p>.05), anne yabancılaşma (F=.315, p>.05) ve baba yabancılaşma (F=1.189, p>.05) alt ölçeğinden alınan puanlar açısından anlamlı fark bulunmamıştır. Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne iletişim alt ölçeğinden alınan puanlar açısından yaşa göre anlamlı fark bulunmuştur* (F=3.595, p<.05). Farkın kaynağını bulmak için yapılan Tukey testi sonucunda 18 yaşındakilerin anne iletişim ( =5.09) puanları, 21 ve üstü yaşındakilerin puanlarından ( =4.57) anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan baba güven alt ölçeğinden alınan puanlar açısından yaşa göre anlamlı fark bulunmuştur* Farkın kaynağını bulmak için yapılan Tukey testi sonucunda gruplar arasında p<.05 düzeyinde anlamlı fark olmadığı görülmüştür. Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan baba iletişim alt ölçeğinden alınan puanlar açısından yaşa göre anlamlı fark bulunmuştur* (F=2.918, p<.05). Farkın kaynağını bulmak için yapılan Tukey testi sonucunda 18 yaşındakilerin baba iletişim ( =4.60) puanları, 20 yaşındakilerin puanlarından ( =4.05) anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Yaşa göre romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar (F=.249, p>.05), fiziksel istismar (F=.615, p>.05) ve soruna yönelme (F=.138, p>.05) alt ölçeğinden alınan puanlar açısından anlamlı fark bulunmamıştır. 61

81 Tablo 5. Üniversite 1. Sınıf Öğrencilerinin Annelerinin Eğitim Durumuna Göre Arkadaşlarına Bağlanmaları, Anne-Babalarına Bağlanma Biçimleri İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözme Puanlarının ANOVA sonuçları ARKADAŞA BAĞLANMA Korkulu bağlanma Kayıtsız bağlanma Güvenli bağlanma Saplantılı Bağlanma ANNE BABAYA BAĞLANMA Anne güven Anne iletişim Anne yabancılaşma Baba güven Baba iletişim Baba yabancılaşma ERİSÇÖ Duygusal istismar Fiziksel istismar Soruna yönelme **p<.001. *p<.05 Eğitim n Ss F p Anlamlı Fark İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul **.000 Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam İlkokul-Üniv Ortaokul-Üniv. Lise-Üniv. İlkokul İlkokul-Üniv **.000 Ortaokul-Üniv. Ortaokul Lise Toplam Üniversite Lise-Üniv. İlkokul *.001 İlkokul-Üniv Ortaokul Lise Ortaokul-Üniv. Toplam Üniversite Lise-Üniv. İlkokul İlkokul-Lise Ortaokul Lise **.000 İlkokul-Üniv. Üniversite Toplam

82 Tablo 5 incelendiğinde öğrencilerin annelerinin eğitim durumlarına göre arkadaşlarına bağlanmaları alt boyutlarından olan korkulu bağlanma (F=1.821, p>.05), kayıtsız bağlanma (F=.768, p>.05), güvenli bağlanma (F=1.332, p>.05) ve saplantılı bağlanmadan (F=.412, p>.05) alınan puanlar açısından anne eğitim durumuna göre anlamlı fark bulunmamıştır. Öğrencilerin anne eğitim durumuna göre anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne güven (F=2.561, p>05), anne iletişim (F=1.980, p>.05), baba güven (F=1.393, p>.05), baba iletişim (F=1.115, p>.05) ve baba yabancılaşma (F=1.218, p>.05) alt ölçeğinden alınan puanlar açısından anlamlı fark bulunmamıştır. Annebabalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne yabancılaşma alt ölçeğinden alınan puanlar açısından anne eğitim durumuna göre anlamlı fark bulunmuştur** (F=6.308, p<.001). Farkın kaynağını bulmak için yapılan Tukey testi sonucunda annesi üniversite mezunu olan öğrencilerin anne yabancılaşma ( =3.09) puanları, annesi ilkokul mezunu olan öğrencilerin anne yabancılaşma ( =2.40) puanlarından, annesi ortaokul mezunu olan öğrencilerin anne yabancılaşma ( =2.27) puanlarından ve annesi lise mezunu olan öğrencilerin anne yabancılaşma ( =2.56) puanlarından anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Öğrencilerin anne eğitim durumuna göre romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar alt ölçeğinden alınan puanlar açısından anlamlı fark bulunmuştur** (F=13.754, p<.001). Farkın kaynağını bulmak için yapılan Tukey testi sonucunda annesi üniversite mezunu olan öğrencilerin duygusal istismar ( =2.25) puanları, annesi ilkokul mezunu olan öğrencilerin duygusal istismar ( =1.72) puanlarından, annesi ortaokul mezunu olan öğrencilerin duygusal istismar ( =1.73) puanlarından ve annesi lise mezunu olan öğrencilerin duygusal istismar ( =1.87) puanlarından anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Anne eğitim durumuna göre romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan fiziksel istismar alt ölçeğinden alınan puanlar açısından anlamlı fark bulunmuştur* (F=5.354, p<.05). Farkın kaynağını bulmak için yapılan Tukey testi sonucunda annesi üniversite mezunu olan öğrencilerin fiziksel istismar ( =1.55) puanları, annesi ilkokul mezunu olan öğrencilerin fiziksel istismar ( =1.29) puanlarından, annesi ortaokul mezunu olan öğrencilerin fiziksel istismar ( =1.35) puanlarından ve annesi lise mezunu olan öğrencilerin fiziksel istismar ( =1.31) 63

83 puanlarından anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan soruna yönelme alt ölçeğinden alınan puanlar açısından anne eğitim durumuna göre anlamlı fark bulunmuştur** (F=6.290, p<.001). Farkın kaynağını bulmak için yapılan Tukey testi sonucunda annesi ilkokul mezunu olan öğrencilerin soruna yönelme ( =4.07) puanları, annesi lise mezunu olan öğrencilerin soruna yönelme ( =3.61) puanlarından ve annesi üniversite mezunu olan öğrencilerin soruna yönelme ( =3.64) puanlarından anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Öğrencilerin arkadaşlarına bağlanmaları, anne-babalarına bağlanma biçimleri ile romantik ilişkilerinde sorun çözme puanlarının baba eğitim durumu değişkenine göre ANOVA sonuçları Tablo 6 de verilmiştir. 64

84 Tablo 6. Üniversite 1. Sınıf Öğrencilerinin Babalarının Eğitim Durumuna Göre Arkadaşlarına Bağlanmaları, Anne-Babalarına Bağlanma Biçimleri İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözme Puanlarının ANOVA sonuçları ARKADAŞA BAĞLANMA Korkulu bağlanma Kayıtsız bağlanma Güvenli bağlanma Saplantılı bağlanma ANNE BABAYA BAĞLANMA Anne güven Anne iletişim Anne yabancılaşma Baba güven Baba iletişim Baba yabancılaşma ERİSÇÖ Duygusal istismar Fiziksel istismar Soruna yönelme **p<.001. *p<.05 Eğitim n İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam İlkokul Ortaokul Lise Üniversite Toplam Ss F P Anlamlı Fark *.015 İlkokul-Lise * ** *.006 İlkokul-Üniv Ortaokul-Üniv. İlkokul-Üniv Ortaokul-Üniv. Lise-Üniv. İlkokul-Lise İlkokul-Üniv. 65

85 Tablo 6 incelendiğinde öğrencilerin arkadaşlarına bağlanmaları alt boyutlarından olan korkulu bağlanma (F=.724, p>.05), kayıtsız bağlanma (F=1.108, p>.05), güvenli bağlanma (F=1.045, p>.05) ve saplantılı bağlanma (F=.472, p>.05) alt boyutlarından alınan puanlar açısından baba eğitim durumuna göre anlamlı fark bulunmamıştır. Öğrencilerin baba eğitim durumuna göre anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne güven alt ölçeğinden alınan puanlar açısından anlamlı fark bulunmuştur* (F=3.530, p<.05). Farkın kaynağını bulmak için yapılan Tukey testi sonucunda babası lise mezunu olan öğrencilerin anne güven ( =4.05) puanları, babası ilkokul mezunu olan öğrencilerin anne güven ( =4.46) puanlarından anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur. Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne yabancılaşma alt ölçeğinden alınan puanlar açısından baba eğitim durumuna göre anlamlı fark bulunmuştur* (F=5.399, p<.05). Farkın kaynağını bulmak için yapılan Tukey testi sonucunda babası üniversite mezunu olan öğrencilerin anne yabancılaşma ( =2.86) puanları, babası ilkokul mezunu olan öğrencilerin anne yabancılaşma ( =2.36) puanlarından ve babası ortaokul mezunu olan öğrencilerin anne yabancılaşma ( =2.24) puanlarından anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Öğrencilerin baba eğitim durumuna göre anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne iletişim (F=1.952, p>.05), baba güven (F=1.190, p>.05), baba iletişim (F=1.063, p>.05), baba yabancılaşma (F=1.485, p>.05)alt ölçeğinden alınan puanlar açısından anlamlı fark bulunmamıştır. Romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar alt ölçeğinden alınan puanlar açısından baba eğitim durumuna göre anlamlı fark bulunmuştur** (F=12.578, p<.001). Farkın kaynağını bulmak için yapılan Tukey testi sonucunda babası üniversite mezunu olan öğrencilerin duygusal istismar ( =2.10) puanları, babası ilkokul mezunu olan öğrencilerin duygusal istismar ( =1.70) puanlarından, babası ortaokul mezunu olan öğrencilerin duygusal istismar ( =1.69) puanlarından ve babası lise mezunu olan öğrencilerin duygusal istismar ( =1.78) puanlarından anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan fiziksel istismar alt ölçeğinden alınan puanlar açısından baba eğitim durumuna göre anlamlı fark bulunmamıştır (F=2.450, p>.05). Romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan soruna yönelme alt ölçeğinden alınan puanlar açısından baba eğitim durumuna göre 66

86 anlamlı fark bulunmuştur* (F=4.224, p<.05). Farkın kaynağını bulmak için yapılan Tukey testi sonucunda babası ilkokul mezunu olan öğrencilerin soruna yönelme ( =4.06) puanları, babası lise mezunu olan öğrencilerin soruna yönelme ( =3.70) puanlarından ve babası üniversite mezunu olan öğrencilerin soruna yönelme ( =3.73) puanlarından anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Öğrencilerin arkadaşlarına bağlanmaları, anne-babalarına bağlanma biçimleri ile romantik ilişkilerinde sorun çözme puanlarının doğum sırasına göre ANOVA sonuçları Tablo 7 de verilmiştir. 67

87 Tablo 7. Üniversite 1. Sınıf Öğrencilerinin Doğum Sırasına Göre Arkadaşlarına Bağlanmaları, Anne-Babalarına Bağlanma Biçimleri İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözme Puanlarının ANOVA sonuçları ARKADAŞA BAĞLANMA Korkulu bağlanma Kayıtsız bağlanma Güvenli bağlanma Saplantılı bağlanma ANNE BABAYA BAĞLANMA Anne güven Anne iletişim Anne yabancılaşma Baba güven Baba iletişim Baba yabancılaşma ERİSÇÖ Duygusal istismar Fiziksel istismar Soruna yönelme **p<.001. *p<.05 Sıra n Birinci İkinci Üçüncü Dört ve üzeri Toplam Birinci İkinci Üçüncü Dört ve üzeri Toplam Birinci İkinci Üçüncü Dört ve üzeri Toplam Birinci İkinci Üçüncü Dört ve üzeri Toplam Birinci İkinci Üçüncü Dört ve üzeri Toplam Birinci İkinci Üçüncü Dört ve üzeri Toplam Birinci İkinci Üçüncü Dört ve üzeri Toplam Birinci İkinci Üçüncü Dört ve üzeri Toplam Birinci İkinci Üçüncü Dört ve üzeri Toplam Birinci İkinci Üçüncü Dört ve üzeri Toplam Birinci İkinci Üçüncü Dört ve üzeri Toplam Birinci İkinci Üçüncü Dört ve üzeri Toplam Birinci İkinci Üçüncü Dört ve üzeri Toplam Ss F p Anlamlı Fark * İkinci-Dört ve üzeri 68

88 Tablo 7 incelendiğinde öğrencilerin doğum sırasının arkadaşlarına bağlanma alt boyutlarından olan korkulu bağlanma (F=.982, p>.05), kayıtsız bağlanma (F=2.114, p>.05), güvenli bağlanma (F=.422, p>.05) ve saplantılı bağlanma (F=.802, p>.05)alınan puanlar açısından anlamlı fark bulunmamıştır. Öğrencilerin doğum sırasının anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne güven (F=.213, p>05), anne yabancılaşma (F=.773, p>.05), baba güven (F=1.186, p>.05), baba iletişim (F=1.281, p>.05), baba yabancılaşma (F=1.084, p>.05) alt ölçeğinden alınan puanlar açısından anlamlı fark bulunmamıştır. Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne iletişim alt ölçeğinden alınan puanlar açısından doğum sırası değişkenine göre anlamlı fark bulunmuştur* (F=3.955, p<.05). Farkın kaynağını bulmak için yapılan Tukey testi sonucunda ailesinde ikinci çocuk olan öğrencilerin anne iletişim ( =5.07) puanları, ailesinde dördüncü ve daha sonra doğan çocuk olan öğrencilerin anne iletişim ( =4.51) puanlarından anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Doğum sırasına göre romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar (F=.634, p>.05), fiziksel istismar (F=.550, p>.05), soruna yönelme (F=.715, p>.05) alt ölçeğinden alınan puanlar açısından anlamlı fark bulunmamıştır. Öğrencilerin arkadaşlarına bağlanmaları, anne-babalarına bağlanma biçimleri ile romantik ilişkilerinde sorun çözme puanlarının kardeş sayısına göre ANOVA sonuçları Tablo 8 da verilmiştir. 69

89 Tablo 8. Üniversite 1. Sınıf Öğrencilerinin Kardeş Sayısına Göre Arkadaşlarına Bağlanmaları, Anne-Babalarına Bağlanma Biçimleri İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözme Puanlarının ANOVA sonuçları Kardeş n Ss F P Anlamlı Fark ARKADAŞA BAĞLANMA Korkulu bağlanma Kayıtsız bağlanma Güvenli bağlanma Saplantılı bağlanma Yok Bir İki Üç Dört ve üzeri Toplam Yok Bir İki Üç Dört ve üzeri Toplam Yok Bir İki Üç Dört ve üzeri Toplam Yok Bir İki Üç Dört ve üzeri Toplam ANNE BABAYA BAĞLANMA Yok Bir Anne güven İki Üç Dört ve üzeri Toplam Yok Bir Anne iletişim İki Üç Dört ve üzeri Toplam Yok Bir Anne yabancılaşma İki Üç Dört ve üzeri Toplam

90 Baba güven Baba iletişim Baba yabancılaşma ERİSÇÖ Duygusal istismar Fiziksel istismar Soruna yönelme Yok Bir İki Üç Dört ve üzeri Toplam Yok Bir İki Üç Dört ve üzeri Toplam Yok Bir İki Üç Dört ve üzeri Toplam Yok Bir İki Üç Dört ve üzeri Toplam Yok Bir İki Üç Dört ve üzeri Toplam Yok Bir İki Üç Dört ve üzeri Toplam Tablo 8 incelendiğinde öğrencilerin kardeş sayısı ile arkadaşa bağlanma alt boyutlarından olan korkulu bağlanma (F=1.174, p>.05), kayıtsız bağlanma (F=1.287, p>.05), güvenli bağlanma (F=1.549, p>.05) ve saplantılı bağlanma (F=2.097, p>.05) alt ölçeklerinden alınan puanlar açısından anlamlı fark bulunmamıştır. Öğrencilerin kardeş sayısı ile anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne güven (F=1.086, p>05), anne iletişim (F=1.292, p>.05), anne yabancılaşma(f=1.010, 71

91 p>.05), baba güven (F=1.769, p>.05), baba iletişim (F=2.002, p>.05) ve baba yabancılaşma (F=1.164, p>.05) alt ölçeklerinden alınan puanlar açısından anlamlı fark bulunmamıştır. Kardeş sayısı ile romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar (F=1.016, p>.05), fiziksel istismar (F=2.335, p>.05), soruna yönelme (F=1.309, p>.05) alt ölçeğinden alınan puanlar açısından anlamlı fark bulunmamıştır. Öğrencilerin arkadaşlarına bağlanmaları, anne-babalarına bağlanma biçimleri ile romantik ilişkilerinde sorun çözme puanlarının SED değişkenine olduğuna göre ANOVA sonuçları Tablo 9 da verilmiştir. 72

92 Tablo 9. Üniversite 1. Sınıf Öğrencilerinin SED e Göre Arkadaşlarına Bağlanmaları, Anne-Babalarına Bağlanma Biçimleri İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözme Puanlarının ANOVA sonuçları ARKADAŞA BAĞLANMA Korkulu bağlanma Kayıtsız bağlanma Güvenli bağlanma Saplantılı bağlanma ANNE BABAYA BAĞLANMA Anne güven Anne iletişim Anne yabancılaşma Baba güven Baba iletişim Baba yabancılaşma ERİSÇÖ Duygusal istismar Fiziksel istismar Soruna yönelme **p<.001. *p<.05 SED n Ss F p Anlamlı Fark Düşük Orta Yüksek Toplam Düşük Orta Yüksek Toplam Düşük *.029 Orta Yüksek Toplam Düşük Orta Yüksek Toplam Düşük Orta Yüksek Toplam Düşük Orta Yüksek Toplam Düşük Orta **.000 Yüksek Toplam Düşük *.013 Orta Yüksek Toplam Düşük Orta Yüksek Toplam Düşük Orta Yüksek Toplam Düşük Orta **.000 Yüksek Toplam Düşük Orta *.021 Yüksek Toplam Düşük *.012 Orta Yüksek Toplam Düşük-Orta Düşük-Yüksek Orta-Yüksek Düşük-Orta Orta-Yüksek - Orta-Yüksek 73

93 Tablo 9 incelendiğinde öğrencilerin sosyo-ekonomik düzeyleri ile arkadaşa bağlanma alt boyutlarından olan korkulu bağlanma (F=1.017, p>.05), kayıtsız bağlanma (F=.905, p>.05), saplantılı bağlanma alt ölçeklerinden (F=.429, p>.05) alınan puanlar arasında anlamlı fark bulunmamıştır. Öğrencilerin arkadaşlarına bağlanmaları alt boyutlarından olan güvenli bağlanmadan alınan puanlar açısından SED e göre anlamlı fark bulunmuştur* (F=1.549, p<.05). Farkın kaynağını bulmak için yapılan Tukey testi sonucunda sosyoekonomik durumu düşük olan öğrencilerin güvenli bağlanma ( =3.58) puanları, sosyoekonomik durumu orta olan öğrencilerin güvenli bağlanma ( =4.11) puanlarından ve sosyoekonomik durumu yüksek olan öğrencilerin güvenli bağlanma ( =4.19) puanlarından anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur. SED ile anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne güven (F=.652, p>05), anne iletişim (F=.178, p>.05), baba iletişim (F=.272, p>.05) ve baba yabancılaşma (F=1.058, p>.05) alt ölçeğinden alınan puanlar arasında anlamlı fark bulunmamıştır. Annebabalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne yabancılaşma alt ölçeğinden alınan puanlar açısından SED e göre anlamlı fark bulunmuştur** (F=8.819, p<.001). Farkın kaynağını bulmak için yapılan Tukey testi sonucunda sosyoekonomik durumu yüksek olan öğrencilerin anne yabancılaşma ( =3.02) puanları, sosyoekonomik durumu orta olan öğrencilerin güvenli bağlanma ( =2.39) puanlarından anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan baba güven alt ölçeğinden alınan puanlar açısından SED e göre anlamlı fark bulunmuştur* (F=4.374, p<.05). Farkın kaynağını bulmak için yapılan Tukey testi sonucunda sosyoekonomik durumu düşük olan öğrencilerin baba güven ( =3.20) puanları, sosyoekonomik durumu orta olan öğrencilerin baba güven ( =4.11) puanlarından anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur. Romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar alt ölçeğinden alınan puanlar açısından SED e göre anlamlı fark bulunmuştur** (F=8.661, p<.001). Farkın kaynağını bulmak için yapılan Tukey testi sonucunda sosyoekonomik durumu orta olan öğrencilerin duygusal istismar ( =1.77) puanları, sosyoekonomik durumu yüksek olan öğrencilerin duygusal istismar ( =2.07) puanlarından anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur. Romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan fiziksel istismar alt ölçeğinden alınan puanlar açısından SED e göre anlamlı fark bulunmuştur* (F=3.915, p<.05). Farkın kaynağını bulmak için yapılan Tukey testi sonucunda gruplar arasında 74

94 p<.05 düzeyinde anlamlı fark olmadığı görülmüştür. Romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan soruna yönelme alt ölçeğinden alınan puanlar açısından SED değişkenine göre anlamlı fark bulunmuştur* (F=4.496, p<.05). Farkın kaynağını bulmak için yapılan Tukey testi sonucunda sosyoekonomik durumu yüksek olan öğrencilerin soruna yönelme ( =3.55) puanları, sosyoekonomik durumu orta olan öğrencilerin soruna yönelme ( =3.94) puanlarından anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur. Öğrencilerin arkadaşlarına bağlanmaları (korkulu, kayıtsız, güvenli, saplantılı), annebabalarına bağlanma biçimleri (anne güven, anne iletişim, anne yabancılaşma, baba güven, baba iletişim, baba yabancılaşma) ile romantik ilişkilerinde sorun çözme (duygusal istismar, fiziksel istismar, soruna yönelme) arasındaki korelasyon katsayıları Tablo 10 de verilmiştir. 75

95 Tablo 10. Üniversite 1. Sınıf Öğrencilerinin Arkadaşlarına Bağlanmaları, Anne- Babalarına Bağlanma Biçimleri İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözme Ölçekleri Alt Boyutları Arasındaki Korelasyon Katsayıları ARKADAŞA BAĞLANMA Korkulu (1) 1 Kayıtsız (2).423 ** 1 Güvenli (3) ** Saplantılı (4).095 * * ANNE BABAYA BAĞLANMA Anne güven (5) * Anne iletişim (6).198 **.173 ** ** 1 Anne yabancılaşma (7) ** ** 1 Baba güven (8) * **.315 ** ** 1 Baba iletişim (9).130 *.203 **.129 * **.466 ** **.543 ** 1 Baba yabancılaşma (10).096 * * * ** ** ** 1 ERİSÇÖ Duygusal istismar (11) * * ** ** * 1 Fiziksel istismar (12) * *.277 ** ** *.200 **.576 ** 1 Soruna yönelme (13) * **.137 * * * ** (*p<.05, **p<.001) Tablo 10 de görüldüğü gibi, korkulu bağlanma ile anne iletişim, baba iletişim ve baba yabancılaşma arasında pozitif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur* (r=.20, r=.13, r=.10). Kayıtsız bağlanma ile saplantılı bağlanma arasında negatif, anne iletişim, baba güven, baba iletişim ve duygusal istismar arasında pozitif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur* (r= -.13, r=.17, r=.13, r=.20, r=.09). Güvenli bağlanma ile anne güven, baba iletişim arasında pozitif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur* (r=.16, r=.13). Saplantılı bağlanma ile baba yabancılaşma arasında pozitif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur* (r=.10). Anne güven ile anne iletişim, anne yabancılaşma, baba güven, baba iletişim, baba yabancılaşma, duygusal 76

96 istismar ve fiziksel istismar arasında negatif, soruna yönelme arasında pozitif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur* (r=.54, r=.26, r=.37, r= 32, r=.10, r= -.11, r= -.11, r=.10). Anne iletişim ile baba iletişim ve baba güven arasında pozitif, anne yabancılaşma ve fiziksel istismar arasında negatif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur* (r=.32, r=.47, r= -.24, r= -.10). Anne yabancılaşma ile baba yabancılaşma, duygusal istismar ve fiziksel istismar arasında pozitif, baba güven, baba iletişim ve soruna yönelme arasında negatif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur* (r=.61, r=.28, r=.24, r= -.18, r= -.21, r= -.24). Baba güven ile baba iletişim ve soruna yönelme arasında pozitif, baba yabancılaşma, duygusal istismar ve fiziksel istismar arasında negatif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur* (r=.54, r= -.14, r= -.28, r= -.17, r= -.17). Baba iletişim ile baba yabancılaşma ve fiziksel istismar arasında negatif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur* (r= -.38, r= -.12). Baba yabancılaşma ile duygusal istismar ve fiziksel istismar arasında pozitif, soruna yönelme arasında negatif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur* (r=.12, r=.20, r= -.14). Duygusal istismar ile fiziksel istismar arasında pozitif, soruna yönelme arasında negatif yönde düşük düzeyde ilişki bulunmuştur* (r= -.58, r= -.11). Fiziksel istismar ile soruna yönelme arasında negatif yönde düşük düzeyde ilişki saptanmıştır. (r= -.21). 77

97 78

98 BÖLÜM 5 TARTIŞMA VE SONUÇ Tartışma Bu çalışmada öğrencilerin anne-baba, arkadaşlarına bağlanmaları ve romantik ilişkilerdeki sorun çözmeleri arasın4daki ilişki araştırılmıştır. Araştırma esnasında uygulanan ölçekler analiz edilmiş ve bulgular bölümünde verilmiştir. Elde edilen bulgular alt problemlere göre incelenmiştir. Aynı zamanda bu bölümde araştırma ile ilgili genel sonuçlar ve elde edilen verilere göre konuya ilişkin yapılan öneriler yer almaktadır. Üniversite 1. Sınıf Öğrencilerinin Anne-Baba ve Arkadaşlarına Bağlanmaları İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözmelerinin Cinsiyete Göre Değerlendirilmesi Öğrencilerin arkadaşlarına bağlanma puanları açısından cinsiyete göre anlamlı fark bulunmuştur (Tablo 3). Araştırmaya katılan kızların korkulu bağlanma puanları ( :4,19) erkeklerden ( :3,75) daha yüksek iken güvenli bağlanmadan alınan puanlar (Tablo 3) açısından erkeklerin puanları ( :4,26) kızlardan ( :4,01) daha yüksek bulunmuştur. Büyükşahin (2001) 200 kız ve 200 erkek üniversite öğrencisi üzerinde yaptığı çalışmada erkeklerin güvenli bağlanma alt ölçeğinde kızlardan daha yüksek puanlara sahip olduklarını bulmuştur. Şeker (2009: s.58) de güvenli ve saplantılı bağlanmada erkeklerin kızlardan, korkulu bağlanmada da kızların erkeklerden daha yüksek puanlara sahip olduklarını belirtmiştir. Çelik (2004) de ODTÜ öğrencileri arasında yapmış olduğu araştırmada aynı doğrultuda erkek öğrencilerin güvenli bağlanma alt ölçeğinde kızlardan daha yüksek puan aldığını saptamıştır. Laible, Carlo ve Roesch (2004: s ) yaptıkları çalışmada ise akranlarına güvenli bağlanmada kızların aldıkları puanlar erkeklerden daha yüksek bulunmuştur. Japon halkı üzerinde Matsuoka, Uji, Hiramura, Chen, Shikai, Kishida ve Kitamura (2006: s.23-29) yaptıkları çalışmalar sonucunda da 79

99 güvenli bağlanma konusunda kadınların erkeklerden daha başarılı olduklarını tespit etmişlerdir. Günaydın ve Yöndem in araştırmalarında (2007) erkeklerin arkadaşlarına bağlanma puanlarının kızlara oranla daha düşük olduğu bulunmuştur. Sümer (2006: s.81) araştırmasında erkeklerin de kadınların da en fazla saplantılı bağlanmayı gerçekleştirdiklerini belirttikten sonra bağlanma biçimleri ile cinsiyet farklılıklarını vermiştir. Fakat cinsiyet ile bağlanma biçimleri arasında anlamlı bir ilişki bulmamıştır. Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne iletişim alt ölçeğinden alınan puanlar açısından cinsiyete göre anlamlı fark bulunmuştur (Tablo 3).Araştırmada anne iletişim alt ölçeğinden alınan puanlarda erkeklerin puanları( :4,59) kızlardan ( :5,11) daha düşük bulunmuştur. Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan baba güven alt ölçeğinden alınan puanlar açısından cinsiyete göre anlamlı fark bulunmuştur(tablo 3). Araştırma sonucunda baba güven alt ölçeğinden alınan puanlarda kızların puanları ( :4,15) erkeklerden( :3,81) daha yüksek bulunmuştur. Laible ve arkadaşlarının (2004, ) araştırmalarında akranlar ile birlikte ebeveynler de değerlendirilmiştir. Bu araştırmayı destekleyecek şekilde anne-baba güvenli bağlanmasında kızların aldığı puanlar erkeklerden yüksek bulunmuştur. Hazan ve Shaver, (1994) bağlanma çerçevesinde cinsiyet farklılıklarının biyolojik temelli bir nedenselliğe sebep olmadığını belirtmektedir. Bu durumu bireyin üreme fonksiyonun bağlanma biçimden sonra gelişmesiyle açıklamaktadır. Bağlanma biçimi biyolojik cinsiyetle değil toplumsal cinsiyet rolleri baskıyla şekillenmektedir. Bulgular sonucu kızların korkulu bağlanma puanlarının yüksekken erkeklerin güvenli bağlanma puanlarının yüksek olması Türk toplumunda, kadın rolüne yönelik toplumsal algının kadını özgürlük, kişisel haklar, namus konularında baskılaması ve erkek egemen bir yapının olması ile ilişkili olduğu öngörülmüştür. Romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar alt ölçeğinden alınan puanlar açısından cinsiyete göre anlamlı fark bulunmuştur(tablo 3). Araştırmada duygusal istismar alt ölçeğinden alınan puanlarda erkeklerin ortalamaları( :1,95), kızlardan ( :1,76) daha yüksek bulunmuştur. Romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan fiziksel istismar alt ölçeğinden alınan puanlar açısından cinsiyete göre anlamlı fark bulunmuştur(tablo 3). Araştırmada fiziksel istismar alt ölçeğinden alınan puanlarda erkeklerin ortalamaları( :1,42), kızlardan ( :1,29) daha yüksek bulunmuştur. Romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan soruna yönelme alt ölçeğinden 80

100 alınan puanlar açısından cinsiyete göre anlamlı fark bulunmuştur(tablo 3). Araştırmada romantik ilişkilerinde sorun çözme alt ölçeğinden alınan puanlarda erkeklerin ortalamaları( :3,69), kızlardan ( :3,97) daha düşük bulunmuştur. Bu araştırma sonuçlarına göre romantik ilişkilerde sorun ile karşı karşıya kalındığında fiziksel ve duygusal istismara yönelme açısından erkeklerin daha eğilimli oldukları görülmüştür. Diğer taraftan soruna yönelme ve çözüm yolları aranması konusunda kızların erkeklerden daha başarılı oldukları görülmüştür. Kalkan (2010; s.11: s ) Ondokuz Mayıs Üniversitesi nde 300 kişi üzerinde bir araştırma yapmıştır. Çalışmasında soruna yönelme bakımından kızların erkeklerden daha yüksek puanlara sahip olduklarını tespit etmiştir. Aynı çalışmada duygusal istismar alt ölçeğinde cinsiyete bağlı herhangi bir anlamlı fark bulamamışken, fiziksel istismarda erkeklerin puanlarının kızlardan anlamlı düzeyde yüksek olduğunu bulmuştur. Bu sonuçlar araştırma sonuçlarını desteklemektedir. Üniversite 1. Sınıf Öğrencilerinin Anne-Baba ve Arkadaşlarına Bağlanma İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözmelerinin Yaş Değişkenine Göre Değerlendirilmesi Öğrencilerin arkadaşlarına bağlanmaları alt boyutlarından olan kayıtsız bağlanmadan alınan puanlar açısından yaşa göre anlamlı fark bulunmuştur (Tablo 4). Araştırmada 18 yaşındaki bireylerin kayıtsız bağlanma puanları ( :4,52) 21 yaş ve üzerindeki bireylere göre ( :4,07) daha yüksek bulunmuştur. Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne iletişim alt ölçeğinden alınan puanlar açısından yaşa göre anlamlı fark bulunmuştur (Tablo 4). Araştırmada 18 yaşındaki bireylerin anne iletişim alt ölçeği puanları ( :5,09) 21 yaş üzerindeki bireylerden ( :4,57) anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan baba iletişim alt ölçeğinden alınan puanlar açısından yaşa göre anlamlı fark bulunmuştur(tablo 4). Yapılan değerlendirmede 18 yaşındaki bireylerin baba iletişim alt ölçeği puanlarının( :4,60) 20 yaşındaki bireylerden ( :4,05) daha yüksek bulunduğu görülmüştür. Araştırmanın sonuçlarına göre bireylerin ebeveynlerine bağlanma davranışlarında ilerleyen yaşlarda azalma görülmüştür. Buist ve diğerleri (2002) de yaptıkları araştırmalarda bu araştırmayı destekleyecek şekilde kızların öğrencilik çağında ebeveynlerine bağlı olduklarını, fakat yaş ile birlikte bağlılıklarının azaldığını belirtmişlerdir. Romantik ilişkilerinde sorun çözme açısından yaş değişkenine göre herhangi anlamlı bir farklılık bulunamamıştır (Tablo 4). Anne iletişim ve baba iletişim puanlarının yaş arttıkça düşmesi, aileden uzaklaşıp arkadaşlarla etkileşimin yoğunlaşmasıyla ilişkili olduğu öngörülmektedir. Kayıtsız 81

101 bağlanma puanlarının ise 18 yaş grubunda yüksek olup yaşla beraber azalmasının ergenlik döneminin benmerkezcil özellikleriyle ilişkili olduğu söylenebilir. Üniversite 1. Sınıf Öğrencilerinin Anne-Baba ve Arkadaşlarına Bağlanma İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözmelerinin Anne Eğitim Durumu Değişkenine Göre Değerlendirilmesi Araştırma kapsamında, öğrencilerin arkadaşlarına bağlanma (güvenli, korkulu, saplantılı, kaygılı bağlanma) ölçeğinden elde edilen bulguların analizi sonucunda anne eğitim durumu değişkeni arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır (Tablo 5). Şeker in (2009: s.60) yaptığı araştırmada da bu araştırmayı destekleyecek şekilde anne eğitim düzeyi ile bağlanma puanları arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır. Öğrencilerin anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne yabancılaşma alt ölçeğinden alınan puanlar açısından anne eğitim durumuna göre anlamlı fark bulunmuştur (Tablo 5). Araştırma sonucunda annesi üniversite mezunu olan öğrencilerin anne yabancılaşma puanları ( :3,09), annesi ilkokul mezunu ( :2,40), ortaokul mezunu ( :2,27) ve lise mezunu ( :2,56) olan öğrencilerin anne yabancılaşma puanlarından anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar alt ölçeğinden alınan puanlar açısından anne eğitim durumuna göre anlamlı fark bulunmuştur (Tablo 5). Farkın kaynağını bulmak için yapılan araştırma sonucunda annesi üniversite mezunu olan öğrencilerin duygusal istismar puanları ( :2,25), annesi ilkokul mezunu olan öğrencilerin duygusal istismar puanlarından ( :1,72), annesi ortaokul mezunu olan öğrencilerin duygusal istismar puanlarından ( :1,73) ve annesi lise mezunu olan öğrencilerin duygusal istismar puanlarından( :1,87) anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan fiziksel istismar alt ölçeğinden alınan puanlar açısından anne eğitim durumuna göre anlamlı fark bulunmuştur (Tablo 5). Farkın kaynağını bulmak için yapılan araştırma sonucunda annesi üniversite mezunu olan öğrencilerin fiziksel istismar puanları ( :1,55), annesi ilkokul mezunu olan öğrencilerin fiziksel istismar puanlarından ( :1,29), annesi ortaokul mezunu olan öğrencilerin fiziksel istismar puanlarından ( :1,35) ve annesi lise mezunu olan öğrencilerin fiziksel istismar puanlarından ( :1,31) anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Annenin eğitim seviyesinin yükselmesi annenin üretici konumda olması, nitelikli iş gücü oluşturması şeklinde yordanabilir. Aktaş (1994) annenin, çalıştığı için çocuğunun gerekli 82

102 disiplin ve otoriteden uzak kaldığını düşünerek, çocuğa baskı ve katı bir disiplin yöntemi uygulayarak çocuğu çevredeki tüm tehlikelerden koruduğuna inandığını belirtmiştir. Ayrıca sürekli korunan veya cezalandırılan çocuğun ya otoriteye boyun eğen ve her istenileni yapan pasif bir kişilik sahibi ya da isyankâr bir kişilik geliştireceğini ifade etmektedir. Araştırma bulgularında annesi üniversite mezunu öğrencilerin fiziksel ve duygusal istismar puanlarının yüksek bulunması, Aktaş ın belirttiği nedenlerle açıklanabilir. Bu durum aynı zamanda pasif kişilik yapısının sorun çözmeye yönelmeyi de olumsuz etkileyebileceği şeklinde yordanabilir. Romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan soruna yönelme alt ölçeğinden alınan puanlar açısından anne eğitim durumuna göre anlamlı fark bulunmuştur (Tablo 5). Farkın kaynağını bulmak için yapılan Tukey testi sonucunda annesi ilkokul mezunu olan öğrencilerin soruna yönelme puanları ( :4,07), annesi lise mezunu olan öğrencilerin soruna yönelme puanlarından ( :3,61) ve annesi üniversite mezunu olan öğrencilerin soruna yönelme puanlarından ( :3,64) anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Cevher ve Buluş (2006) da yaptıkları araştırmada anne eğitim düzeyi arttıkça çocukların akademik benlik saygısı puanlarının düştüğü şeklinde bir sonuca ulaşmışladır. Bu sonucun nedenini, annenin üniversite mezunu olmasından dolayı çocuktan beklentisinin yükselmesi ve çocuğun başarısızlığına tolerans göstermemesinden kaynaklanan baskıcı tutumlara ve eleştirilme, aşağılama davranışlarına maruz kalma olasılığı ile ilişkilendirmişlerdir. Bu araştırma da ise annesi üniversite mezunu olan üniversite 1.sınıf öğrencilerinin Cevher ve Buluş un araştırmalarına paralel olarak sorun çözmeye yönelme puanlarının düşük olmasının, başarısız olma kaygısından kaynaklanabileceği söylenebilir. Üniversite 1. Sınıf Öğrencilerinin Anne-Baba ve Arkadaşlarına Bağlanma İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözmelerinin Baba Eğitim Durumu Değişkenine Göre Değerlendirilmesi Araştırma kapsamında, öğrencilerin baba eğitim durumu ile arkadaşlarına bağlanma (güvenli, korkulu, saplantılı, kaygılı bağlanma) ölçeğinden elde edilen bulguların analizi sonucunda baba eğitim durumu değişkeni arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır (Tablo 6). Şeker (2009: s.61) yaptığı araştırma sonucunda anne eğitim durumu alt ölçeğinde olduğu gibi baba eğitim durumu alt ölçeğinde de arkadaşlarına bağlanma bakımından anlamlı bir farklılık tespit etmemiştir. Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne güven alt ölçeğinden alınan puanlar açısından baba eğitim 83

103 durumuna göre anlamlı fark bulunmuştur (Tablo 6). Araştırmada babası lise mezunu olan öğrencilerin anne güven puanları ( :4,05), babası ilkokul mezunu olan öğrencilerin anne güven puanlarından ( :4,46) anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur. Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne yabancılaşma alt ölçeğinden alınan puanlar açısından baba eğitim durumuna göre anlamlı fark bulunmuştur (Tablo 6). Farkın kaynağını bulmak için yapılan araştırma sonucunda babası üniversite mezunu olan öğrencilerin anne yabancılaşma puanları ( :2,86), babası ilkokul mezunu olan öğrencilerin anne yabancılaşma puanlarından ( :2,36) ve babası ortaokul mezunu olan öğrencilerin anne yabancılaşma puanlarından ( :2,24) anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar alt ölçeğinden alınan puanlar açısından baba eğitim durumuna göre anlamlı fark bulunmuştur (Tablo 6). Farkın kaynağını bulmak için yapılan araştırmada babası üniversite mezunu olan öğrencilerin duygusal istismar puanları ( :2,10), babası ilkokul mezunu olan öğrencilerin duygusal istismar puanlarından ( :1,70), babası ortaokul mezunu olan öğrencilerin duygusal istismar puanlarından ( :1,69) ve babası lise mezunu olan öğrencilerin duygusal istismar puanlarından ( :1,78) anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan soruna yönelme alt ölçeğinden alınan puanlar açısından baba eğitim durumuna göre anlamlı fark bulunmuştur (Tablo 6). Farkın kaynağını bulmak için yapılan araştırma sonucunda babası ilkokul mezunu olan öğrencilerin soruna yönelme puanları ( :4,06), babası lise mezunu olan öğrencilerin soruna yönelme puanlarından ( :3,70) ve babası üniversite mezunu olan öğrencilerin soruna yönelme puanlarından ( :3,73) anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Bu araştırmada elde edilen verilerin aksine Durmuşoğlu ve Doğru ise araştırmalarında (2007), baba eğitim durumu üniversite olan üniversite öğrencilerinin ilişkisel benlik saygısı puanlarının baba eğitim durumu lise ve ortaokul mezunu olanlardan anlamlı düzeyde yüksek olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Sözü geçen ilişkisel benlik saygısı ifadesi, bireyin yakın ilişkiler içerisinde kendini nasıl algıladığını ifade etmektedir. 84

104 Üniversite 1. Sınıf Öğrencilerinin Anne-Baba ve Arkadaşlarına Bağlanma İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözmelerinin Doğum Sırası Değişkenine Göre Değerlendirilmesi Öğrencilerin arkadaşlarına bağlanmaları alt boyutlarının tamamı ile doğum sırası değişkeni arasında anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (Tablo 7). Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne iletişim alt ölçeğinden alınan puanlar açısından doğum sırası değişkenine göre anlamlı fark bulunmuştur (Tablo 7). Farkın kaynağını bulmak için yapılan araştırma sonucunda ailesinde ikinci çocuk olan öğrencilerin anne iletişim puanları ( :5,07), ailesinde dördüncü ve daha sonra doğan çocuk olan öğrencilerin anne iletişim puanlarından ( :4,51) anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Öğrencilerin romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutları (duygusal istismar, fiziksel istismar, soruna yönelme) ile doğum sırası değişkenine göre anlamlı bir farklılık bulunmamıştır (Tablo 7). Adler her çocuğun diğerlerine göre doğum sırasına göre belli sorunları beraberinde getirdiğini söylemiştir. Bu yüzden de Geçtan (2002: s.127) doğum sırasından kaynaklanan sorunların kesinlik ifadesi ile değerlendirilmemesi gerektiğini belirtmektedir. Bu yüzden her çocuğun farklı sorunlarla karşılaştığı kabul edilmektedir. Araştırma sonucuna göre her çocuğun yaşadığı farklı sorunların, çocukların bağlanma ve sorun çözmelerine benzer şekilde etki ettiğini gösterir. Üniversite 1. Sınıf Öğrencilerinin Anne-Baba ve Arkadaşlarına Bağlanma İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözmelerinin Kardeş Sayısı Değişkenine Göre Değerlendirilmesi Öğrencilerin arkadaşlarına bağlanmaları, anne-babalarına bağlanma biçimleri ve romantik ilişkilerinde sorun çözme ölçeklerinden elde edilen veriler kardeş sayısı değişkenine göre incelendiğinde aralarında anlamlı fark bulunamamıştır (Tablo 8). Günaydın ve Yöndem (2007: s ) bu araştırmayı destekleyecek şekilde kardeş sayısının arkadaş bağlanması ile ilişkisinin olmadığını belirtmektedir. Buist, Dekovic, Meeus ve Van Aken (2002: s ) da kardeş sayısı ile arkadaş bağlanması arasında anlamlı bir ilişki tespit etmemişlerdir. Ayrıca Şeker (2009) de yaptığı araştırmada kardeş sayısı değişkenini arkadaşlarına bağlanma ölçeği bağlamında değerlendirmiş ve anlamlı bir fark bulamamıştır. Buist ve arkadaşları (2002: s ), hemcins kardeşlerin ergenlikteki uyum becerileri üzerine olumlu etkisi olduğunu dile getirmiştir. Bu görüş doğrultusunda kardeş sayısının anlamlı fark oluşturmaması durumu, araştırmaya alınan öğrencilerin 85

105 kardeş/kardeşlerinin cinsiyet bilgisi edinilmediği için olası anlamlı fark sonucu doğurmadığı öngörülebilir. Bu durumda hemcins kardeşle olan yaş farkının akran grubuna yakınlık oluşturma noktasında önemli olup olmadığı durumunun da yeni araştırmalarla değerlendirilmesi gerekmektedir. Üniversite 1. Sınıf Öğrencilerinin Anne-Baba ve Arkadaşlarına Bağlanma İle Romantik İlişkilerinde Sorun Çözmelerinin SED Değişkenine Göre Değerlendirilmesi Araştırmada öğrencilerin arkadaşlarına bağlanmaları alt boyutlarından olan güvenli bağlanmadan alınan puanlar açısından SED değişkenine göre anlamlı fark bulunmuştur (Tablo 9). Farkın kaynağını bulmak için yapılan araştırmada sosyoekonomik durumu düşük olan öğrencilerin güvenli bağlanma puanları ( :3,58), sosyoekonomik durumu orta olan öğrencilerin güvenli bağlanma puanlarından ( :4,11) ve sosyoekonomik durumu yüksek olan öğrencilerin güvenli bağlanma puanlarından ( :4,19) anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur. Konyalıoğlu (2002) da arkadaşlarına bağlanma ile SED değişkeni arasındaki ilişkiyi 591 öğrenci üzerinde incelemiş ve sosyo-ekonomik durumu yüksek olanların güvenli bağlanma puanlarının daha yüksek olduğunu belirtmiştir. Ayrıca kaygılı bağlanma alt boyutunun da düşük gelir grubunda daha çok puanlandığını belirtmiştir. Erözkan (2009) arkadaşlarına bağlanma alt boyutlarından olan kayıtsız bağlanmada SED değişkenine bağlı olarak anlamlı düzeyde farklılık bulmuştur. Araştırmasında sosyo-ekonomik durumu yüksek olan öğrencilerin puanlarının daha yüksek olduğunu tespit etmiştir. Annebabalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne yabancılaşma alt ölçeğinden alınan puanlar açısından SED değişkenine göre anlamlı fark bulunmuştur (Tablo 9). Farkın kaynağını bulmak için yapılan araştırma sonucunda sosyoekonomik durumu yüksek olan öğrencilerin anne yabancılaşma puanları ( :3,02), sosyoekonomik durumu orta olan öğrencilerin anne yabancılaşma puanlarından anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur ( :2,39). Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan baba güven alt ölçeğinden alınan puanlar açısından SED değişkenine göre anlamlı fark bulunmuştur (Tablo 9). Farkın kaynağını bulmak için yapılan araştırmada sosyoekonomik durumu düşük olan öğrencilerin baba güven puanları ( :3,20), sosyoekonomik durumu orta olan öğrencilerin baba güven puanlarından ( :4,11) anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur. Öğrencilerin romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar alt ölçeğinden alınan puanlar açısından SED değişkenine göre anlamlı fark bulunmuştur (Tablo 9). Farkın kaynağını bulmak için yapılan araştırma sonucunda sosyoekonomik 86

106 durumu orta olan öğrencilerin duygusal istismar puanları ( :1,77), sosyoekonomik durumu yüksek olan öğrencilerin duygusal istismar puanlarından ( :2,07) anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur. Romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan fiziksel istismar alt ölçeğinden alınan puanlar açısından SED değişkenine göre anlamlı fark bulunmuştur (Tablo 9). Farkın kaynağını bulmak için yapılan araştırmada gruplar arasında p<.05 düzeyinde anlamlı bir farklılık görülememiştir. Romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan soruna yönelme alt ölçeğinden alınan puanlar açısından SED değişkenine göre anlamlı fark bulunmuştur (Tablo 9). Farkın kaynağını bulmak için yapılan Tukey testi sonucunda sosyoekonomik durumu yüksek olan öğrencilerin soruna yönelme puanları ( :3,55), sosyoekonomik durumu orta olan öğrencilerin soruna yönelme puanlarından ( :3,94) anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur. Erözkan (2009: ) örnekleme aldığı lise öğrencilerinin SED i değişkenlik gösterse de karşılaştıkları sorunların ve bu sorunlara verilen tepkilerin benzer olması sebebiyle SED in kişiler arası ilişkilerde yordayıcı olmadığını öngörmüştür. Bunun yanı sıra bu araştırmanın ölçeğinde SED düzeyinin belirleyicisi olarak kullanılan düşük, orta ve yüksek seçenekleri, öğrenci tarafından algılanan SED düzeyini verdiğinden subjektif niteliktedir. Dolayısıyla öğrenci sosyo-ekonomik durumunu nicel değil nitel olarak değerlendirmiştir. Bu nokta da SED değişkeninin bağlanma biçimleri ve alt boyutlarında oluşturduğu anlamlı farkın nedenin algısal olduğu öngörülebilir. Ayrıca algılanan SED düzeyi yükseldikçe anne yabancılaşma ve baba yabancılaşma puanlarının artışı, güvenli bağlanma puanlarının da artışıyla paralel olması aralarında ilişki olduğunu düşündürmektedir. Bu durum çocuklukta anne-babaya bağlanma baskınken, - anne-babaya bağlanma hala önemini sürdürmesiyle birlikte- ergenlik döneminde arkadaşların baskın olmasıyla ilişkilendirilebilir (Morsünbül ve Çok, 2011). Dolayısıyla üniversite öğrencilerinin ebeveynle etkileşiminin azalıp akranlarıyla artması, akranlarla yapılan sosyal faaliyetlerin sosyo ekonomik imkânlara göre çeşitlendiği ve şekillendiği göz önünde bulundurulursa, bulgular bu görüşü doğrulamaktadır. Anne-Baba ve Arkadaşlarına Bağlanmaları İle Kurdukları Romantik İlişkiler Arasındaki İlişkiye Ait Bulguların Değerlendirilmesi Araştırmada öğrencilerin arkadaşlarına bağlanma alt boyutlarından olan korkulu bağlanma ile öğrencilerin anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne iletişim, baba iletişim ve baba yabancılaşma arasında pozitif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki 87

107 bulunmuştur (Tablo 10). Öğrencilerin arkadaşlarına bağlanma alt boyutlarından olan kayıtsız bağlanma ile anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne iletişim, baba güven, baba iletişim ve romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar arasında pozitif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur (Tablo 10). Morsünbül ve Çok (2011: s ) güvenli bağlanma ile fiziksel istismara eğilim arasındaki ilişkiye değinmişler ve güvenli bağlanan bireylerin saldırgan davranışlarının daha düşük olduğunu ifade etmişlerdir. Hükümlülerin sorun çözme üzerine bir araştırma yapan Feyzioğlu (2008) da hükümlülerin bağlanma biçimleri ile sorun çözme ilişkisini tespit etmiştir. Araştırmasında kaygı ve kaçınma temelli bağlanma biçimleri ile sorun çözme paralellik gösterdiğini ifade etmiştir. Öğrencilerin arkadaşlarına bağlanma alt boyutlarından kayıtsız bağlanma ve güvenli bağlanma ile anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne güven, baba iletişim arasında pozitif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur (Tablo 10). Öğrencilerin arkadaşlarına bağlanma alt boyutlarından olan saplantılı bağlanma ile annebabalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan baba yabancılaşma arasında pozitif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur (Tablo 10). Günaydın ve Yöndem (2007: s ) in araştırmasında da bu araştırmayla elde edilen sonuçları destekleyecek şekilde, arkadaşlarına bağlanmada en güçlü faktör öğrencilerin anne-babalarına bağlanma biçimleri olduğu yönündedir. Carr (2009) da yaptığı araştırma ile öğrencilerin arkadaşlarına bağlanmalarının, onların ebeveyn bağlanmasından etkilendiğini belirtmiş ve ebeveyn bağlanması sorunsuz olan bireylerin daha olumlu arkadaş ilişkileri kurduğunu söylemiştir. Aynı zamanda Türktan ve Savran (2010) araştırmalarında, anne tutumunun anneye bağlanmada oldukça etkili olduğunu, aynı zamanda da anne tutumunun babaya bağlanmada da etkisinin olduğunu ifade etmiştir. Baba tutumu ile babaya bağlanma ve aynı zamanda anneye bağlanma ilişkisinin de aynı doğrultuda etkili olduğunu araştırmalarında ortaya koymuşlardır. Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne güven ile romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar ve fiziksel istismar arasında negatif, soruna yönelme arasında pozitif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur (Tablo 10). Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne iletişim ile romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan fiziksel istismar arasında negatif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur (Tablo 10). Annebabalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne yabancılaşma ile romantik 88

108 ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar ve fiziksel istismar arasında pozitif, soruna yönelme arasında negatif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur (Tablo 10). Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan baba güven ile romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar ve fiziksel istismar arasında negatif, soruna yönelme arasında pozitif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur (Tablo 10). Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan baba iletişim ile romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan fiziksel istismar arasında negatif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur (Tablo 10). Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan baba yabancılaşma ile romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar ve fiziksel istismar arasında pozitif, soruna yönelme arasında negatif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur (Tablo 10). Elde edilen bulgular, Ainsworth un (1989), ebeveyn-çocuk bağlanma ilişkisinin sadece çocukluk dönemiyle sınırlı olmadığı, ergenlikte ve yetişkinlikte de bireyi ve kurduğu ilişkileri etkileyen bir süreç olduğu görüşünü desteklemektedir. Dolayısıyla öğrencilerin aile iletişim ve etkileşimlerinin sağlıklı olması ölçüsünde romantik ilişkilerinde sorun çözmelerinin de olumlu etkilendiği öngörüsü, araştırma bulgularıyla desteklenmiştir. Ebeveynle güven ve iletişim problemi ve yabancılaşma yaşayan öğrencilerin romantik ilişkilerinde sorunu çözmeye yönelmedikleri, fiziksel ya da duygusal istismar göstermeye eğilimli oldukları sonucu da bağlanma biçimlerinin sosyal davranışlar üzerinde etkili olduğunun göstergesi kabul edilebilir. Shi (2003) de güvenli bağlanan bireylerin sorun çözmede güvensiz bağlananlara oranla çok daha tatmin edici sonuçlar aldıklarını belirtmiştir. Kesebir ve arkadaşları (2011: s.11-12) buna paralel olarak güvenli bağlanan bireylerin sorunların kabul edilmesinde daha başarılı olduklarını, yardıma açık olduklarını ve zor duyguları ifade etmekte rahat olduklarını söylemişlerdir. Bu özellikleri ile durumları tartışmaktan kaçmadan, çözüm bulmalarının kolaylaştığını belirtmişlerdir. Bu araştırmada elde edilen veriler ve bu konuda yapılan diğer araştırmalar birlikte değerlendirildiğinde, öğrencilerin arkadaşlarına bağlanmalarının anne-babalarına bağlanma biçimlerinden etkilendiği ve bunların da bireylerin romantik ilişkilerinde sorun çözmelerine yansıdığı görülmektedir. Bu yüzden bu üç başlık birbirinden bağımsız değerlendirilememektedir. Ebeveyn bağlanması sağlıklı olan öğrencilerin, arkadaşlarına bağlanmalarının da sağlıklı olduğu görüşü araştırma sonuçlarıyla desteklenmiş, romantik 89

109 ilişkilerinde karşılarına çıkan/çıkacak sorunlara yapıcı bir şekilde yaklaşım sergiledikleri görülmüştür. Araştırmada bunların yanında korkulu ve kayıtsız bağlanmanın öğrencilerin annebabalarına bağlanma biçimlerinden olan anne iletişim, baba iletişim, baba yabancılaşma ve baba güven alt boyutlarıyla paralellik gösterdiği görülmüştür. Hem baba iletişim hem de baba yabancılaşmanın aynı doğrultuda etki etmesi araştırmanın diğer kısımları ve alanyazın ile örtüşmemektedir. Bu durumun nedeninin belirlenebilmesi için, bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Sonuç Araştırma, eğitim-öğretim yılında, Ankara Gazi Üniversitesi nde Mesleki Eğitim Fakültesi (MEF), İktisadi İdari Bilimler Fakültesi (İİBF), Hukuk Fakültesi ve Eğitim Fakültesi nde birinci sınıfta okuyan 444 öğrenciye uygulanmıştır. Yapılan çalışmada ergenlerin anne-baba ve arkadaşlarına bağlanma biçimleri ile romantik ilişkilerinde sorun çözme arasındaki ilişki incelenmiştir. Araştırmada; yaş, cinsiyet, kardeş sayısı, kaçıncı çocuk oldukları, annenin eğitim düzeyi, babanın eğitim düzeyi, ailenin gelir düzeyi bağımsız değişkenler olarak ele alınmıştır. Araştırmada Ebeveyn-Akran Bağlanma Envanteri, İlişkiler Ölçeği Anketi, Ergenler İçin Romantik İlişkilerde Sorun Çözme Ölçeği Uygulanmıştır. Araştırmada cinsiyet değişkeni ile ergenlerin arkadaşlarına bağlanmaları alt boyutlarından olan korkulu bağlanma, güvenli bağlanma, anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne iletişim, baba güven ve romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar, fiziksel istismar, soruna yönelme alt ölçekleri arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Araştırmada yaş değişkeni ile ergenlerin arkadaşlarına bağlanmaları alt boyutlarından olan kayıtsız bağlanma, anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne iletişim, baba iletişim alt boyutları arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarının hiçbiri ile yaş değişkeni arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Araştırmada anne eğitim durumu değişkeni ile ergenlerin arkadaşlarına bağlanma alt boyutlarının hiçbiri arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne yabancılaşma ve romantik ilişkilerinde sorun çözme 90

110 alt boyutlarından olan duygusal istismar, fiziksel istismar, soruna yönelme alt ölçekleri ile anne eğitim durumu değişkeni arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Araştırmada anne eğitim durumu değişkeni ile ergenlerin arkadaşlarına bağlanma alt boyutlarının hiçbiri arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne güven, anne yabancılaşma ve romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar, fiziksel istismar, soruna yönelme alt ölçekleri ile baba eğitim durumu değişkeni arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Araştırmada kaçıncı çocuk olduğu değişkeni ile ergenlerin arkadaşlarına bağlanma ve romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarının hiçbiri arasında anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne iletişim ile kaçıncı çocuk olduğu değişkeni arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Araştırmada kardeş sayısı değişkeni ile ergenlerin arkadaşlarına bağlanmaları, annebabalarına bağlanma biçimleri ve romantik ilişkilerinde sorun çözme ölçeklerinin alt boyutlarının hiçbiri ile anlamlı bir ilişki saptanmamıştır. Araştırmada cinsiyet değişkeni ile ergenlerin arkadaşlarına bağlanmaları alt boyutlarından olan güvenli bağlanma, anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne yabancılaşma, baba güven ve romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar, fiziksel istismar, soruna yönelme alt ölçekleri arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Araştırmada ergenlerin arkadaşlarına bağlanmaları, anne-babalarına bağlanma biçimleri ve romantik ilişkilerinde sorun çözme ölçekleri kendi aralarında da değerlendirilmiştir. Sonuçlara bakıldığında ergenlerin arkadaşlarına bağlanma alt boyutlarından olan korkulu bağlanma ile anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne iletişim, baba iletişim ve baba yabancılaşma arasında pozitif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur. Ergenlerin arkadaşlarına bağlanma alt boyutlarından olan kayıtsız bağlanma ile anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne iletişim, baba güven, baba iletişim ve romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar arasında pozitif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur. Ergenlerin arkadaşlarına bağlanma alt boyutlarından kayıtsız bağlanma ve güvenli bağlanma ile annebabalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne güven, baba iletişim arasında pozitif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur. Ergenlerin arkadaşlarına bağlanma alt boyutlarından olan saplantılı bağlanma ile anne-babalarına bağlanma 91

111 biçimleri alt boyutlarından olan baba yabancılaşma arasında pozitif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur. Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne güven ile romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar ve fiziksel istismar arasında negatif, soruna yönelme arasında pozitif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur. Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne iletişim ile romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan fiziksel istismar arasında negatif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur. Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan anne yabancılaşma ile romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar ve fiziksel istismar arasında pozitif, soruna yönelme arasında negatif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur. Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan baba güven ile romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar ve fiziksel istismar arasında negatif, soruna yönelme arasında pozitif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur. Annebabalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan baba iletişim ile romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan fiziksel istismar arasında negatif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur. Anne-babalarına bağlanma biçimleri alt boyutlarından olan baba yabancılaşma ile romantik ilişkilerinde sorun çözme alt boyutlarından olan duygusal istismar ve fiziksel istismar arasında pozitif, soruna yönelme arasında negatif yönde düşük düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur. Sonuç olarak öğrencilerin anne, baba ve arkadaşlarına bağlanmaları ile ergenlerin romantik ilişkilerinde sorun çözmeleri arasında ilişki bulunmaktadır. Öneriler Araştırmada cinsiyet değişkeni ile ergenlerin arkadaşlarına bağlanmaları, annebabalarına bağlanma biçimleri ve romantik ilişkilerinde sorun çözme ölçekleri arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Bu konuda kız-erkek öğrenciler arasındaki anlamlı farklılığın nedenlerinin anne-baba tutumlarından, eğitim-öğretim sürecindeki yaklaşım farklılıklarından veya başka bir sebepten kaynaklandığına yönelik daha geniş araştırmaların yapılması gerekmektedir. Araştırmada anne eğitim durumu değişkeni ile ergenlerin arkadaşlarına bağlanmaları, anne-babalarına bağlanma biçimleri ve romantik ilişkilerinde sorun çözme ölçekleri arasında anlamlı ilişki bulunmuştur. Bu ilişkinin anne 92

112 eğitim durumunun yüksekliğinden mi kaynaklandığı yoksa annenin mesleğinin öneminin bulunup bulunmadığının araştırılması gerekmektedir. Ayrıca eğitim durumu ile birlikte çocuk yetiştirme konusundaki bilinç düzeyleri de değerlendirilmelidir. Araştırmada bunların yanında korkulu ve kayıtsız bağlanmanın ergenlerin annebabalarına bağlanma biçimlerinden olan anne iletişim, baba iletişim, baba yabancılaşma ve baba güven alt boyutlarıyla paralellik gösterdiği görülmüştür. Hem baba iletişim hem de baba yabancılaşmanın aynı doğrultuda etki etmesi araştırmanın diğer kısımları ve alanyazın ile örtüşmemektedir. Bu yüzden bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Bu araştırmanın alanyazını taraması sürecinde teknolojinin partnere bağlanma ve romantik ilişkide sorun çözme üzerine belirgin bir araştırmaya rastlanmamıştır. Teknolojinin günümüzde bireyin sosyal hayatındaki rolü göz önünde bulundurulduğunda ilişkilerde sorun çözmenin olası etkileri incelenmeye değer görülmektedir. Bağlanma ve romantik ilişki üzerine alanyazında yapılan araştırmaların çok azının boylamsal nitelikte olduğu görülmüştür. Boylamsal çalışmalar kültürel ve dönemsel farklılıklara dair daha güvenilir sonuçlar verecektir. Kullanılan ölçekler ile sonuçlar değerlendirildiğinde, araştırmada doğru sonuca ulaşmayı sağladığı görülmüştür. Bu konuda yapılacak diğer araştırmalarda bu ölçeklerin kullanılmasını fayda sağlayacaktır. Araştırmada farklı kültürler arasında özellikle cinsiyet değişkeninde farklılıklar saptanmıştır. Bu farklılığın etkisinin daha iyi değerlendirilmesi için farklı kültürel özelliklerin aynı araştırma içinde değerlendirilmesi faydalı olacaktır. Romantik ilişkiler, sosyal hayatta kurulan ilişkilerin sadece küçük bir kısmıdır. Romantik ilişkilerde takınılan tavrın, örneğin iş hayatında da benzer şekilde belirleneceği öngörülmektedir. Bu araştırmanın bağlanma ölçekleri aynı kalmak koşulu ile iş hayatına ve diğer sosyal ilişkilere uygulanması araştırmayı genişletecektir. 93

113 94

114 KAYNAKÇA Ainsworth, M. D. (1969). Object Relations, Dependency and Attachment: A Therotical Review of Infant. Mother Relationships. Child Development (40), Ainsworth, M. D. (1989, Nisan). Attachments Beyond Infancy. American Psychologist,, 44(4), Ainsworth, M. D., Blehar, M., Waters, E., ve Wall, S. (1978). Patterns of Attachment: A Psychological Study of the Strange Situation. Hillsdale, NJ: Lawrence Erlbaum Associates. Aktaş, Y. (1994). Çalışan Anne ve Çocuğu. Yaşadıkça Eğitim Dergisi(36), Akyüz, D. (2011). Ergenlerin Ebeveynleri ile Yaşadıkları Problemleri Çözme Biçimleri İle Bağlanma Stilleri Arasındaki İlişkide Özerkliğin Aracı Rolünün İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Allen, J. P., ve Land, D. (1999). Attachment in Adolescence. J. Cassidy, ve P. R. Shaver (Dü) içinde, Handbook of Attachment Theory and Research and Clinical Applications (s ). New York: Guilford. Amado, S. (2005). Emotıonal Well-Beıng Of Fırst-Year Unıversıty Students: Famıly Functıonıng And Attachment Styles. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Psikoloji Bölümü, Ankara. Amanvermez, P. (2007). Yakın İlişkilerde Bağlanma ile Gruplara Bağlanma Arasındaki İlişkiler. Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Arseven, A. D. (2001). Alan Araştırma Yöntemi (2 b.). Ankara: Gündüz Eğitim. Aslan, S., ve Güven, M. (2010). Bağlanma ve Kişisel Uyum Arasındaki İlişkide Ayrışma Bireyleşmenin Aracılığı. Eğitim ve Bilim Dergisi, 35 (157), Aydın, B. (1997). Çocuk ve Ergen Psikolojisi. İstanbul: Marmara Üniversitesi Vakfı. 95

115 Aydoğdu, İ. (2010). Romantik İlişkilerin Kişilik Özellikleri Açısından İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Barnas, M., Pollina, L., ve Cummings, E. M. (1991). Life-span Attachment: Relations Between Attachment and Socio-Emotional Functioning in Adults. Genetic, Social, and General Psychology Monographs(117), Bartholomew, K., ve Horowitz, L. M. (1991). Attachment Styles Among Young Adults: A Test of a Four Category Model. Journal of Personality and Social Psychology, 61(2), Başer, G. (2009). Lise Öğrencilerinin Bağlanma Stillerinin ve Yaşam Doyumlarının İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara. Bayhan, P., ve Işıtan, S. (2010, Ocak- Şubat- Mart). Ergenlik Döneminde İlişkiler: Akran ve Romantik İlişkilere Genel Bakış. Aile Toplum ve Eğitim-Kültür ve Araştırma Dergisi, Bayraktar, F. (2007). Olumlu Ergen Gelişiminde Ebeveyn/Akran İlişkilerinin Önemi. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 14 (3), 158. Bayraktar, F., Sayıl, M., ve Kumru, A. (2009). Liseli Ergenler ve Üniversiteli Gençlerde Benlik Saygısı: Ebeveyn ve Akrana Bağlanma, Empati ve Psikolojik Uyum Değişkenlerinin Rolü. Türk Psikoloji Dergisi, 24(63), Bernstein, D. A., Roy, E. J., ve Srull, T. K. (1991). Psychology. Boston: Houghton Mifflin. Beşikçi, E. (2008). Romantik İlişkiye Bağlanımı Yordayan Değişkenleri: Algılanan Çocuk Yetiştirme Stilleri, Ana baba Onayı ve Psikolojik Tepkisellik. Yüksek Lisans Tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Beştav, F. G. (2007). Romantik İlişki doyumu ile Cinsiyet, Bağlanma Stilleri, Rasyonel Olmayan İnançlar ve Aşka İlişkin Tutumlar Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi., Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Bilgin, N. (1995). Sosyal Psikolojiye Giriş. İzmir: İzmir Kitaplığı. Bowbly, J. (1977). The Making and Breaking of Affectional Bondds: Aeitology and Psychopathology in the Light of Attachment Theory. British Journal of Psychiatry(130),

116 Bowlby, J. (1973). Attachment and Loss: Seperation: anxiety and anger (Cilt II). New York: Basic Books. Bowlby, J. (1980). Attachment and Loss: Loss, Sadness and Depression (Cilt III). New York: Basic Books. Bowlby, J. (1982). Attachment and Loss: Attachment (2 b., Cilt I). New York: Persues Group Basic Books. Bowlby, J. (1988). A Secure Base: Parent-Child Attachment and Human Development. New York: Basic Books. Brehm, S. S. (1992). Intimate Relationships (2 b.). New York: Mcgraw-Hill Inc. Brown, A. M., ve Whiteside, S. P. (2008). Relations among perceived parental rearing behaviors, attachment style, and worry in anxious children. Journal of Anxiety Disorders(22), Buğa, D. (2009). Yakın İlişkilerde İstikrar: Bağlanma Stilleri ve Toplumsal Cinsiyet Rolleri Açısından Karşılaştırma. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Buist, K. L., Dekovic, M., Meeus, W., ve Van Aken, M. A. (2002). Developmental patterns in adolescent attachment to mother, father and sibling. Journal of Youth and Adolescence(31), Burger, J. M. (2006). Kişilik (1 b.). (İ. D. Sarıoğlu Ergüvan, Çev.) Ankara: Kaknüs. Büyükşahin, A. (2001). Yakın İlişki Kuran ve Kuramayan Üniversite Öğrencilerinin Çeşitli Sosyal Psikolojik Etkenler Yönünden Karşılaştırılması. Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Büyükşahin, A. (2006). Yakın İlişkilerde Bağlanım: Yatırım Modelinin Bağlanma Stilleri ve Bazı İlişkisel Değişkenler Yönünden İncelenmesi. Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Büyükşahin, A., ve Bilecen, N. (2007). Yakın İlişkilerde Çok Boyutlu Başa Çıkma Ölçeği Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 47(2),

117 Cambridge Dictionary. (2013). Cambridge Dictionary Online. Ağustos 21, 2013 tarihinde adresinden alındı. Campos, J., Barrett, K., Lamb, M., Goldsmith, H., ve Stenberg, C. (1983). Socioemotional development. M. Haith, ve J. Campos (Dü) içinde, Infancy and developmental psychobiology: Handbook of child psychology (Cilt II, s ). New York: Wiley. Carr, S. (2009). Adolescent parent attachment characteristics and quality of youth sport Friendship. Psychology of Sport and Exercise(10), Cevher, F. N., ve Buluş, M. (2006). Okul Öncesi Eğitim Kurumlarına Devam Eden 5-6 Yaş Çocuklarda Akademik Benlik Sayıgısı. Buca Eğitim Fakültesi Dergisi(20), Collins, N. L., Cooper, M. L., Albino, A., ve Allard, L. (2002). Psychosocial vulnerability from adolescence to childhood: A prospective study of attachment style differences in relationship functioning and partner choice. Journal of Personality(70), Connolly, J. A., ve Goldberg, A. (1999). Romantic relationships in adolescence: The role of friends and peer in their emergence and development. W. Furman, B. B. Brown, ve C. Feiring (Dü) içinde, In The Development of Romantic Relationships In Adolescence (s ). New York: Cambridge University. Çalışır, M. (2009). Yetişkin Bağlanma Kuramı ve Duygulanım Düzenleme Stratejilerinin Depresyonla İlişkisi. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar(1), Çam, O., ve Keskin, G. (2009). Ergenlik ve Bağlanma Süreci: Ruh Sağlığı Açısından Literatürün Gözden Geçirmesi. New Symposium Journal, Çelenoğlu, A. (2011). Evli Bireylerin, Bağlanma Stillerine Ve Kendilik Algısına Göre Evlilikte Yaşanan Sorunlarla Başa Çıkma Yollarının İncelenmesi. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Haliç Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul. Çelik, Ş. (2004). The Effects Of An Attachment-Oriented- Psychoeducational-Group-Training On Improving The Preoccupied Attachment Styles Of University Students. Doktora Tezi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Çırakoğlu, O. C. (2006). Kontrol Odağının ve Eleştirel Düşünmenin Üniversite Öğrencilerinin Romantik İlişkilerindeki Doyumsuzlukları Ele Alış Biçimleri Üzerindeki Rolü. Yüksek Lisans Tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Bilimler Enstitüsü, Ankara. 98

118 Damarlı, O. (2006). Ergenlerde Toplumsal Cinsiyet Roller, Bağlanma Stilleri ve Benlik Kavramı Arasındaki İlişkiler. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara. Demirci, E. (2004). Evlilikte Bağlanma ve Çatışmayı Yönetmede Bağlanma Stillerinin Etkisi. Yüksek Lisans Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Trabzon. Demirli, A. (2007). The Role Of Gender, Attachment Dimensions, And Family Envıronment In Loneliness. Yüksek Lisans Tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Ankara. Demirtaş, S. (2010). Cinsiyet İlişki Durumu, Romantik İlişki Doyumu Ve Kariyer Seçimlerine Bağlılığının Son Sınıf Üniversite Öğrencilerinde Öznel İyi Oluşan Boyutları Üzerindeki Rolü. Yüksek Lisans Tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Derman, O. (2008). Ergenlerde Psikososyal Gelişim. Adolesan Sağlığı II Sempozyum Dizisi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri, Mart Dowling, S. (2003). Book rewievs: Mind And Its Development. Journal of The American Psychoanalytic Association, 51(3), Dökmen, Ü. (1994). İletişim Çatışmaları ve Empati. İstanbul: Sistem. Dönmez, A. (2000). Bağlanma: Yakın İlişkilerle İlgili Araştırmalar İçin Bir Çerçeve. Türk Psikoloji Bülteni, Duran, Ş. (2010). Evlilik Öncesi İlişki Geliştirme Programının Romantik İlişkiler Yaşayan Üniversite Öğrencilerinin İletişim Becerileri, Çatışma İletişim Tarzları ve İlişki İstikrarları Üzerine Etkisinin İncelemesi. Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Gaziantep. Durmuşoğlu, N., ve Yıldırım Doğru, S. S. (2007). ÇocuklukÖrseleyici Yaşantılarının Ergenlikteki Yakın İlişkilerde Bireye Etkisinin İncelenmesi. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi(15), Eisenberg, N. (2006). Handbook of Child Psychology. Canada: Wiley. Eldeleklioğlu, J. (2008). Yalnızlığın Belirleyicileri Olarak: Cinsiyet, Duygusal İlişki, İnternet Kullanımı Algılanan Sosyal Destek ve Sosyal Beceri. Eurasian Journal of Educational Research(33),

119 Erişti, A. (2010). Bağlanma Stilleri, Kişilik Özellikleri Ve Evlilik Uyumu Arasındaki İlişki. Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İzmir. Erözkan, A. (2009). Lise Öğrencilerinde Kişiler Arası İlişki Tarzlarının Yordayıcısı. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi(21), Eskin, M., Ertekin, K., Harlak, H., ve Dereboy, Ç. (2008). Lise Öğrencisi Ergenlerde Depresyonun Yaygınlığı ve İlişkili Olduğu Etmenler. Türk Psikiyatri Dergisi(19), Feldman, R. S. (2003). Development Across the Life Span. New Jersey: Pearson Education. Feyzioğlu, S. E. (2008). Bağlanma Stilleri, Problem Çözme Becerileri ve Hükümlülük Özellikleri Arasındaki İlişkiler. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara. Flaherty, S. C., ve Sadler, L. S. (2011). A Review of Attachment Theory in the Context of Adolescent Parenting. Journal of Pediatric Health Care, 25(2), Freedman, J. L., Sears, D. O., ve Carlsmith, J. M. (2003). Sosyal Psikoloji. (A. Dönmez, Çev.) Ankara: İmge Kitabevi. Furman, W., ve Shomaker, L. B. (2008). Patterns of Interaction in Adolescent Romantic Relationships: Distinct Features and Links to Other Close Relationships. Journal of Adolescence, 31(6), Gander, M. J., ve Gardiner, H. W. (2010). Çocuk ve Ergen Gelişim (7. b.). (B. Onur, Çev.) Ankara: İmge Kitabevi. Genius, M. L., ve Oddone, E. (1996). Children s attachment security to mother, father and the parental unit. C. Violato, ve A. Marini içinde, Child development: Readings for Teachers. Calgary, Alberta: Detselig. Gindice, M. D., ve Belsky, J. (2010). Evolving Attachment Theory: Beyond Bowlby and Back to Darwin. Child Development Perspectives, 4(2), Gottman, J. M. (1998). Psychology and the study of marital processes. Annual Review of Psychology, 49, Günaydın, B., ve Yöndem, Z. D. (2007). Ergenlerin Akran Bağlılığının Bazı Değişkenler Açısından İncelenmesi. Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 4(1),

120 Günaydın, G., Selçuk, E., Sümer, N., ve Uysal, A. (2005). Ebeveyn ve Arkadaşlarına Bağlanma Envanteri Kısa Forrmu nun Psikometrik Açıdan Değerlendirilmesi. Türk Psikoloji Yazıları Dergisi, 8(16), Güngör, D. (2000). Bağlanma Stilleri ve Zihinsel Modellerin Kuşaklarası Aktarımında Anababalık Stillerinin Rolü. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara. Güven, N. (tarih yok). İlişkilerle İlgili Bilişsel Çarpıtmalar ve Evlilikte Problem Çözme Becerilerinin Evlilik Doyumu ile İlişkisi. Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara. Hamarta, E. (2004). Bağlanma Teorisi. Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 14(1), Hamilton, C. E. (2000). Continuity and discontinuity of attachment from infancy through adolescence. Child Development, 71, Hazan, C., ve Shaver, P. R. (1987). Romantic Love Conceptualized as an Attachment Process. Journal of Personality and Social Psychology, 52, Hazan, C., ve Shaver, P. R. (1990). Romantic love conceptualized asa an attachment process. Journal of Personality and Social Psychology, 59, Hazan, C., ve Shaver, P. R. (1994). Attachment as an Organizational Framework for Research on Close Relationships. Psychological Inquıry, 5(1), Hazan, C., ve Zeifman, D. (1994). Sex and the psychological tether. K. Bartholomew, ve D. Perlman (Dü) içinde, Attachment Processes in Adulthood. Advances in Personal Ralationships (5 b., s ). Philadelphia, PA: Jessica Kingsley Publishers. Henderson, A. J., Bartholomew, K., ve Dutton, D. G. (1997). He Loves Me; He Loves Me Not, Separation Resolution of Abused Women. Journal of Family Violence, 12, 2. Hendrix, H. (2007). Getting the love you want: A guide for couples (20 b.). New York: Harper Prennial. Hortaçsu, N. (2003). Çocuklukta İlişkiler (1. b.). Ankara: İmge. Hotfield, E. (1988). Passionate and Companionate Love. R. J. Sternberg, ve M. L. Barnes (Dü) içinde, The Pscyhology Of Love (s ). New Haven and London: Yale University. 101

121 İmamoğlu, O. (2003). Öğretmen Adaylarının Öfke ve Öfke İfade Tarzları ile Bağlanma Stilleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi., Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. İmamoğlu, S. E. (2009). Kişilerarası İlişkiler. İstanbul: Yeni İnsan Yayınevi. Janay, A., ve Sander, B. (2001). Toward an Integration of Beck s Cognitive Theory and Bowlby s Attachment Theory: Self-Schema and Adult Attachment Classification in Relation to Depressive Symptoms. Texas Üniversitesi, Texas, ABD. Jerome, E. M., ve Lİss, M. (2005). Relationships between sensory processing style, adult attachment and coping. Personality and Individual Differences, 38, Johnson, D., and Johnson, R. (1996). Conflict resolution and Peer Mediation Programs in Elementary and Secondary Schools: A review of the Research. Review of Educational Research, 66, Joyner, K., ve Udry, R. (2000). You don t bring me anything but down: Adolescent Romance and Depression. Journal of Health and Social Behavior, 41, Kabadayı, R. (1992). Problem Çözme Süreci Gereği ve Eğitimdeki Boyutları. Öğretmen Dünyası, 146, Kalkan, M. (2008). Ergenler için Romantik İlişkilerde Sorun Çözme Ölçeğinin Geliştirilmesi, Geçerlik ve Güvenilirliği. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 15, Kalkan, M. (2010). Ergen romantik ilişkilerinde duygusal istismar, fiziksel istismar ve soruna yönelmeye Adlerian bir bakış: Sosyal ilgi. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 11, Kalkan, M., ve Özbek, K. S. (2011). Çocukluk Çağı Örselenme Yaşantıları Ergenlerde Flört Kaygısını Yordar mı? Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 18(1), Kapçı, G., ve Küçüker, S. (2006). Anne Babaya Bağlanma Ölçeği: Türk Üniversite Öğrencilerinde Psikometrik Özelliklerinin Değerlendirilmesi. Türk Psikiyatri Dergisi, 17(4), Kaplan, H. (1991). A guide for explaining social interest to laypersons. Journal of Individual Psychology, 47, Kaptan, S. (1999). Bilimsel Araştırma Teknikleri (11. b.). Ankara: Gazi. Karakurt, G. (2001). The impact of adult attachment styles on romantic jealousy. Yüksek Lisans Tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara. 102

122 Karasar, N. (2002). Bilimsel Araştırma Yöntemi. Ankara: Nobel. Kesebir, S., Özdoğan, S., ve Üstündağ, M. F. (2011). Bağlanma ve Psikopatoloji. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 3(2), Kinsfogel, K. M., ve Grysch, J. H. (2004). Interparental Conflict and Adolescent Dating Relationships: Integrating Cognitive, Emotional, and Peer Influences. Journal of Family Psychology, 18(3), Koç, M. (2004). Gelişim Psikolojisi Açısından Ergenlik Dönemi ve Genel Özellikler. Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 17, Konyalıoğlu, P. (2002). Üniversite Öğrencilerinin Duygusal İlişki Bağlanma Tarzları İle Kişilik Tipleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Kulaksızoğlu, A. (2004). Ergenlik Psikolojisi (6. b.). İstanbul: Remzi. Kurt, D. (2010). Algılanan Psikolojik Kontrol ile Gencin Psikososyal İşlevselliği Arasındaki İlişkiler: Kişilerarası Güven İhtiyacı ve Güvenli Bağlanmanın Rolü. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Kuttler, A. F., ve La Greca, A. M. (2004). Linkages among adolescent girls romantic relationships, best friendships, and peer Networks. Journal of Adolescence, 27, Küçükarslan, M. (2011). Mersin Üniversitesi Öğrencilerinin Romantik İlişkilerine Yönelik İnançlarının Cinsiyet, Sınıf Düzeyi ve Romantik İlişki Yaşam Durumu Değişkenlerine Göre İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Mersin Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin Laible, D. B., Carlo, G., ve Roesch, S. C. (2004). Pathways to selfesteem in late adolescence:the role of parent and peer attachment, empathy, and social behaviours. Journal of Adolescence, 27, Lansford, J. E., Criss, M. M., Pettit, G. S., Dodge, K. A., ve Bates, J. E. (2003). Friendship quality, peer group affiliation, and peer antisocial behavior as moderators of the link between negative parenting and adolescent externalizing behavior. Journal of Research on Adolescence, 13,

123 Leaman, S., ve Gee, C. (2006). Abusive Romantic Relationships among Adolescent and Young Adult Mothers. Center for Research on Child Wellbeing Working. Less, E. J. (2003). The Attachment System Throughout the Life Course: Review and Criticisms of Attachment Theory. Rochester Institute of Technology, 4(2), Masterson, J. F. (Dü.). (2008). Bağlanma Kuramı ve Nöobiyolojik Kendilik Gelişimi Açısından Kişilik Bozuklukları. (H. Şentürk, Çev.) İstanbul: Litera. Matsuoka, N., Un, M., Hiramura, H., Chen, Z., Shikai, N., Kishida, Y., ve Kitamura, T. (2006). Adolescents Attachment Style and Early Experiences: A Gender Difference. Archives of Womens Mental Health, 9, Mayseless, O., ve Scharf, M. (2007). Adolescents' Attachment Representations and Their Capasity for İntimacy in Close Relationships. Journal Of Research on Adolescence, 17(1), Morsünbül, Ü., ve Çok, F. (2011). Bağlanma ve İlişkili Değişkenler. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 3(3), Morsünbül, Ü., ve Tümen, B. (2008). Ergenlik Döneminde Kimlik ve Bağlanma İlişkileri: Kimlik Statüleri ve Bağlanma Stilleri Üzerine Bir İnceleme. Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Dergisi, 15(1), Moss, B. F., ve Schwebel, A. J. (1993). Defining intimacy in romantic relationships. Family Relations, 42(1), 317. Mukolincer, M., Shaver, P. R., ve Pereg, D. (2003). Attachment Theory and Affect Regulation: The Dynamics, Devlopment, and Cognitive Consequences of Attachment- Related Strategies. Motivation and Emotion, 27(2), NAIC. (2005). Long term consequences of child abuse and neglect. Kasım 12, 2012 tarihinde http//nccanch.acf.hhs.gov adresinden alındı Onur, N. (2006). Lise Öğrencilerinin bağlanma Biçimleri ile Atılganlık Düzeyleri Arasındaki İlişki. Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul. Orlofsky, J. L. (1991). Intimacy Status: Theory and Research. J. E. Marcia, A. S. Waterman, D. R. Matteson, S. L. Archer, ve J. L. Orlofsky (Dü) içinde, Ego Identity, A Handbook For Psychosocial Research. New York: Springer-Verlag. 104

124 Öğülmüş, S. (2001). Kişilerarası Sorun Çözme Becerileri ve Eğitimi. Ankara: Nobel Yayın Dağıtım. Pancaroğlu, S. (2007). The Relationships Of Attachment Styles And Conflict Behaviors Among Male And Female University Students. Yüksek Lisans Tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Bölümü, Ankara. Pehlivantürk, B. (2004). Otistik çocuğu olanlarda bağlanma. Türk Psikiyatri Dergisi, 15(1), Prager, K. J. (1997). The Psychology of Intimacy. New York: Guilford. Prinstein, M. J. (2005). Adolescent Girls Interpersonal Vulnerability to Depressive Symptoms: A Longitudinal Examination of Reassurance-Seeking and Peer Relationships. Journal of Anormal Psychology, 114(4), Ravitz, p., Maunder, R., Hunter, J., Sthankiva, B., ve Received, W. L. (2009). Adult attachment measures: A 25-year review. Journal of Psychosomatic Research, 69, Reçber, B. (2011). Bir Özsaygı Geliştirme Programının Yetiştirme Yurdunda Yaşayan Ergenlerin Özsaygı Düzeyleri Üzerinde Etkililiği. Toplum ve Sosyal Hizmet, 22(1). Roscoe, B., ve Benaske, N. (1985). Courtship Violence Experienced by Abused Wives: Similarities in Patterns of Abuse. Family Relations, 43, Rubenstein, C., ve Shaver, P. R. (1982). In Search of Intimacy. New York: Delacorte. Sabuncuoğlu, O., ve Berkem, M. (2006). Bağlanma Biçemi ve Doğum Sonrası Depresyon Belirtileri Arasındaki İlişki. Türk Psikiyatri Dergisi, 17(4), Sağlık Bakanlığı Sağlık Eğitimi Genel Müdürlüğü. (2008). Eğitimciler İçin Eğitim Rehberi Çocuk ve Ergen Sağlığı Modülleri. Ankara: Sağlık Bakanlığı. Sarı, T. (2008). Üniversite Öğrencilerinde romantik İlişkilerle İlgili Akılcı Olmayan İnançları, Bağlanma Stilleri ve İlişki Doyumu Arasındaki İlişkiler. Yüksek Lisans Tezi, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara. Sayılan, F., ve Yıldız, A. (Dü). (2006). Yaşam boyu öğrenme. Ankara: Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü ve Pegem. 105

125 Scott, R. L., ve Cordova, J. V. (2002). The influence of adult attachment styles on the association between marital adjustment and depressive symptoms. The American Psychological Association, 16(2), Sharabany, R. (1994). Continuities in the Development of Intimate Friendships: Object Relations, Interpersonal, and Attachment Perspectives. R. Erber (Dü.) içinde, Theoretical Frameworks For Personel Relationships. New Jersey: Lawrence Erlbaum Associates Inc. Shaver, P. R., ve Brennan, K. A. (1992). Attachment Styles And The Big Five Pwersonality Traits: Their Connections With Each Other And With Romantic Relationship Outcomes. Personality and Social Psychology Bulletin, 18(5), Shi, L. (2003). The Association Between Adult Attachment Styles and Conflict Resolution in Romantic Relationships. The Journal of Family Therapy, 31, Silverman, J., Raj, A., Mucci, L., ve Hathaway, J. (2001). Dating Violence Against Adolescent Girls and Associated Substance Use, Unhealthy Weight Control, Sexual Risk Behavior, Pragnancy and Suicidality. Jama, 5, Solmuş, T. (Dü.). (2010). Çocuklarda ve Ergenlerde Ebeveyne Bağlanma, Özgüven ve Okul Başarısı İlişkisi. Bağlanma, Evlilik ve Aile Psikoloji. Ankara: Sistem. Sonmaz, S. (2002). Problem Çözme Becerisi ile Yaratıcılık ve Zeka Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, İstanbul. Sorensen, S. (2007). Adolescent Romantic Relationships. New York: ACT for Youth Center of Excellence Research Facts and Findings. Soysal, A. Ş., Bodur, Ş., İşeri, E., ve Şenol, S. (2005). Bebeklik Dönemindeki Bağlanma Sürecine Genel Bir Bakış. Klinik Psikiyatri Dergisi, 8, Steinberg, L. (2007). Ergenlik. (F. Çok, Çev.) Ankara: İmge. Sullivan, H. S. (1953). The Interpersonal Theory of Psychiatry. New York-London: W. W. Norton ve Company. Sümer, M. (2006). Yetişkinlerin Bağlanma Stillerinin Duygusal Zeka, İlişkiye Bağlılık, İlişkide Algılanan Tatmin ve Bazı Değişkenlere Göre İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Maltepe Üniversitesi, İstanbul. 106

126 Sümer, N., ve Güngör, D. (1999a). Çocuk yetiştirme stillerinin bağlanma stilleri, benlik değerlendirmeleri ve yakın ilişkiler üzerindeki etkisi. Türk Psikoloji Dergisi, 14(44), Sümer, N., ve Güngör, D. (1999b). Yetişkin bağlanma stilleri ölçeklerinin Türk örneklemi üzerinde psikometrik değerlendirmesi ve kültürlerarası bir karşılaştırma. Türk Psikoloji Dergisi, 14(43), Şeker, G. (2009). Lise Öğrencilerinin Bağlanma Stillerinin ve Yaşam Doyumlarının İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi, Ankara. Şen, S. (2007). Anneanne- Anne- Bebek Bağlanmasının İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İzmir. Turan, A. F. (2010). Üniversite Öğrencilerinin İlişkilere Yönelik Bilişsel Çarpıtmalarını Yordamada Yalnızlık, Benlik Saygısı, Yaş, Cinsiyet ve Romantik İlişki Yaşama Durumunun Rolü. Yüksek Lisans Tezi, Anadolu Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Eskişehir. Tüfekçi, S. (2008). Romantik İlişkilerde Genç Yetişkinlerin Aşka İlişkin Tutumlarını ve Kişilik Özelliklerini: Transaksiyonel Analiz Ego Durumları Açısından Değerlendirme. Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Türk Dil Kurumu. (2013). Büyük Türkçe Sözlük. Haziran 30, 2013 tarihinde 07a adresinden alındı. Türktan, Ş., ve Savran, C. (2010). Çocuklarda ve ergenlerde ebeveyn bağlanma, özgüven ve okul başarısı ilişkisi. T. Solmuş (Dü.) içinde, Bağlanma, Evlilik ve Aile Psikolojisi. İstanbul: Sistem. Ulu, S. (2011). Ergenlerde Algılanan Duygusal İstismar ile Sürekli Öfke Düzeyi ve Öfke İfade Biçimleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Maltepe Üniversitesi, İstanbul. Updegraff ve ark. (2001). Parents' Involvement in Adolescents' Peer Relationships: A Comparison of Mothers' and Fathers' Roles. Journal of Marriage and Family, 63,

127 Waring, E., Tillman, M., Frelick, L., Russell, L., ve Weisz, G. (1980). Waring, E., Tillman, M., Frelick, L., Russell, L. and Weisz, G. (1980). Concepts of Intimacy in the General Population., 168(8),. The Journal of Nervous and Mental Disease, 168(8), Waters, E., Merrick, S., Treboux, D., Crowell, J., ve Albersheim, L. (2000). Attachment Security in Infancy and Early Adulthood: A Twenty Year Longitudinal Study. Child Development, 71(3), Williams, D. (1988). Gender Marriage and Psycholocial Well-Being. Journal of Family Issues, 94, Williams, S. O., ve Connolly, J. (1997). Revisiting intimacy and autonomy. The Biannual Meeting of The Society For Research in Child Development. Wilson-Shockly, S. (1995). Gender Differences in adolescent Depression: The Contribution of Negative Effect. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ilionis Üniversitesi, İlionis, ABD. Wolfe, D., ve Feiring, C. (2000). Dating Violence Tthrough the Lens of Adolescent Romantic Relationships. Child Maltreatment, 5, Yavuzer, H. (2011). Çocuk Psikolojisi (33. b.). İstanbul: Remzi. Yörükoğlu, A. (2011). Çocuk ruh sağlığı/çocuk yetiştirme sanatı ve kişilik gelişimi. İstanbul: Özgür. Zimmer-Gembeck, M. J. (2002). The development of romantic relationships and adaptations ın the system of peer relationships. Journal of Adolescent Health, 31, Zimmerman, P. (2004). Attachment representations and characteristics of friendship relations during adolescence. Journnal of Experimental Child Psychology, 88,

128 EKLER 109

129 EK-1. KİŞİSEL BİLGİ FORMU Bu ankette ergenlerin anne-baba ve arkadaşlarına bağlanmaları ile kurdukları romantik ilişkilerdeki sorun çözme arasında bir ilişki olup olmadığını belirlemek amacıyla hazırlanmıştır. Lütfen her soruyu dikkatlice okuyunuz ve bu cevaplardan kendi durumunuza en uygun olan şıklardan bir tanesini işaretleyiniz. Araştırma sonuçlarının güvenilir olabilmesi için cevaplarınızın gerçeği yansıtır biçimde olması gerekmektedir. Verdiğiniz cevaplar tamamen gizli kalacaktır. Lütfen cevapsız soru bırakmayınız. Yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim. 1. Cinsiyetiniz : ( ) Kız ( ) Erkek 2. Yaşınız : 3. Fakülteniz : a) Eğitim Fakültesi b) Hukuk Fakültesi c) Mesleki Eğitim Fakültesi d) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi e) Tıp Fakültesi 4. Annenizin eğitim durumu: a) Okur-yazar değil b) İlkokul mezunu c) Ortaokul mezunu d) Lise mezunu e) Üniversite mezunu f) Üniversite üstü eğitim 5. Babanızın eğitim durumu a) Okur-yazar değil b) İlkokul mezunu c) Ortaokul mezunu d) Lise mezunu e) Üniversite mezunu f) Üniversite üstü eğitim 6. Doğum sıranız : 7. Kardeş Sayınız(Kendiniz Hariç): 8. Ailenizin sosyo-ekonomik durumu : a) Düşük b) Orta c) Yüksek 110

130 EK-2. İLİŞKİ ÖLÇEKLERİ ANKETİ Aşağıda yakın duygusal ilişkilerinizde kendinizi nasıl hissettiğinize ilişkin çeşitli ifadeler yer almaktadır. Yakın duygusal ilişkilerden kastedilen arkadaşlık, dostluk, romantik ilişkiler ve benzerleridir. Lütfen her bir ifadeyi bu tür ilişkilerinizi düşünerek okuyun ve her bir ifadenin sizi ne ölçüde tanımladığını aşağıdaki 7 aralıklı ölçek üzerinde değerlendiriniz Beni hiç tanımlamıyor Beni kısmen tanımlıyor Tamamıyla tanımlıyor Başkalarına kolaylıkla güvenemem. 2. Kendimi bağımsız hissetmem benim için çok önemli. 3. Başkalarıyla kolaylıkla duygusal yakınlık kurarım. 4. Bir başka kişiyle tam anlamıyla kaynaşıp bütünleşmek isterim. 5. Başkalarıyla çok yakınlaşırsam incitileceğimden korkuyorum. 6. Başkalarıyla yakın duygusal ilişkilerim olmadığı sürece oldukça rahatım. 7. İhtiyacım olduğunda yardıma koşacakları konusunda başkalarına her zaman güvenebileceğimden emin değilim. 8. Başkalarıyla tam anlamıyla duygusal yakınlık kurmak istiyorum. 9. Yalnız kalmaktan korkarım. 10. Başkalarına rahatlıkla güvenip bağlanabilirim. 11. Çoğu zaman, romantik ilişkide olduğum insanların beni gerçekten sevmediği konusunda endişelenirim. 12. Başkalarına tamamıyla güvenmekte zorlanırım. 111

131 13. Başkalarının bana çok yakınlaşması beni endişelendirir. 14. Duygusal yönden yakın ilişkilerim olsun isterim. 15. Başkalarının bana dayanıp bel bağlaması konusunda oldukça rahatımdır. 16. Başkalarının bana, benim onlara verdiğim kadar değer vermediğinden kaygılanırım. 17. İhtiyacınız olduğunda hiç kimseyi yanınızda bulamazsınız. 18. Başkalarıyla tam olarak kaynaşıp bütünleşme arzum bazen onları ürkütüp benden uzaklaştırıyor. 19. Kendi kendime yettiğimi hissetmem benim için çok önemli. 20. Birisi bana çok fazla yakınlaştığında rahatsızlık duyarım. 21. Romantik ilişkide olduğum insanların benimle kalmak istemeyeceklerinden korkarım. 22. Başkalarının bana bağlanmamalarını tercih ederim. 23. Terk edilmekten korkarım. 24. Başkalarıyla yakın olmak beni rahatsız eder. 25. Başkalarının bana, benim istediğim kadar yakınlaşmakta gönülsüz olduklarını düşünüyorum. 26. Başkalarına bağlanmamayı tercih ederim. 27. İhtiyacım olduğunda insanları yanımda bulacağımı biliyorum. 28. Başkaları beni kabul etmeyecek diye korkarım. 29. Romantik ilişkide olduğum insanlar, genellikle onlarla, benim kendimi rahat hissettiğimden daha yakın olmamı isterler. 30. Başkalarıyla yakınlaşmayı nispeten kolay bulurum. 112

132 EK-3. EBEVEYN AKRAN BAĞLANMA ENVANTERİ (EABE) Aşağıda, anneniz ve babanızla olan ilişkileriniz hakkında cümleler verilmiştir. Her bir cümlede anlatılan durumu ne sıklıkla yaşadığınızı 7 aralıklı ölçek üzerinde, ilgili rakam üzerine çarpı (X) koyarak gösteriniz. Bunu anne ve babanız için ayrı ayrı yapmanızı istemekteyiz. Hiçbir maddenin doğru ya da yanlış cevabı yoktur. Önemli olan her cümle ile ilgili olarak kendi durumunuzu doğru bir şekilde yansıtmanızdır. Anne ve/veya babanızı kaybetmişseniz yetişmenizde en çok katkısı olan kişiyi gözönüne alınız. Aşağıdaki maddeleri annenizle ilişkinizi gözönünde bulundurarak doldurunuz Asla Bazen Daima 1. Annem duygularıma saygı gösterir. 2. Annem başka biri olsun isterdim. 3. Annem beni olduğum gibi kabul eder. 4. Sorunlarım hakkında annemle konuştuğumda 5. Evde kolayca keyfim kaçar. 6. Annemin kendi problemleri olduğundan, onu bir de 7. Kim olduğumu daha iyi anlamamda annem 8. Bir sorunum olduğunda ya da başım 9. Anneme kızgınlık duyuyorum. 10.Annemden pek ilgi görmüyorum. 11.Kızgın olduğumda annem anlayışlı olmaya 12.Annem bir şeyin beni rahatsız ettiğini hissederse, bana nedenini sorar

133 Aşağıdaki maddeleri babanızla ilişkinizi gözönünde bulundurarak doldurunuz Asla Bazen Daima Babam duygularıma saygı gösterir. 2. Babam başka biri olsun isterdim. 3. Babam beni olduğum gibi kabul eder. 4. Sorunlarım hakkında babamla konuştuğumda kendimden utanırım ya da kendimi kötü hissederim. 5. Evde kolayca keyfim kaçar. 6. Babamın kendi problemleri olduğundan, onu bir de kendiminkilerle sıkmak istemem. 7. Kim olduğumu daha iyi anlamamda babam bana yol gösterir. 8. Bir sorunum olduğunda ya da başım sıkıştığında bunu babama anlatırım. 9. Babama kızgınlık duyuyorum. 10.Babamdan pek ilgi görmüyorum. 11.Kızgın olduğumda babam anlayışlı olmaya çalışır. 12.Babam bir şeyin beni rahatsız ettiğini hissederse, bana nedenini sorar. 114

134 EK-4. ERGEN ROMANTİK İLİŞKİLERİNDE SORUN ÇÖZME ÖLÇEĞİ AÇIKLAMA: Aşağıda insanların romantik ilişkilerinde kız arkadaşı veya erkek arkadaşıyla bir sorun yaşadığında başvurabileceği çözüm yollarına yer verilmiştir. Lütfen her cümleyi dikkatle okuyup, kız arkadaşınız veya erkek arkadaşınızla sorun yaşadığınızda, bu sorunu çözmeye çalışırken her bir ifadede belirtilen başa çıkma yolunu ne sıklıkla kullandığınızı belirtiniz. İlginize ve yardımlarınıza teşekkür ederim. Doç.Dr. Melek KALKAN Hiçbir zaman Nadiren Bazen Sıklıkla Her zaman 1. Uyuşturucu madde veya alkol kullanmaya zorlarım. 2. İnatlaşır ve pişman olmasını beklerim. 3. İstemese de onu öper veya sarılırım. 4. Alaycı ve iğneleyici olurum. 5. Başkalarının önünde alay ederim. 6. İttirir veya sıkıştırırım. 7. Ona zarar vermekle tehdit ederim. 8. İlişkiyi bitirmekle tehdit ederim. 9. Sorunun nedenini bulmaya çalışırım. 10. Tekmeler veya yumruklarım. 11. Kulağını çekerim. 12. Korkutmak amacıyla başkasına dövdürürüm. 13. Ona vurur veya döverim. 14. Partnerimin benden beklentilerini öğrenirim. 15. Çeşitli söz veya davranışlarımla, onu korkutmayı denerim. 16. Saçını çekerim. 115

135 17. Kesici maddelerle yaralarım. 18. Küfürlü sözler söylerim. 19. Vücudunda çürükler veya morluklar oluştururum. 20. Tokat atarım. 21. Değer verdiği şeylere zarar vermekle tehdit ederim. 22. Vurmak için elimi kaldırsam da vazgeçerim. 23. Onu öfkelendirecek sözler söylerim. 24. Ona zaman ayırmam. 25. Olaya ilişkin duygularımı onunla paylaşırım. 26. Başkalarıyla görüşmesine izin vermem. 27. Olayla ilgili duygu ve düşüncelerini anlamaya çalışırım. 28. İkimizi de mutlu edecek çözümler öneririm. 29. Sorunu açıkça konuşup paylaşmaya çalışırım. 30. Anlaşılmayan ya da yanlış anlaşılan durumlar varsa, bunları açıklayıp düzeltmeye çalışırım. 31. Yanlış anlaşılmaya neden olan durumlar varsa, bunları açıklayıp düzeltmeye çalışırım. 32. Onu kıskandıracak davranışlarda bulunurum. 33. Söz veya davranışlarımla onu önemsemediğimi gösteririm. 34. Onu aşağılayacak sözler söylerim. 35. Onun gereksinimlerini anlamaya çalışırım. 36. Bir şeyleri ona fırlatıp atarım. 37. Onu sevmediğimi söylerim. 38. Partnerimden beklediklerimi ona anlatırım. 116

136 GAZİ GELECEKTİR...

Bağlanma Nedir? Bağlanma, kişinin kendisi için önemli gördüğü bir başkasına (bağlanma figürü) karşı geliştirdiği güçlü duygusal bağlardır.

Bağlanma Nedir? Bağlanma, kişinin kendisi için önemli gördüğü bir başkasına (bağlanma figürü) karşı geliştirdiği güçlü duygusal bağlardır. BAĞLANMA KURAMI Bağlanma Nedir? Bağlanma, kişinin kendisi için önemli gördüğü bir başkasına (bağlanma figürü) karşı geliştirdiği güçlü duygusal bağlardır. Çocukluktaki bağlanma Çocuk ile bakım veren kişi

Detaylı

BAĞLANMA ve TERAPİ DE BAĞLANMA YRD.DOÇ.DR.ESRA PORGALI ZAYMAN İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ AD

BAĞLANMA ve TERAPİ DE BAĞLANMA YRD.DOÇ.DR.ESRA PORGALI ZAYMAN İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ AD BAĞLANMA ve TERAPİ DE BAĞLANMA YRD.DOÇ.DR.ESRA PORGALI ZAYMAN İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ PSİKİYATRİ AD BAĞLANMA NEDİR? Çocuk ile bakım veren kişi arasında gelişen ilişkide, çocuğun bakım veren kişiyle

Detaylı

1. Hafta İlişkilerin Önemi

1. Hafta İlişkilerin Önemi 1. Hafta İlişkilerin Önemi Ø İnsanlar hiç değilse, en az sayıda, kalıcı olumlu ve anlamlı kişilerarası ilişkiler geliştirmek ve sürdürmek için yaygın bir güdüye sahiptirler. Ø İnsanlar diğer insanlara

Detaylı

Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir?

Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir? Tanrı Tasavvuru Soru: Tanrı tasavvuru ne demektir? Peker e göre: Kişinin bebekliğinden itibaren, zeka gelişimine, edinmiş olduğu bilgi ve yaşantısına göre, Tanrı yı zihninde canlandırması, biçimlendirmesi

Detaylı

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1

1. ÜNİTE İÇİNDEKİLER EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... iii YAZARLAR HAKKINDA... iv 1. ÜNİTE EĞİTİM PSİKOLOJİSİ / 1 Giriş... 2 Eğitim Psikolojisi ve Öğretmen... 3 Eğitim Psikolojisi... 3 Bilim... 6 Psikoloji... 8 Davranış... 9 Eğitim...

Detaylı

Kişilerarası İlişkiler

Kişilerarası İlişkiler Kişilerarası İlişkiler Kişilerarası İlişkilere Giriş Yaşamımızın ¾ ünü başkalarıyla birlikte geçiriyoruz (Learson ve ark., 1982) (anne, baba, kardeş, öğretmen, arkadaş, meslektaş vb) Hepimiz, kişilerarası

Detaylı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ A u ok na lu ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ - MART 2014 ANAOKULLARI BÜLTENİ ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ Okul öncesi dönem, gelişimin hızlı olması ve

Detaylı

Okul Dönemi Çocuklarda

Okul Dönemi Çocuklarda Okul Dönemi Çocuklarda Fiziksel ve motor gelişim Bilişsel açıdan gelişim Psikososyal gelişim Doç. Dr. Şaziye Senem Başgül Hasan Kalyoncu Üniversitesi Okul Dönemi Çocuklarda (7-11 yaş) Gelişimin Görevleri

Detaylı

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86

içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 B Ö L Ü M 2 PUBERTE, SAĞLIK VE BİYOLOJİK TEMELLER 49 B Ö L Ü M 3 BEYİN VE BİLİŞSEL GELİŞİM 86 içindekiler BÖLÜM 1 GİRİŞ 1 Tarihsel Bakış Açısı 3 Erken Tarih 3 Yirminci ve Yirmi Birinci Yüzyıllar 3 Ergenliğe İlişkin Kalıpyargılar 6 Ergenliğe Pozitif Bir Bakış Açısı 7 Amerika Birleşik Devletleri

Detaylı

Yaşam Boyu Sosyalleşme

Yaşam Boyu Sosyalleşme Yaşam Boyu Sosyalleşme Lütfi Sunar Sosyolojiye Giriş / 5. Ders Kültür, Toplum ve Çocuk Sosyalleşmesi Sosyalleşme Nedir? Çocuklar başkalarıyla temasla giderek kendilerinin farkına varırlar ve insanlar hakkında

Detaylı

Kişiler arası sevgi ve çekicilik

Kişiler arası sevgi ve çekicilik Kişiler arası sevgi ve çekicilik Diğerleriyle neden birlikte olmak isteriz? Bebeklerde BaĞlanma Güvenli Kaçınmacı Kaygılı Toplumsal ilişkilerin yararları Bağlanma Toplumsal kaynaşma Değer doğrulaması Güvenilebilir

Detaylı

ERGENDE AİLE KRİZLERİNE MÜDAHALE. Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç

ERGENDE AİLE KRİZLERİNE MÜDAHALE. Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç ERGENDE AİLE KRİZLERİNE MÜDAHALE Prof. Dr. Emine Zinnur Kılıç Aile Krizleri 1. Normal gelişimsel krizler (Yaşam döngüsü aşamaları) 2. Aileye özgü krizler (Ailede hastalıklar, ölümler, boşanmalar, göç,

Detaylı

Üçüncü baskıya ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür. 1 Giriş 1

Üçüncü baskıya ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür. 1 Giriş 1 XI İçindekiler Üçüncü baskıya ön söz Çeviri editörünün ön sözü Teşekkür Sayfa vii viii x 1 Giriş 1 Tanımlar: Kültürlerarası psikoloji nedir? 3 Tartışmalı konular 5 Konu 1: İçsel olarak ya da dışsal olarak

Detaylı

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I

ÜNİTE PSİKOLOJİ İÇİNDEKİLER HEDEFLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I HEDEFLER İÇİNDEKİLER GELİŞİM PSİKOLOJİSİ I Gelişim Psikolojisinin Alanı Gelişim Psikolojisinin Temel Kavramları Gelişimi Etkileyen Faktörler Gelişimin Temel İlkeleri Fiziksel Gelişim Alanı PSİKOLOJİ Bu

Detaylı

1. BÖLÜM ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ

1. BÖLÜM ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ İÇİNDEKİLER 1. BÖLÜM ÇOCUK PSİKOLOJİSİNE GİRİŞ ÇOCUK PSİKOLOJİSİNDE GELİŞİM MODELLERİ... 3 ÖĞRENME TEORİSİ MODELİ... 4 BİLİŞSEL GELİŞİM MODELİ... 5 İNSAN GELİŞİMİNİ VE PSİKOLOJİSİNİ AÇIKLAYAN TEMEL KURAMLAR...

Detaylı

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ Psikoloji RPD 101 Not III Uz. Gizem ÖNERİ UZUN Kişilik Gelişimi Kişilik Nedir? *Kişilik, bireyin iç ve dış çevresiyle kurduğu, diğer bireylerden ayırt edici,

Detaylı

İÇİNDEKİLER BÖLÜM-I. Doç. Dr. Günseli GİRGİN

İÇİNDEKİLER BÖLÜM-I. Doç. Dr. Günseli GİRGİN İÇİNDEKİLER BÖLÜM-I Doç. Dr. Günseli GİRGİN ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMLERİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK... 1 Giriş... 2 Çağdaş Eğitimde Öğrenci Kişilik Hizmetlerinin Yeri... 2 Psikolojik Danışma

Detaylı

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii

BÖLÜM I GELİŞİM İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE 2. ÜNİTE. ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... v YAZARLAR HAKKINDA... vii BÖLÜM I GELİŞİM 1. ÜNİTE GELİŞİMLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR, GELİŞİMİN TEMEL İLKELERİ VE GELİŞİMİ ETKİLEYEN ETMENLER... 1 GELİŞİM İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR...

Detaylı

Gelişim Psikolojisi Ders Notları

Gelişim Psikolojisi Ders Notları Gelişim Psikolojisi Ders Notları Doç. Dr. Şaziye Senem BAŞGÜL www.gunescocuk.com Tanımlar Büyüme: Organizmada meydana gelen sayısal (hacimsel) değişiklikler Olgunlaşma: Potansiyel olarak var olan işlevin

Detaylı

PDR de Üç Gelişim Alanı (Kişisel-sosyal gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI

PDR de Üç Gelişim Alanı (Kişisel-sosyal gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI PDR de Üç Gelişim Alanı (Kişisel-sosyal gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI Üç Gelişim Alanı Gelişimsel rehberlik modelinin nihai amacı yaşam kariyeri gelişimini desteklemektir. Gelişimsel PDR nin ilkesi: Rehberlik

Detaylı

5. MESLEKİ REHBERLİK. Abdullah ATLİ

5. MESLEKİ REHBERLİK. Abdullah ATLİ 5. MESLEKİ REHBERLİK Abdullah ATLİ Meslek seçimi neden önemlidir? İnsan, yaşamı boyunca çeşitli seçimler yapar. Mesleğini, yiyeceğini, giyeceğini, evini, eşini, arkadaşlarını vb. seçer. Meslek seçimi,

Detaylı

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI

İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU PDR BÖLÜMÜ 2013-2014 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI İSTEK ÖZEL ACIBADEM İLKOKULU Yaş Dönem Özellikleri BÜYÜME VE GELİŞME Gelişme kavramı düzenli, sürekli ve uyumlu bir ilerlemeyi dile

Detaylı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI AİLE İÇİ ŞİDDET

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI AİLE İÇİ ŞİDDET k İl u ok l ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI AİLE İÇİ ŞİDDET PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ - NİSAN 2014 AİLE İÇİ ŞİDDET Çocuğun sağlıklı bir gelişim göstermesi ve sağlam bir kişilik kazanması için

Detaylı

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre

Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre Öğrenme nedir? Büyüme ve yaşa atfedilmeyecek yaşantılar sonucunda davranış ve tutumlarda meydana gelen nispeten kalıcı etkisi uzun süre değişimlerdir. Öğrenmede değişen ne???? İnsan ve hayvan arasında

Detaylı

EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF

EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF EĞİTİM PSİKOLOJİSİ KISA ÖZET KOLAYAOF 2 Kolayaof.com 0 362 2338723 Sayfa 2 İÇİNDEKİLER 1. ÜNİTE- EĞİTİM VE PSİKOLOJİ İLİŞKİSİ: EĞİTİM PSİKOLOJİSİ.... 4 2. ÜNİTE-GELİŞİMİN TEMELLERİ........7 3. ÜNİTE-FİZİKSEL

Detaylı

İÇİNDEKİLER. JURİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI..i TEŞEKKÜR. ii ÖZET...iii ABSTRACT...v İÇİNDEKİLER...vii. TABLOLAR LİSTESİ...viii BÖLÜM I...

İÇİNDEKİLER. JURİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI..i TEŞEKKÜR. ii ÖZET...iii ABSTRACT...v İÇİNDEKİLER...vii. TABLOLAR LİSTESİ...viii BÖLÜM I... İÇİNDEKİLER JURİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI..i TEŞEKKÜR. ii ÖZET...iii ABSTRACT...v İÇİNDEKİLER...vii TABLOLAR LİSTESİ.....viii BÖLÜM I...1 GİRİŞ...1 1.1.Problem Durumu...1 1.2.Problem Cümlesi...3 1.3.Alt

Detaylı

UZMAN KLİNİK PSİKOLOG KAHRAMAN GÜLER BAĞLANMA

UZMAN KLİNİK PSİKOLOG KAHRAMAN GÜLER BAĞLANMA UZMAN KLİNİK PSİKOLOG KAHRAMAN GÜLER BAĞLANMA Bretherton (1992) a göre kişilik, sosyal biliş ve kişilerarası etkileşimler üzerindeki çağdaş psikodinamik kuramlar ve deneysel araştırmalar arasında önemli

Detaylı

REHBERLİK NEDİR? Bahsedilen rehberlik tanımlarının ortak yönleri ise:

REHBERLİK NEDİR? Bahsedilen rehberlik tanımlarının ortak yönleri ise: REHBERLİK SÜREÇLERİ REHBERLİK NEDİR? Bireye kendini anlaması, çevredeki olanakları tanıması ve doğru kararlar vererek özünü gerçekleştirebilmesi için yapılan sistematik ve profesyonel yardım sürecidir

Detaylı

Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Giriş I

Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Giriş I Doç.Dr. Hacer HARLAK - Psikolojiye Bağlanma bebekle annesi veya bakımveren arasında varolan ve yaşam boyu da varolacak olan bağdır. Yaşamın ilk altı ayında oluşur. Harry Harlow bebek maymunları doğumdan

Detaylı

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ DÖRDÜNCÜ SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE KARŞI TUTUMLARI

SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ DÖRDÜNCÜ SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE KARŞI TUTUMLARI SAKARYA ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ DÖRDÜNCÜ SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÖĞRETMENLİK MESLEĞİNE KARŞI TUTUMLARI Arş.Gör. Duygu GÜR ERDOĞAN Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi dgur@sakarya.edu.tr Arş.Gör. Demet

Detaylı

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ

ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ ÖZEL SEYMEN EĞİTİM KURUMLARI 2016-2017 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI REHBERLİK BÜLTENİ MESLEK SEÇİMİNİN ÖNEMİ Değerli Velimiz; Meslek seçiminin öneminin anlatıldığı ve siz değerli velilerimize yönelik önerileri

Detaylı

ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT ORTAOKULU MART 2016

ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT ORTAOKULU MART 2016 ÖZEL KAŞGARLI MAHMUT ORTAOKULU MART 2016 AİLE İÇİ İLETİŞİM VE SINAV KAYGISI PSİKOLOJİK DANIŞMA ve REHBERLİK BÖLÜMÜ İçindekiler Motivasyonu Arttırma ve Hedef Belirleme Hedef Belirlerken Göz Önünde Bulundurulacak

Detaylı

TİCARET VE SANAYİ ODASI İLKOKULU SOSYAL BECERİ GELİŞTİRME GRUP ÇALIŞMAMIZ. REHBERLİK ve PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ

TİCARET VE SANAYİ ODASI İLKOKULU SOSYAL BECERİ GELİŞTİRME GRUP ÇALIŞMAMIZ. REHBERLİK ve PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ TİCARET VE SANAYİ ODASI İLKOKULU SOSYAL BECERİ GELİŞTİRME GRUP ÇALIŞMAMIZ REHBERLİK ve PSİKOLOJİK DANIŞMA SERVİSİ Çocuklar büyüklerini dinlemede asla iyi değildirler. Ama onların davranışlarını benimsemede

Detaylı

1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK. Abdullah ATLİ

1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK. Abdullah ATLİ 1.ÇAĞDAŞ EĞİTİM SİSTEMİNDE ÖĞRENCİ KİŞİLİK HİZMETLERİ VE REHBERLİK Geleneksel eğitim anlayışı bireyi tüm yönleri ile gelişimini sağlama konusunda sorunlar yaşanmasına neden olmuştur. Tüm bu anlayış ve

Detaylı

GELİŞİMİN EN HIZLI OLDUĞU DÖNEMİ 0-3 YAŞTIR Fakat 0-6 yaşın her döneminde çocuğun öğreneceği fiziksel, sosyal, zihinsel, cinsel, duygusal ve ahlaki gö

GELİŞİMİN EN HIZLI OLDUĞU DÖNEMİ 0-3 YAŞTIR Fakat 0-6 yaşın her döneminde çocuğun öğreneceği fiziksel, sosyal, zihinsel, cinsel, duygusal ve ahlaki gö 0-6 YAŞ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ KÜÇÜK ADIMLAR ANAOKULU Mehmet Gökay İÇEL. Psikolojik Danışman ve Rehber Öğretmen GELİŞİMİN EN HIZLI OLDUĞU DÖNEMİ 0-3 YAŞTIR Fakat 0-6 yaşın her döneminde çocuğun öğreneceği

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III

İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III İÇİNDEKİLER ÖN SÖZ...III Ünite:I Eğitim Psikolojisinde Bilimsel Araştırma Yöntem ve Teknikleri 13 Psikoloji ve Eğitim Psikolojisi 15 Eğitim Psikolojisi ve Bilim 17 Eğitim Psikolojisi ve Bilimsel Araştırma

Detaylı

GELİŞİM, KALITIM ÇEVRE ETKİLEŞİMİNİN BİR ÜRÜNÜDÜR.

GELİŞİM, KALITIM ÇEVRE ETKİLEŞİMİNİN BİR ÜRÜNÜDÜR. GELİŞİM İLKELERİ GELİŞİM, KALITIM ÇEVRE ETKİLEŞİMİNİN BİR ÜRÜNÜDÜR. Kalıtım bireyin anne babasından getirdiği gizil güçleri anlatır. Bu gizil güçlerin üst düzeyi kalıtsal olarak belirlenir. Bu düzeye ulaşma

Detaylı

DARICA ANADOLU LİSESİ 9. SINIF REHBERLİK PLANI

DARICA ANADOLU LİSESİ 9. SINIF REHBERLİK PLANI OCAK ARALIK KASIM EKİM EYLÜL AY HAFTA DARICA ANADOLU LİSESİ 9. SINIF REHBERLİK PLANI ETKİNLİKLER YETERLİK ALANLARI KAZANIM NUMARASI VE KAZANIMLAR UYGULAMA Öğrencilerle tanışılması, okulun tanıtılması,

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ VE TEŞEKKÜR KİTABIN YAPISI VE KAPSAMI YAZAR HAKKINDA 1. BÖLÜM ÜSTÜN YETENEKLİLİKLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR VE KURAMSAL ÇERÇEVE

İÇİNDEKİLER SUNUŞ VE TEŞEKKÜR KİTABIN YAPISI VE KAPSAMI YAZAR HAKKINDA 1. BÖLÜM ÜSTÜN YETENEKLİLİKLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR VE KURAMSAL ÇERÇEVE İÇİNDEKİLER SUNUŞ VE TEŞEKKÜR... v KİTABIN YAPISI VE KAPSAMI... vii YAZAR HAKKINDA... ix 1. BÖLÜM ÜSTÜN YETENEKLİLİKLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR VE KURAMSAL ÇERÇEVE 1.1. ÜSTÜN YETENEKLİLİĞE TARİHSEL BAKIŞ...

Detaylı

araştırma alanı Öğrenme Bellek Algı Heyecanlar PSİKOLOJİNİN ALANLARI Doç.Dr. Halil EKŞİ

araştırma alanı Öğrenme Bellek Algı Heyecanlar PSİKOLOJİNİN ALANLARI Doç.Dr. Halil EKŞİ PSİKOLOJİNİN ALANLARI Doç.Dr. Halil EKŞİ GELİŞİM PSİKOLOJİSİ Yaşa bağlı organizmadaki değişimleri inceler Çocuk psikolojisi Ergen Psikolojisi Yetişkin Psikolojisi Deneysel Psikoloji Temel psikolojik süreçler

Detaylı

ATATÜRK ORTAOKULU REHBERLİK SERVİSİ

ATATÜRK ORTAOKULU REHBERLİK SERVİSİ ATATÜRK ORTAOKULU REHBERLİK SERVİSİ 7-19 YAŞ AİLE EĞİTİMİ PROGRAMI 7-19 YAŞ AİLE EĞİTİMİ PROGRAMI HAKKINDA GENEL BİLGİLER VELİ DAVETİYESİ.doc NEDEN ANNE BABA EĞİTİMİ? 7-19 Yaş Aile Eğitimi Programı ailelerin

Detaylı

İÇİNDEKİLER. GİRİŞ GELİŞİM PSİKOLOJİSİNE DAİR Prof. Dr. İrfan ERDOĞAN. I. Gelişim Psikolojisine Kuramsal Bakış...1

İÇİNDEKİLER. GİRİŞ GELİŞİM PSİKOLOJİSİNE DAİR Prof. Dr. İrfan ERDOĞAN. I. Gelişim Psikolojisine Kuramsal Bakış...1 İÇİNDEKİLER GİRİŞ GELİŞİM PSİKOLOJİSİNE DAİR Prof. Dr. İrfan ERDOĞAN I. Gelişim Psikolojisine Kuramsal Bakış...1 BÖLÜM 1 GELİŞİM PSİKOLOJİSİNDE KURAMLAR VE ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ Çare SERTELİN MERCAN I.

Detaylı

PDR de Üç Gelişim Alanı (Mesleki gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI

PDR de Üç Gelişim Alanı (Mesleki gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI PDR de Üç Gelişim Alanı (Mesleki gelişim) Prof. Dr. Serap NAZLI Mesleki Rehberlik & Kariyer Gelişimi Meslek seçiminden Kariyer Gelişimi 1909 Parsons ın tanımı: Gençlerin çeşitli meslekleri tanımaları ve

Detaylı

daha çok göz önünde bulundurulabilir. Öğrencilerin dile karşı daha olumlu bir tutum geliştirmeleri ve daha homojen gruplar ile dersler yürütülebilir.

daha çok göz önünde bulundurulabilir. Öğrencilerin dile karşı daha olumlu bir tutum geliştirmeleri ve daha homojen gruplar ile dersler yürütülebilir. ÖZET Üniversite Öğrencilerinin Yabancı Dil Seviyelerinin ve Yabancı Dil Eğitim Programına Karşı Tutumlarının İncelenmesi (Aksaray Üniversitesi Örneği) Çağan YILDIRAN Niğde Üniversitesi, Sosyal Bilimler

Detaylı

Çocuklarınızın öfkelerini kontrol etmelerinde ve uygun yollarla ifade etmelerini sağlamakta aşağıdaki noktaları göz önünde bulundurabilirsiniz.

Çocuklarınızın öfkelerini kontrol etmelerinde ve uygun yollarla ifade etmelerini sağlamakta aşağıdaki noktaları göz önünde bulundurabilirsiniz. Çocuklar, yetişkinler gibi kaygılanabilir ve stres yaşayabilirler. Ölüm, hastalık, boşanma, taşınma gibi hayat değişimleriyle başa çıkmaya ek olarak özgüven ve aidiyet duygularıyla mücadele ederler. Herkes

Detaylı

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 07 Ekim :27 - Son Güncelleme Çarşamba, 07 Ekim :31

Yönetici tarafından yazıldı Çarşamba, 07 Ekim :27 - Son Güncelleme Çarşamba, 07 Ekim :31 Çocukların Arkadaş Edinmelerine Nasıl Yardımcı Olunmalı? Bu soruya cevap vermek için öncelikle bazı çocukların neden arkadaş edinemedikleri üzerinde durmamız gerekmektedir. Çocuklar çok çeşitli nedenlerden

Detaylı

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi

TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU. Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi III TEZSİZ YÜKSEK LİSANS PROJE ONAY FORMU Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Eğitim Yönetimi, Denetimi, Planlaması ve Ekonomisi Bilim Dalı öğrencisi Taşkın Osman YILDIZ tarafından hazırlanan Lise Öğrencilerinin

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SÜMER ANAOKULU AİLE EĞİTİMİ PROGRAMI

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SÜMER ANAOKULU AİLE EĞİTİMİ PROGRAMI 18 Kasım KASIM 4 Kasım 21 Ekim EKİM 7 Ekim AY HAFTA 2016 2017 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI SÜMER ANAOKULU AİLE EĞİTİMİ PROGRAMI Verilecek Konu Kaynakça Görevli Öğretmen OKULDAKİ REHBERLİK ÇALIŞMALARI 4.1. Tanımı

Detaylı

3-6 YAŞ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ

3-6 YAŞ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ 3-6 YAŞ GELİŞİM ÖZELLİKLERİ GELİŞİM NEDİR? Gelişim, Çocuğun hareket etmeyi, Düşünmeyi, Hissetmeyi, Başkalarıyla ilişki kurmayı öğrendiği, ileriye doğru giden bir değişim sürecidir. Gelişim ana rahminde

Detaylı

SAYI : 5 AYLIK BÜLTENLER SERİSİ KONU : ERGENLİK OCAK, 2008 ERGENLİK

SAYI : 5 AYLIK BÜLTENLER SERİSİ KONU : ERGENLİK OCAK, 2008 ERGENLİK SAYI : 5 AYLIK BÜLTENLER SERİSİ KONU : ERGENLİK OCAK, 2008 Ergenlik Dönemi Nedir? ERGENLİK Sayın velimiz, bu ayki bültenimizde gelişim çağının en önemli dönemlerinden biri olan ergenlik çağını konu alıcaz.

Detaylı

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu

Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu PDR BÜLTENİ Sayı:8 Bülten Tarihi: Mart 2016 Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu Kardeş Kıskançlığı ve Çözüm Yolları Ankara Üniversitesi Geliştirme Vakfı Özel İlkokulu/Ortaokulu

Detaylı

KRİMİNOLOJİ Mayıs 2015 Gelişimsel Teoriler. Yar.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞLU İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ

KRİMİNOLOJİ Mayıs 2015 Gelişimsel Teoriler. Yar.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞLU İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ KRİMİNOLOJİ -2- Yar.Doç.Dr. Tuba TOPÇUOĞLU tuba.topcuoglu@gmail.com 21 Mayıs 2015 Gelişimsel Teoriler İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ GELİŞİMSEL YAŞAM BOYU TEORİLERİ Geleneksel olarak kriminolojideki

Detaylı

ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLARDA CİNSEL EĞİTİM

ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLARDA CİNSEL EĞİTİM ZİHİNSEL ENGELLİ ÇOCUKLARDA CİNSEL EĞİTİM Zihinsel engelli çocukların cinsel gelişim aşamaları normal çocukların cinsel gelişim aşamaları ile aynıdır. Cinsel eğitimin en büyük amacı,çocukluktan yaşamın

Detaylı

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ

T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ T.C. İSTANBUL RUMELİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK HİZMETLERİ MESLEK YÜKSEKOKULU AMELİYATHANE HİZMETLERİ PROGRAMI 2. SINIF 1. DÖNEM DERS İZLENCESİ Kodu: KİT201 Adı: Kişilerarası İletişim Teorik + Uygulama: 2+0 AKTS:

Detaylı

Motor Beceri Öğreniminin Seviyeleri

Motor Beceri Öğreniminin Seviyeleri Motor Beceri Öğreniminin Seviyeleri Bu iki nokta üzerine kurulan, Fitts ve Posner (1967), Gentile (1972) ve Lowther in (1977) modelleri ile desteklenen görüşe göre hareket; 1. Araştırma 2. Keşif 3. Birleştirme

Detaylı

DUYGUSAL GELİŞİME UYGUN ETKİNLİKLER

DUYGUSAL GELİŞİME UYGUN ETKİNLİKLER DUYGUSAL GELİŞİM-2 DUYGUSAL GELİŞİME UYGUN ETKİNLİKLER Duygusal gelişimin erken çocukluk döneminde yeri ve önemi büyüktür. Özellikle erken çocukluk döneminde duygusal gelişimle ilgili duygusal tepkiler,

Detaylı

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI

ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI ERGENLERDE İNTERNET BAĞIMLILIĞI Bilgisayar ve internet kullanımı teknoloji çağı olarak adlandırabileceğimiz bu dönemde, artık hayatın önemli gereçleri haline gelmiştir. Bilgiye kolay, hızlı, ucuz ve güvenli

Detaylı

Zorbalık Türleri Nelerdir?

Zorbalık Türleri Nelerdir? Zorbalık Türleri Nelerdir? Fiziksel İlişkisel Sözel Siber Siber Zorbalık elektronik iletişim araçları yoluyla tehdit etmek ve kötü sözler içeren mesajlar göndermek internet ortamında dedikodu yapmak ya

Detaylı

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi

ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU. Temel Yakınmalar. . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi . Üniversitesi Çocuk Koruma Uygulama ve Araştırma Merkezi Çocuk Koruma Birimi ÇOCUK İHMAL VE İSTİSMARI RUHSAL DEĞERLENDİRME FORMU Çocuğun Adı- Soyadı: Cinsiyeti: TC Kimlik No: Görüşmecinin Adı- Soyadı:

Detaylı

PSİKOLOJİK TESTLER. Prof.Dr. Ayşe Yalın Uzm. Psk. Gökçe Yılmaz Uzm.Psk. Ceyda Dedeoğlu

PSİKOLOJİK TESTLER. Prof.Dr. Ayşe Yalın Uzm. Psk. Gökçe Yılmaz Uzm.Psk. Ceyda Dedeoğlu PSİKOLOJİK TESTLER Prof.Dr. Ayşe Yalın Uzm. Psk. Gökçe Yılmaz Uzm.Psk. Ceyda Dedeoğlu PSİKOLOJİK TESTLER Psikolojik test kişinin davranışını standart koşullar altında gözlemek, değerlendirmek ve tanımlamak

Detaylı

Bir İlişkide Çözülmenin Evreleri

Bir İlişkide Çözülmenin Evreleri Bir İlişkide Çözülmenin Evreleri Bir ilişkinin nasıl dağıldığı sorusu, neden dağıldığı sorusuyla ilişkili fakat, onunla aynı şey değildir. Duck (1984) ilişki dağılması, evresinden ve onları izleyen yeniden

Detaylı

NİTELİKLİ EBEVEYN-ÇOCUK ETKİLEŞİMİ

NİTELİKLİ EBEVEYN-ÇOCUK ETKİLEŞİMİ NİTELİKLİ EBEVEYN-ÇOCUK ETKİLEŞİMİ Doç. Dr. İbrahim H. Diken Anadolu Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Özel Eğitim Bölümü Easy ICT Konferansı 1 Ekim 2009, Dumlupınar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Konferans

Detaylı

OYUN VE ÇOCUK. -Çocuğun iç dünyasını anlayabilmek. -Çocuğun olayları anlamasına yardım etmek. -Çocuğa olaylarla baş etme becerileri kazandırmak

OYUN VE ÇOCUK. -Çocuğun iç dünyasını anlayabilmek. -Çocuğun olayları anlamasına yardım etmek. -Çocuğa olaylarla baş etme becerileri kazandırmak OYUN VE ÇOCUK Oyun oynamak çocukluk çağına özgü psikolojik, fizyolojik ve sosyal içerikli bir olgudur. Oyun hem zihinsel gelişimin aynası olan hem sosyal becerilerin öğrenildiği hem de duygusal boşalımın

Detaylı

EVLİLİK ÇATIŞMASI VE ÇOCUK

EVLİLİK ÇATIŞMASI VE ÇOCUK EVLİLİK ÇATIŞMASI VE ÇOCUK Evlilik çatışması özellikle aile stresinin yüksek olduğu; *Düşük sosyoekonamik düzeydeki *Psikolojik tedavi gören çocuğun olduğu *Anne ya da babanın psikolojik sorunlarının olduğu

Detaylı

5 Yaş : En sevdiğim arkadaşım Yaş : Kurallar ve törenler 9-11 yaş : Kuvvetlenen Arkadaşlık Bağları

5 Yaş : En sevdiğim arkadaşım Yaş : Kurallar ve törenler 9-11 yaş : Kuvvetlenen Arkadaşlık Bağları 1. Ay : İşte geldim, buradayım! 3. Ay : Harika bir oyuncağım var: Ellerim! 6. Ay : Ben bir enerji küpüyüm! 9. Ay : Güvenlik önlemlerini artırdınız mı? Emekliyorum! 12. Ay : Yürüyorum! Bağımsızım, Mutluyum,

Detaylı

Şiddetin Psikolojisi Bahar Dönemi Adli Psikoloji Doktora Programı. Şiddetin çevresel kökenleri

Şiddetin Psikolojisi Bahar Dönemi Adli Psikoloji Doktora Programı. Şiddetin çevresel kökenleri Şiddetin Psikolojisi 2015-2016 Bahar Dönemi Adli Psikoloji Doktora Programı Şiddetin çevresel kökenleri Aile Özellikleri Eğitim Durumu ve Gelir Problem davranış Arkadaş seçimi Etkisiz ya da fiziksel disiplin

Detaylı

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15

İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ...III ÜNİTE: 1. PSİKOLOJİ VE GELİŞİM PSİKOLOJİSİ15 Bilimin Anlamı ve Özellikleri...17 Psikoloji...18 Gelişim Psikolojisi...25 Öğrenme Psikolojisi...26 Psikolojide Araştırma Yöntemleri...26

Detaylı

1. Bölüm: Toplumsal Yapı ve Sınıf Yönetimi...1

1. Bölüm: Toplumsal Yapı ve Sınıf Yönetimi...1 İçindekiler 1. Bölüm: Toplumsal Yapı ve Sınıf Yönetimi...1 Giriş...1 ÖĞRENCİ DAVRANIŞINI ETKİLEYEN TOPLUMSAL ETMENLER...2 Aile...3 Anne Babanın Çocuğu Yetiştirme Biçimi...3 Ailede Şiddet...4 Aile İçi Çatışmanın

Detaylı

ARKADAŞ SEÇİMİNİN ÖNEMİ

ARKADAŞ SEÇİMİNİN ÖNEMİ ARKADAŞ SEÇİMİNİN ÖNEMİ Değerli anne babalar; Her insan, yaşamını sürdürmek ve gelişmek için başka insanlara ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaçları karşılamak için arkadaşlık ilişkileri, sosyal alandaki en önemli

Detaylı

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD

Meslekte Ruh Sağlığı. A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD Meslekte Ruh Sağlığı A.Tamer Aker İstanbul Bilgi Üniversitesi Travma ve Afet Ruh Sağlığı AD Çalışan Sağlığı Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından sağlık, kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal bakımdan tam

Detaylı

GELİŞİM PSİKOLOJİSİ KONULARI. Yrd. Doç. Dr. Dilek SARITAŞ-ATALAR

GELİŞİM PSİKOLOJİSİ KONULARI. Yrd. Doç. Dr. Dilek SARITAŞ-ATALAR GELİŞİM PSİKOLOJİSİ KONULARI Yrd. Doç. Dr. Dilek SARITAŞ-ATALAR GELİŞİM Döllenme ile başlayıp yaşam boyu devam eden DEĞİŞME ve HAREKET örüntüsüdür. OLGUNLAŞMA; Genetik kodlamanın idare ettiği her bir bireye

Detaylı

ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİLER & KİŞİLERARASI İLİŞKİLER TERAPİSİ PSİKOTERAPİ KURAMLARI II

ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİLER & KİŞİLERARASI İLİŞKİLER TERAPİSİ PSİKOTERAPİ KURAMLARI II ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİLER & KİŞİLERARASI İLİŞKİLER TERAPİSİ PSİKOTERAPİ KURAMLARI II ÇÖZÜM ODAKLI TERAPİLER Temel varsayımlar Danışanlar hem kişisel hem de üyesi oldukları sosyal ağlar temelinde, kaynaklar

Detaylı

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİRİMİ ÇALIŞMALARI

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİRİMİ ÇALIŞMALARI REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİRİMİ ÇALIŞMALARI PDR Bülteni 2017-2018 Sayı: 07 YÖNDER OKULLARI 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BİRİMİ ÇALIŞMALARI Yönder Okulları

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ

DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞ BİLİMLERİNE GİRİŞ DAVRANIŞIN TANIMI Davranış Kavramı, öncelikle insan veya hayvanın tek tek veya toplu olarak gösterdiği faaliyetler olarak tanımlanabilir. En genel anlamda davranış, insanların

Detaylı

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi

Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Gebelikte Ayrılma Anksiyetesi ve Belirsizliğe Tahammülsüzlükle İlişkisi Dr. Sinem Sevil DEĞİRMENCİ Prof.Dr.Gökay AKSARAY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Giriş

Detaylı

Twi$er: @acarbaltas @BaltasBilgievi

Twi$er: @acarbaltas @BaltasBilgievi Twi$er: @acarbaltas @BaltasBilgievi REKABETE HAZIRLIK KENDİ YILDIZINI YAKALAMAK Prof. Dr. Acar Baltaş Psikolog 28 Şubat 2014 MOTİVASYON Davranışa enerji ve yön veren, harekete geçiren güç Davranışı tetikleme

Detaylı

TERAKKİ VAKFI ÖZEL ŞİŞLİ TERAKKİ ANAOKULU 2031-2014 EĞİTİM YILI Bilgi Bülteni Sayı:7 4 5 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM BASAMAKLARI

TERAKKİ VAKFI ÖZEL ŞİŞLİ TERAKKİ ANAOKULU 2031-2014 EĞİTİM YILI Bilgi Bülteni Sayı:7 4 5 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM BASAMAKLARI TERAKKİ VAKFI ÖZEL ŞİŞLİ TERAKKİ ANAOKULU 2031-2014 EĞİTİM YILI Bilgi Bülteni Sayı:7 4 5 YAŞ ÇOCUKLARININ GELİŞİM BASAMAKLARI Okul öncesi dönem genel anlamda tüm gelişim alanları açısından temellerin atıldığı

Detaylı

TAP VAKFI ERGENLER & GENÇLER için CİNSEL SAĞLIK EĞİTİMLERİ

TAP VAKFI ERGENLER & GENÇLER için CİNSEL SAĞLIK EĞİTİMLERİ TAP VAKFI ERGENLER & GENÇLER için CİNSEL SAĞLIK EĞİTİMLERİ CİNSEL SAĞLIK EĞİTİMİ Uygulama Milli Eğitim Bakanlığı (Örgün /Yaygın eğitim) Pilot Uygulamalar (ERDEP) Sivil toplum kuruluşları (Akran eğitim

Detaylı

MERSİN HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ ÇEKÜSH ŞUBESİ ÇOCUK GELİŞİMCİ DAMLA ATAMER

MERSİN HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ ÇEKÜSH ŞUBESİ ÇOCUK GELİŞİMCİ DAMLA ATAMER MERSİN HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜ ÇEKÜSH ŞUBESİ ÇOCUK GELİŞİMCİ DAMLA ATAMER BEBEKLİK DÖNEMİNDE (0 3 YAŞ) ERKEN TANI İÇİN KRİTİK DÖNEMLER Bebeklik dönemi, gelişimin en hızlı ilerlediği dönemdir. Çevrelerine

Detaylı

T.C. MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

T.C. MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ T.C. MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ TEZ ÖNERİSİ HAZIRLAMA KILAVUZU MART, 2017 MUĞLA T.C. MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ.... ANABİLİM DALI.... BİLİM

Detaylı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI İLKOKUL ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI OKUL ÇAĞINDA ANNE BABA TUTUMLARI NASIL OLMALIDIR? PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ - MART 2019 ÇOCUKLARDA ÖFKE YÖNETİMİ Bireylerin doğuştan getirdikleri kişilik

Detaylı

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing)

EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME. (Eye Movement Desensitization and Reprossesing) EMDR GÖZ HAREKETLERİ İLE SİSTEMATİK DUYARSIZLAŞTIRMA VE YENİDEN İŞLEME (Eye Movement Desensitization and Reprossesing) Travma Sonrası Stres Bozukluğu, Panik Atak ve Sınav Kaygısı ndan Kısa Sürede Kurtulmanın

Detaylı

Programda yer alan etkinlikler okul rehber öğretmeni, sınıf öğretmeni ve idarecilerin işbirliği ile yürütülecektir.

Programda yer alan etkinlikler okul rehber öğretmeni, sınıf öğretmeni ve idarecilerin işbirliği ile yürütülecektir. KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ MİLLİ EĞİTİM VE KÜLTÜR BAKANLIĞI EĞİTİM ORTAK HİZMETLER DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ PSİKOLOJİK DANIŞMA REHBERLİK VE ARAŞTIRMA ŞUBESİ 2017 2018 Öğretim Yılı 9.Sınıflar için Rehberlik

Detaylı

2014 2015 Öğretim Yılı Rehberlik Çerçeve Programı kapsamlı gelişimsel psikolojik danışmanlık hizmetleri anlayışına bağlı kalınarak hazırlanmıştır.

2014 2015 Öğretim Yılı Rehberlik Çerçeve Programı kapsamlı gelişimsel psikolojik danışmanlık hizmetleri anlayışına bağlı kalınarak hazırlanmıştır. K. K. T. C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI EĞİTİM ORTAK HİZMETLER DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ PSİKOLOJİK DANIŞMA REHBERLİK VE ARAŞTIRMA ŞUBESİ 2014 2015 Öğretim Yılı Rehberlik Çerçeve Programı kapsamlı gelişimsel psikolojik

Detaylı

TOPLUMSAL CİNSİYET - 2 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ

TOPLUMSAL CİNSİYET - 2 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ DAVRANIŞ BİLİMLERİ ve İLETİŞİM TOPLUMSAL CİNSİYET - 2 YRD.DOÇ.DR. ÖZGÜR GÜLDÜ Tarihsel Süreç Kadınlar ve kadın deneyimleri toplumun yarısını oluşturmasına rağmen, tarih yazılırken bunlar dışarıda tutulmuş,

Detaylı

10 yaş döneminin gelişim özelliklerine dil-bilişsel, bedensel, motor, duygusal, FATİH HANOĞLU

10 yaş döneminin gelişim özelliklerine dil-bilişsel, bedensel, motor, duygusal, FATİH HANOĞLU Öğrenme, insan davranışında sürekli bir değişimi ifade eder. Olgunlaşmayla birlikte çocuk, kendisinden beklenen davranış şekillerini oluşturur. Bu da çocuğun bu davranış ve becerileri geliştirmesi açısından

Detaylı

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ

REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK BÖLÜMÜ Psikolojik Danışma ve Rehberlik RPD 201 Not II Uz. Gizem ÖNERİ UZUN Eğitimde Rehberlik *Rehberlik, bireyin en verimli bir şekilde gelişmesini ve doyum verici

Detaylı

AKANT ORTAOKULU REHBERLİK BÜLTENİ

AKANT ORTAOKULU REHBERLİK BÜLTENİ Sorumluluk 2017 AKANT ORTAOKULU REHBERLİK BÜLTENİ Almak Verebilmek Ç ocuğunuzun ortaokul öğrenci olmasıyla birlikte ondan beklediğiniz sorumluluklar da artmış olabilir. Ortaokul öğrencilerimizin aileleri

Detaylı

Hamileliğe başlangıç koşulları

Hamileliğe başlangıç koşulları Zeka aslında tek bir kavram değildir. Zekayı oluşturan alt yeteneklere bakıldığında bu yeteneklerin doğuştan getirilen yeteneklerin yanı sıra sonradan kazanılmış, gerek çocuğun kendi çabasıyla edindiği,

Detaylı

YAŞAM BOYU GELİŞİM Ergenlik-Yetişkinlik

YAŞAM BOYU GELİŞİM Ergenlik-Yetişkinlik YAŞAM BOYU GELİŞİM Ergenlik-Yetişkinlik ERGENLİK ERGENLİK Çocukluk ile yetişkinlik arasındaki geçiş dönemidir. Bu geçiş dönemi cinsel olgunlaşmaya yönelik fiziksel değişimlerle başlar, bağımsız yetişkin

Detaylı

Okul fobisi nasıl gelişir?

Okul fobisi nasıl gelişir? Eğer bir kelimenin sonuna "fobi" eklenmişse, hemen bir şeylerden korkulduğunu düşünürüz. Ancak okul fobisi gelişen çocukların okula gitmek istememelerinin tek nedeni okuldan korkmaları değil. Çocuğa bu

Detaylı

Eğitim Bağlamında Oyunlaştırma Çalışmaları: Sistematik Bir Alanyazın Taraması

Eğitim Bağlamında Oyunlaştırma Çalışmaları: Sistematik Bir Alanyazın Taraması Eğitim Bağlamında Oyunlaştırma Çalışmaları: Sistematik Bir Alanyazın Taraması Meryem Fulya GÖRHAN Hacettepe Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Anabilim

Detaylı

BİREYLERE YÖNELİK HİZMETLER

BİREYLERE YÖNELİK HİZMETLER EKİBİMİZ Altis; 1989 yılında Dr. Bülent Madi tarafından nöroloji ve sanat çalışmalarının birlikteliği amacıyla kurulmuştur. İki yıl süren çalışmalarının ardından 1991 yılında diğer bilim dalları ile interdisipliner

Detaylı

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I

Bilimsel Araştırma Yöntemleri I İnsan Kaynakları Yönetimi Bilim Dalı Tezli Yüksek Lisans Programları Bilimsel Araştırma Yöntemleri I Dr. M. Volkan TÜRKER 7 Bilimsel Araştırma Süreci* 1. Gözlem Araştırma alanının belirlenmesi 2. Ön Bilgi

Detaylı

ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav?

ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav? Uzm Psk. Nuray ÖZBEN AVŞAR ERGENİM BEN!!! Nereden Çıktı Bu Sınav? Çocuklar hızla büyüyor, çocukluk dönemini bitirip ilk erişkinlik olan ergenlik dönemine adımlarını atıyorlar. Ergenlik çağında fiziksel

Detaylı

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER

İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER İMAN/İNANÇ ve TANRI TASAVVURU GELİŞİMİ JAMES FOWLER Fowler ın kuramını oluşturma sürecinde, 300 kişinin yaşam hikayelerini dinlerken iki şey dikkatini çekmiştir: 1. İlk çocukluğun gücü. 2. İman ile kişisel

Detaylı

Dr. Hakan Karaş. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi BARİLEM Evrimsel Psikiyatri Grubu

Dr. Hakan Karaş. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi BARİLEM Evrimsel Psikiyatri Grubu Dr. Hakan Karaş Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi BARİLEM Evrimsel Psikiyatri Grubu Araştırmacı: Yok Danışman: Yok Konuşmacı: Yok Grubun kollektif refahına katkı (Brewer&Kramer,1986) Gruplara

Detaylı

Hizmetiçi Eğitimler.

Hizmetiçi Eğitimler. Hizmetiçi Eğitimler Altis; 1989 yılında Dr. Bülent Madi tarafından nöroloji ve sanat çalışmalarının birlikteliği amacıyla kurulmuştur. İki yıl süren çalışmalarının ardından, 1991 yılında diğer bilim dalları

Detaylı

Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler

Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımın belirtileri ve etkileri Çocuk ve ergenlerde cinsel kötüye kullanımı önlemek için yapmamız gerekenler Çocuk ve ergenin kötüye kullanımını üç ana başlıkta ele

Detaylı