S i y a s a l D ü ş e n c e l e r T a r i h i D e r s N o t l a r ı

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "S i y a s a l D ü ş e n c e l e r T a r i h i D e r s N o t l a r ı"

Transkript

1 1 S i y a s a l D ü ş e n c e l e r T a r i h i D e r s N o t l a r ı Kent Devletin Kuruluşu ve Etkisi Yunan kent devleti ( polis ): Yunan toplumunun siyasal düzenine ve siyasal düşünüşüne damgasını basmış olan toplumsal ve siyasal örgütleniş biçimdir. Kent devleti örgütlenişinin süreklilik kazanmasının ilkel demokratik kurumların genişletilmesine, birbirlerini tanıyan vatandaşlarda sınıf bilincinin erkenden uyanması sonucunda siyasal grupların kristalleşmesine ve sonuçta siyasal düşünüşün gelişimine katkıları olmuştur. Olumlu sayabileceğimiz bu etkilerin yanı sıra, Yunan insanının kent devletlerine aşırı bağlılığı, kent devletleri arasında sürekli savaşlara yol açmış; Yunan ın birleşmesini engellemiş ve siyasal düşünüşü de ( hiç değilse bazı düşünürlerde ) kent devletinin ufuklarıyla sınırlandırmıştır. Krallık döneminde, toprakların giderek az sayıda kimsenin elinde toplanmasıyla, toplum feodal bir yapı almış; aristokratla sınıfı oluşmuş. Đ.Ö. 8. yüzyılın sonlarına doğru, krallık önemsiz bir dinsel memurluk derecesine indirilirken, yürütme işlerini aristokratların aralarından her yıl yeniden seçtikleri arkhon denen üç yüksek memur görmeye başlamıştır. Yürütme Üç Arkhonun Elinde Başkomutan Başrahip Baş yargıç Yunan kent devletlerinin ürettikleri şarabın ve zeytinyağının geniş bir Pazar olanağı olması üzerine; Attika daki aristokratlar, tahıl tarımını bırakarak, çok daha karlı ürünler olan üzüm ve zeytin üretimine geçtiler. Köylüler bu geçişte geri kalmamak için altı ayda yüzde yirmi faizle tefecilerden borç aldılar. Bu borçlar karşılığında ise önce topraklarını daha sonra ise çocuklarını, karılarını hatta kendilerini güvence olarak göstermeye başladılar. Borçlarını ödeyemeyince de alacaklıların köleleri oldular ki bu olguya borç köleliği denir. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak, Đ.Ö. 7. yüzyılın ortalarına doğru, topraklar az sayıda zengin aristokratın elinde toplanırken, karşılarında kalabalık bir mülksüzle sınıfı belirdi; sınıf çatışmaları başladı. Atina bu çatışmalara karşı sert önlemlere başvurdu ve Đ.Ö. 624 de Drakon a çok ağır bir ceza yasası hazırlattılar. Drakon yasaları, aristokratların, zenginlerin mallarını ve canlarını çoğu kere ölüm cezalarıyla korumaya çalışıyordu. Atina aristokratları, çok geçmeden, Drakon yasaları yolunun, caza, baskı ve şiddetin, çıkar yol olmadığını kavradılar. Çünkü şarap ve zeytinyağı üretimi ve alışverişi kentte ticaretle uğraşan ve gittikçe kalabalıklaşıp zenginleşen bir orta sınıf yaratmıştı. Bunun üzerine aristokratlar, bazı reformlarla sınıf çatışmalarını yumuşatırlarken, kentli orta sınıfın üst katmanlarıyla işbirliğine giderek, orta sınıfın aşağı sınıflarla işbirliği yapmasını önlemiş oldular. Aristokratların bu yeni uzlaşma, ödün verme politikasını Solon formülleştirdi. Solon Reformları Solon, Đ.Ö. 594 te hem mülksüz köylülerle aristokratlar arasındaki çatışmayı, hem kır zenginleri ( aristokratlar ) ile kent zenginleri ( kent soylular ) arasındaki siyasal çatışmayı uzlaşmaya bağlaması için arkhon seçilip yasa koyucu olarak atandı. Bu yolda yaptığı reformlarda; 1) Borç köleliliğini kaldırdı. 2) Küçük köylülerin borçlarını sildi, ipotekli topraklardan ipoteği kaldırdı, sahip olunabilecek en geniş toprak parçasını sınırlandırdı. 3) Yurttaşa mahkemeye gitme hakkı sağladı.

2 2 Solon vatandaşları ( soyluluklarına göre değil ) zenginliklerine göre dört sınıfa ayırdı; 1) 500 kile buğday ya da bunun değerine eşit şarap veya zeytinyağı üreten, ya da başka yollardan bunun değerinde yıllık geliri olanlar, 500 kilelikler birinci sınıfa giriyordu. 2) 300 kilelikler ikinci sınıf 3) 150 kilelikler üçüncü sınıf 4) Yıllık geliri bunun altında olanlar dördüncü sınıfı oluşturuyordu. Eski Yunanda Siyasal Düşünüş Đonia Doğa Felsefesi Đonia da mitolojinin toplumsal, siyasal konularla ilgili açıklamalarının olaylara ters düştüğü görülünce, evren ve doğa olaylarıyla ilgili mitolojik açıklamalara duyulan inanç da sarsılmıştır. Đonia düşünürleri mademki evrendeki olaylar tanrıların istekleri ve iradeleriyle oluşmuyor, bu olayların temelinde ki gerçek nedir, kendi kendine oluşan evrenin aslı, ana maddesi nedir? sorusuna yanıt aradılar. Tahales Anaksimandros Anaksimenes Herakleitos Su Aperion (sınırsız) dediği şey olduğunu savunmuştur Hava Ateş (belki de enerjidir demek istemiştir) Böylece doğa olaylarını dinsel mitoslarla değil çoğu kez maddelerle, fizik olaylarıyla açıklama çabasıyla felsefi düşünüşü başlatmış oldular. Herakleitos Đonia doğa felsefesini son düşünürlerinden biridir. Düşünceleri doğa felsefesinden insan felsefesine geçişi temsil eder. Herakleitos a göre evrendeki her şey sürekli bir yanış içindedir. Herakleitos un bu yanma benzetmesi ile anlatmak istediği, her şeyin bir varoluş, değişme ve yok oluş süreci içinde olduğudur. Bu düşüncesini dile getiren öteki benzetmesi, ırmağa giren insandır. Aynı ırmağa iki kez giremeyiz; Đkinci girişimiz de hem ırmak hem de biz değişmiş oluruz. Herakleitos evrendeki değişmenin, örneğin sıcak ile soğuk gibi zıtlıkların sürekli savaşının ürünü olduğunu söyleyerek diyalektik i diyalektik bakış açısını da düşünce tarihine armağan etmiştir. Herakleitos a göre, zıtlıkların arkasında bir birlik, değişmelerin arkasında bir değişmezlik vardır ki ona logos adını verir. Logos Eski Yunanca da söz, akıl anlamlarına gelmektedir. Logos u evrensel akıl olarak görür. Đşte insan aklı da bu evrensel, bu tanrısal akıldan alınmış bir paydır. Bu nedenle akıl, bütünler insanlar için aynıdır. Demokritos Demokritos a göre evrenin ana maddesi atom (bölünmeyen) dediği küçük parçacıklardır. Varlıklar, atomların çeşitli birleşmelerinin; olaylar, çeşitli hareketlerinin ürünüdür. Demokritos un doğa felsefesi bu görüşe dayanır.

3 3 Toplum ve tarih öğretisine gelince, Demokritos a göre, başlangıçta hayvanlar gibi çıplak ve ilkel olan insanlar, zamanla zanaatlarında ilerleyerek kendinin yaşadığı çağdaki durumuna gelmişlerdir. Toplum ve devlet (polis) bu tarihsel gelişmenin (evrimin) sonucunda ortaya çıkmıştır. Devletin kaynağı, insanların, gereksinimlerini karşılıklı olarak karşılamak için kurdukları işbirliği ve işbölümüdür. Sokrates Polisin yitirmiş olduğu temel değerleri yeniden kazandırmak gerektiğini savunur. Temel sorunsalı tıpkı sofistler gibi insan topluluklarıdır. Đnsanın kendisini bilmesi Sokrates için önemli bir özelliktir. Sokrates e göre hiçbir şey bilmediğini bilmek insanın bilgili olma yolunda önemli rol oynar. Sokrates in bu konu üzerine bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir sözü vardır. Sokrates e evrensel bilgiye ulaşmak mümkündür. Sokrates e göre araştırılması gereken Aklın Yasasıdır, bu araştırmada duyumlardan yararlanmamamız gerektiği üzerinde durur. Bilimsel bilgiye ulaşmanın yolunun tüme varım olduğunu söyler, tümellerin insanın içinde olduğunu ve akıl yoluyla bu bilginin açığa çıkarılabileceğini ancak; 1) Akıl 2) Kolektif çalışma, gerektiğini söyler Sokrates in Atina toplumunda eksik olduğunu düşündüğü şey erdem idi. Erdem: Đyiyi kötüden ayırabilme yeteneği, neyin iyi neyin kötü, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmektir. Ona göre erdemli insan olmak iyi insan olmak demekti bu nedenle de toplumu erdemli, bilgili insanların yönetmesi gerektiğini savunmuştur. Sokrates aristokrasiyi savunmaz. Atina demokrasisine karşı çıkar. Atina demokrasisini yığınların despotizmi olarak görür, uğrunda mücadele verdiği tek değer polisin esenliği ve mutluluğunu sağlamaktı. Platon Platon, toplumu bilgelerin, filozofların yönetmesi gerektiği yolundaki aristokratik, eşitsizlikçi görüşlerine evrensel bir temel kazandırmak için, aklın üstünlüğünü ve yönetimin akla ait olduğunu felsefi düzeyde kanıtlamaya girişir. Bunun için de varlığı nesne ( madde ) ve idea ( düşünce ) olarak ikiye ayırır. Toplumu da, çalışan çalıştıran, yöneten yönetilen olarak ikiye ayırır. Buna uygun olarak, evreni de, duyumlarla kavranılan nesneler evreni ve akılla kavranılabilen idealar evreni olarak ikiye ayırır. Gerçek evren idealar evrenidir; nesneler evreni onun bir gölgesi, daha doğrusu kötü bir kopyasıdır. Gerçeğin bilgisi de, nesnelerin değil, ideaların bilgisidir. Đdealar evreninde her varlığın tek bir ideası, nesneler evreninde onun çeşitli derecelerde bozuk yüzlerce binlerce kopyaları vardır. Đdealar evreninde idealar, en üste Platon un tanrı ile ödeştirdiği Đyi Đdeası nın bulunduğu bir sıradüzeni içindedir. Platon böylece, bizim kavrayışımızı tümüyle tersine çevirmeye çalışmaktadır. Gördüğümüz nesnelerin değil adlarının, kavramlarının, düşüncelerinin; masanın değil, masa kavramının gerçek olduğunu; masanın ise masa ideasının bir gölgesi olduğunu söylemektedir. Gerçeğin bilgisinin akıldan çıkarıldığını ve bilginin bir ( hatırlama ) anımsama olduğunu savunur. Platon idealar ve nesneler evreni olarak iki evren bulunduğuna göre, bu iki evrenle ilgili olarak iki tür bilginin bulunduğunu söyler. Ruhun idealar evreninde edindiği, salt akıl yoluyla edinilen bilgi, gerçeğin doğru bilgisidir. episteme dir. Nesneler evreninde duyularımızla edindiğimiz bilgi ise, nesneler gerçek varlıkların kopyaları oldukları için, gerçeğin bilgisi değildir; doksa dır, sanıdır. Bununla birlikte bu dünyada gerçeğin bilgisine ulaşma şansımız vardır. Bunun için de duyu organlarıyla edindiğimiz bilgilere değil, akla güvenmeliyiz.

4 4 Platon un Siyaset Felsefesi Devlet te belirttiğine göre, insanların tek yaşmayı bırakıp toplu yaşamalarına yol açan, toplumu yaratan neden, insanların kendi kendilerine yeterli olmayıp, yaşamak ve gereksinimlerini karşılamak için başkalarına gereksinmeleridir. Kısacası toplumu yaratan şeyin işbölümü olduğunu söylemektedir. Đnsanlar yaradılıştan farklı işlere eğilimlidirler. Eğilimlerine uygun olarak kimi şu kimi bu işi üstlenir. Toplumda her insanın birden çok işi değil, doğuştan eğilimli olduğu bir tek işi görmesi gerekir. Aynı zamanda o iş ile uğraşarak, o işte uzmanlaşması gerekir. Böylece Platon işbölümünden yola çıkarak sınıflı topum yapısını kurmaya başlamıştır. Platon, kafaları işlemeyip yalnızca bedenleriyle çalışmasını bilenlerin, işçiler, zanaatçılar, çiftçiler olup, toplumun besleyiciler sınıfı nı oluşturacaklarını söyler. Bu sınıf yalnızca üretim işleriyle uğraşmalı, askerlik, yöneticilik gibi beceremeyeceği işlerle uğraşmaya kalkmamalıdır. Doğuştan yürekli, güçlü ve çevik olanlar ise, askerler sınıfını koruyucular sınıfı nı oluşturacaklardır. Böylece Platon un Devlet te taslağını çizdiği ideal devlet in iki ana sınıfı ortaya çıkmış olur. Öyleyse ideal devletin; 1. Besleyiciler sınıfı 2. Koruyucular sınıfı 3. Yönetici kadro olarak üç kesimden oluştuğunu görürüz Platon ideal devlette, toplumun yöneticilerine, toplum yararına olan bazı yararlı yalanlar söyleme hakkı tanır. Bu yalanlardan biri, halkın böyle tabakalı bir toplum düzenine karşı çıkmasını önlemek için ona anlatılabilecek olan metaller mitosu dur. Yöneticilerin halkı şu mitosa inandırmalarını ister: Bu toplumun birer parçası olan sizler birbirlerinizin kardeşisiniz. Ama sizi yaratan tanrı, aranızda önder ( yaratıcı ) olarak yarattıklarının mayasına altın katmıştır. Onlar bunun için baş tacı olurlar. Yardımcı ( koruyucu ) olarak yarattıklarının mayasına gümüş, çiftçilerin ve öteki işçilerin ( besleyicilerin ) mayasına da demir ve tunç katmıştır. Aranızda bir hamur ( maya ) birliği olduğuna göre, sizden doğan çocuklarda herhalde size benzeyeceklerdir. [demek ki altın mayalıdan altın tunç mayalıdan tunç mayalı çocuk doğacaktır] Koruyucular Sınıfı: Đdeal devlette doğuştan yürekli, güçlü ve çevik olanlar koruyucular sınıfını oluşturacaklardır. Bu sınıfın çocuklarının yetiştirilmesi önemlidir. Platon insanların genç ve körpe iken, eğitimle istenilen kalıba sokulabileceği inancıdadır. Platon eğitim programını Atina nın demokratik eğitim düzeninde gördüğü aksaklıklara olanak vermeyecek bir dizi sansür ile başlar. Örneğin, yetkin varlıklar olan tanrıları insanlar gibi haksızlık yapan, kötü davranışlarda bulunabilen kimseler olarak gösteren Homeros destanları ve Heisodos şiirleri yasaklanmıştır. Koruyucuların müzik eğitimine de dikkat edilmeli, kişiyi yumuşatan Lidya makamı kullanılmamalıdır. Platon a göre iki şey iş gören insanı işe yaramaz duruma getirir. Zenginlik ve yoksulluk. Platon, koruyucular sınıfı için aile kurumunu da ortadan kaldırır. Neden olarak da, aile çıkarlarını gözetmenin toplumun çıkarlarına ters düşebileceğini, aile sevgisinin topluma karşı duyulan sevgiyi azalttığını, aile kaldırılınca insanın ailesine karşı beslediği sevgiyi topluma adayacağını söyler. Ailenin kaldırılması, koruyucular sınıfı için öngördüğü komünist düzenlemelerin bir parçasıdır.

5 5 Platon, koruyucular sınıfının kız çocuklarının da oğlan çocuklarıyla birlikte ve aynı beden ve aynı kafa eğitimlerinden geçeceklerini söyler. Filozof-Yöneticiler Kadrosu: Koruyucular sınıfı içinde felsefeye eğilimli olan gençler seçilerek, filozof yöneticiler kadrosunu oluşturmak üzere, sıkı bir eğitimle yetiştirilmeye başlanacaktır. Platon un Adalet ve Eşitlik Anlayışı Đdeal devlette dört erdem vardır: 1. Bilgelik 2. Yiğitlik 3. Ölçülülük 4. Adalet Bilgelilik yöneticilerin erdemidir. Yiğitlik, koruyucuların erdemidir. Ölçülülük hem koruyucuların hem de yöneticilerin erdemidir. Besleyiciler sınıfın kendine özgü bir erdemi yoktur. Dördüncü erdem olan adalet ise tüm sınıfların ortak erdemidir. Bu erdem, yani adalet, toplumda her sınıfın kendi işleriyle uğraşıp, kendi görevini yapıp, öteki sınıfların işine karışmamasıdır. Adalet herkese aynı hakları vermek değildir. Siyasal Toplumun Çözülmesinin Nedenleri 1) Toplumda işbirliği ve düzenin bozulması. 2) Đş bölümü bozulunca toplumdaki hiyerarşik düzende bozulur. 3) Sosyal çatışmaların ortaya çıkması. 4) Yöneticiler arasındaki işbirliğinin bozulması. Devlet Adamı Yönetimlerin Dolaşımı Kuramı Platon, Devlet Adamı nda tanrının evrenin yönetimini bıraktıktan sonra yönetimlerin monarşiden demokrasiye kadar nasıl birbirini izlediklerini anlatır. Platon a göre ilkin bir devlet ideası vardır. Đdealar evrenindeki devlet, gerçek, yetkin, değişmeyen devlettir. Nesneler evreninin devletleri, yeryüzü devletleri devlet ideasının kopyalarıdır. Şimdi insan toplumlarının tarihinde kurulmuş olan devletlere bakalım. Tarihte kabileler döneminde ideal devlete benzer bir yönetim görülmüştür ki, o, patriarşidir. Kabilelerin birleşmesiyle oluşan toplumda yönetim tek bir kabile şefinin eline geçmişse, tekin yönetimi monarşi kurulur. Birkaç kabile toplumu birlikte yönetmeye başlamışlarsa, en iyilerin yönetimi aristokrasi görülür. Đdeal devlette bozulmanın başlangıç noktası ve bir nedeni, yöneticilerin zifaf sayısı nı bilmedikleri için, uygunsuz zamanda çocuk edinmeleridir. Zifaf sayısı bilinmediği için uygun olmayan zamanlarda edinilen çocuklar, büyüyüp başa geçtiklerinde babalarının ruha, akla önem vermiş olmalarına karşılık, ruhtan çok bedene, akıldan çok duygulara zevklere önem vermeye başlarlar. Böylece şerefe önem verenlerin yönetimine timokrasiye geçilir. Bilgelikten çok şana, şerefe, şatafata düşkünlük gösteren bir sınıf, ortak mülkiyet düzenini kaldırır, topraklar, evler, zenginlikler, kapışılır, paylaşılır. Timokrasi den oligarşi ye geçişi, timokraside şeref düşkünlüğünün ürünü olan altın kesesi sağlar. Zenginlik, yeni malların satın alınmasına, yeni yeni ve lüks malların yapılmasına, yeni mesleklerin ortaya çıkmasına yol açar. Alabildiğine zengin olma hırsı, oligarşiden

6 6 demokrasi ye geçişe yol açar. Yoksulla zengin arasındaki bu uçurum polis içinde iç savaş çıkmasına neden olur, bu savaştan yoksullar galip çıkınca demokrasi kurulur. Bu yönetim, herkese eşit haklar sağlar. Baba oğla, sığıntı, yabancı, vatandaşlara eşit olur. Oysa eşit olmayanlara eşit haklar vermek, Platon a göre, adaletsizliğin ta kendisidir. Demokrasinin bu ilk döneminde, yasalı demokrasi döneminde, baştakiler herkese bol bol özgürlük dağıtırlar. Yasalı demokrasiyi yasasız demokrasi ye dönüştüren de işte bu aşırı özgürlüktür. Yasasız demokrasi karşısında kendisini güvende hissetmeyen zenginler, demokrasiyi yıkıp oligarşiyi kurmak için hazırlanmaya başlarlar. Silahlı taraftarlara sahip olan halk önderi, onlara dayanarak yönetimi ele geçirip tiran olur. Böylece tiranlık yönetimi kurulur. Her aşırılığın ardından sert bir tepki gelir. Demokrasinin özgürlükte aşırıya gitmesi, özgürlüğün zıttı olan köleliği ortaya çıkarmıştır. Bu özgür vatandaşların zorba tek bir yöneticin buruğu altına girmeleri anlamında köleliktir. Tiran toplumu hiçbir yasayla bağlı olmaksızın ve zorbalıkla yönetir. Zaten tiran sözcüğü de zorba anlamına gelmektedir. Böylece yönetim biçimlerini en iyisinde en kötüsüne doğru şöyle sıralarız; 1. Monarşi 2. Aristokrasi 3. Yasalı Demokrasi 4. Yasasız Demokrasi 5. Oligarşi 6. Tiranlık Şekil: Platon da Yönetimlerin Sınıflandırılması Şeması Yönetici Sayısı Yasalı Yönetimler Yasasız Yönetimler Tekin yönetimi Monarşi Tiranlık Azlığın yönetimi Aristokrasi Oligarşi Çokluğun yönetimi Yasalı demokrasi Yasasız demokrasi Yasalar Platon Yasalarda, Devlet te önerdiği ideal devletin, filozoflar yönetiminin komünist düzenlemelerinin, tanrılara yaraşır olduğunu belirtip, insanların, zayıflıkları ve eksiklikleri nedeniyle, böyle bir komünist düzeni gerçekleştirmeyeceklerini kabul ederek, insanların kurabilecekleri, koruyucular ve yöneticiler için özel mülkiyet düzenini kabul ettiği ikinci en iyi yönetim i sunar. Platon Yasalarda bundan sonra ikinci en iyi dediği karma yönetimin iskeletini kurmaya başlar. Servette ve mülkiyette aşırılıklar, eşitsizlikler, özel ve toplumsal kavgalara yol açar. Onun için toprak mülkiyetini eşitleştirmek gerekir. Bunun için de vatandaş sayısını (aile sayısını) belli, değişmez bir sayı olarak saptanmalıdır, işte bu sayı 5040 tır. Topraklar da eşi verimlilikte 5040 parçaya bölünmeli, her vatandaşın elinde ötekilerine eşit büyüklükte toprak parçası bulunmalıdır. Aile sayısı konusunda ise 5040 ın altına düşerse, göçmen kabul edilecek, üstüne çıkarsa dışarıya göçmen gönderilecekti. Böylece, Yasalar ın ikinci en iyi devletinde, 1. Vatandaşlar: politika ve askerlikle uğraşan sınıf, 2. Metoikosler: ticaretle, zanaatlarla uğraşan sınıf, 3. Köleler: tarımla uğraşan sınıf, olarak üç ana sınıfın bulunacağı ortaya çıkar. Ayrıca vatandaşlar da kendi aralarında zenginliklerine göre dört servet sınıfına ayrılacaklardır. Bunlar:

7 7 1. Toprağı toprağın değerinin üç katı serveti olanlar, 2. Toprağı toprağın değerinin iki katı serveti olanlar, 3. Toprağı toprağın değeri kadar taşınır serveti olanlar, 4. Hiç taşınır serveti olmayıp yalnızca toprağı olanlardan oluşan sınıflarlardır. Platon daha sonra ikinci en iyi devletin siyasal kurumlarını düzenlemeye geçer. Bunlar; 1. Halk Meclisi, 2. Üç Yüz Altmışlar Meclisi, 3. Yasa Bekçiler Kurulu, 4. Şafak Kurulu 5. Memurluklar Halk Meclisi, tüm vatandaşlara açık bir yasama organıdır. Birinci ve ikinci sınıflardan olan vatandaşların meclisin toplantılarına gelmeleri zorunludur, gelmezlerse ceza kesilir. Üçüncü ve dördüncü sınıflar gelmezlerse cezalandırılmazlar. Böylece sınıflara eşit hak tanındığı halde, yasaların yapılışında üst sınıfların etkili olmalarını sağlayacak bir yol bulunmuş olur. Üç Yüz Altmışlar Meclisi, bir yönetim organıdır. Her servet sınıfından seçilecek 180 er kişiden 90 ar kişisinin kura ile saptanmasından oluşur. Meclis otuzar kişilik on iki kurula ayrılır. Her kurul yılda bir ay, kent işlerine bakan kurul gibi çalışır. Platon demokratik araçla (kura ile) seçilen bu kurula ( güvensizliğinden olacak ) en önemsiz işler vermiştir. Yasa Bekçileri Kurulu, her bölgeden yaşları arasındaki zekâ ve karakterce tanınmış k,imseler arasından, Üç Yüz Altmışlar Meclisi tarafından seçilen üçer kişiden toplam otuz altı kişiye bir kişinin eklenmesiyle oluşur. Görevi, kamu çıkarlarını korumak, mülklerin kaydını tutmak ve hileyle elde edilmiş karları cezalandırmaktır. Bu kurul toplumun yasalara uygun yaşayıp yaşamadığını denetler. Şafak Kurulu, ikinci en iyi devletin en önemli kurumdur. Ona bu adın verilmesinin nedeni, tanyeri ağarırken ( şafakta ) toplanıp, gün doğunca toplantısına son vermesidir. En yaşlı on yasa bekçisinden ve eğitim işlerini yöneten memurlardan kuruludur. Doğrudan doğruya aynasal düzenle ilgili karar alır. Görevi, toplumu en iyi yasalara kavuşturmak ve düzenin sürdürülmesidir. Platon bu kurulun üyelerinin felsefe eğitimi görmelerini ister. ( Filozof yöneticilere benzetme isteği). Memurluklar, tüm sınıflara eşit olarak açık değildir. En önemli üst servet sınıflarından seçilir. Platon a göre köle ile efendi arasında hiçbir zaman dostluk olamayacağı gibi, iki tarafa eşit şereflerde verilse, bayağı insanlarla soylular arasında bir dostluk kurulamaz. Çünkü aynı ad altında birbirine taban tabana zıt iki eşitlik türü vardır. Biri sayısal eşitliktir, kura ile sağlanır; öteki oranlı eşitliktir ki, Zeus un önerdiği gerçek eşitlik budur. Platon, Devlet teki ideal devletindekinden farklı olarak, Yasalar ın ikinci en iyi devletinde aileyi tanımıştır. Tüm sınıflar için eğitimi zorunlu kılar, öyle ki köleler bil ilköğretimden geçmek zorundadır.

8 8 Aristoteles Aristoteles ( Đ.Ö ) Selanik yakınlarında bir yunan kolonisi olan Stageria da doğdu. Babası Nikomakhos, doktorluk sanatını babadan oğla aktaran bir aileden olup, Makedonya kralının doktoru idi. Oğluna da doktorluk üzerine birçok şey öğretmiş olmalı. Aristoteles 18 yaşında Atina ya gelir. Atina da metoikos statüsündedir. Đ.Ö. 367 yılında Atina ya gelip Akademia ya giren Aristoteles, hocası Platon un ölümüne kadar 20 yıl Akademia da kalmış burada hem Platon un öğrenciliğini yapmış, bir yandan da Akademia da dersler vermiştir. Doktor ailesinden aldığı pozitif bilim anlayışı ve gözlemden çıkarılan bilgiye değer verişi üzerine, Platon un akla güven ve akıldan çıkarılan bilgiye önem verişi binmiştir. Bu iki etki birlikte Aristoteles in düşüncesini belirlemiştir. Aristoteles in Mantık ı Aristoteles, mantıkla ilgili, gerçeğin tümel olduğunu, doğru bilginin tekilin değil tümelin bilgisi olduğunu söyledikten sonra, nesnelerle ve olaylarla düşünce arasındaki bağlantıyı daha sağlam olarak kurmaya çalışır. Platon un idea, kendinin form dediği şeyin nesnelerin dışında değil içinde olduğunu: nesnelerin özünü oluşturduğunu söyleyerek, düşünceler dünyasını nesneler dünyası içine almış olur. Doğru bilgi, kavram olarak akıl ile kavranmış tümelden duyumlarla algılanan tekilin bilgisini çıkarmakla sağlanır ki, bu Aristoteles e göre tümdengelimle yapılır. Tüm insanlar ölümlüdür, Sokrates bir insandır, Sokrates ( de ) ölümlüdür. Aristoteles in Metafiziği Aristoteles e göre düşünce varlığı yansıtır. Ama varlığın yapısı, dış görünümünü algılayarak değil, iç bağlantılarını kavrayıp varlığın özüne ve nedenlerine yönelen metafizik ile kavranabilir. Oluşum, gelişme madde ( hyle ) ile form ( eidos ) arasındaki ilişkidir. Aristoteles varlığın bu iki öğeden, madde ile form dan oluşuğunu söyler. Madde biçimsiz ve hareketsizdir, onu harekete geçirip biçimini veren formdur. Form ise tek başına boştur, onun içini dolduran maddedir. Varlık bu ikisini birleşmesinden oluşmuştur. Đkisinden biri eksik ise, madde yoktur. Bunun iki istisnası vardır: Tanrı ve insanın tanrısal yanı olan akıldır. Tanrı, salt formdur, kendi kendine yeterlidir, yetkindir. Var olabilmek için maddeye gereksinimi yoktur. Yetkin ( mükemmel ) olduğu için değişmez, hareket etmez. Değişmeyen ve hareket etmeyen tanrı, evrene ilk itiyi vermiş, onu harekete geçirmiştir. Oluşum bu hareketle başlamıştır, sonra gene tanrıya dönmek ister. Çünkü tanrı evreni kendini seyretmek için yaratmıştır; evrenin yeniden kendisine dönmesi için onun içine yetkine ulaşma ereğini telos u koymuştur. Bu nedenle evren ve evrenin içindeki her varlık, içlerindeki bu erekten dolayı, yetkin biçimlerine ulaşmak yolunda hareket eder. Her oluş maddenin form kazanması olduğuna göre, oluşu etkileyen nedenlere bakarak oluşu kavrayabiliriz. Bu nedenler: 1. Maddi nedenler ( o nesnenin maddi varlığı, örneğin, odun, kereste ) 2. Formel nedenler ( maddede gerçekleşen genel kavram, masa kavramı ) 3. Etken neden ( varlığa hareket veren neden, bir dış iti, doğramacı ) 4. Ereksel neden ( oluşun varmak istediği erek, geçinme ).

9 9 Aristoteles in Sıradüzenli Dünya Görüşü Aristoteles, teolojik bakış açısına uygun olarak, evreni bir sıradüzeni ( hiyerarşi ) içinde görür. Evrende en yetkin varlık, salt form olan tanrıdır. Sonra göksel varlıklar gezegenler, gelir. Ruh taşıyan canlı varlıklardır onlar da. Tanrıya en yakın vatlıklardır. Canlılar aşağıdan yukarıya doğru şu üç aşama içinde sıralanmışlardır. En altta bitkisel ruha sahip varlıklar dünyası, bitkisel dünya vardır. Bunlarda tüm canlıların ortak öğesi olan doğmayı, beslenmeyi, büyümeyi ve ölmeyi içeren bitkisel ruh vardır yalnızca. Onların üstünde bitkisel ruh yanı sıra, acı duyma, istek duyma gibi duyguları kapsayan hayvansal ruh a da sahip hayvansal dünya vardır. Canlılar dünyasının en üst katında ise, bitkisel ve hayvansal ruhların yanı sıra akılsal ruh a sahip olan insanlar dünyası vardır. Böylece evrende varlıklar cansız varlıklardan, bitkilerden tanrıya dek eşitliksizçi bir düzen, bir sıradüzeni içinde yerlerini alır. Aristoteles in Psikolojisi Đnsanda beden madde, ruh form konumundadır; beden araç, ruh amaç durumundadır. Ruh, bedenin içinde taşıdığı erektir. bedene biçim verir, onu harekete geçirir, ereğe yöneltir. Đnsanın ereği nedir? Bunun için ruhuna bakmak gerekir, Đnsanın ruhu bitkisel, hayvansal ve akılsal katmanlardan oluşuyordu. Đşte insanın ereğini bu en üst katman, akılsal ruh taşır. Buradan Aristoteles in ahlak ile ilgili düşüncelerine geçebiliriz. Aristoteles in Ahlak Anlayışı Ahlak ta, genel felsefesinden hareketle, her şeyin ereğinin iyilik, iyiliğe ulaşmak olduğunu söyler. Đnsanın ereği, iyiliği, ruhunun en alt katmanının eğilimlerini karşılamak, örneğin yiyip içmek değildir. Böyle erkleri olanlar kölelerdir. Özgür insanın ereği, ne bunlarda, ne şan, şeref ruhunun daha yüksek isteklerini dile getiren katmanındadır. Đnsanın özü ( onu öteki varlıklardan ayıran yanı ). Her varlık kendi özünü ortaya koyup geliştirerek mutlu olabilir. Aklın etkinliğinde izlenen eylemin mutluluk verebilmesi için, iki uçtan, aşırıl ve azlıktan kaçınılarak doğru orta yolun izlemesi gerekir. Aristoteles e göre, ancak erdem peşinde koşan, erdemli yaşmaya çalışan küçük bir azlık mutluluğa ulaşır. Kişi tek başına mutlu olamaz, çünkü insan doğuştan zoon politikon dur. ( toplumsal ve siyasal bir hayvandır ). Đnsana mutluluk verecek aklın eylemi de, ancak bir topluluk içindeki eylemidir. Tek başına yaşayan canlı, ya tanrıdır ya da hayvan. Siyaset bilimi ve sanatı en yüksek iyiyi, mutluluğu amaçladığından, an yüksek sanat ve bilimdir. Aristoteles in Toplum Felsefesi Aristoteles e göre aile, toplumun kaynağıdır ve çekirdeğidir. Đnsan tek başına yeterli olmayan bir varlıktır. Birçok köyün kendine yeterli ve yetkin bir toplum oluşturmak üzere birleşmesiyle de polis ( kent devleti ) oluşmuştur. Bir ailenin yapısının öğeleri, kadın-erkek, efendi-köle, baba çocuklar eşitsiz ilişkilerdir. Aristoteles in Kadın Erkek Eşitsizliği Aristoteles e göre, karı ile kocanın ilişkileri eşitsizlikçi ilişkilerdir. Çünkü her birlik eşitsiz iç parçaların bir araya gelmesiyle kurulup, üstün olanın aşağı olanı yönetmesiyle, aşağı olanın

10 10 üstün olana hizmet etmesiyle sağlanır. Erkek yöneten, kadın yönetilen durumundadır, erkek amaç kadın araçtır. Aristoteles in Kölelik Kuramı Aristoteles, köleliğin doğaya aykırı olmadığını, köleliğin doğal bir durum, doğal bir kurum olduğunu söyleyerek söze başlar. Ona göre bazı insanlar, doğuştan yetkin bir akıldan, bağımsız düşünme yeteneğinden yoksun olarak doğan, ancak buyurulanı yapabilecek nitelikte kimselerdir. Aristoteles Ahlak ta; Köle canlı bir araç, araç cansız bir köledir. diyen Aristoteles, öküzü yoksulların kölesi olarak görürken, köleyi zenginlerin kölesi olarak görme eğilimindedir. Aristoteles, vatandaşların badeni bozucu işlerle, ruhu alçaltıcı zanaatlarla zaman harcamalarını istemez. Aristoteles in Siyaset Felsefesi Aristoteles in doğrudan politika üzerine olan yapıtları, Politika ile Atinalıların Devleti dir. Aristoteles, Politika ya, toplumların en yükseğinin, öteki toplumları içine alan ve en yüksek iyiliğe ulaşmak amacında olan kent devleti ( polis ) olduğunu söyleyerek girer. Her varlığın yöneldiği bir erek vardır. Bu erek kendi kendine yeterliliktir. Toplum, mutlu bir yaşamı gerçekleştirmek için gelişir ve kendine yeterli bir toplum olan kent devleti biriminde en yüksek ereğine ulaşır. Aristoteles toplumu bir organizmaya benzetir. Aristoteles in Mülkiyet Anlayışı Aristoteles, özel mülkiyeti doğal bir kurum olarak görür. Yalnızca karşılıklı olarak gereksinimlerin giderilmesi amacıyla yapılan değişimi benimseyen Aristoteles, kar amacı ile yapılan değişimi kabul etmez. Ticareti meslek edinmeyi doğal bulmaz. Tefecilikle elde edilen zenginlikleri ise hırsızlıkla bir tutar. Mülkiyet konusunda onun aristokratik mülkiyet anlayışını yansıttığını söyleyebiliriz. Kötülüklerin kaynağı, ona göre, özel mülkiyet değil insanın doğasının kötülüğüdür. Yoksulluğun, devrimlerin ve suçların anası olduğunu kabul etmekle birlikte, aşırı ekonomik eşitsizliği mülkiyeti eşitleştirmekle değil, iyi insanları aşırı zenginlik ardında koşmayacak biçimde eğitmekle önlene bilineceğini söyler. Aristoteles in Vatandaşlık Anlayışı Köleler, yabancı zanaatçılar yanı sıra, siyasal erdemleri geliştirmeye elverişli olmayan işlerde çalışan, erdemleri körelmiş yerli özgür zanaatçılarla, gündelikçilere de siyasal hakların tanınmaması gerektiğini söyler. Sonra Aristoteles, siyasal erdem üzerinde bozucu etkileri olacağı için, vatandaşların ticaretle uğraşmalarını istemez. Aristoteles in Yönetimleri Sınıflandırması Aristoteles yönetimlerin sınıflandırılmasında az çok Platon u izlemektedir. 1. Tekin genel yararı izleyen yönetimi monarşi, 2. Azlığın genel yararı izleyen yönetimi aristokrasi, 3. Çokluğun genel yararı izleyen yönetimi politeia,

11 11 4. Çokluğun sınıfsal çıkarı izleyen yönetimi demokrasi, 5. Azlığın sınıfsal çıkarı izleyen yönetimi oligarşi, 6. Tekin kişisel çıkarı izleyen yönetimi tiranlık. Fark yalnızca, Platon un gerçek yönetimlerle bozuk yönetimleri ayırma da onların yasalı ya da yasasız olmalarına bakmasına karşılık, Aristoteles in genel yarar ile kişisel-sınıfsal çıkar kavramlarını kullanmasındadır. Politeia: Demokrasi ile oligarşinin karışımı bir düzen olup ılımlı demokrasi olarak çevrilebilir. Aristoteles in Yönetimlerin Dolaşımı, Devrim Kuramı Çeşitli yönetimleri farklı eşitlik anlayışları vardır. Çokluk yönetimleri sayısal eşitliği kullanırlar, azlık yönetimleri oranlı eşitliği, Devrimlere, yönetimlerin değişmesine yol açan şey de, yönetimlerin kendi eşitlik anlayışlarında aşırıya gitmeleridir. Aristoteles e göre en iyi yönetim, tekin genel yararı güden yönetimi olan monarşidir. Monarşilerin bozulmasıyla en kötü yönetim biçimi olan tiranlık ortaya çıkar. Tiranın zorbalıklarına karşı kentin en iyi, en erdemli kimseleri ayaklanıp, yönetimi ele geçirip aristokrasiyi kurarlar. Bozulan aristokratlar devlet hazinesini soyup zenginleşirlerse, aristokrasiden oligarşiye geçilmiş olunur. Oligarşi, vatandaşlık haklarını erdeme değil yüksek mülk sahibi olmaya bağlar; mülk sahibi oluşa göre oranlı eşitliği uygular. Sonunda çoklu, oligarşiyi devirir. Bu devrimde çokluk halka önderlik etmiş olan kişi tiran olur. Tiran kişisel çıkarları ardına düşünce, çoluk çocuk, önderlerini indirip yönetime kendi geçer. Aristoteles, devrimleri önlemek için sayısal eşitlikle oranlı eşitliğin kullanılmasını ister. Şekil: Aristoteles in Yönetimleri Sınıflandırması ve Yönetimlerin Dolaşım Şeması Yönetici Sayısı Gerçek Yönetimler Bozuk Yönetimler Tekin yönetimi Monarşi Tiranlık Azlığın yönetimi Aristokrasi Oligarşi Çokluğun yönetimi Politeia Demokrasi Platon un komünizmine de ekonomik eşitliğin bu karşılıklı muhtaç olma durumunu yok ederek devletin dağılmasına yol açacağını söyleyerek eleştirir. Aristoteles in Demokratik Düşünceleri Aristoteles başta iktidarı çokluğun eline vermeyi istememiştir. Ama bu zorunluluğu kabul ettikten sonra, çokluğun yönetimini savunmak için bir takım kanıtlar sunmak gerektiğini duyar. Bu çerçevede ise çokluğun bozulmaya azlıktan daha az elverişli olduğunu söylemiştir. Aristoteles kamuoyunun yargılarının yerinde olacağı görüşünü de çokluk yönetimini destekleyen bir kanıt olarak sunar. Örneğin bireyin kullanışlı olup olmadığını, mimarından çık evde oturanlar; bir yemeğin lezzetini, aşçısından çok konuklar daha doğru değerlendirir. Aristoteles in Kurulabilir En Đyi Yönetimi ve Orta Sınıf: Buna göre, mülk sahibi olmada en iyi durum, aşırı zenginlik ve aşırı yoksulluk olmayıp orta halli olmaktır. Çünkü aşırı zenginlik de, aşırı yoksulluk da erdemli yaşam olanak vermez. En akıllı yaşamı orta derece zenginlik sağlar. Çok zenginler boyun eğmeye alışamazlar; çok yoksullarda, olduğu gibi kendi deyişiyle çok aşağılıktırlar, boyun eğmesini bilmez, ancak

12 12 zorbalıkla yönetilmekten anlarlar. Eşit ve benzer insanlar orta sınıflarda bulunur, bu nedenle orta sınıftan vatandaşların egemen olduğu devlet en iyi devlettir. Bir devlette en güvenilir sınıf orta sınıftır; komşularının malına göz dikmezler, kendilerinin malına göz diken olmaz. Ayrıca orta sınıf, zenginler sınıfı ile yoksullar sınıfı arasında dengeyi sağlar, araya girerek iki uçtan birinin egemen olmasını önler. Orta sınıfların egemen olduğu toplularda, devrimlerin patlak vermesi olanağı azdır. Aristoteles in Đdeal Devleti Aristoteles Politika nın yedinci ve sekizinci (son) kitaplarında, kurulabilir en iyi devlet olarak gördüğü orta sınıf devletinden ayrı, ideal devlet diyebileceğimiz bir devletin taslağını sunmaya girişir. Aristoteles, en iyi yönetim biçimini ortaya çıkarmak için önce en iyi yaşayış biçimini araştırır. Gerek birey, gerek devlet için, en iyi, en yetkin yaşam, ruhun iyiliğini sağlamaya çalışan erdemli bir yaşamdır. Dolayısıyla erdemlilerce yönetilen, erdemi amaç edinen yönetim, en iyi yönetim olacaktır. Vatandaşların sayısı, yönetenlerin yönetilenleri tanıyabileceğinden fazla olmamalı; kentin büyüklüğü ise, bir tellallın yüksekçe bir yerden bağırdığında herkesin duyabileceği genişliği aşmamalıdır. Devletin öğelerinden biride mülkiyettir. Mutluluğu ve erdemi amaç edinmiş bir devlette, vatandaşların tacir, zanaatçı ve gündelikçi olmamaları gerekir. Çünkü bu uğraşlar erdemi zedeleyici işlerdir. Aristoteles in ideal devletinde, bir asker-yönetici vatandaşlar sınıfı; bir siyasal haklara sahip olmayan çiftçi, zanaatçı, tacir ve gündelikçileri kapsayan yönetilen üretici sınıfı; bir de köleler olarak, üç sınıfın bulunacağı anlaşılır. Tüm bu özelliklerin toptan değerlendirirsek, Aristoteles in ideal devletinin bir askerle ve bilgeler aristokrasi olduğu söylenebilir. Aristoteles in Halkların Eşitsizliği Düşüncesi Ona göre, soğuk ülke insanlar Avrupalılar, cesur ama zekâca geridirler. Bu nedenle özgür yaşarlar, ama iyi, sürekli yönetimler kuramazlar. Sıcak ülkelerin insanları, Ayalılar, zeki ve bulucudurlar. ama cesaretleri kıt olduğu için her zaman buyruk altında köle gibi yaşamışlardır. Bu iki halkın oturdukları ülkelerin arasındaki ılıman ülkelerde oturan Helenler, hem cesur hem zeki olduklarından, hem özgür yaşayan hem de en iyi yönetimleri kuran efendi halktır. ROMA DA TOPLUM VE SĐYASAL DÜŞÜNÜŞ Roma toplumunun kurumsal alandaki en büyük katkısı, gene uygulamayla ilişkisi çok sıkı olan hukuk alanında Roma Hukuku ile olmuştur. Roma Tarihinin Dönemleri Roma tarihi genellikle dört döneme ayrılarak verilir: a. Krallık Öncesi Dönemi b. Krallık Dönemi

13 13 c. Cumhuriyet Dönemi d. Đmparatorluk Dönemi Batı dillerinde cumhuriyet anlamına gelen republic Latince de kamu için (halk için halk yararına ) demek olan Res publica dan gelmektedir. Res publica zamanla, toplumun tek kişi tarafından değil meclislerce yönetilmesi anlamını kazanmıştır. Toplumsal Sınıflar: 1. Köleler 2. Sığıntılar (vatandaşlık hakları olmayan özgürler) 3. Vatandaşlar Vatandaşlarda kendi aralarında iki sınıfa ayrılır. a. Patriciler (aristokratlar) b. Plebler (avam halk) Plebler sınıfı da, yoksul ve zengin plebler olarak, ikiye ayrılır. Zengin plebler kentsoylular sınıfını oluştururken, pleblerin gittikçe yoksullaşan kesimi Roma proletaryasını oluşturacaklardır. Latince de proles çocuk demektir. Đç ve Dış Gelişmeler Roma toprak ağaları, lâtifundia denen çiftliklerde yapılan bu üretim yöntemini benimsediler. Bu, bir yandan sınıf çatışmalarına yol açarken, öte yandan Roma yı geniş toprakları olan bir kara imparatorluğu durumuna getirme yolunda sonuçlar doğurdu. Roma, Atina dan çok daha büyük çapta köle emeğine dayana bir toplum oldu. Đç gelişmeler alanında, Roma plebleri, patrici sınıfıyla savaşımlarında adım adım ilerleyerek, Roma nın yönetiminde gittikçe fazla söz sahibi olabilmeyi başardılar. Önce patriciler Senato suna karşılık kendilerinin Pleb Meclisi ni kurdular. Đ.Ö. 494 de particilerden istedikleri hakları alamayınca, öyleyse kendi başınızın çaresine bakın diyerek, Roma dan ayrılıp başka bir yerde kendi topluluklarını kurmak üzere yürüyüşe geçince, borçlarını bağışlatıp, köle durumuna düşmüş üyelerinin özgürlüklerini geri verip, tribün denen memurları ile Roma yönetimine katılma haklarını elde ettiler. Đ.Ö. On Đki Levha Yasası nı, aristokratik sözlü hukukun yerine geçirmeyi başardılar. Đ.Ö. 447 de pleb meclisini bir halk meclisi durumuna getirerek, Senato gibi yasa çıkarma yetkisine sahip bir meclise kavuştular. Đ.Ö. 445 de ise, pleblerle Patrici sınıf dan olanların evlenmelerini yasaklayan yasayı kaldırttılar. Đ.Ö. 421 de, daha önce yalnız patrici üyelerine açık olan Roma yüksek memurlukları pleblere açıldı. Đ.Ö. 326 da bor köleliği kaldırıldı. Đ.Ö. 287 de plebler bir kez daha kendi devletlerini kurmak üzere Roma dan ayrıldıklarında, çaresiz kalan patriciler, pleb halk meclisinin Senatoya eşit bir yasama gücüne sahip olmasını kabul ettiler. Đç sınıf çatışmaları bu yönde gelişirken, dışta Roma hızla genişlemiştir. Roma ilk gelişmelerini tuz ticareti yolu üzerinde bulunuşuna borçludur. Tuz ticaretine zamanla zeytinyağı ve şarap ticareti eklenmiş, bu yolla zeytin ve üzüm tarımına (yoğun tarıma) geçilmiştir. Lâtifundialarda köleler çalıştırılarak ticarete, pazara yönelik bir tarım gerçekleştirilmiştir.

14 14 Köle Ayaklanmaları, Sınıf Savaşları, Diktatörlük Romalı aristokratların Đtalya da ve öteki ülkelerde çok sayıda köleyi bir araya toplayıp çalıştırarak yürüttükleri lâtifundia üretimi, Yunan dan farklı kölelik koşulları doğurdu. Büyük çiftliklerde ve madenlerde kalabalık kitleler halinde çalışan köleler, kendilerinde Roma devlerine baş kaldırma gücünü görebildiler. Đ.Ö. 2. yüzyılda Sicilya daki ve Makedonya daki önemli köle ayaklanmalarını Đ.Ö. 73 te tarihin en büyük köle ayaklanması olan Spartaküs ayaklanması izledi. Sınıf kavgaları vatandaşlar sınıfı içinde de sürmüştü. Đ.Ö. 85 te populares sınıfı, iktidarı kuvvete başvurarak ele geçirir. Populares ile optimates arasında iç savaş başlar. Đç savaşı bastıran optimates partisi önderi Sulla, Đ.Ö. 84 te belirsiz bir süre için, diktatör seçiler. ( Diktatörlük, Roma da, bir kimseye altı aşmamak üzere Senato tarafından tam yetki verilmesi biçiminde anayasal bir kurumdu.) Diktatörlük kurumu ve sıkıyönetim kavramı insanlığa Roma nın armağanlarıdır. a. Polybios Polybios a göre, devletçe girişilen her işte sonucun başarılı yâda başarısız olmasını belirleyen en güçlü araç, kuşkusuz o devletin anayasası, yani anayasa biçimidir. Polybios, bir devletin başarısını ya da başarısızlığını anayasasına bağladıktan sonra, en iyi yönetim biçimini araştırmaya girişir. Bu konularda Yunan siyasal düşünürlerinin görüşlerini yineler. Onlardan tek farkı, Platon un yasasız demokrasi dediği şeye oklokrasi (ayak takımının yönetimi) demesidir. Devletin kaynağını kuvvete bulmaktadır. Ama devlet ona göre, her zaman değil, yalnızca doğarken kuvvete dayanmıştır. Daha sonra, toplumların zamanla evrim geçirmeleriyle kaba gücün yerini akıl gücünün alacağını söyler. Polybios un Karma Anayasa Kuramı Polybios, karma anayasa ile ilgili görüşlerini, bir devletin içten ve dıştan gelecek yıkımlarla iki yoldan çökebileceğini söyleyerek başlatır. Her anayasanın içinde doğal olarak onu içten içe kemirecek bir kötülük mutlaka vardır. Bozulmaların temelinde; 1. Artan refah sonucunda, vatandaşların devlet görevlerine geçtiklerinde kendilerini doğru ölçüyü aşan tutkulara kaptırmalarıdır. 2. Monarşinin özünde mutlakçılığın, aristokrasinin özünde oligarşinin, demokrasinin özünde de yasa tanımayan bir vahşet ve şiddet eğiliminin bulunmasıdır. Peki, bu bozulma nasıl engellenecek? Đşte tam burada karma anayasa kavramı ortaya çıkmıştır. Bu kavrama göre: Bozulma yöneticilerin kendilerini ölçüyü aşan tutkulara kaptırmalarından doğuyor ise, siyasal güç, birbirlerine bu fırsatı vermeyecek, birbirlerini denetleyecek biçimde çeşitli kurumlara (çeşitli kişilere) dağıtılırsa, bozulma azaltılabilir. Roma anayasasında da egemenlik, siyasal güç, konsüller, Senato ve halk arasında bölüştürülmüştür. Bu karma anayasada monarşik öğeyi konsüller, aristokratik öğeyi Senato, demokratik öğeyi halk ( halk meclisi ) temsil eder. Polybios, Roma nın karma anayasanın bozulmaya en az elverişli bir anayasa olmakla birlikte, onun da genel bozulma yasasından kurtulamayacağını söyler. Karma anayasanın bozulması eğilimlerinin yavaşlatılması için, bütün kötülüklerin kaynağı olan halkı kışkırtma tutumundan kaçınılmasını ve Roma nın fetihlerini sürdürmesini öğütler.

15 15 b. Cicero Cicero nun hukuk ve devlet felsefesi ile ilgili görüşlerinin temelinde Stoacı inançlar yatar. Cicero, ruhun insanın ölümsüz, aynı zamanda tanrılarla ortak yanı olduğunu söylemiştir. Sözünü ettiği ruh, akılsal ruhtur. Akıl gibi ortak bir öze sahip olan tanrılarla insanlar, aynı devletin üyeleridir. Bu evrensel devletin yöneticisi ( diyeli ki anayasası) akıldır. Akıl yalnız tanrıları ve insanları değil, doğayı, evreni de yöneten ilkedir. Yasa, doğru akıldır. Böylece tanrılarla ortak akla sahip olan insanlar, yasaya da tanrılarla ortaklaşa sahiptir. Aynı aklı, aynı yasayı paylaşanların aynı devletin üyeleri sayılmaları gerekir. Böylece evrensel devlet ortaya çıkmış olur. Bu evrensel devletin yasaları, doğru akılla, tanrısal akılla özdeş olan yasalar, devletlerin, yazılı yasaların ortaya çıkmasından çağlar öncesinde var olan üstün yasalar dır. Cicero görevler adlı yapıtında; Yönetime doğuştan yatkınlıkları olanlar, duraksamaksızın devlet işlerine girmelidirler. Çünkü yurttaş topluluğu başka türlü yönetilemez, ruh yüceliği başka türlü gösterilemez. der. Cicero ya göre devlet halktan başka bir şey değildir. Halk deyince herhangi bir biçimde bir araya toplanmış olan rast gele bir yığın değil, ortak bir yarar, amaç ile uyum halinde bulunan, hukuksal bağlarla birleşmiş insan topluluğunu anlatmış oluruz. Cicero nun Emperyalizm Kuramı Emperyalizm sözcüğünü kullanmamakla birlikte Cicero, Devlet inde Roma emperyalizmi kuramının temellerini atmıştır. Roma nın eyaletlerinin Roma tarafından yönetilmelerinin buralarda yaşayanlar için yaralı olabileceğini, yaralı ise bu yönetimin adalete uygun sayılacağını ileri sürmüştür. Roma yönetimi altına girmeyen ülkelerde ise durum gittikçe kötüleşmektedir. Bunlar Roma nın yönetimi altına girseler kendileri için ne iyi olur. Bu düşünce yolunda ileride, Roma yönetimin barış ve düzen getireceği görüşüyle Pax Romano ( Roma Barışı ) kavramına ulaşılacaktır. c. Cicero Seneca Karşılaştırılması Cicero nun Roma nın cumhuriyet döneminde yaşamasına karşılık, Seneca imparatorlu döneminde yaşamıştır. Her iki düşünürün siyasal görüşlerinin temelinde Stoacı felsefe yattığı halde, Cicero, bilgi kişinin politikayla uğraşmasının bilgeliğin bir gereği olduğunu ileri sürerken, Seneca bilge kişinin bilgelikle uğraşabilmesi için, tersine, politikaya karışmaması gerektiğini söyler. d. Seneca Seneca nın siyasal düşünceleri; 1. Devletsiz, eşitlikçi altın çağ. 2. Evrensel ve bölgesel devlet. 3. Politikadan çekilip felsefeye dönme. 4. Kölelik kavramı. başlıkları altında incelenebilir.

16 16 Devletsiz Eşitlikçi Altın Çağ: Bu mutlu dönemde özel mülkiyet bilinmiyordu. Toplumsal yaşamın düzenlenmesi için de buyuran kimselere ne de yasalara, yani devlete gerek duyulmuyordu. Đçlerinde en iyi ve en akıllı olanların dediklerine isteyerek uyuyorlardı. Đnsanlar özel mülkiyet edinmek isteyince, bu eşitlikçi, yalın, mutlu yaşam tarihe karıştı. Zanaatların gelişmesi lükse ve ahlak bozukluğuna yol açtı; bunu, kudret sahibi olma ve başkalarının üzerinde egemenlik kurma isteği izledi. Böyle bir durumda toplumun artık yasasız, tasasız yaşaması, birlik ve bütünlüğünü sürdürmesi olanaksızlaştı. Đnsanları gaddarlığa karşı korumak için yasalara ve bir siyasal örgüte gereksinme duyuldu. Böylece devlet ortaya çıktı. Seneca nın Kölelik Kavramı Seneca Lucius a Kırk yedinci Mektup unda kölelerle iyi geçindiği için arkadaşı Lucius u kutlarken; bu ilişki ile kölelik kurumu ve kölelere nasıl davranılması ile ilgili görüşlerini ortaya koyar. Zamanın Roma sındaki her köle bir düşman sözünün doğru olmadığını belirtip, köleler bizim düşmanımız değildir, biz onları düşmanımız ediyoruz der. Buradan da anlaşılacağı gibi Seneca, kölelik kurumuna karşı değildir, kölelere insanca davranılmamasına karşıdır. e. Roma Hukukçuları Roma siyasal düşünüşü, özgün olmaktan uzaktır. Eski Yunan siyasal düşünüşün bir kopyasıdır. Yani Roma düşünürlerinin siyasal düşünceye önemli bir katkıları olmamıştır. Hukuk alanında ise durum farklıdır. Roma hukukçuları başlı başına bir hukuk kuramı oluşturmuşlardır. Yargıçların kara verirlerken ünlü hukuk bilginlerine danışma geleneği hukuk düşüncesine ufuklar açmıştır. Yasaların sözlerine ( sözcüklerine ) göre değil, amaçlarına göre yorumlanması. Roma hukukçularının hukuk düşüncesine yaptıkları en önemlik katkılardan biri olmuştur. Bütün bu elverişli koşulların yardımıyla Roma hukukçuları bir takım genel hukuk ilkelerine ulaşabilmişlerdi. Bunlar: Yasa önünde eşitlik, sözleşmelerde sadakat ( akde vefa ), hakkaniyet ( hakka uygunlu ), nesafet ( denkserlik ), özel mülkiyetin korunması, anayasaya uygunluk, kasıt öğesine önem veriş, kamu hukuku - özek hukuk gibi ilkelerdir. Devlet konusunda roma hukukçularının katkısı, devleti üyelerinin birbirlerine hukuksal bağlarla bağlandığı bir birlik hukuksal bir birlik olarak tanımlamalarıdır. Yöneticilerin doğal hukuka uymaları gerektiği görüşü, hukuk ve siyaset düşüncesinde hukuka bağlı yönetim görüşünü kazandırmıştır.

17 17 S i y a s a l D ü ş e n c e l e r T a r i h i D e r s N o t l a r ı AQUĐNOLU THOMAS ( ) Đtalyan asıllı bir filozoftur. Skolâstik felsefenin en büyük temsilcilerinden bir tanesidir. Ortaçağın en önemli düşünürlerinden olan Thomas, devlet ve hukuk görüşünü de Aristo nun politikası üzerinden açıklamış ve yorumlamış ve bunları bir eserinde toplamıştır. Thomas ın yasa ve hukuk anlayışı ile politika ve devlet görüşünü anlayabilmek için kendisi tarafından kavramlaştırılan ortak yarar kavramı üzerinde durmak gerekir. Ortak Yarar: Her topluluğun somut bünyesi, tabiatı, o topluluğun tarihinin her anında akla uygun yani ussal bir gelişmeye ve sonuca götüren yaklaşımdır. Ortak yarar kişilerin faydalarının toplamı değildir. Ortak yararın toplu bir dilek yâda eğilim olduğu da söylenemez. Thomas Aristo dan etkilenerek ortak yararın gerçekleşmesini örgütlü ve düzenli bir toplumun kurulmasına bağlamıştır. Thomas toplumsal yaratık olarak saydığı varlığın yararı tek başına sağlayacağına inanmaz. Ona göre iyi yaşamak için her kişinin toplumca desteklenmesi gerekir, yâda kendisini destekleyecek bir topluma katılması gerekir. Bu da iki kaynaktan sağlanır: 1) Kişinin yaşamını ve ihtiyaçlarını karşılamak için ailesi vardır. 2) Toplumdur, yani örgütü, kurulu düzeni ile ailesi sayesinde hayatta kalabilen insan daha iyi yaşam koşulları aşılar. Thomas iyi yaşamak ve toplumdan tam yararlanmak için devletin kurulmasını gerekli görüyor. Thomas ortak ve yarar kavramlarını ayrı ayrı ele almıştır. Yarar kavramını irdelerken yararın hem madde hem de ruh açısından diyerek geçiştirmiştir. Ortak kavramıyla bu yarardan her bireyin payına düşeni alacağını anlatmak istemiştir. Thomas toplumun çeşitli katmanları arasındaki kişiler arasında bir ayrım yapmaz. Ortak yarar kavramı derken hereksin yararını anlatmak ister. Thomas ele aldığı bu kavramları mantık çerçevesinde birbirine bağlayarak anayasa düzeni ile devletle ortak yararını kaynaştırmıştır. Ona göre bu bileşim bir kere gerçekleşti mi, artık bütün iktisat, kültür vb. kurumları yerleştirmek ve milletin gerçekten yararlanmasını sağlamak kolay olacaktır. Thomas ın Yasa ve Hukuk Anlayışı Thomas toplumsal düzenin sağlanması fikrini Hıristiyanlığın kutsal kurallarına uydurulmasını benimser ki bu düşüncede en üst aşamada tanrı vardır. Thomas bu düşünce çerçevesinde Aristo nun öğretisi ile Hıristiyanlığı bağdaştırmış ve evrenin gelişimini tanrının buyruklarına bağlamıştır. Ona göre insanoğlu kendisine tanrıdan kalma akıl ile bu aklın gerçeklerine uyarak yaşamını birtakım yasalarla düzenler. Thomas önce yasaları tanımlıyor. Daha sonra yasaların öğelerini inceliyor. Ona göre yasa toplumun başında bulunan yöneticinin ortak yararı sağlamak için açıkladığı bir akıl buyruğudur. Dolayısıyla yasanın dayanağı, insan aklı ve mantığıdır. Her yasa yapılması gerekenle yapılmaması gerekeni gösteren bir kural bir ölçü olduğuna göre iyi ile kötüyü birbirinden ayırma görevi akla düşer yasayı bir iradenin buyruğu sayabiliriz. Ancak iradenin akla dayanması yetmez. Eğer ortak yararı sağlayamayacak bir amaca yönelmişse yasallık niteliğini de yitirmiş demektir. Thomas yasaların açıklanması

18 18 üzerinde de önemle durur ve bunu yasaya uyacak kişiler bakımından çok önemli görür. Thomas a göre yasaları 4 e ayırabiliriz. 1) Ölümsüz Yasa En üst aşamada bulunan yasadır. Yani tanrıdaki üstün akıl tanrının gerek kendisinde gerekse yeryüzünde kurduğu ilişkilerde her şey üstün bir akla göre ayarlanmıştır. Bizim bunu anlayabilmemiz için tanrı kendi yüce aklını bizim gönlümüze yansıtmıştır. Bu sayede kişi tanrı ile bir tür işbirliği yapabilir ve o ölümsüz yasanın izini taşır. 2) Tabii Yasa Thomas tabii yasaya dayanarak tabii yasanın bir alışkanlık değil de hal (Örn; güreşçi ) olduğunu ifade ediyor. Tabii yasa iyiyi yapmalı kötüden kaçınmalı ama zorlukta asıl bundan sonra başlar. Thomas bu temel ilkeye dayanarak yaşamımızı yönlendirecek bir takım somut kurallara uymamız gerektiğini ve ortak değerlerin dışında iyi kötü anlayışının değişebileceğini ve bu değişime kuramsal akım ile uygulayıcı akım arasındaki ayrımın etki ettiğini ifade ediyor. 3) Đnsansı Yasa Tabii yasanın ortak koyduğu genel kurallardan bir takım uygulamalar çıkarıldı mı ister istemez hataya düşeriz. Gerçekten de insanlar arasında iyiler olduğu gibi kötülerde vardır. Bunlar genel kuralları özel çıkarlarını gerçekleştirmek için kendilerine göre yontmaktan ve yorumlamaktan çekinmezler. Dolayısıyla tabii yasanın bir de insansı yasayla tamamlanması gerekir. O halde insansı yasa tabii yasanın uygulanması anlamına gelir. 4) Tanrısal Yasa Bu yasanın görevi tabii ve insansı yasaların eksiklerini tamamlamaktır. Đnsansı yasa bu dünyadaki mutluluğu sağlamasına karşılık tanrısal yasa bizim diğer dünyada mutluluğa erişmemizi sağlar. Thomas ın Politika ve Devlet Görüşü Thomas ta Aristo gibi insanoğlunun toplumsal bir varlık olduğunu ve yaradılışına uygun olarak ancak siyasi bir toplulukta gelişeceğini söyler. Ona göre topluluğun aksamadan ilerlemesi için yönetilenlerle yöneticiler arasında bir ayırmanın yapılmaması gerekir. Thomas insanların saf bir eşitlik içinde olduğunu düşünmez. Ona göre kişileri bir arada tutmak için bir kişinin başa geçmesi gerekir. Đşte bu başkan gücünü tanrıdan alır. Thomas a göre kökü tanrıda olmakla beraber her iktidar gerek hukuk bakımından gerekse dayandığı kurumlar bakımından insanoğlunun eseridir. Dolayısıyla iktidar kavramı ile koşullara göre değişen iktidar kavramını birbirinden ayırmak gerekir. Her ne kadar iktidar olacak kişi tanrı tarafında gönderilse de iktidarın kullanılışı ve elde edilişi tanrının dışında kalır. Thomas a göre iktidarda olmak demek yasama yetkisini elinde tutmak demektir. Yasama yetkisi de toplumun tamamına veya temsilcilerine verilmiştir. Demek ki iktidar toplumun elindedir. Thomas doğru bir yönetimde her vatandaşın iktidarı belli bir parçada paylaşmasını

SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ (TAR222U)

SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ (TAR222U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. SİYASİ DÜŞÜNCELER TARİHİ (TAR222U) KISA

Detaylı

(CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARIHI) 1. Hafta: Antik Yunan da Toplumsallık Düşüncesi

(CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARIHI) 1. Hafta: Antik Yunan da Toplumsallık Düşüncesi (CAL 2301 SOSYAL DÜŞÜNCELER TARIHI) 1. Hafta: Antik Yunan da Toplumsallık Düşüncesi Dersin Materyali Swingewood, Alan (2010), Sosyolojik Düşüncenin Kısa Tarihi, (çev. Akınhay, O.), İstanbul: Agora Kitaplığı

Detaylı

SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları

SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları Kentsel Siyaset - 2 Doç. Dr. Ahmet MUTLU SİYASET NEDİR? Araştırma Soruları 1. Siyaset ve politika ne demektir? 2. Siyaset ne zaman ortaya çıkmıştır? 3. Siyaset-devlet ilişkisi nasıldır? 4. Geçmişten bugüne

Detaylı

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler

6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler İçindekiler xiii Önsöz ı BİRİNCİ KISIM Sofistler 3 1 Giriş 6 Sofistlerin O rtaya Ç ıkışın d a Etkili O lan Felsefe-D ışı N edenler ıo Felsefi N ed enler 17 K a y n a k la r 17 Sofistlerin G enel Ö zellikleri

Detaylı

Yunan Medeniyeti kendinden sonraki Hellen ve Roma Medeniyetleri üzerinde etkili olmuştur.

Yunan Medeniyeti kendinden sonraki Hellen ve Roma Medeniyetleri üzerinde etkili olmuştur. Yunan Grek Uygarlığı Video Ders Anlatımı YUNAN (GREK) (M.Ö. 1200 336) Akalara son veren DORLAR tarafından kurulan bir medeniyettir. Yunan Medeniyeti kendinden sonraki Hellen ve Roma Medeniyetleri üzerinde

Detaylı

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)

ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) ESTETİK (SANAT FELSEFESİ) Estetik sözcüğü yunanca aisthesis kelimesinden gelir ve duyum, duyularla algılanabilen, duyu bilimi gibi anlamlar içerir. Duyguya indirgenebilen bağımsız bilgi dalına estetik

Detaylı

İNSAN HAKLARI SORULARI

İNSAN HAKLARI SORULARI 1. 1776 Amerikan ve 1789 Fransız belgelerine yansıyan doğal haklar öğretisinin başlıca temsilcisi kimdir? a) J. J. Rousseau b) Voltaire c) Montesquieu d) John Locke 4. Aşağıdakilerden hangisi İngiliz hak

Detaylı

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI

AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI Ahlak ve Etik Ahlak bir toplumda kendisine uyulmaya zorlayan kurallar bütünü Etik var olan bu kuralları sorgulama, ahlak üzerine felsefi düşünme etkinliği. AHLAK FELSEFESİNİN TEMEL KAVRAMLARI İYİ: Ahlakça

Detaylı

İ Ç İ N D E K İ L E R

İ Ç İ N D E K İ L E R İ Ç İ N D E K İ L E R ÖN SÖZ.V İÇİNDEKİLER....IX I. YURTTAŞLIK A. YURTTAŞLIĞI YENİDEN GÜNDEME GETİREN GELİŞMELER 3 B. ANTİK YUNAN-KENT DEVLETİ YURTTAŞLIK İDEALİ..12 C. MODERN YURTTAŞLIK İDEALİ..15 1. Yurttaşlık

Detaylı

İKTİSADİ DÜŞÜNCELER TARİHİ

İKTİSADİ DÜŞÜNCELER TARİHİ İKTİSADİ DÜŞÜNCELER TARİHİ DR. NEVZAT ŞİMŞEK DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ 2017-2018 2.DERS İKT-3003 Sokrates Sonrası: Aristoteles MÖ 384 MÖ 322 Platon un öğrencisi Makedonya

Detaylı

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi.

Devleti yönetme hakkı Tanrı(gök tanrı) tarafından kağana verildiğine inanılırdı. Bu hak, kan yolu ile hükümdarların erkek çocuklarına geçerdi. Orta Asya Türk tarihinde devlet, kağan adı verilen hükümdar tarafından yönetiliyordu. Hükümdarlar kağan unvanının yanı sıra han, hakan, şanyü, idikut gibi unvanları da kullanmışlardır. Kağan kut a göre

Detaylı

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI

DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI 1 DAVRANIŞ BİLİMLERİNİN TEMEL KAVRAMLARI Örgütte faaliyette bulunan insan davranışlarının anlaşılması ve hatta önceden tahmin edilebilmesi her zaman üzerinde durulan bir konu olmuştur. Davranış bilimlerinin

Detaylı

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar

Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ. Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar Prof. Dr. OKTAY UYGUN Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi DEMOKRASİ Tarihsel, Siyasal ve Felsefi Boyutlar İÇİNDEKİLER İÇİNDEKİLER...v GİRİŞ... 1 Birinci Bölüm Antik Demokrasi I. ANTİK DEMOKRASİNİN

Detaylı

ROMA SİYASİ DÜŞÜNCESİ

ROMA SİYASİ DÜŞÜNCESİ GEÇEN HAFTA??? Aristo 4 neden öğretisi Karşılaştırmalı siyasal sistemler Filozof Krallar yerine pratiğin ön plana çıkarılması Eşit olmayan toplum yapısı Sosyal katmanlar: Yöneticiler, üreticiler, köleler

Detaylı

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler Hani, Rabbin meleklere, Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım demişti. Onlar, Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamd

Detaylı

Ahlak Gelişimi. Prof. Dr. İbrahim YILDIRIM

Ahlak Gelişimi. Prof. Dr. İbrahim YILDIRIM Ahlak Gelişimi Prof. Dr. İbrahim YILDIRIM Ahlaki Gelişim Bireyde var olan değerler sisteminin ortaya çıkışında da gelişimsel bir süreç izlenir. İyi ya da kötü, doğru ya da yanlış, güzel ya da çirkin şeklindeki

Detaylı

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) 10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK) Estetik, "güzel in ne olduğunu soran, sorguluyan felsefe dalıdır. Sanatta ve doğa varolan tüm güzellikleri konu edinir. Hem doğa hem de sanatta. Sanat, sanatçının

Detaylı

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni SANAT FELSEFESİ Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni Estetik güzel üzerine düşünme, onun ne olduğunu araştırma sanatıdır. A.G. Baumgarten SANATA FELSEFE İLE BAKMAK ESTETİK Estetik; güzelin ne olduğunu sorgulayan

Detaylı

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS

ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS ORTAÇAĞ FELSEFESİ MS.476-1453 Ortaçağ Batı Roma İmp. nun yıkılışı ile İstanbul un fethi ve Rönesans çağının başlangıcı arasındaki dönemi, Ortaçağ felsefesi ilkçağ felsefesinin bitiminden modern düşüncenin

Detaylı

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017)

12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) 12. SINIF MANTIK DERSİ SÖKE ANADOLU LİSESİ 1. ORTAK SINAVI KAZANIM TABLOSU (Sınav Tarihi: 4 Nisan 2017) ÜNİTE: 2-KLASİK MANTIK Kıyas Çeşitleri ÜNİTE:3-MANTIK VE DİL A.MANTIK VE DİL Dilin Farklı Görevleri

Detaylı

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz.

Ana fikir: Oyun ile duygularımızı ve düşüncelerimizi farklı şekilde ifade edebiliriz. 2018-2019 Eğitim- Öğretim Yılı Özel Ümraniye Gökkuşağı İlkokulu Sorgulama Programı Kim Olduğumuz Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel, sosyal ve ruhsal

Detaylı

Aristoteles (M.Ö ) Felsefesi

Aristoteles (M.Ö ) Felsefesi Aristoteles (M.Ö. 384-322) Felsefesi -Aristoteles 17-18 yaşlarındayken Platon un Akademisine girmiş ve filozofun ölümüne kadar (367-347) 20 yıl onun derslerini dinlemiştir. Platon un öğrencisi iken ruhun

Detaylı

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ

FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFİ PROBLEMLERE GENEL BAKIŞ FELSEFENİN BÖLÜMLERİ A-BİLGİ FELSEFESİ (EPİSTEMOLOJİ ) İnsan bilgisinin yapısını ve geçerliğini ele alır. Bilgi felsefesi; bilginin imkanı, doğruluğu, kaynağı, sınırları

Detaylı

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI 3-4 Aile bireyleri birbirlerine yardımcı olurlar. Anahtar kavramlar: şekil, işlev, roller, haklar, Aileyi aile yapan unsurlar Aileler arasındaki benzerlikler ve farklılıklar Aile üyelerinin farklı rolleri

Detaylı

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ 7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ Estetik ve Sanat Felsefesi Estetiğin Temel Soruları Felsefe Açısından Sanat Sanat Eseri Estetiğin Temel Kavramları Estetiğin Temel Sorunlarına Yaklaşımlar Ortak Estetik

Detaylı

4 -Ortak normlar paylasan ve ortak amaçlar doğrultusunda birbirleriyle iletişim içinde büyüyen bireyler topluluğu? Cevap: Grup

4 -Ortak normlar paylasan ve ortak amaçlar doğrultusunda birbirleriyle iletişim içinde büyüyen bireyler topluluğu? Cevap: Grup 1- Çalışma ilişkilerinin ve endüstriyel demokrasinin başlangıcı kabul edilen tarih? Cevap: 1879 Fransız ihtilalı 2- Amerika da başlayan işçi işveren ilişkilerinde devletin müdahalesi zorunlu kılan ve kısa

Detaylı

Doç. Dr. SERDAR GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU

Doç. Dr. SERDAR GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU Doç. Dr. SERDAR GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU İÇİNDEKİLER İKİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...VII BİRİNCİ BASKIYA ÖNSÖZ...IX İÇİNDEKİLER... XIII KISALTMALAR... XIX TABLO LİSTESİ... XXI

Detaylı

ESKİÇAĞ TARİHİ ve UYGARLIKLARI-III 4.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Eski BATI SOSYAL ve SİYASAL YAŞAM

ESKİÇAĞ TARİHİ ve UYGARLIKLARI-III 4.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Eski BATI SOSYAL ve SİYASAL YAŞAM ESKİÇAĞ TARİHİ ve UYGARLIKLARI-III 4.Ders Dr. İsmail BAYTAK Eski BATI SOSYAL ve SİYASAL YAŞAM Polisler kral tarafından yönetilmekteydi. Zamanla Aristokratlar yönetimde yer almıştır. Toplantılar EKKLESİASTERİON

Detaylı

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir.

kaza, hükmetmek, Terim anlamı ise kaza, yaratılması demektir. ÖRNEKLER DERS: DİN KÜLTÜRÜ VE AHL. BİLGİSİ ÜNİTE: 1. ÜNİTE (KADER İNANCI) KONU: KAZA VE KADER İNANCI KADER: Kelime olarak KAZA: Kelime olarak kader; bir şeye gücü kaza, hükmetmek, - Su 100 yetmek, biçimlendirmek,

Detaylı

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2

Öğretmenlik Meslek Etiği. Sunu-2 Öğretmenlik Meslek Etiği Sunu-2 Tanım: Etik Etik; İnsanların kurduğu bireysel ve toplumsal ilişkilerin temelini oluşturan değerleri, normları, kuralları, doğru-yanlış ya da iyi-kötü gibi ahlaksal açıdan

Detaylı

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma

Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma İÇİNDEKİLER Bölüm 1: Felsefeyle Tanışma 1. FELSEFE NEDİR?... 2 a. Felsefeyi Tanımlamanın Zorluğu... 3 i. Farklı Çağ ve Kültürlerde Felsefe... 3 ii. Farklı Filozofların Farklı Felsefe Tanımları... 5 b.

Detaylı

Karl Heinrich MARX Doç. Dr. Yasemin Esen

Karl Heinrich MARX Doç. Dr. Yasemin Esen Karl Heinrich MARX 1818-1883 Eserleri Kutsal Aile (1845) Felsefenin Sefaleti (1847) Komünist Manifesto (1848) Fransa'da Sınıf Kavgaları (1850) Ekonominin Eleştirisi (1859) Kapital (Das Kapital-1867-1894).

Detaylı

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız

ÖZEL EGEBERK ANAOKULU Sorgulama Programı. Kendimizi ifade etme yollarımız Disiplinlerüstü Temalar Kim Olduğumuz Bulunduğumuz mekan ve zaman Kendimizi ifade etme Kendimizi Gezegeni paylaşmak Bireyin kendi doğasını sorgulaması, inançlar ve değerler, kişisel, fiziksel, zihinsel,

Detaylı

İNSAN HAKLARı. Kısa Tarihi ve Felsefi Temelleri. Doç. Dr. Doğan Göçmen Adıyaman Üniversitesi-Felsefe Bölümü Adıyaman Üniversitesi 10 Aralık 2010

İNSAN HAKLARı. Kısa Tarihi ve Felsefi Temelleri. Doç. Dr. Doğan Göçmen Adıyaman Üniversitesi-Felsefe Bölümü Adıyaman Üniversitesi 10 Aralık 2010 İNSAN HAKLARı Kısa Tarihi ve Felsefi Temelleri Doç. Dr. Doğan Göçmen Adıyaman Üniversitesi-Felsefe Bölümü Adıyaman Üniversitesi 10 Aralık 2010 İnsan hakları düşüncesi tamamlanmamış bir düşüncedir İnsan

Detaylı

Dr. Serdar GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU

Dr. Serdar GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU Dr. Serdar GÜLENER TÜRKİYE DE ANAYASA YARGISININ DEMOKRATİK MEŞRULUĞU İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... V İÇİNDEKİLER...IX KISALTMALAR... XVII TABLOLAR LİSTESİ... XIX ŞEKİLLER LİSTESİ...XXIII GİRİŞ...1 Birinci Bölüm

Detaylı

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ÇOCUK HAKLARI

ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ÇOCUK HAKLARI rt O ku ao l ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI ÇOCUK HAKLARI PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK VE REHBERLİK BİRİMİ - ARALIK 2015 ÇOCUK HAKLARI 10 Aralık 1948 de İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi nin kabulüyle birlikte 10

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik

1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik 1.4.Etik Sistemleri Etik ilkelerin geliştirilmesinde temel alınan yaklaşımlar hakkaniyet ilkesi, insan hakları, faydacılık ve bireysellik ilkeleridir. Hakkaniyet, bütün kararların tutarlı, tarafsız ve

Detaylı

ODTÜ G.V. ÖZEL LĠSESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ZÜMRESĠ. 2011-2012 Eğitim-Öğretim Yılı. Ders Adı : Siyaset ÇalıĢma Yaprağı 13 SĠYASET

ODTÜ G.V. ÖZEL LĠSESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ZÜMRESĠ. 2011-2012 Eğitim-Öğretim Yılı. Ders Adı : Siyaset ÇalıĢma Yaprağı 13 SĠYASET ODTÜ G.V. ÖZEL LĠSESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ZÜMRESĠ 2011-2012 Eğitim-Öğretim Yılı Ders Adı : Siyaset ÇalıĢma Yaprağı 13 Adı Soyadı : No: Sınıf: 11/ SĠYASET Siyaset; ülke yönetimini ilgilendiren olayların bütünüdür.

Detaylı

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet

ANAYASAL ÖZELLİKLER. Federal Devlet ANAYASAL ÖZELLİKLER Ulus devlet, belirli bir toprak parçası üzerinde belirli bir nüfus ve egemenliğe sahip bir örgütlenmedir. Ulus-devlet üç unsura sahiptir: 1) Ülke (toprak), 2) Nüfus, 3) Egemenlik (Siyasal-Yönetsel

Detaylı

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI SİYASAL DÜŞÜNCELER TARİHİ YARD. DOÇ. DR. MUSTAFA GÖRKEM DOĞAN 2. ESKİ YUNAN SİYASAL DÜŞÜNCESİ 2 ESKİ YUNAN SİYASAL DÜŞÜNCESİ

Detaylı

Kohlberg e Göre Ahlak Gelişimi Kohlberg ahlak gelişiminin gelenek öncesi, geleneksel ve gelenek sonrası olmak üzere üç düzey içinde gerçekleştiğini

Kohlberg e Göre Ahlak Gelişimi Kohlberg ahlak gelişiminin gelenek öncesi, geleneksel ve gelenek sonrası olmak üzere üç düzey içinde gerçekleştiğini Kohlberg e Göre Ahlak Gelişimi Kohlberg ahlak gelişiminin gelenek öncesi, geleneksel ve gelenek sonrası olmak üzere üç düzey içinde gerçekleştiğini öne sürmektedir. Her düzey kendi içinde iki ayrı aşamada

Detaylı

1: İNSAN VE TOPLUM...

1: İNSAN VE TOPLUM... İÇİNDEKİLER Bölüm 1: İNSAN VE TOPLUM... 1 1.1. BİREYİN TOPLUMSAL HAYATI... 1 1.2. KÜLTÜR... 3 1.2.1. Gerçek Kültür ve İdeal Kültür... 5 1.2.2. Yüksek Kültür ve Yaygın Kültür... 5 1.2.3. Alt Kültür ve Karşıt

Detaylı

Olabilseler bütün insanlar tiran olmak isterler.

Olabilseler bütün insanlar tiran olmak isterler. SİYASET BİLİMİ Olabilseler bütün insanlar tiran olmak isterler. Bölüm 5: Siyasal Sistemler Devlet soyut bir kavramdır ve egemenliğini kullanmak için görev, yetki ve sorumlulukları belirlenmiş kurumlara

Detaylı

AÇIK SİSTEM. Sistemler, çevrelerinden girdiler alarak ve çevrelerine çıktılar sunarak yaşamlarını sürdürürler. Bu durum, sisteme; özelliği kazandırır.

AÇIK SİSTEM. Sistemler, çevrelerinden girdiler alarak ve çevrelerine çıktılar sunarak yaşamlarını sürdürürler. Bu durum, sisteme; özelliği kazandırır. SİSTEM: Belli bir amacı gerçekleştirmek üzere, biraraya gelen (getirilen), birbirine dayalı ve birbirini düzenli biçimde etkileyen parçalardan oluşan anlamlı bir bütündür. Sistemler, çevrelerinden girdiler

Detaylı

gelişmesini sağlaması için gerekli birçok maddeye yer verilmiştir. Sözleşmede yer alan

gelişmesini sağlaması için gerekli birçok maddeye yer verilmiştir. Sözleşmede yer alan ÇOCUK HAKLARININ SINIFLANDIRILMASI Çocuk Hakları Sözleşmesi nde, çocukların sağlıklı yaşaması ve çok yönlü olarak gelişmesini sağlaması için gerekli birçok maddeye yer verilmiştir. Sözleşmede yer alan

Detaylı

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI

KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ KAMU YÖNETİMİ PROGRAMI SİYASAL DÜŞÜNCELER TARİHİ YARD. DOÇ. DR. MUSTAFA GÖRKEM DOĞAN 7. ERKEN MODEN DÖNEMDE SİYASAL DÜŞÜNCE 7 ERKEN MODEN DÖNEMDE

Detaylı

İletişimin Sınıflandırılması

İletişimin Sınıflandırılması İletişimin Sınıflandırılması Toplumsal ilişkiler sistemi olarak Kişiler arası Grup i Örgüt i Toplumsal Grup ilişkilerinin yapısına göre Biçimsel olmayan (informel) / yatay Biçimsel / Formel) /dikey Kullanılan

Detaylı

Bu metin Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunca 10 Mayıs 1933 tarih ve 101 sayılı karar ile öğrenci andı olarak uygulamaya başlanmıştır.

Bu metin Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunca 10 Mayıs 1933 tarih ve 101 sayılı karar ile öğrenci andı olarak uygulamaya başlanmıştır. Bir vatandaşımız tarafından okullarda Öğrenci Andı nın okutulmaması için Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine Danıştay 8. Dairesi 2009/1614 Esas Sayı ile dava açılmıştır. Dava dosyasına konulmak üzere, Bakanı

Detaylı

DEMOKRASİNİN SERÜVENİ

DEMOKRASİNİN SERÜVENİ DEMOKRASİNİN SERÜVENİ OKUL ADI:ŞEHİT POLİS İSMAİL ÖZBEK ORTAOKULU KESTEL /BURSA DERS: BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE YAZILIM YAREN AYYILDIZ 264 MİNE YAŞAROĞLU 399 O Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle

Detaylı

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı.

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı. M.Ö 2000 den itibaren Eski Yunan da ve Ege de polis adı verilen şehir devletleri ortaya çıkmıştır. Bunlardan en önemlileri Atina,Sparta,Korint,Larissa ve Megara dır. Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak

Detaylı

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ VE OKUL YÖNETİMİ. Nihan Demirkasımoğlu

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ VE OKUL YÖNETİMİ. Nihan Demirkasımoğlu TÜRK EĞİTİM SİSTEMİ VE OKUL YÖNETİMİ Nihan Demirkasımoğlu 1 İçerik Sistem Kuramları Eğitime Sistem Yaklaşımı Eğitim sisteminin Alt Sistemleri Bu konu, Başaran ve Çınkır ın (2012) Türk Eğitim Sistemi ve

Detaylı

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl Platon'un Devleti-2 Platon, adil devlet düzenine ve politikaya dair görüşlerine Devlet adlı eserinde yer vermiştir 01.08.2016 / 15:01 Devlet te yer alan tartışmalar sürerken, Sokrates varoluştan varolmayışa

Detaylı

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017

İktisat Tarihi I. 18 Ekim 2017 İktisat Tarihi I 18 Ekim 2017 Kuruluş döneminin muhafazakar-milliyetçi bir yorumuna göre, İslam ı yaymak Osmanlı toplumunun en önemli esin kaynağını oluşturuyordu. Anadolu'ya göçler İran daki Büyük Selçuklu

Detaylı

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu

İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu İlkçağ Anadolu Uygarlıklarında Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Yapı Bağlamında Kütüphane/Arşiv Kurumu Prof. Dr. Bülent Yılmaz Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü E-posta : byilmaz@hacettepe.edu.tr

Detaylı

Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü

Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü Prof.Dr.Muhittin TAYFUR Başkent Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Beslenme ve Diyetetik Bölümü İyi ve kötü, yanlış ve doğru kavramlarını tanımlar, Etik bilincini geliştirmeye ve insanları aydınlatmaya

Detaylı

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI

HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI HUKUKUN TEMEL KAVRAMLARI 3.Ders Yrd.Doç.Dr. Uğur ÖZER HUKUKUN KAYNAKLARI Yargı organları kararlarını, hukuka dayanan, hukuktan kaynaklanan, hukukun gerektirdiği kararlar olarak sunarlar. Bu açıdan yargı

Detaylı

DEMOKRASİ VE SAYDAMLIK ENSTİTÜSÜ www.dse.org.tr

DEMOKRASİ VE SAYDAMLIK ENSTİTÜSÜ www.dse.org.tr DEMOKRASİ VE SAYDAMLIK ENSTİTÜSÜ www.dse.org.tr YENİ ANAYASA DEĞİŞİKLİK ÖNERİLERİMİZ (TCBMM Başkanlığı na iletilmek üzere hazırlanmıştır) 31.12.2011 İletişim: I. Anafartalar Mah. Vakıf İş Hanı Kat:3 No:

Detaylı

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık

Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ. Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık Şafak EVRAN TOPUZKANAMIŞ Türk Hukukunda Anayasal Gelişmeler Işığında Vatandaşlık İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER...XV KISALTMALAR...XXIII TABLOLAR LİSTESİ... XXV GİRİŞ...1 Birinci Bölüm Vatandaşlığın

Detaylı

bireysel özgürlük dayanışma eşit haklar öz saygı katılım

bireysel özgürlük dayanışma eşit haklar öz saygı katılım bireysel özgürlük dayanışma eşit haklar öz saygı katılım Temel haklar Santé Belçika herkese vatandaşlık ve İnsan Haklarına saygıyı temin eden Demokratik Devlet hakka saygıyı temin eder. Devlet, sadece

Detaylı

Siyaset Sosyolojisi Araştırma Konusu Nedir Siyaset Nedir Siyasi Olan Devlet Nedir Devlet türleri Devletsiz siyaset olur mu

Siyaset Sosyolojisi Araştırma Konusu Nedir Siyaset Nedir Siyasi Olan Devlet Nedir Devlet türleri Devletsiz siyaset olur mu Siyaset Sosyolojisi Araştırma Konusu Nedir Siyaset Nedir Siyasi Olan Devlet Nedir Devlet türleri Devletsiz siyaset olur mu Siyaset Sosyolojisi Genel sosyolojinin bir alt dalı. İktisat, din, aile, suç vb

Detaylı

Antik Yunan Kentleri (Polis)

Antik Yunan Kentleri (Polis) Antik Yunan Kentleri (Polis) Batı dünyasında gerçek anlamıyla kentin gelişmesi ise Antik Yunan kentleri ile başlamıştır. Atina, Korent, Isparta, Siraküza ve Miletos gibi kentler, hem askeri ve ticari bir

Detaylı

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar Ahlâk Kavramı Yrd. Doç. Dr. Rıza DEMİR İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İnsan Yönetimine Etik Yaklaşım Dersi Etik Türleri Mesleki Etik Türleri 2017 Ruhumu kudret altında tutan Allah'a yemin ederim

Detaylı

DİKKAT BU ÖZET 8 ÜNİTE

DİKKAT BU ÖZET 8 ÜNİTE DİKKAT BU ÖZET 8 ÜNİTE OLUP,BURADA YALNIZ İLK ÜNİTE GÖSTERİLMEKTEDİR İLKÇAĞ SEFESİ KISA ÖZET www.kolayaof.com 2 1.Ünite-Antik Yunan Mitolojisi ve Felsefe FELSEFE SÖZCÜĞÜNÜN ANLAMI Bugün dilimize felsefe

Detaylı

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U) DİKKATİNİZE: BURADA SADECE ÖZETİN İLK ÜNİTESİ SİZE ÖRNEK OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR. ÖZETİN TAMAMININ KAÇ SAYFA OLDUĞUNU ÜNİTELERİ İÇİNDEKİLER BÖLÜMÜNDEN GÖREBİLİRSİNİZ. ULUSLARARASI SOSYAL POLİTİKA (ÇEK306U)

Detaylı

ÇOCUK HAKLARI HAFTA 2

ÇOCUK HAKLARI HAFTA 2 HAFTA 2 Bu haftaki ders önü sorularımız: 1. Size göre hak kavramı nedir? Çocukluğunuzu da göz önünde tutarak sahip olduğunuz/olmadığınız veya kullanabildiğiniz haklarınızı tartışınız. 2 Geçmişte çocuklar

Detaylı

Locke'un Siyasal Toplum Anlayışı

Locke'un Siyasal Toplum Anlayışı Locke'un Siyasal Toplum Anlayışı John Locke, on yedinci yüzyıl sonuyla on sekizinci yüzyil başlarının en etkili İngiliz düşünürlerinden biridir. 07.04.2016 / 08:14 SÖZLEŞME VE SİYASAL TOPLUM A. Sözleşme

Detaylı

SİYASAL SİSTEMLER Siyasal Sistemler bir ülkede yönetenler ile yöneticilerin arasındaki ilişkilerin türü, niteliği ve dayağı anlatılmaktadır.

SİYASAL SİSTEMLER Siyasal Sistemler bir ülkede yönetenler ile yöneticilerin arasındaki ilişkilerin türü, niteliği ve dayağı anlatılmaktadır. Yrd. Doç. Dr. A. Sait SÖNMEZ Siyasal Sistemler bir ülkede yönetenler ile yöneticilerin arasındaki ilişkilerin türü, niteliği ve dayağı anlatılmaktadır. Hükümet sisteminde egemenliği kullanan organlar arasındaki

Detaylı

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR

TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA. Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR TEMEL HUKUK DERS NOTLARI SON HAFTA Öğr. Gör. Erkan ÇAKIR ANAYASANıN TEMEL ILKELERI 2 1. madde Türkiye devleti bir cumhuriyettir. 2. Madde Cumhuriyetin nitelikleri Cumhuriyetçilik Başlangıç ilkeleri Atatürk

Detaylı

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR Mit, Mitoloji, Ritüel DR. SÜHEYLA SARITAŞ 1 Kelime olarak Mit Yunanca myth, epos, logos Osmanlı Türkçesi esâtir, ustûre Türkiye Türkçesi: söylence DR. SÜHEYLA SARITAŞ

Detaylı

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK

DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK DEVLET TEŞKİLATINA TEORİK YAKLAŞIMLAR PROF. DR. TURGUT GÖKSU VE PROF. DR. HASAN HÜSEYIN ÇEVIK 2 Takdim Planı Modernleşme Süreci Açısından Devlet Devlet-Toplum İlişkileri Açısından Devlet Teşkilatlanma

Detaylı

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ DEMOKRASİ KAVRAMI AÇISINDAN DEVLET VE DİN İLİŞKİLERİ

BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ DEMOKRASİ KAVRAMI AÇISINDAN DEVLET VE DİN İLİŞKİLERİ BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ DEMOKRASİ KAVRAMI AÇISINDAN DEVLET VE DİN İLİŞKİLERİ Enes SANAL Ankara, 2014 Giriş Siyasal iktidar ile din arasındaki ilişkiler, tüm çağlar boyunca toplumsal

Detaylı

MİSYON, VİZYON VE DEĞERLER

MİSYON, VİZYON VE DEĞERLER MİSYON, VİZYON VE DEĞERLER KURUMSAL KÜLTÜRÜMÜZ VE DEĞERLERİMİZ KURUMSAL KÜLTÜRÜMÜZ VE DEĞERLERİMİZ GÜVEN Dürüstlüğümüz, doğruluğumuz ve etik iş uygulamalarımız ile güven kazanırız. Doğruluk ve yüksek

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO İnfaz ve Güvenlik Hizmetleri Programı Genel Hukuk-1 Dersleri HUKUKUN KOLLARA AYRILMASI VE KAMU HUKUKU-ÖZEL HUKUK AYRIMI HUKUK KAVRAMI ve TANIMI toplumsal

Detaylı

İktisat Tarihi II. I. Hafta

İktisat Tarihi II. I. Hafta İktisat Tarihi II I. Hafta Tarih Öncesi Çağların Bölümlenmesi Taş Çağı Bakır Çağı Tunç veya Bronz Çağı Tarihsel gelişim türün sürdürülmesi ve çoğalmasına katkıda bulunma ölçütüne göre de yargılanabilir.

Detaylı

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE

İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE İSLAMİYETİN KABÜLÜNDEN SONRAKİ EĞİTİMİN TEMEL ÖZELLİKLERİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ / FIRAT ÜNİVERSİTESİ / ARDAHAN ÜNİVERSİTESİ SEFA SEZER / İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ Türk toplumlarında ilk kez medrese denen eğitim

Detaylı

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim.

4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ. Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim. 4.HAFTA/KONU: IMMANUEL KANT IN ETİK GÖRÜŞÜ: İNSANIN DEĞERİ Temel Kavramlar: Ahlak yasası, isteme, ödev, pratik akıl, maksim. Kazanımlar: 1- Immanuel Kant ın etik görüşünü diğer etik görüşlerden ayıran

Detaylı

KAMU PERSONEL HUKUKU KISA ÖZET HUK303U

KAMU PERSONEL HUKUKU KISA ÖZET HUK303U KAMU PERSONEL HUKUKU KISA ÖZET HUK303U 2 Sayfa 2 1.Ünite Temel Kavramlar ve Anayasal İlkeler KAMU GÖREVLİLERİ Türkiye de Kamu Görevlilerinin Soyağacı Kamu Görevlileri Kamu i Seçilmişler Yükümlüler Gönüllüler

Detaylı

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler 1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar 2.Sanat ve Teknoloji 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler 5.Işık ve Renk 6.Yüzey ve Kompozisyon 1 7.Görüntü Boyutu

Detaylı

DOÇ. DR. DOĞAN GÖÇMEN DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ

DOÇ. DR. DOĞAN GÖÇMEN DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ DOÇ. DR. DOĞAN GÖÇMEN DOKUZ EYLÜL ÜNİVERSİTESİ FELSEFE BÖLÜMÜ Felsefe neyi öğretir? Düşünme söz konusu olduğunda felsefe ne düşünmemiz gerektiğini değil, nasıl düşünmemiz gerektiğini öğretir. Mutluluk

Detaylı

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar

Sosyoloji. Konular ve Sorunlar Sosyoloji Konular ve Sorunlar Ontoloji (Varlık) Felsefe Aksiyoloji (Değer) Epistemoloji (Bilgi) 2 Felsefe Aksiyoloji (Değer) Etik Estetik Hukuk Felsefesi 3 Bilim (Olgular) Deney Gözlem Felsefe Düşünme

Detaylı

DERS: EĞİTİM YÖNETİMİ

DERS: EĞİTİM YÖNETİMİ DERS: EĞİTİM YÖNETİMİ Dersin verildiği Fakülte: Bölüm: Öğretim Üyesi: İletişim: Eğitim Bilimleri Fakültesi Rehberlik ve Psikolojik Danışma Doç.Dr. Şakir ÇINKIR scinkir@gmail.com 1.HAFTA: EĞİTİM YÖNETİMİ

Detaylı

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN

TEMEL HUKUK ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN ARŞ. GÖR. DR. PELİN TAŞKIN BU DERSTE NELER ÖĞRENECEĞİZ? Hukuk kurallarının unsurları (Konu-irade-emir/yaptırım) Hukuk kurallarının sınıflandırılması HUKUK KURALLARININ UNSURLARI KONU EMİR YAPTIRIM KONU

Detaylı

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır.

-Anadolu Türkleri arasında efsane; menkabe, esatir ve mitoloji terimleri yaygınlık kazanmıştır. İçindekiler 1 Efsane Nedir? 2 Efsanenin Genel Özellikleri 3 Efsanelerin Oluşumu 4 Oluşumuyla İlgili Kuramlar 5 Efsanelerin Sınıflandırılması 6 Efsanelerde Konu ve Amaç 7 Efsanelerde Yapı, Dil ve Anlatım

Detaylı

YÖNETİM Sistem Yaklaşımı

YÖNETİM Sistem Yaklaşımı YÖNETİM Sistem Yaklaşımı Prof.Dr.A.Barış BARAZ 1 Modern Yönetim Yaklaşımı Yönetim biliminin geçirdiği aşamalar: v İlk dönem (bilimsel yönetim öncesi dönem). v Klasik Yönetim dönemi (bilimsel yönetim, yönetim

Detaylı

Türkiye Milli Eğitim Sisteminin Yasal Dayanakları. 2. Eğitim ve Öğretimi Düzenleyen Yasalar. 3. Milli Eğitim Şuraları. 4.

Türkiye Milli Eğitim Sisteminin Yasal Dayanakları. 2. Eğitim ve Öğretimi Düzenleyen Yasalar. 3. Milli Eğitim Şuraları. 4. Türkiye Milli Eğitim Sisteminin Yasal Dayanakları 1. T.C. Anayasası, 2. Eğitim ve Öğretimi Düzenleyen Yasalar 3. Milli Eğitim Şuraları 4. Kalkınma Planları 5. Hükümet Programları Milli Eğitim Temel Kanunu

Detaylı

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi

philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi FELSEFE NEDİR? philia (sevgi) + sophia (bilgelik) Philosophia, bilgelik sevgisi Felsefe, bilgiyi ve hakikati arama işi Felsefe değil, felsefe yapmak öğrenilir KANT Felsefe, insanın kendisi, yaşamı, içinde

Detaylı

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 11.Hafta ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ) Dr.

Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 11.Hafta ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ) Dr. Tarım Tarihi ve Deontolojisi Dersi 11.Hafta ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ) Dr. Osman Orkan Özer ETİK KAVRAMI, ETİĞİN SINIFLANDIRILMASI VE ETİK KURAMLARI (TEORİLERİ)

Detaylı

TOPLUMSAL DAVRANIŞ KURALLARI VE HUKUK. Dr.Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi

TOPLUMSAL DAVRANIŞ KURALLARI VE HUKUK. Dr.Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi TOPLUMSAL DAVRANIŞ VE HUKUK Dr.Öğr. Üyesi Barış TEKSOY Hukukun Temel Kavramları Dersi İNSAN VE TOPLUM İLİŞKİSİ İnsan, küçük veya büyük olsun, kaçınılmaz olarak bir toplum içerisinde yaşamaktadır. İnsan

Detaylı

İktisat Tarihi II

İktisat Tarihi II İktisat Tarihi II 23.02.2018 İkincil özeklerde yalnızca ekonomik yapı benimsenmekle kalmamıştır. - Biblos - Kapadokya uygarlıkları birincil özeklerin yapısı ile zorlanmıştır. İkinci devrimin yaygınlaşmasında

Detaylı

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNİN TEMEL İLKELERİ VE YASAL DAYANAKLARI

TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNİN TEMEL İLKELERİ VE YASAL DAYANAKLARI TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNİN TEMEL İLKELERİ VE YASAL DAYANAKLARI Türk Eğitim Sisteminin Genel Amaçları Türk Eğitim Sisteminin genel amaçları 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu nda ifadesini bulmaktadır. Türk

Detaylı

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ

Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ Yrd. Doç. Dr. Tevfik Sönmez KÜÇÜK Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi PARTİ İÇİ DEMOKRASİ İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... IX İÇİNDEKİLER...XIII KISALTMALAR...XXI TABLOLAR

Detaylı

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO. Adalet Programı. Hukuk Başlangıcı Dersleri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Adalet MYO Adalet Programı Hukuk Başlangıcı Dersleri ÜNİTE I TOPLUMSAL DÜZEN KURALLARI ve HUKUK Toplu Yaşam, Toplumsal Düzen, Toplumsal Davranış Kuralları, Hukuk Kuralları

Detaylı

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ 1215 yılında Magna Carta ile Kral,halkın onayını almadan vergi toplamayacağını, hiç kimseyi kanunsuz olarak hapse veya sürgüne mahkum etmeyeceğini bildirdi. 17.yüzyıla

Detaylı

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19

T.C. YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI Basın Bürosu Sayı: 19 09/04/2010 BASIN BİLDİRİSİ Anayasa değişikliğinin Cumhuriyetin ve demokrasinin geleceği yönüyle neler getireceği neler götüreceği dikkatlice ve hassas bir şekilde toplumsal uzlaşmayla değerlendirilmelidir.

Detaylı

Temel Kavramlar Bilgi :

Temel Kavramlar Bilgi : Temel Kavramlar Bilim, bilgi, bilmek, öğrenmek sadece insana özgü kavramlardır. Bilgi : 1- Bilgi, bilim sürecinin sonunda elde edilen bir üründür. Kişilerin öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile çaba

Detaylı

Hazırlayan: TACETTİN ÇALIK. Tacettin Hoca İle KPSS Vatandaşlık

Hazırlayan: TACETTİN ÇALIK. Tacettin Hoca İle KPSS Vatandaşlık Kamu Hakları Negatif Statü Hakları (Kişi Hakları Koruyucu Haklar) Pozitif Statü Hakları (Sosyal ve Ekonomik Haklar/İsteme Hakları) Hazırlayan: TACETTİN ÇALIK - Bireyleri devlete karşı koruyan - Devlete,

Detaylı

YILDIZ TEKNİKTE YENİ ANAYASA PANELİ

YILDIZ TEKNİKTE YENİ ANAYASA PANELİ YILDIZ TEKNİKTE YENİ ANAYASA PANELİ Yıldız Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü, 24 Kasım 2011 Perşembe günü Üniversitemiz Merkez Kampüsü Hünkar Salonu nda, hem Üniversitemizin

Detaylı

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ

DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ 215 DİN VEYA İNANCA DAYANAN HER TÜRLÜ HOŞGÖRÜSÜZLÜĞÜN VE AYRIMCILIĞIN TASFİYE EDİLMESİNE DAİR BİLDİRİ Birleşmiş Milletler Genel Kurulu nun 25 Kasım 1981 tarihli ve 36/55 sayılı Kararıyla ilan edilmiştir.

Detaylı

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ. 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL

EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ. 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL EĞİTİMİN FELSEFİ TEMELLERİ 3. Bölüm Eğitim Bilimine Giriş GÜLENAZ SELÇUK- CİHAN ÇAKMAK-GÜRSEL AKYEL FELSEFENİN ANLAMI Philla (sevgi, seven) Sophia (Bilgi, bilgelik) PHILOSOPHIA (Bilgi severlik) FELSEFE

Detaylı