UNIT 1 MAIN WORDS UNIT 1 OTHER WORDS

Transkript

1 UNIT 1 MAIN WORDS accept:kabul etmek event:olay like:1-hoşlanmak2-gibi sad:upset:üzgün at 6 p.m.:öğleden sonra feel sad:feel blue:üzülmek make excuses:mazeret üretmek sci-fi:science-fiction:bilim kurgu barbecue:barbekü go for walks:yürüyüşlere çıkmak nature walking:doğa yürüyüşü soccer match:futbol maçı be glad:memnun olmak going to:will:-ecek,-acak on Saturday:cumartesi günü study for an exam:sınava çalışmak be happy:mutlu olmak good:iyi picnic:piknik swear:yemin etmek bicycle race:bisiklet yarışı go out of city:şehir dışına çıkmak place:yer tea party:çay partisi birthday party:doğum günü partisi go out of town:kent dışına çıkmak play sports:do sports:spor tennis competition:tenis buddy:friend:pal:arkadaş go shopping:alışverişe çıkmak yapmak yarışması buddies:friends:arkadaşlar go to the plays:oyunlara gitmek promise:söz vermek tennis match:tenis maçı comedy:komedi have parties:parti yapmak refuse:reddetmek watch a movie:film izlemek date:tarih Henry's:Henry nin request:rica(etmek) yes, I d love to:evet çok isterim eat out:dışarda yemek imagine:think of:hayal etmek romance:aşk filmi, romanı yes, I would:isterim at Samuel's house:samuel in evinde brilliant:terrific:great:extraordinary:müthiş watch movies at home:evde film izlemek back someone up:birisini desteklemek go nature walking:doğa yürüyüşüne çıkmak have a class party:sınıf partisi yapmak be depressed:bunalıma girmek, üzülmek go to a rock concert:rock konserine gitmek help someone:birisine yardım etmek join a bicycle race:bisiklet yarışına katılmak like each other:birbirinden hoşlanmak study together:birlikte ders çalışmak just sit and chit-chat:oturup çene çalmak play soccer:play football:futbol oynamak thriller:heyecanlı, gerilimli (film,kitap) meet friends:arkadaşlarıyla buluşmak stranger:someone you don't know:yabancı visit relatives:akrabaları ziyaret etmek get on well with someone:birisiyle iyi geçinmek have something in common: have the same interests:ortak ilgileri olmak call on:visit for a short time:(kısa süreliğine)uğramak go to the movies:go to cinema:sinemaya gitmek computer game tournament:bilgisayar oyunu turnuvası go to the shopping malls:alışveriş merkezlerine gitmek count on someone: depend on someone:birisine güvenmek go to the concerts/plays:konserlere/oyunlara gitmek drink something at a café:kafede bir şey içmek play computer games:bilgisayar ounları oynamak go out of town/city:kent ya da şehir dışına çıkmak study for an exam or a test:test veya sınava çalışmak go to a shopping mall:alışveriş merkezine gitmek volleyball tournament:voleybol turnuvası UNIT 1 OTHER WORDS 12th:12nci dear:sevgili just:sadece shopping mall:alışveriş merkezi 12th december:12 aralık december:aralık know:bilmek short:kısa a.m:öğleden önce decide:karar vermek last:geçen show:gösteri a:an:bir difficult:hard:zor late:geç similar:benzer about:hakkında, civarında difficult to find:bulması zor later:sonra sit:oturmak above:yukarısında dislike:hoşlanmamak letter:mektup so:böylece active:aktif do:yapmak let s:hadi soccer:football:futbol activity:etkinlik drama:drama let s watch it:hadi izleyelim some:biraz, bazı a cup of tea:bir bardak çay drink:içmek lie:yalan someone:somebody:birisi address:adres each:her bir listen:dinlemek something:birşey a few:birkaç each other:bir birine long:uzun sound:ses afternoon:öğleden önce eat:yemek love:aşk special:özel again:tekrar e mail:e posta make:yapmak spend:harcamak all:hepsi end:son make an excuse:mazeret üretmek sport:spor always:daima enjoy:beğenmek make sure:emin olmak start:begin:başlamak and:ve enjoy yourself:rahatına bakmak match:maç stay:kalmak animated:animasyonlu enough:yeterli may:-ebilmek supposed:yükümlü animated movie:animasyonlu evening:akşam maybe:perhaps:belki take care:kendine iyi bak film animation:animasyon everything:her şey me:beni, bana tea:çay another:bir diğer exam:sınav mind:1-fikir2-önemsemek tell:anlatmak any:her hangi bir, hiç example:örnek monday:pazartesi test:test anything:her hangi bir şey excuse:mazeret more than 2 hours:2 saatten fazla thanks:teşekkürler are you busy:meşgul müsün? favorite:favourite:favori mostly:en çok that night:o gece argue:tartışmak feel:hissetmek most of the time:çoğu zaman that would be great:süper olur at:-de, -da feel well:iyi hissetmek movie:film:film theater:theatre:tiyatro at a café:kafede find:bulmak my:benim them:onları, onlara at home:evde fine:iyi name:ad then:sonra, o zaman at school:okulda food:yemek nature: there:orada at the end:sonda for:için never:asla they:onlar aunt:hala, teyze forest road:orman yolu no matter:sorundeğil thing:şey

2 back up:desteklemek forever:sonsuza kadar not:değil think:düşünmek be:olmak for just a short time:kısa süreliğine this:bu because:çünkü friday:cuma nothing:hiç,bir şey this evening:bu akşam become:olmak friendship:arkadaşlık number:numara this week:bu hafta beginning:başlangıç fun:eğlence one:bir time:zaman better:daha iyi further:daha fazla one of them:onlardan birisi together:birlikte bicycle:bisiklet game:oyun on monday:pazartesi günü tomorrow:yarın birth:doğum gave:verdi on that night:o gece tomorrow evening:yarın akşam birthday:doğum günü get off:inmek or:ya da tonight:bu gece blue:mavi get on:1-geçinmek2-binmek organize:düzenlemek tournament:turnuva blue ray:blu ray go:gitmek other:diğer town:kent blue ray movies:blu ray filmleri good:iyi our:bizim true:doğru body:vücut goodbye:bye:bye-bye:hoşça kal ourselves:biz kendi kendimize true friend:doğru arkadaş bring:getirmek grand:büyük, görkemli out:dışarı two:iki brother:erkek kardeş grandparent:büyük ebeveyn over:üzeri type:kind:sort:çeşit bus:otobüs great:müthiş p.m.:öğleden sonra uncle:amca, dayı busy:meşgul great one:müthiş olanı pair:çift us:bizi, bize but:fakat greet:selamlamak par-tea:tea party:çay partisi use:kullanmak café:kafe guess:tahmin parent:anne baba very:çok call:çağırmak, aramak guest:misafir part:kısım visit:ziyaret etmek called:adında hair:saç parties:partiler visit his brother:erkek kardeşi can t attend:katılamamak happen:meydana gelmek partner:partner volleyball:voleybol chat:sohbet have parties:parti yapmak party:parti walk:yürümek cheers:şerefe have to:must:zorunda olmak people:insanlar walk:yürümek chit-chat hear:duymak phone:telephone:telefon (etmek) wash my hair:saçımı yıkamak choice hello:hi:merhaba physical:fiziksel watch:1-izlemek2-kol saati city:şehir help:yardım etmek pick me up:beni arabasına almak we:biz class:sınıf his:onun plan:plan(lamak) week:hafta clean:temiz(lemek) home:ev play:oynamak, oyun weekend:hafta sonu clean the house:evi temizlemek hope:ümit please:lütfen welcome:hoşgeldiniz close:1-kapatmak2-yakın house:ev race:yarış well:iyi closest:en yakın hungry:karnı aç racket:raket what:ne club:kulüp I:ben really:indeed:hakikaten what do you want?:ne istiyorsun collection:biriktirme if:eğer relative:akraba what time:saat kaçta come:gelmek in:içinde rock:rock müziği when:1-ne zaman2-dığı zaman come in:içeri gelmek information:bilgi Sally s letter:sally nin mektubu where:nerede come with me:benimle gel interest:ilgi same:aynı who:kim common:yaygın in the afternoon:öğleyin say:söylemek why:niçin competition:yarışma in the evening:akşamleyin school:okul with me:benimle computer:bilgisayar invitation:davetiye see:görmek world:dünya computer games invite:davet etmek see you:görüşürüz would like:arzu etmek concert:konser invite you out:dışarı davet etmek see you, then:sonra görüşürüz would you like:arzu eder misin? cookie:kurabiye it:o, onu, ona send:göndermek write:yazmak cousin:kuzen I think:sanırım sender:gönderici you:sen, seni, sana, siz,sizi, size cup:fincan I m sorry:üzügünüm share:paylaşmak your:senin, sizin day:gün join:katılmak shopping:alışveriş yourself:sen kendi kendine call:phone:telephone:telefon etmek meet at about 10 a.m:10 gibi buluşmak thanks for everything:her şey için teşekkürler closest friends:en yakın arkadaşlar one mind in two bodies:2 vücutta 1 fikir that sounds fun:kulağa hoş geliyor come into our lives:hayatımıza girmek see you at school:okulda görüşürüz think about frozen:frozen ı düşünmek feel at home:evindeymiş gibi hissetmek see you in the evening:akşam görüşürüz what about:how about:-den ne haber have some guests:misafirleri olmak someone you don t know:bilmediğin birisi watch movies at home:evde film izlemek I m sorry, but I can t:üzgünüm, yapamam what time does it start?:saat kaçta başlıyor mall:shopping centre:alışveriş merkezi stay home:stay at home:evde kalmak what types of movies:ne çeşit film? meet:karşılaşmak, tanışmak, buluşmak study:1-ders çalışmak 2-öğrenim görmek with a few friends:birkaç arkadaşla a friend of sally:sally's friend:sally nin arkadaşı what do you think about frozen?:frozen hakkında ne düşünüyorsun? bring something to eat:yemek için bir şey getirmek like having parties with my friends:arkadaşlarıyla parti yapmak can you bring something to eat:yemek için bir şey getirebilir misin? take you at 6 p.m.: seni öğleden sonra 6 te almak take you at 4 in the afternoon: öğleden sonra 4 te almak think about your closest friends:en yakın arkadaşlarını düşünmek

3 take the number 41:41 numaralı otobüse binmek visit his brother on the weekend:hafta sonu erkek kardeşini ziyaret etmek have some guests on monday:pazartesi günleri misafirleri what do you have in your mind:kafandaki fikrin ne? olmak how are you:how are you doing:what s up:nasılsın?, naber what do you want to do tonight?:bu gece ne yapmak istiyorsun not very difficult to find:bulması çok zor değil when we have something in common:ortak yönümüz olduğu zaman phone number:telephone number:telefon numarası when we share similar likes:ortak zevklerimiz olduğu zaman some of his blue ray movies:blu ray filmlerinin bazıları would you like to come with me?:benimle gelmek ister misin? start walking at 10:10 da yürümeye başlamak would you like to join us?:katılmak ister misin? go to the movies with a few friends:birkaç arkadaşıyla sinemaya gitmek have parties with my friends:arkadaşlarıyla parti yapmak help her mother to clean the house:annesinin ev temizlemesine yardım etmek what turns a stranger into a true friend:yabancıyı doğru arkadaşa ne çevirir? UNIT 2 MAIN WORDS afternoon:öğleden sonra everyday:her gün listen:dinlemek rock:1-rock müziği,2-kaya a little:biraz exciting:heyecan verici listen to jazz:jazz dinlemek seat:oturacak yer always:daima frame:çerçeve listen to music:müzik dinlemek see a movie:film izlemek at 9:00:9 da fun:eğlence live:yaşamak sing:şarkı söylemek at night:geceleyin gear:vites loud:yüksek sesle snowshoeing:kar raketi yürüyüşü at noon:öğleyin get up:yataktan kalkmak midnight:gece yarısı snow tubing:snow tubing be alone:yalnız kalmak get up early:erken kalmak milk:süt sometimes:bazen bike:bisiklet go:gitmek morning:sabah take:1-almak2-götürmek boring:sıkıcı go shopping:alışverişe gitmek mountain biking:dağ bisikleti the band s name:grubun adı bossaball:bossaball go to bed late:geç yatmak mudguard:çamurluk the song titles:şarkı başlıkları brake:fren go to the beach:plaja gitmek music:müzik tire:tyre:araba lastiği brake lever:fren kolu handlebar:gidon never:asla trendy:modaya uygun can:ebilmek hardly ever:nadiren newspape:gazete tv:television:televizyon chain:zincir have:have got:sahip olmak often:sık sık twice a week:haftada 2 kere classical:klasik have a shower:duş almak ok:1-tamam2-şöyle böyle unbearable:tahammül edilemez clean:temiz(lemek) have breakfast:kahvaltı yapmak unusual:sıra dışı day:gün heavy metal:heavy metal on:üstünde usually:generally:genellikle do:yapmak help:yardım(etmek) once a month:ayda 1 kez very well:çok iyi do homework:ödev yapmak hiking:kırlarda yürüyüş on sundays:pazar günleri visit:ziyaret etmek drink:içmek hip hop:hip hop pedal:pedal walk:yürümek drink milk:süt içmek homework:ev ödevi pop:pop wash:yıkamak drive:sürmek how often.ne kadar sıklıkta prefer:tercih etmek watch:izlemek early:erken interesting:ilginç rap:rap watch tv:televizyon izlemek eat fruit:meyve yemek in the afternoon:öğleyin read:okumak week:hafta electronic: elektronik in the morning:sabahleyin read a newspaper:gazete okumak weekday:hafta içi end:son jazz:jaz ride:binmek weekend:hafta sonu energetic:enerjik late:geç ride a bike:bisiklet binmek work:iş(te çalışmak) every:her late in the afternoon:öğlen geç vakit ridiculous:saçma zorbing:zorbing at 9:00 on sundays:pazar günleri 9 da everyday in the evening:her gün akşam wear fashion clothes:moda kıyafet giymek at night on weekdays:hafta içleri geceleri the performer s name:icracının adı wear casual clothes:sıradan kıyafet giymek early in the morning:sabah erkenden three times a week:haftada 3 kere watch the news on tv:televizyonda haber izlemek at midnight on weekends:hafta sonu geceleri play computer games:bilgisayar oyunları oynamak eat fast food or junk food:fast food ya da abur cubur yemek read a book or a magazine:kitap ya da dergi okumak hang out with friends:arkadaşalarıyla gezmek read the news online:internetten haber okumak leave your room untidy:odayı düzensiz bırakmak see a live music show:canlı müzik şovu izlemek play a sport or exercise:spor ya da egzersiz yapmak the instruments and the players:enstrümanlar ve oyuncular listen to loud music with headphones:kulaklıkla yüksek sesle müzik dinlemek UNIT 2 OTHER WORDS about:1-hakkında2-civarında finish:bitirmek lever:kaldıraç short:kısa activity:etkinlik fit:formda life:hayat show:gösteri after:sonra fix:mend:repair:tamir etmek listen:dinlemek shower:duş after school:okuldan sonra fix his bike:bisikletini onarmak listen to pop:pop dinlemek side:kenar again:tekrar food:yemek live music:canlı müzik silver:gümüş alone:yalnız for a while:bir an lunch:öğle yemeği simple:basit also:bununla birlikte fourteen:ondört magazine:dergi snow:kar

4 and:ve free time:spare time:boş zaman make:yapmak sometimes:bazen around:etrafında from:-den, -dan make a deal:anlaşma yapmak song:şarkı around nine o clock:9 sıralarında from our house:bizim evden martial arts:dövüş sanatı soon:yakında art class:sanat kursu game:oyun me:beni, bana sport:spor ask:sormak Geography:coğrafya:elde etmek middle:orta start:begin at 6:15:6 yı çeyrek geçe get:elde etmek mom:mum:mummy:mother:anne strong:güçlü at 9 o clock:9 da get up at 7 o clock:7 de kalkmak month:ay stronger:daha güçlü at half past seven:7 buçukta go:gitmek More:-er:daha çok student:öğrenci at the end:sonunda good:iyi mountain:mount:dağ subject:ders, konu away:öte good for health:sağlık için iyi mud:çamur sunday:pazar badminton:badminton go over:incelemek musical:müziksel surf:sörf yapmak band:müzik grubu go to bed:yatmak my:beim swimming:yüzme barber:berber go to school:okula gitmek name:isim talk:konuşmak be:olmak greet:selamlamak near:yanında, yakın teach:öğretmek beach:plaj guard:korumak need:ihtiyaç( duymak) teacher:öğretmen bed:yatak guess:tahmin etmek neighborhood:yöre teenager:ergen best:en iyi gym:jimnastik salonu neighbour:neighbor:komşu teeth:dişler best wishes:en iyi dileklerimle hairdresser:kuaför new:yeni their:onların black:siyah half past:buçuk news:haber them:onları, onlara book:kitap hang:asmak next:bitişiğinde then:sonra breakfast:kahvaltı hang out:gezinmek next month:gelecek ay these:bunlar brother:erkek kardeş have:have got:sahip olmak old:yaşlı, eski they:onlar brush:fırça head:kafa once:bir kere they all:all of them:onların hepsi but:ama headphones:kulaklık online:internete bağlı thing:şey butter:tere yağı health:sağlık on sunday:pazar günü think:düşünmek camp:kamp hear:duymak orange:portakal ticket:bilet can fix:onarabilmek her:onun,onu, ona orange juice:portakal suyu title:başlık can t stand:tahammül edememek high:yüksek orchestra:orkestra tomorrow:yarın casual:sıradan high school:lise our:bizim tooth:diş cheese:peynir him:onu, ona out:dışarı top:üst choir:koro his:onun outside:dışarısı train:tren city:şehir history:tarih outside sports:açık hava sporu tube:tüp clothe:giysi home:ev outside the city:şehir dışı tutor:eğitmen coach:antrenör homework :ev ödevi over:üzeri tv:television:televizyon come:gelmek honest:dürüst pancake:krep tatlısı twice:iki kere come with us:bizimle gelmek honey:bal parent:anne baba twice a month:ayda 2 kere comfortable:rahat hope:ümit park:park understand:anlamak computer:bilgisayar house:ev pasta:makarna untidy:messy:düzensiz cool:serin How:nasıl pen:dolma kalem until:-e kadar cycling:bisiklet sürme how old:kaç yaşında pen pal:mektup arkadaşı until 3:30:3 buçuğa kadar daily:günlük idea:opinion:fikir performer:icracı us:bizi, bize day:gün I guess:i think:sanırım pizza:pizza usual:ordinary:sıradan:sıradan designer:tasarımcı I guess so:sanırım öyle place:yer very much:çok fazla different:farklı impressive:etkileyici player:oyuncu voice:insan sesi dinner:akşam yemeği in:içinde popular:popüler walk to school:okula yürümek dish:tabak in Italy:italya da preference:tercih want:istemek dislike:hoşlanmamak instrument:müzik aleti program:program wear:giymek do my homework:ödev yapmak in the evening:akşamleyin put:koymak website:website dossier:dosya Italy:İtalya related:ilişkili weekday:hafta içi drive:sürmek I d love to go:gitmeyi çok isterim rest:istirahat what's your family like:ailen nasıl drive to work:işe arabayla gitmek I m never late:asla geç kalmam right?:doğru mu? what do you think:sence drum:bateri juice:meyve suyu river:ırmak where:nerede eat:yemek junk food:abur cubur riverside:ırmak kenarı while:iken egg:yumurta keep:muhafaza etmek room:oda why:niçin exercise:egzersiz keep fit:formda kalmak saturday:cumartesi why don t:niçin yapmıyorsun express:dile getirmek kind:sort:type:çeşit school:okul wish:dilek far:uzak late:geç school band:okul müziği grubu with:ile fashion:moda leave:ayrılmak science:bilim, fen with his father:babasıyla

5 fast:hızlı leave school:okuldan ayrılmak sentence:cümle with his friends:arkadaşlarıyla fast food:fast food leg:bacak shoe:ayakkabı with us:bizimle father:baba lesson:ders shopping:alışveriş write:yazmak find:bulmak letter:mektup write your name at the end:sonuna ismini yaz after dinner:akşam yemeğinden sonra go to the gym:jimnastik salonuna gitmek surf on the net:internette sörf yapmak after lunch:öğle yemeğinden sonra go to the hairdresser:kuaföre gitmek take me to school:beni okula götürmek at the end of the day:günün sonunda have lunch:öğle yemeği yemek take the bus:get on the bus:otobüse binmek can fix the brakes:frenleri onarabilmek like to be early:erken gelmek istemek take the bus to school:okula otobüsle gitmek do outside sports:açık hava sporu near my neighborhood:bizm yöre yakınında wash the dishes:tabakları yıkamak yapmak do their homework:ev ödevi yapmak play sports:do sports:spor yapmak to be honest:dürüst olmak gerekirse go cycling:bisiklet sürmeye gitmek put it in your dossier:dasyasına koymak try:1-denemek2-çabalamak, gayret etmek go to a restaurant:lokantaya gitmek ride his bike to school:okula bisikletle gitmek the top of the letter:mektubun üstü go to bed at 10:30 p.m.:10 buçukta yatmak study at a high school:lisede okumak when I get home:eve vardığımız zaman a little far away from our house:bizim evden biraz uzak have pancakes with honey and milk:bal ve sütle krep tatlısı yemek leave school at 6:15:6:15 te okuldan ayrılmak help mom with the housework:ev işinde anneye yardım etmek favorite free time activity:favori boş zaman etkinliği how often do you surf on the net:internete ne kadar sıklıkta girersin get up at 9 o clock on sundays:pazar günleri 9 da kalkmak go out in the evenings:akşamları dışarı çıkmak go cycling with his father:babasıyla bisiklet sürmeye gitmek good at fixing his bike:bisikletini onarmada iyi can t stand working out every day:her gün çalışmaya katlanamamak make your legs stronger:bacaklarını güçlendirmek like hanging out with his friends:arkadaşlarıyla gezmeyi sevmek meet with your friends:arkadaşlarıyla buluşmak go to school in the morning:sabaha okula gitmek never get up early on sunday:pazar günleri asla erken kalkmamak go to the movies:go to cinema:sinemaya gitmek what do you think about the show:gösteri hakkında ne düşünüyosun? go to the movies on friday:cuma günü sinemaya gitmek play basketball on Saturday:cumartesi günü basketbol oynamak? go to the theater twice a month:ayda iki kez tiyatroya gitmek popular with students:öğrenciler içinde popüler hang out with his friends:arkadaşlarıyla gezinmek practice:1-pratik yapmak2-düzenli olarak yapmak hardly ever sleep before 11 p.m.:gece 11 den önce zuyumak sleep before 11 p.m.:gece 11 den önce uyumak hardly ever walk to school:okula nadiren yürümek the best thing about cycling:bisiklet sürmede en iyi şey have breakfast with my parents:annem babamlakahvaltı yapmak think about the show:gösteri hakkında düşünmek have dinner at about 7 p.m.:7 civarında akşam yemeği yemek what does she usually have for breakfast:kahvaltıda ne yer? have dinner:eat dinner:akşam yemeği yemek what do you like doing in your free time:boş zamanında ne yaparsın? have lessons until 3:30:3:30 a kadar ders çalışmak what kind of:what sort of:what type of:ne çeşit have lunch at school:okulda öğle yemeği yemek when I get home at 6:30 p.m:akşam 6 buçukta eve vardığım zaman have milk and honey for breakfast:kahvaltıda süt ve bal yemek play soccer after school:okuldan sonra futbol oynamak after you finished writing your letter:mektup yazmayı bitirdikten sonra go cycling on saturday and sunday:cumartesi ve pazar bisiklet sürmeye gitmek go to school in the morning or in the afternoon:sabah veya öğlen okula gitmek go to the gym every day on weekdays:hafta içi her gün jimnastik salonuna gitmek prefer listening to pop to listening to jazz:pop dinlemeyi, jazz dinlemeye tercih etmek EKSTRA one of the teachers:öğretmenlerden birisi four times a week:haftada 4 kere once a month:ayda 1 kere one of the men:adamlardan birisi want to go to Africa to see elephant:fil görmek için Afrika ya gitmek istemek the key of the door:the door s key:kapının anahtarı walk a long time in the hot sand:sıcak kumda uzun süre yürümek the window of the classroom:the classroom s window:sınıfın penceresi next Saturday:gelecek cumartesi a friend of Ahmet s:ahmet s friend:ahmet in arkadaşı visit my grandma in the hospital:ninemi hastanede ziyaret etmek Ali s car:the car of Ali:Ali nin arabası want to have a monkey:maymuna sahip olmak istemek my brother s friend:the friend of my brother:erkek kardeşimin arkadaşı next week:gelcek hafta my father s uncle:the uncle of my father:babamın amcası before the breakfast:kahvaltıdan önce the people in Korkuteli:Korkuteli deki insanlar good sides of tv:tv nin iyi yanları the students at school:okuldaki öğrenciler watch documentaries about giraffes:zürafa hakkında the doctors at hospital:hastanedeki doktorlar less than an hour:1 saatten az help her mother do the washing:annesinin çamaşır yıkamasına yardım etmek help his brother do his homework:erkek kardeşinin ödev yapmasına yardım etmek live with her family:ailesiyle yaşamak watch tv before the breakfast:kahvaltıdan önce tv izlemek Go to Antalya with his mother:annesiyle Antalya ya gitmek eat dinner while watching tv:tv izlerken akşam yemeği yemek have an accident:kaza geçirmek have an exam:sınav olmak SIMPLE PRESENT TENSE do/does) (GENİŞ ZAMAN) Kısaltma olumsuz:don t deosen t I walk:yürürüm I do not walk:yürümem

6 You walk:yürürsün(üz) You don t walk:yürümezsin(iz) He walks:yürür He doesn t walk:yürümez She walks:yürür She does not walk:yürümez. It walks:yürür It doesn t walk:yürümez. We walk:yürürüz We don t walk:yürümeyiz. They walk:yürürler They don t walk:yürümezler My friend walks My friends walk. PRESENT CONTINUOUS TENSE (am/is/are)(şimdiki ZAMAN) Kısaltma: m, s,re, I m walking:yürüyorum. I am not walking:yürümüyorum. You are walking:yürüyorsun. You aren t walking:yürümüyorsun. He is walking:yürüyor. He s not walking:yürümüyor. She s walking:yürüyor. She is not walking:yürümüyor. It is walking:yürüyor. It s not walking:yürümüyor. We re walking:yürüyoruz. We aren t walking:yürümüyoruz. They re walking:yürüyorlar. They are not walking:yürümüyorlar. The teachers are walking. The teachers are not walking SIMPLE FUTURE TENSE (GELECEK ZAMAN) (WILL) Kısaltma: II I will walk:yürüyeceğim I will not walk:yürümeyeceğim You ll walk:yürüyeceksin(iz) You won t walk:yürümeyeceksin(iz) He will walk:yürüyecek He will not walk:yürümeyecek. She ll walk:yürüyecek She will not walk:yürümeyecek. It will walk:yürüyecek It won t walk:yürümeyecek. We will walk:yürürüyeceğiz We won t walk:yürümeyiyeceğiz. They will walk:yürüyecekler. They won t walk:yürümeyecekler. My friend will walk. My friends won t walk. GOING TO FUTURE TENSE (GELECEK ZAMAN) (GOING TO) I am going to walk:yürüyeceğim I m not going to walk:yürümeyeceğim You re going to walk:yürüyeceksin(iz) You aren t going to walk:yürümeyeceksin(iz) He is going to walk:yürüyecek He s not going to walk:yürümeyecek. She s going to walk:yürüyecek She isn t going to walk:yürümeyecek. It is going to walk:yürüyecek It s not going to walk:yürümeyecek. We are going to walk:yürürüyeceğiz We aren t going to walk:yürümeyiyeceğiz. They re going to walk:yürüyecekler. They are not going to walk:yürümeyecekler. My friend is going to walk. My friends aren t going to walk. SIMPLE PAST TENSE (GEÇMİŞ ZAMAN) (DID, WAS /WERE Kısaltma:didn t I walked:yürüdüm I did not walk:yürümedim You walked:yürüdün(üz) You didn t walk:yürümedin(iz) He walked:yürüdü. He didn t walk:yürümedi She walked:yürüdü. She did not walk:yürümedi. It walked:yürüdü. It didn t walk:yürümedi. We walked:yürüdük. We didn t walk:yürümedik. They walked:yürüdüler They didn t walk:yürümediler My friend walked. My friends didn t walk. PRESENT PERFEC TENSE (GEÇMİŞ ZAMAN) (HAVE/HAS) haven t / hasn t I ve walked:yürüdüm I have not walk:yürümedim You have walked:yürüdün(üz) You haven t walk:yürümedin(iz) He s walked:yürüdü. He hasn t walk:yürümedi She s walked:yürüdü. She has not walk:yürümedi. It has walked:yürüdü. It hasn t walk:yürümedi. We have walked:yürüdük. We haven t walk:yürümedik. They ve walked:yürüdüler They haven t walk:yürümediler My friend has walked. My friends haven t walked