Bu Sayýda 51. Prof. Dr. Ali YILMAZ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "Bu Sayýda 51. Prof. Dr. Ali YILMAZ"

Transkript

1

2 Bu Sayýda 51 7 Hulûsi Efendi nin Dilinden Öðütler Prof. Dr. Ali YILMAZ Gönül Sultanlarýna 36 Sevgi Seli Aslan TEKTAÞ Somuncu Baba KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý nýn Yayýn Organýdýr Ýki Ayda Bir Yayýnlanýr ISSN: YIL:11 SAYI:51 TEMMUZ - AÐUSTOS 2004 ES-SEYYÝD OSMAN HULÛSÝ EFENDÝ VAKFI ADINA ÝMTÝYAZ SAHÝBÝ A.Þemsettin ATEÞ GENEL YAYIN YÖNETMENÝ Ýsmail PALAKOÐLU YAZI ÝÞLERÝNDEN MESUL MÜDÜR Ahmet DEMÝR REKLAM ve HALKLA ÝLÝÞKÝLER Ahmet KARACA - Murat HARMANBAÞI Þükrü ÞAHÝN - Ali KARABACAK Ýbrahim GÖKMEÞE KAPAK Bursa Ulu Camii nin Mihrabý Fotoðraf: Aslan TEKTAÞ TEKNÝK YAPIM AJANS SB / Darende Tel: YAZIÞMA ADRESÝ Zaviye Mah. Hacý Hulûsi Efendi Cad. No: Darende / MALATYA Tel:(422) Fax:(422) http// BASIM-YAYIM-DAÐITIM-PAZARLAMA VÝSAN Ýktisadi Ýþletmesi DAÐITIM DPP RENK AYRIM - FÝLM ÇIKIÞ Bizim Repro (312) BASKI Poyraz Ofset (312) Dergide Yayýnlanan Yazýlardan Yazarlarý Mesuldür Kaynak Gösterilerek Ýktibas Edilebilir. Resul KESENCELÝ 18 ADANA (322) AMASYA (358) ANKARA (542) BURSA (224) ÇAYCUMA (372) G.ANTEP (342) GÖLCÜK (262) ÝSTANBUL (216) Ýsmail PALAKOÐLU TEMSÝLCÝLÝKLER ÝZMÝR (535) ÝSKENDERUN (326) KAYSERÝ (352) K.MARAÞ (344) ELBÝSTAN (532) KARABÜK (370) KARAMAN (338) KONYA (332) Somuncu Baba nýn Anadolu ya Mürþid Olarak Dönmesi Tasavvuf Yolunda Mürid MALATYA (536) MERSÝN (324) OSMANÝYE (322) SAKARYA (264) SAMSUN (362) SÝVAS (346) TOKAT (356) TURHAL (356) Dünya ve Dünyalýklara Talip Olmak Doç. Dr. Ali AKPINAR 60 Kevser BAKÝ Ýbrahim ÞAHÝN Tatili Tadýnda Yaþamak Tefekkür 46 Editörden... 4 Baþyazý / A.Þemsettin ATEÞ... 5 Hutbe / "Mü'minler Birbirinin Kardeþidir"... 6 Araþtýrma / Prof. Dr. Ali YILMAZ Hulûsi Efendi nin Dilinden Öðütler... 7 Araþtýrma / Resul KESENCELÝ Somuncu Baba nýn Anadolu ya Mürþid Olarak Dönmesi Edebiyat / Sadýk YALSIZUÇANLAR Gezip Sahralarý Divanen Olsam Tasavvuf / Ýsmail PALAKOÐLU Tasavvuf Yolunda Mürid Kitap / Prof. Dr. Mehmet AKKUÞ Gönüller Sultaný Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Kitabý Hakkýnda Þiir / Rabia BARIÞ Hulûsi Efendi Altýn Silsile / Necmettin SARIOÐLU Mevlanâ Ziyaüddin Halid-i Baðdadi (k.s.) Edebiyat / Yard.Doç.Dr. Cemil GÜLSEREN "Gönüller Sultaný Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi" Kitabý Üzerine Ýlk Ýzlenimlerim Türkçe / Yavuz Bülent BÂKÝLER Yanut-Yanýt-Cevap Yalgu-Yerçü-Yaþru-Yalbý Etkinlik / Aslan TEKTAÞ Gönül Sultanlarýna Sevgi Seli Gezi / Ýsa KOCAKAPLAN Din ü Devlet Ýçin Çalýþmak Þiir / H. Hasan UÐUR Nur Alâ Nur Din ve Hayat / Doç. Dr. Ali AKPINAR Dünya ve Dünyalýklara Talip Olmak Düþünce / Ýbrahim ÞAHÝN Tefekkür Ýnceleme / Aydýn TALAY Hayrat ve Hizmeti Gaye Edinen Kadýnlar Þiir / Ýbrahim SAÐIR Menkýbe-i Somuncu Baba Edebiyat / Musa TEKTAÞ "Gönüller Sultaný" Adlý Eserden Ýki Vecize Hikâye / Raziye SAÐLAM Gelincikler Solmadan Hanýmlara Özel / Nuran ÖZDEN Ailede Huzur Tomurcuklar / Kevser BÂKÝ Tatili Tadýnda Yaþamak Mutfaktan / Sýdýka SARI Fýrýnda Patatesli Tavuk Budu Bulmaca...

3 Editörden Baþyazý Baþarý Hepimizin Gönüller Sultaný nýn Huzûrunda... Sevgili Somuncu Baba Dostlarý; saðlar. Manevî dinamikleri insan hayatýndan Geçtiðimiz Haziran ayýnýn 26'sýnda çekip alýn, kutup yýldýzlarýný kaybetmiþ düzenlemiþ olduðumuz "4. Darende, Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi Kültür Etkin- Bu irtifal vesilesiyle Darende tarihî bir olurlar. likleri" el ele verilen bir gayretin eseri olarak gün yaþadý desem yeridir. Türkiye'nin dört en güzel bir þekilde gerçekleþti. Yurdun dört bir yanýnda insanlar kadýn-erkek koþup gelmiþlerdi" sözleriyle yaþadýðý duygularý dile bir yanýndan gönül sultanlarýný anmak için gelen coþkulu insan topluluklarý manevi bir getirirken Ýsmail Yaðcý'da gazetesinin köþesinde yine bu muhteþem günü anlattý. atmosferin yaný sýra tattýklarý gönül huzuruyla memleketlerine döndü. Hep duyardým Darendeli iþ adamlarý Etkinliklere iþtirak eden edebiyat ve baþarýlý, iþ bitirici kimselerdir diye. Ancak medya dünyasýndan ehli kalem ve kelam sahibi yazarlar görüþ ve düþünceleriyle Darenþim de olmamýþtý. tüccar olmadýðým için, herhangi bir alýþveride'deki etkinlikte yaþadýklarý duygularý, izlenimleriyle okuyucularýyla paylaþtý. Orada faaliyette bulunan vakfýn, 'Darende 26 Haziran günü Darende'deydim. Gazeteci-Yazar dostumuz Arslan Tekin; "Gönüllü kuruluþlarýn neleri yapabilekinlikleri' kutlamalarýnda bulundum. Türki- Somuncu Baba ve Hulusi Efendi Kültür Etceðinin örneðini Anadolu'nun, herkesin ye'nin birçok yerinden gelen insanlar gördüm. Birçok milletvekili ve belediye kolay gidip gelemeyeceði bir köþesinde gördüm... baþkanlarý da katýlmýþlardý. Gerçekten Sadece gönüllü kuruluþlarýn neler yapabileceðini deðil, insanlarýn gönüllü olabil- bir kutlama idi.. Program da zengin idi. halkýn genç-yaþlý, kadýn-erkek, kaynaþtýklarý mek için nelere itibar ettiðini ve inandýðýný... da orada gördüm. Güzel ilçede, nereye baksanýz birçok Geçen hafta sonu iki gün Malatya'nýn okul, hastane ve sosyal tesislerin, bu vakýf Darende ilçesindeydim. 14 bin nüfuslu küçük bir yer... Ama orada vücut bulup bütün Ýlgililerini kutluyorum.. eliyle yapýlýp; devlete sunulduðu anlatýldý. Türkiye'ye yayýlan Es-Seyyid Osman Hulûsî Daha bir çok yazar, etkinliklerimizi Efendi Vakfýnýn faaliyetleriyle Darende'nin anlatarak güzel ve baþarýlý geçtiðini ifade etmekte. Herkesin bir bütünlük ve güzel bir fizikî yapýsý arasýndaki fark büyük! Bir hastane yükseliyor vakfýn... Bir ahenk içerisinde hizmet edip, etkinliði baþarýlý kýlmak için yoðun çaba ve gayret sarfet- mektep binasý yükseliyor vakfýn... Bir yurt yükseliyor vakfýn... Birçok sosyal hizmet tiðini ise birlikte yaþadýk. Buradan yine alanlarý görüyorsunuz vakfýn... Bunlar nasýl emek veren, gayretle ilgi ve alâka gösteren, yapýlýr? Gönüllü kuruluþlarýn gönüllü erleriyle ancak... Ýnansýn veya inanmasýn her gönülden teþekkürlerimizi sunuyorum. nezaket gösterip etkinliðe katýlan herkese insanda yardým duygusu vardýr. Organize Etkinliklerimiz ve vakýf yayýnlarýmýzýn olan, güven veren bir kuruluþ insanlarýn aðýrlýkta iþlendiði dergimizin bu sayýsýnda da yardým duygularýný harekete geçirebilir. sizlere merhaba diyor, baþarýlý Es-Seyyid Osman Hulûsî Efendi Vakfý bir geleceðin hepimizle olmasýný te- bu güveni vermiþ ki, bu kadar hizmet yapýlabilmiþ. menni ediyorum. Manevî dinamikler bir milletin birliðini Göz nuru dökülerek hazýrlanan, ilmek ilmek dokunan halýlarýmýz vardýr. Nakýþ nakýþ iþlenen bu halýlar, evlerimizin en deðerli yerine misafir odasýna serilir. Yýllarca sohbetlere dostluklara þahit olurlar. Hele de kökboyasýyla boyanmýþ, besmeleyle dokunmuþ, halis niyetle serilmiþse o halýlarýn üzerinde ne sohbetler, ne muhabbetler olur. Ýnsanlarýn da gönül tahtýna oturttuðu sevgili þahsiyetler, gönül dostlarý vardýr. Ýþte Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi binlerce insanýn gönül tahtýna mihman olmuþ bir büyük zâttýr. Onun sevgisi yüreklere geniþlik ve ferahlýk veren bir iksirdir. Kitaplar da halýlar gibidir. Yýllarca verilen emeklerin mahsulü, iyi niyetlerle baþlanmýþ hizmetlerin ürünü olan eserler, bilgi ve kültür dünyamýza düþen nakýþlar gibidir. Kur'an ve sünnet gibi iki saðlam temelden beslenen tasavvuf kitaplarý yüzyýllardýr sohbet meclislerinde okunmuþtur, hâlâ da okunmaya devam edilmektedir. Okundukça okunur, okuyucuda da dinleyicide de býkma ve usanma duygularý zuhur etmez. Birkaç yýllýk emeðin mahsulü olan ve titiz bir çalýþma sonucu meydana getirilen "Gönüller Sultaný Es-Seyyid Osman Hulusi Efendi" adlý eser, Vakýf yayýnlarý arasýnda neþredildi. Gönüller Sultaný'nýn hayatý, eserleri, tasavvufi anlayýþý bir kitap halinde þimdi okuyucuya ve siz deðerli gönül dostlarýna sunuldu. Onun manevi huzurunda bu eseri okumakla, pek bilinmeyen yönlerini daha tafsilatlý olarak bu deðerli çalýþmadan öðrenilebilmek mümkün. Kitaplýklara, çalýþma masalarýna koyup, doya doya, sindire sindire okuyarak, Hulûsi Efendi Hazretlerinin maneviyatýndan istifade edilebilir. Kitaba bir takdim yazan H. Hamidettin Ateþ Efendi þöyle diyor; "Osman Hulûsi Efendi (k.s), tasavvufî düþüncesiyle hep gönüllere hitap eden, gönüllere hizmet eden bir yüce þahsiyettir. Ona göre, gönül; aþkýn menbaý, manevî ilham ve duygularýn zuhur ettiði yerdir. Hakkýn sýrlarýnýn tecelli ettiði aynadýr. Samimi gönül; sahibini Allah'ý her an kalpte zikretmeye ve ona tam bir imanla yönelmeye sevkeder. Manevi kuvvet ve destek verir. Bunlarýn hepsinden murad, ancak can ve gönülden Cenâb-ý Hakk'ýn huzuruna sâfiyâne varmaktýr. Gönül âyinesinde ki bu ezelî muhabbet ile Osman Hulûsi Efendi; Allah'ýn yarattýklarýna sevgi ile bakmýþ, "Ýnsanlarýn hayýrlýsý, insanlara faydalý olandýr" prensibi ile insanlýða hizmeti, Hakk'a hizmet kabul etmiþtir. Ýnsanlara þefkat ve yardýmda ahlâk numunesi sevgili ceddi Hz. Muhammed (s.a.v)'i örnek almýþ, O'nun yolunu takip etmiþtir. Allah ve Resulü'nün rýzasýný kazanmak için, insana ve çevreye karþý duyarlý olmuþ, gösterdiði hassasiyetle samimiyetini bütün ömrüne yaymýþtýr. Hayatýna bakýldýðýnda, insanlar arasý iliþkilere çok geniþ seviyede yer verdiði ve bu konularda çok hassas olduðu görülmüþtür. Hizmetleri ve hareketleriyle, ihlas ve samimiyetin eseri olarak insanlara karþý yardýmsever ve hoþgörülü, içinde yaþadýðý topluma karþý güven verici ve barýþý saðlayýcý bir manevî görevi üstlenmiþ olduðu açýkça müþahede edilebilir." Bu eseri okuyanlar satýrlarýn arasýnda bazen geçmiþe yolculuk yapabilirler. Ve kendilerini Hulûsi Efendi (k.s)'nin huzurunda okunan bir ilahinin sesiyle mest olmuþ, bir çay sohbetinde hissedebilirler. O yüce þahsiyetle hayatta iken tanýþma fýrsatý bulanlar, eski anýlarýný, hatýralarýný hatta hayatlarýndan ebedileþen, fotoðraf karelerini, bu kitapla yeniden yaþayýp, yeniden eski günleri hatýrlayabilirler. Onu tanýma fýrsatýný bulamayanlar ise; onun öðütlerini, insanlýða hizmet felsefesini okuyarak ve hayata tatbik edilmiþ gerçekleri öðrenerek, bizzat onunla tanýþma fýrsatýný yakalayabilirler. Yolundan giden evlatlarýnýn, onun izini takip edenlerin, candan baðlýlýðýný sezebilirler. Devam eden hizmetleri daha yakýndan tanýma fýrsatý bulurlar. Her yeni yayýnlanan eser okumak ve bilgi daðarcýðýmýzý tazelemek, yeni bilgiler elde etmek için bir fýrsattýr. Böyle kapsamlý, bir o kadar da önemli bir þahsiyeti konu alan, tasavvufi bahislerle, edebî hakikatlerle bezeli bir çiçek bahçesini andýran yeni yayýnýmýzdan azami derecede istifade etmenizi temenni ediyorum. Aþk sembolü güllerden demet demet dermenizi, sevgi ufuklarýnýn gizemli sýrlarýna ermenizi diliyorum. Ve kulaklara küpe þu sözü tekrar ediyorum; "Kitaplar okunmak içindir. Okundukça sýrlarýný dostlarýna açar." A.Þemsettin ATEÞ Somuncu Baba 4 Temmuz-Aðustos 2004 Temmuz-Aðustos Somuncu Baba

4 Hutbeler Þeyh Hamid-i Veli Minberinden Hutbeler Muhterem Cema'at-i Müslimin! Cenabý Hakk, Kur'an-ý Keriminde buyuruyor ki; Mü'minler kardeþden baþka bir þey deðildirler. Kardeþlerinizin arasýný ýslah ediniz; ve Cenabý Allah dan korkunuz ki, rahmetine nail olasýnýz. (Hucurât, 10) Peygamberimiz de, Nefsiniz için arzu ettiðiniz bir þeyi Müslüman Müslüman kardeþler! Madem ki Cenab-ý Hakk Mü'minler birbirinin kardeþidir buyuruyor, öyle ise birbirimize, daima, kardeþ mu'amelesi yapmak lazýmdýr. Ýki sevgili kardeþ, birbirine nasýl mu'amele yaparsa biz de birbirimize öyle mu'amele edeceðiz. Müslüman Kardeþlerim! Biz de, bugün bu anlayýþ tam aksine devam ediyor. Ýnsaf et Müslüman kardeþ, kendi varlýðýný kendin söndürmeye çalýþma! Her Müslümanýn caný, malý, ýrz ve namusu diðer müslümana haramdýr. Madem ki Müslüman, Müslümanýn kardeþidir. Müslüman, kardeþinin meþru haklarýna hürmet ve ri'ayete mecburidir. Allah ýn, Peygamberin emri budur. Yüce dinimizin gösterdiði yol da bu. Artýk elini göðsünün üstüne koy da, iyice düþün, hareketini dini emirlere uygun olarak yapmaða çalýþ. Herhangi bir canlýnýn sebebsiz incinmesine rýza gösterme. Vatandaþlýk ve komþuluk hukukuna ri'ayet et. Bütün insanlara ve yaratýklara karþý Allah için hürmet et ve yaradýlmýþý yaratandan ötürü hoþ gör. Lisanýný gýybetden ve gönlünü su'i-zandan muhafaza et, kimsenin aleyhine söz söyleme, daima yapýcý bir zihniyete sahip ol, yýkýcý ve kýrýcý iþlerden sözlerden sakýn, memleketin ve milletin hayýr ve nef'ine olan hususlarda aklýný, irade ve arzularýný kullan, kötülüklerden vazgeç, ne kimseyi incit ve ne de kimseye incin. Kötülüklerin da'ima iyilikle ve güzellikle hallü fazlýna çalýþýn. Ýnsanlarýn diyanet ve fazilet dairesinde yaþamalarý içun elinden geldiði kadar uðraþ, kimseyi hor görme, kimseye kin besleme, buðz edip ihanette bulunma. Aile efradýyla takayyud her müslümanýn dini ve ictima'i borcudur. Onlarýn iyi yaþamasýnda beþeriyetin hayýrlý bir uzvu olabilmelerinde yegâne âmil, vereceðimiz terbiyeye baðlýdýr. Cem'iyetin nizamýný bozucu bir unsur olarak yetiþtirdiðimiz zamanda mes'uliyet yine bize raci'dir. Bir Hadisi Nebevide Nasýn (insanlarýn) hayýrlýsý insanlara hayýrlý olandýr. Bilakis insanlarýn þerlisi insanlara zararlý olanýdýr. buyurulmuþtur. Varlýðýmýzýn bekasýný temsil edecek olan eserlerimiz ve ne- kardeþiniz için istemedikce mü'min-i kâmil olamazsýnýz. buyurmuþlardýr. sillerimizdir. Evladlarýmýzý muzýr bir mikrop olarak hazýrlarsak, içinde bulunduðumuz topluma ihanet etmiþ oluruz; faydalý bir insan olarak yetiþtirirsek, bir arada yaþadýðýmýz cemiyetin yücelmesine, huzuruna büyük katkýda bulunduðumuz gibi dünyevi ve uhrevi saadeti de elde etmiþ oluruz. Aziz müslümanlar! Müslümanýz, Allah dan korkarýz diyoruz. Bu, ne biçim Müslümanlýk, ve nasýl Allah dan korkmak bu, sözümüz özümüze, iþimiz içimize uymadýkca, muamelemiz dosdoðru, kitabullah ve sünnet-i Rasulullaha mutabýk olmadýkca (uymadýkca), kavl-i mücerredden ibaret kalan sözümüze itibar yoktur. Bu kuru söz iki alemde de bizi mahcup etmekden baþka bir þeye yaramaz. Allahu Te'âlâ hazretleri, mü'minin gýyabýnda söz söylemeyi haram kýldýðý bilinir. Muhterem Müslümanlar! Ýçine düþdüðümüz tehlikeyi ve ne halde olacaðýmýzý hepiniz bilirsiniz. Allah korusun, birbirimizi yiyecek hale geldik, Peygamberimiz Nâhak yere bir damla kan dökülürse arþullah titrer buyuruyor. Birbirimizin hânumanýný, ocaðýný söndürmeye çalýþýyoruz. Buna ne Allah, ne Peygamber ne de vijdan razý olur. Artýk uyanalým. Necip milletimizin, aziz memleketimizin ve cennet vatanýmýzýn rahat ve huzur içinde yaþamasýný, el birliði ile te'mine çalýþalým. Hiçbir kötü hareketimizle onlarý rencide edecek halde bulunmýyalým. Artýk kötülüklere son verelim; ilahi emirlere riayet edelim. Mel'un ve muhteris münafýklarýn, kötü niyetli, bölücü kimselerin sözüne ve tahrikine kulak asmayalým. Muhakkak bilelim ki, bu insanlarýn istediði, tesnüdü islâmiyeyi bozmak, aramýza nifak sokmak, süflü emellerine na'il olmak içun birbirimize düþürmek, kardeþlik baðlarýný koparmak için ellerinden geleni yapmaða çalýþtýðý menfur, arzularýdýr. Ve'l-hasýl gayemiz daima memleketimizin ve milletimizin zararýna deðil, yararýna olmalýdýr. Allah cümlemizi kârýný, zararýný, hayrýný ve þerrini müdrik, ahlâki fazilet sahasýnda hareket eden bir gönül ve niyet-ihüsniyye ihsan buyursun. Prof. Dr. Ali YILMAZ Öncelikle Hulûsî Efendi gibi þahsiyetlerin önemini ve hayâtýmýzdaki yerini tesbit ve tayin etmek gerekir. "Ýslâmiyet'te ruhban sýnýfý yoktur." veya "Ýslâmiyet'te ruhbanlýk yoktur." þeklinde sözler söylenir. Bu ne demektir? Gerçekten Ýslâmiyet'te ruhbanlýk veya ruhban sýnýfý yoktur. Bu þu demektir : Ýslâmiyet'te Allah adýna dînî hükümler ortaya koyan, söyledikleri Allah kelâmý gibi kabul edilen ve dinin kendisinden sayýlan, hüküm koyan ve kaldýran; insanlarýn günahlarýný affetme ve dinîn hayatla ilgili suçlarýný ortadan kaldýrma yetkisi olan; dini Allah adýna yorumlayan ve yorum sonunda ortaya çýkan kararý din sayýlan, Allah adýna insanlarý yönetme hakkýna sahip olan bir sýnýf yoktur. Bu saydýklarýmýz Hýristiyanlýða ait ruhban sýnýfýnýn özellikleridir. Hýristiyanlýkta, meselâ Katolik kilisesi bu yetkilere sahiptir. Papa, Allah'ýn yer yüzündeki temsilcisi gibidir. Üst düzey papazlardan oluþan kilise meclisi de yukarýda saydýðýmýz yetkilere sahiptir. Batý kaynaklý filmlerde sýk sýk görülen bir þey vardýr; günah iþleyen bir hýristiyan kiliseye Araþtýrma Hulûsi Efendi nin Dilinden Öðütler Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (K.S) gider, yaptýðýný papaza anlatýr, günahýný itiraf eder, piþman olduðunu belirtir ve affedilmesini diler. Papaz da piþmanlýðýný kabul eder ve onu affeder. Hatta Ortaçaðda kilisenin insanlara cennetten yer verdiði þeklinde bilgiler vardýr. Bu söylediklerimin benim anlatmak istediðim konuyla nasýl bir alakasýnýn olduðu akla gelebilir. Bununla þunu anlatmak istiyorum: Kur'ân'da da belirtildiði gibi, Cenâb-ý Allah, Hz. Peygamber hayattayken nimetini tamamlamýþ ve insanlýk için din olarak Ýslâmiyet'ten razý olmuþtur. (5/Mâide sûresi, 3.) Dinin temel ilkeleri o zaman ortaya konulmuþ ve Hz. Peygamber de yaþayýþýyla bize bu dinin nasýl yaþanacaðýný göstermiþtir. Bize yeni bir din gelmeyecek ve dinin temel ilkeleri kimse ve hiçbir sýnýf tarafýndan yenilenmeyecek, deðiþtirilmeyecek, kaldýrýlmayacaktýr. Allah'ýn bize bildirdiði temel ilkelerden birisi de herkesin yaptýðýndan kendisinin sorumlu olmasýdýr. Kazandýðý sevabýn da, günahýn da sorumluluðu herkesin kendine aittir, bunlarýn hepsi kendisinin hür irâdesinin ürünüdür. "Kim zerre kadar hayýr iþlerse onu, kim de zerre kadar þer iþlerse onu görecektir." (99/Zilzâl sûresi, 7 ve 8.) Bu kazandýklarý ile, yine kendi elleriyle cennete ve Cemâlu'llâh'a kavuþacak veya cehennemi boylayacaktýr. Hiç kimse bir Müslümaný elinden tutup da cennete veya cehenneme götüremez. Bunu kiþi ancak kendisi elde eder. Yani sonuçta hangi sebep gösterilirse gösterilsin her þey kiþinin iradesine dayanmaktadýr, sorumluluk da kendisine aittir. Temel ilkemiz budur. Bu durumda bizim Peygamberimiz, ashâb-ý kirâm, alimlerimiz, fakihlerimiz, mürþidlerimiz, tarih boyunca örnek olmuþ ve insanlara yol göstermiþ bunca din büyüðümüz, halen de hizmetlerine devam eden ve insanlara önderlik eden önemli kiþilerin yeri nedir? Bunlarýn hiç mi önemi yoktur? Elbette hayýr. Baþta Hz. Peygamber olmak üzere bunlarýn hepsinin bizim için, her Müslüman için çok büyük önemi vardýr. Bunlar bizim kurtuluþumuzun vesîleleridir. "Hiç kimse bir Müslümaný elinden tutup da cennete veya cehenneme götüremez." demiþtim. Somuncu Baba 6 Temmuz-Aðustos 2004 Temmuz-Aðustos Somuncu Baba

5 Þimdi de tam tersi gibi görünen, ancak gerçek olan baþka bir þey söylüyorum : Bir kimse kimi kendisine örnek alýr, kimin gösterdiði yoldan gider, kimin tavsiyesine uyar ona göre yaþarsa, ona göre Allah'ýn rýzâsýný veya gazabýný kazanýr, cennete veya cehenneme gider; kurtuluþa erer veya yanlýþ yolda devam eder. Baþta ruhban sýnýfýndan bahsettim. Bizim alimlerimiz, fakihlerimiz, mürþidlerimiz, din büyüklerimiz veya baþka vasýflardaki büyüklerimiz ruhban sýnýfý deðildir. Prof.Dr. Ali Yýlmaz Bunlar Allah'ýn dinini, dinin temel hükümlerini deðiþtirmezler, kimsenin günahýnýn veya sevâbýnýn ne sorumlusudurlar, ne de ortaðýdýrlar. Ancak onlar yaþayýþlarýyla bizim örneklerimizdir; söyledikleri yolumuzu gösterir, önümüzü aydýnlatýr; bilmediklerimizi bize öðretirler ve gösterirler. Örnek edep sahibidirler, örnek ahlak sahibidirler, örnek hayat sahibidirler. "Her koyun kendi bacaðýndan asýlýr." þeklinde bir söz vardýr. Yani herkes kendi fiilinin sorumlusudur ve onun karþýlýðýný görecektir; ama mü'minin diðer mü'minlere ve insanlara karþý da görevleri ve sorumluluklarý vardýr. Cenâb-ý Allah, Âl-i Ýmrân suresi, 104. âyette þöyle buyuruyor: "Sizden hayra davet eden, iyiliði emreden, kötülükten alýkoyan bir topluluk olsun." Bu âyet esas itibariyle Müslüman toplum olarak, "Sizin her biriniz bu görevleri yerine getiren kimseler olun ve sizin topluluðunuz da böyle bir topluluk olsun." demektir. Þu halde hepimiz herkesi hayra davet etmekle, söyleme imkânýmýz olan herkese iyi þeyler yapmasýný söylemekle, bir yanlýþ ve kötülük gördüðümüzde de, onu engellemekle yükümlüyüz. Bizim büyüklerimiz de kendilerini bu konumda görmüþler ve sorumluluk þuuruyla daima bizim yolumuzu aydýnlatmýþlardýr. Hayatlarý bizim için örnek olmuþtur. Hz. Peygamber olmasaydý, dinin hayatta nasýl yaþanacaðýný nereden bilecektik? Sahabe olmasaydý bir Müslüman toplumun en güzel örneði nasýl ortaya çýkacaktý? Âlimlerimiz, fakihlerimiz, mürþidlerimiz, mütefekkirlerimiz, büyük insanlarýmýz olmasaydý dinin temel ilkelerini, temel hükümlerini ve günlük hayatýmýza yansýmalarýný nasýl anlayýp anlatabilecektik? Ýþte baþta Hz. Peygamber olmak üzere, tarih boyunca gelip geçmiþ ilim ve irfân erbâbý büyüklerimizin her birinin ayrý bir önemi vardýr. Dinî hayatýmýzýn, dünyevî iþlerimizin, birbirimizle olan münâsebetlerin nasýl olmasý gerektiði gibi her alanda bize yol göstermiþlerdir. Hepsinden Allah razý olsun, hepsini rahmetle ve hürmetle anmak gerekir. Hepsinin ayrý bir yeri ve ayrý bir deðeri vardýr. Ben bugün burada, böyle bir kiþiden, daha yakýn zamanlarda yaþamýþ olmasýna raðmen toplumda iz býrakmýþ, eserler ortaya koymuþ ve pratik sonuçlarýn alýnmasýna önayak olmuþ bulunan merhûm Hulûsî-i Darendevî'nin, Seyyid Osman Hulûsi Ateþ Efendi'nin dilinden öðütler sunacaðým. Ýlim irfan sâhibi, bildiði ile amel eden, geçmiþte insanlar üzerinde etkili olmuþ, iz býrakmýþ kimselerin bizzat kendi hayatlarý aslýnda bir öðüttür. Onlar iyiyi, doðruyu ve güzeli düþünür; iyiyi, doðruyu ve güzeli söyler; iyiyi, doðruyu ve güzeli yapar; iyiyi, doðruyu ve güzeli yaptýrýrlar, bunlara önayak olurlar. Örnek bir kiþiden öðüt almak isteyen bir kimse öncelikle öðüt almak istediði örnek kiþinin hayatýna bakmalýdýr. Onun yaþayýþý, yaptýklarý ve yapýlmasýna önayak olduðu iyi, doðru ve güzel þeyler fiilî birer öðüttür. Rahmetli Osman Hulûsî Efendi'nin hayatýnda birçok iyiliðe ve güzel þeylere, hayýr hasenâta önayak olduðu herkes tarafýndan bilinen bir gerçektir. O, bu yönüyle ünü bütün memleketimize yayýlmýþ bir kimsedir. Þüphesiz kendi yaþayýþý ile de örnek bir kimsedir. Bunu bizzat kendisini görmüþ, onunla birlikte yaþamýþ, yaþayýþýný müþâhede etmiþ kimseler bilir. Ýþte bilen, gören, onunla birlikte olan kimseler için onun bu hayatý bir öðüttür. Ben bizzat kendisini tanýyan, onu görmüþ bir kimse deðilim. Ancak onun saðlýðýnda iken birçok iyi þeyin yapýlmasýna önayak olduðunu duyuyorduk. Burada ben sizlere onun eserlerinde yer alan, öðüt niteliðindeki sözlerinden hareketle bir þeyler aktaracaðým. Bu çalýþmamýza esas olan ve bu konuþmayý hazýrlamak için taradýðým eserler þunlardýr : 1. Mektûbât-ý Hulûsî-i Darendevî, es-seyyid Osman Hulûsî Efendi Vakfý Yayýnlarý, Ankara Dîvân-ý Hulûsî-i Dârendevî, (I - II), es- Seyyid Osman Hulûsî Efendi Vakfý Yayýnlarý, Ankara Þeyh Hamîd-i Velî Minberinden Hutbeler, Bir kimse kimi kendisine örnek alýr, kimin gösterdiði yoldan gider, kimin tavsiyesine uyar ona göre yaþarsa, ona göre Allah'ýn rýzâsýný veya gazabýný kazanýr, cennete veya cehenneme gider; kurtuluþa erer veya yanlýþ yolda devam eder es-seyyid Osman Hulûsî Efendi Vakfý Somuncu Baba Araþtýrma ve Kültür Merkezi Yayýnlarý, Ankara Onun bu eserlerinden Mektûbât-ý Hulûsî-i Darendevî, kiþilere yazýlmýþ olan mektuplardýr, dolayýsýyla tek tek kiþilere hitabetmektedir ve onlara hitabeden öðuütler çýkarýlmýþtýr. Þeyh Hamîd-i Velî Minberinden Hutbeler, câmide cemâate, yani bir topluluða hitaben okunmuþ ve dolayýsýyla belli bir topluluða hitâbetmektedir; buradan böyle bir topluluða yapýlmýþ öðütler çýkarýlmýþtýr. Dîvân ise, muhatabý belli olmayan, kendisini seven herkese hitâbeden þiirlerden oluþmaktadýr; buradan herkesin hissedâr olabileceði öðütler çýkarýlmýþtýr. Bu eserlerden derlediðim öðüt niteliðindeki sözleri ilgili olduðu konulara göre sizlere sunmak istiyorum. Bunlarý seçerken daha çok hayatý ve toplumu ilgilendiren, insanlarýn birbiri arasýndaki iliþkilerin daha iyi ve kaynaþtýrýcý olmasýný tavsiye eden, toplumun menfaatine olacak nitelikteki sözler ile, kiþinin maddî ve özellikle manevî bakýmdan olgunlaþmasýný saðlamaya yönelik olanlar tercih edilmiþtir. Ýnsanýn Hedefi Ne Olmalýdýr? Hulûsî Efendi insanýn hedefinin ne olmasý gerektiðini þöyle belirtmektedir : "Ýnsan odur ki, nezîh bir fikre, temiz bir i'tikâda, ulvî bir hassâsiyyete sâhip olur. Gâye-i hayâtý rýzâ-i Hak'tan ibâret olur. Ýnsan odur ki, seciyye-i ahlâkiyyesini ihlâl edecek þeylere aslâ temâyül göstermez. Fazîlet ve diyânet dâiresinde sebâttan zerre kadar ayrýlmaz. Hem meþrû sûrette dünyâsýna çalýþýr, nâfi' mesleklerden birine sülûk eder. Ýsrâfâttan, netîcesi muhâtaralý þeylerden ictinâb ederek i'tidâl dâiresinde yaþar. Hem de âhiretini te'mîne çalýþmaktan geri durmaz. Dünyânýn bütün varlýðý, bütün ezvâký uðrunda bir dakîkalýk neþve-i rûhâniyyesini bile fedâ etmez." (Hutbeler, s. 19, 20.) Kiþinin ve Nefsin Kemâle Ermesi Öncelikle kiþinin olgunlaþmasýný saðlamaya yönelik olanlarla baþlamak istiyorum. Osman Hulûsî Efendi, Mahmud Kemal Efendi'ye yazdýðý mektuba þöyle baþlýyor : "Sana evvelâ Allâhu azîmü'þ-þân hazretlerinin ve O'nun habîb-i edîbi, rasûl-i necîbi, sertâc-ý enbiyâ, Muhammedini'l-Mustafâ (aleyhi's-salâtü ve'selâm) hazretlerine kemâl-i îmân ile inanmaný ve Allâh'ýn emirlerine ta'zîm ve nehiylerinden ictinâb etmekle berâber bütün mahlûk-ý Hudâ'ya þefkat etmeni tavsiye ederim. Allâh'a îmândan sonra mahlûk-ý Hudâ'ya þefkat umdesi kadar güzel bir þey yoktur. "Adýn nedir?" diyene, "Kemâl'dir." diyeceksin. Çünkü sana ad olarak Kemâl denilmiþtir. Ýnsanýn adýnýn Kemâl olmasý, kemâlini artýrmaz. Sen kâmil insan olup her bir etvârýnýn kemâl üzere olmasýna gayret etmelisin." "Filanýn oðluyum, filan yere müntesibim diye dâvâda bulunma. Zâhirî edebin, manevî kemâlin âyînesidir. Bir þiþeye ne korsan onu gösterir. Bir kimseye bir þey tavsiye edeceðin zaman evvelâ nefsine tatbîk et, kabûl eder ise halka da söyle. Nefsinin kabûl etmediði þeyi baþkalarýna söylerken Allah'dan utan." (Mektûbât, s.3, 4.) Ýnsanýn mensubu bulunduðu âile, nesep, soy sop ile olgunluða eriþmiþ sayýlamayacaðýný ve eriþemeyeceðini, ancak kendini düzeltmekle kemâle ereceðini bir mektubunda þöyle dile getiriyor : "Her zamân senin hüsn-i hâlinle iftihâr etmekle mes'ûd olurum. Benim kemâlimin yüceliði, ilm ü irfânýmýn müteâlî olmasý medâr-ý fahr olamaz. Hiçbir kimse ebeveyni ile iftihâr edemez. Fakat hayýrlý evlâdýn salâh u saâdeti âhirete gitmiþ olan defter-i a'mâline bâdî-i hasenâttýr. Güzellik sûreti aldatan bir kisve ile olmayýp mekârim-i ahlâk ve mehâsin-i ahvâl ile olduðu muhakkaktýr. Âlem-i beþeriyyetin senden beklemekte olduðu da güzel huyluluðun ve güzel ef'âlinden ibârettir. Dünyânýn fânî olan metâý erbâb-ý nefsin gurûrunu artýrmaktan baþka bir þeye deðmez. Ehl-i gurûru ise Allah sevmez. Zinhâr ne maðrûr ol ve ne de fânî olan bir metâ-ý dünyâ için pak fýtratýný ve nezîh ef'âlini kirlet. Onsekizbin âlemi sana tapþursalar nâ-hak yere bir pulunu irtikâb etme." (Mektûbât, s. 171, 172.) Nefsin olgunlaþmasýnýn yollarýný bir baþka mektubunda þöyle dile getirir : "...Levm edici nefs-i emmâre, insaný telvîse sevk eder. Nefsin muhâlefetiyle bütün derekâtýndan kurtularak, tamunun azâbýndan halâs olmak lâzýmdýr. O da sâlike þer'-i þerîfin ahkâmýyla âmil, sünnet-i seniyye-i peygamberiyyeye temessükle Somuncu Baba 8 Temmuz-Aðustos 2004 Temmuz-Aðustos Somuncu Baba

6 hâsýl olup, zayýf, mükerrem olan câný, mürebbî-i hakîkînin terbiyetleriyle bu âlem-i berzahdan halâs ile merâma nâil olmasýyladýr. Müdrik o kimsedir ki, nefsinin ve onsekizbin âlemin, ancak Allâhu taâlânýn bâkî olduðuna kat'î bir yakîniyyetle ermiþ ve bilmiþ ola. Bu hakîkat ulü'lebsâra ma'lûm bir keyfiyyettir. Ýnsân bu âlem-i imtihâna ma'rifetu'llâhý kesb için geldiðini bilmedikçe, ma'rifet-i nefs hâsýl edemez. Nesini bilmeyen rabbini bilemez. Bu ma'rifet ise muhakkak nefsini bilmekle kâbildir.... Hele bilhassa nazar-gâh-ý ilâhî olan her emrâzý bâtýnýyyeden sâlim vâdî-i eymen olmalýdýr ki, o nazaran kemâlâtýna mazhariyyetle Tûr-ý Sînâ-i vücûdun pârelenip âsâr-ý tecellî zuhûra gele. Her bir umûrunda müteyakkýz bulunmalýsýn. Nefs-i bedþûmun askeri ansýzýn galebe çalýp hevâsýna uydurmakla seni maðbûn etmesin. Gönlünün kapýsýnda bir pâsbân olmalýsýn ki, hevâ-yý mâ-sivâ dâhil olup seni bî-huzûr etmeye." (Mektûbât, s. 166, 167.) "Utan Hak'tan utan artýk Uyan artýk uyan artýk Bu derd-i aþka yan artýk Uyan artýk uyan artýk Yönelip Ka'betu'llâh'a Sücûd et Hazretu'llâh'a Serâser sýbðatu'llâh'a Boyan artýk boyan artýk" (Dîvân I, s. 145.) O, nefsinin olgunlaþmasý için sýk sýk kendine de hitâb eder. Tabîî kendine hitâb etmesi ayný zamanda sevenlerine ve sevdiklerine de hitabdýr: "Özle Hulûsî yârini terk eyleyüp aðyârýný Bulmaz isen dîdârini vâ hasretâ vâ firkatâ" "Ey dil ferâgat eyle terk eyleyip fenâyý Fakr ile fahr edenler sultân olur olur ya" (Dîvân I, s. 5.) Nefsi olgunlaþtýrmanýn en önemli yolu Allâh aþký ve Allâh'ý yâr olarak kabul edip O'nun yolunda vefâkâr olmaktýr : "Ey dil yürü zâr eyle kim zârýn nice bir zâr ola Aç gözünü dîdâr-ý gör bu uykudan bîdâr ol Ölmeden öndin bul memât hayy ol içüp âb-ý hayât Hem ol ki mahv-ý mahz-ý zât cân vâkýf-ý esrâr ola Âþýksan özle yârini terk edip âr u varýný Sa'y eyle bul dildârýný kim manzarýn dîdâr ola Ey cân u dil dîdâra bak hem hâl ü hem ruhsâra bak Ko gayrýyý bu kâra bak kârýn meðer bir kâr ola Er sâfiyâne bul safâ senden kamu olsun nümâ Âyîne-i dildeki tâ görünen ol dîdâr ola Sa'y et de ol ferâð arada kalmaya nizâ' Bu sözleri et istimâ' hep gizliler ihbâr ola Bu Hakk'a varmaða delîl görmez gözün olmuþ alîl Zikr et ki Hakk'ý cân u dil gencîne-i esrâr ola Nâdân olma yek-nefes bul ehl-i Hakk'ý iste bes Bî-keslere ol dâd-res dâd-resin Gaffâr ola" (Dîvân I, s.7, 8.) "Ko dâr-ý fenâyý bunda râh-ý milk-i bakâyý tut O mülke varmaða dâmen-i ehl-i Hudâ'yý tut Elinde var iken fýrsatý ganîmet bil Hebâ olmadan ömr tarîk-ý Mustafâ'yý tut Makbûl-i dergâh-ý Hak olmaða istersen rýzâ Bir mürþid-i kâmilin elinden asâyý tut "Elest" hitâbýndaki "belâ"yý "la"ya sa'y etme Ol hükmü unutma olan ahd ü vefâyý tut Hulûsî iþit amel eyle bu güft-i azâzâný Ger tâlib-i Hak isen bu pend-i bî-bahâyý tut" (Dîvân I, s. 27.) "Kalk ey gönül feryâda gel vakt-i seher vakt-i seher Mahbûb-ý aþký yâda gel vakt-i seher vakt-i seher Uykudan uyan eyle zâr maksûdunu isteyü var Vere murâdýn Kird-gâr vakt-i seher vakt-i seher Kalk bak ki her yan acýlu âleme rahmet saçýlu Her ne dilersen dopdolu vakt-i seher vakt-i seher Eytsen ki "yâ Rabbim" Hudâ "lebbeyk" diyü eyler nidâ Dur yatma kalk yalvar ana vakt-i seher vakt-i seher Her ne dilersen kibriyâ ihsân ol bî-riyâ Ýste murâdýný dilâ vakt-i seher vakt-i seher Zikr eyle gel ma'bûdunu kim göresin meþhûdunu Tâ bulasýn maksûdunu vakt-i seher vakt-i seher Hulûsî yârý yâda gel gamdan dili âzâda gel Bülbül gibi feryâda gel vakt-i seher vakt-i seher " (Dîvân I, s. 53, 54.) "Hükm-i Kur'ân'a uyup sünnete kýlmaz ittibâ Kendi butlânýndan uydurma delâletler gelir" (Dîvân I, s. 97.) Bu nitelikte daha baþka birçok þiiri vardýr. 4. Darende, Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi Kültür Etkinliklerinde teblið olarak sunulmuþtur. Devam Edecek Resul KESENCELÝ* Somuncu Baba hazretleri, 1392'de vefat eden Hace Alaaddin Erdebili'den irþad vazifesini aldýktan sonra Anadolu'ya dönmüþtür. Anadolu'- da; Darende, Bursa, Aksaray ve Kayseri'de kalmýþ fakat ömrünün son bölümünü Darende'de geçirmiþtir. Öyle ki Somuncu Baba hazretlerinin Darende'deki nesli, halvethanesi, tekkesi, çilehanesi açýk bir delil olarak karþýmýza çýkmaktadýr. Biz yazýmýzýn bundan sonraki bölümünde yukarýda zikrettiðimiz þehirlerde neler yaptýðýný ve talebelerini, talebeleriyle iliþkilerini ve Anadolu'ya tesirlerini inceleyeceðiz. Seyyid Abdulbaki Efendi'nin ifadesiyle "Acemden Anadolu'ya irtihal edip bu emanet-i azimeyi Anadolu'ya getirdi. Hazreti Hamideddin Bursa þehrine gelip bir mesken tedarik etti." 1 Zahirî ve batýnî ilimleri tamamlayýp kutbiyet makamýna yükselen Somuncu Baba hazretleri Osmanlýnýn saltanat merkezi olan Bursa'ya gelmiþ bir müddet burada kalmýþtýr. Somuncu Baba'nýn Bursa'daki Ýlk Yýllarý Somuncu Baba hazretlerinin Bursa'daki ilk yýllarý Halvetiye tarikatý adabýna ve melametiyye meþrebine uygun düþmektedir. Zira ekmekçilik yaparak yaþamayý uygun görmüþtür. Nitekim gizlenmek ve görünmemek için merkebi ile daðdan kuru odun getirir, geceleri hamur yoðurup, kendi fýrýnýnda piþirdiði ekmekleri halka satardý. Öyle ki Melâmet; Hakka yakýnlýðý belli bir hal ve kýyafetle teþhir etmeyi düþünmeyen, herkesle beraber ve herkes gibi iþi gücü peþinde olan ubudiyyet vazifesini sessiz sedasýz yerine getirmekle meþgul olan görünürde halk ile gönülde ise Hakk'la beraber olabilmektir. Bu meþrepte "Ne ticaret alýþveriþ ne de dünyevi herhangi bir iþ kendilerini Allah'ý zikretmekten alý koymaz" bu ise ayný zamanda sahabe mesleðidir, ehlullahýn özelliðidir. 2 Zamanýn manevi büyüðü, mutasarrýfý olan Somuncu Baba'nýn iki fýrýný vardý. Ýki fýrýnda ancak doksan ekmek piþirilirdi. Kendisi iki küfeyi merkebe yükler Bursa çarþýsýna gelirdi. Her gün ayný saatte geldiði için ne zaman geleceði halk ta- Somuncu Baba nýn Bursa daki fýrýný ve kürekleri Araþtýrma rafýndan da bilinirdi. Günde iki kez sabah akþam ekmek getirirdi. Herkes gelen bu ekmekten alýr fakat diðer taraftan da sýrf onu görmeye gelirlerdi. Onu görmek ve ona yakýnlaþmak insanlara büyük bir haz ve neþe verir, gönülleri huþu ile dolardý. Hatta merkebi dahi sadýk bir köle gibi hareket eder o durursa durur yürürse yürürdü. Bu hale alýþan Bursa esnafý onu görmeden rahat edemez heyecanla çarþýya geliþ zamanýný beklerlerdi. Ekmeðini satarken "Somunlar mü'minler. Somunlar mü'minler" diye satardý. Piþirdiði ekmeðini mü'- minlere arz etmesinin sebebi ehlullahýn güzel þeylerinin mü'minlere nasip olmasý sýrrýndan kaynaklanmaktadýr. 3 Somuncu Baba Hazretleri manen ve maddeten lezzetli olan ekmeði, tavýr ve davranýþlarý ile halký derinden etkilemiþ halk arasýnda kendisine karþý sýcak bir sevgi seli ve yumaðý oluþmuþtur. Somuncu Baba Hazretlerinin melâmet neþvesi insanlarý kendisine yaklaþtýrýrken kendisinin esas gayesi manevi makamýný gizlemek halk içerisinde Hakk'la olmak olduðu gibi örnek davranýþlarýyla da insanlarý etkilemek ve yönlendirmek- Somuncu Baba 10 Temmuz-Aðustos 2004 Temmuz-Aðustos Somuncu Baba

7 Bursa Ulu Camii minberi tir. Kendisini gizlemekten hoþnut olan Somuncu Baba Hazretlerinin zamanýn kutbu olduðunu kimse bilmiyor kendisine Ekmekçi Koca, Somuncu Baba adýný veriyorlardý. Böylece hem insanlara yardým ediyor hem de gizliliðini muhafaza ediyordu. Somuncu Baba Hazretlerinin Bursa'da bulunan emanetleri halen günümüzde muhafaza edilmektedir. Bursa'da Pýnarbaþý Mezarlýðýnýn güneybatý doðrultusunda daða doðru çýkýldýðýnda Ývazpaþa Mahallesine gelinir. Bunun üstünde Molla Fenari Camii'nin altýnda kalan semte Þeyh Hamit Mahallesi denir. Ebu Hamid'in evi Molla Fenari Camii'nden Ývazpaþa Mahallesine doðru inerken caminin batýsýnda köþe baþýndadýr. Evin içinde çilehanesi ibadet ve zikir yaptýðý oda ile iki küçük fýrýný vardýr. Somuncu Baba, ekmekleri fýrýnda piþirmekte ve getirip Ulucami Karþýsýnda sahaflar çarþýsýnýn orta yerinde satmaktadýr. Günümüze kadar Somuncu Baba'nýn ekmek sattýðý yer olduðu söylenen bu noktada çarþý esnaflarý sabahlarý dükkânlarýný açmadan önce toplanýr dua ederler sonra da dükkânlarýný açarlardý. 4 Ýþte halen bu çarþý esnafý ve insanlar üzerinde Somuncu Baba Hazretlerinin himmet ve bereketi görülmektedir. Bu insanlar bu büyük mutasavvýfýn yaþadýðý bölgede bulunmanýn neþe ve hazzýný halen yaþamaktadýrlar. Emir Sultan ile Münasebeti ve Bursa Ulu Cami'de Bir Hutbe Emir Sultan Hazretleri, Emir Buhari diye de tanýnýr. Hz. Peygamber (s.a.v.) neslindendir. Kendisi Þeyh Þemsettin Muhammed bin Ali El-Hüseyni olarak bilinir aslen Buharalý olup burada tahsil yapmýþ ve tarikat terbiyesi görmüþtür. Kendisi Kübreviyye Tarikatýnýn Nurbahþiyye kolundandýr. Hac yolculuðu sýrasýnda Baðdat'a uðramýþ hacdan sonra da Anadolu'ya gelmiþ ve Bursa'ya yerleþmiþtir. Kendisi seyyid ve þeriftir. Kýsa sürede hâl ve hareketleri, ilmi ve olgunluðuyla herkesi etkilemiþtir. Yýldýrým Bayezid'in damadý olmuþ kýzý Hunda Sultan ile izdivaç yapmýþtýr. Yýldýrým'ýn Ýstanbul kuþatmasý sýrasýnda derviþleriyle birlikte kuþatmaya katýlmýþtýr. Ankara savaþýndan sonra esir alýnarak Timur'a götürülmüþ fakat Timur Emir Sultan'a izzet ve hürmet göstermek suretiyle kendisini Bursa'ya tekrar göndermiþtir. 5 Tarihimiz boyunca Türk hükümdarlarýnýn sadat-ý kirama yani seyyidlere karþý büyük bir tazim içerisinde olduðunu görmekteyiz. Somuncu Baba Hazretlerinin Bursa'da hakiki halini ilk kez gören ve anlayan onun feyzinden istifade eden maneviyat büyüðü Emir Sultan Hazretleri olmuþtur. Somuncu Baba Hazretleri ile Emir Sultan'ýn ilk tanýþmasý þu þekilde olmuþtur; Somuncu Baba Hazretleri fýrýnýn önünde ekmeklerin piþmesini bekliyordu. Baþýnda yeþil bir sarýk üzerinde nohudî renkte bir elbiseyle bir genç adam geldi. Elinde küçük bir çömlek vardý. Göz göze gelmiþler bir tek kelime etmemiþlerdi. Ýki büyük þahsiyet hiç konuþmadan tanýþmýþlardý. Somuncu Baba çömleði fýrýna sokacaktý fakat çömlek fýrýna girmiyordu. Bunun üzerine Emir Sultan'a dönerek "Bu çömleði ancak sen fýrýna sokabilirsin" dedi. Emir Sultan çömleði fýrýna sürdü fakat fýrýn soðuktu. Ateþ yoktu fýrýnda, fýrýn yanmýyordu. Buna raðmen Somuncu Baba fýrýnýn kapaðýný kapatarak birazdan piþer biraz sonra çömleðini alýrsýn dedi. Böylece Emir Sultan Somuncu Baba'nýn sýrrýný anlamýþ, manevi âlemde görüþmüþler ilk kez aralarýnda ledün ilminden konuþmaya baþlamýþlardý. Böylece iki gerçek dost birbirini bulmuþ; Emir Sultan Somuncu Baba Hazretlerinin feyzinden yararlanmaya baþlamýþ gerçek sýrrýna vakýf olmuþtu. Yýldýrým Bayezid 1396 Niðbolu Zaferinin bir niþanesi olarak Bursa Ulu Camiinin inþasýný baþlatmýþ. Ulu Camii 1399'da tamamlanmýþtýr. Hatta caminin inþasý sýrasýnda iþçilerin ekmek ihtiyacýný Somuncu Baba karþýlamýþ kendi fýrýnýnda piþirmiþ olduðu ekmekleri iþçilere daðýtmýþtýr. Ulu Cami'nin tamamlanmasýndan sonra Ýslam dünyasýnda mevcut olan adet üzerine açýlýþý Cuma günü yapýlacak, ilk namazý kaza borcu olmayan birisi kýldýracaktý. Yýldýrým Bayezid de bu ulvi görevi (Ýmamet-Hitabet) damadý Emir Sultan'a vermek istiyordu. Fakat Emir Sultan bu görev teklifi üzerine görevi kabul etmemiþ ve Somuncu Baba (Þeyh Hamid-i Veli)'yý iþaretle þunlarý söylemiþtir. "Kutbu zaman ve Halife-i hakikati Habib-i Rahman hâlâ þehr-i Bursa'da iken bu fakiri böyle hizmete layýk ve þayan görmek münasip deðildir. O ki sahib-i zaman ve kutb-u daire-i imkândýr. Ýlm-i zahirde efdaldir." Böylece Ulu Caminin þanýna þöhretine yakýþýr þekilde açýlmasýnýn ona ait olacaðýný dile getiriyordu. Somuncu Baba Hazretleri ise sýrrýnýn açýða çýktýðýný anlýyor ve Emir Sultan'a "Hay Emir hay niçin bizi faþ ettin" diyor. 6 Fakat Ulu Caminin açýlýþý içinde harekete geçiyordu. Bursa Ulu Cami'nin açýlýþýnda Ýmam ve hatiplik yapan Somuncu Baba Hazretleri Fatiha Suresinin yedi türlü tefsirini yapýyordu. Bursa'da böylesine hutbe okuyan, insanlarý derinden etkileyen biri daha görülmemiþti. Herkes þaþkýnlýk ve hayranlýk içerisinde Somuncu Baba Hazretlerini izlemiþ ve kendisine bakakalmýþlardý. Tüm insanlar onun büyük bir veli zamanýn kutbu, sultaný olduðunu anlamýþlardý. Hutbesi sýrasýnda zamanýmýzdaki bazý ulemanýn Fatiha suresiyle ilgili bazý müþkülleri vardýr, diyerek. Molla Fenari'nin tüm müþküllerini çözmesi camideki ulema, meþayýh ve insanlarý hayrete düþürmüþ, hayranlýklara gark etmiþtir. Hutbe sonrasý Molla Fenari -ki bu þahýs þeyhülislam, müfti'ül- en'am ünvanýný almýþ 21 yýl Bursa Kadýlýðý yapmýþ, yüzden fazla eser yazmýþtýr- ayaða kalkarak cemaate þunlarý söylemiþtir. "Þeyh Hamid-i Veli bize buradan hikmetler saçýyor. Ululuðunu gösteriyor. Fatiha'nýn ilk tefsirini cemaatten herkes anladý, ikinci tefsiri ise buradakilerden ancak bazýlarý çözebildi. Üçüncü tefsiri çok az kimse anlayabildi. Dördüncü ve ondan sonra yapýlan tefsirler bizim idrakimizin dýþýndadýr. Bunlarý yalnýz kendisi anlayabilir." 7 Molla Fenari, bu manalardan aldýðý ilhamla Fatihayý Þerifeyi tefsir eden bir eser yazmýþtýr. Bu eseri "Tefsir'ül Fatiha" veya "Ayn'ül-Ayan" olarak bilinir. Bu eser çok meþhurdur ve kaynaðý Somuncu Baba Hazretleridir. Bu ise bizlere Somuncu Baba Hazretlerinin tefsirde de üstad olduðunu ispatlarken ledün ilminin ne kadar kýymetli olduðunu bir kez daha gösterir. Somuncu Baba Hazretlerinin Fatiha Suresinin yedi ayrý manada tefsir etmesi onun (mutasavvýflarýn) iþ'ari tefsirini çok iyi bildiðini kanýtlar. Bilhassa Ýbni Arabî mektebinin, Kur'an ve Hadislerden çýkardýklarý zahiri manalar yanýnda batýnî (manevî) anlamlara muttali olduðunu göstermektedir. 8 Bilindiði gibi mutasavvýflar fýkýh ve kelamcýlarýn kullandýðý nazar ve istiblal metodundan ziyade tasfiye ve iþraka dayalý bir mukaþefe metodunu izlemektedirler. Ayet ve hadisleri tefsir ederken de bu metoda baþvururlar. Somuncu Baba'da Fatiha Suresinin tefsirinde bu metodu kullanmýþ Fatiha Suresinin manalarýný manevi açýdan açýklamýþtýr. Öyle ki Somuncu Baba ledün ilminin bazý sýrlarýný Bursa halkýna açýklarken namazýn nasýl kýlýnmasý gerektiðini, namazda okunan Fatiha suresinin önemini ve içeriðini açýklamýþtýr. Yani insanlara yaratýcýya yapýlacak olan ibadetin gerçek boyutunu göstermiþtir. Hutbe ve namaz bittikten sonra cemaat elini öpmek için hücum etmiþ Somuncu Baba Hazretleri caminin üç kapýsýndan ayný anda çýkmýþ, Bursa Ulu Camiindeki Þadýrvanlý Havuz Somuncu Baba 12 Temmuz-Aðustos 2004 Temmuz-Aðustos Somuncu Baba

8 Somuncu Baba nýn Darende deki Çilehanesi insanlar üç farklý yerde Somuncu Baba Hazretleriyle görüþmüþlerdir. Akabinde çilehanesine gitmiþ ve bir daha ekmek yapmamýþtýr. Molla Fenari Somuncu Baba'dan o kadar etkilenmiþtir ki biriktirdiði 5 bin akçeyi helâl malýmdýr diyerek getirmiþtir. Somuncu Baba "Helâl olduðundan þüphemiz yoktur. Ýçinden bir akçe verinde merkebimize taze ot getirsinler" demiþ. Akçe ile ot alýnarak merkebin önüne konmuþtur. Merkep bir süre kokladýktan sonra üzerine bevletmiþtir. Bunun üzerine Somuncu Baba "Bu zamana kadar merkebimiz þüpheli gördüðü nesneyi yememiþtir" demiþ, Molla Fenari ise bu olay karþýsýnda hayranlýðýný saklayamamýþ hemen orada intisap etmiþ, talebelerinden olmuþtur. 9 Molla Fenari, Somuncu Baba Hazretlerinden feyz almýþ ledün ilmini okumuþtur. Somuncu Baba'nýn vefatýndan sonra da halifesi Hacý Bayram-ý Veli Hazretleri ile münasebetini devam ettirmiþ, sohbetlerinde bulunmuþ ve tabi olmuþtur. 10 Bursa'dan Ayrýlmalarý ve Darende'ye Gelmeleri Somuncu Baba sýrrý faþ olduðu için Bursa- 'dan talebeleriyle birlikte ayrýlmýþtýr. Bursalý Ýsmail Hakký Silsilenamesinde aynen þunlarý yazmaktadýr. "Þeyh Hamid ol gece merkebine suvar olup Aksaray tarafýna gitmiþtir. Ve burada kendisinin Muzaf Mescidi vardýr. Ve Aksaray'dan dahi Darende'ye hicret buyurup ve anda intikal-i beka kýlmýþtýr. Ve hâlâ türbesi ziyaretgâhtýr." Somuncu Baba Hazretleri Bursa'dan Aksaray'a gelmiþ, bir müddet burada kaldýktan sonra büyük oðlu Baba Yusuf Hakiki'yi burada býrakmýþ küçük oðlu Halil Taybi ve irþad ettiði müridi Hacý Bayram Veli ile yola çýkmýþlar, bir müddet Þam'da kaldýktan sonra Hacca gitmiþlerdir. Hac dönüþünde Hacý Bayram Veli yi Ankara'ya görevlendirmiþtir. Þeyh Hamid-i Veli ve Halil Taybi hazretleri ise Darende'ye gelerek eski þehrin Hýdýrlýk Mahallesine (Zaviye Mahallesi) yerleþmiþlerdir. Somuncu Baba Hazretleri ömrünün son bölümünü bu müstesna yerde geçirmiþtir. 11 Þeyh Hamid-i Veli bu güzel manzaralý memlekete geldiði zaman dergâhýný burada kurmuþtur. Burasý günümüzdeki Zaviye Mahallesidir. Dergâhýnýn önünden hem Tohma ýrmaðý hem de balýklý kuyularýn suyu akar. Burasý çok serin ve güzeldir. Ýlk cemaat mahalline kayalýklardan akan sular için yol yapýlmýþ ve abdest almak için dizayn edilmiþtir. Tarih boyunca burasý birkaç kez tamir görmüþ ve onarým yapýlmýþtýr. Son dönemlerde ise Somuncu Baba ahfadýndan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi ve Es-Seyyid Hamid Hamideddin Efendi tarafýndan yeniden düzenlemeler ve onarým yapýlmýþtýr. Darende halký ve ziyarete gelen tüm insanlar ise Somuncu Baba Hazretlerinin hatýrasýna sahip çýkmanýn önemini kavramýþ, onun neseb-i âliyesiyle birlikte yaþamanýn hazzýný, neþesini içlerinde duymuþlar, memnun ve mesrur olmuþlardýr. DÝPNOTLAR *Tarih Uzmaný 1- Es-Seyyid Abdulbakî Efendi, H tarihli Tabakat Kitabý, Þeyhzadeoðlu Özel Kitaplýðý, Kitap No: 650, Tasnif No: 297, s. 11, Ahmet Akgündüz, Arþiv Belgeleri Iþýðýnda Somuncu Baba ve Neseb-i Âlisi, Ýstanbul 1995, s Seyyid Abdülbaki Efendi, a.g.e., s ; Akgündüz, a.g.e, s Sarý Abdullah Efendi, Semarat'ül Fuad, 1288, Ýstanbul, s. 231.; Kazým Baykal, Bursa'da Ulu Camii, 1950, Ýstanbul, s. 37.; Akgündüz, a.g.e., s Kamil Yýlmaz, a.g.m., "Menkýbe ve Kaynaklara göre Somuncu Baba'nýn Tasavvuf Neþvesi ve Tarikatý", s Seyyid Abdülbaki Efendi, a.g.e., s ; M. Ali Cengiz - Y. Adýgüzel - M. Gülseren, Somuncu Baba (Þeyh Hamid-i Veli), s. 22, Ankara s Sarý Abdullah Efendi, a.g.e., s ; Mehmet Ali Ayni, Hacý Bayramý Veli, Ýstanbul, 1343; Ýsmail Hakký Bursavi, Silsile-i Tarik-i Celveti, Ýstanbul, 1291, s Kamil Yýlmaz, a.g.m., s ; Akgündüz, a.g.e., s Þinasi Çoruh, Emir Sultan, s. 123.; Akgündüz, a.g.e., s Lami Çelebi, a.g.e., s. 833; Kamil Yýlmaz, a.g.m., s Cengiz - Adýgüzel - Gülseren, a.g.e., s. 24.; Kamil Yýlmaz, a.g.m., s Sadýk YALSIZUÇANLAR 'Gezip Sahralarý Dîvânen Olsam' Edebiyat Fuzuli, 'Mende Mecnundan füzun aþýklýk istidadý var/aþýk-ý sadýk menem Mecnunun ancak adý var' (Bendeki aþýklýk kabiliyeti/durumu, Mecnundan fazladýr. Gerçek aþýk benim, Mecnunun sadece adý/þaný var) der. Yazýcýsý olduðu bir eserin kahramanýndan daha fazla aþýk ve çýlgýn olduðunu söyleyen Fuzuli, aslýnda, tüm aþk erlerinin durumunu dile getirir. Ýrfan vadisinin yolcularý, aþkla sarhoþturlar. Bir gün Rabia'ya, yaratýlmýþlarýn güzelliðine iliþkin düþüncesi sorulduðunda, þöyle der: 'Ben, Yaratýcý'nýn müþahadesiyle meþgulüm, yaratýlanlarýn deðil.' Hakk, Sevgili olunca, aþk ve irfan ehli, artýk O'nun aþkýndan baþka bir þeyle meþgul olamaz. Sadece O'nun rüyeti, O'nun marifeti kalbini doldurur. Bediüzzaman, 'kalb, Samed'in aynasýdýr' der. Bu aynaya sadece Samed'in varlýðý yansýyýnca, artýk gayra yer kalmaz. Çaðýmýzýn maneviyat büyüklerinden es-seyyid Osman Hulûsi Efendi, iki ciltlik görkemli eseri, Divan-ý Hulûsi-i Darendevi'deki (l.cilt, Sh.222) bir manzumesinde, aþk ehlinin hallerinden birkaç hali anlatmaktadýr: 'Perîþân zülfüne bir þânen olsam Cemâlin þem'ine pervânen olsam' Daðýlmýþ, darmaðanýk olmuþ zülfüne bir tarak olsam, güzelliðinin mumuna yanan pervane olsam. Burada, bütün bir sufi þiirin, klasik þiirimizin iki mazmunu yer almaktadýr. Biri zülf, diðeri mum ve pervane. Özellikle ikincisi, tekke-tasavvuf edebiyatýmýzda baþta gelen mecazlardan biridir. Ýlahi Varlýk, mumdur, ateþtir, ýþýktýr, salik ise, bu ateþe koþan ve fani varlýðýný yok ederek gerçek varlýða ulaþan pervanedir. Ateþin çevresinde çýlgýn bir þekilde, Yaratýcý'nýn cezbesiyle dönüp duran kelebek, sonunda ateþe çarpar ve ölür. Bu ölüm, hakiki varolma için gerekli ve zorunludur. Yunus'un dile getirdiði, 'ölmeden önce ölmek'tir. Geçici varlýðýndan geçen insan, uðrunda canýndan geçtiði Ebedi ve Ezeli Varlýk'tan, hakiki varlýðý kazanmýþtýr. Saç, aslýnda çokluðu simgeler. Fakat burada üstelik 'periþan' haliyle zülüf, Sevgili'nin güzelliðini sembolize etmektedir. Hulusi Efendi, ikinci beyitte þöyle der: 'Harâb-ý nergis-i mestânen olup Aceb mi mârý yok vîrânen olsam' Bu enfes dizelerde de tevriye ve mecaz buluruz. Senin nergisinden sarhoþ bir hale gelip yakýlsam, harap olsam. Acaba mümkün müdür ki, mimari olmayan bir viraneye dönsem.' Bu beyitte, ilk beyitte ima edilen 'fani varlýðý yok etme' meselesi açýkça dile gelmektedir. Þair, 'nergis'inin sarhoþluðu içinde olduðu Sevgili'ye, 'senin için varlýðýmý yok etmek istiyorum' demektedir. Böylece bir viraneye dönecek ve hiçbir dünyevi mimarýn düzeltemeyeceði bir yapý haline gelecektir. Burada, keza örtük biçimde, dünyevi varlýklarýn, insanýn varoluþuna iliþkin söz sahibi olmayýþý bildirilmektedir. Gerçek mimar, Allah'týr ve beytullah olan gönlün sahibidir, onu ancak O, yapabilir ve yýkabilir. Somuncu Baba 14 Temmuz-Aðustos 2004 Temmuz-Aðustos Somuncu Baba

9 O'ndan baþka hiçbir mimar, gönül evini inþa edemez. Üçüncü beyit þöyledir: 'Takýlýp boynuma zencîr-i zülfün Gezip sahrâlarý dîvânen olsam' Zülfünün zinciri boynuma takýlsa, çýlgýn bir halde çölleri dolaþsam.' Burada da, Mecnun ima edilmekte, Allah aþkýyla çöllere düþen aþýklar kastedilmektedir. Allah'ýn cemaliyle müþerref olan her mümin, artýk O'nun verdiði manevi sekr ve sarhoþlukla kendinden geçer ve O Mutlak Güzellik'ten baþka bir þey göremez hale gelir. Gönül gözü Allah'a açýlanýn, dünya gözü kapanýr ve gayrýn müþahadesi bir daha asla ona arýz olamaz. Bu dizelerde, es-seyyid Osman Hulûsi Efendi, Allah aþkýyla boynuna zincir vurulduðunu ve sahralarda bir divane gibi dolaþtýðýný söylerken, ayný zamanda bize, Allah'a hakiki abd olmanýn nasýl bir sonuç ürettiðini de ifade etmektedir. Zincir, burada, tutsaklýðýn, Allah'a kul ve köle olmanýn mecazýdýr. Allah'ýn sýnýrlarýyla kendisini sýnýrlayan mümin, artýk O'nun kulu ve kölesidir. O'na gerçek anlamda köle olan ise, tüm masivaya karþý özgürlük kazanmýþtýr. Bediüzzaman, 'Allah'a hakiki abd olana herþey musahhardýr' derken bunu kasteder. Dördüncü beyitte es-seyyid Osman Hulusi Efendi, temayý biraz daha açar ve derinleþtirir. Esasýnda bu gazel, tümüyle tematik ve geleneksel gazellerde pek de rastlanmayan bir biçimdedir. Beyitler kendi içinde müstakil olmakla birlikte þiirin tümü, ayný tema çevresinde dolaþmaktadýr: 'Yolunda baþ u cân vermeklik için Girip meydânýna merdânen olsam' Senin yolunda can vermek, baþýmý feda etmek istiyorum, böylece meydanýna girip yiðitlerinin safýna katýlmaktýr muradým.' Burada, yine geleneksel sözlüðümüzde yer alan 'mert' kelimesini görüyoruz. Allah yolunun yol- Fotoðraf: Bekir Sarý cularý için 'er, yiðit' kelimesi de kullanýlýr. Hulusi Efendi, Allah yolunda açýkça canýný feda etmek istediðini, fani varoluþunu terketmeyi dilediðini belirtiyor. Bir 'meydan'dan söz ediyor. Bu meydan, Allah erlerinin, Allah velilerinin meclisidir. Bu meclise giren ve kabul edilen kiþi, artýk, bir 'er'dir, bir 'yiðit'tir. Hz. Ali bir kezinde, 'asýl pehlivan, nefsini yenendir' buyurmuþtur. Hulûsi Efendi'nin bu dizesinde bu anlam dünyasýna da bir atýf bulmak mümkündür. Beþinci beyitte, maneviyat yolcusunun terketmesi gereken kimi olumsuz nitelikleri belirtilir: 'Edip terk-i taayyün ucb u zillet Muhakkak sâdýkýn bî-gânen olsam' Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi, bu dizelerinde, 'taayyün'ü terketmekten, yani vücudu vacip olan Allah'ýn varlýðý karþýsýnda, bir varlýk sýfatýný nefsine layýk görmemekten, ucbdan, yani kibir ve büyüklenmeden uzaklaþmaktan ve masivaya karþý zillet içinde bulunmayý da terkten söz ediyor. Sufiler, Lamevcude illa Hu, Yani, O'ndan baþka bir þey yoktur derken bunu kastederler. Varlýk sýfatý, varlýðý kendinden ve zorunlu olan Allah'a özgüdür. Varoluþu Allah'a baðlý olan mevcudata ise varlýk sýfatý verilmesi doðru deðildir. O, bir gölge, bir hayalden ibarettir. Bu anlamda Hz. Mevlâna, bir rubaisinde þöyle der: 'suret hemi-zýllest', görünen her þey gölgedir. Peki Allah yolunun yolcusu, kendisine hangi sýfatý uygun bulacaktýr? Sadýk. Yani, ezeli ahdine uyan, özü ve sözü doðru olan, Allah'ýn bildirdiðini doðrulayan kimse. Sýdk sýfatý, aþýklarýn da sýfatýdýr. Aþýk-ý sadýk terkibine tasavvuf ehlinde çok rastlarýz. Altýncý beyit, manayý alabildiðine derinleþtirir: 'Soyunup Senden özge varlýðýmdan Mücerred âþýk-ý ferzânen olsam' Þair, Allah'ýn gayrýndan ve kendi varlýðýndan tümüyle soyunmak, uzaklaþmak istemektedir. Bu, manzumenin baþýndan beri üzerinde durduðu temanýn ileri düzeylerinden biridir. Sadece Senin âþýðýn olmak istiyorum, diyor. Bu, varlýðý için ihtiyaç duyduðu tek þeydir. Allah'ýn gayrýndan soyunmak Bu meydan, Allah erlerinin, Allah velilerinin meclisidir. Bu meclise giren ve kabul edilen kiþi, artýk, bir 'er'dir, bir 'yiðit'tir. Hz. Ali bir kezinde, 'asýl pehlivan, nefsini yenendir' buyurmuþtur. için, insanýn benliðinden geçmesi gerekir. Ýçindeki dünyevi arzu ve tutkularý, ihtiraslarý yok etmelidir. Bu durumda, sadece sevgili ve amaç olarak Allah kalacaktýr geriye. Allah'tan gayrýndan gönlünü alan, tüm varlýðýyla Rabbine yönelen kul, artýk, O'nun ahlakýyla ahlaklanmak' için hazýrdýr. Bu, bir tür hazýrlýk halidir aslýnda. Çünkü daha yolda pek çok aþama vardýr. Son beyitte, es-seyyid Osman Hulûsi Efendi, seslendiði Yaratýcý'ya daha yakýn ve içten bir dille yakarýr: 'Yanýp hicr ü firâkýna Hulûsi Ne kim ey sevdiðim veya nen olsam.' Senin hicranýn, ayrýlýðýnda Hulûsi yanmaktadýr. O halde takdir Senin sevdiðin veya baþka bir þeyin ne olursam olayým, kabulümdür. Burada bir tevekkül ve rýza makamýndan söz edilebilir. Önce beyitlerde sürekli Allah'ý birleyen ve nefsten vazgeçilmesi gerektiðini vurgulayan Þair, burada artýk tevhidin son makam olduðu yolculuðun olmazsa olmaz kurallarýndan birini de va zeder ve þiire son verir. Cüz'i iradesini, tümüyle külli iradeye teslim eder. Allahualem. Varlýk sýfatý, varlýðý kendinden ve zorunlu olan Allah'a özgüdür. Varoluþu Allah'a baðlý olan mevcudata ise varlýk sýfatý verilmesi doðru deðildir. Somuncu Baba 16 Temmuz-Aðustos 2004 Temmuz-Aðustos Somuncu Baba

10 Tasavvuf Mürid kelimesi, çeþitli kalýplarda olmak üzere Kur'an-ý Kerim'de 143 yerde geçmekte olup, irade etmek, istemek, dilemek, meyletmek (Cansýz varlýklar için), bir olayýn vukuuna hazýrlanmak, yaklaþmak gibi manalarý ihtiva eder. Tasavvuf ýstýlahýnda bu kelime, salik kelimesiyle ayný manada kullanýlýr. "Salik" kelimesi, "giren" lügat anlamýna karþýlýk, terim olarak, bir tarikata girip ilimle deðil, hali ile tasavvufî makamlarda yürüyen kiþi manasýna gelmektedir. Mürid kelimesi de buna yakýn bir manada olmak üzere; nazar, istibsâr ve iradesini sýrf Allah'a yönelten, baðlandýðý mürþid vasýtasýyla edeplenen kiþidir. Eðer kendisinin bir öðretmeni yoksa, kurtuluþa eremez. 1 Kur'an-ý Kerim'de bununla alâkalý olan ayet-i kerimeler þunlardýr: Bakara, (1) 233; Ahzab (33), 50; Yasin (36), 82; Zümer (39), 4; Feth (48), 11; Cin (72), 10; Müddesir (74), 31. Tasavvuf yolundaki mürid; Allah'a yaklaþmayý arzu edip, kendisine o yönde bir vesile arayan ve o vesileyi de mürþid-i kâmil olarak bilip ona teslim olan ve ondan alacaðý terbiye ile irþad olan süluk ehlidir. Baþka bir deyiþle saliktir. Sadece Allah'ýn rýzasýna taliptir. Müridin en büyük sýfatý yokluktur. Yani üzerinde taþýdýðý varlýða ait mevcudatýn cümlesinden vazgeçip, mürþid kapýsýndan girerek o yokluðuyla Allah'a ulaþarak O'nunla varolmasýdýr. Ýsmail PALAKOÐLU Tasavvuf Yolunda Mürid Tasavvuf yolundaki mürid; Allah'a yaklaþmayý arzu edip, kendisine o yönde bir vesile arayan ve o vesileyi de mürþid-i kâmil olarak bilip ona teslim olan ve ondan alacaðý terbiye ile irþad olan süluk ehlidir. Baþka bir deyiþle saliktir. Sadece Allah'ýn rýzasýna taliptir. Müridin en büyük sýfatý yokluktur. Yani üzerinde taþýdýðý varlýða ait mevcudatýn cümlesinden vazgeçip, mürþid kapýsýndan girerek o yokluðuyla Allah'a ulaþarak O'nunla varolmasýdýr. Bunun dýþýnda arayýcý, arzu edici veya murad ediciler hedefleri doðrultusunda birer yolcudan veya birer meþakkat ehlinden öteye gidemezler. Çünkü Allah'ýn rýzasýnýn dýþýndaki herþey gerçek mürid için "hiç" ölçüsündedir. Bunun dýþýnda arayýcý, arzu edici veya murad ediciler hedefleri doðrultusunda birer yolcudan veya birer meþakkat ehlinden öteye gidemezler. Çünkü Allah'ýn rýzasýnýn dýþýndaki herþey gerçek mürid için "hiç" ölçüsündedir. Mürid kelimesini Osman Hulûsi Efendi de; Taleb oldur ki anda tâlib olmaz Mürîd ol kim murâda râgýb olmaz 2 þeklinde izah etmiþler ve mürid olan zatýn herhangi bir arzu, istek, dileði olmaksýzýn bunu yapmasý gerektiðini beyan etmiþlerdir. Ayrýca da Mürþid-Mürid iliþkisi hakkýnda da þu beyitleri dile getirmiþlerdir: Sensiz dünyâyý ukbâyý, Gülüm n'idem n'idem n'idem Hûr u Cennetü'l-a'lâyý Gülüm n'idem n'idem n'idem 3 Varlýk libâsýn soymaya Hem âr u ýrzý koymaya Bir pîre candan uymaya Hâs ma'den olmuþ ol n'idem 4 Burada mürþidleri olan Ýhramcýzâde Ýsmail Hakký Efendi (k.s)'ye ithafen yazýlmýþ bir þiir olduðundan, mürþid ile müridin ayrýlmaz bir bütün olduðunu ve mürþid olmadan hiçbir nimetin kadr u kýymetinin bulunmadýðýný ifade etmiþler ve bir pire uymayýp tâbi olmadýktan sonra insanýn hiçbir deðerinin olmadýðýný beyan etmiþlerdir. Ýsteyen ve veren mürþid; talepsiz bir þekilde teslim olan müriddir. Sen mürîdim deme kim istemiþ murâd anýn Sen zâkirim deme kim zikr eden o yâd anýn 5 mýsralarýndaki esrar, müridin teslimiyetine ve talebsizliðine, hatta yokluðuna iþaret eder. Dîvân-ý Hulûsi-i Darendevî'deki bir baþka beyitte ise; Senden ne isteyem âsitânýna durup ne duâ edem Ýstemek bilmeyen gedâ senin istenecek duâ senin 6 ifadesinde mürþidine teslimiyetini açýkca dile getirmiþtir. Müridin Dikkat Etmesi Gereken Hususlar: 1- Temiz bir itikat ve tam bir teslimiyet ile Mürþide samimî bir þekilde baðlanmak, hiçbir dünyevî arzu ve istek içerisinde olmamak. 2- Þer'î hukuka ve mürþidine itirazý terk edip tüm zerreleriyle teslim olmak; Allah ve Resûlullah (s.a.v.)'ýn emirlerinden hiçbir zaman taviz vermemek gerekir. Hz. Ali (r.a) buyuruyor ki: "Kullarý Hakk'a götüren bütün yollar kapalýdýr, ancak Rasulullah (s.a.s)'ýn izi üzerine gidenler müstesnadýr." Ýþte bu noktayý çok iyi kavrayýp Rasulullah (s.a.s) ve nesebi âlisine gerekli saygý, hürmet, ikram ve hizmeti yapmak suretiyle matluba eriþilebilir. Büyüklerden birisi Seyyidlerle ilgili olarak þunlarý söylemiþtir: "Seyyidlerin bulunduðu memlekette ben oturamam. Zira Allah'ýn Rasulü (s.a.s)'ne baðlý bir nesepten gelmenin þerefini taþýyanlara, layýk olduklarý ta'zimi gösterememekten korkarým." Bir gün Ýmam-ý Azam Ebu Hanife Hazretleri ders verirken, oturduklarý yerden birkaç kere ayaða kalktýklarý görülmüþ Sebep: Avluda küçük çocuklar oynuyor ve aralarýnda seyyidler bulunuyor. Koca Ýmam bunlarý her gördüðünde ayaða kalkýyor. 3- Mürþide itiraz edilmemelidir. Ýtirazýn çaresi yoktur, zararý ise müridin üzerine cârî olan feyzin kapanmasýdýr. Tedavisi de mümkün deðildir. Bunun için de tüm emirlere harfiyen uymak gerekir. 4- Mürid kendi ahvâl ve durumunu mürþide açmalý onun tavsiyesi ve emirleriyle hareket etmelidir. Çünkü mürþid tabib-i hâzýktýr. Müridin dertlerine ancak o çare olabilir. (Mürid kendi benliðiyle hareket etmemeli, emir üzerine davranmalý, tavsiyelere uymalýdýr.) 5- Mürid, Mürþidin söylediði sözleri tevil etmeden ve geciktirmeden yapmalýdýr. Zira tevil ve geciktirme kendisi için zararlara sebep olur. 6- Mürþidin telkin ettiði zikir ve emirleri tam olarak uygulamak, fazlasý ve azýný yapmamak gerekir. Zira feraset-i þeyh Cenab-ý Allah'ýn nurundandýr. 7- Mürid kendi nefsini tüm yaratýlanlardan aþaðý görüp, hürmet ve ta'zimde kusur etmemelidir. 8- Müridin Hakk'tan gayrý hiçbir talebi olmamalý, mürþidinin emrine mûti ve münkad olmalý kýdemli olan müridana itaat etmelidir. (Ýsterse kendi ilim ve ameli ondan fazla dahi olsun.) 9- Mürid, münazara (tartýþma), mübahase (bahse girme) ve cidali terk etmelidir. 10- Mürþide bir kimse bir sual ederse mürid söze karýþmamalý müsaade edilmeden konuþmamalýdýr. Konuþulmasýna izin verilirse bulunduðu mecliste sesini kýsarak konuþmalýdýr. 11- Müride verilen bir iþi mürid seve seve isteyerek cân-ý gönülden yapmalý; mürþidinin bulunduðu yerde onun tavýr ve hareketlerine göre hareket etmelidir. Þeyh Taceddin-i Hindî en-nakþýbendî (k.s.) Nâciye-i Kübrâ adlý eserinde þöyle buyuruyor: "Ey kardeþ iyi bil ki, mürþidin hukukunun bazýsý ancak güzel edep ve riayetle teyessür eder. Tarikat mürþidlerine ta'zim, mürþidlerin hukukunun büyüklüðündendir. Ta'zimde ihmâl, hüsrana götüren bir kusurdur. Zira mürþid için manevî babalýk nisbeti vardýr." Somuncu Baba 18 Temmuz-Aðustos 2004 Temmuz-Aðustos Somuncu Baba

11 12- Mürid, bedeni ve kalbiyle amel etmelidir. Sözle yapmamalýdýr. Müridin sermayesi muhabbet ve teslimiyettir. 13- Mürid, lokmanýn helalini aramalýdýr. Haramdan uzak durmalýdýr. Dili haramda olursa ameli vefa etmez. Çok konuþmak ve aðyar arasýnda bulunmak müride zarar getirir. Hz. Ebubekir (r.a.) çok zaman mübarek aðýzlarýna çakýl taþý koyarlar "Bunlar benim fazla konuþmama mani oluyor." buyururlardý. 14- Müridin hâl, hareket ve tavýrlarý tarik-i aliyyeye uygun olmalý, kendi hâli baþkalarýna örnek olmalý ki, bu sebeple diðer kimseler ona imrenerek tarik-i aliyyeye ilgi duyarlar. 15- Mürid, edeb ve adaba riayet etmeli þeriat ve tarikata uymayan her türlü fiilden kaçýnmalýdýr. 16- Mürid, hiç kimseye su-i zan (kötü düþünce) beslememeli, kimseyi hakîr görmemelidir. Her iþ, hâl ve durumda adaletten ayrýlmamalýdýr. 17- Mürid, mürþidini en kýsa zamanda ziyaret etmeli; ziyarete gidemeyecek durumda olanlara yardýmcý olmalý; feyz-i Rabbanîden yararlanmayý bilmelidir. 18- Mürid, kendi mürþidinden baþkasýna meyledip oraya yönelmemeli, baþka yer ve sohbetlere gitmemeli; kendi mürþidinin sohbetine devam etmelidir. Tüm hareketlerini mürþidinin dediði gibi yapmalý; mürþidini Resûlullah (s.a.s)'ýn vekili olarak bilip hareket ve davranýþlarýný bu þekilde düzenlemelidir. Mürþidine verdiði ahde göre davranmalý; riayetkâr olmalý, benlik duygusu ile hareket etmemelidir. 19- Mürid sohbetlere devam etmeli ve sohbet âdâbýna göre hareket etmelidir. Mürþidini ziyaret etmeden önce mümkünse gusül abdesti, mümkün deðilse de normal abdest almasý; önceki yaptýðý günahlara piþman olup tevbe etmesi; gönlünü temiz tutup ziyarette bulunmasý gerekir. Mürþidin elini öptükten sonra geri geri çekilmeli; mürid kesinlikle arkasýný mürþide dönmemelidir. Ýzin verilmedikçe konuþmamalý; sükut üzerine oturmalýdýr. Ýzin verilse dahi az konuþmalý; sesini yükseltmemelidir. 20- Ýhvan, ihvanýn derdiyle dertlenmesi gerekir. Çözümü mümkünse problemleri çözmesi, ihvana yardýmcý olmasý ve can-ý gönülden sevmesi gerekir. Mevlâna Hazretleri (k.s.) arkadaþ tanýmýný yaparken þöyle tarif eder: "Kýtlýkta bir arkadaþýnýzýn elinde bir ekmek görseniz ve bir parça isteseniz o da ikiye bölerek çoðunu kendi alsa azýný size verse onunla arkadaþlýðý býrakýnýz. Çoðunu size verse azýný kendi alsa onunla arkadaþlýk yapýlýr, arkadaþlýða devam ediniz." Ayrýca Reþahat'ta þu anlatýlýr: "Bir gece Hoca Baki nin acýsý vardý. Uyuyamadý. Ben de onun acýsý yüzünden uyuyamadým. Alâkalý olduðu insanýn acýsýndan ýstýrap duymayan insan, son derece katý ve kabadýr. Bu yolda olanlara gerektir ki, canlýlardan hangisine bir ýstýrap gelse, aynýný kendi çekecek kadar incelmiþ olsun " Müridin bir baþka ifade þekli de derviþ demektir. Derviþlik, tarikata mensubiyet manasýný ifade eder. Derviþlik, Ýslâm'a baðlanmakla olur. Ýslâm'ýn ihlâsla, sýdk ile takva, vera üzere yaþanmasýna derviþlik denir. Derviþlikte fakirlik þartý koþan mutasavvýflar olduðu gibi, Hoca Ubeydullah Ahrâr Taþkendî (k.s.), Abdülkâdir-i Geylânî (k.s.), Sadreddin-i Konevî (k.s.) gibi zenginliðiyle tanýnmýþ sufîler de vardý. Zühd, bunlara, göre malýn cepte bulunmasý; fakat kalpte bulunmamasýdýr. Mevlâna Celâleddin-i Rûmî (k.s.) de buna yakýn bir izah getirir: Dünya, Allah'tan gafil olmaya derler. Yoksa gümüþ, kumaþ, oðul ve haným sahibi olmak deðildir. Din yolunda sarfetmek üzere malýn bulunursa, bu þekildeki bir mal için Hz. Peygamber (s.a.s) "Helâl mal, sahibi için ne kadar iyidir" buyurmuþtur. Su, geminin içinde bulunursa onu batýrýr, altýnda bulunursa onu selâmetle yürü- tür. Sen de (gemi gibi) mal sevgisini ayaklarýnýn altýna alabilirsen, seyr ü sülük denizinde selâmetle yüzersin. Ancak Hz. Peygamber (s.a.s) kendisine yaþama biçimi olarak zühdü ve fakrý seçerek, "Fakirlik benim öðüncümdür. Ben onunla öðünürüm" demiþtir. Kendisi Müslümanlarýn lideri olarak, her türlü dünyevî zenginlik fýrsatlarý elinin altýnda iken, bilinçli olarak fakirliði seçmiþ; hattâ sevgili eþlerinden bir kýsmýnýn bu yönde biraz sýzlanmasý üzerine, "îlâ ve tahyîr" denilen olayda görüldüðü gibi, onlarý dünya veya ahiret (yani zengin olmak ve fakir yaþamak) konusunda seçim yapmak için serbest býrakmýþ; onlardan bir ay kadar uzak kalmýþtý. Sufîlerin fakrý bilinçli olarak seçmesinde, Hz. Rasulullah (s.a.s)'ýn bu tavrýnýn önemli etkisinin olduðu þüphesizdir. Ancak, bu fakirlik, meskenet, zillet, tembellik manasýnda bir fakirlik deðildir. Yine Ashab-ý Suffe'nin yaþadýðý fakr ü zaruret hali, ayný esprinin bir baþka vechesini teþkil eder. Derviþlik, bu yönüyle büyük bir feragat gerektirir, zor bir meslektir. 7 Bir gün Gürün Gökpýnar Gölü'nün yanýnda sohbet edilirken Osman Hulûsi Efendi taþa yaslanýr. Bunu gören bir arkadaþ, ceketini çýkarýp Osman Hulûsi Efendi'nin sýrtýna koymak ister. O da: "Ýstemez oðul" der ve hemen kalem defter çýkarýp bir þeyler yazmaya baþlar. Daha sonra yazdýðý þiiri okutturur. 8 Defterine þunlarý yazmýþtýr: Derviþin yastýðý katý taþ gerek Yediði eleksiz arpa aþ gerek Yolda yalýn ayak açýk baþ gerek Menzîl-i maksuda erem der ise Yoklukla yürüyüp yüzü hâk ola Su gibi eriyip özü pâk ola Derd ile sînesi çâk ü çâk ola Cemâl-i dilberi görem der ise 9 Özellikle derviþ kavramýný çok iyi anlamak, bu sözün gereklerini hayatýmýzda tatbik etmek þarttýr. Osman Hulûsi Efendi, Dîvân-ý Hulûsi-i Darendevî'de derviþi o kadar mükemmel açýklar ve tanýmlar ki bu sözleri anlamak, kavramak ve uygulamak yeterlidir. Eski kaynaklarda ise dal, ra, vav ve þýn harfleriyle yazýlan derviþ kelimesinin izahý þu þekildedir. "Dal": Dünya iþlerinden uzak kalma, madde, para peþinde hýrsla koþmama, verilen rýzka razý olmadýr. "Ra": Riyakar olmama yani tüm iþ ve davranýþlarda içinin dýþýna uymasý. "Vav": Vird sahibi olma. Her hal ve anda Allah'ý anma, onunla beraber olma. El helal kârda iken gönül yârda olmalýdýr. Abdülhalik Gucdevanî Hazretleri (k.s): "Halktan aðýrlýðý kaldýrmak gerek bu da ancak helal kazançla olur!" buyurmuþlardýr. Hacegan yolunda el, helâl kârda gönül ise doðrudan doðruya yârdadýr. "Þýn": Þirk koþmamak, ortak koþmamak gerekir. Nefse uyarak hareket etmemek þarttýr. Osman Hulûsi Efendi misafir olduðu bir evden çýkarken hizmet eden bir arkadaþ ayakkabýlarýný kapýnýn eþikliðinin üzerine koyar. Ayakkabýyý kapýnýn eþikliðinde görünce, eðilerek ayakkabýyý alýp, dýþarý koyar. Ayakkabýsýný giyerken de hizmet eden arkadaþa hitaben buyurur ki: "Eþiklik demek derviþ demektir, onun için biz eþikliðe basamayýz." 10 Bu kelam onun insana, tasavvufa, ihvana olan sevgi ve baðlýlýðýnýn bir iþaretidir. Derviþin nasýl olmasý gerektiðini ve derviþ olmanýn özelliklerini Osman Hulûsi Efendi "derviþ ol derviþ" redifli bir þiirinde þöyle dile getirir: Soyun varýndan dervîþ ol dervîþ Sýyrýl ârýndan dervîþ ol dervîþ Aþka yan tutuþ deme düz yokuþ Yâra var kavuþ dervîþ ol dervîþ Terk-i kâl eyle kesb-i hâl eyle Yað u bal eyle dervîþ ol dervîþ Dinle ey hödük çýkmadan zödük Çalmadan düdük dervîþ ol dervîþ Ey hâcý fýþfýþ bu nice gidiþ Hamsýn hamsýn piþ dervîþ ol dervîþ Hulûsî özüm sanadýr sözüm Ey iki gözüm dervîþ ol dervîþ Ey Hulûsî gel eyleme cedel Gelmeden ecel dervîþ ol dervîþ 11 DÝPNOTLAR 1- Cebecioðlu, Ethem, Tasavvuf Terimler ve Deyimleri Sözlüðü, s. 285, Rehber Yay., Ankara, Ateþ, es-seyyid Osman Hulûsi, Dîvân-ý Hulûsî-i Dârendevî (Hazýrlayanlar: M. Muhsin Kalkýþým/Lütfi Alýcý/Ahmet Yenikale), Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý Yayýnlarý, 2. Baský, Ankara, c.i, s A.g.e, c. I, s A.g.e, c.i, s Ateþ, Dîvân, c.i, s Ateþ, Dîvân, c. I, s Cebecioðlu, Ethem, a.g.e., s Somuncu Baba Araþtýrma Kültür Merkezi Arþivi, Röportajlar Dosyasý, nr. 9/ Ateþ, Dîvân, 1. Baský, s S.B.A.K.M. Arþivi, Röportajlar Dosyasý, nr. 9/ Ateþ, Dîvân, c. I, s Somuncu Baba 20 Temmuz-Aðustos 2004 Temmuz-Aðustos Somuncu Baba

12 Kitap Gönüller Sultaný Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Kitabý Hakkýnda Tarihimizde eserleri ve hizmetleriyle tanýnmýþ pek çok âbide þahsiyet vardýr. Bunlar yapmýþ olduklarý hizmetler, yetiþtirdikleri müritleri ve öðrencileriyle, býraktýklarý bir çok eserleriyle günümüze kadar hâlen tesirleri devam eden kiþilerdir. Doðup büyüdükleri, tahsîl için gittikleri ve hizmet verdikleri çeþitli yerlerde insanlar üzerinde pek çok olumlu etkileri olmuþ, onlarýn gönüllerinde taht kurarak, barýþ ve kardeþlik ortamýnýn doðmasýna, milletin kültür düzeyinin artmasýna ve yardým hislerinin çoðalmasýna katkýda bulunmuþlardýr. Horasan'dan gelerek Anadolu ve Rumeli coðrafyasýndaki ahâlînin gönüllerine nüfûz edip, hizmet kervânýný geniþleten bu gönül insanlarý âdetâ bulunduklarý þehirlerle özdeþleþmiþ ve oralarýn sâhibi olmuþlardýr. Bu bakýmdan belli baþlý þehirler anýlýnca hemen oranýn kültürel ve manevî hayatý üzerinde etkileri olan bu þahsiyetler hatýra gelir olmuþtur: Ahmed-i Yesevî (1166), (Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (Konya ), Hacý Bektâþ-ý Velî (Hacýbektaþ ), Yûnus Emre (Eskiþehir ), Somuncu Baba (Dârende -1412), Emîr Sultan (Bursa ), Hacý Bayrâm-ý Velî (Ankara ), Yazýcýoðlu Muhammed Bîcân (Gelibolu ), Akþemseddin (Göynük ), Eþrefoðlu Rûmî (1469) Þa'bân-ý Velî (Kastamonu ), Aziz Mahmûd-ý Prof. Dr. Mehmet AKKUÞ Hüdâyî (Ýstanbul ), Ahî Evren (Kýrþehir- 1261), Ýsmâil Hakký (Bursa ), Ýbrâhîm Hakký (Erzurum ), Sezâî-i Gülþenî (Edirne-1738) v.s. gibi þahsiyetler bu gönül kervânýnýn en baþta gelen ve tesirleri hâlen devam eden temsilcileridir. Bunlarýn asýrlar öncesinden býrakmýþ olduklarý eserlerin günümüz insanýna mesajlarý olduðu gibi müntesiplerinin hizmetleri ise çeþitli yerlerde hâlen devam etmektedir. Ünü ve tesirleri günümüze kadar ulaþan bu mutasavvýflardan biri de Somuncu Baba diye þöhret bulan Þeyh Hamîd-i Velî'dir. Kendisinin yerine geçen Hacý Bayrâm-ý Velî'den sonra Þemsiyye-yi Bayrâmiyye ve Melâmiyye-yi Bayrâmiyye diye iki kola ayrýlan tarîkatýn kollarý Afrika ve Balkanlara kadar uzamýþtýr. Somuncu Baba ve kendisinden sonra gelen mutasavvýflar bir taraftan padiþahlara kadar ulaþýp, kendilerine ve þehzâdelere musâhip olmuþlar, diðer taraftan da ekmek fýrýný ve burçak tarlasýndaki insanlarla yakýn alâka kurarak onlarý irþâd etmiþlerdir. Hem halkla beraber olup mütevâzi yaþamýþlar, hem de idârecilerden mevki, makam ve dünyalýk bir þey beklemeden onlara hayrý tavsiye etmiþlerdir. Öte yandan Akþemseddin gibileri de insanlarýn hem maddî hastalýklarýný tedâvî etmiþler, hem de rûhlarýný, kalplerini tasfiye ve tezkiye etmiþlerdir. Nakþibendî tarîkatýnýn prensiplerinden olan "Halvet der-encümen" düstûruna baðlý kalarak toplumun içinde bulunmuþ, ancak toplumdan uzak yaþamýþlardýr.yine bir baþka Nakþýbendî büyüðünün ifadesiyle, zikir ve fikri insanlara hizmetin olmadýðý, avâmýn uykuda bulunduðu teheccüd ve seher vakitlerinde yapmýþlar, gündüz ise normal yaþantýlarýna devam ederek insanlara hizmeti esas almýþlardýr. Böylece "Ýnsanlarýn en hayýrlýsý onlara faydalý olandýr." ve "Kavmin efendisi onlara hizmet edendir." meâlindeki peygamber tavsiyelerine de gerçekten baðlý kalmýþlardýr. Bu hizmet kervânýnýn 20. yüzyýldaki temsilcilerinden, âdetâ Sivas ve Dârende'yle özdeþleþmiþ iki önemli þahsiyeti, Ýsmail Hakký Toprak ve Osman Hulûsî Ateþ Efendileri görmekteyiz yýllarý arasýnda yaþayan Osman Hulûsî Efendi, þeyhi Ýhrâmcýzâde Ýsmail Hakký Toprak Efendi ( )'den aldýðý maddî ve manevî hizmet aþkýný Dârende'de baþlatmýþ, irþâd ve hizmetle geçen örnek hayatý, kendisinden sonra gelen Hâmid Hamîdeddin Efendi'yle ayný hýzla ve daha geniþ alanlarda devam etmektedir. Ýsmail Palakoðlu tarafýndan hazýrlanan elinizdeki bu eser Osman Hulûsî Efendi'nin hayatý, yapmýþ olduðu çeþitli kültür ve hayýr hizmetlerini en güzel þekilde ortaya koymaktadýr. Bu eserden anlaþýlýyor ki kendisinden sonra kurulan vakfýn hizmetleri sâdece Dârende ve cami ile sýnýrlý kalmamýþ, bir çok þehirde kütüphâne, okul, yurt, târihî eserlerin tamir ve onarýmý, çevre düzenlemesi ve daha bunlar gibi farklý kültürel etkinliklerle devam etmektedir. Bu eserle; hem Osman Hulûsî Efendi'nin kendisinin ve âilesinin hayatý, eserleri, hem de kendisinden sonra, vakfýn faâliyetleri gözler önüne serilmektedir. Bu vesileyle Es-Seyyid Osman Hulûsî Efendi Vakfý Baþkaný Hamid Hamideddîn Efendi'yi ve bu deðerli çalýþmasýndan dolayý Ýsmail Palakoðlu'nu tebrik ediyor ve hizmetlerinin devâmýný Cenâb-ý Hak'tan niyâz ediyorum. Gönüller Sultaný Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi, Ýsmail Palakoðlu, Somuncu Baba Araþtýrma ve Kültür Merkezi Yayýnlarý, 597 Sayfa, Ankara 2004, ISBN: Hulûsi Efendi Hulûsi kalp ile kapýna geldim, Hakkýn has kulusun inandým bildim, Ben ki uzaklarda bir garip güldüm, Hulûsi Efendi caným efendim. Darende'ye doðan aysýn güneþsin, Ýlim ocaðýnda sevgiye eþsin, Ulaþtýr sevgim baðrýmý deþsin, Hulûsi Efendi caným efendim. Kurulmuþsun þelalenin bendine, Karýlmýþsýn Tohma çayýn rengine, Ruh göðe yükselir nefis engine, Hulûsi Efendi caným efendim. Seyyit'lerden soyun gelir yüceden, Seher vakti yol bulursun geceden, Sorulursun dost arayan niceden, Hulûsi Efendi caným efendim. Otuz yapraklý gül konmuþ baþýna, Darende'yle deðmiþ binler yaþýna, Adýný yazmýþlar hece taþýna, Hulûsi Efendi caným efendim. Peygamberden el uzattýn ellere, Ýlahi aþk ile sundun güllere, Uzak diyarlardan düþtük yollara, Hulûsi Efendi caným efendim. Sevgiyi yoðurdun temiz özünde, Kelimeler bala döndü sözünde Dünyanýn cevheri yoktu gözünde, Hulûsi Efendi caným efendim. Hedefin yüksekte yüreðin engin, Tevhitle dolusun azýðýn zengin, Nadide bir kulsun ulular dengin, Hulûsi Efendi caným efendim... Rabia BARIÞ Somuncu Baba 22 Temmuz-Aðustos 2004 Temmuz-Aðustos Somuncu Baba

13 Altýn Silsile Geçen Sayýdan Devam Mevlânâ Ziyaüddin Hâlid-i Baðdâdî (K.S) Mevlânâ Hâlid hazretleri Süleymaniye'de bir zaviye yaptýrarak, ümmet-i Muhammed'i irþada devam ettiler. Çok büyük âlimler, çok büyük üstadlar gelerek, onun feyzinden ve bereketinden kendi yarýmlarýný tamam ederek, mürþid sýfatýyla tekrar memleketlerine dönmüþlerdir. Bazýlarý, deðiþik beldelere irþada memur edilmiþtir. Bunlaran Urfalý Þeyh Hafýz, Kürbüzlü Þeyh Ahmed, Erzurumlu Feyzullah Efendi ve Baðdat müftüsü Esad Sadrettin Efendi gibileri sayýlabilir. Böylelikle Harem-i Þerif, Þam-ý Þerif, Kudus-ü Þerif, Halep, Baðdat, Basra, Antep, Diyarbakýr, Hindistan, Afganistan, Daðýstan, Maveraünnehir, Mýsýr, Amman, Maðrib ve sair þehirler ve memleketler, Hâlid-i Baðdâdî'nin nuruyla nurlandýlar. Himmetleri ve nüfuzlarý diyardan diyara hükmeder olmuþtur. Hatta Maðrib memleketinden gelip, yetiþen Muhammed Maðribi, Cisli Abdullah Efendi ve Þeyh Abdurrahman el Ruzbahai gibi ulemalar onun dergâhýndan inabe alarak, mürþid sýnýfýna geçmiþlerdir. Bunlardan Baðdat Müftüsü Þeyh Sadrettin (k.s.) buyurdular ki: "Eðer bana þeyhim Hâlid hazretleri : - Þu süt kabýný al, çarþý pazar süt sat dese kesinlikle emirlerine uyar, müftülüðü terkeder, sütçülük yapardým." Hâlid-i Baðdâdî hz.leri bu irþadlarla beraber zamanýmýza kadar eriþmiþ olan Hatm-i Hacegan'ý baþlatarak, tarikat-ý aliyyede tescil edilmesi icabeden noktalarýný ve kurallarýný belirlemiþtir. Yalnýz, tarikatýn bu kaidelerini belirlerken aldýðý ölçüler ve kullandýðý kýstaslar, Kur'an ve sünnete dayanýr. Zira itiraza yer býrakmamak için þeriatý aliyyeye kesinlikle uymuþtur ve uymayý da emretmiþtir. Bunun içindir ki, devrin en büyük fýkýh alimlerinden olan Ýbni Abidin kendisine intisab etmiþ ve kelâm ilmini hazreti pîrden tamamlamýþtýr. Merhamet ve cömertlikte devrinin sultanýydý. Bu hususta bir kaç örnek vermek zorundayýz. Baðdat'da iyiliði ve faziletiyle tanýnan Ýbrahim-i Berzenci vefat etmiþti. Arkasýnda borç býrakmýþtý. Alacaklýlar para için Ýbrahim Efendi'nin oðlu Muhammed Efendi'yi sýkýþtýrýyorlardý. Paralarýna karþýlýk Berzençlilerin Necmettin SARIOÐLU evini ve ölen zatýn evini istiyorlardý. Meseleye vakýf olan hazreti pîr; borcu ödeyerek, o zatýn hacetini giderdi. Baþka bir kerametleri ise; Üstadýn Baðdat'da Hacý Muhammed isminde servet sahibi bir müridi vardý. Nasýl olduysa servetini kaybederek büyük bir miktar da borçlanmýþtý. Nihayet Baðdâdî ye müracaat ederek: - Efendimiz! Dýþarý çýkacak yüzüm kalmadý. Çok borçlandým. Himmet buyurun. Hazreti pîr, bir ay sabretmesini istedi. Sabýra takatý olmadýðýný belirten müride buyurdu ki: - Oturduðun hasýrý kaldýr, istediðin kadar al. Borçlu mürid, hasýrý kaldýrdýðýnda bir altýn görmüþtü. Emir üzerine onu aldý. Yerinde bir daha gördü. Onu aldý bir daha gördü. Derken, aldýkça çoðalan altýnlardan borucunu ödeyecek ve hatta kendisine de biraz sermaye kalacak þekilde ihtiyacýný giderdi. Ne varki, Hâlid-i Baðdâdî hazretleri hiddetlenmiþtir. Onun hiddetini kýzaran yanaklarýndan anladý. Ayaklarýna kapanarak hiddeti geçinceye kadar kalkmadý. Ne varki; her devirde olduðu gibi onun da devrinde bulunan inkârcýlar; alaylarýna ve aleyhteki hareketlerine devam etmiþlerdir. O alaycýlardan bir kaçý bir gün, hatm-i hacegân'ý alaya almak maksadýyla bir halka halinde oturdular ve içlerinden birisi alay etmek için taþ daðýtmaya diðer birisine yönelince, o anda cinnet getirerek elbiselerini yýrtmaya baþladý. Anadan doðma çýplak bir halde çöllere düþmüþtü. Hâlid-i Baðdâdî bir yaz günü sahraya çýkmýþtý. Müridleri ve halifeleriyle beraber otururken deliren zatýn çocuklarý ve akrabalarý yanýna gelerek aðlamaya baþladýlar. O zatýn affýný istemeleri üzerine, Halifelerinden Baðdatlý Musa Cuburi'ye dönerek; -Hemen mecnuna git ve onu o cinnetten kurtar. Adý geçen halife oraya giderek, o çarpýlmýþ kiþiyi himmetleriyle eski sýhhatine dönderdiler. Bir daha böyle bir harekette bulunmamak üzere tövbe istiðfar etmesini kendisine telkin ettiler. Mühim Nokta: Yukarýda anlatýlan menkibeden anlaþýlacaðý üzere, tarikatýn adet-i kadimesinden olan yahut rüknünden veya içeriðinden bir bölüm olan (zikir, evrad, hatme v.b.) Cehalet ilmin düþmaný olduðu için, haset ve kýskançlýk gibi menfi unsurlar da buna eklenince ilme ve olgun þahýslara saldýrý da kaçýnýlmazdýr. herhangi bir mevzuda alay veya onu basite alarak tenkit veya yermenin kiþilere hiçbir faydasý yoktur. Bilakis görüldüðü gibi zararý vardýr. Gerçi kemâl erbabýný eksik olanlar çekemezler. Yarasýnýn kusuru kendi gözünde deðil, güneþte aradýðý gibi. Cenab-ý Hakk'a yakýn olmuþ velîlerin ve mürþidlerin nezaret ettiði tarikatlarla alay etmek, insaný piþmanlýða ve içinden çýkmasý çok zor olan hallere düþürür. Hâlbuki pîranýn ifadelerinde; Hatm-i Havace'nin bir belde üzerindeki bir takým afet ve belalardan en az yedisini bertaraf edeceði inanýþýný ortaya koymuþlardýr. Bunun gerçekliði Hatm-i Havace okunan memleketlerdeki afetlerin görülmemesiyle ortaya çýkmýþtýr. Zaten Hatm-i Havace'lerde istiðfarla beraber dua, sure ve salavat-ý þerifeler okunmaktadýr. Peþinden de münacaat yapýlýr. Bu mevzu sadece Hatme'ler için deðildir. Ýslâm'ýn hangi hükmüyle veya hangi güzelliðiyle alay edilirse edilsin, o alayý yapmak cesaretini gösterenlerle Cenab-ý Allah'ýn cezalandýracaðýný belirten þu ayet-i celile Bakara suresinde açýk ve nettir: "Gerçekte Allah onlarla alay eder de azgýnlýklarýndan onlara fýrsat verir, bu yüzden onlar bir müddet baþýboþ dolaþýrlar" (Bakara 15) Hâlid-i Baðdâdî hazretleri keþif ve keramette eriþilmez noktalara çýkmýþtýr. Kendileri ilimde de hududu olmayan bir derya gibidir. Cehalet ilmin düþmaný olduðu için, haset ve kýskançlýk gibi menfi unsurlar da buna eklenince ilme ve olgun þahýslara saldýrý da kaçýnýlmazdýr. Ýþte Süleymaniye'nin kýskanç bazý alimleri, Iraklý alimlerin müderrislerinden sayýlan Yahya-i Meruzi'ye bir mektup yazarak, Hz. Þeyh hakkýnda propagandaya baþladýlar. Mektubun mahiyeti þudur "Dünyanýn en büyük din alimi; delilimiz, þeyhimiz Yahya Efendi'yedir. Allah (c.c.) Müslümanlarý size vereceði uzun ömürle nimetlendirsin. Memleketimizde Þeyh Hâlid isminde bir zat meydana çýktý. Hindistan'a gidip geldikten sonra, büyük velilik ve mürþidlik davasýnda bulundu. Din ilimlerini öðrendikten sonra sapýklýðý seçti. Biz ise, onu susturmaktan aciz kaldýk. Ey efendimiz! Buraya teþrif ederek onun sapýklýðýný yok edip, onu susturmanýz gerekir. Gelmeyecek olursanýz, bütün insanlara ve þehirlere sapýklýðýný yayacaktýr. Allah'ýn selamý, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun." Bu mektubu alan Yahya-i Meruzi, talebeleriyle bir bineðe binmiþ olarak Süleymaniye'ye yöneldiler. Þehrin âlimleri ve etraftaki bütün büyükler, onu karþýladýlar. Nihayet Yahya-i Meruzi hazretleri Þeyh hazretlerinin huzuruna çýktýlar. Hz. Þeyh onu ayakta karþýladý. Müsafaha yaparak, yanlarýna oturttular. O esnada Yahya-i Meruzi'nin kalbinde ilmi bir kaç ince mesele vardý. Daha o aðzýný açmadan; Hâlid-i Baðdâdî, onun kalbinden geçen bu ince meselelerin tamamýný cevaplandýrdý. Bunun üzerine, o koskoca âlim Hâlid-i Baðdâdî den af diledi ve ona intisab etti. Daha sonralarý Hâlidiye tarikatýnýn en kýymetli þahsiyetlerinden birisi oldular. Onun hizmetini yerine getirmesi için Ýsmail-i Berzenci hazretlerini görevlendirdiler. Tarikat-ý aliyyenin temel esaslarýndan birisi mürþide kayýtsýz teslimiyettir. Öyle bir teslimiyet ki; onun içerisinde zatýn malik olduðu varlýklarýn tamamý yok olur. O yokluðun mihverinde de Hakk'ýn kendisi tezahhür eder. Gölgede yatanýn gölgesi olmaz. Zira sulta sahibi verdiði vazifeyi kendi kudreti ve himmetiyle yaptýrýr. Müridin o mevzuda hiçbir ihtiyarý ve muradý yoktur. Keza müride verilen evradýn ve ezkârýn getirdiði cümle güzel hallerin oluþmasý, yine o mürþidin kimya nazarýndan ibarettir. Velev ki mürid hilafet makamýna kadar çýksýn. Veyahut velayetin zirvesinde olsun. Gönlüne getireceði en küçük bir maðruriyet veya enaniyet onu mahvetmeye kâfidir. Zira Cenab-ý Hakk'ýn birinci derecede sevmediði kullarýn baþýnda gurur, kibir ve enaniyet sahipleri gelir. Çünkü bu üç maddenin Allah (c.c.)'ýn muhalefetine açacaðý yol þirktir. Ýþte arif-i billahýn þiddetle kaçýndýðý husus budur. Çünkü bütün günahlarýn affý mümkündür ama þirkin (Allah'a ortaklýk koþmak) affedilmesi asla ve asla mümkün deðildir. Bir mürid, sebepli veya sebepsiz, makul veya gayr-i makul vazifesinde, ibadetinde eksiklik yapabilir. Bunu itiraf edip, tevbeyi nasuh ile de tevbe ettikten sonra, o eksikliðin affedilmemesi kabil deðildir. Zira Cenab-ý Hakk baðýþlayýcýdýr. Onun bu Somuncu Baba 24 Temmuz-Aðustos 2004 Temmuz-Aðustos Somuncu Baba

14 Hâlid-i Baðdâdî (k.s.) hazretleri cömert, güzel ahlaklý, halkýn eziyetlerine karþý sabýrlý, açýk ve tatlý sözlü, azimetle amel etmeyi seven, ihtiyatý elden býrakmayan, yetim ve dullarý himaye eden, Allah yolunda kýnayanýn kýnamasýndan korkmayan bir gönül eriydi. maðfiret edici sýfatý da günahkâr kullarýnýn üzerinde tecelli eder. Ey insan! Varlýðýndaki esasýn iki damla sudan ibaret olduðunu unutmamalýsýn. Aczi bilmek erdemdir. Gerek mürid ol, gerek salik ol, gerekse malik ol; sana verilen iyi halden dolayý tekebbüre kapýlma. Çünkü bunun en acý örneðini dergâhtan sürülen ibliste görmelisin. O da büyüklük hayaline kapýldý da sonsuza kadar lanetlendi. Allah (c.c.) cümle ihvan-ý dini enaniyetten muhafaza buyursun. Baðdat defterdarý Davut Paþa memuriyetine gitmezden evvel ders verirlerdi. Bu zat Baðdat'dan kaçarak Þehrizor'a geldi. Burada 15 sene Þeyh Abdullah-i Haydari'nin babasýndan akli ve nakli ilimleri öðrenerek icazet aldý. Hocasýyla arasýnda derin bir muhabbet vardý. Ýþte bu zat için Baðdat valisi Said Paþa rencide edici bazý muamelelerde bulunmuþtu. Bu zatýn yanýnda bulunan küçük oðlu Sýbgatullah'ý büyük oðlu Þeyh Abdullah'a göndererek: - Aðabeyine selam söyle. Gidip gelmeye gücüm yoktur. Ýçinde bulunduðum bu zulmü ve Said Paþa'nýn bana ettiði hakaretleri tabiplerin sultaný Hâlid-i Baðdâdî efendimize arzetsin. Buyurdu ki: - Babanýz benim þeyhimin oðludur. Yatsýdan sonra beraber ziyaretine gidelim. Yatsý namazýný eda ettiler ve adý geçen zatýn yanýna gelerek, bir müddet hoþsohbet ettiler. Ve sözün nihayetinde Hâlid-i Baðdâdî; - Biz þeyh olmadýk. Ve keramet sahibi de deðiliz. Allah'ýn ilminden bir parça nasibimiz vardýr. Size haber vereyim ki; 15 güne kadar Davut Paþa gelir, Baðdat valisi olur ve Said Paþa'yý da kale içinde boðdurur. Telaþlanmayýnýz, gönlünüzü ferah tutunuz. 15 gün sonra onun söyledikleri aynen çýkmýþ ve Davut paþa, Said Paþa'yý boðdurmuþtur. Mevlânâ Hâlid hz.leri halife ve müridleriyle beraber Baðdat'dan Þam-ý Þerif'e hicret ettiler. Þam yakýnlarýnda Þemmer kabilesinden bazý hâyâsýzlar, onun kafilesini soymaya kalktýlarsa da, onun heybetinden korkarak zarar veremediler. Hâlid-i Baðdâdî (k.s.) hazretleri cömert, güzel ahlaklý, halkýn eziyetlerine karþý sabýrlý, açýk ve tatlý sözlü, azimetle amel etmeyi seven, ihtiyatý elden býrakmayan, yetim ve dullarý himaye eden, Allah yolunda kýnayanýn kýnamasýndan korkmayan bir gönül eriydi. Kendisinde taþýdýðý bu vasýflarýn ihvanlarýnda da olmasýný arzu ederdi. Bu sebeple ihvanlarýna ve nasihat isteyenlere tarihe mal olmuþ þu nasihatte bulunmuþtur: "Size kesinlikle emrederim ki bütün varlýðýnýzla sünneti seniyeye sarýlýp cahiliye adetlerinden ve bid'atlarýndan sakýnýn. Sufiler hakkýndaki dedikodulara aldýrmayýn. Avam insanlara ülfet etmeyin. Onlardan hangi vesileyle olursa olsun bir þey istemeyin. Çünkü bu, sizin kötülükle itham edilmenize sebep olur. Ýki mefsedet arasýnda çaresiz kaldýðýnýz zaman þüphesi az olanýný seçin. Mesut kiþi, baþkasýnýn baþýna gelenlerden ibret alandýr. Daha önemli olaný, az önemli olana tercih ediniz. Veliyy-i emrinizin, hayýrlý iþlerde muvaffak olmasý için ona dua ediniz. Dünyaperest tüccarlarý, ulema taslaklarýný, ilmi halk arasýnda bir makam elde etmek için maþa olarak kullanan talebeleri, tembellik sebebi ile yüklerini halka taþýtmaya çalýþan asalaklarý, maneviyatý dünyasýna basamak yapmak için çalýþanlarý tarikata almayýnýz! Alsanýz da bu tür davranýþlarýna fýrsat vermeyiniz. Bilesiniz ki bana en sevgili olanýnýz, ehli dünya ile alakasý olmayan, baþkalarýna yük olmayanýnýzdýr. Nitekim tâbileri çoðalanýn þeytanlarý da çoðalýr. Malý çoðalanýn hesabý zorlaþýr. Tamah ve þöhret sevgisine tutulan dünyalýðýný artýrmak, makama eriþmek için her þeyi meþru görmeye baþlar. O dünya ile dinini deðiþtirir. Zikr-i Kalbiyye devam ediniz! Yolda giderken de onu býrakmayýnýz! Her iþinizde Allah'ýn kudret ve kuvvetine iltica ediniz. Âlimlere ve Kur'an hafýzlarýna ikram ediniz. Elinizden geldikce Kur'an kýraatiyle ve en çok fýkýh ilmiyle meþgul olunuz. Kalp huzuru sizi bu iþten alýkoymasýn." Mevlâna Hâlid-i Baðdâdî nin çocuklarýndan bazýlarý kendi saðlýðýnda vefat ettiler. Bunlardan Þehabeddin el Sabi Urfa'da, Bahaeddin Efendi taundan (vaba) Þam'da, Þeyh Abdurrahman el Sabi ise Bahaeddin Efendi'den sonra vefat ettiler. Dördüncü oðlu Þeyh Necmüddin in iki erkek evladý olmuþ ve soylarý halen devam etmektedir. Ancak oðullarýndan Þeyh Bahaeddin'in ayrýcalýðý vardý. Daha 5 yaþýnda iken Kur'an-ý Kerim okur, Arapça, Farsça dillerini çok güzel konuþurdu. Þekil, tabiat ve cömertlik bakýmýndan muhterem babalarýna benzerdi. Ne varki genç yaþta taun hastalýðýndan vefat ederek, babasýný hüzünlendirmiþtir. Cenazelerini bizatihi kendileri kýldýrmýþtýr. Ayný senenin Zilkade ayýnda diðer oðlu Abdurrahman Sabi de ayný hastalýða tutulmuþ ve kýsa bir süre sonra vefat etmiþtir. Nakþibendi tarikatýnýn teferruatýný ve bilinmeyen bir takým yönlerini ortaya çýkartan, 160'ý geçkin mürþid olabilecek halifeyi yetiþtiren Hâlid hazretleri; bu tarikat-ý aliyyeyi Arap, Türk ve Fars âlemlerine yaymýþtýr. Yetiþtirdiði halifelerin içinde Yahya Meruzi, Ýbni Abidin, Allame Seyyid Mahmud el Alûsi, Muhaddis Kuzberi, Ýsmail-i Enenari, Ýbrahim-i Fasih, Ebubekir el Baðdâdî, Abdullah-i Herati, Ýsmail-i Zelzelevi, Hâlid-i Cezeri, Þeyh Memiþ Efendi, Abdurrahim el Bostani, Þeyh Ahmed-i Kürdi, Muhammed Hani, Abdullah-i Mekki gibileri sayýlabilir. Hüseyin Vassaf Efendi Sefine-i Evliya-i Ebrâr isimli eserinde Mevlânâ Hâlid-i Ziyaeddin Baðdâdî (k.s.) hazretleri hakkýnda þunlarý yazar: "Þam'a gittiðimde mahsusen bu zatýn ziyaret-i âliyyeleriyle þeref-yâb oldum. Türbede kendileriyle harem-i muhteremeleri medfundurlar. Sandukalarýnýn üzerinde sýrma ile iþlenmiþ pûþide vardýr. Bu puþide, Sultan II. Abdulhamid'in zamanýnda itinayý mahsus ile imal olunmuþtur. Sandukalarýnýn baþýnda beyaz ipekli ýrakiyye ve üzerinde beyaz sarýk vardýr. Türbe pek ruhaniyetli ve gayet ferah feza olup o ravzý irfana dâhil olanlar tevhid kokusundan ötürü ment olurlar. Esnayý ziyarete teveccühüm de fevkalade iltifatýna mazhar olmuþ idim. O andaki geniþlik, hayat hatýratýmý süsleyen mühim þeylerdendir. 20 Cemaziyelahir 1258 (30 Temmuz 1842) tarihinde bu türbe inþa olunmuþtur. Zatý muhteremin hakkýnda Arapça, Türkçe ve Farsça menakýpnameler yazýlmýþtýr. Âlemi tarikatta mühim bir yeri vardýr. Zamanýnýn müceddidi addolunarak, þehrahý irfaniyelerine, ilem ve fazilet erbabý ile aþký muhabbet ashabý sülüke þitaban olmuþlardýr. Bu muhterem zat, Tariki Nakþibendi'de þube müessisliði olmadýðý cihedle Tarikatý Hâlidiyye denilmesi müfrid bir taraftarlýk neticesi olup, Cenabý Hâlide "Müceddidi Zaman" denilmek evladýr. Yolu, Tarikatý Nakþibendiyye'den baþka bir þey deðildir. Kendileri zikri hafi (gizli zikir) mesleðine salik olup, kalpten yapýlan zikri esas tutmuþlar ve zikri cehriden alakadar bulunmamýþlardýr. Türuku Sairenin her hal ve harekâtýnda bidat bulmak isteyen erbabý ilim, esasen rabýta ve intisap gibi hallerden bile kendilerini uzak tutarken Hazreti Hâlid Ziyaeddin açtýklarý çýðýr, onlarý nazarý dikkatlerini celb etmiþ þekli merasim ve bidatte hali gördükleri bu eseri meyletmiþlerdir ki, Mevlânâ Hâlidi Baðýdadi tarikata yan bakan taassub erbabýný yola getirerek onlarý ehl-i tarik idadýna sokmasý olabilen irfaný kerametlerinden baþka bir þey deðildir. Mevlânâ Hâlid'in hülefasý vardýr. Onlar, memalik-i Ýslamiyye'nin her tarafýna yayýlmýþlar ve neþr-i tarikat eylemiþlerdir. Ýþte bu gibi zatlarý insanlýk alemine hediye eden Mevlânâ Hâlid-i Baðdâdî hazretleri H.1242 (10 Haziran 1826) yýlýnýn zilkade ayýnýn 14. Cuma gecesi muhterem evlatlarýnýn vefat sebebi olan taun hastalýðýndan irtihal buyurmuþlardýr. Vefatlarýnda elli yaþlarýndaydý. Vafatý sýrasýnda aðzýndan þu ayetler dökülmüþtü "Ey itmî nana eren nefs! O senden, sende ondan razý olarak dön rabbýna!" (Fecr 27-30) Halen Þam-ý Þerif'in Salihiye denen mahallesinde Cebeli Kasýyyün eteðindedir. Halifelerinden Muhammed el-firaki'nin delaletiyle kabrinin üstüne I. Abdülmecid Han tarafýndan kubbe yaptýrýlmýþtýr. Bu yer "Hâlid-i Hadra" diye de bilinir. Cenab-ý Hakk cümle ümmet-i Muhammed'i ve ýhvan-ý kiramý feyiz ve bereketlerinden nasiplendirsin. Amin. Mevlânâ Hâlid-i Baðdâdî sohbetleri ve yetiþtirdiði halifeleri kadar yazdýðý eserleriyle de ün kazanmýþtýr. Bu eserlerin bir kýsmý Arapça bir kýsmý Farsçadýr. 1- El Ikdü'l-Cevheri: Ýlm-i Kelâmda "kesb" konusunda Maturudi ve Eþ'ari mezhepleri arasýnda ki görüþ ayrýlýklarýný belirten bir risaledir. 2- Rabýta Risalesi: Nakþibendiyyede önemli bir yeri olan müstakil bir eserdir. Reþahat ayne'l Hayat adlý eserin kenarýna basýlmýþtýr. 3- Þerhu Makâmât-ý Hariri: Ünlü Edip Hariri'- nin makamatýný þerh eden bir eserdir. 4- Þerhi Hadisi Cibril: Ýman ve Ýslam esaslarýný açýklayan meþhur cibril hadisinin akaid ve tasavvuf açýsýndan yapýlmýþ Farsça bir þerhidir. Eserin yazma bir nüshasý Süleymaniye Kütüphanesindedir. 5- Siyelkûtî Hâþiyesi: Molla Siyelkûtî'nin gramerle ilgili eserine yapýlmýþ bir haþiyedir. 6- Cilaü'l-Ekdar 7- Mecmûatu'r-risâili'l Hâlidiye: Hâlid-i Baðdâdî'nin risalelerinin toplandýðý bir eserdir. 8- Ferâidü'l Fevâid: Bazý faydalý eserleri ihtiva eden bir eserdir. 9- Divan: Þiirlerinden meydana gelen bu eser, Sadreddin Yüksel tarafýndan tercüme edilmiþtir. Hâlid-i Baðdâdi'nin Mektuplarý Esat Sahib tarafýndan bir araya toplanmýþ, Dilaver Selvi, Kemal Yýldýz tarafýndan yayýnlanmýþtýr. Somuncu Baba 26 Temmuz-Aðustos 2004 Temmuz-Aðustos Somuncu Baba

15 Edebiyat Haziran 2004'te Somuncu Baba Araþtýrma ve Kültür Merkezi Yayýnlarýnýn en son çýkardýðý Sayýn Ýsmail PALAKOÐLU'nun hazýrladýðý eseri vecdle, þevkle inceledim. Bu kitap aþkla okunacak aþkla, hem de çok. Eserin hazýrlandýðýný duymuþtum. Ancak doðrusu bu kadarýný beklemiyordum. Ýtiraf etmeliyim. Eserin vücuda gelmesinde emeði geçen, katkýsý olan herkesi kutluyorum. Onlara gýbta ediyorum. Ellerine saðlýk. Tek kelimeyle muazzam. Ýsmine, þanýna yakýþmýþ Allah için. Baský, teknik dizayn muhteþem. Ama asýl güzellik içerikte. Yüzlerce kaynak (yazýlýsözlü) taranmýþ. Mükemmelliðin sýrrý da burada zaten. Ah keþke mümkün olsaydý bir de dizin (index) konulsaydý. Olsun bu þekilde bir hususu ararken baþka konularý da okumuþ olur okuyucu. Sayýn Ýsmail Palakoðlu'nun lisans çalýþmasýnýn ardýndan, Yüksek Lisans'da da ayný konuyu geniþletmesi isabet olmuþ. (Bence tam bir doktora çalýþmasý disiplini gözledim Umarým birgün o da gerçekleþir. Gönlümüz öyle ister.) Ünü, hizmetleri, eserleri, fikirleri, sevgileri çoktan ülke dýþýna taþmýþ, insanlýða mal olmuþ Allah Yrd. Doç.Dr. Cemil GÜLSEREN Dünden Bugünlere, Bugünden Yarýnlara Bir Kültür Abidesi Gönüller Sultaný Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Kitabý Üzerine Ýlk Ýzlenimlerim Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý, kurucusunu en etraflý bir biçimde ele alan bu güzide kitabýn yayýnýyla hakikaten önemli bir boþluðu daha gidermiþ oldu. Yakýþaný buydu. O güzel olaný severdi. O'nu anlatan bu eser de çok güzel çok. Yazanlar güzel, yayýnlayanlar güzel. Alýp okuyanlar da güzel olacak inþâallah. dostu, Gönüller Sultaný Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi hakkýnda yazýlan onca yazýlardan sonra böylesi derli toplu adeta bir külliyat halinde O'nu anlatan bir eserin yayýný muhteþem bir hizmet elbet. Es- Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý, kurucusunu en etraflý bir biçimde ele alan bu güzide kitabýn yayýnýyla hakikaten önemli bir boþluðu daha gidermiþ oldu. Yakýþaný buydu. O güzel olaný severdi. O'nu anlatan bu eser de çok güzel çok. Yazanlar güzel, yayýnlayanlar güzel. Alýp okuyanlar da güzel olacak inþâallah. Dikkat buyurulursa alanlar demedim; alýp da okuyanlar Bizim zayýf bir tarafýmýz var; kitabý alýyoruz, bir rafa kaldýrýyoruz. Tamam, "aldýk" demek için. Buraya kadarýný sanki bir hizmet, bir katký gibi düþünüyoruz. Oldukça yanlýþ ve eksik bir yaklaþým. Mesleðim ve branþým gereði deðil inanýn bir kitap dostu, aþýký, sevdalýsý olarak illa ki alýnan bu nadide kitabý okumanýzý istirham edeceðim. Hâlâ onu anlamak, tanýmak, öðrenmek hususunda bir çaba sarf etmeyenler, özellikle direnenler, önyargýlý baþlarý kumda olanlar bir gün nasýl bir deniz içinde olduklarýný anlayacaklar. Ne denir sadece kýsmetsiz, nasipsiz. Olmazsa olmaz. Yemendeki bilir, yanýnda- ki bilmez. Türkiye Yunus u, Mevlânâ yý ne zaman anmaya baþladý? Onlarla ilgili yaygýnlaþan toplantýlar UNESCO onlarý tanýdýktan sonra aa bunlar bizim deðerlerimiz, bunlar bizim kültürel mirasýmýz, eh iþte bunlar Anadolu'yu aydýnlatanlar demeye baþladýk. Dýþarýdan gelen ilgi, içerideki teveccühü harekete geçirdi. Merhum Hulûsi Efendi için de Darende'de durum bundan hiç de farklý deðil. Bu minval üzre. Güneþ doðuyor, dünya dönüyor. Allah nurunu tamamlayacaktýr. Bir gün güneþimiz batmadan, gözümüz kararmadan, dünyamýz baþýmýza yýkýlmadan muhabbetten nasiplenebilsek Yok mu bir gün?. Kýsaca þairin dediði gibi; "Ol mahiler ki derya içredir derya nedir bilmezler." Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinden Hocam Merhum Prof. Dr. Mehmet Kaplan'ýn derste bir sözü aklýma geldi: "Her Türkün evinde olmasý gereken ve okunmasý gereken müþterek bir on kitabý olmalý."demiþti. Ýþte size böylesi baþucu türünden bir kitap. Ýþte size mutlaka okunmasý gerekli ilk on kitaptan biri diyebileceðim. Yýllarýn birikimi ve mesleki tecrübeme dayanarak öðrencilerime sýk sýk hatýrlatýrým; Okuduðun kitabý söyle, sana kim olduðunu söyleyeyim Entelektüel zekasý, kültürel seviyesi, duygusal yaþý, estetik anlayýþý, edebi inceliði, irfana yatkýnlýðý, hayata baðlýlýðý, muhabbete düþkünlüðü Evet bütün bunlarý ölçmek mümkündür. Bu taraklarda bezi olmayanlar için sözümüz yoktur. Þeyh'ül -Muharririn Merhum Ahmet Kabaklý Hoca nýn, Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'nin kütüphanesindeki ziyaretçi özel defterine yazdýðý þu cümle dikkat çekicidir: Hayatýmda tanýþamadýðýma yandýðým Merhum Hulûsi Efendi'de gerçek þairi, gerçek insaný, gerçek mürþidi bulmakla bahtiyar oldum."(bknz. Kitabýn Beþinci Bölüm Ziyaretçi Özel Defterinden Seçmeler kýsmý s.479.) Adý geçen özel defterde, birçok yazarýn, gazetecinin ve bilhassa üniversite camiasýndan bilim adamlarýnýn Hulûsi Efendi'yi tanýmlamaya çalýþýrken þu ifadelerin birçok kez kullanýldýðýný, adeta ortak bir kanýya ulaþtýklarýný Somuncu Baba 28 Temmuz-Aðustos 2004 Temmuz-Aðustos Somuncu Baba

16 müþahede ediyoruz; 20.Asrýn Filozofu, 20.Yüzyýlýn Yunusu, Asrýn Mevlânâsý gibi adlandýrmalarla onun ilerleyen yýllarda yani yýllar geçtikçe daha da anlaþýlýp, sevileceðini, daha çok kimse tarafýndan tanýnacaðýnýn ip uçlarý olarak kabul edilmektedir. Geçmiþi anlatan bu kitap aslýnda geleceðe yönelik bir iþarettir. Bu manada bu eser geleceðe açýlan bir kapý olacaktýr. Saðlýðýnda onunla tanýþamayan gençler, bu eserle onu lâyýkýyla tanýyacak, anlayacaktýr. Hulûsi Efendi Türk toplumunun benimsediði büyük bir þahsiyettir. Bundan geri dönüþ olmaz..yukarýdan beri hep söyledim, yine söylüyorum geleceðe ve ileriye bakalým. Onun sevgisi, onun düþünceleri, eserleri herkese yetecektir. Kurduðu vakfýn da hizmetleri bu anlayýþ doðrultusunda gördüðüm kadarýyla. Son on beþ yýl içerisinde yayýmlanan önemli ansiklopedi ve külliyatlarda ondan bahsediliyorsa, ona müstakil yer veriliyorsa bu bir Darendeli için büyük bir iftihar vesilesidir. Kýymetini bilelim. Kitabýn içindekiler ile bölümleri hakkýnda ayrýntýya girmeyeceðim. Bu hususta da eminim birçok tahlil ve tanýtým yazýsý yazýlacaktýr. Genel bir Giriþ- 'ten sonra eser beþ bölüm halinde yapýlanmýþ. Birinci Bölüm, Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'nin Hayatý-Faaliyetleri -Eserleri ve Tesirleri baþlýðý altýnda bütün ayrýntýlarý ile sunulmuþ. Ýkinci bölümde ilmi, edebi yönü ve eserleri ele alýnmýþ. Burada "Adabý" alt baþlýðýnda ise birçok kimsenin bilmediði ama doðrusu bilinmesi elzem, mühim incelikler sunulmuþ. Üçüncü Bölüm'de Tasavvuf Anlayýþý, 26 alt baþlýkla hemen hemen en uzun bölümü oluþturmaktadýr. Sindire sindire okunmasý gerekli bölüm. Gönül dostlarýnýn bile bir kýsmýnýn bildiðini zannettiði, ya da yarým yamalak bildikleri hususlar. Kalem iþçiliði mükemmel. Titiz bir çalýþmanýn ürünü olduðu bu bölümden belli olmaktadýr. Haberdar olmayanlarýn haberi olsun. Dördüncü Bölüm'de Hatýralarla Gönüller Sultaný Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (K.S.), yaþayan ya da dünyasýný deðiþmiþ gönül dostlarýnýn nakillerine, sohbetlerine dayanarak kaleme alýnmýþ. Hep beklenirdi, hep arzu edilirdi. Hacimli bir biçimde bir araya getirilmiþ. Þurada burada daðýnýk olarak bir çok tezde bile ifade edilmiþ hâtýralar en çok akýlda kalan, dilden dile, kulaktan kulaða aktarýlan okunmaya da, anlatýlmaya da, anlaþýlmaya da yine en uygun bölüm olmuþ. Zaten okunanlardan en fazla geriye kalanlar hatýralar olmaktadýr. Eðitim öðretimde bile öðretmenler bu türden örneklerle verilmek istenenleri pekiþtirirler. Camilerde vaizler yine menkýbe ve hatýralarla cemaati diri tutmayý baþarýrlar. KENDÝSÝ AÐAÇ DÝKMEDEN ORMAN VE AÐAÇ KONULU HUTBEYÝ ÝRAD ETMEMESÝ ANCAK DÝKDÝKTEN SONRA BÝR HAFTA GECÝKMEYLE ADI GEÇEN HUTBEYÝ OKUMASI baþta beni ve anlattýðým herkesi oldukça etkilemiþtir. Nefsinize tatbik etmediðinizi baþkalarýna yaptýramazsýnýz. Ben buradan þu sonuca varmýþýmdýr; Ýnanmayan inandýramaz, sevmeyen sevdiremez, okumayan okutturamaz, anlamayan öðretemez. Kýsaca olmazsa olmazlardan bir bölüm olmuþ. Okuyucu kitlesinin sosyolojik yapýsý azýcýk irdelense ortaya yine ayný sonuç çýkacaktýr. Ýnsanýmýz illa ki bu tür anlatýlara daha bir önem vermektedir. Somuncu Baba Hazretlerinin 40 Hadis Þerhinden veyahut Fatiha Suresinin tefsirinden ziyade ekmek fýrýnýndaki kerametlerini, caminin üç kapýsýndan ayný anda el öptürmesinden, tarladaki ekilen buðday hissesinden daha fazla etkilenmekte ve daha fazla kýssadan hisse kapmaktadýr. Bu da doðu-batý insanýnýn farkýný ortaya koymaktadýr. Biz daha duygusal, onlar daha akýlcý; onlarda gözlem, bizlerde sezgi. Bu tarihten gelen yazgýmýz olmuþ. Beþinci Bölüm ise dört alt baþlýkta toplanmýþ. A.Ziyaretçi Özel Defterinden Seçmeler, B.Basýndan Belgeler (Bu kýsým da seçmeler biçiminde düzenlenmiþ. Yoksa tamamý verilmiþ olsaydý bir bu kadar kitap daha ortaya çýkardý.) C.Osman Hulûsi Efendi'- nin Fotoðraflarla Eserleri, D.Osman Hulûsi Efendi'- ye Verilen Bazý Þilt ve Plaketler. Bibliyografya ile eser tamamlanmýþ. BÝR TEKLÝF: Artýk bu yayýndan sonra, "Vefatýnýn 15.Yýldönümünde Osman Hulûsi Efendi Bibliyografyasý" hazýrlanýp yayýnlanabilir. Onun hakkýnda kim ne yazmýþ, nerede ne zaman yayýnlanmýþ? Bibliyografik bir disiplinle titiz bir ekip çalýþmasý ile ayrý bir kitap olmasý mümkün. Hayatta iken onu ziyaret edemeyenler, O'nu anlatan bu kitabýn satýrlarý arasýnda, onu anlamaya, okumaya çalýþabilirsiniz. Bir Pazar günü ziyaretine gelenlere: "Pazar günlerinizi böyle deðerlendirin, her Pazar günü gelin. Hediye istemez, sizler birer hediyesiniz. Elma güneþin karþýsýnda dura dura olgunlaþýr. Eðer gölgede kalýrsa yetmez (olgunlaþmaz)." Diye buyurmuþlardýr.(bknz. Dördüncü Bölüm, Ziyaret baþlýklý hatýrasýndan. S.428.) Yavuz Bülent Bâkiler Türkçe Yanut-Yanýt-Cevap Yalgu-Yerçü-Yaþru-Yalbý yýlýnda Türk Dili'nin ilk büyük lûgatýný hazýrlayan Kaþgarlý Mahmut, Dîvanü Lûgati't Türk isimli eserinin üçüncü cildinde sekizinci sahifesinde "yanut" kelimesini, "karþýlýk, bedel, ivaz" olarak açýklamýþ. Üçüncü cildin 28. sayfasýnda ise "yanut" kelimesi iki defa daha geçiyor. Birincisinde "yanut" kelimesi, "cevap, söz yanutu: sözün cevabý" þeklinde açýklanmýþ. Burada dikkat edilecek mühim bir nokta var. Görülüyor ki Kaþgarlý Mahmut, "cevap" kelimesini de kullanmýþ yýlýnda, yâni bundan 930 yýl önce, Türk boylarý arasýnda "cevap" kelimesi bilinmeseydi, konuþulmasaydý, yazýlmasaydý Kaþgarlý Mahmud, "yanut" kelimesi karþýsýna "cevap" kelimesini koyar mýydý? Kaþgarlý Mahmut "yanut"u daha çok açýklamak için "söz yanutu" diyor, karþýsýna "sözün cevabý" diye yazýyor. Bu açýklamanýn hemen altýnda "yanut"un ikinci bir açýklamasý daha var. "Yanut": Ývaz ve karþýlýk kelimeleriyle tarif edilmiþ. "Ývaz": Karþýlýk olarak verilen bedel demek. Yâni bundan bin yýl önce bir Türk, kendisine verilen bir hediyeye baþka bir hediyeyle karþýlýk verince, aldýðý hediyenin yanutunu vermiþ oluyordu. Veya bir Türk tarlasýnda çalýþtýrdýðý bir iþçiye ücret ödediðinde, verilen para, iþçi emeðinin yanutu oluyordu. "Yanut" kelimesi bin yýl önce, Oðuz boylarý arasýnda, hem "cevap" yerine hem de "karþýlýk olarak verilen mal veya bedel" yerine kullanýlýyordu. Doðru. Ama, "yanut" kelimesi zamanla, kendiliðinden dilden düþtü. Niçin? Çünkü dilin tabiî kanunlarý var. Dil, canlý bir varlýktýr. Zamanla, bir takým kelimeler dilden çýkar, ölü kelimeler arasýna katýlýr. Dile bir takým yeni kelimeler girer. Bu hâl, her dilde böyle. Bizde de "yanut" kelimesi yerini "cevap" kelimesine býraktý. Batý Türkleri olarak biz, bin yýldan beri "cevap" kelimesini kullanýyoruz. Sâdece biz mi? Hayýr. Doðu Türkleri de, yâni bütün Türk Dünyasý da "cevap" kelimesini kullanýyor. Yâni "cevap", bütün Türk Dünyasýnýn ortak kelimesi. Nitekim Azerbaycan Türkleri de "cavap" diyorlar. Tatar Türkleriyle Uygur Türkleri: cavap diyorlar. Kazak Türkleri: javab, Kýrgýz Türkleri: cöp, Özbek Türkleri: cövab, Türkmenler ise cögap diyorlar. Þimdi biz ne yaptýk? Bin yýldan beri bütün Türk Dünyasýnýn ortak kelimesi olan cevap kelimesini dilimizden çýkarýp attýk, bin yýl önceki yanut kelimesini biraz yontarak yanýt haline getirdik ve onu kullanmaya baþladýk. Peki bu zorlamadan, bu deðiþiklikten millet olarak bizim kazancýmýz ne? Edebiyatýmýzýn kazancý ne? Ýngilizce'den Fransýzca'dan, Latince'den her Allahýn günü dilimize bulaþan þunca kelime karþýsýnda sus-pus olup oturanlar, bizim bin yýldan beri konuþup durduðumuz, Türkçeleþtirdiðimiz kelimelere karþý, acaba neden böyle saldýrýyorlar? Ýstanbul'daki beþyüz yýllýk, bin yýllýk çýnarlarý kesip yerlerine cýlýz akasya dikenleri katil diye, hain diye lânetleyen diller, acaba neden bin yýllýk kelimelerimizi katledenlere alkýþ tutuyorlar? Þimdi belki bazýlarý diyeceklerdir ki: "Tamam iþte Yanut veya yanýt Türkçe asýllý kelimeler! Daha ne istiyorsunuz? Bu ölçü yanlýþtýr. Bu mantýkla veya mantýksýzlýkla yola çýktýk mý, meselâ: Yadað-yalbý-yerçü-yorçý-yaþru-yalgu gibi kelimeleri de kullanmamýz gerekir. Þimdi altmýþdört milyonluk bir Türkiye'de acaba 64 kiþi bilir mi bu kelimeleri? Bilmez! Ama bu kelimeler Divan-ü Lûgati't Türk de Yanut'un hemen altýnda yazýlý kelimeler. Yadað: Yayan, Yalbý: Yassý, Yerçü: Mezar, Yorçý: Usta, Yaþru: Gizli, Yalgu: Ahmak demektir. Þimdi ben "yalgu kiþi yadað keterek atasýnýn yaþru kalgan yerçüsünü yalbýladý" desem bin yýl önceki Türkçeyle konuþurum, ama kim anlar beni? "Ahmak adam yaya giderek babasýnýn gizli kalmýþ mezarýný çiðnedi, onu yamyassý etti" demem öz Türkçe deðil mi? Siz de bilerek veya bilmeyerek, dilimize yerçü yâni mezar kazanlarla birlikte misiniz acaba? Somuncu Baba 30 Temmuz-Aðustos 2004 Temmuz-Aðustos Somuncu Baba

17 4. Darende, Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi Kültür Etkinliklerinde Gˆn l Sultanlar na Sevgi Seli 26 Haziran Darende Fotoðraflar: Bekir Sarý Yazý: Aslan Tektaþ

18 Darende Belediyesi ve Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfýnýn ortaklaþa tertip ettiði, gelenekselleþen "4. Darende, Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi Kültür Etkinlikleri" bu yýlda 26 Haziran 2004 tarihinde yapýldý. Binlerce insan gönül sultanlarýný anmak için Darende'ye akýn etti. Darende'deki güreþ alanýnda yapýlan törenlere TBMM Çevre Komisyon Baþkaný ve AK Parti Malatya Milletvekili A.Münir Erkal, AK Parti Osmaniye Milletvekili Þükrü Ünal, AK Parti Sivas Milletvekili Selami Uzun'un yaný sýra, yurdun deðiþik yörelerinden binlerce vatandaþ katýlýrken, panel, tasavvuf musýkisi ve sema gösterisinden oluþan program renkli görüntülere sahne oldu. Saygý duruþu ve Ýstiklâl Marþýnýn okunmasýyla baþlayan törenlerde ülkemizin ünlü hafýzlarýndan Fatih Çolak Kuran-ý Kerim tilavetinde bulundu. Yurdun deðiþik yörelerinden gelen binlerce insanýn doldurduðu sahada çok sayýda bayanda törenleri izlemek üzere ilçeye geldi. Yeniden düzenlenen ve üzerinin brandalarla kapatýlmasýyla devasa bir çadýrý andýran güreþ sahasýnda yapýlan kültür etkinliklerine çevre il ve ilçelerin Belediye Baþkanlarý, bürokratlar ve beþ bine yakýn izleyici kitlesi katýldý. Darende'de eðitim, saðlýk, turizm, sosyal ve kültürel bir çok alanda hizmetler veren Hulûsi Efendi Vakfý'nýn 7 yýl sempozyum þeklinde, 4 yýldýr da çeþitli kültürel faaliyetleri programýna dahil ederek toplumun her kesiminden katýlým saðlanan etkinlikler, ülkemizde, hatta uluslararasý organizasyonlar arasýnda anýlmaya baþlandý. Osmanlý Padiþahlarýndan Yýldýrým Bayezid döneminde yaþayan ve Somuncu Baba adýyla ünlenen Þeyh Hamid-i Veli Hazretleri ile yine onun neslinden gelen ve yirminci yüzyýlda yaþayan, insanlýða çeþitli vesilelerle hizmet eden mutasavvýf Osman Hulûsi Ateþ Efendi gelenekselleþen anma törenleri ile yâd ediliyor. Etkinliklerin açýlýþ konuþmasýný yapan Hulûsi Efendi Vakfý Genel Müdürü Ýsmail Palakoðlu yüce dinimizin güzel ahlak prensiplerinin esasýndan birisinin de hizmet olduðunu ifade ederek, hizmeti ruh olarak nefsinden taþýp baþka insanlara ulaþmak suretiyle Allah'ý aramak ve Allah'a ulaþmanýn yollarýndan birisi olarak tanýmladý. Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi'nin de bütün insanlýða hizmet eden iki büyük veli olduðunu kaydeden Palakoðlu, "her samimi ve menfaatsiz hizmet, ferdi ve içtimai hareket, Hakk'ýn aranmasýdýr. Allah'a yaklaþmak ancak ve ancak insanlýða hizmetledir" dedi. Hulûsi Efendi Vakfý Genel Müdürü Ýsmail Palakoðlu, vakfýn kurucusu, gönüller sultaný, hizmete adanmýþ bir ömrün örnek ismi olan Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi'nin, inþâ ettiði gönüller ve býraktýðý eserlerin her geçen gün, her geçen yýl çoðalarak ve büyüyerek devam ettiðini belirtti. Palakoðlu konuþmasýnda; "Otuz Yapraklý Gül Þehri Darende'mizde, gül yüzlü gül kokulu gül neslinin 20. asýr temsilcisi, Osman Hulûsi Efendi ve ecdadý Somuncu Baba Hazretlerini anmak için 1991 yýlýndan itibaren her Haziran ayýnda Sempozyumlar, Kültür Etkinlikleri, çeþitli hizmetler ve deðiþik A. Münir ERKAL sosyo-kültürel faaliyetler yapmaktayýz. Onun içindir ki, vakýf olarak bizim hizmet takvimimiz, Haziran aylarýnda daha da bir yoðunluk ve hýz kazanmaktadýr" dedi. Etkinliklere vakýf ile birlikte ev sahipliði yapan Darende Belediye Baþkaný Memduh Önal ise konuþmasýnda toplumda manevi birliðin kurulmasý, Anadolu insanýnýn kaynaþmasý, birlik ve beraberliði, dirlik ve düzenin saðlanmasý, dostluk ve kardeþliðin, sevgi ve saygý baðlarýnýn kuvvetlenmesinde, Hacý Bayram-ý velilerin, Mevlânâ Celaleddin-i Rumilerin, Þeyh Edebalilerin, Þeyh Hamid-i Velilerin ve Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendilerin þüphesiz büyük katkýlarý olmuþtur dedi. Baþkan Önal "Bizler inanýyoruz ki bu zat-ý muhteremler Anadolu'nun manevi mimarlarýdýr. Gönüllere hâkim olan gönül sultanlarýdýr. Bunlar Anadolu'da inþa edilen Ýslam binasýnýn gerçek ustalarýdýr. Bu açýdan bu büyük zatlarý her vesile ile zikretmek, tanýmak ve genç nesillere tanýtmak, bizlerin bu insanlara karþý þükran, vefa ve minnet borcumuzdur" dedi. Hizmeti hayatýnýn temel gayesi yapan, halka hizmeti hakka hizmet olarak kabul eden, ömrünü hizmet ederek ifa eden Osman Hulûsi Efendi'yi minnetle andýklarýný ifade eden Belediye Baþkaný Memduh Önal konuþmasýnýn devamýnda "Bu zatlarýn kalp gözü açýktýr, gönülleri aydýnlýktýr, insanlara hidayet rehberidirler. Örnek ve önder insanlardýr. Bu insanlarýn ruhu yüce, gönlü zengindir, kalbi temiz gözü toktur. Hiç kimseyi incitmemiþ insan kalbini Allah'ýn Kâbesi olarak kabul etmiþlerdir. Kalp kýrmayý Kâbeyi yýkmaktan daha beter görmüþlerdir" ifadesinde bulundu. Törenlerde bir konuþma yapan AK Parti Sivas Milletvekili Selami Uzun Darende'ye manevi bir takým duygularý yaþamak için geldiðini söyledi. Selami Uzun, "Elbette bu dünyada attýðýmýz her adýmda ibretli birçok þey vardýr, her adýmda da hayattan ibretler almaya dikkat edelim. Üzerimizde bulunan etiket dolayýsýyla burada ön koltukta oturuyoruz ama, gerçekten ben sizin aranýzda olmak isterdim. Tarihte yaþamýþ ve geleceðe önemli miraslar býrakmýþ þahsiyetler vardýr. Ýþte Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi'de böyle önemli zâtlardandýr" dedi. Osmaniye Milletvekili Þükrü Ünal, dillerin susup gönüllerin konuþtuðu bir an olarak deðerlendirdiði etkinlikte Darende için yazdýðý þiirini okudu. TBMM Çevre Komisyon Baþkaný A. Münir Erkal ise konuþmasýnda insanlýðýn ilk çaðlardan beri kendisini yanýltmayacak rehberler aradýðýný söyledi. Münir Erkal konuþmasýnda; "Bu önderlerin güzelliði, bu önderlerin doðruluðu, bu önderlerin potansiyeli nisbetinde, bunlarý bulan insanlýk, en doðru, en hayýrlý istikamete gitmiþtir. Bugün yâd ettiðimiz Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi, bizim maneviyat semamýzýn kutup yýldýzlarýdýr. Onlara bakarsanýz, onlara tabi olursanýz, onlarýn tavsiye, nasihat ve öðütlerini dinlerseniz, doðru yörüngeden þaþmazsýnýz" dedi. Fani ömründe insanlýðýn, bu doðru istikameti bulma gayretinde olduðunu ifade eden Erkal, aradýðýný bulamayan birisinin teknolojik olarak, medeniyet olarak ne kadar geliþirse geliþsin, içinde yaþadýðýmýz, insan haklarý adýna yapýlan Filistin'deki vahþeti, Orta Doðudaki sýkýntýyý, Balkanlardaki acýmasýzlýðý, Sudan daki problemleri önleyemeyeceðini söyledi. Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi'nin maneviyat semamýzýn yýldýzlarý olduðunu vurgulayan Erkal, bu büyük zatlarýn insanlarý bir þahsiyet modeli olarak yapmak için uðraþtýklarýný ifade etti. Erkal "Ýnsanlýk ne zaman tavsiye ve öðütlerden bihaber olduysa, ne zaman uzak kaldýysa, ne zaman ilgi göstermediyse, ne zaman arkasýný döndüyse, hep hüsrana uðramýþtýr. Her zaman adalet adýna zulüm yapýlmýþtýr. Her zaman sahtekârlar kahramanlarýn yerini almýþtýr. Onun için bugünler gerek dünya ölçeðinde gerek Türkiye ölçeðinde gerek Darende ölçeðinde bu özeleþtirinin, bu murakabenin, kendini yeniden sorguya çekmenin günleri olmalýdýr. Bu büyük zatlar, kul hakký yeme- Somuncu Baba 34 Temmuz-Aðustos 2004 Temmuz-Aðustos Somuncu Baba Þükrü ÜNAL Selami UZUN Memduh ÖNAL Ýsmail PALAKOÐLU

19 me anlayýþýný, hesap verme þuurunu, insanlýða taþýyarak, onun içinde yep yeni onurlu, þerefli, itibarlý bir dünyayý insanlýða armaðan etmek istemektedirler. Onlar bitmez tükenmez bir maneviyat okyanusunun insanlýðýn önüne sunmak istemektedirler. Mevlânâ Hazretleri öyle diyor, ister nehire gidin ister okyanusa, alacaðýnýz su elinizdeki kovanýz kadardýr. Ýþte bu büyük zatlar, bu kovayý büyütmek istiyorlar, daha büyük bir kemâlatý, daha büyük bir feyzi, daha büyük bir potansiyeli insanlýða akýtmak istiyorlar. Dileriz bu günler, nasihatlarýn, tecrübelerin bir kez daha algýlandýðý günler olur" dedi. Protokol konuþmalarýnýn ardýndan panel kýsmýna geçilerek akademisyenler tarafýndan tebliðler sunuldu. Ankara Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesi Öðretim Üyelerinden Prof. Dr. Mehmet Akkuþ Bey'in baþkanlýðýný yaptýðý panelde ayný fakülteden Prof. Dr. Ali Yýlmaz, "Osman Hulûsi Efendinin Dilinden Öðütler" ve Doç. Dr. Mehmet Emin Özafþar ise "Hz. Peygamber (s.a.v) ve Ýrfani Gelenek" konulu tebliðlerini sundu. Ýlmi ve edebi konularýn iþlendiði panelin baþkanlýðýný yapan Prof. Dr. Mehmet Akkuþ 1450 yýl önce bir ýþýk, bir nur doðdu, bir gül açtý, asýrlar geçti o nurdan meþale alanlar, o gülden koku alanlar, dünyanýn çeþitli yerlerine akýn akýn yayýldý. O temiz pâk neslin, evlatlarý insanlarýn bulunduðu her beldeye ulaþarak, o bölge insanýn gönüllerini ihya etmek, o insanlara hizmet sunmak için beldeler bölgeler, aþarak hemen her bölgede birer hizmet kervaný oluþturdular" dedi. Mehmet Akkuþ konuþmasýnýn devamýnda; "Biraz önce Sayýn Milletvekilimiz Þükrü Ünal þiirinde "Bu güzelliðin sýrrý ne" dizesini okudu, iþte bu güzelliðin sýrrýnýn, o nurdan o Allah sevgilisinin nurundan ýþýk ve meþaleler alan onun güzel kokusundan kokular alan insanlarýn ortaya koyduðu hizmet olarak görüyorum. Anadolu'da hizmetleriyle unutulmayan ekoller vardýr. Osman Hulûsi Efendi'nin ortaya koymuþ olduðu hizmet anlayýþý tâ Rumeli ve Balkanlara kadar uzanmýþ. Darende'de Tohma Çayýnýn kenarýnda bulunan Somuncu Baba hem kendisi hem bu yoldan gelen müntesipleriyle zamanýnýn en üst kademesindeki bürokratlara þahýslara ulaþarak hizmetlerini halkla ve en üst düzeydekilerle birleþtirme çabasýnda olmuþlardýr. Somuncu Baba Hazretleri halkýn en çok ihtiyaç duyduðu somun ekmeðini insanlara hizmet olarak sunmuþtur. Yine Akþemseddin Hazretleri insanlarýn tedavisiyle meþgul olmuþtur. Göynükte bir dere kenarýnda bulunan bir deðirmende insanlarý irþad etmeye çalýþmýþlardýr. Hacý Bayram-ý Veli Hazretleri burçak tarlada insanlarla beraber çalýþmýþ. Ayný zamanda bu þahýslardan Somuncu Baba'nýn Yýldýrým Bayezid'le Hacý Bayram-ý Veli'nin II. Murad'la, Akþemseddin'in Fatih Sultan Mehmed'le birlikte olduðu düþünecek olursak, bu yolun hizmet kervaný olduðunu en güzel þekilde anlayabiliriz. Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi de "Garazsýz hem ivazsýz hizmet et her canlýya" derken insanlýða hizmet etmenin önemine iþaret ederken tasavvuf yolunun Anadolu'da hizmetin merkezi olduðunu açýkça anlayabiliriz" ifadelerine yer verdi. Etkinliklere katýlamayan Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan'ýn gönderdiði telgraf katýlýmcýlar tarafýndan ayakta alkýþlanýrken, ayrýca Devlet Bakaný ve Baþbakan Yardýmcýsý Mehmet Ali Þahin, Devlet Bakaný Güldal Akþit, Maliye Bakaný Kemal Unakýtan, Kültür ve Turizm Bakaný Erkan Mumcu, Prof. Dr. Recep Akdað, Devlet Bakaný Ali Babacan, TBMM Baþkan V. Nevzat Pakdil, AK Parti Malatya Milletvekilleri, Ali Osman Baþkurt, Fuat Ölmeztoprak, Miraç Akdoðan, CHP Malatya Milletvekili Muharrem Kýlýç, AK Parti Amasya Milletvekili Akif Gülle, K.Maraþ Milletvekili Hanefi Mahçiçek, Tokat Milletvekili Ergun Daðcýoðlu, Karabük Milletvekili Mehmet Ceylan, Kayseri Milletvekili Sadýk Yakut, Konya Milletvekili Mustafa Ünaldý, Sivas Milletvekili Orhan Taþ gönderdikleri telgraflarla etkinliðin baþarýlý ve güzel geçmesini diledi. Davet edilen ancak mazeretleri nedeniyle etkinliklere katýlamayan çok sayýda devlet büyüðü, bürokrat ve hemþehrimiz gönderdikleri telgraflarla etkinliklerin amacý doðrultusunda gerçekleþerek topluma ve insanlarýmýza önemli deðerler sunmasýný diledi. Etkinliklere edebiyat ve medya dünyasýndan önemli isimlerde katýlarak izlenimlerde bulundu. Türk Edebiyatý Dergisi Genel Yayýn Yönetmeni Ýsa Kocakaplan, Yazar Belkýs Ýbrahim Hakkýoðlu, Cihan Haber Ajansýndan Erdal Ýnce, TGRT Haber Dairesinden Ýsmail Yaðcý, Yeniçað Gazetesinden Arslan Tekin, Araþtýrmacý Yazar Hayrettin Ývgin, Malatya, Sivas, Elbistan ve ilçemizde görev yapan çok sayýda basýn mensubu da etkinliklere iþtirak etti. Ünlü þiir yorumcusu Dursun Ali Erzincanlý ve Nisan Kumru'nun büyük bir coþkuyla okuduðu þiirlerin ardýndan Mustafa Demirci'nin seslendirdiði Türk Tasavvuf Musikisi eserleri gönüllerde sevgi halelerinden oluþan gökkuþaðý tüm izleyicileri sardý. Konya'dan gelen semazenlerin gerçekleþtirdiði muhteþem sema gösterisi ise programa ayrý bir renk kattý. Programda ayrýca etkinliklerle birlikte her yýl düzenlenen Darende, Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi konulu þiir yarýþmasýnýn ödül töreni de yapýldý. Ödüllü yarýþmanýn Birinciliðini Eskiþehir'den katýlan þair Ýbrahim Saðýr "Somuncu Baba Menkýbesi" adlý þiiriyle aldý. Darende'yi, büyük mutasavvýf Somuncu Baba ve Osman Hulûsi Ateþ Efendi'yi tanýmak ve edebi yönden bu yüce þahsiyetler hakkýnda kültür, edebiyat ve fikir dünyamýza yeni çalýþmalar kazandýrmak amacýyla düzenlenen þiir yarýþmasýna bu yýl 75 kiþinin 100'e yakýn eserle katýldýðý öðrenildi. Darende, Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi konulu þiir yarýþmasýnýn Ýkincilik ödülünü Eskiþehir'den katýlan bayan þair Rabia Barýþ "Hulûsi Efendi" adlý eseriyle, Üçüncülüðü de Elbistanlý þair H. Hasan Uður "Nur Alâ Nur" adlý eseriyle kazandý. Yarýþmada "Cennet Darende" adlý þiirle Darende Özel Ödülü'ne G.Antep'ten katýlan Mazlum Cihangir, "Somuncu Baba" adlý þiirle Somuncu Baba Özel Ödülü'ne Kayseri'den katýlan Burhan Gümüþ, "Hulûsi Efendi" adlý þiirle Hulûsi Efendi Özel Ödülü'ne Kuluncak'tan katýlan Âþýk Ali Aygüni, "Tesbit" adlý þiirle Darende Belediyesi Özel Ödülü'ne Adana'dan katýlan Eyüp Ayhan Erdem, "Panoramik Darende" adlý þiirle Vakýf Baþkaný Özel Ödülü'ne Afþin'den katýlan A. Süreyya Durna, "Güneþin Kalplere Doðduðu Cihan" adlý þiirle Somuncu Baba Somuncu Baba 36 Temmuz-Aðustos 2004 Temmuz-Aðustos Somuncu Baba

20 Dergisi Özel Ödülü'ne de Eskiþehir'den yarýþmaya katýlan Durþen Mert layýk görüldü. Panel, musiki konseri ve sema gösterisinin ardýndan Darende güreþ alanýnda düzenlenen etkinliklerin gündüz programýnýn ikinci kýsmýna geçildi. Darende'ye 200 yataklý bir hastane yaptýran Hulûsi Efendi Vakfý'nýn hizmetlerine katký saðlamak amacýyla düzenlenen, hanýmlar tarafýndan el emeði göz nuruyla hazýrlanan kermesin açýlýþý gerçekleþti. TBMM Çevre Komisyon Baþkaný Münir Erkal'ýn bol bol alýþ-veriþ yaptýðý kermesten sonra Tohma Kanyonunda etkinliðe katýlan misafirlere yemek ikram edildi. Tohma Kanyonunda verilen yemeðe etkinliklere katýlan protokolün yaný sýra AK Parti Malatya Milletvekili Süleyman Sarýbaþ, AK Parti MKYK Üyesi Öznur Çalýk, AK Parti Malatya Ýl Baþkaný A. Ýhsan Koca, ünlü sunucu ve aktör Kenan Iþýk, Malatyalý iþadamlarý Sabri Özel, Þaban Taçyýldýz, Darendeli iþadamý hemþehrimiz Yunus Akdaþ ve beraberinde kalabalýk bir heyet de katýldý. Kim 500 milyar Ýster adlý yarýþma programýndan tanýnan Ünlü aktör Kenan Iþýk, ilk kez geldiði Darende'de Hulûsi Efendi Vakfý Baþkaný Hamidettin Ateþ'le yan yana oturarak birlikte yemek yerken Milletvekilleri ile de sohbet etti. Kenan Iþýk ve beraberinde gelen heyete daha sonra ilçenin tarihi ve turistik mekânlarý gezdirildi. Hamidettin Ateþ tarafýndan gezdirilen misafirler, Balýklý Kuyular, Kudret Havuzu, Somuncu Baba Araþtýrma ve Kültür Merkezinde incelemelerde bulundu. Tarihi fotoðraflarýn yer aldýðý resim sergisini de gezen Kenan Iþýk geçmiþi yansýtan önemli bir kültür mirasýna vakfýn sahip çýkarak güzel bir þekilde gelen insanlara sunmasýný da takdirle karþýladýðýný ifade etti. Tohma'nýn çaðýldayarak akan sesi, doðanýn muhteþem güzelliði, kuþ sesleri ve manevi havayla birlikte kýymetli insanlarla tanýþan Kenan Iþýk Yahya Kemal Beyatlý'nýn "rindlerin ölümü" adlý þiirini okuyarak mini birde dinleti sundu. Etkinliklere katýlan misafirlerin genel görüþü; bir kültür faaliyeti olarak 4. Darende, Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi Kültür Etkinliklerinin muhteþem bir organizasyon olarak deðerlendirildi. 26 Haziran 2004 Cumartesi günü düzenlenen 4. Darende, Somuncu Baba ve Hulûsi Efendi Kültür Etkinliklerinin gece programýna katýlan birbirinden ünlü sanatçýlar, ilçeyi adeta yýldýz yaðmuruna tuttu. Þiir ve ezgilerin okunduðu gecede sahne alan Dursun Ali Erzincanlý, Mustafa Cihat, Eþref Ziya ve Nisan Kumru okuduklarý birbirinden güzel parçalarla izleyicilere unutulmaz bir gece yaþatýrken, Konya'dan getirtilen semazen grubunun yaptýðý muhteþem gösteri de herkesi büyüledi. Rengarenk ýþýklarýn altýnda dönen semazenler, Mevlânâ'nýn gel çaðrýsýný Somuncu Baba'nýn ilinde, Hulûsi Efendi'nin diyarýnda bir kez daha yinelerken eþsiz gösterileri ile etkinliðe katýlan herkesin beðenisini topladýlar. Darende Belediyesi ve Hulûsi Efendi Vakfý'nýn ortaklaþa düzenlediði Kültür Etkinliklerinin dolu dolu geçen gündüz programýnýn ardýndan ayný günün gecesinde de tarihe geçecek derecede güzel faaliyetler gerçekleþti. Þiir ve ezgi dalýnda ülkemizin sayýlý isimleri arasýnda yer alan sanatçýlarýn sahne aldýðý programda Hulûsi Dursun Ali ERZÝNCANLI Mustafa Demirci Efendi'nin divanýndan da eserler okundu. Özellikle Dursun Ali Erzincanlý'nýn, sözleri Hulûsi Efendi'ye ait "Ýnsanlýða Nasihat" adlý þiiri dakikalarca alkýþlandý. Eþref Ziya, Mustafa Cihat ve Nisan Kumru'da gecede okuduklarý eserlerle binlerce insaný coþturdu. Konya'- dan gelen semazen gurubunun yaptýðý gösteri geceye damgasýný vuran sanatsal bir yapýt olarak hafýzalara kazýnýrken, programý izlemek üzere bayanlarýn da çoðunlukta olduðu binlerce insanýn sahayý doldurduðu gözlendi. Hulûsi Efendi'nin eþi Hacý Naciye Haným da programý izlemek üzere sahaya gelerek etkinliklere katýldý. Panelistler ve sanatçýlara plaket verilirken Hulûsi Efendi Vakfý Mütevelli Heyeti, gösterdiði üstün baþarýlardan dolayý Vakýf Genel Müdürü Ýsmail Palakoðlu'na sürpriz yaparak bir plaket verdi. Bilal Þaner'in sunuculuðunu yaptýðý program gecenin geç saatlerine kadar sürerken coþkulu izleyiciler sanatçýlarýn seslendirdiði parçalara seslerinin yaný sýra ellerindeki Türk Bayraðý, Belediye ve Vakýf bayraklarýyla da eþlik etti. Somuncu Baba 38 Temmuz-Aðustos 2004 Temmuz-Aðustos Somuncu Baba Eþref ZÝYA Mustafa CÝHAT Nisan KUMRU

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ

Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ Gökyüzündeki milyonlarca yýldýzdan biriymiþ Çiçekyýldýz. Gerçekten de yeni açmýþ bir çiçek gibi sarý, kýrmýzý, yeþil renkte ýþýklar saçýyormuþ çevresine. Bu adý ona bir kuyrukluyýldýz vermiþ. Nasýl mý

Detaylı

Matematik ve Türkçe Örnek Soru Çözümleri Matematik Testi Örnek Soru Çözümleri 1 Aþaðýdaki saatlerden hangisinin akrep ve yelkovaný bir dar açý oluþturur? ) ) ) ) 11 12 1 11 12 1 11 12 1 10 2 10 2 10 2

Detaylı

ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ

ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ 210 ÖRNEK RESTORASYONLAR SERGÝSÝ Örnek Restorasyonlar Sergisi Vakýf eseri için restorasyon, adeta ikinci bahar demektir. Zor, çetin ve ince bir iþtir. Bu nedenle, tarihi ve kültürel deðerlerimizin baþarýlý

Detaylı

ünite1 Sosyal Bilgiler

ünite1 Sosyal Bilgiler ünite1 Sosyal Bilgiler Ýletiþim ve Ýnsan Ýliþkileri TEST 1 3. Ünlü bir sanatçýnýn gazetede yayýnlanan fotoðrafýnda evinin içi görüntülenmiþ haberi olmadan eþinin ve çocuklarýnýn resimleri çekilmiþtir.

Detaylı

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205)

Sabah akşam tevâzu içinde yalvararak, ürpererek ve sesini yükseltmeden Rabbini an. Sakın gâfillerden olma! (A râf sûresi,7/205) Zikir, hatırlayıp yâd etmek demektir. İbâdet olan zikir de Yüce Allah ı çok hatırlamaktan ibârettir. Kul, Rabbini diliyle, kalbiyle ve bedeniyle hatırlar ve zikreder. Diliyle Kur ân-ı Kerim okur, duâ eder,

Detaylı

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür

İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ. Bu Beldede İlim Ölmüştür İLİM ÖĞRETMENİN FAZİLETİ Bu Beldede İlim Ölmüştür Rivayet edildiğine göre Süfyan es-sevrî (k.s) Askalan şehrine gelir, orada üç gün ikamet ettiği halde, kendisine hiç kimse gelip de ilmî bir mesele hakkında

Detaylı

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar

1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar 1. İnanç, 2. İbadet, 3. Ahlak, 4. Kıssalar İÇİNDEKİLER KUR AN NEDİR? KUR AN-IN AMACI? İNANÇ NEDİR İBADET NEDİR AHLAK NEDİR KISSALAR AYETLER KUR AN NEDİR? Kur an-ı Hakîm, alemlerin Rabbi olan Allah ın kelamıdır.

Detaylı

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya

GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ -9- Şiir: İsmail Bendiderya GADİR ESİNTİLERİ (9) Şiir: İsmail Bendiderya Edit: Kadri Çelik - Şaduman Eroğlu Son Okur: Murtaza Turabi Hazırlayan: D.E.K. Kültürel Yardımcılık, Tercüme Bürosu

Detaylı

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ.

Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ. Evvel zaman içinde, eski zamanlarýn birinde, zengin bir ülkenin gösteriþ meraklýsý bir kralý varmýþ. Kralýn yaþadýðý saray çok büyükmüþ. Her yeri altýn kaplý olan bu sarayda onlarca oda, odalarda pek çok

Detaylı

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum

ÇEVRE VE TOPLUM. Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum ÇEVRE VE TOPLUM 11. Bölüm DOÐAL AFETLER VE TOPLUM Konular DOÐAL AFETLER Dünya mýzda Neler Oluyor? Sel Erozyon Kuraklýk Kütle Hareketleri Çýð Olaðanüstü Hava Olaylarý: Fýrtýna, Kasýrga, Hortum Volkanlar

Detaylı

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31

Edeb Ya Hu! Cumartesi, 03 Ocak :31 Dünya bilimde altın çağını yaşarken insanlıkta yerlerde sürünüyor. Hayâ kalmamış, saygı kalmamış, sevgi kalmamış, büyüğe hürmet kalmamış. Hayatımızda ne eksik biliyor musunuz? Edeb. Edebe hiç önem vermiyoruz.

Detaylı

MERSİN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI VAİZİN

MERSİN İL MÜFTÜLÜĞÜ 2015 YILI RAMAZAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI VAİZİN VAİZİN TARİHİ VAKTİ ADI VE SOYADI UNVANI İLÇESİ YERİ KONUSU İbrahim KADIOĞLU İl Müftü Yard. Akdeniz Ulu Camii 17 Haziran 2015 Çarşamba 18 Haziran 2015 Perşembe 19 Haziran 2015 Cuma Yunus GÜRER İl Vaizi

Detaylı

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal

Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108. Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4. Fakrnâme Vîrânî Abdal Revak Kitabevi, 2015 Tüm hakları Revak Kitabevi ne aittir. Sertifika No: 23108 Revak Kitabevi: 30 Bektaşîlik Serisi: 4 Fakrnâme Vîrânî Abdal Yayına Hazırlayan Fatih Usluer ISBN: 978-605-64527-9-6 1. Baskı:

Detaylı

T.C. MÝLLÎ EÐÝTÝM BAKANLIÐI EÐÝTÝMÝ ARAÞTIRMA VE GELÝÞTÝRME DAÝRESÝ BAÞKANLIÐI KENDÝNÝ TANIYOR MUSUN? ANKARA, 2011 MESLEK SEÇÝMÝNÝN NE KADAR ÖNEMLÝ BÝR KARAR OLDUÐUNUN FARKINDA MISINIZ? Meslek seçerken

Detaylı

1 Sinmiþ analar, kavruk çocuklar Her sene bazý çevreler ve kiþiler "kadýnlar günü de ne demek, erkekler günü diye bir sey var mý ki'' "Aslýnda bir gün deðil, her gün kadýnlar günü

Detaylı

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý

2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden. A. kuraklýk B. þiddetli yaðýþlar C. soðuklarýn baþlamasý TEST 2 Sözcük - Sihirli Sözler 2. Kazlarýn bulunduklarý gölü terk etmelerinin nedeni aþaðýdakilerden hangisidir? Vaktiyle bir kaplumbaða ve iki kaz arkadaþý vardý. Birlikte bir gölde yaþarlardý. Gel zaman

Detaylı

Efendim! Şu direğin arkasında Ekmekçi Koca vardır, benden daha âlim ve âriftir. diyerek Şeyh Hamîdüddîn i açığa çıkarmıştır.

Efendim! Şu direğin arkasında Ekmekçi Koca vardır, benden daha âlim ve âriftir. diyerek Şeyh Hamîdüddîn i açığa çıkarmıştır. Hacı Bayram'ın Şeyhi: Hamîdüdîn-i Aksarâyî (Somuncu Baba) Şeyh Hamîdüddîn-i Velî el-aksarâyî aslen Kayserili olup Şeyh Şemseddîn-i Mûsâ isimli zâtın oğludur. İlk tasavvufî bilgilerini babasından elde etmiş

Detaylı

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü İLİ : GENEL TARİH : 29.01.2016 EN GÜZEL İSİMLER O NUNDUR Aziz Müminler! Okuduğum âyet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: O, yaratan, yoktan var eden, şekil veren Allah tır. Güzel isimler O nundur.

Detaylı

Aynı kökün "kesmek", "kısaltmak" anlamı da vardır.

Aynı kökün kesmek, kısaltmak anlamı da vardır. Kıssa, bir haberi nakletme, bir olayı anlatma hikâye etmek. Bu Arapça'da kassa kelimesiyle ifade edilir. Anlatılan hikâye ve olaya da "kıssa" denilir. Buhâri, bab başlıklarında "kıssa"yı "olay" anlamında

Detaylı

2015 YILI 3. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI. 20.7.2015 Pazartesi Öğleden Önce Şevket ŞİMŞEK Uzman Vaiz Kapucu Camii

2015 YILI 3. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI. 20.7.2015 Pazartesi Öğleden Önce Şevket ŞİMŞEK Uzman Vaiz Kapucu Camii VAAZIN 2015 YILI 3. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAİZİN TARİHİ GÜNÜ VAKTİ ADI SOYADI ÜNVANI GÖREV YAPACAĞI YER KONUSU 20.7.2015 Pazartesi Öğleden Önce Şevket ŞİMŞEK Uzman Vaiz Kapucu Camii PEYGAMBERİMİZİN

Detaylı

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý

5. 2x 2 4x + 16 ifadesinde kaç terim vardýr? 6. 4y 3 16y + 18 ifadesinin terimlerin katsayýlarý CEBÝRSEL ÝFADELER ve DENKLEM ÇÖZME Test -. x 4 için x 7 ifadesinin deðeri kaçtýr? A) B) C) 9 D). x 4x ifadesinde kaç terim vardýr? A) B) C) D) 4. 4y y 8 ifadesinin terimlerin katsayýlarý toplamý kaçtýr?.

Detaylı

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ Kur an-ı Kerim : Allah tarafından vahiy meleği Cebrail aracılığıyla, son Peygamber Hz. Muhammed e indirilen ilahi bir mesajdır. Kur an kelime olarak okumak, toplamak, bir araya

Detaylı

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek

Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 1.VE EN YÜCESİ: Allah a Allah (ilah,en mükemmel, en üstün,en yüce varlık) olduğu için ibadet etmek 2.SEVİYE: Allah ın rızasını ve sevgisi kazanmak için 3.SEVİYE: Allah ın verdiği nimetlere(yaşam-akıl-yiyecekler

Detaylı

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz. Söylenen her söz, içinden çıktığı kalbin kılığını üzerinde taşır. Ataullah İskenderî Söz ilaç gibidir. Gereği kadar sarf edilirse fayda veriri; gerektiğinden fazlası ise zarara neden olur. Amr bin As Sadece

Detaylı

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir.

Bu ay içinde orucu ve namazı o kişiye kolaylaştırılır. Bu ay içinde orucu ve namazı ALLAH tarafından kabul edilir. 1- Ramazan ayının birinci gecesi kılınacak namaz: Bu gecede bir kimse 2 rekat namaz kılsa, her rekatta da KADİR SÜRESİNİ okursa; ALLAHÜ Teâlâ ( cc ) o kişiye 3 türlü kolaylık verir. Bu ay içinde orucu

Detaylı

KIRŞEHİR MÜFTÜLÜĞÜ 2018 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

KIRŞEHİR MÜFTÜLÜĞÜ 2018 YILI RAMAZAN AYI ÖZEL VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI 29 Şevval Mehmet YAMAN İl Müftüsü Hoca Ahmet Yesevi Camii 15.5.2018 Salı Yatsıdan Önce RAMAZAN AYI VE ORUCUN FAZİLETİ 1 Ramazan Halil YILMAZ Vaiz Cacabey Camii 16.5.2018 Çarşamba Öğleden Önce ORUCA AİT

Detaylı

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır.

Senin için gelmesi mukadder olan şeylere hırs göstermen yersizdir. Senin için olmayan, başkasının hakkı olan şeylere, hasret çekmen yakışıksızdır. Ciddi olarak Allah a isyan etmekten kaçın. O nun rahmet kapısına devam et. Bütün gücünü ve kuvvetini Allah için harca. Taatında sarfet. Yalvar, ihtiyaçlarını O na arz et. Başını önüne eğ, kork, Hak kın

Detaylı

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla

TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN. Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla TAKVA AYI RAMAZAN TAKVA AYI RAMAZAN Rahman ve Rahim Allah ın Adıyla (Farz kılınan oruç) sayılı günlerdir. Sizden kim, (o günlerde) hasta veya seferde ise o, (tutamadığı) günler sayısınca başka günlerde

Detaylı

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.)

(Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.) Ben seni sevdiğim için eğer bahâ derler ise İki cihân mülkün verem dahı bahâsı yetmeye (Seni sevdiğim için eğer benden bedel isterlerse, iki cihânın mülkünü versem bile bu bedeli ödemeye yetmez.) İki cihân

Detaylı

Resim 170- Hattat Halim Bey in istifli celî sülüs besmelesi. Ýmza kýsmýnda Halim Bey, Hamid Bey in talebesi olduðunu belirtmiþtir. (Ýsmail Yazýcý Koleksiyonu) 133 Resim 171- Sivas Burûciye Medresesi nde

Detaylı

Şeyh den meded istemek caizmidir?

Şeyh den meded istemek caizmidir? Eusubillahi-mineş-şeytanirrajim Bismillahirr-rahmanirrahim Şeyh den meded istemek caizmidir? Şeyh Eşref Efendi Esselamaleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu Hazihis Salatu tazimen bi hakkike ya Seyyiduna

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn

1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn 4. SINIF COÞMAYA SORULARI 1. BÖLÜM 3. DÝKKAT! Bu bölümde 1 den 10 a kadar puan deðeri 1,25 olan sorular vardýr. 1. Böleni 13 olan bir bölme iþleminde kalanlarýn toplamý kaçtýr? A) 83 B) 78 C) 91 D) 87

Detaylı

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları

Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Orucun Manevi Hayatımıza Katkıları Kur ân-ı Kerim de Oruç Ey müminler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günler içinde Oruç tutmanız farz kılındı. Umulur ki, bu sayede, takva mertebesine

Detaylı

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır.

1.Birlik ilkesi: İslam inancına göre bütün varlıklar, bir olan Allah tarafından yaratılmıştır. İnsanın toplumsal bir varlık olarak başkaları ile iyi ilişkiler kurabilmesi, birlik, barış ve huzur içinde yaşayabilmesi için birtakım kurallara uymak zorundadır. Kur an bununla ilgili ne gibi ilkeler

Detaylı

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır.

Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. BÜYÜKLERİN HİKMETLİDEN SÖZLERİ Buyruldu ki; Aklın kemali Allah u Teâlâ nın rızasına tabi olmak ve gazabından sakınmakladır. Buyruldu ki; Faziletli kimseler için (hiçbir yer) gurbet sayılmaz. Cahilin ise

Detaylı

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak

Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak Romalýlar Mektubu Kursu Doðrulukla Donatýlmak Ders 10, Romalýlar Mektubu, Onuncu bölüm «Tanrý nýn Mesih e iman yoluyla insaný doðruluða eriþtirmesi» A. Romalýlar Mektubu nun onuncu bölümünü okuyun. Özellikle

Detaylı

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak " " dersek h 6. olarak sadaka verme.

M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI. lar aha beteri. dir veya 7 2. Y. 4. a bakarak   dersek h 6. olarak sadaka verme. M VE NAZARDAN KORUNMA VE KURTULMA YOLLARI lar aha beteri dir... 1. -3-5 veya 7 2. Y 3. : me sem. 1 (B bir olmaz) 4. a bakarak " " 5. sek, dersek h 6. olarak sadaka verme. 2 3 k, iyilik yapmak, anaya -

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn.

ünite1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? A. saklambaç B. körebe C. evcilik (1, 2 ve 3. sorularý parçaya göre yanýtlayýn. ünite1 Türkçe Sözcük - Karþýt Anlamlý Sözcükler TEST 1 3. Burcu yla çocuk hangi oyunu oynayacaklarmýþ? Annemle þakalaþýrken zil çaldý. Gelen Burcu ydu. Bir elinde büyükçe bir poþet, bir elinde bebeði vardý.

Detaylı

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA

TEMİZLİK HAZIRLAYAN. Abdullah Cahit ÇULHA TEMİZLİK HAZIRLAYAN Abdullah Cahit ÇULHA TEMİZLİK MADDİ TEMİZLİK MANEVİ TEMİZLİK İslam dini, hem maddî, hem de manevî temizliğe büyük bir önem vermiştir. Bu iki kısım temizlik arasında büyük bir ilgi vardır.

Detaylı

Uður Tok ÇOK SEVMÝÞSÝN. Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var olup,) Onunla güleceksin. (Onunla öleceksin.

Uður Tok ÇOK SEVMÝÞSÝN. Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var olup,) Onunla güleceksin. (Onunla öleceksin. Uður Tok Onaylayan Administrator Çarþamba, 20 Haziran 2007 Son Güncelleme Cuma, 06 Haziran 2008 Besteciler.org ÇOK SEVMÝÞSÝN Sen onu çok sevmiþsin, Daha da seveceksin, Sen onunla aðlayýp, (sen onunla var

Detaylı

Ýlk 1 Mayýs Þiiri Ve Nezihe MERÝÇ

Ýlk 1 Mayýs Þiiri Ve Nezihe MERÝÇ Ýlk 1 Mayýs Þiiri Ve Nezihe MERÝÇ Nezihe MERÝÇ BÜKÜLMEZ, Amele Cemiyeti'ne üye olmuþ, düzyazýlarýnda da toplumcu görüþlerini açýklamýþtýr. Yaþar Nezihe'nin, 'yoksullarýn' ve 'acýlarýn' þairi olarak tanýtýlmasý,

Detaylı

Bu S. Somuncu Baba. Ömer Rýzaî Efendi ve Ýzzet Paþa (Vezir) Tekkesi. Güllerin en güzelinin açtýðý gülþen; MEDÝNE. Ýstiklal Marþýnýn Dil Yapýsý

Bu S. Somuncu Baba. Ömer Rýzaî Efendi ve Ýzzet Paþa (Vezir) Tekkesi. Güllerin en güzelinin açtýðý gülþen; MEDÝNE. Ýstiklal Marþýnýn Dil Yapýsý 7 Bu S Ömer Rýzaî Efendi ve Ýzzet Paþa (Vezir) Tekkesi Dr. Hür Mahmut YÜCER Somuncu Baba KÜLTÜR-EDEBÝYAT ve ARAÞTIRMA DERGÝSÝ Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi Vakfý nýn Yayýn Organýdýr Ýki Ayda Bir Yayýnlanýr

Detaylı

TEPEBAŞI İLÇESİ 2016 YILI RAZAMAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI

TEPEBAŞI İLÇESİ 2016 YILI RAZAMAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI S.NO TEPEBAŞI İLÇESİ 2016 YILI RAZAMAN AYI VAAZ VE İRŞAT PROGRAMI VAAZ EDENİN VAAZIN TARİH ADI SOYADI UNVANI YERİ VAKTİ KONUSU Tepebaşı Camii 1 05.06.2016 29 Şaban Nalbant Camii Rahman Camii Ramazan'a

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 Kanguru Matematik Türkiye 07 4 puanlýk sorular. Bir dörtgenin köþegenleri, dörtgeni dört üçgene ayýrmaktadýr. Her üçgenin alaný bir asal sayý ile gösterildiðine göre, aþaðýdaki sayýlardan hangisi bu dörtgenin

Detaylı

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ

HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ ب س م الله الر ح من الر ح يم الل ه ل نت ل ه م و ل و ك نت ف ظ ا غ ل يظ ال ق ل ب ف ب م ا ر ح م ة م ن لا نف ض وا م ن ح و ل ك İmran, 159) (Al-i HZ. PEYGAMBER (S.A.V) İN HOŞGÖRÜSÜ VE AFFEDİCİLİĞİ Muhterem Müslümanlar!

Detaylı

2015 YILI İKİNCİ DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- İRŞAT PROGRAMI

2015 YILI İKİNCİ DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- İRŞAT PROGRAMI VAAZIN 2015 YILI İKİNCİ DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- İRŞAT PROGRAMI VAİZİN TARİHİ GÜNÜ VAKTİ ADI SOYADI ÜNVANI GÖREV YAPACAĞI YER KONUSU 2.4.2015 PerşembeÖğleden Önce Şevket ŞİMŞEK Uzman Vaiz Huzurevi Mescidi

Detaylı

Veda Hutbesi. "Ey insanlar! " Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım.

Veda Hutbesi. Ey insanlar!  Sözümü iyi dinleyiniz! Biliyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada bir daha buluşamayacağım. Veda Hutbesi Peygamberimiz Vedâ Hutbesinde buyurdular ki: Hamd, Allahü Teâlâya mahsûstur. O'na hamd eder, O'ndan yarlığanmak diler ve O'na tövbe ederiz. Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin günahlarından

Detaylı

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3

ünite1 Sosyal Bilgiler Verilenlerden kaçý sosyal bilimler arasýnda yer alýr? A. 6 B. 5 C. 4 D. 3 ünite1 Sosyal Bilgiler Sosyal Bilgiler Öðreniyorum TEST 1 3. coðrafya tarih biyoloji fizik arkeoloji filoloji 1. Ali Bey yaþadýðý yerin sosyal yetersizlikleri nedeniyle, geliþmiþ bir kent olan Ýzmir e

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 3 puanlýk sorular 1. Aþaðýdaki seçeneklerden hangisinde bulunan parçayý, yukarýdaki iki parçanýn arasýna koyarsak, eþitlik saðlanýr? A) B) C) D) E) 2. Can pencereden dýþarý baktýðýnda, aþaðýdaki gibi parktaki

Detaylı

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez?

ünite1 Kendimi Tanıyorum Sosyal Bilgiler 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez? ünite1 Sosyal Bilgiler Kendimi Tanıyorum TEST 1 3. 1. Resmî kimlik belgesi Verilen kavram ile aþaðýdakilerden hangisi iliþkilendirilemez? A) Nüfus cüzdaný B) Ehliyet C) Kulüp kartý D) Pasaport Verilen

Detaylı

Saman-i Viran-i Evvel Camii (Çukur Çeþme Camii)

Saman-i Viran-i Evvel Camii (Çukur Çeþme Camii) 264 Âbideler Þehri Ýstanbul Saman-i Camii (Çukur Çeþme Camii) camiinin minaresi deðiþik bir biçimde inþâ edilmiþtir. Süleymaniye Camii nin doðusunda arka cephesinde yer alan ve Çukur Çeþme Mescidi olarak

Detaylı

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir.

1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. İBADET 1 İslam ne demektir? Hazreti Peygamberimiz in (sallallahu aleyhi ve sellem) getirdiği din olup bunu kabul etmek, Allah a ve resulüne itaat etmektir. 2 İslam ın şartı kaçtır? İslam ın şartı beştir.

Detaylı

GÜNAH ve İSTİĞFAR. Israr etmek kişiyi nasıl etkiler

GÜNAH ve İSTİĞFAR. Israr etmek kişiyi nasıl etkiler GÜNAH ve İSTİĞFAR Israr etmek kişiyi nasıl etkiler Peygamber (s.a.v) Efendimizin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: Hiçbir küçük günah yoktur ki, ısrarla işlenilmeye devam edildiği halde büyümesin. Ve

Detaylı

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller

M. Sinan Adalı. Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller yayın no: 117 PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDEN HİKMETLİ ÖYKÜLER Eski zamanlarda yaşamış peygamberlerin ve ümmetlerinin başlarından geçen ibretli öyküler, hikmetli meseller Genel yayın yönetmeni: Ergün Ür Yayınevi

Detaylı

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3]

Gerçek şudur ki bu konu doğru dürüst anlaşılmamıştır; hakkında hiç derin derin düşünülmemiştir. Ali-İmran suresinde Allah (c.c.) şöyle buyurur; [3] Şimdi de hızlıca Müteşabihat hakkında bir iki şey söylemek istiyorum. Deniliyor ki Kur ân da hem Muhkemat hem Müteşabihatlar vardır. Bu durumda Kur ân a nasıl güvenebiliriz? Gerçek şudur ki bu konu doğru

Detaylı

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim.

Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel minna inneke entessemiul alim. DUA Eudhu Billahi Minessaytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdulillahi Rabil-alemin Wessalatu wesselamu ala Rasuluna Muhammedin we ala alihi we sahbihi ecmain. Allahumme Rabbena ya Rabbena takabbel

Detaylı

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli?

Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? Evlenirken Nelere Dikkat Edilmeli? EVLENİRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ? Peygamber (sav) Efendimiz den Abdullah ibn-i Ömer RA ın bir hadisini bu münasebetle hatırlayalım, duymuşsunuzdur: (Lâ tenkihun-nisâe

Detaylı

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır.

NOT : İMAM-I RABBANİ Hz. bundan önceki mektuplar gibi. bunu da büyük şeyhi Bakibillah'a yazmıştır. 4.MEKTUP MEVZUU : a) Mübarek ramazan ayının faziletleri. b) Hakikat-ı Muhammediye'nin (kabiliyet-i ulâ) beyanı.. Ona ve âline salât, selâm ve saygılar.. c) Kutbiyet makamı, ferdiyet mertebesi.. NOT : İMAM-I

Detaylı

İbadetin Manası ve Çeşitleri

İbadetin Manası ve Çeşitleri İbadetin Manası ve Çeşitleri Muhammed ibni Abd'il Vehhab (rahimehullah) www.at-tawhid.org 1 İbadetin Aslı Allah a ibadetin aslı; Allah ın emirlerine uymak nehyettiklerinden kaçınmak suretiyle ona itaat

Detaylı

Hac Organizasyonumuz; Turizm Bakanlýðý, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý ve Türsab Denetim ve Kontrolü Altýndadýr! KUTSAL YOLCULUK HAC...

Hac Organizasyonumuz; Turizm Bakanlýðý, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý ve Türsab Denetim ve Kontrolü Altýndadýr! KUTSAL YOLCULUK HAC... 2013 Organizasyonu KUTSAL YOLCULUK HAC... Dilleri, renkleri ve kültürleri farklý milyonlarca inananýn birlikte hareket ettiði hac, Allah katýnda siyahýn beyazdan, Arab'ýn Acem'den, Türk'ün Kürt'ten üstünlüðü

Detaylı

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ

DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ DOMUZ ETİNİN HARAM KILINMASININ HİKMETİ حكمة ريم م ا ير ] تر [ Türkçe Turkish Muhammed Salih el-muneccid Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ümmü Nebil 2009-1430 1 حكمة ريم م ا ير» باللغة ال ية «مد صالح

Detaylı

ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI

ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI Sıra No ÇANAKKALE İLİ GELİBOLU İLÇE MÜFTÜLÜĞÜ 2016 YILI 1. DÖNEM (OCAK-ŞUBAT-MART) VAAZ VE İRŞAD PROGRAMI VAAZ EDENİN VAAZIN ADI SOYADI ÜNVANI YERİ TARİHİ GÜNÜ VAKTİ KONUSU Dr. İbrahim ÖZLER İlçe Müftüsü

Detaylı

Hacı Bayram Veli Hazretleri

Hacı Bayram Veli Hazretleri Bugün Ankara denilince ilk olarak aklımıza Hacı Bayram Veli Hazretleri gelir. Bunun sebebi bu zatın maneviyat dünyasına bıraktığı büyük izlerdir. Bu yazımızda Ankara nın sembolü olan ama aynı zamanda bir

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2015

Kanguru Matematik Türkiye 2015 3 puanlýk sorular 1. Aþaðýdaki þekillerden hangisi bu dört þeklin hepsinde yoktur? A) B) C) D) 2. Yandaki resimde kaç üçgen vardýr? A) 7 B) 6 C) 5 D) 4 3. Yan taraftaki þekildeki yapboz evin eksik parçasýný

Detaylı

Yayın Değerlendirme / Book Reviews

Yayın Değerlendirme / Book Reviews 343-347 Yayın Değerlendirme / Book Reviews Divan-ı Hikmet Sohbetleri (Editör: Prof. Dr. Zülfikar Güngör.) (2018). Ankara: Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyet Başkanlığı Yayınları.* Bülent Kaya**

Detaylı

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN

2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN 2016 YILI 1. DÖNEM ÜÇ AYLIK VAAZ- IRŞAT PROGRAMI VAAZIN VAİZİN TARİHİ GÜNÜ VAKTİ ADI SOYADI ÜNVANI GÖREV YAPACAĞI YER KONUSU 1.01.2016 Cuma Öğleden Önce Şevket ŞİMŞEK Uzman Vaiz Mermerler Camii SORUMLU

Detaylı

17 ÞUBAT kontrol

17 ÞUBAT kontrol 17 ÞUBAT 2016 5. kontrol 3 puanlýk sorular 1. Ahmet, Beril, Can, Deniz ve Ergün bir çift zar atýyorlar. Ahmet Beril Can Deniz Ergün Attýklarý zarlarýn toplamýna bakýldýðýna göre, en büyük zarý kim atmýþtýr?

Detaylı

Şerif Mardin in tespitiyle bu coğrafyada en etkili faktör : Din

Şerif Mardin in tespitiyle bu coğrafyada en etkili faktör : Din Güncelleme talebine uygulamalı model önerilerimiz: Aliya nın Camisi nde - Uzman Cemil Paslı Kişisel S Şerif Mardin in tespitiyle bu coğrafyada en etkili faktör : Din Dinin ağırlık ve çekim merkezi camii.

Detaylı

GEREDE MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI IV. ÜNCÜ DÖNEM (EKİM-KASIM-ARALIK AYLARI) VAAZ PROGRAMI

GEREDE MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI IV. ÜNCÜ DÖNEM (EKİM-KASIM-ARALIK AYLARI) VAAZ PROGRAMI GEREDE MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI IV. ÜNCÜ DÖNEM (EKİM-KASIM-ARALIK AYLARI) VAAZ PROGRAMI TARİH GÜN VAKİT ADI SOYADI UNVANI VAAZIN KONUSU VAAZIN YAPILDIĞI YER 3.10.2014 CUMA ÖĞLEDEN ÖNCE HASAN İZMİRLİ İlçe Müftüsü

Detaylı

3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma

3. FASÝKÜL 1. FASÝKÜL 4. FASÝKÜL 2. FASÝKÜL 5. FASÝKÜL. 3. ÜNÝTE: ÇIKARMA ÝÞLEMÝ, AÇILAR VE ÞEKÝLLER Çýkarma Ýþlemi Zihinden Çýkarma Ýçindekiler 1. FASÝKÜL 1. ÜNÝTE: ÞEKÝLLER VE SAYILAR Nokta Düzlem ve Düzlemsel Þekiller Geometrik Cisimlerin Yüzleri ve Yüzeyleri Tablo ve Þekil Grafiði Üç Basamaklý Doðal Sayýlar Sayýlarý Karþýlaþtýrma

Detaylı

Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته. Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî

Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته. Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî Orucun hükmü ve hikmeti nedir? ما حكم الصيام وحكمته ] تر [ Türkçe Turkish Abdurrahman b. Nâsır es-sa'dî Terceme : Muhammed Şahin Tetkik : Ali Rıza Şahin 2010-1431 1 ما حكم الصيام وحكمته» باللغة ال ية «عبد

Detaylı

Kur an ın Bazı Hikmetleri

Kur an ın Bazı Hikmetleri Kur an ın Bazı Hikmetleri Allah Teala kıble hususunda derin tartışmalara giren insanların görüşünü: İyilik, yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz değildir. ayetiyle reddetmiştir. Ki onların bir kısmı,

Detaylı

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti

Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti Resulullah ın Hz. Ali ye Vasiyyeti Hz. Ali (kv) bildiriyor: Resulullah (sav) bir gün beni huzuruna çağırdı: "Ya Ali! Senin bana yakınlığın, Harun Peygamberin Musa Aleyhisselama olan yakınlığı gibidir.

Detaylı

Selman DEVECİOĞLU. Gönül Gözü

Selman DEVECİOĞLU. Gönül Gözü Selman DEVECİOĞLU Gönül Gözü SİVAS CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ ENGELLİLER BİRİMİ YAYINLARI Yayın No: 4 Editör Prof. Dr. Recep Toparlı Baskı Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Matbaası Kapak ve İç Düzen Sivas Cumhuriyet

Detaylı

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti

Recep in İlk Üç Orucunun Fazileti Mektub-u Attar Muhammed İlyas Kadiri Razavi tarafından tüm İslami Erkek Kardeşlerine ve İslami Kız Kardeşlerine, Medaris El Medine ve Camiat El Medine nin erkek öğretmenler, erkek öğrenciler, kadın öğretmenler

Detaylı

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / 2008. Sayýn Makina Üreticisi,

Ne-Ka. Grouptechnic ... /... / 2008. Sayýn Makina Üreticisi, ... /... / 2008 Sayýn Makina Üreticisi, Firmamýz Bursa'da 1986 yýlýnda kurulmuþtur. 2003 yýlýndan beri PVC makineleri sektörüne yönelik çözümler üretmektedir. Geniþ bir ürün yelpazesine sahip olan firmamýz,

Detaylı

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi...

ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Kazaným Testi Fiziksel Özelliklerim Duygularým Haftanýn Testi... ÝÇÝNDEKÝLER 1. TEMA OKUL HEYECANIM Fiziksel Özelliklerim............ 10 Duygularým................... 11 1. Haftanýn Testi............... 13 Yapabildiklerim - Hoþlandýklarým.. 15 Günümü Planlarým.............

Detaylı

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ

5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ 5. SINIF DİN KÜLTÜRÜ ve AHLAK BİLGİSİ Allah İnancı Ünite/Öğrenme Konu Kazanım Adı KOD Hafta Tarih KD1 KD2 KD3 KD4 KD5 KD6 Allah Vardır ve Birdir Evrendeki mükemmel düzen ile Allahın (c.c.) varlığı ve birliği

Detaylı

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com

dinkulturuahlakbilgisi.com amaz dinkulturuahlakbilgisi.com Memduh ÇELMELİ dinkulturuahlakbilgisi.com amaz Memduh ÇELMELİ NAMAZ: AYET ve HADİSLER «Namazı kılın; zekâtı verin ve Allah a sımsıkı sarılın...» (Hac, 78) Namazı kılın; zekâtı verin; Peygamber e itaat edin ki merhamet göresiniz. (Nûr, 56) «Muhakkak

Detaylı

2010 yılının son ayına girdiğimiz bu aylarda hıristiyan olan batı toplumunda olduğu gibi

2010 yılının son ayına girdiğimiz bu aylarda hıristiyan olan batı toplumunda olduğu gibi Kuşun biri, her gün kilisenin çanına konar ve oraya pislermiş. Gel zaman git zaman derken her gün kuşun pisliğini temizlemekten bıkan papaz, bir gün aklına bir fikir gelir uygulamaya karar verir. Sabah

Detaylı

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN

ALEMLERİN EFENDİSİ NİN (SAV) DİLİYLE KUR AN KUR AN KARANLIKLARDAN AYIDINLIĞA ÇIKARIR Peygamber de (şikayetle): Ya Rabbi! Benim kavmim bu Kur an ı (okumayı ve hükümlerine uymayı bırakıp hatta menedip onu) terkettiler. dedi. (Furkân /30) Elif, Lâm,

Detaylı

Peygamberler söylediklerinden başka şeylerde bilir fakat, onları söylemeğe memur olmadıkları için söylemezler.

Peygamberler söylediklerinden başka şeylerde bilir fakat, onları söylemeğe memur olmadıkları için söylemezler. İLİMLERİ: İsteyen herkes peygamber olabilir mi veya olabilmiş midir?şüphesiz ki hayır.peygamberler, hususi yaratılmış zatlardır ve yine bunların kendilerine mahsus hususi hal ve sıfatları vardır.allahü

Detaylı

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden

ünite 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr? Vatan ve ulus sevgisinin yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden ünite 1 OKUL HEYECANIM TEST 1 3. Ýlkokullarla ilgili aþaðýdakilerden hangisi yanlýþtýr? Hayat Bilgisi Vatan ve ulus sevgisinin öðrenildiði yerdir. 1. Okulun açýlýþ töreninde aþaðýdakilerden hangisi yapýlýr?

Detaylı

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK

AİLE KURMAK &AİLE OLMAK AİLE KURMAK &AİLE OLMAK Dr. Fatma BAYRAKTAR KARAHAN Uzman-Ankara Aile Nedir? Aile kelimesinin kökü, ğavl dir. Bu kelime, ağır bir sorumluluk altına girmek demektir. Bu kökten gelen aile ise, birini çekince

Detaylı

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri

Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri Kur an-ı Kerim i Diğer Kutsal Kitaplardan Ayıran Başlıca Özellikleri 1 ) İlahi kitapların sonuncusudur. 2 ) Allah tarafından koruma altına alınan değişikliğe uğramayan tek ilahi kitaptır. 3 ) Diğer ilahi

Detaylı

0.2-200m3/saat AISI 304-316

0.2-200m3/saat AISI 304-316 RD Firmamýz mühendisliðinde imalatýný yaptýðýmýz endüstriyel tip hava kilidleri her türlü proseste çalýþacak rotor ve gövde seçeneklerine sahiptir.aisi304-aisi316baþtaolmaküzerekimya,maden,gýda...gibi

Detaylı

Kanguru Matematik Türkiye 2017

Kanguru Matematik Türkiye 2017 4 puanlýk sorular 1. Küçük bir salyangoz, 10m yüksekliðinde bir telefon direðine týrmanmaktadýr. Gündüzleri 3m týrmanabilmekte ama geceleri 1m geri kaymaktadýr. Salyangozun direðin tepesine týrmanmasý

Detaylı

Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir.

Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir. AHMAK DOST Sadîk-i Ahmak yani ahmak dost şiddetli düşmandan,din düşmanından daha fazla verir. İyilik zannıyla topluma,tüm değerlere,insanlığa karşı kötülük işlemektedir. İbrahim Peygamberden yana olduğunu

Detaylı

İZMİR İL MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI 2. DÖNEM BAYAN VAAZ ÇİZELGESİ (NİSAN-MAYIS-HAZİRAN )

İZMİR İL MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI 2. DÖNEM BAYAN VAAZ ÇİZELGESİ (NİSAN-MAYIS-HAZİRAN ) İZMİR İL MÜFTÜLÜĞÜ 2014 YILI 2. DÖNEM BAYAN VAAZ ÇİZELGESİ (NİSAN-MAYIS-HAZİRAN ) TARİH GÜN SAAT İLÇE YER VAİZE ADI/SOYADI KONULAR 01.04.2014 Salı 14:00 Bornova Yeşilova Camii Fatma Özmen ERGEN Sağlık

Detaylı

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir.

Ramazan: Hicri takvimin dokuzuncu ayıdır. Ramazan-ı Şerif veya Oruç Ayı da denilir. Hoş Geldin Ya Şehri Ramazan Recep ve Şaban ayını mübarek kılıp bizi ramazan ayına ulaştıran rabbimize hamd olsun. Bu yazımızda sizinle ramazan ayıyla ilgili terimlerin anlamını inceleyelim. Ramazan: Hicri

Detaylı

d es ý KÝTAGAMÝ Nasýl Yapýlýr

d es ý KÝTAGAMÝ Nasýl Yapýlýr 20 ad d es et en kal ý içe ride bý KÝTAGAMÝ Nasýl Yapýlýr Kitagami Desenleri Cem ÖNGÝDER 2017 Kitagami Nasýl Yapýlýr Hazýrlayan: Cem Öngider 2017 Ýstanbul Merhaba, Çok uzun zaman önce baþladýðým ancak

Detaylı

Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktül düşer. Hz. Ali

Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa, akıbet o kılıçla kendi maktül düşer. Hz. Ali Marifet nefsi silmek değil, bilmektir. Hacı Bektaş-ı Veli Nefsin, azgın bir binek atından daha çok şiddetle gemlenmeye muhtaçtır. Hasan Basri Bir insan, nefs kılıcını ve hırsını çekip hareket edecek olursa,

Detaylı

Güzel Ahlâkı Kazanmak

Güzel Ahlâkı Kazanmak Ramazan, Allah a yakınlaşma vesilesidir. Oruç tutan insan Allah ın beğendiği davranışlar sergilemeye, nefsinin tutkularından sakınmaya çalışır. Şeytana karşı dikkatli ve şuurludur, vicdanının doğruyu fısıldayan

Detaylı

NAMAZIN RUHU NAMAZIN RUHU CAMİ VE NAMAZ

NAMAZIN RUHU NAMAZIN RUHU CAMİ VE NAMAZ 1 1.10.2015 PERŞEMBE MUSTAFA ÖNER VAİZ ATİK İBRAHİM PAŞA C. Ö.ÖNCE MADDİ TEMİZLİK 1.10.2015 PERŞEMBE İLKAY İYİBİLGİN VAİZ İMAM HATİP LİSESİ C. Ö.SONRA MADDİ TEMİZLİK 1.10.2015 PERŞEMBE FATMA ÇELENK KAYMAZ

Detaylı

BURSA BADEMLÝ BADEMLÝBÜLTEN 2013-14 Ron BURTON U.R. 2440 Bölge Baþkaný Esat KARDIÇALI 1. Grup Baþkan Yardýmcýsý Serdar DURUSÜT Ali Ýhsan&Hande PALALI 2013-2014 Dönem Baþkaný KURULUÞ: 27.05. / CHARTER:

Detaylı

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI

03-05 Ekim / October Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI 03-05 Ekim / October 2013 Yrd. Doç. Dr. Mehmet YAZICI 2014 521 * Anadolu Hoca Ahmed Yesevî Anadolu Haydarî eyhi - Azerbaycan ve Anadolu On / t - -, de Pir olarak kabul ettiler. gelenek ve görenekleri ile

Detaylı