DĐABETĐK RETĐ OPATĐDE OKÜLER HEMODĐ AMĐK DEĞĐŞĐKLĐKLERĐ RE KLĐ DOPPLER ĐLE DEĞERLE DĐRĐLMESĐ

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "DĐABETĐK RETĐ OPATĐDE OKÜLER HEMODĐ AMĐK DEĞĐŞĐKLĐKLERĐ RE KLĐ DOPPLER ĐLE DEĞERLE DĐRĐLMESĐ"

Transkript

1 T.C. ÇUKUROVA Ü ĐVERSĐTESĐ TIP FAKÜLTESĐ GÖZ HASTALIKLARI A ABĐLĐM DALI DĐABETĐK RETĐ OPATĐDE OKÜLER HEMODĐ AMĐK DEĞĐŞĐKLĐKLERĐ RE KLĐ DOPPLER ĐLE DEĞERLE DĐRĐLMESĐ UZMA LIK TEZĐ DR.ÇĐĞDEM AÇABEY TEZ DA IŞMA I PROF.DR.Ö.FARUK KÖKER ADA A-2010

2 T.C. ÇUKUROVA Ü ĐVERSĐTESĐ TIP FAKÜLTESĐ GÖZ HASTALIKLARI A ABĐLĐM DALI DĐABETĐK RETĐ OPATĐDE OKÜLER HEMODĐ AMĐK DEĞĐŞĐKLĐKLERĐ RE KLĐ DOPPLER ĐLE DEĞERLE DĐRĐLMESĐ UZMA LIK TEZĐ DR.ÇĐĞDEM AÇABEY TEZ DA IŞMA I: PROF.DR.Ö.FARUK KÖKER Bu Tez Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Fonu Tarafından Desteklenmiştir. PROJE O: TF2008LTP17 ADA A-2010

3 TEŞEKKÜR Tezim konusunda bilimsel katkılarını esirgemeyen sayın tez hocam Prof. Dr. Ö.Faruk KÖKER e, uzmanlık eğitimim süresince bilgi ve tecrübelerinden yararlandığım Göz Hastalıkları Anabilim Dalı değerli öğretim üyelerine, tez çalışmam sırasında yardımlarını ve mesailerini esirgemeyen Radyodiagnostik A.D. öğretim üyesi Doç. Dr. Kairgueldy AĐKĐMBAEV e, Biyoistatistik A.D. araştırma görevlisi sayın Đlker ÜNAL a, eşim ve aileme teşekkürlerimi sunarım. Çiğdem Açabey Adana 2010 I

4 ĐÇĐ DEKĐLER Sayfa No TEŞEKKÜR I ĐÇĐNDEKĐLER II TABLO LĐSTESĐ IV ŞEKĐL LĐSTESĐ V KISALTMA LĐSTESĐ VI ÖZET VII ABSTRACT VIII 1.GĐRĐŞ 1 2.GENEL BĐLGĐLER Normal Vaskuler Anatomi Arterler Venöz Sistem Oküler Kan Akımı Oküler Kan Akımı Ölçme Yöntemleri Ultrasonografi Fiziği Doppler Ultrasonografi Fiziği Doppler Ultrasonografi Yöntemleri Sürekli Dalga (Continous Wave) Doppler Spektral (Pulsed Wave) Doppler Renkli Doppler Ultrasonografi Oküler Kan Akımının Doppler ile Değerlendirilmesi Oftalmik Arter Santral Retinal Arter ve Ven Uzun ve Kısa Posterior Silier Arterler Diabetik Retinopati Epidemiyoloji Patogenez Hiperglisemi ile Đlişkili Biyokimyasal Değişiklikler 16 II

5 Hemodinamik Mekanizmalar ve Değişiklikler Endokrin Faktörler Diabetik Retinopatinin Sınıflandırılması Nonproliferatif Diabetik Retinopati Hafif-Orta Nonproliferatif Diabetik Retinopati Orta-Ağır Nonproliferatif Diabetik Retinopati Diabetik Makülopati Diabetik Maküla Ödemi Diabetik Maküla Đskemisi Proliferatif Diabetik Retinopati Proliferatif Diabetik Retinopati Değişiklikleri Tedavi Nonproliferatif Diabetik Retinopati Diabetik Maküla Ödemi Proliferatif Diabetik Retinopati GEREÇ YÖNTEM Renkli Doppler Đnceleme Tekniği Đstatistiksel Đnceleme BULGULAR TARTIŞMA SONUÇ VE ÖNERĐLER 49 KAYNAKLAR 51 ÖZGEÇMĐŞ 59 III

6 TABLO LĐSTESĐ Tablo o. Sayfa o. Tablo 1. Olguların demografik özellikleri. 29 Tablo 2. Olguların sistemik özellikleri. 30 Tablo 3. Renkli doppler ile oftalmik arter akım hızları. 34 Tablo 4. Renkli doppler ile santral retinal arter akım hızları. 38 Tablo 5. Renkli doppler ile kısa posterior silier arter akım hızları. 41 IV

7 ŞEKĐL LĐSTESĐ Şekil o. Sayfa o. Şekil 1. Oftalmik arter renkli doppler görünümü. 12 Şekil 2. Santral retinal arter renkli doppler görünümü. 13 Şekil 3. Kısa posterior silier arter renkli doppler görünümü. 14 Şekil 4. Gruplara göre açlık kan şekeri dağılımı. 31 Şekil 5. Gruplara göre glikolize hemoglobin dağılımı. 31 Şekil 6. Gruplara göre kolesterol dağılımı. 32 Şekil 7. Optik sinir, oftalmik arter, santral retinal arter, silier arter renkli doppler görünümü. 32 Şekil 8. ormal bir olguda oftalmik arter renkli doppler görüntüsü. 33 Şekil 9. Background diabetik retinopatili bir olguda oftalmik arter renkli doppler görüntüsü. 33 Şekil 10. Proliferatif diabetik retinopatili bir olguda oftalmik arter renkli doppler görüntüsü. 34 Şekil 11. Oftalmik arter maksimum akım hızı (cm\sn). 35 Şekil 12. Oftalmik arter rezistivite indeksi. 36 Şekil 13. ormal bir olguda santral retinal arter renkli doppler görüntüsü. 36 Şekil 14. Background diabetik retinopatili bir olguda santral retinal arter renkli doppler 37 görüntüsü. Şekil 15. Proliferatif diabetik retinopatili bir olguda santral retinal arter renkli doppler 37 görüntüsü. Şekil 16. Santral retinal arter maksimum akım hızı (cm\sn). 38 Şekil 17. Santral retinal arter rezistivite indeksi. 39 Şekil 18. ormal bir olguda kısa posterior silier arter renkli doppler görüntüsü. 39 Şekil 19. Background diabetik retinopatili bir olguda kısa posterior silier arter renkli doppler 40 görüntüsü. Şekil 20. Proliferatif diabetik retinopatili bir olguda kısa posterior silier arter renkli doppler 40 görüntüsü. Şekil 21. Kısa posterior silier arter maksimum akım hızı (cm\sn). 42 Şekil 22. Kısa posterior silier arter rezistivite indeksi. 42 V

8 KISALTMALAR AKŞ : Açlık kan şekeri BDR : Background diabetik retinopati DKB : Diastolik kan basıncı DM : Diabetes mellitus DR : Diabetik rentinopati ED : Diastol sonu hız EDH : Diastol sonu hız ERM : Epiretinal membran FFA : Fundus flöresein anjiografi GIB : Göz Đçi basıncı HbA1c : Glikolize hemoglobin IRMA : Đntraretinal mikrovastuler anomali KD : Kontrast renkli Doppler KPSA : Kısa posterior silier arter LDV : Laser Doppler velosimetri MSH : Maksimum sistoluk hız VE : Retinal neovaskülarizasyonu OA : Oftalmik arter OD : Optik disk neovaskülarizasyonu OPB : Oküler perfüzyon basıncı PDR : Proliferatif diabetik retinopati PI : Pulsatilite indeksi PrePDR: Profroliferatif diabetik retinopati PRP : Panretinal fotokoagülasyon PS : Maksimum sistolik hız RD : Renkli Doppler RI : Rezistivite indeksi SKB : Sistolik kan basıncı SRA : Santral retinal arter SRV : Santral retinal ven TAMAX: Ortalama hız Vd : Diastol sonu hız Vmax : Maksimum sistolik hız VI

9 ÖZET Diabetik Retinopatide Oküler Hemodinamik Değişikliklerin Renkli Doppler ile Değerlendirilmesi Amaç: Renkli Doppler tekniği ile diabetik hastalarda ortaya çıkan retrobulber hemodinamik değişikliklerin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: 40 diabetik hasta ve 20 sağlıklı birey çalışmaya alındı. Diabetik hastalar, diabetik retinopati derecesine göre 2 gruba ayrıldı. Background diabetik retinopati grubu ve proliferatif diabetik retinopati grubunun her birinde 20 şer olgu mevcuttu. Çalışmaya alınan hastalar yaş aralığında idi. Gruplar açlık kan şekeri, glikolize hemoglobin ve kolestreol düzeyleri bakımından inelendi. Tüm olgularda oftalmik arter, santral retinal arter, kısa posterior silier arter, sistolik ve diastolik akım hızları ile rezistivite indeksleri renkli doppler ile değerlendirildi. Sonuçlar kontrol grubu ve diabetik gruplar arasında karşılıştırıldı. Bulgular: Oftalmik arter sistolik akım hızlarında anlamlı değişiklik saptanırken, rezistivite indeksi artmasına paralel diastolik akım hızlarında diabetin ileri evrelerinde belirgin azalma izlendi. Santral retinal arterde sistolik akım hızlarında, kontrol grubuna göre diabet grubunda, hem de diabet grupları arasında anlamlı azalma saptanırken, diastolik akım hızlarında anlamlı değişiklik saptanmadı. Rezistivite indeksi artmış bulundu. Kısa posterior silier arterde de diabetik retinopati gruplarında kontrol grubuna göre sistolik ve diastolik akım hızlarındaki azalmalar anlamlı idi. Rezistivite indeksi ise diabetik retinopatinin evresine uygun olarak artmaktaydı. Sonuç: Diabetik retinopatide, hem damar direncinin artması hem de kanın reolojik yapısındaki değişiklikler retrobulber akım hızlarındaki değişiklikleri açıklamaktadır. Çalışmamızda, artmış damar direnci rezistivite indeksi artışı ile gösterilmiştir. Ayrıca diabete bağlı otoregülasyonun bozulması da retinal hemodinami üzerine etkili olmaktadır. Diabetik retinopatiye bağlı gelişen retrobulber hemodinamik akım değişikleri ölçümü renkli doppler ultrason tekniği ile yapılabilir. Anahtar Sözcükler: Renkli doppler ultrason, diabetik retinopati, oküler kan akımı, rezistivite indeksi, glikolize hemoglobin VII

10 ABSTRACT Evaluating The Hemodynamic Alteration of Ocular Circulation in Diabetic Retinopathy with Color Doppler Purpose: To measure blood flow velocity in the ocular circulation in patients with diabetic reinopathy. Material and Methods: In our study, we examined 40 patients and 20 healthy controls. Diabetic patients were divided into 2 groups according to the degree of diabetic retinopathy. Background diabetic retinopathy and proliferative diabetic retinopthy group in each group was present 20 cases. The range age of patients were in the years. The groups, fasting blood glucose level, HbA1c level and cholesterol levels has maesurd. The peak systolic and end-diastolic blood flow velocities and resistivity indices of the ophthalmic artery, central retinal artery and posterior ciliary artery were measured in each eye, using color Doppler imaging. The parameters measured in the diabetic retinopathy were compared with those of the control group. Results: The mean peak systolic and end-diastolic blood flow velocity was lower and mean resistivity index was higher in the diabetic retinopthy than in the control group regarding the ophthalmic artery and posterior ciliary artery. In the diabetic retinopathy group, the mean peak systolic velocities were lower than those of the control group in the central retinal artery. No significant change in diastolic flow velocity was detected in the central retinal artery. RI was also increased. Conclusion: The increased vascular resistance and the changes in rheologic properties of blood account for the changes in retrobulber flow rates in diabetic retinopathy. We demonstrated the increased vascular resistance with increase in resistivity index in our study. In addition, disrupted auto regulation in diabetes also effects on retinal circulation. Diabetic retinopathy developed retrobulbar hemodynamics changes flow measurement with color Doppler ultrasound technique can be done. Key Words: Color Doppler Ultrasound, diabetic retinopathy, ocular circulation, resistivity index, HbA1c VIII

11 I.GĐRĐŞ Diabetik retinopati gelişmiş batılı ülkelerde yaş grubunda en sık körlük nedenidir. Đnsülin ve diğer antidiabetik ilaçların kullanıma girmesi ile diabetin akut komplikasyonlarına bağlı ölüm oranlarında azalma görülürken, hastaların yaşam sürelerinde büyük bir uzama oldu. Bunun sonucunda diğer kronik komplikasyonlarla birlikte diabetik retinopati görülme sıklığında büyük bir artış oldu 1. Diabette görülen dolaşım bozuklukları retina damar yatağının kan akımına karşı olan direncinin artması ile ortaya çıkar. Diabetik hastaların çoğunda kan damarlarında karakteristik bulgular oluşmasının yanısıra kan yapısında da değişiklikler oluşmaktadır. Diabetik retinopatide, retina damar yatağında akıma karşı oluşan direnç değişiklikleri ve kanın yapısındaki değişmelere bağlı olarak retinal sirkülasyonda bozukluklar ortaya çıkmaktadır 2. Diabetik mikroanjiopatinin gelişimindeki faktörler ve bunların etkileri araştırılırken, damarlardaki kan akımı hızlarının ölçümünün önemi söz konusudur. Kapiller ve arterioller düzeyindeki bu değişiklikler diabete bağlı retinada anatomik değişikliler meydana gelmeden önce renkli doppler tekniği ile saptanabilir. Renkli doppler tekniğinin invaziv olmaması, kolay uygulanabilmesi, hastaya zarar vermemesi, tekrarlanabilirliği gibi avantajları vardır. Bu çalışmada, renkli doppler tekniği ile diabetik hastalarda ortaya çıkan retrobulber hemodinamik değişikliklerin incelenmesi amaçlanmıştır. 1

12 2.GE EL BĐLGĐLER 2.1. ormal Vasküler Anatomi Arterler Göz, retinal ve koroidal olmak üzere çift beslenme sistemine sahiptir. Bütün arterler, internal karotid arterin dalı olan oftalmik arterden kaynaklanırlar 3. Oftalmik Arter: Đnternal karotid arterin ilk dalı olup supraklinod parçasından ayrılır. Orbitaya optik kanaldan optik sinirin alt ve dışından komşu olarak girer 3,4. Orbital kavitede kısa bir süre optik sinirin lateralinde seyreder. Daha sonra mediale dönerek, optik siniri çaprazlar 3,4,5. Orbitanın iç duvarından öne doğru yönelir ve burada terminal dallara ayrılır 3,5,6,7. Oftalmik arterin dallanması ve orbitadaki seyri sabit değildir 3,6,7. Đnsanların % 15 inde optik siniri üstten değil, alttan çaprazlar 3,4. Oftalmik arterin dallarından çoğu orbitanın arka 1/3 ünden çıkarak öne doğru ilerler. Bu major dallardan önemlileri şunlardır: Santral Retinal Arter: Oftalmik arterin ilk ve en küçük dalıdır. Çapı 0,3-0,4 mm dir. Oftalmik arterden ayrıldıktan sonra dura kılıfını globun mm gerisinden deler ve optik sinir içine girer. Optik sinirin ortasında santral retinal ven ile beraber seyrederek retinaya gelir. Optik diskte her biri retinanın bir kadranını besleyen dört ana dala ayrılır 3,5,7,8. Retinanın 2/3 iç kısmını ve optik sinir başının yüzeysel sinir tabakasını besler. Retinanın periferi avaskülerdir. Tüm sağlıklı erişkinlerde optik sinirin distal cm lik kısmında görülür 3,7. Koroidal dolaşım, silier arterler aracılığı ile olmaktadır. Silier arterlerden dallanan koroidal arterlerin oluşturduğu kapiller sistem olan koryokapillaris; retinanın SRA ve dalları tarafından beslenmeyen dış kısımlarının metabolik ihtiyaçlarını giderir. Oftalmik arterin dalları olan silier arterler, üç gruba ayrılır: 2

13 Uzun Posterior Silier Arterler: Uzun arka silier arterler genellikle iki tanedir ve oftalmik arterden optik siniri çaprazladığı yerde ayrılır. Optik sinirin hemen yanlarındaki deliklerden geçer. Sklera ile koroid arasında uzanarak koroidin nazal ve temporal periferini besler. Ayrıca silier cisme ilerler. Üst ve alt dallarına ayrılır; ön silier arterlerle anastomoz yaparak irisin major arteriyel halkasını oluştururlar. Kısa Posterior Silier Arterler: Oftalmik arterden optik siniri çaprazladığı yerde ayrılır. Genellikle 6-8 adettir dala ayrıldıktan sonra optik sinirle beraber seyreder. Sklerayı optik sinirin giriş yerinin etrafında deler ve ekvatora kadar koroidi besler. Burada uzun arka silier arterlerin rekürren dalları, irisin major arteriyel halkasının dalları ve ön silier arterler ile anastomoz yapar 5,6. Uzun ve kısa arka silier arterler floresein fundus anjiografideki koroidal dolumdan sorumludurlar 3,7. Lakrimal Arter: Oftalmik arterden, optik sinir lateralinde ayrılır. Lakrimal gland, göz kapakları, göz küresi ve kasları besleyen dallara ayrılır 4,5,7. Supraorbital Arter: Oftalmik arterden değişik lokalizasyonlarda çıkabilir.öne doğru seyrederek supraorbital çentikten gözü terk eder ve üst göz kapağı,alın ile kafa derisini besler 4,5,7. Supratroklear Arter: Oftalmik arterin terminal dalıdır. Üst oblik kasın trokleası üzerinden geçer, orbital septumu delerek orbitayı terk eder ve alın üzerinde yukarı doğru seyreder 4,5,7. 3

14 2.1.2 Venöz Sistem Orbitanın venleri kıvrımlıdır ve serbestçe birbirleriyle anastomoz yaparlar, valvleri yoktur. Orbita, superior ve inferior oftalmik venler aracılığıyla kavernöz sinüse drene olur. Superior oftalmik ven: Supraorbital venin bir dalı ve fasiyal venin bir dalının birleşmesiyle oluşur. Orbital yağ dokusu içinde ilerlerken birçok dal alır. Santral retinal ven ile birleşir ve orbita apeksi yakınında sıklıkla inferior oftalmik veni, ayrıca iki vena vortikozayı alır. Orbitayı superior orbital fissürün üst kısmından terk ederek kavernöz sinüse drene olur. Đnferior oftalmik ven: Orbitanın medial ve inferior kısmındaki venöz pleksustan köken alır. Arkaya doğru uzanırken iki dala ayrılır. Dallardan biri, pleksus pterigoideusa diğeri ise kafa boşluğuna girerek kavernöz sinüse boşalır. Santral retinal ven: Göz küresinin 10 mm. gerisinde sinirden ayrılır. Arter gerisinde dura ve araknoid kılıfı delerek çıkar. Direkt olarak kavernöz sinüse veya superior oftalmik vene dökülür. Santral retinal ven daima superior oftalmik ven ile ilişkidedir Oküler Kan Akımı Oküler kan akımı yaklaşık 1 ml/dk dır. Bu kan akımının % 2-5 i retinaya kalan kısmı koroide dağılır. Oftalmik arterdeki kan basıncı, brakial arterdeki kan basıncının 2/3 üdür. Gözün perfüzyon basıncı ise bu değerden azdır, bunun nedeni de mmhg arasında değişebilen göz içi basıncıdır 9. Oküler perfüzyon basıncı şu şekilde formüle edilmiştir. Ortalama OPB= 2/3 [DKB+1/3 (SKB-DKB) ]-GIB OPB: Oküler perfüzyon basıncı DKB: Diastolik kan basıncı (brakiyal) SKB: Sistolik kan basıncı(brakiyal) GIB: Göz içi basıncı Gözün kan akımı pulsatildir ve göz içi basınç değişikliklerinden etkilenir. Ortalama oküler pulsatil kan akımı ml/dk dır 9. 4

15 Đnsanda retinal kan akımı ortalama ml/dk dır. Retinanın temporal kısmındaki kan akımı nazal kısmından daha fazladır. Bunu temporal kısmın daha geniş olmasına ve makulanın yüksek metabolik aktivitesine bağlamak mümkündür. 2,9,10 Retinal arteriyollerde kan akımı santralde sabit hızlı olup perifere gidildikçe giderek genişleyen bir pattern izlenmektedir. Bu da end arteriyel sistemlerin ortak özelliği olan retinal arteriyol ve venüllerde akım hızlarının birbirine eşit olması ilişkisini gösterir. Kan akım hem santral arter hem de vende pulsatildir 3,9. Đntraoküler retinal arteriyol çaplarının venüllerden daha küçük olmasına bağlı olarak arteriyollerdeki akım hızı venüllerden fazladır 9. Doku ihtiyacına göre kan akımı dinamik olarak regüle edilmektedir. Retina hücrelerinin yüksek metabolik aktivitesine bağlı olarak retinal kan akımını düzenleyen bir mekanizma vardır. Kan akımına karşı olan direnç sabit değildir. Regülasyon mekanizmaları; değişken koşullara rağmen oküler kan akımını sabit tutmaya çalışır, buna otoregülasyon mekanizması denir 9, Retinal kan akımı otoregülasyonunda miyojenik faktörler, lokal oksijen ve karbondioksit, ph ile metabolitler rol oynar gibi görünmektedir. Yine otoregülasyonda lokal olarak salınan transmitterlerin de rol alması olasıdır 1,2,9,11,12. Oküler kan akımının % 85 ini koroidal dolaşım oluşturur. Koroiddeki arter ve arteriyoller koryokapillaris tarafından retinadan ayrılır. Bu düzenleme sayesinde retinanın metabolitleri koroidal vasküler direnci çok az etkiler 9,11. Koroidal dolaşım otonomik innervasyon yönünden zengin olmasına rağmen otoregülasyonu yoktur. Bu nedenle retinadan farklı olarak, göz içi basıncındaki dalgalanmalara duyarlıdır. Ancak koroiddeki yüksek akım hızından dolayı göz içi basıncındaki orta derecedeki değişikliklerden retina beslenmesi etkilenmez 3,9. Oküler kan akımı postür değişikliklerinden de etkilenir. Oftalmik arterdeki perfüzyon basıncı ayakta yapılan ölçümlerde, yatar pozisyondakinden 10 mmhg daha azdır 2,9,11. Göz içi basıncının artması; ön üvea, koroid ve retinada kan akımı azalmasına yol açar. Retinal kan akımı, mmhg göz içi basıncına dek otoregüle edilebilir. Ancak bu noktadan sonra kan akımı azalmaya başlar 9,12. 5

16 2.2.1 Oküler Kan Akımı Ölçme Yöntemleri Đnsan ve hayvan gözünün hemodinamiğini ölçmek amacıyla birçok teknik geliştirilmiştir. Bu tekniklerden bir kısmı, destrüktif veya invaziv özelliklerinden dolayı sadece hayvanlarda deneysel çalışmalarda kullanılabilir 9,15. Gözün kan akımı şu açılardan ilginçtir: 1- Birçok lokalize ve sistemik hastalıklar gözün damar sistemini etkiler. 2- Göz, yüksek göz içi basıncı nedeniyle sıra dışı hemodinamik özelliklere sahiptir. 3- Otoregülasyona sahiptir. 4- Sistemik ve oküler hastalıklarda kullanılan farmokolojik ajanlar kan akımını etkiler. Đnsanlarda oküler kan akımını ölçmek için; fundus floressein anjiyografi, çift yönlü lazer Doppler hızmetre (bidirectional laser doppler velocimetry), laser benek fenomeni (laser speckle phenamenon) gibi yöntemler kullanılmaktadır. Ancak bu yöntemlerin güvenilirliği tartışmalıdır. Bu tekniklerde retinanın rahat görülebilmesi için kullanılan sempatomimetik veya antikolinerjik etkili ilaçlar kan akımını etkilemektedir 1,9,10. Retinal damarların çapını kullanarak kan akımını ölçen teknikler de yeterince güvenilir değildir. Bu tekniklerde refraksiyon kusurları, aksiyel uzunluk, keratometre sonuçlarının düzeltilmesi gereklidir 9. Mavi alan entoptik fenomeni ile maküler foksiyon değerlendirilir. Parlak bir mavi ışığa bakıldıktan sonra kapillerde lökositlerin görülmesi esasına dayanır. Ancak yeteri kadar objektif değildir 9. Pulsatil oküler kan akımı ölçen teknikler tahmini değerler kullandıkları için güvenilirlikleri düşüktür. Yine bu teknikler kan akımının nonpulsatil bölümünü ölçemezler 9. Oküloossilodinamografi tekniğinde bir tonometre ve skleraya uygulanan emici kaplardan yararlanılır. Göz içi basıncı arttırılarak, retinal ve koroidal dolaşımdaki akımın durduğu an tonometreyle kaydedilir. Bu teknik invazivdir ve gözde iskemi benzeri fizyolojik olmayan bir durum yaratmaktadır. 6

17 Göz içi basıncının arttırılması sırasında emici kabın etkisi ile gözün büyüklüğü de değişmektedir. Bu nedenle güvenilirliği sınırlıdır 9, Ultrasonografi Fiziği Ultrasonun oftalmolojide ilk kullanımı, 1956 yılında Mundt ve Hughes tarafından bir göz içi tümörünün değerlendirilmesi ile başlamıştır. Daha sonra Oksala ve arkadaşları göz içi hastalıklarının tanısında amplitüd modun (A Mod) kullanımını genişletmişlerdir yılında ise Baum ve Greenwood ilk kez iki boyutlu brightness mod (B Mod) tekniğini geliştirmişlerdir 18,19. Ultrason dalgalarıyla kan akım hızının ölçülebileceği 1954 yılında Kalmus tarafından öne sürülmüş. Orbita hastalıklarında renkli doppler ultrasonografi kullanımı ilk kez 1989 yılında Erickson tarafından tariflenmiştir 4,7. Renkli doppler ultrasonografi, halen orbital ve oküler birçok hastalığın tanısında kullanılan bir tekniktir. Đnsan kulağı Hz arasındaki frekansları işitebilmektedir. Đnsan kulağı tarafından duyulmayan Hz den daha yüksek frekanslı sesler ultrason olarak tanımlanır. Tanı ve tadavi amacıyla kullanılan ultrason 1-20 MHz arasındadir 21. Ultrason, transduser adı verilen elektrik enerjisini mekanik enerjiye, mekanik enerjiyi de elektrik enerjisine çevirebilen seramik diskler tarafından oluşturulur. Transduserlerde değişik şekil ve boyutlarda piezoelektrik kristaller kullanılır. Piezoelektirik kristal üzerine uygulanan basınç elektrik enerjisine, elektrik enerjisi ise kristalde genişleme ve daralma şeklinde oraya çıkan mekanik enerjiye ve dolayısıyla sese çevrilir. Bu şekilde enerji çevirici maddelere transduser adı verilir. Transduserler ultrason dalgalarının hem alıcısı hem de vericisi olarak görev yaparlar. Kristalin kalınlığı ürettiği sesin frekansıyla ters orantılıdır 22. Sesin frekansı ile görüntü çözünürlüğü arasında doğru orantılı, penetrasyonu (ses dalgasının nüfuz ettiği derinlik) arasında ise ters orantılı bir ilişki söz konusudur. Frekans arttıkça ses demeti daralır, çözünürlük artar ve penetrasyon azalır. Sesin dokudan geçişini etkileyen faktörler yansıma (refleksiyon), kırılma (refraksiyon) ve soğurulmadır (absorbsiyon) 22,23. Ses demetinin yansıma özelliği birkaç faktöre bağlı olarak gerçekleşmektedir. Bunlardan biri akustik impedanstır. Akustik impedans, sesin doku içindeki hızı ile doku dansitesi arasındaki ilişkidir. 7

18 Farklı akustik yapıya sahip dokuların yüzeylerinden yansıyan sesin miktarı, iki doku arasındaki akustik impedans farklılığının derecesine bağlıdır. Akustik impedansı, sesin dokudaki hızı ve dokunun dansitesi belirler. Sesin dokudaki hızını belirleyen en önemli etken ise dokunun elastisitesidir 21,22. Z= Pxv Z:akustik impedans, P:dansite, v:hız Ultrasonografinin A-mod, B-Mod ve M-Mod olarak isimlendirilen üç yöntemi vardır. A amplitüde, B brightness, M de motion sözcüklerinin baş harfleridir. A.Mod (amplitüde modu) : Farklı doku yüzeylerinden yansıyan ses bir grafik şeklinde kaydedilir. Yankıların amplitüdü yankının şiddetini, yankılar arasındaki mesafe ise yapıların vücut içerisindeki derinliklerini verir. Bu yöntemi oftalmologlar gözün ultrasonografik değerlendirmesinde kullanmaktadırlar. M.Mod (hareket modu) : Bu yöntemde hareketli yapılardan ekolar zaman/pozisyon grafiği şeklinde kaydedilir. Kalbin incelenmesinde kullanılır. B.Mod (parlaklık modu) : Yankılar şiddetleri ile orantılı parlak noktalar şeklinde kaydedilir. Böylece incelenen kesitin değişik parlaklıkta noktalardan oluşan bir görüntüsü elde edilir. Bu yöntem diagnostik radyolojide kullanılan ultrasonografinin temelinin oluşturur Doppler Ultrasonografi Fiziği Doppler etkisi ilk kez 1842 yılında Avusturyalı fizikçi Christian Johann Doppler tarafından tanımlamıştır 24. Doppler etkisi ses, ışık ya da dalgaların frekansındaki değişikliktir. Doppler etkisinde, ses kaynağı bir yöne doğru hareket ettiğinde ses dalgaları, ses kaynağının gidiş yönü istikametinde komprese olur ve dalga boyu kısalır. Kaynağın tersi yönde ise, ses dalgası genişler ve dalga boyu uzar. 8

19 Bu nedenle sabit kaynaktan yayılan ses dalgalarını, gidiş yönündeki alıcı daha yüksek frekansta, tersi yöndeki ses alıcısı ise daha düşük frekansta saptar. Doppler etkisi; ses alıcısı hareketli, ses kaynağı sabit iken de oluşturulabilmektedir. Ses kaynağı yönünde hareket eden bir alıcı, daha fazla sayıda ses dalgası ile karşılaşır ve daha yüksek frekansta algılar. Bu fenomenin aynısı, akış halindeki kana ultrason huzmesi gönderildiğinde gözlenir. Doppler ultrasonografi ile kan akımı değerlendirilirken temel prensip, damara belirli bir açıyla gönderilen ultrason demetinin frekansının akımın yönüne ve hızına göre değişimini saptamaktır. Bu değişime Doppler eşitliği veya Doppler frekans şifti denir. 26 F = 2 x Fo x v x cosθ/c F : Doppler kayması Fo : Gönderilen ses demetinin frekansı V : Akım hızı Θ : Ses demetinin açısı C : Sesin dokudaki hızı (1540 m/sn.) Doppler ultrasonografi ile akım incelenirken eko kaynağı eritrositlerin yüzeyidir. Eritrositler 7 mikron ortalama çaplarıyla doppler sonografide kullanılan 300 mikron ve 5 MHz lik dalga uzunluğundan çok daha küçüktürler. Bu nedenle tek sonografik dalga ile yaklaşık olarak 105 eritrosit aynı anda sayılabilmektedir. Doppler ultrasonografide, gönderilen sesin dalga boyu eritrosit yüzeyinden büyük olduğu için temel olay eritrositlerden sesin saçılmasıdır. Saçılan ses üst üste binerek transdusere ulaşır. Bu tip saçılma olayına Rayleigh-Tyndall saçılması denir 25. Doppler eşitliğinde bilmediğimiz tek değişken kan akım hızıdır (v). Diğer faktörler önceden belli olduğundan Doppler frekans kayması kan akım hızıyla doğru orantılıdır. Hızı belirlemede en önemli etken kan damarı ile ses demeti arasındaki açıdır (θ açısı). Açının 30º den dar olması sesin büyük bölümünün damar duvarından yansımasına yol açar. Doppler ölçümlerinin 60º nin altında yapılması gerekmektedir. Doppler açısı ölçümündeki küçük bir hata hız ölçümünde büyük hatalara neden olabilir 26. Bu nedenle Doppler açısı 30º - 60º arasında olmalıdır 27,29. 9

20 Doppler Ultrasonografi Yöntemleri 1.Sürekli (Contnous Wave-CW) Dalga Doppler 2.Spektral (Pulsed Wave-PW) Doppler 3.Renkli Doppler Sürekli Dalga (Continouns Wave-CW) Doppler Doppler verilerini değerlendirmenin en basit yöntemidir. Bu sistemde aletin probunda biri devamlı ses dalgası üreten, diğeri dönen dalgaları saptayan sırt sırta yerleştirilmiş iki transduser vardır. Yöntemde saptanan frekans değişikliği ses şeklinde verilir. Dinleyerek akımın hızı pulsatilitesi ve türbülansı değerlendirilir 27,30, Spektral (Pulsed Wave-PW) Doppler Bu yöntemde Doppler bilgileri puls şeklinde gönderilen ses demetiyle elde edilir. Puls olduğu için eko süresi hesaplanarak lokalizasyon yapılabilir. Pratikte B-mode görüntüleme ile pulsatil dalgalı doppler kombine edilerek kullanılır. Doppler analizi yapılacak bölgenin lokalizasyonu, boyutu ve gönderilen ses demetinin açısı, B-mode görüntü üzerinde işaretlenir. Seçilen bölgeden dönen ekodan çıkarılan frekans farkı, monitörde B mod görüntünün yanında hız/zaman (cm/sn) veya frekans/zaman (khz/sn) grafiği şeklinde eş zamanlı olarak izlenebilir. Pratikte hız/zaman grafiği tercih edilmektedir Renkli Doppler Ultrasonografi Renkli Doppler incelemesinde akıma ait Doppler bilgisi, dokuya gönderilen bir puls boyunca birçok örnekleme alanı alınarak gerçekleştirilmektedir. Bu şekilde bir çok örnekleme ile elde edilen akım bilgisi, transduser yönü ve hızına göre renklendirilip B- mode daki damar görüntüsünün içerisine yerleştirilince renkli doppler görüntüleme elde 10

21 edilir. 31 Transdusere doğru gelen akımlar kırmızı, transduserden uzaklaşan akımlar mavi renktedir. Hızlı akımlar açık, yavaş akımlar ise koyu tonlarda kodlanmaktadır 25,32. Renkli Doppler görüntüleri, akım hakkında kalitatif bilgiler vermektedir. Renkli Doppler görüntüleme de aslında bir spektral görüntülemedir. Ancak spektral değerler grafikle değil renkle gösterilir. Açı bağımlılığı, tüm Doppler spektrumunun gösterilmemesi ve görüntü artefaktları renkli doppler ulktrasonografinin dezavantajlarıdır 21, Oküler Kan Akımının Doppler ile Değerlendirilmesi Doppler görüntüleme ile ölçülen kan akımı değil, hızdır. Bunun için bazı parametreler ve indeksler kullanılmaktadır. Đndekslerin avantajı damar boyutunun bilinmesine ve açı düzeltilmesine ihtiyaç göstermemesidir. Đndeksler, özellikle küçük ve serbestçe hareket eden damarları değerlendirmek için çok önemlidir. Bu parametre ve indeksler şunlardır: 1- Maksimum sistolik hız 2- Maksimum diastol sonu hız 3- Ortalama kan akımı 4- Maksimum sistolik hız/maksimum diastol sonu hız 5- Rezistivite indeks Maksimum sistolik hız-diastol sonu hız Maksimum sistolik hız 6-Pulsatilite indeksi: Maksimum sistolik hız-diastol sonu hız Ortalama hız Rezistivite ve pulsatilite indeksleri, akıma karşı olan periferik direnci gösterir. Rezitivite indeksi, anormal dalga formlarını ayırtetmekte yararlıdır. Ancak pulsatilite indeksi bu konuda daha sensitiftir Rezistif indeks % arasında değişir. % 100 yüksek direnci, %0 direnç olmadığını gösterir. Retrobulber dolaşım gibi düşük dirençli damarların incelenmesinde rezistivite indeksi, daha yüksek dirence sahip damarların incelenmesinde ise pulsatilite indeksi uygundur 3,33,27,31,34. 11

22 Rezistivite indeksi ve pulsatilite indeksinin oküler hemodinami ile ilgili patolojileri saptamada ve kan akımını değerlendirmede daha güvenilir olduğu ortaya konmuştur 3,34. Günümüzde 7.5 MHz lik problar ile kan akım hızları ayrı ayrı incelenebilecektir Oftalmik Arter Oftalmik arter, orbitanın derininde ve birçok hastada optik sinirin orbitaya girdiği yerin lateralinde görüntülenir 35 (şekil 1). Ancak oftalmik arter ve dallarının seyrinde varyasyonlar olabileceği unutulmamalıdır 33,36. Oftalmik arterdeki akım hızları yaş, sistemik kan basıncı, sigara içimi ve postür ile değişebilmektedir 3,20,33,35,38. Đlerleyen yaşla beraber maksimum sistolik hız/maksimum diastol sonu hız oranı artar. Ayrıca sistolik/diastolik sistemik kan basıncı oranının artması oftalmik arterin maksimum sistolik hız/maksimum diastol sonu hız oranının artmasına yol açar. Bu durum, arterdeki elastisitenin ve genişlemenin azalması sonuçta vasküler direncin artması ile açıklanabilir 8. Şekil 1. Oftalmik arterin renkli doppler görünümü. PS: Maksimum sistolik hız ED: Diastol sonu hız TAMAX: Ortalama hız RI: Rezistivite indeksi PI: Pulsatilite indeksi 12

23 Santral Retinal Arter ve Ven Optik sinir başı lokalizasyonunda elde edilen transvers kesitlerde santral retinal arter nazalde, ven temporalde olmak üzere birbirlerine bitişik görüntülenir. Optik sinir içinde mavi-kırmızı pikseller şeklinde izlenirler 33. Santral retinal arterde sistolik hızda yavaş yükselme izlenirken dikrotik çentik saptanmaz 2,3,4 (şekil 2). Santral retinal ven, küçük pulsatilite ile devamlı dalga formu şeklinde görüntülenir. Venöz hız, arteriyel hızdan daha azdır. Çünkü venlerin kası yoktur. Dolayısıyla aktif olarak kontrakte ve dilate olamazlar. Ancak arter aktif olarak çapını ve dolayısıyla kan akım hızını değiştirebilir. Vücuttaki diğer venlerden farklı olarak solumunla değil kardiak siklusla senkronize akım gösterir. Retinal dolaşım otoregülasyon mekanizması sayesinde sistemik ve postural değişikliklerden az etkilenir. Ancak göz içi basıncındaki artışlardan etkilenir. Göz içi basıncı, 80 mmhg üzerine çıktığında Doppler etkisi ortadan kalkar ve akım izlenmez. Bu nedenle transdüser yerleştirilirken göz içi basıncını artırmamaya özen gösterilmelidir 2,3,8,7,33. Şekil 2. Santral retinal arter renkli doppler görünümü. Vmax: Maksimum sistolik hız Vd: Diastol sonu hız TAMAX: Ortalama hız 13

24 Uzun Ve Kısa Posterior Silier Arterler Genellikle en az bir nazal ve temporal kısa arka silier arter optik sininrin hemen arkasında; lateral kısmın 3 mm. içinde, globun 2-4 mm arkasında gösterilebilir. Silier arterler, globa yakın değerlendiriliyorlarsa yanlışlıkla koroidal akımı ölçmekten kaçınılmalıdır. Arka silier arterlerin Doppler spektrumu santral retinal arterinkie benzer, ancak daha az pulsatilite gösterir 3,33,41 (şekil 3). Uzun arka silier arterler, optik sinirden daha uzakta gösterilebilirler. Sadece hız ölçülmesiyle kısa ve uzun arka silier arterleri ayırt etmek mümkün olmamaktadır 2,3,4,33. Şekil 3. Kısa posterior silier arter renkli doppler görünümü. Vmax: Maksimum sistolik hız Vd: Diastol sonu hız TAMAX: Ortalama hız 14

25 2.5. Diabetik Retinopati Epidemiyoloji Bütün dünyada yaş grubunda körlüğe sebep olan en önemli hastalık diabetik retinopatidir. Diabetik retinopati diabetin en önemli komplikasyonlarından biridir. Frederick Grant Banting ile Charles Herbert Best tarafından 1922 yılında insülin bulundu. Đlk kez 1925 yılında Best tarafından kullanıldı. Diğer antidiabetik ilaçların da keşfi ile diabet hastalarının ömürlerinde büyük bir uzama oldu. Bu uzama sonucu diabetin diğer major komplikasyonlarıyla birlikte, diabetik retinopatinin de görülme sıklığında büyük bir artış ortaya çıktı. Diabet teşhisi konan hastaların yaklaşık % 3-5 inde teşhis anında retinopati bulguları mevcuttur. DR görülme sıklığı diabetin insüline bağımlı olup olmadığına göre farklılık göstermektedir. Đnsülin bağımlı diabette (IDD), DR gelişme sıklığı diabetin başlama yaşının puberte öncesi, 30 yaş altı ve üstü oluşuna göre farklılık gösterir. Wincünsin grubuna göre 30 yaş altı başlangıçlı IDD lerde; retinopatisi olmayanlarda DR gelişimi 4 yılda % 59, 10 yılda % 73.7, 20 yılda % 97 şeklinde belirlendi. 30 yaş üstü IDD lerde başlangıçta DR olmayanlarda 4 yılda DR gelişim oranı % 47 bulundu. Đnsüline bağımlı olmayan diabette (NIDD) 4 yılda DR gelişimi % 34 bulundu 46,57,58. DR nin en önemli belirleyicisi hastalığın süresidir. NIDDM hastaların dermografik özellikleri farklıdır. Yanko ve ark. NIDDM in başlangıcından yıl sonra BDR nin insidansı % 23, 16 yıl ve sonrasında % 60 bulmuşlardır. Başlangıçtan 11 yıl sonra, hastaların % 30 unda PDR tespit etmişlerdir 59. Puberteden önce başlayan diabette, puberte çağında retinopati gelişim oranı artar. En hızlı retinopati gelişim hızı bu grupta görülür 57. Diabet kontrol ve komplikasyon çalışma grubunun sonuçlarına göre, kan şekeri iyi kontrol edilen hastalarda, konvansiyonel tedavi edilenlere göre daha iyi sonuçlar alınmıştır 60. Diabetik böbrek hastalığı (proteinüri, BUN ve kreatinin yüksekliği) DR nin bir göstergesidir. Benzer şekilde semptomatik DR si olan hastaların % 35 inde proteinüri, BUN ve kreatinin yüksekliği mevcuttur

26 Hamileliğe DR siz başlayan kadınlarda, non-pdr gelişme riski % 10 dur. Hamileliğin başlangıcında non-pdr si olanlar ve HT olanlar veya gelişenlerde DR ilerleme gösterir. Non-PDR si olan gebelerin % 4 ünde PDR gelişmektedir. Gebeliğin başlangıcında PDR si olanlarda, panretinal fotokoagulasyon (PRP) yapılarak tedavi uygulanmazsa hastalığın sonuçları kötüdür Patogenez DR, hiperglisemi veya insülin yetersizliği sonucu ortaya çıkan retinada kapilllerin, venüllerin ve arteriollerin tutulduğu spesifik bir anjiopati ve buna eşlik eden bir nörapati olarak tanımlanabilir 62,63. Diabetik hastaların retinalarında ilk ortaya çıkan anatomik değişikliğin, retinal kapiller perisitlerde ortaya çıkan selektif kayıp olduğuna dair yaygın bir kabul vardır 62,63. Perisitler, retinal vasküler ağdaki kan akımını kontrol ederler ve damar duvarının stabilitesine katkıda bulunurlar. Kan-retina bariyer bütünlüğündeki anormallikler ve retina kan akımındaki değişiklikler, retinadaki anatomik değişiklikler (mikrohemoraji, eksuda, neovaskülarizasyon vb.) görünmeden ortaya çıkabilir. Dolayısıyla DR oluşumu ve ilerleyişi incelenirken, biyokimyasal, hemodinamik, endokrin faktörler birarada düşünülmelidir Hiperglisemi ile Đlişkili Biyokimyasal Değişiklikler: 1- Sorbitol yolu 2- Non-enzimatik glikolizasyon 3- Oksidatif stres Hiperglisemi, insüline bağımlı olmayan lens, sinir, böbrek gibi dokularda glikozun hücrelere girişini arttırır. Bu hücrelerde, glikoz ve glikozdan elde edilen ürünlerin metabolik döngülere katılımı artar. Sorbitol bu metabolik yolların en fazla bilinenidir. Sorbitol metabolik yolu lens, retinal kapiller perisitler ve schwann hücrelerinde aktiftir. Bu yoldaki hız sınırlayan enzim aldoz redüktazdır ve glikoza afinitesi düşüktür. 16

27 Dolayısıyla belirgin sorbitol oluşumu ancak hiperglisemi varlığında mümkün olacaktır. Lenste artmış sorbitol birikimi, osmotik etkisiyle katarakt oluşumuna neden olacaktır. Non-enzimatik glikolizasyon sonucu glikolize proteinler ortaya çıkar. Glikoz spesifik bir enzimin katalitik etkisi olmaksızın, proteinlerin aminoasitlerine bağlanır. Bu proteinler hücre içi, hücre zarı, hücre dışı veya dolaşımdaki proteinler olabilir ki, HbA1c, anti trombin 3, fibrinojen, fibrin, katepsin B gibi enzimler, kollojen gibi yapısal proteinlerdir. Glikozun proteindeki lizin aminoasidinin epsilon amino grubuna bağlanması ile enzimatik olmayan glikozilasyon oluşur. Ortaya çıkan ürüne Schiff Baz denir. Schiff bazın moleküler yapısının yeniden düzenlenmesiyle, glikoz-protein ürünü oluşur ki, bu geri dönüşümü olmayan ilk basamaktır. Glikoz-protein bileşiğinin kendi içindeki modifikasyonlarla, geç glikolizasyon ürünleri oluşur. Bu ürünler proteinlerin birbiri ile bağlanmasında rol oynar. Proteinlerin birbirleri ile bağlanması sonucu bazal membranda kalınlaşma ortaya çıkar. Glikoz normal sınırlara indirilse bile glikozile maddeler, proteinlere bağlanmaya devam edebilir. Bu yüzden glikozun normal seviyelere düşürülmesi kadar sürekli bu seviyelerde tutulmasıda önemlidir. Kronik hiperglisemi düzeyleri benzer olan diyabetik hastalarda, geç glikolizasyon ürünlerinin oluşma hızı farklılık gösterebilir. Glikolizasyon kapasitesindeki bireysel varyasyonlar, kişilerin diabetik retinopati gelişimine duyarlılığını ya da direncini açıklayabilir. Glikolize proteinler (bazal membrandaki proteinlerde dahil) proteolize dayanıklıdır. Bu özellik bazal membranın kalınlaşmasında rol oynar. Hiperglisemi, bazal membranları kalınlaştırarak, perisit ve endotel hücrelerinin foksiyonlarında değişiklik yaparak ve retinal damarların açıklığını etkileyerek anahtar rol oynar. Kapiller bazal membranlardaki değişiklik, perisit ve endotel kaybına neden olur. Sonuçta retinal kan akımı kontrolünün azalmasına ve damar geçirgenliğinin artışına yol açar. Glikolizasyon bir yandan parçalanmaya dayanıklı proteinlerin oluşmasına yol açarken, diğer yandan da glikoz otooksidasyonu ile birlikte serbest radikallerin ortaya çıkmasına yol açar. Serbest radikaller ise hem parçalanmaya dayanıklı proteinlerin oluşumunu artırır, aynı zamanda da vasküler duvarları oluşturan proteoglikanların yapısında değişime neden olurlar

28 Hemodinamik Mekanizmalar ve Değişiklikler Damar duvarında herhangi bir patoloji olmadığında, sürtünmeye, gerilime bağlı stres (shear stres), endotele zarar vermek için yeterlidir. Bu stres, hareket esnasında, sıvının bileşenleri arasındaki koordinasyon bozukluğuna bağlıdır ve sıvının vizkositesiyle orantılıdır. Diabetik hastalarda, kan vizkositesindeki artışa bağlı olarak, shear stress de artmıştır. Diabetik hastalarda, serum albümin konsantrasyonlarının azalması, alfa globulin seviyelerinin artması ve glikolizasyona bağlı eritrositlerde ortaya çıkan değişiklik vizkoziteyi arttırır. Diabette, eritrositlerin şekillerini değiştirebilme yetenekleri, hücre membranlarının glikolizasyonuna bağlı azalmıştır. Bu, kapiller kan akımın azaltır ve tromboza neden olur. Normal elastisite, luminal çapta sürekli değişiklikler yaratarak, intraluminal basıncın kontrol edilmesinde rol oynar. Diabetik hastalarda, perisitlerin kaybına bağlı damarların kontraksiyonunu ve dilatasyonunu başlatan mekanizma değişmiştir. Kan akımının kontrol mekanizmasının kaybı, kan akımının fazla olduğu makulada ödeme neden olur. Sistemik kan basıncındaki artış, retinal vasküler ağda perfüzyon basıncının artmasına neden olur. Eksudason ve endotel tabaka üzerindeki shear stres in artışı ortaya çıkar. Hipertansiyon, DR insidansını ve gelişimini arttırır Endokrin Faktörler Đnsülinden başka hormonlarda diabetik retinopatiyi etkileyebilir. Puberteden önce PDRP bulgularının gelişmemesi ve DRP nin gebelikte ilerlemesi, humoral faktörlerin DRP yi etkileyebileceği düşüncesini doğurmuştur. Postpartum pitüiter nekroz sonrasında bir hastada PDRP nin dramatik bir şekilde gerilediği görülmüş. Bu, büyüme hormonunun azalmasına bağlanmıştır. Büyüme hormonu arteriol ve arter duvar yapısını da etkileyerek vasküler oklüzyona yatkınlığı arttırır. Hiperglisemi biyokimyasal, hemodinamik ve endokrin faktörleri başlatan en önemli faktördür. 18

29 2.6. Diabetik Retinopatinin Sınıflandırması DR alanında çok merkezli üç araştırma yürütülmektedir. Diabetik Retinopati Çalışma Grubu (DRS), Erken Tedavi Diabetik retinopati Çalışma Grubu (ETDRS) ve Diabetik Retinopati Vitrektomi Çalışma Araştırma Grubu. ETDRS ye göre DR şöyle sınıflandırılır 68,69. 1-Non-proliferatif a-hafif-orta (Background) b-orta Şiddetli (Preproliferatif) 2-Proliferatif a-erken b-yüksek risk on-proliferatif Diabetik Retinopati on-proliferatif evrede histolojik değişiklikler a-perisit hücresi değişimleri b-bazal membran kalınlaşması c-arterioler hyalonizasyon d-venüller dilatasyon ve tortiosite değişimleri e-makula değişimleri Retinada mikrovasküler bozukluklara yol açan en önemli histolojik değişikliğin, kapiller perisitlerde kayıp ve endotel hücrelerinde proliferasyon olduğu bilinmektedir. Đlk değişimlerden biri retina kapiller perisit dejenerasyonudur. Retina vasküler sisteminde perisit endotel oranı 1/1 dir. Perisit kaybı sonucu mikroanevrizmalar gelişir. Mikroanevrizmalar, perisit kaybını takiben kapiller duvardaki tonusu sağlayan kontraktil yapıların azalması sonucu zayıf noktalardan kaynaklanmaktadır. Endotel hücre harabiyetinde ise muhtemel mekanizma, glutation üretiminin azalarak serbest radikallerin yok edilememesidir. Ayrıca glikolize proteinlerin bazal membranda birikmesi sonucu bazal membran kalınlaşır. 19

30 Bazal membran kalınlaştıkça, proteoglikan içeriği azalır. Bu da elektriksel bariyerin düşmesine ve sonuçta permeabilite artışına neden olur. Arteriol duvarında hyalen kalınlaşması yaşlanma ve hipertansiyon bulgusudur, diabette de görülür. Venöz dilatasyon, normagliseminin bozulmasına verilen fonksiyonel bir değişim cevabıdır. Sert eksudalar dilate kapillerlerin veya mikroanevrizmaların duvarlarından lipoprotein kaçağının belirtisidir. Başlangıçta dış pleksiform tabakaya sıvı sızar. Đnterfotoreseptör ve müller hücre bağlantıları tabakasında eksudaların birikimi, protein ve lipid moleküllerinin koroide doğru hareketinin engeller 62,69. Makuler ödem en sık tip 2 diabette görülür. Makula ödeminin histolojik incelemesinde kistoid aralıkların özellikle dış pleksiform tabakada yer aldığını göstermiştir 64, Hafif-Orta on-proliferatif Diabetik Retinopati Erken dönem değişikliğidir. Klinik olarak göz dibi değişikliklerine yol açan başlıca fizyopatolojik nedenler, iskemi yapan retina damar tıkanmaları ve artmış retina damar geçirgenliğidir 68,69. Göz dibi bulguları -Mikroanevrizmalar -Retina içi kanamalar: Dörtten daha az kadranda -Sert eksudalar -Makula ödemi Diabetik retinopatinin gözle görülür en erken lezyonu mikroanevrizmalardır. Mikroanevrizmalar, genellikle kapillerlerin venöz ucunda gelişmekle birlikte arteriol tarafında görülmesi hastalığın ilerlediğini gösterir. Mikroanevrizmalar mikron çapındadır. 30 mikronun üzerindekiler klinik muayenede tespit edilebilir. Küçük mikroanevrizmalar ancak FFA da görülebilir 70. Retinada görülen kanamalar, yapısal bozukluk gösteren kapiller damarlardan ve mikroanevrizmalardan gelişir. Genellikle 6 hafta ile 4 ay arasında rezorbe olur 72. Sert eksudalar serum lipoproteinlerinden oluşur. Bunlar halka, plak, yıldız şeklinde olup, parlak mum veya sarı-beyaz renktedir. Kendiliğinden veya laser 20

31 fotokoagülasyon sonrası rezorbe olur. Bazen lipid makulada yayılır, mikroanevrizma çevresinde bir halka şeklinde birikir. Bu paterne circinate retinopati denir 72. Makula ödemi nonproliferatif retinopatide görme azalmasının en sık nedenidir. Đç kan retina bariyerinin fonksiyon bozukluğu sonucu meydana gelir Orta-Ağır on-proliferatif Diabetik Retinopati Geç dönem değişiklikleridir. Retina damar tıkanması ve geçirgenliği arttıkça nonproliferatif retinopati ağırlaşır 68,69. Göz dibi bulguları: - Yumuşak eksudasyon - Retina içi kanama - Venöz boncuklanma - IRMA Yumuşak eksudasyon, lokal kan akımının azalmasına bağlı olarak retina sinir fibrillerinde ortaya çıkan küçük enfarktlardır. Arteriollerdeki tıkanma veya kan akımında geçici azalma sonucu aksoplazmik staz ve retina dokusunda ödem oluşur 68,69,75. FFA da bu alanda hiç kapiller perfüzyon görülmez. Venöz boncuklanma, retina damarlarının doğal yapısını kaybetmesiyle birlikte venlerde oluşan dilatasyon alanlarıdır. Yavaşlamış retinal kan akımının önemli bir bulgusudur 68,69,73. Diabetik olgularda bozulan retinal dolaşımı düzeltmek amacıyla arteriovenöz şant damarları gelişir. IRMA denilen bu şantlar sepisifik olarak hastalıklı arteriol ve venüller arasındaki genişlemiş kıvrımlı ve telenjektazik kanallardır. Bunlar ince, kanla dolu damarlar olarak görülür. FFA da NVE gibi aşırı boya sızması göstermez. Kapiller hipoperfüzyonun çoğu IRMA ları çevreler Diabetik Makulopati Diabetli hastalarda görme kaybının en önde gelen nedeni Diabetik Makulopati dir. Diabetik retinopatinin hemen her aşamasında ortaya çıkabilen bu 21

32 makulopati, makula ödemi ve makula iskemisi olarak iki farklı antiteyi içerir. Non- PDR aşamasında görme kaybının %80 inden sorumludur 64,4, Diabetik Makula Ödemi Genel anlamda makula ödemi, makula bölgesindeki retina içinde ekstrasellüler alandaki kıvı birimini tanımlar. Üç farklı tipi vardır 74. Fokal ödem Diffüz ödem Mikst tip ödem Fokal ödem Makula merkezinden itibaren bir disk çapı uzaklıktaki bir alanda yer alan herhangi bir retina kalınlaşması ya da sert eksuda oluşumları fokal diabetik makula ödemi olarak adlandırılır. Diffüz ödem Makula merkezini, yani foveal avaskuler zonu da içine alan iki veya daha fazla disk çapı büyüklükteki retina kalınlaşmaları diffüz diabetik makula ödemi olarak adlandırılır 65. Diffüz makula ödemi, geniş bir alana yayılan kapiller dilatasyon sonucu gelişen ödemdir. Hastanın metabolik durumu ile yakından ilgilidir. Diffüz makula ödemini fokal ödemden ayıran en önemli özellik, sert eksuda birikintilerinin bu tip ödemde nadiren ortaya çıkmasıdır 78. Diffüz ödemde, makulada çoğu kez kistoid değişiklikler vardır. Diffüz ödemde kendiliğinden gerileme ihtimali hemen hemen hiç yoktur Diabetik Makula Đskemisi Makulopatiler içinde en kötü prognozlu olandır. Para ve perifoveolar kapiller yatakta düzensilik ve tıkanma görülür. Kapiller oklüzyon alanlarının yoğunluğuna paralel olarak fonksiyonel kayıpta artış izlenir

33 Proliferatif Diabetik Retinopati Proliferatif evredede histolojik değişiklikler a-vaskuler değişimler b-hemorajiler c-retina dekolmanı Bu evrede preproliferatif retinopatide görülen patolojiye retinal ve papiller orijinli yeni damarlar (Neovaskularisazyonlar (NV)) ilave olur. Kapiller yatağın venöz yakasından kaynaklanır. Genellikle, alttaki retinada yaygın şekilde perfüzyonun bozulması, geniş hipoksik alanların teşekkülü ve anjiogenik stimulus ile ilişkili olarak gelişir. Bu vaskuler yapılarda daha sonra fibrozis ortaya çıkar, baten de spontan regresyon gösterir ve yerlerinde inaktif kanalcıklar bırakırlar. Papillada internal limitan membran bulunmadığından papiller orijinli yeni damar oluşumu vitreusa doğru kolaylıkla ilerleme gösterirken retinal orijinli olanlar retina içi ve retina önünde seyrettikten sonra vitreusa uzanırlar. Başlangıçta endotel proliferasyonu şeklinde görülen NV nun yaşlanmasıyla üzerine fibroglial doku proliferasyonu ilave olur. Retinal iskeminin arttığı evrede, retinal ve papiller NV a iriste yeni damarlanmalar ilave olur. Papilla kenarinda başlayan ve iridokorneal açıya ilerleme kaydeden yeni damarlara fibroglial bantların ilavesi açıda kapanmaya, sekonder glokom gelişmesine neden olur 66,67. Hemorajiler, vitreus içine yayılan NV dan kaynaklanır. 67 Tekrarlayan vitreus kanamalarında prognoz çok kötüdür. Çünkü bunlar vitreusta yaşlanmayı hızlandırırken vitreoretinal çekintiyi de arttırırlar. Göz dibi bulguları: - NVD - NVE - Preretinal kanama - Traksiyonel RD - Đris-ön kamera açısında NV 23

34 NV, en çok optik diskin 45 derece çevresinde ve optik diskin üzerinde görülür. NVD, disk üzerinde veya optik diskin bir disk çapı içerisinde yerleşen yeni damarlardır. NVE IRMA ile karşılaştırıldığında, NVE retinanın daha önündedir. Yeni damarlar sıklıkla arka hyaloide yapışıktır. Arka vitreusa yapışık olan yeni damarlar, arka vitre dekolmanında kanarlar. Retina önü veya subhyoloid kanama şeklinde olur 79. Yeni damarlara fibröz proliferasyon eşlik eder. Fibrovaskuler kitlenin proliferasyonu ve büzülmesi ile birlikte vitreus jelinin de büzülmesi arka vitreus dekolmanının ilerlemesiyle birlikte traksiyonel retina dekolmanına yol açar Tedavi onproliferatif Diabetik Retinopati Bugün için DR tedavisinde veya önlenmesinde kullanılabilecek kanıtlanmış bir farmakolojik ajan veya medikal tedavi şekli yoktur.tedavide en önemli ilke, diabet regülasyonu, metabolik kontrolü, diğer hastalıkların tedavisi (HT, kalp, böbrek, hiperlipidemi ve enfeksiyon), fiziksel aktivite, düzenli yaşam ve hastanın diabet hakkında bilginlendirilmesi ile başlar 80. Amerikan Akademi bu konuda şöyle bir izlem önerir 81. DR yok veya minimal retinopati...yılda bir kez kontrol Başlangıç veya orta derecede NPDR,Makula ödemi yok ay Başlangıç orta NPDR, erken makula ödemi ay kontrol Orta-ciddi NPDR ay kontrol Hamilelik... Her trimestr Şiddetli NPDR... Tedavi düşünülmeli PDR-anlamlı makula ödemi... Tedavi şart ETDRS ye göre şiddetli NPDR gözlerde erken PRP tedavisi önerilmektedir. 24

DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ

DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Diabetes Mellitus Endojen insülinin yokluğu veya hücre içine giriş yetersizliğine bağlı Genel popülasyonun

Detaylı

DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları

DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları DİABETİK RETİNOPATİ VE TEDAVİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Diabetes Mellitus Endojen insülinin yokluğu veya hücre içine giriş yetersizliğine bağlı Genel popülasyonun

Detaylı

Diyabetik Retinopati (İlk ve Takip Değerlendirmesi)

Diyabetik Retinopati (İlk ve Takip Değerlendirmesi) Diyabetik Retinopati (İlk ve Takip Değerlendirmesi) İlk Muayenede Hikaye (Anahtar ögeler) Diyabetin süresi (II++, GQ, SR) Geçmişteki glisemik kontrol (Hemoglobin A1c) (II++, GQ, SR) İlaçlar (II, GQ, SR)

Detaylı

Diyabetik Retinopati Tanı, Takip ve Tedavisi

Diyabetik Retinopati Tanı, Takip ve Tedavisi Diyabetik Retinopati Tanı, Takip ve Tedavisi Diyabeti olan her hasta diyabetik retinopati riski taşır. Gözün anatomisi nedeni (resim 1a) ile iyi görüyor olmak göz sağlığının kusursuz olduğu göstermez,

Detaylı

Doppler Ultrasonografi ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ

Doppler Ultrasonografi ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ Doppler Ultrasonografi PROF. DR. NEVZAT UZUNER ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ Ekstrakraniyal Doppler Ultrasonografi Endikasyonları GİA veya inme geçiren hastalar Boyunda üfürüm duyulan hastalar Subklaviyan

Detaylı

Proliferatif Diabetik Retinopati de Cerrahi Tedavi

Proliferatif Diabetik Retinopati de Cerrahi Tedavi Proliferatif Diabetik Retinopati de Cerrahi Tedavi Prof. Dr Berati Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi 1.Retina Günleri Hilton, İstanbul, 2013 Görmeyi tekrar sağlamak Vitreus hemorajisi Traksiyonel Dekolman

Detaylı

DİABETİK RETİNOPATİ 2007 NEREDEYİZ,NE YAPIYORUZ

DİABETİK RETİNOPATİ 2007 NEREDEYİZ,NE YAPIYORUZ DİABETİK RETİNOPATİ 2007 NEREDEYİZ,NE YAPIYORUZ Diabet insidansı,türkiye de %2-7 arasında bildirilmiş 20 yıl sonra insüline bağlı diabetiklerin %99 ve bağlı olmayanların %60 ında bir tür retinopati,hepsi

Detaylı

DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI. Dr Alparslan ŞAHİN

DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI. Dr Alparslan ŞAHİN DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI Dr Alparslan ŞAHİN Periferik retina dejenerasyonları Dejeneratif miyopi Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu Periferik retina dejenerasyonları Retina periferinde ora serrataya

Detaylı

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ

RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ RENOVASKÜLER HİPERTANSİYON ŞÜPHESİ OLAN HASTALARDA KLİNİK İPUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ DR. NİHAN TÖRER TEKKARIŞMAZ 20.05.2010 Giriş I Renovasküler hipertansiyon (RVH), renal arter(ler) darlığının neden

Detaylı

PREMATÜRE RETİNOPATİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı

PREMATÜRE RETİNOPATİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı PREMATÜRE RETİNOPATİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Tanım Prematüre bebeklerde retina damarlarının gelişim bozukluğu ile karakterize bir hastalıktır.

Detaylı

Ultrasonografi Giriş Dr. Funda Karbek AKARCA

Ultrasonografi Giriş Dr. Funda Karbek AKARCA Ultrasonografi Giriş Dr. Funda Karbek AKARCA Ege Üniversitesi Acil Tıp AD ATOK 2011 - İZMİR Öğrenim Hedefleri Pratik ultrason fiziği Ultrasesin Yayılımı ve Dokularla Etkileşimi Ultrason Cihazlarının kullanımı

Detaylı

DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI Dr Alparslan ŞAHİN Periferik retina dejenerasyonları Dejeneratif miyopi Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu

DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI Dr Alparslan ŞAHİN Periferik retina dejenerasyonları Dejeneratif miyopi Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu DEJENERATİF RETİNA HASTALIKLARI Dr Alparslan ŞAHİN Periferik retina dejenerasyonları Dejeneratif miyopi Yaşa bağlı maküla dejenerasyonu Periferik retina dejenerasyonları Retina periferinde ora serrataya

Detaylı

Arka Vitreus Dekolmanı, Retina Yırtıkları ve Latis Dejenerasyonu (İlk ve Takip Değerlendirmesi)

Arka Vitreus Dekolmanı, Retina Yırtıkları ve Latis Dejenerasyonu (İlk ve Takip Değerlendirmesi) Arka Vitreus Dekolmanı, Retina Yırtıkları ve Latis Dejenerasyonu (İlk ve Takip Değerlendirmesi) İlk Muayenede Hiakye (Anahtar ögeler) AVD semptomları (II+, Retina dekolmanı, ilişkili genetik bozukluklar

Detaylı

Diabetik retinopatide oküler kan akımı-kıreşi ve ark

Diabetik retinopatide oküler kan akımı-kıreşi ve ark Diabetik retinopatide oküler kan akımının renkli Doppler ultrasonografi değerlerinin karşılaştırılması Demet Kıreşi 1, Mehmet Sevgili 1, Saim Açıkgözoğlu 1, Nazmi Zengin 2 Selçuk Üniversitesi Meram Tıp

Detaylı

Doppler Ölçümleri. Dr. Gökhan YILDIRIM

Doppler Ölçümleri. Dr. Gökhan YILDIRIM Doppler Ölçümleri Dr. Gökhan YILDIRIM Sık Kullanılan Doppler Çeşitleri Renkli akım Doppleri Bir bölgenin akım haritasını gösterir Akımın yönünü gösterir Türbulansı gösterir Power/enerji Doppler Cılız akımları

Detaylı

Diyabetes Mellitus. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı

Diyabetes Mellitus. Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Diyabetes Mellitus Komplikasyonları Dr. İhsan ESEN Fırat Üniversitesi Hastanesi Çocuk Endokrinolojisi Bilim Dalı Diyabetes mellitus komplikasyonlar Mikrovasküler Makrovasküler Diyabetik retinopati Diyabetik

Detaylı

Amaç: Temel refraksiyon açıklaması ve myopi, hipermetropi ve astigmatizmatizma izahıve nasıl düzeltilebildiklerini anlatmak.

Amaç: Temel refraksiyon açıklaması ve myopi, hipermetropi ve astigmatizmatizma izahıve nasıl düzeltilebildiklerini anlatmak. DÖNEM 3 DERSLERİ.. GÖZÜN ANATOMİ VE FİZYOLOJİSİ GÖZ MUAYENE YÖNTEMLERİ KIRMA KUSURLARI VE TEDAVİSİ ŞAŞILIK VE TEDAVİSİ GÖZ YAŞI YAPISI, DRENAJ VE HASTALIKLARI KIRMIZI GÖZ GLOKOM OPTİK SİNİR VE GÖRME YOLLARI

Detaylı

EGZERSİZİN DAMAR FONKSİYONLARINA ETKİSİ

EGZERSİZİN DAMAR FONKSİYONLARINA ETKİSİ EGZERSİZİN DAMAR FONKSİYONLARINA ETKİSİ İçerik Dolaşım sisteminin kısa anatomi ve fizyolojisi Egzersizde periferal dolaşımın düzenlenmesi-etkili mekanizmalar Damar endotelinin ve Nitrik Oksitin (NO) periferal

Detaylı

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ

DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ DÖNEM 2- I. DERS KURULU AMAÇ VE HEDEFLERİ Kan, kalp, dolaşım ve solunum sistemine ait normal yapı ve fonksiyonların öğrenilmesi 1. Kanın bileşenlerini, fiziksel ve fonksiyonel özelliklerini sayar, plazmanın

Detaylı

RETİNA DAMAR HASTALIKLARI. Prof. Dr. İhsan ÇAÇA

RETİNA DAMAR HASTALIKLARI. Prof. Dr. İhsan ÇAÇA RETİNA DAMAR HASTALIKLARI Prof. Dr. İhsan ÇAÇA Oftalmik bir dalı olan ilk arter, common carotid a in internal Carotid arterin dalıdır. Oftalmik arter bir kaç dala daha ayrılır. Santral retinal arter optik

Detaylı

Diabetik Retinopatide Orbital Kan Akım Değişikliklerinin Renkli Doppler Ultrasonografi İle Değerlendirilmesi

Diabetik Retinopatide Orbital Kan Akım Değişikliklerinin Renkli Doppler Ultrasonografi İle Değerlendirilmesi ISSN: Eur J Health Sci 2015;1(2):66-71 Diabetik Retinopatide Orbital Kan Akım Değişikliklerinin Renkli Doppler Ultrasonografi İle Değerlendirilmesi ABSTRACT The evaluation of orbital blood flow changes

Detaylı

Doppler Ultrasonografisi

Doppler Ultrasonografisi Doppler Ultrasonografisi DOPPLERİN FİZİKSEL PRENSİPLERİ D O P P L E R E T K I D O P P L E R F R E K A N S ı D O P P L E R D E N K L E M I D O P P L E R A Ç ı S ı Ultrasonografi nin Tanımı Doppler Çeşitleri

Detaylı

Diabetik Retinopati & Makülopatinin Tanımı ve Sınıflandırılması. Prof. Dr. Emin ÖZMERT Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Vehbi Koç Göz Hastanesi

Diabetik Retinopati & Makülopatinin Tanımı ve Sınıflandırılması. Prof. Dr. Emin ÖZMERT Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Vehbi Koç Göz Hastanesi Diabetik Retinopati & Makülopatinin Tanımı ve Sınıflandırılması Prof. Dr. Emin ÖZMERT Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Vehbi Koç Göz Hastanesi Diabetik Retinopati & Makülopatinin Tanımı ve Sınıflandırılması

Detaylı

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi

Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi Maskeli Hipertansiyonda Anormal Tiyol Disülfid Dengesi İhsan Ateş 1, Mustafa Altay 1, Nihal Özkayar 2, F. Meriç Yılmaz 3, Canan Topçuoğlu 3, Murat Alışık 4, Özcan Erel 4, Fatih Dede 2 1 Ankara Numune Eğitim

Detaylı

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ

Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem. Prof.Dr.Mitat KOZ Doku kan akışının düzenlenmesi Mikrodolaşım ve lenfatik sistem Prof.Dr.Mitat KOZ Mikrodolaşım? Besin maddelerinin dokulara taşınması ve hücresel atıkların uzaklaştırılması. Küçük arteriyoller her bir doku

Detaylı

ÇOCUK YOĞUN BAKIMDA ULTRASONOGRAFİ EŞLİĞİNDE SANTRAL KATETER UYGULAMALARI

ÇOCUK YOĞUN BAKIMDA ULTRASONOGRAFİ EŞLİĞİNDE SANTRAL KATETER UYGULAMALARI ÇOCUK YOĞUN BAKIMDA ULTRASONOGRAFİ EŞLİĞİNDE SANTRAL KATETER UYGULAMALARI Uzm. Dr. Orkun TOLUNAY Adana Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği Çocuk Yoğun Bakım Ünitesi

Detaylı

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar

Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar Kalbin Kendi Damarları ve Kan kaynakları; Koroner Damarlar Kalp kası beyinden sonra en fazla kana gereksinim duyan organdır. Kalp kendini besleyen kanı aortadan ayrılan arterlerden alır. Bu arterlere koroner

Detaylı

D ABET K RET NOPAT. Prof. Dr. Murat Karaçorlu

D ABET K RET NOPAT. Prof. Dr. Murat Karaçorlu .Ü. Cerrahpafla T p Fakültesi Sürekli T p E itimi Etkinlikleri Diabetes Mellitus Sempozyumu 18-19 Aral k 1997, stanbul, s. 61-67 D ABET K RET NOPAT Prof. Dr. Murat Karaçorlu Diabetes mellitus karbonhidrat,

Detaylı

RETİNA DEKOLMANI PROF. DR. ŞENGÜL ÖZDEK

RETİNA DEKOLMANI PROF. DR. ŞENGÜL ÖZDEK RETİNA DEKOLMANI PROF. DR. ŞENGÜL ÖZDEK Histoloji Anatomi RETİNA DEKOLMANI Sensoriyel retinanın retina pigment epitelinden ayrılmasına retina dekolmanı denir. Görülme sıklığı 1 / 10000, 80 yaşına kadar

Detaylı

DOPPLER İN UYGUN KULLANIMI

DOPPLER İN UYGUN KULLANIMI BÖLÜM 1.2 DOPPLER İN UYGUN KULLANIMI Doppler US Fiziği Doppler US Tekniği Renkli Doppler Parametreleri Spektral Doppler Parametreleri Doppler Ölçümleri Hemodinami ve Doppler Spektrumu Akım Tipleri DOPPLER

Detaylı

MAKULA HASTALIKLARI. Prof.Dr. Solmaz AKAR

MAKULA HASTALIKLARI. Prof.Dr. Solmaz AKAR MAKULA HASTALIKLARI Prof.Dr. Solmaz AKAR MAKULA HASTALIKLARI Makula arka kutupta yaklaşı şık k 5mm çapında oval bölgedir. b Ksantofil pigmenti içerir. i Birden fazla ganglion tabakası vardır MAKULA HASTALIKLARI

Detaylı

Yapılan her öneri için bakım sürecinde önemini gösterecek açık bir sıralama verilmelidir.

Yapılan her öneri için bakım sürecinde önemini gösterecek açık bir sıralama verilmelidir. TERCİH EDİLEN YAKLAŞIM MODELİ KILAVUZLARI İÇİN ÖZET KARŞILAŞTIRMALI DEĞERLENDİRMELER Giriş Bunlar Akademinin tercih edilen yaklaşım modeli kılavuzlarının özet kriterleridir. Tercih edilen yaklaşım model

Detaylı

Diyabet ve göz sorunları

Diyabet ve göz sorunları TÜRKİYE ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA DERNEĞİ DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU TEMD DİABETES MELLİTUS ÇALIŞMA VE EĞİTİM GRUBU HASTA EĞİTİM KİTAPÇIKLARI SERİSİ 08 Diyabet ve göz sorunları Diyabet

Detaylı

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul

İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ. Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul İSKEMİK BARSAĞIN RADYOLOJİK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Ercan Kocakoç Bezmialem Vakıf Üniversitesi İstanbul Öğrenim hedefleri Mezenterik vasküler olay şüphesi ile gelen hastayı değerlendirmede kullanılan

Detaylı

DİYABETİK RETİNOPATİLİ HASTALARDA KLİNİK ANLAMLI MAKÜLA ÖDEMİ ÜZERİNE ETKİLİ RİSK FAKTÖRLERİ

DİYABETİK RETİNOPATİLİ HASTALARDA KLİNİK ANLAMLI MAKÜLA ÖDEMİ ÜZERİNE ETKİLİ RİSK FAKTÖRLERİ 1 T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI HAYDARPAŞA NUMUNE EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ I. GÖZ KLİNİĞİ Şef: Doç. Dr. Ahmet Fazıl NOHUTCU DİYABETİK RETİNOPATİLİ HASTALARDA KLİNİK ANLAMLI MAKÜLA ÖDEMİ ÜZERİNE ETKİLİ RİSK

Detaylı

Doppler Ultrasonografi. Araş. Gör. E. Pınar TÖRE Danışman: Yrd. Doç. Dr. Nureddin ÇELİMLİ

Doppler Ultrasonografi. Araş. Gör. E. Pınar TÖRE Danışman: Yrd. Doç. Dr. Nureddin ÇELİMLİ Doppler Ultrasonografi Araş. Gör. E. Pınar TÖRE Danışman: Yrd. Doç. Dr. Nureddin ÇELİMLİ İçerik Tanım Dopplerin Fiziksel Prensipleri Doppler etki Doppler frekansı Doppler denklemi Doppler açısı Doppler

Detaylı

Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi

Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi Hipertansiyon Tedavisi: Bugün Neredeyiz? Dr. Yunus Erdem Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Ünitesi Hipertansiyon Sıklık Yolaçtığı sorunlar Nedenler Kan basıncı hedefleri Tedavi Dünyada Mortalite

Detaylı

DİABETİK MAKÜLER ÖDEM TEDAVİSİNDE GRİD LAZER SONUÇLARIMIZ

DİABETİK MAKÜLER ÖDEM TEDAVİSİNDE GRİD LAZER SONUÇLARIMIZ T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI HASEKİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ GÖZ KLİNİĞİ ŞEF : Doç. Dr. A.FEYZA ÖNDER DİABETİK MAKÜLER ÖDEM TEDAVİSİNDE GRİD LAZER SONUÇLARIMIZ -UZMANLIK TEZİ- Dr. KAMİLE FIRAT ÖZKAN İSTANBUL

Detaylı

USG görüntüleme nedir?

USG görüntüleme nedir? USG CİHAZI BİLEŞENLERİ ve ÇALIŞMA PRENSİBİ Prof.Dr.Murat Kocaoğlu Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı USG görüntüleme nedir? Vücudu yüksek frekanslı ses (ultrason-ultrases) dalgalarına

Detaylı

FİZYOTERAPİDE KLİNİK KAVRAMLAR. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ

FİZYOTERAPİDE KLİNİK KAVRAMLAR. Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ FİZYOTERAPİDE KLİNİK KAVRAMLAR Uzm. Fzt. Nazmi ŞEKERCİ İNFLAMASYON VE ONARIM İNFLAMASYON Yaralanmaya karşı dokunun vaskülarizasyonu yolu ile oluşturulan bir seri reaksiyondur. İltihabi reaksiyon.? İnflamatuar

Detaylı

BMM307-H02. Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK

BMM307-H02. Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK BMM307-H02 Yrd.Doç.Dr. Ziynet PAMUK ziynetpamuk@gmail.com 1 BİYOELEKTRİK NEDİR? Biyoelektrik, canlıların üretmiş olduğu elektriktir. Ancak bu derste anlatılacak olan insan vücudundan elektrotlar vasıtasıyla

Detaylı

Retina ven dal tıkanıklıgı yaş arası en sık Optik diskten 1-2 DD mesafede, çarprazlaşma bölgelerinde %77,7 temporal dal

Retina ven dal tıkanıklıgı yaş arası en sık Optik diskten 1-2 DD mesafede, çarprazlaşma bölgelerinde %77,7 temporal dal Dr. Gülipek Tigrel Retina ven dal tıkanıklıgı 60-70 yaş arası en sık Optik diskten 1-2 DD mesafede, çarprazlaşma bölgelerinde %77,7 temporal dal Risk faktörleri Kardiovasküler hast. Hipertansiyon(%70)

Detaylı

Optik koherens tomografi çıktısının okunması. Dr. Oya Tekeli Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları AD, Ankara

Optik koherens tomografi çıktısının okunması. Dr. Oya Tekeli Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları AD, Ankara Optik koherens tomografi çıktısının okunması Dr. Oya Tekeli Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları AD, Ankara Optik koherens tomografi Teknik ilk olarak 1991 Dr. Huang ve ekibi tarafından tanımlanmıştır

Detaylı

DİYABETES MELLİTUS. Dr. Aslıhan Güven Mert

DİYABETES MELLİTUS. Dr. Aslıhan Güven Mert DİYABETES MELLİTUS Dr. Aslıhan Güven Mert DİYABET YÖNETİMİ Kan şekeri ayarını sağlamaktır. Diyabet tedavisinde hedef glukoz değerleri NORMAL HEDEF AKŞ (mg/dl)

Detaylı

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ

İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar. Prof.Dr.Mitat KOZ İskelet Kasının Egzersize Yanıtı; Ağırlık çalışması ile sinir-kas sisteminde oluşan uyumlar Prof.Dr.Mitat KOZ 1 İskelet Kasının Egzersize Yanıtı Kas kan akımındaki değişim Kas kuvveti ve dayanıklılığındaki

Detaylı

Beyin Kan Akımı B.O.S. ve Beyin Metabolizması. Dr Şebnem Gülen sebnem@baskent.edu.tr

Beyin Kan Akımı B.O.S. ve Beyin Metabolizması. Dr Şebnem Gülen sebnem@baskent.edu.tr Beyin Kan Akımı B.O.S. ve Beyin Metabolizması Dr Şebnem Gülen sebnem@baskent.edu.tr Beyin kan akımı Kalp debisinin %15 i 750-900 ml/dk Akımı regüle eden ve etkileyen üç temel faktör; Hipoksi Hiperkapni

Detaylı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı. Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Nefroloji BD Olgu Sunumu 24 Ekim 2017 Salı Uzman Dr. Mehtap Ezel Çelakıl DR.MEHTAP EZEL ÇELAKIL 4YAŞ ERKEK HASTA Şikayeti:

Detaylı

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ

Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü. Prof.Dr.Mitat KOZ Dolaşımın Sinirsel Düzenlenmesi ve Arteryel Basıncın Hızlı Kontrolü Prof.Dr.Mitat KOZ DOLAŞIMIN SİNİRSEL KONTROLÜ Doku kan akımının her dokuda ayrı ayrı ayarlanmasında lokal doku kan akımı kontrol mekanizmaları

Detaylı

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011

Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri. Sena Aydın 0341110011 Yaşlanmaya Bağlı Oluşan Kas ve İskelet Sistemi Patofizyolojileri Sena Aydın 0341110011 PATOFİZYOLOJİ Fizyoloji, hücre ve organların normal işleyişini incelerken patoloji ise bunların normalden sapmasını

Detaylı

T.C PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ GÖZ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI

T.C PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ GÖZ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI T.C PAMUKKALE ÜNİVERSİTESİ GÖZ HASTALIKLARI ANABİLİM DALI DİYABETİK MAKÜLA ÖDEMİ İLE SİSTEMİK RİSK FAKTÖRLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ UZMANLIK TEZİ DR.TARKAN TAHTACI TEZ DANIŞMANI PROF.DR. AVNİ MURAT AVUNDUK

Detaylı

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar? BÖBREK HASTALIKLARI Prof. Dr. Tekin AKPOLAT Böbrekler ne işe yarar? Böbreğin en önemli işlevi kanı süzmek, idrar oluşturmak ve vücudun çöplerini (artık ürünleri) temizlemektir. Böbrekte oluşan idrar, idrar

Detaylı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı

Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri. Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Aksillanın Görüntülenmesi ve Biyopsi Teknikleri Prof. Dr. Meltem Gülsün Akpınar Hacettepe Üniversitesi Radyoloji Anabilim Dalı Meme kanserli hastalarda ana prognostik faktörler: Primer tümörün büyüklüğü

Detaylı

PREMATÜRE RETİNOPATİSİ. Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı

PREMATÜRE RETİNOPATİSİ. Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı PREMATÜRE RETİNOPATİSİ Dr Alparslan ŞAHİN Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı 1 Tanım Prematüre bebeklerde retina damarlarının gelişim bozukluğu ile karakterize bir hastalıktır.

Detaylı

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy

YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR. Prof. Dr. Mehmet Ersoy YAŞLILIKTA SIK GÖRÜLEN HASTALIKLAR Prof. Dr. Mehmet Ersoy DEMANSA NEDEN OLAN HASTALIKLAR AMAÇ Demansın nedenleri ve gelişim sürecinin öğretmek Yaşlı bireyde demansa bağlı oluşabilecek problemleri öğretmek

Detaylı

RADYOLOJİ RADYODİAGNOSTİK ANABİLİM DALI-DÜTF- DİYARBAKIR

RADYOLOJİ RADYODİAGNOSTİK ANABİLİM DALI-DÜTF- DİYARBAKIR NÖRORADYOLOJİ NÖRORADYOLOJİDE GÖRÜNTÜLEME YÖNTEMLERİ ve GİRİŞİMSEL RADYOLOJİ RADYODİAGNOSTİK ANABİLİM DALI-DÜTF- DİYARBAKIR Dr. Faysal EKİCİ İNCELEME YÖNTEMLERİ DİREKT GRAFİLER BİLGİSAYARLI TOMOGRAFİ MANYETİK

Detaylı

GİRİŞ-AMAÇ YÖNTEM-GEREÇLER

GİRİŞ-AMAÇ YÖNTEM-GEREÇLER PS1018 Retinal Ven Tıkanıklığı Bulunan Hastalarda Tedavi Başarısını Etkileyen Özellikler Ufuk Adıgüzel, Nurgül Kuş Mersin Üniversitesi, Göz Hastalıkları Anabilim Dalı, Mersin GİRİŞ-AMAÇ Retina ven tıkanıklıkları

Detaylı

Akut Mezenter İskemi. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012

Akut Mezenter İskemi. Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Akut Mezenter İskemi Doç. Dr. Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Sunum Planı Tanım Epidemiyoloji Anatomi Etyoloji/Patofizyoloji Klinik Tanı Ayırıcı tanı Tedavi Giriş Tüm akut mezenter iskemi

Detaylı

Non Proliferatif Diyabetik Retinopatide Retrobulber Akım Parametrelerinin Renkli Doppler Ultrasonografi ile Değerlendirilmesi

Non Proliferatif Diyabetik Retinopatide Retrobulber Akım Parametrelerinin Renkli Doppler Ultrasonografi ile Değerlendirilmesi KLİNİK ÇALIŞMA/ORIGINAL ARTICLE Non Proliferatif Diyabetik Retinopatide Retrobulber Akım Parametrelerinin Renkli Doppler Ultrasonografi ile Değerlendirilmesi Evaluation of Retrobulber Flow Parameters in

Detaylı

ULTRASON GÖRÜNTÜLEME

ULTRASON GÖRÜNTÜLEME ULTRASON GÖRÜNTÜLEME Ultrason görüntüleme 50 yıldan uzun zamandır kullanılmaktadır. Tahribastsız, görceli olarak ucuz, mobil ve mükemmel bir çözünürlüğe sahip bir tekniktir. Sadece tıpta değil, tahribatsız

Detaylı

KİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK

KİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK KİNEZYOLOJİ ÖĞR.GÖR. CİHAN CİCİK 1 2 Lokomotor sistemi oluşturan yapılar içinde en fazla stres altında kalan kıkırdaktır. Eklem kıkırdağı; 1) Kan damarlarından, 2) Lenf kanallarından, 3) Sinirlerden yoksundur.

Detaylı

Doppler Ultrasonografi: Karotis ve Vertebral Arterler. Dr.S.Süreyya Özbek EÜTF Radyoloji

Doppler Ultrasonografi: Karotis ve Vertebral Arterler. Dr.S.Süreyya Özbek EÜTF Radyoloji Doppler Ultrasonografi: Karotis ve Vertebral Arterler Dr.S.Süreyya Özbek EÜTF Radyoloji Öğrenim Hedefleri Serebrovasküler Hastalık Karotis ve Verteral Arter Doppler USG Teknik Patolojilerde tanı Stenoz

Detaylı

Nörovasküler Cerrahi Öğretim Ve Eğitim Grubu Hasta Bilgilendirme Formu

Nörovasküler Cerrahi Öğretim Ve Eğitim Grubu Hasta Bilgilendirme Formu Nörovasküler Cerrahi Öğretim Ve Eğitim Grubu Beyin-Omurilik Arteriovenöz Malformasyonları ve Merkezi Sinir Sisteminin Diğer Damarsal Bozuklukları Hasta Bilgilendirme Formu 5 AVM ler Ne Tip Sağlık Sorunlarına

Detaylı

Kronik Hipotansif Diyabetik Hemodiyaliz Hastalarında Midodrin Tedavisinin Etkinliği

Kronik Hipotansif Diyabetik Hemodiyaliz Hastalarında Midodrin Tedavisinin Etkinliği Kronik Hipotansif Diyabetik Hemodiyaliz Hastalarında Midodrin Tedavisinin Etkinliği M E T I N S A R I K A Y A, F U N D A S A R I, J I N I G Ü N E Ş, M U S T A F A E R E N, A H M E T E D I P K O R K M A

Detaylı

AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015

AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 AORT ANEVRİZMASI YAKIN DOĞU ÜNİVERSİTESİ SHMYO İLK VE ACİL YARDIM BÖLÜMÜ YRD DOÇ DR SEMRA ASLAY 2015 Ani ölümün önemli bir nedenidir Sıklığı yaşla birlikte artar 50 yaş altında nadir rastlanır E>K Aile

Detaylı

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU)

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU) Op.Dr. Tuncer GÜNEY Göz Hastalıkları Uzmanı GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU) HASTALIĞINI BİLİYOR MUSUNUZ? Glokom=Göz Tansiyonu Hastalığı : Yüksek göz içi basıncı ile giden,görme hücrelerinin ölümüne

Detaylı

Diabetik Retinopati ve Etiyopatogenezi

Diabetik Retinopati ve Etiyopatogenezi Kocatepe Tıp Dergisi Kocatepe Medical Journal 2014;15(2):207-17 DERLEME / REVIEW DERLEME Diabetik Retinopati ve Etiyopatogenezi Sibel İNAN Afyon Devlet Hastanesi, Göz Hastalıkları Kliniği, Afyonkarahisar

Detaylı

Prof. Dr. Pınar AYDIN O DWEYER

Prof. Dr. Pınar AYDIN O DWEYER Yazar Ad 139 Prof. Dr. Pınar AYDIN O DWEYER Yaşın ilerlemesine bağlı olarak göz sağlığında değişiklikler veya bozulmalar olabilir. Bu değişikliklerin tümü hastalık anlamına gelmemektedir. Ancak diğer

Detaylı

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak

İNME. Yayın Yönetmeni. TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü. Prof. Dr. Rana Karabudak İNME Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Rana Karabudak TND Beyin Yılı Aktiviteleri Koordinatörü Türk Nöroloji Derneği (TND) 2014 Beyin Yılı Aktiviteleri çerçevesinde hazırlanmıştır. Tüm hakları TND ye aittir. Kaynak

Detaylı

TIBBİ TERMİNOLOJİ 3. GÖZE İLİŞKİN TERİMLER Yrd. Doç. Dr. Perihan ŞENEL TEKİN P. ŞENEL TEKİN 1

TIBBİ TERMİNOLOJİ 3. GÖZE İLİŞKİN TERİMLER Yrd. Doç. Dr. Perihan ŞENEL TEKİN P. ŞENEL TEKİN 1 TIBBİ TERMİNOLOJİ 3 GÖZE İLİŞKİN TERİMLER Yrd. Doç. Dr. Perihan ŞENEL TEKİN P. ŞENEL TEKİN 1 A. Anatomik Terimler Göz görme organıdır. Tıp dilinde Bulbus oculi veya ophthalmos adıyla bilinen göz, göz çukuru

Detaylı

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR

DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR T.C. SAĞLIK BAKANLIĞI D.P.Ü. KÜTAHYA EVLİYA ÇELEBİ EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ DAMAR HASTALIKLARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR PROF. DR. AHMET HAKAN VURAL OP. DR. GÜLEN SEZER ALPTEKİN ERKUL OP. DR. SİNAN ERKUL

Detaylı

DOPPLER ULTRASONOGRAFİ FİZİĞİ

DOPPLER ULTRASONOGRAFİ FİZİĞİ DOPPLER ULTRASONOGRAFİ FİZİĞİ Dr. Mustafa SEÇİL Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Anabilim Dalı 1 Ultrasonografik ses dalgaları transdüserden (prop) salınmakta, farklı ara yüzlerden yansıyarak

Detaylı

Turkish Title: İdiopatik Parafoveal Telenjiektazide Epiretinal Membrana Bağlı Diffüz Retinal Kalınlaşma

Turkish Title: İdiopatik Parafoveal Telenjiektazide Epiretinal Membrana Bağlı Diffüz Retinal Kalınlaşma DOI: 10.14235/bs.2018.2008 Manuscript Type: Case Report Turkish Title: İdiopatik Parafoveal Telenjiektazide Epiretinal Membrana Bağlı Diffüz Retinal Kalınlaşma Turkish Running Head: İdiyopatik Parafoveal

Detaylı

Diyabetik Ayak Fizyopatolojisi. Doç. Dr. Aynur ENGİN Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Sivas

Diyabetik Ayak Fizyopatolojisi. Doç. Dr. Aynur ENGİN Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Sivas Diyabetik Ayak Fizyopatolojisi Doç. Dr. Aynur ENGİN Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji AD Sivas 1 Diyabetik ayak 2 Diyabetik ayak 3 Diyabetik Ayak DİYABETİK

Detaylı

Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi

Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi Yeni Tanı Hipertansiyon Hastalarında Tiyol Disülfid Dengesi İhsan Ateş 1, Nihal Özkayar 2,Bayram İnan 1, F. Meriç Yılmaz 3, Canan Topçuoğlu 3, Özcan Erel 4, Fatih Dede 2, Nisbet Yılmaz 1 1 Ankara Numune

Detaylı

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER

LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER LAPAROSKOPİK SLEEVE GASTREKTOMİ SONRASI METBOLİK VE HORMONAL DEĞİŞİKLİKLER Varlık Erol, Cengiz Aydın, Levent Uğurlu, Emre Turgut, Hülya Yalçın*, Fatma Demet İnce* T.C.S.B. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi,

Detaylı

Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir.

Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir. Canlıların yapısına en fazla oranda katılan organik molekül çeşididir. Deri, saç, tırnak, boynuz gibi oluşumların temel maddesi proteinlerdir. Proteinlerin yapısında; Karbon ( C ) Hidrojen ( H ) Oksijen

Detaylı

PULS-OKSİMETRİ. Dr. Necmiye HADİMİOĞLU. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı

PULS-OKSİMETRİ. Dr. Necmiye HADİMİOĞLU. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı PULS-OKSİMETRİ Dr. Necmiye HADİMİOĞLU Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Anesteziyoloji ve Reanimasyon Anabilim Dalı Puls oksimetre, Pulsatil atımı olan arterlerdeki farklı hemoglobinlerin ışık emilimlerini

Detaylı

Akış: Organ İskemilerinin Erken Tanısında Yeni Bir Uygulama: Laser Speckle Görüntüleme

Akış: Organ İskemilerinin Erken Tanısında Yeni Bir Uygulama: Laser Speckle Görüntüleme Akış: Organ İskemilerinin Erken Tanısında Yeni Bir Uygulama: Laser Speckle Görüntüleme Mikrodolaşımın önemi Laser speckle görüntüleme tekniği Ektremite perfüzyon görüntüleme İç organ perfüzyon görüntüleme

Detaylı

DİYABETES MELLİTUS. Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERC

DİYABETES MELLİTUS. Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERC DİYABETES MELLİTUS Uz. Fzt. Nazmi ŞEKERC İ NORMAL FİZYOLOJİ İnsan vücudu enerji olarak GLUKOZ kullanır Alınan her besin vücudumuzda glukoza parçalanır ve kana verilir Kandaki glukozun enerji kaynağı olarak

Detaylı

Şekilde görüldüğü gibi Gerilim/akım yoğunluğu karakteristik eğrisi dört nedenden dolayi meydana gelir.

Şekilde görüldüğü gibi Gerilim/akım yoğunluğu karakteristik eğrisi dört nedenden dolayi meydana gelir. Bir fuel cell in teorik açık devre gerilimi: Formülüne göre 100 oc altinda yaklaşık 1.2 V dur. Fakat gerçekte bu değere hiçbir zaman ulaşılamaz. Şekil 3.1 de normal hava basıncında ve yaklaşık 70 oc da

Detaylı

Hastalarda insulin direncini ölçmek klinik pratiğimizde tanı koymak ve tedaviyi yönlendirmek açısından yararlı ve önemlidir.

Hastalarda insulin direncini ölçmek klinik pratiğimizde tanı koymak ve tedaviyi yönlendirmek açısından yararlı ve önemlidir. Hastalarda insulin direncini ölçmek klinik pratiğimizde tanı koymak ve tedaviyi yönlendirmek açısından yararlı ve önemlidir. Dr. Sibel Güldiken Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma

Detaylı

Abdominal Aort Anevrizması. Dr.Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK

Abdominal Aort Anevrizması. Dr.Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK Abdominal Aort Anevrizması Dr.Şule Akköse Aydın U.Ü.T.F Acil Tıp AD ATOK - 2012 Sunum Planı Giriş ve tanım Epidemiyoloji Etyoloji Patofizyoloji Klinik Tanı, ayırıcı tanı Tedavi Giriş ve Tanım Anevrizma,

Detaylı

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ

PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ PERİTON DİYALİZİ HASTALARINDA AKIM ARACILI DİLATASYON VE ASİMETRİK DİMETİLARGİNİN MORTALİTEYİ BELİRLEMEZ Sami Uzun 1, Serhat Karadag 1, Meltem Gursu 1, Metin Yegen 2, İdris Kurtulus 3, Zeki Aydin 4, Ahmet

Detaylı

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi

Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi Majör Depresyon Hastalarında Klinik Değişkenlerin Oküler Koherans Tomografi ile İlişkisi Mesut YILDIZ, Sait ALİM, Sedat BATMAZ, Selim DEMİR, Emrah SONGUR Gaziosmanpaşa Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı

Detaylı

DİABETES MELLİTUS VE EGZERSİZ. Dr.Gülfem ERSÖZ

DİABETES MELLİTUS VE EGZERSİZ. Dr.Gülfem ERSÖZ DİABETES MELLİTUS VE EGZERSİZ Dr.Gülfem ERSÖZ Kısmi veya tümü ile insülin yokluğu ile karakterize hiperglisemi Mikrovasküler komplikasyonlar önemli Renal(nefropati) Göz (retinopati) Nöropati Sessiz iskemi

Detaylı

HAZIRLAYAN HEMŞİRE: ESENGÜL ŞİŞMAN TÜRK BÖBREK VAKFI TEKİRDAĞ DİYALİZ MERKEZİ

HAZIRLAYAN HEMŞİRE: ESENGÜL ŞİŞMAN TÜRK BÖBREK VAKFI TEKİRDAĞ DİYALİZ MERKEZİ HAZIRLAYAN HEMŞİRE: ESENGÜL ŞİŞMAN TÜRK BÖBREK VAKFI TEKİRDAĞ DİYALİZ MERKEZİ RESİRKÜLASYON NEDİR? Diyaliz esnasında, diyaliz olmuş kanın periferik kapiller dolaşıma ulaşmadan arter iğnesinden geçen

Detaylı

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger

YARA İYİLEŞMESİ. Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA İYİLEŞMESİ Yrd.Doç.Dr. Burak Veli Ülger YARA Doku bütünlüğünün bozulmasıdır. Cerrahi ya da travmatik olabilir. Akut Yara: Onarım süreci düzenli ve zamanında gelişir. Anatomik ve fonksiyonel bütünlük

Detaylı

Glisemik kontrolün ölçütleri ve prognozla ilişkisi. Dr. Gülay Aşcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı İzmir

Glisemik kontrolün ölçütleri ve prognozla ilişkisi. Dr. Gülay Aşcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı İzmir Glisemik kontrolün ölçütleri ve prognozla ilişkisi Dr. Gülay Aşcı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı İzmir HD e yeni başlayan hastaların 1/3 de neden diyabetik nefropati Yeni başlayan

Detaylı

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI

GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI GEBELİK ve BÖBREK HASTALIKLARI Gebelikte ortaya çıkan fizyolojik değişiklikler Sodyum ve su retansiyonu Sistemik kan basıncında azalma Böbrek boyutunda artma ve toplayıcı sistemde dilatasyon Böbrek kan

Detaylı

Basın bülteni sanofi-aventis

Basın bülteni sanofi-aventis Basın bülteni sanofi-aventis 28 Mart 2007 TERİMLER SÖZLÜĞÜ A 1c, Hemoglobin HbA 1c Herhangi bir zamandaki HbA1c yüzdesi, önceki 3 ay içindeki ortalama kan glukozu düzeyini yansıtır (3 ay, kırmızı kan hücrelerinin

Detaylı

DÜŞÜK SICAKLIK STRESİ

DÜŞÜK SICAKLIK STRESİ DÜŞÜK SICAKLIK STRESİ Düşük sıcaklık stresi iki kısımda incelenir. Üşüme Stresi Donma stresi Düşük sıcaklık bitkilerde nekrozis, solma, doku yıkımı, esmerleşme, büyüme azalışı ve çimlenme düşüşü gibi etkiler

Detaylı

Kalp Fonksiyonları KALP FİZYOLOJİSİ. Kalp Fonksiyonları. Kalbin Lokalizasyonu ve Ölçüleri. Kalbin Lokalizasyonu ve Ölçüleri. Dolaşım Sistemleri

Kalp Fonksiyonları KALP FİZYOLOJİSİ. Kalp Fonksiyonları. Kalbin Lokalizasyonu ve Ölçüleri. Kalbin Lokalizasyonu ve Ölçüleri. Dolaşım Sistemleri KALP FİZYOLOJİSİ Yrd.Doç.Dr. Seçgin SÖYÜNCÜ Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp AD 2009 Kalp Fonksiyonları Kan damarları yoluyla oksijeni ve barsaklarda emilen besin maddelerini dokulara iletir

Detaylı

YAŞLILARDA FİZİKSEL AKTİVİTE VE FİZİKSEL UYGUNLUK PROF. DR. ERDAL ZORBA

YAŞLILARDA FİZİKSEL AKTİVİTE VE FİZİKSEL UYGUNLUK PROF. DR. ERDAL ZORBA YAŞLILARDA FİZİKSEL AKTİVİTE VE FİZİKSEL UYGUNLUK PROF. DR. ERDAL ZORBA Yaşlılara yönelik egzersiz programları hazırlarken Genetik özelliklerine, Hastalık durumuna, Daha önceden sporla ilişkisine, Ne kadar

Detaylı

SON DÖNEM BÖBREK YETMEZLİKLİ HASTALARDA VASKÜLER SERTLİK İLE VASKÜLER HİSTOMORFOMETRİK BULGULARIN KORELASYONU

SON DÖNEM BÖBREK YETMEZLİKLİ HASTALARDA VASKÜLER SERTLİK İLE VASKÜLER HİSTOMORFOMETRİK BULGULARIN KORELASYONU SON DÖNEM BÖBREK YETMEZLİKLİ HASTALARDA VASKÜLER SERTLİK İLE VASKÜLER HİSTOMORFOMETRİK BULGULARIN KORELASYONU Müge Özcan 1, Kenan Keven 1, Şule Şengül 1, Arzu Ensari 2, Selçuk Hazinedaroğlu 3, Acar Tüzüner

Detaylı

TEMEL TIBBİ CİHAZ KILAVUZU ULTRASONOGRAFİ

TEMEL TIBBİ CİHAZ KILAVUZU ULTRASONOGRAFİ MALİ HİZMETLER KURUM BAŞKAN YARDIMCILIĞI STOK TAKİP VE ANALİZ DAİRE BAŞKANLIĞI TEMEL TIBBİ CİHAZ KILAVUZU ULTRASONOGRAFİ BMM. Zehra YAMAN Ağustos 2015 Ultrasonografiye Genel Bakış Yetki Grubu Yaygın Adlar

Detaylı

Hisar Intercontinental Hospital

Hisar Intercontinental Hospital Varisler BR.HLİ.92 Venöz Hastalıklar (Toplardamarlar) Varis Hastalığı: Bacaklarımızda kirli kanı yukarı taşımak üzere görev alan iki ana ven sistemi bulunur. Yüzeyel ve derin ven sistemi olarak adlandırılan

Detaylı

Bu Ünitede; Şokun Tanımı Fizyopatoloji Şokta sınıflandırma Klinik Özellikler Tedavi anlatılacaktır

Bu Ünitede; Şokun Tanımı Fizyopatoloji Şokta sınıflandırma Klinik Özellikler Tedavi anlatılacaktır Doç. Dr. Onur POLAT Bu Ünitede; Şokun Tanımı Fizyopatoloji Şokta sınıflandırma Klinik Özellikler Tedavi anlatılacaktır Öğrenim Hedefleri; Şokun genel tanımını Şoktaki genel fizyopatoloji ve kompanzasyon

Detaylı

KARDİYAK REHABİLİTASYON ÖĞR. GÖR. CİHAN CİCİK

KARDİYAK REHABİLİTASYON ÖĞR. GÖR. CİHAN CİCİK KARDİYAK REHABİLİTASYON ÖĞR. GÖR. CİHAN CİCİK 1) Holter monitörizasyon - Hastaların kalp ritimlerinin 24 saat boyunca gözlemlenmesidir. - Kardiyak aritmik olayların ve semptomların görüntülenmesiyle esas

Detaylı

Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle

Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle Doç. Dr. Onur POLAT Spor yaralanmaları sportif aktivite sırasında meydana gelen yaralanmaların genel adıdır. Normal yaşamda yaralanmalar sıklıkla dış etkilerle gelişirken, spor yaralanmalarında hem dış

Detaylı

Koroner Anjiyografi Darlık Derecesinin Değerlendirilmesi

Koroner Anjiyografi Darlık Derecesinin Değerlendirilmesi Koroner Anjiyografi Darlık Derecesinin Değerlendirilmesi Prof. Dr. Bülent Mutlu Marmara Üniversitesi, Kardiyoloji AbD İstanbul İstanbul Girişimsel Kardiyoloji Kursu, 2011 Koroner Değerlendirme Anatomik

Detaylı