SOVYET RUSYA İLİŞKİLERİ VE MOSKOVA ANTLAŞMASI

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "SOVYET RUSYA İLİŞKİLERİ VE MOSKOVA ANTLAŞMASI"

Transkript

1 CENGİZ ÇETİNTAŞ TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 5 TBMM Tutanaklarında SOVYET RUSYA İLİŞKİLERİ VE MOSKOVA ANTLAŞMASI ( ) cengizcetintas@outlook.com 1

2 TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 5 SOVYET RUSYA İLİŞKİLERİ VE MOSKOVA ANTLAŞMASI CENGİZ ÇETİNTAŞ EDİTÖR CENGİZ ÇETİNTAŞ ISBN BASKI 2017 Bu kitabın her hakkı Cengiz Çetintaş' a aittir. Bilgiler kaynak gösterilmek koşuluyla kısmen kullanılabilinir. Ancak kitabın tümü dergi, kitap veya benzer şekillerde yayımlanamaz. 2

3 İÇİNDEKİLER TBMM TUTANAKLARI NİSAN 1920: MUSTAFA KEMAL PAŞA NIN MECLİSİN AÇIŞ NUTKUNDA SOVYET RUSYA İLİŞKİLERİ HAKKINDA KONUŞMASI MAYIS 1920: RUSYA SOVYETLER KOMİSERLİĞİNİN GÖNDERDİĞİ BİLDİRİ HAKKINDA YAPILAN GÖRÜŞME MAYIS 1920: GİZLİ OTURUMDA MUSTAFA KEMAL PAŞA, VE GENEL KURMAY BAŞKANI İSMET BEY İN BOLŞEVİZM HAKKINDAKİ BEYANATLARI.15 3 TEMMUZ 1920: GİZLİ OTURUMDA MUSTAFA KEMAL PAŞA'NIN SOVYET RUSYA İLİŞKİLERİ VE BOLŞEVİZM HAKKINDAKİ BEYANATI AĞUSTOS 1920: MUSTAFA KEMAL PAŞA NIN SOVYET RUSYA İLİŞKİLERİ HAKKINDAKİ AÇIKLAMALARI EKİM 1920: DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI VEKİLİ MUHTAR BEY İN SOVYET RUSYA İLİŞKİLERİ HAKKINDA BEYANATI EKİM 1920: GİZLİ OTURUMDA MOSKOVA KONFERANSI BAŞ DELEGESİ YUSUF KEMAL BEY İN BEYANATI OCAK 1921: TBMM BAŞKANI MUSTAFA KEMAL PAŞA NIN RUSYA İLİŞKİLERİ HAKKINDA BEYANATI OCAK 1921: GİZLİ OTURUMDA SOVYET RUSYA İLE YAPILAN GÖRÜŞMELER HAKKINDA DIŞİŞLERİ BAKAN VEKİLİ MUHTAR BEY İN AÇIKLAMALARI MART 1921: GİZLİ OTURUMDA MOSKOVA KONFERANSI İLE İLGİLİ GÖRÜŞME VE DIŞİŞLERİ BAKAN VEKİLİ AHMET MUHTAR BEY İN AÇIKLAMALARI MART 1921: MOSKOVA ANTLAŞMASI NIN METNİ HAKKINDA DIŞİŞLERİ BAKAN VEKİLİ AHMET MUHTAR BEY İN AÇIKLAMALARI TEMMUZ 1921: TBMM HÜKÜMETİ İLE SOVYET RUSYA HÜKÜMETİ ARASINDA İMZALANAN MOSKOVA ANTLAŞMASININ ONAYLANMASI EKİM 1921: RUSYA'DAN GÖNDERİLEN ALTIN PARALARDA UYGULANAN KUR HAKKINDA MALİYE BAKANI HASAN BEY İÇİN VERİLEN GENSORU ÖNERGESİNİN GÖRÜŞÜLMESİ VE GÜVENOYU VERİLMESİ ŞUBAT 1922: RUSYA SOVYET CUMHURİYETİ ANKARA TEMSİLCİSİ ARALOF UN MECLİSE GÖNDERDİĞİ MEKTUP

4 11 MAYIS 1922: GİZLİ OTURUMDA MOSKOVA TÜRK BÜYÜKELÇİLİĞİNİN RUSLAR TARAFINDAN ARAMASI HAKKINDA VERİLEN SORU ÖNERGESİNE DIŞİŞLERİ BAKANI YUSUF KEMAL BEY İN CEVABI MART 1923: MECLİSİN DÖRDÜNCÜ YASAMA YILI NEDENİYLE SOVYET HÜKÜMETLERİNDEN GELEN KUTLAMA TELGRAFLARI OCAK 1924: GELİBOLU MİLLETVEKİLİ CELAL NURİ BEY İN RUSYA SOVYET HÜKÜMETİ LİDERİ LENİN İN VEFATI DOLAYISIYLE TAZİYEDE BULUNULMASINA DAİR ÖNERGESİ...92 SON NOT

5 TBMM TUTANAKLARI Tarih yazmak için çeşitli kaynaklardan yararlanılır. Arkeolojik buluntular, yazılı eserler, çeşitli yerlere çizilmiş resim ve gravürler vb gibi çeşitli kaynaklar vardır. Tarih'in veri kaynaklarından biri de tutanaklardır. Bu tutanaklar zamanının siyasi, sosyal, ruhsal, ekonomik, dini ve etnik durumunu en iyi yansıtan tarihi belgelerdir. Yaşadıkları dönemde toplantıya katılanların ağızlarından çıkan gerçek sözler, ifadeler bu tutanaklarda yer alır. Sonradan kurgulanmış, değiştirilmiş ifadeler değildir bunlar. Dobra, dobra, konuşmacının gönlünden nasıl geçiyorsa öyle dile gelmiş olan ifadelerdir. Günümüzde Büyük Önder, Başkomutan, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk ün ve onunla birlikte Kurtuluş Savaşını zaferle sonuçlandıran, Cumhuriyet'i kuran ve Anadolu'da yeniden aydınlanma dönemini başlatan milletvekillerinin, bir takım yanlışlıklara saplanmadan, saptırmadan, gerçek anlamda kim olduklarını ve neleri ne şartlarda başardıklarını, bu tutanaklar sizlere en iyi biçimde sunar. Doksan yılı aşkın bir süreden beri TBMM Genel Kurul tutanaklarını yazan, dergi haline getiren, onları bugüne kadar saklayan ve günümüzün teknolojik imkanlarından yararlanarak dijital ortamda yayınlayan binlerce Meclis çalışanının ve değerli Meclis başkanlarının üstün çabaları sayesinde bu tutanaklar günümüze kadar ulaşmıştır. Onlar sayesinde dijital ortamda Meclis Genel Kurul tutanaklarını bir tık kadar yakın mesafede ulaşıp o günlerde neler olduğunu, neler konuşulduğunu, hangi kararlar alındığını ve hangi kanunlar çıkartıldığını öğrenebiliyoruz. Milletvekillerinin kişiliklerini, tartışmalarını, kavgalarını, uzlaşmalarını, ülkeleri için yaptıkları özverileri ve her şeyi öğreniyoruz. Ancak dikkat etmemiz gereken şey, o dönemin koşullarında söylenenleri bugünün değer yargılarıyla yorumlamamaktır. O dönemdeki sosyal, siyasal, ekonomik ve etik değer yargıları elbette bugünküne benzememekteydi. O nedenle Mustafa Kemal Atatürk'ü ve o dönemin bakanlarını, milletvekillerini bugüne göre değerlendirmemiz onlara büyük haksızlık olur. Onlar bugün yaşasalardı, söylem ve davranışları elbette daha farklı olurdu. Ancak farklı olmayacak şeyler de vardı, ülkelerini koruma içgüdüsü, azim ve irade, fedakarlık, çağdaş uygarlığa erişme isteği. Arşivin tozlu raflarında duran tutanakların kimseye bir yararı yoktur. Benim yaptığım iş, dijital ortamdan yararlanarak onları arşiv raflarından alıp çıkarmak, günümüzün anlaşılır Türkçesi ile kamuoyuna sunmaktır. Bu işi yaparken, kendimi doksan yıl öncesinin Meclis Genel Kurul salonunda stenograflara ayrılmış masada oturuyor hissediyorum. Meclis kürsüsünde ağızlardan çıkan her sözü not alıyor, temize çekiyor, derliyor ve o dönemin en önemli kitle iletişim aracı olan telgraf ağıyla sizlere ulaştırıyorum sanki. Bu müthiş bir düş, keyif verici bir haz ve çok önemli bir toplum hizmetidir, benim için. 5

6 6

7 GİRİŞ Birinci Dünya Savaşı nda düşman olarak karşı ittifaklarda savaşan Türkler ile Ruslar, savaşın sonlarına doğru meydana gelen gelişmelerle birbirlerine yaklaşmışlardır. Rusya da 1917 yılında meydana gelen ve o zaman adına Ekim Devrimi denilen Komünist İhtilal, Çar II.Nikola nın tahttan indirilmesi ve Çarlık rejiminin ortadan kalkması ile sonuçlanmıştır. Çarın yerini önce Menşevik, ardından da Bolşevik Hükümetler almıştır yılında düzenlenen Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi'nin İkinci Kongresinde Partinin üyelik tanımı üzerine başlayan görüş ayrılığı sonucu yaşanan ayrışmadaki taraflardan Lenin yanlısı grup çoğunlukta olduğu için Rusça çoğunluk anlamına gelen Bolşevik olarak, azınlıktaki Martov yanlıları da Menşevik olarak adlandırılacaktır. Kongreden sonra iki taraf arasında birleşme girişimleri olsa da birleşme gerçekleşmeyecek ve 1912 yılında kesin ayrım yaşanacaktır. Bolşevikler 1917 yılında Ekim Devrimi ile iktidarı alacaklar ve Sovyetler Birliği'ni kuracaklardır. Çarlığın yıkılması, Rus coğrafyasında önemli değişikliklere de neden olmuş ve birçok bölgede merkezden ayrılmalar başlamıştır. Bolşevik hükümetin en önemli meselesi, ayrılan parçaların tekrar toparlanması konusu olmuştur. Rusya da bu değişiklikler olurken, Türkiye de de savaşın kaybedilmesinden sonra Mondros Ateşkes Anlaşması şartları uyarınca Türk ordusu küçültülmüş, silahları elinden alınmış ve Anadolu ve Trakya'da İtilaf kuvvetlerce işgaller başlanmıştır. İşgallere karşı İstanbul Hükümetin yetersiz kalması ile ülke çapında Kuva-yı Milliye olarak adlandırılan milli direniş birlikleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Mustafa Kemal Paşa'nın 19 Mayıs 1919 da Samsun a çıkışı ile birlikte de Türk Milli Mücadelesi resmen başlamıştır. Türkiye'nin ve Rusya'nın içinde bulunduğu bu kötü durumlar, iki ülkenin birbirine yaklaşmasına sebep olmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisi açılıncaya kadar pek çok Osmanlı ve Rus heyetleri karşılıklı ziyaretler gerçekleştirmişler, para, silah, malzeme, sağlık ekipmanı ve yiyecek gibi karşılıklı yardımlar yapmışlardır. Bu dönemde yardımların ağırlığının Rusya dan Türkiye ye olduğu görülmektedir. Rus Hükümeti Sivas Kongresine Mahmudov adlı bir temsilciyi gözlemci olarak gönderir. Sivas Kongresinde Anadolu ve Rumeli Müdafaayı Hukuk Temsil Heyeti Reisi sıfatıyla Mustafa Kemal Paşa tarafından Halil (Kut) Paşa, Moskova ya yollanır. Amaç Sovyetlerle ilişkileri geliştirmek, silah, cephane ve para yardımı sağlamaktır Yılı başlarında Moskova da Türkiye nin içinde bulunduğu ağır durumu anlatan, kısa bir süre sonra kurulacak Milli Hükümetten ve bu Hükümetin Rusya ile dostluk ve barış anlaşması imzalama niyetinden bahseden Halil Paşa karşı taraftan da olumlu cevap alır. Sivas Kongresinden Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışına kadar olan Türkiye, Sovyet Rusya ilişkileri için, iki ülke ve iki kültürün birbirini tanımaya başlaması ile karşılıklı yardımların gidip geldiği dönem diye- 7

8 biliriz. 23 Nisan 1920 tarihinde Meclis açıldıktan sonra Meclis Başkanı sıfatıyla Mustafa Kemal Paşa Lenin e bir mektup yollar. Mektupta en dikkat çekici nokta emperyalizm aleyhine girişilecek ortak mücadele için Sovyetlerden başlangıç olarak beş milyon altın, asker, silah, cephane ve malzemenin gönderilmesinin istenmesidir. Zaman zaman ilgisiz ve yetkisiz kişilerin, kendi adlarına Anadolu hareketi temsilcileriymiş gibi Sovyetlerle temas etmeleri, Sosyalist Enternasyonal toplantılarına katılmaları, Anadolu'ya gelip kendilerini Bolşeviklerin temsilcileriymiş gibi göstermeleri, Ankara da hoş karşılanmamış ve çeşitli önlemler alınmıştır. Yunanlıların İzmir'den dalga dalga Anadolu içlerine ilerlemeleri sırasında Rus Kızıl Ordusuna olması gerektiğinden çok fazla ümit bağlanmış ve sanki bir kurtarıcı gibi düşünülmüştür. Ayrıca o zamanki ifadesi ile Bolşevizm, bütün Dünyaya yayılacak ve önünde durulması mümkün olmayacak sosyal ve siyasal bir akım olarak yorumlanmıştır. 8

9 24 NİSAN 1920: MUSTAFA KEMAL PAŞA NIN MECLİSİN AÇIŞ NUTKUNDA SOVYET RUSYA İLİŞKİLERİ HAKKINDA KONUŞMASI (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 2.Birleşim, Gündem: 2/1) Meclis bir gün önce açılmıştı ve ilk gün çalışma kuralları ile ilgili bir takım kararlar alındı. Secim mazbataları için komisyonlar kuruldu. Mustafa Kemal Atatürk, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti Temsil Heyeti Başkanı olarak değil, Büyük Millet Meclisinin Ankara Milletvekili olarak Genel Kurul da bulunuyordu. Uzun bir açış konuşması yaptı. Mondros Ateşkesi nden 23 Nisan 1920 gününe kadar gelişen olayları ayrıntılı olarak anlattı. Bu arada Sovyet Rusya ile olan ilişkilere de değindi. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara): Bolşeviklerin kendilerine has bir kısım görüşleri vardır. Bolşevikler sürekli olarak kendi görüşlerini kabul ettirme çabasındadırlar. Milletimizin gelenekleri, dini ve kabul edeceği şeyler vardır. Biz her ne yaparsak geleneklerimizi, dinimizi göz önünde bulundurmak zorundayız. İşte bu sebeple bizimle Bolşeviklik arasındaki ilişki incelemeye ve ayrıntılarıyla düşünmeye değer. Biz hiç kimsenin, hiç bir milletin adet ve geleneklerine, milli görüşlerine karşı değiliz. Yalnız ülkeyi baskıyla yönetmeye, despotluğa ve yayılmacılığa düşmanız. Avrupalılar Bolşevizm den korkmaktadır. Bizim Bolşeviklerle birlikte hareket edeceğimizden sürekli olarak kuşkulanmaktadırlar. Bağımsızlık şartlarımız sağlanırsa neden onlarla birlikte hareket etmeyelim? Milli sınırımız içerisinde, gösterdiğim şartlarda varlığımızı koruduğumuzda, başka bir şey istemek doğru değildir. Ancak her ihtimale karşı hayatımızı korumak için dıştan destek aramak gerekebilir. Bu durumda kendi görüşlerimiz esas kalmak şartı ile her kaynaktan yararlanmayı uygun görürüz. Gerektiğinde Bolşeviklerden ne derece yardım alabileceğimizi anlamak için girişimlerde bulundum. Burada Milletimizi ilgilendiren bütün konular görüşüldü. Kesin sonuca varılmış değildir. Eğer kaçınılmaz şekilde ihtiyaç görülürse Yüce Meclisiniz bu konuda daha köklü kararlar alabilir. 1 1 TBMM Gizli Celse Zabıtları (24 Nisan 1920), 1.Dönem, c.1, s.2-10, 9

10 11 MAYIS 1920: RUSYA SOVYETLER KOMİSERLİĞİNİN GÖNDERDİĞİ BİLDİRİ HAKKINDA YAPILAN GÖRÜŞME (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 14.Birleşim, Gündem: 5/1) Mustafa Kemal Paşa iki hafta önce Meclisin açılışı dolayısıyla gizli oturumda verdiği beyanatında, Bolşeviklikten korkan Avrupa nın endişelerini de göz önünde bulundurarak, ülke şartlarının dikkate alınması ve TBMM nin kendi düşünceleri baki kalması şartı ile Bolşeviklerden istifade edilebilir, demişti. Yalnız Meclis bu konuda yeterince bilgi sahibi değildi. Mustafa Kemal Paşa da, Milletvekilleri de Bolşevik düşünceye temkinli yaklaşıyorlardı. Ama onlarla ittifak kurmaları da şarttı. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Efendim, Kazım Karabekir Paşa dan havale bir telgraf var. Bir bildiri okunacaktır. Rusya ve Doğu Müslümanlarına, Kolçak ordularının, Denikin ordularının mahvolmasından daha önemli bir mesele, bütün milletlerin ve Müslüman milletlerin uyanması ve harekete geçmesi meselesidir. Doğu nun taksimi için başlayan kanlı muharebelerin sonu gelmek üzeredir. Dünyanın bütün toplumlarını kendi boyundurukları altına alan İngiliz yağmacılarının kuvvetleri seferberlikleri sona ermektedir. Artık Rus Büyük İnkılâbı nın darbeleri sayesinde Dünya köleliğinin ve esaretinin eski binaları yıkılıyor. Hükümetler milletlerin eline geçecektir. Rusya alın teriyle ve kan bahasına çalışan bütün milletlerine, Dünyanın esir milletlerine hürriyet kazandırmak için şerefli bir sulh sağlayacaktır. Rusya bu mukaddes emel peşinde yalnız değildir. Avrupa'nın Dünya Harbi yüzünden bitkin bir hale gelmiş olan milletlerinin elleri bize uzanmıştır. Keza Avrupa'nın meşhur yağmacılarına asırlarca esir olan büyük Hindistan da kendi mebuslarını seçerek ve meşum esareti yıkarak ve Doğu toplumlarını hürriyete davet ederek kendi eliyle isyan bayrağını kaldırmıştır. Yağmacıların ayağı altında emperyalizm tuzağı yatmaktadır. Rusya'nın ve Doğu nun Müslümanları, o camileri, ibadethaneleri, mektepleri tahrip edilen ve hakları gasp edilen insanlar, sizin dininiz ve adetleriniz, milli ve medeni hürriyetiniz serbest ve el sürülmez bir halde kalacaktır. Serbestçe ve engelsiz olarak milli hayatınızı tanzim ediniz, buna hakkınız vardır. Bilmelisiniz ki Rus Sovyetleri Büyük İnkılabı, sizin haklarınızı bütün kuvvetiyle himaye edecektir. Binaenaleyh, bu inkılâba yardım ediniz. Doğu nun Müslümanları, Türkler, Araplar, İranlılar, Hindular kendi memleketleri, malları, hayatları taksim ve harap edilmek üzere bulunan kimseler, sona erdirilen Çarlık tarafından tanzim edilen, İstanbul'un cebren işgali antlaşması yırtılmış ve mahvedilmiştir. Rus Sovyetleri Cumhuriyeti, memleketlerinizin zorla işgalini ret ile ilân eder. İstanbul Müslümanların elinde kalacaktır. Türkiye'nin taksimine ve Türk arazisinden bir Ermenistan kurulmasına dair olan antlaşma yırtılmış ve mahvolmuştur. Yine ilan ederiz ki İran'ın imhasına dair yapılan antlaşma da yırtılmıştır. Yağmacıları, 10

11 memleketinizi boyunduruk altına alan zalimleri reddediniz. Artık susulacak devir geçti. Memleketinizin efendisi kendiniz olunuz. Arkadaşlar, kardeşler dünyanın esir milletlerinin kurtuluşunu bayraklara yazalım. Rusya Sovyetler Komiserliği HAMDULLAH SUPHİ BEY (Antalya): Reis Beyefendi, nereden geliyor, efendim. CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Efendim, Sovyetlerin telsiz telgraflarından bildiri olarak veriliyor ve Erzurum'daki bizim telgrafçımız bunu alıyor. Kâzım Karabekir Paşa da bize ve diğer kumandanlıklara tebliğ ediyor. HAMDULLAH SUBHİ BEY (Devamla): Yüce Meclisiadına bir cevap vermek lazım gelmez mi efendim? (yeri belli değil, sesleri) FEYZİ EFENDİ (Malatya): Teşekkürlerle dinlenilmiştir. TUNALI HİLMİ BEY (Bolu): Efendim, Müslümanlara hitaben olduğu için yalnız milli değil, bilhassa dini vazifemizdir. Yine evvelce geçen gün arz ettiğim gibi bir teşekkür yazılmalıdır. (gürültüler) Kime yazılacağı bellidir. Sovyet Hükümetinin imzası var. HAMDULLAH SUPHİ BEY (Devamla): Mademki telgrafın bize ait olan bir tarafı da vardır. Niçin Millet Meclisi buna dair bir söz söylemesin, efendim? Müsaade buyurursanız benim bir teklifim var. Arkadaşlar, bence bu bir fırsattır. Millet Meclisi, gelen kuvvetler hakkında kendi durumunu tayin edebilir. Bizim için Bolşevik cereyanları karşısında bazı endişe noktaları vardır. Bunların hiçbirini inkar etmek istemeyiz. Memleketimiz şüphesiz ki Bolşevizm in neden ibaret olduğunu, hedefleri nelerdir, bunu açık bir şekilde bilmiyor. Fakat bizim bilmememiz Bolşevizm in hudutlarımıza gelmesine mani olmuyor. Bu hareket, bütün Rusya Müslümanları arasında yer yer toplanmalar, iştirakler ve yeni Hükümetler meydana getirdi. Bundan Türk orduları doğdu. Onlar Bolşevik hareketine iştirak ettiler ve Rusya'da doğmuş olan yeni, büyük inkılabın bir kısmını da oradaki kardeşlerimiz meydana getirdiler. Biz buna karşı durumumuzu tayin etmiyoruz. Çünkü bu çok eskimiş bir zaafımızdır. Yine açıklıktan çekiniyoruz. Memleket Bolşevizm i bilmiyor, Memleket Bolşeviklik hakkında aydınlatılmamış, aksine aldatılmıştır. Zannediyorum ki, sırf aldandığımıza göre düşünürsek, -Bolşeviklik kuvveti bu topraklara girecek olursa, yağma için girecektir, tahrip edecektir, yakacaktır, yıkacaktır, ananelerimize ve mukaddesatımıza hürmet etmeyecektir....bu böyledir diyenler var. Fakat izah etmeliyiz, Bolşeviklik nedir, öğrenmeliyiz, hakkında hüküm vermeliyiz. Belki böyle değildir. Belki bizim için en hakiki bir yardımcı geliyor. Başkalarını topraklarımızdan kovmak için bizi destekleyici bir kuvvet geliyor. Her tarafta az çok müşkülât içindeyiz, bunu her gün deniyoruz. Belki on- 11

12 lardan istifade ederek düşmanlarımızı atacağız ve milli birliğimizi vücuda getireceğiz. Onun için bence Millet Meclisi Bolşevikliğin esasları hakkında bir açık fikri elde etmeli ve kendi düşüncesini ifade etmelidir. Bütün memlekete, Bolşeviklik nedir ve bize ne getiriyor, bunu söylemeye mecburuz. Görüyorum ki efendim, ne vakit buna temas eden bir haber gelirse Meclisin ilk aldığı tedbir kaçmak, geriye çekilmek oluyor. Ben diyorum ki Millet Meclisinin en mühim vazifelerinden biri, doğrudan doğruya Millete Bolşeviklik hakkında bir şey düşünmek ve ne düşündüğünü izah etmektir. Şimdi en son haberleri hatırlamanızı rica edeceğim. Bize oradaki kumandanımızın bildirdiğine göre Kırgız kuvvetleri Ermenistan hududuna gelmişlerdir, dedi. Ermenistan dört beş ayda aşılacak değildir. Ermenistan hududuna varacak olan kuvvet iki üç muharebe verdikten sonra bizim hudutlarımıza ulaşabilir. Biz buna karşı muhalif bir vaziyet mi alacağız, hudutlarımızı kapayacak mıyız? Yoksa bunu kendimiz için faydalı bir kuvvet görerek ve hudutlarımızı açarak el ele verip kurtuluş mücadelemize devam mı edeceğiz? Bildiğimiz bir şey var arkadaşlar. Bu telgraf onu tekrar etmekten başka bir şey yapmıyor. Lenin İslam Alemine hitaben ilk sözlerini söylediği vakit dedi ki, -Biz sizin din ve mal halklarınıza ve müesseselerinize hürmet edeceğiz....acaba şimdi de böyle düşünüyor mu, düşünmüyor mu? Ben Rusya'nın içinden gelmiş, en yakından tanıdığım ve namuslarını itimat ettiğim subaylara dayanarak söylüyorum ki Bolşevizm İslam memleketlerinde tecavüzkar olmadı. Milli müesseseleri kökünden kazımadı. Bilakis o Müslüman kütlelerin arasında minnet hissi ve şükran doğuracak surette onlara yardım etti. Bunun içindir ki Kolçak ve Denikin kuvvetlerini bizim kardeşlerimizin memleketlerini mahvetti. O halde biz bir şey yapalım. Mademki onlar hudutlarımıza yaklaşıyor ve bizim onu defetmek imkânımız da yoktur. Bilhassa o kuvvet, İngilizler Rusya'yı istila ettikleri vakit mükemmel darbelerle topraklarından onları uzaklaştırdı. Güney Rusya'da tutundurmadı. Mademki bu kuvvet kendi topraklarını muhafaza edecek, aynı zamanda başka topraklarda istediklerini kabul ettirecek muazzam kuvvetlere ve teşkilata haizdir ve yavaş yavaş bize yaklaşıyor, Meclisin vazifesi, arz ettiğim üzere ya lehinde veya aleyhinde düşüncelerini vakit gecikmeden tespit etmektir. Eğer lehinde bir düşünceye sahip isek, eğer öyle kanaatlerimiz varsa Memleketimize bunu anlatalım. Gelenden korkmasınlar, ürkmesinler, ne kadar kargaşalıklar olabilir. Bu memleketin mesuliyeti bizim omuzlarımızın üzerindedir. Cesur olalım. Mademki buraya geldik, bu kadar büyük bir işi üzerimize aldık, bu gibi Dünya meseleleri hakkında Millet Meclisinin düşüncelerini açıkça telkin edelim. Biz bunu tayin ettikten sonra Erzurum daki Kumandanımıza kendi görüşümüzü söyleyebiliriz. On beş yirmi gün geçtikten sonra hudutlarımıza ulaşacak kuvvetlerle beraber ne yapacağız? Bu bilinmeli. İsterseniz ilk hareketi ben yapayım Efendim. İman ediyorum ki, Memleketimizdeki işgalci hain kuvvetleri kovmak için bizim en tabii destekleyicimiz gelen Bolşevik kuvvetleridir. (alkışlar) 12

13 TUNALI HİLMİ BEY (Bolu): Asıl söyleyeceğimi sona bırakıyorum, evvelkini tekrar ediyorum. İnsani vazifelerini açıkladıklarından dolayı kendilerine tebrik telgrafları çekelim, asıl teklifim budur. Teşekkür ederim Suphi Bey. Geçen gün benim sözlerim yanlış anlaşıldı. Ben memlekette şöyle ihtilâl yapalım, böyle yapalım, Bolşeviklik meydana getirelim diye söz söylemedim. Fakat bu derece, bir hafta zarfında kendisini inkılâba azimli gördüğümden dolayı Hamdullah Suphi Bey i tebrik ederim. (gülüşmeler) BESİM ATALAY BEY (Kütahya): Arkadaşlarım, bugün Osmanlı Âlemi, Anadolu, iki karşılıklı akımın buluşma yerinde bulunuyor. Bu akımların biri, inançların, dinlerin, doğduğu Doğu dan, diğeri ise zulmün, kahrın, zorbalığın bulunduğu Batı dan geliyor. CELAL BEY (Saruhan): Medeniyet diye geliyor. (bravo sesleri) BESİM ATALAY BEY (Devamla): Biz bu zayıf kollarımızla, bu yığın, yığın teşkilâtımızla bu iki akımın içinde şaşırıp kaldık. Hangisine katılacağız? Bu iki kuvvet çarpışacak, çarpışmamasının imkanı yok. Milyonlarca Müslüman ı esaret altına almış, yıllardan beri inleten ve utanmadan Kuranı Kerimi ele alarak, ey İngilizler siz Dünya yüzünden şu kitabı kaldırmadıkça Dünyada ihtilalın önünü alamazsınız, diyen Gladstone nun 1 çocuklarının süngüleri altına mı gireceksiniz? Onun bayrağının altına mı gireceksiniz? Yoksa Doğu'dan bize ellerini açan kuvvete mi koşacaksınız? (tabii Doğu ya, sesleri) Büyük Peygamberimiz diyor ki Müslümanlığı ondan olmayan birtakım insanlar temin ve teyit edecek. İşte Allah o kuvveti bize gönderiyor. Biz Bolşeviklerle iyi geçinerek bilakis Şeriat'a daha fazla yaklaşıyoruz. Yine şeriat diyor ki mahrumların sizin mallarınızda hakkı vardır. Biz zekatı teklif etmekle bir şey kaybetmiş olmuyoruz, bilakis yaklaşıyoruz. MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Zaten biliniyor, yeni değil. BESİM ATALAY BEY (Devamla): Ben bu şeye teşekkür telgrafı çekilmesi taraftarıyım. Bilhassa bizden bahsediliyor ve bilhassa bizim göz bebeğimiz olan İstanbul'dan bahsediliyor. Binaenaleyh bunlara teşekkür telgrafı çekilmesi taraftarıyım. HAMDULLAH SUPHİ BEY (Antalya): Arkadaşlar, kürsüye iki defa geldiğim için affınızı rica ederim. Bir kelimeyi düzeltmem mevzuu olmasa idi tekrar gelmeye 1 William Ewart Gladstone, İngiltere Başbakanı. ( ) Popülist konuşmalarıyla tanınır. Osmanlı yönetimindeki Bulgarlar hakkında 5 Eylül 1876 tarihinde basılan, bir broşür kaleme alan ve Osmanlıların bağımsızlık isteyen Bulgarlara yaptıklarını alçakça ve eşi görülmemiş bir zulüm olarak sayan Gladstone, Türklerin Dünyadan tasfiye edilmesi gerekliliğini anlattı. Gladstone'a göre Türkler, insanlığın dev bir insanlık dışı örneğidir. Osmanlı Hükümeti için ise hiçbir hükümetin işlemediği kadar günah işlemiş, hiçbir hükümet onun kadar günahkârlığa saplanmamış, hiçbiri onun kadar değişime kapalı olmamıştır, demiştir. 13

14 lüzum görmezdim. Fakat muhterem arkadaşımız Bolu Mebusu Hilmi Bey, büsbütün başka bir surette anlattığım şeyin yerini değiştirmek suretiyle bir hatasını sevap göstermek istediler. Eğer Rusya'dan gelen kuvvetten bahsedilmiş olsaydı zannediyorum ki kendilerinin söylediği sözü düzeltmeye hiç lüzum yoktu. İstanbul'daki Hükümet karşısında, Padişahımız karşısında ihtilâl kelimesi bahis mevzuu değildir. Çünkü bir millet vardır ki meşru haklarını meşru yollar dahilinde müdafaa etmekle meşguldür. İhtilâl, bu halde bahis mevzuu olamaz. Karşımızda İngilizler, Yunanlılar, Fransızlar, Memleketimizin işgalcileri var. Bunlara karşı da toprağı müdafaa eden bir vaziyetteyiz. İhtilâl kelimesinin yine yeri yoktur. Eğer Rusya'dan gelen ihtilâl harekâtı ile buradaki kuvvetlerin birleşmesi bahis mevzu olursa, o günkü nutuklarında yine ihtilâl sözünün sırası değildi. Çünkü her şeyden evvel siyasi bir anlaşma düşünüyoruz. Bugün zannediyorum ki hatiplerin ara sıra yaptığı bir şeyi yaptılar, bir kelimenin yerini değiştirdiler. Rusya'yı öğrenmek için muhtelif vasıtalardan istifade ettiğim zamanlardan beri bir ümit noktası olmak üzere Rusya'nın büyük inkılâbını gördüm. Bolşevik kuvvetleri Azerbaycan'ın hududuna henüz varmışlardı ve biz yine aynı yerden, Doğu Kumandanımızdan bu malûmatı almıştık. Aradan üç gün, beş gün, on gün geçtiği halde içeri girmemişlerdi. Sebebini bize açıkladılar. Bolşeviklerin önünde bir Müslüman Memleketi bir Türk Memleketi vardı. Türklerin, Müslümanların kalplerini kırmak, müesseselerini ezmek istemedikleri için girmemişlerdi. Meclis kendi kararıyla onlarla anlaşsın ve bunda küçücük bir ziyan yoktur. Önündeki Müslüman Milletinin hatırını sayan ve ona hürmet eden, dini, milli müesseselerini tanıyan, ona ziyan vermekten uzak kalmasını arzu eden bu kuvvet şimdi yavaş, yavaş bize geliyor. Muhterem arkadaşlarım da böyle düşünüyorlardır herhalde. (hay hay, sesleri) Gelen hareket, hakikaten Kumandanımızın dediği gibi, pek büyük ehemmiyeti haizdir. Hepimiz İslam memleketleri üzerinde düşmanların ne yaptıklarını biliyoruz. Hindistan da yüz milyonlarca halkı idare eden İngilizlerin adedi yirmi bin kişi geçmez, fakat onların silâhlarını almışlardır. Bunun içindir ki Hindistan'ın Müslüman ve putperest ahalisi, yirmi bin İngiliz in tehdidi önünde esir bir vaziyettedir. İran'ın içine giren İngilizler bir avuçtan ibarettir. Afganistan'daki nüfuzları bir sahte esasa dayanıyor. Adana'da tecrübesini bizzat yapıyorsunuz, bir avuç kahramanımızın önünde düşman ne zayıf bir vaziyettedir. O halde bütün bu Müslüman memleketlerinin bizim ile beraber kurtuluşa ermesi için Kırgızlardan, Başkırlardan ibaret bu Müslüman ve Türk kuvvetleri ile birleşmemizden daha tabii ne olabilir. Millet Meclisi bu mesele hakkında görüşünü tespit etsin ve bundan çekinmesin. Bunu istemenin sırası gelmiştir. (Bu konuda görüşme bir süre daha devam etti. Bolşeviklik hareketinin Hükümet tarafından araştırılması ve Meclise ayrıntılı olarak sunulması istendi. Bazı milletvekilleri, gelen telgrafa şimdilik cevap yazılmamasını ama teşekkür telgrafı gönderilmesini önerdiler.) 14

15 CELALETTİN ARİF BEY (Başkan Vekili): Şimdi efendim evvela bahis mevzuu olan mesele, bu telgrafa bir teşekkür telgrafı yazılmasını kabul edenler lütfen ellerini kaldırsınlar. Kabul edildi MAYIS 1920: GİZLİ OTURUMDA MUSTAFA KEMAL PAŞA, VE GENEL KURMAY BAŞKANI İSMET BEY İN BOLŞEVİZM HAKKINDAKİ BEYANATLARI (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 21.Birleşim, Gündem: 2/1) Meclis açıldıktan sonra, bir ay içinde çok önemli siyasal gelişmeler meydana gelmişti. İtilaf devletleri Saint Remo da toplanarak, ileride Osmanlı Hükümetine dayatacakları Sevr Antlaşmasının esaslarını tespit ettiler. Fransızlar Güneydoğu Anadolu da askeri yönden Kuva-yı Milliye karşısında zorlanmaya başladılar ve Ankara Hükümeti ile barış şartlarını görüşmeye başladılar. Meclis te Bolşevik Rusya ile ittifak mı yapalım, yoksa Bolşevik akımının içine mi girelim tartışmaları başladı. İSMET BEY (Genel Kurmay Başkanı): Düşmanlarımızın elinde bir takım kuvvetler ve doğrudan doğruya silah kuvvetleri vardır. Bu kuvvetlerden birincisi Doğuda Ermeni kuvveti, Batıda Yunan Ordusu, İstanbul, Adana, Maraş, Urfa mıntıkalarında yığılmış olan İngiliz ve Fransız kuvvetleridir. Bu projeyi vücuda getirmeye memur edilen Ermeni kuvveti üç zayıf tümenden ibarettir. Bu kuvvet gerek Kafkasya da gerek başka yerlerde İslam topluluklarıyla çevrili ve Rusya dan gelen sosyal sele karşı, Bolşeviklerin devamlı Dünya inkılâbını vücuda getirmek için yaptıkları akına karşı şaşırmış ve aciz bir haldedir. Bu kuvvet yani itilaf projesini bize tatbik ettirmek isteyen Ermeni Ordusu böyle bir kuvveti haiz olmak şöyle dursun her gün etrafını sarmış İslam kuvvetlerinin taarruzlarının tehdidi karşısındadır. Orada, iman sahibi, azim sahibi olan, o muhitte bizzat silahıyla, kuvvetiyle mukavemet edecek kuvvetimiz vardır. Binaenaleyh imha politikasını Doğuda tatbik ettirecek bir kuvvet yoktur. Doğu da başlayan sosyal inkılâp durmadan ilerliyor. Bugün Kafkasya da bundan bir ay evvelkine, iki ay evvelkine nispetle daha ziyade ferahlık vardır. Ermenistan son ay zarfında iki üç defa hükümet değiştirdi. Hükümet bir partiden diğer partiye geçti. Birbirine taban tabana zıt hükümetler iktidara geldi ve şimdi Bolşeviklerle doğrudan doğruya temastadırlar. Gürcistan Hükümeti bir İngiliz Hükümeti idi. Bundan bir buçuk ay evvel tarafsız bir hükümet oldu. Şimdi de Bolşevik bir hükümet oldu ve şu dakika İngilizlere ilanı harp eden bir hükümet olduğu söyleniyor. Azerbaycan ın durumu Yüce Heyetinize arz olunmuştur. Burada sosyal inkılâba doğrudan doğruya cüretle girilmiş bir vaziyet vardır. Orada kendi memleketlerini Ermenilere karşı muhafaza etmek için hücumlar, hazırlıklar vardır. Rus İnkılâbı şeklinde başlayıp bütün cihanı istila etmek yolunda durmadan ilerleyen 1 TBMM Zabıt Ceridesi (11 Mayıs 1920), 1.Dönem, c.1, s , 15

16 sel, Batı milletlerine tesirini her suretle gösteriyor. Biz bu vaziyeti günü gününe takip ediyoruz. Şekil ve vaziyet o haldedir ki bugün bizden itibaren Doğuya doğru başlayan bütün milletler, Batı milletleriyle anlaşamamışlardır. Muhakkaktır ki Dünyanın yarısı diğer yarısı ile mütemadiyen harp edecek ve anlaşamayacak, kendi hayatını, kendi kuvvetini, kendi mevcudiyetini muhafaza etmiş bir millet olarak biz de iştirak edeceğiz. (inşallah sesleri) SIRRI BEY (İzmit): Hükümetin bugün yaptığı beyanat şüphe yok ki bizim maneviyatımızı takviye etmiştir. Bolşevikler hakkında, görüyorum ki münakaşalarımız her ne vakit bu maddeye temas etse mutlaka kaba bir tabirle yan çiziyoruz. Diyoruz ki Doğu ile birleşelim, kurtuluşumuz Doğudan gelen tesir neticesinde ortaya çıkacaktır. Bunu hararetle alkışlıyoruz. Fakat Hükümete demiyorum ki mademki bu Milletin ruhu bu merkezde toplanıyor, Memleketin, Vatanın ve hatta Dinin selameti Doğu'dan gelen akımın önüne katılmakta bulunuyor, siz şimdiye kadar ne düşündünüz? (bravo sesleri) Batının her vakit üzerimize havale ettiği imha politikasına karşı mukavemet edebilmek için ancak Doğu'yu gösteriyoruz ve sonra yine onunla içli dışlı olmaktan kaçınıyoruz. Doğu ile temasta bir maddi fayda görüyorsak bunu vaktiyle yapmalıyız. Zira Kafkasya da bize zıt bir millet vardır. O millet ki bizi doğramakla zevk alıyor. Bizden evvel bizim menfaatimize muhalif olarak Bolşeviklerle bir anlaşma yapsak olmaz mı? (pek doğru sesleri) İcap etmez mi ki biz onlardan evvel davranalım da vatani ve milli menfaatlerimiz neyi icap ediyorsa onun üzerine bir anlaşma yapalım. Bendeniz teklif ediyorum. Hükümet bunun hakkında ne biliyorsa bize söylesin. (alkışlar) MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Efendiler, Mebus Sırrı Beyefendinin sorusu, Bolşevikliğe lazım gelen ehemmiyet ve bu ehemmiyete nazaran Hükümetin ne gibi teşebbüste bulunduğu veya bulunmadığı şeklindedir. Şüphe yok ki Bolşeviklik akımı ve istilası ve hepimizce biliniyor. Bunun hakkında söz söylemeyeceğim. Fakat yine söylemek isterim ki Bolşevikliği lüzumu kadar ehemmiyetle herkes gibi Hükümet de biz de mütalaa etmiş ve layık olduğu ehemmiyeti vermişizdir. Evet, demek oluyor ki biz Bolşeviklikten edebileceğimiz istifadeye yabancı değiliz. İtimatla arz ederim ki Bolşeviklerle ittifak için, Hükümet teşebbüs etmektedir. Yalnız Hükümet bu husustaki teşebbüsünde gayet tedbirli olmak lüzumunu kabul etmiştir. Şöyle ki bir defa mevcudiyetimizin muhafazasını ve temini dışarıdan değil, içeriden kendi vicdanımızdan bulmak prensibini Hükümet kabul etmiştir. Çünkü kendi kuvvetimizi dikkate almaksızın hariçten, şuradan buradan gelecek kuvvetlere dayanarak istikbal isteyeceksek ve o kuvvetten ve o imdattan yardım da gelmezse hayal kırıklığına uğrarız. Bunun için önce kendi kuvvetimize ehemmiyet veriyoruz. Fakat kendi kuvvetimize düşmanlarımızın adedinin çokluğunu dikkate alarak kuvvet ilave etmek gerekebilir. Bu suretle tabii ki Doğudan gelmesi muhtemel olan kuvvetlere iltifat edeceğiz. Ancak burada iki durumu bir birinden ayırmak lazımdır, Bolşevik olmak ve diğeri Bolşevik Rusya sıyla ittifak yapmak. Biz Hükümet olarak Bolşevik Rusya ile ittifak etmekten bahsediyoruz. Yoksa Bolşevik olmaktan bahsetmiyoruz. Bolşevik olmak büsbütün başka bir meseledir. Böyle bir 16

17 mesele ile uğraşmaya bizim ihtiyacımız yoktur. Fakat ittifak meselesi ciddiyet ve ehemmiyetle takip edilmektedir ve muvaffak olacağımıza ümit ediyoruz. Ancak bu noktanın açıkça müzakeresini Batı'ya karşı fiilen harp ilan edeceğimiz güne tehir etmek istiyoruz. İşte böyle bir harp ilanı yapıldı mı korkumuz olmasın. Artık Batı'- dan korkmuş olmayalım, korkuya lüzum görmeyelim. O günü görünceye kadar ve Doğu'dan gelen kuvvetin, maddeten bize yardımının ortaya konmasına kadar tabi ki Batı ile her nevi siyasi münasebete girişmekten geri durmayacağız. Çünkü Batılılarla, Amerikalılarla siyasi münasebete girişmek Doğudan her hangi bir devletle siyasi münasebete girişmekten bizi men edemez. Bolşeviklerle ittihat ve ittifak edildikten sonra da siyasi münasebete girişilebilir. Onun için bu noktada azami kanaat buyrulmasını rica ederim. (alkışlar) Nitekim Bolşevikler başından beri yalnız kendi prensiplerini takip etmişler ve yalnız kendi prensiplerine riayet eden ve bütün manasıyla Bolşevikliği kabul edenlerle anlaşmışlardır. Fakat bütün milletleri birden bu sosyal esaslara uydurmaya imkan olmadığına ve emperyalizmi yenmek için İslam Âlemi ile ittifak lâzım geldiğine kani olmuşlar ve milletlerin dinine ve milliyetine riayet etmeye karar vermişlerdir. O halde bir çare kalıyor ki bütün milletleri silah kuvvetiyle ezerek, öldürerek, mağlup ederek kendi prensiplerini kabul ettirmektir. Halbuki bütün bu prensipleri tatbik etmekten gayelerinde emperyalizme karşı mukabele etmek, mücadele etmek için tabii yalnız kendi kuvvetleri kâfi değildir. Evet, kendilerine hakiki kuvvet olarak destek olacak bir kuvvet olarak İslam Âlemini görmüşlerdir. Binaenaleyh İslam Âlemini oldukları gibi kendilerine müttefik yapabilirlerse, o zaman Batıda emperyalizme karşı galip geleceklerine kanidirler. İslam Âleminin dini esaslarından ayrı olarak Rusya da yetişmiş, Rus ırkından meydana gelmiş hiç bir zihniyeti tatbik etmenin imkanı olmadığını onlar da elbette anlamışlardır. Karar vermişlerdir ki Bolşevikler bir milletin milli ve dini esaslarına hücum etmeyecekler, yalnız emperyalizme karşı müştereken mücadeleyi kabul eden milletlerle ittifak edeceklerdir. Nazari olarak ve tahmin üzerine arz etmiyorum, şimdiye kadar vuku bulmuş olan hadiseler neticesinde bu hakikatler ortaya çıkmıştır. İşte mesela Azerbaycan da, meselâ Türkistan da, meselâ Kuzey Kafkasya da bunları bütün manasıyla Bolşevik olmuşlar zannetmeyiniz. Binaenaleyh Bolşevik prensiplerini kabul etmek sosyal bir meseledir. Bugünün işi değildir. Şimdilik Hükümetin açıklamaları bundan ibarettir. 1 1 TBMM Gizli Celse Zabıtları (29 Mayıs 1920), 1.Dönem, c.1, s.38-48, 17

18 3 TEMMUZ 1920: GİZLİ OTURUMDA MUSTAFA KEMAL PAŞA'NIN SOVYET RUSYA İLİŞKİLERİ VE BOLŞEVİZM HAKKINDAKİ BEYANATI (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 26.Birleşim, Gündem: 2/1) 1920 Yılı yaz mevsimi, Ankara Hükümeti için zor günlerin yaşandığı bir dönemdi. Bir yandan Ankara yakınlarına kadar yayılan iç isyanlar ve diğer yandan bunu Fırsat bilen Yunanlıların Bursa ya doğru ilerlemeleri, Türkiye Büyük Millet Meclisini ve Hükümetini iyice zora sokmuştu. Bir de Ramazan Bayramı dolayısıyla Genel Kurul da karar yeter sayısının bulunamaması, Meclisin bir süre kapalı kalmasına neden olmuştu. Sovyet Rusya ile karşılıklı ilişkiler kurulmasına çalışılıyordu İSMAİL SUPHİ BEY (Burdur): Efendim, biz bir sal içine sığınmış insanlar gibi bulunduğumuz bir sırada, azim ve imanla çalışmaktan başka silahımız olmadığı bir zamandayız. Yakıyoruz, acaba bir duman var mı? Bizi kurtaracak tek devlet olarak Bolşevikleri görüyoruz. Bolşeviklerle münasebetimiz ne şekildedir? Zannederim bu, bu celsede bahis mevzu olacak bir meseledir. Bolşeviklerden ne kadar kuvvet gelebilir, ne vakit gelebilir? Bolşeviklerden ne gibi bir taahhüt almak mümkündür. Onlarla devletlerarası bir anlaşma imzalamak mı lazımdır, yoksa onların dediklerini kabul etmek mi lâzımdır? Bunlar hakkında Hükümet ne düşünüyor? Az çok bir malumat istemek hakkımızdır. Mesela bana söylediler ki Bakü de Bolşeviklik ilan olunmuş. Bugün Azerbaycan da on üç milyon lira para mevcuttur. Orada da Bolşeviklik ilan edildiğine göre, para geçmez. Bu parayı size verebilirler, dediler. Zannederim bunu Hükümet not eder. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Ankara): Efendiler daha önce bu husustaki düşüncemi söylemiştim. Bizim için, Milletimiz için Bolşevik olalım, olmayalım meselesi bahis mevzu değildir. İlla Bolşevik olmak için bir mesele yoktur. Yine bu hususta kraldan ziyade kral taraftarı olanlar da var. Görüyorum ki bazı arkadaşlar, illâ Bolşevik olalım gibi bir fikirdedirler. Biz bir milletiz, kendimize mahsus adetlerimiz vardır, prensibimiz vardır ve biz bunlara sadığız. Biz Bolşeviklerden bahsettiğimiz zaman bir Bolşevik Rusya sı, Sovyet Cumhuriyeti var ve onların düşmanları, bizim de düşmanımızdır. Biz kendi maksadımızı kurtarmak için bunlarla birleşebiliriz. Yoksa kendi maksadımızı bırakıp da onlara köle olalım meselesi bahis mevzu değildir. Onun için bu nokta, kayıtsız şartsız Bolşevik olalım demek değildir. Belki olmayız ve evvelden olalım desek belki kabul etmezler. Onun için evvela, ne yapacağımızı bilelim. Ondan sonra dost olarak, bir kuvvet olarak kendilerine müracaat edebiliriz. Efendim, Sovyet Cumhuriyetiyle öteden beri takip ettiğimiz temasın neticesini arz edeceğim. Bu siyasi temastan evvel onların askeri harekâtı hakkında malûmat vereyim. Malûmunuz Rus Bolşevik 11.Ordusu Bakü ye gelmişti ve Azerbaycanlılar bunları iyilikle kabul ettiler. Ermeni ve Gürcistan hududuna kadar geldiler. Biz biran evvel Bolşevik Rusları ile temas etmek lüzumunu hissettik. Fakat ondan çok evvel, yani daha biz Erzurum da bulunduğumuz sıralarda, bu husus ile hususi olarak bazı arkadaşlarımızı oraya göndermiştik. Fakat aylar geçti, gönderdiğimiz 18

19 heyetten bir cevap almaya imkân bulamadık. Binaenaleyh ikinci defa olmak üzere ve Bolşevik kuvvetleri Ermenilere temas etmiş olan Bolşevik Cumhuriyetinin bize yapacağı yardım ve saire hakkında vaziyeti anlamak lazım geliyordu. Yine bir heyet gönderdik. Gönderdiğimiz bu heyetin eline de benim imzam ile bir mektup verilmiştir. 1 Bu mektup hulasa olarak şu noktaları ihtiva ediyordu. Bir defa onların gayesini biz nasıl görüyoruz, bunu anlattık. Emperyalist hükümetler aleyhine harekât ve onların tahakküm ve esaretinde bulunan insanların kurtarılması için Bolşevik Ruslarla işbirliğini kabul ederiz dedik. Birleşebilmemiz için siz Gürcistan ı kuvvetle ve propaganda ile tarafsız yaparsınız ve bizim Ermenilere karşı hareket etmemiz lazım ise sizin faaliyetlerinize iştirak ederek Ermenilere karşı bu hareketi yaparız. Bundan sonra da yapacağınız bütün harekâtta size yardım edeceğiz. Maksadımız Vatanımızda bağımsız olarak yaşamaktır, her şeyden evvel gayemiz budur. Bu heyetten de uzun müddet cevap alamadık. Diğer bir heyet gönderdik, en son gönderdiğimiz heyete daha ziyade salahiyet verilmişti. En son gönderdiğimiz heyet Erzurum a döndüğü zaman, ilk heyet Moskova ya gitmiş bulunuyor ve ikinci giden heyet oradan aldığı cevaplarla Trabzon a gelmişti. Şimdi getirilen cevapları arz edeceğim. Mektubumuzu almışlar, memnun olmuşlar ve bizim hakkımızdaki düşüncelerini de gayet açık ve kati bir surette bildirmişler. Müsaade buyurursanız ufak bir tahlil yapalım. Türkiye istiklalini bir defa tabii buluyorlar. Sonra Türk arazisinin bizde kalmasını, onu da muvafık görüyorlar. Yalnız aramızda ufak bir fark mevcuttur. O mevcut olan fark da milli hudutlarımız dâhilindeki muhtelif ırklara mensup Müslüman halkların da oylarına müracaat edilmesi meselesidir. Biz haddi zatında gerek Suriye ve gerek Irak taki insanların bağımsız olmaları esasını kabul ettik. Buna dair bir itirazımız yoktur. Sonra bizim kabul etmiş olduğumuz prensiplerin bazılarını, Rus Sovyet Cumhuriyeti tabii buluyor. Mesela Ermenistan daki insanların kendi mukadderatını kendi oylarıyla tayin ve tespit etmeleri, Erivan Cumhuriyetini tesis ve teşkil eden Ermenilerin bağımsız olmalarını ve bu hususta arzuları her ne ise zaten kabul ettik. Fakat Kürdistan, Lazistan vesaire hakkında değil. Kesinlikle prensibimiz şudur ki milli hudutlar olarak çizdiğimiz Memleketimizde yaşayan çeşitli Müslümanlar birbirlerine karşı ırki, ahlaki bütün haklarına riayet eden öz kardeşlerdir. Binaenaleyh onların arzuları aksine bir şey yapmayı biz de arzu etmeyiz. Bizce kati olan bir şey varsa o da milli hudutlarımız 1 Mustafa Kemal Paşa'nın Lenin'e yazdığı mektubun özeti. Sayın Başkan, Rus Bolşevikleri ile bütün çalışmalarımızı ve en azı hareketlerimizi ortak düşmana karşı birleştirmek zorunda olduğumuzu kabul ediyoruz. Bolşeviklerin emperyalist ülkelere düşman olduklarını ve bütün mazlum milletleri emperyalizmin ezici baskılarından kurtarmak istediklerini biliyoruz. Ülkemizi işgal eden emperyalist güçleri ülkemizden çıkarmak ve emperyalizme karşı girişilen genel savaşı sürdürebilmek amacı ile Ülkemiz içinde güçlü bir ordu bulundurmak ve bu ordunun gücünü artırabilmek için öncelikle beş milyon altın ruble borç talep etmekteyiz." ( 19

20 dâhilinde Kürt, Türk, Laz, Çerkez ve diğer bütün bu Müslümanlar müşterek menfaate sahiptirler. Beraber çalışmaya karar vermişlerdir. Yoksa hiç bir vakit başka bir düşünce yoktur. Vicdani arzu ile kardeşçesine ve din birliği içinde bir birliktelik vardır. Binaenaleyh hiç şüphe etmeyiniz ki Kürt, Laz vesaire, fikri sorulduğu zaman bunu söyleyeceklerdir. Yalnız şunu da hatırlatmak isterim ki bize baskı yapmak istedikleri şeyleri Çiçeron dikkate almıştır. Çiçeron diyor ki, -Trakya kendi mukadderatını kendi tayin edecektir. Bu husustaki düşüncemiz de hepinizce malûmdur ve binaenaleyh bizim için çekinilecek bir nokta yoktur. Azınlıklar hakkında da bütün medeni Dünya nın kabul ettiği kanunları siz de kabul ediniz....diyorlar. Bu bizim için iyi bir şeydir ve biz bunu memnuniyetle kabul etmişizdir. Boğazlar meselesi için ortaya koydukları noktalar, Karadeniz sahilinde bulunan hükümetlerin boğazların vaziyetini halletmek, bu devletlere aittir. Kapitülasyonlar hakkında da dışarıya çıkmış olanlar memleketlerine geleceklerdir. Yalnız bunu arz edeyim ki burada mesela silahtan bahis olunmamıştır. Bu bizim de dikkatimizi çekmiştir ve anlamak istedik. Fakat bu bir mektuptur fazla bir şey yazmak istememişlerdir. Müsaade buyurursanız buna cevaben bizim yazdığımız mektubu da okuyayım. Bize yine oradaki delegelerimizin verdiği malûmatta, bir Rus Sovyet heyeti Erzurum da bizimle görüşmek üzere yola çıktığını bildiriyordu. Vaat ettikleri paradan bir miktarını bizim delegelerimizle göndermek istemişler, Batum dan geldiği için İngilizlerin eline geçer diye kendi delegelerine vermişler. Şimdiye kadar gelmesi lazımdı, gelmedi. Biz gelemeyişini şu şekilde düşünüyoruz. Bolşeviklere Azerbaycan da muhalif olanlar vardı. Onların tesiri oldu kanaatindeyiz. Azerbaycan da bizim kendi arkadaşlarımız vardı. O arkadaşlarımıza İngilizler dediler ki, -Bolşeviklerle haberleşiniz, Türkiye bizimle anlaştı ve orada bulunan arkadaşlarımız da ellerindeki kuvveti çarptırdılar ve tabii mağlup oldular. Mağlup olduktan sonra biz de işittik ve haber gönderdik....filân ettik. Halbuki Bolşeviklerle bu haberleşme başlayınca, Kafkaslarda Müslümanların katline başlanıldı. Ermeniler bundan istifade etti ve Olti taraflarına taarruza geçtiler. Fakat bir kaç gündür bu yanlışlığın bir dereceye kadar düzeltildiğini görüyoruz ve iki üç gün evvel aldığımız haberde, Tiflis üzerinden geçmekte oldukları anlaşıldı ve bu yanlışlığı bertaraf etmek ve hakikaten bu münasebette samimi olduğumuzu anlatmak için teşebbüste bulunduk. Binaenaleyh Rus Sovyetleriyle olan münasebetimizin en son noktası bundan ibarettir. BİR MEBUS BEY: Gürcistan Bolşevik olmuş mudur? MUSTAFA KEMAL PAŞA (Devamla): Gürcistan da çoğunluğun Bolşeviklerle birleşmeye müsait olduğu anlaşılıyor. Bizce kuzey ve kuzeydoğu hududumuz tamamen Ermenistan la çevrilidir. Sonra Ermenistan dahilinde kendiliğinden teşekkül etmiş İslam şuraları var ve adeta Ermenistan la bizim hududumuz arasında ufacık hükümetler var. Şimdi bu hükümetlerin en mühimi Aras Hükümetidir ve bizim ile Azerbaycan arasında doğrudan doğruya teması yoktur. Aynı zamanda Ermeni 20

21 Cumhuriyetiyle siyasi münasebete giriştik. Kendilerinin bu taarruzlarını protesto ettik ve biz hakikati söyledik onlar kabul etmediler. Gürcistan da bizimle siyasi münasebete girişmiştir. Binaenaleyh karşımızda Batum havalisinde Gürcülerden ziyade Müslüman ahalinin hâkim olduğu anlaşılıyor. Çok muhtemeldir ki Rus Sovyet Cumhuriyeti bize, düşündüğümüz maddi ve manevi yardımları yapsın. Efendiler bütün gücümüzle bu hususu temin için çalışacağız AĞUSTOS 1920: MUSTAFA KEMAL PAŞA NIN SOVYET RUSYA İLİŞKİLERİ HAKKINDAKİ AÇIKLAMALARI (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 48.Birleşim, Gündem: 5/3) Ermeni sorunu, Türkiye ile Sovyet Rusya arasında en önemli sorunlardan biri olmuştu. Sovyetler nasıl olsa ele geçirecekleri Ermenistan'ı en geniş topraklarıyla muhafaza etmek istiyor, Türkiye ise Ermenistan'a bir karış toprak vermeye yanaşmıyordu. Şiddetlenen Ermeni saldırıları karşısında Rusya'nın isteğiyle Türk müdahalesi bir süreliğine ertelendi. Bu ertelemenin siyasi nedenleri vardı. Mustafa Kemal Paşa Mecliste bu nedenleri milletvekillerine açıklamak zorunda idi. MUSTAFA KEMAL PAŞA: Son günlerde Bakü'de milletlerarası bir kongre yapılmaktadır. 2 Bizden de oraya temsilciler davet ediyorlar. Bu davetler doğrudan doğruya halkımıza yapılıyor. Trabzonlulara, Erzurumlulara, her tarafa birtakım davet yazıları geliyor, gönderiliyor. Aldığımız malumata göre bazı yerlerden, katılanlar olmuş. Efendiler, biz Memleket ve Milletimizin mevcudiyetini ve istiklâlini kurtarmak için karar verdiğimiz zaman, kendi prensiplerimize göre hareket ettik. Hiç bir kimseden ders almadık, hiç kimsenin kandırmalarına aldanarak işe girişmedik. Bizim prensiplerimiz Bolşevik prensipleri değildir ve Bolşevik prensiplerini Milleti- 1 TBMM Gizli Celse Zabıtları (3 Temmuz 1920), 1.Dönem, c.1, s.52-74, 2 Bakü Kongresi: Üçüncü Komünist Enternasyonal tarafından Bakü'de düzenlenen toplantı yılında Bolşevikler artık Batı'da umdukları büyük devrimin pek de yakın olmadığına inanmaya başlamışlardı. Bu ortamda Doğu halklarına doğru yönelen Sovyet Rusya onlarla Batı'ya karşı bir ittifak kurmaya çalışıyor ve Batılı emperyalist güçlerin egemenliği altındaki Doğulu halkları bu güçlere karşı ayaklandırmayı düşünüyorlardı. Eylül 1920'de Bakü'de çoğunluğu sömürge rejimi altındaki Doğu ülkelerinden gelen komünist partilerin temsilcilerinin katıldığı bir Kongre düzenlendi. Kongrede iki ana konu üzerinde yoğunlukla duruldu, Doğu halklarının milli kurtuluş mücadeleleri beklenen dünya devrimi açısından nasıl değerlendirilecek ve bu konuda nasıl bir strateji izleyecek. Kongre'de komünist nitelikli olmayan, bu sırada Anadolu'daki kurtuluş mücadelesi dahil milli kurtuluş hareketlerine karşı nasıl bir tutum takınılacağı da tartışıldı. 21

22 mize kabul ettirmek için de şimdiye kadar hiç düşünmedik ve teşebbüste bulunmadık. Fakat esas itibariyle tetkik olunursa bizim prensibimiz halkçılıktır, kuvvetin, kudretin, hâkimiyetin, idarenin doğrudan doğruya halka verilmesidir, halkın elinde bulundurulmasıdır. Yine şüphe yok ki bu Dünyanın en kuvvetli bir esası, bir prensiptir. Elbette böyle bir prensip Bolşevik prensipleriyle çatışmaz. Bolşevikler bize milliyetçiyiz derler, fakat biz öyle milliyetçiyiz ki, bizimle dost olan bütün milletlere hürmet ve riayet ederiz. Onların bütün milli prensiplerini tanırız. Bizim milliyetçiliğimiz her halde bencil ve mağrur bir milliyetçilik değildir ve biz Müslüman olduğumuz için, bizim ümmetçiliğimiz vardır ki milliyetçiliğin çizmiş olduğu hudutların dışına bizi çıkarır. Bu sebeple bizim prensiplerimizin de Bolşevik prensiplerine benzediği düşünülebilir. Bolşevizm, millet içinde mağdur olan bir sınıf halkı dikkate alır. Bizim Milletimizin tamamı mağdur ve mazlumdur. Bu sebeple bizim Milletimiz himayeye muhtaçtır. Bunları söylemekten maksadım, bu noktayı açık, samimi ve kati olarak ifade ediyorum, Memleket ve Milletimizi kurtarabilmek için, Memleketin ahengini, intizamını muhafaza etmek lazımdır. Her tarafta çeşitli kafaların, fikirlerin teşebbüsü, Memleketin içinde çeşitli fikir akımları bulunabilir. Halbuki efendiler, biz her taraftan, çeşitli taarruzlara, hücumlara maruz bulunmaktayız. Bu vaziyet içinde bizim için esas olan birlik ve beraberliği muhafaza etmektir. Binaenaleyh falan yerde falan, filan ve filan yerlerde yapılan kongrelere bazıları davet olunabilir ve bunlar oraya gider ve orada tespit edilen prensipleri kabul eder, ama memleket içinde tatbik etmeye başlanırsa bu doğru bir istikamet olamaz. Biz kongrelere de gideriz. Her tarafa gideriz, her şeye katılırız. Yalnız biz gideriz, Millet gider, yani yalnız Milletin temsilcileri olan heyet gider ve yapılması lazım gelen şeyi o yapar. Ancak Yüce Meclisinizin salahiyetine sahip olanların her hangi bir kongrede, her hangi bir yerde, herhangi bir cemiyette, herhangi hükümette yapacağı temas, söyleyeceği söz, vereceği imza kabul edilir. Her halde biz bugün için, kendi prensiplerimize, Milletimizden, halkımızdan aldığımız hakiki kanaatlere göre hareket etmekteyiz. HULUSİ BEY (Karahisar): Paşa Hazretleri, Bakü deki kongre resmi mi, gayri resmi midir? MUSTAFA KEMAL PAŞA (Devamla): Gayri resmidir Efendim. O resmi olsa tabii Millet Meclisini davet ederdi. Şark Cephesi hakkında verilen önergeye cevabım bundan ibarettir. Başka mevzuların da aydınlatılmasına lüzum ve ihtiyaç görüyorsanız, onlar hakkında da izahat verebilirim. İSMAİL SUPHİ BEY (Burdur): Bizim kuvvetler ile Rus kuvvetleri ittifak edeli epey zaman olmuştur. O zamandan beni o kuvvetlerin buraya getirilmesi düşünülmüş müdür, böyle bir teşebbüse lüzum var mıdır? MUSTAFA KEMAL PAŞA (Devamla): Neden dolayı böyle bir teşebbüs yapalım? Böyle teşebbüs var mıdır? Ne sebep vardır efendim? Kızıl Orduyu bizim Memleketimize davet etmek teşebbüsünün bizce düşünüldüğüne siz inanıyor musunuz? 22

23 İSMAİL SUPHİ BEY (Burdur): Efendim, soruyorum. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Devamla): Yaptınız mı, yapmadınız mı diye soruyorsunuz rica ederim. Böyle bir soru sorabilmek için vaziyeti gayet iyi düşününüz, tahlil ediniz, ondan sonra soru sorunuz. Biz böyle bir şey düşünmedik ve düşünmek de istemiyoruz. İSMAİL SUPHİ EFENDİ (Burdur): Bu durumda fiili yardım ne şekilde olabilir? Bizim Delege Heyetimiz Moskova da Sovyetlerle müzakereye başlamış mıdır? MUSTAFA KEMAL PAŞA (Devamla): Müzakerelere başlayıp, başlamadığına dair henüz bir haber almadık. Yalnız onların oraya ulaştıklarına dair iki telgraf aldık. Biz de merak ettik ve iki defadır telgrafla sorduk, niçin bize izahat vermiyorsunuz diye, cevap gelmedi. Biliyorsunuz ki Sosyalist Enternasyonal Kongresi toplandı. Belki de bizim delegelerimiz bu Kongreye katıldılar. Belki de müzakerelere başlandı. İSMAİL SUPHİ BEY (Burdur): Lehistan'da Bolşevik ordularının ilerlemesi üzerine İngilizler ve Fransızlar Lehlilere yardım için kuvvet gönderileceğine dair haber gelmesine rağmen hakikaten Bolşevik orduları muvaffak olabilirler mi? MUSTAFA KEMAL PAŞA (Devamla): Beyefendi böyle bir şeyi halletmek için evvela Rus Bolşevik Ordusunun askeri kuvveti ve kuvvetin miktarı nedir? Kendisiyle doğrudan doğruya harp eden ve mağlup olan Leh kuvvetlerinin vaziyeti nedir? Oraya Fransız ve diğer İtilâf devletlerinin miktarı nedir? Bunların cevaplarını bilmek lazımdır. Bu cevapları Bolşevik Hükümeti Genel Kurmay Reisi bile bilemez. (gülüşmeler) 1 1 TBMM Zabıt Ceridesi (14 Ağustos 1920), 1.Dönem, c.3, s , 23

24 11 EKİM 1920: DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI VEKİLİ MUHTAR BEY İN SOVYET RUS- YA İLİŞKİLERİ HAKKINDA BEYANATI (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 81.Birleşim, Gündem: 2/1) TBMM Hükümetinin ilk işi Avrupa ya karşı durmuş olan Türk Milletinin bu mücadelede büsbütün yalnız kalmamasını sağlamak ve bu yolda ilk adım da aynı düşmanlarla uğraşmakta olan Bolşevik Rusya ile temasa geçmek oldu. Bu nedenle seçilen Delege Heyeti Mayıs Ayında Ankara dan ayrılır ve Temmuz Ayında Moskova ya varan Heyet Lenin de dâhil önemli Sovyet yetkilileriyle görüşür. Taraflarca 24 Ağustos 1920 tarihinde paraf edilen bir antlaşma taslağı ortaya çıkar. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Dışişleri Vekili Beyefendi siyasi vaziyet hakkında izahat verecek, söz onundur. AHMET MUHTAR BEY (Dışişleri Vekili): Yüce Heyetiniz dış siyasetimiz hakkında izahat talebinde bulunmaya yerden göğe kadar haklıdır. Ancak müzakerenin gizli celsede yapılması gereği bunu biraz geciktirdi. İstanbul un işgalinden sonra Anadolu da teşekkül eden Milli Hükümeti iç ve dış siyaset prensipleri evvelce tespit edilmişti. İstanbul Mebuslar Meclisi teşekkül ettiğinde Milli Misak ile İtilaf devletlerine, tarafsız devletlere ve bilhassa Versay Kongresine 1 de tebliğ etmişti. Bu ufak tarihçeden arz etmek istediğim nokta, Türkiye Büyük Millet Meclisinin siyasi gayelerinde herhangi bir değişikliğin olmadığını söylemektir. Malumunuz Osmanlı Hükümetinin siyaseti milli olmaktan çıkmış ve birtakım şahsi temayüllerle şekillenmiştir. Binaenaleyh Ankara Hükümeti artık milli bir siyaset takip etmektedir. Binaenaleyh bundan bir hüküm çıkarmak lazım gelirse, Hükümetimiz istiklalini kazanmak için her kim olursa olsun ancak bununla kabul ve müzakere edebilir manasınadır. Binaenaleyh coğrafi vaziyetimiz ve siyasetimiz icabı Doğu ile Batı devletlerinin arasında bulunuyoruz. Şimdiye kadar bizler bilhassa Mondros Ateşkesinden sonra Batı hükümetleriyle uygun bir şekilde anlaşabileceğimizi iyice tetkik ve takip ettik ama ne yazık ki buna imkan olmadığı anlaşılmıştır. Fakat bu sırada bilirsiniz ki Rusya da yeni bir fikir akımıyla, yeni bir hareket ortaya çıktı. Biz de bunun bizim kurtuluşumuza yardımcı olur düşüncesiyle istikametimizi Doğula döndürdük. Çünkü Büyük Millet Meclisi Hükümeti sırf milli bulunduğu şekliyle kendisinin istiklalini temin edecek yardım ne taraftan getirse gelsin kabulünde tereddüt etmeyecektir. Ne taraftan gelirse gelsin, şimdiye kadar bize husumet göstermiş bulunmuşsa bulunsun, Milli Hükümetimizin tespit ettiği esaslar dairesinde yapılacak teklifleri kabul ederiz. Siyasette malumunuz hissiyata kapılmak doğru değildir. Daima menfaat üzere hareket edilir. Bunu söylemekten maksadım şimdiye kadar İngiliz ve Fransızlarla münasebetimizi arz etmektir. Muhterem Reisimiz Mustafa Kemal Pa- 1 Birinci Dünya Savaşı sonunda İtilaf Devletleri ile Almanya arasında barış antlaşması imzalanması için toplanan konferans. 24

25 şa Hazretleri tarafından Lenin e yazılan mektup, sonra Çiçerin tarafından cevap yazılmış ve buradan Dışişleri Vekili Bekir Sami Bey ile birlikte bir Delege Heyeti Moskova ya gönderilmişti. Bu heyet 19 Temmuz 1920 tarihinde Moskova ya vardı ve müzakerelere başladı. Fakat bu sıralarda Bolşevik Orduları birçok iç mesele ile uğraştıkları için Rus Hükümeti fevkalade meşgul olduğundan dolayı tabii müzakereler arzu edildiği derecede süratle devam edemedi ve bir buçuk ay geçti. Şimdi ise emniyet ve itimat ederek vazife mevkiine getirdiğiniz Hükümet bugün Dışişleri Vekili sıfatında bulunan bu arkadaşın gayretiyle büyük bir müjdede bulunmak istiyorum. 24 Ağustos 1921 günü Türk delegeleriyle Rus delegeleri arasında anlaşmanın esasları kararlaştırılmış ve bu anlaşma parafe edilmiştir. (Şiddetli alkışlar) Rusya da ihtilal olduğu vakit ortaya atılan prensiplerden birisi de milletlerin kendi mukadderatını kendilerinin tayin etmek hakkı olmuştur. Bu anlaşma metni, bu prensibe göre kaleme alınmıştır. Henüz daha anlaşma imza edilmemiş, yalnız arz ettiğim gibi esasta anlaşılarak iki delege heyeti tarafından parafe edilmiştir. Bu parafe edilen metni ve bunun müzakerelerinde cereyan eden münakaşalara dair raporları bundan üç dört gün evvel Moskova dan Trabzon a gelen Yusuf Kemal Bey buraya hareket etmek üzere emir almıştır ve yolda bulunuyor. Ondan daha esaslı malumat alınmadıkça bu meselenin daha fazla müzakeresini devam ettirmememin Meclisçe zaten bendeniz söylemeden takdir edildiğini zannediyorum. Ancak bir hususu ifade edeceğim. Ruslar diyorlar ki, -Ermeniler ihmal edilmiş bir millettir, tabii bunların da hakları vardır....pekâlâ, biliriz ki Ermeniler kendilerini Avrupa da ve Amerika da gayet masum ve gayet mazlum olarak tanıtmışlardır ama bizim masumiyetimiz de onlarınki kadardır. Fakat Hıristiyan olmaları sebebiyle her taraftan merhamet ve yardım almış olan bu adamlar, bizim masumiyetimizi zalimliğimize çevirerek Avrupa ve Amerika ya kabul ettirmişlerdir. Binaenaleyh Rusya herhalde Doğu Anadolu da gayet ufak bir yer vererek bunların tatmin edilmesini arzu ediyor. Bugün bilirsiniz ki Ermenistan da Taşnak hükümeti vardır ki bunlar Sosyalist Federatif Rusya Cumhuriyetinin düşmanıdır. Ruslar Taşnak Hükümetini yıkmak istiyorlar. Yerine Sovyet Rusya taraftarı bir hükümet kurarak federasyonlarının bir parçası yapmak istiyorlar. Bu sebeple Ermenilerle bir parça birlikte hareket etmek istiyorlar. Bir de başka sebep vardır ki o da muhtelif Avrupa memleketlerinde sonuna kadar mücadeleyi kabul ve taahhüt etmiş olan sosyalist partiler vardır. Avrupa vaziyetini tetkik edecek olursak zannolunabilir ki bu partiler az zaman sonra, bugünden ölçülemeyecek bir zaman zarfında bütün nüfuz ve kudreti ellerine alacaklardır. Rusya Hükümetinin takip ettiği emellerden birisi de kendisini Avrupa da resmen tanıttırmaktır. Halbuki mücadele ettikleri kapitalist devletler buna katiyen muvafakat etmezler. Çünkü muvafakat ettikleri gün sosyalizm esasını kendi memleketlerinde tatbik edilmiş ve kabul etmiş olurlar. Tabii mücadele eden iki taraf vardır. Birisi kapitalizm tarafı, diğeri onu yıkıp hâkimiyeti halkın eline teslim etmek isteyen taraftır. Sosyalist Rusya Hükümetinin gayelerine uygun hareket eden Avrupa da büyük partiler var. O büyük Sosyalist partiler kendilerine mal edinmiş oldukları birtakım 25

26 prensipleri Rusya Hükümetinin terk ettiğini görecek olurlarsa Rusya ya karşı tavır alırlar. Ruslar, Ermeni meselesinde proletaryanın kendilerine karşı geleceğinden korkuyorlar. Onun için onları biraz tatmin etmek istiyorlar. Ama biz Doğu hududumuzda yapmak istedikleri değişikliği hiçbir şekilde kabul etmeyeceğiz. Çünkü Bitlis ve Van da mevcut bulunan Ermenilerin adedi az çok bellidir. Binaenaleyh bu vaziyet halledilmiştir. İşte efendiler, parafe edilen anlaşma projesinin esasları bundan ibarettir. Bu bir dostluk anlaşmasıdır. Malumunuz dostluk anlaşmalarında müddet tayin edilmez. Amma ileride ne olursa olur. Zannedilir ki nihayet bir buçuk iki ay zarfında bu anlaşma taraflarca imzalanır. Çünkü haberleşmenin zorluklarını biliyorsunuz. Çünkü Yusuf Kemal Bey gelecek, bu az çok zaman alır. Bizim taleplerimiz içinde bir de Rus Hükümetinden maddi ve manevi yardım taleplerimiz de vardır. Para, silah gibi birtakım yardımlar istemiştik. Binaenaleyh bu yoldaki müracaatımızı iyi karşıladılar ve ellerinden gelebildiği kadar maddi yardımda bulunmayı taahhüt etmişlerdir. Bundan otuz gün evvel gönderilen külçe altınlar bugün elimizdedir. Diğer taraftan Yusuf Kemal Bey i Moskova dan getirecek trenin içinde bir milyon altın, bir miktar ruble ile bir vagon mavzer fişeği bulunuyordu. Diğer taraftan fişeği ve mitralyözü olan sekiz vagon da Moskova İstasyonundan hareket etmek üzeredir. Zannediyoruz ki Rusya Hükümetinin yapacağı yardımlar bunlardan ibaret olamayacaktır. İnşallah daha çok mikyasta devam edecektir ve bunların devam etmesi anlaşmanın imzalanması ile alakalı değildir. DR. MAZHAR BEY (Aydın): Müsaade buyrulur mu? Kardeşlik esasına dayalı yardımlar yapıldığı ifade ediyor. Kapitalist ve emperyalist devletler doğrudan doğruya Rus Hükümetinin hedefine muhalif olduğuna göre, yani kapitalistler ile emperyalistler bir devletle anlaşma yapamayacak mıyız? Biz doğrudan doğruya Fransız Hükümetiyle sulh yapabilirsek, bu hedefe muhalif hareket etmiş olduğumuzu mu gösterecektir? AHMET MUHTAR BEY (Devamla): Hayır, katiyen çünkü Rusların kendilerinin Londra da İngilizlerle müzakere ettiklerini biliyoruz. Fransa kendi iktisadi istiklâlini temin edecek iktidarda bir hükümet değildir. Fakat Fransa karşımıza çıksa ve dese ki Milli Misakınızda ifade ettiğiniz esasları tamamen temin edeceğiz. Temin edeceğine bizce kanaat gelirse, onunla müzakereyi kabul ederiz. Daha önce de arz etmiştim. Bu bir mali meseledir, yoksa Doğu ve Batı meselesi değildir. Söyleyeceklerim bundan ibarettir. 1 1 TBMM Gizli Celse Zabıtları (11 Ekim 1920), 1.Dönem, c.1, s , 26

27 16 EKİM 1920: GİZLİ OTURUMDA MOSKOVA KONFERANSI BAŞ DELEGESİ YUSUF KEMAL BEY İN BEYANATI (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 84.Birleşim, Gündem: 2/1) TBMM Hükümetinin ilk işi Avrupa ya karşı durmuş olan Türk Milletinin bu mücadelede büsbütün yalnız kalmamasını sağlamak ve bu yolda ilk adım da aynı düşmanlarla uğraşmakta olan Bolşevik Rusya ile temasa geçmek oldu. Bu nedenle seçilen Delege Heyeti Mayıs Ayında Ankara dan ayrılır ve Temmuz Ayında Moskova ya varan Heyet Lenin de dâhil önemli Sovyet yetkilileriyle görüşür. Taraflarca 24 Ağustos 1920 tarihinde paraf edilen bir antlaşma taslağı ortaya çıkar. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Malumunuz Rus Bolşevik Cumhuriyeti ile münasebette bulunmak üzere Moskova ya Delege Heyetimiz gitmişti. Orada Heyetimizin parafe etmiş olduğu Dostluk Antlaşması projesini geçen gün Dışişleri Vekilimiz Yüce Heyetinize kısaca arz etmişti. Bunun bir maddesi milli hududumuzu gösteren bir maddedir. Ruslar tarafından Doğu Anadolu dan Ermenistan a arazi verilmesi teklif edildi. Delege Heyetimiz bu teklifi reddetmek ve milli hududumuzu değiştiren bu maddeyi müdafaa için çok uğraştı. Fakat onları rıza ve ikna etmeye muvaffak olamadıklarını görünce, böyle bir meseleyi kendi kendilerine karar vermeye salahiyetli olmadıklarını beyan ederek bizim mütalaamızı almak üzere buraya geldiler. Hükümetiniz bu husustaki kararını tespit etmezden evvel Yüce Heyetiniz ile istişare etmeyi uygun görmüştür. Yusuf Kemal Beyefendi bu meseleyi izah buyuracaklar, bizi aydınlatacaklardır. Hükümet de bu mesele hakkında Yüce Heyetinizin mütalaasını dinleyecek ve bunun üzerine karar verecektir. YUSUF KEMAL BEY (Baş Delege): Buradan hareketimizin yetmiş birinci günü Moskova ya vardık. Biraz hikaye türünden olacak, bazen mevzu dışına çıkacağım, bu hususta af buyurunuz. (estağfurullah sesleri) Öteden beri alışıldığı gibi İstasyona bir resmi heyet gelecek olunca o memleketin Dışişleri Vekilinin veya temsilcisinin karşılaması gerekir. Moskova ya gelmekte olduğumuzu bildikleri halde bir saat kadar garda bekledik. Sonra, yolda bizi tanıyıp bizimle münasebet kuran bir Müslüman yanımıza geldi. O vakte kadar kimse gelmedi. Kremlin sarayının karşısındaki bir yere indik. Biz oraya vardığımızdan bir saat sonra Dışişleri Komiserliğinden biri geldi. Kendisi Buhara da elçi imiş. Dışişleri Komiserliği adına bize hoş geldiniz dedi ve -Dışişlerinin hepsi bugün Petersburg ta Üçüncü Enternasyonalin açılması münasebetiyle oraya gittiler, burada kimseler yoktur....dedi. Kendisine Dışişleri Komiseri ile ne vakit görüşebileceğimizi söyledik. Diplomasi usulünde Avrupa da bazı adetler vardır. Usulen biz oraya gittiğimizde evvelâ Dışişleri Komiseri, Hükümet Reisi ziyaret edilir, biz geldik gibi. Onlar da gelirler iadeyi ziyaret ederler. Biz onu yapmak istedik. Vazifeli memur bu merasim tamamen kalktı dedi. Aradan iki üç gün geçti, bize dediler ki sizi bugün Dışişleri Komi- 27

28 seri ile Müsteşarı kabul edecek. Bize saray gibi bir binanın bir salonuna aldılar ve buraya gelecek dediler. Aradan bir müddet geçti Dışişleri Komiseri Çiçerin le, Komiser Yardımcısı Karahan geldiler ve görüşmeye başladık. Biraz sohbet ettikten sonra Çiçerin, -Fransızlarla bir anlaşma imzalamak üzereymişsiniz nedir o, bizi biraz endişeye düşürdü de onun için sorduk....dedi. Ben, -Sadece mevzii bir ateşkes anlaşması....dedim. Sonra Çiçerin, İngilizlerle görüşmekte olduklarını söyleyerek, -Onlarla ne yapıyorsunuz, İngilizlerle görüşmek neticesinde vereceğimiz kararı sizinle birlikte kararlaştırırız, siz bunun için şüpheye düşmeyiniz....dedi. Devam etti, -Biz sizden İslam Aleminde İnkılabımızın muvaffakiyeti için çok istifade edeceğiz, İnkılaba karşı İslam Aleminde hareketler olacaktır, o hareketlerin İslami esaslara uygun olup olmadıkları hakkında bize yardım edersiniz, değil mi?...dedi. Müzakere bu gibi hususlarla bir müddet devam etti ve -Akşam burada Karahan la birleşip müzakereye başlayabilirsiniz....dedi. O akşam Müsteşar Karahan la birleştik. Onunla görüşmek biraz güç oldu. Çünkü Fransızca bilmiyordu. Karahan'la konuşmaya başladığımızda ilk mesele şüphesiz yol meselesi oldu. Yani Azerbaycan ile bizim aramızın yol temini meselesi oldu. Çünkü bize yardım edeceklerini, bize altmış bin silah vereceklerini, bize para vereceklerini, top vereceklerini bu yardımların bilhassa silahların, topların taşınması için karadan yol olmasına lazımdı. Karadan yol ise, biliyorsunuz doğru yol Ermenistan dan geçiyordu. Onun için biz ihtiyacımız olan silahları biran evvel almak için bu yol meselesi halledilmeliydi. Karahan Komünist Ermenidir ve öteden beri şimdiki Rus İnkılâpçılarıyla çalışmış hakiki bir Komünistir. Bolşevik demiyorum, Bolşevik ve Komünisti ileride izah edeceğim. Yani Karahan aslında Komünistlikten dolayı milletçi bir adam olmaması lazım geldiği halde, elbette damarlarındaki kanın tesiri vardır. Bununla beraber gayet zarif ve bize gayet samimî görünüyordu. Çok uzun konuştuk. O sıralarda Oltu'nun Ermeniler tarafından işgal edildiği haberi geldi. Bunu biz esastan ele almadık ve kısaca konuştuk. Çünkü hemen biz meselelerin esasına girişmek istemiyorduk ve ayrıca henüz acemi idik. Etrafı biraz yoklamak istiyorduk, bütün fikirlerimizi bir anda dost olarak söylemek doğru değildi. Bundan bazı şeyler öğrendik ve uzaktan uzağa hissettik ki Karahan bu meseleler hakkında kati bir şeyler söylemiyor ve kati müzakereye girişmek istemiyor. Ertesi gün zannederim pazardı. Daha ertesi günü toplanmayı kararlaştırdık. Pazartesi oldu, sabahleyin haber bekliyoruz ki öğle sonu toplanacağız. Akşam 28

29 oldu haber gelmedi. Ertesi günü de haber gelmedi. Biz sinirlenmeye başladık. Boş zamanlarımızda tabii gerek Müslümanlardan ve gerek Ruslardan bize gelip gidenler oluyordu. Moskova daki Müslümanlardan ayrıca arz edeceğim. Bilhassa Ruslardan gelip gidenlerden Komünizm hakkındaki malumat edindik. Müsaade buyurursanız Enternasyonal hakkındaki malumatımı söyleyeyim. Enternasyonal demek sosyalizm fikrinin yayılması için toplanmış bir cemiyet demektir. Milletlerin sosyalizmin muhtelif mesleklerinden toplanarak ona gitmek isteyenler birleşmiş ve demişler ki biz bu yolda gitmek istiyoruz. Enternasyonale dâhil olanlar sosyalizmi bütün kuvvetiyle tatbik etmeye taraftardır. Bu ilk defa olmak üzere Karl Marks la başlıyor. Yetmiş sene kadar evvel Almanya da bütün Dünya işçilerine karşı deniyor ki, -İşçiler, siz sermayedarların zulmünden kurtulmak için bir fikir etrafında, hangi milletten olursa olsun, birleşiniz....işte o fikir beynelmilel bir fikir oluyor. Enternasyonal buradan başlıyor Yılında İsviçre de Birinci Enternasyonal toplanmış. İkinci beynelmilelin çoğu üyesi, sermayedarlar tarafından, İsviçre ye gönderilmiştir ve sulh yapmakta olduklarını ve sulh antlaşmasını işçi sınıfına da kabul ettirmek için yapılmış bir şeydir. Bunu burada kuvvetli söylemekten maksadım orada bizim aleyhimizde, zavallı Türkler aleyhinde bulunulduğudur. Bunu ortadan kaldırmak ve üçüncü programı yapmak için Rus sosyalistleri bütün Dünya sosyalistlerini davet ediyorlar. Daha doğrusu muhtelif milletlerin işçilerinden olmak üzere bir heyet çıkarıyorlar. Üçüncü Enternasyonali topluyorlar. Bu Üçüncü Enternasyonalin birinci kongresi geçen sene olmuştu. İkincisi bizim gittiğimiz zaman oluyordu. Enternasyonalin asıl gayesi Dünya İnkılâbı yapmak, Avrupa yı, Amerika yı Komünist yapmak olduğu için kongrelere fevkalade ehemmiyet veriyorlar. Bu mesele ile son derecede meşgul oldukları zamanda bizi görmeye gelen hale Müslümanlara sorduğumuz zaman diyorlar ki Enternasyonal ile fevkalâde meşgul oluyorlar. Belki de bu doğrudur. Aradan biraz daha zaman geçti. Biz dedik ki bir mektup yazalım. Bize de biraz vakit ayırmaları lazım gelir. Bir mektup yazdık. Hiçbir şey olmamış gibi Dışişleri Nazırıyla görüşmeye başladık. Ara sıra mesela Buhara Heyeti, Afgan Heyeti gelmiş onlarla görüştük ve sorduk. Onlar da bu cevabı verdiler. Fakat arz ettiğim gibi yalnız konuşuyorduk. Çiçerin ile müzakerelerimizin büyük kısmı yine yol meselesine dairdi. Yolu açınız dedik. Fakat Çiçerin bu anda yolu açmaya kudretleri kâfi gelmediğini söyledi. Bizimle Ruslar arasındaki münasebette Rusya Hükümetinin bize ne dereceye kadar dostluk göstereceğini ve bizimle ne kadar alâkadar olduğunu öğrenmek istedik. Çiçerin dedi ki, -Zaten bu yola girilmiştir, bu yolda haylice ilerledik, bir buçuk seneden beri sömürgecilere, emperyalistlere, kendisinin olmayan memleketleri istila edenlere karşı mücadelenizi gördüğümüz için siz istemeseniz de yardım etmek istiyoruz....dedi. Çiçerine, 29

30 -Artık müzakerelere başlayalım, arzu ederseniz kendiniz görüşünüz, başka birisiyle görüşeceksek kiminle görüşeceğimizi tayin ediniz....dedik. Fransızca bilen bir adamın tayin edilmesi arzu edildi. Bize iki delege tayin etti. Delegelerden biri Türkçe biliyordu. Müzakerelere başladık ve bize dediler ki, -Siz kimsiniz, ne ad ile geldiniz. -Ankara Hükümeti adına geldik. -Ankara Hükümeti nedir, kim olduğunu bize söyleyiniz, biz hakikaten hiçbir şey bilmiyoruz. -O halde size ayrıca bir muhtıra yazar, veririz, yani bir devlet adına mı geliyoruz, Ankara Hükümeti bir devlet midir derseniz, Çiçerin bize mektup yazmış, resmi olarak bizi tanımış, bize elçi göndermeye kalkmış, biz ilk geldiğimiz gün salahiyet yazılarımızı size verdik....dedik. Yani onlar bize ağır bir soru sordular, biz de onlara aynı ağırlıkta cevap verdik. Onlar bize dediler ki, -Biz ancak dinlemeye memuruz. -O halde beni dinleyeceksiniz, öğrenmek istiyorsanız çok şeylerden bahsedeceğiz, sizin devlet bizimle anlaşmak istiyorsa ne gibi şartlar dahilinde anlaşmak istiyor, onu da öğrenelim, eğer müspet cevap verirseniz aramızda münakaşalarla olur....dedim. Bugünkü müzakere bu şekilde kapandı. Artık ciddi ve devamlı müzakereler başladı. Biz bir ittifak andlaşması olmasını istedik. Onlar ise buna yanaşmadılar ve dostluk andlaşması üzerinde durdular. Uzun uzadıya münakaşalar cereyan etti ve iki taraf gayet samimi olarak kanaatlerimizi birbirimize aktardık. Bize sordular, -Siz bize ne veriyorsunuz, bizden ne istiyorsunuz. -Size maddi olarak bir şey veremiyoruz, ama manen büyük yardımlar edebiliriz....dedik. Ertesi gün de müzakereye devam ettik. Onlar ittifak değil ama dostluk antlaşmasında ısrar ettiler. Yani eşit şartlar altında iki tarafın taahhüdü kararlaştırılmayınca, bir taraf yalnız yardım edecek diğer taraf hiçbir şey yapmayacak olursa himaye antlaşması olur. Korktuk ama fikirlerinden döndüremedik. Fakat korkuluyordu ki İngilizlerle Ruslar arasında yapılmakta olan müzakerelerde ihtimal ki Türkiye feda edilecekti. Projenin birinci maddesinde Türkiye nin ve Milli Misakın tanınmasını şart koyduk. Gerek prensiplerine uygun geldi, gerek Cenabıhak yardım etti, birinci maddenin ruhu budur. Birinci madde o şekilde yazıldı. Yani Rusya bizim Millet Meclisimiz tarafından kabul edilmemiş olan hiçbir anlaşmayı kabul etmeyecektir. Milli Misakın haritasını size verelim, dedik. Pekâlâ dediler. Haritada Kars, Ardahan, Batum Batı Trakya bizde kalacak dedik. Türkiye denince eski Osmanlı imparatorluğu yoktur. O sizin işinize gelir, beri taraf da bizim işimize gelir 30

31 dedik. Osmanlı Hükümeti ile yapılmış bir ticaret anlaşması vardı. O ticaret anlaşmasından önce bizim tüccarımız onların tüccarlarıyla ticaret yapıyorlardı. Daha doğrusu bizim tüccarımızın Rusya ile ticari münasebette bulunması doğru değildir. Onların tüccarı yoktur. Rusya nın bütün teşkilâtını bütün münasebetini Hükümet yapıyor. Bizim tüccar Rusya Hükümetine mal satıyor. Orada mal aldığı zaman Rusya Hükümetinden alıyor. Bundan sonra tüccar buradan Rusya ya gidecek tüccar bizim memurlarımızdan vesika götürecek. Bizim memurlarımız dediğimiz vakit Ankara Hükümetine tabi olan memurlar. Ankara Hükümetine tabi olmayan mahallerden gidecek tüccarları veya eşyasını Rusya Hükümeti kabul etmeyecektir. Bu kendilerinin de şiddetle arzu ettiği şeydir. Son diğer bir meseleye geldik ki o da Rusya tebaasında bulunan Müslümanlar hakkındadır. Dedik ki, -Memleketimizin birçok yerleri gerek sizin ve gerek sizin himayenizde hareket eden Ermenilerin tahribatından dolayı oradaki birtakım kimseler bizim Memleketimize göç etmek istiyorlar. Bunlar toptan bir yere gitsin de otursun demiyoruz. Öteki beriki köylere yerleşirler. Orada o köylülerle beraber otururlar ve onlara da rehber olurlar. Bu suretle hem onlar mesut olurlar, hem bizim köylüler memnun olurlar. Müslüman Rusların gitmesine müsaade edecek olursanız iyi olur....bunu teklif ettik, esas itibariyle kabul ettiler. Yani dediler ki, -Bunu düşünecek biz değiliz, bizim milli bir heyetimiz var, orada Müslümanlar da var, onlarla konuşacağız....sonra diğer bir meseleye geldik. O da Rusya ya karadan ulaşma, yani yol meselesi. Malumunuz Rusya ile bizim aramızda Azerbaycan devleti var, Ermeni devleti var, Gürcistan devleti var. Rusya dan bize gelecek yardımların oradan geçmesi gerekir. Ermenilerin inadı yüzünden şimdiye kadar yardım yapılamadı. -Biz bu yolu zamanında açacaktık siz müsaade etmediniz. Onun için yolun açılmamasından mesuliyet bize değil size ait. Hatta o zaman orada binlerce, yüz binlerce Müslümanlar Ermeniler tarafından katledildi. Yüzlerce köyler tahrip edildi. Bunun mesulü biz değiliz....dedik. Nihayet sözlerimizin kuvveti karşısında söyleyecek söz bulamadılar. -Siz açamıyorsanız, siz yapamıyorsanız biz artık serbest kalabiliriz...dedik. Bir gün Lenin ile görüştük. Lenin e de, -Biz Ermenistan daki yolu kendimiz açabiliriz....dedik. Lenin de bir cevap veremedi. Onların salahiyeti bir dereceye kadar gidiyor. Her işi Merkez İcra Komitesi hallediyor. (Moskova Konferansı Baş Delegesi Yusuf Kemal Bey, Moskova da parafe edilen anlaşma taslağındaki bütün maddeleri tek tek okudu ve açıkladı. Sonunda...) 31

32 YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Şimdiye kadar cereyan eden müzakereleri arz ettim. Şimdi Efendim, Rusya ile olan münasebetimizde başka şey de vardır. Bunlar artık ben şahsi gördüğüm kanaatlerimdir. Rusya ile olan münasebetimizde bir kere Doğudaki Müslüman hükümetleri arasında Kazan, Başkurt, Türkistan var, Buhara var, Hive var. Tatar İslam Devleti, Türkistan Devleti var, Buhara Devleti var, Azerbaycan Devleti var. Bunlar Rus Federasyonuna dâhildir. Dikkat buyrulursa ismi de Rusya Sosyalist Federatif Hükümetidir. Yani federasyon halindedir. Mesela Müslüman Komünistleri dinliyorsun. Bize Komünistler esaretten kurtarmıştır derler. Fakat mala mülke dokunduğu, mülkiyet hakkını kaldırdığı ve Kızıl Ordu ile giden birtakım çapulcuların yağma yapmak, haklı haksız adam öldürmek ne için? Sizi ilk gördükleri vakitte umumi yerlerde davetlerde Komünizmi met ederler. Fakat hususi mahallerine gittiğinizde karşınızda milliyetçi Türk ve Müslüman görüyorsunuz. Binaenaleyh biz Komünistliğe riayet edeceğiz. Biz komünistlerle beraber çalışacağız. Ancak komünist idaresi ilan olunduğu vakit pek çok fenalıklar olmuş. Zaten buralarda başında Komünist idaresi ilan olunduğu vakit pek çok fenalıklar olmuş. Şüphesiz bizim vaktimiz bunların hepsinin tetkikine müsait değildi. Rus Komünistlerinin çoğu denilebilir ki Rus değil Gürcü, Musevi ve Azerbaycan taraflarında Ermeni. Azerbaycan da bize karşı gayet derin bir muhabbet var. Onu benden evvel görmüşler, çünkü ben işittim. Başvekil olan Hasan Kaziski Moskova ya gelmiş idi. Onunla görüştüm, adeta bizim gibi, yani bizim Milletin mukadderatına bizden çok alakadar oluyorlar. Sizde kalsın veyahut müstakil olsun. Fakat sizde kalırsa bize daha muvafık olur. Mesela Türkiye köktür, burada bulunan onun dallarıdır diyorlar. Yalnız benim için atan bir kalp görürsem elbette ve elbette benim kalbim de onun için atar. Yani oradaki Müslümanlar bizim hakkımızda büyük şeyler besliyorlar. Oralarda Komünizm iktisadi bir şey, bu bütün her şey devletin, herkes çalışır, diyorlar. Çalışmayana ekmek yoktur ve çalışan çalıştığı kadar yer. Ticareti kaldırıyorlar. Bugün Rusya da ihtiyaç maddelerinin dağıtılması yine devlet tarafından yapılmıştır. Kapalı Sovyet depoları var, mağazaları var, vesikalarla o mağazaya gidersiniz, pek ucuz bir surette ihtiyacınızı temin edersiniz. Bu para ile oluyor. Fakat paranın kıymeti o kadar düşmüş ki bir arabacı götürmek için en aşağı üç ruble alıyor. Bazı yerlerde bin, bazı yerlerde dört bin, bazı yerlerde hatır için dört bin rubleye bizim kâğıdımızı alıyorlar. Bir millet kapitalist olsa, orada komünizm de ilan edilmese burjuva demektir. Hulasa edilecek olursam, Memleketimizin tarihi ve coğrafi vaziyeti, maruz kaldığımız hücumlar göz önüne getirilecek olursa, gayet güçlü bir set yapılmazsa, emperyalist âlemi bizimle birleşir, bizi tamamıyla ellerinde alet ederler. Bu mümkün olmadığı takdirde o cereyanı düşünmek lazım gelir. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadardır. 1 1 TBMM Gizli Celse Zabıtları (16 Ekim 1920), 1.Dönem, c.1, s , 32

33 3 OCAK 1921: TBMM BAŞKANI MUSTAFA KEMAL PAŞA NIN RUSYA İLİŞKİ- LERİ HAKKINDA BEYANATI (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 128.Birleşim, Gündem: 9/1) Sovyet Rusya, o zamanki ifadesi ile Bolşevik, (Komünist) rejimi ülkesinde yerleştirmek için çaba harcamaktaydı. TBMM nin de itilaf devletleri ile yaptığı mücadele, iki devleti birbirine yaklaştırdı. Sovyet Rusya'nın Ankara ya yaklaşmasındaki bir amaç da Türkiye de komünizmi yerleştirmek idi. Türk Hükümeti bu nedenle çok kaygılıydı. Çünkü gizli olarak Komünist Parti kurulması çalışmaları vardı. Mustafa Kemal Paşa da güvendiği arkadaşlarıyla buna karşı çare aramaktaydı. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Efendim, Dışişleri Vekili Muhtar Bey dış siyasetimiz hakkında konuşacaklar. AHMET MUHTAR BEY (Dışişleri Vekili): Doğuda Ermenilerin ateşkes istemesi üzerine aramızdaki harp sona ermiş ve Taşnak Ermeni Hükümetiyle Gümrü de bir Sulh Antlaşması imza edilmişti. Bu Antlaşmanın bir maddesi gereğince taraflar bir ay zarfında Ankara'da teferruat müzakere edilecekti. Fakat bu Sulh Antlaşmasını imza mecburiyetinde kalan Ermenistan'da, bir siyasi inkılâp değişikliği meydana geldi. Taşnak Hükümetinin yerine bir Komünist Hükümet kuruldu. Böyle olunca Ermenistan ın Antlaşmayı tasdiki gecikti. Gürcistan, Avrupa devletlerine güvenerek bizimle anlaşmaya yanaşmıyordu. Fakat baktılar ki Ermenistan la sulh yaptık, diğer taraftan da Ruslar orada söz sahibi oldular, onun üzerine bize cevap vererek, sulh yapmayı teklif ettiler. Ancak Gürcistan ın teklif ettiği hududa göre Ardahan ve Batum bizim dışımızda kalıyor. Buraları Milli Misaka göre bize aittir. Vaziyet şimdi bu şekildedir. Daha önceleri Moskova Hükümeti bize Kafkaslardaki meselelerin, Rusya ile müzakere edilmesi yolunda bir teklif vermişti. Biz bu teklifi memnuniyetle karşıladık. Çünkü Ankara Hükümetinin, muhtaç olduğu dostluğu Batı da bulmasının imkânı yoktur. Mutlaka ve mutlaka bu dostluğu bulmak mecburiyetindedir. Biz Ermeni Taşnak Hükümeti ile Sulh imzalarken, dostumuz Rusya biraz endişeli idi. Ancak yaptığımız haberleşmelerde onların endişelerini gidermeye çalıştık. Şimdi vaziyet değişti. Rusya nın tesirinde bir Komünist Hükümet kuruldu. Orada bizim Ermenileri yenmemiz, Taşnakların iktidardan düşmesine sebep oldu. Ancak şunu da ifade etmek lüzumunu hissediyorum. Bizim Rusya ile ittifakımız, sadece emperyalizme karşı müştereken mücadele etmek içindir. Bu gayede kendisi ile her vakit beraberiz. Hatta biz kapitalizm mücadelesinde dahi Rusların kabul etmiş oldukları prensipleri kabul ve memleketimizde tatbik edemeyiz. Biz bunları, Rusya Elçisi buraya geldiği vakitte ayağının tozuyla kendilerine anlattık ki ileride iki devlet arasında mesele çıkmasın diye. Kapitalizmle mücadele etmek hususunda onların yaptıklarını biz yapamayız. (bravo sesleri) Eğer kapitalizme karşı mücadele etmek lüzumu bir zaruret olursa, bu sosyal inkılâbı ancak bu Memleketin ahalisinin ruhuna göre, temayüllerine göre bu Memleketin hakiki evlatları yapar. Bunun haricinde hiç bir kimsenin, hiç bir sebep ve bahane ile komünizm 33

34 faaliyeti yapmasına bu Hükümet razı olamaz. (alkışlar) Zaten Rusya Hükümetiyle aramızda bu mesele hakkında katiyen ihtilâf da yoktur. Malumunuz Ermenistan'da Komünizm idaresi teşekkül etmiş ve Hükümetin başına Beyzadeyan isminde biri gelmiştir. Bizim, Ermenistan'da henüz bir temsilcimiz yoktur. Fakat bir kaç güne kadar tayin edeceğiz. Ermeniler şimdiye kadar körü körüne emperyalist devletlerin bir aleti olmuşlardır. Bir şeyi itiraf ediyorlar. -Türklere pek yakın olduğumuzu unuttuk, fakat bundan sonra bizim için selamet onlarla kardeş olarak geçinmektir....diyorlar. Sovyet Ermenistan Hükümeti emindir ki Türkiye ve Ermenistan milletleri arasında düşmanlık ihtimali artık kalmamıştır. Ancak Sovyet Ermeni Hükümeti, kendileriyle yeni bir sulh yapılmasını istiyorlar. Bunu niçin istediklerini pek anlayamadık. Rusya, Gürcistan ile Türkiye nin bir sulh antlaşması imzalamasını istemektedir. Bu gayet dikkat çekici bir noktadır. Gürcistan, Sovyet Rusya Hükümetiyle Ardahan ve Batum livalarının Gürcistan a dâhil olması şeklinde anlaşmışlar. Rusya bize bu şekilde Gürcistan ile bir sulh yapınız demek suretiyle şimdiden bize, Ardahan ve Batum'u Ermenistan'a terk ediniz diyordu. Bundan tabii başka bir mana çıkamaz (öyle şey yok sesleri) Ben de olur demedim. HASAN BASRİ BEY (Karesi): Öyle sulh olamaz. AHMET MUHTAR BEY (Devamla): Siz bundan ne kadar müteessir iseniz, Dışişleri Vekili olmak münasebetiyle ben belki sizden daha fazla müteessirim. Bunun peşinen bilinmesini rica ederim. HASAN BASRİ BEY (Karesi): Kızmanıza lüzum yok, onu bilirim. AHMET MUHTAR BEY (Devamla): O halde sözümü kesmemenizi bilhassa istirham ederim. Rusya Hükümeti, bize bu konferansın Rusya, Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan delegelerinden mürekkep olacağını söylemiş ve Gürcistan'ı saymamıştı. Bu, dikkatimizi çekti. Gürcistan'ın da bulunması gerekir diye düşündük. Malumunuz, Gürcistan'da Sosyal Demokrat Hükümeti var. Yani Menşevik bir Hükümeti vardır ve Bolşevizm aleyhtarıdır. Şimdi Ermenistan'ı Bolşevik etmek isteyen Rusya, Gürcistan'ı da Bolşevik etmesi gayet tabii bir keyfiyettir. Rusya Hükümeti, Gürcistan'ı dışlamakla, onları kendi siyasi çizgisine çekmek istiyor. Ne olursa olsun, biz Milli Misakımıza uymayan hiçbir şeyi kabul edemeyiz. Hulasa etmek lazım gelirse, Milli Misak dâhilindeki iktisadi ve siyasi istiklâli temin etmek şartıyla biz dünyanın her devletiyle sulh yapmaya hazır ve amadeyiz. (alkışlar) HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Söz alan üç arkadaşımız vardır. İHSAN BEY (Cebelibereket): Efendiler inkılâp fikirleri, kanaatleri bir günde ortaya çıkmaz. Hepiniz bilirsiniz ki her hangi bir sosyal topluluk fikrini, kanaatini bir anda çamaşır değiştirir gibi değiştirmez. Düne kadar istilacı Batı hükümetlerinin ortağı olan hunhar Ermenilerin bugün komünist olduklarına nasıl kanaat ediyorsunuz? Ahlaklarının değiştiğine nasıl kanaat ediyorsunuz ve silahını elinden bıraktığını 34

35 nasıl düşünüyorsunuz? Benim Dışişleri Vekili Beyefendi Hazretlerinin izahatından aldığım fikre göre, yakında Doğu da bazı hadiseler doğma ihtimali var. Doğu hududumuzda olan bir yangın, belki Ermenistan'a da sıçrar ve bizim için de tehlikeli olur. Pek yakın bir geçmişte Türk ve İslam kanını dökmek vahşiliğiyle bilinene bir Millete itimat etmeyiniz. Efendiler, Ermeniler ancak aciz kaldıkları zaman insan gibi yaşarlar. Elinde silâhını bıraktığınız dakikada sizin için tehlikelidir. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Vekiller Heyeti Reisi): Efendiler bu hususun yanlış anlaşıldığını zannediyorum. Bunun için müsaade buyurursanız Hükümet adına ufak bir izahta bulunacağım. Biz Ermenileri mağlup ettikten sonra, şartlarımızdan biri de kendilerinden belli bir miktarda silah almak idi. Bu silahların bir miktarını aldık. Geri kalanını da talep etmekte bulunuyoruz. Ermenilerin henüz ne yapacakları belli değildir. Binaenaleyh böyle renksiz bir milletin elinde silahı bulundukça civarında bulunanlara daima zarar verir. Binaenaleyh Ermenilerin ellerinden silahlarını almak lazımdır. Bunun için silahlarını istedik ve istiyoruz. İkincisi, Ermeniler iddia olunduğu gibi Komünist olmuşlarsa kendilerinin silaha ihtiyacı kalmamıştır. Üçüncüsü, her gün ordularımızı kuvvetlendirmekteyiz. Binaenaleyh silaha ihtiyacımız vardır. Galibiyetimize karşılık hakkımız olmak üzere Ermenilerin elinde bulunan fazla silahları istiyoruz. Yalnız Rusya Bolşevik Hükümeti, Komünist yapmak istediği Ermenilere hoş görünmek arzusundadır. Rusya, Ermenilerin ellerinden silahlarını almak suretiyle değil, kendisi vermek istiyor. Zaten silahlar komünist olmayan Ermenilerin ellerinde bulunuyor. Bu sebeple Ruslar, bu silahları Komünist olmayanların elinden almak ve Komünist olanların eline vermek istemektedir. Bugün için vaziyet bundan ibarettir. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Müsaade buyrulursa Efendim ehemmiyetli bir noktayı arz edeceğim. Beyler, ben Ermenilerin silahlısından değil, silahsızından korkuyorum. Yani Ermenilerin silahlısı Taşnaklardır. Onlar silahla karşımıza çıktığı zaman daima onları silahla yeneriz. Şimdi korktuğum, Ermenilerin silâhsız olarak kızıl bayrağa bürünüp Memleketimiz içerisine yapacakları zararlar vardır, fesatlar vardır. Bu muhakkaktır. Size bir noktayı arz etmek isterim. Gümrü'de bulunuyordum. Daha müzakere başlamazdan evvel Çiçerin Ermenilerden evvel müracaat etti, bu himaye ve sigorta mahiyetindedir. Bugün onların Komünist olması Ruslar tarafından sigorta edilmelerinden bu vaziyete girmeleri kendilerini Komünist göstererek Memleketimiz içerisine girmek içindir. Katiyen bilirsiniz ki Ermeni Taşnakları Komünist değildir. Bu bir dindir. Fakat din ama kaideleri gayet zehirleyici bir dindir ve kolay yayılır. Malumunuz Rusya Azerbaycan'a girdiği zaman ne gibi ellerle giriyordu ve ne gibi tahribat yapıyordu? Şimdi Ermeni'ler de bizim zayıf ruhlu insanlarımızı arayacaklardır. Dediğim gibi, bir din olarak Memleketimize Komünistlik girmeyecektir. Bir çapulcu, bir yağmacı, bir cani sıfatıyla Memleketimize girecektir. Ben ondan korkuyorum. Şimdi Şark Cephesinin daha nazik bir safhaya girdiğini görüyorum. Bunun için Hükümet en fazla tedbirleri almalıdır. Böyle Hükümetin, istiyorum, istemiyorum demesinin bence kıymeti yoktur. Bu bir hastalıktır, bu ordu değildir ki görünsün. Bu, sızar. Hükümet arzu etmez, fakat arzu etmediği halde 35

36 Memleketin içerisine girer, tahribat yapar ve o güvendiğimiz kuvvetli ordularımızı maazallah yıkar, devirir. İşte Ermeniler böyle kurnaz bir millettir. Karşılarında bulunan Ordumuzu bu şekilde zayıflatmak isterler. Hükümetin gayesi, milli hudutlarımızı dâhilinde müstakil yaşamaktır. Ben müttefikimiz olan Ruslara bu bakımdan pek itimat etmiyorum. Dediğim gibi henüz Ermenilerle anlaşmadan bize Ruslar müracaat etmişlerdi. Bugün gelmiş, bizimle aramızda olan bir Sulh Antlaşmasını Ermenilere kabul etmemeleri için cesaret veriyorlar. MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisar): Bunları gizli celsede söyleyelim. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Efendim, söz alan bir kaç arkadaşımız daha var. Yarın saat MUSTAFA KEMAL PAŞA (Vekiller Heyeti Reisi): Beyefendi sözlerini tamamlasın, Reis Bey. HÜSEYİN AVNİ BEY (Devamla): Efendim, tabii gizli celsede söylenecek olan meseleleri ben de biliyorum. Yalnız bir şey var ki aldanmak ve görülecek meseleleri görmemek de olamaz. Tabii Ermenilerin samimiyetine katiyen güvenemeyiz. Katiyen itimadımız yoktur. Bugün Memleketimizin Şark Cephesinin kötü bir vaziyet almakta olduğunu düşünüyorum. Bunun çaresinin bulunmasını Hükümetten istirham ediyorum. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Devaml): Hüseyin Avni Bey e kısa bir cevap vermek istiyorum. Biz Rus Bolşevik Hükümetinin bize karşı olan hislerine emniyet ve itimat etmek isteriz. Bu emniyet ve itimadımız yanında hayallere, vaatlere ve güzel sözlere aldanmamalıdır. Fakat bunun ne olacağını izah etmeyeceğim. Yalnız tekrar ediyorum ki lafa değil icraata bakmalıyız. Onun için samimiyetine itimat ederiz. Komünizm meselesine gelince, kendileri buyurdular ki istense de istenmese de bu bir mikroptur, içimize girer. O halde çaresi yok demektir. Mademki maddi tedbirlerle önüne geçmenin imkânı yoktur, bu mutlaka bulaşacaktır. Zannediyorum ki buna karşı tedbirler düşünmek meselesini ayrı tutmak daha uygun olur. Komünizme karşı çareler vardır. Komünizmi prensiplerinin, kaidelerinin Memleketimizde ve Milletimiz arasında tatbikini bütün Millete anlatmaktır. Eğer bu Milletin çoğunluğu tarafından tamamıyla kabul buyrulmuş olursa ya kabiliyetimiz vardır, yaparız veya tatbik kabiliyeti yoktur, o zaman anlarız ve yapmayız. Ancak bu hakikat karşısında tatbik kabiliyeti olmadığına göre, tatbik etmeye yeltenenlere karşı Hükümet her türlü tedbiri alır. Bu münasebetle geçmişe ait bir meseleyi arz etmek istiyorum. Memleketimizde bir Komünist Fırkası vardır. Diğeri de Halk İştirakiyun Fırkası adı altındaki komünist fırkasıdır. Türkiye Komünist Fırkasının teşekkülünden malumatım vardır. Bu fırkayı kimlerin ve ne gibi maksatla kurduklarını biliyorum. Tamamıyla Vatanın yüksek menfaatlerine uygun olduğuna ve şahıslarının en kıymetli, en namuslu ve en vatanperver arkadaşlarımızdan bulunduğuna tamamen imanım vardır. Yalnız geçenlerde Ethem Bey meselesiyle alakadar olan sözlerim yanında, bir şey söylemiştim ki onun yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermiş olduğunu işittim. 36

37 O meseleden dolayı tevkif edilen bir kişi üzerinde Ethem Bey i isyana teşvik maksadıyla yazılmış olan bir mektupla beraber, Komünist Fırkasının teşkilatına dair vazifeli vesikası bulunduğunu söylemiştim. Bu iki vesikanın bir şahıs üzerinde çıkmış olması, bir münasebet olabileceği kanaatine sebep olmuştur. Bazı yanlış anlamalar oluyor. Halbuki bunun bir tesadüften ibaret olduğu muhakkaktır. Çünkü Hakkı Behiç Bey in, Ethem Bey in bugün bildiğiniz hal ve hareketiyle hiçbir münasebeti olamayacağı MEMDUH BEY (Giresun): Bu sözler gizli celsede söylenmişti. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Devamla): Zararı yok Efendim. MEMDUH BEY (Giresun): Ben unutulmuş olduğunu sandım. Başka bir şey yoktur. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Devamla): Diğer Halk İştirakiyun Fırkası daha sonra teşekkül etti. Tabii o fırkanın da gayet kıymetli arkadaşlardan kurulduğunu söyledim. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Demin arz ettiğim mesele, Hükümetimiz Ruslarla ittifak yapıyor, Rusların prensipleri kendileri komünist olmak sebebiyle münasebette bulundukları milletler de daima komünizm etrafında toplamak yolundadır. Biz zaten müttefikiz, onlar da bizimle beraber harp ediyorlar. Biz de aynı gaye ile harp ediyoruz. Fakat milli gaye ve duygu itibariyle ayrılırız. Çünkü Rusların güttüğü emel başkadır. Ermenistan'a sirayet etti demekten maksadım budur, Paşa Hazretleri. Çünkü orasını Moskova'ya bağlı bir millet olarak tanıyarak adeta Rus mahiyetinde göstermek istiyorlar. Ermeniler bizi içimizden yıkar. Yeni bir tehlike, yeni bir safha açılabilir. Biz Ruslarla müttefikiz, bu mesele yalnız harp etmekle biter, yoksa onların gayesine yardımcı olmak değildir. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Devamla): Efendim, Hüseyin Avni Bey in Ermeniler hakkında buyurduğu tamamen doğrudur ve biz Ruslarla bu meseleyi bahis mevzuu ederken onları da bu hakikati bilmelerini istiyoruz. Tamamen hakları yardır. NAFİZ BEY (Canik): Komünist Fırkası şüphesiz buradaki üyelerden ibarettir ve arkadaşlarımızdır. Fakat Hükümet, siyasetini Meclisteki çoğunluğa dayandırmak mecburiyetindedir. Doğrudan doğruya komünistleri tercih ederse bugün Meclisin çoğunluğu o tarafta değildir. Hükümet takip ettiği yolda doğru gitmiyor demektir. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Devamla): Efendim hükümet dediğiniz şey, Yüce Heyetinizce kendi arasından çoğunluk tarafından seçilmiş olan bir heyettir. Hükümetin siyaseti demek, bu Yüce Meclisin gaye ve maksadı demektir. Bakınız milli hudutlarımızdan bahsediyoruz. Ben çok sosyoloji ile meşgul olmadım. Fakat komünizm tabii hudut tanımaz. Halbuki biz milli hudutları kabul ediyoruz. Sonra tam istiklalden bahsediyoruz. Komünizm kayıtsız şartsız serbestliği ister. Biz de bunu kabul edemeyiz. Binaenaleyh Hükümetin siyaseti, gayet açık bir siyasettir ve bu siyaset Milletin tamamına dayalıdır. Yoksa şu veya bu sınıf veya partiye dayanmaz. Dışişleri Vekilinin beyanatında bu nokta açıkça ifade edilmiştir. Bizim Ruslar- 37

38 la olan münasebetlerimiz esas olarak kapitalizm aleyhinedir. Komünizm esaslarına hiç temas etmez. Bizimle görüşebilmek için komünist olunuz veya olmaya mecbursunuz diye kimse bize bir şey demediği gibi, sizinle dost olabilmek için komünist olmaya karar verdik dememişizdir. Böyle bir esas mevcut değildir. Yalnızca Rus Bolşevik Hükümeti komünisttir. Bütün milletlere bu komünizm fikrini yaymak ister. Biz, sizin bu yaptığınıza mani olacağız veya bunu yapmayacaksınız demek, Rusya Bolşevik Hükümetinin mevcudiyetini tanımamak ve onu reddetmek demektir ki bunu da yapamayız. Yalnız Memleketimize ve Milletimize zarar verebilecek şekle gelmesine karşı tedbirleri almak mecburiyetindeyiz. Yalnız Hükümet başkadır, Millet içinde bulunan cemiyetlerin teşebbüsleri başkadır. Rus Hükümeti ile olan münasebetlerimizde başka türlü mevzular konuşulduğu halde diğer taraftan mesul olmayan bir takım insanlar tamamen Rus Komünistliğini memlekete sokmak için teşebbüslerde bulunabilirler. Binaenaleyh bu sosyal bir meseledir. Biz burada sosyal inkılâptan bahsetmiyoruz. O, Rus Milletinin tekâmülüne ve anlayışına aittir. NAFİZ BEY (Canik): Maksadımız bunu Hükümetin ağzından işitmek idi, teşekkür ederiz. MUHİTTİN BAHA BEY (Bursa): Efendiler, çok söz söyleyecek değilim. Yalnız Hüseyin Avni Bey in bir millet için söylediği kin dolu sözleri protesto etmek için çıktım. Burada bir Komünist Partisi vardır ve onun üyesi, bir Komünist Partisi teşkil etmekle, en büyük bir sosyal vazifeyi ve vatani vazifeyi yerine getirmiştir. Arkadaşlarımız anlamak icap eder ki Komünist Partisine iştirak edenler, milli hudutlara hürmetkar ve onun için hayatlarını feda etmeğe her an hazırdırlar. Komünist Partisine iştirak eden emindir ki bu davalarında bu partiyi kurmakta ve bu davada ilerlemekte en büyük vatanseverliklerini göstermişlerdir ve gösteriyorlar ve göstereceklerdir. Komünizm Partisi, Milli Misakın dahilinde milli hudutların mevcudiyetini kabul eder ve onun için hayatını fedaya hazırdır. Biz böyle kabul etmişizdir. Bolşeviklerde milletlerin arzularına müracaat ederek hükümetlerinin teşekkülünü kabul ettirmişlerdir. (gürültüler) NAFİZ BEY (Canik): Orası Komünist propaganda kürsüsü değildir. (gürültüler) HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Celseyi tatil ediyorum. 1 1 TBMM Zabıt Ceridesi (3 Ocak 1921), 1.Dönem, c.7, s , 38

39 24 OCAK 1921: GİZLİ OTURUMDA SOVYET RUSYA İLE YAPILAN GÖRÜŞME- LER HAKKINDA DIŞİŞLERİ BAKAN VEKİLİ MUHTAR BEY İN AÇIKLAMALARI (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 137.Birleşim, Gündem: 2/1) Türkiye Büyük Millet Meclisinin itilaf devletleri ile yaptığı mücadele, Ankara yı ve Moskova yı birbirine yaklaştırdı. Sovyet Rusya'nın Ankara Hükümetine yaklaşmasında ki asıl amacı Türkiye de komünizmi yerleştirmek ve güneyde kendisine bağlı bir tampon bölge oluşturmak idi. Ankara Hükümetinin Sovyet Rusya'ya yaklaşmasındaki amacı ise, doğudaki bu güçlü komşusundan emin olmak, acil ihtiyacı olan silah, cephane ve para yardımını sağlamak idi. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Söz Dışişleri Vekilinin. AHMET MUHTAR BEY (Dışişleri Vekili): Efendiler, bundan önceki açıklamalarımda Ermenilerle yapılan sulh müzakerelerinin neticelenmiş olduğunu ve orada bir anlaşmanın Kazım Karabekir Paşa nın maiyetinde bulunan Delege Heyetimiz tarafından imza edildiğini arz etmiştim. Bu anlaşmanın bir maddesinde, bir ay içinde Yüce Heyetiniz tarafından tasdik edilmesi ifade edilmektedir. Fakat evvela Ermeni Milli Meclisi tarafından tasdik edildiği haberini almamız münasip olur zannındayım. Malumunuz askeri harekâtımız üzerine Taşnak Hükümeti dağılmış ve bir Ermeni Sovyet Hükümeti, Komünist Hükümeti kurulmuştur. Bu Hükümetin kuvveti hakkında pek o kadar etraflı malumat yoktur. Tabii Yüce Meclisinizde müzakere cereyan edecektir. O zaman soracağınız sorulara Dışişleri Vekâleti cevap vermeye hazırdır. Yine bunun yanında bu işle alakalı olması dolayısıyla Gürcistan la olan vaziyetimize temas etmiş ve kısaca açıklamada bulunmuştum. Hatırınızdadır ki bizim Doğu harekâtı başladığı vakitte Gürcistan da bundan çekindiğimizi gösterir bazı endişe alametleri görülmüştü. Bu, İngilizlerin Batum'u işgal edeceği hakkında ortaya çıkan haber sebebiyledir. Tabii askeri harekâtın yapılacağı bir sırada Ordunun sol kanadının böyle bir kuvvetin yığılması elbette dikkat edilecek bir hadise idi. Bu endişelerimiz yersiz kalmış ve Gürcistan Hükümeti, bu yağılmaya rağmen, taarruz fikrinde bulunduğuna delalet edecek bir hareket göstermemiştir. Biz o sıralarda Gürcistan Hükümetini tatmin etmek lüzumunu hissetmiş olduğumuz için, kendilerine doğrudan doğruya evvelce yaptığımız bir müracaatımızı tekrar ederek, Tiflis'te Dışişleri Nezaretine bir nota göndererek, evvelce verdiğimiz notada beyan olunan esaslar dairesinde aramızda mevcut olan bilumum meseleleri halletmeye hazır olduğumuzu söylemiştik. Fakat Gürcistan Hükümeti bu teklifimize sessiz kaldı. Biz daha sonra ayrıca Gürcistan a bir temsilci gönderdik. Nihayet Ermenilerin mağlubiyeti tahakkuk etmiş ve buna da kendileri kanaat getirmiş bulundular. Onun üzerine geçende bize sulh ve anlaşma esasları hakkında resmen teklifte bulundular. Bu teklifi de Gürcistan Dışişleri Nazırı, çünkü onlar Komünist değildir, gönderdiği Fransızca bir nota ile bu teklifi icra etmiştir. Bir aralık Gürcistan Hükümeti ahalisine hitaben yayınladığı bir telsizle halkı heyecana verecek haberlerde bulunmuştu. 39

40 -Ermenistan Türk Ordusu tarafından imha edilmiştir, etrafımıza toplanınız, o Ordu bizim güzel bahçelerimizi, can ve mal fedakarlıkları......gibi cevap verirler ve bir heyet gönderirlerse cevap vermeye... Tabii bunun da tesiri olmuş olsa gerektir ki arz ettiğim gibi doğrudan doğruya bize sulh teklifinde bulundular. Fakat Gürcistan Hükümeti bu sulh teklifini bir önceki şartı tehir ediyor. Onda diyor ki, -Evvela Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti bu senenin yedi Mayısında Gürcistan la Rusya Sovyet Hükümeti arasında imzalanmış bir anlaşmada Gürcistan için tayin edilmiş olan hudutlar dahilinde Gürcistan Hükümetinin meselesidir....bu Hükümetin şartlarından birisi de Milli Misakta tayin ve tespit edilmiş olan hudutlar dâhilinde Türk Devletinin iktisadi ve siyasi istiklâli tanımını temin etmek meselesidir. Bu hudutlar Ardahan, Batum livalarını da ihtiva ediyor. Bu teklifte bu sancakların Gürcistan ın olmak şartıyla ateşkesi kabul ederiz demek istiyorlar. Biz bu anlaşmanın bize resmen tebliğ edilmesini kendilerinden istedik ve müracaatlarına usulen lazım gelen resmi cevabı vermedik. Orada bulunan temsilcimize ve hatta Moskova'da Rus Şuralar Hükümetine yazdık. Bu anlaşmanın bize resmi metnini gönderin dedik. Binaenaleyh bu metin elimize geçtikten ve son defa bize gönderdikleri sulh talebi notasında ifade edilen hudutlar nelerden ibaret olduğuna resmen bilindikten sonra kendilerine bir cevap vermeye hazır bulunuyoruz. Şimdi bu meseleyi daha fazla izaha lüzum ve imkân da görmüyorum. İlerde tekrar devam edilmek üzere bu meselenin... RIZA BEY: Bilmem kaç tarihindeki Ankara Hükümetinin müracaatıyla büyük bir zıddiyet var, hem buraya müracaat ederek, hem onlara... AHMET MUHTAR BEY (Devamla): Bu meseleden Rusya ile münasebetimiz hakkında vereceğim izahatta bahsederim. Bizim Rusya Şuralar Hükümetiyle başlamış ve pek memnuniyet verici bazı münasebetlerimizi daha önce burada bahsetmiştim. Hükümet bu meseledeki kati kanaati teyit etmek için Yüce Heyetinize başvurmuştu ve muvafık gördüğünüz için memnun olmuştu. Fakat işi burada da bırakmak tabii doğru olamazdı. Çünkü Batı emperyalistleriyle hiçbir şekilde anlaşmayı düşünmemiş olan Ankara Hükümeti, Doğu ile tesis etmek istediği siyasi münasebetlerini bir kayaya çarptırmak tabii doğru olamazdı. Yüce Heyetinizden almış olduğu itimada dayanarak bu maksadını yürütmek için ne gibi teşebbüste bulunmak lazım gelirse hiçbir an vazgeçmez. Bu teşebbüs için Yusuf Kemal Bey arkadaşımızın buraya getirmiş olduğu Anlaşmanın imzası için şart olarak öne sürülenler Moskova Hükümetine izah edilmeye çalışıldı ve bunun için gayet uzun notalar gönderildi. Fakat ne yazık ki telgraf haberleşmesinin bozuk olması sebebiyle bu iş gecikti. Diğer taraftan Şark Cephesinde askeri harekât başladı. Bunun yanında Dünya üzerinde telgraf haberleşmesi çok mükemmel olan İngiltere nin bu teşebbüslerden haberi oldu ve derhal teşebbüse geçti. Bu esnalarda ve daha ondan evvel İstanbul'da Ferit Paşa Hükümetinin düşmesiyle bize taraftar olan bir Hükü- 40

41 metin iktidara getirilmiş olmasını İngiltere fırsat bildi. Bu Kabine iktidara geldiğinden beri meydan alan en büyük propaganda, İstanbul ile Ankara Hükümetinin uyuşacağı meselesidir. Defalarca tekrar ettik ve yüz binlerce tekrar edeceğimiz gibi İstanbul'daki heyet ile Ankara Milli Hükümetinin uyuşması imkânı katiyen mevcut değildir. İngilizler o derecelerde bu maksatlarında muvaffak olmaya başladılar ki Ruslar, bize yaptıkları yardımlarını birdenbire kestiler. Gerçi şimdiye kadar yaptıkları yardımlar pek mühim bir şey değildir. Yardım Anlaşması müzakere ve parafe edildikten sonra imza edileceği bir sıralarda Mösyö Çiçerin ile Bekir Sami Bey arasında uzun bir müzakere esnasında Van ve Muş taraflarında Ermenistan a bazı arazinin terk edilmesi istendi. Tabii Bekir Sami Bey bunu reddetti. Fakat Çiçerin'i fikrinden vazgeçirememiştir. Nitekim yakın zamanlara kadar az olmakla beraber silah, cephane ve para, altın olmak üzere yardımları devam ederlerken, işte, dediğim İngiliz propagandası neticesi üzere Rusya Hükümeti bu yardımı kesmiştir. Diğer taraftan yine kendi sahillerimizde bulunan fakat İngiliz ve Fransız donanmalarının eline geçmemesi için iki gambotumuzu batırılıp düşmana teslim edilmemesi hakkında emir verilmiş olduğunu duyan Novarosisk'deki Rus memuru, bunların batırılması yazık olur, buraya gönderiniz burada saklayalım demişlerdir. Aldığımız bu teminat üzerine Novorosisk limanına bu iki gemiyi göndermiştik. İşte arz ettiğim propagandanın tesiriyle Ruslar bu iki gemimiz üzerine bandıra çekerek ve içindeki mürettebatını da sahilimize göndererek muhalif Rus Ordusu ile harp etmeye göndermiştir. Diğer taraftan Moskova telsiz telgrafı, İngilizlerle Ankara Milli Hükümeti arasında ve bundan maksat Bolşevik hükümetine karşı Kafkasya'da mühim bir cephe tesis olduğu ve buna karşılık Batı hükümetleri Türkiye'ye Azerbaycan'ı hibe ettiklerine dair birçok haber yaydı. Vaziyeti bir nokta için şu şekilde düşününüz. Ruslarla aramızda ortaya çıkan bu nifakın ortadan kaldırılması gerekiyordu. Bunun için doğrudan doğruya teşebbüse geçtik ve hamdolsun ümit ettiğimizden çok' yüksek bir noktaya vardık. Bir fikir vermek için Dışişleri Vekâletinin doğrudan doğruya yazıp göndermiş olduğu bir notayı okuyacağım. Şark Cephesi Kumandanının bazı Sovyet temsilcileri ile yaptığı müzakerelerde Kafkasya'da Bolşeviklere karşı bir cephe tesisi için emperyalist Batı hükümetiyle hiçbir münasebetin olmadığını anlatmıştır. Bunun üzerine aradaki yanlış anlaşılma düzelmiştir. Bundan dört, beş gün önce Şark Cephesi Kumandanı Kazım Paşadan aldığımız bir telgrafa göre Rusya Hükümeti bize siyasi bir anlaşma ile bir askeri ittifak teklif etmiştir. (alkışlar) Biz de öteden beri kendilerine karşı beslediğimiz iyi niyetin memnuniyet verici bir neticesi olmak üzere buna hazır olduğumuzu söyledik. Bundan istifade sizden bir şey rica edeceğim. Az bir zamanda Dışişleri bütçesi biraz dar tutulmuştur. (kabul, kabul sesleri) İşin ehemmiyeti sebebiyle bu tahsisatın, bunu takip edecek ilk celsede kabulünü rica ederim. (hay hay sesleri) Yüce Heyetinize bu derecelerde memnuniyet verecek diğer bir şey söyleyeceğim. Malumunuz Sovyet, yani Komünist prensibi, bütün Dünya nın Komünist olmasını istemektir. Bilhassa Batı devletleriyle, memleketleriyle olan münasebette Komünizme yakın bir idare tesisini ister. Doğu Âlemi, kapitalist değildir. Rusya Hükümeti bu 41

42 siyasetinin kendisine komşu olan Osmanlı Memleketinde iyi bir netice vermediğini görmüştür. Bunu gören Hükümetiniz, bu tesiri hisseden Hükümetimiz demiştir ki, -Sosyal inkılap yapmak İslam memleketlerinde icap ediyorsa, o tarihi vazife Anadolu Türklerine ait bir vazifedir. Bu İslam memleketlerini siz bizim gibi, onlardan olan evladı gibi anlayamazsınız. Onlara rehber olmak vazifesi, gerek siyaseten ve gerek dinen, bize aittir....bunu ilk geldiği vakit buradaki Konsoloslarına anlatmaya çalıştık. Bunun, yani teşebbüsümüzün neticesiz kalmadığını size Rusya Hükümetinin Azerbaycan Hükümetine istiklâlini iade etmesiyle haber veriyorum. Kuzey Kafkasya'nın da istiklalini şu arz ettiğim kanaat neticesinden kabul etmiştir. (alkışlar) İşte bunun üzerinedir ki Türkiye Büyük Millet Meclisine Büyükelçi olmak üzere Azerbaycan Hükümeti Şah Tahtenski bugün Gümrü'de bulunuyor. Bugün bize Azerbaycan Hükümetiyle de ittifak etmek lüzumunu hazırlamaktadır. Yakın vakitte buradan gidecek olan temsilcilerimiz kardeş hükümet arasında bir anlaşma imzalayacaktır. Şimdilik izahatıma burada son veriyorum. Ruslarla Bakü'de teşekkül eden bir Konferansta siyasi anlaşma ile askeri ittifak anlaşmasını daha şimdiden İngilizlere karşı tehdit olmak üzere imza ettireceğiz inşallah. Belki bir iki güne kadar Yüce Heyetinize bir müjde verebiliriz. VEHBİ BEY (Karesi): Efendim, gazetelerde Ermenistan ın Sovyet askerleri tarafından işgal edildiğini okuyoruz. Bundan malumatınız var mıdır? AHMET MUHTAR BEY (Devamla): Efendim müzakerenin son safhasını biliyorsunuz. Bu anlaşmayı bizimle imzalayan Kabine düşmüştü. O sıralarda Ermenistan da adedi pek kesin olmayan Komünistler Erivan'da hükümete kurmuşlardır. Binaenaleyh orada Sovyet Hükümeti kurulmuştur. Biz ateşkes yaptığımız zaman işgal ettiğimiz hattı halen işgal ediyoruz. VEHBİ BEY (Karesi): Rus Sovyetleri işgal etmiş midir? AHMET MUHTAR BEY (Devamla): Erivan'ın Rus Kızıl Ordusu tarafından işgal edildiğini bilmiyorum. Yalnız Kervansarayı işgal etmiş olduklarını işittim. Malumunuz Ermenistan'da pek büyük Amerika yardım heyetleri vardı ve bunların tesirinde yirmi bin Ermeni vardı ki onlar emperyalist fikirlerle terbiye edilmiş bulunuyorlardı. Ermenistan bizim silahımızın kuvvetiyle yıkıldı, o heyetleri himaye eden Amerika Devleti orada bulunan heyetleri himayemizi talep eylemiştir ve bugün kendisine emin bir yer temin edilmiştir. (alkışlar) Bugün hatta himayemizi açık bir şekilde talep ederek, kendilerinin Erzurum'a nakillerini istiyorlar. Onları himaye ve yardım eden Amerika Heyeti, bugün bizim himayemizi talep ediyor. TUNALI HİLMİ BEY (Bolu): Bazen bu kürsüden öyle cümleler sarf ediyoruz ki Muhtar Bey bize sunduğu muvaffakiyetleri sayarken, yaşasın Büyük Millet Meclisi... VEHBİ BEY (Karesi): Biraz evvel izahatınızda Azerbaycan, Hükümetimize ittifak teklif ediyor, çünkü Azerbaycan'a yeni bir istiklâl temin ettirilmiştir diye beyan buy- 42

43 ruluyordu. Diğer bir beyanatınızda İngilizleri Azerbaycan'ı bize vermek dolayısıyla Ruslara karşı aleyhimizde propaganda yaptıklarını ifade buyurdunuz... Bu acaba hatıra gelmez mi ki... AHMET MUHTAR BEY (Devamla): Anlayamadım. VEHBİ BEY (Karesi): İngilizler ilan etmişler ki İngilizler bize Azerbaycan'ı veriyorlar, biz de İngilizlerle anlaşıyoruz. AHMET MUHTAR BEY (Devamla): Propaganda ile mi? VEHBİ BEY (Karesi): Evet efendim, propaganda ile. Ruslar Azerbaycan'a bir istiklal veriyorlar. Şimdi Azerbaycanlılar bize bir ittifak teklif... Bu acaba Ruslar tarafından... AHMET MUHTAR BEY (Devamla): Zannetmem. Şimdi kendileri bizim ile askeri işbirliği anlaşması imzalayacaklar. VEHBİ EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim, müzakere sona ermiştir. Celseyi kapatıyorum MART 1921: GİZLİ OTURUMDA MOSKOVA KONFERANSI İLE İLGİLİ GÖ- RÜŞME VE DIŞİŞLERİ BAKAN VEKİLİ AHMET MUHTAR BEY İN AÇIKLAMA- LARI (1.Dönem, 2.Yasama Yılı, 8.Birleşim, Gündem: 2/2) 21 Şubat 1921 tarihinden beri devam eden Moskova Konferansı görüşmelerinde sona gelinmiş ve 16 Mart 1921 günü Rus ve Türk delege heyetleri antlaşma metnini imzalamışlardı. Haberleşmesinin kesik olması nedeniyle haber Ankara ya henüz ulaşmamıştı. Anlaşma şartlarından haberi olmayan Doğu Ordusu birlikleri, Batum u işgal etmek için harekete geçti. Gürcistan ı işgal etmiş olan Kızıl Ordu Komutanı, Kazım Karabekir Paşa ya, Anlaşma gereği harekâtı durdurmasını istedi. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Efendim şimdi yine söz Dışişleri Vekilinindir. Moskova Konferansı hakkında elde ettiği malumatı bize versinler. AHMET MUHTAR BEY (Dışişleri Vekili): Moskova da başlayan Konferans devam etmektedir. Fakat bir, iki aydan beri Kafkasya'da birbirini takip eden siyasi hadiseler devam ettiği için haberleşme sağlıklı olarak yapılamamakta ve Delege Heyetimizden fazla bir malumat alamadık. Diğer taraftan Gürcistan ile şifahi yaptığımız 1 TBMM Gizli Celse (24 Ocak 1921), 1.Dönem, c.1, s , 43

44 anlaşma üzerine, Milli Misaka uygun olarak Batum da halkoylaması tatbik edilmek üzere, askeriyemiz tarafından işgaline karar verildiğini bundan evvel arz etmiştim. İşte bu işgal hazırlığı sıralarda, Kafkasya'daki Kızıl Ordu Kumandanlığının Tiflis'te kurduğu Gürcü Bolşevik Hükümeti tarafından Doğu Cephemiz Kumandanlığına telgraf ile Moskova'da devam eden Konferans kararlarından olmak üzere Batum un işgali için hareket etmiş olan Türk kıtalarının hududu geçmemesini talep etmiştir. Fakat biz arz ettiğim gibi, Moskova ile haberleşmeyi temin edemediğimizden, Konferansta alınan kararlar hakkında doğrudan doğruya haber alamamış olduğumuz için tabii bilemedik. Ancak haberleşmeyi temin etmeye çalıştığımızdan, Konferansta alınan kararları anlamaya çalışacağız. O kararların Ankara Hükümetiyle, Rusya Hükümeti arasında kurulmuş olan dostça münasebetler çerçevesinde tetkik edileceğini ve o vakte kadar askeri harekâtımızın gereği olan vaziyetimizi değiştiremeyeceğimizi veya durduramayacağımızı, söyledik. İhtimal ki Moskova'- da bulunan Delege Heyetimizin kabul ettiği kararların, Tiflis teki Kızıl Ordu Komiserliğinin raporunda ifade edilmiş şekilde olabilir. Fakat Yüce Heyetiniz tarafından bu gibi kararların kabul ve tasdik edilmesi şarttır. Bu kararları imza eden delege heyetlerinin bağlı olduğu devletler ve hükümetlerce tasdik edilmedikçe bunların bir hükmü yoktur. Tiflis teki Kızıl Ordu Kumandanlığının verdiği malumata anlaşılıyor ki Gürcistan ile olacak hudut şu şekilde gösteriliyor. Batum'un aşağı yukarı dört saat güneyinde bir noktadan başlamak üzere, Ahısha, Ahilkillik mıntıkaları hariçte bırakmak üzere Artvin, Ardahan livalarını da bize terk ettiğini Rusya Hükümeti kabul ve tasdik etmiştir. Eğer bu böyle ise demek oluyor ki o havalide Milli Misak ile tespit ettiğimiz milli gayemizin mühim bir kısmı elde edilmiştir. Batum hakkındaki talebimiz halkoylamasına sunulacaktır. Halkoylaması neticesini, tabii ki Hükümetimiz dikkate alacaktır. Bundan evvel, bu Batum meselesi bahis mevzuu olduğu zamanlarda, Batum Şehrinin çok mühim bir vaziyeti olduğu hakkında, Yüce Heyetinizin dikkatini çekmiştim. Bunun için her türlü yola müracaat ettik. Ümit ediyoruz ki bu Konferans kararları elimize geçecek ve ne olduğu öğrenilerek Yüce Heyetinizin tasdikiyle bir karar verilecektir. Bugün uzun süren konuşmama bir müjde ile son vereceğim. O da şimdi Moskova'da bulunan Delege Heyetimiz Reisi Yusuf Kemal Bey tarafından Mustafa Kemal Paşa Hazretlerine gönderilen telgrafı okuyacağım. MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Bir de Moskova Büyükelçimiz Fuat Paşa Hazretlerinden bir telgraf var. (Sözü edilen telgraflar tutanakta yer almamaktadır.) HAMDULLAH SUPHİ BEY (Antalya): Arkadaşlar, geçirdiğimiz günlerin karası var, akı var. Bazı şeylere üzüldük, bazı şeylere memnun olduk. Mühim olan, bugünkü vaziyetimizi açıkça anlamamızdır. Bu, ileride yapacaklarımızı iyi bir şekilde değiştirebilmek için çok faydalı olur. Maziye kısa bir şekilde gözümüzü çevirelim. Arkadaşlar beraber hatırlayalım. Millet Meclisimiz toplandığı gün, Millet maddi ve manevi ne müthiş bir vaziyet içinde idi. Eğer o zamanki akıl ve mantık ile hareket 44

45 etseydik, emin olunuz arkadaşlar, bugün direnme adına ortada hiçbir proje mevcut olmazdı. Eğer mevcut kuvvetimizle düşmanların adedi arasında mukayese yapsaydık, eğer Memleketimizde meydana gelmiş olan harabıyeti, düşmanlarımızın müthiş vaziyetlerini karşı karşıya koymuş olsaydık, yani hareketimizi akıl ve mantık dairesine yapmış olsaydık bu iş bitmişti. Bizim yaptığımız arkadaşlar, Anadolu nun mücadele ruhunu, delicesine bir hareket idi. Bu bir cinnet idi. Mukaddes bir cinnet idi. Doğrudan doğruya hissi bir hareket yaptık. Nasıl ki namus ve mukaddesatına küfredilen bir adam, karşımdaki ile dövüşmek doğru mudur diye mahalleye sorayım der mi? Biz kalbimizle hareket yaptık, aşkımızın tesiri altında hareket yaptık ve aştığımız mesafeler gözümüzün önündedir. Arkadaşlar bu mukaddes cinnet bütün cilvelerini göstermiştir. Vaktiyle, daha bundan bir kaç ay evvel, bir gün milli bir hükümetin bize bir söz söylemeyi arzu ettiği vakit kelimeleri nasıl idare ederdik? Bugün bizimle bir masa başında bazı meseleleri müzakere etmeye karar vermişlerdir. Demek ki biz son derecede... Arkadaşlar, yalnız korkulacak bir nokta var. Beraberce bir saniye düşüneceğiz. Tarihimizde uzak ve yakın ne vakit kılıç meydana çıkmışsa, Memleketimizin cephesi yükselmiştir. Ne kadar endişelerimiz varsa silinmiştir. Fakat ne vakit iş kaleme gelmiştir, çok defa kılıcın kan pahasına, binlerce mahrumiyet pahasına kazandığı şeyleri kalem tehlikeye düşürmüştür. Yani anladığım gibi arz etmek isterim. Kılıç meydana çıkınca Memleketin, Milletin en sade kısmının ücra köşelerden, köylerimizden meydana çekiliyoruz. Sabırlı olan halkımız, en yüksek maneviyata sahip olan halkımız, köylerin içinden çıkıyor. Ne vakit ki harbimiz biter, halk köyüne döner, çok az zarar görmüş kısım iş başına geçerse, o zaman perişanlık, zaaf ve tehlike başlıyor. Bunun içindir ki tarihimizde görüyoruz, kılıcı ve kanı pahasına kazandığı şeyi suya düşürüyor. Ben zannediyorum ki böyle bir tehlike karşısındayız. Bitmiş bir şey yoktur. Bu küçük bir zarar bile olsa onu durdurabiliriz. Düşmanlarımızın maharetle aleyhimize kullandıkları vasıtayı, milli mücadelemizin arkasından vurulduktan, cephe sarsıldıktan, cephelerimiz bir bir yıkıntıya uğradıktan sonra içeriye baktığımızda, cephelerin manevi kuvvetine, dâhili cephenin sağlamlığına dayanıyoruz. Bunun için Bursa, Akhisar cephelerinde çöküntüden sonra içeriye baktılar, acaba birbirlerine düşüyorlar mı? Perişanlık, yılgınlık baş gösteriyor mu? Gördüler ve aldandılar. Biz her zamandan fazla toplandık. Beklediler, beklediler, hayır dediler, yine askeri olarak uğraşmak lâzımdır. İkinci mücadeleyi yine sarsılmadan manevi gücümüzle temin ettik. Bunun için Dünya Harbi sırasında Almanların bir sözünü tekrar ediyorum. Arkadaşlar, Alman cephelerini yıkmak için, içeriden yıkmak siyasetini içeride yapıyorlardı. Şimdi bizim aramızda Hükümetin ve Millet Meclisinin elde ettiği şartları tahammül edilmez bir ihtiras haline koyuyorlar, sulhu bize gösteriyorlar. Aç bir adama yemek gösterdikten sonra, daha fazla acıkır. Arkadaşlar bizim kalbimizde sulh için mevcut olan arzuyu tatmin için kâfi derecede ehemmiyeti olmayan şeyleri bizim gözümüzün önüne atıyorlar. Asıl tehlike cephelerde değil, içeridedir. Bizim aramızda mevcut olan birlik devam ettikçe emin olabiliriz ki muzafferiyet mevcuttur. Ellerimizi düşmanlara açsak birçok şeyleri bırakacaklardır. Kendi toprağımızda mücadele ediyoruz. Kendi şehirlerimizin, köylerimizin içinde kendi varlık mücadelemizi yapıyoruz. 45

46 Birbirimize biraz daha yakın olacağız, biraz daha sıkışacağız. Başkalarının toprağında gözümüz yok ki müsaade edelim elimizde bırakılacak bir şeyler olsun. İstediğimiz, şeref, namusla yaşamaktır. Bunun için de şerefle bekleyeceğiz. Sıralarımızı biraz daha sıkıştıracağız. Biraz daha devam edelim. İsteklerimizi kabul ettiklerine şahit olacağız. Emin olunuz arkadaşlar, bu kadar vermiş oldukları, daha fazla vereceklerine kâfi delildir. ŞÜKRÜ EFENDİ (Karahisar): Efendim Hamdullah Suphi Beyefendi nin hakikaten akıl ve mantık hakkında söylediklerini ben de tasdik ediyorum. Fakat öyle bir zamanda buraya toplandık ki o zaman akıl ve mantığın iflas ettiği bir zamanda idi. Şimdi de bizi kolayca imha etmek için bizim elimizi, kolumuzu bağlamak istiyorlar? Bundan sonra mantıksız hareket edersek maazallah batarız. Şimdi hamdolsun içimizdeki itilaf kalkmıştır. Bugünkü vaziyetten benim anladığım bir hakikat varsa, düşmanlar bizi imhaya dair vermiş oldukları karardan henüz vazgeçmemişlerdir. Bizi imha etmek için bir takım şeyler hazırlamışlardır. Biz bunun karşısında ne yapacağımızı düşünmek üzere günlerce, saatlerce, aylarca, uzun boylu tetkik etmemiz lazımdır. Hakikaten şu son zamanda bizim hareketimiz Din in göstermiş olduğu mucizeden başka bir şey değildir. Milli Misaktan zerre kadar fedakârlık etmek kimsenin hatırına gelmez. Londra konferansı tatil etmiştir. Fransa ile ateşkes olmuştur. Bugün ehemmiyetle ve aciliyetle düşüneceğimiz nokta henüz belli değildir. Bir taraftan Doğu Anadolu da, bir taraftan Yunan'ın karşısında asker bulunduruyoruz. Bir taraftan Adana Cephesinde asker bulunduruyoruz. Bu sebeple üç cephede de zayıf düşüyoruz. Bunda mümkün ise Fransızlarla bir iki ay kadar vakit kazanmak için bir şeyler yapalım. (şiddetli gürültüler) MUSTAFA KEMAL PAŞA (Meclis Başkanı): Cumartesi günü toplanmak üzere celseyi tatil ediyorum. 1 1 TBMM Gizli Celse Zabıtları (17 Mart 1921), 1.Dönem, c.2, s.9-11, 46

47 24 MART 1921: MOSKOVA ANTLAŞMASI NIN METNİ HAKKINDA DIŞİŞLERİ BAKAN VEKİLİ AHMET MUHTAR BEY İN AÇIKLAMALARI (1.Dönem, 2.Yasama Yılı, 11.Birleşim, Gündem: 7/1) Moskova ile kesilmiş olan haberleşmenin tekrar sağlanması ile 16 Mart 1921 tarihinde imzalanmış olan Moskova Antlaşması metni Ankara ya iki gün önce ulaştı. Hükümet metni inceledikten sonra Meclisi bilgilendirmek için Genel Kurul da okudu. Batum'un Gürcistan a terk edilmesi karşılığında, Rusya'nın Türkiye'ye belirli miktarda altın ve silah göndermesi hususunda anlaşmaya varıldığı haberi, milletvekilleri arasında bir iyi ve bir kötü haber olarak üzüntüye ve sevince neden oldu. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Dışişleri Vekaleti Vekili Muhtar Beyefendi siyasi vaziyet hakkında izahat vereceklerdir. AHMET MUHTAR BEY (Dışişleri Vekâleti Vekili): Efendiler, Sosyalist Federatif Şuralar Cumhuriyeti Hükümetiyle bir anlaşma yapmak maksadıyla Moskova'ya gönderilmiş olan Delege Heyetimizin nihayet resmi antlaşma metnini imzalamış olduğu Yüce Heyetinizin malumudur. Bu antlaşma metni telgrafla bundan iki gün evvel Hükümetinizin eline geçmiştir. (Allah muvaffak etsin sesleri) Asıl antlaşma metni posta ile gönderilmiş olup henüz bize ulaşmamıştır. Bize geldiğinde bir Kanun Tasarısı olarak Yüce Heyetinizin tasdikine arz edilecektir. Bu sebeple bu husustaki müzakerenin o zaman yapılmasını rica ediyorum. Şimdilik bilginiz olmak üzere antlaşma metnini müsaadenizle okuyacağım ve izah edilmesini istediğiniz kısımları izah edeceğim. Rusya Dışişleri Komiseri Vorgi Çiçerin, Merkez İcra Komitesi Üyesi Celal Korkmazof ile Türk Delege Heyetinden Yusuf Kemal Bey, Rıza Nur Bey ve Moskova Büyükelçimiz Ali Fuat Paşa tarafından 16 Mart 1921 tarihinde imzalanan Dostluk ve Kardeşlik Antlaşmasının tam metnini okuyorum. (Antlaşma metni 21 Temmuz 1921 tarihli tutanakta yer almaktadır. Tekrar olmaması için tarafımdan burada yer almaması uygun görülmüştür.) AHMET MUHTAR BEY (Devamla): Efendim, antlaşma metninin 1.Maddesinde ifade edilen hududu tespit edip göstermek üzere orada taraflarca hazırlanıp tasdik edilmiş bir de harita vardır. Bu gayet teferruatlı olarak köy ve şehir isimlerini, dağları, ovaları göstermektedir. Bunu Genel Kurmay a verdim. Harita üzerinde tespit edilecektir. NUSRET EFENDİ (Erzurum): Vekil Bey, Batum dahil midir? AHMET MUHTAR BEY (Devamla): Müsaade buyurunuz, hayır. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): O halde Milli Misak yoktur. AHMET MUHTAR BEY (Devamla): Milli Misak esas olarak kabul edilmiştir. Fakat siyasetin icabı olarak Milli Misakta bazı değişiklikler var. O siyaset icabı olan şey de evvelce bahsedilen vaziyettir. 47

48 BİR MEBUS BEY: Sekizinci Maddeyi izah edin. AHMET MUHTAR BEY (Devamla): Taraflar, kendi memleketlerinde diğer memleketin ya da ona bağlı bir yerin idaresini üstlenmek iddiasında bulunanları hiç bir zaman kabul etmezler. Onuncu maddeye göre mesela biz burada bulunan Rusları silahaltına alamayacağımız gibi, Rusya'da bulunan Türkiye vatandaşlarını da onlar silahaltına alamayacaklardır. Askerlik Kanununa tabi tutmayacaklardır. 11.Maddeye göre, mesela biz, geçen gün de arz ettiğim gibi, Afganistan Hükümetiyle bir antlaşma imzaladık. Orada bulunan Rus vatandaşları imtiyazlı muameleye tabi olamayacaklardır. Rusya vatandaşları bu maddeden istifade iddiasında bulunamayacak, buna karşılık Rusya'da mesela, Bolşevik olmuş Gürcistanlılar hakkında kendi memleketinde bu haktan faydalanamayacaklardır. 13.Maddede sivil tutuklulardan bahsedilmiştir, ama sivil rehinelerden bahsedilmemiştir. Telgrafta yazılırken rehine kelimesinin unutulmuş olduğunu zannediyorum. Bunu Moskova daki Delege Heyetimize bir telgraf çekerek sordum. İSMAİL FAZIL PAŞA (Yozgat): Cevap gelmedi daha değil mi? AHMET MUHTAR BEY (Devamla): Hayır Efendim. İSMAİL FAZIL PAŞA (Yozgat): Muhtar Beyefendi, bu antlaşma Rusya tarafından tasdik olunmuş mu? AHMET MUHTAR BEY (Devamla): Daha tasdik olunmadı. Antlaşma metninin aslı geldiği zaman biz Meclis te tasdik edeceğiz. Bu metin telgraf suretidir. NUSRET EFENDİ (Erzurum): Batum'da bizim askerimiz var mı? AHMET MUHTAR BEY (Devamla): Batum'da bizim şimdi askerimiz var. NUSRET EFENDİ (Erzurum): Rusların? AHMET MUHTAR BEY (Devamla): Rusların da var. TUNALI HİLMİ BEY (Bolu): Martın 16. gününe tesadüf etmekle, geçen sene 16 Mart tarihinin bir intikamını Cenabı Hak bize aldırmış bulunuyor. Bu Milletin bu Hükümetini tebrik ederim. Bir kelimeye müsaade buyurun, istilanın karşılığı Emperyalizm ve Kapitalizm dir. Bunların karşılığı da mutlak surette sermayedarlık ve cihangirliktir. Binaenaleyh cihangirliği yayılmacı olarak kullanırsak daha iyi olur. AHMET MUHTAR BEY (Devamla): Efendim, arkadaşlardan birisi Batum'un işgalde bulunup bulunmadığını sormuştu. Ben de orada bir askeri kıtamızın bulunduğu cevabını vermiştim. Bu vaziyet Batum'da böyle olduğu gibi bundan başka işgal etmiş olduğumuz Ahikelek ve Ahıska da var. Binaenaleyh askeri kıtamız orada Kızıl Ordu kıtaları ile adeta karşı karşıya bir halde bulunuyor. Bundan evvel defalarca Yüce Heyetinize arz etmiş olduğum Batum ve havalisi hakkındaki mütalaalar da dikkate alarak, bu antlaşma metni Yüce Heyetiniz tarafından kabul edildikten sonra, Kars'ta teati edilecek ve ondan sonra yürürlüğe girecektir. Bu muameleler 48

49 bir aydan fazla bir zaman alabilir. Binaenaleyh bu zaman zarfında, karşı karşıya ve hatta yan yana bulunan Kızıl Ordu kıtaları ile Türk kıtaları arasında, belki antlaşmanın bize temin edeceği maksada ters bazı vaziyetlerin ortaya çıkması ihtimali de mevcuttur. Binaenaleyh Yüce Heyetinizin bunları dikkate alarak, mesuliyeti Hükümete ait olmak üzere bazı tedbirlerin alınması hususunun serbest bırakılmasını istirham ediyorum. NECİP BEY (Ertuğrul): Hükümet bu hatasını itiraf etsin. AHMET MUHTAR BEY (Devamla): Hangi hatasını? NECİP BEY (Ertuğrul): Bu vaziyetin ortaya çıkmasındaki hatasını. AHMET MUHTAR BEY (Devamla): Efendim, biz lazım olan izahatı verdiğimiz zaman, Hükümetin hatalı olup olmadığı anlaşılacaktır. Zaten Batum meselesinin Milletin menfaatlerine uygun bir şekilde halledilmesi için bize salahiyet vermiştiniz. HAKKI HAMİ BEY (Sinop): Muhtar Beyefendinin teklifi evvelce bahis mevzu olmuş ve bütün mesuliyeti Hükümete bırakarak salahiyet vermiştik. İkinci bir karar almaya lüzum yoktur. (hayır, hayır sesleri) DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Efendim, müsaade buyurursanız bir kanun tasarısı var, onu müzakere edeceğiz. TAHSİN BEY (Aydın): Efendim, Dışişleri Vekilinin verdiği izahat üzerine gündeme geçilmesini evvela oya koyunuz da ondan sonra gündeme geçelim. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Efendim, zaten gündemdeyiz. TAHSİN BEY (Aydın): Bugün Moskova Antlaşması meselesi kapanmış olmuyor. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Efendim, mesele açılmadı ki mesele yoktur. Muhtar Bey geldiler, haber olarak beyanatta bulunacaklarını söylediler. Henüz antlaşma tasdik edilmedi. Asıl antlaşma metni gelince Yüce Heyetinize sunacağız, dedi. TAHSİN BEY (Aydın): Bakalım biz bunu kabul edecek miyiz? DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Hayır efendim, öyle bir şey yok, henüz antlaşmayı tasdikinize getirmiyoruz, dediler. ABDÜLKADİR KEMALİ BEY (Kastamonu): Neticeye menfi tesir etmesi ihtimali var diye müzakere için bir karar almadık. Beyanattan ibarettir. Tasdiki bahis mevzu olduğu zaman hepimiz kanaatlerimizi söyleyeceğiz. 1 1 TBMM Zabıt Ceridesi (24 Mart 1921), 1.Dönem, c.9, s , 49

50 21 TEMMUZ 1921: TBMM HÜKÜMETİ İLE SOVYET RUSYA HÜKÜMETİ ARA- SINDA İMZALANAN MOSKOVA ANTLAŞMASININ ONAYLANMASI (1.Dönem, 2.Yasama Yılı, 53.Birleşim, Gündem: 6/2) Dört ay önce, 16 Mart 1921 tarihinde imzalanmış olan Moskova Antlaşması metni, imzalandıktan bir hafta sonra telgrafla Ankara ya ulaşmış ve 24 Mart 1921 tarihinde Meclis Genel Kurulunda okunmuştu. Antlaşma metni Sovyet Rusya Şuralar Meclisinde hemen onaylanmış, ancak Türkiye Büyük Millet Meclisinde onaylanması dört ay gecikmişti. Bu gecikmenin nedeni Moskova ile Ankara arasındaki ulaşım güçlüğüdür. Antlaşmanın aslı Ankara ya ancak ulaşabilmiştir. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Efendim, Moskova Antlaşmasının müzakeresine başlıyoruz. TBMM Başkanlığına Türkiye ve Rusya hükümetlerinin salahiyetli delegeleri arasında 16 Mart 1921 tarihinde Moskova'da imza edilen Andlaşma metni ve bununla alakalı kanun tasarısı ektedir. Lazım gelen muamelenin icrasını rica ederim. 4 Temmuz 1921 Vekiller Heyeti Reisi ve Milli Savunma vekili Fevzi TÜRKİYE SOVYET RUSYA DOSTLUK VE KARDEŞLİK ANTLAŞMASI Milletlerin kardeşliği ilkesini ve halkların kendi geleceklerini tayin etme hakkını tanımakta birleşmiş olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Rusya Sovyetleri Sosyalist Federal Cumhuriyeti Hükümeti, genişleme ve istila siyasetine karşı olan mücadelelerindeki dayanışmalarını ve iki memleketten birinin karşılaşacağı zorlukların ötekinin durumunu da ağırlaştıracağını bilmektedirler. Bu iki hükümet, aralarında her zaman dostluk münasebetlerinin ve her iki milletin karşılıklı çıkarlarına dayanan sürekli dostluk bağlarının yerleşmiş olmasını görmek arzusuyla bir Dostluk ve Kardeşlik Antlaşması yapmaya karar vermişler ve bu amaçla aşağıda yazılı yetkili temsilcilerini seçmişlerdir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti İktisat Vekili Kastamonu Mebusu Yusuf Kemal Bey, Maarif Vekili Sinop Mebusu Dr. Rıza Nur Bey, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti Büyükelçisi Ankara Mebusu Ali Fuat Paşa, Rusya Şuraları Federatif ve Sosyalist Cumhuriyeti Hükümeti Dışişleri Komiseri Yorgi Çiçerin, Merkez İcra Komitesi Üyesi Celâl Korkmazof, aşağıda yazılı maddeleri kararlaştırmışlardır. Madde 1. Taraflar, herhangi birine zorla kabul ettirilmek istenilen bir sulh antlaşması ya da başka bir milletlerarası sözleşmeyi tanımamayı ilke olarak benimser- 50

51 ler. Rusya Sovyetleri Sosyalist Federal Cumhuriyeti Hükümeti, bugün Büyük Millet Meclisince temsil edilmekte olan Türkiye Milli Hükümeti tarafından tanınmamış Türkiye ye dair hiç bir milletlerarası antlaşmayı tanımamayı kabul eder. Bu antlaşmada yazılı Türkiye terimi ile 28 Ocak 1920 günü İstanbul da toplanan Milli Meclisin kabul ettiği Milli Misak ta ifade edilen topraklar anlaşılmaktadır. Türkiye nin kuzeydoğu hududu, Karadeniz kıyısında bulunan Sarp köyünden başlayarak, Hedis Meta dağı, Savşat dağında suların bölündüğü çizgi, Kani dağı ve oradan, devam ederek, Ardahan ve Kars Livalarının kuzeyini takip ederek Aşağı Kara Suyunun döküldüğü yere varan hat ile tespit edilmiştir. Madde 2. Türkiye, bu antlaşmanın 1.Maddesinde gösterilen hududun kuzeyinde Batum Livasına ilişkin topraklar ile Batum Şehri ve Limanı üzerindeki hâkimiyet hakkını, şu şartlarla Gürcistan a bırakmaya razı olur. Bu maddede belirtilen yerler halkının, her topluluğunun kültürel ve dini haklarını sağlayacak ve bu halkın yukarıda sözü geçen yerlerde isteklerine uygun bir ziraat toprakları rejimi kurma imkanına sahip olacak şekilde geniş bir idari muhtariyete kavuşması, Batum Limanı üzerinden Türkiye ye giden ya da oradan gelen ticaret mallarının gümrük vergisine bağlı tutulmayarak ve hiç bir engelle karşılaşmayarak, her türlü vergi ve ücretten muaf olması, serbest transit hakkı ile birlikte, Türkiye nin hususi harcamalardan farklı olarak, Batum limanından faydalanması sağlanacaktır. Madde 3. Taraflar, antlaşmanın ekinde gösterilen hudut içindeki Nahcivan mıntıkasının, koruyuculuk hakkını üçüncü bir devlete hiç bir zaman bırakmamak şartı ile Azerbaycan koruyuculuğunda bağımsız bir bölge kurulması hususunda anlaşmışlardır. Nahcivan topraklarının Aras Nehrinin doğusu ile Tağna Dağı, Veli Dağ, Bağırsık Kömürlü Dağ hattı arasından sıkışmış üçgen kesiminde, bu toprakların Kömürlü Dağ dan başlayıp Saray Bulak Ararat İstasyonundan geçerek Karasu yun Aras ile birleştiği yerde sona eren hududu, Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan salahiyetli temsilcilerinden kurulacak bir komisyon tarafından tespit edilecektir. Madde 4. Taraflar, Doğu milli ve milletlerarası kurtuluş hareketleri ile Rusya işçilerinin yeni bir sosyal nizam için mücadeleleri arasındaki yakınlığı görerek, bu milletlerin hürriyet ve bağımsızlık haklarını ve diledikleri hükümet rejimi ile idare edilmek haklarını açıkça kabul ederler. Madde 5. Boğazların bütün devletlerin ticaretine açılması ve geçiş serbestliğinin sağlanması için taraflar, Karadeniz ve boğazların bağlı olacağı rejimin kesin şekilde hazırlanması işinin, kıyı devletlerinin temsilcilerinden kurulmak üzere, daha sonra yapılacak bir konferansta alınacak kararların Türkiye nin istiklaline ve Türkiye ile onun Başşehri olan İstanbul un güvenliğine hiç bir zarar getirmemesi şarttır. Madde 6. Taraflar iki millet arasında şimdiye kadar yapılan bütün antlaşmaların kendilerinin karşılıklı menfaatlerine uygun olmadığını kabul ederler. Böylece, bu 51

52 antlaşmaların geçersizliği ve ortadan kaldırılmış olduğu hususunda görüş birliğine sahiptirler. Rusya Sovyetleri Sosyalist Federal Cumhuriyeti Hükümeti, kapitülasyonlar idaresinin her ülkenin milli gelişmesinin serbestçe sürmesi ve hâkimiyet haklarını bütünüyle kullanmasını kabul ederek, Türkiye de bu kaide ile herhangi bir şekilde alakalı her türlü salahiyetlerin ve hakların kullanılmasını kaldırılmış sayar. MADDE 7. Rusya Sovyetleri Sosyalist Federal Cumhuriyeti Hükümeti, kapitülasyon usulünün her memleketin hakimiyet haklarının tamamen kullanılmasını ve serbestçe gelişmesini mani olan bir usul olduğunu kabul ederek, kapitülasyonları tamamen ve bu usul ile münasebetli her hak ve vazifeyi Türkiye de ortadan kaldırılmasını ister. Madde 8. Taraflar, toprakları üzerinde karşı taraf ülkesinin ya da ona bağlı Topraklarından birinin Hükümeti rolünü üstlenmek iddiasında bulunan cemiyet ve grupların kurulmasını ya da yerleşmesini ve öteki ülkeye karşı savaşın amacında olan grupların yerleşmesini hiç bir zaman kabul etmezler. Türkiye ve Rusya, Kafkasya Sovyet Cumhuriyetleri için de karşılıklı olmak şartı ile aynı yükümlülüğü üstlenirler. Şurası ayrıca ifade edilir ki bu maddede ifade edilen Türkiye toprakları doğrudan doğruya Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin idaresi atında bulunan topraklarıdır. Madde 9. Taraflar, iki ülke arasındaki münasebetlerin devamlı sürdürülmesi amacıyla, demiryolu, telgraf vb. gibi nakliyat ve haberleşmeyi koruma ve geliştirmeyi ve iki ülke arasında, zorluklarla karşılaşmaksızın kişi ve malların serbestçe geçişini sağlamak için lüzumlu tedbirlerin, ivedilikle aralarında anlaşarak alınmasını kabul ederler. Bununla birlikte, yolcuların ve ticaret eşyasının girip çıkışında ülkelerden her birinde yürürlükte bulunan kanunları bütünüyle tatbik olunacaktır. Madde 10. Taraflardan birinin, öteki taraf topraklarında oturan vatandaşları, yerleşmiş oldukları ülke kanunlarından doğan hak ve vazifelere uygun biçimde oturmakla birlikte, milli savunmaya ilişkin kanunlardan muaf tutulup, onlara uymaları istenilmeyecektir. Aile ve veraset hakları ile ehliyete dair işlerde de tarafların vatandaşları bu madde hükümlerinin dışında kalacaklardır. Bu konular için bir hususi anlaşma yapılacaktır. Madde 11. Taraflar, her iki ülkeden birinin öteki ülke topraklarında oturan vatandaşları için en çok gözetilen millet muamelesi yapılmasına izin verirler. Bu madde hükümleri Türkiye nin müttefiki bulunan Müslüman devletlerinin vatandaşları ile Rusya nın müttefikleri olan Sovyet Cumhuriyetleri vatandaşlarına tatbik edilmez. Madde Yılından önce Rusya ya bağlı iken, üzerinde Türkiye nin hakimiyet hakkı olduğu Rusya Sovyetleri Sosyalist Federal Cumhuriyeti Hükümetince bu Antlaşma ile kabul olunan topraklar halkından her isteyen Türkiye yi özgürce 52

53 terk edebilecek ve eşyasını, mallarını ve paralarını birlikte götürebilecektir. Bu Antlaşma ile Türkiye tarafından hakimiyet hakkı Gürcistan a terk edilen Batum arazisi halkından her kimse de aynı hakka sahiptir. Madde 13. Rusya, bütün savaş esirleri ile sivil tutuklulardan Kafkasya ve Avrupa Rusyasında bulunanları, bu antlaşmanın imzası gününden başlayarak üç ay içinde, Asya Rusyasında bulunanları altı ay içinde, harcamaları Rusya tarafından ödenmek üzere, Türkiye de bulunan Rus savaş esirleri ile sivil tutuklular için de aynı muamele tatbik edilecektir. Bu geri yollamaların ayrıntıları bu antlaşmanın imzasından sonra yapılacak hususi bir sözleşme ile tespit edilecektir. Madde 14. Taraflar en kısa bir süre içinde bir konsolosluk sözleşmesi ile bu antlaşmanın giriş kısmında ifade edilen iki ülke arasındaki münasebetleri ve bağları kuvvetlendirmek amacıyla iktisadi, mali ve öteki lüzumlu işleri tanzim edici anlaşmalar yapmayı kabul ederler. Madde 15. Bu Türk Rus Antlaşmasında Güney Kafkasya Cumhuriyetleri ile alakalı hükümlere Türkiye ile bu Cumhuriyetler arasında yapılacak antlaşmalarda uyulmasını mecburi kılmak için, Rusya söz konusu Güney Kafkas Cumhuriyetleri nezdinde lüzumlu teşebbüslerde bulunmayı taahhüt eder. Madde 16. Bu antlaşma tasdik muamelesi görecektir. Tasdik belgeleri en kısa bir süre içinde Kars ta verişilecektir. Bu andlaşma, 13. Maddesi ayrı tutulmak üzere, tasdik belgelerinin veriliş gününden başlayarak yürürlüğe girecektir. Bu hükümlere olan itimatla, yukarıda adı geçen salahiyetli temsilciler bu antlaşmayı imza etmişler ve mühürlemişlerdir. Bu antlaşma iki örnek olarak, Moskova da 1921 yılı Mart ın on altıncı günü tanzim edilmiştir. Yusuf Kemal Dr. Rıza Nur Ali Fuat Georges Tchitcherine Celal Korkmazof Vekiller Heyeti Kararı Aşağıdaki kanuna ek olarak bulunan Türkiye Rusya Dostluk Antlaşmasının, tasdik için Büyük Millet Meclisine sevk edilmesi İcra Vekilleri Heyetinin 5 Temmuz 1921 tarihindeki toplantısında karar verilmiştir. Vekiller Heyeti Reisi ve Milli Savunma Vekili Fevzi Nafıa Vekili Ömer Lütfi Din İşleri Vekili Fehmi Dışişleri Vekili Yusuf Kemal İktisat Vekili Mahmut Celâl Adalet Vekili Refik Şevket Maliye Vekili Hasan Hüsnü Sağlık Vekili Dr. Refik İçişleri Vekili a. Refik Şevket Maarif Vekili Hamdullah Suphi Genel Kurmay R. Fevzi 53

54 TÜRKİYE-RUSYA DOSTLUK ANTLAŞMASI HAKKINDA KANUN TASARISI MADDE 1. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Rusya Hükümeti arasında bin dokuz yüz yirmi bir senesi Mart ayının on altıncı günü imza olunan antlaşma Büyük Millet Meclisince kabul ve tasdik olunmuştur. MADDE 2. Bu kanunun yürürlülüğü Vekiller Heyetine aittir. TBMM Başkanlığına 16 Mart 1921 tarihinde Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Rusya Hükümeti arasında imza olunan antlaşma, Komisyonumuz tarafından tetkik edilerek kabul edilmiş ve Meclis Umum Heyetine sevk olunmuştur. 14 Temmuz 1921 Dışişleri Kom. Reisi Ahmet Muhtar Raportör Üye Veliyettin 54 Katip Üye Dr. Fikret YUSUF KEMAL BEY (Dışişleri Vekili): Efendim, Antlaşmaya ait ekler de var. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Efendim müsaade buyurursanız, ekleri arzu ederseniz okuyalım. (lüzum yok sesleri) (Konferans Delegesi Dr. Rıza Nur Bey söz aldı ve antlaşma metninde tercüme sırasında bazı yanlışlıkların olduğunu ve bunların yanlış anlamalara neden olmamasını, söyledi. Bunun üzerine bazı milletvekilleri buna itiraz ederek, hataların düzeltilmesi ve sonra görüşülmesini istediler. Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Bey, antlaşmanın onaylanmasının gecikeceğini, önce onaylanmasını ve daha sonra tercüme hatalarının düzeltilmesini, teklif etti. Uzunca bir süre usul tartışması yapıldı.) DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Efendim, mesele bu tercümelerin bazı noktalarına itirazdan ibarettir. Ben bunun bu kadar uzun uzadıya müzakeresine lüzum görmüyorum. Eğer uygun görürseniz asıl meselenin müzakeresine geçelim. (uygundur sesleri) Efendim, müzakereyi kafi görenler lütfen ellerini kaldırsın. Müzakere kafi görüldü. Buyurunuz Yusuf Kemal Bey. YUSUF KEMAL BEY (Dışişleri Vekili): Bu gibi antlaşmaların meclislerde müzakeresi sırasında devletlerin siyasi münasebetleri hakkında uzun uzadıya izahat verilir. Fakat antlaşma metni evvelce burada okunmuş, Büyük Millet Meclisi Hükümetiyle Rusya Şuralar Hükümeti arasındaki münasebetler burada uzun uzadıya konuşulmuştu. Onun için uzun uzadıya malumatta bulunmak istemiyorum. Malumunuz Yüce Meclisiniz teşekkül ettiği günlerde Hükümet Rusya'ya bir heyet gönderdi. O heyet Rusya'ya gitti. Çünkü bizim içinde bulunduğumuz vaziyet ile Rusya'nın uğraştığı vaziyet arasında bir benzerlik vardı. Binaenaleyh oraya gidecek Heyetin Rusya Hükümetiyle müzakere etmesinde Türkiye'ye faydalar geleceği muhtemel idi. Heyet gitti, orada dokuz maddelik bir teklif oldu. O teklif buraya getirildi ve Yü-

55 ce Heyetinize arz olundu. Yüce Heyetiniz şimdi olduğu gibi onu müzakere etti ve teklifin reddine karar verdi. Aradan zannederim belki bir, bir buçuk ay geçmişti. Tekrar Rusya'ya bir heyet daha göndermek icap etti. Yani Rusya bizimle bir siyasi anlaşma imzalamak istediğini anlattı. Arkadaşım Dr. Rıza Nur Beyefendi, şimdiki Moskova Büyükelçimiz Ali Fuat Paşa Hazretleri ve ben vazifelendirildim. Gittik ve bu Yüce Heyetinize arz edilen Antlaşma meydana geldi. Antlaşmanın müzakereleri sırasında tabiatıyla Heyetimiz pek çok zorluklarla karşı karşıya kaldı. Bunları Yüce Heyetinizin hoşuna gitmek için söylemiyorum. Bunlar tutanaklarda da tamamıyla görülebilir. Onun için arz ediyorum sizden aldığımız, Türkiye Büyük Millet Meclisinden aldığımız kuvvet ve cesaretle ve daima ona sığınarak zorluklardan kurtulduk. Daima, Büyük Millet Meclisinin prensipleri budur, Büyük Millet Meclisi bize öyle emretmiştir, Büyük Millet Meclisi bunu kabul etmez dedik ve Büyük Millet Meclisinin çeşitli celselerinde ve çeşitli zamanlarda aldığı kararlar, bundan başka bir şey değildir. REFİK BEY (Konya): İşte delege böyle olur. YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Yani antlaşmayı meydana getiren eğer bu metindekiler Türk Milletine bir menfaat temin ediyorsa, o antlaşmanın imzalanması şerefi arkadaşım Dr. Rıza Nur Bey ile Ali Fuat Paşa ya aittir. Bir mükafat verirseniz, bir iltifat yaparsanız onlara aittir. Fakat asıl antlaşmayı meydana getiren, evvela iki tarafın menfaatlerini idrak etmeleri ve sonra Büyük Millet Meclisinin kuvvetidir. Sizlerden aldığımız kuvvetle meydana gelmiştir. Antlaşmanın maddeleri birer birer okunduğu zaman ne gibi maksatları ve ne gibi esasları ihtiva ettiği ve ne gibi meseleleri hallettiği görülüyor. (Dışişleri Bakanı konuşmasını tercüme hatalarından dolayı yanlış anlaşılmaya neden olan bazı maddeler üzerinde açıklamalarda bulunarak sürdürdü.) SALİH EFENDİ (Erzurum): Efendim, müsaade buyurur musunuz? Lüzumuna inandığımız bu antlaşmanın imzalanmasından dolayı çalışan arkadaşlara şükranlarımı arz ederim. Yalnız biz Rusya Şuralar Federatif Cumhuriyeti yle antlaşma imzaladık değil mi efendim? Fakat bugünkü bu Büyük Millet Meclisi Hükümetinin siyasi rejimi nedir? Sorumu arz edebiliyor muyum efendim? Çünkü dediniz ki bizim harekâtımızla Rusların harekâtı arasında bir benzerlik vardır. Şimdi esasen Büyük Millet Meclisi Hükümetinin rejimi nedir? Demokrasi midir yahut Kapitalizm midir, diktatörlük müdür, siyasi rejimi nedir? Bunu bir kere anlamak lazımdır. YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Zannederim benim o benzerlik kelimesini pek yerinde kullanmadığım için, benim kastettiğim manadan başka bir mana anlaşılmasına sebep olmuştur. Maksat, biz ezenlerin ezmesine maruz olan bir millet halindeyiz. Yani birtakım sömürgeci devletler bizim Memleketimizi nüfus mıntıkalarına taksim etmek, bizim hak ve hürriyetlerimizi elimizden almak istiyorlar. Biliyorsunuz, Sevr Antlaşması nedir? Tamamıyla okursanız, görürsünüz değil mi Efendim? Hatta çocuklarımızı besleyecek kadar ekmek vermemek istiyorlardı. Biz, 55

56 bundan kurtulmak istiyorduk. Rusya da ilan ettiği prensiplerle ben Dünyanın bu gibi şeylerden kurtulmasını istiyorum, diyor. Yani siyasi, iktisadi ve sosyal bakımdan bizim rejimimizle Rusya'nın rejimi arasındaki benzerlikten bahsedilmiyor. Rusya Hükümeti ile biz müzakerede bulunduğumuz zamanda Türkiye Devleti, Rusya Devleti ile görüştü ve antlaşmadaki maddelerden birisi zannederim her şeyi izah ediyor. Rusya Hükümeti Doğu milletlerinin milli hareketlerini bir kurtuluş hareketi olarak kabul ediyor. Milli hareketler milletlerarası hareketlerin muhalifidir, yani enternasyonal ismi yoktur. Milli hareketleri kabul, devamlı hareketlerle meşgul olan ve o milli hareketlerle kendisini kurtarmak isteyen milletlerin istiklali bilhassa kendilerinin istedikleri idare şekline olan hakları, Rusya tarafından şimdi okuduğumuz antlaşmada açıkça, resmen tasdik ve ilan ediliyor. Arz ettiğim benzerlik kelimesinden, Türkiye Büyük Millet Meclisinin idari, iktisadi ve sosyal rejimi Bolşevizm midir, komünizm midir? Binaenaleyh, iki devletin rejimleri arasında bir benzerlik var demek değildir, efendiler. İki millet de istilaya maruz kaldı, benzerlik buradadır. Rusya bunu açıkça bize söylemiştir ve açıktır, o sebeple antlaşmaya koyduk. SALİH EFENDİ (Erzurum): Siz açıktan söyleyemezsiniz. Şimdi kürsüde diyorsunuz ki kapitalizme karşı biz mücadele ediyoruz. Kapitalizmle mücadele eden kimlerdir. Ona muhalefet yapan kimlerdir? Kim onun muhalifidir? (gürültüler) YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Kapitalizm iki türlüdür. Biri umumi kapitalizmdir. Yani milletleri sömüren, Dünyaya hakim olan kapitalizmdir. Diğeri her milletin, her memleketin kendi dahilinde sermaye ile mevzu olan kapitalizmdir. Rusya Devleti ile Türkiye Devleti arasındaki imzalanan antlaşmaya konulan ifade, umumi Kapitalizmdir. Yoksa bizim dâhilimizde bulunan şeylere düşmanımız da karışamaz, biz bu hususta hürüz, serbestiz. O kaideleri tatbik edecek Dünyada sadece bir yer, bir hedef vardır, o da Yüce Meclisinizdir. Bu Milletin kendi kendisini idare etmek, kendisine kanun yapmak için tayin ettiği Heyettir. Başka bir şey değildir. Kimse şunu kabul edeceksiniz, bunu kabul edeceksiniz, diyemez, Hatta düşmanlarımız bile diyemez ve bunu dedirttirmemek için kan akıtıyoruz ve akıtmaktayız halen. Bu başka bir şey için değildir. DURAK BEY (Erzurum): Yalnız ben bir husus daha soracağım. Acaba antlaşma imza edildikten sonra, çünkü Ruslar Memleketimizde Komünistlik için çok paralar döküyorlar ve propagandalar yapıyorlar, bundan sonra da böyle bir şey yapmak ihtimalleri var mı, yok mu? YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Fakat burada konuştuğumuz mesele antlaşmaya dairdir. Arkadaşımızın sorduğu soru, zannederim iç siyasete aittir. Benden çok İçişleri Vekili arkadaşımı alakadar eder. (Dışişleri Bakanı, Antlaşmanın Mecliste dört ay sonra görüşülmeye başlanmış olması hakkındaki soruya cevap verdi. İmzalanmış olan Andlaşma metninin Moskova dan Ankara ya kadar uzun bir yolculuktan sonra elden getirildiğini ifade etti.) 56

57 DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Komisyon adına izahat verecek var mı? BİR MEBUS BEY Rusya Hükümeti bu antlaşmayı kabul etti mi? YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Etti efendim, zaten benim geçen gün Rus Elçisine mahcubuz demekten maksadım o idi. Çünkü antlaşma 20 Mart 1921 tarihinde Rus Meclisi tarafından tasdik edilmişti. SELAHATTİN BEY (Mersin): Bir şey sormak istiyorum, Beyefendi. Hudutlara dair ek bir yerde ayrıca tetkik olunmuş mudur? Bu mesele Dışişleri Komisyonunda tetkik olundu mu? YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Dışişleri Komisyonunda o ek tetkik edildiği gibi, tetkik edilemeyecek bir harita vardır, pek büyük bir haritadır. 1/ ölçekli haritanın her paftası delegeler tarafından imza edilmiştir. Hudutlar o haritalar üzerinde tespit edildi. SELAHATTİN BEY (Mersin): Benim anlamak istediğim nokta, Mecliste bu gibi meseleleri tetkik edecek olan bir komisyon bunu gördü mü, görmedi mi? Bunu anlamak istiyorum. YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Gördü, efendim. SELAHATTİN BEY (Mersin): Zannederim, bu askeri bir komisyon aittir. Bunu vazife olarak arz etmek borcumdur. TAHSİN BEY (Aydın): Meclisin Milli Savunma Komisyonu var. Orası bu haritayı tetkik etti mi etmedi mi? (gürültüler, müzakere kâfi sesleri) DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Rica ederim söz vermedim size. TAHSİN BEY (Aydın): Soru sormaya hakkım vardır. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Söz alın da söyleyin. TAHSİN BEY (Aydın): Vermediniz. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): İstemediniz. TAHSİN BEY İstedim efendim, istedim. Söz veriniz. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Verdim peki buyur. Deminden beri söylemediğiniz bir şeyiniz kalmadı ki! TAHSİN BEY (Aydın): Meclisin Milli Savunma Komisyonu var. Orası bu haritayı tetkik etti mi etmedi mi? YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Şimdi efendim, burada okunmayan eklerde hudutlar birer birer, parça parça tayin edilmiştir. Ekler Dışişleri Komisyonunca görülmüştür. Ayrıca Milli Savunma Komisyonunca görülmesine bilmiyorum lüzum var mıydı? Var idiyse bana soru sormayınız. (müzakere kafi sesleri) 57

58 DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Efendim müsaade buyurunuz, müzakere kafidir, diye birçok sesler işitiyorum. RIZA NUR BEY (Sinop): Konferans delegesi olmam sıfatıyla bir şey arz edeceğim. Yusuf Kemal Beyefendi bir şeyden bahsettiler. Bana ait olduğu için ufak bir şey söyleyeceğim. Efendim buyurdular ki bu Antlaşma iyi olmuşsa şerefi arkadaşlarıma aittir. Benimle, Ali Fuat Paşa yı söylediler. Ben de arz edeyim ki... (şahsi sözler dinlemiyoruz sesleri, gürültüler) DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Rica ederim efendim, bu böyle olmaz. RIZA NUR BEY (Devamla): Afgan Antlaşması için buyurdular ki müsveddeyi ben yaptım. Ben çalıştım filan, Rus Konferansına esasen hepimiz beraber gitmişizdir. Şahıs bahis mevzu olamaz. Biz evvela ne şekilde çalışacağımızı, ne yapacağımızı biz delegeler, danışmanlarla beraber müzakere ederdik, ondan sonra tespit ederdik. Binaenaleyh öyle bir şey varsa yalnız delegeler değil, danışmanlara da aittir. Onların o kadar gayretleri olmuştur ki gece gündüz çalışmışlardır. Onları da unutmamak lazım gelir. Eğer mesuliyeti varsa bendeniz mesuliyetten kaçmıyorum. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Rica ederim dinleyelim. ABDULLAH AZMİ EFENDİ (Eskişehir): Efendim, Batı devletlerinin medeniyet perdesi altında insanlığa aykırı bir şekilde bütün mevcudiyetimizi ayakaltına almak istedikleri bir zamanda, Doğu nun böyle bize el uzatmasını bugünkü başladığımız mücadele için bir muzafferiyet sayıyorum. (şiddetli alkışlar) DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Müzakereyi kafi görenler lütfen ellerini kaldırsın. Kafi görülmüştür. Efendim, şimdi Denizli Mebusu Yusuf Bey ve Karahisar Mebusu Nebil Efendi bir önerge veriyorlar. TBMM Başkanlığına Türkiye ve Rusya Dostluk Antlaşması imzalanalı hayli zaman geçmiştir ve böyle mühim bir antlaşmanın derhal tasdik edilmesi lazım gelirken, bu kadar gecikmeden sonra Meclise verilmesi doğru bir hareket değildir. Binaenaleyh şimdiye kadar geciktirilmesi ve Meclise verilmemesi sebeplerinin tahkik edilmesini, geciktirenler hakkında kanuni takip yapılmasını, bu kadar gecikmesi mahsurlu olan bu Antlaşmanın acilen tasdik edilmesini arz ve teklif eyleriz. 21 Temmuz 1921 Karahisar Mebusu Ömer Lütfü Karahisar Mebusu Nebil Denizli Mebusu Yusuf DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Bu önergede umumi bir istek var. İkinci isteği sonra oya koyacağım. Birinci istek, gecikmenin tahkikini oya koyuyorum. Kabul edenler. Kabul edilmedi. Efendim, Batum mebuslarının bir önergesi var. 58

59 TBMM Başkanlığına Uğursuz Osmanlı-Rus Harbinde vatanlarını kahramanca müdafaa eden Batumlular, Berlin ve Ayastafanos antlaşmalarını fiilen protesto etmiş ve kabul eylememişlerdir. Berlin Antlaşmasını parçalamak için Dünya Harbini fırsat bilen Batumlular defalarca Vatanlarının kurtarılması uğrunda kan dökmüş ve zaman zaman Memleketi istila eden düşman kuvvetlerine maddi ve manevi kuvvetleriyle karşı koymaktan geri durmamışlardır. Bugün de hâlâ Anavatana katılmaktan başka bir gaye takip etmeyen Batumlular için Türkiye-Rusya Dostluk Antlaşması zararlı ve milli gayeye muhalif olduğu için seçim bölgemiz olan Batum adına bu antlaşmayı reddeder ve Yüce Heyetinizden de reddini talep eyleriz. 21 Temmuz 1921 Batum Mebusu Ali Rıza Batum Mebusu Ahmet Fevzi Batum Mebusu M. Edip Batum Mebusu Ahmet Nurettin YUSUF KEMAL BEY (Dışişleri Vekili): Efendim, Batum mebusları arkadaşımızın hissedeceği üzüntüyü duymamak mümkün değildir. Yalnız, antlaşmanın tamamında zannederim Türkiye Devletinin menfaati olduğunun Yüce Heyetiniz tarafından inkar olunamayacağı gibi, Batum Mebusu arkadaşımız tarafından da inkar olunmaz. Binaenaleyh Batum adına yükselen bu sözlere karşı Türkiye Hükümeti yalnız der ki ne yapalım, Türkiye'nin ve Türklüğün menfaati bunu icap ettiriyor. (doğru sesleri) Batum mebusları Antlaşmayı kendi adlarına protesto edebilirler. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Böyle bir önerge verildiği zaman İç Tüzük gereğince oya koymak zorundayım. İtibara alanlar, lütfen ellerini kaldırsın. İtibara alınmadı. Şimdi Kanun Tasarısının maddesine geçiyoruz. MADDE 1. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Rusya Hükümeti arasında bin dokuz yüz yirmi bir senesi Mart Ayının on altıncı günü imza olunan Andlaşma Büyük Millet Meclisince kabul ve tasdik olunmuştur. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Efendim, birinci madde hakkında söz isteyen yok, değişiklik de yok, kabul edenler lütfen ellerini kaldırsın. Birinci madde kabul edilmiştir. MADDE 2. İşbu kanunun yürütmesi Hükümete aittir. DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Kabul edenler, lütfen ellerini kaldırsın. Kabul edilmiştir. Efendim, Kanunun tamamını ad okuyarak oylarınıza sunacağım. Lütfen ismi okunan arkadaşlar sırayla oylarını kullansın. (Ad okunarak oylama yapıldı, oylar sayıldı ve...) 59

60 DR. ADNAN BEY (Başkan Vekili): Türkiye - Rusya Dostluk Antlaşması hakkındaki Kanunun oylaması sona ermiş ve oylar sayılmıştır. 207 üye oylamaya iştirak etmiş, 201 kabul, 5 ret ve 1 çekimser vardır. Binaenaleyh 201 oy ile Türkiye Rusya Dostluk Antlaşması Hakkındaki Kanun kabul edilmiştir, efendim. (sürekli alkışlar) 1 8 EKİM 1921: RUSYA'DAN GÖNDERİLEN ALTIN PARALARDA UYGULANAN KUR HAKKINDA MALİYE BAKANI HASAN BEY İÇİN VERİLEN GENSORU ÖNERGESİNİN GÖRÜŞÜLMESİ VE GÜVENOYU VERİLMESİ (1.Dönem, 2.Yasama Yılı, 89.Birleşim, Gündem: 5/1) Sovyet Rusya, 1920 yılından itibaren Batı emperyalizmine karşı savaşan Ankara Hükümetine Kurtuluş Savaşı boyunca parça parça on beş milyon kadar altın ruble para yardımında bulunmuştur. Bu yardımların bir bölümünü Rus Hükümeti ve bir bölümünü de Müslüman Sovyet Cumhuriyetleri göndermiştir. Altın paraların Türkiye içinde Osmanlı lirasına tedavülü konusunda Maliye Bakanlığının uyguladığı kur miktarı bazı milletvekilleri tarafından eleştiri konusu olmuştur. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Kırşehir Mebusu Yahya Galip ve Ertuğrul Mebusu Necip beylerin, Rusya'dan gönderilen altınların kıymet kaybetmesi sebebine dair gensoru önergeleri var. Bunların müzakeresine başlayalım mı? (uygundur sesleri) TBMM Başkanlığına Rus altınının piyasada Osmanlı lirası 2 olarak yedi buçuk liraya karşılık olduğu Maliye Vekaletince resmen ilan edilmiştir. Bu ilanın devletimizin mali itibarı üzerinde ne gibi bir tesir yaratacağı düşünülmeksizin yapılması sebebinin Maliye Vekaletine gensoru olarak verilmesini teklif eylerim. 5 Ekim 1921 Kırşehir Mebusu Yahya Galip 1 TBMM Zabıt Ceridesi (21 Temmuz 1921), 1.Dönem, c.11, s , 2 Osmanlı lirası, 1844 yılından 23 Ekim 1923 tarihine kadar kullanıldı. Lira ana paraydı, mecidiye, kuruş ve para alt birimleriydi. 1 lira 5 mecidiye, 1 lira 100 kuruş, 1 lira 4000 para idi. 60

61 TBMM Başkanlığına Hazine tarafından Rus altını evvela altı yüz on beş kuruşa verildiği halde, daha sonra yedi yüz elli kuruşa verilmesi sebebinin Maliye Vekaletine gensoru olarak verilmesini teklif eylerim. Ertuğrul Mebusu Necip YAHYA GALİP BEY (Kırşehir): Efendim, Maliye Vekili Hasan Bey arkadaşımız beş rublelik ve on rublelik Rus altınlarının tedavülü için bir ilanda bulunuyor. Beş rublelik Rus altınlarını 375 kuruşa, on rubleliğini de 750 kuruşa değiştirilecektir diyor. Bu meselenin mali itibarımıza olan tesirlerini arz etmesi için bu gensoru önergesini verdim. Hazinede mevcut Rus altınları Hazineye hangi kıymet üzerinden geçirmiştir? Hangi tarihten hangi tarihe kadar ne kıymet üzerinden sarf etmişlerdir? Bunu anlamak istiyorum. Ayrıca Osmanlı altınlarını kaç kuruştan alıyorlar ve kaç kuruş üzerinden satıyorlar? Bu kur ilanından sonra kaç kuruşa alacaklar ve satacaklar? Bu altınlara verilen kıymeti hangi hesaba dayanarak yapmışlar? Bu altına kıymet takdir edilirken Hükümetin haberi var mıdır? Osmanlı ve Rus altınlarının tarih sırasına göre borsadaki fiyatları nedir ve üç dört gün evvel kıymetleri ne idi? Kars ve Artvin, Ardahan şehirlerinde bu Rus paraları hangi kıymet üzerinden değiştiriliyor? Oralara kur hakkında talimat verilmiş midir? Verilmiş ise bunu doğrudan doğruya Maliye Vekili mi vermiştir? Yoksa Hükümetin kararıyla mi verilmiştir? Bunu anlamak isterim. Tedavülde bulunan Osmanlı altınlarının Osmanlı parasının karşılığı olduğunu kabul ediyorlar mı? 31 Mart 1915 tarihli Banknot Kanununun ikinci maddesini mütalaa buyurdunuz mu? Türkiye'nin hangi şehirlerinde yabancı paralar tedavül ediliyor? Hükümetin yabancı paraların kurlarını tespit etmesi mümkün müdür? Bu altınların başka şekilde alınıp satılmasına imkan yok mu? Altınların bu şekilde kıymetlerinin tespit edilmesi Hazineye maddi bir zarar vermiş midir? Lütfen şimdi bunlara cevap versinler. (kabir suali sesleri) HASAN BEY (Maliye Vekili): Bu kadar mıdır sorularınız, efendim? YAHYA GALİP BEY (Kırşehir): Evet, bu kadar. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Necip Bey, önergenizi siz de izah buyurunuz. NECİP BEY (Ertuğrul): Vekil Bey'den sonra söyleyeceğim. Yahya Galip Bey'in izahatı kafidir. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): O halde hakkınızı kaybedersiniz. HASAN BEY (Makiye Vekili): Yahya Galip Bey arkadaşımızın sorularına cevap vermeden evvel müsaade buyurunuz bu Rus parası meselelerinden Yüce Heyetinizi haberdar etmek isterim. Diğerlerine de sıra ile cevap vereceğim. Hükümetin eline bir miktar Rus altını geçmiştir. Bu Rus altınları bize bir iktisadi yardım tarzında dostumuz Rusya Hükümeti tarafından karşılıksız verilmiş olan paralardandır. 61

62 Para kısmen buraya getirilmiştir. Bu paralar elimize geçtiği zaman bunlardan ne şekilde istifade edileceği tetkik edilmiş ve düşünülmüştü. Bunlardan başlıca iki şekli istifade ve iki şekli harcama vardır. Birisi, altınları gerek içeride, gerek dışarıda Osmanlı lirasına karşılık olarak satarak kullanmak. Bir kısmını da öteden beri her memlekette, Dünya Harbinden evvel her devlette olduğu gibi ticaret tedavüle çıkarmaktır. Satmak meselesini etraflıca düşündük ve bu paraları içeride taliplerine satmak veya yabancı piyasalara ve kısmen işgal altında bulunan İstanbul'a sevk edilmek şartıyla bizim istifademizden ilelebet çıkacak yerlere satıp bedelini almak uygun görülmedi. İçeride satma imkanlarını aradık, piyasaları sorduk, piyasada on rublelik Rus altınının kaça satılabileceğini sorduk. O zaman yani Ağustos- 'un başlarında henüz paralar daha buraya gelmeden evvel muhasebecilerden ve diğer mahallerden bazı telgraflar aldık. Bazı yerde beş yüz altmış, bazı yerde beş yüz seksen, bazı yerde beş yüz doksana satılabileceğini öğrendik. Halbuki bizim memleketimizin para ve altın hakiki piyasasını teşkil eden İstanbul piyasası idi. Orada altın fiyatlarını daha yüksek gördüğüm için içeride teklif edilen fiyatları uygun görmedim. Bugün dünya borsalarında altın satılmamaktadır. Hiçbir devlet bugün altınlarının elden çıkmasına razı değildir. Osmanlı piyasalarında, İstanbul'- da satıldığı mahallere müracaat edilmesini, memleketten altının ihracının yasaklanması hakkında vaktiyle yapılmış olan ve halen Anadolu Hükümeti tarafından yürürlükte bulunan kanuna uygun bulmadım. Hükümet Anadolu'dan, Türkiye'den, İstanbul'a veya her hangi bir memlekete çıkarılmak istenilen altınları kaçak sayarak kaçakçıları cezalandırırken ve bu kaçak olarak giden altınları el koyuyorken, her ne suretle olursa olsun eline geçmiş olan altınları bir daha eline geçmemek üzere İstanbul piyasasına ve diğer piyasalara satmasını, altın ihracının yasaklanması hakkındaki kanunun maksadına tamamen aykırı gördüm. Osmanlı Bankası tarafından, -Rus altınlarını bize gönderecek olursanız burada İstanbul piyasasında kaç kuruş ediyorsa küçük bir komisyon karşılığında bedelini size derhal yatırmak için bankamız taliptir....tarzında bir teklif aldım. Bu teklifi de yine aynı mahiyette gördüğümden ve Osmanlı Bankasının bize her türlü bankacılık işlerinde yardımcı olmasına rağmen ve bizim bütün muamelelerimizi doğrudan doğruya yapmaları dolayısıyla, fakat Osmanlılıkla alakası maalesef yalnız isimden ibaret olduğunu pek iyi bildiğim için onun da bu teklifini uygun bulmayarak altınları İstanbul'a göndermedim. Çünkü efendiler, çok iyi biliyorum ki İstanbul'a gidecek olan altınlar yabancılara satılacaktı. Nitekim öteden beri Dünya Harbi sırasında İstanbul'da toplanmış olan altın para Osmanlı Bankası tarafından Fransa'ya sevk edilmiştir. O zamanki hükümet adamları da buna seyirci kalmışlardır. Bu altınların da pekala yabancı piyasalara gideceğini bildiğim için bu paraları içeride kullanma çarelerini aradım. Çok arzu ediyordum ki elimize geçen bu altınlar hiçbir yere kıpırdanmasın, tedavüle de çıkmasın. Hazinede, Hükümetin elinde bir ihtiyat olarak kalsın. Fakat daha sonra mali ihtiyaçlarımız bizim elimize geçen bu paralardan istifade edilmesini bir zaruret 62

63 şekline koyduğu için bunların tedavüle çıkarılmasını düşündüm. Altın para bütün manasıyla beynelmilel bir paradır. O zaman altın piyasalarını araştırdım. Ankara'- da 520, Karadeniz sahillerinde ve Antalya'da 550, 560 idi. YAHYA GALİP BEY (Kırşehir): Tarihini söyler misiniz? HASAN BEY (Devamla): Ağustos'tan evvel Yahya Galip Bey. Altın piyasalarının pahalı olduğu yerlerde, altın kaçakçılığını yapmak fırsatı olan yerlerde daha yüksek, kaçakçılığın zor yapıldığı yerlerde daha düşük olmak üzere Türkiye'nin muhtelif mahallerinde muhtelif rakamlar vardır. Bir taraftan da İstanbul'daki altın fiyatlarını takip ediyordum. Bu umumi fiyatların bir ortalaması olmak üzere Rus altınlarını 615 kuruş olarak tedavüle arz ediyorum ki kimseyi mecbur tutmayarak Hazine bunu borcuna karşılık maaş ve diğer alacaklarına karşılık herkese 615 kuruş üzerinden vermek ve Hazine herkesin vergi borcuna ve diğer borçlarına karşılık aynı fiyat üzerinden almak üzere ilan ettim ve tedavüle çıkardım. Tedavüle çıkardığımız ilk partideki Rus altınları üç gün sonra kalmamıştır. Çünkü toplu ihtiyaçlarımıza verilmiştir. Yani birinci defa orduya, sonra menzil kumandanlıklarına, daha sonra ordunun diğer ihtiyaçlarına ve sair yerlere sarf edilmiştir. BİR MEBUS BEY: Bu kadar izahata lüzum var mı, Vekil Beyefendi? HASAN BEY (Devamla): Bilmiyorum lüzum var mı, yok mu? TEVFİK EFENDİ (Çankırı): O kadar izahatın pek lüzumu yoktur, zannederim. HASAN BEY (Devamla): Yavaş yavaş kaçakçılık maalesef itiraf edeyim ki devam edip gitmektedir. Bu sebeple Rus altınlarının da Osmanlı altınlarının izlerini takip ederek İstanbul'a kaçmaya başlamamasını temin edecek vaziyet ortaya çıkmıştır. Bu vaziyet karşısında İstanbul piyasalarını iyice tetkik ettikten sonra yani dört gün evvelki para elimize geldiği günlerde İstanbul piyasasında Osmanlı altınları 725 kuruşa çıkmış bulunuyordu. Bu tabii eşya fiyatı mahiyetindedir. Bazı ticaret erbabı altınları kanunun yasaklamasına rağmen, daha ziyade kıymetli, yani altın başına yüz, yüz elli kuruş kadar bir kar temin edecek dereceye dahil olan buranın piyasalarından Rus altınını kuruşa kadar toplayabilmişti. MEHMET ŞÜKRÜ BEY (Karahisar): 700'e kadar. HASAN BEY (Devamla): 700'e kadar da toplanabilirdi, çünkü vaziyet bunu icap ederdi. Bu vaziyet karşısında elimizde kalan parayı tedavüle çıkarmayı düşündük. Yani 615 kuruş üzerine piyasaya çıkarmak istedik. Osmanlı Bankasının teklifini alınca Hükümetteki arkadaşlarımla görüştüm. Meclisin Reisi ve Başkumandan Paşa Hazretlerinin huzurunda Milli Savunmada bir gün toplandığımız zaman ara yerdeki farkın pek büyüdüğünü ve Hazinenin zararı olmasa da çünkü sermaye ile kendine mal olmuş bir şey değil, ahalinin elinde kalmış olsa bundan hiç çekinilecek bir şey yoktur. Yalnız bu paraların piyasadaki fazlalığımdan istifade ederek İstanbul'a kaçmakta olduğunu söylemek icap ederse bunları toplamak, yani Hazineye iadesini ilan etmek ve bu suretle ele geçtiği takdirde müsaade ederlerse 63

64 İstanbul'a iade ederek Hazineye para kazandırmak. Fakat arkadaşlarıma bunu arz ettiğim zaman, arkadaşların hiçbiri Osmanlı altınlarının veya diğer altınların hiçbir sebeple dışarıya çıkarılmasının doğru olmayacağını ve hatta Başkumandan Paşa Hazretlerinin de fikrinin bu merkezde olduğunu görünce bunda ısrar etmedim. Maliye Vekilinin bu husustaki fikri, hakiki sermaye olan altının kaçırılmaması kaygısından başka hiçbir şey değildir. Maalesef bu fikir tamamen hasıl olmuş değildir. Çünkü elimizdeki fiyat iki günlük bir fiyattır. Rus altınının yedi yüz yetmiş beşe nazaran Osmanlı altınından 17 kuruş fazla olmasına nazaran yine Rus altınının İstanbul'daki piyasası dokuz yüzü geçmemesi lazım gelir ki bu hesapça 750 kuruş fiyatın bu altınları Memlekette, piyasada tutması imkanını haiz değildir. Arz ediyorum ki Osmanlı altınları kanunen yüz kuruş olmak itibariyle ve bunun kıymetini ne Hükümet, ne Maliye Vekili resen bir karar ile değiştiremeyeceği için, bir kanun yapılmadıkça fiyatını değiştirmeye hiç kimse salahiyetli olmadığı için, dışarıdaki Osmanlı altınına bir fiyat koymak imkanı yoktur. Fakat altınlarımız devamlı kaçırılıyor. Ona karşı bir şey yapamıyoruz. Memleketin hakiki sermayesi olan altının muhafaza edilmesi için çareleri beraber düşünmeliyiz ve bu çareyi bir an evvel bulmalıyız. Bunun için kendime mahsus düşüncelerim vardır. Onun için bir kanunla ancak yapılabilir. Bunu bir kambiyo halinde merkezden idare edebilecek bir heyet ister. MÜFİT EFENDİ (Kırşehir): Efendim, İktisat Vekaleti bunu düşünmüyor mu? HASAN BEY (Devamla): Tabii düşünür. İktisat Vekaleti para ve altın muameleleri ile alakadar değildir. Binaenaleyh zannediyorum ki bu izahatımla Yahya Galip Bey'in birçok sorularına cevap vermiş oldum. BİR MEBUS BEY: Efendim, Osmanlı altınlarının fiyatını kaç kuruş üzerinden kabul ve sarf ediyorlar? HASAN BEY (Devamla): Efendiler, Osmanlı altınının kıymetini değiştirmek benim elimde değildir. O, kanunun elindedir. Onu, kanun şimdilik yüz kuruş tanıyor. Fakat piyasa bundan pek başkadır. Bugün fiiliyatta altının muhafazasının imkanı yoktur. Hatta parası altın kıymetine haiz olan İngiltere'de bile mümkün değildir. FERİT BEY (Çorum): Altınlara ayniyat makbuzu mu veriyorsunuz? HASAN BEY (Devamla): Bize gelince ayniyat makbuzu veriyoruz. Yapılan muameleler bundan ibarettir. Beni dinlediniz, Yahya Galip Beyefendiyi de dinlediniz. Yüce Heyetinizin vereceği karara amenna diyeceğim. Tabii meselenin bir gensoru olması sebebiyle ve neticede tarafları dinledikten sonra yaptığım şeyi Heyetiniz uygun görmüyorsa cevap vereceğim. Çünkü ben yaptığımı ve vazifemin ne olduğunu bilirim. Yüce Heyetinizin kararını bekliyorum. YAHYA GALİP BEY (Kırşehir): Efendim, ben altın fiyatlarının artmasını veya düşmesini sormadım. Bu, zamana göre değişir. Sonra benim sorularıma umumi cevaplar verdi. Maliye Vekili eski bir usulü bozar, yeni bir usul yapar. Şimdi bir mese- 64

65 le tayin ediyor ki o mesele de bir lira karşılığında tedavüle çıkan paranın yedi buçuğunu bir Rus lirasıyla karşı karşıya getiriyor. Evet, ihracat ve ithalat azalır veya artar, buna itirazım yoktur. Yalnız Maliye Vekili Beyefendi bir lira kıymetindeki parayı üç kuruşa, yirmi beş kuruşa satamaz. Üç liraya çıkaramaz ve bunun üzerinde oynayamaz. Evet, bu Rus parasını tedavüle koymak salahiyetine de haiz değildir. Çünkü kendi parası değildir. Bunun pazarı bankalardır. Maliye veznesi değildir. Diyor ki ben altın tutmak için böyle yaptım. Nasıl tutacak? Burada yedi yüz kuruşa ilan ettiği Rus altını İstanbul'da sekiz yüz, yarın dokuz yüz kuruşa çıkacaktır ve daha öbürüsü gün altı yüz kuruşa inecektir. Mesele Rus altınını ben memleketimde tutacağım diye kendi altın kıymetini düşürüp, düşürmemektir. Benim iddiam budur. Yüce Meclisiniz bunu tetkik edersiniz. Bu mesele hasıl olmuş mudur, olmamış mıdır? Olmamışsa yanlışlık yapmıştır ve bu meseleyi düzeltmesi lazımdır. EMİN BEY (Erzincan): Mademki altın ticarisidir, mal gibi altın satılır, diyorlar. İstanbul ile burası arasındaki farkın yirmi otuz kuruş olmadığını iddia edeceğim. Bir ay içinde, şu son aylarda İstanbul'da Osmanlı altını altı yüz elliden aşağı düşmemiştir. On yedi kuruş kırk santim fark olmasına nazaran, yedi yüz altmış dört kuruş kırk santim bir Rus altınının fiyatı olması lazım gelir. Son zamanlarda yedi yüz yirmi kuruş buyurdular ki o vakit bunların aralarında ortalamayı bulursanız yüz doksan kuruş kırk santim fark olur. Şimdi ben Maliye Vekili Beyefendiden soruyorum. Bir Rus altınını altı yüz on beş kuruşa sarf ettiğine göre ve fiyatlar da bu halde iken dört bin lira sarf etmişlerse bunu kim tazmin edecek? (Maliye Vekili sesleri) (Gensoru görüşmesi karşılıklı soru cevap şeklinde ve çok fazla ayrıntıya girilerek bir saat kadar daha devam etti ve...) HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Vehbi Bey, buyurun. VEHBİ BEY (Karesi): Efendim, müzakerenin yeterliliği ile gündeme geçilmesine dair bir önergem var. HASAN BEY (Maliye Vekili): Reis Bey, evvela güvenoyu önergesini oya koyunuz. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Efendim, evvela müzakerenin yeterliliğini oylarınıza arz arz edeceğim. Müzakerenin yeterliliğini kabul edenler lütfen el kaldırsın. Kabul edilmiştir. Vekil Bey güvenoyu meselesini bahis mevzu ettiği için oylarınıza arz ediyorum. (ad okuyarak olsun, işaret oyu ile olsun sesleri) HASAN BEY (Maliye Vekili): Ben oylamanın şeklinde değilim. Hangi şekil olursa kabulümdür. VEHBİ BEY (Karesi): Önergemde ifade ettiğim gibi müzakerenin yeterliliği ile gündeme geçilmesi demek, güvenoyu demektir. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Vehbi Bey oylanacak önergede güvenoyu ifadesinin yer almasını teklif ediyor. Buna dair bir önerge var, okutuyorum. 65

66 TBMM Başkanlığına Müzakere kafidir, Vekil Bey'in izahatı kafi görülerek ve Maliye Vekili Hasan Bey'e güvenoyu verilerek gündeme geçilmesini teklif eyleriz. 8 Ekim 1921 Karesi Mebusu Mehmet Vehbi Karesi Mebusu İbrahim Karesi Mebusu Hasan Basri HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Bu önergeyi kabul edenler lütfen el kaldırsın. Büyük çoğunlukla kabul edilmiştir. (çoğunluk yok, ad okunarak oylansın sesleri) Elimde ad okunarak oylanmasına dair önerge yok. HASAN BEY (Maliye Vekili): Reis Bey, Vehbi Bey'in önergesinin ad okunarak oya koymanızı istiyorum. (bravo sesleri) HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Vekil Bey'in ısrarı üzerine ad okuyarak tekrar oylama yapacağız. Vehbi Bey'in bu önergesini oylarınıza arz ediyorum. Kabul edenler beyaz, etmeyenler kırmızı oy pusulası kullanacaklardır.isimleri okumaya başlıyoruz, oylarınızı kullanınız. (Ad okuyarak oylama yapılır, ara verilir, oylar sayılır. Aradan sonra...) HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Gensoru müzakeresinin neticesinde oya konulan Karesi Mebusu Vehbi Bey'le iki arkadaşının önergesi 4 çekimser, 24 ret oyuna karşı 116 oyla kabul edilmiş. Karar yeter sayısından az olduğu için muamele tamam değildir. Tekrar oya müracaat etmek lazımdır. Yoklama yaparak oya müracaat edeceğiz. YASİN BEY (Gaziantep): Zaten iki yüz altmış mebus vardır. Rica ederim, Meclise gelmeyen üyelere yevmiye kesintisi yapılsın. HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): İşimler okundukça oylarınızı kullanınız. Hem yoklama yapılmış olur, hem de oy kullanmış olursunuz. Vehbi Bey'in önergesini tekrar oya koyuyorum. (Bu defa yoklama ile birlikte ad okuyarak tekrar oylama yapılır, ara verilir, oylar sayılır. Aradan sonra...) HASAN FEHMİ BEY (Başkan Vekili): Vehbi Bey'le iki arkadaşının önergesi için oylamaya katılanlar 166, karar yeter sayısı vardır. 24 ret, 14 çekimsere karşı 130 oyla Maliye Vekili Hasan Bey'e güvenoyu verilmiştir. (Allah muvaffakiyet versin sesleri) 1 1 TBMM Zabıt Ceridesi (8 Ekim 1921), 1.Dönem, c.13, s , 66

67 20 ŞUBAT 1922: RUSYA SOVYET CUMHURİYETİ ANKARA TEMSİLCİSİ ARALOF UN MECLİSE GÖNDERDİĞİ MEKTUP (1.Dönem, 1.Yasama Yılı, 162.Birleşim, Gündem: 7/1) Rusya Sovyet Hükümetinin Elçisi olarak 28 Ocak 1922 günü Ankara'ya gelen Aralov burada sıcak bir şekilde karşılanmıştır. Başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere Milli Mücadelenin önde gelen lider-leriyle ve milletvekilleriyle görüşmüş, halkla konuşmuş, Başkomutanla cephe gerisinde dolaşmıştır. O günlerin siyasi atmosferinde Ankara nın Rus Devrimine kuşku ile baktığını bilen Aralov, temaslarında Komüniz-mi anlatmanın yerine Batı Emperyalizminin eleştirisini öne çıkarmıştır. MUSA KAZIM EFENDİ (Başkan Vekili): Rus Siyasi Temsilcisi Aralof Hazretlerinin bir mektubu var, okunacak. Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Paşa Hazretlerine Türkiye Büyük Millet Meclisine hitaben yazmış olduğum mektubumu huzurunuza takdim ve bu mektubu Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün üyelerine haberdar eylemenizi rica eder, bu vesile ile hürmet hislerimi beyan eylerim, efendim. 7 Şubat 1922 Rus Sosyalist Sovyet Cumhuriyeti Hükümeti Türkiye Siyasi Temsilcisi Aralof Türkiye Büyük Millet Meclisinin Pek Muhterem Üyeleri Sizleri bütün Rusya Merkez İcra Komitesi adına ve İşçi ve Köylü Sovyet Rusya'sı tarafından dostlar ve kardeşler sıfatıyla selamlamaya vazifelendirildim. Türk kurtuluş ve hürriyetini elde etmek ve istiklalini devam ettirmek maksadıyla giriştiğiniz muazzam mücadelenin işçi ve köylü Rusya'sı zihniyetinin kolayca idrak edeceği bir mahiyete haizdir. Kahramanca yaptığınız mücadeleniz, Kızıl Ordu nun her askeri, her işçi ve her köylü tarafından takip edilmektedir. Zaferleriniz her defasında bütün Milletimizce alkışlanmakta ve bizim kazandığımız zaferler olarak telakki olunmaktadır. Türk Milletinin bu büyük mücadelede tahammül ettiği zorluklar ve mahrumiyetler Rus Milleti tarafından kolayca anlaşılmaktadır. Çünkü Büyük Ekim İnkılâbımızın başından beri, son dört sene içinde Rus köylü ve işçisi büyük mahrumiyetlere ve ıstıraplara katlanmış ve kâfi derecede soğuktan koruyacak ayakkabı ve elbise yokluğuna, kıtlığa ve soğuğa mukavemet göstererek yaşayabilmiştir. Çocuklarımız ve ailelerimiz ıstırap çekti, acil ihtiyaçlarından tamamen mahrum oldu. Benizleri solgun ve bedenleri halsiz, düşe kalka hareket edebilirlerdi. Nihayet birçoğu hayatından oldu. Kanlı emperyalizm şiddeti bir abluka ile bütün Sovyet Rusya'sını çevirdi. Soğuktan, yokluktan dolayı Rus işçi ve köylüsünün üretememesinden istifade 67

68 ederek, Sovyet Hükümetini yıkmak, Rus Milletini hâkimiyetleri altına almak, Memleketimizde tekrar Kapitalizmi tesis ederek, saraylarını bedbaht işçi ve köylü kütlelerinin kemikleri üzerinde yeniden inşa etmek tecrübesinde bulundular. Çarlık Hükümetinin generalleri ve mürteciler Rus Milletine hıyanet ve emperyalizm hizmetine sadakat göstererek, Batı nın bankerleri ve ihtiras sahipleri tarafından teşvik olunan aç bir kurt sürüsü gibi zavallı Rusya'ya hücum ve onu her yönden parçalamaya gayret ettiler. Fakat Emperyalizmden kurtulmak, onu tamamen imha etmek, bütün işçileri ve mazlumları kurtarmak fikri, muazzam Rusya'nın bütün işçi ve köylülerinin kalplerine hararet ve heyecan vermiş Rus işçi ve köylüsü pek ağır bir yükün ıstırabını çekmekle beraber Sovyet Hükümetinin rehberliğiyle kâti zaferi kazanmıştır. Gece ve gündüz aralıksız devam eden hiç duyulmamış gayretler ve faaliyetler pahasına Sovyet Rusya'nın en iyi evlatları soğuktan titreyerek ve elbisesiz olarak ellerinde tüfek ve süngülerle Emperyalizmin altında toplanan ve bizi aynı zamanda kuzeyden, güneyden, doğudan ve batıdan vurmaya gayret eden düşmanlar üzerine hürriyetin Kızıl Bayrağı gölgesinde hücum ettiler ve bütün mazlumları kurtardılar. Rusya'nın diğer bir kısım evlatları tezgâhların, lokomotiflerin, testere, çekiç, saban ve orakların başına geçtiler ve inatla ve aralıksız çalışarak, babalarının, kardeşlerinin ve çocuklarının harp meydanında zaferin kazanılmasına yardım ettiler. Her şey cephe uğrunda, her şeyi kan dökücü emperyalizme karşı zafer kazanmak ve mazlumları kurtarmak uğrunda sesleri ile Sibirya dan Kafkasya'ya ve Kırım'a, Büyük Okyanus tan Baltık Denizi ne ve Almanya'ya kadar her yeri çınlattı. Sovyet Rusya'nın işçi ve köylüleri, düşmanlarını tamamen dağıttılar, tarlalarını tekrar ele geçirdiler, yeni ve hür hayatlarını düzeltmeye koyuldular. Büyük Türk Milleti keza, Batı boyunduruğu altında bulunduğundan bizimle birleşti. Baskı ve zulümden ancak inatçı bir gayret ve şiddetli bir mücadele ile kurtulabileceğini anladığından Türkiye Büyük Millet Meclisi ve onun Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri etrafında toplandı. Bize uyarak, müthiş azap ve ıstıraplara katlanarak, istiklalini müdafaaya devam etti. Rus köylü ve işçisi yardım ellerini büyük komşularına uzatarak onlara hitaben Cesur ol, ıstırap tanıma, düşman önünde başını eğme, çünkü senin için zafer mukadderdir, hürriyet tamamen kazanılınca çocukların sana ebediyen teşekkür edeceklerdir. Bu kavgada senin büyük kardeşin olan bizler hepimiz, ıstıraplarınız karşısında pek fazla üzgün bulunuyoruz. Fakat tekrar edelim, nihayete kadar mücadele ediniz, zira kurtuluş günü senin için yakındır. Yalnız tahammül ve cesaret, emperyalizm hortlaklarını mahvedebilir, fakat onların aldatıcı teklileri ve şirin sözleri koyun postuna girmiş olan kurdun sözlerine çok benzer ve bu sözlerin tek bir kelimesine bile inanmak tehlikelidir derler. Türkiye Büyük Millet Meclisinin pek muhterem üyeleri, siz yalnız değilsi- 68

69 niz, bütün Rus Milleti arkanızda olduğu halde, mücadele ediyorsunuz. Çünkü gayelerimiz müşterektir. Batı emperyalizmi açık bir mücadele ile Türk ve Rus milletlerine galip gelmek ümidini kaybettiğinden, sulh müzakeresine başlamakta, konferanslar tertip etmektedir. Düşmanlarımız bizi birbirimizden ayırmaya gayret etmek suretiyle daha kolayca aldatabilecekleri ve bu şekilde ezebilecekleri için, bütün müşterek menfaatlerimiz için bu konferanslar karşısında birlik ve beraberlik içinde bulunmamız lazımdır. Çünkü zaferlerimiz birlik olmakla mümkündür. Rus Sovyet Hükümeti, kardeşlerinin menfaatleri ile kalben alakadar olduğu için, Türk Hükümetinin Cenova Konferansına davet edilmemesini, bütün devletlere çok şiddetli protestolar gönderdi. Rus işçi ve köylüsü, aramızda meydana getirilmiş olan yardımlaşmadan, Türk Milletiyle iktisadi, ticari, mali ve manevi esaslara samimi bir gaye ile istifade edecektir. Bu samimi ve kerdeşçe temas, dostluğumuzu ebedi ve sarsılmaz kılacaktır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin üyeleri efendiler, dost ve büyük kardeş olan siz o Meclisin Reisi Paşa Hazretleri, sizleri bir defa daha selamlar ve Sovyet Rusya adına, bu selamı bütün Milletinize, kahramanca mücadelenizde onun öncüsü olan Büyük Türk Ordusuna, bu Ordunun kumandanlarına, subay ve askerlerine tebliğ buyurmanızı rica ederim. Türkiye'nin kati ve seri bir sulha ulaşılmasını ve bütün Türk Milletinin sancağınız altında birleşmesini temenni etmekliğimi müsaade buyurunuz. Anadolu'nun Sancağı, İstanbul ve bütün Karadeniz sahilleri üzerinde yükselsin ve zafere kavuşsun. Yaşasın Türk Milleti, yaşasın Türkiye Büyük Millet Meclisi, yaşasın Kahraman Türk Ordusu, yaşasın bütün Doğu nun emperyalizm boyunduruğundan kurtuluşu. 69 Rus Sosyalist Sovyet Cumhuriyeti Hükümeti Türkiye Siyasi Temsilcisi Aralof HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Efendiler, Rus Milletini yakından tanırım. Doğululuk ruhu o Milletin cidden tamamıyla ruhunda mevcuttur. Bizimle mizaç, ahlak, tavır ve hareket itibariyle ikiz gibiyiz. (çok doğru sesleri) Kendilerinin zalim tanıdığı, insanlığın zalim kaydettiği Çarlık devrinde bile pek çok kardeşlerimiz Rusların arasında rahat yaşamışlardır. Bütün insanlığı kavuran sermayedarın hizmetkârı olan insan kütlelerini onların zulmünden, işkencesinden kurtarmak için ilk bayrağı açan Rus Milleti oldu. İşte efendiler, bir misalini söylüyorum. İngilizler paraları ile Yunanlıları kendilerine hizmet ettirerek sürü sürü insanları kırdırmaktadır. İşte bu karışık tesir karşısında ilk evvela isyan eden Ruslar oldular. Ferdin haklarına hürmet etmek, zayıfları beslemek ve onları esaretten kurtarmak için insanlık için harp ilanını ilk evvela Ruslar yaptılar. Bunların komşusu bulunan Türkler, zalim birtakım hislerin esiri haline getirilmek istendi. Fakat Türklerin de o Doğu ruhunda, o azim, isyan bir şekilde meydana çıktı. Türklere her taraftan taksimler, her taraftan hücumlar olurken, yardımcı olmayı bir insanlık vazifesi bilen bilen Rusya, Türk'e elini

70 uzattı. Çünkü Rusya'nın da menfaati bizimle müşterektir. Ruslar siyasi menfaatlerinden de fedakarlık ederek bizim mukaddesatımıza hürmet ettiler ve ebediyen hürmet edeceklerdir. Mukaddesatın en büyüğü, ferdin haklarına hürmettir. Efendiler, Ruslar kişilere haklarını vermek, yüksek sınıfların tahakkümünden, esaretinden halkı kurtarmak istiyorlar. Bizim mukaddes tanıdığımız dinimiz de bunu emreder. Binaenaleyh bizim esir olmaktan kurtulmamız için bize yardımcı oluyorlar. Bize böyle hürmetkar oldukça fikir ve mizaç bakımından bize benzeyen bu Ruslar, ebediyen bizlerle dost olarak yaşayacaklar ve onlar da bütün zulümlerden kurtulacaklardır. (alkışlar) SALİH EFENDİ (Erzurum): Alkışlarla selamını karşıladığımız Aralof Yoldaş a bizler samimiyetle şükranlarımızı arz ediyoruz. Hüseyin Avni Bey arkadaşımız meselenin her tarafını söylemiştir. Ben de Rus Milleti hakkında iki söz söylemek isterim ki üç yüz seneden beri birbirimizin atasını, babasını, cibilliyetini mertçe boğazladığımız, gırtlakladığımız halde Rus milleti namusludur. Nezih ve mert bir millettir. Çünkü iki defa memleketlerimizi işgal ettikleri vakit ırza, dine tecavüzde bulunmamışlardır. Ruslarla biz çok seneler harp ettik, fakat mertçe harp ettik. Batı komşularımız gibi hileyle, onun bunun malına, ırzına, namusuna tecavüz ve yağma etmek gibi Ruslar bir maksat takip etmemişlerdir. Bundan dolayı Çar Hükümetinin yıkılmasıyla sona eren husumet, dostluğa dönüşmüştür. Bu dostluğumuz ve samimiyetimiz komşu olmak dolayısıyla ilelebet devam edecektir. Meclis adına yazılan bu mektup dolayısıyla, Aralof Hazretlerine biz de samimiyetle ve hürmetle selamımızı ve şükranımızı arz ederiz. HAMDULLAH SUPHİ BEY (Antalya): Arkadaşlar, yeni Rus Elçisinin Milletimiz ve Büyük Millet Meclisimiz hakkında söylediği dostça sözleri hep beraber dinledik. Benden evvel söz almış olan Erzurum Mebusu Hüseyin Avni Bey in sözleri çoğumuzun düşüncelerine tercüman olmuştur. Hakikaten Rus Milleti ile Türk Milleti arasında gayet hakiki benzerlikler vardır. Rus Milleti derin bir şekilde hak ve adalete inanmış olan bir millettir. Rus Milleti asırlarca zulüm görmüştür. Bizim halkımızın asırlarca zulüm gördüğü gibi, Rusya da en eski devirlerden başlayarak en son zamanlara gelinceye kadar kuvvetli asil ve zengin sınıflar memleketi adeta bir nevi çiftlik halinde kullanmışlar ve bütün sınıfları kendi menfaatleri için soymaktan çekinmemişlerdir. Biz bugün halka doğru bir hareket yapmak iddiasında bulunuyoruz. Fakat zannediyorum ki samimi bir şekilde düşüncelerimizi söylemek istediğimiz vakit itiraf etmek lazım gelir ki halka ait olan muhabbetimiz çok derin olmakla beraber, halkı sevmekle beraber, onların menfaatlerine uygun yaptıklarımızı tetkik edecek olursak zannediyorum, çok iyi şeyler söyleyemeyiz. O halde Rus Milletiyle kendi Milletimiz arasında benzerlik vardır. Rus Milleti zulme karşı isyan etmiştir. Türk Milleti, asırlarca ezildikten sonra kendi hakkını aramaya başlamıştır, fakat daha yolunu bulamamıştır. Halk için yapmak istediğimiz şeyler kalbimizin içinde, fikrimizin içinde doğum halindedir. Biz onun için henüz müspet hiçbir şey yapmadık. Bu bakımdan Rus Milletinin yaptıkları bizim için dikkat çekicidir. Fakat aramızda birçok müşterek noktalar mevcut olmakla beraber, ayrılık noktaları da var- 70

71 dır. Efendiler, biz Rus Milletinin harekâtını tetkik edeceğiz. Rus İhtilalının kaideleri bizim için ayrı ayrı tetkik edilmelidir. Hiçbir ihtilâl gayesine tam olarak ulaşamamıştır. Hiçbir ihtilal başladığı noktada kalamamıştır. Her ihtilâl açlıktan doğan ihtilal değil, askere karşı isyan değil, fakat fikirlerden doğan ihtilâl, asırların ihtiyacından doğan ihtilâl bir kazanç temin etmiştir. Bu itibarla Fransa İhtilali asırlardan beri tekâmülünü devam ettirdi ve bu da yeni bir Avrupa meydana getirdi. Fransız İhtilali Doğu milletleri arasına girdi. Doğu milletlerinin üzerini kapladı ve kökünden yıkılmaz zannedilen kuvvetleri kökünden yıkmaya başladı. Rus İhtilali de aynı şeyi yapacaktır. Rus İhtilalı, Fransa İhtilalına nazaran çok daha samimidir. Çünkü üstün bir milletin kalbinden doğmuştur. Rus edebiyatını tetkik ediniz. Göreceksiniz ki Rus edebiyatında şaheserler meydana getirmiş olan büyük yazarlar bütün Dünyaya bir iddiada bulunmuşlardır. Rus Milleti, Dünyaya yeni bir söz söyleyecek demişlerdir. İşte Rus İhtilalı o yeni sözdür. Arkadaşlar, Rus Milletinin mazlum sınıfından haykırarak çıkmış olan bir tek söz vardır. O diyor ki -İnsanlık, sen mazlumsun, sen hakkını arayacaksın, sen baskıcı sınıfların zincirlerini kıracaksın, sen şafaklara doğru yürüyeceksin ve haklarını elde edeceksin....biz de Rus Milleti ile beraber bu yoldayız. Mazlum milletlerle beraber yürüyeceğiz. Arkadaşlar, yine Rus Milletinin dehasını temsil eden bir ünlü Rus yazarının yazdıklarıyla sözüme nihayet vereceğim. Bu yazar diyor ki -Bugünkü medeniyeti göz önüne getirecek olursak ne görürüz? Tantanalı, ihtişamlı nurlara batmış, altınlar içinde yüzen saraylar vardır. Fakat sarayların arkasında hastaneler var. Hasta bir insanlığın doğurduğu hastaneler var. Tiyatrolar var, ipeklere sarılmış kadınlar oturuyor. Mücevherler içerisinde tuvalet edilmiş saçlar gözüküyor. Erkekler kadınların yanında zevk ve sefa hayatına dalmış, bu tiyatroların arkasında askeri kışlalar var. Orada şunun bunun menfaati için harplere sürüklenen zavallı nesiller ile dolmuş olan askerler var. Zevk ve safa yerleri var, ondan sonra Güneşin altında pişmiş ve elleri nasırlaşmış ve alın teri döke, döke nihayet bir kara ekmek kazanan mazlum bir insanlık var. Bugünkü insanlık ve medeniyet sahtedir. Hakiki medeniyet azınlıkları mesut eden medeniyet değildir. Çoğunluğu mesut eden medeniyettir....bu Rus yazarın yazdıklarını göz önüne getirelim. Acaba bu azınlıkların bütün bu mazlum kütleler üzerindeki saltanatından başka bir şey görüyor muyuz? O halde biz de aynı hakikati itiraf edeceğiz. Biz de bütün Dünyaya karşı diyeceğiz ki burada mazlumlar haklarını alacak, refaha ulaşacak, başkalarının menfaati için çalışmayacak büyük kütleler vardır. Demek ki emelimiz Rus Milletinin emeli ile beraberdir. Biz Rus Milletinin temsilcisi olan Aralof u, Memleketimizde bir devletin hasis menfaatlerini müdafaaya gelmiş, haklarımızı koparmak isteyen, düşüncesi ve sözleri daima Türk Milletinin elinden hakkını almak fikrini takip eden bir adam olarak düşünmüyoruz. Rus Milletinin Temsilcisi bugün bir fikrin de temsilcisidir. Biz kafası olan, muhakemesi olan, hayır ve şerri birbirinden ayrı bilen bir milletiz. Evet, Rus İnkılabı bir gaye takip ediyor. Onun sevaplarını görüyoruz, hatalarını görüyo- 71

72 ruz. Hatalarının bir kısmından kendileri dönmeye başlamışlardır. O büyük İhtilâl yalnız bizim için değil, bütün Dünya için dersler vardır. Biz istifade edeceğiz. Bir fikir temsilcisi olan Rus Elçisini dost ve samimi bir kalp ile karşılıyor ve bize karşı söylediği hayırlı sözlerinden dolayı teşekkürlerimizi tekrar ediyorum. (alkışlar) DR. FİKRET BEY (Kozan): Uygun bir şekilde kendisine bir teşekkür yazılsın. MUSA KAZIM EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim, uygun bir şey yazılması için Selahattin Beyefendi ile bir arkadaşımızın teklifi var. Teşekkür yazılmasını kabul edenler lütfen el kaldırsın, kabul edilmiştir MAYIS 1922: GİZLİ OTURUMDA MOSKOVA TÜRK BÜYÜKELÇİLİĞİNİN RUSLAR TARAFINDAN ARAMASI HAKKINDA VERİLEN SORU ÖNERGESİNE DIŞİŞLERİ BAKANI YUSUF KEMAL BEY İN CEVABI (1.Dönem, 3.Yasama Yılı, 42.Birleşim, Gündem: 2/3) 22 Nisan 1922 günü Moskova daki Türk Büyükelçilik memurlarının kaldığı ev Sovyet Polisi tarafından basılarak arama yapılır, bir çantaya el konulur ve kimi personel sınır dışı edilir. Bu baskının nedeni bazı personelin casusluk yaptığı iddiasıdır. Diplomatik kurallar çiğnenerek yapılan bu baskın Ankara da büyük memnuniyetsizlik meydana getirir. Ali Fuat Paşa, Sovyet yetkililerinin görüşme isteğini reddederek Moskova dan ayrılır ve Ankara ya döner. İlişkiler bir anda gerginleşir. RAUF BEY (Başkan Vekili): Amasya Mebusu Ali Rıza Bey in Moskova Elçiliği hakkındaki soru önergesini okuyoruz. TBMM Başkanlığına Rusya'daki Elçiliğimiz Rus Hükümeti tarafından aranmış mıdır, arandıysa sebebi nedir ve ne gibi şeyler alınmıştır? Hükümetimiz bu hale karşı ne harekette bulunmuştur? Bu soruların Dışişleri Vekili tarafından acilen cevap verilmesini teklif ederim. Amasya Mebusu Ali Rıza YUSUF KEMAL BEY (Dışişleri Vekili): Şimdi bu sorulara hadisenin başından sonuna kadar arz etmek veya hülasa etmek vardır. ALİ RIZA EFENDİ (Amasya): Hadise henüz kapanmamıştır. 1 TBMM Zabıt Ceridesi (20 Şubat 1922), 1.Dönem, c.17, s.55-58, 72

73 YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Müsaade buyurunuz ben arz edeyim de ondan sonra arzu ederseniz hülasa arz edeyim. Yok, arzu ederseniz bütün dosyayı arz edeyim. (hülasa sesleri) RAUF BEY (Başkan Vekili): Yusuf Kemal Bey, hangisi daha münasipse onu söyleyiniz. ALİ RIZA EFENDİ (Amasya): Dış siyasi vaziyet için bir fena tesir varsa, şimdilik sorumdan vazgeçiyorum. YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Hülasa olarak arz etmek istiyorum. Müsaade buyurunuz hadise kapandığı zaman da tafsilatlı olarak arz ederim. Moskova Elçiliğimiz aranmamıştır. Elçiliğimizin Askeri Ataşeliği silahlı Sovyet ajanları tarafından basılmış ve orada çalışan katiplerimizden bazılarının üzerleri aranmıştır. LÜTFÜ BEY (Siverek): Sebebi nedir? YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Sebebi nedir bilmiyoruz. Ne gibi şeyler alındı, bir telgraf şifresi alınmıştır. Hükümetimiz bu hale karşı ne gibi harekâtta bulunmuştur, dost bir devlete karşı riayet etmek icap eden her türlü hususa riayet etmekle beraber, devletlerarası hukuka göre bu hareketten dolayı haysiyetini muhafaza ederek ne gibi tedbir alınması lazımsa onu Hükümetiniz yapmıştır. Şimdi vaziyet nedir? Bundan üç gün evvel Rus Elçisi Aralof Dışişleri Vekâletine gelerek dostluğumuz hakkında her türlü teminatı vermiştir. Aralof mesele hakkında Moskova dan tafsilat alacağını söylemiştir. Ali Fuat Paşa dövülmüştür gibi birtakım sözler söylenmiştir. Bunların aslı yoktur, katiyen doğru değildir. (ya ne olmuştur sesleri) O halde biraz tafsilat verelim öyle ise. Efendiler hadise şöyle olmuştur. 21 Nisan 1922 günü ÇEKA 1 memurları bizim kâtiplerden İdris Çora Bey in oturduğu ve Ziya Bey, Saim Bey, memur Emin Efendinin hazır bulunduğu odaya gelmişler. Onlar gelmezden evvel vaktiyle Rus Harbiye Mektepleri müdürlerinden olan ve bizim elçilik memurlarına Mekteplerini gezdirmeyi vaat eden ve ondan biraz evvel İdris Çora Bey ile görüşmek isteyen Aljasker adına bir adam da orada bulunuyormuş. BİR MEBUS BEY: ÇEKA memuru ne demek? YUSUF KEMAL BEY (Devamla): İhtimal emniyet memurları olabilir. Girmişler, memurlarımızın üzerlerini aramışlar ve bir telgraf şifresi bulmuşlardır. Sonra bazı resmi evrakı çantaya koymuşlar, bizim memurlarımız ve onlar tarafından çanta mühürlenmiş, Emin Efendi ye vererek doğruca ÇEKA Merkezine götürmüşler. Fuat Paşa bunu haber almış, derhal protesto etmiş, çantayı iade ediniz ve Emin Efendiyi de gönderiniz demiş. Sonra Sovyet Dışişlerinden Paskof adında bir mü- 1 Çeka, Sovyet Devletinin ilk güvenlik kurumu olan teşkilattır. Sovyet rejiminin ayakta kalması için hayati önem arz eden bir siyasi ve askeri kuvvet haline gelmiştir. Bütün Rusya'nın Karşı Devrim ve Sabotajla Mücadele Olağanüstü Komisyonu adının kısaltılmışıdır. 73

74 dür Emin Efendi ye çantayı vermesini istemiş ve hapis ile tehdit etmiş. Emin Efendi çantayı vermemiş. Sonra Paskof oradan çıkmış, altı kişi gelmiş, Emin Efendi nin elinden çantayı zorla almışlar. Bu esnada Emin Efendi dayak yemiş ve Fuat Paşanın verdiği malumata göre, Fuat Paşanın Rusya hükümetine gönderdiği resmi kağıtta Emin Efendi nin elinde yaralanma varmış. Hadise bu şekilde cereyan etmiştir. Binaenaleyh mesele ehemmiyetsizdir ve biz burada ancak istiklal ve haysiyetimiz için bulunuyoruz. Başka bir şey değil. Bizim davamızın başında hürriyet ve istiklal var. Bizi sevenler elbette ve elbette bu gururlu, bu haysiyetine aşık Milletin hislerine riayet ve hürmet edeceklerdir. Onun için şimdi burada müzakereye lüzum yoktur. Hadise bundan ibarettir. Fuat Paşa 3 Mayıs ta Rusya dan çıkacağım diyordu. Çıktı mı, çıkmadı mı haber almadım şimdiye kadar. Kendisinden özür dilenildi mi, yoksa özür dilenmediğinden dolayı yola çıktı mı? Henüz haber almadım. Fakat buradaki Rus Elçiliği her türlü teminatı veriyor. Hatta meselenin buradan halline taraftarlar. Fakat tabii Hükümet nasıl icap ediyorsa öyle yapacaktır. Ümit ediyorum ki inşallah vereceğimiz karar sizi memnun edecektir. 1 (Bir ay sonra, 15 Haziran 1922 tarihinde yapılan gizli oturumda, bu konu hakkında karşılıklı olarak gönderilen notaları okumak ve gelişmeler hakkında bilgi vermek üzere Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Bey söz aldı.) RAUF BEY (Başkan Vekili): Efendim, Dışişleri Vekili Beyefendi, bugün için pek mühim olan bir meseleyi Yüce Heyetinize gizli oturumda arz etmek istiyor. Buyurunuz Yusuf Kemal Bey. YUSUF KEMAL BEY (Dışişleri Vekili): Arkadaşlar, bir ay kadar önce Moskova'da Elçiliğimize ve dolayısıyla Hükümetimize karşı bir üzücü bir hadise meydana geldiğini arz etmiştim. O hadisenin olduğu zamandan beri, gerek dostumuz bulunan Rusya'dan Elçimiz orada iken doğrudan doğruya, gerekse burada Rusya Elçisi vasıtasıyla bu hadise hakkında birtakım notalar teati edildi. Hadise hemen hallolunmuştur. Hallolununcaya kadar, bir şekil alıncaya kadar Yüce Meclisinize arz etmeyi uygun görmedim. Şimdi zaman geldi ve Yüce Meclisinize şimdi arz ediyorum. Bizim ilk verdiğimiz nota, 3 Mayıs 1922 tarihlidir. Ankara daki Sovyet Rusya Elçiliğine Moskova Elçimiz Ali Fuat Paşa tarafından bildirilen aşağıda yazılı hadiseyi üzülerek size ihbar etmek mecburiyetindeyim. 20 Nisan 1922 tarihinde ÇEKA nın silahlı bir kıtası, Türkiye' nin Moskova Elçiliğine ait bir binada tahribat yapmışlardır. Elçiliğimiz memurları hüviyetlerini gösterdikleri halde, tehdit edilerek üzerleri ve binanın içi aranmış, bulunan bir 1 TBMM Gizli Celse Zabıtları (11 Mayıs 1922), 1.Dönem, c.3, s , 74

75 telgraf şifresi ile bazı resmi evrakı bir çantanın içine koyarak mühürlemişler ve memurlarımızı ÇEKA merkezine götürülmüşlerdir. Elçimiz Ali Fuat Paşa, devletler hukukuna aykırı olan bu harekâtı öğrenir öğrenmez, Dışişleri Komiserliği Vekili Karahan'a Birinci Kâtibini göndererek çantanın açılmadan Elçiliğimize iadesini talep etmiş ve bu talebi reddolunduğu takdirde Moskova'yı terk etmek mecburiyetinde kalacağını beyan etmiştir. Bu talebinin kabul edileceğine dair söz verildiği halde, Dışişleri Komiserliğinden ÇEKA ya giden bir memur çantayı elinde bulunduran memurumuzu tehdit ederek, zor kullanarak kapı dışarı etmiş ve çanta gasp edilmiştir. Bunun üzerine Moskova'da kalamayacağını beyan eylemiş olduğu halde, Ali Fuat Paşa nın bu isteği cevapsız kalmış ve dört gün sonra Karahan onu Dışişleri Komiserliğine davet ederek meselenin halledileceğini ifade etmiştir. Ali Fuat Paşa, bu daveti kabul etmemiş ve 3 Mayıs a kadar kendilerine özür dilenmediği takdirde Moskova'yı terk etmeye karar vermiştir. Rus memurları tarafından yapılan bu harekâtın, yabancı temsilciler hakkında her zaman yürürlükte bulunan kaidelere ve devletler hukukuna karşı bir tecavüz olduğu sizce de bilinmektedir. Bilhassa bu hadise olduktan sonra, Ali Fuat Paşa nın Moskova'yı terk etmek hususundaki kararını bildirmiş olmasına rağmen, çantanın derhal iade edilmeyip, memurumuz tehdit ederek, zor kullanarak kapı dışarı edilmesine karşılık olarak, çok şiddetli bir tepki vereceğimizi siz de takdir edersiniz. Hükümetim, bunun üzerine Elçisinin Moskova'da kalmasını uygun bulmamış ve kendisine özür dilenmediği takdirde Moskova yı terk etmek hususundaki kararını vermiş olduğunu bildiririm. Hükümetim, bu harekâtı yapan bütün memurları tesirli şekilde ve ibret için cezalandırılmalarını talep etmekte ısrarlıdır. Bu vaziyet derhal düzeltilmediği takdirde, Rusya'nın, Türkiye'ye karşı dostluk siyasetine nihayet vermek düşüncesinde olduğu neticesine varılacak olan bu vahim hadiseden dolayı, size Hükümetimin kati protestosunu tebliğ ederek, Rus Hükümetinin bu mesele hakkındaki cevabını Hükümetimin sabırsızlıkla beklediğini ilave ederim. Saygılarımla. 3 Mayıs 1922 TBMM Dışişleri Vekili Yusuf Kemal YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Bu nota, daha Fuat Paşa Hazretleri buraya gelmeden ve ondan fazla malumat alınmadan verilmiştir. Yani pek az malumat alındığı bir sırada yazıldı. Rus elçisi, bu notaya 23 Mayıs ta cevap verdi. Şimdi o cevabı okuyorum, Efendim. 75

76 Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti Dışişleri Vekili Yusuf Kemal Bey e, 3 Mayıs 1922 tarihli notanızı aldım. Notanızda beyan olunan haberlerle, bende mevcut olan haberler arasında uyuşmazlık olduğunu belirtmek mecburiyetindeyim. Moskova ile haberleşme çok zor olduğundan, Elçiniz Ali Fuat Paşa ile orada meydana gelen hadiseler hakkında bir fikir edinmek imkansızdır. Bu hal benim için olduğu gibi sizin için de söz konusudur. Mesele ancak aradan bir kaç zaman geçtikten sonra anlaşılabilir. Her halde, her ne meydana gelmiş olursa olsun, Ali Fuat Paşa ile olan hadise tamamıyla şahsi ve hususi bir mesele olduğundan, Rus Federatif Sosyalist Sovyetler Cumhuriyeti ile bağımsız Anadolu Türkiye si arasında uzun zamandan beri mevcut olan samimi dostluğa hiç bir şekilde tesir edecek mahiyette olmadığından en küçük bir şüphe bile yoktur. Hükümetimden aldığım talimata dayanarak, yukarıda beyan olunan hadisenin hiç bir şekilde münasebetimize ve dostluğumuza zarar vermeyeceğini kati olarak beyan eder, dostluğumuzun ve dayanışmamızın değişmez olduğunu, Moskova Antlaşmasına ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin Milli Misakına esas teşkil eden prensiplere sadık olduğumuzu Hükümetim adına resmen teyit eylerim. Dostluğumuz o kadar kuvvetli bağlara dayanmaktadır ki Sovyet Rusya'- nın Büyük Millet Meclisi Türkiye'sine karşı dostane siyasetine nihayet vermek niyetinde olduğu düşünülemez. Cenevre Konferansından sonra, hakiki dostların dostluklarının faaliyetini ve takviyesini, şiddetli sömürgecilik arzularına karşı istiklalleri için mücadele etmekte olan Doğu memleketleri üzerinde tepkide bulunmak için her türlü yola müracaat etmek arzusunda bulunan emperyalist âlemi karşısında, bir defa daha teyit etmek lazım olduğu bir sırada böyle bir şey, ne Türkiye ve ne de Rusya için faydalı değildir. Saygılarımla. 23 Mayıs 1922 HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): İmza kimin, Efendim? Rusya Sovyetleri Hükümeti Ankara Elçisi Aralof YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Rus Elçisi Aralof Yoldaşın, Efendim. Biz bu notayı aldıktan sonra Fuat Paşa Hazretleri gelmek üzere idi. Onun gelmesini bekledik. O sırada Rus Elçisinden, ikinci bir nota daha geldi, o da şudur. Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti Dışişleri Vekili Yusuf Kemal Bey e, 23 Mayıs 1922 tarihinde gönderdiğim notada söz konusu olan hadise hakkında, Hükümetimin teşebbüslerini ve kanaatlerini bildireceğimi vaat ettiğim 76

77 gibi, Moskova'dan ilaveten alınan malumatı aşağıda arz eylerim. 1. Başkâtip hiç bir küfür ve saygısızlığa maruz kalmamıştır. 2. Elçilik memurları hakkında hiç bir sert muamele olmamıştır. 3. Devlet Siyasi İdare memurlarının harekâtı gayet dürüst olmuştur. 4. Tahkikat ve arama bir apartmanda ikamet eden ve bunun iki odasını kiralamış olan Türk elçilik memurlarının ikametgâhında yapılmıştır. 5. Arama sırasında Devlet Siyasi İdare memurları tarafından telgraf şifreleri zapt edilmiştir, ama bu şifrelerin Türk Elçiliğine ait olduğu memurlar tarafından düşünülmemiştir. Çünkü şifreler Elçilikte muhafaza edilerek, Elçinizin tasarrufunda bulunur ve hususi bir ikametgâhta bulunmaz. 6. Devlet Siyasi İdare memurları, memurlarınızın ikametgâhına girdiklerinde bu memurlar Rus subayları görmüşler ve bu subaylar birinin çantasında Türkçe bir metin ile birlikte Rusya'da ve Kafkasya'da bulunan Rus ordularının haritaları bulunmuştur. Elçiniz alelacele hareket ederek çantanın açılması esnasında hazır bulunmak için memur göndermek hususunda hiç bir teşebbüste bulunmadığından dolayı, çanta şimdiye kadar kapalı kalmış olduğu için size bu hususta daha teferruatlı malumat veremeyeceğim. 7. Ali Fuat Paşanın, Sovyet Hükümeti tarafından Türk Elçiliğine karşı dış memleket imtiyazı ihlal edilmiştir iddiasıyla Moskova dan ayrılmış olması, bir esasa dayalı değildir. Çünkü yukarıda beyan edildiği gibi memurlarınız tarafından kiralanmış olan apartman bir hususi ikametgah olup, dış memleket imtiyazına haiz değildir. Türk Elçilik binasına gelince, devletler hukukuna göre dış memleket imtiyazına sahiptir ve öyle de kalacaktır. Rus Sovyet Hükümeti kanunlarına göre her türlü dokunulmazlıktan istifade eden bir yabancı heyete ait Elçilik binasında hiç bir kimse ne izinsiz girebilir ve ne de arama yapabilir. 8. Hadisenin izahında Fuat Paşa tarafından verilen malumat ile Hükümetimden henüz aldığım malumat hiç bir şekilde uyuşmamaktadır. Menfaatlerimiz sebebiyle gayet samimi bir şekilde birbirimize bağlı olup, aramızdaki dostluğu ihlal için çalışan ve emellerine muvaffak olmaları halinde Doğu halklarını ezmek ve bunlar üzerindeki baskılarını artırmak için bu dostlukta mahirce bir manevra ile aykırılık meydana getirmeye çalışan düşmanlarımıza karşı birlikte mücadele eden iki memleket arasındaki sabit ve açık olan bir dostluğa dayanarak, kardeşçe münasebete uymayan ve bununla beraber tamamıyla yeteri kadar anlaşılmamış olan bir hadise yüzünden zarar görmesini kabul etmek her halde mümkün değildir. 9. Moskova'da meydana gelen hadisenin gayet kısa bir müddet içinde halledilmesi ve neticelendirilmesi mümkün değildir. Bu mesele hakkında tam olarak yapılacak tahkikata iştirak etmek ve bu şekilde bu üzücü hadiseden mesul olup 77

78 dostça münasebetimizi ihlal etme ihtimali olan hareketleri yapan şahısları meydana çıkarmak için Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin, Türk Elçiliğinin Moskova'da kalmış olanlardan birisini Elçi tayin etmesi hususunda emir vermesini lüzumlu sayıyorum. Bu hassas ve nazik devrede, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti tarafından bu hususta alınacak tedbirlerden bizi vaktiyle haberdar edeceğinize inanıyorum. Saygılarımla. 3 Haziran 1922 Rusya Sovyetleri Hükümeti Ankara Elçisi Aralof (Gürültüler) YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Rica ederim, hepsine ayrı ayrı cevap vereceğim, içerisinde bazı noktalar var ki onlara da cevap vereceğim. Biz, bu notaya şu cevabı verdik. Ankara daki Sovyet Rusya Elçiliğine Moskova Elçiliği hadisesi hakkında gönderdiğiniz notaları aldığımı beyan ederim. Moskova Elçimiz Ali Fuat Paşa ahiren Ankara'ya gelmiş ve hadiseye dair evrak ve malumat bizce tamamlanmıştır. Sizden de kâfi malumat edinilmiştir. Binaenaleyh bir an evvel meselenin müzakere edilmesi icap etmektedir. Bunun için de evvela hadisenin meydana gelmesine sebep olan şeyleri ortaya koymak gerekiyor. Elçimizin verdiği malumata göre, en başında Askeri Mektep Umum Müfettişliği tarafından Türk Elçiliği mensuplarından bazılarına Mektebi ziyaret ettirmek için vazifelendirilen Rus memurlar, 20 Nisan 1922 tarihinde Elçiliğimiz memurlarından İdris Bey le Askeri Ateşe Muavini Ziya Bey i Bolsaya Dimürofka Sokağında 16 numaralı apartmanlarında ziyaret etmek istemişlerdir. Ziya Bey vazifeli memurları kabul etmek istememekle beraber, ısrar üzerine nezaketen ertesi günü yani 21 Nisanda ziyaretlerini kabul edeceğini bildirmiştir. 21 Nisan akşamüzeri saat altıda Rus memurlar apartmana gelmişler ve Askeri Ateşe Muavini Ziya Bey, Elçilik ataşeleri İdris Cevat ve Saim beylerle Esir Mübadele Komisyonu üyesi Emin Efendi onları kabul etmişlerdir. Emin Bey, kendilerine bir kurmay subay arkadaşını takdim etmek istediğini söylemiş ve odadaki telefon işlemediğinden yakında ikamet eden kurmay subayı bizzat alıp gelmek üzere dışarı çıkmış, bir kaç dakika sonra arkadaşıyla birlikte gelmiştir. Bu arkadaşı çantasını koridorda bırakmış ve her ikisi girdikten biraz sonra apartmanın kapıları silahlı ÇEKA mensupları tarafından zorlanmış ye bunlardan yedisi apartmana girerek diğerleri merdivenlerde ve binanın kapısında kalmışlardır. Haydutları yakalamak vazifesiyle mükellef olduklarını beyan eden bu 78

79 şahıslar odada oturanlara kımıldanmamalarını ihtar etmiştir. Elçilik memurları nazikçe diplomatik dokunulmazlıkları olduğunu beyan etmişler ve kimliklerini göstermelerine rağmen ağızlarını açmamaları kendilerine hiddetle ihtar olunmuştur. Saat altıdan ertesi günü saat ikiye kadar bu muamele devam etmiş gerek elçilik memurları ve gerek apartmanın her tarafı aranmıştır. Arama sırasında memurların şefi Rus Dışişleri Komiserliği ile muhabere etmiş, memurlarımızın hakikaten diplomatik kimliğe sahip olup olmadıklarını sormuştur. Memurlarımızın Elçiliğimiz ile haberleşmesi ise menolunmuştur. ÇEKA memurları çantada buldukları bir umumi Rusya haritasıyla Kafkasya haritası çıkarmışlar ve bu haritaları Askeri Ataşe muavinine göstermişlerdir. ÇEKA memurları apartmanda buldukları evrak ve şifre ile memurlarımızın ve Rus subaylarının üzerinde buldukları evrakı aynı çantanın içine koymuşlardır. Bu çanta Türk ve Rus mühürleri ile mühürlenmiştir. Rus memurları yazdıkları tutanağı Ziya Bey e imza ettirmişler çanta ile beraber Elçilik memurlarımızı da götürmek istemişler, nihayet yalnız Emin Efendiyi götürmekle yetinmişlerdir. Bu tutanakta 21 Nisan 1922 tarihinde apartmanda arama yapıldığı, bazı eşya ile evrakın alındığı, Türk memurlarından yalnız Ziya, Saim ve İdris Cura beylerin serbest bırakıldıkları ve diplomatik kimliklerinin ellerinde bırakıldığı, arama esnasında bunların diplomatik temsilciler olduklarının itibara alınmaksızın arandıkları ve vesikalarının alıkonulduğu için beyan ile şikayet ettikleri yazılmaktadır. Memurların taşıdıkları ve Dışişleri Komiser Vekilinin imzasına sahip bulunan diplomatik kimliklere sahip olan memurların Rusya Sosyalist Federatif Sovyet Cumhuriyetinde siyasi temsilcilerin haiz oldukları bütün haklardan, dokunulmazlıktan faydalanırlar. Apartmanın aranması son bulduktan sonra haberdar olan Türk Elçisi 12 Nisan gününün sabah saat üç buçuğunda başkâtibi vasıtasıyla Dışişleri Komiserliğine şikayet ederek çantanın Emin Efendi ile birlikte iadesini talep etmiştir. Dışişleri Komiseri Mösyö Karahan telefonla Başkatibe, vakit geç olduğundan ertesi günü saat on bire kadar müsaade edilmesini ve meselenin Türk Elçiliğinin arzusuna uygun hallolunacağını bildirmiş ve iş ertesi güne kalmıştır. Mösyö Karahan'ın sözünün yerine getirilmediğini gören Elçimiz, ertesi günü Dışişleri Vekâletine yazılı olarak müracaat etmiş ve çantanın halen iade edilmemesini protesto etmiştir. Saat bire doğru Emin Efendi polis dairesinde tutuklu bulunduğu odadan telefonla Elçiliği arayarak, kendisine çantayı bırakarak serbest kalabileceğinin, aksi takdirde hapsedileceğinin tebliğ edildiğini haber vermiş, Elçimiz de kendisine çantadan ayrılmamasını emretmiştir. Altı kişi çantayı bırakmasını Emin Efendi ye tekrar ihtar etmişler ve kabul etmemesi üzerine cebren ve bilekleri bükülmek suretiyle elinden çantayı almışlardır. Elçimiz aynı gün hadisenin tafsilatını uzun bir nota ile protesto ederek bu 79

80 hadiseye mesul olanların cezalandırılmalarını talep etmiştir. 25 Nisanda Mösyö Karahan Elçimize şahsi müzakere ile ihtilafın hallolunabileceğini, hasta olduğundan kendisini daha evvel davet edemediğini ve aynı gün veya ertesi gün Dışişleri Komiserliğine gelmesini yazmıştır. Elçimiz rahatsızlığı itibariyle gelemeyeceğini bildirmiştir. Mösyö Karahan 28 Nisan tarihli notasında, Elçimizin hastalığı sebebiyle meselenin Ankara'da müzakere edilmesini Mösyö Aralof'a havale edildiğini, Türk memurlarına ve vesikalara ait diplomasinin ihlali hususundaki beyanat hiç bir esasa dayanmadığı, bilâkis Devlete karşı idare edilen bir casusluğa iştiraklerinden dolayı İdris, Ziya, Saim ve Emin beylerin diplomatik haklarını ihlâl ettiklerini, Devletin hürmet ve riayetinden mahrum olacaklarını ve Devletin emniyeti muhafaza edilmek için bazı tedbirlere müracaat olunabileceğini, Devletler Hukukuna tamamen uygun olan bu tedbirler sırasında Rus memurlarının hareketinin gayet dürüst olduğunu ve bu memurların memleketten çıkmalarını talep etmiş ve Türk Elçiliği memurlarının casusluk etmelerine karşı üzüntülerini bildirmiştir. Bu notaya Elçimiz 1 Mayıs tarihinde delilleriyle ve ispatlayarak cevap vermiştir. Yukarıda ifade edilen hususlar hulasa olunursa, her iki tarafça belli olması itibariyle anlaşmak mümkün değildir. 1. Rus memurları, Hükümetleri tarafından resmi olarak bilinen ve Türk Elçiliğinde çalışanların evin zorla girmişlerdir. 2. Rus memurları, Türk Elçilik memurlarını hakimiyetleri altına alarak üzerlerini ve çantalarını aramışlar, resmi evrakı ve bazı eşyaları almışlardır. 3. Apartmanı işgal eden Rus memurları, arama sırasında orada bulunan Dışişleri Komiserliği memurunun talimatı ile hareket etmişlerdir. 4. Esir Mübadele Temsilcisi Emin Bey saat ikiye kadar tutuklu kalmıştır. 5. Türk Elçiliğinin devamlı ve kati protestolarına rağmen çanta iade edilmemiş, özür dilenilmemiş, mesul olan Rus memurlar cezalandırılmamıştır. Şu beş noktada hulasa edilen ve taraflarca inkârı mümkün olmayan ve hadiselerin tespiti için bir tahkikat komisyonu kurulmasına lüzum bulunmayan, bu fiili durum hakkında devletler hukukunun verdiği hükümler gayet yerindedir. Devletler Hukuku tarafından kabul edilen hükümlere göre yabancı elçiliklerde çalışan şahıslar ve ikametgâhları dokunulmazdır. Bunlar, memleketine kabul edildikleri Devlet tarafından her türlü emniyet tedbirinden muaf tutulurlar. Diplomasi memurlarının haiz olduğu imtiyaz ve dokunulmazlık herkesin haiz olduğu dokunulmazlık değildir. Her hükümet aleyhine fitne tertip eden bir siyasi memuru memleketine göndermek hakkına sahiptir. Fakat hiçbir siyasi memur şiddetle ve elindeki silah ile fiiliyata varmadıkça, devletler hukukunun himayesinden hariç tutulamaz. 80

81 Bütün bu beyan edilenler, Rus memurları tarafından Türk Elçilik Heyetine ait dokunulmazlığın teessüf edici ve iki devlet arasındaki anlaşılan münasebet ile uygun olmayacak bir şekilde ihlal edilmiş olduğunu ispat etmektedir. Acaba Türk Elçilik Heyeti tarafından bir kanuni olmayan bir hareket olmuş mudur? Olmuş ise bu hareket silahla, fiili olarak veya Rus Devletinin emniyeti aleyhinde fitne tertiplemek gibi, dokunulmazlığı kötüye kullanma mıdır? Türk memurları, Rusya Devleti aleyhinde hiç bir fiili harekete ve hatta dostane olmayan bir hareket yapmamışlardır. Bizzat Rusya Dışişleri Komiserliğinin istinat temek istediği fiil, casusluk veya casusluğa iştiraktir. Aşağıda izah olunacağı gibi, Rus subaylarının baskın esnasında Türk Elçilik memurlarına ait apartmanda bulunmaları 20 Nisanda askeri okulu ziyarette ısrar etmesi ve bunların gelmesiyle beraber apartmanın basılması itibara alınırsa, işin tamamıyla tertip olduğuna inanmak gerekir. Türk subaylarının Rusya hakkında malumat alması için Rus subaylarıyla görüşmüş oldukları farz edilse bile bunun casusluk teşkil edeceği iddia olunamaz. Malum olduğu gibi casus, kıyafet ve hüviyet değiştirerek düşman lehinde malumat almak üzere bir memlekete girmiş olan şahıstır. Aralarında dostluk olan iki Hükümetten birine mensup memurların diğerlerinin memurlarıyla, hatta onların talebi üzerine görüşmesi hiç bir şekilde casusluk olmaz. Rus kanunları da devletler hukukunun hükümlerini teyit etmekte ve yabancı siyasi temsilcilerin dokunulmazlığını kabul etmektedir. 3 Haziran tarihli notanızda arama yapılan apartmanın hususi ikametgâh olduğu, Türk Elçiliği binası olmadığı, yoksa resmî elçilik binalarının Rusya'da her türlü taarruzdan uzak bulunduğu ve hiç kimsenin buralara giremeyeceği beyan olunmaktadır. Apartmanın hususî ikametgâh olması meselesinde ısrar edilmezse, Elçiliğimizin beyanatı hakikaten devletler hukukuna ve Rus Kanunlarının hakiki ruh ve manasına uygun olduğunu kabul etmenizi isterim. Binaenaleyh Rus memurlarının girdiği apartmanın hususî apartman olması düşüncesi doğru değildir. Ne devletler hukuku ne de Rus kanunları bu hususta Elçilik binası ile diğer yabancı temsilcilerin kaldığı binalar arasında bir fark gözetmemektedir. Bütün bu üzücü hadisede Türkiye Büyük Millet Meclisinin üzüntüsünü hafifletecek bir nokta varsa, o da ÇEKA memurlarının muhabere evrağını görmüş ve Türk Hükümetinin Rusya'ya karşı münasebatındaki samimiyeti anlamış olmalarından ibarettir. Devletler hukukuna ve Rus kanunlarına muhalefeti olan hareketlerinden dolayı Rus memurlarının cezalandırılmaları ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin ihlâl edilen haklarının ve yapılan tecavüzün tamiri için, usulüne göre icap eden özür ve teminatın beyana ve iki memleket arasındaki hakiki yardımlaşma, dostluk ve kardeşlik anlaşmasına göre Büyük Millet Meclisince bilinmesini istirham ederim. 11 Haziran

82 YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Bu notaya karşılık şu cevabı aldık. Vekil Beyefendi, 82 TBMM Dışişleri Vekili Yusuf Kemal 11 Haziran 1922 tarihli notanıza cevaben, bu hadiseye ait bende bulunan bütün evrak ve vesikaları tetkik ve mütalaa ederek tamamıyla hususi bir mahiyete haiz bir mesele karşısında bulunulduğunu malumat olarak arz ederim, efendim. Gerek siz ve gerek bence malum olan ve hiç birimiz tarafından inkârı mümkün olmayan devletler hukuku hükümlerine göre münakaşa edilecek hiç bir husus yoktur. Münasebetlerimiz bizim için daima sarsılmaz bir şekilde eskiden olduğu gibi öylece devam edecektir. Elçiliğiniz memurlarından birinin kaldığı apartmana Rus Hükümeti memurlarının girmesi meselesine gelince, son zamanlarda Moskova'da ortaya çıkan haydutluk hadiseleri sebebiyle Şehrin bütün mahallelerinde aramalar yapılmaktaydı. Adı geçen apartman da diğer yerler gibi aranmış olmalıdır. Rus memurları o apartmanda da diplomasi dokunulmazlığını dikkate almayarak, hiç bir ayrım gözetmeyerek bu yeri de ziyarete karar vermişler ve orada hiç beklemedikleri bir vaziyette Elçiliğiniz memurlarının misafiri olan Rus subaylarıyla karşılaşmışlar ve bu subaylardan birini evvelce mahkûm edilen bir suçlu olarak derhal tanımışlardır. Bu durum Rus memurlarının dikkatini çekmiş ve şüphe sebebiyle arama yapılmasına karar verilmiştir. Arama esnasında Rus memurları Dışişleri Komiserliğiyle telefonla müzakeratta bulunduktan ve Komiserliğe bu apartman sakinlerinin üzerlerinde bulunan diplomatik kimliklerin hakikaten sahibi olup olmadıklarını sorulduktan sonra, diplomatik dokunulmazlığı olan kimseler karşısında bulunduklarına inanabilmişlerdir. Fakat ilk intiba sebebiyle ve bu esnada ellerinde bulunan Rusya'nın ve Kafkasya'nın harp haritaları gibi vesikaların ehemmiyetinin tesirinde olarak aramaya devam edilmiştir. Hadise bundan ibarettir. Meydana gelen bu hadise hakkındaki üzüntülerimi tamamıyla resmi bir şekilde ve Hükümetim adına size beyan ederim ve lütfen kabulünü ve Hükümetinize tebliğini sizden rica eylerim. Vekil Beyefendi, Elçiliğiniz memurlarından bazılarının casusluk işlerine karışmış oldukları şüphe götürmez şekilde sabit olduğundan dolayı Rus memurlarının yaptıkları, Türkiye ve Moskova Elçiniz hakkında hiç bir düşmanca hareket olarak görülemeyeceğini beyan ve ilân etmeyi vazife bilirim. Bu hususta Sovyet Rusya'sının vaziyeti değişmeden devam etmekte ve yalnız vaziyet ve yapılan işler itibariyle de sadakati ve samimiyeti Moskova Dostluk Antlaşmasıyla Milli Misaka dayandırmaktadır. Bundan fazla olarak Sovyet Rusya ile bağımsız Türkiye yi birleştiren tarihi bağların kuvvetleneceğine inanıyoruz. Bunu müşterek mazi ve ileride yapılacaklar emretmektedir. Bu teminat şundan ileri gel-

83 mektedir ki iki büyük milletin münasebetleri ve dostluğu şahısların iyi niyetine olduğu gibi, bilhassa zamanımız tarihi ve istiklâlleri ve mazlum milletlerin saadeti için emredilmiş bir lüzuma dayanmaktadır. Bizzat esas meseleye gelince, alınan malumattan sonra Memleketim aleyhine tertiplenmiş harekâtın tesirli mahiyetini teslim etmek icap eder. Ziya Beyi ziyarete gelen ve çantasında harp haritası bulunan Olşefki vatandaşa önce bir kere daha ifade edildiği üzere casusluk suçuna mahkûmdur. Bu dakika Olşefki ve Türk memurlarından bazıları tarafından tertip edilen işin ne olduğunu bilmek zordur. Bunun katiyetle tayini ancak arama esnasında elde ettiğimiz çantanın içindeki evraklar tetkik edildikten sonra mümkün olacaktır. Neticeyi evvelden tahmin etme iddiasında değilim. Fakat Doğu daki sömürgecilik siyasetinden ellerini boşaltmak için iyi münasebetlerimizi imha için Türkiye ile Rusya arasındaki iyi münasebetlere mani olmaya çalışan ve İtilaf devletleri tarafından tertiplenen bir iş olarak kabul ediyorum. İtilaf devletlerinin bilhassa Cenevre Konferansı sırasında bu münasebetlerimizi bozmak için fevkalade alakadar oldukları dikkate alınırsa, böyle bir düşünce o kadar mümkündür. Eğer bu teşebbüsleri arzu edilen neticeye varsaydı, bunun Rusya'ya ve zamanımız Doğu meselelerinde bir kuvvet merkeziye olan Türkiye'ye karşı vaziyetlerini sağlamlaştırmış olacaklardı. İster Rus vatandaşı olsun ve ister Türk Elçiliği memurlarından olsun, bu hadisede Rus ve Türk dostluğunu tehdit edecek bir tehlike yaratan şahısların şiddetle cezalandırılma-larının Hükümetim içinde tereddüde yer kalmaz. Bu maksatla Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti temsilcileriyle birlikte çantayı açabilecek ve bu hususta dostane bir iştirakle tahkikat icra edebileceğinin lüzumlu olduğuna inanıyorum. Bildiğim nezaketinize binaen bu mektupta ifade ettiğim mesele hakkında alacağımız tedbirlerin şahsıma vaktinde haberdar etmekten imtina etmeyeceğinize inanıyorum. Saygılarımın kabulünü rica ederim Vekil Bey. 13 Haziran Rusya Sovyetleri Hükümeti Ankara Elçisi Aralof YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Yani Elçilik memurlarımızın kabahatli olduklarını kabul etmemiz isteniyor. Aralof un bu son notasına karşı bizim verdiğimiz nota da şudur. Ankara daki Sovyet Rusya Elçiliğine 13 Haziran 1922 tarihli notanızı aldığımı beyan ederim. Meydana gelmiş olan hadiseyi tamamıyla resmi ve Hükümetiniz adına ifade ettiğiniz üzüntülerinizi Hükümetime arz edeceğim. Rus memurlarının devletler hukuku hükümlerine göre riayet etmeleri gereken ve notanızda sizce de kabul edilerek Büyük Millet Meclisi Hükümetinin haklarına tecavüz olarak meydana gelen hareketle-

84 rinden dolayı Rusya Hükümeti tarafından ifade edilen üzüntülerinizi, Hükümetim memnuniyetle karşılamakla beraber üstü kapalı teessüfün prensibe de dahil olup olmadığında tereddüt etmiş ve bu husus anlaşılmamıştır. Casusları arama işi ile meşgul olan zabıta memurlarının Elçiliğimiz memurlarından bazılarının kaldıkları apartmana girdikleri ve memurlarımızın diplomatik kimliklerini göstermeleri ve Komiser Simirnof un Dışişleri Komiserliği ile telefonla görüşmesi üzerine memurlarımızın hüviyeti belli olunca Komiser Simirnof tarafından da diplomatik dokunulmazlığı olan kimseler oldukları sabit olduğu notanızda iade edilmektedir. Simirnof un dokunulmazlığa riayet ederek derhal memurlarımıza karşı yapılan aramanın durdurulması gerektiği ve bunun tersi hareket edildiği sizce de ifade olunmuştur. Bahsettiğiniz Rusya ve Kafkasya ordularının haritasının bulunması ise bu aramaya devam içim hiç bir mazeret teşkil edemez. O haritaların Olşefki nin çantasından çıkmış olduğu yine notanızda bildirilmekte ve binaenaleyh Elçiliğimiz memurlarımızla hiç bir alakası olmadığı bilinmektedir. Diğer taraftan Türk Rus Esir Mübadelesi Anlaşması hükümlerince aynı diplomatik dokunulmazlığı olması lazım gelen Emin Efendi zabıta memurları tarafından şiddete maruz kalmış ve dövülmüştür. Binaenaleyh prensip itibariyle de şekil itibariyle de teessüf verici olan bu hadisenin amili olan Rus memurlarının cezalandırılmaları icap edeceği noktasında mutabık kalacağımız-dan şüphe etmem. Hükümetlerimiz arasındaki münasebete dair olan beyanatınızı memnuniyetle kaydeder ve Hükümetimizin de aynı hissiyatla mütehassıs olduğunu bir kere daha ifade ederim. Düşmanlarımızın Türk Rus dostluğunu ihlal için her tarafa pek çok mesai sarf ettikleri bizce de malum ve hükümetlerimizin dikkati sayesinde bu mesenin onlara hiç bir sermaye vermeyeceği hakkındaki itimadımız tamdır. Fakat bu hadise evvelâ Olşefki'nin vaktiyle Rus Hükümeti tarafından Elçilik memurlarımıza Rus askeri mektebini gezdirmek üzere tasarlanmış olması, sonra Ziya Bey 20 Nisanda kendisini kabul edemediği halde ısrarı üzerine 21 Nisan için sözleşmesi ve bilhassa notanızda da beyan ettiğiniz gibi haritaların Olşefski'nin cüzdanında bulunması, bahsettiğiniz hadiseye bizim memurlarımızın katiyen iştirak etmemiş olduğunu ispat eder. Alıkonulan çantanın içinde ne olduğuna gelince, bizim memurlarımız aleyhinde töhmete sebep olacak bir şey çıkarılamayacağı bellidir. Binaenaleyh bu husufta yapılacak şey, yalnız çantada mevcut olup bizim memurlarımıza ait olan evrakın bir an evvel bize iadesidir. Türk Rus dostluğunun daha fazla kuvvetle düşmanlarımıza gösterilmesi lazım gelen bugünlerde bu üzücü hadiseden bir an evvel hiç bir eser kalmamasını benim kadar sizin de arzu ettiğinize emin olarak uygun bir cevap verileceğini ümit eder ve bu vesile ile saygılarımın kabulünü rica eylerim, Efendim. TBMM Dışişleri Vekili Yusuf Kemal 84

85 YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Meydana gelen hadise budur Efendim. Son gönderdiğimiz şeyde budur. RAUF BEY (Başkan Vekili): Efendim müzakereyi idare edebilmek için Dışişleri Vekilinin beyanatına karşı söz isteyen arkadaşlarımız sözlerini söylesinler. Daha sonra Dışişleri Vekili Bey cevap versinler. YUSUF KEMAL BEY (Dışişleri Vekili): Şimdi efendim, ben cereyan eden hadiseleri aynen arz ettim. Bu, ya Yüce Meclisinizce kabul olunur veya reddolunur. Reddolunursa Dışişleri Vekili gider. Münakaşa edilecek bir şey yok. Sorular soruluyor, istediğiniz kadar cevap veririm. RAUF BEY (Başkan Vekili): O halde efendim, söz söyleme şeklini gensoru şeklinde Dışişleri Vekili kabul etmiyor. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Dışişleri Vekili aleyhinde söz söyleyeceğimizi nasıl bildiler. Belki lehinde söyleyeceğiz. İyi bir lisanla söz söyleyecektik, neden alınganlık gösterdiler? YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Hayır Efendim, meselenin ehemmiyetini hepiniz benden daha iyi bilirsiniz. Malumat arz ediyorum. Ona göre umumi bir karar verirsiniz. Ya kabul etmiyoruz dersiniz, yoksa söz söylenmesini arzu etmiyorum. Sorularınızı sorduktan sonra fikrinizi beyan edersiniz. HAMDİ BEY (Biga): Daima böyle oluyor, söz söyletmiyorsunuz, Meclise hiç gelmeyin bari. YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Neyi münakaşa edeceğiz efendim, ben de Dışişleri Vekiliyim. Bende sizin vekilinizim. Münakaşalar ne olacak. Bunlara iyi yapmamışsınız diyeceksiniz, iyi yazmışsınız diyeceksiniz. Fakat rica ederim eğer bazı noktalar hakkında izahat istiyorsanız onu arz edeyim. Fakat tekrar tekrar arz ediyorum, mesele doğrudan doğruya Türkiye Rusya dostluk meselesine aittir ve bu arada müessif bir hadise cereyan etmiştir. Takdir size aittir. Ben sorularınıza cevap veririm. Siz yine bir karar verirsiniz. Nihayet olacak şey o karara uymaktır, başka bir şey değildir. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Söz söyleme hakkımıza mani olamazsınız. Belki aleyhinde söz söyleyerek Rus münasebetinin kesilmesine hüküm verebiliriz. RAUF BEY (Başkan Vekili): Efendim, Dışişleri Vekili Beyefendi, malumat edinmek isteyen arkadaşlarımız varsa cevap vermeye hazırım diyorlar. Yoksa uzun uzadıya münakaşasında mahzur vardır, diyorlar. Müsaade buyurun Efendim. Dışişleri Vekilinin teklifi şeklinde, açıklama şeklinde müzakereyi kabul edenler lütfen el kaldırsın. Açıklama istemek şeklinde soru sorulması kabul edilmiştir. SELAHATTİN BEY (Mersin): Üzücü bir bir hadise olmuş, Elçiliğimizin usulü dairesinde çantanın iadesi talebine dostumuz olan Hükümetin Dışişleri Vekâletinin ver- 85

86 diği cevap, gösterdiği hareket tarzı, dostluğa uygun bir şekilde mi olmuş, yoksa değil midir? Anlayamadığım bir nokta var, Karahan'ın vermiş olduğu cevap devamına arzu olunan dostluk ile katiyen uygun olmayan bir cevaptır. Anlaşılmamış, karanlık bir nokta vardır. YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Yani Karahan'ın vermiş olduğu nota mı efendim? SELAHATTİN BEY (Mersin): Yani Karahan'ın hareket tarzı, bu meselede gösterilmek istenilen siyasi esasa katiyen uygun değil ve binaenaleyh bu nokta üzerinde Hükümetimizin daha iyi anlaması lazım gelir. Fakat esas hallolunmamış zannındayım. Hallolunmuş kanaatinde misiniz? YUSUF KEMAL BEY (Devamla) Soru değişti efendim, hangisini soruyorsunuz? Mösyö Karahan'ın ilk günü Elçimize geliniz, bu meseleyi görüşelim. İkinci günü Karahan'ın verdiği soruya cevap mı istiyorsunuz? Yoksa onun için ne sorusu soruyorsunuz? Sizin memurların isnat ettiğiniz şu, şu harekâtı müdafaa için memurlarınız da şunu şunu yapmışlardır diyorlar. Fakat notalar gittikçe başka başka şekillere giriyor. SELAHATTİN BEY (Mersin): Onu bilmiyorum ve onu sizden soruyorum. Siz bunu yani bütün hadisenin hallolunduğu kanaatinde misiniz? YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Rica ederim, açık konuşalım, bu Memleketin menfaatinin muhafaza eden memur sadece ben değil, siz de müdafaa ve muhafazaya memursunuz. Rica ederim açık konuşalım. Evvela sorularla işin içerisine başka şeyler giriyor. Yani burada başta bir devletin dışişleri vekili hakkında şahsi bir soru soruluyor. SELAHATTİN BEY (Mersin): Müsaade buyurunuz, maksadımı iyice arz edemedim zannederim. HİLMİ BEY (Bolu): Selahattin Bey soru için söz alır fakat nutuk verir. SELAHATTİN BEY (Mersin): Üçüncü nota şahıslar üzerindeki muameleyi halletmiş görünüyor ve bu bir adımdır. Meselenin cereyanı hakkında söyleyeceğim bir şey yoktur. Hükümetin çalışmasını da takdir ediyorum. Yalnız benim maksadım bu değildir. Yani biz bir oyun karşısındayız gibi geliyor YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Şimdi Efendim, arada cereyan eden müessif hadisenin ve edilmiş ve edilecek notaların halli ile meşgulüz biz. (hallolunmamış mıdır sesleri) Hayır onu siz takdir edeceksiniz, yani Yüce Meclisiniz şimdi karar verecektir, benim notamı kabul edip etmemeyi. Bakınız tekrar ettim son söylenilen söz budur. Şimdi esas meseleye gelelim. Bu ne için yapılmış, Rusya ile bizim dostluğumuz samimi midir, değil midir? Sorular buralara gidiyor. Rica ederim, buralara girişecek isek istirham ederim ayrı bir umumi müzakere açalım. Anlamadım, rica ederim, anlayın ona göre cevap vereyim, yani maksadınız nedir? 86

87 SELAHATTİN BEY (Mersin): Zannediyorum ki arz edemedim. YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Siz de çok kapalı söylediniz anlayamadım, SELAHATTİN BEY (Mersin): Beyefendi aynen ifadeleri alıyorum. Kısa not tuttum. Size diyorlar ki Elçinizin ifadesi yanlıştır, esassızdır. YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Beyefendi, ister biz olalım veya siz olunuz, buna karşı ne tavsiye ediyorsunuz? Kendileri bizim Elçimizin Rusya dan ayrılması için bir harekette bulunmuş olsalardı, rica ederim kendilerinden ne istiyorduk? SELAHATTİN BEY (Mersin): Buna lüzum yoktur. YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Neye lüzum yoktur. SELAH ATTİ N BEY (Mersin): Bu tarza lüzum yoktur. Yaptıkları yanlıştır. YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Ne yapayım, Dışişleri Vekiliniz ne yapsın? (anlaşılmadı sesleri) ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Esas anlaşılmadı. LÜTFİ BEY (Siverek): Kapalı geçildi. YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Açık sorunuz Efendim, rica ederim kapalı hiç bir şey yoktur. Her şey açıktır. RAUF BEY (Başkan Vekili): Usul hakkında söz istemiştiniz, Ali Şükrü Bey buyurun. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Efendim, resmi bir şekilde Rusya'da bir hadise oluyor. Bu hadiseler üzerine notalar okundu. Tabii bunun üzerine bizim netice çıkaracağımız noktalar yoktur. Çünkü bizim başka haber kaynağımız yoktur. Mesele böyle olmuştur deniyor. Böyle olmamıştır denemez, çünkü bilmiyoruz. Binaenaleyh bu hususta şöyle yapılmış, böyle yapılmış diye bir şey demeye hakkımız yoktur. Sonra, Dışişleri Vekili Beyefendinin okudukları şeyler üzerinde onu tenkide bizim hakkımız yoktur. Çünkü alınan malumat üzerine yapılan iş gayet doğru ve uygundur. Yalnız bir mesele var, bu meseleyi bıraktığınız için söylüyorum. Her halde bu hadise bir üzücü hadisedir ve Rus Elçisinin vermiş olduğu notalar içinde bizim için dikkat çekici noktalar vardır. Zannediyorum ki Ruslarla bizim dostluğumuzun kıymeti gayet büyüktür ve bu zayıflamamalıdır. Onun için böyle hadiselerin tekrarına mani olacak bazı şeyler düşünülebilir. Hatta açık söyleyeyim Dışişleri Vekâletini bu hususta, belki bazı noktalarda da ikaz edebilirim. Onun için böyle soru olmaz, niçin böyle sormadınız denemez. Yalnız bu bundan ibarettir denebilir. Bunun için söz verilirse bazı şeyler hakkında söz söylenebilir. Tekrar ediyorum, meseleyi biz kabul ediyoruz ki Dışişleri Vekilimize de itimadımız vardır, ne varsa onu bize söyler. Zaten beyanatını kâğıt üzerine yazmıştır. Yalnız Rus Elçisinin vermiş olduğu notalarda ki ben kendi hesabıma söz itibariyle şüpheli görüyorum. 87

88 Belki arkadaşlardan görenler de vardır. Onun için bu hususta söz verilmelidir. Yoksa mesele Ruslarla dost olalım mı, olmayalım mı değildir. RAUF BEY (Başkan Vekili): Şimdi Efendim, bir kere Yüce Heyetinize açıkça arz ettim, söz vereyim mi, vermeyeyim mi diye? Yüce Heyetiniz karar verdi, söz vermek bahis mevzu değildir, diye. Soru meselesine gelince, Dışişleri Vekili Beyefendi notaları okurken bazı arkadaşlar dediler ki bazı noktaları anlamadık. Ben de yalnız bu böyle midir, değil midir diye kısa sorular sorulabilir, dedim. Soru ile açıklanacak meseleler var ise Dışişleri Vekili Beyefendiye o tarzda sorular sorabilirsiniz. (mesele anlaşılmıştır sesleri) Fevzi Efendi bir soru soracaktınız, buyurun. YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Müsaade buyururlar mı efendim? Tabii vekillerin mebuslara soru sormak hakkı yoktur. Fakat bana soru sorsalar da ben o vasıta ile öğrenmiş olurum. Ali Şükrü Beyefendi dediler ki Rus Elçisinin yazdığı notalar içerisinde bazı noktalar var, onlar hakkında belki Vekilin dikkatini çekmek icap ederse ikaz ederiz, buyurdular. O noktaları bize soru tarzında sorsalar da ben anlamış olurum. RAUF BEY (Başkan Vekili): Efendim Vekil Bey diyorlar ki soru sorsalar da cevap veririm ve sorarlar. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Reis Bey ben de soru için söz istemiştim. FEVZİ EFENDİ (Batum): Bu meselede de bize komşu olan hükümetler işe karışmış mıdır? Yani bir tesir yapmış mıdır, yapmamış mıdır? Eğer tesir yapılmamış ise ve yalnız Rusya ile bizim aramızda bir hadiseden ibaret ise, Batum'da bazı Müslümanlar hakkında zulüm yapılıyor, bunu Gürcüler Ruslarla aramızdaki münasebeti bozmaya çalışıyorlar. Bu hususta Dışişleri Vekâleti ne düşünüyor? RAUF BEY (Başkan Vekili): Batum meselesi ayrıca görüşülür, bu mesele ile alâkadar değildir. YUSUF KEMAL BEY (Devamla). Efendim, dediniz ki Ermenilerle Gürcüler Ruslarla bizim aramızı açmak isterler, değil mi Efendim? FEVZİ EFENDİ (Batum): Evet YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Aramızı açmak isteyebilirler, fakat ben burada filan Gürcü, filan bilmem ne Ruslarla bizim aramızı açıyor diyemem. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Efendim, bir defa anlamak istediğim bir şey var. Bu, Esir Mübadele Komisyonu Reisi Emin Bey kimdir? YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Komisyon Reisi değil. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Bu şahıs kimdir, hüviyeti sizce biliniyor mu? YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Ben bilmiyorum, Fuat Paşa Hazretleri buradadırlar, onlar söyleyebilirler. 88

89 ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Azerbaycanlı Mehmet Efendi adında biri var? ALİ FUAT PAŞA (Ankara): Hayır, hayır o değil efendim. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Peki efendim, eğer o ise meselenin rengi değişirdi. Sonra bir nokta var ki şifre Elçilik kâtibinin elinde bulunur, dediniz. Bence bu dikkat çekici bir meseledir. Şifrenin Elçilik haricine çıkması uygun mudur, değil midir? YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Şifrelerimiz tamamıyla Elçilik kasalarında saklıdır. O vakit katip kendisi rahatsız imiş ve üzerindeki şifrede kullanımdan kaldırılmış. Elçiliğin verdiği malumat bu merkezdedir. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Yani mesele yok. YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Yok efendim. TAHSİN BEY (İzmir): Kullanımdan kaldırılırsa, imha edilir. YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Zaten kullanımdan kaldırılmıştır, imha edilmiştir. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Sonra efendim, İtilaf devletlerinin Rusya ile bizim aramızı açmak isteyecekleri gayet belli bir şeydir. Esasen bunun belirtilerini de gazetelerde görüyoruz. Yalnız ne dereceye kadar açık olduğunu ve hangi merkezlerden yapıldığını bilmiyorum. HACI ŞÜKRÜ BEY (Diyarbakır): Öyle şey olur mu? ALİ ŞÜKRÜ BEY (Devamla): Müsaade buyurun, öyle şey de olur efendim. Çünkü her gün hepimiz bazı dedikodular duyuyoruz ki bunların nereden geldiğini bilmiyoruz. Zira kulaktan kulağa gelmiştir, bunun kaynağını bulmak imkanı yoktur ve bildikten sonra söylemekte hiç bir sakınca yoktur. Benim kulağıma geldi ve anlaşılan birçok kimseler de işittik ki benden soranlar da oldu. Güya Ruslar hakikaten bu işi tertip etmişler. Fakat Türk memurları böyle bir şey ile meşguller mi, değiller mi? Yani bizim bu işle meşgul olduğumuzu bilerek değil imtihan ve tecrübe için yapmışlar ve bu şekilde meydana getirmişler. Bunun için de evvelce orada bulunan Askeri Ateşe muaviniyle görüşmüşler, ona da gelin görüşelim demişler, şeklinde. Ruslarla konuştuğu içindir ki Ruslar yakalamışlar, esasen bizim memurumuz, bu şekilde bir şey yapmamış, fakat sırf tecrübe için, acaba Türkler bu gibi işlerle uğraşıyorlar mı diye Rusların böyle bir imtihan yapmak istedikleri hakkında bir dedikodu vardır. İhtimal oradan çıkmıştır. İhtimal başka yerlerden çıkmıştır. Fakat herhalde bu dedikoduyu Meclis koridorunda işittim, binaenaleyh bu hususta sizin de malumatı var mıdır? YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Azizim uzun boylu söyledim, bizim memurların sizin adınıza olarak yani sizin vekiliniz olarak her türlü mesuliyeti üstlenerek çalıştıklarını ve bizim memurlarımızın katiyen kabahati olmadığını iddia ederim. ALİ ŞÜKRÜ BEY (Trabzon): Yani bu dedikoduyu işittiniz mi? 89

90 YUSUF KEMAL BEY (Devamla): Ben bu dedikoduyu değil kırk bin türlüsünü işittim, daha neler işittim Beyefendi. RAUF BEY (Başkan Vekili): Hüseyin Avni Bey hem sıra size gelmiştir, hem de müzakere usulü hakkında söz istiyordunuz, buyurun. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): İkisini birden hulasa edeceğim, Efendim. Yapılması icap edenler gayet güzel yapılmıştır. Gerek Elçimiz Paşa Hazretlerinin ve gerek Dışişleri Vekâletinin yaptıkları takdir edilecek işlerdir. Bu mesele, derin bir meseledir. Eğer biz bunu karıştırır da altından başka şey araştırırsak zannederim bizim menfaatlerimize uyun olmaz. Çünkü Ruslar da açıktan açığa demin arkadaşlarım buyuruyorlar ki kabahat yok, Ruslarda casusluk işi var mı, yok mu bunu tetkik ediyorlar. RAUF BEY (Başkan Vekili): Bu müzakere usulüne dair mi efendim? HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): İkisini de hulasa ediyorum. RAUF BEY (Başkan Vekili): Hayır efendim, yalnız birisini söyleyiniz. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Efendim ikisine birden söz verdiniz, usul hakkında efendim, bunun sebebini aramaya lüzum yoktur. Bu mesele de malum notalar devletler hukuku kaidelerine uygun bir tarzda verilmiş ve mesele neticelenmiştir. Bu şekli burada bırakalım, eğer başka bir sebep arıyorsak o sebebi ayrı bir celsede yaparız. O vakit o bizim dahili bir meselemiz olur, bu mesele Rus meselesidir ve kurcalayıp yarayı iyice açmayalım, tedavi edelim. RAUF BEY (Başkan Vekili): Usul hakkında olmayan sözünüzü söyleyin. HÜSEYİN AVNİ BEY (Erzurum): Onu da Yüce Heyete bağışlıyorum. (gülüşmeler) RAUF BEY (Başkan Vekili): Efendim, Ragıp Bey den başlayarak on kadar arkadaşımızın soruları var. (müzakere kâfi sesleri) Müzakerenin ve bu meselenin yeterliliği hakkında da önergeler var. Oylarınıza arz edeceğim. Sorulan sorular hakkında müzakereyi kafi görenler lütfen el kaldırsın. (kafi sesleri) Büyük çoğunlukla müzakere kafi görüldü. 1 1 TBMM Gizli Celse Zabıtları (15 Haziran 1922), 1.Dönem, c.3, s , 90

91 8 MART 1923: MECLİSİN DÖRDÜNCÜ YASAMA YILI NEDENİYLE SOVYET HÜKÜMETLERİNDEN GELEN KUTLAMA TELGRAFLARI (1.Dönem, 4.Yasama Yılı, 7.Birleşim, Gündem: 8/1) Türkiye Büyük Millet Meclisinin dördüncü yasama yılı, Büyük Zaferin coşkusu ve Anadolu'nun işgal altında bulunan yerlerinin kurtarılması sevinci ile açılmıştı. Henüz Lozan Konferansı sonuçlanmamıştı, İstanbul ve Doğu Trakya'da işgaller sona ermemişti ama Milli Misakın gayesine ulaşmak artık kesindi. Sovyet Rusya ve ona bağlı Sovyet hükümetleri de zafer coşkusuna katılmışlardı. Çünkü emperyalist Avrupa, özellikle itilaf devletleri, Türkiye ile birlikte onların da düşmanıydı. MUSA KAZIM EFENDİ (Başkan Vekili): Rusya Şuralar Cumhuriyeti Türkiye Temsilcisi Aralof Cenaplarının tebrik yazısı okunacak. Türkiye Büyük Millet Meclisi Yüksek Riyasetine Benzeri görülmemiş bir kahramanlık azmi ile Türkiye tarihinde yeni bir devir açan ve bugün üç seneden beri de Emperyalist ve Kapitalistlerin dâhili ve harici birçok hücum ve müdahalelerine rağmen Türk halkının en meşru, en kanuni haklarını cihana tanıttırmak için hiç durmaksızın mücadelesine devam eden Türkiye Büyük Millet Meclisinin dördüncü yasama senesine başlamasını Rusya Şuralar Cumhuriyeti ve onun kurucusu olan Rus köylü ve işçileri en sıcak ve samimi selamlarla karşılar. Mücadelenin henüz bitmediği ve dördüncü yılı idrak eden yeni Türkiye'nin ciddi ve tarihi dakikalar yaşadığı bu zamanda Rus halkı, Türk Milletini ve onun hakiki temsilcisi olan Büyük Millet Meclisini düşmanların hiçbir alçakça fikri yıkamayacağına inanır ve Türk halkının bu dördüncü yılda serbest olarak hükümran olduğu Memleketleri ihya ve imar ile bu yerlerin iktisadi ilerlemesine temine çalışacağı kanaatindedir. 1 Mart 1923 Rusya Şuralar Cumhuriyeti Türkiye Salahiyettar Mümessili Aralof (alkışlar) MUSA KAZIM EFENDİ (Başkan Vekili): Efendim, Maverayı Kafkas Şuralar Cumhuriyeti Türkiye Salahiyetli Temsilciliği adına Zeynelof Cenaplarının tebrik yazısı var, okunacak. Türkiye Büyük Millet Meclisi Yüksek Riyasetine Kuvvet ve kudreti Türk Milletinin ruhundan alarak harikalar gösterip askeri muvaffakiyetleriyle cihanı gark eden aziz yurdunu emperyalistlerin zulüm ve ihtirasından kurtararak Türkiye ve Türk milletini selamet, refah ve saadete eriştirip Doğu'nun kurtuluşunu müjdeleyen Büyük Millet Meclisinin bugün dör- 91

92 düncü yasama senesine başlaması münasebetiyle Maverayı Kafkas Şuralar Cumhuriyetleri 1 Türkiye Salahiyetli Temsilciliği adına Türkiye'nin Şanlı Reisi ve Rehberi Gazi Mareşal Mustafa Kemal Paşa Hazretleriyle Yüce Meclisin bütün üyelerine kalbi hislerle tebrik ederim. Bu yasama senesinin Millet hakkında daha iyilikler ve saadetler vermesinin ve askeri cephede olduğu gibi diğer cephelerde de parlak muvaffakiyetler temennisini Maverayı Kafkas Köylü ve Amele Cumhuriyeti adına hürmetlerimin kabulünü istirham eylerim. 1 Mart 1923 Maverayı Kafkas Şuralar Cumhuriyeti Türkiye Salahiyetli Temsilciliği adına Zeynelof MUSA KAZIM EFENDİ (Başkan Vekili): Buna da Divan tarafından münasip bir cevap yazılacaktır OCAK 1924: GELİBOLU MİLLETVEKİLİ CELAL NURİ BEY İN RUSYA SOV- YET HÜKÜMETİ LİDERİ LENİN İN VEFATI DOLAYISIYLE TAZİYEDE BULU- NULMASINA DAİR ÖNERGESİ (2.Dönem, 1.Yasama Yılı, 89.Birleşim, Gündem: 3/2) Birinci Dünya Savaşı nda düşman olarak savaşan Türkler ile Ruslar, savaşın sonlarına doğru meydana gelen Sovyet Devrimi ile birbirlerine yaklaşmışlardır. Artık her iki devletin de ortak düşmanı Batı Emperyalizmidir. Lenin, Ankara Hükümeti ile ilişkilere çok önem vermiş ve Kurtuluş Savaşı boyunca silah ve para yardımında bulunmanın yanı sıra uluslararası toplantılarda TBMM Hükümetine destek vermişti. Bundan dolayı Rus Liderinin ölümü, Meclisi yakından ilgilendiren bir olaydı. SABRİ BEY (Başkan Vekili): Celal Nuri ve Hakkı beylerin önergesini okuyorum. TBMM Başkanlığına Rusya Şuralar Hükümeti Baş Komiseri Lenin in vefatı hepimizi müteessir etmiştir. Türk Milli Hükümetinin kuruluşunda ve ilk mücadeleye başlamasında, 1 Rusya İmparatorluğu'nda 1917 yılındaki Şubat Devriminden sonra Transkafkasya'da Özel iktidar Transkafkasya Komitesine geçti. Fakat Ekim Devrimi ile Rusya'da egemenliğin Bolşeviklerin eline geçmesi sonucu 11 Kasım 1917 tarihinde Tiflis'te Gürcü, Ermeni ve Türk temsilcilerinden oluşan Bolşevik karşıtı Transkafkasya Komiserliği Maverayı Karma Hükümeti kuruldu. 2 TBMM Zabıt Ceridesi (8 Mart 1923), 1.Dönem, c.28, s.44-46, 92

93 en kara günlerimizde olduğu gibi, zafere ulaştığımızda da daima yanımızda olan ve Meclisimizi her fırsattan istifade ile alkışlayan bu muhterem şahsın ebedi kaybından dolayı komşumuz Rusya Şuralar Federatif Cumhuriyetine Yüce Heyetimiz adına taziyelerimizin bildirilmesini teklif ederiz. 24 Ocak 1924 Gelibolu Mebusu Celal Nuri Van Mebusu Hakkı CELAL NURİ BEY (Gelibolu): Efendiler, bundan dört sene evvel bütün Dünyanın husumeti aleyhimize isyan etmişti. Devletimiz ve Milletimiz en tehlikeli dakikalarını yaşıyordu. Dünyada hiçbir devlet dostumuz, yardımcımız değildi. Her taraftan imdat kapıları kapanmıştı. O zamanlar Rusya Federatif Şuralar Hükümeti Komiserler Reisi Lenin, bize her şekilde, maddeten ve manen her türlü yardımda bulundu. Birinci Devre Meclisine birçok vesilelerle gönderdiği tebrikler hepimizin hatırımızdadır. En umutsuz dakikalarımızda bizi teşvik etti ve ümitlendirdi. Keza muzafferiyetlerimize de herkesten önce ve fazla iştirak etmiştir. Vefat eden Lenin, Rusya'ya yeni bir istikamet açmış ve Rusya'da büyük bir inkılâbın ilk lideri olmuştur. (Dünyada sesleri) Bütün dünyada tesiri görülmüş olan bir inkılâba başlamış ve Rusya Çarlığının istibdadına son verdirmiştir. Memlekette büyük bir tesiri olan bu inkılâp, yalnız Rusya kurtuluşuyla kalmamış, Emperyalizmden Dünyayı kurtarmak için lazım gelen teşebbüste bulunmuştur. O zamanlar Emperyalizm, Büyük Türkiye'yi ezmeye karar vermişti. İşte o zamanların hatırasını Türk Milleti hiçbir zaman unutamaz ve bugün Rusya'nın üzüntüsüne iştirak eder. Yüce Heyetinizin de Lenin'in vefatından dolayı Rusya Federatif Şuralar Hükümetine taziyede bulunmasını arz ediyorum. SABRİ BEY (Başkan Vekili): Efendim, Celal Nuri Beyin teklifini oylarınıza sunacağım. Kabul edenler lütfen ellerini kaldırsın. (oybirliği ile sesleri) Oybirliğiyle kabul olunmuştur. 1 1 TBMM Zabıt Ceridesi (24 Ocak 1924), 2.Dönem, c.5, s , 93

94 94

95 SON NOT TBMM Hükümeti ile Sovyet Rusya Hükümeti Batı emperyalizmine karşı devamlı işbirliği yapmışlar ve birbirlerine destek olmuşlardır. Türkiye'nin İtilaf devletleri bloğunu zayıflatmak amacıyla Fransa'ya ve İtalya'ya yakınlaşması Sovyet Rusya tarafında tedirginlik yaratmıştır. Bu nedenle iki devlet arasında zaman zaman ilişkilerde aksamalar olsa da Kurtuluş Savaşı boyunca dostlukları ve dayanışmaları sürmüştür. Sakarya Savaşı sonrası Rus Dışişleri Bakanı Çiçerin dünya devletlerine bir nota göndererek Yunan vahşetini kınamıştır Ekim ayında gerçekleşen bir başka olay da Türkiye ile Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri arasında imzalanan Dostluk Antlaşmasıdır. 13 Ekim 1921 tarihinde Kars ta imzalanan antlaşmaya Rusya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti de bir temsilci yollamıştır. 26 Kasım 1921 tarihi Ukrayna Bolşevik Partisi Merkez Komite delegelerinden Frunze nin Türkiye yi ziyaret tarihidir. Ukrayna Sovyet Cumhuriyeti adına gerçekleşen bu ziyarette amaç Türkiye ile Sovyetler Birliğine dahil olan her cumhuriyet arasındaki ilişkileri geliştirmektir. Türkiye yi ziyaret eden bir başka Sovyet heyeti de Buhara Sovyet Halk Cumhuriyeti temsilcileridir. 16 Mart 1922 tarihinde ise, Türkiye ile Ermenistan, Azerbaycan, Gürcistan arasında Kars ta Transkafkasya Antlaşması imzalanmıştır. Antlaşma ile taraflar arasındaki sınır ihtilafları giderilmeye çalışılmıştır ve taraflar Milli Misak sınırlarında anlaşmışlardır. Taraflar aynı şekilde, 1921 Moskova Antlaşmasını tanımayı da kabul etmişlerdir Nisan ayında Avrupa ülkeleri genel durumu değerlendirmek amacıyla Cenova da bir konferans toplarlar. Toplantıya Sovyetler Birliği davet edilirken Türkiye davet edilmez. Konferansta Türkiye ile ilgili konulara da değinilmez. Sovyet yetkililer konferans boyunca çeşitli temaslar yaparak Türkiye nin de konferansa katılmasını sağlamaya çalışmışlardır. Sovyetlerin bu çabaları sonuçta başarısız olsa da Türk-Sovyet ilişkilerinin durumunu göstermesi açısından önemlidir. Cenova Konferansı önemli sonuçlar alınamadan sona ermiştir. 15 Ağustos 1922 günü Sovyetler Birliği nin Ankara daki elçilik binası yanar. Olayın kundaklama olduğundan şüphelenilir ve ortada pek çok itham dolaşır. Mustafa Kemal Paşa yangın söndürme çalışmalarını bizzat yerinde denetleyerek olaya olan ilgisini ortaya koymuştur. Büyük Taarruz sırasında Yunan Komünistleri ve Bolşevik ajanları Yunan Ordusunun moralinin bozulması için çalışmalar yapmakta ve geniş bir propaganda kampanyası yürütmekteydiler. Balkan Komünist Federasyonu bütün komünistleri Anadolu daki Yunan seferine karşı çıkmaya çağırmıştı. Bu çağrıya karşılık olarak 95

96 1921 Mayıs ayında özel bir komite kurularak Anadolu da Yunan Ordusu içinde savaş karşıtı faaliyetler yapma fikri benimsendi. Büyük Taarruzun başarı ile sonuçlanması ile Ege ve Marmara da ilerleyişini sürdüren Türk birlikleri karşısında artık askeri zafer ümitleri tükenen İtilaf devletleri, bir ateşkes antlaşması imzalanması konusunda çalışmaya başlamışlardır. Ateşkes görüşmeleri sırasında Mudanya da yaşayan Rus tüccar Aleksander Ganyanoff un villasında toplantılar yapılmıştır. Toplantının bir Rus tüccarın evinde yapılması dönemin Türk Rus ilişkilerine başka bir örnek teşkil etmektedir. Mudanya Ateşkes Antlaşmasının imzalanması Sovyet Rusya da da yankı bulmuş ve çeşitli etkinliklerle kutlanmıştır. Lozan Konferansına Sovyet Rusya nın katılması da Türkiye açısından ayrı bir mücadele olmuş ve Türkiye Sovyet Rusya nın Konferansa katılmasını istemiş ve gerek Türk ve gerekse Rus tarafının yaptığı çalışmalar sonucunda Sovyet Rusya'nın konferansta kendilerini ilgilendiren oturumlara temsilci göndermeleri kabul edilmiştir. Lozan görüşmeleri boyunca Türk, İngiliz ve Sovyet istekleri arasında çeşitli strateji savaşları yaşanmış, Rus delegeleri her fırsatta Türk delegelere destek olmuşlardır. Lozan da görüşmeler sürerken Türkiye savaş sonrası yeni atılımlar yapmakta, hızla dünya konjonktürüne uymaya çalışmaktadır. İzmir de 1923 Şubat ayında İktisat Kongresi düzenlenir ve Kongreye Büyükelçi Aralov'un da bulunduğu Sovyet temsilcileri de katılır yılında imzalanan Moskova Antlaşması ile Lenin döneminde resmi bir şekle bürünmüş olan Türk-Rus ilişkileri, 1922 yılında Sovyetler Birliğinin kurulması ve Lenin in ölümünün ardından, Türkiye de Cumhuriyetin ilanı ve başta Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk ve Sovyet tarafında ise Stalin in önderliğinde devam etmiştir. 96

97 BU DİZİNİN YAYINLANMIŞ DİĞER KİTAPLARI 97

http://www.cengizcetintas.com/index.html

http://www.cengizcetintas.com/index.html http://www.cengizcetintas.com/index.html 1 SOVYET RUSYA İLİŞKİLERİ VE MOSKOVA ANTLAŞMASI Birinci Dünya Savaşı nda düşman olarak karşı ittifaklarda savaşan Türkler ile Ruslar, savaşın sonlarına doğru meydana

Detaylı

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com

MİLLİ MÜCADELE TRENİ www.egitimhane.com MİLLİ MÜCADELE TRENİ TRABLUSGARP SAVAŞI Tarih: 1911 Savaşan Devletler: Osmanlı Devleti İtalya Mustafa Kemal in katıldığı ilk savaş Trablusgarp Savaşı dır. Trablusgarp Savaşı, Mustafa Kemal in ilk askeri

Detaylı

KOMÜNİZM FAALİYETLERİ VE YEŞİL ORDU

KOMÜNİZM FAALİYETLERİ VE YEŞİL ORDU CENGİZ ÇETİNTAŞ TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 11 TBMM Tutanaklarında KOMÜNİZM FAALİYETLERİ VE YEŞİL ORDU (1920-1923) http://www.cengizcetintas.com cengizcetintas@outlook.com 1 TBMM Tutanaklarında

Detaylı

MİLLİ MÜCADELEDE KOMÜNİZM HAREKETLERİ

MİLLİ MÜCADELEDE KOMÜNİZM HAREKETLERİ 1 MİLLİ MÜCADELEDE KOMÜNİZM HAREKETLERİ Birinci Dünya Savaşı nda düşman olarak karşı ittifaklarda savaşan Türkler ile Ruslar, savaşın sonlarına doğru meydana gelen gelişmelerle birbirlerine yaklaşmışlardır.

Detaylı

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz

Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü Ölümünün 78. Yılında Saygı ve Minnetle Anıyoruz ANMA PROGRAMI 1. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı 4 2. Çeşitli Yönleriyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk 10 (Yrd. Doç. Dr. Levent KALYON) 1. Resimlerle Atatürk 15 2. Kendi sesiyle Atatürk 18 2 Beni görmek

Detaylı

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER

KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER KURTULUŞ SAVAŞI CEPHELER DOĞU VE GÜNEY CEPHELERİ KURTULUŞ SAVAŞI DOĞU VE GÜNEY CEPHESİ DOĞU CEPHESİ Ermeniler XIX. Yy`a kadar Osmanlı topraklarında huzur içinde yaşadılar, devletin çeşitli kademelerinde

Detaylı

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler

Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler On5yirmi5.com Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler Milli varlığa yararlı ve zararlı cemiyetler nelerdir? Yayın Tarihi : 12 Kasım 2012 Pazartesi (oluşturma : 12/22/2018) Cemiyetler-Zararlı ve Yararlı

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ MUSTAFA KEMAL İN SAMSUN A ÇIKIŞI GENELGELER KONGRELER

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ MUSTAFA KEMAL İN SAMSUN A ÇIKIŞI GENELGELER KONGRELER MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ 1919-1922 MUSTAFA KEMAL İN SAMSUN A ÇIKIŞI GENELGELER KONGRELER Milli mücadele Hazırlık Dönemi Kronoloji 19 Mayıs 1919 Mustafa Kemal in Samsun a Çıkışı 28 Ocak 1919 Havza Genelgesi

Detaylı

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47

BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU, BATI TRAKYALI GENÇLERLE YTB DE BULUŞTU Cuma, 13 Nisan :47 Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığında, Batı Trakya Azınlığı Yüksek Tahsilliler Derneğinin girişimleriyle Yunanistan'dan gelen Batı Trakyalı öğrencilerle

Detaylı

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer

KURTULUŞ SAVAŞI ( ) Gülsema Lüyer KURTULUŞ SAVAŞI (1919-1922) Gülsema Lüyer KURTULUŞ SAVAŞI (1919-1922) Mondros Mütarekesi ve Mütareke Sonrası Genel Durum İşgaller ve Kurtuluş Savaşı Hazırlık Evresi T.B.M.M. nin Açılması Düzenli Ordu Hazırlıkları,

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : GK. SEÇ. I: BİLGİ TOPLUMU VE TÜRKİYE Ders No : 0310250040 Teorik : 3 Pratik : 0 Kredi : 3 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü

Detaylı

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ

BATI CEPHESİ'NDE SAVAŞ T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TEOG ÇIKMIŞ SORULAR - 3. ÜNİTE Batı cephesinde Kuvâ-yı Millîye birliklerinin faaliyetlerini ve düzenli ordunun kurulmasını değerlendirir.türk milletinin Kurtuluş Savaşı

Detaylı

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir?

Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir? 1)Birinci İnönü Savaşının kazanılmasından sonra halkın TBMM ye ve düzenli orduya güveni artmıştır. Bu durumun, aşağıdaki gelişmelerden hangisine ortam hazırladığı savunulabilir? A)TBMM seçimlerinin yenilenmesine

Detaylı

EFENDİLER! YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ.

EFENDİLER! YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ. 1 ALTERNATİF AKIM Excellence and innovation built into every design. EFENDİLER! YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ. ALTERNATİF AKIM 2 1914-1918 Dünya Savaşı Bu savaş dünyada bazı şeylerin değişmesine sebep

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması

Lozan Barış Antlaşması Lozan Barış Antlaşması Anlaşmanın Nedenleri Anlaşmanın Nedenleri Görüşme için İzmir de yapılmak istenmiş fakat uluslararası antlaşmalar gereğince tarafsız bir ülkede yapılma kararı alınmıştır. Lozan görüşme

Detaylı

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ DERSİ I.DÖNEM MÜFREDAT PROGRAMI HAFTALAR KONULAR 1. Hafta TÜRK DEVRİMİNE KAVRAMSAL YAKLAŞIM A-) Devlet (Toprak, İnsan Egemenlik) B-) Monarşi C-) Oligarşi D-) Cumhuriyet E-) Demokrasi F-) İhtilal G-) Devrim H-) Islahat 2. Hafta DEĞİŞEN

Detaylı

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu

ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu ESAM [Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi] I. Dünya Savaşı nın 100. Yıldönümü Uluslararası Sempozyumu -KAPANIŞ KONUŞMASI- M. Recai KUTAN 7 Kasım 2014 I. DÜNYA SAVAŞININ 100. YILDÖNÜMÜ ULUSLARARASI

Detaylı

T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük

T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük 2015-2016 T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük Arif ÖZBEYLİ Türkiye Büyük Millet Meclisi nin Açılması Meclis-i Mebusan ın dağıtılması üzerine, Parlamento nun Mustafa Kemal

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : A.SEÇ.ATATÜRK İLK.VE İNK.TAR.SEMİNERİ Ders No : 0310400249 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü

Detaylı

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA

T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük DİRİLİŞİN DESTANI: SAKARYA 1 Kütahya- Eskişehir Savaşı nda ordumuz Sakarya Nehri nin doğusuna çekilmişti. 2 TEKÂLİF-İ MİLLİYE NİN SAKARYA SAVAŞI NA ETKİSİ Tekâlif-i Milliye kararları daha uygulamaya yeni başlandığı için Sakarya

Detaylı

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9

2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 2018-LGS-İnkılap Tarihi Deneme Sınavı 9 1. Mudanya Mütarekesi, Yunanlıların aslında Osmanlı Devleti nin paylaşımı projesinde bir alet olduğunu, arkalarındaki gücü İngiltere başta olmak üzere İtilâf devletlerinin

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı.

Musul Sorunu'na Lozan'da bir çözüm bulunamadı. Bu nedenle Irak sınırının belirlenmesi ileri bir tarihe bırakıldı. MUSUL SORUNU VE ANKARA ANTLAŞMASI Musul, Mondros Ateşkes Anlaşması imzalanmadan önce Osmanlı Devleti'nin elinde idi. Ancak ateşkesin imzalanmasından dört gün sonra Musul İngilizler tarafından işgal edildi.

Detaylı

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA

MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA MÜSİAD İFTARI ŞANLIURFA 16.06.2017 Sayın Milletvekillerim, Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanım Sayın Mardin Şube Başkanım, Değerli MÜSİAD Üyeleri ve MÜSİAD Dostları, Değerli Basın Mensupları, Şanlıurfa

Detaylı

SAYFA BELGELER NUMARASI

SAYFA BELGELER NUMARASI İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... SAYFA BELGELER NUMARASI 1. 27 Ekim 1922 tarihinde İsmet Paşa nın Dışişleri Bakanlığına ve Fevzi Paşa nın Batı Cephesi Komutanlığına atanması... 1 2. İstanbul daki mevcut

Detaylı

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf...

İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... III GİRİŞ... 1 BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ DÜNYADA SİYASİ DURUM 1. Üçlü İttifak... 5 2. Üçlü İtilaf... 7 a. Fransız-Rus İttifakı (04 Ocak 1894)... 7 b. İngiliz-Fransız

Detaylı

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000) 14.08.2014 SIRA SIKLIK SÖZCÜK TÜR AÇIKLAMA 1 1209785 bir DT Belirleyici 2 1004455 ve CJ Bağlaç 3 625335 bu PN Adıl 4 361061 da AV Belirteç 5 352249 de

Detaylı

http://www.cengizcetintas.com/index.html

http://www.cengizcetintas.com/index.html http://www.cengizcetintas.com/index.html 1 KARS, ARDAHAN VE ARTVİN' İN KURTULUŞU, GÜMRÜ VE KARS ANTLAŞMALARI Birinci Dünya Savaşının başında 1914 yılında, karşı askeri blokta yer alan Çarlık Rusyası kuvvetlerinin

Detaylı

ÇALIŞMA SORULARI. A) Aşağıda yer alan LGS ye yönelik yayımlanan örnek MEB soruları yer almaktadır. Bu soruları yanıtla.

ÇALIŞMA SORULARI. A) Aşağıda yer alan LGS ye yönelik yayımlanan örnek MEB soruları yer almaktadır. Bu soruları yanıtla. Adı - Soyadı: Sınıf: 8/ Ders: T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ÇALIŞMA SORULARI Sevgili Öğrencimiz, A) Aşağıda yer alan LGS ye yönelik yayımlanan örnek MEB soruları yer almaktadır. Bu soruları yanıtla.

Detaylı

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923)

Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Barış Antlaşması (24 Temmuz 1923) Lozan Antlaşması, Türk Kurtuluş Savaşı nı sona erdiren antlaşmadır. Bu antlaşma ile Misak-ı Milli büyük ölçüde gerçekleşmiştir. Şekil 1. Kasım 1922 de Lozan Konferansı

Detaylı

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS

Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS DERS BİLGİLERİ Ders Adı Kodu Yarıyılı T+U Saati Ulusal Kredisi AKTS ATATÜRK İLKELERİ VE İNKİLAP TARİHİ I AI0 2 + 0 2 2 Ön Koşul Dersleri Dersin Dili Dersin Seviyesi Dersin Türü Türkçe Lisans Yüz Yüze /

Detaylı

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME

TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME TEŞKİLATLANMA VE KOLLEKTİF MÜZAKERE HAKKI PRENSİPLERİNİN UYGULANMASINA MÜTEALLİK SÖZLEŞME Bu sözleşme, ILO'nun temel haklara ilişkin 8 sözleşmesinden biridir. ILO Kabul Tarihi: 18 Haziran 1949 Kanun Tarih

Detaylı

T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ

T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK TESTİ DİKKAT! BU BÖLÜMDE YANITLAYACAĞINIZ TOPLAM SORU SAYISI 0 DİR. ÖNERİLEN YANITLAMA SÜRESİ 40 DAKİKADIR. ) I Vatan ve Hürriyet Cemiyetini kurdu. ) Mondros Ateşkesi

Detaylı

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 8.SINIF KAVRAM HARİTASI. Mevlüt Çelik. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük YURDUMUZUN İŞGALİNE TEPKİLER YA İSTİKLÂL YA ÖLÜM TERCİH ETTİĞİN OKOL GELECEĞİNDİR MEVLÜT ÇELİK 19.yy.sonlarına doğru Osmanlı parçalanma sürecine girmişti. Bu dönemde

Detaylı

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK T.C. BAŞBAKANLIK DEVLET ARŞİVLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın Nu: 88 OSMANLI BELGELERİNDE MİLLÎ MÜCADELE VE MUSTAFA KEMAL ATATÜRK A N K A R A 2 0 0 7 1 P r o j e Y ö n e t i c

Detaylı

KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ. Youtube Kanalı: tariheglencesi

KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ.  Youtube Kanalı: tariheglencesi KPSS YE HAZIRLIK ARİF ÖZBEYLİ www.tariheglencesi.com Youtube Kanalı: tariheglencesi 20.08.2017 T.C İnkılap Tarihi Ve Atatürkçülük Arif ÖZBEYLİ Türkiye Büyük Millet Meclisi nin Açılması Meclis-i Mebusan

Detaylı

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k

Aç l fl Vural Öger Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son senesinde bizim de k Çok değerli misafirler, Konrad-Adenauer vakfının 23 senedir yapmış olduğu bu gazetecilik seminerinde son 10-11 senesinde bizim de katkılarımızın olması bizi her zaman çok mutlu ediyor çünkü Avrupa da yaşayan

Detaylı

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN DIŞ İLİŞKİLERİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN DIŞ İLİŞKİLERİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN 7117 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİN DIŞ İLİŞKİLERİNİN DÜZENLENMESİ HAKKINDA KANUN Kanun Numarası : 3620 Kabul Tarihi : 28/3/1990 Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 6/4/1990 Sayı : 20484 Yayımlandığı Düstur

Detaylı

8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ

8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ 8. SINIF T C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ BİR KAHRAMAN DOĞUYOR ÜNİTESİ KONU ANLATIMI HASAN DOĞAN BİR KAHRAMAN DOĞUYOR M. Kemal 1881 de Selanik te doğdu. Annesi Zübeyde Hanım, Babası Ali Rıza Efendidir.

Detaylı

L 1 S E ... TURKIYE CUMHURiYETi INKILAP TARiHi VE ATATURKÇULUK KEMAL KARA ÖNDE YAYINCILIK

L 1 S E ... TURKIYE CUMHURiYETi INKILAP TARiHi VE ATATURKÇULUK KEMAL KARA ÖNDE YAYINCILIK L 1 S E..... TURKIYE CUMHURiYETi INKILAP TARiHi VE...... ATATURKÇULUK KEMAL KARA Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 31.05.2006 tarih ve 233 sayılı karan ile 2006-2007 öğretim

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : EĞİTİM SOSYOLOJİSİ * Ders No : 0310340040 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 4 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili

Detaylı

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS 2018 Afrika Ülkelerinin Değerli Büyükelçileri, Sayın Valim, Belediye Başkanım, İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri, Değerli

Detaylı

CENGİZ ÇETİNTAŞ. TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 16. TBMM Tutanaklarında LONDRA KONFERANSI (1921)

CENGİZ ÇETİNTAŞ. TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 16. TBMM Tutanaklarında LONDRA KONFERANSI (1921) CENGİZ ÇETİNTAŞ TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 16 TBMM Tutanaklarında LONDRA KONFERANSI (1921) http://www.cengizcetintas.com cengizcetintas@outlook.com 1 TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 16 LONDRA

Detaylı

29 EKİM TÖRENLERİ. Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY. Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi

29 EKİM TÖRENLERİ. Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY. Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi 29 EKİM TÖRENLERİ Cumhuriyet Bayramı Republic Day OFFICIAL HOLIDAY Cumhuriyetin ilanı ve Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesi 1923 Cumhuriyet ilân edildi. Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk

Detaylı

KARS, ARDAHAN VE ARTVİN' İN KURTULUŞU GÜMRÜ VE KARS ANTLAŞMALARI

KARS, ARDAHAN VE ARTVİN' İN KURTULUŞU GÜMRÜ VE KARS ANTLAŞMALARI CENGİZ ÇETİNTAŞ TBMM Tutanaklarında Kurtuluş Savaşı: 12 TBMM Tutanaklarında KARS, ARDAHAN VE ARTVİN' İN KURTULUŞU GÜMRÜ VE KARS ANTLAŞMALARI (1920-1921) http://www.cengizcetintas.com cengizcetintas@outlook.com

Detaylı

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim

Tuba ÖZDİNÇ. Örgün Eğitim ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ-I Dersin Adı Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi-I Dersin Kodu 630909 Dersin Türü Dersin Seviyesi Dersin AKTS Kredisi Haftalık Ders Saati Zorunlu Önlisans 2 AKTS 2 (Kuramsal)

Detaylı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi nde düzenlenen basın toplantısında konuştu Ağustos 21, 2017-1:53:00 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde

Detaylı

ÜNİTE 13 BAYBURT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ MİLLİ MÜCADELE DE BATI CEPHESİ I İÇİNDEKİLER HEDEFLER

ÜNİTE 13 BAYBURT ÜNİVERSİTESİ UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ MİLLİ MÜCADELE DE BATI CEPHESİ I İÇİNDEKİLER HEDEFLER MİLLİ MÜCADELE DE BATI CEPHESİ I İÇİNDEKİLER Batı Cephesi I. İnönü Savaşı Londra Konferansı Moskova Antlaşması Türk-Afgan Dostluk Antlaşması II. İnönü Savaşı Kütahya-Eskişehir Savaşları BAYBURT ÜNİVERSİTESİ

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ I Ders No : 0020020021 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü

Detaylı

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bu ders içeriğinin basım, yayım ve satış hakları Yakın Doğu Üniversitesi Uzaktan Eğitim Merkezi ne aittir. Bu ders içeriğinin bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan

Detaylı

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876)

BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) I. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken Genç Osmanlıların faaliyetleri İstanbul (Tersane) Konferansı BİRİNCİ MEŞRUTİYET'İN İLANI (1876) Osmanlı

Detaylı

ENSTİTÜ/FAKÜLTE/YÜKSEKOKUL ve PROGRAM: MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ-ELEKTRIK-ELEKTRONIK MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ DERS BİLGİLERİ. Adı Kodu Dili Türü Yarıyıl

ENSTİTÜ/FAKÜLTE/YÜKSEKOKUL ve PROGRAM: MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ-ELEKTRIK-ELEKTRONIK MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ DERS BİLGİLERİ. Adı Kodu Dili Türü Yarıyıl ENSTİTÜ/FAKÜLTE/YÜKSEKOKUL ve PROGRAM: MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ-ELEKTRIK-ELEKTRONIK MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi I Ön Koşul leri DERS BİLGİLERİ Adı Kodu Dili Türü Yarıyıl Sorumluları

Detaylı

Cumhuriyet Halk Partisi

Cumhuriyet Halk Partisi 1 Cumhuriyet Halk Partisi 29 Ekim 1923, saat 20.30 Tarih : 28.10.2011 29 Ekim 1923, Türkiye tarihinin dönüm noktalarından biriydi. TBMM de saat 20.30 u gösterirken Anayasa da gerekli değişiklikler yapıldı,

Detaylı

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1

İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 İÇİNDEKİLER İLKSÖZ... 1 BÖLÜM 1: SEÇİLMİŞ KAVRAMLAR BÖLÜM 2: BÜYÜK DÖNÜŞÜM VE OSMANLILAR BÜYÜK DÖNÜŞÜMÜN İZLERİ...11 DEVRİMLER ÇAĞI VE OSMANLILAR...14 a) Sanayi Devrimi... 14 b) Fransız Devrimi... 17 c)

Detaylı

2018-Inkilap Tarihi ve - Deneme Sınavı 7

2018-Inkilap Tarihi ve - Deneme Sınavı 7 2018-Inkilap Tarihi ve - Deneme Sınavı 7 1. Çay da toplanılmıştı. Fevzi Çakmak saldırı planını açıklamıştır. İsmet Paşa saldırıya karşıdır. Yakup Şevki Paşa, milletin varını yoğunu zar gibi atmanın tarihçe

Detaylı

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni

Zeki DOĞAN-Sosyal Bilgiler Öğretmeni T.C. ĠNKILAP TARĠHĠ VE ATATÜRKÇÜLÜK AÇIK UÇLU DENEME SINAVI (I. Dünya Savaşı ndan Erzurum Kongresi ne kadar) sosyalciniz.wordpress.com 1. Gelişen sanayimiz için hem bir hammadde kaynağı hem de uygun bir

Detaylı

Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı

Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı Mustafa Kemal Atatürk ün Hayatı 1881 de Selanik te doğdu. Annesi Zübeyde Hanım, babası Ali Rıza Efendi dir. Sırasıyla, Mahalle Mektebi, Şemsi Efendi Okulu, Selanik Mülkiye Rüştiyesi, Selanik Askeri Rüştiyesi,

Detaylı

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER

İÇİNDEKİLER... SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp BELGELER İÇİNDEKİLER SUNUŞ İÇİNDEKİLER... BELGELER III SAYFA NUMARASI 1. Genelkurmay Başkanlığının Afyon ve Kocaeli mıntıkalarındaki duruma dair 3 Ekim 1921 tarihli Harp Raporu... 1 2. Ali İhsan Paşa nın Güney

Detaylı

HOCAİLYAS ORTAOKULU. ÜNİTE 1: Bir Kahraman Doğuyor T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK-8

HOCAİLYAS ORTAOKULU. ÜNİTE 1: Bir Kahraman Doğuyor T.C. İNKILÂP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK-8 1/11 ÜNİTE 1: Bir Kahraman Doğuyor 1. Batıya Erken Açılan Kent Selanik 1.Atatürk ün çocukluk dönemini ve bu dönemde içinde bulunduğu toplumun sosyal ve kültürel yapısını analiz eder. 2. Mustafa Kemal Okulda

Detaylı

İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ BENZER SORULAR

İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ BENZER SORULAR İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ BENZER SORULAR TEOG Sınav Sorusu-3 ANABİLİM Ödev Testi 3. Atatürk ün çocukluk yıllarını geçirdiği Selanik şehrinin aşağıdaki özelliklerinden hangisi, şehirde farklı

Detaylı

KURTULUȘ SAVAȘI - Cepheler Dönemi - Burak ÜNSAL Tarih Öğretmeni

KURTULUȘ SAVAȘI - Cepheler Dönemi - Burak ÜNSAL Tarih Öğretmeni KURTULUȘ SAVAȘI - Cepheler Dönemi - Burak ÜNSAL Tarih Öğretmeni Düzenli Ordunun Kurulması Nedenleri: Kuva-yı Milliye nin ișgalleri durduramaması Kuva-yı Milliye nin zararlı faaliyetleri Düzenli ordulara

Detaylı

1. Aile tarihimizi araştırırken aşağıdaki eşyalardan hangisi bize yararlı olabilir? A) Çeyiz sandığı B) Oyuncak kamyon C) Bilgisayar D) Tansiyon aleti

1. Aile tarihimizi araştırırken aşağıdaki eşyalardan hangisi bize yararlı olabilir? A) Çeyiz sandığı B) Oyuncak kamyon C) Bilgisayar D) Tansiyon aleti 1. Aile tarihimizi araştırırken aşağıdaki eşyalardan hangisi bize yararlı olabilir? A) Çeyiz sandığı B) Oyuncak kamyon C) Bilgisayar D) Tansiyon aleti 2. Aile geçmişini öğrenen bir kimsede aşağıdaki duygulardan

Detaylı

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci; Image not found http://bologna.konya.edu.tr/panel/images/pdflogo.png Ders Adı : ATATÜRK İLKELERİ VE İNKİLAP TARİHİ I Ders No : 0020040023 Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 2 Ders Bilgileri Ders Türü

Detaylı

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

ÖLÇME, DEĞERLENDİRME VE SINAV HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ AY EKİM KASIM HAFTA DERS SAATİ 06-07 EĞİTİM - ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI Milli Uyanış İşgaline Milli Uyanış İşgaline Milli Uyanış İşgaline Milli Uyanış

Detaylı

MANİSA'DAN KUDÜS İZLENİMLERİ

MANİSA'DAN KUDÜS İZLENİMLERİ MANİSA'DAN KUDÜS İZLENİMLERİ İlahiyat Fakültesi, Manisa İl Müftülüğü ve İlim Yayma Cemiyeti Manisa Şubesi işbirliği ile düzenlenen; Manisa Valisi Erdoğan Bektaş, Rektörümüz Prof. Dr. A. Kemal Çelebi, Rektör

Detaylı

Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek

Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek Dönem : 4 Topiant, : 3 MİLLET MECLİSİ S. Sayısı : 194'e 2 nci Ek 2 ve 4ncü Maddelerinin Değiştirilmesine, Değişik 60 nci ve Bu Kanuna Bir Ek Madde ile Bir Geçici Madde İlâvesine Dair nın C. Senatosunca

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF T.C. İNKILAPTARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF T.C. İNKILAPTARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF T.C. İNKILAPTARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Konu Adı Kazanımlar Test No Test Adı

Detaylı

TEOG Tutarlılık. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

TEOG Tutarlılık. T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 2015-2016 8. Sınıf TEOG Tutarlılık T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Sorularımızın TEOG sorularıyla benzeşmesi, bizler için olduḡu kadar, bu kaynaklardan beslenen yüz binlerce öḡrenci ve yüzlerce kurum

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ KASIM EKİM 2017-2018 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF TÜRKİYE CUMHURİYETİ İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ Ay Hafta Ders Saati Bir Kahraman Doğuyor

Detaylı

İkrime Sabri: Mescidi Aksa nın. Bir Karışından Bile Taviz Vermeyiz

İkrime Sabri: Mescidi Aksa nın. Bir Karışından Bile Taviz Vermeyiz İkrime Sabri: Mescidi Aksa nın Bir Karışından Bile Taviz Vermeyiz Mescidi Aksa hatibi Şeyh İkrime Sabri, Filistinlilerin Mescidi Aksa daki haklarına bağlı olduklarını, bunun bir karışından bile taviz vermeyeceklerini

Detaylı

Osmanlı dan Cumhuriyet e Adım Adım!

Osmanlı dan Cumhuriyet e Adım Adım! Osmanlı dan Cumhuriyet e Adım Adım! Eskiden devletimizin adı Osmanlı Ġmparatorluğu idi. Başımızda padişah vardı. Egemenlik haklarımız padişahın elindeydi. Başkentimiz Ġstanbul du. 19 Mayıs 1919 da Mustafa

Detaylı

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ

II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ II. MEŞRUTİYET DÖNEMİ 1908 II. Meşrutiyete Ortam Hazırlayan Gelişmeler İç Etken Dış Etken İttihat ve Terakki Cemiyetinin faaliyetleri 1908 Reval Görüşmesi İTTİHAT ve TERAKKÎ CEMİYETİ 1908 İhtilâli ni düzenleyen

Detaylı

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ

SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ BAKİ SARISAKAL SAMSUN BAHRİYE MEKTEBİ 1880 yılının başında Samsun da açıldı. Üçüncü Ordu nun sorumluluğu altındaydı. Okulun öğretmenleri subay ve sivillerdi. Bu okula öğrenciler

Detaylı

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

Sosyal bilgiler öğretmeninin verdiği bu bilgiye dayanarak Mustafa Kemal Paşa ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? S-1 Sosyal bilgiler öğretmeni: (ikinci Meşrutiyet in ilanının ardından (Meşrutiyet karşıtı gruplar tarafından çıkarılan 31 Mart Ayaklanması, kurmay başkanlığını Mustafa Kemal in yaptığı Hareket Ordusu

Detaylı

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii GİRİŞ A-İNKILÂP KAVRAMI 1-İnkılâp Türk İnkılâbının Özellikleri Atatürk ün İnkılâp Anlayışı...

İÇİNDEKİLER. ÖNSÖZ... iii GİRİŞ A-İNKILÂP KAVRAMI 1-İnkılâp Türk İnkılâbının Özellikleri Atatürk ün İnkılâp Anlayışı... İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... iii GİRİŞ... 1 A-İNKILÂP KAVRAMI 1-İnkılâp... 1 2-Türk İnkılâbının Özellikleri... 2 3-Atatürk ün İnkılâp Anlayışı... 2 B-İNKILÂPLA ALAKALI DİĞER KAVRAMLAR 1-İhtilâl... 4 2-Darbe...

Detaylı

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI VE KAZANIM TESTLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU PLANI VE KAZANIM TESTLERİ 07-08 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 8. SINIF T.C. İNKILAP TARİHİ AY EKİM KASIM HAFTA DERS SAATİ KONU ADI KAZANIMLAR TEST NO TEST ADI. Atatürk ün çocukluk dönemini ve bu dönemde içinde bulunduğu toplumun sosyal ve

Detaylı

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi

BÜLTEN İSTANBUL AZİZ BABUŞCU. FİLİSTİN MESELESİ 2 5 te B İ L G İ NOTU. Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi 2 de Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya geldi AK Parti İstanbul İl Kadın Kolları nda AK Öğretmenler ile öğrenciler yıllar sonra bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadı. 8 de YIL: 2012 SAYI

Detaylı

9 EYLÜL 1922 BAKİ SARISAKAL

9 EYLÜL 1922 BAKİ SARISAKAL 9 EYLÜL 1922 BAKİ SARISAKAL 9 EYLÜL 1922 Güzel İzmir imizin kurtuluşu, bugün doksan birinci yılına basıyor. Bu mutlu günü anarken, harp tarihinde eşi görûlmiyen Başkomutanlık Meydan Muharebesindeki geniş

Detaylı

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ

T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ T.C. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ 2014-2015 EĞİTİM - ÖĞRETİM REHBERİ Web Adresi : http://tip.erciyes.edu.tr/ - http://tip.erciyes.edu.tr/egitim_rehberi.asp E-mail : tipdekanlik@erciyes.edu.tr Adres

Detaylı

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları

A) Siyasi birliklerini geç sağlamaları. B) Sömürge alanlarını ele geçirmek istemeleri. C) Sanayi devrimini tamamlayamamaları 1. Almanya ve İtalya'nın; XIX. yüzyıl sonlarından itibaren İngiltere ve Fransa'ya karşı birlikte hareket etmelerinin en önemli nedeni olarak aşağıdakilerden hangisi gösterilebilir? A) Siyasi birliklerini

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI TARİH CEVAP 1: (TOPLAM 2 PUAN) Savaş 2450-50=2400 yılının başında sona ermiştir. (İşlem 1 puan) Çünkü miladi takvimde, MÖ tarihleri milat takviminin başlangıcına yaklaştıkça

Detaylı

KURTULUŞ SAVAŞI KARTPOSTALLARI MEHMED İN HİKAYESİ *

KURTULUŞ SAVAŞI KARTPOSTALLARI MEHMED İN HİKAYESİ * ÇTTAD, X/23, (2011/Güz), s.s.187-232 Albüm KURTULUŞ SAVAŞI KARTPOSTALLARI MEHMED İN HİKAYESİ * Kurtuluş Savaşı nın bitmesinin hemen ardından, verilen bu büyük mücadeleyi kamuoyuna anlatmanın bir aracı

Detaylı

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı

Fikret BABAYEV * * Azerbaycan Anayasa Mahkemesi Başkanı Fikret BABAYEV * Sayın Başkan, değerli katılımcılar! Öncelikle belirtmek isterim ki, bugün bu faaliyete iştirak etmek ve sizlerle bir arada bulunmak benim için büyük bir mutluluktur. Bu toplantıya ve şahsıma

Detaylı

Vatan istilacılarına isyan edenlerin kırık utangaç hali, benim için, ibadetle olanların sert ve dik tavırlarından iyidir.

Vatan istilacılarına isyan edenlerin kırık utangaç hali, benim için, ibadetle olanların sert ve dik tavırlarından iyidir. Şeyh Şamil (k.s) in Sözleri Kahrolsun Sefil Esaret! Yaşasın Şanlı Ve Güzel Ölüm! Vatan istilacılarına isyan edenlerin kırık utangaç hali, benim için, ibadetle olanların sert ve dik tavırlarından iyidir.

Detaylı

Bütün Slav ırkına ve milliyetine mensup unsurlari bir yönetim altında birleştirme ideali. Ruslar bunu sicak denizlere ulasmak için düşündüler.

Bütün Slav ırkına ve milliyetine mensup unsurlari bir yönetim altında birleştirme ideali. Ruslar bunu sicak denizlere ulasmak için düşündüler. Türkiye nin, hava sahasını ihlal ettiği gerekçesiyle bir Rus savaş uçağını düşürmesiyle başlayan diplomatik kriz zaman zaman yumuşasada halen devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Rusya Günü nedeniyle Putin

Detaylı

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ

ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ ABD NİN KURULMASI VE FRANSIZ İHTİLALİ 1215 yılında Magna Carta ile Kral,halkın onayını almadan vergi toplamayacağını, hiç kimseyi kanunsuz olarak hapse veya sürgüne mahkum etmeyeceğini bildirdi. 17.yüzyıla

Detaylı

BÖLÜKYAYLA ORTAOKULU 8. SINIFLAR İNKILAP TARİHİ DENEME SINAVI

BÖLÜKYAYLA ORTAOKULU 8. SINIFLAR İNKILAP TARİHİ DENEME SINAVI 2015-2016 BÖLÜKYAYLA ORTAOKULU 8. SINIFLAR İNKILAP TARİHİ DENEME SINAVI 4- TBMM hükümetinin ilk askeri ve siyasi başarısı A) Londra Konferansı B) Moskova antlaşması 1-) Arkadaşlar kongremizde yurt genelindeki

Detaylı

5. SINIF EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SENE BAŞI SEVİYE TESPİT SINAVI

5. SINIF EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SENE BAŞI SEVİYE TESPİT SINAVI 5. SINIF 2015-2016 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SENE BAŞI SEVİYE TESPİT SINAVI 1. 3. 22 Mart Dünya Su Günü 20 Kasım Çocuk Hakları Günü 5 Haziran Dünya Çevre Günü 1 Eylül Dünya Barış Günü Yukarıda verilen günler

Detaylı

34 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARININ KAPATILMASI HAKKINDA SÖZLEŞME

34 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARININ KAPATILMASI HAKKINDA SÖZLEŞME 34 NOLU SÖZLEŞME ÜCRETLİ İŞ BULMA BÜROLARININ KAPATILMASI HAKKINDA SÖZLEŞME Aynı konudaki 96 sayılı sözleşmenin onaylanması sonucu yürürlükten kalkmıştır ILO Kabul Tarihi: 8 Haziran 1933 Kanun Tarih ve

Detaylı

CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY

CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY CHP İLÇE BAŞKANI RECAİ SEYMEN TEKRAR ADAY CHP Bodrum İlçe Başkanı Recai Seymen, 29 Kasım Pazar günü yapılacak olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İlçe Kongresinde ilçe başkanlığına tekrar aday olduğunu

Detaylı

MUSTAFA İPEK HALİLİYE SÜLEYMANİYE İMAM HATİP ORTAOKULU

MUSTAFA İPEK HALİLİYE SÜLEYMANİYE İMAM HATİP ORTAOKULU 1. Buna göre İstanbul hükümetinin tutumuyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) İşgallere karşı çıkılmıştır. B) Teslimiyetçi bir politika izlenmiştir. C) Bağımsızlığımızdan taviz verilmemiştir.

Detaylı

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu

Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu Başbakan Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi Açılış Töreni nde konuştu Şubat 03, 2017-5:56:00 Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım, Mersin Şehir Hastanesi'nin ve yapımı tamamlanan

Detaylı

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH

YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH YAZILI SINAV SORU ÖRNEKLERİ TARİH SORU 1: MÖ 2450 yılında başlayan ve 50 yıl süren bir savaş kaç yılında sona ermiştir? İşlemi nasıl yaptığınızı gösteriniz ve gerekçesini belirtiniz. (2 PUAN) SORU 2: Uygurlar

Detaylı

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU

IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU IV.HAFTA XX.YÜZYIL BAŞLARINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU Osmanlı Devleti nin 19. yüzyılda uyguladığı denge siyaseti bekleneni vermemiş; üç kıtada sürekli toprak kaybetmiş ve yeni yeni önem kazanan petrol Osmanlı

Detaylı

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu

15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye Salonu Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Bashar al-assad ın Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül ve Bayan Hayrünnisa Gül onuruna verilen Akşam Yemeği nde yapacakları konuşma 15 Mayıs 2009 al-dimashqiyye

Detaylı

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti

Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Kafkasya ve Türkiye Zor Arazide Komfluluk Siyaseti Leyla Tavflano lu Çok sıklıkla Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan a gittiğim için olsa gerek beni bu oturuma konuşmacı koydular. Oraların koşullarını

Detaylı

4.DÖNEM DERS ÖĞRETİM PLANI

4.DÖNEM DERS ÖĞRETİM PLANI 4.DÖNEM DERS ÖĞRETİM PLANI TÜRKÇE 1 Dersin Adı: ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ 2 Dersin Kodu: OATA204 3 Dersin Türü: ZORUNLU 4 Dersin Seviyesi: ÖNLİSANS 5 Dersin Verildiği Yıl: 2 6 Dersin Verildiği

Detaylı