ANTİK DÖNEM DE PHRYGIA PAROREIA

Ebat: px
Şu sayfadan göstermeyi başlat:

Download "ANTİK DÖNEM DE PHRYGIA PAROREIA"

Transkript

1 T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI ESKİÇAĞ TARİHİ BİLİM DALI ANTİK DÖNEM DE PHRYGIA PAROREIA Gülseren MUTLU DOKTORA TEZİ Danışman Prof. Dr. Hasan BAHAR Konya 2015

2 I

3 II

4 TEŞEKKÜR Çalışmam esnasında beni yönlendiren, yol gösteren ve benden yardımlarını esirgemeyen tez danışmanım, değerli hocam Sayın Prof. Dr. Hasan BAHAR a teşekkür ederim. Tezimle ilgili değerlendirme ve önerileri konusunda desteklerini gördüğüm değerli hocam Sayın Prof. Dr. Özdemir KOÇAK a teşekkür ederim. Her türlü konuda destek ve yardımları için sevgili arkadaşım Sayın Arş. Gör. Dr. Hatice Gül KÜÇÜKBEZCİ ye teşekkür ederim. Denizli de ikamet etmem sebebiyle Konya ya gidiş gelişlerimde, Enstitü ile ilgili evrak işlemlerimin tamamlanmasında her zaman yardımlarını esirgemeyen Sayın Arş. Gör. Murat TURGUT a teşekkür ederim. Doktora Tez çalışmam süresince görev yaptığım Milli Eğitim deki Okul Müdürlerine, Konya ya gidiş gelişlerimde izinler konusunda yardımcı oldukları için teşekkür ederim. Tez çalışmamım her aşamasında manevi destek ve yardımlarından dolayı değerli annem Havva MUTLU ya teşekkür ederim. Konya 2015 Gülseren MUTLU III

5 T. C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Adı Soyadı Gülseren MUTLU Öğrencinin Numarası Ana Bilim / Bilim Tarih/Eskiçağ Tarihi Dalı Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Prof. Dr. Hasan BAHAR Tezin Adı Antik Dönem de Phrygia Paroreia ÖZET Phrygia Paroreia Bölgesi Helenistik Dönem Phrygia Epictetos olarak isimlendirilen Phrygia toprakları içersinde yer almaktadır. Paroreia Bölgesi Antik Çağ birbirini takip eden dönemler içersinde, kültürel değişimin bütün yönleri ile gelişmesine olanak sağladığı önemli bir coğrafyada yer almaktadır. Bölge yerleşim özelliklerine, jeopolitik ve sosyopolitik özelliklerine bakıldığında, Philomelion, Polybotos, Tyraion, Doğanhisar, Tuzlukçu, Kadınhanı, Sarayönü, Altınekin ve Antiokheia gibi şehirler Phrygia Paroreia Bölgesi içersinde yer almakla birlikte Holmi, Thymbrion ve Lysias gibi bölge içersinde lokalizasyonu konusunda tartışmaların olduğu kentler de mevcuttur. Hellenistik-Roma Dönemi nde siyasi yönden oldukça kompleks bir yapıya sahip olan bölgede, varolan kültür hareketleriyle siyasi hadiselerin eşdeğer gitmediği anlaşılmaktadır. Varolan köklü Phryg kültürünün etkileri bölgede Roma Dönemi nin sonlarına kadar devam etmiştir. Romalıların bölgede Pax Romana ismiyle yaptığı Romalılaştırma çabalarına rağmen, bölgede Roma ortak bir dil ve etnik bir birlik sağlayamamıştır. Pax Romana nın sona ermesi ile dış saldırıların tehdidine maruz kalan kentler, Antiokheia örneğinde olduğu gibi tahribe uğramıştır. Bu sebeplerden dolayı bölgede varlığını koruyabilmiş sınırlı sayıda antik kent dışında Hellenistik-Roma Dönemi ne ait buluntu yerleri hakkında sınırlı bilgiye ulaşılabilmiştir. Ayne zamanda işlek yol güzergahları üzerinde yer alan Paroreia Bölgesi nde, Roma Dönemi oluşturulan koloniler Via Sebaste ve ondan ayrılan tali yollarla birbirine bağlanmaktadır. Bölgede Kybele ve Zeus tapınımı yaygın olarak görülmekle birlikte Men Kültü Sultan Dağı nın her iki yanında yaygın tapınım alanına sahip bir külttür. Anahtar Kelimeler: Hellenistik-Roma, Paroreia (Sultan Dağı), Antiokheia, Pax Romana, Via Sebaste, Men Kültü. IV

6 Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Öğrencinin Adı Soyadı T. C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Gülseren MUTLU Numarası Ana Bilim / Bilim Tarih/Eskiçağ Tarihi Dalı Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Prof. Dr. Hasan BAHAR Tezin İngilizce Adı Phrygia Paroreia in Ancient Period SUMMARY Phrygia Paroreia Region is located in the lands of Phrygia named as Phrygia Epictetos in Hellenistic Period. Paroreia Region is located in a significant geography that allows development of cultural shift thoroughly in periods following Ancient Time. Concerning the geopolitical and sociopolitical attributes of the settlement characteristics in the region, there are not only such cities as Philomelion, Polybotos, Tyraion, Doğanhisar, Tuzlukçu, Kadınhanı, Sarayönü, Altınekin and Antiokheia in the region, but also those like Holmi, Thymbrion and Lysias that are discussed in terms of localization. In the region having a quite complex structure politically in Hellenistic- Roman Period, it is understood that existing cultural movements are not parallel with political cases. The effects of existing deep-rooted Phryg culture lasted until the end of Roman Period in the region. Despite the efforts of Romans to make Romans named as Pax Romana in the region, Romans couldn't ensure a common unity of language and ethnicity in the region. Cities exposed to the threats of external attacks after the end of Pax Romana were demolished as in the example of Antiokheia. Therefore, limited information has been obtained about the find spots belonging to Hellenistic-Roman Period except for limited ancient cities that could exist in the region. Also in Paroreia Region being on the way to well-traveled routes, colonies established in Roman Period are connected to each other with Via Sebaste and separate side roads. Worshipping Kybele and Zeus is commonly observed in the region, and "Men Temple" is a cult with a wide area of worship on the both sides of Sultan Mountain. Key Words: Hellenistic-Roman, Paroreia (Sultan Mountain), Antiokheia, Pax Romana, Via Sebaste, Men Temple. V

7 İÇİNDEKİLER GİRİŞ... 1 I. BÖLÜM... 7 PHRYGİA PARŌREIA BÖLGESİ TARİHİ COĞRAFYASI Phrygia Parōreia (Παϱώϱεια) Bölgesi Tarihi Phrygia Parōreia Bölgesi Coğrafi Özellikleri Dağları İklimi Bitki Örtüsü Akarsuları Gölleri Yollar II. BÖLÜM BÖLGEDE ARAŞTIRMA YAPAN MODERN ARAŞTIRMACILAR III. BÖLÜM PHRYGIA PARŌREIA BÖLGESİ SİYASİ TARİHİ M.Ö. 2. Bin Yılda Bölgenin Tarihi M.Ö.1. Bin Yılda Bölgenin Tarihi Bölgede Persler (M.Ö ) Hellenistik Dönem de Phrygia Parōreia Bölgesi Büyük İskender in Doğu Seferi Sırasında Parōreia Bölgesi Diadokhlar Dönemi nde Parōreia Bölgesi Galatia İstilası Dönemi nde Parōreia Bölgesi Seleukoslar ın Anadolu ya Hakim Olma Mücadelesi Sırasında Parōreia Bölgesi Anadolu da Roma Egemenliği Sırasında Parōreia Bölgesi I

8 IV. BÖLÜM PHRYGIA PARŌREIA BÖLGESİ BAŞLICA KENTLER (YERLEŞMELER) Phrygia Parōreia Bölgesi nin Başlıca Kentleri Antiokheia (Yalvaç) (Ἀντιόχεια) Philomelion (Akşehir) (Φιλομήλιον) Tyraion (Lageina-Ilgın) (Τυραῖον) Thymbrion (Argıthanı?) (Θύμβριον) Holmi (Çay-Karamıkkaracaören?) (Ολμοι ) Polybotos (Bolvadin) (Πολυβοτος) Laodikeia Katakekaumene (Laodikeia Combusta-Ladik) Prymnessos (Sülün/Süğlün?) (Πϱυμνησσός) Synnada (Şuhut?) (Σύνναδα) Amorion (Hisar Köy) (Ἀμόριον) Pissia (Piribeyli?) Selmae (Selmena/Selma-Kuzören?) (δῆμοϱ) Bölgeye Yakın Önemli Merkezler Apameia (Dinar) (Ἀπάμεια- Kelainai) Lysias (Karacaören) (Λυσιάς) Apollonia (Uluborlu) (Ἀπολλωνία) V. BÖLÜM PHRYGIA PARŌREIA BÖLGESİ SOSYO-KÜLTÜREL TARİHİ Dil Yapısı Dini Yapı Başlıca Kült Anıtları SONUÇ II

9 ANTİK YAZARLAR BİBLİYOGRAFYA RESİMLER HARİTALAR III

10 GİRİŞ Antik Dönem de Phrygia Parōreia isimli çalışmamız; Strabon tarafından Hellespontine Phrygia 1 içerisinde tanımlanmış olup, PARŌREIA nın 2 (Παϱώϱεια) 3 konumuna bakılarak, farklı kaynaklarda yer alan tanımlamalara yer verilerek, bölgenin yeri ve sınırları büyük ölçüde birinci bölümde verilmeye çalışılmıştır. Bölgenin mevcut coğrafi yapısının, kültürel bütünlüğünün bu sınırları çizmede etkili olduğu düşüncesinden hareketle bölgenin tarihi coğrafyası ele alınacaktır. Anadolu tarihinin meydana gelmesinde büyük ölçüde rol oynadığı için çalışma bölgemizde oluşturulan yerleşim merkezlerinde topografyanın önemi vurgulanacak, bölgenin bel kemiği konumunda olan Sultan Dağı nın önemi üzerinde durulacaktır. Yine bölge, jeopolitik konumundan dolayı önemli yol güzergâhları üzerinde yer almasıyla öne çıkacak, özellikle Hellenistik - Roma Dönemi nde yol güzergâhları üzerinde yer alan yerleşim merkezlerine vurgu yapılacaktır. Çalışmazmıda modern kaynaklardan yola çıkarak başta antik kaynaklar olmak üzere yazılı kaynaklardan araştırma yapılmıştır. Özellikle İstanbul da Fransız Arkeoloji Enstitüsü, Alman Arkeoloji ve Hollanda Arkeoloji Enstitüleri nde kaynak tarama çalışmalarım olmuştur. Çalışma bölgemiz ve komşu kentlerde yapılan kazı ve yüzey araştırma sonuçları incelenip, bölgemiz ile çevre bölgeler arasında mevcut kültürel ilişkiler belirlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca bölgeden elde edilen arkeolojik verilerin değerlendirmeleri gözden geçirilip, bölgemizin kültür özellikleri vurgulanmıştır. Bölgenin önemli merkezlerinden biri olan Antiokheia ya ziyaretimle bölge daha yakından tanınmaya çalışılmıştır. Ayrıca memleketimin Denizli olması sebebiyle Konya ya gelişlerimde Çay yolundan ve özellikle gündüz yolculukları yaparak bölgenin topografyasını gözlemleme imkanım oldu. Afyonkarahisar, Burdur ve Yalvaç Müzeleri ziyaret edildi. Amaç; Bölgenin kültür özellikleri ve mevcut kültürel bütünlüğü değerlendirildiğinde, ortaya çıkan kültürel değişikliklerin bölgenin topografik özellikleriyle yakından ilgili olduğu görülmüş olup, bölgenin önemi vurgulanacaktır. Bu kapsamda bölgede Phryg Dönemi üzerine yoğunlaşıldığı görülen çalışmaların Hellenistik - Roma Dönemi üzerine ilerleyen tarihlerde daha fazla kazı ve araştırmaların yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca Antiokheia yı ziyaretimiz esnasında, bu gibi önemli merkezlerin turistlerce ziyaret edildiği görülmüş olup, 1 Strabon XII, 4.1; Kiepert 1881, Strabon, XII ; Strabon, XIV Kroll-Mittelhaus 1941, 802; Kroll-Mittelhaus 1949,

11 bu ziyaretlerin turizm olgusu içerisinde inanç turizmi olarak daha verimli şekilde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca Antik Dönem de bölgenin politik, sosyal, kültürel ve ekonomik yaşantısını anlayabilmek için daha ayrıntılı konumlarını gösteren harita çalışmalarına ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz. Bölümler; 1. Bölüm- Bölgenin Tarihi Coğrafyası olup öncelikle bölge toplumları ve kökenlerine değinilecektir. Phrygler (Φρύγες 4 ) yaklaşık M.Ö.1200 yıllarında Thrakia ve Makedonya dan 5 Boğazlar yoluyla Anadolu ya gelerek 6 M.Ö. 750 den sonra Sakarya Nehri havzasında güçlü bir krallık kurmuşlardır 7. Herodotus; Makedonialılar a göre Phrygialılar ın, Avrupa da oturdukları zaman Byrig adını taşıdıklarını ve onların komşuları olduklarını bildirmiş; Asya ya geçtikten sonra yurtlarıyla birlikte adlarının da değiştiğini kaydetmiştir 8. Çalışma alanımız olan Phrygia nın Parōreia kesimi Strabon a göre Phrygia Epiktētos içerisinde yer almaktadır 9. Strabon, Toroslar a kadar uzanan kısmın o kadar iç içe geçmiş karışık bir Phryg nüfusuna sahip olduğundan bahseder ki, Romalılar onları kabilelere bölmedikleri halde bu karışıklıklık devam etmiştir 10. Epiktētos un yaklaşık olarak güney kesiminde yer alan Parōreia Bölgesi nin güney sınırını oluşturan Pisidia Toroslarında yaşayan halkın Milyaslılar, Solymler, Kabalialılar, Isaurialılar ve Lykialılar ile ortak bir geçmişe sahip olabilecekleri ve kökenlerinin, en azından M.Ö. 2. bin yıldan itibaren varlıkları saptanan Luwiler e dayandırılabileceği düşünülmüştür 11. Hititler Dönemi nde Luwi halkının yaşadığı bu bölgede M.Ö. 1. bin yılın başlarından M.S. 5. yüzyıla kadar da Phryg halkının izleri mevcuttur. Devamında Phryg kültür ve dilinin etkisi ta ki Roma ve Bizans Dönemi ne kadar burada görülmüştür 12. Bölge toplumlarından Phrygia lılar, Bithynia lılar ve Mysia lılar hatta Kyzikos dolaylarındaki Dolionlar ve Mygdon lar ve Ttoia lılar arasındaki sınır net olarak belirlenememiştir. Bu yüzden bu bölgede her kabilenin diğerinden farklı olduğu kabul edilmiştir. Bunun sebebi, buraya gelen yabancıların asker olmaları, fethedilmiş olan ülkeyi sürekli olarak elde tutamamaları ve çoğu 4 Smith1854, P.phrygia-geo. ( < 5 Apollonius, II ; Haspels 2009, 178; Olshousen 1996, Olshousen 1996, 966; Devries 2012, Akurgal 2000, 265; Korfmann 2000, Herodotus, VII Strabon, XII ; Strabon, XII.3.7; Strabon, XII.4.1; Strabon, XII Strabon, XIII, Özsait 1980, , 120 vd. 12 Bahar 2013,43. 2

12 zaman göçebe olmaları nedeniyle önlerine gelen halkları kovalayıp kendileri de yerlerinden edilmeleridir 13. Bu yüzden Strabon un da ifade ettiği gibi bu bölgelerde etnik sınırları belirlemek oldukça zordur 14. Sultan Dağı nın her iki tarafındaki etnik nüfus, Galatia sınırına kadar olan bölgede Phryg dir. 15 Topografya, hava şartları, nehirlerin azlığı veya çokluğu ya da yollar, ekonomik ve ticari ilişkilerin yanı sıra jeopolitik yapıyı etkileyen başlıca belirleyiciler arasında yer aldığı için bölgedeki dağlar, akarsular ve göller bu bölümde ayrıntılı olarak anlatılmıştır. 2. Bölüm- Bölgede Araştırma Yapan Modern Araştırmacılar; Antik kaynaklardan Ksenophon, Arrianos, Plinius ve özellikle tarihi coğrafya çalışması ile Strabon da bölgenin ne şekilde yer aldığına bakılacak, XIX. yy bölgede çalışma yapan W. M. Ramsay, V. J. Arundell, W. J. Hamilton, F. W. Kelsey, D. M. Robinson, W. Calder, M. Hardie, W. Drexler, J. G. C. Anderson, M. Balance, S. Mitchelt, H. Hanlein-Schafer, S. Lloyd, B. Levick, J. Mellaart, D. H. French ve Th. Drew-Bear ve diğer yabancı araştırmacılar yanında bölgemiz ve yakın bölgelerde araştırmalarını sürdüren H. Bahar, Ö. Koçak, M. Taşlıalan, M. Özhanlı ve A. Erzen gibi Türk araştırmacıların çalışmalarına yer verilecektir. 3. Bölüm- Bölgenin Siyasi Tarihi; M. Ö. 2. bin yıl Hititler Dönemi nde, Phrygia Parōreia Bölgesi içerisinde Arzawa Beylikleri ile Hitit Devleti arasında sık sık süren mücadelelerde Hititler in batıya açılan kapısı niteliğinde olan Pitašša Ülkesi, Hitit Devleti ne karşı zaman zaman isyan etmiştir. M. Ö. 1. bin yıldan Bizans sonuna kadar Phrygia olarak adlandırılmış olan coğrafyada yer alan bölgede köklü Phryg kültürünün etkileri bölgede Roma Dönemi nin sonlarına hatta Hristiyanlığın ortaya çıkışına kadar devam etmiştir 16. Phrygia Parōreia Bölgesi Perslerin hâkimiyeti sırasında kendi yaşamlarını sürdürmüş, bağlı oldukları yöneticileri ile uyumlu ilişkiler kurmuşlardır. Pers İmparatorluğu'na M.Ö. 331'de son veren Makedonya Kralı Büyük İskender in hükümdarlık dönemi (M.Ö ) ve onu izleyen generalleri döneminde yöre, Anadolu ve Ege kültürleri arasında köprü niteliğini sürdürmüştür. Çalışma bölgemiz olan Phrygia Parōreia Bölgesi nde 'Hellenizm' olarak bilinen bu kültürel sürecin etkisi çok derin olmuştur. Kaynaştırma politikası olarak doğu ve batı kültürlerinin birbirleriyle kaynaşması amaçlanmıştır. İskender in ölmünün ardından kaynaştırma politikasından yavaş yavaş uzaklaşılarak tek kişilik hegemonya sağlamak isteyen generaller dönemi başlamıştır. Birbirleriyle sürekli savaşan bu küçük devletler zamanında savaş alanına 13 Strabon, XII, Strabon, XII, Mitchell 1993, Sivas 2008, 59. 3

13 dönüşmüş olan Parōreia toprakları siyasi çekişmelerin arenası olmuştur. M. Ö yıllarında başlayan Kelt akınlarını izleyen yıllarda bölgede bağımsızlığını ilan eden ulusal devletler zamanında yapılan savaşlar bölgenin yaygın bir biçimde tahrip olmasına sebep olmuştur. Galatialılar, bölgede Roma Dönemi ne kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir. Romalılar Galatialılar ın yanında Phryg halklarının bölgede yaşamış olması 17 sebebiyle bölgeyi Phrygia Parōreia olarak isimlendirmişlerdir 18. Bölgede Roma egemenliğinin olumsuz etkisinin 19 ardından kurulan ve zaman zaman sınırı değişen Provincia Asia toprakları içerisine alınan Phrygia Parōreia şehri olan Antiokheia da Colonia Caesareia adıyla bir Roma kolonisi oluşturulmuştur. M. Ö. 25 yılında kurulan Galatia Eyaleti sınırları içerisinde yer alan Parōreia da oluşturulan bu koloniler, Via Sebaste ve ondan ayrılan tali yollarla birbirine bağlanmışlardır. Roma nın dil ve uygarlığının, bu kolonilerde yayılmasını amaç edinen uygulamalar, imparator Augustus tarafından Roma ve eyaletlerinde kurulan düzen Pax Romana (Roma Barışı) adıyla yaklaşık iki yüzyıl sürmüştür 20. Özellikle eyaletlerde devam eden Hellen etkisinin akışı tıkanmış ve Roma etkisi başlamıştır. Bölgede Roma birliğini sağlamaya yönelik olarak politikalar geliştirmiş, bu politikaların temelinde de İmparatorluk kültü yer almıştır. Bölgede Antiokheia kolonisi Pisidia üçgeninin favori şehirlerinden birini oluşturmuştur. Bu koloni, bölgenin ekonomik ve kültürel gelişmelerinde çok önemli rol oynamıştır. Bölgede Antiokheia dışında epigrafik belgeler, yazıtlar ve kimi yerde de sikkeler ve yerleşme yüzeylerinden elde edilen keramikler vasıtasıyla bir çok önemli merkezin de varlığı ortaya çıkarılmıştır. 4. Bölüm- Başlıca Kentler (Yerleşmeler); M.Ö M.Ö. 30 yılları arasında Anadolu da ve çalışma bölgemiz olan Parōreia da yaşanan Hellenistik Dönem in en önemli özelliklerinden biri şehirciliğin gelişmesi olmuştur. Hellenistik Dönem de kentlerin Hellenleşme aracı oldukları görülmüştür. Hellen kentsel yerleşiminde, savunması kolay tepe kentleri ile kutsal bir alan etrafında toplanmış küçük yerleşim birimlerinin mevcut olması kentsel yerleşim içindeki farklılıkların göstergesidir. Oluşturulan bu kentlerde zamanla başka insanların gelmiş olmasıyla, bazı yer adları unutulmuş, bazıları değişime uğramış olsa da yer adlarında bir devamlılık görülmüştür Bahar-Koçak 2004, Schwertheim 2009, Arslan 2000, Baykara 2000, 1. 4

14 Genellikle Hellenistik Dönem şehir isimlerinin kral ve kraliçe isimlerini aldığı görülmüştür 22. Roma Dönemi nde bölgesel kentsel ağlar oluşturulmuş, tarımsal alanlar parsellenmiş, yeni kentler kurulmuş ya da eski kentler geliştirerek yolların yapılmasına önem verilmiştir 23. Parōreia Bölgesi nde Hellenistik - Roma kültürlerle, yerli ve bölgesel kültürlerin birbirini etkilediği görülmüştür 24. Antiokheia gibi Hellenistik Dönem de kurulan bu şehirlerde ulaşım ve ticaret dikkate alınırken, kurulan şehirleri yeni birer medeniyet ve yeni idarenin merkezi yapmak diğer bir amaç olarak belirlenmiştir. Ortak özellik olarak ta bir ova kenarında yüksek bir tepede inşa edildikleri, tepenin etrafına çevrilen duvarlarla vadi ve ovaya hakim oldukları belirtilmiştir. Kurulan bu şehirlerin büyüklükleri ise kuruldukları tepenin büyüklüğüyle ilgili olarak düşünülmüştür 25. Kolonileşme ve Latin kültürünün bölgeye yerleşimi sürecinde 26 başta Augustus olmak üzere, bu amacına ulaşabilmek için önce bölgede son derece güç olan ulaşımı düzenli hale sokmak için yol yapımına ağırlık verilmiştir. Bu merkezlerden biri olan Philomelion, Phrygia Parōreia'da Ephesos-Apameia üzerinden Ikonion'a uzanan büyük ana yol üzerindeki elverişli konumu ile yöredeki diğer merkezlere nazaran daha fazla gelişmiştir 27. Bir diğer kent Philomelion nun 60 km güneydoğusunda, Sultan Dağı nın doğu yamaçları üzerinde lokalize edilen Ksenophon un eserinde Tyriaeum ismiyle geçen kent Tyraion bölgede diğer bir önemli merkezdir 28. Tyraion ile Polybotos arasında yer alan lokalizasyonu problemli olan diğer bir kent ise Thymbrion dur 29. Hakkında Strabon da elde ettiğimiz bilgilerde kentin bereketli topraklarının olduğu, üzüm ve zeytin yetiştirildiğinden bahsedilmektedir 30. Phrygia Parōreia da bunların dışında Sultan Dağı nın en batı ucunda lokalize edilen Holmi kenti ile 31 bölgenin sonlarına doğru diye tanımlanan Laodikeia Katakekaumene 32 gibi önemli merkezler yer almaktadır. 5. Bölüm- Bölgenin Sosyo-Kültürel Tarihi; Phryg kültür özelliklerinin yoğun olarak görüldüğü çalışma bölgemiz olan Phrygia Parōreia Bölgesi içerisindeki merkezlerde yapılan 22 Zoroğlu 2002, Kolb 1996, Colledge 1982, Ramsay 1960, Eroğlu 2012, 126 dipnot. 27 Texier 2002, Ksenophon, I Magie 1950, Strabon, XII Haspels 1971, C.I.148; Drew-Béar 2001, Strabon XIV

15 araştırmalarda yerleşim ve kültür özelliklerine bakılarak nüfus özellikleri, yerleşmelerin yoğunluğu ve bunların sebepleri ele alınacaktır. Yine Hellenistik - Roma Dönemler i kültür hareketlerinin göze çarpan en karakteristik faaliyeleri belirlenmeye çalışılarak, ekonomik ve sosyal konumun, bölgenin ekonomik olarak zenginleşmesinin, imparatorluk içinde sosyal açıdan yükselişinde etkili olan etmenler verilmeye çalışılacaktır. Bu etmenlerin başında kültler üzerinde durulacaktır. Kültlerin siyasi boyutu üzerinde durulacak, kült törenlerinin bölgedeki birleştirici etkisi vurgulanacaktır. Bölgeyi diğer bölümlerden ayıran mevcut kültürel farklılaşmanın etkeni olarak ise bölgede Emir Dağları ve Sultan Dağı nın önemi vurgulanacaktır. Bu farklılaşmada bölgenin dil yapısı ve dini yapısı ne ölçüde etkilenmiş olduğu anlatılmaya çalışılacaktır. Ana Tanrıça Kybele nin bereketi ve doğa üzerindeki gücünü gösteren betimlemelere yer verilip bölge halkının, tarımsal hayatı olan bir topluluk olarak, yaşam için gerekli öğelerine vurgu yapılacaktır. Yine bölgede M.Ö. 3. bin yıldan beri ibadet gören eski bir tanrı olan Mēn Kültü ile ilgili gerek taş eserler, gerekse nümizmatik verilerin dağılımında Julia, Apollonia, Pappa, Antiokheia, Philomelion, Laodikeia Katakekaumene gibi Parōreia kentlerinde yoğun olarak rastlanıldığı ifade edilmeye çalışılacaktır. Yunan ya da Yunanlaşmış kültleri barındıran ve bu stilde inşa edilen tapınaklardan biri olması ve bölgedeki kültür değişiminin bir belirtisi olarak kabul edilmesi bakımından Mēn Kutsal Alanı nın bölgedeki önemi vurgulanacaktır. 6

16 I. BÖLÜM PHRYGİA PARŌREIA BÖLGESİ TARİHİ COĞRAFYASI 1.1. Phrygia Parōreia (Παϱώϱεια)33 Bölgesi Tarihi Bölgede Pers egemenliği sonrası yaşanan Hellenistik - Roma Dönemler i, çok fazla ve detaylı araştırılmamış olup, arkeoloji ile ilgili yayınlarda daha ziyade Phryg Dönemi öne çıkarılmıştır. Biz bu çalışmamızda daha çok bölgenin Hellenistik Roma dönemlerine ağırlık verdik. PARŌREIA 34 (Παϱώϱεια 35 ) Parōreia Bölgesi nin yeri henüz net tespit edilememiştir. Kelime anlamı olarak Parōreia, dağlık, cebeli anlamına gelmektedir. Par her taraf, çepeçevre anlamında edat, oros dağ, eia ülke ve yer takısıdır 36. Biz bu çalışmamızda sınırların değişik zamanlarda farklı bir biçimde ortaya konulmuş olmasını da dikkate alarak, bölgenin mevcut coğrafi yapısının ve kültürel bütünlüğünün bu sınırların oluşmasında etkili olduğu düşüncesinden hareketle bölgenin tarihi coğrafyasını ele alacağız. Elde edilen bilgilere bakılarak, özellikle bölgenin yerel kültürel özellikleriyle, olası sınırlarının ne ölçüde eşleştiği veya eşleşmediği anlatılmaya çalışılacaktır. Çalışma bölgemiz olan Phrygia Parōreia Strabon tarafından, Phrygia Epiktētos içerisinde tanımlanmakta olup 37 bölge, Appian ın haritasında Phrygia Magna içerisinde görülmektedir 38. Phrygia Epiktētos 39, ilaveten kazanılmış, ilaveten fethedilmiş Phrygia olarak da kullanılmıştır 40. Çünkü bu yöre M.Ö. 184 yılında Bithynia kralı I.Prousias'tan Bergama kralı I.Eumenes in eline geçince sonradan kazanılmış anlamına gelen Epiktētos adının verilmesi uygun görülmüştür. Hellenistik Dönem Phrygia Epiktētos olarak isimlendirilmiş olan bu bölge coğrafyacılar tarafından İç Batı Anadolu Eşiği olarak adlandırılmaktadır 41. Bu sınıflandırmanın yanında Parōreia, M.S. 400 lerden sonra Phrygia 33 Kroll-Mittelhaus 1941, 802; Kroll-Mittelhaus 1949, Strabon, XII ; Strabon, XIV ; Kroll-Mittelhaus 1949, Kroll-Mittelhaus 1949, 1780; Smith 1854,megalopolis-geo e=bl&ots=nhmek3bwvk&sig=ovmle_j0efivcnt8l1hdklyuld8&hl=tr&sa=x&ei=r_rmvjsunmybu5mpg ZgP&ved=0CEQQ6AEwBg#v=onepage&q=phrygia%20paroreia&f=false 37 Strabon, XII Appianos, Strabon, XII, Şahin 1986, Strabon, XII.1.3; Strabon, XII ; Strabon, XII, 8.14; Strabon, XII, 4.3; Sevin 2001,

17 Pacatiana ve Phrygia Salutaris sınırları içersinde yer almıştır 42. Coğrafi yapı olarak bakıldığında batıda Ege Bölgesi'nden doğuya doğru gidildiğinde, oldukça yüksek olan platoların oluşturduğu bir saha mevcuttur. Bu saha üzerinde yüksek dağ sıraları uzanır. 43 Bu dağ sıralarından Sultan Dağı ile Emir Dağları arasında Akşehir ve Eber Gölleri nin yer aldığı bir oluk uzanmaktadır 44. Coğrafi özellikler konu başlığı altında da ifade edileceği gibi, bölgenin bu dağ sırtları ile diğer bölgelerden gerek iklim özellikleri gerekse bitki örtüsü bakımından da bölgeye has bir özellik taşıdığı görülmektedir. Bölge, Hellenistik ve devamında Roma Dönemi Anadolu tarihi için de oldukça önemli bir bölgedir 45. Epiktētos, kuzeyde Mudurnu (Modrene) ve Mudurnu Suyu (Gallos), kuzeydoğuda antik Krateia (Gerede) kenti, batıda ise bir Bithynia kenti olan Prusa ad Olympum'u (Bursa) batısında bırakarak güney yönünde devam etmektedir şeklinde tanımlanmaktadır 46. Phrygia Epiktētos için Cyrus, bölgenin önemini vurgulamak amacıyla, yürüyüşü esnasında askerlerine; sizleri büyük servetler kazanacağınız bir yere götüreceğim demek suretiyle bölgeyi işaret etmiştir 47. Çalışma bölgemiz olan Phrygia Parōreia, Antik Dönem Anadolu nun siyasi anlamda en karışık bölgelerinden biridir. Hellenistik Dönem güç mücadeleleri ve savaşların ortasında yer alan bölgenin, sınırları ve bölümleri defalarca değişmiş olmasından dolayı sınırlar konusunda kesin tanımlar Antik Dönem de olduğu gibi bugün de verilememektedir. Hatta Strabon un Epiktētos ta, Phrygia Parōreia olarak adlandırılan kısım Phrygia nın dağlar boyunca uzanan parçası ve Phrygia nın Pisidia boyunca uzanan parçasıyla, Amorium dolayındaki kısımları ve Eumeneia ve Synnada ve ondan sonra Phrygia kentlerinin en büyükleri olan Laodikeia ile Apameia Kybotos olarak adlandırılan bir kent bulunur. Bunlara komşu olarak kasabalar ve diğer kentler arasından Aphrodisias, Kolossae, Themisonium, Synaos, Metropolis ve Apollonias in yine Peltae, Tabai, Eukarpeia ve Lysias kentleri yer alır 48. ifadesi yukarıda sayılan şehirlerin tamamının Phrygia Parōreia içerisinde yer aldığı şeklinde yorumlanmıştır 49. Phrygia'yı kuzey ve doğu Pisidia'daki büyük göller bölgesinden ayıran, güneybatıda 42 Cramer 1832a, Çetik 1985, 13,35, Atalay-Mortan 1997, Şahin 1986, Şahin 1986, Ksenophon, V Strabon, XII

18 Lykos'un (Çürüksu 50 ) ve Maiandros'un (Büyük Menderes 51 ) yukarı yatağının kestiği, dağlık bir arazi olarak yayılım gösteren çalışma alanımız 52, geniş bir alanı kapsamakta olup zaman içerisinde çeşitli bölümlere ayrılmıştır. Phrygia nın yaklaşık güneydoğusunda, Göller Bölgesi nin kuzey kesiminde ve Sultan Dağı nın her iki yanında uzanan bu geniş vadi, Sultan Dağı Bölgesi veya Phrygia Parōreia 53 olarak adlandırılmaktadır. Çalışma bölgemiz araştırmacılar tarafından şu şekilde tanımlanmıştır; Ch. Texier, Phrygia Parōreia yı, Pisidia nın dağları boyunca, Sultan Dağı ile Emir Dağı arasında uzanan kısım olarak vermiştir 54. Haspels de Phrygia Parōreia nın yeri ile ilgili olarak modern İshaklı ya da Çay a kadar uzanır demekle bir nevi bölgenin batıdaki sınırını tarif etmiştir 55. V. Sevin, bu tanımlamaya paralel bir tanımlama yapmıştır. Phrygia nın Phrygia Parōreia bölümünü tarif ederken, göller bölgesinin kuzeyinde, Sultan Dağı (2 520m.) ile Emir Dağları (2 241m.) arasında uzanan yüksek vadi olarak tanımlamıştır 56. Plinius, Parōreia olarak isimlendirilen bölgeyi Phrygia nın dağlar boyunca uzanan kısmı olarak tanımlamıştır 57. Strabon ise Phrygia nın bir bölümü olarak verdiği Phrygia Parōreia ı tanımlarken; başlanğıcında Holmi (Çay 58 )kenti bulunan 59, doğudan batıya doğru uzanan bir çeşit dağ silsilesine (Sultan Dağı) sahip, 60 eteklerinde her iki yanında geniş birer ova uzanan 61 sonlarına doğru Laodikeia Katakekaumene (Ladik 62 ) kenti bulunan 63 bölüm olarak tanımlamıştır. Biz de antik yazarların tanımlamaları ışığında (Harita-1) üzerinde de yerini yaklaşık olarak vermiş olduğumuz Phrygia Parōreia yı; Phrygia Bölgesi nin yaklaşık güneydoğusunda, Pisidia nın kuzey kesiminde, Sultan Dağı ile Emir Dağları nı içine alan, Holmi ile Laodikeia Katakekaumene (Ladik 64 ) arasında, Sultan Dağı nın her iki yanında kuzey-batı güney-doğu 50 Strabon, XII.3.30; Sevin 2001, Strabon, XII Magie 2002, Strabon, XIV Texier 2002, Haspels 1971, Sevin 2001, Smith 1854, 4. parorios-geo, Kroll- Mittelhaus 1941, Diodoros, Strabon, XIV Ksenophon, I ; Talbert 2000, Strabon, XII, Calder 1956, Strabon XIV Strabon XIV.2.29; Calder 1956, 1-20; Anderson 1899,

19 yönünde uzanan yüksek vadi 65 olarak tanımlayacağız (Harita-1). Nitekim Strabon un tanımlamasına paralel olarak yaptığımız bu tanımlama, ilerleyen konularda daha geniş olarak ifade edileceği gibi bölgenin kültürel ve coğrafi yapısı ile ne derece eşleştiği görülecektir. Bölgede başlıca etnik, linguistik ve siyasi olmak üzere üç farklı sınırlamadan bahsedilmiştir 66. Neo-Phrygian yazıtlar ve Phryg karekterlerin güçlü birer kanıt oluşturduğu düşünülerek yapılan değerlendirmelerde 67 bölgenin güney, kuzey ve doğusunda Phrygce konuşulan topraklar büyük oranda belirlenirken batısında bu sınırı netleştiren kanıtlar bulunamamıştır. Phrygia Parōreia Bölgesi nin güneyinde linguistik sınırlarının belirlenmesinde önemli olduğu düşünülen Antiokheia da (Yalvaç 68 ) ele geçirilen iki yazıt bunu gösteren örneklerden biri olmuştur. Bu yazıtlardan biri, M.S. 250 lerde Antiokheia da Pisidialılar ın kendilerine özgü dillerinin olduğunu göstermektedir ve yazıt kanıt olarak düşünüldüğünde Phrygce konuşan nüfusla komşusu olan Pisidialılar ın sınırını çizmek mümkün olmuştur 69. İkinci yazıt; Mygdon bir Phryg kralıdır ve Mygdonia bir Phryg kentidir şeklinde yorumlanmıştır 70. Yazıtta Antiokheia nın Phryg kökenlerine işaret edilmektedir. Phryg ve Pisidia unsurların bir arada yer aldığı ve geçiş bölgesi olarak düşünülen bu kısım güneyde, Via Sebaste yol bağlantısı boyunca Neopolis (Şarkikaraağaç 71 ) ve biraz daha doğuda Pappa ya (Yunuslar 72 ) kadar uzanmakta olup 73 bu hat bir nevi güneydeki Parōreia sınırını oluşturmaktadır. Strabon tarafından Killania Ovası 74 olarak tanımlanan kentlerde yaşayan halkın Phrygia lılarla kaynaşmış olmakla birlikte Pisidia unsurları da içerdiği belirtilmiş olup 75, Phryg izlerinin bu bölgede görülmüş olması Calder tarafından ele geçirilen yazıttaki Phrygce konuşulduğunu gösteren kanıtlarla da ıspatlanmıştır 76. İşte hem Phryg hem Pisidia unsurların her ikisinin karmaşık olarak yer aldığı bu platoyu, kültürel anlamda bir geçiş bölge özelliği göstermesi sebebiyle Phrygia Parōreia Bölgesi nin güney sınırını oluşturabileceği 65 Strabon XII Calder 1956, xvi. 67 Calder 1956, x-xi. 68 Levick 1967, 42-45; Belke-Mersich 1990, ; Mitchell- Waelkens 1999, Calder 1956,xi; Calder 1913, Calder 1956, xi; Calder 1912, Taşlıalan 2001, Calder 1962, Calder 1962, xiv, Talbert 2000, Strabon, XIII Calder 1932,

20 düşünüyoruz. Batıda Phrygce konuşan bölgeyi işaret etmesi bakımından Neo-Phrygia mezartaşlarının işaret edilen sınır Dorylaion dan (Eskişehir 77 ), Prymnessos (Sülün/Süğlün? 78 ) ve Synnada (Şuhut? 79 ) ve Apollonia ya kadar gösterilmiştir. Bu sınır her ne kadar linguistik bir sınır belirlese de etnik sınırı ifade etmemektedir. Etnik ve linguistik sınırdan farklı olarak bu aynı zamanda Galatia nın siyasi sınırlarını göstermektedir. Ancak siyasi sınırda, Antiokheia Sultan Dağı nın zirvelerinde Philomelion dan (Akşehir 80 ) ayrılmaktadır 81. Yine kültür özeliklerine bakıldığında Apollonia 82 mezarlarında M.S. 3. yy dan sonra Phrygce konuşulduğuna dair izlere rastlanılmıştır 83. Doğu Phrygia sınırını güneyde Apollonia ya, doğuda ise İmparatorluk Döneminde Selmae ye (Kuzören 84 ) kadar uzandıran Anderson un bu sınırlandırması dikkate alındığında güney sınırın Apollonia ya kadar olduğunu söylenebilir 85. Yine Phrygce konuşulan nüfusun kuzeyde Galatia topraklarına kadar uzandığı Phryg dilinin kullanım alanının dağılımıyla da bağdaştırıp kuzeyde Dorylaion un kuzey toprakları dahil edilmeden, Amorion (Hisar köy 86 )ve Kozanlı (Drya? 87 )-Orkistos (Alikel 88 ) hattına kadar 89, Calder in açıkladığı linguistik kanıtlar kabul edildiğinde bu sınırın Orkistos ve daha doğuda Pissia (Piribeyli 90 ) ve Vetissos (Sinanlı- Sülükçü? 91 ) yerleşimlerinin de dahil edildiği görülmektedir 92. Böylelikle bölge tanımlanırken M.Ö. 1.ve 2. yy larda Lycaonia nın bir kısmını ve Pisidia nın da bir bölümünü oluşturan ve ilave arazi olarak tanımlanmış olan Proseilemmene 93 ismiyle belirtilen bölgenin bir kısmı da dahil edilmiştir 94. Doğuda İnsuyu, Kelhasan, Bulduk yerleşimlerine kadar Phryg unsurlara 77 Haspels 1971, Belke-Mersich 1990, Belke-Mersich 1990, Belke-Mersich 1990, Calder 1956, xvi; Calder 1912a, Calder 1956, xvi 83 Calder 1956,x. 84 Calder 1956, Anderson 1899, Harrison 1988, Calder 1956, xvi. 88 Calder 1956, Calder 1956, xv. 90 Anderson 1899, ; Calder 1956, Calder 1956, Calder 1956, xxi. 93 Anderson 1899, 299; Mitchell-Vardar 2000, harita: Bu bölge Tuz Gölü ile Akşehir arasındaki alan olup Lykonia nın kuzey batısında gösterilmektedir. 94 Mitchell-Vardar 2000,

21 rastlanılmıştır 95. Phrygia Parōreia nın her ne kadar bu yerleşimleri içine almasa da doğuda Phryg unsurların görüldüğü Tuz Gölü nün (Lake Tatta) batısında çöl bir arazi oluşturan Axylos Ovası na kadar 96 uzandırabileceğini düşüyoruz. Coğrafi olarak ta bakıldığında Sultan Dağı nın her iki yanındaki bu vadiyi kuzey ve kuzey doğuda sınırlayan sırtın, Emir Dağları nın ve kuzey batı- güney doğu doğrultusunda bir devamı niteliğinde uzanan Gölcük Dağları nın olduğu görülür (Harita-2). Bu yerin günümüzde Turgut yerleşimi civarı olabileceği düşünülebilir. Çünkü bu nokta bölgenin haritasını yapanların da dikkat etmesi gereken önemli bir konumdur. Turgut Ovası, Amorion un doğusundaki platodan Kurşunlu Dağı ve Bayat Kolu ile ayrılmaktadır ve burada Eşme Ova denilen küçük bir girinti ve birkaç köy yerleşimi mevcuttur. Bunlardan bir tanesi Antik Dönem ismi Selmae olan ve günümüzde Kuzören yerleşimini işaret etmektedir 97. Emir Dağları nın yaklaşık olarak güney doğusunda uzanan ve Phrygia Parōreia yı sert bir şekilde kesen bu sırt aynı zamanda aşılmaz bir sırt değildir. Çünkü Antik Dönem de Amorion dan Laodikeia Katakekaumene ye uzanan hat günümüzde de Akşehir Gölü nün kuzeyinden kolaylıkla geçilebilen ve Konya nın kuzeyine Piribeyli den geçilen bir hattır 98. Dağların eteklerinde her iki tarafta geniş bir ovanın yer aldığı bölge olarak tanımlanan bu coğrafyada 99 Philomelion ve Antiockheia gibi 100 iki önemli kent bulunmaktadır. Bölgede yerleşim özellikleri ve bölgenin jeopolitik ve sosyopolitik durumuna bakıldığında Philomelion, Holmi (Çay), Polybotos (Bolvadin in yaklaşık 4.82km güney batısı 101 ), Doğanhisar, Tuzlukçu, Kadınhanı, Sarayönü, Altınekin ve Antiokheia gibi şehirler Phrygia Parōreia içinde yer almaktadır 102. Antik dönemlerdeki bu şehirler verilirken, bunların eski isimleri, yerleri ve bazı önemli olayları aktarılmak suretiyle tanımlamalar yapılabilecektir. Bölgede, Julia, Lysias gibi henüz yeri tam olarak tespit edilememiş 103 antik şehirlerden bazıları ancak Roma Dönemi ndeki sikkelerden ya da edebi kaynaklardaki referanslardan veya Bizans Dönemi ne ait piskopos listelerinden bilinmektedir. Döneme ait pek çok mimari ve yazıtın çok azı günümüze kadar gelebilmiştir. 95 Calder 1956, xiv. 96 Strabon XII.6.4; Anderson 1899, 293; Bahar 2012a, Anderson 1899, Anderson 1899, ; Calder 1956, xx. 99 Strabon, XII.8.14; Calder 1956, xi. 100 Wissowa 1941, Belke-Mersich 1990, Bahar-Koçak 2004, Drew-Béar 2001,

22 Parōreia nın yaklaşık güney taraflarında yer alan konumu tam olarak tespit edilememiş kentlerinden biri olan, Limnai nin (Eğirdir Gölü) kuzey kıyılarında yer aldığı düşünülen Lysias (Karacaören) 104, Seleukoslar'ın zayıf yönetimi sırasında, olasılıkla Seleukos 'un (M.Ö ) generallerinden ve aynı zamanda bağımsız bir sülale oluşturan Lysias tarafından kurulduğu bilinmektedir 105. Bu kent Hristiyanlık Dönemi nde, Synnada ve sularını Eber Gölü ne akıtan Kaystros (Akarçay 106 ) suyu nedeniyle Kaystros Pedion adıyla anılan Akarçay Havzası nın yukarısındaki Polybotos (Dura Yeri) ile birlikte Phrygia Saloutaria piskoposlukları arasında anılmıştır. 107 Seleukos'un M.Ö. 280 yılındaki ölümünden sonra baş gösteren karışıklıklar sırasında güneydoğu Phrygia'ya egemen olan bu sülalenin ikinci kenti olan Philomelion, Phrygia Parōreia Bölgesi nde yer almakta olup Ephesos-Apameia üzerinden Ikonion'a uzanan büyük ana yol üzerinde elverişli konumuyla yöredeki öteki merkezlere kıyasla daha fazla gelişmiştir. Burasının da ismini Lysias ın babası ya da oğlu olan Philomelos tan aldığı düşünülmüştür 108. Ikonion'a uzanan ana yol üzerinde birbiri ardınca sıralanan ve konumları hakkındaki tartışmalara ilerleyen bölümde yer verilecek olan (IV. Bölüm) Thymbrion 109 (Argıthanı? 110 ) ve Tyraion (Ilgın 111 ) adlarıyla geçen kentler de Phrygia Parōreia Bölgesi nde başlıca yol güzergahı üzerinde kalabalık şehirler arasındadır 112. Burada Thymbrion kentinin sonraki yıllarda, özellikle Roma İmparatorluk Çağı nda olasılıkla Hadrianopolis adını alan şehir olabileceği düşünülmüştür 113. Hadrianopolis in yeri de yine her ne kadar tartışmalı ise de, burasının Doğanhisar ya da Argıthanı yerleşmelerinden birinin olma ihtimali üzerinde durulmuştur 114. Tyraion denen ikinci merkez ise Hristiyanlık Dönemi nde, Philomelion ile birlikte Pisidia Bölgesi piskoposluk merkezlerinden biri durumundadır 115. Tyraion kenti, Phrygia daki Parōreia Bölgesi nin Lycaonia yakınında olan Parōreia nın sonlarına doğru bir kent olarak da 104 Strabon, XII Talbert 2000, Sevin 2001, Sevin 2001, Sevin 2001, Ramsay 1887, Magie 1950, ; Bahar 2012, Ramsay 1887, 489; Ramsay 1888, 489; Sevin 2001, Ksenophon, I Talbert 2000, 96; Sevin 2001, Bahar 2012, Sevin 2001,

23 belirtilmiştir 116. Tyraion ile ilgili ilk ölçümlü bilgiler Ksenophon dan alınmıştır. Ksenophon da, Cyrus un yürüyüşü bahsinde Thymbrion a gelen ve buradan hareket eden Cyrus un ordusu 2 günlük bir yürüyüşle 10 parasang yol alarak yine Ksenophon un yerleşime elverişli diye tabir ettiği Tyraion kentine gelmişlerdir denilmektedir. Üç gün burada kaldıktan sonra 3 günlük yürüyüşle Phrygia nın son kenti diye tabir ettiği Ikonion a gelinmiştir 117. Burada ordunun Thymbrion dan Tyraion a kat ettiği 10 parasang (52km lik) yolun 2 günlük bir mesafeye, Ikonion a kadarsa 3 günlük bir mesafeye (75-100km aralığında bir mesafeye) denk düşmektedir denilmekte olup, burası Ilgın kentine lokalize edilmiştir 118. (Ilgın Konya arası karayolu mesafesi yaklaşık 86km olarak kabul edilirse) biz de bu görüşe katılıyoruz ve 2 e 3 lük bir ölçüm oranı ile Ksenophon un Cyrus yürüyüşündeki bu bilgilerin paralellik arz ettiğini düşünüyoruz. Strabon da ise Tyraion hakkında Parōreia nın sonlarına doğru Lycaonia nın yakınında Philomelion dan Tyraion a beş yüzden biraz fazladır (ölçü olarak stadion) şekline bir mesafe belirtilmiştir 119. Benzer bir hesaplama yöntemi kullandığımızda Holmi nin yeri konusunda benzer bir lokalizasyonun yapılabileceğini düşünüyoruz. Çalışma bölgemizin batı sınırını belirleyen bu mevkiyi, Strabon da verilen bilgiler ışığında değerlendirmeye çalışacağız. Strabon da; Polybios, Buradaki yerler hakkında en çok Artemidoros a güvenmeliyiz. Ephesos tan doğuya doğru geziye çıkan herkes tarafından devamlı olarak kullanılan genel bir yol olduğundan, Artemidoros ta bu yolu kullanmıştır; Ephesos tan, Magnēsia, Tralleis, Mysa ve Antiokheia üzerinden, Phrygia da Karia yla sınır oluşturan Karura ya yedi yüz kırk stadion dur. Karura dan Laodikeia, Apameia, Metropolis üzerinden Phrygia da Parōreia nın başlangıcındaki Holmi ye gelinir ki, Karura dan sonra burası dokuz yüz yirmi stadiondur 120. Burada Ephesos ile Karura arası mesafe 740 stadion ve Karura-Holmi arası mesafe 920 stadion dur 121. TIB haritasında gösterilen en kısa yol güzerğahını da dikkate aldığımızda Ephesos ile Karura (Denizli-Sarayköy-Tekeköy) 122 arası mesafe 190km, Tekeköy ile Afyonkarahisar-Çay arası mesafe 235km dir. Burada , arasında mevcut olan yaklaşık 4 kat oranının olması ve Metropolis ten sonra mevcut yol ayrımından Çay istikametinin daha kısa olması sebebiyle biz de antik kaynakta verilen 116 Strabon, XIV Ksenophon, I Tırpan-Sütçüoğlu 2013, Strabon, XIV Strabon, XIV Ksenophon, I (stadion ve parasang bir ölçü birimi olarak alınmıştır.30 stadion 1 parasanga eşit verilmiştir.stadion yaklaşık 177.6m alınmıştır.) 122 Strabon, XII.8.17;

24 Holmi kentinin Çay olduğu düşüncesine katılıyoruz ve bu hesaplama yöntemiyle de antik kaynaklardaki bilginin paralel olduğunu görüyoruz. Strabon un Phrygia Parōreia Bölgesi nin başlangıcında olduğunu bildirdiği Holmi kenti yer almaktadır 123. Bu kent Akarçay Havzası nda, Afyonkarahisar ile İshaklı arasında bir noktada, nehrin Akşehir Gölü ne dökülmeden önceki bataklıkta yer alan bir kenttir. Hellenistik ve Roma Dönemi nde İshaklı ile Çay arasındaki bu noktaya askerler getirilip yerleştirilmiştir. Hellenistik ve Bizans Dönemi nde İpsos ismini taşıyan kent ile Tiberius tan Valerian a kadar paralar üzerinde ismini taşıyan Phryg kentinin aynı olduğunu Ramsay bildirmiş ve İpsos kentinin Roma Dönemi Julia ismini alan kentle aynı sınırları ifade ettiğini bildirmiştir 124. Sultan Dağı nın kuzey batısında yer alan kent hakkında Sultan Dağı nda bulunan yazıtlar bu bilgileri doğrular bilgiler verdiği bildirilmiştir. Şehir aynı zamanda kıyıdan Anadolu nun içlerine uzanan başlıca iki anayol kavşağında bulunmaktadır 125. Philomelion'dan kuzeybatıya doğru uzanan yol üzerindeki Çay kenti aynı zamanda Julia ismi 126 ile M.Ö. 301 yılında İpsos Savaşı nın yapıldığı Sipsin/Çayırbağ 127 mevkii olarak bildirilmiştir. Julia kasabası için yapılan bir başka tanımlamada, Parōreia nın batısında sonlandığı, Synnada ve Philomelion ilçesine bağlı, eskiden İpsos kasabasının bulunduğu yerde ya da çok yakınında, şimdiki Çay ilçesinin bulunduğu yer olarak bildirilmektedir 128. Bu tanımlamadan da Julia-İpsos ve Çay yerleşimlerini yaklaşık aynı mevki olarak tanımlandığını anlıyoruz. Bir diğer antik kent olan Antiokheia, Pisidia kenti olarak tanımlanmasına rağmen 129 Antik Dönem de bölge sınırlarının esnek olması, tarihin akışı ile sınırların zaman zaman değişmesi nedeniyle, antik literatürde Antiokheia Pisidiae veya Antiokheia ad Pisidiam 130 olarak geçen kentin hangi bölgeye ait olduğu da zaman zaman tartışma konusu olmuştur. Ramsay, Antiokheia yı Pisidia kenti olarak ifade etmiştir 131. "Colonia Caesareia Antiochia"; "Antiochia ad Pisidiam"; "Antiochia parva"; "Antiochia minor"; "Antiochia Pisidiae" isimleri ile de anılan kent, Pisidia Bölgesi'ndeki ilk Roma kolonisi olarak 123 Strabon, XIV Ramsay 1887, Calder 1912a, Sevin 2001, Talbert 2000, Hogarth 1890, Taşlıalan 1999, Wissowa 1894, Ramsay 1960,

25 tanımlanmıştır 132. Antioch the Pisidian ya da Antioch of Pisidia olarak el yazması kaynaklarda yazılan isim daha çok birinci versiyonu kullanmak Strabon un da tanımına daha yakın olacaktır 133. Strabon Sultan Dağı eteklerinde kurulan kentlerden birisi olan Antiokheia yı tanımlarken, Phrygia Parōreia da Pisidia Antiokheia sı yerine Pisidia yakınındaki adını kullanmıştır 134 ve burayı Pisidia nın Phrygia sınırında tepe üzerinde kurulmuş bir şehri olarak tanımlamıştır 135. Strabon un ifadesinde de vurgulandığı üzere kent, Pisidia sınırları içerisinde bir kent değil, bir Phryg kentidir 136. Pisidia'dan ayrı olarak "Pisidia Antiokheia 'sı ile beraber Phrygia'nın doğu kesimi" şeklinde ifade edilmesinin doğru olduğu düşünülmüştür 137. Bir Roma kolonisi olan şehir, doğal bir tepe olmakla birlikte, tepe plato seviyesinde değildir. Adım adım batıda on beş metreden platonun yukarsında doğuda altmış metreye kadar yükselmektedir. Bu coğrafi konumundan dolayı şehir, Antiokheia ad Pisidia olarak, tam anlamıyla Pisidia ya doğru meilli 138 olarak yorumlanmıştır. Kent için, Pisidian Antiokheia ya da daha doğru bir ifade ile 139, Antiokheia denilmesinin bizce de daha doğru olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca tüm bu bilgilere ek olarak Antiokheia kenti, ziyaretimiz esnasında kentin konumunda mevcut bu yükseklik farkının böyle bir tanımlamaya uygun olduğunu gözlemledik. Kent yaklaşık 50 hektarlık bir tepe üzerinde yer almaktadır 140. Kentin egemenlik alanı Sultan Dağı ndan Eğirdir Gölü nün doğu kıyısına, güneybatıdan Gelendost a kadar uzanmakta olup, Hoyran Gölü nün en kuzey ucundan Neapolis e (Şarkikaraağaç), Anaboura ya (Enevre) kadar uzanır denilerek kentin güney sınırı Yaka (Harlak) Örkenez (Yalvaç-Bağkonak) hattı olarak belirtilmektedir 141. Örkenez de bir Grek tanrısına ait olduğu bildirilen yapraklarla süslü, sakallı bir yüz, kabarık bir topuz etrafında aşağı doğru inen dağınık saçlarla Silenus un başı olan beyaz bir mermer dikkat çekmektedir Mitchell-Waelkens 1998, Calder 1956, xi. 134 Strabon, XII.3.31; Strabon, XII ; Levick 1967, Özhanlı 2009, Calder 1956, xi. 137 Özsait 1982a, Mitchell-Waelkens 1999, Calder 1912, Levick 1967, Taşlıalan 2001, Calder-Cormack 1962,

26 Phrygler'in yarı göçebe bir yaşam tarzı sürmüş olmaları ve konfederal bir yaşam kültürü benimsemiş olmaları haklarında yeterince bilgi edinilmesini güçleştirmiştir. Oldukça uzun bir süre klanlar halinde ve gevşek kent federasyonları içinde varlıklarını sürdüren Phrygler, merkezi otoriteyi kurmakta geç kalmışlardır. Söz konusu gecikmenin sebebi ise göç dalgalarının devam etmesi ve yörenin diğer uygarlıkların kuruldukları yörelerle kıyaslandığında çok daha geniş ve düz bir arazi özelliğine sahip olmasıdır. Yine Phryg yerleşim alanlarının birbirinden uzak yörelerde gelişmesi ve herhangi bir doğal sınıra dayandırılamaması, göçlerin bölge üzerinde yoğunlaşmasına yol açmıştır. 19. yüzyıldan itibaren yapılan araştırmalarda bölgedeki Phryg kale tipi yerleşmeleri ve kült anıtlarının, Dağlık Phrygia Bölgesi nin özellikle, güney ve güney doğusunda yer alan ve çalışma bölgemizi de içine alan, birbirinin adeta devamı niteliğinde olan derin vadilerin çevresinde yoğunlaştığı görülmüştür 143. Bu vadiler, ülkemizde tarih, kültür ve doğa turizmi potansiyeline sahip en güzel vadilerdendir. Parōreia nın komşusu olan bölgelerde de fasad (mimari cephe), basamaklı sunak, niş ve oda mezarlardan oluşan dini içerikli kaya anıtları yer almaktadır Phrygia Parōreia Bölgesi Coğrafi Özellikleri Coğrafi konum, topografya, hava şartları, nehirlerin azlığı veya çokluğu, yollar, ekonomik ve ticari ilişkilerin yanı sıra jeopolitik yapıyı etkileyen başlıca belirleyiciler arasında yer almaktadır 145 Topoğrafya tarihin temeli olduğundan bir yerin tarihini anlamak istiyorsak olayın cereyan ettiği yerleri iyi tanımamız gerekmektedir 146. Nitekim yeryüzü şekilleri, dağlar, akarsular ve iklim şartları, Anadolu tarihinin meydana gelmesinde büyük ölçüde rol oynadığı için çalışma bölgemizde de oluşturulan yerleşim merkezleri, dünyada olduğu gibi genellikle büyük akarsu ve göl kenarlarına kurulmuştur 147. Anadolu da batıda Ege Bölgesi'nden doğuya doğru Emirdağ dolaylarına doğru gidildiğinde, oldukça yüksek olan platoların oluşturduğu bir saha mevcuttur. Bu saha üzerinde yüksek dağ sıraları uzanır ve buradan İç Anadolu düzlüklerine geçilir. İç Anadolu nun deniz seviyesinden yüksekliği ova kesiminde m arasında, dağlarda 3200m lere kadar çıktığı görülür. İç Anadolu ile Akdeniz arasında uzanan Toros Dağları bir duvar gibi yükselerek İç Anadolu yu Akdeniz den ayırmaktadır. Batı Torosları oluşturan dağlardan biri 143 Haspels 1971, C.I Sivas 2009, Tarhan 1995, 16; Koçak-Şahin 2002, Ramsay1960, Koçak-Şahin 2002, ; Sevin 2001,

27 olan Sultan Dağı Parōreia Bölgesi nin bel kemiğini oluşturan en önemli dağıdır. Bu nedenle iç kısımlar Akdeniz in nemli ve ılıman ikliminden kısmen etkilenebilmiştir 148. Sultan Dağı ile Emir Dağları arasında Akşehir ve Eber Gölleri nin yer aldığı bir oluk uzanmaktadır 149. Bölgede yeryüzü şekilleri ve yerleşim özelliklerine bakıldığında doğal yapının yerleşim şekillerini etkilediği görülmüştür. İnsanoğlu öncelikle korunma problemini ortadan kaldırma amaçlı yerleşimi düşündüğü için daha çok yüksek dağlara, yamaçlara yerleşmek yerine, dağlar ile çevrili korunaklı ovaları tercih edilmiştir. Bunun yanında ovalardan ne kadar yükseğe çıkılırsa kuraklığın başladığı, iklim şartlarının zorlaştığı da kaçınılmaz bir gerçektir. Sultan Dağı nın her iki yamacındaki verimli arazide uzanmış olan Antiokheia, Neapolis, Philomelion, Tyraion, Laodikeia Katakekaumene gibi antik yerleşimler de bu topografyanın etkisi alında şekillenmiştir 150. Ayrıca kuzeyden ve güneyden dağlarla çevrilen bu iç kısımlar, kapalı bir havza özelliği taşıdığı için, siyasi bir topluluğun emniyetini sağlayacak coğrafi doğal koşullara sahip bir bölge konumundadır. Engebeli dağlar ve bereketli ırmak vadilerinden oluşan özellikle bölgenin batı kısmı, fiziki özelliklerinin değişik oluşuna paralel olarak bir o kadar da ürün çeşitliliğine sahip bir bölge olmuştur 151. Bölgenin güneydoğu komşusunu oluşturan Lycaonia Platosu için Strabon da; Lycaonia Platosu soğuk, ağaçsız ve az su bulunmasına rağmen yabani merkeplerin otlak yeridir. Sulanmadığı halde yünü sert olağanüstü koyun yetiştiriciliği yapılan yerde dünyanın en derin de kuyuları mevcuttur. denilmektedir 152. Bu toprakların verimli oluşu, doğal maden ve kereste kaynaklarına sahip olmasıyla, en eski çağlarda bile yüksek bir gelişim düzeyine ulaşmış ve ticareti önemli ölçüde hızlandırmış ve endüstrisiyle başta Pers kralları olmak üzere, Büyük İskender in haleflerinin ve daha sonra da, Romalıların göz diktikleri bir ülke olmuştur 153. Nitekim Roma bu coğrafi konumun önemini anlamış olmalıdır. Bir anlamda Anadolu, Roma için doğu ile batı arasında bir köprü vazifesi de görmüş olacaktır. 148 Çetik 1985, 13,35, Atalay-Mortan 1997, Özden 2007, Magie 2002, Strabon, XII Magie 2002,

28 Dağları Sultan Dağı (Phrygia Parōreia 154 ) Sultan Dağı (Phrygia Parōreia 155 ), kıvrımlı bir yapıya sahip olup, üstü dalgalı tepelik bir görünüme sahiptir. Sultan Dağı batıda Karakuş Dağları ile yaklaşık olarak Eğirdir Gölü nün kuzeyinde birleşir. Sultan Dağı Antik Dönem görkemli dağ anlamında Olympus ismiyle bazı kaynaklarda yer alsa da 156 T. Drew Bear tarafından bu dağın isminin Sultan Dağı olduğu bildirilmiştir 157. Sultan Dağı doğudan batıya doğru uzanan bir çeşit dağ silsilesi olup, her iki tarafından geniş uzanan ovaya sahiptir. Üzerinde bir takım kentler yer almaktadır. Bunlardan Philomelion tamamıyla ovada bir diğeri Antiokheia ise tepededir ve burada Romalılar tarafından koloni kurulmuştur 158. Antik Dönem İshaklı nın bulunduğu yerde ismi bilinmeyen bir kent yerleşiminin varlığından söz edilmektedir. Ele geçirilen Phryg yazıtlarında batıda Prymnessus, güneyde Synnada tepelikleri ve Lysias a kadar uzanan günümüz İshaklı yı da içine alan bu topraklar Holmi vadisinde İmparatorluğun tek yönetim birimi olarak geçmektedir. Bu mevkide birkaç antik şehir arasında Çobanlar, Sülümenli ve Felleli bilinmektedir 159. Batı Torosları oluşturan dağlardan biri olan Sultan Dağı bu bölgede en önemli dağlardan biridir 160. Sultan Dağı ve Karakuş Dağları bölgede bir duvar gibi yükselerek, İç Anadolu Kapalı Havzaları ile Akdeniz Havzaları nı birbirinden ayırırlar. Bu dağlar Batı Toroslar'ın kuzeye doğru en fazla büklüm yaptıkları dağlardır. Sultan Dağı kuzeybatıgüneydoğu yönünde bir uzanış gösterirken Karakuş Dağları, kuzeydoğu-güneybatı biçiminde uzanır. Sultan Dağı'nın temelinde başkalaşım kayaçları, üzerinde ise kireçtaşları yer almaktadır. Dağın yaklaşık 1\4'lük kısmı Afyonkarahisar il sınırları içindedir. Dağın yüksekliği güneydoğudan kuzeybatıya doğru artar. Yüksek noktaları, Hacıbaba Tepesi ve en kuzeyde olan Topraktepe dir. En yüksek tepesi ise Gelincikana Tepesi'dir 161. Sultan Dağı nın Doğanhisar, Akşehir hatta Çay ın güneyine kadar olan kesimi Akdeniz iklimi ve bitki örtüsünün etkisi altındadır. Çay ilçesi kesimi Akşehir kesimine 154 Strabon, XII ; Strabon, XIV Ainsworth-Parker 1844, I Robinson 1924, 435; Kroll-Mittelhaus 1941, Drew-Béar 1999, Strabon, Calder 1912a, Çetik 1985, Cramer 1832, 7. 19

29 nazaran Akdeniz ikliminin etkisinden daha az yararlandığı için ya da göllerden uzak olduğu için, Akdeniz bitki örtüsü Akşehir kesimine nazaran daha az ve iklimi de daha serttir 162. İklim özellikleri yönünden Sultandağı, Karasal İklim ile Akdeniz Geçiş İklimi arasında yer almakla birlikte Karasal Geçiş İklim özelliği göstermektedir. Sultandağı meteoroloji istasyonunun sıcaklık ve yağış verilerine göre yörede yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise soğuk ve kar yağışlıdır. Kış mevsimindeki yağışların büyük bölümü yüksek kesimlerde kar şeklindedir. Dağlara yağan karların büyük kısmı nisan ayından itibaren eriyerek akışa geçmekte bu özellik yörenin karasal iklimin etkisinde olduğunu göstermektedir. Ancak karasal iklimde maksimum yağışlar ilkbahar mevsiminde görülmektedir. Oysa ki yörede maksimum yağışların kış mevsiminde düşmesi, yörenin Akdeniz ikliminin tesiri altında kaldığını gösterir. Yaz aylarında yağışın az, sıcaklık ve buharlaşmanın fazla olmasından dolayı yörede fizyolojik kuraklık yaşanmaktadır 163. Sultan Dağı ndan kaynağını alan dereler tarım arazileri için önemli su kaynağı durumundadır. Dağın eteklerindeki Sultandağı ilçesinde ekonomik yaşam büyük ölçüde tarıma ve hayvancılığa dayalıdır. İlçede hem üretim miktarı hem de üretim alanı bakımından en önemli tarım ürününü buğday oluşturur 164. Günümüzde bunu meyve ve sonra da sebze yetiştiriciliği takip eder. İlçenin kuzey kesimi ile güney kesimi, tarımsal faaliyetler bakımından birbirinden farklı bir görünüme sahiptir. Bölgede Beyşehir Gölü nün güneyi bir geçiş bölgesi özelliği taşımaktadır. Bunun nedeni, gerek Akdeniz iklimin buraya kadar sokulmuş olması, gerekse gölün çevresinde iklimi yumaşatıcı etkisinin olmasıdır. 165 Emir Dağları İç Batı Anadolu Eşiği adı verilen dağlık arazi içinde 166, Akşehir Gölü nün yaklaşık kuzey batısında ve kuzeybatı-güneydoğu doğrultulu uzanan dağın, kuzeybatıda iki önemli tepesi bulunmaktadır. Bunlar Karabay Tepesi(1 473m.) ve Köhnebaba Tepesidir.(1 425m.) Emir Dağları güneydeki Eber-Akşehir platosunu ile kuzeyinde yer alan Yukarı Sakarya Havzası nı birbirinden ayırmaktadır. (şekil-3) Emir Dağları nın yükseltisi doğudan batıya 162 Çetik 1985, Atalay-Mortan 1997, Mitchell- Waelkens 1999, Çeltik 1985, Darkot-Tuncel 1995,

30 doğru artmakta en yüksek kısımlarını volkanik kayaçlarla örtülü olan batısı oluşturmaktadır. Emir Dağları Havzası nı güneyinde Emir Dağları, batısında Şaphane, Eğerli, Bey, Asar ve Ağın Dağları yer alır. Sultan Dağı ve Emir Dağları dışında bölgede Karakuş Dağı 167 ve Dedegöl Dağları uzanır. Bölgenin batısında Kumalar Dağı, kuzey batısında, Kızıl Dağı ve Paşa Dağı, doğusunda Ala Dağ ve Boz Dağları, kuzey doğusunda Gölcük Dağı 168 ve yine Antiokheia yakınında Kirişli Dağı bu yükseltiler arasında sayılabilir İklimi Bir bölgenin iklimini oluşturan unsurlar jenetik ve dinamik faktörlerin etkisi altındadır. Jenetik faktörler iki büyük grupta toplanmaktadır. Bunlardan ilki ülkenin konumu ve genel sirkülasyon şartları ile alakalı planeter faktörler diğeri ise bölgenin coğrafi özelliklerine bağlı olarak meydana gelen termik ve dinamik modifikasyonlardır 169. Orta kuşakta yer alan ülkemiz yaz ve kış mevsimine bağlı olarak farklı karakterdeki hava kütlelerinin etkisi altında kalmakta ve bu hava kütleleri yağış, basınç, rüzğar, sıcaklık ve diğer iklim unsurlarını etkilemektedir. Ilıman kuşakta yer alan Anadolu da 170 İç Anadolu dan batıya doğru gidildikçe özellikle Burdur-Beyşehir den geçen hat ile Beyşehir-Akşehir den geçen hat arasında kalan kesim Akdeniz İklimine dâhil edilmiştir. Ancak Sultan Dağı nın Çay kesimi Akşehir kesimine göre iklimi daha sert ve daha soğuktur 171. İç Batı Anadolu Eşiği nde yer alan Parōreia Bölgesi nde, Akdeniz iklimi ve İç Anadolu iklim özellikleri ağır basmakta olup, dağlık kesimlerde yüksekliğin ve yağış getiren rüzgârlara açık olmanın verdigi etki ile genel olarak Karasal Geçiş İklimi özelliği görülmektedir 172. Her anlamda bir geçiş bölge özelliği gösteren Parōreia Bölgesi nin iklim sınırlarını net olarak çizmek mümkün olmamaktadır. Nitekim güneyde İç Anadolu sınırından Akdenize açılan bazı derin vadiler ve nehir yolları ile Akdeniz iklimi etkisi iç kısımlara kadar sokulmuştur. Örneğin Beyşehir Gölü nün güney kıyısında ve Sultan Dağlarında, Akşehir ve Çay Kasabası nda Akdeniz florasının görülmesi 173 bu düşünceyi kanıtlar niteliktedir. 167 Cramer 1832, Belke-Mersich 1990, harita. 169 Erdinç 1996, Çapar 1980, 37; Mitchell- Waelkens 1999, Çetik 1985, Atalay-Mortan 1997, Çetik 1985,

31 Güneyde Antiokheia kesiminde İç Batı Anadolu ve Akdeniz Bölgesi iklim koşullarının karşılaştığı ve daha etkili olan Akdeniz iklim koşulları ve Akdeniz bitki topluluğu özelliklerinin ağır bastığı görülmektedir. Ancak, İç Batı Anadolu İklimi ile asıl Akdeniz İklimi arasında bir geçiş bölgesinde olan Antiokheia da Akdeniz Bölgesi nin iklim karakterlerinden farklı olarak, yazlar sıcak, kışlar ise soğuk geçmektedir 174. Yine güneyde Beyşehir Gölü nün güneyi, gerekse Seydişehir maden bölgesi iklim yönünden bir geçiş özelliği taşımaktadır. Bunun nedeni Akdeniz ikliminin buralara kadar sokulması olabileceği gibi Akşehir ve Beyşehir Gölleri nin yumuşatıcı etkisi olarak düşünülmüştür 175. Bölgenin batı kesiminde, kış döneminde Balkanlar ve Orta Akdeniz den gelen cephelerin etkisinde kalarak yağış almakta, yaz mevsiminde ise ülkenin güneyden sokulan sıcak hava kütlesi etkili olmaktadır 176. İç Anadolu nun Ege ile iklim ve bitki örtüsü olarak arasında geniş bir geçiş bölgesi mevcuttur 177 ki Parōreia Bölgesi bu geçiş bölgesi içerisinde yer almaktadır. Çünkü Ege Bölgesi nin ılıman iklim etkisini İç Batı Anadolu ya kadar uzanmaktadır 178. Akarçay Havzası, kurak iklim bölgelerine özgü bir kapalı havza olup, Konya dan Batı Toroslar a doğru gidildikçe yıllık yağış miktarları artar. Akşehir de 679.7mm civarında yağış görülür. Buralar ova kesiminden yüksek olduğu için sıcaklık azalması yükseklikle paralel gitmez. Nitekim Akşehir den Çay ilçesine doğru gidildikçe ortalama sıcaklıklarda bir değişiklik olmasa da en yüksek sıcaklık azalıp, en düşük sıcaklık değerleri artar ve yağışlarda İç Anadolu nun ova kesimlerinden daha fazladır 179. Son yıllarda yapılan çalışmalarda Akarçay Havzası nın sıcaklık değerlerinin ölçülmesi sonucunda Akşehir in (11.8 C) en yüksek sıcaklık ortalamasına sahip olduğu, ova tabanlarından kuzeydeki ve güneydeki dağlık alana doğru sıcaklık değerlerinde yıllık ortalama 4 5 C bir azalma görülmektedir. Havza da ortalama yıllık yağış miktarı ise mm olup, Sultandağı ve Şuhut Ovaları nın batı kesimleri yüksek oranda yağış alırken, Tuzlukçu ile Akşehir ve Eber Gölleri nin kuzey kesimleri ile Bolvadin in doğusu oldukça düşük yağış almaktadır. Havzada yazlar daha az sıcak ve kışların daha soğuk olduğu, yaz yağışlarının nispeten fazla görüldüğü İç Anadolu Karasal İklim tipi özelliği gösterdiği 174 Kuter-Erdoğan 2006, Çetik 1985, Atalay-Mortan 1997, Çetik 1985, Çetik 1985, Çetik 1985,

32 bildirilmektedir 180. Büyük Phrygia nın Toroslara kadar olan kesiminde Boz Dağları na kadar olan bölümün 181 büyük bir kısmı Amyntas a verilen bu topraklarda Amyntas ın üç yüzün üzerinde koyun sürüsü olduğu bildirilmektedir. Bölge az su bulunmasına rağmen olağanüstü yünü sert olan koyun yetiştiriciliği yapıldığı ve büyük servetler kazandıkları bir yer olarak tanımlanmış ayrıca bu vadi yabani merkeplerin otlak yeri olarak konumlandırılmıştır Bitki Örtüsü Tarihi devirlerde Anadolu da kurulmuş olan büyük devletlerin çoğunda olduğu bir geçiş bölgesinde olan Türkiye nin ve çalışma bölgemiz olan Phrygia Parōreia Bölgesi gerek savaşlar gerekse başka devletlerle ilişkilerinde bitki örtüsü tahrip edilmiştir 183. M.Ö. 404 yılında Xerxes in batıya seferi esnasında, 1 milyon 700 bin asker ve 80 bin atlıdan oluşan bu ordunun gelip geçtiği yerleri tahrip ettiği, ormanlarını ve bitki örtüsünü yok ettiği, çay ve nehirleri kuruttuğu kaydedilmiştir 184. Strabon, Tuz Gölü ile Konya arasının milattan önce ve sonrasında bugün olduğundan daha kurak olduğunu bildirmiş yine çalışma bölgemizin yaklaşık güney doğusuna düşen Lycaonia platosu antik kaynaklarda, soğuk ve ağaçsız bir bölge olarak verilmiştir. Kuyuların bol, sulak arazinin az olmasına rağmen yabani merkeplerin otlak yeri olarak bildirilmiştir. Yine sulanmamasına rağmen yünü sert özellikte koyunların bu bölgede yetiştirildiği ve bundan büyük paralar kazanıldığı bildirilmektedir 185. Antik Dönem Axylos un kenarında olan kasvetli bölge de yine çalışma bölgemize yakınlığı bakımından önem taşımaktadır 186. İç Anadolu çok eski yıllardan beri bitki örtüsü bakımından zaten step iklim kuşağına sahip bir yer olmuştur 187. Sultan Dağı nın florası henüz net olarak belirnememiştir ancak Sultan Dağı nın Akşehir e bakan yamaçları florasından da anlaşıldığı gibi Akdeniz ikliminin etkisi altındadır 180 Kargıoğlu-Serteser-Şenkul-Özdemir 2008, Ballance 1958, Strabon, XII.5.4; Strabon, XII Çetik 1985, Çetik 1985, Strabon, XII, Strabon, XII, 5.4; Strabon, XII,6.1; Anderson 1899, Çetik1985,

33 188. Günümüzde İç Batı Anadolu Eşiği nin bitki örtüsü genel olarak yer yer farklılıklar göstermesine rağmen, step flora bölgesi yani bozkır bitki topluluklarıdır. Sultan Dağı Antiokheia yı Anadolu nun merkez step bitki topluluğundan bir duvar gibi ayırmıştır 189. Aynı zamanda Sultan Dağı bölgede tarımsal bir zenginlik kaynağıdır. Dağlara bitişik olan bölgelerde yüksek yağışlar mevcuttur. Doğal bitki örtüsü, yaz kuraklığından dolayı alçak kısımlarda bozkırlardan, yüksek kesimlerde ise ormanlardan oluşmuştur. Yıllık yağış haritasına bakıldığında dağ silsilesi boyunca mm iken, dağın yan taraflarında mm 190 ortalamadır. Ormanlar m den daha yüksek yerlerde bulunmaktadır. Ağacın kendi kendine yetişemediği yerlerde, yani orman sınırının aşağısında, doğal bozkırlar uzanmaktadır. Sultan Dağı nın güneybatı ve kuzeydoğu alt kısımları oldukça verimli bölgelerdir. Roma Dönemi nde özellikle kışın dağlardaki kar ve yağmur suları eriyerek sonbaharda Antiokheia nın su ihtiyacını karşılamıştır 191.Sultan Dağının eteklerinde, Akşehir e yaklaştıkça özellikle köylerinde çaylar, güzel nar, kayısı ve meyve bahçelerine sahip köyler art arda uzanmaktadır denilmiştir 192. Ancak bölgede Doğanhisar bölgesinin florası bir geçit bölgesi özelliği taşımaktadır 193 Doğanhisar kesimi florası buradan tamamen farklı olup daha çok Karadeniz özelliği göstermektedir. Sultan Dağı nın Çay kesimi ise Akşehir kesimine göre Akdeniz özelliğinden daha az faydalandığı için ya da göllere daha uzak olduğundan kesin bilinemese de Akşehir kesiminden daha az Akdeniz özelliği göstermektedir. 194 Orman alanlarının gerilediği dağlık-tepelik alanlarda, eski ormanlardan arta kalmış orman kalıntıları, koruluklar ve daha geniş yer tutan çalılıklar bölgenin başlıca ağaç topluluklarını oluşturmuştur. Ağaç türleri içinde Sarı Çam, Kara Çam çeşitleri, Aksöğüt, Akkavak, Karakavak, Meşe çeşitleri, Ardıç, Köknar, Gürgen, Çitlembik, Ahlat, İğde Ağacı çeşitleri sayılabilir. Bölgenin dışında seyrek çam ağaçlarının dibinde genellikle meşe çalılıkları yetişmektedir. Açık alanlarda yabani armut, elma ve erik ağaçları, geçitlerde Boğazlar da ise fındık çalılıkları yetişmektedir. Vadiler boyunca uzanan dereler genellikle söğüt ağaçları bazende kavaklarla çevrelenmiştir. İç tepelerinde ise hala el değmemiş çam 188 Çetik 1985, Mitchell- Waelkens 1999, Mitchell- Waelkens 1999, Mitchell- Waelkens 1999, Hogarth 1890, Çetik 1985, Çetik 1985,

34 ormanları bulunmaktadır 195. Yine Sultan Dağı yamaçlarının üzüm bağları ile kaplı olduğu bildirilmiştir. Roma Dönemi ne ait bir kısım stelde bölgede yetiştirilen üzüm ve buğday kabartmaları bulunmuştur 196. Sultan Dağı nın güney ucundaki dağların uzantısı olan bir dizi alçak tepe arasındaki vadi çanaklarında ise tahıl ve haşhaş tarlaları ile çevrili yerleşim yerleri dikkati çekmektedir. Bu tepecikler genellikle çıplak ya da bodur meşe örtüsüne sahiptirler 197. Fakat vadinin karşı tarafında iki üç Türkmen Yörük köyü zıtlıklar göstermiştir. Burada susuzluktan ağaçlar yok olmuştur. Sultan Dağı nın eteklerinde, Akşehir e yaklaştıkça özellikle köylerinde çaylar, güzel nar, kayısı ve meyve bahçelerine sahip köyler art arda uzanmaktadır 198. Akarçay Havzası iklim özelliklerinde kısa mesafelerde ortaya çıkan değişiklikler, morfolojik özelliklerinden kaynaklanan farklılıklar, toprak tiplerinin zenginliği gibi çok sayıda coğrafi faktör sebebiyle, bitki formasyonlarının da farklılaşmasına ve türce çeşitlenmesine yol açmıştır 199. Ayrıca yaklaşık farklı bitki türünün yayılış gösterdiği, endemik bitkilere rastlanmış olup, bölgenin yakınında Kumalar Dağı ve yakınında on iki bölgesel endemik bitki çeşidine rastlanmıştır 200. Genel olarak değerlendirildiğinde Phrygia Parōreia nın tüm nehir ve vadilerinin son derece verimli olduğu düşünülebilir ve bölge sakinleri başlıca geçim kaynağı olarak Antik Dönem de olduğu gibi bugün de tarımla uğraşmaktadır Akarsuları Antik Dönem, Anadolu nun batıya açılan kapısı konumunda olan İç Batı Anadolu Eşiği, Büyük Menderes (Maindros), Küçük Menderes (Skamandros-Astarpa) ve Gediz (Hermos) nehirleri ile Hellenizm in daha iç bölgelere yayılmasını aynı zamanda da liman ticaretinin doğuya ulaştırılmasını kolaylaştırmıştır 201. Bu havzalar Hellenistik Çağ dan itibaren büyük blok taşlarla yapılmış gözetleme kuleleri ve kalelerle donatılmıştır 202. Sultan Dağı boyunca güneydoğuya inildiğinde Doğanhisar a kadar çok sayıda çayın 195 Haspels 1971, C.I, Bahar 2007, Sarre 1998, Hogarth 1890, Kargıoğlu-Serteser-Şenkul-Özdemir 2008, Kargıoğlu-Serteser-Şenkul-Özdemir 2008, 33-34; Akçiçek-Vural 2007, Magie 1950, Meriç 1988,

35 yer aldığı bu engebeli arazi verimli ve ekili bir karaktere sahiptir 203. Sultan Dağı nın kuzeyinde yer alan kayalıklar içinden doğan ve Ilgın Ovası na hayat veren akarsu, bölgenin en önemli kaynaklarından bir diğeridir. Bu akarsu Antik dönemde Kempos olarak adlandırılıp, günümüz Gökçeyurt suyu dur. Roma Dönemi nden kalan mimari parçalar ve mezar stellerine ait taştan parçalar ve yazıtlar ile yine kasabanın kuzeyinde bir antik kuyu ve günümüzde mağara peynirciliği yapılan 40-50m. derinliğinde bir doğal mağara tespit edilmiştir 204. Emirdağ Havzası nda sürekli akışa sahip olan akarsular pek fazla değildir. Havzadaki en önemli akarsu Emirdağ Çayı dır. Bölgedeki bir çok akarsu hemen hemen aynı özelliği taşımaktadır. Genellikle çoğu akarsu kısa boylu ve geçici akarsu özelliği gösteren ve yılın büyük bir bölümünde akış göstermeyen akarsulardır. Yaz aylarında birçoğu kurumaktadır. Bölgede özellikle volkanik arazilerde yüzeye düşen yağışlar yüzeysel akışa geçemeyerek yeraltına sızmakta olduğundan havza ve çevresinde yeraltına sızan sulardan faydalanmak amacıyla kuyular oluşturulmaktadır. Sahadaki yerleşim birimleri ve ekonomik faaliyetler açısından yeraltı suları oldukça büyük bir öneme sahiptir. Bu yeraltı sularından faydalanmak amacıyla da kuyular açılmıştır. Bu kuyuların açılmasının temelinde kullanma suyu sıkıntısı ve tarımda sulama yatmaktadır 205. Belki de Strabon un Lycaonia Platosu nda dünyanın en derin kuyuları diye bahsettiği kuyuların bir kısmını bu bölgedeki kuyular oluşturmuştur 206. Ksenophon'un Sart (Sardes)'tan Ikonion'a giden yol üzerinde diye tarif ettiği Midas'ın Çeşmesi olarak varsayılan, Phrygia Parōreia da Midas Pınarı olarak bilinen 207 bu kaynağın yerini Ksenophon, Philomelion un kuzeyinde Midas Çeşmesi nin yola en yakın ve büyük bir şehri olan Thymbrion dadır demek suretiyle bir nevi çeşmenin yerini Thymbrion olarak belirtmişse de 208 bol ve berrak kaynak suyu olan bu pınar 209 Akşehir deki Ulu Pınar Derbendi olarak kaynaklarda yer almıştır 210. Bölgenin yaklaşık doğu sınırına yakın olan ve Proseilemmene toprakları içerisinde de gösterilen Çeşmelisebil ve Kuyulusebil yine önemli birer su kaynağıdır Sarre 1998, Bahar 2007, Sivas 1999, Strabon, XII Ksenophon, I ; Texier 2002, Ksenophon, I Ksenophon, I Ainsworth-Parker 1844, I.32; Ramsay 1887, 461; Bahar 2010a, Anderson 1899,

36 Akarçay (Caystros) Akarçay Afyonkarahisar ilinin en önemli akarsuyudur. Kaynaklarını genellikle Sincanlı Ovası'nın güneyindeki Ahır Dağı'nın kuzey yamaçları ile Kumalar Dağı'nın kuzeybatı yamaçlarından çıkan dereler oluşturur. Sofunun Çiftliği mevkisinde, Akarçay'ın en önemli ve büyük kolu olan Kali Çayı birleşir. Akarçay buradan, Eber Gölü'ne kadar olan kısımda çok sayıda kollara ayrılır. KB-GD doğrultusunda uzunluğu yaklaşık 160km, eni 70km olan Akarçay Havzası adını yan kolları ile en büyük nehir olan Akarçay dan almaktadır. Antik Dönem ismi Caystros olup, Ksenophon Cyrus'un seferini anlatırken bu çaydan bahsetmiştir 212. Havzada yer alan en önemli akarsular Akarçay ve Kali Çayıdır 213. Kali Çayı, kaynağını Kumalar Dağı ndan alan küçük bir akardır. Şekil-3. Akarçay Havzası-(Kargıoğlu-Serteser-Şenkul-Özdemir 2008) Ayrıca Sultan Dağı'nın kuzey doğu yamaçlarında yani Eber ve Akşehir Gölleri ne bakan yüzeyinde kaynağını bu dağdan alan çok sayıda ve kısa boylu dereler bulunmaktadır 214. Güneyde Anthios (Akçay-Yalvaç Çayı) ırmağı mevcuttur 215. Çiği deresi, Boğazçayı ve Çayırözü dereleri yine sularını Çavuşçu Gölü ne boşaltmaktadır 216. Argıthanı yakınında bulunan Ali Çayı, Çebişli ya da Argıt dereleri birleşerek Karmeios ismiyle Çavuşlu Gölü ne 212 Drew-Béar 2001, Kargıoğlu-Serteser-Şenkul-Özdemir 2008, Cramer 1832, Ramsay 1924, Saraçoğlu 1990,

37 dökülmektedir 217. Bunların dışında Akarçay ın başlıca kolları, Araplı deresi, Çay deresi, Yeniköy deresi, Engilli deresi ve Adıyan deresi mevcuttur Gölleri Akşehir Gölü (Martyron ) Phrygia Parōreia'da yer alan Antik Dönem Akşehir Gölü «Kırk Şehit Gölü» ismini almaktadır 219. Afyonkarahisar-Konya il sınırları içerisinde yer alan Akşehir Gölü, yaklaşık 304 km² dir. Eber Gölü'ne dökülen Akarçay, buradan Eber Akarı vasıtasıyla Akşehir Gölü'ne dökülür. Büyük bir bölümü Afyonkarahisar il sınırları içerisinde ve denizden yüksekliği 956 m olan Akşehir Gölü'nün çevresi sazlık ve kamışlıktır. Burası sığ bir göldür ve ortalama 4,5 m'lik bir derinliğe sahiptir. Gölün dışarıya akıntısı olmaması sebebiyle kapalı bir havza durumundadır. Gölün batısında Eber Gölü'nün ayağı olan Eber Akarı ve Sultan Dağı'ndan gelen dereler mevcuttur. Gölün suyu gölü besleyen akarsuların göle kavuşma noktaları dışında tuzludur. Akşehir Gölü, Eber Gölü nün hemen güney doğusundadır. Eber Gölü gibi büyük bir çöküntü havzasının içinde oluşmuştur. Bu göl suyunu Sultan Dağı dan inen birçok çaydan almaktadır 220. Eber Gölü (Tessarakonta ) Akşehir Gölü'nün batısında Bolvadin ile Çay ilçeleri sınırında olan bu göl, deniz seviyesinden 967m. yüksekliktedir. Yüzölçümü çevresindeki bataklık alanlarla birlikte yaklaşık 150m² yi bulur. Akarçay ve Sultan Dağı'ndan gelen derelerle beslenen gölün genellikle yaz sonlarına doğru, yetersiz beslenme sonucu, suları çekilmektedir ve oldukça sığ bir göldür. Bu göl, çeşitli nedenlerle gittikçe dolmakta ve alanı daralmaktadır. Bunun sonucunda birbirinden bağımsız gölcükler oluşmaktadır. Derinliği yaklaşık 3,5-4m iken, zamanımızda 1,5-2m'ye inmiştir. Kaystros (Akarçay) ile birlikte Gallos (Yalvaç deresi) ırmakları yine göle dökülen 217 Bahar 2012, Burgan-İçağa-Bostanoğlu-Kilit 2013, Ramsay 1960, Sarre 1998,

38 derelerdir 221. Çavuşçu Gölü (Ilgın G.) Sultan Dağı nın kuzeyinde yer alan üç gölden en doğuda yer alan Ilgın Gölü, diğer ikisinden kıyılarının bataklık olmaması ve dik eğimlerle suya inmesi ile ayrılmaktadır. Bu göle güneyden Çiğil ve Balkı yerleşimler arasından yine bir akarsu karışmaktadır 222. Bu göl, Ilgın ın yaklaşık 3km kadar kuzeyinde 50km² lik bir alanda yer alır. Bölgede yer alan akarsulardan Çiği Deresi, Boğazçayı ve Çayırözü dereleri sularını Çavuşçu Gölü ne boşaltmaktadır. Çavuşçu Gölü nün zaman zaman artan suları, ovanın doğu kesiminde bir drenaj kanalı yoluyla Ilgın Ovası nı bir yay şeklinde geçerek Zaferiye yakınlarında Bulcuk Çayı ile birleşmektedir 223. Bu göl, Sultan Dağı ndan inen dere ve çaylarla beslenmektedir. Gölde zaman zaman kabarma ve çekilmeler görülmektedir 224. Beyşehir Gölü (Koralis ) 225 Koralis, Gölü yaklaşık 50km uzunluğunda ve 20km genişliğindedir. Antik kaynaklarda sözü edilen Beyşehir ve Suğla gölleri, bölgede önemli su kaynaklarındandır. Beyşehir Gölü nde Antik Dönem lerde de yerleşime sahne olmuş irili ufaklı pek çok ada bulunmaktadır. Bunlardan bazıları Yılan Adası, Hacı Akif Adası, Mada Adası dır. Bu gölde balık boldur. Strabon un Lycaonia Platosu nda diye bahsettiği bu göllerin büyüğü Koralis (Beyşehir), küçüğü Trogitis Gölü dür (Suğla) 226. Beyşehir Gölü nün güneyi bir geçit bölgesi özelliği taşımaktadır. Nitekim, gölün güneyi Akdeniz Bitki Örtüsü özelliği ve bitki çeşitliliği göstermektedir 227. Tüm bu göllerin dışında Phrygia Parōreia Bölgesi nin yaklaşık kuzey batısında bulunan Bulanık Gölü de yine bölgede yer alan göllerden bir diğeridir. Yine Hoyran Gölü nün bir kısmını da içine alan bölgede, daha sonra Hoyran ve Limnai Göleri birleşerek Eğirdir Gölü nü oluşturmuşlardır. 221 Sevin 2001, Sarre 1998, Saraçoğlu 1990, Saraçoğlu 1990, Strabon, XII Strabon, XII Çetik 1985,

39 Yollar Medeniyetlerin şekillenmesinde insanların çevresiyle olan münasebetleri etkili olmakla birlikte bu etki, çalışma bölgemizde oldukça bariz bir şekilde kendini göstermiştir. Bu etki değişik soysa-ekonomik, siyasi, kültürel alanlarda süreklilik ve bağlantılar oluşturmuştur. Roma ordusu tarafından büyük kısmı M.Ö. 2.yüzyıl ile M.S. 2.yüzyılın ortaları arasında öncelikli olarak siyasal amaçla inşa edilen askeri yollardan, insan, meta ve düşünce akışını sağlamak için faydalanılmıştır. Phrygia Parōreia Bölgesi, bu anlamda gerek coğrafi yapısı gerekse jeopolitik konumundan dolayı Hellenistik ve Roma Dönemlerinde önemli yol güzergâhları üzerinde yer almaktadır 228. Yolların geçtiği merkezler incelendiğinde, genellikle nüfusu yoğun olan Thymbrion 229 gibi kalabalık şehirlerden geçtiği görülmüştür. Bölgede tespit edilen çok sayıdaki kaya mezarı, Hellenistik Dönem sonrası Roma İmparatorluk Dönemi yle birlikte başlayan huzur ve barış sürecine parelel olarak artan nüfusun yoğunlaşması olarak yorumlanırken 230, aynı zamanda bu yoğunlaşmanın yol sistemlerinde de belirleyici rol oynadığı düşünülmüştür 231. Bölgenin önemini artıran bir özellik olarak geçen bu yollar, aynı zamanda bölgenin ticaretinin de gelişmesin de etkili olmuş olmalıdır 232. Bu ifadelerden de anlaşılacağı gibi, Antik Dönem den bu yana anayol güzergâhları gerek ekonomik gerek kültürel ve sosyal yönden gelişmiş bölgelerden geçmektedir. Parōreia Bölgesi nde ITÇ da merkezi Üçhöyük (Bolvadin Höyük) olmak üzere önemli bir yol güzerğahının varlığı bölgede Ö. Koçak tarafından yapılan yüzey araştırmalarında vurgulanmıştır. Ayrıca Bolvadin-Çobanlar, Bolvadin-Sultandağı, Bolvadin- Karamık Karacaören ve Bolvadin- Büyük Karabag arasındaki yol güzergâhları da bölgede oldukça belirgindir 233. Tuz Gölü sahrasının, biri güneyinden diğeri kuzeyinden iki yol geçmektedir 234. Ephesos Limanı ile içeriler arasındaki ticaretin yükünü taşıyan, eskilik açısından Kral Yolu ndan daha sonra gelen Güney Yolu Kral Yolu ndan daha fazla ticari önemi olan 228 Bahar 2013, Ksenophon, I.2.13.; Ainsworth-Parker 1844, I Sivas 2007a, Pirson 2009, Ramsay 1960, 31, Koçak 2005, Ramsay1960,

40 doğrudan bir ulaşım hattıdır. Doğal engeller açısından da daha rahat bir hattır. Philomelion dan geçilerek Doğanhisar üzerinden Konya ya uzanan güneydeki bu yol Eski ve Orta Çağ da birçok yerleşim merkeziyle dolu bir ana yol olduğu hatta günümüz modern Ilgın- Ladik-Konya yolundan çok daha önemli olduğu bilinmektedir 235. Güneyden geçen Hellenistik-Roma Dönemi ne ait olan bu yol, kuzey yolundan hem daha çok kısa hem daha kolay olmasına rağmen Persler, güç ve dolambaçlı olan kuzey yolunu, düz ve kolay olan bu yola tercih etmiştir. Ephesos'tan Cilicia ile Susa'ya uzanan 236 Perslerin batıya yönelik yayılma politikalarını gerçekleştirmek amacıyla kullandıkları bu yollar hükümet işleri için en kestirme yoldur 237. Persler kendi devirlerinden daha eski bir devirde ve o devrin idare merkezinin vaziyetine göre en tabiî bir surette kullanılmış olan, mevcut yolu muhafaza ve idame etmişlerdir 238. Bu yol I.Dareios'a muazzam ordusunu Anadolu geçitlerinden batıya doğru kolayca yürütme imkanını vermiş, Anadolu karayolu ticaretini canlandırmış, haberleşmede büyük kolaylık sağlamış 239 ve bölgenin kısa sürede Persler tarafından benimsenmesine ve Pers etkisinin bu bölgede etkin bir şekilde yerleşmesine yol açmıştır 240. Genç Cyrus, kardeşinden Pers tahtını almak için yaptığı seferde askerlerini yine bu yol üzerinden ters yönde olmak üzere sevk etmiştir 241. Bu olay tarihte Ksenophon'un "On Binlerin Dönüşü" adlı eserinde Yunan askerlerinin yenilip geri dönüşünü anlatmakla birlikte Ksenophon, Genç prensin Sard tan (Sardes) hareketinden itibaren durakladığı durak yerlerini önem sırasına göre ve yeni yerlerle bağdaştırılarak anlatmıştır. Ksenophon, bu yürüyüşünün Afyonkarahisar ili içinde geçen bölümünü anlatırken; şimdiki Bolvadin ilçesinde bir çiftçinin Üçhüyüklerden bulduğu üçlü nimfalar heykeli sayesinde, eski kral yolunun Dara yolu ile kesiştiği kalabalık bir yer olarak yeri tespit edilen Kaysterpedium şehrinde beş gün mola verdiği anlatılmıştır 242. Cyrus buradan iki günlük bir yürümeyle Tyraion'a gelmiştir ki burası da önemli bir şehirdir. Şehrin önündeki geniş ovada üç gün kalarak ordusuna geçit yaptırmıştır 243. Epyaxa'nın getirdiği parayla, ordusunun masraflarını karşılamıştır. Bundan sonra Cyrus, doksan üç kilometre yedi yüz kırk metre daha giderek Phrygia'nın son şehri olan İconium a 235 Sarre 1998, Sivas 2007a, 334; Sevin 1982, Ramsay 1960, Ramsay1960, Ramsay 1960, Ramsay 1960, Ksenophon,I Ksenophon, I.2.11; Texier 2002, Ksenophon, I

41 buradan Kilikya'ya ulaşmıştır. Büyük İskender in fütuhatını takip eden iki asır zarfında ise bu yol güzergâhı farklı zamanlarda, hâkim kuvvetlerin merkezine göre değişmiştir 244. Peutinger tablosunda bu yol doğru ve devamlı bir yol olarak değil, parça parça gösterilmiştir. Antiokheia, Lysias, Julia, Philomelion şehirlerine yer veren tabloda yer almayan şehirleri de Ramsay Efes-Dinar-Yalvaç-Konya üzerinden Toroslar ve Kilikya ya kadar vermiştir 245. M.Ö. 51 de Cicero nun Kilikya ya seyahati, yine çalışma bölgemiz olan Phrygia Parōreia şehri olan Ilgın üzerinden olmuştur 246 (Harita-1ve Harita-2). Görülmüştür ki Romalılar, bölgeye egemenlik kurmalarının ardından kapsamlı yol yapım projelerine girişmişlerdir. Taş döşeli yollar, köprüler, limanlar büyük bir başarıyla tüm eyaletlerde ortaya konulmuştur. Son derece geniş olan imparatorluk topraklarında iletişimin önemi düşünüldüğünde, İmparatorluk yönetiminin gerektiğinde ihtiyaçlarına cevap verebilecek nitelikte rahat bir ulaşım sisteminin kurulması yönündeki çabalarının ne derece önem taşıdığı kurdukları bu yollarda açığa çıkmaktadır 247. Ayrıca bu yollar, getirdiği iletişim kolaylığı yanında İmparatorluk topraklarında yaşayan halkları birleştiren de bir unsur olarak düşünülmüş olmalıdır. Tarihin en erken dönemlerinden itibaren bölgede nehir vadileri boyunca uzanan, dağlık bölgeleri sahile bağlayan geniş bir yol ağının varlığı bilinmektedir. Nitekim Roma için yol ağları ve bununla ilgili faaliyetler, egemenligin en önemli simgelerinden olmuştur. Dolayısıyla bölgenin eyaletleştirilmesi sürecinde ilk aşamalardan biri yol ağları ile bu kentleri birbirine bağlamaktır. Egemenliği altındaki topraklarda olup bitenleri mümkün olan en kısa sürede öğreneceklerdir. İktidarlarını bu sayede pekiştirmek için her zaman daha iyi ve daha kısa yolların inşasına önem vermişlerdir 248. Aynı zamanda Sultan Dağı üzerinde de iki yolun varlığı tespit edilmiş, birincisi dan Philomelion a uzanan yol, ikincisi yine dan Synnada ya uzanan yoldur 249 (Harita-2). Bunların dışında Çesmelisebil ve Kadınhanı-Atlantı (Dokuzatlı) üzerinde kuzeye dogru uzanan bir yol güzergâhı bulunmaktadır 250. Yine Roma İmparatorluğu döneminde (M.Ö. 6 yıllarında), Parōreia Bölgesi nde 244 Ksenophon, I.2.19.; Ramsay 1960, Ramsay 1960, Hunter 1913, 74; Poussin 2002, Freeman 2003, Takmer-Tüner Önen 2008, French 1984, 124. (Harita); Taşlıalan 1999, Calder 1956, xvıı-6. 32

42 askeri ve ticari amaçlarla yapımına başlanan Roma kolonilerini birbirine bağlayan, özellikle tekerlekli araçların ihtiyaçlarına uygun olarak inşa edilmiş Via Sebaste adıyla anılan yol ağı mevcuttur 251. Pisidia nın güney-batı, güney-doğu yönlerinde geçen ve koloniler döneminde "Via Sebaste" adını alan yol 252, Ephessos dan başlayıp Tralleis, Laodikeia, Apameia üzerinden gelen yolla bağlanır ve Antiokheia dan sonra Beyşehir Gölü nün doğu kıyısını izleyerek ayrıldığı iki kolla Homanadlar ın topraklarını çevirir. Bu yol, daha sonra Garsaura Arkhelais (Aksaray) Kaisareia (Kayseri), Melitane (Malatya) üzerinden Fırat Vadisi ne kadar uzanarak Roma nın ve ondan sonraki dönemlerin en önemli askeri ve ticaret yolu olmuştur 253. Via Sebaste adını alan bu yolların kuruluş sebebi, kolonileri birbirine bağlamaktır. Bu amaçla kıyılardan iç kısımlara ulaşımı sağlayacak Caput Viae 254 (yolun başlangıç noktası) Antiokheia olmak üzere yol sistemi inşa edilmiştir 255. Bu yolun yapımındaki ikinci amaç da Antiokheia kolonisi ni kurarak, Homanadlar ı kuşatmak ve onları devamlı kontrol altında tutma zorunluluğu olmuştur 256. İşte Augustus bu amacına ulaşabilmek ve bölgede son derece güç olan ulaşımı düzenli hale sokmak için bu bölgede yol yapımına ağırlık vermiş ve eyalet valisi olan C. Arrutius Aquila tarafından M.Ö. 6 yılından itibaren Via Sebaste nin yapımı devam etmiştir 257. Görülüyor ki Roma kolonileri askeri sebeplerle yerleştirilmiş ve askeri yollarla irtibatları temin edilmiştir. Bu yolların muntazam bir düzen üzerine temin edildiği ve hepsinin askeri bir merkez 258 olan Colonia Antiokheia 'ya bağlı olduğu da görülmüştür 259. Yollar askeri önemlerinin yanında şüphesiz dinsel ve yönetimsel amaçlı olarak ta yapılmışlardır 260. Yine Hristiyanlık Dönemi nin başlangıcında Ephesos'dan doğuya yolculuk edenlerin kullandığı "ortak yol" olarak da bölgeden geçen yollar kullanılmıştır 261. M.S. 46 yılında St. Paul ve Barnabas ın yeni bir dini oluşumu olarak Hristiyanlığı başlatmak için 251 Robinson 1924, Özsait 1980, Özsait 1982a, 330; Mitchell1993 (Harita-Via Sebaste) 254 Mitchell- Waelkens 1999, Taşlıalan 1999, Ramsay 1960, Özsait 1982a, Mitchell- Waelkens 1999, Ramsay 1960, Aydınoğlu 1998,141 vd. 261 Magie 2002,

43 Antiokheia ya geldiği düşünülen yol da yine Via Sabeste yoludur 262. St. Pauls, Barnabas ve Yuhanna "Yaklışık 45 yıllarında"... Pamphylia'nın Perga'sına geldiler 263. St. Pauls ve Barnabas'ın Perge'den Antiokheia'ya çıkarken izlediği güzergâh olduğu bildirilen bu Via Sabeste Yolu 264 ile ilgili olarak Döşeme Boğazından itibaren Perge ye kadar devam eden güzergah ile ilgili mil taşlarına rastlanmıştır 265. Perge'yi Antiokheia'ya Kestros (Aksu) Irmağı vadisinden geçerek bağlıyan bu yol güzergahının, bu iki merkez arasındaki ulaşımı en kısa sürede sağlayan güzergah olduğu anlaşılmaktadır 266. Harita-3. S. Paul un Antiokheia üzerinden 1.2.ve 3. Seyahati St. Paul, M.S yılları arasında birinci yolculuğuna 267 Antiokheia dan (Antakya) başlayarak Kıbrıs (Salamis ve Paphus) üzerinden Attalia (Antalya) Limanı na ulaşmıştır. Kara yolu ile Perge ye (Aksu) ve Kestros (Aksu) Vadisi nden, Phrygia Parōreia da bulunan Antiokheia ya ulaşmıştır. Roma yollarını takip ederek, Ikonion, Lystra (Hatunsaray Kasabası) ve Derbe (Kerti Höyük) kentlerine ulaşmıştır 268. Aynı güzergâh üzerinden geri dönerek yine Antiokheia, Kestros (Aksu) Vadisi üzerinden, Perge ye oradan Attalia ya (Antalya) ulaşmıştır. İkinci yolculuğunda (M.S ) 269 Antiokheia dan (Antakya) karayolu ile önce 262 Destro-Pesce 2002, Ercenk 1992, Mitchell 1993a, Takmer-Tüner Önen 2008, Ercenk 1999, Mitchell 1993, Pilhofer 2002, 77-79; Thomas 2002, Mitchell 1993, 5. 34

44 Tarsus a sonra Kilikia Bölgesi sınırları içerisinden devam ederek, Derbe, Lystra, Ikonion, kentlerini ziyaret ettikten sonra, Efes e (Selçuk) ulaşmıştır. Efes ten de Troas a (Çanakkale) geçerek deniz yoluyla Makedonia ya devam edip Korinth den geriye dönerek yine aynı güzergahı takip edip Troas a (Çanakkale) ulaşmıştır. Tekrar deniz yoluyla yolculuğuna devam ederek Phonecia daki Tyre, Ptolemais kentleri üzerinden Caeserias ve Jerusalem e (Kudüs) gelerek yolculuğunu tamamlamıştır 270. St. Paul un üçüncü yolculuğunda (M.S ) 271 Antiokheia dan, Troas a (Çanakkale) 272 Derbe, Lystra, Ikonion dan ve Antiokheia dan geçmişlerdir. 273 Bölgede Amorion, Orkistos, Vetissos ve Pissia da Hristiyanlık ve Hristiyanlık öncesi döneme ait izlerin yer aldığı yazıtlar ele geçirilmiştir 274. Hatta Çeşmelisebil e kadar olan bölgede çok sayıda Hıristiyan yazıtlara rastlanmıştır 275. Konya-Kadınhanı-Ilgın-Akşehir-Çay bağlantısı önemli tarihi doğu batı güzergahında olduğu gibi yerleşmelerin konumları da yol bağlantılarıyla paraleldir 276. Bölgede bütünlüğünü sağlayan bu yol ağlarını aktarırken aynı zamanda çalışma bölgemizin özellikle önemli yol güzargahları üzerinde olduğunu vurgulamaya çalıştık. Burada yol sistemi araştırmacılarının amaçlarındaki değişikliklerden kaynaklanan bir takım farklılıklar olabileceği gibi yolun ortaya çıkartılması tek başına yetersiz olup, bu yolların farklı ilgi gruplarına yönelik olarak daha kapsamlı araştırılması ve bögede bir turizm ürünü olarak planlamasının yapılması gerekli diye düşünüyoruz. 270 Bailey 1909, Mitchell 1993, Behan 1909, ; Jewett 2002, 92, Mitchell 1993, Calder 1956, xxxviii. 275 Ballance 1958, Drew- Béar 2004, 107; Bahar-Koçak 2002,

45 II. BÖLÜM BÖLGEDE ARAŞTIRMA YAPAN MODERN ARAŞTIRMACILAR Tarihi coğrafya çalışmaları dönem ve siyasi olaylara göre farklılıklar gösterebildiği için biz özellikle Hellenistik ve Roma Dönemi nde, Phrygia Parōreia Bölgesi nin antik kaynaklarda ne şekilde yer aldığına bakacağız. Bu anlamda antik kaynaklardan Ksenophon'un Anabasis i, Arrianos un Anabasis i, Plinius ve Strabon çalışmamız için ayrı bir önem arz etmektedir. Tarih öncesi yerleşmelerin yanı sıra M.Ö. 2. bin, Demir Çağı, Hellenistik ve Roma öncesi buluntular veren yerleşmeler tespit eden Taşlıalan ve ekibi, Hellenistik ve Roma Dönemi yerleşmeleri tespit etmişlerdir. Kentlerin lokalizasyonu ile ilgili çalışmalar halen devam etmektedir 277. Bölgede Ramsay in Roma yolları üzerine çalışmaları mevcut olsa da onun çalışmaları daha çok şehirler ile sınırlı kalmıştır. Buna karşın artık şehirlerle birlikte onları bir başka yere bağlayan yollarla da ilgilenilmiştir. D. H. French, Roma Dönemi çalışma bölgemizden geçen yollarla ilgili çalışmalarında önemli bilgiler aktarmaktadır 278. Bölgenin önemli merkezlerinden biri olan Antiokhia ile ilgili en erken yayınlar, İngiliz seyahatçiler ve Fransız Vyvyan Jago Arundell tarafından yıları arasında yapılmıştır. Antiokheia ile ilgili en kapsamlı araştırmayı yapan F. V. J. Arundell in yanı sıra, Tchihatcheff, L. Laborde, O. F. Richter, J. Ewers, J. R. Sterret ve W. J. Hamilton gibi araştırmacılar, bölgede yaptıkları araştırmaların sonuçlarını çeşitli yayınlarla ortaya koymuşlardır 279. Daha sonra yıllarında Anadolu'da araştırmalar yapan W.J. Hamilton Yalvaç'ta kopya ettiği Latince yazıtlardan birinde CAESAREA şeklinde, koloninin adını içeren bir yazıt bulmuştur yıllarına gelindiğinde İngiliz tarihi coğrafya uzmanı, epigraf W.M. 277 Taşlıalan 2000, French 1974, Mitchell-Waelkens 1998, Hamilton 1842,

46 Ramsay, epigrafik malzeme ışığında Phrygia Bölgesi nin topografyasını ve tarihi coğrafyasını inceleyen ilk bilim adamı olmuştur. W. M. Ramsay 1886 ve 1905 tarihlerinde araştırma çalışmalarına devam ettiği Anadolu nun diğer bölgelerinde ve Antiokheia da yaptığı araştırmaların sonuçlarını 1907 tarihinde Londra da yayınlamıştır. W. M. Ramsay yılları arasında Antiokheia'da geniş çaplı yazıt araştırmaları ve kazılar yapmış olup, Pisidia nın sınırlarından, topografyasına, antik yerleşmelerinin tespitinden yazıtlarına kadar her sorunu üzerinde çalışmış ve pek çok yayını ile bölgenin tarihî coğrafyası, yerel din ve kültür tarihinin aydınlatılmasına önemli ölçüde katkıda bulunmuştur yüzyılın sonunda araştırmacıların dikkatini çeken Mēn konusunda en önemli araştırmayı yapan kişi W. Drexler özellikle de epigrafik ve nümismatik belgeler üzerinde çalışarak tanrının kökeniyle ilgili görüşlerini bildirmiştir 282. Antalya ve civarında epigrafik çalışmalarını sürdüren G. E. Bean, daha önce L. Robert in yayımladığı yazıtlar arasındaki Mēn yazıtlarını kısaca tekrar ele almıştır yılında W. M. Ramsay, W. M. Calder ve M. Hardie Yalvaç ın kuzeyindeki Antiokheia kentine kutsal bir yolla bağlı Karakuyu tepesindeki Mēn kutsal alanını keşfetmişlerdir. Bu keşif, bu konudaki araştırmalar açısından çok önemlidir. Burası Anadolu daki en önemli Mēn kült merkezidir ve kültle ilgili pek çok adak steli bu keşifle açığa çıkarılmıştır yılında İngiliz araştırmacı S. Mitchell başkanlığındaki ekip Antiokheia'nın arkeolojik kalıntılarını yeniden değerlendirmeye almışlardır Stephen Mitchell'e kadar ki 1983'te araştırma ve kurtarma kazıları M. Taşlıalan yönetiminde, Augustus Tapınağı, Roman Hamamı, St. Paul Kilisesi'nde çalışmalar yapılmıştır 286. Antiokheia da ilk kazıların yapıldığı kent özelliğini sürdürürken, son yıllarda daha kapsamlı kazı ve temizlik çalışmalarına sahne olmaktadır. Kentte 1987 yılından itibaren M. Taşlıalan başkanlığında yapılmakta olan kazılar halen devam etmektedir. 287 Kentteki yazıtlar T. Drew-Bear tarafından incelenmiştir 288. I. Dünya Savaşı sırasında bu çalışmalar durmuş Atatürk'ün talimatıyla 1925 yılında 281 Ramsay 1960, Drexler 1896, Bean 1952, Ramsay 1916, ; Calder 1912,79-109; Hardie 1912, Mitchell 1993, Taşlıalan 1997, Taşlıalan 1991, 30-36; 1992, 263 vd. 288 Drew-Béar 2001,

47 tekrar epigrafik çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. W. M. Calder ve ekibi MAMA genelde epigrafik malzemeye yönelik çalışmıştır yılları arasında Fransız Anadolu Araştırma Merkezi kurulmuştur. E. Chaput adlı Fransız araştırmacı bölgede ciddi araştırmalar yapmıştır yılında 4 cilt halinde yayınlanan kitabı Phrygia'nın jeoloji ve coğrafyası için bundan sonraki araştırmalar da temel kaynak olmuştur. Bölgede Fransızlar tarafından yapılan ilk verimli çalışma ve kazılar II. Dünya Savaşı nın patlak vermesine kadar devam etmiştir.1939 yılında II. Dünya Savaşı başlayınca çalışmalar 1946 yılına kadar yapılamamıştır. 1946'dan sonra Haspels tekrar bölgeye gelmiş ve 1958 yılına kadar kazıya aralıklarla devam etmiştir. Prehistorik dönemden Türk dönemine kadar olan süreçte tüm arkeolojik ve epigrafik malzemeyi incelemiş, bu çalışmalarını 1971 yılında yayınlamıştır. II cilt halinde yayınlanan eserin bir cildi metin diğeri ise levha halindedir. Haspels in The Highlands of Phrygia: Sites and Monuments, I: The Text; II: The Plates adlı eseri bu gün bile bölge için konusunda en iyi kaynaklardandır 290. Haspel, Phrygia materyalleri ile meşgul olmasına rağmen geç dönemleri ihmal etmiştir 291. İlk defa Türk bir araştırmacı Mēn konusuna değinen A. Erzen'in bu konudaki çalışmaları oldukça önemlidir. Tanrının adı ve kökeni üzerinde durmuştur. Kökeni konusunda ise tanrının adı, epithetleri ve ikonografyasından yola çıkmış, Mezopotamya ve Hitit ay tanrılarına değinmiş ve bu konuda kendisinden önce araştırma yapan ve görüş bildiren Drexler ve Perdrizet gibi, tanrının Anadolu nun yerli tanrısı olduğu sonucuna varmıştır 292. E. N. Lane, 1964 ve 1968 yıllarında, Mēn ile ilgili belgeler üzerine, bu tarihten kısa bir süre sonra yayımlayacağı corpusun ön çalışması niteliğinde iki önemli makale yayımlamıştır yılındaki çalışma kültle ilgili yazıtları içermektedir. Lane yılları arasında 4 cilt halinde Mēn corpusunu yayımlamıştır. Corpus Mēn ile ilgili, yayımlandığı tarihe kadar bilinen epigrafik, nümismatik belgeleri, heykeltıraşlık eserlerini, terra cotta heykelcik ile rölyefler ve gemmaları içermektedir. İlk cildi epigrafik belgelere, heykeltıraşlık eserlere, terra kottalara; ikinci cildi ise numismatik belgelere ve gemmalara ayrılmıştır. Üçüncü ciltte, bu belgeler üzerine yaptıgı yorumlar yer alır. Dördüncü ciltte, Ramsay ın 1911 yılı kazısıyla değerlendirdiği adak stellerini, onun çalışma notları ışığında yeniden ele almıştır. Böylece çalışma hem neredeyse o güne kadar bilinen tüm verilerin 289 Calder 1956, Haspels 2009, Haspels 1971, Erzen 1953,

48 toplandığı bir eser olmuş hem de bazı verilerin yeniden değerlendirilmesini sağlamıştır 293. B. Levick, 1967 yılında yayımlanan Roma nın Anadolu kolonileri üzerine çalışma yapmıştır. B. Levick daha sonra Antiokheia baş tanrısı olan Mēn Askaenos un adak yazıtları üzerine de bir makale yazmıştır 294. Yine Antiokheia a ait yazıtlar yayınlamak suretiyle bölge ile ilgili çalışmalarda bulunmuştur yıllarında T. T. Sivas ve ekibi tarafından bölgede araştırmalar yapılmıştır. Bu çalışmalarda, öncelikle anıtların yoğun olarak bulunduğu dağlık arazide yer alan Phryg kaleleri ve literatüre geçen bütün anıtlar incelemişlerdir. Phrygia Bölgesi, tarihi coğrafyası ve anıtlar incelenmiştir 296. İsmail Karamut, "Mēn Kültü ve Tapınakları" isimli doktora çalışmasında özellikle Karakuyu'daki Mēn Tapınağı üzerinde durmuştur 297. H. Bahar ın bölgede ve bölgeye yakın kentlerde gerçekleştirdiği çalışmaları devam etmektedir yılından itibaren de Ö. Koçak tarafından yüzey araştırmaları yapılmıştır 299. H. Kiepert tarafından yapılan Batı Asya nın genel haritasında bölge kısmen yer almıştır 300. Bölgeyi tümüyle sunan tam anlamıyla bir harita yoktur. Dağınık materyalleri anlamak ve kontrol etmek için iyi haritalar gereklidir. Varolan haritalarda çalışmaların çoğu görünmemekle birlikte bazı şehirler küçük ölçekli haritalarda yer almamaktadır. 293 Lane 1971, The Cult of the God Men harita; Lane 1975, sikkeler; Lane1976, 39-66; Lane 1978, Levick 1970, Levick 1967a, Sivas 2007, Karamut 1989, Bahar 2010a, 121; Bahar 2012, Koçak 2003, Kiepert 1881,

49 III. BÖLÜM PHRYGIA PARŌREIA BÖLGESİ SİYASİ TARİHİ 3.1. M.Ö. 2. Bin Yılda Bölgenin Tarihi Yarımadanın değişken coğrafi ve jeopolitik yapısından dolayı Antik Dönem in hiçbir evresinde Anadolu, kendi içine kapalı olmamış veya tek bir güç tarafından yönetilmemiş, politik bakımdan tarihin her döneminde ülkelerin, imparatorlukların ve kavimlerin bir parçası olmuştur. Bunun sonucu olarak ta çoğu zaman büyük güçlerin çok önemli ve merkezi parçası haline gelmiştir. M.Ö. 2. bin yıl Batı Anadolu coğrafyasını diplomasi içerikli Hitit belgelerinden öğreniyoruz. Nitekim II. Murşili nin Arzawa müzadelesinde sık sık bahsedildiği 301 gibi çalışma alanımız olan Phrygia Parōreia Bölgesi, Hititler Dönemi nde Pitašša Bölgesi sınırları içerisinde yer almaktadır 302. Çoğunlukla kabul edilen görüşe göre Pedessa-Pitašša, Tuz Gölü nün güney batısında ya da batısında Sultan Dağı eteklerinden Ilgın ve çevresi civarına 303, yaklaşık Polatlı ve Kadınhanı arasına kadar olan bir bölgede yer aldığı düşünülmektedir. Hititler zamanında, doğuda Konya dan Akdenize kadar uzanan Tarhuntaşşa ile batıda Arzawa Konfederasyonu içinde yer alan bazı yerel krallıklarla komşudur. Bu konfederasyon ile Hititler arasında zaman zaman meydana gelen sürtüşmeler bu bölgede cereyan etmiştir 304. Pitašša halkı hakkında II. Murşili nin 12. yıl kayıtlarında Pitašša halkının isyana kalkıştığı ve Batı Anadolu da Hitit müttefiki Mira Beyi Maššhuiluva tarafından isyana teşvik edildiği anlatılmaktadır. Hititler karşısında güç oluşturan Arzawa beylikleri ile Hitit Devleti arasında sık sık süren bu mücadelelerde Hititler in batıya açılan kapısı niteliğindeki Pitašša Ülkesi ve halkı, Hitit Devleti ne karşı zaman zaman isyan etmiştir 305. Arzawa Ülkesi ile Hitit toprakları arasında yer alan sınır ülkelerinden bir diğeri de Walma Ülkesi dir. Ancak bu ülkenin lokalizasyonu hakkında da farklı bilgiler yer almaktadır. 301 Macqueen 1968, Garstang-Gurney 1959, 74; Bryce 1974, 397; Macqueen 1968, 173; Bahar 2010a, Bryce 1974, ; Ay 2010, 104; Garstang-Gurney 1959, Bahar 2010a, Macqueen 1968,

50 Mellaart a göre bölge, Emir Dağları ve Sultan Dağı arasına lokâlize edilmiştir 306. Garstang ve Gurney, Afyonkarahisar yakınlarındaki Geç Dönem e ait Holmi kenti adının Walma dan geldiğini önermişlerdir 307. Bazı kaynaklara göre yine Hitit ile Arzawa Ülkeleri arasında tampon bir bölgede, Astarpa Nehri (Akar Çay) yakınlarına yerleştirilen bölgeyi 308 Cornelius, Afyonkarahisar ili sınırları içinde bulunan ve şimdiki adı Afyonkarahisar-Çay a lokâlize edilmesi gerektiğini önermiştir 309. Farklı bir görüş olarak Goetze ise, Murşili nin Arzawa Seferinde (II. Mursili nin Arzawa üzerine yaptığı seferinden bahsettiği yıllıklarında, Arzawalı düşmanla ilk kez Walma kenti yakınlarında karşı karşıya gelindiği ifade edilirken O (Uhhaziti ) oğlu Piyama-Kurunta yı askerleri ve savaş arabalarıyla birlikte bana karşı gönderdi. Walma yakınlarında Astarpa Irmağı üzerinde benimle savaşa tutuştu. Ben de onunla savaşa girdim denilmektedir. Mursili nin izlediği bu yol güzergahı üzerine de farklı görüşler olmakla birlikte 310 ) Arzawa güçleri ile Mursili nin ilk karşılaştıkları yer olan Walma Ülkesi ni, Çarşamba Çayı nın (Hulaya Nehri 311 )güneyinde Suğla ve Beyşehir Gölleri arasına yerleştirmektedir. 312 Ancak bölgede çalışan otoritelerce çoğunlukla kabul edilen görüşe göre M.Ö. 1. bin yılda Karamıkkaracaören yakınında öreni ve höyüğü bulunan Walma Ülkesi, yaklaşık olarak Parōreia sınırları içerisine Ipsus yakınında Holmi kentine lokalize edilmektedir 313. Çoğunlukla kabul edilen bu görüşün doğru olduğunu düşünerek bizde kenti Parōreia sınırları içerisine yerleştirdik (Harita-1) M.Ö.1. Bin Yılda Bölgenin Tarihi (Phrygler Dönemi M.Ö ) M.Ö.1. bin yıl içerisinde çalışma bölgemiz olan Parōreia Bölgesi, Phrygia Bölgesi içerisinde yer almaktadır. M.Ö Troia Savaşları'ndan sonra 314, Anadolu ya gelen Phrygler önceleri Propontis in (Marmara Denizi) güney kıyıları, sonra Sangarios Irmağı yöresinde oturmuşlardır. M.Ö. 9. yüzyılda Gordion u (Polatlı) güçlü bir kale durumuna 306 Mellaart 1993, Garstang-Gurney 1959, Macqueen 1968, Cornelius 1958, Bryce 1974, Bryce 1974, 109.dipnot. 312 Bryce 1974, Cornelius 1958, 9; Garstang-Gurney 1959, Strabon, XIV

51 getirmeye başlamışlar, M.Ö. 8. yüzyılın ortalarında da güçlü bir devlet kurmuşlardır. M.Ö. 8. yüzyılın sonlarında, etki alanını batıda Ege denizi kıyılarından, doğuda Halys in öte yakasına yayan bir krallığa sahip olmuşlardır. 315 Doğuda Urartular, güneydeyse Assurlular ile ilişkiler kurmuşlar ancak M.Ö. 7. yüzyılın başlarında göçebe Kimmer boylarının saldırılarına uğramışlar ve bunun sonunda başkent Gordion yakılıp yıkılmıştır. Kimmerler'den canını kurtarabilen kral ailesinin önde gelen üyeleri Yukarı Sakarya vadisine, kimileriyse Kızılırmak'ın doğusundaki Hattuşaş (Boğazköy) ve Pazarlı gibi merkezlere çekilerek, burada M.Ö. 547 yıllarına değin bağımsız yaşamlarını sürdürmüşlerdir. 316 Kült ve mezar anıtları biçiminde yapılmış Anadolu'nun en ilginç ve en değerli eserlerinin meydana getirildiği bölge, Bizans sonuna kadar Phrygia olarak adlandırılmıştır. 317 Köklü Phryg kültürünün etkileri bölgede Roma Dönemi nin sonlarına hatta Hristiyanlığın ortaya çıkışına kadar devam etmiştir 318. Kültürel varlığını devam ettiren Phryglerin Kimmerlerin saldırı ve yağmaları sonrasında, topraklarına doğuda Kızılırmak a kadar Lydialılar ikamet etmişlerdir Bölgede Persler (M.Ö ) Pers İmparatoru II. Cyrus un, M.Ö. 547 yılında Lydia Kralı Kroisos u yenmesi ile ilk kez tüm Anadolu haliyle çalışma bölgemiz olan Phrygia Parōreia, Pers yönetimine girmiştir 320. Pers kralı Artakserkses in kardeşi olan Genç Cyrus, İran a yürürken ordusuyla çalışma bölgemiz olan Parōreia dan geçtiği öğrenilmektedir 321. Doğu yoluna devam ederek kardeşine saldırmış, başarı sağlamak üzere iken M.Ö. 401 yılında yaralanmış ve ölmüştür. Cyrus un ordusu dağılmış, Yunanlı, Ksenophon ın yönetiminde bin zorlukla Karadeniz üzerinden Helespont a (Çanakkale Boğazı) gelmeyi başarmışlardır. Tarihte On Binlerin Dönüşü ismiyle yer alan bu olay bize birçok tarihi bilgiyi vermekle birlikte birkaç şehrin o günkü durumu hakkında bilgi vermesi açısından da ayrı bir öneme sahiptir. Genç Cyrus un kardeşi üzerine yürümesi olayında, geniş satraplığın sakıncaları görülmüş ve Asya Satraplığı, Kapadokia- Büyük Phrygia- Lydia ve Hellespont olmak üzere Pontus ta sayılırsa 315 Sivas 1999, Sevin 2001, İlaslı-Üyümez 2008, Sivas 2008, Herodotus, I Schwerthwim 2009, Ksenophon, I

52 beşsatraplığa ayrılmıştır 322. Parōreia Bölgesi Akhaimenid İmparatorluğu nun satraplık sistemi içine alınmış, Kappadokia, Paphlagonia ve Hellespontos ile birlikte Büyük Phrygia Satraplığı na bağlanmıştır 323. Arkeolojik buluntulardan edinilen bilgiye göre Phrygler bu satraplık dönemi boyunca Daskyleion da 324 barış ortamı içerisinde yaşamlarını ve kültürlerini devam ettirmişlerdir yılından itibaren Daskyleion da ele geçen Phryg dilinde yazıtlar, bezemeli ve grafittolu seramikler, Kybele Kültü ne ait buluntular, 8. yüzyıl sonuna ait bir Kybele Tapınağı temelleri, Kybele Tapınak Modeli ve Kült Eşyalar, Phryglerin burada M.Ö. 8.yüzyıldan başlayıp Hellenistik Dönem e kadar yaşadıklarını kanıtlayan buluntular arasındadır. 326 Ancak Kybele Tapınağı ndaki taş yapılar Phryg Dönemi ile Roma Dönemi nde birbirinden oldukça farklılık göstermektedir 327. Roma Dönemi nde biraz kesintiye uğrasa da Bizans Dönemi ne kadar aralıksız bu yapılar devam etmiştir. Böylesine çok sayıda uygarlığın yaşamış olduğu bölge içerisinde yer alan Parōreia, Antik Dönem de bir Pers satraplık merkezi olmasıyla da ayrıca önem kazanmış bir bölgedir 328. M.Ö. 1. bin yılın ilk yarısında Doğu nun monarşik yapıdaki krallıkları ile Batı nın henüz demokratik yapının eşiğinde olan kent-devletlerinin, neredeyse aynı zaman diliminde yaşadıkları görülmektedir 329. Pers hâkimiyetinin Anadolu'da 4. yüzyıl başından itibaren gücünün zayıfladığı söylenebilir. Akhaemenid Satraplığı nın sonu ( ) olarak adlandırılan dönem, aynı zamanda Batı Anadolu için de önemli ve kritik bir dönemdir Hellenistik Dönem de Phrygia Parōreia Bölgesi Büyük İskender in Doğu Seferi Sırasında Parōreia Bölgesi Bölgede Hellenistik Dönem e geçişte, dönem hakkında yeterince bilgi bulunmamakla birlikte 331 M.Ö. 334 yılında Anadolu daki Yunan kentlerini Pers egemenliğinden kurtarmak için Büyük İskender Hellespontos a (Çanakkale Boğazı 332 ) geçip Anadolu ya girmiştir Cramer 1982, Sevin 1982, 270; Sevin 2001, Arrianos, I.17. 2; Tekin 2014, Bakır 2008, Bakır 2003, Ersöz 1998, Schwertheim 2009, Tekin 2009, Sivas 1999, Drew-Béar 2001, Strabon,XII

53 Granikos Savaşı nda Persleri yenerek bir imparatorluğun çöküşünü ve yeni bir dönemin başlamasını sağlayan Büyük İskender böylece Anadolu daki Pers ordusunu dağıtmış ve Toros Dağları na kadar olan bütün araziyi ordusuna açmıştır 334. İskender savaşın sonunda Makedonyalı Kalas ı, ele geçirilen Daskyleion Satraplığı nın başına getirip bu hükümranlık biçiminin devam etmesini sağlamıştır 335. Granikos zaferinin ardından İskender, generali Parmenion'u Daskyleion a yollamıştır. Bu olay Arrianos ta şu şekilde yer almıştır; O Parmenion u da Daskylion u alması için gönderdi ve askerler boşaltılmış kenti alarak, bunu layıkıyla yaptı 336. Yalnızca Miletos ve Halikarnassos'ta mukavemetle karşılaşmışsa da satraplığının kentlerini büyük kayıplara uğramaksızın eline geçirmiştir 337. Satraplığın başkenti olan Gelene nin (Kelainai) ele geçirilmesinin ardından M.Ö. 333 yılında 1500 koruyucu Makedonyalı askerle birlikte Philippos in oğlu Antigonos u (Antigonos Monophtalmos) 338 Büyük Phrygia ya satrap olarak bırakıp Metropolise (Tatarlı ya), Holmi (Çay), Polybotos (Bolvadin) Üçhüyükler, Abasiom (Gömü), Orkistos (Alikel) yolu ile Gordion a yürümüştür 339. M.Ö kışının sonuna doğru Gordion a kadar ulaşmış kent eline geçtiğinde, kördüğümü bir kılıç darbesiyle çözerek, yoluna devam ederek 340 Parōreia Bölgesi de dahil birçok şehir ve kalede vergi ve yönetim hususlarında gerekli düzeni sağlayarak uygun yerlere askeri birlikler yerleştirmiştir 341. İskender bu yürüyüşünde Ankyra (Ankara) üzerinden güneye Torosları aşarak Pinaros Çayı (Deliçay) 342 civarındaki İssos yöresine indiği sırada, Büyük İskender Granikos Savaşı nda olduğu gibi İssos Savaşı nda da çarpık savaş düzenini uygulayarak III. Darius un vakitsiz telaşa kapılarak kaçmaya başlaması üzerine, Pers ordusunu büyük bir yenilgiye uğratmıştır 343. Böylece Akdeniz kıyılarını ele geçirmiş olan İskender, M.Ö. 331'den itibaren Pers Devleti nin tümüyle ele geçirilmesi ile sonuçlanacak yeni bir saldırıya geçmiştir. M.Ö. 331'de Perslere karşı Gaugamela (Asur Bölgesi nde) Muharebesini de kazanmasıyla "Asya Kralı" ünvanını almıştır Arrianos, I Arrianos, I ; Bosch 1942, Arrianos, I Arrianos, I Arrianos, I, ; İplikçioğlu 2007, Arrianos, I Diodoros, Sevin 2001,195; Sivas 1999, Özsait 1985, Arrianos, I.11-26; İplikçioğlu 2007, Mansel 1971, İplikçioğlu 2007,

54 Granikos ve İssos savaşları ile Anadolu daki güvenliğini sağlayan İskender'in 345 bu askeri yürüyüşünün ilan edilen amacı, Yunan kentlerini Pers yönetiminden kurtarmaktır. Fakat bu savaşlar sürecinde İskender'in amaçları ve hedefleri değişecektir. İskender, Makedonyalı bir kabile kralı olarak, Yunan kültürel ve siyasal geleneğinden uzaktır. Yunanlılar ise, Persleri barbar düşmanları ve muhalifleri olarak algılamakta ve Perslerin doğu tipi monarşisine karşılık olarak, kent devleti temelinde kurumlaşan demokratik bir muhalefet ideolojisi geliştirmişlerdir. İskender Pers kültürüne farklı yaklaşacaktır. O, sadece Yunanlıları Pers hâkimiyetinden kurtarmakla yetinmeyecektir. Amacı Persleri tamamen ortadan kaldırmak değil, daha çok onların yerine geçip tanrısal bir statü kazanarak bir dünya fatihi olmaktır 346. Tüm bu faliyetleri de düşündüğümüzde Hellenizm Dönemi nde Anadolu ya ve çalışma bölgemiz olan Parōreia ya ve Anadolu ya Grek kültürü yayılacak, yerli kültür yerini bu akıma bırakacak kısmen de olsa sentez bir kültür oluşacaktır. Oluşan bu yeni sentez kültür, bölgede birleştirici ve uygunlaştırıcı bir kuvvete sahip olacaktır 347. Hellenleşme olarak bilinen bu kültürel süreçte Yunan dili ve kültürü İskender'in fethettiği bölgeler boyunca yayılacaktır. Çalışma bölgemizin de içinde yer aldığı Batı Anadolu'da, Hellenleşme nin etkisi çok derin olmuştur. M.Ö. 323'den 31'e kadar devam eden bu dönem hakkında modern tarihçiler, daha önceleri Yunan kültürel nüfusunun uzağına düşen eskiçağ dünyasının büyük bir kısmının bu dönemde en azından yüzeysel olarak Yunanlılaştığını düşünmüştür 348. Bu süreç dahilinde İskender, Pers yönetim sisteminde mevcut teşkilatları olduğu gibi bırakmıştır. Batıda kent devletleri, doğuda satraplık olan bu teşkilatta askeri ve sivil yönetim birbirinden ayrılmıştır. Ticaret geliştirilmiş, yapılan yeni liman ve yollarla ulaşım, dolayısıyla ekonomi canlandırılmıştır. Kaynaştırma politikası olarak Hellen, Makedon ve Doğu kökenli insanların evlenmeleri sağlanmış böylece doğu ve batı kültürlerinin birbirleriyle kaynaşması amaçlanmıştır 349. Bunun dışında onlara iç siyasetlerinde tam özgürlük tanınmıştır. Bunları yapmasındaki neden, eski geleneklere saygı, siyasi zeka ya da doğru olanı yapma konusundaki hassasiyet olarak yorumlanmıştır 350. Bu siyaset doğrultusunda İskender, bir anlamda kendisi de Pers-Akhamenid krallarının sonuncusu olmuştur 351. İskender, fethettiği 345 Cramer 1982, Mitchell 2004, Ostrogorsky 1995, Mitchell 2004, İplikçioğlu 2007, Schwertheim 2009, Mitchell 2004,

55 ülkelerde birtakım şehirler kurmak suretiyle de hem orduları için askeri üstler, hem de Yunan kültürünü etrafa yayan merkezler kurmuştur. Genişleyen ülkesi için ulaşıma önem vermiş, Perslerden kalan yol şebekesini onarmış ve genişletmiştir. Ordunun geçtiği yolları mühendislere ölçtürmek ve konakları tespit ettirmek suretiyle coğrafya araştırmaları için de bir kaynak oluşturmuştur 352. İskender'in Hindistan'a kadar tüm Ön Asya yı içine alan İmparatorluğu, M.Ö. 323'teki ani ölümü üzerine generalleri arasında anlaşmazlıklara sebep olmuş 353, ölümüyle başlayan ve Aktium Muharebesi ne kadar geçen 3 yy lık dönem karışılıklı olaylar ve bitmez tükenmez harplerle dolu bir dönem olmuştur. İskender'in ölümünden sonra Roksane'den olan oğlu İskender devleti yönetecek durumda olmadığı için, orduların başında bulunan generaller devlet işlerinde asıl rolü oynamışlardır Diadokhlar Dönemi nde Parōreia Bölgesi İskender'in ölümünden sonra ortaya çıkan krallıkların aslında gerçek iktidarları çok fazla sürmemiştir 355. Diadokhlar olarak adlandırılan generaller için, stratejik önemi olan ve zengin doğal kaynaklara sahip Anadolu yu elde etmek önemli olmuş generallerin eline icra gücünü vermek için askeri idare, mülkü idareden ayrılmıştır. Böylece askeri ve siyasi yönetim, generaller arasında paylaştırılmıştır. Perdikkas a Asya nın siyasi idaresi verilmiştir 356. Böylece Perdikkas, İskender'in Yunan ve Makedonyalılar ı Asyalılar la kaynaştırma politikasından yavaş yavaş uzaklaşarak bütün gücü elinde toplamış, kral olma yolunu tutmuştur. Bir tek kişinin hegemonyası altına girmek istemeyen generallerden Antigonos ise, Ptolemaios ve Lysimakhos'un merkezi hükümete karşı kurdukları ilk koalisyonu oluşturmuştur. Bunun üzerine biri Anadolu'da diğeri Mısır'da iki ayrı cephede savaşmak zorunda kalan Perdikkas, Memfis'teki ordugâhında askerleri tarafından öldürülmüştür. Anadolu'da bundan böyle Perdikkas'ın adamı ve İskender ailesinin biricik dostu Eumenes Anadolu'da mücadelesini ta ki Antigonos tarafından idam edilene dek devam ettirmiştir. Eumenes'in ölümü üzerine generallerin en güçlüsü olan Antigonos, Anadolu'da bir kral gibi 352 Mansel 1971, İplikçioğlu 2007, Mansel 1971, Özsait 1982, Mansel 1971, 458; Botsford-Robinson 1956, ; Sevin 2001,

56 hüküm sürmüştür 357. İskenderin generallerinin birbirleriyle yaptıkları bu sürekli savaşlar sonunda Hellenizm fikrinin ortadan kalktığı, büyük Hellenistik Krallıkları nın zamanla parçalanarak bir takım küçük devletlerin oluştuğu, birbirleriyle sürekli savaşan bu devletlerin kendilerini yıprattıkları ve bu durumdan güç kazanan Roma nın egemenliğini Akdenizin doğu bölgelerine kadar yaymak istemesine karşı koyamadıkları görülmüştür. Lykia ve Pamfilya nın, Büyük Phrygia Satrabı Antigonos a verilmesi ile Anadolu nun batı bölgesi tamamen bu satrabın idaresi altına girmiştir 358. Antigonos, Büyük İskender in yerini almak isteğiyle diğer generalleri egemenliği altına alma sevdasına düşmüştür. Generaller ise Antigonos a karşı hazırladıkları ordularla iki koldan saldırmışlardır. Suriye den Konya-Ereğlisi yolu üzerinden gelen Seleukos orduları ile eski kralyolundan gelen Lysimakhos orduları, bu iki yolun kavşak yeri olan İpsos şehrinde birleşmişler ve yapılan savaşta Antigonos yenilmiştir. İpsos Savaşı 359 adı ile bilinen, Phrygia Parōreia Bölgesi nde yer alan Çay ilçesi ile Bolvadin arasındaki ovada Antigonos, M.Ö. 301 yılında Ptolemaios-Lisimachos-Seleukos müttefikleriyle yaptığı bu savaşta ölmüştür 360. Bu savaşın sonucunda Antigonos'tan sonra, Ptolemaios, Lysimakhos ve Kasandros kendilerini kral ilan ettirmek suretiyle İskender Devletini beş krallığa bölmüşlerdir 361. Tarsus un kuzeyine kadar olan Phrygia Parōreia yı da içine alan Anadolu, Lysimakhos un idaresinde olmuştur 362. Görülüyor ki, Hellenistik Dönem boyunca savaş alanına dönüşmüş olan Anadolu da siyasi çekişmelerin arenası durumunda olan Phrygia Parōreia Bölgesi nde halk, yaşanan bu yoğun savaşlar yüzünden Phryg kale yerleşimlerini terk etmek zorunda kalmış, daha alçak seviyede kurdukları köylerde yaşamlarını devam ettirmişlerdir 363. İpsos Savaşı nın sonucunda Ege Denizi nden Toros Dağları na kadar olan Anadolu topraklarında 364 İpsos Savaşı nın ardından Lysimakhos un hatalı tutumu devleti temellerinden sarsmış 365 yaklaşık yirmi yıl sonra 366, bir zamanların müttefiki olan Lysimakhos ile Seleukos 357 Sevin 2001, Diodoros, 18, 61, İplikçioğlu 2007, Mansel 1971, 466; Sevin 2001; Mansel 1971, Haspels 1971, C.I.153;Sivas 1999, Haspels 1971, C.I Özsait 2005, Özsait 2005, Magie 2001, 4. 47

57 M.Ö. 281 yılında 367 Seleukos un Lysimakhos un topraklarına saldırması üzerine Kaikos'un ötesindeki dağların ardındaki, Hermos (Gediz) Irmağının kuzey kıyısında 368 bu kez Kurupedion Savaşı nı yapmıştır. Lysimakhos, yaklaşık M.Ö. 302 yıllarında hazinesini Karadeniz kıyısında küçük bir Paphlagonia şehri olan Tieion da (Amasra yakınlarında) Philetairos'a emanet etmiştir. Daha bebek iken, hadım olan Philetairos ise, Bergama'da 9000 talentlik bir hazinenin kontrolünü elinde tutmaktadır 369, Philetairos, Lysimakhos'un I. Seleukos la yaptığı Kurupedion Savaşı nda taraf değiştirmiş ve Anadolu'da Seleukos hegemonyası altında yarı bağımlı bir yönetici olarak önemli bir şahsiyet haline gelmiştir 370. Kurupedion Savaşı Lysimakhos un yenilgisi ve ölümüyle sonuçlanmıştır. Savaşın sonunda tüm bu bölgeler ve Trakya, Seleukos un krallığı sınırları içine girmiştir 371. Böylece Seleukos un oğlu I. Antiokhos, Seleukos'un Anadolu'daki topraklarının varisi ve böylece Bergama'da bulunan yöneticinin de (Philetairos) efendisi olmuştur 372. Üstelik bu Hellenistik krallıkların hiç birisi, aralarında kalan Anadolu'yu, çok da istemelerine rağmen tam olarak kontrol altına alamamışlar ve kısmi kontrolleri de çok kısa süreli olmuştur 373. Savaş sonrasında gücünü koruyamayan Seleukoslar ın geniş toprakları üzerinde Pergamon, Bitinya, Pontos gibi ulusal krallıklar kurulmuştur. Bu dönem yine Anadolu tarihi için en karışık dönemlerden biri olmuştur. Bir taraftan Galat boyları, diğer taraftan Bergama krallığı ve taht kavgaları içinde olmasına rağmen mevcudu korumak kaygısında olan Seleukos kralları arasında mücadele sürmüştür 374. Philetairos Anadolu'da Seleukos hegemonyası altında yarı-bağımlı bir yönetici olarak önemli bir şahsiyet iken kendi çocuğu olmadığı için küçük kardeşlerinin Eumenes ve Attalos adlı çocuklarını evlat edinmiştir. Eumenes M.Ö. 263'de Bergama kralı olmuştur. Kısa bir süre sonra patronu Seleukos kralı I. Antiokhos'u yenerek Bergama'nın bağımsız bir krallık olduğunu ilan etmiştir Mansel 1971, 468; Sivas 1999, Strabon, XIII Mitchell 2004, Magie 2001, 5;Strabon, Sevin 2001, Magie 2001, Özsait 1982, Özsait 2005, Mitchell 2004,

58 Galatia İstilası Dönemi nde Parōreia Bölgesi Hellenizm Dönemi nde çalışma bölgemiz açısından çok önemli bir olayda kuzeyden gelen Kelt akınları olmuştur. Anadolu nun İskender den sonra içinde bulunduğu siyasi karışıklıktan faydalanan Galatialılar, Ikonion ya kadar inmişlerdir 376. Galatialılar boğazı geçerek Batı Anadolu topraklarına adım atacaklar üç kola ayrılarak saldırılarına devam ederek Galatialılar ın Hellespontos kıyılarına yöneleceklerdir. Lysimakhos ile Seleukoslar arasındaki anlaşmazlıklar ve yapılan savaşlar bölgenin yaygın bir biçimde tahrip olmasına sebep olmuştur. Üç kola ayrılmış olan Galatialılar, savunmasız kentleri ele geçirmiş ve büyük surlarla karşılaştıklarında çevresindeki toprakları yağmalayıp buralardan ganimet elde etmişlerdir. Anadolu'nun hakimi olarak harekete geçen Antiokhos, büyük bir savaşla Galatialılar ı yenmiş ve ülkenin "kurtarıcısı" olmuştur. Böylesine kalabalık bir düşmanı yok edemeyen Antiokhos, onları Orta Anadolu'da Galatia olarak adlandırılacak yerde yerleştirmek suretiyle uzlaşma sağlamaya çalışmıştır 377. Galatialılar ın Anadolu ya girmesi aynı zamanda Pergamon da Philetarios liderliğinde Attalos Krallığı nın kurulmasında etkili oluştur. Nitekim M.Ö. 263 te Eumenes in oğlu 378 I. Attalos (M.Ö ) Kaikos (Bakırçay) Irmağı vadisinin kuzey kıyısına hakim bölgede M.Ö. 3. ve 2. yüzyıllarda 379 Seleukosları ve Galatialılar ı yenip Attalos Krallığı nı kuracaktır 380. Bir taraftan Keltler diğer taraftan Seleukoslar a karşı verdiği savaşlarda I. Attalos M.Ö arasında bu iki güçlü rakibe karşı açılan seferlerde Bergama'nın hakiki savunucusu olmuştur. Aslında Seleukoslar Bergama'nın daha güçlü bir düşmanı olmasına rağmen. I. Attalos zafer propogandalarında sürekli olarak Galatialılar a yani Keltlere karşı kazandığı zaferleri vurgulamıştır. Attalos, bu Kuzey Avrupalı işgalcileri "uygar dünyanın barbar düşmanları", "tapınakları yıkan kafirler", Ege'deki ve Anadolu'daki uygar Yunan toplumlarına esas tehdit olarak sunmuştur 381. Livius, Galatialılar ı "uzun gövdeli, uzun kırmızımtrak saçlı, büyük kalkanlı ve çok uzun kılıçlı" biçiminde tanımlamış ve Thrakialılar'la birlikte tüm ulusların en savaşçı insanları olduklarını belirtmiştir 382. Pisidia, Lycaonia, çalışma bölgemizi de içine alan Doğu Phrygia ve Parōreia, Paphlagonia'nın iç kesimleri ve Pontos'un Trapezos'a değin uzanan bölümlerini içeren bu 376 Kaya 2005, Livius, 38.16; Magie 2001, Mitchell 2004, Magie 2001, Schwertheim 2009, 63; Sivas 1999, Mitchell 2004, Livius, XXVIII ; Livius, XXIX

59 eyalet Anadolu'daki eyaletlerin en geniş kapsamlı olanıdır. 383 Galatialılar bölgede Roma Dönemi ne kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir. Fakat bölge Romalılar tarafından kontrol altında tutulmaktadır. Romalılar zamanında bölgede Galatialılar ın yanında Phryg halklarından da yaşayanların olması 384 sebebiyle Romalılar bölgeyi Phrygia Parōreia olarak isimlendirmişlerdir Seleukoslar ın Anadolu ya Hakim Olma Mücadelesi Sırasında Parōreia Bölgesi Anadolu'nun coğrafi konumu, yerel krallıkların doğuşuna yardım ettiği gibi bu yerel krallıklar, Anadolu'nun tarihinde ve gelişiminde çok önemli bir role sahip olacaklardır. 386 Bunlardan Attaloslar ın Bergama Krallığı ve Mithridates'lerin Pontos Krallığı Anadolu'daki en güçlü iki krallıktır. Attaloslar ın Bergama Krallığı en "batılılaşmacı" yapısıyla öne çıkmış Mithridatesler in Pontos Krallığı ise tam tersi bir yol izlemiş ve Pers siyasal ve dinsel organizasyonlarını benimseyerek İran geçmişlerini ön plana çıkarmıştır. Böylece, bu iki krallık İskender'in kurduğu siyasal sistemin iki farklı yüzü gibi olmuşlardır 387. Bergama Krallığı Anadolu'da söz sahibi olmaya çalışırken Suriye'deki Seleukoslar la da sık sık çatışmaya girmiştir. M.Ö. 228 de Harpasos Çayı (Arapçay) savaşında yenilen Seleukoslar Torosların gerisine atılmışlar fakat bu uzun sürmemiştir. III. Antiokhos döneminde Pisidia ve Phrygia Bölgesi tâ ki Roma bölgeye gelene kadar yeniden Seleukosların idaresi altına girmiştir 388. Roma müttefi Bergama ile birlikte Hellespontos u geçerek Magnesia Savaşı nda (M.Ö. 190) Seleukosları, yenmeleri üzerine 389 M.Ö. 189'da, Roma lejyonları Anadolu'ya ilk kez ayak basmıştır. Roma M.Ö. 188 yılında Apameia (Dinar) barışıyla Anadolu'da yeni bir düzenlemeye gitmiştir. Seleukosların Torosların kuzeyine geçişi yasaklanmıştır 390. Böylece Magnesia Savaşı, Anadolu'daki Seleukos egemenliğine sonsuza kadar son vermiştir 391. Afyonkarahisar ilinin kuzeydoğusunda Emirdağ dışında, Phrygia Parōreia yı da içine 383 Sevin 2001, Bahar-Koçak 2004, Schwertheim 2009, Mitchell 2004, Livius, XXXVIII Appianos, ; Özsait 2005, 705; Kaya 2005, Özsait 1982,300; Sivas 1999, ; Sevin 2001, ; Mitchell 2004, 146; Özsait 2005, 705; Kaya 2005, Magie 2001,

60 alan bu bölgeyi Roma Bergama ya bırakmıştır. Böylelikle Pergamon topraklarına katılan Phrygia nın kuzey bölümü, Phrygia Epiktētos adıyla anılmaya başlanılmıştır 392. Magnesia Savaşı ile Apameia Barışı arasındaki ateşkes döneminde, M.Ö. 189 yılı Roma konsülü Gn. Manlius Vulso nun, tarihe Galatia Seferi olarak geçen, aslında ise bir nevi talan harekâtıyla, müttefiklerine bırakacakları topraklar üzerinde yer alan önemli şehirlerde, belirli miktarlarda para ve erzak alarak doğrudan yaptığı anlaşmalarla bir dengeleme siyaseti izlemiştir 393. Bu seferini Manlius, Phrygia Parōreia Bölgesi üzerinden yapmıştır 394. Seleukoslar da Roma ordusunun Galatia üzerine yapacağı seferde yardım etmeyi kabul etmişlerdir. Manlius Vulso eski kral yolunu izleyerek 395 M.Ö. 189 deki bu yürüyüşünde Galatialılar ın kurduğu ve yerleştiği şehir ve köyleri alarak ilerleyip Galatialılar ı teslim almıştır. Daha sonra da aldığı bu yerleri Bergama Kralları na bırakmıştır. Apemea Barışı nın ardından Anadolu da Roma nın ve onun yanında yer alan Pergamon Krallığı nın parlak çağı başlamıştır. Fakat Bergama Krallığı nın, Batı Anadolu'da önemli bir güç olarak yükselişi kısmen kısa sürecektir. Şöyle ki Roma, karşısında Anadolu da gittikçe güçlenen bir krallık istemeyecektir. Genç Bergama Devleti, I. Eumenes zamanından başlayarak (M.Ö. 263) Seleukoslardan ayrılmış olup, gerek I. Eumenes, gerek halefi I. Attalos (M.Ö ) izledikleri uzun görüşlü aynı zamanda atılgan siyaset ve Galatialılar a karşı yaptıkları başarılı seferler sayesinde kuzey-batı Anadolu'daki Yunanlılar ın sevgisini kazanmışlardır. Galatialılar a ağır darbeler indirerek hem kendi ülkelerini korumuşlar hem de Anadolu'nun batı bölgesini istila ve tehlikelerden korumuşlardır. Askeri güçleri sayesinde ülkelerinin sınırlarını sürekli olarak genişletmişlerdir Anadolu da Roma Egemenliği Sırasında Parōreia Bölgesi M.Ö. 188 yılında Apemeia Barışı sonrasında büyüyen Bergama Krallığı 397, Bithynia sınırından Büyük Menderes ırmağına kadar genişlemiştir. Ülkesi Lykia sahilinde Telmessos (Fethiye) kenti ve Pisidia ile Milyas dağlık bölgelerinin geniş bölümleriyle birlikte Orta Anadolu'da Phrygia ve Lycaonia Bölgeleri ni kapsamıştır Livius, XXXVIII Özsait 2005, Mitchell 1994, 133 ; Mitchell 1995, Ramsay 1888, Mansel 1971, Mitchell 2004, Magie 2001,

61 Kısa vadede, bu düzenlemeden en çok yararlanan Bergama Krallığı olmuştur. Çünkü bu krallığın hâkimiyet sahasını Antalya'nın güney kıyılarına kadar, çalışma bölgemiz olan Phrygia Parōreia da içine alan bütün Anadolu yu kapsayacak şekilde genişletmesi Roma tarafından teşvik edilmektedir. Bu tarihlerde Bergama'nın son kralı III. Attalos 133'de ölürken, taht kavgalarıyla krallığın yıkılmasını önlemek için, Bergama Krallığı nı Roma'ya miras bırakmıştır. Roma, vasiyetnamenin muhtevasını derhal kabul edecektir. Böylece doğunun en zengin yerlerinden biri olan Batı Anadolu ya hiç beklemediği bir şekil ve zamanda yorulmadan sahip olacaktır 399. Bergama Kralı III. Attalos, Pergamon şehrinin dışındaki krallık topraklarını vasiyet yoluyla Roma ya bırakılacak ardından Roma buraya ancak üç yıllık bir savaştan sonra girebilecektir 400. Bu esnada antik kaynaklardan Strabon da kral ailesinden olduğu söylenen Aristonikos 401 tarafından çıkartılan ayaklanma gerçekleşmiştir 402. M.Ö. 129 da Pergamon Devleti arazisi Anadolu da ilk Province Asia 403 olarak Roma ya ilhak olunmuştur. Roma, Ege nin batısında Makedonya ve Ege nin doğusunda Asya Eyaletleri ni kurmakla hem boğazlara hâkim olmuş hem de Ege nin her iki tarafında fevkalade stratejik önemde yerler elde etmiştir 404. Artık Roma nın fütuhat politikası yarım asır önceki hedeflerine erişmiştir. Çünkü Roma üç kıtaya (Avrupa- Asya- Afrika) fiilen ayak basmıştır. Bundan böyle Roma yı yeni ve büyük hedefler beklemektedir. Bunlardan birincisi, alınan yerlerin tamamıyla kavranıp Roma nüfusu altına alınması çalışmalarıdır 405. Bu dönemde Pontos Kralı V. Mithridates ile Bithynia kralı II. Nikomedes arasında paylaşılan topraklar M.Ö. 116 yılında Roma nın Asya Eyaleti sınırları içine alınmıştır 406. Anadolu tarihi ile Roma tarihi arasında bu süreçte Anadolu daki Roma egemenliğinin olumsuz yönleri kendini belli etmeye başlamış vergilerin toplanması sorun teşkil etmiştir 407. Romalıların, eyaletlerde genellikle yerli halka sömürge muamelesi yapmaları, halkın ağır vergi yükü altında ezilmesi, hemen her tarafta hoşnutsuzluk yaratmıştır. Bu duruma tepki, Pontos Kralı VI. Mithridates den gelmiştir. Çünkü M.Ö. 1. yüzyılda Anadolu da Roma eğemenliğinin karsışında en büyük güç Pontos Kralı Mithridates VI olmuştur. Romalılarla VI. 399 Mitchell 2004, Özsait 2005, Strabon XIV Malay 1987, 34-45; Kurt 2010, Mansel 1971, Demircioğlu 1993, Demircioğlu 1993, Albek 1991, Schwertheim 2009,

62 Mithridates arasında, M.Ö yılları arasında yapılan I. Mithridates Savaşı sonrasında Romalı komutan Sulla, o dönem Pisidia nın da dahil olduğu Kilikya Eyaleti ni biraz daha genişletmiştir. Kilikya valisinin Pisidia ve Phrygia Parōreia üzerine yapmış olduğu savaş esnasında da Galatlar yer almıştır 408. III. Attalos un ölümünden sonra Romalılara vasiyet ettiği ülkesi, altmış yılı aşkın bir süre valiler ve aç gözlü vergi toplayıcılarının elinde bunaltıcı bir dönemden geçmiştir. Ülke ekonomisi büyük bir sıkıntıya sokulmuştur. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen, Cicero, Roma halkına verdiği bir söylevde Bergama için "toprağının zenginliği, ürünlerinin çeşitliliği, otlaklarının genişliği ve dış satımlarının miktarı açısından tüm diğer ülkeleri geçtiğini" söylemiştir. Bergama, hem doğal zenginlikleri, hem de gelişmiş önemli endüstrilerin varlığı ülkeyi Roma İmparatorluğuna o zamana değin katılmış eyaletlerin en değerlisi yapmıştır 409. M.Ö. 75 yıllarında ölen Bithynia Kralı IV. Nikomedes, III. Attalos'un yaptığı gibi, ölmeden önce bir vasiyetle krallığının varisi olarak Roma'yı tayin etmesi üzerine Bithynia Eyaleti kurulmuştur 410. O dönem Province Asia topraklarına yönetimindeki güçlükler ve yoksul olması sebebiyle Antiokheia'nın da içinde bulunduğu Büyük Phrygia ve Pisidia Bölgesi dâhil edilmemiştir. Phrygia Bölgesi Pontus Kralına, Pisidia ise Kapodokya Kralına ettikleri yardımları karşılığında verilmiştir. Fakat Pisidia'da Roma Egemenliğinin olmaması ve adı geçen krallıklara da uzak olması sebebiyle otorite boşluğu doğmuştur bu da Pisidia'da korsan krallıkların ortaya çıkmasına sebep olmuştur 411. Özellikle esir ticareti yapan bu korsanlar Roma'nın da esir ihtiyacını karşıladıklarından varlıklarını artırarak devam ettirmişlerdir. Zamanla Roma ticaretini engelleyip, Roma gemilerine el koymaya başlamaları üzerine M.Ö. 2. yüzyılın sonları 1. yüzyılın başlarında Roma bunlara son vererek Kilikya Pamfilya Bölgeleri yanında Phrygia ve Pisidia Bölgeleri ni yeni kurulan Kilikya Eyaleti ne Sula nın yönetimine girmiştir 412. Zamanla Asya Eyaleti nin önem kazanması üzerine tekrar bir değişiklikle Eskişehir, Dinar, Şuhut, Pamfilya, Batı Pisidia ile beraber Phrygia Parōreia şehri olan Antiokheia da tekrar Asya Eyaleti ne bağlanmıştır Kaya 2005, Magie 2002, Livius, XCIII; Kaya 2005a, Özsait 1982, Özsait 1982, Özsait 1982,

63 Romalılar iç kısımlara nüfus etmek, dağlık ve engebeli sarp arazileri kontrol etmek için de koloniler kurmak ve yol yapmak suretiyle bir politika uygulamışlardır. Romalılar, Caesar zamanına kadar Anadolu'da koloni kurmamışlarken Caesar tarafından desteklenen Romalılaştırma hareketi ile Anadolu topraklarında Roma kolonileri kurulmaya başlanmıştır 414. Caesar ın M.Ö. 44 yılında ölümünden sonra doğu eyaletlerinin yönetimi konusunda Antoninus ile Oktavianus arasında iç çekişmeler yaşanmaya başlanması üzerine Romalı Antoninus, M.Ö. 39 yılında Romalı yöneticilerin Pisidia ve çevresinde bir türlü kuramadıkları otoriteyi kurması için Amyntas'ı bölgeye kral ilan etmiştir. Amyntas'ın görevi, dağlık kesimlerde kurulamayan egemenliğin kurulması ile Antiokheia'yı Antalya ya bağlayan özellikle dönemin önemli bir limanı olan Side'ye ve Karolis kıyısını izleyerek güneye inen yolu güvenlik altına tutmaktır 415. Amyntas Krallığı nın sınırı, Ikonion dan batıda Sultan Dağı ile Pisidia Dağları arasında Apollonia ya kadar uzanmıştır. Ancak M.Ö. 25 yılında doğu Pisidia da yaşayan ve Güney ve Orta Pisidia ya kadar yayılan Homonad kavmine karşı gerçekleştirdiği savaş sırasında da öldürülmüştür 416. Strabon un verdiği bilgilere göre, Amyntas Antiokheia ve Apameia Kybotos yanındaki Apollania a kadar olan yerlere ve dağın yanındaki bazı topraklara ve Lycaonia a kadar olan topraklara sahip olmuştur 417. M.Ö. 25 yılında Homanadlarla yaptığı savaş sırasında öldürülen Galatia Kralı Amyntas'ın geride bıraktığı geniş toprakları, kralın o dönemlerde yerini alamayacak kadar küçük olan oğlu ve varisi Pylaimenes'e bırakmak yerine, Augustus bu toprakları tekrar Roma İmparatorluğuna katmıştır. Daha sonra Galatia'nın Kilikia ve Pamphylia dışında kalan kısımlarını birleştirerek doğrudan doğruya kendisine bağlı olan Galatia Eyaleti ni (Provincia Galatia) kurmuştur 418. Galatia Eyaleti nin bu yeni durumuyla birlikte o dönemde Phrygia nın büyük bir bölümü Galatia Eyaleti içinde yer almıştır. Anadolu nun önemli bir bölümünü oluşturan Galatia Bölgesi nde Romalılar hemen ve doğrudan yönetimi ellerine almayıp bir süre daha bölgeyi yandaşları olan Galatia prenslerine yönettirmişlerdir. Galatialılar Anadolu nun siyasi yaşamında birçok olaya karışmış, etkin veya pasif birçok olayda kendilerini göstermişler 419. M.Ö. 25 yılında kurulan Galatia Eyaleti'nin sınırları belirlenirken Galatia Bölgesi değil, Galatia Krallığı sınırları dikkate alınmıştır. Amyntas'ın krallığının 414 Schwertheim 2009, Özsait 1982, Strabon, XII Strabon, XII.6. 4; Shafer 1950, Özsait 1985, 134; Kaya 2005, 159 ; Levick 1967, Albek 1991,

64 sınırları, M.Ö. 38 yılından itibaren hep büyütülmüştür. Galatia Bölgesi nin yanı sıra Phrygia Parōreia, Pisidia, Lycaonia, Isauria, Kilikia Trakheia ve Side'nin de dâhil olduğu Pamphylia Bölgesi nin bir bölümü, Galatia Eyaleti kurulduğunda bu eyaletin parçaları olmuşlardır 420. O esnada Pisidia da iki önemli olay söz konusu olmuştur. Bunlardan birincisi, Roma askeri kolonilerinin kurulması, diğeri de Homanadlara karşı yapılacak savaştır 421. Augustus, Gaius Iulius Caesar ın modeline uygun ve olasılıkla onun planladığı gibi, veteranları (emekli askerleri) yerleştirmek için birçok yeni koloni kurmuştur. Bu veteranlar ve onların aileleri imparatorluk dönemi boyunca koloninin işlerinde egemen olmuşlar ve imparatorluk yönetiminde birçok yüksek görevlere getirilmişlerdir 422. Roma Anadolu da uzun bir mücadeleden sonra Toros Tepeleri nin ortalarındaki düzlüklerde Pisidia ve Isauria Bölgeleri nde yaşayan Homanadlar 423 tehlikesinden komutanı S. Quirinius in gayreti ile kurtulmuş ve yeni olabilecek tehlikelere karşı Antiokheia dışında da yeni koloniler kurma işine hız vermiştir 424. Kurulan bu kolonilerin amacı; Galatia kralı Amyntas tan sonra bölgede oluşan kargaşa ve huzursuzluk ortamını gidererek 425, Roma lejyonları ile şiddet kullanılmadan sulh yolu ile bölgede huzur sağlamaktır. Aynı zamanda bu koloniler sınır boylarında olduğu için Roma'nın ileri bir karakolu olacaklardır. Hellenizmin giremediği yerlerde Roma kültürünü sokmada etkili olacaklardır. Torosların bu kesiminde yaşayan halkı tehditle değil Roma nın uygarlığıyla biçimlendirerek, burayı Romanize ederek Augustus un barış sisteminin içine sokmak en önemli uğraş olmuştur. Aynı zamanda Roma bu lejyonlar vasıtası ile ihtiyacı olan askeri de bu kolonilerden sağlayacaktır. Bu amaçlarına yerli lejyonlar oluşturmak suretiyle ulaşacaklardı. Kurulan bu kolonilerin eğitim amaçlı oldukları, buralarda tecrübeli askerler ve öğretici askerler yetiştirildiği düşünülmüştür. Yine bir diğer kuruluş amaçları ticaridir. Çünkü Roma nın doğuda kurduğu bu koloniler kıyı kolonileri ya da kıyıya yakın kolonilerdir. Augustus'un (M.Ö. 27- M.S. 24) son zamanlarında ise bu koloniler daha ziyade iç kesimlere kaymışlardır 426. İmparator Augustus la birlikte Roma ve eyaletlerinde kurulan düzen Pax Romana (Roma Barışı) adıyla yaklaşık iki yüzyıl sürmüştür Levick 1967, 29; Kaya 2005, Özsait 2005, Mitcheell- Waelkens 1999, Strabon, XII.6. 3; Özsait 1985, Livius, XCIII. 425 Özsait 1985, Sayme 1948, Arslan 2000,

65 Bu süre içinde eyaletlerde Roma tarzı yapılar, hamamlar, köprüler yapılmış heykeller dikilmiştir. Eyaletlerde, kavimlerin, halkın eski töre, gelenek ve dinlerine bağlı kalmalarına her zaman izin verilmiştir. Buna karşılık koloniler sayesinde eyaletlerde Romalılaştırma hareketi sürekli devam etmiştir 428. Augustus, doğrudan veya dolaylı olarak, egemenliği altındaki yerlerde Roma geleneğinin üstün gelmesi için çalışmıştır. Özellikle eyaletlerde devam eden Hellen etkisinin akışını tıkamış ve Roma etkisini içeri alacak bütün kapıları açmıştır. Yeni bir iş bölümü ve göreve bağlılık gibi olguları güçlendirerek ıslah çalışmalarını hızlandırmıştır. İdarenin bütün kollarında, bütün birimlerinde varlığını hissettirerek haksızlığa ve düzensizliğe son vermiştir. Bu da Roma ülkülerinin eyaletlerde daha hızlı yayılmasını sağlamıştır 429. Cumhuriyet Dönemi nden farklı olarak, atanan valiler bizzat Augustus'a karşı sorumlu olmuşlardır 430. Augustus'un politikası, finans konuları dışında, eyalet içindeki kentleri, kendi iç işlerini düzenlemekte ve ekonomilerini geliştirmekte serbest bırakmaktır. Fakat Romalıların bölgedeki tüm bu çabalarına rağmen pek te başarılı oldukları söylenememiştir 431. Romalıların Anadolu'nun Galatia Bölgesi nde ideolojik bir çatı altında birliğin sağlanmasını hedefledikleri anlaşılmaktadır. Romalı yöneticiler ekonomik, politik, hatta psikolojik unsurların dengede tutulmasının stratejik gereğini kavramaya başlamışlardır. Ancak Strabon un belirttiği gibi dağ, ova, bataklık gibi doğal oluşumlarla bölünen, birbirinden çok farklı olan bu topluluklar (Paphlagonialılar, Phrygler, İsaurialılar, Galatialılar, Pisidialılarla birlikte Romalılar ve Hellenistik askeri birimler ve yabancıların yaşadığı bu topraklar) ortak bir dil ve etnik birlikten yoksundur 432. Bu anlamda bölgede Roma, birliği sağlamaya yönelik olarak politikalar geliştirmiş bu politikaların temelinde de İmparatorluk kültü yer almıştır. Marcus Antoninus un M.Ö. 31 yılında Actium da yenilmesinin ardından doğu dünyasının Roma egemenliğini tanımaya başlamasıyla Romalı yöneticiler ekonomik, politik hatta psikolojik unsurların dengede tutulmasının stratejik gereğini kavramaya başlamışlardır. Bu süreçtede Roma Galatia sında imparatorluk kültü kensel yaşamla iç içe olmuştur 433. Dağlık bir arazide kurulan koloni, ufak bir Roma dünyasını Anadolu'nun ortasında yaratmayı amaçlamıştır. Tıpkı Roma gibi yedi tepesi olan yerleşimin odak noktası dağların 428 Blunt 1979, Barrow 1965, Bean 1999, 15vd. 431 Bahar 2011, Strabon, XIII Winter 2002,

66 ortasında sütunlu caddelerle ulaşılan mermer kaplı görkemli bir meydandır (Tiberia Platea). Galatia'da o dönemde kent denilebilecek yerleşmelerin henüz olmadığı düşünülünce halk için bu yapılaşmanın önemi ortaya çıkacaktır. Kullanılan mimarlık Anadolu'nun birçok bölgesinde izlenen bir sentez değil, katıksız çağdaş ve yalın Roma mimarisi olmuştur 434. Romalılaştırma çalışmalarında önemli bir anıt olan Res Gestae yazıtı, olağanüstü güç ve berraklık ile yazılı metnin ötesinde bir işleve sahiptir 435. Antiokheia da bir nüshası bulunan, koloni döneminden kalma önemli bir belge olan imparator Augustus'un vasiyeti olan Res Gestae yazıtı, orjinali Roma da iki bronz tablet üzerinde Augustus Tapınağı nın girişinde yer almaktadır 436. Augustus'un ölümünden sonra senatoda okunduktan sonra, Vesta tapınağı önüne iki nüsha halinde dikilen bu vasiyetnamenin kopyaları eyaletlerdeki birçok tapınağa gönderilmiştir. Ancak vasiyetnameden günümüze ancak üç tanesi gelebilmiştir. Bu üç nüshadan biri, Ankara'da Hacı Bayram Cami yakınında Augustus Tapınağı nda, ikincisi Uluborlu'da (Apollonia), üçüncüsü de Antiokheia'dadır. Antiokheia'daki metin Latince, Apollonia'daki Grekçedir 437. Bölgenin etnik yapısı hakkında fikir veren Antiokheia'daki nüsha, Augustus Tapınağı ndakinin bir nevi eksiklerini gidermektedir 438 ve parçadan en büyüğü Ankara daki tapınağın duvarındakidir 439. Burada Augustus un en büyük başarısı evrensel barış ve Roma halkı tarafından kendisine verilen onur ve başarı olarak düşünülmüştür 440.(Resim-4) Ayrıca Antiokheia kolonisi bölgenin ekonomik ve kültürel gelişmelerinde çok önemli rol oynar. Burada Roma İmparatorluk kültünün başlamasını tarihlendirmek oldukça güçtür. Yaklaşık olarak M.S. 50 lerde Galatia Eyaleti nin güney kısımlarında başlayan Roma İmparatorluk kültü uygulamalarının başladığı bu yer Paul için de en karakteristik bir bölge olmuştur. Paul, ilk ve en büyük kiliseyi burada kurmuştur. Bu kilise imparatorluk kültünün uygulanmasında en etkili kilisedir 441. Roma da Hristiyanlığın ortaya çıkışından yaklaşık yedi yıl kadar önce Augustus için imparatorluk kültü görülmüştür 442. Zaten Galatia nın eyalet olmasıyla birlikte, sadece iki bölge Paul ün misyonerlik aktiviteleri için uygun bir mesken olmuştur. Bunlardan biri, Galatia Eyaleti nin güney kısmındaki Phrygia Parōreia ve Lycaonia toprakları olmuştur. Bir diğeri ise eyaletin kuzey 434 Turfan 1999, Güven 1998, Robinson 1924, Güven 1998, Özsait 1982a, Robinson 1924, 438; Varinlioğlu 2002, Güven 1998, Gelsenkırchen 2002, 65-66; Thomas 2002, Winter 2002,

67 kısımlarındaki Galatia Bölgesi olan Pessinous, Ankyra ve Tavium dur 443. Galatia da özellikle Paul ün misyonu üst sınıf ailelerde başlamıştır. Paul ün mesajı özellikle Roma kültürüne entegre olmuş halklardan ziyade üst sınıfı oluşturan Galatia yerlilerine olmuştur 444. M.S. 1. yüzyılın ortalarında Augustus tan sonra Roma İmparatorluğu nun büyük gücüne ve ölümsüzlüğüne olan inanç zayıflamış ve imparatorluk sınırları içinde, özellikle Anadolu da Hristiyanlık yayılarak önemli bir tehlike oluşturmaya başlamıştır 445. İmparatorluk M.S. 3. yüzyılın ortalarından itibaren büyük sarsıntılar geçirmiş diğer yerler gibi Anadolu daki eyaletler de büyük zarar görmüştür. Goth ve Sasani istilaları yanı sıra, depremler ve veba salgınları birbirini izlemiştir. Bu son durumla, Augustus tarafından Pisidia ve çevresinde kurulan (Lystra gibi) kolonilerin, kuruluşlarından yaklaşık üç yıl geçmeden, istenilen amaca ulaşamadıkları görülmüştür. İmparatorluk yönetiminin hemen her tarafta büyük çapta sıkıntıya girdiği, yabancı istila ve işgallerin sürdüğü bir dönemde Diocletianus (M.S ) İmparator olmuştur. Diocletianus İmparatorluk yönetim şeklinde ve İmparatorluk topraklarında yeni bir düzenleme yapmıştır. Onun zamanında eyaletler büyük çapta yeniden tanzim edilmiştir Gelsenkırchen 2002, Poussin 2002, Albek 1991, Özsait 2005,

68 IV. BÖLÜM PHRYGIA PARŌREIA BÖLGESİ BAŞLICA KENTLER (YERLEŞMELER) 4.1. Phrygia Parōreia Bölgesi nin Başlıca Kentleri Sosyal, kültürel belki de siyasal yapı özellikleri bakımından incelendiğinde sınırlarının belirlenmesi konusunda problemli olduğu düşünülen Phrygia Parōreia Bölgesi nin, aynı zamanda yerleşim ve coğrafi özellikleri ile kültürel dokusunun anlaşılabilmesi için bölgedeki döneme ait yerleşim yerlerinin bilinmesi önem taşımaktadır. Roma ve Bizans devri edebi kaynaklar ve Roma devrine ait birçok sikkeler sayesinde adı bilinen birçok antik kentin nerede olduğuna dair bilgilere, yazıtlar sayesinde yenileri eklenmek suretiyle kentin lokalizasyonunun yapılması mümkün olabilmiştir. Mesela, Roma devri yazıtlarının bazılarında, Latince kökenli olmayan birçok yer ve köy adlarına rastlanmıştır. Bu da, Romalılar öncesi halk hakkında yazıtlar sayesinde daha fazla bilgi edinilmesini mümkün kılmıştır 447. Yerleşim yapılacak yerin topografyası, su kaynaklarına yakınlığı yerleşme dokusunu belirleyen etmenler arasında olduğu için 448, bu unsurlar kentlerin aynı eşgüdümde gelişmesini engellemiştir. Aynı zamanda iklim ve coğrafi özelliklerin yarattığı farklılıklar da, toplumsal kültürlerin gelişme şartlarını belirlemiştir. M.Ö. 330-M.Ö. 30 yılları arasında Anadolu da ve çalışma bölgemiz olan Parōreia da yaşanan Hellenistik Dönem in en önemli özelliklerinden biri şehirciliğin gelişmesi olmuştur. Birbirini dik kesen düz caddeler ile kent, satranç tahtası şeklinde bir takım dört köşeli kısımlara ayrılmıştır. Bu kentlerde iki ana cadde kent merkezinde birleşmiş ve bu yolların altında da suyolları ile kanalizasyon ağı kurulmuştur. Antik Dönem Hellen kent plancılığının temelleri, Arkaik Dönem de atılmış olup, Klasik Dönem de geliştirilerek şekillendirilmiştir. İlk örneklerde Hellen kentleri, oldukça sade bir yapıya sahip olmuşlardır 449. Yaklaşık olarak Hellenistik kent genişlemesi, M.Ö. 2. yüzyıla tarihlenmektedir 450. Hellenistik Dönem de Hippodamik kent planı olarak bilinen bu planın başlıca 447 Drew-Béar 1984, Wycherley 1993, Kejanlı 2005, Pirson 2009,

69 özellikleri, kenti ikiye ayıran ve diğer sokakların yönlendirilmesini belirleyen bir ana eksenel yol, konut adalarının planlanmasında basit matematiksel oranların kullanımı ve bağımsız olarak tahkim edilmiş şehre hakim bir kaledir. Kent surları sokak sisteminden tümüyle bağımsızdır 451. Oluşturulan bu kentlerde insanlar, yaşadıkları çevrenin coğrafi özelliklerine kendi kültür özelliklerini de katarak yer adları vermişlerdir. Bu coğrafyaya zamanla başka insanların gelmiş olmasıyla, bazı yer adları unutulmuş, bazıları değişime uğramış olsa da yer adlarında bir devamlılık görülmüştür 452. Büyük İskender in ölümünden sonra onun kent kurma siyasetini en iyi uygulayan krallık Seleukos Krallığı olmuştur. Özellikle I. Seleukos ve oğlu I. Antiokhos, sahip oldukları toprakların önemli noktalarına koloniler kurarak krallıklarının devamlılığını sağlamaya çalışmışlardır 453. Romalıların en ileri oldukları sanat dalı olan mimarlıktaki ilerleme, Roma İmparatorluğu nda kentlerin gelişmesine sebep olmuştur 454. Bölgesel kentsel ağlar oluşturulmuş, tarımsal alanları parsellenmiş, yeni kentler kurulmuş ya da eski kentler geliştirerek yolların yapılmasına önem verilmiştir. Roma Dönemi kentlerinde, konutlar merkez dışına itilmiş, kamuya ait mekanlar, özel mülkiyete ait yapılardan daha fazla vurgulanmışlardır 455. Roma kentleri, genel olarak geometrik planlıdır; çapraz yollarla bölünmüş, muntazam ve dörtgen adalardan meydana gelmiştir. Şehir planında ise kuzeygüney ve doğu-batı istikametli iki ana cadde ortada bir meydanda birleşmiş ve kesişmişlerdir. Kentlerin düzenlenmesi sırasında ortak mekanın ve dik açı ile birleşen yolların aşamalı olarak yok olduğu, dini bir kuruluşun (kilise veya manastır) merkez alınarak kentin mahallelere bölündüğü, toplumsal ve sivil işlevleri büyük manastırların yüklendiği, ticari mahallelerin ortaya çıktığı, daha küçük ve yayılmış hamamların büyük kaplıcaların yerini aldığı, su kanalları sisteminin bakımının yapıldığı ve sağlamlaştırıldığı görülmektedir 456. Dekoratif özellikli Grek yapı sanatına karşılık Romalılar, Zafer Takı, Zafer Dikilitaşları, Tiyatrolar, Hamamlar, Podyum Tapınağı, Merkezi Kubbeli Yapılar, Tonoz ve Kemerli Yapılar, Yuvarlak Planlı Mezar Yapıları, Şehir Kapıları, Köprüler ve Bazilikalar gibi fonksiyonel ve strüktif yapılar ortaya koymuşlardır 457. Bunun yanında Roma kentlerinin planlanmasında Yunan 451 Owens 2000, Baykara 2000, Özsait 1982a, Turani 1995, Kolb 1996, Kejanlı 2005, Turani 1995,

70 dünyasında olduğu gibi standartlaşma geçerlidir. Sokakların birbirini yatay ve dikey kestiği "Hippodamos" ızgara planı Roma mimarisinde uyarlanarak uygulanmıştır 458. Hellenistik Roma kültürlerle, yerli ve bölgesel kültürlerin birbirini etkilediği görülmektedir 459. Roma kurduğu bu yeni kentlerde veya var olan kentleri geliştirirken uyguladığı bu tekniklerleri kentlerin içinde bulundukları yerel şartlarla da uyarladığı söylenebilir. Anadolu'nun Roma egemenliğine girmesi ile Asya Eyaleti ne bağlanan bölgede Roma İmparatorluk Dönemi nde refah düzeyi artmış, barış içinde yaşayan bir bölge haline gelmiştir 460. Özellikle M.S. 1-3 yy arasında Flavıus ve Antoninler döneminde birçok köy, şehir konumuna yükselmiştir. Köyler çevresindeki şehirlere veya büyük çiftlik sahiplerine, şehirler ise doğrudan Roma valisine bağlanmışlardır. Bölgede Polybotos ve Prymnessos dönemin önemli merkezlerinden olmuştur 461. Kentler yeni fikirler, inşaat teknikleri ve malzemelerle tanışmıştır. Kent planları büyük çapta değişmiştir. Özellikle M.S. 2. yy, kentlerin kapsamlı imar programlarına giriştikleri bir dönem olarak karşımıza çıkmaktadır 462. Pax Romana ile elde ettikleri güç sayesinde politik düzeni de sağlamayı amaç edinmişlerdir 463. Ancak Roma yönetim biçimi, şehir yönetimidir. Şehirlerin meclisleri ve yöneticileri vardır. Roma Hükümeti, şehirleri vergilendiriyor, şehirliler de kendilerine bağlı köy ve köylülerden bu vergileri topluyorlardı 464. Bunlardan birisi olan Regio Moeteana et ipsin, Parōreia nın batısında Akarçay'a kadar uzanıyordu 465. Yine Augustus ve Tiberius, eyaletlerdeki itibarlı ailelere mensup kişilere, Roma vatandaşlığı vererek milli bilinci yok etmeye çalışmışlardır. Roma vatandaşlık hakkını kazanmış kişi kendisine bu hakkı sağlayanın aile adını kullanmıştır 466. Pers yönetim örgütlenişini değiştirmeksizin, yöneticiliğe kendi adamlarını getirmekle yetinmişler halkın devlete karşı yükümlülüklerinde de ilke olarak değişiklik yapmayıp, bir bölgenin halkı Pers egemenliği döneminde devlete ne vergi ödüyor idiyse, yine aynı verginin kendi devletine ödenmesine devam etmişlerdir Mazı 2008, Colledge 1982, Drew-Béar 2001, Sivas 2007a, Özden 2007, Witulski 2002, Drew-Béar 2001, Drew-Béar 2001, Levick 1967, Bosch 1942,

71 Roma yönetiminde Augustus ile başlayan Principatus dönemi Diocletianus'a kadar sürmüştür. Diocletianus'dan itibaren işlevini yitirmiş olan Cumhuriyet kurumları bir yana bırakılarak Tetralchie karakter kazanmıştır. İmparatorun tek hâkim olduğu bu döneme Dominatus dönemi adı verilmiştir. Diocletianus'un yönetimde kaldığı yirmi senede içte ve dışta huzur sağlanmış, devletin sınırları genişlemiş ve eyalet örgütünde önemli değişiklikleryapılmıştır. Eyaletlerin pek çoğu askeri ve ekonomik amaçlara göre parçalanmıştır. Bu eyaletler yönetim açısından bir düzen içerisinde 12 dioceslike (dioecesis) ayrılmıştır. Anadolu'da da bulunan eyaletler önce 6 eyalete parçalanmışlardır. Hellespontos, Asya, Lydia, Phrygia, Galatia ve Adalar. Pisidia Eyaleti Galatia'nın üç parçasından biri olmuştur 468. Bizans Dönemi ne gelindiğinde ise kentler, kurumsal ve biçimsel bakımından Hellenistik ve Roma kentlerinden oldukça farklıdır. Bizans kentlerinin dokusunun birbirini dik kesen sokak ve caddelerden oluşan Hellenistik ve Roma kentlerinden farklılaşması, özellikle Grekleşmenin kesinleşmesinden sonra planlı kent anlayışından dönülmesiyle başlamıştır. Bizanslılar döneminde Prymnessos gibi bazı şehirler küçülmüş ve ovalardaki yerleşim yerleri terkedilerek, tekrar Akroinos gibi savunması daha kolay yüksek yerlere yerleşilmiştir. Bunun yanında o dönem birçok şehrin adına ancak piskoposluk listelerinde rastlanabilmiştir. Yine bu dönem Synnada gibi bazı şehirler önemini korurken, Amorion gibi bazı şehirler de daha fazla önem kazanmıştır Antiokheia (Yalvaç) (Ἀντιόχεια)470 Hisarardı mevkiinde 471, Yalvaç modern kentinden yaklaşık 60m yükseklikte, tepenin doğusunda bir kanyonun içinden akan antik Anthios un (Akçay-Yalvaç Çayı) üzerinde 472, verimli bir platoda yer alan kent, doğal olarak tüm yönlerinde doğal yükseltilerle çevrilidir. Özellikle kuzey ve doğuda dik Toros Dağlarıyla çevrilidir 473. Modern Yalvaç kenti olarak bilinir Özsait 1982a, Drew-Béar 2001, Belke-Mersich 1990, Taşlıalan 1991, Ramsay 1924, Robinson 1924, Levick 1967, 42-45; Belke-Mersich 1990,

72 Antiokheia, Yalvaç ın 1km kuzeydoğusunda 475, Sultan Dağı üzerinde yer alan kent 476, dağ ın güney yamaçları boyunca uzanan verimli arazide kurulmuştur 477. Antiokheia'nın da içinde bulunduğu bölge doğal bir geçit (oluk) olarak geçmektedir 478. Güneyden kuzeye ve batıdan doğuya yüksekliğin artmaktadır. Arazinin bu durumu nedeniyle ilçeyi Akşehir'e bağlayan doğu yolu engebeli ve ulaşım güçlükle sağlanmaktadır. Kuzeye bağlayan bir yol bulunmamaktadır. Batıya ve güneye bağlayan yollarda ise herhangi bir engel bulunmamaktadır 479. Antiokheia ismi, Hellenistik Döneme aittir. Stratejik alanlarda, büyük yollar ve ırmaklar üzerinde ya da liman yönünden önemli olan kıyılarda pek çok kent kurmuş olan Hellenistik krallıklardan Seleukosların kurduğu şehirlerden biri olarak bilinir 480. Yaklaşık M.Ö. 3.yy da kurulan şehir 481 Seleukos hanedanlarından, I. Antiokhos Soter'in kendisi ve dedesinin adı olan Antiokhos ismini kente verdiği bilinmektedir 482. Antiokheia isminde çok sayıda şehir olduğu için bu şehirler birbirinden bulundukları bölgelere göre, bazen de yakında bulunan nehir veya bölge isimlerine Antiokheia towards Pisidia adını almıştır 483. Hellenistik Dönem şehir isimleri kral ve kraliçe isimlerini de almıştır 484. Phrygia Parōreia da tarih öncesi dönemden itibaren insan yerleşimi mevcut olup, bölgede Geç Neolitik safhadan daha eskiye giden bir yerleşim yerine rastlanmamıştır. Yörenin kültür tarihi Geç Neolitik Dönemde başlamaktadır 485. Kalkolitik döneme ait Yarıkkaya (Yalvaç'ın 21km kuzey batısında, Sultan Dağı nın eteklerindeki sırt üzerinde, aynı isimdeki köyün hemen kuzeyinde geniş yerleşim alanı bulunan bir höyüktür) ve Kayadibi (Yalvaç'ın kuzeyinde, Yarıkkaya köyünün 1km kuzey-batısında Sultan Dağı nın birinci yükseltileri üzerinde yer alan bir yerleşmedir) yerleşmeleri mevcuttur 486. Ağap (Koruyaka) - Yağcılar- Höyüklü- Akçaşar-Tokmacık-Değirmen Höyük (Mısırlı)- Hoyranovası- Terziler- Sücüllü- Ağıl- Kurusarı- Göynücek (Eyüpler)- Altınoluk (Tokmacık)- Sükseğen (Kırkbaş)- Dörtyol (Bağkonak)- Ayvalı- Çamharman-Dedeçam (Kırkkuyu)- Kozluçay (Samılca)- Çayköprü (Gökçeali) gibi yerleşmelerin çoğunda ITÇ 2 safhası daha yoğun olarak 475 Belke-Mersich 1990, Robinson 1924, Taşlıalan 1999, Taşlıalan 1999, Robinson 1924, Özsait 1982a, 322; Eyice 2002, Mitchell-Waelkens 1999, 5; Eyice 2002, Taşlıalan 1997, 5;Mitchell- Waelkens 1999, 5;Levick 1967, 18; Özsait 1985,131, Robinson 1924, Taşlıalan 1999, Zoroğlu 2002, Özsait-Özsait 1997, Özsait-Özsait 1997, 2. 63

73 görülmektedir. Buna karşılık kentte ITÇ 3 safhası yok denecek kadar az olması dikkat çekicidir. Mehmet Taşlıalan çalışmalarıyla Ayvalı- Teknepınar- Yağcılar- Ağıl- Altınoluk- Dörtyol-Yakaemir ve Arak höyüklerinde Orta Tunç Çağı yerleşmelerine ait keramiklerin ele geçirildiğini bildirmektedir 487. Anadolu'ya M.Ö. 546 yılından itibaren egemen olan Persler e ait bölgede bir kalıntı ve buluntuya da rastlanmamıştır 488. Antik şehirde yapılan arkeolojik kazı çalışmalarıyla çoğunluğu Roma Dönemi ne ait tapınak, su kemerleri, sarnıç ve tiyatro ile Bizans dönemine ait St. Paul (4.yüzyıl) ve Küçük (5. yüzyıl) kiliseleri bulunmuştur 489. Antiokheia'da Caracalla'ya ait bir kült bulunduğu 490 ve Philomelion piskoposluk kayıtlarında Antiokheia dan yeni kurulmuş Metropolis Amorion olarak bahsedildiği bilgisi Gölçayır da Philomelion un 14km kuzeybatısındaki Yasyan daki bir yazıtta rastlanmıştır 491. Roma İmparatorluk Dönemi epigrafik kanıtlara göre ise, kuzey doğusunda Sağır ve güney doğusunda Gelendost a kadar olan köyler Antiokheia ya aittir 492. Bir tepe üzerinde olan kentte Roma kolonisi kurulmuştur. Bu kentin, vaktiyle Maiandros Irmağı yakınında oturmuş olan Magnetler tarafından kurulduğu bildirilmiştir 493. Kentin güney ve güneydoğusunda eşkiyalar ve Toros Platosu nun yerlileri Homonodlar bulunmaktadır 494. Roma nın eşsiz bir kolonisi olan kent, güney Galatia da sivil yönetim bölgesi olması yanında aynı zamanda Anadolu nun askeri savunma merkezidir 495. Antiokheia da uzun yıllar sistematik olarak çalışmalar sürdürülmüş olsa da elde edilen yazıtlar 1955 te toplanmış ve dillerine göre düzenlenmişlerdir. İlk olarak Latince yazıtlar gelmektedir. Mimari parçalardan oluşan gruplar ve Roma İmparatorları na ait adaklar zamanla geniş ölçüde değişmekle birlikte çoğunluğu dördüncü yüzyılın başlarına aittir. Kolonide yaşayan insanlar ve özel kişilere ait adaklar bunları izlemektedir 496. Roma kolonileri içerisinde, Roma kültürü ve İtalyan Kanunları ile en Romalılaştırılmış olan kolonisi Colonia Caesareia dır. Resmi dilleri Latincedir fakat halk 487 Özsait-Özsait 1997, Özsait-Özsait 1997, Taşlıalan 1991, Levick1967, Belke-Mersich 1990, Mitchell- Waelkens 1999, Strabon, XII Robinson 1924, Ramsay 1922, 182; Robinson 1924, Levick 1967a,

74 Grekçe kullanmaktadır yy da koloni halkının dili Grekçe dir. Resmi dil Latince olmasına rağmen popüler dil Grekçe dir. Fakat M.S. 300 lerde Latince kullanılmıştır 498. Antiokheia da yazıtlar oldukça yıpranmış olmakla birlikte, Tiberius ve Livia onur yazıtları aynen kalmıştır. Bir okul bahçesinde ele geçirilen bir yazıtta 499 ; ]ANTONINIAN[ Antoninianus un uygulama ve yapılarından bahsedilmektedir. Yine burada Severan Çağı nın Antiokheia da imar faliyetleri ve güzelleştirme çalışmalarının yapıldığı bir dönem olduğundan bahsedilmektedir. Bu yazıtlar, Grekçe ve Latince olarak yazılmış olup, Antiokheia nın 4.yy lın ortalarına ve başlarına tarihlendirilen yeni eyalet olan Pisidia nın metropolisi olduğu anlaşılmaktadır. 500 Yalvaç ta ele geçirilen yazıtta ; ỌṂṆỊP [ote]nṭị PRIN CIPI FLORENTISSIMO AVGVSTO VICTORIO- SISSIMO IMPERATORI 5. DOMITORI GENTIVM BARBARARVM RESTV- RATORI IMPERII ROMA- NI GALERIO ṾẠLEṚIO MAXIMIAN[o 10. Ae]ṬẸṚNO BẸẠṬỊSSMO [Domino] NOSTRO Galerius, doğunun Auğustus u konumunda bir imparator olduğundan bahsedilmiştir. Antiokheia yı onurlandıran biridir. Bu isme daha önce de yazıtlarda rastlanmıştır. Bu yazıtlar, Latincenin kullanımının koloni tarihinde geç bir tarihte olsa M.S 2.yy larda bile oldukça iyi kullanıldığını göstermesi bakımından önemlidir 501. Yalvaç ta; A MAGIVS A F SER Bu yazıt veteranlardan biri için olduğu tahmin edilmiştir. Magius bir lakaptır. Bu 497 Özsait 1985, 132; Taşlıalan 1999, Ramsay 1924, Levick 1967a, Levick 1967a, Levick 1967 a,

75 isim kolonide üç yüzyıl boyunca kullanılmıştır. Fakat o Antiokheia ailesinin kökeni olarak İtalya ya da kuzey İtalya sınırlarına işaret eden oldukça yaygın bir isimdir 502. Salır Mahalle de bir duvar yazıtta; ]ẒẠṂỊẠ(?) ]L SILANI [D. ]D. Bir senatör aile olan A Lucius Silanus a ait olduğu düşünülmüştür. Antiokheia da Silanus da yine bir lakap olarak bilmektedir. Bu yazıtın onun ailesinden bir üyeyi onurlandırmak için olduğu düşünülmüştür 503. Sofular Mahalleside bir evin duvarında; C VALERỊ[o] C F SER GALL[o] F IIVIR PRAEF. FABR [D. D.](?) Bu yazıtta da koloniden bir kişiden bahsedilmektedir. Bu yazıtın oluşturulduğu dönemin bir proconsul veya consülü olan C. Valerius Gallus a ait olduğu düşünülmüştür. Valerius ismi de Antiokheia da yaygındır 504. Antiokheia da ele geçirilen yazıtların çoğunluğunda rastlanan takma ad nomen tutarlılık gösteren uzunca bir dönemi akla getirmektedir. Bu gelişme dönemi ve koloninin barış huzur dönemi, bir ailede göze çarpan tehlikelerin bulunmadığı bir dönem olarak yorumlanmıştır. Şube de bir duvarda; ] ỌLỊ (or Ḷ)[ S ] ER [ Bu yazıt kasabada yaşamış bir kişiyi onurlandırma amaçlı oluşturulmuştur. İlk satırda yer alan takma adın Lolllius (Galatia nın ilk yöneticisi) ya da Pollenius olduğu düşünülmüştür 505. Kızılca Mahalle de bir evde bir pervaz üzerinde; Χαριτίνη ι δίω 502 Levick 1967a, Levick 1967a, Levick 1967a, Levick 1967a,

76 α νδρί Αρτεμιδὼ ρω μνίας χὰριν Charitine ismi Antiokheia da o zamana dek rastlanmamış bir isimdir. Artemidorus tarafından Kara Kuyu ile ilişkilendirilerek verilmiştir. Kızılca Mahalle de resmi bulunan yazıt (Resim-1) Latince terminoloji doğru ve dikkatli bir şekilde kullanılarak ailenin bir üyesi tarafından oluşturulmuş; baba ya da ata Anicius un bir kölesi olarak düşünülmüştür 506. Bir diğer yazıt (Resim-2) Antiokheia da stilistik bir karakter taşıyan bu lahitteki benzer figürlere güneyde Antakya da da rastlanmıştır. Bu bağlantı, güney batı kıyılarının Antiokheia lahitine kaynaklık ettiği şeklinde yorumlanmıştır. Bu yazıt Antiokheia ile Pamphylia kasabaları bağlantısı için de önemli bir kanıt olarak görülmüştür 507. Yolların buluşma yeri olan kent aynı zamanda verimli bir tarım arazisine sahiptir 508. Antiokheia yı savunmaya elverişli kılan özelliklerden biri de ovanın üç tarafının dağlarla çevrili olması olmalıdır. Bu bakımdan değerlendirildiğinde, Sultan Dağı nın güney ve batı eteklerinde kurulmuş doğudan İç Anadolu, batıdan Ege Bölgesi ile çevrilmiştir. Çevresindeki il sınırı ise, kuzeydoğuda Konya, kuzeybatıda Afyonkarahisar, güneyde Isparta ile çevrilidir. Hellenizm Dönemi nde kurulan bu şehirlerde ulaşım ve ticaret dikkate alınırken, kurulan şehirleri yeni birer medeniyet ve yeni idarenin merkezi yapmak diğer bir amaç olarak belirlenmiştir. Nitekim Ramsay, Apameia, Antiokheia gibi birçok şehrin bu amaçla kurulduğunu, ortak özellik olarak ta bir ova kenarında yüksek bir tepede inşa edildiklerini tepenin etrafına çevrilen duvarlarla vadi ve ovaya hakim olduklarını belirtmektedir ve ona göre şehirlerin büyüklükleri kuruldukları tepenin büyüklüğüyle de ilgilidir 509. Antiokheia civarı M.Ö. 334 yılında İskender in Perslerle yaptığı Granikos Savaşı sonrası M.Ö. 323 yılında ölümünün ardından fethedilen yerlerin satraplığına getirilen komutanı Antigonos'un idaresine girmiştir 510. Anadolu'nun tamamını ele geçirmek isteği yüzünden Hellenizm kralları ile arası açılan Antigonos, M.Ö. 301 yılında Sultan Dağı nın ve Yalvaç'ın kuzeyinde bulunan İpsos Savaşı nda büyük bir yenilgiye uğramış, Pisidia Bölgesi nin hakimi Lysimakhos olmuştur. Lysimakhos ile Seleukos, M.Ö. 281 yılında Sipylos (Manisa) kuzeyinde Kurupedion'da (Cyrus Ovası) yaptıkları savaşta Lysimakhos ölmüş 506 Levick 1967a, Calder 1956, ix. 508 Owens 2002, Ramsay 1960, Taşlıalan 1997, 6. 67

77 toprakları Seleukos'a kalmıştır. Antiokheia'da Seleukos idaresi altına girmiştir 511. Gerek Seleukos gerekse oğlu Antiokhos I, krallık topraklarının stratejik noktalarına koloniler kurmuştur 512. Bazıları Kurupedion Savaşı ndan önce olmak üzere, Seleukos toprakları üzerinde kurulan krallıklardan biri olan özellikle Pergamon (Bergama) Krallığı Anadolu'da Galatları yendikten sonra M.Ö. 240'larda güçlenmiş Seleukoslardaki taht kavgalarından da yararlanarak sınırlarını Toros Dağları na kadar genişletmiştir. Kesin bu döneme ait bir belge olmamakla birlikte Antiokheia topraklarının da Attalos I idaresine girdiği düşünülmektedir 513. Roma ve müttefiği olan Bergama Kralı ile Apameia Barışı yapılmıştır. Yalnız bu barış öncesinde bölgeye Maindros (Büyük Menderes) yakınlarındaki Magnesia'dan (Magnesia ad Meandrum) Megnetlerin kolonist olarak Antiokheia'ya yerleştirildikleri daha sonra da Romalılar tarafından bağımsızlık verildiği anlaşılmaktadır 514. M.Ö. 133 yılında ölen son Bergama Kralı Attalos III ün bıraktığı bir vasiyetname 515 sonrası çıkan Aristonikos Ayaklanması başarılı olamamış, daha sonra konsül olan Maniua Aquillinus Anadolu yu Roma nın bir eyaleti yapmıştır. Roma M.Ö. 133 yılından 129 yılına kadar süren savaşlardan sonra Bergama toprakları üzerinde Provincia Asia kurarken sorun teşkil edecek az verimli dağlık yerleri müttefikleri arasında paylaştırmıştır 516. M.Ö. 64 lere gelindiğinde Anadolu'da idareci olan Pompeius yaptığı idari düzenlemeler ile Antiokheia ve çevresinin genişletilmiş Kilikya Eyaleti içerisinde yer aldığını bildirmiştir. Pompeius idari düzenlemelerin yanı sıra bölgeyi Romanize etme için stratejik yerlere Roma veteranlarının yerleştirilerek askeri kolonilerin kurulmasını sağlamıştır 517. Romalı Antoninus, M.Ö. 39 yılında Romalı yöneticilerin Pisidia ve çevresinde bir türlü kuramadıkları otoriteyi kurması için Amyntas'ı bölgeye kral ilan ettiğinde Amyntas Krallığı nın sınırı içerisine Antiokheia yı da almış Phrygia Parōreia Bölgesi nin idaresini eline geçirmiştir 518. Yine Strabon'dan öğrendiğimize göre, Amyntas; büyük fetihler yapmış bir kral olarak kendisine verilen bölgede Romalı idarecilerin sağlayamadığı otoriteyi kurmaya çalışmıştır. Strabon olaydan şu şekilde bahsetmiştir. O (Amyntas), Pisidia Antiokheiası na 511 Taşlıalan 1997, Taşlıalan 1997, Taşlıalan 1997, Strabon, XII. 8.14;Taşlıalan 1997, Taşlıalan 1997, Strabon XIV ; Taşlıalan 1999, Taşlıalan 1999, Strabon, XII

78 ve Apameia Kybotos yakınındaki Apollonia ülkesine kadar olan yerlere ve dağın yanındaki bazı topraklara ve Lycaonia ya sahip oldugundan, Toroslardan Phrygia ya ve Kilikialılar a ait topraklara yayılan Kilikia ve Pisidialılar ı imha etmeye uğraşmış; vaktiyle zapt edilemez denilen bazı yerleri, bu arada Kremna yı da almıştır 519. Antoninus ile Octavianus arasındaki çekişme sonrası M.Ö. 31 yılında Actium savaşı gerçekleşmiştir. Bu savaşta Amyntas, Galatia kralı ile birlikte Antoninus'un yanında savaşa katılmakla birlikte onun zafer şansının olmadığını farkedince Octavianus'un tarafına geçmiştir 520. Ancak atanan yöneticilerin başarısızlığına çare olarak askeri lejyonları kullanarak kolonileşme hareketine girişen Roma, M.Ö. 25 yılında Galatia Eyaleti ni kurarak Antiokheia yı da buraya bağlamıştır 521. Augustus zamanında Antiokheia çevresinde garnizon gücü olarak yedinci lejyon konuşlandırılmıştır 522. Amyntas ın idaresine alındığında kent bağımsızlığını tamamen kaybetmiştir 523. Augustus un Aktium Zaferi nin ardından Colonia Juliae olarak kurulan şehir, daha sonra Colonia Augustae veya Juliae Augustae ismini almıştır. M.Ö 25 ten sonra, Colonia Caesareia Antiokheia ismini alan 524 Roma kolonisi Antiokheia ad Pisidia, Antiokheia Parva, Antiokheia Pisidia" isimleriyle de bilinmektedir 525. Fakat M.S. 3.yy da resmi ismi Colonia Antiochia olmuştur 526. Antiokheia nın kuruluşunda görev alan iki legiondan legio VII, Octavianus un ordusunun bir bölümünü, legio V ise Marcus Antoninus un ordusunun bir bölümünü oluşturmaktadır 527. Augustus, legio V ile legio VII nin veteranlarını buraya yerleştirirken bir yandan Romalılaştırılmamış bu bölgelerde Roma dil ve uygarlığının yayılmasını sağlamayı, bir yandan ve daha da önemlisi bölgenin güvenliğini sağlamayı amaçlamıştır 528. Augustus Roma tarihinde o zamana kadar görülmemiş çapta bir işlemle karşı karşıya kalmıştır. Elde ettiği büyük zaferler ve tesis ettiği barış neticesinde o zamana kadar en büyük miktarda ordular bulunmuştur. Ayrıca emekli askerlerle, beklentilerine uygun olarak, üç yüz bin askere mükaafat olarak toprak verilmesini isteyen Augustus bunları memnun etmek zaruretini hissetmiştir. Caesar gibi Augustus'ta artık emekli askerlere İtalya dışında toprak verilmesi, yani koloniler kurulması fikrinde olmuştur. Augustus aynı zamanda Roma'nın en çok 519 Strabon, XII Habicht 1975, Özsait 1985, 131; Strabon, XII. 6.4; Hardi 1912, ; 132;Mitchell- Waelkens 1999, Mitchell- Waelkens 1999, Strabon, XII Broughton 1935, Mitchell-Waelkens 1998, Ramsay 1924, Levick 1967, Taşlıalan 2001,

79 koloniler kuran kişisi olmuştur. Augustus, doğuda ve batıda sayısız koloniler kurmuştur 529. Görülüyor ki Romalı yöneticiler, M.Ö. 4 yılına kadar birbirinin sebep ve sonucu olan iki önemli sorunla birincisi Pisidia Askeri kolonileri, ikincisi de Homanadlar Savaşı ile meşgul olmak zorunda kalmışlardır 530. Kent içerisinde ve çevresinde bulunan köylerde koloninin kuruluşuna katılmış olan emekli askerlere ait yazıtların oldukça fazla bulunması, kentin kuruluşunda veteranların oynadığı rolü göstermesi bakımından önemlidir 531. Antoninus zamanında Asya'dan toplanmış bu askerlerden legion hizmeti yapmış, Roma nın dilini öğrenmiş olan Anadolu'nun bu yerlileri, Roma nın dil ve uygarlığını burada yaygınlaştıracaklardır. Antiokheia, karışık etnik kalıntılar bırakmış olmalıdır. Çünkü sadece Seleukos yerleşmelerinden hayatta kalan aileler değil, yerli Anadolu nüfusunu oluşturan dilleri, kültleri, ölü gömme adetleri ile Phrygialı ve Pisidialı olan yerliler de yaşamaktadır 532. Tüm bu olaylar da göstermektedir ki, Antiokheia ve civarı Romalılar tarafından çok iyi tanınmaktadır. Güçlü bir ticaret potansiyeli bulunan şehir, stratejik konumundan dolayı Termessos ve Sagalassos gibi Roma nın dost ve müttefiği statüsünü kazanmış bir şehirdir. Kent en parlak dönemini Roma egemenliğinde yaşamıştır. İmar faliyetleri yoğun görülmüştür. Augustus Dönemi nde (M.Ö M.S. 14) Pisidia Bölgesi nde sekiz koloni kurulmuş olmasına rağmen ancak konumu nedeniyle sadece Antiokheia'ya "COLONIA CAESAREIA ünvanı verilmiştir 533. Pisidia Bölgesi ndeki koloni kentlerinin ilki olan Antiokheia, Augustus'un kurduğu koloniler arasında en eskisi ve Romalılaştırılmış olanıdır 534. Koloninin yönetiminde babadan oğula geçen bir görev tarzı dikkati çekmektedir. Uzun süre bağımsızlığını koruyan Antiokheia, yazıtlardan anlaşıldığına göre bu süre içinde Boule ve Demos'unda yapılan yasalar ve alınan kararlar doğrultusunda idare edilmiştir. Kolonilerde kurumlar vasıtasıyla küçük birer Roma yaratılmak istenmiştir. Nitekim her aileden bir şefin katıldığı bir senatus oluşturulmuş ve bunların senatörlerine Decuriones 535 adı verilmiştir. Kolonide yalnızca seçim sistemi değil, idare organları da Roma örneğini izlemektedir. Diğer önemli memuriyetler arasında, çarşı pazar ve zabıta hizmetleri yanında, vatandaşlara oyun ve eğlenceler düzenleyen, maliye ile ilgili görevleri yürüten görevliler, din ve kültlerle ilgili 529 Damiani 1999, Özsait 1982, 304; Taşlıalan 1993, Drew-Béar 1996, 73vd. 532 Mitchell- Waelkens 1999, Cancik-Schneider 1997, Levick 1967, 56vd. 535 Decuriones, konsil üyesi. 70

80 seranomileri idare eden görevliler bulunmaktadır 536. Romalılar kolonilerin seçiminde oranın askeri bir merkez olmasından ziyade dini bir propaganda merkezi olması bakımından da önemli bir konum olmasına dikkat etmişlerdir 537. Septimus Severus Dönemi nde Socia Romanorum ünvanını alan kent, M.S. 295 yılında Pisidia Eyaleti ne katılarak onun metropolisi haline dönüşmüştür 538. M.S. 372 yılına kadar Pisidia'nın başşehri "metropolisi" olarak kalmıştır 539. Gratian ve Augustus a adanmış bir adak olan aşağıdaki yazıt 540, o tarihlerde ve daha geç tarihlerde Antiokheia da Latince kullanıldığını göstermesi bakımından önemlidir. Pa]TRONO CO[l(oniae) TRIB(us) ROMANA D (ecreto) D (ecurionum) Tarihi hakkında bilginin yer almadığı yazıtta sadece son üç satır mevcuttur. Bu satırlar yazıtların Roma resmi kişileri ya da koloninin seçkin vatandaşlarına adanmış olduğunu açıklamaktadır. Yazıtlar, yüksek oranda Antiokheia da güçlü ve varlıklı bireyleri onurlandırmak için oluşturulmuştur. En dikkat çekici üç adak C. Novius Rusticus Venuleius Apronianus, Cn. Dottius Plancianus, C. Arrius Calpurnius Frontinus Honoratus a olmuştur. İlk ikisi M.S. 2.yy la, sonuncu ise 3.yy lın başlarına aittir. İkinci satırda bahsedilen kabile ismi Romana, yerel bir kabile ismi olarak yorumlanmıştır. Çünkü kolonide yerel kabileler de yer almaktadır. Bu kabileler diğer kabile arkadaşlarıyla ortak şeye sahip olduklarını hissederler, güçlü halk bağları kurabilirler ve geliştirebilirlerdi 541. Epigrafik olarak incelendiğinde kabartmaların bir diğer karakteristik özelliği ise çelenk kullanılmış olmasıdır. Yine Aniocheia paralarının üzerinde zafer işareti olarak örnekleri görülmüştür 542. Küçük bir Roma oluşturulmaya çalışılan kent, Roma da olduğu gibi vici ve tribüs her ikisine de sahiptir 543. Kent yedi vici den oluşmaktadır. Vici olarak bilinen Venerius, Velabrus, 536 Taşlıalan 1999, 14-15; Mitchell- Waelkens 1999, Lane 1976, Smith 1854, P.phrygia-geo. 539 Ramsay 1924, Levick 1965, Levick 1965, Lane 1976, Owens 2002,

81 Tuscus, Cermalus ve Salutaris gibi isimler Roma tapografyasından ismini almıştır 544. Irksal olarak Pisidialı, Phrygialı, Yahudi ve diğerleri şeklinde bir bölünme dikkati çekse de, kolonilerde Roma örnek olarak alınmıştır. 2. (?) Princ]IP[i] A[uc]TORITATE PRAECI pua] ROMANI STATVS AC LIBERTATIS PROPAGATORI SEMPER ET VBIQyE VI CTORI D(omino) N(ostro) FL(avio) GRATIANO VICTORI AC TRIVMFATORI PIISSIMO AVG(usto.) FL(avius) PROC(u)L(us) MACEDO V(ir) C(larissimus) PR(a)ES(es) PRO VINC(iae) PISID(iae) N(umini) M(aiestati)QVE EORVM. Yukarıdaki yazıtta 545 ; kültürel yoğunluğu ve Antiochei nın 4. yy lın ortalarındaki ekonomik çöküntüsünü göstermektedir. Bu, Diocletian ın vilayetleri yeniden organize ettiği dönemde, Pisidia Eyaleti nin metropolisi haline getirilen Roma kolonisinin en eski Latin yazıtı olarak bilinmektedir 546. Kolonileşme ve Latin kültürünün bölgeye yerleşimi sürecinde Augustus, önce bölgede son derece güç olan ulaşımı düzenli hale sokmak için yol yapımına ağırlık vermiştir. Antiokheia üzerinde yapılan çalışmalarda Sultan Dağı üzerinde iki yolun varlığı tayin edilmiştir. Bunlardan biri Antiokheia'dan başlayan Philomelion (Akşehir) yoludur ki; bu yol Antiokheia'yı Akşehir e bağlayan en kısa yoldur. İkincisi ise yine Antiokheia'dan başlayan Synnada yoludur 547. Eyalet valisi C. Arrutius Aquila tarafından da Pisidia nın kuzeyinden doğuya uzanan Via Sebaste nin yapımına başlamıştır 548. M.Ö. 6.yıllarında yapılan bu yol, Via Sebaste olarak anılmış, batıda Hayran Gölü nün batısında, Askania Gölü (Burdur Gölü) yakınında Apollonia- Sozopolise ve daha sonra Komama'ya giden, Akroinos'un 79km güney-doğusunda olan Neapolis üzerinden Mistheia, Lystra veya Ikonion a ulaşmaktadır 549. Augustus, Lystra da kurduğu koloniye yerleştirdiği lejyon ile bölgeyi kontrol altına almak istemiş ve Via Sebaste yolu ile Antiokheia yı burayla birleştirmiştir. Daha sonra ise Lysta ile Antiokheia arasında Tiberius tarafından Pappa (Yunuslar-Tiberiopolis 550 ) ve Claudius tarafından Ikonion ve Ladik gibi koloniler kurularak bölge Romalılaştırılmaya çalışılmıştır Mitchell- Waelkens 1999, Levick 1965, Levick 1965, Taşlıalan 1999, Özsait 1982a, Belke-Mersich 1990, Calder 1962, Bahar 2011,

82 Via Sebaste; Ephessos dan başlayarak Tralleis (Aydın), Laodikeia (Denizli), Apameia (Dinar) üzerinden gelen yolla bağlanarak Antiokheia dan sonra Beyşehir Gölü nün doğu kıyısını izleyerek ayrıldığı iki kolla Homanadlar ın topraklarını çevirmiştir. Bu yol daha sonra Garsaura Arkhelais (Aksaray) Kaisareia (Kayseri), Melitane (Malatya) üzerinden Fırat Vadisi ne kadar uzanarak Roma nın ve ondan sonraki dönemlerin en önemli askeri ve ticaret yolu olmuştur 552. Bu yolun yapımı sırasında Homanadlar Savaşı nın da hazırlığı yapılmaktadır. Komutan P.S. Quirinius, Torosların yüksek tepeleriyle çevrili olan yerlerde yaşayan Homanadlar ın ülkesini Trogitis'i (Suğla Gölü) ordusuyla çevirmiş, M.Ö.4-3 de başkentleri Homana'yı ele geçirmiş esir ettiği dört bine yakın insanı eyaletin çeşitli kentlerine yerleştirmiştir. Antiokheia'nın bu savaş esnasında savaşın ikmal merkezi görevini üstlendiği anlaşılmıştır 553. Via Sebaste yolunun başlangıç noktasında yer alışıyla kentin önemi daha da artmıştır 554. Colonia Comama (Ürkütlü) yakınlarında bulunan bir mil taşı üzerindeki bir metinde Via Sebaste nin Antiokheia nın yaklaşık 231km ötesinden geçtiği belirtilmektedir 555. Ayrıca Antiokheia'nın kuzeyinde yaklaşık 20km uzaklıkta yer alan (Kumdanlı) mil taşı ile yine 28km uzaklıktaki (Genç Ali) bulunan mil taşında Via Sebaste nin varlığının bir başka kanıtı olarak görülmüştür 556. Antiokheia, Anadolu'nun batısından doğusuna ve güneyinden kuzeyine uzanan ana yolların kavşak noktasında yer alması ve bulunduğu arazinin verimliliğinden dolayı tarih boyunca çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır 557. Kentin kuzeydoğusunda bulunan Mēn Kutsal Alanı buluntularının M.Ö. 4. yy la dek ulaşmış olması, bölgede öncül bir klasik kültürün bulunduğunu göstermektedir 558. Hellenistik Dönem öncesinde bölgede kültür tarihi yönünden görülen karanlık dönem Hellenistik Dönem le birlikte son bulmuştur. Bu çağı temsil eden merkezler arasında; Kayadibi- Yukarıkaşıkara Kalesi- Teknepınar- Gökçeali'de Çayköprü- Kurusarı- Bahtiyar Kalesi- Çetince-Kozluçay'da Cennetkarı ile Çayıraltı- Dedeçam'da Büyükören vardır. Varlıklarını Roma Dönemi nde de sürdüren bu yerleşim yerleri konum itibariyle Via Sebaste'nin her iki 552 Özsait 1982a, 330; Taşlıalan 1999, Taşlıalan 1999, Levick 1967, French-Mitchell 1977, 214;Taşlıalan 1999, Ramsay 1960, Taşlıalan 2001, Taşlıalan 1991,

83 tarafında ya da ona bağlanan tali yollar üzerindedirler 559. M.S. 2. yüzyılın ilk yarısına tarihlenen Albucii ailesi üyeleri tarafından yapılmış iki önemli adak Latincedir. Bu adaklar, tanrı Mēn e adanmıştır 560. Çok az insan koloni vatandaşı olmasına rağmen, yerlilerle kolonistler karışmışlar bölgede birlikte çok iyi şartlarda yaşamışlardır. M.S. 295 tarihine kadar imparator ve hükümeti için yazılan yazıtlar latince yazılmıştır. Daha sonra ise koloninin senatorleri protokollerin çoğunu Grekçe yazmışlardır. II. Claudius'un son yıllarına kadar şehrin sikkeleri üzerinde bazı latince kelimeler görülmüşse de Grekçe Latince yle yer değiştirmiştir. Bu değişiklik Mēn için adanmış adak yazıtlarında Latince nin yerine Grekçe nin kullanımının artmasıyla açıkca ayırt edilebilmiştir 561. Antiokheia'nın şehir meclisleri, rahiplik kurumları, nüfuzlu vatandaşlardan oluşan lobisi, Roma'daki mahalle adlarının benzerliği ve de Roma gibi yedi tepesi ile olan benzerliğiyle kalmayıp, aynı zamanda surlar içerisinde kalan İtalik olmayan unsurlarıyla da Roma şehrinin bir kopyası olduğunu belirtmektedir 562. Böylece kenti önemli bir yer, Roma ile kardeş bir şehir durumuna getirmiştir 563. Roma, bu kapsamda şehrin coğrafi özelliklerinin önemini de çok iyi kavramış olmalıdır ki, kurduğu kentleri verimli ovalar ortasında ve genellikle akarsu kıyılarında doğal yollara ve ovalara hâkim tepeler üzerinde askeri amaç öncelik gözetilerek kurmuştur 564. İmparatorluğun her tarafında barış devrini (Pax Romana) açan Augustus, ölümünden önce yazdığı ve bir tür vasiyetname niteliği taşıyan Res Gestae Divi Augusti 565 ile hayatı boyunca yaptığı işleri anlatmıştır. Bir kopyası Ancyra Augustus Tapınağı nda, bir diğeri Apollonia da ele geçirilmiş olup Latince kopyası da Antiokheia da bulunmuştur. Antiokheia'da Latince, Apollonia'da Grekçe, Pergamon'da ise Latince-Grekçe olarak bulunmuştur 566. Antiokheia tepeleri daha sonraları Yalvaç ta yaşayanlar ve komşu köyleri için taş ocağı olarak kullanılmıştır. Tarihi olarak verimli bir yer ve dini bir merkezdir. Yapılan kazılarda bu tepede çeşitli biçimlerde adaklar, kılıç, mızrak, diğer savaş silahları ve heykeller 559 Özsait-Özsait 1997, Levick 1970, Taşlıalan 1997, Taşlıalan 1999, 16; Mitchell-Waelkens 1999, Mitchell-Waelkens 1999, Özsait-Özsait 1997, Mitchell 1993, Taşlıalan 1999,

84 bulunmuştur 567. Görülüyor ki Antiokheia, tarihi açıdan Roma Dönemi nde askeri bir merkez özelliği taşımaktadır. Yine askeri gayeler için yapılmış olan yollar yanında ticari önemi de oldukça dikkat çekicidir. Paul'un Hıristiyanlığı burada yaymaya başlaması kentin bu önemiyle doğrudan bağlantılı olmalıdır. Roma nın Antiokheia daki bu gücü Pax Romana Roma Dönem i heykellerinde boğa başı ile sembolize edilmiştir 568. Roma nın önemli bir kolonisi olan Antiokheia, şehir adına bastığı sikkelerde de kendisine tanınmış olan bu ayrıcalığa yer vermiştir. Şehrin bilinen en erken paraları M.Ö. 1.yy'lın sonlarına tarihlenmiştir. Paralar üzerindeki COLONIA efsaneleri M.S. 3. yy'da şehrin ekonomik yükselişini göstermiştir 569. Ön yüzde daima imparator portresi yer alırken, arka yüzde tanrıçalara ve şehrin simgelerine yer verilmiştir. Bir diğer dikkati çeken husus da dini ögelerin paralar üzerinde yer almasıdır. Mēn ve beraberinde horoz, at, mızrak, victoria gibi figürlerinde paralar üzerinde yer aldığını görülmektedir 570. Antiokheia da Mēn, sikkeler üzerinde genelde ayakta durur şekilde cepheden, bir elinde mızrak, diğer elinde Victoria tutar şekilde giyimli ve Phryg şapkalı olarak betimlenmektedir. Omuzları üzerinde hilal, mızrağının yanında da horoz yer almaktadır 571. Antiokheia sikkeleri üzerinde Antoninus Pius Dönemi nden (M.S ) başlayarak görülen Mēn, Phryg başlığı, uzun bir khiton, hymation, pantolon ve kısa çizme giymiştir. Khitonu gögüs altından bir kuşakla bağlıdır. Omuzlarının arkasında hilal, sağ elinde asa, sol elinde ise küre üzerindeki Nykhe yi tutmaktadır, bir ayağı bukranion üzerindedir 572. Kültün aynı zamanda bir yayılım merkezi olan Antiokheia, arkeolojik, epigrafik ve nümismatik verilerden de anlaşıldığı gibi M.Ö. 3. yüzyıldan M.S. 4. yüzyıla kadar kültün önemli bir merkezidir Robinson 1924, Robinson 1926, Taşlıalan 1997, Erzen 1953, Tulay 2001, Lane 1975, Hardie 1912,

85 Lane 1975, Plate XXXII. Antiokheia 24. Şekil-20a.Konya Etnografya Müzesinde Antiokheia sikkesi. Envanter No :5419 Ön yüz: Çevrede ANTONINVS AVG PIVS PP TRP COS III yazısı, ortada; defne çelenkli imparator portresi vardır. Arka yüz: Kenarda COLONIAE CAES ANTIOCH yazısı; ayakta cepheden duran Mēn sağ elinde mızrak, sol elinde Victoria tutmaktadır. Mızrağın dibinde horoz yer almaktadır 574. Lane 1975, Plate XXXI. Antiokheia 13. Ön yüz: Zafer kazanmış edasıyla Mēn büstü. Arka yüz: Hörgüçlü bir boğa 575. Şekil-20b. Konya Etnografya Müzesinde Antiokheia sikkesi. Envanter No :2265 Ön yüz: Kenarda..COMMOD. yazısı, ortada imparator portresi vardır. Arka yüz: Kenarda...COL... yazısı, ortada; başı sola dönük sağ elinde mızrak sol elinde tropaion tutan Mēn yer almaktadır. 574 Lane 1975, Lane 1975,

86 Şekil-20c. Konya Etnografya Müzesinde Antiokheia sikkesi. Envanter No :1591 Ön yüz: Kenarda IMP CAES L SEP SEVERUS PER AVG yazısı, ortada, imparator portresi vardır. Arka yüz: Kenarda COL CAES ANTIOCH-SR yazısı, ortada Victoria ve mızrak tutan Mēn ve solda horoz yer alır. Şekil-20d. Konya Etnografya Müzesinde Antiokheia sikkesi. Envanter No :1715 Ön yüz: Kenarda IVLIA AVGVSTA yazısı, ortada imparatoriçe portresi vardır. Arka yüz: Kenarda COL CAES ANTIOCH-SR yazısı, ortada mızrak ve Victoria tutan Mēn, solda horoz yer alır. Lane 1975, Plate XXXII. Antiokheia 28 Ön yüz: Marcus Aurelius un büstü. Arka yüz: Mēn büstü, boynunun altında ay figürü ve yıldızlı şapka Lane 1975,

87 vardır. Şekil-20f. Konya Etnografya Müzesinde Antiokheia sikkesi. Envanter No :62 Ön yüz: Kenarda IMP CAES SEP. GETA E AVG yazısı, ortada imparator portresi Arka yüz: Kenarda ANTIOCH COL CAES-SR yazıları, ortada;mızrak ve Victoria tutan ayakta sağa doğru duran tanrı Mēn figürü yer almaktadır. Şekil-20g. Konya Etnografya Müzesinde Antiokheia sikkesi. Envanter No :636 Ön yüz: Kenarda IMP CAES P SEPT GETA AVG yazısı, ortada imparator portresi yer alır. Arka yüz: Kenarda VIRT AVGG COL ANTIOCH-SR yazısı,ortada; at üzerinde imparator yer almaktadır. Lane 1975, Plate XXXI. Antiokheia 18. Ön yüz: Mēn Büstü Arka yüz: Horoz Lane 1975,

88 Lane 1975, Plate XXX. Antiokheia 1 Ön yüz: Mēn Büstü Arka yüz: Kambur duran bir boğa 578. Lane 1975, Plate XXX. Antiokheia 7 Ön yüz: Mēn Büstü zafer kazanmış edasıyla ve yıldızlı şapkası. Arka yüz: Boğa 579 Lane 1975, Plate XXXI. Antiokheia 16. Ön yüz: Mēn Büstü. Arka yüz: Ayakta duran Nike, hurma dalıyla birlikte, taçla süslü ve altılı yıldız motifiyle dekore edilmiştir Lane 1975, Lane 1975, Lane 1975,

89 Lane 1975, Plate XXXII. Antiokheia 22. Ön yüz: Mēn Büstü. Arka yüz: Ayakta duran keçi 581. Yukarıda bir kaç örneği bulunan Antiokheia sikkelerinde de görüldüğü gibi, Antiokheia kendi adına sikke basabilen kentlerden biri konumundadır. Ön yüzlerinde imparator veya imparatoriçe betiminin yer aldığı sikkelerin arka yüzlerindeki COLCAES ANTIOCH gibi ibarelerin yer alması, şehir adıyla birlikte şehrin statüsünü de göstermektedir. Ayrıca ön yüzde imparator veya kraliçe yer alırsa arka yüzde genellikle Mēn figürü, eğer ön yüzde Mēn figürü yer alırsa arka yüzde yukarda birkaç örneğini verdiğimiz gibi, horoz, boğa, keçi figürlerini görülmektedir 582. Ayrıca Antiokheia dan elde edilen materyallerden çıkartılan ortak sonuçlar ise, taşralı aileler ve onların köleleri arasında Mēn Kültü oldukça yaygın bir külttür. Aynı zamanda sosyal statüyü vermesi bakımından Romalı olmayan özgür insanların isimlerine adaklarda az rastlanılmıştır. İsimlerden anlaşıldığı kadarıyla kolonistler merkez ve kuzey İtalya dan gelmişlerdir. Yeli isimler nadir görülür. Yine köleler ve azatlı köle isimlerinden anlaşıldığı kadarıyla bunlar tarımla ve üretimle meşgul olmuşlardır 583. Hellenistik Dönem de sikke üzerinde sikkeyi basan otoritenin dışında sikke basımında görevli kişilerin isimleri de görülüyor olup, imparatorların bunu bir siyasi propaganda aracı olarak da kullandıkları dikkat çekmektedir. Zaten kentin M.S. 3.yy ın sonlarında kurulan genişletilmiş Pisidia Eyaleti nin metropolisi durumuna gelmesi ve sikke basılan bir kent olması bu gücü doğrular niteliktedir. Bir metropolis olan Antiokheia da İmparator Augustus un (M.Ö.27-M.S.14) sikkeler üzerindeki adı şu şekilde görülmüştür 584 ; 581 Lane 1975, Lane 1975, Lane 1978, Belke-Mersich 1990,

90 AVGVSTVS AVGVSTVS DIVI F CAESAR AVGVSTVS CAESAR AVGVSTVS F PATER PATRIAE 585 M.S. 79 yılında ölen Vespasianus un (M.S ) sikkeler üzerindeki adı şu şekildedir: IMP CAESAR VESPAS AVG COS III TRP PP IMP CAES VESP AVG P M COS III IMP CAES VESPASIAN AVG COS III IMP CAES VESPASIAN AVG PM TR PP P COS III IMP CAESAR VESP AVG 586 Septimius Severus un(m.s ) sikkeler üzerindeki isimleri şu şekildedir: IMP CAE L SEP SEV PERT AVG IMP CAE L SEP SEV PERT AVG COS III L SEPT SEV PERT AVG IMP SEVERVS AVG PART MAX SEVERVS PIVS AVG SEVERVS PIVS AVG BRIT 587 Sikkeler üzerinde Iulia Domna nın isimleri şu şekildedir: IVLIA DOMNA AVG IVLIA AVGVSTA DIVA IVLIA AVGVSTA 588. Sikke örneklerinde İmparator isimleri ve ünvanları ile birlikte kentin adı ve arka yüzde yer alan figürlerin Latince yazılması koloninin resmi dilinin Latince olmasından kaynaklanan bir durum olmalıdır. Ayrıca sikke basılan kentlerin ekonomik anlamda güçlü kentler olmasından dolayı Antiokheia nın güçlü ekonomiye sahip bir şehir olduğu söylenebilir. 585 Tulay 2001, Tulay 2001, Tulay 2001, Tulay 2001,

91 Koloninin başlangıcında yerli ahalinin hukuken tercih edilen yeni göçmenlerle olan ilişkisi ve yabancı güçlerin yeri, konumu ve Hellenleştirilmiş halk içinde ne gibi bir değişiklik ve tesir yarattığı konusunda yeterli bir bilgi olmamakla birlikte, arazinin verimli olması ayrıca ticaret ile gelişen hayat şartlarının iyi olması durumu; kolonideki iki kesimin kaynaşmasında yapıcı bir etken olarak kabul edilmiştir 589. Stratejik konumundan dolayı Hellenistik ve Roma dönemlerinde tekrar organize edilen kentte, caddeler bir birini doksan derece kesmekte ve Roma kent mimarîsinin tüm özelliklerini gösteren yapılar bulunmaktadır. Kentte mimari faliyetlerin en yoğun olduğu dönem, İmparator Augustus'la başlayan ve M.S.3.yy'la kadar süren barış dönemi olmuştur 590. Anthios'un batısında surlarla çevrili eski şehrin yükseltisi mevcuttur. Yaklaşık 800m çapında kuzey batısında üç sahanlı sütunlu bazilika olan baş kilise bulunmaktadır. Bugün bu kiliseden kalan sadece temel taşlarıdır. Bu kilisenin tabanı 60cm kalınlığında mozaiklerle kaplıdır. Bu mozaiklerde geometrik şekiller ve çiçek motifleriyle bezeli desenler mevcuttur. Mozoiklerin altında da bugün hala mevcut olan mezar ve iskeletler bulunur. Bazilikadan diğeri yerleşim yerinin merkezinde yer alır 591. Antiokheia'nın kent planının kaynağı kesin olarak bilinmese de 592 genel olarak Hellenistik kent planı özelliği göstermektedir. Ramsay ve Robinson tarafından yapılan kazı çalışmalarında çoğunlukla Hellenistik Dönem kentte, Priene ve Miletos gibi Hellenistik şehirlerde başarıyla uygulanmış olan, düzenli, ızgara biçimli, şehir planının başarıyla uygulandığı görülmüştür. Antiokheia birbirini doksan derece kesen cadde ve sokak ağıyla örülmüştür. Şehir ve çevresinde ele geçirilen yazıtlardan vicus adı verilen 7 mahalleye bölündüğü görülmektedir 593. Şehrin çevresi duvarlarla çevrilmiştir 594 (Resim-3) yılında Michigan ve ekibi tarafından kazı çalışması yapılan şehrin batı yönünde üç giriş ve bir zafer takı şehir duvarları ile ilişkili en önemli yapılardan biridir 595. Kemerlerin üzerindeki alınlıkta karşılıklı diz çökmüş, flama ve standart taşıyan iki Persli kabartması mevcuttur. Kapının dış yüzeyinde "İmparator Caesar Traianus Hadrianus Augustus için; tanrılaştırılan Nerva'nın torunu, tanrılaştırılan Traianus'un oğlu, büyük rahip, 13. kez tribunus, 589 Levick 1967, Mitchell-Waelkens 1999, Belke-Mersich 1990, Mitchell-Waelkens 1999, Özhanlı 2009, Mitchell-Waelkens 1999, Mitchell-Waelkens 1999,

92 3.kez konsül, vatanın babası ve Sabina Augusta için koloni" 596 yazmaktadır. İç yüzünde ise, "C.Julius Asper Pansinianus, 5. kez belediye başkanı, binbaşı, kendi parasıyla yaptırıp süsledi."yazmaktadır. Kapı M.S.120 yılında yapılmış, M.S. 200 yılında kazanılan bir savaşla da zafer takı olarak düzenlenmiştir. Ana kapıdan girişte Doğu- Batı caddesine (Decumanus Maximus) ulaşılır. Caddeyi sınırlayan taşların üzerinde dükkânların giriş kapılarının izleri ve sütun altıklarının oturduğu izler görülmektedir. Caddenin iki yanında yerleşmiş çeşitli yapılar mevcuttur. Caddenin her iki tarafında açığa çıkan mozaikli döşem caddenin kenarlarında revaklı bir düzenlemenin olduğunu düşündürmüştür. Kenar taşlarının üzerindeki eşik izleri, bu revaklı alan arkasında da dükkân ya da konutların varlığına işaret etmektedir 597. Yaklaşık 200m doğuya doğru ilerledikten sonra kuzey-güney caddeyle (Cardo Maximus) birleşmekte, cadde kuzeyde anıtsal çeşmeyle birleşmektedir 598. Greko-Romen örneği olan tiyatrosunun Arundell in 1833 yılındaki gezisi sırasında basamaklarının çoğunun sökülmüş durumda olduğu tespit edilmiştir. Sagalassos, Selge ve Termessos tiyatrolarından büyüktür. Kesin olmamakla birlikte tiyatronun orjinal mimarisi koloninin kuruluş yıllarına hatta Hellenistik Dönem e tarihlenmektedir. Antiokheia Tiyatrosu, Anadolu da pek çok tiyatroda görüldüğü gibi eski bir Hellen Tiyatrosunda yapılan onarım ve değişiklikle Roma tarzına uygun unsurlar eklenerek Roma Dönemi nde de kullanılmaya devam etmiştir. Tiyatro inşa edilirken sadece konuma ve eğime değil, yöne de önem verilmiştir. Batıya yönelik olarak inşa edilen yapı, 1996 yılında Mehmet Taşlıalan tarafından, kilisenin kullanımının 5. ve 6. yy larda devam ettiği bildirmiştir 599 (Resim5a-5b). Şehrin çeşme ve su kemerleri sistemi mükemmeldir. Kuzey taraflarından doğal kaynaklardan yaklaşık 15km uzaktan sular getirilmektedir 600. Su kemerleri sistemi şehrin kuzeyinden başlar 601. Kuzey-güney caddesinin kuzey ucunda yer alır. M.S. 1.yy'a tarihlenen yapı U şeklinde planlanmış olup, su kemerlerinden gelen suyu depolayıp düzenleyerek kente dağıtmak için yapılmıştır. Su iletim sisteminin bel kemiği olan kemerlerin en güzel örneklerinden birini oluşturmaktadır. Şehrin en zayıf noktalarından bir tanesi doğal su kaynaklarına sahip olmamış olmasıdır. Bu yüzden düşman tarafından su kemerleri kesildiğinde şehir susuz kalmaya mahkum kalacaktır Mitchell-Waelkens 1999, Mitchell-Waelkens 1999, 100; Özhanlı 2009, Taşlıalan 1993, Taşlıalan 1998, ; Mitchell-Waelkens 1999, Robinson 1924, Mitchell-Waelkens 1999, Robinson 1924,

93 Merkez Kilise, Tiberius Alanı nın tam karşısında apsisiyle dikkat çeken yapı konumundan dolayı araştırmacılarca "Merkezi Kilise" olarak adlandırılmıştır 603. Kentin batısında ve sur duvarına oldukça yakın bir yerde bulunan kilisenin bugün sadece alt yapısı in situ olarak bulunmaktadır. Zemini tamamen mozaikle kaplı olan 604 erken dönem kiliselerinden olan bazilikal plan gösteren yapı, doğu- batı yönünde konumlandırılmış olup dikdörtgen planlı inşa edilmiştir. Ἐπἰ τοῦ αἰδϵσιμωτάτου ἐπιοκόπου Ὀπτἰμο[υ] Εἰδομενεὐς άναγνώστη[ς] εὐξάμενος τῷ Θεῷ τὴν εὐχὴν ἀπέδωκε. Piskopos Optimus un çok saygın olduğu zamanlarda, Eidomeneus tanrıya ve bağışladığı adağına dua etti. Optimus bu yazıt sayesinde yıllarında Antiokheia nın piskoposu ismini aldı. Eidomeneus ise yardımcısıydı. Şeklindeki ifadede tanrıya yapılan bağıştan bahsedilmektedir 605. Diğer yazıtta; καἰ εἰσελεύ σομαι πρὸς τὸ θυσιαστή ριον τοῦ Θεοῦ. Ve ben tanrıya sunak yapmaya gitmeliyim. denilmektedir 606. St. Paul ve St. Barnabas, M.S. 46 yılında Antiokheia ya ilk geldiklerinde Hıristiyanlığı yaymak için ilk kapsamlı vaazlarını buradaki sinagogda vermişlerdir. Bu nedenle Antiokheia halkı, Hıristiyanlığın ilk doğduğu merkezlerden biri olarak kabul edilip buradaki sinagog üzerine inşa edilen kiliseye St. Paul ismi verilmiştir 607. Antiokheia, M.S. 1. yy ın ortalarında St. Paul ve St. Barnabas ın kentte yeni dini, 603 Robinson 1924, Taşlıalan 1993, Taşlıalan 2002, Taşlıalan 2002, Taşlıalan 1997,

94 yani Hristiyanlığı yaymak için gelmeleriyle dini merkez olma yolunda ilk adımı atmıştır 608. St. Paul Hıristiyanlığı yaymak için Anadolu'ya üç önemli misyonerlik seferi yapmıştır 609. St. Paul'ün neden Antiokheia'yı tercih ettiği kesin olarak açıklanamasa da 610 o dönem şehrin kültür ve ticaret açısından oldukça gelişmiş olması, bugün bile hala Yalvaç'ta yapılan tarımın, ziraatın, hayvancılığın, dericiliğin, dokumacılığın ve çeşitli el sanatlarının görülmesi şeklinde düşünülmüştür. Ayrıca ana yolların kavşağında bulunması, muhtelif halkın iç içe yan yana yaşaması ve özellikle Yahudi halkının yoğunlukta olması ve buna ilaveten özellikle Antiokheia'lı olan ve Kıbrıs adasında Paphos'ta valilik yaptığı sırada St. Paul ile tanışan ve O'na ilk inananlardan olan Sergi Paulli'nin memleketi olan Antiokheia'ya gitmesini salık vermesi gibi sebeplerle açıklanmıştır 611. Paul, gerek Yahudiler, gerek tek Tanrı anlayışında olanlar tarafından büyük ilgi ile kabul görmüştür. Bu aşamada Paul, kalpleri kurtarıcıya çevirmek ve istediği sevgiyi ona vermek icap ettiğini söylemiştir. Yahudiler, Hıristiyanlığın Yahudilikten doğmakla beraber başka bir din olduğunu anlayınca Paul'e karşı şiddetli bir tepki göstermişlerdir. Artık Paul, Yahudiler arasında bu dini yaymanın mümkün olmadığını görüp havrada vaaz vermemeye, evlerde arkadaşları arasında dini anlatmaya başlamıştır. Yalvaç'tan ayrılmak zorunda kalmıştır. Yahudileri ikinci plana atıp Anadolu'da başka şehirlerde dini yaymaya devam etmiştir. Yalvaç Hristiyanlık dini için önemli olmuş, St. Paul M.S yılları arasında Avrupa ya giderken yine Yalvaç'tan geçerek erken Hristiyanlık tarihi içinde önemli bir yere oturmuş, kenti Batılı araştırmacıların nezdinde önemli kılmıştır 612. Henüz Hristiyanlık ortaya çıkmadan önce Augustus, Roma'nın eski ve geleneksel dinini tekrar kurmuş, bu çerçevede Roma İmparatorluğu nun birliğini temsil edecek olan Augustus un Antiokheia da bir ilah olarak, mabedi dikilmiştir. Augustus zamanında ve müteakip yüzyıllarda şarkın mistik dinlerine inananların, bir Yahudi toplumunun, bu topluma yakınlık duyan putperestlerin, hala putperest olmakla beraber tek bir tanrı arayışında olan insanların bulunduğu bir merkez olmuştur 613. Roma ise genişledikçe, başka ülkeleri fethettikçe, onların tanrılarını kabul ettikçe yeni bir durum ortaya çıkmıştır. Başlangıçtaki tanrı sayıları o kadar çoğalmıştır ki, ortaya bir 608 Mitchell 1993a, 11; Taşlıalan 2001, Taşlıalan 2002, Mitchell 1993, Taşlıalan 1999, Damiani 1999, Damiani 1999,

95 panteizm veya politeizm veya ateizm durumu çıkmış ve Tanrı kavramı nerede ise ortadan kaybolur vaziyete gelmiştir. Romalıların inançlarında Mesih'in, insanların bir kurtarıcısının geleceğine dair bir inanç vardır ve yine Romalılar, Yahudiler gibi, kendilerini Allah tarafından seçilmiş bir halk addediyorlar ve kurtarıcı sayesinde dünyaya siyasi ve dini birliği vereceklerine inanıyorlardı. Bu ortamda putperest Yunan ve Roma âlemine Yahudilik kendi nüfusunu da icra etmekte yine şarkın mistik dinleri de Yunan ve Roma alemine nüfuz etmiş, nihayet Hristiyanlıkta ortaya çıkmıştır. Hristiyanlık bu anlamda bağdaşmaz tavrıyla o dönem Roma iktidarı ve sosyal yapısı için yakın ve kesin bir tehlike oluşturuyordu. Roma, ilk başlarda dini ve sosyal yapısını, gerek Yahudilere, gerek şarkın mistik dinlerine karşı koruyabilmiştir 614. Bu şartlar altında dahi St. Paul'ün başarılı olmasında en büyük etkenlerden birisi belirli bir topluma değil tüm insanlığa çağrıda bulunmasında aranmıştır. Antiokheia halkı, St. Paul'e bir şükran borcu olarak ilk ve en büyük St. Paul Kilisesi ni inşaa ederek görevini yerine getirmiştir. Bugün bu anıtsal kilisenin kalıntılarını bu kentte görmek mümkündür. Öte yandan bu kilise, bu dine inananlar tarafından her yıl ziyaret edilmekte, binlerce ziyaretçinin geldiği bu yer, bir hac merkezi olarak kabul görmektedir 615. Hristiyanlık öncesi Antiokheia nın yerel dinsel hayatında iki inanış hakimdir. Biri aynı zamanda koloninin patrios theosu olan Mēn Askaenos inanışı, diğeri ise Roma İmparatoru ve ailesine tapınılmasıdır 616. Antiokheia, Antik Dönem de Mēn Kültü nün en büyük merkezidir. Buradaki kült Roma Dönemi öncesine uzanmaktadır, ancak kesin tarihi belli değildir. B. Levick, kente kolonistler tarafından yerleşilmeden önce Phrygialı tanrı Mēn'e adanmış bir köy tapınağının olduğunu ve tapınağın onun rahipleri tarafından yönetildiğini bildirmiştir 617. aynı zamanda bölgede sosyal bir adak merkezidir. Tarımsal üretim merkezi ve doğal bir savunma merkezidir 618. Antiokheia daki Mēn Kültü nün bugün için diğer kült merkezlerinden üstünlüğü, Antik Dönem de en önemli Mēn kült merkezi olmasının yanı sıra, gün ışığına çıkarılmış tek kesin Mēn Tapınağı nın burada bulunmasıdır 619. Mēn Tapınağı nda ele geçirilen beyaz mermerden Mēn heykeli, resimde görüldüğü gibi kumaşla örtülü sol kolu bir sütuna dayanmış ayakta durur vaziyettedir. Ayrıca sağ kolu 614 Damiani 1999, Taşlıalan 1999, Hardie 1912, Taşlıalan 1997, Cluett 2002, Hardie 1912,

96 kırılmış heykelin, sol bacağını bir kafatası üzerine koymuş vaziyettedir 620 (Resim-6). Yine 1912 ele geçirilen bir adak stelinde bir alınlık mevcuttur. Niş içerisinde omzunda hilal Phryg şapkası giymiş Mēn büstü mevcuttur. Nişin altındaki yazıtta ise; Sex(tus) Flavonius Naevius LVS yer alır. Yalvaç tapınağında 1912 yılında bulunan 14 parçadan oluşmuş bir diğer stel, bitkisel motiflerle süslü, üst kısmında iki hilal, alt kısmında boynuzlarından halatla bağlanmış bir boğa olduğu görülmüştür 621 (Resim-7). Yapılan çalışmalarda yazıtlar incelendiğinde Antiokheia nın tarihinde iki parlak döneminin olduğu bildirilmiştir. Bu dönemlerde kamu binaları, imparatorluk kültleri, kilise ve tapınaklar inşa edilmiştir 622. Her iki parlak dönemde de sivil ve dini yapıların yoğun olarak yapıldıkları ise kalan kalıntılardan anlaşılmıştır. Yarım yuvarlak kuleler şeklinde inşa edilmiş olan sur duvarları ve kullanılan malzeme ve inşa teknikleri de yine, şehrin bu dönemde genişlediğini göstermektedir. Nitekim bu surların şehrin kuruluş yıllarında yani Hellenistik Dönem de yapıldığı, Roma Dönemi nde ihtiyaç nedeniyle büyümeye bağlı olarak genişlediği, Bizans Dönemi nde ise yavaş yavaş eski görkemli günlerinin geride kaldığı görülmüştür. Çünkü Bizans Dönemi şehir sık sık yapılan istilalardan korunmak amacıyla devşirme malzeme ve acele ile dayanıksız yapıldığı buna bağlı olarak da şehrin daraldığı belirtilmiştir 623. Bizans Dönemi nde şehir daha çok dini kaynaklı önemiyle bilinmektedir. Bölgede Tyraion, Hadrianopolis yahut Thymbrion ve Philomelion gibi kentler bu dönemdeki dini önemini doğrulamaktadır 624. Şehirler üstlendiği role göre önem kazandıkları için Antiokheia şehri de Hellenistik - Roma Dönemi nde aktif ve önemli bir şehir iken Bizans Dönemi nde bu derece ön planda değildir. Ancak coğrafi özelliklerinin getirdiği askeri ve stratejik konum kentin Antik Dönem deki yerini göstermesi bakımından önemlidir. 620 Lane 1971, Lane 1971, Mitchell-Waelkens 1999, Taşlıalan 2000, Ramsay 1960,

97 Philomelion625 (Akşehir626) (Φιλομήλιον)627 Philomelion, ismini Seleukos un (M.Ö ) generallerinden ve aynı zamanda bağımsız bir sülale oluşturan Lysias ın 628 babası ya da oğlu olan Philomelos tan aldığı düşünülmüştür 629. Şehir merkezine yakın bir yerde insitu olarak bulunan bir mil taşı üzerinde, "Philomelion" yazısına rastlanmış olup 630 Hellenistik Dönem öncesinde adından hiç bahsedilmemiştir 631. Strabon kenti, yol üzerinde 632 Phrygia Parōreia dağ eşiğinde, Antiokheia nın kuzeyinde bir platoda konumlandırmıştır. 633 Çoğunlukla kabul edilen bu görüş 634 Leake, Philomelion u Ilgın a yerleştirmiştir fakat bu görüş yukarıda Strabon un ifade ettiği konumla ters düşmekte olup, bu görüş kentin günümüzdeki modern Akşehir olduğunu ilk öneren Arundel tarafından da reddedilmektedir. 635 Denizden yüksekliği 1 020m olan kent, Sultan Dağı nın kuzeyinde yer alır. Antik Dönem Kral Yolu nun üzerinde yer alan kent, tarih boyunca stratejik önemini korumuş, tarım, ticaret, kültür ve sanat yönünden önemini hiç yitirmemiştir 636. Bölge Hititler zamanında Pitašša olarak bilinmektedir 637. Ksenophon un bölgede Thymbrion yakınında gösterdiği 638 Midas Pınarı nın günümüzde Akşehir Ulupınar da olduğu düşünülmektedir 639. Ayrıca şehrin altı mil kuzeyindeki Akşehir Gölü nün, Anna Komnema'nın, kuzeyde Polybotum ve güneyde Philomelion arasında olarak söz ettiği Kırk Şehitler Gölü olduğu bildirilmiştir 640. Yerleşim olarak tamamıyla ovada yer alan 641 Philomelion kasabası, Phrygia Parōreia'nın Synnada dairesine bağlı küçük bir şehirdir. Bugünkü Akşehir den daha yukarıda olup 642, Sultan Dağı na uzanan, kuzeybatı yamaçlarında, Efes in ticaret yolu üzerinde, 625 Kroll 1938, Belke-Mersich 1990, Cancik-Schneider 2002, Talbert 2000, Habicht 1975, 86; Sevin 2001, Wissowa 1938, Ramsay 1960, Strabon XIV Strabon XII Belke-Mersich 1990, 359 ve harita; Arundel 1834, Arundel 1834, Bozyiğit 2010, Bahar 2010a, Ksenophon, I Bahar 2010a, Texier 2002, Strabon, XII Sarre 1998,

98 Antiokheia nın 21km uzağında konumlanmıştır 643. M.Ö. 133 yılında Bergama kralı III. Attalos un topraklarını Roma bağışlaması üzerine bölgede Provincia Asia kurulması ile Roma nın egemenliğine geçmiştir 644. Phrygia Parōreia Bölgesi nde Philomelion, bölgede dikkat çeken önemli iki merkezden biridir 645. Phrygia Parōreia'nın Ikonion'daki Metropolis şehri yolu üzerinde bulunan 646 ve Ephesos-Apameia üzerinden Ikonion'a uzanan büyük ana yol üzerindeki elverişli konumu ile yöredeki diğer merkezlere nazaran daha fazla gelişmiştir 647. Pers Dönemi nde Cyrus un geçtiği yerlerden biridir. Büyük İskender in Anadolu yu ele geçirmesinin ardından M.Ö.188 yılına kadar Seleukos ve daha sonra da Bergama krallıkları yönetimine girmiştir. Makedonya kökenli olan Philomelos tarafından kurulduğu sanılan kentte bu döneme ait birçok çanak çömlek buluntusu ele geçiriliştir 648. Antik Dönem de önemli yolların güzergahı üzerinde olan Philomelion kenti, aynı zamanda maden yönünden de zengin bir kenttir. Akşehir, Akaid Höyük te Antik Dönem yapılan madencilikle ilgili cüruhlar ele geçirilmiş olup, özellikle Akaid yerleşmesindeki kalay madeni dikkat çekmektedir 649. Neolitik Çağ dan İlk Tunç Çağı na kadar yerleşmelerin tespit edildiği şehrin Göller Bölgesi kültürleri ile yakın ilişkisi tespit edilmiştir. 650 Aynı zamanda Thymbrion, Tyraion, Pelte gibi küçük kasabaların olduğu bir conventus (yargı bölgesi) merkezidir 651. M.S. 3.yy la tarihlendirilen ve şuan Akşehir Müzesi nde yer alan bir mezar yazıtında; Aristogenes oğlu [Aur]elius Aleksandros, henüz yaşarken kendisine ve pek sevgili eşi Domne nin anısı için (bu mezarı yaptırdı 652 denilmektedir (Resim-8). İkiye ayrılmış şekilde olan stelde bir kemer içinde sağ tarafta erkek, sol tarafta kadın, bir aile resmedilmiştir. Tίς ἄν ὧδε ὁρκίσει εἶ ναι προ ς Διο ς κατ [α ] (5)ρη Akşehir; [ ] IƐΠΡ [ ]ƐIΚΟΝΟΜΑ 643 Belke-Mersich 1990, Bahar 2010a, Sevin 2001, Texier 2002, Ksenophon, I ; Bahar 2010a, Bahar 2010a, Bahar-Koçak 2010, Bahar 2010a, Ainsworth-Parker 1844, I.20; Sevin 2001, Aslan-Gökalp 2008,

99 [ ]Δ ΟƳΔAΣAΚAΛAΣƐƳΚINAPΓΟƳΣIΒΗ [ ] ΟƳƐΒANƐΚP ƐTΟIAKKΟΛTAHKƐTANƐΠ Yine ele geçirilen tabletlerde Antiokheia daki Mēn Askenos un etkisi ile ay figürü ile birlikte Mēn Kültü ne sıkça rastlanmıştır 653. Kentte sikkeler üzerinde de görülen Mēn figürleri bölgede Mēn inanışının yaygınlığına işaret etmektedir. Lane 1975, 71 Plate XXVI. Philomelion 3. Ön yüz: Mēn büstü Arka yüz: Zeus oturur durumda. Lane 1975, 72. Plate XXVI. Philomelion 2. Ön yüz: Augustus büstü Arka yüz: Mēn büstü. Lane 1975, 72. Plate XXVI. Philomelion 1. Ön yüz: Tiberius büstü Arka yüz: Mēn büstü. İlçe'nin güneydoğusunda Reis Kasabası'nın 1.7 km kuzeyinde Aşağı Mahalle'de Reis Höyük te de Roma Dönemi'ne ait çanak çömlek parçalarına rastlanmıştır. Doğusunda 653 Calder 1912a,

100 Karahüyük Köyü'nün 2 km kuzeydoğusunda yer alan Yuğ Tepesi nde Hellenistik ve Roma Dönemleri ne ait yerleşme izlerine rastlanmıştır. Yine Akşehir İlçesi'nin güney doğusunda Delihasan Höyük, Konya-Akşehir karayolunun güneyinde Üçhüyük yer almaktadır. H. Bahar tarafından 2003 yılında yapılan yüzey araştırmasında Hellenistik ve Roma Dönemi keramik parçaları tespit edilmiştir 654. Bizans Dönemi nde de şehrin önemi vurgulanmıştır 655. Bizans Dönemi nde Anatolika Theması içinde yer almıştır Tyraion (Lageina657-Ilgın) (Τυραῖον)658 Philomelion nun 60 km güneydoğusunda, Sultan Dağı nın doğu yamaçları üzerinde lokalize edilen kent 659 bugünkü Ilgın a 2,5 km uzaklıkta olup şifalı kaynak yeri olarak bilinmektedir 660. Calder 1932 de buranın Lagina olduğunu keşfetmiş ve eski ticaret yolu üzerinde bulunan kent, Lageina ismiyle bilinmektedir 661. Ksenophon un eserinde Tyriaeum ismiyle geçen kent 662, Philomelion dan Ikonion a giden yol üzerinde olup, Turaghan veya Duraghan olarak bilinmektedir ve Piskoposluk listelerinde kentin adı özellikle Tyriaion değil Tyraion olarak geçmektedir 663. Yine Ramsay tarafından kent Ilgın ile Kadınhanı arasına lokalize edilmiştir 664. Sultan Dağı nın doğusunda Philomelion ve Laodikeia ile birlikte Roma Dönemi öncesi kurulmuş yaklaşık M.Ö. 4.yy la ait bir yerleşmedir 665. Tyraion aynı zamanda, Hristiyanlık Dönemi nde Philomelion ile birlikte Pisidia Bölgesi piskoposluk merkezlerinden birisidir 666. Ksenophon un Anabasis te bahsettiği Genç Cyrus, İran a yürürken ordusuyla buradan da geçmiştir. Cyrus yürüyüşünde Thymbrion dan yola çıkarak iki günde 10 parasang giderek Tyraion a ulaşmıştır. Burada üç gün kalmıştır 667. Yine Tyraion'da, Cappadocia 654 Bahar 2004, Belke-Mersich 1990, Bahar 2010a, Calder 1956, xvii. 658 Belke-Mersich 1990, 409; Cancik-Schneider 2002, ; 659 Calder 1956, 21-25; Belke- Mersich 1990, ; Aslan-Gökalp 2008, Belke- Mersich 1990, ; Ramsay 1960, Calder 1956, xvii. 662 Ksenophon, I Ramsay 1932, Ramsay 1887, Mitchell-Waelkens 1999, Sevin 2001, Ksenophon, I

101 üslûbunda bir âbide ve hiyerogliflere rastlanmıştır. Burası bir zamanlar büyük bir şehir iken daha sonra Laodicia Combusta ve Philomelion şehirleri tarafından gölgede bırakılmıştır 668. Cyrus, Tyraion la Cilida geçidinin arasındaki yürüyüşü esnasında Ikonion ile Dana dan da geçmiştir. Tyraion dan üç gün yürüyüşle yirmi parasang yol alan Cyrus, Ikonion a ulaşmıştır. Ksenophon burayı Phrygia ın en son şehri olarak tanımlamıştır 669. Yolunu Laodiceia Combusta nın civarında, ticaret yolu olan yoldan çevirerek daha güneye bir istikamet takip etmiştir 670. Klasik Dönem de Pers ordusunun bir geçiş yolu olan bu şehirde Cyrus askerlerini konaklamış ve hatta bir geçit töreni düzenlemiştir 671. Demek ki kent şehir konumunda büyük bir yerleşme olmalıdır. Kent organizasyonu ile ilgili herhangi bir ize rastlanmayan Tyraion-Lageina nın Laodikeia ve Hadrianopolis arasında bir yerleşim olduğu bilinmektedir 672. Strabon un, Büyük Phrygia daki Parōreia Bölgesi nin Lycaonia tarafındaki ucu olarak tanımladığı kentte 673, ele geçirilen Yalburt ve Kadınhanı Köylütolu Anıtları bölgenin M.Ö. 2. bin yıl tarihine ışık tutması bakımından önemlidir 674. Roma İmparatorluk Dönemi'nde Hadrianopolis adını alan 675 Tyraion da Roma Dönemi'ne tarihlenen M.S yy'a ait bir takım yazıtlı parçalar Hosius ve Dikaios adağı, kabartmalı bir stel, aslanlı larnaks kapağı ve bir lahit ele geçirilmiştir. Yörede Roma Dönemi ne tarihlenen Dereköy de büst şeklinde kabartmalı sunak, stel ve mimari bloklar bulunmuştur. Kireçtaşından işlenmiş oturan bir aslan heykeli Mēn'e adanmıştır. Konya- Afyonkarahisar karayolunun kuzeyinde yer alan Şeker Höyük te Hellenistik ve Roma Dönemi malzemelerine rastlanmıştır 676. Şuan Akşehir Müzesi nde bulunan ve ilk üçü Tyraion dan dördüncüsü de Philomelion dan getirilen yazıtlardan Tyraion dan getirilen ilki tanrı Zeus a adanmış bir adaktır. M.S. 3.yy la ait olan yazıtta; Dasilos un çocukları Tata (ve) Papas bu adağı efendimiz Zeus a (sundu ) 677 denilmektedir (Resim-9). Phrygia da sıkça kullanılan Tata bir bayan ismidir. Adağın motif olarak salkımlarla 668 Ramsay 1960, Ksenophon, I Ramsay 1960, Magie 1950, 1313; Hamilton 1942, Calder 1956, xvii 673 Strabon, XIV.2.29; Strabon, XIV Bahar 2010a, Ksenophon, I ; Sevin 2001, Bahar 2004, Aslan-Gökalp 2008,

102 süslendiği görülmüştür. M.S. 3. yy la tarihlenen ikinci yazıtta; Epigone, henüz hayattayken kendisi için ve sevgili eşi Mennas ın anısı için (yaptırdı ) 678 (Resim-10). Phrygia Parōreia da Adaras ta Hadrianopolis kentinde ele geçirilen bir yazıtta da geçen Menneas ismi burada Epigone nin eşinin ismi olarak düşünülmüştür 679. Yine M.S. 3.yy la tarihlendirilen üçüncü yazıtta, Gaius un anne ve babası için yaptırdığı mezar taşı olan yazıtta; Gaius, babası Potitus ve annesi Das ın anısı için (yaptırdı ) 680 denilmektedir (Resim-11). Ilgın da bir başka anıtta 681 ; sağ tarafta bir üzüm salkımı, sol tarafta ok bulunan yazıtın üzerinde; Ṃɑʋƞς Μє [ʋ]єĸɑʹρτоʋ [ ]є ἰ єʋ χήʋ Menecrates in oğlu Manes yazmaktadır. Ilgın da ele geçirilen bir diğer yazıtta 682 ; [ὐπὲρ ʋєίκης...αὐτο] κράτορος ʋє οʋ Ηλί οʋ [τοʋ] ὅλοʋ Mᾰρκ[ς] [Α]ʋ ρ[ήλιος Е]ὐ κλείδη[ς] [ἀπελ. Kαίσα]ρ ος Αὐτο (5) [κράτορος ιὶ Mε]γίστω [ε] ʋ [χήν]. M. Aurelius Eucleides libertus Caesaris e özgürlüğü Marcus Aurelius ya da Commodus tarafından verilmiştir. İmparator un isminin sonunda ʋєός ἥλιος verilmiştir 683 denilmektedir. Yine Ağalar da (Ilgın) bir başka yazıt 684 üzerinde asma yaprakları ve üzüm salkımlarına rastlanmış olup yazıt üzerindeki bu süslemelerden bölgenin geçim kaynağı ve yaşam biçimi hakkında bilgi sahibi olabiliyoruz. Ṃαμας Μενελάον Κινδνριαείτης οἰκοῠντος ὲν Λαγειυοις Μητρὶ Ἀυδειρηυῆ κατα' κεʹλευσιυ. Μήτηρ Ἀυδειρηυῆ için Kindyria ve Lageina da. 678 Aslan-Gökalp 2008, Calder 1956, Aslan-Gökalp 2008, Calder 1956, 21(105). 682 Calder 1956, 21(107) 683 Calder 1956, 21 (107) 684 Calder 1956, 21 (106) 93

103 Ilgın da ele geçirilen bir diğer yazıt 685 ; üst, alt ve alt tarafı kırılmış, üst kısmında constantinianum, filiz deseniyle kuşatılmış olarak ele geçirilmiştir. [?Kἐ]λ σα [δι]ακόνισσα Σϵπτϵμίω [Πων] π ωνίωρί Μνησιϴϵ'ω καἰ Σϵπτ [ϵ] μίω Πωυπωνίω πατρἰ Μνησιϴέω [κα]ι Σϵπτϵμίοιϛ [Πω]ν - Πωνίοιϛ Τρο[Øί] (5)[μω καì] Δ αδη ϴ ϵίοιϛ καì έα[ντη ] [ζώσα μνή]μης ἓνϵκ[α]. 3. satırdaki πατρἰ muhtemelen πϵνθϵρώ için tanıdık olarak kullanılmıştır. Bu durumda Celsa nın eş υίο ς ϴϵτο ς καì γαμβρός evlatlık edinilmiş babasının ismini almıştır. Bu da o dönem toplumda var olan evlatlık edinme olayına işaret etmesi bakımından önemlidir Thymbrion (Argıthanı?) (Θύμβριον)687 Polybotos ve Tyraion arasında yer alan Thymbrion kentinin lokalizasyonu problemlidir 688. Ramsay tarafından Doğanhisar yakınında olduğu 689, Doğanhisar la Argıthan dan geçen Karmeios Çayı civarında Hadrionopolis'in eski ismi olarak düşünülmüştür 690. Calder, Hadrianopolis in Philomelion ile Tyraion arasında yine anayol üzerinde bir bölgede yer aldığını ve Doğamhisar a 9km uzaklıkta Balkı-Beşköy arasında Adaras a lokalize etmiştir. Ve kentin ismi geçen yazıt (yazıt no 142)olduğundan bahsetmiştir 691. Argıthanı olduğu üzerinde özellikle durulmuş 692 olup sonraki yıllarda özellikle Roma İmparatorluk Dönemi nde olasılıkla Hadrianopolis adını alan şehir olabileceği düşünülmüştür 693. Calder, Hadrianopolis i Philomelion ile Tyraion arasında bir bölgede yer aldığını bildirmiş ve onu Adaras a yerleştirmiştir Calder 1956, 23(120). 686 Bahar 1995, Cancik-Schneider 2002, Magie 1950, Ramsay 1887, Ramsay 1960, Calder 1956, xviii. 692 Bahar 2012, Talbert 2000,961; Sevin 2001, Calder 1956, xviii 94

104 Argıthanı nda olması muhtemel olan düşünceye göre, Argıthanı yakınında bulunan Ali Çayı, Çebişli ya da Argıt dereleri birleşerek Karmeios ismiyle Çavuşlu Gölü ne dökülmektedir. Bu derelerin kenarında olduğu düşünülen Hadrianopolis te basılan İmparatorluk Dönemi Roma sikkeleri üzerinde de nehir tanrısı Karmeios sıkça resmedilmiştir. Buradan Hadrianopolis in bu nehirlere yakın bir yer olduğu düşünülmüş ve burasının Doğanhisar ya da Argıthan yerleşmelerinden birinin olma ihtimali üzerinde durulmuştur. Aynı zamanda Philomelion-Tyraion hattında en kısa yolun Argıthanı üzerinden geçmesi sebebiyle Hadrianopolis in burası olması ihtimali daha yüksek ihtimal olarak düşünülmüştür 695. Antik Dönem yolları gösteren haritada 696 görüldüğü gibi Philomelion- Tyraion hattında en kısa yolun Argıthanı üzerinden geçen yol olması ve Çavuşlu Gölü ne Argıthanı nın daha yakın olması sebebiyle biz de bu görüşün daha doğru olacağını düşünüyoruz (Harita-2). Thymbrion, kalabalık bir kent olması 697 ve 2012 yılında Doğanhisar Ulu Cami avlusunda tespit edilen kentin gymnasion undan söz edilen aşağıdaki yazıtta 698 ; IOMH HNMENEKPAT..OYCΦΥCOIΔΕΜΝHCIΘΕΟYKΓΙC THΝAΝΛΕ.AΝΔPOCAΠ ΕΛΕYΘΕPOC EΠΙMEΛHΘEICANTOC THCTOYΓYMNACIOYKATACKEYHCTONEAYTOY ΠATPΩNA ANECTHCTHCENΠAPEAYTOY Kendimin patronu Menekrates in evladı, Mnesitheos un oğlu şehrin kurucusu, gymnasionun inşaatı sorumlusu Diomedes in heykelini Alaxandros kendi parasıyla diktirdi denilmektedir. Antik Dönem bölgede mevcut kale, gymnasion ve hamam yapıları ile bölgede en büyük kent görüntüsü vermesi, burasının Hadrianopolis olduğu fikrini desteklemiştir 699. Aynı zamanda Thymbrium un yol kenarında ve yaşamaya elverişli bir yerde, kaynak suya sahip olan bir kent olduğu bilgisi verilmiş olup 700 bu suyun bir kaynak suyumu yoksa bir akarsu mu olduğu net değildir. Yol üzerinde olması sebebiyle Philomelion yakınında Ulupınar Köyündeki su menba olabileceği düşüncesi üzerinde durulmuştur 701. Gaysterpedion a (Bolvadin) geldikten sonra burada beş gün kalan Cyrus, burada Kilikya kraliçesi ile görüşmüş, 10 parasang iki günlük bir yürüyüşün ardından Thymbrium a gelmiştir. Burası yerleşmeye uygun bir yerdir şeklinde bahsedilip, Midas Menba olarak bilinen ve Phryg 695 Bahar 2012, 112; Bahar 2013, Özsait 1980 (Harita) ; French 1984 (Harita). 697 Ksenophon, I ; Ainsworth-Parker 1844, I.30, Bahar 2013, Bahar 2013, 44-46; Tırpan-Sütçüoğlu 2013, Ksenophon, I ; 701 Tırpan-Sütçüoğlu 2012,

105 kralının bu menbaya şarap karıştırarak Satyr ı yakaladığından bahsedilmiştir 702. Devamında ise iki günlük bir yürüyüşün ardından Tyraion a gelmiştir 703 denilmektedir. Ramsay ise bu menba ile ilgili olarak Philomelion'un kuzeyindeki Midas Menbanın Thymbrion arazisi dâhilinde olduğundan, Thymbrionlular ın ilerleyen dönemlerde Philomelion a taşındıklarından bahsetmiştir 704. Antik Dönem de Phrygia Parōreia olarak adlandırılan coğrafyada yer alan kentte Antik Dönem e ait yapı kalıntıları geniş bir alana yayılmıştır. Tepenin çevresi yer yer kulelerle desteklenen sur duvarları ile çevrilidir. Sur duvarları ve kuleler Hellenistik Dönem'e tarihlendirilmiştir. Kentin en yüksek noktasında batı yönünde kısmen ana kayaya oyulmuş kısmen tuğladan inşa edilmiş Roma Dönemi'ne ait büyük bir sarnıç bulunmaktadır. Sarnıç yaklaşık 10x13 m ölçülerindedir. Sarnıç zemininde basamaklar tespit edilmiştir. Tepenin güneybatısında bir tapınağa ait olabilecek mimari elemanlar in situ halde korunmuştur. Ayrıca kente bağlı Eurymedon Kutsal Alanı Zindan Mağarası tespit edilmiştir. Asar Tepesi'nin güney ve batı etekleri antik kentin nekropolis alanı olup nekropolde Roma Dönemi'ne tarihlenen lahit parçaları ve yüksek podiumlu yazıt taşıyan bir mezar kaydedilmiştir 705. Strabon kentin bereketli toprakları olduğunu, üzüm ve zeytin yetiştirildiğini yazmıştır 706. Bölgede Philomelion yükselip Polybotos un yerini alıncaya kadar, eski devrin en mühim şehirlerinden biri konumunda olmuştur 707. Mahmut Asar ve Teke arasında mezarlık ta, tahrip edilmiş halde bulunan Zeus büstünde 708 ; [ ] H [ Εὐρυ?] [μέ]δοντος Διἰ Μϵγ[ίστω] ϵὐχἡν yazmaktadır. Ayrıca Ayazlar da Alafas Ören de arazide elde dilen yazıtın sol tarafında üzüm salkımı, sağ tarafında ise demet resmi mevcuttur. Yine Kara Ağil e ait bir yazıtta bir kartal figürü ile birlikte iki erkek figürü yer almaktadır. Philomelion a komşu olduğu için ikinci satırda da çoğul figürler yer almaktadır 709. Tüm bu tartışmalara rağmen Sultan Dağı nın kuzeyinde ve güneyinde yer alan kentlerin I. yüzyılın ikinci yarısından itibaren güçlendikleri görülmüştür. Roma yol sistemi 702 Ksenophon, I Ksenophon, I Ramsay1960, Drew-Béar 2004, , TAY. 706 Strabon, XII Ramsay1960, Calder 1956, Calder 1956,

106 içinde Kemer-Höyük üzerinden a bağlanan kent, bu yollar sayesinde ticaret yolunun da bir parçası olmuştur 710. Maden yatakları yönünden de zengin olan kentte Roma Dönemi yerleşmelerinin büyük çoğunlukla madencilik yaptıklarını gösteren postlar tespit edilmiştir 711. Geç Roma ve Bizans Dönemleri ne ait yapı kalıntılarına rastlanan Dikmentepe nin 1km kadar güneyinde kuvars maden ocağı yer almaktadır. Kuzey taraflarında maden işletmesini yansıtan posalara rastlanılmıştır Holmi (Çay-Karamıkkaracaören?713) (Ολμοι )714 M.Ö. I. bin yılda Karamıkkaracaören yakınında öreni ve höyüğü bulunan Walma Ülkesi nin 715 toprakları içerisinde lokalize edilen 716, Klasik Çağ da Holmi (Ολμοι) 717 olarak adlandırılan kent, Afyonkarahisar-Çay ilçesinin bulunduğu yere işaret etmektedir 718. Cornelius, Walma Ülkesi nin Afyonkarahisar-Çay a lokâlize edilmesi gerektiğini önermiştir 719. Şehrin öreni Çay deresinin getirdiği kumlarla örtülmüş olduğundan izler az 720 olsa da bugünkü İshaklı veya yakınında, şimdiki Sultandağı denilen dağ eteklerinin kuzey-batı uçunda bir Phrygia Parōreia kenti olarak kabul edilmektedir 721. Ramsay a göre Phrygia Parōreia içerisinde, Synaada ile Philomelion arasında, bölgenin en batı ucunda yer alan bir kasabadır. M.Ö 301 yılında Seleukos ile Lysimakhos un birleşik orduları, Antigonos un ordusu ile İpsos ta (Julia) 722 karşı karşıya gelmiş, Antigonos yenilmiş ve gerçekleşen bu savaşta yakılan ve halkı dağılan kent, Roma İmparatorluk Dönemi nde tekrar kurularak dönemin kraliçesinin ismi olan Julia adını alarak kasaba olmuştur. Julia ve İpsos kentlerinin aynı sınırlar içerisinde yer aldığı, İpsos kentinin Roma Dönem i Julia adını aldığı bildirilmiştir 723. Önemli bir ticaret yolu olan Kral yolu üzerinde 710 Bahar 2012, 112; Bahar 2013, Bahar 2012, 113, Bahar 2013, Bahar 2013, Belke-Mersich 1990, Belke-Mersich 1990, 282; Wissowa 1913, Plinius, V Garstang-Gurney 1959, 86; Cornelius 1958, Kroll 1913, 2136; Wissowa 1913, Belke-Mersich 1990, Cornelius 1958, Ramsay 1960, Haspels 1971, C.I.148; Drew-Béar 2001, Ramsay 1887, 490; Mansel 1971, Ramsay 1887,

107 bulunmaktadır 724. Bu bölgede Mēn tapınağına adanmış dua ve adak taşları sıklıkla bulunmuştur. Burada Ay tanrısı olan Mēn omzunda çifte ağızlı balta (teber) taşır biçimde görülmüştür 725. Kentte Roma İmparatorluk Dönemi paralarında Nero, Aemilian, Cornelia Super baskılarına raslanmıştır. Yine bu paraların bir türünde Mēn Kültü temsil eden resimler mevcuttur. Bu tür Mēn yada Sabazius Kültü Julia da yaygın olarak rastlanmıştır. Bu özelliğiyle de komşu kentlerden ayrılmaktadır 726. Lane 1975, 2.Plate I. Juliapolis 2. Ön yüz: Roma İmparotoru Commodus un büstü. Arka yüz: Atlı Mēn. Lane 1975, 3 Plate I. Juliapolis 3. Ön yüz: Roma İmparatoru Septimius Severus un eşi Julia Domna büstü. Arka yüz: Atlı Mēn. 724 Garstang 1943, Ramsay 1960, Calder 1912a,

108 Lane 1975, 3. Plate I. Juliapolis 5. Ön yüz: Roma İmparatoru Septimus Severus büstü. Arka yüz: Başı arkaya dönük atlı Mēn. Lane 1975, 4. Plate II. Juliapolis 8. Ön yüz: Roma İmparatoru genç Caracalla büstü. Arka yüz: Atlı Mēn. Yukarıdaki sikke örneklerinde gördüğümüz gibi paraların arka yüzlerinde Atlı Mēn büstü şekillerine sıkça rastlanmıştır. Ön yüzlerinde ise dönemin kralı yada kraliçesinin resmi yer almaktadır. Yine elinde asasıyla da paralar üzerinde Mēn büst örneklerine rastlanmıştır. Lane 1975, 6. Plate II. Juliapolis 12. Ön yüz: Roma İmparatoru Maximinus büstü. Arka yüz: Elinde asası Mēn ayakta. Lane 1975, 6. Plate II. Juliapolis 13. Ön yüz: Roma İmparatoru Maximus büstü. 99

109 Arka yüz: Elinde asasıyla ayakta Mēn. Antiokheia tipi paralara rastlanan Julia da 727 yazıtlarda ve kent paralarında ayrıca Kybele Kültü ne de rastlanmış olup platoda bu tanrıçaya kükürtlü kaplıcalar hediye edildiği görülmüştür. Bölgede Prymnessus paraları üzerinde de görülen Asklepios ve Hygieia kültleriyle de bağlantıları dikkat çekmektedir. Kybele ile ilişkili olarak Zeus ve Attis erkek tanrı kültleri mevcuttur Polybotos (Bolvadin729) (Πολυβοτος)730 Bolvadin ilçesinin yaklaşık 4.82km güney batısında yer alan kent 731, ilk kez Bizans dönemlerinde ortaya çıkmıştır 732. Piskoposluk listelerinde yer alan Philomelion, Dokimeion ve Polybotos, Amorion'dan güney batıya giden yolların üstünde yer almaktadır 733. Ksenophon a göre buradan iki günde otuz parasang yol giderek Gaystrupedion a (Bolvadin) ulaşan Cyrus, burada beş gün mola vermiş, burası içinde kalabalık bir şehir tanımını kullanmıştır 734. Ksenophon tarafından dönemin kalabalık bir şehri tanımının yapılmasından da anlıyoruz ki dönemin önemli bir yerleşim yeridir Laodikeia Katakekaumene (Laodikeia Combusta-Ladik735) (Λαοδίxεια Καταxεxαυμένη 736 ) Lâdik antik kaynaklarda Laodikeia Katakekaumene olarak yer almaktadır 737. Kaynaklarda Lycaonian Laodicea 738 olarak ta bilinmektedir. Doğuda Lycaonia ile komşudur 739. Amorion dan Akşehir Gölü nün kuzeyinden devam eden Piribeyli den 727 Lane 1976, 57 dipnot. 728 Calder 1912a, Belke-Mersich 1990, Cancik-Schneider 2001, Belke-Mersich 1990, Drew-Béar 2001, Ramsay 1960, Ksenophon, I Calder 1956, 1-20; Anderson 1899, Ruge 1943, Strabon, XIV Robinson 1927, Ballance 1958,

110 Konya ya uzanan yol üzerindedir 740. Katakekaumene kelime anlamı olarak yanık ülke anlamına gelmektedir. Strabon, Katakekaumene olarak adlandırılmasında bölge arazisinin depreme meyilli olması ve sık sık sarsıntıların yaşanmasından, yakınında bulunan Philadelphia kentinin yapılarının ona göre planlandığı, bölge halkının arazinin yarattığı huzursuzluğa karşı devamlı tedbirli olduklarınından bahsetmiştir 741. Ayrıca Strabon, Katakekaumene olarak adlandırılan ülkede hiç ağaç olmadığını ve Toprağın yüzü küllerle kaplıdır, dağlık ve kayalık olan ülke sanki yangından olmuş gibi siyah renktedir. Bazıları bunun yıldırımlardan ve ateşli yer altı patlamalarından olduğunu tahmin etmekte ve bunlar Typhon un efsanesinin burada olduğunda tereddüt etmemektedirler demiştir ve devamında ancak bütün bu ülkenin bir seferde böyle bir olayla yanmış olacağını mantıklı bulmadığını ifade etmiştir. Burada birbirinden kırk stadiom uzaklıkta üç çukur bulunur demiştir 742. Ladik ve yakınında Sızma civarında elde edilen maden cürufları bölgedeki çanak çömlek kültürü ile ilişkilendirildiğinde özellikle Roma Döneminde civa ve kurşun madencilik merkezi olduğu düşünülmüştür. Çırakman mevkiinde civa madenciliğine ait galeriler ve Bayamlı Dağı çevresinde antik mermer ocaklarının varlığı dikkat çekmektedir 743. Robinson tarafından yapılan kazılarda yanık tabakaya rastlanmış olup ana antik yapının yanmış olabileceği düşünülmüştür 744. "Laodikeia Katakekaumene" denilmesi bir başka görüşe göre, Ladik in yakınında bulunan Kurşunlu köyü çevresindeki ocaklarda çıkartılan kurşun madeninin işletilmesi için çevredeki ormanların kesilip bölgenin çıplaklaştırılmış olmasıyla da açıklanmıştır 745. Nitekim Roma Dönemi İç Anadolu orman tahribatına ait başka örnekler vermekte mümkündür. Ankara da Roma Hamamı incelenmiş ve hamamın duvarlarının içinde bulunan kanallardan geçen sıcak hava ile ısındığı tespit edilmiştir. Ankara da böyle bir hamamın ısınması için büyük miktarda orman tahrip edildiği düşünülmüştür 746. Bu bilgiler dikkate alındığında bizce de Strabon un ifade ettiği gibi 747 kentin bir seferde yanmış olabileceği pekte mantıklı görünmüyor. Yaklaşık deniz seviyesinden iki yüz metre yükseklikte yaşam için ideal bir kenttir. 740 Anderson 1899, Strabon, XII, 8.18.bkz. dipnot Strabon XIII, Bahar-Koçak 2010, Robinson 1927, Drew-Béar 2000, Çetik 1985, Strabon XIII,

111 Kuzeydoğuda Kara Dağ, güneyde Gelik Tepeyle birlikte kuzeybatıda Milas Dağları na doğru vadi güzel bir görünüme sahiptir 748. Ayrıca kentin kaliteli Katakekaumene şaraplarının elde edildiği bağlara sahip olduğu 749 ve bu şarapların hem zevk vermek hem de tıbbi amaç için kullanıldığından bahsetmiştir 750. Kuruluşu konusunda farklı görüşler olmakla birlikte çoğunlukla Hellenistik Dönem de kurulduğu kabul edilmektedir. Bizans Dönemi nde kilise listelerinde bile yer almayan kent, Roma Dönemi nde önemli bir yol kavşağında yer almaktadır 751. Kentte bulunmuş Roma subayı lulius Eugenius'a ait ünlü bir mezar yazıtı mevcuttur. Bu yazıtta Subay Eugenius, bir Hıristiyan olmasından dolayı, azılı bir Hıristiyan düşmanı olan Imparator Maximinus Daia'nın, o sırada henüz kurulmuş olan Pisidia Eyaleti ne proconsul (vali) olarak atadığı Valerius Diogenes tarafından işkenceye tabi tutulmuştur. Hıristiyanlıkta direnen Eugenius, vali Valerius Diogenes tarafından ordudan atıldıktan sonra Laodikeia'nın piskopos'u olmuş ve 20 yıl kadar piskopos olan Eugenius, burada görkemli bir kilise inşa ettirmiştir. Eugenius'un bu yazıtta tanımı yapılan kilisesi ile Antiokheia'daki St. Paul kilisesinin aynı yüzyıla ait oldukları ve aynı mimarı özelliklere sahip oldukları görülmüştür 752. Laodikeia Katakekaumene nin yaklaşık 14.48km kadar doğusunda Meydan ismindeki köyde kadın ve erkek figürleri yer alan yazıtlar ele geçirilmiştir 753. Öte yandan burada ele geçirilen Erken Roma Dönemi ne ait çok sayıda yazıt imparator azatlıları tarafından yazdırılmış olup, sonrasında uzunca bir dönem yazıtlara rastlanmamıştır. En sonunda da taşra tarzı Grekçe şiir ve mezar taşları görülmüştür. Bu da şu şekilde açıklanmıştır; imparator Tiberius Dönemi nden itibaren Anadolu daki Roma devlet arazisindeki maden ocaklarının işletimi kentlerin ya da bireylerin ellerinden alınarak imparatorluk adına yapılmıştır. İşte imparatorluk köleleri ve azatlılarına ait yazıtların çokça olduğu bu dönem sonrasında, ekonomik seviyenin de bir göstergesi olarak düşünülen bu yazıtlar azalmıştır. Çünkü bu dönemden sonra madenlerin gelirleri direk Roma ya gönderilmeye başlanmıştır 754. Antik Dönem de Roma nın doğuya uzanan önemli bir yol kavşağı üzerinde olan kentte çok sayıda kesilmiş ana kayalar burada antik taş ocaklarının varlığını düşündürmüş, 748 Drew-Béar 2000, Strabon XIII, Strabon XIV, Bahar 1996, 364; Bahar-Koçak 2010, Drew-Béar 2000, Anderson 1899, Drew-Béar 2000,

112 yine kayalara oyulmuş havuz şeklinde maden işleme yeri olarak değerlendirilen mimari yapılar dikkati çekmiştir (Resim-14) 755. Laodikeia Katakekaumene nin güneyinde Roma Dönemi için önemli bir maden işletme merkezi olan kente yaklaşık 17km uzaklıkta Sızma ismini alan kayalık bir yerleşim yer alır ve antik ismi Zızıma, Zizime veya Zizima dır. Geniş bir bölgenin nüfusu tarafından kontrol edilen dini bir merkezdir 756. Meter Zizimene kültünün merkezi olan Sızma'da çeşitli çanak çömlek parçalarının yanı sıra ana tanrıçaya ait birçok Roma Dönemi adakları ele geçmiştir. Onun yanı sıra Angdistis Epekoos, Helios "Apollo Sozon", Zeus Megistos ve Ares'e ait adaklar da tespit edilmiştir. Ayrıca Zeus Phratrios kültünün önemli olduğu anlaşılmaktadır. Sızma'da Roma Dönemi'ne ait kabartmalı lahit ve korniş parçaları devşirme olarak ele geçirilmiştir 757. Sızma'nın yer aldığı kesim Antik Dönem Lycaonia, Doğu Phrygia ve Pisidia bölgeleri arasındadır. Burası Konya Ovası'nın dağlara uzanan vadi yollarını tutması bakımından stratejik bir öneme sahiptir. Yerleşmenin içinde bulunduğu kasabanın kuzeydoğusunda Karadağ, güneyinde Gediktepesi (1821 m), doğusunda Çaldağı, batısında Kuzyatak ve güneybatısında Bozdağ (1823 m) yer almaktadır 758. Aynı zamanda burası Orandian tepelerinde Antik Dönem bakır maden yataklarına komşudur. Bu hazine dünya tanrılarının anasına aittir ve o bölgenin insanına özgürlük ve zenginlik vermektedir 759. Ancak Whittals tarafından Sızma da bugün eski maden yataklarının çoğunun tükenmiş durumda olduğu iddia edilmiştir. 760 Laodikeia Katakaumene de bulunan yerleşmede, Antik Dönem de bakır ve kurşun üretimi yapılmakta olup değerli maden yataklarının imparatorluk arazisi olarak işletildiği bilinmektedir. M.Ö. 2. binden itibaren Sızma ve Ladik arasında ulaşımı kontrol eden bir noktada yer alan höyük yer almakta olup, Kalkolitik Çağ'dan itibaren sürekli bir yerleşimin göstergesi olmuştur 761. Sızma dan getirilen bir yazıtın, (Resim-12) bir İmparatorluk kültü veya bir yerel külte ait olduğu düşünülmüştür. Artemis veya Zizimena Mother e ait olduğu düşünülmüştür 762. Ayrıca Sızma dan elde edilen adaklar Angdistis, Sozon ve Helios ile de 755 Bahar-Koçak 2010, Robinson 1927, 26; Bahar-Koçak 2010, Robinson 1927, Robinson 1924, Robinson 1927,

113 ilişkilendirimiştir. 763 Zizimena Ana adı altında Kybele ye tapınım vardır. Cinnebar madenlerine sahip olması onun tapınağının burada yer almasına borçlu görülmüştür 764. Zaman zaman da yanında aslan olmadan rastlanan Kybele kültü örneğini Sızma da görebiliriz. Muhtemelen Zizime Ana nın temsil edildiği bir altar Sızma da bir evin duvarında bulunmuştur. Yazıtla birlikte yanında aslan bulunmayan bu altarın başsız bir Kybele örneği olduğu düşünülmektedir 765 (Resim-13). Ayrıca Yalvaç ta bir benzeri görülen medusa örneğine burada rastlanmıştır. Bir Roma imparatoruna ait olan lahitte yer alan Medusa, Konya bölgesinde genellikle Perslerle ilişkilendirilmiştir Prymnessos (Sülün/Süğlün?767) (Πϱυμνησσός)768 Afyonkarahisar merkezin 8km güneyinde Kayster in küçük kollarından biri olan Ayvalı Deresi ağzında kurulmuş bulunan Prymnessus şehri, modern Süğlün kasabasında yer alır 769. Prymnessus şehri, Synaada dan gelip, Banaz Ovası ndan gelip İpsos üzerinden doğuya giden iki anayolun kavşağında kurulmuş olduğundan aynı zamanda da bir alışveriş şehridir. Kral Midas tan kalan adalet ve yargı geleneği ile ün almış ve şehrin ana tanrısı elinde terazi tutarak tahtında oturan (Dikaisyne) adalet tanrısı olarak birçok sikkede yer almıştır. Tapınağında kurucusu olan Midas için bir kült yer almaktadır. Prymnessus sikkelerinde diğer tanrı ve tanrıçalar arasında Hygeia, Tyche, Zeus, Kibele, Mēn, Nehir tanrısı Kaystros, Adalet tanrısı Dikaisyne, Hermes, Asklepios yer alır 770. Yine Prymnessus sikkelerinde Asklepios sağlık tanrısı görülmektedir Mitchell 1993, Robinson 1924, Robinson 1927, Robinson 1927, Belke-Mersich 1990, Kroll-Mittelhaus 1957, Belke-Mersich 1990, Lane 1975, Calder 1912a,

114 Lane 1975, 72. Plate XXVI. Prymnessus 1. Ön yüz: Yıldızlı şapkasıyla Mēn büstü. Arka yüz: Ayakta Hygeia ve elinde kaptan yılan besleyen büstü. Lane 1975, 73. Plate XXVI. Prymnessus 2. Ön yüz: Yıldızlı şapkasıyla Mēn büstü. Arka yüz: Ayakta Tyche büstü. Bizanslılar döneminde Prymnessos gibi bazı şehirlerin küçülmüş ve ovalardaki yerleşim yerlerinin terk edildiği görülmüş olup Akroinos gibi savunması daha kolay yüksek yerlerin tercih edildiği tespit edilmiştir 772. Bizanslılar döneminde ve sonrasın da Selçuklular için önemli bir kent ve askeri üst konumunda olmuştur Synnada (Şuhut?774) (Σύνναδα775) Modern ismi Şuhut 776 olan kent, Hristiyanlık Dönemi nde Eukarpia, Synnada ve Eber Gölü ne sularını akıtan Kaystros ve Polybotos ile birlikte Phrygia Saloutaria piskoposlukları arasında anılmıştır 777. Synnada hakkında antik kaynaklarda büyük bir kent olmadığından bahsedilmiştir. Ramsay aksini iddia etse de 778 Strabon, çevresinde zeytin ağaçları ekili olan bir ovanın uzandığını bildirmiştir 779. Bunun biraz ötesinde Synnadik mermer ocağından bahsedilmiştir. Romalılar buradan büyük monolit sütunlar çıkarmışlar ve bu sütunlar renklerinin çeşitliliği 772 Drew-Béar 2001, Drew-Béar 2001, Belke-Mersick 1990, Belke-Mersick 1990, Sevin 2001, Ramsay 1887, Strabon, XII

115 bakımından su mermerlerini andırmaktaydı ve bunlar Roma ya taşınmıştır 780. Yine Dokimeion mermer ocakları, Roma İmparatorluğu nun en büyük mermer ocakları olduğu için bunların sorumluları, İmparatorluk seviyesinde öne gelen yöneticiler arasında sayılmıştır. Buradan sadece Anadolu daki önemli şehirlere değil, bütün antik dünyaya ve özellikle Roma şehrine mermer ihraç edilmiştir. Dokimeion mermer ocaklarında Hellenistik Dönem izlerine rastlanmazken Bacakale civarında Roma Dönemi nin en büyük mermer ocaklarının izleri mevcuttur 781. Ayrıca kent sikkeleri üzerinde Mēn Kültü ne işaret eden omzunda ay figürüyle paraların arka yüzünde Mēn görülmektedir. Lane 1975, Plate XXVII. Synnada Amorion (Hisar Köy)782 (Ἀμόριον783) Afyonkarahisar-Emirdağ İlçesi nin yaklaşık 14km doğusunda bulunan Hisar Köy bitişiğinde bir Doğu Phrygia aynı zamanda bir Parōreia kentidir 784. Strabon, Amyntas topraklarını tarif ederken Antiokheia ile Apollonia arasındaki Phrygia Parōreia olarak bilinen toprakların komutanıdır demektedir 785. Emirdağ İlçesinde tarihi bir yerleşme yakınlarında o dönem sınır kavgalarını işaret eden yazıtlar ele geçirilmiştir. Ele geçirilen bir yazıtta o dönemin memurları iki köy arasındaki sınırı çizmek üzere bir stel dikmek yerine, sınır belirleyen bu yazıyı byük bir kaya üzerine yazdırmışlardır. Bu sınır kavgasına neden olan taraflardan birisi Klanteoni Halkı dır. Bu köy Antiokheia yakınında Yalvaç ın yaklaşık 100km kuzeyinde Amorion şehri civarındaki büyük ovayı sınırlandıran yamaçlarda yaşayan halkın ismidir. Böylece Emirdağ da bulunan 780 Strabon, XII, Drew-Béar 2009, Harrison 1988, Harrison 1988, Strabon, XII.6. 4; Mitchell 1995,

116 kaya yazıtı sayesinde Klanteoni halkının yaşadığı bölgeyi saptamak mümkün olabilmiştir 786. Strabon, kentin Phrygia Epiktētos içerisinde yer aldığından bahsetmiştir 787. Emirdağ a 3km uzaklıktaki bir köyden gelen yazıtta 788 ; [... ]Ṃῃ τρἰ Πϵ προζϵ τηυή (5)ϵὐχήυ. Roma Dönemi nde bir koloni olmasa da önemli bir kasabadır. 789 Hisar köy den gelen, Konsil ve onurlu insan Aelia Ammia.. cümlesiyle başlayan yazıttada görüldüğü gibi Ammia isminin bölgede yaygın görülen bir Phryg ismi olduğu düşünülmektedir 790. T. Drew-Bear tarafından Amorion toprakları üzerinde Mēn Askaenos a adanmış bir adak ele geçirilmiştir 791. Bizans Dönemi nde ise kent Afyon un kuzey doğusundan geçen Bizans tarihinde önemli rol oynayan imparatorlar, azizler ve seyyahlar tarafından da kullanılan anayolun geçtiği bir kenttir. Yine Bizans Döneminde Anatolikon Thema sının merkezi olan en geniş en önemli kentlerinden biridir Pissia (Piribeyli?793) Seyfiören in batı kıyılarında bir sırt olan Piribeyli için Kleneos veya Pissia olduğu konusunda kesin bir kanıt yoktur. Burada Mēn olduğu düşünülen atlı bir adam rölyefi mevcuttur. Yazıt üzüm ve asma yaprağı ile dekore edilmiştir. Yine Pisibeyli den Akşehir e giden yol üzerinde elde edilen yazıtın üzerinde yaprak ve üzüm salkımı ile birlikte ayna tarak süslemelere rastlanmıştır 794. Kurşunlu Dağ olarak bilinen dağın üzerinde bir yerleşim olarak kabul edilen Piribeyli nin Bizans kilisesinden elde edilen Hristiyan eserlerinden buranın Pissia olduğu üzerine kuvvetli kanıtlar mevcuttur 795. Bayat Kolu ile Çeltik arasında yer alan dar eşikte yer alan Seyfi Ören yerleşmesi, Küçük Hasan ın güneybatısında elli dakika uzaklıkta bir köydür. Issız bir mezarlık olması yanında antik yaşamın küçükte olsa izleri mevcuttur. Küçük Hasan dan getirilen bir yazıt üzerinde görülen dört tane yüz, Kybele nin dört mevsimin 786 Drew-Béar 1984, Strabon, XII Calder 1956, Harrison 1988, Harrison 1988, Drew Béar-Thomas-Yıldızturan 1999, Lightfoot 1998, 301, Anderson 1899, ; Calder 1956, Anderson 1899, Calder 1956, xx. 107

117 tanrıçası olduğu şeklinde yorumlanmıştır 796 (Resim-15).Yakınında bulunan Miskamos ile birlikte Turgut ta çok sayıda yazıt ele geçirilmiştir Selmae (Selmena/Selma-Kuzören? 798) (δῆμοϱ799) Phrygia Parōreia nın kuzey doğusunda yer alan Eşme Ovası ndaki birkaç köy yerleşiminden biri olan Selmae antik kenti, günümüzde Kuzören yerleşimini işaret etmektedir. Turgut Ovası Selmae nin batısındaki Bayat Kolu ve Kurşunlu Dağ ile Amorion un doğusundaki ovadan ayrılır. Phrygia Parōreia nın sınırını oluşturan sırtda bu iki tepe arasında yer alan Eşme Ovası nda yer almaktadır 800. Selmae de bir mezarlıkta bir rölyef içeren üçgen alınlıkta yazıtla birlikte, at üzerinde bir insan figürü ve ay şekli vardır. (Resim-16)Yine Mēn rölyefinin yer aldığı bir altar, her iki yanında bir üzüm salkımı motifi vardır. Daha sonra Akşehir e taşınmıştır. Yine bir Phryg tanrısı figürü mevcuttur. 801 Sağ elinde mızrak, omzunun arkasında ay la atlı bir Mēn görülmüştür 802 (Resim-17). Bu figürün de omzunda ay sembolünün var olması, bu bölgelerde tapınım gören tanrıların Mēn Kültü yle bağlantısını göstermesi bakımından önemli olduğunu düşünüyoruz. Galatia nın tamamında tapınım gören Phryg tanrısı Mēn Selmae Gören de ele geçirilen yazıtlarda net olarak görülmektedir 803. Selmae nin hemen güney doğusunda modern Turgut kentinde olan antik Klaneos kenti ise bir Hristiyanlık merkezidir 804. Yine aynı bölgede yer alan bir diğer antik kent Miskamos ve Harra kentleri kuzey sınırı oluşturmaktadır. Harra kenti modern Harunlar köyünün yakınında olan bir yerleşimdir. Turgut platosunun en kuzey sınırını oluşturan Miskamos ise Yavaşlı yerleşimi olarak düşünülmüştür 805. Yine Phrygia Parōreia nın doğuda sonlandığı son nokta olan Laodikeia Katakekaumene ye varmadan önce bölge içerisinde gösterebileceğimiz antik kentlerden 796 Anderson 1899, Anderson 1899, Calder 1956, Anderson 1899, Anderson 1899, Anderson 1899, Calder 1956, Anderson 1899,299; Calder 1956, Calder 1956, Calder 1956, xx. 108

118 Gdanmaa yakınlarında yer alan Çeşmelisebil ve Kuyulusebil kaynaklarda önemli birer su kaynağı olarak geçmektedir. İnsuyu nun yaklaşık dört saat güney batısında yer alan köylerde küçük tepecikler mevcuttur. Çeşmelisebil de elde edilen bir yazıtta, bir kadın ve bir erkek figürü ve erkek ya da çocuk olanın elinde soba ile öküz sürmekte olduğu görülmüştür 806. Bu verilerden bölgede çiftçilik yapıldığı söylenebilir. Kuyulusebil de de yine elde edilen küçük bir stelde, bir kadın ve erkek figürü üzüm motifleriyle dekore edilmiştir 807. Buralardan elde edilen çok sayıda yazıttan Çeşmelisebil den bir evin duvarında küçük bir levha üzerinde yazıt ele geçirilmiştir 808. (Resim-18) Bir başka stelde ise üçgen bir alınlık üzerinde kadın ve erkek figürleri yer almaktadır. Kuyulusebil de üzüm motifiyle dekore edilmiş bir erkek ve bir bayan bulunan bir diğer stel yer almaktadır 809. (Resim-19) 4.2. Bölgeye Yakın Önemli Merkezler Phrygia Parōreia Bölgesi ne komşu olması ve bu iki bölge halklarının gerek kültürleriyle gerekse inanışlarıyla birbirini etkiledikleri görüldüğünden Pisidia (Πισιδία) 810 Bölgesi ve Pisidia hakkından da burada bilgi vermenin gereğini düşünüyoruz. Bugün Isparta ve Burdur illerinin tümünü, Konya nın batısını, Antalya nın da kuzeyini kapsayan bölgedir 811. Apollonia dan doğuya giden seyyahlar Eğirdir Gölü nü Pisidia nın kuzey sınırını oluşturduğunu ve Sultan Dağı nın oluşturduğu eşiğe kadar olan vadinin bu sınırı belirlediğini bildirmişlerdir 812. Pisidialıların kendilerine özgü bir dilleri ve eski Yunan alfabesine yakın bir alfabeleri vardır. Pisidia adı ilk kez Ksenophon un Anabasis 813 ve daha sonra da Hellenika isimli eserlerinde M.Ö. 5. yüzyılın sonundaki olaylarla ilgili olarak geçmektedir. Ksenophon dan öğrendiğimize göre, Genç Cyrus, bu büyük seferin gerçek sebebini gizlemek ve savaş hazırlıklarını yasal göstermek için, bu esnada Phrygia ya yağma akınlarını yapan Pisidialılar a karşı ceza seferi düzenleyeceğini bildirmiştir 814. Kaynaklardan öğrendiğimize göre Pisidialılar hemen her dönemde Pers yönetimine karşı koymaya hazırlanan güçlere 806 Anderson 1899, Anderson 1899, Anderson 1899, Anderson 1899, Belke-Mersich 1990, 362;Cancik-Schneider 2000, Özsait 2005, Calder 1956, xi. 813 Ksenophon, I Ksenophon, I. 1.11; Ksenophon, I. 2. 1; Özsait 2005,

119 destek vermişlerdir 815. Etnik ve linguistik dağılıma göre Pisidia Bölgesi kuzey ve kuzeybatıda Phrygia, doğuda Lycaonia, batıda Milyas ve Kabalis, güneyde Pamphylia, güneydoğuda Isauria ve Kilikia Bölgeleri ile sınırlanmaktadır 816. Bölgede bugüne kadar yapılan kazı ve araştırmalar Pisidia'nın prehistorik devirlerden beri sürekli yerleşmeye sahne olduğunu göstermektedir. Bölgedeki ilk yerleşmeler, Isparta yakınındaki Senirce-Bozanönü doğal kaya sığınaklarıdır. Bölgenin daha çok İç Ege veya Menderes Havzası ile sıkı ilişkiler içinde olduğu anlaşılmaktadır 817. Yönetsel bölge sınırlarına göre Pisidia Bölgesi nin Roma Dönemi boyunca farklı eyaletlere ve farklı coğrafi bölgelere eklendiği ortaya çıkmaktadır 818. Önemli Pisidia şehirleri arasında Baris (Isparta), Adada/Karabavlu (Sütçüler Yakını), Agrae/Agros (Atabey), Antiokheia, Apollonia, Bedre (Gökçe), Konane (Gönen), Neapolis (Şarkıkaraağaç), Prostanna (Eğirdir yakını) ve Parlais i (Barla) sayabiliriz. Bu kentlerden Antiokheia, Apollonia, Prostanna (Eğirdir) ve Parlais Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli yerleşimlerdir 819. Pisidia'da ileri durumda olan şarapçılık ve bağcılık günümüzde de sürdürülmektedir. Bitki örtüsü yönünden İç Anadolu'ya göre oldukça zengindir. Bu nedenle çok eski dönemlerden itibaren yerleşmeye sahne olmuştur 820. Bölgede dinsel hayatın kökenleri Neolitik Çağa kadar (M.Ö. 7500) uzanmaktadır. Varlığı kanıtlanan ilk kült, Ana Tanrıça ya aittir. Ana Tanrıça çıplak, çoğunlukla oturur biçimde ve yanında aslan veya panter gibi hayvanlarla görülmektedir. Ana Tanrıça için kutsal alanlar bulunmakta bu kutsal alanlar, törensel yemeklerin hazırlandığı ve sunuların saklandığı ambarlardan meydana gelmektedir. Erken Demir Çağı nda (M.Ö ) birbirini izleyen kültürel etkiler, Pisidia nın din anlayışı üzerinde oldukça büyük izler bırakmıştır. Yerel Ana Tanrıça Phrygia etkisi altında, Phrygialı Dağ Tanrıçası Matar ile özdeşleşmiştir. Bu özdeşleşme sonucunda ortaya çıkan tanrıçaya, Pisidia daki tüm mağaralarda tapınılmıştır. Pers egemenlik dönemine gelindiğinde, Ay Tanrısı Mēn in kültü görülmeye başlandığında bu kült büyük bir ihtimalle Luwi Ay Tanrısı Arma, Phrygia Tanrısı Manes ve Pers Ay 815 Özsait 2005, Strabon, XII Özsait 1980, Özden 2007, Özsait 1985, Özsait 1980,

120 Tanrısı nın biraraya gelmesiyle oluşmuştur 821. Büyük İskender in gelişiyle birlikte (M.Ö. 333) Pisidia, Yunan dünyasıyla kültürel anlamda, Hellenleşme dönemi olarak da bilinen, bir ilişkiye başlamıştır. Dinsel hayatın Hellenleştirilmesi ilk olarak, tapınılan tanrılarda görülmüştür. Tanrılar, şehrin ve sakinlerinin refahından sorumludurlar. Yunan isimli ve ikonografyalı tanrılar bu dönemde ön plana çıkmıştır. Kavramların kişileştirilmiş halleri, örneğin kader tanrıçası Tykhe, zafer tanrıçası Nike bunlara birer örnektir. Ay tanrısı Mēn ve Ana Tanrıça gibi bazı tanrı ve tanrıçalar varlıklarını sürdürmüşler 822. Antiokheia topraklarındaki yazıtlarda yerli kültler iyi temsil edilmiştir 823. Tapınaklardan başka çoğunlukla sikkeler ve yazıtlardan anlaşıldığı kadarıyla bölgede çok sayıda farklı kültler bulunmaktadır. Bu kültlerden bazıları yöresel olmakla birlikte, çoğunluğu Antik Dönem'de Anadolu kentlerinde var olanlardan farklı değildir Apameia (Dinar) (Ἀπάμεια825- Kelainai826) Apameia, Anadolu nun Ephesos tan sonra gelen büyük bir ticaret merkezidir. Marsyas Irmağı nın kaynakları yanında kurulmuştur. Bu kent ismini Antiokhos Soter in annesi, Seleukos un eşi olan Apama dan almıştır 827. Dinar-Uluborlu arasında ele geçirilen yazıtlarda burada Roma ordusuna ait bir kışlanın var olduğu ve burada Balkan kökenli ve Suriyeli askerlerin bulunduğu öğrenilmiştir Lysias (Karacaören829) (Λυσιάς)830 Lysias, Phrygia Parōreia Bölgesi nin güneyinde Philomelion ile birlikte dikkat çeken iki önemli merkezden biridir 831. Tam olarak yeri tespit edilememiş olan kent hakkında Strabon Parōreia kenti olmadığı bildirmiş ve bölgeye yakın merkezler arasında ismini 821 Erzen 1953, Talooen- Alp 2005, Mitchell- Waelkens 1999, Özsait 1985, Sevin 2001, Strabon, XII, Drew-Béar 1984, Strabon, s Belke-Mersich 1990, Sevin 2001,

121 vermiştir 832. Antik ve eski Bizans kaynaklarından, şehrin kalıntılarından ve diğer belgelerden izlenebildiği kadarıyla Sandıklı da Lysias sikkelerinde kente dair bilgilere ulaşılabilmekle birlikte 833 yaklaşık olarak Synnada ve Pentapolis arasında bir bölgede bulunduğu düşünülmüştür. Aynı zamanda kentin M.Ö. 3. ve 2. yy larda hüküm sürmüş olan küçük bir Hellenistik hanedanlık ailesi tarafından kurulduğu düşünülmektedir Apollonia (Uluborlu) (Ἀπολλωνία835) Strabon da Phrygia Parōreia ya komşu bir Phryg kenti olarak anılan 836 Apollonia Mordiaion, çalışma bölgemizin yaklaşık olarak güney ve güney batı sınırını oluşturmaktadır 837. Pergamon dan doğuya doğru giden yol üzerinde yüksekçe yerde kurulmuş bir kent olarak tanımlanmıştır 838. Apollonia kenti kurulmadan önce burada Mordiaion isimli bir yerleşme bulunmaktadır 839. Res Gestae nin Grekçe kopyasına ait parçası kentin önemli buluntularındandır 840. Büyükkabaca Kasabası nda ele geçirilen ve yazı karakterlerinden M.S yılları arasına tarihlenen yazıtta Via Sebaste nin Apollonia dan geçtiğini gösteren üç mil taşı İmparator Hadrianus zamanına (M.S ), dört mil taşı Severuslar Sülalesi dönemine (M.S ) tarihlendirilmiştir Strabon, XII.8.13; Ramsay 1887, Belke- Mersich 1990, Habicht 1975, Strabon, XII Strabon, XII.6. 4; Mitchell 1995, Strabon, XII Taşlıalan 1999, Özsait-Labarne-Arık-Geceren 2013,

122 V. BÖLÜM PHRYGIA PARŌREIA BÖLGESİ SOSYO-KÜLTÜREL TARİHİ Klasik Çağ da İran'dan, M.Ö. 2. yüzyıldan Geç Antik Dönem e kadar da Roma tarafından yönetilmiş olan Anadolu temelde doğu-batı kültür ve uygarlıkları temeline dayanan bir geçmişe sahiptir. Dışarıdan gelen yöneticiler tarafından yönetilmediği Hellenistik Dönem de ise Attalos ve Mithridatesler olmak üzere iki krallık mevcuttur 842. Bölgenin sosyal, kültürel ve belki de siyasal yapı özelliklerinin anlaşılabilmesi ve bu kesimin yerleşim ve coğrafî özellikleri ile kültürel dokusunu tanıyabilmemiz açısından, lokalizasyonunu yaptığımız bu coğrafya hakkında, yazılı kaynaklar ve bölgenin kültür yapısı hakkında bilgi veren bölgede yapılmış arkeolojik çalışmalar bu anlamda oldukça önemlidir. Bölge, İlk Tunç Çağı nın, genellikle ikinci safhasında, (M.Ö ) yoğun bir yerleşmeye sahne olmuştur. Anadolu nun farklı bölgelerinde, bu safhada genel olarak parlak bir dönemin yaşandığı, bu çağı temsil eden yerleşme yerlerinden ele geçirilen altın, gümüş, elektron gibi kıymetli madenlerden yapılmış takı ve benzeri buluntulardan anlaşılmaktadır 843. Bu kültürel farklılaşmaya rağmen yine coğrafi etkenlere bağlı olarak kültürel bir yakınlaşma da söz konusudur. Prehistorik dönemlerden bu yana coğrafi etkenlere bağlı olarak Parōreia nın Çay-Emirdağ-Bolvadin kesiminde ve Emir Dağları üzerinden doğuyla olan bağlantısı düşünülmüştür. Çay ilçesi ve çevresiyle Bolvadin-Sultandağı-Akşehir yol bağlantısının olması düşünüldüğünde ve Çay-Bolvadin yolunun yaklaşık 100m. batısında yer alan Bolvadin Üçhöyük (Bolvadin Höyük) yerleşmesi üzerinde Kalkolitik ve İlk Tunç Çağına ait buluntular değerlendirildiğinde bu bölgelerin Phrygia Parōreia Sultan Dağı kültürleri vermesi 844, bu kültürel yakınlıkta yol bağlantısın ne derece önemli olduğunu göstermesi bakımından değerli bir bilgidir 845 (Harita-2). Bölgede yerleşim özellikleri incelendiğinde Üçhöyük, Çataltepe ve Maltepesi gibi höyükler, birbirleriyle bağlantılı 2 ya da 3 tepecikten oluşmakta olup çok büyük bir yerleşim alanı üzerine oturtulmuştur. Bunun yanında, buluntulardan yola çıkarak Kalkolitik ve İlk Tunç Çağlar da Sultan Dağı'nın bu kesimi ile güney ve doğu kesimleri arasında bazı farklar olduğu 842 Mitchell 1993, Efe 1998, Koçak 2003, Bkz. W. M. Calder G. E. Bean, A Classical Map Of Asia Minor,

123 görülmüştür. Buluntular değerlendirildiğinde küçük kaplarda görülen ve ağız üzerinde yer alan kulplar, makara biçimli tutamaklar ve bölgesel boya bezemeler gibi özellikler söz edilen kesimlerle olan başlıca ayırdedeci unsurlar arasında görülmüştür 846. Ancak Akşehir ve Sultan Dağı'nın her iki tarafında yapılan çalışmalarda, Son Neolitik Çağdan itibaren, çok az bir farkla, aynı kültürlerin varlığı, aynı ortak özelliklerin görüldüğü kanıtlanmıştır 847. Bu bilgiler, coğrafi şartları oluşturan yol, dağ gibi faktörlerin kültürel anlamda benzerlik ve yakınlaşmaların görülmesi kadar yine kültürel farklılaşmalarda da oynadığı role dikkati çekmektedir. Sultan Dağı'nın ve Eber Gölü'nün kuzeyinde yer alan Emir Dağları yine önemli bir geçiş noktası oluşturmaktadır. Kemerkaya'dan başlayan ve Emir Dağları üzerinden Büyükkarabağ'a inen yolun buradan Bademli kesimine uzandığı görülmüştür. Kemerkaya üzerinden doğuyla dağ yollarından sağlanan bağlantı, Dişli-Kemerkaya arasındaki yerleşim dokusu ve yol bağlantısı ve Kemerkaya-Bolvadin-Çay ile Çay-Yenikarabağ bağlantıları görülmüş olup bu bölgedeki buluntulardan Konya-Karaman ve Göller Bölgesi ile olan ilişkileri ve farklarına dikkat çekilmiştir 848. Afyonkarahisar çevresinde yapılan çalışmalar sonucunda buluntular arasında çanakların değişik formları ve çömlekler başta olmak üzere farklı kap gruplarının var olduğu ortaya çıkarılmıştır 849. Afyonkarahisar ın güneybatısındaki İTÇ çanak-çömleğinde özellikle renk ve bezeme bakımından Bolvadin-İscehisar arasındaki bölgeyle belirgin bazı farklar olduğu gözlenmiştir 850. Koçak ın 2004 yılında Bolvadin-Çobanlar arasındaki alanda yapmış olduğu çalışmalarda da, bölgenin özellikle İTÇ da Konya Ovası, Göller Bölgesi ve Batı Anadolu kültürleri ile bazı benzerliklerine rastlanmıştır. Bunlardan Batı Anadolu ve Göller Bölgesi ile ilişkisinin daha güçlü olduğu bildirilmiştir 851. Malzemedeki bu değişmenin, bölgenin topoğrafik özellikleri ile ilgili olduğu sonucuna varılmıştır 852. Bu durum, hem Afyonkarahisar ın topoğrafik özelliklerinden ve hem de batıya doğru yaklaşılmasından kaynaklanmaktadır. Doğudan batıya mesafe açıldıkça görülen bu farklılaşma, dağlar arasında yer alan kapalı havzalarla daha da güçlenmektedir. Doğudan batıya oluşan farklılığın ikinci ana nedeni ise çevre kültürlerle ilişki ya da yakınlaşmadır. Bu 846 Koçak 2003, Özsait 1999, Koçak 2003, Koçak 2005, Koçak 2011, Koçak 2005, Drew-Béar 2009,

124 durum artık daha batıdaki kültürel unsurların ya da yerleşme özelliklerinin görülmesini mümkün kılmaktadır 853. Anadolu nun orta kesimleri diye bilinen merkezi bölgesinde Erken Demir Çağ yerleşmeleri incelendiğinde, keramik kültür özellikleri yönünden iki kültür grubunun izlerinden sözedilmiştir. Bunlardan birincisi, Kızılırmak Havzası içerisinde yer alan yerleşmeler, diğeri Orta Anadolu Platosu ndaki yerleşmelerdir 854. Anadolu nun sert iklimli, sıra dağlarla kaplı yaylalarında yaşamış Phrygler 855, bu coğrafyada Anadolu halklarıyla kaynaşarak büyük bir devlet kurmuş, Geç Hitit gibi önemli bir kültürün etkisi altında kalmalarına rağmen kendilerine özgü ve Anadolu lu bir kültür oluşturmuşlardır. Hellen gibi önemli bir kültürü de etkilemişlerdir. Örneğin, Phrygia kültürüne özgü olarak bir tanrının başka bir tanrı için adak olarak sunulması Anadolu halkında var olan yöneticilerini tanrılaştırma ya da tanrılarla bir tutma geleneğiyle kendini yansıtmıştır. Ayrıca Hellen Kahramanı ve Tanrısı olan Herakles in at üstünde betimlenmesi Traklarda atın önemli bir yere sahip olmasının bir göstergesi olarak düşünülmüştür. Bu örnekler kültürel etkilenmeye verilebilecek en güzel örneklerden sadece birkaçıdır. 856 Phryglerin siyasi ve kültürel açıdan en güçlü ve etkili oldukları kesim, klasik dönemde Küçük Phrygia Phrygia Epiktētos olarak adlandırılan bölge olmuştur 857. Burada kurulan yerleşmelerde savunma önemli bir yer tutmuştur. Asayişin bozuk olduğu ve istila tehlikesinin hüküm sürdüğü devirlerde ve yerlerde özellikle yüksek mevkilerin tercih edildiği görülmüştür. Ayrıca kuraklık ve çeşitli hastalıklar da yerleşim coğrafyasına etki etmiştir 858. Çünkü bir toplumun yaşadığı coğrafya, yerleşim biçimi, o coğrafya içerisindeki topoğrafik yapı, o toplumun sosyo-ekonomik ve siyasi yapısı hakkında bilgi edinmemize yardımcı olmuştur. Aynı zamanda insanlar, yerleşim yerlerini seçerlerken tesadüflerle hareket etmemişler, su kaynakları, verimli tarım arazileri, doğal yol güzergâhları, nehir vadileri, maden yatakları vb. özellikler bu seçimi yapmada etkili olmuştur. Siyasi, askeri ve ekonomik yapı da bu tercihleri etkileyen başlıca faktörlerden olmuştur 859. Bölgede mevcut Hellenistik - Roma Dönemi buluntuları değerlendirildiğinde, Parōreia nın batı sınırlarında yer alan merkezlerden Bolvadin, Çay ve Sultandağı kesimlerinde 853 Koçak 2010, Bahar-Koçak 2004, Schwertheim 2009, Sivas 1999, xiii. 857 Sivas 1999, xiii. 858 Bahar-Koçak 2002, Polat 2009,

125 yapılan araştırmalarda Bolvadin Özburun Kasabası nın yaklaşık 6 km. kuzey batısında, Yenikuyu Çeşmesi nin 100 m. kuzeybatısında, Akçakepez Tepesi nin 150 m. kuzey batısında yer alan Yenikuyu Höyüğü nün güney kesiminde Roma Dönemi ne tarihlenen çanak-çömlek parçalarına rastlanmıştır. Yine Özburun Kasabası nın 2 km. batısında, Aşağıçaybelen- Yukarıçaybelen yolunun her iki yanında Harım mevkii ismi verilen kesimde Roma Dönemi ne ait büyük küp parçaları yanı sıra yine bu dönemlere ait az sayıda küçük çanakçömlek parçaları bulunmuştur. Bolvadin-Karabağ yolunun 500 m. güneyinde, Dipevler Köyü nün 7 km. güneydoğusunda ve Karakaya Höyüğü nün 1.5 km. güneybatısında Bozkuş Höyüğü üzerinde Roma Dönemi ne tarihlenen çanak-çömlek parçaları bulunmuştur 860. Sultan Dağı eteklerinde yer alan Akşehir civarında Karabulut Köyü nün 4 km. kuzey batısında, Maruf Köyü nün 4 km. kuzeydoğusunda ve Akşehir Gölü nün 2 km. güney doğusunda yer alan iki höyükten oluşan Sivritepe Höyük te de yine, Hellenistik ve Roma Dönemi ne ait keramik parçaları tespit edilmiştir. Doğuda ise Konya-Akşehir karayolunun güneyinde, Akşehir in 8 km. güneydoğusunda ve Üçhöyük yol ayrımının 500 m. batısında yer alandelihasan Höyükte, Hellenistik ve Roma keramik parçaları tespit edilmiştir. Akaid (Üçhöyük)100x100x15 m. boyutunda olan bu höyüğün doğu yönünde Roma Dönemi keramik parçaları tespit edilmiştir. Ilgın ın 5 km. doğusunda, Konya-Afyonkarahisar karayolunun hemen kuzeyinde Şeker Höyük, karayolları ile Ilgın kanalı arasında olup yerleşmede Hellenistik ve Roma Dönemi malzemeleri bulunmuştur 861. Afyonkarahisar Şuhut ve Çay ilçesi mevkii de konum olarak Göller Bölgesi ne yakın olması sebebiyle bu coğrafi yakınlığın malzemeyle de desteklendiğine işaret edilmektedir 862. Elde edilen arkeolojik veriler ele alındığında yerleşim ve kültür özellikleri bakımından, bölgelerin fiziki coğrafya özellikleri (dağlar, göller, yükselti, ova ve platoları, iklim, yerleşim özellikleri), üretim ve tüketim farklılıklarının yanında etkileşmede belki de en önemli olan şeydir diye düşünüyoruz. Nitekim Anadolu'nun coğrafi konumunun öneminin farkında olan Roma, Anadolu yu bir üs ya da ileri bir karakol olarak kullanmış, hissedilir bir güç olmuştur. Roma İmparatorluğu Dönemi nde Anadolu kuvvetli, müstakil, kendine has bir hayat sürmüştür 863. Bölgede yerleşim alanı olduğunun bir göstergesi olarak düşünülen nekropoller, Anadolu da Hellenistik - Roma Dönemleri yoğun olarak Türkmen Dağı nın güneydoğu ve güneyindeki 860 Koçak 2004, Bahar 2004, Koçak 2012, Uzunoğlu- Topaloğlu 2000,

126 vadilerin yerleşim için özellikle tercih edilmiş olduğunu düşündürmüştür. Phryg döneminde olduğu gibi, Hellenistik - Roma, çoğunlukla da Bizans Dönemleri nde kullanılmış olan nekropoller genellikle kayaya oyulmuş odalardan oluşturulmuş kaya mezarlardır. 864 Phrygia Parōreia Bölgesi nde de kayaya oyulmuş ve büyük ihtimalle Roma Dönemi ne ait olduğu düşünülen kaya mezarlarına rastlanmıştır 865. Kaya mezarları, ilk yapıldığı dönemi izleyen dönemlerde bazı değişiklik ve ilavelerle kullanılmaya devam etmeleri nedeniyle tarihlendirilmesi konusu biraz problemli olmuştur. Ayrıca mezarların çoğu günümüze kadar soyulmuş oldukları için tarihlemeye yardımcı olacak mezar buluntuları hakkında da çok fazla bilgi yoktur 866. Uzun yıllar toprak üstünde korumasız olarak bulunmaları, iklim özelliklerine göre bozulma süreçlerini etkilemiştir 867. Tüm bu yazıt ve anıtlarda Phrygler tüfü tercih ederken Grek ve Romalılar ın mermeri tercih ettiği görülmüştür 868. Phrygia Parōreia nın kuzeybatısında bulunan 869 kaya mezar odalarıyla 870 birlikte bölgede dik ve sarp kayalardan oluşan doğal bir savunma sistemi yerleşmeleri çevrelemiş olduğu için rampalı bir yol ya da ana kayaya oyulmuş merdivenler ile ulaşılan yerleşmelerde anıtsal ölçekli kaya sarnıçları, silolar, merdivenler ile inilen gizli geçitler, kaya fasadları, idollü-basamaklı altarlar ve nişlerden oluşan kült anıtlar ve mekânlar bulunmaktadır. Bölgede ister anıtsal, ister küçük ölçekli kült anıtlarının yayılım alanına oldukça sık rastlanmıştır. Kalelerin yanı sıra, bu topraklarda adeta tek tanrı gibi taptıkları baş tanrıçaları Ana Tanrıça/Matar için göz alabildiğince uzanan doğayı sayısız denebilecek ama hep berekete, bolluğa yönelik eylemler için ister anıtsal, ister küçük fasad, altar ve nişlerden oluşan gizemli kült anıtlarıyla donatmışlardır 871. Antiokheia yazıtlarında kaydedilen oyunlarda görülmüştür ki, oyunlar sadece bedensel yarışlardan ibaret değildir. Aynı zamanda para ödülleri vardır. Rahipler, toplumun en üst tabaka olan kişileridir ve para ödüllerini onlar sağlamaktadır 872. Halkın günlük yaşantısı hakkında bilgi vermesi bakımından önemli olan Roma Dönemi ne ait vazonun iki tarafındaki yazılar, Roma Dönemi Anadolu şehirlerinin şenlikleri 864 Polat 2009, Bahar 2013, Ersöz 2012, Polat 2007, Drew-Béar 2009, Drew-Béar 2001, Uçkan-Olcay 2006, Sivas 1999, xiii. 872 Lane 1976,

127 hakkında bize bilgi vermektedir 873. Gladyatör betimlemelerinin yer aldığı sahnelerden Antik Dönem insanının günümüz futbolculara beslenen hayranlıktan belki de daha fazlasını gladyatörlere beslediklerini, ne tür eğlenceler düzenlediklerini öğrenmemiz açısından önemli bilgiler vermektedir. Bir başka örnek olarak Synnada da iki önemli yazıt gün ışığına çıkarılmıştır. Bunlardan biri, kent merkezinde diktirilmiş olan bir heykel kaidesidir. Bu kaidede, Synnada da yarışma kazanan Andronikos oğlu Andronikos isimli bir boksörün şerefine yazılan şiirdir. Bu bize o sporun Roma kültüründe ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Boksör Synnadalı olup kazandığı zaferden dolayı kendi vatanı adına taç giydirilerek ödüllendirilmiştir. Yine aynı ilin en büyük antik şehri Apameia ın agorasından çıkmış olan geç bir Hellenistik yazıtta, o şehrin gençliğinin sporlarından sorumlu olan Timotheos un oğlu Polystratos, halka karşı gösterdiği cömertlikten dolayı renkli bir tasvirde ata binmiş vaziyette, altın çelenk, birisi altın kaplama olan üç bronz heykel, bir mermer heykel, şehir yarışmalarında bir şeref koltuğu ile onurlandırılmıştır 874. Bu örnek de bölgede daha Hellenistik Dönem de bile sporun ne denli önemli olduğunu göstermesi bakımından önemlidir. Yine aşağıdaki yazıttan öğrendildiği kadarıyla Roma İmparatorluk Dönemi nde Phryg halkının yazıtlara yansıyan özelliklerinden birinin kalabalık aileler olduğu görülmüştür. Büyükbaba, büyükanne, amca, hala, teyze, amcaoğlu, dayıoğlu, yenge, yeğen, elti gibi mezar yazıtlarında bunlardan sık sık söz edilmektedir. Ailede ölen kişinin ana babası, uzak yakın akrabası mezar taşında saygılarını, sevgilerini, acılarını dile getirmektedir. Aile bireyleriyle birlikte yaşayan çok sayıdaki beslemelerde sayılırsa, Phrygia da kırsaldaki ailelerin nasıl bir toplumsal yapı oluşturduğu hakkında önemli bilgiler vermektedir. Tyraion( Ilgın) da ele geçirilen bir levha da; [?Kεʹ]λ σα[δι]ακόυισσα Σεπτεμίω [Πωυ] π ωυίω αὐδρὶ Μνησιθεώ καὶ Σεπτ [ε] μίω Πωνπωνίω πατρι Μνησιθεῴ [κα]ι Σεπτεμίοιϛ [Πωυ πωυίοϛ Τρο[ϕί] (5)[μω και ] Δ αδη θ είοις και ἑα[υτῆ] [ζῶσα μνη ]μʹμης ἓνεκ[α]. 3. satırda πατρὶ muhtemelen πευθερῶ için akrabalık bağı ifade edilmiştir ve muhtemelen yine Celsa nın eşi ve bu kişi evlatlık babasının ismini almıştır. Bu kavramdan bölgede evlatlık alma olayının mevcut olduğu düşünülmüştür. Bu kalabalık aile ortamı, kır insanının dünya görüşlerini de etkilemektedir. Örneğin, çevreden Uşak Müzesi ne gelmiş 873 Drew-Béar 2009, Drew-Béar 2005,

128 yazıtlar arasında kefaret yazıtları dediğimiz bir tür vardır. Bu yazıtlarda insanlar başlarına gelen felaketlerin, geçmişte kendilerinin ya da, örneğin, dedesinin işlediği kabahatın sonucunda ceza olduğuna inanmaktadır. Bu inançla, cezanın nedenini öğrenip kefaretini ödemek için başvurduğu yerlerde, kentlerdeki tapınaklar değil, yine kırsalda çok sayıda bulunan yerel küçük tapınaklar olmaktadır. Kefaret yazıtları, Phrygia daki kalabalık ailelerde bireylerin düşünce yapısının oluşumundaki nedensellik ilişkisine ışık tutmaktadır 875. Antik Dönem de mezarlar genel olarak iki tehlike ile karşı karşıya kalmaktadır. Bunlardan biri; ölen kişilerin mezarlarına bırakılan mezar hediyelerini çalan mezar soyguncuları, diğeri sahipsiz gördükleri mezara kendi aile üyelerini gömen kişiler olmuştur. Mezar sahipleri bu türden girişimleri önlemek için, iki koruma taktiği geliştirmişlerdir. Bunlardan biri, caydırıcı bir para cezası koymaktır. Diğeri ise Phrygialılar, mezar yazıtına, mezara tecavüz etmeye cüret edecek olan kişiyi tanrıların gazabına uğramasını dileyen onları tehditlerle korkutan ve daha etkili olabilmesi için bazen nazımlı olarak hazırlanmış bir lânetleme ekliyorlardı. Para cezasından çok tanrıların öç alacağına güveniliyordu. Yazıtın tercümesi: İmparatorun kölesi Trophimos ve Valeria Glykea, akraba ve velinimetleri Claudia Prepousa için (bu mezarı yaptırdı.)." Bu cümlenin devamına, mezar soyguncularına karşı Phryg dilinde bir lanetleme eklenmiştir. Phryg dilinin günümüzde kısmen çözümlenebilir olması nedeniyle genel olarak metnin anlamı şöyledir: bu mezara her kim zarar verirse, tanrı Zeus un gazabına uğrasın. Bu yazıtta Trophimos, bu mezarı yaptıran imparatorun kölesi aynı zamanda Roma devlet memurudur. Yerel halktan olan, ama bir Roma ortamı içinde yaşayan bu kişiler, her ne kadar Roma vatandaşlarının azatlıları iseler de, serbest Phryg köylülerine oranla çok daha zenginlerdir. Yazıtta geçen şahıs isimleri bu kişilerin ait olduğu sosyal tabakayı belirtmektedir. Latince soyadı ve Grekçe özel adı kullanmışlardır. Yazıt Phryg dilinde bir lânetleme ile bitmektedir 876. Parōreia Bölgesi nin kuzey batısında yakın komşusu Kotiaeion şehrinin kültürünü temsil eden mezar taşları arasında sunak tipli bir örnek tercümesi şöyledir: Mutlu ve hayret uyandıran Euplasis Eumousis i görüyorsun: tiyatrolar ve stadlar ve özel toplantılarda beğeni topladı, trompet, Apollon ve Pan flütleri çalıp tüm dostları güldürerek hoşnut etti. Bu yüzden ben, karar verdim ki, anısına, onun ve eşi Domna nın ve kızı Nike nin ve torunu, sanatçı Epiktētos un adını yazdırayım. Bu mezarda gömülmüş olan müzik sanatçısı, zengin bir kişi değildir. Çünkü mezar taşı mermer değil, sadece yerel taştır. Ayrıca, bu yazıtı yazdıran kişi, 875 Varinlioğlu 2011, Drew-Béar 2006,

129 ben karar verdim diye konuştuğu için şu sonuca varılmıştır ki, mezar taşını yaptıran ve yazıtı yazdıran adam, ölen müzisyenin sahibidir. Bu müzisyen bir köledir. İsmi Euplasis Eumousos da, yani yakışıklı ve kültürlü, annesi tarafından kendi bebeğine verilmiş değil, büyük bir olasılıkla müzik mesleğinde başarılı olduktan sonra sahibi tarafından bu sanatçıya takılmıştır. Ölen müzisyenin bütün ailesi-eşi, kızı ve yine sanatçı olan torunu bu yazıtı yazdıran adamın mülkiyetidir. Kotiaeion şehrinin üst tabakasına mensub olan bu zengin kişi, hizmetçileri arasında bulunan bu müzisyeni umumi törenler düzenleyenlere kiralayıp kendisine kazanç sağlamakta olarak yorumlanmıştır. Başka bir yazıtta da örneğin bir kaç mezar şiiri, burada Kosmikos un yazıtı: Ben, Kosmikos, burada yatıyorum. Benim iyi bir baba adım var, Diodoros. Yumuşak kalpli bir kişiydim. Eşimle beraber kısa bir zaman yaşadım ve tek bir mezar ikimizi bir arada tutuyor. Kadınların mezar şiirleri de vardır: Titos un saygıdeğer karısı idim, Eupolemos un da talihsiz kızı, Tertia 877. Bu tür yazıtlar, bölgemizin kuzey batısında yer alan şehirlerin din, politika ve kültür tarihinin yanı sıra Anadolu nun topografyasını ve dini inançlarını yansıtması açısından da önemli sonuçlar elde edilmesine olanak sağlamaktadır. Bölgenin ekonomik yapısına bakıldığında Torosların kuzeyinde yapılan araştırmalarda Sızma, Ladik gibi bölgelerde önemli civa yataklarının yanı sıra maden posalarına rastlanmıştır 878. Sarayönü İlçesi Ladik Kasabası ve kasabanın 3 km. güneyinde bulunan Çırakman Mevkii Antik Dönem de civa madenciliği yapılan önemli merkezlerden biri olarak tespit edilmiştir. Alanın m. doğusunda kurşun ve civa madenleri bulunmaktadır ve bu yapılaşmaların buradaki madencilik faaliyeti yapan Antik Dönem işçilerine ait olduğu düşünülmüştür 879. Günümüzde de mevcut olan maden yatakları ile Sızma-Ladik in madenler yönünden zengin bir bölge olduğunu görülmüştür 880. Parōreia Bölgesi nin güneyinde yer alan Pisidia da Via Sebaste yolunun büyük bir rolü vardır. Bu yol Pisidia kentlerini Pamphylia limanlarıyla bağlamıştır 881. Mısırla olan takas ticareti sayesinde daha da gelişmiş olan bu ticaret sadece keramik ve kereste gibi Pisidia dan gelen maddeleri veya Nil den çıkan balıkları değil, aynı zamanda Roma birliklerinde bulunan Pisidialı askerleri, yüksek yetkilere sahip kişileri kapsamıştır 882. Ticaret sayesinde, Sarapis, İsis ve Harpokrates gibi Mısır kültleri, Pisidia nın dağlık alanlarında kabul görmüş ve figürin 877 Drew-Béar 2005, Bahar 2009, Bahar 2010, Akçay 1998, Mitchell- Waelkens 1999, Talooen-Alp,

130 gibi bazı kült öğeleri yerel olarak imâl edilmişlerdir 883. Bunların yanında karışık bir kültür özelliği gösteren Pisidia da Grek ve Roma etkisiyle Dioskouroi kült adakları da oldukça sık görülmüştür Dil Yapısı Anadolu da bu topraklarda Hellenistik Dönem boyunca, Lydialılar, Lykialılar, Karialılar, Pamphylialılar yazıtlarını kendi dillerinde yazmışlardır. 885 Phrygler, Galatialılar yerli halk dillerini korumuşlardır 886. Roma İmparatorluk Dönemi ne gelindiğinde ise yazıtlarda sadece Grekçe ve Latince kullanılmıştır. 887 Kütahya dan Apameia ya uzanan hattın batısında Phrygce yazıta rastlanmazken Philomelion, Nacoleia, Metropolis şehirlerinde Phryg yazıtları ele geçirilmiştir 888. Phryg topraklarının kuzey, doğu ve güney bölgelerinde Phrygce konuşulduğuna dair izlere rastlanmıştır. Pappa, Laodicea Combusta ve Ikonion üçgeninde ise Phrygce konuşulduğuna dair izlere rastlanmamıştır. M.S. 4.yy larda Laodicea Combusta da Hıristiyan yazıtları görülmüştür 889. Ancak Phrygce konuşulan bölgeyi net olarak sınırlamak mümkün olmamakla birlikte elde edilen yazıtlar 890 Strabon un işaret ettiği ve Amyntas ın yönetiminde olan Phrygia Parōreia topraklarını desteklemektedir. Bu mezar taşlarının çoğunluğu lanetleme yazısı olup, bu beddualar karakteristik yerli halka aittir. Muhtemelen Grek mezarlarında günlük konuşma dilinde yazılan tehdit amaçlı yazılmış bu yazılar, yazılı olmayan ama yüzyıllarca kabul görmüş bir dili yeniden canlandırmak amaçlıdır. Neo-Phrygian yazıtlar, Hellenizm in kültürel etkisine dair de en mükemmel örneklerdir. 891 Gerek yazıtların dağılımını, gerekse antik kaynaklara bakılarak Phryg topraklarının yayılım alanını, Phryg dilinin yayılım gösterdiği araziyi, zaman zaman modern araştırmacılar batıda Bandırma yakınındaki Daskyleion dan; doğuda Yozgat yöresindeki Kerkenes; güneyde Antalya yakınlarındaki Elmalı Ovasında yer alan Bayındır a kadar olan mevki 892 olarak 883 Talooen-Alp, Kearsley 2002, Mitchell 1993, Calder 1912a, Mitchell 1993, Calder 1912a, Calder 1956, xiv. 890 Calder 1956, x. 891 Mitchell 1993, Devries 2012,

131 sınırlandırmışlardır 893. Phryg dilinin kullanım alanının dağılımına baktığımızda ise bizim çalışma bölgemize de işaret eden bir sınırla karşılaşıyoruz. Zıvarık (Psibela-Pegella?) köyüne uzanan bölgede yeni Phryg yazıtları ele geçirilmiştir. Bu noktadan Kozanlı ya ( Drya?) ve oradan doğuda İnsuyu, Kelhasan, Bulduk yerleşimlerine kadar Phrygce konuşulduğuna dair izlere rastlanmıştır. Hatta bu sınır Tuz Gölü ne (Lake Tatta) kadar da uzandırıldığında M.S. 1.yy da Strabon un Büyük Phrygia ile Cappadocia arasında belirlediği sınırla uyuşmaktadır 894. Ele geçirilen yazıtlara bakıldığında Erken İmparatorluk Dönemi nde İtalya dan gelen Roma veteranlarının kültürüyle birlikte getirdikleri dilleri yerli halk Grekleri de etkilemiş ve onlar da Latince kullanmaya başlamışlardır. Böylece Latince daha popüler bir dil haline gelmiştir 895. Phrygia Parōreia da Hellenistik Dönem e ait Phrygce yazıtlı olarak ele geçirilen bir stel halen Afyonkarahisar müzesinde yer almaktadır. Stel içerik olarak bir mezar stelidir ve bu mezara zarar verenlere karşı bir lanetleme yazısıdır. Bu yazıttan öğrenilmiştir ki o devirde Phrygce yazanlar Grek alfabesi kullanmışlardır 896. Phrygce daha çok mezar yazıtlarında görülmekle birlikte, alfabe olarak Grekçe kullanılmıştır. Bu dil yeni Phryg ya da Neo-Phryg dil olarak bilinmektedir 897. Parōreia nın yaklaşık kuzey batısında yer alan komşusu Dokimeion da M.Ö. 4. yy lın sonları ve 3. yy lın başlarında yerel bir aristokrat aileye ait mezar stellerinde görülmüştür ki, aileden iki erkek isimleri Grekçe olarak yazılmış, bir diğeri ise ismi Phryg ismi olup Grek alfabe kullanılmıştır. Görülüyor ki Phryg dili kırsal kesim ve fakir aileler arasında yaygın olarak yaşatılmıştır te Afyonkarahisar ın kuzeyinde bulunan Dokimeion kasabasının yanında yer alan ve Bacakale denilen dünyanın en büyük Roma mermer ocaklarının yönetimine mahsus olan idarî notlarda kullanılan resmî idarî dilin, Lâtince olduğu görülmüştür. Taşların çıkarıldığı yıl, Roma takviminde belirlenen o yılın konsüllerinin isimleriyle işaretlenmişlerdir. Bir atölyenin şefi Andaeus yerel bir Phryg ismi taşımakta olup; aynı blokun kesildiği yerin, yani caesura nın şefi Alexandros ise bir Grek ismidir ve yazıtın dili Lâtince dir. Ocaklardan 893 Calder 1956, xi. 894 Calder 1956, xiv. 895 Calder 1956, xxx-xxxi. 896 Drew-Béar 2009, Woodhouse 2009, Mitchell 1993,

132 çıkan bu küçük metinler, bölgede mevcut olan üç kültürün nasıl beraber yaşadığını ispatlaması bakımından önemlidir 899. Geniş ve belirsiz bir coğrafya olan Phrygia yı Toros Dağlarının güneyinden ayıran kesin çizgiler isimlerle ilgili kalıntılardaki bölünmeler ve terimsel farklılıklar olmuştur. Parōreia Phryg dil kültürünü korurken Toros Dağlarının güneyi Luwice yi korumuştur. Kuzeyde Galatialılar ise kendine özgü dil özelliklerini yaşatmışlardır. 900 Bölgede Grek olmayan nüfus şaşırtıcı bir şekilde değişik kabilelerden meydana gelmektedir. Phrygia ve Pisidia Bölgesi arasında yer alan Parōreia insanları da karışık kabilelerden oluşmakta olup, Augustus tarafından ortadan kaldırılan Homonodlar, Phrygia ve Pisidia sınır kentlerinden olan Misthia ve Pappa da yaşayan Orondians lar ve daha birçok kabilelerden oluşmuştur. Ancak Roma ilk başlarda Anadolu da sınırları belirlerken kabile farklılıklarını dikkate alsa da genelde daha başka kriterler dahilinde Phrygler ve Lydialılar şeklinde bir sınıflandırmaya gitmiştir Dini Yapı Din, bir yandan toplulukların bir arada kalma, öte yandan bilinmeyen doğa olayları karşısında ulu bir güce sığınma ihtiyacından doğmuş olup aynı zamanda toplulukların siyasallaşmasını hızlandıran önemli bir etkendir 902. Antik Dönem kültler aynı zamanda siyasi bir boyuta sahiptir. Nitekim İskender in fethettiği bölgede, askeri gücün varlığı ve kazanılan zaferler birbirinden farklı gelenek, kültür ve dinlerle bezenmiş geniş bölgeyi birleştirmek için yeterli olmamıştır. Başarılarındaki insanüstü özellikleri, kendisini tanrısallaştıran törenlerle kabul ettirerek, adına bir heykel diktiren, adını taşıyan yarışmalar düzenleyen hükümdarın artık tanrısallaştırılması durumu ortaya çıkmıştır. Bu durum Anadolu halkının minnettarlığını, hükümdarın merhametine sığınmayı ifade ettiği gibi, hükümdar için de gücünü gösterme ve pekiştirme için bir fırsat yaratmıştır. Ayrıca düzenlenen kült törenleri birleştirici bir etki de ortaya koymuştur. Hellen hükümdarları bu anlamda kendilerine ve ailelerine adanmış kültleri bütün krallığa yerleştirmeyi adet edinmişlerdir. Örneğin Lysimakhos, M.Ö. 294 te Ephesos u Artemision un etrafındaki sel tehlikesi altında olan ovadan kurtarmış, dolayısıyla halka göre Ephesos u 899 Drew-Béar 2004, Mitchell 1993, Mitchell 1993, Childe 1978,

133 yeniden kurmuştur ve Ptolemaioslardan gelen karısı Arsinoe nin ismini Arsinoeia ya vermiştir 903. Roma İmparatoru Augustus, benzer sebeplerle ilk Roma İmparatoru olarak kendini tanrı konumuna çıkartmıştır 904. Aradaki fark, Grek dünyasında imparator, tanrı ile insan arasında orta bir konumda iken Roma dünyasında İmparator tanrılaştırılmış ilah derecesine çıkartılmıştır 905. Hellenistik Dönem Anadolu nun özellikle merkez platolarında yer alan tapınaklar, yerli halkın tanrılarına yaptıkları evleridir ve daha serbest bir mimari ile duvarlarında nişsiz yapılmıştır. Bu sebeple Hellenizm mimari özelliğini yansıtır. Kültürel olarak komşu kentlerdeki tapınaklara göre daha gelişmiş bir yapıya sahiptir. Ayrıca kültler yerel tapınım görmekle birlikte bölgedeki Sultan Dağı yamaçlarında nın yaklaşık kuzey batısında lokalize edilen Sağır daki Xenoi Tekmoreioi isimli kült organizasyonu en dikkat çekici örneklerden biridir. Kült Artemis le de ilişkilendirilmiş olup, Parōreia sınırları dahilinde, yaklaşık Sultan Dağı nın güneyinde Antiokheia ile Apollonia arası, Beyşehir Gölü nün güney ve doğusunda Adada ve Malos, batısında Metropolis, Prymnessus, Lysias ve Philomelion topraklarında tapınım görmüştür. 906 Dini bakımdan Hellenistik Dönem de önemini devam ettiren bölgede ayrıca kentlerin koruyucu tanrılarına yapılan bir tapınak yerine, artık kentlerde birçok tanrıya birçok tapınağın yapılmaya başlanmasıyla kentlerdeki tapınak sayıları artmış doğal olarak da boyutları küçülmüştür 907. Büyük İskender in gelişiyle birlikte, Yunan dünyasıyla kültürel anlamda, Hellenleşme dönemi olarak bilinen bir ilişkiye başlanılmasıyla, Yunan isimli ve ikonografyalı tanrılar ön plana çıkmıştır. Bununla birlikte, Ay tanrısı Mēn ve Ana Tanrıça Kybele gibi bazı tanrı ve tanrıçalar bu değişime karşı varlıklarını sürdürmüşlerdir 908. Phrygia Parōreia Bölgesi nde gelişmiş kırsal kültler, yeni kurulmuş Roma Dönemi kentlerde kabul görmüştür. Bunlardan en başarılı yerel Ana Tanrıça Tapınağı merkez platoda Laodikeia Katakekaumene yakınında Sızma da lokalize edilen Meter Theon Zizimmene dir. Ancak bu tapınım yakın bir bölge olmasına rağmen Konya da görülmez. 909 Roma Devri öncesi yerli halkın dinsel inanışları hakkında ele geçirilen çok sayıda yazıt arasında adak taşlarının sayısı oldukça kabarıktır. Bu yazıtlardaki tanrı isimleri her 903 Schwertheim 2009, Schwertheim 2009, Price 1980, Mitchell 1993, Mitchell 1993, Schwertheim 2009, Mitchell 1993,

134 bölgenin kendine özgü tanrılarının olduğunu ve bu tanrı isimlerinden çoğunun Latin dilinde olmadığı görülmüştür. Bu da Roma öncesi yerli halkın kendine özgü bazı nitelik ve kültürlerinin olduğunu göstermekte ve inanç sistemlerini bölgede Hristiyanlık Dönemi ne kadar sürdürdükleri bildirilmektedir 910. Antik Dönem çalışma bölgemiz olan Parōreia Bölgesi nde dini yapıyı ifade eden başlıca dört grup kültten bahsedilebilir. Bunlar Zeus, Ana Tanrıca Kybele, Tanrı Men ve adalet ve öc almayı savunan tanrıların oluşturduğu kültlerdir. Bunların dışında kuzey Pisidia, Phryg taraflarında yerel tanrıçalardan Angdistis, Apollo ve Artemis e tapınım görülmüştür. 911 Beyşehir Suğla Gölü arasında yerel bir dağ tanrısı olan Pluto, Lystra ve İkonia da da tapınım görmektedir. 912 Tapınım gören bu tanrı ve tanrıçaların bulundukları bölgeye göre de isimleri değişmektedir. 913 Ancak Men Kültü özellikle çalışma bölgemizde Sultan Dağı nın her iki yamacında ölümsüz tanrı olarak daha yaygın bir tapınım alanına sahiptir. 914 Dini yapıyı anlamamızı sağlayan en önemli arkeolojik kaynaklardan biri olan kaya anıtları çeşitli inançlarla ilgili olarak yapılmış olup, kült anıtların yanında Phryg kültüründe önemli mezarlardır 915. Bölgenin özellikle kuzey batısında yakın olması bakımından Afyonkarahisar-Eskişehir arasında bulunan Midas Kenti, Fındık ve Köhnüş Vadisi kaya anıtları M.Ö. 6.yy Orta Phryg Dönemine tarihlendirilen en önemli din merkezlerinden olmuştur 916. Benzer anıtların tarihi çoğunlukla M.Ö yüzyıllarda Geç Phryg Dönemi ne uzanmakla birlikte Kümbet teki Solon Mezarı (Aslanlı Mabet) olarak anılan yer Romalılar Dönemi nde de kullanılmıştır Başlıca Kült Anıtları Bir Roma kolonisi olan Antiokheia da Augustus dönemi büyük bir imparatorluk tapınağı yer almaktadır 918. Augustus Tapınağı bölgedeki İmparator tapınaklarının en önemlilerinden biridir. Antiokheia'nın güney-doğusunda kente hakim kutsal alan içinde yer alan Augustus Tapınağı, kentin en yüksek yerinde yer almaktadır. İmparator Augustus'un 910 Drew-Béar 1984, Mitchell 1993, Mitchell 1993, Mitchell 1993, Mitchell 1993, Ersöz 2012, Ersöz 2012, Ersöz 2012, Winter 1997,

135 ölümünden sonra onun adına ithaf edilmiştir. Tapınak aslında Hellenistik Dönem de yapılmış ve Augustus tarafından tamir ettirildikten sonra duvarlarına içeriden Latince, dış yüzüne de Yunanca yazılar oyulmuştur 919. da yasal bir söylem olan yazıtta Justinian ın imparatorluk kültü yer almaktadır. 920 Bugün sadece doğal kayanın yontulmasıyla oluşturulmuş 3.50 m. yükseklikteki podium sağlam kalabilmiştir. 50 m. çapında, yarım daire planlı portik içinde yer alan, korint düzenli ve prostylos planlı tapınağın genel ölçüleri 14.20x27.95 m.'dir. Merkezi kısmında, taban altında 4.50x7.75 m. ölçülerinde bir altyapı veya mahzen vardır. Ahşap bir merdivenle inildiği düşünülen bu mahzenin büyük olasılıkla adak eşyalarının saklanmasında kullanıldığı veya Aizanoi Zeus Tapınağı'nda olduğu gibi Kybele Kültü'yle ilgili olduğu düşünülmüştür 921. Antiokheia Augustus Tapınağı'nın önünde (batısında) 55.00x70.00m boyutlarında geniş bir meydan vardır. Alanın batısında, tapınağın tam karşısında 12 basamaklı bir merdivenle inilen "Tiberius Alanı" olarak adlandırılan bir yer vardır. 922 İkisi arasında merdivenlerin üst kısmında yer alan propylon (antik kent kapısı) kentin en önemli ve süslü yapılarından biridir. Zafer takı şeklinde yapılmış olan propylon'un Augustus adına inşa edildiği bilinmektedir. Ayrıca bu propylon üzerinde " Anıtı" adı ile anılan ve "Res Gestae Divi Augusti" yazıtı bulunur ki bu yazıt, Augustus'un yaşamı boyunca yaptığı işlerin özetini içeren ve Ankara Tapınağı nda latincesi yer alan yazıttır 923. M.Ö. 25 yıllarında "Colonia Caesareia" adıyla Augustus Dönemi'nde önemli bir Roma kolonisi olan ya Augustus tarafından gönderilip buraya yerleştirilen veteranlar imparatora bir minnettarlık ve bağlılık göstermişlerdir. Pisidia'da kurulan koloniler arasında Roma özelliklerinin daha belirgin olduğu bu kentte Augustus Tapınağı nın yer aldığı alanın planlanmasında Roma'nın izlerini çok rahat görebiliriz 924. Bu durum şöyle de açıklanmıştır, daha önce Augustus Tapınağı nın yer aldığı kayalık alanda Kybele Kültü'yle ilgili bazı yapılar mevcuttur. Augustus Kültü kurulduktan sonra burada yeni bir tapınak ve alan düzenlemesine girişilmiştir. Bu nedenle kayalık kısım düzeltilmiştir. Bu arada yerli halk için önemli olan Kybele Kültü ve onun özellikleri de vurgulanmak istenmiştir 925. Şu durumda bize de mantıklı gelen görüş, Augustus Tapınağı nda Kybele Kültü ile Augustus Kültü'nün birlikte var 919 Turani 1995, Zuckerman 2002, Naumann 1991, 65 vd. 922 Robinson 1924, Ramsay 1916, 107; Robinson 1924, 438; Taşlıalan 1993, Owens 2002, Robinson 1924,

136 olduğudur. Antiokheia'da Augustus Tapınağı'nı benzer diğer tapmaklarla karşılaştırdığımızda, yapım tarihleri farklı olmakla beraber planlama ve mimari yönlerden bazı ortak özellikler dikkati çekmektedir. Augustus u ve tanrı Men i onurlandırmak için yapıldığı varsayılan bu tapınak, Roma mimarisinin güzel bir örneğini temsil eder. Ayrıca bu heykel Pergamon sanatını anımsatan da bir eser olması bakımından önemlidir 926 (Resim-20). Anadolu nun merkez platosunda özellikle Galatia topraklarında daha önemli olan Zeus Kültü yerel olarak değişik isimler almakla birlikte, Phrygia Parōreia Bölgesi nde özellikle doğu sınırını oluşturan Laodikeia Katakekaumene Meydan da ve Ladik te ele geçirilen yazıtlarda Zeus Kültü ve Kybele ye tapınım görülmüştür 927. Yine bölgenin güneyinde Suğla Gölü civarlarında Zeus Helios ismiyle tapınım görmüştür. 928 Bununla birlikte Hellenizm ve Romalılaştırma çabaları arasında kalan Anadolu da Roma İmparatorluğu nun, birliği koruma amaçlı olarak doğu kökenli tanrı ve kültleri de sorunların çözümünde kullanmışlar ve Anadolu nun yapı ve sanat şekilleri imparatorluk sanatına örnek olmuş yine Anadolu tanrıları, bunların ibadet merasimleri, Romalıların dünya inançlarını şekillendirmiştir 929. Kybele Roma dünyasında önemli bir yer elde etmiştir ve Romalılar öbür dünyada mutluluk vadeden Kybele tapınımında ve tanrıçanın "şehir koruyucu" niteliğinde tek teselliyi aramışlardır 930. Ayrıca, Phrygia daki Ana Tanrıça inanışında açık olarak görülmeyen, Roma ya Kybele nin taşınmasından sonra, kent koruyuculuk özelliğinin verilmesinden başka, cinsellik ve bereketlilik gücünü arttırma özellikleri arasına eklenmiştir 931. Kybele Kültü; Alüvyon vadilerin bereketi ile özdeşleşen, ürünün bolluğunu, Ana Tanrıça'nın doğurganlığı ile bağdaştıran Anadolu insanı için M.Ö. 7. bin yıldan beri, kimliğine benliğine yerleşmiş olan Ana Tanrıça, adeta nesilden nesile, toplumdan topluma geçen genetik bir inanç olmuştur 932. Aslında Anadolu da tarih öncesi dönemlerden beri var olan Ana Tanrıça inancının en güzel örnekleri, başta Parōreia nın doğu sınırını oluşturan Konya Çatalhöyük ve güneyde Göller Bölgesi olmak üzere birçok yerleşmede görülmüştür. İnancı tek tanrıda birleştiren Phrygler, Hititlerin bin tanrılı Anadolu pantheonundan, tüm tanrıların ve insanların anası Yunan tanrıçaları olarak bildiğimiz Anadolu Bacılarının da 926 Robinson 1926, Calder 1962, Mitchell 1993, Bosch 1942, Çapar 1979, Roller 2004, Sivas 1999, xiii. 127

137 anası bir tanrıçayı, özü seçmişler, ona Ana diğer bir değişle Matar demişlerdir. O, tüm tanrıların anası olarak farklı isimlerle birçok tanrıçaya bölünmüştür. Kubaba bunlardan biridir 933. Resimlerde bir Hititli gibi giyinen Matar, en bilinen örnekleriyle Ankyra, Gordion ve Hattuşaş ta ayaklarına dek inen pileli bir fistan ve onun üzerinde, genelde başa geçirilmiş bir ucu kemere sokulu uzun bir çarşaf giymiştir. Tanrısallığın simgesi olarak başında silindir bir başlık (polos) taşır. Hitit etkisinin yanında Urartu etkisi, dinsel kaya döşemlerinin hemen hemen her türüyle, basamaklı kaya sunakları, kaya çanakları, kaya kuyuları ve harf biçimli kaya kanallarıyla kendini göstermiştir. Nitekim bu etki yanında Matar, aslanıyla birlikte batıya göçtüğünde ise, Hellenler ona Megale Meter Theon, Meter Manga Deum demişlerdir 934. da güçlü bir varlık sürdüren Attalos lar, Ana Tanrıça tapınakları sayesinde politik bir etki yaratmışlardır. Bölgede yaklaşık M.Ö. 3.yüzyılın sonları 2. yüzyılın ortalarında mevcut ünlü Kybele tapınaklarının politik yönü önemli olmuştur 935. Demir Çağı nın (M.Ö. 800) başlarında kültürel etkiler nedeniyle Phryg açık hava tapınım alanlarında yapılan dinsel törenlerin içeriği ve yerine getiriliş şekli hakkında tam bilgiye sahip olamasak da, ağırlıklı olarak, Phryglerin Ana Tanrıçası Matar'ın kimliğine tapınım, doğanın doğurganlığı ve bereketine yönelik törenlerin mevcut olduğu söylenebilir. Varlığını ve geleceğini toprağa bağlayan Phryg halkı tabiatın canlandığı ilkbaharı coşkulu törenlerle karşılamakta, bereketli geçen hasat mevsiminde de düzenlediği törenlerde anasına şükranlarını sunmaktadır. Doğanın bereketi ve bolluğu için tanrıçaya bu anıtların önünde yapılan dualar, sunulan adaklar kesilen kurbanlar dini törenlerin en önemli bölümünü oluşturmaktadır 936. Nitekim Phryg Kültü, Roma da Geç Antik Dönem e kadar etkileyici olmuştur. M.Ö. 204 II. Kartaca Savaşı sırasında 937 M.Ö. 24 yılında Ana Tanrıça Kybele, Phryg kenti Pessinus tan Roma ya getirilmiş ve on yıllık bir yapım sürecinden sonra Palatium Tepesi nde tanrıçaya bir tapınak adanmıştır 938. Tanrıların annesi Kubeleya ithaf edilmiş olan Mount Persis, Roma Dönemi ne ait mermer ocaklarından çıkartılan bloklar üzerindeki Latince 933 Işık 2012, Işık 2012, 50; Dürüşken 2000, Mitchell 2002, Sivas 2007, Mitchell 1993a, Schwertheim 2009,

138 yazıtlarda Persis Dağı olarak geçmektedir 939. H. G. Güterbock, yerel tanrıçaların isim yazılışlarında genellikle Babilce deki İştar ideogramlarının kullanılmış olduğuna dikkat çekmiştir 940. Tanrıçanın Kybele ismini Kybelon Dağı ndan aldığı bilgisi de mevcuttur 941. Fakat günümüzde Kybele nin yer aldığı tüm kaya anıtları aşınmış olduğu için ayrıntılar çoğunlukla kaybolmuştur 942 (Resim-27). Uzun süre cancı (animist) bir dine bağlı kalan Romalılar, aile kültürüne göre Manes e (ölmüş ataların ruhları), Larestere (evin ruhları), Penateslere (yiyecek tanrıları), aile babasının koruyuculuğuna saygı göstermişlerdir. Daha sonra Etrüsklerle, ardından Yunanlılarla ve Doğu ile ilişkisi kurulunca bu doğaüstü güçlere, eski Yunan tanrılarının insansı görünümünü vermişlerdir. Tanrısal kudretlerin daha önce hiçbir tasvirleri, hiçbir tapınakları yokken artık Romalılar da tanrılarını insan şeklinde tasavvura başlamışlardır. Hellen mitolojisi ve tanrılarının etkisiyle artık insan şeklinde tanrıların bronzdan veya pişmiş topraktan (terra cotta) tasvirleri, heykelleri yapılmaya başlanmıştır. Tanrıların yeryüzünde oturmaları içinse mabetler inşa edilmeye başlanmıştır 943. Ana Tanrıça Kültü, büyük olasılıkla nişlerin iç kısımlarında yer almıştır 944. Mēn Kültü; Antik Dönem de Phrygia Parōreia Bölgesi nin en önemli merkezlerinden biri olan şüphesiz Mēn Kültü nün de en büyük merkezi konumundadır 945. Antiokheia da bulunan Mēn Askaenos Tapınağı başlıca ibadet yeri olup Mēn, koloninin de baş tanrısıdır 946. Phyrg kökenli bir tanrı olarak kaynaklarda yer alan tanrı Mēn 947 Anadolu da M.Ö. 3. bin yıldan beri ibadet gören eski bir tanrıdır. Phrygler'in Anadolu'ya göçünden sonra, onlar tarafından benimsenerek milli bir karakter kazanmıştır 948. M.S. 3. yy lın sonları 4. yy lın başlarında da oldukça yüksek bir tapınım görmüştür 949. Mēn e ait kitabelerin, sikkelerin ve diğer eserlerin en çok Phrygia Bölgesi nde ele geçmesinden dolayı da Mēn, Phrygler in Ay Tanrısı olarak kabul edilmiştir 950. Ay Tanrısı Mēn, çeşitli meyvelerin üretimi ve tarım üzerine 939 Drew-Béar 2001, Kınal 1986, 239;Yiğit 1997, Strabon, XII Işık 2012, Demircioğlu 1993, 65; Çapar 1979, Ersöz 1998, Lane 1976, Mitchell 1993a, Schhwertheim 2009, Lane 1984, 355vdd.; Erzen 1953, 1vd. 949 Lane 1978, Erzen 1953,

139 olan da medeniyetin ve gelişimin tanrısıdır 951. Phrygçe de Mēn ya da Manes, Latince de ise Mensis tir. Gök tanrısı olarak bilinen Mēn, aynı zamanda mezarların koruyucusu, sağlık ve kehanet tanrısıdır. Tanrı nın Askaenos, Karou, Uranios, Phosphoros, Hosios, Tyrannos ve Dikaios gibi lakapları da mevcuttur 952. Phrygçe ve Grekçe "Mēn" olan tanrının adı Antiokheia sikkelerinde görüldüğü gibi Roma Dönemi'nde Latinleşerek "Mensis" olmuştur. Ay tanrısı olan Mēn, bir Phryg tanrısı olan Attis le ilişkilendirilmiştir 953. Mēn Kültü yle ilgili ele geçmiş en erken buluntular Hellenistik Dönem e aittir. Bu tasvirler, rölyefler, bir terra cotta heykelcikten oluşur 954. Antiokheia da İmparatorluk göstergesi olarak bu kült paralar üzerinde Nike atribütü, horoz ya da boğa başı olarak görülmüştür. Gerçekte bu tipleme da bir tapınakta mevcut olup diğer şehirlerde kopya edilmiştir. Ancak kültün yayılmasında merkezdir. Mēn Tapınağı şehrin dışında bir tepelikte yer alan Karakuyu Tepesi olarak bilinir 955. Strabon, M.Ö. 2. yy lın ortalarında daki ünlü tapınaklardan bahsederken aynı ismi taşıyan iki yerde Mēn Tapınağı ndan bahsetmiştir. Strabon, Birisi Pisidia dolaylarında olan yakınındaki Mēn Askaenos, diğeri ise Antiokheia lıların ülkesindeki Mēn Tapınağı dır demektedir 956. İlki Karakuyu olarak bilinen tepe üzerine yerleştirilirken diğerinin ise, şehrin kuzey batısında yaklaşık yaklaşık 24km uzaklıkta modern Sağır yerleşmesinde olduğu düşünülmüştür. Sağır Xenoi Tekmoreioi adında kült organizasyonun yapıldığı yerdir 957. Mēn Askaenos a ait adaklar, Parōreia Bölgesi nde özellikle Antiokheia olmak üzere, Laodikeia Katakekaumene, Julia, Apollonia, Pappa, Antiokheia, Philomelion da yaygın olarak görülmüştür. Ayrıca Men Selmeanos ismiyle Axylon un batı taraflarında ve Men Gaineanos, Men Andronenos ismiyle Parōreia Bölgesini içine alan merkez platoda yaygın olarak tapınım görmüştür 958. Antiokheia daki Mēn Tapınağı, Orta Anadolu daki Hellenistik Dönem tapınak mimarisindeki gelişmeleri göstermesi bakımından da önemlidir 959. Ayrıca tapınaktaki 951 Robinson 1926, Özsait 1985, 144; Lane 1976, Anderson 1913, 275; Chrimes 1930, Lane 1976, 55-56; Drexler 1896, Lane 1976, Strabon, XII.3.31; Lane 1976, 55; Anderson 1913, Mitchell 1993, Mitchell 1993, Mitchell 1997, 298,

140 arkeolojik kalıntılar, ihtimaller ve gerçekler arasındaki ilişkiyi cazip kılmıştır 960. Mēn in saçları genelde kısa, nadir olarak ise omuzlarına kadar uzundur 961. Kıyafeti ve atribütleri görünümündeki en belirleyici unsurlarındandır. Mēn in pek çok atribütü vardır. Bunlardan en çok rastlananı hilaldir. Hilal, tanrının karakterini en iyi yansıtan atribütüdür. Öyle ki bazen hilal tek başına bile tanrıyı simgelemek için yeterli olmuştur. Tanrının en erken tasvirleri olan Hellenistik Dönem eserlerinde hilal, Roma Dönemi ne göre oldukça büyük boyuttadır 962. Antiokheia da ele geçirilen iki alınlıkta mevcut hilal resimleri görülür (Resim- 21). Daima sakalsız ve çoğunlukla omuzlarına dek inen uzun saçlı genç biri olarak betimlenen Tanrı Mēn, çoğu defa sağ elinde bir çanak, çam kozalağı, küre ya da Nike şeklinde betimlenir 963. Öteki eliyle de mızrağa dayanan Mēn in her iki omzunun gerisinde hilal vardır. Antiokheia sikkelerinde örneklerini görebildiğimiz gibi Mēn in yanında horoz bulunur. Mēn ya horozun üzerindedir ya da horoz ayaklarının dibindedir 964. Lane 1975 (Plate LXIII) Lane 1975, 88 (Plate XXXI) Tanrı Men genellikle baş, büst veya tüm olarak gösterilmiştir. Sikkeler üzerinde 960 Mitchell 2002, Delemen 1999, Lane 1971, Tekin 1997, Erzen 1953,

141 başka tanrılarla birlikte gösterildiği de görülmüştür. Mēn Kültü nün yayılım alanında onunla ilişkilendirilen diğer kültlerden Asklepius ve Zeus Kültü de bölgede görülen diğer kültler arasında yer alır 965. Augustus zamanından önce çok sayıda kutsal toprak ve kutsal kölenin kontrol edildiği da Mēn Askaenos bir rahipliktir 966. Mēn Kutsal Alanı na adaklarla donatılmış kutsal bir yol ile varılmaktadır. Alanın en önemli yapıtı tapınaktır. Tapınak muhtemelen önceden Kubeleya adanan alan üzerine inşa edilmiştir. Tapınaktan geriye naos temelleri ve podium alt yapısına ait taş sıraları kalmıştır 967. Tapınak ve Temenos inşasında koyu gri renkli taşlar kullanılmıştır 968. Karakuyu Tepesi'nde W. M. Ramsay, W. Calder, M. Hardie ve J. G. C. Anderson tarafından yıllarında ilk araştırma ve kazıların yapıldığı tapınağın özellikle temenos duvarları, günümüze kadar kalmış ve duvarlar üzerinde Mēn Askaenos'a adanmış adak kabartması ve yazıt bulunmuştur 969. Karakuyu da rastlanan bir diğer tanrıça Demeter ise Mēn in eşi kabul edilmiştir 970. Karakuyu Mēn Kutsal Alanı bölgenin en önemli 971 ve aynı zamanda köklü kutsal alanlarından biri olarak birçok yönüyle Hellenizm etkisi altında kalmıştır 972. Genelde tepelere kurulan Hellenistik Dönem e ait kutsal alanlardan birkaçından biri olan Mēn Kutsal Alanı Yunan ya da Yunanlaşmış kültleri barındıran ve bu stilde inşa edilen tapınaklardan biri olması ve bölgedeki kültür değişiminin bir belirtisi olarak kabul edilmesi bakımından önemlidir. Tapınak 2.25 m. yükseklikte bir podium üzerine oturmaktadır. Podium üzerinde 6x11 sütunlu, 973 işçiliği ve üstyapıya ait mimari elemanların kalitesi tapınağın, M.Ö. 3. yüzyıldan çok, 2. yüzyılda, yani Attaloslar Dönemi'nde inşa edildiği düşünülmüştür 974. Karakuyu Tepesi'ndeki tapınağın özellikle temenos duvarları oldukça iyi durumda günümüze kadar kalabilmiştir. Bu duvarlar üzerinde Mēn Askaenos'a adanmış çok sayıda adak kabartması ve yazıt mevcuttur. Tapınaktan yalnızca cella temelleri ve yüksekçe podiumun basamak halindeki kalıntıları günümüze kalabilmiştir. Tapınak temenos alanının 965 Lane 1978, Mitchell- Waelkens 1999, TAY 7. klasör 968 Mitchell 1997, Karamut 1989, 143; Taşlıalan 1991, 44vd. 970 Anderson 1913, Mitchell-Waelkens 1999, Anderson 1913, Taşlıalan 1991, Mitchell- Waelkens 1999,

142 tam ortasında değil, biraz batıya kaymış durumdadır. Bunun da nedeni, tapınağın doğu ön cephesinde yer alan sunağa yer kazandırmaktır. Kullanılan yapı malzemesi temenos duvarlarında olduğu gibi, yakın çevreden kesilmiş, koyu gri renkli taşlardır. Tapınağın cella duvarları ile sütunları tamamen sökülmüş ve çevredeki Bizans Dönemi yapılarında ikinci kez kullanılmıştır. Bunlar içinde üstyapıya ilişkin Hellenistik işçilik gösteren bazı parçalar gözlenmiştir 975. Tanrının atlı olarak bilinen en erken tasvirine ise Augustus Dönemi nde (M.Ö. 31- M.S. 14) rastlanmıştır 976. Roma İmparatorluk Dönemi nde ayaktaki tasvirlerinden sonra Mēn yaygın şekilde binici olarak gösterilmiştir 977. Afyonkarahisar-Çobanlar-Kocaöz Köyünden 1977 yılında müzeye kazandırılan ve halen Afyonkarahisar Müzesinde 7440 envanter nosu ile yer alan eserde de Mēn bir at üzerinde binitiyle birlikte yer almaktadır (Resim-22). Phrygia Parōreia Bölgesi içerisinde yaygın olarak görünen bu atlı Mēn heykellerinin bir diğer örneğini, Afyonkarahisar-Emirdağ-Yusufağa Köyü nden 1985 yılında müzeye getirilen bir buluntu olan ve halen Afyonkarahisar Müzesi nde 9941 envanter numarası ile yer alan heykelcikte de bu benzer tasvir görülmektedir (Resim-23). Roma Dönemi ne gelindiğinde yine Mēn örneklerinin en çok bulunduğu yer Phrygia ve Pisidia bölgeleri olmuştur 978. Özellikle Sultan Dağı nın doğusu ve batısında Philomelion ve topraklarında adaklarına sıkça rastlanan Mēn, bölgenin ölümsüz tanrıları olarak tapınım görmektedir 979. Tanrının ayaktaki betimlerinde Antiokheia kült heykeliyle ilişkili olan, kısaca Antiokheia tipi olarak adlandırılan tasvir tarzı oldukça yaygın olarak kullanılmıştır 980. Bu döneme ait eserlerde Mēn genellikle ayakta veya atlı olarak tasvir edilmiştir. Ayrıca büst veya baş olarak da betimlenmiştir 981. Mēn Kültü geniş bir alana yayılmış olan bir külttür. Adakları Laodicea Katakekaumene, Apollonia, Anaboura, Sebaste, Eumeneia ve Aphrodisias da görülmüştür. Mēn Andronenos, Mēn Gaineanos, Mēn Selmeanos şeklinde bulunduğu bölgeye göre yerel biçimler almıştır 982. Sultan Dağı ve çevresinde bu tanrının tapınakları bolca mevcuttur. Bu tapınaklarda 975 Ramsay 1918, 110 vd. 976 Lane 1975, Ramsay 1918, 110vd. 978 Lane 1975, Mitchell 1993a, Lane 1975, Ramsay 1918, 110vd. 982 Mitchell 1993a,

143 aynı zamanda Kybele de tapınılmıştır. Yüksek kemerli chiton ve sağ omuz üzerinde toka ile tutturulan manto giymektedir 983. Anadolu nun merkezinde Phryg kültürünün sınırlarını belirlemek kolay olmasa da batı Pisidia platosunda yaygın olarak görülen Phryg kültürünün etkisi görülmektedir. Ana tanrıça, ay tanrısı ve Zeus tasvirlerine bu bölgelerde rastlanmıştır 984. Torosların batısında dağlık kesimlerde, Orta Anadolu nun batısında özelikle dağlık olan batı Pisidia, Lycia, Isauria nın kuzeyinde yaygın olarak Mēn, Ana Tanrıça Kibele ve Zeus figürlerine rastlanmıştır 985. Bu kültün görülme alanı bakımından Parōreia Bölgesi nde daha ziyade Romalı yönetici ailelere ait adak isimlerinin görülmesi, Romalı olmayan özgür insanlara ait Mēn adaklarına daha az sayıda rastlanılmış olması sosyal statüyü de belirlemesi bakımından önem taşımaktadır 986. M.S. 2.yy da kolonide en yaygın ailenin Flavonii olduğu ve Mēn Kültü yle birlikte dua eden bayanın ismine rastlanılan yazıtta; 987 (Resim-24). (a)yazıtın ilk satırında iki hilal şeklinde ay, altta boğa deseni görülür. Antiokheia da Roma kolonileri döneminde yazıtta geçen Auxanon ismi, muhtemelen Munatius Pol(l)io Pol(l)inus un kölesidir. Toynbee objeleri tanımlarken, boynuzu kırılmış kurbanlık bir boğa dekoratifli pervaz parçasının, Roma sanatında mevcut olan pervazları anımsatmadığını bildirmiştir 988. (b) Yazıtın ana kısmında çelenk içerisine oyulmuş bir ay, onu çevreleyen beş hilal ile birliktedir. Antiokheia da soy isim nadir bulunduğundan, Flavius, Novius, Evius isim olmalıdır. Takma ad ve lakaplar, Tage, Tars,Tare, ile başlamaktadır 989. Antiokheia da ve güney Galatia da Frugi lakabı yaygın olarak görülmektedir 990. Bir diğer yazıtta satırların sonunda yer alan Anicius ismi, Antiokheia da sıkça rastlanan bir isimdir 991. Antiokheia da bir başka yazıtta 992 ; 983 Karamut 1989, Mitchell 1994, Mitchell 1993a, Lane 1978, Levick 1970, Levick 1970, Levick 1970, Levick 1970, Levick 1970, Levick 1970,

144 a) Г. Καλπούρνιος Ζώ [σ]ιμος και Г.Kαλ Πούρυιος Ζώτικο [ς] τ εκμορεύσαυτες b) (on the lower border of the panel) Μηνι ε πηκοὠ εὐχήυ. Calpurnius ismi, Antiokheia da oldukça yaygındır. Buradaki kişi, Calpurnius un Galatia da vali olduğu esnada, vatandaşlık elde eden taşralılara bir takım haklar tanıyan kardeşlerdir. Özel adlar değerlendirildiğinde da Mēn Kültü kırsal aileler, onların köleleri ve Romalı olmayan aileler arasında oldukça yaygın olduğu görülmüştür 993. Anadolu da, kayanın yoğunlukla mezar için oyulduğu bölgelerde, Medusa apotropaik niteliği dolayısıyla çok tercih edilen bir mitolojik figür olmuştur. Medusa, Antik Dönem de klasik mitolojinin önemli ve çok tekrarlanmış figürlerindendir. Mitolojik kişiliği ile birlikte, varolan korkunç ifade bu durumun önemli nedenlerindendir. Bundan dolayı kamusal yapılarda, tapınaklarda, lahitlerde ve lahit kapaklarında, mezarlarda, anıtsal mezarlarda ve kaya mezarlarında sık sık kullanılmıştır. Medusa tasvirlerinde, yüz ifadesi zaman içerisinde değişikliğe uğramıştır. Arkaik Dönem in yılanlarla bezeli, dehşetli ve korkunç görünümünden Schöne typus diye adlandırılan tipe geçiş olmuştur. Söz konusu tip MÖ.5. yüzyılın ikinci yarısından veya Hellenistik Dönem den itibaren M.S.5. yüzyıla kadar kullanılmıştır. Medusa nın schöne typus betimi daha ince ve güzel, daha insansı bir karakter taşır. Hatta yüz ifadesi kimi zaman güzel bir kadının yüzünü yansıtmaktadır 994 (Resim-25). Bu ciddi bakışlı oval yüz, keskin gözbebekleri üzerinde toplanmış gözkapakları ile Sızma da benzerlerine rastlanmıştır 995. Roma İmparatorluk Dönemi içerisinde, Phrygia nın dağlık kesiminde yer alan kayalık arazide, kimi kayaya oyulmuş lahit formlu khamosorion ların beşik çatılı kapaklarının alınlıklarında, bazı arcosoliumlu mezarların cephelerinde ve yine oda mezarların cephelerinde veya odaların iç döşemlerinde rastlanan Medusa günümüzde daha çok Afyonkarahisar ili sınırları içerisinde kalan alanlarda yoğunlaşmıştır 996. Kayaya oyulmuş 993 Lane 1978, Kortanoğlu 2008, Robinson 1926, Haspels 1971, C.I,

145 mezarlarda yer alan Medusa başı tasvirleri, Doğu Roma geleneğine uygun olarak, apotropaik nitelikleriyle alınlık kompozisyonlarının önemli bir parçası olmuşlardır 997. Yine çalışma bölgemize yakın bir yer olan Dağlık Phrygia bölgesindeki Roma Dönemi nekropollerinde çok sayıda arcosoliumlu tekne mezar bulunmuştur. Bunlardan Eskişehir Seyitgazi-Çukurca- Gerdekkaya Roma nekropolü, Eskişehir-Han Yazılıkaya ve Eskişehir Seyitgazi- Yapıldak'taki mezarlar Ağzıkara nekropolünde olduğu gibi arcosoliumlu mezarlar gibi yan yana birbirini takip eder şekilde kayaya oyulmuştur 998. Coğrafi konumunun bir sonucu olarak dinlerin de buluşma noktası olan Anadolu da, ilk Hıristiyan toplulukların oluşmasında etkili olan yerleşim yerlerinden biri yine Phrygia Parōreia Bölgesi nde olmuştur. Coğrafi özellikler erken Hristiyanlığın tanımlamasında bir farklılık oluşturmaktadır 999. Aziz Pierre ile birlikte erken Hıristiyan misyonerlerinin en ünlüsü hatta en etkilisi olarak kabul eden St. Paul 1000 yeni inançlarını yaymak için Anadolu nun merkezine yaptığı misyonerlik seyahatlerinin rotasında merkez olarak Antiokheia yı seçmiş ve orayı ziyaret etmiştir. St. Paul ve St. Barnabas, M.S. 46 yıllarında ya geldiklerinde sinagogda ilk vaazlarını vermişlerdir. daki insanlar Hıristiyanlığın ilk doğduğu merkezlerden biri olduğuna inançlarından dolayı duydukları minnettarlıklarının göstergesi olarak bu kiliseye St. Paul ismini vermişlerdir. Yazılı kaynaklar ve arkeolojik buluntularda bu gerçeği onaylamaktadır Paul ün vaazlarına protesto eden bir kısım Yahudiler varsa da bu dinsel inanışla birlikte bölgede yeni bir kültür oluşum gerçekleşmiştir Paul uzun bir zaman Galatia da kalmıştır M.S. 1. yüzyıl bölgenin kültürel ve ekonomik durumunun anlaşılması açısından bu bilgiler önemlidir. Burada hala hırıstiyanlar tarafından hac vazifesi olarak yapılan ziyaretler devam etmektedir. Ziyaretimiz esnasında resimde görülen kilisenin apsis kısmında görünen banklarda oturmuş ayin yapan Hıristiyan cemaat gözlemlenmiştir (Resim-26). Hristiyanlığın Kudüs'ten Anadolu'ya buradan da Avrupa'nın içlerine yayılmasında 997 Kortanoğlu 2008, 76; Işık 1999, 13-14; Sivas 1999, Haspels 1971, Thomas 2002, Paul Roma vatandaşı olan bir yahudidir. Paul bütün misyonerlik gezilerinde Anadolu ya büyük önem vermiştir. Anadolu da halkın çok erken tarihlerden itibaren Hıristiyanlığa gösterdiği ilgi, Anadolu menşeli birçok yazılı eserin varlığından anlaşılmaktadır. Burada Sebt günü sinagoga girip Kutsal Yasa'dan ve peygamberin yazılarından metinler okuduğu konuşma Aziz Paul'un misyonerlik görevinde yaptığı ilk konuşması olarak bilinmektedir. Aziz Paul çeşitli dillerde Saul, Saulos, Pavlus, Bogos olarakta geçmektedir. Paul Lâtince "Paulos" (küçük) kelimesine dayanmaktadır Taşlıalan 2002, Destro-Pesce 2002, Poussin 2002, 93; Jewett 2002,

146 büyük pay sahibi olan St. Paul, başta Anadolu olmak üzere tüm Akdeniz çevresinde ilk Hıristiyan topluluklarını oluşturmayı başarmıştır. Hristiyanlığın yayılması ile bölgede sosyal durumda da bir takım değişmeler göze çarpmıştır. Nitekim Laodikeia Katakekaumene de özellikle kentlerden uzakta yalnız başına hayat süren Hristiyan dindarlar ortaya çıkmıştır Erken Hristiyanlık Dönemi ne ait olarak bölgemizin kuzey batısında Kotiaeion bölgesinde bir mezar anıtı da yaklaşık M.S. 2.yy lın ikinci veya üçüncü yarısına tarihlenmiştir. Yazıt Christianoi Christianois, yani Hıristiyanlar Hıristiyanlar için mezarı yaptırdı şeklinde başlamıştır. Komşularının mezar taşlarından kendi anıtlarının ayırt edilebilmesini sağlamak için, bu meşhur Hıristiyanlar kelimesini mezar yazıtlarına yazdıkları düşünülmüştür. Diğer bir özellik ise, bu steller ve sunaklar üzerinde muhtelif kabartmaların görülmesidir. Aynı bölgeden çıkmış, günlük yaşam ile ilgili ortak kabartmaların yer aldığı mezar taşları, Hıristiyan halk ile yerli halkın dinleri nedeniyle birbiriyle kavga etmeden, kendi köy sınırları içindeki basit hayatlarını barış içinde sürdürdüklerinin kanıtıdır Drew-Béar 2000, Drew-Béar 2006,

147 SONUÇ Phrygia Epiktētos içersinde yer alan çalışma bölgemiz Phrygia Parōreia 1006, Phrygia Bölgesi nin güney doğusunda, Pisidia nın kuzeyinde, Sultan Dağı ile biraz daha kuzeydeki Emir Dağları nı içine alan, Holmi ile Laodikeia Katakekaumene kentleri arasında, kuzey-batı güney-doğu yönünde uzanan dağ silsilesinin her iki tarafında uzanan yüksek vadi olarak tanımlanmaktadır (Harita-1). Zaman içerisinde değişik sınırların ortaya konulmuş olması da dikkate alınarak, bölgenin mevcut coğrafi yapısı ile kültürel yapısının oluşturduğu bütünlük ve antik kaynakların verdiği bilgilerle olan paralellik göz önünde bulundurularak, bu sınırlamanın doğuda Axylos Platosu na ve güneyde Cillanicus Ovası na kadar uzandırılabileceği düşünülmektedir. Bölgede yerleşim özellikleri, bölgenin jeopolitik ve sosyopolitik durumuna bakıldığında, Philomelion, Polybotos, Tyraion, Doğanhisar, Tuzlukçu, Kadınhanı, Sarayönü, Altınekin ve Antiokheia gibi şehirler Phrygia Parōreia içinde yer almakla birlikte Holmi, Thymbrion, Lysias gibi bölgede lokalizasyonu konusunda tartışmaların olduğu kentler de yer almaktadır. Parōreia nın batı sınırını oluşturan ve Ksenophon nun Cyrus Seferi nde anlatılan yol güzerğahının verilen ölçüm birimlerinin günümüz ölçü birimlerine çevrilmesiyle hesaplaması yapılarak Holmi kentinin Çay ilçesine karşılık geldiği görüşü desteklenmiştir. Phrygia Parōreia Bölgesi, Antik Dönem de birbirini takip eden dönemler içinde, kültürel değişimin bütün yönleriyle gelişmesine olanak sağladığı önemli bir coğrafyada yer almaktadır. Bölgenin Hellenistik - Roma Dönemi nde siyasi yönden oldukça kompleks bir yapıya sahip olduğu anlaşılmaktadır. Kültürel bütünlüğün yanında bölgenin sık sık siyasi olarak başka güçlerin elinde olması konusunda ise varolan kültür hareketleriyle siyasi hadiselerin eşdeğer gitmediği anlaşılmaktadır. Nitekim köklü Phryg kültürünün etkileri bölgede Roma Dönemi nin sonlarına hatta Hristiyanlığın ortaya çıkışına kadar devam etmiştir. Yine bölgede mevcut Hellenistik kültür özeliklerinin Roma Dönemi yle birlikte yok olmayıp uzun süre devam ettiği görülmüştür. M.Ö. 1. bin yılda Phrygia Bölgesi sınırları içerisinde yer alan bölge Persler Dönemi nde Akhaimenid İmparatorluğu nun satraplık sistemi içinde yer almış olup, B. İskender Dönemi nde Büyük Phrygia Satraplığı nca yönetilmiştir. M.Ö. 323'teki İskender'in 1006 Strabon, XII,

148 ölümünden sonra Diadokhlar Dönemi nde ise farklı krallıkların yönetimine girmiştir. Anadolu nun karışık dönemlerinden biri olan Seleukoslar Dönemi nde ise Bergama Krallığı nın yönetimine girecek ardından ise Roma tarafından yönetilen Asya Eyaleti (Provincia Asia) sınrlarına dahil edilecektir. Romalı Antoninus tarafından M.Ö. 39 yılında Amyntas'ın yönetimine verilen bölge M.Ö. 25 yılında Galatia kralı Amyntas ölümü üzerine tekrardan Roma idaresine alınmıştır. Roma daha sonra bu topraklarda doğrudan kendi yönetiminde olan Galatia Eyaleti ni ( Provincia Galatia) kurduğunda Phrygia Parōreia Bölgesi Galatia Eyaleti nin bir parçası olmuştur. Bölgede yaşanan bu siyasi süreçte gerek M.Ö. 2. bin yılda Pitašša Ülkesi halkının Hititler karşısında güç oluşturan Arzawa beylikleri ile yapılan mücadelelerde isyan harekine girmiş olması gerekse M.Ö. 1. bin yılda Phrygia Parōreia nın Lykia-Pamphylia ile birleşmesiyle Pisidia Bögesi nin batısını içerisine alması sonucu Antigonos la Eumenes arasında yapılan mücadelede bölge halkının Eumenes in paralı ordusunda yer alması, yaşanan bu siyasi olaylar karşısında bölge halkının gösterdikleri tepkinin zaman zaman benzer nitelikte olduğunu göstermiştir. Birçok kültürün kavşak noktası durumunda olan çalışma bölgemizde, zaman zaman kültürlerin bazı öğelerinin gelişerek yöreye has özellik kazandığı görülmüştür. Burada coğrafi etkenlerin rolünün büyüklüğünün, dağların konumlarının, kültür farklılıklarını ortaya çıkarmada ne derece etkili olduğu anlaşılmıştır. Bu kapsamda Sultan Dağı nın rolünün büyüklüğü dikkati çekmektedir. Coğrafi olarak bölgede Sultan Dağı nın güneyle olan bağlantıyı kestiği düşünüldüğünde ve arkeolojik bulgularla ortaya çıkan sonuçlar değerlendirildiğinde kültürel olarak da aradaki ilişkinin zayıflamış olması kaçınılmaz bir sonuç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu dağ kitleleri arasında birbirleriyle geçitler yoluyla bağlanan ovaların yine kültürel farklılaşmanın bir başka nedenini oluşturmaktadır. Sultan Dağı'nın her iki tarafında, bugünkü Yalvaç ile Akşehir'in sınırları içinde kalan topraklarda, Roma Dönemi ne kadar, çok az bir farkla aynı kültür varlığı, aynı ortak özelliklerin devam ettiği görülmüştür. Bölge aynı zamanda işlek yol güzerğahları üzerinde bulunmaktadır. Roma Dönemi nde olduğu gibi başlıca ulaşım güzerğahlarının bölgenin topografyası tarafından belirlenmiştir. Antiokheia gibi Parōreia da oluşturulan koloniler, Via Sebaste ve ondan ayrılan tali yollarla birbirine bağlanmışlardır. Bu yol bağlantıları sayesinde bölgenin doğu ve batıyla 139

149 olan ilişkileri sağlanmış olup, yollar vasıtasıyla çevre kültürlerle ilişki ya da yakınlaşma sağlanmıştır. Daha çok batı kültürleri ile iletişimi dikkat çeken bölgenin ancak bölgesel kültür özelliklerinin de azımsanamayacak derecede önemli olduğunu söyleyebiliriz. Bölgeden geçen başlıca yol güzergahı üzerinde Thymbrion ve Polybotos gibi kentler nüfusu yoğun kalabalık kentlerdir. Yine Antiokheia gibi güçlü bir ticaret potansiyeli bulunan, imar faliyetleri yoğun olan önemli merkezler yer almaktadır. Philomelion ise yöredeki diğer merkezlere nazaran daha fazla gelişmiş önemli bir yargı merkezdir. Antik Dönem den bu yana anayol güzergâhlarının gerek ekonomik gerek kültürel ve sosyal yönden gelişmiş bölgelerden geçmekte olduğundan bölgenin ekonomik yapısının güçlü görülmüştür. Nitekim bir döngü olarak ekonominin gelişmesi yaşam koşullarının düzelmesi, kalabalıklaşan kentleri oluşturmuş olmalıdır. Bu kentlere bakıldığında aynı zamanda önemli maden yataklarına ya da işletmelerine sahip oldukları, Antiokheia gibi kendi adına sikke basan kentler olması ve Philomelion, Polybotos, Tyraion ve Thymbrion gibi merkezlerden çok sayıda yazıt ele geçirilmiş olması da bu kentlerin ekonomisinin gelişmiş, önemli merkezler arasında yer aldığını göstermesi bakımından önemlidir. Sultan Dağı ndan kaynağını alan dereler tarım arazileri için önemli su kaynağı durumundadır. Dağın eteklerindeki Sultandağı ilçesinde ekonomik yaşam büyük ölçüde tarıma ve hayvancılığa dayalıdır. Roma Dönemi ne ait bir kısım stelde bölgede yetiştirilen üzüm ve buğday kabartmaları dikkat çekmekte olup, sikkeler üzerinde yer alan buğday motiflerinden de en önemli tarım ürününü buğday oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bölge halkı başlıca geçim kaynağı olarak Antik Dönem de olduğu gibi bugün de tarımla uğraşmaktadır. Ekonomik gelişmenin bir sonucu olarak düşündüğümüz nüfus yoğunluğunun artması ise Phrygia Parōreia kentlerinden Akşehir, Tuzlukçu, Ilgın, Doğanhisar, Kadınhanı, Sarayönü, Altınekin kentlerde Roma Dönemi nde yerleşme yoğunluğunun zirveye ulaştığı görülmüştür. Bunun da sebebi Roma Dönemi nde bölgede uygulanılan Pax Romana çalışmaları yanında Roma Dönemi nde, yerleşim stratejisinin temelden değişmesi olmuştur. Roma öncesi Hellenizm olarak bilinen kültürel süreçte bölgede Yunan dili ve kültürü yayılmaya çalışılmışsa da bu etki yüzeysel bir etki olmaktan öteye gidememiştir. Ayrıca Diodokhlar Dönemi yapılan savaşlarla da Hellenizm süreci ortadan kaldırılmış olup, Roma nın gelmesiyle özellikle eyaletlerde devam eden Hellen etkisinin akışı tıkanmıştır. Fakat Romalıların bölgedeki tüm bu çabalarına rağmen Augustus un tepeden 140

150 yönlendirdiği çok boyutlu politika çarkı her şeye rağmen bölgede ortak bir dil ve etnik bir birlik sağlayamamıştır. Yine Pax Romana nın sona ermesi ile dış saldırıların tehdidine maruz kalan kentlerde askeri yapılar acele ile tekrar inşa edilmiş, Antiokheia örneğinde olduğu gibi kentlerde surların devşirme bloklardan inşa edildiği ve yenilendiği görülmüştür. Kentler, korsanlar ve onları bertaraf etmek isteyen Roma ordusu tarafından yıkıma uğramıştır. Bu sebeplerden dolayı bölgede varlığını koruyabilmiş sınırlı sayıda antik kent dışında Hellen- Roma Dönemi ne ait buluntu yerleri hakkında sınırlı bilgiye ulaşılabilmiştir. Bu nedenle daha kapsamlı kazı veya araştırmaların gerçekleşmesi oldukça önemlidir. Bunun yanında Hellenistik - Roma Dönemi yerleşmelerinin diğer kültürlerle birlikte yer alması, bu dönemde nüfusun artışıyla beraber eski yerleşim yerlerinin yetersiz kalmasının kanıtı olarak kabul edilmiştir. Bölgede mevcut yolların ise sadece iletişim ve ticaret amaçlı olmayıp, dinsel ve yönetimsel amaçlı olarak ta kullanıldığı anlaşılmaktadır. M.S. 46 yılında St. Paul ve Barnabas ın yeni bir dini oluşum olarak Hristiyanlığı başlatmak için Roma nın doğuda en büyük merkezlerinden biri konumunda olan Antiokheia a gelmesi, bu kentin önemli bir dini merkez olması ve Paul ün misyonerlik seyahatlerinde özellikle burayı tercih etmesi de dikkate değerdir. Parōreia Bölgesi nde dini yapıyı ifade eden kültler aynı zamanda siyasi bir boyuta sahiptir. Bölge yakınında Sağır daki Xenoi Tekmoreioi isimli kült organizasyonu, en dikkat çekici örneklerden biridir. İmparator Kültü dışında Parōreia Bölgesi nde dini yapıyı ifade eden başlıca dört grup kültten bahsedilebilir. Bunlar Zeus, Ana Tanrıca Kybele, Tanrı Men ve adalet ve öc almayı savunan tanrıların oluşturduğu kültlerdir. Bunların dışında bölgede birçok yerel tanrı ve tanrıça yer almaktadır. Tapınım gören bu tanrı ve tanrıçaların bulundukları bölgeye göre de isimlerinin değiştiği görülmektedir. Kültler, yerel tapınım görmekle birlikte Parōreia Bölgesi nde Men Kültü özellikle Sultan Dağı nın her iki yamacında ölümsüz tanrı olarak daha yaygın bir tapınım alanına sahiptir. Parōreia Bölgesi nde Mēn Kültü ile ilgili gerek taş eserler, gerekse nümizmatik verilerin dağılımında Julia, Apollonia, Pappa,, Philomelion, Laodikeia Katakekaumene gibi merkezlerde sikkeler üzerinde Men figürüne yoğun olarak rastlanmıştır. Antik Dönem yol iletişiminde daha geniş çaplı arkeolojik araştırmalara ihtiyaç vardır. David H. French tarafından geliştirilen tekniklerin bazıları dışında, Paul'ün misyonerlik seyahatlerindeki yol haritasının güncellenmesi, uydu fotoğrafları ve navigasyonel sistemler bu anlamda bölge için önemli bir kaynak olacaktır. 141

151 ANTİK YAZARLAR APPIANOS The Roman History of Appian of Alexandria, Translated From the Greek by Horace White, M.A, L.L.D, with Maps and Illustrations, vol.i, 1899, Macmillan APOLLONIUS The Argonautics of Apollonius Rhodius, Translated; W. Preston ESQ, M.R.I.A., vol I. From the pres of c. Whittingham, ARRIANOS İskender in Anabasisi I, Çev. Hayrullah Örs, MEB yay., İstanbul, DIODOROS Bibliotheka Historike, çev. Russel M. Geer, Edit. T.E. Page, E. Capps,W. H. D. Rose, L.A. Post, E. H. Warmington, The Loeb Classical Library.W. Heinemann Ltd. XVIII , London. HERODOTUS Herodotus Tarihi, çev. Müntekim Gökmen, İş Bankası yay., 2002, İstanbul. KSENOPHON Anabasis, çev. Hayrullah Örs, 2. Baskı, MEB yay., 1962, İstanbul. 142

152 PLINIUS Naturalis Historia, çev.: H. Rackham, Ed.: T.E. Page, E. Capps, L.A. Post, W.H.D. Rouse, E.H. Warmington, The Loeb Classical Library, William Heinemann Ltd.,1947, London. TITUS LIVIUS(LİVY) Aburbe Condita, çev. Frank Gardner Moore, Ed.: T.E. Page, E. Capps, W.H.D. Rouse, L.A. Post, E.H. Warmington, Londra, The Loeb Classical Library, William Heinemann Ltd., The History of Rome, Book STRABON Antik Anadolu Coğrafyası. Geographika, XII-XIII-XIV, çev. Adnan PEKMAN, Arkeoloji ve Sanat Yay., 6. Baskı, 2009, İstanbul. 143

153 BİBLİYOGRAFYA Ainsworth-Parker 1844 W. F. -J. W., Anabasis, Travels in The Track of The Ten Thousand Greeks; Being a Geographical and Descriptive Account of The Expedition of Cyrus and of The Retreat of The Ten Thousand Greeks, As Related by Ksenophon, West Strand, London Akçay 1998 M., Lâdik-Sızma (Konya) civa yatakları çevresinde element dağılım profilleri ve altın-gümüş ve baz metal potansiyeli: Jeokimyasal ve istatistiksel bir yaklaşım, Türkiye Jeoloji Bülteni, cilt. XLI, No.1, s Akçiçek- Vural 2007 E.-M., Kumalar dağı (Afyonkarahisar) nın endemik ve nadir bitkileri Balikesir Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, c.9, sayı 2, Aralık, s Akurgal 2000 E., Anadolu Kültür Tarihi, Tübitak yay., Ankara. Albek 1991 S., Dorylaion dan Eskişehir e, Eğitim Sağlık ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı Yay., Anadolu Üniversitesi, Eskişehir. Anderson 1899 J. G. C., Exploration in Galatia cis Halym. II, JHS XIX, The 144

154 Society for the Promotion of Hellenic Studies, s Anderson 1913 J. G. C., Festivals of Mên Askaênos in the Roman Colonia at Antioch of Pisidia, JRS III, s Aslan-Gökalp 2008 M. -N., New Inscriptions from Tyraion and Philomelion, Gephyra, Günümüz Türkiye sinin Antik Devir deki Tarihi ve Kültürü İçin Dergi, Band 4, Ege yay., s Atalay-Mortan 1997 İ. -K., Türkiye Bölgesel Coğrafyası, İnkılap Kitabevi yay., İstanbul. Arundell 1834 F. V. J., Discoveries in Asia Minor, Including A Description Of The Ruins Of Several Ancient Cities And Especially Antioch Of Pisidia, London. Arslan 2000 M., Antik Çağ da Anadolu nun Savaşçı Kavmi Galatlar, Arkeoloji ve Sanat yay., İstanbul. Atasoy 2001 S., Hellen ve Roma Dönemi nde Anadolu Kenti, Promete Kültür Dizisi, İstanbul. Ay 2010 Ş., "Hititçe Metinlerde Geçen Pitašša Ülkesi," Sosyal Bilimler Dergisi, cilt. 12. sayı 1, Afyonkarahisar, s

155 Aydınoğlu 1998 Ü., Olba Bölgesi Yol Ağı, Olba Dergisi, sayı 1, Mersin Üniversitesi Kilikia Arkeolojisini Araştırma Merkezi yay., Mersin, s Bahar 1995 H., Ilgın Çevresi Höyükleri 1994, XIII. AST, TC Kültür Bakanlığı Milli Kütüphane Basımevi, s , Bahar 1996 H., Doğanhisar, Ilgın, Kadınhanı ve Sarayönü Yüzey Araştırmaları 1995, XIV. AST, Ankara, s Bahar 1999 H., The Konya region in the Iron Age and its relations with Cilicia, AS. 49., Ankara-London, s Bahar 2004 H., Konya ve Karaman İlleri Yüzey Araştırmaları 2003, XXII. AST, cilt I, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü yay., Mayıs, Konya, s Bahar 2006 H., Beyşehir-Suğla Havzası Erken Tarihi, I. Uluslar arası Beyşehir ve Yöresi Sempozyumu Bildiriler Kitabı, Mayıs, Beyşehir/Konya. Bahar 2007 H., Konya ve Karaman Yüzey Araştırmaları 2006, XXV. AST, cilt I, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü yay., 28 Mayıs-1 Haziran, Çanakkale, s

156 Bahar 2009 H., Konya ve Karaman İlleri ve İlçelerinde Yüzey Araştırması 2008, XXVII. AST, cilt I, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü yay., Mayıs, Denizli. Bahar 2010 H., Konya ve Karaman İlleri ve İlçeleri Yüzey Araştırması 2009, XXVIII. AST, cilt II, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü yay., Mayıs, İstanbul, s Bahar 2010a H., İlkçağda Akşehir, Konya Ansiklopedisi, 1. Cilt, Kültür yay., Konya, s Bahar 2011 H., Hatunsaray Çevresi Erken Yerleşmeleri: Hatunsaray (Lystra), Uluslararası Hatunsaray (Lystra) ve Çevresi, Tarih, Kültür ve Turizm Sempozyumu, 2-4 Ekim 2011, Konya. Bahar 2012 H., İlkçağda Doğanhisar, Konya Ansiklopedisi, 3. cilt, Kültür yay., Mayıs, Konya, s Bahar 2012a H., İlkçağda Kulu ve Çevresi, Aidiyet, Göç ve Tarımın Şehri Kulu Sempozyumu Bildirileri, (19-21 Ekim ), s Bahar 2013 H., İlkçağda Doğanhisar, I. Ulusal Doğanhisar ve Çevresi Tarih, Kültür ve Turizm Sempozyumu (Bildiriler), Aybil yay., 5-7 Ekim 2012, Konya. 147

157 Bahar-Koçak 2002 H. -Ö., Erken Dönemlerde Konya-Karaman Bölgesi Yerleşmeleri I:Ilgın, Kadınhanı, Doğanhisar ve Sarayönü Kesimi," Anadolu Araştırmaları XV, İstanbul, s Bahar-Koçak 2004 H. -Ö., Eskiçağ Konya Araştırmaları 2 (Neolitik Çağ'dan Roma Dönemi nin Sonuna Kadar), Kömen yay., Konya. Bahar-Koçak 2010 H.-K., Antik Dönemde Toroslar daki Pb, Zn ±Ag±Cu±Sn Madenciliği, Selçuk Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Dergisi, c. 25, sayı 3, s Bailey 1909 J. W., Paul's Second Missionary Journey, The Biblical World, Vol. XXXIII, Published by The University of Chicago Press, Chicago, s Bakır 2003 T., "Daskleion (Tyaiy Drayahya) Hellospontine Phrygia Bölgesi Akhaemenid Satraplığı, Anadolu / Anatolia XXV, Ankara, s Bakır 2008 T., Yeni Bir Gordion mu?, National Geographic, Ocak 2008, İstanbul. Ballance 1958 M. H., Roman Roads in Lycaonia, AS, Vol. VIII, Published by British Institute at Ankara, s

158 Barrow 1965 R. H., Romalılar, Varlık yay., İstanbul. Baykara 2000 T., Anadolu nun Tarihi Coğrafyasına Giriş I Anadolu nun İdari Taksimatı, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü yay.,ankara. Bean 1952 G. E., Notes on Dedication to Mēn in Antalya, JHS LXXII, s Bean 1999 G. E., Eski Çağda Güney Kıyıları 2. Baskı, Arion yay, İstanbul. Behan 1909 W. P., Paul's Third Missionary Journey, The Biblical World, Vol. XXXIV, Published by: The University of Chicago Press, Chicago, s Belke-Mersich 1990 K. -N., Tabula Imperii Byzantini, Phrygian und Pisidien, Herausgegeben von Herbert Hunger, Band-7., Verlag Der Österreichischen Akademie Der Wissenschaften Wien, 1990, Vien. Blunt 1979 A. -W. -F., Batı Uygarlığının Temelleri, çev. Müzehher ERİM, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi yay., İstanbul. 149

159 Bosch 1942 M. E., Hellenizm Tarihinin Ana Hatları 1. Kısım, İskender İmparatorluğu, çev. Afif ERZEN, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi yay., İstanbul. Botsford-Robinson 1956 G. W. -C. A., Hellenic History, The Macmillan Company, New York, s Bozyiğit 2010 Akşehir, Konya Ansiklopedisi 1. cilt, Kültür yay., Konya, s Burgan-İçağa- Bostanoğlu-Kilit 2013 Akarçay Akarsuyu Dönemi Su Kalite Eğilimi, Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi, 19.cilt, sayı.3, Denizli, s Böcüzade 1983 S. S., Kuruluşundan Bugüne Kadar Isparta Tarihi, (çev. Suat SEREN), Serenler yay., İstanbul. Broughton 1935 T. R. S., Colonia Caesareia, The Classical Journal, Vol. XXXI, Published by The Classical Association of the Middle West and South, s Bryce 1974 T. R., Some Geographical and Political Aspects of Mursilis' Arzawan Campaign, Published by Academic Journal Offprint, AS, Vol. XXIV, s

160 Calder 1912 W. M., Colonia Caesareia at in Pisidia, JRS II, s Calder 1912a W. M., Julia-Ipsus and Augustopolis, JRS II, Published by Society for the Promotion of Roman Studies, s Calder 1913 W. M., Corpus Inscriptionum Neo-Phrygiarum-II, JHS XXXIII, Published by Society for the Promotion of Hellenic Studies, s Calder 1932 W.M., Inscriptions of Southern Galatia, AJA Vol. XXXVI, No 4, Published by Archaeological Institute of America, s Calder 1956 W. M., MAMA vol. VII. Monuments from Eastern Phrygia, (Publications of the American Society for Archaeological Research in Küçük Asya). Manchester University Manchester. Press, Calder-Cormack 1962 W. M. -J. M. R., MAMA Vol. VIII. Monuments from Lycaonia, The Pisido- Phrygian Borderland, Aphrodisias, (Publications of the American Society for Archaeological Research in Küçük Asya). Manchester Universty Press. Cancik-Schneider 1997 H. -H., Der Neue Pauly, Enzyklopäd e der Ant ke, Altertum. 151

161 Band 1 A-Ari, Stuttgart [u.a.]: Metzler, 1997, s Cancik-Schneider 2000 H. -H., Der Neue Pauly, Enzyklopäd e der Ant ke, Altertum. Band 9 Or-Poi, Stuttgart [u.a.]: Metzler, 2000, s Cancik-Schneider 2001 H. -H., Der Neue Pauly, Enzyklopäd e der Ant ke, Altertum. Band 12/1, Tam-Vel, Stuttgart [u.a.]: Metzler, 2001, s Cancik-Schneider 2002 H. -H., Der Neue Pauly, Enzyklopäd e der Ant ke, Altertum. Band 10, Pol-Sal, Stuttgart [u.a.]: Metzler, 2002, s Childe 1978 G., Kendini Yaratan İnsan, (Çev. F. Karabay Ofluoğlu), Varlık yay. İstanbul. Chrimes 1930 K.M.T., Herodotus and the Reconstruction of History, JHS. L, part 1, s Cluett 2002 R., The End of The Greek Imperials: Old Problems and New Interpretations, Actes Du I Congres International Sur Antioche De Pisidie, Universite Lumiere- Lyon 2, Paris, s Cramer 1832 J. A., Geographical and Historical Description of Asia Minor With a Map, Vol. I.,Oxford University Press, Oxford. 152

162 Cramer 1832a J. A., Geographical and Historical Description of Asia Minor With a Map, Vol. II.,Oxford University Press, Oxford. Colledge 1982 M., Roma Sanatını Tanıyalım, Anka Ofset Basımevi, İstanbul. Cornelius 1958 F., Zur hethitischen Geographie: die Nachbarn des Hethiterreiches, RHA, LXIV, s Çapar 1979 Ö., Roma Tarihinde Magna Mater (Kybele) Anadolu Üniversitesi, DTCF Dergisi, 29. cilt, 1-4, s Çapar 1980 Ö., Homeros un Yapıtlarına Göre Anadolu nun Sosyo-Ekonomik Yapısı, Ankara Üniversitesi DTCF yay., Ankara. Çetik 1985 A.R., Türkiye Vejetasyonu: I İç Anadolu nun Vejetasyonu ve Ekolojisi, Selçuk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi yay., Konya. Damiani 1999 R., "Roma İmparatorluğu nda Hıristiyanlığın Doğuşunda Pisidia 'nın Yeri," I. Uluslararası Pisidia Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 2-4 Temmuz 1997, Isparta, s

163 Darkot-Tuncel 1995 B. -M., Ege Bölgesi Coğrafyası, İstanbul Üniversitesi yay., İstanbul. Delemen 1999 İ., Anatolian Rider Gods. A Study on Stone Finds from the Regions of Lycia, Pisidia, Isauria, Lycaonia, Phrygia, Lydia and Caria in the Late Roman Period, Asia Minor Studien, Vol XXXV, Published by Dr.R. Habelt, Bonn. Demircioğlu 1993 H., Roma Tarihi, 1.cilt, TTK yay., Ankara. Destro-Pesce 2002 A.-M., Paul s Speeches At Pisidian Antioch Ana Lystra: Mise En Histoire And Social Memory, Actes Du I Congres International Sur Antioche De Pisidie, Universite Lumiere- Lyon 2, Paris, s Devries 2012 K., Egenin kuzeyinden geldiler ve Hititlerin ardından Anadolu nun büyük bir kısmını kontrol altına aldılar. Demir Çağının yeni efendileri anıtsal mezarlar kurdu, kayalara tapınaklar inşa etti, Arkeo Atlas, Son Tunç Çağından Hellenistik Döneme Anadolu nun Arkeoloji Atlası, Doğa Koleji Yay., sayı.05, Ocak 2012, KKTC. Drexler 1896 W., Mēn, Roscher, ML II, 2,

164 Drew-Béar 1984 T., Frigya da Epigrafi ve Tarihi Coğrafya Araştırmaları, II. AST, T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Eski Eserler Ve Müzeler Genel Müdürlüğü yay., Nisan, İzmir, s Drew-Béar 1996 T., Pisidia Antiokheia sından Yeni Yazıtlar, XIV. AST, I. cilt, s Drew-Béar 1999 T., Trois villages de Phrygie, in Anatolian and Thracian Studies in honour of Zafer Taşlıklıoğlu, Anadolu ve Trakya Çalışmaları, vol.i.,arkeoloji ve Sanat Yay., İstanbul, s Drew-Béar 2000 T., Laodikeia Katakekaumene (Konya-Ladik) Bölgesinde Araştırmalar, XVIII. AST, 1. cilt, Mayıs 2000, İzmir, s Drew-Béar 2001 T., "Grek ve Roma Dönemleri nde Afyonkarahisar," Afyonkarahisar Kütüğü, Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi, 1. cilt, Afyonkarahisar. Drew-Béar 2004 T., Phrygia ve Pisidia da Yeni Epigrafik Yüzey Araştırmaları, XXII. AST, 2. cilt., Mayıs 2004, Konya, s Drew-Béar 2005 T., Kütahya da Yeni Kurulan Bir Müzenin Yazıtları, XXIII. AST. 2. cilt., 30 Mayıs-3 Haziran, Antalya, s

165 Drew-Béar 2006 T., Afyonkarahisar ve Kütahya Müzelerinde Politeist ve Erken Hristiyanlık Yazıtları, XXIV. AST, 1.cilt., 29 Mayıs- 2 Haziran 2006, Çanakkale, s Drew-Béar 2009 T., Apameia, Dokimeion ve Kotiaeion Yazıtları, XXVII. AST., 2. cilt, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Yayın, Mayıs 2009, Denizli, s Drew-Béar-Thomas- Yıldızturan 1999 T. -C. M. -M., The Museum Of Anatolian Civilization, Phrygian Votive Steles, Published by Turkish Republic Ministry Of Culture General Directorate Of Monuments and Museums, Ankara. Dürüşken 2000 Ç., Roma nın Gizem Dinleri: Antikçağ da Yaşamın ve Ölümün Bilinmezliğine Yolculuk, Arkeoloji ve Sanat yay.,istanbul. Efe 1998 T., Seyitgazi-Küllüoba 1996 Yılı Kazısı, XIX. KST, T.C.Kültür Bakanlığıyay., Ankara, s Ercenk 1992 G., Pamphylia Bölgesi ve Çevresi Eski Yol Sistemi, Belleten, C. LVI, Ağustos Ercenk 1999 G., "Perge- Eski Yolu," I. Uluslar arası Pisidia Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 2-4 Temmuz 1997, Isparta, s

166 Erdinç 1996 S., Klimatoloji ve Metotları, İstanbul Üniv. Yay., İstanbul. Eroğlu 2012 S., Arşiv Belgeleri Bağlamında, W.M. Ramsay in Pisidia Antiokheia Çalışmalarının Yeniden Değerlendirilmesi, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Mayıs 2012, Sayı:25, s Ersöz 1998 S.B., Phrygian rock-cut cult façades: a study of the function of the so-called shaft monuments, AS, Vol. XLVIII, Journal of the British Institute of Archaeology at Ankara, Ankara, s Ersöz 2012 S. B., Volkan tüfü kayalıklar anıtlaştı; Afyonkarahisar Eskişehir arasındaki yüksek kesimler Phryglerin inançlarını yansıtan tapınaklara dönüştü, Arkeo Atlas, Son Tunç Çağından Hellenistik Dönem Anadolu nun Arkeoloji Atlası, Doğa Koleji yay, Ocak 2012, KKTC. Erzen 1953 A., Ay Tanrısı Mēn in Adı ve Menşei Hakkında, Belleten XVII, sayı 65, s Erzen 1960 A., Mēn ve Augustus un Ankara Mabedi ile Olan Münasebeti, V. Türk Tarih Kongresi, TTK yay., Nisan 1956, Ankara, s Eyice 2002 S., Thekla At Antioch, Actes Du I Congres International Sur Antioche De Pisidie, Universite Lumiere- Lyon 2, Paris, s

167 122. Freeman 2003 C., Mısır, Yunan ve Roma. Antik Akdeniz Uygarlıkları, çev. Suat Kemal Angı, Dost Kitabevi yay., Ankara. French 1974 D. H., A Study of Roman Roads in Anatolia: Principles and Methods, AS, Vol. XXIV, Ankara, s French 1984 D. H., Roma Yolları ve Mil Taşları, II. AST, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü yay., Nisan, İzmir, s French Mitchell 1977 D. H. -S., Roma İmparatorluğu nun İlk Devirlerinde Pisidia da Yollar ve Ulaşım, Türk Arkeoloji Dergisi XXIV, sayı.1, s Garstang 1943 J., Hittite Military Roads In Asia Minor A Study In Imperial Strategy With A Map, AJA, Vol. XLVIII, The Archaeological Institute Of America Published Quarterly By The Institute, s Garstang-Gurney 1959 J. -O. R., The Geography of the Hittite Empire, British Institute of Archaeology at Ankara, London. 158

168 Gelsenkirchen 2002 T.W., "Galatians IV 8-20 Addressed To Pisidian Antioch," Actes Du I Congres International Sur Antioche De Pisidie, Universite Lumiere- Lyon 2, Paris. Güven 1998 S., Displaying the Res Gestae of Augustus: A Monument of Imperial Image for All, Journal of the Society of Architectural Historians, Vol. LVII, No. 1, Published by University of California Press, s Habicht 1975 C., New Evidence on The Province of Asia, JRS LXV. s Hamilton 1842 W. J., Researches in Asia Minor, Pontus and Armenia,with some account of their antiquities and geology, (J. Murray), Vol.II, London. Hardie 1912 M., The Shrine of Mēn Askaenos at Pisidian Antioch Margaret, JHS XXXII, s Harmanşah-Johnson 2012 Ö. -P., Yalburt Yaylası (Ilgın, Konya) Arkeolojik Yüzey Araştırma Projesi, 2010 Sezonu Sonuçları, AST XXIX, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü yay., Ankara, s Harrison 1988 R. M., Amorium 1987, AS,Vol. XXXVIII, Journal Of The British Institute Of Archaeology, Ankara, s

169 Haspels 1971 C. H. E., The Highlands of Phrygia Sites and Monuments I-II, Princeton University Press, New Jersey. Haspels 2009 C. H. E., I am the last of the travelers: Midas city excavations and surveys in the highlands of Phrygia, ed. Dietrich Berndt; contributions by Halet Çambel, Arkeoloji ve Sanat yay., İstanbul. Hogarth 1890 D. G., Notes in Phrygia Paroreus and Lycaonia, JHS XI, s Hunter 1913 L. W., Cicero s Journey To His Province of Cilicia In 51 B.C., JRS III, s Işık 1999 F., "Antiokheia Kaya Selası," I. Uluslar arası Pisidia Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 2-4 Temmuz 1997, Isparta. Işık 2012 F., Phryg Dini Tek Tanrı Matar Kubeleya, Arkeo Atlas Son Tunç Çağından Hellenistik Döneme Anadolu nun Arkeoloji Atlası, Doğa Koleji yay., Ocak 2012, KKTC. İplikçioğlu 2007 B., Hellen ve Roma Tarihi nin Ana Hatları, Arkeoloji ve Sanat yay., İstanbul. 160

170 Jewett 2002 R., Investigating The Route Of Paul s Second Missionary Journey From Pisidian Antioch To Troas, Actes Du I Congres International Sur Antioche De Pisidie, Universite Lumiere- Lyon 2, Paris, s Jones 1937 A.H.M., The Cities of the Eastern Roman Provinces, At the Clarendon Press, Oxford. Karamut 1989 İ., Pisidia sı Yakınında Bulunan Mēn Kutsal Alanı, Türk Arkeoloji Dergisi XXVIII, s Kargıoğlu-Serteser- Şenkul-Özdemir 2008 M.-A.-Ç.-M.A., Akarçay Havzası (Afyonkarahisar) ındaki Tehlike Altındaki (Cr, En, Vu) Endemik Bitkilerin Coğrafi Bilgi Sistemleri (Cbs) İle Haritalanması ve Koruma Statüleri, Biyoloji Bilimleri Araştırma Dergisi 1, c.2, s Kaya 2005 M. A., Anadolu daki Galatlar ve Galatia Tarihi, İlya İzmir yay., İzmir. Kaya 2005a M.A., Anadolu da Roma Eyaletleri; Sınırlar ve Roma Yönetimi, Ankara Üniversitesi, DTCF, Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, cilt 24, sayı 38, Ankara, s Kearsley 2002 R. A., Cultural Diversity In Roman Pisidia: The Cult Of The Dioskouroi, Actes Du I Congres International Sur Antioche De Pisidie, Universite Lumiere- Lyon 2, Paris, s

171 Kejanlı 2005 T., Anadolu da İlk Yerleşmeler ve Kentleşme Eğilimleri, Doğu Anadolu Bölgesi Araştırmaları, Dicle Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi yay., Diyarbakır, s Kınal 1986 F., Kara Tanrıça Olarak Kybele, IX. Türk Tarih Kongresi, 1. Cilt, Ankara, s.239. Kiepert 1881 H., A Manuel of Ancient Geography, Authorized Translation From The German Of Heinrich Kiepert, Macmillan and co., London. Koçak 2003 Ö., Afyonkarahisar-Bolvadin Yüzey Araştırmaları 2002 (Neolitik Çağdan İlk Tunç Çağına Kadar), XXI. AST, 1. Cilt, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü yay., Mayıs, Ankara, s Koçak 2004 Ö., Bolvadin, Çay ve Sultandağı Yüzey Araştırmaları 2003, XXII. AST, 1. Cilt, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü yay., Mayıs 2004, Konya, s Koçak 2005 Ö., Afyonkarahisar İli ve İlçeleri Yüzey Araştırmaları 2004, XXIII. AST, 1. cilt, 30 Mayıs- 3 Haziran 2005, Antalya, s

172 Koçak 2010 Ö., Afyonkarahisar İli Ve İlçeleri 2009 Yılı Yüzey Araştırması, XXVIII. AST, cilt II, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü yay., Mayıs, İstanbul, s Koçak 2011 Ö., Afyonkarahisar İli Ve İlçeleri 2010 Yılı Yüzey Araştırması, XXIX. AST, cilt I, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü yay., Mayıs 2011,Malatya, s Koçak 2012 Ö., Afyonkarahisar İli ve İlçeleri 2011 Yılı Yüzey Araştırmaları, XXX. AST, cilt II, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü yay., 28 Mayıs-1 Haziran 2012, Çorum,s.. Koçak-Şahin 2002 Ö. -H., Eskiçağ Tarihi Araştırmalarında Jeopolitiğin Yeri (Prof. Dr. Arif Müfid Mansel Anısına), An.Ar-XVI, İstanbul, s Kolb 1996 F., The Role of Dwelling Houses in Larger Anatolian Settlements of Antiquity, Tarihten Günümüze Anadolu da Konut ve Mimarlık, Tarih Vakfı yay., çev. Süheyla Ababay, İstanbul. Korfmann 2000 M., 1998 Yılı Kazı Sonuçları, XXI. KST,1.cilt, no 1, Sayı 21, MK Basımevi, Mayıs 2000, Ankara, s Kortanoğlu 2008 E., Phrygia Kayalıklarında Konumlandırılmış Medusalar, Anadolu Üniversitesi. Edebiyat fakültesi yay., Eskişehir. 163

173 Kroll 1913 W., Holmoi, Paulys Realencyclopäd e der class schen Altertumswissenschaft. Neue Bearbeitung Begonnen Von Georg Wissowa, Under Mitwirkung Zahlreicher Fachgenossen Herausgegeben Von Wilhelm Kroll, Sechzehnter Halbband, Hestiaia bis Hyagnis, J.B. Metzlersche Verlagsbuchhandlung Stuttgart. Kroll 1938 W., Philomelion, Paulys Realencyclopäd e der class schen Altertumswissenschaft. Neue Bearbeitung Begonnen Von Georg Wissowa, Under Mitwirkung Zahlreicher Fachgenossen Herausgegeben Von Wilhelm Kroll, Achtunddreissigster Halbband, Petros bis Philon, J.B. Metzlersche Verlagsbuchhandlung Stuttgart. Kroll-Mittelhaus 1941 W. K., Phrygia, Paulys Realencyclopäd e der class schen Altertumswissenschaft. Neue Bearbeitung Begonnen Von Georg Wissowa Fortgeführt Von Wilhelm Kroll und Karl Mittelhaus. Under Mitwirkung Zahlreicher Fachgenossen Herausgegeben Von Wilhelm Kroll und Karl Mittelhaus, Neununddreissigster Halbband, Philon bis Pignus, J.B. Metzlersche Verlagcbuchhandlung Stuttgart. Kroll-Mittelhaus 1949 W. -K., Paroreia, Paulys Realencyclopäd e der class schen Altertumswissenschaft. Neue Bearbeitung Begonnen Von Georg Wissowa Fortgeführt Von Wilhelm Kroll und Karl Mittelhaus. Under Mitwirkung Zahlreicher Fachgenossen Herausgegeben Von Konrat Ziegler, Sechsunddreissigster Halbband Letztes Drittel, 164

174 Paranomon graphe bis Pax, Alfred Druckenmüller Verlag Stuttgart Und Waldsee. Kroll-Mittelhaus 1957 W. -K., Prymnessos, Paulys Realencyclopäd e Der Class schen Altertumswissenschaft, Neue Bearbeitung Begonnen Von Georg Wissowa Fortgeführt Von Wilhelm Kroll und Karl Mittelhaus. Under Mitwirkung Zahlreicher Fachgenossen Herausgegeben Von Konrat Ziegler, Fünfundvierzigster Halbband, Priscilla bis Psalychiadai, Alfred Drucken Müller Verlag in Stuttgart. Kurt 2010 M., Roma Cumhuriyeti nin Anadolu Politikası ve Pergamon (Bergama) Krallığı nın Rolü, Selçuk Üniversitesi Edebiyet Fakültesi Dergisi, sayı.23, Konya, s Kuter-Erdoğan 2006 N. - E., Yalvaç, Pisidia Antik Kenti ve Çevresinin Peyzaj Özellikleri ve Turizm Açısından Değerlendirilmesi, Süleyman Demirel Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi Seri: A, Sayı. 1, Isparta, s Lane 1971 E., Corpus Monumentorum Religionis Dei Menis (CMRDM) I, The Monument and Inscriptions, With 105 Plates, 36 Figures and 2 Folding Maps, Leiden E.J.Brill. Lane 1975 E., Corpus Monumentorum Religionis Dei Menis (CMRDM) II, The Coins and Gems,With 72 Plates and One Map, Leiden: E.J Brill. 165

175 Lane 1976 E., Corpus Monumentorum Religionis dei Menis (CMRDM) III, Interpretations and Testimonia, With 2 Plates, Leiden: E.J.Brill. Lane 1978 E., Corpus Monumentorum Religionis dei Menis (CMRDM) IV, Supplemantary Men-Inscriptions From Pisidia, With 57 Plates, Leiden: E.J.Brill. Levick 1965 B., Two Inscriptions from Pisidian Antioch, AS, Vol. XV, s Levick 1967 B., Roman Colonies in Southern Küçük Asya, Clarendon Press, s Oxford. Levick 1967a B., Unpublished Inscriptions from Pisidian Antioch, AS, vol. XVII, s Levick 1970 B., Dedications to Mēn Askaeos, AS, vol. XX, s Lightfoot 1998 C. S., Amorium and the Afyon Region in Byzantine Times, R. Matthews (ad), Ancient Anatolia, Fifty Years Work by the British Institute of Archaeology at Ankara, London, s Macqueen 1968 J.G., Geography and History in Western Asia Minor in the 166

176 Second Millennium B.C., AS, vol. XVIII, s Magie 1950 D., Roman Rule İn Küçük Asya I.- II., Princeton University Press, Princeton Magie 2001 D., Anadolu'da Romalılar I, Attalos'un Vasiyeti, Çev. Nezih Başgelen-Ömer Çapar, Arkeoloji ve Sanat yay., İstanbul. Magie 2002 D., Anadolu'da Romalılar II, Attalos'un Vasiyeti, Çev. Nezih Başgelen-Ömer Çapar, Arkeoloji ve Sanat yay., İstanbul. Malay 1987 H., Batı Anadolu Aristonikos Ayaklanması, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih İncelemeleri Dergisi, cilt 3, İzmir, s Mansel 1971 A.-M., Ege ve Yunan Tarihi, TTK yay., 3.baskı, Ankara. Mazı 2008 F., Antik Çağ da Düşncenin Kentsel Mekana Yansıması, Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, cilt 5, sayı 10, Hatay, s Meriç 1988 R., "Antik Dönem de Küçük Menderes Havzasının Tarihsel Coğrafyasına Genel Bir Bakış, Ege Üniversitesi Coğrafya Dergisi, sayı 4, İzmir, s

177 Mellart 1993 J., The Present State of Hittite Geography, Nimet Özgüç e Armağan, Ankara, s Mitchell 1993 S., The Celts In Anatolia and The Impact Of Roman Rule, Anatolia Land, Mēn, and Gods in Asia Minor Vol.I, Clarendon Press, London. Mitchell 1993a S., The Rise of The Church, Anatolia Land, Mēn, and Gods in Asia Minor Vol.II, Clarendon Press, London. Mitchell 1994 S., Three Cities In Pisidia, AS, Vol XLI, Ankara, s Mitchell 1995 S., Cremna in Pisidia: An Ancient City in Peace and in War, The Classical Press of Wales, Vol.XIX, sayı 1, Duckworth, s Mitchell 1997 S., The Temple of Mēn, 1. St International Symposium Pisidia, Declerations Book, July 2-4, Yalvaç-Isparta, s Mitchell 2002 S., The Temple of Mēn Askaenos At Antioch, Actes Du I Congres International Sur Antioche De Pisidie, Universite Lumiere- Lyon 2, Paris, s Mitchell 2004 S., "Doğu ve Batı Arasında Anadolu Hellenistik Çağ'da Attalos 168

178 ve Mithridates Krallıklarının Paralel Yaşamları," çev. Turhan Kaçar, Anadolu Araştırmaları, Sayı 17/1, s Mitchell-Vardar 2000 S. -L., The Galatian Settlement in Asia Minor, AS, Vol. L, Published by British Institute at Ankara, s Mitchell-Waelkens 1988 S.-M., Pisidian Antioch, The Site And Its Monuments, Gerald Duckworth with the Classical Press of Wales, London, s Mitchell-Waelkens 1999 S.-M., Pisidian Antioch, The Site And Its Monuments, with contrubitions by Jean Burdy, Maurice Byrne, Jean Öztürk and Mehmet Taşlıalan Duckworth with The Classical Press of Wales. Naumann 1991 R., Eski Anadolu Mimarlığı, Türk Tarih Kurumu yay., 3. Baskı, çev. Beral Marda, Ankara. Olcay Uçkan 2006 B. -Y., Frigya (Phrygia) Bölge sindeki Kaya Kiliseleri, XXIV. AST., 2. cilt, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay., 29 Mayıs - 2 Haziran, Çanakkale, s Olshousen 1996 E., Phryges, Phrygia (Fruges, frugia), Der Neue Pauly IX, s Ostrogorsky 1995 G., Bizans Devleti Tarihi, çev. Fikret Işıltan, TTK yay., Ankara. 169

179 Owens 2000 E. J., Yunan ve Roma Dünyası nda Kent, The City in the Greek and Roman World (çev. Cânâ Bilsel), Homer Kitapevi yay., İstanbul. Owens 2002 E. J., The Water Supply of Antioch, Actes Du I Congres International Sur Antioche De Pisidie, Universite Lumiere- Lyon 2, Paris, s Özden 2007 S., Pisidia Bölgesi nde Yunan ve Roma Dönemleri ne Ait Kültür Varlıkları, TAY Klasör 7. Özhanlı 2009 M., Pisidia Antiokheia sı 2008 Kazısı, XXXI. KST, cilt. IV, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü yay., Mayıs 2009, Denizli, s Özsait 1980 M., İlk Çağ Tarihinde Pisidia, Başlangıçtan Büyük İskender Devrinin Sonuna Kadar, Edebiyet Fakültesi yay., İstanbul. Özsait 1982 M., Anadolu da Hellenistik Dönem, Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi, cilt. II., İstanbul, s Özsait 1982a M., Anadolu da Roma Egemenliği, Anadolu Uygarlıkları Ansiklopedisi, cilt. II., İstanbul, s

180 Özsait 1985 M., Hellenistik ve Roma Devri nde Pisidya Tarihi, İstanbul. Özsait 1999 M., 1998 Yılı Konya-Akşehir ve Isparta Yüzey Araştırmaları, XVII. AST, cilt II, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü yay., Mayıs, Ankara, s Özsait 2005 M., Arkeolojik Verilerin Işığı Altında Burdur, 1.Burdur Sempozyumu Bildiriler, cilt I.,16-19 Kasım, Burdur, s Özsait-Özsait 1997 M. -N., "Yalvaç ve Çevresi Araştırmaları," I. Uluslar arası Pisidia Bildiriler Kitabı, 2-4 Temmuz, Isparta, s.1-4. Özsait-Labarne-Arık- Güceren 2013 M.-G.-M.-İ., Apollonia Mordiaion Territoriumu ndan Yeni Yazıtlar, ADALYA, no. XVI, Antalya, s Pilhofer 2002 P., Luke s Knowledge of Pisidian Antioch, Actes Du I Congres International Sur Antioche De Pisidie, Universite Lumiere- Lyon 2, Paris, s Pirson 2009 F., Pergamon Yılı Çalışma Raporu, KST, XXXI, 3.cilt., Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü yay., Mayıs 2009, Denizli, s

181 Polat 2007 Y., "Afyonkarahisar İli Köhnüş Vadisinde Bulunan Phryg Anıtları Üzerine Görülen Bozulmalar," Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri, Afyonkarahisar Belediyesi yay., Nisan 2005, Ankara, s Polat 2009 Y., Dağlık Phrygia Bögesi Yerleşim Tiplerinin Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) İle İncelenmesi, Kültür Varlıklarının Belgelenmesi, Anadolu Üniversitesi yay., Eskişehir, s Poussin 2002 F. de la. V., Paul s Illness And Galatia, Actes Du I Congres International Sur Antioche De Pisidie, Universite Lumiere- Lyon 2, Paris, s Price 1980 S. R. F., Between Man and God: Sacrifice In The Roman Imperial Cult, JRS LXX, Published By The Society For The Promotion of Roman Studies At The Office of The Society, Gordon Souare, London, s Ramsay 1887 W. M., The Cities and Bishoprics of Phrygia (Continued), JHS VIII, Published by The Society for the Promotion of Hellenic Studies, s Ramsay 1888 W. M., Antiquities of Southern Phrygia and The Border Lands (III), AJA, Vol.IV, No.3, (Sep 1888), s Ramsay1916 W. M., Colonia Caesareia (Pisidian Antioch) in the Augustan 172

182 Age, JRS VI, s Ramsay 1918 W. M., The Utilisation of old epigraphic copies, JHS XXXVIII, s Ramsay 1922 W. M., Studies in the Roman Province Galatia, JRS XII, s Ramsay 1924 W. M., Studies in the Roman Province Galatia. VI. Some Inscriptions of Colonia Caesareia Antiocheia, JRS XIV, s Ramsay 1932 W. M., Tyraion, The Classical Review, Vol XLVI, No 4, Cambridge University Press, s Ramsay1960 W. M., Anadolu'nun Tarihi Coğrafyası, çev. Mihri Pektaş, Milli Eğitim Basım evi, cilt. 3-21, İstanbul. Robinson 1924 D. M., A Preliminary Report on the Excavations at Pisidian Antioch and at Sizma, AJA, Vol. XXVIII. No. 4 (Oct. - Dec., 1924), s Robinson 1926 D. M., Roman Sculptures from Colonia Caesareia (Pisidian Antioch), The Art Bulletin, Vol. 9, No. 1 (Sep., 1926), s

183 Robinson 1927 D. M., The Discovery of a Prehistoric Site at Sizma, AJA, Vol. XXXI, No. 1 (Jan. - Mar., 1927), s Roller 2004 L. E., Ana Tanrıça nın İzinde, çev. Betül Avunç, Homeryay., İstanbul. Ruge 1943 W., Laodikeia Paulys Realencyclopäd e Der Class schen Altertumswissenschaft, Register XII, 1-721; WL 724. Saraçoğlu 1990 H., Bitki Örtüsü, Akarsular ve Göller, MEB yay., İstanbul. Sarre 1998 F., Küçük Asya Seyahati 1895 Yazı, Selçuklu Sanatı ve Ülkenin Coğrafyası Üzerine Araştırmalar, çev. Dara Çolakoğlu, Pera yay.,istanbul. Sayme 1948 R., "Torosların Muntazam İşgali," III. Türk Tarih Kongresi, Kasım 1943, Ankara, s Schwertheim 2009 E., Kleinasien In Der Antike, Antikçağda Anadolu, çev. Nuran BATU, Kitap yay., Mayıs 2009, İstanbul. Sevin 1982 V., Anadolu da Pers Egemenliği, Anadolu Uygarlıkları 174

184 Ansiklopedisi, cilt 2, Görsel yay., İstanbul. Sevin 2001 V., Anadolu nun Tarihi Coğrafyası, TTK yay., Ankara Shafer 1950 R., Pisidian, The American Journal of Philology, vol. LXXI, The Johns Hopkins University Press, Baltimore, s Sivas 1999 T.T., Eskişehir-Afyonkarahisar-Kütahya İl Sınırları içindeki Phryg Kaya Anıtları, Anadolu Üniversitesi yay., Eskişehir. Sivas 2007 T.T., Yeni Araştırmalar Işığında Afyonkarahisar Bölgesi Frig Kaya Anıtları, VII. Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri, Nisan 2005, Afyonkarahisar Belediyesi yay., Ankara, s Sivas 2007a H., Afyonkarahisar Çevresinde Yeni Bulunan Roma Dönemi Nekropolleri," Afyonkarahisar Araştırmaları Sempozyumu Bildirileri, Afyonkarahisar Belediyesi yay.,18-20 Nisan 2005, Ankara. Sivas 2008 T.T., Frigler, Midas ın Ülkesi Anadolu, National Geographic, Ocak 2008, İstanbul. Sivas 2009 H., Frig Vadileri Hala Keşfedilmeyi Bekleyen Gizemlerle Dolu, Eski Yeni Aylık Şehir Kültürü Dergisi, Eskişehir, s

185 Smith 1854 W., P.phrygia-geo, Dictionary of Greek and Roman Geography, LLD, Ed. London. Smith 2011 Şahin 1986 T.J., Highland gods: rock-cut votive reliefs from the Pisidian Survey, AS, vol. LXI, December 2011, s S., Phrygia Epiktētos, IV. AST, Mayıs 1986, Ankara, s Takmer-Tünerönen 2008 B. -N., Batı Pamphylia da Antik Yol Araştırmaları: Via Sebaste nin Perge-Klimaks Arası Güzergahında Yeni Bir Yol Kalıntısı, ADALYA, no. XI, Antalya, s Talbert 2000 R. J. A., Barrington Atlas of the Greek and Roman World: Map- By-Map Directory, 1. Cilt, by Princeton University Press, Princeton. Talooen-Alp 2005 P. -N., Pisidia Kültleri Antik Çağ da Burdur İlinde Dinsel Hayat, I. Burdur Sempozyumu (Bildiriler) cilt Kasım 2005, Burdur, s Tarhan 1995 M. T., Tarih Yazımında Arkeolojinin Önemi, Arkeoloji ve Sanat yay., İstanbul. 176

186 Taşlıalan 1991 M., Yalvaç Pisidia Antiokheia, İstanbul Üniv. Edebiyat Fakültesi yay., İstanbul. Taşlıalan 1993 Taşlıalan 1997 M., Pisidia Antiokheia sı 1991 Yılı Çalışmaları, III. Müze Kurtarma Kazıları Semineri, T.C Kültür Bakanlığı yay., (27-30 Nisan 1992 Efes), Ankara, s M., Pisidia Antiokheia sı 1995 Yılı Çalışmaları, VII. Müze Kurtarma Kazıları Semineri, T.C Kültür Bakanlığı yay., (8-10 Nisan 1996 Kuşadası), Ankara, s Taşlıalan 1998 M., Pisidia Antiokheia sı 1996 Yılı Çalışmaları, VIII. Müze Kurtarma Kazıları Semineri, T.C Kültür Bakanlığı yay., (7-9 Nisan 1997 Kuşadası), Ankara, s Taşlıalan 1999 M., "Pisidia Antiokheia'sının Tarihçesi," I. Uluslar arası Pisidia Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 2-4 Temmuz 1997, Isparta, s Taşlıalan 2000 M., Pisidia Antiokheia sı 1999 Yılı Çalışmaları, 11. Müze Çalışmaları ve Kurtarma Kazıları Sempozyumu, Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü yay Nisan, Denizli, s Taşlıalan 2001 M., Anadolu İnanç Turizminde Antiokheia nın Yeri, Arkeoloji ve Sanat yay., sayı:105, s

187 Taşlıalan 2002 M., "Excavation at the Church of St. Paul", Actes Du I Congres International Sur Antioche De Pisidie, Universite Lumiere- Lyon 2, Paris, s Tekin 1997 O., Antik Nümismatik ve Anadolu, Arkeoloji Sanat yay., İstanbul. Tekin 2009 O., Antikçağ da Kent-Devletleri ve Demokrasi, Eskiçağ dan Günümüze Yönetim Anlayışı ve Kurumlar, (ed. F. M. Emecen), İstanbul, s Tekin 2014 O., Two Hellenistic Weights of Cyzicus from Dascylium, Anadolu/Anatolia 39, Mayıs 2014, s Texier 2002 C., Küçük Asya Coğrafyası, Tarihi ve Arkeolojisi, cilt I-II, Enformasyon ve Dökümantasyon Hizmetleri Vakfı, çev. Ali Suat, Lâtin Harflerine Aktaran, Prof. Dr. Kâzım Yaşar Kopraman, Sadeleştiren, Yard. Doç. Dr. Musa Yıldız, Ankara. Thomas 2002 C. M., The Acts of Paul As A Source For The Life of Paul, Actes Du I Congres International Sur Antioche De Pisidie, Universite Lumiere- Lyon 2, Paris, s Tırpan-Sütçüoğlu 2013 A. A. -O., Doğanhisar ın Tarihi Coğrafyası, Tyraion, Thymbrion, Hadrianapolis Adlarının Yanlış Lokalizasyonuna Dair Kanıtlar ve Doğanhisar Antik Kent Dokusunun Tanımlanması, I. Ulusal Doğanhisar ve Çevrasi Tarih, Kültür ve Turizm Sempozyumu, 178

188 Aybil yay., 5-7 Ekim 2012, Konya, s Tulay 2001 A. S., Genel Nümizmatik Sözlüğü, Arkeoloji ve Sanat yay., İstanbul. Turani 1995 A., Dünya Sanat Tarihi, Remzi Kitabevi, 3. Baskı, İstanbul. Turfan 1999 K., "Myriokephalon Savaşı Üzerine Yeni Araştırmalar," I. Uluslar arası Pisidia Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 2-4 Temmuz 1997, Isparta, s Uzunoğlu-Topaloğlu 2000 E. -G., Anadolu Uygarlıkları, İstanbul Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi, İstanbul, s Wissowa 1894 G., P s d ae, Paulys Realencyclopäd e der class schen Altertumswissenschaft. Neue Bearbeitung, Under Mitwirkung Zahlreicher Fachgenossen Herausgegeben Von Georg Wissowa, Zweiter Halbband, Alexandros bis Apollokrates, J. B. Metzlersche Verlagsbuchhandlung Stuttgart. Band I,2, 1894 (Alexandros Apollokrates) Wissowa 1913 G., Paulys Realencyclopäd e der class schen Altertumswissenschaft. Neue Bearbeitung Begonnen Von Georg Wissowa, Under Mitwirkung Zahlreicher Fachgenossen Herausgegeben Von Wilhelm Kroll, Sechzehnter Halbband, Hestiaia bis Hyagnis, J. B. Metzlersche Verlagsbuchhandlung 179

189 Stuttgart. Band VIII,2, 1913 (Hestiaia Hyagnis) Wissowa 1938 G., Paulys Realencyclopäd e der class schen Altertumswissenschaft. Neue Bearbeitung Begonnen Von Georg Wissowa, Under Mitwirkung Zahlreicher Fachgenossen Herausgegeben Von Wilhelm Kroll, Achtunddreissigster Halbband, Petros bis Phion, J. B. Metzlersche Verlagsbuchhandlung Stuttgart. Band XIX,2, 1938 (Petros Philon) Wissowa 1941 G., Paulys Realencyclopäd e der class schen Altertumswissenschaft. Neue Bearbeitung Begonnen Von Georg Wissowa, Under Mitwirkung Zahlreicher Fachgenossen Herausgegeben Von Wilhelm Kroll und Kalr Mittelhaus, Neununddreissigster Halbband, Philon bis Pignus, J. B. Metzlersche Verlagsbuchhandlung Stuttgart. Band XX, 1, 1941 (Philon Pignus) Winter 1997 B. W., "The İmperial Cult and Early Christians In Roman Galatia ( Acts XIII and Galatians VI 11-18),"1.St International Symposium Pisidia, Declerations Book, July 2-4, Isparta, s Winter 2002 B.W., "The İmperial Cult and Early Christians In Roman Galatia ( Acts XIII and Galatians VI 11-18)," Actes Du I Congres International Sur Antioche De Pisidie, Universite Lumiere- Lyon 2, Paris, s

190 Witulski 2002 T., Galatians IV 8-20 Addressed To Pisidian Antioch, Actes Du I Congres International Sur Antioche De Pisidie, Universite Lumiere- Lyon 2, Paris, s Woodhouse 2009 R., An Overview Of Research On Phrygian From The Nineteenth Century To The Present Day, Studia Linguistica, Vol. 126, s Wycherley 1993 R. E., Antik Çağ da Kentler Nasıl Kurulur?, çev. Nur Nirven - Nezih Başgelen, Arkeoloji ve Sanat yay., İstanbul. Varinlioğlu 2002 E., The Temple At Ankara, Actes Du I Congres International Sur Antioche De Pisidie, Universite Lumiere- Lyon 2, Paris, s Varinlioğlu 2011 E., Phrygia ve Lydia da (Kırsalda) Aile Bağları, XXIX. AST., cilt 1, Çanakkale Kültür ve Turizm Bakanlığı Müzeler Genel Müdürlüğü, Mayıs 2011, Malatya, s Yiğit 1997 Zoroğlu 2002 T., M.Ö. II. Binyıl Anadolu Kentlerinden Šamuha nın Tarihi ve Lokalizasyonu Üzerine, Tarih Araştırmaları Dergisi, Ankara, s L., Excavations At -On-The-Cydnus (Tarsus), Actes Du I Congres International Sur Antioche De Pisidie, Universite Lumiere- Lyon 2, Paris, s

191 Zuckerman 2002 C., The Dedication Of Statue Of Justinian At Antioch, Actes Du I Congres International Sur Antioche De Pisidie, Universite Lumiere- Lyon 2, Paris, s İnternet Kaynakları: l=tr#v=onepage&q&f=false rimecode=eitscl&level=4&primelevel=4&locid=31182&entity= =holmi-geo&highlight=holmi =galatia-geo =megalopolis-geo&highlight=paroreia) 182

192 RESİMLER Resim-1. Inscription 35. (Levick 1967, ) Resim-2. Inscription 48. (Levick 1967, ). 183

193 Resim-3. Kent Planı. (Mitchell-Waelkens 1999, çiz.18) Resim-4. Antiokheia Augustus Tapınağı,

194 Resim-5a. Auğustus Tapınağı duvarından öküz başı figürü. (Robinson 1926, 13-fig.13.) Resim-5b. Auğustus Tapınağı ndan bir Acroterium. (Robinson 1926, 19-fig.29.) 185

195 Resim-6. Mēn Heykeli. (Lane, 1971 I, p. 35, no. 31) Resim-7. Yalvaç ta bir stel. (Lane 1971, I. p. 35. no.33) 186

196 Resim-8. Philomelion dan getirilen bir yazıt. (Aslan-Gökalp, 2008) Resim-9. Tyraion dan getirilen bir yazıt. (Aslan-Gökalp 2008) 187

197 Resim-10. Tyraion dan getirilen bir yazıt (Aslan-Gökalp 2008) Resim-11. Tyraion dan getirilen bir yazıt (Aslan-Gökalp 2008) 188

198 Resim-12. Sızma dan getirilen bir yazıt. (Robinson 1927) Resim-13. Sızma dan Kybele figürü. (Robinson 1927) 189

199 Resim-14.Ladik- Çırakman Mevkii, muhtemel maden işleme yeri (Bahar-Koçak 2010 Resim-15. Küçük Hasan dan bir yazıt. (Anderson 1899) 190

200 Resim-16. Atlı Men Kültü (Anderson 1899, 299) Resim-17. Men rölyefi (Anderson 1899, 299) 191

201 Resim-18. Çeşmelisebil den yazıtlar. (Anderson 1899) Resim-19. Kuyulusebil den bir yazıt örneği.(anderson 1899) 192

202 Resim-20. Augustus (Robinson 1924) Resim-21. da ele geçirilen alınlık üzerinde Mēn atribütü hilal (Lane 1971). 193

203 Resim-22. Afyon Arkeoloji Müzesi nden atlı heykelcik (Men). Envanter no:7440. (ön yüz ve arka yüz) Resim-23. Afyon Arkeoloji Müzesi nden atlı heykelcik (Men). Envanter no:9941. (ön yüz ve arka yüz) 194

204 Yazıt a Yazıt b Resim-24. dan Bir Mezar Anıtı (Levick 1970) Resim-25. da bir Medusa. (Robinson 1926) 195

205 Resim-26. St. Paul Kilisesi (Büyük Bazilika) 196

206 Resim-27. Kybele Kültü (Mitchell 1993) 197

207 HARİTALAR 198

208 199

ANTİK DÖNEM DE PHRYGİA PAROREİA 1 PHRYGIA PAROREIA IN ANCIENT PERIOD ФРИГИЯ ПАРОРЕЯ В АНТИЧНОМ ПЕРИОДЕ 2

ANTİK DÖNEM DE PHRYGİA PAROREİA 1 PHRYGIA PAROREIA IN ANCIENT PERIOD ФРИГИЯ ПАРОРЕЯ В АНТИЧНОМ ПЕРИОДЕ 2 ANTİK DÖNEM DE PHRYGİA PAROREİA 1 PHRYGIA PAROREIA IN ANCIENT PERIOD ФРИГИЯ ПАРОРЕЯ В АНТИЧНОМ ПЕРИОДЕ 2 Gülseren MUTLU * ÖZ Phrygia Parōreia Bölgesi Helenistik Dönem Phrygia Epiktētos olarak isimlendirilen

Detaylı

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1 Frigler Frigler Troya VII-a nın tahribinden (M.Ö. 1190) hemen sonra Anadolu ya Balkanlar üzerinden gelen Hint Avupa kökenli kavimlerden biridir.

Detaylı

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI ENVANTERİ ENV. NO. 58.01.0.02 ÇİMENYENİCE KÖYÜ, KÖROĞLU TEPELERİ, I39-a4 MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI İL SİVAS İLÇE HAFİK MAH.-KÖY VE MEVKİİ Çimenyenice Köyü GENEL

Detaylı

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları

Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı ve Çevresi Yüzey Araştırması 2013 Yılı Çalışmaları Yrd. Doç. Dr. Yiğit H. Erbil, Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Konya İli Beyşehir İlçesi Fasıllar Anıtı

Detaylı

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Çekerek ırmağı üzerinde Roma dönemine ait köprüde şehrin bu adı ile ilgili kitabe bulunmaktadır. Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur. Antik Sebastopolis

Detaylı

ŞANLIURFA YI GEZELİM

ŞANLIURFA YI GEZELİM ŞANLIURFA YI GEZELİM 3. Gün: URFA NIN KALBİNDEN GÜNEŞİN BATIŞINA GEZİ TÜRKİYE NİN GURURU ATATÜRK BARAJI Türkiye de ki elektrik üretimini artırmak ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi ndeki 9 ili kapsayan tarım

Detaylı

EDİRNE UZUNKÖPRÜ DOĞAL ORTAMI TEMİZ HAVASI İLE SÜPER BİR YAŞAM BURADA UZUNKÖPRÜ DE. MÜSTAKİL TAPULU İMARLI ARSA SATIŞI İSTER YATIRIM YAPIN KAZANIN

EDİRNE UZUNKÖPRÜ DOĞAL ORTAMI TEMİZ HAVASI İLE SÜPER BİR YAŞAM BURADA UZUNKÖPRÜ DE. MÜSTAKİL TAPULU İMARLI ARSA SATIŞI İSTER YATIRIM YAPIN KAZANIN EDİRNE UZUNKÖPRÜ MÜSTAKİL TAPULU İMARLI ARSA SATIŞI Yunanistan sınırına 6 kilometre uzaklıkta yer alan Edirne nin Uzunköprü ilçesi, Osmanlı İmparatorluğu nun Trakya daki ilk yerleşimlerinden biri. Ergene

Detaylı

Türkiye nin Coğrafi Bölgelerinin Belirlenme Çalışmaları. Yard.Doç.Dr. Mehmet Fatih DÖKER

Türkiye nin Coğrafi Bölgelerinin Belirlenme Çalışmaları. Yard.Doç.Dr. Mehmet Fatih DÖKER Türkiye nin Coğrafi Bölgelerinin Belirlenme Çalışmaları Yard.Doç.Dr. Mehmet Fatih DÖKER HATIRLATMA 1-Bölge Nedir? 2- Bölge Ayrımında Kullanılan Kriterler DOĞAL ÖZELLİKLER BEŞERİ VE EKONOMİK ÖZELLİKLER

Detaylı

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır.

5. SINIF SOSYAL BİLGİLER BÖLGEMİZİ TANIYALIM TESTİ. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır. 1- VADİ: Akarsuların yataklarını derinleştirerek oluşturdukları uzun yarıklardır. PLATO: Çevresine göre yüksekte kalmış, akarsular tarafından derince yarılmış geniş düzlüklerdir. ADA: Dört tarafı karayla

Detaylı

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS

ÖSYM. Diğer sayfaya geçiniz KPSS / GYGK-CS 31. 32. Televizyonda hava durumunu aktaran sunucu, Türkiye kıyılarında rüzgârın karayel ve poyrazdan saatte 50-60 kilometre hızla estiğini söylemiştir. Buna göre, haritada numaralanmış rüzgârlardan hangisinin

Detaylı

MENTEŞE YÖRESİ Kıyı Ege Bölgesinün Büyük Menderes Oluğu güneyinde kalan kesimine "Menteşe Yöresi" denilmektedir. 13. yüzyılda Manteşe yöresi

MENTEŞE YÖRESİ Kıyı Ege Bölgesinün Büyük Menderes Oluğu güneyinde kalan kesimine Menteşe Yöresi denilmektedir. 13. yüzyılda Manteşe yöresi MENTEŞE YÖRESİ MENTEŞE YÖRESİ Kıyı Ege Bölgesinün Büyük Menderes Oluğu güneyinde kalan kesimine "Menteşe Yöresi" denilmektedir. 13. yüzyılda Manteşe yöresi Bizanslıların elinde bulunuyordu. Bizanslıların

Detaylı

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ:

COĞRAFİ YAPISI VE İKLİMİ: TARİHİ : Batı Toroslar ın zirvesinde 1288 yılında kurulan Akseki İlçesi nin tarihi, Roma İmparatorluğu dönemlerine kadar uzanmaktadır. O devirlerde Marla ( Marulya) gibi isimlerle adlandırılan İlçe, 1872

Detaylı

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YARIŞMASI ŞENKAYA İLÇE MERKEZİNİN MEKAN OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ PROJESİ ONUR PARLAK TUĞÇE YAĞIZ

ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YARIŞMASI ŞENKAYA İLÇE MERKEZİNİN MEKAN OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ PROJESİ ONUR PARLAK TUĞÇE YAĞIZ ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİ ARAŞTIRMA PROJELERİ YARIŞMASI ŞENKAYA İLÇE MERKEZİNİN MEKAN OLARAK DEĞİŞTİRİLMESİ PROJESİ ONUR PARLAK TUĞÇE YAĞIZ Erzurum, 2015 Proje adı Şenkaya ilçe merkezinin mekan olarak değiştirilmesi

Detaylı

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA

III.BÖLÜM A - KARADENİZ BÖLGESİ HAKKINDA III.BÖLÜM Bu bölümde ağırlıklı olarak Kızılırmak deltasının batı kenarından başlayıp Adapazarı ve Bilecik'in doğusuna kadar uzanan ve Kastamonu yu içine alan Batı Karadeniz Bölümü, Kastamonu ili, Araç

Detaylı

1- Çevresine göre alçakta kalmış ve vadilerle derin yarılmamış düzlüklere ne denir?

1- Çevresine göre alçakta kalmış ve vadilerle derin yarılmamış düzlüklere ne denir? 1- Çevresine göre alçakta kalmış ve vadilerle derin yarılmamış düzlüklere ne denir? a. Ova b. Vadi c. Plato d. Delta 2- Coğrafi bölgelerle ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi doğrudur? a. Coğrafi özellikleri

Detaylı

COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI

COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI COĞRAFYA BÖLÜMÜ NDEN EDREMİT KÖRFEZİ KUZEY KIYILARINA ARAZİ ÇALIŞMASI Fen Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü 4. Sınıf öğrencilerine yönelik olarak Arazi Uygulamaları VII dersi kapsamında Yrd. Doç. Dr.

Detaylı

Test. Beşeri Yapı BÖLÜM 7

Test. Beşeri Yapı BÖLÜM 7 BÖLÜM 7 Beşeri Yapı 1. Yeryüzünde sıcaklık ve yağış gibi iklim özellikleriyle birlikte denizler, buzullar ve yüksek alanlar gibi etkenler nüfus ve yerleşmenin dağılışında önemli rol oynar. Doğal şartlar

Detaylı

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir. Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir. Kuzeyde Sırbistan ve Kosova batıda Arnavutluk, güneyde Yunanistan,

Detaylı

BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ

BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ BÖLGE KAVRAMI VE TÜRLERİ Doğal, beşerî ve ekonomik özellikler bakımından çevresinden farklı; kendi içinde benzerlik gösteren alanlara bölge denir. Bölgeler, kullanım amaçlarına göre birbirine benzeyen

Detaylı

COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701

COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701 COĞRAFYA ARAZİ KULLANIMI VE ETKİLERİ ASLIHAN TORUK 11/F-1701 Türkiye de Arazi Kullanımı Türkiye yüzey şekilleri bakımından çok farklı özelliklere sahiptir. Ülkemizde oluşum özellikleri birbirinden farklı

Detaylı

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası: Başkale nin Tarihçesi: Başkale Urartular zamanında Adamma olarak adlandırılan bir yerleşme yeriydi. Ermeniler buraya Adamakert ismini vermişlerdir. Sonraları Romalılar ve Partlar arasında sınır bölgesi

Detaylı

İnce Burun Fener Fener İnce Burun BATI KARADENİZ BÖLGESİ KIYI GERİSİ DAĞLARI ÇAM DAĞI Batıdan Sakarya Irmağı, doğudan ise Melen Suyu tarafından sınırlanan ÇAM DAĞI, kuzeyde Kocaali; güneyde

Detaylı

KAYACIK KÖYÜ HAKKINDA GENEL BİLGİLER. Kayacık Köyü nün isminin kaynağı hakkında iki rivayet bulunmaktadır. Bunlar şöyle açıklanabilir.

KAYACIK KÖYÜ HAKKINDA GENEL BİLGİLER. Kayacık Köyü nün isminin kaynağı hakkında iki rivayet bulunmaktadır. Bunlar şöyle açıklanabilir. Araştırmanın Yapıldığı Kayacık Köyü Hakkında Genel Bilgiler KAYACIK KÖYÜ HAKKINDA GENEL BİLGİLER KAYACIK İSMİNİN KAYNAĞI Kayacık Köyü nün isminin kaynağı hakkında iki rivayet bulunmaktadır. Bunlar şöyle

Detaylı

MCBÜ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Cilt:15, Sayı:1, Mart 2017

MCBÜ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Cilt:15, Sayı:1, Mart 2017 MCBÜ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ Cilt:15, Sayı:1, Mart 2017 Geliş Tarihi: 15.03.2016 Doi: 10.18026/cbayarsos.297847 Kabul Tarihi: 21.03.2017 HELLENİSTİK-ROMA DÖNEMİ PHRYGİA PAROREİA DA DİNİ YAPI 1 Gülseren

Detaylı

COĞRAFYANIN PUSULASI HARİTALARLA COĞRAFYA 2018 KPSS BAYRAM MERAL

COĞRAFYANIN PUSULASI HARİTALARLA COĞRAFYA 2018 KPSS BAYRAM MERAL COĞRAFYANIN PUSULASI HARİTALARLA COĞRAFYA 2018 BAYRAM MERAL 1 Genel Yetenek - Cihan URAL Yazar Bayram MERAL ISBN 978-605-9459-31-0 Yayın ve Dağıtım Dizgi Tasarım Kapak Tasarımı Yayın Sertifika No. Baskı

Detaylı

Haritanın Tanımı. Harita Okuma ve Yorumlama. Haritanın Tanımı. Haritanın Özellikleri. Haritanın Özellikleri. Kullanım Amaçlarına Göre

Haritanın Tanımı. Harita Okuma ve Yorumlama. Haritanın Tanımı. Haritanın Özellikleri. Haritanın Özellikleri. Kullanım Amaçlarına Göre Haritanın Tanımı Harita Okuma ve Yorumlama Doç. Dr. Hakan BÜYÜKCANGAZ HARİTA: Yer yüzeyinin tümünün ya da bir kısmının, doğal ve yapay özelliklerini bir projeksiyon sistemine göre ve belirli bir ölçekte

Detaylı

Fiziki Özellikleri. Coğrafi Konumu Yer Şekilleri İklimi

Fiziki Özellikleri. Coğrafi Konumu Yer Şekilleri İklimi KİMLİK KARTI Başkent: Roma Yüz Ölçümü: 301.225 km 2 Nüfusu: 60.300.000 (2010) Resmi Dili: İtalyanca Dini: Hristiyanlık Kişi Başına Düşen Milli Gelir: 29.500 $ Şehir Nüfus Oranı: %79 Ekonomik Faal Nüfus

Detaylı

AR&GE BÜLTEN. Kültür Turizmi ve İzmir

AR&GE BÜLTEN. Kültür Turizmi ve İzmir Kültür Turizmi ve İzmir Ümit ÇİÇEK Ege Bölgesi, Anadolu nun batısında, tarihin akışı içerisinde birçok farklı medeniyete ev sahipliği yapmış, suyun hayat verdiği nehirleri ile bereketli ovalara sahip bir

Detaylı

Doğal ve doğal olmayan yapı ve tesisler, özel işaretler, çizgiler, renkler ve şekillerle gösterilmektedir.

Doğal ve doğal olmayan yapı ve tesisler, özel işaretler, çizgiler, renkler ve şekillerle gösterilmektedir. HARİTA NEDİR? Yeryüzünün tamamının veya bir parçasının kuşbakışı görünümünün, istenilen ölçeğe göre özel işaretler yardımı ile küçültülerek çizilmiş örneğidir. H A R İ T A Yeryüzü şekillerinin, yerleşim

Detaylı

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş

ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders. Dr. İsmail BAYTAK. Orta Asya Tarihine Giriş ORTA ASYA TÜRK TARİHİ-I 1.Ders Dr. İsmail BAYTAK Orta Asya Tarihine Giriş Türk Adının Anlamı: Türklerin Tarih Sahnesine Çıkışı Türk adından ilk olarak Çin Yıllıklarında bahsedilmektedir. Çin kaynaklarında

Detaylı

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Antik Yerleşimler......................... 4 0.2 Roma - Bizans Dönemi Kalıntıları...............

Detaylı

B A S I N Ç ve RÜZGARLAR

B A S I N Ç ve RÜZGARLAR B A S I N Ç ve RÜZGARLAR B A S I N Ç ve RÜZGARLAR Havadaki su buharı ve gazların, cisimler üzerine uyguladığı ağırlığa basınç denir. Basıncı ölçen alet barometredir. Normal hava basıncı 1013 milibardır.

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI İÇİNDEKİLER Yunan Uygarlığı Hakkında Genel Bilgi Yunan Dönemi Kentleri Yunan Dönemi Şehir Yapısı Yunan Dönemi

Detaylı

Nüfus Dağılışını Etkileyen Faktörler İkiye Ayrılır: 1-Doğal Faktörler 2-Beşeri Faktörler

Nüfus Dağılışını Etkileyen Faktörler İkiye Ayrılır: 1-Doğal Faktörler 2-Beşeri Faktörler Nüfusun Dağılışında Etkili Faktörler Nüfus Dağılışını Etkileyen Faktörler İkiye Ayrılır: 1-Doğal Faktörler 2-Beşeri Faktörler 1-Doğal Faktörler: 1.İklim : Çok sıcak ve çok soğuk iklimler seyrek nüfusludur.

Detaylı

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi:

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi: Saray İlçesinin Tarihçesi: Saray İlçesinin ne zaman ve kimler tarafından hangi tarihte kurulduğu kesin bilinmemekle beraber, bölgedeki yerleşimin Van Bölgesinde olduğu gibi tarih öncesi dönemlere uzandığı

Detaylı

BÖLÜM 16 YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN GELİŞMESİ

BÖLÜM 16 YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN GELİŞMESİ BÖLÜM 16 YERYÜZÜ ŞEKİLLERİNİN GELİŞMESİ TOPOĞRAFYA, YÜKSELTİ VE RÖLİYEF Yeryüzünü şekillendiren değişik yüksekliklere topoğrafya denir. Topoğrafyayı oluşturan şekillerin deniz seviyesine göre yüksekliklerine

Detaylı

Urla / Klazomenai Kazıları

Urla / Klazomenai Kazıları Urla / Klazomenai Kazıları Oniki İon kenti arasında anılan Klazomenai, Urla-Çeşme yarımadasının kuzey kıyısında, İzmir Körfezi'nin ortalarında yer almaktadır. Klazomenai arazisinin (khora) doğuda Smyrna

Detaylı

2007-2010 İzmir İli Arkeolojik Yüzey Araştırmaları

2007-2010 İzmir İli Arkeolojik Yüzey Araştırmaları 2007-2010 İzmir İli Arkeolojik Yüzey Araştırmaları Menderes İlçesi: Menderes ilçesine bağlı Oğlananası Köyü ne yakın, köyün 3-4 km kuzeydoğusunda, Kısık mobilyacılar sitesinin arkasında yer alan büyük

Detaylı

Frigler Frigler Troya VII-a nın tahribinden (M.Ö. 1190) hemen sonra Anadolu ya Balkanlar üzerinden gelen Hint Avupa kökenli kavimlerden biridir. Frig tarihini Frigler in yeterli sayıda yazılı belge bırakmamış

Detaylı

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası:

2016 Başkale nin Tarihçesi: Başkale Coğrafyası: Başkale nin Tarihçesi: Başkale Urartular zamanında Adamma olarak adlandırılan bir yerleşme yeriydi. Ermeniler buraya Adamakert ismini vermişlerdir. Sonraları Romalılar ve Partlar arasında sınır bölgesi

Detaylı

The Byzantine-Era Daily Use Pottery Found in the Thermal Spring in Allianoi

The Byzantine-Era Daily Use Pottery Found in the Thermal Spring in Allianoi ALLIANOI ANTİK ILICASI NDA ÜRETİLEN ERKEN BİZANS DÖNEMİ GÜNLÜK KULLANIM KAPLARI* **Hande YEŞİLOVA Öz Allianoi antik ılıcası içersinde, Geç Roma Erken Bizans Dönemi yerleşiminde bulunan, seramik fırınlarında

Detaylı

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü. Ankara

TÜRKİYE EKONOMİSİ. Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü. Ankara TÜRKİYE EKONOMİSİ Prof.Dr. İlkay Dellal Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü 1 Ankara Ülke Ekonomisinde Etkili Olan Faktörler Tarih Doğal Kaynaklar Coğrafi yer Büyüklük Arazi şekilleri

Detaylı

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti HALFETİ İLÇEMİZ Halfeti Şanlıurfa merkez ilçesine 112 km mesafede olan ilçenin yüzölçümü 646 km² dir. İlçe; 3 belediye, 1 bucak, 36 köy ve 23 mezradan oluşmaktadır. Batısında Gaziantep iline bağlı Araban,

Detaylı

COĞRAFYA YEREL COĞRAFYA GENEL COĞRAFYA

COĞRAFYA YEREL COĞRAFYA GENEL COĞRAFYA COĞRAFİ KONUM COĞRAFYA YEREL COĞRAFYA GENEL COĞRAFYA Yeryüzünün belli bir bölümünü FİZİKİ coğrafya BEŞERİ ve gösterir. EKONOMİK -Doğa olaylarını -Kıtalar coğrafya konu alır. -Ülkeler -İnsanlar ve -Klimatoloji

Detaylı

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI İlk Özbekistan-Türkiye uluslararası arkeolojik çalışmalar

Detaylı

Prof.Dr. ASLI SARAÇOĞLU

Prof.Dr. ASLI SARAÇOĞLU Prof.Dr. ASLI SARAÇOĞLU Arkeoloji Bölümü Klasik Eğitim Bilgileri 1985-1989 Lisans Atatürk Üniversitesi 1989-1991 Yüksek Lisans Atatürk Üniversitesi 1992-1997 Doktora Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü

Detaylı

BİRECİK REHBER KİTAP. Birecik Turizm Envanteri Projesi T.C. BİRECİK KAYMAKAMLIĞI 2011

BİRECİK REHBER KİTAP. Birecik Turizm Envanteri Projesi T.C. BİRECİK KAYMAKAMLIĞI 2011 Birecik Turizm Envanteri Projesi Bu kitabın içeriğinden sadece Birecik İlçesi ve Köylerine Hizmet Götürme Birliği sorumludur ve bu içeriğin herhangi bir şekilde DPT'nin veya Karacadağ kalkınma Ajansı'nın

Detaylı

KÜTAHYA ADININ KÖKENİ VE TARİHİ

KÜTAHYA ADININ KÖKENİ VE TARİHİ 1/6 KÜTAHYA ADININ KÖKENİ VE TARİHİ Kütahya nın eski çağlara kadar uzanan engin bir tarihi vardır. Tarih öncesi çağlara ait bu gün için elimizde ciddi ve tarihi belge yoktur. Çok eski bir efsaneye göre,

Detaylı

TARİH BOYUNCA ANADOLU

TARİH BOYUNCA ANADOLU TARİH BOYUNCA ANADOLU Anadolu, Asya yı Avrupa ya bağlayan bir köprü konumundadır. Üç tarafı denizlerle çevrili verimli topraklara sahiptir. Dört mevsimi yaşayan iklimi, akarsuları, ormanları, madenleriyle

Detaylı

Harita Okuma ve Yorumlama. Yrd. Doç. Dr. Müge Kirmikil

Harita Okuma ve Yorumlama. Yrd. Doç. Dr. Müge Kirmikil Harita Okuma ve Yorumlama Yrd. Doç. Dr. Müge Kirmikil Harita: Tanım HARİTA: Yer yüzeyinin tümünün ya da bir kısmının, doğal ve yapay özelliklerini bir projeksiyon sistemine göre ve belirli bir ölçekte

Detaylı

Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2.

Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2. Herhangi bir noktanın dünya üzerinde bulunduğu yere COĞRAFİ KONUM denir. Coğrafi konum ikiye ayrılır. 1. Matematik Konum 2. Özel Konum 1. Türkiye nin Matematik (Mutlak) Konumu Türkiye nin Ekvatora ve başlangıç

Detaylı

M.Ö. 1200' LERDEN GÜNÜMÜZE ANADOLU UYGARLIKLARI

M.Ö. 1200' LERDEN GÜNÜMÜZE ANADOLU UYGARLIKLARI M.Ö.. 1200' LERDEN GÜNÜMÜZE G ANADOLU UYGARLIKLARI M.Ö.. II. binin sonlarında, nda, boğazlar üzerinden Anadolu'ya olan Deniz Kavimleri GöçG öçleri köklk klü değişikliklere ikliklere neden olur. Anadolu'nun

Detaylı

Murat TÜRKEŞ ve Telat KOÇ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü, Çanakkale

Murat TÜRKEŞ ve Telat KOÇ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü, Çanakkale (*)Türkeş, M. ve Koç, T. 2007. Kazdağı Yöresi ve dağlık alan (dağ sistemi) kavramları üzerine düşünceler. Troy Çanakkale 29:18-19. KAZ DAĞI YÖRESİ VE DAĞLIK ALAN (DAĞ SİSTEMİ) KAVRAMLARI ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

Detaylı

Diğer sayfaya geçiniz YGS / SOS

Diğer sayfaya geçiniz YGS / SOS 18. Doğal ve beşerî unsurlar birbirleriyle karşılıklı etkileşim içindedir. 19. Arazide yön ve hedef bulma sporlarında pusula ve büyük ölçekli haritalar sporcuların en önemli yardımcılarıdır. Sporcular

Detaylı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİL VE TARİH COĞRAFYA FAKÜLTESİ/COĞRAFYA BÖLÜMÜ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ DİL VE TARİH COĞRAFYA FAKÜLTESİ/COĞRAFYA BÖLÜMÜ BARIŞ TAŞ E-Posta Adresi tas.baris@hotmail.com Telefon (İş) Telefon (Cep) Faks Adres 3762132626-7551 5062934711 Çankırı Karatekin Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğrenim Bilgisi Doktora 2000 1/2006 Yüksek

Detaylı

GENEL BİLGİLER. Yüzölçümü : 14.719 km² dir. (Türkiye nin 1/55 dir.) Nüfus : 698.626 (31.12.2011) İl Trafik No : 03

GENEL BİLGİLER. Yüzölçümü : 14.719 km² dir. (Türkiye nin 1/55 dir.) Nüfus : 698.626 (31.12.2011) İl Trafik No : 03 GENEL BİLGİLER Yüzölçümü : 14.719 km² dir. (Türkiye nin 1/55 dir.) Nüfus : 698.626 (31.12.2011) İl Trafik No : 03 Afyonkarahisar, Anadolu'da kuzeyi güneye, batıyı da doğuya bağlayan doğal bir düğüm noktası

Detaylı

MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE. Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri

MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE. Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri MEKANSAL BIR SENTEZ: TÜRKIYE Türkiye nin İklim Elemanları Türkiye de İklim Çeşitleri Türkiye de Sıcaklık Türkiye de Yıllık Ortalama Sıcaklık Dağılışı Türkiye haritası incelendiğinde Yükseltiye bağlı olarak

Detaylı

KÜRESEL ORTAM: BÖLGELER ve ÜLKELER

KÜRESEL ORTAM: BÖLGELER ve ÜLKELER 392 4. Ünite KÜRESEL ORTAM: BÖLGELER ve ÜLKELER 1. Bölge Kavramı... 146 2. Bölge Sınırları... 148 Konu Değerlendirme Testi-1... 151 145 Bölge Kavramı 393 394 BÖLGE NEDİR? Yeryüzünde doğal, beşeri ve ekonomik

Detaylı

Yazar Administrator Perşembe, 26 Nisan 2012 17:25 - Son Güncelleme Cumartesi, 19 Mayıs 2012 14:22

Yazar Administrator Perşembe, 26 Nisan 2012 17:25 - Son Güncelleme Cumartesi, 19 Mayıs 2012 14:22 Batman'ın tarihi hakkında en eski bilgiler halk hikayeleri, mitler ve Heredot tarihinde verilmektedir. Ortak verilere göre MED kralı Abtyagestin'in torunu Kyros karsıtı Erpagazso M.Ö. 550 yilinda yenilince

Detaylı

B-) Aşağıda verilen sözcüklerden uygun olanları ilgili cümlelere uygun biçimde yerleştiriniz.

B-) Aşağıda verilen sözcüklerden uygun olanları ilgili cümlelere uygun biçimde yerleştiriniz. A-) Aşağıdaki bilgilerden doğru olanın yanına (D), yanlış olanın yanına (Y) yazınız. 1-( ) Ege Bölgesi nde dağlar kıyıya paralel uzanır. 2-( ) Çarşamba ve Bafra Karadeniz kıyısındaki delta ovalarımızdır.

Detaylı

COĞRAFİ KONUM ÖZEL KONUM TÜRKİYE'NİN ÖZEL KONUMU VE SONUÇLARI

COĞRAFİ KONUM ÖZEL KONUM TÜRKİYE'NİN ÖZEL KONUMU VE SONUÇLARI COĞRAFİ KONUM Herhangi bir noktanın dünya üzerinde kapladığı alana coğrafi konum denir. Özel ve matematik konum diye ikiye ayrılır. Bir ülkenin coğrafi konumu, o ülkenin tabii, beşeri ve ekonomik özelliklerini

Detaylı

TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI KORUMA ENVANTERİ ENV. NO. SİT ADI

TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI KORUMA ENVANTERİ ENV. NO. SİT ADI TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI ENVANTERİ ENV. NO. ZARA ŞEHİTLİĞİ İL SİVAS İLÇE ZARA MAH.-KÖY VE MEVKİİ GENEL TANIM: Sivas ili, Zara ilçe merkezinde bulunan ve Milli Savunma Bakanlığı, Zara Askerlik

Detaylı

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI:

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: Ülkemizin güney doğusunda yer alan bölge nüfus ve yüzölçümü en küçük bölgemizdir. Akdeniz, Doğu Anadolu Bölgeleriyle, Suriye ve Irak Devletleriyle

Detaylı

Beşparmak, Karakümes ve Marçal Dağları'ndan oluşan dağlara "Batı Menteşe Dağları" denir.

Beşparmak, Karakümes ve Marçal Dağları'ndan oluşan dağlara Batı Menteşe Dağları denir. Beşparmak, Karakümes ve Marçal Dağları'ndan oluşan dağlara "Batı Menteşe Dağları" denir. yukarıda adı geçen dağlardan oluşan "Doğu Menteşe Dağları" arasında arasında Çine Çayı Vadisi uzanır. Aydın iline

Detaylı

Türkiye nin Dünyaya Açılan Kapısı: Yeryüzü Cenneti Mersin

Türkiye nin Dünyaya Açılan Kapısı: Yeryüzü Cenneti Mersin Türkiye nin Dünyaya Açılan Kapısı: Yeryüzü Cenneti Mersin 80 81 de taçlandırmaktadır. Nitekim Mersin Serbest Bölgesi; 9 bine yakın istihdamı ve Türkiye de faaliyet gösteren 19 Serbest Bölge içerisinde

Detaylı

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

KURTALAN İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları KURTALAN İLÇESİ Siirt deki Kültür Varlıkları 163 3.5. KURTALAN İLÇESİ 3.5.1. ERZEN ŞEHRİ VE KALESİ Son yapılan araştırmalara kadar tam olarak yeri tespit edilemeyen Erzen şehri, Siirt İli Kurtalan İlçesi

Detaylı

AYDIN SULTANHİSAR NYSA ANTİK KENTİ VE SU TÜNELİ 08 AĞUSTOS 2013 MEHMET BİLDİRİCİ

AYDIN SULTANHİSAR NYSA ANTİK KENTİ VE SU TÜNELİ 08 AĞUSTOS 2013 MEHMET BİLDİRİCİ AYDIN SULTANHİSAR NYSA ANTİK KENTİ VE SU TÜNELİ 08 AĞUSTOS 2013 MEHMET BİLDİRİCİ MEHMET BİLDİRİCİ 1661 17-08-2013 AYDIN SULTANHİSAR NYSA GEZİSİ 08 Ağustos son antik kent gezisi Nysa kentine idi. Nysa kenti

Detaylı

DEMRE DEMRE. Demre Myra Antik Kenti. Dünden Bugüne Antalya

DEMRE DEMRE. Demre Myra Antik Kenti. Dünden Bugüne Antalya D E M R E DEMRE DEMRE Demre Myra Antik Kenti 259 A L T I N C I B Ö L Ü M 260 D E M R E 4. DEMRE 1. Tarihçesi Myra (Demre) her zaman Likya nın en önemli şehirlerinden birisi olarak bilinir. Şehrin M.Ö.5.yy

Detaylı

MANİSA İLİ ŞEHZADELER İLÇESİ KARAAĞAÇLI MAHALLESİ TEKNİK TARIM ÜRÜNLERİ İTH. İHR. SAN. TİC. LTD. ŞTİ.

MANİSA İLİ ŞEHZADELER İLÇESİ KARAAĞAÇLI MAHALLESİ TEKNİK TARIM ÜRÜNLERİ İTH. İHR. SAN. TİC. LTD. ŞTİ. MANİSA İLİ ŞEHZADELER İLÇESİ KARAAĞAÇLI MAHALLESİ TEKNİK TARIM ÜRÜNLERİ İTH. İHR. SAN. TİC. LTD. ŞTİ. UYGULAMA İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ PLAN AÇIKLAMA RAPORU ÖLÇEK:1/1000 Pafta No: 23 - O - I c Parsel No:

Detaylı

2. PLANLAMA ALANININ ÜLKE VE BÖLGEDEKİ YERİ

2. PLANLAMA ALANININ ÜLKE VE BÖLGEDEKİ YERİ SELMA KISA PLANLAMA MANİSA İLİ, AKHİSAR İLÇESİ, ATATÜRK MAHALLESİ 2304 ADA 1 PARSEL VE 2305 ADA 1 PARSELİN DOĞUSUNDAKİ 30 METRELİK YOLA İLİŞKİN 1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ PLAN AÇIKLAMA

Detaylı

Pisidia Bölgesi nde Yunan ve Roma Dönemlerine Ait Kültür Varlıkları

Pisidia Bölgesi nde Yunan ve Roma Dönemlerine Ait Kültür Varlıkları Pisidia Bölgesi nde Yunan ve Roma Dönemlerine Ait Kültür Varlıkları Senem Özden Giriş Protogeometrik Dönem den itibaren, Roma İmparatorluğu nun ikiye ayrıldığı MS 395 yılına kadar geçen zaman diliminde

Detaylı

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı

SURUÇ İLÇEMİZ. Suruç Meydanı SURUÇ İLÇEMİZ Suruç Meydanı Şanlıurfa merkez ilçesine 43 km uzaklıkta olan ilçenin 2011 nüfus sayımına göre toplam nüfusu 100.912 kişidir. İlçe batısında Birecik, doğusunda Akçakale, kuzeyinde Bozova İlçesi,

Detaylı

KARTEPE-MAŞUKİYE-SAPANCA GEZİMİZ

KARTEPE-MAŞUKİYE-SAPANCA GEZİMİZ KARTEPE-MAŞUKİYE-SAPANCA GEZİMİZ Okulumuz Gezi İnceleme ve Tanıtma Kulübümüz 17-18 Ocak 2015 tarihinde bir gece konaklamalı KARTEPE-MAŞUKİYE-SAPANCA gezisi gerçekleştirdi.. 17 Ocak 2015 Cumartesi sabahı

Detaylı

TEMEL HARİTACILIK BİLGİLERİ. Erkan GÜLER Haziran 2018

TEMEL HARİTACILIK BİLGİLERİ. Erkan GÜLER Haziran 2018 TEMEL HARİTACILIK BİLGİLERİ Erkan GÜLER Haziran 2018 1 HARİTA Yeryüzündeki bir noktanın ya da tamamının çeşitli özelliklere göre bir ölçeğe ve amaca göre çizilerek, düzlem üzerine aktarılmasına harita

Detaylı

En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir.

En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir. MISIR BAHÇELERİ En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir. pramitler Mısırlıların kralarına yaptıkları

Detaylı

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI MISIR UYGARLIĞI İRAN UYGARLIĞI HİNT UYGARLIĞI ÇİN UYGARLIĞI DOĞU AKDENİZ UYGARLIĞI MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI Kelime anlamı İki nehrin arası olan Mezopotamya,

Detaylı

İTALYA. Sanayi,Turizm,Ulaşım

İTALYA. Sanayi,Turizm,Ulaşım İTALYA FİZİKİ ÖZELLİKLERİ Coğrafi konum Yer şekilleri İklimi BEŞERİ ÖZELLİKLERİ Nüfusu Tarım ve hayvancılık Madencilik Sanayi,Turizm,Ulaşım İTALYANIN KİMLİK KARTI BAŞKENTİ:Roma DİLİ:İtalyanca DİNİ:Hıristiyanlık

Detaylı

Şimdiye kadar özelliklerini belirtmeye çalıştığımız Kütahya Yöresi'nin kuzey kesimi içerisinde de farklı üniteler ayırd etmek mümkündür.

Şimdiye kadar özelliklerini belirtmeye çalıştığımız Kütahya Yöresi'nin kuzey kesimi içerisinde de farklı üniteler ayırd etmek mümkündür. Akarsularla boşaltılmış ovalar daha çok Kütahya'nın güneyinde ve güneybatısında, başka bir tarifle Murat Dağı'nın kuzey ve kuzeydoğusunda yer almaktadırlar. Bunlar: Adırnaz Çayı ve Kocaçay'ın yukarı çığırlarındaki

Detaylı

TERÖRİZMLE MÜCADELE EĞİTİM VE TATBİKAT MERKEZİ KOMUTANLIĞI ISPARTA

TERÖRİZMLE MÜCADELE EĞİTİM VE TATBİKAT MERKEZİ KOMUTANLIĞI ISPARTA TERÖRİZMLE MÜCADELE EĞİTİM VE TATBİKAT MERKEZİ KOMUTANLIĞI ISPARTA 1. ULAŞIM BİLGİLERİ: a. Kara Yolu: Terörizmle Mücadele Eğitim ve Tatbikat Merkezi Komutanlığı Isparta da bulunmaktadır. Isparta Otogarına

Detaylı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı

Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı Türklerin Anayurdu ve Göçler Video Ders Anlatımı III. ÜNİTE TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI VE İLK TÜRK DEVLETLERİ ( BAŞLANGIÇTAN X. YÜZYILA KADAR ) A- TÜRKLERİN TARİH SAHNESİNE ÇIKIŞI I-Türk Adının Anlamı

Detaylı

Adıyaman'ın İsmi Nereden Geliyor?

Adıyaman'ın İsmi Nereden Geliyor? ADIYAMAN Adıyaman'ın İsmi Nereden Geliyor? Rivayete göre; Adıyaman şehrini doğu, batı ve güney yönlerinde derin vadiler çevirmiştir. Bu vadilerin yamaçları zengin meyve ağaçları ile kaplı olduğu gibi,

Detaylı

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir.

COĞRAFYA-2 TESTİ. eşittir. B) Gölün alanının ölçek yardımıyla hesaplanabileceğine B) Yerel saati en ileri olan merkez L dir. 2012 LYS4 / COĞ-2 COĞRAFYA-2 TESTİ 2. M 1. Yukarıdaki Dünya haritasında K, L, M ve N merkezleriyle bu merkezlerden geçen meridyen değerleri verilmiştir. Yukarıda volkanik bir alana ait topoğrafya haritası

Detaylı

MUĞLA-BODRUM-MERKEZ ESKİÇEŞME MAHALLESİ-BARDAKÇI MEVKİİ 9 PAFTA 14 ADA 70 ve 90 PARSELLER KORUMA AMAÇLI İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ PLAN AÇIKLAMA RAPORU

MUĞLA-BODRUM-MERKEZ ESKİÇEŞME MAHALLESİ-BARDAKÇI MEVKİİ 9 PAFTA 14 ADA 70 ve 90 PARSELLER KORUMA AMAÇLI İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ PLAN AÇIKLAMA RAPORU İÇİNDEKİLER TABLOSU 1. PLANLAMA ALANININ TANIMI... 1 2. MEVCUT PLAN DURUMU... 2 3. PLANLAMA GEREKÇESİ-PLANLAMA KARARLARI... 5 4. EKLER... 9 i 1. PLANLAMA ALANININ TANIMI Plan değişikliği yapılan alan;

Detaylı

TARİHİ ESERLER. Yapılan araştırmalar, iki kırık dökük hanın bulunması nedeniyle Kırıkhan isminin verildiğini destekler mahiyettedir.

TARİHİ ESERLER. Yapılan araştırmalar, iki kırık dökük hanın bulunması nedeniyle Kırıkhan isminin verildiğini destekler mahiyettedir. TARİHİ ESERLER Kırıkhan tarihi MÖ 3000 yıl öncesine dayanmaktadır. Bağlı bulunduğu Hatay merkezi ile tarihi bir bütünlük gösterir. İlçe merkezinde Orta Paleolitik döneme ait herhangi bir buluntu olmamasına

Detaylı

ÖZEL EGE LİSESİ İKLİM

ÖZEL EGE LİSESİ İKLİM ÖZEL EGE LİSESİ İKLİM Rehber Öğretmen : Şule Yıldız Hazırlayanlar : Bartu Çetin Burak Demiral Nilüfer İduğ Esra Tuncer Ege Uludağ Meriç Tekin 2000-2001 İZMİR TEŞEKKÜR Bize bu projede yardımda bulunan başta

Detaylı

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Edirne Tarihi - Bizans Döneminde Edirne Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı Aralık 25, 2006 2 İçindekiler 0.1 Hadrianopolis ten Edrine ye : Bizans Dönemi.......... 4 0.2 Hadrianopolis Önce Edrine

Detaylı

Roma Öncesi İtalya da Etrüskler ve Yunanlar, İ.Ö. 8.- 5. yüzyıllar

Roma Öncesi İtalya da Etrüskler ve Yunanlar, İ.Ö. 8.- 5. yüzyıllar Roma Öncesi İtalya da Etrüskler ve Yunanlar, İ.Ö. 8.- 5. yüzyıllar İtalya, Akdeniz de gelişen uygarlıklar bağlamında göreceli olarak sonradan ortaya çıktı, fakat kolonizasyon açısından göçmenlere oldukça

Detaylı

ARPAÇAY DA TARİHİ VE ARKEOLOJİK ARAŞTIRMALAR Historical and Archaeological Research in Arpacay

ARPAÇAY DA TARİHİ VE ARKEOLOJİK ARAŞTIRMALAR Historical and Archaeological Research in Arpacay Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Journal of the Institute of Social Sciences Sayı Number 1, Bahar Spring 2008, 57-71 ARPAÇAY DA TARİHİ VE ARKEOLOJİK ARAŞTIRMALAR Historical and Archaeological Research

Detaylı

KAPADOKYA. Melih ÖZTEKİN. Eralp ÖZYAĞCI. Mert ÇİL. Başak DEMİRBAŞ

KAPADOKYA. Melih ÖZTEKİN. Eralp ÖZYAĞCI. Mert ÇİL. Başak DEMİRBAŞ KAPADOKYA Hazırlayanlar; Öğretmen;B. Perihan SALMAN Orçun Can CEVİZ ÖZEL EGE LİSESİ Melih ÖZTEKİN Eralp ÖZYAĞCI Mert ÇİL Başak DEMİRBAŞ 1 ÖNSÖZ Kapadokya yöresindeki eski çağlardan kalma bazı medeniyetler

Detaylı

Finlandiya nın Tarihçesi

Finlandiya nın Tarihçesi Finlandiya Yüzölçümü :338.145 km 2 Nüfusu :5.175.783 İdare şekli :Cumhuriyet Başkenti :Helsinki Önemli şehirleri :Tampere, Espoo, Turku Dili :Fince Dini :Hristiyanlık Para birimi :Euro, Fin Markası Finlandiya

Detaylı

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı.

Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak bulunurdu. Yönetim binası, resmî yapılar ve pazar meydanları tapınağın etrafında yer alırdı. M.Ö 2000 den itibaren Eski Yunan da ve Ege de polis adı verilen şehir devletleri ortaya çıkmıştır. Bunlardan en önemlileri Atina,Sparta,Korint,Larissa ve Megara dır. Şehir devletlerinin merkezlerinde tapınak

Detaylı

GÖLMARMARA MAHALLESİ, 234 ADA 1 PARSEL VE ÇEVRESİNE AİT

GÖLMARMARA MAHALLESİ, 234 ADA 1 PARSEL VE ÇEVRESİNE AİT GÖLMARMARA (MANİSA) GÖLMARMARA MAHALLESİ, 234 ADA 1 PARSEL VE ÇEVRESİNE AİT NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ AÇIKLAMA RAPORU HAZIRLAYAN etüdproje TEL/FAKS:0 236 713 09 36 M. PAŞA CAD. UĞURSOY İŞHANI KAT:2

Detaylı

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI

T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI T.C. SİNOP ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLGİLER ENSTİTÜSÜ TARİH TEZLİ YÜKSEK LİSANS PROGRAMI I. YARIYIL II. YARIYIL Adı Adı TAR 501 Eski Anadolu Kültür 3 0 3 TAR 502 Eskiçağda Türkler 3 0 3 TAR 503 Eskiçağ Kavimlerinde

Detaylı

PİSİDİA ANTİOKHEİASI, YOLLAR VE MİRYOKEFALON SAVAŞI ANTIOCH OF PISIDIA, ROUTES AND THE BATTLE OF MYRIOKEPHALON

PİSİDİA ANTİOKHEİASI, YOLLAR VE MİRYOKEFALON SAVAŞI ANTIOCH OF PISIDIA, ROUTES AND THE BATTLE OF MYRIOKEPHALON USAD, Güz 2017; (7): 99-104 E-ISSN: 2548-0154 PİSİDİA ANTİOKHEİASI, YOLLAR VE MİRYOKEFALON SAVAŞI ANTIOCH OF PISIDIA, ROUTES AND THE BATTLE OF MYRIOKEPHALON Mehmet ÖZHANLI Öz Ege ve Akdeniz Bölgelerinden

Detaylı

GÖÇ DUVARLARI. Mustafa ŞAHİN

GÖÇ DUVARLARI. Mustafa ŞAHİN Mustafa ŞAHİN 07 Eylül 2015 GÖÇ DUVARLARI Suriye de son yıllarda yaşanan dram hepimizi çok üzmekte. Savaştan ötürü evlerini, yurtlarını terk ederek yeni yaşam kurma ümidiyle muhacir olan ve çoğunluğu göç

Detaylı

Gezi, 4 gece konaklama 5 gündüz şeklinde olacak. Gidiş: Havayolu ile İstanbul - Bosna, Dönüş; Üsküp - İstanbul olacak. 5 Ülke 12 vilayet gezilecek.

Gezi, 4 gece konaklama 5 gündüz şeklinde olacak. Gidiş: Havayolu ile İstanbul - Bosna, Dönüş; Üsküp - İstanbul olacak. 5 Ülke 12 vilayet gezilecek. Gezi, 4 gece konaklama 5 gündüz şeklinde olacak. Gidiş: Havayolu ile İstanbul - Bosna, Dönüş; Üsküp - İstanbul olacak. 5 Ülke 12 vilayet gezilecek. Gezilecek yerler: Bosna-Mostar (Bosna Hersek), Tivat,

Detaylı

TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI KORUMA ENVANTERİ ENV. NO. SİT ADI

TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI KORUMA ENVANTERİ ENV. NO. SİT ADI TÜRKİYE DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLARI ENVANTERİ ENV. NO. SICAK SU KAYNAĞI İL SİVAS İLÇE ŞARKIŞLA MAH.-KÖY VE MEVKİİ Alaman Köyü GENEL TANIM: Alaman Köyü ile Kale Köyü arasında, Alaman Köyü ne 300 m. uzaklıktadır.

Detaylı

Aphrodite nin Kenti Aphrodisias

Aphrodite nin Kenti Aphrodisias Aphrodite nin Kenti Aphrodisias Kenan Eren Yrd. Doç. Dr., Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Aphrodisias antik kenti ve Aphrodisias Müzesi, antik kentte son 50 yılda yoğunlaşan kazı

Detaylı

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA

YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA YAZILI SINAV CEVAP ANAHTARI COĞRAFYA CEVAP 1: (TOPLAM 10 PUAN) 1.1: 165 150 = 15 meridyen fark vardır. (1 puan) 15 x 4 = 60 dakika = 1 saat fark vardır. (1 puan) 12 + 1 = 13 saat 13:00 olur. (1 puan) 1.2:

Detaylı