TARİHİN YAZDIĞI KAHRAMAN HZ. ALİ (Radıyallahu anh)

Benzer belgeler
İsimleri okumaya başlarken- و ب س ي د ن ا - eklenmesi ve sonunda ع ن ه ر ض ي okunması en doğrusu.

SAHABE NİN ÖNDERİ HZ. EBU BEKİR

Öğretim İlke ve Yöntemleri 1

İmam Tirmizi nin. Sıfatlar Hususundaki Mezhebi

Değerli Kardeşim, Kur an ve Sünnet İslam dininin iki temel kaynağıdır. Rabbimiz in buyruklarını ve Efendimiz (s.a.v.) in mübarek sünnetini bilmek tüm

İman; Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.

DUALAR DUANIN ÖNEMİ Dua

HADİS II DERSİ EZBER HADİSLER

(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz. (Fâtiha, 1/5)

PEYGAMBERİ SIRTINDA TAŞIYAN HZ. TALHA b. UBEYDULLAH (Radıyallahu anh)

Bir kişinin kalbinde iman ile küfür, doğruluk ile yalancılık, hıyanet ile emanet bir arada bulunmaz. (İbn Hanbel, II, 349)

REHBERLİK VE İLETİŞİM 1

Onlardan bazıları. İhtilaf ettiler. Diri-yaşayan. Yüce. Sen görüyorsun ت ر dostlar. ..e uğradı

Allah, ancak samimiyetle ve kendi rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder. (Nesâî, Cihâd, 24)

Damla Yayın Nu: Editör Mehmet DO RU. Dil Uzman lyas DİRİN. Görsel Tasar m Uzman Cem ÇERİ. Program Gelifltirme Uzman Yusuf SARIGÜNEY

HZ. PEYGAMBERİN (S.A.) YARDIMCISI HZ. ZÜBEYİR b. AVVÂM (Radıyallahu anh)

Bayram hutbesi nasıl okunur? - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

PEYGAMBERİN ARKASINDA SAF TUTTUĞU İMAM

(40 Hadis-7) SEÇME KIRK HADİS

DUASI REDDİLMEYEN SAHABÎ HZ. SAÎD B. ZEYD (Radıyallahu anh)

1- EBEVEYNLERİN ÇOCUKLAR ÜZERINDEKİ HAKLARI

40 HADİS YARIŞMASI DİKKAT 47'DEN 55'E KADAR Kİ HADİSLERİN ARAPÇA METİNLERİ DÜZELTİLMİŞTİR. SINIFI 5-6,7-8 1-) 9-10,11-12 SINIFI 5-6,7-8 2-) 9-10

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

األصل الجامع لعبادة هللا وحده

BİRKAÇ AYETİN TEFSİRİ

CENAB-I HAKK IN O NA İTAATİ KENDİNE İTAAT KABUL ETTİĞİ ZAT A SALÂT VE SELAM

Cihad Gönderen Kadir Hatipoglu - Şubat :23:10. Cihad İNDİR

2 İSLAM BARIŞ VE EMAN DİNİDİR 1

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

KURAN DA TEKRARLANAN AYETLER

(Dersini sabah namazından sonra yapmanı tavsiye etmekle birlikte, sana uygun olan en münasip bir vakitte de yapmanda bir sakınca yoktur.

Question. Neden Hz İsa Ruhullah (Allah ın ruhu) olarak adlandırılmıştır? Yüce Allah ın kendi ruhundan. Peygamberi Âdem e üflemesinin manası nedir?

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

5. Ünite 1, sayfa 17, son satır

Kur an ın, şerî meseleleri ders verirken aynı anda tevhid dersi vermesi hakkında izahta bulunabilir misiniz?

تلقني أصول العقيدة العامة

BAZI AYETLER ÜZERİNE KÜÇÜK Bİ R TEFEKKÜR ( IV)

KUR AN HARFLERİNİN MAHREÇLERİ (ÇIKIŞ YERLERİ)

ŞEYTANI KORKUTAN ADAM HZ. ÖMER (Radıyallahu anh)

İNFAKTA ÖNDER HZ. OSMAN b. AFFÂN (Radıyallahu anh)

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

DÜNYANIN DEĞİŞTİREMEDİĞİ YİĞİT HZ. EBU UBEYDE B. CERRÂH (Radıyallahu anh)

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

KUR AN-I KERİM II Yrd. Doç. Dr. Remzi ATEŞYÜREK

DUA KAVRAMININ ANLAMI*

Kur'an'da Kadının Örtüsü Meselesi - İlyas Uçar - Ebû Rudeyha - Evvâh - Kişisel Bilgi Sitesi

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

Seyyid Yahyâ-yı Şirvânî nin Vird-i Settâr ı *

ALLAH IN RAZI OLDUĞU KULLAR

IGMG Ev Sohbeti. IGMG Ev sohbeti 1

Ders : 185. Konu : MEKKE DE GİZLİ DAVET. MEKKE DÖNEMİ ve DAVET BYK&ŞYK DERSLERİ

148. Sohbet ÖNDEN GİDENLER

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Yarışıyorlarkoşuyorlar

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

ب Namaz. İbadet ederiz Sen-senin Yol göster

113. SOHBET Peygamberlerin Ortak Özellikleri

Hor görme, aşağılama, hakir kabul etme günahını ilk işleyen şeytandır.

124. SOHBET Sözü Güzel Söylemek

EV SOHBETLERİ AT. Ders : 6 Konu : Kitaplara İman. a) Kitaplara Topyekün İman

İHSAN SOHBETLERİ İHSAN SOHBETİ

94. SOHBET İslam da İbadet Kavramı Çerçevesinde "Çalışmak İbadet "midir?

Kur an-ı Kerim de Geçen Ticaret, Alım-Satım, Satın Alma Ayetleri ve Mealleri

BERAT KANDİLİ. Dr. Hamdi TEKELİ

55. Sizi ondan (arzdan) yarattık, ve ona iâde ederiz ve bir kere daha ondan çıkarırız.

ZEKATIN ÖNEMİ VE FAZİLETİ

12. CÜZ KURAN OKULU KURAN-DER HASAN TEMUR

150. Sohbet TEVHÎDİN TARÎFİ VE MAHİYETİ (2/2)

Hesap Verme Bilinci Gönderen Kadir Hatipoglu - Ocak :00:00

Tedbir, Tevekkül Ve Kader Anlayışımız Gönderen Kadir Hatipoglu - Ağustos :14:51

ASHAB-I KİRÂMIN KIYMETİ

TESLİMİYET KAHRAMANI ÜMMÜ SÜLEYM BİNT MİLHÂN (Radıyallahu anha)

KİTAP-SÜNNET İLİŞKİSİ (Nebi ve Resul Kavramları)

EV SOHBETLERİ. (Allah) her şeyi yaratmış, ona ölçü, biçim ve düzen vermiştir. (Furkan, 25:2)

ی س ر و لا ت ع س ر ر ب ت م م ب ال خ ی ر

الصيام برؤية واحدة اسم املؤلف حممد بن صالح العثيمني

Kolay Yolla Kur an ı Anlama

ICERIK. Din kelimesinin sözlük anlami Din kelimesinin Kur an daki anlamlari Din anlayislari Dinin cesitleri Ayetlerle din

EV SOHBETLERİ 135. Sohbet SOHBET BİZİ ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR! 1

İşaret zamiri. İşaret isimleri. Bu ikisi. Bunlar. Şu ikisi. Şunlar. Onlar. Yakın mesafe için*bu* uzak mesafe için *şu-o* Çoğul İkil Tekil.

YEMEN AHALİSİNE MEKTUP YEMEN AHALİSİNE MEKTUP. Şeyh Muhammed bin Abdilvehhab (rh.a)

Zekatın Fazileti Gönderen Kadir Hatipoglu - Haziran :57:10

IGMG Ev Sohbeti AT. Ders : 5 Konu: DERS MELEKLERE İMAN

Peygamberlerin Kur an da Geçen Duaları

IGMG EV SOHBETLERİ DERSLERİ

Rahmân ve Rahîm olan Allâh ın ismiyle Hamd, - Allâh a mahsustur. O na hamd eder, O ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerrinden ve

NASIL BİR ALLAH A İMAN EDİYORUZ?

Bazı Âyetlerin Anlamları ile İlgili Mülahazalar

Allah Teâlâ ya hamd eder, Hz. Muhammed (Sallalahu Aleyhi ve Sellem) e, âl ve ashabına selam ederiz.

ي ا ا ي ه ا ال ذ ين ا م ن وا ك ت ب ع ل ي ك م الص ي ام ك م ا ك ت ب ع ل ى ال ذ ين م ن ق ب ل ك م ل ع ل ك م ت ت ق ون

İSİMLER VE EL TAKISI

İşte bu peygamberler. (ki) biz bazısını bazısına üstün kıldık. Onlardan bazısı Allah ile konuştu. Ve bazısını derecelerle yükseltti

9. CÜZ KURAN OKULU KURAN-DER HASAN TEMUR

EV SOHBETLERİ SOHBET Merhamet

HER YIL KIRK HADİS SINIFLAR

Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuk Usulü II

ÖRNEK VAAZLAR LÜTFİ ŞENTÜRK 299 CENNET VE NİMETLERİ

YERYÜZÜNDE ALLAH A EN SEVİMLİ YERLER: CAMİLERİMİZ

Konulu Tefsir Metodu Bir Usûl Sayılabilir mi ve Bunun Kur an ı Anlamaya Katkısı

1 Bahattin Akbaş, Din işleri Yüksek Kurulu Uzmanı 2 İbn Manzur, Lisanu'l- Arab, Xlll/115 3 Kasas, 28/77. 4 İbrahim, 14/34. 5 İsrâ, 17/70.

Transkript:

1 Ali b. Ebu Tâlib b. Abdulmuttalib TARİHİN YAZDIĞI KAHRAMAN HZ. ALİ (Radıyallahu anh) Resûlullah ın amcasının oğlu, damadı, dördüncü halife. Babası: Ebu Tâlib Annesi: Kureyş ten Fâtıma bint Esed Künyesi: Ebu l Hasan ve Ebu Tûrab (toprağın babası), lâkabı Haydar dır. Ayrıca Allah ın Arslanı unvanıyla da anılır. Bi setten on yıl önce Mekke de doğdu. Hz. Ali beş yaşından beri Resûlullah ın yanında büyüdü. On yaşında İslâm ı kabul etti. Hz. Hatice den sonra müslümanlığı ilk kabul eden odur. Hz. Peygamber ile Hz. Hatice yi bir gün ibadet ederken gören Hz. Ali ye Peygamberimiz şirkin kötülüğünü, tevhidin manasını anlattığında Hz. Ali hemen müslüman olmuştu. Efendimizden 536 hadis rivayet etmiştir. Yakın Akrabalarını Uyar Resûl-u Ekrem, en yakın akrabalarını uyarmak ve hakkı tebliğ etmek hususunda Allah Teâlâ'dan emir alınca 1 onları Safa tepesinde toplayıp ilâhî emirleri tebliğ etmişti. Kureyş müşrikleri onunla alay ettiler. İkinci toplantıyı Hz. Ali ye (r.a.) bıraktı, Ali de bir ziyafet hazırlayarak Haşimoğullarını davet etti. Resûlullah yemekten sonra: Ey Abdülmuttalib oğulları, ben özellikle size ve bütün insanlara gönderilmiş peygamberim. İçinizden hanginiz benim kardeşim ve dostum olarak bana bey'at edecek? dedi. Yalnız Ali (r.a.) kalktı ve orada Resûlullah a (s.a.) bey'at etti. Bunun üzerine Resûl-u Ekrem, Kardeşimsin ve vezirimsin diyerek Hz. Ali yi taltif etti. Hicret Gecesi Hz. Peygamber hicret etmeden önce elinde bulunan emanetleri, sahiplerine verilmek üzere Ali ye bıraktı ve o gece Hz. Ali, Resûlullah ın yatağına yatarak müşrikleri şaşırttı. Böylece Hz. Ali, Hz. Peygamber i öldürmeye gelen müşrikleri oyalayarak onun yerine hayatını tehlikeye atmış, bu suretle Resûlullah a (s.a.) hicreti sırasında zaman kazandırmıştır. Peygamberimizin kendisine bıraktığı emanetleri sahiplerine verdikten sonra o da Medine ye hicret etti. Bedir Savaşında Medine de de Hz. Peygamber in devamlı yanında bulundu, bütün cihat harekâtlarına katıldı. Bedir de sancaktardı. Aynı zamanda keşif kolunun başındaydı; hakim noktaları tespit ederek Hz. Peygamber e bildirdi. Bu mevkiler işgal edilerek, Bedir de önemli bir savaş harekâtını başarıya ulaştırdı. Bedir savaşının başlamasından önce, Kureyşlilerle teke tek dövüşen üç kişiden biriydi. Bu dövüşte, hasmı Velid b. Muğire yi öldürdüğü gibi, Hz. Ubeyde zor durumdayken yardımına koştu ve onun hasmını da öldürdü. Kendisine Allah ın Arslanı lâkabı ve Bedir ganimetlerinden bir kılıç, bir kalkan ve bir de deve verildi. 1 Şuarâ 26/214

2 Fatıma ile Evliliği Hz. Ali, Bedir savaşından sonra Hz. Peygamber in kızı Hz. Fâtıma ile evlendi. Nikâhını Hz. Peygamber kıydı. O zamana kadar Resûlullah la oturan Hz. Ali nikâhtan sonra ayrı bir eve taşındı. Hz. Ali'nin, Hz. Fâtıma'dan üç oğlu, iki kızı dünyaya geldi. Bunlar: Hasan, Hüseyin, Muhsin adlı oğulları ve Zeynep, Ümmü Gülsüm adlı kızlarıdır. Takvası ve Cömertliği Hz. Ali âbid, kahraman, cesur, iyilikte yarışan, takva sahibi ve son derece cömertti. Medine de müslümanların durumu düzeldikten sonra, Hz. Ali de bir hizmetçi almaya karar verip, Resûlullah a gitti. Resûlullah kızıyla damadının arasına girerek: Ben size hizmetçiden daha hayırlısını haber vereyim. Yatarken otuzüç kere Allahü ekber, otuzüç kere Elhamdülillah, otuzüç kere de Subhanallah deyin buyurdu. Yine bir gün yiyecek çok az yemekleri olan Hz. Ali ile ailesi sofraya oturdukları sırada kapılarına bir dilenci geldi, onlar da yemeği dilenciye verdiler. Ertesi gün gelen bir yetime, üçüncü gün gelen bir esire yemeklerini verdiler. Bu olay üç gün sürdükten sonra şu ayet-i kerime indi: "şüphesiz en iyiler mizacı kâfur olan bir tastan içerler. Allah'ın kullarının taşıra taşıra içeceği bir kaynak. Adağı yerine getirirler ve şerri yaygın olan bir günden korkarlar. İçleri çektiği hâlde yiyeceği, miskine, yetime ve esire yedirirler. 'Biz sizi ancak Allah'ın rızası için doyuruyoruz, sizden bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz. Doğrusu biz oldukça asık suratlı zorlu bir günden dolayı Rabbimizden korkuyoruz' derler. Allah da bu günün şerrinden onları korur. Onlara parlaklık ve sevinç verir." (İnsan, 5/11) Uhud Savaşında Hicret'in üçüncü yılında Uhud savaşında, müslüman okçuların hatası yüzünden müşrikler müslümanların üzerine saldırmışlar, Hz. Peygamber yaralanarak bir hendeğe düşmüş ve onun öldüğü haberi yayılmıştı. Halbuki o sırada dövüşe dövüşe gerileyen Hz. Ali, Resûlullah ın düştüğü hendeğe ulaşarak, onu korumaya almıştı. Bu savaşta Hz. Ali birçok yerinden yaralanarak gazi oldu. Uhud savaşından sonra Hz. Ali Benu Nadr Yahudilerinin hainlikleri üzerine bu kabile ile yapılan savaşı bizzat idare etti. Bütün çarpışmalarda Hz. Ali kahramanca dövüşmüş ve müşriklerin en meşhur savaşçılarını öldürmüştür. Hudeybiye de Kâtip Hudeybiye barışında sulh şartlarının yazılmasında o görevlendirildi. Hz. Ali, andlaşma metnini yazmaya şöyle başladı: Bismillâhirrahmânirrahîm. Muhammed Resulullah... Ancak müşrikler bu ifadeye itiraz ettiler. Hz. Peygamber, Resulullah yerine Muhammed b. Abdullah yazmasını Hz. Ali'ye söylemiş fakat Hz. Ali Resulullah ifadesinin yazımında ısrar etmiştir. Hayber in Fatihi Hayber, Medine den sürülen Beni Kurayza Yahudilerinin fitne kazanını devamlı kaynattığı bir bölge haline gelmişti. Hicretin yedinci yılında Resûlullah (s.a.) İslam ordusuyla Hayber in üzerine yürüdü. Hayber şehri sağlam kalelerle korunan bir şehir olduğundan kuşatma uzun süre devam etti ancak fetih müyesser olmadı. Bir akşamüstü Efendimiz (s.a.) yarın sancağı vereceği kişinin elinden fethin müyesser olacağını bildirmişti. Bu yiğit de Hz. Ali den başkası değildi.

3 ع ن س ه ل ب ن س ع د - رضى اهلل عنه - س ع الن ب - صلى اهلل عليه وسلم - ي ق ول ي و م خ ي ب ر «أل ع ط ي ن الر اي ة ر ج ال ي ف ت ح الل ه ع ل ى ي د ي ه». ف ق ام وا ي ر ج ون ل ذ ل ك أ ي ه م ي ع ط ى ف غ د و ا و ك ل ه م ي ر ج و أ ن ي ع ط ى ف ق ا ل «أ ي ن ع ل ى». ف ق يل ي ش ت ك ى ع ي ن ي ه ف أ م ر ف د ع ى ل ه ف ب ص ق ف ع ي ن ي ه ف ب ر أ م ك ان ه ح ت ك أ ن ه ل ي ك ن ب ه ش ى ء ف ق ا ل: ن ق ات ل ه م ح ت ي ك ون وا م ث ل ن ا. ف ق ال : «ع ل ى ر س ل ك ح ت ى ت ن ز ل ب س اح ت ه م ث م اد ع ه م إ ل ى اإل س ال م و أ خ ب ر ه م ب م ا ي ج ب ع ل ي ه م ف والل ه أل ي ه د ى ب ك ر ج ل و اح د خ ي ر ل ك م ن ح م ر الن ع م» Sehl b. Sa d (r.a.) Hayber günü Hz. Peygamber den şöyle buyururken işittiğini söylemiştir: Sancağı öyle birine vereceğim ki, Allah onun elleriyle fetih verecektir. Bunun üzerine orada bulunanlar, bayrağın kendilerinden hangisine verileceğini konuşmaya başladılar. Onların hepsi bayrağın kendisine verilmesini umarak, sabahladılar. Resûlullah (s.a.) ertesi gün: Ali nerede? diye sordu. Sahâbîler: Ali gözünden rahatsız, dediler. Hz. Peygamber Ali nin çağrılmasını emretti. Gelince gözlerine üfleyip tükürüğünü sürdü, hemen orada gözleri, hiçbir ağrımamış gibi, iyileşti. Bunun üzerine Ali: Onlar da bizim gibi müslüman oluncaya kadar mı savaşalım? dedi. Hz. Peygamber: Ya Ali, yavaş ol! Sükûnetle Hayberliler in sahasına kadar ilerle. Sonra onları İslâm a davet et ve İslâmın esaslarını onlara haber ver. (Ya Ali!) Allah a yemin ederim ki, senin sayende bir kişinin hidâyete kavuşması, kırmızı develere sahip olmandan hayırlıdır buyurdu. (Buhârî, Cihad, 102, 121, 143) İlk Hac Vazifesi Berae suresinin ayetleri nazil olunca, Resûlullah Hz. Ali yi Mekke ye gönderdi. Bu suretle hiçbir müşrikin artık Kâbe-i Şerîfi bundan sonra haccedemeyeceğini bildirdi. Yemen bölgesinin İslâm'a girmesi zordu. Görev yine Ali b. Ebi Talib e verildi. Hz. Ali Bu çok güç bir iş dedi. Resûlullah da Ya Rabb, Ali nin dili tercümanı, kalbi hidayet nurunun memba ı olsun diye dua edince, Ali, siyah bir bayrak alarak Yemen e gitti, kısa süren irşat çalışmaları sayesinde Yemen in Hemedan kabilesinin tümü müslüman oldu. Halifeler Dönemi Hz. Peygamber in vefatı sırasında, hücre-i saadette bulunanların başında geliyordu. Hz. Ebu Bekir halife seçildiği sırada Hz. Ali Resûlullah ın hücresinde tekfin ile meşgul idi. Hz. Ömer devrinde devletin bütün hukuk işleriyle ilgilenip adeta İslâm devletinin baş kadısı olarak görev yaptı. Hz. Ömer in şehâdeti üzerine yine devlet başkanını seçmekle görevlendirilen altı kişilik şûra heyetinde yer alıp, bu altı kişiden en sona kalan iki adaydan biri oldu. Hz. Osman ın hilâfeti döneminde idarî tutumdan pek memnun olmamakla birlikte İslâm devletinin muhtelif vilâyetlerinden gelen şikayetleri hep Hz. Osman a bildirmiş ve ona hâl çareleri teklif etmişti. Hz. Osman ı muhasara edenleri uzlaştırmak için elinden gelen gayreti sarfetti. Hilafeti Hz. Osman ın şehâdetinden sonra İslâm ın ileri gelen şahsiyetleri ona bey'at ettiler. Ancak onun hilafet dönemi son derece karışık bir dönem oldu. Hilâfete geçtiğinde halledilmesi gereken birçok problemle karşı karşıya kaldı. Bu karışıklıklar Cemel ve Sıffın gibi iç çatışmaları doğurdu. İslâm devleti bünyesindeki bu ihtilâfları giderme konusunda büyük fedakârlık ve gayretler gösterdi.

4 Şehadeti Nihayet, Kûfe de 40/661 yılında bir Hârici olan Abdurrahman b. Mülcem tarafından sabah namazına giderken suikasta uğradı. Aldığı yaranın etkisiyle 61 yaşında şehid oldu. ع ن ع م ار ب ن ي اس ر ق ا ل: ك ن ت أ ن ا و ع ل ي ر ف يق ي ن ف ي غ ز و ة ذ ات ال ع ش ي ر ة ف ل م ا ن ز ل ه ا ر س ول الل ه ص ل ى الل ه ع ل ي ه و س ل م و أ ق ام ب ه ا ر أ ي ن ا أ ن اس ا م ن ب ن ي م د ل ج ي ع م ل و ف ي ع ي ن ل ه م ف ي ن خ ل ف ق ال ل ي ع ل ي : ي ا أ ب ا ال ي ق ظ ا! ه ل ل ك أ ت أ ت ي ه ؤ ل ء ف ن ن ظ ر ك ي ف ي ع م ل و ف ج ئ ن اه م ف ن ظ ر ن ا إ ل ى ع م ل ه م س اع ة ث م غ ش ي ن ا الن و م ف ان ط ل ق ت أ ن ا و ع ل ي ف اض ط ج ع ن ا ف ي ص و ر م ن الن خ ل ف ي د ق ع اء م ن الت ر اب ف ن م ن ا ف و الل ه م ا أ ه ب ن ا إ ل ر س ول الل ه ص ل ى الل ه ع ل ي ه و س ل م ي ح ر ك ن ا ب ر ج ل ه و ق د ت ت ر ب ن ا م ن ت ل ك الد ق ع ا ء ف ي و م ئ ذ ق ال ر س ول الل ه ص ل ى الل ه ع ل ي ه و س ل م ل ع ل ي:» ي ا أ ب ا ت ر اب! «ل م ا ي ر ى ع ل ي ه م ن الت ر اب ق ال :» أ ل أ ح د ث ك م ا ب أ ش ق ى الن اس ر ج ل ي ن» ق ل ن ا: ب ل ى ي ا ر س ول الل ه! ق ال :» أ ح ي م ر ث م ود ال ذ ي ع ق ر الن اق ة و ال ذ ي ي ض ر ب ك ي ا ع ل ي ع ل ى ه ذ ه ي ع ن ي ق ر ن ه ح ت ى ت ب ل م ن ه ه ذ ه ي ع ن ي ل ح ي ت ه «Ammâr b. Yâsir der ki: Zâtu l-uşeyre gazvesinde Hz. Ali ile yoldaştık. Daha sonra Resûlullah (s.a.) oraya gelip konakladığında Müdlic oğullarından bir topluluğun, hurmalıkları içinde olan bir su kaynağında çalıştıklarını gördük. Ali bana: Ey Ebu l-yakzân! Onların yanına gidip nasıl çalıştıklarına bakalım mı? deyince birlikte yanlarına gittik. Bir süre onların çalışmalarını izledikten sonra uyku bastırdı. Bunun üzerine Ali yle hurma ağaçlarının sık olduğu bir yere gidip toprak üzerine uzandık uyuduk. Vallahi Resûlullah ın (s.a.) ayağıyla bizi dürtmesiyle ancak kendimize geldik. Toprak üzerinde uyuduğumuz için de üzerimiz toz toprak olmuştu. Resûlullah (s.a.) işte o gün üzerindeki topraktan dolayı Hz. Ali ye: Ey Ebu Turâb! dedi. Sonra bize: İnsanlar içinde en bedbaht olan iki kişinin kim olduğunu size söyleyeyim mi diye sorunca: Ey Allah ın Resülü! Tabi ki söyle dedik. Allah Resûlü (s.a.) Bunlardan biri Semud kavminden (Salih peygambere ait olan) deveyi boğazlayan Uhaymir dir. Ey Ali! Diğeri de şurana (başına) vurup da şuranı (sakallarını kana) bulayacak olan kişidir buyurdu. [Hasen](Ahmed, Müsned, IV, 263. Ayrıca bk.: Müstedrek, III, 140, 141) İlmi Otoritesi Hz. Ali devamlı olarak Hz. Peygamber (s.a.)'in yanında bulunduğu için Tefsir, Hadîs ve Fıkıhta sahabenin ileri gelenlerindendir. Hatta Resûlullah ın tabiri ile ilim beldesinin kapısı olarak ümmetin en bilgini idi. Hz. Peygamber yolunda insanları hakka iletmek için büyük gayretler sarfetmiş ve hilâfet dönemi iç karışıklıklarla dolu olmasına rağmen İslâm ın öğretilmesi ve öğrenilmesi hususunda büyük katkıları olmuştu. Medine de duruma hakim olup yönetimi tam olarak eline aldıktan sonra öğretim için merkezde bir okul kurdu. Arapça gramerin öğretilmesini Ebu Esved ed-düelî ye, Kur an okutma ve öğretme işini Abdurrahman es-sülemi ye, Tabiî ilimler konusunda öğretmenlik görevini Kümeyl b. Ziyâd a verdi. Arap edebiyatı konusunda çalışma yapmak üzere de Ubâde b. es-samit, ve Ömer b. Seleme yi görevlendirdi. Ümmetin malını ümmete dağıtırken de son derece titiz davranırdı. Kendisine bir pay ayırma noktasında gayet dikkatli olup, kimsenin hakkına tecavüz etmemekte de büyük bir örnek idi. Kendisini Kûfe'de görenler, kışın soğuğunda ince bir elbisenin altında tir tir titreyerek camiye gittiğini aktarırlar.

5 Yöneticilere Tavsiyeleri Devlet yönetici ve memurlarının nasıl davranmaları gerektiği konusunda şu yönetmeliği hazırlamıştı. 1. Halka karşı daima içinizde sevgi ve nezaket besleyin. Onlara bir canavar gibi davranmayın ve onları azarlamayın. 2. Müslüman olsun olmasın herkese aynı davranın. Müslümanlar kardeşleriniz, müslüman olmayanlar ise sizin gibi bir insandır. 3. Affetmekten utanmayın. Cezalandırmada acele etmeyin. Emriniz altında bulunanların hataları karşısında hemen öfkelenip kendinizi kaybetmeyin. 4. Taraf tutmayın, bazı insanları kayırmayın. Bu tür davranışlar sizi zulme ve despotluğa iter. 5. Memurlarınızı seçerken zalim yöneticilere hizmet etmemiş ve devletin suçlarından ve zulümlerinden sorumlu tutulmamış bulunmalarına dikkat edin. 6. Doğru, dürüst ve nazik kişileri seçin ve çıkar ummadan ve korkmadan acı gerçekleri söyleyebilenleri tercih edin. 7. Atamalarda araştırma yapmayı ihmal etmeyin. 8. Haksız kazanç ve ahlâksızlıklara düşmemeleri için memurlarınıza yeterince maaş ödeyin. 9. Memurlarınızın hareketlerini kontrol edin ve bunun için güvendiğiniz samimi kişileri kullanın. 10. Mektuplar ve müracaatlara bizzat kendiniz cevap verin. 11. Halkın güvenini kazanın ve onların iyiliğini istediğinize kendilerini inandırın. 12. Hiç bir zaman vaadinizden ve sözünüzden dönmeyin. 13. Esnaf ve tüccara dikkat edin; onlara gereken önemi gösterin, fakat ihtikâr, karaborsa ve mal yığmalarına izin vermeyin. 14. El işlerine yardım edin; çünkü bu yoksulluğu azaltır, hayat standardını artırır. 15. Tarımla uğraşanlar devletin servet kaynağıdır ve bir servet gibi korunmalıdır. 16. Kutsal görevinizin yoksul, sakat ve yetimlere bakmak olduğunu hiç aklınızdan çıkarmayın. Memurlarınız onları incitmesin, onlara kötü davranmasın. Onlara yardım edin, koruyun ve yardımınıza ihtiyaç duydukları her zaman huzurunuza çıkmalarına engel olmayın. 17. Kan dökmekten kaçının, İslâm ın hükümlerine göre öldürülmesi gerekmeyen kimseleri öldürmeyin. Hz. Peygamber den beş yüzden fazla hadis rivayet etti. "Halka anladıkları hadisleri söyleyiniz. Allah ile Peygamber in tekzip edilmesini ister misiniz?" (Buhârî, İlim) demiştir. Kim Bana Yardım Edecek? 1- ح د ث ن ا ع ب د الل ه ح د ث ن ا أ ب ح د ث ن ا أ س و د ب ن ع ام ر ح د ث ن ا ش ر يك ع ن األ ع م ش ع ن ال م ن ه ال ع ن ع ب اد ب ن ع ب د الل ه األ س د ى ع ن ع ل ى ق ال : ل م ا ن ز ل ت ه ذ ه اآلي ة و أ ن ذ ر ع ش ير ت ك األ ق ر ب ين ق ال : ج م ع الن ب ى صلى اهلل عليه وسلم م ن أ ه ل ب ي ت ه ف اج ت م ع ث ال ث و ف أ ك ل وا و ش ر ب وا - ق ال - ف ق ال ل ه م : «م ن ي ض م ن ع ن ى د ي ن ى و م و اع يد ى و ي ك و

6 م ع ى ف ى ال ج ن ة و ي ك و خ ل يف ت ى ف ى أ ه ل ى «. ف ق ال ر ج ل ل م ي س م ه ش ر ي ك: ي ا ر س ول الل ه! ب ه ذ ا ق ا ل: ث م ق ال اآلخ ر : ق ال : ف ع ر ض ذ ل ك ع ل ى أ ه ل ب ي ت ه ف ق ال : ع ل ى أ ن ا. أ ن ت ك ن ت ب ح را م ن ي ق وم Hz. Ali der ki: «Öncelikle en yakın akrabalarını uyar.» 2 ayeti nazil olunca, Resûlullah (s.a.) ailesini topladı. Otuz kişi bir araya geldiler ve yiyip içtikten sonra Hz. Peygamber (s.a.) onlara: Benim borcumu benim adıma ödeyecek ve vaadlerimi yerine getirecek, cennette benimle birlikte bulunacak, aileme benim adıma sahip çıkacak kim var? dedi. Şerik in ismini zikretmediği birisi dedi ki: Ey Allah ın Resûlü (sen kerem ve cömertlikte) denizsin! Sana bu hususta kim vekil olmaya güç yetirebilir? Başka birine de teklif etti. Ancak sonunda bu teklifini kendi ailesine yapınca, Hz. Ali: Ben olurum dedi. [Hasen] (Müsned, I, 111) (Tercüme, XV) Sen Benim İçin Musa nın Harun u Gibisin إ س اع يل ع ن ب ك ي ب ن م س م ار ع ن ع ام ر ب ن ح د ث ن ا ح ا ت ب ن و خ ل ف ه ف ى ب ع ض م غ از يه ف ق ال ع ل ى : أ ت خ ل ف ن ى 2- ح د ث ن ا ع ب د الل ه ح د ث ن أ ب ح د ث ن ا ق ت ي ب ة ب ن س ع يد س ع د ع ن أ ب يه ق ال : س م ع ت ر س ول الل ه صلى اهلل عليه وسلم ي ق ول ل ه : م ع الن س اء و الص ب ي ا ق ا ل: «ي ا ع ل ى! أ م ا ت ر ض ى أ ت ك و م ن ى ب م ن ز ل ة ه ار و م ن م وس ى إ ل أ ن ه ل ن ب و ة ب ع د ى «. و س م ع ت ه ي ق ول ي و م خ ي ب ر : «أل ع ط ي ن الر اي ة ر ج ال ي ح ب الل ه و ر س ول ه و ي ح ب ه الل ه و ر س ول ه «ف ت ط او ل ن ا ل ه ا ف ق ا ل: «اد ع وا ل ى ع ل ي ا «ف أ ت ى ب ه أ ر م د ف ب ص ق ف ى ع ي ن ه و د ف ع الر اي ة إ ل ي ه ف ف ت ح الل ه ع ل ي ه و ل م ا ن ز ل ت ه ذ ه اآلي ة ن د ع أ ب ن اء ن ا و أ ب ن اء ك م د ع ا ر س ول الل ه صلى اهلل عليه وسلم ع ل ي ا و ف اط م ة و ح س نا و ح س ي نا ف ق ا ل: «الل ه م ه ؤ ل ء أ ه ل ى Âmir b. Sa d, babasından bildiriyor: Resûlullah (s.a.) bir savaşa (Tebük) çıkarken Ali yi (r.a.) geride halefi olarak bıraktı. Ali (r.a.) : Ey Allah ın Resûlü! (s.a.) beni burada kadın ve çocuklarla mı bırakıyorsun? deyince, Resûlullah (s.a.) ona şöyle buyurduğunu işittim: Benim yanımdaki konumunun, Harun un, Musa nın yanındaki konumu gibi olmasına razı değil misin? ne var ki benden sonra bir peygamber gelmeyecek. Yine Hayber savaşında: Bu sancağı Allah ı ve Resûlü nü seven, Allah ın ve Resûlü nün de kendisini sevdiği birine vereceğim! buyurduğunu işittim. O zaman biz, sancağı bize versin diye kendimizi göstermeye çalışıyorduk. Ancak Resûlullah (s.a.): Bana Ali yi çağırın! buyurdu. Ali (r.a.) geldiğinde gözlerinde bir rahatsızlık vardı. Resûlullah (s.a.) gözlerine üfledi ve sancağı ona verdi. Allah (c.c.) fethi onun eliyle müyesser kıldı. «Geliniz, sizler ve bizler de dahil olmak üzere, siz kendi çocuklarınızı biz de kendi çocuklarımızı, siz kendi kadınlarınızı, biz de kendi kadınlarımızı çağıralım, sonra da dua edelim de Allah tan yalancılar üzerine lânet dileyelim.» 3 ayeti nazil olduğu zaman Resûlullah (s.a.), Ali, Fatıma, Hasan ve Hüseyin i çağırdı ve şöyle dedi: Allahım! Benim ehli beytim işte bunlardır. [Sahih] (Müsned, I, 185. Ayrıca bk. Müslim, II, 236, 237; Tirmizî, IV, 329, 330) (Tercüme, XIX, 493).» 2 Şuarâ 26/214 3 Âl-i imrân 3/61

7 ح د ث ن ا ع ب د الل ه ح د ث ن أ ب ح د ث ن ا أ ب و س ع يد م و ل ب ن ه اش م ح د ث ن ا س ل ي م ان ب ن ب ال ل ح د ث ن ا ا ل ع ي د ب ن ع ب د الر ح ن ع ن ع ائ ش ة ب ن ت س ع د ع ن أ ب يه ا أ ع ل ي ا خ ر ج م ع الن ب ى صلى اهلل عليه وسلم ح ت ى ج اء ث ن ي ة ال و د اع و ع ل ى ي ب ك ى ي ق ول : ت خ ل ف ن ى م ع ال خ و ال ف ف ق ا ل: «أ و م ا ت ر ض ى أ ت ك و م ن ى ب م ن ز ل ة ه ار و م ن م وس ى إ ل الن ب و ة «. Âişe bint Sa d ın, babasından bildirdiğine göre, Resûlullah (s.a.) Tebûk e gitmek için yola çıktı. Hz. Ali (r.a.) onu uğurlamak için Veda tepesine kadar gelip ağlayarak: Beni burada kalanlarla beraber mi bırakıyorsun? deyince, Allah Resûlü (s.a.) şöyle buyurdu: Ey Ali! Senin, benim yanımdaki konumunun, peygamberlik dışında, Musa ya karşı Harun un konumunda olmasını istemez misin? [Sahih] (Müsned, I, 170. Ayrıca bk. Nesâî, Kübrâ, 8386, 8389) Korkusuz Kahraman 4- ح د ث ن ا ع ب د الل ه ح د ث ن أ ب ح د ث ن ا م ع او ي ة ح د ث ن ا أ ب و إ س ح اق ع ن ش ع ب ة ع ن ا ل ك م ع ن أ ب م م د ا ل ذ ل ع ن ع ل ى ق ال : ك ا ر س ول الل ه صلى اهلل عليه وسلم ف ى ج ن از ة ف ق ال : «أ ي ك م ي ن ط ل ق إ ل ى ال م د ين ة ف ال ي د ع ب ه ا و ث نا إ ل ك س ر ه و ل ق ب را إ ل س و اه و ل ص ور ة إ ل ل ط خ ه ا «ف ق ال ر ج ل : أ ن ا ي ا ر س ول الل ه ف ان ط ل ق ف ه اب أ ه ل ال م د ين ة ف ر ج ع ف ق ال ع ل ى : أ ن ا أ ن ط ل ق ي ا ر س ول الل ه ق ال : «ف ان ط ل ق «ف ان ط ل ق ث م ر ج ع ف ق ال : ي ا ر س ول الل ه! ل م أ د ع ب ه ا و ث نا إ ل ك س ر ت ه و ل ق ب را إ ل س و ي ت ه و ل ص ور ة إ ل ل ط خ ت ه ا ث م ق ال ر س ول الل ه صلى اهلل عليه وسلم: «م ن ع اد ل ص ن ع ة ش ى ء م ن ه ذ ا ف ق د ك ف ر ب م ا أ ن ز ل ع ل ى م ح م د صلى اهلل عليه وسلم «ث م ق ال : «ل ت ك ون ن ف ت انا و ل م خ ت ا ل و ل ت اج را إ ل ت اج ر خ ي ر ف إ أ ول ئ ك ه م ال م س ب وق و با ل ع م ل «. Hz. Ali (r.a.) der ki: Resûlullah (s.a.) bir cenazede iken: Hanginiz Medine ye gidip orada kırılmadık put, yerle aynı seviyede yapılmadık mezar, yok edilmedik resim bırakmayacak? buyurdu. Adamın biri: Ey Allah ın Resûlü! Ben yaparım dedi ve gidince Medine halkından korkup geri döndü. Bunun üzerine ben: Ey Allah ın Resûlü! Ben giderim deyince, Hz Peygamber (s.a.): Haydi git buyurdu. Ben de gidip geri geldim ve: Ey Allah ın Resûlü! Oradaki her putu kırdım. Yükseltilmiş her mezarı yerle aynı seviyeye indirdim ve her türlü resmi yok ettim dedim. Sonra Resûlullah (s.a.): Bunlardan birini tekrar yapmaya kalkan kişi Muhammed e indirileni (Kur an ı) inkâr etmiş olur. Fitneci ve kibirli olma. Tacir de olma, ancak hayırlı tacir ol. Şüphesiz ki bunlar (tacirler), ameli az olanlardır buyurdu. [Hasen] (Müsned, I, 87. Ayrıca bk. Tayâlisî, 96) (Tercüme, 557) Sahabeye Değer Atfetme إ س ر ائ يل ع ن أ ب إ س ح اق ع ن ه ان ئ ب ن 5- ح د ث ن ا ع ب د الل ه ح د ث ن أ ب ح د ث ن ا أ س و د - ي ع ن اب ن ع ام ر - أ ن ب أ ن ا ه ان ئ ع ن ع ل ى ق ال : أ ت ي ت الن ب ى صلى اهلل عليه وسلم أ ن ا و ج ع ف ر و ز ي د ق ا ل: ف ق ال ل ز ي د : «أ ن ت م و ل ى «ف ح ج ل ق ال : و ق ال ل ج ع ف ر : «أ ن ت أ ش ب ه ت خ ل ق ى و خ ل ق ى «ق ال : ف ح ج ل و ر اء ز ي د ق ال : و ق ال ل ى: «أ ن ت م ن ى و أ ن ا م ن ك -3 «ق ال : ف ح ج ل ت و ر اء ج ع ف ر. Hz. Ali (r.a.) der ki: Cafer ve Zeyd ile birlikte Allah Resûlü nün (s.a.) yanına gittik. Zeyd e: Sen benim azatlımsın buyurunca, Zeyd sevinçten hoplamaya başladı. Cafer e: Sen sima olarak da huy olarak da bana benziyorsun buyurunca o da sevinçten hoplamaya başladı. Sonra bana: Sen bendensin, ben de sendenim buyurunca ben de sevinçten onlar gibi zıplamaya başladım. [Sahih] (Müsned, I, 108) (Tercüme, XVIII, 675)

ز 6 10. Ders 8 ب ع د. Efendimiz Sabah Namazına Kaldırırdı - ح د ث ن ا ع ب د الل ه ح د ث ن ا إ س اع يل ب ن ع ب ي د ب ن أ ب ك ر مي ة ا ل ر ان ح د ث ن ا م م د ب ن س ل م ة ع ن أ ب ع ب د الر ح يم ع ن ز ي د ب ن أ ب أ ن ي س ة ع ن الز ه ر ى ع ن ع ل ى ب ن ح س ي ع ن أ ب يه ق ا ل: س م ع ت ع ل ي ا ي ق ول : أ ت ان ى ر س ول الل ه صلى اهلل عليه وسلم و أ ن ا ن ائ م و ف اط م ة و ذ ل ك م ن الس ح ر ح ت ى ق ام ع ل ى ال ب اب ف ق ال : «أ ل ت ص ل و «. ف ق ل ت م ج يبا ل ه : ي ا ر س ول الل ه! إ ن م ا ن ف وس ن ا ب ي د الل ه ف إ ذ ا ش اء أ ي ب ع ث ن ا ب ع ث ن ا ق ال : ف ر ج ع ر س ول الل ه صلى اهلل عليه وسلم و ل م ي ر ج ع إ ل ى ال ك ال م ف س م ع ت ه ح ين و ل ى ي ق ول و ض ر ب ب ي د ه ع ل ى ف خ ذ ه : «و ك ا اإل ن س ا أ ك ث ر ش ى ء ج د ل «. Hz. Ali (r.a.) der ki: Ben ve Fatıma seher vakti uyurken Resûlullah (s.a.) gelip kapıda durdu ve: Namaz kılmayacak mısınız? buyurdu. Ben: Ey Allah ın Resûlü! Canlarımız Allah ın elindedir. O bizi kaldırmak istediği zaman kaldırır karşılığını verdim. Hz. Peygamber (s.a.) cevap vermeden dönüp gitti ve giderken elini dizlerine vurarak şu ayeti okuduğunu işittim: «Fakat insan tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür.» 4 [Sahih] (Müsned, I, 77) (Tercüme, V, 33) Yemen e Gönderilişi 7- ح د ث ن ا ع ب د الل ه ح د ث ن أ ب ح د ث ن ي ي ع ن األ ع م ش ع ن ع م ر و ب ن م ر ة ع ن أ ب ال ب خ ت ى ع ن ع ل ى ق ال : ب ع ث ن ى ر س ول الل ه صلى اهلل عليه وسلم إ ل ى ال ي م ن و أ ن ا ح د يث الس ن ق ال : ق ل ت : ت ب ع ث ن ى إ ل ى ق و م ي ك و ب ي ن ه م أ ح د اث و ل ع ل م ل ى ب ال ق ض اء ق ال : «إ الل ه س ي ه د ى ل س ان ك و ي ث ب ت ق ل ب ك «ق ال : ف م ا ش ك ك ت ف ى ق ض اء ب ي ن اث ن ي ن Hz. Ali (r.a.) der ki: Resûlullah (s.a.) beni genç yaşımda kadı olarak Yemen e gönderdi. Beni aralarında davaların olacağı bir topluluğa gönderiyorsun. Ama kadılık konusunda bilgim yok dediğimde, Hz. Peygamber (s.a.) şöyle buyurdu: Allah dilini doğruya yöneltecek, kalbini de (hak üzerinde) sabit kılacaktır. Bundan sonra hiçbir davada hüküm verirken şüpheye düşmedim. [Sahih] (Müsned, I, 83. Ayrıca bk. İbn Sa d, Tabakât, II, 337; İbn Ebi Şeybe, Müsned, X, 58; Hâkim, Müstedrek, III, 135) (Tercüme, XIX, 499) Hz. Peygamber le Bir Mekke Hatırası 8- ح د ث ن ا ع ب د الل ه ح د ث ن أ ب ح د ث ن ا أ س ب اط ب ن م م د ح د ث ن ا ن ع ي م ب ن ح ك يم ال م د ائ ن ع ن أ ب م ر ي ع ن ع ل ى ق ال : ان ط ل ق ت أ ن ا و الن ب ى صلى اهلل عليه وسلم ح ت ى أ ت ي ن ا ال ك ع ب ة ف ق ال ل ى ر س ول الل ه صلى اهلل عليه وسلم: «اج ل س «و ص ع د ع ل ى م ن ك ب ى ف ذ ه ب ت أل ن ه ض ب ه ف ر أ ى م ن ى ض ع فا ف ن ز ل و ج ل س ل ى ن ب ى الل ه صلى اهلل عليه وسلم و ق ال : «اص ع د ع ل ى م ن ك ب ى «ق ال : ف ص ع د ت ع ل ى م ن ك ب ي ه ق ال : ف ن ه ض ب ى ق ال : ف إ ن ه ي خ ي ل إ ل ى أ ن ى ل و ش ئ ت ل ن ل ت أ ف ق الس م اء ح ت ى ص ع د ت ع ل ى ال ب ي ت و ع ل ي ه ت م ث ال ص ف ر أ و ن ح اس ف ج ع ل ت أ ز او ل ه ع ن ي م ين ه و ع ن ش م ال ه و ب ي ن ي د ي ه و م ن خ ل ف ه ح ت ى إ ذ ا اس ت م ك ن ت م ن ه ق ال ل ى ر س ول الل ه صلى اهلل عليه وسلم: «اق ذ ف ب ه «ف ق ذ ف ت ب ه ف ت ك س ر ك م ا ت ت ك س ر ال ق و ار ير ث م ن ز ل ت ف ان ط ل ق ت أ ن ا و ر س ول الل ه صلى اهلل عليه وسلم ن س ت ب ق ح ت ى ت و ار ي ن ا ب ال ب ي وت خ ش ي ة أ ي ل ق ان ا أ ح د م ن الن اس. 4 Kehf 18/54

9 Hz. Ali (r.a.) der ki: Allah Resûlü (s.a.) ile birlikte çıkıp Kâbe ye geldik. Resûlullah (s.a.) bana: Otur! dedi ve omuzlarıma çıktı. Ben onu kaldırmaya çalıştım. Ancak kaldıramayacağımı anladı ve inip kendisi çömeldi. Bana: Omuzlarıma çık! dedi. Omuzlarına çıkınca beni yukarıya doğru kaldırdı. Öyle ki, istesem ufuklara yetişecekmişim gibi hissetim kendimi. Kâbe nin üstüne çıktım. Kâbe nin üstünde bakırdan ve tunçtan bir put vardı. Sağından, solundan, önünden ve arkasından kavramaya çalıştım ve başardım. Resûlullah (s.a.) bana: Devir onu! buyurunca, onu devirdim. Cam kavanozların kırıldığı gibi kırıldı. Sonra aşağı indim. Resûlullah (s.a.) ile birlikte yarışırcasına oradan uzaklaştık. Kimse bizi görmesin diye evlerin arasına saklanıyorduk. [Sahih] (Müsned, I, 84) (Tercüme, XVII, 304) Efendimizin Son Sözleri 9- ح د ث ن ا ع ب د الل ه ح د ث ن أ ب ح د ث ن ا م م د ب ن ف ض ي ل ح د ث ن ا ال م غ ي ة ع ن أ م م وس ى ع ن ع ل ى ق ال : ك ا آخ ر ك ال م ر س ول الل ه صلى اهلل عليه وسلم: «الص ال ة الص ال ة ات ق وا الل ه ف يم ا م ل ك ت أ ي م ان ك م «. Hz. Ali (r.a.) der ki: Resûlullah ın (s.a.) son sözleri şuydu: Namaz, namaza önem verin ve elinizin altında bulunanlara iyi davranın. [Hasen] (Müsned, I, 78. Ayrıca bk. Ebu Davud, 5156; İbn Mâce, 2698) (Tercüme, II, 607) Gelecekten Bir Haber 10 ز- ح د ث ن ا ع ب د الل ه ح د ث ن م م د ب ن أ ب ب ك ر ال م ق د م ى ح د ث ن ا ف ض ي ل ب ن س ل ي م ان ي ع ن الن م ي ى ح د ث ن ا م م د ب ن أ ب ي ي ع ن إ ي اس ب ن ع م ر و األ س ل م ى ع ن ع ل ى ب ن أ ب ط ال ب ق ا ل: ق ال ر س ول الل ه صلى اهلل عليه وسلم: «إ ن ه س ي ك و ب ع د ى اخ ت ال ف أ و أ م ر ف إ اس ت ط ع ت أ ت ك و الس ل م ف اف ع ل «. Ali b. Ebi Tâlib (r.a.) der ki: Resûlullah (s.a.) şöyle buyurdu: Benden sonra ihtilaf veya bir durum vaki olacaktır. Bu durumda eğer barışı sağlayabilirsen bunu yap! [Sahih] (Müsned, I, 90) (Tercüme, XX, 176) Eğer Ali yi Emir Yaparsanız 11- ح د ث ن ا ع ب د الل ه ح د ث ن أ ب ح د ث ن ا أ س و د ب ن ع ام ر ح د ث ن ع ب د ا ل م يد ب ن أ ب ج ع ف ر - ي ع ن ال ف ر اء - ع ن م ن ي ؤ م ر ز ي د ب ن ي ث ي ع ع ن ع ل ى ق ال : ق يل : ي ا ر س ول الل ه! ب ع د ك ق ا ل: «إ ت ؤ م ر وا إ س ر ائ يل ع ن أ ب إ س ح اق ع ن أ ب ا ب ك ر ت ج د وه أ م ينا ز اه دا ف ى الد ن ي ا ر اغ با ف ى اآلخ ر ة و إ ت ؤ م ر وا ع م ر ت ج د وه ق و ي ا أ م ينا ل ي خ اف ف ى الل ه ل و م ة ل ئ م و إ ت ؤ م ر وا ع ل ي ا -و ل أ ر اك م ف اع ل ين - ت ج د وه ه اد يا م ه د ي ا ي أ خ ذ ب ك م الط ر يق ال م س ت ق ي م «. Hz. Ali (r.a.) der ki: Resûlullah a (s.a.): Ey Allah ın Resûlü! Senden sonra kimi idareci seçelim? diye sorulunca şöyle buyurdu: Ebu Bekir i seçerseniz; güvenilir, dünyaya ilgisi olmayan, ahireti isteyen biri olduğunu görürsünüz. Ömer i seçerseniz; güçlü ve güvenilir, Allah yolunda kınayanın kınamasından korkmayan biri olduğunu görürsünüz. Eğer Ali yi seçerseniz;-ki bunu yapacağınızı zannetmiyorum- onun rehber ve hak yoluna iletilmiş, sizi doğru yola sokan biri olduğunu görürsünüz. [Hasen] (Müsned, I, 108) (Tercüme, XVIII, 117)

10 Kur an la Hükmetme Nasıl Olacak? 12- ح د ث ن ا ع ب د الل ه ح د ث ن أ ب ح د ث ن ا إ س ح اق ب ن ع يس ى الط ب اع ح د ث ن ي ي ب ن س ل ي م ع ن ع ب د الل ه ب ن ع ث م ان ب ن خ ث ي م ع ن ع ب ي د الل ه ب ن ع ي اض ب ن ع م ر و ال ق ار ى ق ال : ج ل وس م ر ج ع ه م ن ال ع ر اق ل ي ال ى ق ت ل ع ل ى ف ق ال ت ل ه : ج اء ع ب د الل ه ب ن ش د اد ف د خ ل ع ل ى ع ائ ش ة و ن ح ن ع ن د ه ا ي ا ع ب د الل ه ب ن ش د اد! ه ل أ ن ت ص اد ق ى ع م ا أ س أ ل ك ع ن ه ت ح د ث ن ى ع ن ه ؤ ل ء ال ق و م ال ذ ين ق ت ل ه م ع ل ى ق ال : و م ا ل ى ل أ ص د ق ك ق ال ت: ف ح د ث ن ى ع ن ق ص ت ه م ق ال : ف إ ع ل ي ا ل م ا ك ات ب م ع او ي ة و ح ك م ال ح ك م ا خ ر ج ع ل ي ه ث م ان ي ة آ ل ف م ن ق ر اء الن اس ف ن ز ل وا ب أ ر ض ي ق ال ل ه ا ح ر ور اء م ن ج ان ب ال ك وف ة و إ ن ه م ع ت ب وا ع ل ي ه ف ق ال وا: ان س ل خ ت م ن ق م يص أ ل ب س ك ه الل ه ت ع ال ى و اس م س م اك الل ه ت ع ال ى ب ه ث م ان ط ل ق ت ف ح ك م ت ف ى د ين الل ه ف ال ح ك م إ ل ل ل ه ت ع ال ى ف ل م ا أ ب ل غ ع ل ي ا م ا ع ت ب وا ع ل ي ه و ف ار ق وه ع ل ي ه ف أ م ر م ؤ ذ نا ف أ ذ أ ل ي د خ ل ع ل ى أ م ير ال م ؤ م ن ين إ ل ر ج ل ق د ح م ل ال ق ر آ ف ل م ا أ ام ت أل ت الد ار م ن ق ر اء الن اس د ع ا ب م ص ح ف إ م ام ع ظ يم ف و ض ع ه ب ي ن ي د ي ه ف ج ع ل ي ص ك ه ب ي د ه و ي ق ول : أ ي ه ا ال م ص ح ف! ح د ث الن اس ف ن اد اه الن اس ف ق ال وا: ي ا أ م ير ال م ؤ م ن ين! م ا ت س أ ل ع ن ه إ ن م ا ه و م د اد ف ى و ر ق و ن ح ن ن ت ك ل م ب م ا ر و ين ا م ن ه ف م اذ ا ت ر يد ق ا ل: أ ص ح اب ك م ه ؤ ل ء ال ذ ين خ ر ج وا ب ي ن ى و ب ي ن ه م ك ت اب الل ه ي ق ول الل ه ت ع ال ى ف ى ك ت اب ه ف ى ام ر أ ة و ر ج ل : و إ خ ف ت م ش ق اق ب ي ن ه م ا ف اب ع ث وا ح ك ما م ن أ ه ل ه و ح ك ما م ن أ ه ل ه ا إ ي ر يد ا إ ص ال حا ي و ف ق الل ه ب ي ن ه م ا ف أ م ة م ح م د صلى اهلل عليه وسلم أ ع ظ م د ما و ح ر م ة م ن ام ر أ ة و ر ج ل و ن ق م وا ع ل ى أ ك ات ب ت م ع او ي ة ك ت ب ع ل ى ب ن أ ب ى ط ال ب و ق د ج اء ن ا س ه ي ل ب ن ع م ر و و ن ح ن م ع ر س ول الل ه صلى اهلل عليه وسلم ب ال ح د ي ب ي ة ح ين ص ال ح ق و م ه ق ر ي شا ف ك ت ب ر س ول الل ه صلى اهلل عليه وسلم «ب س م الل ه الر ح م ن الر ح يم» ف ق ال س ه ي ل : ل ت ك ت ب ب س م الل ه الر ح م ن الر ح يم ف ق ا ل: «ك ي ف ن ك ت ب «ف ق ال : اك ت ب ب اس م ك الل ه م ف ق ال ر س ول الل ه صلى اهلل عليه وسلم: «ف اك ت ب م ح م د ر س ول الل ه «. ف ق ال : ل و أ ع ل م أ ن ك ر س ول الل ه ل م أ خ ال ف ك ف ك ت ب : «ه ذ ا م ا ص ال ح م ح م د ب ن ع ب د الل ه ق ر ي شا «ي ق ول الل ه ت ع ال ى ف ى ك ت اب ه ل ق د ك ا ل ك م ف ى ر س ول الل ه أ س و ة ح س ن ة ل م ن ك ا ي ر ج و الل ه و ال ي و م اآلخ ر ف ب ع ث إ ل ي ه م ع ل ى ع ب د الل ه ب ن ع ب ا س ف خ ر ج ت م ع ه ح ت ى إ ذ ا ت و س ط ن ا ع س ك ر ه م ق ام اب ن ال ك و اء ي خ ط ب الن اس ف ق ال : ي ا ح م ل ة ال ق ر آ! إ ه ذ ا ع ب د الل ه ب ن ع ب اس ف م ن ل م ي ك ن ي ع ر ف ه ف أ ن ا أ ع ر ف ه م ن ك ت اب الل ه م ا ي ع ر ف ه ب ه ه ذ ا م م ن ن ز ل ف يه و ف ى ق و م ه ق و م خ ص م و ف ر د وه إ ل ى ص اح ب ه و ل ت و اض ع وه ك ت اب الل ه ف ق ام خ ط ب اؤ ه م ف ق ال وا: و الل ه! ل ن و اض ع ن ه ك ت اب الل ه ف إ ج اء ب ح ق ن ع ر ف ه ل ن ت ب ع ن ه و إ ج اء ب ب اط ل ل ن ب ك ت ن ه ب ب اط ل ه ف و اض ع وا ع ب د الل ه ال ك ت اب ث ال ث ة أ ي ام ف ر ج ع م ن ه م أ ر ب ع ة آ ل ف ك ل ه م ت ائ ب ف يه م اب ن ال ك و اء ح ت ى أ د خ ل ه م ع ل ى ع ل ى ال ك وف ة ف ب ع ث ع ل ى إ ل ى ب ق ي ت ه م ف ق ال : ق د ك ا م ن أ م ر ن ا و أ م ر الن اس م ا ق د ر أ ي ت م ف ق ف وا ح ي ث ش ئ ت م ح ت ى ت ج ت م ع أ م ة م ح م د صلى اهلل عليه وسلم ب ي ن ن ا و ب ي ن ك م أ ل ت س ف ك وا د ما ح ر اما أ و ت ق ط ع وا س ب يال أ و ت ظ ل م وا ذ م ة ف إ ن ك م إ ف ع ل ت م ف ق د ن ب ذ ن ا إ ل ي ك م ال ح ر ب ع ل ى س و اء إ الل ه ل ي ح ب ال خ ائ ن ين. ف ق ال ت ل ه ع ائ ش ة : ي ا اب ن ش د اد! ف ق د ق ت ل ه م ف ق ال : و الل ه م ا ب ع ث إ ل ي ه م ح ت ى ق ط ع وا الس ب يل و س ف ك وا الد م و اس ت ح ل وا أ ه ل الذ م ة ف ق ال ت : آلل ه ق ا ل: آلل ه ال ذ ى ل إ ل ه إ ل ه و ل ق د ك ا ق ال ت : ف م ا ش ى ء ب ل غ ن ى ع ن أ ه ل ال ع ر اق ي ت ح د ث ون ه ي ق ول و ذ و الث د ى و ذ و الث د ى ق ا ل: ق د ر أ ي ت ه و ق م ت م ع ع ل ى ع ل ي ه ف ى ال ق ت ل ى ف د ع ا الن اس ف ق ال : أ ت ع ر ف و ه ذ ا ف م ا أ ك ث ر م ن ج اء ي ق و ل: ق د ر أ ي ت ه ف ى م س ج د ب ن ى ف ال ي ص ل ى

11 و ر أ ي ت ه ف ى م س ج د ب ن ى ف ال ي ص ل ى و ل م ي أ ت وا ف يه ب ث ب ت ي ع ر ف إ ل ذ ل ك ق ال ت : ف م ا ق و ل ع ل ى ح ين ق ام ع ل ي ه ك م ا ي ز ع م أ ه ل ال ع ر اق ق ا ل: س م ع ت ه ي ق ول : ص د ق الل ه و ر س ول ه ق ال ت : ه ل س م ع ت م ن ه أ ن ه ق ال غ ي ر ذ ل ك ق ا ل: الل ه م ل ق ال ت : أ ج ل! ص د ق الل ه و ر س ول ه ي ر ح م الل ه ع ل ي ا إ ن ه ك ا م ن ك ال م ه ل ي ر ى ش ي ئا ي ع ج ب ه إ ل ق ال : ص د ق الل ه و ر س ول ه ف ي ذ ه ب أ ه ل ال ع ر اق ي ك ذ ب و ع ل ي ه و ي ز يد و ع ل ي ه ف ى ال ح د يث. Ubeydullah b. İyâd b. Amr el-kâri der ki: Abdullah b. Şeddâd, Hz. Ali nin öldürüldüğü günlerde Irak dönüşü Âişe nin yanına geldi. Biz de Âişe nin yanında oturuyorduk. Âişe ona: Ey Abdullah b. Şeddâd! Sana bir konuyu sorsam bana doğruyu söyler misin? Bana Ali nin öldürüldüğü o topluluktan (Haricilerden) bahset deyince, Abdullah: Neden doğruyu söylemeyeyim ki? karşılığını verdi. Âişe: O zaman bana onların yaptıklarını anlat dedi. Abdullah b. Şeddâd şöyle anlattı: Ali, Muaviye ile anlaşma yapıp hilâfet konusunda hakemlerin hükmüne razı olunca Kur an hafızları olarak bilinen insanlardan sekiz bin kişi Ali nin saflarından ayrılıp Kûfe nin yakınındaki Harûra denilen bölgeye yerleşti. Zira hakem olayında Ali ye itiraz etmiş ve: Allah ın sana giydirdiği bir gömleği çıkardın! Allah ın sana koyduğu bir ismi (müminlerin emiri lakabını) bıraktın! Sonra gidip Allah ın dininde birilerini hakem olarak kabul ettin. Oysa hüküm verecek olan sadece Allah tır demişlerdi. Ali onların bu itirazlarından ve ayrılmalarından haberdar olunca birine: Müminlerin emirinin yanına sadece Kur an ı bilenler toplansın diye çağrı yapılmasını söyledi. Evi kurrâ olan insanlarla dolunca büyük imam mushafını getirtti ve önüne koydu. Sonra eliyle mushafa dokunarak: Ey Mushaf! İnsanlarla konuş (hükmünü ver)! demeye başladı. Oradakiler: Ey müminlerin emiri! Önündeki kağıt ve mürekkepten başka birşey değil ki? Biz ondan anladıklarımızla konuşuruz. Sen ne istiyorsun? diye sorunca, Ali şöyle dedi: Benden ayrılan o arkadaşlarınızla aramızda Allah ın Kitab ı hakem olsun. Allah, kadın ile kocası hakkında: «Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin» 5 buyurmuştur. Ümmet-i Muhammed in (s.a.) kanının dökülmesinin önlenmesi ise erkek ile karısının arasının düzelmesinden daha önemlidir. Beni kınadıkları diğer bir konu da Muaviye ile anlaşma yaparken adımın sadece Ali b. Ebi Tâlib olarak yazılmasıdır. Zamanında Resûlullah la (s.a.) birlikte Hudeybiye deyken müşriklerden Süheyl b. Amr yanımıza geldi. O zaman Kureyşlilerle anlaşma yapılmıştı. Anlaşma metni yazılırken Resûlullah (s.a.): Bismillahirrahmanirrahîm cümlesi ile başladı. Süheyl: Bismillahirrahmanirrahîm, yazma dedi. Resûlullah (s.a.): Ne yazalım? diye sorunca, Süheyl: Bismike Allahumme, yaz dedi. Dediği gibi de yazıldı. Resûlullah (s.a.) devamında: Yaz: İşte bu anlaşma, Allah ın Resûlü olan Muhammed ile diye yazdırmak isteyince, Süheyl: Şayet Allah Resûlü olduğunu kabul etseydik sana karşı gelmezdik diyerek itiraz etti ve onun yerine: Bu metin, Muhammed b. Abdullah ile Kureyş arasında yapılan anlaşma metnidir ifadesi yazıldı. Allah da: «Andolsun ki Resûlullah, sizin için, Allah a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah ı çok zikredenler için güzel bir örnektir.» 6 buyurmuştur. Daha sonra Hz. Ali Haricilerin yanına Abdullah b. Abbas ı göndermişti. Ben de onunla birlikte gittim. Onların askerî karargâhlarına geldiği zaman İbnu 1-Kevvâ bir konuşma yapmak üzere kalktı ve: Ey Kur an hafızları! Abdullah b. Abbas gelmiş! Şayet onu tanımayan varsa Allah ın Kitab ından ben onu sizlere tanıtayım. Bu kişi Allah ın, haklarında 5 Nisa 4/35 6 Ahzab 33/21

12 «Doğrusu onlar tartışmacı bir topluluktur.» 7 buyruğunu indirdiği topluluktan biridir. Onu arkadaşına (Ali ye) geri gönderin ve Allah ın Kitab ı üzerinden onunla tartışmaya girmeyin dedi. Ancak diğer hatipleri kalkıp: Vallahi Allah ın Kitab ı üzerinden onunla konuşuruz. Şayet doğru şeyleri söylerse bunları öğrenip ona tabi oluruz. Şayet batıl şeyler söylerse onu sustururuz dediler. Ardından üç gün boyunca İbn Abbas la Allah ın Kitab ı üzerinden tartıştılar. Bu tartışmalar sonucunda Haricilerden dört bin kişi tövbe edip onlardan ayrıldı. İbnu l-kevvâ da bunlardan biri oldu. İbn Abbas bunları alıp Ali nin yanına Kûfe ye götürdü. Ali geride kalanlara: Diğer Müslümanlarla aramızda olanları siz de biliyorsunuz. Ümmet-i Muhammed yeniden bir araya gelene kadar istediğiniz yerde oturun. Ancak haksız yere birilerinin kanını dökmeyin, yol kesmeyin ve zımmilerin haklarını çiğnemeyin. Şayet bunları yerine getirirseniz sizinle hiçbir şekilde savaşmayız. Allah da ihanet edenleri sevmez şeklinde haber gönderdi. Âişe: Ey İbn Şeddâd! Ama onları öldürdü! deyince, Abdullah: Vallahi yol kesmeye, haksız yere kan dökmeye ve zımmilerin haklarını çiğnemeye başladıktan sonra onlarla savaştı karşılığını verdi. Âişe: Allah için söyle, öyle mi oldu? diye sorunca, Abdullah: Kendisinden başka ilah olmayan Allah adına böyle oldu karşılığını verdi. Âişe: Iraklıların bahsettiği şu memeli adam olayı nedir? diye sorunca, Abdullah şöyle dedi: O adamı gördüm. Ölenlerin içinde bulunuyordu ve Ali ile birlikte başında durduk. Ali diğerlerini çağırdı ve: Bu adamı tanıyor musunuz? diye sordu. Çoğu kişi: Filan oğullarının mescidinde onu namaz kılarken gördüm dedi. Başka bir şekilde de onu tanıyan kimse çıkmadı. Âişe: Iraklılar, Ali nin o adamın başında durup bir şeyler söylediğinden bahsediyorlar. Ne dedi? diye sorunca, Abdullah: Adamın başında «Allah ve Resûlü doğru söylemişler» dediğini işittim dedi. Âişe: Bundan başka bir şey dediğini duydun mu? diye sorunca, Abdullah: Allah için söylemek gerekirse hayır, duymadım karşılığını verdi. Bunun üzerine Âişe şöyle dedi: Öyle, Allah ve Resûlü doğru söylemişler! Allah, Ali ye merhamet etsin! Zira ne zaman şaşılacak bir durumla karşılaşsa hep Allah ve Resûlü doğru söylemişler! derdi. Ancak Iraklılar onun adına yalan söylüyor, sözlerine bir şeyler katarak anlatıyorlar. [Sahih] (Müsned, I, 87) (Tercüme, XIX, 562) Hz. Ömer in Cenazesinin Başında 13 ز- ح د ث ن ا ع ب د الل ه ح د ث ن ا س و ي د ب ن س ع يد ا ل ر و ى ح د ث ن ا ي ون س ب ن أ ب ي ع ف ور ع ن ع و ن ب ن أ ب ج ح ي ف ة ع ن أ ب يه ق ال : ك ن ت ع ن د ع م ر و ه و م س ج ى ب ث و ب ه ق د ق ض ى ن ح ب ه ف ج اء ع ل ى ف ك ش ف الث و ب ع ن و ج ه ه ث م ق ال : ر ح م ة الل ه ع ل ي ك أ ب ا ح ف ص ف و الل ه! م ا ب ق ى ب ع د ر س ول الل ه صلى اهلل عليه وسلم أ ح د أ ح ب إ ل ى أ أ ل ق ى الل ه ت ع ال ى ب ص ح يف ت ه م ن ك. Avn b. Ebi Cuhayfe, babasından bildiriyor: Vefat ettikten sonra üzeri giysileriyle örtülmüş olan Ömer in yanındaydım. Hz. Ali (r.a.) gelip yüzünü açtı ve şöyle dedi: Ey Ebu Hafs! Allah sana rahmet etsin. Vallahi Resûlullah dan (s.a.) sonra, aynı amel defteriyle Allah ın huzuruna çıkmayı isteyebileceğim senden başka kimse kalmadı. [Sahih] (Müsned, I, 109) (Tercüme, XIX, 420) 7 Bizim tanrılarımız mı hayırlı, yoksa o mu? dediler. Bunu sana ancak tartışmak için söylediler. Doğrusu onlar kavgacı bir toplumdur. (Zuhruf 43/58)

13 Ehl-i Beyt Kıyamette Resûlullah la Beraber 14- ح د ث ن ا ع ب د الل ه ح د ث ن أ ب ح د ث ن ا ع ف ان ح د ث ن ا م ع اذ ب ن م ع اذ ح د ث ن ا ق ي س ب ن الر ب يع ع ن أ ب ال م ق د ام ع ن ع ب د الر ح ن األ ز ر ق ع ن ع ل ى ق ال : د خ ل ع ل ى ر س ول الل ه صلى اهلل عليه وسلم و أ ن ا ن ائ م ع ل ى ال م ن ام ة ف اس ت س ق ى ال ح س ن أ و ال ح س ي ن - ق ال - ف ق ام الن ب ى صلى اهلل عليه وسلم إ ل ى ش اة ل ن ا ب ك ىء ف ح ل ب ه ا ف د ر ت ف ج اء ه ال ح س ن ف ن ح اه الن ب ى صلى اهلل عليه وسلم ف ق ال ت ف اط م ة : ي ا ر س ول الل ه! ك أ ن ه أ ح ب ه م ا إ ل ي ك ق ا ل: «ل! و ل ك ن ه اس ت س ق ى ق ب ل ه - ث م ق ال - إ ن ى و إ ي اك و ه ذ ي ن و ه ذ ا الر اق د ف ى م ك ا و اح د ي و م ال ق ي ام ة «. Hz. Ali der ki: Yatağımda uyurken Resûlullah (s.a.) yanımıza girdi. Hasan veya Hüseyin içecek bir şeyler isteyince Hz. Peygamber (s.a.) kalkıp az süt veren koyunumuzun yanına gitti ve onu sağmaya başlayınca koyunun memeleri sütle doldu. O sırada Hasan yanına gelince onu uzaklaştırdı. Fatıma: Ey Allah ın Resûlü! Herhalde bunu daha çok seviyorsun? deyince, Allah Resûlü (s.a.): Hayır, ama ilk önce bu istedi buyurdu ve şöyle devam etti: Ben, sen, bu iki çocuk ve şurada uyuyan kişi, kıyamet gününde aynı yerde olacağız. [Hasen] (Müsned, I, 101) (Tercüme, XVIII, 420) 15 ز- ح د ث ن ا ع ب د الل ه ح د ث ن ن ص ر ب ن ع ل ى األ ز د ى أ خ ب ر ن ع ل ى ب ن ج ع ف ر ب ن م م د ب ن ع ل ى ب ن ا ل س ي ب ن ع ل ى ح د ث ن أ خ ى م وس ى ب ن ج ع ف ر ع ن أ ب يه ج ع ف ر ب ن م م د ع ن أ ب يه ع ن ع ل ى ب ن ح س ي ع ن أ ب يه ع ن ج د ه أ ر س ول الل ه صلى اهلل عليه وسلم أ خ ذ ب ي د ح س ن و ح س ي ن ف ق ال : «م ن أ ح ب ن ى و أ ح ب ه ذ ي ن و أ ب اه م ا و أ م ه م ا ك ا م ع ى ف ى د ر ج ت ى ي و م ال ق ي ام ة «. Ali b. Hüseyin babasından, o da dedesinden bildiriyor: Resûlullah (s.a.), Hasan ile Hüseyin in ellerinden tuttu ve şöyle buyurdu: Beni, bu iki çocuğu, babalarını ve annelerini seven kişi, kıyamet gününde benimle aynı makamda olacaktır. [Hasen] (Müsned, I, 77. Ayrıca bk. Tirmizî, IV, 331, 332) (Tercüme, XVIII, 418) Üç Şeyi Geciktirme -16 ح د ث ن ا ع ب د الل ه ح د ث ن أ ب ح د ث ن ا ه ار ون ب ن م ع ر وف ق ال ع ب د الل ه و س ع ت ه أ ن ا م ن ه ار ون أ ن ب أ ن ا اب ن و ه ب ح د ث ن س ع يد ب ن ع ب د الل ه ا ل ه ن أ ن م م د ب ن ع م ر ب ن ع ل ى ب ن أ ب ط ال ب ح د ث ه ع ن أ ب يه ع ن ج د ه ع ل ى ب ن أ ب ط ال ب أ ر س ول الل ه صلى اهلل عليه وسلم ق ال : «ث ال ث ة ي ا ع ل ى! ل ت ؤ خ ر ه ن الصالة إ ذ ا آن ت و ال ج ن از ة إ ذ ا ح ض ر ت و األ ي م إ ذ ا و ج د ت ك ف ؤ ا «. Ali b. Ebi Tâlib in (r.a.) bildirdiğine göre Resûlullah (s.a.) şöyle buyurdu: Ey Ali! Üç şeyi geciktirme. Vakti gelince namazı, hazır olunca cenazeyi ve denk birinin bulunca kızı evlendirmeyi. (Müsned, I, 105. Ayrıca bk. Tirmizî, 107, 1075. (Tercüme, II, 685) Hz. Peygamber in Şemail-i şerifini tarif edenlerden biri de Hz. Ali efendimizdir.