27 17. YÜZYILDA İSTANBUL LİMANI VE MARMARA DENİZİ NDE ULUSLARARASI VE ŞEHİRLERARASI ULAŞIM VE TİCARET (1) AYBET-ÜÇEL, Gülgün* İstanbul Limanı nın Uluslararası Ticaret için Önemi İstanbul Limanı coğrafî konumu ve fiziksel yapısı ile uluslararası ticaret için en uygun limanlardan biridir. Çünkü liman GENİŞ BİR COĞRAFYA nın MERKEZİNDEDİR. Asya, Avrupa ve Afrika kıyılarındaki liman şehirlere ve ticaret merkezlerine deniz ticaret ve kara ticaret yolları ile antik çağlardan beri bağlantısı olan ender bir limandır. Liman Haliç in her iki kıyısını ve Galata kıyılarını kaplar çevresi yaklaşık 6 mil genişliği yarım mildir. 1624 yılında İstanbul a gelen Fransız seyyah Gédoyn un gözlemlerine göre Liman 500 büyük gemi ve 500 kadırgayı içine alabiliyordu. Suyun derinliği 1500 tonluk büyük gemilerin kolaylıkla limana yanaşmasını sağlar. Galata ve Pera nın bulunduğu tepe, Limanı kuzey rüzgârlarından korur. Liman şehrin ortasındadır, bütün bu özellikleri ile 1587 de İstanbul da bulunan Alman seyyah Lubeneau ya göre bu limandan daha güzeli, rahatı ve emini olamaz ( Gülgûn Üçel Aybet, Avrupalı Seyyahların Gözünden Osmanlı Dünyası ve İnsanları ( 1530-1699), İstanbul, 2003,İletişim, s. 477.) İstanbul Limanı coğrafî konumu bakımından mükemmel bir stratejiye sahiptir. Liman ın ve şehrin korunmasında Karadeniz ve Akdeniz e Boğazlardan başka geçit olmaması önemlidir. 17. yüzyılda İstanbul Limanı Akdeniz ticaretine hakimdi. Akdeniz, Ege Denizi ve adaları, Kuzey Doğu Afrika, Mısır, Suriye kıyılarındaki liman şehirleri ve memleketleri deniz ulaşımıyla İstanbul a ve İstanbul Limanına bağlıydı. 17. yüzyılda Liman ın en önemli bölgesi GALATA da milletlerarası büyük bir deniz ticareti ile ihracat ve ithalat yapılırdı. Karaköy ve Tophane de Fransız, İngiliz, Hollanda ve Venedik gemileri Akdeniz limanlarından getirilmiş çeşitli ticarî malları boşaltır, imparatorluğun eyaletlerinden ve Asya dan kervanlarla ve deniz yoluyla İstanbul a sevk edilen malları yüklerdi. Limanda Azap Kapı ile Tophane arasında yabancı tacirlere ait dükkânlar, depolar vardı. Osmanlı Devleti tarafından konulmuş gümrük vergilerini alan görevlilerin resmî daireleri de burada idi. Limandaki bu milletlerarası ticarî bölge doğuda topların döküm yeri Tophane ile batıda ise Osmanlı donanmasının tersanelerinden biri olan Kasımpaşa Tersanesi ile sınırlanmıştı. Kasımpaşa da İmparatorluk donanması kumandanı Kapudan Paşa ikâmetgâhı vardı. İstanbul Limanı nın ikinci önemli bölgesi EMİNÖNÜ İSKELESİ idi. Önemli bir ihracat ve ithalat merkeziydi. Buraya Karadeniz den, Mısır dan ticaret gemileri gelirdi. Anadolu dan kara yoluyla getirilen ticarî mallar Üsküdar İskelesi, Edremit, Bandırma ve İzmir limanlarından Eminönü İskelesine sevk edilirdi. Buraya getirilen ticarî mallar çoğunlukla kumaş, demir, kurşun, kıymetli taşlar ve pamuktu. Eminönü nde gümrük memurlarının * Dr., Tarihçi/Yazar (1) Bu konu geniş kapsamlı bir araştırma ve incelemeye dayanıyor. Ancak konferans bildirisi için verilen zaman kısıtlı olduğundan burada sadece önemli gerçekler ve bütün zamanlar için geçerli ve yararlı olacak meseleleri tanıtmaya çalıştım.
VIII. Türk Deniz Ticareti Sempozyumu 28 resmî daireleri vardı. Doğu dan ve Karadeniz den İstanbul a getirilen mallara konulmuş gümrük vergilerini alırlardı. İstanbul un Asya tarafında deniz kıyısında önemli bir kasabası olan ÜSKÜDAR, Anadolu ve daha çok İran dan gelen ticaret kervanlarının İstanbul a vardığı yerdi. Burada İran dan ve diğer doğu ülkelerinden gelen tüccarların kaldığı on bir kervansaray ve beş yüz han vardı. Kervansarayların her birinde ayrıca bin kadar binek atı ve develer için yer ayrılmıştı. ( Evliya Çelebi, Seyahatname, İstanbul, 1314, I-X, İstanbul, 1928,I, s. 329). Bu bakımdan Üsküdar Asya dan gelen büyük ticaretin İstanbul a geçirildiği yer olduğundan İstanbul Limanı nın İstanbul-Galata- Üsküdar olarak üçüncü dayanağıdır. (Gülgûn Üçel- Aybet, Osmanlı Dünyası ve İnsanları, s. 501). Üsküdar aynı zamanda Türk- İslâm kültürünün de merkezi idi. Burada 17. yüzyılda Üsküdarî Aziz Mahmud Efendi nin kurduğu ekol ünlü idi. İstanbul Limanı nın Diğer İskeleleri ve Kapan Liman da iki büyük ticarî bölgeden (Galata- Eminönü) başka diğer İSKELELER de oldukça işlekti. Bu iskelelere uzak eyaletlerden ve Anadolu dan İstanbul un iaşesi için gerekli her şey deniz yoluyla getirilirdi. Eminönü ve Sarayburnu arasında MEYDAN İSKELESİ ne İzmit ten gelen gemiler yanaşırdı. BAHÇEKAPI Karadeniz den gelen gemilere ayrılmıştı. Bu her iki iskeleye BAHÇEKAPI İSKELELERİ denirdi. Karadeniz yoluyla İstanbul a Boğdan ve Kefe den sadeyağ gemilerle öküz veya sığır tulumu içinde taşınırdı. Ayrıca arpa ve buğday gemilerle İstanbul a sevk edilirdi. Kili, Akkerman, Varna, Burgaz, Kırım ve Kefe den kıyı şehirleri iskelelerinden gemilerle buğday getirilirdi. Eflâk ve Tuna bölgelerinden arpa navlun ücreti devlet tarafından ödenerek özel gemilerle İshakçı ve Kalas iskelelerine sevk edilirdi. Ayrıca Büyük ve Küçük Çekmece den deniz yoluyla İstanbul a arpa getirilirdi. Eminönü yakınındaki HASIR İSKELESİ ne Mısır dan burya (hasır) getiren gemiler yanaşırdı. Bu bölgede ZİNDAN KAPI İSKELESİ ne kahve getiren gemiler gelirdi. Onun yanında YEMİŞ İSKELESİ ne İzmir ve Mudanya dan meyva ve kuru yemiş getiren gemiler, ODUN İSKELESİ ne büyükbaş hayvanlar, tavuklar, meyva, soğan ve odun taşıyan gemiler yanaşırdı. AYAZMA KAPI İSKELESİ İzmir ve Trakya dan pekmez ve zeytinyağı getiren gemiler için ayrılmıştı. İstanbul a getirilen iaşe ürünleri ve diğer ticarî eşya ve mal devletin kontrolünde idi ve devlete ait depolarda muhafaza edilirdi. Kapan denilen bu depolarda ticarî eşya, iaşe ürünleri tartılarak, ölçülerek tesbit edilir, vergileri de buralarda alınırdı ve kapanlardan başka yerde satılamazdı. (Kanunnâme-i Sultanî, R. Anhegger- H. İnalcık, Ankara, 1956, s. 57 ve 69.) Yağ Kapanı Galata da idi. İstanbul a getirilen buğday Un Kapanı nda (Unkapanı denilen yerde idi) depolanırdı. Kara yoluyla Trakya dan getirilen buğday Edirnekapı, Topkapı ve Yenikapı dan şehre girebilir ve gümrük alınmak üzere doğru kapana götürülürdü. (Gülgûn Üçel- Aybet, Osmanlı Dünyası ve İnsanları, s. 509-511) İstanbul Limanı ve Şehir İçi Ulaşım - Deniz Taşımacılığı İstanbul Limanı Asya ve Avrupa nın büyük ticaretinin merkezi olmakla beraber Liman şehrin ortasında bulunduğundan şehir içi deniz ulaşımının en yoğun ve kalabalık
VIII. Türk Deniz Ticareti Sempozyumu 29 olduğu yerdi. İstanbul Limanı nın Anadolu ve Avrupa iskeleleri arasında ve HALİÇ in her iki yakasında yolcu ve yük taşıyan binlerce kayık, perame ve mavna olduğunu bu devir görgü tanıkları yazarlar. İstanbul- Galata arası ve Eminönü Galata arasında perame denilen sandalların kürekçileri Mısır dan gelmiş ve Galata da yerleşmiş olan Arap lardı. Tophane- Üsküdar ve Boğaziçi- Kadıköy e perame lerle geçilirdi. Bu kıyılarda perame ciler Rum idi. Tophane den Üsküdar a 2 aspres ye geçilirdi. (Gülgûn Üçel- Aybet, Urban Administration, Housing and Transport in the Seventeenth Century İstanbul, International Conference on Middle East Studies, University of London, 1986; O Şehr-i İstanbul ki, İstanbul, 1993, sayı: 7, s. 127-134.) Deniz taşımacılığı bu devirde Osmanlı limanlarında özel sahipli gemilerle yapılırdı. Belgelere göre Tuna dan ve Eflâk tan İshakçı ve Kalas iskelelerine arpa getiren özel gemilere devlet tarafından NAVLUN ödenirdi. Arpanın iskelelerden kapana kadar nakli için devlet tarafından özel sahipli öküz arabaları kiralanırdı. İskenderiye Limanı ve İstanbul Limanı arasında seyreden KALYON lar Mısır dan İstanbul a baharat, pirinç, mercimek, hurma ile Yemen den Mısır a getirilen kahve taşırdı. Ayrıca Üsküdar dan Haliç e ve Eminönü ne yük taşıyan tekne ve MAVNA lar vardı. (Gülgûn Üçel- Aybet, Osmanlı Dünyası ve İnsanları, s. 510-511). Akdeniz in Büyük Limanı ve Ticaret Merkezi: İstanbul İstanbul Limanı Asya nın ve Avrupa nın büyük ticaret merkezi olduğu için AVRUPA NIN ÖNEMLİ LİMANLARI ARASINDA YER ALIRDI. 16. ve 17. Yüzyıllarda Avrupa da önemli limanlar ve ticaret merkezleri, SEVİLLE, MARSİLYA, RAGUSA, LONDRA, AMSTERDAM VE VENEDİK idi. Kristof Glamann ın yazdığına göre bunların arasında Doğu Akdeniz de en büyük liman ve ticaret merkezi İSTANBUL idi. (Kristof Glamann, European Trade 1500-1750, Economic History of Europe, Editor, Carlo M. Cipolla, 1974,1981, Glasgow, Great Britain, s. 436) Akdeniz deki Avrupa limanlarında şehirlerin iaşesi için ticareti yapılan ürünler tahıl, tuz zeytinyağ ve şaraptı. Sicilya Batı Akdeniz ülkeleri için tahıl ihraç eden başlıca merkezdi. Bunun yanında ham madde ticareti de yapılmaktaydı. İtalya daki kumaş endüstrisi İspanya da elde edilen ince yünü dokur ve gemilerle Malaga ve Venedik e sevk ederdi. 1570 lerden sonra bu kumaş ihracatı arttı. Ham ipek ticareti yaygındı ve Mesina dan ihraç edilirdi. Bakır Orta Avrupa dan kara yoluyla getirilir ve Venedik gemileri ile ihraç edilirdi. İngiltere kurşun ve kalayın başlıca kaynağı idi. Akdeniz şehirlerinde çeşitli imalat geniş pazarlar bulurdu. İtalyan dokumalar, Venedik in sabun ve cam eşyaları alıcı bulurdu. En zengin ticaret baharat ticareti idi. Venedik baharat ticaretini ve nakliyesini elinde bulundurur, Ceneviz ve Piza lılar da bu işte yer alırlardı. Bu ticaret uzak doğudan başlar İSKENDERİYE ve TRABLUS-ŞAM limanlarında sona ererdi. Bu limanlardan Akdeniz ülkelerine baharat getirilmiş olurdu. Ayrıca Çin ve İran ipekleri, rubarb, kıymetli taşlar, ipek ve baharat VENEDİK ten KUZEY İTALYA ya Alplerin ötesine ALMANYA ya, KUZEY AVRUPA ya, deniz yoluyla MARSİLYA ya, Fransız ve İspanyol şehirlerine dağıtılırdı. 16. yüzyılda İtalyan şehir devletleri Akdeniz de endüstri ve ticaretin temsilcisi oldu. Bu devirde Akdeniz ile Batı ve Orta Avrupa arasında ticarî bağları kurdu ve geliştirdi.
30 İtalya nın Rönesans ticaret üsleri (Merchant house) Almanya da, Hollanda da aktif idi. Bu ticaret üslerinin iletişimi Londra ya, Bruges e kadar gidiyordu.( Kristof Glamann, European Trade, s.438-439) Ancak 16. yüzyıl başlarında Portekizlilerin baharat dağıtımını ele geçirmesinden sonra Venedik in ticarî egemenliği kalmadı. 16.yüzyıl ortalarında genel nüfus artışı ve savaşlardan sonra Avrupa da tahıl kıtlığı nedeniyle tahıl ihtiyacı arttı. Tahıl ithali önem kazandı. İstanbul da tahıl yetmezliğinden etkilendi. Tahıl ithal eden ticaret gemileri ise Hollanda ve İngiliz gemileri idi. Daha sonra Akdeniz de kumaş ticaretini de Hollanda ve İngiliz tacirleri ele geçirdi. Asya nın Büyük Ticaretini İstanbul Limanı na Bağlayan Anadolu Ticaret Merkezleri ve Liman Şehirleri Asya dan kervanlarla Anadolu nun belli şehirlerine getirilen ticarî mallar Karadeniz, Marmara Denizi ve Ege Denizi kıyılarındaki limanlardan gemilerle İstanbul Limanına sevk edilirdi. Doğu Anadolu da Erzurum ve Tokat büyük Asya ticaretinin İstanbul a sevk edildiği önemli merkezlerdi. ERZURUM a Halep, Bağdat ve Moğolistan ve Hindistan dan zengin ticaret kervanları gelirdi. Özellikle İran dan develerle getirilen ipek ticareti, tüccarlar ve Osmanlı devleti için büyük kazanç sağlardı. İran ipeğinden her deve yükü için 60 écus (altın) vergi alınırdı. Erzurum a ithal edilen diğer ticarî ürünler mazı (boyacılıkta kullanılır), kürk (zerdava), güherçile veya top barutu, Hazar Denizi nden havyar, Özbekistan ve Tataristan dan ecza ve çeşitli ilâçlar ve İran dan kızıl kök boya idi. Bütün bu ticarî ürünler Trabzon Liman ından İstanbul a sevk edilirdi. İran ipeğinin önemli bir kısmı da Halep ten gelen kervanlarla Halep e ihraç edilir, bir kısmı da İzmir e sevk edilirdi. Erzurum da imal edilen bakır tencere ve kazanlar ile Erzurum şarabı ve tütünü de İran a ve Moğolistan a ihraç edilirdi. Erzurum da bakırcılar ve tencereciler Rum idi. 17. yüzyıl sonlarında Erzurum da 18 bin Türk nüfusun 12.000 i yeniçeri idi. Ayrıca 6 bin Ermeni ve 400 Rum yaşıyordu.(tournefort, s. 166-167; Gülgûn Üçel- Aybet, Osmanlı Dünyası ve İnsanları, s. 550-553) Şehrin yönetiminde kadı, asayiş ve adaletten sorumluydu. TOKAT bu devirde Asya dan gelen kervanların en büyük uğrak yeri idi. Şehre Bağdat, İran ve Diyarbakır dan, İzmir, İstanbul ve Sinop tan sayısız kervanlar gelirdi. Şehir çıkışında İstanbul a gidecek kervanlar sağda, İzmir e gidecek kervanlar solda yer alırdı. Tokat tan İstanbul a gidecek kervanlarda ibrişim sevk edilirdi. (Kanunnâme-i Sultanî, s. 41-43) Burada her deve yükü mal için Riyale nin dörtte biri vergi olarak alınırdı. Tokat ta imal edilen bakır tencereler, fincanlar ve şamdanlar İstanbul a ve Mısır a satılırdı. Tokat ta dokunan bez kumaşlar Akdeniz de çok alıcı bulurdu. Ayrıca burada üretilen sarı maroken deriler Samsun limanına ve oradan gemilerle Köstence ye sevk edilir, Eflâk taki Kalas da satılırdı. Tokat da en iyi kalite safran üretilir ve Hindistan a ihraç edilirdi. Tokat da ipek yetiştirilir ve kârlı olduğu için İzmir e sevk edilir ve orada ipek tüccarlarına satılırdı. Şehrin kuzeyinde Rum, Ermeni ve Türk köyleri vardı. İdarî bakımdan burası bir sancak beyliği idi. Sivas ta ikamet eden Beylerbeyi nden emir alan bir Ağa ve kadı tarafından yönetilirdi. Burada şehrin güvenliğini sağlayan bir yeniçeri ağası ve 1000 yeniçeri vardı.
31 BURSA 16. ve 17. yüzyıllarda ve daha önce de 15. yüzyılda olduğu gibi önemli bir ticaret merkezi idi. İzmir, Halep ve İran dan gelen ticaret kervanları buradan geçerdi. Şehirde hanlar, bedestenler ve pazarlar her çeşit ticaret malları ile doluydu. Buraya İpek ticareti yapan İran tacirleri, Venedik ve Ceneviz tacirleri gelirdi. Ayrıca Bursa ya İzmir ve Halep üzerinden çok miktarda İngiliz kumaşı getirilirdi. Bursa çarşısında ipekli kumaşlar ve mücevherler satılırdı. Şehrin çevresindeki ovalar dut ağaçları ile doluydu, burada çok miktarda ipek elde edilirdi. Şehrin önemli ticaret mallarından biri de beyaz sabundu. İdarî bakımdan Bursa ya bağlı olan MUDANYA bu devirde önemli bir liman ve ticaret şehri idi. Mudanya ya Akdeniz ve Karadeniz limanlarından ticarî mallar getiren gemiler gelirdi. Bursa ya Venedik, Ceneviz, Sakız ve Raguza tacirlerinin getirdikleri ipekli, yünlü ve pamuklu kumaşlar Mudanya Limanı ndan İstanbul a sevk edilirdi. Bursa ve Mudanya çevresindeki meyva ve sebzeler İstanbul da satılmak üzere Mudanya Limanı nda gemilere yüklenirdi. Bursa da satılan kumaşlardan kanuna göre 100 akçede 3 akçe gümrük alınırdı. (Kanunname-i Sultanî, s. 40) İZMİT, 16. ve 17. yüzyıllarda büyük bir şehir olarak bilinirdi. Buradan Doğu Anadolu ve Orta Anadolu yu İstanbul a bağlayan yollar geçer. Doğu dan ve güneyden gelen ticarî mallar İzmit ten İstanbul Limanı na geçirilmek üzere Üsküdar İskelesine sevk edilirdi. İzmit teki tersane ilk Osmanlı tersanelerinden biriydi ve 16. ve 17. yüzyıllarda burada İstanbul- İzmit arası işleyen yük ve ticaret gemileri ile sandallar ve kayıklar inşa edilirdi. (Gülgûn Üçel- Aybet, Osmanlı Dünyası ve İnsanları, s. 586-588). GELİBOLU, coğrafî konumu ile stratejik yeri bakımından önemliydi. Çanakkale Boğazı girişinde Trakya kıyısında kurulmuş bir liman şehri olan Gelibolu için W. Heyd Boğaziçi ve Karadeniz in anahtarıdır deyimini kullanmıştır. (Wilhelm von Heyd, Histoire du Commerce du Levant au Moyen- Age, II., Amsterdam, 1959(çev. Enver Ziya Karal, Yakın Doğu Ticaret Tarihi, Ankara, 1975). Gelibolu Limanı 13. ve 14. yüzyıllarda Venedik ve Katalonyalı tacirlerin üssü idi. Osmanlı devletinin kuruluşu devrinde Yıldırım Bayezıd tarafından yaptırılan ilk büyük tersanesiyle donanmada ve liman şehri olarak ticarette önem kazandı. Tersanenin ve limanın önemi Fatih devrinde artmıştır. 1550 lilerde görgü tanıklarına göre liman büyük bir filoyu barındıracak kadar genişti. Gelibolu Limanında Akdeniz ve Karadeniz den gelen ticaret gemilerinden gümrük alınırdı. Bu önemli limanı dolayısıyla Gelibolu da işlek ve büyük bir ticaret vardı. Denizden ve karadan her çeşit ticarî mal buraya gelirdi. İstanbul a erzak taşıyan MISIR kalyonları Gelibolu limanında demir atar, yiyecek ve içecek ihtiyacı burada hazırlanır ve yüklenirdi. Müselles denilen alkolsüz içki İstanbul un iaşe ürünlerinden biri olarak Gelibolu dan gelen gemilerle İstanbul Limanı na sevk edilirdi. Ayrıca bu şehir Osmanlı İmparatorluğu nun Deniz eyaletinin önemli bir sancağı idi ve 16. yüzyıla kadar Kaptan Paşa burada ikamet ettiği için Kaptan Paşa eyaletinin merkeziydi. (Gülgûn Üçel- Aybet, Osmanlı Dünyası ve İnsanları, s. 580-584). Sonuç İstanbul Limanı nda Avrupa nın büyük ticareti Asya ya, Asya nın büyük ticareti de Avrupa ya ulaşırdı. Bu suretle Avrupa ve Asya nın yerel ekonomisi uluslararası ticarete katılır ve büyürdü. Osmanlı Devleti nin ticaret filosu yoktu. Fakat Avrupa ticaret
32 gemilerini değerlendirmeyi bildi, böylece Asya ve Avrupa arasındaki büyük ticareti canlandırdı ve geliştirdi. Osmanlı liman şehirleri veya kara ticaret yollarının geçtiği Anadolu şehirleri birer büyük ticaret merkezi haline geldiler. Bu şehirlerin çevresindeki köyler ve kasabalarda üretilen eşya ve elde edilen tarım ürünleri, tahıllar ve çeşitli ham maddeler bu uluslararası ticaret merkezlerinde alıcı buldular. Talep olduğu için, kâr olduğu için buralarda yerel ekonomiler uluslararası ticarete katıldı ve zenginleşti. İşsizlik azaldı. Ayrıca Osmanlı Devleti Akdeniz de Avrupa ticaret gemilerini, tüccarları ve kervanların geçtiği ticaret yollarını kara ve deniz güvenlik kuvvetleri ve teşkilâtı ile koruyordu. Yabancı ticaret üslerinin, konsoloslukların açılmasına ve faaliyetlerine izin vererek, tüccarlar ve yolcular için hanlar ve kervansaraylar inşa ettirerek Avrupalı ve Asyalı tacirleri teşvik ediyordu. Ayrıca hukuken kadı mahkemelerinde ve en yüksek mahkeme olan İstanbul daki Divan da din ve dil farkı gözetilmeksizin sosyal statü ve meslek ayırımı yapılmaksızın herkesin hukukî haklarının korunduğu, adlî davaların en geç birkaç gün içinde incelenerek adaletin sağlanması ile sonuca bağlandığı Osmanlı hukuk sisteminden Avrupalı ve Asyalı tüccarlar da yararlandırılıyordu.