K TABA ÇA RI EDİTÖR DURAN BOZ



Benzer belgeler
Dil Gelişimi. temel dil gelişimi imi bilgileri

Metin Edebi Metin nedir?

SANAT FELSEFESİ. Sercan KALKAN Felsefe Öğretmeni

Türkçe Ulusal Derlemi Sözcük Sıklıkları (ilk 1000)

3. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? OCAK

Okuyarak kelime öğrenmenin Yol Haritası

İÇİNDEKİLER. 1. BÖLÜM İSLÂMCILIK VE YENİ İSLÂMCI AKIM Yeni İslamcı Akımın Entelektüel Zemini Olarak İslâmcılık...17 Yeni İslâmcı Akım...

ÖZEL BİLGE OKULLARI 2. SINIFLAR NİSAN AYI BÜLTENİ

Söylemek istemediğimiz birçok şey, söylemek istediğimiz zaman dinleyici bulamaz.

1.Estetik Bakış, Sanat ve Görsel Sanatlar. 2.Sanat ve Teknoloji. 3.Fotoğraf, Gerçeklik ve Gerçeğin Temsili. 4.Görsel Algı ve Görsel Estetik Öğeler

..OKULU ÖZEL EĞİTİM SINIF I. EĞİTİM-ÖĞRETİM YLILI HAFİF DÜZEYDE ZİHİNSEL ENGELLİLER; SINIFLAR TÜRKÇE DERSİ ÇERÇEVE PLANI

Eğitim Programları ANA HATLARIYLA İSLAM DİNİ

VERİMLİ VE ETKİLİ KİTAP OKUMA YÖNTEMLERİ HAZIRLAYAN: RESÜL UYSAL

Türkçe dili etkinlikleri, öğretmen rehberliğinde yapılan grup etkinliklerindendir. Bu etkinlikler öncelikle çocukların dil gelişimleriyle ilgilidir.

Tragedyacılara ve diğer taklitçi şairlere anlatmayacağını bildiğim için bunu sana anlatabilirim. Bence bu tür şiirlerin hepsi, dinleyenlerin akıl

KAZANIMLAR(KISA DÖNEMLİ AMAÇLAR)

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI SORGULAMA PROGRAMI

PEK OKULLARI 2A KASIM. İzimden gelin gençler! Bocalamadan, yorulmadan, sıkılmadan Tek çıkış yolunuz budur!

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI. İLKOKULU 2. SINIF TÜRKÇE DERSİ ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLANI

JORGE LUIS BORGES PIERRE MENARD A GÖRE DON QUIXOTE & HOMER İN BAZI UYARLAMALARI. Hazırlayan: Rabia ARIKAN

Kadir Akel "Dert Etme Allah Yeter" diyor. Bunu da neden dediğini bize böyle açıklıyor.

..OKULU ÖZEL EĞİTİM SINIF I. EĞİTİM-ÖĞRETİM YLILI HAFİF DÜZEYDE ZİHİNSEL ENGELLİLER; SINIFLAR TÜRKÇE DERSİ ÇERÇEVE PLANI

Temel Kavramlar Bilgi :

SEVGİNİN GÜCÜ yılında Manisa da doğan İlhan Berk, Türk şiirinin en üretken, usta şairlerinden

İSMEK İN USTALARI SANATA ADANMIŞ BİR ÖMÜR ETEM ÇALIŞKAN ETEM ÇALIŞKAN KALİGRAFİ SERGİSİ

Bu dörtlükte geçen aşağıdaki sözcüklerden hangisinin eş seslisi yoktur?

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

MÜBDÎ. Allah MUHSÎ dir. MUHSÎ, her şeyin sayısını bilen demektir.

İlmihal 1 Siyer 1 Ahlak 1 İlmihal 2 Siyer 2 Ahlak 2 İlmihal 3 Siyer 3 Ahlak 3 İlmihal 1 Siyer 1 Ahlak 1 İlmihal 2 Siyer 2 Ahlak 2 İlmihal 2 Siyer 3

Erbaa lı Genç Şair Muhammed Dikal Lisede edebiyatı gerçekten seven öğretmenlerim bana da Edebiyatı sevdirdiler

5. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

NASIL ÖĞRENDİĞİNİZİ BİLİYOR MUSUNUZ?

ODTÜ GV ÖZEL DENİZLİ İLKOKULU EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR MART AYI KAZANIMLARI TÜRKÇE DERSİ

Medeniyet Okulları REHBERLİK SERVİSİ SUNAR..

3. SINIF AKADEMİK BÜLTEN ANABİLİM EĞİTİM KURUMLARI

KURAN I KERİMİN İÇ DÜZENİ

Yaptığım şey çok acayip bir sır da değildi aslında. Çok basit ama çoğu kişinin ihmal ettiği bir şeyi yaptım: Kitap okudum.

2. SINIFLAR KASIM AYI BÜLTENİ ÇİLEM TEKNECİ-ABİDE AVCU

6. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

ÝÇÝNDEKÝLER. Diyalog Tamamlama Haftanýn Testi...25

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 11. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

Erken (Filizlenen) Okuryazarlık

ÖZEL ATACAN EĞİTİM KURUMLARI

21 yıllık tecrübesiyle SiNCAN da

Sevgili dostum, Can dostum,

EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 2. DÖNEM NİSAN - MAYIS - HAZİRAN 1.SINIFLAR VELİ BİLGİLENDİRME MEKTUBU

Dil Öğrenme ve yazım dili öğrenme

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR VELİ BİLGİLENDİRME MEKTUBU 3

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kanıtlanabilirlik açısından farklıdır?

ARAMIZDA ÇOK FARKLAR VAR

AİLEYE MUTLULUK YAKIŞIR! HAYAT SEVİNCE VE SEVİLİNCE GÜZEL

1) Okuma 1.1. Okumanın Öğeleri:

Esmâu l-hüsnâ. Çocuklar ve Gençlere, 4 Satır 7 Hece

İnsanı Diğer Canlılardan Ayıran Özellikler

Economic Policy. Opening Lecture

İnönü Üniversitesi Fırat Üniversitesi Siirt Üniversitesi Ardahan Üniversitesi - Milli Eğitim Bakanlığı ‘Değerler Eğitimi’ Milli ve Manevi Değerlerimiz by İngilizce Öğretmeni Sefa Sezer

KADIKÖY ANADOLU LİSESİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 9. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

VERİMLİ DERS ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ

EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI 12. SINIF DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ DESTEKLEME VE YETİŞTİRME KURSU KAZANIMLARI VE TESTLERİ

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 3. SINIFLAR VELİ BİLGİLENDİRME MEKTUBU 2

7.Ünite: ESTETİK ve SANAT FELSEFESİ

AŞKIN ACABA HÂLİ. belki de tek şeydir insan ilişkileri. İki ayrı beynin, ruhun, fikrin arasındaki bu bağ, keskin

Fatma Atasever.

Zihinsel Yetersizliği olan bireylere Okuma- Yazma Öğretimi. Emre ÜNLÜ

TÜRKİYE - AFRİKA EKONOMİ FORUMU AÇILIŞ TÖRENİ KONYA 9 MAYIS İş Dünyası ve STK ların Değerli Başkan ve Temsilcileri,

Aşkı Yorgunluktan Koruyan ve Taze Tutan 6 Kural - Genç Gelişim Kişisel Gelişim

ÇOKLU ZEKA. Rehberlik Ve Psikolojik Danışma Servisi

Hatta Kant'ın felsefesinin ismine "asif philosopy/mış gibi felsefe" deniyor. Genel ahlak kuralları yok ancak onlar var"mış gibi" hareket edeceksin.

MİTOLOJİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

Arkadaşınız UNITE OGRENCI RAPORLARI VE YANIT KAĞITLARI. ICI P.K. 33 Bakırköy / İstanbul

Genç Yazar Muhammed Akbulut Edebiyat alanında popüler olmaktan ziyade gençlere örnek olmak isterim.

Bir gün Hz. Ömer (r.a) camiye giderken bir çocuğun acele acele camiye gittiğini görür. Hz. Ömer (r.a):

BİZ, MELEKLER - DRUNVALO

Nasıl Bir Zekâya Sahipsiniz? - Genç Gelişim Kişisel Gelişim. Ayın Testi

4. SINIF TÜRKÇE DERS BİLGİLERİ

KOLEJ - FEN LİSESİ - ÇAMLICA ORTAOKULU XXVI. EDEBİYAT ve KİTAP GÜNLERİ ETKİNLİK İÇERİĞİ Okuyan insan, yaşayan insan

Dünyayı Değiştiren İnsanlar

Öğrenim Kazanımları Bu programı başarı ile tamamlayan öğrenci;

TÜRKÇE MODÜLÜ BİREYSEL EĞİTİM PLANI (TÜRKÇE DERSİ) (1.ÜNİTE) GÜZEL ÜLKEM TÜRKİYE

ÖZEL BİLGE OKULLARI 3. SINIFLAR ŞUBAT AYI BÜLTENİ

İLİ : GENEL TARİH : Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

1.Aşama (Cüzdanını doldurmaya başla) Para kazanmanın birçok yolu var. Bu yolların hepsi birer altın kaynağıdır ve işçiler bu kaynaktan

PEK OKULLARI 1A KASIM. İzimden gelin gençler! Bocalamadan, yorulmadan, sıkılmadan Tek çıkış yolunuz budur!

İŞTİP TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI BÖLÜMÜNDE TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE UYGULAMADA OLAN TÜRKÇE - MAKEDONCA MATERYALLER. 1.Giriş

Türk Dili ve Edebiyatı Kaynak Sitesi

4. SINIFLAR BU AY NELER ÖĞRENECEĞİZ? 02 OCAK 20 OCAK

T.C. DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ANABİLİMDALI İLKÖĞRETİM PROGRAM SINIF ÖĞRETMENLİĞİ TÜRKÇE ÖĞRETİMİNDE YENİ YAKLAŞIMLAR

SANAT EĞİTİMİ ÜZERİNE. Doç. Dr. Mutlu ERBAY

DOĞRU DİYE BİLDİKLERİMİZİ SORGULADIK MI?

BASKETBOLCU AHMET İLKÖĞRETİM 1. SINIF. Gülşen DEMİR Porsuk İlkokulu /Odunpazarı /ESKİŞEHİR

MİSYON, VİZYON VE DEĞERLER

KİTAP GÜNCESİ VIII. GELENEKSEL KİTAP GÜNLERİ SAYI:3

SADETTİN ÖKTEN İÇİMDE AVM VAR!

10. hafta GÜZELLİK FELSEFESİ (ESTETİK)

Çocuğunuzun uyumu, öğrenimi ve gelişimi

İNSANIN YARATILIŞ'TAKİ DURUMU

sınıflar için. Öğrenci El Kitabı

ÇOKLU ZEKA ÖZELLİKLERİ

Transkript:

DURAN BOZ 01.01.1958 de Kahramanmaraş ın Hacıeyüplü köyünde doğdu. İlk ve ortaöğrenimini Kahramanmaraş ta tamamladı. Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldu. Çamaş ve Ağabeyli Ortaokullarıyla Kahramanmaraş İmam Hatip Lisesinde görev yaptı. Hâlen Mehmet Gümüşer Anadolu Lisesinde çalışmaktadır. Yazı çalışmalarına; bir grup arkadaşıyla birlikte Işık gazetesi ve Kelâm dergisinde başladı. Şiir ve yazılarını; Edebiyat, Yeni Sıla, İkindi Yazıları, Kayıtlar, Yedi İklim ve Hece dergilerinde yayımladı. Şiir ve yazılarında Ömer Erinç adını kullanmaktadır. Kahramanmaraş İmam Hatip Lisesinde öğretmenlik görevini sürdürürken okulun çıkardığı Dost dergisiyle Kahramanmaraş Yıldırım Beyazıt Anadolu Lisesi ve Mehmet Gümüşer Anadolu Lisesinin çıkardığı Dört Mevsim Düşünce dergilerinin yayın yönetmenliğini yaptı. Yeni çalışmalarını şiir, deneme, biyografi alanlarında sürdürmektedir. Evli, altı çocuk babasıdır. ESERLERİ 1. Turna Gözleri ve Karanfil, Şiir, Öncü Kitap, 1991. 2. Geniş Zaman Süvarileri, Şiir, Hece Yayınları, 1999. 3. Bir Şimdikizaman Şairi Mehmet Âkif Ersoy, Biyografi, 2008. 4. Yahya Kemal Kitabı, Biyografi, 2008. 5. Kitaba Çağrı Sınavında İnsan, 2009. 6. Yazarların Şehri Kahramanmaraş, 2009. 7. Şiirli Şehir Kahramanmaraş, 2009. 8. Kahramanmaraş Öykü Günleri (Erdoğan Aydoğan la birlikte), 2010. 9. Seferi Yazılar, Hece Yayınları, 2010. 10. Düşünen Kalem Nuri Pakdil (Hüseyin Su ile birlikte), 2011. 11. Çok Sesli Bir Yazar Rasim Özdenören, 2011.

K TABA ÇA RI EDİTÖR DURAN BOZ

KİTABA ÇAĞRI Editör: DURAN BOZ Birinci Basım: Mart 2012 Düzelti/Teknik Hazırlık ERDOĞAN AYDOĞAN-AHMET TÜRK H. HİCRET BOZ - SÜMEYYE BOZ ISBN 978-605-89633-6-8 Kapak Tasarımı, Hazırlık ve Baskı Öncü Basımevi Kazım Karabekir Cad. No: 85/2 İskitler-ANKARA Tel: (0312) 384 31 20 İletişim Adresi Kahramanmaraş Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Tel : (0344) 228 46 00 Belgegeçer : (0344) 223 76 17 E-Posta : basinyayin@kahramanmaras.bel.tr Kitaba Çağrı adlı bu eser Kahramanmaraş Belediyesi nin Bir Kültür hizmetidir.

Mustafa Poyraz/Yaşarken Okumak/9 İÇİNDEKİLER OKUMAK (Neyi, Nasıl, Niçin) Duran Boz/Kitaba Çağrı Sınavında İnsan/13 Turan Karataş/Okumak/19 İbrahim Demirci/Okumak Ne Demek?/25 Cemal Şakar/Okumak/29 Doç. Dr. Köksal Alver/Okumanın Hâlleri: Okumanın Sosyolojisi Üzerine/39 Doç. Dr. Vefa Taşdelen/Gündelik Dilde Okumanın Anlamı/ 51 Nurullah Ataç/Okumak/59 Said Türkoğlu/Okuma Bilinci/63 Mustafa Köneçoğlu/Kendi Hikâyemizi Okumak/69 Herman Hesse/Kitap Okuma Üstüne/73 Walter Wınkelmann/Okuma Sanatı Üzerine/79 Mehmet Solak/ Okuma nın Neresindeyiz?/85 Dinçer Eşitgin/Popüler Kültür Aralığından Edebiyata Bakmak/87 Bahtiyar Aslan/Niteliksiz Toplumda Nitelikli Okuma/93 Fatma Karabıyık Barbarosoğlu/Yatay Toplumun Yatay Okuyucuları/97 Ali Çolak/Okuyabilmek/99 Yakup Çelik/Okurluk Donanımı/103 Murat Soyak/Okumak Üzerine/111 Mehmet Narlı/Okumak Üstüne/113 Peyami Safa/Okuyucu Olmak Sanatı/115 Yrd. Doç. Dr. Zeynep Kevser Şerefoğlu/Söz Uçar (Mı); Yazı Kalır (Mı)?/119 Şevket Yücel/Okuma Sevgisinden Ayrı Düşmek/121 Talât Sait Halman/Okumaz Yazar/125

KİTAPLARIN SONSUZ AĞI Mehmet Narlı/Kitap/131 Necip Fazıl Kısakürek/Kitap/143 Ziyaüddin Serdar/Kitap Medeniyeti/147 Nermi Uygur/Benzetişler/159 İsmail Tunalı/İnsan ve Kitap/165 Cemil Meriç/Kitap Üzerine Notlar/169 Enis Batur/Kitapların Sonsuz Ağı/177 Yrd. Doç. Dr. Ahmet Turan Alkan/Kitap İkliminde Yaşamak/179 Suut Kemal Yetkin/Canım Kitap/185 Reşit Güngör Kalkan/Kitabın ve Hikmetin Dostu Olmak/189 EDEBİYAT EĞİTİMİ/OKUMA/ANLAMA Ahmet Haşim/Piyale Mukaddimesi/Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar/195 M. Fatih Andı/ Roman Okuyacağına Dersine Çalış! /201 Necip Tosun/Öykü ve Deneme/207 Turgut Bağrıaçık/Tarihi Okumak/Anlamak Üzerine/211 Ahmet Türk/Edebiyat Eğitimi ve Okuma Alışkanlıklarımız/217 Doç. Dr. Vefa Taşdelen/Edebiyat Etiği/225 Ramazan Avcı/Kitap Okutma Konusunda Nerede Hata Yapıyoruz?/237 Turgut Bağrıaçık/Edebiyat Eğitimi ve Klasik Metinleri Okumak/241 KİTAPLAR N. Ahmet Özalp/Evrensel Kitap Hakları/249 N. Ahmet Özalp/Nasıl Okumalı?/251 Yrd. Doç. Dr. Zeynep Kevser Şerefoğlu/ Okumanın Tarihi De Mi Var?/255 Ali Çolak/Türkçenin Sırları na Nasıl Erdim?/277 Mustafa Köneçoğlu/ Tadı Damağımda Var Olmak/281 Erdoğan Aydoğan/Okuma Notları/289 Ahmet Doğan İlbey/Kitap ve Dil/297 Çağrı Gürel/Otuz Beş Yaş/301

Suut Kemal Yetkin/Eski Dergileri Okurken/305 İbrahim Manav/Sahaflık, Sahaf Ustaları ve Sahaf Müdavimleri/309 BENİM KİTAPLARIM/UNUTAMADIĞIM KİTAPLAR Rasim Özdenören/Okuma Serüvenim Nasıl Başladı/313 Emine Işınsu/Altı Yaşımdan Altmış Sekiz Yaşıma, Sevdiğim Kitaplar/317 Duran Boz/Nereden Başlasam Yarım Kalıyor/321 Prof. Dr. M. Orhan Okay/Okumanın Tadı/325 Arif Ay/Yazılmamış Kitaplara Özlem/327 Ömer Erdem/Bir Kitaba Sahip Olmak/331 Hilmi Yavuz/Rilke, Ah Evet, Daima!/335 Ahmet Turan Alkan/Kitaplar Evler Duvarlar/339 İskender Pala/Okuyacak Ne Çok Şey Var ve Zaman Ne Kadar Az!/343 Bejan Matur/Günbatımıydı, O Terasta Başladı Her Şey... /347 Selim İleri/Bu Yolculuğa Çıkamam.../351 Hayreddin Karaman/Ah Şu Kitaplar/355 Mustafa Miyasoğlu/ Melali Anlamayan Nesle Âşinâ Değiliz /357 Mehmet Efe/Çile yi Okuduğum Gün Adam Oldum/361 Şaban Abak/Ben De On Üç Yaşındaydım/363 KİTAP/OKUMAK/YAZMAK ÜSTÜNE ŞİİRLER Yunus Emre/Şiir/369 Mehmet Âkif Ersoy/Safahat Okuyucusuna/370 Necip Fazıl Kısakürek/O Kitap/371 Nermi Uygur/Kitap/372 Asaf Hâlet Çelebi/Kitaplar/374 Faruk Nafiz Çamlıbel/Bizim Kitap/375 Faruk Nafiz Çamlıbel/Okuyanlara/376 Arif Nihat Asya/Eski Kitaplar/378 Arif Nihat Asya/Kitap/379 Behçet Necatigil/Kitaplarda Ölmek/380

Behçet Necatigil/Bir Sözlükte Kitap Adları/381 Behçet Necatigil/Edebiyat Dersi/382 Martialis/Şiir Kitapları/383 Oktay Rifat/Masayla Kitap/384 Oktay Rifat/Dizinde Kitap/385 Abdülkadir Budak/Kitap İnce Olmalı/386 İnci Okumuş/Son Kitab a/387 İsmail Uyaroğlu/Okurunu Bekleyen Şiir/388 OKUMAK/YAZMAK ÜZERİNE KİTAP KAYNAKÇASI Duran Boz/Okumak/Yazmak Üzerine Kitap Kaynakçası/391 8

MUSTAFA POYRAZ YAŞARKEN OKUMAK İnsan yapıp ettiklerinden sorumludur. Yaptıklarının hesabını vermek zorundadır. Bu durum reddedilemez bir hakikattir. Çünkü günü geldiğinde -ne yaptıysa- insanın önüne serilecektir. Onun içindir ki insan hayata ve yapacaklarına sorumlulukla yaklaşmalıdır. Yükümlülüğünün farkında olarak eğilmelidir yapması gerekenlere. Bir öğrenme etkinliğinin başlangıcı olarak okumak insanın önünde sonsuz ufuklar açar. Yaşamanın anlamını kavramanın yolu da okumaktan geçer. Onun için okumaya çağrılır insan. Dünyada olup bitenleri soran, sorgulayan kişi şahsiyetli olmanın yöntemini keşfedecektir sonuçta. Bilenle bilmeyenin aynı olmayışı insana umut aşılar. Zorluklar karşısında yılgınlığa düşürmez kişiyi. Büyük bir tutkuyla hayata katılmayı beraberinde getirir. Yeni keşif yolları açar insanın önünde. Yaşanılanların bilinçlice yaşanmasının yöntemini gösterir. Dağılmaktan, çürümekten muhafaza eder bireyi. Mensubu olduğu milletin değerleri ile yetkinleşme noktasına taşır. İnsana öz güven duygusunu kazandırarak hareketlerini özgürce yapmasının gerekliliğine ikna eder. Medeniyetimiz kitap medeniyetidir. Okumanın ve kitaba saygının kökenini burada aramak gerekir. Bir yaşama biçimi olarak okumayı yazmayı seçenler ufkumuzu aydınlatıyor. Okuyup yazanlar, bizi sarsılışlardan, düşüşlerden korumak ödevini yerine getiriyorlar. Büyük bir sorumlulukla üstlendikleri bu görevlerini yerine getiren okurlarla yazarlar güvenle dokunuyorlar hayata. Kahramanmaraş Belediyesi olarak kültürümüzün özünde var olan kitabın çağrısına duyarsız kalmamak adına Kitaba Çağrı ile ülkemiz insanına ses Kahramanmaraş Belediye Başkanı. 9

K TABA ÇA RI verelim, insanımızla sesleşelim istedik. Kitaba Çağrı yı hazırlayarak böylesine önemli bir çalışmayı yapmamıza öncülük eden şair/yazar Duran Boz u ve emeği geçenleri kutlarım. 10

OKUMAK (Neyi, Nasıl, Niçin)

DURAN BOZ * 2 KİTABA ÇAĞRI SINAVINDA İNSAN İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsin Ya nice okumaktır Okumaktan mânâ ne Kişi Hakk ı bilmektir Çün okudun bilmezsin Ha bir kuru emektir Yunus Emre I İnsan; bir kısım özelliklerini yaratıştan getirir. Okumakla yazmak eylemine yatkınlığı; kişioğlunun doğuştan getirdikleri arasındadır. O, görmezden gelemez söz konusu etkinliklerle donatılmışlığını. Gücü yettiği kadarıyla, yapıp eylediklerini başöğretmeni aklın kılavuzluğunda yapar. Kalemin hakkının; yazıyla ödenebileceğine inanır. Kul olayım, kalem tutan ellere/kâtip arzuhâlim yaz yâre böyle söz sağanağı; yazı edevatıyla ete kemiğe büründürülebilir ancak. Başkaca bir aletten söz edilemez, gönülden geçenlerin yazıyla kotarılmasında! Keşiflerinin kaydını tuttuğu kadar uğrunda kavgalaştıklarının evsafını da kalemle kayıt altına alır âdemoğlu. Yasak tutkuların dalayıcılığından korunabilmenin yöntemini de kitaplardan öğrenir. Söz ile kalem birbirinin tamamlayanıdır sonuçta. Kalemle bedenleştirilemeyen kelam; uçup gitmeye yazgılıdır. Ant içilip ayna kırılan kalemle; varoluş vadisine yazılanlarla karşılaşır insanoğlu. * Mehmet Gümüşer Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı 13

K TABA ÇA RI Hayatının tenhasında gümrahlaşmak eyyamcılığını yapıştırmaz mevcudiyetine. Yitiklerini soruşturabilmek arayışından vazgeçmez hiçbir zaman. Bile isteye zorlukların kervanında ilerletir aşkını. Baş eğdirilemezlerini zapturapt altına almak sorumluluğuna gark olur. Sürüp gelen gecelerin karanlığına gömülmemek uğruna şeytansılarla çarpışır. Başına buyruk yaşamakların gelişigüzelliğini kökletmez hayatında. Bilinci apaçıklaştıran kitapların aydınlığına yanaşır. Sözün sarahatini bozmamak istikametine istifler hattıhareketini. İlâhî hikmeti bedenleştiren; harflerin öğretisinden kaçışmayı sindiremez içine. Dersini almış da ediyor ezber çığırında öğrenci kalakalmak nöbetine yazılır. Yolları buharlaştıran çalı çırpıdan medet ummaz. Kalbini cilalamak ustalığını tersyüz etmez elleriyle. Yapmak istediklerine, kulluğun iliği dua ile başlar. Aşkın meskeni yapmaya uğraşır gönlünü. Taşıyamayacağı yükten sorumlu tutulmaması için, merhametini diler Rahman ın. Oku! buyruğuyla gencelenlerden olabilmeye adanır. Kalemle yazmayı öğreten güzelliğin karihasından destekler edinir varoluşuna. Çağlar boyu söndürülemeyen evrensel hakikatin çırasını fitiller dünyada. Bir kan pıhtısından yaratılmışlığın bilinçliliği içerisinde yaklaşır, yapıp eylediklerine. Bir çiğnemlik ete büründürülüş hâlini düşündükçe; hayretin sıradağlarından aşar. Ayrılık derdine düşenlerin; tövbelerden çıkartılmış potasında olgunlaşır. Hilkatinin nedenselliği üzerinde düşünür hep. Yollarda, yalıyarlarda sahipsiz bırakılmamaya sözleşir. Ham hayallerin ardı sıra koşturmaz insanlığını. Bir oyun-eğlenceden ibaret olan dünya hayatının gelip geçiciliğine ikna olur. Arkada kalıcı eserler bırakabilmek kavli kararıyla işmarlaşır. Gönlü çökertecek davranışların gelgitine avlanmaz. Nesnelerin cıvıldaşan kalabalığına ısırılmamak mühimmatını kuşanır. Giden günün ömürden olduğu gerçeğini yapılandırır şahsiyetinde. Sönüp batanların peşi sıra rüzgârlaşmak budalalığına yükletmez arzuhâlini. II Okumak ve yazmak; insana öznelik bilincini kazandıran etkinliklerdendir. Yazı ağacıyla büyüyen okuma, bilgilenme süreci; kişioğlunun varoluş gerçekliğiyle yüzleşmesini sağlar. Yeryüzünde bir yolcu konumunda olan insanı; olgunlaştırmayan aceleciliklerin çarkından uzaklaştırır. Sabır atıyla omuz 14

DURAN BOZ omuza gelme seçeneğini yeşertir kalpte. Şeytansıların sahnelenen oyunlarına prim vermeme bilincini tanlatır âdemoğlunda. Zorlukları asan kılacak yöntemlerin kavranılmasına katkıda bulunur. Kendini tanımak yükümlülüğündeki kişiyi, bilinç ateşiyle biliştirir. Nefsini bilen Rabbini bilir. hakikatinin örnekleyeni olmaya yöneltir. İnsanoğluna; güzel eylemliliğin göklerinde gezinen ruhların kervanına kaydolmayı öğretir. Dünya hâlleri içerisinde kişinin iç evini darmadağınlaşmaktan korur. Onu, sınır tanımazlıkların arbedesine iliştirmeyerek; ölçülülüğün çığırında yol almaya hazırlar. Kâinatta olup bitenlerin kâşifi olabilmek cehdini kışkırtır yol oğlunda! Yolculuklarından edindiği zenginlikleriyle; savruluşlarını tuz buz etmenin zevkine erdirir insanı. Boş vakitleri değerlendirmek tarzındaki okumak-yazmak algısının fazlaca bir katkısı olmaz kişiye. Bir bilinçlilik hâlini doğurmak yerine; yazılı metni tüketebilmek alışkanlığına rapteder okuru. Günümüz şartlarıyla yarış edebilmek tutkusunu taçlandırır insan yüreğinde. Alelacele yaşanan, vaktin iç seslenişine vakıf olunamayan eyleyişlerin parıldatılmasını doğurur sonuçta. İnsanı; içten eyleyişlerin güzergâhından uzaklaştırarak gösterişçiliğin semalarında dolaşmaya azmettirir. Özneliğini kıpırdatacak mecal bırakmaz insanda. Gelişigüzel serpintilerin akıntısıyla coşturur. Biçimsel anlamda okuyor olsa da, inandırıcılığı kayıt altına alınamaz. Zamanenin şartlarından öteyi çözebilmek kesinliğini seslendirmez hiçbir zaman. Gündelik olanın doğurucusu şartların ezberleyiciliğine iteler. Sürekliliği bulunmayan etkinliklerin avcılığına sürükler kişioğlunu. Okuduğu metinlerin; çok satanlar sıralamasındaki yerini kılavuz edinir. Başkalarınca işaretlenen doğruları; kendi doğrularıymış gibi kabullenmeye yatkınlaşır. Gün günden ziyadeleşen hemcinslerinin önerdiklerini kabullenme rahatlığıyla kendiliğine bigâneleşir. Evrensel hakikatlere olsun inanmakta zorlanır. Reddedilemez gerçeklikler de olsa başkalarınca kabullenilmesini insanlığına dayanak edinir. İradelilik tonunda ahenk bulacak davranışların köken örneğinden kopartır varoluşunu. Elbette okuryazarlığın başlangıcında örneklik lere gereksinim olduğunu yadsımıyorum, bunları söylemekle. Sonuçta bir yere kadar geçerliliği vardır, işaretçilerin kılavuzluğunun! Bir noktadan sonra kişioğlu okuyacaklarını, nelere ihtiyaç duyduğunu belirleyebilmelidir. Başkalarının imdadına yetişmesini beklemek durumunu sonlandırmalıdır. Kişiliğinin kurucularını, 15

K TABA ÇA RI olgunlaştırıcılarını kendisi belirlemeye gayret etmelidir. Elden gelenin öğün olmayacağı bilinçliliğiyle tavrını ortaya koymalıdır. İstikametini örebileceği metinlerle yüzleşebilmeyi denemelidir. Hikmetin yön gösteren grameriyle; test etmelidir doğrularını, eğrilerini. Şahsiyetliliğini kurup yetkinleştirebileceği metinlerin apaçıklığıyla tartmalıdır içinde olup bitenleri. İlânihaye başkalarınca tavsiye edilmesi beklentisine tapulanılması kişideki öznelik hâlinin ortaya çıkmasını sekteye uğratır. Varoluşun evreni yankılayan güzellikleriyle buluşabilmeyi güçleştirir. İç dünyasında yankılanıp duranlarla, dış dünyanın gerçeklikleri arasında şaşakalır insan. Başkalarının yanlışları arasında çırpınıp durur. Öz gerçekliğiyle, sanal olanı ayırt edemezleşir. Donkişot ça, hayaletlerin yel değirmenleriyle çarpışır. Suya yazı yazmak gibi olur, yapıp ede geldikleri! III Her insan okurken; kendi usulünü kendisi keşfetmelidir. Yaşadığı şartlar mucibince belirlemelidir yöntemini. Geçici olanlara heveslenmeden, iç dünyasında biriktirmelidir okuduklarını. Okudukça zenginleştirmelidir bilincini! Metni yeniden üretmelidir bir bakıma. Yorumlar eklemelidir, yazarın yazdıklarına. Notlar almalı, yeri geldiğinde bunlar üzerinde düşünmelidir. Bildikleriyle ölçüp tartmalıdır, okuduğu kitaplardan öğrendiklerini. Yazılı metni hızlı tüketebilmek yarışına girmemelidir. Metnin kendisine ekleyeceklerini dikkatinden kaçırmamalıdır. Çizmelidir metnin önemli bulduğu yerlerini. Çeşitli işaretler, notlar düşmelidir okuduğu metnin sayfa kenarlarına. Geriye dönüp baktığında kat ettiği aşamaları görebilmesi, gözlemleyebilmesi için kaçınılmaz zorunluluktur bu. Bilinçli okurluk; belli davranış biçimlerini de gerektirir. Giyim kuşamdan anlık eyleyişlere kadar dikkatin yoğunlaşması önemsenmelidir. Yatak giysisiyle başlanılan okumalar; uykuyla uyanıklık arasındaki sersemleticilikte dönenip durmayı yedeğinde taşır. Nasıl ki bir filmi izlerken yoğunlaşamadığımızda en önemli sahneyi izleme durumunu kaybediyorsak; okumakta da böyledir. En önemli düşüncelerin harmanlandığı cümleleri görememekle yüz yüzeyiz demektir. Titizlenilmeden uyaranlarımız harekete geçmez çünkü. Rastgeleliklerin kolaçan ettiği davranışların evreninde sürüklendikçe okunan metinle irtibat kesilir. Metne odaklaşmak imkânı kalkar ortalıktan. Sessizlik yazmak için olduğu kadar okumak için de kaçınılamaz mecburiyettir bence. 16

DURAN BOZ El işte, göz oynaşta yaklaşımıyla başlanılan okumalar; istenilmeyen durumlara iteler kişiyi. Okurla, yazılı metin arasına engellerin girmesine vesile olur. Zamanı heba etme aymazlığını imkânlı hâle getirir. Yazılı metnin; lüks vitrinlerde sergilenen seyirlik malzemeye evirilmesine yataklık eder. Gelen geçen nasıl sergenlerde sergilenenleri görüp gidiyorsa okur da yazılı metnin dünyasına nüfuz edemeden sayfalar arasında gezinir. Yazılı metnin cümlelerini doyasıya okşayamadan unufak eder. Bir mekânda yerleşik olmayla da yakından ilişkilidir okumak. Mevcut koşulların gerektirdiği doğrultuda; yerleşikliği tercih ederek okumak, metni anlamada, çözümlemede imkânlar serer okuyucunun önüne. Her cümle, belki de çarpıcı bir kelime bulunmaz zenginlikler katar okuyanın dünyasına. Yaşamak sınavında; insanın gönlünü ağartacak keşiflere ulaşabilmeyi mümkün kılar. Emeğin önemi anlaşılır böylelikle. İnsanlığın tarihsel yürüyüşündeki çok renklilik hissedilir. Kendi menkıbesini örmenin halâvetini tadar kişioğlu. Ayaküstü okuyuşlar metni tüketme çılgınlığına bağımlı kılar okuru. Gündelik yapıp etmelerini anlamlandırabilmek tutumundan kopartır. İnsana, günübirliğin ufalayan akıntıları arasında kaybolayazmayı aşılar. Öz hakikatini fark edebilme kesinliğine yabancılaştırır. Kişilikliliğin yerine, şahsiyetsizliğin piyasasını oluşturur. Vicdanın buyurduğu yönde yol almak edimindense güncelin karmaşasında boğulmaya ikna eder. Varoluşundaki temel gerçekliğe tutunabilmek kıvamına bigâneleştirir. Birbirinin destekleyeni kalabilmek amaçlılığını doğurmaz insanda. IV Okuyucu; bilgi düzeyine göre seçmelidir okuyacaklarını. Anlamada zorlandığı metinleri sonraya ertelemelidir. Hafızasını örebileceği anlatılara ilişkin metinleri okumaya öncelik vermelidir. Hayal dünyasını genişletecek masallar, halk hikâyeleri, öykü, roman, deneme ve şiirlerle desteklemelidir okurluk serüvenini. İşitsel ve görsel uyaranlarını canlı tutabilecek bilumum malzemelerden yararlanılmasından çekinmemelidir. Zamanını, ölü vakitler hâline dönüştürmek aylaklığına karşı korunaklar inşa etmelidir. Duyarlığını küllendirecek gelişigüzel şeylere pirim vermeme bilincini kökletmelidir hayatında. Dış dünyanın saldırganlığı karşısında, iç evini güçlendirmelidir. Emeğin, alınterinin insanlığını duymadaki, duyurmadaki derinliğini keşfe çıkmalıdır. 17

K TABA ÇA RI Yazarın göznuruyla bezediği metinlere sevecenlikle yaklaşmalıdır. İğneyle kuyu kazmak tonunda seyreden yazarlık sürecinin zorlu çabalar sonucu kazanıldığını bilmelidir. Yalnızlık deneyleriyle kendi haytalıklarına yenik düşmeyenlerin yazabileceklerini, okuyabileceklerini usundan çıkartmamalıdır. Millet menkıbesinin oluşmasında katkısı reddedilemez olan destanların okunup çözümlenmesini terk edilemezleri arasına yerleştirmelidir. Battal Gazilerin, Danişmend Gazilerin yaşamak seferberliği uğruna verdikleri kavgaların kökenini oluşturan dinamikleri anlayabilmeli, yorumlayabilmelidir iyiden iyiye. Cenk öyküleriyle büyütülen çocukların hayal ırmaklarından süzüp çıkardıkları gerçekliklerden öğütler devşirmelidir. Mehlika Sultana Âşık gençlerin güzellik algılarını çınlatmalıdır içinde. Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli, Feridüddin Attar, Farabî, İbni Sina, Hoca Ahmet Yesevî gibi yol işaretçilerinin seslenişleriyle bütünleştirmelidir bakışını. Seyyid Nesimî, Ali Şir Nevâî, Fuzulî, Bakî, Nabî, Nedim, Şeyh Galip vb. şiir sultanlarının dip akıntılarını tutmalıdır. Dostoyevski, Tolstoy, Balzac, Goethe, Gogol gibi yazarların insan ruhunun derinliklerine inebilme imkânlarını yoklayışlarını görmezden gelmemelidir. Ömer Seyfettin le bedenleşen anlatı dünyasını didiklemelidir baştan sona. Memduh Şevket Esendal da çağıldayan Türkçenin anlatım zenginliğini hissetmeyi, duymayı öncelikler düzeneğindeki konumuna yerleştirmelidir. Peyami Safa, Ahmet Hamdi Tanpınar, Kemal Tahir, Faruk Nafiz Çamlıbel, Ziya Osman Saba, Asaf Halet Çelebi, Yahya Kemal, Ahmet Haşim, Nazım Hikmet, Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Nurettin Topçu, Rasim Özdenören, Alâeddin Özdenören, Selim İleri, Hüseyin Su, Ramazan Dikmen, Cemal Şakar, Mustafa Kutlu, Turgut Uyar, Edip Cansever, İsmet Özel, Cemal Süreya, Arif Ay, Hüseyin Atlansoy, İhsan Deniz burçlarında gencelen anlatış, duyuş, düşünüş mıntıkasından ayırtmamalıdır kalbini. Sözün özü soluğuyla buzdağlarını hohlayarak eriten yazarların, şairlerin, düşünce insanlarının, hikmet yorumlayıcılarının izinde yürümelidir. 18

TURAN KARATAŞ OKUMAK * 3 niçin, nasıl, neyi? Okumayan bir toplumuz şikâyeti, eskiden beri yapılagelir. Dillere persenk olmuştur âdeta. Son günlerde, özellikle edebiyat mahfillerinde dile dolanan, âdeta konuşulması moda olan konulardan biri de yine okumak tır. Söz konusu mevzuda ahkâm kesmek entelektüel bir heves midir, bilemem. Ancak, şunu itiraf etmeliyim ki, benim okumakla ilgim, böyle bir hobi den zuhur etmiyor. Çok malûmdur, biliyorum ama belirtmeden geçemeyeceğim. Okumak, sadece insanoğluna lâyık görülmüştür; tıpkı kulluk gibi, insanî oluşuyla birlikte kutsal bir boyutu da vardır okumanın. İlâhî buyruğun ilkinin oku olması, manidar değil midir? Okumak bir insanlık ödevidir. Yüce yaratıcının oku emri, bu ödevi daha bir anlamlı kılıyor kanaatimce. Okumak bilgilenerek, irfan sahibi olarak, hikmetle bezenerek dünyevî ve uhrevî olanı kavramak; fizik ve metafiziğin kuşattığı alanlara kanat açmak, orada nefeslenir hâle gelmektir. Okumak; öğrenmek, bulmak, tanımak, hakikati araştırmak, tefekkür etmek, görülmeyeni fark etmek, basiret gözü ile görmek, anlamak, anlatmak, talim ve tebliğ etmek gibi pek çok insanî eylemi içeren ya da beraberinde getiren kapsamlı bir iştir. Okumak, iki ruh arasında âşıkane bir mülakattır. diyen Cemil Meriç, Okuma, içimizdeki meçhul âlemin kapılarını açan bir anahtardır. cümlesini de Proust tan naklediyor. Demek ki, insan denen meçhul ü okumak sayesinde keşfediyor âdemoğlu. Bütün gerçekliğiyle kendisini tanıyınca, nefsiyle hesaplaşabilecek bir yürekliliği de kazanıyor. İçindeki meçhul âlemin kapılarını * Hece, Aylık Edebiyat Dergisi, Yıl: 2, S. 16. 19

K TABA ÇA RI açan yani asıl ben ini bilen insan, Nefsini bilen Rabbini bilir. fehvasınca Rabbini bilmeğe yöneliyor. Okumak da bir dostluk kurmaktır. diyor Proust. Samimi, içten, gösterişsiz bir dostluk. Kitaplar merasime ihtiyaç duymaz çünkü. Bu öyle bir dostluk ki, bir okuma tutkununun ifadesiyle Yazarın düşüncesiyle kendi düşüncemiz arasına egoizmleri sokmaz. İstersek, Descartes in deyişiyle geçmiş asırların en namuslu adamlarıyla bir hasbıhâl yaparız okuma sayesinde. Bu dostça hâlleşmeden, dertleşmeden, söyleşmeden insanca bir keyif de alınır. Ömrünü okumaya vakfeden Cemil Meriç haksız değildir: Eğlencenin en asilidir okuma, doğrusu en asilleştiricisidir. derken... Zekâyı kibarlaştırmak, zekânın tavırlarını efendileştirmek, bilgi dağarcığını doldurmak, düşünce ufkunu genişletmek, görgü ve tecrübeyi artırmak, kültürlü kılmak, toplumu, milleti ve millî olanı tanımak, içinde nefes alıp verdiğimiz dünyayı, onu çevreleyen âlemi, tabiatı ve oradaki bütün nesneleri ve onların özündeki ilâhî kudreti, neşveyi ve yaşama sırrını açıklamak gibi değeri hiçbir şeyle ölçülemeyecek bir kıymeti haizdir oku mak. Bütün bunları, parayla pulla satın almak kabil değildir şüphesiz. İnsanoğlunun hayatına ışık tutan, yaşama serüvenini anlamlı kılan okumak, aklı besleyen önemli gıdalardan birisidir de. Bu durumda, kalbi aç olanlar la birlikte hatta onlardan ziyade aklı aç insanlara acımak gerekmez mi? Okumanın toplumsal boyutuyla ilgili olarak Tarık Buğra nın kayda değer bir tespiti vardır. Okumayan toplum, okuyanı taklit etmeye, onun peşinden gitmeye bunu yaparken de büyük primler ödemeye mahkûmdur. Çünkü bulanlar ve getirenler okuyanlardır. diyor büyük romancı. İnsan için son derece önem arz eden bir uğraşın yani okuma nın bir metodu olmalıdır. Eğer okumalarımız bir usûl dâhilinde gerçekleşmiyorsa yarar yerine zarar getirebilir. Evvela okumanın ciddî bir uğraş olduğu yolunda bilinçlenmelidir kişi. Bir yazıda, bilinçli okur zümresinin kitabın karşısına yatak ya da ev kıyafetiyle çıkamayacağı ifade ediliyordu. İlk bakışta ehemmiyetsiz bir belirleme gibi görünse, mecazen dahi söylenmiş olsa da, çok hoşuma gitmiştir bu düşünce. Bir yazar büyüğümüz uzanarak, bağdaş kurarak, masa başında ya da diz çökerek okuduğum kitaplar var demişti. Bu söylenenleri göz önünde bulundurarak her kitabın bir okuma şekli vardır/olmalıdır dense yeridir. 20

TURAN KARATA Okumayı uğraş edinenlerin bazı okuma usûlleri vardır. Kimi, önemli bulduğu satırın altını çizmek, kimisi sayfa yahut satır kenarına özel işaretler (soru işaretleri, ünlemler, mimler) koymak, bazısı da açıklayıcı notlar, düzeltmeler, itiraz cümleleri, şerhler düşmek suretiyle okur. Bizce ideal okuma biçimi, sonuncusudur. Büyük bir sabır gerektiren bu okuma biçi minde okur, büyük kazanımlar sağlar. Buna, ciddî okuma demek yanlış olmaz. Bizdeki derkenar ve şerh geleneği, bu derin okumaların bir teza hürüdür denebilir. Okunan kimi yerleri tekrar okumak, altı çizilen satırları bir takım fişlere veya bir deftere yazmak, ya da okuma eyleminden sonra kanaatleri yazmak, en ideal okuma biçimidir ve daha çok yazmayı kendisine amaç ve iş edinen insanların metodudur. Okumayı uğraştan önce sanat sayan Andre Maurois der ki: Bir sayfayı gözden geçirmek, telefona cevap vermek için okumayı kesmek, akıl başka yerde iken kitabı tekrar ele almak, sonra ertesi güne kadar bırakmak... Bu okuma demek değildir. Hakiki okuyucu, kendine, yalnız geçireceği uzun gece saatleri hazırlar; çok sevilen filan muharrire bir kış pazarının öğleden sonrasını tahsis eder. Bir eserin/kitabın güzellikleri ilk okunuşta görülmeyebilir, öyleyse birden fazla okunması gereken kitaplar da vardır. İyi bir okur olduğunu bildiğim Tahsin Yücel, bir yazısında dönüp dönüp okuduğu kitaplardan söz açıyordu. Öte yandan, bazı kitaplar vardır ki, okunmadan evvel bir hazırlık ister okurundan. Zihnî bir donanım. Belli bir süre okuma uğraşıyla haşir neşir olmamış, az çok bir birikime ulaşmamış, okuma nın dayanılmaz tadını hazzetmemiş, içine sindirememiş okuyucular, bu tür eserleri, ağır veya sıkıcı bulabilirler. Boş bir zihinle ciddî kitapların karşısına çıkan okurun vay hâline, diyen yazar haklı değil midir? Bir insan bütün ömrünü okumaya adasa, yayınlanan kitapların yine de büyük bir kısmını okuyamaz. Öyleyse seçici olmak zorundadır bilinçli okur. Andre Maurois, bütün uğraşlar gibi, okumanın da kendine mahsus kuralları olduğunu söyler ve bunların bir kaçını zikreder. Özellikle birçok muharriri sathî olarak tanımak yerine, birkaç muharriri, birkaç konuyu derinlemesine tanımanın tercih edilmesi gerektiğini söyler. Sonra, büyük metinlere öncelik ve önem verilmelidir. Kendimizi küçük kitapların seli altında boğulmaya bırakmayalım. der. Büyük metinlerden kasıt şaheserlerdir. Asırların yaptığı seçmeye güvenmemizi salık verir Maurois 21

K TABA ÇA RI ve Kişi aldanabilir, bir nesil aldanabilir, fakat beşeriyet aldanmaz. der. Rasim Özdenören e sormuştum, önce kimi okuyalım diye. Dört beş defa Dostoyevski dedikten sonra, bir başka yazar ismi söylemişti. Kısacası, insanın kendini büyük kitaplara lâyık hâle getirmesi gerekmekte dir. Bir başka husus, aklın ve ruhun gıdasını iyi seçmektir. Her aklın ve ruhun kendine uygun düşen bir gıdası vardır. Bize ait yazarlar, sanatkârlar olmalıdır. Dostlarımız gibi. Takım tutar gibi yazar tutmak değil, kendisiyle gönül dostluğu, ruhî yakınlık kurabileceğimiz sanatçılar belirlemektir doğru olan. Önyargının tuzağına düşüp, doyumsuz kaynaklardan yüz çevirmek şeklinde anlaşılmamalı söylediklerimiz. Zevk için, alışkanlık gereği, tutkuyla ya da bir sevk-i tabiî ile ne şekilde olursa olsun okuma evvela zihnî hayatı uyandırmalıdır. İdeal okumanın amacı, okunanların irdelenmesi, bir bakıma test edilmesidir. Sonrasında karşı koyma veya kabullenme söz konusu olur ki, bu da okuru, yeniden üre time götürür/götürmelidir. Okunanlar, zihni iğfal etmemelidir. Bir başka deyişle, ifade yerindeyse, sindirilip kana karışmalıdır okunanlar. Proust diyor ki: Dâhi her okuduğunu temessül eder, kendi malı olur fikirler. Bir kucak odun küçük bir ateşi söndürür, büyük bir ateşi daha da canlandırır. Ayrıca, okumalar sırasında bilip öğrendiklerimiz, yani kazanımlarımız, süzgeçten geçirildikten sonra bizce şekillenip hayatımıza, pratiklerimize katılmazsa fayda yerine zarar verebilir. Bu hamule, Gülten Akın ın deyişiyle, bizde saklı kalır; kendimizi, çevremizi, ülkemizi, dünyamızı geliştirmemize bir katkı sağlamazsa, anlamsız bir kısır döngüdeyiz, demektir. Sirkeleşiriz git gide. Gereken titizlik gösterilmeyince, okuma tehlikeli ve zararlı boyutlar kazanabilir. Valery, böyle bir okuma için kullanmış olmalıdır cezalandırılmayan kabahat ifadesini. Bu hususta ilk söylenmesi gereken şey; aşırı ve düzensiz okumanın, hafızayı ve düşünce mekanizmasını bozduğudur. Eline geçen her şeyi okuyanlar, bunları yorumlama, hazmetme, moda ifade ile içselleştirme gereği duymayanlar, okuduklarını kendilerinde temsil etmeyenler boşuna okuyorlar demektir. Böyleleri, kendi düşüncelerine güven duymaz, ehemmiyet de vermezler. Okumayı hastalık hâline getirmek, böyle bir derekeye vardırmak tehlikelidir. Çünkü böyle bir derde düşenler, bilgilenmek, öğrenmek, incele mek, 22

TURAN KARATA düşünmek, keyif almak hatta eğlenmek için bile okumazlar; Cemil Meriç in deyişiyle okumak için okurlar. Yasak savmak kabilinden okurlar. Her çıkan matbuata saldırırlar. Şunu da okudum, bunu da okudum demek için. Hatta bunların öyleleri vardır ki, baştan sona bir kitabı bitirdikleri nadirdir. Bazen bir eserin başını, kimi zaman sonunu, ya da ortasından bir yerini okurlar. Böyleleri için, Proust, haklı olarak Ne sanat heyecanı ararlar, ne zekâlarını geliştirme emelindedirler. Okuduklarını reddetmek veya tartışmak ihtiyacını duymazlar. der. Peyami Safa, bu tür okurları kastederek ilginç benzetmelerde bulunur. Der ki: Ayaklı kütüphane denilen adamların lehinde ve aleyhinde çok şey söylenmiştir. Bunların kafalarında kitap, midede öğütülen ekmek gibi değil, ambarda bekleyen buğday gibi durur. Nasıl konmuşsa öyledir. Kana ve ha yata karışmamıştır. Bir tehlikeli okuma biçimi de, bir tek düşünüşe inanan insanların hep aynı kanaatte ve aynı konuda yazılanları okumalarıdır. Böyle insanlarda tenkit hassası artık tamamıyla kötürümdür. Okudukları eser bir dua kitabı hâline gelmiştir. diyen Peyami Safa, haksız değildir. Tek yönde, tek görüşe bağlı kalarak okumanın cahilleşmek için harcanan hazin bir çaba olduğunu belirten Tarık Buğra, karşı anlayışlara ve düşünce tarzlarına pencerelerini sımsıkı kapatan, alternatifleri bilmeyen, okuma oburu insanların Afrika nın balta girmemiş ormanlarında yaşayan zavallıdan farkı olmadığını söyler. Ona göre, İkisi de ancak bir tek şeye inanır, ikisi de kabilenin sihirbazına göre yaşar ve savaşır. Hülâsa, okuduğunu tahlil etme, yorumlama lüzumu hissetmeyen, daha önce okuduklarıyla karşılaştırma cehdini kendisinde bulamayan okur, zekâsını köreltebilir. Bir handikapa yakalanıp amansız bir anaforda döner durur. Bu yazımızda düşüncelerinden büyük ölçüde istifade ettiğimiz Andre Maurois in ifadesini biraz değiştirerek söylersek, okuma uğraşı, yaşamak uğraşıdır. Okumalarımız, şayet bir KİTAB ı ve onun muhatabı olan insanı anlamak ve kavramak gayesine matufsa manidardır. Bu amaçla yola çıkan kişinin hedefe varmaması, hayatını anlamlı kılmaması mümkün değildir. Kitap, şuurlu okur için vardır. 23