TÜRK GİYİMİNDE İBECİK KÖYÜ GELİN KIYAFETİ



Benzer belgeler
H A L K G İ Y İ M İ TAŞKÖPRÜ DE KADIN VE ERKEK GİYİMİ

BURDUR EVLERİNDE VE MÜZELERİNDE BULUNAN ERKEK İÇ GİYİMİNDEN DON VE GÖYNEKLER

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 869 KAHRAMANMARAŞ İLİ BİNDALLI ELBİSELERİ

DENİZLİ İLİ ÇARDAK İLÇESİ SÖĞÜT KÖYÜ GELİN ENTARİLERİ * BRIDAL WEAR IN THE VILLAGE OF SOGUT IN CARDAK IN DENIZLI

MUĞLA İLİ MİLAS İLÇESİ ÇOMAKDAĞ KÖYÜ GELENEKSEL KADIN KIYAFETİ

Yüksel DOĞDU Emel BULMUŞ**

BULDAN BEZİ ÜRETİLEBİLİR TASARIMLARI ve UYGULAMALARINDAN ÖRNEKLER

EĞİTİM ÖĞRETİM YILI BURSA OLGUNLAŞMA ENSTİTÜSÜ PRATİK KIZ SANAT OKULU ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ BURSA'DA GEÇMİŞ DÖNEM KADIN GİYSİLERİ ARAŞTIRMA FORMU

XVIII. VE XIX. YÜZYIL OSMANLI SARAYI KADIN GĐYSĐLERĐ VE BĐR MODERNĐZASYON ÇALIŞMASI

-AYSEL KİBAROĞLU nun çeyizinden..

Folklor Halkbilim Dergisi Cilt:5, Sayı: 49. Kasım Sayfa 8-13.

No: 228 Mahreç işareti AYANCIK GÖYNEK YAKASI AYANCIK HALK EĞİTİM MERKEZİ VE AKŞAM SANAT OKULU MÜDÜRLÜĞÜ

ŞANLIURFA GELENEKSEL HALK OYUNLARI KADIN VE ERKEK GİYSİSİ. Halk oyunları Araştırmacısı ŞÜKRÜ ÜZÜMCÜ

HÂKİM VE SAVCILARIN RESMİ KIYAFET YÖNETMELİĞİ. BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak

ERZURUM DA GELENEKSEL KADIN GİYSİLERİNİN ÖZELLİKLERİ* Yrd. Doç. Dr. Fikri SALMAN** Arş. Gör. Zeynep ATMACA***

Yıl: 2, Sayı: 5, Aralık 2015, s

Dervişler, v.b kimseler tarafında sırta giyilen kaba ve kalın kumaşlardan yapılmış kışlık

KASTAMONU GELENEKSEL KADIN GİYSİLERİ

4. Ünite ÜRETTİKLERİMİZ

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ TÜRK İŞARET DİLİ

DENİZLİ İLİ SERİNHİSAR İLÇESİ ÜÇ ETEKLERİ

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 853 KAHRAMANMARAŞ GELENEKSEL ERKEK KIYAFETLERİNİN ARAŞTIRILMASI VE GÜNÜMÜZ MODASINA AKTARILMASI


T.C. İSKENDERUN TEKNİK ÜNİVERSİTESİ BARBAROS HAYRETTİN GEMİ İNŞAATI VE DENİZCİLİK FAKÜLTESİ DENİZ ULAŞTIRMA İŞLETME MÜHENDİSLİĞİ

T.C. ZİRVE ÜNİVERSİTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ DENİZ ULAŞTIRMA İŞLETME MÜHENDİSLİĞİ

SİVAS TA GİYİM KUŞAM * Doğan KAYA

SÜRE (SAAT) GENEL TOPLAM S.N. ALAN (FOET KODU) / PROGRAM SEVİYE EL SANATLARI TEKNOLOJİSİ (FOET KODU: 215)

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 6, Sayı: 73, Temmuz 2018, s

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

BOLU-MENGEN İLÇESİ KIYASLAR KÖYÜ GELENEKSEL KADIN KIYAFETLERİ TRADITIONAL WOMAN CLOTHINGS IN KIYASLAR VILLAGE OF BOLU-MENGEN DISTRICT

AVRASYA Uluslararası Araştırmalar Dergisi Cilt : 6 Sayı : 13 Sayfa: Mayıs 2018 Türkiye

AZERBAYCAN IN 19. YÜZYIL YÖRESEL KIYAFETLERİ

GÜNÜMÜZDE RİZE VE CİVARINDA GÖRÜLEN GELENEKSEL GİYSİLER

Yargıtay Kıyafet Yönetmeliği

ERZURUM YÖRESİ GELENEKSEL ERKEK GİYSİLERİNİN ÖZELLİKLERİ Fikri SALMAN* Zeynep ATMACA**

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

TOKAT YÖRESİ GELENEKSEL KADIN GİYİMİ. Yrd. Doç. Kürşad GÜLBEYAZ. Okt. Mustafa KAYA

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNDE GÖREV YAPAN EMNİYET HİZMETLERİ SINIFI PERSONELİ SAYGI NÖBETİ İLE CENAZE TÖRENİ KIYAFETİ YÖNERGESİ

TurkTorrent.biz Ailesi Tarafından Hazırlanmıştır AtomCmyLMz 1

/ 73 İNDİRİMLİ ORANA TABİ TEKSTİL ÜRÜNLERİNİN KAPSAMI

KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ SÜRMENE DENİZ BİLİMLERİ FAKÜLTESİ DENİZ ULAŞTIRMA İŞLETME MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİ KIYAFET YÖNERGESİ BİRİNCİ BÖLÜM

T.C. BALIKESĠR ÜNĠVERSĠTESĠ KORUMA VE ÖZEL GÜVENLĠK GÖREVLĠLERĠNĠN KIYAFET VE TECHĠZATINA ĠLĠġKĠN ESASLAR Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak ve Tanımlar

Giysilerde Kumaş, malzeme, dikim özellikleri kontrolü yanı sıra, ölçü kontrolü de önemli bir yer tutar. T-Shirt Ölçü Kontrol Noktaları:

Business Projesi için Talimatlar

587 Ürün Listeleniyor Sırala / Filtrele

ÜLKER (OKÇUOĞLU) MUNCUK MÜZESİNDE BULUNAN HAVLULARDAN ÖRNEKLER

GEDĐZ GELENEKSEL KADIN CEPKENLERĐNĐN MOTĐF, DESEN VE KOMPOZĐSYON ÖZELLĐKLERĐNĐN ĐNCELENMESĐ

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 827 KAHRAMANMARAŞ MÜZESİNDE BULUNAN KADIN CEPKENLERİNİN İNCELENMESİ

BULDAN DOKUMALARININ KULLANIM ALANININ ARTTIRILMASINA YÖNELİK BİR UYGULAMA ÇALIŞMASI

GAZİANTEP GELENEKSEL ERKEK GİYİMLERİNDEN ABA VE ABA YELEK ÜZERİNE BİR İNCELEME 1

KIYAFETİ TEKNİK ŞARTNAMESİ

VE RAHAT Rengarenk Çorap & Organik Pamuklu Ev Giyim koleksiyonumuzu keşfedin

KAHRAMANMARAŞ SEMPOZYUMU 843 KAHRAMANMARAŞ KIYAFETLERİNİN TANITILMASI

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 6, Sayı: 70, Mayıs 2018, s

Siyahın Tasarımlardaki Önemi Nedir?

SARAY Saray İlçesinin Tarihçesi:

Doç. Dr., Gazi Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Moda Tasarımı Bölümü, 2.

TDSF KIYAFET TALİMATI

MERZİFON DOKUMASI. Dokuma Tezgahları Merzifon Bez Dokuma Ürünleri Bağlama Çeşitleri.

DENĠZLĠ TAVAS ĠLÇESĠ GELENEKSEL KADIN KIYAFETLERĠ

.. EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI EV TEKSTİLİ ÜRÜNLERİ HAZIRLAMA PROGRAMI ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK DERS PLANI HEDEF VE DAVRANIŞLAR

KÜRESEL DÜNYANIN GİYİMDEKİ TASARIM KONSEPTİ KARŞISINDA, BURDUR YÖRESEL GİYSİLERİNİN YARIŞABİLİRLİĞİ

Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 29, Ağustos 2016, s

Gülfizar ÇAYLI 1, Doç. Dr. Filiz Nurhan ÖLMEZ 2

Tokat Geleneksel Kadın Giysileri

BOLU İLİNDE GELENEKSEL KADIN BAŞLIKLARI. Doç. Dr. Melda Özdemir

GELENEKSEL TÜRK KADIN GİYİMİNDE DİVAL İŞİ VE ÖRNEKLERİ

Şanlıurfalı culha ustalarımızdan Mehmet KARATAŞ a göre culhacılık; Pamuk ipliği ve floş iplikten yapılır.bunlar bobin haline gelir.

DENİZCİLERE MAHSUS KIYAFET YÖNETMELİĞİ

TÜRK HALK GİYİM KUŞAMINDA KULLANILAN GÖYNEKLER (THE GOYNEKLER OF USING IN TURKISH FOLK CLOTHING)

Halk Giysileri Erkek Giysileri Osmaniye işlikleri: Camadanlar:

AVRASYA Uluslararası Araştırmalar Dergisi. Cilt : 6 Sayı : 15 Sayfa: Kasım 2018 Türkiye. Araştırma Makalesi

GAP Bölgesinde Yetiştirilen Bitkilerin Sulama Proğramları

KÜTAHYA GEDİZ İLÇESİ İĞNE OYALARI 1

Kırık, Çıkık ve Burkulmalar

T.C. MİLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞI

Yıl: 5, Sayı: 17, Haziran 2018, s

ADANA İLİ KARAİSALI İLÇESİ EL SANATLARINDAN ÖRNEKLER. Prof.Dr. Taciser ONUK. Yrd. Doç.Dr. Feriha AKPINARLI

SİNOP GERZE GELENEKSEL GÖYNEK ÖRNEKLERİNİN GİYİM SANAT DALI AÇISINDAN İNCELENMESİ

The Journal of Academic Social Science Studies

İKİNCİ BÖLÜM. Amaç, Dayanak

EL SANATLARI TEKNOLOJİSİ

Tekstil eşyalarına uygulanan Korunma ve Gözetim Önlemleri Tebliğleri Listeleri

KADIN GİYSİ DİKİMİ DERSİ. Bluz dikmek

GİYİM MALZEMELERİ TEKNİK ŞARTNAMESİ

BURSA KENT MÜZESİNDE BULUNAN 19. VE 20. YÜZYILLARA AİT BURSA GELİN KIYAFETLERİNİN İNCELENMESİ

ARAÇ GEREÇLER BÖLÜM Araç ve Gereçler

IJOEEC (International Journal of Eurasian Education and Culture) (ISSN: )

Mevsimler & Giyisilerimiz. Elif Naz Fidancı

BÜLENT ECEVİT ÜNİVERSİTESİ KORUMA VE ÖZEL GÜVENLİK GÖREVLİLERİNİN KIYAFET VE TECHİZATINA İLİŞKİN ESASLAR. Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak ve Tanımlar

Çaldıran daha önceleri Muradiye İlçesinin bir kazası konumundayken 1987 yılında çıkarılan kanunla ilçe statüsüne yükselmiştir.

CANLILARIN SINIFLANDIRILMASI

Büyük baş hayvancılık

SALSA MÜSABAKALARI KIYAFET KURALLARI

son hacim litre olacak şekilde sulandırılarak toprak yüzeyine püskürtülüp, cm toprak derinliğine karıştırarak uygulanabilir.

GELENEKSEL FORMLARDAN ŞALVARIN İÇ ANADOLUDA VE DOĞU ANADOLUDA KULLANIMI VE BU İKİ BÖLGENİN MUKAYESELİ KARŞILAŞTIRMASI

BÖLÜMLERİ: - 1. Adana Bölümü - 2. Antalya Bölümü YERYÜZÜ ŞEKİLLERİ: AKDENİZ BÖLGESİ KONUMU, SINIRLARI VE KOMŞULARI: Akdeniz Bölgesi

2016 Özalp Tarihçesi: Özalp Coğrafyası: İlçe Nüfus Yapısı: Yaş Grubu Erkek Kadın Toplam 0-14 Yaş Yaş Yaş Yaş Yaş

Ethnic Style Projeleri için Talimatlar

TARIMSAL ORMANCILIK (AGROFORESTRY) Prof. Dr. İbrahim TURNA

Transkript:

1460 I.BURDUR SEMPOZYUMU TÜRK GİYİMİNDE İBECİK KÖYÜ GELİN KIYAFETİ Necla YILMAZ * Türklerin, tarih boyunca el sanatlarında zengin bir kültüre sahip olduğu bilinmektedir. Ancak bu zenginlik, her geçen gün yavaş yavaş kaybolma tehlikesi içindedir. Teknolojinin gelişmesiyle değişen hayat şartlarının, el sanatlarına verilen değeri azalttığı görülmektedir. Eski el sanatlarımızı korumak, günümüzde olanları daha da canlandırmak ve bizden sonraki nesillere bu özellikleri bozulmadan aktarabilmek, bizlere düşen önemli görevlerdir. Eski devirlerden günümüze kadar gelen kıyafetler hakkında edindiğimiz bilgilere göre ve görme imkânı bulduğumuz kıyafetlere baktığımızda, Türk giyiminin özünün fazla bozulmadığını, bazı değişikliklere uğrayarak bugüne geldiğini gözlüyoruz. Anadolu da insanların bu giysileri yakın zamana kadar giydiğini, hatta bazı yörelerde hala giyilmekte olan bu elbiselerin genel olarak ortak özellikleri olmakla beraber, bölgeden bölgeye değişmekte olduğunu görüyoruz. Bu değişikliğe mahalli gelenekler, insanların birbirinden ayrı olan zevkleri, iklim şartları, o yörenin coğrafi durumu ve tarihi sebepler etki etmektedir. Bu araştırmanın konusunu Burdur İli, Gölhisar İlçesine bağlı İbecik köyünde halen giyinmekte olan gelin kıyafeti oluşturmaktadır. Burdur İli nin güneybatısında yer alan İbecik, İl merkezine en uzak köylerden biri olup, 140 km mesafededir (Şekil 1). Gölhisar İlçesine uzaklığı 33 km olan İbecik köyü, Boncuk, Kargın, Asar, Yemişen, Köybeleni isimli tepelerle çevrilidir. Bitki örtüsü olarak Meşe ve Çam ormanları ile kaplı olan İbecik köyünün kuzeydoğusunda 1985 yılında Yapraklı Barajı nın kurulmasıyla doğal bir güzellik kazanmış ve görülüp yaşanılmaya değer bir köy haline gelmiştir. İbecik köyünde, Akdeniz iklimi ile karasal iklim arasında geçiş teşkil eden bir iklim tipi görülür. Yazlar sıcak ve kurak, Kışlar soğuk ve kar yağışlı geçmektedir. İlkbahar ve Sonbahar mevsimleri daha yağışlı geçmekte ve yağışlar yağmur şeklinde olmaktadır. Cumhuriyet Devri nde Muğla İli Fethiye İlçesine bağlı olan İbecik köyü, 1953 yılında Gölhisar ın ilçe olmasıyla Burdur İli ne bağlanır. 1990 yılı nüfus sayımına göre, İbecik köyünün nüfusu 1546 kişidir. Köyün ekonomisi, tarım ve hayvancılığa dayanır. Köyün toplam ekilebilir arazi miktarı 11.000 dekar iken, Yapraklı Barajı nın yapılmasından sonra 3.000 dekarının baraj altında kalması, köylülerin geçimini zorlaştırmış ve geçimini sağlamak için köyden dışarıya göçler (özellikle Denizli ye) olmuştur. Köyde yetiştirilen tarım ürünleri buğday, arpa, şeker pancarı, anason, nohut, fasulye, patates, mısır olarak belirtilebilir. Köyde meyvecilik azda olsa yapılır. Yetiştirilen meyveler, başta elma olmak üzere kiraz, armut, ceviz ve bademdir. Bunlardan sadece elmanın ekonomik değeri olup, diğerleri ihtiyacı karşılamaktadır. İbecik köyünde hayvancılık son yıllarda büyük gelişme göstermektedir. Özellikle büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde kültür ırklara yönelinmiş olup, köyde 1.000 e yakın Holstein ve Montofon ırkı büyükbaş hayvan mevcuttur. Arıcılık ise İbecik ekonomisinde gittikçe önem kazanmakta ve yaklaşık 30 aile geçimini arıcılıkla sağlamaktadır. Arıcılıkla geçinen aileler fenni kovanları, yazın yaylalara, kışın ise Fethiye ve Antalya gibi sahil kesimlere taşımaktadırlar. İbecik köyünde her hafta Perşembe günleri pazar kurulmaktadır. Köylüler bu pazarda hem ihtiyaçlarını karşılamakta, hem de çevreden gelen alıcılara tarım ve hayvan ürünlerini satmaktadırlar. Köylüler yiyeceklerinin büyük bölümünü kendileri temin eder. Buğdaydan ekmeklerini, bulgurlarını, makarnalarını, tarhanalarını yaparlar. Nohut, fasulye ve patates gibi yiyecekleri kendileri yetiştirirler. * Burdur Anadolu Meslek Lisesi Giyim Öğretmeni

I.BURDUR SEMPOZYUMU 1461 Şekil 1. Araştırma sahasının coğrafî konumu. Milli kültürümüzün yaşayan en canlı örnekleri düğünlerde karşımıza çıkmaktadır. Bu örnekler kılık kıyafetlerde, düğünlerin içindeki adet, gelenek ve göreneklerde hiç bozulmadan yaşamaktadır. Burada düğünlerin ayrı bir anlam ve önemi vardır. Halen aynı coşku ve heyecanla devam etmektedir. İbecik köyünde 25-30 yıl öncesine kadar düğünler yedi gün yapılırdı. Bu düğünlerde atıcılık, güreş ve at yarışları yapılıyor, bu yarışlarda dereceye girenlere işlemeli mendiller (çevreler) dağıtılıyordu. Günümüzde ise düğünler üç gün sürer. Düğün, Salı günü başlarsa Perşembe günü biter, Cuma başlarsa Pazar günü sona erer. Çalgı olarak düğünlerde davul-zurna ve hafif çalgılar kullanılır. Düğünün birinci gününde, erkek evinden odun imecesine (30-40 Merkep ile dağa odun yapmaya) gidilirken, öğleden sonra kız evinde gelinin saçına kına yakılır. Oğlan evinden kız evine kadınlar davul-zurna ile giderek oyun oynayarak eğlenilir ve gelinin sacına manilerle kına yakılarak son verilir. Düğünün ikinci günü erkek evinden kız evine bir gurup erkek giderek (kınalık) odun, tuz, un, oğlak ve damadın eşyalarını götürürler. Daha sonra kız evinden oğlan evine dürü (hediyelik çorap, mendil, havlu) götürülür. Akşam ise oğlan evinden kız evine kadınlar, gelinin eline ve ayağına kına yakmaya gelirler. Bu arada geline kına türküsü ve maniler söylerler. Düğünün üçüncü günü gelin alma günü olup, gelin kıyafeti giydirilirken gelin süslemesi yapılır. Gelin, kıyafeti hiçbir zaman tek başına giyemez. Mutlaka yardım yapılması gerekmektedir. Kıyafetin vücut üzerinde düzgün bir şekilde durması sağlanır. Gelinin arkadaşlarının hazırlamış olduğu dizili karanfil (gelinin güzel kokması için) gelin alma günü, geline takılır. Karanfil omuzundan beline kadar sallanır. Karanfilin değişik diziliş şekilleri vardır. Öğleden önce, ikinci gün oğlan evinden kız evine gelen damadın eşyaları ile kızın çeyizi kız evinden götürülerek oğlan evine döşenir. Öğleden sonra damat ve akrabaları otomobil ile gelin almaya gider. Gelin, oğlan evine geldikten sonra, otomobilden inmesi için indirmelik verilir. Bu olay 20-30 dakika kadar sürmektedir. Eskiden indirmelik olarak damadın yakın akrabaları tosun, düve, dana, cibili tavuk verirken, günümüzde para, altın ve döviz şeklinde yeni evlilere büyük bir yardımda bulunulur. Düğünün ertesi günü, gelin süslenerek duvak günü yapılır. Gelinin saçından yanağına inen sülüf kesilir. Kesilen saç, sabun ile yuvarlak hale getirilerek yanağına yapıştırılır. Gelin ayakta durarak, gelen komşu ve akrabalara sarılır. Gelenler oyun oynayarak eğlenirler ve daha sonra bir dua ile gelinin duvağı açılır. Damat geldikten sonra gelin ve damat oynatılır ve herkes dağılır. Bu gelin kıyafeti düğünden itibaren 40 gün giyilmektedir. Bir kadının hayatında önemli bir geçiş dönemi olan evlenme, yüzyıllar boyunca bütün toplumlarda, özel bir giyim ile belirlenmektedir. Değişen yaşayış biçimine eş olarak değişmelere uğrayan gelin giyimi, günümüzde beyaz ve uzun bir giysi veya kısa bir duvak ve telleri ile bir gelin oluşun ifadesini taşır. Oysa beyaz gelinlik modası bu kadar yaygınlaşmadan önce, Anadolu nun tüm bölgelerinde ve köylerde, bölge ve geleneklere bağlı olarak, özel gelin giysileri giyilirdi. Bugün özel gelin giysileri olan bölgelerin birçoğunda, evlenirken beyaz gelinlik giyilmektedir. Bununla beraber, törelerine bağlı bazı yörelerde beyaz gelinlikle birlikte, geleneksel gelin giyiminin de sürdürüldüğü görülmektedir (GÖRGÜNAY, N.,, 1985, s.103).

1462 I.BURDUR SEMPOZYUMU Araştırma yöresindeki gelin kıyafeti de halen geçerliliğini korumakta, hatta günümüzde giyilen beyaz gelinlikten ziyade özel gelin giysisine rağbet edilmektedir. Bu gelin giysisi giyiniş sırasına göre göynek, şalvar, üçetek (henteri), zıbın ve başlıklardan oluşmaktadır (Bk. Fotoğraf No. 1-2). 1- Göynek İnce, yumuşak bezlerden yapılır. Gömleklik bezler düz beyaz veya beyaz üzerine kırmızı, mavi, sarı renklerle ince çubuklu olarak dokunur. Tenin üzerine giyilir (CREMES, W. I., 1976, s.7712). Takım kıyafetlerini tamamlayan, ten üzerine giyilen ince ipek dokuma veya kumaşlardan yapılan, genellikle açık renk olan giysilerdir. Üç eteği tamamlayan bir giysi olan göynek, İbecik yöresinde ipek veya bürüncek denilen değerli bir kumaştan dikilmektedir. Genelde bürüncek bez göynek denilen bu göyneğin kumaşını kendileri el tezgâhlarında dokumaktadırlar. Bir kilo pamuk ipi (kırklı ipi) ile bir kilo ipek ipi karıştırılıp, çözgü ipi pamuk, atkı ipleri ise ipek olarak dokunan göynek, 2,5 m.den kalça hızasına kadar yapılmaktadır. Dokunan kumaştan bir kol boyu çıkarılıp geriye kalan kumaş ikiye bölünerek yaka açıklığı verilir, 15 cm.e kadar çıt çıt veya düğme ile kapama yapılır. Yakası, etek ucu ve kol uçları iğne oyası, pul oyası veya boncuk oyası ile süslenmektedir (Bk. Fotoğraf No.3). 2- Şalvar Bedenin belden aşağısını örten, bele bir uçkurla bağlanan bol ağlı erkek ve kadın giysisi (Ana Britanica C. 20,, 1986, s.227). Üst kısmı geniş ve kırmalı, bacakları don gibi ayrı ve bol üstlük don adıdır (PAKALIN, M.Z., 1983, s.307). Hem erkeklerin, hem kadınların giydiği bol ağlı geniş üst donu; erkek şalvarları ekseriya yünlü kumaştan, kadın şalvarları da bazan ipekli kumaştan olurdu (KOÇU, R.E., 1969, s.215). İranda ortaya çıktığı sanılan şalvarların, İran da ipek, Mısır da beyaz ketenden yapılanları değerli sayılırdı. Şalvar, Türkiye de pantolonun yaygınlaşmasına değin kullanılmıştır. Bugün de doğu ve güneydoğu Anadolu da halen giyilmektedir. Şalvarlar, ipek, kadife, pazen, atlas, çuha gibi çeşitli kumaşlardan yapılır. Cep ağızları ve paça kenarları şeritlerle süslenir. Paçalı ve paçasız, yarı açık ve tam açık apışlı olmak üzere dört çeşidi vardır. Osmanlı Padişahları, üzeri sırma işlemeli şalvar giyerlerdi. Darüs-saade ağaları kırmızı çuha işlemeli, tatar ağası ise sırma işlemeli dökme şalvar kullanırdı. Saray kadınlarının giydiği işlemeli şalvarlar gül pembesi, kenar sırmalı ince damaskodan yapılırdı (Ana Britannica C. 20, 1986, s.227). Milli giyimde şalvarlar en önemli yeri alır. Değişik biçimde ve boylardadır. Peşli entarilerin altına giyildiği gibi, ayrıca başlı başına üstüne gömlek veya cepken giyilmek suretiyle bir takım meydana gelmiş olur. Bu tarzda bir giyim bazı yerlerde genç kızlar içindir bazı yerlerde çoğunlukla kadınların ev içi giyimidir. Bazı tip şalvarlar belden ayak bileklerine kadardır, az kumaş kullanılır ve bazılarında ayaklar şalvar içinde kalır ve görünmez. Fazla kumaş sarf edilmeyen şalvarlar ev içinde kullanıldığı gibi, ayrıca mutlu günlerde de giyilirdi. Mutlu günlerde şalvarların bele kaldırılmayarak sarkması bir hürmet ifade ederdi. Aynı uzunlukta bazı şalvarların da bele isabet eden kısımları dar olup ayağa doğru genişler, giyildiği zaman ayaklara yakın kısmında hâsıl olan muhtelif büzgü, kıvrıntı ve döküntüler, şalvara ayrıca bir güzellik verir. Bu iki tip şalvara şehir giyiminde daha fazla tesadüf edilir. Paçalı ve apış aralarına kadar açık olanlarını köylü kadınlar ve daha ziyade Yörükler kullanır. Ata binmeye ve zorlu işlere bu şalvarlar çok elverişli gelmektedir (ÖZBEL, K., 1980, s.7). İbecik köyünde, gelin kıyafetini tamamlayan parçalardan biri olan şalvarlar, Bursa denilen saten kumaştan yapılmaktadır. 3m. saten kumaş ile 4m. astarlık (kaput) kumaş birlikte kesilip, beraber dikilir. Ağ kısmına kuş parçası konur. Bu parça şalvarlık kumaştan ayrı, benzer bir kumaştan konmaktadır. Şalvarın ağdan sonraki bölümü, bele kadar bir karış, kaputun artan parçasından olur ve ayrıca uçkur da kaputtan dikilir. Şalvarın paçasının büzgüsü özel bir dikişle yapılır. Paçaya lastik geçmez. Paça ipliği denilen ip, pamuklu yorgan ipidir. Bu ip, bir ucu ağızda, bir ucu ayak başparmağına takılarak bükülür. İki kat olan bu iple paça büzmesi (ulgama) yapılmaktadır. Ulgama dikişi, üstten çok, altta az alınarak yapılan bir dikiştir (Bk. Fotoğraf No. 4). Bu şalvarlar da iki tane farklı renklerde dikilip üst üste giydirilir. İçindeki şalvara gerdek donu denir. Bu şalvarlar, saten kumaştan olduğu gibi kadifeden de dikilmektedir.

I.BURDUR SEMPOZYUMU 1463 3- Üçetek (Henteri) Yakası V biçiminde, kolları bol, belden aşağısı biri arkada, ikisi önde olmak üzere üç dilimli giysi (Ana Britannica, C. 21, s.464). Eteklerinin yanları bele kadar yırtmaçlı önü açık, belden tek düğmeli veya belden bir karış yukarı kadar olan kısmı kapalı, etekleri yerle bir denecek kadar uzun entarilerdir (GÖRGÜNAY, N., 1985, s.109). Üç ayrı etekten oluşmuş giysi (Türkçe Sözlük, 1988, s. 1531). Eskiden giyilen entari çeşitlerinden biride üçetektir. Biçimi itibariyle üçetek şeklinde olduğu için bu ad verilmiştir. Sarayda bulunan cariyeler yaz ve kış ince gömlek üzerine üçetekli entari giyerler, hırka giymekten memnu oldukları için soğuğa dayanamayanlar arka etekleriyle omuzlarını örterlerdi. Kalfalar üçetekli entari altına topuklarına kadar bol paçalı şalvar giyerlerdi. Sultan Abdülmecit zamanında üçetek yerine iki etek moda olmuş, fes yerine de hotoz giymek âdeti çıkmıştır. Şehir kadınları da üçetekli entari giyer ve bu entariler sırma ve ipek işlemeli olurdu (PAKALIN, M.Z., 1983, s.556). Gömlek ve şalvar üzerine giyilen üçeteğin ön dilimleri katlanır kuşağın ya da kemerin altına sıkıştırılır. Giysinin içi astarlı, kol, yaka ve etek kenarları sırma ya da ipek işlemeli olur. Kutnu, çitari, altıparmak ve canfes gibi kumaşlardan yapılan üçetek, genellikle özel günlerde giyilir. Eskiden daha yaygın olarak kullanılan ve Osmanlı saraylarında yer alan üçetek, Anadolu nun bazı yörelerinde, özellikle de Türkmen kadınları tarafından bugün de kullanılmaktadır. Araştırma yöresinde henteri adı verilen üçetek, 4 m. ipekli telli denilen kumaştan, bu işi bilen usta kadınlar tarafından dikilir. Dikilen üçetek astarlıdır. Astar olarak pamuklu basma kumaş kullanılır. Henterinin renkleri genellikle kırmızı, yeşil, sarı, mavi ve mordur. Değişik renklerdeki bu kumaşların üzerindeki desenlerin adına dallı ve topak denir. Henterinin kenarına oymalar yapılır. Bunlar siyah düz sutaşı ve kaytan kurdele ile olur. Üçeteğin etek kısmı üç parça olup, ikisi önde biri arkada bulunur. Etek boyu ayağa kadar uzamaktadır (Bk. Fotoğraf No. 5). Henterinin etek kenarındaki oymalar arasına kaytan kurdeleyi küçük parçalar halinde kesip, tüylendirip koza denilen püsküller yapılır. Kol ucu ve etek ucundaki desenler de kıvrımlı desenler anlamına gelen çendik, fardı adı verilen desenlerdir. Henterinin beline ipekten poçu denilen bir kuşak bağlanmaktadır (Bk. Fotoğraf No. 5). 4- Zıbın Kışın esvab altına giyilen kolsuz pamuklu yeleğin adı, bu yeleğe içlik de denilir. Eskiden kışın kaftan altına mutlaka bir zıbın giyilirdi (KOÇU, R.E., 1969, s.251). İbecik köyünde henterinin üzerine giyilen zıbın, telli denilen ipekli kumaşından veya kadife kumaştan yapılmaktadır. Kaşık sapı (ala ala), kutnu, süzme, kadife, Bursa kumaşından dikilmektedir. Zıbında yeşil, mor, beyaz, pembe gibi renkler seçilir. Bu seçim yapılırken, zıbının altına giyilen henterinin rengine uygun olmasına dikkat edilir. Genellikle henterinin zıt rengi seçilir. Zıbın, 1,5m.den dikilir, bir kol boyu alınıp, gerisi beden olarak kullanılır. Kaputtan veya pamuklu basmadan içine astar yapılmaktadır. Özellikle düz kumaştan olan zıbının boyu, göğüs altında biter. Kol ucundan başlayarak kolun üzeri ve kolla bedenin birleştiği kol dikişinin üstü kordon tutturma tekniği ile yapılan süslemelerle kapatılır. Yaka kenarlarında ve bedenin etek ucunda, aynı nakış tekniği ile bordür şeklinde desenler yer almaktadır. Kol uçlarında kıvrımlı (fardı) desenler bulunmaktadır (Bk.Fotoğraf No. 6). Zıbının ön parçaları kaytan kudele ile birleştirilmektedir. 5- Baş Süslemeleri Başlıklar, geçmiş yüzyıllar içinde oluşup, günümüze kadar gelmiş giyim-kuşam uygarlığımızın örneklerindendir. Başlık giyimi bebeğin doğumu ile başlar, kadının ölümüne kadar sürer. Başlıklar gelenek ve göreneklere böre hazırlanır ve çeşitli malzemelerden yapılabilir. Başlıklarda bölge bölge, köy köy değişiklikler görülür (Türk El Sanatları,,1993, s.33) Araştırma yöresindeki gelin kıyafetinin baş süslemesi de başlı başlına bir uğraşı sonunda ortaya çıkmaktadır. Baş süslemesi, değişik renklerde krep şifonlar (girap), siyah yazma, heril (pul işlemeli beyaz örtü), iğne oyalı renkli bir yazma, baş altını (Sandıklı altını) ve ciya (kuş tüyünden gelin tacı) dan oluşmaktadır (Bk. Fotoğraf No.7). Adeta bir renk cümbüşü içinde olan gelin kızın başı, görenleri hem sevindirmekte hem de hüzünlendirmektedir. Kızın arkadaşları ve akrabaları, kızlarının bu kıyafetleri giyip, bu tacı takmasına, dünya gözü ile gördükleri ve onun bu mutluluğunu paylaştıkları için sevinmekte, aynı zamanda yuvadan ayrılıp gittiği için, bu da onlara sevinçle karışık bir hüzün vermektedir.

1464 I.BURDUR SEMPOZYUMU Başa, sarı, yeşil, mor gibi canlı renklerle birlikte al krep örtülür. Al krepin üstüne ak heril denilen tül üzerine pul işlemeli bir örtü örtülür. Kreplerin başta iyi durması için üzerine heril örtülüp, iki kaşın ortasına gelen yerden iğne ile tutturulur. Krepler arkaya doğru sarkıtılır, üzerine iğne oyalı bir yazma arka ortasından aşağıya doğru indirilir. Heril yüzü örtecek şekilde önde durur. Bunların üzerine ciya bağlanır. Böylece baş tamamlanır. Baş Süslemelerinde Bulunan Parçaların Yöredeki Adları ile Tanımları: Gırap: İnce canlı renkli, değişik renkli olan bir kumaştır. Uzunlukları 2-2,5 m. olabilir. Başa orta kısmından örtülür. İki veya üç tane takılır. Gelinlerde bu sayı artar, beş ile yedi arasında değişir. Siyah Yazma: Bu yazmalar özenle oyalanır. Yazma üçken şeklinde katlanır. Gırapların üzerine, alın üzerine bağlanır. İncilerle süslenmiş bir takı üzerine yerleştirilen baş altınları alına takılır. Baş Altını: Yörede, Sandıklı Altını, 20 lik altını da denir. En az 15 tane 20 lik altını (gerçek altın) ve altın boncuğu ile domino veya naylon bobinlerle dizilir. Kaytan ipi üzerine altın boncuğu ile dizilir. Günümüzde altın boncuğu bulunmadığı için inci boncuk ile yapılır. Koyun yününden eğrilip, sapanla ip örülüp kaytan yapılır. Günümüzde nakış orlonu da kullanılmaktadır. (Bk. Fotoğraf No. 8). Ciya: Turna, kartal kuşlarının tüylerinden toplanıp kök boya yapılarak boyanır. Bir ciya yapmak için 4-5 kuşun kanatlarındaki tüylerden toplamak gerekir. Bu tüyler mavi, kırmızı, sarı, yeşil renklerde kök boya veya hazır boyalara batırılıp çıkarılır. Boyadan çıkarılan tüyler iplere asılıp kurutulur. Renkli kumaş parçası üzerine tüyleri sıralayıp iğne iple dikilir. Araya bez konularak tüyler üst üste konup dikilmektedir. (Bk. Fotoğraf No. 9). Ciya, gelin evden çıkarken takılır. Gelin yüzü (duvak) günü düğünün ertesi günü de giydirilir. Ak Heril: Ak heril, ipek tül üzerine pul işlemeli bir örtüdür. Bu örtüyü kendileri el tezgâhlarında yapay ipek iple dokuyarak, üzerine pullarla işlerler ya da dışardan hazır alıp pullarını yine kendileri işleyerek hazırlarlar. Heril, duvak görevi görerek, yüzü örtecek şekilde önde durur (Bk. Fotoğraf No. 10). Gelin Kıyafetinde Geçen Kumaş İsimleri ve Tanımları: Atlas: Eskiden Çoğunlukla kadın giyiminde kullanılan parlak bir kumaştır. Yedi ayaktan yukarı tezgâhlarda dokunur. Düz ve münakkaaş olarak iki türlüdür. Bunlarda da dokumunda kullanılan malzeme ve işçiliklerine göre, alâ ve ednâ olarak iki kısma ayrılır. En güzelleri İstanbulda işlenmiştir. Gerek düz ve gerek münakkaş olanlardan adları tesbit edilmiş olanları şunlardır: Surmai, elvanî, gülnumî, mermerî, mertebanî, firengi...(özbel, K., 1980, s.18.). Krep: Kadın baş örtüleri yapılan bir nevi ince ipekli dokumalar (ÖZBEL, A.G.E., s.20). Kadife: Çözgüsü ve atkısı ipekten olan havlı kumaş. Atkısında kılaptan bulunanına telli kadife denilir. Kadifenin havı, esas çözgülerinin arasında olan fazla çözgülerden yapılır. Bunlar kumaşın yüzüne atkının bulunduğu yerlere yerleştirilen teller vasıtasıyla çekilip çıkarılır, sonra düzlenir. Türk kumaşları arasında kadifeye 15.y.y. ortalarından evvel rastlanmaz. Esasen bu zamana kadar dışardan ıthal edilen ipekle çalışılmakta idi (ALTAY, F., 1979, s.12.). Bürümcük: Düz ve kıvrak olarak iki türlüdür. Kadın ve erkek iç giyimine ait çamaşırlar, kadın elbiseleri, yatak çarşafları bürümcük ile yapılırdı (Bk. Fotoğraf No. 11). Bazıları tamamıyla ipektir, bazıları ise pamuk karıştırılarak dokunurdu. Çeşitli işlemlerin yapılmasına elverişli olanlarının dokuma malzemesine kılaptan ve tel de katılırdı. En güzel bürümcükler: Üsküp, İşkodra, Bursa ve Kastamonu da dokunurdu. Değişik tekniklere göre işlenen bu dokumalar büyük bir sınıf teşkil ederdi. Tesbit edinebilmiş olanları şunlardır: Penbezar, ağır penbezar, hafif penbezar, yalınkat, penbeçul, kanunî, melez, helâlî, hileli, düz, çözme, eyübî, idare, emret (ÖZBEL, A.G.E., s.19). Amerikan Bezi: Atkı ve çözgüleri pamuk ipliğinden, bez ayağı tekniğiyle dokunmuş tekstil ürünü. Çözgü ve atkısında genellikle 12 numara iplik kullanılır dokunduktan sonra ağartılmaz. Halk arasında iç ve dış yatak ve yastık yüzü olarak kullanılır. Basma haline de getirilebilir (Büyük Larousse, C. 1, 1986, s.536). Kaytan: İpek ya da sırmadan, çapraz balıksırtı örülmüş, ortası yivli şerit (Beypazarı kaytanı: altı kırmızı, üstü beyazdır; İzmir Kaytanı: altı pamuk, üstü beyaz simlidir). Fasone kumaş dokumada kullanılan ve çekmeli tezgah denilen eski tezgahların yan tarafına yerleştirilen ve üretilecek desene göre çözgü ipliklerinin kalkmasına kumanda eden ip (A.G.E., C. 11, s. 6564).

I.BURDUR SEMPOZYUMU 1465 Saten: Genellikle ipek olan, ancak pamuk ya da yünden dokunan düz ve parlak kumaş. Saten armütü, kare biçimindeki raperu, birinci atkı için ilk ipliğin kaldırılıp, diğerlerinin indirilmesiyle ve aynı işlemin her keresinde 1 den büyük bir atlama yaparak diğer bütün atkılar için tekrarlanmasıyla elde edilen armür (A.G.E., C. 16, s.10203). İpek: İpek böceğinin ürettiği maddeden elde edilen iplik ya da kumaş. İpek, örümceklerin ve pulkanatlılar başta olmak üzere kimi böceklerin ipek salgı bezlerinden çıkardıkları yapışkan bir maddedir. İpekliler, iplik memesi denen bir ya da birçok delikten salgılanır ve hava ile karşılaşır karşılaşmaz sertleşir. İpeği, tırtırlar kozalarını örmede, örümcekler ise Ağlarını ve kozalarını dokumada kullanırlar. İpeğin, güç elde edilmesi ve bu yüzden az miktarda kumaş üretilebilmesi nedeniyle ipekli kumaşların ilk örnekleri hükümdarlar ve saraylılar tarafından kullanıldı. Dokumacıların hükümdarlara hünerlerini göstermek üzere uyguladıkları yeni teknikler, dokumanın değerini artırmak için kullandıkları altın ve gümüş teller, ipekli kumaşların değerini artırmak yanında dokumacılık sanatının gelişmesine de katkıda bulundu (A.G.E., C. 9, s.5731). Telli: Bez dokumasında parlak teller bulunan kumaş. Osmanlılar döneminde altın, gümüş tellerle dokunanları vardı. Sonradan altın, gümüş taklidi teller kullanıldı (A.G.E., C. 18, s.11392). Gelin Kıyafetinin Süslemelerinde Kullanılan Süsleme Tekniği: Kordon Tutturma (Blonya iğnesi): Kordon tutturma, desen özelliğine ve uygulanacak yere göre kordonun, ince iplikle elde veya makinada tutturularak yapılan bir nakış çeşididir. Elde yapılan Kordon tutturma işi eski Türk işlemelerinde çok görülmektedir. Bu işin en güzel örnekleri bindallı, çepken, şalvar ve benzeri yerlerde görülebilir. Günümüzde elde uygulandığı gibi makinada da uygulanmaktadır. Kordon tutturma işi, desenin içini tamamen dolduracak şekilde kordonları yan yana tutturularak uygulandığı gibi kenar sularında tek sıra olarak da uygulanabilir. Mümkün olduğu kadar birbirini takip eden desenler tercih edilmelidir. Elde kordon tutturmada desen, kumaşın yüzüne çizilerek, makinada ise kumaşın tersinden çizilerek uygulama yapılır. İşin esas yüzü, işlemenin altta kalan kısmıdır. Kordon olarak kullanılacak iplik masuraya sarılarak makinanın altında, tutturma için kullanılan ince iplik ise üstünde olmalıdır. Kordon tutturma işi başlı başına uygulandığı gibi aplike, astragon işi, beyaz iş, antep işi ve benzeri nakış çeşitleri ile birlikte de uygulanabilir. Uygulamadaki kolaylık, kullanışlılık, zamandan tasarruf ve sonucun başarılı oluşu, bu işin yaygın ve geçerli hale gelmesini sağlamaktadır (ERGÜN,A.-AKKAR,G.-AYDEMİR,N.-ÖLÇEN,S., 1991, s.101). Sonuç Araştırmamızın konusunu oluşturan, göynek, şalvar, üçetek, zıbın ve baş süslemelerinden oluşan gelin kıyafeti, kesim, dikim, kullanılan malzeme ve işleme yönünden ele alınıp, incelenmeye çalışılmıştır. Takımın parçalarından olan göynek, üçetek ve zıbında kare kol kesimi uygulanmış, arka ortaları dikişsiz bütün çalışılmıştır. Üçetek ve zıbında tümden el dikişi (ulgama) kullanılmış, şalvar ve göynekte hem el dikişi hem de makina dikişi ile dikilmiştir. Göynek haricindeki tüm parçalar astarlı çalışılmış, astarlar pamuklu basma ve amerikan bezinden uygulanmıştır. Üçetek ve zıbının süslemelerinde, kaytan kurdele ve düz sutaşı kullanılarak kordon tutturma tekniği uygulanmıştır. Zıbındaki desenler ejderhaya benzetilerek antinaturalist bir şekilde bezeme yapılmıştır. Şalvarda süsleme düşünülmemiştir. Şalvarın ağında bir kuş parçası, bel kısmında uçkurluk için kaput bez kullanılmış, şalvarın ağı yerlere kadar uzanmaktadır. Şalvar giyildiğinde bele oturmayıp kasıklarda kalmaktadır. Bu özelliği de eski devirlerden gelse gerek. Çünkü mutlu günlerde giyilen şalvarların bele kaldırılmayarak sarkması bir hürmet ifade etmektedir. Gelin kıza verilen değer ve özen, kıyafetlerine de yansımaktadır. Kıyafetlerinde gösterilen titizlik ve itina, aynı şekilde baş için de geçerlidir. Eskiden beri Türkler, baş süslerine önem vermişler, değişik şekil ve çeşitlerde taçlar, başlıklar, örtüler, tüyler kullanmışlardır. Araştırma konusunu teşkil eden gelin kıyafetinin önemli bir tamamlayıcısı da baş süslemeleridir. Bu kıyafette de eski dönemlerdeki başlara benzer, kuş tüylerinden bir taç hazırlanmış, bu taç altın ve renkli krep şifonlarla şekillendirilmiştir. Kıyafete ayrı bir güzellik veren, aynı zamanda gelinliği giyen kızın, bir kuş misali evden uçup gitmesini anlatırcasına, görenlere tercüman olmaktadır. Tüylerin sadece gelin alma günü, kız evden çıkarken takılması da ayrı bir önem kazanmaktadır. her biri ayrı renkte olan bu tüyler, kızın duygularını dile getirircesine düğünde bulunanlara hüzün vermektedir. Sonuç olarak, gelin ve kıyafetlerine verilen önem, eski devirlerden günümüze kadar gelmiş ve halen bu özellik muhafaza edilmektedir. Yalnız gelin kıyafeti değil, tüm mahalli giysiler için bu böyledir. Ancak her geçen gün değişen hayat şartları ve teknolojinin ilerlemesi ile yavaş yavaş kaybolma tehlikesi içindedir. Bunu önlemek için eski devirlerden günümüze kadar ulaşan Türk kıyafetlerini ortaya çıkarmak, yeni nesillere aktararak Türk giyimi hakkında bilgilendirmek ve bu kayda değer bilgileri nesiller boyu devam ettirmeyi sağlamak gerekir.

1466 I.BURDUR SEMPOZYUMU Kaynaklar ALTAY, Fikret, Kaftanlar, Yapı ve Kredi Bankası Kültür ve Sanat Hizmetlerinden, İstanbul,1979. Ana Britanica Genel Kültür Ansiklopedisi, Cilt 21, İstanbul, 1986. ARSEVEN, C. Esad, Sanat Ansiklopedisi, Cilt2, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul,1985. ASLANAPA, Oktay, Türk Sanatı, Remzi Kitapevi, İstanbul, 1989. BAYRAKTAR, Fatma, Giyim, 8. Baskı, Ankara, 1990. Burdur 1973 İl Yıllığı, Güven Matbaası, Ankara, 1974. Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi, Cilt 2-11-13-20, Gelişim Yayınları, İstanbul, 1986. ÇİNE, Hamit, Burdur dan Damlalar, Uyan Matbaası, İzmir, 1989. CREMERS, W. İbrahim, Giyim-Kuşam Sözlüğü, Türk Folklor Araştırmaları, Cilt 16, Sayı:324, İstanbul,1976 DEMİREL, Ömer, Osmanlı Anadolu Ailesinde Ev, Eşya ve Giyim Kuşam, Sosyo-Kültürel Değişme Sürecinde Türk Ailesi, T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Yayınları, No: 71, Ankara, 1992. EKİNCİ, Yusuf, Burdur, Ankara, 1995. ERGÜN,A.-AKKAR,G.-AYDEMİR,N.-ÖLÇEN,S., Makina Nakışları, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1991. Gölhisar Gazetesi, Şubat.1995. GÖRGÜNAY, Neriman, İzmir-Kemalpaşa Tahtacıları İle Yugoslavya dan İzmir e Gelen Göçmen Türklerin Gelenekli Gelin Giysileri, Türk Dünyası Araştırmaları, Sayı: 34, İstanbul,1985. GÜNVARAN, Şadiye-Gökçel, Olcay, Giyimde Ön Bilgiler, Emel Matbaası, Ankara, 1968. KAYACAN, İsa, Burdur Hatırlamaları, Gnş. 2. Baskı, Ankara, 1991. KOÇU, R. Ekrem, Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü, Ankara, 1969. Kültür Bakanlığı Milli Folklor Araştırma Dairesi Yayınları, Sayı:22, I. Uluslararası Türk Folklor Kongresi Bildirileri, Cilt 5, Akın Matbaası, Ankara, 1977. KIRZIOĞLU, Neriman Görgünay, Giyim Sanatı ve Kişisel Görünüm, Ankara,1992. ÖGEL, Bahaeddin, Türk Kültür Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1984. ÖGEL, Bahaeddin, Türk Kültür Tarihine Giriş-5, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1978. ÖNGE, Ergül, Türk Giyim Tarihi, S.Ü. Mesleki Eğitim Fakültesi Ders Notları, Konya, 1995. ÖZBEL, Kenan, Bir Kılığı Teşkil Eden Eşyalar ve Giyme Usulleri, El Sanatları Anadolu Kadın Kılıkları, Ankara,1980. ÖZBEL, Kenan, Eski Türk Kumaşları, Kılavuz Kitapları XI, El Sanatları III. ÖZEL, Mehmet, Folklorik Türk Kıyafetleri, Türkiye Güzel Sanatları Geliştirme Vakfı Yayınları 1, Ankara, 1992. PAKALIN, M. Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü III, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1983. Türk El Sanatları, Kültür Bakanlığı Halk Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü Yayınları No. 202, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 1993. Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayını, Cilt 2. Ankara, 1988. UMAY, Günay, Tarihi Türk Kadın Kıyafetleri, İstanbul, 1986.

I.BURDUR SEMPOZYUMU 1467 FOTOĞRAFLAR Fotoğraf No: 1 Gelin kıyafetinin ön genel görünüşü. Fotoğraf No: 2 Gelin kıyafetinin yan genel görünüşü Gelin kıyafetinin arka görünüşü Fotoğraf No: 3 Göyneğin etekucu süslemesinin detay görünüşü. Göyneğin ön genel görünüşü.

1468 I.BURDUR SEMPOZYUMU Neslihan Pehlivandan alınan dışa giyilen kadife şalvarın görünüşü Fotoğraf No: 4 Şalvarın görünüşü. Kadife Şalvarıniçine giyilen ipek şalvarın bel ve uçkurunun görünüşü Üçeteğin arka kol kesimi ve kol ucunun görünüşü. Üçeteğin arka genel görünüşü.

I.BURDUR SEMPOZYUMU 1469 Fotoğraf No: 5 Üçeteğin beline bağlanan poçunun bağlanış görünüşü. Üçeteğin ön genel görünüşü. Zıbının arka beden ve kol üzerinde kesim ve süsleme detaylarının görünüşü. Fotoğraf No: 6 Zıbının yan kol ve omuz detayının görünüşü. Zıbının ön beden ve kol süslemelerinin detay görünüşü.

1470 I.BURDUR SEMPOZYUMU Fotoğraf No: 7 Grapların ve Ciyanın baş üzerindeki görünüşü. Fotoğraf No:8 Neslihan dan alınan baş altınının baş üzerindeki görünüşü. Baş altınının boncuk ve altınlarla diziliş detayının görünüşü. Fotoğraf No:9 Ciyanın kumaş parçası üzerine dizilip, dikilmiş detay görünüşü.

I.BURDUR SEMPOZYUMU 1471 Fotoğraf No:10 Ak Herilin baş üzerindeki görünüşü. Ak Herilin duvak yerine kullanılış görüntüsü. Fotoğraf No:11 İbecik yöresinde bürüncek dokuma tezgâhı.