S-400 Hava Savunma Sistemi Bilgi Notu AR-GE BAŞKANLIĞI
Takdim AK Parti AR-GE birimi olarak gündemdeki önemli konular hakkında bilgi notları hazırlamaktayız. Bu çalışmamızda hava savunma sistemlerini ve S-400 ü ele aldık. S-400 e neden ihtiyaç duyduğumuzu, füze savunma sistemlerinin ve S-400 ün genel özelliklerini açık kaynaklardan derleyerek bir bilgi notu hazırladık. Son kısımda ise S-400 alım sürecinde ülkemizin uyguladığı çok yönlü ve ülke çıkarlarını ön planda tutan politikalarımızı genel hatlarıyla anlatmaya çalıştık. Faydalanmanız dileğiyle AV. Hamza DAĞ Genel Başkan Yardımcısı AR-GE Başkanı İzmir Milletvekili 1
Neden S-400 e İhtiyaç Duyuyoruz? Bir ülkenin savunma gücü, o ülkenin düşmanlarına karşı caydırıcılığını ifade eder. Bu bakımdan ülkemizin jeo-stratejik konumu nedeniyle savunma gücünün de güçlü olması gerekmektedir. Yakın geçmişteki muharebelerden de açıkça görüleceği üzere; kara unsurları havadan gelen tehditlere karşı son derece savunmasız hedeflerdir. İkinci Dünya Savaşı ile birlikte şehirler ve sanayi tesisleri yoğun bombardımanların hedefi oldu. Teknolojinin gelişmesiyle gerçekleşen bu dönüşüm, modern harp sahasının meydanlardan taşarak taraf ülkelerin tamamını kapsayacak şekilde genişlemesi sonucunu doğurmuştur. Bu gibi gelişmeler bu alanda çalışmaların başlamasına sebep olmuştur. Günümüze geldiğimizde uzun menzilli hava savunma sistemlerinin ülkeler için gerekliliği tartışılmazdır. Ülkemizin Ortadoğu coğrafyasının içinde/yakınında yer alması bölgesel krizlerden ve çatışmalardan etkilenmesine ve bunlara karşı tedbir almasına sebebiyet vermektedir. Hali hazırda terör örgütleri DAEŞ, YPG ve Suriye Rejimi direkt olarak ülkemizi etkileyecek tehditler arasında yer almaktadır. Bunun yanında uzun vadeli düşündüğümüzde bölge ülkelerinin silahlanmaya çok büyük paralar harcaması, füze teknolojilerine önem vermesi ve sert gücün bu bölge için önemli bir politika aracı olması güvenlik ikilemi (Security Dilemma) konseptinin de bir gereği olarak askeri alanda hamleler yapmamıza sebebiyet vermektedir. Ayrıca askerî gücü artan ülkenin, dış politikada bağımsız hareket etme kapasitesinin de arttığı gerçeği üzerinden bakıldığında, Türkiye nin bağımsız dış politika izleyebilmek için askerî kapasitesini artırması önemli bir husustur. Bu bağlamda incelediğimizde Türkiye, 1960 lı yıllardan bu yana balistik füze tehdidi altında olan bir ülkedir. FROG ve SCUD tipi füzeler ilk olarak bu dönemde yaygınlaşmaya başlamıştır. Varşova Paktı üyeleri olan Bulgaristan ve Sovyetler Birliği ne ilaveten Irak ve Suriye de ordularını bu füzelerle donatmışlardır. 1980 li yıllardan itibaren de İran ve Irak yoğun bir şekilde füze teknolojilerine yatırım yapmaya başlamışlardır. Bu duruma son yıllarda bölgenin kaotik ortamı, otorite boşluğunun terör örgütlerine alan açması gibi durumlarda eklenince hava savunma sistemi ülkemiz için bir ihtiyaç olduğu değerlendirmesini yapabiliriz. ABD ve Almanya, 2013 Şubatı nda Suriye den gelebilecek tehditlere karşı Malatya ya konuşlandırdığı hava savunma sistemi olan Patriotlar ı 2016 yılında kaldırması da hava savunma sistemine olan ihtiyacımızı etkileyen unsurlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. 2
Füze Savunma Sistemi ve S-400 "Füze savunma sistemi" terimi, herhangi bir ülke tarafından herhangi bir füze türüne (konvansiyonel veya nükleer) karşı savunma sağlayan bir sistem anlamına gelir. Uzun Menzilli Hava Savunma Sistemleri üreten ve geliştiren ülkeler arasında Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Hindistan, Sırbistan, Hollanda, Fransa, İsrail ve Çin'i sayabiliriz. Türkiye, bu ülkelerin arasına ismini yazdırmak için gerekli atılımları gerçekleştirmektedir. Türkiye de hava savunma füzeleri olarak üç ana sistem kullanılmaktadır: Çok yakın gelecekte görev dışı bırakılacak olan Soğuk Savaş döneminde ABD tarafından hibe edilen emektar Nike Herculesler, ABD nin kullanım fazlası olarak Türkiye ye hibe ettiği Rapier ler ve yine ABD den hibe olarak alınan Hawk lar. Dikkat edecek olursak bu üç sistem de kullanım fazlası olarak ABD tarafından Türkiye ye hibe edilmiş, ancak daha sonra Türkiye tarafından modernize edilmişlerdir. Burada da Türkiye nin, modern sistemler yerine sürekli eski sistemleri alıp modernize etme yaklaşımı kendini göstermektedir Şu anda dünyada kullanımda olan en iyi hava savunma sistemlerinden biri olarak gösterilen S-400, Rusya'nın Soğuk Savaş döneminde geliştirmeye başladığı füze savunma sisteminin dördüncü neslini temsil ediyor. Bu sistem, insanlı ya da insansız her türlü hava aracının yanı sıra hem seyir (cruise) hem de balistik füzeleri imha etme kapasitesine sahip olmakla birlikte azami menzili 400 kilometre, ulaşabildiği en yüksek irtifa da 30 kilometredir. Ayrıca, her hedefe iki füze kilitleyerek, eşzamanlı olarak 80 hedefi vurabiliyor. En fazla 3 bin 500 kilometre uzaklıktan fırlatılan orta menzilli balistik füzeleri imha etme kapasitesine de sahiptir. Sistemin içinde yer alan bir füzenin ağırlığı 1,8 ton, uzunluğu sekiz metre ve çapı da yaklaşık 50 santimetredir. Ayrıca 145 kilograma kadar savaş başlığı taşıyabilmektedir. S-400 'Zafer' Füze Sisteminin Künyesi: Üreticisi: Almaz-Antey silah şirketi Konuşlandığı Yerler: Moskova, Suriye, Kaliningrad, Kırım Kullanılmaya Başlanma Tarihi: 2007 Menzil: 400 kilometre Hız: Saniyede 4,8 km Azami Hedef İrtifası: 30 km Eşzamanlı Takip: 80 hedef 3
Hedef Türü: Uçak, seyir füzesi, orta menzilli füzeler, İHA ve diğer havadan izleme sistemleri S-400 Alım Süreci ve Dış Politika Hamlelerimiz Hâlihazırda Türkiye nin elinde herhangi bir yüksek irtifa uzun menzilli hava savunma füze sistemi bulunmamaktadır. Türkiye, hükümetimizin ve Cumhurbaşkanımızın girişimleriyle uzun bir zamandır kendisine ait bir hava savunma sistemi kurmak için çalışmalar gerçekleştirmektedir. Bunun için de daha önce çeşitli girişimlerde bulunulmuş ancak bu girişimler çeşitli sebeplerden ötürü neticelenmemiştir. Hava savunma sistemi almak için Türkiye nin ilk girişimleri 2013 yılına denk gelmektedir. Türkiye nin açtığı Uzun Menzilli Füze Savunma Sistemi ihalesini Çin şirketi CPMIEC verdiği teklifle kazanmıştır. Ancak daha sonrasında çeşitli gerekçelerden dolayı bu proje hayata geçirilememiştir. Türkiye benzer şekildeki itirazları S-400 alımı sürecinde de yaşadı, S-400 ün NATO hava savunma sistemine entegre olmaması ve Rusya dan alınması ABD ve NATO nun itiraz etmesindeki temel sebeplerdir. Ancak Türkiye bu itirazlara karşısında ulusal çıkarlarını ve ulusal güvenliğini ön planda tutan bir duruş sergilemiştir. Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip 4
Erdoğan batı ülkelerinden gelen bu eleştiriler karşısında 25 Temmuz 2017 yılında Körfez ziyareti dönüşünde şu açıklamalarla cevap vermiştir: "Biz yıllardır ABD ile bu tür şeylerde istediğimizi yapamıyorsak, alamıyorsak arayış içerisinde olmak durumundayız ve bunlar bu arayışın bir ürünüdür." Türkiye, S400 ün NATO hava savunma ağına entegre edilmeyeceğini, sistemin bağımsız olarak kullanılacağını beyan etmiştir. Ayrıca Rusya dan Savunma Sistemi alan ilk ülke olacak olmamıza rağmen, Rusya nın hava savunma sistemlerini bulunduran ilk ülke Türkiye değildir. Bilindiği üzere Yunanistan, Güney Kıbrıs tan aldığı Rus yapımı S-300 Hava Savunma Sistemini kullanmaktadır. Uzun Menzilli Bölge Hava ve Füze Savunma Sistemi Projesi kapsamında Rusya Federasyonu ile yapılan görüşmeler neticelendirilmiş olup proje ile 1 adedi opsiyon olmak üzere toplamda 2 S-400 Sistemi tedarik edilecektir. Aynı anda hem hava araçlarına hem de balistik füzelere karşı etkin olan S-400 sisteminin kontrolü tamamen Türk Silahlı Kuvvetleri nde olacak ve S-400 sistemi herhangi bir dış unsura bağlantısı olmadan bağımsız bir şekilde görev yapabilecektir. Sistemin kullanımı, yönetimi, dost düşman tanıma sistemleri milli imkânlarla gerçekleştirilecektir. Türkiye yerli ve milli politikaların bir gereği olarak hizmet aldığı ülkeden teknoloji paylaşımını bir kriter olarak dile getirmektedir. Türkiye S-400 alımı dışında, EUROSAM-T ile 17 Kasım 2017 yılında hava savunma sistemi antlaşması imzaladı. Sistem, Fransız-İtalyan ortaklığındaki Thales-MBDA tarafından geliştirildi. Konsorsiyumun ürettiği Samp-T ler ise, Türkiye nin kısa vadedeki gerçekçi ihtiyaçlarını karşılayıp, orta ve uzun vadede de ortak AR-GE çalışmaları sayesinde Türkiye ye özgün, tehditlere karşı yeni sistemler geliştirilmesini sağlayacak. Bu antlaşma teknoloji transferi ve ortak üretimi de mümkün kılacak şekilde yapıldı. Böylelikle Türkiye, söz konusu silah sistemlerini kendisinin üretebilmesini sağlayacak bilgi birikimi ve teknolojiye sahip olmayı hedefliyor. Rusya nın yanında Fransa ve İtalyan ortaklığındaki konsorsiyumu ile hava savunma sistemi antlaşmasının imzalanması Türkiye nin çok yönlü bir siyaset uyguladığının en önemli göstergelerinden biridir. Ayrıca, dış politikada Rusya ve Avrupa ilişkilerinin birbiriyle alternatif olmadığı mesajı verilmek istenmektedir. Son olarak, Türkiye nin egemenlik haklarına saygı duyan ve silah satışlarını baskı aracına dönüştürmeyen bütün ülkelerle askeri alanda işbirliği yapmaya hazır olduğu ortaya konulmaktadır. 5