Faruk Bildirici Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi ni bitirdi. Gazeteciliğe, Haziran 1980 de Cumhuriyet te başladı. 12 Eylül askeri döneminde sıkıyönetim ve eğitim muhabirliği, 1983 seçimlerinden sonra da Başbakanlık, ANAP ve parlamento muhabirliği yaptı. Bir süre Haber Müdürlüğü görevinde bulunduğu Cumhuriyet ten, Nisan 1992 de ayrıldı. Sabah gazetesinde beş ay süren parlamento muhabirliğinden sonra Ekim 1992 de Hürriyet e geçti. Yaklaşık beş yıl Hürriyet Ankara Büro Şefi olarak görev yaptı. Bu dönemde yazı dizileri hazırladı; portre yazıları kaleme aldı. Araştırma kitapları yayınladı. Bir süre yine Hürriyet te araştırmacı yazar olarak çalıştıktan sonra Mart 2002 de Ankara Temsilci Yardımcılığı na getirildi. 2002-2003 yıllarında Tempo dergisinde Kırlangıç Yuvası köşesinde yazdı. 31 Ağustos 2004-14 Mart 2005 tarihleri arasında Anlatsam Roman Olur başlığıyla Hürriyet gazetesinde gerçek yaşam öyküleri kaleme aldı. Bu dizide kaleme alınan öykülerden hareketle hazırlanan aynı adlı televizyon programı Kanal D de yayınlandı. TV8 de Çuvaldız (1999-2001), Cine-5 te Üç artı Bir, Tv 8 de Nerede kalmıştı? (2009) adlı programlar yaptı. Hürriyet Pazar da Puzzle portreler başlığıyla yayınlanan portre söyleşileri hazırladı. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı nda, üç dönem Araştırmacı gazetecilik dersleri verdi. Konuk öğretim görevlisi olarak Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi nde de iki dönem (2014-2015) Parlamento muhabirliği dersine girdi. Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi nde de (2017-2018) Medyanın güncel sorunları dersi verdi. 19 Nisan 2010 tarihinden bu yana da Hürriyet in Okur Temsilciliği (Ombudsman) görevini yürütüyor. Yayımlanan kitapları: Gizli Kulaklar Ülkesi; Maskeli Leydi: Tekmili Birden Tansu Çiller; Üniforma Slogan Biber; Kuzum Bülent: Ecevit e Aileden Mektuplar; Siluetini Sevdiğimin Türkiyesi; Anıtkabir Racon Zambak; Hanedanın Son Prensi: Mesut Yılmaz ve ANAP lı Yıllar; Yemin Gecesi: Leyla Zana nın Yaşamöyküsü; Serkis Bu Toprakları Sevmişti.
Ayrıntı: 1194 ScholaAyrıntı Dizisi: 42 Günahlarımızda Yıkandık Örneklerle Gazetecilik Meslek Etiği Faruk Bildirici Son Okuma Ahmet Batmaz Faruk Bildirici, 2018 Bu kitabın tüm yayın hakları Ayrıntı Yayınları na aittir. Kapak Fotoğrafı Robert Kneschke / EyeEm / Getty Images Turkey Kapak Tasarımı Gökçe Alper Dizgi Hediye Gümen Baskı ve Cilt Kayhan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti. Merkez Efendi Mah. Fazılpaşa Cad. No: 8/2 Topkapı/İstanbul Tel.: (0212) 612 31 85 Sertifika No.: 12156 Birinci Basım: Haziran 2018 Baskı Adedi 1000 ISBN 978-605-314-296-6 Sertifika No.: 10704 AYRINTI YAYINLARI Basım Dağıtım San. ve Tic. A.Ş. Hobyar Mah. Cemal Nadir Sok. No.: 3 Cağaloğlu-İstanbul Tel.: (0212) 512 15 00 Faks: (0212) 512 15 11 www.ayrintiyayinlari.com.tr & info@ayrintiyayinlari.com.tr twitter.com/ayrintiyayinevi facebook.com/ayrintiyayinevi instagram.com/ayrintiyayinlari
Günahlarımızda Yıkandık Örneklerle Gazetecilik Meslek Etiği Faruk Bildirici
ScholaAyrıntı Dizisi Marx ve Weber'de Doğu Toplumları Lütfi Sunar Benjaminia: Dil, Tarih ve Coğrafya Besim F. Dellaloğlu Kamusal Alan Der. Éric Dacheux İletişim Bilimlerinin Serüveni Michel Bourse-Halime Yücel Varlık Tutulması Ahmet Bozkurt İmgeden Yoruma Halime Yücel Azınlıklar, Ötekiler ve Medya Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu & Dr. Savaş Çoban Orpheus'un Bakışı Ahmet Bozkurt Yeni Medya Çalışmalarında Araştırma Yöntem ve Teknikleri Der. Mutlu Binark Keçi Medeniyeti Neolitik Dönemden Günümüze Uzanan Doğa Kültürü Cemal Ün Türkiye'de Kapitalist Yöneticiler Sınıfı Kültür, Sınıf ve Sosyal Sınırlar Özgür Budak Neoliberal Muhafazakâr Medya Der. U. Uraz Aydın İnternet ve Sokak Sosyal Medya Dijital Aktivizm ve Eylem Der. Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu Dr. Savaş Çoban Özyönetim Düşüncesi Rousseau'dan Marx'a Özgürlük Arayışı Caner Sancaktar Skolastik Fantazya Hayalden Endüstriye Popüler Kültür Odağında Masal Çözümlemeleri Der. Hüseyin Köse Özne Hayatı Konuşunca Der. Aytül Kasapoğlu Göçler Ülkesi Der. Lülüfer Körükmez İlkay Südaş Kadın ve Bedeni Dişilik, Güzellik ve Şiddet Sarmalında Yasemin İnceoğlu & Altan Kar Hayvan Hakları Çetin Nerse Roman Tütün İşçileri Egemen Yılgür Bir Devlet İki Cumhuriyet Türkiye'de Özyönetim ve Merkeziliğin Anayasal Dinamiği Dinçer Demirkent Devrimci Bir Pusula: Gezi Derya Fırat & Cihan Erdal Bahtin Diyaloji, Karnaval ve Politika Fırat İlim Sanatın Gölgedeki Kadınları Sanat ve Edebiyatta Tarih Dışında Bırakılanlar Der. Özlem Belkıs & Duygu Kankaytsın
Gazetecilik, daha özenli olmaları gereken kişiler, hatta çoğu kez bu mesleğin içindekiler tarafından adına leke sürülse de onurlu bir meslektir. Andrew Belsey & Ruth Chadwick
İçindekiler Sunuş: Ama Arınabildik mi?...11 Gülümseten Hatalar...17 Şüpheci Gazetecilik...23 Sonu Gelmeyen İlk Vakaları...33 Ölümlere Saygı...39 Bulmaca Gibi İsim Kodlamaları...48 İntiharlara Medya Etkisi...56 Felaketleri İzlerken...64 Kadın Haberlerinde Erkek Dili...69 Ayrımcılık ve Nefret Söylemi...79 Şiddetin Sıradanlaşmasına Katkı...92 7
Günahlarımızda Yıkandık Silahları Övmenin Cazibesi...98 Terör ve Milli Duruş...104 Barış Gazeteciliği...114 Polis Bakışıyla Polisiye Haberler...124 Masumiyet İlkesine Öncelik...133 İş Dünyasına Güzellemeler...144 Reklam Kokan Sayfalar...156 Davet Gazeteciliği ve Hediyeler...169 Köşelerin Etik Sınırları...179 Magazin Gazeteciliği...188 Özel Hayatın Korunması...200 Gizli Kayıtlar...212 Dış Haberciliğin Evrimi...220 Sorunlu Çeviriler...233 Eğitim Uzmanlık İster...241 Sağlıkta Sağlıklı Habercilik...248 Futbolda Tarafgir Yazarlık...258 Sözcüklerin Seçimi ve Türkçe...270 Haber Nasıl Yazılmaz?...282 Medya Efsaneleri...291 İnternet Haberciliği...296 Dijital Hafıza Unutmaz...307 Sosyal Medyaya Dikkat...315 Haber Fotoğrafçılığında Etik...332 Tekziplerde Doz Aşımı...347 Meslek İlkeleri Üzerine...353 Kaynak Gösterme Ahlakı...363 Logoya İtirazlar...369 Gazeteciliğin Değişimi...375 8
Faruk Bildirici Özel Uçak Gazeteciliği...383 Siyasete Mesafeli Duruş...404 Medyayı Hizaya Getirme...414 Hapsedilen Basın Özgürlüğü...420 Sonsöz Yerine...426 Kaynakça...427 9
Sunuş: Ama Arınabildik mi? K imi yabancı sözcüklerin yerine kullandığımız Türkçe karşılıklar, maalesef o kavramı tam anlamıyla kucaklamıyor. Ombudsman sözcüğü de buna güzel bir örnek. Aynı anlamı yüklemeye çalışsak da okur temsilcisi, ombudsman ın içeriğini karşılamaktan uzak. Okurun sözcülüğünün üstlenileceği, okurların hak ve çıkarlarının gözetileceği, okur şikâyetlerinin takip edileceği gibi bir işleve işaret ediyor okur temsilcisi. En azından sözcüklerin çağrıştırdığı anlam bu. Oysa medya ombudsmanlığı, temelde bir özdenetim mekanizması. Asli görevi de yüksek kalitede gazetecilik yapılmasına katkıda bulunmak, haber kuruluşundaki sorumluluk bilincini yükseltmek, etik standartları gözetmek ve basın özgürlüğünü korumak. Ombudsman, okur ile medya kuruluşu arasında köprü rolünü üstlenir; okurların beklentileri ile gazetecilerin sorumlulukları arasında aracı lık yapar. Okurların içeriğe ilişkin görüş, öneri 11
Günahlarımızda Yıkandık ve şikâyetlerini objektif bir gözle inceler ve sonuca ulaşmasını sağlar. Okurların çıkarlarını en yüksek düzeyde gözetir. Medyada ombudsmanlığın başlangıcı 1960 lara uzanıyor. İsveç teki kamu ombudsmanlığından esinlenerek oluşturulan medya ombudsmanlığı ilk olarak ABD de uygulanmış; oradan Avrupa ülkelerine yayılmış. Bugün dünyanın birçok ülkesindeki medya kuruluşlarında ombudsmanlar görev yapıyor. Ombudsmanlar, 1980 den itibaren de uluslararası bir örgüt olan Haber Ombudsmanları Örgütü (Organization of News Ombudsmen -ONO) çatısı altında örgütlü. Türkiye de ise ombudsmanlığın tarihi hayli yeni. Ombudsmanlık ile medya etiği konusundaki arayışlar birbirine paralel gelişti. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Umur Talu nun hazırlanmasına öncülük ettiği Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi ni 18 Kasım 1998 de açıkladı. Medya mensupları arasında yaygın kabul gördü bu metin. Cemiyet in kongresinde de oybirliğiyle onaylandı. Ardından Milliyet gazetesi, içeriğini ombudsman denetimine açtı. Yavuz Baydar, ilk ombudsman olarak göreve başladığında takvimler 1999 u gösteriyordu. Maalesef geçen zaman içerisinde ombudsmanlık, Türkiye medyasında yeterince yaygınlaşamadı. Günümüzde Hürriyet in yanı sıra Milliyet, Sabah ve Cumhuriyet te olmak üzere Türkiye de sadece dört gazetede ombudsman bulunuyor. TGC nin 1998 de başlattığı medyadaki özdenetim çabalarına, Doğan Yayın Grubu da üç yıl kadar sonra 20 maddelik Yayın İlkeleri hazırlayarak katıldı. Bu ilkelerin kamuoyuna açıklanmasından sonra Hürriyet, 2002 yılında Doğan Satmış ı ombudsmanlığa getirdi. Ancak Hürriyet, bu pozisyonu ilk günden itibaren Okur Temsilcisi olarak adlandırmayı tercih etti. Satmış ın ayrılmasından sonra da bir süre Temuçin Tüzecan sürdürdü bu görevi. 9 Nisan 2010 da ben devraldım Hürriyet Okur Temsilciliği ni. Elbette her gazeteci gibi ben de medya etiği ile ilgiliydim; bu konuda yazılıp çizilenleri izliyor, tartışmalara katılıyordum. Ama yakından ilgilenmem Prof. Dr. L. Doğan Tılıç ile birlikte TV 8 de yaptığımız medya eleştiri pogramı Çuvaldız sayesinde oldu. 28 Ekim 1999 da yayınlanmaya başlanan program, 76 bölüm yayınlandıktan sonra 31 Mayıs 2001 de durduruldu. 12
13 Faruk Bildirici Ombudsmanlık, 38 yılı bulan meslek yaşamımda Çuvaldız - dan sonra medya etiği ile ilgili ikinci görevim. Yedi yılı aşkın bir süredir de devam ediyorum. Okur Temsilcisi olarak pusulam her zaman gazeteciliğin evrensel etik kuralları oldu. Eleştirileri değerlendirirken, Doğan Medya Grubu nun 2012 de yenilenen Yayın İlkeleri nden, Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi nden ve Haber Ombudsmanları Örgütü (ONO) Görev Bildirgesi nden yararlandım. Demirören Grubu nun Hürriyet i satın almasından sonra Doğan Medya Yayın İlkeleri devre dışı kalsa da yine her iki bildirge ile evrensel gazetecilik ilkeleri pusulam olmaya devam etti. Ombudsmanlık görevim sırasında Hürriyet in elemanı ve dolayısıyla editoryal sürecin bir parçası olmama rağmen mümkün olduğunca bağımsız davranmaya özen gösterdim. Görevimle çıkar çatışması yaratacak her türlü eylem ve ilişki den uzak durdum. Öğretici, adil, tarafsız, objektif ve önyargısız bir yaklaşım sergilemeye çaba harcadım. Okurlarla iletişimde sıkıntı yaşamadım; aksine okurlardan gelen her eleştiri benim için öğretici oldu; onların eleştirel yaklaşımlarıyla zenginleştim. 38 yıldır içinde bulunduğum gazeteciliğe farklı pencerelerden bakmama vesile oldu okurlar. Editoryal kadroyla ilişkilerde zorluklar oldu kuşkusuz. Gazetedeki yanlışları açıklama, eleştiri yöneltme, etik ihlalleri denetleme misyonumun kabullenilmesi zaman aldı. Zaman zaman sorunlar çıktı; arkadaşları ikna edemediğim, farklı düşündüğümüz vakalar yaşandı. Böyle olması da doğaldır. Gazeteci milletine hatalarını kabul ettirmenin zorluklarını, tartışmayı kişiselleştirmeden ve amacımın yanlışlardan Hürriyet ve gazetecilik adına artıdeğer yaratmaya çalışmak olduğunu vurgulayarak aşmaya gayret ettim. Yine anlaşamadığımız durumlarda ise geri çekilip konuyu yeniden düşünmek için hem kendime hem de karşımdakine zaman tanıdım. Hataları değerlendirirken gazetede yayınlanan her haber, yazı ya da fotoğrafın editoryal denetimden geçtiğini göz önünde bulundurdum. Hep muhabiri eleştirme kolaycılığına sapmadım. Muhabirden kaynaklanan bir hatayı eleştirirken, editoryal zincirin üst halkalarındaki sorumluluğuna da dikkat çekmeyi görev edindim.
Günahlarımızda Yıkandık Elbette benim de hatalarım oldu, ben de hatalarımdan ders alarak ilerledim. Meslektaşlarının hatalarını açığa vuran, onları eleştiren bir gazeteci olarak ben de hata yaptığımda itiraf etmekten, açıkça yazmaktan kaçınmadım. Kendi hatalarıma da meslektaşlarıma uyguladığım ölçütlerle yaklaşmaya özen gösterdim. Okurlardan gelen eleştiri, görüş ve önerileri, gazetenin hangi bölümüyle, hangi sayfasıyla ilgili olduğuna bakmadan, ayrım yapmadan değerlendirdim. Magazinden spora, gündem sayfalarından hafta sonu eklerine kadar, gelen her okur eleştirisini yanıtsız bırakmamaya çaba harcadım. Eleştirilere, her pazartesi günü gazetede yayınlanan Okur Temsilcisi köşesinde yer verirken, sürekli aynı servisler ve sayfalarla ilgili olmamasına dikkat ettim. Yazıları oluştururken okurların şikâyet ve eleştirilerini öncelikle haberi yazan muhabir ve servis şefine iletip görüşlerini almayı ihmal etmedim. Bir konuyu yazmaya karar verdiğimde de bunu ilgili arkadaşlara bildirmekle kalmadım, çoğu kez taslak yazıyı gönderip değerlendirmelerini istedim. Yazının aramızda gidip gelmesi ve konuşmalarımız da başlıbaşına öğretici, hataların tekrarını önleyen bir süreç oldu. Görüş birliğine varamadığımız konularda ilgili muhabir ya da servis şefinin görüşünü de istediği takdirde benim yazımın yanında yayınladım. Genellikle eleştirdim, yanlışlara dikkat çektim ama yer yer başarılı çalışmalarla ilgili övgüler de yer aldı Okur Temsilcisi köşesinde. Hatalardan arınma ve gazeteciliğe katkıda bulunmanın yanı sıra haber alma hakkı, basın özgürlüğü ile ilgili sorunları, sansür girişimlerini ve yasaklamaları da Okur Temsilcisi köşesine taşıdım. Mesleki sorunlara, gazetecilikle ilgili gelişmelere, meslek örgütlerinin bazı çalışma ve açıklamalarına da zaman zaman yer verdim yazılarımda. Hedef kitlem sadece Hürriyet in editoryal kadrosu ve Hürriyet okurları değildi. Onlarla birlikte tüm medya camiasını, iletişim akademisyenlerini ve özellikle gazeteciliğe yeni başlayanlar ile gazeteci olma hevesiyle İletişim Fakültelerinde okuyan gençleri de hedefledim. Gazeteci milletinin yanı sıra artık sayıları 60 ı aşan İletişim Fakültelerinde okuyan binlerce öğrenci var. Fakültelerde gazetecilik etiği, ağırlıklı olarak teori üzerinden aktarılıyor. Oysa 14
Faruk Bildirici gençler teoriyi ve etik ilkeleri, Türkiye gazetecilik pratiğinden alınmış örneklerle birlikte sunulduğunda daha rahat kavrayabilir. Yazılarım, gazetecilik pratiğinin her kesimi ile ilgili zengin örnekler içeriyor. Bu örneklerin, yeni gazetecilerin meslek etiğini kavramasına ve iletişim camiasındaki etik tartışmalara katkısı olacağını düşündüm. O nedenle de Okur Temsilcisi köşesinde çıkan yazılardan seçtiklerimi kronolojik sırasına göre değil, konularına göre kategorize ettim. Yazılarda küçük düzeltmeler yapmakla yetindim. Bazı yazıları birleştirdim ve yer yer kısalttım. Zaman kiplerini değiştirdim; tarihleri, yılları da ekleyerek açık hale getirdim, ama kişilerin görev ve unvanları değişmiş olsa da yazıda eski unvanını korudum. Aksi halde bugün ve geçmiş arasında bir karmaşa doğacaktı. Hürriyet te sekiz yılı geçen ombudsmanlık deneyimimden damıttığım bu kitabın etik standartları örnekler üzerinden medya ve iletişim camiasına anlatmaya, gazeteciliğin mutfağını okurlara tanıtmaya, okurların medyaya daha farklı, daha bilinçli ve tabii daha hoşgörülü yaklaşmasına yardımcı olmasını umuyorum. Emin olduğum nokta, okuyanların günahlarımızla yıkandığımıza yani evrensel gazetecilik ilkelerine aykırı yanlışlarımızdan arınmak için samimi bir çaba harcadığımıza tanık olacakları. Ama arınabildik mi? Ondan emin değilim. Onu da yine okurlar ve en büyük hakem olan zaman söyleyecek... Faruk Bildirici Nisan 2018, Ankara 15