Rehberlik Gezisi Programı Sayfa 61/124

Benzer belgeler
AYASULUK TEPESİ VE ST. JEAN ANITI (KİLİSESİ) KAZISI

HİERAPOLİS, 06/08/14-21/08/14 ÇALIŞMALARI MERMER RESTORASYONU ÇALIŞMALARI

Tokat ın 68 km güneybatısında yer alan Sulusaray, Sabastopolis antik kenti üzerinde kurulmuştur.

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ YUNAN UYGARLIĞI

Roma ve Bizans Dönemi Tarihi Eserleri. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Aynı Duvarda Düzlenmiş ve Düzlenmemiş Yüzeyler

HİERAPOLİS KAZISI Hierapolis - Pamukkale Missione Archeologica Italiana

2013 YILI TRİPOLİS ANTİK KENTİ KAZI VE RESTORASYON ÇALIŞMALARI

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU KAZI DESTEĞİ: POLEMAİOS ONUR ANITININ KAZI, RESTİTÜSYON VE RESTORASYON RAPORU

İzmir den İstanbul a akşamüstü uçağı.

HELENİSTİK DÖNEM. Pergamon - Bergama. Erken Dönem M.Ö yüzyıllar -kırık buluntuları -erken dönem kent duvarı

Makedonya Cumhuriyeti ; 1991 yılında Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti nin iç savaşlara girdiği dönemde bağımsızlığını ilan etmiştir.

HİERAPOLİS, ÇALIŞMALARIN RAPORU

Muhteşem Pullu

Aphrodite nin Kenti Aphrodisias

Bayraklı Höyüğü - Smyrna

KLASİK DÖNEM. Atina Akropolü, M.Ö.5.yy.

Sende şu sevgi, şu ölüm var ya, yani şu ölümsüzleri, ölümleri alt ettiğin, işte onları bana ver bugünlük. .çözdü göğsünden nakışlı memeliğini,

Roma mimarisinin kendine

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı. Anadolu Üniversitesi Yılı Side Kazısı Çalışmaları. (12 Temmuz-8 Eylül 2010)

YAZ 2015 SAYI: 305. şehir tanıtımı

MAĞARALARI VE YERLEŞİM ALANI

Ramazanoğlu Medresesi: 1540 yılında yapılmış klasik Osmanlı medresesidir.

ASSOS KAZISI 2015 YILI SONUÇ RAPORU yılı çalışmaları kapsamında aşağıda listelenen alanlarda kazı çalışmaları gerçekleştirilmiştir (Resim 1).

PRT 403 Geç Asur-Geç Babil Arkeolojisi

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ. Konu:14.YÜZYIL BEYLİKLER DÖNEMİ MİMARİSİ

KONURALP TEKNİK GEZİ RAPORU

Ankara da SELÇUKLU MİRASI. Arslanhane Camii. (Ahi Şerafeddin) 58 YEDİKITA

BEÇİN KALESİ KAZISI KALE ÇEŞMESİ SONUÇ RAPORU

FOSSATİ'NİN "AYASOFYA" ALBÜMÜ

UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi ve Dünya Mirası nda Türkiye

III.ULUSLARARASI MERMER ve DOĞAL TAŞLAR KONGRESİ KÜLTÜR GEZİSİ KILAVUZU

SULTAN IZZETTIN KEYKAVUS TÜRBESİ, 1217, SİVAS

İşte böylesine bir tatil isteyenler içindir Assos. Ve Assos ta yapılacak çok şey vardır:

MED SANATI: Arkeolojik kaynaklar ise çok sınırlıdır. Iran arkeolojisinde Demir Devri I I I. safhasıdır (Orta Batı İran da: ).

T.C. ŞIRNAK VALİLİĞİ 1990 ULUDERE

İÇİNDEKİLER. GÖREME MİLLİ PARKI VE KAPADOKYA Nevşehir PAMUKKALE HİERAPOLİS İSTANBUL UN TARİHİ ALANLARI XANTHOSLETOON

Turizmde Arz (Tarihsel Çekicilikler)

HABERLER ÖZBEKİSTAN-TÜRKİYE ULUSLARARASI ARKEOLOJİK ÇALIŞMALAR PROJESİ: ÖZBEKİSTAN DA YERKURGAN MERKEZ TAPINAĞI 2013 YILI ARKEOLOJİK KAZI ÇALIŞMASI

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 2 SASANİLER-İSPANYA EMEVİLERİ-TULUNOĞULLARI

Teos Çevre Düzenleme Projesi ve Uygulanması İle İlgili Çalışmalar:

BODRUM HALİME GÜNDOĞDU TURİZM İŞLETMECİLİĞİ

SELANİK ESKİ CUMA CAMİSİ

Pamukkale & Sagalassos Vadilerde İlkbaharın Renkleri.. 27 Nisan - 30 Nisan 2017 Katılımcı sayısı 24 kişi ile sınırlıdır.

SELANİK AYASOFYA CAMİSİ

ANTİK ÇAĞDA ANADOLU ANATOLIA AT ANTIQUITY KONU 3 FRİGLER 1

Bergama'dan Ayvalık'a Balıklı Lezzetler Peşinde Mayıs - 21 Mayıs 2017 Katılımcı sayısı 24 kişi ile sınırlıdır. Emre GEZER

Muhammet ARSLAN KARS KÜMBET CAMİİ (ONİKİ HAVARİLER KİLİSESİ)

ADANA SEYHAN - ULU CAMİ MEDRESESİ ULU CAMİ MEDRESESİ

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ

Adıyaman'ın İsmi Nereden Geliyor?

BİLDİRİCİ AİLESİ ANTALYA GEZİLERİ

H e r Y o l R o m a ya Ç ı k a r

En eski uygarlıklardan biri olan Mısır Uygarlığı Nil nehri vadisinde gelişmiştir. Mısır mimarisinin en önemli yapıtları Mısır Piramitleri dir.


EFES Meryem Ana'yı ağırladı

15. MÜZE ÇALIŞMALARI ve KURTARMA KAZILARI SEMPOZYUMU

KÜLTÜR VARLIKLARI, ANITSAL YAPILAR, SİTLER vb. ÇEVRE VE PEYZAJ TASARIMI

Gezdikçe Gördükçe BD TEMMUZ İzlen Şen Toker. Güzel ağaç adlı masal kasabası. lberobello

Üç Şerefeli Camii. Ahmet Usal - Edirne Vergi Dairesi Başkanlığı

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı

BİZANS DÖNEMİ BAHÇE VE PEYZAJ SANAT TARİHİ

HALFETİ İLÇEMİZ. Halfeti

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı

BUNLARI BiLiYOR MUYDUNUZ

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ MİMARLIK BİLGİSİ DERSİ

KRONOLOJİK İSLAM MİMARİSİ 3 FATIMİLER-GAZNELİLER

Kalem İşleri 60. Ağaç İşleri 61. Hünkar Kasrı 65. Medrese (Darülhadis Medresesi) 66. Sıbyan Mektebi 67. Sultan I. Ahmet Türbesi 69.

2014 Yılı Akhisar Thyateira (Thyatira) Antik Kenti ve Hastane Höyüğü Kazıları

BERGAMA [PERGAMON] DOSYASI

BİNA ÖLÇEĞİNDE KORUMA TEKNİKLERİ

PERVARİ İLÇESİ. Siirt deki Kültür Varlıkları

CAPPADOCIA ULTRA TRAIL

T.C. ŞIRNAK VALİLİĞİ 1990 SİLOPİ

ALBEY DEN GELEN BYZANTION ANTİK KENTİ SUYOLU BYZANTION ANTİK KENTİNDEN. DERLEME MEHMET BİLDİRİCİ Park Apartmanı Şişli İstanbul

İzmir İli Arkeolojik Yüzey Araştırmaları

AYA THEKLA YERALTI KİLİSESİ

ERGAMON Antik ça da Pergamon ad ile an lan Bergama zmir ilinin s n rlar içinde, Helenistik dönemin önemli bir kültür sanat merkeziydi.

ŞANLIURFA YI GEZELİM

S C.F.

ANTİK DÖNEM İN EN ESKİ BİLİCİLİK MERKEZİ KLAROS

Mutluluğu birlikte yaşamaktır

Myra ve Andriake nin sırları aydınlanıyor... Myra ve Andriake, Saint Nicholas, Antalya Arkeoloji Müzesi. 8-9 Aralık 2012 / 1 Gece 2 Gün

ĐSTANBUL DOLMABAHÇE SARAYI, SAAT KULESĐ VE CAMĐĐ TEKNĐK GEZĐSĐ RAPORU

İzmir, Eski Dünyanın Yedi Harikasından biri olan Artemis Tapınağı na ev sahipliği yapan kent...

Abd-i Kethüda (Cücük) Camisi

SİVEREK'TE TARİHİ ESERLER VE CAMİLER

TARSUS DA BİR GÜN...BELKİ DE İKİ... Adanalılar...Mersinliler...Gaziantep, Hatay ve Osmaniyeliler...Türkiye nin gezmeyi sever insanları...

Hierapolis Aziz Philippus Kutsal Alanı


TUR 1 - ĠSTANBUL KLASĠKLERĠ

Görsel İletişim Tasarımı Öğr.Gör. Elif Dastarlı

ANKARA ÜNİVERSİTESİ ZİRAAT FAKÜLTESİ PEYZAJ MİMARLIĞI BÖLÜMÜ ANADOLU SELÇUKLU DÖNEMİ BAHÇELERİ

SELANİK HAMZA BEY CAMİSİ

Ahşap İşçiliğinin 700 Yıllık Şaheseri: Eşrefoğlu Camii [Beyşehir/KONYA]

ŞANLIURFA ARKEOLOJİ MÜZESİ

Medieval Era Evolves Today

İZMİR ARKEOLOJİ MÜZESİ

Evlerin sokağa açılan kapıları düz atkılı ya da kemerli dikdörtgendir. Tek kanatlıdır ve ahşap ya da demirdendir.

Transkript:

Rehberlik Gezisi Programı Sayfa 61/124 MAGNESİA KAPISI: Kentin günümüze kadar korunan Magnesia kapısı çok tahrip görmüştür. Kapı büyük olasılıkla imparator Vespasian (M. S. 67-79) tarafından inşa ettirilmiştir. Kapı Magnesia şehrine baktığı için bu adla anılmaktadır. Kazılarda ele geçen bir yazıttan Artemison dan başlayan tören yolunun Magnesia kapısından tiyatroya ve oradan stadyumun doğu ucundaki Pion kapısından geçerek yine Artemis tapınağına ulaştığı anlaşılmaktadır. DOĞU GYMNASIOMU: Odeon un doğusunda kalan çok iyi korunmuş yapı kalıntıları araştırmacılar tarafından hamam olarak tanımlanmıştır. M. S. 1. yüzyıla tarihlenen söz konusu yapının bir yazıtta belirtildiği üzere Efes li Sofist Fladius Damianus un ve karısı Veda Faetrina tarafından yaptırılmıştır. ODEON: Zengin bir Efes li olan Publis Vedius Antonius tarafından M. S 150 yılında yaptırılan Odeion tiyatro biçimli bir yapıdır. Salonu 1400 kişilikti. Yanında prytaneion ve önünde devlet agorası olduğunu göz önünde tutarsak tiyatro gösterilerinin yanı sıra belediye meclisi olarak ta kullanıldığını söyleyebiliriz. Orkestrasında yağmur sularını akıtacak oluklar bulunmamasından üstünün kapalı olduğu anlaşılmaktadır. DEVLET AGORASI: M. S. 1. yüzyılda inşa edilen Devlet Agorası 160m. x 73m. ölçülerindedir. Devlet Agorasının altında eski çağlara ait kalıntılar da bulunmuştur. M. S. 1. yüzyılda devlet kontrolünde ticaretin yapıldığı dini ve resmi törenlerin düzenlendiği Agora da dört basamakla çıkılan Efes in ticaret borsası gibi bir işlevi olan bir bazilika da bulunmaktadır.

Rehberlik Gezisi Programı Sayfa 62/124 PRYTANEION: (BELEDİYE SARAYI) Prytaneion (belediye binası) Hestia Sunağı ile birlikte şehrin kutsal alanı olarak kullanılıyordu. Burada politik işler görüşülüp, kabuller yapılıyor önemli törenler ve şölenler düzenleniyordu. Sunağın üzerinde Kuretler tarafından daima yakılı tutulan kutsal bir ateş bulunmaktaydı. Bina ilk olarak M. Ö. 3. yy da inşa edilmiş olup bugün görülen kalıntılar 1, yya la aittir. Burada Artemis Ephesia heykellerine dokunulmamış ve bu iki güzel heykel günümüze kadar gelebilmiştir. Bugün Efes Müzesi nde sergilenen iki Artemis Heykeli bu yapı binada bulunmuştur. MEMMIUS ANITI: Bir kitabeye göre diktatör Sulla nın torunlarından Memmius adına Geç Helenistik Dönemde inşa edildiği düşünülmektedir. M. S. 4. yy da anıtın kuzeybatısında büyük bir çeşme ilave edilmiştir. DOMİTİAN TAPINAĞI: Efes te bir imparator adına yapılmış ilk kutsal yapı Domitian tapınağıdır. Efes in en merkezi yerinde 50x100 m. tonozlu alt yapılar üstünde bir teras oluşturularak inşa edilmiştir. Tapınaktan çok az kalıntı bulunmaktadır. Kazılar sırasında İmparator Domitian ın oldukça büyük bir heykeli bulunmuştur. Heykelin bir insan büyüklüğündeki ön kolu ve başı günümüzde Selçuk Efes Müzesi nde sergilenmektedir. KURETLER CADDESİ: Devlet Agorası ile Celsus Kütüphanesi arasındaki yol Kuretler caddesidir. Şehrin idaresinde önemli rol oynayan ve her yıl değişen altı üyeye sahip Kuretler (dini liderler) billiğinin geçtiği yol olduğu için bu ismi almıştır. Caddenin iki tarafında bulunan sütunların gerisinde dükkanlar ve önünde Efes in ünlü kişilerine ait heykeller yer almaktadır. Şehrin en büyük kanalizasyon sistemi mermerle kaplı bu caddenin altındadır. TRAJAN ÇEŞMESİ: Trajan çeşmesi 5. 20x11. 90 m. ölçüsünde, önünde havuz bulunan iki katlı bir çeşmedir. Alt katta kompozit üst katta ise korinth düzeninde sütun başlıkları kullanılmıştır. Yapının ortasındaki bölümde suyun havuza aktığı yerde imparator Trajan ın büyük heykeli duruyordu. Sular heykelin altından çağlayanlar halinde büyük havuzun üzerine dökülüyordu. Trajan çeşmesini süsleyen heykeller bugün Efes müzesinde bulunmaktadır. SKOLASTİKA HAMAMLARI: Panayır dağının güney batı eteğindeki ana caddenin köşesindeki büyük hamam yapısı M. S. l. yy da inşa edilmiş ve M. S. 400 yıllarında heykeli odalardan birinde görülebilen Skolastikai adlı Hıristiyan bir kadın tarafından restore edilmiştir. Üç katlı ve bin kişi alabilecek kapasitedeki bu hamamın diğer katları dinlenme odaları, kütüphaneler ve eğlene salonlarından oluşmaktaydı. Taban ve duvarlar mermer ve mozaiklerle kaplanmıştır. LATRİNA: Kentin genel tuvaleti olan bu yapının ortasında kare planlı bir havuz, yanlarında bir sıra tuvalet taşı bulunmaktadır. Tuvalet taşlarının hemen önünde su kanalı yer alır. Tabanı mozaiklerle kaplıdır. HADRİAN TAPINAĞI: Efes in küçük ancak en göz alıcı eserlerinden olan Hadrian tapınağı bir Sella dan ve Portiko dan oluşmaktadır. Sella nın üstü taş tonozla örtülüydü. Yanlarda düz olan alınlık ve onun üzerindeki friz iki sütunun ortasında bir kemer biçimi alır. Ortası Tyche (kent tanrıçası) büstü ile süslü olan bu kemeri bugün yalnız iki uçtaki kalmış olan alınlık çevreliyordu. Hadrian tapınağı M. S. 4. yy da kısmen yıkılmış olduğundan restore edilmiş ve bu sırada Portikonun iç duvarlarının üstünü süsleyen 4 kabartma eklenmiştir. Efes in kuruluş hikayesinin resmedildiği kabartmaların asılları müzede bulunmaktadır. Sellada İmparator Hadrian ın heykeli bulunmaktadır. Tapınağın önünde duran ve dörtköşe sütunlarıyla dayanan dört kaide üstünde Roma imparatorları Galerius Maximianus, Diocletianus ve Constantius Chlorus un bronz heykelleri bulunuyordu. YAMAÇ EVLER : Bülbül Dağının yamaçlarında Efes li zenginlerin ikamet ettikleri belirtilen evler vardı. Yakın zamanda restore edilerek orijinal durumlarına biraz daha yaklaşan bu evler, geniş merdivenlerle caddeye dikey olarak açılmaktaydı. İki veya üç katlı oldukları bilinen evlerin duvarları fresk ve yerler de mozaiklerle süslüdür. Tabanda ısıtma sistemi vardır. M. S. 1. yy da inşa edilen evler daha sonraki yıllarda bir çok değişiklikler yapılarak 7. yy a kadar kullanılmıştır.

AŞK EVİ: İlk inşa devresi İmparator Trajan dönemine rastlamaktadır. İki katlı bir yapıdır. Arkada tuvaletler ve Skolastika hamamı ile ortak bir yapı oluşturur. Bir yazıttan aşk evi olduğu anlaşılan bölüm ile büyük bir tuvalet bu yapı topluluğunun ilk inşa evresine dahil edilir (M. S. 1. yy). Üst kattaki odaların kızlara, alt kattaki odaların ise konuklara ait olduğu düşünülmektedir. Aşk Evinin baş salonunu mozaik döşeli yemek odası oluşturuyordu. Yerde dört mevsimi simgeleyen bir mozaik bulunuyordu. Bu Aşk Evi Pompeidekilerle karşılaştırıldığında büyüklüğüyle dikkati çekmektedir. Rehberlik Gezisi Programı Sayfa 63/124 CELSUS KÜTÜPHANESİ: Efes in önemli yapıtlarından biri de Celsus kütüphanesidir. 1970 yılında onarım çalışmaları başlatılmıştır. 1978 yılında onarım çalışmaları kütüphanenin ön yüzünün ayağa kaldırılmasıyla tamamlanmıştır. Kütüphane 9 basamaklı bir merdivenle çıkılan ve tonozlu bir alt yapının oluştuğu platform üzerinde yükselir. Yan galeriden Celsius un lahitinin bulunduğu odaya geçilir. Kütüphanede bulunan kitapları nemden korumak için bina çift duvarla çevrilmiştir. Bu duvarlar üzerinde bulunan dolaplarda yada raflarda rulolar ve ciltler halinde bir araya konulmuş el yazmaları saklanıyordu. Aleksandria ve Bergama kütüphanelerinden sonra dönemin en büyük üçüncü kütüphanesidir. Bu kütüphane M. S. 35 yılında Asya Konsülü Julius Celsus Palemaeanus adına oğlu Julius Aquila tarafından yaptırılmıştır. 60. 90 x 16. 72 ölçülerinde dıştan iki katlı, içten tek bir salondan oluşur. Roma Mimari özelliklerini tümüyle yansıtan yapının ön cephesinin dekorasyonu, devrinin en güzel örnekleri arasında yer alır. Ön cephe sütunları arasında yer alan dört kadın heykeli akıl, kader, ilim ve erdem ögelerini sembolize eder. Bugün bu heykellerin orijinalleri Viyana Müzesinde sergilenmektedir. MAZEUS-MİTHRİDATES KAPISI: Celsus Kütüphanesi nden Agora ya geçişi sağlar. Yanlarında köle olarak bulunan ve daha sonra özgürlüklerini bağışlayan İmparator Augustus ve ailesi adına bu iki esir tarafından M. Ö. 4. -3. yılda yaptırılmıştır. TİCARET AGORASI: Efes in ticaret Agora sı Helenistik dönemde kurulmuştu. Agora nın dört kenarı stoalarla çevrilidir. Agora nın İon düzenindeki batı kapısından ele geçen mimari parçalar Helenistik dönem stil özellikleri göstermektedir. Agoranın ortasında Horologion yani bir su ve güneş saati bulunmaktaydı. Çevrelerinde de yüzlerce heykel vardı. Bugün bu heykellerin yalnızca kaideleri ele geçmiştir. SERAPİS TAPINAĞI Agorada yer alan ve Hıristiyanlık döneminde kilise haline dönüştürülen Serapis tapınağı da yine Efes in en ilginç yapıları arasında yer almaktadır. Yapılan araştırmalar Mısırlı kolonistlerce yaptırılmış olduğu inancını artırmaktadır. Bugün tapınağa, agoranın güneybatı köşesindeki bir merdivenle ulaşılmaktadır. Tapınak Barok stil özelliklerini göstermektedir. Yıkıntılar arasında Mısır granitinden yapılmış bir heykel parçasının bulunması ve bulunan yazıtların birinde Mısır kült ritüellerinden söz edilmesi bir başka yazıtında Serapis dinine girenlerden bahsetmesi nedeniyle, buranın Serapis Tapınağı olduğu düşüncesi kesinlik kazanmaktadır. MERMER CADDE: Mermer cadde, Efes Artemis tapınağından başlayan önce Vedius Gymnasionu ve stadyumu geçerek tiyatronun batısı ile Agoranın doğusundan ilerleyen, kütüphanenin önünden doğuya kıvrılarak Devlet Agorasına çıkan, arkasından da Magnesia kapısından itibaren kuzeye yönelip tekrar Artemis tapınağına varan kutsal bir yoldu. Bu yol aynı zamanda kentin ana caddesiydi. Atlı arabalara ayrılmış bu caddede yayalar için yüksek bir platform yapılmıştır. Caddenin altında bir insanın girebileceği büyüklükte gelişmiş bir kanalizasyon sistemi bulunmaktadır. TİYATRO: Efes in iyi korunmuş yapılarından en büyüğü ve en etkileyicisi tiyatrosudur. İlk kez Helenistik dönemde inşa edilen tiyatro M. S. 1 2.. yy da aittir. Roma döneminde İmparator Claidus zamanında genişletilmiş ve İmparator Trajan ın döneminde de tamamlanmıştır. Sahnenin ilk iki katı imparator Neron zamanında yapılmıştır. Üçüncü kat daha sonra eklenmiştir. Tiyatro 24. 000 kişiliktir. İzleyicilerin oturduğu kısım (cavea) üç diazomalıydı ve cavea ya giriş yanlardaki geçitlerden sağlanıyordu. Tiyatro geç Roma Devrinde gladyatör dövüşlerine de sahne olmuştur. St. Paul Hiristiyanlığı yaymak için çıktığı yolculuğu sırasında Efes e gelmiş ve bu tiyatroda Efeslilere hitap etmek istemiştir. Gümüşten Artemis heykelcikleri yapan Demetritus mesleğini kaybedeceğini düşünerek

Rehberlik Gezisi Programı Sayfa 64/124 tiyatrodaki halkı kışkırtmış Efes in Artemis i uludur diye bağırmıştır. Galeyana gelen halk St. Paul ün üzerine yürümüştür, araya giren yetkililerin yardımı ile St. Paul Efes i terk etmiştir. Tiyatronun altında bulunun çeşme Helenistik döneme ait tek yapıdır. ARKADİANE CADDESİ: İlk olarak Geç Helenistik devirde yapılmıştır. İmparator Arcadius (395-408) zamanında onarıldığı için bu isimli anılmaktadır. 500 metre uzunluğunda ve 11 metre genişliğindedir. Caddenin iki yanında galeriler, dükkanlar bulunmaktaydı. Bu cadde bir tür tören caddesi olarak kullanılmaktaydı. Liman caddesi olarak da adlandırılan cadde geceleri aydınlatılıyordu. Caddenin orta kısmında dört sütundan oluşan bir anıt bulunmaktadır. Bu sütunların üzerinde dört havarinin heykeli mevcuttu. TİYATRO GYMNASİUMU: Roma imparatorluğu döneminde M. S. 2. yy başında inşa edilen tiyatro Gymnasion un ancak palestrası ortaya çıkarılmıştır. Burası hem beden hareketlerinin yapıldığı bir yer hem de küçük stadyum olarak işlev görüyordu. Aynı zamanda Efes in en büyük Gymnasiumudur. LİMAN GYMNASİUMU VE HAMAMLARI: Efes kentinin en büyük mimari topluluğu olan Liman Gymnasiomu ve hamamlarının bugüne değin küçük bir bölümünün kazılmasına karşın ayakta bulunan kalıntıları çok etkileyicidir. Gymnasion un biri 90x90 metre, öteki 200x240 metre ölçüsünde olmak üzere iki palaestrası, yani beden hareketlerinin yapıldığı yeri vardı. Büyük palestra 13 çeşit renkteki mermer plakalarla kaplanmıştır. Küçük palestranın kuzeydeki salonunun imparator kültüne, güneydekinin de derslere ve toplantılara ayrılmış olduğu saptanmıştır. M. S. 4. yy da yapılmış bir bronz atlet heykelinin güzel bir roma kopyası güney salonda bulunmuştur. Bu heykel halen Viyana müzesinde sergilenmektedir. Yapı topluluğunun hamam kısımları da büyük kalıntılar halinde ayakta durmaktadır. Yapı topluluğunun hamam kısımları da M. S. 2. Yüzyılda inşa edilmiş olup, 4. yüzyılda İmparator Konstantinus II. zamanında değişikliğe uğradığından Kostantinus Hamamları adıyla da anılmaktadır. ÇİFTE KİLİSELERİ (KONSÜL KİLİSESİ) : Bizans hamamlarının karşısında yer alan Çifte Kiliselerin Hristiyanlık dünyası için son derece özel bir önemi vardır. 431-438 yıllarında konsül toplantısının yapıldığı kilise 265x29. 5 m. boyutlarında bir yapıdır. M. S. 11. Yüzyılda Roma döneminde bir bazilikaya dönüşen yapı Meryem Ana ya adanmış ilk kilisedir. Burada yapılan 3. Konsül toplantısında Katolizmin doğması kararları alınmıştır. Bazilikanın M. S. 4. yüzyılda kiliseye dönüştürülmesi esnasında batı tarafına nefli bir yapı eklendiği ve batı girişinden sonra büyük bir antrium yer aldığı gözlenmektedir. Kilise kısmına geçmek için tabanı mozaikli bir nartexten geçilir. Vaftiz yerinin ortasın da vaftiz havuzu ve duvarlarında haç figürleri bulunmaktadır. M. S. 7. yüzyılda kilisenin apsisinden açılan bir kapı ile ikinci bir kilise inşa edilmiş ve böylece kiliselerin adı Çifte Kiliseler olarak anılmaya başlamıştır. Bu yeni açılan bölüm din adamlarının ikametlerine ayrılan kısımlar bulunur. STADYUM: Vedius Gymnasionun güneyinde bulunan stadyum, her çeşit törenlerin, atletik yarışmaların, araba koşularının ve gladyatör dövüşlerinin yapıldığı yerdir. 200 x 30 metre boyutlarındaki yapı at nalı şeklinde inşa edilmiştir. Bugünkü Panayır dağının etekleri üzerinde oturma yerleri vardır. Oturma yerleri erken Hıristiyanlık döneminde Ayasuluk surunun yapılmasında kullanıldıkları için stadyum çok tahrip görmüştür. Stadyumun yalnız batı yönü gün ışığına çıkarılmıştır. VEDİUS GYMNASİUMU: Efes in önde gelen varlıklı kişilerinden olan Publius Vedius M. S. 150 tarihinde dostu ve hamisi imparator Antonius Pius ile tanrıça Artemis adına yaptırmıştır.. Bu yapı bir Gymnasium ve hamamın birleşmesiyle ortaya çıkmıştır. Yapı topluluğunun doğusunda yer alan Palaestra nın propylonu güneydedir. Bu giriş, zamanında heykellerle süslüydü. Propylonun batısındaki uzun oda tuvalet olup buraya hem güneyden hem de batıdan yani sokaktan girilebiliyordu. ARTEMİS TAPINAĞI: Efes teki Artemis Tapınağı dünyanın yedi harikasından biri olarak bilinir. Artemision çok görkemli bir yapıydı. Tapınağın en büyük özelliği Helen dünyasının antik çağında mermerden yapılmış en büyük yapı olmasıdır. Anıtsal ölçüdeki ilk mimarlık eseri sayılmaktadır. Her ne kadar bugün o görkemli tapınağın yerinde bazı temel kalıntılardan başka bir şey kalmamışsa da kazı sırasında ele geçen parçalardan yararlanılarak eserin rekonstrüksiyonunu çizme olanağı doğmuştur. Helenler gelmeden önce Artemis Tapınağının yeri yörenin halkı tarafından tapınılan Kybele ye ait kutsal bir alandı. Arkaik Artemision un altında bulunmuş olan güzel fildişi ve altın sanat eserlerinin birçoğu İstanbul Arkeoloji Müzesinde korunmaktadır.

Rehberlik Gezisi Programı Sayfa 65/124 İon dünyası M. S. 6 yy ın ikinci yarısında altın çağını yaşadığından tapınak Efesliler için artık küçük sayılıyordu. Girit ten getirilen mimarlar tapınağı yeniden inşa etmişler. Arkaik Artemision yüzyıl boyunca görkemi ve güzelliğiyle antik çağda bütün dikkatleri çekiyordu. Ancak Herostratos adlı bir şöhret düşkünü, adını ölümsüzleştirmek için Büyük İskender in doğduğu yılda M. Ö. 356 da tapınağı ateşe verdi. Ağaçtan yapılmış olan tavan ve iç alınlık tamamen yandı. Bunun üzerine Efesliler tapınağı yeniden inşa ettiler. Yeni Artemision un üst yapısı Arkaik dönem yapısını bir benzeriydi. Paralar üzerindeki tasvirlerden anlaşıldığına göre yeni Artemision un dar yüzlerinde birer alınlığı vardır. Ayrıca yapı Semerdam şeklinde örtülüydü. Strabon a göre tapınak yedi kez yıkılıp yeniden inşa ettirilmiştir. Şimdi tapınak kalıntısı Helenistik döneme aittir. Selçuk Kuşadası yolu üzerinde bulunan tapınak 127 sütunluydu. Sunak yerine 13 basamak ile çıkılmaktaydı. Tapınaktaki heykeller yarışmalarda seçilerek konulmuştu. Ayasuluk tepesi erken Hıristiyan, Bizans ve Selçuk devirleri süresince çok iyi bir kale ile savunulmuştur. Halen ayakta bulunan sur erken Hıristiyanlık dönemde inşa edilmiştir. Daha sonra Selçuklular döneminde yeniden restore edilmiştir. Kale duvarındaki ana giriş kapısı Roma yapılarından sökülen taşlarla M. S. 6yy da yapılmıştır. İçinde yuvarlak kuleli bir camii, Bizanslılara ve Türklere ait birçok sarnıç bulunmaktadır. YEDİ UYUYANLAR M. S. 5. ve 6. Yüzyıla rastlayan dönemde yapıldığı sanılan Yedi Uyuyanlar Ören yeri dini bir merkez hüviyetindedir. Rivayete göre Hristiyanlığın resmi dini olarak kabulünden önce, İmparator Decius zamanında putperestlerden kaçarak buraya sığınan yedi genç uykuya dalıp iki yüzyıl sonra uyanmışlardır. Uyandıklarında İmparator Theodosius II zaamanında Hristiyanlık resmi din olmuştur. Bu mucize olay üzerine, öldükten sonra bu yedi gencin tekrar gömüldüğü ve adlarına büyük bir bina yaptırıldığı sanılmaktadır. Bugün kazılarda ortaya çıkarılan yapı oldukça büyük abidevi boyutlardadır ve çoğu kaya oyma mezar buluntularına, iki kilise ile katakomplara rastlamaktadır. Halen dört katı görülebilen kalıntıların yedi katlı olması muhtemeldir. Zeminde bulunan dehlizlerin dini amaçlı eğitim için kullanıldığı, buranın bir manastır hüviyeti taşıdığı izlenimini vermektedir. ST. JEAN KİLİSESİ: St. Jean Kilisesi, Ayasuluk tepesinin (Selçuk Kalesi) güney eteğindedir. M. S. 2. yüzyıla değin uzanan bir Hıristiyan efsanesine göre St. Jean bu tepede yaşamış ve öldüğü zamanda buraya gömülmüştür. Mezarın üzerine önce bir anıt dikilmiştir. Daha M. S. 4. yy da bu anıtın çevresine bir kilise inşaa edilmiştir. Yapı Efes teki Bizans dönemi yapılarının en görkemlisidir. Kilise haç şeklindedir. Daha sonra buraya M. S. 527-565 yıllarında Justinyen tarafından kubbeli bir bazilika inşaa ettirilmiştir. M. S. 7-8. yy larda Arap akınlarına karşı kilisenin çevresine sur duvarları yapılmıştır. Ayrıca kilisenin bulunduğu yer kaleye bağlanarak buraya bir dış kale görünümü verilmiştir. Kilisenin hazine dairesi, nefler, narteks, şapel, atrium, mezar odası ve vaftizhane bölümleri görülebilir. İSA BEY CAMİİ: Selçuklu sanatının en önemli eserlerinden biri de İsa Bey in mimar Ali İbn Ed Dımışki ye Ayasuluk tepesinde inşa ettirdiği İsa Bey Camiidir. Oldukça iyi korunmuş olup üzerinde bulunan kitabede bitiriliş tarihi olarak 1375 yazmaktadır. 51mx57m ölçülerindeki bu camide Efes ve Artemis Tapınağından getirtilen mimari parçalar, özellikle sütunlar kullanılmıştır. Katharina Otto- Dor tarafından saptandığı üzere bu yapı hem avlulu Türk camii tipinin hem de Anadolu sütunlu camilerini bilinen en eski örneğidir. Caminin süslemelerindeki detayları, özellikle bitkisel motifleri, güney kubbesinin fayans mozaikleri, ayrıca batıdaki ana kapısının anıtsal yüksekliği ile tipik Selçuklu mimarisinin özelliklerini taşımaktadır. EFES ARKEOLOJİ MÜZESİ: Efes Müzesi, Efes ve yakın çevresinde bulunan Miken, Arkaik, Klasik, Hellenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirlerine ait önemli eserlerin yanı sıra kültürel faaliyetleri ve ziyaretçi kapasitesi ile de Türkiye'nin en önemli müzelerinden biridir.

Rehberlik Gezisi Programı Sayfa 66/124 Efes Müzesi'nin ağırlıklı olarak bir antik kentin eserlerini sergileyen müze olması nedeniyle kronolojik ve tipolojik bir sergileme yerine eserlerin buluntu yerlerine göre sergilenmeleri tercih edilmiştir. Buna göre salonlar Yamaç Evler ve Ev Buluntuları Salonu, Sikke ve Hazine Bölümü, Mezar Buluntuları Salonu, Efes Artemisi Salonu, İmparator Kültleri Salonu olarak düzenlenmiştir. Bu salonların yanı sıra müze iç ve orta bahçelerinde çeşitli mimari ve heykeltraşlık eserleri bahçe dekoru içinde ve uyumlu olarak sergilenmektedir. İki büyük Artemis heykeli, Eros başı, Yunuslu Eros heykelciği, Sokrates başı, Efes Müzesi'nin dünyaca tanınmış ünlü eserlerinden bazılarıdır. Efes Müzesi koleksiyonlarında halen yaklaşık 50. 000 eser bulunmaktadır. Bu sayı her yıl sürdürülen arkeolojik kazılar sonucu ortaya çıkarılan veya çevre halkının bağış yoluyla getirdiği eserler ile artmakta, müze koleksiyonları zenginleşmektedir. Bu eserlerin kısa süre içinde bilim dünyasının ve insanlığın hizmetine sunulması düşüncesiyle Efes Müzesi'nde "Yeni Buluntular Salonu" oluşturulmuştur. Ancak, bu salon her zaman yeterli gelmemekte, diğer salonlardaki sergilemelerin de yeni buluntular ışığında ve çağdaş müzecilik anlayışına uygun olarak yenilenmesi gerekmektedir. Bu anlayışa uygun olarak Yamaç Evler ve Ev Buluntuları Salonunda yapılan yeni düzenlemede buluntu gruplarını bir arada sergileyerek konu bütünlüğü oluşturulması amaçlanmıştır. Salonda günlük yaşam konusu içinde her çağdaki insan için vazgeçilmez gereksinimler olan tıp ve kozmetik aletleri, takıları, ağırlıklar, aydınlanma araçları, müzik ve eğlence buluntuları ve dokuma araçlarından örnekler; ev kültü ve dekorasyonunda kullanılan heykelcikler, imparator ve tanrı heykelleri, büstleri ve mobilyalar sergilenmektedir. Salonun bir bölümünde Efes Yamaç Evler'den "Sokrates Odası" olarak bilinen bir oda fresk, mozaik ve çeşitli mobilyalardan oluşan dekoru içinde foto-mankenler ile düzenlenmiştir. Efes Müzesi'nin müze, Efes ve Selçuk içinde yeni düzenlemeler sonucu ziyarete açılan yeni bölümleri; 1- Arasta ve Hamam Bölümü: Müzenin orta bahçesine bitişik, müze ile bütünlük oluşturan bölümde eski Türk kasabalarında ticaret hayatı ve kaybolmaya yüz tutan çeşitli el sanatları canlı olarak sergilenmektedir. Tarıma bağlı yöresel yaşamda önemli yer tutan tahıl öğütme sistemi (değirmenler) gelişimi ve farklı tipleri ile; bakırcılık ve gözboncuğu yapımı; Türk çadırlarının sergilendiği bölüm içinde eski Türk yapısı ve 16. yüzyıla ait Osmanlı hamamı da restore edilerek sergi alanında değerlendirilmiştir. 2- Ayasuluk Kitaplığı: Efes Müzesi'nin arka sokağı içindeki eski bir Türk yapısı (14. yüzyıl) müze tarafından restore edilmiş ve semt halkının günlük gazete veya kitap okuyabileceği küçük bir kitaplık işlevi kazandırılmıştır. 3- Görme Engelliler Müzesi: Efes aşağı Agoradaki antik dükkânlardan biri restorasyonu yapılarak görme engelilerin gezebileceği bir müzeye dönüştürülmüştür. İki bölümden oluşan bu müzede kopya ve orijinal eserler sergilenmektedir. http://www. izmirkulturturizm. gov. tr/genel/belgegoster. aspx?f6e10f8892433cffdad6ed77ddf5ae290b809aafba588c3b&vurgulanacak=efes

Rehberlik Gezisi Programı Sayfa 67/124 10. Gün: 01. 02. 2010 PAZARTESİ: ÖZDERE İZMİR AFRODİSİAS PAMUKKALE/HİERAPOLİS (390 km) Afrodisias Aydın İli'ne bağlı Karacasu ilçesinde yer alır. Adını aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite den alan Aphrodisias özellikle Roma çağında Aphrodithe tapınımı ile ünlenmiş antik bir kent olup, günümüzde de çok iyi korunmuş anıt yapıları ile Türkiye nin en önemli arkeolojik yerlerinden biridir. Sonraki devirlerde üzerine tiyatro yapılan höyük, M. Ö. 5000 lere kadar giden Prehistorik bir yerleşmedir. M. Ö. 6. yüzyılda Aphrodisias küçük bir köydür. İlk Aphrodithe tapınağı da bu devirde yapılmıştır. Bu görünüm M. Ö. 2. yüzyılda ızgara planlı kentin kuruluşu ile değişmiştir. Bu devirde kentte, yaklaşık bir kilometrelik bir alana yayılmış 15000 civarında insan yaşamaktaydı. M. Ö. 1. yüzyılda Roma İmparatoru Augustus Aphrodisias şehrini kişisel koruması altına aldı. Bugün ayakta kalan anıtlar ondan sonraki iki yüzyıl içinde yapıldı. Tiyatro ve tapınak arasında etrafı sütunlarla çevrili iki meydan planlandı (Tiberius Portikosu ve Agora). Antik dünyanın en iyi korunmuş stadyumu ise kentin kuzey ucunda yer alıyordu. M. S. 3. yüzyılın sonlarında Aphrodisias Roma İmparatorluğunun Karia Eyaletinin başkenti oldu. M. S. 4 yüzyılın ortalarında da kentin etrafı surla çevrildi. M. S. 6. yüzyıldan itibaren bayındır halini ve önemini kaybetmeye başladı. Aphrodithe Tapınağı kiliseye dönüştürüldü. Küçük bir kasabaya dönen kent 12. yüzyılda tamamen terk edildi. Bu kent antikçağın önde gelen mimarlık, sanat, heykeltıraşlık ve tapınma merkezlerindendir. Bizanslı yazar Stephanos, kentin kuruluşunu M. Ö. 13. yüzyıla kadar dayandırmaktadır. Karacasu ilçesinin 12 km. güneydoğusunda bir Karia kenti olarak kurulan Aphrodisias, altın çağını Roma döneminde yakalamıştır. Bu dönemde olağanüstü güzellikte mermer heykeller ve yapılar inşa edilmiş ve Aphrodisias stili olarak bilinen bir sanat ekolü de gelişmiştir. Yapılan arkeolojik araştırmalar sonucunda kentte mimarlık ve heykeltıraşlığın yanı sıra tıp ve astronomi alanlarında da çalışmalar yapıldığı belirlenmiştir. Kentte görülebilecek başlıca yapı kalıntıları, M. S. 2. yüzyılda İmparator Hadrianus zamanında yapılan hamam, büyük havuzlu agora, M. Ö. 1. yüzyılda Tanrıça Aphrodite için yapılan tapınak, stadyum, tiyatro, tiyatro hamamı, odeon, piskopos sarayı, felsefe okuludur. Bölge Bronz Çağı içinde önemli bir yerleşim alanıdır. Afrodisias Ören yeri içinde bulunan ve Arkeolojik araştırmalar yapılan Akropol ve Pekmez Tepe höyükleri, Bronz Çağının bütün tabakalarını kapsayan önemli buluntular vermişlerdir. İç Anadolu Bronz Çağı uygarlıkları ürünleriyle bir arada çıkan bu buluntular, bölgede gelişmiş ticaret ve kültür alışverişi olduğunu belgelemektedir. Ayrıca, Güzelbeyli Köyü sınırları içinde bir erken Bronz Çağı Nekropolü de tespit edilmiştir. Afrodisias kazılarında, Akropol Tepe Höyüğü ve Afrodit Tapınağı çevresinde Demir Çağı, Lidya tipi seramik veren tabakalar, Arkaik ve Klasik Dönem yerleşimi tespit edilmiştir. M. Ö. birinci bin yıl içinde bölgenin en önemli Antik Kenti olan Afrodisias ta Ön Asya kökenli Tanrıça İştar, Asterte, Anadolu kökenli Tanrıça Kybele ve Grek kökenli Tanrıça Afrodit kültlerinin birleşmesinden oluşan doğa ve bereket tanrıçası nitelikli Afrodisias Afrodit i kültü gelişmeye başlamış ve Afrodit Tapınağı kurularak şehir bir kült (inanç) merkezi haline gelmiştir. Kaynak: http://www. aydin-afrodisias. com/genel/belgegoster. aspx?f6e10f8892433cff63f3fd91fc2a1e7d9db0aa138c133a8f

Rehberlik Gezisi Programı Sayfa 68/124 PAMUKKALE Çaldağ ın güney eteklerinden gelen kalsiyum oksit içeren suların oluşturduğu görkemli beyaz travertenler ve geç Helenistik ve erken Hıristiyanlık dönemlerine ait kalıntılar içeren Hierapolis arkeolojik kenti, antik çağlardan bugüne kadar ulaşan en çarpıcı merkezlerden biridir. Denizli ye 2 km. uzaklıkta bulunan bu alan, ayrıca çok çeşitli rahatsızlıklara iyi geldiğine inanılan şifalı suları ile de ünlüdür. Antik kentin M. Ö. II. yüzyılda Bergama krallarından II. Eumenes tarafından kurulduğu, adını ise Bergama nın kurucusu Telephos un eşi Heira dan aldığı sanılmaktadır. Eski kaynaklara göre metal ve taş işlemeciliği dokuma kumaşları ile ünlü olan kent, Büyük Konstantin döneminde Frigya bölgesinin başkentliğini yapmış, Bizans döneminde Piskoposluk merkezi olmuştur. Bu özellikleri ile bu çarpıcı alan Dünya Miras Listesinde yer almaktadır. Dünya Miras Komitesi, Pamukkale nin mevcut durumu, termal su dağılımı ve Yönetim Planı hakkında güncel bilgiler istemiştir. Genel Müdürlüğümüzce bu Pamukkale nin son durumu ile ilgili bir rapor hazırlanarak 2006 yılı Ocak ayı sonunda Dünya Miras Komitesi ne iletilmiştir. http://www. kulturvarliklari. gov. tr/genel/belgegoster. aspx?f6e10f8892433cff3d828a179298319f9b93b76674042401 Pamukkale Hierapolis Antik Kenti Denizli ilinin 18 km. kuzeyinde yer alan Hierapolis antik kentinin Arkeoloji literatüründe Holy City yani Kutsal Kent olarak adlandırılması, kentte bilinen bir çok tapınak ve diğer dinsel yapının varlığından kaynaklanmaktadır. Kentin hangi eski coğrafi bölgede yer aldığı tartışılır. Hierapolis coğrafi konumu ile kendisini çevreleyen çeşitli tarihi bölgeler arasında yer almaktadır. Antik coğrafyacı Strabon ile Ptolemaios verdikleri bilgilerde, Karia bölgesine sınır olan Laodikeia ve Tripolis kentlerine yakınlığı ile Hierapolisin bir Frigya kenti olduğunu ileri sürerler. Antik kaynaklarda, kentin Hellenistik dönem öncesi adı ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Hierapolis olarak adlandırılmadan önce kentte bir yaşamın var olduğunu Ana Tanrıça kültünden dolayı biliyoruz. Kentin kuruluşu hakkında bilgilerin kısıtlı olmasına karşın; Bergama Krallarından II. Eumenes tarafından MÖ. II. YY. başlarında kurulduğu ve Bergamanın efsanevi kurucusu Telephosun karısı Amazonlar kraliçesi Hieradan dolayı, Hierapolis adını aldığı bilinmektedir. Hierapolis, Roma İmparatoru Neron dönemindeki (MS. 60) büyük depreme kadar, Hellenistik kentleşme ilkelerine bağlı kalarak özgün dokusunu sürdürmüştür. Deprem kuşağı üzerinde bulunan kent, Neron dönemi depreminden büyük zarar görmüş ve tamamen yenilenmiştir. Üst üste yaşadığı bu depremlerden sonra kent, tüm Hellenistik niteliğini kaybetmiş, tipik bir Roma kenti görünümünü almıştır. Hierapolis Roma döneminden sonra Bizans döneminde de çok önemli bir merkez olmuştur. Bu önem, MS. IV. yüzyıldan itibaren Hıristiyanlık merkezi olması (metropolis), MS. 80 yıllarında, Hz. İsa nın havarilerinden olan, Aziz Philipin burada öldürülmesinden kaynaklanmaktadır. Hierapolis, XII. yüzyıl sonlarına doğru Türklerin eline geçmiştir. FRONTİNUS CADDESİ : Mimari özelliklerinden dolayı, kapı ile birlikte yapıldığı düşünülen l4 metre genişliğindeki bu cadde (plateia), kentin ana caddesini oluşturuyordu (İ. S. I y. y. ). Caddenin ortasından üstü monolit kapak taşları ile örtülü kanalizasyon sistemi geçmektedir. Caddenin her iki kenarında toplam uzunluğu 170 m olan dükkan, depo ve evler bulunmaktadır. Geç dönemde (V- VI. yüzyıl) inşa edilmiş, caddeyi işgal eden bir dizi mekan yer alır, cadde düzeni bozularak caddenin genişliği 8 metreye indirilir. Caddenin yüzeyi (platea) tamamen kaynak sularından dolayı kalker tabakası ile kaplı idi (2 m yükseklikte). Antik yolu kalker tabakasından açmak için kompresörle açma çalışması yapılmıştır. AGORA :İ. S. 60 yılında meydana gelen depremden sonra Frontinus Caddesi, ile doğudaki tepenin yamaçları arasında geniş bir alanda değişim sonucu Hierapolis Ticaret Agorası olarak düzenlenir. Bu alan, depremden önce, yerleşim dışında, nekropolis ve atölye olarak kullanılıyordu, yuvarlak planlı pişirme odaları olan keramik fırınlarını ve İ. Ö. II. - İ. S. I. y. yıla tarihlenen kabartmalı megara kaseleri bulunmuştur. İ. S. II. yüzyılda bu geniş alana, 170 metre genişliğinde 280 metre uzunluğundaki, Küçük Asya'nın en geniş agoralarından biri inşa edilir. 1979 yılından itibaren sistemli araştırmalar yapılmaya başlanır, yapılan kazılar sonucunda anıtsal alanın planı tanımlanır, bazı onarım çalışmaları ve bulunan mermer blokların düzenlenmesi yapılır.

Rehberlik Gezisi Programı Sayfa 69/124 KUZEY BİZANS KAPISI:Hierapolis kentinde yapılan sur sistemine dahil olan Kuzey kapı İ. S. IV. yüzyıl sonuna tarihlenmekte; Kuzey Kapı, Güney Kapı'ya simetrik olarak Bizans Dönemi'nde kentin anıtsal girişini oluşturur. Devşirme malzeme ile inşa edilen kapı, kare planlı iki kule ile desteklenmiştir. Kapıda taşıyıcı arkhitravın üzerinde yer alan zarif kemer, haç motifi ile bezelidir. Diğer Hristiyan sembolleri arkhitravın ön cephesini süslemekteydi. Girişin iki yanında, antik şehri kötü etkilerden korumak üzere, apotropeik olarak duran arslan, panter, gorgo başı ile bezeli, muhtemelen daha eski bir yapıda kullanılmış olan, dört adet konsol günümüze ulaşmıştır. GÜNEY BİZANS KAPISI :İ. S. IV. yy ' da inşa edilmiştir. traverten bloklar ve içinde mermerinde bulunduğu devşirme malzeme ile yapılmıştır. Kuzeyde ki kapı da olduğu gibi 2 adet dörtgen planlı kuleye yaslanmış ve monolit arşitrav üzerinde yer alan hafifletme kemeri ile şekillenmiştir. Kapının bulunduğu mekan diğer kapıya göre daha alçaktır. GYMNASİUM:Sütun dizisi, ve üzerinde yapının gymnasium olduğuna işaret eden yazıtlı bir arşitrav parçası dikkat çeker. Büyük bir avlu ve onu çevreleyen dar düzeninde bir portik söz konusu olmalıdır. Mimari özellikleri yapının İS I. yüzyılda Hierapolis kenti yapı faaliyetleri sırasında inşa edildiğini göstermektedir. Bu dönem depremden sonra Apollan Tapınağı ve Frontinus Caddesi'nin yapıldığı dönemdir. TRİTONLU ÇEŞME BİNASI:Tritonlu Çeşme Binası, Apollon Tapınağı'nın yakınlarındaki çeşme binasıyla beraber şehirdeki iki büyük anıtsal binadan biridir. Yapı, caddeye açılan 70 metre uzunluğunda bir havuzdan ve içlerine heykel konulmak için nişlerin kazıldığı iki kıvrımdan oluşmuştu. 1993 yılında başlayan yapının sistematik kazıları; büyük havuzun içine düşmüş ve kalın bir kalker tabakası tarafından kaplanmış yapının mimari ve figürlü dekorasyon elemanlarının yeniden elde edilmesine olanak vermiştir. Özellikle önemli olanlar; Amazzonamachia sahnesinin olduğu bloklar ve kaynak ve nehirlerin kişileştirildiği kabartmalardır. Mimari elemanların stilistik karakterleri ve bir arşitrav üzerine yazılmış İmparator Alexander Severus'a ithaf, kompleksin İ. S. III. yy. ın ilk yarısına tarihlenmesini yaparlar. İON SÜTUN BAŞLIKLI EV:Ev Tiyatro'ya giden ikincil uzun bir yol üzerinde bulunmaktadır. Orjinal yapı İ. S. II. yüzyılı bildirmektedir. Ev, Domus kentin aristokrat ailelerinden birine ait olmalıydı merkezi bir peristyle açılan mekanlar, her kenarında üç sütun ile çevrilidir. Mermerden ince ion başlıklı sütunlar eve adını vermektedir. Ev İ. S. IV. yüzyılda ciddi değişikliğe uğrar oturum alanının doğusuna yeni bir opus sectile döşemeli ziyaret odası eklenir. Özel olarak önemli olan Bizans öncesi döneme tarihlenen duvar üzerine yazılmış yazıttır. İlahi olduğu anlaşılan bu yazıt yapma İncil in bir parçasıdır. Bu evler çok ciddi bir şekilde İ. S. VII. yüzyılın I. yarısında meydana gelen deprem sonucu yıkılmıştır.

Rehberlik Gezisi Programı Sayfa 70/124 LATRİNA :Deprem de yıkılmış olan bu yapı yıkıntı halinde tüm parçaları ile günümüze ulaşmıştır. Uzun ve dar olan yapı giriş kısmı dar yan taraftan iki kapı ile yapılmaktaydı. Yapı, traverten bloklardan yapılmış, ağır çatıyı taşıyan monolit dor düzenindeki sütun dizisi ile, ikiye bölünmüştür. Uzun mekanın tabanında lağım sularını caddedeki kanalizasyona taşıyan kanal bulunmaktadır. İç duvar boyunca oturmak için yapılmış, üzerinde delikler bulunan bir seki yer alır, pis suları taşıyan kanalın önüne sıhhi ihtiyaçlar için bir temiz su kanalı yapılmıştır. Taban kullanım ve aşınma izleri taşıyan traverten levhalarla düzenlenmiştir. Yapı İ. S. I. yüzyılda inşa edilmiştir. Yapının yıkılma tarihi ve neden olan depremin tarihlenmesi için, yarım sütunlar üzerine kırmızı boya ile İmparator Justinianus adına yazılmış yazılar büyük önem taşır. APOLLON KUTSAL ALANI :Anıtsal yapı Hierapolis'in en önemli tanrısına adanmıştır. Teraslar üzerinde ki kutsal alan, mermer merdiven ile birbirine bağlanmaktadır. Alttaki teras geniş bir alan üzeride dor düzenindeki mermerden sütunlarla çevrilidir. Podium da işaret edilen iç kısımdaki yapı önceden Tapınak şeklinde tanımlanmıştı daha sonra kehanet merkezi olarak tanımlandı. Yapı Plutonium'u kapsayacak şekilde orta kısımda yer altından giriş ile zehirli gaz yayılmakta bu antik kaynaklarda da geçmektedir. Büyük Apollon tapınağı ion düzeninde olup önceden merkez kutsal alan olarak tanımlanmıştı yapının temelleri görülebilmektedir. Son araştırmlar ışığında üçüncü bir yapı Kuzey de tanımlanmıştır Anıtsal kutsal yapı İ. S. I. yüzyıla tarihlenmekte beraber İ. S. III. yüzyılda önemli değişiklikler geçirmiştir. SU KANALLARI VE NYMPHEUMLAR: Çevredeki tepelere inşa edilmiş kanallardan oluşan iki aquadükt kente içme suyunu sağlamaktadır. Bunlardan biri kuzeyde Pamukkale ve Karahayıt arasında, diğeri doğuda Güzelpınar yönündedir. Bugün halen üstlerini kapatan taş plakalar görülebilmektedir. Bu kanallar kentin doğusundaki tepenin üstünde inşa edilmiş bir filtre odasında birleşmektedir. Buradan çıkan su pişmiş toprak künkler ile kent sokaklarına, oradan da daha küçük çaplı künklerle evlere ulaşmaktadır. PLUTONİUM :Plutonium'un girişi, Tapınağın sağ tarafındadır. Düzeltilmiş traverten cephede giriş, deniz kabuğu motifi bezeli mermer nişle belirtilmiştir. Girişin üstüne, 1. yüzyılda yerin kutsallığına işaret eden yuvarlak bir aedicula yerleştirilmiştir. Bu küçük mermer yapı, bir tür thalas'tur ve sarmal dal motifi ile bezeli süslü bir podyumu vardır. Plutonium'un girişinde yeraltı kaynaklarının sesi duyulabilmektedir, giriş mekanının alt kısmında biriken zehirli gazın yol açtığı tehlike nedeniyle kapatılmıştır.