SAĞLIK GRUBU DERGİSİ Aralık 2013 Yıl:2 Sayı:7. 07 Hastanelere. 450 Milyon Başvuru. 14 Çölyak. Tehlikesine Dikkat! 30 Öksürük



Benzer belgeler
Hepatit C ile Yaşamak

Kansız kişilerde görülebilecek belirtileri

Pazartesi İzmir Basın Gündemi

Pazartesi İzmir Basın Gündem

Hepatit B ile Yaşamak

ÇANKAYA BELEDİYESİNİN ÖZEL HASTANELERLE YAPMIŞ OLDUĞU PROTOKOLLERLE ALINAN İNDİRİM ORANLARI

For Sifa University Hospital Saç Ekimi Ünitesi

TABURCUYUZ, YA SONRASI?

HEPATİT TARAMA TESTLERİ

Malüliyet Yönetmeliği Değişti

Sigaranın Vücudumuza Zararları

ÖZEL ÖZKAYA HASTANE İŞLETMECİLİĞİ

NEJAT İŞLER İSTANBUL'A SEVK EDİLDİ

PAZARTESİ İZMİR GÜNDEMİ

SAĞLIK BK-2-ERCAN OLCAY. Tarih Aralığı: Haber Sayısı: 12

Rehabilitasyon Hizmetleri

GÖKÇEADA'DA JEOLOJIK INCELEME

- SOSYAL GÜVENLİK KURUMU NUN SAĞLIK ALANINDA ÜSTLENDİĞİ ÇOK ÖNEMLİ GÖREVLER BULUNMAKTADIR

DIŞ KULAK YOLUNDAN YABANCI CİSİM / POLİP ÇIKARTILMASI AMELİYATI HASTA BİLGİLENDİRME VE ONAM (RIZA) FORMU

1-7 NİSAN KANSER HAFTASI

ORGANLARI 5 KİŞİYE HAYAT VERDİ

KAPAK HASTALIKLARINDA TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?

Bakteriler, virüsler, parazitler, mantarlar gibi pek çok patojen hastalığın oluşmasına neden olur.

Sigara sağlığa zararlı olmasına rağmen birçok kişi bunu bile bile sigara kullanmaktadır. En yaygın görülen zararlı alışkanlıkların içinde en başı

KANSER TANIMA VE KORUNMA

TROMBOSİTOPENİ KONTROLÜ

Pazartesi İzmir Basın Gündem

ÜNIVERSITE BURSU VEREN KURUMLAR HANGILERIDIR? BURS SARTLARI NE...

BÖBREK HASTALIKLARI. Prof. Dr. Tekin AKPOLAT. Böbrekler ne işe yarar?

'BANA BIR SEY OLMAZ' DEMEYIN

GÖZ HIRSIZI GLOK M (=GÖZ TANSİYONU)

HASTANESİ KARDİYOLOJİ KLİNİĞİ GEÇİCİ KALP PİLİ TAKILMASI İÇİN HASTANIN BİLGİLENDİRİLMİŞ ONAM (RIZA) BELGESİ

TEMEL, İLK 3 YILDA ATILIYOR!

Kadıköy Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü. Mahalle sağlık taramaları kapsamında toplamda 5840 işlem yaparak, 2038 kişiye hizmet verildiğini söyleyen

Yeni Performans Yönetmeliği neler içeriyor? Ne zaman yürürlüğe girecek?

ACIBADEM BODRUM A ONKOLOJİ MERKEZİ AÇTI

HASTA/HASTA YAKINI ZORUNLU EĞİTİM İŞLEYİŞ PROSEDÜRÜ


Uzman Doktorlar. Akay Hastanesi nin tıbbi kadrosu, alanında uzmanlaşmış, bilgili, deneyimli, yenilikleri takip eden doktorlardan oluşmaktadır.

MEME KANSERİ. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi Sağlıklı Günler Diler

KALP KRİZİ GEÇİREN, FATİH BOZOĞLU NUN DURUMU İYİ

KALP KRİZİNDE İLK MÜDAHALE VE STENTLİ HASTANIN YAŞAMI. Uzm.Dr. Selahattin TÜREN Kardiyoloji Bölümü

VÜCUDUN IHTIYACI KADAR SU IÇIN

KULLANMA TALİMATI. Bu ilacı kullanmaya başlamadan önce bu KULLANMA TALİMATINI dikkatlice okuyunuz, çünkü sizin için önemli bilgiler içermektedir.

Kaç çeşit yara vardır? Kesik Yaralar Ezikli Yaralar Delici Yaralar Parçalı Yaralar Enfekte Yaralar

TIBBIN HAFIZASI KURTARILACAK


İnfluenza virüsünün yol açtığı hastalıkların ve ölümlerin çoğu yıllık grip aşıları ile önlenebiliyor.

BODRUM DA SAĞLIK ÇALIŞANLARI GREVDE

Dr.Jale Yüksek Pehlivan Saç Dökülmesi Artık Korkulu Rüya Değil Tarih Aralığı: Haber Sayısı: 45

MAHIR KAYNAK VEFAT ETTI

Başkan Acar 4. Ulusal Sağlık Kurultayına Katıldı

Bilinen, 5000 den fazla fonksiyonu var

Prof. Dr. Ferit Çiçekçioğlu, Yrd. Doç. Ertan Demirdaş, Yrd. Doç. Dr. Kıvanç Atılgan

Acil Serviste En Sık Neler Şikayet Ediliyor? Doç. Dr. Selahattin KIYAN Ege ÜTFH Acil Tıp AD ATOK «Acilde Adli Tıp»

Sağlık İçin Eller Cebe!

ULUSAL ALZHEİMER HASTALIĞI STRATEJİK PLANI GÜNCELLEMESİ

HASTANESİ KARDİYOLOJİ KLİNİĞİ KALICI KALP PİLİ TAKILMASI İÇİN HASTANIN BİLGİLENDİRİLMİŞ ONAM (RIZA) BELGESİ

Damar Tıkanıklığı Nedir ve Belirtileri Nelerdir?

PIHTIÖNLER (KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI }EDOKSABAN (LİXİANA)

TÜBERKÜLOZ Tüberküloz hastalığı gelişimi için risk faktörleri

Travmalı hastaya müdahale eden sağlık çalışanları, hasta kanı ve diğer vücut salgıları ile çalışma ortamında karşılaşma riski bulunan diğer sağlık

KADIN VE AİLE SAĞLIĞI HİZMETLERİ İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DAİRE BAŞKANLIĞI SAĞLIK VE HIFZISSIHHA MÜDÜRLÜĞÜ

9. Sigarayı bırakma zamanı

KARDİYOLOJİ GEÇİCİ KALP PİLİ TAKILMASI İÇİN BİLGİLENDİRİLMİŞ HASTA ONAM FORMU

SIK RASTLANAN HASTALIKLAR-1

Bilim Uzmanı İbrahim BARIN

YAZAR YASAR KEMAL 35 GÜNDÜR YOGUN BAKIMDA

MEME KANSERİ VE KENDİ KENDİNE MEME MUAYENESİ İSTANBUL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ 2009

14. Asya Damar Cerrahisi Kongresi

AKILCI İLAÇ KULLANIMI AKILCI ANTİBİYOTİK KULLANIMI. Adana Devlet Hastanesi 2016 Ecz. Gonca DURAK

Basın Bülteni Mass İletişim Danışmanlığı / Kemal Arslan kemalarslan@massiletisim.com Tel & Faks: GSM:

Kazanılmış Bağışıklık Eksikliği Sendromu

Endometriozis. (Çikolata kisti)

ENFEKSİYON KONTROL KOMİTELERİNİN GÖREVLERİ VE SAĞLIK ÇALIŞANLARINDA ENFEKSİYON KONTROLÜ ve ÖNLENMESİ

17 Mart 2002 / Milliyet Kadınlar artık küçük göğüs istiyor...

Süt dişleri neden önemlidir? İlk dönemde süt dişlerinin bakımı nasıl yapılmalıdır?

TÜRKİYE BÖLGESEL HEMOFİLİ SEMPOZYUMU

SAĞLIK TARAMA RAPORU

KULLANMA TALİMATI. ROBİSİD 500 mg film tablet Ağızdan alınır. Etkin madde: Bir film kaplı tablet 500 mg sodyum fusidat içerir.

BODRUM BAHÇEŞEHİR ÖĞRENCİLERİNDEN

ESENYURT BELEDİYESİ ERİŞİLEBİLİRLİK ÇALIŞMALARI

DİYALİZ SEKTÖRÜNDE YAŞANAN SORUNLAR

Değerli öğrenciler Hacettepe Üniversitesine hoş geldiniz.

NEJAT İŞLERİ DOSTLARI ZİYARET EDİYORLAR

Pazartesi İzmir Gündem

SAĞLIK ÇALIŞANLARININ ENFEKSİYON RİSKLERİ

HODGKIN DIŞI LENFOMA

Güven Platformu, Pıhtı Atmasına Bağlı Ölümlere DUR Diyor!

HEPATİTLER (SARILIK HASTALIĞI) VE KRONİK BÖBREK HASTALIKLARI VE

EKONOMİ POLİTİKALARI GENEL BAŞKAN YARDIMCILIĞI Eylül 2013, No: 72

ÇAYLAK. Çevresinde güzel bahçeleri olan bir villaydı.

T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı VEREM HASTALIĞI

Balıkesir Tabip Odasından MERS ve Ebola açıklaması

PIHTIÖNLER(KAN SULANDIRICI) İLAÇ KULLANIM KILAVUZLARI DABİGATRAN(PRADAXA)

KEMOTERAPİ NASIL İŞLEV GÖRÜR?

ALO 170 Sivas ta Hizmet Vermeye Başladı

ÇEVİRMEN İHTİYACI Çevirmen gerekli miydi? Evet Hayır Gerekli ise onam sırasında nitelikli bir çevirmen yanınızda var mıydı?

MAYIS 2018 TAŞIMACILIK İSTATİSTİKLERİ DEĞERLENDİRME RAPORU

l Sağlıkta Kalite

Transkript:

SAĞLIK GRUBU DERGİSİ Aralık 2013 Yıl:2 Sayı:7 07 Hastanelere 450 Milyon Başvuru 14 Çölyak Tehlikesine Dikkat! 30 Öksürük

Aralık 2013 Yıl:2 Sayı:7 Şifa Sağlık Grubu Adına Sahibi Prof. Dr. Mehmet ATEŞ Genel Yayın Yönetmeni Esalettin GÜL Haber Koordinatörleri Yavuz ERKAN Mevlüt DAĞDEVİREN Yayın Danışmanları Yrd. Doç. Dr. Nazım İNTEPE Dr. Mehmet AYDEMİR Dt. Turgut TURAN Dr. Abdullah Umut PEKOK Yazı İşleri Tuba BİLİRDÖNMEZ Zeyneb ESENGÜN Yapım Arkes Kreatif Fikirler www.arkes.com.tr Yayın Türü Yaygın Yerel Baskı Çağlayan Basım Yayın Dağıtım Ambalaj ve Tic. A. Ş. Sarnıç Yolu No: 7 Gaziemir-İZMİR 0 232 274 22 15 Adres ŞİFA SAĞLIK GRUBU Fevzipaşa Bulv. No: 172/2 35240 Konak-İZMİR 0 232 483 94 83 www. sifatip.com.tr dergi@sifatip.com.tr Editör den Sağlıklı toplumlar sağlıklı fertlerden oluşur. Sağlığın kıymetini ancak yitirdiğimizde anlarız. Büyük Sultan Kanuni Sultan Süleyman da Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya cihanda bir nefes sıhhat gibi. meşhur mısralarını astım hastalığına yakalandığında söylemiştir. Her şeyin başı sağlık sözünün değerini, sağlığını kaybetmişlere sormalı. Çok şükür bugün Türkiye de sağlık hizmetlerinden yararlanma konusunda gelişmiş ülkelerin birçoğundan daha ilerideyiz. Mesela 2002 yılında bir insan yılda ortalama 2 defa hekime ulaşma imkanı varken, şu anda bu sayı 8 e çıkmış durumda. 2013 yıl sonu itibarıyla hastanelere başvuran toplam hasta sayısının ise 450 milyonu aşacağı tahmin ediliyor. Bu konuyu ayrıntıları ile ele aldık. Bu sayımızda tıp dilinde sinsi tehlike olarak bilinen hepatit C yi kapak konumuz olarak belirledik çünkü Dünya da 240 milyon kronik hepatit B ve 180 milyon kişinin de hepatit C hastası olduğuna, bu rakamlara her yıl 4 milyon kişi eklenmesine dikkat çektik. Yine çağın hastalıkları arasında yer alan uygulamasında enfeksiyon ve alerjik reaksiyonlardan uzak Lazer Epilasyon en sağlıklı nasıl yapılır? En iyi lazer epilasyon cihazı hangisi? En çok kullanılan alexandrite lazer ve diode lazer epilasyon yöntemlerini, Özel Erzurum Şifa Hastanesi doktorlarından Uzm. Dr. Ebru Zehra Çakır Aygün e sizler için sorduk. Ayrıca Şifa Sağlık Grubu doktorlarımızdan; - İzmir Şifa Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyoloji A.D dan Prof. Dr. Erkan Yılmaz Akciğer Kanseri nin Erken Tanısında Düşük-Doz BT ile Tarama Yararlı mı? -Şifa Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Meltem Yaman Okul Çağındaki Çocuklarda Beslenme - Şifa Üniversitesi Hastanesi Buca Polikliniği Göz Doktoru Uzm. Dr. Emine Şeker Ün Behçet Hastalığı - Özel Erzurum Şifa Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Uzm. Dr. Nusret Yılmaz Öksürük konularını sizler için yazdılar. Son olarak Şifa Sağlık Grubu faaliyet haberlerinin de yer aldığı dopdolu bir içerikle siz değerli okurlarımıza sunduğumuz Aralık sayımızı beğeneceğinizi umuyor, 8. sayıda yeniden buluşmak ümidiyle sağlıklı günler dilerim. Şifa Sağlık Dergisi dört ayda bir çıkar, para ile satılmaz. Yayınlanan yayınların sorumluluğu yazarına, reklamların sorumluğu ise reklam verene aittir. Dergide yayınlanan yazı ve resimler kaynak gösterilmek suretiyle iktibas edilebilir. Esalettin GÜL

Sevgili Okuyucularımız; Her güzel işin, ancak doğru bir planlama ve emek sonucunda oluşabileceğini biliyoruz. Bu güne kadar sağlık ve sağlık eğitimi alanında kazanılan başarılar, aslında bundan sonrası için önemli bir görevi de yüklemektedir bize: Daha büyük fedakârlık ve başarı. Halkımızın güveni, bizim en büyük kredimizdir ve bu güvene liyakatin devamlılığı ise en önemli misyonumuzdur. Önceki dergimizin yayınlandığı günden beridir, insanımızın güvenini perçinleyeceğini düşündüğümüz çok önemli gelişmelere imza atıldı: Şifa Üniversitesi Sağlık Meslek Yüksek Okulumuzun güzel ilçemiz Buca da dokuz bölümle açılması ve Şifa Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Diş Hastanesinin açılması. Tıp alanında çok ihtiyaç duyulan branşlarda öğrenci yetiştirmeye yönelik açılan bölümlerimizde okuyan öğrencilerimizin, sağlık alanında ülkemizde büyük bir boşluğu dolduracağını ümit ediyoruz. Bu cümleden hareketle Şifa ailesinin, sağlık hizmetleri ve sağlık eğitimi alanında uluslararası bir şöhrete kavuştuğunun delili de 19 farklı ülkeden gelen 49 öğrencinin değişik bölümlerde lisans eğitimi alıyor olmasıdır. Ege Bölgesinin tek vakıf üniversitesi diş hastanesi olma özelliğini taşıyan diş hastanemiz, açıldığı günden bu yana artan hasta yoğunluğu ile önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Şifa Üniversitesi Hastaneleri Bornova yerleşkesinin ek binasının inşasının hızla ilerlemekte olduğunun müjdesini de vermeliyim çünkü mevcut hastane birimlerimiz, yoğun talebe cevap vermekte zorlanmaktadır. Şifa Sağlık Grubu olarak sağlık adına her geçen gün yeni atılımlar peşinde koşarken tek dileğimiz, hastahanelerimizde şifa bulduktan sonra sizleri yüzünüzdeki tebessümle uğurlamaktır. Son olarak sizleri kapak konumuz olan, yakın tarihe kadar tanısı bile yapılamayan Hepatit C hastalığına karşı dikkatli olmaya çağırıyorum. Yeniden buluşana dek sağlıkla Şifa yla kalın. Prof. Dr. Mehmet ATEŞ Şifa Üniversitesi Rektör Yardımcısı

içindekiler 05 Şifa Sağlık Grubu İzmir Fuarı nda Yoğunbakımdan Çıkamazsın Denilen Hasta Azeri Hastanın Kalbindeki Delik Servis Araçlarını Yeniledi 06 Erzurum Şifa da Eriyen Stent CNN TÜRK Sorularını Cevapladı Boşanmalar 444 7 432 (ŞİFA) 07 450 Milyon Kişi Başvurdu 10 1001 Yatağa Ulaşmak 11 Ege nin En Büyük Diş Hastanesi 12 Film İzlerken Diş Hekimini Unutuyorlar 13 Ayakları Kesilmekten Kurtardık 14 Çölyak Tehlikesine Dikkat! 1 5 Ozon Uzmanları Şifa da 1 6 Pelvik Taban 17 Saçla İlgili Yanlış Bildiklerimiz! 18 Hepatit C 20 Lazer Epilasyon 24 Akciğer Kanserinde Düşük-Doz Bt 26 Çocuklarda Beslenme 28 Behçet Hastalığı 30 Öksürük 32 Doktor Olmak 33 Şifalı Meyveler 34 Tarih Yazan Çoçukları 35 Söylenen Yalanlar! 36 Basında Şifa

ŞİFA SAĞLIK GRUBU izmir FUARI NDA GÖRÜCÜYE ÇIKTI EXPO 2020 nin sağlık sponsoru olan İzmir Şifa Üniversitesi Hastaneleri, bu yıl sağlık teması ile düzenlenen 82. İzmir Enternasyonal Fuarı na katıldı. Fuarın ilk haftası 50 bini aşkın fuar ziyaretçisi Şifa Üniversitesi standındaki görevlilerinden bilgi aldı. Üniversitelerin kayıt dönemine denk geldiği için Şifa Üniversitesi hakkında detaylı bilgilere ulaşmak isteyen fuar ziyaretçileri, Şifa Sağlık Grubu standına gelerek stant görevlilerinden bilgi aldı. Şifa Üniversitesi Kurumsal Gelişim ve İletişim Daire Başkanı Dr. Ercan Ayyıldız, EXPO 2020 nin sağlık sponsoru olarak İlk kez bu kadar kapsamlı bir stantla İEF e katıldık. Fuarın ilk haftası üniversitemiz ve hastanelerimizle ilgili bilgi isteyen yaklaşık 50 bin ziyaretçi ile birebir görüşme yaptık. Fuar ziyaretçilerinin standımıza gösterdikleri bu ilgi, sağlıkta doğru adımlar attığımızın bir göstergesidir. dedi. YOĞUNBAKIMDAN ÇIKAMAZSIN DEDİLER ŞiFA DA SAĞLIĞINA KAVUŞTU Daha önce geçirdiği akciğer kanseri nedeniyle sağ akciğeri tamamen alınan İnci Telengil (67) kalbinden rahatsızlanınca hastaneye gitti ve kendisine kalp kapakçığının değişmesi söylendi fakat ameliyatın çok riskli yoğun bakımdan çıkamazsın diyerek evine gönderilen Telengil, İzmir Şifa Hastanesi nde sağlığına kavuştu. Telengil, yaşadığı süreci şöyle anlattı: Kalp kapakçığımın acil değişmesi gerekiyordu. Açık kalp ameliyatında yüzde 20 ölüm riski var dediler. Yoğun bakımdan çıkman zor. diyenler oldu. Hatta Sen narkoz alamazsın, anjiyo bile olamazsın. dediler. Çok çaresiz kaldım, bir taraftanda araştırmalarımı sürdürdüm. İzmir e geldim. Burada Şifa Üniversitesi nin TAVI (Transcatheter Aortic Valve Implantation-Kateter Yöntemi ile Aort Kapak Takılması) sistemini tavsiye ettiler. Şifa Üniversitesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Talat Tavlı ya ulaştık. Talat Hoca ile yaptığımız görüşmede sağ olsun beni ikna etti ve bana cesaret verdi. Hemen ameliyata karar verdim, girdim çıktım. Ne olduğunu bile anlamadan bitti. Her şey fevkalade güzel geçti, şimdi çok iyiyim. İkinci baharımı yaşıyorum. AZERi HASTANIN KALBİNDEKİ DELİK AMELİYAT EDİLMEDEN KAPATILDI Özel Erzurum Şifa Hastanesi Kardiyoloji Servisi nde tedavi gören Azeri hasta İlhama Guliyeva nın (45) kalbindeki delik, ameliyat edilmeden kasıktan girilerek şemsiye yöntemi ile kapatıldı. Operasyonu gerçekleştiren Erzurum Şifa Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Fuat Gündoğdu, Azeri hasta Guliyeva da tıp dilinde atrial septal defekt denilen bir delik tespit ettiklerini ve hastanın tedavisi için önümüzde iki seçenek vardı. Ya hasta by-pass olacaktı ya da dünyada uygulanan şemsiye yöntemiyle kasıktan girilerek deliğin özel bir cihazla kapatılması gerekiyordu. Durumu hastaya anlattık o da ikinci şıkkı seçti ve başarılı bir operasyonla kasıktan girerek kesmeden kalp deliğinin kapatıldığını söyledi. Azeri hasta İlhama Guliyeva ise Nahcıvan da Şifa Hastanesi ismini çok duyuyordum. Yakınlarımın tavsiyesi üzerine geldim, burada bana vucudumda dikiş ve yara izi olmayan bir ameliyat yapıldı, çok mutluyum. Başta doktorum olmak üzere Şifa Hastanesine çok teşekkür ediyorum. dedi. ERZURUM ŞiFA SERViS ARAÇLARINI YENiLEDi Özel Erzurum Şifa Hastanesi, hasta taşımacılığında kullanılmak üzere 4 yeni servis aracını kiralama yoluyla hizmete soktu. Başhekim Opr. Dr. Sabahattin Dalga, şehir merkezine uzak oldukları için söz konusu servis araçlarını hizmete soktuklarını söyledi. Başhekim Dalga, servis araçlarının mesai saatleri içerisinde hizmet vereceklerine vurgu yaparak, Servislerimiz hastane önünden 30 dakika arayla kalkarak ücretsiz olarak hasta ve yakınlarını belirlenen merkezi güzergâhlardan geçerek taşıyacak. diye konuştu. Dalga, kiralanan araçlardan birisinin diyaliz hastalarını bir diğerinin de fizik tedavi hasta naklinde kullanılacağını sözlerine ekledi. 4 5 H A B E R

ERZURUM ŞİFA DA BİR İLK GERÇEKLEŞTİ KALP DOSTU ERiYEN STENT BAŞARIYLA UYGULANDI Eriyen stent teknolojisi, Doğu da ilk olarak Erzurum Şifa Hastanesi nde başarıyla uygulandı. Hastanenin kardiyoloji servisinde tedavi gören bir hastanın kalbine eriyen stent takıldı. Erzurum Şifa Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Fuat Gündoğdu, Doğu da bir ilki daha gerçekleştirerek kalp damarları tıkalı olan ve ameliyat gerektiği halde yüksek risk taşıdığı için ameliyat olamayan hasta Fehmi Sefil e (69) eriyen stent taktı. Eriyen stentin bir devrim niteliği taşıdığını kaydeden Gündoğdu, bu yeni teknoloji sayesinde metal stentin neden olacağı olumsuz etkilerin de tamamen ortadan kalktığını söyledi. Eski sistemde damara yerleştirilen metal stentin görevini yerine getirdikten sonra o bölgede kalmasının damarın yapısını bozarak ileriki dönemde pıhtılaşmaya sebep olduğuna dikkat çeken Gündoğdu, eriyen stentin yağ asidinden yapıldığı için vücuda hiçbir yan etkisi olmadığını dile getirdi. ŞİFA Özel Erzurum Şifa Hastanesi dâhiliye doktorlarından Uzm. Dr. Ragibe Kantarcı, CNN Türk Televizyonu muhabirlerinden Özgen Aydos un siroz hastalığı hakkındaki sorularını cevapladı. Dr. Ragibe Kantarcı şunları söyledi: Siroz hastalığı çeşitlerinden olan Wilson hastalığının vücutta aşırı miktarda bakırın birikmesiyle oluşan ırsî bir hastalık olduğunu kaydederek, dünyada 30 binde bir kişide görülen Wilson hastalığının karaciğer başta olmak üzere beyin, göz ve merkezi sinir sistemlerinde kendini gösterebileceğini kaydetti. Kantarcı, bu hastalığın merkezi sinir sisteminde oluşması durumunda kişide davranış bozuklukları görülürken gözde, kornea etrafında kahverengi ve yeşil halkaların oluşmasına neden olacağını, karaciğerde birikmesi sonucu da siroz dediğimiz karaciğer yetmezliği olarak ortaya çıkacağını, bu aşamada müdahale edilmezse ölümcül sonuçlar olabileceğini söyledi. SAĞLIK DERGİSİ ÜN SORULARINI CEVAPLADI ARALIK 2013 BOŞANMALAR ŞİFA ÜNİVERSİTESİ ARTINCA HAREKETE GEÇİTİ İzmir de boşanma oranlarının Türkiye genelinin üzerinde çıkması Şifa Üniversitesi ni harekete geçirdi. Şifa Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi nin düzenlediği Evlilik Yolunda Eş Olmayı Öğreniyorum eğitim programına katılan sözlü ve nişanlı çiftler, bu programda eş olmanın inceliklerini öğrenerek, nikah masasına gönül rahatlığıyla oturmaya hazırlanıyor. Evlilik Yolunda Eş Olmayı Öğreniyorum eğitim programına sözlü, nişanlı çiftlerin yanı sıra evli çiftlerde katıldı. Şifa Üniversitesi Aile Danışmanı Psikolog Rana Varol ve Uzman Psikolog - Aile Danışmanı Simge Karakaş ın koordinatörlüğünde gerçekleşen kursta, boşanma istatistiklerindeki hızlı yükselişe dikkat çekilerek, çiftlerin evliliğe hazırlıksız yakalanmaması için yapılması gerekenler anlatıldı. Psikolog Rana Varol, evlilikte yaşanan anlaşmazlık ve çatışmalarda ana problemin evlilik öncesi çiftlerin evliliğe iyi hazırlanmadığından kaynaklandığını söyledi. 10 HASTANE TEK NUMARADA Şifa Üniversitesi nin İzmir deki tüm hastanelerine Türkiye nin her yerinden, artık tek numaradan ulaşmak mümkün. Şifa Üniversitesi Basmane Hastanesi bünyesinde faaliyete geçen çağrı merkezi, 444 7 432 numaradan randevu, yönlendirme ve danışmanlık hizmetlerini sunmaya başladı. Şifa Üniversitesi; İzmir deki hastane ve poliklinik sayıları her geçen gün artması karşısında; çağrı merkezi uygulaması ile vatandaşlara tek numaradan hizmet vermeye başladı. 444 7 432 (444 ŞİFA) numarasını tuşlayan vatandaşlar, Şifa Üniversitesi nin İzmir deki herhangi bir hastane ya da polikliniğinden artık kolayca randevu alabilecek. Şifa Üniversitesi Kurumsal Gelişim ve İletişim Daire Başkanı Ercan Ayyıldız, büyüyen Şifa ailesi ile birlikte çağrı merkezi uygulamasının artık bir gereklilik haline geldiğini söyledi.

2013 TE HASTANELERE 450 MİLYON KİŞİ BAŞVURDU Türkiye de son on yılda sağlıkta gerçekleştirilen reformlar meyvesini vermeye başladı. Özellikle sağlığa erişimin kolaylaşmasıyla birlikte Türk halkı adeta hastaneye gitmeyi yeniden keşfetti. SGK nın verilerine göre 2009 da ayda 20 milyon kişi hastaneye müracaat ederken bu rakam 2013 Mayıs itibarıyla aylık 36 milyona yükseldi. 2009 un toplamında 245 milyon kişi hastaneye giderken 2012 de bu sayı 392 milyon kişiye ulaştı. Bu yılın ilk beş ayında ise 176 milyon kişi hastaneye gitti. Yıl sonunda bu rakamın 450 milyona çıkması bekleniyor. Hastaneye giden kişi sayısının artmasındaki en büyük etkenin, sağlığa erişimi kolaylaştıran reformlar olduğu bildirildi. TÜİK in sağlıkla ilgili yapmış olduğu iki araştırmaya göre sağlık reformlarının vatandaşa yansıması ise şöyle: Yıl 2003 sağlık sisteminden memnun musunuz diye sorulmuş. Memnunuz diyenler yüzde 39. Yıl 2010 aynı soruya memnunuz diyenlerin oranı yüzde 73. Sağlığa erişimin kolaylaşması sağlık harcamalarındaki artışı da beraberinde getirdi. Türkiye de tedavi harcamalarında son yıllarda dikkat çeken artışlar yaşanıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu nun (SGK) verilerine göre hastaneye giden sayısı 2009 dan beri iki kata yakın arttı. Bu durum tedavi harcamalarını da aynı oranda artırdı. 2009 da tedavi için 15,5 milyar lira harcanırken bu rakam 2012 sonu itibarıyla 28,6 milyara çıktı. Bu yılın ilk 5 ayında ise 12,8 milyar lira olarak gerçekleşti. Toplam harcama artarken fatura bedellerinin de arttığı görülüyor. 2009 da 63 lira olan ortalama fatura bedeli, bu yıl 73 liraya yükseldi. Sağlığın tedavi ayağında tablo bu şekilde gerçekleşirken ilaç ayağında devletin ödediği para azalıyor. Yine SGK nın verilerine göre hastaneye giden kişi sayısı artmasına karşın reçete sayısı yerinde saydı. Türkiye nin ilaca ödediği para ise azaldı. Reçete başına ortalama maliyet de geriledi. Bunda özellikle düşük fiyatlı ilaçların vatandaş tarafından cepten alınmasının etkisi büyük. SGK, vatandaşın cepten ödediği ilaçlar sayesinde yıllık yaklaşık bir milyarlık reçetenin ödeme işlemine girmezken, SGK ın eczaneler aracığıyla yaptığı kamu kurum iskontoları da indirimdeki diğer bir etken olduğu bildirildi. REÇETE SAYISI 4 YILDA YERİNDE SAYDI 2009 dan itibaren sağlık verileri analiz edildiğinde reçete sayısının 4 yılda yerinde saydığı görüldü. 2009 da 327 milyon reçete yazılırken bu rakam 2012 toplamında 336 milyon oldu. 2013 ün 5 aylık döneminde reçete rakamı da 146 milyon adet. Aylık ortalamalara bakıldığında 2009 da aylık ortalama 27 milyon adetken 2013 te aylık ortalama reçete sayısı 29 milyon şeklinde gerçekleşti. En sevindirici haber ise ilaç harcamalarında yaşandı. İlaç harcamaları önceki yıllara göre düşüş gösteriyor. 2009 da ilaca 16 milyar lira harcayan Türkiye, 2012 de 15 milyar sarf etti. Bu yılın ilk beş ayında ise rakam 6,8 milyar liraya düştü. İlaç fiyatlarındaki düşüş sayesinde Türkiye nin reçete başına ödediği para azaldı. 2009 da reçete başına ortalama maliyet 48 lira olarak gerçekleşirken 2013 te bu rakam 42 liraya indi. Ortalama reçete maliyetlerinin düşüşü, ilaç harcamasının gerilemesinde en önemli faktör oldu. İlaç harcamalarının azalmasına karşın tedavi giderlerindeki önemli artış, Türkiye nin toplam sağlık ödemelerini de artırdı. 2009 da toplam sağlık harcaması 28,8 milyar lirayken geçen yıl rakam 44 milyara yükseldi. Bu yılın ilk 5 ayında ise 21 milyar lira oldu. 6 7

TÜRKİYE NİN YILLARA GÖRE SAĞLIK HARCAMASI Yıl Harcama(Milyar) 2009 28.,8 2010 32.5 DOKTOR BEY, YAZIVER ŞU İLACI LAZIM OLUR. DÖNEMİ BİTTİ Sağlık hizmetlerinden yararlanma konusunda gelişmiş ülkelerin bir çoğundan daha ileride olduklarına dikkat çeken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, nitelikli sağlık hizmetinin nitelikli mekanlarda verildiğine işaret ederek 2015 yılında 123 bin nitelikli klinik daha hedeflediklerini açıkladı. Bakan Çelik, 2002 yılında bir vatandaşımız bir yıl içerisinde 2 kez hastaneye gidebiliyordu. Şu anda hastaneye gidiş sayısı 8 e ulaştı. dedi. Sağlık harcamalarına devletin ciddi paralar ödediğine dikkat çeken bakan Çelik, Fiyat artışlarından dolayı giderlerimizde artış olabilir ama bir de başka kalemler var. Bunlar israf ve suistimaller. Suistimal ve israfı önleme konusunu mutlaka sağlık sistemimizde uygulamak durumundayız. Eğer uygulamazsak hak eden dürüst vatandaşlarımıza nitelikli hizmet vermekte zorlanacağız. Bu konuda çok ciddi tespit ve teftişlerimiz var. Mağalesef Doktor Bey, yazıver şu ilacı lazım olur ya! deniyor. Şimdi buradan doktor arkadaşıma sesleniyorum. Lazım olur diye ilaç yazılır mı? Hastanın keyfine göre ilaç yazılır mı? Tabi ki doktorların tümü için söylemiyorum. Tenzih ediyorum birçoğunu ancak Yazıver. denildiğinde yazan doktorlar var. Yazıver neticesinde buzdolabında poşetler içerisinde ilaçlardan geçilmiyor. Yazık! Bu israfı bu ülke hak etmiyor. İhtiyaçsa yazılacak. Sosyal devlet de bunu karşılayacak ancak ihtiyaç yokken İlacı yazıver. anlayışıyla kalemimiz çalışıyorsa unutmayalım ki gelecek nesillerden çocuklarımızdan torunlarımızdan çalıyoruz demektir. Bir kutu ilaçtan ne olur? demek lüksüne sahip değiliz. dedi. 2011 36,5 2012 44,1 *2013 21.1 *İlk 5 ay TÜRKİYE DE HASTANEYE GİRİŞ RAKAMLARI Yıl Kişi Sayısı(Milyar) 2009 245 2010 276 2011 318 2012 392 *2013 176 *İlk 5 ay TÜRKİYE DE YILLARA GÖRE REÇETE SAYILARI Yıl Sayı(Milyar adet) 2009 327 2010 306 2011 339 2012 336 *2013 146 *İlk 5 ay SAĞLIK DERGİSİ ARALIK 2013

DÜZENLEMEYE GÖRE BAZI MUAYENE FİYATLARI SGK nın ödemesi Şu anki fark ücreti Zamlı fark ücreti Çocuk Hastalıkları 25 lira 22.50 50 Genel Hastalıkları 28 lira 25.00 56 Göz Hastalıkları 23.00 20.70 46 Göğüs Hastalıkları 26.00 23.40 52 İç Hastalıkları 28.00 25.00 56 Kadın - Doğum Hast. 31.00 28.00 62 Kardiyoloji Hastalıkları 34.00 31.00 68 KBB Hastalıkları 24.00 21.60 48 Ortopedi Hastalıkları 24.00 21.60 48 ÖZEL HASTANELERİN FARK ÜCRETİ İKİ KAT ARTTI Diğer taraftan Özel hastanelerin sağlık hizmeti karşılığında vatandaştan alabileceği fark oranları Bakanlar Kurulu kararıyla yüzde 90 dan yüzde 200 e yükseltti. Özellikle SGK ın son 7 yıldır özel sağlık kuruluşlarına ödediği ücretlere ciddi bir artış yapmadan vatandaşın ödediği fark ücretlerini önce yüzde 30 dan yüzde 70 e, sonra yüzde 90 a, en son da yüzde 200 e çıkarması Özel hastanelerin önü mü kesilmek isteniyor? yorumlarına neden oldu. Daha önce çocuk hastalıkları poliklinik hizmeti için en fazla 22,50 lira ek ücret ödenirken yeni düzenleme ile bu rakam 50 liraya çıktı. Muayene fark ücreti kadın doğumda 28 liradan 62 liraya, kardiyolojide 31 liradan 68 liraya, dâhiliye ve genel cerrahide 25 liradan 56 liraya yükseldi. Bu rakamlara test ve tahliller dahil değil. Hasta Hakları Dernekleri yeni uygulama ile SGK ın özel sağlık kuruluşlarına 6 milyar liraya yakın yıllık ücret öderken bunun iki katından fazlasının vatandaştan fark ücreti olarak tahsil edilmesini vatandaşın mağduriyetini iki kat artıracağı görüşünde. HEKİM AÇIĞI 10 YILDA KAPANACAK Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu da, sağlıkta şiddetten hekim açığına ve acillere getirilecek yeni düzenlemeler konusunda bazı açıklamalarda bulundu: Türkiye nin 20 bin uzman hekim, 13 bin aile hekimi açığı olduğunu söyleyen Bakan Müezzinoğlu Bu açığın kapanması 10 yıl sürer. Bu nedenle üniversitelerin tıp fakültelerinde kontenjanlar artırılmasına çok ihtiyaç var. dedi. SAĞLIKÇIYA EL KALDIRAN TUTUKLANACAK Bakan Muezzinoğlu Şiddet olaylarına toleransımız olmaz, olmayacak da. Kanuni düzenleme önemli. Caydırıcılığı önemsiyoruz. Şu an rutin bir uygulama var. Hekim şikayetçi olacak, ifade verecek ancak biz yeni düzenlemeyle hakimlere, şiddet uygulayanı tutuklama yetkisi veriyoruz. Hemşireye elini kaldıran, doktora yumruk atan tutuklanacak. Bir de ceza ertelenmesi konusu var. Bu uygulamayı da hukuk çerçevesine oturtabilirsek ceza ertelenmesini engellemiş olacağız. Konuyla ilgili Adalet Bakanımız ile görüşmelerimiz sürüyor. ACİLLERE 3 RENKTE YENİ DÜZENLEME Sağlık Bakanı Şiddet en çok acillerde yaşanıyor. Bu konuyla da ilgili yeni bir düzenleme yapıyoruz. Acilleri yeşil, sarı ve kırmızı alan olarak üçe ayırdık. Başı ağrıyan, ateşi olan yeşil alana ya da durumuna göre sarı alana gidecek. Kırmızı alana ise trafik kazası, yanık, olağanüstü durumlardaki vakalar gidecek. Acile gidince para alınmaz, beklenmez. deniliyor. Tamam da bizim rutin hastalarımızın acil statüsü yüzde 40 lara gelmiş durumda. Oysa Avrupa ülkelerini içine alan dünya istatistikleri yüzde 7-8 dir. Önümüzdeki bir ay içinde acil sistematiğini düzenleyip kamuoyuna duyuracağız, uygulamaları da başlatacağız. O zaman sorunların azalacağı kanaatindeyim. diye konuştu. 8 9

1001 YATAĞA İZMİR ŞİFA NIN 2015 HEDEFİ ULAŞMAK Bornova daki yeni hastane binasının temel atma töreninde konuşan Şifa Sağlık Grup Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ateş, bu yatırımla birlikte İzmir deki Şifa Sağlık Grubu na bağlı hastanelerin yatak kapasitesinin 710 a çıkacağını, Karşıyaka da yapılacak yeni hastane ile de 2015 yılında 1001 yatak kapasitesine çıkarmayı hedeflediklerini söyledi. Şifa Üniversitesi, yeni yatırımlarla Bornova Eğitim Araştırma Hastanesi ni de içinde bulunduran kampüsünü büyütüyor. Burada yapılacak bir dizi yatırımın ilk adımı olarak 150 yatak kapasiteli yeni hastane binasının temeli atıldı. Törenin ardından yatırımlarla ilgili açıklamalarda bulunan Şifa Sağlık Grup Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ateş, yapılacak hastane binasının 2014 yılının Ekim ayında tamamlanarak hizmete gireceğini belirtti. Yeni hastanenin Şifa Üniversitesi Bornova Eğitim Araştırma Hastanesi ile entegre bir şekilde hizmet vereceğini anlatan Prof. Dr. Ateş Yeni hastane binamız 11 katlı, 13 bin 640 metrekare kapalı alana sahip ve 150 yatak kapasiteli olacak. 40 civarında yoğun bakım yatağı ve 7 ameliyathanesi bulunacak. Yeni teknolojilerin kullanıldığı akıllı bir bina projelendirdik. Hemen hemen tüm ünitelerin entegre olduğu bir hastane olacak. Bornova da hizmet veren mevcut hastanemiz 160 yatağa sahip, bu yatırımın tamamlanması ile Bornova da 310 yatak kapasitesine ulaşacağız. Böylece İzmir deki hastanelerimizin toplam yatak kapasitesi de 710 a çıkacak. Yatırımlarımız bunlarla sınırlı değil, Şifa Üniversitesi nin yatırımları devam edecek. Öncelikle bu yeni yatırımımızı da içinde bulunduran Bornova daki kampüsümüz, hastane binasının ardından yeni eğitim modüllerinin inşası ile büyümeye devam edecek. şeklinde konuştu. YATIRIM TUTAR 45 MİLYON DOLARI BULACAK Bornova da temeli atılan hastane binası ile devamında yapılacak eğitim bina ve yatırımlarının yaklaşık 45 milyon dolara mal olacağını belirten Prof. Dr. Ateş, Hastane binası için yapacağımız yatırımın değeri toplam 25 milyon dolar ancak devamında yapılacak eğitim modülleri ile birlikte sadece Bornova daki yatırım tutarımız 45 milyon doları bulacak. Burada yapılacak eğitim modülleri ile ilgili de proje çalışmalarımız devam ediyor. Proje yarışmalarımız var, henüz projeyi belirlemedik. Uygulanacak projeyi seçtikten sonra hızlı bir şekilde inşaat aşamasına geçilecek. diye konuştu. KARŞIYAKA YA 300 YATAKLI HASTANE Törende başka bir yatırımın da müjdesini veren Prof. Dr. Ateş, Karşıyaka ya büyük bir hastane yapılacağını söyledi. Karşıyaka da yapılacak hastanenin 2015 yılında tamamlanacağını belirten Ateş İnşallah Karşıyaka daki yatırımla birlikte Şifa Üniversitesi Hastaneleri nin İzmir deki yatak kapasitesi bini aşmış olacak. Zaten 2015 hedefimizi de 1001 yatak olarak belirledik. dedi. Törene Şifa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Erdoğan, Şifa Sağlık Grup Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ateş, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarsılmaz, Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. H. Hüseyin Yılmaz ile çok sayıda davetli katıldı. SAĞLIK DERGİSİ ARALIK 2013

EGE NİN EN BÜYÜK VAKIF DiŞ HASTANESi Mustafa TOPRAK İzmir Valisi AÇILDI Son yıllarda büyük bir yatırım hamlesi içine giren İzmir Şifa Üniversitesi; 7 hastane, 4 tane ayakta teşhis ve tedavi merkezinin ardından şimdi de sağlık ağına Ege Bölgesi nin en büyük vakıf üniversitesi diş hastanesini kattı. Şifa Üniversitesi Rektörlük binasının hemen yanında yer alan 4 katlı ve 4 bin 500 metrekare kapalı alana sahip Şifa Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi ve Hastanesi, düzenlenen törenle hizmete girdi. Törende konuşan İzmir Valisi Mustafa Toprak, Türkiye nin sağlık alanında çağ atladığını, özel sektör ve vakıf üniversitelerinin örnek yatırımlarıyla buna büyük destek sağladığını söyledi. Açılışa katılan İzmir Valisi Mustafa Toprak yaptığı konuşmada, Türkiye nin son yıllarda sağlıkta nasıl çağ atladığını hep beraber görmekteyiz. Bir taraftan kamu imkanları ile önemli yatırımlar yapılırken, diğer taraftan da özel sektör ve vakıf kurumları teknolojinin son imkanları kullanılarak insan unsurunun iyi ve kaliteli bir sağlık hizmeti alabilmesi için ciddi yatırımlar yaptığını görüyoruz. Bu hizmetler ülkemiz adına görmek istediğimiz güzel gelişmelerdir. Tüm bu gelişmeler olurken bugün burada açılışını yapacağımız bu güzel hastanemizle bir kere daha özel sektör ve vakıf üniversitelerimizin sağlık sektörüne verdikleri katkı ve desteğe şahit oluyoruz. Onun için ben Şifa Üniversitemize, değerli Rektörümüze, çalışanlarına ve öğrencilerine bu güzel katkılarından dolayı teşekkürlerimi sunuyorum. dedi. Şifa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Erdoğan da açılış konuşmasında, Türkiye de sağlık hizmetleri adına güzel gelişmeler yaşandığına dikkat çekerek Daha 3 yıl önce henüz Şifa Üniversitesi nin kurulması aşamasında bunların hiç biri yoktu. Karşıda gördüğünüz rektörlük binası yoktu, burası yoktu. Basmane, Bornova ile Erzurum daki Türkiye nin yüz akı olan A Kalite hastanelerimiz vardı. Şifa Üniversitesi, ilgili kanunun Cumhurbaşkanımız tarafından onaylanmasının hemen ardından YÖK ün onayı ile birinci senesinde tıp, diş ve sağlık bilimleri fakültelerine öğrenci aldı. Bu öğrenciler bu yıl 3. sınıfta okuyorlar. Bu sene bir gelişme daha oldu, Buca da Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu, 9 branşta eğitime başladı. Geçen yıl 530 olan Şifa Üniversitesi öğrenci sayısı bu yıl 1100 e ulaştı. Bugün de Ege Bölgesi nin en güzel vakıf diş hastanesini açıyoruz. Bunlar ülkemizin geleceği açısından güzel hizmetler. diye konuştu. Şifa Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Hüseyin Yılmaz ise Şifa, üniversitesini kurduktan sonra da her geçen gün yeni yatırımlarla büyüdüğünü kaydederek, biri Erzurum da olmak üzere 7 tane hastane, 4 tane ayakta teşhis ve tedavi merkezi, iki eğitim kampüsü, iki öğrenci yurdu ile hizmet verdiğini söyledi. Yılmaz, açılışı yapılan yeni hizmet binasında 18 öğretim üyesi, 8 diş hekimi, 56 diş üniti ile diş hekimliği ile ilgili tüm branşlarda, özellikle çocuk diş hekimliği, estetik diş hekimliği, ortodonti ve implantoloji gibi konuların yanında, genel anesteziyi ilgilendiren tüm alanlarda hizmet verileceğini bildirdi. Konuşmaların ardından Şifa Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi ve Hastanesi nin açılışı gerçekleştirildi. Açılışa Somali Hükümeti Sağlık, Milli Eğitim ve Sosyal Politikalar Bakanı Meryem Kasım Ahmed, İzmir Valisi Mustafa Toprak, Devlet Eski Bakanı Işılay Saygın, İzmir Emniyet Müdürü Ali Bilkay, Şifa Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yusuf Erdoğan, Şifa Sağlık Grup Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ateş, Gediz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Seyfullah Çevik, Çiğli Kaymakamı Dr. Mustafa Arı, Bayraklı Kaymakamı Adem Arslan ile çok sayıda davetli katıldı. 10 11

FiLM izlerken DiŞ HEKiMiNi UNUTUYORLAR Yakın zamanda hizmet vermeye başlayan Şifa Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Hastanesi, çocuklara yönelik uygulaması ile dikkat çekiyor. Pedodonti kliniğine gelen çocuklar kendilerine özel ünitlerde, çizgi film izlerken, diş hekimini unutuyor, tedavileri acısız bitiyor. Şifa Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Hastanesi, İzmir in ve Türkiye nin dört bir yanından kliniğe gelen 0-13 yaş grubu çocuklara çizgi film eşliğinde ağız ve diş sağlığı hizmeti veriyor. Kendilerine özel ünitlere uzanan çocuklar, çizgi film izlerken diş hekimi korkusunu unutuyor ve konforlu bir şekilde tedavilerini oluyorlar. Şifa Üniversitesi Pedotonti Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Altunsoy, pedodonti kliniğinde çağın diş hekimliği bilgi ve teknolojilerini çocuk hastaların hizmetine sunduklarını belirterek, Çocuklar diş koltuğunda çizgi film izlerken diş tedavilerini yapıyoruz. Bu şekilde çocuğun ilgisini başka yöne çekip korkusunu azaltıyor ve tedavi işlemlerini çocuklar için eğlenceli hale getiriyoruz. Diş hekimi korkusu olan hastalar, zihinsel engelli hastalar ve koopere olamayan (iletişim kurulamayan) küçük çocukların ise tedavilerini genel anestezi ve sedasyon altında yapabilmekteyiz. Bu şekilde hastanın tüm diş çekimi ve dolguları tek seansta 1 ila 3 saat arasında tamamlanıyor. dedi. SÜT DİŞİ DEYİP GEÇMEYİN Süt dişlerinin, daimi dişlerin sağlıklı olarak oluşup sürmelerini sağlayan çok önemli rehberler olduğunu hatırlatan Altunsoy, bu konuda annebabalara önemli bir uyarıda bulundu. Daimi dişlerin oluşumu ve çenelerin gelişimi esnasında hem fonksiyonu sağlarlar hem de kalıcı dişlerin sürecekleri yolu oluştururlar. Bu sebeple süt dişlerine Nasıl olsa değişecek önemsiz dişler. gözüyle bakmak, çocuğunuzun gelecekteki diş sağlığını büyük ölçüde tehlikeye sokar. Çürük ya da iltihaplı bir süt dişi, altında gelişen daimi dişin oluşumunu yavaşlatır veya bozar. Süt dişindeki harabiyetin durumuna göre bu çok hafif bir hasar olabileceği gibi, ileride daimi dişin tam fonksiyon görmesini engelleyecek ya da çürüğe dayanıksız hale gelmesine sebep olacak bir hasar da olabilir. Ön dişleri çürük nedeniyle tamamen harap olmuş bir çocukta estetik ve konuşma bozukluğunun yanında beslenme ve psikolojik bozukluklar da ortaya çıkacaktır. Bu yüzden diş çürüğü ilerlemeden erken dönemde tedavisi yapılmalıdır, daha ileri durumlarda kanal tedavisi bu aşama da geçilmişse çekim gerekecektir açıklamasında bulunan Altunsoy, son olarak da ebeveynlere, kendi tedavileri yapılırken çocuklarını da beraberlerinde getirmelerini bu sayede daha önce hiç diş hekimine gitmemiş çocukların, anne-babalarının tedavilerini seyrederek, diş hekimi korkusunu yenebileceklerini söyledi. SAĞLIK DERGİSİ ARALIK 2013

DiYABETiK AYAKLARI KESiLMEKTEN KURTARDIK Şifa Üniversitesi Basmane Hastanesi bünyesinde hizmet veren Ayak Yara Bakım Merkezi, bugüne kadar farklı hastanelerde kesilmesi yönünde konsey kararı çıkan birçok hastanın diyabetik ayağını tedavi etmeyi başardı. Yrd. Doç. Dr. İlker Şenses, diyabetik ya da kronik ayak yarası olan hastaların tüm tanı ve tedavi hizmetlerini tek noktadan alabilecekleri bir merkez oluşturduklarını söyledi. Diyabetik ve kronik ayak yarası olan hastalara hizmet vermek üzere kurulan Şifa Üniversitesi Basmane Hastanesi Ayak Yara Bakım Merkezi, kısa sürede başarılı sonuçlar elde etmeye başladı. Bugüne kadar birçok hastanın ayağını kesilmekten kurtaran Ayak Yara Bakım Merkezi, hastaların klinik klinik dolaşmadan ilgili tüm branşlardan tek noktada hizmet almasını sağlıyor. Diyabetik ayak yarası olan hastaların genellikle gittikleri hastanelerde tek bir muhatap bulamamaktan şikayet ettiğini hatırlatan Ayak Yara Bakım Merkezi Sorumlusu Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. İlker Şenses, Çünkü bu yaraların tedavisi ile birçok branşın aynı anda ilgilenmesi gerekiyor. Tedavi sürecinde endokrin, dahiliye, genel cerrahi, ortopedi, plastik cerrahi, radyoloji gibi bir çok branş görev alıyor. Bu merkezimizde tüm branşların koordinasyonu sağlanarak, hastaya tek noktadan hizmet veriliyor. diye konuştu. Ayak Yara Bakım Merkezi ne bir hasta başvurduğunda ilk önce durum tespiti yaptıklarını anlatan Şenses, İlk başta hastaya neyi yapıp, neyi yapamayacağımızı söylüyoruz. Gelen hastaların önemli bir kısmı, daha önce diğer hastanelerde görülmüş ve yapılabilecek destek tedavileri bitmiş; bacağının, ayağının ya da parmağının kesilmesi önerilmiş hastalar. Farklı bir bakış açısı ile son bir şans tanıdığımızda bize çok olumlu yaklaşıyorlar. Bizim de başarılı olmadığımız hastalar elbette var ancak önemli bir oranda hastanın ayağını, bacağını kesilmekten kurtarıyoruz. dedi. Bu tür kronik yaraların 10-15 yıl dahi sürebildiğini kaydeden Şenses, Sabır isteyen bir hastalıktır. Şunu kesin de artık kurtulayım. deme aşamasına gelenler var. Bütün dünyada bu konular üzerine araştırmalar yapılıyor çünkü bu hastalık tüm dünyanın sorunu Bugün dünyada ve bizde uygulanan en güncel yöntem ise lokal oksijen tedavisi. İlgili bölgeye yeterince kan ve oksijen gitmediği için doku iyileşemiyor. Biz yeterli oksijen vererek, vücudun mücadele edip yarayı kapatmasını sağlıyoruz. Açıkçası bu yöntem teknolojinin bize sunduğu bir hediyedir. şeklinde konuştu. HASTALAR MUTLU 2008 yılından bu yana diyabetik ayak yarası ile mücadele eden Mehmet Saraçoğlu, bugüne kadar farklı hastanelerde ayağının kesilmesi yönünde 4 kez konsey kararı çıktığını belirterek, Ayağımın kesilmesini kabul etmedim. Devamlı yeni çareler yeni tedavi yöntemleri aradım. Sonunda burası ile tanıştık ve sonuç aldık. Şimdi tedavimin geldiği noktadan çok memnunum. dedi. Yine diyabetik ayak yarası dolayısıyla 2 yıldır tedavi gördüğünü anlatan Sezai Eken de Bu nedenle daha önce ayak küçük parmağım kesildi. Yine başka bir hastanede ayağımın kesilmesi yönünde konsey kararı çıktı. Kabul etmedim. Kabul etsem şimdi kesilmiş olacaktı. Ayak Yara Bakım Merkezi nde bazı özel tedaviler uygulandı. Kesilecek dedikleri ayak, şu anda dört dörtlük ve çok iyi durumda. dedi. 12 13

ÇÖLYAK TEHLiKESiNE DiKKAT! Çölyak ya da tıp literatüründe ( Gluten Enteropatisi) olarak bilinen hastalık, bağırsaklardaki sindirimi sağlayan villus denilen yapıların bozulmasına sebep olan ve dolayısıyla da yiyeceklerdeki besinin emilmesini engelleyen ve ince bağırsakta hasarlar oluşturan bir sindirim sistemi hastalığıdır. Küçük çocuklarda kusma, ishal, karın şişliği, iştahsızlık, kilo alamama ve boy uzamasında yavaşlama gibi tipik belirtilerle ortaya çıkabileceği gibi daha ileri yaşlarda sadece kansızlık, boy kısalığı, kemik zayıflığı ve nedeni bilinemeyen karaciğer hastalığı gibi çok değişik belirtilerle de kendini gösterir. Şifa Üniversitesi Bornova Eğitim Araştırma Hastanesi Pediatrik Gastroentroloji uzmanı Doç. Dr. Coşkun Çeltik, çölyak hastalığının sanıldığı gibi az görülen bir hastalık olmadığını, ortalama 300 çocukta bir görüldüğünü kaydetti. Çölyak hastalığının her yaş grubunda görülebileceğini ve bazı gizli türlerinin de bulunması nedeniyle rutin muayene ve kontrollerde atlanabildiğini belirten Çeltik Güneydoğu da bu oran biraz daha fazla ancak halk tarafından bu hastalık çok iyi bilinmediği için annebabaları uyardı ve bu nedenle halkımızın bu hastalık açısından acil eğitilmesi gerektiğini söyledi. Hekimin Çölyak hastalığından şüphelenmesi durumunda ise yapılacak işlemin çok basit olduğunu anımsatan Çeltik, Çölyak hastalığının tanısı çok basit, önce bir kan örneği alınır. Pozitif çıkarsa ikinci aşamada pediatrik gastroentrolog devreye girer. Gerçekten bağırsakta bu hastalığın olup olmadığının gösterilmesi için endoskopi yardımı ile bağırsaktan biyopsi alınır. Çölyak hastalığı çok geniş bir spektrum, buz dağı gibi Görülen yönü çok tipik olan bulgular dışında hekim tarafından atlanabilen bir hastalıktır. diye konuştu. SAĞLIK DERGİSİ ARALIK 2013 BU HASTALIKTA BUZ DAĞININ ALTINI GÖRMEK ÖNEMLİ Hastalığın tedavi edilmediğinde boy kısalığı ve büyüme geriliğine neden olduğunu ifade eden Çeltik, Hastanın hiçbir şikayeti olmadan sadece boy kısalığı ve gelişme geriliği gibi tipik bulgular sayesinde bu hastalığın tanınması yanında kronik ishal, gelişme bozukluğu, beslenme bozukluğu, karın şişliği vb belirtilerle gelen hastalara çölyak hastalığı teşhisi konabilir. Bu buzdağının görülen kısmı Görünmeyin yüzü ise hastada gelişme geriliği, zayıflık, boy kısalığı, kronik dirençli kansızlık, anemi yapan sebepleri saymak mümkün. Bazı olgularda sebepsiz tekrarlayan karın ağrıları ve kabızlıkla gelebiliyor. Ondan sonra çeşitli vesiküler yani su toplantılı deri döküntülerinin altında yatan bir çölyak hastalığı olabiliyor. Tekrarlayan ağızdaki aftlar, tekrarlayan enfeksiyonların altında bir çölyak hastalığı olabiliyor. Hiç sebebi anlaşılamamış bir karaciğer hastalığının altında da bu çölyak hastalığı yatabiliyor. O kadar geniş bir spektrum var ki, bazı endokrin hastalıkları içinde mesela çocukta bir tiroit hastalığı varken, bunun altından bile çölyak çıkabiliyor ya da çocukta diyabetes menitus dediğimiz şeker hastalığı var bununla birlikte çölyak hastalığı görülebiliyor. Hastalığın kanserle de ilişkisi olduğunu belirten Çeltik Gizli çölyak dediğimiz, atipik çölyak hastalıkları bazen erişkin yaşta da ortaya çıkabiliyor. Daha kötüsü bu hastalarda tedavi verilmezse barsak lenfoması dediğimiz kanserler gelişebiliyor. dedi.

OZON UZMANLARI ŞiFA DA BULUŞTU Şifa Üniversitesi ile Medikal Ozon Terapi Derneği nin ortaklaşa düzenlediği Ozon Terapi ve PRP Sempozyumuna, Türkiye de ve dünyada isminden söz edilen bazı ozon uzmanları, ortopedi, fizik tedavi, anestezi, dahiliye hekimleri ile pratisyenlerin ve ağrı ile ilgilenen hekimlerde katıldı. Üç gün süren sempozyumda uzmanlar, ozonun hastalık tedavisinde nasıl kullanıldığına dikkat çekerek, elde edilen başarılı sonuçları katılımcılarla paylaştılar. Şifa Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi (ŞÜSEM) ile Medikal Ozon Terapi Derneği nin ev sahipliğinde gerçekleşen 3 günlük Ozon Terapi ve PRP Sempozyumu nda, ozonla ilgili yeni bilimsel çalışmalar, katılımcılarla paylaşıldı. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Şifa Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Sarsılmaz, tedavi amaçlı bu girişimin Türkiye de hızlı bir şekilde yaygınlaştığını söyledi. Ozon tedavisinden faydalanmış biri olarak gelişmelerden mutluluk duyduğunu belirterek, ozon tedavisinin ülkemizde tanınması ve uygulanmasında emeği geçenlere teşekkür etti. Medikal Ozon Terapi Derneği (MOTDER) Başkanı Nurettin Lüleci de ozonun akademik ortamlarda tartışılmasına verdiği destek nedeniyle Şifa Üniversitesi ne teşekkür etti. Ozonun son dönemlerde bir magazin konusu gibi medyada tartışıldığını ve bundan duyduğu üzüntüsünü dile getiren Lüleci, Ozonun akademik düzeyde sizlere ulaştırılması bizim bir araya gelip konuşmamızı çok önemli buluyorum. Son yıllarda bu işi medya oyuncağı haline getirme gayreti içerisinde olanlar var. Bu sempozyumla ozonun bilimsel temelleri olan bir tedavi olduğunu anlatma fırsatı bulduğumuz için çok mutluyum. Dünyada ozonla ilgili çok sayıda bilimsel çalışmanın yapıldığını da anımsatan Lüleci, ozonun birçok alanda çok başarılı bir şekilde kullanıldığını kaydetti. Birçok hastanın diyabetik olan ve kesilmeye doğru giden ayağının ozon tedavisi ile kurtarıldığını da belirten Lüleci, Diyabetik ayakların ardından ikinci sırada bel ve boyun ağrıları, nöropatik ağrılar geliyor. Bu ağrıların tedavisinde de ozon çok başarılı sonuçlar veriyor. Ozon bugün nörolojik rahatsızlıklardan tutun da kanser tedavisine kadar birçok alanda kullanılıyor. dedi. 100 YILLIK GEÇMİŞİ VAR Şifa Üniversitesi Ağrı Kliniği ve Ozon Terapi Merkezi Sorumlusu Yrd. Doç. Dr. Uğur Özdemir ise sunumunda ozon ile ilgili bilgi kirliliğine dikkat çekerek Bizim amacımız bu konuda hekimleri bilinçlendirmek, bu nedenle akademik bir toplantıya ihtiyaç vardı. Ozon tedavisi veya ozon dediğimiz zaman ilk başta temel hücresel mekanizmaları çok önemli, önce bunu hekim arkadaşlarımızla paylaştık. Daha sonra ozon ile ilgili klinik yaklaşım ve klinikteki kullanım alanlarını konuştuk. Ozonun dünyada kullanımı ile alakalı protokoller var. Bu protokoller ile ilgili hekimlerimize bilgi verdik. Maalesef ozon konusunda hiçbir deneyimi olmayan ve hiçbir bilimsel çalışması olmayan bazı kişiler olumsuz yorumlar yapıyorlar. Oysa ozon dünyada 100 yılı aşkındır bilinen ve uygulanan bir tedavi yöntemidir. şeklinde konuştu. 3 günlük sempozyum süresince bir çok bilimsel sunum yapılırken konuşmacılar arasında yer alan Manuel Delgado De La Vega, dünyadaki ozon teknolojisi; Amerikalı Dr. Patricia Herron Ghani de ozonun kullanıldığı bazı özel vakaları görsel sunumlarla katılımcılara aktardılar. 14 15

PELVİK TABAN SAĞLIK ÜNİTESİ İLE KÂBUSLARINIZDAN KURTULUN! Farklı nedenlerle yetişkinlerde ve ileri yaşlarda görülen idrar-dışkı-gaz kaçırma, kabızlık ve benzer sorunların tetkik ve tedavisine yönelik Şifa Üniversitesi Basmane Hastanesi nde özel bir ünite kuruldu. Ünite doktorlarından Üroloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Musa Saraçoğlu Bunlar hayati tehlikesi olmasa da hayatı kâbusa çeviren, hayat kalitesini çok düşüren hastalıklar. O yüzden hiçbir hastamızın bu sorunlarla yaşamaya devam etmesini arzu etmiyoruz. dedi. Şifa Üniversitesi Basmane Hastanesi nde Pelvik Taban Sağlığı Ünitesi hizmete girdi. Leğen kemiğinin tabanını döşeyen ve karın alt bölgesindeki organlara destek olan bağ ve kas dokuları ile ilgili hastalıkların tetkik ve tedavisini üstlenen ünite, elde ettiği başarılı sonuçlarla dikkat çekiyor. Pelvik Taban da idrar kesesi, kalın bağırsakların son kısmı ile cinsel organların bulunduğuna dikkat çeken ünite doktorlarından Gastroenteroloji Uzmanı Ramazan Öztürk Doğum, yaşlanma, sinir sistemi hastalıkları, şeker hastalığı gibi çeşitli hastalıkların etkisi ile bu bölgede oluşan değişiklikler, buradaki doku ve organların yapı ve çalışmasını bozabiliyor. Bu değişiklikler sonucunda çeşitli hastalıklar ortaya çıkıyor. Bunların içinde en önemlileri ise idrar kaçırma, gaz-dışkı kaçırma, makat ağzındaki kasların tersine kasılması nedeni ile ortaya çıkan kabızlık ve buradaki organlarda sarkma olarak sıralayabiliriz. dedi. YAŞAM KALİTESİNİ DÜŞÜRÜYOR Bu hastalıkların hayati tehlikesi bulunmasa da hayat kalitesini çok düşüren, kişiyi sosyal hayattan koparan ve tüm aile fertlerine de büyük sıkıntılar yaşatan sorunlara yol açtığını anlatan Ünitenin Üroloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Musa Saraçoğlu da Ancak sorunun büyüklüğüne karşın hastalar bazen nereye müracaat edeceklerini bilmiyorlar. Bazen de bu tür problemlerin çözümünün olmadığını düşündüklerinden ya da utanma duygusuyla problemlerine çözüm arayamıyorlar. Hâlbuki bu tür problemlerin büyük oranda tanı ve tedavisi mümkündür. Hastanemiz bünyesinde Pelvik Taban Sağlığı Ünitesi bu amaçla kuruldu. Ünitemiz, bu konuda belli bir birikime sahip ve özel eğitim almış uzman hekimler yönetiminde, multi-disipliner bir anlayışla çalışmalarını sürdürüyor. diye konuştu. KORKMAYA GEREK YOK Tedavi yöntemi olarak basit şeylerden başladıklarını belirten Saraçoğlu Örneğin hayat tarzı değişiklikleri, davranış tedavileri, diyet alışkanlıkları, egzersizler, elektrikle uyarılar, ilaç tedavileri son olarak da cerrahi müdahale buradaki tedavi yöntemlerimiz arasında yer alıyor. Bazı hastalıklar çok basit ilaç tedavileri ile düzeliyor, bazıları sadece hayat tarzı değişikliği ile iyileşiyor. Bazılarında ameliyatla sonuç almak mümkün ama sonuçta yüzde 90 üzerinde bir başarı oranı elde ediyoruz. Tam olarak başarı sağlanamayan hastaların da hayat kalitesini artırıyoruz. dedi. SAĞLIK DERGİSİ ARALIK 2013

SAÇLA ilgili YANLIŞ BiLDiKLERiMiZ! Son yıllarda kadın-erkek herkesin ortak sorunu saç kayıpları. Durum böyle olunca saç ile ilgili doğru bilinen yanlışlarda gün geçtikçe artıyor. İşte bu yanlışlardan bazı detaylar. 1. Saçı sık yıkamak saçların daha fazla dökülmesine sebep olmaz. Aksine günlük yıkanan saç derisinde, fazla oranda biriken ölü deri, yağ ve kir temizlenir. Böylece saç deri sağlığını tehdit eden unsurlar kontrol edilebilir. Sağlıklı bir saç derisi canlı ve parlak saçların temelidir. Günlük yıkamada elimize gelen saçlar saçın doğal yaşam döngüsü içinde atılması gereken saçlardır. Her dökülen saçın yerine mutlaka yeni bir saç üretilmektedir. Saçlar döküldüğü için saç kaybı oluşmamaktadır. Dökülen saçların yerine kalite olarak daha zayıf saçlar çıkıyorsa önce saçta hacim kaybı ve zayıflama olmaktadır. Zayıf çıkan saçlar incelmeyi ve küçülmeyi sürdürerek bir süre sonra tüy formunu almaktadır. En son aşamada saç kılıfları üretimi sonlandırmakta ve inaktif hale geçmektedirler. Saçı çok yıkamanın saçı dökmesi mantığı doğru olsa yüzümüzü her yıkadığımızda kaşımızın kirpiğimizin de dökülmesi gerekir ki bu mümkün değildir. 2. Saçı kazıtmak saç dökülmesine engel olmaz. Saç ilk çıkarken saçın ucu daha incedir, saç uzadıkca mevcut kalınlığını almaya başlar. Kazınan saçın daha kalın olduğu izlenimini yaratan, saçı kazıma işlemi sırasında saçın nispeten ince olan veya zamanla yıpranmış ve incelmiş uç kısmının kesilip atılması ile saçın daha muntazam görünmesidir. Ayrıca saç kazındığında, saçın uç kısmının ele daha keskin gelmesi itibariyle daha kalınmış hissi uyandırabilir. Saç kalınlığını derinin 2 cm altında yer alan hücre bölünmesi sağlamaktadır. Kazınan saçın daha az döküldüğü hissi ise saçın çok kısa olması itibariyle dökülen saçların dikkat çekmemesi olarak açıklanabilir. Ayrıca uzun süre saçını kazıtan kişiler, bu saçsız görüntü sonrası saçın uzaması ile elde ettiği saçlı görüntüyü eski saçından daha çok gibi algılayabilir. 3. Saçı örtmek ve kapalı tutmak kesinlikle saç kaybı yaratmaz. Sanılanın aksine saçımız oksijeni havadan değil bağlı bulunduğu damar ağından gelen kandan almaktadır. Bazı kişiler saçı çok sıkı şekilde bağlamanın ve örtmenin kan dolaşımını olumsuz etkileyip saçta zayıflama yaratacağını düşünebilir. Bu kısmen doğru olmakla beraber saça besin ve oksijeni sağlayan tek bir damar sistemi yoktur. Saçlı deriyi kaplayan çok sayıda ince damar ağı bulunmaktadır. Bu damar ağı dışarıdan bağlanan örtü ve şapkadan etkilenmemektedir. Saç kaybının temel sebebinin genetik yatkınlık ve DHT hormonu bazlı bir gerileme olduğu unutulmamalıdır. 4. Baba kel ise oğlu da kesin kel kalır. Bu bilgi kısmen doğruluk payı taşır. Erkeklerdeki saç dökülmesinin %90 ı genetik sebeplerden kaynaklanmaktadır. Saçı dökülen kişilerde genetik olarak saç kaybına yatkınlık varsa - anne ve baba tarafında saç kaybı olan akrabalar varsa - önlem almak konusunda erken davranmak gerekir. Belirli dönemlerde ürün kullanarak saç kaybı yavaşlatılıp geciktirebilir. Böylelikle kişi babası ile aynı yaşa geldiğinde daha fazla saça sahip olabilir. Bununla beraber baba kel ise kişi fiziksel ve genetik özellikleri saçları iyi olan taraftan aldıysa saç kaybı da yaşamayabilir. Genel olarak belirtmek gerekirse; her erkeğin bir miktar saç kaybetmesi son derece normaldir. Erkeklerin saç kaybı yaşamasında 2 temel sebep vardır: 1. Genetik yatkınlık 2. Saç kılıfındaki reseptörlerin Erkeklik Hormonu Testosteron a olan duyarlılığı. Her ikisi de yok edilebilir değildir. Ancak belirli dönemlerde önlem alınarak saç kaybı kontrol edilebilir ve kellik süreci ertelenebilir. 5. Sık cinsel ilişki saç kaybını artırır. Bu söylem de doğru değildir. Daha önce açıklandığı gibi yüksek testosteron seviyesi ve aktivitesinin saç kaybını yaratma etkisi yoktur. Aksine sağlıklı bir cinsel yaşam stresi ve gerilimi azaltması, kalp atışını ve kan dolaşımını hızlandırması sebebiyle hem kadın hem erkeğin genel sağlığı ve saçı için faydalıdır. 6. Kişilerin saçlarının yağlı, normal ve kuru olması aynen cilt yapıları gibi tamamen yapısal ve genetik bir durumdur ancak stres, beslenme şekli ve bir takım hormonsal sorunlar saç derisindeki yağ bezlerini aktif hale getirebilmekte ve saçı daha yağlı yapabilmektedir. Özellikle erkeklerin saç derisi kadınlara oranla daha yağlıdır. Bu durum erkeklerde yüksek oranda bulunan testosteron hormonu sebebiyle olmaktadır. Hormonların saç kaybında yüksek bir etkisi olduğu bilinmektedir. Bu nedenle saç derisinde biriken fazla yağ salgısının ciltten arındırılması ve saçın düzenli olarak yıkanması saç derisinin sağlıklı kalması için önemlidir. 16 17

SiNSi TEHLiKE C Uzm. Dr. Abdullah Umut PEKOK Özel Erzurum Şifa Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Ülkemizde sadece Hepatit B ve Hepatit C hastalığı nedeniyle ortalama bir milyondan fazla kronik karaciğer yetmezliği hastası var. Siz de Hepatit C riski taşıyor olabilirsiniz... Geç olmadan doktora danışın. Hem kendiniz hem sevdikleriniz için bu riski almayın, mutlaka test yaptırın! Dünyada 240 milyon kronik hepatit B ve 180 milyon kronik hepatit C hastası bulunuyor. Ne yazık ki kronik hepatitler, dünyada her yıl bir milyonun üzerinde insanın ölümüne neden oluyor. Tek korunma yolu ise aşı! Hastalık ilerlemedikçe pek bulgu vermediği için tarama yapılmazsa anlaşılamıyor, ancak ileri aşamalarda fark ediliyor. Çoğunlukla bilmeden içimizde taşıdığımız bir düşman. 10 yıllarca bekleyebiliyor. Belirtileri pek dikkat çekmiyor. Kronikleştiğinde ise ki kronikleşme oranı yüzde 80, çok geç olabiliyor. Üstelik sayılar öyle istisna bir hastalık olmadığını söylüyor. Küresel bir hastalık ve bulaşıcı. Dünyada yaklaşık 180 milyon insan bu sinsi virüsü taşıyor. 1989 yılına kadar A ve B olmayan Hepatit olarak adlandırılıyordu. Daha sonra Hepatit C olarak adlandırıldı. Bugüne dek dünyada 2 milyar insan Hepatit B virüsüyle enfekte oldu. Mevcut Hepatit C hastasıysa 180 milyon. Dünya Sağlık Örgütü nün verilerine göre Hepatit C hastalarının yaklaşık 32 milyonu Güneydoğu Asya ülkelerinde yaşıyor. Batı Pasifik ülkelerinde 63 milyon, Afrika da 31 milyon, Doğu Akdeniz ülkelerinde 21 milyon, Amerika da 13 milyon Hepatit C hastası var. Avrupa daysa bu sayı 9 milyona yaklaşıyor. Romanya, Mısır, Moğolistan ve Bolivya en çok dikkat çekilen ülkeler. Türkiye nin de içinde bulunduğu hastalığın en fazla görüldüğü bölgelerden biride Doğu Akdeniz, yaklaşık 22 milyon kişi enfekte. Türkiye de bilinen hasta sayısı 600 bin. Bu rakamlara her yıl 4 milyon kişinin eklendiği gerçeğini de unutmamalıyız. Hepatit B aşıyla önlenebiliyor. Ancak Hepatit C için geliştirilmiş bir aşı yok. Ancak tedavi edilebiliyor. Bulaşma yollarına gelince: İlk sırada kan nakli geliyor. Kan nakli öncesi Hepatit C taraması yapılmaması riski artırıyor. Tıraş bıçağı, manikür-pedikür aletleri, tırnak makası gibi yaralanmaya yol açan aletlerin ortak kullanımı veya steril olmayan aletler aracılığıyla da Hepatit C bulaşabiliyor. Hepatit C li kanla kirlenmiş iğnenin batmasıyla yüzde 4 oranında hastalığın bulaşma riski var. Yine damar yoluyla uyuşturucu kullanan bağımlılarda da bu risk artıyor. Hepatit C hamile anneden bebeğe de geçebiliyor ama oran çok düşük. Cinsel yolla bulaşma oranı da çok yüksek değil. Aile içi bulaşma oranıysa yüzde 4 buçuk civarında tespit edilmiş. SAĞLIK DERGİSİ ARALIK 2013