7036 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile Getirilen Yenilikler Av. Büşra TİRYAKİ
Mahkemelerin iş uyuşmazlıklarından kaynaklanan yükünün azaltılması ve uyuşmazlıkların kısa sürede sonlandırılmasının amacıyla 25/10/2017 tarihli ve 30221 sayılı Resmi Gazete de yayımlanarak bazı maddeleri hariç yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ile 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.
Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi ve işveren alacağı, tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulması dava şartı olmuştur. (kıdem, ihbar gibi tazminat ve fazla mesai, yıllık izin gibi ücret, işveren ise alacak ve tazminat kalemleri için) Bu yolun denendiği ancak tıkandığı ve sonuç alınamadığının ortaya konulması dava açılabilmesi için bir ön koşuldur.
Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.
Belirlenmiş olan bu bir haftalık süre kesin olup davetiyenin tebellüğü tarihi itibariyle işleyecektir. İş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davalarında arabulucuya başvurma şartı yoktur. Arabulucuya başvuru zorunluluğu, 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Arabuluculuk belgeleri, gerekli ve yeterli imzaları taşıması halinde icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın mahkeme ilamı niteliğinde belge sayılacak ve icra takibine konu edilebilecektir.
Başvuru karşı tarafın, karşı taraf birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yerindeki veya işin yapıldığı yerdeki arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne yapılır.
Başvuruda bulunulan arabuluculuk bürosunun yetkili olmadığını düşünen karşı taraf, en geç ilk toplantıda yerleşim yeri ve işin yapıldığı yere ilişkin belgeleri sunmak suretiyle arabuluculuk bürosunun yetkisine itiraz edebilir. Arabulucu, yetkiyi kendiliğinden dikkate almayacaktır. Bu durumda arabulucu, dosyayı derhâl ilgili sulh hukuk mahkemesine gönderilmek üzere büroya teslim eder. Mahkeme, harç alınmaksızın dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda yetkili büroyu kesin olarak karara bağlar ve dosyayı büroya iade eder.
Yetki itirazının reddi durumunda aynı arabulucu yeniden görevlendirilir ve 3 haftalık sonuçlandırma süresi yeni görevlendirme tarihinden başlar. Yetki itirazının kabulü durumunda ise kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde yetkili büroya başvurulabilir. Bu takdirde yetkisiz büroya başvurma tarihi yetkili büroya başvurma tarihi olarak kabul edilir.
Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren üç hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla bir hafta uzatılabilir.
Taraflar, arabuluculuk faaliyeti sonucunda anlaşırlarsa, arabuluculuk ücretini eşit olarak karşılarlar. Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır.
Arabuluculuk görüşmelerine taraflar bizzat, kanuni temsilcileri veya avukatları aracılığıyla katılabilirler. İşverenin yazılı belgeyle yetkilendirdiği çalışanı da görüşmelerde işvereni temsil edebilir ve son tutanağı imzalayabilir.
Arabulucu, taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması yahut yapılan görüşmeler sonucunda anlaşmaya varılması veya varılamaması hâllerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir ve son tutanağı düzenleyerek durumu derhâl arabuluculuk bürosuna bildirir. Gelen önemli düzenleme ile taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı duracak ve hak düşürücü süre işlemeyecektir. Arabuluculuk ücretini karşılamak için adli yardıma ihtiyaç duyan taraf, arabuluculuk bürosunun bulunduğu yerdeki sulh hukuk mahkemesinin kararıyla adli yardımdan yararlanabilir.
İşe iade kararlarında boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatı dava tarihindeki ücret esas alınarak parasal olarak belirlenecektir. Yani sadece ödenecek miktar ay bazında tespitle yetinilmeyip, hükümde açıkça yazılacaktır. Eskiden işe iade kararı veren mahkeme boşta geçen süreye ilişkin alacak (ücret ve diğer haklar) ile işe başlatmama tazminatını ay esaslı olarak belirlemekteydi. Ayrıca uygulamada hangi tarihteki ücretlerin esas alınacağı konusunda uyuşmazlık yaşanıyordu; düzenleme ile hangi tarihteki ücretin esas alınacağı açıklığa kavuşturulmuş oldu.
İş sözleşmesi feshedilen işçinin, fesih bildiriminde sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı iddiası ile bildirimden itibaren bir ay içinde, işe iade talebiyle arabulucuya başvurması gerektiğini düzenlenmiştir. Bununla birlikte, huzurunda anlaşılamaması halinde, son tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren iki hafta içinde iş mahkemesinde dava açılabileceği veya taraflar anlaşırlarsa uyuşmazlığın aynı sürede iş mahkemesi yerine özel hakeme de götürülebileceği düzenlenmektedir. Davanın, arabulucuya başvurmaksızın doğrudan açılması sebebiyle dava şartı eksikliğinden reddi halinde ise; kesinleşen kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde taraflar arabulucuya başvurabileceklerdir.
Tarafların anlaşmış sayılabilmesi için; İşe başlatma tarihi, 4857 sayılı Kanun md.21/3 te düzenlenen (Kararın kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye ücret ve diğer hakları ödenir. ) ücret ve diğer hakların parasal miktarı, -İşçinin işe başlamaması durumunda 4857 Sayılı Kanun md.21/2 de düzenlenen (Mahkeme veya özel hakem feshin geçersizliğine karar verdiğinde, işçinin işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirler. ) tazminat parasal miktarını belirlenmek zorundadır.
İşe başlatma tarihi belirlenmemiş ise anlaşma tarihinden itibaren bir ay içinde başvuru şartı aranmaksızın işveren işçiyi işe başlatır. İşe başlatmamanın sonuçları belirlenmemiş ve işçi işe başlatılmamış ise; işçi, İş Kanunu nda öngörülen tazminatların ödenmesini mahkemeden talep edebilecektir. Bu durumda tazminat, işçinin altı aylık ücreti tutarından az olamaz. İşçinin kararlaştırılan tarihte işe başlamaması halinde ise fesih geçerli hale gelir.
Asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığında işe aide talebiyle arabulucuya başvurulması halinde, anlaşmanın gerçekleşebilmesi için işverenlerin arabuluculuk görüşmelerine birlikte katılmaları ve iradelerinin birbirine uygun olması aranır.
İş sözleşmeleri fiilen sona eren işçiler Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlükleri nezdinde şikâyette bulunamayacak, taleplerine ilişkin olarak öncelikle arabulucuya başvurduktan sonra mahkeme nezdinde dava açabileceklerdir. Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüklerinin inceleme yetkisi bundan böyle yalnızca iş sözleşmesi devam eden işçiler ile sınırlı olacaktır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna başvurulması zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan başvuruya altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.
Ancak hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, dava Kuruma resen ihbar edilir. (SGK davalı olmayacak, ihbar edilen olacaktır) İhbar üzerine davaya davalı yanında feri müdahil olarak katılan Kurum, yanında katıldığı taraf başvurmasa dahi kanun yoluna başvurabilir. Kurum, yargılama sonucu verilecek kararı kesinleştikten sonra uygulamakla yükümlüdür.
İş mahkemelerinin görev alanı genişletilerek, öncesinde başka mahkemelerce yapılan birçok inceleme iş mahkemesinin görev alanına dâhil edilmiştir.
5953 sayılı kanuna tabi gazetecilerin hizmet akdinden kaynaklanan davalar, 854 sayılı kanuna tabi gemi adamlarının hizmet akdinden kaynaklanan davalar, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununa tabi olarak hizmet sözleşmesi ile çalışan işçiler ve bu kanuna tabi işveren veya işveren vekilleri arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarından kaynaklanan davalar, İdari para cezalarına itirazlar, Kanun ile belirlenmiş bir takım istisnalar hariç olmak üzere, Sosyal güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzusundan kaynaklanan uyuşmazlıklardan kaynaklanan davalar, Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara ilişkin dava ve işler, Kamu İktisadi Teşebbüs ve bağlı ortaklıklarda toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında çalışan personel ile çalıştıkları işveren arasında sözleşmeden veya kanundan doğan uyuşmazlıklara ilişkin davalar, iş mahkemelerinin görev alanına dahil edilmiştir.
İş kazasından doğan tazminat davalarında, iş kazasının veya zararın meydana geldiği yer ile zarar gören işçinin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir. Eski kanun döneminde bazı Yargıtay kararlarında işçinin yerleşim yerinin de iş kazası davalarında yetkili olması gerektiği belirtilmekte idi. Düzenlemenin yapılmasıyla yasal dayanağa kavuşmuş oldu.
Eski kanun kapsamında kanun yollarına (istinaf veya temyiz) başvurma süresi; karar yüze karşı verilmişse tefhimden itibaren, yokluğunda verilmişse tebliğden başlarken yeni kanun ile bu sürenin,ilamın taraflara tebliğinden itibaren işlemeye başlayacağı hüküm altına alınmıştır.
Artık taraflar HMK 345 ve 361. Maddeleri gereğince iki hafta içinde istinaf ve temyiz yoluna başvurabilecek. Sürenin başlamasında tefhim dikkate alınmayacak, istinaf ve temyiz süresi tebliğ ile başlayacaktır. Kanunun kanun yollarını düzenleyen bu hükmü Resmi Gazete de yayımlandığı 25.10.2017 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 25.10.2017 tarihinden önce verilen kararlar için eski düzenleme geçerlidir.
İş Kanunu nda tazminat alacakları için özel bir zamanaşımı süresi belirlenmediğinden, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 146. maddesi gereği, 10 yıllık zamanaşımı süresi uygulanıyordu. Yapılan düzenleme ile İş Kanunu na eklenen Ek Madde-3 ile feshe bağlı alacaklarda zamanaşımı süresinde yeknesaklık sağlanarak 5 yıla indirgenmiştir.
İş sözleşmesinden kaynaklanmak kaydıyla hangi kanuna tabi olursa olsun, yıllık izin ücreti ve aşağıda belirtilen tazminatların zamanaşımı süresi beş yıldır: a) Kıdem tazminatı. b) İş sözleşmesinin bildirim şartına uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat.(ihbar tazminatı) c) Kötüniyet tazminatı. d) İş sözleşmesinin eşit davranma ilkesine uyulmaksızın feshinden kaynaklanan tazminat.
Bu zamanaşımı süreleri, ilgili maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra (25.10.2017 den sonra)sona eren iş sözleşmelerinden kaynaklanan yıllık izin ücreti ve tazminatlar hakkında uygulanır. Yıllık izin ücreti ve tazminatlar için bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce (25.10.2017 den önce) işlemeye başlamış bulunan zamanaşımı süreleri, değişiklikten önceki hükümlere tabi olmaya devam eder. Ancak zamanaşımı süresinin henüz dolmamış kısmı, 5 yıldan uzun ise, 5 yılın geçmesiyle zamanaşımı süresi dolmuş olur.
İş Kanunu 20. maddesi uyarınca açılan fesih bildirimine itiraz davalarında verilen kararlar(işe İade) İşveren tarafından toplu iş sözleşmesi veya işyeri düzenlemeleri uyarınca işçiye verilen disiplin cezalarının iptali için açılan davalarda verilen kararlar 6356 Sayılı Kanun un(sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi) bazı maddeleri kapsamında açılan davalarda verilen kararlar 4688 Sayılı Kanun un (Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu İş Sözleşmesi) bazı maddeleri kapsamında açılan davalarda verilen kararlar. 25.10.2017 tarihinden önce ilk derece mahkemelerinden verilen kararlar eski düzenlemeye göre temyiz edilebilecektir.
Kanun un arabuluculuk ile ilgili düzenlemeleri 01.01.2018 tarihi, diğer hükümler ise yayım tarihinde (25.10.2017) yürürlüğe girmiştir.
https://www.detam.com.tr/tr/7036-sayili-ismahkemeleri-kanunu-getirilen-yenilikler https://reyhankayisli.av.tr/yeni-is-kanunuile-getirilen-yenilikler http://www.mutlakbutlan.com/2017/10/ismahkemeleri-kanununun-getirdigiyenilikler.html