ÖNSÖZ Bu çalışma, Karadeniz Teknik Üniversitesi nin BAP06 kapsamında verdiği yurtdışı araştırma bursu ile yapılmıştır. Çalışma metni, 2013 yılı Temmuz-Eylül aylarında, misafir araştırmacı olarak gidilmiş olan Malezya da yazılmıştır. Elinizdeki eser, başkent Kuala Lumpur da bulunan Uluslar arası İslam Üniversitesi nde yapılan kütüphane çalışmasına ilave olarak, üç aylık etnografik gözlem sonucu ortaya çıkmıştır. Yazarın son yıllarda yaptığı okumalar, Ulus-devletin ortaya çıkışı, gelişimi, toplumsal dayanakları ve bu yapı içerisinde etnik farklılıkların nasıl koordine edilebileceği sorusu etrafında yoğunlaşmıştır. Daha önce YÖK Bursuyla Post-Doktora çalışması kapsamında Amerika da bulunduğu süre içerisinde ABD nin söz konusu mesele etrafındaki sorunlarını bir dereceye kadar inceleme imkânı bulmuştur. Türkiye deki faaliyetler sürecinde Türkiye ve Avrupa ile ilgili de bir ölçüde çalışma yapma imkânı olmuştur. Ne var ki, Doğu Asya nın bu konu kapsamındaki sorunlarıyla ilgili pek fazla okuma yapma, üzerinde düşünme ve yazma imkânı bulunamamıştır. Oysa Asya bu anlamda diğer bütün konularda olduğu gibi dünyanın en fazla rezervine sahip ülkesidir. Mesela Küçük Asya diye ifade edilen Malezya, bu ilginç Asya ülkelerinden birisi ve belki birincisiydi. Bu nedenle Malezya ya gitmenin ve Malezya nın ulus-devlet yapısı etrafında örgülenen etnik zorluklarını incelemenin faydalı olacağı düşünülmüştür. Malezya ile ilgili olarak daha önce Türkiye de yapılmış neredeyse hiçbir çalışma bulunmamaktadır. Daha önce İsmail Yalçın ın yaptığı ve 2009 yılında basılan Türkiye Malezya Olur mu? isimli çalışması, muhteva başlıkla hiç örtüşmese de, bu anlamda yapılmış kayda değer tek çalışma denebilir. Temelde, Malezya da kısmen uygulanan İslam Hukuku nu inceleyen kitap, başlangıç kısmında, muhtasar bir şekilde de olsa, ülkenin tanıtımını da yapmaktadır. Bundan başka Malezya ile ilgili turist rehberi boyutunda kitapçıklar ve Doğu Asya yla ilgili birkaç kitap daha bulunmaktadır. Ne var ki, bunların son derece yetersiz olduğu ortadadır. Türkiye hem kültürel, hem dini, hem ekonomik ve hem de
stratejik saiklerle bu ülkeyi çok daha yakından tanımak durumundadır. Bu çalışmanın, söz konusu ihtiyaca hizmet etmesi umulmaktadır. Bu çalışma, Malezya nın tarihi arka planını, kültürünü, sosyal ve etnik yapısını, ekonomisini ve siyasi sistemini anlatması bakımından Türkçede yapılmış ilk çalışma mahiyetindedir. Yapılması hedeflenen daha büyük bir çalışmanın erken ve dar kapsamlı biçimi olarak görülebilecek bu eserin ülkemiz bilgi birikimine küçük de olsa bir katkı sunması umulmaktadır. Doç. Dr. M. Yavuz ALPTEKİN Kasım 2015, TRABZON.
GİRİŞ Malezya, Türkiye de yaşayan insanlar için en az gündeme gelen ülkelerden birisidir. Fakat dünyayı yüzeysel olarak takip eden görece eğitimli Türk insanı için Malezya nın parlak bir imajı bulunmaktadır. Bu parlak imajın bir sebebi belki uzakta oluşu ise de, bir sebebi de takdir edilmeye değer dış görüntüsüdür. Bu dış görüntüde görece iyi bir ekonomi, kesinlikle prestijli bir Müslüman toplum profili, istikrarlı siyaseti ve farklı etnik gruplara rağmen iyi bir şekilde koordine edilmiş ulus-devlet projesi bulunmaktadır. Öncelikle Malezya, ülkemize en uzak Müslüman ülkelerden biridir. Malay toplumu ve kültürü de Türk Kültürüne bir o kadar uzaktır. Hem fiziksel uzaklık hem de sosyal mesafe söz konusudur. Türk toplumunun Malay toplumuyla belki de tek temas sağladığı yer Hicaz dır. Hacca giden Türk vatandaşları Mekke ve Medine de diğer Müslüman milletleri gördüğü, bir kısmıyla tanıştığı gibi; Malayları da görmekte ve bir kısmıyla tanışma imkânı bulmaktadır. Hac ibadetinden dönen Türk vatandaşlarının hemen tamamının en çok beğendiği hacılar Malay toplumuna mensup hacılar olmaktadır. Hacca genç ve çoğunun hemen evlilik sonrası gidiyor olması bu beğenide son derece etkili olmaktadır. Malay toplumu kültürel olarak da Türk toplumuna çok uzaktır. Bir Malay dilinden ve kültüründen hemen hiçbir Türk ün neredeyse haberi bile yoktur. Arapça ve Farsça yakinen bildiğimiz Müslüman kültür dilleri olsa da, Türk toplumunun Malaycadan haberi yoktur. Oysa Malayca, dünyada en çok konuşulan altıncı dildir ve bu anlamda Farsça dan çok daha geniş bir kullanım alanına ve nüfusa sahiptir. Malezya nın ülkemizden göründüğü kadarıyla iyi durumda olduğu bir başka yönü de ekonomisidir. Malezya, Singapur dan sonra komşuları arasında en iyi ekonomiye sahip ülkedir. Malay üretimi elektrik ve özellikle elektronik ürünler ülkemiz insanı tarafından neredeyse Japon üretimi ürünlere eşdeğer bir kıymetle satın alınmakta ve o nispette değer verilmektedir. Ayrıca bu ülkenin petrol ve doğalgazının bulunması ayrı bir göz dolduran ekonomik yönüdür.
Malezya nın bildiğimiz bir yönetim krizinin olmaması, son derece istikrarlı bir hükümet sistemine ve uygulamasına sahip olması dikkatimizi çeken ve beğeni toplayan başka bir yönüdür. Öyle ki, Türkiye vatandaşları bu ülkede seçim yapılıp yapılmadığının bile çok zaman farkında olmazlar. Böylesine bir istikrar söz konusudur ve dışarıdan göründüğü kadar vardır. Zira Malezya 1957 deki özgürlüğü takip eden bütün bu süreçte tek bir parti grubu tarafından yönetilmektedir. Daha öncesinde demokrasi tecrübesi bulunmayan bir toplum için bu başarı son derece dikkate ve araştırmaya değerdir. Ülkede seçim yapılmakta ama ne iktidar grubundan birileri birliği bozucu tutum sergilemekte ve ne de seçim sonuçları değişmektedir. Malay Ulusal Birliği önderliğindeki daha küçük Çinli ve Hintli toplam üç partinin oluşturduğu seçim grubu sürekli seçimlerden galip çıkmakta ve 58 yıldır aralıksız ülkeyi yönetme başarısı göstermektedir. Ne var ki, bu kitabın asıl araştırma konusu bunun da ötesinde bir husustur. Malezya üçte ikisi kadarı yerli halkın, üçte biri de büyük topluluktan küçük olana doğru, Çinliler, Hintliler ve diğer etnik gruplardan oluşan çok etnik yapılı bir ülkedir. Tek başına Çinlilerin nüfusu ülke nüfusunun ¼ üne yakındır. Hintlilerinki % 9 kadar ve % 1 kadar da diğer göçmen etnik gruplardan oluşmaktadır. Böylesine parçalı bir etnik oluşumda çekişmenin, bölüşüm huzursuzluğunun ve hatta zaman zaman çatışmanın veya düşük profilli de olsa bir terör sorununun yaşanması kaçınılmaz gibidir. Oysa çalışmanın sonuna doğru detaylı bir şekilde anlatılacağı üzere, ülkede 1969 yılında yaşanan büyük boyutlu bir etnik çatışma provası dışında hemen hemen ciddi başka bir etnik çatışma tecrübesi yaşanmamıştır. Diğer yandan düşük profilli de olsa bir etnik terör sorunu söz konusu değildir. Üstelik Malezya nın içerisinde yer aldığı coğrafya bu tür etnik terör tecrübeleri ile örülü bir coğrafyadır. Endonezya dan yakın zaman önce ayrılan Doğu Timor ve yine yakın zaman önce özerklik statüsü elde eden ayrılıkçı Açe Hareketi, Tayland da ayrılıkçı Müslüman Malay Hareketi, Sri Lanka da ayrılıkçı Tamil Hareketi ve Filipinlerde ayrılıkçı şiddet örneği olarak Moro Müslümanları bu kapsamda ilk akla gelenlerdir. 1 Malezya nın dört bir etrafını saran bu etnik çatışma kültürü nasıl olup da bu ülkeye sıçramamıştır ve Malezya her şeye rağmen bu etnik farklılığı nasıl başarılı bir şekilde koordine etmiştir, bu başarıya ne tür bir ulus-devlet 1 Burada sayılan hareketlerin hepsi de literatürde çeşitli kaynaklarda şiddet hareketi olarak zikredilmektedir. Bir örnek için bak. Emin Demirel, Global Şiddet, Renk Yayıncılık, İstanbul 2011.
projesiyle ulaşmıştır? Bu çalışmanın cevabını aradığı temel soru budur. Dışarıdan bakınca sorunun cevabının iç dinamiklerde bulunabileceği düşünülür. Bu çalışmada bu düşünceden hareketle Malezya nın ekonomik, sosyal, siyasi ve etnik bütün iç dinamiklerini araştırmaya ve bu sorunun cevabı olabilecek bir potansiyel bulunmaya çalışılmıştır. Aranan sorunun cevabının bulunup bulunamadığı, bu sorunun cevabının içte mi yoksa iç ile birlikte dış dinamiklerde mi olduğu hususunun nihai olarak sonuç kısmına bırakılması daha uygun olacaktır.